Y ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 33.765 başlık/FaRk ile birlikte,
33.765 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(41/136)
- ESFÂ[Ar.] ile ESFÂR[Ar. < SEFER] ile ESFÂR[Ar. < SİFR]
( En saf/temiz. İLE Yolculuklar, yola gidişler. | Düşmana karşı gidişler. İLE Büyük kitaplar, ciltler. )
- EŞFAK[Ar. < ŞEFÎK] ile EŞFÂK[Ar. < ŞAFAK]
( Daha şefkatli, çok merhametli. İLE Şefkatler, merhametler, acımalar. )
- EŞGAL[Ar. < ŞUGL] ile EŞGAL[Ar. < MEŞGUL] ile EŞKÂL[Ar. < ŞEKL]
( İşler. İLE Çok işi olan. İLE Şekiller, biçimler, sûretler, tarzlar. )
- EŞGAL ile EŞKÂL
- EŞGÜDÜM(KOORDİNASYON) ile/değil EŞZAMANLI/LIK(SENKRON/İZASYON)
( [not] COORDINATION vs./but SYNCHRONIZATION )
- EŞGÜDÜM ile/ve/||/<> İŞBİRLİĞİ
- EŞHÂ[Ar. < ŞEHÎ] ile EŞHÂR[Fars.]
( En çok sevilen, sevilerek/istekle yenilen şey. İLE Kalye taşı denilen radyom hamızı. | Nişadır. )
- EŞHEL[Ar.] ile EŞHER[Ar. < ŞEHÎR]
( Koyun gözlü, elâ gözlü adam, kırmızı ile karışık koyu mavi, elâ.[dişili/müennes ŞEHLÂ] İLE En/pek ünlü, çok iyi tanınmış. )
- EŞİ-MENENDİ/MÂNENDİ (BULUNMAMA/OLMAMA)
- EŞİK ile/ve/||/<> ARALIK
- EŞİK ile/ve/||/<> BEŞİK
- EŞİK ile/ve/||/<> BEŞİK
- EŞİK ile/ve GÖZERİMİ/UFUK
( THRESHOLD, EDGE vs./and HORIZON )
- EŞİK ile/ve/||/<> KIRILMA NOKTASI
- ESİN ve/||/<>/> BESİN
- ESÎNE[Ar.] ile ESİNNE[Ar. < SİNÂN]
( Kirişin bir katı. | Yalın kat tasma. İLE Kılıçlar. | Süngüler. | Bileği taşları. )
- Eşini/sevgilini iyi DİNLE!!!
- ESİNLENME ile/ve/değil/||/<>/< ÇAĞRIŞIM
- ESİNLENME ile/ve/||/<> ÖYKÜNME
- ESİR DÜŞMEK değil TESLİM OLMAMAK
- ESİR ile ESİR
( Tutsak. | Köle. | [mecaz] Bir düşünceye ya da bir kişiye, körü körüne bağlı olan kişi. İLE Atomlar arasındaki boşluğu ve evrenin tamamını doldurduğu varsayılan, ağırlığı olmayan, ısı ve ışığı ileten töz. | Hava. )
- ESİR ile/ve/>< HEYULA/MEZC
( [Oluş-bozuluşa ...] Uğramayan. İLE/VE/>< Uğrayan.[ilk nesne][bir şeyin, her şey olabilme olanağı] )
- EŞİT (DEVLET), EŞİTİ YARGILAYAMAZ -/
( [Lat.] PAR IN PAREM NON HABET IMPERIUM )
- EŞİT HAK ile/ve/||/<>/>/< EŞİT PAYLAŞIM
- EŞİT OLAMAMA ile/ve/||/<> TAYİN EDİLEMEME
- EŞİT OLMA ile/ve/||/<> EŞİT OLMAMA
( Yaşamda. İLE/VE/||/<> Doğa(l)da. )
- EŞİT ile/ve/değil EŞİK
- EŞİT ile/ve/||/<>/> REŞİT
- EŞİT/LEME ile/değil/||/<>/> EŞ/LEME
- EŞİTLİK ADÂLETİ ve/||/<> ONUR ADÂLETİ
- EŞİTLİK ADÂLETİ ile/ve/<> ORAN ADÂLETİ
- EŞİTLİK/MÜSÂVAT ile/ve/değil/yerine/< TÜRE/ADÂLET
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/< Güçsüzün hakkının/haklarının savunulması/korunması. )
( Kişilerin eşitliği, sadece adâletin [en kısa sürede] sağlanması için [tüze/hukuk önünde] geçerlidir. [ille de bir farkı olacaksa/oldurulacaksa, sadece bilgileri/bildikleri/marifetleri iledir/kadardır.] )
(
)
(
)
( [CHAT GPT >]
Eşitlik, ırklarına, cinsiyetlerine, dinlerine ya da öteki özelliklerine bakılmaksızın tüm bireylere aynı biçimde davranılması gerektiği düşüncesini belirtir. Bu, herkesin aynı fırsatlara ve haklara sahip olması ve kimliğinden dolayı dezavantajlı ya da ayrımcılığa uğramaması gerektiği anlamına gelir.
Öte yandan, adâlet, yasaların âdil ve uygun biçimde yönetilmesini ve de âdil bir toplumun sürdürülmesini ifade eder. Bireylerin hukuka ve ahlâkî ilkelere göre haklarını almasını ve yanlış davranışın cezalandırılmasını içerir.
Eşitlik ve adâlet, genellikle birbiriyle ilişkili olsa ve örtüşebilse de aynı şey değildir. Eşitlik, herkese aynı biçimde davranmakla ilgiliyken, adâlet, bireylerin hak ettiklerini almasını ve yanlışların ele alınmasını sağlamakla ilgilidir. Bir toplumun eşit olup da âdil olmaması ya da tam eşitlik olmadan adâletin olması olanaklıdır.
[English]
Equality refers to the idea that all people should be treated the same, regardless of their race, gender, religion, or other characteristics. It means that everyone should have the same opportunities and rights, and should not be disadvantaged or discriminated against based on their identity.
Justice, on the other hand, refers to the fair and proper administration of laws and the maintenance of a just society. It involves ensuring that individuals receive what they are due, according to the law and moral principles, and that wrongdoing is punished.
While equality and justice are often related and can overlap, they are not the same thing. Equality is about treating everyone the same, while justice is about ensuring that people receive what they are entitled to and that wrongdoing is addressed. It is possible for a society to be equal but not just, or for there to be justice without complete equality. )
( [not] EQUALITY vs./and/but/< JUSTICE
JUSTICE instead of EQUALITY )
- EŞİT/LİK ile/ve/= <> EŞİK/LİK
- EŞİTLİK ile HAKKANİYET
( EQUALITY vs. JUSTICE/EQUITY )
- EŞİTLİK ve KONFOR
( Ancak mezarda olur. )
- EŞİTLİK = MÜSÂVÂT = EQUALITY[İng.] = ÉGALITÉ[Fr.] = GLEICHHEIT[Alm.] = AEQUALITAS[Lat.] = IGUALDAD[İsp.]
- EŞİT/LİK ile/ve/değil/||/<>/< ORTAK/LIK
- EŞİTLİK ile/ve PAYLAŞIM
( EQUALITY vs./and SHARING )
- EŞİTLİK ve/=/||/<>/>/< SAVAŞÇILARI
( Özellikle hukuk mantığı ve tarihi açısından, "Eşitlik Savaşçısı[On The Basis of Sex]"'nı izlemenizi öneririz... )
(
)
- EŞİTSİZLİK ile/ve/||/<>/> BAŞKALDIRI
- EŞİTSİZLİK ile/ve DENGESİZLİK
- EŞİTSİZLİK ile/||/<> EŞİTLİK
( Eşitsizlik <,>, eşitlik = ilişkisidir )
( Formül: x>3 İLE x=3 )
- ESİZ ile ESİZLİK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yaramaz, ele avuca sığmaz çocuk. İLE Kötülük. )
- ESK/ELECTRONIC HEALTH RECORD[İng.] değil/yerine/= ELEKTRONİK SAĞLIK KAYDI
- EŞKA["ka" uzun okunur] ile EŞKAH[Ar.]
( Daha/en/pek şakî, haydut. İLE Al renkli at. | Kızıl donlu hayvan. | Kırmızı yüzlü adam. )
- ESKEF[Ar. çoğ. ESÂKİF] ile ESKEFE[Ar.]
( Eskici, kunduracı, köşker. İLE Eşik, kapının basamağı. )
- EŞKENAR ile/||/<> İKİZKENAR
( Eşkenar tüm kenarlar, ikizkenar iki kenar eşittir )
( Formül: 3 eşit İLE 2 eşit )
- ESKİ ASTRONOMİ ile YENİ ASTRONOMİ
( Hey'et-i Kadîme. İLE Hey'et-i Cedîde. )
( OLD ASTRONOMY vs. NEW ASTRONOMY )
- ESKİ DÖNEM DÜŞÜNCEYE(AKADEMİSYENLERE) GÖRE:
ÖLÇÜLEBİLİRSE ile ÖLÇÜLEMEZSE
( "Bilim." İLE "Şiir." )
- ESKİ EŞYA ve/||/< ESKİ DÜŞÜNCE
( At! VE/||/<> At! )
- ESKİ OTO SANAYİ ATATÜRK PARKI :
( Huzur Mahallesindedir. 395,00 m²'lik bir alanı kapsamaktadır.150,00 m²'lik yeşil alanı bulunmaktadır. )
- ESKİ QUITO ile/ve/<> YENİ QUITO
( Yaşayan hazine olarak tanımlanan eski Quito, 1978 yılında, Dünya Miras Dizini'ne giren, dünyadaki ilk kenttir.[İkinci sırada giren ise Polonya'nın Krakov kentidir.] İLE/VE/<> Ekvador'un başkenti. )
- ESKİ SULAR CADDESİ :
( Kaptan Sokaktan başlayan ve Hünkarsuyu ve Kestanesuyu Fabrikalarına giden caddedir. Bu cadde ilçenin ilk asfaltlanan caddesidir. )
- ESKİ YUNAN'DA:
SIVI HACİM ÖLÇÜLERİ ile/ve KATI HACİM ÖLÇÜLERİ
( Katule[0,27 litre] ve amphora[19,44 litre]. İLE/VE Khoniks[1,08 litre] ve Medimnos[51,84 litre] )
- ESKİ ZAPTİYE (POLİS) KARAKOLU/ASKERLİK ŞUBESİ :
( Yeniköy, Köybaşı Caddesi üzerindeki 203 kapı No.lu bina 19. yy. sonlarında yapılmış Zaptiye (Polis) Karakolu binasıdır. Bu binanın eşleri; Büyükdere Topçu Karakolu, Sarıyer Orduevi ve Yenimahalle/Pazarbaşı'ndaki Jandarma karakolu binasıdır. Aynı amaç için yapılan bu binalardan Yeniköy Eski Zaptiye (Polis) Karakolu 1923 yılında Askerlik Şubesi yapılmış halen aynı amaçla kullanılıyor. )
- EŞKİ değil EKŞİ
- ESKİ ile/değil/yerine ESKİL/BAYRI/KADÎM
- ESKİ ile/ve/||/<> YAŞLI
- ESKİ ile YIKKIN/HARAP
( OLD vs. RUINED )
- ESKİCİ ile/değil/yerine/>< KUYUMCU
( [İş/alıcı/satıcı (bulmak) için...] Bağırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bağırmaz. )
- ESKİME ile YIPRANMA
- ESKİMO ile/değil/yerine İNUİT
( Kanada, Alaska ve Grönland'ın yüksek enlemlerindeki kutup bölgelerindeki yaşayanları ifade eder. İLE/DEĞİL/YERİNE Kanada'nın kuzeyinde ve Grönland'ın bazı bölgelerinde yaşayan halk. )
( [CREE ve ALGONKİN Kızılderililerinin verdiği bir addır.] Sözcük karşılığı "Başka bir dil konuşan" | "Başka ülkeden olan kişi" | "Çiğ et yiyen". İLE/DEĞİL/YERİNE Sözcük karşılığı "İnsan" | Halk. )
( Kanada'da Eskimo demek kabalıktır fakat Alaska'da Eskimolar bundan memnuniyet duyar. )
( Eskimo-Aleut dil ailesindeki diller, dünyadaki dillerin hiçbiriyle akraba olmayıp sadece birbiriyle akrabadır. )
( Gelişmekte olan İnuitçe, Alaska'nın kuzeyinde, Kanada'da ve Grönland'da konuşulur. )
( Ortalama boyları 1,62'dir ve ortalama yaşam süreleri 39'dur. )
( Kendi aralarında da birbirini İnuit olarak tanımlarlar. )
- ESKS/ELECTRONIC HEALTH RECORD SYSTEM[İng.] değil/yerine/= ELEKTRONİK SAĞLIK KAYIT DÜZENİ
- EŞLEME ile/ve/||/<>/> ROL DEĞİŞTİRME ile/ve/||/<>/> AYNA ile/ve/||/<>/> YARDIMCI TEKNİKLER
- EŞLEŞTİRME ile/değil/yerine İLİŞKİLENDİRME
- ESMA SULTAN KASRI ile ESMA SULTAN YALISI
( Çamlıca'da, Millet Parkı karşısında, Sarıkaya'daydı. İLE Ortaköy'dedir. )
( Sultan II. Mahmud'un kız kardeşi Esma Sultan'a aitti. İLE 1875'te, Sultan Abdülaziz'in kızı Esma Sultan için Mimar Serkis Balyan'a yaptırılmıştır. [1975 yılında yanarak sadece dört duvarı kalmıştır.] )
- ESMÂ'[Ar. < İSM] ile ESMÂ'[Ar. < SEM] ile ESMAH[Ar.]
( Adlar. İLE Kulaklar, kulak işitmeleri. İLE En semahatli, eli açık, pek cömert. )
- ESMÂ ile/ve/||/<> EŞRÂ/T
- ESNÂ'[Ar. < SİNY] ile ESNA'[Ar.] ile ESNÂH[Ar. < SİNH] ile ESNÂN[Ar. < SİNN]
( Ara, aralı, vakit, sıra. İLE "Efdal" gibi "bülent, yüksek". İLE Asıllar, kökler. İLE Dişler. )
- EŞNÂ[Ar. < ŞENÎ] ile EŞNA'[Fars.]
( Daha/pek şenî, fenâ, kötü ve çirkin. İLE Çok değerli mücevher. | Yüzgeç, yüzücü. )
- ESNAF[Ar.]/ARTİZAN[Fr. < ARTISAN] ile/ve/||/<> EŞRAF
( Küçük sermaye ve zanaat sahibi. | Başlıca düşüncesi, mesleğinin tüm inceliklerinden yararlanıp bunları karşısındakinin zararına kullanarak ve meslekte kötü örnek oluşturarak çok para kazanmak olan kişi. İLE/VE/||/<> Bir yerin zenginleri, ileri gelenleri, sözü geçenleri. )
- ESNEKLİK ve/||/<>/> SAĞLAMLIK/GÜÇ ve/||/<>/> BİLGELİK/İRFAN/HİKMET
( Çocuk gibi. VE/||/<>/> Demir gibi. VE/||/<>/> Bilge gibi. )
- ESNEME ile/ve/||/<> ESNEME
( Ağızla olan. İLE/VE/||/<> Gövdemizle olan. )
- ESNEME'DE[İng.]:
AÇLIKTAN ile CAN SIKINTISINDAN/MELAL[Ar.] ile SİNİR YORGUNLUĞUNDAN ile OKSİJENSİZLİKTEN
- ESNEMEDE [AĞZIN EL İLE KAPANIŞINDA]:
SOL ELİN DIŞI ile/ve/değil/yerine SAĞ ELİN AVUÇİÇİ
( Tüm genel/günlük koşullarda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Namazda. )
- ESNEMEK:
"OKSİJEN GEREKSİNİMİMİZDEN DOLAYI" değil BEYNİMİZİ SOĞUTMAK İÇİN
- ESNETMEK ile SÜNDÜRMEK
( ... İLE Bir şeyi çekerek uzatmak, esnetmek. )
- ESRE[Ar.] ile ESRE[Ar.] ile ÖTRE[Ar.]
( Arap yazısında/harflerinde bir ünsüzün, dar, düz ve kısa okunacağını gösteren im. İLE Eski zamanlardan söylenilegelen bilgi ve haberlerin sonucu. İLE Arap yazısında, bir sesin yuvarlak, dar ve kalın[u], Türkçe'de de yuvarlak[o, ö, u, ü] okunacağını gösteren im. )
- EŞREF[Ar. < ŞERÎF] ile Eşref[Ar.]
( Daha/pek/en şerefli/onurlu. İLE Hicivleriyle tanınmış şair.[Eserleri: Hasbihal, İran'da Yangın Var, İstimdat, Deccâl, Külliyât-ı Eş'âr. 1846 - 1911] )
- ESRİME (TUTKU)
- ESRİME = VECİT[Ar.] = ECSTASY[İng.] = EXTASE[Fr.] = EKSTASE[Alm.] = EKSTASIS[Yun.] = ÉXTASIS[İsp.]
- ESSAY[İng.] değil/yerine/= DENEME
- ESSENTİAL SİNGULARİTY ile/||/<> REMOVABLE SİNGULARİTY
( Essential Laurent sonsuz terim, removable tanımlanabilir. )
( Formül: Infinite Laurent İLE definable )
- EŞSESLİ = EQUIVOCAL[İng.] = ÉQUIVOQUE[Fr.] = ÄQUIVOK[Alm.] = AEQUIVOCUS < AEQUUS[Lat.]
- EŞ/SEVGİLİ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- EŞ/SEVGİLİ [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]
- ESSİZ ile ESSİZ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yüzsüz, arsız, hain, utanmaz kişi. İLE Bir kaybın arkasından üzülmeyi belirten sözcük. )
- EŞSÖZ -ile
- EŞSÖZ = İADE-İ MÂNÅ = TAUTOLOGY[İng.] = TAUTOLOGIE[Fr., Alm.] = TAUTOLOGIA[Yun.] = COSA FINALIS
- ESTÂR[Ar. < SİTR] ile ESTÂR[Ar. < SATR]
( Örtüler, perdeler. İLE Yazı sıraları, dizileri. )
- EŞTÂT[Ar. < ŞETÎT] ile EŞTÂD[Fars.]
( Takımlar, sınıflar, fırkalar, çeşitler, nevîler. İLE Güneş ayının 26. günü. | O güne memur sayılan melek. | Zend'de bir sûrenin adı.[Zerdüşt] )
- ESTEK-KÖSTEK
- ESTER ile ETER
( Karboksilik asidin alkolle tepkimesi sonucu oluşan bileşik. İLE İki alkolün su kaybederek oluşturduğu bileşik. )
( Karboksil ve alkil öbeği içeren bileşikler. İLE Oksijen atomu aracılığıyla iki alkil ya da aril öbeği bağlı bileşikler. )
- ESTER ile/||/<> ETER
( Ester RCOOR' İLE eter ROR' yapısındadır )
( Formül: C=O var İLE C=O yok )
- ESTETİK = BEDİİYAT = AESTHETICS[İng.] = ESTHÉTIQUE[Fr.] = AESTHETIK[Alm.] = AISTHETIKÉ[Yun.] = ESTÉTICO[İsp.]
- ESTETİK ile ESTETİZE
( AESTHETIC vs. AESTHETISED )
- ESTETİK değil/yerine/= GÜZELDUYU
- ESTETİK ile KİÇ(KITSCH[Alm.])
- ESTETİK ile/ve SİLÜET
( AESTHETICS vs./and SILHOUETTE )
- EŞÜK ile EŞÜK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yatak örtüsü. İLE Bir bey ya da hakan öldüğü zaman, ona gösterilen saygının bir işareti olarak mezarının üzerine örtülmesi için yollanan işlemeli kumaş. )
- [Ar.] ESVÂB[< SEVB] ile/değil ESBÂB[< SEBEB]
( Giyimler, giyilecek şeyler. İLE/DEĞİL Nedenler/sebepler, aracılar/vâsıtalar, lâzımalar. )
( ESBÂB-I MÛCİBE: Gerek(tir)en/icâb eden nedenler/sebepler. )
- EŞVÂK[Ar. < ŞEVK] ile EŞVÂK[Ar. < ŞEVK]
( Şiddetli istekler/arzular, neşveler. İLE Bitkilerin dikenleri. | Kemiklerin uzamaları. )
- EŞYÂ'[Ar. < ŞEY] ile EŞYÂ'[Ar. < ŞÎA] ile EŞYÂH[Ar. < ŞEYH]
( Nesneler, varolanlar. | Çamaşır, yolcunun sandığı/bavulu/sepeti, evin masası, koltuğu, perdesi vb. nesneler. İLE Bölükler, yardımcılar, cemâatler. İLE Yaşlılar, ihtiyarlar. )
- EŞYA ile MAL
( FURNITURE vs. PROPERTY )
- EŞYALARI:
VİTRİNDE/SANDIKTA/... TUTMAK/SAKLAMAK ile/yerine/değil KULLANMAK
( "Bir gün kullanılır", "Misafir için" vb. düşünceler/tutumlar yerine kullanalım onları! )
- EŞYALARI/ÇANTAYI:
BIRAKMAK, ORTAMA GÜVENMEK yerine/değil YANINDA TUTMAK, SAHİP ÇIKMAK
( Eşyanın/çantanın yanınızda tutulmasının gerekliliği, çalınmaması için değil/yanısıra, bir hasar/kayıp ya da hırsızlık durumunda orada bulunan herkesi zan altında bırakmaması içindir. )
- EŞZAMAN/SENKRON[Fr. < SYNCHRONE] >< YADINKURUN/ASENKRON[Fr. < ASYNCHRONE]
( Aynı zaman içinde hareket eden. >< Başlama ve bitme anları başka olan (olaylar). )
- EŞZAMANLI/LIK ile/ve/||/<> KOŞUT/LUK
- EŞZAMANLILIK ile/||/<> MUTLAK ZAMAN
( Eşzamanlılık görelidir, farklı gözlemciler farklı sıralama görebilir. )
( Formül: Göreliliğin göreliliği )
- ET-TIRNAK ile/ve/||/<> "ET-KEMİK"
- ET "UYGARLIĞI" ile/değil/yerine ANLAM/MÂNÂ UYGARLIĞI
- ÉTALE ile/||/<> FİNİTE
( Étale yerel izomorfizm İLE finite sonlu derece. )
( Formül: Local isomorphism İLE finite degree )
- ETAMİN[Fr. < ÉTAMINE] ile KANAVİÇE[İt. < CANOVACCIO]
( Pamuk ya da ketenden, seyrek dokunmuş, delikli bir tür kumaş. İLE El işleri için kullanılan seyrek dokunmuş keten bezi. | Bu bezin üzerine yapılan işleme. | Çuval olarak kullanılan kendirden ya da kenevirden yapılmış seyrek bez. )
- ETEM PAŞA SEYMEN PARKI :
( Kilyos Mahallesinde olup, 500,99 m²'lik bir alanı kapsamakta olup, 250 m²'lik yeşil alanı bulunmaktadır. )
- ET(H)İK = İLM-İ AHLÂK = ETHICS[İng.] = ÉTHIQUE[Fr.] = ETHIK[Alm.] = ETHICA[Lat.] = ETHIKE[Yun.] = ÉTICA[İsp.]
- ETİ SENİN, KEMİĞİ BENİM! değil ONU, ETİNDEN VE KEMİĞİNDEN (SAPLANTISINDAN) AYIR!
- ETİKET[Fr. < ÉTIQUETTE] değil/yerine/= EDERCE
- ETİKET[Fr. < Alm.] ile/= YAFTA[Fars. < YAFTE]
( Bir malın, tür, miktar vb. niteliklerini ya da kitap, defter vb. şeylerin, kime ait olduğunu belirtmek, belirli kılmak için üzerlerine konulan küçük kâğıt. | Toplum içindeki davranışlarda izlenecek yol.TEŞRİFAT İLE/= Üzerine asıldığı ya da yapıştırıldığı şeylerle ilgili herhangi bir bilgi veren, yazılı kâğıt parçası. )
- ETİKET/LEMEK ile YAFTA/LAMAK
- ETİLEN[Fr. < ÉTHYLÈNE] ile ASETİLEN[Fr. < ACÉTYLÈNE]
( Yanıcı, renksiz, az kokulu, 0,97 yoğunluğunda karbon ve hidrojen bileşimi. İLE Renksiz, sarımsak kokulu, güçlü ve beyaz bir ışık vererek yanan hidrokarbonlu bir gaz. )
- ETİO- ile/||/<> RHİZ-/-RHİZA/RHİZO- ile/||/<> CARY-/CARYO-/KARY-/KARYO-
( Neden. İLE/||/<> Kök. İLE/||/<> Tane çekirdek. )
- ETK/ELECTRONIC MEDICAL RECORDING[İng.] değil/yerine/= ELEKTRONİK TIBBİ KAYIT
- ETKEN ile/ve/değil/yerine/||/<> BİLEŞEN
- ETKEN ile ETKİN
- ETKEN ile ETMEN
- ETKEN ile NEDEN
( AGENT/FACTOR vs. REASON/CAUSE )
- ETKER NEDEN = EFFICIENT CAUSE[İng.] = CAUSE EFFICIENTE[Fr.] = WIRKENDE URSACHE[Alm.] = CAUSA EFFICIENS[Lat.]
- ETKİ ETMEK ile/ve/||/<>/> DÖNÜŞTÜRMEK
- ETKİ > TEPKİ ile/değil/yerine/> ETKİ > ANLAM > TEPKİ
- ETKİ <> TEPKİ ile/ve/değil ETKİ <> YORUM <> TEPKİ
( Hayvanlarda. İLE/VE/DEĞİL İnsanda. )
- ETKİ = ESER, TESİR = EFFECT[İng.] = EFFET[Fr.] = WIRKUNG, EFFEKT[Alm.] = EFFECTUS[Lat.] = EFECTO[İsp.]
- ETKİ ile/ve/||/<> GEÇİŞ
- ETKİ ile/ve/||/<> İTKİ
( Dışarıda/n. İLE/VE/||/<> Dışarıda/n ve/ya da içeride/n. )
( Nesnelerde/n. İLE/VE/||/<> Hayvan ve insanda/n. )
- ETKİ ile/ve/değil/||/<>/< KARŞILIK
- ETKİ ile MANDELA ETKİSİ
( ... İLE Geniş bir kitlenin, gerçekleşmemesine karşın bir olayın yaşandığına inanması durumu. )
- ETKİ ile/ve/> NEDEN
( EFFECT vs./and/> REASON )
- ETKİ ile/ve/<> TEPKİ
( EFFECT vs./and/<> REACTION )
- ETKİ ile/ve YANKI
( EFFECT vs./and REVERBERATION )
- ETKİ ile/ve/||/<> YAPI
- ETKİ/DÖNGÜ:
KUZEY KUTBUNDA ile/ve/||/<>/>< GÜNEY KUTBUNDA
( www.facebook.com/video.php?v=592603574202831 )
- ETKİ/LEME ile ENGEL/LEME
( Engeller bir ölçüde kalktığında, O, bir anda içinize doğar. )
( Sana engel olmaya çalışanlar, başaracağına, en çok inananlardır. )
( It will dawn on you suddenly, when the obstacles are removed to some extent. )
( IMPRESS vs. HINDRANCE/OBSTRUCTION )
- ETKİLEMEYE ÇALIŞMAK (İÇİN) KONUŞMAK/ANLATMAK ile/ve/değil/yerine (SADECE) KENDİNİ ANLATMAK/TANIMLAMAK (İÇİN) KONUŞMAK/ANLATMAK
- ETKİLENMEK ile ALIMLAMAK
( TO GET IMPRESS vs. TO TAKE )
- ETKİLENMEK ile/ve/> ESİNLENMEK
( TO GET EFFECTION vs./and/> TO BE INSPIRED )
- ALE ETKİSİ ile/||/<> ALLEE ETKİSİ ile/||/<> BULMER ETKİ ile/||/<> POZİSYON ETKİSİ ile/||/<> TETRİS ETKİSİ ile/||/<> WAHLUND ETKİSİ ile/||/<> YANLIŞ ORTAKLIK ETKİSİ
( Bireylerin kendi türünden bireylerin varoluşundan sağladığı kazancı. İLE/||/<> Tür içindeki bireylerin, aynı türde olanların çevresinde olmasından dolayı kazandığı avantaj.[İlk olarak, 1930 yılında, Warder Clyde Allee tarafından ileri sürülmüştür.] İLE/||/<> Seçilim sürdükçe genetik çeşitlilik azalır, çünkü çeşitlilik doğa tarafından seçilip azaltılır. Bu azalma, ebeveynlerin populasyona göre fenotip çeşitlilik miktarı ile doğru orantılıdır. Çeşitliliğin artışı ise genetik mekanizmalar aracılığıyla sağlanır. İLE/||/<> Genin dışavurumuna [ve fenotipe olan etkisinin] genellikle komşu genlerle olan etkileşiminden etkilendiği ve genlerin mekansal yerleri değiştiğinde (translokasyonda olduğu gibi) ekpresyonunun da değiştiği genetik etki. İLE/||/<> Bireylerin bir etkinliğe çok fazla zaman harcaması sonucu bu etkinliğin düşüncelerini, zihinsel imajını ve düşlerini etkilemesi. İLE/||/<> Bir popülasyon içinde bulunan alt popülasyonlardaki alel frekansının dağılımından ötürü, popülasyon genelinde heterozigotluğun kuşaklar içinde azalması.[1928 - Sten Wahlund] İLE/||/<> Başka kişilerle davranış, tutum, inanç bakımından benzerliklerinin abartılması. )
- ETKİLEŞİM ile/ve/||/<>/> EYTİŞİM
- ETKİLEYİCİ ile/ve/||/<> "ÇARPICI"
- ETKİLEYİCİ ile "DOKUNAKLI"
- ETKİN ile ETKEN
- ETKİN ile/ve/<> ETKİLİ
- ETKİN = FAAL = ACTIVE[İng.] = ACTIF[Fr.] = AKTIV[Alm.] = ACTIVO[İsp.]
- ETKİ/N ile/ve/<> YETKİ/N
- ETKİNİN:
BULAŞMAMASI ile/ve/||/<> BOZULMAMASI
- ETKİNLİK/PERFORMANS =/ve İLETİŞİM =/ve GÜDÜLENME =/ve YETKİNLİK/LER
( NE? ve NEDEN? ve NASIL? )
- ETKİNLİK = FAALİYET, FAİLİYET = ACTIVITY[İng.] = ACTIVITÉ[Fr.] = AKTIVITÄT, TÄTIGKEIT[Alm.] = ACTIVIDAD[İsp.]
- ETKİNLİK ile/ve/değil/yerine/> ÜRETİM
( [not] ACTIVITY vs./and/but TO PRODUCE
TO PRODUCE instead of ACTIVITY )
- ETKİSİ ALTINA ALMAK ile/ve/||/<> YÖNLENDİRMEK
- ETME-BULMA (DÜNYASI)
- ETME! ve/||/<> EYLEME!
- ETMEK ile ETREK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Ekmek. İLE Görünüşü sağlıklı, al yanaklı kişi. )
- ETMEN" ile/değil ETMEYİN
- ETMEN ile BİLEŞEN
- ETNOARKEOLOJİ ile/||/<> DENEYSEL ARKEOLOJİ
( Etnoarkeoloji güncel toplumlardan analoji İLE deneysel arkeoloji yeniden yapılandırma deneyleridir. Etnoarkeoloji Binford'un orta menzil kuramı İLE arkeolojik kayıt yorumlanır. İki yöntem geçmiş davranış İLE farklı kanıt yolları kullanır. )
( Lewis Binford tarafından 1967 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1931-2011) (Ülke: ABD) (Alan: Arkeoloji) (Önemli katkıları: İşlemeci (prosesüel) arkeoloji, orta menzil kuram, etnoarkeoloji, bilimsel yöntem uygulaması) )
- ETNOGRAFYA MÜZESİ <>/< ANKARA HALK EVİ
- ETRA'[Ar.] ile ETRÂH[Ar. < TERAH]
( Dere gibi akan su. İLE/VE Kaygılar, tasalar, gamlar, kederler. )
- ETRAF[< TARAF] ile UC/LAR
- ETS/EARLY DIAGNOSIS SYSTEM[İng.] değil/yerine/= ERKEN TANILAMA DÜZENİ
- ETÜT/ETÜD[Fr. < ETUDE] değil/yerine/= ÇALIŞMA
( Herhangi bir konuda yapılan inceleme, araştırma. | Ön çalışma. | Belirli bir konuyu inceleyen, araştıran yapıt ya da yazı. | Öğrencilerin, bir belletmenin gözetimi, denetimi altında ders çalışması, mütalaa, müzakere. )
- ETÜZ SİNEMASI :
( Rumelihisarı'ndaki ikinci sinema idi. 1970/1971 yıllarında Nedim Etüz Bey tarafından açılan bu sinema sadece üç yıl hizmet verdi ve 1973'te kapandı. )
- EU- ile/||/<> COSM-
( İyi, güzel. İLE/||/<> Kozmetik, güzellik, düzenli. )
- EUCLİDEAN GEOMETRY ile/||/<> NON-EUCLİDEAN
( Euclidean düz uzay, non-Euclidean eğri uzay. )
( Formül: Flat İLE curved space )
- EUCLİDEAN İLE HYPERBOLİC İLE ELLİPTİC İLE PROJECTİVE ile/||/<> GEOMETRİ TÜRLERİ
( Farklı aksiyom sistemleri. )
( Formül: K = -1 İLE 0 İLE +1 )
- EUKROMATİN ile/||/<> HETEROKROMATİN
( Eukromatin açık aktif İLE heterokromatin kapalı sessiz. )
( Formül: Open active İLE closed silent )
- EULER CHARACTERİSTİC ile/||/<> GENUS
( Euler χ(X) homotopy invariant, genus orient 2-manifold. )
( Formül: General invariant İLE surface classification )
( Leonhard Euler tarafından 1750 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1707-1783) (Ülke: İsviçre) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Analiz, sayılar teorisi, graf teorisi) )
- EULER DENKLEMİ ile/||/<> BERNOULLİ DENKLEMİ
( Euler genel hareket denklemi, Bernoulli akım çizgisi boyunca integral. )
( Formül: ρDv/Dt = -∇p + F )
( Leonhard Euler tarafından 1750 yılında keşfedildi/formüle edildi. )
- EULER İLE HAMİLTON İLE ÇİN POSTACI ile/||/<> GRAF PROBLEMLERİ
( Klasik graf kuramı problemleri. )
( Formül: Derece toplamı = 2E )
( Leonhard Euler tarafından 1750 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1707-1783) (Ülke: İsviçre) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Analiz, sayılar teorisi, graf teorisi) )
- EULER İLE RUNGE-KUTTA İLE ADAMS ile/||/<> ODE ÇÖZÜCÜLER
( Adi diferansiyel denklem sayısal çözümleri. )
( Formül: y_{n+1} = y_n + hf(x_n İLE y_n) )
( Leonhard Euler tarafından 1750 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1707-1783) (Ülke: İsviçre) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Analiz, sayılar teorisi, graf teorisi) )
- EULER İLE RUNGE-KUTTA İLE ADAMS ile/||/<> ODE ÇÖZÜM YÖNTEMLERİ
( Diferansiyel denklem sayısal çözümleri. )
( Formül: yₙ₊₁ = yₙ + hf(tₙ ileyₙ) )
( Leonhard Euler tarafından 1750 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1707-1783) (Ülke: İsviçre) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Analiz, sayılar teorisi, graf teorisi) )
- EULER METODU ile/||/<> RUNGE-KUTTA
( Euler 1. derece O(h), RK4 4. derece O(h⁴) hassas. )
( Formül: y_{n+1} = y_n + hf )
( Leonhard Euler tarafından 1750 yılında keşfedildi/formüle edildi. )
- EULER PHİ FONKSİYONU ile/||/<> MÖBİUS FONKSİYONU
( Phi aralarında asal sayısı, Möbius çarpanlar paritelisi. )
( Formül: φ(n) İLE μ(n) )
( Leonhard Euler tarafından 1750 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1707-1783) (Ülke: İsviçre) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Analiz, sayılar teorisi, graf teorisi) )
- EULER ve LAGRANGE ve KANT
( Klâsik mekaniğin matematiğini üretmiştir. VE Klâsik mekaniğe en mükemmel biçimini vermiştir. VE Klâsik mekaniğin felsefesini yapmıştır. )
( Euler sayısı, topolojik değişmezdir. )
( )
- EUNICH ile/değil UNIQUE
( Hadım.[YU:NİK | U'yu uzatarak] İLE/DEĞİL Tek.[YUNİ:K | İ'yi uzatarak] )
- EUPNE ile APNE
( Solunumun normal hali. İLE Solunumun durması. )
- EURY- ile/||/<> PLAT-/PLATY-
( Geniş, enli. İLE/||/<> Geniş, enli, yaygın. )
- -EURYSİS ile/||/<> TENS- ile/||/<> TRACT-
( Gerilme, genişletici ameliyat. İLE/||/<> Gerilme. İLE/||/<> Çekme, germe. )
- EUS/ENDOSCOPIC ULTRASOUND[İng.] değil/yerine/= ENDOSKOPİK ULTRASON, İÇ GÖREÇLEMEYLE ULTRASON
- EV-BARK (SAHİBİ OLMAK)
- EV İŞİ GEN ile/||/<> DOKU ÖZEL GEN
( Ev işi her hücre, doku özel doku özel. )
( Formül: Universal İLE specialized expression )
- EV ile/||/<> AİLE
- EV ve/||/<>/> EVRE
( HOME/HOUSE and/||/<>/> PHASE/STAGE )
- EV ile/ve HÂNE
- EV ile/ve/değil/||/<>/< KOMŞU
( Alma. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Al. )
- EV ile/ve/||/<> KONUT
( Öncelikle "ev" ve "konut" sözcükleri ele alınmalı... Türkçe'de konut sözcüğünün kökeni olan "kon", geçici olarak bir yerde bulunmayı tanımlamaktadır. Edim olarak kon-mak biçiminde kullanılır. Eskiden atlarla bir günde alınan yola de "konak" denilirmiş. Örneğin, "buradan orası 10 konak" denildiğinde arası on gün demekmiş. "Gündüzün şer'i, gecenin hayr'ından evlâdır" denilir. Gece yolculuğu yeğlenmez ve bir yerlerde konaklamak gerekirmiş. O yüzden, geceyi geçirmek için inilen, konaklanılan yerlere de konak denilmiş. Zarif, estetik konaklar, kervansaraylar yapmış eskiler...
Ev sözcüğü, konut sözcüğünün tam tersine, kalıcılığı yani yerleşmeyi simgelemektedir. Örnek olarak, Dîvân-ı Lugâti't-Türk'te, "evlenmek" sözcüğünün karşılığı olarak "ev edinmek, yerleşmek" tanımı kullanılır. "Konut ve ev" sözcüğünün kökenlerine baktığımızda ikisinin arasında anlam bakımından çok önemli bir uçurum olduğu rahatlıkla görülebilir. İlk dikkatimizi çekmesi gereken konu şudur. Konut, bir yer üzerinde geçiciliği tanımlar, ev ise yerleşikliği tanımlamaktadır. Konut üzerinde gerçekleşen konmak eylemi herhangi bir yer üzerinde olanaklıyken, evin toprağa oturduğunu (yerleştiğini) fark etmişizdir. Yani "ev" demek, toprakla bağ demektir.
Geçiciliğin simgesi olan konutlarda anılar yoktur, konutlarda anı bulamayız. Anı yoktur, çünkü 40 - 50 yıl içinde yıkılarak yerine yenisi yapılacak beton yapılarca işgal edilmiş topraklardır. Bahçeleri de yoktur... Bağ bahçe olmadığından da çocukluk anılarımız ol(a)maz. Evde ise anılar vardır. Birliktelik vardır, komşuluk vardır, aidiyet vardır. Evde, dedeimiz ninemiz, anne ve babamızla anılarımız yaşar. Üç kuşak bir arada bulunabilir. Huzur ve heyecanımız olur...
Evde, dallarında salıncak yaptığımız ve mevsimi geldiğine meyvelerini yediğimiz doğal ağaçlar vardır. Konutlarda ise GDO'lu ürünler... Uzun bir süre raflarda bozulmadan dursun diye yapay, GDO'lu, hormonlu ve kimyasal katkılı gıdalar ancak konutlarda bulunmaktadır. Evlerin sokakları araba katliamına da uğramaz; çünkü, daracık alanda yirmi ailenin arabası park etmek zorunda değildir. Dolayısıyla evlerin sokakları/mahalleleri çocuklara aittir. Konutların mahallelerinde sokaklar arabalarca işgal edilir, egzoz dumanı da armağanı. Evlerde sadece anne baba ve çocuklar değil dede ve nineler de kendine yer bulabilir. Konutlar ise yaşlıları, dedeleri ve nineleri birlikte barındırmaya yetmez. Onlar, artık "huzur evine gönderilmek zorundadır"...
Evler, nasıl konut oldu?
Diyelim ki, on katlı bir binada 150 m² konut edindik... Bu bina da 500 m² üzerine oturtulan bir alana sahiptir. Binadaki daire sayısı ise yaklaşık yirmi dolayında. Daire başına düşen toprak miktarı en fazla 25 m² gibi görünse de gerçekte toprakla artık bağınız kalmamıştır. Hayali bir topraktır o... Zira hiçbir dairenin topraktan ve onun üzerindeki üretim gücünden, verimliliğinden ve huzurundan yararlanılması olanaklı değildir. Ailelerin toprakla bağı kesilince onları rahatlıkla her şeyi satın alan/almakta zorunda olan tüketim toplulukları durumuna getirilir. Ev üzerinde yerleştiği toprakla bütünleşir ve üretim aracı olur. Konutlar ise birer borç üretimi, yani borçlanma merkezidir. Konutları hem satın alırken, hem de üzerinde yaşamımızı sürdürmeye çalışırken bağımlı, tüketici ve hasta bireyler durumuna düşeriz. Konutlarda doğanın sunduklarından yararlanamayız. Üstelik bu konutların planlı eskitme nedeniyle "bilimsel" süresi 60 - 70 yıl. Kullanım süreleri de 40 - 50 yıldır. 40 - 50 yaş aralığında sahip olduğunuz konutlarda ortalama yirmi yıl yaşamıyoruz bile... Bize üzerinde geçici olarak konulacak kapitalist düzenin dayattığı borç üreten merkezler değil toprak ile bütünleşik gerçek evler gerek. )
- EV ile LAGINA
( ... İLE Mali'de, menapoza girmiş kadınların yaşadığı evler. )
- EV ile/ve/değil RAB
( ... İLE/VE/DEĞİL Mısır'da. )
- EVÂN[Ar. çoğ. ÂVİNE] ile EVÂM[Ar.]
( Vakit, zaman, çağ. İLE Borç, ödünç. | Renk, boya. )
- EVCÂ'[Ar. < VECÂ] ile EVCÂR[Ar.]
( Ağrılar, sancılar, acılar, sızılar. İLE İçinde gizlenmek üzere oluşturulan çukurlar, siperler. )
- EVCEL[Ar.] ile EVCER[Ar.]
( Çok korkak. İLE Çok çekingen. )
- EVCİL ile EVCİMEN
- EVCİLİK değil EVLİLİK
- EVCİLLEŞME ile/ve/||/<>/>< YABANİLİK
- EVCİLLEŞTİRME (BİTKİ) ile/||/<> EVCİLLEŞTİRME (HAYVAN)
( Bitki evcilleştirmesi tahıl seçimi İLE hayvan evcilleştirmesi davranış kontrolüdür. Bitki evcilleştirmesi MÖ 10000 İLE hayvan evcilleştirmesi MÖ 9000 başladı. İki süreç Neolitik Devrimi İLE tarımsal toplum temelini attı. )
- EVCİMEN, BEKİR SITKI PROF. DR. (İST. 1926 - 1979) :
( Büyükdereli olup, ilk ve orta öğretimini burada tamamlamış, askerlik görevini takiben 1951'de kayıt olduğu İ.Ü. Üniversitesi Orman Fakültesinden 1955'te Orman Yüksek Mühendisi olarak mezun oldu. 1956'da İ.Ü. Orman Fakültesi Ormancılık Politikası ve Amenajman Kürsüsüne asistan olarak atandı. 1961 yılında hazırladığı "Türkiye Sedir Ormanlarının Ekonomik Önemi ve Amenajman Esasları" adlı çalışması ile Doktor unvanını aldı. İngiltere ve ABD de çalışma konuları ile ilgili olarak bilimsel araştırma ve incelemelerde bulundu. 1966'da "Türkiye'deki Aynı Yaşlı Ormanların Optimal Kuruluşa Götürülmesi İmkânları Hakkında Araştırmalar" konulu tezi hazırladı ve Doçent unvanını aldı. 1973 - 1974 arasında Almanya'da Freiburg ve Göttingen Üniversitesi Orman Fakültesinde bilimsel çalışmalarda bulundu. 1976'da Profesörlük unvanını aldı, 1979'da vefât etti. )
- EVE/EWE/YEVE/YEWE = EVEK/EWEK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Oğuzların bir kolu. İLE Tez canlı, aceleci kişi. )
- EVEREST ile OLYMPUS MONS
( Dünyadaki en yüksek dağ[8848]. İLE Mars'ta. [Everest'in 3 katı yüksekliğinde] )
- EVEREST ile SAGARMATHA/CHOMOLUNGMA
( ANA TANRIÇA/KRALİÇE/SAGARMATHA[Nepal dilinde]
CHOMOLUNGMA[Tibet dilinde] )
- EVET DERİM/DEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAYIR DİYEMEM(EK)
( Özellikle de sevdiğin birinden alabileceğin "evlilik teklifi"ne... )
- EVET EKLEMİ ile/ve/||/<> HAYIR EKLEMİ
- EVHAM ile VESVESE
- EVİÇ ile HADİD
- EVİN/EWİN ile TAHIL
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Tahıl tanesi, tohum. İLE ... )
- EVİNİ ve/||/<>/< ZİHNİNİ/KALBİNİ
( Konuk gelecekmiş gibi temiz tut! VE/||/<>/< Ölüm gelecekmiş gibi temiz tut! )
- EVİNİ/MUTFAĞINI/BUZDOLABINI, MARKETE ÇEVİRMEK değil/yerine EVİNİ/ZİHNİNİ, MARKETTE TUTMAK
( İstediğimiz zaman/gerektiğinde, gerektiği kadarını marketten almak varken "her an ve hemen istediğim yerine gelsin" diye onlarca gereksiz/gerekli ürünü evimizde bulundurmamız şart değil! )
- EVİRE-ÇEVİRE (DÖVMEK)
- EVİRME/EVİRTİM/YANSIMA = AKİS/İNİKÂS/İFRAĞ = CONVERSION[İng., Fr.] = KONVERSION[Alm.] = CONVERSIO[Lat.]
- EVKAF[< VAKF] -ile
( CÂMİ, MEDRESE, İMÂRET GİBİ HAYRÂTIN İDARESİNE AYRILAN ARAZİ, BİNA VS. | VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ )
- EVKÂF ile/||/<> EVKÂF-I HÜMÂYÛN
( Vakıflar. İLE/||/<> Padişahların ve padişahlara mensup olanların vakıfları. )
- EVLÂD-I İNÂS ile/||/<> EVLÂD-I YOL
( Kız çocukları.[vakfiyelerde geçer] İLE/||/<> Çoluk çocuk.[vakfiyelerde geçer] )
- EVLÂD-I SULBİYE/SULBİYYE ile/||/<> EVLÂD-I ÜMM
( Vakıfta birinin çocuklarını anlatan terim.[Birin torunları, onun evlâd-ı sulbiyyesidir.]. İLE/||/<> Ölenin, ana bir oğlan ve kız kardeşleri. )
- EVLENECEĞİN KİŞİYİ:
AKŞAM/GECE GÖRMEK ile/ve/yerine SABAH/UYANINCA GÖRMEK
- EVLENMEK ile/ve/||/<>/< EĞLENMEK
- EVLENMEK ile/ve/değil/||/<>/< KATLANMAK
(
)
- EVLİ-BARKLI
- EVLİ-DAMLI
- EVLİLİK:
GELECEĞİN TAAHHÜDÜ değil İLİŞKİ SÜRESİNCE SÖZLEŞME
( Birlikteliğin toplumsallığı, kurumsallığı ve kuramsallığı olan "evlilik", [dişil ya da eril fark etmeksizin] İNSAN için, koşullara/olanaklara bağlı, itibarî olan ve [doğal koşullarda olmayanlar için ve özellikle kentlerde yaşayanlarda] zorunlu olmayan bir süreç ya da kabul olarak değerlendirilmektedir.
Eşeysel birlikteliğin, kentlerde, eskisi gibi belirleyici/bağlayıcı olması ise pek fazla devrede olmayabilmektedir. )
- EVLİLİK ile/ve/değil/<>/< AŞK
( Akit ile. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Ahit ile. )
( Tanık, rızâ, onay ister. İLE/VE/<>/< Ahde vefâ edecek bir kalp yeterlidir. )
- EVLİLİKLERİN SONLANMASI:
"AŞKIN BİTMESİ" değil/ne yazık ki/< ARKADAŞLIĞIN OLMAMASI
- EVLİLİKTE/İLİŞKİDE:
(")KÜSME(") ve/<>/>/< (")BAĞIRMA(")
- EVO-DEVO ile/||/<> KLASİK EVRİM
( Evo-devo gelişim genetik, klasik populasyon. )
( Formül: Development İLE population )
- EVOLUTİONARY DEVELOPMENTAL BİOLOGY ile/||/<> CLASSİCAL DEVELOPMENT
( Evolutionary developmental biology gelişimin evrimsel kökenlerini incelerken İLE classical development sadece bireysel gelişim süreçlerini inceler )
( Formül: Evo-devo )
- EVRÂD[< VİRD] -ile
( OKUNMASI ÂDET OLUNAN DÎNÎ DUALAR, HER ZAMAN DİLDE VE AĞIZDA DOLAŞAN SÖZLER )
- EVRÂD[Ar. < VİRD] ile/ve/||/<> EZKÂR[Ar. < ZİKR]
( Okunması âdet olunan dini dualar. | Her zaman, dilde ve ağızda dolaşan sözler. İLE/VE/||/<> Anmalar, anımsamalar/hatırlamalar, bildirmeler, söylemeler. | Zikirler. )
- EVRAK ile/||/<> VESİKA
- EVRÂK-I MÜSBİTE ile/||/<> ZABIT KAYITLARI ile/||/<> DÂİMİ KAYITLAR ile/||/<> YOKLAMA KAYITLARI ile/||/<> MAZBATA
( Tapu sicilini tamamlayan belgeler. İLE/||/<> Tapulama(kadastro) görmeden önce taşınmazlarla ilgili tutulan tapu kayıtları. İLE/||/<> Tapu Yönetimlerinde iş sahiplerinin başvurusu üzerine tutulan kayıtlar. İLE/||/<> Rumi 1288 - 1325 tarihleri arasında miri arazinin, yetkili memurlar tarafından mahalline gidilerek, yerinde görülüp incelenerek tutulan kayıtlar. İLE/||/<> Tutanak. )
- EVRAKLAR/LA değil EVRAK/LA
( "Evrak", varak[Ar. yaprak, yazılı kâğıt, varaka] sözcüğünün çoğulu olduğundan, çoğul olana bir "-ler" eki daha olmaz/kullanılamaz. )
- EVRE ile/ve/||/<> DEVRE/DÖNEM
- EVREN -ile
( Korkunun, fethedilme süreci. )
- EVREN "ANLAYIŞI/KABULÜNDE":
"AÇIK" ile "DÜZ" ile "KAPALI"
( k=-1 İLE k=0 İLE k=1 )
( Ω < 1 İLE Ω = 1 İLE Ω > 1 )
- EVREN:
DÜNYA ile/ve/<>/> MUHÎD(OKYANUS/OCEAN)/ATLAS
( Hareket ve ağırlık merkezi. İLE/VE/<>/> En son felek. )
- EVREN/KAİNAT:
OLUŞ/KEVN ve/||/<> BOZULUŞ/FESAD
- EVREN/KÂİNAT ile DÜNYA
( Varolanların birlik ve bütünlüğü. ( UNIVERSE vs. EARTH )
- EVREN:
"SONLU" değil SINIRSIZ-SONLU
- EVREN ve/<> BEYİN
( Makro beyin. VE/<> Mikro evren. )
( UNIVERSE and/<> BRAIN )
- EVREN/EVRAN ile EVRENG[Fars.] ile Evren
( Gök var olanların bütünü. kâinat, cihan, âlem, kozmos. | Düzenli ve uyumlu bir bütün olarak düşünülen tüm var olanlar. kâinat. | Büyük yılan. | Kişinin içinde yaşadığı, ilişkide bulunduğu ortam. İLE Taht. İLE Ankara iline bağlı ilçelerden biri. )
- EVREN = KÂİNAT = COSMOS[İng., Fr.] = KOSMOS[Alm.] = KOSMOS[Yun.]
( VAROLANLARIN HEPSİ | OLANLAR | AYALTI DÜNYA [olarak kabul edilirdi] )
- EVRENBİLİM = KEVNİYAT = COSMOLOGY[İng.] = COSMOLOGIE[Fr.] = KOSMOLOGIE[Alm.] = COSMOLOGIA[Lat.] = KOSMOLOGIA[Yun.]
- EVRENBİLİM(KOZMOLOJİ) ve PSİKOLOJİ ve GEOMETRİ/MANTIK
- EVRENDE:
İKİLEM değil/yerine BÜTÜNLÜK
- EVRENDOĞUM = KİYANİYAT, TEŞEKKÜL-İ ÂLEM = COSMOGONY[İng.] = COSMOGONIE[Fr.] = KOSMOGONIE[Alm.] = KOSMO-GONIA[Yun.]
- EVREN/EWREN ile EVREN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Demirci ocağı biçiminde yapılan ekmek fırını. İLE ... )
itibarı ile 33.765 başlık/FaRk ile birlikte,
33.765 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(41/136)
(1996'dan beri)