
YAPMAYABİLECEKLERİM(İZ)(/YAPMAYALIM!) (/DİRENÇ/İHTİYÂR[< HAYIR])
Kılavuz: Yeğle'yebileceğimiz FaRkLaR
Toplam 6009 FaRk bulunmaktadır
Sayfa 25 / 26
- SUARE/SUVARE[Fr.] ile MATİNE[Fr.]
( Gece gösterimi. | Sinema ve tiyatroların akşam/gece [daha çok 21.00] gösterdikleri son film/oyun. >< Gündüz gösterimi. )
( SOIRÉE avec MATINÉE )
- SUBSCRIPT ile ...
( SİMGELERİN SAĞINA YA DA ALTINA YAZILAN İŞARET )
- SUÇLULUK ile/değil/yerine SUSLULUK
- ...'NIN:
"SUÇLUSU" ile/ve/değil/yerine/<>/< SORUMLUSU
- SUFLE[Fr.] ile SUFLE[Fr.]
( Sahnedeki oyunculara, izleyicilere duyurmadan unutulmuş bir sözü ya da tümceyi anımsatma. İLE Un, şeker vb. maddelerin yoğun sıvı kıvama gelinceye kadar çırpılıp pişirilmesiyle yapılan bir tatlı türü. )
- SÜHÛLET ile SUHÛNET
( Kolaylık. | Yumuşaklık, naziklik. | Uygun ortam. İLE Sıcaklık. )
- SÛ-İ TEDBÎR ile/değil/yerine/>< HÜSN-ÜTEDBÎR
( Yanlış tutulan yol, yanlış tutum. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İyi düşünülerek tutulan yol, doğru tutum. )
- SÜKÛNET ile/ve/||/<> HAKİMİYET
- SULUBOYA ile YAĞLIBOYA
- SUNA YAKIN değil SUNAY AKIN
- SUNAY AKIN ve/||/<> OYUNCAK MÜZESİ
( Sunay Akın VE/||/<> Oyuncak Müzesi )
- SÜNÛH[Ar. çoğ. SÜNÛHÂT] ile SÜNÛH[Ar. çoğ. SÜNÛHÂT]
( Sağlam ve emin olma. | İyi bilme. | Diş yuvaları/çukurları. İLE Akla/hatıra gelme, içe doğma. | Çıkma, zuhûr etme. )
- SUNUM ile/ve DEĞER
- SÜRDÜRMEK ile/ve/değil/||/<> YÜRÜTMEK
- SÜRDÜRÜLEBİLİR/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YENİLENEBİLİR/LİK
( [not] SUSTAINABILITY vs./and/but/||/<>/> REGENERABILITY
REGENERABILITY instead of SUSTAINABILITY )
- SÜREÇ ile/ve/<> AŞAMALI BİRLİK
- SÜREÇ ve/||/<> EYTİŞİM/DİYALEKTİK
- SÜREÇ ile/ve/<> ÖZELLİK
- SÜREÇ ile/ve/||/<>/> SERENCÂM[Fars.] ile/ve/||/<>/> İNSİCÂM[Ar.]
( Aralarında birlik olan, belirli bir düzen ya da zaman içinde tekrarlanan, ilerleyen, gelişen olay ve hareketler dizisi. İLE/VE/||/<>/> Bir işin sonu. | Başına gelen. | Olay/vak'a. İLE/VE/||/<>/> Düzgünlük, tutarlık, bağdaşım. )
- SÜREÇ ile/ve SÜREÇ İÇİNDEKİ BAĞLAM
( PROCESS vs./and THE CONTEXT IN PROCESS )
- SÜRECE ile/ve/||/<>/> SÜRECE
( Sonuca değil "Süreç"e. İLE/ve/||/<>/> Belirli bir süre boyunca. )
- SÜREKLİ EMEK ve/||/<>/= İNSANLIK
- SÜREKLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SIK SIK
- SÜREKLİLİK ile/ve/<> AKTARIM
- SÜREKLİLİK ile/ve/<> DUYARLILIK(HASSASİYET)
- SÜREKLİLİK ile/ve/değil/||/<> İLERLEME
- SÜREKLİLİK ile/ve/<> ÖLÜMSÜZLÜK
- SÜREKLİLİK ile/ve/||/<> TANELİLİK
- SÜREKLİLİK ile/ve/<> YAYGINLIK
- SÜRESİNCE ile/ve/||/<>/> SÜRECİNCE
- SÛRET ile/ve/> SÎRET
( Sûret aynı olsa da, sîretler farklıdır. )
( Rahman. İLE/VE Rahim. )
( Biçim, görünüş, kılık. | Tarz, yol, gidiş. | Çare, çözüm. İLE Birinin iç durumu, tavrı, gidişi, ahlâkı. | Durum çevirisi, hal tercümesi, biyografi. | Yürüyüş, yaşam süreci. )
( Zihinde oluşan keyfiyet. İLE/VE/> ... )
- SÛRETLERİ KAVRAMADA:
ZİHİN/AKIL değil HAYAL
- DAYANÇ/SABIR:
SÜREYE ile/ve/değil SÜRECE
- SÛRÎ/ŞEKLÎ[Ar.]/FORMEL[İng.] değil/yerine BİÇİMSEL
- SÜRME ile SÜRME
( Araç kullanmak. | Kapı kanadını içeriden kapama, dolap kapağını yerinde tutma vb. işlere yarayan ve yuvası içinde ileri geri sürülebilen düzenek, sürgü. | Masa ve dolapta küçük çekmece. | Sürülerek kullanılan. İLE Kirpik diplerine sürülen, siyah boya, sürme, is. )
- SÜRÜDEN:
AYRILAN ile/değil/yerine/>< AYRI OLAN
( Kurt kapar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kurtulur. )
- SÜRÛRÎ[Ar.] ile Sürûrî[Ar.]
( Kurtçuk. İLE XVIII. yüzyılın ikinci yarısında yaşamış Osman adlı şair. Şiirden önce Hüznî, daha sonra Sürûrî takma adını kullanmıştır. Şiirleri hiciv ve mizah ağırlıklıdır. Şiirlerinde, ebced hesabıyla yaptığı tarihlendirmelerindeki başarılarıyla da öne çıkmıştır. [ö. 1813] )
- SÜS ile/ve/değil/yerine/||/<> ESTETİK
- SÜS ile KENAR SUYU
( ... İLE Kenar süslemesi. )
- SÜS ile/ve/||/<> SATIRLARARASI SÜS[BEYN es-SÜTÛR]
- SUSABİLMEK/SÜKÛT ve/||/<> PERHİZ/REJİM ve/||/<> NEŞE ve/||/<> COŞKU
- SÜSLEME ile BEZEME
( HULLİYAT[Ar.]: Kadın süs eşyası, asım takım, takı. )
( DECORATION vs. ADORNMENT )
- SÜSLEMEK ve/> TAÇLANDIRMAK
- SUSMAK ile/ve/değil/yerine SUSABİLMEK
( Kişi, susuyorsa; ya çok az şey biliyordur ya da çok fazla. )
( [not] TO BE SILENT vs./and ABLE TO BE SILENT
ABLE TO BE SILENT instead of TO BE SILENT )
- ŞUUR ile İŞRAK(AYDINLANMA)
( EŞ'AR[< ŞUUR]: Sızıntı. )
- ŞUUR ve/||/<>/< ŞİİR ve/||/<>/< EŞAR
( Sızıntı. )
- TAASSUB ile AKIL TUTULMASI
- TAASSUB[Ar.] ile/değil/yerine ÖNCELİK
- TAB-I MÜSTAKÎM ve/||/<> AKL-I SELÎM
- TÂBİ ile/ve/değil/yerine UYUMLU
- TABİÎ Kİ ... ile/ve/<> (...) HALİYLE (...)
- TABLO[Fr. TABLEAU] değil/yerine/= DİZELGE
( Bez, tahta, kâğıt vb. maddeler üzerine yapılmış yağlı boya, sulu boya, pastel ya da kara kalem resim. | Birbiriyle olan ilgilerine göre düzenlenerek yazılmış şeylerin hepsi. | Yaşanan, var olan olay ve olguların hepsinin genel görünüşü, manzara. | [tiyatro] Bir perdenin, dekor değişikliğiyle belirlenen alt bölümü. )
- TAÇ KAPI/PORTAL ile/||/<> TAK/ZAFER TAKI
( Bezemeli ana kapı. İLE/||/<> Eski Roma'da zafer kazanan komutan ve imparatorlar adına inşâ edilen anıtsal yapı. )
- TAÇLI VİRÜS ile/ve/||/<>/< TAÇSIZ VİRÜS/LER
( Covid 19 İLE/VE/||/<>/< Yaşamımızdaki ve zihnimizdeki çoğu (olası) "sorun". )
- TA'DÂD[Ar. < ADET] (ETMEK)[Ar.] ile/ve/||/<> İHYÂ'[Ar. < HAYÂT] (ETMEK)[Ar.]
( Sayma, sayı. | Birer birer söyleme, sayıp dökme, sayım. İLE/VE/||/<> Diriltme, diriltilme, canlandırma. | Can verircesine iyilik etme, lütfetme. | Yeniden güçlendirme. | Uyandırma, canlandırma, tazelik verme. )
- TADLANDIRMA/K ve/<> TAÇLANDIRMA/K
- TAGVİYE[<> İGVÂ, çoğ. GAVÂYE] ile/değil TAKVİYE[< KUVVET]
( Baştan çıkarma, azdırma. İLE/DEĞİL Güçlendir(il)me. )
- TAHALLÜF[< HİLÂF] değil/yerine/= GERİDE KALMA, ARKADA BIRAKILMA | UYGUN GELMEME
- TAHAYYÜL[Ar. < HAYAL] (ETMEK) değil/yerine/= İMGELEM (İMGELEMEK)
- TAHAYYÜL[Ar. < HAYAL | çoğ. TAHAYYÜLÂT] ile TAHAYYÜR[Ar. < HAYRET | çoğ. TAHAYYÜRÂT]
( Hayale getirme, hayale dalma, hayalde canlandırma. İLE Hayran olma, hayrete düşme, şaşakalma, şaşırma. )
- TAHAYYÜL[Ar.] değil/yerine/= HAYALDE CANLANDIRMA
- TAHAYYÜL[Ar.] ile TEVEHHÜM[Ar.]
( Hayalde canlandırma. İLE Kuruntuya düşme. )
( "KAYGI değil/yerine SAYGI" yazısı için burayı tıklayınız... )
- TAHAYYÜR[< HAYRET] ile HAYRÂN OLMA, HAYRETE DÜŞME, ŞAŞAKALMA, ŞAŞIRMA
( HAYRÂN OLMA, HAYRETE DÜŞME, ŞAŞAKALMA, ŞAŞIRMA )
- TAHFİF değil/yerine/>< TÂZİM
- TAHKİK ile/ve/||/<>/> TAHRİK
- TAHMİN[Ar.] ETMEK değil/yerine/= ÖNDEYİLEMEK
- TAHMİN ile/ve/değil TEMENNİ/DİLEK
- TAHRİBAT[Ar.] değil/yerine/= YIKIP BOZMA
- [ne yazık ki]
!TAHRİF[< HARF] ile/ve/<>/> !TAHRİB[< HARÂB]
( [ne yazık ki] Harflerin yerini değiştirme, bozma, kalem oynatma, değiştirme. | Bir tanımın anlamını değiştirme. İLE/VE/<>/> Yıkıp bozma. )
- TAHRİFAT[Ar.] değil/yerine/= DEĞİŞTİRİ
- TAHRÎK[Ar. < HAREF] ile TAHRÎK[Ar. < HARK] ile TAHRÎK[Ar. < HAREKET | çoğ. TAHRÎKÂT]
( Yırtma, yırtılma, yarma, yarılma. İLE Çok yakma/yakılma. | Susatma/susatılma. İLE Kımıldatma, oynatma. | Kışkırtma, azdırma. | Yola çıkarma. | Uyandırma. | Meczum(cezimli) bir harfi hareke ile okuma.[İLM sözcüğünü İLİM olarak okuma.] )
- TÂKAT değil/yerine/= GÜÇ
- TAKDİM[Ar.] değil/yerine/= TANITMA
( Bir şeyi, karşılıksız olarak birine verme, sunma. | Tanıtma, tanıştırma. | Öne alma, önceye alma. )
- TAKDİR ile/ve DESTEK
( APPRECIATION vs./and SUPPORT )
- TAKDİR[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GERİBİLDİRİM
- [önce] TAKDİR[Ar.] ve/sonra/||/<>/> TAKDİM[Ar.]
- BAŞARI GÖSTERGESİ:
TAKDİR (İLE) ile/ve/değil/yerine/< TAKLİT (İLE)
- TAKDİR ile/ve/||/<> TASARRUF
- TAKDİR ile/ve TAYİN
- TAKDİR ile/ve/||/<> TEBRİK ile/ve/||/<> TALTİF
- TAKDİR ile/ve/<> TEŞHİS
- TAKDİRE ŞÂYÂN değil/yerine/= ÖVGÜYE DEĞER
- TAKILMA ile/ve TIKANMA ile/ve TUTUKLUK | ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İKİLEM
- TAKILMAK ile/değil/yerine ÜSTÜNDE DURMAK/ÖNEMSEMEK
( Takılmayan[bilen], "takılma" demez; ancak ve ne yazık ki takılan[bilmeyen], "takılma" der. )
- TAKINILDI ile/değil TAKILINDI
- TAKINTI ile/ve/değil/yerine BİLGİ
- TAKINTI ile/değil DONANIM
- TAKINTI ile/değil YETKİNLİK
- TAKINTILI TUTKU ile/değil/yerine UYUMLU TUTKU
- TAKİP değil/yerine/= İZLEM
- TAKLÎDEN[Ar.] ile TAKLÎDÎ[Ar.]
( Tıpkısını, benzerini yaparak. | Gülünç tarafını belirterek. İLE Taklitle yapılan.[SAVT-İ TAKLÎDÎ | Fr. ONOMATOPÉE] )
- SANAT:
TAKLİT (İLE) ile/ve/||/<> TEMSİL (İLE)
- TAKLİT ile/ve/||/<> AKTARIM ile/ve/||/<> KALIT/MİRAS
- TAKLİT[Ar. < TAKLİD] ile/değil/yerine/>< ASIL[Ar. < ASL]
( Bir şeyin en ileri zıddı, taklididir. )
( Belirli bir örneğe benzemeye ya da benzetmeye çalışma, öykünme. | Birinin davranışlarını, konuşmasını tekrarlayarak eğlenme. | Benzetilerek yapılmış şey, imitasyon. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bir şeyin kendi, örnek, kopya karşıtı. | Kök, köken, kaynak. | Gerçeklik. | Soy, nesep. | Gerçek, esas. | Bir şeyin temelini oluşturan, ana. | Aranılan nitelikleri en çok kendinde toplamış olan. | Bir görevde sürekli bulunan, yedek karşıtı. | Gerçekten, gerçek olarak. )
- TAKLİT ile/ve/değil/yerine/||/<>/> AYNALAMA
- TAKSÎM ile/ve/||/<>/> TAKSİT
- TAKSİM ile/ve/||/<>/> TASNİF ile/ve/||/<>/> TERTİP
( Tüm tasnifler, aklîdir. Çünkü, doğada, tasnif[sınıflandırma] diye bir şey yoktur/olmaz. )
- TAKT[Fr. < TACT] değil/yerine/= YERİNDE KONUŞMA/DAVRANMA
- TAKTİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAKLAŞIM
- TÂLİB ile/ve/||/<>/>/< TÂBİ
- TÂLİK ile/ve/||/<> SÜLÜS(CELÎ) ile/ve/||/<> RİKÂ ile/ve/||/<> NESİH
( XIV. yy. sonlarında ve XV. yüzyıl başlarında, Anadolu'da. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> XIX. yüzyıl başlarında. İLE/VE/||/<> Kur'ân-ı Kerîm'de. )
- TA'LÎM(< İLM) ile TEMRÎN
( Aklı eğitmek, öğrenme, öğretim. İLE Alıştırma, idman yaptırma, egzersiz. )
- TÂLİP değil/yerine/= İSTEYEN
- TALİP[Ar.] ile TEŞNE[Ar.]
( İsteyen, istekli. | Genellikle evlenmek isteyen ve bu isteğini evleneceği kişiye bildiren. İLE Susamış. | Çok istekli. )
- TALTİF[Ar. < LÛTF çoğ. TALTÎFÂT] değil/yerine/= ÖDÜLLENDİRME
( LÛTUFLAR, İHSANLAR)] ile ABCDEF ( GÖNÜL OKŞAMA, GÖNLÜ HOŞ ETME ] YUMUŞATMA,YUMUŞATACAK BİR İLÂÇ KULLANMA ] RÜTBE, NİŞAN, MAAŞ ARTIRIMI GİBİ ŞEYLERLE SEVİNDİRME )
- TAM ÜSTÜNE BASMAK ile CUK OTUR(T)MAK
- TAM ile/ve/değil/||/<>/< AÇIK/NET
- TAMAMLAMAK ile/ve/değil/<> SÜSLEMEK
- TAMAMLA(N)MAK ile/ve/<> BÜTÜNLE(N)MEK
- TAMAMLANMAZLIK ve/||/<> GÖDEL
- TAMAMLAYAMADI değil TAM ANLAYAMADI
- TAMAMLAYICI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DESTEKLEYİCİ
- TÂMÎK[Ar.] değil/yerine/= DERİNLEŞ(TİRİL)ME
- TAMİR ile TELÂFİ ile TASHİH[< SIHHAT]
- TANDANS[Fr./İng. < TENDANCE] değil/yerine/= EĞİLİM
- TANE ile/değil KİŞİ
- TANGA ile/değil TANGO
- TANGO ile FOKSTROT ile QUICK STEP
( 1880'lerde, Buenos Aires'in kenar mahallelerinde, hızlı tempolu, duyumsal ve kötü bir şöhrete sahip bir Arjantin dansı olan Milonga ile İspanyol Tangosu'nun kaynaşması sonucu ortaya çıkan Tango'nun, aynı zamanda, çok kıvrak bir Küba dansı olan "Habanera"dan da etkilendiği söylenir. Kökeninin, XV. yüzyıla kadar uzandığı düşünülen Tango'nun; Brezilya, Güney İspanya, Arjantin, Küba gibi coğrafyalarda, çeşitli biçimleri yaratılır. Bu dans türü, zamanla çeşitlendirilip çok karmaşık bir duruma getirilen adımlarla ileri yürüyüşler, dönüşler, çıkışlar, yön değiştirmeler, Habanera adımları[gövdenin hafifçe sallanması], gezintiler vb. birbirine karıştırılır.
İLE
XX. yüzyılın başlarında, Avrupa'da görülmeye başlanan ve asıl ününe I. Dünya Savaşı zamanlarında, Caz'ın gelişmesiyle ulaşmış olan Fokstrot, kısa hızlı ve uzun yavaş adımlar kullanılarak yapılan dört tempolu bir salon dansı olarak bilinir. Yıllar boyunca, Fokstrot'un değişik türlerinin ortaya çıkmasına karşın, aralarında en popüler olanları, Slow Fokstrot ve Quick Step'tir. Slow Fokstrot'ta, ani dönüşler ve hareketler olmadığından, dansçıların uzun çizgiler boyunca durmaksızın hareket durumunda olmalarını gerektiren güçlü bir denge gereklidir. Ayrıca, dansa ait her hareket için dansçıların sürekli kontrolü ellerinde bulundurmaları gerekir. Dolayısıyla, bu dans türü, öteki türlere kıyasla zor bir dans olarak kabul edilir.
İLE
1930'larda, İngiltere'de, hızlı ve popüler bir dans olan Fokstrot'un yerini alan Quick Step, dönüşler ve zıplamalar içeren, hareketli ve neşeli bir salon dansıdır. Üç farklı yaş grubuna sahip dansçılar için değişik tipleri geliştirilen bu dans türünde, genç dansçılar için oldukça neşeli ve hareketli, orta yaşlı dansçılar için biraz yavaşlatılmış, sakinleştirilmiş ve ileri yaş dansçılar için ise seçilmiş koreografilerden oluşan yavaş ve daha az hareketli koreografiler uygulanır. Ayrıca Quick Step'te, çok fazla hareket çeşidi olduğundan, standart danslar içinde, yaratıcılığa en açık olanı olarak kabul edilir. )
- TANI! ve/<> UYUMLU OL! ve/<> MUTLU YAŞA!
( RECOGNIZE! and/<> BE HARMONIOUS! and/<> LIVE HAPPY! )
- TANIDA/TEŞHİSTE:
TESPİT ile/değil ÖNCELİK
- TANIKLIK ile/ve/||/<> İÇ TANIKLIK ile/ve/||/<> GELİŞTİRİCİ TANIKLIK
- TANIKLIK ile/ve/||/<>/> TANIŞIKLIK
- TANIM ile/ve/||/<> GÖSTERGE
- TANIMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TANIYANI(ZİHNİ) TANIMAK
- TANIMLAMA ile/ve/> TAMAMLAMA
( TO DEFINE vs./and/> TO COMPLETE )
- TANIMLAMAK ile/ve/||/<>/> KONUMLANDIRMAK
- ... TANIMLANDI ile/değil ... TANINDI
- TANIMLAYICI ile/ve/||/<>/> TAMAMLAYICI
- TANITIM(RESM) ile TANITILAN(MERSÛM)
- TANITMA ile/ve/<> YAYGINLAŞTIRMA
- TANRI APOLLON'A BAĞLANAN SANATLAR
ile/ve/||/<>/>
TANRI DIANISOS'A BAĞLANAN SANATLAR
( Plastik sanatlar. İLE/VE/||/<>/> Şiir, müzik, dans. )
( Birey. İLE/VE/||/<>/> Birleşme. )
- TAPINCA/PUT[Fars. < BUT]/İDOLE[Fr.]:
SOY ile/ve/||/<> MAĞARA ile/ve/||/<> ÇARŞI ile/ve/||/<> TİYATRO
( bkz. Francis Bacon )
( IDOLA TRIBUS avec IDOLA SPECUS avec IDOLA FORI avec IDOLA THEATRI )
- TAPINCAK/SANEM[Ar.]/PUT[Fars. < BUT]/FETİŞ[İng. FETISH | Fr. < FETICHE] ile/ve/değil/||/<>/> KÜLT[İng. CULT | Fr. CULTE]
( Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı ya da cansız nesne. | Haç. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Din. | Yerel özellikler taşıyan dinî törenler. | Belirli bir dönemde yoğun ilgi gören. [yapıt/kitap/film vb.] )
- TAPINMA ile/ve/<>/> ADANMA
( Dinde. İLE/VE/<>/> Sanatta. )
- TAPMAK ile/değil KUTSAMAK
- [ne yazık ki]
TARAF TUTMAK ile/değil/yerine/>< TARTIŞMAK
- TARAFTAR ile/değil/yerine TAKİPÇİ
- TÂRİF[Ar.] ile TARÎF[Ar. < TURFA] ile TA'RÎF[Ar. < İRFÂN | çoğ. TA'RÎFÂT] ile TAHRÎF[Ar.]
( Yeni. İLE Az bulunan, nadir, zarif şey. | Etraflıca anlatma, bildirme. | Bir maddeyi tüm gerekli noktalarını içine alır biçimde bir ibâre ile anlatma. İLE ... )
- TARİF[Ar.] ile/ve/||/<> TASVİR[Ar.]
( Ne[< kavram.] İLE/VE/||/<> Nasıl[< bilim]. )
( DEFINITION vs./and/||/<> DESCRIPTION )
- TARİH:
"GEÇMİŞ" değil YARIN
( Tarih, geçmiş değil yarındır! )
- TARİH OLMAK ile/ve TARİHE MAL OLMAK
- TARİHİ DEĞER(İ OLAN) ile/ve/<> SANATSAL DEĞER(İ OLAN)
- TARİHSEL/LİK ile/ve/<> KATMANLI/LIK
- TARİHSEL/LİK ile/ve/||/<> KUŞKULU/LUK
- TARTIŞILABİLENLER ile TARTIŞILAMAZLAR/TARTIŞILAMAYANLAR
- TARTIŞILAN ile/ve/değil/yerine BİLİNEN/BİLİNEBİLEN/BİLİNEBİLECEKLER
- TARTIŞILIR ile/değil/yerine/>< BİLİNMEZ
- TARTIŞILMASI "GEREK" ile/ve/değil/||/<>/< TARTIŞILABİLİR
- TARTIŞILMASI GEREKEN ile/ve/değil/||/<>/< TEMELLENDİRİLMESİ GEREKEN
- TARTIŞMA ile/ve/değil/yerine ATIŞMA
- TARTIŞMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KONUŞMA
( Bilmediğimiz bir konuda konuşmazsak tartışma çıkmaz. )
( - Mutluluğun sırrı nedir?
- Aptallarla tartışmaya girmemektir.
- Kesinlikle katılmıyorum. Sır bu olamaz bence.
- "Doğru". )
( Konuşma ve tartışmanın, temel ve öncelikli koşulları...
- Konuşulanı anlamaya çalışmanın ilk koşulu olarak her bilinmeyen, yeni, farklı, aşırı, aykırı konu ya da durum karşısında düşünme ve konuşma sürecinde (olabildiğince) nötr olabilmek.
("Kişisel", "keyfî" "düşünce/sav/iddia", "önceki kayıtlar", "kalıp ya da kabuller", "inak/inanç" ve "yüklerle" başlamamak.)
- (Nitelikli) Soru sormak.["Hiç mi aklına gelmiyor?" gibi "yargı sözleri" kullanmadan, "Nasıl olabilir?" gibi anlamaya yönelik sorular sormak.]
- Konuşan kişiye ya da konuşanın kişiliğine saldırmamak ve sadece savlarını konuşmak/tartışmak.
- Daha kolay karşı sav üretmek amacıyla ötekinin savını yanlış tanımlamamak, abartmamak.
- Tekil ya da birkaç örnekle "kestirmeden" gitmeye çalışmamak, "genellemeler, indirgemeler, özdeşleştirmeler" yapmamak; "köktenci, toptancı ve sonuç odaklı" kişisel, keyfî ya da dayatmacı "çözümler üretme"mek.
- Kullanılan kanıta dayanan öncüllerden birini "doğru varsayarak" sav üretmemek.
- Bir olguyu, zamansal dizilimde, "daha önce de oldu" "savıyla" sonraki bir olgunun nedeni olarak iddia etmemek.
- Ortada ikiden fazla olanaklı yol varken savını sahte bir ikileme indirmemek.[Birden, "çok"; ikiden, "hep" "çıkarma"mak.]
- Bilinmeyen ya da bilmediğimiz bir "savın", doğru ya da yanlış olması gerektiğini savunmamak ve/ya da iddia etmemek.
- Kanıtlama yükümlülüğünü, savı sorgulayana yüklememek.
- Aralarında mantıksal bir bağ olmadıkça, "bir şeyin, bir şeyden türediğini" varsaymamak.
- Öncüllerin ya da sav sahibinin "tanınmış/tarihsel/bilimsel" "biri(/nden)" olmasını, bir çıkarımın kanıtı olarak sunmamak. )
( )
( )
( [not] ARGUE vs./and/but TALKING )
- ... TARTIŞMASI" ile/değil ... AYRIMI
- TARTIŞMAYI:
AÇMAK/AÇAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BİTİRMEK/BİTİREN
- TARZ ile TAVIR
( STYLE vs. MANNER )
- TARZ ile ÜSLÛB
( MANNER vs. ... )
- TARZ ile ÜSLÛP
- TARZ[Ar.]/STİL[Fr., İng. STYLE] değil/yerine/= BİÇEM
- TAŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< TOPRAK
( Taş gibiydin. Çok gönül kırdın. Yeter!
Toprak ol! Üstünde hoş güller biter...
Mevlânâ )
( )
( Olsaydık, erirdik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Olduk, dayandık. )
- TASARI ile/ve/||/<>/> TASARIM
( Olması ya da yapılması istenilen bir şeyin, zihinde aldığı biçim. | Tüzel bir işlemin, o işlemi yapmakla yetkili kurul ya da organ önüne getirildiği andaki durumu, üstünde görüşme ve oylama yapılabilir durumdaki metin, layiha. İLE Zihinde canlandırılan biçim, tasavvur. | Bir sanat yapıtının, yapının ya da teknik ürünün ilk taslağı, tasar çizim, dizayn. | Bir araştırma sürecinin çeşitli dönemlerinde izlenecek yol ve işlemleri tasarlayan çerçeve, tasar çizim, dizayn. | Daha önce algılanmış olan bir nesne ya da olayın bilinçte sonradan ortaya çıkan kopyası. )
- TASARI ile/ve/||/<> USLAMLAMA
- TASARI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UZLAŞI
- TASARI/LAMA ile/ve/||/<> KURGU/LAMA
- TASARIM/TASAR ÇİZİM = TASAVVUR = REPRESENTATION[İng.] = REPRÉSENTATION[Fr.] = VORSTELLUNG[Alm.] = REPRAESENTATIO[Lat.] = REPRESENTAR[İsp.]
- TASARIM ve/<> KABUL
- SANAT:
TASARIMSAL ile/ve/||/<> UYGULAYIMSAL
- TASARIMSAL SONSUZ ve/=/||/<> KÖTÜ SONSUZ
- TASARIM/SAL ile/ve/||/<> İMGE/SEL
- TASARRUF[< SARF] değil/yerine/= ARTIRIM | KULLANIM
( SAHİP OLMA | İDÂRE İLE KULLANMA, TUTUM, EKONOMİ | ARTIRMA, ARTIRILMA )
- TASAVVUF
, DİNİN ...:
PSİKOLOJİSİ ile/ve/||/<> SANATI
- TASAVVUF ile/ve/<> SANAT
( TASAVVUF: SAKLAMBAÇ (OYUNU) )
( TASAVVUF: Dinin, sanatsal özü. )
- TASAVVUR ile/ve/değil TASAVVUF
- TASFÎR[Ar. < SAFÎR | çoğ. TASFÎRÂT] ile/değil TASVÎR[Ar. < SÛRET | çoğ. TASVÎRÂT, TESÂVÎR]
( Islık çalma, ıslıkla seslenme. | Sarartma, sarıya boyama. İLE/DEĞİL Resmini yapma. | Resim, şekil, sûret. | Yazıyla tarif etme. )
- TASFİR değil TASVİR
- TASHÎH[Ar. < SIHHAT]["TAHSİH" değil!] ile DÜZELTME/DÜZELTİ
- TASHİH[< SIHHAT]["TAHSİH" değil!] ile/ve/değil/yerine/+/> TEKMİL
- TAŞIMAK ile YÜKLENMEK
- TASIMDA/KIYASTA, ÖNERMELER:
EŞİT ya da GENEL
- TASIM/KIYAS ile/değil/yerine KARŞILAŞTIRMA
( Tanım/Örnek: Bir sayfanın ikiye bölünerek, iki ayrı olgunun/kavramın kendi özlerinin iki ayrı sütunda sadece veri olarak dizilişi ve öylece yorum eklemeden bırakılması. İLE/DEĞİL/YERİNE Yapılan tablonun/karşılaştırmanın altına ekleme/yorum şeklinde göreliliği, sınırlılığı ve kısıtlılığı potansiyelinin gözardı edilerek bir değerlendirme yapılması.(sınırı aşmak/bilmemek). Sonuç: Kıyasın değil, karşılaştırmanın daha yerinde, arı, saf, doğru olacağı ve kıyas yapmama gerekliliği. )
( Nispet. İLE/DEĞİL/YERİNE Oran. )
( Sabitliği dayatmaya çalışır. İLE/DEĞİL/YERİNE Özgünlük olanağı sunar/sağlar. )
( Resim. İLE/DEĞİL/YERİNE Fotoğraf. )
( Kıyas, bâtıldır. )
( Her şeye/yere kıyas sokulmaz! )
( [not] TO COMPARE, SYLLOGISM vs./but COMPARISON
COMPARISON instead of TO COMPARE, SYLLOGISM )
- TASLAK ile KABATASLAK
- TAŞLAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAŞLAMAK
- TASNİ[Ar.] değil/yerine/= YAPINTI
( Gerçekle çeliştiğini, gerçekliğe uymadığını bile bile tasarlanan şey, hayal gücüyle yaratılmış olan şey. | Bilgi kuramında ve varlıkbilimde, gerçeğe uymayan, ancak belirli bir kuramsal ya da kılgılı amaç için kullanılması sakıncasız olan tasarım. )
- TASNİF ile/ve/||/<>/> TASHİH
- TAŞRADA ve/||/<> EVDE
( Adâlet. VE/||/<> Muhabbet. )
- TASRİH[Ar.] değil/yerine/= BELİRTME
- TASVİR ile/ve/||/<> TASAVVUR
- TASVİR ile/ve/<> TEZHİB
- TATBİKAT[Ar.]/MANEVRA[İt. < MANOVRA] değil/yerine/= KILGILIK
- TATMİN OL(MA)MA ile/ve/||/<>/< ANLA(MA)MA
- TATMİN[Ar.] ile DOYUM/DOYGUNLUK
- TAVASSUT[Ar.] değil/yerine/= ARACILIK, ARA BULMA, ARACILIK ETME
- TAVIR ile EDÂ
- TAVIR ile YAKLAŞIM
- TAVŞAN ile TAVŞAN
( Tavşangillerden, hızlı koşan, kemirgen, bir tür memeli. | Atletizm yarışlarında rekor kırılabilmesi için tempoyu yüksek tutup belirli bir mesafeyi öteki yarışmacıların önünde koşan atlet. İLE Değerli ağaçlar üzerine, ince oymalar işleyen sanatçı, tahta oymacısı. )
- TAVSİYE ile/ve/||/<> TEŞVİK
- TAVSİYE ve/||/<> VASİYET
- TAVUK ile/değil/yerine/>< KARTAL
( Kısmen ve kısa uçabilir fakat yükselemez. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< En yüksekte uçabildiği gibi alçaktan da uçabilir. )
- TAYF[Ar.]/SPEKTRUM[İng. < SPECTRUM] ile ÇEŞİTLİLİK | YELPAZE
( Birleşik bir ışık demetinin bir biçmeden geçtikten sonra ayrıldığı basit renklerden oluşmuş görüntü. )
- TAYT ile/değil TAYF
( Bacakları sıkı saran özel kumaştan yapılmış bir pantolon türü. | Sızmaz, su geçirmez bir kumaştan yapılmış şort giyecek. İLE Birleşik bir ışık demetinin bir biçmeden geçtikten sonra ayrıldığı yalın renklerden oluşmuş görüntü. )
- TEÂDÜL[Ar.] değil/yerine/= DENKLEŞME, DENKLİK, BİRBİRİNE DENK OLMA
- TEÂKUP[Ar.] değil/yerine/= ART ARDA GELME
- TEAMÜL ÇARKI ile/ve TEKÂMÜL ÇARKI
( [İnsandaki] Uzun Devran. İLE Kısa Devran. )
( Kişinin zuhur âlemine gelişine kadarki süre[ç]. İLE Kişinin mânâya dönüşüne kadarki süre[ç]. )
- TEÂSÜR[Ar.] değil/yerine/= GÜZEL GEÇİNME, DİRLİK ETME
- TEÂVÜN[Ar. < AVN çoğ. TEÂVÜNÂT] değil/yerine/= YARDIMLAŞMA
- TEBDÎL[< BEDEL] ile DEĞİŞTİRME
( DEĞİŞTİRME, DEĞİŞTİRİLME, BAŞKA BİR HÂLE GETİRME )
- TEBEDDÜL[Ar.] değil/yerine/= BİR DURUMDAN, BAŞKA BİR DURUMA GEÇME, DEĞİŞME
- TEBELLEŞ[Ar.] değil/yerine/= BİRBİRİNE GEÇMİŞ, KARMAKARIŞIK, KARIŞMIŞ
- TEBELLÜR[Ar.] ETME değil/yerine/= BELİRGİNLEŞME
- TEBEYYÜN[Ar.] değil/yerine/= BELİRLİ OLMA
- TEBLİĞ ile/ve/değil/||/<>/>/< TEMSİL
- TEBYİN ile/ve/||/<> TEBLİĞ
- TECÂHÜL[Ar.] değil/yerine/= BİLMEZ GİBİ GÖRÜNME, BİLMEZLİKTEN GELME
- TECÂNÜS[Ar.] değil/yerine/= BİR BÜTÜNÜ OLUŞTURAN ÖĞELER ARASINDA UYUM BULUNMASI DURUMU
- TECELLİ ile/ve GÜZELLİK
( AHLÂK: Vahiy yoluyla gelen tecellî. )
- TECELLÎ/FEYZ ile/ve/<> ZUHÛRÂT
( Sanatsal. İLE/VE/<> Bilimsel. )
( Tecellî. İLE/VE/<> Zuhûr. )
( Süreklidir. İLE/VE/<> ... )
- TECERRÜT/D[Ar.] değil/yerine/= HERŞEYDEN UZAKLAŞMA, SIYRILMA, SOYUTLANMA
- TECESSÜS[Ar. < CESS] değil/yerine/= ANLAMA MERAKI
( OLAĞAN/BASİT MERAK | YOKLAMA, ARAŞTIRMA, DİKKAT VE GAYRETLE ARAŞTIRMA | BİR ŞEYİN İÇ YÜZÜNÜ ARAŞTIRIP SIRRINI ÇÖZMEYE ÇALIŞMA | GÖZETLEME | MERAK )
- TECEZZÜV[Ar. < CÜZ]/TECEZZÎ değil/yerine/= KISIM KISIM BÖLÜNME, DOĞRANMA, UFALMA
( KISIM KISIM BÖLÜNME, DOĞRANMA, UFALMA )
- TEÇHİZ[Ar.] değil/yerine/= DONATMA, DONATIM
- TECRİT[Ar.]/ABSTRAKSİYON[Fr./İng.] değil/yerine/= SOYUTLAMA
- TECRÜBE SAHİBİ[Ar.] değil/yerine/= DENEYİM İYESİ
- TECRÜBE[Ar.] değil/yerine/= DENEYİM
- TEDAİ[Ar. < DA'VET] değil/yerine/= ÇAĞRIŞIM
- TEDBİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< FİKİR (ETMEK)
( Sonuca yönelik düşünme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Sonuca yönelik olmayan düşünme. )
( Zât bakımından aynı, itibar bakımından ayrılardır. )
( Sona bakmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Yola bakmak. )
( [not] Thinking to [get/go] consequence. VS./AND/BUT/||/<>/>/< Any kind of thinking without consequence.
Any kind of thinking without consequence. INSTEAD OF Thinking to [get/go] consequence. )
( [not] PRECAUTION vs./and/but/||/<>/>/< TO THINK
TO THINK instead of PRECAUTION )
- TEDBİR ile/ve/||/<>/> YÖNLENDİRME
- TEDRÎCEN[Ar.] ile/ve/||/<> TEDRÎCÎ[Ar.]
( Azar azar, giderek, gittikçe. İLE Derece derece, yavaş yavaş olan. )