
Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim
T'LERDE
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA VE FARKINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 7422 başlık/FaRk ile birlikte,
8275 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(8/9)
- TO FINISH vs. TO END UP
- TO FINISH vs. "TO PUNCTUATE"
- TO FINISH vs. TO SOLVE
- TO FIT WELL vs. HARMONIZE
- TO FIX/DETERMINE vs./and TO CATCH
- TO FOLLOW vs. TO CONTINUE
- TO FORGET vs. NEGLIGENCE
- TO FORGET vs. NOT TO KNOW
- [not] TO FORGET vs. PASSING FAST
- TO GENERALIZE vs. (VALUE) TO BE AS POSSIBILITY
( [VALUE] TO BE AS POSSIBILITY instead of TO GENERALIZE )
- TO GET ANGRY vs. TO GRUMBLE
- [not] TO GET ANGRY vs. TO SAY DIRECT
- TO GET BETTER vs. TO BECOME ERECT
- TO (GET) COMPLETE vs. TO BE
- TO (GET) DEVOTE vs./and TO DONATE
- TO GET FINISH vs. TO RELEASE
- TO GET FURTHER/BEYOND vs. TO POSTPONE/DELAY
- TO GET IMPRESS vs. TO TAKE
- TO (GET) INFORM vs. EDUCATION
- TO (GET) INFORM vs. EDUCATION/INSTRUCTION
- TO (GET) INFORM(ATION) vs. EDUCATION
- TO (GET) INFORM(ATION) vs. TO TEACH/LEARN
- [not] TO GET READY vs./and PROGRAMMING
- TO GET RELATION vs./and TO DEEPEN
- [not] TO GET/GIVE PROMISE vs. TO GET/GIVE APPROVAL/CONSENT
- TO GIVE COLOR vs./and TO COMPLETE
- TO GIVE PERMISSION vs. TO GIVE AN OPPORTUNITY
- TO GIVE vs. TO GIVE AS A GIFT
- [not] TO GIVE vs. TO GIVE IN RIGHT TIME
- TO GIVE vs. TO TAKE
- TO GIVE UP vs. TO POSTPONE/DELAY
- TO GIVE UP vs. TO PREFER
- TO GIVE vs./and TO GIVE UP
- [not] TO GIVE/TAKE WEIGHT instead TO CONTROL THE WEIGHT UP/DOWN
- TO GIVE/TO TAKE vs. SHARING
- TO GROW vs. TO DEVELOP
- TO HASTEN vs. TO GROW IMPATIENT
- TO HIDE vs. TO SAVE
- TO HOPE vs. TO GUESS
- TO INCREASE vs./and SAVING/ECONOMIZING
- TO INTENSIFY vs. ATTENTION
( ATTENTION instead of TO INTENSIFY )
- TO INTERFERE/MEDDLE vs. TO INTERVENE
- TO INTERFERE/MEDDLE vs. TO NOSE INTO
- TO INVOLVE vs. TO TALK ABOUT/ON
- TO KISS vs. SNOGGING
- TO KNOW and TO DEFINE and TO UNDERSTAND
- TO KNOW vs. AWARENESS
( tu now vit eveyr-nıs )
- TO KNOW THE WAY vs. TO BE ON THE WAY/TO PROGRESS
- TO KNOW vs. TO BE
- TO KNOW vs./and TO BELIEVE
- TO KNOW vs./and TO KNOW THE HISTORY OF YOU KNOW/KNOWLEDGE
- TO LEAN vs. TO LEAN AGAINST
- TO LEAN vs. TO LEAN AGAINST/OVER
- TO LEARN vs. TO GET INFORMATION
- TO LEAVE vs. TO DIGRESS
- [not] TO LIE vs./and NOT TO SAY THE TRUTH
- TO LISTEN/PRETEND TO LISTEN vs. INDIFFERENCE/UNCONCERN/NEGLIGENCE
- TO LIVE THE PERSONAL LIFE vs. TO LIVE IN THE PERSONAL LIFE
- TO LOCATE vs. TO FIT WELL
- TO MAKE BETTER vs. TO CORRECT
- TO MAKE DEEPEN vs. TO FEED
- TO MAKE DEEPEN vs. TO FIT WELL
- TO MAKE DIFFICULTIES vs. TO GET HOPELESSNESS/DESPAIR
- TO MAKE NONEXISTENCE TO THE EXISTENCE vs. TO MAKE NONEXISTENCE TO THE NONEXISTENCE
- [not] TO MAKE OBJECT THE SELF > DISCOVER THE SELF
( KENDİNİ OBJE KILMAK değil KENDİNİ KEŞFETMEK )
- TO MAKE ONE'S OWN vs. TO GET ACCUSTOMED
- TO MAKE WAY FOR vs. TO CAUSE
- [TO MANAGE/USE] KNOWLEDGE IN THE AIMED AT MEMORY vs. [TO MANAGE/USE] KNOWLEDGE IN THE AIMED AT ACTION )
- TO MEET vs. TO HARMONIZE
- TO MEMORIZE vs. INTERROGATE/TO THINK
- TO MIX vs. GET INSIDE
- TO NARROW vs. REDUCTION
- TO NOT (ABLE TO) THINK DEEP/INTENSIVE/WIDE vs. IGNORANCE/THOUGHTLESSNESS
- TO OBSERVE vs. TO SCAN
- TO OPEN vs. OPENING
- TO OPEN vs. TO WIDEN
- TO ORGANIZE vs. SUMMARIZE
- TO OVERDO vs. TO EXAGGERATE
- [not] TO PASS THE DAY instead LIVE THE DAY
- TO PERCEIVE vs. TO EXCEED
- TO PERISH vs. TO DEGENERATE
- TO PRAISE vs. TO EXALT
- TO PREFER vs./and LIKING
- TO PREPARE vs./and RIGGING
- TO PRODUCE vs. TO CREATE
- TO PROGRESS vs. TO CONSOLIDATE
- TO PROJECT vs. TO ARRANGE
- TO PROTECT vs. ABSTAIN
- TO PROTECT/SAVE vs. TO WATCH FOR/TO PROTECT
- TO PUT vs. TO LEAVE
- TO QUIT vs. ABANDONMENT/FORSAKE/RENOUNCE/LEAVE
- TO RECOGNIZE THE SELF vs. TO KNOW THE SELF
- TO RECONCILE vs. IDENTIFICATION
- TO REDUCE vs./and NEGLIGENCE
- [not] TO REPLACE vs. TRANSFORMATION
- TO RESIST vs. REBELLION
- TO RESPECT vs. TO EXALT
- TO SALUTE vs./and LOVE
- TO SAVE vs. TO CLAIM
- TO SAVE vs. TO REDEEM
- TO SAVE UP vs. MOVEMENT
( MOVEMENT instead of TO SAVE UP )
- TO SAY DIRECTLY vs. TO SAY/TALK FRANKLY/OPENLY
- TO SAY vs. TO DETERMINE
- TO SCRATCH vs. TO DIG UP
- TO SEARCH FOR EXPECTATION vs. TO ASK [JUST TO UNDERSTAND]
( TO ASK [JUST TO UNDERSTAND] instead of TO SEARCH FOR EXPECTATION )
- TO SEARCH vs./and TO SHARE
- [not] TO SEE WORTHLESS/LITTLE vs. TO (HAD) BEEN FARAWAY
- TO SEE vs./and TO PERCEIVE
- [not] TO SEEK FOR NON-BEINGS vs. TO SEE(K)/FIND BEINGS
- TO SENSE vs. EXCITEMENT
- TO SEPARATE vs. CATEGORIZE
- TO SEPARATE vs. SELECTION
- TO SHARE vs. DIVIDE UP AMONG
- [not] "TO SHOW OFF" vs. TO SHARE
- TO SHOW vs. TO PRESENT
- [not] TO SHOW vs./and TO LIVE/VALUE
- TO SIMILE vs. TO COMPROMISE
- TO SKIP vs. TO PASS OVER
- TO SLOW DOWN vs. TO AVOID SHOWING OFF
- TO SMOOTH; TO CORRECT vs. TO PACK/TIDY UP; SUMMARIZE
- TO SPEND vs. TO CONSUME
- TO STATE THE SITUATION vs. TO STATE THE NEGATIVENESS
( NO LIKE vs. NOT LIKE )
- TO STATE vs. TO EXPOSE
- TO SUPPORT vs. TO ADVERTISE
- TO SYMBOLIZE vs. TO REPRESENT
- TO TALK AT LENGTH vs. "TO PROLONG"
- [not] TO TALK FRANKLY vs./and EXPRESS IN DETAIL
- [not] TO TALK THE PROBLEMS AS PROBLEMS vs. TO TALK PROBLEMS AS VEHICLE FOR DEVELOPMENT/PROGRESS
- TO TALK vs. TO TALK IN NECESSITY
( TO TALK IN NECESSITY instead of TO TALK )
- [not] TO TALK vs./and TO PROVE
- [not] TO TALK/WRITE vs./and/also TO DO(/MAKE)/TO APPLY
- [not] TO TEACH vs. TO EXPLAIN
- TO THANK vs. TO APPRECIATE
- TO THINK and MANAGE TO NOT VAIN/WASTE TALKING
- TO THINK vs. TO APPRECIATE/EVALUATE
- TO THINK vs. TO CALCULATE
- TO THINK vs. TO IMAGINE
- TO THINK vs./and SOBER THINK
- TO vs. TILL/UNTIL
- TO TOUCH vs./and SEX
- TO TRAIN vs./and PRACTICE/EXERCISE/DRILL
- TO TRANSFER/TRANSMIT vs. TO SEND
- TO TRANSFORM vs. TO CHANGE
- TO TRAVEL vs. TO STROLL/RAMBLE/WANDER
- TO TRUST vs./and TO CONSOLIDATE
- TO TURN INSIDE OUT vs. TO REPLACE
- TO UNDERSTAND vs. "DIGESTION"
- TO UNDERSTAND WHAT HE/SHE SAID vs. TO UNDERSTAND WHAT HE/SHE MEANT TO SAY
- [not] TO UNDERSTAND WRONGLY vs. WRONG MEANING
- TO UNDERSTAND vs./and TO APPRECIATE
- TO UNDERSTAND vs./and TO COMPREHEND
- TO UNITE vs. TO COME TOGETHER
- TO UNITE vs. TO COMPLETE
- TO UNITE vs. TO INTEGRATE
- TO UNITE vs./and (NOT) TO MIX
- TO VERIFY vs. TO SUPPORT
- TO VISUALIZE LIKE HOW/WHAT YOU ARE vs. TO BE LIKE HOW/WHAT YOU ARE
- TO WASTE vs. EXTRAVAGANCE
- TO WIDEN vs./and TO BECOME SPACIOUS, TO FEEL RELIEVED
- TO WORK vs. TO PRODUCE
- TO[Jap.] ile HACİM
( Japonya'da eski bir hacim ölçüsü. )
- TOBAR İLKESİ ile ...
( Bir iktidar, anayasaya aykırı bir yol ile [hükümet darbesi vb.] el değiştirdiğinde, yeni iktidar, ulus tarafından kendi temsilcisi olarak kabul edilmedikçe öteki devletlerce o hükümetin tanınmaması ilkesi. [Ekvator Dışişleri Bakanı Dr. Tobar tarafından] [15 Mart 1907] )
- TOEFL ile IELTS
( TOEFL ile IELTS sınavı arasındaki en önemli fark, bu sınavların yapılış amaçlarıdır. TOEFL sınavının amacı, sınava giren kişinin konuşma dili İngilizce olan üniversitelere girebilmek için yeterli derecede İngilizce konuşma, yazma, okuma ve anlama becerilerine sahip olup olmadığını belirlemektir. Sorulan sorular, okuma ve dinleme materyallerinin hepsi üniversite seviyesine yönelik olarak düzenlenmiştir.
IELTS sınavında ise Akademik IELTS dediğimiz üniversite adaylarına hitap eden sınavın yanında Genel IELTS denilen bir sınav türü daha vardır. Genel IELTS sınavına ise İngilizce konuşulan bir ülkeye göç etmek ya da orada çalışmak isteyen kişiler girer. Ana dili İngilizce olmayan kişileri işe almak isteyen şirketler, bu kişilerin İngilizceyi konuşup anlayabildiğinden emin olmak isterler ve bu nedenle işe girmek isteyenlerin bir sınavdan geçmesi gerekir. Bunun yanında Avustralya ve Kanada'ya göç edebilmek için bu sınavdan geçmek zorunludur.
İki sınav arasındaki başka bir fark da sınavların içeriğidir. TOEFL sınavı, Kuzey Amerika aksanına sahip olan konuşmacı ve dinleyiciler baz alınarak oluşturulmuştur. Konuşma bölümünde Kuzey Amerika'nın yerlisi olan konuşmacılar yer alır. Sorular ve üslup da Kuzey Amerika İngilizcesine göre düzenlenir. Diğer yandan, IELST sınavı çeşitli aksan ve durumları içinde barındıracak biçimde oluşturulur. Sadece Kuzey Amerika İngilizcesinin konuşulmak zorunda olmadığı bu sınav, sınava giren pek çok kişi için avantaj oluşturur.
IELTS SINAV YAPISI
IELTS sınavına giren kişilerin konuşma, okuma, yazma ve dinlemeden oluşan dört bölümü tamamlaması gerekir. En yüksek skor 9'dur ve kişinin her alanda kendini yeterince ifade edebildiğini belirtir. Dinleme ve konuşma bölümleri Akademik ve Genel IELTS sınavlarının ikisinde de aynıyken okuma ve yazma bölümleri farklılık gösterir. Sınav süresi 2 saat ve 45 dakikadır. Dinleme, okuma ve yazma bölümleri aynı gün içinde ara vermeden tamamlanmalıdır. Konuşma bölümü ise sınavdan bir hafta önce ya da sonra tamamlanabilir.
TOEFL SINAV YAPISI
TOEFL sınavı internet üzerinden ya da sınav merkezlerinde yapılabilir. İnternet üzerinden yapılan sımavlarda aday okuma, yazma, konuşma ve yazma bölümlerini dört saat içerisinde tamamlamak zorundadır. Her bölümün belirli bir süresi vardır. Sınav merkezlerinde yapılan sınavlar da benzer yapıdadır. Bu tür sınavlarda da benzer beceriler farklı bir biçimde sınanır.
İnternet üzerinde yapılan TOEFL sınavında en yüksek skor 120 iken en düşük skor da sıfırdır (0). Kağıt üzerinde yapılan sınavlarda ise skor değerleri 310 ile 577 arasındadır. Her bölüm ayrı ayrı puanlanırken yazma bölümü final skoruna eklenmez. TOEFL ve IELTS sınavları önemli farklar içerse de ikisi de kişinin yeterli derecede İngiliz dilini bilip bilmediğini belirlemede son derece faydalıdır. Hangi sınavı almanız gerektiğine karar veremiyorsanız, gitmek istediğiniz okul ya da şirketle iletişim kurarak onların hangi sınavı tercih ettiklerini öğrenebilirsiniz. )
- TOFÜS/TOPHUS[İng.] değil/yerine/= YUMRU
- TOGA:
Bol ve kıvrımlı Roma giysisi.
- TÖHMET[Ar. < TUHMET] değil/yerine/= SUÇLAMA
( Birine yüklenen, işlenildiği sanılan fakat henüz aydınlanmamış olan suç, suçlama. )
- TOHUM, BEZİR = BEZR = GRAINE
- TOHUM KABUĞU, TESTA = KIŞR-I BEZR = ÉPISPERME, TÉGUMENT
- TOHUM YAPRAKLARI, KOTİLEDONLAR, ÇENEKLER = EVRÂK-I BEZRÎYE = FEUILLES SÉMINALES, COTYLÉDONS
- TOHUM:
YUMURTA ile/ve/değil/||/<>/< DÜŞÜNCE
- TOHUM ile/ve EVİNLİ
( ... İLE/VE Özlü ve dolgun tohum. )
- TOHUM ile/ve/||/<>/> FİLİZ ile/ve/||/<>/> FİDAN ile/ve/||/<>/> GENÇ AĞAÇ ile/ve/||/<>/> YETİŞKIN AĞAÇ ile/ve/||/<>/> ÇİÇEK VEREN AĞAÇ ile/ve/||/<>/> MEYVE VEREN AĞAÇ ile/ve/||/<>/> KORU ile/ve/||/<>/> ORMAN
( )
- TOHUM ile KENDİ KENDİNE AÇILMAYAN TOHUM
( SEED vs. INDEHISCENT )
- TOHUM ve/||/<> MASAL
( [ölür] Ekilmezse. VE/||/<> Anlatılmazsa. )
- TOHUM ve/||/<> MEYVE ve/||/<> ÇEKİRDEK/ÇİĞDEM[Ege'de]
- TOHUM ile/ve/<> MİBZER[Ar.]
( ... İLE/VE/<> Tohum ekme aygıtı. )
- TOHUM ile PITRAK
( ... İLE Hayvanların kıllarına ve kişilerin giysilerine takılan bir bitki tohumu. )
- TOHUM ile ŞEYTANARABASI
( ... İLE Bazı bitkilerin havada uçuşan uzun ve ince tüylü tohumu. )
- TOHUMLA(N)MA ile/ve SPORLA(N)MA
( Çiçekliler/de. İLE/VE Çiçeksizler/de. )
- TOHUMLAR = BÜZÛRÂT = GRAINES
- TOHUMLU BİTKİ/LER ile/ve TOHUMSUZ BİTKİ/LER
( Döllenmiş yumurta hücresinin gelişerek tohum meydana getirdiği bitkiler. İLE/VE Eşeyli ya da eşeysiz olarak üreyen, eşeyli üremede zigot ya da embriyonun etrafında besi doku bulunmayan, tohum oluşturmayan bitkiler. )
- TOHUMLUK ile/ve SOFRALIK
- TOHUMLULAR / KAPALI TOHUMLULAR
( Açık tohumlularla tohumlu bitkileri içine alan bitkiler dünyasının bir alt şubesi. )
- TOHUMUN:
İLK DURUMU ile/ve/<> SON DURUMU
( Toprak içinde/altında. İLE/VE/<> Meyvesinin içinde. )
( İdea. İLE/VE/<> İdeal. )
- TOHUMUN:
YİTMESİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< BİTMESİ/YEŞERMESİ
- TOKA ile FİRKETE[İt.]
( ... İLE Kadınların, saçlarını tutturmak için kullandığı, U biçimindeki naylon, tel ya da bağdan saç tokası. )
- TOKA ile TOKA[İt. < TOCCO]
( Kemer, kayış, ayakkabı vb.nin iki ucunu birbirine bağlamaya, bunları istenilen genişlikte tutmaya yarayan, türlü biçimlerde tutturmalık. | Saçları bir arada tutmaya yarayan, bazen de süs olarak kullanılan araç. İLE El sıkışma. | Kadeh tokuşturma. )
- TOKA ile TOKALAŞMAK
( BUCKLE vs. SHAKING HANDS )
- TOKAT ile FİSKE[Yun.]
- TOKAT = !ŞAMAR/BEŞKARDEŞ
( Açık elle yüze vurulan tokat. )
- TOKAT ile !ŞAPLAK
( ... İLE "Şap" diye ses çıkaran tokat. )
- TOKAT ile Tokat ile !TOKAT
( ... İLE Karadeniz Bölgesi'nde yer alan illerinden biri. İLE İnsana el içi ile vuruş. )
- TOKAT ile/ve YUMRUK
( BERKİTME/K: Tokat atma/k. )
( TEBÂNÇE ile/ve ... )
- TOKAT ile YUMRUK
- TOKATLAMAK ile SÖĞÜŞLEMEK
- TOKEN EKONOMİ SİSTEMİ/TOKEN ECONOMY SYSTEM[İng.] değil/yerine/= ÖDÜL BİRİKTİRME YÖNTEMİ
- TÖKEZLEME ile/ve/değil/||/<>/< SÜRÇME
- TÖKEZLEMEK ile TAKILMAK
- TOKLU ile ÖVEÇ
( Bir yaşındaki eril kuzu/hamel. İLE İki, üç yaşındaki eril kuzu. )
( ile ... )
( EL CORDERO con ... )
- TOKLUK (DUYUSU):
MİDE DUVARINDA ve BEYİNDE
( Önce mide duvarında ve şişkinlikle yaşanır. 20 dakika sonra da beyinde. )
- TOKLUK ŞEKERİ (ÖLÇÜMÜ) ile/ve AÇLIK ŞEKERİ (ÖLÇÜMÜ)
( Yemekten iki saat sonra. İLE/VE Sabah aç karnına. )
- TOK/LUK/YEMEK (YEMEK) ile/ve/değil/yerine/||/></< AÇ/LIK
( Öldürür. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Öldürmez. )
( Açlığını gidermiş, doymuş, aç karşıtı. | Sık ve kalın dokunmuş (kumaş). | Kalın ve gür selen/sedâ. | Sevgi, sevecenlik, başarı, para, mal vb. şeyleri elde etmiş ve bunlara kavuşmuş olan.
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/><
Yemek yemesi gereken, tok karşıtı. | Yiyecek bulamayan. | Gözü doymaz, haris. | Çok istekli, hevesli. | Karnı doymamış olarak. )
- TOK/LUK ile/ve/||/<> DOYGUN/LUK
- TOKMAK ile FİLARİZ
( ... İLE Keten dövmeye yarayan tokmak. )
- TOKMAK ile SOKU
( ... İLE Taş dibek. | Dibekte, havanda, dövme işini yapan tokmak. )
- TOKONOMA ile/ve/||/<> SHOJİ ile/ve/||/<> FUSUMA ile/ve/||/<> DOMA ile/ve/||/<> AMADO ile/ve/||/<> RANMA
(
Tokonoma (床の間)
Tanım: Zaşiki odasında yer alan, süs eşyalarının ya da sanat yapıtlarının sergilendiği dekoratif niştir.
- Rulo resim[kakejiku], ikebana[çiçek düzeni9 ya da kaligrafi yapıtları yer alır.
- Konuklara saygının ve estetik anlayışın göstergesidir.
- Odada genellikle en onurlu köşede yer alır.
Shoji (障子)
Tanım: Ahşap iskelet üzerine yerleştirilmiş yarı saydam kâğıttan oluşan sürgü kapı ya da pencere panelleridir.
- Gün ışığını yumuşatarak içeri alır.
- Odalar arasında ışık geçişini sağlar ama görüşü sınırlar.
- Doğayla geçirgen bir sınır oluşturur; engava ve zaşiki ile sık ilişkilidir.
Fusuma (襖)
Tanım: Opak, kalın kâğıtla kaplı, ahşap çerçeveli sürgü kapılardır. Odaları birbirinden ayırmakta kullanılır.
- Shoji'den farkı, ışık geçirmemesidir.
- İç mekân esnekliğini sağlar; duvar yerine geçebilir.
- Genellikle zarif manzara ya da motifli çizimlerle süslenir.
Doma (土間)
Tanım: Toprak ya da taş zeminli, ayakkabıyla girilebilen iç alan. Geleneksel evlerde mutfak ya da çalışma alanı olabilir.
- Genkan'a bağlı olabilir ya da onun devamı sayılır.
- Yarı iç mekân işlevi görür.
- Kırsal evlerde sık görülür; bazen ocak[irori] ile bütünleşir.
Amado (雨戸)
Tanım: Ahşap ya da metalden yapılmış, genellikle pencere ya da sürgü kapıların dışına yerleştirilen koruyucu panjurlardır.
- Gece kapatılarak güvenlik sağlar.
- Fırtına, yel ve dış etkenlere karşı koruma sunar.
- Engava çevresinde kullanımı yaygındır.
Ranma (欄間)
Tanım: Oda bölmeleri üzerinde yer alan dekoratif ve havalandırmaya izin veren ahşap oymalı panellerdir.
- Işık ve hava geçişini sağlar.
- Oymacılık sanatının ince örnekleriyle süslenebilir.
- Zaşiki ya da öteki odalar arasında bulunur.
- TOKONOMA ile/ve/||/<> TOKOVAKİ ile/ve/||/<> ZAŞİKİ ile/ve/||/<> OŞİİRE
(
Tokonoma [ 床の間 ]
Tanım: Geleneksel Japon odalarında[washitsu] bulunan, zeminden hafifçe yüksek, dekoratif bir niş ya da alandır.
Özellikleri:
- Genellikle bir kakemono[asılı resim/hat] ya da ikebana[çiçek düzenleme9 sergilenir.
- Alt bölümünde shikkui[sıva] ya da ahşap bir zemin bulunur.
- Konukların onur konuğu ["kamiza" tarafı9 tokonomaya bakacak biçimde oturur.
İlişki: Japon estetiğinde "ma"[boşluk] ve sadelikle bağlantılıdır.
Tokovaki [ 床脇 ]
Tanım: Tokonoma'nın yanında bulunan ikincil niş ya da depolama alanıdır.
Özellikleri:
- Genellikle chigaidana[asılı raflar] ya da tsukeshoin[yazı masası] içerir.
- Tokonoma'nın aksine daha işlevsel amaçlıdır [kitap, çay seti vb. koymak için].
Fark: Tokonoma dekoratifken, tokovaki uygulamalı kullanım içindir.
Zaşiki [ 座敷 ]
Tanım: Geleneksel Japon tarzında döşenmiş, tatami kaplı ana oturma odasıdır.
Özellikleri:
- Tokonoma ve tokovaki genellikle bu odada bulunur.
- Konuk ağırlama, çay törenleri ya da dinlenme için kullanılır.
İlişki: Tokonoma, zaşiki'nin bir parçasıdır.
Oşiire [ 押入 ]
Tanım: Geleneksel Japon evlerinde tatami odalarında bulunan, fusuma[sürme kapılı] depolama alanıdır.
Özellikleri:
- Yatak[futon], yorgan ya da eşya saklanır.
- Modern dolabın Japon biçimidir.
Fark: Tokonoma, sergileme amaçlıyken; oşiire, tamamen depolama içindir.
Tokonoma, Tokovaki, Zaşiki ve Oşiire arasındaki FaRkLaR...
Terim | İşlev | Konum | Dekoratif mi? |
---|---|---|---|
Tokonoma | Sergi [sanat/çiçek] | Zaşiki içinde | Evet |
Tokovaki | Depolama/yardımcı alan | Tokonoma'nın yanı | Kısmen |
Zaşiki | Oturma odası | Ana oda | Hayır [mekânın kendi] |
Oşiire | Depolama [eşya/futon] | Duvar içi | Hayır |
- Tokonoma ve tokovaki, sukiya-zukuri[çay evi mimarisi] ile popülerleşmiştir.
- Oşiire, modern wardrobe'un atası sayılırken; tokonoma, Batı'daki "şömine nişi"ne benzer simgesel bir rol üstlenir.
- Japon estetiğinde bu alanlar, wabi-sabi[mükemmelsizlikteki güzellik] ve yohaku no bi[boşluğun güzelliği] gibi kavramlarla da ilişkilidir.
- TOKSİK[İng./Fr. TOXIC]["TOK SİK" değil!] değil/yerine/= ZEHİRLİ
- TOKSİKOLOJİ ile/ve/||/<> TOKSİN
( Zehirle, onların organizmaya olan etkileriyle ve zehirlerin belirlenmesiyle uğraşan bilim dalı. İLE Canlı organizmalarda görülen zehir. )
- TOKUŞTURMAK ile YARIŞTIRMAK
- TOKYO[Jp.] ile Tokyo
( Genellikle plastikten yapılmış bir terlik türü. İLE Japonya'nın başkenti. )
- TOLERANS[Fr./İng. < TOLERANCE] değil/yerine/= HOŞGÖRÜ | YANITSIZLIK | KATLANIM | DAYANABİLİRLİK | ALIŞMA
( Hoşgörü. | İşlenmiş bir parçanın yapım ölçüsünde olabilecek özür payı. | Yüksek dozda verilen herhangi bir ilâca karşı gövdenin gösterdiği dayanma gücü. | Sürekli aynı dozun kullanılması sonucu bir ilâcın etkilerinin giderek azalması durumu. )
- TOLSTOY ile TOLSTOY
( Lev İLE Aleksey Nikolayeviç )
( 09 Eylül 1828 - 20 Kasım 1910 ile 10 Ocak 1883 - 23 Şubat 1945 )
- TOLTEK ile/ve AZTEK ile/ve İNKA ile/ve MAYA
- TOLUA ile ...
( Upolu'da yüksek bir dağ. [Polinezya Adaları] )
- TOLÜEN[Fr. < TOLUENE] ile KREZOL[Fr. < CRESOL]/LİZOL[Fr. < LYSOL]
( Madenkömürü katranında, benzinle birlikte bulunan, eritici ve leke çıkarıcı olarak kullanılan, yanabilir sıvı hidrokarbür. C7H8 İLE Tolüenden türeyen üç fenol izomerinden biri. )
- TOMBALA[İt.]
( Torbadan, numaralı taşlar çekilerek üzerinde numara yazılı kâğıtlarla oynanan bir oyun. | Bu oyunda kartın tamamı doldurulduğunda kazandığını bildiren ve açıkça söylenilen söz. )
- TOMBUL ile TOMBALAK
( Yuvarlak. | Şişman, etine dolgun. İLE Kısa boylu, şişman, tıknaz ve tombulca. )
- TOMOGRAFİ/TOMOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= KESIT ÇEKİM
- TOMORROW vs. THE NEXT DAY
- TOMOTERAPİ/TOMOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= KESIT SAĞALTIM
- TOMRUK ile FİLENK[Yun.]
( Kesilmiş ağacın, silindir biçimindeki gövdesi. | İşlenmek ya da biçilmek üzere hazırlanmış taş kütlesi. | Tomurcuk. | Tutukevi. İLE Ağır nesneleri bir yerden, bir yere kaydırmak ve özellikle tekneleri karaya çekmek için bunların altına sürülen yuvarlak ağaç. )
- TOMRUK ile OBRUK
- TOMURCUK ile FİLİZ
( BUD vs. SHOOT )
- TOMURCUK ile GONCA[Fars. < GONÇE]/KONCA
( ... İLE Açılmamış çiçek. )
( Divan edebiyatında sevgilinin ağzı yerine kullanılır ve açılmamışlık özelliğiyle kendini gösterir. )
- TON[Fr. < TONNE] ile KİLOTON[Fr.]
( Bir metreküp hacminde ve + 4 °C'deki arı suyun ağırlığı. | Bin kilogramlık ağırlık birimi. İLE Değeri bin ton olan kütle birimi. )
- TON[Fr. < TONNE] ile TON[Fr. < TON]
( Bir metreküp oylumda ve + 4 °C'deki arı suyun ağırlığı. | Bin kilogramlık ağırlık birimi. İLE İnsan seleninin ya da çalgı sesinin yükseklik, alçaklık derecesi. | Konuşmada selenin duyguları belirtecek biçimde çıkması. | Bir rengin koyuluk ya da açıklık derecesi. )
- TON/TONE[İng.] değil/yerine/= TINI, TİTREM
- TON[Fr. < TONNE] ile TON[Fr.] değil/yerine/= TİTREM
( Bir metreküp hacminde ve + 4 °C'deki arı suyun ağırlığı. | Bin kilogramlık ağırlık birimi. İLE İnsan ya da çalgı sesinin yükseklik, alçaklık derecesi. | Konuşmada sesin duyguları belirtecek biçimde çıkması. | Bir rengin koyuluk ya da açıklık derecesi. | Ses titreşimlerinin yükselip alçalması, titrem. )
- TON[Fr. < TONNE] değil/yerine/= BENİZ | RENK | SES AĞIRLIĞI
- TON[Fr. < TONNE] ile TON[Fr. < TON]
( Bir metreküp hacminde ve + 4 °C'deki arı suyun ağırlığı. | Bin kilogramlık ağırlık birimi. İLE İnsan ya da çalgı sesinin yükseklik, alçaklık derecesi. | Konuşmada sesin duyguları belirtecek biçimde çıkması. | Bir rengin koyuluk ya da açıklık derecesi. | Ses titreşimlerinin yükselip alçalması, titrem. )
- TONAJ[Fr. < TONAGE] ile TONALİTE[Fr.]
( Bir taşıtın alabildiği ton miktarı. | Bir ticaret gemisinin iç hacminin hesaplanmasıyla bulunan taşıma kapasitesi. İLE Belirli bir tonda yazılmış müzik parçasının niteliği. | İnsan sesinin rengi. )
- TONAJ[Fr.] ile/ve/||/<> TONİLATO[İt.]
( Bir taşıtın alabildiği ton miktarı. | Bir ticaret gemisinin iç hacminin hesaplanmasıyla bulunan taşıma kapasitesi. İLE Gemilerin alabileceği yükü belirtmekte kullanılan, bir tona eşit birim. )
- TONAL ile NAKUAL
- TONAL[İng.] değil/yerine/= TINIMSAL
- TONALİTE ile ATONALİTE
- TONGA[argo] değil/yerine/= HİLE, DÜZEN, TUZAK
- TONİK[Fr.]
( Organları uyaran ve güçlendiren ilâç. | Bazı içkilere katılan sıvı. | Cilt bakımında kullanılan, yüze ve boyna sürülen losyon. )
- TONİK/TONIC[İng.] değil/yerine/= GERGILİ | GÜÇLENDİRICİ
- TONİLATA
- TONİSITE/TONICITY[İng.] değil/yerine/= GERGİ
- TONLARCA ... değil YÜZLERCE/BİNLERCE ...
- TONMAYSTER değil/yerine/= SES UZMANI
- TONOZ[Yun.] ile AĞTONOZ
( Biçimi, alttan içbükey olmak üzere, taş ya da tuğla ve harçla örülmüş yarım silindir biçiminde tavan. | Bir kemerin ötelenmesi ile meydana gelen örtü. İLE Gotik mimarlıkta kullanılmış, ağ biçiminde, parçalı tonoz. )
- TONOZ ile/||/<> ÇAPRAZ TONOZ ile/||/<> KABURGALI TONOZ ile/||/<> TROMP/TONOZ BİNGİ
( Taş ya da tuğladan örülerek oluşan bir mimari örtü ögesi.[Biçimine göre beşik tonoz, aynalı tonoz, çapraz tonoz, kaburgalı tonoz, yelken tonoz gibi adlar alır.] İLE/||/<> İki beşik tonozun dik açılı kesişmesinden oluşan tonoz biçimi. İLE/||/<> Genellikle beşik tonozlarda ve ötekilerinde destek kaburgaların görülebildiği tonoz biçimi. İLE/||/<> Kare altyapıdan kubbe eteğini hazırlayan sekizgen geçiş öğesi. )
- TONÜS/TONUS[İng.] değil/yerine/= KAS GERİNIMİ
- TOOL/DEVICE/INSTRUMENT vs. SCIENCE
- TOP ARABACILARI ile/değil/||/<> TOPÇU OCAĞI ile/değil/||/<> TOPÇULAR OCAĞI ile/değil/||/<> TOPHANE
( Hareketli topları kullanacak askerlerin yetiştirildiği askeri birlik. İLE/||/<> Osmanlı İmparatorluğu'nda Kapıkulu Ocakları'nın yaya kısmına mensup, top dökmek ve kullanmakla vazifeli askerlerin bağlı olduğu ocaktır. Sultan I. Murad devrinde yeniçeri ocağının teşkilinden hemen sonra, acemi ocağından alınan askerlerle ilk olarak topçu ocağı kuruldu. İstanbul'un fethinden sonra, Galata suru dışında Tophane denilen yerde topçu kışlaları ve sabit top dökümhânesi yapıldı. Zaman içinde, Belgrad, Budin, Temaşvar, İşkodra, Gülamber, Provişte gibi yerlerde ihtiyaca göre tophaneler kurulup top döktürüldü. Topçu ocağına sertopi adıyla da anılan topçu başı nezaret ederdi. Onun emrinde bulunan dökücü başı (serihtegân), dökümhâneden sorumluydu. Onun da maiyetinde; yardımcısı, tamirci, dökümcü, burgucu, yamacı, demirci, marangoz gibi zanaatkârlar bulunurdu. Tophanenin, hesap ve alım-satım işlerine tophane emini bakardı. İmalât ve ihtiyaçlarından da Tophane Nazırı mesuldü. Topları kullanmak ise, ağa bölükleriyle cemaat ortaları'nın vazifesiydi. Beş ağa bölüğü ve yetmiş cemaat ortası vardı. Her orta ya da bölükte bir çorbacı, bir odabaşı ve diğer küçük rütbeli subaylar bulunurdu. Ocak kethüdası, ocak çavuşu ve katibi de, bu ocağın büyük amirleriydi. Topçu ocağı, sarı-kırmızı bayrak taşırdı. Topların üretilmesi, muhafazası ve savaşlarda kullanılması işlerinden sorumlu tutulan birliğe topçu ocağı denilirdi Topçu ocağının Osmanlı ordu teşkilatı içinde yer alması II. Murad devrinde olmuştur. Topçu ocağı, kapıkulu ocaklarının yaya kapıkulu ocaklarının üçüncü kısmını oluşturan bir teşkilât olup, ocağın 16 ve 18. ortalarını teşkil ederdi. Topçu ocağına acemi ocağından asker alınır ve bunlara şagirt denilirdi. Topçu ocağı da yeniçeri ocağı gibi ağa bölükleri ve cemaat ortaları olarak iki kısımdan müteşekkildir. Ağa bölükleri beş tane ve cemaat ortaları yetmiş iki tane idi. Her orta ve bölükte bir çorbacı, bir odabaşı ve diğer küçük rütbeli kişiler bulunurdu. Topçu ocağı efradının kuruluşundan itibaren zamanla çoğaldığı ve buna bağlı olarak da mevâciblerinin arttığı görülür. Topçu ocağının kendine has sarı kırmızı renklerden oluşan bir bayrağı bulunmaktaydı. Kırmızı zemin üzerine beyaz sim ile işlenmiş bir top ve bunun ağız tarafında bulunan üç gülle resmi mevcuttu. Kenarları ise sarı işlemeleydi. Bu sebeble sefere giden topçulara hazineden yirmibeş zira kırmızı ve yirmi beş zira sarı bayraklık ‘dârayî' adı verilen bez verilmesi kanun idi. İLE/||/<> Osmanlı ordusunda Kapıkulu Ocaklarından biri. Top dökmek, top mermisi yapmak ve top atmak için oluşturulmuştur. İLE/||/<> Osmanlı Devleti'nde top dökülen ve topçu askerleri yetiştirilen yer. )
- TOP vs. SUMMIT
- TOP ile ARMUT TOP
( ... İLE İçi havalı, dışı deri, armut biçiminde top. )
- TOP ile/değil ÇAKALOZ[Yun.]
( Gülle ya da şarapnel atan büyük, ateşli silah. İLE/DEĞİL Mermi olarak, çakıl taşı atan bir tür top. )
- TOP ile/değil/||/<> ÇAKALOZ ile/değil/||/<> DEHEN ile/değil/||/<> KRUP
( ... İLE/DEĞİL/||/<> Mermi yerine çakıl taşı atan bir tür top. İLE/DEĞİL/||/<> Osmanlı ordusunun kullandığı bir tür top. İLE/DEĞİL/||/<> 1888 tarihinden başlayarak Osmanlıda kullanılan bir top. )
- TOP ile/ve/||/<>/< GÜLLE
- TOP ile TOMAK
( ... İLE Ağaçtan yapılmış top. | Ağaçtan yapılmış gürz. | Bir tür kalın ve ağır çizme. )
- TOP ile TOPAK ile TOPARLAK
( Birçok spor oyununda kullanılan, türlü büyüklükte, genellikle kauçuktan yapılmış yuvarlak nesne. | Bazı araçlarda bulunan toparlağımsı parça. | Kumaş, kâğıt gibi şeylerin belirli miktardaki bağı. | Kumaş, kâğıt vb. şeylerin düzenli bir yığın durumuna getirilmiş bağı. | Yuvarlak biçimde olan, toparlak. | Tamamen, bütünüyle. | Gülle ya da şarapnel atan büyük, ateşli silah. İLE Yuvarlak biçimde olan nesne, toparlak. | Yufka açmak için avuç içinde yuvarlak bir biçim verilen hamur parçası. | Bu biçim verilmiş nesne. | Hayvanlarda, parmakların ardında topuğu andıran çıkıntı. | Şişe ya da kadeh. İLE Top cephanesi taşıyan araba. | Top biçiminde olan, yuvarlak, kürevi. )
- TOPAÇ ile PIRLANGIÇ
( Çevresine ip sarılıp birden bırakılarak ya da kamçı ile vurularak döndürülen koni biçiminde ucu sivri oyuncak. | Kurşun borunun ağzını genişletmekte kullanılan bir tür ağaç tıkaç. | Kayık küreğinin toparlakça yeri. | Toparlak sepet ya da küçük küfe. İLE Ses çıkararak dönen topaç. )
- TOPAÇ ile/ve/||/<> YOYO
- TOPAK TOPAK ile YUMAK YUMAK ile ÇOMAK ÇOMAK
- TOPAL ile TOPALLAMAK
( LAME vs. LIMP )
- TOPALTI ile/ve/||/<>/> TOPALTI
( Kale toplarının koruması altındaki yer. İLE Kale ile korunan bir kentin yakın çevresi. )
- TOPARLAK HÜCRE = HÜCRE-İ MÜDEVVERE = CELLULE RONDE
- TOPARLAK ile/ve/||/<>/> TOSTOPARLAK
( Top biçiminde olan, yuvarlak. İLE/VE/||/<>/> Bütünüyle toparlak. )
- TOPARLAMA ile/ve BÜTÜNLEŞTİRME
( TO (BE ABLE TO) PACK vs./and TO INTEGRATE )
- TOPARLAMAK ile AYAKTA TUTMAK
( TO PACK/TIDY [UP] vs. TO KEEP ALIVE )
- TOPARLAMAK ile/ve/değil TAMAMLAMAK
- TOPARLAMALI!
- TOPARLA(N)MAK ile/ve/değil/yerine/||/<> SİLKELE(N)MEK
- TOPAZ ile/||/<> AMETİST
( Çeşitli renklerde bulunabilir. İLE/||/<> Mor renkte bir kuvars türü. )
- TOPAZ ile/||/<> DİASPOR
( Çeşitli renklerde bulunabilir. İLE/||/<> Işık altında renk değiştiren bir mineral. )
- TOPAZ ile/||/<> GRANAT
( Çeşitli renklerde bulunabilir. İLE/||/<> Genellikle kırmızı tonlarda olan bir taş. )
- TOPAZ ile/||/<> KRİZOBERİL
( Çeşitli renklerde bulunabilir. İLE/||/<> Sarı-yeşil renkte ve sert bir mineral. )
- TOPAZ ile/||/<> RODOKROZİT
( Çeşitli renklerde bulunabilir. İLE/||/<> Pembe ile beyaz çizgili bir karbonat. )
- TOPAZ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= SARIYAKUT
( Alüminyum silikatı ve flüorinden oluşan, kahverengi ya da soluk sarı renkte değerli bir taş. )
- TOPAZ ile/||/<> SPİNEL
( Çeşitli renklerde bulunabilir. İLE/||/<> Çeşitli renklerde bulunabilen bir mineral. )
- TOPAZ ile/||/<> TURMALİN
( Çeşitli renklerde bulunabilir. İLE/||/<> Birçok renkte bulunabilen bir taş. )
- TOPAZ ile/||/<> ZİRKON
( Çeşitli renklerde bulunabilir. İLE/||/<> Çeşitli renklerde bulunabilen bir taş. )
- TOPHANE ÇEŞMESİ ile TOPHANE SEBİLİ / NUSRETİYE SEBİLİ
( ... İLE Nusretiye Camisi yanındadır. 1825'te, Sultan II. Mahmud tarafından. [Kitâbe yazıları Hattat Yeserîzâde İzzet tarafındandır.] )
- TOPHANE ile Tophane
( Top yapılan, top dökülen yer. | Topçu askerinin eğitildiği yer. İLE İstanbul'da, Karaköy'den sonra gelen semtin adı. )
- TOPİKAL/TOPICAL[İng.] değil/yerine/= YÜZEYSEL
- TOPKAPI SARAYI'NDA:
ALAY MEYDANI ile/ve/||/<>/> BÂB-I ÂLÎ ile/ve/||/<>/> BÂB-I HÜMÂYÜN ile/ve/||/<>/> BÂB-I SELÂM ile/ve/||/<>/> BÂB-I SAADE
( Topkapı Sarayı'nın ilk bahçesi. İLE/VE/||/<>/> Yüksek kapı. | Sadrazamlık. [Osmanlı hükümeti XVIII. yüzyıldan itibaren bu adı almıştır.] İLE/VE/||/<>/> Topkapı Sarayı'nın yazılarla süslü ilk büyük kapısı. Saltanat kapısı. İLE/VE/||/<>/> Topkapı Sarayı'nda Fatih Sultam Mehmet'in yaptırdığı tuğralı ikinci kapı. Orta kapı adıyla tanınır. İLE/VE/||/<>/> Topkapı sarayı'nın üçüncü kapısı. [Harem ve taht kapısı olarak da bilinir.] )
- TOPLAM ile/ve/değil AŞILMIŞ BİRLİK
- TOPLAM ile/ve/değil TOPTAN
- TOPLAMA BİSİKLET ile/ve/<>/değil/yerine MARKALI BİSİKLET
- TOPLAMA ile ÇARPMA | ile/hem TOPLAMA ve/||/<>/hem de ÇARPMA
( |[tek başına] Kolay. İLE Kolay. | İLE [birlikte] [tasımla/nispeten] [ilk başta] [pek] !"Kolay değil". [gibi görünür] )
- TOPLAMA ile "AYARLAMA"
- TOPLAMA ve/||/<> ÇIKARMA ve/||/<> ÇARPMA ve/||/<> BÖLME
- TOPLAMA ile/ve/değil/yerine TEVHİD
( Maneviyatta bulunduğumuz yeri beğenmek ölümdür. Tevhid ise ölümsüzdür, ebedidir. )
- TOPLAMA ile YIĞMA
- TOPLAMAK ile/ve/||/<> ÇIKARMAK
- TOPLAMAK ile/değil TOPARLAMAK
- TOPLAMALARDA
- TOPLAMANIN:
DAĞILMASI ile/ve/||/<> DEĞİŞMESİ
- MEYVELER:
TOPLANDIKTAN SONRA OLGUNLAŞMAYA ...
DEVAM EDEN ile DEVAM ETMEYEN
- TOPLANMA ÇADIRI:
HAYME ile TABERNACLE
( ... İLE Gönül. )
- TOPLANMA ile/ve/||/<> MERKEZLEŞME
- TOPLANTI SALONU ile/ve/||/<> FUAYE[Fr.]
( ... İLE/VE/||/<> Bir gösteri ya da toplantı salonunda, sunum ya da toplantı aralarında kullanılan dinlenme yeri. )
- TOPLANTI ile/değil/yerine GÖRÜŞME
- TOPLANTI ile/ve OTURUM
- TOPLARDAMAR ile ATARDAMAR
( Kirli kanın, gövdenin her yanından kalbe gitmesini sağlayan damar. İLE Kalbin sağ karıncığından akciğerlere, sol karıncığından gövdenin öteki bölümlerine kan taşıyan damar. )
( VENA cum ARTERI/A )
( VÜRÛD[< VERÎD] ile ŞİRYAN )
( VEIN vs. ARTERY )
- TOPLARDAMAR ile/ve/<> FLEBİT/FİLİBİT[Fr.]
( ... İLE/VE/<> Toplardamlarda, içzar yangısı. )
- TOPLARSAK değil TOPARLARSAK
- TOPLAYICI/LIK ile/ve DERLEYİCİ/LİK
- TOPLU) ALLAH ZİKRİ ile/ve ARI VIZILTISI
- TOPLU "TAŞIM" değil TOPLU TAŞIMA
- TOPLU "TAŞIM" değil TOPLU TAŞIMA (ARACI/ARAÇLARI)
- TOPLU ile ...
( COLLECTIVE )
- TOPLU DAĞINIK
- TOPLU ile/ve GRUP
- TOPLU" ile ŞİŞMAN
- TOPLU ile TOPTAN
- TOPLULUK EKOLOJİSİ ile EKO DÜZEN EKOLOJİSİ
( Belirli bir bölgedeki tüm canlı popülasyonlarının ve bunların birbiriyle olan ilişkilerini inceleyen bir alt dal. İLE Bir ekodüzenin tüm bileşenlerini ve bunların birbiriyle olan etkileşimlerini inceleyen bir alt dal. )
- TOPLULUK ile/ve AZINLIK
( CEMAAT ile/ve AKALLİYET )
( GÜRÛH ile/ve ... )
( SOCIETY vs./and MINORITY )
- TOPLULUK ile/ve BİRLİK
( SOCIETY vs./and UNITY )
- TOPLULUK ile/ve/<> TOPLUM
( Tarihi olan. İLE/VE/<> Sosyete. )
( Gerçek bağlam. İLE/VE/<> Tüzel bağlam. )
( Çeşitli arçalar/durumlar ve sevgi bağı ile sürdürülür. İLE/VE/<> Adâlet/yasa ile ayakta tutulur. )
( Bilgisi ve/ya da bilgisizliği[cehaleti] çok olabilen. İLE/VE/<> İlmi ve irfanı yüksek olan/olması gereken. )
( Doğrudan ilişkiler ile. İLE/VE/<> Dolay(ım)lı ilişkiler ile. )
( Sevgi. İLE/VE/<> Akıl )
( COMMUNITY vs./and/<> SOCIETY )
( ... ile/ve/<> KOINONIA )
( CEMAAT/CEMİYET ile/ve/<> CEMİYET )
- TOPLUM ARACI değil TOPLU ULAŞIM ARACI
- TOPLUM BİLİMLERİ ile FEN BİLİMLERİ
- TOPLUM BİLİMLERİ yerine TARİH / TİN / EKİN(KÜLTÜR) BİLİMLERİ
- ÇALIŞMA:
TOPLUM İÇİN ile/ve/||/<> İNSAN/LIK İÇİN
- TOPLUM = CEMİYET = SOCIETY[İng.] = SOCIÉTÉ[Fr.] = GESELLSCHAFT[Alm.] = SOCIETAS[Lat.] = SOCIEDAD[İsp.]
- TOPLUM ile KALABALIK/KALABA[Ar. < ĞALEBE]
( Kavram. İLE Tekler. )
- TOPLUM ile/ve/||/<>/> SİYASET ile/ve/||/<>/> AHLÂK
( [kişinin] Başkası ile ilişkisi. İLE/VE/||/<>/> Kamusal alandaki yetki. İLE/VE/||/<>/> Kendi ile ilişkisi. )
- TOPLUM ile/ve/||/<>/< TOPRAK
- TOPLUM ile/<> ÜLKE ile/<> EGEMENLİK
- TOPLUM ve/=/||/<>/>/< UZLAŞIM
- TOPLUMA HİZMET ve/||/<> TOPLAMA HİZMET
- TOPLUMBİLİM = İÇTİMAİYAT = SOCIOLOGY[İng.] = SOCIOLOGIE[Fr.] = SOZIOLOGIE[Alm.] = SOCIOLOGIA[İsp.]
- TOPLUMBİLİM ve KİMYA
( Durkheim, Lavosier kimyasını dikkate alarak sosyoloji bilimini kurmuştur. )
( DURKHEIM ve LAVOSIER )
- TOPLUMDA:
SEVGİ (İLE) ve/||/<> ADÂLET (İLE) ve/||/<> ÇALIŞMA (İLE)
( Kaynaşılır. VE/||/<> Yaşanır. VE/||/<> Ayakta kalınır. )
- TOPLUMDA YAŞAYAN ile/ve/<> TOPLUMLA YAŞAYAN
- TOPLUM'DA ile/ve DEVLET'TE
( Birey. İLE/VE Vatandaş. )
- TOPLUMDIŞI/ASOSYAL ile TOPLUM KARŞITI/ANTİSOSYAL
( Başkalarına uymamaya yöneliklerdir. İLE Başkalarının, kendilerine "uymasını beklerler". )
- TOPLUMLARI:
BİLGİNLER/AYDINLAR AYDINLAT("A")MAZSA ne yazık ki/> ŞARLATANLAR ALDATIR
- TOPLUMLAŞMA ile/ve TOPLUMSALLAŞMA
( Olgu ya da kavram. İLE/VE Kişinin/kişilerinin katılımı. )
- TOPLUMSAL ADÂLET'İN TANIMLARINDA:
GENEL ile/ve TOPLUMSAL ile/ve SİYASAL
( Toplum içinde ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal yönden yoksul, mahrum ve zayıfların doğrudan doğruya toplum tarafından korunmaları. İLE/VE Kişinin, insan onuruna uygun bir düzeye, sadece emeğinin karşılığı ile çıkabilmesinin sağlanması. İLE/VE Kişilerde, kültürel ve siyasal zayıflığı doğuran olumsuz etmenlerin toplum gücüyle kaldırılması. )
- TOPLUMSAL AHLÂK ile/ve İDEOLOJİK AHLÂK ile/ve DİNİ AHLÂK
( SOCIAL MORALS vs./and IDEOLOGICAL MORALS vs./and RELIGIOUS MORALS )
- TOPLUMSAL AHLÂK ile/ve ÖDEV AHLÂKI
( SOCIAL MORALS vs./and MORALS OF DUTY )
- (TOPLUMSAL) BELLEK [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- BELLEK:
TOPLUMSAL ve/||/<> TOPLANMIŞ
( Ortak. VE/||/<> Bireysel. )
( MEMORY: COLLECTIVE and/||/<> COLLECTED )
- [ne yazık ki]
DIŞLA(N)MA:
TOPLUMSAL ile BİREYSEL
- TOPLUMSAL DIŞLA(N)MA ile/ve/||/<> KÜLTÜREL DIŞLA(N)MA
- TOPLUMSAL GÜVEN ile/ve/||/<> BİREYSEL GÜVEN
- TOPLUMSAL HİZMET ve/||/<>/= AKIL
- TOPLUMSAL İNSANBİLİM/ANTROPOLOJİ ile/ve FİZİK İNSANBİLİM/ANTROPOLOJİ
( İstanbul'da. İLE/VE Ankara'da. )
- TOPLUMSAL KABUL/LER ile/ve TOPLUMSAL 'KALIP/LAR'
( Aynı toplumdaki birçok birey [ve çoğunluk] tarafından, [kendileri için ne kadar uygun olmasa da] -sözlü ya da sözsüz, yazılı ya da yazısız- sürdürülen kurallara/geleneklere işaret eder. İLE/VE Daha çok, içleri boş [dayanaksız] olarak algılanan [ve olumsuz olarak değerlendirilen] alışkanlıklara/geleneklere işaret eder. )
( "SOCIAL ACCEPTANCE/S" vs./and "SOCIAL 'PATTERN/S'" )
- TOPLUMSAL KALKINMA ile/ve/<> BİREYSEL DONANIM
- TOPLUMSAL (OLAN) ile/ve KİŞİSEL (OLAN)
( Bir topluluk/toplum, en güçsüz bireyini yalnız bıraktığı anda, dağılmaya başlar. )
( SOCIAL vs./and PERSONAL )
- TOPLUMSAL YAŞAM ile EĞİTİM
- TOPLUMSAL BİREYSEL
- TOPLUMSAL ile/ve/||/<>/>/< BİREYSEL/ÖZNEL
( Kumaş. İLE/VE/||/<>/>/< Giysi. )
( Saygı. İLE/VE/||/<>/>/< Sevgi. )
- TOPLUMSAL ile KİTLESEL
- TOPLUMSAL = SOCIAL[İng., Fr., İsp.] = GESELLSCHAFTLICH[Alm.] = SOCIALE[İt.]
- TOPLUMSALLAŞAMAMADA/DİSASASİYASYONDA:
GERÇEKLİK ALGISINI YİTİRME/DEREALİZASYON ve/||/<> KİŞİLİK ALGISINI YİTİRME/DEPERSONALİZASYON
- TOPLUMSAL/LAŞMA ile KAMUSAL/LAŞMA
- TOPLUMSALLIK:
TANIMA ve/||/<> TANINMA
- TOPLUM(SALLIK) ve/||/<>/< ÖRGÜTLÜLÜK
( Örgütsüz toplum, toplum değildir. )
- TOPLUMSAL/LIK ile/ve TARİHSEL/LİK
( SOCIAL/NESS vs./and HISTORICAL/NESS )
- TOPLUM/SAL/LIK ile/ve/değil/||/<>/< YAŞAM ORTAKLIĞI/SİMBİOSİS
- TOPLUMSAL/SOSYAL BİLİMLER ile/ve/||/<> TOPLUMSAL/SOSYAL BİLGİLER
- TOPLUMU DEĞİŞTİRME OLANAĞI/"GÜCÜ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİNİ DEĞİŞTİRME OLANAĞI
- TOPLUMU:
"DÜZENLEME" ile/ve/değil/yerine DAVET
- TOPLUMUN:
"ANLAMAMASI" değil İTİBAR ETMEMESİ
- TOPOGRAFİ/TOPOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= BÖLGESEL ANATOMİ ÇİZGELEMESİ
- YER ADI/TOPONYMIE[Yun. < tópos/τόπος: yer + ónoma/ὄνομα: ad] ile/ve/||/<> DAĞ ADI/ORONYMIE[Yun. < ὄρος/óros: dağ + ónoma/ὄνομα: ad] ile/ve/||/<> SU/IRMAK/GÖL ADI/HYDRONOMIE[Yun. < ὕδωρ/hydor: su + ónoma/ὄνομα: ad]
- TOPRAĞI:
GÜNEŞTE SULAMAK ile/yerine GÖLGEDE/AKŞAMÜSTÜ SULAMAK
- TOPRAĞIN ALTINDA ile/değil/yerine/olacağına/>< DAĞIN ARDINDA (OLSUN)
- TOPRAK [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- TOPRAK KAP ile/ve/||/<> KUNGİNA
- TOPRAK:
MİNERAL[Fr.] ve/||/<> ORGANİK NESNE ve/||/<> SU ve/||/<> BOŞLUK
( %45 ve/||/<> %5 ve/||/<> %25 ve/||/<> %25 )
( "Toprak ve Ekoloji" yazısı için burayı tıklayınız... )
( Normal sıcaklıkta, doğada, katı durumda birtakım maddelerle karışık ya da bileşik olarak bulunan ya da kimyasal yollarla elde edilen, inorganik madde. | İçinde inorganik maddeler bulunan. VE/||/<> ... VE/||/<> ... VE/||/<> ... )
- TOPRAK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- TOPRAK ve SU ve/<>/|| HAVA ve ATEŞ
( Sabit madde/ler. VE/<>/|| Değişim/Değişken/ler. VE/<>/|| Bilinç varolanı. VE/<>/|| ... )
( HYLIC ve/<>/|| PSCYHIC ve/<>/|| PNEUMATIC ve/<>/|| MYSTIC )
( Dönüştürücü. VE/<>/|| Değiştirici. )
( Kapatıcı. ve/<>/|| Akıcı. ve/<>/|| Uçucu. ve/<>/|| Yakıcı. )
( Küp. VE/<>/|| Yirmi yüzlü. VE/<>/|| Sekiz yüzlü. VE/<>/|| Piramit. )
( Cube. AND Icosahedron. AND/<>/|| Octahedron. AND Tetrahedron. )
- TOPRAK TİPLERİNDE:
"KUMLU" ile "KİLLİ" ile "BEREKETLİ"
( Suyu[bilgiyi] geçirir. İLE Suyu[bilgiyi] geçirmez/almaz. İLE Suyu[bilgiyi] [ürüne] dönüştürür. )
- TOPRAK:
ÖŞRÎ ile/||/<> HARACÎ ile/||/<> IKTA/İKTA
( Ya zapt edildiğinde müslümanlara verilmiş ya da müslümanlara ait olan topraklar. İLE/||/<> Devlet tarafından belirlenen, vergi karşılığında gayri müslimlere verilen topraklar. İLE/||/<> Selçuklular'da geliri Tımarlı Sipahilere verilen toprak. | Sultanın bir toprağı birine mülkî olarak ya da gelirinden yararlanmak üzere vermesi. )
- TOPRAK AĞAÇ
- TOPRAK ile/ve/||/<> AYNA
( Ne verirsek, kendini katmadan onu verir. )
- TOPRAK ile AZOİK[Yun. A: Olumsuzlayan ön ek. | ZOE: Yaşam.]
( ... İLE İçinde taşıl bulunmayan toprak. | En eski yerbilimsel düzen. )
- TOPRAK ile ETTOPRAK
( ... İLE Yumuşak, kırmızı ve özlü toprak. )
- TOPRAK ile KUM
( Toprak, herşeyi, hem iyiyi, hem de kötüyü içinde barındırır. )
( * hâk-dân-ı fenâ(fânilik toprağı): DÜNYÂ
* hâk-i beden: GÖVDE TOPRAĞI
* hâk-i beyâbân: ÇÖLÜN TOPRAĞI
* hâk-i bîmâr(hasta toprak): (mecaz) KIRMIZI ALTIN
* hâk-i kadem: AYAK TOPRAĞI
* hâk-i mezâr: MEZAR TOPRAĞI
* hâk-i mezellet: HORLUK, DÜŞKÜNLÜK TOPRAĞI
* hâk-i mürde(ölmüş toprak): VERİMSİZ TOPRAK
* hâk-i pâk: TEMİZ TOPRAK
* hâk-i pây: AYAK TOPRAĞI/TOZU
* hâk-i râh(yolun toprağı): UĞUR, KADEM
* hâk-i târîk(karanlık toprak): (mecaz) İNSAN CESEDİ
* hâk-i teng: MEZAR, KABİR, SİN
* hâk-i tîre(karanlık, siyah toprak): MEZAR, SİN
* hâk-i vatan: VATAN TOPRAĞI
* hâk-i zaîf: İNSAN )
( Yer kabuğunun, toz durumuna gelmiş türlü kütle kırıntılarıyla, çürümüş organik nesnelerden oluşan ve canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü. | Yer kabuğunun bu bölümünden yapılmış. | Arazi, tarla. | Memleketli. | Kara. | Ülke. İLE Silisli kütlelerin, kayaların, doğal etkenlerle parçalanarak ufalanmasından oluşan, deniz kıyısı, dere yatağı vb. yerlerde çok bulunan, ufak, sert tanecikler. | Armut, ayva vb. meyvelerin etli bölümlerindeki sert tanecikler. | Gövdedeki bezlerin, özellikle böbreğin ürettiği ince ve katı tanecikler. )
( SOIL vs. SAND )
- TOPRAK ile LATERİT[Fr.]
( ... İLE Sıcak, nemli iklimlerde oluşan, parlak kırmızı ya da kahverengiye çalan kırmızı renkli, demir oksit ve alüminyum bakımından zengin toprak. )
- TOPRAK ile LOM
( ... İLE Tüm toprakların en verimli olanı. [Eşit miktarda kum, mil ve kil içerir.] )
- TOPRAK ve/||/<> RAHİM
- TOPRAK ile ŞEVL[çoğ. EŞVÂL]
( ... İLE Vazodaki su kalıntısı. | Geniş, ıssız, tenha toprak. )
- TOPRAK ile/ve/||/<>/> SINIR
( MERZ[Fars.]: Toprak, yer. | Sınır, hudut. | Parmak ucuyla çimdiklemek ve tırmalamak. )
- TOPRAKTA:
KÜÇÜK MEMELİ ve/||/<> TEK HÜCRELİ CANLILAR(PROTOZOA) ve/||/<> SOLUCAN ve/||/<> EKLEM BACAKLI ve/||/<> YOSUN ve/||/<> BOZGAN/BAKTERİ ve/||/<> MANTAR
( [Bir dönümde] 1 kg. VE/||/<> 15 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 250 kg. VE/||/<> 300 kg. )
( Bir cm. toprak tabakasının oluşabilmesi için en az 300-1000 yıl geçmesi gerekir. )
( )
- TOPTAN" ile/ve "KÖKTEN"
- TOPTAN ile PERAKENDE
- TOPTAN ile SPOT
- TOPTANCI(TOTALİTER) GÖZETİM >< VATANDAŞIN GÜÇLENDİRİLMESİ ile ULUSAL AYRIŞMA >< KÜRESEL DAYANIŞMA
- TOPU TAÇA ATMAK ile/ve/||/<> MİNDER DIŞINA KAÇMAK
- TOPU TOPU (... KADAR) ALTI ÜSTÜ (... KADAR)
( Azımsayarak değer düşürmeye çalışmada. )
- TOPUK ile/ve MİRFAK
( Ayağın yuvarlakça olan alt bölümü. | Ökçe. | Belirli bir amaçla kazılmaksızın asıl yerinde bırakılan kömür bloku ya da cevher kütlesi. İLE/VE Küçük topuk. )
( KÂ'B[Ar.]/BÜCÛL/BÜCÜL/BÜJÛL[Fars.]: Topuk kemiği. Aşık. )
( RUSG-ÜL-KADEM: Topuk kemiğini oluşturan yedi kemik. )
- TOPUK ile TOPUK
( İnsan ayağının toparlakça olan alt arka bölümü. | Ökçe. | Belirli bir amaçla kazılmaksızın asıl yerinde bırakılan kömür bloku ya da cevher kütlesi. | Akarsu ağzının az ilerisinde oluşan kum birikintisi. | Sütun ve direklerin alt bölümü. İLE Kaçmak. )
- TOPUQ[Azr.] = AYAK BİLEĞİ[Tr.]
- TOR ile TOR ile TOR ile TOR ile TOR ile TOR[Fr. < TORE]
( Sık gözlü ağ. | Bir metre uzunluğunda dört santimetre eninde örgü ip.| Tuzak. | Örgü sırası. | Giysi ya da örgülerde, çorap koncunun ağzı gibi büzülen kısım. | Çorap boğazına örülen lastik örgü. | Ağ gibi seyrek örgülü bir cins dokuma. | Fanila, çorap vb. giysilerde gövdeyi saran lastik örgü. | İnce örülmüş para kesesi. | Baş örtüsü. | Hamam havlusu, peştemal. | Saman taşırken kağnı arabasına takılan ot ve kendirle örülmüş ağ. | Uçkur uçlarına yapılan düğümler. | Çözülemeyen ilmek. | Süzgeç.
İLE
İşe alışkın olmayan, yabani. | Toy, acemi kişi. | Olgunlaşmamış, ham.| Çok hareketsizlikten ileri gelen hamlık. | Çekingen, utangaç. | Soğukkanlı. | Ters. | Aptal. | Kendini beğenmiş, kibirli. | Eşeysel gücü çok olan.
İLE
İnci gerdanlık. | Boncuktan yapılan bilezik.
İLE
Buzağılamamış üç yaşındaki inek yavrusu.
İLE
Fidan.
İLE
Bir dairenin kendi düzleminde bulunan fakat merkezinden geçmeyen bir doğru çevresinde dönmesiyle oluşan nesne. )
- TOR ile/ve/||/<>/< TORUK
( Acemi. İLE/VE/||/<>/< Çok acemi. )
- TORAK ile TORAK
( Kömürleştirilecek ağaç ya da pişirilecek tuğlalarla dolu olan ve dışı çamur ile sıvanan kubbe, kümbet. İLE Tortu, çökelek. )
- TORAKS/THORAX[İng.] değil/yerine/= GÖĞÜS BOŞLUĞU, GÖĞÜS KAFESİ/KÜSRİ(KABURGA KEMİKLERİ)[dvnlgttrk]
- TORBA GEREKSİNİMİ değil FİLE/SEPET (KULLANMAK)[NAYLON değil/yerine!]
- TORBA ile BİLUM
( ... İLE Örülerek yapılan bir torba.[Papua Yeni Gine'de] )
- TORBA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KESE KÂĞIDI
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< İçine bazı nesneler konulmak için kâğıttan yapılmış kese biçiminde torba. )
- TORBA ile/ve ZEMBİL[Ar.]
( ... İLE/VE Hasırdan örülmüş kulplu torba. )
( HEMYÂN ile/ve ... )
- TORBO/THEORBO ile ...
( Telli bir çalgı. )
- TÖRE ile/ve/<> AK TÖRE
( Toplumsal. İLE/VE/<> Bireysel. )
- TÖRE ile/değil GELENEK
( Tarihsel deneyim. İLE/DEĞİL Toplumsal deneyim. )
- TÖRE ile/ve/<> KAVRAM ile/ve/<> KURUM
- TÖRE ile/ve KİMLİK
( MORES vs./and IDENTITY )
- TÖRE ve/<>/> ÖKE
- TÖRE = ÖRF/ADÂT = CUSTOMS[İng.] = MOEURS[Fr.] = SITTE[Alm.] = MOS-MORES[Lat.] = ADUANA[İsp.]
- TÖRE ile/||/<> TÖRENE
( Görenek, âdet. İLE/||/<> Alışkanlık, âdet. )
- TÖRE ile/ve/<>/değil/yerine TÜZE/YASA
- TÖREL = TÖRESEL
( Töreye uygun olan. | Töre ile ilgili. )
- TORELE değil TOLERE[İng. < TOLERENCE]
- TÖREN
( Maddi dünyaya, metafizik yorum getirme. )
- TÖREN ile/ve/yerine EYLEM
- TÖREN ile KUDAS[Ar.]/LİTURYA[Yun.]
( ... İLE Hz. İsa'nın havarileriyle birlikte yediği son yemeği anmak için, kilisede, bir kap içinde, ekmek ve şarabı kutsayarak yaptığı tören. )
- TÖREN ile/ve POTLAÇ[Fr. < POTLATCH]
( ... İLE/VE Bazı ilkel toplumlarda yapılan sözleşme töreni. )
- TÖREN ile SAVİTRİ
( ... İLE Erginlenme töreni. )
- TÖREN/MERASİM[Ar.]/SEREMONİ[Fr. CEREMONIE] ile/ve ŞÖLEN[Moğolca]
( TOY, BÂR-İ ÂM: Genel ziyâfet. )
( LİTURYA: Din töreni. )
( Bir toplulukta, üyelerin, belirli bir olayı, kişiyi ya da değeri ayırt edip simgeleştirmesi, bunların anlam ve öneminin güçlendirilmesi amaçlarıyla düzenlenen hareket dizisi. | Anma, kutlama, nişan, evlenme, ölüm gibi nedenlerle yapılan toplantı. İLE Ziyafet. | Belirli bir amaçla düzenlenen eğlence. | Sanat gösterisi. | Din töreni niteliğinde yemek toplantısı. )
- TÖREN ile YUĞ
( ... İLE Eskiden, Türkler'de, ölüler için yapılan tören, yas. )
- TÖRENLER [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- TÖRENLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- TÖRENSİ/RİTÜEL ile/ve/||/<> YÜCE
- [ne yazık ki]
TÖREYE DOĞAN ve/||/<> İSVİÇRE TÜZESİYLE EVLENEN ve/||/<> ALMAN YÖNETİM ZİHNİYETİYLE YÖNET(İL)EN ve/||/<> İTALYAN TÜZESİYLE CEZALANDIR(IL)AN ve/||/<> İSLÂMÎ KURALLARA GÖRE GÖMÜLEN
- TORF ile ...
( Su birikmesi sonucu havasızlıktan çürüyen bitki. )
- TORK/TORQUE[İng.] değil/yerine/= DÖNDÜRME MOMENTİ
- TORK ile/ve/||/<> BEYGİR GÜCÜ
( Tork gücü, çekiş kuvveti, beygir gücü ise daha çok, hız ile ilgilidir. Gücün kullanılacağı gereksinimler farklıdır ve temel ayrım da budur. Örneğin, yarış arabalarında, beygir gücü fazladır; çünkü hızlı olmaları gerekir. Tork gücünün hızla bir ilgisi yoktur. )
( Arabalarda, döndürme gücü olarak tanımlanır. Aracın motorunda bulunan krank milinin bir dakika içinde yaptığı dönüş sayısıdır. Dönüşlerin çok ya da az olması, aracın hızını ve çekişini belirler. Arabalarda motorun dönme kuvvetinin tekerlekleri itme kuvvetine dönüştürülmesini sağlar. Yani, aracın çekiş gücü ve özellikle yokuş çıkarken gösterdiği performans, torkun iyi olması ile sağlanır.
İLE/VE/||/<>
75 kg. ağırlığındaki bir aracın, 1 saniyede, 1 metre hareket ettirilmesi için gereksinim duyulan güç miktarıdır.
[1 beygir gücü, atın, saniyede 1 metre ileriye taşıdığı güç 50 kg.'dır.]
[Arabalarda belirlenen beygir gücü ise mühendisler tarafından 75 kg. olarak belirlenmiştir.]
[İlk olarak makineler üreten James Watt tarafından kullanılmıştır. Makinelerin gücü sorulduğunda herkesin bildiği güç miktarı ile karşılaştırma yapması gerektiğini düşünerek yalın biçimiyle atların güçleriyle kıyaslayarak açıklamıştır.] )
- TORLAK ile TORLAK/ABDAL
( Torun çocuğu. İLE Gezgin derviş. )
- TORNA[İt.] ile MALAFA
( Ağaç ya da metal eşyaya yuvarlak bir biçim vermek için kullanılan çarklı tezgâh. İLE Önceden delinmiş parçaları tornalamaya özgü torna tezgâhı bağlama aygıtı. )
- TORNA değil/yerine/= YONTAR
- TORNACI ile TURNACI
( Torna işi yapan kimse, torna işçisi. İLE Yeniçeri Ocağı'nda, turna taşıyan bir sınıf asker. )
- TORNİSTAN[İt. < TORNO STANTE] ile VİYA ile VİYA BÖYLE
( İleri ya da geri gidilmesi için verilen dümen komutu. İLE Teknenin dönüşünü, en hızlı biçimde durdurmak üzere dümen komutu. İLE Teknenin, istenilen rotaya gelince, orda durdurulması için verilen dümen komutudur. )
- TORPİL ile/değil/yerine ARACILIK
- TORPİL ile/ve/değil/yerine HAKKINI TESLİM ETMEK
( [not] "PULL/INFLUENCE" vs./and/but TO GIVE (HIS/HER/ITS) DUE
TO GIVE (HIS/HER/ITS) DUE instead of "PULL/INFLUENCE" )
- TORPOR ile ...
( Hayvanlarda kalp atış hızını ve solunumu yavaşlatmak üzere enerji korunması sağlayan fizyolojik durum. )
- TÖRPÜ ile RASPA[İt.]
( Ağaç, kurşun, kalay vb. yumuşak metallerin kabasını almaya yarayan, dişleri uzun ve aralıklı olan eğe. | Bir şeyin yüzündeki pürüzleri gidermek, düzgünleştirmek için kullanılan kısa, ince, pürtüklü eğe. İLE Demir, tahta yüzeylerdeki boya, pas gibi şeyleri çıkarmak, pürüzleri gidermek için kullanılan, iri dişli bir törpü. )
- TÖRPÜLE(N)ME ile/ve/||/<> ÖRSELE(N)ME
- TÖRPÜLE(N)MEK ile/ve/değil/yerine/||/>< DENGELE(N)MEK
- TORSİYON/TORSION[İng.] değil/yerine/= BURULUM
- TORTİKOLİS/TORTICOLLİS[İng.] değil/yerine/= EĞRİ BOYUN
- TORTİKOLİS ile/ve/||/<> SKOLYOZ
( Eğri boyunlu olma durumu. İLE/VE/||/<> Omurganın eğrilmesi ya da eğri olması. )
- TORTİYOZ/TORTUOUS[İng.] değil/yerine/= KIVRIMLI
- TORTİYOZİTE/TORTUOSITY[İng.] değil/yerine/= KIVRIMLILIK
- TORTU[Fars. DURDÎ]/ÇÖKELTİ/KALINTI ile SÜZÜNTÜ
( Çökelti. | Bir şeyin bayağı, işe yaramaz duruma gelmiş olanı. | Bir topluluğun, kötüleşmiş üyeleri. | Kalıntı. İLE Bir sıvıyı süzerek elde edilen tortu. | Gövde suyunun dışarı atılması sırasında böbrekte kıvrımlı kanalcıklara geçen ve içinde çeşitli kimyasal maddeler bulunan sıvı. )
- TORTU ile ARTIK
- TORTUL KAYAÇLAR ile/ve/||/<>/>< MAGMA KAYAÇLARI
( Ayrışmayla oluşur. İLE/VE/||/<>/>< Buharlaşmayla oluşur. )
( Magma kayaçlarından daha yüksek oranda uçucu öğe içerir. Magma kayaçları, tortul kayaçları oluştururken, uçucu öğe kaynakları gerekmektedir. )
( Karbondioksit, silikat minerallerini, karbonat minerallerine, yani temel olarak kalsiyum ve magnezyumun karbon ve oksijenle yaptığı bileşiklere dönüştüren ayrışma tepkimeleriyle atmosferden alınır. )
( )
- TORUM ile TORUM
( Deve yavrusu. İLE Yalan, uydurma söz. )
- TORUN TOMBALAK
- TORUN ile/ve/||/<> NEBİSE[Ar.]
( ... İLE/VE/||/<> Kız torun. )
- TÖRÜN ile/ve/||/<> TÖRÜNGE
- TORUN-TORBA (SAHİBİ OLMAK)
- TOS ile TOS
( Alın ya da boynuzla vuruş. İLE Topaç oyunu. )
- TÖS ile TÖSKÜRTMEK/TÖSKÜRÜ
( Hayvanı geri geri yürütmek. İLE Düşmanı püskürtmek. Karşısındakini yıldırarak kavgadan kaçırtmak. )
- TOTAL" (OLARAK) değil TOPTAN/TOPLAM/TAM (OLARAK)
- TOTAL SITUS INVERSUS, SITUS INVERSUS TOTALIS[İng.] değil/yerine/= TAM TERS KONUM
- TOTALITY OF SOMETHING vs. TOTAL IN SELF
- TOTEM ile/ve/||/<> OJIBWA (ÖYKÜLERİ/MİTOSU)
- TOTOLOJİ ile/değil/yerine/>< BÜTÜNSEL
- TOTOLOJİ(HULF) ile DEVRİK TÜMCE/CÜMLE
- TOTOLOJİ >< TUTARLILIK
- TOUCHING vs. FEELING
- TÖVBE AŞAMALARI
( * YAKAZA(ÜRPERTİ)
* İNTİBAH(UYANIŞ)
* NEDEM(NEDÂMET)(PİŞMANLIK)
* TEVBE(TÖVBE)
* İNABE(YÖNELİŞ)
* İKBAL(ALLAH'LA KULUN KARŞILIKLI ALÂKASI) )
- [ya] TÖVBE ile/ve/ya da/||/<>/> AFFETMEK
- TÖVBE ve/=/||/<>/> ASLINA DÖNME
- TÖVBE ile/ve/<> BAĞIŞ
- TÖVBE ile/ve/değil/yerine/||/<> FARKINDALIK
- TÖVBE = GÖZYAŞI
( Yangın, gözyaşı ile söndürülmez. )
- TÖVBE ile/ve İNÂBET
( Dışlaşmış olan pisliklerden temizlenmek. İLE/VE Bâtınî, kimsenin hissetmediği günahlardan temizlenmek. )
( Şeriatte. İLE/VE Tarikatte. )
- TÖVBE["TÖBE" değil!] ile/ve İSTİĞFAR["İSTİFAR" değil!]
- TÖVBE ve/<> KALP
- TÖVBE ile/ve/değil/=/||/<>/< ÖZELEŞTİRİ
( Değişmek. İLE/VE/DEĞİL/=/||/<>/< Değişmeye çalışmak. )
- TÖVBE ile/ve RÜCÛ
( Tövbe bir kere olur, iki kere olan tövbe, tövbe değildir. )
( Tövbeyle büyük günahlar küçülür, ihmal ile küçük günahlar büyür. )
- TÖVBE ile/ve SIĞINMA
- TÖVBE ile/ve/değil/yerine TÖVBEDEN, TÖVBE
- TÖVBE ile/ve/<> VEFÂ
( İkisi de süreklidir/sürekli olmalıdır. )
- TÖVBE ile/ve/<> VEFÂT
- TÖVBEDEN ÖNCEKİ HİDÂYET ile/ve TÖVBEYE HİDÂYET ile/ve TÖVBEDEN SONRAKİ HİDÂYET
- TOWER'S
- TOX-/TOXİ-/-TOXİC/TOXİCO-/-TOXO- ile/||/<> VİR- ile/||/<> SEPSİS-/SEPT-/SEPTİ-/SEPTO-
( Zehir. İLE/||/<> Zehir. İLE/||/<> Zehirlenme, çürüme. )
- TOY[Azr.] = DÜĞÜN[Tr.]
- TOY ile TOY ile TOY
( Gençliği nedeniyle görgüsüz ve beceriksiz olan. İLE Ziyafet. İLE Kızıl tüylü bir kuş.[Lat. OTIS TARDA] )
- TOY ile/ve TOYDAN
( Tuz Gölü civarı, Kütahya ve Doğu Anadolu'da bulunur. İLE/VE Toy kuşunun iri bir türü. )
- TOY ile TOYDAN
( Kızıl tüylü bir kuş.[Lat. OTIS TARDA] İLE Bir tür iri toy kuşu. )
- TOYGAR KUŞU ile BOĞMAKLIKUŞ
( ... İLE Toygar kuşunun bir türü. )
- TÖZ:
AZALMAYAN ve/||/<> ÇOĞALMAYAN
( Yüklenen herşeyin kendinde birleştiği. )
- TÖZ:
BİRİNCİL ile/ve/||/<>/> İKİNCİL
( Yapılandığını, kendinde barındıran. )
- TÖZ:
EN SAĞLAM DÜŞÜNCE ve/||/<> EN AZ DÜŞÜNÜLEN
( Kategoriler arasında geçiş yoktur/olmaz! )
- TÖZ FELSEFESİ ile/ve/yerine ÖZNE FELSEFESİ
- TÖZ İKİLİĞİ(DUALİZMİ):
ETKİLEŞİMCİLİK ile/ve/||/<> EPİFENOMENALİZM ile/ve/||/<> PARALELİZM
- TÖZ İKİLİĞİ(DUALİZMİ) ile/ve/||/<> NİTELİK İKİLİĞİ(DUALİZMİ)
( ... İLE/VE/||/<> Nagel. | Chalmers. )
- TOZ-TOMUR (İNSİN)
( Yağmur yağdığında söylenilir. )
- TOZ-TOPRAK (İÇİNDE KALMAK)
- TÖZ = CEVHER = SUBSTANCE[İng., Fr.] = das WESEN, WESENHEIT, STAMMBEGRIFF, SUBSTANZ[Alm.] = SUBSTANTIA[Lat.] = HË UZIA, HYPOSTASIS, HYPOKEIMENON[Yun.] = SOSTANZA[İt.] = SUBSTANCIA[İsp.] = SUBSTANTIE[Fel.] = SUBSTANS[Dan.] = SUBSTANTSIYA[Rus.]
- TOZ ile DUMAN
( [Divan şiirinde] Bir toprak parçası olarak gubâr, sevgilinin yüceliğinin ve değerinin büyüklüğünü anlatmada kullanılır. )
( GUBÂR ile ... )
( GERD ile DÛD )
( DUST vs. SMOKE )
- TOZ = GUBÂR = POUDRE
- TOZ ile HEBÂ'
( ... İLE Gayet ince toz, zerre. | Yok yere, boş, nâfile. )
- TÖZ ile/<> MODUS ile/<> CONATUS
( Kendinde varolan ve yine kendi aracılığıyla kavranan. İLE/<> Varoluşu, bir başkasına dayanan ve yine o başkası aracılığıyla kavranan. İLE/<> Bir şeyin, gücü yettiğince varoluşunu sürdürme çabası, yaşamda kalma isteği/arzusu. )
- TOZ ile/değil REGOLİT
( ... İLE/DEĞİL Meteorit çarpmasından kalan toz katmanı. )
- TÖZ ile/ve TİNSEL TÖZ
- TOZ ve/||/<> TOPRAK
( Zamanı simgeler. VE/||/<> Mekânı simgeler. )
( Tarihi simgeler.[Ne yazık ki, bazı/çoğu şeyi bilmeyenler, değerini bilmiyor.] VE/||/<> Coğrafyayı simgeler.["Korumayı" "biliyoruz."] )
( Ardardalığı, derinliği simgeler. VE/||/<> Birlikteliği, yanyanalığı simgeler. )
( Tini simgeler. VE/||/<> Gövdeyi simgeler. )
- TÖZ ile TÖS
( Kök, asıl, cevher. | Değişenlerin özünde değişmeden kaldığı varsayılan idealist kavram. İLE Hayvanı geri geri yürütmek. | Düşmanı püskürtmek. Karşısındakini yıldırarak kavgadan kaçırtmak. )
- TOZ ile TOZ ile TOZ ile TOZ
( Çok küçük ve hafif parçacıklara bölünmüş toprak. | Çok küçük parçacıklara bölünmüş olan herhangi bir nesne. | Katıların fiziksel etkilerle ufalanması sonucu oluşan, tane irilikleri yaklaşık bir mikron büyüklüğünde parçacıklar. | Genellikle tanelerin temizlenmeleri ya da öğütülmeleri sırasında meydana gelen ince durumdaki kuru parçacıklar. | Bu durumda olan. İLE Yayın kabzası üzerine kaplanan kayın ağacı kabuğu ve kirişi. İLE Asalak öldürücü olarak kullanılan katı bitkisel ya da madensel nesnelerin öğütülmüşü. | Hayvansal, bitkisel ve madensel kökenli nesnelerden elde edilen, organik ve inorganik yapılı, kuru ve birbiriyle bağlantısı olmayan ilaç biçimi. İLE Diz. )
- TOZ ile/ve TOZAN
( ... İLE/VE İncecik toz tanesi. | Tozu çok olan yer. )
- TÖZ ile/||/<>/> TÖZE
( Kök. İLE/||/<>/> Köklü. )
- TOZ ile ÜLGER/HÂV[Ar.]
- TOZ ile/ve VAKIF/CAMİ TOZU
- TOZAN ile TOZAN
( İncecik toz tanesi. | Tozu çok olan yer. İLE Kar fırtınası. )
- TOZ-DUMAN (İÇİNDE KALMAK)
- TOZKOPARAN ile TOZKOPARAN
( Çok rüzgârlı yer. İLE İstanbul, Merter'de bir semtin adı. )
- TOZLUK ile/ve/<> DOLAK
( ... İLE/VE/<> Bacaklara, ayak bileğinden, dize kadar dolanan, ensiz ve uzun kumaş parçası. )
- TOZPEMBE
( Gerçekleri görmeyecek kadar herşeyi yerinde saymada. )
- TPM/TEMPORARY PACEMAKER[İng.] değil/yerine/= GEÇİCİ KALP PİLİ
- TPN/TOTAL PARENTERAL NÜTRİSYON TOTAL PARENTERAL NUTRITION[İng.] değil/yerine/= TÜMÜYLE DAMARDAN BESLENME
- TRABEKÜLASYON/TRABECULATION[İng.] değil/yerine/= BÖLMELENİM
- TIRABZAN[Fars. < DARBEZİN] değil/yerine/= MERDİVEN KORKULUĞU
- TRACEABILITY[İng.] değil/yerine/= İZLENEBİLİRLİK
- TRACT ile ...
( Solunum sistemi. )
- TRACTRIKS ile/ve/||/<> TRACTRIOID
- TRADE vs. BARTER
- ANANE/TRADİSYON değil/yerine/= GELENEK
- TRAFİK IŞIĞI ile SEMAFOR[Fr. < Yun.]
( ... İLE Demiryollarında, gündüz mekanik olarak kırmızı bir kolla, gece kırmızı ışıkla işaret veren aygıt. | İki gemi ya da gemi ile kıyı istasyonu arasında haberleşmede kullanılan, üç kollu, işaret sütunu. )
- TRAFİK KURALLARI ve/<> PSİKİYATRİ
- TRAFİK ile/ve/<> SIKIŞAN TRAFİK
( ... İLE/VE/<> TAPONES: Porto Riko'daki adı. )
- TRAFİK = TRAFFIC[İng.] = CIRCULATION[Fr.] = VERKEHR[Alm.] = TRAFFICO[İt.] = TRÁFICO[İsp.]
- TRAFİK değil/yerine/= YOLAKIŞ
- TRAFİKTE:
HIZ DÜŞÜRMEK ve/||/<>/< SEVDİKLERİMİZİ DÜŞÜNMEK
- TRAFİKTE ÖNCELİKLİLER[sırasıyla]:
ENGELLİ/LER ile/ve/< HASTA/LAR ile/ve/< YAŞLI/LAR ile/ve/<
ÇOCUK/LAR, ÖĞRENCİ/LER ile/ve/< HANIM/LAR ile/ve/<
YAYA/LAR ile/ve/<
BİSİKLETLİ/LER ile/ve/< MOTOSİKLETLİ/LER ile/ve/< ACİL DURUM ARAÇLARI[hasta taşıma, itfaiye, polis] ile/ve/<
TOPLU TAŞIMA ARAÇLARI[raylı düzenler öncelikli olmak üzere!] ile/ve/<
ARABA/LAR ile/ve/< AYRICALIKLI/LAR
[her seviyedeki/konumdaki resmî makam araçları (her ne kadar güvenlikleri "önemli/öncelikli" sayılsa da!)]
( Kişiye ait arabaların sayılarının ülkemizde çok olması [ya da artmasının teşvik ediliyor olması], yolların eski olanaksızlıklara göre düzenlenmiş olması, önceliği arabalara vermek için geçerli bir neden değildir/olamaz! Tam tersine, konumları/sıraları en sondadır! [Bu zihniyeti geliştirmeyi ve yaygınlaştırmayı, her birimiz haklarımıza sahip çıkarak daha da hızlandıracağız! Lütfen!!! Sizin de farkındalığınız, desteğiniz ve katılımınızla!...] )
- TRAFİK'TE:
SİLECEKLERLE SÜRÜCÜ EMNİYETİ ve LASTİK PATLARSA ve TAŞITI EKONOMİK KULLANMAK
- TRAFİKTE:
"SİNİRLİ OLMAK" değil/yerine SORUMLU OLMAK
( Facebook, KENDİNE GEL!!! sayfasına katılın, uyarın!
Kişi, kurum ve kuruluşların, "yaptığı" fakat yapmayabilecekleri yanlış(lık)ları göstererek anlatmak üzere kurulmuş bir uyarı sayfasıdır!
Sen de uyar! )
- TRAFO[Alm.] değil/yerine/= DÖNÜŞTÜRÜCÜ
( Dönüştürücü. | Yüksek gerilim hattından aldığı elektriği kentin ağında kullanılabilecek seviyeye düşüren dönüştürücünün bulunduğu yer. )
- TRAGEDYA'DA:
ASKİLOS ile/ve/<> SOFOKLES ile/ve/<> EURUPIDES
- TRAIT[İng.] değil/yerine/= ÖZNEL YAPI
- TRAJEDİ ve KÖTÜMSERLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> GÜLDÜRÜ ve İYİMSERLİK
- TRAJEDİ ile/değil/yerine/>< KOMEDİ
( Yaşama, yakından baktığımızda. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yaşama, uzaktan baktığımızda. )
( "Hissedenler" için. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Düşünenler için. )
- TRAJEDİ(") ile/ve/||/<> (")PARODİ(") ile/ve/||/<> (")İRONİ(")
- TRAJEDİ ile/ve/||/<>/> TRAVMA
- TRAKE[Fr. < TRACHEE] değil/yerine/= SOLUK BORUSU
( Soluk borusu. | Eklembacaklılarda bulunan özel solunum kanalları. )
- TRAKEİT/ŞEZEN[Ar.] değil/yerine/= SOLUK BORUSU YANGISI/İLTİHABI
( TRAKEİT )
- TRAKSİYON/TRACTION[İng.] değil/yerine/= ÇEKME, ÇEKİLME, ÇEKME GÜCÜ
- TRAKSİYON değil/yerine/= KALDIRGAÇ
- TRAKT/TRACT[İng.] değil/yerine/= YOL
- TRAKTÖR[Fr. < TRACTEUR] değil/yerine/= ÇEKERSÜRER
( Arkasına römork takılabilen, çift sürmek, yük taşımak vb. işlerde kullanılan motorlu iş makinesi. )
- TRAKTÖR değil/yerine/= SÜRÇEKER
- TRAKTÖR ve/||/<>/> TREYLER[İng. < TRAILER]
( ... VE/||/<>/> Traktör ya da kamyonlara, genellikle yük taşımalarını sağlamak için takılan araba. )
- TRAKUNYA[Yun.] değil/yerine/= ÇARPAN BALIĞI
- TRAMPLEN[Fr. < TRAMPLIN] değil/yerine/= SIÇRAMA TAHTASI
( Yüzme sporunda, suya yüksekten atlamada kullanılan bir ucu sabit, öteki ucu esneyen sıçrama tahtası. | Kayakta, atlamayı yapan sporcuya gerekli hızı sağlayan, özel olarak düzenlenmiş eğik alan. )
- TRAMVA/YA değil TRAVMA/YA
- TRAMVAY'DA, METRO'DA:
BİNMEYE ÇALIŞMAK değil/yerine İNENENLERE ÖNCELİK TANIYIP DAHA SONRA RAHATÇA BİNMEK
- TRAMVAY'DA, METRO'DA:
BİNMEYE ÇALIŞMAK değil/>< İNENENLERE ÖNCELİK TANIYIP DAHA SONRA RAHATÇA BİNMEK
( Yanlışı. >< Doğrusu. )
- TRANÇA[İt. < TRANCIA] ile/ve/||/<>/< İZMARİTGİLLER
( İzmaritgillerden, özellikle sıcak denizlerde yaşayan, pullu, esmer renkli ve kemikli bir balık. İLE/VE/||/<>/< ... )
( PAGRUS EHRENGERGII cum/et/||/<>/< ... )
- TRANKİLİZAN/TRANQUİLİZER[İng.] değil/yerine/= YATIŞTIRICI
- TRANS/TRANCE[İng.] değil/yerine/= KENDİNDEN GEÇME
- TRANS ile SİS
( İkili bağ etrafında atomların karşılıklı olduğu izomer. İLE İkili bağ etrafında atomların aynı tarafta olduğu izomer. )
- TRANSACTION[İng.] değil/yerine/= İŞLEM
- TRANSANDANTAL ESTETİK ile/ve/||/<> TRANSANDANTAL MANTIK
- TRANSANDANTAL ile METAFİZİK
- TRANSANDANTAL/İST değil/yerine/= DENEYÜSTÜ/CÜ / AŞKIN/CI
- TRANSCENDENT ile IMMANENT
( Transcendent= x'i aşan: - Varlık, - Bilgi. Anlamda müşterek, referansı ayrı. İLE Immanent= x'de bulunan )
- TRANSCENDENT ile TRANSCENDENTAL
- TRANSDÜKSİYON/TRANSDUCTION[İng.] değil/yerine/= İLETİ
- TRANSDÜSER/TRANSDUCER[İng.] değil/yerine/= ÇEVİRGEÇ
- TRANSEKSİYON/TRANSECTION[İng.] değil/yerine/= ENİNE KESİ
- TRANSFER[İng., Fr.] değil/yerine/= AKTARIM, AKTARMA
- TRANSFER[İng.] değil/yerine/= AKTARMA
- TRANSFERANS/TRANSFERENCE[İng.] değil/yerine/= AKTARIM
- TRANSFORMASYON/TRANSFORMATION[İng.] değil/yerine/= YAPISAL DEĞİŞİM | DÖNÜŞÜM
- TRANSFORMASYON[Fr./İng.] değil/yerine/= DÖNÜŞÜM
- TRANSFORMASYON değil/yerine/= DÖNÜŞÜM
- TRANSFORMATION vs. ALTERATION
- TRANSFORMATÖR[Fr./İng.] değil/yerine/= DÖNÜŞTÜRÜCÜ
- TRANSFORMATÖR değil/yerine/= DÖNÜŞTÜRÜCÜ
- TRANSFORMİZM[Fr./İng.] değil/yerine/= DÖNÜŞÜMCÜLÜK
- TRANSFORMİZM değil/yerine/= DÖNÜŞÜMCÜLÜK
- TRANSFÜZYON/TRANSFUSION[İng.] değil/yerine/= KAN AKTARIMI
- TRANSFÜZYON değil/yerine/= KAN AKTARIMI
- TRANSGENİK/TRANSGENIC[İng.] değil/yerine/= GEN AKTARIMLI
- TRANSGENİK ile GENETİK DÜZENLEME
( Başka bir organizmadan gen aktarılmış canlılar. İLE Genleri laboratuvar teknikleriyle değiştirilmiş canlılar. )
- TRANSİLVANYA HALISI değil TÜRK HALISI
( Kara Kilise, Braşov - Romanya )
- TRANSİSTÖR[Fr./İng.] değil/yerine/= İLETEÇ/GEÇİRGEÇ
( Germanyum ya da silisyum öğelerinin yarı iletkenlik özelliklerinden yararlanılarak üretilen, elektronik tüplerin elektrik titreşimlerini genişletmekte kullanılan, sağlam yapılı ve uzun ömürlü araç. )
- TRANSIT[İng.] değil/yerine/= DOĞRUDAN GEÇİŞ
- TRANSİT[Fr./İng.] değil/yerine/= DURMADAN GEÇMEK | GEÇİCİ
( Bir yerden dinlenmeden, beklemeden, durmadan geçmek. | Geçici. | Malların bir ülkenin topraklarından gümrüksüz geçmesi. )
- TRANSİT değil/yerine/= DURMAZLI
- TRANSİZYON/TRANSITION[İng.] değil/yerine/= GEÇİŞ, DEĞİŞME
- TRANSİZYONEL/TRANSITIONAL[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞİCİ | GEÇİCİ
- TRANSKRİPSİYON ETMENLERİ ile PROMOTÖR BÖLGESİ
( DNA'daki belirli genlerin transkribe edilmesini denetleyen proteinler. İLE DNA'da transkripsiyonun başlangıç noktasını belirleyen bölge. )
- TRANSKRİPSİYON[Fr./İng. < TRANSCRIPTION] değil/yerine/= ÇEVİRİYAZI
- TRANSKRIPSİYON/TRANSCRIPTION[İng.] değil/yerine/= KOPYALAMA
- TRANSKRİPSİYON değil/yerine/= ÇEVİRİYAZI
- TRANSKRİPSİYON ile TRANSLASYON
( DNA'nın, RNA'ya çevrilmesi. İLE RNA'nın proteine çevrilmesi. )
- TRANSKRİPSİYON ile TRANSLASYON
( DNA'nın, RNA'ya çevrilmesi. İLE RNA'nın, proteine çevrilmesi. )
- TRANSKÜTAN/TRANSCUTANEOUS[İng.] değil/yerine/= DERİDEN
- TRANSKÜTANÖZ/TRANSCUTANEOUS[İng.] değil/yerine/= DERİ GEÇİŞLİ
- TRANSLASYON ile PROTEİN SENTEZİ
( RNA'daki bilginin proteinlere dönüştürülmesi işlemi. İLE Gözelerde proteinlerin üretilmesi işlemi. )
- TRANSLİTERASYON[Fr./İng. < TRANSLITERATION] değil/yerine/= HARF ÇEVİRİSİ
( Yabancı yazıların, okunuşları dikkate alınmadan harf harf aktarılması. )
- TRANSLOKASYON/TRANSLOCATION[İng.] değil/yerine/= YER DEĞİŞİM
- TRANSLÜMINAL/TRANSLUMINAL[İng.] değil/yerine/= İÇ BOŞLUKTAN
- TRANSLÜMINASYON/TRANSİLLUMINATION[İng.] değil/yerine/= IŞIK GEÇİRİM
- TRANSLÜSEN/TRANSLUCENT[İng.] değil/yerine/= YARI SAYDAM
- TRANSMEMBRAN/TRANSMEMBRANE[İng.] değil/yerine/= ZARDAN
- TRANSMİSYON/TRANSMISSION[İng.] değil/yerine/= AŞIRTIM | GENETİK AKTARIM | İLETIM
- TRANSMİTER/TRANSMİTTER[İng.] değil/yerine/= UYARI AKTARICI
- TRANSMÜRAL/TRANSMURAL[İng.] değil/yerine/= DUVAR TUTAN | DUVARDAN
- TRANSÖZOFAGEAL/TRANSESOPHAGEAL[İng.] değil/yerine/= YEMEK BORUSUNDAN
- TRANSPARAN[İng. < TRANSPARENT] değil/yerine/= İÇ GÖSTERİR
- TRANSPARAN/TRANSPARENT[İng.] değil/yerine/= SAYDAM
- TRANSPARENCY vs. ADVERTISEMENT
- TRANSPARENCY/TRANSPARENCY[İng.] değil/yerine/= SAYDAMLIK
- TRANSPARENCY vs. FLEXIBILITY
( Saydamlık/şeffaflık. İLE Esneklik. )
- TRANSPERSONAL değil/yerine BEN-ÖTESİ
- TRANSPLANTASYON/NAKİL/TRANSPLANTATION[İng.] değil/yerine/= AKTARIM
- TRANSPLANTASYON[İng. < TRANSPLANTATION] değil/yerine/= DOKU/ÖRGEN AKTARIMI
- TRANSPLANTASYON[Fr./İng. < TRANSPLANTATION] değil/yerine/= ÖRGEN/BİTKİ AKTARIMI
- TRANSPORT[İng.] değil/yerine/= TAŞINIM, TAŞIMA
- TRANSPOZE ile ŞET
( ... İLE Türk musikîsinde bir makamı kendi perdelerinden daha tiz ya da pes perdelerde çalma. )
- TRANSPOZİSYON/TRANSPOSITION[İng.] değil/yerine/= YER DEĞİŞİMİ
- AŞKIN/SAL = MÜTEALİ = TRANSCENDENTAL[İng., Fr.] = TRANSZENDENTAL[Alm.] = TRANSCENDERE[Lat.]
- TRANSVERSE[İng.] değil/yerine/= ENINE
- TRAPEZ[Fr.] değil/yerine/= SALINCAK
( Alt uclarına bir çubuk bağlanmış bulunan iki düşey ipten yapılmış salıncağa benzer bir jimnastik aracı. | Trapezci. )
- TRAŞ BIÇAĞI, JİLET [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- TRAŞ BIÇAĞI, JİLET [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]
- TRAŞ ile/ve "ETEK TRAŞI"
- TRASE/TRACING[İng.] değil/yerine/= YOL, İZ
- TRAUMAT-/TRAUMATO- ile/||/<> HELC-/HELCO-
( Yara. İLE/||/<> Ülser, ülser yapan, dokuyu yiyen yara. )
- TRAVAY LABOUR[İng.] değil/yerine/= DOĞUM EYLEMİ
- TRAVEL vs. JOURNEY vs. TRIP vs. EXPEDITION
- TRAVELLER vs. TOURIST
- TRAVERS[Fr.] ile TRAVERTEN[Fr. < TRAVERTİN]
( Üzerine rayların yerleştirildiği, yere enine konulmuş demir ya da ağaç parçaların her biri. | Ayağın rahat etmesi için ayakkabı içine yerleştirilen kumaş parçası, tabanlık. İLE Bazı kaynak sularının dibinde biriken, kalkerli ya da silisli tortu, pamuk taşı. )
- TRAVERTEN ile MERMER
( Yeraltı sularının çözünmüş olarak bulunan kalsiyum karbonatın, yeryüzünde çökelmesi sonucunda oluşmuş doğal bir taş. İLE Kalkerlerin, ısı ve basınç altında metamorfizmaya uğrayarak tekrar kristalleşmesi sonucunda oluşan taş. )
( Mermere göre daha yumuşak bir kayaçtır.
Daha parlak, daha dayanıklı ve sağlıklı bir yapıya sahiptir.
Mermere göre, daha kolay işlenir ve parlatma açısından cilâlamayı çabuk kabullenir.
Doğal yapısını korumaya yönelik bakım yapmayı gerektirir.
Yüzeyi, sünger gibi deliklidir ve hafiftir.
Daha doğal bir görünümü vardır.
İLE
Travertene göre daha sert bir kayaçtır ve saha sert yüzeylidir.
Daha zor işlenir.
Belirli dönemlerde silinmesi ve parlatılması gerekir. )
- TRAVMA:
DOĞA KAYNAKLI ile/ve/ne yazık ki/||/<> İNSAN KAYNAKLI
- TRAVMA/BLOKAJ ile/ve AYDINLANMA
- TRAVMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DENEYİM
( [örüntüsü/bağlamı/öyküsü/anlamı] Yoktur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Vardır. )
- TRAVMA["TROVMA" değil!]/TRAUMA[İng.]/DARBE[Ar.] değil/yerine/= ÖRSELENME
- TRAVMATİK/TRAUMATIC[İng.] değil/yerine/= ÖRSELEYİCİ, YARALAYICI, SARSICI
- TRAVMATİZASYON/TRAUMATIZATION[İng.] değil/yerine/= ÖRSELENME, YARALANMA, SARSILMA
- TREADMILL[İng.] değil/yerine/= KOŞU BANDI
- TREATY vs. PREARRANGED-FEEDBACKED
- TREATY =/<> CONTRACT =/<> AGREEMENT =/<> CONVENTION =/<> COVENANT
( Antlaşma. )
- TREKKİNG değil/yerine/= DAĞ YÜRÜYÜŞÜ
- TREKKING yerine YÜRÜYÜŞ/DAĞ YÜRÜYÜŞÜ
- TRELLE'Lİ ANTIMUS ile/ve/||/<> MİLET'Lİ İZİDOR
( Ayasofya'nın mimarları. )
- TREMOR[İng.] değil/yerine/= TİTREME
- TREN ile HIZLI TREN ile TRAMVAY ile HIZLI TRAMVAY ile METRO ile FÜNİKÜLER
- TREN ile MOTOTREN[Fr.]
( ... İLE Bir termik motorla çalışan, yolcu taşıyan demiryolu taşıtı. )
- TRENÇKOT[İng. < TRENCH-COAT] değil/yerine/= YAĞMURLUK
( İçi astarlı, kemerli, su geçirmez yağmurluk. )
- TREND vs. TO MARK A NEW EPOCH
- TREND ile ÇIĞIR AÇMAK
( TREND vs. TO MARK A NEW EPOCH )
- TREND değil/yerine/= EĞİLİM
- TREND ile EKOL
- EĞİLİM/TREND[İng.] ile FURYA[İt. < FURIA]
( Eğilim. İLE Olağandan çok fazla bulunma durumu. )
- [ne yazık ki]
"TRENİ/OTOBÜSÜ KAÇIRMAK" ile/ve/değil/||/<>/< DOĞRU DURAKTA VE ZAMANINDA BULUNMAMAK
- TRENT/TREND[İng.] değil/yerine/= EĞİLIM
- TRETUVAR/TROTUAR[Fr. < TROTTOIR] değil/yerine/= YAYA KALDIRIMI
- TRİAJ[Fr.] değil/yerine/= İLK TANI/BAKI
- TRİAKSİYEL/TRIAXIAL[İng.] değil/yerine/= ÜÇ EKSENLİ
- TRİANGÜLER/TRIANGULAR[İng.] değil/yerine/= ÜÇGENIMSİ
- TRİYAS[Fr.] ile/> PLİYOSEN[Fr. < Yun.]
( İkinci Çağın yaklaşık kırk beş milyon yıllık dönemi. İLE/> Üçüncü çağın en son dönemi. )
- -TRİBE ile/||/<> -TRİPSY
( Ezici, ovucu, aşındırıcı, bastırıcı araç. İLE/||/<> Ezici ameliyat, parçalama. )
- TRİBOLOJİ ile ...
( Sürtünmebilim. )
- TRİBÜN[Fr. < TRIBUNE] ile TÜRBİN[Fr. < TURBINE]
( Spor salonu, stadyum, hipodrom vb. yarışma ve gösteri yapılan yerlerde izleyicilerin oturduğu koltuklu ya da basamaklı bölüm, sekilik. | Burada oturan izleyiciler. İLE Su, buhar, gaz gibi herhangi bir akışkanın hareket enerjisiyle ve bazı özel düzenler yardımıyla dönerek çalışan araç. )
- TRİBÜN[Fr.] değil/yerine/= BASAMAKLAR
( Spor salonu, stadyum, hipodrom vb. yarışma ve gösteri yapılan yerlerde izleyicilerin oturduğu koltuklu ya da basamaklı bölüm, sekilik. | Burada oturan izleyiciler. )
- TRICK vs./and CALCULATION
- TRİFAZİK/TRIPHASIC[İng.] değil/yerine/= ÜÇ EVRELİ
- TRİGER[İng. < TRIGGER] (KAYIŞI) değil/yerine/= TETİKLEYİCİ (KAYIŞ)
- TRİGLİSERİT ve/<> İNSÜLİN
- TRIGON/TRIGONE[İng.] değil/yerine/= ÜÇGEN
- TRIGRAPH[İng.] ile ...
( Tek ses çıkaran üç harf. )
- TRİKAYA ile ...
( Buda'nın üçlü elbisesi. Nirmanakaya, Dharmakaya, Sambhogakaya. )
- TRİKO[Fr. < TRICOT] ile KAZAK[Fr. < CASAQUE]
( Farklı tasarımlar kapsamında kumaşın üretilmesi için bir teknik. Özel bir dokuma tekniği kapsamında, kazak ve benzeri giyim parçalar için hazırlanan kumaş yapımı. İLE Baştan geçirilerek giyilen, genellikle kollu, örme üst giysisi.[Boğazlı ya da boğazsız, bisiklet yaka, kalın ya da ince gibi çok sayıda değişik tasarımı bulunur.] )
- TRİKO[Fr. < TRICOT] değil/yerine/= ÖRME
- TRİKOLOJİ ile ...
( Kıl ve saç hastalıklarını inceleyen bilim dalı. )
- TRİKOSEFAL[Fr. < TRICHOCEPHALE] değil/yerine/= KIRBAÇ KURDU
( Çeşitli türleri insanın ve hayvanın kalın bağırsağında yaşayan, boyu 5 santimetre olan, eni gözle görülmeyecek incelikte bir asalak. )
( TRICHURIS TRICHIURA )
- TRİKOTAJ[Fr. < TRICOTAGE] değil/yerine/= ÖRME İŞİ/İŞLERİ
- TRİKOTAJ değil/yerine/= ÖRME İŞLER
- TRİL/THRİLL[İng.] değil/yerine/= ELLE DUYUMSANILAN TİTREŞİM, ELE GELEN TİTREŞİM
- TRİL ile ...
( Atardamarlarda duyulan özel titreme. )
- TRİLOJİ/TRİLOGY[İng.] değil/yerine/= ÜÇLÜK
- TRİLYON[Fr. < TRILLION] ile/<>/> KATRİLYON[Fr. < QUATRILLION] ile/<>/> KENTİLYON[Fr. < QUINTILLION]
( Milyar kere bin. İLE/<>/> Trilyonun bin katı olan sayı, trilyon kere bin. İLE/<>/> Katrilyon kere bin. )
- TRIM vs. CUT
- TRİMESTER[İng.] değil/yerine/= ÜÇ AY
- TRİNKETA[İt. < TRINCHETTO] değil/yerine/= SEREN YELKENİ
( Yelkenli gemilerde pruva direğinin en altta bulunan ana sereni ve bu serene bağlanan yelken. )
- TRİO/TRİYO[İt.] değil/yerine/= ÜÇLÜ
- TRİP ATMAMALI/YAPMAMALI!
- TRİPANOZOMA ile UYUŞUKLUK
( TRYPANOSOME vs. INDOLENCE )
- TRİPİTAKA:
VİNAYA PİTAKA ile SUTTA PİTAKA ile ABHİDHAMMA PİTAKA
( Üç sepet. Budist Metinlerin tümü. Budist öğretileri yazıldıkça, konularına göre farklı sepetlere konulduğu için bu adı almıştır. Bölümleri...
1. Vinaya pitaka: Ahlâkî İlkeler/Disiplin Kitabı.
2. Sutta pitaka: Öğreti Kitabı.(Dhammapada'yı içerir)
3. Abhidhamma pitaka: Felsefe ve Psikoloji Kitabı. )
- TRİPOD değil/yerine/= ÜÇ AYAK
- TRİPORTÖR[Fr.] değil/yerine/= ÜÇTEKER
- TRISHA[Sansk.] = TANHA[Palice]
- TRİSHNA[Sansk.](TANHA[Palice]) ile ...
( Tutkular, aşırı istekler, yaşam için duyulan doyumsuzluk. Theravada Budizmi'nde dört yüce gerçekten biri. )
- TRİŞİN[Fr. < TRICHINE] değil/yerine/= İPSİ SOLUCAN
( Ergin durumda olan, domuzdan başka, insanda ve çok sayıda memelinin ince bağırsağında yaşayan, ipsiler cinsinden bir solucan. )
- TRISMUS[İng.] değil/yerine/= ÇENE KİLITLENMESİ
- TRİTYUM[Fr./İng.] ile/ve/||/<>/< TRİTON[Fr./İng. < Yun.]
( Atom ağırlığı 3 olan, radyoaktif hidrojen izotopu. İLE/VE/||/<>/< Trityumun, bir protondan ve iki nötrondan oluşan atom [H-3] çekirdeği. | Yunan mitolojisinde yarısı adam, yarısı balık olan deniz tanrısı. )
- TRİUMVİRA ile ...
( Üç kişilik kurul tarafından yönetilen hükümet şekli. [Pompée, Cesar ve Crassus'un iktidar olmak için kurdukları siyasi birliğe verdikleri ad.] [Cesar öldürülünce Octavius, Antoine~Lepidus yeni bir triumvira kurmuşlardı] )
- TRİYAJ/TRIAGE[İng.] değil/yerine/= ÖNCELİKLEME
- TRİYAJ değil/yerine/= AYIRMA/ÜÇLÜ ALAN
- TRİYAT/TRIAD[İng.] değil/yerine/= ÜÇLÜ
- TRİZOMİ/TRISOMY[İng.] değil/yerine/= ÜÇLÜ KROMOZOM
- TRİZOMİ X(XXX) ile/ve/||/<> KLİNEFELTER (XXY)
(
Özellik | Trizomi X(XXX) | Klinefelter(XXY) |
---|---|---|
Görülme Sıklığı | 1.000 kadında 1 | 500 - 1.000 erkekte 1 |
Belirtiler |
Çoğunlukla belirtisiz. Bazı durumlarda: - Öğrenme güçlüğü - Dil becerilerinde gecikme - Hafif fiziksel farklar |
- Düşük testosteron - Ergenlikte gecikme - Zayıf kas kütlesi - Öğrenme zorlukları - Kısırlık |
Doğurganlık | Genellikle normal | Doğal yolla düşük; yardımcı üreme teknikleri gerekebilir |
Tanınma Zamanı | Genellikle rastlantısal (erken çocukluk veya yetişkinlik) | Ergenlikte ya da yetişkinlikte (kısırlık araştırmaları sırasında) |
- TROKAR/TROCAR[İng.] değil/yerine/= DELEÇ
- TROKOİT/TROCHOID[İng.] değil/yerine/= SİLINDIRİK
- TROLEYBÜS HATTINDA:
AKMESCİT ve/<> YALTA
( Dünyanın en uzun troleybüs hattıdır.[Kırım'da.] )
- TROMBEKTOMİ/THROMBECTOMY[İng.] değil/yerine/= KAN PIHTISI ÇIKARIMI
- TROMBOEMBOLİZM/THROMBOEMBOLISM[İng.] değil/yerine/= PIHTI TIKANIMI
- TROMBOJENİK/THROMBOGENIC[İng.] değil/yerine/= PIHTI OLUŞTURUR
- TROMBOJENİTE/THROMBOGENICITY[İng.] değil/yerine/= PIHTILAŞTIRICILIK
- TROMBOLITİK/THROMBOLYTIC[İng.] değil/yerine/= PIHTI ERITİR
- TROMBOLİZ/THROMBOLYSIS[İng.] değil/yerine/= PIHTI ERİMESİ
- TROMBON[Fr./İng.] ile TROMPET[Fr./İng.]/"BÜYÜLÜ" ile TUBA[Fr./İng.]
( Sürgü kolunun hareketiyle değişik yükseklikte seslerin elde edildiği soluklu çalgı. İLE Bir ağızlık ve kendi üstüne kıvrılmış silindir bir borudan oluşan soluklu çalgı. İLE Üzerinde pistonlar bulunan, bakırdan soluklu çalgı. )
( TROMBONE vs. TRUMPET vs. TUBA )
- TROMBOPLASTİK/THROMBOPLASTIC[İng.] değil/yerine/= PIHTILAŞTIRICI
- TROMBOSİT/THROMBOCYTE, PLATELET[İng.] değil/yerine/= PULYUVAR
- TROMBOSİT değil/yerine/= KAN PULCUKLARI
- TROMBOSİTOPENİ ile/||/<> TROMBOSİTOZ
( Kanda düşük seviyede trombosit bulunması. İLE/||/<> Kanda yüksek seviyede trombosit bulunması. )
- TROMBOZ/THROMBOSE[İng.] değil/yerine/= PIHTI TIKAÇ OLUŞUMU
- TROMBÜS/THROMBUS[İng.] değil/yerine/= PIHTI TOPAĞI
- TROMP[Fr. < TROMPE] değil/yerine/= KÖŞE KUBBESİ
( Binanın bir bölümünü tutmaya yarayan köşe kubbesi. )
- TROPİK KUŞU ile/ve FIRKATEYN KUŞU
( Topago - Karayipler )
- TROPİK PARK ile ...
( Rusya'nın en büyük botanik bahçesi. )
- TROPİK YIL ile/ve/||/<> YILDIZ YILI
- TROPİKA[İt. < TROPICO] değil/yerine/= DÖNENCE | TROPİKAL KUŞAK
- TROPİKAL[Fr. < TROPICAL < İt. TROPICO] ile ASTROPİKAL[Tr. as + Fr. < İt.]
( Tropika ile ilgili, tropika bölgesinden olan. İLE Tropikal bölgelere yakın fakat daha yüksek bir enlemde olan. )
- TROPİKLER ile ...
( 23-5º kuzey ve güney enlemleri arasındaki bölge. )
- TROPİZM değil/yerine/= DOĞRULUM/YÖNELİM
- TROPOSFER[İLK YUVAR] ile/ve/||/<>/> OZON KATMANI ile/ve/||/<>/> STRATOSFER[KATYUVARI] ile/ve/||/<>/> MEZOSFER[ORTA YUVAR] ile/ve/||/<>/> TERMOSFER[ISI YUVAR] ile/ve/||/<>/> EKZOSFER[DIŞ YUVAR] ile/ve/||/<>/> IYONOSFER ile/ve/||/<>/> MANYETOSFER
( 11 km. ilk katman. İLE/VE/||/<>/> 25 km. İLE 10-60 km. arası. İLE/VE/||/<>/> Ortayuvar. Stratosferin üzerindeki sıcaklığın azaldığı katman. | Yer havayuvarında, katyuvarının üzerinde, sıcaklığın azaldığı, yaklaşık olarak 60-80 km. arasındaki katman. İLE/VE/||/<>/> Isıyuvar. 100-300 km. arası. İLE/VE/||/<>/> Atmosferin basıncı en az olan yüksek tabakası. Atom ve moleküllerin çekim etkisinden kurtulabildiği ve gezegenler arası ortama kaçabildiği son tabakası. İLE/VE/||/<>/> Atmosferin atom ve moleküllerinin güneş ışınlarıyla iyonlaştığı 80-400 km. yükseklikler arasındaki katman. İLE/VE/||/<>/> Dünya üzerinde yer çapının birkaç katı yüksekliklere kadar uzanan, bulunuş nedeni yerin manyetik alanı olan bir bölge. )
( )
( TROPOSHERE vs./and/||/<>/> OZONE LAYER vs./and/||/<>/> STRATOSPHERE vs./and/||/<>/> MESOSPHERE vs./and/||/<>/> THERMOSPHERE vs./and/||/<>/> EXOSPHERE vs./and/||/<>/> IONOSPHERE vs./and/||/<>/> MAGNETOSPHERE )
- TRÖST[Fr. < TRUST] ile KONGLOMERA[Fr. < CONGLOMERAT]
( Aynı alanda iş yapan çeşitli ortaklıkların hisse senetlerinin, bir denetim kuruluna teslim edilmesi ve yönetimin bir kurulu yöneten gruba aktarılmasıyla oluşan, tekelci sermayedarlığa dayanan ortaklıklar birliği. İLE Yığışım. | Molozların çimento durumuna dönüşmesiyle oluşan kütle. )
- TROTUVAR değil/yerine/= KALDIRIM
- TROUBLE vs. DISTRESS/BOREDOM
- TROUBLE vs. PROBLEM
- TROUBLE vs. SUBJECT/ISSUE
- TRUE NATURE/ESSENTIAL CHARACTER vs. TRUTH
- TRUE vs. REALITY
- TRUE vs. RIGHT
- TRUMP ile/değil OBAMA / BUSH / CLINTON
(
İLE/DEĞİL
/
/
)
- TRUNCATE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DROP
- TRUNKAL/TRUNCAL[İng.] değil/yerine/= GÖVDESEL
- TRUNKUS/TRUNCUS[İng.] değil/yerine/= GÖVDE
- TRUP[Fr. < TROUPE] ile TURP[Fars.]
( Aynı tiyatroda çalışan oyuncular topluluğu. İLE Turpgillerden, yaprakları tüylü, çiçekleri beyaz, sarı, mor renkli bir bitki. | Bu bitkinin yenilen etli, yumru kökü. )
- TRUP ile ...
( Aynı tiyatrodaki oyuncu topluluğu. )
- TRUST vs. LEAN
- TRUST vs. TRUST IN
- TRUST vs./and PLAUSIBILITY
- TRUSTFUL vs. TRUSTWORTHY
- TSİS/POST-TREATMENT MONİTORING SYSTEM[İng.] değil/yerine/= SAĞALTIM SONRASI İZLEM DÜZENİ
- TSL/TRANSPORT LAYER SECURITY[İng.] değil/yerine/= AKTARIM KATMANI GÜVENLİĞİ
- TSUNAMI ile/değil RESACCAS DO MAR
( Asya'da. İLE/DEĞİL Güney Amerika'da. )
- TTE/TRANSTORASİK EKOKARDİYOGRAFİ TRANSTHORACİC ECHOCARDIOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= GÖĞÜS DUVARINDAN EKOKARDİYOGRAFİ
- TTS/TEXT TO SPEECH[İng.] değil/yerine/= KONUŞMA METNİ
- Tûbâ[Ar.] ile TÛBÂ[Ar.] ile TUBBA'[Ar. çoğ. TEBÂBİA] ile TUBA[Fr./İng.]
( Güzellik, iyilik, hoşluk. | Rahatlık. İLE Kökleri semâda, dalları zemine uzanmış, Cennet'te, Sidre'de bulunan ve dalları bütün Cennet'i gölgeleyen ilâhî ağaç. İLE Eski çağlarda, Yemen bölgesinde saltanat süren eski Arap hükümdarlarının unvanı. İLE Üzerinde pistonlar bulunan, bakırdan soluklu çalgı. )
- TUBA[İng.] değil/yerine/= TÜP
- TÜBERKÜLİN ile TÜBERKÜLOZ
( Veremin tanı ve tedavisinde yararlanılan, verem mikrobu kültüründen elde edilen bir sıvı. İLE Verem hastalığı. )
- TÜBERKÜLOZ ile/||/<> PNÖMONİ
( Mycobacterium tuberculosis bakterisinin neden olduğu, akciğerlerde ve öteki organlarda bulaş ile ilişkili bir sayrılık. İLE/||/<> Bakteri, virüs ya da mantarların neden olduğu, akciğerlerde yangılanma ile ilişkili bir bulaş. )
- TÜBÜL/TUBULE[İng.] değil/yerine/= BORUCUK
- TÜBÜL değil/yerine/= BORUL
- TÜBÜLER/TUBULAR[İng.] değil/yerine/= BORUCUKSU
- TÜCCAR[Ar.] değil/yerine/= TECİMEN
- TÜCCARLAR ile/ve GEZGİNLER ile/ve DERVİŞLER/SÛFÎLER
- TUFAN ile TAYFUN[İng. TYPHOON][ŞİDDETLİ KASIRGA]
( Şiddetli yağmur. | Çok yoğun ya da şiddetli şey. İLE Okyanuslarda, Çin Denizi ile Hint Denizi'nde görülen, dünyanın dönüş [saat] yönüne zıt olarak, Doğu'dan, Batı'ya doğru oluşan, güçlü kasırga. )
- TUFAYA DÜŞMEK ile TAKLAYA GELMEK
- TÜFEK ile ALAYBOZAN
( ... İLE Bir tür fitilli tüfek. )
- TÜFEK ile KARABİNA
( ... İLE Namlusu genellikle yivli, kısa ve hafif bir tüfek. )
- TÜFEK ile MARTİN[< Martini]
( ... İLE Tek kurşun atan, bir çeşit tüfek. )
- TÜFEK ile MAVZER[< MAUSER'in adından]
( ... İLE Atış hızı, dakikada, ortalama altı mermi olan ve orduda kullanılan bir tüfek. )
- TÜFEK ile/ve/||/<>/> MİKROP ile/ve/||/<>/> ÇELİK
( "Tüfek, Mikrop ve Çelik"(Jared Diamond) kitabını okumanızı salık veririz. )
- TÜFEK/TOP ile ŞİŞHANE[Fars. ŞEŞ+HANE]
( ... İLE Namlusu altı yivli tüfek ya da top. )
- TUFÛ[Ar.] ile TUFÛ'[Ar.] ile TUFÛH'[Ar.]
( "Tüh!" anlamında kullanılır. İLE Ateşin sönmesi. İLE Kabın, ağzına kadar dolması. )
- TUFÛL[Ar.] ile TUFÛL[Ar. < TIFL çoğ. ETFÂL]
( Güneşin, Batı'ya yaklaşması. İLE Çocuklar. )
- TUĞ ile TUĞ/TÜY/TEPELİK/SORGUÇ
( Sultanların ve vezirlerin başına taktığı başlıkların ön tarafında bulunan tüy ya da püskül biçimindeki süs. | Eski meddahların bir simgesi.[Meddahların tuğ diktiği yerde kalabalık bir seyirci çepeçevre toplanırdı.] İLE Bazı kuşların tepelerinde bulunan uzunca tüy. )
- TUĞLA[Yun.] ile TUĞRA
( Balçığın kalıplara dökülüp güneşte kurutulduktan sonra özel ocaklarda pişirilmesiyle yapılan ve duvar örmekte kullanılan yapı malzemesi. İLE Osmanlı sultanlarının imza yerine kullandıkları, özel bir biçimi olan simgeleşmiş im. | Tura. )
- TUĞLA ile ASMOLEN
( ... İLE Pişmiş toprak, cüruf ve beton karışımından yapılan, kiriş, putrel ya da nervürler arasına konulan delikli tuğla. )
( HIŞT ile ... )
- TUĞLA ile BRİKET
( ÂCER, ÂCİR, ÂCÜRR ile ... )
( BRICK vs. BRIQUETTE )
- TUĞLA ile/ve HATIL
( ... İLE/VE Surlarda kullanılmış olan tuğla. | Duvarı berkitmek/sağlamlaştırmak için taşların arasına yatay olarak yerleştirilen direk. )
- TUĞLADA:
KİREMİT ile/ve/||/<> KIRMA ile/ve/||/<> YÜKSEK ISILI ile/ve/||/<> MERMER ile/ve/||/<> GAZBETON ile/ve/||/<> BİMS
( Toprak ve kil karışımından yapılır. Kiremit biçiminde olur. [Genellikle yapılarda duvar kaplaması, çatı kaplaması gibi dış cephe kaplamalarında kullanılır.]
İLE/VE/||/<>
Düzensiz biçimlerde kesilmiş parçalı tuğla çeşididir. Bu tuğla tasarımı, yapılarda, hava koşullarına dayanıklılık ve ısı yalıtımı sağlar. [Genellikle yapılarda sütun, kemer ve öteki yük taşıyıcı öğelerinin örtülmesinde, bazı yapıların da çatı ve cephelerinde dekoratif amaçlarla kullanılabilir.]
İLE/VE/||/<>
Kil ve toprak karışımından yapılır. [Yüksek sıcaklıklarda pişirilerek üretilir.] [Çok yüksek ısıya dayanıklı olduğundan, endüstriyel fırınlar, termik santraller, metalurji tesisleri, endüstriyel tesisler gibi yerlerde kullanılır.]
İLE/VE/||/<>
Yüksek dayanıklılığa sahip, ağır ve pahalı bir tuğla türüdür. [Genellikle yapılarda dekoratif amaçlar için kullanılır. Yapılarda duvar kaplaması, çatı kaplaması ve cephe kaplaması gibi amaçlar için de kullanılabilir.]
İLE/VE/||/<>
Beton ve kireçten yapılır ve gazla kurutularak üretilir. [Bu duvar çeşidi, yüksek ısı ve nem direnci ile düşük ağırlıkta olur.] [Yapılarda duvar kaplaması, çatı kaplaması ve cephe kaplaması gibi amaçlar için kullanılır.]
Beton, çimento, su, kum ve çeşitli agregaların karışımdan oluşan bir tuğla çeşididir. Gazbeton üretiminde, beton karışımının yapılmasından sonra, bu karışımın yüksek sıcaklıkta pişirilmesi ve gazla kurutulması işlemleri gerçekleştirilir. Bu işlemler sonucu, gazbeton malzemesi elde edilir.
[Gazbeton, yapılarda çeşitli amaçlar için kullanılabilir.
- Cephe kaplamasında hafif olması nedeniyle ciddi bir maliyet tasarrufu sağlar.
- Duvar örgüsünde yüksek ısı ve nem direnci nedeniyle yeğlenir.
- Yapı temelinde hafif olması nedeniyle taşıma kapasitesini artırdığından dolayı yeğlenir.
- İç duvar kaplamasında, iyi ısı ve ses yalıtımı sağladığından dolayı yeğlenir.
- Tavan kaplamasında, hafif olması nedeniyle taşıma kapasitesini artırdığından dolayı yeğlenir.
Öteki tuğla çeşitlerine oranla daha hafif olması nedeniyle yapıdaki yükü azaltarak taşıyıcı düzenekleri hafifletir. Fakat ne kadar hafif olsa da gazbetonun maliyeti öteki tuğla çeşitlerine göre daha pahalıdır.]
İLE/VE/||/<>
Betonarme yapıların duvarlarını, çatılarını ve çelik çubuklarını kaplamak için kullanılan ince taneli, toz durumunda bir malzemedir. Bu kaplama, yapının dayanaklılığını artırır ve çelik çubukların korozyona uğramasını önler. [Genellikle kireç, su ve kum gibi malzemelerden üretilir.]
[Betonarme yapılarda koruyucu görevi gören bims, genellikle şu amaçlar için kullanılır...
- Betonarme yapıların çelik çubuklarını kapladığından yapının dayanıklılığını artırmak amacıyla kullanılır.
- Çelik çubukları korozyona karşı korur ve bu sayede yapının ömrünü uzatır.
- Duvar ve çatılarda kaplama yapılarak, yapıya estetik bir görünüm kazandırılır ve yapının hava koşullarına dayanıklılığını da artırır.
- Betonarme yapıların bims kolonları, kemerleri ve öteki yük taşıyıcı öğelerinin kaplamasında da kullanılabilir.]
Gazbeton tuğla ile bims arasındaki FaRkLaR nelerdir?
Gazbeton, avantajlarına bakıldığında,
daha hafif olması nedeniyle uygulanabilirlik açısından daha uygulayımsaldır ve iş süresini kısaltır. Isı ve ses yalıtımı daha fazla olduğundan, yüksek sesli alanlarda rahatlıkla kullanıma uygundur.
İLE
Bims, sağlam yapısı, yangına dayanıklı olması açısından yeğlenen bir malzemedir.
Dezavantajlarına bakıldığında,
boşluklu yapısından dolayı nem geçirme oranı yüksek olduğundan, sonradan oluşan sıva çatlakları ve sıvanın uygulanış zorlukları gibi olumsuzlukları vardır. Aynı zamanda, performansına nazaran maliyeti de oldukça yüksektir.
İLE
Bims, kaplama görevi gördüğünden, uygulama açısından daha zahmetlidir. )
- TUĞRA ile/ve TERS TUĞRA
( ... İLE/VE Ayasofya, İmâret Kapısı'nda! )
( ... İLE/VE Ayasofya İmâreti'nin müze olarak açılması için çalışılıyor. [Desteğinizi ve baskılarınıza açıktır!] )
- TUĞRAKEŞ[Tr.+Fars.] ile/ve/||/<> KEMANKEŞ[Fars.]
( Nişancı. İLE/VE/||/<> Okçu. )
- TUĞYÂN[Ar.] ile 'UTUVV[Ar.]
- TUHAF OLAN ile/ve/değil/||/<>/< ÜZÜCÜ OLAN
- TUHAF ile GARİP ile ACAYİP
- TUHAF ile TUHAF
( Acayip. | Şaşılacak, garip. | Güldürücü. | Gülünç. | Anlaşılmaz. | Şaşılan bir şey karşısında söylenilen söz. İLE Ağaçkakan türünden iri gagalı bir kuş. )
- TUHAFİYE[Ar.] değil/yerine/= GİYİMSÜS
- TUKAN ile UZUN GAGALI TUKAN
- TÜKEL ile/||/<> TÜKELE
( Kâmil. İLE/||/<> Kâmile. )
- TÜKENME:
"YENİLİNCE" değil "PES EDİNCE"
- TÜKENME ile/ve/<>/> ÇÖZÜNME
- TÜKENMEZ = HARDALİYE
- TÜKENMİŞLİK BELİRGESİ/SENDROMU ile/ve/||/<>/< HERBERT FREUDENBERGER
( 1974 )
- TÜKETENLER ile/ve/değil/yerine/||/<>/</>< ÜRETENLER
( Eşek arısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/< Bal arısı. )
( Fare(mouse) kullanıcısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/< Klavye kullanıcısı. )
- TÜKETİCİ = CONSUMER[İng.] = CONSOMMATEUR[Fr.] = KONSUMENT[Alm.] = CONSUMATORE[İt.] = CONSUMIDOR[İsp.]
- TÜKETİCİ ile/ve/değil/yerine/<> TÜRETİCİ
- TÜKETİCİ ile/ve/<>/değil/yerine UYGULAYICI
- TÜKETİM ile İSRAF
( İSTİHLAK: Tüketim, yoğaltım. )
- TÜKETİM ile/değil/yerine KULLANIM
- TÜKETİM ile/ve/değil/yerine/||/<> PAYLAŞIM
- TÜKETİM ve/ SIKILMA ve/ TÜKETİM
- TÜKETME ÇABASI yerine ANLAMA ÇABASI
- TÜKETMEK ile KULLANMAK
- TÜKETMEK ile TAMAMLAMAK
- TÜKETMEK ile YOK ETMEK
- TÜKETMEK ile YOK ETMEK
- TÜKKAN değil DÜKKÂN
- TÜKÜRMEK ile ÜFÜRMEK
( TEBEZZUK[< BÜZÂK] ile ... )
- TÜKÜRÜK ile/ve BALGAM
( TAKAŞŞU'/TEKAŞŞU'[Ar. < KAŞ]: Balgam çıkarma. )
( TEKAŞŞU'-İ DEM[Ar.]: Kan tükürme. )
( [İt./İsp.] SALIVA con/y/e ... )
( SPITTLE, SPIT vs./and FLEGMA )
( SALIVE avec/et PHLEGME )
( SPUCKE mit/und ... )
- TÜKÜRÜK ve/<> PTİYALİN[Fr. < Yun.]
( ... VE/<> Nişastanın sindirilmesine yarayan, tükürükte bulunan bir enzim. )
- TÛL ile/||/<> TÛLEN
( Uzunluk. İLE/||/<> Uzunluğu. )
- TÛLÂ[Ar.] ile TULÂ'[Ar.]
( Daha(pek/çok/en) uzun. İLE Ense kökü. )
- TULÂNÎ[Ar.] değil/yerine/= UZUNLAMASINA
- TÛLÂNÎ değil/yerine/= UZUNLUĞUNA
- TÜLBENT[Fars. < TER + BEND] değil/yerine/= YAZMA
( İnce ve seyrek dokunmuş, hafif ve yumuşak pamuklu bez. | Bu bezden yapılmış başörtüsü. )
- TÛLE EMEL ile HIRS-I PÎR
- TÜLEK = TÜY DÖKÜMÜ
- TULLE DEMUHÛ[Ar.] ile UHDİRE DEMUHÛ[Ar.]
- TULPA(/YONTRA) ile HÜDDAM
- TÛL-U NAMÜTENÂHİ ile VÜS'-U NAMÜTENÂHİ
( Sonsuz uzunluk. İLE Sonsuz küresel genişlik. )
- TULÛ'[Ar.] ile BUZÛĞ[Ar.] ile ŞURÛK[Ar.]
- TULUAT[Ar.] değil/yerine/= DOĞAÇLAMA
- TULUK ile TULUK ile TULUK ile TULUK
( Tulum. İLE Tombul, şişman. İLE Hayvanın sidiktorbası. İLE Yanak. | Şakak. )
- TULUMBA[İt. < TROMBA] ile TULUMBA
( Sıvıları alçak yerlerden çekmeye ya da yüksek yerlere çıkarmaya yarayan araç. | Otomobil lastiği, futbol topu vb. şeyleri şişirmeye ya da herhangi bir sıvıyı sıkmaya, bir şey üzerine püskürtmeye yarayan araç. | Bağ ve meyve ağaçlarını ilaçlamakta kullanılan araç. İLE Tüfekte, iğnenin bulunduğu yer. )
- TULUM'DA:
TULUM ZURNA ile/ve TRAKYA TULUM(BORULU TULUM [Kırklareli])
- TULYUM[Tm]
( Atom numarası 69, atom ağırlığı 168,9, yoğunluğu 9,3 olan, yaklaşık 1500 °C'de eriyen nadir bir öğe. )
- Tüm bildiklerin boş! SUS!!!
- Tüm (bu) sözler boş! SUS!!!
- TÜM DÜŞÜNCELERİN, ...:
BAŞLADIĞI/KAYNAĞI ve/||/<> DURDUĞU/SONLANDIĞI
( Akıl. VE/||/<> Akıl. )
- Tüm konuşulanlar boş! SUS!!!
- TÜM METALLER ile/ve CIVA
( Erir. | Katı halden başlar. İLE/VE Buharlaşır. | Sıvı halden başlar. )
( ... İLE/VE Buzdan buhara [tek] geçen/geçebilen. )
- TÜM NESNE/ŞEY VE/YA DA KAVRAMLARIN/DEĞERLERİN ADI ile/ve/> İNSAN/KİŞİ ADI/ADLARI
( ALL MATTER AND/OR CONCEPTS/VALUES NAME vs./and/> HUMAN NAME/S )
- Tüm okudukların boş! SUS!!!
- TÜM ÜLKELER ile/ve/değil AFRİKA
( 6400 km. İLE/VE/DEĞİL 7200 km. )
( )
( )
- TÜM VAROLAN/LAR (BİRİCİK!)
- Tüm yazılanlar boş! SUS!!!
- TÜM ile/değil/yerine AĞIRLIKLI
- TÜM ile AYRINCASIZ/İSTİSNASIZ[Ar.]
- TÜM ile/ve/<> HER
( Her biri, öbürünün parçasıdır. )
( ALL vs./and/<> EACH/PER
Each is a part of the other. )
- TU'M ile TU'ME[çoğ. TUAM] ile TUHME
( Yiyinti, azık. | Tad, çeşni. İLE Yiyinti, azık. | Tad, çeşni. | Lokma. İLE Mide dolgunluğu, hazımsızlık.[İMTİLÂ-İ MİDE] )
- TÜMAMİRAL ile PATRONA[İt.]
( ... İLE Tümamirale yakın eski bir deniz subaylığı aşaması. )
- TUMBA[İt. < TOMBO] ile TUMBA ile TUMBA ile TUMBA ile TUMBA
( Altüst etme, altüst olma. | Çocuk dilinde, yatağa atlama. İLE Toprak atmaya yarayan araba, el arabası. İLE Pancar. İLE Kabarık yatak vb. şeyler. İLE Dağ üstlerindeki tepecikler. )
- TÜMCE AYRIŞTIRMA ile ...
( SENTENCE PARSING )
- TÜMCE ile/ve İBÂRE
( ... İLE/VE Birkaç tümceden oluşan söz. )
- TÜMCE ile İÇTÜMCE
( ... İLE Bir tümce içinde, tümleç gibi kullanılan iç tümce.[Örnek: Bakan, "Aylıklar, yılbaşından önce verilecektir." dedi.] )
- TÜMCE ile KESİK TÜMCE
( CÜMLE ile HAFZ Ü TAKDİR )
- TÜMCE ile ÖNERME(KAZİYYE)
( Doğru ya da yanlış yansıtan tümceye "kaziyye"(Önerme/Hükm/Kada) denir.
Kaziyye, felsefecilere göre 3, mantıkçılara göre 4 unsurdan meydana gelir.
Fârâbî'ye göre iki çeşit kaziyye vardır;
* Yüklemli önerme(el kazıyyetü'l-hamliyye) [-Konu(mevzû), -Yüklem(mahmûl)]
* Şartlı önerme(el-kazıyyetü'ş-şartıyye) (iki yüklemli önermenin bir "şart edatı" ile bağlanması )
- TÜMCE ile TÜMCECİK
( SENTENCE vs. CLAUSE )
- TÜMCE ile YALIN TÜMCE
- TÜMCE ile/ve/||/<> YAN TÜMCE
( ... İLE/VE/||/<> Çekimli bir eylemden sonra kullanılan, ki bağlacı, dilek kipi ya da koşul birleşik eylemiyle kurularak, temel tümceye bağlanan tümce. )
- TÜMCELERDE...
- NOKTA KOYMAK:
TÜMCENİN SONUNDA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İKİRCİKTE
- TÜMDENGELİM ile/ve/||/<>/> AŞKINSAL/TRANSANDANTAL TÜMDENGELİM
- TÜMDENGELİM ile BAĞNAZLIK
- TÜMDENGELİM = TÂLİL = DEDUCTION[İng.] = DÉDUCTION[Fr.] = DEDUKTION[Alm.] = DEDUCTIO[Lat.]
- TÜMDENGELİM ile/ve/||/<> TÜMEVARIM[< TEMSİL]
( Analiz. İLE/VE/||/<> Sentez. )
( Matematik. İLE/VE/||/<> Fizik. )
( Tam. İLE/VE/||/<> Eksikli. )
( TA'LİL[< İLLET]: İlletlendirme, neden/sebep gösterme
İLE/VE/||/<>
İSTİKRÂ[< KIRAAT]: TOPLAMAK | [KIRAAT: Harfleri toplamak.] )
( İlletlendirme, [Ta'lil].
İLE/VE/||/<>
Genelleme, [İstikra][-Tam, -Eksik(Nakıs)]
[İLE/VE/||/<>
Bir cüzziden başka bir cüzziye geçiş.(Hüküm -> Hüküm, İllet -> İllet)(Kıyas-ı Fıkhî)(Analoji)] )
( [Mantıkçılar] Uğraşır. İLE/VE/||/<> Uğraşmaz. )
( )
( DEDUCTION vs./and/||/<> INDUCTION )
- TÜMDENGELİMSEL ile/ve/||/<> TÜMEVARIMSAL ile/ve/||/<> GERİÇIKARIMSAL
( Bütünden, parçaya. İLE/VE/||/<> Parçadan, bütüne. İLE/VE/||/<> Parçadan, parçaya. )
( DEDUCTIVE vs./and/||/<> INDUCTIVE vs./and/||/<> ABDUCTIVE )
- BİLİNÇ:
TÜMEL ile/ve/<> TİKEL
- TÜMEL OLUMLU ==> TİKEL OLUMLU ile TÜMEL OLUMSUZ ==> TÜMEL OLUMSUZ ile TİKEL OLUMLU ==> TİKEL OLUMLU
( Her insan canlıdır. Bir kısım canlı insandır.) İLE
( Hiçbir insan taş değildir. Hiçbir taş insan değildir. ) İLE
( Bir kısım insan canlıdır. Bir kısım canlı insandır. )
- TÜMEL OLUMLU x TİKEL OLUMSUZ ile TÜMEL OLUMSUZ x TİKEL OLUMLU
( Her insan canlıdır. ------------ Bir kısım insan canlı değildir. İLE Hiçbir insan canlı değildir. ------------ Bir kısım insan canlıdır. )
- TÜMEL ile ALLAH
( Allah'a atfedilen/ler, her yerde bulunur. )
- TÜMEL ile ÇOĞUL
( UNIVERSAL vs. PLURAL )
- TÜMEL ile/ve/<> KAVRAM
( UNIVERSAL vs./and CONCEPT )
( SUVER-İ İLMİYE )
- TÜMEL = KÜLLİ = UNIVERSAL[İng., Alm., İsp.] = UNIVERSEL[Fr.] = UNIVERSALIS[Lat.] =
- TÜMEL ile/ve SOYUT
( UNIVERSAL vs./and ABSTRACT )
( KÜLLÎ ile/ve MÜCERRED )
- TÜMEL ile TOPLAM
( KÜLLÎ ile KÜLL )
( UNIVERSAL vs. TOTAL/OVERALL )
- TÜMEL ile/ve/||/<> TÜMDENGELİM
- TÜMEL ile/ve/<> TÜMEL
( Varlık. İLE/VE/<> Tür. )
( Bil(ebil)mek, tümeli bil(ebil)mektir. )
- TÜMELİ DÜŞÜNMEK ile/ve/||/=/<>/> TÜMELDE KENDİNİ DÜŞÜNMEK
- TÜMELLER ile/ve/değil ARI KAVRAMLAR
- TÜMEL/LİK ile/ve/||/<> HEDEF/Lİ/LİK
- TÜMEL/LİK ve/||/<> ÖZSEL/LİK
- TÜMELLİK ile/ve ZORUNLULUK
- TÜMEVARIM ve/||/<> EKSİK BELİRLENİM
- TÜMEVARIM ile/değil/ne yazık ki GENELLEME
- TÜMEVARIM ile/ve/değil GİZLİ TÜMDENGELİM
- TÜMEVARIM = İSTİKRÂ = INDUCTION[İng., Fr.] = INDUKTION[Alm.] = INDUCTIO[Lat.] = EPAGOGE[Yun.]
- TÜMLEYİCİ ile ...
( COMPLEMRENTIZER )
- TÜMLÜK:
"TÜREV" değil İLKE
- TÜMÖR["TİMÖR" değil!]/TUMOR[İng.]/TUMEUR[Fr.] değil/yerine/= UR/ŞİŞLİK
- TÜMÖRAL/TUMORAL[İng.] değil/yerine/= URA BENZER
- TÜMSEK ile PERİPİRAMİDİ
( Küçük tepe, tüm, tümbek. | Çıkıntılı yer, kabarıklık, şişkinlik. İLE Bir taş yığını ile bunun altında kalmış topraktan oluşan, piramit biçiminde tümsek. )
- TÜMTANRICILIK = VÜCUDİYE = PANTHEISM[İng.] = PANTHÉISME[Fr.] = PANTHEISMUS[Alm.] = PAN:HERŞEY, HEP, TÜM. THEOS:TANRI[Yun.]
- TUMTURAK/LI[Fars.] ile/ve/değil/yerine (BİRAZCIK) UZUN / GÖSTERİŞ/Lİ
( Gösteriş, debdebe. | Gerekli olmadığı hâlde kulağa hoş gelen, gösterişli sözcükler kullanma. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE ... )
- TÜMÜ ile TAMAMI
- TÜMÜYLE HAZ >< TÜMÜYLE "KÂR"/ÇIKAR
( Tümüyle haz, "kâr"dan/çıkardan vazgeçmeyi; tümüyle "kâr"/çıkar, hazdan vazgeçmeyi gerektirir. Dolayısıyla, hem haz, hem de yarar, ne haz, ne de "kâr"; dengelisi olarak da, biraz haz, biraz da "kâr" üzerinden düşünülebilir, hareket edilebilir fakat [0-1 şeklinde "ya / ya da" ile] biri birine, yeğlenemez ve/ya da üzerine inşâ olunamaz/olunmamalıdır! )
- TÜMÜYLE/BÜTÜNÜYLE ile/değil/yerine BÜYÜK ÖLÇÜDE
- TUN[Fars.] değil/yerine/= GİZLİ YER, KÖŞE BUCAK
- TÜNEL ile/ve FÜNİKİLER
( Beyoğlu - Karaköy arasında. İLE/VE Taksim - Kabataş arasında. )
- TÜNEL[İng./Fr. < TUNNEL] değil/yerine/= İÇGEÇİT/İÇYOL
- TUNİK ile/değil AO DAV
( ... İLE/DEĞİL Vietnam'da, kadınların giydiği yüksek yakalı, bol pantolon üzerine giyilen, dizlere kadar inen, derin yırtmaçlı, zevk ve zarafet örneği bir tunik. )
- TUNİKA/LAYER[İng.] değil/yerine/= KATMAN
- TÜNİNK[İng. < TUNNING] değil/yerine/= EŞ TİTREME / İNCE AYAR
- TÜNMEK ile/ve/||/<>/> TÜNEK
( Kuşların, kanatlı evcil hayvanların, uyumak için bir dala ya da sırığa konması. | Tabure, yüksekçe iskemle vb. üzerine oturmak. İLE/VE/||/<>/> Kuş, tavuk, horoz vb.nin üzerinde tünedikleri dal ya da sırık. )
- TÜP BEBEK ile/değil/yerine/> AŞILAMA
( )
- TÜP BİÇİMİNDE/TÜPSÜ KOROLLA = TÜVEYC-İ ÜNBÛBÎ = COROLLE TUBULÉE, COROLLE TUBULEUSE
- TÜP MİDE AMELİYATI ile MİDE BALONU
( Midenin yemek borusu ve on iki parmak bağırsağının birleştiği noktadan kesilerek midenin yaklaşık yüzde 80'inin çıkarılması ve tüp durumuna getirilmesi. İLE Ameliyatsız biçimde uygulanır. Endoskopiyle mideye yerleştirildikten sonra şişirilir. [Hatta endoskopiye gerek kalmadan kapsül olarak suyla yutulan mide balonu da yapılabilir.][Tüp mide ameliyatına göre daha basit bir işlemdir.] )
- TÜP[Fr./İng. < TUBE] ile FALLOP TÜPÜ/BORUSU
( Laboratuvarlarda türlü işlerde kullanılan, bir ucu kapalı cam boru. | İçine krem, diş macunu, ilaç vb. nesneler konulan, bir ucu burgu kapaklı, plastik ya da metal boru. | Akışkan nesnelerin konulduğu, genellikle silindir biçiminde, içi boş, ağzı özel tapalı kap. İLE Döl yatağının üst köşesinden yumurtalığa kadar uzanan, yaklaşık 10 santimetre uzunluğundaki boru. )
- TÜP ile KARNİ[Fr. < CORNUE]
( ... İLE Laboratuvarda damıtma işlerinde kullanılan, geniş karınlı, dar ve eğri boyunlu cam kap/tüp. )
- TÜP ile KARTUŞ[Fr. < CARTOUCHE]/HARTUÇ
( ... İLE Merminin arkasından namluya sürülen bezden ya da kartondan barut kesesi. | Dolma kalem içine yerleştirilen mürekkep dolu tüp. | Resim yazıda kralın adını ötekilerden farklı bir biçimde göstermeyi sağlayan oval çerçeve. 4. isim, bilişim Yazıcıya yerleştirilen mürekkep dolu tüp. )
- TUPAMAROS ve/<> SOL DÜŞÜNCE
( 60'lı yıllarda, güç koşullarda yaşayan Uruguay'lı köylülerin, sendikalaşma hareketi olarak başlayıp, kentlerdeki sol düşünce ile birleşen örgüt. VE/<> ... )
- TUPITUARANI ile ...
( Brezilya'da kullanılan yerli dili. )
- MEYVE FİDANI:
TÜPLÜ ile AÇIK KÖKLÜ
( On iki ay boyunca sürekli olarak ekilebilmektedir. İLE Ekim ayının başlangıcından Mart ayının sonuna kadar ekilebilmektedir. )
( Açık köklü fidanlara göre daha kısadır.[Buna neden olan durum poşet içinde olmasıdır. Daha sonra ilerleyen zamanlarda iki fidan çeşidinin de aynı boyutta olduğu görülecektir.] İLE Tüplü meyve fidanlarına göre boy olarak daha uzundur. )
( ... İLE Daha hızlı gelişim göstermektedir. )
- TÜPSÜ ÇİÇEKLER, KAPİTULUMUN ORTASINDAKİ TÜPSÜ ÇİÇEKLER = EZHÂR-I ÜNBÛBÎYE = FLEURS TUBULÉES, FLEURS TUBULEUSES
- TUR ATMA ile/ve/değil/||/<>/> DÖNME
( Etraf(ın)da. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Merkezde. )
( Dışarıda. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İçeride. )
( Kendinden. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Kendin(d)e. )
- TÜR, NEVİ = NEV' = ESPÈCE
- TÜR ile AŞAMA
( KIND vs. PHASE )
- TÜR ile BÖLÜM
( Bir tür olan şey, zorunlu olarak bir bölümdür fakat bir bölümün aynı zamanda bir tür olması zorunlu değildir. )
( KIND vs. PART )
- TUR değil/yerine/= DOLAŞI
- TÜR ile FERD
- TÜR ile İŞLEV
( KIND vs. FUNCTION )
- TÜR = NEVİ = SPECIES[İng., Lat.] = ESPÈCE[Fr.] = ART[Alm.] = EIDOS[Yun.] = ESPECIE[İsp.]
- TÜR ile NİTELİK
( KIND vs. CHARACTER )
- TÜR ile TİP
( KIND vs. TYPE )
- TUR[İng./Fr.] ile TURNE[Fr.]
( Dolaşma. | Bir sonuca ulaşıncaya kadar yapılan iş. | Başladığı noktada biten, bir ya da daha fazla yere önceden belirlenmiş bir programa göre yapılan yolculuk. İLE Bulunduğu yerden başka yerlere gösteri yapmak amacıyla giden tiyatro, gösteri ya da müzik sanatçılarının gezisi. )
- TÜRA'[Ar. < TUR'A] ile TÜR'A[Ar. çoğ. TURA', TÜRÜÂT]
( Suyun taştığı yerler. | Kanallar. İLE Suyun taştığı yer. | Kanal. )
- TURA ile TURA ile TUĞRA
( Metal paranın resimli yüzü. | Halat gibi örülmüş iplik çilesi. | Kıvrılarak sıkıştırılmış iplik çilesi. | Bazı oyunlarda, vurmak için kullanılan düğümlenmiş mendil. | Ucu düğümlenmiş bir mendil aracılığıyla yanan ya da yanılanların ebe tarafından cezalandırıldığı bir tür çocuk oyunu. İLE Ev duvarlarını dış etkenlerden korumak için üzerlerine çakılan tahta perde. | Bahçe kapısını korumak için beşik örtüsü biçiminde tahtadan yapılan örtü. | Kadınların başlarına taktığı küçük altın dizisi. | Çatı. | Çatı arası. | Odalardan başka evdeki öteki bölümler. | Sergen. | Düğünlerde oynanan bir çeşit oyun. | Karşı. | Topuz. İLE Osmanlı sultanlarının imza yerine kullandığı, özel bir biçimi olan simgeleşmiş im. )
- TÜRÂB[< ETRİBE, TİRBÂN]:
TOPRAK
- TURAN
( Türklerin yurdu. )
- TÜRB[Ar.] ile TÜRB/TÜRÂB[Ar. çoğ. ETRİBE, TİRBÂN]
( Turp. İLE Toprak. )
- TURBA[Fr. < TOURBE] ile/ve/||/<> TURBALIK
( Az çok kömürleşmiş bitkilerden oluşan yakıt. İLE/VE/||/<> Göl ve bataklıklarda yetişen bitkilerin, özellikle sfagnumun çürümesi ve kömürleşmesiyle oluşan turba yatağı. )
- TÜRBAN[Fr.] değil/yerine/= BAŞÖRTÜSÜ
- TÜRBAN[Fr.] ile/değil HAVLİ
( İnce kumaştan yapılmış, başı sıkıca kavrayan bir tür başörtüsü. DEĞİL Moritanya'da kullanılan türbanın adı. )
- TÜRBAN[Fr.] ile VUAL/VUALET
( ... İLE Kadınların kullandığı, şapka, taç, toka ve benzerlerinde bulunan, yüzü örten, ince hafif tül. )
- TÜRBE ile/||/<> HAZÎRE
( Gövde (ziyaret) bölümü ve örtüsü bulunan mezar anıtı. İLE/||/<> Camilerin kıble tarafında bulunan küçük mezarlık. )
- TÜRBE ile MURGHANE
- TURBO KANAT
( TURBO
WING )
- TÜRBÜLAN/TURBULANT[İng.] değil/yerine/= BURGAÇLI
- TÜRBÜLANS[İng./Fr. TURBULENCE] değil/yerine/= HAVA BURGACI/GİRDAP
- TUR/DEVİR değil/yerine/= DÖNÜ
- TÜRETİM EKİ ile ...
( DERIVATIONAL AFFIX )
- TÜRETİMSEL BİÇİMBİRİM ile ...
( DERIVATIONAL MORPHEME )
- TÜRETME ile ...
( DERIVATION )
- TÜRE(T)ME ile YARATMA
( TO DERIVE vs. TO CREATE )
- TURFA[Ar. < TURFE] ile TURFANDA[Fars. < TERVENDE]
( Az bulunur, eski, nadir. | Değeri düşük, işe yaramaz. | Acayip, tuhaf. İLE Mevsimin başında ilk yetişen (meyve, sebze). | Yeni, ilk kez ortaya çıkan. )
- TURFAN KARIZLARI ile ...
( Yeraltı su kanalları. )
- TURGOR[İng.] değil/yerine/= GERGİ, DOLGUNLUK
- TURGOR ile OZMOTİK/OSMOTİK BASINÇ
( Bitki gözelerinde suyun göze zarına uyguladığı basınç. İLE Çözelti yoğunlaşma farkından kaynaklanan basınç. )
- TURİSTİK değil/yerine/= GEZİNSEL
- TURİYA ile TURİYATİTA
( Samadhi'nin süper-bilinç hali (turiya, dördüncü), Ruhun Brahman ile bir olduğu, en yüksek farkındalık olan, (ruhun) dördüncü hali. İLE En yüksek farkındalık halinin ötesi. )
- TURİZM değil/yerine/= GEZİNÇ
- TÜRK BAYRAĞI'NDA:
8 KÖŞELİ YILDIZ ile/değil/yerine/<>/> 5 KÖŞELİ YILDIZ
- TÜRK DİLİ KOLLARINDA:
YAZI DİLLERİ ile/ve/<> KONUŞMA DİLLERİ
( 1. OĞUZ GRUBU: Gagauzca, Türkçe [Türkiye Türkçe'si, Kıbrıs'taki de içinde olmak üzere], Azerbaycan Türkçe'si, Türkmence.
2. KARLUK GRUBU: Özbekçe, Uygurca
3. KIPÇAK GRUBU: Kırım Tatarcası, Tatarca (Kazan ya da Tataristan Tatarcası), Başkortça, Karaçay-Balkarca, Kumukça, Nogayca, Kazakça, Karakalpakça, Kırgızca, Karayca [Litvanya Karayları'nın yazı dili]
4. ALTAY GRUBU: Altayca, Tuvaca (Tubaca), Hakasça
5. SAHA GRUBU: Sahaca [Yakutça]
6. BULGAR GRUBU: Çuvaşça
ile/ve/<>
1. İRAN'DA: Halaçça [eski Hun Türkçe'sinin devamı), Kaşgayca, Horasanca, Güney Oğuzca [çok sayıda, irili ufaklı, Türk konuşma dilleri]
2. ÇİN'DE: Salarca [Karluk-Oğuz karışımı -Kansu bölgesi], Sarı-Uygurca[Şaro-yugurca "Eski Uygurca'nın devamı" - Kansu bölgesi], Füyü-Kırgızca [Heilungjiyan, Mançurya bölgesi - Eski Kırgızca'nın devamı, bugünkü Kırgızca'dan ayrı!]
3. RUSYA'DA: Dolganca [artık, Sahaca/Yakutça yazı dili kullanılıyor], [XIX. yy. sonlarında, Alman asıllı Rus Türkoloğu Vilhelm Raddloff, Çarlık Rusya'sının, geniş Sibirya bölgesinde, 20 kadar birbirinden ayrı Türk konuşma dillerini belirlemiş, onların konuşma dilinden metinler yayımlamıştı. Ancak, bu dillerin çoğu son 60 yıl içinde yitip gitti, en son 1998'de Rusya'da yayımlanan bir araştırmada, bunların bir bölümünün hâlâ konuşulduğu belirtilmiştir.] )
( )
- TÜRK DÜŞÜNCESİ ve DİVÂN EDEBİYATI
- TÜRK EDEBİYATI ile/ve DİVÂN EDEBİYATI
- TÜRK KIRMIZISI ile/= EDİRNE KIRMIZISI
- TÜRK MİLİ ile/<> FRANSIZ MİLİ ile/<> ALMAN MİLİ ile/<> RUS MİLİ ile/<> YUNAN MİLİ ile/<> DENİZ MİLİ
( 1895 m. İLE/<> 1852 m. İLE/<> 7500 m. İLE/<> 7467 m. İLE/<> 10000 m. İLE/<> 1852 m. )
- TÜRK MÜZİK EŞİĞİ
- TÜRK = ER, GÜÇLÜ
- TÜRK ve/||/<> KUMANDI
( ... VE/||/<> Kuzey Altaylarda yaşayan bir Türk boyu. | Bu boydan olan kişi. )
- TÜRK ile/||/<> KUMUK
( ... İLE/||/<> Dağıstan'da yaşayan bir Türk boyu ve bu boydan olan kişi. )
- TÜRK ile/||/<> TURAN
( ... İLE Dünyadaki tüm Türkleri içine alan devlet. )
- TÜRK ile/ve/değil/yerine TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞI
- TÜRKÇE FELSEFE" (YAPMAK) değil FELSEFEYİ TÜRKÇE (DİLİNDE) (YAPMAK)
- TÜRKÇE KUR'AN değil TÜRKÇE MEAL
- TÜRKÇE, LASTİK GİBİDİR/BİR DİLDİR değil/ne yazık ki (CAHİL/AHMAK) KİŞİ, HERŞEYİ, HER YERE (OLMADIK YERLERE) ÇEKER/ÇEKEBİLİR
- TÜRKÇE YAZI DİLLERİ
- TÜRKÇE ve/||/<> FARSÇA SÖZCÜK EKLERİ
(
Son Ekler
Türkçe | Farsça | Örnek(ler) |
---|---|---|
-ane | ـانه | Şahane, Divane |
-asa | آسا | Devasa |
-aver | آور | Cengaver |
-baz | باز | Sihirbaz, Cambaz, Kumarbaz, Küfürbaz, Hokkabaz |
-ber | بر | Peygamber, Rehber, Seferber |
-ça | چه | Bahçe, Kepçe, Parça |
-dan | دان | Çaydanlık, Cüzdan |
-dan | دان | Nüktedan |
-dar | دار | Haberdar, Dindar, Minnettar, Tezgâhtar, Bayraktar, Taraftar, Emektar |
-engiz | انگیز | Esrarengiz |
-füruş | فروش | Malumatfüruş |
-gâh | ـگاه | İkametgâh, Tezgâh, Ordugâh, Güzergâh |
-gir | گیر | Beygir, Peşkir |
-güzar | گزار | İşgüzar |
-hane | خانه | Çamaşırhane, Hastane, Hapishane, Meyhane, Eczane, Dershane, Pastane, Postane, Darphane, Doğumhane, Ameliyathane, Yatakhane, Yemekhane, Patrikhane, Kütüphane |
-istan | ـستان | Ermenistan, Özbekistan, Tataristan, Tacikistan, Yunanistan, Dağıstan, Afganistan, Sırbistan, Kırgızistan, Kazakistan, Bulgaristan, Moğolistan, Hırvatistan, Hindistan, Türkmenistan, Türkistan, Gürcistan, Macaristan, Pakistan, Arabistan |
-kâr | کار | Fedakâr, Günahkâr, İsyankâr, Zanaatkâr, Bestekâr, Sahtekâr, Tehditkâr |
-name | نامه | Taahütname, Beyanname, Muvafakatname, Vekaletname, Nizamname |
-para | ـباره | Kulampara, Zampara |
-perest | پرست | Hayalperest, Putperest |
-perver | پرور | Misafirperver |
-şor | شور | Silahşor |
-tıraş | تراش | Heykeltıraş, Kalemtıraş |
-zade | زاده | Şehzade |
-zar | زار | Çimenzar, Gülzar, Lalezar |
-zede | زده | Afetzede, Depremzede, Kazazede |
-zen | زن | Neyzen |
(
Ön Ekler
Türkçe | Farsça | Örnek(ler) |
---|---|---|
Ber- | بر | Berkemal, Bertaraf |
Bi- | بی | Biçare, Bihaber |
Der- | در | Derhal, Deruhte |
Hem- | هم | Hemşehri, Hemfikir |
Na- | نا | Nahoş, Namahrem, Namert |
(
Bağlaçlar
Türkçe | Farsça |
---|---|
Bari | باری |
Belki | بلکه |
Çünkü | چون که |
Eğer | اگر |
Gâh … gâh … | گاه … گاه … |
Gerçi | گرچه |
Hele | هله |
Hem … hem … | هم … هم … |
Kâh … kâh … | گاه … گاه … |
Keşke | کاشکی |
Ki | که |
Meğer | مگر |
Ne … ne … | نه … نه … |
Sanki | سان که |
Şayet | شاید |
Ta | تا |
Ya … ya … | یا … یا … |
Yahut | یا خود |
Zira | زیرا |
- TÜRKÇE ve/||/<> HALAÇÇA
( ... VE/||/<> İran'ın güneyinde, toplu olarak yaşayan bir Türk toplumun konuştuğu dil. )
- TÜRKÇE ile/ve/||/<> MOĞOLCA'DA ORTAK BAZI ADLAR VE SÖZCÜKLER
( Su İLE/VE/=/||/<> Us
Ot İLE/VE/=/||/<> Od
Arı İLE/VE/=/||/<> Arig
Elma İLE/VE/=/||/<> Alim
İncir İLE/VE/=/||/<> İnjir
İnci İLE/VE/=/||/<> Jinci
Üzüm İLE/VE/=/||/<> Usem
Çiçek İLE/VE/=/||/<> Çeçek
Nar İLE/VE/=/||/<> Anar
Erik İLE/VE/=/||/<> Erüg
Kayısı İLE/VE/=/||/<> Küilesun
Sarı İLE/VE/=/||/<> Shar
Kara İLE/VE/=/||/<> Khar
Gök İLE/VE/=/||/<> Khök
Alaca İLE/VE/=/||/<> Alak
Sürü İLE/VE/=/||/<> Sürüg
Boğa İLE/VE/=/||/<> Buga
Teke İLE/VE/=/||/<> Teke
Koç İLE/VE/=/||/<> Kuçe
Koyun İLE/VE/=/||/<> Gogin
İnek İLE/VE/=/||/<> Ünee
Deve İLE/VE/=/||/<> Teme
Öküz İLE/VE/=/||/<> Ökher
Buzağı İLE/VE/=/||/<> Biragu
Aygır İLE/VE/=/||/<> Ajirga
Aslan İLE/VE/=/||/<> Arslan
Sansar İLE/VE/=/||/<> Susar
Tavuk İLE/VE/=/||/<> Tagavut
Tosbağa İLE/VE/=/||/<> Tosbuga
Güvercin İLE/VE/=/||/<> Kegürcigen
Saksağan İLE/VE/=/||/<> Şagacagay
Karga İLE/VE/=/||/<> Karuga
Yüce İLE/VE/=/||/<> Yeke
Yüksek İLE/VE/=/||/<> Ügsügü
Yumruk İLE/VE/=/||/<> Yudruk
Yıl İLE/VE/=/||/<> Cıl
Yol İLE/VE/=/||/<> Col
Yolcu İLE/VE/=/||/<> Coçi
Çağ İLE/VE/=/||/<> Cag
Çöl İLE/VE/=/||/<> Çöl
Toz İLE/VE/=/||/<> Toos
Tuz İLE/VE/=/||/<> Duvus
Kum İLE/VE/=/||/<> Kumaq
Dağ İLE/VE/=/||/<> Tag
Bağ İLE/VE/=/||/<> Bag
Tarla İLE/VE/=/||/<> Talbar
Toprak İLE/VE/=/||/<> Tobarag
Tomruk İLE/VE/=/||/<> Tomura
Tırmık İLE/VE/=/||/<> Tarmugur
Tekerlek İLE/VE/=/||/<> Tögürig
Değirmen İLE/VE/=/||/<> Tegerme
Buğday İLE/VE/=/||/<> Buudai
Saman İLE/VE/=/||/<> Saban
Arpa İLE/VE/=/||/<> Arva
Sarımsak İLE/VE/=/||/<> Sarmis
Soğan İLE/VE/=/||/<> Songin
Arık İLE/VE/=/||/<> Arug
Bayır İLE/VE/=/||/<> Baguri
Katı İLE/VE/=/||/<> Khatu
Kuru İLE/VE/=/||/<> Khurai
Kurut İLE/VE/=/||/<> Kuurud
Kuduz İLE/VE/=/||/<> Kutuq
Kaburga İLE/VE/=/||/<> Taburga
Karanlık İLE/VE/=/||/<> Kharankhui
Kargaşa İLE/VE/=/||/<> Karguça
Karman çorman İLE/VE/=/||/<> Harman çirman
Boğmak İLE/VE/=/||/<> Bogu
Bütün İLE/VE/=/||/<> Büten
Bulanık İLE/VE/=/||/<> Bulangir
Bayram İLE/VE/=/||/<> Bayar
Büyücü İLE/VE/=/||/<> Bögeçi
Tümen İLE/VE/=/||/<> Tumen
Boz İLE/VE/=/||/<> Börte
Er İLE/VE/=/||/<> Ere
Döl İLE/VE/=/||/<> Töl
Genç İLE/VE/=/||/<> Kence
Türemek İLE/VE/=/||/<> Törük
Ant İLE/VE/=/||/<> Andagay
Çizik İLE/VE/=/||/<> Cirüg
Çeri İLE/VE/=/||/<> Çereg
Subay İLE/VE/=/||/<> Subay
Kurşun İLE/VE/=/||/<> Gurquljin
Noyan İLE/VE/=/||/<> Noyan
Nöker İLE/VE/=/||/<> Nöger
Nokoy İLE/VE/=/||/<> Nokoi
Tuğ İLE/VE/=/||/<> Tuğ
Ece İLE/VE/=/||/<> Ece
Elçi İLE/VE/=/||/<> Elchin
Erken İLE/VE/=/||/<> Erten
Ercilasun İLE/VE/=/||/<> Ercilasun
Bıyık İLE/VE/=/||/<> Budigi
Beden İLE/VE/=/||/<> Beyen
Yıldız İLE/VE/=/||/<> Ultuz
Bohça İLE/VE/=/||/<> Bagça
Erk İLE/VE/=/||/<> Erka
Kir İLE/VE/=/||/<>Hokir
İkiz İLE/VE/=/||/<> İkere
Yaka İLE/VE/=/||/<> Caga
Cep İLE/VE/=/||/<> Cebe
Açık İLE/VE/=/||/<> Açug
Adım İLE/VE/=/||/<> Adam
Narin İLE/VE/=/||/<> Narin
Ürkek İLE/VE/=/||/<> Ürqeh
Yürek İLE/VE/=/||/<> Cirüge
Yarlık İLE/VE/=/||/<> Carlıq
Böğür İLE/VE/=/||/<> Jigüür
Öğle İLE/VE/=/||/<> Üüde
Kan İLE/VE/=/||/<>Kanu
Kalkan İLE/VE/=/||/<> Kalka
Belge İLE/VE/=/||/<> Belge
Balta İLE/VE/=/||/<> Balta
Şölen İLE/VE/=/||/<> Şilün
İnanç İLE/VE/=/||/<> Ünençi
Gökyüzü İLE/VE/=/||/<> Kök Yoli
Bahadır İLE/VE/=/||/<> Bagaatır
Sadak İLE/VE/=/||/<> Sağadak
Sağır İLE/VE/=/||/<> Sagara
Serin İLE/VE/=/||/<> Serüün
Sakal İLE/VE/=/||/<> Sahal
Karakol İLE/VE/=/||/<> Karagul
Tümen İLE/VE/=/||/<> Tumen
Tasma İLE/VE/=/||/<> Tasama
Güç İLE/VE/=/||/<> Khüch
Ordu İLE/VE/=/||/<> Orda
Çerçi İLE/VE/=/||/<> Carci
Çomak İLE/VE/=/||/<> Çokumaq
Gömlek İLE/VE/=/||/<> Gümliq
Çolpan İLE/VE/=/||/<> Tsolban
Çağan İLE/VE/=/||/<> Chaggan
Celayir İLE/VE/=/||/<> Jalair
Oymak İLE/VE/=/||/<> Amag
Otağ İLE/VE/=/||/<> Utaga
Oba İLE/VE/=/||/<> Obuğ
Cebe İLE/VE/=/||/<> Cebe
Yurt İLE/VE/=/||/<> Yurd
Ulus İLE/VE/=/||/<> Uls
Ülke İLE/VE/=/||/<> Ülige
Yasa İLE/VE/=/||/<> Yassa
Yasak İLE/VE/=/||/<> Yasaq
Yargı İLE/VE/=/||/<> Yargu
Yargıç İLE/VE/=/||/<> Yarguci
Altın İLE/VE/=/||/<> Altan
Altay İLE/VE/=/||/<> Altai
Deniz İLE/VE/=/||/<> Tengis
Dalga İLE/VE/=/||/<> Dabalga
Erdem İLE/VE/=/||/<> Erdem
Ceren İLE/VE/=/||/<> Ceren
Bayan İLE/VE/=/||/<> Bayan
Hatun İLE/VE/=/||/<> Khatun
Sayın İLE/VE/=/||/<> Sayin
Yeğen İLE/VE/=/||/<> Cige
Ağa İLE/VE/=/||/<> Aka
Ana İLE/VE/=/||/<> Eke
Amca İLE/VE/=/||/<> Amaga
Bacı İLE/VE/=/||/<> Bacuka
Baldız İLE/VE/=/||/<> Balçir
Bacanak İLE/VE/=/||/<> Baca
Bürümcük İLE/VE/=/||/<> Bürüncek
Sakağı İLE/VE/=/||/<> Sakagu
Sarışın İLE/VE/=/||/<> Sıragçın
Seyrek İLE/VE/=/||/<> Seyreq
Sırık İLE/VE/=/||/<> Sirug
Pısırık İLE/VE/=/||/<> Besereg
Soru İLE/VE/=/||/<> Surag
Sürmek İLE/VE/=/||/<> Sürçi
Kuyu İLE/VE/=/||/<> Kudug
Solak İLE/VE/=/||/<> Solugay
Dağarcık İLE/VE/=/||/<> Tagarçuq
Damga İLE/VE/=/||/<> Tamaga
Damar İLE/VE/=/||/<> Tamır
Demir İLE/VE/=/||/<> Temir
Bilgi İLE/VE/=/||/<> Bilig
Bitik İLE/VE/=/||/<> Bitig
Barak İLE/VE/=/||/<> Barak
Büyük İLE/VE/=/||/<> Bedük
Küçük İLE/VE/=/||/<> Çüçig
Bayat İLE/VE/=/||/<> Bayaud
Bayındır İLE/VE/=/||/<> Bayandur
Kepenek İLE/VE/=/||/<> Kebenek
Tulum İLE/VE/=/||/<> Tulum
Kalkan İLE/VE/=/||/<> Kalgan
Tolga İLE/VE/=/||/<> Duulga
Tayga İLE/VE/=/||/<> Taiga
Tuğrul İLE/VE/=/||/<> Touril
Tarkan İLE/VE/=/||/<> Darkhan
Kağan İLE/VE/=/||/<> Kagaan
Kurultay İLE/VE/=/||/<> Krultai
Teñgri İLE/VE/=/||/<> Tenger
Tanrıdağı İLE/VE/=/||/<> Tengritahkt
Timuçin İLE/VE/=/||/<> Temujhi
Cengiz İLE/VE/=/||/<> Chingis
Hülagü İLE/VE/=/||/<> Uulagui
Kubilay İLE/VE/=/||/<> Khublaai
Subutay İLE/VE/=/||/<> Subedai
Tolunay İLE/VE/=/||/<> Tulanai
Ogeday İLE/VE/=/||/<> Oggedai
Çağatay İLE/VE/=/||/<> Jaggatai
Cerkutay İLE/VE/=/||/<> Jargutai
Bengütay İLE/VE/=/||/<> Möngeudai
Urankay İLE/VE/=/||/<> Uurankai
Olcay İLE/VE/=/||/<> Uulcay
Bori Tigin İLE/VE/=/||/<> Börjigid
Börteçine İLE/VE/=/||/<> Börtechino
Ergenekon İLE/VE/=/||/<> Eregene'khun )
- TÜRKÇE/İNGİLİZCE ... ile TÜRKÇE/İNGİLİZCE ...'DE
- Türkçe'sini önemseyenlerle KONUŞ!!!
- TURKEY/Turkey vs. turkey
- Türkî[Tr. / Fars.] ile TÜRKÎ[Ar.]
( Türk. | Türk'le(rle) ilgili. İLE Türkü. )
- TÜRK-İSLÂM değil İSLÂM-TÜRK
- TÜRKİSTAN ile ...
( HÂREZM | SOĞD BÖLGESİ/SOGHDIANA )
- TÜRKİYE'DE, BÖLGESEL FaRkLaR
( Türkiye'de Bölgesel FaRkLaR yazısını okumak için burayı tıklayınız... )
- DÜŞÜNEN ADAM HEYKELİ:
TÜRKİYE'DE ile/>< DÜNYADA
( [ne yazık ki]
"Bakırköy akıl hastahanesinde". İLE/>< Üniversitelerde. )
- TÜRKİYE'DE, SİNEMA TARİH YAZIMINDA:
SİNEMANIN BAŞLANGICI ile/ve/||/<>/> MUHSİN ERTUĞRUL DÖNEMİ ile/ve/||/<>/> DÖNEMLER ile/ve/||/<>/> YAKLAŞIM ile/ve/||/<>/> KAYNAK KULLANIMI ile/ve/||/<>/> YÖNTEM
- TÜRKİYE'DEKİ EN BÜYÜK ÇINAR ile ...
( İznik'tedir. [Çapı 20 m.] )
- TÜRKİYE'NİN EN TEHLİKELİ YOLLARI ile/değil/yerine/>< DÜNYANIN EN GÜZEL YOLLARI
( Görmek için burayı tıklayınız... İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Görmek için burayı tıklayınız... )
- TÜRKİYE/TÜRKİYÂ = TÜRK ELİ
- TÜRKLER ile/ve/<> SAHALAR
( ... İLE/VE/<> Yakut Türkleri'nin kendilerine verdiği ad. )
( ... İLE/VE/<> Sahalar, kullandıkları dile, "Saha tıla"[Saha dili] diyorlar.[Saha dili için en kapsamlı araştırmayı, Eduard Karloviç Pekarskiy yapmış. Hazırladığı, "Saha Dili Sözlüğü"ne, 25.000 sözcük almış.]
[1907 - 1930 yılları arasında, 13 cilt olarak basılan bu sözlükte, sözcüklerin anlamlarının yanı sıra, sözlü gelenekte yaşayan folklora ait pek çok unsura da yer verilmiş. Atatürk'ümüz de, Saha Türkleri'nin dili ile ilgilenmiş ve bu 13 ciltlik sözlük, isteği üzerine, 1937 yılında kendine hediye edilmiş. Atatürk'ümüz de, dil devrimini hazırlarken, bu sözlükten çok yararlanmış.] )
- TÜRKMEN = TÜRK-İ İMAN
- TÜRKOLOJİ değil/yerine/= TÜRKBİLİM
- TÜRKÜ ile BOZLAK
( ... İLE Orta ve Güney Anadolu'nun bazı bölgelerinde, bir türkü ezgisi. | Bu ezgiyle söylenilen, konusu acıklı türküler. )
- TÜRKÜ ile/değil DAĞİ
( ... İLE/DEĞİL Dağlık bölgelerde söylenilen türkülerin makamı. )
- TÜRKÜ ile/ve/<> ÖTEKİNİN TÜRKÜSÜ
- TÜRKÜ ile ŞANSONET
( ... İLE Tiyatro oyuncularından birinin mızıka eşliğinde söylediği türkü. )
- TÜRKÜ değil/yerine/= TÜRK'Ü
- TÜRKÜAZ değil TURKUAZ
- TÜRKÜAZ değil TURKUAZ
- TURKUAZ ile/||/<> VARİSİT
( Mavi-yeşil renkte bir fosfat. İLE/||/<> Yeşil renkte bir fosfat minerali. )
- TÜRKÜLERDE:
OYUN HAVALARI ile/ve LİRİK ile/ve DOĞA(PASTORAL) ile/ve YERGİ(SATİRİK) KONULU ile/ve SİMGELİ/TEMSİLÎ ile/ve KAHRAMANLIK VE SERHAT HAVALARI ile/ve TÖRENSEL VE GİZEM İÇERİKLİ ile/ve SOSYAL İÇERİKLİ ile/ve GURBET VE HASRET ile/ve MİZAHÎ VE ALAN OYUN ile/ve ÂŞIKLAMALAR ile/ve AĞIT VE KIRAN DESTANLARI ile/ve KARŞILIKLI DEYİŞLEME VE ATIŞMALAR
- TÜRK'ÜM <> ÖZBEK'İM
( Eğer bir Özbek'e, "Sen Türk kökenlisin" derseniz kesinlikle kabul etmezler. "Ben Özbek'im, sen de öyle!" derler. )
- TÜRLER, NEVİLER = ENVÂ' = ESPÈCES
- TÜRLER = LUCRETIUS[Lat.] = EIDÕLA[Yun.]
- TURMALİN ile/||/<> KRİZOBERİL
( Birçok renkte bulunabilen bir taş. İLE/||/<> Sarı-yeşil renkte ve sert bir mineral. )
- TURMALİN ile/||/<> SUGİLİT
( Birçok renkte bulunabilen bir taş. İLE/||/<> Mor renkli nadir bir mineral. )
- TURMALİN ile/||/<> ZİRKON
( Birçok renkte bulunabilen bir taş. İLE/||/<> Çeşitli renklerde bulunabilen bir taş. )
- TURNA YEMİŞİ ile/ve/||/<> YABAN MERSİNİ/LİKAPA/MAVİ YEMİŞ ile/ve/||/<> KIZILCIK
( )
( CRANBERRY vs. BLUEBERRY vs. CORNELIAN CHERRY )
- TURNA ile/ve BÜLBÜL
- TURNA ve/||/<> DAĞ KEÇİSİ ve/||/<> SEPET ve/||/<> KARTAL
( İnsan. VE/||/<> Kutsallık. VE/||/<> Bilgelik. VE/||/<> Gök Tanrı/Tengri. )
- TURNA ile İBİS/MISIR TURNASI
( Turnagillerden, Avrupa ve Kuzey Afrika'da toplu olarak yaşayan, göçebe, iri bir kuş. İLE Leyleksilerden, Afrika ve Batı Asya'nın sulak alanlarında yaşayan bir kuş. )
( GRUS GRUS cum IBIS AETHIOPICA )
- TURNA ile KARKARA
( ... İLE Başı sorguçlu turna. )
( ... İLE Bataklık bölgelerde yaşarlar. )
( CRANE vs. ... )
- TURNA ile SİYAH BOYUNLU TURNA
- TURNA ile TAÇLI TURNA
( ... İLE Barışçıl, sevimli ve nazik olan bu kuş, Uganda'nın bayrağında da yer alan simgesidir. [Bu kuşu öldürmenin 7 yıllık hapis cezası vardır.] )
( ... cum BALEARICA PAVONINA )
- TURNA ile TELLİ TURNA
( ... İLE Turnagillerden, su kıyılarında yaşayan, uzunluğu 85 santimetre olan, gövdesi gümüşi, başı ve boynu kara, büyük bir kuş. )
( GRUS GRUS cum ANTHROPOIDES VIRGO )
- TURNA ile TURNA BALIĞI(PIKE)
( Turnagillerden, Avrupa ve Kuzey Afrika'da toplu olarak yaşayan, göçebe, iri bir kuş. İLE Tatlı sularda yaşayan yırtıcı bir balık. )
( GRUS GRUS cum ESOX LUCIUS )
- TURNE değil/yerine/= GEZMECE
- TURNER SENDROMU ile KLINEFELTER SENDROMU ile DOWN SENDROMU
( [kromozomlarda] 23. çiftte yalnızca X'in bulunması. İLE 23. çiftte XXY yapısındadır. [Bazıları 23. çiftte XYY gösterir.] İLE 21. çiftte XXX yapısındadır. )
( Dişi, boyu kısa, boynu katmerli olur. Ergenlikte eşeysel açıdan gelişemez. Matematiksel işlemler, mekânsal işlevleri anlamak gibi zihinsel işlevlerde beceriksizlikler gösterir. İLE Bazıları eril olarak gelişir fakat eşeysel gelişimlerinde durgunluk vardır ve zihinsel gerilik gösterir. Bazıları dişi olarak gelişebilir ve gövde olarak gerilik göstermez. [Bazıları 23. çiftte XYY gösterir. Bu eriller, daha iri, daha saldırgan ve eşeysel açıdan daha etkindir.] İLE ... )
- TURNİKE/TOURNİQUE[İng.] değil/yerine/= BOĞMAÇ
- TURNİKE ile/ve/||/<> ATEL
( Yoğun kanamalarda. İLE/VE/||/<> Kırık/çıkıklarda, yaralanmalarda/vurmalarda[travmalarda]. )
( Kan akışını kesmek üzere. İLE/VE/||/<> Hareket ettir(t)memek üzere. )
( - Turnike uygulamasında kullanılacak malzemelerin genişliği, en az 8-10 cm. olmalıdır.
- Turnike uygulamasında ip, tel gibi kesici malzemeler kullanılmamalıdır.
- Turnike uygulamasının yapıldığı saat, bir kağıda yazılmalı ve yaralının üzerine asılmalıdır.
- Turnike, her 15-20 dk. gevşetilip sıkılmalıdır. )
- TURNUSOL[Fr.] (KÂĞIDI) ile MİHENK (TAŞI) ile KİLİT (TAŞI)
( Birtakım bitkilerden elde edilen mavi boya maddesi. İLE Altının gerçeğini sahtesinden ayırmak ve ayarını belirlemek üzere kullanılan sert ve siyah taş. )
- TURNUVA değil/yerine/= YARIŞTAY
- TURP ile AÇIKAĞIZ
( .. İLE Turpgillerden bir bitki. )
( ... cum HESPERIS ACRIS )
- TURP ile ACIRGA
( ... İLE Yabanturpu. )
- TURP ile ALABAŞ TURPU/CEHENNEM TOPUZU[Kıbrıs'ta]
- TURP ile BAYIRTURPU
( ... İLE İri bir turp türü. )
( ... cum COCHLEARIA ARMORACIA )
- TURP ile/değil EJDER MEYVESİ
( ... İLE/DEĞİL Dış görünüşü turp gibi, kırmızı ve aralarından yeşil yapraklar çıkan, içi beyaz fakat siyah noktalar bulunan, tadı çok güzel bir meyve.[Vietnam'da] )
( [not] RADISH vs./but DRAGON FRUIT )
- TURP ile KARATURP
( ... İLE Turpgillerden, etli, iri beyaz köklü çok yıllık bir bitki. )