Bugün[15 Kasım 2025]
itibarı ile 33.765 başlık/FaRk ile birlikte,
33.765 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(103/136)


- SAHİCİ/LİK ile/ve/||/<>/> SAMİMİ/LİK


- ŞÂHİD[Ar.] ile HÂZIR[Ar.]


- ŞÂHİD[Ar.] ile MÜŞÂHİD[Ar.]


- ŞÂHİD[Ar. < ŞEHÂDET | çoğ. ŞEVÂHİD] ile ŞÂHİD[Fars.]

( Tanık. | Senet yerine geçecek biçimde büyük bir yapıttan ya da kişiden alınan örnek. İLE Sevgili. | Güzel. )


- SAHİH (OLAN) ile/ve SALİH (OLAN)

( Bilinmeli. İLE/VE Uygulanmalı. )


- SAHİH[Ar.]["SAİH" değil!] değil/yerine/= DOĞRU


- SAHİH ile/ve SARİH

( Bahs'te. İLE/VE Keşf'te. )


- SAHÎK[Ar.] ile SÂHİK[Ar.]

( Uzak. | Çok karışık anlaşılmaz söz. İLE Ezip döven. )


- ŞÂHİKA[Ar.] ile FERİŞTAH[Fars. FİRİŞTE]

( Doruk, zirve. | En üst derece. İLE En iyi, en üstün. )


- SAHİL "KENARI" değil SAHİL


- SAHİL PARKI :

( İstinye Mahallesindedir. 1.034,93 m²'lik bir alanı kapsar, 185,93 m²'lik yeşil alanı, 46,59 m²'lik çocuk oyun alanı ve park içinde 442 m²'lik tesisi bulunmaktadır. )


- SÂHİL[Ar.] ile SAHÎL[Ar.] ile SÂHİL[Ar.]

( Kişneyici, kişneyen. İLE At kişnemesi. İLE Deniz/ırmak/göl kenarı, kıyı, yalı. )


- SAHÎN[Ar. < SUHÛNET] ile SAHÎN[Ar. < SİHAN]

( Sıcak, kızgın, ısınmış. İLE Kalın. | Sık. | Katı, pek. )


- ŞAHİN, ÖZCAN (SARIYER, 1938) :

( Serbest meslek sahibidir. Sarıyer Spor Kulübü'nde 1 dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. )


- SAHIN/SAHN[Ar.] değil/yerine/= NAMAZ KILMA YERİ


- ŞAHİNÇİFTÇİ, ERMAN (YALOVA, 1987) :

( Rumelikavaklıdır. Sarıyer Spor Kulübü altyapısında oynamış ve başarılı olarak profesyonel takım karosuna alındı. Sarıyer'de 7 sezon (2004 - 2011) profesyonel takım kadrosunda bulunmuş ve bu süre içinde 84 lig, 5 Türkiye Kupası olmak üzere 89 resmi ve ayrıca 32 özel maçla birlikte 121 lacivert beyazlı formayı giydi. R. Kavağı Spor Kulübü, G. Saray, Sarıyer, Van B.Ş. Belediye, Ofspor, Pazarspor, Kızılcabölükspor, Sultanbeyli Belediye, Arsin Spor ve Artvin Hopa Spor kulüplerinde oynadı. )


- ŞAHİNYAN\'IN YALISI :

( Yehimahalle Karakütük Caddesi üzerinde idi. Bu muhteşem tarihi yalı sahip değiştirdikten sonra yıkılıp yerine beton bina yapıldı. )


- SAHİP/MÂLİK[Ar.] değil/yerine/= İYE


- SAHİP OLMAK ile AİT OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRLİKTE VE BÜTÜN OLMAK


- SAHİP OLMAK ile/yerine KURUCU(SU) OLMAK

( OWNER vs. FOUNDER
FOUNDER instead of OWNER )


- SAHİP OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< LÂYIK OLMAK


- SAHİP OLMAK ile/ve/fakat/||/<>/< SAHİP OLDUĞUMUZLA VE/YA DA SAHİP OLMAKLA PERDELENMEMEK


- SAHİP OLMAK ile/değil/yerine ŞAHİT OLMAK


- SAHİP OLMAK ve/||/>/< TERK EDEBİLMEK

( Ancak, sahip olunabilen, terk edilebilir. )

( Önemli[öncelikli] olan, en çok şeye sahip olmak değil en az şeye gereksinim duymaktır. )

( Bir şeye sahip olmak istiyorsan, onu, zihninden, dilinden ve gönlünden çıkarmalısın! )

( İstediğiniz bazı şeylere sahip olamamak, mutluluğun bir parçasıdır. )

( OWNERSHIP and/> ABLE TO LEAVE )


- SAHİP OLMAK ve TERK EDEBİLMEK

( Ancak sahip olunabilen terk edilebilir. )


- SAHİP değil/yerine/= İYE


- SAHİPLENME ile/değil/yerine/< AİDİYET

( Kentte. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Köyde, doğada. )


- SAHİPLENME ile/ve/||/<> KOLLAMA


- SAHİPLENME ile/ve/||/<> SÜREKLİ KILMA ile/ve/||/<> BİRİKTİRME


- SAHİPLENMEK ile/değil/yerine SEVMEK/SEVGİ

( Sevgi özgür bırakıcıdır, olmalıdır! Sahiplenmeden! )

( [not] TO CLAIM vs./but TO LOVE / THE LOVE
TO LOVE / THE LOVE instead of TO CLAIM )


- SÂHİR[Ar. < SİHR] ile SÂHİR[Ar. < SEHER] ile SÂHİR[Ar. < SAHR]

( Büyücü. | Büyüleyici etki yaratan güzel. İLE Gece uyumayan, uykusuz. İLE Maskaralık eden. )


- SÂHİRE ile ...

( YERYÜZÜ, UYANIK GÖZ VE GÖZLERE SERAP GÖRÜNEN YERYÜZÜ )


- SAHÎRE[Ar.] ile SÂHİRE[Ar. çoğ. SÂHİRÂT, SEVÂHİR]

( Yeryüzü. İLE Büyücü. )


- ŞAHIS ZAMİRİ/ADILI ile/ve İŞARET ZAMİRİ/ADILI


- ŞAHIS[Ar.] değil/yerine/= KİŞİ/BİREY


- ŞAHIS[Ar. ŞAHS] ile ŞÂHIS

( Kimse, kişi. İLE Sırık. )


- ŞAHIS ile/ve/||/<>/> TEŞAHHUS

( Kimse, kişi. | Bir insanın görünen biçimi. İLE/VE/||/<>/> Şahıs biçimine girme, cisimlenme. | Kendini belirli etme, ayrılarak belirme, ortaya çıkma. )


- TANIK/ŞAHİT ile/ve/değil GÖZLEMCİ


- ŞÂHİT ile ŞEHÎT

( Dünyaya gelerek. İLE/VE/||/<>/> Dünyadan giderek. )

( İzleyerek yaşayan. İLE/VE/||/<>/> Katılarak, deneyimleyerek yaşayan. )

( Sahip olan. İLE/VE/||/<>/> Olan. )


- ŞÂHİT/ŞÂHİD[Ar.]["ŞAİT" değil!] değil/yerine/= TANIK


- ŞAHKÜL" değil ŞÂKÜL


- SAHNÂN/SAHANÂN/SUHNÂN[Ar.] ile SAHNÂN[Ar.]

( Sıcak gün. | Sıcak, kızgın. İLE Çifte zil. )


- SAHNE ÇALMAK ile/değil ÖNEMİNE BİNAEN


- SAHNE TOZU YUTMAK ile/ve/||/<> MÜREKKEP YALAMAK


- SAHNE ile/değil/yerine ESAS


- SAHNE ile KONDÜVİT/KONDÜİT[Fr. < CONDUITE]

( ... VE/||/<> Tiyatroda sahneye çıkma sırası gelen kişileri uyarmakla görevli kişi. )


- SAHNE ve/||/<>/>/< KULİS[fFr. < COULISSE]

( İzleyicilerin kolayca görebilmeleri için genellikle yerden belirli bir ölçüde yüksek yapılan, oyun, müzik vb. gösteri yapmaya uygun yer, oyunluk. | Görüntü. | Tanık olunan, gözlenen olay. | Bir konu ya da çalışma çevresi, çalışma dalı. | Bir oyun ya da filmin başlıca bölümlerinden her biri. VE/||/<>/>/< Sahnenin gerisinde ve yanlarında bulunan bölüm. | Borsa dışında alışveriş yeri. | Bir amaca ulaşabilmek için ilgili kişiler arasında özel çalışma yapılan yer. | Bir işin, bir hareketin gizli hazırlık konuşması. )


- SAHNE[Ar. < Yun.] ile/ve/||/<> PARTER[Fr.]

( ... İLE/VE/||/<> Tiyatro, sinema gibi yerlerde, sahnenin bulunduğu ilk kata ve burada bulunan koltuklara verilen ad. )


- SAHNE ile RAMP[Fr.]

( Tiyatro sahnesinde izleyiciye en yakın yer. )


- SAHNE ile ŞANO[İt. SCENA]

( ... İLE Tiyatro sahnesi. )


- SAHNE[Ar. < Yun.] değil/yerine/= KÖRÜNÇ/GÖRÜNÇ, SEKİ


- SAHNELEME ve/||/<>/> YAZMA


- SAHR[Ar.] ile SAHR/SUHÛR[Ar. < SAHRE]

( Kaya. İLE Büyük taşlar, kayalar, maden kütleleri. )


- SAHRA ÇÖLÜ ile ÇÖL

( Yılda sadece 25 mm. yağış alır. İLE Yılda 254 mm.'den az yağış alan yer. )

( Dünya yüzeyinin 3'te 1'i, çöllerden oluşmaktadır. )

( Sahra Çölü, en büyük çöldür. [Amerika Birleşik Devletleri'nin yüzölçümü kadardır.] İLE ... )

( ... ile KAFR, BÂDİYE, BEDÂVET, BEVBÂT, FEYFÂ', MERVAHA[çoğ. MERÂVÎH: Ova, çöl. | Her tarafından rüzgâr esen yer.], TÎH[Çöl. | Mısır ile Şam arasında, Sînâ Dağı'nın bulunduğu yarımadada bir çölün adı.]
KAFR[çoğ. KUFÂR]: Susuz, otsuz, ıssız çöl. )

( ... ile DEŞT, BEYÂBÂN )


- SAHRA[Ar.] değil/yerine/= ÇÖL


- ŞAH-RUH:
Aynı anda, şah ve kale tehdidi. -ve


- ŞAHS/ŞAHIS/FERT/FERD/INDIVIDU değil/yerine/= BİREY


- ŞAHSEN ile/ve/||/<> BİZZAT


- ŞAHSİ (HAKLAR) değil/yerine/= KİŞİSEL (ÜLEVLER)


- ŞAHSÎ[Ar.] değil/yerine/= KİŞİSEL


- ŞAHSİLEŞTİRMEK ile ŞAHSİ-LEŞ-TİRMEK


- ŞAHSİYYE ile TABİYYE


- ŞAHSULTAN ÇEŞMESİ ile ŞAHSULTAN SEBİLİ

( İkisi de Eyüp'te, Zal Mahmud Paşa Camisi yakınında, Şah Sultan Camisi yanındadır. )

( İkisi de 1800'de, Sultan III. Mustafa'nın kızı Şahsultan tarafından yaptırılmıştır. )


- SAHTE PARA ile/değil/yerine/>< GERÇEK PARA


- SAHTE ile/ve/değil/||/<>/> GEÇERSİZ


- SAHTE ile/değil SANKİ


- SAHTE ile/ve/||/<> TAKLİT


- SAHTE ile/ve YANILSAMA

( FAKE vs./and ILLUSION )


- SAHTEKÂR ile HİLEKÂR

( Sahtekâr kişi, sahici kişinin gözüne bakamaz. )


- SAHTE/LİK ile/değil/yerine/>< İÇTEN/LİK


- SAHÛR[Ar.] ile SAHÛR[Ar. < SİHR] ile SÂHÛR[Ar. < SAHRE] ile SÂÛR[Ar. < SA'R]

( Temcit yemeği, sahur. İLE Gece uyanıklığı, uykusuzluk. | Ay ağılı. İLE Dünyanın aya düşen, ay tutulmasını oluşturan gölgesi. İLE Ocak, fırın. )


- SAHUR ve/<> SEHER


- SAHV ile/ve MAHV


- SÂİB[Ar.] ile SÂİB[Ar. < SEVÂB] ile SÂİB[Ar. < SE'B] ile SAİB[Ar.] ile SAHİB[Ar.]

( Bir yerle, bir şeyle ilişiği olmayan. İLE Yanlışsız, doğru, yanlışlık yapmayan. | Amaca, hedefe uygun. | Hedefe doğru ulaşan. İLE Yağmur getiren bora[İt. < Yun.][: genellikle arkasından yağmur getiren sert ve geçici rüzgâr/yel.]. İLE Çarmıha germek. İLE Sahip[mâlik]. | Bir vasfı olan[hâiz]. | Koruyan[hâmî]. | Bir iş yapmış olan. | Sürekli sohbette bulunan. | Hak yolunu göstermek isteyen mürşid. )


- ŞAİBE[< ŞEVB | çoğ. ŞEVÂİB] ile/değil ŞÂYİA[çoğ. ŞÂYİÂT]

( Leke, kusur, ayıp; noksan, nakîsa. | Art düşünce. | Hile. | Kir, leke | Kötü eser, iz. İLE/DEĞİL Yayılmış haber, yaygın olan, söylenti. )


- SÂİBE[Ar.] ile SÂİBE[Ar. < SEVÂB] ile ŞAİBE[Ar. < ŞEVB | çoğ. ŞEVÂİB]

( Başıboş bırakılmış hayvan, dişil deve. İLE Saib'in dişili/müennesi. İLE Leke, kusur, ayıp; noksan, nakîsa. | Art düşünce. | Hile. | Kir, leke | Kötü eser, iz. )


- SAİD HALİM PAŞA (KAHİRE, 1863 - 1921) ile/ve/||/<>/> SAİD HALİM PAŞA YALISI

( Mısır Hidivi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın torunu ve Halim Paşa'nın oğludur. Tahsilini İsviçre'de yaptı ve Siyasal Bilgiler okudu. Farsça, Arapça, İngilizce, Fransızca bilen Said Halim Paşa Mısırlı bir prens olmasına karşın ömrünün büyük kısmını İstanbul Yeniköy'de geçirdi. Sultan II. Abdülhamit tarafından 1888'de paşalık unvanı verilerek Şurayı Devlet azası yapıldı. 1908'de İstanbul'a geldi ve Yeniköy Belediye Dairesi Reisliği yaptı. 1912'de Şurayı Devlet başkanı yapıldı. İttihat ve Terakki Cemiyeti Kâtibi Umumisi oldu. 1913'te ikinci defa Şurayı Devlet Başkanı yapıldıktan üç gün sonra Hariciye Nazırı Mahmut Şevket Paşa'nın öldürülmesi üzerine Sadrazamlığa getirildi. I. Dünya Savaşına karşı idi. Bu nedenle savaşa girilince istifa etti. Ancak Sultan Reşat'ın ısrarı ile istifasını geri aldı ve tekrar sadrazamlık görevini üstlendi. 1917'de istifa edince Sadrazamlığa Talat Paşa getirildi. Mondros Mütarekesinden sonra Malta'ya sürüldü (1919). İkinci İnönü zaferinden sonra İngilizlerle yapılan antlaşma gereği Malta sürgünleri serbest bırakıldı. Damat Ferit Hükümetini tasvip etmediği için Türkiye'ye dönmedi ve İsviçre'ye gitti. Bir süre sonra İtalya geçti ve Roma'da bir Ermeni militan tarafından vurularak öldürüldü.

İLE/VE/||/<>/>

Yeniköy, Köybaşı Caddesinde 117 kapı No. lu muhteşem yalı Sait Halim Paşa Yalısıdır. Yalı deniz kenarında olup, iki köşesinde iki aslan heykeli bulunduğu için yalıya "Aslanlı" yalı da denilmektedir. 1535 m²'lik bir bahçe içinde bulunan yalı Hidiv Abbas Halim Paşa ve kardeşi Sait Halim Paşa tarafından 1890'da yaptırıldı. Yalı Sait Halim Paşa'nın ismi ile anılmaktadır. Paşanın vefâtı ile varislerine kalan yalı Turizm Bankasına geçti ve bir süre yabancılar tarafından kumarhane olarak kullanıldı. Kumarhanenin buradan taşınması üzerine uzun süre boş tutulan yalı daha sonra restaurant ve gece kulübü olarak kullanıldı. Bir süre başbakanlık konutu olarak da kullanılan bina 1980 - 1984 yılları arasında büyük onarım gördü. 1995'te yangın geçiren yalı Turizm Bakanlığınca onarıldı ve 2004'te 49 yıllığına Göçtür Turizm firmasına kiralandı. )


- SÂİD[Ar. < SUÛD] ile SÂİD[Ar. çoğ. SEVÂİD] ile SAÎD[Ar. < SUÛD]

( Yukarı çıkan, yükselen, kalkan/kalkıcı. | Ön kol. | Pestten tize doğru giden çıkıcı dizi.[>< NÂZİL(İNİCİ): Tizden peste doğru] İLE Kolun dirsekle bilek arasındaki bölümü. İLE Yüksek. | Yukarı çıkan. )


- SAİKA[Ar.] değil/yerine/= YILDIRIM | NEDEN


- SAİKLER/LE değil SAİK/LE

( "Saik", sevk sözcüğünün çoğulu olduğundan, çoğul olana bir "-ler" eki daha olmaz/kullanılamaz. )


- SAİP ÖZDEN YALISI :

( Yeniköy Köybaşı Caddesi üzerindeki 137 kapı Nolu yalı 1851 yılında inşâ edilmiş köşk tipi ahşap yapılardan bir örnek yapıdır. Yalının son sahibi ise Murat Saner'dir. )


- ŞAİR NİGAR HANIM (İST. 1862 - 1918) :

( Rumelihisar'da oturmuştur. Edebiyatçı olup zamanının önemli hanım şairlerindendir. Edebiyat toplantılarının evde yapılmasını başlatan öncü bir şairdir. )


- ŞAİR NİGAR İLKÖĞRETİM OKULU :

( Rumelihisar'daki Şair Nigar İlköğretim Okulu, Beyoğlu 27. Mektebi olarak Kadın Mektebi Sokakta 1952 yılına kadar hizmet verdi. Okul 1953'te Kışlak sokaktaki yeni binasına taşındı. 1977'de okula yeni ilaveler yapıldı ve 1997/98 ders yılında İlköğretim okuluna dönüştürüldü. )


- ŞAİR[Ar.]/POET[İng.] değil/yerine/= OZAN


- ŞAİR-SÛFÎ ile/ve SÛFÎ-ŞAİR


- ŞAİR ile/ve/||/<> DELİ ile/ve/||/<> MECNÛN


- ŞAİR ile/ve DERVİŞ


- ŞAİR ile MÜFLİK

( ... İLE Birinci sınıf şair. )


- ŞAİR[Ar.] değil/yerine/= OZAN

( Şiir söyleyen ya da yazan kişi. | Hayal gücü geniş olan, duyarlı, duygulu kişi. )

( )


- ŞAİR ile ŞAHİR

( İsmet Özel'in, "Şiir Okuma Kılavuzu" kitabında, açıklamasını bulabilirsiniz. )

( Bir şaire, bir beyit yeter. )

( Şairlerin en kötü "şiirleri", yaşamlarıdır. )


- SAÎR[Ar.] ile SÂİR[Ar. < SEYR] ile ŞÂİR[Ar. < Şİ'R]

( Ateş, alevli ateş. | Tamu, cehennem. İLE Harekette olan, yürüyen, seyir eden. | Bir şeyden kalan başka şey. | Geçen, dolaşan. | Başka, öteki/diğer, gayri. İLE Ozan, şiir yazan/yazarı. )


- ŞAÎR[Ar.] ile ŞÂİR[Ar. < Şİ'R | çoğ. ŞÂİRÂN, ŞUARÂ]

( Arpa. İLE Şair, ozan. )


- ŞAİR ve/||/<> SARAYBOSNA'LI ŞAİR

( )


- ŞAİRÂNE[Ar.]/POETIC[İng.] değil/yerine/= OZANCA


- ŞAİRİN ŞİİRİ ile ŞİİRİN ŞİİRİ


- SAİT FAİK ABASIYANIK MÜZESİ =/< SPANUDİS KÖŞKÜ

( Burgazada'dadır. [Lütfen müzelerimizi ziyaret edelim!] )


- SAİT İBRAHİM ESİ /F. SELMAN KABİBAY YALISI :

( Yeniköy Tarabya Yolu üzerindedir. 1885 yılında inşâ edilmiştir. )


- SÂK[Ar. çoğ. SİKAN, SÛK] ile SAK/SAKK[Ar. çoğ. SİKÂK, SUKÛK]

( Baldır, incik. | [botanikte] Sap. | [geom.] Kenar. İLE Şer'î mahkemeden verilen îlâm, berat, kadı hücceti ve bunun gibi yazılardaki tabirler, deyimler. | Vesîkalar. )


- SAK, AHMET (SARIYER, 1939 - 2005) :

( Balık ticareti yapıyordu. Sarıyer Balık Satıcıları Derneği Kurucu Başkanı olarak uzun yıllar görev yaptı. Üyesi olduğu Sarıyer Spor Kulübünde bir dönem (1990 - 1991) Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Sarıyer S.K. nün Kulübün Divan Kurulu Üyesidir. )


- SAK/SAC[İng.] değil/yerine/= KESE


- ŞAK ile ŞAKK[Ar.]

( Eni geniş bir şeyle vurulduğunda çıkan ses. İLE Yarma, yarılma. | Yarık, çatlak. )


- ŞAKA-MAKA


- ŞAKA YAPMAK değil/yerine LÂTÎFE[Ar.]/ESPRİ[Fr., Lat.] YAPMAK

( Kişiye yönelik. DEĞİL/YERİNE Duruma, olguya, kavrama yönelik. )

( Aradaki ilişki ne kadar yakın olursa olsun, hangi şakanın kimi, ne kadar etkileyeceği, rahatsız edebileceği bilinmez! )

( Aşağılama. DEĞİL/YERİNE Yüceltme. )


- ŞAKA YAPMAK ile LAUBALİLİK


- ŞAKA ile/ve/||/<>/> İNTİKAM


- SA'KA[Ar.] ile SÂKA/SAKKÂ[Ar. < SEVK | çoğ. SÂİK] ile SAKA[Ar.] ile ŞAKA[Ar.]

( Bayılma, baygınlık, kendinden geçme durumlarına yol açan bir hastalık. İLE Ardçılar, ordunun gerisinde bulunan askerler. | Evlere, çeşmeden su taşımayı iş edinmiş olan. | Kırsal bölgelerde sulama işlerini düzenleyen ve denetleyen kişi. İLE Kuş. )


- ŞAKAİK değil/yerine/= GELİNCİK ÇİÇEĞİ

( GELİNCİK ÇİÇEĞİ )


- ŞAKAK ile DULUK

( Göz, alın ve yanak arasında, elmacık kemiğinin üstünde bulunan, çukurumsu bölge. İLE Yüz. | Şakak. | Yüzün, şakakla çene arasındaki yanı. )


- ŞAKAK/DULUK KISMI(LOBU) ile/ve ALIN VE ÇEPER KISMI(LOBU)

( Yanlamasına oluk[lateral fissure], şakak[temporal] kısmını alın ve çeper kısmından ayırır. )

( Ense kısmını ayıran bir yarık yoktur. )

( SUDG[çoğ. ASDÂG]: Şakak/lar. )


- SAKAL ile HATT

( ... İLE Gençlerde yeni terleyen bıyık ya da sakal. )

( TEGİL: Sakalı yeni çıkmaya başlayan genç. )


- SAKAL ile KABA SAKAL

( ... İLE Gür ve geniş sakal/lı. )


- SAKAR[Ar.] ile SAKAR[Ar.]

( Bazı hayvanların, özellikle atların alınlarında bulunan beyaz leke, küçük akıtma. | Sık sık küçük, önemsiz kazalar yapan. İLE Tamu, cehennem.[Fars. DÛZAH] )


- SAKARİMETRE[Fr.] değil/yerine/= ŞEKERÖLÇER

( Bir sıvıda, çözelti durumunda bulunan şeker miktarını belirlemeye yarayan aygıt. )


- SAKARİN[Fr.] ile SAKAROZ[Fr. < Yun.]

( Genellikle şeker sayrılarının, şeker yerine kullandığı, madenkömürü katranından elde edilen, beyaz bir toz. İLE Şekerkamışı ya da şekerpancarından elde edilen bir tür şeker. [Simgesi: C12H22O11] )


- ŞAKAYA/OLAYA GÜLMEK ile/yerine ESPRİYE/FIKRAYA GÜLMEK


- SAKÎ[Ar.] ile SÂKÎ[Ar. < SAKY | çoğ. SUKAT]

( Kırağı, çiy.[Fars. JÂLE, ŞEBNEM, BEŞG, BEŞM | Yun. DROSOSTALIDA] İLE Su veren/dağıtan. | Kadeh, içki sunan. | Baldıra, ya da baldır kemiğiyle ilgili. | İnsana/kişilere, Allah sevgisi/nuru saçan kişi. )


- ŞÂKÎ[Ar. < ŞİKÂYET] ile ŞAKÎ[Ar. < ŞEKÂVET]

( Şikâyetçi, şikâyet eden. İLE Bahtsız, kötü hareketli, haylaz, habîs. | Yol kesen, haydut. )


- SAKİL[Ar.]["SAKİR" değil!] değil/yerine/= AĞIR | KABA

( Ağır. | Sıkıntı veren, sıkıntılı. | Çirkin, kaba. | Türk müziğinde bir usûl. )


- ŞAKIMAK ile "ŞAKIMAK"

( Ötücü kuşlar ezgili ses çıkarmak, ötmek, şakramak, terennüm etmek. İLE Çok konuşmak, çenesi düşmek. | Şarkıları/şiirleri hoş söylemek ya da okumak. )


- SAKIN!:
ADAMIN, YERE BAKANINDAN
ve/||/<>
SUYUN, YAVAŞ AKANINDAN


- SAKİN OLMAK ile/ve/<> (KENDİNE) HÂKİM OLMAK


- SAKİN OLMAK ile/ve/||/<> SESSİZ OLMAK ile/ve/||/<> KENDİN OLMAK

( Huzur arıyorsak. İLE/VE/||/<> Bilgelik arıyorsak. İLE/VE/||/<> Aşk arıyorsak. )


- SÂKİN[< SÜKÛN] / MUKÎM[< KIYAM] ile/ve ŞÂGİL[< ŞUGL]

( Konutta/meskende yaşayan/oturan, ikâmet eden. İLE/VE Meşgul eden, edici. | Meşgul olmayı gerektiren. | İşgâl eden, tutan. | Bir mülkte oturan. )


- SAKİN değil/yerine/= DİNGİN


- SAKINAN GÖZE ÇÖP BATAR değil SAKINILAN GÖZE ÇÖP BATAR


- SAKİNLEŞME:
AKILDA ve/||/<> GÖNÜLDE

( Bilgi ile. VE/||/<> Sevgi ile. )

( Elinde getiren, karnında götürür; aklında getiren, gönlünde götürür. )


- SAKİNLEŞMEK[Ar.] değil/yerine/= DİNGİNLEŞMEK/DURGUNLAŞMAK/DURULMAK/YATIŞMAK


- SAKİNLİK ile/ve DAYANÇ/SABIR

( Belirli bir bilgi ve bilinç/tutum gerektirir! )

( CALMNESS vs./and PATIENCE )


- SAKİN/LİK ile/değil KAYITSIZ/LIK

( Her sakin/lik görüntüsü sakinlik olmayabilir hatta kayıtsızlıktan/ilgisizlikten/içekapanıklıktan kaynaklanıyor olabilir! )


- SAKİNLİK ile/ve SAKİNLİK(YUMUŞAKBAŞLILIK)

( Yumuşaklık ve iyilik, kişiye anneannesinden mirastır. )

( QUIETNESS vs./and CALMNESS )


- SAKİN/LİK ile/ve/<> SESSİZ/LİK, SÜKÛNET

( CALM/NESS vs./and/<> QUIET/NESS )


- SAKİN/LİK ile SOĞUK/LUK

( Her sakin/lik görüntüsü sakinlik olmayabilir hatta anlamamasından/uzak kalmasından kaynaklanıyor olabilir! )


- SAKIP SABANCI MÜZESİ (SSM) :

( Emirgan'da, ana cadde üzerinde olup deniz cephelidir. Atlı Köşk olarak bilinen bina ve müştemilatı Sabancı Ailesi tarafından müze olarak düzenlenmesi için Sabancı Üniversitesine verildi. Yapılan çalışmalar sonucunda müzede gerekli düzenleme yapılarak 2002'de ziyarete açıldı. 2005'te ise büyük yenilikler sonucunda Uluslar arası müzelerden biri haline getirildi. Müze çok zengin hat koleksiyonuna sahiptir. Müzede, sergi, konferans, gösteri, konser gibi etkinlikler yapılmaktadır. Müzede çok yönlü müzecilik hizmeti verilmektedir. )


- ŞAKIR ŞAKIR (AKMAK)


- ŞAKIR ŞUKUR

( Fazlaca şakırtı çıkararak. )


- ŞÂKİR[< ŞÜKÜR] ile MİNNETTÂR

( Şükreden, gördüğü iyilik için dua eden. İLE Birinden gördüğü iyiliğe karşı kendini borçlu sayan, gönül borcu olan kişi, gönül borçlusu. )


- SAKIRDAMAK ile ŞAKIRDAMAK

( Korkudan ya da soğuktan dolayı titremek. İLE "Şakır" diye ses çıkarmak. )


- ŞAKIRRÂK/ŞIKIRRÂK[Ar.] ile ŞAKRAK[Ar.]


- SAKIT[Ar.] ile Sakıt

( Düşen, düşmüş. | Hükmü kalmamış, eski önemini yitirmiş. | Düşük. İLE Merih, Mars. )


- SÂKİ-Yİ ŞEB ile ...

( Mehtap, ayışığı. )


- SAKIZ AĞACI CAMİSİ = SAHAF MUSLİHİDDİN CAMİSİ

( Kasımpaşa'da, Sakız Ağacı semtindedir. )

( XVII. yüzyılda Sahaf Müslihiddin tarafından yaptırılmıştır. )


- SAKIZ ile KARDEŞKANI

( ... İLE Kardeşkanı ağacından alınan, hekimlikte ve boyacılıkta kullanılan, koyu renkte bir sakız. )


- ŞAKK[Ar. çoğ. ŞÜKUK] ile ŞÂKK[Ar. < MEŞAKKAT]

( Yarma, yarılma, çatlama, yırtma, paralama, kırma. | Yarık, çatlak. İLE Eziyetli, zahmetli. )


- SAKLA BENİ, VARKEN; BULUNAYIM SANA, YOKKEN ile/ve SAKLA SAMANI, GELİR ZAMANI


- SAKLAMAK ile ÖRTMEK


- SAKLAMAK ile/ve/değil PAYLAŞMAMAK

( [not] TO CONCEAL vs./and/but NOT TO SHARE )


- SAKLAMAK ile/ve/||/<>/> SAYIKLAMAK

( Aşkı/nı. İLE/VE/||/<> Adı/nı. )


- SAKLAMA(MA)K ile/ve/<> ESİRGEME(ME)K


- SAKLI GİZLİ (İŞLER YAPMAK)


- ŞAKRAK ile ŞAKRAK

( Şen, neşeli, yaşam dolu. İLE İspinozgillerden, başı siyah, boynu kırmızı, ötücü bir kuş. )

( ... cum PYRRHULA PYRRHULA )


- ŞAKŞAK ile ŞAK ŞAK

( Çoğunlukla hokkabazların kullandıkları, hafifçe vurulduğunda hızla vurulmuş gibi "şak" diye ses çıkaran tahta maşa. İLE Eller birbirine vurulduğunda çıkan ses. )


- [ne yazık ki]
ŞAKŞAKÇI/LIK ile YALAKA/LIK


- SAKSIYI SÜSLEMEK değil/yerine ÇİÇEĞİ SULAMAK


- ŞÂKÜL[Ar.] değil/yerine/= ÇEKÜL

( Ucuna, küçük bir ağırlık bağlanmış iple oluşturulan, yer çekiminin doğrultusunu belirtmek için sarkıtılarak kullanılan bir araç. )


- ŞÂKÛLÎ[Ar.] ile ŞÂKÛLÎ[Ar.]

( Çekülle ilgili. İLE [matematik] Düşey. )


- SAL'[Ar.] ile SÂL[Ar.]

( Baş tepesinin dazlaklığı/kılsızlığı. İLE Yıl/sene. )


- SALÂ'[Ar.] ile SALÂH[Ar.]

( Cuma namazına ve bazı yerlerde cenazeye çağırmak için minarelerde okunan salavat. | Meydan okuma, "kendine güvenen varsa çıksın!" diyerek bağırma. | Bir mahalle çocuklarının, başka bir mahalle çocuklarıyla taş kavgalarına çıkmaları. | Mevlevîlerde, "can"ları namaza/mukabeleye/yemeğe çağırma. İLE Düzelme, iyileşme, iyilik. | Rahatlık, barış. | Dine olan bağlılık. )


- SALÂBET[Ar. < SULB] değil/yerine/= KATILIK/SAĞLAMLIK

( Peklik, katılık, sağlamlık. | Manevi kuvvet, dayanma. )


- SALÂH ile/ve/||/<>/> FELÂH


- SALÂH ve/<> SALÂT


- SALAK ile/değil ASALAK

( "Asalak" sözcüğünün salak ile hiçbir ilişkisi yoktur. )


- SALAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SAF


- SALAK/LIK ile/ve/<>/değil ÇARESİZ/LİK


- SALAK/LIK ile/ve "ÖKÜZ/LÜK"


- SALAK/LIK ile/değil/yerine/>< SABIRLI/LIK


- SALAK/LIK ile/ve/değil/||/<> ŞAŞKIN/LIK


- SALAM[Azr.] = SELAM[Tr.]


- SALATA ile SELÎTA

( ... İLE İçine zeytinyağı konulan salata. )


- SALÂTÎN(SULTAN) CAMİLERİ


- SALDIRAY ile/ve/||/<> BATIRAY ile/ve/||/<> ATILAY ile/ve/||/<> YILDIRAY

( 1939'da, Haliç Tersanesi'nden denize indirilen ve ne yazık ki, 1942'de batan, Türkiye'nin ilk denizaltısı Batıray ile birlikte Atatürk'ün belirlediği öteki üç denizaltının adları... )

( TRT Arşiv - Twitter[1] paylaşımını görmek için burayı tıklayınız...

TRT Arşiv - Twitter[2] paylaşımını görmek için burayı tıklayınız... )


- [ne yazık ki]
SALDIRGAN/LIK ile/ve "AZGIN/LIK"

( Psişik. İLE/VE Ahlâkî. )


- SALDIRI SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
KARALAMA ile/ve/||/<> NİTELİKSEL ile/ve/||/<> "SEN / SEN DE ..." ile/ve/||/<> DOLDURUŞA GETİRME

( ARGUMENT AGAINST THE MAN vs./and/||/<> CIRCUMSTANTIAL AD HOMINEM vs./and/||/<> FALLACY OF "YOU / YOU ALSO" vs./and/||/<> POISONING THE WELL )


- SALDIRI ile/değil/>< HAKKINI SAVUNMAK

( Etkin olmaya alışık olmayana, hakkını savunmak, "saldırı" gibi gelebilir. )


- [ne yazık ki]
!SALDIRI ile/ve/||/<>/>/< !ŞİDDET

( Şiddet, saldırganlığın da ötesinde onun, nefret, düşmanlık gibi duygu ve etkinlik kazandığı biçimi ya da çeşit ve derecesidir. )


- [NE YAZIK Kİ]
SALDIRI ile/ve/değil/yerine TEPKİ


- SALDIRMAK ile/değil/yerine/>< SARILMAK


- SALDIRMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SATAŞMAK


- SALDIRMAK ile/ve/<>/> "SAYDIRMAK"


- SALDIRMAK ile/ve/değil YÜKLENMEK


- SALEP ile ASILMIŞADAM

( ... İLE Salepgillerden, çiçekleri asılmış, bir insana benzeyen ve köklerinden salep çıkarılan bir bitki. )


- SALEP[Ar.] ile SA'LEB[Ar. çoğ. SAÂLİB]

( Salepgillerin örnek bitkisi, orkide. [Lat. ORCHIS] | Bu bitkinin yumru durumundaki köklerinden dövülerek hazırlanan beyaz toz. | Bu tozun, şekerli süt ya da su ile kaynatılmasıyla yapılan sıcak içecek. İLE Tilki. )


- SALEPÇİOĞLU, MUSTAFA (İST. 1960) :

( İETT Kulübünden transfer edildi ve iki sezon (1980 - 1982) Sarıyer S.K. de tescilli kaldı. Bu süre içinde 38 lig, 3 kupa olmak üzere 41 resmi ve ayrıca 16 özel maçla birlikte toplam olarak 57 maçta oynadı. Lig maçlarında 5 ve özel maçlarda 1 olmak üzere takımına 6 gol kazandırdı. Malatyaspor'a transfer ederek Sarıyer'den ayrıldı. Sarıyer Spor Kulübü üyesi olup, 2017/2018 sezonunda yönetim kuruluna seçildi ve genel kaptan olarak görev yaptı. )


- SALGI ile/ve YAYILMA

( Kimyasal. İLE/VE Kimyasal/Elektriksel. )


- SALGILAMAK ile BOŞALTMAK

( SECRETION vs. EXCRETION )


- SALGILAMAK ile/değil YAYMAK


- SALGIN ile "... DALGA"


- SALGIN ile KOLERA[Fr. < CHOLERA]

( ... İLE Şiddetli ishal ve kusmalarla kendini gösteren, çok bulaşıcı, salgın ve öldürücü bir hastalık. )


- SALI ve CUMA

( İstinsah yapılan gün. VE ... )


- SALÎB[Ar. çoğ. SILÂB] ile SÂLİB[Ar. < SELB]

( Haç. [Fars. ÇELİPÂ] İLE Kapıp götüren, alan, alıp yok eden. | Olumsuzlaştıran/menfîleştiren. | İnkâr eden. )


- SÂLİH[< SALÂH] ile ...

( YARAR, ELVERİŞLİ, İYİ, UYGUN, YAKIŞIR | YETKİSİ VE HAKKI OLAN | DÎNİN EMRETTİĞİ ŞEYLERE UYGUN HAREKETTE BULUNAN )


- SALİH ile/ve SAHİH


- SALİH ve/> SARİH

( Salihlerde gaflet olmaz. )


- SÂLİH ve/||/<> ZÂHİD

( ... VE/||/<> Dinin biçim yönüne fazla önem veren, aşırı, çok sofu. | Kendini, sadece dine veren. | Masiva'ya itibar etmeyen. )


- SALİHA SULTAN ÇEŞMESİ / AZAPKAPI ÇEŞMESİ ile SALİHA SULTAN SEBİLİ

( Azapkapı'da, Azapkapı Camisi önündedir. İLE Azapkapı'da, Azapkapı Camisi karşısındadır. )

( 1733'te, Sultan II. Mustafa'nın eşi Saliha Sultan tarafından. [Rokoko üslûbundadır.] İLE 1732'de, Sultan II. Mustafa'nın eşi Saliha Sultan tarafından. )


- SALİHOĞLU, TAHSİN (İSKEÇE/YUNANİSTAN, 1941) :

( Gümülcine Celal Bayar Lisesinden mezun oldu. İstanbul'a gelerek İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesinden Makine Yüksek Mühendisi olarak mezun oldu. 1971'de kendi şirketini kurdu. Isıtma, havalandırma ve klima işleri yaptı. Kendini Batı Trakya Türklerinin haklarını aramaya adadı. Bu çalışmaları sırasında bir dönem Batı Trakya Türkleri Derneği Başkanlığı görevini üstlendi. 1992'de Anavatan Partisinden Avcılar Belediye Başkanlığına seçildi ve bu görevi 1999'a kadar devam ettirdi. )


- SÂLİK-MECZUB ile MECZUB-SÂLİK


- SÂLİK ile MECZUB


- SÂLİK ile/ve/||/<>/> SÂDIK


- SÂLİK ile/ve/||/<>/> SAHİP


- SALİK ile/değil SAİK


- SÂLİM ile/ve/<> SELİM

( Güvende olmak, güven vermek. İLE/VE/<> Duru olmak. )

( Aklın. İLE/VE/<> Kalbin. )

( ... İLE/VE/<> Doğru, dürüst, kusursuz. | Ur ya da bazı sayrılıklarda, sonu iyi, tehlikesiz, kötücül olmayan, iyicil. )


- SALINIM ile/değil SALIM

( OSCILLATION vs. EMISSION )


- SÂLİS ile/||/<> SÂLİSEN

( Üçüncü. İLE/||/<> Üçüncü olarak. )


- SALLAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SARSMAK


- SALLA(N)MAK ile SİLKELE(N)MEK

( TO SWING vs. SHAKE OFF )


- SALLAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YUVARLAMAK


- SALLANMAK ile SARSILMAK


- SALLANMAK ile YALPALA(N)MAK

( TO SWING vs. TO LURCH )


- SALLANTI ile ÇALKANTI


- SALLANTI ile SARSINTI


- SALLAPATİ (İŞ YAPMAK)

( Düşünmeden ve saygısızca davranan. | Düşüncesizce, saygısızca ve patavatsız bir biçimde. )


- SALMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SAÇMAK


- SALMAK/SALAN ile/ve/||/<> SARMAK/SARAN


- SALMAN, DR. MEHMET G. (İST. 1946) :

( İ.Ü.Çapa Tıp Fakültesinden mezun oldu. Şişli Etfal Hastanesinde ihtisasını yaptı ve aynı yerde çalıştı. Bilahare Sarıyer İsmail Akgün Devlet Hastanesinde Başhekim olarak görev yaptıktan sonra İstanbul İl Sağlam Müdürü olarak çalıştı. Güreş ve Boks Federasyonlarının sağlık kurullarında bulundu. Boks ve Güreş Milli takımlar doktorluğu yaptı. İstanbul Hıfzı Sıhha Kurulu üyeliği de yaptı. Sarıyer Spor Kulübü'nde 7 dönem yönetim kurulu üyesi ve 15 yıldan fazla kulüp doktoru olarak görev yaptı. Sarıyer İsmail Akgün Devlet Hastanesi Başhekimliği görevini uzun süre yaptıktan sonra emekli oldu. )


- SALSA ile/ve RUEDA


- SALT = SIRF, SAF, MAHZ = PURE[İng.] = PUR[Fr.] = REIN[Alm.] = PURUS[Lat.] = PURO[İsp.]


- SALTA[İt.] ile SALTA[İt.] ile SALTA[İsp.]

( Köpeğin, arka ayakları üzerinde ayağa kalkması. İLE Yakasız, iliksiz, kolları bolca bir tür kısa ceket. İLE Gergin duran bir halatı, biraz koyuverme eylemi. )


- ŞALTER[Alm.] ile ŞALTER[Alm.] ile ŞALTER[Alm.]

( Anahtar. İLE [fizik] Genellikle, binaların girişine gelen, elektrik akımını açıp kapamaya yarayan araç. İLE Gişe. )


- PARLAKLIK:
SALTIK/MUTLAK ile/ve/||/<> GÖRÜNÜR


- SALTIK/MUTLAK:
SONSUZ ile/ve/||/<> TÜKETİLEMEZ OLAN


- SALTIK = MUTLAK = ABSOLUTE[İng.] = ABSOLU[Fr.] = ABSOLUT[Alm.] = ABSOLUTUS[Lat.] = ABSOLUTO/TA[İsp.]


- SALTIK/LIK ile/ve/||/<>/< ETKİLENMEYİŞ


- SALTUK DEDE TÜRBESİ :

( Türbe Rumelifener Köyünde ve Tahlisiye Feneri'nin içindedir. Mezar taşındaki kitabesinden ölüm tarihinin 1788/1789 olduğu anlaşılmaktadır. Bu yatıra "Saltuk Dede" denildiği gibi "Saltuk Baba" ve "Sarı Saltuk" da denilmektedir. Sarı Saltuk'un esas adı Ebu Hayr Muhammed Buhari'dir. 1300'de öldüğü kabul görür. Sarı Saltuk ile ilgili hikayeler değişiklik gösterir. Türkiye'nin birkaç yerinde Saltuk Dede, Saltuk Baba veya Sarı Saltuk türbesi olduğu gibi Balkan ülkelerinde de (Arnavutluk, Yugoslavya, Bulgaristan, Moldovya ve Romanya'da da) bulunmaktadır. Köy balıkçıları balığa giderken türbe önünden geçmeyi ve yatırın ruhu için dua etmeyi alışkanlık haline getirmişlerdir. )


- ŞALVAR[Fars. < ŞELVÂR] ile ALTINOLUK

( Genellikle ağı çok bol olan, bele bir uçkurla bağlanan, geniş bir pantolon türü. İLE İşlemeli kadın şalvarı. | Altın sırma ya da kılaptanla işlenmiş çizgili kumaş. | Bu cins kumaşların üstünde bulunan sırma işlemeli yollar. | Sarıkların üstüne sarılan sırma şerit. )


- ŞALVAR[Fars. ŞELVÂR]/DİMİ ile/değil/yerine PANTOLON

( Genellikle, ağı çok bol olan, bele bir uçkurla bağlanan, geniş bir pantolon türü. İLE ... )


- ŞALVAR/DİMİ ile ÇAKŞIR

( ... İLE Bir çeşit erkek şalvarı. | Kuşların ayağında bulunan ve süs gibi görünen tüy. )


- SALVO[İt.] ile SALTO[İt.]

( Yaylım ateşi. | Yoğun bir biçimde yapılan atak. | Gemide kullanıldığı yere göre belirli uzunluğu olan ince halatlara verilen ad. İLE Rakibin gövdesini kollarıyla birlikte kavrayarak yana ya da arkaya savurma, devirerek bastırma biçiminde uygulanan bir güreş oyunu. )


- SALYA[Ar. < Yun.]/RÎK[Ar.] ile TÜKÜRÜK

( Ağızdan sızan tükürük. İLE Tükürük bezlerinin, ağza akan salgısı. )

( MEL'UB: Salyalı ağız. )

( SALIVA vs. SPITTLE )


- SALYONGOZ değil SALYANGOZ


- SAM İLE LB İLE LBL ile/||/<> YÜZEY MODİFİKASYON

( Kontrollü yüzey kaplama teknikleri. )

( Formül: Alkanetiyol-Au SAM )


- ŞÂM[Ar. < ŞÂME] ile ŞÂM[Fars.]

( [gövdede] Benler. İLE Akşam. )


- ŞÂM U SEHER[Fars.] değil/yerine/= AKŞAM-SABAH


- SAM ile/||/<> LB FİLM

( SAM kendiliğinden tek tabaka tiol-Au, LB transfer çok. )

( Formül: Spontan İLE mekanik )


- SAMAN ile KESMİK

( ... İLE Başakla karışık iri saman. | Taş gibi olmuş toprak parçası. )


- SAMAN ile ŞAMAN


- SAMAN[Ar.] ile SÂMÂN[Ar.] ile Sâmân[Ar.]

( Türlü ekinlerin, taneleri ayrıldıktan sonra kalan sapları ve daha çok bunların harmanda parçalanmışı. İLE Servet, zenginlik. | Rahat, dinçlik. | Düzen. | Kudret, iktidar. İLE Sâmânî devletinin kurucusu. )


- SAMANA ile SAMANYA

( Huzur içinde yaşayan Brahmin. | Rahip. İLE Tümellik. )


- ŞAMANDIRA[Yun.] değil/yerine/= YÜZENEK/YÜZERTOP

( Halkalarına tekne bağlamak için limanda demirlenmiş olan, içi boş, her yanı kapalı, çoğunlukla metalden yapılan fıçı vb., yüzer top. | Denizde yol göstermeye, bir tehlikeyi ya da geçiş yolunu haber vermeye yarayan yüzer nesne. | Kapama düzenini sağlayan, metal ya DA plastikten yapılmış, suda yüzen top. | Kandilde, fitili tutmak için yağda yüzen, telli mantar düzeneği. )


- SAMÂNÎ[Ar.] ile Sâmânî[Ar., Fars. çoğ. SÂMÂNİYÂN]

( Saman renginde, açık sarı. İLE Sâmânî devletinden olan. )


- ŞAMANİZM ile/||/<> ORGANİZE DİN

( Şamanizm bireysel aracılık İLE organize din kurumsal yapıdır. Şamanizm avcı-toplayıcı İLE organize din tarımsal toplumların dinidir. Göbeklitepe ritüel alanı şamanizm İLE organize din arasında geçiş olabilir. )


- ŞAMANLAR'IN SEVDİĞİ RENKLER:
AÇIK MAVİ ve SÜT MAVİSİ ve ALTIN SARISI ve FİLİZ YEŞİLİ ve LEYLAK


- SAMANYOLU/SAMANUĞRUSU/HACILARYOLU/KEHKEŞAN[Fars.] değil/yerine GÖKYOLU

( Açık gecelerde, gökyüzünde boydan boya görülen, uzun, yıldız kümesi. )


- [ne yazık ki]
ŞAMAR OĞLANI (NA DÖN[DÜR/ÜL]MEK) ile/ve/||/<> GÜNAH KEÇİSİ (İLÂN ETMEK/EDİLMEK)


- ŞAMDAN ile/değil ÇIRAKMA/ÇIRAKMAN

( ... İLE/DEĞİL Üzerine, kandil, mum ya da herhangi bir ışık konulan, yüksek tabla. )


- ŞAMDAN ile MENORA

( ... İLE Museviliğin simgesi olan sekiz kollu şamdan. )


- ŞÂME[Ar. çoğ. ŞÂM, ŞÂMÂT] ile ŞÂME[Ar.]

( [gövdede] Ben. İLE Akşam. )


- SAMED ve/||/<> SOMUT


- SÂMÎ[Ar. < SÜMÜVV] ile SÂMÎ[Ar.] ile SÂMİ'[Ar. < SEM | çoğ. SÂMİÎN, SÂMİÛN] ile Sâmî[Ar.] ile Sâmî[Ar.] ile Sâmi[Ar.] ile SÂMİH[Ar.]

( Yüksek, yüce.[Sadrâzamla ilgili olan ve o makamdan çıkan işler için kullanılırdı] | Ünlü/şöhretli. İLE Katılık, sertlik, kuruluk. İLE Duyan/işiten. | Dinleyen/dinleyici. İLE Sâm soyundan olan. İLE Asurca, İbranice, Habeşçe gibi dilleri konuşan çeşitli kavimlerinin toplandığı kol. | Bu koldan olan. İLE XVIII. yüzyılda yaşamış, Osmanlı şairlerindendir.[Arpa Emîni Zâde adıyla ünlüdür.] İLE Eliaçık/cömert. )


- ŞÂMİL[< ŞEML < ŞÜMÛL] ile/ve/<> KÂMİL[< KEMÂL]

( Topluma. İLE/VE/<> Kişiye/sana! )

( Genele. İLE/VE/<> Özele. )

( İçine alan, kaplayan, çevreleyen. İLE/VE/<> Tam, eksiksiz, bütün. | Olgun. | Bilgin, âlim. )


- ŞÂMİL[< ŞEML ve/< ŞÜMÛL]:
İÇİNE ALAN, KAPLAYAN, ÇEVRELEYEN

Bugün[15 Kasım 2025]
itibarı ile 33.765 başlık/FaRk ile birlikte,
33.765 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(103/136)