Bugün[27 Aralık 2025]
itibarı ile 4.075 başlık/FaRk ile birlikte,
4.075 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(7/18)


- PAPAĞAN ile/değil DENİZ PALYAÇOSU


- PAPAĞAN ile/değil HİNT KARGASI


- PAPAĞAN ile JAKO, KAKADU, KAKAPOEN, LORİ, AMAZON, ARA


- PAPAĞAN ile KAKAPO

( www.parrotsinternational.org )

( ... İLE Yeni Zelanda'da yaşarlar. )

( ... İLE 80 yıl yaşarlar. )

( )


- PAPAĞAN ile KEA PAPAĞANI

( ... İLE Dağlarda yaşayan tek papağan türü. )

( )


- PAPAĞAN ile KIRMIZI GAGALI TUKAN

( ... İLE Güney Amerika'nın, tropikal ormanlarında yaşarlar. )

( ... İLE Gagalarını kullanarak serinlerler. )


- PAPAĞAN ile LEVRİ

( ... İLE Kırmızı papağan. )


- PAPAĞAN ile PALMİYE KAKADUS

( ... İLE Yeni Gine ve civarındaki adalarda görülmektedir. )

( ... İLE Uzunlukları, 65 - 75 cm. arasında değişmektedir. )

( ... İLE Kırmızı renkli yüzü vardır.[Heyecanlandıklarında, mavileşmektedir.] )


- PAPAĞAN ile PERU PAPAĞANI


- PAPAĞANLAŞMAK ile PAPAĞAN/LIK ile PAPAĞANLAR ile PAPAĞAN ANAHTARI


- PAPAĞAN/PENGUEN ile/değil PUFFIN


- PAPALIK ile/||/<> PAPA

( Katolik Hıristiyanlığın başkanlığı. Vatikan Kilisesi. İLE/VE/||/<> Katolik Kilisesi'nin, bir kurul tarafından seçilen, Vatikan'da oturan ve Hz. İsa'nın vekili sayılan başkanı. )


- PAPA'NIN:
SOYUNMASINDA ile GİYDİRİLMESİNDE

( Bir rahip yardımcı olur. İLE İki rahibe yardımcı olur. )


- PAPATYA TOPLAMA:
HAZİRAN/TEMMUZ'DA değil/>< MAYIS'TA

( Zehirli. >< Zehirsiz. )


- PAPATYA ile AFRİKA PAPATYASI


- PAPATYA ile/ve ÇAYIR PAPATYASI

( UKHUVAN ile/ve ... )

( ANTHEMIS NOBILIS / MATRICARIA CHAMOMILLA cum/et ... )

( BÜLÜMBEBEK[Kayseri'de] )


- PAPATYA ile/değil GÜMÜŞDÜĞME


- PAPATYA ile/ve HOROZGÖZÜ, KOYUNGÖZÜ, SIĞIRGÖZÜ, TAVUKGÖZÜ


- PAPATYA ile PAPATYALI ile PAPATYASIZ ile PAPATYA FALI


- PAPATYA ile/değil PYRENTUM

( ... İLE/DEĞİL Zehir olarak kullanılmaktadır. )


- PAPATYA ile SARI ÇALI PAPATYASI


- PAPATYA ile/ve SIĞIRGÖZÜ

( BÂBÛNE/C ile/ve BÂBÛNE-İ GÂV [Sarı bir papatya.] )


- PAPATYA ile/ve VİRÂNE PAPATYASI/VARATİKA


- PAPATYA ile YAYLA PAPATYASI


- PAPAYA ile PAPAYA AĞACI


- PAPAZ ile/ve/<>/< DİYAKOZ[Yun.]

( ... İLE/VE/<>/< Papazın yardımcısı. )


- PAPAZ ile/ve/||/<>/> KARDİNAL[Fr. < CARDINAL]

( ... İLE/VE/||/<>/> Papa'yı seçen, danışmanlığını yapan başpapazlardan her biri. )


- PAPAZ ile/ve/<> PİSKOPOS[Yun.]

( ... İLE/VE/<> Katoliklerde, bir bölgenin din işlerine başkanlık eden, papazlığın en yüksek aşamasında olan din görevlisi. )


- PAPAZBURNU DALYANI :

( Rumelifener ile Garipçe arasındadır. Boğaziçine geçişleri önlemek için burada savunma amaçlı tabya inşâ edildi. Tabya'da Cami, kışlak binası, depo gibi binalar vardı. Tabyanın 1790 - 1802 yılları arasında inşâ edildiği, 1607 yılında inşaatın tamamlanarak asker sayısının arttırılmasına dair belgeden anlaşıyıyor. Tabya kalıntıları mevcuttur. )


- PAPAZBURNU :

( Rumelifeneri sınırları içindedir. Rumelifeneri ile Garipçe arasında ve yeni mezarlığın batısında, Bağlaraltı Dalyanının arkasındaki dik kayalıklara Papazburnu denilmektedir. Burada Osmanlılar döneminde Sultan IV. Murat (1623 - 1640) tarafından kale yaptırılmıştır. Kale içerisinde 60 asker evine, Sultan IV. Murad adına yaptırılmış bir cami, 100 adet büyük küçük top, kale muhafızı ve 300 asker bulunuyordu. Kıble yönüne bakan bir demir kapısı vardı. Günümüzde yıkıntı bir duvardan başka hiçbir şey yok. )


- PAPEL ile PAPELCİ/LİK


- PAPER :/yerine KAĞIT


- PAPILIONACÉES = FERÂŞÎYE


- PAPİRUS <> KÜREK KEMİĞİ <> CEYLAN DERİSİ <> KİL TABLETLERİ


- PAPUA YENİ GİNE KİŞİLERİ ile ...

( Kendi içlerinde evlenmenin sonucunda, kadın ve erkekler, kısa boylu ve gösterişsiz bir toplum oluşmuş. Bazıları, doğal olarak, çok farklı tonda bir sarı saça sahip. Ciltleri çok kuru olduğundan, çabuk buruşuyor ve yaşlarından çok daha yaşlı gösteriyorlar. )


- PAPUA YENİ GİNE'DE:
İNGİLİZCE ile/ve/<> PİDGİN

( Resmi dil. İLE/VE/<> Halkın kullandığı bozuk İngilizce.[Zaman kipi yoktur.]
[EM WANEY: Bu nedir? | YU ONAIT: Nasılsın?] )


- PAPUS = KANZA'A = AIGRETTE


- PAPYON ile PAPYON KRAVAT


- PARA:
AKÇE ile/ve/||/<> SULTANÎ ile/ve/||/<> DUCAT ile/ve/||/<> FLORINS ile/ve/||/<> GURUS ile/ve/||/<> ŞÂHÎ

( Osmanlı'da. İLE/VE/||/<> Osmanlı'da. İLE/VE/||/<> İLE/VE/||/<> Venedik'te. İLE/VE/||/<> Macaristan'da. İLE/VE/||/<> Avrupa'da. İLE/VE/||/<> İran'da. )


- PARA AKLAMAK ile/ve/değil "VİCDAN(LAR)I/NI" "RAHATLATMAK"


- PARA BİRİKTİRMEK ile/ve/değil/yerine PARA KAZANMAK

( Yaşamak için para kazanmak gerekir fakat para kazanmak için yaşanmaz. )

( [not] TO SAVE MONEY vs./and/but TO EARN MONEY
TO EARN MONEY instead of TO SAVE MONEY )


- PARA BİRİMİ ile AKIM ile CURRENT ACCOUNT ile CURRENT MODE LOGİC ile GÜNCEL FİYAT ile ŞU ANDA

( CURRENCY vs. CURRENT vs. CURRENT ACCOUNT vs. CURRENT MODE LOGIC vs. CURRENT PRICE vs. CURRENTLY )

( ارز ile کنوني ile جاري ile سياله ile رايج ile حساب جاري ile منطق جرياني ile مظنه روز ile هم اکنون ile اکنون ile درحال حاضر ile در حال حاضر ile ازهم اکنون ile فعلا )

( ARZ ile KONONY ile جاري ile سياله ile RAYJ ile HASAB JARY ile MANTEGH JARYANY ile MAZNEH RUZ ile NPAM AKNON ile AKNON ile DARHAL HAZAR ile DAR HAL HAZAR ile AZEMM AKNON ile FELA )


- PARA ÇEŞİTLERİ ve/||/<> PARA ÇİÇEĞİ(MONEY FLOWER[TAXONOMY OF MONEY])

( )


- PARA:
GEREKSİNİM değil MASKELEME


- PARA HARCAMAK:
"SAHİP OLMAK" İÇİN ile/değil/yerine DENEYİM KAZANMAK ÜZERE

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Daha mutlu kılar. )


- PARA [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- PARA İLE:
MAL/HİZMET ELDE ETMEK ile/yerine/değil ZAMAN ELDE ETMEK


- Para kazanabilmek için SUS!!!


- PARA KAZANMAK ile KAZANILMIŞ ile KAZANÇ ile GEÇİMİNİ SAĞLAMAK ile KAZANÇ

( EARN vs. EARNED vs. EARNING vs. EARNING A LIVING vs. EARNINGS )

( درآمد درآوردن ile امرار کردن ile دخل داشتن ile کسب معاش کردن ile کاسبي کردن ile درآمد داشتن ile دخل کردن ile عايده ile دخل ile مداخل ile امرار ile عايد ile ارتزاق ile عايدات ile عايدي )

( DARAMAD DARAVARDAN ile EMRAR KARDAN ile DOKHAL DASHTAN ile KASB MOASH KARDAN ile KASBY KARDAN ile DARAMAD DASHTAN ile DOKHAL KARDAN ile عايده ile دخل ile مداخل ile EMRAR ile AYD ile ERTZAQ ile عايدات ile عايدي )


- PARA KAZANMAK ile/ve PARA HARCAMAK

( Beceri gerektirir. İLE/VE Kültür gerektirir. )

( Paraya ve bilgiye mahkum olma! )

( İğneyle kuyu kazmak gibi. İLE/VE Kuma su dökmek gibi. )

( ... ile/ve SARF[: Harcama. | Para bozma. | Çevirme, döndürme. | Değişme. | Dilbilgisi.] )

( TO EARN MONEY vs./and TO SPEND MONEY )


- PARA/NUKUD[Ar. < NAKD]/SİPALİ[argo] ile/ve KAİME/KAYME[Ar.]


- PARA [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- PARA-PUL (SAHİBİ OLMAK)


- PARA (SAPLANTISI) değil/yerine KİŞİ[KARDEŞ/ARKADAŞ/OLANAKSIZ/MAĞDUR]


- PARA TUTKUSU/HAMAN ile/ve ORUN/MEVKİ TUTKUSU/BELÂM ile/ve RUHBANLIK/İLÂH OLMA TUTKUSU

( KÂRUN ile/ve FİRAVUN ile/ve BELÂM )

( Emeğin sömürücüsü. İLE/VE Siyasetin zâlimi. İLE/VE Maneviyatın gaspçısı. )


- PARA VAKFI(NUKUD) ile VEFÂEN SATIŞ


- PARA ile/ve/değil/yerine BOL PARA


- PARA ile/değil BORÇ HESAPLAMASI


- [ne yazık ki]
PARA ile/ve/||/<> DİN

( [ne yazık ki]
Konu "para" olduğunda, herkesin dini aynıdır. )


- PARA ve/||/<>/> DÜDÜK

( "Parayı veren, düdüğü çalar." [ne yazık ki] )


- PARA ve HARF

( Evrensel eşdeğerlik birimleri. )


- PARA" ile/değil/yerine İNSANLIK

( Ne önemi var? İLE/DEĞİL/YERİNE Önemli/mühim[öncelikli] olan. )


- PARA ile/değil MADALYON


- PARA ile MAHMUDİYE

( ... İLE Bugün süs altını gibi kullanılan, Sultan II. Mahmut zamanında basılmış, ince altın sikke. )


- PARA yerine MANGIR


- PARA ile/||/<> META

( Para karşılıklı İLE meta çapraz konumdur )

( Formül: 1 ile4- İLE 1 ile3- )


- PARA = MONEY[İng.] = ARGENT[Fr.] = GELD[Alm.] = DENARO[İt.] = DINARO[İsp.]


- PARA ile PAPEL[argo < İsp. < Lat.]

( ... İLE Kâğıt para. )


- PARA ile PARA

( Yükseklik, yücelik. İLE Mangır, pul. )


- PARA[Azr.] ile PARA[Tr.]

( Yarım, yarısı, bölüm/kısım. İLE Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt ya da metalden ödeme aracı, nakit. | Kazanç. | Kuruşun kırkta biri. )


- PARA- ile PERİ- ile KO/CO-

( Yan, yanında. İLE Çevresinde, yakınında. İLE Birlikte, eşlik eden. )


- PARA ile SILE[Ar.]

( ... İLE Bir şaire, yazdığı övgü karşılığı verilen para. )


- PARA ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< VERİ > BİLGİ

( Bilgi peşinde koşmak, altın peşinde koşmaktan daha iyidir.
[Ar. Talebu'l-ilm hayrun min taleb'z-zeheb] )

( [not] MONEY vs./and/but/||/<>/>/< KNOWLEDGE
KNOWLEDGE instead of MONEY )


- PARA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ZAMAN

( Parayı, paranın satın alabileceği şeyler için tüketmek. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Para ile satın alınamayacak şeyler için tüketmek. )


- PARABOL ile/ve HİPERBOL

( İki bilinmeyenli denklemlerle ölçülür. İLE/VE Üç ve üzeri bilinmeyenli denklemlerle ölçülür. )

( Bir düzlemin, odak denilen sabit bir noktadan ve doğrultman denilen sabit bir doğrudan, eşit uzaklıktaki noktalarının geometrik yeri. İLE Bir düzlemin, odak denilen durağan iki noktaya uzaklıkları değişmeyen noktaların geometrik yeri olan eğri. )

( vs./and/||/<> HYPERBOLA )


- PARABOL ile PARABOLİK


- PARABOL[Fr. < Yun.] ile PARABOLOİT[Fr. < Yun.]

( Bir düzlemin, odak denilen sabit bir noktadan ve doğrultman denilen sabit bir doğrudan, eşit uzaklıktaki noktalarının geometrik yeri. İLE Odağı olmayan, yalnız bir bakışım[simetri] ekseni bulunan, ikinci dereceden yüzey. )


- PARABOLA ile/||/<> HYPERBOLA

( Parabola bir odak bir directrix İLE hyperbola iki odak fark sabit. )

( Formül: Focus-directrix İLE focus difference )


- PARA:
DEĞER ÖLÇÜSÜ ile/ve/||/<>/> DEĞER STOKU


- PARABRAHMAN ile ...

( En Yüce Gerçek. )


- PARADİGMA ile/||/<> DEVRİM

( Bilimsel devrimler )

( Thomas Kuhn tarafından 1962 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1922-1996) (Ülke: ABD) (Alan: Bilim Felsefesi) (Önemli katkıları: Paradigma kayması, bilimsel devrimler) )


- PARADİGMA ile KESİNLİK


- PARADİGMA ile PERSPEKTİF

( PARADIGM vs. PERSPECTIVE )


- PARADIGM vs./and ALTERATION


- PARADOKS ile ANTİNOMİ

( PARADOX vs. ANTINOMY )


- PARADOKS[Fr. < Yun.] ile/ve ŞAŞKINLIK/HAYRET[Ar.]/APORIA[Yun.]/THAUMAZEIN[Yun. < THAUMA: Mucize.]

( Kökleşmiş kanışlara aykırı olarak ileri sürülen düşünce. İLE/VE ... )


- PARADOKS ile PARADOKSAL


- PARADOKSAL/PARADOXICAL[İng.] değil/yerine/= ÇELİŞKİLİ


- PARADOX vs. ANTINOMY


- PARAFİN ile PARAFİNLİ ile PARAFİNSİZ


- PARAFİNDEN YAPILMIŞ MUM ile/yerine %100 STEARİN YA DA DONYAĞI İÇEREN MUM


- PARAFLAMAK ile PARAFELEMEK ile PARAF


- PARAGNA/PRAJNA ile ...

( "Benlik" ile meşgul olmayan bilgi, kavrayış, bilinç, saf farkındalık. [Üstün bilinç durumu anlamına gelir.] )


- PARAGÖZ/LÜK ile PARAGÖZLÜ/LÜK


- PARAGRAF:
AÇMAK ile/ve/||/<> OLUŞTURMAK


- PARAGRAFİ/PARAGRAPHY[İng.] değil/yerine/= YAZILI ANLATIM GÜÇLÜĞÜ


- PARAKETA ile PARAKETACI


- PARAKETE[İt.] ile PAREKETE

( Geminin saatteki hızını ölçmek üzere bir ucu denize atılan araç. )


- PARAKRİN/PARACRINE[İng.] değil/yerine/= YEREL HORMON


- PARALAKS ile/||/<> DOPPLER METODU

( Paralaks geometrik uzaklık, Doppler radyal hız gezegen tespiti. )

( Formül: d = 1/p [pc] İLE v_r ölçümü )

( Christian Doppler tarafından 1842 yılında keşfedildi/formüle edildi. )


- PARALALİ/PARALALIA[İng.] değil/yerine/= HARF SÖYLEYİŞ GÜÇLÜĞÜ


- PARALANMAK ile PARALA(N)MAK

( Parasızken para elde etmek. İLE Parçala(n)mak. | Yıprat(/n)ıp eski(t)mek. )


- PARALEL EVREN değil ÇOKLU EVREN

( HUGH EVERETT )


- PARALEL HESAPLAMA ile/||/<> SERİ HESAPLAMA

( Paralel MPI/GPU çok işlemci, seri tek işlemci sıralı. )

( Formül: Speedup İLE sıralı )


- PARALEL VENASYON ile RETİKÜLER VENASYON

( Yaprak damarlarının koşut dizilimi. İLE Yaprak damarlarının ağsı dizilimi. )


- PARALEL değil/yerine/= ENLEM/ENLEMLİ


- PARALEL ile EŞZAMANLI

( PARALLEL vs. SYNCHRONOUS )


- PARALEL ile/ve/değil/yerine/||/<> KATMANLILIK


- PARALEL ile/ve VE

( PARALLEL vs./and AND )


- PARALELKENAR ile/||/<> YAMUK

( Paralelkenar iki çift İLE yamuk bir çift paralel kenardır )

( Formül: 2 çift // İLE 1 çift // )


- PARALELLEŞTİRMEK ile PARALEL/LİK ile PARALELİST ile PARALELİZM ile PARALEL YÜZ ile PARALEL AKIM ile PARALEL KAİDESİ


- PARALEL/LİK ile BERABER/LİK

( PARALLEL/NESS vs. COOPERATION )


- PARALI SEKS ile PARAYLA SEKS

( Olabilir. İLE Olmaz! )


- PARALI ile/ve/<>/> PAHALI


- PARALI ile ZENGİN


- PARALİTİK/PARALYTIC[İng.] değil/yerine/= FELÇLİ


- PARALİZİ/PARALYSIS[İng.] değil/yerine/= FELÇ


- PARALİZİ ile PLEJİ


- PARALLEL(NESS) vs. COOPERATION


- PARALOJİ/PARALOGIA[İng.] değil/yerine/= YANLIŞ AKIL YÜRÜTME


- PARALOJİZM ile ...

( Mantığa uymazlık. )


- PARAMAKASH ile ...

( Büyük saha, zamanı ve uzayı olmayan Gerçeklik. Mutlak Varlık. )


- PARAMARTHA ile ...

( Yüce Gerçek. )


- PARAMEDİKAL/PARAMEDICAL[İng.] değil/yerine/= TIPLA BAĞLANTILI


- PARAMEDİYAN/PARAMEDIAN[İng.] değil/yerine/= ORTAYA YAKIN


- PARAMETER vs. VARIABLE


- PARAMETER ile/ve/||/<> COMPONENT


- PARAMETRE ile AÇI

( PARAMETER vs. ANGLE )


- PARAMETRE ile/değil/yerine BİLEŞEN


- PARAMETRE ile/||/<> İSTATİSTİK

( Parametre evren ölçüsü, istatistik örnek ölçüsüdür )

( Formül: μ ileσ İLE x̄ iles )


- PARAMETRE ile KOMPARTIMAN


- PARAMETRELEMEK ile PARAMETRE ile PARAMETRELİ


- PARAMETRE/LER ile/ve DİNAMİK/LER

( "PARAMETER/S" vs./and "DYNAMIC/S" )


- PARAMETRİC AMPLİFİCATİON ile/||/<> LİNEAR AMPLİFİCATİON

( Parametric amplification nonlinear süreçle sinyal güçlendirmeyken İLE linear amplification doğrudan güç amplifikasyonudur )

( Formül: Three-wave mixing )


- PARAMİMİ ile AMİMİ

( Düşünceler ile yüz ifadeleri arasındaki uyuşmazlık. İLE Bazı sinirsel hastalıklarda görülen mimik yitimi. )


- PARAMİTA ile PRAJNA PARAMİTA

( Buda doğasının yüzleri. Altı yüce edim. Karşı kıyıya geçmenin, böylelikle Nirvana'ya ermenin bir yolu. İLE Bilgelik Uygulaması. Mahayana Budizmi'nde filozof Nagarjuna'nın felsefesinin etkisiyle gelişmiş bir takım sutralardan oluşan bir yazın türü. Altıncı Kural. )


- PARAMNEZİ/PARAMNESIA[İng.] değil/yerine/= BELLEK YANILSAMASI


- PARAMPARÇA (OLMAK)


- PARAN:
VARSA ile/ne yazık ki YOKSA

( Sayarlar. İLE/NE YAZIK Kİ "Satarlar." )


- PARANIN:
CEPTE OLMAMASI ile/ve/değil/yerine/>< CEPTE OLMASI

( [not] THE MONEY NOT IN THE POCKET vs./and/but/>< THE MONEY IN THE POCKET
THE MONEY IN THE POCKET instead of THE MONEY NOT IN THE POCKET
)


- PARANIN:
GİTMESİ ile/ve HARCANMASI


- PARANIN İŞLEVLERİNDE:
HESAP BİRİMİ ile/ve/||/<>/> MÜBÂDELE ile/ve/||/<>/> MUHÂFAZA


- PARANIN KAYBI ile/ve/||/<> SAĞLIĞIN KAYBI ile/ve/||/<> KARAKTERİN KAYBI

( Çok da etkileyici olmayabilir. İLE/VE/||/<> Kaybımız, önemli, etkileyici ve büyük olabilir. İLE/VE/||/<> Herşeyi kaybetmiş oluruz. )


- PARANIN "ÖNEMİ" değil/yerine/< İNSANLIK


- [ne yazık ki]
PARA/NIZ:
VARSA ile/ve/değil/yerine YOKSA

( Sadece kendiniz, kim olduğunuzu unutursunuz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Tüm dünya, kim olduğunuzu unutur. )


- Paranı söyleme! SUS!!!


- PARANKİM/PARENCHYMA[İng.] değil/yerine/= ÖZEK DOKU


- PARANLA "VEZİR", AKLINLA REZİL OLMAK
ile/değil/yerine/><
PARANLA "REZİL", AKLINLA "VEZİR" OLMAK


- PARANOYA:
ERDEM ve/||/<> AMAÇTAN UZAKLAŞMA/"SOYUTLANMA"


- PARANOYA/PARANOIA[İng.] değil/yerine/= AKIL DIŞI SAPLANTI


- PARANOYA ile KISKANÇLIK


- PARANOYA ile KOMPLO


- PARANOYA ile KORKU

( PARANOIA vs. FEAR )


- PARANOYA ile KURUNTU

( PARANOIA vs. APPREHENSION )


- PARANOYA ile PARANOYAK


- PARANOYA/K[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ÖTEKUŞKU/CU / ÖTEKUŞKUSAL


- PARANTEZE ALMAK ile KENARA KOYMAK/ASKIYA ALMAK


- PARANTEZ[İng.]/MUTARIZA[Ar.] değil/yerine/= AYRAÇ


- PARAPATRİK ile/||/<> PERİPATRİK

( Parapatrik sınırda hibrit İLE peripatrik küçük kenar. )

( Formül: Border İLE peripheral )


- PARAPET[İt.] ile/= KÜPEŞTE[Yun.] ile/= KORKULUK

( Gemi küpeştesi[Yun.]. | Korkuluk. | Pencere önlerindeki dar çıkıntı. İLE/= Gemide güverte hizasında ıskarmoz bağlarına tutturulan dikmelerin dış yüzlerine kaplanan kaplamaların oluşturduğu siper, borda kaplamalarının en üstü, güverteden yukarı kalan bölüm. | Duvarların üzerine, balkon ya da pencerelerin içine çimento ve mozaik karışımı ile yapılan dolgu set. )


- PARAPLEJİ ile/ve TETRAPLEJİ

( İki bacakta da görülen felç. İLE/VE ... )


- PARAPRAKSİ/PARAPRAXIA[İng.] değil/yerine/= DİL-DEVİNIM SÜRÇMESİ


- PARAPSİKOLOG değil/yerine/= ÖTEUSBİLİMCİ


- PARAPSİKOLOJİ/PARAPSYCHOLOGY[İng.] değil/yerine/= FİZİK ÖTESİ "BİLGİSİ"


- PARAPSİKOLOJİ ile/||/<> PARANORMAL ile/||/<> PARAFİZİK ile/||/<> PARADİGMA ile/||/<> PARALEL ile/||/<> PARAZİT ile/||/<> PARALİMPİK ile/||/<> PARAMEDİK

(

Parapsikoloji Psikolojinin ötesindeki ruhsal/psişik olayları inceleyen alan.
Paranormal Normalin dışında olan, açıklanamayan (örnek: hayaletler, "UFO"lar)
Parafizik Fiziğin ötesindeki, fizik yasalarıyla açıklanamayan olaylarla ilgili.
Paradigma Bir düşünce yapısının yanındaki örnek, model, kalıp, çerçeve.
Paralel Yan yana giden, aynı doğrultuda. (matematiksel ya da mecâzî anlamda)
Parazit Yanında yaşayıp zarar veren canlı. [mecâzen de "gereksiz ses vb."]
Paralimpik Olimpiyatların yanında/desteğiyle düzenlenen engelli spor oyunları.
Paramedik Doktorun yanında çalışan sağlık görevlisi [acil tıp teknikeri].
)


- PARAPSİKOLOJİK değil/yerine/= ÖTEUSBİLİMSEL


- PARASANG[İran ölçüsü][Yunan çağında, Anadolu'da] ile ...

( 30 stadion'a eşittir. [5 kilometre, 328 metre] )


- PARASEMPATİK ile PARASEMPATİK SİNİR SİSTEMİ


- PARASEMPATİK ile/ve/||/<>/< SEMPATİK SİNİR SİSTEMİ

( )

( ALÂKAVÎ )


- PARASENTEZ/PARACENTESIS[İng.] değil/yerine/= KARIN ZARI SIVI ALIMI


- PARASINI ÖDEMEK ile/değil/yerine ÜCRETİNİ ÖDEMEK


- PARASIZ ile KOMİSYONCU

( BROKE vs. BROKER )

( ورشکست ile بي پول ile واسطه ile سمسار ile دلال )

( VARSHKAST ile BEY POL ile VASETEH ile SAMSAR ile DELAL )


- [ne yazık ki]
PARASIZLIK ile/ve/||/<> ALÇIDA OLMA/KALMA

( İkisi de zamanla çözülür. Zamanın değerini/önemini, en yakın/yoğun biçimde düşündürür/deneyimletir. )


- PARASIZLIK ile "YOKLUK"

( MÜZÂYAKA[< ZÎK, ZAYK/DÎK, DAYK] )


- PARAŞÜT değil/yerine/= DÜŞÜRTEÇ


- PARAŞÜT ile PARAŞÜTLÜ ile PARAŞÜTÇÜ/LÜK ile PARAŞÜT KULESİ ile PARAŞÜT BİRLİKLERİ ile PARAŞÜTÇÜ BİRLİKLER


- PARATİROİD BEZİ ile (KULAKALTI) TÜKÜRÜK BEZİ

( PARATHYROID GLAND vs. PAROTID GLAND/SALIVARY GLAND )


- PARATVA ile ...

( Uzaklık, terkedilmişlik. )


- PARAVAN[Fr. < PARAVENT] ile/ve/değil/||/<> KALKAN


- PARAVAN ile PARAVANA ile PARAVAN MENTEŞESİ


- PARAVAN[Fr. < PARAVENT] değil/yerine/= PERDE[Fars.]

( Menteşelerle birbirine bağlı birkaç parçadan oluşan ve yapılarda, bazı bölümleri ayırmakta kullanılan, katlanır, taşınır, çerçeveli perde. | Adından, yetkisinden, gücünden, kendine belirli etmeden yararlanılan kişi/kuruluş. )


- PARAVAN/A[Fr. < PARAVENT]/SEPERATÖR[İng. < SEPERATOR] değil/yerine/= AYRAÇ

( Menteşelerle birbirine bağlı birkaç parçadan oluşan ve yapılarda bazı bölümleri ayırmakta kullanılan, katlanır, taşınır çerçeveli perde. | Adından, yetkisinden, gücünden kendisine belirli etmeden yararlanılan [kişi ya da kuruluş]. )


- PARAYI, MEZARA GÖTÜREN >< PARANIN, MEZARA GÖTÜRDÜĞÜ

( Yoktur. >< Çoktur. )


- PARAZİT[Fr. < Yun.] değil/yerine/= (")ASALAK(")

( Asalak. | Radyo yayınına karışan yabancı ses. | Başkalarının sırtından geçinen kişi. )


- PARAZİT ile DİL PARAZİTİ

( ... cum CYMOTHOA EXIGUA )


- PARAZİT ile SAPROFİT

( Canlı konakçıdan beslenen organizma. İLE Ölü organik nesnelerden beslenen organizma. )


- PARAZİTİZM ile KOMENSALİZM

( Bir canlının ötekine zarar vererek yaşadığı ilişki türü. İLE Bir canlının yarar sağladığı, ötekinin etkilenmediği ilişki türü. )


- PARAZİTİZM ile/||/<> PREDATÖRLÜK

( Parazitizm konakçı canlı tutar İLE predatörlük öldürür )

( Formül: Yaşatır İLE öldürür )


- PARAZİTLENMEK ile PARAZİT/LİK ile PARAZİTLİ ile PARAZİTSİZ


- PARÇ ile ...

( Büyük bakır tas. )


- PARÇA PARÇA ile PARAMPARÇA

( PIECE BY PIECE vs. ALL IN PIECES )

( RÎZE RÎZE ile ... )


- PARÇA-PİNÇİK (ETMEK)


- PARÇA ile/ve/||/<> ASKAT

( ... İLE Herhangi bir ölçü biriminin bölündüğü eşit parçalardan her biri. )


- PARÇA ile/ve/değil/||/<>/< BAĞLAM


- PARÇA ile/ve/değil/||/<>/< BİLEŞEN


- PARÇA[Azr.] = KUMAŞ[Tr.]


- PARÇA ile/ve/||/<> LEKE


- PARÇA ile PAFTA[Fars. :Örmüş.]

( ... İLE Büyük harita, plan ya da modeli oluşturan ayrı parçalardan her biri. | Metal çubuk ve borulara diş açan aygıt, yivaçar. | Süs için takılan pul ya da çakılan iri başlı çivi. | Büyük benek, leke. )


- PARÇA ile PARÇALI ile PARÇALI ile PARÇALANMIŞ

( FRAGMENT vs. FRAGMENTAL vs. FRAGMENTARY vs. FRAGMENTED )

( تکه ile خرده ile ريز شده ile پاره پاره ile جزء جزء ile ريز کردن )

( TAKEH ile KHARDEH ile RYZ SHODEH ile PAREH PAREH ile جزء جزء ile RYZ KARDAN )


- PARÇA[Fars. < PÂÇE] ile SONAT[Fr. < SONATE]

( ... İLE Bir ya da iki çalgı için yazılmış, üç ya da dört bölümden oluşan müzik yapıtı. | Çeşitli türlerde [Allegro, Adacco, Andante] üç ya da dört bölümden oluşan müzik parçası. )


- PARÇA ve/||/<>/>/< TAMAMLAYICI/LIK


- PARÇA ile/ve TAVIR

( PIECE vs./and MANNER )


- PARÇA ile/değil/yerine ÜYE


- PARÇA ile/ve/değil UZANTI

( [not] PIECE vs./and/but EXTENSION )


- PARÇACIK - DALGA


- PARÇACIK ile/||/<> DALGA

( De Broglie hipotezinin deneysel doğrulanması. Madde dalgalarının varlığının kanıtı. )

( George Paget Thomson tarafından 1927 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1892-1975) (Ülke: İngiltere) (Alan: fizik) (Önemli katkıları: Elektron kırınımı keşfi, dalga-parçacık ikiliğinin deneysel kanıtı) (Nobel: 1937) )


- PARÇACIK ile PARÇACIKLI


- PARÇACIL ile ...

( PARTITIVE )


- PARÇALAMA ile/ve AÇIKLAMA

( TO BREAKT INTO PIECES vs./and EXPLANATION )


- PARÇALAMA ile/ve/değil/||/<> AYIRMA


- PARÇALAMA ile DAĞITMA


- PARÇALA(N)MAK ile DOĞRA(N)MAK


- PARÇALAMAK ile KESİR ile KESİRSİZ ile HUYSUZ

( FRACTINIZE vs. FRACTION vs. FRACTIONLESS vs. FRACTIOUS )

( برخه کردن ile برخه ile بي کسر ile زود رنج )

( BARKHEH KARDAN ile برخه ile BEY KASAR ile ZUD RANJ )


- PARÇALAMAK ile PARÇALANMAK ile PARÇALATMAK ile PARÇALAYABİLMEK ile PARÇA ile PARÇACI/LIK ile PARÇALI ile PARÇA BÖLÜK ile PARÇA PARÇA ile PARÇA BAŞINA ile PARÇA PÜRÇÜK ile PARÇA BOHÇASI ile PARÇALI BOHÇA


- PARÇALAMAK ile/değil/yerine YARGILAMAK


- PARÇALANMA ile/ve/> ÇOĞALMA

( TO BREAK INTO PIECES vs./and/> INCREASE )


- PARÇALANMA ile/ve/değil/yerine DAĞILMA

( [not] TO BREAK INTO PIECES vs./and/but TO DISPERSE
TO DISPERSE instead of TO BREAK INTO PIECES )


- PARÇALANMA ile KOPYALANMA


- PARÇALANMAK ile PARÇALANMIŞ ile İLGİSİZLİK ile İLGİSİZ ile İLGİSİZLİK

( DISINTEGRATE vs. DISINTEGRATED vs. DISINTEREST vs. DISINTERESTED vs. DISINTERESTEDNESS )

( متلاشي کردن ile متلاشي شدن ile متلاشي ile بيعلاقه شدن ile بيطمع ile بيغرضانه ile بي اشتياق ile سست سغبت ile بي علاقه ile بي علاقگي )

( MOTELASHY KARDAN ile MOTELASHY SHODAN ile MOTELASHY ile BEYALAGHEH SHODAN ile بيطمع ile بيغرضانه ile BEY ESHTYEGH ile SOST SOGHBAT ile BEY ALAGHEH ile BEY ALAQGY )


- PARÇALANMIŞLIK ile/değil AYRIM


- PARÇALANMIŞ/LIK ile BÖLÜNMÜŞ/LÜK

( TO BREAK INTO PIECES vs. TO BE DIVIDED )


- PARÇALARDA, PARÇAYI/LARI GÖRMEK ile/değil/yerine PARÇALARDA, BÜTÜNÜ GÖRMEK

( TO SEE THE PIECES/S ON PIECES vs. TO SEE THE INTEGRITY ON PIECES )


- PARÇALI YAPRAK = VARAK-I MÜNKASİM = FEUILLE DIVISÉE


- PARÇALI YAPRAK = VARAK-I MÜREKKEBE = FEUILLE COMPOSÉE


- PARÇALI/LIK ile/değil AYRI/LIK


- PARÇA(NIN) SAPTA(N)MASI/KABULÜ ile BÜTÜN(ÜN) SAPTA(N)MASI/KABULÜ

( TO DETERMINE/ACCEPTANCE THE PIECE vs. TO DETERMINE/ACCEPTANCE THE ENTIRE/WHOLENESS )


- PARÇASI OLMAK ile/yerine/değil UZANTISI OLMAK

( [not] TO BE PART OF vs./but TO BE EXTENSION
TO BE EXTENSION instead of TO BE PART OF )


- PARÇAYI ZİKR-BÜTÜNÜ KASIT ile BÜTÜNÜ ZİKR-PARÇAYI KASIT


- PARDESÜ[Fr.] ile CÜPPE[Ar.]

( Serin havalarda, giysilerin üzerine giyilen ince üstlük. İLE Hukukçuların, bilimteylerde, belirli bir aşamaya ulaşmış bilimkişileri, dinadamlarının giysi üzerine giydikleri, uzun yenleri geniş, düğmesiz giysi. )

( Mİ'TAF ile CÜBBE )


- PARDÖSÜ ile PARDÖSÜLÜ ile PARDÖSÜSÜZ


- PÂRE[Fars.] ile -PÂRE[Fars.]

( Parça. | Tane, adet. | Sayı, bölük. | Para. İLE "parça" anlamıyla bileşik sözcükler yapar.[SEMS-PÂRE: Güneş parçası, güzel. | YEK-PÂRE: Tek/bir parça.] )


- PAREKENDE değil PERAKENDE


- PARENKİMA = NESC-İ HÜCREVÎ = TISSU CELLULAIRE


- PARENT :/yerine EBEVEYN


- PARENTERAL NÜTRİSYON/PARENTERAL NUTRITION[İng.] değil/yerine/= SINDIRİM YOLU DIŞI BESLENME


- PARENTERAL[İng.] değil/yerine/= SINDIRİM YOLU DIŞI


- PARENTHESES ( ) vs. BRACKETS [ ]


- PAREO ile ETEK

( ... ile ZEYL )

( ... ile DÂMEN )


- PAREZİ/PARESIS[İng.] değil/yerine/= HAFİF FELÇ


- PARFÜM (KOKUSU) ile/yerine TEMİZ TEN (KOKUSU)


- PARFÜM ile PARFÜMCÜ/LÜK


- PARİDİYE[Ar.]/PARIDÉES[Fr.] değil/yerine/= BAŞTANKARAGİLLER

( ... cum TERMINALIA CITRINA )


- PARIL PARIL (PARLAMAK, PARILDAMAK)


- PARILDAMAK ile PARILDATMAK


- PARILDAYIŞ ile PARILDAYICI


- PARILTI ile IŞILTILI ile IŞILTILI

( GLITTER vs. GLITTERING vs. GLITTERY )

( براق شدن ile سوسو ile زرق و برق ile برق زدن ile سوسو زدن ile تلالو ile سوسوزن ile پر تلالو )

( BARAGH SHODAN ile SOSO ile ZARGH VE BARGH ile BARGH ZADAN ile SOSO ZADAN ile TALALO ile SOSOZAN ile PAR TALALO )


- PARILTI ile ÖFKELİ ile PARLAK ile ATEŞ BÖCEĞİ

( GLOW vs. GLOWER vs. GLOWING vs. GLOWWORM )

( نگاه سوزان کردن ile تافتن ile تاب آمدن ile مشتعل بودن ile تابيدن ile نگاه خيره ile پر جلا ile شب تاب ile کرم شب افروز ile کرم شو تاب )

( NEGAH SOZAN KARDAN ile TAFTAN ile TAB AMADAN ile MOSHTEL BODAN ile TABYDAN ile NEGAH KHYRAH ile پر جلا ile SHAB TAB ile KARAM SHAB AFRUZ ile KARAM SHO TAB )


- PARILTI ile PARILTI

( GLIM vs. GLIMMER )

( نور شمع ile کور کوري کردن ile سوسو زدن ile درک اندک ile نور کم ile کورکوري کردن )

( NOR SHAM ile KOR KORY KARDAN ile SOSO ZADAN ile DARK ANDAK ile NOR KAM ile KORKORY KARDAN )


- PARILTI ile PARILTILI ile PARILTISIZ


- PARİMANA ile ...

( Boyut. )