Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(21/40)


- KİŞİ:
ŞER ile/değil/yerine/>< ER


- KİŞİ:
"SERT" ile/ve/||/<>/> SICAKKANLI ile/ve/||/<>/> KARARLI

( Uzaktan bakıldığında. İLE/VE/||/<>/> Yaklaşıldığında. İLE/VE/||/<>/> Konuşmaya başladığında. )


- KİŞİ TANRI ile KAVRAM TANRI


- KİŞİ:
"TAŞLANIR" ve/||/<> "DIŞLANIR" ve/||/<> "SINANIR"

( İyiliği kadar. VE/||/<> Merhameti kadar. VE/||/<> Teslimiyeti kadar. )


- KİŞİ:
ÜMİT ve/<> BATKI/HÜSRÂN['ın biraradalığı]

( Kişilerin ümitleriyle oynama! Belki ve bazen/çoğunlukla, tek sahip oldukları şey odur. )

( "Ümit Yitimi" değil/yerine Ümit... yazısını okumak için burayı tıklayınız... )


- KİŞİ UYUMU ile ...

( PERSON AGREEMENT )


- KİŞİ/KUL HAKKI ve/||/<> TUZ HAKKI


- KİŞİ ve/||/<>/> GÖZGÜ/AYNA ve/||/<>/> YAZI

( Üçü de herşeyi yansıtır. )

( Ancak, üçüne baktığında, kendini görebilirsin. )

( Kişi, kendini, en iyi, yazı aynasında tanır ve gerçekleştirir. [ Öncelikli olarak, iki ayrı sayfada, şu iki dizini oluşturmakla başlamak gerek. 1- HAYIR! | 2- YAPMAYABİLECEKLERİM(İZ) ] )

( Kişi, kendini, üç ayna karşısında tanıyabilir ve gerçekleştirebilir.

İlk aynamız, öteki aynasında yani anne ve başka kişilerle olan ilişkilerinde, paylaşım ve iletişimlerimizdedir.

İkincisi, doğada ya da cam/ayna, metal, kamera gibi nesnelerdeki yansımalarındadır.

Üçüncüsü ise yazı aynasındadır, yazdıklarımızın ve yazabileceklerimizin yansımasındadır.

Yazma eylemi, ilk ikisi gibi dolaylı olmayıp doğrudan, kişinin kendini, zihnini ve yaşamını karşısına koyup gözlemlemesini ve düzenlemesini sağlayan, yaşamın gelişine ya da kendi "haz ve keyfî kararlarına" düş(ür)meyebileceği eylem ve tutumdur.

Yaparak, eyleyerek ve "Yaptığını yaz, yazdığını yap!" ilkesiyle ancak yazarak, kendine hizmet etmekle herkese, insanlığa hizmet etmiş ve yaşama katılmış olur.


Bir'e hizmet, bin'e hizmet;
bin'e hizmet, bir'e hizmettir.

-------------------------------------------

Kişi, ne yaparsa
kendi yapar, kendine yapar. )


- KİŞİ ve/||/<>/> BAŞ OYUNCU

( Her birey, yaşamının baş oyuncusudur. )


- KİŞİ DURUM


- KİŞİ ile/ve/<> DÜZEN

( HUMAN vs./and/<> SYSTEM )


- KİŞİ[Azr.] = ERKEK[Tr.]


- KİŞİ ile/ve/<>/değil EVRENSEL İLKE


- KİŞİ ve/= GÖNÜL

( GÖNÜL BİRDİR!
["Benim gönlüm"/"Senin gönlün"ü olmaz!] )

( HUMAN and/= HEART )


- KİŞİ ile/ve/<> İNSANLIK

( Kişileri, ayrı ayrı sevemeyenler, -çarpıtarak- "insanlık" kavramına "sığınırlar". )

( Seni sana emanet edemiyorsak, insanlığı nasıl emanet edelim?! )


- KİŞİ/İNSAN ile/ve/> İNSAN/LIKTA OLAN KİŞİ

( KİŞİ/İNSAN: Yolu, özgürlük; yönü, özgünlük... )

( HUMAN vs./ve/> HUMAN IN HUMANITY )


- KİŞİ ve/<> KİŞİ

( Kişi, başka bir kişiyle ile insan olur. )

( Bir kişiyi sevmekle başlayacak herşey! )

( Kişi, kaya gibi olmalı, hareket ettiren olursa kımıldamalı! )

( KİŞİ: Benden konuşan ve senden dinleyen. )

( KİŞİ: Altı yönden[ön-arka, sağ-sol, alt-üst] bakabilen. )

( PERSON and/<> PERSON )


- KİŞİ ile/değil KÎŞÎ

( Birey. İLE/DEĞİL Şemseddin Kîşî.[Kutbuddin Şirâzî'nin hocasıdır.] )


- KİŞİ ile KİŞİ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kişi/birey. İLE Eş. )


- KİŞİ = MİRASSIZ


- KİŞİ ile/ve/değil/yerine OLGUN/KÂMİL KİŞİ(/İNSAN-I KÂMİL)

( Başkasının sözünü taşıyan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Kendi sözünü söyleyebilen/söyleyen. )

( Anadan doğma insan yoktur. )

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Kendini aşma iradesini gösteren. )

( ... ile İSKENDERİYE FENERİ/MİSFALA )


- KİŞİ ve/= ÖYKÜ

( Kişi, mekândan, zamana geçendir. )

( HUMAN and/= STORY )


- KİŞİ = ŞAHIS/FERD = PERSON[İng.] = PERSONNE[Fr.] = PERSON[Alm.] = PERSONA[Lat., İsp.]


- KİŞİ ve/<> SANATÇI

( Ben-im gören, hem gösteren. )

( HUMAN and/<> ARTIST )


- KİŞİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÖZLÜK


- KİŞİ ile/ve/||/<> TOPLUM

( [Kendini/zihnini/davranışını/adâletini] Kızdığında gösterir. İLE/VE/||/<> Savaşta gösterir. )

( PERSON vs./and/||/<> SOCIETY )


- KİŞİ:
CAN ve/||/<>/> GÜÇ ve/||/<>/> /< İKRAR ve/||/<>/> /< ADÂLET ve/||/<>/> KEMÂL

( Kişi, doğar ve can kazanır. VE/||/<> />/< Canında güç kazanır/bulur. VE/||/<> />/< Gücünü, kararlarında/ikrarında bulur. VE/||/<> /< Kararında adâletli ise, erdemli olur. VE/||/<> />Adâletinde olgunluğu/kemâli bulursa, olgun/kâmil olur. )


- KİŞİDE/İNSAN'DA:
OLUŞMAK ve OLUŞTURMAK


- KİŞİDE/İNSANDA ve/||/<>/>/< TOPLUM('DA)

( Akıl. VE/||/<>/>/< Üniversite. )

( Direnç[ihtiyâr] ve istenç[irâde]. VE/||/<>/>/< Siyâset. )

( Bulunç/vicdan. VE/||/<>/>/< Türe/adâlet. )

( Değişen. VE/||/<>/>/< Dönüşen. )

( Direnç[ihtiyâr: yapmama bilgisi/isteği] ve istenç[irâde: yapma "gücü/bilgisi/isteği"]. VE/||/<>/>/< Direnç[İhtiyâr]. )

( (Koşulsuz) Saygı ve sevgi. VE/||/<>/>/< Türe/adâlet. )


- KİŞİDE:
VARLIK ve/> SEVİNÇ

( Oluşan/oluşmuş/oluşursa. VE/> Göstergesi. )


- KİŞİDEKİ KABALIK ile/ve/değil/||/<>/< ANLIKTAKİ/ZİHİNDEKİ KALABALIK


- KİŞİDEN/BİRİNDEN KORKMAK ile/değil/yerine KENDİNDEN KORKMAK

( Onun/onların sana verebileceği zarardan korkmak/çekinmek. İLE/DEĞİL/YERİNE Kendi yapabileceklerinden, deliliğinden, gözü karalığından korkmak/çekinmek, düşünmek. )


- KİŞİDEN KORKMAK ile/değil/yerine KİŞİNİN CEHALETİNDEN KORKMAK


- [ne yazık ki]
KİŞİDE:
RASTLANTISAL/LIK ile/ve/||/<> KEYFÎ/LİK


- KİŞİ/İNSAN ile/ve ÂLEM

( İNSAN: İki âlemin kavuştuğu fakat karışmadığı. )

( Sendedir mahzen-i esrâr-ı muhabbet sende
Sendedir ma'den-i envâr-ı fütuvvet sende
Gizli gizli dahi vardır nice hâlet sende
Marifet sende, hüner sende, hakikat sende
Nazar etsen yer ü gök düzah u cennet sende
Arş u kürsi ü melek sendedir elbet sende

Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen! )

( Kendine, bir hoşça bak; sen, âlemin özüsün
Varolanların gözbebeği olan insansın! )

( PERSON/HUMAN vs./and UNIVERSE/WORLD )


- KİŞİ/İNSAN ve/<> BİRLİK

( Benden konuşan ile senden dinleyenin birliği. )

( HUMAN and UNITY )


- KİŞİ/İNSAN ve DOĞA/TOPRAK ve PARA

( Meta olarak görülmemesi gerekenler. )

( ... VE/||/<> BER[Arapça ve Türkçe]: Yer, toprak. VE/||/<> ... )

( Yedi çeşit iklim bulunan kuzey yarım kürede 0-90 derecenin tam ortası yani 45 derece enlemin altı ve üstü ot çeşitliliği olan bölgeleri oluşturmaktadır. )

( HUMAN and NATURE/LAND and MONEY )


- KİŞİ/İNSAN ve/<> İHSAN

( PERSON/HUMAN and/<> BENEVOLENCE/EXCELLENCE )


- KİŞİLER:
(")AKILLI(") ile/ve/||/<> (")DUYARLI(") ile/ve/||/<> (")ETKİLİ(")

( Duygusuz. İLE/VE/||/<> Etkisiz. İLE/VE/||/<> Akılsız. )


- KİŞİLER ARASINDA:
"DUVAR ÖRMEK" değil/yerine/>< "KÖPRÜ KURMAK"


- KİŞİLER, DİN İÇİN değil/>< DİN/İNSANLIK, İNSANLIK/KİŞİLER İÇİN


- KİŞİLER:
EKMEK GİBİ ile İLÂÇ GİBİ ile MİKROP GİBİ

( Her zaman aranır, bazen bulunur. İLE Gereksinimin olduğunda aranır, pek az bulunur. İLE Her zaman, bizi bulur. )


- KİŞİLER İÇİN:
"BİR TANESİ" değil BİRİ


- KİŞİLER İÇİN:
"BİR TANESİ" değil İÇLERİNDEN BİRİ


- KİŞİLER ÜZERİNDE değil/yerine/< KİŞİLER ÜZERİNDEN


- MERAK":
KİŞİLER ÜZERİNE/ÜZERİNDEN ile/değil/yerine/< DÜŞÜNCELER/ZİHİNLER ÜZERİNE/ÜZERİNDEN


- KİŞİLER:
YANLIŞ <> KÖTÜ ile/değil/yerine/||/>< İYİ<> DOĞRU

( Ders bırakır. <> Deneyim bırakır. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Mutluluk bırakır. <> İz bırakır. )


- KİŞİLER ile İNSANLIK


- KİŞİLER ile/ve/||/<>/> MEZAR TAŞLARI

( )

( )

( )

( )

( image )


- KİŞİ/LER değil/yerine/||/=/<>/< ZİHİN/LER


- KİŞİLERCE, BEĞENİLMEMEK ile/ve/değil/||/<>/< KİŞİLERE, YARANAMAMAK


- KİŞİLERDE:
(")KÖTÜ(") ile/değil/yerine/>< (")İYİ(")

( [İlkesi]
Sahip olmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Olmak.

[Simgesi]
Yılan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Elif. [ | ]

[Sıfatı]
Yalancı. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dürüst.

[Hak(k)'a karşı]
Başkaldırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Boyun eğer.

[Haksızlığa karşı]
Boyun eğer. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Başkaldırır.

[Öteki ile ilişkisi]
Sömürür. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Öteki" diye biri yoktur.

[Etkisi]
Korku salar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ümidi yayar.

[Duygusal durumu]
Korkak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sevecen.

[Görünüşü]
Her kılıfa girebilir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gülümser. :)

[İletişimde]
Yargılar ve suçlar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anlar ve eğitir.

[Toplumsal etkisi]
Köleleştirir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Özgürleştirir.

[İş/hizmet karşısında]
Sorumluluk almaz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sorumluluk alır.

[Başarı yolunda]
Sonuç odaklıdır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Süreç odaklıdır.

[Uygarlığa katkısı]
Aydınlığı karartır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Karanlığı aydınlatır. )


- KİŞİLERE:
"ACIMAM!" değil/yerine KENDİMİ, ACIMAMAM GEREKTİĞİNE İKNÂ EDERSEM, ACIMAM/ACIMAYABİLİRİM


- KİŞİLERE/İN DAVET(İ) ile/ve NESNELERE/İN DAVET(İ)

( Gel diyene ar eyleme, gelme diyene dar eyleme! )


- KİŞİLERİ, AYAKTA TUTAN:
İSKELET[Fr. < SQUELETTE] VE KASLARI ve/değil/||/<>/< İLKE VE İNANÇLARI


- KİŞİLERİ:
[ne yazık ki]
!"DENEMEK/SINAMAK" değil/yerine/>< KONUŞMAK

( "Denenilen" şeyin sonucunu "elde ettirir" belki fakat o kişiyi mutlaka ve sonsuza kadar kaybettirir. DEĞİL/YERİNE/>< Kişiyi kaybetmemek/kazanmak için özellikle de yakın olduğumuz kişileri denememek/sınamamak gerekir. Çeşitli oyunlar yaparak, tuzaklar kurarak elde edilen "bilgi/sonuç" geçersizdir. Aslolan ise her koşulda, en olumsuzu söylemek bile olsa konuşmayı yeğlemektir. )


- KİŞİLERİ:
"EZMEK" ile/değil/yerine "YÜKLENMEK"


- KİŞİLERİ KONUŞMAK ile/değil/yerine KİŞİLERLE KONUŞMAK


- KİŞİLERİ KULLANARAK/SÖMÜREREK ile/değil/yerine/>< KİŞİLER ARACILIĞIYLA


- KİŞİLERİ TANIMA:
YOLCULUKTA ve/||/<> ZORLUKTA ve/||/<>
YOKLUKTA ve/||/<> (AYNI) MASADA


- KİŞİLERİ TANIMAK:
TANIŞIRKEN ile/ve/değil/yerine/>< TARTIŞIRKEN


- KİŞİLERİ TANIMAK:
TANIŞIRKEN ile/ve/değil/||/<>/>/< TARTIŞIRKEN


- KİŞİLERİ:
"YENMEK" ile/değil/yerine/>< KAZANMAK


- KİŞİLERİN ANIMSANMASI:
"ZAYIFLIKLARI" ile/değil/yerine/>< ÇABALARI


- KİŞİLERİN, BİRBİRİNİ:
SEÇMESİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BELİRLEMESİ


- KİŞİLERİN, BİZİ HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATMASI ile/ve/değil/<>/< YANLIŞ KİŞİLERE YATIRIM YAPMAMIZ ve/ya da KİŞİLERDEN, FAZLA BEKLENTİDE OLMAK


- KİŞİLERİN/İNSANIN GÜCÜ ile/ve/||/<>/< SÖZCÜKLERİN GÜCÜ

( Sözcüklerin gücü anlaşılmadan, kişinin gücü anlaşılmaz. )

( Kişi, dilinin ardında gizlidir. )

( Söz(cük)leri/ni ve tutumunu değiştir... Dünya/n değişsin! )


- KİŞİLERİN:
İLK SÖYLEDİKLERİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SON YAPTIKLARI


- KİŞİLERİN, "ROBOTLAŞMASI" değil/yerine/>< ROBOTLARIN, KİŞİLERİ TAKLİT ETMESİ


- KİŞİLERLE İLİŞKİDE:
ÇOK UZAKLAŞMAMAK ve/||/<> ÇOK YAKLAŞMAMAK

( Donmamak için. VE/||/<> Yanmamak için. )


- KİŞİLEŞME ile/ve/> TOPLUMSALLAŞMA


- KİŞİLİK BOZUKLUĞU ile/değil/yerine KİŞİLİK ÖRGÜTLENMESİ


- KİŞİLİK BOZUKLUĞU ile KİŞİLİK YARILMASI


- KİŞİLİK "(MESELESİ)" ile GURUR "(MESELESİ)"


- KİŞİLİK ÖRGÜTLENMELERİ/BOZUKLUKLARI:
[PARANOİD ile ŞİZOİD ile ŞİZOTİPAL] ile [ANTİSOSYAL ile NARSİSİSTİK ile BORDERLINE ile HİSTRİONİK] ile [BAĞIMLI KİŞİLİK ile ÇEKİNGEN ile OBSESİF-KOMPULSİF] ile [PASİF AGRESİF ile KENDİNİ TEKRARLAYAN(SELF REPEATING)]


- KİŞİLİK ile/ve/değil/> AD

( Bir gazeteci, Borges'in yanına yaklaşır ve ...
- "Afedersiniz! Siz Borges misiniz?"
- Borges: "Bazen..." )

( ... İLE/VE/DEĞİL/> AD/IM/IZ üzerine... )

( PERSONALITY vs./and/> THE NAME )


- KİŞİLİK ile/ve IRA/ÖZYAPI

( PERSONALITY vs./and CHARACTER )

( ŞAHSİYET ile SECİYE )


- KİŞİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> KENDİLİK

( Masterson'ın, Kendilik kuramı ve çalışmalarını okumanızı/incelemenizi salık veririz... )


- KİŞİLİK ile/ve/< MESLEK

( PERSONALITY vs./and/< PROFESSION )


- KİŞİLİK ve/||/<>/>/< ONUR

( ŞAHSİYET ve/||/<>/>/< HAYSİYET )


- KİŞİLİK ile/ve/<> ÖZGÜVEN

( PERSONALITY vs./and/<> SELF-CONFIDENCE )


- KİŞİLİK = ŞAHSİYET = PERSONALITY[İng.] = PERSONALITÉ[Fr.] = PERSÖNLICHKEIT, PERSONALITÄT[Alm.] = PERSONALIDAD[İsp.]


- KİŞİLİK ile SÜPER KİŞİLİK ile KİŞİLİK ÖTESİ

( VYAKTI: Tüm fiziksel ve yaşamsal süreçlerin toplamıdır. İLE VYAKTA: Ben'in bilince "Ben-im" olarak yansımasıdır. İLE AVYAKTA: Evrensel ve gerçek saf "Ben"dir. )

( VYAKTI ile VYAKTA ile AVYAKTA )

( PERSONALITY vs. SUPER PERSONALITY vs. BEYOND OF PERSONALITY
The Avyakta is the universal and real pure 'I'. WITH The Vyakta is its reflection in consciousness as "I am'. WITH The Vyakti is the totality of physical and vital processes. )


- KİŞİLİK ile/değil TUTUM

( Kim olduğunla ilgili. İLE/DEĞİL Onun, "kim olduğu" ile ilgili. )

( [not] Who I am. VS./BUT Who you are. )

( [not] PERSONALITY vs./but ATTITUDE )


- KİŞİNİN:
"AĞZIYLA KUŞ TUTMASI" değil "AĞZINI (KAPALI) TUTMASI"


- KİŞİNİN:
ANLAYACAĞI DİL ile/ve/değil/yerine/||/<>/> "KENDİ DİLİ"

( Aklına ulaşı(lı)r. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> "Kalbine" ulaşı(lı)r. )


- KİŞİNİN BİLGİSİ ile/ve/<> DIŞ DÜNYANIN BİLGİSİ

( Rüya, rüya görendir; bilgi, bilendir. )

( Dünyanın bir kusuru yok. Düzensizliği oluşturan, kendimizi ondan ayrı olarak düşünmemizdir. )

( Dünyanın üzerimizdeki gücü, ancak kendimizin ona verdiği güç/anlam kadardır. )

( There is nothing wrong vs. world. It is your thinking yourself to be separate from it that creates disorder.
The world has only as much power over you as you give it. )

( KNOWLEDGE OF PERSON vs./and/<> KNOWLEDGE OF OUT WORLD )


- KİŞİNİN/İNSANIN:
BİREYSELLİĞİ ile/ve/<> TOPLUMSALLIĞI

( INDIVIDUALISM OF HUMAN vs./and/<< SOCIALISM OF HUMAN )


- KİŞİNİN ...:
İÇSELLEŞTİRDİĞİ ile/ve/||/<>/> KÖK SALDIĞI


- KİŞİNİN, ...:
"DELİSİ" ile/ve/||/<> "NANKÖRÜ"

( Ulaşamadığı her şeyin. İLE/VE/||/<> Ulaştığı her şeyin. )


- [hem] KİŞİNİN "HATIRI" ile/ve/değil/yerine/hem de/||/<>/< HAKKIN HATIRI


- KİŞİNİN:
İÇİNİN(ZİHNİNİN) "BOŞLUĞU" ve/||/<>/>/< DIŞIN/DIŞARIDAKİLERİN "ÖNEMİ"


- KİŞİNİN YÖNETİMİ ile/ve/<> TOPLUMUN YÖNETİMİ ile/ve/<> DEVLETİN YÖNETİMİ

( TO MANAGE THE SELF vs./and/<> TO MANAGE THE SOCIETY vs./and/<> TO MANAGE THE STATE )


- KİŞİNİN, ...:
KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRMESİ ile/ve/değil/yerine KENDİNDEKİLERİ AÇIĞA ÇIKARMASI


- KİŞİNİN KİM'LİĞİ ile/ve NESNENİN NE'LİĞİ


- [ne yazık ki]
KİŞİNİN, ...:
KİŞİLERLE DİDİŞMESİ
ile/değil/yerine/><
DOĞAYLA UĞRAŞMASI


- KİŞİNİN:
ÖZELİ ile/ve/||/<>/> ÖZELİ OLARAK KALMASI GEREKENLER


- KİŞİNİN(KENDİ) RİTMİ(N) ile/ve/||/<> YAŞAMIN RİTMİ


- KİŞİNİN:
SESSİZLİĞİ ile SUSKUNLUĞU

( Ağzın, kapalı tutulması. İLE Ağzın, kilitli tutulması. )

( Katlanılabilir. İLE Katlanılamaz. )


- KİŞİNİN YAŞAMI:
VİTRİNLİK ile/ve/değil/||/<>/< DERİNLİK

( Bildiğimiz. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Bilmediğimiz. )


- KİŞİNİN YETİŞMESİ ve/<> YETİŞMİŞ KİŞİ


- KİŞİNİN/İNSANIN ÖYKÜSÜ ve/<> İSÂ'NIN ÖYKÜSÜ


- KİŞİNİN/ULUSUN:
TOPRAĞI ile/ve/||/<>/> BİNASI

( Ümit. İLE/VE/||/<>/> Çalışma. )


- KISIR/LIK" ile "KABIZ/LIK"


- KİŞİSEL DÜŞÜNCEM ile/ve/değil/yerine OLMASI/OLMAMASI GEREKEN

( [not] MY PERSONAL IDEA vs./and/but THAT IS THE WAY SHOULD/SHOULDN'T BE
THAT IS THE WAY SHOULD/SHOULDN'T BE instead of MY PERSONAL IDEA )


- KİŞİSEL GELİŞİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< KİŞİSEL YÖNETİM

( Kişi, ne yaparsa kendi yapar, kendine yapar. )

( [not] SELF DEVELOPMENT vs./and/but/||/<>/>/< SELF MANAGEMENT
SELF MANAGEMENT instead of SELF DEVELOPMENT )


- Kişisel Gelişim'in için DİNLE!!!


- Kişisel Gelişim'in için KONUŞ!!!


- Kişisel Gelişim'in için SUS!!!


- KİŞİSEL İSTEK ile/ve/değil/yerine İYİ İSTEK

( [not] PERSONAL REQUEST vs./and/but GOOD REQUEST
GOOD REQUEST instead of PERSONAL REQUEST )


- KİŞİSEL MÜLK ile/ve/değil/yerine VAKIF MÜLKÜ


- KİŞİSEL VERİLERİN:
KORUNMASI HUKUKU ile/ve/||/<>/< İŞLENMESİNDEKİ İLKELER


- KİŞİSEL YÖNELİM ve KİŞİSEL YÖNETİM

( PERSONAL INTENTION and PERSONAL MANAGEMENT )


- KİŞİSEL YÖNETİM ile/ve/<> İÇSEL YÖNETİM

( PERSONAL DEVELOPMENT vs./and/<> INNER MANAGEMENT )


- Kişisel Yönetim'in için DİNLE!!!


- Kişisel Yönetim'in için KONUŞ!!!


- Kişisel Yönetim'in için SUS!!!


- KİŞİSEL) YORUM ile/ve/değil/yerine/<> NESNELLİK

( Yorum niteliğindeki hiçbir yaklaşım/açıklama, nesnellik iddiasında bulunamaz. )


- KİŞİSEL ile/ve/||/<> KİTLESEL


- KİŞİSEL = ŞAHSİ = PERSONAL[İng.] = PERSONNEL[Fr.] = PERSÖNLICH, PERSONAL[Alm.]


- KİŞİ/TOPLUM, DİN İÇİN değil DİN, KİŞİ/TOPLUM İÇİNDİR!

( DİN: Kendine verdiğin söz. )


- KİŞİYE GÖRE RENK DEĞİŞTİRMEK ile/değil/>< KİŞİLİĞİNİN, RENKLİ OLMASI


- Kişiye KONUŞ!!!


- KİŞİYE ÖZEL ile/ve/değil TEKRAR EDİLEMEZLİK


- TESLİMİYET:
"KİŞİ"YE ile/ve/değil/||/<>/< YOL'A


- KİŞİYE/ONA ...:
UY(MA)MAK/UYAYIM/UYMAYAYIM ile/ve/||/<>/> EŞLİK ETMEK


- KİŞİYE/KİŞİNİN:
SIĞINMA ile/ve/değil/||/<>/>/< GÜCÜNDEN YARARLANMA


- KİŞİYİ/ÇOCUĞU ELEŞTİRMEK ile/değil/yerine/&gt;&lt;/&lt; DAVRANIŞI ELEŞTİRMEK

( Utancı artırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ahlâkı artırır. )


- KİŞİYİ:
FARKLI KILAN ve/||/<> GÜÇLÜ KILAN ve/||/<> KENDİ KILAN

( Affettiklerimiz. VE/||/<> Sabrettiklerimiz. VE/||/<> Vazgeçtiklerimiz. )


- KORUMAK/KORUYAN:
[hem] KİŞİYİ, KENDİNDEN hem de DOĞAYI, İNSANDAN


- KİŞİYİ/ÇOCUĞU ÖVMEK ile/değil/yerine/||/&gt;&lt;/< DAVRANIŞI ÖVMEK

( Kibri geliştirir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>


- KİŞİYİ/İNSANI:
DOĞRUDAN ANLAMAK ile/ve/değil/yerine DOLAYLI OLARAK ANLAMAK

( Kişi/ler, dolaylı olarak, ancak, bir şeyler üzerinden anlaşılabilir. Doğrudan anlamak olanaklı değildir. Ve de kişi, ancak, kendinden bahsettiği oranda anlaşılabilir, bilinebilir/tanınabilir. )


- KISKAÇ ile KISKANÇ

( Bir şeyi tutup sıkıştırmaya yarayan kerpeten, pense vb. araç. | Açılıp kapanan eğreti merdiven. | Böceklerde besinleri parçalamaya ve kendilerini savunmaya yarayan örgen. | Demircilerin kızgın demiri tuttukları maşa vb. araç. İLE Kıskanma huyunda olan kişi, günücü, haset, hasetçi, hasetli, hasut. )


- KISKANÇLIK ile/ve BEĞENMEME


- KISKANÇLIK ile ÇEKEMEMEZLİK


- KISKANÇLIK ile/değil/yerine GIPTA

( İlgili olanağın o kişinin elinden çıkmasını istemek. [ve gerçekleşmesi için anlamsız sorunlar çıkarmaya çabalamak.] İLE/DEĞİL/YERİNE Kendi elinde de bulunmasını istemek [ve gereklerini yerine getirmeye çabalamak.] )

( Kişi, başkalarını kıskanarak, pek çok şanssızlığı üzerine çeker. )

( HASED, GAYRA ile/değil/yerine GIBTA )

( REŞK ile/değil/yerine BÜJHÂN )

( [not] JEALOUSY vs./but ADMIRE
ADMIRE instead of JEALOUSY )

( ZELOTYPIA cum/et ... )


- KISKANÇ/LIK ile/ve/değil/||/<>/< GÜVENSİZ/LİK


- KISKANÇ/LIK ile/ve/değil HUYSUZ/LUK


- KISKANMAK ile/değil "KUDURMAK"


- KIŞKIR(T)MAK ile/ve/||/<> KAYNA(T)MAK ile/ve/||/<> KABAR(T)MAK


- KIŞKIRTICI ile TAHRİK EDİCİ


- KIŞKIRTMA ile/ve/> FIŞKIRTMA


- KIŞKIRTMA ile/ve/&lt;/değil/yerine TETİKLEME


- KISTÂS[Ar.] ile/ve/||/<> KISAS[Ar.]

( Bir suçlunun, başkasına yaptığı kötülüğü, aynı biçimde uygulayarak cezalandırılması. İLE/VE/||/<> Ölçü. | Büyük terazi. )


- KİS/ZEVCE[Ar.] ile KİŞ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Eş. İLE Samur. )


- KİTÂBET/KETEBE/MUKABELE/KUBİLE KAYDI = FERAĞ KAYDI = İSTİNSAH KAYDI

( İstinsah kayıtlarında, tarihler, yazıyla verilir.[nadiren de rakamla] )

( İstinsah kayıtları, genellikle Arapça'dır. [XI. yy.'dan sonra Farsça da görülmektedir. XIV. yy.'dan sonra çok az sayıda Türkçe olarak da görülmektedir. Bazen de ebced ile kaydedilmiştir.][bkz. İslâm İlimleri Dergisi - Esad Coşan, 2. Sayı, 55-56 s., 1975, Ankara] )


- KİTAB-I:
TENZÎLÎ ile/ve/||/<> TEKVÎNÎ ile/ve/||/<> TELÎFÎ/TAHRÎRÎ


- KİTAP OKUMAYI SEVMEYEN ile/değil/yerine/<> ARADIĞI KİTABI HENÜZ BULAMAMIŞ OLAN


- KİTAP OKUYANLAR ile/>< HIRSIZLAR

( Kitap çalmaz. İLE/>< Kitap okumaz. )


- KİTAP ve/<> KİŞİ ve/<> MUHABBET


- KİTAP ile/ve/<>/< KİTÂBE

( BOOK and INSCRIPTION )


- KİTAP ile/ve/||/<>/> KİTAP SEVDÂSI VE AŞAMALARI

( )

( KİTAP SEVDÂSI AŞAMALARI...

9- Kitapları/nı, sonraki kuşağa bırakma...
8- Kitap biriktirme...
7- Yeniden keşfetme...
6- Kitaba yer/gereksinim yok...
5- Kitaplardan beklenilenin dayanılmaz hayal kırıklığı... ["Ben bir kitap yazayım da görsünler!"]
4- Kitapları, kişilerle etkileşimde olmanın yerine koyma...
3- Kimlik olarak kitaplar...
2- Kitap aşkı...
1- Kitapların keşfi... )


- KİTAP ile/ve/<> ÖĞRETMEN/HOCA/MÜRŞİT/GURU

( Neyi/neleri nasıl yapacağını/yapabileceğini anlatır/gösterir. İLE/VE/<> Neyin/nelerin yapılmayacağını/yapılmaması gerektiğini gösterir/anlatır. )

( Veri/bilgi. İLE/VE/<> Bilgi + Tecrübe. )

( ... ile/ve/<> GURU: Can bağdaşması. )


- KIVILCIM ve/||/<> SİVİLCE

( [fazla] Güvenme servetine! Bir kıvılcım yeter. VE/||/<> [fazla] Güvenme güzelliğine! Bir sivilce yeter. )


- KIVRAK ZEKÂ" ile "HAZIR YANIT"


- KIVRAK/LIK ile USTA/LIK


- KIYASLAMA ile/ve/||/<>/> YARGILAMA ile/ve/||/<>/> SUÇLAMA ile/ve/||/<>/> AŞAĞILAMA


- KIYICI ile KIYICI/GADDAR ile KIYICI

( Kıyma işini yapan kişi. İLE Gaddar. İLE Kıyılara vuran enkazı devletten aldığı izinle toplayan kişi. )


- KIYIDA-KÖŞEDE (KALMAK)


- [ne yazık ki]
!KIYIM ile/ve/||/<> !"YIKIM"


- KIYIYOR/UM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KINIYOR/UM


- KIYMATARYEN değil/yerine KIYMETARYEN

( Hayvanlara/canlılara kıyan ya da "kıyma" denilen şeyden yapılan "şeyler" yiyen. DEĞİL/YERİNE Hayvanların değerini bilip tüm canlılara saygı göstererek yaşama olanağı sunmayı yeğleme zihninde/bilincinde, tutum ve davranışında olanlar. )


- KIZ/KADIN ile VİRAGO

( ... İLE Erkek gibi davranan ve giyinen kadın/kız. | Kavgacı/şirret kadın. )


- KIZ = KID

( Kıt, "nadir/yetersiz/az" olan demektir.
[ Eski zamanlarda annelerin doğumlarda ölmesi ve ayrıca önceliğin/değerin erile verilmesinden dolayı "eril olmayan" bebeğin/doğan-ın değersiz görülmesiyle ve dişil çocukların azalması ve yetersiz/kıt kalmasından adını almıştır. ]
[ Arapça'da KID olarak kullanılan bu sözcük, Türkçe'de hem KIT olarak, hem de D harfinin Z olarak seslendirilmesiyle KIZ olarak yerini almıştır. ] )


- KIZ ve SÂNİYE ve SÂLİSE ve RABİA


- KIZ ile SÜTKIZI

( ... İLE Bir kadının, kendi çocuğu değilken emzirdiği ve kocasıyla birlikte evlat olarak benimsediği kız çocuk. )


- KIZAN ile KIZAN

( Erkek çocuk. | Silahlı köy delikanlısı. | Çoluk çocuk. İLE Dişi köpek, kedi gibi hayvanların çiftleşme isteği gösterdikleri durum ya da zaman. )


- KIZGIN/LIK ile/ve TEPKİLİ/LİK


- KIZGIN/LIK ile/ve/değil/<> ÜZÜNTÜ/ÜZGÜN

( Üzüntü bir zihinsel acıdır ve bu ıstırap, mutlaka dikkat ister. Ona dikkatimizi verdiğimizde, çağrı durur ve bilgisizlik sorunu da kaybolur. )

( Üzüntülerimiz hakkında üzülmemize gerek yoktur. )

( Üzüntü, sen ve ben olduğu sürece devam eder. )

( Worry is mental pain and pain is invariably a call for attention. The moment you give attention, the call for it ceases and the question of ignorance dissolves.
You need not worry about your worries. )


- KIZIL VEBA" ile "KIZIL VEBA"

(

Başlık Kızıl (Scarlet Fever) Gerçek Veba (Yersinia pestis) “Kızıl Veba” Adlandırması
Gerçek bir hastalık mı? Evet - tıpta tanımlı bir bakteriyel bulaş. Evet - Orta Çağ’dan beri bilinen ölümcül bir bakteriyel bulaş. Hayır - Modern tıpta bu adla hiçbir hastalık yoktur.
Etken Streptococcus pyogenes Yersinia pestis Tek bir etken yok; tarihsel halk yakıştırması ya da edebî kullanım.
Bulaşma yolu Solunum damlacıkları Genellikle pire ısırığı, nadiren hava yolu Gerçek bir bulaşma tanımı yok.
Belirgin belirtiler Kırmızı döküntü, “çilek dil”, boğaz ağrısı, ateş Yüksek ateş, lenf düğümü şişmesi[bubon], sepsis, kanama Gerçek belirti yok; kurgu yapıtlarda "yüz kızarması" teması kullanılır.
Ölüm oranı Antibiyotiklerle oldukça düşük Yaygın salgınlarda çok yüksek [%30 - 90] Gerçek bir istatistik yok; kurgu metinlerde aşırı yüksek.
Tarihsel adlandırma Döküntünün kızıllığından dolayı “kızıl” denmiştir. Siyah lekelenme/doku ölümü nedeniyle bazen “kara ölüm” denmiştir. Eski dönemlerde kızarık döküntülü ya da hızlı öldüren sayrılıklar için halk tarafından hatalı biçimde kullanılmıştır.
Edebî kullanım Jack London’ın 1912 tarihli The Scarlet Plague (Kızıl Veba) romanında geçen tamamen kurgu bir salgın.
Modern tıp sınıflaması Resmî tanımlı bulaş Resmî tanımlı bulaş Tıpta sınıflaması yoktur; sayrılık adı değildir.
)


- KIZILDERİLİ değil/yerine AMERİKA(N) YERLİSİ/ESKİ HİNTLİLER/OLD INDIANS


- KIZIM ile/ve/||/<>/> GELİNİM

( Sana söylüyorum. İLE/VE/||/<>/> Sen anla! )


- KIZIM/OĞLUM yerine ÇOCUĞUM


- KIZKULESİ ile/ve/||/<> KIZKULESİ SOKAĞI

( İstanbul'da. İLE/VE/||/<> Ankara'da. )

( )


- KIZMAK ile/ve/değil/yerine GÜCENMEK


- KIZMAK ile/ve KINAMAK


- KIZMAK ve ÖNEMSEMEK


- KIZMAK ile RAHATSIZ OLMAK


- KIZMAK ile/ve/değil/yerine SİTEM[Fars.] (ETMEK)

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Birine, yaptığı bir hareketin ya da söylediği sözün, üzüntü, alınganlık, kırgınlık vb. duygular uyandırdığını, öfkelenmeden belirtme. )


- KIZSA ile KIZSA ile KISSA[Ar.]

( O, kızar/öfkelenir ise. İLE Erkek değil ise. İLE Ders çıkarılması gereken anlatı, olay. )


- KLAN[Fr.]/SEMİYE[Osm. < Ar.] ile SOP

( Toplumun ilk ve en basit biçimi/türü. )


- KLAVYE KULLANIMI(/CISI) ile FARE KULLANIMI(/CISI)

( Üretim/üret[k]en. İLE Tüketim/tüket[k]en. )

( Büyük Harf[Caps Lock] tuşu aktifken [AltGr + Q] işaretini çıkartamazsınız. )


- KNEZ ile ...

( Rus Beyi. )


- KNEZLİK ile/||/<> VOYVODA

( Prensliğin genellikle Slav devletlerine verilen adı. İLE/VE/||/<>/> Slav dillerinde kumandan ya da prens. )


- KOAN[Jap.](Kung-an[Çince]) ile/ve MUAMMA

( Zen'de, aydınlanmak üzere kullanılan bilmece/ler, soru/lar. Paradoksal soru. Çözmesi için bir öğrenciye verilen bir problem. Zen öğrencilerine derin anlamlarını iyice anlayarak bir çözüm bulmaları için verilen bulmaca benzeri tümceler. [Bu tümceler, genellikle Mondo'lardan alınır. bkz. MONDO] İLE/VE Şiir sanatında harflerle yapılan bilmece/ler. Düğüm, düğümlü. )

( Koanlar için, ZEN ETİ, ZEN KEMİĞİ adlı kitabı okumanızı salık veririz. )

( Muamma çeşitleri için EMRÎ DİVÂNI'nı okumanızı salık veririz. )

( EMRÎ: En çok muamma yapan kişi. )

( ÖMER ZÜLFE'nin EMRÎ [ö. 1575] DÎVÂNI'NDA HARF OYUNLARI'nı okumanızı salık veririz. )

( FUZÛLÎ'nin MUAMMA RİSÂLESİ'ni de okumanızı salık veririz. )

( ÂMİL ÇELEBİOĞLU'nun HARFLERE DAİR makalesini de okumanızı salık veririz. )

( NEJAT SEFERCİOĞLU'nun EBCED adlı kitabını da okumanızı salık veririz. )


- KOÇ ile KOÇ[İng. < COACH] ile KOÇ/HAMEL[Ar.]

( Damızlık erkek koyun. | Sağlıklı, gürbüz genç erkek. İLE Çalıştırıcı. | Kişilerin önderlik ya da yöneticilik özelliklerini, becerilerini geliştirmeye yönelik, belirli bir amacı hedefleyerek daha etkili sonuçlara ulaşmasını sağlamak için çalışan kişi. İLE Zodyak üzerinde Balık ile Boğa arasında bulunan takımyıldızın adı. )


- KOCA MUSTAFA PAŞA CAMİSİ ile KOCA MUSTAFA PAŞA CAMİSİ

( Fatih - Kocamustafapaşa'dadır. İLE Ayvansaray - Çember Sokağı'ndadır. )

( 1510'da, Sadrazam Koca Mustafa Paşa emriyle Bizans kilisesinden camiye dönüştürülmüştür. [Sümbül Efendi Camisi adıyla bilinir.] İLE XVI. yüzyılda, Koca Mustafa Paşa emriyle Bizans kilisesinden[458] camiye dönüştürülmüştür. [Câbir Camisi adıyla da bilinir.] )


- KOCA ile KOCA

( Bir kadının evlenmiş olduğu erkek, eş, zevç. İLE Büyük, geniş. | Kocaman, iri. | Yaşlı, ihtiyar, pir. | Yüksek. | Büyük, ulu. )


- KOCA KOSKOCA


- KOÇBAŞI ile KOÇBOYNUZU

( XV. yüzyılın sonuna kadar kullanılan, kuşatılan bir kentin ya da kalenin sur ve kapılarını yıkmaya yarayan, ön tarafı koçun başına benzeyen ağır direk. | Bir ya da birkaç kişi tarafından taşınan, kol gücüyle vurularak genellikle kapıları kırmakta kullanılan demir araç. | Halı, kilim vb.nde bulunan çapaya benzer bir motif türü. İLE Üzerine ip iliştirmeye yarayan, iki kulaklı ahşap ya da metal çengel. | Eli belinde. )


- KÖÇEK ile/değil KOÇAK

( Kadın kılığına girip çengi gibi oynayan erkeklere verilen ad. | Ağırbaşlı davranışları olmayan kişi. | Deve yavrusu, köşek. İLE Yürekli, yiğit. | Eliaçık, cömert. )


- KÖÇEK ile KÖŞEK

( Kadın kılığına girip çengi gibi oynayan erkeklere verilen ad. | Ağırbaşlı davranışları olmayan kişi. İLE Bir yaşına kadar olan deve yavrusu. )


- KOÇ/LUK[İng. < COACH] ile YÖNDER/LİK / MENTOR/LUK[Fr./İng.]

( COACH(ING) vs. MENTOR(ING) )


- KODAMAN ile KERLİ FERLİ["KELLİ FELLİ" değil!]

( İleri gelen, para ya makam sahibi kişi. İLE Giyimi düzgün, olgun ve gösterişli kişi. )


- KOFALMAK ile/ve/||/<>/> KOFALAK

( Gururlanmak, övünmek. | Şişmek, genişlemek. | Azalmak. İLE/VE/||/<>/> Gururlu, çalımlı. | İçi boş, kof[: kuruyarak ya da çürüyerek içi boşalmış olan]. )


- KÖFTEHOR[Fars. < KUFTE HAR] değil/yerine/= ÇENESİ DÜŞÜK | ŞARLATAN | ÇAPKIN


- KOGNİTİF[İng. < COGNITIVE] değil/yerine/= BİLİŞSEL


- KÖKSÜZ/LÜK ile/ve/||/<>/> BÖLÜNMÜŞ/LÜK


- KOKU ile/ve/||/<>/< ÖLÇÜ DÜZENLERİ

(

Japon Koku (石) Ölçü Düzeni

Geleneksel Japon Oylum ve Ağırlık Ölçüleri

Temel Ölçü Birimleri ve Dönüşümleri

Birim Adı Japonca Kanji Koku Cinsinden Litre Pirinç (kg)
Koku こく 1 180.39 L ~150/125 kg
To (Tō) 0.1 (1/10) 18.039 L ~15 kg
Shō しょう 0.01 (1/100) 1.8039 L ~1.5 kg
ごう 0.001 (1/1000) 0.18039 L ~0.15 kg
Shaku しゃく 0.0001 (1/10000) 0.018039 L ~0.015 kg
Sai さい 0.00001 (1/100000) 0.0018039 L ~0.0015 kg

Samuray Maaş Düzeni (Kokudaka)

Samuray Rütbesi Yıllık Maaş (Koku) Pirinç Karşılığı Tarihsel Önem
Daimyō (Büyük Lord) 10,000+ 石 1,500,000+ kg Bağımsız han yöneticisi
Hatamoto (Doğrudan Vassal) 100 - 9,999 石 15,000 - 1,499,850 kg Shogun'a doğrudan bağlı samuray
Gokenin (Alt Vassal) Düşük rütbeli samuray
Ashigaru (Yaya Asker) 30 - 50 石 4,500 - 7,500 kg Hafif silahlı piyade

Modern Sake Üretiminde Kullanım

Üretim Aşaması Ölçü Birimi Modern Karşılık Açıklama
Pirinç Alımı 俵 (Hyō/Tawara) 60 kg/torba 1 koku = 2.5 tawara
Sake Üretim Kapasitesi 石 (Koku) 180 litre Büyük sakaguralar yıllık 10,000+ koku üretir
Perakende Satış 升 (Shō) 1.8 litre Standart "isshōbin" (一升瓶) şişesi
Restoran Servisi 合 (Gō) 180 ml Tek kişilik sake
Masu (Ahşap Kap) 1 合 180 ml Geleneksel sake içme kabı

Vergi Düzeni ve Ekonomik Kullanım

Dönem Vergi Türü Ölçü Sistemi Detaylar
Edo Dönemi (1603 - 1868) Nengu (年貢) Koku bazlı Köylüler ürettikleri pirincin %40 - 60'ını koku olarak vergi verirdi
Meiji Restorasyonu (1868) Chiso Kaisei (地租改正) Koku > Yen geçişi Arazi vergisi pirinç yerine para ile ödenmeye başlandı
Modern Japonya Sake Vergisi Kilolitre bazlı 1 koku = 0.18039 kilolitre olarak hesaplanır
Tarımsal Sübvansiyon Gentan Seisaku Hektar/Ton Koku düzeni terk edildi, metrik düzen kullanılıyor
Önemli:
  • Kokudaka Düzeni: Edo döneminde bir han'ın (feodal bölge) zenginliği ve gücü, yıllık pirinç üretimi koku cinsinden ölçülürdü.
  • Modern Kullanım: Günümüzde koku birimi resmi olarak kullanılmasa da sake endüstrisi, tarih, ekonomi, tarım ve sake üretimi gibi alanlarda ve geleneksel şölenlerde hâlâ ölçüt olarak kullanılır.
  • 1 Gō Pirinç: Bir yetişkinin bir öğünlük pirinç gereksinimi olarak kabul edilirdi.
  • Sake Üretim Oranı: 1 koku pirinçten yaklaşık 0.4 koku (72 litre) premium sake üretilebilir.

Tarihsel Han'ların Kokudaka Değerleri

Han Adı Kokudaka Modern İl Önem
Kaga Han 1,025,000 石 Ishikawa En zengin han
Satsuma Han 770,000 石 Kagoshima Meiji Restorasyonu'nda önemli rol
Owari Han 619,500 石 Aichi Tokugawa ailesinin üç ana kolu
Sendai Han 620,000 石 Miyagi Kuzeydoğu Japonya'nın en güçlü hanı
)


- KÖKYUK/KÖKYUQ ile/ve/||/<> ÖNDER
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Köy önderlerine ve Türkmen büyüklerine verilen, saygı belirten bir unvan. İLE/VE/||/<> ... )


- KOLAN ile KOLANCI

( Dokuma, kenevir vb. nesnelerden yapılan, yassı ve enlice bağ. | İplikten yapılmış, üzeri işli ince kuşak. İLE Yedekçi. )


- ANNE/LİK/TE:
KOLAYLAŞTIRICI/LIK ile/değil/yerine/>< DÜZENLEYİCİ/LİK

( [Yaklaşım] Esnek ve destekleyici. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Katı ve kurallara dayalı.

[Amaç] Çocuğun özgüvenini ve bağımsızlığını artırmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çocuğun disiplinli ve sorumlu bir birey olmasını sağlamak.

[Destekleyici Rol] Çocuğun ilgi ve yeteneklerini keşfetmesine yardımcı olmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çocuğa net sınırlar ve beklentiler koymak.

[Özgüven] Çocuğun kendine güvenini artırmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çocuğa sorumluluklar vererek güvenli bir çerçeve sağlamak.

[Bağımsızlık] Çocuğun kendi kararlarını almasına olanak tanımak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çocuğun belirli kurallara ve sorumluluklara uymasını sağlamak.

[Disiplin ve Kurallar] Daha az vurgu. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Belirli bir düzen ve disiplin içinde yetiştirme.

[Net Beklentiler] Esneklik gösterme. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çocuklardan ne beklendiğini açıkça belirtme.

[Sorumluluk] Çocuğun sorun çözme becerilerini geliştirmek. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çocuğa belirli görevler ve sorumluluklar verme. )

( [Annelik] Bir gelişim aşaması. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bir rol.

[Annelik] Kendini gerçekleştirme. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yaşama geçici bir ara vermek.

[Annelik] İdealize edilmiş. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Küçük görülen.

[Öznel deneyim] Uyarıcı. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Tüketici.

[Rol dağılımı] Anneliğin sıradüzeni. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Eş ile eşitlik.

[Kimlik] Anne. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Birey.

[Anne bakımı] İçgüdüsel. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Edinilen.[Doğru yöntemleri uygulamak]

[Yönetim] Sezgisel doğaçlama. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Alışılagelmişleri önemsemek.

[Hedef] Kendiliğindenlik. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Öngörülebilirlik.

[Bebeğin imgesi] Savunmasız, iyi huylu. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Güçlü, doyumsuz.

[Oryantasyon] En iyisini bebek bilir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< En iyisini yetişkin bilir.

[Anne-bebek] Karşılıklı memnuniyet. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gereksinim bakışımsızlığı.

[Annenin işlevi] Vezgeçilmez. Tam zamanlı. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Başka biri tarafından da gerçekleştirilebilir. )

( Çocuğun bireysel gelişimini desteklemeyi, bağımsızlık kazanmasını desteklemeyi ve onların özgüvenini artırmayı amaçlar.
[Bu yaklaşımda anneler, çocuklarının kendi kararlarını almalasına, sorun çözme becerilerini geliştirmesine ve kendi yeteneklerini keşfetmesine yardımcı olur.]

[Destekleyici Rol] Anneler, çocuklarının ilgisini ve yeteneklerini keşfetmesi için onları destekler.

[Özgüven] Çocukların kendine güvenini artırmak için teşvik edici bir ortam sağlar.

[Bağımsızlık] Çocukların kendi kararlarını almasına ve sorunları çözmesine olanak tanır.

İLE/DEĞİL/YERİNE/><

Çocukların belirli kurallara ve disiplin çerçevesine uygun biçimde yetiştirilmesini hedefler. Bu yaklaşımda anneler, çocuklarına net sınırlar ve beklentiler koyar ve bu kurallara uyulmasını sağlar. [Disiplin ve Kurallar] Çocukların belirli bir düzen ve disiplin içinde yetişmesini sağlar.

[Net Beklentiler] Anneler, çocuklardan ne beklendiğini açıkça belirtir ve bu beklentilere uyulmasını denetler.

[Sorumluluk] Çocukların sorumluluk sahibi bireyler olarak yetişmesi için belirli görevler ve sorumluluklar verir. )

( [Yaklaşımlar] Daha esnek ve destekleyici bir yaklaşımla çocuğun bireysel gelişimini ön planda tutar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Daha katı ve kurallara dayalı bir yaklaşımla çocuğun toplumsal düzene ve disipline uygun biçimde yetişmesini hedefler.

[Amaçlar] Çocuğun özgüvenini ve bağımsızlığını artırmayı amaçlar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çocuğun disiplinli ve sorumlu bir birey olmasını sağlamayı hedefler.

[Yöntemler] Çocukların kendi kararlarını alması teşvik edilir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çocukların belirli kurallara ve sorumluluklara uymaları sağlanır.

[Çocuk Üzerindeki Etki] Çocukların yaratıcılıklarını ve sorun çözme becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabilir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çocukların daha disiplinli ve düzenli bireyler olarak yetişmesini sağlar. )

( MOTHER:
[not] FACILITATOR vs./but/>< REGULATOR
REGULATOR instead of FACILITATOR )


- KOLAYLAŞTIRICI ARABULUCU ile/ve/<> DEĞERLENDİRİCİ ARABULUCU


- KOLDAŞ = İŞ ARKADAŞI


- KÖLE OLMAK ile "ROBOTLAŞMAK"

( Geçmişin tehlikesiydi. İLE Geleceğin tehlikesi. )


- KÖLE ile/değil CERAHOR


- KÖLE ile/>< EFENDİ

( Köleler, efendilerine olan sadakati, efendilerini köleleştirmek için yapar. )


- KÖLE ile/değil/yerine GÖNÜLLÜ "KÖLE"


- KÖLE ile/değil/yerine GULÂM[Ar. çoğ. GILMÂN]


- KÖLE ile/değil/<>/< İŞÇİ

( [not] SLAVE vs./but/<>/< WORKER )


- KÖLE ile KAMBER[Ar. < KANBER]

( ... İLE Sadık köle. )


- KÖLE ile MEVÂLİ

( ... İLE Âzâdlı köle. )


- KÖLE ile SERF[Lat.]

( ... İLE Derebeylik toplum düzeninde, toprakla birlikte alınıp satılan köle. )


- KÖLELEŞTİRENLER:
"SEVİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ" ve/||/<>/> "BEĞENİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ" ve/||/<>/> "TAKDİR EDİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ"


- [ne yazık ki]
KÖLELİK ile/ve/||/<>/> BORÇ KÖLELİĞİ


- KÖLE/LİK ile/ve ŞAŞKIN/LIK


- [ne yazık ki]
!KÖLEMEN ile !KARAVAŞ

( Kölelerden kurulan bir asker sınıfı. | Birinin sahip olduğu köle ya da karavaş. İLE Savaşta tutsak edilen ya da satın alınan kadın köle. )


- KOLKOLA" değil KOL KOLA


- KOLTUK ile MARKİZ[Fr. < Cerm.]

( ... İLE Marki'nin eşi. | İki kişilik, alçak, oldukça geniş koltuk. | Bir kapı ya da pencere önünü yağmurdan korumak için yapılan saçak. )


- KOMANDİT[Fr. < COMMANDITE] ile KOMANDİTE[Fr. < COMMANDITE] ile KOMANDİTER[Fr. < COMMANDITAIRE]

( Yalnızca konulan sermaye kadar sorumluluğu olan ortaklık biçimi. İLE Komandit şirkette sınırsız sorumlu olan ortak. İLE Komandit şirkette ancak kendi koyduğu para kadar sorumlu olan ortak. )


- KOMEDİ ile KOMİK

( Sanatçının yaptığı. İLE Abartanın, dozu kaçıranın yaptığı. )


- KOMEDYEN ile ŞAKACI

( ... cum BALATR )


- KOMİ[Fr. < COMMIS] ile/ve/||/<>/> GARSON[Fr. < GARÇON]

( Otel, pansiyon vb. yerlerde çalışan hizmetli. | Lokantalarda garson yardımcısı. İLE/VE/||/<>/> Lokanta, pastane vb. yerlerde müşterilere hizmet eden çalışan. )


- KOMİK ile/ve/değil/<> ZAVALLI


- KOMİSYONCU/SİMSAR[Ar.] değil/yerine/= ARACI


- KOMODİN[Fr. < COMMODINE]/KOMOT ile KOMODOR[Fr. < COMMODORE]

( Karyolanın yanı başına konulan üstü masa biçimindeki küçük dolap. İLE Amiral yetkisiyle görevli deniz subayı. | Bir kuruluşa bağlı yolcu gemilerinin en eski kaptanı. )


- KOMPER ile KUMBARAOS

( Yeni doğan çocuğun adını koyan kişi/adam. [Katoliklerde] İLE Vaftizde çocuğun adını koyan kişi/adam. )


- KOMPETAN[Fr./İng. < COMPETENT]["KOMPEDAN" değil!] değil/yerine/= UZMAN, YETKİN


- KOMPOZİTÖR ile YARATICI


- KOMPRADOR[Fr. < COMPRADOR] değil/yerine/= ARACI

( Aracı. | Çok zengin kişi. | Uzak Doğu ülkelerinde yabancı ortaklıklar hesabına iş sözleşmesi yapan yerli aracı. )


- KOMPRADOR[Fr. < COMPRADOR] değil/yerine/= İŞBİRLİKÇİ


- KOMŞU ile/ve/değil AKRABA

( Çoğu zaman ve durumda komşu akrabadan daha yakındır! )

( Komşu komşunun küll'üne[herşeyine] muhtaçtır. )

( Hayır dile komşuna, hayır gelsin başına. )

( CÂR[çoğ. CÎRÂN] ile/ve EKARİB[< AKREB (< KARÎB: Yakın.) (< KURB: Yakınlık. [KURBİYET: Arapça dilbilgisi yönünden yanlış olmakla birlikte kullanılmaktadır.])] )

( NEIGHBOUR vs./and RELATIVE )


- KOMŞU ile/ve ÖTEKİ

( NEIGHBOUR vs./and OTHER )


- KÖMÜR ile/ve CEMRE

( ... İLE/VE Ateş halinde kömür. | Kor halinde ateş. )

( KÖMÜR (ORHAN KURAL) kitabından yararlanabilirsiniz. )

( FAHM ile/ve ... )


- KÖMÜR ile MARSIK

( ... İLE Üretilirken gerektiği kadar yakılmadığından, tüterek ve koku vererek yanan, niteliksiz odun kömürü. | Zayıf ve teni koyu renkte olan. )


- KÖMÜR değil/yerine/>< ÖMÜR

( Kömür gibi bir hiç uğruna, yüzlerce güzelim kömür gözlümüzün, gözlerinin pırıltılarını ve gölgelerini kalbimizde yaşatmaya devam edeceğiz!

Bir şeylerin ihtirası yüzünden, ölmeden önce ölemeyip işçilerin ölmesine göz yumabilenler içinse, ne desek az, ne desek çok olacağından ve onların da sonlarının, gölgeleriyle ortada olduğunu anımsamamız, belki bir nebze daha teselli olabilir ümidiyle...

:( ((((

" 'Küçük' bireylerin, gölgeleri büyüdükçe, güneş, batıyor demektir."

)


- KOMUTAN/KUMANDAN[Fr. < COMMANDANT] ile MALKOÇ

( ... İLE Osmanlı'da, Akıncılar Ocağı'nın komutanı. )


- KOMUTAN ile MİR[Fars.]

( ... İLE Baş, kumandan, amir. | Bey. )


- KONAR-GÖÇER


- KONAR GÖÇER/LİK ile/ve/||/<> YÜZER GEZER/LİK


- KONDURAMAMAK ile/ve/||/<> YAKIŞTIRAMAMAK


- KÖNİ ile KÖNİ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Düz, düzgün. İLE Güvenilir kişi. )


- KONİKLER:
ELİPS[Fr. < Yun.]/İHLÎCÎ[Ar.] ile PARABOL[Fr. < Yun.] ile HİPERBOL[Yun.]

( [yörüngelerde][dış merkezlik] 0-1 arasındaysa. İLE 1 ise. İLE 1'den büyük ise.
[dış merkezlik(eccentricity): Odak uzaklığının, yarı-büyük eksene bölünmesi.] )

( Tüm noktalarının, odak denilen, belirli iki ayrı noktaya olan uzaklıklarının toplamı birbirine denk olan eğri. İLE Bir düzlemin, odak denilen sabit bir noktadan ve doğrultman denilen sabit bir doğrudan, eşit uzaklıktaki noktalarının geometrik yeri. İLE Bir düzlemin, odak denilen durağan iki noktaya uzaklıkları değişmeyen noktaların geometrik yeri olan eğri. )

( Uzay bilgisi ve araştırmalarının başlangıcı olan, koni kesitleri buluşuyla ünlenen ve Perge'li olan matematikçi Apollonius'a, "Geometrinin Altın Çağının Son Temsilcisi" unvanı verilmiştir.[Koni kesitleri üzerine 8 ciltlik bir kitap yazmıştır.][Ancak ilk dört cildinin kopyaları günümüze kadar gelebilmiştir.][Bergama kralına ithaf ettiği son dört cildin 5., 6. ve 7. ciltleriyse Arapça çevirileriyle günümüze kadar gelebilmiştir. Ne yazık ki, son cilt ise kayıptır.][İbnül Heysem çevirisi olan el yazmaları ve Beni Musa[Musa Oğulları(Muhammed, Ahmed ve Hasan)]'nın (Hilal ve Harran'lı Tabit adlı iki matematikçi yardımıyla), "Kitab-ı Mahrutat" adlı çevirilerdir.(Apollionius'tan bin yıl sonra) Bunlardan biri Süleymaniye Kütüphanesi'nde, biri Oxford'da, öteki ise Tahran'da bulunmaktadır.] )


- KONKLAV ile PAPA SEÇİM KURULU

( Yeni bir Papa seçmek için toplanmış kardinaller meclisi. )


- KONSENSUS[KONSENSÜS değil!] değil/yerine/= UZLAŞIM


- MUHAFAZAKÂR[Ar.]/KONSERVATİF/CONSERVATIVE[İng./Fr.] değil/yerine/= | TUTUCU


- KONSÜL[Fr. < CONSUL] ile BAŞKAN/YARGIÇ

( Görevini bir başka meslektaşıyla paylaşan yargıç. [Görev süresi 1 yıl olmak üzere][Eski Roma'da] )

( Roma'da, her yıl seçilen iki devlet başkanından her biri. | 1799'dan, 1804'e kadar Fransa'da birlikte görev alan üç devlet başkanından her biri. )


- KONT[Fr. < COMTE] ile KONTES[Fr. < COMTESSE]

( Roma imparatorunun danışman olarak seçtiği kişi. | Derebeyi. | Batı toplumunda erkekler için kullanılan bir soyluluk unvanı. İLE Kont'un karısı. )


- KONT[Fr.] ile/ve/<> MARKİ[Fr. < Cerm.] ile/ve/<> DÜK[Fr.]

( Roma İmparatoru'nun, danışman olarak seçtiği kişi. | Derebeylik düzeninde, derebeyi. | Batı toplumlarında, dördüncü derecede bir san. İLE/VE/<> Bazı Batı devletlerinde, kont ile dük arasındaki unvan. İLE/VE/<> Prensten sonra gelen en büyük san. )


- KONT ile VİKONT[Fr.]

( ... İLE Batı ülkelerinde, baron ile kont arasında bir san. )