Öncelikli FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 9.279 başlık/FaRk ile birlikte,
9.279 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(32/39)
- SOYUTLAMA ile DEĞİLLEME
( ABSTRACTION vs. NEGATION )
- SOYUTLAMA ile/ve EVRENSELLEŞTİRME
( ABSTRACTION vs./and UNIVERSALISATION )
- SOYUTLAMA ile GENELLEME
- SOYUTLAMA ve KENDİNİ GÖZLEMLEYEBİLMEK
( ABSTRACTION and ABLE TO OBSERVE THE SELF )
- SOYUTLAMA ile/ve SOMUTLAŞTIRMA
( Bilim. İLE/VE Denetleme. )
( ABSTRACTION vs./and CONCRETIZE
Science. WITH/AND Inspection. )
- SOYUTLAMA ile/ve/||/<> SOYUTLANMA
( ABSTRACTION vs./and/<> TO GET IN ABSTRACTION )
- SOYUTLAMA ile YOK SAYMAK
- SOYUTLANMA ve/<> GÜZELLİK
- SOYUTLA(N)MAK ile/değil/yerine DERİNLEŞ(TİR)MEK
( [not] TO GET IN ABSTRACTION vs./but (TO GET) DEEPEN
(TO GET) DEEPEN instead of TO GET IN ABSTRACTION )
- SÖZ DİNLEMEK ile SÖZ DİNLEMEK
( "Yapma ve yap" denileni yerine getirmek, uygulamak. İLE Konuşulanları dinlemek/dinlemeye çalışmak, konuşulanlara dikkatini yöneltmek/kulak kabartmak. )
- SÖZ SÖYLEMEK ile/ve/||/<> ANLAMAK
( İrfan ister. İLE/VE/||/<> İnsan/kişi ister. )
- SÖZ VERME! ve/||/<> SÖZÜNDEN DÖNME!
( Ölsen de! VE/||/<> Ölsen de! )
- SÖZ VERMEK/VEREN ve/||/+/<>/> SÖZÜNDE DURMAK/DURAN
- SÖZ ile/ve/değil/||/<>/>/< BİLİNCİ KURAN SÖZ
- SÖZ ile/ve/<> ÇÖZÜM
( RIGHT WORD vs./and/<> CONSEQUENCE )
- SÖZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< NİYET
- SÖZ ile/ve/<> GARANTİ
( Neye söz verdiysen oradan hesaba çekilirsin. )
( VAAD ile TAAHHÜD/T )
( VAİT: Söz verme. Belirli bir şeyi yapmayı taahhüt. )
( TAAHHÜD[< AHD]: Bir işin yapılması üzerine resmi olarak sözleşme. )
( WORD vs./and/<> GUARANTEE )
- SÖZ ile KITIR[argo]
( ... İLE Uydurma, yalan söz. )
- SÖZ ile/ve/< LAKONİK[Fr. < Yun.]
( ... İLE/VE/< Kısa ve özlü söz, vecize. )
( Sözün tamamı, ahmağa söylenilir. )
- SÖZ ile/ve SEHL-İ MÜMTENÎ
( ... İLE/VE Kolay ve sade göründüğü halde söylenilmesi kolay olmayan söz. )
- SÖZ ile/ve/||/<>/> SUSABİLMEK/SUSKU/SÜKÛT
( "Gümüş." İLE/VE/||/<>/> "Altın." )
- SÖZ ile TERÂNE[Fars.]
( ... İLE Çok yinelendiğinden usanç verici bir durum alan söz. | Ezgi, nağme, makam. | Dört dizeden oluşan ve birinci, ikinci ve dördüncü dizeleri birbiriyle uyaklı olan şiir, dörtlük. )
- SÖZ ve/||/<>/>/< ÜMİT
( Sözün eşiği, ümidin eşiğidir. Bir yerde, söylenilecek söz var ise orada, ümit var demektir.
Sözümüz, ümidimizdir... )
- SÖZ ile/ve/<> YAZI
( Etkileme sanatı. İLE/VE Varolma sanatı. )
( Söz ile ses hem delâlet eden hem edilen. İLE/VE Sadece delâlet/işaret eden. )
( DİLEKÇE/ARÎZA[Ar.]: Küçükten büyüğe yazılan yazı. )
( GRAFOLOJİ: El yazısını inceleyen bilim dalı. )
( Söz, uçar; yazı, kalır! [Lat. Verbevolent, scriptamanent.] )
( HANEK ile/ve/<> KİTÂBE )
( WORD vs./and/<> WRITING )
- SÖZCÜĞÜN:
"NEREDEN GELDİĞİ" ile/ve/değil/||/<>/< NEREYE DAYANDIĞI
- SÖZCÜK:
"DAR AĞACI" değil DAĞARCIĞI
- SÖZ(CÜK):
GERÇEK ile/ve/||/<>/> DEĞİŞMECE/MECAZ[Ar.] ile/ve/||/<>/>
DOKUNDURMA/KİNÂYE ile/ve/||/<>/> AÇIK/SARİH
( Çıkarımsal. İLE/VE/||/<>/> Hayal/Muhayyile. İLE/VE/||/<>/> Sezgi/Hads. İLE/VE/||/<>/> Apaçık. )
( Soğan. İLE/VE/||/<>/> Sarımsak. İLE/VE/||/<>/> Koku. İLE/VE/||/<>/> Yaygın koku. )
(
)
( Söz(cük)leri/ni değiştir... Dünya/n değişsin...
)
(
)
( LES TERMES VRAIS avec/et/||/<>/> LES TERMES S'APPLIQUANT PAR UNE EXTENTION LOGIQUE DE LEUR SENS avec/et/||/<>/> PAR ALLUSION avec/et/||/<>/> TERMES CLAIRES )
- SÖZCÜK PEŞİNDE KOŞMAK değil/yerine ANLAM PEŞİNDE KOŞMAK
- SÖZCÜK TÜRETMEK ile/ve/değil/yerine KAVRAM/SÖZCÜK OLUŞTURMAK
- SÖZCÜK/KAVRAM ile " " İÇİNDE SÖZCÜK/KAVRAM
( ... ile SÖZÜMONA/GÜYA/ONA GÖRE )
- SÖZCÜKLER ÖNEMLİ DEĞİL değil SÖZCÜKLER, BURADA[BU KONUDA/ALANDA] ÖNEMLİ DEĞİL
- SÖZCÜKLERDEN, ANLAMA ULAŞMAK/"GİTMEK" ile/ve/<>/yerine/değil ANLAMDAN, SÖZCÜĞE ULAŞMAK
( Sözlerin ötesine geçmeye çalışın. )
( Sözler, gerçekleri yaratmaz; onlar ya tarif ya tahrif eder. )
( Sözün tamamı, anlamayana söylenilir. )
( Try to go beyond the words.
Words do not create facts; they either describe them or distort. )
( [not] GOING TO MEANING (BASED) FROM WORD vs./and/<>/but GOING TO WORD (BASED) FROM MEANING
GOING TO WORD (BASED) FROM MEANING instead of GOING TO MEANING (BASED) FROM WORD )
- SÖZCÜKLERİN ANLAMLARINI
( THE MEANINGS OF THE WORDS )
- SÖZ(CÜK)LERİ/Nİ ve/||/<> TUTUMU/NU DEĞİŞTİR...
DÜNYA/N DEĞİŞSİN!
- [ne yazık ki]
SÖZDE, ÖLÇÜ BİLMEMEK/BİLMEYEN ve/||/<> EDEPSİZLİKTE SINIR TANIMAMAK/TANIMAYAN
- SÖZ/EYLEM ile/ve/<> DOĞRU YER
( Meyvesiz sözler söyleyip, söylediklerini yaşamında uygulamayan kişi, güzel ve renkli görünen fakat kokusu olmayan bir çiçeğe benzer. )
( WORD/ACTION vs./and/<> RIGHT PLACE )
- SÖZ/EYLEM ile/ve/<> DOĞRU ZAMAN
( WORD/ACTION vs./and/<> RIGHT TIME )
- SÖZ/KONUŞMA:
"UZAMASIN!" yerine/değil NE KADAR GEREKİYORSA O KADAR KONUŞMAK
- SÖZLERİNİ DUYURMAK İÇİN:
KİŞİLERİ TUTMAK değil/yerine ÇENEYİ TUTMAK
- SÖZLÜ KÜLTÜR(/GELENEK) ile/ve/<> YAZILI KÜLTÜR(/GELENEK)
( Göçerlerin. İLE/VE/<> Yerleşiklerin. )
( [daha çok] Doğu'da. İLE/VE/<> Batı'da. )
- SÖZLÜK ÇALIŞMASI/OKUMASI:
HERKESİN HARCI ile/ve/değil/||/<>/< HERKESİN İHTİYACI
- SÖZLÜK ve YASA KULLANIMI/OKUMA GEREĞİ:
[hem] BİLMEDİĞİMİZ KAVRAMLAR/TERİMLER/YASALAR SÖZCÜKLER İÇİN
ile/ve/değil/hem de/||/<>/>/<
(")BİLDİĞİMİZ(") SÖZCÜKLER/KAVRAMLAR/TERİMLER/YASALAR İÇİN
- SÖZLÜK ile/ve/yerine/<> ANSİKLOPEDİK SÖZLÜK
( İlk sözlük yazarı... Halil b. Ahmed [ö. 786] )
( DICTIONARY vs./and/<> ENCYCLOPEDIC DICTIONARY
ENCYCLOPEDIC DICTIONARY instead of DICTIONARY )
- SÖZ/SAB ile/ve TATLI SÖZ
( Güftâr. İLE/VE Güftâr-ı şirin. )
( "Bir sözü(sırrı) söylediğimde o bana malik olur, ben ona malik olamam". )
( "Sözünde doğru, işinde dakik olmalısın. Sözünde doğru olan kimsenin değeri artar, işinde dakik olan kimsenin de işi neticeye bağlanır". )
( Söz taşıyanların(su'ât) getirdiklerini kabul etmek büyük bir zulümdür. )
( Sözlerin öfkesini gözleyin, ağızdan çıkan sözleri kulaklarınız duysun. Sözlerle hiç kimseye zarar vermeyin. )
( En kolay olmayan şey: Söz Söylemek ve Söz Anlamak. )
( Balcının var bal tası, oduncunun var baltası. )
( Tatlı dil, yılanı bile deliğinden çıkarır. )
( Taşa geçer, kendime geçmez sözüm. )
( Huzur veren tek bir söz, yararı olmayan binlerce sözden daha yeğdir. )
( Bu sözler/şiirler, "Onlar benim!" diyenindir. )
( Sözden suret doğup ölür, dalga kendini tekrar denize götürür. )
( DEKLAMASYON: Sözü güzel söyleme, süslü sözlerle söyleme. )
( Âb-ı Hayat, kulakla içilir. )
( Âb-ı Hayat, su değil, Kâmil'in sözleridir. )
( WORD vs./and SWEET WORD )
- SÖZÜ/DÜŞÜNCEYİ/NESNEYİ:
"KALDIRMAK/KALDIR(A)MAMAK" ile/ve "TAŞIMAK/TAŞI(YA)MAMAK"
- SÖZÜ:
SÖYLEMEDEN ÖNCE ile/ve/||/<> SÖYLEDİKTEN SONRA
( Önünde dur! İLE/VE/||/<> Ardında dur! )
- SÖZÜ:
YANLIŞ ANLAMA ile SAPTIRMA
( Anlamaya uğraşmayın! Yanlış anlamamanız yeter. )
( Yanlış düşüncelerden kurtulun, bu yeter. )
( Kendinize iyice bakın, tüm yanlış anlamalar ve yanlış düşünceler eriyip gideceklerdir. )
( Herkese, anlayabileceği kadar söz söyleyin. [Kellimünnâse alâ kader-i ukûlihim] )
( Bir sözü anlamak için, estetik bir hal gerek. )
( Don't try to understand! Enough if you do not misunderstand.
Get rid of wrong ideas, that is all.
Have a good look at yourself and all these misapprehensions and misconceptions will dissolve. )
( MISUNDERSTANDING vs. DISTORTION :THE SPEECH )
- SÖZÜN:
BAĞLAYICILIĞI ile/ve/değil/yerine ETKİLEYİCİLİĞİ
- SÖZÜN:
BELİRLEYİCİLİĞİ ile/ve/değil/<> BAĞLAYICILIĞI
( Söylediklerinize dikkat edin,
düşüncelere dönüşür...
Düşüncelerinize dikkat edin,
duygularınıza dönüşür...
Duygularınıza dikkat edin,
davranışlarınıza dönüşür...
Davranışlarınıza dikkat edin,
alışkanlıklarınıza dönüşür...
Alışkanlıklarınıza dikkat edin,
değerlerinize dönüşür...
Değerlerinize dikkat edin,
karakterinize dönüşür...
Karakterinize dikkat edin,
kaderinize dönüşür... )
- SÖZÜN KISASI ile SÖZÜN ÖZÜ
( BRIEF OF THE WORD vs./and ESSENCE OF THE WORD )
- SPOR ile/ve/değil HAREKET
- STANDART ve/ya da KÜLT
- STANDART ile MUTLAK
( STANDARD vs. ABSOLUTE )
- STANDART ile/ve SOMUT
( STANDARD vs./and CONCRETE )
- ŞU ANDA VE BURADA, ...:
NE OLUYOR? ve/||/<>/> DUYULARIM NELER? ve/||/<>/> NASIL DAVRANIYORUM/DAVRANABİLİRİM? ve/||/<>/> YARARLI/YARARIMA OLAN NEDİR? ve/||/<>/> NE/LER YAPABİLİRİM?
- ŞU ANDA VE BURADA = HIC ET NUNC[Lat.]
- ŞU/BU "OLMAK" ile/ve/<>/değil/yerine İNSAN OLMAK
- SU EKSİKLİĞİ:
KANDA ile/ve/<> OMURLARDA ile/ve/<> KEMİKLERDE ile/ve/<>
AKCİĞERDE ile/ve/<> PANKREASTA ile/ve/<>
MİDEDE ile/ve/<> BAĞIRSAKLARDA ile/ve/<> GÖZEDE
( Yüksek tansiyona neden olur. İLE/VE/<> Bel/boyun fıtığına neden olur. İLE/VE/<> Gut/artrit gibi romatizmal hastalıklara neden olur. İLE/VE/<> Astıma neden olur. İLE/VE/<> Şeker hastalığına neden olur. İLE/VE/<> Ülsere neden olur. İLE/VE/<> Kabızlığa ve kolon kanserine yakalanma olasılığına neden olur. İLE/VE/<> Su eksikliği nedeniyle, beynimiz, hücreye oksijen göndermeyi keserse, oksijen kesilmesi sonucunda da hücre, kanserleşme sürecine girer! )
- SU:
HİDROJEN ile/ve/||/<> OKSİJEN
( [atom] İki. [H2] İLE/VE/||/<>/>< Bir.[O] )
( [Öğe numarası] 1. ile/ve/||/<>/>< 6. )
( Hidrojen, oksijenin tersidir. Bu iki gaz, kolayca tepkidiğinden, birinin konsantrasyonundaki artış, ötekinin konsantrasyonunda azalmaya neden olur.[Miktarı daha fazla olan gaz, su üreten kimyasal tepkime içinde daha az miktardaki gazı tüketir.] )
( En yanıcı. İLE/VE/||/<> En yakıcı. )
( )
- ŞU KADARI:
"YETER" ile/ve/değil (YETMİYORSA DA/YETMEYECEKSE DE) YETSİN!
- ŞU ÖZELLİKTEN ile/ve/<> ŞU YÜZDEN ile/ve/<> ŞU YÖNDEN
( MİN-HAYS ile/ve/<> MİN-VECH ile/ve/<> MİN-CİHET )
- SUAL ETMEK ile BUHÛ'[Ar.]
( 1. Sormak. | 2. İstemek. [fakat uygunsa ve/ya da uygun olabileceği kadarıyla isteyerek!] İLE Alçakgönüllülükle hakkını isteme. )
- SUÇ ile YANLIŞ(HATÂ) ile KABAHAT/KUSUR ile AYIP
( CRIME vs. MISTAKE )
- SUÇLAMA ile/ve/değil/yerine NİTELEME
- SUÇLAMA ile/değil/yerine TESPİT
( [not] ACCUSATION/BLAME vs./but TO DETERMINE
TO DETERMINE instead of ACCUSATION/BLAME )
- SUÇLAMA ile/ve/değil/yerine YÜKLEME
- SUÇLAMA/K ile/değil/yerine ELEŞTİRİ/ELEŞTİRMEK
( [not] TO BLAME vs./but TO CRITICIZE
TO CRITICIZE instead of TO BLAME )
- SUÇLAMAK ile/değil/yerine ELEŞTİRMEK
- SUÇLAMAK ile/değil/yerine SORUMLU OLMAK
- SUÇSUZLUĞUNU İDDİA ETMEK ile/ve/||/<> SUÇU/NU İNKÂR ETMEK
- SÛFİLER ve ŞİİR ve/||/<> ORDU ve/||/<> BÜROKRASİ
( Türkçe'mizin yaygınlaşmasında öncelikli ve ağırlıklı etkisi olanlar... )
- SUÎ MİSÂL, MİSÂL DEĞİLDİR! ile/ve/||/<> KEM ÂLETLE, KEMÂLÂT OLMAZ!
( Âlât ile hâsıl olur insâna kemâlât
Ermedi kemâlâta şu kim oldı kem-âlât )
- SÛ-İ TEDBÎR ile/değil/yerine/>< HÜSN-ÜTEDBÎR
( Yanlış tutulan yol, yanlış tutum. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İyi düşünülerek tutulan yol, doğru tutum. )
- SÜKÛN:
HUSÛL ile/ve/||/<> ZEVÂL ile/ve/||/<> ZUBUT
( LA PRODUCTION avec/et/||/<> L'ACHEVEMENT avec/et/||/<> LA FERMETE )
- SÜKÛN SÜKÛT
- SÜKÛN ve/<> UYUM, BÜTÜNLÜK
( UYUM: Hareketin dinginliği. )
( QUIETNESS and/<> HARMONY, INTEGRITY )
- SÜKÛN ile/ve YOKLUK
( QUIETNESS vs./and NON-BEING )
- Sükûn/et için DİNLE!!!
- Sükûn/et için SUS!!!
- SÜKÛNET ile ...
( ZİHNİN HUZURU | DURGUNLUK, DİNGİNLİK | RAHAT )
- SÜKÛNET ile/ve/||/<> HAKİMİYET
- SÜKÛNET ve/<>/= MUTLULUK
( Evrensel bir nimet olan sessizlikten zevk alabilenler dünyanın en mutlu kişileridir. )
( QUIETNESS and/<>/= HAPPINESS )
- SÜKÛN/ET[Ar.] / SAMA[Sansk.] ile/ve/> SEKÎN/E(T)/ŞEKİNAH[İbr.]
( Zihnin sessizliği, gürültüden/düşünceden arınmışlığı. İLE/VE/> Kalbin sessizliği. )
( Simge bulunmayan bilinç. İLE/VE/> İmge bile bulunmayan bilinç. )
( Sükûnet ve durağanlık, yarar sağlar. )
( Kişi, güvenle içinden gelen sese kulak vermelidir. )
( Dik arka, derin iç sükûnetin simgesidir. )
( Düşünmek için sükûnete gereksinim vardır. )
( Zevk, sükût etmeyi öğrendikten sonra başlar. )
( Sekine'nin yaşama geçirilmesi, zaman-mekân-imkân ile olanaklıdır. Bengidir(ebedi). Belirli zaman, belirli mekân ve belirli imkânların elverdiği ölçüde yaşama geçirilir. )
( QUIETNESS vs./and/> PEACE )
- SÜKÛNET ile SÜKÛT
( Durum. İLE Tutum. )
( Öteye ulaşmak için uyanık bir sükûnete ve sessiz dikkate gereksiniminiz var. )
( Sakinlik, hareketsizlik. İLE Sessizlik. )
( Sükût, Allah'ın ihsanıdır. )
( Sükût, kazanç mahâlidir; konuşma ise sarf mahâli. )
- ŞÜKÜR:
DİL İLE ile/ve KALP İLE ile/ve EYLEM İLE
- ŞÜKÜR NEDENİNİ ARTIRMAK ...
PENCEREDEN DIŞARI BAKMAK ZORUNDA DEĞİLSEK-KENDİ BAŞINA TUVALETE GİDEBİLİYORSAK-YEDİĞİMİZ/İÇTİĞİMİZ HER LOKMAYI/YUDUMU SORUNSUZ YUTABİLİYORSAK -ile/||/<>
- ŞÜKÜR ve/=/> ÇALIŞMA
- Sükût için DİNLE!!!
- Sükût için SUS!!!
- SÜKÛT[Ar.] değil/yerine/= SUSKU
- SÜKÛT ile UZLET
- SULH[Ar.] değil/yerine/= BARIŞ
( Barış, barışma, barışıklık. | Rahatlık. | Uyuşma, uzlaşma. )
- SULH +/= SALÂH +/= SÂLİH
- SULH ve/||/<> SÜKÛN
- SULHPERVER/SULHÇU[Ar., Fars.] değil/yerine/= BARIŞSEVER/BARIŞÇIL
- SUNUM ile/ve DEĞER
- SUNUŞ ile/ve ANLATMAK
( PRESENTATION vs./and TO TELL/TO EXPLAIN/TO DESCRIBE )
- ŞÜPHE ile KÖTÜ/LÜK
- ŞÜPHE[< TEŞBİH] ile/ve/||/<> REYB
( ... İLE/VE/||/<> Bilimsel, yöntemli kuşku. )
- ŞÜPHE ve/< TASAVVUR
( Tasavvur olmadan şüphe oluşmaz/edilmez. )
( Kuşku söz konusu olduğunda sanığın lehine kullanılır. )
- ŞÜPHE ile/ve/değil/yerine TERK
- SÜRAT[Ar.] değil/yerine/= HIZ
( Alınan yolun, harcanan zamana oranı. | Çabukluk. | Bir hareketten doğan güç, şiddet. )
- SÜRDÜRMEK ile/ve YAŞAMAK
( TO CONTINUE vs./and TO LIVE )
- SÜRE ile SÜREÇ
( Sınırı/Dışı. İLE Hacmi/İçi. )
( TIME vs. PROCESS )
- SÜREÇ İŞÇİLİĞİ ve/||/<> SÜREKLİLİK
- SÜREÇ/YOL:
SABIR İLE ve/||/<>/> NİYAZ İLE
- SÜREÇ ile/ve AKIBET
- SÜREÇ ile/ve AKIŞ
( PROCESS vs./and FLOW )
- SÜREÇ ile/ve AŞAMA
( PROCESS vs./and PHASE/GRADE )
- SÜREÇ ile/ve/||/<>/< DAYANÇ/ÇIDAM/SABIR
( Ancak, anlayış, aydınlatır. )
( PROCESS vs./and PATIENCE )
- SÜREÇ ile/ve/<>/değil DÖNGÜ
( PROCESS vs./and/<> CYCLE )
- SÜREÇ ile/ve DÖNÜŞÜM
( Belirli bir seviyeye (olgunluğa/kemâle) ulaşmadan dönüşüm gerçekleşemez fakat dönüştürücü öğe/ler içeridedir. )
( PROCESS vs./and TRANSFORMATION )
- SÜREÇ ve/||/<> EYTİŞİM/DİYALEKTİK
- SÜREÇ ile/ve İÇERİK
( PROCESS vs./and CONTENT )
- SÜREÇ ile/ve İZ
( PROCESS vs./and TRACK )
- SÜREÇ ile/ve MEKANİZMA
( PROCESS vs./and MECHANISM )
- SÜREÇ ile/ve OLUŞUM
( Taşı delen, suyun gücü değil damlaların sürekliliğidir. )
( PROCESS vs./and FORMATION/CONSTITUTION )
- SÜREÇ ile/ve/<> ÖZELLİK
- SÜREÇ ile PROSEDÜR
( PROCESS vs./and PROCEDURE )
- SÜREÇ ile/ve/||/<>/> SERENCÂM[Fars.] ile/ve/||/<>/> İNSİCÂM[Ar.]
( Aralarında birlik olan, belirli bir düzen ya da zaman içinde tekrarlanan, ilerleyen, gelişen olay ve hareketler dizisi. İLE/VE/||/<>/> Bir işin sonu. | Başına gelen. | Olay/vak'a. İLE/VE/||/<>/> Düzgünlük, tutarlık, bağdaşım. )
- SÜREÇ ile/ve SÖYLEYİŞ/BİÇEM/ÜSLÛP
( ... İLE/VE Konuşmacının, duygu, düşünce ve bilgilerini, ötekine iletme biçimi ya da yolu/yöntemi. )
( Yanlış üslûp, doğru sözün cellâdıdır. )
- SÜREÇ ile/ve SÜREÇ İÇİNDEKİ BAĞLAM
( PROCESS vs./and THE CONTEXT IN PROCESS )
- SÜREÇ ile SÜREGİDEN
( PROCESS vs. DURABLE )
- SÜREÇ ile/ve SÜREKLİLİK
( PROCESS vs./and CONTINUITY )
- SÜREÇ ile/ve/değil TANIM
( [not] PROCESS vs./and/but DEFINITION )
- SÜREÇ ile/ve/<> TARİHSELLİK
- SÜREÇ ile/ve TARÎK
- SÜREÇ ile/ve YAPI
( PROCESS vs./and STRUCTURE )
- SÜREÇ ile/ve/<> YOL
- SÜREÇTE (OLMAK) ve/||/<> AKIŞTA (OLMAK)
- SÜREKLİ EMEK ve/||/<>/= İNSANLIK
- SÜREKLİ NİCELİK ile/ve SÜREKSİZ NİCELİK
( Adet. İLE/VE Miktar. )
( Niceliğin parçaları/bölümleri arasında "birbirine değen ortak bir sınır" varsa. İLE Niceliğin parçaları/bölümleri arasında "birbirine değen ortak bir sınır" yoksa. )
( Sürekli olan deneyimlenemez, çünkü onun sınırları yoktur. )
( Çizgi. İLE/VE Nokta. )
( İndirgenemezlik ilişkisi vardır. )
( META BASES )
( Parçalararası komşuluk varsa. İLE/VE Parçalararası komşuluk yoksa. )
( Unit. VS./AND Quantity. )
( CONTINUAL QUANTITY vs./and DISCONTINUOUS/TRANSIENT QUANTITY )
- SÜREKLİ OLAMAYACAK OLANI, SÜREKLİ KILMAYA ÇALIŞMAK ile/değil/yerine SÜREKLİ OLABİLİR OLANI, SÜREKLİ KILMAYA ÇALIŞMAK
( Gövdesel. İLE/DEĞİL/YERİNE Zihinsel. )
- SÜREKLİ:
"TOPLARSAK" ile/değil/yerine/>< PAYLAŞIRSAK
( Hiçkimseye yetmez. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Herkese yeter. )
- SÜREKLİ ile/ve/değil/yerine ARALIKSIZ
( [not] CONTINUOUS vs./and/but NONSTOP
NONSTOP instead of CONTINUOUS )
- SÜREKLİ ile/ve ÇOK
( Daha yukarıda olan daha aşağıda olana sürekli bir gibi görünür; daha aşağıdaki de daha yukarıdakine birçok gibi görünür. )
( CONTINUAL vs./and MUCH
The higher always appears as one to the lower and the lower as many to the higher. )
- SÜREKLİ/LİK ile/ve GELENEK/SEL
( CONTINUOUS vs./and TRADITIONAL )
- SÜREKLİ ile/ve KESİKLİ
( Dalga. İLE/VE Parçacık. )
- SÜREKLİ ile SÜREKSİZ
( CONTINUAL vs. DISCONTINUOUS )
( MUNFASIL ile MUTTASIL )
- SÜREKLİ/LİK, DEVAM ile/ve TEKRAR
( Tekrarlama, soluğunuza istikrar kazandırır. )
( Tekrara neden olan arzudur. )
( Arzunun olmadığı yerde tekrarlamalar da olmaz. )
( Repetition will stabilise your breath.
It is desire that causes repetition.
There is no recurrence where desire is not. )
( CONTINUAL/CONTINUITY vs./and REPETITION )
- SÜREKLİLİK:
KÜTLENİN KORUNUMU ve/||/<> MOMENTUMUN KORUNUMU ve/||/<> ENERJİNİN KORUNUMU
- SÜREKLİLİK ile/ve/<> AKTARIM
- SÜREKLİLİK ile BAĞIMLILIK
( CONTINUITY vs. DEPENDENCE )
- SÜREKLİLİK ile/ve/<> BELLEK
( CONTINUITY vs./and/<> MEMORY )
- SÜREKLİLİK ile/ve/değil DEVR/DEVİR
- SÜREKLİLİK ile/ve/<> DUYARLILIK(HASSASİYET)
- SÜREKLİ/LİK ile/ve DÜZENLİ/LİK
( İTTIRAT[Ar.]: Tekdüze olma durumu, düzenlilik. )
( CONTINUAL/CONTINUITY vs./and REGULAR/ORDERLINESS )
- SÜREKLİLİK ile/ve GÜVEN
( Sürekliliği sağlayan, zihindir. )
( CONTINUITY vs./and TRUST/CONFIDENCE )
- SÜREKLİLİK ile/ve HIZ
( CONTINUITY vs./and SPEED )
- SÜREKLİ/LİK ile/ve İLERİYE DÖNÜK/LÜK
( CONTINUITY vs./and ... )
- SÜREKLİLİK ile/ve/değil/||/<> İLERLEME
- SÜREKLİLİK ve İZLEM/STRATEJİ
( CONTINUITY and STRATEGY )
- SÜREKLİ/LİK ile/ve KALICI/LIK
( CONTINUOUS/NESS vs./and PERMANENT/NESS )
- SÜREKLİLİK ve KAZANÇ
( Kaybetmeyi ahlâksız kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. )
( Her dönem ve durum, bir kayıp, bir kazanım olarak ayrı ayrı değerlendirilmelidir. )
( CONTINUITY and PROFIT )
- SÜREKLİLİK ile/ve KORUNUM
( CONTINUITY vs./and PRESERVATION/CONSERVATION )
- SÜREKLİLİK ve/<> ÖMÜR
( CONTINUITY and/<> LIFETIME )
- SÜREKLİ/LİK ile SONSUZ/LUK
( Süreklilik sadece duyulardadır, gerçeklikte değildir. )
( CONTINUITY vs. ETERNITY )
( İSTİMRÂR ile ... )
- SÜREKLİ/LİK ile/ve SÜRDÜRÜLEBİLİR/LİK[SÜRDÜREBİLİR/LİK]
( CONTINUAL/CONTINUITY vs./and SUSTAINABILITY )
- SÜREKLİLİK ile/ve/değil SÜREKSİZLİK
( Zaman. İLE/VE/DEĞİL AN. )
- SÜREKLİLİK ve UYGUNLUK/UYUŞMA/MUTABAKAT
( CONTINUITY and TO HARMONIZE )
- SÜREKLİLİK ile/ve/<> YAYGINLIK
- SÜREKLİ/LİK ile ZORUNLU/LUK
( CONTINUITY vs. OBLIGATION
MOMIMON vs. ... )
- SÜREKLİLİK ile/ve ZORUNLULUK ile/ve KESİNLİK
( CONTINUITY vs./and COMPULSORY vs./and CERTAINTY )
- SÜREKLİ/LİK/LER ile/ve SÜREKSİZ/LİK/LER
( CONTINUITIES vs./and DISCONTINUITY )
- SÜREKSİZ ile/değil KESİKLİ
( [not] DISCONTINUOUS vs./but INTERMITTENT )
- SÜRESİ ile/ve SÜRECİ
- SÛRET ile/ve/> SÎRET
( Sûret aynı olsa da, sîretler farklıdır. )
( Rahman. İLE/VE Rahim. )
( Biçim, görünüş, kılık. | Tarz, yol, gidiş. | Çare, çözüm. İLE Birinin iç durumu, tavrı, gidişi, ahlâkı. | Durum çevirisi, hal tercümesi, biyografi. | Yürüyüş, yaşam süreci. )
( Zihinde oluşan keyfiyet. İLE/VE/> ... )
- SÛRET ile/ve/> SÛVER
( ... İLE/VE/> Sûretlerin toplamı. )
- SÛRETLERİ KAVRAMADA:
ZİHİN/AKIL değil HAYAL
- DAYANÇ/SABIR:
SÜREYE ile/ve/değil SÜRECE
- SÜRMEK ile SÜRDÜRMEK
- SÜRPRİZ ile/ve BEKLENMEDİK (OLUMLU) "GELİŞME"
( SURPRISE vs./and UNEXPECTED PROGRESS )
- SÜRPRİZ ile/ve ÜMİT/UMUT
( SURPRISE vs./and HOPE )
- SUS!!!:
HAKARET değil UYARI/DESTEK
- SUSABİLMEK/SÜKÛT ve/||/<> PERHİZ/REJİM ve/||/<> NEŞE ve/||/<> COŞKU
- SUSABİLMEK ile/ve/||/<> ANLAŞMAK
( Susmak, anlaşmak değildir. Ancak, [gerektiğinde/gerektiği kadar] susabiliyor olmak, anlaşmayı sağla(tı)r. )
- SUSABİLMEK ve/||/<> GÜLÜMSEYEBİLMEK :)
( Tüm sorulara, en iyi yanıt. VE/||/<> Tüm durumlara, en iyi karşılık. )
- SUSKUN/LUK ile/fakat/ne yazık ki "GEVEZE/LİK"
( [Her zaman] Bilgeliğin belirtisi değildir. İLE/FAKAT/NE YAZIK Kİ Aptallığın belirtisidir. )
- SUSMA HAKKI ve/||/<> ÂDİL YARGILANMA HAKKI ve/||/<> KENDİNE YÜKLENİLEN SUÇU ÖĞRENME HAKKI ve/||/<> SAVUNMA HAKKI ve/||/<> İFADE SERBESTLİĞİ ve/||/<> MASUMİYET GÖSTERGESİ ve/||/<> SİLAHLARIN EŞİTLİĞİ ve/||/<> AVUKAT YARDIMI ve/||/<> AYDINLATMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ ve/||/<> HUKUK DEVLETİ İLKESİ
- SUSMA HAKKI ve/||/<>/< ALEYHİNE KULLANMAMA
( Suç kuşkusu altında bulunan kişinin, hem soruşturma, hem de yargılama sırasında işlediği iddia edilen suçla ilgili olarak, kendine sorulan sorulara yanıt vermeye, bu yolda kanıt göstermeye zorlanamaması ve bu durumun, kişi aleyhine yorumlanamaması olarak ifade edilebilir. VE/||/<>/< ... )
- SUSMA HAKKI ile/ve/||/<> SAVUNMA HAKKI
- SUSMAK ile/ve/<>/değil/yerine DÜŞÜNMEKTE OLDUĞUNU BELİRTMEK
- SUSMAK ile/ve/değil/yerine SUSABİLMEK
( Kişi, susuyorsa; ya çok az şey biliyordur ya da çok fazla. )
( [not] TO BE SILENT vs./and ABLE TO BE SILENT
ABLE TO BE SILENT instead of TO BE SILENT )
- SUSMAK ile/ve TEFEKKÜR
( ... İLE/VE Gördüğü şey üzerinden fikrini derinleştirmek. )
- Susmaya niyetin varsa SUS!!!
- Susmaya niyetin yoksa SUS!!!
- SUSMAYALIM! ve/||/<> BEKLEMEYELİM!
( Konuşabilme olanağımız varken. VE/||/<> Değiştirme olanağımız varken. )
- SÜT VERMEDE, BEBEK VE ANNE İÇİN:
EMME ile/ve/||/<>/> DUYGU İLİŞKİSİ/AKTARIMI/PAYLAŞIMI
( İlk 3 dakika. İLE/VE/||/<>/> 3 dakikadan sonrası. )
- ŞUUR ile İŞRAK(AYDINLANMA)
( EŞ'AR[< ŞUUR]: Sızıntı. )
- ŞUUR ve/||/<>/< ŞİİR ve/||/<>/< EŞAR
( Sızıntı. )
- SUYU:
YEMEKTE İÇMEK değil/yerine YEMEKTEN 1 SAAT ÖNCE YA DA SONRA İÇMEK
( ÂB-HURDE: Su içen. )
- SUYUN, GÖVDEDEKİ VE ZİHİNDEKİ:
ARINDIRICILIĞI ve/<> DENGELEYİCİLİĞİ
( Çeşitli ve olası sıkıntı/yoğunluk durumlarında, banyo yapmanın, sıcak suyun ve ılık suyla tamamlamanın etkisinden/katkısından ve özelliğinden her zaman yararlanabilirsiniz... )
- TAALLÜM[< İLM] ile/ve/<> İLİM
( Öğrenme, öğrenilme, okuyarak, ders alarak öğrenme, elde etme. İLE/VE/<> ... )
( Gerekli fakat yeterli değildir. İLE/VE/<> ... )
- TAASSUB[Ar.] ile/değil/yerine ÖNCELİK
- TAAYYÜN ve/> TEŞEKKÜL
- TABAN/LI ile TEMEL/Lİ
( BASE/D vs. FUNDAMENTAL )
- TÂBİ ile SEVMEK
( İkisinin de, "Nasıl?"ı olmaz/sorulmaz. )
( Tâbi olan ve seven, herşeyini sunar, hiçbir şey beklemez/sakınmaz. )
- TABİÎ ile EVET
( SURE vs. YES )
- TAFSÎLÂT[Ar. < TAFSÎL < FASL] ile/ve/< AÇIKLAMA
( ... İLE/VE Etraflıca, uzun uzun açıklamalar. )
- TAHAFFUZ[Ar.] değil/yerine/= BARINMA, KORUNMA
- TAHAKKUK ile/ve İLKE
( REALIZATION vs./and PRINCIPLE )
- TAHALLÜL ile/ve/> TAHAKKUK
- TAHAMMÜL EDEMEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ALIŞAMAMAK
- TAHAMMÜL ETMEK ile/ve/değil MÜSAMAHA GÖSTERMEK
- TAHAMMÜL[Ar.] değil/yerine/= DAYANMA, KATLANMA
( Nesnenin, güçlü, zorlayıcı dış etkenlere karşı koyabilmesi, dayanması. | Kişinin kötü, güç durumlara karşı koyabilme gücü, kaldırma, katlanma. )
( ... ile TITIKSHA )
- TAHAMMÜL ile/ve/değil/yerine/||/<> DİRENÇ/İHTİYÂR
( [not] ENDURANCE vs./and/but/||/<> RESISTANCE
RESISTANCE instead of ENDURANCE )
- TAHAMMÜL[Ar. < HAML | çoğ. TAHAMMÜLÂT] ile TAHAMMÜR[Ar. < HAMR | çoğ. TAHAMMÜRÂT]
( Yüklenme, bir yükü üstüne alma. | Dayanma, katlanma. | Kaldırma. İLE Mayalanma, ekşime. )
- TAHAMMÜL ile TÂVİZ
- TAHAMMÜL ile/ve/<> TESLİMİYET
- TAHAMMÜLFERSA[Ar. + Fars.] değil/yerine/= DAYANILMAZ
- TAHAMMÜLÜN/ÜN:
"DÜŞÜKLÜĞÜ" ile/ve/<>/değil YETERSİZLİĞİ
- TAHÂRET[Ar.]/TAHİR ile/ve/||/<>/>/< NEZÂFET[Ar.]/NAZİF
( Fiziksel/gövdesel temizlik. İLE/VE/||/<>/>/< Davranış ve tutumlardaki temizlik, ahlâkî temizlik. )
- TAHÂRET[Ar.] değil/yerine/= TEMİZLENME | TEMİZLİK
- TAHASSÜSÂT[< TAHASSÜS < HİSS] değil/yerine/= DUYGULANMA/DUYGULANIM
( DUYGULANMALAR, HİSLENMELER | KALPLE İSTEMEK )
- TAHAVVÜL ile/ve TAHVÎL[< HAVL]
( Değişim. | Niteliksel hareket. İLE/VE Değiştirme, değiştirilme, çevirme, döndürme. | Borç senedi, aksiyon. )
- TAHAYYÜL ile TEŞEKKÜL
( Ortadan kalkmaz. İLE Ortadan/görünümden kalkabilir. )
- TAHAYYÜR[< HAYRET] ile HAYRÂN OLMA, HAYRETE DÜŞME, ŞAŞAKALMA, ŞAŞIRMA
( HAYRÂN OLMA, HAYRETE DÜŞME, ŞAŞAKALMA, ŞAŞIRMA )
- TÂHİR[Ar.] ile/ve/||/<> TEZKİYE[Ar.]
( Temiz. İLE/VE/||/<> Temize çıkarma, aklama. | Birinin iyi bir insan olduğunu kendini tanıyanlardan soruşturarak ortaya çıkarma. )
- TAHKİK ile/ve/||/<> TETKİK
( Soruşturma. İLE/VE/||/<> İnceleme. | Araştırma. )
- TAHKİM[Ar.] değil/yerine/= GÜÇLENDİRME, BERKİTMEK
( Güçlendirme, sağlamlaştırma. | Antlaşmazlıkların, hakem yoluyla çözülmesi yöntemi. )
- TAHKİR ile/değil/yerine TENKİT/TENKİD
( Bir kaçıştır.[kendinden, utancından, küçüklüğünden] İLE/DEĞİL/YERİNE Bilmeyi zorunlu kılar. )
- TAHLÎL ile ŞERH
( ANALYSIS vs. EXPLANATION )
- TAHLİL ile TÂ'LİL
( Kavramların, tanımı/tahlili yapılır. İLE Olguların, tâlili(tümdengelimi) yapılır, nedenleri gösterilir. )
( ANALYSIS vs. EXPLANATION )
- TAHLİL ile YORUM
( ANALYSIS vs. INTERPRETATION/COMMENT )
- TAHMİN ile/ve/değil/yerine GÖRÜŞ
( [not] TO GUESS vs./and/but OPINION
OPINION instead of TO GUESS )
- TAHMİN ile KANAAT
- TAHMİN değil/yerine/= KESTİRMEK/KESTİRİM
- TAHMİN ile/ve/değil/yerine ÖNGÖRÜ
( [not] TO GUESS vs./and/but FORSIGHT
FORSIGHT instead of TO GUESS )
- TAHMİN ile/değil YAKIŞTIRMA
- TAHRÎK[Ar. < HAREF] ile TAHRÎK[Ar. < HARK] ile TAHRÎK[Ar. < HAREKET | çoğ. TAHRÎKÂT]
( Yırtma, yırtılma, yarma, yarılma. İLE Çok yakma/yakılma. | Susatma/susatılma. İLE Kımıldatma, oynatma. | Kışkırtma, azdırma. | Yola çıkarma. | Uyandırma. | Meczum(cezimli) bir harfi hareke ile okuma.[İLM sözcüğünü İLİM olarak okuma.] )
- TAHRİP ile/değil/yerine TENKİT/TENKİD
( Yıkma, kırıp dökme, harap etme, bozma. İLE/DEĞİL/YERİNE Bir konuya özgü yazıyı ya da yapıtı, değer bakımından gözden geçirme, eleştirme. )
- TAHT değil BAHT
- TAKADDÜM[Ar.] değil/yerine/= ÖNCELİK
- TAKARRÜP[Ar.] değil/yerine/= YAKINLAŞMA/YAKLAŞMA/YANAŞMA
- TAKDİM[Ar.] değil/yerine/= TANITMA
( Bir şeyi, karşılıksız olarak birine verme, sunma. | Tanıtma, tanıştırma. | Öne alma, önceye alma. )
- TAKDİR ETMEK ile/ve/<> SEVME(ME)K
( Sevmeyebilirsiniz fakat takdir edebilirsiniz![/etmelisinizdir!] )
( TO APPRECIATE vs./and/<> (NOT) TO LOVE )
- TAKDİR ile/ve DEĞERLENDİRME
( APPRECIATION vs./and EVALUATION )
- TAKDİR ile/ve DESTEK
( APPRECIATION vs./and SUPPORT )
- TAKDİR[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GERİBİLDİRİM
- TAKDİR ile/ve/||/<> TASARRUF
- TAKDİR ile/ve TAYİN
- TAKDİR ile/ve/||/<> TEBRİK ile/ve/||/<> TALTİF
- TAKDİR ile/ve/değil/< TEDBİR[< DÜBÛR/DÜBR]
( Tedbir, takdirin parçasıdır. )
- TAKDİR ile/ve/<> TEŞHİS
- TAKILMAK ile UNUTMAK
- TAKLİT[Ar. < TAKLİD] ile/değil/yerine/>< ASIL[Ar. < ASL]
( Bir şeyin en ileri zıddı, taklididir. )
( Belirli bir örneğe benzemeye ya da benzetmeye çalışma, öykünme. | Birinin davranışlarını, konuşmasını tekrarlayarak eğlenme. | Benzetilerek yapılmış şey, imitasyon. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bir şeyin kendi, örnek, kopya karşıtı. | Kök, köken, kaynak. | Gerçeklik. | Soy, nesep. | Gerçek, esas. | Bir şeyin temelini oluşturan, ana. | Aranılan nitelikleri en çok kendinde toplamış olan. | Bir görevde sürekli bulunan, yedek karşıtı. | Gerçekten, gerçek olarak. )
- TAKLİT ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TEKRAR
- TAKRÎBÎ ile/değil/yerine/>< TAHKÎKÎ
- TAKSİM ile/ve/||/<>/> TASNİF ile/ve/||/<>/> TAKDİM
( Böl[ümle]mek. İLE/VE/||/<>/> Sınıflandırmak. İLE/VE/||/<>/> Sunmak. )
- TAKT[Fr. < TACT] değil/yerine/= YERİNDE KONUŞMA/DAVRANMA
itibarı ile 9.279 başlık/FaRk ile birlikte,
9.279 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(32/39)
(1996'dan beri)