Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(37/40)


- UGARİT/LER ve/> FENİKE/LİLER ve/> YUNAN/LAR


- UĞRAŞ:
KİŞİYLE ile/değil/yerine İŞİYLE

( Boş kişinin uğraşı. İLE/DEĞİL/YERİNE Hoş (nitelikli) kişinin uğraşı.
[ Hoş (nitelikli) kişi, işiyle uğraşır; boş kişi, kişiyle uğraşır. ] )

( Ayinesi iştir kişinin, lâfına bakılmaz! )


- UĞURLAMAK ile/ve YOLCU ETMEK


- UHUVVET ile ADÂLET

( KARDEŞLİK | DOSTLUK, BAĞLILIK )


- UKALÂ/LIK ile KÜSTAH/LIK


- UKALÂ/LIK ile MEGALOMAN/LIK


- UKALÂ/LIK ile/ve SAYGISIZ/LIK


- UKŞAMAK/UXŞAMAQ ile UKŞAG/OXŞAG ile UKŞAGU/OXŞAGU
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Teskin etmek ve okşamak. İLE Bir şeyin benzeri ya da aynı türden olanı. İLE Oyuncak. | Kadınlar için kullanılan bir takma ad. )


- ULA ile/||/<>/> BALA ile/||/<>/> ASAF ile/||/<>/> DEVLET KETHÜDASI ile/||/<>/> ELÇİ

( ... İLE/||/<>/> Ula ile vezirlik arasında yüksek bir sivil aşama. İLE/||/<>/> Vezir. İLE/||/<>/> İçişleri Bakanlığı'nın[Dahiliye Nazırlığı] ilk dönemlerdeki adı. İLE/||/<>/> Bir devleti başka bir devlet katında temsil eden kişi. )


- ULAŞIM ARAÇLARINDA:
KORİDORU YEĞLEYEN ile/ve
PENCERE KENARINDA OTURAN


- ULAŞMAK ile/ve KAVUŞMAK/VUSLAT


- ULEMÂ ile ULEMÂ-Yİ ÂMİLÎN

( Bilginler. | Ülkeleri aydınlatan kandiller. İLE İlim, bilgisi gereğince hareket eden, bilgili kişiler. )


- ULEMÂ ile/ve VÜKELÂ ile/ve VÜZERÂ ile/ve FUKARÂ

( Bilimkişileri. İLE/VE Bakanlar, vekiller. İLE/VE Vezirler. İLE/VE Dervişler. )


- ULEMÂ-İ RÜSÛN ile ULEMÂ-İ MUHAKKİKİN


- ULTRASON ile DOPPLER


- ULUDAĞ =/< KEŞİŞ DAĞI

( )


- ULUSAL BİRLİK ile/ve/<> KABİLE BİRLİĞİ

( Toplumların/ulusların birliğini sağlayan, en önemli ve öncelikli olgu, dilidir. İLE/VE/<> "Tek ağız" anlamına gelen Vantok Kültürü, Papua Yeni Gine'de bulunan bir kabilenin, üyelerinin aynı dili kullanmalarıyla, birbirini her yönden korudukları bir kültür de, buna en iyi örneklerdendir. )


- ULUS/ULUSAL ile/ve/<> TOPLUM/TOPLUMSAL


- UMA ile/||/<> UMA
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Ana.[Tibet dilinde][Arapça'dan geçmişe benziyor.] İLE Eve gelen konuk. )


- UMARSIZ/LIK ile UMURSAMAZ/LIK

( Çözümsüz, çaresiz. İLE Kayıtsız. )


- UMERÂ ile/ve/||/<> ULEMÂ ile/ve/||/<> SUFERÂ

( Askerler/memurlar. İLE/VE/||/<> Bilginler/âlimler. İLE/VE/||/<> Elçiler/sefirler. )


- ÜMİT YİTİMİ ile/ve/||/<>/>/< UTANÇ

( Ormana/adaya düşen ya da ağır doğa koşullarına maruz kalanların ölümü, koşulların zorluğundan değil o duruma nasıl düştüğünün utancından["düşüncesinden"] ve o zorlu koşullardan çıkabilmek için daha yeterli/yetkin düşünebilmek yerine gittikçe ümidini yitirmesinden kaynaklanırmış. )

( "Esaretin Bedeli"[Shawshank Redemption - 1993], "Yaşamak İçin[Alive - 1993]", "İhanet[The Edge - 1997]" [Anthony Hopkins - Alec Baldwin], "Yeni Yaşam[Cast Away - Tom Hanks], "127 Saat" filmlerini de özellikle izlemenizi salık veririz. )

( "Ümit Yitimi" değil/yerine Ümit... - B )

( )


- ÜMİT ve/||/<>/>/< ONUR


- ÜMİTLİ/UMUTLU OLMAK ile/ve/<> MUTLU OLMAK

( UMUTLU/LUK ile/ve/<> MUTLU/LUK )

( TO BE IN HOPE vs./and/<> TO BE HAPPY )


- ÜMİTSİZ/LİK ile/değil/yerine "ÇARESİZ/LİK"

( Ne zaman ki, ümitsizsiniz, ne zaman ki, çaresizsiniz,
ÜMİT SİZSİNİZ, ÇARE SİZSİNİZ! )

( "Ümitsiz durumlar yoktur, ümitsiz kişiler vardır.
Ben, hiçbir zaman, ümidimi yitirmedim."

M. K. ATATÜRK )

( KUNÛT, YEİS ile/değil/yerine ... )

( NEVMİDÎ ile/değil/yerine ... )

( DESPERATIO cum ... )


- ÜMİTSİZ/LİK ile/ve/> HASTA/LIK


- OLANAK/SIZ/LIK ile/ve/değil/||/<>/< ÜMİT/SİZ/LİK


- ÜMİTSİZ/LİK ile YILGIN/LIK


- ÜMMET ile/değil HALK


- ÜMMÎ SİNAN HZ. ile SİNAN ÜMMÎ HZ.

( Mezarı, Eyüp Sultan'dadır. İLE Mezarı, Elmalı-Antalya'dadır. )

( Halvetiye'nin, Sinanîye kolunun pîridir. İLE Niyazi Mısrî Hz.'nin mürşididir. )

( YUSUF-U SÜMBÜL SİNANİYE ile de karıştırmamak gerekir. [Halifesi ve Muslihiye kolunun pîri, Merkez Efendi'dir.] )


- ÜN ile/ve/değil/||/<>/< ONAY(LANMA) İSTEĞİ/BEKLENTİSİ


- UNIVERSALIS ANTE REM ile/ve UNIVERSALIS INREBUS ile/ve UNIVERSALIS POST REM

( Platon. İLE/VE/||/<> Aristoteles. İLE/VE/||/<> St. Thomas. | Hegel. )

( Şeyden önce. İLE/VE/||/<> Şeyde. İLE/VE/||/<> Şeyden sonra. )


- ÜNLÜ OLMAK İÇİN SOYUNMAK ile/ve/<> SANAT İÇİN SOYUNMAK


- ÜNLÜ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNDE


- ÜNLÜ/ANGIN/MEŞHUR/ŞÖHRET ile/ve/değil/yerine TANINMIŞ/LIK

( Ün/şöhret, âfettir. )

( [not] FAMOUS vs./and/but KNOWN
KNOWN instead of FAMOUS )


- ÜN/ŞÂN[Ar.] ile ŞAN[Fr. CHANT]

( Ün. | Gösteriş, gösterişlilik. İLE İnsan gırtlağından makamla çıkan ve perde ayrımlarıyla çeşitli duyumlar uyandıran ses dizisi. )


- | ÜN/ŞÖHRET ile/ve İTİBAR | ile/ve/<>/değil/yerine HAYSİYET

( | Toplumun, kişiye/tutuma/duruma verdiği değer/önem. İLE/VE Toplulukların/bilirkişilerin, kişiye/tutuma/duruma verdiği değer/önem. | İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Kişinin, kendine verdiği değer/önem. )

( | Halk tarafından verilen. İLE/VE Ehline verilen. | İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Kendi/nde/n. )


- ÜN/ŞÖHRET ile/ve/değil/yerine TANINMA

( Tanımadıklarının seni tanıması. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Tanıdığın ya da tanıyabileceğin sayıda kişinin seni tanıması. )

( [yaklaşık olarak] 100.000 - 500.000 üzeri kişi tarafından tanınmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE 100.000 - 500.000 altında kişi tarafından tanınmak. )

( [not] FAME vs./and/but TO BE WELL-KNOWN
TO BE WELL-KNOWN instead of FAME )


- UNUTACAĞIZ ve/||/<> UNUTULACAĞIZ

( Biraz zaman geçince. VE/||/<> Biraz zaman geçince. )


- UNUTAMAMAK ile "UMURSAMAMAK"

( Akıl sayrılığında. İLE "Akıllı/bilgili/donanımlı" olanlarda. )


- UNUTKAN/LIK/TAN ile/ve/değil BEZMİŞ/LİK/TEN


- UNUTMA ile/ve/||/<> BUNAMA/ATEH[Ar.]/DEMANS[Fr., İng. < DEMENTIA] ile/ve/||/<> ALZHEIMER

( Alzheimer tanısı için aşağıdakilerden en az ikisi tanılanmış ve "önemli ölçüde dikkate alınmalıdır".

- Zayıf bellek
- İletişim ve dil zorluğu
- Odaklanmada ve dikkatini vermede güçlük
- Hatalı muhakeme ve yargı
- Bozulmuş görsel algı )

( Alzheimer, genel olarak üç evreye ayrılır:

1. Unutkanlık, bildiği yerleri tanıyamama, bazı sözcükleri bulamama, işine ve hobilerine karşı ilgisini yitirme gibi erken belirtiler verir ve genellikle hasta olduğunu kabul etmek istemez.

2. Bellek kaybı belirginleşir. Yakınlarının adını unutabilir. Yolunu kaybedebilir. Konuşma bozukluğu artar. Yıkanma, giyinme gibi gündelik işlerinde yardıma gereksinim duyabilir ve bazı hayaller görebilir.

3. Artık aile üyelerini tanımayabilir, yemek yemede ve yürümede güçlükler başlar, sidik ve dışkısını tutamayabilir ve ciddi davranış bozuklukları görülebilir.

Alzheimer hastalığı, yaklaşık 5-8 yıllık bir ilerleme süreci içinde hastayı yatağa bağlı ve tamamen bakıma muhtaç duruma getirir. )

(

Unutma eğrisi ve aralık etkisinin keşfi ile tanınan, deneysel bellek çalışmalarına öncülük eden psikolog Hermann Ebbinghaus (1850–1909), öğrenme eğrisini tanımlayan ilk kişidir. Unutma eğrisinin grafiği, kişilerin "öğrenileni" tekrar etmezse yeni öğrendiği bilgilerin, günler içinde nasıl azaldığını gösterir. )

( ... İLE/VE/||/<> Bellek, düşünme ve toplumsal yeteneklerde bozulma. İLE/VE/||/<> Beyinde plak ve düğüm oluşumu ile bellek kaybı ve bilişsel gerileme. | Demansın en yaygın nedeni olan ve ilerleyici bellek kaybı ile ilişkili bir sayrılık. )


- UNUTMAK(UNUTKANLIK) ile/değil ZİHNİN(AKLIN/"KAFANIN") YOĞUN/BİR YER(LER)DE OLMASI


- UNUTMAK ile/ve/değil/yerine/<> AFFETMEK

( Bir hatayı, hem unutmak, hem affetmek aptallıktır. Ne unutmak, ne affetmek, hainliktir. Hatayı unutmayıp sahibini affetmek, işte bu erdemdir. )

( Söylenilmeyebilecek, yanlış/yersiz/zamansız bir söz, ancak affedilir fakat unutulmaz! )

( Aldığın dersi kaybettirir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Bakış açını değiştirir. )

( Mutlu eder. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Güçlü kılar. )

( [not] TO FORGET vs./and/but/<> TO FORGIVE
TO FORGIVE instead of TO FORGET )


- UNUTMAK ile/değil/yerine ASKIYA ALMAK


- UNUTMAK değil UNUTABİLMEK

( Kavram. DEĞİL Kişinin/kişinin olanağı, becerisi, bilgisi, bilgeliği(irfanı), istenci(irâdesi) ve direnci(ihtiyârı). )


- UNUTULMA HAKKI'NDA:
LEBACH KARARI ve/||/<> MELVIN V. REID KARARI


- SAN/UNVAN ve/||/<> ALTES[Fr. < ALTESSE]

( ... VE/||/<> Prens ve prenseslere verilen onur unvanı. | Bu unvanı taşıyan kişi. )


- UNVAN[Ar.]/AYAG [divanlugatturk]/TITRE[Fr.] değil/yerine/= SAN


- UNVANLARI["ÜNVAN" değil!]:
ADLARIN BAŞINA YAZMAK değil/yerine SONUNA YA DA ALTINA (AYRAÇ İÇİNDE) YAZMAK

( "Prof./Dr. ... ..." DEĞİL/YERİNE "... ... (Prof./Dr.)" gibi. )

( Kişinin ve adının önüne gelebilecek -unvanı/sıfatı ne kadar önemli/değerli olursa olsun- hiçbir unvan/sıfat konulamaz/konulmamalıdır! )

( Belki algıda/tanımada kolaylık ve hız kazandıracağından hareketle bu biçimde uygulanıyorsa da bu tutumdan vazgeç(il)melidir! [Saygısızlık ya da hakaret olarak yorumlanmamalıdır!] )

( Türkçe'si varken...
* PROFESÖR yerine BİLMEN
* DOÇENT yerine BİLGEN
* YARDIMCI DOÇENT yerine BİLGER
* ASİSTAN yerine KÖMEK
* REKTÖR yerine BİLİMBEY
* DEKAN yerine YETİLBEY
* DOKTOR yerine ÖKE
* MASTER yerine UNGAN
* ÜNİVERSİTE yerine BİLİMTEY
* AKADEMİSYEN yerine BİLİMCİ
* BİLİM İNSANI yerine BİLİMCİ )


- URBAN ile URBANİZM

( Çöl arapları, bedevî. İLE Mimarlığın, şehir düzeniyle uğraşan kolu. [URBANİST] )


- ÜRETİM ARTIŞI ile/ve NİTELİK ARAYIŞI

( Rüzgâr ve gökgürültüsünün birbirini tamamlaması artışı simgeler. )

( INCREMENT OF PRODUCTION vs./and SEARCH/LOOK FOR QUALITY )


- ÜRETTİĞİNİ TÜKETEN ile/ve/yerine/<> TÜKETTİĞİNDEN ÜRETEN


- ÜRKEK ile ÖDLEK

( TIMIDUS cum PUSILLANIMIS )


- URUGUAY ve/<> MONTEVIDEO

( URUGUAY: Kuşları barındıran ırmak. VE/<> "Bir dağ gördüm[Macellan'ın gemisindeki denizcilerden birinin, sahile yaklaşırken bağırarak söylediği söz.][Uruguay'ın başkenti.] )


- URYAN/[Ar.] değil/yerine/= ÇIPLAK/YALINCAK


- US/AKIL/LOGOS:
KİŞİDE ve AİLEDE ve TOPLUMDA

( KINALIZÂDE - AHLÂK-I ALÂİ kitabını okumanızı salık veririz. )


- UŞAK[< URŞAK] ile AYVAZ

( Hizmet eden erkek. | Çocuk. İLE Büyük konaklarda, mutfak ve yemek hizmetlerinde çalıştırılan uşak. | Koca, erkek, eş. | Karşılık, bedel. )


- UŞAK ile MEHTER[Fars. < MİH-TER | çoğ. MİHTERÂN]

( ... İLE Mehterhane takımında görevli kişi. | Osmanlılar'da, çalardıra bakan uşak. )


- UŞAK ile/ve/<> ODABAŞI

( ... İLE/VE/<> Hanlarda çalışan uşakların başı. | Yeniçeri örgütünde, görevi, alaylarda selam törenlerini düzenlemek ve yönetmek olan subay. )


- UŞAK/VALE[İt. < VALET] ile UŞAK ile UŞAK

( Özel, eril hizmetçi, hizmet eden. İLE Karadeniz bölgesinde, çocuğa verilen genel ad/sesleniş. İLE Türkiye'nin, Kütahya, Manisa, Afyon ve Denizli arasında bulunan bir Ege bölgesi ili. )


- USANÇ/GINA ile/ve/||/<>/< KANIKSAMA

( İlişki(ler)de, "sahip olmakta", [kendinden ve/ya da ötekinden] "eminlikte", en önemli eşik, kanıksama noktasıdır. [Kavuşmakta/vuslatta, gına/kanıksama vardır.]

Bu eşik, ancak, bunun bilgi ve bilinciyle, sürekli anımsanarak, ilişkiyi besleyecek/destekleyecek davranış ve tutumla, iletişim ve paylaşımla aşılabilir. )


- UŞAQ[Azr.] = ÇOCUK[Tr.]


- ÜŞENGEÇ/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<> İHMALKÂR/LIK

( TEKÂSÜL ile/ve/değil/yerine/||/<> ... )


- ÜŞENGEÇ/LİK ile/ve/değil/||/<>/>/< MUTSUZ/LUK

( Mutsuz kişiler, yorgun olur ve hiçbir şey yapmak istemezler. )


- ÜSLÛP'TA:
BİREYSELLİĞİN YÜCELİĞİ ve GÜZELLİK SEVGİSİ


- USSAL/LIK ile/ve/<> EVRENSEL/LİK


- ÜST SINIF ile ORTA SINIF ile ALT SINIF

( Yaşar. İLE Yakınır. İLE Şükreder. )

( Paraya tapar. İLE Öndere tapar. İLE Tanrı'ya tapar. )


- ÜST ile/ve NİTELİKLİ

( TOP vs./and QUALIFIED )


- USTA ile/||/<> ARMADIR[İsp.]

( ... İLE/||/<> Gemilerdeki her türlü donanımı yapan usta. )


- USTA ile ÜSTÂD

( Üstad, işi başından aşkın olduğunda dingin ve neşelidir. )

( Usta, kendini bilgiye verir, ilkelere bağlı kalır ve sınırı aşmaz. )

( RÂSİHÛN: Uzman.[kök salmış] )

( HAZÂKÂT: Ustalık, üstadlık. )


- USTA ile/ve/<>/|| USTALIK


- ÜSTÂD ile/||/<> USTA ile/||/<> KALFA ile/||/<> ÇIRAK ile/||/<> YAMAK/ELULAĞI ile/||/<> MİÇO/MUÇO[İt.]

( ... İLE/||/<> Yaşadıklarımızın. İLE/||/<> Yaşamakta olduklarımızın. İLE/||/<> Yaşayacaklarımızın. İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... )

( ... ile ... ile ... ile TİLMÎZ ile ... )


- USTALAŞMA ve/||/<>/> YALINLAŞMA

( Ustalaşanlar, yalınlaşır. Yalınlaşma da çekim yaratır. )


- USTALIK:
USTANI GEÇMEK ve/||/<> SENİ GEÇECEK USTA YETİŞTİRMEK


- USTA/LIK ile/ve BİLGE/LİK


- USTALIK ile/ve İRFAN


- USTALIKTA/VİRTÜÖZLÜKTE:
NICCOLO PAGANINI ve/||/<> FRANZ LIST


- ÜSTENCİLİK ile/ve/||/<> KUYRUĞU DİK TUTMAK


- ÜSTÜN İNSAN değil OLGUN/YETKİN/KÂMİL KİŞİ


- ÜSTÜN ve/||/=/<> İNSANI/KİŞİLERİ SEVEN

( En "üstün" kişi/ler, kişileri/insanı seven(ler)dir. )


- ÜSTÜN ile/ve/değil ÜNLÜ

( Sakınan ve ümit edenlerin dışında kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur. )


- ÜSTÜN" ile/değil ÜSTTE DURAN


- ÜSTÜN ile ÜSTÜN[Ar.]/FETHA

( Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan. | Birine ya da bir şeye göre, nitelik bakımından daha yüksek, daha elverişli olan.[FAİK] İLE Arap yazısında, bir ünsüzün, geniş, kısa ve düz [a, e] okunacağını gösteren im. )


- ÜSTÜNDE NE VAR?" ve/||/<>/> "NO. 5"


- ÜSTÜNLÜĞÜN, TÜZESİ değil/>< TÜZENİN, ÜSTÜNLÜĞÜ

( Sakın Ha! - Sami Selçuk )


- ÜSTÜNLÜK:
BAŞKALARINDAN değil/yerine/>< ÖNCEKİ DURUMUNDAN


- ÜSTÜN/LÜK / GERİ/LİK ile/ve/değil/yerine FARK/LI/LIK


- ÜSTÜN/LÜK ile/ve/değil/yerine/||/<> FARKLI/LIK

( [not] SUPERIOR/ITY vs./and/but/||/<> DIFFERENT/DIFFERENCE, DIVERSITY
DIFFERENT/DIFFERENCE, DIVERSITY instead of SUPERIOR/ITY )


- ÜSTÜN/LÜK ile/değil/yerine ÖZGÜVEN/Lİ


- ÜSTÜNLÜK değil/>< SEÇİLMİŞ/LİK


- ÜSTÜN/LÜK / ALÇAK/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNCE/LİK / SONRA/LIK


- USÛL ile USÛL["USÜL" değil!]

( Kökler, asıllar. | Bir kişinin, anne, baba, dede ve nineleri. İLE Bir amaca erişmek için izlenen, tutulan yol, yöntem. )


- ÜŞÜMEK ile/ve/değil/<> ÜŞÜTMEK


- UT ile UD[Ar.]

( Utanma. İLE Türk müziği araçlarından, iri karınlı, kirişli, çalgıçla çalınan bir çalgı. )


- UTANÇ:
BENCİL OLMAK ile/değil/ne yazık ki BENCİL GÖRÜNMEK

( [ne yazık ki] Kişiler, bencil olmaktan değil "bencil görünmek"ten utanır. )


- UTANMAK/UTANGAÇ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALÇAKGÖNÜLLÜ/LÜK


- UTANMAK ile/ve/değil KAÇMAK

( Utanmak, başkalarından olabilir fakat en çok da kendinden kaçmaktır. )


- UTANMAK ile/ve/||/<> KENDİNE YAKIŞTIR(A)MAMAK


- UTANMAZ-ARLANMAZ


- UTANMAZ ile/değil/yerine ...'DAN UTANMAZ O


- UTANMAZ ile NARSİSİST

( Her utanmaz, narsisist değildir/olmayabilir fakat her narsisist, utanmazdır. )


- ÜVEY ile/ve/<> TAYGELDİ

( ... İLE/VE/<> İkinci kez evlenen kadının, beraberinde getirdiği çocuk/lar. )


- ÜVEYE EDERSEK ve/||/<> GELİNE EDERSEK

( [kendi] Çocuğumuzda buluruz! VE/||/<> Kızımızda buluruz. )


- UYANIK/UYKUSUZ ile "UYANIK"

( BÎDÂR ile ZEYREK )


- UYANIK -ile

( "KUL, HAKK'I YÂD ETTİĞİ ZAMAN, HAKK'IN, KENDİNİ YÂD ETTİĞİNDEN HABERDAR OLUR" )


- UYANIK ile KÖPOĞLU

( ... İLE Kurnaz, işini bilen, düzenbaz, açıkgöz, uyanık kişi. | Hakaret içeren bir seslenme sözü. )


- UYANIK/LIK ile/ve/||/<>/> AYDIN/LANMIŞ/LIK


- UYANIK/LIK ile/ve AYIK/LIK


- UYANIK/LIK ile GERGİN/LİK


- UYANMAK ile/ve/değil/<> GÖZÜN AÇILMASI


- UYARAN ile UYARILAN

( STIMULUS/IMPULSE vs. IMPULSED )


- UYARI SİMGELERİNDE:
+16 değil 16+


- UYDUM AKILLI ile/ve YARIM AKILLI


- ÜYE ile/ve/değil/||/<>/< SEÇMEN


- ÜYE/LİK ile/ve ABONE/LİK


- UYGAR/MEDENÎ ile MODERN


- UYGARLIK ve/||/=/<>/< İNSAN/LIK


- BİLİMİNSANI:
UYGULAYICI ile/ve/değil/||/<>/< DÜŞÜNÜR


- UYGULAYICI ile/ve/<>/|| UYGULATICI

( Sanatçı, hem uygulayıcı, hem uygulatıcı olabilmelidir. )


- UYGULAYICI/PRATİSYEN HEKİM ile UZMAN HEKİM


- UYGUN OLMAMAK ile YETERİ KADAR UYGUN OLMAMAK

( NOT TO BE IN APPROPRIATE vs. NOT ENOUGH AS MUCH AS TO BE IN APPROPRIATE )


- UYGUNLUK ile/ve/<>/>< ENGEL


- UYGUN/LUK ile/ve TUTARLI/LIK

( SEZÂ ile/ve ... )

( CORRESPONDENCE vs./and COHERENCE )


- UYSAL ve/||/<> UYUMLU

( Hayvanlarda. VE/||/<> İnsanda. )


- UYUCAK/UYUYUCAK" değil UYUYACAK


- UYUCAK" değil UYACAK


- UYUM = AHENK = HARMONY[İng.] = HARMANIE[Fr.] = HARMONIE[Alm.] = HARMONIA[Yun. Zarafet ve uyum tanrıçası.] = ARMONÍA[İsp.]


- UYUM/LU/LUK ile/ve/||/<> ESNEK/LİK


- UYUMLU/LUK ile/ve GÜZEL/LİK

( HARMONY/HARMONIOUSNESS vs./and BEAUTY )


- UYUMLU/LUK ile/ve UYGUN/LUK

( HARMONIOUSNESS vs./and APPROPRIATENESS )


- UYUMSUZ ile/ve/değil/||/<> TUTUNAMAYAN


- UYUMSUZ/LUK ile/ve/değil/||/<>/>/< SUSKUN/LUK


- UYUŞUK/TEMBEL[Fars. < TENBEL] ile/ve/=/||/<> HIMBIL


- UYUŞUK/LUK ile/değil/yerine/>< DİNGİN/LİK


- UYUŞUK/LUK ile/ve/||/<> SERSEM/LİK


- UYUŞUK/LUK ile UYKULU/LUK


- UYUYAN ile/değil UYUMA NUMARASI YAPAN

( Uyandırabilirsin. İLE/DEĞİL Uyandıramazsın. )


- UYU-YOR ile UY-UYOR


- UYUYUP, UYANAMAMAK ve/||/<> UYANIP, BULAMAMAK

( Sevdiklerimizin ve değeri bilinmesi gerekenlerin değerini bilelim!... )


- UZADUYUM GÖSTERGE


- UZAGÖRÜ/ÖTEGÖRÜ/TELEPATİ ile/değil AYNI ŞEYİ DÜŞÜNMEK


- UZAK DURMALI!:
KÖRDEN değil NANKÖRDEN <>
YÜZSÜZDEN değil İKİYÜZLÜDEN <>
"TİPİ BOZUK"TAN değil "SÜTÜ BOZUKTAN"


- UZAK DURULMASI GEREKEN KİŞİLER:
"HEP HAKLILAR" ve/||/<> "HERŞEYE, SÜREKLİ İTİRAZ EDENLER" ve/||/<> "SADECE BEN" DİYENLER ve/||/<> BAŞKALARINI DEĞERSİZ GÖRENLER ve/||/<> ÇIKARCILAR ve/||/<> İSTEDİĞİ OLMADIĞINDA TUTUM DEĞİŞTİRENLER ve/||/<> ARAMADIĞIN SÜRECE ARAMAYANLAR ve/||/<> İŞİ DÜŞMEDİKÇE TANIMAYANLAR ve/||/<> İŞİ BİTTİĞİNDE, YANINDA DURMAYANLAR


- UZAK İLİŞKİLER ile/ve/||/<> YAKIN İLİŞKİLER


- UZAK?:
MEMLEKET Mİ? ile/ve/||/<> YILDIZLAR MI? ile/ve/||/<> GENÇLİĞİM Mİ?


- UZAK TUT/ALIM! ve/||/<> UZAK DUR/ALIM!

( Yüzü "çirkin olan"ı değil yüreği çirkin olanı. VE/||/<> Giysisi kirli olandan değil "zihni/düşüncesi" kirli olandan. )


- UZAK ile/değil/yerine AŞKIN


- UZAKGÖRÜR/TELESKOP:
HUBBLE ile/ve/değil/yerine/||/<>/> JAMES WEBB

( Görünür ve ultraviyole dalga boylarında gözlemler yapmaktadır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Orta ve yakın kızılötesi olarak görmektedir. Çok daha büyük ışık toplama aynası vardır. Hubble teleskobundan yaklaşık 100 kat daha duyarlıdır.[10 milyar dolarlık bir bütçe ile elde edilmiştir.] )

( )


- UZAKLAŞMAK ile/değil/yerine/>< UZLAŞMAK


- UZANMAK (YATMAK) ile BANYODAN/DUŞTAN SONRA UZANMAK (YATMAK)


- ÜZEN/İ ile/değil/yerine/>< MUTLU EDEN/İ

( Terk et. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Mutlu et. )

( Hakkındır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Hakkıdır. )


- ÜZGÜN ile/ve/||/<>/> SÜZGÜN


- ÜZGÜN/LÜK ve/||/<>/> DÜZGÜN/LÜK


- UZLAŞIM ve UNUTMAK


- UZLAŞ(TIR)MA ile/değil ANLAŞ(TIR)MA


- UZMAN ile AZMAN


- UZMANLIK ve/||/<>/>/< İŞBÖLÜMÜ


- UZMANLIK ile/ve/değil/yerine/||/<> MESLEK

( [not] PROFESSION vs./and/||/<>/but JOB
JOB instead of PROFESSION )


- UZMAN/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< USTA/LIK

( KOMPETAN avec ... )


- UZMAN/LIK ile/ve/||/<> UYGULAYICI/LIK


- UZMAN/LIK ile/ve/||/<>/> YALANCI/LIK (YETİSİ)


- UZMAN/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YETKİN/LİK


- UZÛBET[Ar.] ile UZÛBET/UZBET[Ar.]

( Tatlılık, şirinlik, lâtiflik. İLE Bekârlık, ergenlik. )


- ÜZÜLMEK ile DÜŞÜNMEK


- ÜZÜLMEK ile/ve HESAP SORMAK


- ÜZÜLMEK ile/ve/||/<>/> SÜZÜLMEK


- ÜZÜM, ÜZÜME, BAKA BAKA KARARIR ile/ve/||/<> KÖRLE YATAN, ŞAŞI KALKAR


- UZUN KLİTORİSLİ KADIN (ERİL) ve "KISA PENİSLİ ERKEK" (DİŞİL):
İNSAN

( "WOMAN IN LONG CLIT" [male] and "MAN IN SHORT PENIS" [female]: HUMAN )


- UZUN KOLLU ile UZUN KOLLU ile/değil/yerine UZUN KOLLU

( Giyecek. İLE Hırsız. İLE/DEĞİL/YERİNE Uzaktan erişen/erişir. )


- ÜZÜNTÜ ile/ve/||/<>/> YAS


- VACİB ile MUHTAR


- VÂCİBU'L-VUCÛD yerine KÂDİRU'L-MUHTÂR


- VAHDET ile VUSLAT


- VAHİM/ÜZÜCÜ OLAN:
YALAN SÖYLEMİŞ OLMASI ile/ve/değil/||/<>/> ONA BİR DAHA GÜVENEMEYECEK OLMAK


- VAHŞİ ile/değil GÖÇER


- VAHŞİ ile/ve/değil/||/<> İLKEL


- VAHŞÎ[Ar.] ile Vahşî[Ar.]

( Yabanî, insandan kaçan. | Ürkek, korkak. | Merhametsiz, duygusuz. İLE Uhud Gazâsı'nda, Hz. Hamza'yı öldüren köle. )


- VAK'A-NÜVİS[Ar., Fars.]/KRONOGRAF[Fr. < choronographe] değil/yerine/= SÜREYAZAR

( Zamanın/dönemin olaylarını saptamakla görevli kişi. | Osmanlı Devleti'nde zamanın olaylarını tespit etmek ve yazmakla görevli devlet tarihçisi. )


- VAKÂR[Ar.] değil/yerine/= AĞIRBAŞLILIK, TEMKİNLİLİK


- VAKFİYE/VAKIFNÂME ile/ve/||/<> VELÂYET/TEVLİYET ile/ve/||/<> MÜTEVELLİ/NÂZIR


- VÂKIF ile/ve ÂGÂH

( Sahip olan. İLE/VE Farkında/uyanık olan. )


- VÂKIF ile/ve ÂGÂH

( Sahip olan. İLE/VE Farkında/uyanık olan. )

( Bilen bilir bizi, bilmeyen ne bilir bizi. )


- VAKIF ile VÂKIF (/OLMAK)

( Para, mülk. İLE Bilmek. | Vakfeden. Bir şeyi, vakıf haline getiren. )


- VAKİT ile/ve/<> DEM

( Belirli bir zaman dilimine anlam/değer verilmiş/yüklenmiş süre. İLE/VE/<> Kişinin, bu belirli zaman diliminde yaşadığı hal. )

( Zamanın tayinine vakit, vaktin içindeki hazza dem denilir. )


- VALİ[EPARHOS]:
< LONCA ÖRGÜTÜ ile/ve/||/<> LAGATARIOS ile/ve/||/<> SIMPANOS

( Genel denetimi sağlayanlar. İLE/VE/||/<> Yabancı tüccarların denetimini sağlayanlar. İLE/VE/||/<> Esnaf localarını denetleyenler.[2 kişi] )


- VALİ ile TEKFUR[Erm. < TAKAVOR: Taç taşıyan.]

( ... İLE Bizans döneminde vali düzeyinde olan yöneticilerle Anadolu ve Rumeli'deki Hıristiyan beylerine verilen ad.
Osmanlı Türkçesi'nde, Hıristiyan hükümdarlara verilen bir sandır.]
[Bizans'ta merkez dışındaki kentlerin müstakil valilerine Tekfur denirdi. Bunların idari ve askeri görevleri vardı. Türkiye Selçukluları ve Osmanlı'nın ilk dönemlerinde Tekfurlarla çok sıkı ilişki kuruldu. Tekfurlar Türk akınlarından korunup bağımsızlıklarını korumak için Türklere çok miktarda vergi verirdi. Tekfurların bazıları, durumlarını koruyabilmek için Türk kumandan ve beyleriyle akraba olma yollarına başvururdu. Bu nedenle, çoğu Tekfur, kızını Türk kumandan ya da oğluna gelin verirdi. Bu Tekfur'ların içinden, Müslüman olanlar da oldu. Bunlardan Harman kaya Tekfuru Köse Mihal, en ünlüsüdür. Osmanlı'ya ve İslâmiyet'e hizmetlerde bulunmuştur. Bizans yıkılınca, tekfurluk da tamamen tarihe karışmıştır.] )


- VÂLİ ve/||/<> VELÎ ve/||/<> HÂMİ ve/||/<> RÂB

( [Koruyucu] Dışta. VE/||/<> İçte. )

( Maddî koruyucu. VE/||/<> Manevî koruyucu. )


- VÂLİD ile/ve/<> VÂLİDE


- VALİDE SEBİLİ ile VALİDE ÇİNİ SEBİLİ ile VALİDE-İ CEDİT SEBİLİ / YENİ VALİDE SEBİLİ

( Eminönü'nde, Bahçekapı'da, İş Bankası yanındadır. İLE Üsküdar'da, Toptaşı'nda, Çinili Cami yanındadır. İLE Üsküdar'da, Yeni Valide Camisi köşesindedir. )

( 1663'te, Sultan IV. Mehmet'in annesi Turhan Sultan tarafından. İLE 1640'ta, Sultan I. Ahmed'in eşi Kösem Sultan tarafından. İLE 1709'da, Sultan IV. Mehmed'in eşi Gülnûş Sultan tarafından. )


- VÂLİDE SULTAN ile ...

( Osmanlı'larda Sultan'ın annesi. [Protokolda Sultan'dan sonra gelir.] )


- VÂLİDE[Ar.] değil/yerine/= ANNE/ANA


- VÂMIK[Ar.] değil/yerine/= SEVEN, ÂŞIK, SEVDÂLI


- VAMP ile NEMFOMANYAK

( Filmlerde uğursuz kadın rolü yapan sanatçı. | Maceraperest kadın, eril peşinde koşan dişil kişi. İLE Eşeysel güdüsü aşırı olan dişil kişi. )


- VAN DER WAALS GÜÇLERİ ile HİDROJEN BAĞI

( Zayıf, geçici dipol-dipol etkileşimler. İLE Hidrojenin, F, O ya da N ile yaptığı güçlü dipol-dipol etkileşimler. )


- VANDAL/LIK ile !BARATARYA

( Miladın, başlangıç yıllarında yaşayan ve Roma İmparatorluğu ile yaptığı savaşlarda, acımasızlığı ile ün salan bir Doğu Germen halkı. | Eski kültür ve sanat anıtlarını yakıp yıkan; bunların değerini bilmeyen kişi ya da halk. İLE Kaptanın, tayfaların, gemi sahibine, armatöre ya da sigorta ortaklığına, bilerek verdiği zarar. )


- VANTOK KÜLTÜRÜ ile ...

( "Tek ağız" anlamına gelen, Papua Yeni Gine'de bulunan bir kabilenin, üyelerinin aynı dili kullanmalarıyla birbirini her yönden korudukları bir kültür. )


- VANTRİLOK[Fr. VENTRE ile ...


- VAPUR ile/ve/||/<> BANDIRMA VAPURU

( )


- VAR KOŞULLARINDA
ile/ve/değil/||/<>/<
DAR KOŞULLARINDA


- VAR OLAN ve/<> GÖRÜNMEYEN VAR OLAN

( Evrendeki her şey. VE/<> İnsan. )


- VAR OLMAK =< ALGILANMIŞ OLMAK
ile/ve/||/<>/>
ALGILAMAK ya da ALGILAYAN OLMAK

( Nesne. VE/||/<>/> Tin. )

( George Berkeley )

( ESSE EST PERCIPI and/||/<>/> ESSE EST PERCIPERE )


- VAR OLMAK ile/ve/||/<>/> KİŞİ/İNSAN OLMAK

( Doğada. İLE/VE/||/<>/> Ancak, başka bir insan ile. )


- VAR OLUŞUMUZ:
"DÂVÂ" İÇİN ile/değil/yerine/>< SEVGİ/SEVİ İÇİN


- VARDA[İt.] ile VARDAKOSTA[İt.] ile VARDA BANDIRA

( Dikkat et, savul, destur! İLE Kıyıları koruyan gemilere verilen ad. | İriyarı ve gösterişli kadın. İLE İşaretçi er. )


- VÂRİD ile SU BULMA GÖREVLİSİ


- VARİS[Fr. VARICE] ile VÂRİS[Ar. < VERÂSET]

( Toplardamar genişlemesi. [Daha çok bacaklarda görülür] İLE Kalıt/miras sahibi. )


- VARLIĞI İSTEMEK ve/||/<> YOKLUKTAN KAÇMAK


- VARLIK İLKELERİ ile/ve/> VAROLUŞ NİTELİKLERİ


- VARLIK ile/ve/< İNSAN

( Kişinin, varoluşunu açıklayabilecek hiçbir örnek olamaz/yoktur. )

( EXISTENCE vs./and HUMAN )


- VARLIK ve/<> VAROLUŞ ve/<> İNSAN


- VARLIK ile/ve YOK VARLIK

( ... İLE/VE Tin. )

( Sadece kişi, yoktan varolur. )

( ONTOS ON >< UK ON )


- VARLIK ile/ve/değil/<> YOKLUĞUN VARLIĞI

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> İnsan. )


- VAROLAN ile/değil OLUMSUZLANMIŞ VAROLAN


- VAROLDUĞUNDAN DOLAYI DÜŞLENEN ile/ve/||/<> DÜŞLENDİĞİNDEN DOLAYI VAR OLACAK OLAN


- VAROLUŞ NESNESİ ile/ve VAROLUŞ ÖZNESİ

( EXISTENCE OBJECT vs./and EXISTENCE SUBJECT )


- VAROLUŞ ve/<> DUYARLILIK


- VAROLUŞ ve/||/<> EŞİTLİK


- VAROLUŞUMUZ:
ANLAMLI! ve/||/<> YETERLİ!

( Sadece, varolmamız/varoluşumuz bile, (yeterince) anlamlı ve yeterlidir!
[ Bir miktar fazlası da, -beklenti içine düşmeden!- olabilir elbette! ] )


- VAROLUŞUNDAN RÂZI OLUNMUŞ/LUK ile AHLÂKINDAN RÂZI OLUNMUŞ/LUK

( RÂZİYE ile/ve MARZİYE )


- VAROLUŞUNDAN RÂZI OLUNMUŞLUK ile/ve/<>/>/< AHLÂKINDAN RÂZI OLUNMUŞLUK

( RÂZİYE ile/ve/<>/>/< MARZİYE )


- VAROŞ ile/<> FAVELA

( Gecekondu mahallelerinde yaşayanlar. İLE/<> Rio de Janeiro - Brezilya gecekondu mahallelerinde yaşayanlar. )


- VARSIL/ZENGİN ile REFHÂN

( ... İLE Varlık içinde yaşayan. )

( MELİ: Zengin, malı çok olan. )

( BÂNEVÂ/BÂNÜVÂ[Fars.]: Mal, mülk sahibi, zengin. | Ünlü/meşhur. )

( BATÎH ile ... )


- VARSIL ile/ve/değil/yerine/||/<> KANAAT SAHİBİ


- VARSILLIK/ZENGİNLİK(") ile/ve/değil/||/<>/> VARLIK/SERVET

( Bağırır. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Fısıldar. )


- VARSIL/LIK(ZENGİN[Fars. < SENGİN]/LİK) ile/ve/değil/yerine/=/||/<>/&gt;&lt;/< YOKSUL/LUK(FAKİR/LİK)

( Malı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( Rezilliğin yardımcısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( )

( Paranın satın alamayacağı bir şeye sahip olana kadar varsıl değilizdir. )

( "Beş parasızmış" gibi yaşadıklarından dolayı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( Yoksulluğu över. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( )


- VARSIL/ZENGİN ile/ve/<> GÖNÇ

( ... İLE Varlıklı. )


- VARSIL/ZENGİN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SAYGIN

( Yüksek bir makamda bulunan namuslu biri, görev süresi sona erdiği zaman, varsıl değil saygın biri olmalıdır. )


- VASÎ[< VESÂYET | çoğ. EVSIYÂ'] ile VÂRİS[< VERÂSET | çoğ. VERESE]

( Bir yetimin/öksüzün ya da akılca zayıf, hasta birinin malını yöneten kişi. | Vefât etmiş birinin vasiyetini yerine getirmekle yükümlü olan kişi. İLE Kendine kalıt/miras kalan kişi/ler. )


- VASÎ[Ar. < VESÂYET | çoğ. EVSIYÂ'] ile VÂSİ/VÂSİA[Ar. < VÜS'AT]

( Bir yetimin/öksüzün ya da akılca zayıf, hasta birinin malını yöneten kişi. | Vefât etmiş birinin vasiyetini yerine getirmekle yükümlü olan kişi. İLE Geniş, engin, açık, enli, bol. )


- VASİ ile VÂSİ

( Mirası yöneten. İLE Geniş, engin. )


- VASÎ ile VELÎ

( Zorunlu. İLE Gönüllü. )


- VASIF[Ar. çoğ. EVSAF] değil/yerine/= NİTELİK


- VAS(I)F değil/yerine/= ÖZELLİK, NİTELİK | ÖVME


- VÂS(I)L -ile

( [Bir şeyi başka bir şeye] ulaştırma, birleştirme. | Ulaşma, birleşme. | Kavuşma, vuslat. | Hakk'a erme. | Hakk'a eren kişi. )


- VATAN ve/=/||/<> YÂR


- VATANDAŞ ile/ve/<> BİREY


- VATANDAŞ ile/ve HALK

( CITIZEN vs./and PUBLIC )

( GUOMIN )


- VATANDAŞ ile SEÇMEN


- VATANDAŞ değil/ile/ve/yerine/<>/= YURTTAŞ


- VATANDAŞ/LIK değil/yerine/= YURTTAŞ/LIK


- VATANINI SEVMEK ve/||/<> ALLAH'I SEVMEK


- VATANSEVER(/PERVER) değil/yerine/= YURTSEVER


- VATANSIZ/LAR ile/ve/||/<> KÂĞITSIZ/LAR


- VATİKAN ile ...

( 1929 yılında Papa ve Mussolini arasında imzalanan Latran Antlaşması ile egemenliği resmileşmiş din devleti. [Katolikliğin merkezidir.] [Burada yasa Papa'nın iradesidir.] [44 hektarlık bir alandır]. )


- VATİKAN ile/||/<> MANASTIR

( Katolik Hıristiyan mezhebinin Roma'da bulunan merkezi. Papalık. İLE/||/<> Bazı keşiş ve rahiplerin dünya ile ilgilerini keserek yaşadığı yer. )


- VATMAN[İng.] ile KONDÜKTÖR[Fr.]

( Tramvay sürücüsü. İLE Yolcu trenlerinde, biletleri denetleyen ve vagon işlerine bakan görevli. )


- VAZGEÇ! ile/ve/||/<> VAZGEÇME!

( Dünyadan. İLE/VE/||/<> Kendinden! )


- VAZGEÇİLİR/LİK ile/ve/||/<> SAMİMİYET/AÇIKLIK


- VAZGEÇMEK ile/ve ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK

( TO GIVE UP vs./and MODESTY )