Bugün[16 Kasım 2025]
itibarı ile 23.121 başlık/FaRk ile birlikte,
23.121 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(87/94)


- ÜZÜCÜ ile KIRICI


- ÜZÜLMEK ile DÜŞÜNMEK


- ÜZÜLMEK ile/ve HESAP SORMAK


- ÜZÜLMEK ile/ve/||/<>/> SÜZÜLMEK


- ÜZÜM, ÜZÜME, BAKA BAKA KARARIR ile/ve/||/<> KÖRLE YATAN, ŞAŞI KALKAR


- ÜZÜM ile HOŞKURAN/TİLKİKUYRUĞU

( ... İLE Çiçekleri, dalları ıspanak gibi pişirilen bir yıllık otsu bir bitki. [Lat. AMARANTHUS LIVIDUS] | Uzun salkımlı bir çeşit üzüm. | Yağlı güreşte oturak kündesine geçen üstteki güreşçiye, alttakinin elini geri uzatarak çenesinden ya da gırtlağından çekmesi. )


- UZUN KLİTORİSLİ KADIN (ERİL) ve "KISA PENİSLİ ERKEK" (DİŞİL):
İNSAN

( "WOMAN IN LONG CLIT" [male] and "MAN IN SHORT PENIS" [female]: HUMAN )


- UZUN KOLLU ile UZUN KOLLU ile/değil/yerine UZUN KOLLU

( Giyecek. İLE Hırsız. İLE/DEĞİL/YERİNE Uzaktan erişen/erişir. )


- UZUN SÜREÇ değil UZUN SÜRE


- (UZUN SÜRELİ) BELLEKTE:
ANISAL ile/ve/||/<> ANLAMSAL ile/ve/||/<> İŞLEMSEL


- UZUN/KISA) SÜRELİ/LİK (/ SOLUKLU/LUK) ile SÜREKLİ/LİK

( LONG PERIOD vs. CONTINUAL )


- UZUN UZUN BAKMAK ile GÖZ KIRPMAK

( ... İLE Bir kişinin, ortalama göz kırpma hızı, 100 - 400 milisaniye arasında gerçekleşmektedir. )

( LOOKING IN LONG PERIOD vs. WINK )


- UZUN UZUN DÜŞÜNMEK/BOŞ BOŞ OTURMAK ile/ve/değil/yerine AZ AZ (DA OLSA) EYLEMEK/BİR ŞEYLER YAPMAK

( Pek kolay olmasa da... )

( Kepçe tutan elim olsun, dış kapıda yerim olsun! )


- UZUN YAŞAMAK ile/ve/<>/değil/yerine DERİN/DÜRÜST/DOĞRU YAŞAMAK


- ÜZÜNTÜ ile/ve/||/<>/> (")ÇARESİZLİK(")


- ÜZÜNTÜ = KEDER = PAIN[İng.] = DOULEUR[Fr.] = SCHMERZ[Alm.] = DOLOR[Lat.]


- ÜZÜNTÜ ile/ve/<> RAHATSIZLIK


- ÜZÜNTÜ ve SIKINTI ve KAYGI/ENDİŞE

( Geçmişe ait. VE Şimdide. VE Gelecek için. )


- ÜZÜNTÜ ile/ve/||/<>/> YAS


- ÜZÜNTÜNÜN PAYLAŞIMI ve/||/<> SEVİNCİN PAYLAŞIMI

( Üzüntüyü azaltır. VE/||/<> Sevinci çoğaltır. )


- VAAD/VÂDE ile/ve BORÇ

( Vâde, söz demektir. )

( Sakın para için evlenmeyin! Çok daha uygun koşullarda borç bulabilirsiniz. )


- VAAD ile TAAHHÜT/D


- VAAZ KÜRSÜSÜ ile/||/<> SON CEMAAT YERİ ile/||/<> SAKIF ile/||/<> HÜNKÂR MAHFİLİ

( Belirli gün ve saatlerde, imamın vaaz vermek için çıktığı, koltuk ya da küçük balkon biçimindeki bölüm. İLE/||/<> XIV. yüzyıldan itibaren cami ve mescitlerde yaygın olarak kullanılan, ana mekânın dışında yarı açık hazırlık bölümü. İLE/||/<> Camilerde son cemaat yerinin dışında ek bir bölüm. Özellikle iç avlusu olan yapılarda, cemaatin hava şartlarından korunması amacına yöneliktir. İLE/||/<> Camilerde hükümdara ayrılan bölüm.[Bazen galerinin bir bölümü, bazen ayrı bir daire biçimindedir.] )


- VÂDE FARKI değil/yerine/= SÜREV ARTISI


- VÂDE FARKSIZ değil/yerine/= SÜREV ARTISIZ


- VÂDE[Ar.] değil/yerine/= ERİM


- VÂDELİ HESAP değil/yerine/= SÜREVLİ SAYANAK


- VÂDESİZ HESAP değil/yerine/= SÜREVSİZ SAYANAK


- VÂH[Ar.] ile VÂH/VÂHA[Ar. çoğ. VÂHÂT]

( Vâh, yazık, ay. İLE Çöl ortasında suyu ve yeşilliği olan yer. )


- VAHÂ[Ar.] ile ILGIM/SERAP/YALGIN/PUSARIK

( Çöl ortasında suyu ve yeşilliği olan yer. İLE ... )

( OASIS vs. MIRAGE )


- VAHÂMET ile/ve/<> HEZİMET


- VAHİM/ÜZÜCÜ OLAN:
YALAN SÖYLEMİŞ OLMASI ile/ve/değil/||/<>/> ONA BİR DAHA GÜVENEMEYECEK OLMAK


- VÂHİM[Ar. < VEHM] ile VAHÎM[Ar. çoğ. VİHÂM, VAHÂMÂ]

( Kuran, kuruntulu. İLE Ağır, sonu tehlikeli, çok korkulu. )


- VAHİM ile/ve/değil/> VAHŞET


- VAHŞET[Ar.] değil/yerine/= YIRTINÇ/ACIMASIZLIK


- VAHŞÎ ile/<>/> BARBAR ile/<>/> UYGAR

( [İnsan/lık tarihinin] %66'sı. İLE/<>/> %33'ü. İLE/<>/> %1'i. )


- VAHŞ/VAHÎŞ[Ar.] ile VAHŞ[Ar. çoğ. VAHŞÂN, VUHÛŞ]

( Dört ayaklı hayvanlarda görülen bir hastalık. İLE Yabani, ürkek, insandan kaçan hayvan. | Issız, tenha yer. )


- [Ar.] VAHŞ[çoğ. VUHÛŞ] ile VUHÛŞ-İ BERRİ

( Yabani hayvanlar. İLE Karada yaşayan yabani hayvanlar. )


- VAÎD[Ar.] ile VÂİZ[Ar. < VA'Z | çoğ. VÂİZÂN, VU'ÂZ]

( Birini iyiliğe sevk ve kötülükten uzaklaştırmak için korkutma, yıldırma. İLE Dini öğütlerde bulunan.[ibâdet yerlerinde] )


- VÂİZ[< VA'Z] ile ...

( DÎNÎ ÖĞÜTLERDE BULUNAN (İBADET YERLERİNDE) )


- VAK'A-NÜVİS[Ar., Fars.]/KRONOGRAF[Fr. < choronographe] değil/yerine/= SÜREYAZAR

( Zamanın/dönemin olaylarını saptamakla görevli kişi. | Osmanlı Devleti'nde zamanın olaylarını tespit etmek ve yazmakla görevli devlet tarihçisi. )


- VAKÂR[Ar.] değil/yerine/= AĞIRBAŞLILIK, TEMKİNLİLİK


- VAKD[Ar.] ile VAKT/VAKİT[Ar. çoğ. EVKAT]

( Ateşin yanması, tutuşması. İLE Vakit, zaman. | Saat, günün çeşitli saatleri. | Mevsim. | Uygun zaman. | Boş zaman. | Geçim. | Çağ, zaman. | Fırsat. | Belirli/belirtilen zaman. )


- VAKFİYE DİLİ:
XIII. yy.'a KADAR ile/ve/||/<>/> XIII. yy.dan SONRA ile/ve/||/<>/> XVI. yy.dan SONRA

( Arapça. İLE/VE/||/<>/> Moğolca, Arapça, Farsça, Osmanlı Türkçe'si. İLE/VE/||/<>/> Osmanlı Türkçe'si ve İran'da, Farsça] )


- VÂKIÂ[Ar.] ile VÂKIA[Ar. çoğ. VÂKIÂT] ile VAKİA[Ar. çoğ. VAKAYİ']

( Gerçek, gerçi, her ne kadar. İLE Olmuş bir iş, vuku' bulmuş, gerçek. | Düş, rüya. | Cenk, savaş. İLE Olay, vak'a, hadise. )


- VAKIF TEMELLERİ/AMAÇLARI:
HAYRAT ile/ve/||/<> AKARAT ile/ve/||/<> VAKIF

( Düşünsel/fikrî temel. İLE/VE/||/<> Amaç/gaye aracı/vasıtası. İLE/VE/||/<> Yaşamsallık/hayatiyet ve hukuksallık. )


- VAKIF ile/ve/||/<> İNFAK


- VAKIFLAR [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- VAKIFLAR [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- VÂKIF/VUKÛFİYET ile/ve/||/<> FARKINDA/LIK


- VAKUOL ile/||/<> VEZİKÜL

( Vakuol büyük depo İLE vezikül küçük taşıyıcıdır )

( Formül: Depolama İLE transport )


- VALANS ELEKTRON ile/||/<> İÇ ELEKTRON

( Valans dış kabuk, iç elektronlar içeridedir )

( Formül: Kimyasal bağ yapan İLE korumalı )


- VALEYBOL değil VOLEYBOL


- VÂLİ ve/||/<> VELÎ ve/||/<> HÂMİ ve/||/<> RÂB

( [Koruyucu] Dışta. VE/||/<> İçte. )

( Maddî koruyucu. VE/||/<> Manevî koruyucu. )


- VALS ile YAVAŞ(SLOW) VALS/İNGİLİZ VALSİ

( XVIII. yüzyılda, Bavyera(Almanya) ve Avusturya Alpleri yöresine özgü, geleneksel halk dansı olan Landler'den doğup gelişen ve Habsburg Sarayı'nda oynanmasından sonra popüler olan Vals, Fransa'ya özgü bir danstır ve çeşitli türleri arasında en ünlüsü, hızlı dönüşlerle yapılan Viyana Valsi'dir. Önceleri, çeşitli dönüş ile tepinmeden sonra düşey sıçramalarla gerçekleştirilen ve bir köylü dansı olarak kabul edilen Vals, yıllar geçtikçe eklenen, yerde kayma ve dönme adımları ile bir burjuva ve yüksek sosyete dansına dönüşür. Çiftlerin birbirine sarılarak kendi etraflarında çember çizip dönmelerinden oluşan Vals, ülkemizde, Tanzimat Dönemi'nde başlar. Cumhuriyet Dönemi'nde de Cumhurbaşkanlığı Filarmoni ve Senfoni orkestralarının konserleri aracılığıyla icra edilir.

İLE

"İngiliz Valsi" olarak da bilinen Slow Vals, ¾'lük ölçüyle yavaş ve romantik bir yapıyla uygulanır. Adından da anlaşılacağı üzere, yavaş tempoda yapılan Slow Vals, Viyana Valsi'nin klasik yapısına karşın çok daha gelişmiş ve değişik figürler içeren Slow Vals, standart salon danslarının en bilinenidir. )


- VAMP ile NEMFOMANYAK

( Filmlerde uğursuz kadın rolü yapan sanatçı. | Maceraperest kadın, eril peşinde koşan dişil kişi. İLE Eşeysel güdüsü aşırı olan dişil kişi. )


- VAMPİR ile/değil YARASA/AYA YERSGÜ[Çigil][< divanlugatturk]

( ... İLE/DEĞİL Ön ayakları perdeli kanat biçiminde gelişmiş, gövdesi yumuşak sık kıllarla kaplı, iskeletleri hafif yapılı, uçabilen, memeli hayvan. )

( ... ile/değil Yarasa )

( ... İLE/DEĞİL "Güzelliğim" "fazla görülmesin" diye gece uçar. )

( Dünyada 1300 civarında yarasa çeşidi bulunmaktadır. Sadece Küba'da, 27 farklı çeşit yarasa bulunmaktadır. )

( ... ile/ve HUFFÂŞ/E[çoğ. HAFÂFÎŞ], VATVÂT[çoğ. VATÂVÎT] )

( ... ile/ve MÜRG-İ BÂG/BÂM/ÇEMEN/HOŞ-HÂN, ŞEB-ENGÎZ, ŞEB-PER/ŞEB-PERE )

( ... cum VESPERTILIO )


- VANA'DA:
8 ile/<> 16

( Ayrıntıları için burayı tıklayınız... )


- VANDAL/LIK ile !BARATARYA

( Miladın, başlangıç yıllarında yaşayan ve Roma İmparatorluğu ile yaptığı savaşlarda, acımasızlığı ile ün salan bir Doğu Germen halkı. | Eski kültür ve sanat anıtlarını yakıp yıkan; bunların değerini bilmeyen kişi ya da halk. İLE Kaptanın, tayfaların, gemi sahibine, armatöre ya da sigorta ortaklığına, bilerek verdiği zarar. )


- VAPUR ile/ve/||/<> BANDIRMA VAPURU

( )


- VAR DA MI ile YOK DA MI
YOK?


- VAR ETMEK ile/ve/<> SAHİP ÇIKMAK


- VAR İKEN) "YOK" ile (YOK İKEN) "VAR"

( Dememeli[/sin/yiz]! [ya da çok dikkatli olmak gerekir] İLE Diyemezsin! [dersen de sonraki bedeli çok ağır olur!] )


- VAR KOŞULLARINDA
ile/ve/değil/||/<>/<
DAR KOŞULLARINDA


- VAR OLAN ile/ve/||/<> İŞARET EDİLEBİLİR OLAN


- VAR/OLANI:
TÜKETMEK ile/ve/değil/yerine/<>/< YÖNETMEK


- VAR OLMAK ile/ve/||/<>/> KİŞİ/İNSAN OLMAK

( Doğada. İLE/VE/||/<>/> Ancak, başka bir insan ile. )


- VAR OLUŞUMUZ:
"DÂVÂ" İÇİN ile/değil/yerine/>< SEVGİ/SEVİ İÇİN


- VAR ve/||/<> VAR'IN BİLGİSİ ve/||/<> VAR'IN PAYLAŞILABİLİRLİĞİ

( Vardır. VE/||/<>/> Bilinebilir. VE/||/<>/> Her zaman, zemin ve koşulda. )


- VAR ile/>< YOK

( Sende varsa. İLE/>< Sende yoksa. )

( Herkeste. İLE/>< Hiçkimsede. )

( EXISTS/PRESENT vs./>< ABSENT/NONE )


- VAR'DAN VAROLAN ile/ve/değil/||/<>/> YOK'TAN VAROLAN

( Doğa. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İnsan. )


- VÂRESTE[Fars.] değil/yerine/= KURTULMUŞ | SERBEST, RAHAT | İLİŞİKSİZ


- VARGI ile YARGI

( Verilen bir önermeden, çıkarsama yoluyla varılan sonuç. İLE Kavrama, karşılaştırma, değerlendirme gibi yollara başvurularak, kişi, durum ya da nesnelerin eleştirici bir biçimde değerlendirilmesi.[HÜKÜM] | Yasalara göre mahkemece bir olay ya da olgunun doğuşuna etken olan nedenlerin de göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi sonucu verilen karar.[KAZA] )

( RESULT vs. JUDGE )


- VARI YOKLAMAK ile YOKU YOKLAMAK

( "TO MAKE NONEXISTENCE" TO THE "EXISTENCE" vs. "TO MAKE NONEXISTENCE" TO THE "NONEXISTENCE" )


- VÂRİDÂT[Ar. < VÂRİDE] ile ŞUÛNAT/ŞÜÛNAT[Ar. < ŞU'ÜN < ŞE'N]

( Gelirler, gelir. | Kulun kastı ve dahli olmaksızın kalbe gelen mânâlar, feyizler, ilhamlar. İLE İşler, durumlar, olaylar, hâdiseler. )


- VARILAN/VARILACAK:
MEKÂN/MAHAL ile/ve/<> HAL(RIDVAN)


- VARLIĞI İSTEMEK ve/||/<> YOKLUKTAN KAÇMAK


- VARLIĞIM ile BEN VARIM

( MY BEING vs. I EXIST )


- VARLIĞIN BİLİNCİ ile/ve BİLİNCİN VARLIĞI

( CONSCIOUSNESS OF THE EXISTENCE vs./and EXISTENCE OF THE CONSCIOUSNESS )


- VARLIK İLKELERİ ile/ve/> VAROLUŞ NİTELİKLERİ


- VARLIK SIRADÜZENİ(HİYERARŞİSİ) ile/ve BİLGİ SIRADÜZENİ(HİYERARŞİSİ)

( EXISTENCE HIERARCHY vs./and KNOWLEDGE HIERARCHY )


- VARLIK-BİLGİ TASAVVURU ile/ve AHLÂK TASAVVURU

( Varlık ve Bilgi Tasavvuru olmayanın, Ahlâk Tasavvuru olmaz. )

( Ahlâk, kendimiz ve başkalarıyla kurduğumuz ilişkiler bütünüdür. )

( Ahlâk: İnsanla/kişilerle ilgili bilgileri birleştirmek. )

( Ahlâk: Ödev sorumluluğu. )

( )

( EXISTENCE-KNOWLEDGE IMAGINATION vs./and MORALS IMAGINATION )


- VARLIK-BİLGİ TASAVVURU ile/ve AHLÂK TASAVVURU

( Varlık ve Bilgi Tasavvuru olmayanın Ahlâk Tasavvuru olmaz. )


- VARLIK/VAROLUŞ ve/||/<> HAK ve/||/<> HAREKET


- VARLIK >< YOKLUK ile/ve/<> BAŞLANGIÇ >< BİTİŞ


- VARLIK-YOKLUK ile/değil VERİP-VERMEMEK


- VARLIK ile/ve/||/<> ÂLEM


- VARLIK ve/=/<> BÜTÜNLÜK


- VARLIK ile/ve/||/<>/>/< GÖZLEM/NAZAR[Ar.]


- VARLIK ile/ve/= HAREKET

( EXISTENCE vs./and/= MOVEMENT )


- VARLIK ile/ve/< İNSAN

( Kişinin, varoluşunu açıklayabilecek hiçbir örnek olamaz/yoktur. )

( EXISTENCE vs./and HUMAN )


- VARLIK ile/ve İRÂDE

( EXISTENCE vs./and WILL )


- VARLIK ile/ve İRÂDE


- VARLIK ile/ve MANTIK

( EXISTENCE vs./and LOGIC )


- VARLIK = MEVCUDİYET = BEING[İng.] = ÊTRE[Fr.] = SEIN, SEIENDE[Alm.] = ENS, ESSE[Lat.] = TO ON, EINAI[Yun.]


- VARLIK ile/ve NOKTA

( Nokta, uzayın yokluğu, olumsuzlamasıdır. )

( Noktada yol yoktur. )

( ... İLE/VE Ahâdiyet simgesi. | Tanımsız. )

( EXISTENCE vs./and POINT )


- VARLIK ile/ve/||/<> ÖZ ile/ve/||/<> KAVRAM


- VARLIK/VUCUD ile/ve/değil/||/<>/> VAROLAN/VAROLUŞ/MEVCUDİYET

( Anlamın olduğu yerdir. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Anlam aranmaz/bulunmaz. )

( Nedeni, kendinde olan. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Nedeni, dışarıda olan. )

( Aklın alanında/sınırlarında. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Zihnin alanında/sınırlarında. )

( VARLIK [< BARLIK] [Türkçe'de V ile başlayan sözcük yoktur.] )

( Tektir. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Çoktur. )

( Varlık, ölçülebilir ile ölçülemezin; sınırlı ile sınırsızın; oranlanabilir ile oranlanamazın harmanıdır. )

( Kendi özüne bağlı olarak varoluş! )

( Varlığın, görünüşte ne başlangıcı ne de sonu vardır, çünkü o her an yeniden başlar. )

( Evrende, herhangi bir şey, ancak, ilişkileriyle varlaşır. )

( Birlik, barış ve varlık üretir. )

( Kendiyle çelişkide olanın, varlığı yoktur. Ya da anlık bir varlığı vardır ki, bu da aynı anlama gelir. )

( Varlaşma, ilişkilerin belirmesi; değişme, ilişkilerin değişmesi; gelişme, ilişkilerin çözülerek, ilgili nesne, olay, olgu için daha üst bir konumda, yeniden kurulmasıdır. )

( Varlığın ve yokluğun ötesinde, hakiki olanın sonsuzluğu yatar. )

( Varlığın, kendi hakkında bilinçli olması gerekmez. )

( Her ne görürseniz, o gördüğünüz, sürekli olarak sizin kendi varoluşunuzdur. )

( Bilincinde olmadığım bir şeyin, "var olmadığı"nı söylemek, tümüyle yanlıştır. )

( Bilinçli deneyiminiz dışında, var olduğunu iddia ettikleriniz, eldeki bilgilerden çıkarılmış sonuçlardır. )

( Bildiğinizi, sonuna kadar araştırın, inceleyin! Varoluşunuzun, bilinmeyen katmanlarına ulaşacaksınız. )

( VARLIK: İçerik(mahiyet) olarak harf, dışlaşmış(tezahür etmiş) olarak rakam. )

( Dış dünyada bulunan varolanların biçimleri, zihinde, kavramlar olarak bulunur. )

( Gerçek var oluşumuzun derin katmanlarına ulaştıkça, zihnimizin, yüzeydeki oyunlarının bizi pek az etkilediğini göreceğiz. )

( Varoluşta, süreklilik olamaz. )

( Kişi, kendi emeğinin varolanıdır. )

( Varlığın dört biçimi/yansıması:
* VUCUD-İ AYNÎ
* VUCUD-İ ZİHNÎ
* VUCUD-İ HATTÎ/KİTABÎ
* VUCUD-İ LİSANÎ/İBARÎ )

( VARLIK:
* Özne-nesne ilişkisinde somut(vucûd fi'l-a'yân [Ar.])
* Zihnî (vucûd fi'l-ezhân [Ar.])
* Sözlü (vucûd fi'l-ibâre [Ar.])
* Yazılı (vucûd fi'l-kitâbe [Ar.]) )

( VUCÛD-U HARİCÎ: Varoluşunu, benim istencime/irâdeme borçlu olmayan. )

( VARLIK: Ne yapacağının araçlarını bilmek açısından bilmek. )

( Bütünlük. İLE/VE/DEĞİL/<> Parça. )

( İlkeseldir. İLE/VE/DEĞİL/<> Olmayabilir. )

( Becoming has, apparently, no beginning and no end, for it restarts every moment.
What contradicts itself, has no being. Or it has only momentary being, which comes to the same.
Beyond being and not-being lies the immensity of the real.
Being need not be self-conscious.
To say that what I am not conscious of does not exist, is altogether wrong.
What you claim exists outside conscious experience is inferred.
Whatever you see it is always your own being that you see.
Investigate what you know to its very end and you will reach the unknown layers of your being.
When you reach the deep layers of your true being, you will find that the mind's surface-play affects you very little.
There can be no continuity in existence. )

( Bâtın. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Zâhir. )

( [not] EXISTENCE vs./and/but/||/<>/> PRESENCE )

( HEN TO ON )

( CUNZAI ile/ve ... )


- VARLIK ile/ve VAROLMA ile/ve YOKLUK

( Akla ilişkindir. İLE/VE Zamana ilişkindir. İLE/VE Zemine/mekâna ilişkindir. )

( ... İLE/VE Gerçeklik alanıdır. İLE/VE Gerçeklik kavramıyla karşılanamaz. )


- VARLIK ve/<> VAROLUŞ ve/<> İNSAN


- VARLIK ile/ve/değil/<> YAŞAMSALLIK/HAYATİYET[Ar.]


- VARLIK ile/ve YOK VARLIK

( ... İLE/VE Tin. )

( Sadece kişi, yoktan varolur. )

( ONTOS ON >< UK ON )


- VARLIK ile/ve/değil/<> YOKLUĞUN VARLIĞI

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> İnsan. )


- VAR/LIK ile/>< YOK/LUK

( dır. İLE/>< değildir. )

( Sorun. İLE/>< Hiç. )

( Hiç. İLE/>< Sorun. )

( Dans var, dansçı yok; Dansçı var, dans yok. )

( Seviştirir. İLE/>< Dövüştürür. )

( [varolanın/nesnenin] Yüklem alabilmesiyle. İLE/>< Yüklem alamamasıyla. )

( EXISTENCE vs./>< NONEXISTENCE )


- VARLIK ile/ve YOKLUK

( İzzetiyet. İLE/VE Zilletiyet. )

( dır. İLE/VE değildir. )

( Kurtuluş, yokluktadır. Yani aczimizi anlayıp, tam bir teslimiyetle teslim olmaktadır. )

( Manevî ilmin nihayeti yokluktur. )

( VARLIK vs./and YOKLUK )


- VARLIKSAL ile/ve/değil VAROLUŞSAL


- VARMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YOLCULUK


- VAROLAN BİLİMİ ile/ve/||/<> UYGULAMALI VAROLAN BİLİMİ


- VAROLAN BİLİMİNDE:
ALAN ile/ve/||/<> ÜST SEVİYE


- VAROLAN/VAROLUŞ GÜDÜSÜ:
AZ ENERJİ HARCAMA ile/ve ÇOK ENERJİ DEPOLAMA

( Kişi, ikisinin de dengesini kuran/sağlayandır. )


- VAROLAN [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- VAROLAN [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]


- VAROLAN [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- VAROLAN:
SÜREKSİZ OLAN ile/ve/||/<> TANE ÜZERİNDEN DÜŞÜNME


- VAROLAN ile/ve/değil DUYU

( [not] EXIST vs./and/but SENSORIAL
[not] EXIST vs./and/but APPEARANCE
EXIST vs. DETERMINATION
EXIST vs./and CONCEPT
ON EXISTENCE: UNITY and IDENTITY and CONTINUITY and HOMOGENEITY
ON EXISTENCE: STRAIGHTNESS vs./and TEMPORARY
STRAIGHT/NESS vs./and DEFINITE/NESS
EXIST and TO COMPARE
EXIST vs./and IF NOT HAPPENS, NOTHING HAPPENS
EXISTENCE OBJECT vs./and EXISTENCE SUBJECT
NOT EXIST/NONEXISTENCE vs./and EXIST ON USE
EXISTENCE vs./and TEMPORARY EXISTENCE
[not] EXISTENCE vs./and/but SENSE )


- VAROLAN ile/ve/değil DUYUMLANAN

( [not] EXIST vs./and/but SENSORIAL )


- VAROLAN ile/ve HAREKET


- VAROLAN ile/ve/<> OLANAKLI ile/ve/<> OLASILIKLI

( MEVCUT ile/ve/<> MÜMKÜN ile/ve/<> MUHTEMEL )


- VAROLANBİLİMİ ile/ve/||/<>/> BİLGİBİLİMİ

( ONTOLOGY vs./and/=/||/<>/> EPISTEMOLOGY )


- VAROLANIN/NESNENİN:
YÜKLEM ALABİLMESİ ile/>< YÜKLEM ALAMAMASI

( Varlık. İLE/>< Yokluk. )


- VAROLANLARDA:
YANSIMA ile/ve İKİNCİLLİK


- VAROLDUĞUNDAN DOLAYI DÜŞLENEN ile/ve/||/<> DÜŞLENDİĞİNDEN DOLAYI VAR OLACAK OLAN


- VAROLUŞ NESNESİ ile/ve VAROLUŞ ÖZNESİ

( EXISTENCE OBJECT vs./and EXISTENCE SUBJECT )


- VAROLUŞ ile/ve/<> DEĞİŞTİRİLEMEZLİK


- VAROLUŞ ve/<> DUYARLILIK


- VAROLUŞ ve/||/<> EŞİTLİK


- VAROLUŞ ve/||/<> KARAR ALABİLME


- VAROLUŞ ve/= KENDİNİ AŞKINLIK


- VAROLUŞ ve/||/<> ÖLÇÜ ve/||/<> FELSEFE ve/||/<> TÜZE ve/||/<> SANAT ve/||/<> SPOR ve/||/<> BÜTÜNLÜK ve/||/<> SUSABİLMEK ve/||/<> YOK/LUK

( Saygı gerek önce
Sonra ölçü
Sonra anlayış gerek
Sonra hak gözetmek
Özen ve duyarlılık gerek
Sürekli hareket gerek
Her an bütünlük
Çoğunlukla susabilmek
Herşeyin ölçütü yok(luk)

[En sonunda, Yaşam ve İnsan/Kişilik] )

( Üzerine düşünülebilecek ve konuşulabilecekler, düşünülmesi ve konuşulması gerekenler/öncelikliler... )


- VAROLUŞ ile/ve/||/<> TARİH


- VAROLUŞ = VÜCUT, MEVCUDİYET = EXISTENCE[İng., Fr.] = DASEIN, EXISTENZ[Alm.] = EXISTENTIA[Lat.] = EXISTENCIA[İsp.]


- VAROLUŞÇU MAHİYET ALGISI/YORUMU ile MAHİYET

( Öncelik. İLE Sınır. )

( Sadece insanda. İLE Tüm varolanlarda. )

( Zamansal. İLE Olguların kaynağı. )


- VAROLUŞUMUZ:
ANLAMLI! ve/||/<> YETERLİ!

( Sadece, varolmamız/varoluşumuz bile, (yeterince) anlamlı ve yeterlidir!
[ Bir miktar fazlası da, -beklenti içine düşmeden!- olabilir elbette! ] )


- VAROLUŞUNDAN RÂZI OLUNMUŞ/LUK ile AHLÂKINDAN RÂZI OLUNMUŞ/LUK

( RÂZİYE ile/ve MARZİYE )


- VAROLUŞUNDAN RÂZI OLUNMUŞLUK ile/ve/<>/>/< AHLÂKINDAN RÂZI OLUNMUŞLUK

( RÂZİYE ile/ve/<>/>/< MARZİYE )


- VARSAYIM ile/değil "SENARYO"


- VARSAYIM ile/ve/değil/||/<>/< YAKLAŞIM


- VARSAYMAK ile/ve/<>/değil/yerine ZANNETMEK


- VARSIL ile/ve/değil/yerine/||/<> KANAAT SAHİBİ


- VARSILLIK/ZENGİNLİK(") ile/ve/değil/||/<>/> VARLIK/SERVET

( Bağırır. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Fısıldar. )


- VARSIL/LIK(ZENGİN[Fars. < SENGİN]/LİK) ile/ve/değil/yerine/=/||/<>/&gt;&lt;/< YOKSUL/LUK(FAKİR/LİK)

( Malı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( Rezilliğin yardımcısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( )

( Paranın satın alamayacağı bir şeye sahip olana kadar varsıl değilizdir. )

( "Beş parasızmış" gibi yaşadıklarından dolayı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( Yoksulluğu över. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( )


- VARTA[Ar.] değil/yerine/= TEHLİKELİ DURUM


- VARYANT[Fr.] ile VARYASYON[Fr.]

( Bir yol şebekesi üzerinde, belirli bir noktadan ayrılarak başka bir noktadan aynı yolla birleşen ikinci derecedeki yol. | Bir metnin, bir yapıtın, aslından az çok ayrılan değişik biçimlisi. İLE [müzik] Çeşitleme. | [dirimbilim] Değişim. )


- VASÎ[< VESÂYET | çoğ. EVSIYÂ'] ile VÂRİS[< VERÂSET | çoğ. VERESE]

( Bir yetimin/öksüzün ya da akılca zayıf, hasta birinin malını yöneten kişi. | Vefât etmiş birinin vasiyetini yerine getirmekle yükümlü olan kişi. İLE Kendine kalıt/miras kalan kişi/ler. )


- VASÎ[Ar. < VESÂYET | çoğ. EVSIYÂ'] ile VÂSİ/VÂSİA[Ar. < VÜS'AT]

( Bir yetimin/öksüzün ya da akılca zayıf, hasta birinin malını yöneten kişi. | Vefât etmiş birinin vasiyetini yerine getirmekle yükümlü olan kişi. İLE Geniş, engin, açık, enli, bol. )


- VÂSİ'[Ar. < VÜS'AT] ile VASÎ[Ar. < VESÂYET | çoğ. EVSIYÂ']

( Geniş, açık, enli, bol. | Allah'ın adlarından biri. İLE Bir ölünün vasiyetini yerine getirmeye memur edilen kişi. | Bir yetimin ya da akılca zayıf ve hasta olan bir kişinin malını idare eden kişi. | Hz. Ali. [İmamiye mezhebine göre] )


- VASIF[Ar. çoğ. EVSAF] değil/yerine/= NİTELİK


- VAS(I)F değil/yerine/= ÖZELLİK, NİTELİK | ÖVME


- VASIFLANDIRMA/TAVSÎF[Ar. < VASF] değil/yerine/= NİTELENDİRME, NİTELİKLERİNİ SÖYLEME | İLİM, BİLGİ


- VÂSITA[Ar.] değil/yerine/= ARAÇ/TAŞIT


- VASITA ile TAŞIT ile ARAÇ


- VASİYET ile/ve/<> NASİHAT


- VATAN [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- VATAN:
MEZAR ve/||/<> İNSAN ve/||/<> DİL ve/||/<> DÜZEN/NİZAM ve/||/<> TARİH ve/||/<> DESTAN/LAR ve/||/<> GAZÂVATNÂME ve/||/<> TÜRKÜ VE AĞIT ve/||/<> NİNE VE NİNNİ ve/||/<> ROMAN ve/||/<> HATIRAT


- VATAN-MİLLET (ELELE/SAKARYA)


- VATAN [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]


- VATAN ve/=/||/<> YÂR


- VATAN ile YURT

( Vatan sevgisini içten duyanlar
Sıdk ile çalışır benimseyerek
Milletine, ulusuna uyanlar
Demez, "neme lâzım, neyime gerek"

Her ferdin hakkı var, bizimdir vatan
Babamız, dedemiz, döktüler al kan
Hudut boylarında can verip yatan
Saygıyla anarız, şehid diyerek

Vatan hakkıyla çalışan kafa
Muhakkak erişir öndeki saffa
Teshîr, nüfûz olur her bir tarafa
Herkes onu büyük tanır, severek

Olmak istiyorsan dünyada mesûd
Hakk'a, halk'a yarayacak bir iş tut!
Çalıştır oğlunu, kızını okut!
İnsan olmak için okumak gerek!

Vatan bizim, ülke bizim, el bizim
Emin ol ki, her çalışan kol bizim
Ay yıldızlı bayrak bizim, mal bizim
Söyle Veysel, övünerek, överek...

[ Veysel (Âşık) 'ın yazdığı ilk şiirlerindendir ]

[ Sürekli erişim adresi...
www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/11307 ]

)

( VATAN: Rüyayı, doğru ve birlikte görmek. )


- VATANDAŞ ile/ve/<> BİREY


- VATANDAŞ değil/ile/ve/yerine/<>/= YURTTAŞ


- [ne yazık ki]
VATANDAŞIN "ÇIKARLARI/(HAKLARI)" ile/değil/yerine/>< KİŞİ(İNSAN) HAKLARI


- VATANDAŞ/LIK değil/yerine/= YURTTAŞ/LIK


- VATANINI SEVMEK ve/||/<> ALLAH'I SEVMEK


- VATANSEVER(/PERVER) değil/yerine/= YURTSEVER


- VAYB"[İNG. < VIBE] değil/yerine/= TİTREŞİM


- VA'Z/VAAZ/VAAD[Ar.] ile VAZ'[Ar. çoğ. EVZÂ'] ile VÂZ[Ar.]

( Bir kişiye, kalbini yumuşatacak, kendini iyiliğe sevk edecek biçimde söz söyleme. | Dini öğüt. İLE Koyma, konulma. | Belirleme, tayin etme. | Kurma, icad etme. | Bir şeye ad koyma. | Meydana getirme. | Duruş, tavır, hareket. İLE Bırakma, terk. )


- VAZCAYMAK" değil VAZGEÇMEK ya da CAYMAK


- VAZGEÇ! ile/ve/||/<> VAZGEÇME!

( Dünyadan. İLE/VE/||/<> Kendinden! )


- KİŞİ(İNSAN) HAKLARI:
VAZGEÇİLEMEZ ve/||/<> DEVREDİLEMEZ


- VAZGEÇİL(E)MEZLİK ile/ve/değil/yerine/||/<> TARAFTARLIK


- VAZGEÇİLİR/LİK ile/ve/||/<> SAMİMİYET/AÇIKLIK


- VAZGEÇİRMEDE/CAYDIRICILIKTA:
GENEL ÖNLEM ile/ve/||/<> ÖZEL ÖNLEM


- VAZGEÇMEK:
"ZAYIFLIK" değil/yerine/>< BIRAKABİLECEK KADAR GÜÇLÜ OLMAK


- VAZGEÇMEK ile/değil/yerine DİNLENMEK/ARA VERMEK


- VAZGEÇMEK ile/ve/||/<> GAMBİT[İt. < GAMBETTO: Çelme takma, ayağa takma. < GAMBA: Bacak.]

( ... İLE/VE/||/<> Satrançta, oyuncunun, açılışta ya da süreçte, amaçlı olarak piyon ya da bir ya da birkaç taşından vazgeçmesi. )

(

Satrançtaki Gambit Açılışları

"Gambit" sözcüğü Türkçe'de çoğunlukla gambit olarak bırakılır; teknik bağlamda Açılış fedâsı da kullanılabilir.

İngilizce Türkçe Açıklama
Queen's Gambit Vezir Gambiti (Vezir Açılış Fedâsı) Beyaz, d4 ardından c4 sürerek c piyonunu fedâ edip merkezde üstünlük kurmayı hedefler.
King's Gambit Şah Gambiti (Şah Açılış Fedâsı) Beyaz, e4'ten sonra f4 oynayıp f piyonunu fedâ ederek hızlı gelişim ve saldırı arar.
Evans Gambit Evans Gambiti İtalyan Açılışı içinde b4 piyon fedâsıyla hızlı taş gelişimi amaçlanır.
Danish Gambit Danimarka Gambiti Beyaz, birkaç piyonu fedâ ederek çok hızlı gelişim ve açık hatlar elde etmeye çalışır.
Benko Gambit (Volga Gambit) Benko Gambiti (Volga Gambiti) Siyah, vezir kanadında piyon fedâ eder; uzun vadede açık hatlar ve kaleler için baskı fırsatları doğar.
Smith-Morra Gambit Smith-Morra Gambiti Sicilya Savunması’na karşı beyaz c3 piyonunu fedâ eder; gelişim temposu kazanmak ister.
Scotch Gambit İskoç Gambiti İskoç Açılışı içinde piyon fedâsına dayalı keskin bir varyanttır.
Latvian Gambit Letonya Gambiti Siyah, e5 sonrası f5 sürerek agresif ama riskli bir fedâ yapar.
Özel adlı açılışlarda [Evans, Benko, Smith-Morra gibi] adlar genellikle çevrilmez; “gambit” bölümü, Türkçe'ye bazen “Açılış fedâsı” olarak aktarılır.
)


- VAZGEÇMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< PEŞİNDE KOŞMAMAK


- VAZGEÇMEMEK ile/ve/||/<> KARARLILIK


- VAZGEÇMEYELİM!:
GÜLÜMSEMEKTEN ile/ve/||/<> SEVMEKTEN ile/ve/||/<>
ÖĞRENMEKTEN ile/ve/||/<> HAYALLERİMİZDEN


- VAZGEÇMEYELİM ve ERTELEMEYELİM ve
ÜŞENMEYELİM

( TO GIVE UP vs. TO POSTPONE/DELAY )


- VAZÎFE[Ar.] değil/yerine/= ÖDEV/GÖREV; İŞ


- VÂZIH[Ar.] ile ...

( Açık, meydanda, belirli, kapalı olmayan söz/tümce. )


- VAZORÖLAKSAN/VASORELAXANT[İng.] değil/yerine/= DAMAR GEVŞETICİ


- VB İLE MO İLE DFT İLE QMC ile/||/<> KUANTUM KİMYA METODLARI

( Moleküler elektronik yapı kuramları. )

( Formül: E = ∫ψ*Hψ dτ )


- VCG İLE AUCTİON İLE MATCHİNG ile/||/<> MEKANİZMA TASARIMI

( Teşvik uyumlu sistemler. )

( Formül: pᵢ = bᵢ₊₁ (2nd price) )


-
değil/yerine/><
, ve/||/<> . ve/||/<> ! ve/||/<> ? ve/||/<> :

( İnsanlık, bir gün...

(,) Virgülü kaybetti:
Söyledikleri, birbirine karıştı.

(.) Noktayı kaybetti:
Düşünceleri, uzayıp gitti. Ayıramadı onları.

(!) Ünlem işaretini kaybetti bir gün de:
Sevincini, öfkesini, tüm duygularını kaybetti.

(?) Soru işaretini kaybetti bir başka gün:
Soru sormayı unuttu.
Her şeyi olduğu gibi kabul eder oldu.

(:) İki noktayı kaybetti başka bir gün:
Hiçbir açıklama yapamadı.

Yaşamının sonuna geldiğinde...
Elinde sadece (") tırnak işareti kalmıştı...

“İçinde de başkalarının düşünceleri vardı yalnızca."

Alex Kanevsky )


- VE ile/ve/||/<> İLE

( )


- VECÂ-İ BATN ile VECÂ-İ CENB ile VECÂ-İ MEFÂSIL

( Karın ağrısı, kuru buruntu. İLE Göğsün yan tarafındaki ağrı. İLE Eklem ağrıları. )


- VECÂR/VİCÂR[Ar. çoğ. EVCİRE, VÜCÜR] ile ...

( Kurt, aslan gibi yırtıcı hayvan yatağı, in. )


- VECD ile ...

( KENDİNDEN GEÇEREK İLÂHİ AŞKA DALMA | AŞIRI HEYECAN | KEDERLENME )


- VECÎ[Ar. < VECÂ] ile VECÎH[Ar. çoğ. VÜCEHÂ]

( Ağrıtıcı, sızlatıcı. İLE Bir kavmin ulu'su, büyüğü, başkanı. | Güzel, hoş, lâtif. | Uygun/münasip. )


- VED ile GÜL | DOSTLUK


- VEDÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< VEFÂ


- VEDÛD ile ...

( Çok şefkatli, kendine çok sevgi beslenilen. | Tanrı'nın bir isim-sıfatı; seven, sevginin kaynağı. )


- VEFÂ ile ...

( SÖZÜNDE DURMA, SÖZÜNÜ YERİNE GETİRME )

( DOSTLUĞU DEVAM ETTİRME )

( ONUN YANINDAYKEN NASILSAN, UZAKTAYKEN DE AYNI OLMAK )


- VEFÂ ile/ve/değil/<> SAYGI GÖSTERMEK


- VEGAN BESLEN("ME")MEK/OL("MA")MAK:
HAYVANLARA ve/değil/yerine/||/<>/> BİZE

( Pahalıya mal olur. VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Ucuza mal olur. )

( APUKURYA[Yun.]: Et yenilmeyen dönem. )


- VEGAN YAŞAMDA/BİLİNÇTE:
| "AZALTMACILIK" ya da "AŞAMACILIK" | değil/yerine/>< 6 İLKE

( )


- VEGAN/LIK ve/||/<> CAYNACI/LIK(JAİNİZM)

( Hiçbir hayvanın etini ve/ya da ürünlerini yememenin yanısıra, hayvanları, mal/kaynak ya da köle olarak kullanmamayı esas alarak yaşam sürdürme tutumu. VE/||/<> Doğaya, düzene(sisteme) yük ya da olumsuz etki yaratmayacak biçimde, temel gereksinim/zorunlulukların ötesine geçmeyecek biçimde, doğayla uyumlu ve bütünlüklü bir yaşam sürdürme tutumu. )


- VEHÂMET[AR.] ile/ve/||/<> GARÂBET[AR.]


- VEHHÂB[< VEHB] değil/yerine/= ÇOK HÎBE EDEN, FAZLA BAĞIŞLAYAN, KARŞILIKSIZ VEREN


- VEHİM ile AKIL

( Vehmin "işlevi", kişiyi kaygılandırmak, aklın görevi ise uyarmaktır. )

( Akıldan istedim delâlet, akıl verdi dalâlet. )


- VEHİM/VEHM ile/değil/yerine/>< FEHİM/FEHM

( Kuruntu. İLE Anlama, düşünme. )


- VEHİM ile KARMAŞA


- VEHİM ve ŞEKK


- VEHİM ile/ve/||/<> TELÂŞ


- VEHİM ile ZAN


- VEHM ile/ve VEHİM/VÂHİME

( Kuruntu. İLE/VE Tekil/tikel anlamları tespit eden güç. )

( ... avec/et FACULTE ESTIMATIVE )


- VEJETARYEN ile VEGAN

( [hiçbir hayvanın canına kıymamak üzere]
Etini yememeyi yeğleyen. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/> Etini ve tüm hayvansal ürünleri tüketmemeyi ve kullanmamayı yeğleyen. Hayvanları, mal, kaynak ve köle olarak görmemek ve kullanmayan. )

( Bitkisel beslenme bilgisi ve bilincinde olmak. )


- VEKÂLET ÜCRETİ değil/yerine/= YETKİDEŞLİK ÖDENCİ


- VEKÂLET ile/değil İCÂZET


- SAVAŞ:
VEKİL ile/ve/||/<>/> MELEZ


- VEKTÖR[İng. < VECTOR ][Fr. < VECTEUR] değil/yerine/= BİLEŞKE | YÖNEY | TAŞIYICI

( Doğrultusu, yönü, uzunluğu belirli olan ve bir ok imiyle gösterilen doğru çizgi. | Büyüklüğü ile yönü olan nicelik. | Enfeksiyon etkenini bir konaktan diğerine aktaran genellikle eklem bacaklı, omurgalı ya da omurgasız taşıyıcı dirimli. )


- VEKTOR ile/||/<> SKALER

( Vektörün yönü var, skalerin sadece büyüklüğü var )

( Formül: F⃗ İLE m )


- VEKTÖR ile/ve/değil/||/<>/< VEKTÖR UZAYI

( )

( Bir vektör, vektör uzayının öğesidir. )


- VELÂYET:
ÖZGÜRLÜK ve/<> ÖZGÜNLÜK


- VELÂYET ile/ve/||/<> HIDÂNE HAKKI


- VELÂYETTEN KURTULMAK ile/ve VESÂYETTEN KURTULMAK

( VARESTE[Fars.]: Kurtulmuş. )


- VELÎ[Ar.] ile/ve/= DOST[Fars. < DÜST]

( KIYIM-KIYIM, KIYIL Kİ, DOST ÖNÜNE ÇIK(ABİL) )


- VELÎME[Ar. çoğ. VELÂİM] ile ...

( Düğün yemeği/ziyafeti, şölen. | Evlenme, düğün. )


- VELİYY[çoğ. EVLİYÂ] ile VELÎ[Fars. < VELÂYET]

( Allah'ın 99 adından biri. | Sahip. | Bir çocuğun her türlü hareketinden ve durumundan sorumlu olan kişi. | Ermiş, eren. İLE Velâkin, ammâ, fakat. )

( "ve er"in kısaltması Ve, eğer. İLE "Sahip, usta, mâlik" anlamlarına gelerek birleşik sözcükler yapar.[DÂNİŞ-VER: Âlim. | SUHAN-VER: Şair, edip.] )


- VELVELE[Ar.] değil/yerine/= BAĞRIŞMA

( Gürültü, bağrışma. | Gereksiz telaşa ve heyecana düşürmek. )


- VENA:
AŞK ve/<> ŞARAP


- VER(EBİL)MEK:
OLDUĞUNDA/BOLLUKTA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLMADIĞINDA/KITLIKTA/ZORLUKTA/YOKLUKTA


- VERÂ'/VERÂ[Ar.] ile VER'A[Ar.] ile VERÂ[Ar. çoğ. VERÂYÂ] ile VERA'[Ar.]

( Arka, geri, öte. | Başka, gayri. | Kıç, geri, dübür. İLE Korkaklık. İLE Halk, mahluk; âlem, kâinat. İLE Haramdan kaçınma. )


- VERBAL/NON-VERBAL değil/yerine/= SÖZEL/SÖZEL OLMAYAN


- VERDİĞİN ŞEYLERİ "GÖRMEMEK" ve/||/<>/>/< VEREBİLECEĞİN ŞEYLERİ ARTIRMAK


- VEREM(BCG) AŞISI ile ÖTEKİ AŞILAR

( GALOPAN: Hızla ilerleyen verem. )

( TUBERCULOSIS[Bacillus Calmette-Guérin] cum OTHER VACCINES )


- VEREM[Ar.]/SİLL[Ar.]/ÇIBAN/AKARSU ile AKARCA/FİSTÜL[Fr.]

( ... İLE Kemik veremi. | Sürekli işleyen çıban. | Küçük akarsu. | Kaplıca. )


- VEREN EL, ALAN ELDEN ÜSTÜNDÜR" değil ALAN EL, VEREN ELDEN ÜSTÜNDÜR/ÜSTTEDİR


- [ne yazık ki]
VERGİ KAÇIRMAK değil/yerine VERGİDEN KAÇINMAK


- VERGİ ile ŞEREFİYE

( Belediyenin, yol yapmak/genişletmek gibi hizmetleri nedeniyle değeri artan mülk sahibinden, artan değerin üçte biri miktarı üzerinden alınan vergi. )


- VERİ/BİLGİ:
DUYU ile/ve/||/<>/> AKIL
( ile/ve/||/<>/> HABER-İ SÂDIK)


- VERİ/BİLGİ/HABER:
"HEVESİMİZİ KAÇIRMAK İÇİN" değil SÜRECİMİZİ KOLAYLAŞTIRSIN VE YOĞUNLAŞALIM DİYE


- | VERİ ve/> BİLİ(ENFORMASYON) ve/> BİLGİ | ile/ve/+/<>/>/<
FARKINDALIK | BİLGELİK(İRFAN/HİKMET) ile/ve/+/<>/>/< ZARİFLİK/ZARÂFET

( BİLGİ: İnsan aklı sınırıları içerisinde evreni ve doğayı anlama çabası. )

( Bilgi, göklere uçabileceğimiz kanatlardır. )

( Yapmanız gereken şey farkında olmanın farkında olmaktır. )

( Tüm sonuçlarına katlanabilmektir. )

( Hiçbir uygarlık, varolan bilgiyle çatışmadan, bilgi üretemez. )

( KUTADGUBİLİG: Mutluluk/saadet veren bilgi, kutlu bilgi. Çinliler, ona Edebü'l-Mülûk der; Maçinliler, onu Enîsü'l-memâlik diye adlandırır. Bu meşrık ilinin büyükleri, buna doğruca Zînetü'l-ümerâ der.
İranlılar buna Şehnâme der, Turanlılar ise Kutadgu bilig diye anar. )

( )

( | Before AND/> After. AND/> Inside AND/> Outside |

vs./AND/+/<>/>/<

Time and place. )

( | [by] ... AND/> "What, where, when, who?" questions and answers. AND/> "How?" question and answers. |

vs./AND/+/<>/>

"Why?" question and answers. )

( | Letter, phoneme. AND/> Morpheme. AND/> Word. |

vs./AND/+/<>/>/<

Sentence. )

( [bilginin/kavramın/nesnenin/olgunun] | Öncesi VE/> Sonrası VE/> İçi ve dışı |

İLE/VE/+/<>/>/<

Zamanı ve Zemini )

( | Yazaç/harf. VE/> Hece. VE/> Sözcük. |

İLE/VE/+/<>/>/<

Tümce. )

( | ... VE/> "Ne, ne zaman, nerede, kim?" soruları ve yanıtlarıyla/karşılıklarıyla. VE/> "Nasıl?" sorusuyla ve yanıtlarıyla/karşılıklarıyla. |

İLE/VE/+/<>/>/<

"Neden?" sorusuyla ve yanıtlarıyla/karşılıklarıyla. )

( DATA vs./and/<>/>/< INFORMATION vs./and/<>/>/< KNOWLEDGE vs./and/<>/>/< WISDOM, AWARENESS vs./and/<>/>/< ELEGANCE )


- VERİ ile/ve/||/<>/> BİLİ ile/ve/||/<>/> BİLGİ ile/ve/||/<>/> BİLGELİK/FARKINDALIK

(

Veri - Bili - Bilgi - Bilgelik/Farkındalık

Veri Bili Bilgi Bilgelik
Harf Hece Sözcük Tümce
Nokta Çizgi Biçim Tasarım
Sayı İşlem Sonuç Yorum
Nota Melodi Şarkı Beste
Hava Durumu Ölçümü Sıcaklık Çizeneği İklim Çözümlemesi Küresel Eğilimler
Ham nesneler Malzemeler Ürün Bilinirlik Yönetimi
Ham Veri Çizenek/Grafik Yazanak/Rapor İş Yönetimi
)

(

Örnek Alan Veri Bili Bilgi Bilgelik
Doğa Bilimleri 25°C, 30°C, 28°C, 26°C (sıcaklık değerleri) Ortalama sıcaklık: 27°C Yaz mevsiminde hava normalden daha sıcak. Gelecekte su kaynaklarını korumak için önlem alınmalı.
Sağlık 70 kg, 1.75 m, 120/80 mmHg, 90 kalp atışı/dakika VKİ: 22.86 (ortalama aralıkta) Kişi, sağlıklı kiloda ancak kalp sağlığı için hareket etmesi gerek. Sağlıklı yaşam tarzı, süreğen sayrılıkları önler.
İş Dünyası 100, 500, 300 (aylık satış rakamları) Ortalama aylık satış: 300 adet Satışlar, yaz aylarında artıyor. Stok ve pazarlama yönetimi, yaz aylarına göre ayarlanmalı.
Eğitim 70, 85, 90, 65 (sınav notları) Not ortalaması: 77.5 Matematikte başarılı, tarihte ek çalışma gerekli. Öğrenme biçimlerine uygun eğitim ön çalışmaları başarıyı artırır.
Finans 1000 TL, 1500 TL, 2000 TL (aylık gelirler) Ortalama aylık gelir: 1500 TL Gelir düzenli ancak tasarruf oranı düşük. Bütçe ayarlaması ve yatırım araçları değerlendirilmeli.
Trafik 50 km/s, 60 km/s, 70 km/s (araç hızları) Ortalama hız: 60 km/s Trafik hız sınırlarına uyulmuyor. Hız denetimi ve eğitimle kazalar azaltılabilir.
Tarım 10 kg, 15 kg, 20 kg (ürün verimleri) Ortalama verim: 15 kg Toprak niteliği düşük, ... gerekli. Sürdürülebilir tarım yöntemleriyle verim artırılabilir.
)

( DATA vs./and/||/<>/> INFORMATION vs./and/||/<>/> KNOWLEDGE vs./and/||/<>/> WISDOM/AWARENESS )


- VERİLENİ/SUNULANI:
"YUT" DİYE değil TUT DİYE!


- VERİLİ (ORTAK) AKIL ile/ve/> KURULU (ORTAK) AKIL

( Kültür. İLE/VE/> Uygarlık. )

( Nedenbilimsel. İLE/VE/> Erekbilimsel. )


- VERİLİ OLAN ile GERÇEK OLAN

( Gerçeğe varmış kişi, en içten kişidir. )

( Gerçeği arayışın kendi gerçeğin devinimidir. )

( Gerçeğin devam gereksinimi yoktur. )

( En iyi olan, yalnızca gerçek olandır. )

( Zaman ve uzay ile sınırlı ve bir tek kişi için geçerli olan, gerçek değildir. )

( Gerçek, herkes için her zaman geçerlidir. )

( Eğer anlatabilirseniz, o gerçek olan değildir. )

( Gerçeğe varış, kaynağı keşfetmek ve onda karar kılmaktır. )

( The realised person is the most earnest person.
The search for reality is itself the movement of reality.
Reality need not continue.
The real is your only good.
What is limited in time and space, and applicable to one person only, is not real.
The real is for all and forever.
If you can convey, it is not the real thing.
Realisation consists in discovering the source and abiding there. )

( BEING EMBEDED vs. BEING TRUE/REAL )


- VERİLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAZANILMIŞ

( VEHBÎ İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< KESBÎ )


- VERİLİ ile/ve/||/<>/> VAROLAN

( Doğa. İLE/VE/||/<>/> Kültür. )


- VERİM ile/ve BEREKET

( Bereket maddeyle ölçülmez. )

( YIELD vs. ABUNDANCE )


- VERİMLİLİK ve/||/<> BEREKET ve/||/<> ÜRETKENLİK


- VERİMLİLİK ile/ve/||/<>/< ÖNCELİK ile/ve/||/<>/< AMAÇ


- VERİNCE, ALMAYI BEKLEMEK değil/yerine ALINCA, VERMEYİ BECERMEK


- VERİRKEN:
AVUÇ AŞAĞIYA BAKAR BİÇİMDE UZATMAK yerine/değil AÇIK AVUÇLA (YUKARI BAKAR BİÇİMDE) UZATMAK


- VERİRSEN ALIRSIN değil VERİRSEN, ALIRSIN


- VERİVERMEK ile VERİ VERMEK


- VERMEK:
SELENİNİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KULAĞINI

( Az kişiye. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Çok kişiye. )


- VERMEK ile/ve/değil/yerine DEVRETMEK

( [not] TO GIVE vs./and/but TO TRANSFER
TO TRANSFER instead of TO GIVE )


- VERMEK ile/ve/<>/< NASIL VERECEĞİNİ BİLMEK

( Aslolan/esas. İLE/VE/<>/< Yöntem/usûl. )

( TO GIVE vs./and/<>/< WISDOM OF HOW TO GIVE )

Bugün[16 Kasım 2025]
itibarı ile 23.121 başlık/FaRk ile birlikte,
23.121 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(87/94)