Değil (... değil ...) bağlaçlı FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(79/79)
- ZERÂFET değil ZARÂFET(KİYÂSE/T: Akıllıca davranış, akıllılık.)
- ZEREFŞAN[Fars.] değil/yerine/= HALKÂR[Fars.]
( Bezeme, süsleme. İLE Sulu altınla gölgeli tarzda yapılan süsleme.[Klasik tezhip çeşitlerinden biri] )
- ZERK[Ar.] değil/yerine/= İÇİTİM
( Bir sıvıyı, şırınga ile verme. )
- ZERRE[Ar.]/MOLEKÜL[Fr.] değil/yerine/= PARÇACIK/TOZAN
( Çok küçük parçacık. | Öğe ya da bileşikleri oluşturan ve onların özgül niteliklerini gösteren en küçük birim. | [fiziksel kimya] Bir ya da birkaç çekirdek ya da elektronlu yapı. | Bir bütünün, en küçük parçası. )
- ZERRE değil/yerine/= TOZAN
- ZERRİN[Fars.] değil/yerine/= FULYA
( Altından yapılmış. | Altın rengi, sarı. | [bitki] Fulya. )
- ZERZEVÂT değil SEBZEVÂT
- ZERZEVÂT/SEBZEVÂT[Fars.] değil/yerine/= GÖVERİ/GÖVERTİ
- ZEVÂHİRİ[Ar.] KURTARMAK değil/yerine/= GÖRÜNÜŞÜ KURTARMAK
- ZEVÂT değil/yerine/= KİŞİLER
- ZEVÇ değil/yerine/= EŞ/KOCA
- ZEVCE[Ar.] değil/yerine/= EŞ/KARI
- ZEVEBAN[Ar.] değil/yerine/= ERGİME
- ZEVK:
ALIŞILAGELMİŞLİK değil/yerine KENDİLİĞİNDENLİK
- ZEVK ile/ve/değil/<> ÖRTÜ
( Anlayana. İLE/VE/<>/DEĞİL Anlamayana. )
- ZEVKİNDE/LİK ile/ve/değil/yerine/<> KENDİNDE/LİK
- ZEVKİNİ ALMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< HİKMETİNE ERMEK
( Lâf-ü-Güzâf ve kıl-ü-kâl kalktığında, geriye, zevk ve vicdan kalır. )
- ZEVRÂK[Ar.] ile/değil/yerine/= KAYIK
( Suya en dayanaklı olan sandal ağacından, hiç çivi kullanmadan yapılır. [Atatürk'ün kullandığı -fotoğraftaki- kayık.] İLE ... )
- ZEYBEK'TE:
"ALTTAN ÇIRPMA" değil ÜSTTEN ÇIRPMA
- ZEYİL[Ar.] değil/yerine/= EK
( Bir yazıya ek olarak katılan parça. | Bir yapıtı tamamlamak için sonradan yazılan ek yapıt. )
- ZEYNEL[Ar.] değil/yerine/= GÜZEL, HOŞ, ONURLU/ŞEREFLİ
- ZEYTİNYAĞI'NDA:
RİVİERA ile/ve/değil/yerine SIZMA
( )
- ZIA[Ar.] değil/yerine/= TARLA
- ZI'F[Ar.] değil/yerine/= İKİ KAT
- ZİFİRİ[Ar.] değil/yerine/= ÇOK KOYU
- ZİFİRİ değil/yerine/= KOPKOYU
- ZİFOS[Yun.] değil/yerine/= YERDEN SIÇRAYAN ÇAMUR
- ZIH[Fars.] değil/yerine/= KAYTAN/YAKA
( Giysilerin kol, yaka, etek vb. kenarlarına dikilen şerit ya da kaytan. | Pamuk sicim. | Marangoz işlerinde, ince kenar pervazı. | Sayfa çevresine çekilen çizgi. | Yelkeni yarı kapatmak için kullanılan örgü halat. )
- ZİHAYAT[Ar.] değil/yerine/= CANLI/YAŞAYAN
- ZİHİN HESABI değil/yerine/= AN SAYIŞI/USTAN SAYIŞ
- ZİHİN değil/yerine/= ANLIK
- ZİHİN ile/ve/değil/yerine BİRLEŞTİRİCİ/KAPSAYICI ZİHİN
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Koşullara karşı mücadele eden, başlangıçta düş kırıklığına uğrasa da zafere ulaşan, eylem halindeki sevgi. )
- ZİHİNDE:
OLGU değil [ya] NESNE [ya da] OLAY
- ZİHİNLE KONUŞMAK ile/ve/değil/yerine/<> "KALBİNLE" BAKMAK
- ZİHİNSEL SEZGİ ile/ve/değil AKILSAL SEZGİ
( Zihin, fukarâ olursa akıl, ukalâ olur. )
- ZİHNİ ve GÖNLÜ:
DAR OLAN ile/değil/yerine/>< ZENGİN OLAN
( Dünyayı da sunsan, "Daha yok mu?" der. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kuru ekmek de versen, şükreder. :) )
( Yüzünü asar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yüzü güler. :) )
- ZİHNİ YORMAK ile/değil/yerine ZİHNİ ZORLAMAK
( Körü körüne zorlukların üstüne gitmek şanssızlığa yol açar. Uyumlu zaman koşullarını beklerken gelişmelerle mutlu olun. )
- ZİHNİN ALTINDA EZİLİRSEK ile/değil/yerine/>< ZİHNİ AŞABİLİRSEK
( Deli oluruz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Veli oluruz. )
- ZİHNİN BURUŞMASI ile/değil/>< TENİN BURUŞMASI
( "Heyecanımızdan vazgeçmemizle".[Olmamalı!] İLE/DEĞİL/>< Yıllarla.[Olabilir.] )
- ZİHNİN:
"DOLULUĞU" ile/ve/değil/yerine/||/<> "YÜKLÜLÜĞÜ"
- ZİHNİN İSTEĞİ ile/ve/değil/||/<>/>/< TENİN İSTEĞİ
- ZİHNİN: "KÖLESİ OLMAK" değil/yerine/>< USTASI OLMAK
- ZİHNİNİ ...:
"YORMAK" değil KULLANMAK
- ZİKIYMET[Ar.] değil/yerine/= DEĞERLİ
- ZİKR (ETMEK) ile/değil ZERK (ETMEK)
- ZİLLET ile/değil/yerine/>< İZZET
( Hor görülme. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Büyüklük, yücelik, ululuk. )
( Hor görmeyi/göstermeyi[zilleti] "olağan/alışıldık" duruma getirmiş kişiler, izzetli kişilerden rahatsız olur ve onlara hakaret eder. )
( Eğer ahlâksızlığı meşrûlaştırmakla ilgili çabası olan için ahlâklı olanlar rahatsızlık verici olur. )
( Belirli düzen ve disiplinlerde "yaşayamayanlar" için düzenli olanlar, düşmandır. )
- ZİLLET ile/değil/yerine/>< MİLLET
- ZİLYET[Ar.] değil/yerine/= ELDECİ
( İyesi kendi olsun ya da olmasın, bir malı kullanmakta olan, elinde tutan kişi. )
- ZİLYET değil/yerine/= ELDECİ
- ZİMOJEN/ZYMOGEN[İng.] değil/yerine/= ÖN ENZİM
- ZİNCİR ile/ve/değil/yerine/||/<> BLOK ZİNCİR
( İki uclu/yönlü. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Altı yönlü/yanlı/yüzlü. )
- ZİNCİR değil/yerine/= İRBAĞ
- ZİNDE[Fars.] değil/yerine/= DİNÇ/DİRİMLİ/DİRİ/SAĞLAM
- ZİNDE/LİK[Fars.] değil/yerine/= DİNGİN/LİK, DİNÇ/LİK
- ZINDIK KOKLATMAMAK değil ZIRNIK KOKLATMAMAK
- ZİNHAR[Fars.] değil/yerine/= SAKIN
- ZIPÇIKTI değil/yerine/= TÜREDİ
- ZIPLAMA ile/ve/değil/yerine SIÇRAMA
- ZIPLAMAK ile/değil ATILMAK
- YÜRÜMEK:
ZIPLAYARAK değil YAYLANARAK
- ZIRR[Ar. çoğ. ZURÛR] değil/yerine/= DÖĞME | TOMURCUK
- ZİRA[Fars.] değil/yerine/= ÇÜNKÜ
- ZİRÂAT değil/yerine/= TARIM
- ZIR/DELİ ile/değil DÂHİ
( Kişilerin/toplumun anlayamadıkları ve/ya da kabul edemedikleri. İLE/DEĞİL Deliliğini, topluma kabul ettire(bile)n. )
( 
Özellikle sözlük çalışması, dilin önemi, bireyin farkı ve değeri, yaşam hakkı, aşk, dostluk, psikoloji, ümit, hizmet, hukuksal süreç bağlamında ve daha çoğu bireysel (||/<>) toplumsal düşünce, duygu ve değerler açısından izlenilmesi gerekli olan, gerçek bir yaşam öyküsünün işlenilmiş olduğu
etkileyici, ilginç ve harika bir film. )
- ZIRH değil/yerine/= SAVUT
- ZIRT ile/değil/yerine/>< SIRT
- ZIRVA ile ZIRVA[Fars. < ZİRE-BÂ] ile/değil/yerine/>< ZİRVE/DORUK
( Zirvelerin, zırvalar ile işi olmaz. )
( Saçma, saçma sapan, boş, anlamsız söz. İLE Nohut ve çeşitli meyveler yapılan bir tür yemek. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dağın/tepenin en üst noktası. | Bir işte ulaşılan en üst aşama. )
- ZİRVE[Ar.]/ŞÂHİKA değil/yerine/= DORUK
- ZIT/KONTRAST değil/yerine/= KARŞIT
- ZIT ile/değil İHTİLÂF
( [not] OPPOSITE vs./but CONFLICT )
- ZIT değil/yerine/= KARŞIT
- ZIT ile/yerine/değil ÖBÜR UC
- ZIT ile/yerine/değil ÖBÜR/ÖTEKİ UC
( [not] OPPOSITE vs./but OTHER TIP
OTHER TIP instead of OPPOSITE )
- ZITLAR ile/değil/yerine FARKLAR
( Zıtlar vardır fakat zıtlık yoktur. )
( Zıtları, birbirinden farklı ve ayrı haller olarak düşünürüz. Değillerdir. )
( Zihnin ötesinde, tüm farklar biter. )
( Fark gözetmeyin ve ayrılmaz olanı ayırmayın. )
( There are opposites, but no opposition.
You imagine that they are distinct and separate states. They are not.
Beyond the mind all distinctions cease.
Make no distinction, don't separate the inseparable. )
( DIDD ile/değil/yerine FURKAN )
( ÂHŞÎG/ÂN ile/değil/yerine ... )
( [not] CONTRARIES/ANTONYMS vs./but DIFFERENCES
DIFFERENCES instead of CONTRARIES/ANTONYMS )
- ZIT/LAR değil/yerine UC/LAR!!!
( "Zıt" ve "zıtlık" kavramları, iki uc arasındaki ilişkiyi/süreci ifade eder.["lık" ekiyle üst bir soyutlama oluşur/oluşturulur]. İki ucta olanların varoluş biçimleri ve olgusallıkları sabittir.[Yorum/değerlendirme kabul etmez.] Aralarındaki ilişkiye zihnin katılımıyla bir anlam ve soyutlama yüklenir. Bu yükleme sonrasında elde ettiğimiz sonuç ise bir süre sonra -büyük bir yanılsamayla- zihnimizdeki haline indirgenerek ve tek tanım halini alarak kullanıma katılır. Daha sonra da kendi keşfimizmiş gibi ve hareket/düşünce bu sondan başlatılarak aktarıma/mirasa sokulur. [Buradaki ilişki ve geçişler gözlenmedikçe, sorgulanmadıkça da doğanın değişmez bir parçasıymışcasına zihnimizdeki başlangıç olarak yanlış kullanıma devam edilmektedir.] )
( Zıt'ı anlamak için Tezad ve Tenâkuz'u çok iyi anlamak ve aralarındaki ilişkiyi oturtmuş olmak gerekir! )
( Zıtlar vardır fakat zıtlık yoktur! )
- [ne yazık ki]
"ZITLAŞMA" ile/ve/değil İNATLAŞMA
- ZIT/LIK ile/değil İKİ/LİK
( [not] ANTONYM vs./but DICHOTOMY )
- ZIT/LIK ile/değil İKİ/LİK
- ZITLIK ile/değil SORUNSALLIK
- ZIT/LIK ile/ve/değil/yerine TAMAMLAYICI/LIK / TAMAMLAYICI/LAR
( [not] ANTONYM vs./and/but COMPLEMENTARY
COMPLEMENTARY instead of ANTONYM )
- ZİYÂ[Ar.] değil/yerine/= IŞIK/AYDINLIK
- ZİYÂDE[Ar.] değil/yerine/= ÇOK, DAHA ÇOK | ARTMA, ÇOĞALMA | ARTAN, FAZLA KALAN | ÇOK BOL | AŞIRI, FAZLA
- ZİYÂDE[Ar.] değil/yerine/= ÇOK/DAHA ÇOK
- ZİYÂDESİYLE değil/yerine/= OLAĞANDAN/GEREKENDEN ÇOK/AŞIRICA
- ZİYÂFET değil/yerine/= TOY, YEMEK, GÖRKEMLİ YEMEK
- ZİYAN ile/değil/yerine/>< EHLİYET/EHİL
( Ehline denk gelmeyen hizmetler[/işler, kişiler, konular/sorunlar, araçlar/nesneler], ziyan olur. )
- ZİYARET:
"BASKIN" ile/değil SÜRPRİZ
- ZİYARET ETMEK değil/yerine/= GÖRMELİĞE GİTMEK
- ZİYÂRET değil/yerine/= GÖRMEYE/GÖRÜŞMEYE GİTME
- ZİYARET/Çİ değil/yerine/= GÖRMELİK/Çİ
- ZİYARETİN, "KISA"SI MAKBULDÜR ile/ve/değil/||/<>/< ZİYARETİN, "KISAS"I[KARŞILIKLI OLANI] MAKBULDÜR
- ZİYNET değil/yerine/= SÜS/BEZEK
- ZİYNET[Ar.] değil/yerine/= SÜS/BEZEK
- ZON/ZONE[İng.] değil/yerine/= KUŞAK
- ZON" değil SON
- ZOR ANLATMAK ile/değil/yerine ANLATMAKTA GÜÇLÜK ÇEKMEK
- ZOR BELÂ değil/yerine/= GÜÇLÜKLE
- ZOR GELME değil/yerine/= GÜÇSÜNME
- ZOR İŞ değil AZ COŞKU/AŞK
- ZOR/ZAHMETLİ/MÜŞKÜL değil/yerine/= ÇETİN/GÜÇ/KIYINLI/YORUCU
- ZOR ZAMANDA, YALNIZ BIRAKMAK değil/yerine/>< GEREKSİNİM ANINDA, YANINDA OLMAK
- ZOR/ZORLUK/ZAHMET/MÜŞKÜLAT[Ar.] değil/yerine/= ÇETİNLİK/GÜÇLÜK/KIYINLIK
- ZOR ile/ve/değil/||/<>/< AYRINTILI
- ZOR ile/ve/değil/yerine DÜŞÜK OLASILIKLI
( İSTİBAT: Olmasını uzak görme, olasılık vermeme. )
- ZOR ile/ve/değil/||/<>/< KAPSAMLI
- ZOR değil/yerine/< KOLAY DEĞİL
( NOT EASY instead of DIFFICULT )
- ZOR ile/ve/değil/yerine SORUNLU
( [not] DIFFICULT vs./and/but PROBLEMATIC
PROBLEMATIC instead of DIFFICULT )
- [ne yazık ki]
ZORA GELEMEMEK ile/ve/değil/||/<>/< "KONFOR"
- ZORAKİ[Ar.] değil/yerine/= GÜCEMEYLE
- ZORA-KÎ değil ZORÂKÎ
- [ne yazık ki]
ZORBALIK ile/ve/değil/<>/> AKRAN ZORBALIĞI
- ZORLA GÜZELLİK OLMAZ değil ZORLAMAYLA/ZORLAYARAK, GÜZELLİK OLMAZ
- ZORLAMA ile/değil İNCELİK
- ZORLAMA(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNERİDE/TEKLİFTE CİDDİYETİ VURGULAMA/PEKİŞTİRME
- ZORLAMA ile/ve/değil/< ZORUNDA BIRAKMA
- ZORLAMA ile/ve/değil/yerine/<> ZORUNLULUK
( Kişilerde/insanda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Doğada. )
- ZORLAMAK ile/değil/yerine "ÜZERİNE GİTMEK"
- ZORLAMA/ZECİR değil/yerine/= GÜCEME
- ZORLANARAK ile/değil ZORLAYARAK
- ZORLANMAK değil/yerine/= GÜÇLÜK ÇEKMEK
- ZORLAŞTIRMAK değil ZORLAMAK
- ZORLU ile/ve/değil ZORUNLU
- ZORLUK" ile/değil GELİŞİM/GELİŞME
- ZOR/LUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KARMAŞIK/LIK
- ZORLUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ZORLANMA
( Dışarıda/ki/ler/de. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< İçeride/ki/ler/de/n. )
- ZORLUKLAR KARŞISINDA:
"PES ETMEK" ile/değil/yerine/>< OLGUNLAŞMAK
- ZORLUKLARI:
"ÜSTLENMEK" ile/ve/değil "GÖĞÜSLEMEK"
- ZORUNA GİTMEK değil/yerine/= GÜCÜNE GİTMEK
- ZORUNDA DEĞİL/İM ile/değil/yerine/>< ZORUNLULUĞU YOK/OLMAZ
- ZORUNLU HAREKET ile/ve/değil ZORLAMALI HAREKET
- ZORUNLU "RIZÂ" ile/değil/yerine/>< GÖNÜLLÜ RIZÂ
- ZORUNLU SÜREÇ ile/ve/değil ZORUNLULUK İÇEREN SÜREÇ
- ZORUNLU ile/değil/yerine/>< GÖNÜLLÜ
( [not] COMPULSORY vs./but VOLUNTARY
VOLUNTARY instead of COMPULSORY )
( ... ile/değil/yerine ZIYUAN )
- ZORUNLU ile/ve/değil ZORLAYICI
- ZORUNLULUK ile/ve/değil/||/<> ASGARİ KOŞUL
- ZORUNLULUK ile/ve/değil/||/<>/>/< AŞKINLIK
- ZORUNLULUK ile/ve/değil/yerine/<>/< BAĞLAYICILIK
- ZORUNLU/LUK ile/değil/yerine İHTİYÂR
- ZORUNLU/LUK / ZARÛRÎ ile/değil/yerine/=/< KAÇINILMAZ/LIK
- ZORUNLULUK ile/ve/değil/yerine/||/<> KENDİLİĞİNDENLİK
- ZORUNLU/LUK ile/değil/yerine SABİT/LİK
- ZORUNLULUK ile/değil/yerine/||/<>/>/>< SAMİMİYET
- ZORUNLULUK ile/ve/değil/||/<> SORUMLULUK
( Her kişi, herkes karşısında, her şeyden sorumludur. )
( COMPULSORY vs./and/<> RESPONSIBILITY )
- ZORUNLU/LUK ile/ve/değil/yerine/<> TUTARLI/LIK
- ZÜLFEKAR[ZÜLFİKAR değil!][Ar.] ile/değil ZÜLFİYÂR
( Hz. Muhammed'in, Hz. Ali'ye armağan ettiği ucu çatallı kılıç.[Hz. Ali'nin kahramanca kullanmasıyla ün kazanmıştır.] İLE/DEĞİL Sevgilinin saçı/zülfü[yüzün iki yanından sarkan saç lülesi. | Sevgilinin saçı.] | Çıkar/menfaat. )
- ZÜLL[Ar.] değil/yerine/= ALÇALMA, HORLUK, HAKİRLİK, ZİLLET
- ZULM ile/ve/değil/yerine/<>/< CEBR
- ZULMETMEK değil/yerine/= KIYINÇ YAPMAK
- ZULÜM/GADİR[Ar.] değil/yerine/= !KIYGI/KIYIN
- ZULÜM ile/ve/değil/||/<> İHMALKÂRLIK
- ZULÜM[Ar.] değil/yerine/= KIYINÇ
- ZULÜM değil/yerine/>< ŞEFKÂT
( İlimsiz şefkat, zulümdür. )
(1996'dan beri)