Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(36/79)


- IVUS/İNTRAVASKÜLER ULTRASONOGRAFİ INTRAVASCULAR ULTRASONOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= DAMAR İÇİ ULTRASONOGRAFİ


- İVYS/RELATIONAL DATABASE SYSTEM[İng.] değil/yerine/= İLİŞKİSEL VERITABANI YÖNETİM DÜZENİ


- İYİ BİR YÖNETİCİ OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İYİ BİR KİŞİ OLMAK

( AKIL ve/<> ADÂLET ve/<> SİYASET ve/<> DOĞRULUK ve/<> AHLAK BİLGİ

İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/<

ADÂLET DAİRESİ
)


- İYİ "ETMEK" ile/değil İYİLEŞTİRMEK


- İYİ NİYET ile/ve/değil/||/<>/>/< ADÂLET


- İYİ NİYET(Lİ YAKLAŞIM) ile/ve/<>/değil/yerine ÇÖZÜMCÜ (VE YAPICI) YAKLAŞIM

( İyi niyet, bir şeyleri çözmekte/aşmakta yeterli değildir/olmayabilir. )


- İYİ OLMAK ile/ve/değil ADAM OLMAK/OLABİLMEK

( Ne yaptıklarımızla/yapabileceklerimizle orantılıdır/biçimlenir. İLE/VE/DEĞİL Ne yapmadıklarımızla/yapmayabileceklerimizle orantılıdır/biçimlenir. )

( Koşulları çeşitlidir. İLE/VE/DEĞİL Koşulları belirlidir. )

( Yorum/değer ve değerlendirmelere göre değişebilir. İLE/VE/DEĞİL Yorum gerektirmeyecek kadar sabit ve ortaktır. )

( Her zaman ve her koşulda kişi ve çevresi için iyi olmayabilir. İLE/VE/DEĞİL Her zaman ve her koşulda iyidir/gereklidir. )

( Bazen, bazı artıları ya da eksileri olabilir. İLE/VE/DEĞİL Çok büyük oranda olumludur. )

( Herkes için geçerli olabilir fakat yeterli değildir/olmayabilir. İLE/VE/DEĞİL Herşeyde geçerli ve yeterlidir. )

( Her türlü noktaya/konuma ulaşılabilir belki fakat adam olamadıktan sonra hiçbir anlamı/değeri kalmayacaktır. ["Vali olmuşsun fakat adam olamamışsın!" öyküsü] )


- İYİ OLMAK ile/ve/değil/||/<>/< ÂDİL OLMAK


- İYİ OLMAK ile/ve/değil/=/||/<>/< ÂDİL OLMAK


- İYİ OYNAYAN/LAR ile/değil/yerine/>< İYİ OLAN/LAR


- İYİ YAŞAMAK değil/yerine UYGUN OLMAK


- İYİ ile/ve/değil/yerine/<> İYİLİK İÇEREN


- İYİ ile/ve/değil KÖTÜNÜN İYİSİ


- İYİ ile/değil MAĞDUR


- İYİ ile/ve/değil/yerine OLUMLU


- İYİ ile/değil TAMAM


- İYİCENE, GÜZELCENE değil İYİCE, GÜZELCE


- İYİ HİSSETMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İYİCE HİSSETMEK


- İYİ-KÖTÜ AYRIMI YAPMAK/TELKİN ETMEK değil/yerine (SADECE) NE OLMADIĞINI BELİRTME (ÇABASI)


- İYİLEŞME ile/ve/değil/||/<>/< İLERLEME


- İYİLEŞMEK ile/ve/değil/||/<>/< (DAHA) İYİ HİSSETMEK

( Kişiler, çoğunlukla, psikoloğa/psikiyatriste, iyileşmeye değil "(daha) iyi hissetmek" üzere giderler. )


- İYİLİK YAPAR GİBİ GÖRÜNMEK ile/değil/>< İYİLİK YAPIP GÖRÜNMEMEK


- İYİLİK (YAPMAK):
"HERKESE ANLATILAN/ANLATIRSAK" ile/değil/yerine/||/<>/< HİÇKİMSEYE SÖYLEMESEK DE KENDİMİZ ANIMSIYORSAK ile/değil/yerine/||/<>/< KENDİMİZ BİLE UNUTMUŞSAK

( Ne vazgeçmek, ne de vazgeçmekten vazgeçmek. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Vazgeçmek. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Vazgeçmekten, vazgeçmek. )

( Kibir, kabalık. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Alçakgönüllülük, tevâzu. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yokluk bilinci, mahviyet. )


- İYİLİK YAPMAK ÜZERE/İÇİN ile/ve/değil/yerine/||/<> GEREĞİNİ YAPMAK/YAPARAK


- İYİLİK YAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> İYİ OLMAK


- İYİLİK ile/ve/değil/||/<>/< DÖNGÜ/DEVİR/DEVRAN


- İYİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<> HİZMET


- İYİLİK ile/ve/değil İŞİNİN HAKKINI TESLİM ETMEK

( İyiliğe iyiliği her kişi yapar, Kötülüğe iyiliği er kişi yapar. )

( "(BİR) GÜZELLİK YAPMAK": İYİLİK )

( [not] GOODNESS/KINDNESS vs./and/but TO GIVE TO THE BUSINESS IT'S DUE )


- İYİLİK değil OLDUĞU/GEREKTİĞİ BİÇİMDE/GİBİ


- İYİLİKTE:
SAYMAK ile/değil/yerine SAÇMAK


- İYİMSERLİK/KÖTÜMSERLİK ile/değil/yerine/>< GERÇEKÇİLİK


- İYİMSER/LİK VE/VEYA ANLAYIŞLI/LIK değil/yerine GERÇEKÇİLİK VE/VEYA (İSABETLİ) ÖNGÖRÜ


- İYON/ION[İng.] değil/yerine/= YÜKÜN


- İYON[İng. < Yun.] değil/yerine/= YÜKÜN

( Bir ya da daha çok elektron kazanmış ya da yitirmiş bir atom ya da atom grubundan oluşmuş, elektrik yüklü parçacık. )


- İYON değil/yerine/= YÜKÜN


- İYONİZASYON/IONIZATION[İng.] değil/yerine/= YÜKÜNLEŞME


- İYONTOFOREZ/IONTOPHORESIS[İng.] değil/yerine/= YÜKÜN SAĞALTIMI


- İYRENÇ/İRENÇ/İİRENÇ değil İĞRENÇ


- İYS/CONTENT MANAGEMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= İÇERİK YÖNETİN DÜZENİ


- İZABE[Ar.] değil/yerine/= ERGİTME

( Madenleri ergitme, sıvı duruma getirme. )


- İZABE değil/yerine/= ERİTME


- İZAÇ[Ar.] değil/yerine/= BUNALTMA

( Bunaltma, tedirgin etme. )


- İZÂH değil/yerine/= AÇIKLAMA


- İZALE [< ZEVAL] değil/yerine/= GİDERME, GİDERİLME; YOK ETME


- İZALE-İ ŞÜYUU değil/yerine/= ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ


- İZ'ÂN değil/yerine/= ANLAYIŞ, KAVRAYIŞ, AKIL | SÖZ DİNLEME | TERBİYE, EDEP


- İZDİHAM[Ar.] değil/yerine/= İNSAN YIĞILMASI/YIĞILIŞMA


- IZDIRAP[Ar.] değil/yerine/= İÇVURAN


- İZDİVAÇ[Ar.] değil/yerine/= EVLENME


- İZDİVAÇ değil/yerine/= EVLİLİK


- İZİN İSTEMEK ile/ve/değil/yerine OLUR ALMA, BİLGİ VERME (GEREKLİLİĞİ)


- İZİN VERMEK(/"VERİRSENİZ) ile/değil/yerine UYGUN GÖRMEK(/"GÖRÜRSENİZ)

( [not] TO ALLOW vs./but TO SEE FIT
TO SEE FIT instead of TO ALLOW )


- İZİN (VERMEK) ile/ve/değil/yerine FIRSAT (VERMEK)

( Kendine kapı açıldığı halde içeri girmeyen, kovulmayı (da) hak eder. )

( TO GIVE PERMISSION vs. TO GIVE AN OPPORTUNITY
TO GIVE AN OPPORTUNITY instead of TO GIVE PERMISSION )


- İZİN VERMEK ile/ve/değil SÖZ VERMEK


- İZİN ile/ve/değil/yerine OLUR VERMEK


- İZİN ile/ve/değil/yerine ONAY

( [not] PERMISSION vs./and/but TO APPROVE
TO APPROVE instead of PERMISSION )


- İZİN ile/ve/değil/yerine/< RIZÂ


- İZİNSİZ GÖSTERİ/YÜRÜYÜŞ değil/yerine GÜVENLİK İÇİN HABER VERME GEREKLİLİĞİ


- İZLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEMEK


- İZLENİLESİ:
SUÇ ile/ve/değil/||/<>/< YANILGI

( MALICE (1993)

BÜYÜK HESAPLAŞMA (HEAT) (1995)

YEDİ (SEVEN) (1995)

YATAĞIMDAKİ DÜŞMAN (SLEEPING WITH THE ENEMY) (1991)

YETER (ENOUGH) (2002)

CASINO (1995)

ÖZGÜN KIYIMLAR (RIGHTEOUS KILL) (2008)

KIRILMA NOKTASI (POINT BREAK) (1991)

SIKI DOSTLAR (GOOD FELLAS) (1990)

RUANDA OTELİ (HOTEL RWANDA) (2004)

KUZULARIN SESSİZLİĞİ (THE SILENCE OF THE LAMBS) (1991)

CEHENNEM SİLAHI (LETHAL WEAPON) II, III, IV (1989, 1992, 1998)

AĞILI SARMAŞIK (POISON IVY) (1992)

OCEAN'S ELEVEN | TWELVE | THIRTEEN (2001, 2004, 2007)

HIZ TUZAĞI (SPEED) (1994)

AZINLIK RAPORU (MINORITY REPORT) (2002)

OLAĞAN ŞÜPHELİLER (USUAL SUSPECTS) (1995)

KÖPEKLERİN GÜNÜ (DOG DAY AFTERNOON) (1975)

KÖSTEBEK (THE DEPARTED) (2006)

SIKIYSA YAKALA (CATCH ME IF YOU CAN) (2002)

YANILTICI (THE ILLUSIONIST) (2006)

SİHİRBAZLAR ÇETESİ (NOW YOU SEE ME) I, II (2013, 2016)

AVUNTU (SOLACE) (2016)

ZOR ÖLÜM (DIE HARD) I, II, III (1988, 1990, 1995)

96 SAAT (TAKEN) (2009)

KURDA TUZAK (ENTRAPMENT) (1999)

KAYA (THE ROCK) (1996)

DEVLET DÜŞMANI (ENEMY OF THE STATE) (1998)

PERSON OF INTEREST (dizi) (2011)





YANILGI (bireysel/toplumsal)

FARELER VE İNSANLAR (OF MICE AND MEN) (1992)

YEDİ (SEVEN) (1995)

İHANET (THE EDGE) (1996)

ŞEYTANIN AVUKATI (DEVIL'S ADVOCATE) (1997)

KARDEŞ GİBİYDİLER (SLEEPERS) (1996)

YEŞİL YOL (GREEN MILE) (1999)

KÖRLÜK (BLINDNESS) (2008)

JOKER (2019)

CAN DOSTUM (THE INTOUCHABLES)(2011)

BALİNANIN SIRTINDA (WHALE RIDER) (2002)

BABAM VE OĞLUM (2005)

GÖNÜL YARASI (2005)

BÜLBÜLÜ ÖLDÜRMEK (1962)

RUANDA OTELİ (HOTEL RWANDA) (2004)

ŞARLO DİKTATÖR (1940)

KAÇAK (FUGITIVE) (1993) )


- İZLENİM (BIRAKIYOR) ile/ve/değil ANDIRIYOR


- İZLENİM ile/değil YANILSAMA


- İZMARİT" değil/yerine/= MENEKŞE


- İZNİN(İZ)LE ... ile/değil/yerine BİLGİNİZLE ...


- İZOBAR[Yun. ISOS: Eşit. | BAROS: Basınç.] değil/yerine/= EŞBASINÇ


- İZOBAR değil/yerine EŞBASINÇ


- İZOBAR değil/yerine/= EŞBASINÇ


- İZOHİPS[Yun. ISOS: Eşit. | HYPSOS: Yükseklik.] değil/yerine/= EŞYÜKSELTİ


- İZOIMMÜNİZASYON/ISOIMMUNIZATION[İng.] değil/yerine/= EŞ BAĞIŞIKLAMA


- İZOKINETİK/ISOKINETIC[İng.] değil/yerine/= EŞ DEVİNIMLİ


- İZOLASYON/ISOLATION[İng./Fr.]/TECRİT[Ar.] değil/yerine/= YALITIM | AYIRMA | YALNIZLAŞTIRMA

( Elektrik akımının olumsuz etkilerini önlemek için, iletkeni kauçuk, lastik, porselen vb. ile kaplama, yalıtma. )


- İZOLE/ISOLATED[İng.] değil/yerine/= YALITIK | AYRI


- İZOMER/İSOMER[İng.] değil/yerine/= EŞİZ


- İZOMETRİK/ISOMETRIC değil/yerine/= EŞ ÖLÇÜLÜ


- İZOMORF değil/yerine/= EŞBİÇİM

( Başka bir şeyin biçim ya da yapı bakımından aynısı olan şey. )


- İZOMORFİK/ISOMORPHİC[İng.] değil/yerine/= EŞ YAPILI


- İZOMORFİK değil/yerine/= EŞBİÇİMLİ


- İZOMORFİZM değil/yerine/= EŞBİÇİMLİLİK


- İZOTERM[Yun. ISOS: Eşit. | THERMOS: Sıcak.] değil/yerine/= EŞSICAK


- İZOTERM değil/yerine/= EŞSICAK


- İZOTONİK/ISOTONIC[İng.] değil/yerine/= EŞ GEÇİŞİMLİ


- İZOTOP[Fr. < Yun. ISOS: Eşit. | TOPOS: Yer.] değil/yerine/= EŞYER/YERDEŞ

( Yalnız atomlarının kitleleri yönünden birbirinden farklı olan, aynı kimyasal öğe. )


- İZOVELOSITE/ISOVELOCITY[İng.] değil/yerine/= EŞ HIZ


- İZOVOLÜMETRİK/ISOVOLUMETRIC[İng.] değil/yerine/= EŞ OYLUMLU


- JAMAIS VU[Fr./İng.] değil/yerine/= ASLA GÖRMEDİM SANISI


- JANDARMA değil/yerine/= SÜERKOL


- JANT[Lat.]/İSPİT[Yun.] değil/yerine/= KURÇ


- JENERALİZE/GENERALIZED[İng.] değil/yerine/= YAYGIN


- JENERASYON/GENERATION[İng.] değil/yerine/= KUŞAK


- JENERATÖR/GENERATOR[İng.] değil/yerine/= ÜRETEÇ


- JENERATÖR[Fr.] değil/yerine/= ÜRETEÇ


- JENERİK[İng. GENERIC | Fr. GÉNÉRIQUE < Lat. GENUS] değil/yerine/= TANITIMLIK

( Genel/kapsayıcı: Belirli bir markaya ya da özel niteliğe bağlı olmayan, geniş kapsamlı.

Tıpta: Marka adıyla satılmayan ama aynı etken nesneye sahip olan ilaçlar için kullanılır. ["jenerik ilaç"]

Sinema ve televizyon: Bir filmin/dizinin başında ya da sonunda yer alan, yapımda emeği geçenlerin adlarının yazıldığı bölüm. ["filmin jeneriği"] )


- JEODEZİ[Fr.] değil/yerine/= YERÖLÇÜM


- JET LAG[İng.] değil/yerine/= BOYLAM AŞMA SERSEMLİĞİ


- JİGOLO ile/değil GENÇ SEVGİLİ


- JİMNASTİK değil/yerine/= ÇEYNİK


- JIT/JUST-IN-TIME[İng.] değil/yerine/= TAM ZAMANINDA


- JOYSTICK[İng.] değil/yerine/= YÖNETME KOLU


- JPG/JPEG/JOINT PHOTOGRAPHİC EXPERTS GROUP[İng.] değil/yerine/= BİRLEŞMİŞ FOTOĞRAF UZMANLARI GRUBU (SAYISAL GÖRÜNTÜ KODLAMASI)


- JUDGEMENT ABILITY[İng.] değil/yerine/= YARGILAMA YETISİ/MUHAKEME BECERİSİ


- JÜRİ[Fr. < İng.] değil/yerine/= KURUL/SEÇİCİ KURUL

( Seçiciler kurulu, seçici kurul. | Yargıcılar kurulu. )


- JÜVENİL/JUVENILE[İng.] değil/yerine/= GENÇ


- ...KA... ile/ve/değil/||/<>/> ...KÂ...

( İkamet, istikamet, tekabül, mukabil, enkaz/ı, erkan. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Tekâmül, kâğıt, erkân, iskân, eşkâl. )

(

)


- Kaba değil argo KONUŞ!!! -değil


- KABA (DİL) ile/ve/değil ORTALAMA (DİL)


- KABA OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KİTABIN ORTASINDAN KONUŞMAK


- KABA ile/değil/yerine ENGİN


- KABA ile/ve/değil/<> GELİP GEÇİCİ


- KABACA ... değil/yerine ANA AKIŞI İÇİNDE ...


- KABACA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANA HATLARIYLA


- KABACA ile/değil/yerine ÖZETLE


- KABAHAT, ...:
SENDE ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/< SENİ SEVENDE


- KABÂHAT ile/değil/yerine/= SUÇ

( Uygunsuz hareket, çirkin, yakışıksız davranış, suç, kusur, töhmet. | Hafif hapis, para cezası ya da meslek ve sanattan alıkonulma ile cezalandırılan suç. İLE Törelere, ahlâk kurallarına aykırı davranış. | Yasalara aykırı davranış. )


- KABALIĞIM ile/ve/değil KALABALIKLIĞIM


- KABA/LIK ile/ve/değil/||/<> DOĞRUDAN SÖYLEMEK/SÖYLEYEN


- KABA/LIK ile/ve/değil/<> SAF/LIK


- KABİLE ile/ve/değil/||/<>/> KÖY


- KÂBİL-İ DEVİR değil/yerine/= GEÇİRİLEBİLİR


- KABİLİ RÜCÛ değil/yerine/= DÖNÜLEBİLİR


- KABİLİYET[Ar.] değil/yerine/= YETENEK/BECERİ


- KÂBİLİYET-İ TAKSİM değil/yerine/= BÖLÜNEBİLME


- KÂBİLİY(Y)ET değil/yerine/= YETENEK


- KABİN[Fr. < CABINE] değil/yerine/= BÖLÜM

( Küçük, özel bölme. | Gemilerde, uçaklarda, uzay gemilerinde, küçük bölme. | Uçakta, yolcuların oturduğu bölüm. | Plajda, soyunma yeri. )


- KABLELMİLAT değil/yerine/= MİLÂTTAN ÖNCE


- KABOTAJ[Fr. < CABOTAGE] değil/yerine/= GEMİ İŞLETME

( Bir ülkenin iskele ya da limanları arasında gemi işletme işi. )


- KABUĞUNA ÇEKİLMEK ile/değil/yerine/>< KABUĞUNU KIRMAK


- KABUL EDEMEMEK ile/ve/değil DİRENMEK

( BEKİNME: İnat etmek, direnmek. | Kapanma, tıkanma. )


- KABUL EDERSE/NİZ ile/ve/değil/yerine UYGUNSA/NIZ, UYGUN GÖRÜRSENİZ


- KABUL EDİLEMEZLİK ile/ve/<>/değil/yerine SİNDİRİLEMEZLİK


- KABUL ETMEK ile/ve/değil/yerine "GÖZE ALMAK"


- KABUL ETMEK ile/ve/değil/yerine TANIMAK


- KABUL ETMEMEK ile/ve/değil DAHA ÇOK YAKLAŞMASINI SAĞLAMAK


- KABUL ETMEMEK ile/değil/yerine/< FARKINDA OLMAK


- KABUL GÖRME ile/ve/değil/||/<> ÖNDE YER ALMA


- KABUL İLİŞKİSİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YADSIMA İLİŞKİSİ


- KABUL ile/ve/değil/<> İÇSELLEŞTİRME


- İTİRAF ile/ve/değil/||/<>/< KABUL

( [not] CONFESS vs./and/but/||/<>/< ACCEPTANCE )


- KABUL ile/ve/değil OYUN

( [not] ACCEPTANCE vs./and/but GAME )


- KABUL ile/değil/yerine TEMELLENDİRME


- KABULLENMEK değil/yerine DÜŞÜNMEK


- KABUL/LER ile/ve/değil/<> GELENEK/LER


- KÂBUS[Ar.] değil/yerine/= KARADÜŞ/KARABASAN

( Sıkıntılı ve korkulu düş. | Birinin, içinde bulunduğu karmakarışık, sıkıntılı durum. | Acı, sıkıntı, korku veren olay. )


- KABZ değil/yerine/>< FERÂGAT


- KABZ/KONSTİPASYON değil/yerine/= PEKLİK


- KABZA değil/yerine/= TUTAK/SAP


- KAÇ TANESİYLE değil KAÇIYLA


- TEBLİĞ:
"KAÇAK" değil KORSAN


- KAÇAN ile/değil/yerine/>< KAZANAN

( Kazanamaz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kaçmaz. )


- KAÇAN/LAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KALAN/LAR


- KAÇAN/LAR ile/ve/değil/yerine/>< KALAN/LAR


- KAÇILMAZ ile/değil KAÇINILMAZ


- KAÇIŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ARAYIŞ


- KAÇIŞ ile/değil/yerine/>< TANIM


- KAÇKAR ile/değil KAŞKAR


- KAÇMAK ile/ve/değil ANLAMSIZ/DEĞERSİZ BULMAK, DEĞER VERMEMEK


- KAÇMAK ile/ve/değil/yerine (GERİ) ÇEKİLMEK


- KAÇMAK ile/ve/değil/yerine/<> GİTMEK

( Sevdiklerinle arana mesafe girdiği oranda, varış yerinin de hiçbir anlamı kalmaz. )


- KAÇMAK ile/değil HIZLI YÜRÜMEK/KOŞMAK

( ... ile/değil BESBESE )


- KAÇMAK ile/değil/yerine KAÇINMAK

( Tüm canlılarda. İLE/DEĞİL/YERİNE Hayvanlarda[kısmen] ve insanda. )


- KAÇMAK ile/değil/yerine/>< KALMAK


- KAÇMAK ile/ve/değil/ne yazık ki KOLAYINA KAÇMAK


- KAÇMAK ile/ve/değil/yerine ÜSTLENMEMEK


- KAÇMAK ile/ve/değil/yerine UZAK DURMAK

( UZAK DUR!
* Karnı tokken sızlanandan
* Zevk sürerken sıkılandan
* El içinde ağlayandan
* Dost sözünden gocunandan
* Kuşkusuyla buz tutandan
* Düşmanına dost durandan
* Suretiyle kandırandan
* Aynalardan kovulandan
* Şeytanıyla yarışandan
* Sevabını anlatandan
* Günahına kulp takandan

Mete Özgencil )


- KAÇMAK ile/değil/yerine UZAK DURMAK


- KAÇMAK ile/değil/yerine VAZGEÇMEYİ BİLMEK/BECERMEK


- KAÇMAK/KAÇIŞ ile/değil/yerine/>< ÖZGÜRLÜK


- KAÇTA DÖNEBİLECEĞİM HAKKINDA HİÇBİR BİLGİM YOK değil KAÇTA DÖNEBİLECEĞİM HAKKINDA HİÇBİR FİKRİM YOK


- KADAR değil/yerine/= ... DEK/... DEĞİN


- KADAR değil/yerine/= DENLİ


- ... KADAR ile/ve/değil/yerine ... DOĞRULTUSUNDA


- ... KADARIYLA ile/ve/değil ... İTİBARİYLE


- KADARSIYLA değil KADARIYLA


- KADAVERİK/CADAVERIC[İng.] değil/yerine/= KADAVRA KAYNAKLI


- KADAVRA/CADAVER[İng.] değil/yerine/= ÖLÜ GÖVDE


- KADAVRA DONÖR/CADAVERIC DONOR[İng.] değil/yerine/= ÖLÜ GÖVDESİNİ BAĞIŞLAYAN


- KADEH ile/ve/değil/yerine PİSAGOR'UN KADEHİ

( ... İLE Ölçüyü kaybedersen, herşeyi/ni kaybedersin. )

( ... İLE İçine konulan şarabın, kadehin ortasındaki çıkıntının seviyesini geçmesiyle, fazla olanı değil kadehin içindeki tüm sıvıyı, altındaki deliklerden akıtır. [Nerede duracağını ve ne kadar içmesi gerektiğini bilmeyenler için ve sınırlarını öğrenmeleri için yapılmıştır.] )

( | )

( )


- KADER:
TESÂDÜF değil YEĞLEME/TERCİH


- KADER ile/ve/değil/||/<>/< AKIBET


- KADER ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEM


- KADER ile/değil TARİH


- KADER ile/değil YAZGI


- KADER ile/değil YAZGI/"ALINYAZISI"

( [not] DESTINY vs./but ONE'S FATE )

( ... ile/değil MING )


- KADERDEN KAÇMAK değil BİR KADERDEN, BAŞKA BİR KADERE GİTMEK/GEÇMEK


- KÂDI/LIK ile/değil NAİB/LİK


- KADÎM BİLGELİK:
DOLAYLI değil DOĞRUDAN


- KADÎM BİLGELİK:
TOPLUMSAL değil BİREYSEL


- KADÎM SANAT değil KADÎM KÜLTÜRLERİN SANATI

( Tiyatro[< değişim] )


- KADÎM değil/yerine/= ESKİL


- KADIN DOĞUM değil KADIN, DOĞUM


- KADIN DOKTOR ile/ve/değil/||/<> KADIN DOKTORU


- KADIN ve ERKEK:
EŞİT ile/ve/değil/||/<>/>/< EŞ

( Eşitlik, ancak hak ve koşullar/olanaklar itibariyle, tüze ve tıpta geçerli olmak üzere, hâkim ve hekim önünde söz konusudur.

Hiçkimse de kimseyle kıyaslanamaz ve ölçülendirilemezdir. Kadın ve erkek "farkı/ayrımı" ise anlamsız bir genelleme sonucunda oluşan gereksiz, yersiz, karşılıksız, anlamsız ve boş bir "çabadır"/zorlamadır. )


- KADIN/ERKEK GÖVDESİ/BEDENİ" değil/yerine/< DİŞİL/ERİL GÖVDE/BEDEN


- KADIN OLMAK değil/yerine ÖNCE ADAM/İNSAN OLMAK SONRA KADIN OLMAK

( Ayrımlar yerine bütünlük üzerine düşünülerek yapılanmak gerek! )


- KADIN değil/yerine DİŞİ/L

( Erkek, dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde,
Hakkın yarattığı her şey yerli yerinde.
Nazarımızda kadın, erkek farkı yok.
Noksanlıkla senin görüşlerinde. )


- KADIN ile/değil KADINLIK/KADINLAR

( MER'A ile/değil NİSÂ )


- KADININ/ERKEĞİN ... değil KİŞİNİN YANLIŞLARI/YALANLARI([OLUMLU/OLUMSUZ] ÖZELLİKLERİ)

( "Erkeğin ya da kadının" olarak yanlış ve kötü/ye kullanılan (olumlu/olumsuz) "özellikler/i" ve genellemenin yanlışlığını taşı(t)mamak, farkındalık açısından öncelikli bir ayrımdır. )


- KADINLARIN:
KORUNMASI ile/yerine/değil ANLAŞILMASI/EĞİTİLMESİ


- KADİR GECESİ ile/ve/değil/<> KADİR-KIYMET BİLDİĞİN GECE


- KADİRŞİNAS[Ar. + Fars.] değil/yerine/= DEĞERBİLİR


- KADİRŞİNAS/LIK değil/yerine/= DEĞERBİLİR(LİK)/İYİLİKBİLİR(LİK)


- KADIZÂDE MEHMET EFENDİ ile/değil KADIZÂDE AHMET EFENDİ


- KADRAJ[Fr. CADRAGE] değil/yerine/= ÇERÇEVEYE ALMAK

( Sinema ve fotoğrafçılıkta, görüntüyü, çerçeve içine alma. )


- KADRAJ değil/yerine/= DÖRDEN


- KADRAN/QUADRANT[İng.] değil/yerine/= DÖRTTE BİR


- KADRAN değil/yerine/= ÖLÇEK


- KADÜK[Fr. < CADUC] değil/yerine/= DEĞERİNİ/ÖNEMİNİ YİTİRMİŞ, GEÇERLİLİĞİ KALMAMIŞ, ESKİMİŞ


- KAF/CUFF[İng.] değil/yerine/= SARGAN


- KAF "DAĞI" ile/değil BUZ DAĞI


- KAFA KARIŞTIRIYOR değil (BİLMEDİĞİMDEN) KAFAM KARIŞIYOR


- KAFA/KELLE[Fars.] değil/yerine/= BAŞ


- KAFADÂR[Ar. + Fars.] değil/yerine/= İYİ/YAKIN ARKADAŞ

( Görüş ve anlayışları birbirine uyan kişilerden her biri, kafadaş, kafa dengi. )


- KAFAM KARIŞTI ile/ve/değil/yerine BİLMİYORUM


- KAFAMIZIN KARIŞMASI ile/ve/değil/||/<>/< EZBERİMİZİN BOZULMASI


- KAFANIN ÇALIŞMASI ile/ve/değil/+/||/<>/> KAFANIN ÇALIŞTIRILMASI

( Zekâ. İLE/VE/DEĞİL/+/||/<>/> Akıl. )


- KAFANIN KARIŞMASI değil ZİHNİN BULANIKLAŞMASI


- KAFES değil/yerine/= KISLAK


- KAFESİN İÇİNDEN ÇIKMAK değil KAFESİ, İÇİNDEN ÇIKARMAK


- KÂFFE/Sİ[Ar.] değil/yerine/= TÜMÜ, HEPSİ, TAMAMI


- KÂFİ değil/yerine/= YETERLİ


- KÂFİ değil/yerine/= YETERLİ


- KÂFİLE[Ar.] değil/yerine/= TOPLULUK


- KAFİLE değil/yerine/= YOLCUBİRLİK


- KÂFİYE değil/yerine/= UYAK


- | KAFTAN ve CÜBBE | ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HIRKA

( | Sultan'da. VE Yargıç'ta. | İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Derviş'te. )


- KAFTAN ile/ve/değil/||/<> HİLAT

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<> Sultanların, gönül almak, ödüllendirmek için birine giydirdikleri değerli kumaştan yapılmış kaftan. )


- KÂGİR/KÂRGİR[Fars.] değil/yerine/= TAŞ YA DA TUĞLADAN YAPILAN YAPI


- KÂĞIT PARA:
HÜKÜMDARIN BORCU ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< HALKIN BORCU


- KÂĞIT PARA:
KÂĞITTAN değil PAMUKTAN

( 1950'den önce, kenevir ve ağaç kabuğu kullanılarak yapılırdı. )


- KAHİR EKSERİYET[Ar.] değil/yerine/= EZİCİ ÇOĞUNLUK


- KAHIR değil/yerine/= EZER


- KAHRAMAN ile/ve/değil/||/<>/< BAŞ ROL


- KAHVE değil/yerine ELMA

( Elma, kahveden daha fazla uyku açıcıdır. )


- KAHVERENGİ[Ar.] değil/yerine/= KULA


- KAHYA değil/yerine/= EVBAŞ


- KAİDE değil/yerine/= DURAÇ/TABAN/AYAKLIK


- KAİDE[Ar.] değil/yerine/= KURAL


- KAİDE değil/yerine/= KURAL


- KAİNAT:
EVREN ile/ve/değil/<> YERYÜZÜ


- KÂİNAT[Ar.] ile/ve/değil/yerine/<>/= EVREN

( Ay altı [olan/lar(/kâin)]. İLE/VE/<> Ay üstü. )


- KAİNAT/KOZMOS değil/yerine/= EVREN


- KAKA O ile/değil KAKAO


- KAKAFONİ[Fr.]/TENÂFÜR[Ar.] değil/yerine/= KAKIŞMA, DÜRTÜŞME, İTİŞME


- KAKMAK ile/değil ÇAKMAK


- KAKTÜS ile/değil BEKTAŞİKAVUĞU

( ... İLE Büyük ve güzel çiçekler veren, ılık iklimlerde yetişen bir kaktüs. )

( ... cum ECHINOCACTUS )


- KAKTÜS ile/ve/değil SUKKULENT


- KAL GELMESİ değil/yerine/>< KALK GELMESİ


- KALABALIK ile/ve/değil DOLU


- KALABALIKLARDAN YANA OLMAK ile/değil/yerine HAKTAN YANA OLMAK

( image )


- KALP ... değil OLUMLU/OLUMSUZ, BELLEK KAYITLARI


- KALBİME BAKMIYORSUNUZ değil KALBİNE BAKIYORUZ DEYİP SENİ KANDIRANLARA BAKIYORSUN