D ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 9.241 başlık/FaRk ile birlikte,
9.241 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(20/38)
- DOGMA vs./and DETERMINATION
- DOĞMAK ile DOĞMACA ile DOĞMA BÜYÜME
- DOGMALAŞMAK ile DOGMALAŞTIRMAK ile DOGMALAŞTIRILMAK ile DOGMALAŞTIRABİLMEK ile DOGMALAŞTIRILABİLMEK ile DOGMA ile DOGMACI/LIK ile DOGMATİZM
- DOĞMAMIŞ ÇOCUĞA DON BİÇMEK ile/değil DEREYİ GÖRMEDEN, PAÇALARI SIVAMAK
- DOGMATİK ile DOGMATİK FELSEFE
- DOGMATİK ile DOGMATİZM ile DOGMATİK
( DOGMATIC vs. DOGMATISM vs. DOGMATIST )
( جزمي ile متعصب ile کوته فکر ile فلسفه جزمي ile کوتاه فکر )
( جزمي ile MOTASAB ile KOTEH FEKAR ile FELSEFEH JAZMY ile KOTAH FEKAR )
- DÖĞME ile/değil DÖVME
( Döğülüp kabuğu çıkartılmış buğday, yarma. | Kepeği alınan buğdaydan yapılan pilav. | Ahlat, armut gibi yemişlerin tokmakla ezilerek kurutulmuşu. | Ceviz, dut kurusu, fındık, pestil, şekeri birlikte döğerek yapılan yiyecek. | Kadınların yüzünün iki yanına takılan altın süs. | Buğdayın ıslatılarak taş altında kabuklarından ayırt edilen biçimi. | Dayanıklı odun, kaim odun. | Bakır ya da sarı levhaları çekiçle biçimlendirme işi. [Alm. getriebene Arbeit] İLE [ne yazık ki] Dövme durumu, vurma, "pataklama, sopalama". | Isıtılarak dövülerek biçim verilmiş metal nesne. | Dövülerek yapılan. | Yarma. )
- DÖĞMEZ ile DAYANMAK/TAHAMMÜL (ETMEK)
( Tahammül etmek, dayanmak. )
- DOĞRAM ile DOĞRAMA ile DOĞRAMACI/LIK
- DOĞRAMAK ile DOĞRULMAK ile DOĞRULAMAK ile DOĞRULANMAK ile DOĞRULATMAK ile DOĞRULATABİLMEK ile DOĞRULAYABİLMEK ile DOĞRU/LUK ile DOĞRUCA ile DOĞRUCU/LUK ile DOĞRULU ile DOĞRUSAL ile DOĞRUSUZ ile DOĞRU AÇI ile DOĞRU YOL ile DOĞRU AKIM ile DOĞRU DÜRÜST ile DOĞRU ORANTI ile DOĞRU PARÇASI ile DOĞRUCU DAVUT ile DOĞRU ORANTILI ile DOĞRUSAL DENKLEM
- DOĞRU AKIM ile/ve/||/<> ALTERNATİF AKIM
( Çarpmaz. İLE/VE/||/<> Çarpar. )
- DOĞRU AKIM ile/ve/||/<> ALTERNATİF AKIM
( Doğru Akım, elektrik yüklerinin tek yönde devim ettiği akımdır. İLE/VE/||/<> Alternatif Akım, elektrik yüklerinin yön değiştirdiği akımdır. )
- DOĞRU BİLDİĞİNİ YAPMAK ile/değil CANININ İSTEDİĞİNİ YAPMAK [değil/yerine/daha iyisi YAPMAMAK]
- DOĞRU-DÜRÜST[Fars.] ile/değil/yerine/||/<> DOĞRU-DÜZGÜN
- DOĞRU DÜŞÜNME ile/ve/<> DOĞRU İSTEME
( Kazandığın zaman pişman olacağın, kaybettiğin zaman üzüleceğin şeyleri isterken dikkatli olmak gerek. )
( Bir şey iyi olduğu için istenmez, istendiği için iyidir. )
( RIGHT THINKING vs./and/<> RIGHT REQUESTING )
- DOĞRU DUYU/HİS ile/ve NASIL ÖĞRENİLECEĞİNİ BİLMEK
( Doğru hisse sahip olan, nasıl öğreneceğini bilir. )
( RIGHT SENSE vs./and TO KNOW HOW TO LEARN )
- DOĞRU İŞ"İ YAPMAK ile/ve/||/<>/< İŞİ DOĞRU YAPMAK
( Us. İLE/VE/||/<>/< Anlık/bilgi. )
- DOĞRU İŞİN YAPILMASI ile/ve/<> İŞİN, DOĞRU YAPILMASI
( Etkililik. İLE/VE/<> Etkinlik. )
- DOĞRU İŞİN YAPILMASI İŞİN DOĞRU YAPILMASI
- Doğru KONUŞ!!!
- DOĞRU OLAN ile/ve OLMASI GEREKEN
( WHICH IS RIGHT vs./and HAS TO BE )
- DOĞRU OLMAYAN ile YALAN
( NOT TRUE vs. LIE )
- DOĞRU ORANTILI/LIK ile/ve/değil/||/<>/< PARALEL/LİK
- DOĞRU SEÇİM ile/ve/<> DENGELİ TÜKETİM
- DOĞRU SORULARIN YANITLARI ile/ve/||/<> DOĞRU YANITLARIN SORULARI
- DOĞRU SÖYLEYEN ile/değil/yerine/ya da/>< "ÇOK İYİ YALAN SÖYLEYEBİLEN"
- Doğru söyleyerek KONUŞ!!!
- DOĞRU/YANLIŞ! SÖYLÜYORSUN! değil DOĞRU!/YANLIŞ!
- DOĞRU SÖYLÜYORSUN yerine SÖYLEDİĞİN SÖZ DOĞRU
- DOĞRU SÖZ ile/ve YEMİN
( Doğru söz, yeminden ileri! )
( RIGHT WORD vs./and OATH )
- DOĞRU TUTUŞ ile/ve/<>/>/< DOĞRU DURUŞ
- DOĞRU-YANLIŞ YOK/TUR! ile/değil/ya da [BAĞLAMINDA ve GÖRELİ OLARAK] DOĞRU-YANLIŞ OLMAZ/OLMAYABİLİR
( Doğru-yanlış, bir şeyin ne olmadığı ve olmayacağı üzerine buluşmak olduğundan, olan/lar, olabilecek/ler üzerine kullanıl(a)maz/değildir! )
- DOĞRU-YANLIŞ ile DOĞRU-YALAN
( RIGHT-WRONG vs. TRUE-FALSE )
- DOĞRU/YANLIŞ ile/ve/değil/yerine EN AZ YANLIŞ
( Bazen/bazı durum/konu/olaylarda, doğru ya da yanlış üzerinden değil, en az yanlışı düşünerek[hesaplayarak, göze alarak] hareket etmek, karar almak durumunda/zorunda kalabilir/olabilirsiniz. )
- DOĞRU/YANLIŞ ile/ve/değil GEÇERLİ/GEÇERSİZ
( [not] TRUE/FALSE vs./and/but VALID/INVALID )
- DOĞRU/YANLIŞ ile/ve/değil İDEOLOJİK TUTUM
( [not] TRUE/FALSE vs./and/but IDEOLOGICAL ATTITUDE )
- DOĞRU/YANLIŞ ile İYİ/KÖTÜ ile GÜZEL/ÇİRKİN/YÜCE
( Genelde kötü ve iyi, bir âdet ve gelenek meselesidir ve sözcüklerin nasıl kullanıldığına göre, ya sakınılır ya da hoş karşılanır. )
( Mükemmel olmayanı, mükemmel olan uğruna seve seve fedâ edersek, iyi ve kötü "tartışmaları" artık olmayacaktır. )
( Kötülük, hiçbir zaman hem iyiliği, hem de kendini tanıyamaz; iyilikse eğitildikçe zamanla hem kendine, hem de kötülüğe ilişkin bilgilerle donanır. )
( YÜCE: Fizik ya da metafizik güçlerden koruyan. )
( Usually the bad and the good are a matter of convention and custom and are shunned or welcomed, according to how the words are used. )
( RIGHT/WORNG vs. GOOD/BAD vs. NICE[/BEAUTIFUL]/UGLY )
- DOĞRU/YANLIŞ ile İYİ/KÖTÜ ile GÜZEL/ÇİRKİN/YÜCE
- DOĞRU YOL ile/ve/= KOLAY YOL
( RIGHT WAY vs./and/= EASY WAY )
- DOĞRU ile AÇIORTAY
( ... İLE Bir açısal bölgeyi, ölçüleri birbirine eşit olan iki açısal bölgeye ayıran doğru. )
- DOĞRU ile/ve AYKIRI DOĞRU
- DOĞRU ile/ve/||/<>/> ÇAP
( RIGHT/TRUE vs./and/||/<>/> DIAMETER )
- DOĞRU ile/ve ÇİZGİ
- DOĞRU :/yerine DOĞRU, GERÇEK
- DOĞRU ile/||/<> DOĞRU PARÇASI
( Doğru sonsuz İLE doğru parçası sınırlıdır )
( Formül: Sonsuz İLE [A ileB] )
- DOĞRU ile DÜZELTME ile DÜZELTME TESİSİ ile DÜZELTİCİ ile DÜZELTİCİ BAKIM ile DOĞRU ŞEKİLDE ile DOĞRULUK ile DÜZELTİCİ
( CORRECT vs. CORRECTION vs. CORRECTION FACILITY vs. CORRECTIVE vs. CORRECTIVE MAINTENANCE vs. CORRECTLY vs. CORRECTNESS vs. CORRECTOR )
( تصحيح کردن ile صحيح ile سديد ile درست ile غلط گرفتن ile تصحيح ile اصلاح ile دار التاديب ile اصلاحي ile نگهداشت اصلاحي ile صحيحا ile درستي ile مصحح )
( TASHYHE KARDAN ile SAHYHE ile سديد ile DAREST ile GHALT GARAFTAN ile TASHYHE ile ESLAH ile DAR ELTADYBE ile ESLAHY ile NAGEIDASHT ESLAHY ile صحيحا ile DARESTY ile MOSAHH )
- DOĞRU ile GEÇERLİ
- DOĞRU ile/ve GELECEK
( Doğru, gelecekte yerini alır. )
( RIGHT vs./and FUTURE
The right takes it's own place in future. )
- DOĞRU ile GERÇEK
( TRUE vs. REALITY )
- DOĞRU ile/ve/yerine/değil GEREKTİĞİ GİBİ
( Eğer doğru ise başka türlü olamaz. )
( Doğru kendini öne sürmez, o sahtenin sahte olarak görülmesi ve reddedilmesinde yatar. Zihin sahte olan tarafından kör edilmişken doğruyu aramak yararsızdır. Doğru olanın sezilebilmesi için önce sahtenin tamamen temizlenip yok edilmesi gerekir. )
( RIGHT vs./and TO BE REQUIRED/NEEDED
It cannot be otherwise, if it is right.
Truth does not assert itself, it is in the seeing of the false as false and rejecting it. It is useless to search for truth, when the mind is blind to the false. It must be purged of the false completely before truth can dawn on it. )
- DOĞRU ile/ve/yerine/değil GEREKTİĞİ GİBİ
( Eğer doğru ise başka türlü olamaz. )
( Doğru kendini öne sürmez, o sahtenin sahte olarak görülmesi ve reddedilmesinde yatar. Zihin sahte olan tarafından kör edilmişken doğruyu aramak yararsızdır. Doğru olanın sezilebilmesi için önce sahtenin tamamen temizlenip yok edilmesi gerekir. )
( RIGHT vs./and TO BE REQUIRED/NEEDED )
- DOĞRU ile HAYIRLI
- DOĞRU ile HAYIRLI
- DOĞRU ile/ve/<> İSPATLANAMAYAN
- DOĞRU ile/ve/değil/yerine/||/<> KISMEN DOĞRU
- DOĞRU ile/ve ÖZGÜN
( Her zaman geçerli. İLE/VE Modern çağda geçerli. )
( RIGHT vs./and ORIGINAL/AUTHENTIC )
- DOĞRU ile/değil SABİT(E)
( [not] RIGHT vs./but CONSTANT )
- DOĞRU = TRUE[İng.] = VRAI[Fr.] = WAHR, RICHTIG[Alm.] = VERUS[Lat.] = VERDADERO[İsp.]
- DOĞRU ile/ve/<> TÜMEL
- DOĞRU ile UYGUN
( [Ar..] SÂDIK ile MÜNÂSİB[< NİSBET] )
( ... ile ŞÂYESTE, ÇESPÂN )
( RIGHT vs. APPROPRIATE )
- DOĞRU ile UYGUN
- DOĞRU ile/ve YANLIŞ
( Amacına yakınlaş(tır)mak. İLE/VE Amacından uzaklaş(tır)mak. )
( RIGHT/TRUE vs./and WRONG/FALSE )
- DOĞRU ile YANLIŞ
( Doğru/nun kullanım/ı ile. İLE Yanlış/ın kullanım/ı ile. )
( Ne doğrular var, adamı, yoldan eder;
Ne yanlışlar var, insanı, adam eder. )
- DOĞRU ile/ve/değil YAYGIN
( [not] RIGHT vs./and/but COMMON )
- DOĞRU yerine YERİNDE/ZAMANINDA
- DOĞRU:
İSABET ile/ve/ya da/||/<>/> VERİMLİLİK
( "Doğru" sözcüğünün kullanımındaki bağlam ve/ya da amaç, "isabet" ve/ya da "verimlilik"tir. )
- DOĞRUCA (ÜZERİNE) BAKIŞ ile/yerine SÜREGİDEN BAKIŞ
( DIRECT LOOKING vs. LOOKING PERIODICAL
LOOKING PERIODICAL instead of DIRECT LOOKING )
- DOĞRUCU ile DOĞURUCU
- DEMOKRASİ:
DOĞRUDAN ile TEMSİLİ ile LİBERAL ile SOSYALİST ile SOSYAL
- DOĞRUDAN DOĞRUYA
- DOĞRUDAN >< DOLAYLI ile/ve/||/<> KOŞULLU >< KOŞULSUZ
- DOĞRUDAN KAYIP ile DOLAYLI KAYIP
( Herşeyi kaybetmekle, gerçekten herşeyi kazanmış olursunuz. )
( Asla kaybedilmemiş olan asla bulunamaz. )
( DIRECT LOSS vs. INDIRECT LOSS
By losing all you gain all.
What was never lost can never be found. )
- DOĞRUDAN SEN ile/ve/<> DOLAYLI SEN
( Kendin. İLE/VE/<> Çocuğun. )
- DOĞRUDAN SÖYLEMEK ile AÇIK AÇIK SÖYLEMEK/KONUŞMAK
( TO SAY DIRECTLY vs. TO SAY/TALK FRANKLY/OPENLY )
- DOĞRUDAN YARDIM ile/değil/yerine DOLAYLI YARDIM
( Politikacıdan gelir. İLE/DEĞİL/YERİNE Bilgelerden gelir. )
- DOĞRUDAN ile BAŞTAN(/KAFADAN)
- DOĞRUDAN ile DOĞRU AKIM ile DOĞRUDAN NESNE ile DOĞRUDAN ROTA ile DOĞRUDAN VERGİ ile YÖN ile YÖNLÜ ile YÖNSÜZ ile YOL TARİFİ ile DİREKTİF ile DOĞRUDAN ile DOĞRUDANLIK ile MÜDÜR ile MÜDÜRLÜK ile YÖNETMENLİK ile YÖNETMENLER ile MÜDÜRLÜK ile DİREKTRİX
( DIRECT vs. DIRECT CURRENT vs. DIRECT OBJECT vs. DIRECT ROUTE vs. DIRECT TAX vs. DIRECTION vs. DIRECTIONAL vs. DIRECTIONLESS vs. DIRECTIONS vs. DIRECTIVE vs. DIRECTLY vs. DIRECTNESS vs. DIRECTOR vs. DIRECTORATE vs. DIRECTORIAL vs. DIRECTORS vs. DIRECTORSHIP vs. DIRECTRIX )
( مستقيم ile بيواسطه ile مديريت کردن ile هدايت کردن ile کارگرداني کردن ile جريان مستقيم ile مفعول بي واسطه ile راه مستقيم ile ماليات مستقيم ile راستا ile جهت ile جانب ile مسير ile سوي ile سو ile هدايتي ile بي جهت ile جهات ile بخشنامه ile مستقيما ile يکراست ile يکسره ile سر راست ile بي واسطگي ile مديرعامل ile هدايت کننده ile مقام رياست ile مدير ile مفتش ile مديريتي ile سران ile رياست ile خط هادي )
( MOSTEGHYM ile بيواسطه ile MADYRYT KARDAN ile CPEHDAYT KARDAN ile KARGARDANY KARDAN ile JARYAN MOSTEGHYM ile MAFUL BEY VASETEH ile RAH MOSTEGHYM ile MALYAT MOSTEGHYM ile RASTA ile JOHAT ile جانب ile MOSYR ile SOY ile SO ile CPEHDAYTY ile BEY JOHAT ile JOHYAT ile BAKHSHENAMEH ile MOSTEGHYMA ile YKARAST ile YKASAREH ile SAR RAST ile BEY VOSTGY ile MADYROAMEL ile CPEHDAYT KONANDEH ile MOGHAM RYEST ile مدير ile مفتش ile MADYRYTY ile SARAN ile RYEST ile خط هادي )
- DOĞRUDAN ile DOĞRUDAN DOĞRUYA
- DOĞRUDAN ile DOLAYIMLI
- DOĞRUDAN ile DOLAYLI
( DIRECT vs. INDIRECT )
- DOĞRUDAN ile KENDİLİĞİNDEN
- DOĞRUDAN ile SONRADAN
- DOĞRUDANLIK ile/ve/<> BİRE BİR
- DOĞRUDUR YA DA YANLIŞTIR ile/değil/yerine ÖYLEDİR YA DA DEĞİLDİR
- DOĞRUDUR ile DOĞRU DUR!
- DOĞRUDUR" ile/değil/yerine "ÖYLEDİR"
- DOĞRU-DÜZGÜN
- DOĞRULAMA, OLUMLAMA = TAHKİK = VERIFICATION[İng.] = VÉRIFICATION[Fr.] = VERIFIKATION[Alm.] = VERIFICACION[İsp.]
- DOĞRULAMAK ile/değil DESTEKLEMEK
( [not] TO VERIFY vs./but TO SUPPORT )
- DOĞRULAMAK ile/ve/<> DOLDURMAK
- DOĞRULAMAK ile/ve/değil KANITLAMAK
( [not] TO VERIFY vs./and/but TO PROVE )
- DOĞRULAMAK = VERIFY[İng.] = VÉRIFIER[Fr.] = VERIFIZIEREN[Alm.]
- DOĞRU-LAMAK ile YANLIŞ-LAMAK
( TO VERIFY vs. ... )
- DOĞRULTMA ile DOĞRULTMAN ile DOĞRULTMAÇ
- DOĞRULTMAK ile DOĞRULABİLMEK ile DOĞRULUVERMEK ile DOĞRULTABİLMEK
- DOĞRULTU ile DOĞRULTUŞ
- DOĞRULUK İLE KESİNLİK İLE DUYARLILIK ile/||/<> ANALİTİK PARAMETRELER
( Doğruluk gerçek değere yakınlık, kesinlik tekrarlanabilirlik, duyarlılık ise en küçük ölçüm kabiliyetidir. )
( Formül: Hata = |Xölçülen - Xgerçek| )
- DOĞRULUK (NEZEH)
- DOĞRULUK:
TUTARLILIK ile/ve/değil/||/<>/< UYGUNLUK
- DOĞRULUK ve/||/<>/>/< AŞK
( Kalemimiz olsun. VE/||/<>/>/< Mürekkebimiz olsun. )
- DOĞRU/LUK ile/ve BAĞLI/LIK
- DOĞRU/LUK ile/ve/değil GEÇERLİ/LİK
( [not] RIGHT/RIGHTEOUSNESS vs./and/but VALID/VALIDITY )
- DOĞRU/LUK ile/ve GEÇİCİ/LİK
- DOĞRU/LUK ve/> GÜVENİLİR/LİK
- DOĞRULUK = HAKİKAT = TRUTH[İng.] = VÉRITÉ[Fr.] = WAHRHEIT, RICHIGKEIT[Alm.] = VERITAS[Lat.] = ALÉTHEIA[Yun.] = VERDAD[İsp.]
- DOĞRULUK ve/||/<> İYİLİK ve/||/<> YÖN(ELİM)/İSTİKÂMET
( Hak ve hakikatte. VE/||/<> Eylemde. VE/||/<> Davranışta. )
( el-SIDK fi'l-HAKK ve/||/<> el-HAYR fi'l-AMEL ve/||/<> el-İSTİKAMET fi'l-AHVAL )
- DOĞRU/LUK ile/ve KESİN/LİK
( STRAIGHT/NESS vs./and DEFINITE/NESS )
- DOĞRU/LUK ile/ve/değil/yerine OLANAKLI/LIK
- DOĞRU/LUK ile/ve TATMİN EDİCİ/LİK
- DOĞRU/LUK ile/ve/> UYGULANABİLİR/LİK
- DOĞRU/LUK ile/ve/değil/yerine UYGUN/LUK
- DOĞRU/LUK ile/ve UYGUN/LUK
( (UP)RIGHT/NESS, RIGHT/TRUE(HONESTY) vs./and APPROPRIATE/NESS )
- DOĞRU/LUK ile YANLIŞ/LIK
( Yanlış, "gücünün artmasıyla" hiçbir zaman doğru duruma geçmez/geçir(t)ilemez. )
( RIGHT/TRUE (HONESTY) vs. WRONG/FALSE )
- DOĞRULUK ile/ve/||/<>/>/< YARDIM
- DOĞRULUM/YÖNELİM ile KEMOTROPİZM ile YEREDOĞRULUM ile SUYA DOĞRULUM ile IŞIĞA DOĞRU EĞİLİM ile ISI KAYNAĞINA YAKLAŞMA
( DOĞRULUM/YÖNELİM: Bitki ve hayvanların, besin, ısı gibi uyarıcıların etkisi ile bu uyarıcılara ya da tersine yer değiştirmeleri. İLE KEMOTROPİZM: Kimyasal maddelerin etkisiyle bitkilerde görülen, maddeye doğru ya da ters yöne yönelme durumu. İLE YEREDOĞRULUM: Bitkilerde kök ve sapların, yerçekimi etkisi ile belirli bir doğrultu alma özellikleri. İLE SUYA DOĞRULUM: Bitkilerin suya doğru eğilimi. İLE IŞIĞA DOĞRU EĞİLİM (Fototaksi, ışık göçüm): a) Bir hücrelilerde birdenbire aydınlanma sonucu görülen tepkime. | b) Bitki gövdelerinin ışığa doğru dönmeleri. İLE ISI KAYNAĞINA YAKLAŞMA: Bir ısı kaynağına yaklaşma ya da uzaklaşma. )
( TROPISM vs. CHEMOTROPISM vs. GEOTROPISM vs. HYDROTROPISM vs. PHOTOTROPISM vs. THERMOTROPISM )
- [ne yazık ki]
DOĞRU OLDUĞUNU BİLDİĞİN HALDE, YAPMAMAK ile/ve/<> YANLIŞ/HATALI/EKSİK OLANI, BİLMENE KARŞIN, YAPMAK
- DOĞRU/SÂDIK ile/ve/değil/yerine OLDUĞU GİBİ
( Doğru, gün gibi âşikârdır. )
( RIGHT vs./and AS WHAT IT IS )
- DOĞRUSAL HAREKET ile/ve DAİRESEL/DÖNGÜSEL HAREKET
( HAREKET-İ MÜSTAKİME ile/ve HAREKET-İ MÜSTEDİRE )
- DOĞRUSAL ZAMAN ANLAYIŞI ile/ve/<> DÖNGÜSEL ZAMAN ANLAYIŞI
( LINEAR TIME PARADIGM vs./and/<> VICIOUS CIRCLE TIME PARADIGM )
- DOĞRUSAL ile ÇEVRİMSEL
- DOĞRUSAL ile DAİRESEL
- DOĞRUSAL ile/||/<> DOĞRUSAL OLMAYAN
( Doğrusal sistemler süperpozisyon ilkesine uyarken İLE doğrusal olmayan sistemler uymaz )
( Henri Poincaré tarafından 1890 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1854-1912) (Ülke: Fransa) (Alan: matematik) )
- DOĞRUSU ile AÇIKÇASI
- DOĞRUSUN!/YANLIŞSIN! değil DOĞRU!/YANLIŞ!
- DOĞRU/UYGUN BESLENME ve/<> BİSİKLET KULLANIMI
- DOĞRUYA DOĞRU ile DOĞRU'YA DOĞRU
( Bir doğru karşısında başka bir doğru daha. İLE Doğrunun bulunması ve bilinmesi yolunda/yönünde. )
- DOĞRUYA EN YAKIN ile/ve YANLIŞTAN EN UZAK
( THE CLOSEST TO THE STRAIGHT vs./and THE FAREST FROM THE FALSE )
- Doğruya SUS!!!
- DOĞRU/YETKİN DAVRANIŞ/EYLEM(SÂLİH AMEL):
BARIŞ ve/<> KURTULUŞ[KURTARICI EYLEM]
( Kendinle. VE/<> Hizmetle/eylemle. )
- Doğruysa DİNLE!!!
- Doğruysa SUS!!!
- DOĞRUYSA ile/ve/değil/yerine NE KADAR DOĞRUYSA
- Doğruyu DİNLE!!!
- DOĞRUYU SÖYLEME ZORUNLULUĞU ile/ve/değil/||/<> GÜVENİLİRLİK
( Hukukçular, güvenilir kişilerdir; ancak, doğruyu söylemek zorunda değillerdir. )
- DOĞRUYU SÖYLEMEK, HER ZAMAN DOĞRU DEĞİLDİR değil HER DOĞRUYU, HER ZAMAN VE HER YERDE SÖYLEMEMEK GEREK
( "Doğruyu söylemek, her zaman doğru değildir" diyenler, kendileri için "en yararlı olabilecek" yanlışı söylemek için en uygun zamanı bekleyenlerdir... )
- DOĞRUYU ÜRETMEK ile/ve/değil/||/<> DOĞRULANMIŞI ÜRETMEK
- DOĞRUYU/YANLIŞI KONUŞMUYORUZ ile/değil DOĞRU/YANLIŞ DİYE KONUŞMUYORUZ
- EBCED:
DOĞU ile/ve/||/<> BATI
- DOĞU EJDERHASI ile BATI EJDERHASI
( EAST DRAGON vs. WEST DRAGON )
- DOĞU FELSEFESİ ile/ve/değil DOĞU BİLGELİĞİ/İRFÂNI
- DOĞU/MAŞRIK[Ar. < ŞARK] ile MAĞRİP/MAĞRİB[Ar. < GARB]
( DOĞU, GÜNEŞİN DOĞDUĞU TARAF )
- DOĞU RÜZGÂRLARI ile/ve BATI RÜZGÂRLARI
( Sabahları eser. İLE/VE Akşamları eser. )
( Batı rüzgârları doğu rüzgârlarından nispeten daha serindir. )
( Doğu ve batı rüzgârları, kuzey ve güney rüzgârlarından daha sıcaktır. )
( Gecenin geç saatlerinde ya da sabahın erken saatlerinde esince, hava incelir ve Güneş'in doğuşuyla dengelenir. Nem azalır ve hava ısınır, kurur, hafifler. Öğleden sonra ya da gecenin erken saatlerinde esen rüzgârlar tamamen tersi niteliktedir. Genel olarak ifade edilirse, doğu rüzgârları batı rüzgârlarından daha yararlıdır. İLE/VE Gecenin geç saatlerinde ve günün erken saatlerinde estiğinde, henüz Güneş onların üzerinde yükselmediği için yoğun ve ağırdır. Günün geç saatleri ve gecenin erken saatlerinde esen rüzgârlar zıt tiptedir. )
- DOĞU SÜRYANİCESİ ile/ve BATI SÜRYANİCESİ
( Sözcüklerin sonundaki harf, O harfiyle tamamlanır. )
- DOĞU TOPLUMU ile/değil/yerine DOĞULU TOPLUM
- DOĞU ile/ve/değil ASYA(YAKIN/UZAK DOĞU)
- DOĞU ile DOĞU BURNU ile DOĞU CORNİN ile DOĞU TİMOR ile DOĞU AVRUPA ile DOĞUYA DOĞRU ile EN DOĞUDAKİ ile DOĞU ile DOĞU BÖLGESİ ile EN DOĞUDAKİ ile DOĞUYA DOĞRU
( EAST vs. EAST CAPE vs. EAST CORNIN vs. EAST TIMOR vs. EASTERN EUROPE vs. EASTERLY vs. EASTERMOST vs. EASTERN vs. EASTERN ZONE vs. EASTERNMOST vs. EASTWARD )
( مشرق زمين ile شرق ile مشرق ile کيپ شرقي ile ايست کورنين ile تي مور شرقي ile تيمور شرقي ile مانند بادخاوري ile بسوي شرق ile شرقاً ile شرقي ترين نقطه ile خاوري ile بطرف شرق ile شرقي ile مشرقي ile اروپاي شرقي ile مشارق ile روب خاور )
( MOSHARGH ZAMYNE ile SHARGH ile MOSHARGH ile KYPE SHARGHY ile AYSET KORNYNE ile TY MOOR SHARGHY ile TYMOOR SHARGHY ile MANAND BADKHAVARY ile BESOY SHARGH ile شرقاً ile SHARGHY TARYNE NAGHTEH ile KHAVARY ile BETREF SHARGH ile SHARGHY ile مشرقي ile OROPAY SHARGHY ile MOSHARAGH ile ROB KHAVAR )
- DOĞU ile/ve KIBLE
( Kiliselerin yönü. İLE/VE Camilerin yönü. [GÜNEY GÜNEYDOĞU] )
- DOĞUBEYAZIT değil DOĞUBAYAZIT
- DOĞUCU ile/ve/değil/yerine/||/>< DOĞULU
- DOĞUM PSİKOZU ile/ve/<>/> LOHUSA SENDROMU
( )
- DOĞUM/ÖLÜM TARİHİ ile/ve/değil KAYIT TARİHİ
- DOĞUM ORANI ile DOĞUŞTAN GELEN HAK
( BIRTHRATE vs. BIRTHRIGHT )
( زهوزاد ile زهزاد ile حق ارشديت )
( زهوزاد ile زهزاد ile HAGH ERSHODYT )
- DOĞUM ORANI ile NÜFUS/DEMOGRAFİ
( NATALITY vs. DEMOGRAPHY )
- DOĞUM VE ÖLÜM:
1'ER KERE ile/ve/değil/<>/> 2'ŞER KERE
( [doğum] Anadan. İLE/VE/DEĞİL/<>/> Babadan. )
( [ölüm] Ölünce. İLE/VE/DEĞİL/<>/> Ölmeden önce. )
( Beşer. İLE/VE/DEĞİL/<>/> İnsan. )
- DOĞUM ve/> BÜYÜME ve/> GELİŞİM
( Aşk ile. VE/> Şevkât ile. VE/> Muhabbet ile. )
( İSTİHLÂL[Ar. < HİLÂL]: Çocuğun doğar doğmaz ağlamaya başlaması. )
( TELAHHUM[Ar. < LAHM]: Semirme, etlenme. )
( TERBİYE[Ar.< RÜBÜV]: Besleyip büyütme, beslenip büyütülme. | Eğitim. | Görgü. | Alıştırma. | Hafif cezalandırma. | Bazı yemeklere konulan limon, sirke, salça gibi şeyler. | Alıştırma.[hayvan] | Tavsiye, kayırma, koruma. )
- DOĞUM ile DOĞUM BELGESİ ile DOĞUM KONTROLÜ ile DOĞUM YERİ ile DOĞUM LEKESİ ile DOĞUMLAR
( BIRTH vs. BIRTH CERTIFICATE vs. BIRTH CONTROL vs. BIRTH PLACE vs. BIRTHMARK vs. BIRTHS )
( زاد ile مولود ile تولد ile ميلاد ile زايش ile ولادت ile گواهي تولد ile شناسنامه ile زايچه ile زادايست ile جلوگيري ile زادگاه ile خال مادرزاد ile مواليد )
( ZAD ile MOLOD ile TOLD ile MYLAD ile ZAYSH ile VALADAT ile GOVAHY TOLD ile SHENASENAMEH ile ZAYCHEH ile زادايست ile JELOGYRY ile ZADEGAH ile KHAL MADARZAD ile مواليد )
- DOĞUM ile DOĞUŞ
- DOĞUM ile/ve/değil EŞİK
- DOĞUM ile/ve/=/:/<> EVRENDOĞUM
( İNSAN! )
- DOĞUM ile/ve GELİŞİM
- DOĞUM ile LAMAZE DOĞUM
- DOĞUM ile TÜREME
- DOĞUM ile/ve/||/<>/> YAŞAM ile/ve/||/<>/> ÖLÜM
( [öncelik-sonralık] ... İLE/VE/||/<>/> Vardır. İLE/VE/||/<>/> Söz konusu bile değildir. )
( ... İLE/VE/||/<>/> Esneklik. İLE/VE/||/<>/> Sertlik. )
- DOĞURGANLAŞMAK ile DOĞURGANLAŞTIRMAK ile DOĞURGAN/LIK
- DOĞURMAK ve/||/<>/> DOYURMAK | ile/ve/değil/||/<>/> YOĞURMAK
- DOĞURMAK >< ÖLÜM
( Doğurmayan ölür. )
- DOĞURTMA = İSTİLÂT, SANAT-I TEVLİT = MAIEUTICS[İng.] = MAIEUTIQUE[Fr.] = MAIEUTIK[Alm.] = MAIEUTIKE[Yun.]
- DOĞURTMAK ile DOĞURTABİLMEK
- DOĞURUŞ ile DOĞURUCU/LUK
- DOĞUŞ ile/ve/<> BİÇİMLENİŞ
( BIRTH vs./and/<> TO SHAPE UP )
- DOĞUŞ ile ORTAYA ÇIKIŞ
- DOĞUŞTAN BAĞIŞIKLIK ile/||/<> ADAPTİF BAĞIŞIKLIK
( Doğuştan doğuştan nonspesifik, adaptif öğrenilen spesifik. )
( Formül: Natural İLE acquired )
- DOĞUŞTAN HUYLAR ile YAPAY/SUNÎ HUYLAR ile ALACA
( HULKUN MATBU'UN ile TAHALLUKUN MASNU'UN ile Kötü huy. )
( VİLÂDÎ[Ar.]/CONGÉNITAL[Fr.]: Doğuştan. )
( ŞÎME[Ar.]: Huy, tabiat. )
- DOĞUŞTAN ile DOĞUŞTANCI/LIK
- DOĞUŞTAN = VEHBİ, FITRİ = INNATE[İng.] = INNÉ[Fr.] = ANGEBOREN[Alm.]
- DOĞUŞTAN/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİLİĞİNDEN/LİK
- DOĞUŞTAN/NATAL DİŞ ile İLK AY DİŞİ/NEONATAL DİŞ
( ... İLE Doğumda bebeğin ağzında görülen diş/ler. İLE Doğumdan sonra 30 gün içinde ağızda görülen diş/ler.
[Görülmektedir sıklığı 1/1.000 ile 1/3.000 arasında değişmekte daha çok kız bebeklerde görülmektedir.]
[Neden görüldüğü ile ilgili çok sayıda çalışmalar yapılmış (henüz) kesin bir sonuca varılamamıştır.] )
- DOJO KURALLARI
- DOKANIR değil DOKUNUR
- DOKANMAK" değil DOKUNMAK
- DÖKEBİLMEK ile DÖKE SAÇA
- DÖKMEK ile/değil AKITMAK
( Katılarda. İLE/DEĞİL Sıvılarda. )
( [not] TO POUR vs. TO FLOW
[not] Solids. WITH Liquids. )
- DÖKMEK ile DÖKMECİ/LİK ile DÖKME GAZ ile DÖKME YÜK ile DÖKME DEMİR ile DÖKME ÇİMENTO ile DÖKME YÜK GEMİSİ
- DOKSA ile/ve/||/<> DOGMA
- %99,73 (ve üzeri):
DNA babalık tayini eşiği. -ve
- DOKSANAR ile DOKSANARLI
- 99 ESMÂ ile/ve/değil SONSUZ ESMÂ
( GEL! EY SÛFÎ!
KO ESMÂ'YI
MÜSEMMA'YI BULA GÖR )
- 90'LARDA
- 9/8'LİK ile/ve 9/8'LİK
( Türk. İLE/VE İrlanda. )
- DOKTOR/LUK ile DOKTORA ile DOKTORALI ile DOKTORASIZ ile DOKTORCULUK
- DOKTOR ile DOKTOR ÜCRETİ ile TIP DOKTORU ile DOKTORA ile DOKTORA TEZİ ile DOKTORA
( DOCTOR vs. DOCTOR FEE vs. DOCTOR OF MEDICINE vs. DOCTORAL vs. DOCTORAL DISSERTATION vs. DOCTORATE )
( طبيب ile دکتر ile پزشک ile حق القدم ile دکتر در طو ile دکتري ile رساله دکترا ile دکترا ile عنوان دکتري )
( طبيب ile DOKTER ile PEZESHK ile حق القدم ile DOKTER DAR TOO ile DOKTERY ile RESALEH DOKTRA ile DOKTRA ile ONVAN DOKTERY )
- DOKTOR ile DOKTRİN
( Hekim. İLE Öğreti. )
- DOKTOR <> HASTA
( DOCTOR <> PATIENT/SICK )
- DOKTOR ile/ve ÖĞRENCİ
( Öğrencilik, doktoradan sonra başlar. )
( TABÎB ile/ve TALEBE )
( ... ile/ve ŞÂKİRD )
( DOCTOR vs./and STUDENT )
( DOCTEUR avec/et ÉTUDIANT )
( DOKTOR mit/und SCHÜLER, STUDENT )
( MÉDICO con/y ESTUDIENTE )
( MEDICO con/e STUDENTE )
- DOKTOR değil/yerine/= ÖKE
- DOKTOR ile/ve (SÜREKLİ) TALEBE/ÖĞRENCİ
( Ancak doktorasını tamamlayan kişi öğrenciliğe tam olarak başlamış kişidir. )
- DOKTORA "VERMEK" ile/değil DOKTORA VERMEK/YAPMAK
- | DOKTOR ile HEKİM | ile/ve/değil/yerine TABİP
( | Fakültelerin bölümleri üzerine doktora yapmış kişi. Akademik bir derecenin adı. | Öğretme yeterliliği. İLE Hikmet sahibi. Doğruyu, yanlıştan ayırabilen kişi. | Tıp fakültesi öğrenimi/eğitimi almış pratisyen ya da eğitimini devam ettirmiş tüm hekimler. [Doğrudan doktora[Doktor] unvanı verildiğinden ve bu sıfatının öne geçirilmesinden dolayı doktor adı yerleş(tiril)miştir. | İLE/DEĞİL/YERİNE Tıp/tababet bilimiyle/ilmiyle uğraşan, insan gövdesiyle ilgili bilgiye sahip kişi. )
( | ... ile ... | ile/ve/değil/yerine BİCİŞK/BİZİŞK )
- DOKTRİN değil KADİM BİLGELİK
- DOKTRİN değil/yerine/= ÖĞRETİ
- DOKTRİN değil/yerine/= ÖĞRETİ
- DOKTRİNEL ile/<> DİDAKTİK
- DOKTRİNEL ile/ve OTORİTER
- DOKTRİNSEL ile DOKTRİN
( DOCTRINAL vs. DOCTRINE )
( عقيدهاي ile تعليماتي ile افراس ile اصول ile افراه )
( AGHYDANGAY ile تعليماتي ile افراس ile OSOL ile افراه )
- DÖKTÜRMEK ile DÖKTÜRTMEK ile DÖKTÜREBİLMEK
- DÖKTÜRMEK ile DÖŞENMEK
- DOKU ve KOKU/TAT ile/ve/||/<> DUYU(İŞİTME ve GÖRÜ/GÖRME)
- DOKU ile KATILGAN DOKU
( ... İLE Gözeleri/hücreleri biçimsiz bir ara nesne içinde bulunan, örgenlerin asıl dokularının aralarını dolduran doku. )
- DOKU ile KORUN DOKUSU
( ... İLE Korunu ve bu tabakanın değişimiyle oluşan tırnak, boynuz vb. yapan doku. )
- DOKU = NESİÇ, NESC = TISSU
- DOKU ile ÖRGEN
( Benzer işlevleri yerine getiren gözelerin oluşturduğu yapı. İLE Farklı dokuların bir araya gelmesiyle oluşan daha karmaşık yapı. )
- DOKU ile ÖZEK DOKU/PARANKİMA[Yun.]
( ... İLE Selülöz çeperleri kalınlaşmamış, odunlaşmamış olan, değişik görevler yapan gözelerin oluşturduğu doku. )
- DOKU ile PEKDOKU
( ... İLE Selülöz çeperleri değişik kalınlıkta gözelerden oluşan, dalların dik durmasını sağlayan doku. )
- DOKU ile SERTDOKU
( ... İLE Bitkilerde, diken, kabuk gibi sert bölümleri oluşturan, odunlaşmış destekdoku. )
- DOKU ile SÜNGER DOKU
( ... İLE Yaprağın alt yüzünde bulunan, seyrek gözeli, gözenekli ve az klorofilli özek doku. )
- DOKU ile YAĞDOKU
( ... İLE Gövdede, yağ tabaklarını oluşturan doku. )
- DOKU ile/ve YARALARI ONARAN DOKU ile/ve NASIR
( TISSUE vs./and CALLUS vs. CALLUS )
- DÖKÜLMEK ile DÖKÜNMEK ile DÖKÜMLEMEK ile DÖKÜLEBİLMEK ile DÖKÜLÜVERMEK ile DÖKÜK/LÜK ile DÖKÜM ile DÖKÜŞ ile DÖKÜLÜ ile DÖKÜMCÜ/LÜK ile DÖKÜMLÜ
- DÖKÜM ile BİR BAKIŞ AT ile ÇOK ROL YAPMAK ile NAZAR ETMEK ile ISSIZ ADADA MAHSUR KALMAK ile DÖKME DEMİR ile KURA ÇEKMEK ile HİNTYAĞI ile KASTORYUM
( CAST vs. CAST A GLANCE vs. CAST A LOT vs. CAST AN EVIL EYE vs. CAST AWAY vs. CAST IRON vs. CAST LOTS vs. CASTOR-OIL vs. CASTOREUM )
( بر افکندن ile گچ گيري ile افکندن ile نظر انداختن ile نگاه انداختن ile قرعه انداختن ile نظر زدن ile کشتي شکسته ile سخت ومحکم ile چدن ile چدني ile پشک اندازي ile کرچک ile جند )
( BAR AFKANDAN ile GACH GYRY ile AFKANDAN ile NAZAR ANDAKHTAN ile NEGAH ANDAKHTAN ile GHARE ANDAKHTAN ile NAZAR ZADAN ile KESHTY SHKASTEH ile SOKHT VOMAHKAM ile CHODAN ile CHODANY ile POSHK ANDAZY ile KARCHAK ile JAND )
- DOKUMA ile DOKUMACI/LIK ile DOKUMALI ile DOKUMA TEZGAHI
- DOKUMA ve/||/<>/>/< OKUMA
- DOKUMACI ile ÇULHA[Fars. < CÜLÂH]
( ... İLE El tezgâhında bez dokuyan kişi. )
- DOKUMAK ile DOK ile DOKU ile DOKULU ile DOKUSUZ ile DOKU EKİMİ ile DOKU BİLİMİ ile DOKU BİLİMCİ ile DOKU BİLİMSEL ile DOKU BOZUKLUĞU ile DOKU UYUŞMAZLIĞI
- DOKÜMAN[Fr., İng. < DOCUMENT]["DÖKÜMAN" da değil!] değil/yerine/= BELGE
- DOKÜMAN ile DOKÜMANTASYON
- DÖKÜMLÜ ile DÖKÜMHANE
( FOUNDROUS vs. FOUNDRY )
( لجن زار ile چدن ريزي )
( LAJAN ZAR ile CHODAN RYZY )
- DOKUN(DUR)MAK ile/||/<> DEĞ(DİR)MEK
- DOKUNAKLI ile/ve/||/<>/< DÜŞÜNDÜRÜCÜ/DUYGUSAL
- DOKUNARAK ile/ve/değil/yerine/||/<> YOKLAYARAK
- DOKUNDURTMAK ile DOKUNDURABİLMEK
- DOKUNMA
- DOKUNMA COŞKUSU/TUTKUSU ile/ve/değil/yerine/<> GÖRME COŞKUSU/TUTKUSU
- DOKUNMA!:
ÖZELİNE ve/||/<> ÖZÜRÜNE ve/||/<> KUTSALINA
- DOKUNMA ile DOKUNMALI ile DOKUNMASIZ ile DOKUNMA DUYUSU
- DOKUNMA ile/ve EŞEYSELLİK/SEKS
( TO TOUCH vs./and SEX )
- DOKUNMA ve/||/<>/> YOĞRULMA
- DOKUNMAK ile/ve/||/<> ANLAMAK
( TO TOUCH vs./and/||/<> TO UNDERSTAND )
- DOKUNMAK ile/ve/||/=/<> ANMAK
- DOKUNMAK ile/ve/değil DEĞİNMEK
( Fiziksel. İLE/VE/DEĞİL Zihinsel/kavramsal. | Bağlantı kurmak, ilişkiye geçmek. )
- DOKUNMAK ile DOKUNULMAK ile DOKUNDURMAK ile DOKUNABİLMEK ile DOKUNUVERMEK ile DOKUNCA ile DOKUNSAL ile DOKUNCALI ile DOKUNCASIZ
- DOKUNMAK ile/ve DUYUMSAMAK/HİSSETMEK
( TOUCHING vs./and FEELING )
( SPARSA ile/ve ... )
( ... ile/ve QINGGAN[çoğ.: Hisler] )
- DOKUNMALI!
- DOKUNMUŞLUK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BİLMEK (VE UYGULAMAK)
- DÖKÜNTÜ/LÜK ile DÖKÜNTÜLÜ ile DÖKÜNTÜSÜZ
- DOKUNULABİLİR/LER ile/ve/değil/yerine/||/<> GÖZLE(MLE)NEBİLİR/LER
( MELMÛS[< LEMS | çoğ. MELÂMÎS] ile/ve MERSÛD[< RASAD] )
- DOKUNULAMAZLIK ile ELE GEÇİRİLEMEZLİK
- DOKUNULMA ile DOKUNULMAZ/LIK
- DOKUNULMAZ/LIK ile/değil/yerine AYRICALIK/LI
- DOKUNULMAZLIK ile DOKUNULMAZ ile DOKUNULMAZ
( INVIOLABILITY vs. INVIOLABLE vs. INVIOLATE )
( حرمت ile غصب نکردني ile غصب نشدني )
( HARMAT ile GHASB NAKARDANY ile GHASB NESHODANY )
(1996'dan beri)