Y ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 6.603 başlık/FaRk ile birlikte,
6.603 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(15/28)
- YADSIMAK ile/ve/<> ÖNEMSEMEMEK
- YADSIMAK ile YADIRGAMAK
- YADSIMAK ile YADSINMAK ile YADSIYABİLMEK
- YAFTALAMAK ile YAFTALANMAK ile YAFTA
- YAĞ BEZELERİ:
LİPOM ile YAĞ KİSTİ
( Katı. İLE Daha çok sıvı. )
( Genelde/çoğunlukla ağrı yapmazlar.[çok ileri derecede ve bir yere bası olmadıkça] )
- YAĞ BEZESİ ile/ve/<> YAĞ KİSTİ ile/ve/<> YAĞ BİRİKİNTİSİ
- YAĞ DAMLASI DENEYİ ve/||/<> ELEKTRONUN YÜKÜNÜN ÖLÇÜLMESİ
( 1909 yılında yapılan bir deneyde, elektronun yükünün büyüklüğü ölçüldü. Robert A. Millikan[] 22 Mart 1868 - 19 Aralık 1953], ayrıca bu yükün en küçük birim yük olduğunu ve bu yükün kuantize olduğunu da ortaya koydu... )
- YAĞ ile ÇAM YAĞI
( ... İLE Çam ağacından, kâğıt hamuru üretiminde yan ürün olarak elde edilen, sabun ve boya endüstrisinde kullanılan, eşit miktarda reçine asidi ve yağ asitleri içeren bir madde. )
- YAĞ ile KALIN/AĞIR YAĞ
( ... İLE Ham petrolden elde edilen, makinelerin hareketli bölümlerini yağlamakta kullanılan yoğun yağ. )
- YAĞ ile/<> LİPİT[Fr. < Yun.]
( ... İLE/<> Her tür organik yağa verilen ad. )
- YAĞ ile MANUKA YAĞI
( ... İLE Yeni Zelanda ve Avustralya'nın doğu ve batı bölgelerinde bulunan, gri yeşil kabuklu, 8 metre uzunluğunda, beyaz yaprakları ince noktalı, pembe ya da kırmızı çiçekli ince manuka ağacından elde edilen, antibakteriyel etkisinden dolayı sivilce, siğil, akne, açık yara ve yanıkların tedavisinde kullanılan bir yağ türü. )
- YAĞ ile/ve/değil SELÜLİT
- YAĞ ile YAĞ ASİDİ
( Trigliseritlerden oluşan organik bileşikler. İLE Uzun zincirli karboksilik asitler. )
- YAĞ ile YAĞSIZ ile YAĞLI
( FAT vs. FAT FREE vs. FATTY )
( فربه ile گوشتالو ile چربي دار ile سمين ile چاق و چله ile چاق ile شحم ile چربي ile خيکي ile دمبليچه ile دنبه ile مسمن ile دنبليچه ile تپل ile پيه ile بي چربي ile چربي مانند ile پيه دار )
( FARBEH ile GUSHTALO ile CHARBY DAR ile سمين ile CHAGH VE CHALEH ile CHAGH ile SHAMM ile CHARBY ile خيکي ile DAMBELYCHEH ile DANBEH ile مسمن ile DANBELYCHEH ile TAPEL ile PEYYEH ile BEY CHARBY ile CHARBY MANAND ile PEYYEH DAR )
- YAĞCI, ÇOŞKUN (İST. 1945) :
( Öğrenimini takiben aile şirketi olan Yağcı Denizcilik Şirketinde işe başladı. Sarıyer Spor Kulübü'nde 1 dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. )
- YAĞDIRMAK ile YAĞDIRILMAK ile YAĞDIRABİLMEK
- YAĞILAŞMAK ile YAĞI/LIK ile YAĞIR ile YAĞIZ ile YAĞIŞ ile YAĞIŞLI/LIK ile YAĞIŞSIZ/LIK ile YAĞIZ DORU ile YAĞIŞ DÜZENİ ile YAĞIŞ HARİTASI ile YAĞIŞ GÖSTERGESİ
- YAĞIŞ MİKTARI ile ...
( PRECIPITATION )
- YAĞIŞ ile KONVEKSİYON YAĞIŞ
- YAĞIZ/ESMER[Ar.] ile KUMRAL ile KONUR
( Siyaha çalan buğday rengi. | Kurşuni renk. | Bu renkte olan. | Teni ve saçları karaya çalan, koyu buğday rengi olan kişi. İLE Koyu sarı ya da açık kestane rengi. | Teni ve saçları sarıya çalan açık buğday rengi olan kişi. İLE Açık kestane renginde olan. )
- YAĞIZ, SAMİM (İST. 1950 - ) :
( Kocaelispor'dan transfer edildi bir sezon (1978/1979) lacivert - beyazlı formayı giydi. Bu süre içinde 14 lig, 5 B takımlar ligi, 4 kupa maçı olmak üzere 23 resmi ve ayrıca 16 özel maçla birlikte toplam olarak 39 maçta Sarıyer formasını giydi. Lig maçlarında 2. özel maçlarda 1 olmak üzere 3 gol attı. 3 kez de Ümit Milli akımda oynadı. )
- YAĞLAMA ile YAĞLAMA YAĞI
- YAĞLAMAK ile YAĞLANMAK ile YAĞLATMAK ile YAĞLAYABİLMEK
- YAĞLAMAK ile YALAMAK
- YAĞLARDA:
UÇUCU ile/ve SABİT
( Çiçek, yaprak, kokulu. [biberiye, nane] İLE/VE Meyve, tohum. [badem, ısırgan, z.yağı] )
- YAĞLARI/NI YAKMAK değil YAĞLARI/NI ERİTMEK
- YAĞLAYIŞ ile YAĞLAYICI
- YAĞLI BALLI
- YAĞLI CİLT ile/ve/<> SİVİLCELİ CİLT
( Organik Yağlı ve Sivilceli Ciltler için özel kremler )
- YAĞLI/LIK ile YAĞLIK ile YAĞLI İP ile YAĞLIKÇI ile YAĞLI BOYA ile YAĞLI HARÇ ile YAĞLI KAPI ile YAĞLI KARA ile YAĞLI BALLI ile YAĞLI BİTKİ ile YAĞLI GÜREŞ ile YAĞLI KAĞIT ile YAĞLI KÖMÜR ile YAĞLI BOYACI ile YAĞLI KUYRUK ile YAĞLI TOPRAK ile YAĞLI GÜREŞÇİ ile YAĞLI MÜŞTERİ
- YAĞLIK ile/değil ÇEVRE
( Sırma işlemeli mendil. İLE/DEĞİL Büyük mendil. )
- YAĞMAK ile YAĞMALAMAK ile YAĞMALANMAK ile YAĞMALATMAK ile YAĞMALAYABİLMEK ile YAĞMACI/LIK
- YAĞMUR ADAM ve/||/<>/> TEMPLE GRANDIN
( ... VE/||/<>/> Otizmin, bireyler ve toplum tarafından algısı, yorumlanışı, gösterilen yanlış tepkiler yerine yapıcı yaklaşımların farkını harika bir süreç ve anlatımla sunuyor. )
( Otizmli Bireylerle İlgili Çekilmiş 17 Film...
- Temple Grandin
- Barfi
- Mary&Max
- Yağmur Adam /Rain Man
- My Name is Khan
- Benim Adın Sam /I am Sam
- Snow Cake
- Ocean Heaven /Hai Yang Tian Tang
- Ben X
- The Black Balloon
- Campeones
- Adam
- Mozart be Balina / Mozart and the Whale
- Çok Gürültü ve Çok Yakın
- Sevgili John
- Silent Fall
- Molly )
- YAĞMUR-ÇAMUR
- YAĞMUR KUŞU ile KILIÇ GAGALI
( ... İLE Yağmur kuşugillerden, çok ince ve uzun gagalı, tüyleri ak, kanatları kara bir kuş. )
( ... cum RECURVIROSTA AVOCETTA )
- YAĞMUR SUYU ile KAR SUYU
- YAĞMUR ile/ve KIRK İKİNDİLER
( ... İLE/VE Haziran-Temmuz aylarında 40 gün boyunca, ikindi zamanları 20-30 dakikalık sağnak yağış. )
- YAĞMUR ile/ve "AHMAK ISLATAN" YAĞMURU
- YAĞMUR ile/ve/= BUHARLAŞMA:
Saniyede 16 milyon ton. 8 km./saat hız ile.
- YAĞMUR ile ÇAKAL YAĞMURU
- YAĞMUR ile/değil ÇİLENTİ
( ... İLE/DEĞİL Hafif yağmur, serpinti. )
- YAĞMUR ile ÇİSELEMEK
( RAIN vs. TO DRIZZLE )
- YAĞMUR ile/değil ÇIVGIN/ŞIVGIN
( ... İLE/DEĞİL Rüzgâr ve karla karışık yağan yağmur. | Ağaç sürgünü, filiz. )
- YAĞMUR ile/ve/> GÖKKUŞAĞI/ALKIM/ELEĞİMSAĞMA[ALÂİM-İ SEMÂ]/YAĞMURKUŞAĞI/EBEMKUŞAĞI/ARKANSİYEL[Fr.]
( ... ile/ve/> ALKIM, EBEKUŞAĞI, EBEMKUŞAĞI, ELEĞİMSAĞMA, HACILARKUŞAĞI, YAĞMURKUŞAĞI, AL-YEŞİL KUŞAK )
( GAYS ile/ve/> ÂLÂİM-İ SEMÂ, KAVS-İ KUZAH )
( MATAR, BÂRÂN, BÂRİŞ ile/ve/> ÂDYENDE, ÂFENDÂK, SÂM, TÎRÂJE )
( RAIN vs./and/> RAINBOW )
- YAĞMUR ile GÜZLEK
( ... İLE Güz yağmuru. | Güz mevsiminin geçirildiği yer. )
- YAĞMUR ile/ve/değil/<> HAMSİN
( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Kum yağdırır. )
- YAĞMUR ile KAR
( RAIN vs. SNOW )
- YAĞMUR ile KIRKİKİNDİ
( ... İLE Genellikle Orta Anadolu'da ikindi zamanı yağan sürekli yağmurlar. | Bu yağmurun yağdığı dönem. )
- YAĞMUR ile MUSON[Fr. < Ar.]
( ... İLE Güney Asya kıyılarıyla Hint Denizi'nde, yaz ve kış mevsimlerinde, birbirine ters yönlerden esen geniş alanlı rüzgâr.[Yaz musonu, nemlidir.] )
( RAIN vs. MONSOON )
- YAĞMUR ile/ve NİSAN YAĞMURU
( Yağmur taneleri gözyaşı biçiminde değil küre biçimindedir. )
( GAYS ile/ve ... )
( MATAR, BÂRÂN, BÂRİŞ ile/ve ... )
- YAĞMUR ile SÜMBÜLÎ[Fars. + Ar.]
( ... İLE Yağmur yağdırmayan, koyu renkli bulutlarla örtülü hava. )
- YAĞMUR ile/ve/değil/||/<>/< YAĞIŞ
- YAĞMURCA ile YAĞMURCA ile YAĞMURCA
( Geyik. İLE Dağkeçisi. İLE Uzunköprü-Edirne ve Giresun'un bir köyü. )
- YAĞMURCUN ile/||/<> CILIBIT
( ... İLE/||/<> Büyük ve halkalı küçük yağmurcunlar. )
- YAĞMURCUN ile GÜMÜŞ YAĞMURCUN
- YAĞMURKUŞU ...
( Yağmurkuşugillerden, bataklık ve su kenarlarında yaşayan, kısa boyunlu, kabarık ve kısa gagalı, ayakları üç parmaklı, küçük bir kuş. )
( CHARADRIUS FLUVIALIS )
- YAĞMURLAMAK ile YAĞMUR/LUK ile YAĞMURCA ile YAĞMURLU ile YAĞMURSUZ/LUK ile YAĞMUR KUŞU ile YAĞMUR TAŞI ile YAĞMUR DUASI ile YAĞMUR BORUSU ile YAĞMUR BULUTU ile YAĞMUR KAPANI ile YAĞMUR KUŞAĞI ile YAĞMUR BOMBASI ile YAĞMUR MEVSİMİ ile YAĞMUR ORMANLARI ile YAĞMUR KUŞUGİLLER
- Yağmuru DİNLE!!!
- YAĞSI ile YAĞSIZ/LIK
- YAGUARUNDİ ile ...
( Küçük yapılı, memeli bir hayvan. )
- YAĞYI/YAĞSI değil YAĞI
- YAHNÎ[Fars.] değil/yerine/= KATIK
( Katık, zâhire. | Pişmiş şey. )
- YÂHÛ[Ar.] ile YÂ-HÛ[Ar.]
( Ey Tanrı/Allah'ım! [Dervişlerin, "Allahısmarladık" yerine birbirine verdikleri selâm. asıl karşılığı YÂ-MEN-HÛ] İLE Ey o zât![Ey Allah!] | Hey, bana bak, baksan a!, a canım, adam!, adamlar!, ey sen!, duymuyor musun? )
- YAHU ile YAHUT
- YÂHÛD[Ar.] ile Yahûd/Yehûd[Ar.]
( Ya da, ya da, isterseniz. | İyisi, daha doğrusu. İLE Yahudî. Hz. Yâkub'un oğlu Yahuda soyundan gelenler, İsrailoğulları. )
- YAHUDİ OLMAYAN ile KİBARLIK
( GENTILE vs. GENTILITY )
( غير کليمي ile آقا منشي )
( غير کليمي ile AGA MONASHY )
- YAHUDİ/LİK ile YAHUDİCE ile YAHUDİ BAKLASI ile YAHUDİ TAKVİMİ ile YAHUDİ TAVLASI ile YAHUDİ ARAPÇASI ile YAHUDİ TAPINAĞI ile YAHUDİ ALMANCASI ile YAHUDİ EBEGÜMECİ ile YAHUDİ PAZARLIĞI
- YAHUDİ ile/değil/yerine/= MUSEVÎ
- YAHUDİ ile YAHUDİ RAHİP
( JEWISH vs. JEWISH PRIEST )
( يهودي ile جهود ile کاهن )
( YTEOODY ile جهود ile KANPAN )
- YAHUDİLİK'TE:
SEFERADLAR ile/ve AŞKENAZLAR ile/ve KARAİLER
- YÂHUT değil/yerine/= YA DA
- YAHYA EFENDİ ÇEŞMESİ ile YAHYA EFENDİ ÇEŞMESİ
( Yahya Efendi mezarlığında, Yahya Efendi Camisi yanındadır. İLE Davutpaşa'da, Medrese Çıkmazı sokağındadır )
( 1538'de inşa edilmiştir. İLE 1735'te inşa edilmiştir. )
- YAKA-BAĞIR (AÇIK) (GEZMEK)
- YAKA-PAÇA (ATMAK)
- YAKA ile KLAPA/KLAPE[Alm. < KLAPPE]
( ... İLE Yakanın, göğüse doğru inen devrik bölümü. )
- YAKA ile YAKALI
( COLLAR vs. COLLARED )
( قلاده ile گردن بند ile يقه ile يخه ile طوق ile گريبان ile طوق دار )
( GHALADEH ile GARDAN BAND ile YGHEH ile يخه ile TOGH ile GARYBAN ile TOGH DAR )
- KÖPRÜ:
YAKACAĞIN ile/ve/değil/yerine/>< GEÇECEĞİN
- YAKALAMA ile/ve/||/<> BELİRLEME
- YAKALAMAK ile KAPMAK
( GRAB vs. GRAB OFF )
( چنگ انداختن ile بچنگال گرفتن ile با مشت گرفتن ile با شتاب گرفتن )
( CHANG ANDAKHTAN ile BECHANGAL GARAFTAN ile BA MOSHT GARAFTAN ile BA SHTAB GARAFTAN )
- YAKALAMAK" ile/ve TUTTURMAK
- YAKALAMAK ile ÜŞÜTMEK ile BİR HASTALIĞA YAKALANMAK ile ÜŞÜTMEK ile SUÇÜSTÜ YAKALAMAK ile BİRİNİ İŞ ÜSTÜNDE YAKALAMAK ile KAPSAMLI
( CATCH vs. CATCH A COLD vs. CATCH A DISEASE vs. CATCH COLD vs. CATCH RED-HANDED vs. CATCH SOMEONE IN THE ACT vs. CATCHALL )
( از هوا گرفتن ile گرفتن ile شکار شدن ile به دام انداختن ile صيد کردن ile واگيره کردن ile لغت چشمگير ile گير آوردن ile بدام انداختن ile اخذ ile سرما خوردن ile وا گرفتن ile چاييدن ile مچ گرفتن ile مچ کسي را گرفتن ile هزاربيشه )
( AZ NPAVA GARAFTAN ile GARAFTAN ile SHKAR SHODAN ile BAH DAM ANDAKHTAN ile SEYD KARDAN ile VAGYRAH KARDAN ile LAGHAT CHESHMGYR ile GYR AVARDAN ile BEDAM ANDAKHTAN ile AKHZ ile SARMA KHORDAN ile VA GARAFTAN ile چاييدن ile MOCH GARAFTAN ile MOCH KESY RA GARAFTAN ile هزاربيشه )
- YAKALIKAMÇILILAR
( Deniz ya da tatlı sularda yaşayan, kamçılı, birgözeli hayvanlar ailesi. )
- YAKAMOZ[Yun.] ile/değil GÜMÜŞSERVİ
( ... İLE/DEĞİL Ayın, suya yansımasıyla oluşan parıltılı görünüm. )
- YAKAMOZLANMAK ile YAKAMOZ ile YAKAMOZLU
- YAKAN TOP değil YAKANTOP
- YAKARIŞ ile/ve/<> HAYKIRIŞ
- YAKARIŞ ve/||/<>/> TÖVBE
- YAKARMAK ile YAKARABİLMEK ile YAKARI ile YAKARCA
- YAKARMAK ile YAKINMAK
( Israrla istemek, yalvarmak. İLE Sızlanmak, sızlanarak anlatmak, şikâyet etmek. )
( NİYÂZ ile ŞEKVÂ )
- YAKAZA ve/> BERZAH
- YAKDUMUHÛ[Ar.] ile YESBİKUHÛ[Ar.]
- YAKI ile/<> YAKIAĞACI ile/<> YAKIOTU
( Bazı sayrılıkları sağaltmak amacıyla bir bez üzerine yayılıp gövdenin bazı yerlerine konulan, koyuca lapa ya da özel biçimde yapılmış eczalı parça. İLE/<> Kabukları, yakı olarak kullanılan, defne türünden bir ağaç. İLE/<> Küpeçiçeğigillerden, kırmızı ya da pembe çiçekli, sulak yerlerde yetişen, küçük bir süs bitkisi. )
( ... cum DAPHNE QUIDIUM cum EPILOBIUM )
- YAKICI ile YIKICI
- YAKILMAK ile YAKILABİLMEK
- YAKIM ile YAKIMCI
- BOĞULMA:
YAKIN ile/ve/||/<> YAŞ/KURU ile/ve/||/<> ETKİN/EDİLGEN
( )
- YAKIN GEZEGENLER ile BÜYÜK GEZEGENLER ile KÜÇÜK GEZEGENLER
( Merkür, Venüs, Mars/Merîh/Sakıt. İLE Merkür, Venüs, Dünya, Mars/Merîh/Sakıt, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün. İLE Mars ve Jüpiter gezegenleri arasında kalan gök nesneleri[cirim], astereoidler. )
( Utârid, Zühre, Mirrih. İLE Utârid, Zühre, ..., Mirrih, Müşteri, Zühal, ..., ... İLE ... )
( SEB'A-İ SEYYÂRE: Yedi gezegen. )
( INNER PLANETS vs. MAJOR PLANETS vs. MINOR PLANETS )
- YAKIN HEDEF ile/ve UZAK HEDEF
- YAKIN İLİŞKİ ve/||/<>/< "DÖRT MEVSİM" BOYUNCA GÖRMEK/YAŞAMAK
( İlişki/yakın ilişki, dört mevsim boyunca görmeden ol(uş)maz! )
- YAKIN İLİŞKİ ile/ve/||/<> YOĞUN İLİŞKİ
- YAKIN KAYBI ve/||/<>/> KAYIP KAYGISI
- YAKÎN:
KESİN/LİK ile/ve/değil YAKLAŞIK/LIK
- YAKIN NEDEN ile UZAK NEDEN
( Kuyudaki bir kurbağa, gökteki kuşlar hakkında hiçbir şey bilmez. )
( NEAR CAUSE vs. FAR CAUSE
A frog in a well knows nothing about the birds in the sky. )
- YAKIN NEDEN ile UZAK NEDEN
- YAKIN OLMAK:
"ASRA" ile/değil ASLA
- YAKIN ile/ve/değil ARDIŞIK
( [not] NEAR vs./and/but CONSECUTIVE )
- YAKÎN ile/ve BURHAN
- YAKÎN ile/ve/değil CEZM
- YAKIN ile EŞ
( "NEAR/CLOSE" vs. MATCH )
- YAKÎN ile/ve/<> KEŞF
- YAKIN ile/ve UZAK
( NEAR vs./and FAR/DISTANT )
- YAKIN ile/ve/değil/<>/> UZAK DURULAN/TUTULAN "YAKIN"
- YAKIN/YAKINEN ile YAKÎN[< YAKN]/YAKÎNEN
( Yakın: Uzaklık/mesafeyle ilgilidir[uzakta olmayan] | Muhabbet ve sevgi duyulan, dayanışma içinde olunan kişi/ler. İLE/DEĞİL Kesinlik, eminlik. | Ölüm. | İlm-el-Yakîn > Ayn-el-Yakîn > Hakk-el-Yakîn )
( Yakından tanımak/bilmek, bir yakını olarak değerlendirmek. İLE/DEĞİL Kesin veri/bilgi ile değerlendirmek/bilmek. )
( YAKÎN ile ZANN ile ŞEKK ile VEHM
[ %100 İLE %50 üzeri. İLE %50 İLE %50 altı. ] )
- YAKÎN ve ZANN
- YAKINDA ile YAKINDAN
- YAKINDIĞIMIZ" ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/< (")YAKINIMIZ(")
- YAKİNEN[Ar.] ile YAKİNÎ[Ar.]
( Kesin/kat'î olarak, hiç şüphe edilecek bir tarafı bulunmaksızın. İLE Kesin/kat'î, şüphe edilmeyecek bilgiye ait, onunla ilgili. )
( Sığır boynuzu. İLE Otlağa salınmış hayvan sürüsü. | Güçlü, saldırıcı. | Koşucu, koşan. )
- YAKÎNÎ ile NAZARÎ
( Kesin(lik). [Bedihiyat-ı Akliye, Bedihiyat-ı Hissiye]. İLE Teorik. )
- YAKÎNİYÂT ile/ve MEŞHÛRÂT ile/ve MÜSELLEMÂT ile/ve MAKBÛLÂT ile/ve ZANNİYÂT ile/ve MUHAYYELÂT ile/ve VEHMİYÂT
( Yakîniyât: En üst derecedeki önerme. - Bedihiye. - Nazariye.
Bedihiye: Apaçık. - Bedâhet-i Akliye. - Bedâhet-i Hissiye.
Bedâhet-i Akliye: - Evveliyât. - Fıtriyât.
Bedâhet-i Hissiye: - Müşâhedât. - Hadsiyât. - Mücerrebât. - Mütevâtirât. )
( VÂHİME: Gerçekliği/karşılığı olmayan "değerler" "üretmek". )
- YAKINLAŞMA ile/ve/||/<>/> BEKLENTİ > HÜSRAN ile/ve/||/<>/> ÖFKE
- YAKINLAŞMA ile/ve/||/<>/> UZAKLAŞMA GEREKSİNİMİ
- YAKINLAŞMA ve/<> YAKINSAMA
- YAK(IN)LAŞMAK ve/< TÖVBE (ET/MEK)
- YAKINLAŞMAK ile YAKINSAMA ile YAKINSAK ile YAKINSAK ile KONUŞULABİLİR ile KONUŞMA ile SOHBET ETMEK ile TERSİNE ile DÖNÜŞÜMSEL ile DÖNÜŞTÜRMEK ile DÖNÜŞTÜRÜCÜ ile ÜSTÜ AÇIK ARABA ile DÖNÜŞTÜRÜCÜ
( CONVERGE vs. CONVERGENCE vs. CONVERGENT vs. CONVERGING vs. CONVERSABLE vs. CONVERSATION vs. CONVERSE vs. CONVERSELY vs. CONVERSIONAL vs. CONVERT vs. CONVERTER vs. CONVERTIBLE vs. CONVERTOR )
( متقارب شدن ile همگرا بودن ile تقارب ile همگرائي ile همگرا ile متقارب ile قابل معاشرت ile مفاوضه ile مکالمه ile گفت و گو ile صحبت ile محاوره ile گفتگو ile گفت و شنود ile محاوره کردن ile بالعکس ile تسعيري ile نقد کردن ile مقلب ile قابل تسعير ile برگرداننده )
( MOTEGHARB SHODAN ile CPEHMGARA BODAN ile تقارب ile CPEHMGARAYEY ile CPEHMGARA ile MOTEGHARB ile GHABEL MOASHRAT ile مفاوضه ile MAKALMEH ile GOFT VE GO ile SAHBAT ile MOHAVAREH ile GOFTEGO ile GOFT VE SHNOD ile MOHAVAREH KARDAN ile BALAX ile تسعيري ile NAGHAD KARDAN ile MOGHALAB ile قابل تسعير ile BARGARDANANDEH )
- YAKINLAŞMAK ve/||/<> YALINLAŞMAK
- YAKINLAŞTIRMA ile YAKIŞTIRMA
- YAKINLIK[< KURBİYET / KURBAN] BAYRAMIMIZ:
HAYVAN KESEREK / CAN ALARAK değil/yerine
SEVDİKLERİMİZİ, BİRBİRİMİZİ ANLAMAK VE
YAKINLAŞMAK[< KURBİYET / KURBAN] İÇİN BİR ŞEYLER(İN)DEN VAZGEÇEREK/VEREREK...
- YAKINLIK:
SIKICI ile/ve/değil/||/<>/< BOĞUCU
( Kavuşmada[vuslatta], bıkma/sıkılma[gına] vardır. )
- YAKINLIK ile/ve/<>/değil ACIMA
- YAKIN/LIK ile SICAK/LIK
( CLOSENESS vs. WARMTH )
- YAKINLIK ile YAKINLIK ile YAKIN
( IMMINENCE vs. IMMINENCY vs. IMMINENT )
( مشرف بودن ile قريب الوقوع ile مشرف )
( MOSHARF BODAN ile قريب الوقوع ile MOSHARF )
- YAKIN/LIK ile/ve/<> YATKIN/LIK
- YAKINLIK/KURBİYET ile/ve KAVUŞMA/VUSLAT
- YAKINLIK-UZAKLIK ile/ve/||/<> BAŞATLIK-ÇEKİNGENLİK
- YAKINMA/ŞİKÂYET" değil/yerine/>< CESARET
- YAKINMA ile/değil/yerine "DİLE GETİRME"
- YAKINMA ile/ve/değil/||/<>/> DÜŞ KIRIKLIĞI
- YAKINMA ile YAKINMASIZ ile YAKINMA KUTUSU
- YAKINMAK ile YAKINLAŞMAK ile YAKINABİLMEK ile YAKINLAŞTIRMAK ile YAKINLAŞABİLMEK ile YAKINLAŞTIRABİLMEK ile YAKIN/LIK ile YAKIN ÇAĞ ile YAKIN DOST ile YAKIN DOĞU ile YAKIN ŞARK ile YAKIN SESLİ ile YAKIN TAKİP ile YAKIN AKRABA ile YAKIN KORUMA ile YAKIN ANLAMLI/LIK ile YAKIN GÖÇÜŞME ile YAKIN BENZEŞME ile YAKINLIK FİİLİ ile YAKINLIK EYLEMİ ile YAKINLIK DERECESİ ile YAKIN BENZEŞMEZLİK
- YAKINSAK MERCEK ile/||/<> IRAKSAK MERCEK
( Yakınsak toplar, ıraksak dağıtır )
( Formül: f>0 İLE f<0 )
- YAKINSAK SERİ ile/||/<> IRAKSAK SERİ
( Yakınsak seri sonlu limite gider, ıraksak seri sonsuza gider )
( Formül: lim S_n = L (yakınsak) İLE lim S_n = ∞ (ıraksak) )
- YAKINSAK ile/||/<> IRAKSAK
( Yakınsak limite gider, ıraksak sonsuza gider )
( Formül: Converge İLE diverge )
- YAKINSAMA ile/ve/||/<> YAKLAŞMA
- YAKINSAMAK ile YAKINSAK/LIK
- YAKIP YIKMAK
- YAKIŞAN/YAKIŞMAYAN" ile/ve/değil/||/<>/< UYGUN DÜŞEN/DÜŞMEYEN
- YAKIŞIK ile YAKIŞIKLI/LIK ile YAKIŞIKSIZ/LIK
- YAKIŞIKLI ile CENNETTE YAŞAYAN YAKIŞIKLI DELİKANLILAR
( HANDSOME vs. HANDSOME LADS DWELLING IN PARADISE )
( جميل ile نيک منظر ile وسيم ile خوبرو ile غلمان )
( جميل ile NEYK MONAZAR ile وسيم ile خوبرو ile GHALMAN )
- YAKIŞIKLI ile GÜZEL
( Baylar için kullanılır. İLE Bayanlar için kullanılır. Yüz güzelliği için özel bir sözcük vardır["Sabâhat"]. [Nadiren erkekler için de kullanılıyor.] ( Öz Türkçe'de "Göz-el"dir. Göze hitap eden. Zamanla "Güzel"e dönüşmüştür. )
( HANDSOME vs. BEAUTIFUL )
- YAKIŞIKLI/LIK ile/ve ŞIK/LIK
- YAKIŞMAK ile YAKIŞTIRMAK ile YAKIŞABİLMEK ile YAKIŞTIRILMAK ile YAKIŞ
- YAKIŞMAMA ile/ve/değil/||/<>/< ALIŞMAMA
- YAKIŞTIRMA ile YAKIŞTIRMACA
- YAKIŞ(TIR)MAK ile BAĞDAŞ(TIR)MAK
( TO ASCRIBE vs. TO RECONCILE )
- YAKIŞTIRMAK ile/ve "YAPIŞTIRMAK"
( ASCRIPTION vs./and "TO STICK" )
- YAKIT ile AKARYAKIT ile YAKIT DOLDURMAK
( FUEL vs. FUEL OIL vs. FUEL UP )
( سوخت گيري کردن ile سوخت ile سوختي ile نفت سياه ile بنزين گرفتن )
( SOKHT GYRY KARDAN ile SOKHT ile SOKHTY ile NAFT SYAH ile BENZYNE GARAFTAN )
- YAKIT ile YAKITÇI/LIK ile YAKIT DEPOSU ile YAKIT PARASI ile YAKIT GÖSTERGESİ
- YAKLAŞIK DEĞER ile TAM DEĞER
- YAKLAŞIK OLARAK ile/ve/||/<>/> SONSUZ İŞ/GÖREV
( Newton. İLE/VE/||/<>/> Kant. )
( QUAM PROXIME > INFINITE TASK )
- YAKLAŞIK ile YAKLAŞIK BİLGİ ile YAKLAŞIK DEĞER
- YAKLAŞIK ile YAKLAŞIK OLARAK ile YAKLAŞIM
( APPROXIMATE vs. APPROXIMATELY vs. APPROXIMATION )
( تقريبي ile تقريب زدن ile تخميني ile تقريبا ile تخميناً ile بطور تقريب ile تقريب )
( TAGHARYBEY ile TAGHARYBE ZADAN ile تخميني ile TAGHARYBA ile تخميناً ile BETOR TAGHARYBE ile تقريب )
- YAKLAŞIK/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< (YÜKSEK/DÜŞÜK) OLASILIK (İLE)
( [not] APPROXIMATE/LY vs./and/but/||/<>/< PROBABILITY
PROBABILITY instead of APPROXIMATE/LY )
- YAKLAŞIM ile/ve DÜZEN
( APPROACH vs./and SYSTEM )
- YAKLAŞIM ile/ve/değil/<> İRDELEME
- YAKLAŞIM ile/ve/||/<> TARZ
- YAKLAŞIM ile TEPKİ
( Sonsuz oluştaki su, meziyete karşı olgun yaklaşımı simgeler. )
( Kişi, olaylara, iç gerçeğinin ve mantığının belirlediği biçimde tepki vermelidir. )
( APPROACH vs. REACTION )
- YAKLAŞMA ile YAKLAŞMA FİİLİ ile YAKLAŞMA EYLEMİ
- YAKLAŞMAK ile/ve/değil/<>/> YAKINLAŞMAK
( [not] TO GET CLOSE vs./and/but/<>/> TO GET CLOSER )
- YAKLAŞMAK ile YAKLAŞILMAK ile YAKLAŞTIRMAK ile YAKLAŞABİLMEK ile YAKLAŞIVERMEK
- YAKLAŞMAK ile/ve YANAŞMAK
- YAKMAK ile KAVURMAK ile/değil/yerine/>< ISITMAK
- YAKMAK ile/ve/değil/||/<> DAĞLAMAK
- YAKMAK ile DALAMAK
- YAKMAK ile GECE YARISI YAĞINI YAK ile YANAN ile YANMA ETKİSİ ile YANAN CAM ile YANIK İZİ ile YAKICI
( BURN vs. BURN THE MIDNIGHT OIL vs. BURNING vs. BURNING EFFECT vs. BURNING GLASS vs. BURNMARK vs. BURNOUS )
( سوخته کردن ile سوزش ile سوز زدن ile سوخته ile سوختگي ile سوزاندن ile آتش کشيدن ile آتش زدن ile آتش گرفتن ile محترق شدن ile به آتش کشيدن ile سوختن ile دود چراغ خوردن ile شب بسر بردن ile سوزنده ile محرق ile افروخته ile محرقه ile سوز ile سوزاني ile سوزان ile سوزندگي ile عينک جوشکاري ile اثر سوختگي ile برنوس )
( SOKHTEH KARDAN ile SOZESH ile SOZ ZADAN ile SOKHTEH ile SOKHTGY ile SOZANDAN ile ATASH KESHYDAN ile ATASH ZADAN ile ATASH GARAFTAN ile MOHTARGH SHODAN ile BAH ATASH KESHYDAN ile SOKHTAN ile DOD CHARAGH KHORDAN ile SHAB BASAR BARDAN ile SOZANDEH ile محرق ile AFROKHTEH ile محرقه ile SOZ ile سوزاني ile SOZAN ile سوزندگي ile EYNAK JOOSHKARY ile ASAR SOKHTGY ile BARNOS )
- YAKMAK ile "RUHUNU KURTARMAK"
- YAKMAK ile YAKMA ile YAKMA FIRINI
( INCINERATE vs. INCINERATION vs. INCINERATOR )
( خاکستر کردن ile ترميد ile کوره )
( KHAKSTER KARDAN ile ترميد ile KOREH )
- YAKMAK ile YAKMAÇ ile YAKMALIK ile YAKMA RESİM
- YAKMAK ile YAKMAK
( Yanmasını sağlamak ya da yanmasına yol açmak, tutuşturmak. | Ateşle yok etmek. | Işık vermesini sağlamak. | Isı etkisiyle bozmak. | Keskin, sert ve ısırıcı bir duyum vermek. | Yanıyormuş gibi bir etki yapmak. | Güçlü sevgi uyandırmak. | Kurutmak, zarar vermek. | Çok sıcak olmak. | Karartmak. | Çok üşütmek. | Acıtmak. | Silahla vurmak. | Yıkıma, zarara yol açmak, büyük bir zarara uğratmak. İLE Koymak, sürmek. | Düzenlemek, bestelemek. )
- YAKOMOZ değil YAKAMOZ
- YAKTIRMAK ile YAKTIRABİLMEK
- YAKUP KAPTAN TOPÇULA PARKI :
( Yenimahalle'nin Havantepe yerleşim bölgesinin üst tarafındaki parktır. 2.003.91 m²'lik bir alanı kapsamaktadır. 988,69 m²'lik yeşil alanı, 293,81 m²'lik çocuk oyun alanı ve 213,68 m²'lik spor alanı bulunmaktadır. )
- YAKUP/JACOB > İSRAEL
- YAKUT[Ar.]/KIZILTAŞ/ALTAŞ ile YAKUT
( Pembe ya da erguvan tonları ile karışık, koyu kırmızı renkte, saydam bir korindon türü olan değerli taş. | Yakuttan yapılmış ya da yakutla süslenmiş olan. İLE Kuzeydoğu Sibirya'da yaşayan bir Türk topluluğu ya da bu topluluktan olan kişi. | Bu topluluğa özgü olan, bu toplulukla ilgili. )
- YAKUT ile YAKUTÇA
- YAKUT ile/||/<> ZÜMRÜT
( Kırmızı renkteki değerli taş. İLE/||/<> Yeşil renkteki değerli taş. )
- YAKUTİSTAN'DA:
KUŞLAR ve BALIKLAR
( 350 cins. VE 50 çeşit. )
- YAKUTİSTAN'IN İKİ RESMİ DİLİ:
YAKUTÇA ile/ve/<> RUSÇA
( Yakutça, Türk dilinin kuzey grubundan S kolu olarak kabul ediliyor.[YAZ=SAS, YOL=SOL] )
- YAL DERVİŞİ/EHLİ ile KAL DERVİŞİ/EHLİ ile HAL DERVİŞİ/EHLİ
( YAL: Yol yiyeceği. )
( Derviş, iyi niyetini bilgeliğiyle birleştirebilmiş insandır. )
( ELE GELENİ YERSİN
DİLE GELENİ DERSİN
BÖYLE DERVİŞLİK DURSUN
SEN DERVİŞ OLAMAZSIN )
( DERVİŞİN...
HER SÖYLEDİĞİ DOĞRU OLMALI
HER DOĞRUYU SÖYLEMEK DOĞRU DEĞİLDİR
HER SÖYLEDİĞİ HAKK OLMALI
HER HAKK'I SÖYLEMEK HAKKIN DEĞİLDİR )
( Keşkül Dergisi'nden: Derviş I, Derviş II )
- Yâl ehline SUS!!!
- Yâl ehliyle de (gerektiği kadar) KONUŞ!!!
- Yâl için DİNLE!!!
- YÂL U BÂL ile BOY-POS
( BOY-POS )
- YALABIMAK ile YALABIK
- YALAK ile YALAKA/LIK
- YALAKACI değil YALAKA
- [ne yazık ki]
YALAKA/LIK/DALKAVUK/LUK ile/ve/<> YARDAKÇI/LIK
( ... İLE/VE/<> Özellikle kötü işlerde birine yardım eden kişi. )
( TEKÂPÛ ile/ve/<> ... )
- YALAKA/LIK ile/değil/yerine/>< SAYGI/LI
- YALAMA ile YALAMA UÇUŞ ile YALAMA YAZI
- YALAMAK ile "DİL ATMAK"
- YALAMAK ile YAL ile YALI ile YALI YAR ile YALI BOYU ile YALI AĞASI ile YALI UŞAĞI ile YALI BÜLBÜLÜ
- YALAN:
HATA değil İHANET
- YALAN KONUŞMAK değil YALAN SÖYLEMEK
- YALAN (MI?) ile YANLIŞ (MI?)
- YALAN:
SAFSATA ile/ve/<> MECAZ ile/ve/<> PROPAGANDA ile/ve/<> REKLAM ile/ve/<> HABER
( Felsefede. İLE/VE/<> Yazında(edebiyatta). İLE/VE/<> Siyasette. İLE/VE/<> Ticarette. İLE/VE/<> Gazetecilikte. )
- YALAN SÖYLEME! ile/değil/yerine DOĞRUYU SÖYLE!
( Suçlamak. İLE/DEĞİL/YERİNE Yol göstermek. )
- YALAN SÖYLEMEK ile/ve/değil DOĞRUYU SÖYLEYEMEMEK
( [not] TO LIE vs./and/but NOT TO SAY THE TRUTH )
- YALAN SÖYLEMEK ile/ve/değil/<> DUYMAK İSTENİLENİ (İSTENİLDİĞİ BİÇİMDE) SÖYLEMEK
- [ne yazık ki]
YALAN SÖYLEMEK ile/ve/||/<> GERÇEĞİ ÇARPITMAK
- YALAN SÖYLEMEK ile/değil/yerine/>< GERÇEĞİ SÖYLEMEK
( Geleceğinizin önemli/belirleyici bir parçası olur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Geçmişinizdeki (herhangi) bir parçadır. )
( If you tell the truth, it becomes a part of your past. If you lie, it becomes a part of your future. )
( [not] TO LIE vs./but/>< TO SAY THE TRUTH
TO SAY THE TRUTH instead of TO LIE )
- YALAN SÖYLEMEK ile/ve/değil/<>/< GİZLEMEK
- [ne yazık ki]
YALAN SÖYLEMEK ile/ve/||/<>/> KENDİ YALANINA İNANMAK
- YALAN SÖYLEMEMEYİ ÖĞRENMEK/BİLMEK ile/ve/<> YALAN SÖYLEYEMEMEYİ ÖĞRENMEK/BİLMEK
( Öğrenmiş ve uyguluyor olmak gerek. İLE/VE/<> [hâlâ öğrenilemediyse] Özellikle çocuklardan öğrenilebilir. )
- [ne yazık ki]
YALAN SÖYLEYEN ile/değil/yerine/>< DOĞRU SÖYLEYEN
( İkna etmeye çalışır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sadece anlatır. )
( Yalan söyleyen/ler, doğru söyleyen(ler)e inanmaz. )
- YALAN SÖYLEYİP UTANMAK değil/yerine/>< DOĞRUYU SÖYLEYİP/DÜRÜST OLUP "KAYBETMEK"(/KAZANMAK)
- YALAN SÖYLÜYORSUN! ile/değil/yerine HATA EDİYORSUN
- YALAN SÖYLÜYORSUN! değil YALAN!
( Doğru/yanlış, tüm bireylere ve olguya/olaylara tâbidir. Dolayısıyla doğrudan ya da "dolaylı" olarak belirli/bir kişiyle sınırlanamaz/odaklanamaz! )
- YALAN-YANLIŞ
- YALAN ile AD/TANIM DEĞİŞTİRMEK
( LIE vs. TO RENAME )
- YALAN ile/ve/değil/||/<>/> ALDATMA
- YALAN ile BAHÂNE
- YALAN ile/değil (BAŞKASINI İLGİLENDİRMEYEN) AYRINTI/"BİLGİ"
- YALAN ile/değil BİR ŞEY SÖYLEMEMEK
- YALAN ile/ve/=/||/<> ÇÖP
- YALAN ile DOĞASINA UYGUN DAVRANMAK
( LIE vs. BEHAVE IN THE SELF OF NATURE )
- YALAN ile/değil/yerine/>< DOĞRU
( [ne yazık ki] Yalan, öyle işlemiş ki bireylerin diline, "doğruyu söylemek gerekirse" diye bir kalıp "var". )
( Ocağını batırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Onurunu artırır. )
( Doğruları biliyorsak, yalanları dinlemek, eğlencelidir. )
- YALAN ile FARKLILAŞTIRMA
- YALAN ile/ve/değil/yerine FELSEFE
( [not] LIE vs./and/but PHILOSOPHY
PHILOSOPHY instead of LIE )
- YALAN ile/değil/yerine/>< GERÇEK
( Yüksek sesle çıkar, gürültülüdür ve çok söz söyletir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sessizdir ve az söz söyletir. )
- YALAN ile HAKARET
- YALAN ile İFTİRA
- YALAN ile IĞRIP
( ... İLE Yalan, düzen. )
- YALAN ile/ve İLGİLENMEME/UĞRAŞMAMA (İSTEĞİ)
( LIE vs./and (INCLINATION OF) NOT TO INTEREST )
- YALAN ile KAMUFLAJ
( LIE vs. CAMOUFLAGE )
- [ne yazık ki]
YALAN ile/ve/||/<> KAŞKARİKO[argo]
( ... İLE/VE/||/<> Oyun, dolap, düzen. | Yalan. )
- YALAN ile/ve/değil/yerine/||/<> KISMEN "DOĞRU"
- YALAN ile KITIR
( ... İLE Uydurma söz. )
( LIE vs. FICTITIOUS WORD )
- YALAN ile/||/<> KÖTÜ YALAN
( Kötüdür. İLE/||/<> Daha kötüdür. )
- YALAN ile/ve/||/<> KURT MASALI
( ... İLE/VE/||/<> Birini oyalamak, kendini suçsuz göstermek için ileri sürülen gereksiz, inandırıcı olmayan sözler. )
- YALAN ile/değil/yerine MASAL
( Portakalı soydum
Başucuma koydum
Ben bir yalan uydurdum. İLE/DEĞİL/YERİNE Ben bir masal uydurdum. )
- YALAN ile/ve/değil OYALAN
( "O yalan, bu yalan"... Var, biraz da sen oyalan! )
- YALAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖZVERİ
( )
- YALAN ile/ve PALAVRA[İsp. < PALABRA]/MARTAVAL[argo]
( ... İLE [eskiden] Genellikle posta vapurlarında, üst güvertenin altındaki güverte. | [argo] Herhangi bir konuda, gerçeğe aykırı, uydurma söz ya da haber. Uzun ve boş konuşma. )
- YALAN ile ŞAKA
( Dürûg-zen(yalancı) olursa bir evde, düzen olmaz o evde. )
( Zekâ, doğruluk Hürmüz'ün; cehalet, yalan ise Ehrimen'in sıfatlarıdır. )
( LIE vs. JOKE )
- YALAN ile/ve/değil/<> SANAL
- YALAN ile/ve/=/<>/< ŞİRK
- YALAN ile/ve/||/<>/> TALAN
- YALAN ile/değil ÜSTLENME
( [not] LIE vs./but TO TAKE ON )
- YALAN ile/ve/||/<>/> UTAN(DIR/IL)MAK
- YALAN ile/ve/değil/||/<> YANLIŞ
( İzin verilmez. İLE/VE İzin verilebilir. )
( [argo] MAVAL[: Uydurma söz.] ile/ve ... )
( "Yalan söylemişim" ve "Yanlış anlattım" diyemeyiz.["Yalan söyledim" ve "Yanlış anlatmışım" diyebiliriz.]
"Zannedersem" de diyemeyiz.["Zannediyorum/zannederim" diyebiliriz.] )
( MEYN ile/ve GALAT
BECEL: Yalan, iftirâ. | Şaşma.
BEHÎTE: İftirâ, yalan söz. )
( LIE vs./and WRONG )
( MAVAL[: Uydurma söz.] ile/ve ... )
(1996'dan beri)