Bugün[13 Ekim 2025]
itibarı ile 32.206 başlık/FaRk ile birlikte,
32.206 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(31/130)


- DERT ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DERS


- DERT ile/ve/= NİTELİK

( Baki olan bir dert edin! Bu fâni dünyada. )

( Ehl-i derdin sohbetine mahrem et! )

( Söylemem derdimi hemderde bile! )

( Allah derdinizi artırsın! )


- DERT[Fars. < DERD] ile TASA

( Dert icat etmek zorunda değiliz! )

( Üzüntü. | Hastalık. | Ağrı. | Sorun, kaygı. | Ur. İLE Üzüntülü düşünce durumu, kaygı, endişe, gam. | Tatmin edici olmayan ya da tedirgin eden durumların ortaya çıkmasını önleyebilmede, güvensizlik içinde bulunulduğunda duyulan tedirgin edici düşünce ve duygu. )

( ... ile TÂSE )

( We need not invent trouble. )


- DERTLERİN ARTMASI ile/değil GERÇEKLERİN ANLAŞILMASI


- DERT/LERİNİ ANLATMAK ile/değil/yerine (NİTELİKLİ VE YÜKSÜZ) İLİŞKİ (KURMAK)


- DERTLİ AĞIZ ile/ve/||/<> EHLİYETLİ KİŞİ


- DERTLİ ile/ve/<> EDİP ile/ve/<> ÂŞIK ile/ve/<> ÂRİF

( [Derdini] Yalın anlatan. İLE/VE/<> Hoş anlatan. İLE/VE/<> Haliyle anlatan. İLE/VE/<> Gülümseyişiyle örterek anlatan. )


- DERTSİZ KİŞİ ile/ve/<> AŞSIZ KİŞİ

( İnsan değil. [Bunu anlayın!] İLE/VE/<> Hayvan cinsi. [Bunu dinleyin!] )


- DER-UHDE[Fars.] değil/yerine/= ÜSTÜNE ALMA, YÜKLENME


- DERVÂ/DERVÂH[Fars.] ile DERVÂ[Fars.]

( Şaşkın, hayran. | Başaşağı asılmış, ters. | Gerekli/lâzım, zorunlu/zarûrî. İLE Hastalıktan yeni kurtulup yeterince kendine gelemeyen. | Sağlam, muhkem. | Doğru, gerçek. | Ayıp, utanma. | Cesâret, şecâat. | Sertlik, kabalık. )


- DERVİŞ:
DÜNYA ve/||/<> İKİYÜZLÜLÜK ve/||/<> VARLIK ve/||/<> YALAN ve/||/<> KÖSNÜ/ŞEHVET

( DERVİŞ: DAL ve/||/<> RA ve/||/<> VAV ve/||/<> YE ve/||/<> ŞIN )


- DERVİŞ ile/ve ABDAL/TORLAK

( ... İLE/VE Gezgin derviş. )


- DERVİŞ ile/ve ÂŞIK

( Önce nefsini yok etmeye çabalar. İLE/VE Önce aklını yok etmeye çabalar. )

( Âşık'ın uykusu: Hâl-i istiğrak. Gözü uyur ama, özü uyumaz. )

( Âlimlerin uykusu ibâdettir. )

( DERVİŞ: Başına gelmiştir ve fakat anlamamıştır. )

( Tüm tarikatlerde bazı (hal üzere) yol alanlar. İLE/VE (Alevi-)Bektaşî'likte. )


- DERVİŞ ile/ve/değil EŞİK


- DERVİŞ ve/||/<>/< İŞ


- DERVİŞ ile/ve IŞIK

( ... İLE/VE Bektâşî dervişi. )

( Erenler adama bir iş ederler, evirir-çevirir, ederler derviş. )

( Bir iş ederler, adamı derviş ederler. )


- DERVİŞ = MURABUT[Ar.]

( ... = Kuzey Afrika'da, dervişlere verilen ad. )


- DERVİŞ ile/ve SÂLİK

( Dervişlik çok kolay, âsân bir yoldur, söz dinleyene; Dervişlik çetin ve pek müşkil yoldur, söz dinlemeyene. )

( Dervişe gizli olmaz. )


- DERVİŞ ile UPASAKA[Hint]

( Sûfî, mutasavvıf, mürid. | Aranıldığı yerde, aranıldığında bulunan. İLE Bazı belirli kurallara göre yaşayan, sıradan bir insan. [Bir tür Derviş, Fakir] )


- Dervişçe sus, dervişçe KONUŞ!!!


- DERVİŞ'İN:
DIŞI ile/ve/||/<>/< İÇİ

( Şeriat. İLE/VE/||/<>/< Hakikat. )


- Dervişlik için DİNLE!!!


- Dervişlik için SUS!!!


- Dervişlikte DİNLE!!!


- Dervişlikte SUS!!!


- DERYA DENİZ (BİLGİ SAHİBİ OLMAK)


- DESCRİPTİVE SET THEORY ile/||/<> CLASSİCAL SET THEORY

( Descriptive set theory Borel ve analytic kümeleri incelerken İLE classical set theory genel küme aksiyomlarını inceler )

( Formül: Projective hierarchy )


- DEŞELEMEK değil EŞELEMEK ya da DEŞMEK


- DESELERASYON/DECELERATION[İng.] değil/yerine/= YAVAŞLAMA


- DESERT vs. DESSERT


- DESİBEL İLE FON İLE SON ile/||/<> SES ŞİDDETİ BİRİMLERİ

( Ses şiddeti ölçüm birimleri. )

( Formül: dB = 10 log(I/I₀) )


- DESİNLER DİYE YAPMAK değil/yerine İŞLET FİİLİN, DUYSUN KULAĞIN


- -DESİS ile/||/<> DESM-/DESMO-

( Bağlanma. İLE/||/<> Bağlı, bağlantı, ligament. )


- DEŞMEK ile/ve/değil/||/<>/> DELMEK

( Daha hafif. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Daha etkili. )


- DEŞMEK ile/ve/değil/||/<>/> KAZMAK


- DESMOSOM ile/||/<> SIKI BAĞLANTI

( Desmosom mekanik bağ İLE sıkı bağlantı sızdırmazlık. )

( Formül: Adezyon İLE bariyer )


- DESPOT[Fr.] değil/yerine/= BUYURGAN


- [ne yazık ki]
DESPOT[Fr. < DESPOTE | Yun. < DESPOTES(: Efendi.)] ile/ve/<> DESPOT[Yun.] ile/ve/<> DİKTATÖR[Lat. < DICTATOR] ile/ve/<> FAŞİST[İt. < FASCIO(: Demet, birlik.)] ile/ve/<> TİRAN[Yun. < TYRANNOS]

( Hiçbir koşul ya da yasaya bağlı olmadığı/olamayacağı, sınırlandırılamayacağı zannı ve/ya da iddiasıyla davranır.[Güçlerini keyfi kullanır, yasalara uymaz, topluma karşı acımasızdır.] İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> "Yasaya" "bağlı" görünümünde, ölçüsüz, kişisel ve keyfî davranır. | Dizgeli/sistematik bir baskıcı "yönetim biçimi" uygular.[Genellikle acil durum ya da kriz dönemlerinde ortaya çıkar, siyasi muhalefeti bastırır, kişisel çıkarları için gücü kullanır.] İLE/VE/<> Faşizme bağlı olarak yönetir. Güçlü bir merkezi hükümete, şiddete ve milliyetçiliğe inanır, genellikle sivil özgürlükleri sınırlar. İLE/VE/<> Daha zalim ve baskıcı bir yöneticidir. Mutlak güce ve sınırsız yetkiye sahip olduğunu varsayar, topluma kıygı/zulüm uygular. )

( Bir ülkeyi, zora ve baskıya dayanarak "mutlakiyetçilikle" "yöneten" kişi. İLE/VE/<> Ortadoks Rumlar'ın, din başkanlarına verilen ad. İLE/VE/<> Her dediğini ve dilediğini yaptırmak isteyen kişi. İLE/VE/<> Tüm siyasal yetkileri kendinde toplamış kişi. | Zorba. İLE/VE/<> Eski Yunan'da, siyasal erki, tek başına elinde tutan kişi. | Siyasal erki, zorla ele geçiren, onu kötüye kullanan kişi. | Acımasız, gaddar. )

( İdi Amin[Uganda], Caligula[Roma İmparatorluğu] İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> Adolf Hitler[Nazi Almanyası], Joseph Stalin[Sovyetler Birliği] İLE/VE/<> Benito Mussolini[İtalya] ve Francisco Franco[İspanya] İLE/VE/<> Antik Yunan'daki bazı "önderler" ve modern çağda Saddam Hüseyin[Irak], Pol Pot [Kamboçya], Robert Mugabe[Zimbabwe] tiran olarak tanımlanabilir. )

( İSTİBDAT: Uyruklarına hiçbir hak ve özgürlük tanımayan sınırsız tek erklik/monarşi, despotluk. )

( MÜSTEBİT ile/ve/<> ... )


- DESTÂN[Fars.]/EPOPE[Fr. < Yun.] değil/yerine/= OZYIR


- DESTAN:
YAPAY ile DOĞAL


- DESTEK ile/ve/<> TEŞVİK

( SUPPORT vs./and/<> ENCOURAGEMENT )


- DESTEKLEME ile/ve/||/<>/> BÜTÜNLEŞTİRME


- DESTEKLEME ile/ve/||/<> DENGELEME


- DESTEKLEMEK ile/ve/||/<> PEKİŞTİRMEK


- DESTRÜKSİYON ile DESTRÜKTİF

( Yıkım. İLE Yıkıcı. )


- DESTUR ile/ve ESTAĞFİRULLÂH


- DETERMİNAN/T ile DETERMİNASYON ile DETERMİNE ile DETERMİNE ETMEK

( Belirleyen, belirleyici. İLE Belirlenim, belirleme, belirleyicilik. İLE Belirlenmiş, belirli. İLE Belirlemek. )


- DETERMİNANT ile/||/<> İZ (TRACE)

( Determinant matrisin tersinirliğini, iz ise köşegen elemanları toplamını verir )

( Formül: det(A) ≠ 0 ⟺ A tersinir\ntr(A) = Σaᵢᵢ = Σλᵢ (özdeğerler) )


- DETERMİNANT ile/||/<> TRACE

( Determinant hacim çarpan İLE trace köşegen toplamı. )

( Formül: det(A) İLE tr(A) )


- DETERMİNİSTİK KAOS ile/||/<> RASTGELE SÜREÇ

( Kaos belirli kurallı öngörülemez, rastgele gerçek stokastik. )

( Formül: Lorenz İLE Brown )


- DETERMİNİSTİK ile/||/<> STOKASTİK

( Deterministik sistemler öngörülebilir İLE stokastik sistemler rastgelelik içerir )

( Kolmogorov tarafından 1933 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1903-1987) (Ülke: Rusya) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Olasılık teorisi aksiyomları) )


- DETERMİNİZM İLE İNDETERMİNİZM İLE OLASILIK ile/||/<> FİZİK FELSEFİ SORUNLARI

( Fiziğin temel felsefi soruları. )

( Formül: Hidden variables? )


- DETERMINUS ile/ve/değil/||/<>/< PERIAKTEON

( Karadakileri[sabitleri] ayırmada. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Kara[sabit] ile denizi[değişkeni] ayırmada. [sahne değiştirme] )


- DEV KAPLUMBAĞA ile ALDABRA KAPLUMBAĞASI

( 20 türü bulunur. [Yok olma tehlikesi altındalardır.] [1750'lerde ise 250 tür bulunuyordu.] İLE Toplam dev kaplumbağa nüfusunun %90'ıdır. [Günümüzde 152.000 civarındalardır.] )

( ... İLE Her 10 yumurtadan sadece biri erişkinliğe ulaşır. )

( ... İLE Eşeysel olgunluğa ulaşmaları 30 yıldır. )

( ... İLE 250 kg. ağırlıkları vardır. )

( ... İLE "Adwaitya" adlı Aldabra kaplumbağası, 2006 yılına kadar 255 yıl yaşamıştır. )

( COLOSSOSCHELYS ATLAS cum GEOCHELONE GIGANTES )


- DEVÂ ile DERMAN


- DEVAM EDEN değil/yerine/= SÜREGELEN


- DEVAM ETMEK değil/yerine/= SÜRDÜRMEK / SÜRMEK/SÜRÜP GİTMEK


- DEVAM ETMELİ!
YAŞAMAYA ve/||/<>/> SEVMEYE ve/||/<>/> GÜLMEYE :)


- DEVAM ETTİRMEK/İDAME("İTAM/İTAME" değil!) ETTİRMEK değil/yerine/= SÜRDÜRMEK/SÜRMESİNİ SAĞLAMAK


- DEVÂM[Ar.] ile DEVÂN[Ar.]

( Sürekli/daim olma, bir halde bulunma, sürme. | Sebat. | Bir işe, bir me'muriyete gidip gelme. İLE Koşan, seğirten, hızlı yürüyen. | Koşarak, hızla/sür'atle. )


- DEVÂT[Ar.] ile/ve/=/||/<> DEVÎT[Ar.]

( Divit. Hokkadaki mürekkebe batırılarak yazı yazmaya yarayan ve değişik ucları olan bir kalem türü. )


- DEVE-CÜCE OYUNU yerine TOHUM-FİDAN-AĞAÇ OYUNU


- DEVE/TEVE[dvnlgttrk] ile BERCÎS[Ar./Fars.]/BİRCÎS[Ar.]

( ... İLE Sütü çok olan deve. | Müşterî[Sakıt, Erendiz, Jüpiter, Mars] denilen yıldız. )


- DEVE ile DEHN

( ... İLE Az süt veren deve. )


- DEVE ile/ve/değil HALAT


- DEVE ile SAMBURU DEVESİ


- DEVECİ ARMUDU ile AHLAT ARMUDU ile ANKARA ARMUDU ile ST. MARIA ARMUDU


- DEVE-CÜCE OYUNU ile/değil/yerine AŞURE OYUNU


- DEVEDİKENİ / KARAYANDIK / MUGAYLÂN[Fars.] ile DEVETABANI

( Bileşikgillerden, yaprakları dikenli, çeşitli türleri içine alan bir kır bitkisi. İLE Bileşikgillerden, geniş yapraklı bir süs bitkisi. )

( CARDUUS / CIRCIUM / ONOPORDEN cum PHLODENTRON )


- DEVEDİKENİ ile EŞEKDİKENİ

( ... İLE Devedikeni türünden bir bitki. )


- DEVEKUŞU ile FİL KUŞU

( ... İLE XIII. ve XVII. yy. arasında yaşamış, XIX. yy.'da fosilleşmiş olarak bulunmuştur. Şimdiye kadar yaşamış en büyük kuş türüdür. Keşfedilmiş kuşların arasında en büyük yumurtaya sahip olan kuştur.[Tavuk yumurtasının 120 katı büyüklüğündedir.] [Fosilleri ve yumurtaları, Madagaskar'da bulunmuştur.] )

( ... İLE )


- DEVEKUŞU ile REA/DARWIN NANDUSU

( STRUTHIO CAMELUS cum RHEA DARWINII )


- DEVEKUŞU ile TEPELİ DEVEKUŞU / (AVUSTRALYA) CASSOWARY KUŞU

( )

( ... İLE Yeni Gine'de, çevresindeki bazı adalarda ve Avustralya'nın kuzey ucunda yaşarlar. )

( ... cum CASUARIUS CASUARIUS )


- DEVEKUŞUNA:
UÇ! DENİLİNCE ve/||/<> KOŞ! DENİLİNCE

( Ben, "deveyim" demiş. VE/||/<> Ben, "kuşum" demiş. )

( "İşimize geldiği gibi yaşama"nın, zavallılık seviyesindeki yansıması. )


- ... değil DEVETABANI


- DEVİM/DİNAMİK ile/ve KİNETİK

( DYNAMIC vs./and KINETICS )


- DEVİM ile/ve/<> DEVİNİM

( Hareket. İLE/VE/<> Çeşitleri. )


- DEVİM DEVİNİM


- NESNE/İLKE:
DEVİNEN ile/ve/||/<> DEVİNDİREN


- DEVİNİM/DİNAMİK ile/ve ÇELİŞKİ

( DYNAMIC vs./and CONTRADICTION )


- DEVİNİM ile DEVİR

( Organik. İLE Mekanik. )


- DEVİNİM ile DEVİR

( Organik. İLE Mekanik. )

( MOTION/MOVEMENT vs. CYCLE/PERIOD )


- DEVİNİM ile/ve/||/<>/> DEVİR

( MOTION/MOVEMENT vs./and/||/<>/> CYCLE/PERIOD )


- DEVİNİM = HAREKET = MOVE, MOTION, MOVEMENT[İng.] = MOUVEMENT[Fr.] = BEWEGUNG[Alm.] = MOTUS[Lat.] = KINESIS[Yun.] = MOVIMIENTO[İsp.]


- DEVİNİM/DİNAMİK ile/ve İLİŞKİ

( DYNAMIC vs./and RELATION )


- DEVİNİM/DİNAMİK ile/ve SINIR

( DYNAMIC vs./and LIMIT )


- [ne yazık ki]
DEVİNİMSİZLİK ile/ve/değil DEĞİŞMEZLİK

( [not] LACK OF MOTION vs./and/but CONSTANTNESS )


- DEVİR/DEVRE[Ar.]/PERİYOT[İng. < PERIOD] değil/yerine/= DÖNEM/ÇEVRİM

( ... DEĞİL/YERİNE/= Sürekli ve düzenli değişme, devir. | Bir elektrik akımının, iletken üzerinde aldığı yol, devre. )


- DEVİR ile DEVİR

( Çağ. İLE Dönme, dönüş. | Dolaşma. | Aktarılma. | Bir malın iyeliğini ya da bir mal üzerindeki hakkı, bir başkasına geçirme. | Bir görevin, bir kişiden, bir başkasına geçmesi. | Sürekli ve düzenli değişme, çevrim. | Bir devinim, birbirinin aynı olan ve eşit zamanlarda yapılan başka devinimlerden oluştuğunda, devinimlerin her biri ya da bunların yapılması için geçen her zaman aralığı, periyot. )

( CYCLE/PERIOD vs. CYCLE/PERIOD )


- DEVİR[Ar.] ile TESELSÜL[Ar.]

( Dönme, dönüş. | Aktarılma. | Bir malın mülkiyetini ya da bir mal üzerindeki hakkı bir başkasına geçirme. | Bir görevin birinden bir başkasına geçmesi. | Sürekli ve düzenli değişme, çevrim. | Bir hareket, birbirinin aynı olan ve eşit zamanlarda yapılan başka hareketlerden oluştuğunda hareketlerin her biri ya da bunların yapılması için geçen her zaman aralığı, periyot. | Dolaşma. İLE Zincirleme. | Birbirine bağlı, birbiri ile ilgili şeylerin oluşturduğu dizi, sıra, silsile. | Birden fazla kimsenin bir borçtan dolayı sorumlu olması. )


- DEVİRLİ ONDALIK ile/||/<> DEVİRSİZ ONDALIK

( Devirli tekrar eder, devirsiz sonlanır )

( Formül: 0.333... İLE 0.25 )


- DEVİ(Y)ASYON ile DEVİTALİZASYON

( Sapma, eğrilme. İLE Öldürme, cansızlaştırma, duyarsızlaştırma. )


- DEVLET (ANLAYIŞI) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞER (ANLAYIŞI)


- DEVLET DÜZENİ ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<> HÜKÜMET DÜZENİ


- DEVLET ESKİ BAKANI değil ESKİ DEVLET BAKANI

(

)


- DEVLET:
ÖZGÜRLÜK ve/||/<> TUTKU ve/||/<> GENEL ve/||/<> ÖZEL ve/||/<> NESNEL ve/||/<> ÖZNEL

( Devlet, özgürlükle tutkunun, genelle özelin, nesnelle öznelin bireşimini[/tevhîdini] sağlar. [Devlet, sadece, bürokratik ve politik bir örgüt değildir!] )


- DEVLET ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TÜZE/HUKUK

( "Yüce". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< En yüce. )


- DEVLET ile/ve/||/<> VATANDAŞ

( Sadece yükümlülükleri vardır. [Hak sahipliği söz konusu değildir.] İLE/VE/||/<> Hakları ve yükümlülükleri vardır. )


- DEVLET-İ OSMÂNİYE ile/ve/||/<> KAVÂİD-İ OSMÂNİYE

( Osmanlı Devleti. İLE/VE/||/<> Osmanlı Türkçesi dilbilgisi. )


- DEVLETİN MİLLETİ değil MİLLETİN DEVLETİ


- DEVLETİN SÜREKLİLİĞİ/KALICILIĞI ile/ve/||/<> TOPLUMUN SÜREKLİLİĞİ/KALICILIĞI

( Siyaset ile. İLE/VE/||/<> Bilgi ve dil ile. )

( [simgesi/değeri/ölçütü] Bayrak. İLE/VE/||/<> Sancak. )

( BEKÂ-İ DEVLET ile/ve/||/<> BEKÂ-İ MİLLET )


- DEVLETİN/DİN'İN:
SAĞLADIKLARI VE KORUDUKLARI
ve/+/||/<>/>/<
TEMEL GÜVENCELERİ

( * CAN GÜVENLİĞİ
* AKIL SAĞLIĞI
* NESİL SÜREKLİLİĞİ
* MAL GÜVENLİĞİ
* DİN GÜVENCESİ

ve/+/||/<>/>

* SAĞLIK GÜVENCESİ
* EĞİTİM GÜVENCESİ
* GÜVENLİK GÜVENCESİ
* YARGI GÜVENCESİ )

( Giderdim, gönülden kini,
Kini olanın, olmaz dini! )

( ZARÛRİYÂT-I DİNİYYE / MAKÂSID-I HAMSE )


- DEVLETLÜ RE'FETLÜ ile RİF'ATLÜ ile SAÂDETLÜ

( Seraskerelere verilen unvan. İLE Askerlikte binbaşılarla, mülkiyede üçüncü rütbe sahiplerinin unvanı.[SÂLİSE] İLE Askerlikte albay/miralay ile korgeneral[birinci ferik], sivilde vezir ile mîrülümerâlık rütbeleri arasındaki kişilerin resmî unvanı. )


- DEVLETLÜ ile DEVLETLÜ İNÂYETLÜ ile DEVLETLÜ NECÂBETLÜ ile DEVLETLÜ RE'FETLÜ ile DEVLETLÜ SEMÂHATLİ ile DEVLETLÜ SİYÂDETLÜ ile DEVLETLÜ UTÛFETLÜ[< UTÛF: Şefkât göstermek.]

( Sultanlara hitapta kullanılan unvan. | Refâh, saâdet ve nîmet sahibi, vezir ve müşir gibi büyük rütbe sahiplerine verilen unvan. İLE Sarayın kızlarağasına verilen unvan. İLE Şehzâdeler hakkında kullanılan unvan. İLE Seraskerelere verilen unvan. İLE Şeyhülislâmlar hakkında kullanılan unvan. İLE Mekke şerîfine, Hz. Muhammed'e intisâb şerefinde bulunan kişilere hitapta kullanılan unvan. İLE Vezirlere, müşirlere, sultan damatlarına verilen unvan. )


- DEVR[Ar.] ve/||/<> DAİM[Ar.]


- DEVRAN ile/ve/||/<> SEYRAN ile/ve/||/<> HAYRET ile/ve/||/<> MERAK ile/ve/||/<> İLİM


- DEVRİ DAİM ile/ve/değil/||/<>/< DEVR-İ DAİM


- DEVR-İ TEFRÎH -ile

( Kuluçka devri. )


- DEVRİK ANTİKLİNAL ile DEVRİK KANAT ile DEVRİK KATMAN ile DEVRİK KIVRIM ile DEVRİK SENKLİNAL ile DEVRİK (STRATİGRAFİK) İSTİF

( Kanatlarından birinin eğim açısının 90 dereceyi aşarak bu kanattaki katmanların devrik konum kazandığı antiklinal. İLE Kıvrımlanma sürecinde, eğim açısı 90 dereceyi aşarak devrik konum kazanan bir istif ya da katmanlardan oluşan, öteki kanat ve kıvrım eksen düzlemi ile aynı yönde eğimli olan kıvrım kanadı. İLE Çökel kayaçlarda istiflenme kuramına uymayan, daha yaşlı olan alt yüzeyi üstte, daha genç olan üst yüzeyinin altta olacak biçimde ters yüz olmuş katman. İLE Kıvrımlanma sürecinde, kanatlarından biri, eğim açısının 90 dereceyi aşmasıyla devrik konum kazanan ve dolayısıyla iki kanadı ve eksen düzlemi aynı yönde eğimli olan jeolojik kıvrım. İLE Kanatlarından birinin eğim açısının 90 dereceyi aşarak bu kanattaki katmanların devrik konum kazandığı senklinal. İLE Üst üstelik ilkesine göre yatay olarak çökelmiş ancak sonraki jeolojik süreçlerde aynı yönde artarak 90 dereceyi aşan bir eğim açısı kazanmış, yaşlı üstte, genç altta olacak biçimde ters yüz olmuş istif. )

( OVERTURNED ANTICLINE vs. OVERTURNED LIMB vs. OVERTURNED BED vs. INVERTED FOLD/OVERFOLD/OVERTURNED FOLD/REVERSED FOLD vs. OVERTURNED SYNCLINE vs. INVERTED STRATIFICATION/OVERTURNED STRATIFICATION )

( ANTICLINAL DEVERSÉ/ANTICLINAL RENVERSÉ avec FLANC INVERSE avec STRATIFICATION RENVERSÉE avec PLI DéVERSÉ/PLI OBLIQUE/PLI RÉNVERSÉ avec SYNCLINAL DEVERSÉ/SYNCLINAL RENVERSÉ avec STRATIFICATION RENVERSÉE )

( GEKIPPTE ANTIKLINE mit INVERSSCHENKEL/LIEGENDSCHENKEL/ÜBERKİPPTER FALTENFLÜGEL/ÜBERKIPPTER FALTENSCHENKEL/VERKEHRT SCHENKEL mit ÜBERKIPPTES BETT mit GEKIPPTE FALTE/ÜBERKIPPTE FALTE mit GEKIPPTE SYNKLINE mit ÜBERKIPPTE AUFSCHICHTUNG )


- DEVRİK TÜMCE/CÜMLE ile/ve/yerine (DÜZGÜN/DOĞRU) TÜMCE/CÜMLE


- DEVRİK TÜMCE(/CÜMLE) ile/değil PARANTEZ BİLGİ


- DEVRİLE DEVRİLE ile/değil/yerine/||/<>/></> EVRİLE EVRİLE


- DEVRİM "YAPMAK" ile/ve/<>/değil/yerine DEVRİM "YARATMAK"


- DEVRİM ile/ve/değil/yerine/<> DEĞİŞİKLİK


- DEVRİM ile/ve/değil/yerine/<>/> DEVİNİM

( [not] REVOLUTION vs./and/but/<>/> MOVEMENT
MOVEMENT instead of REVOLUTION )


- DEVRİM ile/ve/değil/||/<>/< DÖNÜŞÜM


- DEVRİM ile/ve/>/değil/yerine EVRİM

( Nedenlerini bilmediğimiz olaylara verdiğimiz ad. İLE/VE/>/DEĞİL/YERİNE Nedenlerini/nasıllarını, süreçlerini ve sonuçlarını bildiklerimiz. )


- DEVRİMLER/DE:
FRANSIZ ile/ve/||/<> ALMAN ile/ve/||/<> İTALYAN ile/ve/||/<> BOLŞEVİK ile/ve/||/<> ANADOLU/TÜRK

( [ağırlıklı/yoğunluklu olarak]
Siyaset/te. İLE/VE/||/<> Eğitim/de. İLE/VE/||/<> Sanat/ta. İLE/VE/||/<> Ekonomi/de. İLE/VE/||/<> Kültür/de. )


- DEVŞİRMEK ile/ve DENŞİRMEK

( Biraraya getirmek, derlemek, toparlamak. | Katlamak, düzgün duruma getirmek. | Asker olarak yetiştirilmek üzere Yeniçeri Ocağı'na alınacak çocukları seçip, toplama. İLE/VE Bir şeyin doğasını ya da niteliğini bozmak. )


- DEYİ ile DEYİM ile DEYİŞ

( Dil, söz, im, mimik gibi anlatım araçlarının tümü. | Hristiyan felsefesinde, Tanrı kelâmını, kişilere ulaştıran oğul [Hz. İsa], logos. İLE Genellikle, gerçek anlamından az çok ayrı bir anlam taşıyan, kalıplaşmış anlatım. İLE Söyleme/anlatım biçimi. | Halk koşuğu/türküsü. | Bir kişinin, bir konuyla ilgili anlattıkları. )

( KELÂM ile TÂBİR ile ÜSLÛP | İFÂDE )


- DEYİL" değil DEĞİL


- DEYİM ile ATASÖZÜ

( * Kavram ve durum bildirirler. İLE Bir yargı ifade ederler.
* Mecazlı anlamı vardır. İLE Bu, koşul değildir.
* Deyimlerde kesin hüküm, öğüt, yol göstericilik yoktur.[Bu yüzden genel kural oluşturmazlar.] İLE Kesin bir yargı bildirirler.
* Genellikle, öyküsü, efsanesi ve kaynağı vardır. İLE Anonimdir, söyleyenleri belirli değildir.
* Anlatım kalıbı olarak görebiliriz. İLE Tek başlarına bir tümcedir. )

( * İkisinde de sözcüklerde, mecaz, istiare ve kinâye vardır.
* Sözcük dizilişleri değiştirilemez.
* Sözcüklerin eş anlamlısını, sözcüğün yerine getirmek, olumlu bir sonuç vermez, sözü bozar.
* Biçim yönünden, birbirine benzerler. )

( TÂBİR/VECÎZE ile DARB-I MESEL )


- DEYİM ile DEĞİM

( Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı, kendine özgü bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeği, tabir. İLE Liyâkat. )


- DEYİM/DİYİM ile/değil DİYEYİM


- DEYİM ile/değil DİYEYİM[YAZIDA]/DİYİM[KONUŞMADA]


- DEYİM ile/ve/||/<> TERİM


- DEYİMSEL ile/ve/&lt;/değil DENEYİMSEL


- DEYİRMEN değil DEĞİRMEN


- DEYİŞ ile/ve DEYİM


- DEYİŞ ile/ve/değil/<> DOĞUŞ

( Yaşanmamış olan. İLE/VE/DEĞİL/<> Yaşanmış olan. )

( KELÂM ile/ve/değil/<> VAHİY-KELÂM )


- DEYN ile/||/<> DÂYİN

( Borç. İLE/||/<> Alacaklı. )


- DEYUS[Ar. DEYYUS] ile/ve/||/<>/> PEZEVENK[Erm.]

( Karısının ya da kendine çok yakın bir kadının iffetsizliğine göz yuman kişi ve bu kişilere yönelik sövgü sözü. İLE Gizli ve yasal olmayan eşeysel ilişki öncesinde aracılık eden kişi, dümbük, godoş, muhabbet tellâlı, kavat, astik, dasnik. | Gizli ve yasal olmayan eşeysel ilişki öncesinde aracılık eden anlamında kullanılan sövgü sözü. )


- DEZAVANTAJ SAĞLAMAK değil DEZAVANTAJ YARATMAK


- DEZENFEKSİYON/DISINFECTION[İng.] değil/yerine/= BULAŞ SAVMA


- DEZENFEKSİYON ile/||/<> DEZENFEKTAN

( Mikropsuzlaştırma. İLE/VE/|| Mikrop savan. )


- DFT İLE MD İLE MONTE CARLO İLE PHASE FİELD ile/||/<> HESAPLAMALI MALZEME

( Malzeme modelleme yöntemleri. )

( Formül: E[ρ] = T[ρ] + V[ρ] + U[ρ] )


- DFT ile/||/<> HARTREE-FOCK

( DFT elektron yoğunluğu, HF dalga fonksiyonu. )

( Formül: ρ(r) İLE Ψ )


- DHYANA[Sansk.] = CH'AN[Çince] = ZEN[Jap.]


- DİAGONAL ile/||/<> SİDE

( Diagonal köşe-köşe bağlantı İLE side yan kenar. )

( Formül: Vertex connection İLE boundary )


- DİAGONALİZATİON ile/||/<> JORDAN FORM

( Diagonalization köşegen benzer, Jordan üst üçgen blok. )

( Formül: P⁻¹AP diagonal İLE Jordan blocks )


- DİAMANYETİK İLE PARAMANYETİK İLE FERROMANYETİK ile/||/<> MANYETİK MALZEMELER

( Malzemelerin manyetik alan karşısındaki davranışları. )

( Formül: B = μ₀(H + M) )


- DİASPOR ile/||/<> AMETİST

( Işık altında renk değiştiren bir mineral. İLE/||/<> Mor renkte bir kuvars türü. )


- DİASPOR ile/||/<> AMETRİN

( Işık altında renk değiştiren bir mineral. İLE/||/<> Ametist ve citrin karışımı. )

( Mohs Sertlik Derecesi: 6.5-7 İLE/||/<> 7
Işık Kırma İndisi: 1.70-1.75 İLE/||/<> 1.54-1.55
Rengi: Renk değiştiren İLE/||/<> Mor ve sarı
Molekül yapısı: AlO(OH) İLE/||/<> SiO² )


- DİASPOR ile/||/<> KYANİT

( Işık altında renk değiştiren bir mineral. İLE/||/<> Mavi renkli ve sertliği değişken bir mineral. )


- DİASPOR ile/||/<> SPİNEL

( Işık altında renk değiştiren bir mineral. İLE/||/<> Çeşitli renklerde bulunabilen bir mineral. )

( Mohs Sertlik Derecesi: 6.5-7 İLE/||/<> 7.5-8
Işık Kırma İndisi: 1.70-1.75 İLE/||/<> 1.71-1.73
Rengi: Renk değiştiren İLE/||/<> Kırmızı, mavi, yeşil
Molekül yapısı: AlO(OH) İLE/||/<> MgAl²O4 )


- DİASPOR ile/||/<> ZİRKON

( Işık altında renk değiştiren bir mineral. İLE/||/<> Çeşitli renklerde bulunabilen bir taş. )

( Mohs Sertlik Derecesi: 6.5-7 İLE/||/<> 7.5
Işık Kırma İndisi: 1.70-1.75 İLE/||/<> 1.92-1.98
Rengi: Renk değiştiren İLE/||/<> Kahverengi, kırmızı, yeşil
Molekül yapısı: AlO(OH) İLE/||/<> ZrSiO4 )


- DİASPOR ile/||/<> ZULTANİTE

( Işık altında renk değiştiren bir mineral. İLE/||/<> Türkiye'de çıkarılan ve diasporun tecimsel adı. )


- DİASTEM- ile/||/<> VACU-

( Boşluk, aralık. İLE/||/<> Boş, boşluk. )


- DİCLE ile FIRAT


- DİDEK ile PERDE
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Tahtırevan perdesi. İLE ... )


- DİDİK DİDİK (ARAMAK, ARAŞTIRMAK, KURCALAMAK, İNCELEMEK)


- DİDİKLEMEK ile/ve/||/<> KURCALAMAK


- DİDİM ile/değil DEDİM

( "Aydın dedim" DEĞİL Aydın, Didim )


- DİDİM ile/<> TAÇ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Gerdek gecesi gelinin giydiği taç. İLE/<> ... )


- DİDİŞME ile DİDİŞİM

( El ya da sözle birbirini hırpalamak. | Geçimini sağlamak amacıyla güç koşullarda çalışmak, uğraşmak. İLE Konuşma ve tartışmayı, bir araç değil bir amaç sayan felsefe yöntemi. )

( ... avec ERİSTİK[< Yun.] )


- DİDİŞME ile/değil/yerine/>< TARTIŞMA


- DIE vs. DICE

( Zar. VS. Zarlar. )


- DİELEKTRİK ile/||/<> FERROMANYETİK

( Dielektrik elektrik alanı zayıflatır İLE ferromanyetik manyetik alanı güçlendirir. )

( Formül: κ > 1 İLE μᵣ >> 1 )


- DİELEKTRİK ile/||/<> İLETKEN (İKİLİ KARŞILAŞTIRMA)

( Dielektrik polarize olur, iletken serbest elektron taşır )

( Formül: Polarizasyon İLE iletim )


- DİELS-ALDER ile/||/<> SİKLOKATILMA [2+2]

( Diels-Alder [4+2] termal izinli, [2+2] fotokimyasal. )

( Formül: Dien + dienofil )


- DİFERANSİYASYON ile DİFERANSİYE ile DİFFERANSİYEL Dİ(Y)AGNOZ

( Ayrımlaşma, farklılaşma. İLE Ayrımlaşmış, farklılaşmış. İLE Ayırıcı tanı. )


- DİFERANSİYEL HESAP (BHASKARA) ile/||/<> DİFERANSİYEL HESAP (NEWTON)

( Bhaskara diferansiyel hesabın temellerini 12. yüzyılda buldu İLE Newton 17. yüzyılda sistematize etti. )

( Bhaskara II tarafından 1150 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1114-1185) (Ülke: Hindistan) (Alan: Matematik, Astronomi) (Önemli katkıları: Diferansiyel hesap, Lilavati, Bijaganita) )


- DİFERANSİYEL HESAP değil/yerine/= AYRIMSAL SAYIŞ


- DİFERANSİYEL İLE KISMİ TÜREVLİ İLE İNTEGRAL İLE STOKASTİK İLE NÜMERİK ile/||/<> DENKLEM TÜRLERİ

( Farklı denklem tiplerinin çözüm yöntemleri ve uygulamaları. )

( Formül: ∂²u/∂x² = (1/c²)∂²u/∂t² )


- DİFERANSİYELLENEBİLİR ile/||/<> SÜREKLİ

( Diferansiyel türevli, sürekli sadece kesintisizdir )

( Formül: Türev var İLE türev yok olabilir )


- DİFFERENTİAL GALOİS THEORY ile/||/<> CLASSİCAL GALOİS THEORY

( Differential Galois theory diferansiyel denklem çözümlerinin Galois kuramıyken İLE classical Galois theory polinom denklem çözümlerinin kuramıdir )

( Formül: Picard-Vessiot extension )


- DİFRAKSİYON[Fr./İng. < DIFFRACTION] değil/yerine/= KIRINIM

( Işık, ses ve radyoelektrik dalgalarının karşılaştığı bazı engelleri dolanarak geçmesi. )


- DİFRAKSİYON ile/||/<> İNTERFERANS

( Difraksiyon engel arkası yayılma, interferans dalga girişimidir )

( Formül: Tek yarık İLE çift yarık )


- DİFÜZYON İLE OSMOZ İLE AKTİF TRANSPORT ile/||/<> HÜCRE TRANSPORTU

( Madde geçiş mekanizmaları. )

( Formül: 3Na⁺ out İLE 2K⁺ in )


- DİFÜZYON KONTROL ile/||/<> KİNETİK KONTROL

( Difüzyon kütle transferi sınırlı, kinetik elektron transfer. )

( Formül: id = nFADC/δ İLE Butler-Volmer )


- DİFÜZYON ile/||/<> AKTİF TAŞIMA

( Difüzyon pasif gradyan İLE aktif taşıma ATP karşı gradyan. )

( Formül: Fick yasası İLE pompa )


- DİFÜZYON ile/ve/<> DİFÜZYON SAYISI ile/ve/<> DİFÜZYON KAT SAYISI

( Bir düzeni oluşturan taneciklerin rastgele hareketler yaparak, düzenin bir bölgesinden, başka bir bölgesine taşınması. | Bir ışık demetinin pürüzlü bir yüzeyin yansımada ya da belirli madde içinden geçişte saçılması. | Ses dalgalarının ilerleme doğrultularının bir yansıyan ses şiddetine göre değişme derecesi.
İLE/VE/<>
Kararlı bir çözelti içinde çözünen bir maddenin difüzivitesinin, karakteristik bir süreyle çarpımının, katının merkezinden yüzeyine olan uzaklığının karesine bölümüne eşit olan ve kütle transferiyle ilgili çalışmalarda kullanılan boyutsuz sayı. [Simgesi ß]
İLE/VE/<>
Bir birim derişim gradiyentindeki, bir saniyede bir cm²'lik bir alanı, dik olarak geçen bir maddenin, gram cinsinden ağırlığı. | Homojen bir yarı iletkendeki difüzyon akım yoğunluğunun akım taşıyıcıları derişiminin, grandiyentine oranı. )


- DİFÜZYON ile/||/<> OSMOZ

( Difüzyon molekül hareketi İLE osmoz su hareketidir )

( Formül: Gaz yayılması İLE su geçişi )


- DİFÜZYON ile YAYINIM


- DİĞER ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;&lt;/< DEĞER

( "DEĞER"lerimizi, "DİĞER"lerimizden ayıramıyorsak;
"MEĞER"lerimizi bir cebimize, "KEŞKE"lerimizi öteki cebimize koymak durumunda kalırız. )


- DİĞER değil/yerine/= ÖTEKİ/ÖTE/ÖBÜR/BAŞKA


- DİĞERKİSİ değil DİĞERİ/ÖTEKİ


- DİGİT- ile/||/<> DACTYL-/-DACTYLİA/DACTYLO-

( Parmak. İLE/||/<> Parmak, genellikle el parmakları. )


- DİGİTAL BİOLOGY ile/||/<> ANALOG BİOLOGY

( Digital biology dijital teknoloji entegrasyonu ile biyoloji yaparken İLE analog biology geleneksel non-digital yöntemler kullanır )

( Formül: Digital biomarkers )


- DİH[Fars.] ile -DİH[Fars.] ile DÎH[Fars.]

( Köy, karye. | Tek renkli, kenarları gümüş ya da altın motifli kumaş. İLE Veren, verici.[ÂRÂM-DİH: Rahatlık veren. | HACLET-DİH: Utanç verici.] İLE Köy, karye. )


- DIHK - > DÂHIK - > DAHHAK


- DİJİTAL ile/||/<> DEVRE

( Boolean cebiri ile dijital devre tasarımı )

( Claude Shannon tarafından 1937 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1916-2001) (Ülke: ABD) (Alan: Matematik, Elektronik) (Önemli katkıları: Bilgi teorisi, dijital devre tasarımı) )


- DİJKSTRA İLE BELLMAN-FORD İLE FLOYD-WARSHALL ile/||/<> EN KISA YOL

( Graf üzerinde mesafe algoritmaları. )

( Formül: O(V²) İLE O(VE) İLE O(V³) )


- DÎK[Ar. çoğ. DİYEKE, EDYÂK] ile DÎK[Ar.] ile DİK[Tr.]

( Horoz. İLE Dar olma, darlık. İLE Yatay bir düzleme göre yerçekimi doğrultusunda bulunan, eğik olmayan. | Yatık durmayan, sert. | Sert, kalın, tok selen. | Sert bakış. | Ters, aksi söz. | Kaba, yersiz davranış. | Birbirine dikey olan doğrulardan oluşmuş. )


- DİKEN YARASI ile/ve/||/<>/> GÜL KOKUSU

( Ayağında. İLE/VE/||/<>/> Göğsün[d]e. )

( Olmayan. İLE/VE/||/<>/> Süremez. )


- DİKENLİ FARE ile/ve ANADOLU DİKENLİ FARESİ


- DİKENLİ OKLU KİRPİ ile BREZİLYA OKLU KİRPİSİ


- [ne yazık ki]
DİKENLİ TELLER(/SİYE[N]Ç) ile/ve/||/<> JİLETLİ TELLER

( DİKENLİ TELLER

Madenlerden tel ekme tekniğini bulmakla yetinmeyen kişi, bu icadından çeşitli sanat ve sanayi dalları yarattı. Kafes ve kümes telinden, gelin ve telgraf teline uzanan tel türlerinden biri de dikenli teldir. Kadayıf telinden çok devedikenine benzeyen dikenli tele "teldikeni" de denebilirmiş ama, adı konmuş bir kere, değişmesi zor. Bozkırda sığır güden kovboylar için üretilen dikenli tel, savaşlarda toplama kamplarında kullanılmış. Kimi ülkeler telin üretimini, kimi ticaretini yasaklamış; ötekiler de tüketimi. Ülkemizde dikenli telle ilgili yasal kısıtlamalar olup olmadığı kesin bilinmiyor. Ancak nerede "yasak" levhası varsa onun yakınında dikenli tel örgü bulunması yabancı konuklarımızın hemen dikkatini çekiyor. Çünkü, yasak ya da tehlikeli bölge simgesi olan dikenli telin tüketim düzeyi, ülkenin kültür düzeyi ile yapısal ve açısal sorunlarını gösteriyor. Filtreli sigara ve Calcium(kuvvet) iğnesi türünden Frenk icatlarına fazlaca düşkün olan milletlerin dikenli tel tüketme eğiliminin giderek yükseldiği saptanmış. Yakın geleceğin üst düzey devlet yöneticiliğine aday olan sevgili evlatlarımıza karşı dikenli telin saldırganca kullanıldığı da anlaşılmış. Üstelik, eskiçağlarda "dikendutu" olarak bilinen böğürtlen çitleri yerine, günümüzde dikenli telörgüler kullanılması da çocuklarımızı hiç mutlu etmiyormuş. Nüfusunun yüzde elli oranında şehirli, yüzde yetmiş oranında okuryazar olmasıyla övünen Türkiye'deki dikenli tel tüketimi, plancılarla iktisatçıların tüylerini diken diken eden bir artış hızına ulaşmış. Kesin olmayan ilk hesaplamalara göre yıllık yüzde yüzyirmisekiz dolayındaki tüketim artışı, resmi enflasyon rakamlarını üçe katlayabilen tek tüketim kalemidir.

Bu denemede, dikenli telin şehir halkı ile topluma etkileri üzerinde durulmakta, güncelleşen milli soruna medeni bir çözüm yolu aranmaktadır.

Dikenli telin güvenilir tarihçesi ne yazık ki hâlâ yazılmamış. Tüm bildiklerimiz, yabancı dillerdeki ünlü ansiklopedilerden aktarılıyor. İlk üretim patenti 1874 yılında alınmış. Amerikalı mucit, madeni tele diken takmanın teknik kolayını (aletini) bulmuş. Erkeksi görüntüsünü vurgulamak için, bu yeni icada "sakallı tel" adı verilmiş. Çoğu sakallı olan yiğitlerimiz, Birinci Dünya Savaşı sırasında Mısır'da tanıştıkları yeni silaha "dikenli tel" adını koymuşlar. Sakalın traş çaresi var da dikeninki yok. Dikenli tel örgüler, o gün bugündür, düşmanlara, kaçakçılara, hırsızlara, savaş esirlerine tutuklulara, gözaltına alınanlara karşı bir güvenlik önlemi (aracı) olarak, inşaat şantiyelerinde, Hazine'den tahsisli resmi konutlarda, spor-eğitim ve turizm tesislerinde, yasak ve hassas bölgelerde, saray, köşk, müze ve çocuk bahçelerinde kullanılıyor. Kendi ülkelerinde dikenli teli belki hiç görmemiş olan kimi diplomatlar, bizdeki yaygın kullanıma özenerek, Kançılarya ve Rezidansların bahçe duvarlarını dikenli tellerle takviye etmeye başlamışlar. Bilinen çoğu örnek olaylar, dikenli tel çitlerin, aslında etkili olmadığını ve sadece "yasak" anlamında kullanıldığını ortaya koyuyormuş.

Genellikle güvenilir kaynaklardan alınan derlenen doğrulanmamış bilgilere göre, 1890'da 2000 ton olan dünya dikenli tel üretimi, 1930'da yaklaşık 200.000 tona, 1980'de 22.888.900 metrik tona ulaşmış. Avrupa, Akdeniz ve İslam ülkeleri arasındaki tüketim hızı artışında Türkiye yıllardır ilk sıraları koruyormuş. BM istatistikleri, sanayi ülkelerinde üretilen üstün nitelikli dikenli tellerin daha çok gelişmekte olan ülkelerde tüketildiğini gösteriyormuş. Sivil amaçlı projelerde, DT-7-ASA 9000 TSE standardına uygun (galvanizli çelikten yapılmış) piyasada "Kirpi" mal diye bilinen ithal mallar ihracatında adı geçen ülkeler, dikenli tel kullanılmasını tümden yasaklamışlar. Hatta, et ve süt paketleri üzerinde "Dikenli telsiz çiftliklerde üretilmiştir" damgası vuruluyormuş. Afrika İnsan Hakları Derneği'nin 1986 tarihli araştırması da, dikenli telin hayvanlardan çok yurttaşlara ve şehirlilere karşı kullanıldığı gerçeğini ortaya koymuş.

İlk "Dikenli Tel Yasası" 1894'te İngiltere'de yürürlüğe girmiş. Yasa, dikenli telin insana ve hayvanlara zarar verecek biçimde kullanılmasını yasaklamış. Meskûn yerlerde ve yol kenarında kurulu tel örgüler kaldırılmış, yasaya uymayan kişi ve kurumlara ağır cezalar kesilmiş. Yasa başarılı olmuş. Medeni ülkelere sokulmayan dikenli teller, günümüzde artık medeniyet merkezi sayılan şehirlerde görülüyor. "Gülü seven dikenine katlanır" sözü uyarınca, dikenl tel, en çok da, anıt ve sanat yapıları, okullar, luna-parklar ile çocuk bahçelerinde "yasak" (girilmez/geçilmez/dokunulmaz) anlamında kullanılıyor. Kime karşı, neden yasak? Malı mı koruduğu yoksa canı mı sakındığı? belirsiz olan yasağın kendi, tehlikesinden büyük bir simge! "Dikkat Köpek Var!" ihbarı gibi, "Dikkat Dikenli Tel" diye uyarmak gerekir hemşerileri.

Dikenli telden korunmak için neler yapılabilir? Telin dikenlerini traşlayan elektriklitraş makine patenti 1974'te alınmışsa da, yapılan pazar araştırmaları sonunda, talep azlığı nedeniyle üretime geçilememiş. Uluslararası Hayvanları Koruma Derneği'nin dergisine göre, en basit ve ucuzundan bir tel makası ve iki kalifiye işçi ile yaklaşık 200.000 metrelik tel örgünün üç günde kesilip kaldırılacağı; diken-traş makinelerine hiç ihtiyaç bulunmadığı anlaşılmış. Bu yüzden diken traşlama makinesi yerine, çim-biçme makineleri alınması tavsiye ediliyor.

En kolay ve etkili çözümü Türk çocukları bulmuş. Dikenli telleri, birer yay teli gibi gerip birbirine bağlayarak tel örgülerde 40-50 santimetrelik pencereler açmayı öğrenmişler. Çok büyük değil ama geçmeye yetiyor. Gönüller şen olsun! Büyüklerce tasarlanan tel engellerin çocuklara karşı etkili olmadığı görülüyor. Uzun sözün kısası, dikenli tel, öyle aşılmaz, geçilmez, sağlam ya da dayanıklı bir engel değildir. Tırmalar, yaralar, belki sakatlar ama kararlı kişileri durduramaz. Hele bizim mahalle çocuklarını asla!

Dikenli telle yıllardır içli-dışlı yaşamaya alışmış bir toplumdaki dikenli tel alışkanlığı nasıl giderilebilir? Günlük yaşamımızın parçası olan tellerden vazgeçilebilir mi? Şili, Peru ve Uruguay'daki ilk denemeler, yasağın karaborsaya yol açtığı ve milli standarda uymayan malların piyasaya sürüldüğünü göstermiş. Halkın taklitlerden sakınması güçleşmiş. Ayrca, "Dikenli tel kullanmak yasaktır" levhalarının dikenli telle çevrilmesi de -resmi tüketimin artmasına yol açarken- muhalefet basınında çıkan karikatürlere konu olmuş.

Dikenli telin sakıncası yalnızca ele-göze batmasından, gelip geçen vatandaşların elbise ve eteklerini yırtmasından, her ay yüzler ve binlerce çocuğa yok yere tetanoz serumu yapılmasından ibaret değildir. Asıl üzerinde durulması gereken sorun, dikenli telin gelişigüzel kullanımından doğan duygusal tepki ve manevi yıkıntılardır. AT ülkeleri, Belediyeler Biriği Genel Kurulu, dikenli telle korunmuş kent mekânlarının, hemşeriye hakaret, çocuklara saldırı, milli onura saygısızlık, kamu yararına "muzır" olduğuna karar vermiş.

Güney Amerika'da 1985'te yapılan bir kamuoyu yoklamasına göre, dikenli telli şehirlerde yetişen çocukların, küçüklerini sevmediği, büyüklerini saymadığı, vatandaşlık görevlerini yerine getirmediği görülmüş.* Yakın Doğu'nun Sincan özerk yöresinde at koşturan soydaşlarımızla geçen yaz yapılan bilimsel söyleşide, Uygurlar'ın dikenli tel örgüleri hiç bilmedikleri anlaşılmış. New York Belediyesi de, Batı Yakası'nın Öyküsü filminden sonra okul bahçeleri çevresindeki tel örgüleri tümden kaldırmaya karar vermiş. Çünkü bu okullarda yetişmiş çocukların 2-3 katlı binalara merdivensiz tırmandıkları görülmüş.

Dikenli telden yapılmış en ünlü engel, Birinci Savaş'ta Avusturya (Alp) Cephesi'nde savaşan ve zafer kazanan İtalyan piyadelerinin "Konçertino" (Küçük Konçerto) adını verdikleri istihkam (savaş) aracıdır. Akordiyon körüğü gibi açılıp kapanabilen, rüzgarlı kış gecelerinde, memleket ezgilerini anımsatan özlem dolu sesler çıkaran dikenli kangallar bir dönem Napoliten serenadlar kadar ün kazanmış. İtalyan savaşçılarn kara mizahı, medeniyet yolunda ilerleyen insanlık onuru için görkemli bir esin kaynağı olabilir mi? diye düşünüyorum.

Fantastik çözüm yolları geliyor insanın aklına. Önce, dikenli tel örgülerin önünde ya da arkasına yerleştirilecek sanayi tipi, kuvvetli hava üfüren vantilatörlerle, dikenli tellerin müzik yapma gücü kanıtlanabilir ve amatör müzikseverlerin bu telleri dev akordiyonlar gibi çalması sağlanabilir. İkinci ve daha etkili çözüm yolu olarak şehir merkezi (Centrum) çevresinden sökülecek dikenli tellerden yapılacak Santurlar, Belediye konservatuvar öğrencilerine parasız dağıtılabilir. Hele bir düşünün, değerli dostlarım: "Konser ya da Konçerto alanı: Giriş Serbesttir! Alışageldiğimiz, dikenli yasaklar yerine kulağa ne kadar hoş geliyor, değil mi?

Yasaklar konusunu işleyip de, dikenli tel örgülere yer vermeyen kimi usta sanatçılarımıza buradan kişisel bir çağrıda bulunmak istiyorum. Yaşar Kemal gibi yazarlar, dikenli tel yasaklarına karşı bir kampanya açabilir. Kampanyanın koordinatörlüğünü belirlemek üzere uluslararası yarışmalar da düzenlenebilir. Belediye Başkanlığı, İl Eğitim Müdürlüğü ile İlçe Zabıta Amirliği'nin açılacak yarışmaya danışman olarak katılması sağlanabilir. En çok (kilo ya da kilometre) dikenli teli en kısa zamanda söküp kaldıran yerel örgüte, çocuk ve yaşlı hemşerilerden kurulu yarışma jürisi tarafından Büyük Belde Belediyeler Birliği (BBBB)'nin Başarı Beratı (BB) verilebilir. Yarışmayı kazanan örgüt bandosu ile Konservatuvar Santur Heyeti'nin şehir merkezinde konserler vermesi de düşünülebilir. Tanıtma Vakıflarımız, yeni spor dalının, Akdeniz ve Balkan Oyunları ile Olimpiyat programına alınması için harekete geçirilebilir. Uluslararası yarışmalardaki ulusal başarılara yıllardır özlem duyan ülkemiz, bir yandan altın madalyaları toplarken, barışcı çabalarındaki başarısından dolayı Nobel'e aday da olabilir. Belki hayal denecek ama dikenli tel örgülerimizin kaldırılabileceğini ve şehir merkezlerinin dikensiz, toplu-taşıma raylar ile örülebileceğini sanıyorum. Dikensiz şehir merkezlerinde yetişen kuşakların güllere karşı daha duyarlı ve saygılı olacaklarını da hayal ediyorum.

Dikenli tel, ekili tarlaları, başıboş sürülere karşı başarıyla korumuştur. Endüstrileşen ülkelerde bostana giren danalar tasarım önlemleriyle durduruldu. Zamana ayak uyduramayan ve geri kalmış ülkelerde, şehirlerin konut, eğitim, sağlık, üretim, ulaşım, dinlenme ve savunma bölgeleri birbirine karışınca, tel örgülü yasaklar kaçınılmaz olmuş. Çağdaş Belediyeler, savaşı anımsatan yasakları yaşatmak yerine dikensiz mekanlar yaratmak yolunu seçti. Kent bölgeleri yasalarla belirlenince dikenli tel yasaklara gerek kalmamış. Parklarda, hipodromda, Hisarda, stadyumda, okulda ve otoyoldaki dikenli "yasak"ların yerini biz de deneyebiliriz. Halk dilinde "köşeyi dönmek" başarmak anlamına gelir. Oysa Hemşeri, köşeleri değil, kestirmelerin dikkenarlardan yaklaşık, üçte-bir oranında daha kısa ve kârlı olduğunu keşfetmiştir. Dikdörtgen prizmanın köşegenleri yaya trafiğe açılınca, köşeleri bekleyen dikenler işlevsiz kalır. Böylece, uygar davranışa duyarlı şehir tasarımı, dikenli telin kullanma gerekçesini ortadan kaldırır. Dikenli tele çözüm bulan Belediye (Başkanı), "Gidemediğin yer senin değildir." sözüyle ünlü Sivas Valisi Halil Rıfat Paşa gibi, tarihe geçebilir. Gidilen her yer belediyenin, vatandaşın malı olur, vatan olur. Bu öneri de, kuşkusuz, biraz hayal-kurgudur ama gerçek-üstü kuruntu değildir.

Vatandaşımıza, "Girebildiğin her yer senindir. Bu vatan senindir" diyebilmeliyiz.

* Manuel Scorza, Dikenli Tel adlı belgesel romanında (Türkçesi 1975), dikenli teli bir silah gibi kullanan sömürgecilere yenik düşen ve tüm otlaklarını yitiren Peru'lu köylülerin öyküsünü anlatır. Köyün rahibi, dikenli tel örgüyü "Şeytanla top oynayan kişinin işine", Yerli-köylülerse, "Tanrı'nın Gazabına" benzetmişler, Tanrı'ya yalvarmışlarsa da sonuç hiç değişmemiş!

Sayın Bozkurt Güvenç'in, İnsan ve Kültür adlı kitabından... )

( image )


- AŞKINLIK:
DİKEY ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YATAY


- DİKEY ile DÜŞEY

( PERPENDICULAR vs. VERTICAL )


- DİKİŞ:
EL İLE ile/ve/değil/yerine/||/<>/> MAKİNE İLE


- DİKİŞ ile SIÇANDİŞİ/ANTİKA/AJUR[: Fr. Gözenek.]

( ... İLE Giysi ya da başka bir şey kenarını kıvırıp yapılan dikiş, antika. )


- DİKİŞ ile TEYEL

( ... İLE Seyrek ve eğreti dikiş. )

( BAHYE [BAHYE-ZEN: Terzi.] )


- DİKİŞ-NAKIŞ


- DİKİT ile/ve/<> SARKIT

( Mağaraların tabanında, yukarıdan damlayan kireçli suların katılaşmasıyla oluşan kolonlardan her biri. İLE/VE/<> Mağaraların tavanında oluşan, genel olarak koni biçiminde olan, kalker birikintisi, damlataş. )

( STALAGMİT[< Fr. < Yun.] cum/et/<> STALAKTİK[< Fr. < Yun.] )


- DİKKAT ALIŞKANLIK YAPAR" değil DİKKAT! ALIŞKANLIK YAPAR!


- DİKKAT ÇEKMEK ile/ve/değil/yerine/<> DİKKAT ETMEK


- DİKKAT ÇEKMEK ve/||/<>/> "DÜŞMAN" ÇEKMEK


- DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN:
HAVADA ile/ve/||/<> KİŞİDE

( Sislisine. İLE/VE/||/<> Sinsisine. )


- DİKKAT EKSİKLİĞİ/AZLIĞI ile/değil İLGİ EKSİKLİĞİ/AZLIĞI


- DİKKAT:
KENDİMİZE ile/ve/||/<> SÖZÜMÜZE

( Yalnızken. İLE/VE/||/<> Yalnız değilken. )


- DİKKAT ile/ve MEDİTATİF DİKKAT ile/ve KONTEMPLATİF DİKKAT

( Odaklanma. İLE/VE Özenli ve düzenli odaklanma. İLE/VE Dikkat etmeden dikkat/odaklanma. )

( Bilinçli yetersizlik. İLE/VE Bilinçli yeterlilik. İLE/VE Bilinçsiz Yeterlilik.
[ BİLİNÇSİZ YETERLİLİK

              ^

BİLİNÇLİ YETERLİLİK

              ^

BİLİNÇLİ YETERSİZLİK

              ^

BİLİNÇSİZ YETERSİZLİK ] )

( Focusing. WITH/AND/||/<>/> Careful and orderly focusing. WITH/AND/||/<>/> Attention without attention/focusing.
Conscious incapacity. WITH/AND/||/<>/> Conscious sufficiency. WITH/AND/||/<>/> Unconscious sufficiency.

[ UNCONSCIOUS SUFFICIENCY

              ^

CONSCIOUS SUFFICIENCY

              ^

CONSCIOUS INCAPACITY

              ^

UNCONSCIOUS INCAPACITY ] )

( ATTENTION vs./and MEDITATIVE ATTENTION vs./and CONTEMPLATIVE ATTENTION )


- DİKKAT ile/ve/||/<>/> RİKKAT( ile/ve/||/<>/> ZARÂFET ile/ve/||/<>/> MELÂHAT)

( Zihinde. İLE/VE/||/<>/> Kalpte. İLE/VE/||/<>/> Eylemde. İLE/VE/||/<>/> Yüzde. )

( İlgi, özen. İLE/VE/||/<> İncelik. | Merhamet, acıma. İLE/VE/||/<>/> Aklı, kötü düşüncelerden, kuruntu/vehm ve kuşku/şüphe/zanlardan arındırmak. İLE/VE/||/<>/> Güzellik, yüz güzelliği. )

( [özellikle] Kullandığımız sözcüklerde. İLE/VE/||/<> Kurduğumuz tümcelerde. İLE/VE/||/<>/> Davranışlarımızda. İLE/VE/||/<>/> Bakış ve duruşumuzda. )

( ATTENTION vs./and/||/<>/> GRACE vs./and/||/<>/> ELEGANCE vs./and/||/<>/> BEAUTY )


- DİKKATE ALMAK ile/ve/<> GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURMAK


- DİKKATE DEĞMEZ/LİK değil SADE/LİK


- DİKOTOMİ PARADOKSU ile/||/<> SONSUZ BÖLME PARADOKSU

( Dikotomi paradoksu hedefe ulaşmak için sonsuz adım İLE sonsuz bölme paradoksu yarım yolları geçme problemidir. Zenon önce yarıya, sonra çeyreğe vb. ulaşılmalı İLE sonsuz adım tamamlanamaz görünür. Limit kavramı ile çözüldü. )

( Zenon (Elea) tarafından -450 yılında keşfedildi/formüle edildi. (-490--430) (Ülke: Antik Yunan) (Alan: Felsefe, Mantık) (Önemli katkıları: Zenon paradoksları (Aşil ve kaplumbağa, ok paradoksu), hareket ve bölünebilirlik paradoksları) )


- DİKROTİK/DICROTIC[İng.] değil/yerine/= ÇİFT VURULU


- SÖYLEYİŞ/DİKSİYON[Fr./İng. < DICTION] ile/ve/değil/||/<> SESLENDİRİŞ/ARTİKÜLASYON[Fr./İng. < ARTICULATION]


- DİL (BİLGİSİ) YAZIP KONUŞMAK ile/ve/değil KONUŞUP, DİL (BİLGİSİ) YAZMAK

( TASHÎF[Ar. < SAHF | çoğ. TASHÎFÂT]: Yazı yazarken sözcüğü yanlış yazma, yanılıp yanlış sözcük yazma. )


- DİL BİLİM(db.) ile/ve/<> DİL BİLGİSİ(dbl.)

( Dil konularında inceleme yoluyla toplum kültürünü araştırma bilimi. İLE ... )

( DİLBİLİM: * Dilin ne olduğu. * Dilin işleyişi. * Dilin edinimi. * Eğitim-Öğretim. İLE/VE/<> DİLBİLGİSİ: * Kuralcılık. * Doğru/yanlış kullanım. * Eğitim-Öğretim. )

( PHILOLOGY vs. GRAMMAR )


- DİL ÇIKARMAK ile/ve/||/<>/> DİL ATMAK


- DİL, DOĞRU KULLANILMAZSA... -ve

( Öğrenciler, bir gün, hocasına sorar...

- Eğer elinizde, ülkenin işlerini düzeltecek bir güç ve olanak bulunsaydı, işe nereden başlardınız?

Hoca, düşünmeden, şu yanıtı verir:

- Dilin, doğru kullanılmasına çalışırdım.

Öğrenciler, hocalarının yüzüne şaşkın şaşkın bakar:

- Fakat bu küçük bir şey. Niçin çok önemli olduğunu söylüyorsunuz?

Bilge hoca, başını sallar ve şöyle devam eder:

- Eğer dil doğru kullanılmazsa, ağızdan çıkan sözcükler, ifade edilmek istenilenleri vermez. Söylenilen sözler ve kullanılan sözcükler, ifade edilmek istenilen amacı anlatamayınca da, yapılması gereken işler yapılamaz. Yapılması gereken işler yapılamayınca da ahlâk ve sanat, soysuzlaşır. Ahlâk ve sanat soysuzlaşınca da adâletsizlik başlar. Bu durumda, halk ne yapacağını bilemez ve çaresizlik içinde bocalar, durur... )


- DİL FELSEFESİ'NDE:
NAHİV ve/<> MANTIK ve/<> BELÂGAT ve/<> USUL-Ü FIKIH


- DİL:
GÖNÜL "KARIŞTIRAN" ile/ve/||/<> ZİHİN KARIŞTIRAN


- DİL ÖĞRENME ile/ve/||/<>/> YABANCI DİL KONUŞMA

( )


- DİL OLUŞTURMAK ile/değil DİLİN, DİLBİLGİSİNİ(GRAMERİNİ) OLUŞTURMAK


- DİL OYNAMAZ ile/ve DUDAK OYNAMAZ


- DİL OYUNLARI ile/||/<> YAŞAM BİÇİMİ

( Dil felsefesi )

( Ludwig Wittgenstein tarafından 1953 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1889-1951) (Ülke: Avusturya) (Alan: Felsefe) (Önemli katkıları: Dil felsefesi, mantıksal pozitivizm) )


- DİL ile/ve/||/<>/= AKIL

( LANGUAGE vs./and/||/<>/= REASON/MIND )


- DİL ile/ve/<> AKIL

( Lâl. İLE/VE/<> Mat. )

( LANGUAGE/TONGUE vs./and/<> REASON/MIND )


- DİL ve/< US/AKIL ve/< DENEYİM/TECRÜBE

( Dil, akıl ve deneyimde temellenir. )


- DİL ve/||/<> BELLEK ve/||/<> YAŞAM


- DİL ile/ve BİLDİRİŞİM


- DİL ve/<> BİLİNÇ

( TONGUE and/<> CONSCIOUSNESS )


- DİL ile/ve/<> BİLİNÇLENME


- DİL ile "Dİ:L"[< DEĞİL]


- DİL ile/ve/<> DİL ile/ve/<> DİL[Fars.]

( Ağızdaki, tad alma örgeni/aracı. İLE/VE/<> Konuşma(sesli aktarım/paylaşım) aracı. İLE/VE/<> Gönül/kalp. )


- DİL[Fars.] ile DÎL[Fars.] ile | [Tr.] DİL[Fars.] ile DİL[Fars.]

( Gönül, yürek/kalb. İLE Nokta. | Gönül, kalb. | Mandıra, ağıl. İLE | Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan, etli, uzun, hareketli örgen. Tat alma örgeni. İLE Kişilerin, düşündüğünü ve duyduğunu bildirmek için sözcüklerle ya da işaretlerle yaptıkları anlaşma. Lisan. )


- DİL ile DİLCİK

( ... İLE Buğdaygillerde, yaprak ayası ile yaprak kınının birbirinden ayrıldığı yerde bulunan, sivri uclu, küçük, saydam çıkıntı. | Böceklerin ağzında, küçük dilin önünde bulunan bölüm. | Üflemeli çalgılarda ya da org borularında, kamış, tahta ya da metalden, yassı parça. )


- DİL ile/ve DİN

( Dilini kaybeden, dinini de kaybeder. )

( Who loose the language, loose the religion, either. )

( LANGUAGE vs./and RELIGION )


- DİL ve DİN ve MUSİKÎ


- DİL ve/||/<> DİŞ

( DİL VE DİŞ

“Dişler, tüm organların aynasıdır” sözünü anımsayarak, “Dil neyin aynasıdır?” sorusuna bir yanıt arasak, hepimizin buluşma noktası “ÖZ” olacaktır.

“Dil, özümüzün aynasıdır”

“ÖZ <–> GÖZ <–> SÖZ” bağlantısı, nereden hareket edecek olursak olalım, üzerinde en çok durulması gereken ilişkidir. “Öz”ün üzerine fazla eğilmeye gerek kalmaksızın bizleri nereye ulaştırdığını biliyoruz. “Göz” üzerine de aynı ortak duygu ve düşüncelere sahip olarak, özümüzün kapısı olduğu noktasına ulaşıyoruz. “Söz” ise geçmiş, şimdi ve geleceğin; usumuzun, bilimin, felsefenin ve sanatın; iş ve özel yaşamın ve günlük yaşamdaki tüm sürecin en büyük aracıdır. Simge diliyle “Söz”, yazı diliyle “Söz”, sözün diliyle “Söz”, günlük yaşamımızın, düşünce ve duygularımızın ve tüm ilişkilerimizin aracı “Söz”.

Sevgili Yunus Emre’nin güzel sözü ile...

Keleci[sözü] bilen kişinün yüzünü ağ[ak] ede bir söz,
Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz.

Söz ola kese savaşı, söz ola kese başı,
Söz ola ağılı[zehirli] aşı bal ile yağ ede bir söz.




Psikoloji, 3D/6D temelli, "Düşünce, Duygu ve Davranışlar"ımızı anlamaya, incelemeye ve altında yatan nedenleri bulmaya çalışan bir bilim dalıdır. Hiçbiri birbirinden bağımsız olmadığı gibi ayrı ayrı düşünmek de pek olanaklı değildir. Bu doğrultuda, son zamanlarda çok yoğun ilgi gören Sinir Dili Programlaması(SDP ya da NLP), çalışmalarının da en büyük aracı olan söz -ve her bir sözcük- ile, tüm hücrelerimizin ve beynimizin programlanabilmesi yoluyla yaşamımıza katacağı gelişmişliği, derinliği, kolaylığı ve rahatlığı sağlatan bir disiplin. SDP tüm eylemlerimiz ile ağzımızdan çıkan her sözün nasıl ve ne kadar bağlantısının olabileceğini anlatır. Ayağını sürüyerek yürüyen bir kişinin, sözlerinin de ağzından uzata uzata, yayılarak çıktığını görebilirsiniz (ya da tam tersi). Yüzü asık birinin, her ne kadar hoş sözler kullansa bile sesinden psikolojik durumunu anlayabilirsiniz. Aynı bağlantılar dilimiz ve dişimize verdiğimiz önem için de geçerlidir. Diş fırçalama alışkanlığımız ile kullanacağımız sözcüklerin de bağlantısı vardır ve de dile, sözlerimize gösterdiğimiz özen ile diş fırçalama alışkanlığımızın. Dişimizin ne kadar önemli olduğunu biliriz fakat maalesef yeteri kadar özeni göstermeyiz.

Dile ve sözlerimize verdiğimiz önem ve duyarlılığımız nedir? Dilimizin de durumu aynı mı acaba? Aynı mı olmalı? Olmamalı mı? Peki nasıl? Bu durumu ne, kim, nasıl değiştirebilir? Tüm bu sorular ve benzerleri gibi daha birçok soruya verebileceğimiz yanıt aynıdır! KENDİMİZ!

Yaşamımızda pek dikkat edilmeyen, çok fazla karıştırılan fakat hiçbir zaman karıştırılmaması gereken bazı noktalar vardır. Bunların en çok yaşandığı altı hassas nokta ve şu oniki kavramın da ayrıntılarına sahip olmalı ve önemine çok dikkat etmeliyiz.

- GENEL ile ÖZEL;

- BİRİNCİL OLAN(/Olma[ma]sı Gereken) ile
İKİNCİL OLAN (/Olma[ma]sı Gereken);

- AMAÇ ile ARAÇ;

- SÜREÇ ile SONUÇ (Merkezlilik);

- KURAM(TEORİ) ile UYGULAMA(PRATİK);

- KORGU ile KAYGI


Konuşmalarımız, değerlerimiz ve tutumlarımız bazen Genel'den hareket ederek Özel'e, bazen de Özel'den hareket ederek Genel'e giderek devam eder. Fakat farkında olunması gereken bu ikisinin arasındaki geçiştir. Geçişteki dikkatsizlikler çok büyük sorunlara dönüşebilirler. Konu ve kavramları ele alışımızdaki sıralamada neyin öncelikli olduğu ve olmadığı bilinci, durumun ya da konunun bir Araç mı, Amaç mı? olduğu sorusunun her an farkındalığımızda olması en dikkat edilmesi gereken noktalardandır. Süreç ve Sonuç’un birbirinden ayrı olmadığı, dengeli bir durumda olması, herhangi birinin üzerinde yoğunlaşmama gerekliliği de üzerinde titizlikle durulması gereken noktalardır. Kuram ile uygulamanın arasındaki farkların ve derecelerinin atlanmaması gerekir. Korku ve Kaygı arasındaki farkların (Belirginlik, Şiddet ve Süre) da bilincinde olarak korku ve kaygı yönetiminin elde tutulması, geleceğin olumsuzu “YA … [olursa]” üzerine değil, olumlu gelecek “… [’nın olmasını] İSTİYORUM” üzerinde durulması gerekmektedir.

Doğru, yerinde ve zamanında kullanım için yeğlenebilecek her sözcüğün değeri çok yüksektir. Kişisel ve toplumsal birliğimiz olan sözlükleri daha çok kullanmak, kitap okumak, düşünmek, araştırmak; sözcüklerin, terimlerin günlük hayatımızda, dilimizde yer almasını sağlamak en önemli sorumluluklarımızdandır. Toplumların en büyük serveti dilleri olduğu gibi, kişinin de en büyük değeri ve serveti dilidir.

Dil ile, söz ile başlayan serüvenin çeşitli dönüşümler ile yaşamımızın en büyük parçası ve kaderimize bile dönüşebileceğini vurgulayan şu sözleri sürekli anımsamak gerekir!

Söylediklerinize dikkat edin,
düşüncelere dönüşür...

Düşüncelerinize dikkat edin,
duygularınıza dönüşür...

Duygularınıza dikkat edin,
davranışlarınıza dönüşür...

Davranışlarınıza dikkat edin,
alışkanlıklarınıza dönüşür...

Alışkanlıklarınıza dikkat edin,
değerlerinize dönüşür...

Değerlerinize dikkat edin,
karakterinize dönüşür...

Karakterinize dikkat edin,
Kaderinize dönüşür...
)

( TONGUE and/||/<> TOOTH )


- DİL ile/ve DOĞANIN DİLİ

( Doğada varolan hiçbir şey yoktur ki, dışsal olarak içsel biçimini göstermesin. )


- DİL ve/<>/= DÜŞÜNCE

( Düşünceyi sınırlandırarak gelişir ve kişiyi geliştirir. VE/<>/= Dili geliştirerek gelişir ve kişiyi geliştirir. )

( Birlikte tutmak/birleştirmek gerekiyor. )

( Zihin - Dil, Beyin - El ilişkisi! )

( Dilin tıkandığı yerde düşünce, dili, düşüncenin tıkandığı yerde dil, düşünceyi geliştirir. )

( Dil, düşünceyi, geliştirir de, ketler de. )

( TONGUE and/<>/= THOUGHT )


- DİL ve/<> DÜŞÜNCE ve/<> KÜLTÜR

( Birbirinden ayrılamaz bir bütündür. )


- DİL ile/ve/<>/= DÜŞÜNME

( LANGUAGE vs./and/<>/= TO THINK )


- DİL ve/=/||/<>/>/< EDEB


- DİL[Fars.] ve/= GÖNÜL

( "Dil, gönlü yüzdüren gemidir." )


- DİL ile KASTANYOLA[İt. < CASTAGNOLA]

( ... İLE Bir çarkın dişlerine takılıp geriye doğru dönmesini önleyen dil. | Akan gemi zincirini sıkarak durdurmak için kullanılan, güverte locasının altına konmuş, hareketli demir kol. )


- DİL ile KAYIŞ DİLİ

( ... İLE Kaba ve çirkin sözler kullanılarak konuşulan dil. )


- DİL ile/ve KÜÇÜK DİL

( Çin'li doktorlar, binlerce yıl öncesinden beri, hastalıkları saptamak için dil inceleme yöntemini kullanıyor. Günümüzde de doktorlar, teşhis için hastanın önce dilini muayene etmek istiyor. Dil, çok hızlı bir biçimde yeni hücreler üretir. Eğer gövdenin herhangi bir bölgesinde bir sorun varsa, dili inceleyen doktor bunu anlayabilir.

Çin'li doktorlar, dilin renginde ve görünüşündeki bazı değişikliklerin, bazı hastalıkların habercisi oldukları kanısında.

Örneğin, dilin ucundaki değişiklik, bir kalp sorununun habercisidir.

Dilin sağ kenarı, safra kesesiyle ilgili değişiklikleri simgeler.

Sol kenarı ise karaciğerdeki sorunların habercisidir.

Arka kısmı, böbrekler ve bağırsaklarla ilgili sorunları haber verir.

Aynanın karşısına geçin ve dilinizi alıcı gözüyle inceleyin. Size yardımcı olmak için bazı ipuçları verelim:
Dilinizin rengi soluksa, bu, kansızlık[anemi] işaretidir.

Dilin rengi koyu pembe olmuşsa, kan dolaşımında sorun var demektir.

Dilin ucu kırmızıysa kalp yangısı(iltihabı) var demektir.

Dilin kenarları kırmızıysa, alkolik olduğunuz anlaşılır.

Dilin üzerinde beyaz lekeler varsa, soğuk algınlığına işarettir.

Dilin kuruması, menapoz başlangıcını belirtir.

)

( TONGUE vs./and UVULA )


- DİL ve/||/<> MANTIK ve/||/<> MATEMATİK

( ... VE/||/<> ... VE/||/<> Kavramı, kavramla göstermek. )

( LANGUAGE and/||/<> LOGIC and/||/<> MATHEMATICS )


- DİL ve/||/<> SANAT ve/||/<> AHLÂK

( Kişilerin, düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek üzere, işaret ya da sözcüklerle yaşadıkları anlaşma. VE/||/<> Kişinin, hem kendine, hem de hemcinslerine yönelik 'iyilik' ülküsüne yaklaşma çabası ile hak-ödev bağlantısı çerçevesinde kurduğu ilişkiler manzumesini ve bunları belirleyen kurallar düzeni. VE/||/<> Yarar kaygısından git gide uzaklaşıp 'güzellik' değerlendirişine, elden geldiğince uygun ürün ortaya koymanın anlamını dışavurmanın yolu yordamıdır. )

( Dilde, mucize olmaz. )


- DİL ve/||/<> SÖYLEM

( Toplumsal. VE/||/<> Bireysel. )


- DİL ile/ve/<> SÖZ

( ... ile/ve/<> SEHUN/SÜHÂN/SUHAN )


- DİL ve SÖZ/SÖZCÜK:
Ölçü eşikleri.


- DİL/TIL ile/ve/||/<> SÖZCÜK/KELİME

( Sözcükler, anlamları taşıyan at gibidir. )

( Küçücük bir sözü/kelâmı bile küçümsemeyeceksin! )

( Sözün/Kelâmın değerini bilmek, duymakla olur. )

( Sözcükler, işaret eder ama açıklayamaz. )

( Words indicate, but do not explain. )

( LANGUAGE vs./and WORD )


- DİL ile/ve TARİH

( Herşeye yayılmış olan en genel temsil. İLE/VE ... )

( Dil, zihin tarafından, zihin için meydana getirilmiştir. )

( Dil, varlığın evidir. )

( Zihin, dili biçimlendirir ve dil de zihne biçim verir. )

( Konfüçyüs: "Eğer konuşulan dil doğru değilse o zaman söylenilen söz, söylenilmek istenen şey olmaz. O zaman, yapılması gereken yapılmaz ve eğer işler yapılmadan kalırsa, maneviyat ve sanat bozulur. O zaman, adâlet, sahtekârlıkla yürür. Eğer bu olursa, kişiler, kendilerini umutsuz bir karmaşanın içinde bulur. Bu nedenle, söylenilen şey her şeyden önemlidir ve bu konuda dikkatsizlik yapılmamalıdır." )

( Language is an instrument of the mind. It is made by the mind, for the mind. )

( LANGUAGE vs./and HISTORY )


- DİL ve/< TÜM ÖRGENLER

( Tüm örgenler dilin peşinden gider. )


- DİL ile/ve TUTARLILIK

Bugün[13 Ekim 2025]
itibarı ile 32.206 başlık/FaRk ile birlikte,
32.206 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(31/130)