Değil (... değil ...) bağlaçlı FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(13/79)
- BULUŞMADA ve YAŞAMDA:
GEÇ ile/değil/yerine/>< ZAMANINDA ile/değil/yerine/>< (")ERKEN(")
( Kabul edilemez olan/olabilen. İLE/DEĞİL Geç kalınmış olan/olabilen. İLE/DEĞİL/YERİNE Zamanında olan/olabilen. )
( Unacceptable. VS. Late. VS. On time. )
( AT MEETING and LIFE:
[not] LATE vs./but ON TIME vs./but (")EARLY(") )
- BUN/BLOOD UREA NİTROGEN değil/yerine/= KAN ÜRE AZOTU
- BUNALIM ile/değil BUNALTI
- BUNDA, ANLAŞIL(A)MAYACAK ...:
"... BİR ŞEY Mİ VAR?" / ... NE VAR?" ile/değil/yerine/>< ANLAŞIL(A)MAYAN BİR ŞEY VAR MI?
( İkisi de soru değil "soru" "kipinde"/"biçiminde", yukarıdan/dikey bir dille, yargı/yükleme sözleridir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anlamaya çalışmak üzere ve anlayışla, yatay bir dille âdil/tarafsız/yüksüz/yargısız/nötr yaklaşım sözü/sorusu. )
- BUNDA değil/yerine/= BURADA
- BUNLARDAN KAÇINAMAZSIN/IZ değil BUNLARDAN KAÇAMAZSIN/IZ
- BUNLARIN HEPSİ BİR "PAKET" değil BUNLARIN HEPSİ BİR BÜTÜN
- BUNLARIN "HİÇBİRİSİ" değil BUNLARIN HİÇBİRİ
- BUNLARIN YÜZÜNDEN değil BUNLAR YÜZÜNDEN
- BUNU ALDIM <>/||/>/< BUNALDIM değil/yerine
YANLIŞIMIN/YANILSAMAMIN/OYUNUN FARKINDAYIM
- BUNU DA İTİRAF ETMEK GEREK ile/ve/değil/||/<>/< BUNU DA İFADE ETMEK GEREK
- BUNUN/ONUN 'ANLAM'I YOK! ile/değil BUNUN/ONUN YARARI YOK!
- BÜNYÂD değil/yerine/= TEMEL | BİNÂ, İNŞAA, YAPI
- BÜNYE değil/yerine/= İÇYAPI
- BU/O İŞTE ELİ VAR/DIR ile/değil BU/O İŞTE (BİR) PARMAĞI VAR/DIR
- BURA DA ... DEĞİL değil BURASI DA ... DEĞİL
- BURADAN GİDİLİYOR ile/değil/yerine BURADAN DA GİDİLİYOR
- ... BURADAN GELİ(YO)R ile/ve/değil ... BUNA/ŞUNA DAYANI(YO)R
- BURADAYDILAR" değil BURADALARDI
- BURAYA/KONUŞMAYA/KONUYA TEŞRİF ETTİ değil BURAYI TEŞRİF ETTİ(ŞEREFLENDİRDİ/ONURLANDIRDI)
- BURÇ değil GENELLEME
( Kişileri, burçlarına göre ayırmak ve tanımlamak, ciddi bir karşılığı bulunmayan, gerçekliklerden, yaşamın ayrıntılarından ve/ya da kendinden kaçışlara hizmet eden genellemelerdir. )
- BURETTE[Fr.] değil/yerine/= DAMLAÇ
( Tüketilen suyu ölçen aygıt. | Oylumsal çözümlemelerde tüketilen sıvı niteliklerini doğru olarak belirlemeye yarayan, bir ucu açık, öteki ucu musluklu, üzeri santimetre küpün onda birini gösterecek biçimde derecelendirilmiş uzun cam boru. )
- BURJUVA/Zİ değil/yerine/= KENTSOYLU/LAR / KENTLİ
( Ortaçağ Avrupası'nda tüccarlara verilen ad. | Orta durumlu halk. )
- BURKA/BÜRKA'[Ar.]/PÜRGÜ değil/yerine/= YAŞMAK
( Peçe, tül, yaşmak, yüzörtüsü. )
- BURKULMA ile/değil BURULMA
- BURN-OUT değil/yerine/= TÜKENMİŞLİK
- BURNU BÜYÜK/LÜK ile/değil/yerine SEÇKİN/LİK
- BURNUN AKMASI ile/ve/değil/yerine SÜMKÜRMEK
( MÜTEMAHHIT: Sümküren, temahhut eden. )
- BÜROKRASİ değil/yerine/= KAMUÜSTLER
- BÜROKRAT değil/yerine/= KAMUÜST
- BÜROKRATİK değil/yerine/= KAMUYÖNETSEL
- BURUN KANAMASINDA...
BAŞ:
ARKAYA DOĞRU değil/>< ÖNE DOĞRU
- BURUN ile/ve/değil GAGA
( HATM[insanda ve hayvanda] ile/ve/değil HATM[: Kuş gagası.] )
( MOUTH vs./and BEAK )
- BURUNDİ'DE:
FRANSIZCA ile/ve/değil/yerine KURUNDİ
( UMUGOFE: Kadın. | IZUBU: Gündüz. | UKWEZI: Gece )
- BÜRÜNME ile/ve/değil/yerine ÖRTÜNME
- BÜSBÜTÜN ile/değil/yerine TÜMÜYLE/TAMAMEN
- BÛSE değil/yerine/= ÖPÜCÜK/ÖPÜŞ
- BÜŞRÂ[Ar.]/MÜJDE değil/yerine/= SEVİNÇLİ SAVA/ÇAV(HABER)
- BUSTIR AŞI/BOOSTER SHOT değil/yerine/= PEKİŞTİRME AŞISI
- BUSTIR DOZ/BOOSTER DOSE değil/yerine/= PEKİŞTİRME DOZU
- BU/ŞU/O SÖZ/DÜŞÜNCE/DAVRANIŞ:
DOĞRU MU? ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLANAKLI MI?
- BÜTÇE/M SIKINTILI ile/değil BÜTÇE/M SINIRLI
- BUTON değil/yerine/= DÜĞME
- BÜTÜN BUNLAR değil BUNLARIN HEPSİ/TÜMÜ
- BÜTÜN BUNLAR değil TÜM BUNLAR
- BÜTÜN CANLI ORGANİZMALAR ile/ve/değil/||/<>/> TÜM VAR OLANLAR
- BÜTÜN HEPSİ ile/yerine/değil HEPSİ/TÜMÜ/TAMAMI
- BÜTÜN "VARLIK/LAR" değil TÜM VAROLANLAR
- BÜTÜN ile/ve/değil/<> PARÇA
( Bir kavramın, bireylerinin toplamı, bütünü vermez. )
( Bütün, parçaların toplamından daha fazla birşeydir. )
( ZIRNIK[Fars. < ZIRNÎH]: Sıçanotu, arsenik madeni ile kükürt karışığı bir madde. | Herhangi bir şeyin en küçük, önemsiz ve işe yaramaz parçası. )
( PIECE vs./and ENTIRE/WHOLE )
( ... ile/ve/değil/<> BERH: Parça, az şey, hisse, nasip. | Su birikintisi. | Şimşek. | Yaş odunun yanarken çıkardığı yaşlık. | Balık. )
( HOLON ile MEROS )
- BÜTÜN ile/değil TOPLAM
- BÜTÜN ile/değil/yerine TÜM
( Parçası bulunur. İLE/DEĞİL/YERİNE Parçası bulunmaz. )
( Nitelikse. İLE/DEĞİL/YERİNE Nicelikse. )
( Tekse. İLE/DEĞİL/YERİNE Çoksa. )
( Bütün, ("Parçaların biraradalığı", "Bütünlük", "Entegrasyon/Integration/Integrity") anlamını taşıyan bir sözcüktür.
Tüm ise, (ingilizce "Whole/All") ile karşılık bulur. Parça parça olsa da, çeşitli oranlarda eksiklikler de olsa istisnasız ve ayırımsız, tamamıyla/tümüyle kapsamadır.
Bütün elmalar, bütün insanlar, bütün arabalar, bütün kitaplar, olmaz! Parçalarının ayrı ayrı kullanılma durumu olmayanlar için gereksiz/yersiz/fazladan bir sözcüktür "bütün".
Bir saksıdaki çiçeğin tüm yaprakları söz konusuysa, "bütün yapraklar" denildiğinde, --her sözcüğün, kendi anlamını taşıdığı bilgisiyle--, ucu sararmış/kırılmış, bir parçası kopmuş yapraklar devredışı bırakılmış olur, ki biz tamamını, hepsini demek istiyoruzdur.
"Bütün parçalar" diyemeyeceğimiz ve
"Bütünden Gelim/Bütüne Varım" olamayacağı gibi! )
- BÜTÜNLÜK ile/ve/değil DİREYSEL/ORGANİK BÜTÜNLÜK
( Parçaların biraradalığı/birliği. İLE/VE/DEĞİL Uyum. )
- BÜTÜNLÜK ile/ve/değil/||/<>/< GÜZELLİK
- BÜTÜNLÜK ile/değil TÜMEL
- BU'UD değil/yerine/= BOYUT
- BUY-I GÜL[Fars.] değil/yerine/= GÜL YAĞI
- BUYRUK/BUYUR ile/değil/||/<>/> (")BUYURUN(")
( Belirli bir davranışta bulunmaya zorlayıcı söz, emir. | İLE/DEĞİL/||/<>/> İnceliğin ve/ya da anlayışın en üst seviyede olduğunu yansıtmak üzere kullanılan söz ya da kinâyeli söz. | Nispetli bir davranış ya da tutumla ve gerisi suskunlukla yansıtılan/gösterilen, ikinci sözcüğü tek sözcük olan[olarak kullanılan] bir karşıt pekiştirme[oxymoron]. )
- BUYRUK/EMİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DİLEK/TEMENNİ
- BUYRUK/EMİR ile/ve/değil SINAV
- BÜYÜ/CADI[Fars.] ile/değil/yerine/>< DİN
- BÜYÜCÜ/LÜK" / "SİHİRBAZ/LIK" /"KÂHİN/KEHÂNET" ile/değil YANILTICI/LIK / İLÜZYON/İST
- BÜYÜĞÜN İÇİNDEKİ KÜÇÜK ile/ve/değil/yerine KÜÇÜĞÜN İÇİNDEKİ BÜYÜK
- BÜYÜK DEVLET ile/ve/değil/yerine KÜÇÜK DEVLET
- BÜYÜK HATA:
BİR ŞEYE/KİŞİYE, GEREĞİNDEN FAZLA DEĞER VERMEK ile/ve/değil/<> KENDİNE, HAK ETTİĞİNDEN DAHA AZ DEĞER VERMEK
- (BÜYÜK) "HİKAYE" değil SÜREÇ
- BÜYÜK KONUŞMA ile/ve/değil/||/<> İDDİA
- BÜYÜK SAYIDA değil ÇOK SAYIDA
- BÜYÜK ŞEYLER ile/ve/değil/yerine KÜÇÜK ŞEYLER
( Yok olur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Sürekli[bâki] kalır. )
- BÜYÜK YERİN ile/ve/değil/yerine/||/>< KÜÇÜK YERİN
( Küçük konuşmacısı [olmak]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Büyük konuşmacısı [olmak]. )
- BÜYÜK ile/ve/değil/yerine/||/<> OYLUMLU/HACİMLİ
- BÜYÜK ile/ve/değil TÜMEL
- BÜYÜK/LÜK ile/ve/değil BÜTÜN/LÜK
( Parçalar arasındadır. İLE/VE/DEĞİL Küçüğü olmayan büyük(lük)tür. )
( Büyük, küçülebilendir. )
( Büyüğün büyüklüğü, küçüğünü düşünmesindedir, sevmesindedir. )
( Ne kadar seviyor ve düşünüyorsa o kadar büyüktür. )
( Kişi maneviyatta büyümezse, isterse 500 yıl yaşasın, yine çocuktur. )
( Yaşayanın değil, düşünenin ve anlayanın yaşı büyüktür. )
( Her büyük şey, büyük bir anlamla yaşar. )
( Büyük, küçüğü sevmeye memurdur. )
- BÜYÜK/LÜK ile/ve/değil BÜTÜN/LÜK
( Parçalar arasındadır. DEĞİL Küçüğü olmayan büyük(lük)tür. )
( Büyük, küçülebilendir. )
( Büyüğün büyüklüğü, küçüğünü düşünmesindedir, sevmesindedir. )
( Ne kadar seviyor ve düşünüyorsa o kadar büyüktür. )
( Kişi, maneviyatta büyümezse, isterse 500 yıl yaşasın, yine çocuktur. )
( Yaşayanın değil, düşünenin ve anlayanın yaşı büyüktür. )
( Büyük, küçüğü sevmeye memurdur. )
- BÜYÜK/LÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YÜCE/LİK
- BÜYÜLE(N)MEK ile/ve/değil HAYRAN (KALMAK/BIRAKMAK)
- BÜYÜME ile/ve/değil ÇOĞALMA
( [but] TO GROW vs./and/but INCREASE )
- BÜYÜME ile/ve/değil/||/<> GENLEŞME
- BÜYÜME" ile/ve/değil/yerine HAREKET
- BUYURGANLIK ile/değil TOPLUMSALLIK
- BÜYÜTMEK ile/ve/değil/||/<>/< YETİŞTİRMEK
( Gövdeyi. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Zihni. )
( Bitkiyi/hayvanı/beşeri(kişiyi). İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< İnsanı/kişiliği. )
- BÜZ-BÂN[Fars.] değil/yerine/= KEÇİ ÇOBANI
- BUZDOLABINDA SAKLANMASI GEREKEN SEBZELER ile/değil/yerine BUZDOLABINDA SAKLANMAMASI GEREKENLER
( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Kabak, soğan, patates, sarımsak. )
- BUZUL DAĞLARI ile/değil SAYDAM BUZUL DAĞLARI
( ... İLE/DEĞİL En tehlikeli olan buzul dağları. [Eğer buzul içindeki su erir ve çatlaklar da tekrar donarsa saydam buzul oluyor.] [Titanik, saydam buzul dağlarından birine çarparak batmıştır.] )
- BVK/BIG DATA SETS değil/yerine/= BÜYÜK VERİ KÜMELERİ
- c.[Lat. < CUM] değil/yerine/= İLE
- CA/CLUSTERING ANALYSIS değil/yerine/= KÜMELEME ÇÖZÜMLEMESİ
- ÇABA HARCAMADAN ... ile/değil/yerine DAHA KOLAYCA ...
- ÇABA ile/ve/değil/<>/< GİRİŞİM
- CABG/CORONARY ARTERY BYPASS GRAFTING değil/yerine/= KORONER ARTER BAYPAS GREFTLEMESİ
- ÇABUK ile/değil/yerine BİLENMİŞ
- CAD/COMPUTER AIDED DESIGN/MANUFACTURING değil/yerine/= BİLGİSAYAR DESTEKLİ TASARIM/ÜRETIM
- CADDE değil/yerine/= ANAYOL
- ÇADIR ile/değil ÇERGE/ÇERGİ
( ... İLE/DEĞİL Derme çatma çadır. | Otağ. )
- CAFCAF/LI[Fars.] değil/yerine/= GÖSTERİŞ
( Ağız kalabalığı ile bir şeyi elde eden. | Karışık, gürültülü patırtılı, tehlikeli olan. )
- ÇAĞ ile/ve/değil/yerine SÜREÇ
( [not] AGE vs./and/but PROCESS
PROCESS instead of AGE )
- ÇAĞDAŞLIK:
TARİHSEL ile/değil DÜŞÜNSEL
- ÇAĞIRMAK ile/ve/değil/||/<>/< ÇAĞRIŞTIRMAK
- ÇAĞIRMAK ile/ve/<>/değil/yerine DAVET ETMEK
( [not] MESSAGE vs./and/<>/but TO INVITE
TO INVITE instead of MESSAGE )
- ÇAĞIRMAK ile/ve/değil/||/<>/< GELEBİLECEĞİ BİLGİSİNİ/HABERİNİ VERMEK
- ÇAĞIRMAK değil İLÂN ETMEK
- ÇAĞLAYAN ile/değil/yerine/= ÇAVLAN
( ... İLE/DEĞİL/YERİNE/= Çağlayanın/şelâlenin büyüğü. )
- ÇAĞRIŞIM ile/ve/değil/yerine/>/</||/>< KAVRAM
- ÇAĞRIŞIM ile/ve/değil/||/<>/< KOŞULLANMA
- ÇAĞRIŞIM ile/ve/değil/||/<>/< UYARAN
- ÇAĞRIŞIM ile/ve/değil/||/<>/< UYDURMA
- CAHİL:
BİLMEYEN değil/ne yazık ki BİLMEK İSTEMEYEN, BİLMEMEKTEN "MUTLU OLAN"
- CÂHİL ile/değil/yerine/||/>/>< ÂLİM ve ÂRİF
( "Keser atar." İLE/DEĞİL/YERİNE/>/>< Temkinli/ihtiyatlı konuşur. )
( [Her sözünde] Kendini aklar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>/>< Kendini yoklar. )
( Kişiyi, hedef yapar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>/>< Kişiye hitap eder. )
( "Cahil" dediğimizde, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir.
Yoksa, okumuş olanlardan, en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okuma bilmeyenlerden de hakikati gören, gerçek âlimler çıkabilir. )
( [Hatasını gösterdiğinde ...] Küfür ve hakaret eder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>/>< Teşekkür eder. )
( (Kendi) "Sonuçlar"/ı ile hareket eder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>/>< Süreçleri bilir ve takip eder. VE Hem süreç, hem sonuç birliği ve bütünlüğüyle hareket eder. )
( Bilmeyenle/câhille oturup pekmez yiyeceğine, bilenle oturup kuru ekmek ye. )
- CAHİL ile/ve/değil/yerine DÜŞÜNEMEYEN
( Herkes düşünür fakat herkes düşünmeyi düşünemez! )
- CÂHİL ile/ve/değil/||/<> GENÇ
( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<> Cahil, [daha çok] bilmeyen değil, davranış ve tutumuna sahip olamayan demektir. Gençlerin/gençliğin de sorunu, bilgili ya da bilgisizlikleri değil davranışlarında aşırıya kaçabilmeleridir. )
- CAHİLİN AĞLAYIŞI ile/değil/yerine ÂLİMİN AĞLAYIŞI
- CAHİLLİKTE ile/değil/yerine/></> BİLGELİKTE
( Bilgisizlik/deneyimsizlik, bir yerlere düşürür ya da "çıkarır/taşır". İLE/DEĞİL/YERİNE/>> Varolmak, tek başına ve sürekli olarak yeterlidir. )
( [Gösterge] Kavrayamadığın şeyin "doğruluğuna inanmak". İLE/DEĞİL/YERİNE/>> Kavrayamadığı şeyin cahili olduğunu bilmek. )
( Kin çoğalır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>> Sevgi çoğalır. )
- CÂİZ[Ar. < CEVAZ] değil/yerine/= UYGUN / OLABİLİR, OLUR
- ÇAKAL/KURT/KÖPEK ile/değil ÇAKUPEK
( İlgili açıklamaları okumak için burayı tıklayınız... )
- ÇAKILIŞ ile/değil/yerine/>< ÇIKIŞ
- ÇAKIŞ(TIR)MAK ile/ve/değil/||/<>/< ÖRTÜŞ(TÜR)MEK
- ... değil ÇALAKALEM
- ... değil ÇALIKUŞU
( ... cum TROGIODYTES )
- ÇAL(IN)MA ile/değil KAÇIR(IL)MA
( Nesneler için geçerlidir. İLE/DEĞİL Canlılar[insan ve/ya da hayvan] için geçerlidir. )
- ÇALINMASIN DİYE değil/yerine SAHİP ÇIKMAK ÜZERE
- ÇALINTI ile/değil ALINTI
- ÇALIŞKAN ile/ve/değil (İYİ) ÇALIŞAN
( [not] DILIGENT vs./and/but (WELL) WORKER )
- ÇALIŞKANLIK/SANAT ÜRETİMİ ile/ve/değil/||/<>/< İÇİNDEKİ "CANAVARI" GİZLEYEN UYGARLIK MASKESİ
- ÇALIŞMA SÜRESİ/SAATİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EMEK YOĞUNLUĞU/NİTELİĞİ
- ÇALIŞMA ile/ve/değil ARINMA
- ÇALIŞMADA (KENDİNDEN/İŞLERİNDEN) ÖDÜN VERMEK ile/ve/<>/değil/yerine ÖZVERİLİ ÇALIŞMAK
- ÇALIŞMAK İÇİN DİNLENMEK ile/ve/<>/değil/yerine ÇALIŞTIKTAN SONRA DİNLENMEK
- ÇALIŞMAK ile/ve/değil/||/<>/< AKILLICA ÇALIŞMAK
(
)
- ÇALIŞMALARI:
YÜRÜTMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SÜRDÜRMEK
- ÇALIŞMAMAK değil/yerine/>< (B)AĞ KURMAK
( [not] NOT WORKING but NETWORKING
NETWORKING instead of NOT WORKING )
- ÇALKALA(N)MAK ile/ve/<>/değil SALLA(N)MAK
- CALL CENTER[İng.] değil ÇAĞRI MERKEZİ
- ÇALMA ile/değil ÖYKÜNME
- ÇALMAK ile/değil/yerine/>< ÇALIŞMAK
(
)
- CAM KENARI değil PENCERE KENARI
- CAM ile/değil CAN
( Yüzünü görmek isteyenin baktığı. İLE/DEĞİL Özünü görmek isteyenin baktığı. )
( [not] GLASS vs./but LIFE/SOUL )
- CAM ile/değil MÜZE CAMI
( ... İLE/DEĞİL Çok daha az yansıma yapar. )
- CAM | CAMDAN YAPILMIŞ değil/yerine/= SIRÇA
- CAMBAZ değil CÂN-BÂZ[Fars.]
- ... değil CAMGÖBEĞİ
- CAMİ ile/ve/değil/||/<>/= KÜLLİYE
- CÂMİ ile/değil MOLLA CÂMÎ
- CAMİA/ZÜMRE[Ar.] değil/yerine/= KESİM/TOPLULUK
( Belirli ortak amaçlara sahip kişilerden oluşan öbek/küme. )
- CAMİDE:
HARİM/MUHAVVATA değil/yerine/= DIŞ AVLU
- ÇAMUR ile/değil BALÇIK
- CAN SIKINTISINDAN (DOLAYI) YEMEK ile/değil/yerine AÇLIKTAN (DOLAYI) YEMEK
- CAN ile/ve/değil/||/<>/< GÖVDE/CESET
- ÇAN ile/değil TİBET ÇANI
( ... İLE/DEĞİL 52 öğenin biraradalığı ile oluşturulmuş en iyi/özel çan. )
- ÇANAK TUTMA(MA)K ile/ve/değil/yerine MEYDAN VERME(ME)K
- CAN/ÂN" ile/değil/yerine CAN ve CANAN
- CANCERS değil/yerine/= YENGEÇ BURCU
- CAN/HAYAT değil/yerine/= DİRİM/YAŞAY
- CANHIRAŞ değil/yerine/= İÇYAKAN
- CANI:
"SIKIK" değil SIKKIN
- | CÂNİ ve BUDALA | ile/değil/>< OYUNCU
( Sürekli akıl var ve hiç duygu yoksa. VE Sürekli duygu var ve hiç akıl yoksa. İLE/DEĞİL/>< Akıl ve duygunun dengelenmesiyle. )
- CANİ/LİK ile/değil/||/<> VAHŞİ/LİK
- CANIMIZI, TEN EYLEMEK/SANMAK/VARSAYMAK ile/değil/yerine/>< TENİMİZİ, CAN EYLEMEK
- CANINI ÇIKARMAK ile/değil/yerine/>< TADINI ÇIKARMAK
- CANLI (OLMAK/KALMAK) ile/ve/değil/||/<>/> YAŞAMAK
( Doğada, dirimbilimde, gövdede, hayvanda, bitkide. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İnsanda, anlıkta, düşüncede, anlamda, değerde. )
- CANLI/CANSIZ ile/ve/değil/yerine VAROLAN
- YAYINLARDA:
CANLI ile/ve/değil/yerine NAKLEN
- CANLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLİNÇLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLİNCİNİN BİLİNCİNDE OLAN/OLABİLEN
( Uyurken. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< "Uyurgezer". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Uyanıkken. )
( Bitki. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Hayvan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< İnsan. )
- CANLI/LIK ile/ve/değil DİRİ/LİK
( [not] ALIVE vs./and/but VIVACITY )
- CANLI:
[ne] BÜYÜK, [ne de] KÜÇÜK değil TEK
( Canlının, (en) "küçüğü" ya da "büyüğü" diye bir şey yoktur/olmaz! Hücreden daha büyük bir canlı yoktur. )
- cap.[Lat. < CAPE] değil/yerine/= ALINIZ
- CAPABLE OF DISCRİMINATING[İng.] değil/yerine/= ERGINLİK VE SEZGINLİK
- ÇAPKIN ile/ve/değil/||/<> ALKOL ÇAPKINI
- CAPR/COMPUTER AIDED PATIENT REGISTRATION değil/yerine/= BİLGİSAYAR DESTEKLİ SAYRI KAYDI
- CAPRICORN değil/yerine/= OĞLAK BURCU
- caps. amyl.[Lat. < CAPSULA AMYLACEA] değil/yerine/= KAŞE
- caps.[Lat. < CAPSULA] değil/yerine/= KAPSÜL
- CARDIOVERTER-DEFİBRİLLATOR değil/yerine/= YÜREK İÇİ DİZEMDÜZELTİR
- ÇARE[Fars.] değil/yerine/= ÇÖZGE
- ÇARE değil/yerine/= UMAR
- ÇARESİZ KALMAK ile/ve/değil/yerine/<> ÜMİTLİ OLMAK
- ÇARESİZLİK ile/ve/değil/yerine/<> SABIR
- CARİ HESAP değil/yerine/= SÜREN SAYIŞ
- CÂRİ MASRAF değil/yerine/= DÖNEM GİDERİ
- CARİ PARA değil/yerine/= GEÇER PARA
- CARİ ÜCRET değil/yerine/= GEÇER ÖDENÇ
- CARİ[Ar.] değil/yerine/= GEÇERLİ/YÜRÜRLÜKTE
- ÇARK ETMEK ile/değil/yerine/>< FARK ETMEK
- ÇARPAN ile/değil/yerine/||/<>/< DEĞİŞKEN
( vs./and/||/<>/but/< VARIABLE
VARIABLE instead of MULTIPLIER )
- ÇARPICI ile/ve/değil/yerine/<> ŞAŞIRTICI
- ÇARPIŞAN ile/değil ÇAKIŞAN
- ÇARPIŞMA ile/ve/değil EŞİK
- ÇARPIŞMAK ile/ve/değil/yerine/>< TARTIŞMAK
- ÇARPTIRILMIŞ ile/değil ÇARPITILMIŞ
- ÇARPTIRMAK ile/değil ÇARPITMAK
- ÇARŞAF ile/değil MAHRAMA[Ar.]
( ... İLE/DEĞİL Bazı bölgelerde, kadınların sokağa çıkarken, manto üstüne örtündükleri, işlemeli geniş örtü. )
- ÇARŞAF[Fars.] ile/ve/değil/||/<> NEVRESİM[Fars., Ar.]
( Yatağın üzerine serilen ya da yorgana kaplanan bez örtü. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Torba biçiminde, yorgan çarşafı. )
- CÂRÛ/CÂRUB[Fars.] değil/yerine/= SÜPÜRGE
- CASTING[İng.] değil/yerine/= DENEME ÇEKİMİ/OYUNCU SEÇİMİ
- CASUS[Ar.]/AJAN[Fr./İng. < AGENT] değil/yerine/= ÇAŞIT
- CASUSLUK YAPMAK değil/yerine/= ÇAŞITLAMAK
- ÇATAL ile/ve/değil EŞİK
- catapl.[Lat. < CATAPLASMA] değil/yerine/= LAPA
- CATERING[İng.] değil/yerine/= TOPLU YEMEK SUNUMU
- ÇATI ile/ve/değil EŞİK
- ÇATIŞAN(I) ile/değil/yerine BÜTÜNLEYEN(İ)
- ÇATIŞMA değil/yerine/>< ÇALIŞMA
- ÇATIŞMA ile/değil ÇEKİŞTİRME
- ÇATIŞMA ile/değil/yerine FARK
- ÇATIŞMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KESİŞME
- ÇATIŞMA değil/yerine/>< UZLAŞMA
- ÇATIŞMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> UZLAŞMA BECERİSİ
- ÇATIŞMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< ÇALIŞMAK
- ÇATLAMIŞ OLAN, ...:
AORT DAMARI ile/değil/ne yazık ki/>< AR DAMARI
- ÇAY değil/yerine IHLAMUR
( ... cum TILIA )
- ÇAY ile/ve/değil/yerine/<> YEŞİL/KÖK ÇAY
( THEA CHINENSIS cum ... )
- CAZİBE/TRAKSİYON değil/yerine/= ÇEKİM
- CAZİBE[Ar.] değil/yerine/= ALIMLILIK/ALBENİ
- CAZİBE değil/yerine/= ÇEKİCİLİK/ALIM/ALIMLILIK/ALBENİ
- CAZİP/CAZİBELİ/CAZİBEDAR değil/yerine/= ÇEKİCİ/ALIMLI/ALBENİLİ
- CAZİP[Ar.] değil/yerine/= ÇEKİM
- CBCT/CONE BEAM COMPUTERIZED/COMPUTED TOMOGRAPHY değil/yerine/= KONİ IŞINLI BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ
- CBIRS/CONTENT-BASED IMAGE RETRIEVAL SYSTEM değil/yerine/= İÇERİK TABANLI GÖRÜNTÜ ERİŞİM SİSTEMİ
- CBS/GEOGRAPHIC INFORMATION SYSTEM değil/yerine/= COĞRAFİ BİLGİ DÜZENİ
- cc[Lat. < CENTIMETRUM CUBICUM] değil/yerine/= SANTİMETRE KÜP
- CC/CORRELATION COEFFICIENT | CLOUD COMPUTING değil/yerine/= KORELASYON KATSAYISI | BULUT BİLİŞİM
- CCMM/CONTİNUITY OF CARE MATURITY MODEL değil/yerine/= BAKIM OLGUNLUĞUNUN SÜREKLİLİĞİ MODELİ
- CCTA/CORONARY COMPUTERIZED TOMOGRAPHY-ANGIOGRAHY, CORONARY COMPUTED TOMOGRAPHY-ANGIOGRAHY değil/yerine/= KORONER BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ ANJIOGRAFİ
- CDC/CENTERS FOR DISEASE CONTROL AND PREVENTION değil/yerine/= HASTALIK KONTROL VE ÖNLEME MERKEZLERİ(ABD)
- CDSS/CLINICAL DECİSION SUPPORT SYSTEM değil/yerine/= KLINİK KARAR DESTEK DÜZENİ
- CEBE[< Fars.] değil/yerine/= ZIRH, SİLAH
- CEBEL(LEŞME) değil CEDEL(LEŞME)
( TARTIŞMA, SERT MÜNÂKAŞA | KAVGA )
- CEBERÛT/LUK / ZORBALIK değil/yerine/= GÜCEGEN/LİK
- CEBÎN[Ar.] değil/yerine/= KORKAK, YÜREKSİZ | ALÇAK | ALIN
- CEBİR değil/yerine/= GÜCER
- CEB(İ)R[Ar.] değil/yerine/= ZOR, ZORLAMA | DÜZELTME, TAMİR ETME
- CEBR ile/ve/değil/yerine/<>/< CEZB
( Dışsal. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< İçsel. )
- CEBREN değil/yerine/= GÜCERLE
- CEBRÎ İCRA değil/yerine/= GÜCERLE TÜZRE
- CEBRÎ SATIM değil/yerine/= GÜCERLE SATIM
- CEDEL ile/değil/yerine/<> BURHAN
( Bir bilginin, yanlışları göstermesi. İLE/DEĞİL/YERİNE/<> Savını temellendirmek. )
- CEFÂKÂR değil/yerine/= KIRAV/CI
- CEFÂKEŞ değil/yerine/= KIRAVÇEKEN
- CEFÂLI değil/yerine/= KIRAVLI
- ÇEGO VERA değil CHE GUEVARA
- CEHÂLET:
BİLGİSİZLİK değil KIBLESİZLİK
- CEHÂLET KİBARLIĞI ile/değil/yerine KİBARLIK
( "Kibarlığını" yüzüne-gözüne bulaştırır. İLE/DEĞİL/YERİNE Zamanını, zeminini, gerektiği kadar ve ölçüsünü bilerek/tutturarak, bilinçle. )
- CEHÂLET["CAHÂLET" değil!] ile/ve/yerine/değil İLİM
( Dönüp dolaşmak. İLE Bilinenden bilinmeyene gitmek. )
( Dünyaya sizin cahilliğe son vermenizden daha çok yardımı olabilecek bir başka şey yoktur. )
( İLMİ: - Ya Öğreten, - Ya öğrenen, - Ya seven olmak gerek. )
( İlmin saati, feyzi belirli olmaz. )
( İlim öğrendikçe, ilim onun niyetini tashih eder. )
( There is nothing that can help the world more than your putting an end to ignorance. )
( [not] IGNORANCE vs./and/but KNOWLEDGE
KNOWLEDGE instead of IGNORANCE )
(1996'dan beri)