
Hizmet'teki
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 6295 başlık/FaRk ile birlikte,
6287 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(10/27)
- GELİŞMİŞ ÜLKE:
YOKSULLARIN BİLE ARABAYA BİNDİĞİ ÜLKE
değil/yerine/><
VARSILLARIN BİLE OTOBÜSE BİNDİĞİ ÜLKE
- GELİŞMİŞ/LİK ve/||/<>/> YALINLAŞ(TIRIL)MIŞ/LIK
( Yalınlaşmak/yalınlaştırabilmek, gelişmişliğin, en son durumudur. )
- GELİŞ(TİR)MEK ile/ve/değil/yerine/||/<> İYİLEŞ(TİR)MEK
- GENÇKEN ÇABALA!:
"PARA/ÇIKAR KAZANMAK" İÇİN değil/yerine ÖĞRENMEK İÇİN
( WHEN YOU ARE YOUNG: [not] TO EARN but WORK TO LEARN
WORK TO LEARN instead of TO EARN :WHEN YOU ARE YOUNG )
- GENÇLİK ile/<>/>< YETİŞKİNLİK ile/<>/>< YAŞLILIK
( [ne yazık ki] Zaman ve enerji vardır fakat cepte (pek/yeterince) para yoktur/olmaz. İLE/<>/>< Para ve enerji vardır fakat (pek/yeterince) zaman yoktur/olmaz. İLE/<>/>< Zaman ve para vardır fakat (yeterince) enerji yoktur/olmaz. )
( )
( Genç/lik, bilse; yaşlı/lık, yapabilse...
Si jeunesse savait, si vieillesse pouvait. )
- GENİŞ ZAMANDA ile/ve/||/<> DAR ZAMANDA
( Sıkı olabilirsek. İLE/VE/||/<> Ferah olabiliriz. )
- GENİŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAPSAMLI
- GENİŞ ile/ve/||/<>/< KUŞATICI
- GERÇEK DOST:
İYİ GÜNDE ve/||/<> KÖTÜ GÜNDE
( Davetle gelir. VE/||/<> Kendiliğinden gelir. )
- GERÇEK KİŞİ:
[ya] KAÇAR ile/ve/||/<> "ZARAR VERİR"
- MUTLULUK:
GERÇEK ile/ve/||/<> GÖRELİ
- GERÇEK OLMAYAN HAKKINDAKİ FARKINDALIK ile/ve/>< GERÇEK DOĞAMIZ HAKKINDAKİ FARKINDALIK
( Gerçek olmayan hakkındaki farkındalık hali ile gerçek doğanız hakkındaki farkındalık hali arasında bir uçurum vardır. )
( Gerçek olmayanlara olan bağımlılığımızdan vazgeçelim! O zaman, gerçek olan, hızla ve pürüzsüzce kendi yerini alacaktır. )
( From the awareness of the unreal to the awareness of your real nature there is a chasm. )
( Let go our attachment to the unreal! The real will swiftly and smoothly step into its own. )
( AWARENESS ABOUT THE UNREAL vs./and AWARENESS ABOUT THE YOUR REAL NATURE )
- GERÇEK YAŞAM ile/ve/<> SİNEMA
( Gerçek yaşamda, taklit ederiz. İLE/VE/<> Sinemada, gerçek oluruz. )
- GERÇEKÇİ YAKLAŞIM ile/ve/||/<> AKLÎ GÖRÜ
- GERÇEKLEŞTİREBİLECEKLERİMİZ/ÖĞÜTLEYEBİLECEKLERİMİZ:
BAŞARILI "OLUP/OLMAMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MUTLU OLMAK
- GERÇEKLEŞ(TİR)MEK ile/ve/<> KAZANIM
- GERÇEKLİK TANIMI/TASAVVURU ile/ve NEDENSELLİK TANIMI/TASAVVURU ile/ve KİŞİ ZİHNİ
- GERÇEK/LİK ile/ve/=/||/<> BÜTÜN/LÜK
- GERÇEKLİK ve/||/<> EYLEM
- GERÇEK/LİK ile/ve/||/<> USSAL/LIK
- (GERÇEKTEN) İSTEMEK ve/+/||/<>/> EMEK ve/+/||/<>/> YEMEK
- GEREK GÖRMEMEK ile/ve/<> YEĞLEMEMEK/TERCİH ETMEMEK
- GEREK KOŞUL/NEDEN ile/ve/||/<> YETER KOŞUL/NEDEN
- GEREK NEDEN ile/ve/||/<>/> EREK NEDEN
- GEREK YOK ile/ve DEĞMEZ
- GEREKEN LÜZÛM (ÜZERE) değil ... GEREĞİ/LÜZÛM ÜZERE
- GEREKLİLİK:
BİLMEK ile/ve/değil/<> YAPMAK
- GEREKLİLİK/ZORUNLULUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖNÜLLÜLÜK
- GEREKSİNİM/AÇLIK:
UYARILMA ile/ve/||/<>/> TANINMA ile/ve/||/<>/> YAPILANDIRMA
- GEREKSİNİM DUYMAYACAKLARINI SATIN ALMAK > GEREKSİNİM DUYACAKLARINI SATMAK ZORUNDA KALMAK
- GEREKSİNİM ve/||/<>/> DİLE GETİRMEK
( Gereksinimi olduğu halde dile getirmeyen, dilsiz kalsa daha iyidir. )
- GEREKSİNİM ile/ve GEREKLİLİK
( Gereksiniminiz olduğuna inandıklarınız, gereksiniminiz olanlar değildir. )
( Eğer gereksiniminiz olmayanları istemezseniz gereksiniminiz olan şeyler size gelecektir. )
( Kendiniz olmaktan başka hiçbir şeye gereksiniminiz yok. )
( Gereksiniminiz olan her şey, sizin içinizde. )
( NEED vs./and NECESSITY
What you believe you need is not what you need.
What you need will come to you, if you do not ask for what you do not need.
You need nothing except to be what you are.
All you need is already within you. )
- GEREKSİNİMİMİZ OLMAYAN ŞEYLERİ ALMAK ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> GEREKSİNİM DUYDUĞUMUZ ŞEYLERİ SATMAK
( Gereksinim duymadığımız şeyleri almak, gereksinim duyduğumuz şeyleri satmaya neden olur. )
- GEREKSİZ/YERSİZ/ANLAMSIZ "TEPKİ VERMEK" ile/ve/değil/yerine HAREKETE GEÇMEK
( Sadece aptallar, gereksiz/yersiz/anlamsız "tepki verir". )
- GEREKTİĞİ KADAR DÜŞÜNMEK/KONUŞMAK/YAPMAK ile/ve DEĞERİ/DEĞDİĞİ KADAR DÜŞÜNMEK/KONUŞMAK/YAPMAK
- GEREKTİĞİNDE ile/ve YERİ GELDİĞİNDE
- GERİ ADIM ATMAK ile/değil/yerine GEREKEN ADIM(LAR)I ATMAK
- GERİ ÇEKİLMEME ve/||/<> AÇIKLAMA GETİRMEME
- GERİ KALMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> UZAK KALMAK
- GERİLİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DENGE
- GERİLİM ile/ve/değil/||/<> İKİLEM
- GERİSİ GELİR ile/ve/||/<> SONU GELMEZ
- GETİR-GÖTÜR (İŞLERİ)
- GEVEZELİK ile/değil/yerine/>< KENDİNİ GELİŞTİRMEK
- GEVŞEME ile/ve/<> REHAVETE KAPILMA
- GEYŞA ile ...
- GİDERİNİ, GELİRİNE GÖRE AYARLAMAK/DÜŞÜREBİLMEK ile/ve/||/<>/> GELİRİNİ, GİDERİNE GÖRE AYARLAMAK/YÜKSELTEBİLMEK
- GİDERME ile/ve/değil/||/<>/< HAFİFLETME
- GİRİŞİM/GİRİŞMEK ile KALKIŞMAK
- GİRİŞİMCİ ile/ve/değil/||/< "SUÇLU"
- GİTMEK ile/ve/değil/yerine HAREKET (ETMEK)
( ZİHAP ile/ve/değil/yerine ... )
( [not] TO GO vs./and/but TO MOVE
TO MOVE instead of TO GO )
- GİTMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UNUTMAK
( Eylem. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Devrim. )
- GİTMİŞ/GİDEN/GİDECEK PARA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GELEBİLECEK/KAZANILABİLECEK PARA
- GİYDİKÇE AÇILIR ile/ve/||/<> UZADIKÇA ŞEKİL ALIR ile/ve/||/<> ZAMANLA UNUTURSUN
( Tezgâhtarın "kandırmacası"/kaktırması. İLE/VE/||/<> Kuaförün "kandırmacası"/kaktırması. İLE/VE/||/<> "Arkadaşın" kayıtsızlığı. )
- GİZLİ EVSİZLER ile GEÇİCİ EVSİZLER ile SÜREKLİ EVSİZLER
( Evsiz kalabilme olasılığı yüksek olan ve zaman zaman evsiz kalan kişiler.[Yoksulluk sınırının altında yaşarlar ve sürekli olarak evsiz kalma olasılığıyla karşı karşıyadır.] İLE Evsizlik süresi çok uzun olmayan evsiz kişiler. [Kendilerini, evsizlerden farklı olarak toplumun bir parçası olarak tanımlar. Kaygı, depresyon belirtileri, alkol ve madde kullanımı görülebilir. Evlerini, işlerini ve toplumsal konumlarını tekrar kazanmak için çaba gösterir.] İLE Uzun süre boyunca evsiz olan kişiler. [Sokak ve parklarda yaşamayı, olağan olarak görür ve açıkça evsiz olarak tanımlanır. Öteki kişilerle iletişimlerinde çok kuşkucudur.] )
- GİZLİ/LİK ile/ve/değil/<> GÖRÜLMESİ/DUYULMASI/BİLİNMESİ İSTENİLMEYEN
- GLOBAL/LEŞ(TİR)MEK değil/yerine/= KÜRESEL/LEŞ(TİR)MEK
- GÖÇ TERİMLERİ ile/ve/||/<> İLTİCA TERİMLERİ
- GÖL OLMAYA ÇALIŞALIM!
( Yaşlı bir usta, çırağının sürekli herşeyden şikâyet etmesinden bıkmıştı. Bir gün çırağını tuz almaya gönderir.
Yaşamındaki herşeyden mutsuz olan çırak döndüğünde, yaşlı usta ona, bir avuç tuzu, bir bardak suya atıp içmesini söyler.
Çırak, yaşlı adamın söylediğini yaptı ama içer içmez ağzındakileri tükürmeye başlar.
"Tadı nasıl?" diye soran yaşlı adama öfkeyle "acı" diye yanıt verdi.
Usta, kıkırdayarak çırağını kolundan tuttu ve dışarı çıkardı. Sessizce, az ilerideki gölün kıyısına götürdü ve çırağına bu kez de bir avuç tuzu göle atıp, gölden su içmesini söyledi. Söyleneni yapan çırak, ağzının kenarlarından akan suyu koluyla silerken aynı soruyu sordu:
- "Tadı nasıl?"
- "Ferahlatıcı" diye yanıt verir genç çırak.
- "Tuzun tadını aldın mı?" diye sordu yaşlı adam.
- "Hayır" diye yanıtlar çırağı.
Bunun üzerine, yaşlı adam, suyun yanına diz çökmüş olan çırağının yanına oturur ve şöyle der:
- "Yaşamdaki ıstıraplar tuz gibidir, ne azdır, ne de çok. Istırabın miktarı hep aynıdır. Ancak bu ıstırabın acılığı, neyin içine konulduğuna bağlıdır. Istırabın olduğunda yapman gereken tek şey, ıstırap veren şeyle ilgili hislerini genişletmektir.
Onun için sen de artık bardak olmayı bırak,
Göl olmaya çalış!" )
- GÖLGE/LİK ile/ve/değil/||/<>/< BİLGE/LİK
- GÖNENCE/KONFOR değil/yerine/>< EYTİŞİM/DİYALEKTİK
- GÖNLÜMÜZÜN, ... ve/||/<>/< GÖNLÜMÜZDEN ...
( Perişan olmasını istemiyorsak. VE/||/<>/< Perişan olanları çıkarmamak. )
- GÖNÜL KOYMAK ile/değil/yerine/||/<>/< MESAFE KOYMAK
- GÖNÜL:
ONA...
KAYAR ve/||/<>/> KAÇAR
- GÖNÜL YAPMAK ve/||/<> RIZÂ DEVŞİRMEK
- GÖNÜL ile/ve/||/<>/> GÖRÜNMEYEN GÖNÜL
( Kişi/nin. İLE/VE/||/<>/> Toplum/un. )
- [ne yazık ki]
"GÖNÜL KIRMAK/GÖNÜLDEN ÇIKMAK"
değil/yerine/><
"GÖNÜLE GİRMEK/GÖNÜL ALMAK"
( [ne yazık ki] Zihindeki (tek ya da çoğul) olumsuz ve ölümlü kayıtlarla. DEĞİL/YERİNE/>< Zihindeki (tek) olumlu ve ölümsüz kayıtla. )
( Kişi, "nasıl" ise gireceği/çıkacağı gönül de öyledir. )
- GÖNÜLLÜ ile/ve/||/<>/> BAĞIŞÇI
- GÖNÜLLÜ ile/ve/||/<> GÖNÜLVEREN
- GÖNÜLLÜ ile/ve/değil/<> KATILIMCI
- GÖNÜLLÜLÜK:
ÜCRETSİZ YAPILAN İŞ/LER değil KARŞILIKSIZ GELİŞİM
- GÖNÜLLÜ/LÜK ile/ve/||/<> ADANMIŞ/LIK
- GÖNÜLLÜLÜK ile/ve/||/<> NEŞE
- GÖNÜLLÜLÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< SORUMLULUK ALMAK
- GOOGLE ile/ve/<>/yerine 6D
- GÖRDÜĞÜNÜ "SEVMEK" ile/değil/yerine/>< SEVDİĞİNİ GÖRMEK
- GÖRECE/Lİ/LİK" ile/ve/değil GÖRELİ/LİK
- GÖRELİ ile/ve/||/<> DURUMA GÖRE
- GÖREV ile/ve/||/<>/> HAK
( Modern öncesindeki öncelikler. İLE/VE/||/<>/> Modern dönemdeki öncelikler. )
- GÖREV ile/ve İŞ
( Kişinin görev üstlenmesinde kazanç vardır. )
( TASK vs./and WORK )
- GÖREV ve/değil/||/<> İŞLEV
- GÖREV = VAZİFE, ÜFULE = FUNCTION[İng.] = FONCTION[Fr.] = FUNKTION[Alm.] = FUNCTIO[Lat.] = FUNCIÓN[İsp.]
- GÖREV ile/ve/<> YETENEK
( TASK vs./and/<> TALENT )
- GÖREV/İMİZ:
"SİYASET" değil TESİS-İ ADÂLET
- GÖREVİNİ YAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> GEREĞİNİ YAPMAK
- GÖREVLİ ile MANDARİN[Portekizce < Sans.]
( ... İLE Avrupa'lıların, Çin devlet görevlilerine verdikleri ad. | İmparatorun emrinde çalışan en yüksek dereceli Çin devlet memurlarına verilen unvan. )
- GÖRKEME BAŞVURMAK değil/yerine/>< YALINLAŞMAK
( Zayıf "kişilikler"de. DEĞİL/YERİNE/>< Güçlü kişiliklerde. )
- GÖRME ile/ve/<> NÜFÛZ ETME
- GÖRMEK ve/||/<>/> ÖRMEK
( Kazâ. VE/||/<>/> Kader. )
- GÖRME/TATMA/KOKLAMA/DOKUNMA ile/ve/değil/||/<>/< DUYMA
( Uyur. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Uyumaz. )
( Dirençli/ihtiyârî. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Dirençsiz/gayr-ı ihtiyârî. )
- [önce] | "GÖRMEMEZLİKTEN GELİRLER"
sonra
"ALAY EDERLER"
sonra
"SAVAŞIRLAR" |
ile/değil/yerine/||/>/><
[sonunda]
KAZANIRSIN
- GÖRÜNEN UYUM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖRÜNMEYEN UYUM
- GÖRÜNTÜ/FOTOĞRAF:
ÇEKMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TASARLAMAK
- GÖRÜNTÜNÜN/MANZARANIN:
EN ÇİRKİNİ/KORKUNCU ile/değil/yerine/>< EN GÜZELİ
( Somurtan bir "yüz". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gülen bir yüz. :) )
( Gülen İnsan Yüzünün Görsel FaRkLaR'ı için burayı tıklayınız... )
( Kara delik. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Güneş. )
(
ile/değil/yerine/><
)
- GÖRÜNÜR HAREKET ile/ve GERÇEK HAREKET
( VISIUAL/EXTERNAL MOVEMENT vs./and REAL MOVEMENT )
- GÖRÜNÜR HAREKET ile/ve GERÇEK HAREKET
- GÖRÜNÜŞ ile/ve DUYARLILIK
( APPEARANCE vs./and SENSITIVITY )
- ÖZ ile/ve/||/<>/> GÖRÜNÜŞ ile/ve/||/<>/> EDİMSELLİK
- GÖRÜNÜŞ/LER ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAREKET/LER
- GÖRÜŞ ile/ve/||/<>/< GÖRMÜŞ/LÜK
- GÖRÜŞME/EYLEME:
"UYGUN OLDUĞUN(UZ)DA ..."
ile/ve/değil/yerine/<>/>
"UYGUN OLURSAN(IZ) ..."
- GÖSTERMEK ile/ve/||/<> TANITMAK
- DİNLENME:
GÖVDEDE ile/ve/||/<> BEYİNDE ile/ve/||/<> GÖNÜLDE
( Uzanarak. İLE/VE/||/<> Uyuyarak. İLE/VE/||/<> Paylaşarak![Aynı zaman ve mekânda, aynı durumları paylaşarak!] [Söyleşerek DEĞİL susuşabilerek!] )
- GÖVDEMİZİ ...:
(YETERİNCE) KULLANMAMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/=/||/<>/> KÖTÜYE KULLANMAK
- ENGELLİLER:
GÖVDESEL ile/ve/ne yazık ki/||/<> DUYUSAL ile/ve/ne yazık ki/||/<> İŞİTME ile/ve/ne yazık ki/||/<> KONUŞMA ile/ve/ne yazık ki/||/<>
ZİHİNSEL ile/ve/ne yazık ki/||/<> GEÇİCİ ile/ve/ne yazık ki/||/<> YAŞLILAR
- GÖZ ve/||/<>/>/< AKIL
( Göz, odur ki; dağın arkasını göre! VE/||/<>/>/< Akıl, odur ki; başına geleni/geleceği bile! )
- GÖZ ve/||/<>/> GÖNÜL[< GÖNENME/GÖNENÇ] ve/||/<>/> AYAK
( Gözden uzak(ırak) olan, gönülden/zihinden (de) uzak(ırak) olur. )
( Göz, dostu görendir. )
( DİLÂ: EY GÖNÜL )
( Göz, nereye bakar; gönül, oraya akar. VE/||/<>/> Gönül, nereye akar; ayak, oraya koşar. )
- GÖZ ve/||/<> KALP
( Gülmek için!... :) VE/||/<> Sevmek için!... )
- GÖZDEN DÜŞME ile/ve/<>/>< YÜCELME
( İkisi de, kişiyi eşit şaşırtır. )
- GÖZDEN GEÇİRMEK ile/ve ELDEN GEÇİRMEK
- GÖZDEN GEÇİRMEK ile/ve/||/<> GÖZLEMLEMEK
- GÖZETİM ile/ve/<> DENETİM
- GÖZLEM ile/ve/değil/||/<> ÖNGÖRÜ
- GÖZLEMLEMEK ile/ve/||/<> "TARTMAK"
- GÖZLERİN DOLMASI ve/||/<> BOĞAZIN DÜĞÜMLENMESİ
- GÖZLEYEN ile/değil GÖZLEMLEYEN
- GÖZÜ KARA/LIK ile/değil/yerine CESÂRET
- [ne yazık ki]
"GÖZÜNDE BÜYÜTMEK" ve/||/<>/> GERÇEKLEŞME OLASILIĞINI DÜŞÜRMEK
- GÖZÜTOK/LUK ile GÖZÜKARA/LIK
- GREV[Fr. < GRÈVE] ile İŞ BIRAKIMI/YAVAŞLATMA
- GREV ile/<>/>< LOKAVT[İng.]
( ... İLE/<>/>< İşverenin, işçileri, topluca işten uzaklaştırma ya da işten çıkarma kararı. )
- GÜÇ/KUDRET ve/||/<> MERHAMET
- GÜÇ:
SIÇRAYIŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SARSILMAZ DURUŞ
- GÜÇ ile/ve DİRENÇ
( POWER vs./and RESISTANCE )
- GÜÇ ile/ve/||/<>/>< "ZAYIFLIK"
( Güçlü ağaç, meyve vermede acele etmez. )
( Zayıflık, güçlü özelliklerin "fazla kullanılmasıdır". )
- GÜÇLEN(DİR)ME ile/ve/||/<>/< DEVİN(DİR)ME/HAREKETLEN(DİR)ME
- GÜÇLÜ OLAN ile/ve/||/<>/< DAHA GÜÇLÜ OLAN
( Zayıf yönünü bilen. İLE/VE/||/<>/< Zayıf yönünü yönetebilen. )
- GÜÇLÜ OLAN ile/değil/yerine (")HAKLI(") OLAN
( Güçlü olan, haklı değildir! Haklı olan ise güçlü olandır! )
- GÜÇLÜ ve/||/<>/> DAHA GÜÇLÜ
( Zayıf yanını, herkesten daha iyi bilen. VE/||/<>/> Zayıf yanına hükmedebilen. )
- GÜÇLÜ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DONANIMLI
- GÜÇLÜ ile/ve/değil/||/<>/>/< SÜREKLİ
- GÜÇLÜ ile/ve/değil/||/<>/< UYUMLANAN
- [ne yazık ki]
GÜÇLÜNÜN "SAZINI ÇALMAK" ve/||/=/<> NAMUSSUZLUK
( Gerekçesi ne olursa olsun, güçsüze karşı güçlünün sazını çalmak, namussuz sayılmak için yeterlidir. )
( Namuslular da namussuzlar kadar cesur olmalı! )
- GÜÇSÜZ/LÜK ile/ve/||/<>/> İSTEKSİZ/LİK
- GÜCÜN ADÂLETİ ile/değil/>< ADÂLETİN GÜCÜ
- GÜDMEK değil/yerine GÖZETMEK
( RÂİNE değil/yerine UNZURNA )
- GÜDÜLENME ile/ve/||/<>/> ALIŞKANLIK
( Başlamak üzere. İLE/VE/||/<>/> İlerlemek üzere. )
- GÜDÜLENMEDE/HAREKETE GEÇMEDE:
[bazen/biraz] HEYECAN/COŞKU/ÜMİT ile/ve/bazen/biraz da/||/<> OLANAK
- GUDÜVV[Ar.] ile GUDVE[Ar. çoğ. GADÂT]
( Sabah vaktinde bir iş yapma ya da yola çıkma. İLE Sabahla güneş doğması arasındaki zaman. )
- GUEST ile/ve/||/<> GHOST ile/ve/||/<> GEIST
( Konuk. İLE/VE/||/<>/> Hayalet. İLE/VE/||/<>/> Tanrı. )
- GÜFTÂR[Fars.] ile/ve/+/değil/yerine/||/<>/> KÂR[Fars.]
( Söz. İLE/VE/+/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Alışveriş işlerinin sağladığı para kazancı. | İş. | Yarar, fayda. | Üretim etmenlerinden biri olan girişimcinin üretimden aldığı pay. | Maliyet fiyatıyla satış fiyatı arasındaki fark. )
- GÜL ile/<> NİLÜFER(LOTUS)
( Dikenlikte. İLE/<> Bataklıkta. )
- GULAM ile/||/<> ALABEYİ ile/||/<> CANBAZ ile/||/<> MİRAHUR ile/||/<> ÇARKA ile/||/<> BELDAR ile/||/<> BOSTANCI ile/||/<> AKINCI ile/||/<> CEBELİ ile/||/<> DALKILIÇ ile/||/<> DELİ ile/||/<> FARİSAN
( Asker. İLE/||/<> Bir bölgede tüm tımarlı sipahilerin en büyük amiri. İLE/||/<> Atlı fedai asker. İLE/||/<> Has ahırın en büyük yöneticisi. İLE/||/<> Osmanlılar'da öncü görevi. İLE/||/<> Dağ geçitlerini aşan, temizleyen ve koruyan, buradan geçenlerin güvenliğini sağlayan görevliler. İLE/||/<> Sarayın ve kentin güvenliğinden sorumlu askerler. İLE/||/<> Osmanlı'nın askerî örgütlenmesinde, sınır bölgelerinde, düşman ülkelerine akınlar, baskınlar tertipleyerek yıpratma harekâtında bulunan hafif süvari birlikleri. İLE/||/<> Tımar sahiplerinin savaşa hazır olarak beslemek zorunda olduğu asker. İLE/||/<> Gönüllü olarak tehlikeli işlerde kullanılan asker. İLE/||/<> Vezir ve Beylerbeyine bağlı olarak görev yapan hafif süvari örgütünün askeri. İLE/||/<> Eyâletlerde, hudutlardaki muhafız askerler. )
- BİR ŞEY/BİRİ:
GÜLDÜRMEYEN/GÜLDÜRMÜYORSA > GÜLÜP GEÇMEK
- GÜLEN ile/ve GÜLDÜREN
( ... İLE/VE Gülünecek olana gülmemeyi becerebilen, ciddiyetini sürdürebilen. )
- GÜLME! ve/ya da AĞLAMA! ve/ya da LANETLEME!
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
SADECE ANLA!(MAK)
( NON RIDERE vs. NON LUGERE vs. NEQUE DETESTARI |
SED INTELLIGERE )
- GÜLMEK / YAŞAM/AK:
"UMDUĞUMUZLA ile/ve/değil/yerine/>< BULDUĞUMUZLA
- GÜLMEK ve/||/<>/> EĞLENMEK ve/||/<>/> GEZMEK ve/||/<>/> DÜŞÜNMEK ve/||/<>/> ÖNERMEK ve/||/<>/> ÖNEMSEMEK ve/||/<>/> SEVMEK
( 10 yaşındaymış gibi. VE/||/<>/> 20 yaşındaymış gibi. VE/||/<>/> 30 yaşındaymış gibi. VE/||/<>/> 40 yaşındaymış gibi. VE/||/<>/> 50 yaşındaymış gibi. VE/||/<>/> 60 yaşındaymış gibi. VE/||/<>/> 70 yaşındaymış gibi. )
- GÜLMEK :) ile/ve/||/<>/>/< GÖZLERİNİN İÇİNİN GÜLMESİ :)
- GÜLMEK ile/ve/<> GÜLÜMSEMEK :)
( ... İLE/VE/<> En etkili/kolay/hızlı yapıt/eylem/ibâdet. )
( Sen gül ki, biz de gülelim! )
( Bir iyi hareket, bin iyi düşünceden
Bir gülüş de bin hareketten daha güçlüdür. )
( Gül ki, gül yüzünde güller açsın! )
( Gülmesini bilmeyen, dükkân açmasın! )
( Paranız yoksa, gülümsemeniz de mi yok? )
( Bir kişinin nasıl güldüğünden terbiyesini, neye güldüğünden akıl seviyesini anlarsın! )
( TEBEŞBÜŞ: Güleryüz gösterme. [küçükten büyüğe] )
( Gülün de, isterseniz beni paçamdan sürükleyin. )
( MÜBTESİM[< TEBESSÜM]: Gülümseyen, tebessüm eden. )
( Haydi! Bırak zihnindeki olumsuz kayıtları ve şu AN'a dön biraz! Ve bunu, sık sık tekralamaya çalışarak olan bitenlere, kişilere/çevrene/yaşama gülümse!... :) Sadece gülümse! :) (Herhangi bir nedeni/kaynağı olmaksızın, aklına geldikçe/getirerek gülümse!) :) Yaşam, vererek başlar ve sürdürülür. Verebilecek hiçbir şeyin olmasa/kalmasa bile, boşver sıkıntıları/saçmalıkları ve hiçbir zaman elinden alınamayacak olanı vererek, o, dünyanın en güzel manzarası olan gülümsemeni paylaşarak yaşa ve yaşat! Haydi! Tekrar tekrar gülümse!... :) )
( Seni güldürmeyen "şeye/duruma/soruna" gülüp geç. :) )
( Ne haliniz varsa gülün! )
( DIHK ile TEBESSÜM )
( LAUGHING vs. SMILING )
( HANDE )
- GÜLÜMSEME :) ve/||/<> DUCHENNE GÜLÜMSEMESİ :)
( ... VE/||/<> Gözlerin yanındaki, "kaz ayakları" denilen çizgileri yukarı doğru olanların, yaşamlarının, olmayanlara göre 8.5 yıl daha uzun yaşadıklarını tespit etmişler. :) )
- GÜLÜMSEME :) ve/=/||/<>/: İLÂÇ
( Kana, en hızlı karışan ilâç. )
- GÜLÜŞ(ÜN) < ACI(SI) değil/yerine ACI(NIN) > GÜLÜŞ(Ü)
( Olmamalı. DEĞİL/YERİNE Olabilir. )
- GUNA ile NİTELİK
( Nitelik. )
- GÜNAYDIN ile/ve/||/<>/> TÜNAYDIN
( 12:00'ye kadar. İLE/VE/||/<>/> 12:00'den sonra. )
- GÜNEŞ/İN GİTMESİ/GİTTİ değil BULUT/UN GİRMESİ/GİRDİ
( Güneş, hiçbir zaman bir yere gitmez. Araya bulut girmiştir ya da dünya döndüğünden, görünmeyen tarafındadır. )
- GÜNEŞ ile/ve/<> ATEŞ ile/ve/<> OCAK
( Gökte. İLE/VE/<> Yerde. İLE/VE/<> Evde. )
- GÜNEŞ ile/ve/değil/||/<>/< KIŞIN DOĞAN GÜNEŞ
- GÜNEŞE:
ARKAMIZI DÖNMEK değil/yerine/>< YÜZÜMÜZÜ DÖNMEK
( Gölgeleri/sorunları, önümüzde gösterir ve ümit yitiricidir. DEĞİL/YERİNE/>< Gölgeleri/sorunları, ardımızda bırak(tır)ır. )
- GÜNEŞE:
YAKIN OLMA! ve UZAK OLMA!
değil/yerine/><
BELİRLİ BİR UZAKLIKTA OL!
( Yanarsın. VE Donarsın. DEĞİL/YERİNE Yaşam bulursun. )
- GÜNLÜK HAREKET/LER ile/ve DÜZENSİZ HAREKET/LER
( ... ile/ve TERÂCÛİYYİN )
( ... vs./and RETROGRADE )
- GÜNLÜK KONUŞMALARIN SIRADANLIĞINDA/YALINLIĞIYLA:
AMAÇLI ile/ve/||/<> BİLEREK ile/ve/||/<> BİLMEDEN ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜKLÜ
( Reklam. İLE/VE/||/<> Evlilik. İLE/VE/||/<> Dostluk. İLE/VE/||/<> Sanat. )
( Kitlelere "oynanıyorsa". İLE/VE/||/<> Saygıyla bütünleşilecekse. İLE/VE/||/<> Sevgiyle yaklaşılıyorsa. İLE/VE/||/<> Susulabiliyorsa. )
( )
- GURBETTE OLDUĞUNU:
ANLAMAYAN/ANIMSAMAYAN değil/yerine ANLAYAN/ANIMSAYAN
- GÜREŞ ve/> HALVET
- [ne yazık ki]
GÜRÜLTÜ ÇIKARMAK/KORNA ÇALMAK ile/değil/yerine/>< SUSMAK/SESSİZLİĞİ YEĞLEMEK
( [ne yazık ki] Bilgisizlik ne kadarsa o kadar çok ve yüksektir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bilgelik ve zarâfet ne kadar derinse/yüksekse. )
- GÜRÜLTÜSÜZLÜK ile/ve/||/<>/> SESSİZLİK/SAKİNLİK
( ŞÛR[Fars.]: Gürültü, şamata. )
( Gereksiz dış etmenlerin (sesin) bulunmamasıyla. İLE/VE/||/<>/> Kendiliğinden, doğal olarak. )
( SILENCE vs./and/||/<>/> QUITENESS )
- GURUR değil/yerine/>< MUTLULUK
( Neden, çocuklar, kavga ettikten sonra hemen barışıp birlikte oynamaya devam ederler? Çünkü, onların mutluluğu, gururdan daha değerlidir. )
- GURUR >< VAKUR
( Nefsini dik tutma. >< Yol(un)da olma. )
- GUSÛL ile/ve/||/<>/< USÛL
( Usûlsüz, gusûl olmaz. )
- GÜVEN KAPISI ARAYIŞI ></< ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ/YARALANMASI
- GÜVEN:
"KAZANILAN" değil İNŞÂ EDİLEN
- GÜVEN KAZANMA ile/ve/<>/||/değil/yerine GÜVENİ/Nİ SARSMAMA
- GÜVEN ve/||/<> DERİNLİK ve/||/<> SEVGİ
( Söz ile yapılan iyilik. VE/||/<> Düşünce ile yapılan iyilik. VE/||/<> Vererek yapılan iyilik. )
- GÜVEN ile/ve/||/<> SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
- [NE YAZIK Kİ]
GÜVENEMEMEK ile/ve/||/<>/> KESTİREMEMEK
- GÜVENEN/E ve/||/<> YALAN SÖYLEYEN/E
( Yalan söyleme! VE/||/<> Güvenme! )
- GÜVENLİ ile/ve/değil/||/<>/< AVANTAJLI
- GÜVENLİK ile/ve/||/<> DÜZEN
- GÜVENLİK ile/ve/||/<>/>/< GÜVEN
- GÜVEN/LİK ile/ve/||/<>/> GÜVENCE
( Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanaat verici belge, delil, iz, argüman. | Anlaşmazlık konusu olan şeyde, yargıcın kanılarını oluşturan şey, delil. | Sonurguya ulaşan bir uslamlamanın dayandığı gerçek, delil. )
- GÜVENLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/</>< ÖZEL YAŞAMIN GİZLİLİĞİ
- GÜVENLİK ve/||/<> SIRADÜZEN/HİYERARŞİ
- GÜVEN/MEK ile/ve/fakat/||/<>/> DOĞRULA/MAK
- [ne yazık ki]
GÜVENSİZLİK ile/ve/||/<> BENCİLLİK ile/ve/||/<> AHLÂK
( )
- DÜŞKÜNLÜK:
GÜZELLİĞE ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DÜRÜSTLÜĞE
- GÜZELLİK ve/||/<> BİRİNİ SEVMEK
( Dünyayı kurtaracak. VE/||/<> ile başlayacak herşey. )
( )
- GÜZELLİK ile/ve/||/<> BÜTÜNSEL KAVRAYIŞ
- GÜZEL/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DÜRÜST/LÜK
- GÜZELLİK ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK
( Güzellik, özgür kılar. )
- GÜZEL/LİK ile/ve/<>/>< YÜCE/LİK ile/ve/<>/>< YALIN/LIK (GELİŞMİŞ/LİK)
( Hz. Muhammed. İLE/VE/<>/>< Hz. Âlî. )
- HABER ALMA GEREKSİNİMİ ile/ve/değil/<> HABER ALMA HAKKI
- HABERCİ ile/ve/değil/||/<> ANLATICI
- HABERCİ ile CAŞIT/ÇAŞIT
( Haber ulaştırıcı, haber veren. İLE Bir devletin ya da biri(leri)nin sırlarını, başkalarının hesabına öğrenmeyi üstüne alan kişi. | Yasadışı olan bir durumu, yetkililere bildiren kişi. | Ara bozmak amacıyla söz taşıyan kişi. )
( MUHBİR ile CASUS )
- HABERCİ ile ELÇİ
( ULAK ile ... )
( AVATAR ile ... )
( BERÎD[çoğ. BERÎDÂN] ile ... )
- HABERİM OLMADI ile/değil/yerine HABERİM BİLE OLMADI
( Kendini merkeze koyarak. İLE/DEĞİL/YERİNE Kavramı, olguyu, süreci, ortak alanı/durumları göz önünde bulundurarak. )
- HÂBİR ile HÂZIK (HEKİM)
( HAZÂKAT: Hekimlerde, deneyim ve ustalık. )
- HÂCE[Ar. < HÂCET] ile HÂCE[Fars. | çoğ. HÂCEGÂN]
( Gereklilik, ihtiyaç, lüzum. İLE Hoca, efendi, ağa, çelebi, sahip, muallim, öğretmen, müderris. | Tüccar. )
- HÂCET[çoğ. HÂCÂT] ile HÂCET
( Dilek. İLE Gerek, gereklilik. )
- HACİZ MEMURU değil/yerine/= ELKOY İŞYARI
- HADEME ile AVADANCI
( ... İLE Osmanlı sarayında, bir sınıf hademe. )
- HADEME ile/ve GÜLLABİ/Cİ
( ... İLE/VE Akıl hastahanelerinde. )
- HADEME[Ar.] ile/ve KAVAS[Ar. < KAVVAS]
( Odacı. İLE/VE Elçilik ya da konsolosluklarda görev yapan hizmetli. | Banka, patrikhane, otel vb. yerlerde hizmetli ya da koruma görevlisi. | Elçilik ve konsolosluklarda koruma görevlisi. )
- HÂDİSE değil/yerine/= OLAY | DURUM
- HÂDİSE[Ar.] ile VAK'A[Ar.]
( Genele dayalı ve etkisi [geniş] olan/olabilen. İLE Bir/kaç kere ve olumsuzluklarda. )
- HAFİFE ALMA ile/değil/yerine ELEŞTİRİ
- HAFİFE ALMAK ile/ve/değil/<> BOŞLAMAK
- HAFİFE ALMAK ile/ve/<> GENELLEMEK
- PLANLAMAK:
HAFTA İÇİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAFTA SONU
- HAİN/LİK ile/değil/yerine VEFÂSIZ/LIK
- HÂİZ ile HÂKİM
( Sahip, taşıyan. İLE Egemenliğini yürüten, buyruğunu yürüten, sözünü geçiren. | Başta gelen, başta olan, baskın çıkan. | Duygu, davranış vb.ni iradesiyle denetleyebilen kimse. | Yüksekten bir yeri bütün olarak gören. | Yargıç. | Bilge. | Baskın. )
- HAK:
KESİNLİK ve/||/<> DOĞRULUK ve/||/<> GENELLİK
- HAK ve/||/<>/> GÜÇ
- HAK ile/ve/||/<>/< HAKLARA SAHİP OLMA HAKKI
- HAK ile/ve/<> HİZMET
- HAK ile/ve/||/<> NASİP
- HAK ile/ve/||/<> ÖDEV
- HAK ve/||/<> TAŞ
( Yerini bulur. VE/||/<> Gediğini bulur. )
- HAK ile/ve YERİNDE HAK
( RIGHT vs./and RIGHT IN RIGHT PLACE )
( QUAN ile/ve ... )
- HAKİKAT BİLGİSİ ile/ve/||/=/<>/>/< KENDİNİN BİLGİSİ
- HAKİKAT:
ÖĞRENİLEBİLİR fakat ÖĞRETİLEMEZ
( Belki. FAKAT Asla! )
- HAKİKAT ile/ve/||/<>/></< "BENLİK"
( "Konuşursa". İLE/VE/||/<>/>< Susar/susmalıdır. )
- HAKİKAT ile/ve/||/<> EVRENSEL/LİK
- HAKİKAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAVRAM
- HAKİKAT ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/> DOYUM
- HAKİKAT ile/ve/<> ÖZNİTELİK
( HAKİKAT: KENDİYLE ÖZDEŞ OLAN )
- HAKİKAT ve/||/<>/= TAŞ/BİTKİ/HAYVAN
- HAKİKATA OLAN BAĞLILIK ile/ve/<> KİŞİYE/İNSANLIĞA YAPILAN HİZMET
( Bir'e hizmet, bin'e hizmet; bin'e hizmet, bir'e hizmet. )
( DEVOTION TO TRUTH vs./and/<> SERVICE/ATTENTION TO HUMAN/ITY )
- HAKİKATTE:
[ne] ŞAH ne de PADİŞAH
- HAKİKATTE:
YALAN ile/ve/||/<> YANLIŞ
- HAKİM ... ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GALİP ...
- HÂKİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİLİRKİŞİ
( Yöntemi/usûlü bilir ve süreci takip etmekle görevli ve yetkilidir. Esasa dayalı bilgi, belge ve kanıtlara dayanarak son kararı belirler. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Esası, içeriği[konuyu, alanı ve terimlerini] (daha) iyi/geniş/derin bilir ve/ya da belirler.[Bazı/çoğu davada, hâkimin değil/yerine bilirkişilerin ortak görüşleri ve uzlaşımsal kararı önceliklidir ya da dikkate alınmalıdır.] )
- HÂKİM ile/ve/değil/yerine/||/<> HÂDİM
( Ancak, hizmet eden [hâdim], [duruma/olguya] hâkim olur. )
- HAKÎM ile HÂKİM ile HAKEM ile HEKİM
( Bilge, hikmet sahibi. İLE Hüküm veren, yargıç. İLE Karar veren. İLE Tabip, tıp doktoru. )
( BİCİŞK ile ... ile ... ile ... )
( ... ile PULENU ile ... ile ... )
- HAKK ve/||/=/<> HAREKET[BİZÂTİHÎ]
- HAKKARİ ile HAKKARİ
( Güç, güçlü, savaşçı.[Soğukla ve doğa koşullarıyla mücadele eden.] İLE Türkiye'nin Güneydoğu bölgesi ili. )
- ... HAKKI ("VERMEK") ile/ve/değil/||/<>/< ... FIRSATI (TANIMAK)
- HAKLARI:
TESİS ETMEK ve/||/<>/>/< TESLİM ETMEK
- HAKLI OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AKLI OLMAK
- HAKLI ile HAKİKİ
- HAKLILIK/HAKSIZLIK:
MECAZ değil HUKUK
- HAKLILIK/HAKSIZLIK ile/ve/değil/||/<> İSABETLİLİK/İSABETSİZLİK
- HAKLI/LIK ve/değil/||/+/<>/< AKILLI/LIK
- [ne/hem] "HAKLI/LIK" ile/ve/ya da/ne de/hem de/<>/>< KIZGIN/LIK
( Ne kadar (")haklı(") olduğumuzu zannetsek de, ne kadar kızgın olsak da,
bazı/çoğu durumu, sakinlikle ve akılla[/tüzeyle] çözerek -ve de en azından çözümleyerek- ilerlemek gerekir. )
- HAKLISIN ile/değil O KONUDA HAKLISIN
- HAKSIZ "GÜÇ" ile GÜÇSÜZ HAK
( Zulüm oluşturur. İLE Çözümsüzlük/çaresizlik oluşturur. )
- HAKSIZLIK ile/değil BİLİNÇ FARKLILIKLARI
- HAKSIZLIK ve/||/<> İYİLİK
( Toza yaz. VE/||/<> Mermere yaz. )
- HALDUR HULDUR (HAREKET ETMEK)
- HALEL ile/değil/yerine/>< HELÂL
- HALÎL[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HABİB[Ar.]
( Kendini sevdiren. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Kendi sevilen. )