Bugün[01 Temmuz 2025]
itibariyle 6295 başlık/FaRk ile birlikte,
6287 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

- TİN:
| ÖZNEL ile/ve/||/<>/> NESNEL | ile/ve/||/<>/> SALTIK

( | Üretim. İLE/VE/||/<> Katılım. | İLE/VE/||/<>/> Zorunlu üretim. )

( | Bireysel. İLE/VE/||/<> Toplumsal. | İLE/VE/||/<>/> Tanrı/hakikat. ) )

( | Koşullu. İLE/VE/||/<> Koşullu. | İLE/VE/||/<>/> Koşulsuz. )

( | Özerklik. İLE/VE/||/<> Özerklik. | İLE/VE/||/<>/> Özgürlük. )


- ÖZ(Ü)R ile ...

( BİR KUSUR YA DA SUÇUN HOŞ GÖRÜLMESİNİ GEREKTİREN NEDEN | SUÇUN BAĞIŞLANMASI, MA'ZÛR KILMAK, KABAHATİ SİLMEK | ENGEL | KUSUR, EKSİKLİK )


- PAK[Fars.] değil/yerine/= TEMİZ


- PANPAN ile/<> MAYDAY

( [denizcilikte] Yardım gereksiniminin, yaşamsal olmadığı durumlarda kullanılır. İLE/<> Çok acil ve yaşamsal tehlike durumlarında yardım için kullanılır. )


- PANSUMAN[Fr. < PANSEMENT] değil/yerine/= YARA BAKIMI/TEMİZLİĞİ


- PAPAZ ile/ve/<>/< DİYAKOZ[Yun.]

( ... İLE/VE/<>/< Papazın yardımcısı. )


- PARA HARCAMAK:
"SAHİP OLMAK" İÇİN ile/değil/yerine DENEYİM KAZANMAK ÜZERE

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Daha mutlu kılar. )


- PARA İLE:
MAL/HİZMET ELDE ETMEK ile/yerine/değil ZAMAN ELDE ETMEK


- PARA (SAPLANTISI) değil/yerine KİŞİ[KARDEŞ/ARKADAŞ/OLANAKSIZ/MAĞDUR]


- PARA ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLGİ

( Bilgi peşinde koşmak, altın peşinde koşmaktan daha iyidir.
[Ar. Talebu'l-ilm hayrun min taleb'z-zeheb] )

( [not] MONEY vs./and/but/||/<>/>/< KNOWLEDGE
KNOWLEDGE instead of MONEY )


- PARA" ile/değil/yerine İNSANLIK

( Ne önemi var? İLE/DEĞİL/YERİNE Önemli/mühim[öncelikli] olan. )


- PARA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ZAMAN

( Parayı, paranın satın alabileceği şeyler için tüketmek. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Para ile satın alınamayacak şeyler için tüketmek. )


- PARALEL/LİK ile BERABER/LİK

( PARALLEL/NESS vs. COOPERATION )


- PARANIN "ÖNEMİ" değil/yerine/< İNSANLIK


- [ne yazık ki]
PARA/NIZ:
VARSA ile/ve/değil/yerine YOKSA

( Sadece kendiniz, kim olduğunuzu unutursunuz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Tüm dünya, kim olduğunuzu unutur. )


- PARANLA "VEZİR", AKLINLA REZİL OLMAK
ile/değil/yerine/><
PARANLA "REZİL", AKLINLA "VEZİR" OLMAK


- PARAPSİKOLOJİ ile/||/<> PARANORMAL ile/||/<> PARAFİZİK ile/||/<> PARADİGMA ile/||/<> PARALEL ile/||/<> PARAZİT ile/||/<> PARALİMPİK ile/||/<> PARAMEDİK

(

Parapsikoloji Psikolojinin ötesindeki ruhsal/psişik olayları inceleyen alan.
Paranormal Normalin dışında olan, açıklanamayan (örnek: hayaletler, "UFO"lar)
Parafizik Fiziğin ötesindeki, fizik yasalarıyla açıklanamayan olaylarla ilgili.
Paradigma Bir düşünce yapısının yanındaki örnek, model, kalıp, çerçeve.
Paralel Yan yana giden, aynı doğrultuda. (matematiksel ya da mecâzî anlamda)
Parazit Yanında yaşayıp zarar veren canlı. [mecâzen de "gereksiz ses vb."]
Paralimpik Olimpiyatların yanında/desteğiyle düzenlenen engelli spor oyunları.
Paramedik Doktorun yanında çalışan sağlık görevlisi [acil tıp teknikeri].
)


- PARASINI ÖDEMEK ile/değil/yerine ÜCRETİNİ ÖDEMEK


- PARAZİT[Fr. < Yun.] değil/yerine/= (")ASALAK(")

( Asalak. | Radyo yayınına karışan yabancı ses. | Başkalarının sırtından geçinen kişi. )


- PARÇALAMA ile/ve/değil/||/<> AYIRMA


- PARÇALAMAK ile/değil/yerine YARGILAMAK


- PARÇALANMIŞLIK ile/değil AYRIM


- PARÇA(NIN) SAPTA(N)MASI/KABULÜ ile BÜTÜN(ÜN) SAPTA(N)MASI/KABULÜ

( TO DETERMINE/ACCEPTANCE THE PIECE vs. TO DETERMINE/ACCEPTANCE THE ENTIRE/WHOLENESS )


- PARLAMENTO ile/ve/||/<> AMERİKA YENİ KUVVETLER AYRILIĞI


- PART TİME[İng.] değil/yerine/= YARI ZAMANLI


- PATRİK ile ...

( Ortodoks ve bazı Doğu kiliselerinin başkanlarının unvanı. )


- PATRON OLMAK ile/değil/yerine ÖRNEK VE ÖNDER OLMAK

( [not] BEING BOSS vs./but BEING EXAMPLE AND LEADER
BEING EXAMPLE AND LEADER instead of BEING BOSS )


- PATRONAJ[Fr. < PATRONAGE] ile/ve/değil/yerine/<> YARDIM | YÖNETİM, GÖZETİM

( Cezaevinden serbest bırakılan suçlunun, toplum yaşantısına yeniden uyabilmesini sağlamak amacıyla yapılan yardım çalışması. )


- PÂYE[Fars.] değil/yerine/= AŞAMA


- PAYE[Fars.] ile/ve/değil/||/<>/< PAY/ÜLEŞ/HAK/HİSSE/SEHİM

( Aşama, rütbe. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Birden fazla kişi arasında bölüşülmüş bir bütünden, bu kişilerin her birine düşen bölüm. | Eşit bölüm. | Ticari bir işlemde zarar tehlikesine karşı ayrılan para, marj. | Bayağı kesirlerden birinin eşit parçalardan kaç tane aldığını gösteren sayı. | Katkı. )


- [ne yazık ki]
"PAY KAPMAYA ÇALIŞMAK" değil/yerine HAK ETMEK


- PAYLAMAK değil/yerine PAYLAŞMAK

( İter. DEĞİL/YERİNE Çeker. )


- PAYLAŞMAK ile/ve PASLAŞMAK

( TO SHARE vs./and TO PASS EACHOTHER )


- PAYLAŞMAK ile/ve "YÜKLENME(ME)K"


- PAZAR ile/ve/değil/||/<>/> MEZAR

( Ana rahminden geldik pazara
Bir kefen aldık döndük mezara )

( image )


- PAZAR ile/ve/||/<> PANAYIR[Yun. < PAN AGHIOS]

( Haftalık ve/ya da belirli günlerde kurulan. İLE/VE/||/<> Yılda 1-2 kez kurulan/yapılan, sergi niteliği de taşıyan pazar. )


- PAZARLAMA ile/ve/<> HALKLA İLİŞKİLER ile/ve/<> REKLAM ile/ve/<> MARKALAŞTIRMA

( "Ben büyük bir âşığım." İLE/VE/<> "İnan bana! O çok büyük bir âşık." İLE/VE/<> "Büyük âşığım! Büyük âşığım! Büyük âşığım!" İLE/VE/<> "Anladım ki, büyük bir âşıksın!" )

( "I'm great lover." vs./AND/<> "Trust me! He's a great lover." vs./AND/<> "I'm a great lover. I'm a great lover. I'm a great lover." vs./AND/<> "I understand. You are a great lover." )

( MARKETING vs./and/<> PUBLIC RELATIONS vs./and/<> ADVERTISING vs./and/<> BRANDING )


- PAZU GÖSTERMEK" ile/değil/yerine/||/<>/>&lt;/&lt; GÖNLÜNÜN GENİŞLİĞİ


- PEK KONUŞMAMAK ile/değil/yerine/>/< (DAHA) AZ KONUŞMAK


- PENGUEN DAYANIŞMASI ile/ve/||/<> LEYLEK DAYANIŞMASI


- PERDEDÂR ile ...

( Protokol müdürü. | Özel kalem. | PERDECİ, ÖNDER BİR KİŞİNİN KAPISINDA BEKLEYİP İÇERİ GİRECEKLERE KAPI PERDESİNİ AÇMAKLA GÖREVLİ KİŞİ )


- PERSONEL ile MÜRETTEBAT


- PERVANECİ

( Selçuklu Divanı'nda bulunan, arazi defterlerine bakan görevli. )


- PERVERENDE[Fars.] ile/ve/||/<>/> PERVERDE[PELVERDE değil!][Fars.] ile/ve/||/<>/> PERVERD/-PERVER[çoğ. PERVERÂN][Fars.]

( Yetiştirici, terbiye edici. | Besleyici, büyütücü. İLE/VE/||/<>/> Beslenmiş, büyütülmüş, yetiştirilmiş. | Üzüm şırasından yapılan bir çeşit tatlı. İLE/VE/||/<>/> "Besleyen/besleyici, büyüten, yetiştiren/yetiştirici, koruyan, terbiye eden" anlamlarıyla birleşik sözcükler yapar.[DEHÂ-PERVER: Dâhî yetiştiren. | FUKARÂ-PERVER: Yoksul besleyen.] )


- PERVERÎ[Fars.] / PERVERİŞ[Fars.] / PERVERÎŞ-ÂMÛZ[Fars.] / PERVERÎŞ-YÂB[Fars.] / PERVERİŞ-YÂFTE[Fars.]

( Besleyicilik, büyütücülük, terbiye. | Seçme. | Sevme. İLE Besleyiş, besleme, beslenme. | İlerleme, terakkî. İLE Mânen yetiştiren, filozof. İLE Beslenen. | Yetiştirilen, terbiye gören, terbiye edilen. İLE Büyütülmüş, bakımlı, terbiyeli, terbiye edilmiş. )


- PES ETMEK ile/değil/yerine OLGUNLAŞMAK


- PEŞİN SATAN ile/ve/<> VERESİYE SATAN

( Şişman. İLE/VE/<> Pişman. )


- ... PEŞİNDE ile/ve/değil/<> ... DERDİNDE


- PEŞREV ile PEŞREV ile PES-REV

( Türk müziğinde, faslın giriş taksiminden sonra ilk çalınan dört haneli ve dört teslimli parça. | Halk öykülerinde, türkülerin okunup çalınışı sırasında türkü aralarına katılan mani türünden küçük türküler. İLE Pehlivanların tutuşmadan önce kispetlerine vurarak yaptıkları gösteri. İLE Hizmetli/uşak.[arkadan gelen] )


- PES Ü DÎVÂR[Fars.] ile/ve/değil/||/<>/< PES Ü PERDE[Fars.]

( Duvarın arkası. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Perdenin arkası. )


- [Fr. < Yun.] PİLOT ile PİLOT

( Bir hava taşıtını kullanmak ve yönetmekle görevli kişi. İLE Deneme niteliğinde olan. )


- | PİRİNÇ EKMEK ile AĞAÇ DİKMEK |
ile/ve/değil/||/<>/<
ÇOCUK YETİŞTİRMEK

( [öngörümüz/"beklentimiz"] Bir yıllıksa. İLE On yıllıksa. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yüz yıllık olursa. )


- PİŞMAN ile/ve/||/<> PERİŞAN

( Alan. İLE/VE/||/<> Almayan. )


- PİŞMANLIK:
YAPTIKLARIMIZDAN ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/> YAPMADIKLARIMIZDAN

( Zamanla geçer. İLE Çözümü yoktur. )


- PİŞMAN/LIK değil/yerine/>< DAYANÇ/LI / SABIR/LI

( Uzun süreli. DEĞİL/YERİNE/>< Kısa süreli.
[Kısa süreli dayanç, uzun süreli pişmanlıktan korur.] )


- PİŞMANLIK ile/ve/> ÜZÜLMEK

( Son pişmanlık işe yaramaz. )

( Yaptığımız şeyler için.["Keşke yapmasaydım."] İLE/VE/> Yapmayı isteyip henüz yapamadıklarımızdan dolayı.["Keşke yapabilsem."] )

( KOUKAI ile/ve/> KUYASHI )


- PİYON ile/ve/değil/||/<>/> VEZİR

( )


- PLAN[İng.] değil/yerine/= TASARI, TASAR


- PLANLANMIŞ/LIK ile SINIRLANDIRILMIŞ/LIK


- PLASEBO (ETKİSİ) ile/ve/<>/>< NOSEBO (ETKİSİ)

( "Memnun edeceğim." İLE/VE/<>/>< "Zarar vereceğim." )


- PLASTİKLER'DE:
PETE[1] ile HDPE[2] ile V[3] ile LDPE[4] ile PP[5] ile PS[6] ile ÖTEKİLER[7]

( )


- POLİÇE[İt. < POLIZZA] ile/ve/||/<>/> KLOZ[Fr. < CLAUSE]

( Belirli bir sürenin sonunda belirli bir parayı kendi adına ya da bir başkasının emrine ödemesi için alacaklının borçluya yazdığı bildiri. | Sigorta senedi. İLE/VE/||/<>/> Sigorta poliçelerinde özel koşulları bildiren ek başlıklar. )


- POLİTİKA ile/ve/||/<>/>/< JEOPOLİTİKA ile/ve/||/<>/>/< EKONOMİ

( ... İLE/VE/||/<>/>/< Coğrafya, ekonomi, nüfus vb.nin devletin ve yönetimi üzerindeki ülkeler arasındaki koşulları, değişkenleri ve etkisi. İLE/VE/||/<>/>/< ... )

( POLITICS vs./and/||/<>/>/< GEOPOLITICS vs./and/||/<>/>/< ECONOMICS )


- POLYANNA'CI/LIK ile/değil/yerine/<>/< İYİMSER/LİK


- POLYBIUS ve/||/<> MONTESQUIEU

( Hiçbir şey insan kalbindeki vicdandan daha korkunç bir tanık ya da daha dehşet verici bir suçlayıcı olamaz. İLE " 'Önyargı' dediğimiz, bazı şeylerin bilinmemesi değil kişinin, kendini tanımamasıdır." )


- PORTFÖY[Fr.] değil/yerine/= PARA CÜZDANI


- POSTACI ile/değil/yerine POSTA KUTUSU

( Papua Yeni Gine'de, hiç postacı bulunmuyor. Ancak posta kutusu kiralayabiliyorsunuz. )


- POSTNİŞİN ile/ve SERTARÎK ile/ve SERTABBÂH ile/ve SERZÂKİR ile/ve İMÂM ile/ve MEYDANCI ile/ve TÜRBEDÂR ile/ve ÂSÂDÂR ile/ve NAKÎB ile/ve PAZARCI ile/ve ÇERÂĞÎ ile/ve SÂKÎ ile/ve FERRÂŞ ile/ve KAPUCU


- POZİTİF/LİK ile/ve UYUMLU/LUK

( POSITIVE/NESS vs./and HARMONIOUS/HARMONY )


- PRATİK[İng., Yun.]/TEAMÜL[Ar.] değil/yerine/= KILGI/KILGIN/KILGILI


- PRATİK/TATBİK/AT ile UYGULAMA


- UMDE[Ar.]/PRENSİP[İng. < PRINCIPLE] değil/yerine/= İLKE


- PRESTİJ ile PERESTİJ[Fars.]

( ... İLE/DEĞİL Tapınma, taparcasına sevme. )


- PRIMUM NIHIL NOCERE[İng.] değil/yerine/= ÖNCELİKLE ZARAR VERME


- PROCEDURE vs./and/<> PROCESS

( İşlem. İLE Süreç. )


- PROFESÖR["PROFÖSÖR" değil!] değil/yerine/= BİLMEN


- PROFESÖR ile LEKTÖR

( ... İLE Üniversitelerde, uygulama çalışmaları, yabancı dil öğretimi vb. ile görevlendirilen öğretim üyesi yardımcısı. | Üniversitede, dışarıdan, ders veren profesör. )


- PROFESÖR ile SLADE

( ... İLE Cambridge, Oxford ve Londra üniversitelerinde kıdemli sanat profesörlerine verilen unvan. )


- PROFESYONEL ile ÇOK ANLAYAN


- PROFICIENCY[İng.] değil/yerine/= YETERLİLİK


- PROGRAM ile/ve TASARIM

( PROGRAMME vs./and DESIGN )


- PROSEDÜR/PROCEDURE[İng.] değil/yerine/= İŞLEM


- PROTEST (TUTUM/TAVIR) değil/yerine TEPKİCİ/TEPKİSEL (TUTUM/TAVIR)


- PSİKOLOJİ ile/ve/<> PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK(PDR)


- PUL ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> KUL

( Varsa pulun, cümle âlemdir kulun. )


- PÜR TEMKÎN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EHL-İ TEMKÎN

( Çok ağırbaşlı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Ağırbaşlı. | Televvünden kurtulup huzur ve sükûna mazhar olmuş kişi. | Kendini sadece Tanrı yoluna adamış kişi. )


- YILANLARDA:
PUSUDA BEKLEYENLER ile/ve/değil/yerine/||/<> AV PEŞİNDE HAREKET EDENLER


- PUT/LARI/NI KIRMAMAK ve/||/<>/> KENDİNİ, PUT KILMAK


- RAB ile/ve/<>/< RÂBITA


- RABÇAT[Kençek] ile
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Angarya, zorunlu hizmet. İLE ... )


- RAĞBET değil/yerine/= İSTEK, ARZU, İYİ KABUL EDİLME | İSTEKLE KARŞILAMA


- RÂH[Ar.] ile RÂH[Ar.] ile RÂH[Ar.]

( Yol. | Tutulan yol, meslek, yöntem/usûl. İLE Kaygı, keder. | Zan, sanma. İLE Şarap. )


- RAHAT OLDUĞUMUZDA ile/ve/||/<>/> SIKILDIĞIMIZDA

( Sıkılabilelim ki. İLE/VE/||/<>/> Rahat olabilelim. )


- RÂHAT ile ...

( LİSÂNI MUHAFAZA ETMEK | ÜZÜNTÜSÜZ, TASASIZ, KEDERSİZ BİR HALDE BULUNMA | GÖNLÜ RAHAT(MÜSTERÎH) )


- RAHAT ile ÇOLPA/MELEME

( Rahatına düşkün. )


- RAHATLIK" ile ZİHİN RAHATLIĞI/ATARAKSİ/ATARAXIA

( ... İLE Zihin rahatlığı. )


- RAHAT/LIK ile AYLAK/LIK


- [ne yazık ki]
!"RAHAT"/LIK ve/||/<>/>/< !KAYITSIZ/LIK


- RAHAT/LIK ile LAUBALİ/LİK


- RAHMET ve/||/<>/> DESTEK


- RAHMET ile/ve/<> ELİ AÇIKLIK, CÖMERTLİK

( Allah'ın vermesi. İLE/VE/<> Kişinin yeterince, zamanında, zemininde ve/ya da bol bol vermesi/paylaşması. )


- RAKÎB[Ar.] ile RÂKİB[Ar. < RÜKÛB | çoğ. RÜKBÂN] ile RAKÎB[Ar. < REKÂBET | çoğ. RAKÎBÂN, RUKABÂ]

( PÂYENDE[Fars. çoğ. PÂYENDEGÂN]: Duran, sürekli. | Payanda, destek, dayanak. || RABÎTA: Eski yazma kitaplarda sayfa numarası yerine gelmek üzere soldaki sayfanın, sağdaki sayfanın altına yazılan ilk sözcüğü. İLE Binici/binen, binmiş. | Bir ulaşım/nakil aracına binmiş olan. İLE Herhangi bir işte birbirinden üstün olmaya çalışanlardan her biri. | Bekçi. | Görüp, gözeten.[Allah'ın adlarındandır.] )


- RAKÎM ile RÂKIM[< RAKM]

( YAZI YAZACAK LEVHA | YAZI, KİTAP VE SAİRE ile YAZAN, ÇİZEN | KOT, BİR YERİN DENİZDEN OLAN YÜKSEKLİĞİ )


- -RAK/-RAQ ile
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Karşılaştırma anlamı veren son ek. )


- RÂM (OLMAK/ETMEK) ile ...

( İNSANIN TÜM VARLIĞIYLA ALLAH'A BAĞLANMASI | TESLİMİYET )


- RAMAK[Ar.] ile/ve/||/<>/> SEDD-İ RAMAK[Ar.]

( Yaşam kalıntısı. [Ancak, soluk alabilecek kadar gövdede kalan yaşam.] | Pek az şey. | [Ramak kala!] İLE/VE/||/<>/> Ölmeyecek kadar ile geçinme/yaşama. )


- RAMAZAN ile/ve/||/<>/> GAMLI RAMAZAN

( ... İLE/VE/||/<>/> 1812 ve 2020 yılındaki Ramazan ayı. )

( )


- RANT ve/ne yazık ki/> "RAHAT"/LIK


- RAPOR[İng.] değil/yerine/= YAZANAK

( Herhangi bir işte, bir konuda yapılan inceleme, araştırma sonucunu, düşünceleri ya da saptamaları bildiren yazı. )


- RAPORTÖR değil/yerine/= DEĞERLENDİRME YAZAN/YAZICI


- RASTLANTI/SALLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BAĞLANTI/SALLIK


- RATÎB/RATB[Ar.] ile RÂTİB[Ar.]

( Taze, yeşil, yaş.[yemiş] | Yumuşak, mülâyim. İLE Sıraya koyan, tertip eden. )


- RAUF ile ÇOK ACIYAN, ESİRGEYEN, MERHAMET SAHİBİ


- REÇETE ile/ve/||/<> FORMÜL


- REDAKTÖR değil/yerine/= DÜZELTMEN


- REDDÂDE ile/ve/||/<> ÇOBAN ile/ve/||/<> MÜŞHİR

( VI. yy.'dan itibaren kullanılmaya başlanmıştır. )


- REDDETMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DIŞARIDA BIRAKMAK


- REDDETMEK ile/ve/||/<> "GERİ ÇEVİRMEK"

( Aslımıza geri dönüş yolu, reddetme ve geri çevirmeden geçer. )

( The way back to ourselves is through refusal and rejection. )


- REFERANS[[İng. < REFERENCE]] değil/yerine/= REVERANS[Fr.]

( Kaynak. | Öneri. | Öneri mektubu. İLE Selâm ya da teşekkür için eğilerek ya da dizleri kırarak yapılan hareket. )


- REFERANS[İng./Fr. < REFERENCE] ile/ve/||/<> BONSERVİS[Fr. < BON SERVICE]

( Öneri belgesi. | Kaynak. | Öneri. İLE/VE/||/<> Çalıştığı yerden ayrılırken görevini iyi yaptığını belirtmek amacıyla birine verilen belge. )


- REGÜLASYON değil/yerine/= YÖNERGE | AYARLAMA, DÜZENLEME


- REGÜLATÖR[Fr./İng.] değil/yerine/= DÜZENLEYİCİ, AYARLAYICI


- REHÂVET değil/yerine/>< CESÂRET


- REHBER ile/ve MEYDANCI


- REHBER ile MİHMÂN-DÂR[Fars.]

( ... İLE Konuk ağırlayan kişi. | Misafire eşlik etmek üzere verilen kişi. )


- REHBER[Fars.] ile REHDÂN[Fars.] ile REHZEN[Fars.]

( Yol gösterici/gösteren, kılavuz. | Derviş olanı, şeyh huzuruna götüren. | Hz. Cebrail. İLE Yol bilen. İLE Yol kesici. )


- REHBER[Ar.] ile/değil TUR ÖNDERİ


- REHD[Ar.] ile REHS[Ar.]

( Bastırarak ezme. İLE Bir şeyi ayakla çiğneyerek ezme. )


- REKÂBET EDERSEK değil/yerine/>< CESÂRET EDERSEK

( Aynılaş(tır)ırız. DEĞİL/YERİNE/>< Farklılaş(tır)ırız. )


- REKÂBET[Ar.] değil/yerine/= ÇEKİŞKİ/YARIŞKI


- REKABET ile/ve/değil/yerine/||/>< DAYANIŞMA


- REKABET ile/ve/yerine İŞBİRLİĞİ

( RIVALRY vs./and COOPERATION
COOPERATION instead of RIVALRY )


- REKTÖR değil/yerine/= BİLİMBEY

( Baş papaz. DEĞİL/YERİNE ... )


- RENKLENDİRMEK ile/ve ÇEŞİTLENDİRMEK


- REPREZANTE değil/yerine/= SUNMA, TANIŞTIRMA


- REZÂ'/RIZÂ'[Ar.] ile RIZÂ'[Ar.]

( Süt emme. İLE Hoşnutluk, memnun olma. | "Peki" deme. | İstek, kişinin kendi isteği. )


- REZİL/LİK(/REZÂLET) ile SEFİL/LİK(/SEFÂLET)

( VILENESS vs. MISERY )


- REZİL/LİK ile/ve/||/<> SEFİL/LİK

( )


- RİCA EDEBİLİRSEM/EDEBİLİR MİYİM? değil RİCA EDEYİM

( İnceliğin, duyarlılığın, nezaketin ve kibarlığın da ölçülü, mantık çerçevesinde olması, abartılmaması gerekir.

Koşulun, koşulu olmaz! İki kere eğer ya da ise olmaz! ise'den sonra tekrar "ise", eğer'den sonra tekrar "eğer" olmaz! Mantıksızdır, anlamsızdır ve işlevsizdir! )


- RİCÂ[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİRHÂM[Ar. < RUHM]

( Ümit, umma. | Yalvarma. | İstek, dilek. İLE/VE/||/<> Merhamet dileme, yalvarma, yalvarış. )


- RİF'AT ile RÜFÂT

( Yükseklik, yücelik. | Yüksek rütbe. İLE Çürümüş, un ufak olmuş. )


- RİSK ile/ve/değil/yerine/<>/>< RIZK


- RİVÂYET ile/ve/değil/yerine/+/>< DİRÂYET[YETENEK]


- RİYÂ ile ŞİRK

( Bir şeyi/ibâdeti, kişiler görecek/görsün diye yapmak/eylemek. İLE Kişiler, bana riyâkâr diyecektir/demesin riyâkârlığı ile yapılması gerekeni/ibâdeti yapmamak. )

( Haset kibirin çocuğudur. )

( Kibirlinin/mağrurun düşmanı Allah'tır! )

( Farzlara inanmayan. İLE Farzları tembellikle yerine getirmeyen. )

( Zan bir kafese benzer, biz de bülbüle. O zan kafesi, bizi gül dalına kondurtmaz. )

( Zan gitmedikçe, korkudan kurtulamayız. )

( Zan, düşmanımız, azrailimizdir. )

( Zan gitmeden insan âşık olamaz. )

( Allah, icat etti.[buldu değildir!] İLE/VE Peygamber, ilm-el yakîn bilir.["zann" tanımı kullanılmış olsa bile] )

( Şehveti simgeler. İLE/VE Hırsı simgeler. İLE/VE Tûle emeli simgeler. İLE/VE Kibri/makamı simgeler. )

( Dışarıdaki değil içteki kuşları kontrol etmek gerek. )

( Eşek de sadece açlık ve şehveti için anırır. )

( Kendi muhtaç himmete, bir dede
Nerede kaldı, gayrıya himmet ede )

( NAMAZDA RİYÂ OLURSA HİÇ OLURSUN YEMEKTE RİYÂ OLURSA AÇ KALIRSIN )

( SELF CONFIDENCE vs. ARROGANCE )


- RİYÂLE/RİYALA ile/ve/||/<>/> RİYALE-İ HÜMÂYUN

( Osmanlı bahriye teşkîlâtında, kaptan paşadan sonra gelen üç büyük amiral rütbesinden üçüncüsü. [öteki rütbeler: KAPUDÂNE ve PATRONA] | Bu rütbedeki amiralin kumanda ettiği gemi. İLE Riyâle yönetimindeki gemi. )


- RIZÂ:
SATILAMAZ ve/||/<> SATIN ALINAMAZ


- RIZÂ ile/ve HAKK

( Evrensel/ortak yasa. İLE/VE ... )

( Candır Hakk'ın bedeli. )

( Amaç bir rızâ! Allah'ı râzı edeceksin. Ondan sonra bak ki, o rızanın altında ne ilimler var. )

( Ek olma, Hakk ol! )

( Kul, Allah'tan razı olmadıkça, Allah, Kul'dan razı olmaz. )

( Hakk, bir yetimin gözündedir. )


- RIZK ile/ve/||/<> NASİB ile/ve/||/<> KISMET


- RÖLANTİDE GİTMEK ile/ve/||/<> OTOMATİK PİLOTTA GİTMEK


- ROTASYON ile SİRKÜLASYON


- RUHANİYET ile ...

( Kendine ve başkalarına iyilik yapma. )


- RUTİN[Fr./İng. < ROUTINE] değil/yerine/= SÜRENEK/SIRADAN/ALIŞILAGELMİŞ/ALIŞILAGELEN


- SABAH(/KALKINCA) HAZIRLA(N)MAK ile/yerine AKŞAMDAN(/ÖNCEDEN) HAZIRLA(N)MAK

( Eğer hazırlanmakta başarısız olursanız, başarısız olmaya hazırsınız demektir. )

( TO GET READY IN THE MORNING vs. TO GET READY IN THE LAST EVENING
TO GET READY IN THE LAST EVENING instead of TO GET READY IN THE MORNING )


- SABIR:
"BEKLEME BECERİSİ" değil BEKLERKEN, DOĞRU DAVRANIŞ SERGİLEME


- SABIR DİLEMEK ile/ve/<>/değil/yerine ÂFİYET DİLEMEK


- SABIR ile ...'A KATLANMAK


- SABIR ile/ve/değil/<>/ne yazık ki ÇIKAR


- SABIR ve/<> HİZMET


- SABIR ile/ve SEBÂT

( Allah'ın adlarının sonuncusudur. )

( PATIENCE vs./and PERSEVERANCE )


- SABIR ve/<> TAVIR/TUTUM

( Hiçbir şeyin yokken gösterdiğin. VE/<> Her şeyin varken sergilediğin. )


- SABİT ile/ve/değil HAREKET NOKTASI

( [not] FIXED vs./and/but MOTION POINT )


- SABİT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SADIK


- SABİT ile ZÂBİT

( Sabitleyen kişi/şey. İLE Tutan, saklayan, zabteden kişi/şey. | Rütbesi, teğmenden, binbaşıya kadar olan asker, subay. | Yönetme gücü olan, dediğini yaptıran. )


- SABRI SINAMAK ile/ve/ne yazık ki/||/<> SABRI ZORLAMAK


- SAÇMA/LIK:
KİŞİNİN ÇIĞLIĞI ile/ve/ne yazık ki/||/<> DÜNYANIN SESSİZLİĞİ/SUSKUNLUĞU


- SAÇMA"LIK ile/ve/<>/değil/yerine ANLAŞILAMAZLIK


- SADAKA ile ISKAT[Ar.]

( ... İLE Düşürme, aşağı atma. | Düşürülme. | Ölenlerin, kılınmamış namazları ve tutulmamış oruçları için verilen sadaka. )


- SADÂKAT ile/ve/<> BAĞLILIK


- SADAKAT[Ar. < SADAKA]["ka" uzun okunur] ile SADÂKAT[Ar. < SIDK]

( Sadakalar. | Müslümanların ellerinde bulunan ve fakirlere/düşkünlere verilen üç maldan biri. İLE Dostluk, içten bağlılık, vefâlılık. Doğruluk, yürek doğruluğu. )


- SADÂKAT ile/değil/yerine SAF BAKIŞ


- SADÂKAT ile/ve SÜREKLİLİK

( LOYALTY vs./and CONTINUITY )


- SADÂKAT ile/ve/<> VEFÂ

( ... İLE/VE/<> Sadakatin zirvesi. )


- ŞÂDÂN ile SEVİNÇLİ, NEŞELİ, ZEVKLİ | ŞAD KİŞİLER

( SEVİNÇLİ, NEŞELİ, KEYİFLİ | ŞAD KİMSELER )


- ŞÂDÎ[Ar. < ŞEDÂ] ile ŞÂDÎ[Fars.]

( Mahkeme hademesi, mübaşir. | Zamanında, sultan sarayına odun götüren yeniçeri, odun ambarı memuru. | Nağme ile şiir okuyan. | İlimden, edebiyattan payı olan. | Torba oğlanı, Acemi Ocağı neferi. İLE Memnuniyet, sevinçlilik, gönül ferahlığı. )


- SAFİYE ve/||/<>/> TASFİYE


- SAFİYET ve/||/<> SAMİMİYET


- SAFLIK ile HOŞGÖRÜ

( PURITY vs. TOLERANCE )


- SAFLIK" ile/ve/değil/yerine/||/<> TESLİMİYET


- SAĞ ile/ve/||/<>/> SELÂMET

( Sen. İLE/VE/||/<>/> Ben. )


- SAĞALTIM ile/ve/değil/||/<>/< DAYANIŞMA


- SAĞDUYU ve/<> DENGE


- SAĞDUYU ile DUYARLILIK

( AKL-I/HİSS-İ SELÎM ile HASSASİYET )


- SAĞDUYU = HASSE-İ SELİME = GOOD SENSE[İng.] = BON SENS[Fr.] = GESUNDER VERSTAND[Alm.]


- SAĞDUYU ile/ve/||/<> SAĞGÖRÜ

( Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği. | Doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü. İLE/VE/||/<> Gerçekleri, yanılmadan görebilme yeteneği. )


- SAĞLAM ZİHİN ve/||/<>/>/< SAĞLAM GÖVDE

( Sağlam anlık[zihin], sağlam gövdede bulunur. VE/||/<>/>/< Sağlam gövde, sağlam anlıkta[zihinde] bulunur. )


- SAĞLAMA ile/ve/||/<> UYGULAMA


- SAĞLIK:
"HİZMET" ile/ve/değil/||/<>/< HAK


- SAĞLIKLI/SAĞLIKSIZ ... değil/yerine ORANTILI/ORANTISIZ ...


- SAHAF < SAHHAF


- SAHÂVET[Ar.] değil/yerine/= EL AÇIKLIĞI

( CÖMERTLİK, EL AÇIKLIĞI )


- SAHİBİ OLMAK ile/değil/yerine PARÇASI OLMAK


- SAHİP OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< LÂYIK OLMAK


- SAHİP OLMAK ile/ve/değil/yerine/ya da/||/<> OLMAK

( Erich Fromm'un, "Sahip Olmak ya da Olmak" adlı kitabını da okumanızı salık veririz. )


- SAHİP OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> SAHİP ÇIKMAK


- SAHİP OLMAK ile/ve/fakat/||/<>/< SAHİP OLDUĞUMUZLA VE/YA DA SAHİP OLMAKLA PERDELENMEMEK


- SAHİPLENME ile/ve/||/<> KOLLAMA


- SAHİPLENME ile/ve/||/<> SÜREKLİ KILMA ile/ve/||/<> BİRİKTİRME


- ŞÂHİT ile/ve/||/<> NOTER


- SAHNE ile KONDÜVİT/KONDÜİT[Fr. < CONDUITE]

( ... VE/||/<> Tiyatroda sahneye çıkma sırası gelen kişileri uyarmakla görevli kişi. )


- ŞAHSİ (HAKLAR) değil/yerine/= KİŞİSEL (ÜLEVLER)


- KENDİLİK:
SAHTE ile/değil/yerine/>< GERÇEK


- SAHTE ile/ve/<> "YARIM"


- SAHTE/LİK ile/değil/yerine/>< İÇTEN/LİK


- ŞAİR ve/||/<> SARAYBOSNA'LI ŞAİR

( )


- SÂKA[Ar. < SEVK/SAİK]/BEYYÂB ile ...

( Su taşıyan, sucu. )


- SA'KA[Ar.] ile SÂKA/SAKKÂ[Ar. < SEVK | çoğ. SÂİK] ile SAKA[Ar.] ile ŞAKA[Ar.]

( Bayılma, baygınlık, kendinden geçme durumlarına yol açan bir hastalık. İLE Ardçılar, ordunun gerisinde bulunan askerler. | Evlere, çeşmeden su taşımayı iş edinmiş olan. | Kırsal bölgelerde sulama işlerini düzenleyen ve denetleyen kişi. İLE Kuş. )


- SAKİL[Ar.]["SAKİR" değil!] değil/yerine/= AĞIR | KABA

( Ağır. | Sıkıntı veren, sıkıntılı. | Çirkin, kaba. | Türk müziğinde bir usûl. )


- SAKİN OLMAK ile/ve/||/<> SESSİZ OLMAK ile/ve/||/<> KENDİN OLMAK

( Huzur arıyorsak. İLE/VE/||/<> Bilgelik arıyorsak. İLE/VE/||/<> Aşk arıyorsak. )


- SAKİNLEŞME:
AKILDA ve/||/<> GÖNÜLDE

( Bilgi ile. VE/||/<> Sevgi ile. )

( Elinde getiren, karnında götürür; aklında getiren, gönlünde götürür. )


- SAKİNLİK:
MANTIKSIZLIĞI ANLAMA ile/ve/||/<> FARKINDALIĞI ARTIRMAK


- SAKİNLİK ile/ve SAKİNLİK(YUMUŞAKBAŞLILIK)

( Yumuşaklık ve iyilik, kişiye anneannesinden mirastır. )

( QUIETNESS vs./and CALMNESS )


- SAKLAMA(MA)K ile/ve/<> ESİRGEME(ME)K


- SALÂH ile/ve/||/<>/> FELÂH


- SALÂHİYETNÂME değil/yerine/= YETKİBELGE


- SALAK/LIK ile/ve/<>/değil ÇARESİZ/LİK


- SALDIRI SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
KARALAMA ile/ve/||/<> NİTELİKSEL ile/ve/||/<> "SEN / SEN DE ..." ile/ve/||/<> DOLDURUŞA GETİRME

( ARGUMENT AGAINST THE MAN vs./and/||/<> CIRCUMSTANTIAL AD HOMINEM vs./and/||/<> FALLACY OF "YOU / YOU ALSO" vs./and/||/<> POISONING THE WELL )


- SÂLİH ve/||/<> ZÂHİD

( ... VE/||/<> Dinin şekil yönüne fazla önem veren, aşırı, çok sofu. | Kendini, sadece dine veren. | Masiva'ya itibar etmeyen. )


- SÂLİK ile/ve/||/<>/> SÂDIK


- SÂLİK ile/ve/||/<>/> SAHİP


- SALLAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SARSMAK


- SALLANTI ile ÇALKANTI


- SALLANTI ile SARSINTI


- ŞÂMİL[< ŞEML < ŞÜMÛL] ile/ve/<> KÂMİL[< KEMÂL]

( Topluma. İLE/VE/<> Kişiye/sana! )

( Genele. İLE/VE/<> Özele. )

( İçine alan, kaplayan, çevreleyen. İLE/VE/<> Tam, eksiksiz, bütün. | Olgun. | Bilgin, âlim. )


- SAMİMİYET ve/||/<>/< ADANMIŞLIK


- SAMİMİYET ile/ve/<> DOĞALLIK


- SAMİMİYET ve/||/<> SAMİMİ NİYET


- ŞAMPİYON[Fr., İng. < CHAMPION] değil/yerine/= BÖKE


- SANA GÖRE ile BANA GÖRE

( ACCORDING TO YOU vs. ACCORDING TO ME )


- SANAT:
GEÇMİŞİ GERİ ALMAK ile/ve/değil/||/<>/> GELECEĞİ ÖNGÖREBİLMEK


- SANAT, GELENEKSEL UYGULAMANIN(RİTÜEL):
İÇİNDE değil DIŞINDA


- SANAT:
UYUM ve/||/<> ORGANİK ve/||/<> BİRLİK

( Sanat, uyumlu, organik birliğin yeniden ele geçirilmesinin aracıdır. )


- SANAT ile/ve/||/<>/>/< HAKİKAT


- SANAT ile/ve/||/<> İNCELİK/RİKKAT[Ar.]


- SANAT ile/ve/||/<> SANA AİT


- SANATÇI ile/değil TASARIMCI


- SANATSAL ÜRÜN VERMEK ile/ve/değil/yerine/<> (KENDİNE VE TOPLUMA) SANATSAL DUYARLILIK KAZAN(DIR)MAK/KAZANDIRABİLMEK

( Sanat ürünü, sanatçısını yanında istemez. )


- SANATTA KALMAK ile/degil/yerine SANATLA KALMAK


- SANAYİ/ENDÜSTRİ[< INDUSTRY]/URAN değil/yerine/= İŞLEYİM


- ŞANS ile/değil/yerine/>< ÖZEN/BAKIM


- ŞANSLI (OLAN) ile/ve/değil/yerine ŞANSINI YARATAN (OLMAK)

( Kişileri değil de, konu/kavram, olgu ve olayları düşünerek yaşamanın ve konuşmanın önemli(öncelikli) olduğunu anımsayarak, kişinin "şanslı" olup olmadığı değil, olanaklarını, fırsatlarını değerlendirmesini/yaratmasını, olasılıkları yönetmenin esas olduğunu düşünmektir aslolan. )


- ŞANSÖLYE[Fr. CHANCELIER]:
BAŞBAKAN ile/ve MALİYE BAKANI

( Almanya ve Avusturya'da. İLE/VE İngiltere'de. )


- SANSÜR[Fr. < CENSURE] ile/ve/||/<> KAMUFLAJ[Fr. < CAMOUFLAGE]

( Her türlü yayının, sinema ve tiyatro eserinin hükûmetçe önceden denetlenmesi işi, sıkı denetim. | Her türlü yayının, sinema ve tiyatro eserinin yayınının ve gösterilmesinin izne bağlı olması, sıkı denetim. İLE/VE/||/<> Gizleme. )


- SANSÜRLEME ile/değil/yerine DÜZENLEME


- SAPMA ile/değil KAYMA


- SAPTIRMA ile/değil/yerine SAPTAMA


- SARHOŞLUK ile ZAFER SARHOŞLUĞU

( ... İLE En kötü sarhoşluk. )


- SAR'Î ile SARÎ' ile SÂRÎ[Ar. < SİRÂYET] ile SÂRÎ[Fars.] ile SARÎH[Ar. < SARÂHAT]

( Sar'a hastalığı ile ilgili. | Sar'alı. İLE Yere yığılmış sar'alı kişi. İLE Bulaşan/bulaşıcı. [İng. CONTAGIOUS, Fr. CONTAGIEUX] İLE Sürücü, süren. İLE Açık, meydanda. | Belirli. | Saf, halis. | Safkan Arap atı. )


- SARILMAK:
MUTLULUĞU, İKİYE KATLAMAK ve/||/<> ACIYI, İKİYE BÖLMEK


- SARILMAK ile SARINMAK

( Sarma eyleminin yapılması. | Bir şeyin üzerine, bir ya da birkaç kez dolanmak. | Kollarını dolamak, kucaklamak. | Tüm gücü ile ele almak. | Büyük bir istekle kendini vermek, benimsemek. | Hemen yapmaya koyulmak, girişmek. İLE Kendi üstüne sarmak. )


- SARILMAK ve/<> SIRTLAŞMAK

( İlişkiler, yüz yüze başlar, yan yana gelerek pekiştirilir, sırt sırta vererek devam ettirilir. )