Bugün[15 Ekim 2025]
itibarı ile 6.918 başlık/FaRk ile birlikte,
6.918 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(10/29)


- FESLERDE:
MAHMUDÎ ile/ve/<> MECÎDÎ ile/ve/<> AZİZÎ ile/ve/<> HAMİDÎ


- FESTİVAL ile/değil TURNUVA


- FİAT değil FİYAT

( Alım ya da satımda bir nesnenin/hizmetin para karşılığındaki değeri. [bedel, eder, armağan/hediye, kemal, paha] | Bir mal ya da hizmet için uygun görülen para karşılığı. | Bir değer ile para birimi arasındaki ilişki. )


- FİBER ile FİBERGLAS ile FİBERİN

( Sıkıştırılmış bitki tellerinden yapılmış mukavva ya da tahta. İLE Plastik maddelerden, özellikle poliyesterden parçaların yapımında kullanılan sağlamlaştırma maddesi. İLE Kan ve lenf serumunda bulunan, albüminli bir madde. )


- FIÇI ile/değil ÇAPÇAK

( ... İLE/DEĞİL Ağaçtan, oyularak yapılmış su tası. | Ağzı açık fıçı. )


- FIÇI ile FOTA[İt.]

( ... İLE İçinde şarap yapılan, bir çeşit fıçı. )


- FİGÜRATİF[Fr..] değil/yerine/= BETİLİ

( İçinde insan, hayvan ve doğa öğeleri bulunan resim ya da heykel. )


- FİHRİST/KATALOG değil/yerine/= DİZİNLİK


- FIKIHTA:
TEMİZLİK ve/||/<>/> MİRAS

( İlk konu/alan. VE/||/<>/> Son konu/alan. )


- FİL ile ZÜCCACİYE DÜKKANI


- FİLİKA[İt. < FELUCA] ile BÜYÜK FİLİKA

( Cankurtaran sandalı. İLE ... )

( ... vs. PINNACE )


- FİLİKA[İt. < FELUCA] ile ÇATANA[Çetene kasabasının adından]/İSTİMBOT[İng. < STEAMBOAT]

( Cankurtaran sandalı. İLE Filika büyüklüğünde, islimle işleyen deniz teknesi, küçük vapur. [Tuna kıyısındaki Çetene kentinden] )


- FİLİNTA[argo] ile FİLİNTA[Alm.]

( Güzel, yakışıklı. İLE Namlusu kısa, kurşun atan bir çeşit küçük tüfek. )


- FİLMİ/KİTABI:
İZLEMEK/OKUMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< DENEYİMLEMEK


- FİLTRE[Fr. FILTRE / İng. FILTER < Lat. ] değil/yerine/= ELEK/SÜZGEÇ/SÜZEK


- FİNAL[İng.] değil/yerine/= SON/LAMA, BİTİM


- FİNCAN ile/değil ÇAMÇAK


- FİNCAN ile PİYALE

( ... İLE Kulpsuz, büyük fincan. )


- FIR FIR ile FIRFIR

( Fırıl fırıl. İLE Giysi, perde gibi nesnelerin kenarına dikilen, kırmalı ya da büzgülü süs, farba, farbala. )


- FİRÂŞ[çoğ. FÜRÜŞ] ile/ve/değil MENÂM[< NEVM]

( Döşek, yatak, yaygı, şilte. | Hasır, halı. İLE/VE/DEĞİL Uyunacak yer, yatak odası. | Uyku. | Düş, rüya. )


- FİRE değil/yerine/= EKSİNTİ


- FIRIN ile/değil ETÜV[Fr.]

( ... İLE/DEĞİL Yiyecekleri, nesneleri, yüksek ısıyla sterilize ve dezenfekte etmekte kullanılan, kapalı aygıt. | Çeşitli eşyayı kurutmakta ya da temizlemekte kullanılan aygıt. | Mikropların üretilmesinde uygun sıcaklığı sağlayan kapalı aygıt. )


- FIRIN ile HAMLAMA

( ... İLE Hamlama eylemi. | Çini toprağından yapılmış nesnelerin ilk pişirilişi. | Bu pişirmenin yapıldığı fırın bölümü. )


- FIRTINADAN ÖNCE ...:
DUVAR ile/değil/yerine/>< DEĞİRMEN
(İNŞÂ ETMEK)


- FIS FIS ile FISFIS

( Gizli ve yavaş konuşulurken çıkan seleni anlatır. İLE Koku, ilaç vb. sıvıları püskürtmek için kullanılan araç. )


- FIŞKIR(T)MA/ATTIRMA ile/ve/değil PÜSKÜR(T)ME


- FİTİL ile ŞAMA[Ar. ŞEMA]

( ... İLE Bal mumuna ya da parafine batırılmış fitil. )


- FİTRE ile/ve SADAKA

( Ramazan ayı boyunca. [Bayram namazına kadar] İLE/VE Ramazan ayı dışında. )

( ... İLE/VE Tüm nesne/bitki/hayvan ve hizmetler. )


- FİYAT değil/yerine/= EDER


- FİYAT ile/ve ÖNEM


- FİYAT ile/ve ÜCRET

( Bir malın ya da ürünün, para olarak karşılığı. İLE/VE Emek ya da hizmet karşılığı ödenen para. )


- FİYAT ile ÜCRET

( ... İLE Emeğin satış bedelidir. İşgücünün gelir dağılımındaki payıdır. )


- FİZİK ve/<> KİMYA ile/ve/değil/<> ORGANİK

( Etkileş(tir)ir. VE/<> Dönüştürür. İLE/VE/DEĞİL/<> Örgütlenir. )


- ... (FİZİKİ UNSURUN) HER BİRİSİNİ ... değil ... (FİZİKİ UNSURUN) HER BİRİNİ ...


- FİZİKSEL DEĞİŞİM ile/ve/||/<> KİMYASAL DEĞİŞİM

( Nesne, kimyasal olarak değişmez fakat fiziksel durumu değişir. İLE/VE/||/<> Yeni nesnelerin oluştuğu tepkime. )


- FLAMA[İt.] değil/yerine/= BAYRAK


- FLANDRA[İt.] ile FLANDRA/KURDELEBALIĞI

( Genellikle ince bezden yapılmış, uçkurluk bölümü dar, kurdele biçiminde bayrak. İLE Kurdelebalığıgillerden, uzun, yassı gövdeli, pulları çok küçük, kuyruk yüzgeci ipliğe benzeyen, kemikli bir Akdeniz balığı. )

( ... cum CEPOLA RUBESCENS )


- FLASH vs. FLESH

( Parıltı, ışıltı. İLE Et. )


- FLASİDİTE/FLACCIDITY[İng.] değil/yerine/= GEVŞEKLİK


- FLORİ ile FLORİN/GULDEN

( Altın para. İLE [eskiden] Hollanda para birimi. )


- FLU[Fr. < FLOU]/BLURRED[İng.] değil/yerine/= BULANIK


- FOBİ ile/değil/yerine/>< HOBİ


- FOND -ile

( 103 litreye eşit bir ölçü. )


- FONDA >< FORA

( [Denizcilikte] Demir atma komutu. >< Açılma komutu. )


- FONKSİYON[İng. FUNCTION] değil/yerine/= İŞLEV


- FONT[Fr.] ile FONT[İng.]

( Dökme, demir, pik. İLE Yazı tipi. )


- FORM ile FORM

( Biçim, biçim. | Bir şeyin, istenilen ve olması gereken durumu. İLE İstenilen şeylerin yazılması, doldurulması için hazırlanmış basılı belge. )


- FORM ile/ve/değil MORF

( SURET ile/ve/değil ŞEKİL )

( Biçimden soyutlanmış suret'in kalıcılığı olanaklı değildir.[Şekil'den mücerred suret'in bekâsı mümkün değildir.] )

( [not] FORM vs./and/but MORPH )


- FORMEL değil/yerine/= BİÇİMSEL


- FORMICA ile FORMİKA[İng. < FORMICA]

( Karınca(/dan) [ailesi]. İLE Fenol formol reçinesine batırılmış ve yüzeyi yapay reçine ile kaplanmış birkaç kat kâğıttan oluşan ve çoğu marangozlukta kullanılan bir tür nesne. )


- FORMİKA[ticaretteki adıyla] -ile

( Fenol formol reçinesine batırılmış ve yüzeyi yapay reçine ile kaplanmış birkaç kat kâğıttan oluşan ve çoğunlukla, marangozlukta kullanılan, bir çeşit madde. )


- FOTOĞRAF:
ÇEKİLEN ile/ve/değil/||/<>/> SEÇİLEN


- FOTOĞRAF:
TEKNİĞİ ile/ve/||/<>/> ESTETİĞİ


- FOTOĞRAFIN:
ÖZNEL(L)EŞTİR(İL)MESİ ile/ve/||/<>/> NESNELEŞTİR(İL)MESİ


- FOTOĞRAF/SİNEMA ve/=/||/<>/< IŞIK


- FOTOĞRAFTA:
PUNCTUM ile/ve/||/<>/> STADIUM


- FOTOKOPİ (ÇEKMEK) değil/yerine/= TIPKIÇEKİM EŞLEMLEMEK, GÖÇÜRTMEK


- FOYA[İt.] -ile

( Parıltısını artırmak için elmas taşlarının altlarına konulan ince metal yaprak. ("Foyası ortaya çıktı" deyiminde geçer.) )


- FRAGMAN ile/ve/||/<> KOMPARTIMAN ile/ve/||/<> VAGON


- FRAJİL[İng./Fr. FRAGILE] değil/yerine/= KIRILGAN


- FRANK ile/değil PASİFİK FRANKI

( ... İLE/DEĞİL Yeni Kaledonya'nın para birimi. [1€ = 110 pf][Kasım 2011] )


- FREN YAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> HIZ KESMEK


- FREN ile/ve/||/<> BALATA[Alm.]

( ... İLE/VE/||/<> Soğuk ve sıcakta büyük bir sürtünme katsayısına sahip olan, suya ve yağa dayanıklı, yavaş aşınan nesne. | Motorlu araçlarda fren yapmayı sağlayan, tekerlek mili üzerine yerleştirilmiş yarım ay biçimindeki araç. )


- FRENGİ/SİFİLİS[Lat.] ile FRENGİ

( Genellikle, eşeysel birleşmelerle bulaşan, sağaltılmazsa, inme, körlük, delilik gibi sonuçlara kadar varan, döle de geçerek, gövde ve akılca sakat çocukların doğmasına neden olan sayrılık. İLE Gemi güvertelerinde, suların dışarıya akması için bordalara açılan delik. )


- FRİKSİYON/FRICTION[İng.] değil/yerine/= SÜRTÜNME


- FUEL-OIL[İng.] değil/yerine/= YAĞYAKIT


- FURGON[Fr. < FOURGON] ile/ve/||/<> TORNET[Fr. < TOURNETTE]

( Yolcu katarlarına eklenen yük vagonu. İLE Bilyeli tekerlekler ve küçük bir sandıktan oluşan basit taşıma aracı. )


- FUTA[Ar.] ile FUTA[İt.]/KİK

( ... İLE Dar, uzun ve hafif bir yarış kayığı. )


- FÜZE ile/ve/||/<> ROKET


- FÜZYOMETRE -ile

( Ergime ısısını ölçmeye yarayan aygıt. )


- GALERİ ile FUAR


- GALİ[Fr. < Ar.] ile GALYOT[Fr.]

( Alçak ve altı düz gemi. İLE Başı ve kıçı aynı biçimde, altı düz bir gemi. )


- GALİP DERVİŞ (DİZİSİ) ile/değil MONK (DİZİSİNİN YERLİ YAPIMI)


- GALON -ile

( 4.5 litrelik Anglo-Sakson sıvı ölçüsü. )


- GALOP/GALOPPADE -ile

( 2/4'lük bir ölçüde, dönülerek sıçranılan, çok hızlı tempodaki bir dans. [1820 sonlarında, Duchesse de Berry tarafından] )


- GALVANOMETRE değil/yerine AKIMÖLÇER


- GALVENİZ değil GALVANİZ


- GAMANA -ile

( Hareket. )


- GAMBOT[İng. < GUN-BOAT] değil/yerine/= TOPÇEKER / SAVAŞ GEMİSİ

( Ağır top taşıyan küçük savaş gemisi. | Top çeken araç. )


- GARAJ[Fr. < GARAGE] değil/yerine/= ARABALIK

( Otomobil vb. taşıtların konulduğu üstü örtülü yer, arabalık. | Otomobillerin bakım ve onarımının yapıldığı yer. | Toplu taşıma ve aktarım araçlarına hareket ve varış noktası olarak belediyelerce ayrılan yer. )


- GARDIROP değil/yerine/= GİYSİLİK


- GARDOLAP" değil GARDROP


- GARDROP/GARDIROP[Fr. < GARDE-ROBE] değil/yerine/= GİYSİLİK, GİYSİ DOLABI


- [ne yazık ki]
GARİBAN ile/ve/değil/||/<> GARİBE

( Kimsesiz, zavallı, garip olan. İLE/VE/DEĞİL/<> Şaşılacak şey, yadırganacak şey. )


- GASTE/GAZTE değil GAZETE


- GASTRALJİ ile GASTREKTOMİ ile GASTRİT ile GASTROİNTESTİNAL ile GASTROENTEROLOG ile GASTROENTEROLOJİ ile GASTROİNTESTİNAL TRAKT ile GASTROPLASTİ ile GASTROSKOPİ

( Mide ağrısı. İLE Mide çıkarımı. İLE Mide yangısı. İLE Mide/bağırsak [ile ilgili] sindirim dizgesi, sindirim yolları. İLE Sindirimbilim uzmanı. İLE Sindirimbilim. İLE Sindirim dizgesi, sindirim yolları. İLE Mide onarımı. İLE Mide bakısı. )


- GAZETE ile TAKVİM-İ VEKÂYİ

( ... İLE Osmanlı Devleti'nin ilk resmi gazetesi. 01 Kasım 1831'de yayımlamaya başlamıştır. Siyasal haberlerin ve bildirilerin yanı sıra, yasaları, tüzükleri de tam metin verir, ayrıca iç ve dış önemli olaylarla fen, sanat, ticaret ve ziraat İLE ilgili haberler de içerirdi. )


- GEBE/LİK ve/||/<> GEBERMEK[< KABARMAK/GABARMAK]

(

)


- GEÇERLİK ile/ve/değil/||/<>/> GEÇERLİLİK


- GEÇERLİLİK ile/ve/<> BAĞLAYICILIK


- GEÇERLİ/LİK ile/ve YARARLI/LIK

( VALID vs./and BENEFICIAL )


- GEÇİCİ ÇÖZÜM ile/ve/değil/||/<>/< ARA ÇÖZÜM


- GEÇİCİ ile/ve ALDATICI

( TEMPORARY vs./and ILLUSION )


- GEÇİCİ/LİK ile/ve/<> GEÇİŞLİ/LİK


- GEÇİRGEN ile/değil/<> İLETKEN


- GEÇİRGEN ile/ve/||/<> SAYDAM


- GEÇİRİMLİ / BİRLEŞİMSEL ile/>< GEÇİRİMSİZ

( TRANSPARENT / COMPOSITIONAL vs./>< OPAQUE )


- GEÇİRMEK ile/ve/değil/||/<>/< ULAŞTIRMAK


- GEÇİŞ ile/ve/||/<> SÜREKLİLİK


- GEÇİŞKEN/LİK ile/ve/||/<> İLİŞKİLİ/LİK


- GEÇMEK ile ATLAMAK


- GEÇMEK/GEÇKİN ile/ve/||/<> AŞMAK/AŞKIN


- GEÇMİŞTEN GELEN ile GEÇMİŞTEN KALAN


- GEL-GİT ile/ve/||/<> GİT-GEL


- GEMİ ile BALTABAŞ

( ... İLE Baş bodoslaması omurga hattına dikey olarak çelik lamadan yapılmış gemi. )


- GEMİ ile/değil BARÇA[İt. < BARZA]

( ... İLE/DEĞİL Ortaçağda kullanılan, kürekli ve yelkenli, taşıma gemisi. | Kalyon türünden, küçük savaş gemisi. )


- GEMİ ile CÖNK[< Cava dili]

( ... İLE Büyük, yelkenli gemi. | Saz ozanlarının, kendilerinin ya da başkalarının koşuklarını derledikleri, uzunlamasına açılan defter. )


- GEMİ ile/değil FIRKATEYN

( ... İLE/DEĞİL Eskiden kullanılan, bir savaş gemisi. )


- GEMİ ile KALİTE

( ... İLE Osmanlılar'da bir tür gemi. )


- GEMİ ile KALOMA

( ... İLE Demir atmış bir geminin zincirinin su içindeki bölümü. )


- GEMİ ile KARAKA

( ... İLE Osmanlılar'da bir tür gemi. )


- GEMİ ile KRUVAZÖR[Fr. < CROISEUR]

( ... İLE Deniz yollarını gözetmek, deniz ve hava filolarına kılavuzluk etmek amacıyla topla silahlandırılmış hızlı savaş gemisi. )


- GEMİ ile MAVUNA

( ... İLE Rıhtıma yanaşamayan gemilerin yükünü taşıyan araç. )


- GEMİ ile SABURA[Lat.]

( ... İLE Gemi safrası. )


- GEMİ ile SALAPURYA[İt.]

( ... İLE Ticaret eşyası taşımakta kullanılan, 10-15 tonluk, üçgen biçiminde yelkeni olan deniz taşıtı. )


- GEMİ ile ŞAYKA[Macarca SAJKA]

( ... İLE Türkler'in, Karadeniz'deki ırmak kıyılarının korunmasında, Rus Kazaklar'ın kıyılara saldırmada kullandıkları altı düz, yayvan gemi. )


- GEMİ ile SKAVUT[İng. < Lat.]

( ... İLE Çok hızlı gidebilen, bir tür keşif gemisi. )


- GEMİ ile SÜNBEKİ

( ... İLE Bir tür kayık, küçük gemi. )


- GEMİ ile TRANSATLANTİK

( SİRİUS: Atlas okyanusunu aşan ilk buharlı gemi. )


- GEMİ ile YÜK GEMİSİ/ŞİLEP[Alm. SCHLEPP]

( ... İLE Yük gemisi. )


- [ne yazık ki]
GEMİNİN BATMASI ile/ve/değil/||/<>/> SULARIN ÇEKİLMESİ

( Her zaman gemiler batmaz. Bu kez sular çekildi. )


- GEMİNİN, SU YÜZEYİ:
ÜSTÜ ile/ve/<> ALTI/FRİBORD[İng.]


- GENC -ile

( HAZİNE )


- GENEL <> ÖZEL ile/ve/değil/yerine BİÇİM <> ÖZ


- GENEL" ile/ve/değil/yerine/||/<> YAYGINLIK


- GENELLEMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<> ADLANDIRMAK


- GENELME ile GENELEME ile GENELLEME

( Genişleme. İLE Bir düşüncenin, farklı sözlerle, yeniden/tekrar anlatılması. İLE Bir ya da birkaç özel/tekil veriyi/durumu, herşeyi/herkesi katarak ve tek bir şeye indirgeyerek açıklamaya çalışma "iddiası"/zayıflığı.[Tüm genellemeler, yanlıştır! Bu bile!] )

( ... ile ... ile TAMİM )


- GENİŞ ile YAYVAN

( ... İLE Eni, boyundan ve derinliğinden çok olan, basık ve geniş. )


- GENİŞLEME ile/değil GENLEŞME


- GENİŞLEME" ile/ve "GÜÇLENME"


- GENİŞLEME ile/ve/<> SEYRELME


- GENİŞLETME ile GENLEŞTİRME


- GENLEŞME ile YOĞUNLAŞMA


- GERÇEK ile/ve ÖLÇÜ/M

( [Sans.] ... ile/ve PRAMANA )

( REALITY vs./and MEASUREMENT )

( ... ile/ve LIANG )


- GERÇEK" ile/ve/değil/yerine "SAĞLAM"


- GERÇEKLİĞİN ...:
KOŞULLARI ile/ve/||/<>/>/< YASASI

( Nesnelerde. İLE/VE/||/<>/>/< Akılda. )


- GERÇEKLİK ve/||/<> EYLEM


- GERÇEK/LİK ile/ve/<>/değil GEREKÇE/LİLİK

( Olgularda. İLE/VE/<>/DEĞİL Açıklamalarda/tanımlarda. )

( Gerçeklik, saltık değildir/olamaz. )


- GERÇEK/LİK ile/ve/değil/<> SABİT/LİK


- GERDAN ile GERDANLIK ile GERDANİYE

( Gövdenin, omuzlarla, baş arasında kalan bölümü. | Şişmanlarda, çenenin altındaki tombulluk. İLE Çoğu değerli taş ve madenlerden ya da altın paradan yapılmış, boyna takılan takı. İLE Türk müziğinde, ince sol notasını andıran perde ve bir makam adı. )


- GERDEL[Yun.] ile/değil/yerine KOVA

( Gemilerde, temizlik işlerinde kullanılan, saç ya da pirinç çemberli tahta kova. İLE/DEĞİL/YERİNE ... )


- GERE GERE ile GEĞİRE GEĞİRE


- GEREKÇE/DAYANAKÇA ile/ve/||/<> ORAN/TI

( Gerekçe/dayanakça göstermeden, "karar almak/vermek"; oran(orantı) vermeden, "söz söylemek"; olanaksız, yetersiz ve değersizdir. )


- GEREKSİNİM DUYMAYACAKLARINI SATIN ALMAK > GEREKSİNİM DUYACAKLARINI SATMAK ZORUNDA KALMAK


- GEREKSİNİM ile/ve GEREKLİLİK

( Gereksiniminiz olduğuna inandıklarınız, gereksiniminiz olanlar değildir. )

( Eğer gereksiniminiz olmayanları istemezseniz gereksiniminiz olan şeyler size gelecektir. )

( Kendiniz olmaktan başka hiçbir şeye gereksiniminiz yok. )

( Gereksiniminiz olan her şey, sizin içinizde. )

( NEED vs./and NECESSITY
What you believe you need is not what you need.
What you need will come to you, if you do not ask for what you do not need.
You need nothing except to be what you are.
All you need is already within you. )


- GEREKSİNİM ile/ve/<> İŞE YARARLIK


- GERİ "DÖNÜŞÜM/Ü" (OL[M]UYOR) değil GERİ DÖNÜŞ/Ü (OL[M]UYOR)


- GERİ TEPME ile/ve/||/<> TERS TEPME


- GERİ ile GERİ

( Arka, bir şeyin, sonra gelen bölümü. | Geçmiş. | Hayvanların boşaltım örgenlerinin dışı. | Eksik gösteren. [saat vs.] | Geriye doğru. İLE Araba üzerine gerilerek, kenarları, arabanın korkuluğuna tutturulan ve içine saman ya da tahıl doldurulan büyük kıl çuval. )


- GERİLME ile GERİNME

( TENSION vs. STRECH )


- GETİRİM/RANT:
EMEK ile/ve/||/<> ÜRÜN ile/ve/||/<> YAPI ile/ve/||/<> PARA


- GEVHER[Fars. > GÜHER] ile/=/> CEVHER

( Elmas, cevher, mücevher. | İnci. | Değerli taş. | Bir şeyin aslı, esası. )


- GEVREMEK -ile

( Kolay kırılır duruma gelmek. | Ekinin olgunlaşması. )


- GEVŞEK ile BOL

( LOOSE vs. TOO LARGE )


- GEVŞEK ile LAÇKA[İt.]

( ... İLE Gemi halatının, gevşetilip boşa bırakılması. | Gevşemiş, verimsiz duruma gelmiş, düzeni bozulmuş. )


- GEVŞEK/LİK ile/ve/||/<> ESNEK/LİK


- GEZ ile GEZ

( Okun, kirişe geçen ucundaki kertik. | Tüfek, tabanca gibi ateşli silahlarda, namlunun gerisinde bulunan ve nişan alırken, arpacıkla birlikte göz ile hedef arasında aynı doğru üzerine getirilen kertik. İLE Yer ölçmeye yarar, düğümlü ip. | Yapı işlerinde kullanılan çekül. )


- GİBBS SERBEST ENERJİ ile/||/<> ENTALPİ

( Etkileşimin gerçekleşebilirliğini belirler. İLE/||/<> Isı enerjisi değişimi. )

( Bir kimyasal etkileşimin kendiliğinden olup olmadığını belirler. İLE/||/<> Bir yapı ve süreçteki toplam enerji miktarını tanımlar. )


- ... GİBİ ile ...'YA GÖRE


- ... GİBİLERİNDEN değil ... GİBİ


- GİDERİLEMEZ/LİK ile/ve/<> VAROLUŞU REDDEDİLEMEZ/LİK


- GINÂ değil/yerine/= USANÇ

( GINA: Zenginlik, bolluk. | Usanç, bıkkınlık. | Şarkı, türkü, nağme, ezgi, ırlama. )


- GİRDİ ile/ve/||/<>/> ETKEN


- GİRDİ ile/ve/||/<>/> KAZANIM


- GİRİNTİ-ÇIKINTI


- GIR/LA ile/ve/=/||/<> ÇOK


- GİTTİ GİDİYOR


- GİYDİKÇE AÇILIR ile/ve/||/<> UZADIKÇA ŞEKİL ALIR ile/ve/||/<> ZAMANLA UNUTURSUN

( Tezgâhtarın "kandırmacası"/kaktırması. İLE/VE/||/<> Kuaförün "kandırmacası"/kaktırması. İLE/VE/||/<> "Arkadaşın" kayıtsızlığı. )


- GİYECEK ile ÇUL

( ... İLE Genellikle kıldan yapılma, kaba dokuma. )


- GİYSİ ile/ve/||/<> TUHAFİYE[Ar.]

( Çorap, mendil, eldiven gibi giyim ile kurdele, dantel gibi giysi süsüne yarar şeyler. )


- GİZ/SIR[Ar.] ile SIR

( Varlığı ya da bazı yönleri açığa vurulmak istenmeyen, gizli kalan, gizli tutulan şey. | İnsan usunun, yeterince açıklık getiremediği şey. | Bir işin, bir şeyin, dikkat, yetenek, deneyim ve sezgi yardımıyla kavranabilen, en zor, en ince yanı. | Bir amaca ulaşmak için kullanılan, başvurulan, özel ve gizli yazılar yazdırılan kişi. İLE Bazı nesnelere parlaklık vermek, dış etkilerden korumak, sızmalarını önlemek gibi amaçlarla sürülen, saydam ya da donuk vernik. | Aynaların arkasına ve kaplam metal eşyanın yüzüne sürülen, ince, metal tabaka. )


- GİZLEMEK ile/ve/||/<> CAŞIRMAY


- GİZLİ/LİK ile/ve/değil/<> GÖRÜLMESİ/DUYULMASI/BİLİNMESİ İSTENİLMEYEN


- GÖBEK:
TANE ile KAFES ile RULMAN


- GÖÇME ile (")GÖÇME(")

( Mekânlarda/"insanda"[bölge/yer değiştirme]. İLE/VE/<> Nesnelerde/"insanda[yaşlanma, sağlığını kaybetme].". )


- GÖÇME ile GÖÇÜRME


- GÖDENE TAŞI(KONYA-KARATAY MÜZESİ'NDE)


- GÖK GÜRÜLTÜSÜ ile/değil HAVAİ FİŞEK

( Yağmurun izlediği gök gürültüsü, özgürlüğe kavuşmayı simgeler. )


- GÖKÇÜL ile GÖKÇÜL/GÖKSEL

( Maviye çalan renk, mavimsi. İLE Gökle ilgili. )

( ... ile SEMÂVÎ )


- GÖKDELEN:
BÜYÜKLÜK değil KÜÇÜKLÜK


- GÖKE(BARÇA[İt. < BARZA]) ile/ve KUKA[Yun.]


- GÖKTEN DÜŞEN ile GÖNÜLDEN DÜŞEN

( Parçası bulunur. İLE Parçası bulunmaz. )


- GOLF TOPU:
PÜRÜZSÜZ değil GİRİNTİLİ

( )


- GÖLGE ile/ve/değil/yerine/=/||/<>/< GÖVDE

( Gölgeyi takip edersen güneşi de bulursun! )

( Gölgeni göremiyorsan, gölgeye kaç! )

( "Bilgi/episteme(loji)". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/< Varolan/onto(loji). )

( [not] SHADOW vs./and/=/||/<>/ BODY instead of SHADOW )


- GÖLGE ile/ve/||/<> İKİNCİL/LİK


- GÖLGE ile/ve/||/<> İZ


- GÖLGE ile KÖŞİGE

( ... İLE Zayıf gölge. )


- GOLGOTA = KUTSAL KÂSE (KAFATASI)


- GÖMLEK ile BLUZ

( CHEMISE[< KÂMİS(Ar.)] ile ... )

( [Divân şiirinde] Âşığın bağrındaki ve gövdesindeki yaralar ile kendi teni bir pîrâhen olarak düşünülür. Ayrıca sevgilinin pîrâheni aşık tarafından kıskanılır. Çünkü o, sevgiliyi sarıp kucaklamıştır. )

( PÎRÂHEN ile ... )


- GÖMÜLÜ ile/ve/||/<> ÖRTÜK


- GÖNDER ile/||/<> GÖNDERE

( Bayrak direği. İLE/||/<> Küçük mızrak. )


- GÖNDER ile SEREN

( Bayrak direği. İLE Yelkenli gemilerde üzerine dört köşe yelken açmak ve işaret kaldırmak için direğe yatay olarak bağlanan gönder. | Konut kapılarında, menteşe ve kilidin takıldığı düşey konumdaki kalın parça. )


- GÖNDERGE ile/ve/||/<> GÖSTEREN ile/ve/||/<> GÖSTERİLEN

( Veri/harf. İLE/VE/||/<> Biçim. İLE/VE/||/<> Anlam/sözcük. )

( Görüntü/simge. İLE/VE/||/<> Harflerle. [E.V] İLE/VE/||/<> Sözcük olarak[EV] )

( REFERENCE vs./and/||/<> SIGNIFIER vs.and/||/<> SIGNIFIED )


- GÖNDERME ile/ve/değil/||/<> YÜKLEME


- GONDOL ile/değil PEREME[Yun.]

( ... İLE/DEĞİL Gondola benzeyen bir kayık. )


- GONDOLUN:
SANCAĞI ile/ve/||/<> İSKELESİ

( Gondolların sağ tarafı olan sancakları ile sol tarafı olan iskeleleri arasındaki fark 24 cm.'dir. )

( 20 farklı ağaç kullanılarak yapılırlar. )

( Gondolların önünde altı dişli, bir tarağı andıran gümüş simge, Venedik'teki altı büyük mahalleyi simgeler. Tarak benzeri bu biçimin en altındaki ters çıkıntı, San Marco Adası'ndan (Venedik), tarihte ilk gondolu yapan Cüdeka Ada'sındakilere bir gönderme olarak konulmuştur: "En iyi gondolu, San Marco'lular yapar". İlk )


- GÖREBİLDİĞİMİZ IŞIK:
KIRMIZI ile/ve/<> MOR ARASI

( 400 nanometre. İLE/VE/<> 700 nanometre arası. )

( [Güneşten gelen beyaz ışığın, yansıma ve kırılmasıyla birlikte]
Az saçılmayla. İLE/VE/<> Çok saçılmayla. )


- GÖRELİLİK ile ÇOĞULCULUK


- GÖRKEM:
BAKILANDA ile/ve/değil/||/<>/< BAKIŞTA


- GÖRMEMEZLİKTEN GELMEK ile/ve/||/<> YOK SAYMAK


- GÖRSEL/LİK ile DIŞSAL/LIK

( DIŞSALLIĞI İLE ALGINDA, İÇSELLİĞİ İLE AKLINDA )

( VISUAL/NESS vs. EXTERIOR/NESS )


- GÖRÜNMEZ KAZA" ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< GÖRÜNÜR(ÖNGÖRÜLEBİLİR) "GÖRÜNMEZ KAZA"


- GÖRÜNTÜ ile GÖRSEL


- GÖRÜNTÜ ile GÖRÜNÜM


- GÖRÜNTÜSÜ ile/ve/değil/yerine İŞLEVSELLİĞİ

( [Beynin] Sağ yarımküresi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Sol yarımküresi. )


- GÖRÜNÜRLÜK ile/ve/<> SAYDAMLIK


- GÖRÜNÜŞ -ile

( ASPECT )

( APPEARANCE )


- GÖSTERGE = İŞARET = SIGN[İng.] = SIGNE[Fr.] = ZEICHEN[Alm.] = SIGNUM[Lat.] = SENAL[İsp.]


- GÖSTERGE ile/değil/||/<>/> KANA[İt. < CANNA]

( ... İLE/DEĞİL/||/<>/> Geminin çektiği suyu göstermek için baş ve kıç bodoslamaları üzerine konulan işaretler. )


- GÖSTERGE ile/ve/değil/||/<> ÖLÇÜT

( [not] INDICATOR vs./and/||/<>/but/< CRITERION
CRITERION instead of INDICATOR )


- GÖSTERGE ile/ve/||/<> PARAKETE[İt.]

( ... İLE/VE/||/<> Geminin saatteki [deniz mili] hızını anlamak için kullanılan araç. )


- GÖSTERMEK ile/ve/||/<> TANITMAK


- GÖZ KARARI ile/ve EL KARARI


- GÖZ KARARI ile/değil/yerine ÖLÇÜ


- GÖZ ÖNÜNDE:
()TUTMAK() ile/ve/değil/<> ()BULUNDURMAK()


- GÖZ ile/||/<> GÖZE

( Suyun çıktığı yer, kaynak. İLE/||/<> Gözlü, pınar, çeşme. | İlkbaharda çıkıp yazın kaybolan su. | Örme, örgü, yama. | Süzgeç. | Hücre. )


- GÖZDEN GEÇİRMEK ile/ve ELDEN GEÇİRMEK


- GÖZLÜK ...:
GİYMEK değil TAKMAK


- GÖZLÜK ile/ve/değil EŞİK


- GÖZLÜK ve/||/<> GAZEL

( Körler çarşısında satma! VE/||/<> Sağırlar çarşısında satma! )


- GÖZLÜK ile/||/<> KELEBEK GÖZLÜK

( ... İLE/||/<> Burundan tutturularak kullanılan sapsız gözlük, kıskaç gözlük. )


- GÖZLÜK ile/ve/<> MONOKL[Fr.]

( ... İLE/VE/<> Kaş kemerinin altına sıkıştırılarak kullanılan gözlük camı. )


- GÖZLÜK ve/||/<>/>/< SÖZLÜK


- GÖZÜKÜYOR/GÖZÜKTÜ değil GÖRÜNÜYOR/GÖRÜNDÜ


- GÖZÜN AKLI ile/ve GÖZÜN HAKKI


- GRANİT ile/değil/yerine/||/<>/> BİYO GRANİT

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Destekli ve çok daha dayanaklıdır.[Isıya ve darbeye yedi kat daha fazla] Yanmaz, yapışmaz ve daha kolay temizlenir özelliği vardır. )


- GRANİT[Fr.] ile/ve PEGMATİT/PROTOJİN[Fr. < Yun.]

( Kuvars, feldispat, ortoklaz ve mika minerallerinden bileşmiş türlü renkte, billursu, çok sert bir tür kayaç. İLE/VE Başlıca kuvars, feldispta ve moskofcamından oluşan, açık renkli bir tür magma taşı. )


- GRANÜLİN ile GRANÜLİT

( Opalin türü. İLE Kuvars, feldispat, granit, moskofcamı gibi maddelerden bileşmiş, billur kayağantaş kütlesi. )


- GRES YAĞI ile/ve/değil/yerine/||/<>/> MOTOREKS GRES YAĞI


- GRİ[Fr.] değil/yerine/= BOZ, ÇALAYGAN, KIR


- GROOVE ile GUTTER

( Oluk. İLE Oluk. )


- (not GROUND) GROUNDS


- GRUP/GRUBU yerine ÖBEK/ÖBEĞİ, KÜME


- GÜÇ/KUVET:
| YAVAŞLATIR ile/ve/ya da/||/<> DURDURUR ile/ve/ya da/||/<> DÖNDÜRÜR ile/ve/ya da/||/<> YÖNÜNÜ DEĞİŞTİRİR ile/ve/ya da/||/<> BİÇİMİNİ DEĞİŞTİRİR ile/ve/ya da/||/<> HIZLANDIRIR |
ile/ve/ya da/||/<> />
| GERER ile/ve/ya da/||/<> BÜKER ile/ve/ya da/||/<> VURUR ile/ve/ya da/||/<> SIKAR |


- GÜÇ ile/ve/||/<> BASINÇ

( Bir cisme etki eden itme ya da çekme. İLE/VE/||/<> Birim yüzeye düşen Güç. )


- GÜÇ ile/ve DİRENÇ

( POWER vs./and RESISTANCE )


- GÜÇLENDİRME ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< SAĞLAMLAŞTIRMA/BERKİTME


- GÜÇLEN(DİR)ME ile/ve/||/<>/< DEVİN(DİR)ME/HAREKETLEN(DİR)ME


- GÜÇLEŞTİRME ile/değil GÜÇLENDİRME


- GÜÇLÜ OLMAK ile/değil/yerine/< MUTLU OLMAK

( Mutlu etmez. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Güçlü kılar. )


- GÜÇLÜ ile/ve/değil/||/<>/> ETKİLİ


- GÜCÜK ile GÜCÜK

( Kısa, bodur, gelişmemiş, güdük. | Kuyruksuz, kuyruğu kesik hayvan. İLE Ağaç direklerin hazırlanması sırasında artakalan kısa parça. )


- GÜDÜK ile KADÜK[Fr.]

( Eksik yanı olan, tamamlanmamış, kısa. | Kuyruğu kesik ya da kopmuş. | Yetersiz, sonuç vermemiş. İLE Değerini/önemini yitirmiş, geçerliliği kalmamış, eskimiş. )


- GÜĞÜM ile DEBBE


- GÜHERÇİLE ile/ve/<> ŞİLİ GÜHERÇİLESİ

( ... İLE/VE/<> Şili'nin kuzeyinde, zengin, güherçile yatakları bulunmaktadır. )

( GÜHERÇİLE: İlaç olarak kullanılan, barut gibi patlayıcı maddeler yapımına yarayan, beyaz renkte ve ince billurlar durumunda, bileşik bir madde. Potasyum nitrat[KNO3] )


- GÜL KAZANI ile/ve/<> YAĞ KAZANI

( ... İLE/VE/<> Yağ kazanı, gül kazanından sonra kullanılan ayrı bir kazandır.[Gülyağı, damıtılmış gülsuyunun üzerindeki yağdır.] )


- GÜL YAĞI:
BULGARİSTAN('DAN) ile/ve/değil/yerine TÜRKİYE/ISPARTA('DAN)

( [Dünyadaki değeri] İkinci/l konumdadır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Birinci/l değerdedir/konumdadır.
[Dünyada, her yıl, ancak toplam 3 ton gül yağı üretilebilmektedir.]
[1 kg. gül yağı = 9000 €][2012 itibariyle] )


- GÜL YAĞI ile/ve/<> ABSÖLÜ


- GÜMRAH[Fars. < GUMRAH] değil/yerine/= BÜYÜMÜŞ, YÜKSEK, GÜÇLÜ


- GÜMÜŞ ile ALMANGÜMÜŞÜ/FAKFON/MAYŞOR[< Maillot ve Charier'in adından]

( ... İLE Çinko, bakır ve nikelden yapılan, gümüşü andırır bir alaşım, yeni maden. )

Bugün[15 Ekim 2025]
itibarı ile 6.918 başlık/FaRk ile birlikte,
6.918 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(10/29)
SÖZLER

Nesnelerle uyum içinde yaşayın.

Kem âletle kemâlât olmaz.



TAŞLANMIŞ KOTLAR

Leyleğin yuvadan attığı yavruları; kot taşlama işçileri

İzlediğiniz her şey kadar gerçek, yaşamın vaad ettikleri kadar sıradan bir yaşamdı benimkisi… Sizin için rakam olan, yanındaki sıfırlarla çoğalttığınız yaşamlarımızı değişim rüzgârlarına yitirdik… Kaç bin olsun, kaç yüz daha ciddi bir kamuoyu yaratmak için bilemem ama birimizin canı, bir anlam ifade etmedikçe bizi unuttunuz… Biz yeni düzenin değişim rüzgârlarıyız... Soğuk esen ve insanı düzenin gerçekliği ile buz gibi çarpan… Şimdi yaşam hikâyelerimiz yerine ölümlerimizi konuşurken yakaladık sizi...

Bir gaz odasında kaybettim yaşamı... Değişimi vaat edenlere hizmet etmek için yola çıktığım kentin basık havasız bir atölyesinde ciğerime dolan zehirle yaşamak için çalışırken kaybettiniz beni... Beni ölüme götüren değişim rüzgârlarıydı...

Yeni düzende herkese yer vardı, katı olmadan buharlaşan yaşamlarımız adına inandık bu vaade… Bu vaatle avuttuk işsizlerimizi, topraksızlarımızı… Köylerimizden kaybedecek hiçbir şeyi kalmayan gencecik bedenlerimizle çıktık yola… Zonguldak'tan, Siirt'ten, Erzurum'dan, Tokat'tan, Bingöl'den, Çorum'dan İstanbul'a gelmiştik… Öyle ışıklı öyle güzel caddelerden geçerek geldiğim köyümün benzeri varoşlardı… Ekmek için, ekmeğimin peşinde Sultançiftliği'nde, İkitelli'de, Küçükköy'de, Halkalı'da, Alibeyköy'de, ne 8 saat çalışmaya, ne sigortaya, ne sendikaya bakmaksızın binlerce saat çalıştık hep birlikte… Yaşama dair hatırladım tek şeyin çalıştığım tozlu atölyede, sıcak bir ev özlemiyle gün doldurduğumdur... Atölyede tek kanun vardı "işleri yetiştirmek için durmadan çalışmak"...

Sadece çalışmak için yaşadığımız İstanbul'da gizli bir elin sakladığı değişim rüzgârının sessiz yaprakları gibi kimseye dokunmadan giden yaşamlarımızı bu rüzgâr bir kez daha savurdu… Bilmem kaç ay dayanabildi ciğerlerim tozla karışık kum parçalarına… Her gün daha sert esen değişim rüzgârları sanki hep bana karşı esiyordu… Ne çok çalıştım günler boyu karanlık izbe bir atölyede… Elime tutuşturulan bir liralık ince sarı maskenin ne faydası vardı bilemedim... Üstelik bin kot yaptığımız günleri bilirim, ağrılarım arttı nefesim tıkandı… Doktora gitmek için ne sigorta ne para hiçbir çare bulamadım, bir esir kampına dönmüştü yaşam… ve esir kampının gaz odasında yaşamımı bırakıp gidemedim, köyüme çaresizce döndüm. Bir döşekte ölüme terk edilip, o büyük ilanların altında kaldı bedenim...

Sigortasız, iş güvencesiz çalıştığım zaman boyunca başıma gelecekleri bilmedim, bildiğim zaman çaresiz, çocuklarımın gözleri önünde ölümü beklemeye başlamıştım, yavaş yavaş eriyerek… Işıltılı şehrin güzel mağazalarına yaraşan kotları beyazlatırken, ben yavaş yavaş eridim… Ben erirken siz bilinen markaların modası sandınız taşlanmış kotlarınızı almak için mağazalara girdiniz. Bilemezdiniz her kotta bir yaşam vardı. Şehirde binlerce işçi gece-gündüz birbirine karışan vardiyalarda çalışmıştık. Yeni bir dönem açılmıştı, ihracatta rekorlar, yerli taşeronlar ve çok uluslu firmalarla esen değişim rüzgârları vardı, bizden yana esti sandık, inanmak için tek neden "ekmek"ti. Ekmek kana bulandı; kocaman reklamlar, afişler arasında emeklerimizle özdeşleşen yaşamlarımız ufacık bir yer bulabildi sütunlarda...

Değişim rüzgârıyla yelkenlerini doldurup engin denizlere açılan, tekstil atölyelerinde, tersanelerde, maden ocaklarında, dökümhanelerde, fabrikalarda binlerce faili meçhulun ardında kalan emekleriyle ihracat şampiyonu olan işadamlarına, politikacılara ve yaşananlara susarak göz yuman vatandaşlara soramadım: Bizim yaşam nereye düşer?

Başak Ergüder



ÖLÇÜM ARAÇLARI

AKSELEROMETRE
( İvme ölçer. )

AREOMETRE:
( Sıvı ölçer. )

BAROMETRE
( Basınç ölçer. )

BOLOMETRE
( Işım ölçer. )

EBÜLYOSKOP
( Cisimlerin kaynama noktasını ölçer. )

GALVANOMETRE
( Miliamper/mikroamper gibi çok küçük elektrik akım değerlerini ölçer. )

HİGROMETRE/NEMÖLÇER
( Havanın nemini ölçer. )

HİPSOMETRE
( Yükselti ölçer. )

HİRAN/TELEMETRE
( Uzaklık ölçer. )

KLİNOMETRE/EĞİMÖLÇER
( Eğim ölçer. )

KRONOMETRE
( Süre ölçer. )

MANOMETRE
( Bası ölçer. )

ONDMETRE
( Dalga ölçer. )

STADYA
( İki nokta arasındaki mesafeyi ölçer. )

STETOSKOP
( Örgenleri dinlemekte kullanılır. )

OFTALMOSKOP
( Göz muayenesinde kullanılır. )

- METROLOJİ: Ölçüm bilimi.

- BIPM: Uluslararası Ağırlık ve Ölçüler Bürosu

- MİNA: Bilinen en eski ağırlık birimi.



RAKAM/NUMARA ÖNEKLERİ

Yotta(Y) = 1,000,000,000,000,000,000,000,000

Zetta(Z) = 1,000,000,000,000,000,000,000

Exa(E) = 1,000,000,000,000,000,000

Peta(P) = 1,000,000,000,000,000

Tera(T) = 1,000,000,000,000

Giga(G) = 1,000,000,000

Mega(M) = 1,000,000

Kilo(k) = 1,000

Hecto(h) = 100

Deca(da) = 10

Unit = 1

Deci(d) = 0.1

Centi(c) = 0.01

Milli(m) = 0.001

Micro(µ) = 0.000 001

Nano(n) = 0.000 000 001

Pico(p) = 0.000 000 000 001

Femto(f) = 0.000 000 000 000 001

Atto(a) = 0.000 000 000 000 000 001

Zepto(z) = 0.000 000 000 000 000 000 001

Yocto(y) = 0.000 000 000 000 000 000 000 001



KAĞIT ÖLÇÜLERİ

(mm. | inch)

Uluslararası Standartlar
A0 841×1189 | 33.11×46.81
A1 594×841 | 23.39×33.1
A2 420x594 | 16.54x23.39
A3 297×420 | 11.69×16.54
A4 210×297 | 8.27×11.69
A5 148×210 | 5.83×8.27
A6 105×148 | 4.13×5.83
A7 74×105 | 2.91×4.13
A8 52×74 | 2.05×2.91

B0 1000×1414 | 39.37×55.67
B1 707×1000 | 27.83×39.37
B2 500×707 | 19.68×27.83
B3 353×500 | 13.90×19.68
B4 250×353 | 9.84×13.90
B5 176×250 | 6.93×9.84

C0 917×1297 | 36.00×51.20
C1 648×917 | 25.60×36.00
C2 458×648 | 18.00×25.60
C3 324×458 | 12.80×18.00
C4 229×324 | 9.00×12.80
C5 162×229 | 6.40×9.0
DL 110×220 | 4.33×8.66

Kuzey Amerika
Ledger 431.8×279.4 | 17.0×11.00
Legal 215.9×355.6 | 8.50×14.00
Letter 215.9×279.4 | 8.50×11.00
Executive 184.1×266.7 | 7.25×10.5

İngiliz
Quarto 254×203 | 10.00×8.00
Foolscap 343×432 | 13.50×17.00
Crown 381×508 | 15.00×20.00
Large post 419×533 | 16.50×21.00
Demy 445×572 | 17.50×22.50
Medium 457×584 | 18.00×23.00
Royal 508×635 | 20.00×25.00
Elephant 508×686 | 20.00×27.00
Imperial 559×762 | 22.00×30.00



TIKANDI BABA

Sultan Mahmut kılık kıyafetini değiştirip dolaşmaya başlamış. Dolaşırken bir kahvehaneye girmiş oturmuş. Herkes bir şeyler istiyor.

"Tıkandı baba, çay getir! Tıkandı baba, oralet getir!" vb.

Bu durum Sultan Mahmut'un dikkatini çekmiş.

Baba hele anlat bakalım, nedir bu "Tıkandı Baba" meselesi?

"Uzun mesele evlât" demiş, Tıkandı Baba.

"Anlat baba anlat, merak ettim" deyip çekmiş sandalyeyi. Tıkandı Baba da peki deyip başlamış anlatmaya...

"Bir gece rüyamda birçok insan gördüm ve her birinin bir çeşmesi vardı ve hepsi de akıyordu. Benimki de akıyordu ama az akıyordu. 'Benimki de onlarınki kadar aksın' diye içimden geçirdim. Bir çomak aldım ve oluğu açmaya çalıştım. Ben uğraşırken çomak kırıldı ve akan su damlamaya başladı.
Bu sefer içimden 'Onlarınki kadar akmasa da olur, yeter ki eskisi kadar aksın' dedim ve uğraşırken oluk tamamen tıkandı ve hiç akmamaya başladı. Ben yine açmak için uğraşırken Cebrail göründü ve 'Tıkandı Baba, tıkandı. Uğraşma artık' dedi.

O gün bu gün adım "Tıkandı Baba"ya çıktı ve hangi işe elimi attıysam olmadı. Şimdi de burada çaycılık yapıp geçinmeye çalışıyoruz."

Tıkandı Baba'nın anlattıkları Sultan Mahmut'un dikkatini çekmiş. Çayını içtikten sonra dışarı çıkmış ve adamlarına...

"Hergün bu adama bir tepsi baklava getireceksiniz. Her dilimin altına bir altın koyacaksınız ve bir ay boyunca buna devam edeceksiniz."

Sultan Mahmut'un adamları peki demişler ve ertesi akşam bir tepsi baklavayı getirmişler. Tıkandı Baba'ya baklavaları vermişler.

Tıkandı Baba baklavayı almış, bakmış baklava nefis.

"Uzun zamandır tatlı da yiyememiştik. Şöyle ağız tadıyla bir güzel yiyelim" diye içinden geçirmiş. Baklava tepsisini almış evin yolunu tutmuş.

Yolda giderken "Ben en iyisi bu baklavayı satayım evin gereksinimlerini gidereyim" demiş ve işlek bir yol kenarına geçip başlamış bağırmaya...

"Taze baklava, güzel baklava!"

Bu esnada oradan geçen bir Yahudi, baklavaları beğenmiş. Üç aşağı beş yukarı antlaşmışlar ve Tıkandı Baba baklavayı satıp elde ettiği para ile evin gereksinimlerinin bir kısmını karşılamış.

Yahudi baklavayı alıp evine gitmiş. Bir dilim baklava almış, yerken ağzına bir şey gelmiş. Bir bakmış ki altın. Şaşırmış, öteki dilim öteki dilim derken bir bakmış her dilimin altında altın...

Ertesi akşam, Yahudi, acaba yine gelir mi diye aynı yere geçip başlamış beklemeye.

Sultan'ın adamları ertesi akşam yine bir tepsi baklavayı getirmişler. Tıkandı Baba yine baklavayı satıp evin öbür gereksinimlerini karşılamak için aynı yere gitmiş.

Yahudi, hiçbir şey olmamış gibi,

"Baba baklavan güzeldi. Biraz indirim yaparsan her akşam senden alırım", demiş.

Tıkandı Baba da, "Peki" demiş ve antlaşmışlar. Tıkandı Baba'ya her akşam baklavalar gelmiş ve Yahudi de her akşam Tıkandı Baba'dan baklavaları satın almış.

Aradan bir ay geçince Sultan Mahmut;

"Bizim Tıkandı Baba'ya bir bakalım" deyip Tıkandı Baba'nın yanına gitmiş. Bu sefer padişah kıyafetleri ile içeri girmiş. Girmiş girmesine ama bir de ne görsün, Tıkandı Baba eskisi gibi darmadağın.

Sultan;

"Tıkandı Baba sana baklavalar gelmedi mi?" demiş.

"Geldi sultanım."

"Peki ne yaptın sen o kadar baklavayı?"

"Satıp evin gereksinimlerini giderdim, sağolasınız, duacınızım."

Sultan şöyle bir tebessüm etmiş.

"Anlaşıldı Tıkandı Baba anlaşıldı, hadi benimle gel", deyip almış ve devletin hazine odasına götürmüş.

"Baba şuradan küreği al ve hazinenin içine daldır, küreğine ne kadar gelirse hepsi senindir" demiş.

Tıkandı Baba o heyecanla küreği tersten hazinenin içine bir daldırıp çıkarmış ama bir tane altın küreğin ucunda düştü düşecek.

Sultan;

"Baba senin buradan da nasibin yok. Sen bizim şu askerlerle beraber git onlar sana ne yapacağını anlatırlar" demiş ve askerlerden birini çağırmış.

"Alın bu adamı Üsküdar'ın en güzel yerine götürün ve bir tane taş beğensin. O taşı ne kadar uzağa atarsa o mesafe arasını ona verin" demiş.

Padişahın adamları peki deyip adamı alıp Üsküdar'a götürmüşler.

"Baba hele şuradan bir taş beğen bakalım", demişler. Baba,

"Niçin?" demiş. Askerler,

"Hele sen bir beğen bakalım" demişler.

Tıkandı Baba şu yamuk, bu küçük, derken kocaman bir kayayı beğenip almış eline.

"Ne olacak şimdi?" demiş.

"Baba sen bu taşı atacaksın ne kadar uzağa giderse o mesafe arasını padişahımız sana bağışladı" demiş.

Tıkandı Baba taşı kaldırmış tam atacakken taş elinden kayıp başına düşmüş. Adamcağız oracıkta ölmüş.

Askerler bu durumu Padişah'a haber vermişler. İşte o zaman, Sultan Mahmut o meşhur sözünü söylemiş;

"VERMEYİNCE MABÛD, NEYLESİN SULTAN MAHMUT"



Çeşmenizin suyu bol olsun.