Bugün[16 Kasım 2025]
itibarı ile 33.765 başlık/FaRk ile birlikte,
33.765 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(42/136)


- EVRENİ ANLAMAK ile/ve YAŞAMAK


- EVRENİN, BAŞLANGIÇTAKİ ISISI -ile

( 10¯³² )


- EVRENİN:
BÜYÜMESİ ile/ve/değil GENİŞLEMESİ


- EVRENİN:GENİŞLEMESİ ile/ve/||/<>/> KARANLIK ENERJİ

( 1965 ile/ve/||/<>/> 1967 )


- EVRENİN:
KÖKENİ ile/ve/||/<>/> OLUŞU ile/ve/||/<>/> İŞLEYİŞİ


- EVRENİN MERKEZİ ile/ve DÜNYANIN MERKEZİ


- EVRENİN OLUŞUMUNDA/GELİŞİMİNDE:
İLK PARÇACIKLAR ile/ve/>/> İLK YILDIZLAR [< BUGÜN]

( 400.000'nci yılında. İLE/VE/> 400 milyon yıl sonra. [> 14.7 milyar yıl.] )


- EVRENOS YALISI :

( Çayırbaşı'ndaki yalılarından biri de 1940'lı yıllarda yapılan Evrenos yalısıdır. Kazıklı yol ile eski Çayırbaşı Caddesi arasında ve bahçe içindeki yalı Evrenos yalısı olarak bilinir. )


- EVRENSEL DİL ARAYIŞI ile/ve/||/<>/> YETER NEDEN İLKESİ

( LEIBNIZ )


- ... GERÇEKLİK:
EVRENSEL/BÜTÜNCÜL ... ile/ve/||/<> FİZİKSEL ... ile/ve/||/<> ZİHİNSEL ... ile/ve/||/<> ÖZNEL ... ile/ve/||/<> İLİŞKİSEL ...


- EVRENSEL/KOZMİK ile MİSTİK


- EVRENSELLERİN:
ŞEYLERDEN ÖNCELİĞİ ile/ve ŞEYLERİN İÇİNDELİĞİ ile/ve ŞEYLERDEN SONRALIĞI

( UNIVERSALIS ANTE REM cum/et UNIVERSALIS IN REBUS cum/et UNIVERSALIS POST REM )


- EVRENSEL/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<> KALICI/LIK


- EVRENSEL/LİK ile KÜRESEL/LİK

( ÂLEM-ŞÜMÛL ile ... )

( UNIVERSAL vs. GLOBAL )


- EVRENSEL/LİK ile/ve/||/<> KUŞATICI/LIK


- EVRENSELLİK ile/ve/<>/< ZORUNLULUK


- EVRİK ile/ve/<> EVRİŞİK

( [başka bir önermeye, kurama göre] Terimleri ters durumda olan. [önerme, kuram]
"Üçün altıya oranı, altının onikiye oranı gibidir" ve "onikinin altıya oranı, altının üçe oranı gibidir" önermeleri, birbirinin evriğidir.
"Aydınlığın yeğinlği, ışıklı cismin uzaklığıyla evrik olarak orantılıdır. Uzaklık çok olunca aydınlık azalır, az olunca aydınlık çoğalır."
İLE/VE/<>
Evirme yoluyla elde edilen önerme.
"Her kişi, gülendir." önermesinin evrişiği,
"Her gülen, insandır." biçiminde olur. )


- EVRİM:
DOĞAL SEÇİLİM KURAMI/ÖRNEĞİ ile/ve/değil/yerin/<>/>< DAYANIŞMA(SYMBIOSIS) KURAMI/ÖRNEĞİ

( Ekvator bölgesinde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Sibirya'da. )

( CHARLES DARWIN ile/ve/değil/yerine/<>/>< PYOTR KROPOTKIN[09 Aralık 1842 - 08 Şubat 1921] )


- EVRİM YASASI ile/ve/||/<> EVRİM KURAMI ile/ve/||/<> EVRİMSEL BİYOLOJİ

( )

( )


- EVRİM ile/ve/değil/yerine DEĞİŞİKLİK

( [not] EVOLUTION vs./and/but ALTERATION
ALTERATION instead of EVOLUTION )


- EVRİM ile/ve/değil/yerine DEĞİŞİM

( [not] EVOLUTION vs./but ALTERATION
ALTERATION instead of EVOLUTION )


- EVRİM/EVOLASYON[İng. < EVOLUTION] ile DEĞİŞİNİM/MUTASYON

( Canlının tür olarak gelişmesi, bir canlıyı ötekilerden ayırt eden morfolojik ve fizyolojik karakterlerin gelişmesi yolunda geçirilen bir seri değişim. İLE Genetik yapıda, kendiliğinden ya da bir dış etken aracılığı ile ortaya çıkan değişiklik. | Doğada ve toplumda, niteliksel değişmelerin, yavaş yavaş değil birdenbire olması, bir şeyin, ortam ve koşullarını bulduğunda, birdenbire nitelik değiştirmesi. )

( 1500 milyon yıl ilâ 2 milyar yıl gerekir. )

( )

( )

( )

( EVOLUTION vs. MUTATION )


- EVRİM ile/ve/değil/<> DOĞAL SEÇİLİM

( Canlı türlerinin zamanla değişimi. İLE/VE/DEĞİL/<> Evrimin itici gücüdür ve yaşamda kalma ve üreme olasılığı en yüksek olan canlıların genlerini gelecek kuşaklara aktarmasını sağlar. )


- EVRİM/SEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GELİŞİM/SEL

( )

( [not] EVOLUTION vs./and/but/||/<> PROGRESS/DEVELOPMENT
PROGRESS/DEVELOPMENT instead of EVOLUTION )


- EVRİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İLERLEME

( [not] EVOLUTION vs./and/but/||/<>/< PROGRESS
PROGRESS instead of EVOLUTION )


- EVRİM ile/||/<> KURAM

( İlk evrim kuramı İLE kazanılmış özellikler )

( Jean-Baptiste Lamarck tarafından 1809 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1744-1829) (Ülke: Fransa) (Alan: Biyoloji) (Önemli katkıları: Evrim teorisi, Lamarckizm) )


- EVRİM ile/ve/||/<> MOZAİK EVRİM


- EVRİM = TEKÂMÜL = EVOLUTION[İng.] = ÉVOLUTION[Fr.] = ENTWICKLUNG, EVOLUTION[Alm.] = EVOLUTIO[Lat.] = EVOLUCIÓN[İsp.]


- EVRİM/LEŞME ile/ve/değil/||/<>/< OLGUNLAŞMA


- EVRİMSEL SÜREÇTE:
AŞAMALI/DERECELİ DENGE ile/ve/||/<> SIÇRAMALI DENGE

(

Evrimsel Süreçte Dereceli ve Sıçramalı Denge

Evrim Hızı ve Paternlerine İlişkin İki Temel Model

DERECELİ DENGE (Gradualism)

Önerici: Charles Darwin (1859)

Temel İlke: "Natura non facit saltum" (Doğa sıçrama yapmaz)

Tanım: Evrimsel değişimin sürekli, yavaş ve küçük adımlarla gerçekleştiği klasik evrim modeli

SIÇRAMALI DENGE (Punctuated Equilibrium)

Önericiler: Niles Eldredge & Stephen Jay Gould (1972)

Temel İlke: Uzun durağanlık + Kısa hızlı değişim

Tanım: Evrimsel değişimin uzun durağan dönemler ve kısa, hızlı değişim dönemleri ile karakterize olduğu model

Temel Karşılaştırma
Özellik Dereceli Denge Sıçramalı Denge
Değişim Hızı Sabit, yavaş Değişken, dönemsel hızlı
Zaman Ölçeği Milyonlarca yıl sürekli Binlerce yıl hızlı + milyonlarca yıl durağan
Morfolojik Değişim Sürekli, kademeli Ani, sonra sabit
Türleşme Paterni Anajenez (düz hat) Kladogenez (dallanma)
Ara Formlar Bol miktarda Nadir
Fosil Kaydı Yorumu Eksik veri sorunu Gerçek patern yansıması
Popülasyon Boyutu Büyük popülasyonlar Küçük, izole popülasyonlar
Mekanizma Farkları
Mekanizma Tipi Dereceli Denge Sıçramalı Denge
SELEKSİYON VE ADAPTASYON
Doğal Seçilim Sürekli işler Dönemsel yoğunlaşır
Çevresel Baskı Kademeli değişim Ani krizler
Adaptasyon Yavaş ve sürekli Hızlı ve sıçramalı
GENETİK MEKANİZMALAR
Gen Akışı Yüksek Düşük/Kesilmiş
Mutasyon Etkisi Küçük, birikimli Büyük etkili olabilir
Genetik Sürüklenme Minimal Önemli rol
Kurucu Etkisi Önemsiz Kritik
Fosil Kaydı Yorumları
Gözlem Dereceli Açıklama Sıçramalı Açıklama
Ara Form Azlığı Fossilleşme nadirdir, kayıt eksik Geçiş çok hızlıdır
Morfolojik Durağanlık Stabilize edici seçilim Gelişimsel homeostaz
Ani Görünümler Göç ya da eksik kayıt Gerçek hızlı türleşme
Coğrafi Paternler Kademeli yayılma Lokal türleşme + yayılma
Stratigrafik Boşluklar Sedimentasyon boşlukları Evrimsel stasis dönemleri
Kanıt ve Örnekler
Örnek Model Kanıt
DERECELİ DENGE ÖRNEKLERİ
Foraminiferler Dereceli Okyanus sedimentlerinde sürekli kayıt, kademeli morfolojik değişim
At Evrimi Dereceli Hyracotherium'dan Equus'a kademeli boyut ve diş değişimi
Darwin İspinozları Dereceli Gaga adaptasyonunda sürekli seleksiyon ve mikroevrim
SIÇRAMALI DENGE ÖRNEKLERİ
Kambriyen Patlaması Sıçramalı 540 milyon yıl önce ani çeşitlenme, yeni body planlar
Cichlid Balıkları Sıçramalı Afrika göllerinde binlerce yılda yüzlerce tür
Bryozoalar Sıçramalı Cheilostome türlerinde durağanlık + ani değişim
KARIŞIK PATERNLER
Memeliler Karışık Hem aşamalı, hem de sıçramalı örnekler
Türleşme Coğrafyası
Türleşme Tipi Aşamalı Model Sıçramalı Model
Simpatrik Aynı alanda yavaş ayrışma Nadir, hızlı ekolojik ayrışma
Allopatrik Coğrafi yalıtım + yavaş değişim Yalıtım + hızlı değişim
Parapatrik Komşu popülasyonlarda gradyan Sınır bölgelerinde hızlı değişim
Peripatrik Periferal populasyonlar yavaş ayrışır Küçük populasyonlarda hızlı evrim
Moleküler Genetik Kanıtlar
Bulgu Dereceli Destek Sıçramalı Destek
Moleküler Saat Sabit mutasyon oranı Değişken evrim hızı
Nötral Teori Sürekli genetik değişim Morfolojik durağanlık açıklar
Hox Genleri Kademeli değişim Ani fenotipik sıçrama
Gen Duplikasyonları Yavaş işlev değişimi Hızlı yenilik potansiyeli
Epigenetik Sürekli modifikasyon Ani fenotip değişimi
Farklı Taksonlarda Paternler
Takson Baskın Patern Açıklama
Memeliler Karışık Hem aşamalı, hem de sıçramalı örnekler bulunuyor
Kuşlar Daha sıçramalı Ada radyasyonları, hızlı adaptasyon
Böcekler Sıçramalı Metamorfoz, hızlı çeşitlenme
Bitkiler Daha aşamalı Sürekli morfolojik değişim
Mikroorganizmalar Çok hızlı Horizontal gen transferi, hızlı adaptasyon
Deniz Omurgasızları Değişken Öbeğe ve çevreye bağlı
Ekolojik Etmenler
Etmen Aşamalı Etki Sıçramalı Etki
İklim Değişimi Kademeli adaptasyon Kriz ve fırsat penceresi
Rekabet Sürekli seçilim baskısı Niş boşalması ve doldurma
Predasyon Evrimsel silahlanma yarışı Ani seçilim baskısı
Habitat Yavaş değişim Fragmentasyon, yalıtım
Kitlesel Yok Oluş Arka plan yok oluş Adaptif radyasyon fırsatı

Tarihsel Gelişim

  • 1859: Darwin - Türlerin Kökeni (Dereceli model)
  • 1940-1960: Modern Sentez - Dereceli model hakimiyeti
  • 1972: Eldredge & Gould - Sıçramalı denge önerisi
  • 1980-1990: Yoğun tartışmalar ve kanıt arayışı
  • 2000+: Entegre modeller, moleküler kanıtlar
1859
Darwin - Dereceli Model
1972
Eldredge & Gould - Sıçramalı Model
Milyon Yıl
Aşamalı Zaman Ölçeği
Bin Yıl
Sıçramalı Değişim Süresi

Aşamalı Denge Özellikleri

  • Sürekli ve yavaş değişim
  • Doğal seçilim sürekli işler
  • Küçük mutasyonların birikimi
  • Büyük popülasyonlar
  • Yüksek gen akışı
  • Ara formlar bol
  • Fosil kaydı eksik

Sıçramalı Denge Özellikleri

  • Uzun durağanlık dönemleri
  • Kısa hızlı değişim anları
  • Küçük yalıtılmış popülasyonlar
  • Kurucu etkisi önemli
  • Genetik sürüklenme etkili
  • Ara biçimler nadir
  • Fosil kaydı gerçeği yansıtır
Modern Sentez ve Gelecek
Uzlaşım Noktaları Açık Sorular Araştırma Yönleri
İki model birbirini dışlamaz Durağanlığın moleküler temeli? Genomik çözümlemeler
Farklı ölçeklerde farklı paternler Gelişimsel kısıtlamaların rolü? Evo-devo çalışmaları
Takson ve çevre özeli İklim değişimi etkisi? Deneysel evrim
Mekanizmalar çeşitli Genomik devrimlerin sıklığı? Paleogenomiks
)

( GRADUALISM vs./and/||/<> PUNCTUATED EQUILIBRIUM )


- EVRİM/SEL/LİK ve/<> EVREN/SEL/LİK


- EVSA'[Ar. < VÂSÎ] ile EVSÂH[Ar. < VESAH]

( Dahe/pek geniş/açık/enli/bol. İLE Kirler, pislikler. )


- EVSÂM[Ar. < VESM/VEŞM] ile EVSÂM[Ar. < VASM]

( Gövde üzerine bir iğne ile kara bir tozdan yapılan resimler, biçimler ya da yazılan yazılar, döğmeler. İLE Ayıplar, utanmalar, arlar, hayâlar. )


- EVSÂT[Ar. < VASAT] ile EVSAT[Ar. çoğ. EVÂSİT]

( Ortalar. İLE Bir şeyin ortası. | Ortadaki. | Orta, orta halli. | Yüksek ile alçak arası. | Türk müziğinin büyük usûllerindendir. )


- EVTÂD[< VETED] -ile

( ZÜMRE-İ RİCÂLULLAHTAN DÖRT KİŞİ | DÖRT MENZİLİ VARDIR )

( ŞARK, GARB, ŞİMAL, CENÛB | AĞAÇ YA DA DEMİR KAZIKLAR, DİREKLER )


- EVTÂR[Ar. < VATAR] ile EVTÂR[Ar. < VETER]

( Gereksinimler, gerekli olanlar. İLE Yaya gerilmiş ipler, kirişler, teller. | Bir eğimin iki ucuna bağlanan düz çizgiler. )


- EVVELİYAT[Ar.] değil/yerine/= ÖNCESİ


- EVVELSİ GÜN değil EVVELKİ GÜN


- EVVELSİ SENE değil EVVELKİ(ÖNCEKİ) YIL/SENE


- EVZÂ'[Ar. < VAZ] ile EVZAH[Ar. < VÂZIH]

( Durumlar/haller, duruşlar, tavırlar, vaziyetler. İLE Çok açık. )


- EVZÂR[Ar. < VEZER] ile EVZÂR/EFZÂR[Fars.]

( Kaleler, hisarlar, sığınılacak yerler. | Galebeler, üstünlükler. | Dağlar. İLE Sanat/zanaat sahiplerinin kullandıkları aletler. )


- EX SİTU İLE IN SİTU İLE IUCN RED LİST ile/||/<> KORUMA STRATEJİLERİ

( Biyoçeşitlilik koruma yöntemleri. )

( Formül: CR İLE EN İLE VU kategorileri )


- EXCEEDINGLY vs. EXCESSIVELY

( ÇOK FAZLA vs. AŞIRI DERECEDE ÇOK )


- EXCITABLE EJACULATION vs. SEXUAL EJACULATION


- EXIT[Tr.] değil/yerine/= ÇIKIŞ


- EXPERİMENTAL DESİGN ile/||/<> OBSERVATİONAL STUDY

( Experimental design kontrollü deney planlaması yaparken İLE observational study mevcut verilerin analizi yapar )

( Formül: Randomization )


- EXPERİMENTAL EVOLUTİON ile/||/<> NATURAL EVOLUTİON

( Experimental evolution kontrollü laboratuvar koşullarında evrim deneyi yaparken İLE natural evolution doğal çevre koşullarında gerçekleşen evrimdir )

( Formül: Controlled selection )


- EXPLANATION vs. METAPHOR


- ext./EKSTRE[Lat. < EXTRACTUM] değil/yerine/= ÖZ, HULÂSA,


- EXTREME VALUE THEOREM ile/||/<> INTERMEDİATE VALUE

( EVT kapalı aralık max/min, IVT sürekli ara değer. )

( Formül: Max/min existence İLE intermediate )


- EXTREMOPHİLE BİOLOGY ile/||/<> MESOPHİLE BİOLOGY

( Extremophile biology aşırı çevre koşullarına uyum sağlamış organizmalar incelerken İLE mesophile biology ılıman koşullardaki organizmları inceler )

( Formül: Extreme environment adaptation )


- EYÂLÂT[Ar. < EYÂLET] ile EYÂLET[Ar.]

( Vâlîlerin yönetimi altında bulunan bölgeler. İLE Bir vâlînin yönetimi altında bulunan bölge. )


- EYEF ile/ve EYER

( İp yayı. İLE/VE İnsan yayı. )

( M.Ö. 6000-8000 zamanlarının en önemli teknolojik buluşlarından biridir. İLE/VE ... )

( Yük taşımaya yarayan urganın ayrılmaz parçası olan oval iki uçlu bir aygıt. İLE/VE ... )

( Teknik özellikleri:
* Eyef olmazsa ekin sapı, budanmış bağ çubukları, okluk ve yaylık gibi çubukların yakacak için çalı çırpının taşınması neredeyse olanaksızdır. Çubukların kayıp düşmelerine engel olur.
* Eyef'te düğüm yoktur. Karda-kışta, düğüm donduğundan dolayı yük boşaltılamaz. İple bağlanmış olsa ipi kesmek zorunda kalınır. Bu da yapılması zor ve zahmetli olan bir malzemenin kaybıdır.
* Ağır bir yükü, ikinci bir kişinin yardımına gerek kalmadan sırtınıza alabilir ve indirebilirsiniz.
* Düğüm olmadığından, yükü indirmek ve boşaltmak çok kolaydır. İpin/eyefin ucunu salıvermek yeterlidir.
* Yüklerin devrilmesi söz konusu olmadığından, kervanın sağlıklı akışını sağlar. Kesinti ve duraklamaya neden olmaz.
* Çalı-çırpının ve kişilerin, düzgün, tertipli bir disiplinle A noktasından, B noktasına ulaşmasını sağlar.
* Düğüm yapmak ve ipi kesmek gibi bir sorunu, temelli ortadan kaldırmıştır.
* Âlet, yetişkin bir kişinin, açık eli kadardır.
* Oval biçimlidir.
* Ucları dışarı taşarak üst üste oturur, gerektiğinde uclar aralanabilir. )

( BU/BUU/BUĞ ile/ve ... )


- EYEGÜ ile EYEGÜ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Bir hayvanın ya da herhangi bir canlının kaburga kemiği. İLE Çadırın çubukları. )


- EYER değil EĞER


- EYİCEOĞLU, CELAL (İST. 1914) :

( Deniz Harp Okulunu bitirdikten sonra değişik askeri görevler üstlendi, Donanma Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı görevlerinde bulundu ve Oramiral iken emekli oldu. Sarıyer Spor Kulübü'nde 1 dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. )


- EYİLİM değil EĞİLİM


- EYİM değil EĞİM


- EYİTİM değil EĞİTİM


- EYLEM/HAREKET ve/||/<>/>/< SAĞALTIM/TEDAVİ/ŞİFÂ


- EYLEM:
[hem/ne] SONLULUK ile/ve/||/<>/hem de/ne de SONSUZLUK


- EYLEM:
KARINCA[< KARIŞTIRARAK] ve/||/<> KARARINCA/KARARINDA


- EYLEM:
ÖZEN ve/||/<> DİSİPLİN


- EYLEM ve BİRLİK

( ACTION and UNITY )


- EYLEM ile/ve/değil/yerine BÜTÜNLÜK İÇİNDE EYLEM

( [not] ACTION vs./and/but ACTION IN THE INTEGRITY
ACTION IN THE INTEGRITY instead of ACTION )


- EYLEM ve/<>/>< DÜŞÜNME


- EYLEM ile/||/<> EK EYLEM/MECHÛL ile/||/<> EYLEMLİK ile/||/<> ETKEN/EDEN ile/||/<> EDİLGEN EYLEM ile/||/<> BUYRUM ile/||/<> ORTAÇ/FERÎ FİL ile/||/<> GEÇİŞLİ/MÜTEADDÎ ile/||/<> GEÇİŞSİZ/LÂZIM ile/||/<> KİŞİSİZ/MEÇHUL

( ... İLE/||/<> Ad soylu dil birimlerinin yüklem işlevi üstlenmesini sağlayan eylem. İLE/||/<> Başlıca işlevi, eylemin belirttiği oluşu göstermek olan ad özellikli eylemsi. İLE/||/<> Etken biçimde oluşa katılan öğe. İLE/||/<> Öznenin, yapılan işin etkisi altında kaldığını belirten çatıyla kurulan eylem. İLE/||/<> Eylemin yapılması gerektiğini buyurarak anlatan isteme kipi. İLE/||/<> Eylemden türemiş, çoğunlukla ön ad/sıfat, bazen de ad olarak kullanılan eylemsi. İLE/||/<> Nesneyle kullanılan eylem. İLE/||/<> Nesnesiz kullanılan eylem. İLE/||/<> Kişi belirtisi olmayan eylem kipleri ile üçüncü tekil kişi çekimlerinde öznesi belirli olmayan eylem biçimleri için kullanılan bir tanım.+ Diller/Arapca )


- EYLEM ile/değil EYLEME(K)


- EYLEM ile/ve/değil/||/<>/< EYLEMİN DEĞERİ

( Bilim. | Sanat. | Fizik/doğa. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Felsefe. )


- EYLEM ile/ve/||/<> İŞLEMİ TAMAMLAMAK


- EYLEM ile/ve ÖZGÜRLEŞTİRİCİ EYLEM

( O, ırmağa götürür fakat geçiş size aittir. )

( It will take you to the river, but the crossing is your own. )

( ... ile/ve SATSANG )


- EYLEM ile/ve UYGULAMA

( Doğruluk ve eylemin birliği! )

( Bencil olmayan ve arzudan arınmış eylem! )

( ACTION vs./and TO APPLY
Union of righteousness and action!
Unselfish and desireless action! )


- EYLEM ve/||/<>/> YOL GÖSTERİCİ/LİK


- EYLEM/FİİL ve/> KEMÂL


- EYLEMSİZ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE ile/değil/yerine EYLEMLİ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE

( El duası olmadan, dil duası olmaz. )

( Yaparak başarırsınız, tartışıp çekişerek değil. )

( Kalbi değiştiren eylemdir. )

( Herşey yapıldığında zihin sessiz kalır. )

( Sağlam bir anlayışa sahip bir kişi, eylemden sakınmaz. )

( İnandığınızı yapın ve yaptığınıza inanın. Başka her şey enerji ve zaman savurganlığıdır. )

( Evinizin eşiğini temizlemeden, komşunuzun damındaki kardan şikâyet etmeyiniz. )

( [not] THOUGHT/TO THINK WITHOUT ACTION vs./but THOUGHT/TO THINK IN ACTION
THOUGHT/TO THINK IN ACTION instead of THOUGHT/TO THINK WITHOUT ACTION
By doing you succeed, not by arguing.
A change of heart is action.
When all is done, the mind remains quiet. )


- EYLEMSİZ "ÖNGÖRÜ" ile/ve/<> ÖNGÖRÜSÜZ "EYLEM"

( Hayal görmek. İLE/VE/<> Karabasan görmek. )


- EYLENCE değil EĞLENCE


- EYMEK değil EĞMEK


- EYR KONDİŞIN/AIR CONDITION değil/yerine/= ISI DENGELER


- EYRİ değil EĞRİ


- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve/||/<>/> ÇOKLU EYTİŞİM


- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve DEVİM/DİNAMİK

( DIALECTIC vs./and DYNAMIC )


- EYTİŞİM = FENN-İ MÜNAZARA, İLMİ- CEDEL, İLM-İ HİLAF Ü CEDEL = DIALECTIC[İng.] = DIALECTIQUE[Fr.] = DIALEKTIK[Alm.] = DIALEKTIKE[Yun.] = DIALECTO[İsp.]


- EYTİŞİM(DİYALEKTİK) ve/||/<> GÖRELİLİK ve/||/<> HOLOGRAFİK EVREN ve/||/<> SİBERNETİK ve/||/<> KUVANTUM


- EYTİŞİM ile/ve KAVRAMSAL EYTİŞİM


- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve/değil/yerine ile/ve/değil/yerine ÇOKLU EYTİŞİM / POLİ-DİYALEKTİK


- EYTİŞİM ve/||/<> YÖNTEMSEL KUŞKU


- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile SAFSATACILIK/YANILTMACILIK/SOFİSTİKA

( Karşıt görüşlerin çatışması yoluyla gerçeğe ulaşma yöntemi. İLE İkna etmek amacıyla kanıtların retorik ve mantık hileleriyle kullanılması. )


- EYÜP ODABAŞI SPORCULAR PARKI :

( Yenimahalle meydanında ve eski vapur iskelesinin önündeki alanda yapılan bir parktır. Sarıyer S. K. nün eski milli futbolcusu ve Yöneticisi; Yenimahalle spor Kulübünün kurucularından ve başkanlarından Eyüp Odabaşı'nın adı verilen bir parktır. 650,00 m²'lik bir alan üzerindedir. 160 m²'lik yeşil alanı ve 90 m²'lik çocuk oyun alanı bulunmaktadır. )


- EYÜP PAŞA YALISI :

( Yeniköy vapur iskelesinin hemen yanında ve İstinye tarafındaki yalıdır. İlk sahibi Eyüp Paşa (Ermeni)'dır. Hacı Parsık İhmalyan tarafından satın alınmış olup, uzun yıllar restaurant olarak kullanılmıştır. Halen kaderine terk edilmiş durumdadır. )


- EYVALLAH ile/ve ESTAĞFİRULLAH


- [ne yazık ki]
EZÂ[Ar.] ve/||/<> CEFÂ (ÇEK(TİR)MEK)[Ar.]

( İncinme, incitme, can yakma. İLE/VE/||/<> Büyük sıkıntı, eziyet. )


- EZÂ ile/ve/||/<> CEZÂ


- EZ'AF[Ar. < ZAÎF] ile EZ'ÂF[Ar. < ZI'F]

( Daha/pek zayıf, dermansız, kuvvetsiz. İLE Bir şeyi, iki katı yapan fazlalıklar, katlar. )


- EZBER BOZMAK ile KULAĞINA KAR SUYU KAÇIRMAK


- EZBER ile/ve/değil ALIŞKANLIK

( EZBER hem de ALIŞKANLIK )


- EZBER ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLGİ


- EZBER ile/ve/||/<> TAKLİT


- EZBERCİ/LİK ile/değil/yerine HAZIRCI/LIK


- [ne yazık ki]
EZBERE YAŞAMAK ve/||/<>/> KÖTÜLÜK


- EZEJERE" değil EKZAJERE


- EZEL[Ar.] ile EZELL[Ar. < ZELÎL]

( Başlangıcı olmayan geçmiş zaman, öncesizlik. İLE Daha/pek/çok aşağılık kişi. )


- EZELDE ve/||/<>/> GÜZELDE

( Nokta. VE/||/<>/> Saklı. )


- EZHÂR[Ar. < ZAHR] ile EZHÂR[Ar. < ZEHRE/ZEHERE]

( Arkalar, sırtlar. | Yüzler, satıhlar. İLE Çiçekler. )


- EZHEL[Ar.] ile EZHER[Ar.]

( Pek dalgın ve unutkan. Gaflette çok bulunan. İLE Pek beyaz, güzel ve parlak. )


- EZİK ile/değil ALÇAKGÖNÜLLÜ


- [ne yazık ki]
EZİLENLER ile/ve/||/<> BASKILANANLAR


- [ne yazık ki]
!EZİYET ile/<> !İŞKENCE[Fars. < ŞİKENCE]


- EZİYET(CEVR) ile/ve/değil/||/<>/>/< ISTIRAP

( Fiziksel. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Zihinsel/düşünsel. )


- EZKÂR[< ZİK[İ]R]:
ZİKİRLER | ANMALAR, ANIMSAMALAR, SÖYLEMELER -<


- EZKİYÂ'[Ar. < ZEKÎ] ile EZKİYÂ[Ar. < ZEKÎ]

( Lekesizler, hâlisler, erdemliler. İLE Keskin fikirliler, anlayışlılar. )


- EZMEK ile/ve/<> KÜÇÜK DÜŞÜRMEK


- EZOTERİK ile EKZOTERİK

( Ezoterik: 1.İçsel/Lâtif olan; 2. Üyelerine açık, halka kapalı. İLE Ekzoterik: Dışsal/Kesif olan, herkese açık olan. )

( Yeraltı suları. İLE Yerüstü suları. )


- EZRA'[Ar.] ile EZRÂ'[Ar.]

( Pek düzgün/fasih. Sözü düzgün kişi. İLE Beyaz kulaklı siyah at. )


- EZZA değil ECZA


- f SAYISI(BAĞIL AÇIKLIK/DURDURMA SAYISI) ile F(APPLETON) TABAKASI

( Merceğin, odak uzaklığının etkin çarpına oranıyla elde edilen, ışınlama[exposure] süresiyle ters orantılı olan ve odak oranı bulunan bir karakteristiği. İLE İyonosferin, yeryüzünden yaklaşık olarak 150 - 1000 km. yükseklikler arasındaki, serbest elektronların en yüksek derişimde bulunduğu en yüksek tabakası. )


- F[Ar.] ve FÂ'[Ar.]

( Osmanlı abecesinin 23. harfidir. Ebced hesabında 80 sayısının karşılığıdır. İLE Atıf harfi olan. )


- F ve/||/<> S ve/||/<> T ve/||/<> K ve/||/<> Ç ve/||/<> Ş ve/||/<> H ve/||/<> P
[FISTIKÇI ŞAHAP]

( Bu harfler, ayrık de'lerin kullanımı dışında, ancak, buradaki öteki harflerle kullanılır.
Levent'te | Erdinç'te | Sınıfta | Geçitte, Geçişte | Sancak'ta | Sehpada | Edip'te | Sevinçte, Sevinç'te | Elektrikçi )


- FAAL FİİL ve AYNEL FİİL ve LÂ'MEL FİİL

( SAĞDAN SOLA!: Birinci/baştaki harf. VE İkinci/ortadaki harf. VE Üçüncü/sondaki harf. )

( VEZİN - MEVZUN )


- FAC-/FACİ- ile/||/<> FASCİ- ile/||/<> PROSOP-/PROSOPO-

( Yüz. İLE/||/<> Bant. İLE/||/<> Yüz. )


- FAC İZOMER ile/||/<> MER İZOMER

( Fac yüzey üçgen, mer meridyen çizgi oktahedral. )

( Formül: MA₃B₃ düzenlenmesi )


- FAÇA ile/değil PAÇA


- FACEBOOK ile X/TWITTER ile YOUTUBE ile LINKEDIN ile INSTAGRAM ile PINTEREST ile BLOG ile FOUR SQUARE

( Kurabiye yemeyi seviyorum. İLE Kurabiye yiyorum. İLE Bakın nasıl da yiyorum kurabiyeyi. İLE Nasıl kurabiye canavarı oldum? İLE Buyurun, kurabiye yerkenki fotoğrafım. İLE Kurabiye tarifimi de paylaşayım. İLE Kurabiye yapma/yeme anılarım. İLE Şurada, kurabiye yiyorum. )

( I like eating cookie. VS. I'm eating cookie. VS. This is how I eat my cookie. VS. My skills include eating cookie. VS. Here's a photo of the cookie I eat. VS. Here's my recipe for the cookie. WITH Here's my cookie eating experience. VS. This is where I am eating the cookie. )


- FÂCİ'[Ar. çoğ. FEVÂCİ] ile FÂCİR/E[Ar. < FÜCÛR | çoğ. FECERE/FÜCCÂR]

( Kişiyi dertli eden, keder veren, acıklı. İLE Kötü huylu. | Ayyaş, sefih. | Rezil, habîs, şerîr, şakî. | Yalancı. | Bayanlara düşkün bay, baylara düşkün bayan. )


- -FACIENT ile/||/<> -FICATION ile/||/<> -FEROUS ile/||/<> FUNCT- ile/||/<> -GEN/-GENE ile/||/<> -GENESIS ile/||/<> HEREDO- ile/||/<> -PRAXIA/-PRAXIS ile/||/<> -PLASIA/-PLASIS/-PLASY ile/||/<> -PLAST/-PLASTIC/-PLASTY/-PLASY ile/||/<> -PARA/-PAROUS ile/||/<> -POIESIS/-POIETIC ile/||/<> NE-/NEO- ile/||/<> -OSIS/SIS- ile/||/<> SEPT-/SEPTI-/SEPTO- ile/||/<> ECH-

( Yapmak, oluşturmak. İLE/||/<> Yapmak, neden olmak. İLE/||/<> Oluşturmak, sağlamak, yapmak. İLE/||/<> Yapma, hizmet, işlev. İLE/||/<> Oluşturulan, yayılan, yönlendirilen, oluşturan, yönlendiren, meydana getiren, babası olmak. İLE/||/<> Herhangi bir şeyin oluşumu, kaynağı. İLE/||/<> Genetiksel. İLE/||/<> Etki, yapma, tedavi uygulamaları. İLE/||/<> Gelişme ile ilgili, oluşum. İLE/||/<> Oluşturan, oluşma, oluşturma olayı, meydana getirme, gelişme, büyüme, canlı ilkel göze. İLE/||/<> Yapma, oluşturma, ortaya çıkarma, doğurma. İLE/||/<> Oluşum ya da yapımla ilgili. İLE/||/<> Yeni, son, yeni gelişen bölüm, anormal yeni oluşum. İLE/||/<> Bir durum, olay, koşul, fizyolojik artım, oluşum. İLE/||/<> Bölme, bölüm/septum ile ilgili, yedi. İLE/||/<> Sahip olmak, birleşmek. )


- FÂCİR ile FÂCİRE

( Kadınlara düşkün eril kişi. İLE Baylara düşkün, çapkın dişil kişi. )


- FÂCİRE ile NEMFOMANİK

( HÜYÂM-İ RAHM[Ar.], NYMPHOMANIA[İng.], NYMPHOMANIE[Fr.] )


- FACYO RESTAURANT :

( Tarabya, Kireçburnu arasında Araba Yolu Caddesi üzerindedir. Uzun yıllar bilhassa Musevi vatandaşların çok yoğun ilgi gösterdikleri ünlü bir balık restaurantı iken el değiştirerek Urcan Restaurant oldu, bilahare yeniden el değiştirdi. )


- FAGOSİT ile FAGOSİTE ETMEK ile FAGOSİTE OLMAK ile FAGOSİTOZ

( Yutar göze. İLE Yutmak. İLE Yutulmak. İLE Göze yutarlığı. )


- FAGOSİTOZ değil/yerine/= YUTMA


- FÂHİŞ ile İHTİKÂR


- FAHİŞ[Ar.] değil/>< NARH[Fars.]

( Ölçüyü aşan, aşırı, çok fazla. | Ahlâka ve törelere uygun olmayan. DEĞİL/>< Tüketiciyi korumak amacıyla, özellikle zorunlu gereksinme maddeleri için devletçe saptanan fiyat. )


- FAHİŞ[Ar.] değil/yerine/= ÖLÇÜYÜ AŞAN/AŞIRI


- FAHİŞE ile GEYŞA


- [ne yazık ki]
!FAHİŞ/FUHUŞ ile/ve/||/<> !MURABAHA/TEFECİLİK

( Ölçüyü aşan, aşırı, çok fazla. | Ahlâka ve törelere uygun olmayan. İLE/VE/||/<> Bir malı, çok fazla kârla satma. | Yasanın izin verdiği sınırdan aşkın faiz alma. )


- FAHRENHEIT ile/ve/<> CELSIUS

( 1708 ile 1742 )


- FAHRETTİN ASLAN OKUL YANI PARKI :

( 884,00 m² bir alanı kapsar. 600,00 m²'lik yeşil alanı, 99,00 m²'lik çocuk oyun alanı bulunmaktadır. )


- FAHŞÂ'(FAHŞ/FÂHİŞ/FUHUŞ)[Ar.] ile FAHS[Ar.]

( Akıl ve mantığın kabul edemeyeceği söz ve iş. | Meşrû olmayan şehvâni haller, fuhuş, zinâ. | Verilen zekâttaki tamahkârlık. İLE Bir şeyin iç yüzünü araştırma/arama. )


- FAİK BEY VE BEKİR BEY (SİMETRİK) YALILARI :

( Yeniköy'de Köybaşı caddesinde 1890/95 tarihleri arasında inşâ edilmiştir. Yalı Sara Sultan tarafından ikiz kızları için yaptırılmıştır. Zamanla yalı el değiştirmiştir. İlk el değiştirmede simetrik yalılardan birini Faik Kurtoğlu diğerini Bekir Sıtkı Oyal aldığından bu kişilerin ilk isimle yalı ismi olarak anılmaktadır. Ahşap olup önemli tarihi eserlerdendir. )


- FAİK BEY/PAKİZE HANIM YALISI :

( Yeniköy Köybaşı Caddesi üzerindeki 267 kapı No.lu Ahşap tarihi eser yalıdır. "Kabuli Paşa" yalısı olarak da bilinen yalı yıkılmış ve yerine bu yalı 1906 yılında İtalyan mimar Raimondo D‘arenca tarafından inşâ edildi. Yalı Gümüşhane Mutasarrıfı Faik Bey Yalısı olarak bilinmektedir. Yalıya "Simetrik Yalı", "İkiz Yalı" ve "Pakize Hanım Yalısı" da denilmektedir. Yalı 1984'te büyük onarım gördü. 16.955 m²'lik büyük koruluk alanın içinde ve deniz kenarındadır. )


- FAIR-PLAY değil/yerine/= DOĞRU/DÜRÜST[Fars.] OYUN


- [ne yazık ki]:
FAİZ ve/||/<>/>/< BİLGİSİZLİK


- FÂİZ ve/||/<>/> FÂHİŞ[çoğ. FUHUŞ]


- FÂİZ/FÂİZE[Ar. < FEVZ] ile FÂİZ[Ar. < FEVZ, çoğ. FEVÂİZ]

( İsteğine ulaşan, bir başarı kazanan, fevz bulan. İLE Ödünç verilen paraya karşı alınan kâr. | Bolluk, çokluk, taşkınlık. | Taşan, feyezan eden. )


- FAİZ ile HİZMET

( INTEREST vs. SERVICE )


- FAİZ ile/ve MÜREKKEP FAİZ


- [ne yazık ki]:
FAİZ ile/değil/yerine/>< ÜRETİM(EKİN/KÜLTÜR)


- FAKAT[Ar.] ile FAKD[Ar.] ile FAKÎD[Ar.]

( Yalnız, ancak, lâkin, ama, şu da var ki. İLE Yokluk, bulunmama. İLE Nadir bulunan.[nesne] )


- FAKİH ile MÜCTEHİD


- FAKİR-FUKARA (YA DESTEK OLMAK)


- FAKİR OLUP DA SABRETMEK ile/ve/<> ZENGİN OLUP DA ŞÜKRETMEK

( İkisi de "pek kolay değil" diye "görülse/zannedilse" de asıl olan, her koşulda ve özellikle de uclarda ve uçurumlarda, yani maddî fakirlik ve zenginlikte, sabır göstermek ve şükrü edâ etmektir. )


- FAKİR ile/ve/||/<> BÂKİR


- FAKİR[Ar.]/ÇIGAY[dvnlgttrk] değil/yerine/= YOKSUL


- [Ar., Fars.] FAKÎR-ÂNE[Ar.] ile FAKÎR-HÂNE[Ar.]

( Fakire yakışacak biçimde/sûrette. | Fakircesine. | Nezâket olarak "ben" zamirinin karşılığı. İLE [alçakgönüllülükle] Söz söyleyenin evi. )


- FAKİRİN CANI değil/yerine "ZENGİNİN" MALI


- FAKİRİN SABRI ile ZENGİNİN SABRI

( Gaflette olduğu halde, zevkte/neşede olmadığı halde, tüm olumsuz koşullara karşın istikâmet üzere devam etmek. İLE Çok yalnız olduğu, çok ikram ettiği halde bile taşkınlık yapmayarak istikâmet üzere devam etmek. )


- FAKR ile FAHR

( Yokluk, yoksunluk. İLE Övünç. )

( SORU ve YANIT ( [40'LAR MECLİSİ] KİM O? ve 1. MUHAMMED en RESULLULLAH 2. ABDULLAH oğlu MUHAMMED 3. el-FAKR ün FAHRİ: Yokluğum, övüncümdür. [ Allah'ın hakkı 3'tür sözü, bu deneyimden çıkmıştır.] )


- FAKTÖR[İng.] değil/yerine/= ETKEN/ETMEN


- [gökbilim] FAKÜL[Fr.] değil/yerine/= BENEK


- FALAKA ile FALAKA

( Ömer Seyfettin'in, öykü kitabı. İLE Ahmet Rasim'in, anı kitabı. )


- FALAN"["FELAN" değil!] ile "YANİ"


- FALANCA ..., FİLANCA ...


- FALANKS/PHALANX[İng.] değil/yerine/= PARMAK KEMİĞİ


- FALİH RIFKI ATAY PİKNİK YERİ :

( Belgrad Ormanı içinde olup Neşet Suyuna bir kilometre uzaklıktadır. Her türlü sosyal ihtiyacı karşılayabilecek kapasitede bir piknik yeridir. Piknik alanı içinde mükemmel içme suyu bulunuyor. Av sahası da piknik yerine yakındır, ayrıca olta balıkçılığı için gelenler hemen yanındaki Kömürcü Bentten yararlanabilir. )


- FALİYET değil FAALİYET


- FAMİLYA ile FAMİLYAL

( Aile. İLE Ailesel. )


- FAMİLYA = FASÎLE = FAMILLE


- FAMILYAL/FAMILIAL[İng.] değil/yerine/= AİLEVİ


- FANATİK değil/yerine/= BAĞNAZ/TUTKUN


- FANATİKLEŞ(TİR)ME ile/ve/||/<> TARAFTARLAŞ(TIR)MA


- FANATİZM[İng. FANATICISM | Fr. < FANATISME] değil/yerine/= BAĞNAZLIK


- FANEROZOİK ZAMANDA:
PALEOZOİK ile/ve/||/<>/> MEZOZOİK ile/ve/||/<>/> SENOZOİK

( [dönemler][milyon yıl önce] Kambriyen[570 - 505] | Ordovisiyen[505 - 438] | Siluryen[438 - 408] | Devonyen[408 - 360] | Karbonifer[360 - 286] | Permiyen[286 - 245] İLE/VE/||/<>/> Trias[245 - 208] | Jura[208 - 144] | Kretase[144 - 66] İLE/VE/||/<>/> Üçüncü Zaman[66 - 2] | Dördüncü Zaman[2 - ...] )


- FÂNÎ:
YOK değil GEÇİCİ


- FÂNİ[Ar.] ile FANİ[Yun.]

( Ölümlü, gelip geçici, kalımsız. İLE İnsan gözünün algıladığı ışık şiddeti. )


- FÂNİ ile/ve/||/<> FUNNY


- FAR ile/ve/||/<>/> FARK

( HEADLIGHT/DIFFERENCE vs./and/||/<>/> DIFFERENCE )


- FARADAY İLE COULOMB İLE AMPERE ile/||/<> ELEKTROKİMYA YASALARI

( Elektrik ve kimyasal değişim ilişkileri. )

( Formül: Q = nF )

( Michael Faraday tarafından 1831 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1791-1867) (Ülke: İngiltere) (Alan: Fizik, Kimya) (Önemli katkıları: Elektromanyetik indüksiyon, elektroliz) )


- FARADAY KAFESİ ile/||/<> MANYETİK KALKAN (İKİLİ KARŞILAŞTIRMA)

( Faraday elektrik, manyetik kalkan manyetik alan engeller )

( Formül: E=0 içerde İLE B yönlendirilir )

( Michael Faraday tarafından 1831 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1791-1867) (Ülke: İngiltere) (Alan: Fizik, Kimya) (Önemli katkıları: Elektromanyetik indüksiyon, elektroliz) )


- FARAZÎ ile AFÂKÎ


- FARENJİT/ANJİN[Fr.] ile/ve/<> LARENJİT[Fr.]

( Yutak yangısı. Boğaz mukozasının şişmesi, boğak. İLE/VE/<> Gırtlaktaki aşırı ve süreğen yangı. )

( HUNNAK ile/ve/<> ... )


- FARENKS/FARİNKS ile FARİNGEAL

( Boğaz, yutak. İLE Boğaz [ile ilgili], yutak [ile ilgili]. )


- FAREY DİZİSİ ile/||/<> STERN-BROCOT AĞACI

( Farey 1/n ye kadar kesirler, S-B tüm kesirler ağaç. )

( Formül: Sınırlı İLE tam ağaç )


- FARK ET! ve/||/<> HAK ET!


- FARK ETMEK ile/ve/||/<>/> FARK GETİRMEK


- FARK[Ar. çoğ. FURÛK] ile FÂRIK/A[Ar. < FARK] ile FÂRİG[Ar. < FERÂĞ]

( Ayrılık, başkalık, iki ya da daha çok şey arasındaki ayrılık. | Ayırma, ayırlma, seçilme. İLE Fark eden, ayıran. İLE Vazgeçmiş, çekilmiş. | Rahat, âsûde. | Boş, boş kalmış, işini bitirmiş, işsiz. | Bir mülkün, tasarruf, sahip olma, kullanma hakkını başkasına terk eden. )


- FARK:
"ÜSTÜNLÜK"/"OLUMSUZLUK"/"YIKICI"
değil
AYRIM/ARTI/EK/ÖZELLİK/YAPICI


- FARK ile/ve/<> CEM/TEVHİD

( Süreli. İLE/VE Süresiz. )

( Denize girip çıkar gibi sürekli denizde kal(a)madan kıyıda/farkta yaşarsın. [Yüzmeyi de bilmek gerek.] )


- FARK ile/ve/=/||/<> DİKKAT

( DIFFERENCE vs./and/=/||/<> ATTENTION )


- FARK ile/ve/||/<> MÜBÎN[Ar. BEYN/BEYÂN]

( ... İLE/VE/||/<> İyiyi, kötüyü [hayr'ı, şer'i] ayıran/ayırabilen. | Açık, apaçık, belirli. )


- FARK ile/ve/değil/yerine/en azından ORTAK NOKTA

( [not] DIFFERENCE vs./and/but COMMON POINT
COMMON POINT instead of DIFFERENCE )


- FARKINDA OLMAMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< UMURUNDA OLMAMAK


- FARKINDALIK ve/||/<>/< ÂN'A ODAKLANMA


- FARKINDALIK ile/ve/<> DAYANIŞMA

( AWARE/NESS vs./and/<> SOLIDARITY )


- FARKINDALIK ile/ve/||/<> DUYARLILIK


- FARKINDALIK ve/||/<> DUYGULARIN TANIMLANMASI


- FARKINDALIK ile/ve/||/<>/> OLGUNLAŞMA


- FARKINDALIK ile/ve/<> SEVGİ

( Farkındalık dinamiktir, sevgi ise varoluştur. )

( Farkındalık, eylem halindeki sevgidir. )

( AWARENESS vs./and/<> LOVE
Awareness is dynamic, love is being.
Awareness is love in action. )


- FARKINDALIK ve/||/<> TUTUM ve/||/<> ÖZGÜNLÜK

( AWARENESS and/||/<> ATTITUDE and/||/<> AUTHENTICITY )


- FARKINDALIK ve/<> ÜMİT

( Paylaş! VE/<> Aşıla! )

( Yeni yılda da, sağlıklı ve mutlu AN'lar yaşamak üzere, Farkındalık'larımızı paylaşıyor ve birbirimize, -en azından gülümseyerek :)- Ümit aşılamaya devam ediyoruz... :) )


- [ne yazık ki]
FARKINDA OLMAMA ile/ve/<> KABUL ETMEME


- FaRkLaR KILAVUZU'NDA ÖNCELİKLER:
YARARLI ve/> ÖNCELİKLİ ve/> İNCELİKLİ


- FaRkLaR (Kılavuzu/"Sözlüğü") ile/ve/<> FARKINDALIK

( DiFfeReNCeS GUIDE/"DICTIONARY" vs./and/<> AWARENESS )


- FARKLI AÇILARDAN ve/||/<> BÜTÜNCÜL BAKMAK


- FARKLI BAKIŞ/BAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇOK YÖNLÜ BAKIŞ/BAKMAK


- FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI ile/ve/değil/||/<> FARKLI BİR TANIM


- FARKLI DÜŞÜNMEK" ile/ve "GENİŞ DÜŞÜNMEK"


- FARKLI ile/ve ÖZEL

( DIFFERENT vs./and SPECIAL )


- FARKLILIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRLİK

( Dilde, anlatımda/aktarımda, parçalarda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Gerçeklikte/hakikatte. )


- FARK/LI/LIK ile/ve/||/<> ÇEŞİT/Lİ/LİK


- FARK/LI/LIK ile NİTELİK FARKI/FARKLILIĞI

( DIFFERENT/DIFFERENCY vs. DIFFERENCE/Y OF QUALITY )


- FARKLILIKLAR VE ÇİRKİNLİKLER ile/yerine FARKLILIKLAR VE GÜZELLİKLER


- FARKLILIKLAR değil FARKLAR

(

Kavram Açıklama Örnek Kullanım
Farklılık - Bir durum ya da nesnenin genel olarak farklı olma durmunu tanımlar.

- Soyut bir kavramdır ve tekil olarak kullanılır/kullanılmalıdır.
- "İki kültür arasındaki farklılık, oldukça dikkat çekiciydi."

- "Tasarımlardaki farklılık, genel estetik anlayışından kaynaklanıyor."
Farklar - Belirli iki ya da daha fazla nesne arasındaki somut ya da açık ayrımları tanımlar.

- Nesne ya da tek tek gözlemlenebilen durumlar için yeğlenir.
- "Bu iki öneri arasındaki farklar oldukça belirgindir."

- "Renkler arasındaki farklar, hemen göze çarpıyor."
"Farklılıklar" - En son/üst düşün(dür)me/soyutlama "-lık" ekinden sonra "-lar" çoğul ekinin kullanımı gereksiz/yanlıştır. Dil bilgisi hatasıdır.

- Yerine "farklılık" ya da "farklar" yeğlenmelidir.
- Hatalı örnek: İki çalışma arasındaki "farklılıklar", ayrıntılarıyla incelendi.

- Doğru: İki çalışma arasındaki farklar, ayrıntılarıyla incelendi.
)

( [not] DIFFERENCE but DIFFERENCES )


- FARMAKODİNAMİ ile FARMAKODİNAMİK ile FARMAKOKİNETİK ile FARMAKOKİNEZİ ile FARMAKOLOG ile FARMAKOLOJİ ile FARMAKOLOJİK ile FARMAKOPE

( İlaç etkisi. İLE İlaç etkisi [ile ilgili], ilaç etkibilim. İLE İlaç yazgısı [ile ilgili], ilaç yazgıbilim. İLE İlaç yazgısı. İLE İlaçbilim uzmanı. İLE İlaçbilim. İLE İlaçbilimsel, ilaçbilim [ile ilgili]. İLE İlaç kılavuzu. )


- FARMAKOLOG değil/yerine/= EMBİLİMCİ


- FARMAKOLOJİ ile TOKSİKOLOJİ

( İlaçların nasıl çalıştığını ve gövdeyi nasıl etkilediğini inceleyen bir bilim dalı. İLE Zehirlerin nasıl çalıştığını ve gövdeye nasıl zarar verdiğini inceleyen bir bilim dalı. Bu iki dalın kesiştiği noktada, yeni ilaçlar ve tedaviler geliştirilmekte ve zehirlenmelerin önlenmesi ve tedavisi için çalışmalar yapılmaktadır. )


- FARMAKOLOJİ ile/||/<> TOKSİKOLOJİ

( İlaçların etkilerini ve kullanımını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Zehirlerin etkilerini ve tedavisini inceleyen bilim dalı. )


- Fars ile FARS[Fr.]

( İran'ın güneybatısında oturan halk ya da bu halktan olan kişi. İLE İlkel, yalın güldürme öğelerinden yararlanan, kimi kez inanılırlığın sınırını aşan, güldürmeyi amaç edinen oyun. )


- FARUK SEZERER YALISI :

( Yeniköy, Köybaşı Caddesi üzerindeki 169 - 175 kapı No.lu yalı 18. yy. sonlarında inşâ edildi. Bilahare yalıya bazı ilaveler yapıldı. Yalı sahiplerinin Fransız olduğu ve binayı Aslan Sadıkoğlu sattıkları, bu kişiden de Prof. Dr. Burhanettin Sezerer'in satın aldığı bilinmektedir. Muazzez Hanım'ın vefâtı üzerine Faruk Sezerer'e kalan yalı bu kişinin de vefâtı üzerine kızı Behlül Sezerer'e kaldı. Yalı Faruk Sezerer Yalısı olarak bilinmektedir. )


- FARZ[Ar.] ile KARZ[Ar.]


- FARZ-I MAHAL değil FARZIMUHAL(OLMAYACAK ŞEY YA!)


- FAŞÂFEŞ[Fars.] ile FEŞFEŞE[Fars.]

( Atılan okun havada çıkardığı ses. İLE Hışırtı. )


- FASÂHAT[Ar.] ile FAZÂHAT[Ar.]

( İyi ve açık konuşma, iyi söz söyleme becerisi, uzdillilik. İLE Alçaklık, edepsizlik. )


- FASİD ile BÂTIL


- FÂSİH[Ar. < FESH] ile FASÎH[Ar. çoğ. FUSAHÂ]

( İptal eden, bozan, çürüten, fesheden. İLE Güzel, düzgün ve açık konuşan, iyi söz söyleme becerisi olan. | Açık, âşikâr, sarih. )


- FASİKÜL/CÜZ ile BÖLÜM


- FASIL[Ar. çoğ. FUSÛL] ile FÂSIL[Ar. < FASL]

( Fasl. | Bir bestekârın aynı makamdan bestelediği iki beste. | Türk müziğinde klasik bir konser programı. İLE Ayıran, bölen, fasleden. )


- FÂSILA:
SUGRÂ ile/ve/<> KÜBRÂ

( 3 harekeli ve 1 sakin. İLE/VE/<> 4'lü ya da üzeri. )

( [örnek] Kelebek. İLE/VE/<> Otomatik. )


- [ne yazık ki]
!"FAŞİST/LİK" ile/değil/yerine !ZORBA/LIK


- FASİT DAİRE[Ar.] değil/yerine/= KISIR DÖNGÜ


- FASİT DAİRE[Ar.] değil/yerine/= KISIR DÖNGÜ


- FAŞİZM ile/ve SOYKIRIM


- FASL-VASL ile/ve HAŞR-NEŞR


- FASM[Ar.] ile KASM[Ar.]


- FASO FİSO

( Sıradan. Anlamsız. )


- FASON[Fr.] ile FASONE[Fr.]

( Kesim. İLE Çözgü ya da atkının kumaş yüzeyi üzerinde, kendiliğinden bir desen oluşturduğu her tür kumaş. | Bu tür kumaşları oluşturan desen örneği. )


- FASON ile/ve TAŞERON


- FAŞTAK FIŞTAK ([ÖZENSİZ] YIKAMAK/YIKANMAK)


- FATİH CAMİİ


- FATİH İLKÖĞRETİM OKULU :

( Maden mahallesinde ilk defa 1954 yılında Fatih İlkokulu adıyla bir okul açıldı. Okul 1965'te yeni ilavelerle büyütülmüşse de yine yeterli olmayınca 1996'da yeni okul binası yapılarak eğitim ve öğretime devam edildi. Okulun ismi de Maden Fatih İlköğretim Okuluna dönüştürüldü. )


- FATİH KARATAŞ ve/||/<> BAHATTİN HEKİMOĞLU

( )


- FATİH SULTAN MEHMET (KÜÇÜK ARMUTLU) CEM EVİ, PİR SULTAN ABDAL KÜLTÜR MERKEZİ :

( Fatih Sultan Mahallesinde (Eski adı ile Ferahevler Mahallesi) Beyaz Sokak üzerindedir. )


- FATİH SULTAN MEHMET CAMİİ :

( Fatih Sultan Mehmet Mahallesinde (Küçük Armutlu) bulunan bir camidir. )


- FATİH SULTAN MEHMET CAMİİ :

( Baltalimanı sınırları içindedir. 1999'da yapılmış olup tarihi özelliği yoktur. )


- FATİH SULTAN MEHMET CAMİİ :

( Nalbantçeşme mevkiinde ve Arap Öldüren mevkiinin batı tarafındaki Boğazkent sitesi içindedir. Osmanlı tarzında yapılan bir cami olup tarihi özelliği yoktur. )


- FATİH SULTAN MEHMET CEM EVİ :

( Fatih Sultan Mehmet Mahallesi adını taşıyan bu Cem evi 2004'te açıldı. )


- FATİH SULTAN MEHMET KÖPRÜSÜ :

( Karadeniz Boğazı üzerinde yapılan ikinci asma köprüdür. Rumelihisarı ile Anadoluhisarı kuzey tarafından iki kıyıyı birleştiren köprü olup bu köprüye 2. köprü de denilmektedir. Türkiye'nin ikinci ve Dünyanın 5. büyük köprüsüdür. 4 Aralık 1985'te temeli atıldı, 3 Temmuz 1988'de trafiğe açıldı. Uzunluğu 1.510 m, orta açıklığı 1.090 m, genişliği 39.4 m ve denizden yüksekliği 64 m dir. )


- FATİH SULTAN MEHMET MAHALLESİ :

( Sarıyer ilçesinin gecekondu mahallelerinden biri olan Fatih Sultan Mehmet Mahallesi; Rumelihisarı, Baltalimanı, Reşitpaşa ve Bebek'ten sınır alır. Önceleri Küçük Armutlu ve Büyük Armutlu isimlerini taşıyan bu yerleşim bölgesi Rumelihisarı'na bağlı idi. 1994'te ayrı bir mahalle olunca ismi de Fatih Sultan Mehmet mahallesi oldu. 1992 nüfus sayımına göre mahallenin nüfusu 12.006' dır. )


- FATÎN/E[Ar. < FITNAT] ile FÂTİN[Ar. < FİTNE]

( Zeki, akıllı, uyanık, anlayışlı, kavrayışlı. İLE Fitneci. )


- FÂTİR[Ar.] ile FATÎR[Ar.] ile FATR[Ar. çoğ. FUTUR]

( Füturlu, durgun, gevşek. | Az sıcak, ılık olan. İLE Mayasız saç ekmeği, bazlama. | Bir çeşit pasta. | Olmamış, derecesini bulmamış şey. İLE Çatlak, yarık. | Mantar. )


- FATMA ATİYE HANIM ÇEŞMESİ :

( Emirgan Muvakkithane Caddesinde bulunan bu çeşme (H.1258, M.1842) zamanla mimari özelliğini kaybetmiştir. Çeşmenin kitabesi şöyledir: Ve sekahüm Rabbühüm şeraben tahura sahibet - ül hayrat vel - hasenat Fatma Atiyye Hanım ruhuna fatiha (1258)". )

Bugün[16 Kasım 2025]
itibarı ile 33.765 başlık/FaRk ile birlikte,
33.765 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(42/136)