
Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim
M'LERDE
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA VE FARKINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 6611 başlık/FaRk ile birlikte,
7436 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(5/8)
- MERTEK[Erm.] değil/yerine/= SIRIK
( Yapıda kullanılan, dört köşe ya da yuvarlak, kalınca sırık. )
( "Elif'i görse, mertek zanneder.": Bilgisizleri ve en alt seviyedeki bilgisizliklerinin derecesini tanımlamak üzere kullanılan deyim. )
- MERV
( Herşey, Merv'de başladı. )
- MERV ve/<> MERAGA ve/<> TEBRÎZ
- MERYEM ile 12 MERYEM
( Bulunduğu yeri terk eden. | Uzaklaşmış (olan). İLE Hz. İsa'nın annesi Kutsal Bakire Meryem, Havari James'in annesi Meryem, Evangelist=İncil'in dördüncü kitabının yazarı Yuhanna'nın (John) annesi Meryem, kim olduğu bilinmeyen ve esrarengiz bir kadın olarak kalan ve sadece 'ÖTEKİ' [Other] diye tanıtılan Meryem, fahişe Meryem, Mary Jacoby diye adı ve soyağacıyla belirtilmiş olan Meryem, Maria Magdalena [Mecdel'li Meryem], Mark'ın yazdığı ikinci kitapta adı geçen Bethany'li Meryem ve son olarak da Mısır'lı Meryem. [16.yy'da, iki Meryem daha eklenmiştir.] )
- MERYEM ile HODIGITRIA MERYEM
( ... İLE Doğru yolu gösteren. )
- MERYEM ve/||/<>/< İTİKÂF
( Ayrılıp kenara çekilen. VE/||/<>/< Bir yere kapanıp ibadetle zaman geçirme.[özellikle, Ramazan'ın son on gününde, camide, maksûrede kapanarak] )
- (MERZİFON'LU) KARA MUSTAFA PAŞA CAMİSİ ile KARA MUSTAFA MESCİDİ / KASAPLAR MESCİDİ
( Bayezıd'ta, Çarşıkapı karşısında, Yeniçeriler Caddesi'ndedir. [Minaresizdir.] İLE Yedikule'dedir. [Kasaplar kullandığı için Kasaplar Mescidi olarak tanınmıştır.] )
( 1690'da, Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından başlatılmış, oğlu Maktûlzâde Ali Paşa tarafından tamamlanmıştır. İLE XVII. yüzyılda, Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından. )
- MERZİFONLU KARA MUSTAFA PAŞA ÇEŞMESİ ile MERZİFONLU KARA MUSTAFA PAŞA SEBİLİ
( Zeytinburnu, Kazlıçeşme'de, Kara Mustafa Paşa Mescidi yanındadır. İLE Bayezıd'ta, Çarşıkapı semtinde, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camisi yanındadır. )
( XVII. yüzyılda, Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından. [1823'te onarılmıştır.] İLE 1683'te[vefat tarihi], Merzifonlu Kara Mustafa Paşa için yaptırılmıştır. )
- MESÂ'[Ar.] ile MESÂ'[Ar.]
( Akşam. İLE Kuyumcu eşyası. )
- MEŞÂ'[Ar.] ile MEŞÂ'[Ar.]
( Açıklanan, duyulan. | Bölünmeyip karışık ve ortak olan. İLE İshal yaptırıcı ilâç. )
- MESA" degil MESELA
- MESAA/MESA değil MESELA
- MESÂBE[Ar.] değil/yerine/= DERECE
( Derece, rütbe. | Kadar. | Konum, durum. )
- MESAFE KATETMEK değil/yerine/= YOL ALMAK
- MESAFE KOYMAK ile/ve/<> MESAFE YARATMAK
- MESAFE KOYMAK ile MESAFE/Yİ KORUMAK
- MESÂFE[Ar. çoğ. MESÂFÂT, MÜSÂF] ile KAT'-I MESÂFE
( Ara, uzaklık. İLE Yol alma. | [jeod.] Bir tür arazi ölçme ve hesaplama yöntemi. )
- MESAFE NAVLUNU ile/ve PİŞMANLIK NAVLUNU
( NAVLUN/FREIGTH[İng.]: Denizde mal taşıma karşılığı verilen ücret. )
( C.F. [COST - FREIGTH]: Mal bedeli ve nakliye ücreti içinde olmak üzere belirli bir yerde malın teslimi için yapılan satış. [Sigorta dahil değildir. Alıcı isterse teslim anına kadar risklerini karşılayacak sigortayı yaptırabilir.] )
( Beklenilmeyen bir drurum sonucunda geminin taşınmaz malı kaybetmesi nedeniyle navlun sözleşmesi sona ermekle birlikte bir miktar mal kurtarılmış ise bu mallar için ödenen ücret. İLE/VE Kiracının yolculuk başlamadan önce navlun akdinden vazgeçmesi halinde ödemekte zorunlu olduğu orandır. )
- MESAFE[Ar.] değil/yerine/= ARALIK
( [not] DISTANCE vs./and/but ... )
- MESAFE ile GENİŞLİK
( DISTANCE vs. WIDTH )
- MESAFE ile YÖN
( DISTANCE vs. DIRECTION )
- MESAFELİ OLMAK ile/ve POLİTİK DAVRANMAK
- MESAFEYİ:
"ARTIRMAK" değil AÇMAK
- MESÂHA ETMEK[doğrusu MİSÂHA/T] değil/yerine/= YERİ ÖLÇME | YÜZÖLÇÜMÜ
( Ölçmek. )
- MESÂHA ile/||/<> İMTİHÂN
( Ölçüm. | Alan ölçümü. | Hacim ölçümü. İLE/VE/||/<> Deneme, sağlama. )
- MESÂHA ile/||/<> MİKYAS
( Ölçme, ölçümleme, yüz ölçümü. İLE/||/<> Ölçek. | Kıyas edecek alet. | Uzunluk ölçüsü. )
- MESÂHA-İ MUHÎTİYYE ile/ve MESÂHA-İ SATHİYYE
( Taban çevresi. İLE Bir yerin, toprağın yüzünün ölçümü, yüzölçümü. )
- MEŞÂHİR[Ar. < MEŞHER] ile MEŞÂHÎR[Ar. < MEŞHÛR]
( Sergiler, sergilenecek, teşhir olunacak yerler. İLE Ünlü kişiler. )
- MESAİ[Ar.]/VARDİYA[İt. < GUARDIA] değil/yerine/= ÇALIŞMA/EMEK
( Çalışma, emek. | Gemilerde, beklenen nöbet. | Gemide, nöbet yeri. | Nöbetleşe çalışma, posta. )
( TO WORK OVERTIME vs. SHIFT )
- MESÂİB[Ar. < MUS'AB] ile MESÂİB[Ar. < MUSÎBET]
( Zor işler. İLE Felâketler. | Uğursuzlar. )
- MEŞÂİL[Ar. < MEŞ'AL/E] ile MEŞÂİR[Ar. < MEŞ'AR]
( Meş'aleler. İLE Hacı olmadan önce durulması gereken önemli yerler. | Duyular, hasseler. )
- MESÂİL[Ar. < MES'ELE] ile MESÂİR[Ar. < MİS'AR]
( Meseleler. İLE Ateş küsküleri, ateş karıştırmaya yarayan demirler. )
- MEŞÂİM[Ar. < MEŞÎME] ile MEŞÂÎM[Ar. < MEŞ'ÛM]
( Dölyatakları, sonlar. İLE Uğursuzlar. )
- MEŞÂİYUN[Ar.] ile PERİPATETİZM[Fr. < Yun. PERIPATEIN: Gezinmek.]
( AKLI KILAVUZ SAYANLAR )
- MESAJ değil/yerine/= İLETİ
- MESAJ değil/yerine/= İLETİ/BİLDİRİ
( Bir devlet büyüğünün, bir sorumlunun, belirli bir nedenle ilgililere gönderdiği bildiri. | Yazı ya da sözle verilen, gönderilen bilgi. | Yazı ya da sözle anlatılması amaçlanan duygu ya da düşünce. )
- MESAJ ile/ve YÖNLENDİRME
( MESSAGE vs./and TO ORIENTATE )
- MESÂKİN[Ar. < MESKEN] ile MESÂKÎN[Ar. < MİSKÎN]
( Oturulacak yerler, meskenler. İLE Fazlasıyla fakir olanlar. | Miskinler, uyuşuklar. )
- MEŞAKKAT[Ar.] değil/yerine/= ZAHMET, SIKINTI, GÜÇLÜK, ZORLUK
( ZAHMET, SIKINTI, GÜÇLÜK, ZORLUK )
- MEŞAKKATLİ değil/yerine/= İNCE İŞLİ/EMEK İSTEYEN
- YUL/YULA/MEŞALE[Ar.] ile KÜÇÜK MEŞALE
( ... ile BLOSS )
- MEŞ'AL/E[Ar. < ŞU'L | çoğ. MEŞÂİL] ile MEŞ'AR[Ar.]
( Aydınlatıcı âlet, lamba, kandil. | Ucunda, alev çıkarak yanan bir madde bulunan sopa/değnek. İLE Hacı olmadan önce durulacak yerlerden her biri. | Duyu, hasse. )
- MESAME[Ar. çoğ. MESAMAT] değil/yerine/= GÖZENEK/LER
- MESÂMİ'[Ar. < MİSMA] ile MESÂMÎR[Ar. < MİSMÂR]
( Duyma/işitme aletleri. | Kulaklar. İLE Çiviler, mıhlar. )
- MESANE[Ar.] değil/yerine/= KAVUK/SİDİK TORBASI
- MESÂVÎ[Ar. < MESVA] ile MESÂVÎ[Ar. < SÛ'ÜN]
( Evler, haneler, meskenler. İLE Kötülükler, fenâlıklar. )
- MEŞÂYİH[< ŞEYH] ile ...
( ŞEYHLER )
- MESCİD ile/ve MEKREM
- MESCİD-İ AKSÂ ile/değil AKSÂ CAMİİ
( Bir bina değil bir yer/alandır. İLE/DEĞİL Kudüs'te, Mescid-i Aksâ'da bulunan camii. )
- MESCİD-İ AKSÂ ile MESCİD-İ HARAM
( Mürşid. İLE Kendin.[başkasına kapalı olan] )
( Kudüs. İLE Kâbe. )
- MESCİT ile/||/<> KÖŞK MESCİT
( Küçük cami. Anadolu'da minberi olmayan, vakit namazları için kullanılan küçük camiler. İLE/||/<> Genellikle Sultanhanı adı verilen bir dizi XIII. yüzyıl kervansarayının avlu ortasında dört kemer üstünde yer alan mescit bölümüne verilen ad. Osmanlı döneminde de kullanılmıştır. )
- MESCÛD ile SECDE EDİLEN | ALLAH
- MESDÛD[< SEDD]:
KAPANMIŞ, KAPALI, TIKANMIŞ, TIKALI
- MEŞE PALAMUDUNUN:
ÇEKİRDEĞİ ile/ve KADEHİ
( PELİT ile ... )
( Meşe ağaçları, elli yaşından önce palamut vermez. )
( KADEHÇİK: Meşe, fındık, gürgen vb. ağaçlarda, meyve sapının genişlemesiyle oluşan ve meyveyi ortasına kadar içine alan küçük kadeh biçimindeki oluşum. )
- MEŞE ile MANTARMEŞESİ/SEZÜ
( ... İLE Mantar katmanı çok gelişen, bir tür meşe. )
( ... cum QUERCUS SUBER )
- MEŞE ile MEŞE[Fars. :Çalılık.]
( Misket. İLE Kayıngillerden, üçyüz kadar türü arasında, yaz-kış yapraklarını dökmeyenleri de bulunan, kerstesi dayanıklı bir orman ağacı. | Bu ağaçtan yapılmış olan. )
( Türkiye'de, 18 meşe türü vardır. )
( ... cum QUERCUS )
- MEŞE ile VIRGINIA MEŞESİ[QUERCUS VIRGINIANA]
( Filmlerde görülen yosundan halkalarla süslenmiş olan ağaç. )
- MESEL[Ar.] ile MENKIBE[Ar.]
( Örnek, benzer, nümûne. | Dokunaklı, anlamlı, örnek alınacak söz. | Atasözü. | Eğitici ve ahlâka yararlı olan öykü/masal. İLE Din büyüklerinin ya da tarihe geçmiş ünlü kişilerin, yaşamları ve olağanüstü davranışlarıyla ilgili öykü. )
- BİLFARZ/MİSAL/MESELÂ[Ar.]/ÖRNEĞİN/YANİ ile/değil/yerine SÖZGELİMİ/SÖZGELİŞİ
- MESELE" ile "DAVÂ"
- MESELE ile/ve/değil/||/<>/< MEVZÛ
- MESELE değil/yerine/= SORUN
- ME'SEM/E[Ar.] ile MESEMM[Ar. çoğ. MESÂMM]
( Suç. Günah. İLE Deri üzerindeki küçük delik. )
- MESEMME[Ar.] ile ...
( Deri üzerindeki küçük delikler. )
- MESERRET[Ar. < SÜRÛR] değil/yerine/= SEVİNÇ, ŞENLİK
- MEŞƏ[Azr.] = ORMAN[Tr.]
- MEŞFER[Ar. çoğ. MEŞÂFİR] ile ...
( Sarkık hayvan dudağı. )
- MESFÛ'[Ar.] ile MESFÛH[Ar.]
( Nazar değmiş. İLE Dökülmüş, akıtılmış. | Dağ eteği. )
- MEŞFÛ[Ar.] değil/yerine/= ÖNALIMLIK
- MEŞGALE[Ar.] değil/yerine/= UĞRAŞI/İŞUĞRAŞ
( İŞ, İŞ GÜÇ, UĞRAŞILAN İŞ )
- MEŞGUL OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ETKİN OLMAK
- MEŞGUL OLMAK ile/ve HEMHAL OLMAK
- MEŞGUL OLMAK değil/yerine/= İŞLENMEK/OYALANMAK/UĞRAŞMAK
- MEŞGUL ile BİŞKÛL
( ... İLE Becerikli, çevik, işe düşkün. | Akıllı. | Güçlü. | Uyanık, tedbirli, ihtiyatlı. | Rastık. )
- MEŞGUL[Ar. < ŞUGL]["gu" uzun okunur] [Ar.] ile MEŞKÛL[Ar.]
( Bir işle uğraşan, iş görmekte olan. | Doldurulmuş, tutulmuş, işgal edilmiş. | Tutuk, dalgın; dolgun. İLE Bileklerine kadar üç ayağı beyaz olan at. )
- MEŞGUL ile/değil/yerine/>< ÜRETKEN
- MEŞGUL ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< VERİMLİ
- MEŞGUL/İYET[Ar.] değil/yerine/= İŞLİ/LİK
- MESH/MEDICAL SUBJECT HEADING[İng.] değil/yerine/= TIBBİ KONU BAŞLIKLARI
- MESH[Ar.] ile MESH[Ar.]
( Silme, sığama. | Bir şeyi, elle sığama. | Abdest alırken ıslak eli, başın dört bölümünden bir bölümüne sürme. İLE Şeklini değiştirerek, çirkin bir duruma getirme. )
- MEŞHER[< TEŞHİR] ile ...
( Sergi yeri. - Mekanlar | Sil )
- MEŞHÛM[Ar. çoğ. MEŞÂHÎM] ile MEŞHÛN[Ar.]
( Yürekli, cesur. İLE Doldurulmuş, dolu. )
- MEŞHUR" ile/değil MEŞRÛ
- MEŞHUR ile/ve MÜSELLEM
- MEŞHÛRÂT ile MAKBÛLÂT
( İnsan ile var olanlar arasında ilişki kuran kabûller. İLE İnsan ile Tanrı arasında ilişki kuran kabûller. )
- MESİH/HIZIR ile/değil/yerine DÜŞÜNCE(MİZ)
- MESİH PAŞA CAMİSİ ile MESİH PAŞA CAMİSİ
( Fatih, Yavuz Selim'de, Hırka-i Şerif Camisi yanındadır. İLE Küçük Çamlıca Tepesi'ndedir. )
( 1586'da, Sadrazam Hadım Mehmed Mesih Paşa tarafından yaptırılan Mimar Sinan eseridir. [Mehmed Mesih Paşa Camisi ya da Eski Ali Paşa Camisi adlarıyla da bilinir.] İLE XIX. yüzyılda, Şeyhülislâm Bodrum'lu Ömer Lütfi tarafından. [Bodrumî Camisi adıyla da bilinir.] )
- MESÎH[Ar.] ile MESÎH[Ar. < MESH] ile Mesîh[Ar.]
( Üzerine yağ sürülmüş olan. İLE Başka bir şekle, hayvan kılığına girmiş olan kişi, mesh olunmuş. | Acîbe, garîbe. İLE Hz. Îsâ.[elini sürdüğü hastaların, anında iyileşmesinden kinâye olarak] )
- MEŞÎHAT ile ...
( Şeyhülislâmlık makamı. | Şeyhlik. )
- MESÎL[Ar.] ile MESÎL[Ar. < SEYELÂN] ile MESÎR/E[Ar. < SEYR]
( Benzer. İLE Suyun aktığı, geçtiği yer. İLE Seyir edilecek, gezilecek yer, gezinti yeri. )
- MEŞİME/PLASENTA değil/yerine/= ETENE/SON/DÖLEŞİ
( Memelilerde, ana ile dölüt arasında kan alıp verme işini sağlayan örgen. | Meyya daprağında yumurtacıkların bağlı olduğu bölüm. )
- MEŞÎMÎ[Ar.] ile ...
( Etenliler. PLACENTAIRES[Fr.] )
- MESİR MACUNU ile LERP
( Kuvvet macunu. Afrodizyak. [Manisa'da] İLE Kudret helvası. [Avustralya'da] )
- MESİRE[Ar.] değil/yerine/= GEZİNTİ/DİNLENME YERİ
- MESİRE değil/yerine/= GEZİYER
- MEŞİYET ile/ve/||/<> TEVEKKÜL
( MEŞİYET: Sürekli istenç/irâde. | Belirleyicilik. )
- MEŞİ(Y)(Y)ET[Ar.] ile/ve/> İRÂDE/İSTENÇ[Ar.]
( İrâdeden önce gelir. İLE/VE/> ... )
- MEŞK ile/ve/<> FASIL
- MEŞK[Ar.] ile MEŞK[Ar.]
( Yazı örneği. | Alışmak, öğrenmek üzere yapılan çalışma, alışma/alıştırma. | Yazı ya da müzik dersi. İLE Tulumdan yapılmış su kabı, saka kırbası. )
- MESKEN Ü MEDFEN[Ar.] ile ...
( Oturulacak ve gömülecek yer. )
- MESKENET[Ar.] ile MÂZERET[Ar.]
( "Meskenet, mâzeret teşkil eder mi?" )
- MESKENET[Ar.] değil/yerine/= YOKSULLUK
( Miskinlik, beceriksizlik. | Yoksulluk. )
- MESKUB[Ar. < SAKB]["ku" uzun okunur] ile MESKÛB[Ar. < SÜKÛB]
( Delinmiş, delikli, sakb olunmuş. İLE Kalıba dökülmüş, akıtılmış. )
- MESKÛKÂT[< MESKÛK] ile MESKÛK
( Sikke durumuna getirilmiş madeni paralar, akçeler. İLE Kuşku uyandıran, kuşkulu/şüpheli. )
- MEŞKUL değil/< MEŞGUL[< ŞUGL]["gu" uzun okunur]
( MEŞKÛL[Ar.]: Bileklerine kadar üç ayağı beyaz olan at. DEĞİL Bir işle uğraşan. )
- MEŞKÛL[Ar.] ile MEŞKÛR[Ar. < ŞÜKR]
( Bileklerine kadar üç ayağı beyaz olan at. İLE Şükre, teşekküre değer, beğenilmiş, övülmüş, makbul. )
- MESKUM["ku" uzun okunur] ile MESKÛN[Ar. < SÜKÛN]
( Hasta ve yoksul. İLE İçinde, kişinin oturduğu/bulunduğu/yaşadığı yer. | İnsan bulunan, şenlenmiş yer. )
- MESKÛN değil/yerine/= OTURUMLU
- MEŞKÛR[Ar. < ŞÜKR] ile MEMDÛH/A[Ar. < MEDH | çoğ. MEMDÛHÂT]
( Şükre, teşekküre değer, beğenilmiş, övülmüş, makbul. İLE Övülmüş, övülecek, medh olunmuş. )
- MESLEK LİSELERİNDE:
ALAN MESLEK PROGRAMI(AMP) ile/ve/||/<> ALAN TEKNİK PROGRAMI(ATP)
- MESLEK YÜKSEK OKULU(MYO) ile/ve/değil/yerine/||/<>/> FAKÜLTE
- MESLEK ile/ve HAL
- MESLEK değil/yerine/= İŞGE
- MESLEK ile İŞTİGAL
( ... İLE Uğraşma, ilgilenme, meşgul olma. )
- MESLEK ile/ve MEŞGALE
- MESLEK ile/ve/||/<>/> SEVDÂ
( "Karşılık" alınıyorsa/bekleniyorsa. İLE/VE/||/<>/> "Karşılık" alınmıyorsa/beklenmiyorsa. )
- MESLEKÎ değil/yerine/= İŞGESEL
- MESLEKTAŞ değil/yerine/= İŞGEDEŞ
- MESLÛ'[Ar.] ile MESLÛH[Ar. < SELH]
( Gövdesinde ur bulunan kişi. İLE ... )
- MESMÛ'[Ar. < SEM] ile MESMÛR[Ar.]
( Duyulmuş/işitilmiş, haber alınmış. | Dilenilen, işitilen. İLE Ufak tefek olmasının yanısıra sinirleri güçlü adam. )
- MESNED/SİZ[Ar.] yerine DAYANAK/SIZ
- MESNET/MESNED değil/yerine/= DAYANAK/ORUNÇ
- MESNEVÎ değil MESNEVÎ-İ MANEVÎ
- MESNEVÎ ile/ve RUBÂÎ
( İkili. İLE/VE Dörtlü. )
- MESNEVÎ-İ MÂNEVÎ'NİN:
ÖNSÖZÜ(DİBÂCESİ) ile/ve/<> METNİ
( Arapça'dır. İLE/VE/<> Farsça'dır. )
- MESNÛN ile ...
( Şekillendirilen, fırınlanmamış çamur. | Bilenmiş bıçak/çakı. | Sünnet olan şey.[EMR-İ MESNÛN )
- MESRÂ[Ar.] ile MESRAH[Ar. çoğ. MESÂRİH]
( Gece vakti yola çıkma. İLE Otluk, çayırlık. )
- MEŞREB ile ...
( İÇECEK YER | YARADILIŞ, DOĞA, MİZÂÇ | HUY, AHLÂK | İLÂHİ SUYU TUTACAK KAP | ÇEŞME )
- MEŞREB ile MEZHEB
( Yaradılış, huy. | Davranış biçimi. İLE Bir dinin görüş ve anlayış ayrılıkları nedeniyle ortaya çıkan kollarından her biri. | Öğreti. | [mecaz] Anlayış, görüş. )
- MESREBE[Ar. < MESÂRİB] ile MEŞREBE[Ar. < MİŞREBE][Ar. çoğ. MEŞÂRİB]
( Çayır, mera, otlak. | Göğüsten, karına kadar uzanan kıllı bölge. İLE Maşrapa. )
- Meşrebini söyleme! SUS!!!
- MEŞRÛ MÜDÂFAA:
BİRLİKTE/ORTAK ile/ve/||/<> BİREYSEL/TEK BAŞINA
- MEŞRÛ ve/||/+/<>/> MAKUL ve/||/+/<>/> MASUM
( Tütün[sigara vb.], çevremizdeki en çok maruz kaldığımız ve en sorunlu dayatmalardandır ne yazık ki. Tabii, bizim izin/fırsat vermememiz dışında! )
- MESRÛ'[Ar.] ile MEŞRÛ'/MEŞRÛA[Ar. < ŞER] ile MEŞRÛH/A[Ar. < ŞERH]
( Sar'a hastalığına tutulmuş, sar'alı. kişi. İLE Şeriatın izin verdiği, şer'an caiz olan, şeriata, hukuka/yasaya uygun. İLE Açıklanmış, şerh olunmuş. | Uzun uzadıya anlatılan. )
- MESRÛD[Ar. < SERD] ile MESRÛD[Fars.]
( Söylenilmiş, bildirilmiş, serd olunmuş. İLE Büyü, sihir, efsun. )
- MEŞRÛ/İYET(GEÇERLİ/LİK) ile/ve/||/<> TUTARLI/LIK
- MEŞRÛİYET:
HUKÛKÎ ile/ve/||/<> KANUNÎ
- MEŞRÛİYET ile MEŞRÛTİYET
( Yasanın, kamu vicdanının ve dinin doğru bulduğu. İLE Hükümdarla yönetilen bir ülkede, hükümdarın başkanlığı altında parlamento yönetimine dayanan hükümet biçimi. | Osmanlı döneminde, 1876 anayasasıyla başlayan ve 1918 Mondros Antlaşması'na kadar süren ve I. ve II. Meşrutiyet dönemi adlarıyla anılan süre. )
- MEŞRÛLAŞTIRMA ile KILIFLANDIRMA
- MESRÛR[< SÜRÛR] ile NEŞELİ
( SEVİNMİŞ, NEŞELİ, MEMNUN, ARZUSUNA KAVUŞMUŞ )
- MEŞRÛTİYET[Ar.] değil/yerine/= KOŞULLULUK
- MEŞRUT/ŞARTLI değil/yerine/= KOŞULLU
- MESSAGE vs. SUMMON
- MESSAGE vs. TO INVITE
- MESSAGE vs./ ve TO GUIDE
( MESAJ ile/ve YÖNLENDİRME )
- MEŞŞÂÎLİK ile/ve/||/<> İŞRÂKÎ/LİK
(
İLE/VE/||/<>
Hikemî Meşşâî
Meşşâî | İşrâkî | Bilim ve Mantık |
---|---|---|
Fârâbî (ö. 950/339) | Şihâbuddin Sühreverdî (ö. 1191/587) | İbn Heysem (ö. 1039/430) |
İbn Sînâ (ö. 1037/428) | Şemsuddin Semerkandî (ö. 1303/702) | Ömer Hayyâm (ö. 1131/525) |
Behmenyâr (ö. 1066/458) | Şemsuddin İsfahânî (ö. 1345/746) | Fahreddîn Râzî (ö. 1209/606) |
Ebû'l Abbas Levkerî (ö. 1109/503) | Celâluddin Devvânî (ö. 1502/908) | Kemâluddin b. Yunus (ö. 1242/639) |
Zeynüddîn Ömer Sâvî (ö. 1169/565) | Müneccimbaşı Ahmed Dede (ö. 1702/1113) | Nasîruddin Tûsî (ö. 1273/672) |
Ebû'l-Hasan Beyhakî (ö. 1169/565) | Ebulfadl Tûsî (ö. 1314/713) | |
Ebû'l-Berekât Bağdâdî (ö. 1152/547) | Abdurrahman Câmî (ö. 1492/898) | |
Esîrüddîn Ebherî (ö. 1265/663) | Mehmed Emin Üsküdarî (ö. 1738/1151) | |
Necmuddin Kazvînî (ö. 1276/675) | ||
Kutbuddin Şîrâzî (ö. 1311/710) | ||
Kutbuddin Râzî (ö. 1365/766) | ||
Mirîm Çelebi (ö. 1525/931) | ||
İbn Kemâl (ö. 1534/940) | ||
Taşköprülüzâde (ö. 1561/968) | ||
Muslihuddin Lârî (ö. 1571/979) | ||
Takiyüddin Râsî (ö. 1585/993) | ||
Kınalızâde Ali (ö. 1571/979) | ||
Mehmed Emin Sivânî (ö. 1627/1036) |
İLE/VE/||/<>
İşrâkî
İşrâkî | Meşşâî | Tasavvufî |
---|---|---|
İbn Sînâ (ö. 1037/428) | İbn Sînâ (ö. 1037/428) | İbn Arabî (ö. 1240/638) |
Şihâbuddin Sühreverdî (ö. 1191/587) | Nasîruddin Tûsî (ö. 1273/672) | Mevlânâ (ö. 1273/672) |
Şemsuddin Şehrezûrî (ö. 1297-98/697) | Seyyid Şerîf Cürcânî (ö. 1413/816) | Aydemir Cildekî (ö. 1361-62/762) |
Kutbuddin Şîrâzî (ö. 1311/710) | İbn Kemâl (ö. 1534/940) | Fuzûlî (ö. 1556/963) |
Kemâluddin Fârisî (ö. 1319/718) | Kınalızade (ö. 1604/1012) | Fazlı Ali Bey (ö. 1609/1018) |
Celâluddin Devvânî (ö. 1502/908) | Kâtib Çelebi (ö. 1658/1067) | Şeyh Gâlib (ö. 1799/1213) |
Müneccimbaşı Ahmed Dede (ö. 1702/1113) |
Kaynak: Türk Felsefe-Bilim Tarihi'nin Seyir Defteri - Türk Felsefe-Bilim Tarihi'nin Seyir Defteriİhsan Fazlıoğlu(Prof.Dr.) )
- MEŞŞÂT[Ar.] ile MEŞŞÂTA[Ar.]
( Tarak yapan, tarakçı. İLE Gelini süsleyen, gelin giysisi yapan kadın. )
- MESSY vs. DIRTY
- MEST ile/ve KAMARÇİN
( Ayağa giyilen. İLE/VE Mest'in üzerine giyilen. )
- MEST ile/ve MESH
( Ayağa giyilen. İLE/VE Bir şeyi el ile sığama. )
- MEST[Ar.] ile MEST[Fars. çoğ. MESTÂN]
( Mesh edilen ve üzerine pabuç giyilen, kısa konçlu, hafif ve yumuşak ayakkabı. İLE Sarhoş. )
- MEŞTÂ/T[< ŞİTÂ | çoğ. MEŞÂTÎ] ile ...
( Kışlak. Kışlıklar, kış mevsiminde barınılacak yerler, şitâ. )
- MESTÛR[Ar. < SATR] ile MESTÛR/E[Ar. < SETR]
( Yazılmış, çizilmiş, satırlanmış. İLE Örtülü, kapalı, gizli. | Açık gezmeyen kadın. )
- MESTÛRE[Ar. < SETR] ile MESTÛRE[Ar.]
( Örtülü, kapalı, gizli. | Açık gezmeyen kadın. İLE Tanıkları gizli olarak, temize çıkarmak üzere, yargıç tarafından ait oldukları makama yazılan yazı. )
- MESÛD ile SÜRÛRÎ
- MESUL MÜDÜR değil/yerine/= SORUMLU YÖNETÇİ
- MESÛL ve/||/<>/> MESÛD
- MES'ÛL-Bİ-L-MÂL[Ar.] ile MES'ÛL-Bİ-L-NEFS[Ar.]
( Para ile sorumlu ve kefîl olan. İLE Şahsen sorumlu ve kefîl olan. )
- MESÛL(İYET)[Ar.] yerine SORUMLU/LUK
- MEŞÛM[Ar.] ile MEŞ'ÛM[Ar. çoğ. MEŞÂİM] ile MEŞ'ÛN[Ar.]
( Gövdesi benekli kişi. | Şomi, meş'um. İLE Uğursuz. İLE Dağınık saç. )
- MEŞ'ÛR[Ar. çoğ. MEŞ'ÛRÂT] ile MEŞHUR[Ar. < ŞÖHRET | çoğ. MEŞÂHÎR]
( Bilinçlenilmiş olan, bilinç[uygulama] durumuna geçmiş/yükselmiş olan. İLE Ünlü, ün kazanmış/almış/salmış. )
- MESUT/BAHTİYAR değil/yerine/= MUTLU/KIVANÇLI
- MESUT/MESUD[Ar.] değil/yerine/= MUTLU
- MEŞVERET[Ar.] değil/yerine/= DANIŞMA
( Danışma, bir iş üzerinde konuşma. )
( CONSULTATION )
- MET değil/yerine/= KABARMA
- META OL(A)MAYANLAR:
TOPRAK ve/||/<>/> EMEK ve/||/<>/> PARA
- META:
ÖTE ile/ve/değil ÜST
- META ile/ve/||/<> HAYALÎ META
( Dönüşümdeki ürün. İLE/VE/||/<> Emek. )
- METÂ'[Ar.] ile MENFA'AT[Ar.]
- META[Yun.] ile METÂ'[Ar. < EMTİA]
( Öte. İLE Satılacak mal/eşya. | Elde bulunan var olan, anamal/sermaye. )
( QUAND, QUANDO avec ... )
- META ile/ve/||/<> PARA ile/ve/||/<> SERMAYE
- META ile TRANSANDANT
- METAANALİZ/META-ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= TOPLU ÇÖZÜMLEME
- METÂBİ'[Ar. < MATBAA] ile METÂBİH[Ar. < MATBAH]
( Basımevleri, matbaalar. İLE Mutfaklar. )
- METABOLİK/METABOLIC[İng.] değil/yerine/= ÖZÜMLEME-YADIMLAMA (İLİŞKİLİ)
- METABOLİK YOL ile METABOLİK AKIŞ
( Birbiriyle bağlantılı kimyasal tepkimelerin ardışık sırasını gösterir. İLE Bu tepkimelerin hızının ve yönünün nasıl denetlendiğiniedildiğini gösterir. )
- METABOLIT/METABOLITE[İng.] değil/yerine/= ARA ÜRÜN
- METABOLİZMA ile ENZİM
( Canlılarda kimyasal tepkimelerin ve enerji değişiminin gerçekleştiği süreçlerin bütünüdür. İLE Bu tepkimeleri hızlandıran proteinler. )
- METAFİZİK:
DEVİNGEN OLMAYAN ile/ve/<> MADDEYE BULAŞMAYAN
- METAFİZİK:
FİZİK ÖTESİ ile/ve/değil/||/<>/< SONRASI
- METAFİZİK GÜVENLİK ile/ve METAFİZİK BUNALIM
( Kişinin, kendine soru sormaya başlamasıyla devreye girer. )
- METAFİZİK:
İÇKİN ile/ve/||/<>/> AŞKIN ile/ve/||/<>/> İLİŞKİSEL
- METAFİZİK/METAPSYCHICS[İng.] değil/yerine/= FİZİK ÖTESİ
- METAFİZİK:
PLATON'DA ile/ve/||/<>/> ARISTOTELES'TE ile/ve/||/<>/> YENİ PLATONCULUK'TA ile/ve/||/<>/> LEIBNIZ'DE ile/ve/||/<>/> MODERN DÖNEMDE
- METAFİZİK (ŞARTLAR) ile/ve FELSEFE-BİLİM
- METAFİZİK değil/yerine/= DOĞAÖTESİ/ÖTEDOĞA
- METAFİZİK FİZİK
- METAFİZİK ile/ve/||/<> FİZİK ile/ve/||/<> ANLAM
- METAFİZİK ile/ve/değil/||/<>/< KURUNTU/VEHİM
- METAFİZİK ile/ve/||/<> MATEMATİK ve FİZİK
( İLM-İ ALÂ ile/ve/||/<> İLM-İ EVSÂT ve(/ile/ve/||/<>) İLM-İ EDNÂ )
( MANTIK - ÂLET İLMİ )
( Hareketsiz ve zihinde bağımsız. İLE/VE/||/<> Hareketsiz ve zihne bağımlı. İLE/VE/||/<> Hareketli ve zihinde bağımsız. )
( METAPHYSICS vs. MATHEMATICS vs. PHYSICS )
- METAFİZİK ile MECAZ
- METAFİZİK ile MİSTİK
- METAFİZİK ile MİSTİSİZM
( METAPHYSICS vs. MYSTICISM )
- METAFİZİK <> OLUMSALLIK/RASTLANTI <> FİZİK
( Olanaklı kılan. < OLUMSALLIK/RASTLANTI > Olanaklı kılınan. )
- METAFİZİK ile/ve/<> ONTOLOJİ ile/ve/<> EPİSTEMOLOJİ ile/ve/<> BİLİNÇ ile/ve/<> SÖZCÜK
- METAFİZİK ile/ve TEOLOJİ
- METAFİZİK ile VARLIKBİLİM
( METAPHYSICS vs. ONTOLOGY )
- METAFİZİK/DİN ile/ve/||/<> BİLİM
( Saltık. İLE/VE/||/<> Aşkınlık. )
( İçeriği baştan belirli olan tek alan. İLE/VE/||/<> ... )
- METAFİZİKSEL GÖNDERME ile/ve/||/<> TEMELLENDİRİLEBİLME
- METAFOR/METAPHOR[İng.] değil/yerine/= EĞRETILEME
- METAFOR ile ANALOJİ
( Bir şeyi, bir şeyden, başka yere "taşımak/ilişkilendirmek". İLE Aynı düşünme biçimiyle başka bir şeyi benzer kılmak. )
- METAFOR ile METAMORFOZ
( METAPHOR vs. METAMORPHOSIS )
- METÂİB[Ar.] ile METÂİB[Ar. < MET'ABE] ile METÂLİB[Ar. < MATLAB]
( Seçilmiş, güzel şeyler. İLE Uğraşlar, meşakkatler, yorgunluklar. İLE İstenilen, talep edilen şeyler. )
- METAKOGNİTİF değil/yerine/= ÜST BİLİŞ
- METAL AŞINIMI/KOROZYONU ile/ve/<> SOĞUK UC AŞINIMI/KOROZYONU
( METALLIC CORROSION vs./and/<> COLD-END CORROSION )
- METAL KAŞIK ile/yerine TAHTA KAŞIK
- METAL ile ALAŞIM
( Yüksek ısı ve elektrik iletkenliği olan, ağır, sert, parlak, haddeden çekilebilir, [biçim değiştirmeye yatkın] ve katyon oluşturma eğilimi gösteren öğeler. İLE En az bir bileşeni metal olan iki ya da daha fazla öğenin birlikte eritilmesi sonucunda oluşan, metalik özellikleri saf bir metalden farklı olan katı karışım. )
( METAL vs. ALLOY )
( LE MÈTAL avec ALLIAGE )
( METALL mit LEGIERUNG )
- METAL[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/>< AMETAL[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/>< YARI METAL ile/ve/||/<>/>< SOYGAZ/ASALGAZ
( Yüksek ısı ve elektrik iletkenliği olan, ağır, sert, parlak, haddeden çekilebilir, [biçim değiştirmeye yatkın] ve katyon oluşturma eğilimi gösteren öğeler. Oksijenli bileşimiyle çoğunlukla bazik oksitler veren madde, maden. | Dizgi makinelerinde, satırları oluşturmak için ergitilen antimon ve kurşun alaşımına verilen ad. İLE Metal olmayan öğeler.[klor, fosfor, oksiyen] İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/>< ... İLE/VE/||/>< ... )
( * Tel ve levha durumuna getirilebilir.
* Isı ve elektriği iyi iletir.
* Parlaktır.
* Oda koşullarında, katıdır.[Cıva dışında]
* Atomik yapıdadır.
* Kendi aralarında bileşik yapmazlar, alaşım oluşturur.
* Ametallerle iyonik bağ yapar.
* Bileşik yaparken, elektron vererek, + yüklü [katyon] oluşturur.
* Son yörüngelerindeki elektron sayısı [değerlik elektron sayısı] 1, 2 ya da 3'tür.
İLE/VE/||/><
* Tel ve levha durumuna getirilemez.
* Isı ve elektriği iyi iletmez.
* Mattır.
* Oda koşullarında, katı, sıvı ve gaz durumdadır.
* Molekül yapıdadır.
* Kendi aralarında kovalent bağlı bileşik yaparlar.
* Metallerle iyonik bağ oluşturur.
* Elektron alarak, - yüklü [anyon] oluşturur.
* Son yörüngelerinde, elektron sayısı [değerlik elektron sayısı] 5, 6 ya da 7'dir.
* Periyodik cetvelin sağında bulunur.
İLE/VE/||/<>
YARI METAL
...
İLE/VE/||/><
* Oda koşullarında, hepsi gaz durumundadır.
* Kararlı yapıya sahiptir, kimyasal etkileşime girmez.
* Bileşik oluşturmaz.
* Tek atomludur.
* Erime ve kaynama noktaları çok düşüktür.
* Son yörüngelerinde, 8 elektron bulundurur.[Helyum dışında]
* Işığı geçirir.[Saydamdır]
* Isı ve elektriği iletmez.
* Periyodik cetvelin 8A öbeğinde bulunur. )
- METAL[Fr. < Yun.] ile METHAL[Ar.]
( ... İLE Bir yapının giriş yeri, giriş. | Bir kitabın giriş bölümü. | Giriş. )
- METAL ile/ve/<> MISKALA[Ar.]
( ... İLE/VE/<> Metal parlatmaya yarar aygıt. | Bambu mızıka benzeri eski bir müzik aracı. )
- METAL ile SİDERİSMUS
( ... İLE Taşların/nesnelerin, insan/lar üzerindeki (olası) etkileri/etkileşimleri. [İng.][A name given by the believers in animal magnetism to the effects produced by bringing metals and other inorganic bodies into a magnetic connection with the human body.] | Bazı sinirsel hastalıklarda deri üzerinden madeni levya uygulanması esasına dayanan iyileştirme yöntemi, metal tedavisi. )
- METÂLİB ile/ve/+/||/<>/> MEZÂHİB
( İstenilen şeyler. İLE/VE/+/||/<>/> Tutulan yollar. )
- METALİK/METALOİT[Fr.] değil/yerine/= MADENSEL
- METALLERDE:
ALKALİ ile/ve/||/<> TOPRAK ALKALİ ile/ve/||/<> GEÇİŞ METALLERİ ile/ve/||/<> TOPRAK ile/ve/||/<> KARBON ile/ve/||/<> AZOT ile/ve/||/<> OKSİJEN ile/ve/||/<> HALOJENLER ile/ve/||/<> SOY GAZLAR
( )
- METALURJİ değil/yerine/= METALBİLİM
- METAMORFOZ/METAMORPHOSIS[İng.] değil/yerine/= BAŞKALAŞIM
- METAMORFOZ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= BAŞKALAŞMA
- METAMORFOZ/METAMORFİZM değil/yerine/= BAŞKALAŞIM/BAŞKALAŞMA
- METAMORPHISM vs. ALTERATION
- METAMORPHISM vs. DEVELOPMENT
- METAN[Fr. < Yun.] değil/yerine/= BATAKLIK GAZI
( Çürümekte olan karbonlu maddelerden çıkan, havada sarı bir alevle yanan, renksiz bir gaz.[CH4] )
- METANET değil/yerine/= DAYANIKLIK/SAĞLAMLIK
- METÂNET[Ar.] değil/yerine/= DAYANIKLILIK
( Dayanıklılık, güçlü olma, metin olma, sağlamlık, muhkemlik. )
- METANOL ile ETANOL
( Bir karbonlu alkol. İLE İki karbonlu alkol. )
- METAPHOR vs. METAMORPHOSIS
- METAPHYSICS vs. MATHEMATICS vs. PHYSICS
- METAPHYSICS vs. MYSTICISM
- METAPHYSICS vs. ONTOLOGY
- METAPLAZİ/METAPLASIA YOZ[İng.] değil/yerine/= DÖNÜŞÜM
- METAPSİŞİK/PARAPSİŞİK değil/yerine/= ÖTEYİNCİLİK/ÖTEYİNSEL
- METASTATİK/METASTATIC[İng.] değil/yerine/= SIÇRAMALI, YAYILIMLI
- METASTAZ/METASTASIS[İng.] değil/yerine/= SIÇRAMA
- METASTAZ[Fr.] değil/yerine/= YAYILMA/SIÇRAMA
- METAZORİ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ZORLA
- METELİK[Fr. < Yun.]
( İlk kez 1828'de basılmış, on para değerindeki bakır sikke. [Sultan Reşat zamanında basılan son metelik nikeldir] )
- METELİKSİZ/ZÜĞÜRT/KOKOZ[argo] değil/yerine/= PARASIZ
- METEOR ile METEOROİT
- METEOROLOG değil/yerine/= KALIKBİLİCİ/KALIKBİLİMCİ
- METEOROLOJİ[Fr. < Yun.] ile METROLOJİ
( Kalıkbilim, hava [durumu] bilgisi. İLE Ölçübilim. )
- METEOROLOJİ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= KALIKBİLİM/HAVABİLGİSİ
( Havayuvarı içinde oluşan sıcaklık değişmelerini, yel, yıldırım, yağmur, dolu gibi olayları inceleyen fizik dalı. )
- METEOROLOJİK değil/yerine/= KALIKBİLİMSEL/KALIKSAL
- METEROLOJİ" değil METEOROLOJİ
- METFUN[Ar.] değil/yerine/= GÖMÜLÜ
( Gömülmüş olan. )
- METHETMEK değil/yerine/= ÖVMEK
- METH(İYE)/MEDİH[Ar.]/SENÂ[Ar.]/SİTAYİŞ[Fars.] değil/yerine/= ÖVME/ÖVGÜ
( [>< KADH/ZEMM] )
- METHOD vs. FACULTY
- METHOD vs. LOGY
- METHOD vs. PROCESS
- METHOD vs. THE METHOD WITHOUT METHOD
- METHOD vs. WAY
- METHOD vs./and QUESTION
- METHOD vs./and WAY
- METİKEŞ ile ...
( Mozambik'in para birimi. )
- METİL/LENME ve/>< ASETİLASYON
( DNA bozulumu. VE/>< Soğan, sarımsak, tarçın ve baharat kullanımı. )
- METİL-[Fr.] ile METİLEN[Fr.] ile METİLİK[Fr.]
( Yapısında metil kökü bulunan bileşikleri adlandırmakta kullanılan ön ek. İLE Metanın iki hidrojen atomunu yitirmesiyle türeyen bir kök. [CH2] İLE Metan bileşimlerinin sıfatı. )
- METİN/METANETLİ[Ar.] değil/yerine/= DAYANIKLI/SAĞLAM
- METİN OKUMALI KONUŞMADA:
"AŞAĞIDA" değil BİRAZ/AZ SONRA
- Metîn ol! sonra KONUŞ!!!
- METİN[Ar. < METN]/TEKST/TEXT/TEKSTİL[İng./Fr. < TEXTILE] değil/yerine/= ÖRÜT | DOKUMACILIK DOKUMA
- METİN ile/ve FİKİR
( TEXT vs./and IDEA )
- METİN ve HOCA
( Hangi metin ve hangi hocadan ders alındığı önemlidir. )
- ÖRÜT/DOKU/METİN[Ar.]/TEXT[İng.] ile/ve/||/<>/> METÎN ile/ve/||/<>/> Metin
( Bir yazıyı, biçim, anlatım ve noktalama özellikleriyle oluşturan sözcüklerin tümü. | Basılı ya da el yazması parça. İLE/VE/||/<>/> Acılar karşısında, dayanma gücünü yitirmeyen, sağlam, dayanaklı, değerli, kavî. İLE/VE/||/<>/> Kişi adı. )
- METİN ile/ve METNİN KUTSALLAŞ(TIRIL)MASI
- METÎN ile ŞERH
- METİN ile/ve/= SÖZLÜK
- METİN ve/<> YAPI
( Bilim, felsefe ve sanattaki yetkin yapıt. VE/<> Mimarlıktaki metin. )
- METÎN/E[Ar. < METÂNET] ile METN[Ar. < MÜTÛN]
( Sağlam, dayanaklı, metânetli. İLE Bir yazıyı, şekil ve noktalama özellikleriyle birlikte oluşturan sözcüklerin tümü. )
- METİSİLİN ></<> STAFİLOKOK
( Penisilinin yarı-sentetik analogu olan, beta-laktam sınıfı bir antibiyotik. ><> Mikroskopta, üzüm salkımlarına benzer kümeler durumunda görülen mikroplar. )
( METICILLIN/METHICILLIN ><> STAPHYLOCOCCUS )
- Metni KONUŞ!!!
- Metnî KONUŞ!!!
- METODİK/METOTLU değil/yerine/= YÖNTEMLİ
- METODOLOJİ/METHODOLOGY[İng.] değil/yerine/= YÖNTEM BİLİMİ
- METODOLOJİ değil/yerine/= YÖNTEMBİLİM
- USÛL/METOD/OLOJİ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= YÖNTEMBİLİM
- METODOLOJİK/METHODOLOGICAL[İng.] değil/yerine/= YÖNTEM BİLİMSEL
- METODOLOJİ/K değil/yerine/= YÖNTEMBİLİM/SEL
- METOT(/D)//METHOD[İng.] değil/yerine/= YÖNTEM
- METRAJ[Fr.] ile METRİK[Fr. < Yun.]
( Bir nesnenin, metre olarak uzunluğu. İLE Metre ya da metreyi temel alan ölçülerle ilgili. )
- METRE[m] ile/||/<>/> KİLOMETRE[km]
( Yer meridyen çemberinin kırk milyonda biri olarak kabul edilen, 100 cm'lik temel uzunluk ölçüsü birimi. | Genellikle desimetre, santimetre, milimetrelere bölünmüş ölçü aracı. İLE/||/<>/> 1.000 metrelik uzunluk ölçü birimi. )
( 1 kilometer [km] = 1000 metre/meter [m]
1 decimeter [dm] = 0.1 metre/meter [m]
1 centimeter [cm] = 0.01 metre/meter [m]
1 millimeter [mm] = 0.001 metre/meter [m]
1 micrometer [µm] = 1.0E-6 metre/meter [m]
1 nanometer [nm] = 1.0E-9 metre/meter [m]
1 mile [mi, mi(Int)] = 1609.344 metre/meter [m]
1 yard [yd] = 0.9144 metre/meter [m]
1 foot [ft] = 0.3048 metre/meter [m]
1 inch [in] = 0.0254 metre/meter [m]
1 light year [ly] = 9.46073047258E+15 metre/meter [m]
1 exameter [Em] = 1.0E+18 metre/meter [m]
1 petameter [Pm] = 1.0E+15 metre/meter [m]
1 terameter [Tm] = 1000000000000 metre/meter [m]
1 gigameter [Gm] = 1000000000 metre/meter [m]
1 megameter [Mm] = 1000000 metre/meter [m]
1 hectometer [hm] = 100 metre/meter [m]
1 dekameter [dam] = 10 metre/meter [m]
1 micron [µ] = 1.0E-6 metre/meter [m]
1 picometer [pm] = 1.0E-12 metre/meter [m]
1 femtometer [fm] = 1.0E-15 metre/meter [m]
1 attometer [am] = 1.0E-18 metre/meter [m]
1 megaparsec [Mpc] = 3.08567758128E+22 metre/meter [m]
1 kiloparsec [kpc] = 3.08567758128E+19 metre/meter [m]
1 parsec [pc] = 3.08567758128E+16 metre/meter [m]
1 astronomical unit [AU, UA] = 149597870691 metre/meter [m]
1 league [lea] = 4828.032 metre/meter [m]
1 nautical league (UK) = 5559.552 metre/meter [m]
1 nautical league (int.) = 5556 metre/meter [m]
1 league (statute) [st.league] = 4828.0416560833 metre/meter [m]
1 nautical mile (UK) [NM (UK)] = 1853.184 metre/meter [m]
1 nautical mile (international) = 1852 metre/meter [m]
1 mile (statute) [mi, mi (US)] = 1609.3472186944 metre/meter [m]
1 mile (US survey) [mi] = 1609.3472186944 metre/meter [m]
1 mile (Roman) = 1479.804 metre/meter [m]
1 kiloyard [kyd] = 914.4 metre/meter [m]
1 furlong [fur] = 201.168 metre/meter [m]
1 furlong (US survey) [fur] = 201.1684023368 metre/meter [m]
1 chain [ch] = 20.1168 metre/meter [m]
1 chain (US survey) [ch] = 20.1168402337 metre/meter [m]
1 rope = 6.096 metre/meter [m]
1 rod [rd] = 5.0292 metre/meter [m]
1 rod (US survey) [rd] = 5.0292100584 metre/meter [m]
1 perch = 5.0292 metre/meter [m]
1 pole = 5.0292 metre/meter [m]
1 fathom [fath] = 1.8288 metre/meter [m]
1 fathom (US survey) [fath] = 1.8288036576 metre/meter [m]
1 ell = 1.143 metre/meter [m]
1 foot (US survey) [ft] = 0.3048006096 metre/meter [m]
1 link [li] = 0.201168 metre/meter [m]
1 link (US survey) [li] = 0.2011684023 metre/meter [m]
1 cubit (UK) = 0.4572 metre/meter [m]
1 hand = 0.1016 metre/meter [m]
1 span (cloth) = 0.2286 metre/meter [m]
1 finger (cloth) = 0.1143 metre/meter [m]
1 nail (cloth) = 0.05715 metre/meter [m]
1 inch (US survey) [in] = 0.0254000508 metre/meter [m]
1 barleycorn = 0.0084666667 metre/meter [m]
1 mil [mil, thou] = 2.54E-5 metre/meter [m]
1 microinch = 2.54E-8 metre/meter [m]
1 angstrom [A] = 1.0E-10 metre/meter [m]
1 a.u. of length [a.u., b] = 5.2917724900001E-11 metre/meter [m]
1 X-unit [X] = 1.00208E-13 metre/meter [m]
1 fermi [F, f] = 1.0E-15 metre/meter [m]
1 arpent = 58.5216 metre/meter [m]
1 pica = 0.0042333333 metre/meter [m]
1 point = 0.0003527778 metre/meter [m]
1 twip = 1.76389E-5 metre/meter [m]
1 aln = 0.5937777778 metre/meter [m]
1 famn = 1.7813333333 metre/meter [m]
1 caliber [cl] = 0.000254 metre/meter [m]
1 centiinch [cin] = 0.000254 metre/meter [m]
1 ken = 2.11836 metre/meter [m]
1 Russian archin = 0.7112 metre/meter [m]
1 Roman actus = 35.47872 metre/meter [m]
1 vara de tarea = 2.505456 metre/meter [m]
1 vara conuquera = 2.505456 metre/meter [m]
1 vara castellana = 0.835152 metre/meter [m]
1 cubit (Greek) = 0.462788 metre/meter [m]
1 long reed = 3.2004 metre/meter [m]
1 reed = 2.7432 metre/meter [m]
1 long cubit = 0.5334 metre/meter [m]
1 handbreadth = 0.0762 metre/meter [m]
1 fingerbreadth = 0.01905 metre/meter [m]
1 Planck uzunluğu/length = 1.61605E-35 metre/meter [m]
1 Electron yarıçapı/radius (classical) = 2.81794092E-15 metre/meter [m]
1 Bohr yarıçapı/radius [b, a.u.] = 5.2917724900001E-11 metre/meter [m]
1 Dünyanın ekvator yarıçapı/Earth's equatorial radius = 6378160 metre/meter [m]
1 Dünyanın kutup yarıçapı/Earth's polar radius = 6356776.9999999 metre/meter [m]
1 Dünyanın Güneş'ten uzaklığı/Earth's distance from sun = 149600000000 metre/meter [m]
1 Güneş yarıçapı/Sun's radius = 696000000 metre/meter [m] )
- METRE[Fr.] ile/ve/||/<>/> MEZURA[İt.]/MEZÜR[Fr.]
( Yer meridyen çemberinin kırk milyonda biri olarak kabul edilen, 100 cm'lik temel uzunluk ölçüsü birimi. | Genellikle desimetre, santimetre, milimetrelere bölünmüş ölçü aracı. İLE/VE/||/<>/> Terzilikte, ölçü almakta kullanılan, genellikle 1.5 m. uzunluğunda şerit metre. )
- [Fr. < Yun.] METRE ile/ve/<>/< MİKRON
( ... İLE/VE/<>/< Bir metrenin milyonda biri, milimetrenin binde biri. )
- METRE[Fr./İng.] ile/ve/||/<>/> TELEMETRE[Fr./İng.]
( Yer meridyen çemberinin kırk milyonda biri olarak kabul edilen, 100 cm'lik temel uzunluk ölçüsü birimi. | Genellikle desimetre, santimetre, milimetrelere bölünmüş ölçü aracı. İLE/VE/||/<>/> İki nokta arasındaki uzaklığı ölçmeye yarayan gereç. | Uzaklık gösteren değerlerin aktarılmasına yarayan araç. | Fotoğraf makinelerinde, çekimi yapılacak nesneye olan uzaklığı belirterek bunun ayarını yapan düzen. )
- METREKÜP değil STER[Fr. < Yun.]
( ... DEĞİL Yığın durumundaki yakılacak odun için kullanılan, bir metreküpe eşit, oylum ölçüsü. )
- METRES ile KUMA
( Kendi bildiğin. İLE Herkesin bildiği. )
- METRİK GEOMETRİ ile KONUM GEOMETRİSİ
- METR-/METRO-/METRY-/-METRY ile/||/<> METRA-/-METRİUM-/-METER-
( Rahim, rahim ya da bölümleri ile ilgili. | Ölçüm, ölçme sanatı, işlemler. İLE/||/<> Rahimle ilgili. )
- METROBÜSLERDE:
BULAŞIM değil/yerine ULAŞIM
- METROLOJİ ile ÖLÇÜMBİLİM
( Ölçüm bilimi. )
- METRON ile METRONOM[Fr. < Yun. METRON: Ölçü. NOMOS: Yasa.]
( Ölçü. | Sıvı ölçer. İLE Bir müzik parçasının, hangi hızla çalınması gerektiğini gösteren aygıt. )
- METROPOLİT[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ...
( Ortodoksların Patrik'ten sonra gelen ve bir bölgenin din işleriyle uğraşan din adamı. )
- METRO/POLİTEN ile/<> TREN
( Bir devletin ya da bir ülkenin anakentine ilişkin. | Kentiçi yeraltı treni. İLE/<> ... )
- METROPOL/MEGAPOL[Fr., İng.] ile/ve ANAKENT/BÜYÜKŞEHİR
- METRÛK ile BATTAL
( Terk edilmiş, bırakılmış, kullanılmasından vazgeçilmiş. İLE İşe yaramaz, kullanılmaz. | Alışılmış olandan büyük. )
- METRUK ile/ve/||/<> HARAP
- METRÛK ile/||/<> MÜNHEDİM
( Terk edilmiş. İLE/||/<> Yıkılan/yıkık, çöken.[binalar için] )
- METRUK[Ar.] değil/yerine/= TERK EDİLMİŞ
- ME'VÂ ile ...
( YURT, MESKEN, YER, MAKAM, SIĞINACAK YER )
- MEVÂD-ÜL AKLÎSE değil/yerine/= TASIMIN/KIYASIN NESNELERİ[MADDET-ÜL KIYAS]
- MEVÂHÎB[Ar. < MEVHÛB < VEHB] ile MEVÂHİB[Ar. < MEVHİBE]
( Verilmişler, hibe olunmuşlar, ihsân edilmişler. İLE Bahşişler, ihsanlar. )
- MEVÂİD[Ar. < MÂİDE] ile MEVÂİD[Ar. < MEV'İD] ile MEVÂİD[Ar. < MEV'ÛD/MÎÂD]
( Sofralar. İLE Söz verilen yerler, söz vermeler, vaidler. İLE Va'd olunmuş şeyler. | Belirli, muayyen şeyler. | Belirli zamanlar. )
- MEVÂKIT[Ar. < MEVKIT] ile MEVÂKİT[Ar. < MÎKAT]
( Önceden belirtilmiş zamanlar. İLE Bir iş için belirlenen vakitler. | Hacıların, ehrâma büründükleri yerler. )
- MEVÂLÎ[Ar. < MEVLÂ] ile MEVÂNİ'[Ar. < MÂNİ'/MÂNİA]
( Mevleviyet payesine ulaşmış olan âlimler. | Köleler. İLE Engeller, mânîler. )
- MEVÂLİD[Ar. < MEVLİD] ile MEVÂLÎD[Ar. < MEVLÛD]
( Doğulan yerler, mevlitler. İLE Yeni doğmuş bebekler. | Mevcutlar. )
- MEVÂLÎD-İ SELÂSE ile ...
( Maden, bitki, hayvan olmak üzere doğanın üç âlemi (ve bilimi). )
- MEVÂNÎ-İ HİSSİYE[Ar.] ile MEVÂNÎ-İ ŞER'İYE[Ar.]
( [eskiden] Küçüklük ya da zararlı hastalık gibi nedenler ile eşlerin birlikte olmalarına engel olan durumlar. İLE [eskiden] Kadın ile kocadan birinin, hac için ihrâma girmesi, oruçlu olması, namazda bulunması ve kadının âdet/hayz ve nifâs durumunda olması gibi durumlar.[Eşlerin birlikte olmasına engeldir.] )
- MEVÂSIK[Ar. < MEVSİK, MÎSÂK] ile/= MEVÂSÎK[Ar. < MÎSÂK, MEVSÛK]
( Yeminler, sözleşmeler. İLE/= Yeminler, sözleşmeler, mevâsık. )
- MEVÂTÎ[Ar. < MEVTÎ] ile MEVÂTÎ[Ar.]
( Ayak basılan yerler. İLE Cansız şeye özgü, cansızlarla ilgili. | İşlenmemiş toprağa özgü. )
- MEVCUD ile/ve/değil/||/<>/< HALK
- MEVCÛD ve/||/<>/> İCÂD
( Varolanlar olmadan, türetme[/icâd] olmaz. )
( İnsan. VE/||/<>/> Ürettikleri/üretilenler. )
- MEVCÛD[Ar.] ile KÂİN[Ar.]
- MEVCUD ile/ve/değil MÜTEAYYİN
( Varolan. İLE/VE/DEĞİL Meydanda olan, meydana çıkan, belirli. Göze konu olan. )
- MEVCUD ile/ve/değil MÜTEHAYYİZ
( Varolan. İLE/VE/DEĞİL Yer kaplayan. )
- MEVCUD ile/ve/<>/= ŞEY
- MEVCUT ile/değil GEÇERLİ
( EXIST vs./and VALID )
- MEVCUT ile HÂDİS
( EXIST vs. BEING )
- MEVCUT ile ZÂHİR
- MEVDUAT[Ar.] değil/yerine/= YATIRIM
( Belirli bir süre sonunda ya da istenildiğinde geri alınmak üzere, bankalara yatırılan para. )
- MEVEDDET[Ar.] ile/ve/||/<> HUB[Ar.]
( Kişiye özgü sevgi. İLE/VE/||/<> Sevgi. )
- MEVHÛM[Ar. < VEHM] ile MEVHÛN[Ar.]
( Aslı yokken, zihinde kurulmuş olan, kuruntuya dayanan, vehm olunmuş. İLE Arık, zayıf kişi. )
- MEVHUM-U MUHÂLİF değil MEFHUM-U MUHÂLİF
- MEVKİ ile/ve MEVZİ
- MEVKUT[Ar.]/PERİYODİK[Fr., İng.] değil/yerine/= DÖNEMSEL/SÜRELİ
- MEVLÂ ile Mevlâ
( İye, sahip. İLE Tanrı. )
- MEVLÂ[Ar.] ile VELÎ[Ar.]
- MEVLÂNÂ ile HZ. MEVLÂNÂ (CELÂLEDDİN RÛMÎ)
- MEVLÂNÂ ile/ve İBN ARABÎ
( Şiir. İLE/VE Nesir/Düzyazı. )
( Lâfz-ı Mevlânâ'dan, Zât-ı Mevlâ'dır garaz. )
- MEVLÂNÂ[Ar.] ile Mevlânâ Muhammed Celâl-üd-dîn-i Rûmî[Ar.]
( "Efendimiz" anlamınadır. | Bazı ilim bireylerinin ve şeyhlerinin takma adı. | "Hazret" anlamına kullanılan bir hitap. İLE ... )
- MEVLÂNÂ ve SELAHATTİN ZERKÛNÎ
- MEVLÂNÂ ile/ve/<> ŞEMS
- MEVLANEKAPI değil MEVLÂNÂKAPI (KIRMIZILAR KAPISI, YENİKAPI)
- MEVLEVÎ/MEVLEVİYE[Ar.] ile MEVLEVİYE/T[Ar.]
( Mevlâya mensup. | Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî'nin tarikati, yolu ve bu tarikatten olan kişi. İLE Mevlevîlik. | Mollalık. | Müderrislikten sonraki ilmiye pâyesi. )
- MEVLİD[Ar. < VELÂDET | çoğ. MEVÂLİD] ile MEVLÛD[Ar. < ELÂDET | çoğ. MEVÂLİD]
( Kişinin doğduğu yer. | Doğma, dünyaya gelme. | Doğulan zaman. | Hz. Muhammed'in doğumunu anlatan manzum eser.[en yaygın olanı, Süleyman Çelebi'nin yazdığı kitaptır.] İLE Yeni doğmuş bebek. | [galat] Mevlid. )
- MEVLİD[Ar. < VELÂDET | çoğ. MEVÂLİD] ile MEVRİD[Ar. < VÜRÛD | çoğ. MEVÂRİD]
( Kişinin doğduğu yer. | Doğma, dünyaya gelme. | Doğulan zaman. | Hz. Muhammed'in doğumunu anlatan manzum eser.[en yaygın olanı, Süleyman Çelebi'nin yazdığı kitaptır.] İLE Varılacak yer/yol. )
- MEVLİD[< VELÂDET] ile ...
( İNSANIN DOĞDUĞU YER | DOĞMA, DÜNYAYA GELME | DOĞULAN ZAMAN | HZ. MUHAMMED'İN DOĞUMUNU ANLATAN MANZUM ESER )
- MEVLİD ile MİRÂCİYE
( VESİLETÜN NECÂD ile ... )
- MEVLÛD[< VELÂDET]:
YENİ DOĞMUŞ (ÇOCUK)
- MEVSİM[Ar.] ile/ve/||/<> FASL[Ar.]
( Yılın dört bölümünden her biri. | Bir şeyin belirli zamanı. İLE/VE/||/<> Ayrıntı, ayırma, ayrılma. | Kesme, kesinti, bölüm. | Sonuçlandırma, halletme. | Aleyhte bulunma, birini çekiştirme. | Bir kitabın ya da tiyatro oyununun başlıca bölümlerinden her biri. | Sözcükler, düzenlemeler, tümceler arasında bağlantı edatı bulunmadan yazı yazma yöntemi. | Bir defada çalınan peşrev, şarkı vb. | Dört mevsimden biri. | Bir bestekârın, aynı makamdan bestelediği iki beste ile iki semai. | Türk müziğinde klasik bir konser programı. | İki yüzeyin birleşmesinden oluşan çizgi. | Eklem, gövdenin oynak yerleri. )
- MEVSİM/SEZON[Fr., İng. < SEASON] değil/yerine/= YILYÜZÜ/SÜREM
- MEVT ile/ve/değil/||/<>/< FEVT
( Kişilerin/toplumun huzurundan kaybolmak. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Allah'ın huzurundan kaybolmak. | Bir daha ele geçememek üzere kaybetme, elden çıkarma, kaçırma. )
( Geçmiş. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Gelecek. )
( Matem. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Hüzün. )
( Ayrılık, ölümden beterdir. )
( Fevt, mevt'ten daha zordur.
[Kaybedecek olduğunu bilmek, kaybetmekten daha zordur.] )
- MEVTÂ[Ar. < MEYT, MEYYİT] ile MEVTÂ'[Ar.]
( Ölüler, ölmüşler. İLE Ayağın bastığı yer. )
- MEVT-İ EBYED ile/ve MEVT-İ AHMER ile/ve MEVT-İ AHTER ile/ve MEVT-İ ESVED
( BEYAZ ÖLÜM ile/ve KIRMIZI ÖLÜM ile/ve YEŞİL ÖLÜM ile/ve SİYAH ÖLÜM )
( Yeme-içmeyi tutmak/kesmek. İLE/VE Şehveti tutmak/kesmek. İLE/VE Dış görünüşe önem vermemek. [hem başkalarının, hem de kendinin] İLE/VE Halkın arasına karışmak. [TERK-İ TERK] )
- MEVTÎ[Ar. çoğ. MEVÂTÎ] ile MEVKÎ
( Ayak basılan yerler. )
- MEVT-İ TABİÎ ile/ve MEVT-İ İRÂDÎ
( ... İLE/VE Ölmeden önce "ölmek". )
( Dirimsel/biyolojik. İLE/VE Anlamsal/manevi. )
- MEVZİ'[Ar. < VAZ | çoğ. MEVÂZİ'] ile MEVZİÎ[Ar.]
( Bir şey konulacak yer. İLE Bir yere özgü, bir yerde olan, sınırı dar, yayılmamış, mahallî. )
- MEVZİLENME değil/yerine/= KONUŞLANMA
- MEVZU BAHİS değil/yerine/= SÖZ KONUSU
- MEVZU - MAHMUL - ZAMAN - MEKÂN - İZÂFET - KUVVE - FİİL - CÜZ - KÜLL - ŞART
- MEVZÛ + GÂYE
- MEVZÛ[Ar.] değil/yerine/= KONU
- MEVZÛ değil/yerine/= KONU
- MEVZÛ' ile/ve/+ MAHMÛL
( Konu. İLE/VE/+ Yüklem )
- MEVZÛ'[Ar. < VAZ] ile MEVZÛ'[Ar.]
( Konulmuş, vaz olunmuş. | İşlemekte olan, geçer olan. | Doğru olmayan, uydurma, sonradan düzme. İLE Konu. )
- MEVZÛA[Ar. < VAZ] ile MEVZÛA[Ar.]
( Mevzû'nun müennesi. İLE [felsefe] Konut, postula. [İng./Fr. POSTULAT] )
- MEVZUAT[Ar.] değil/yerine/= KONUDAM/KONULAKLAR
( Bir ülkede, yürürlükte olan yasa, tüzük, yönetmelik vb.'nin tümü. )
- MEVZUBAHİS[Ar.] değil/yerine/= SÖZ KONUSU
- MEVZÛ'NUN NİCELİĞİ ile MAHMÛL'ÜN NİCELİĞİ
- MEY'[Ar.] ile MEY[Ar.] ile MEY[Ar.]
( Eriyip akma. İLE Doğu Anadolu'da kullanılan bir tür küçük zurna. İLE Şarap, içki. )
- MEY'A[Ar.] ile MEY'A/T[Ar.]
( [bitkibilim] Karagünlük. İLE Bir şeyin, tazelik zamanı. | Yere dökülen nesnenin akıp gitmesi. )
- MEYÂMİN[Ar. < MEYMENET] ile MEYÂMÎN[Ar. < MEYMÛN]
( Bereketler, uğurlar, mutluluklar. İLE Bereketliler, uğurlular, kutlular. )
- MEYAN KÖKÜ ile MERCAN KÖŞKÜ
- MEYAN ile MEYAN/MEYANKÖKÜ ile MEYAN[Fars. < MIYAN/MİYAN]
( Şarkıların üçüncü dizesi. İLE Fasulyegillerden, tatlı olan toprakaltı bölümleri tıpta kullanılan, çok yıllık, otsu bir bitki. İLE Ara, orta. )
( ... cum GLYCYRRHIZA GLABRA cum ... )
- MEYÂSİR[Ar. < MEYSERE] ile MEYÂSÎR[Ar. < MEYSÛR/E < YÜSR | çoğ. MEYSÛRÂT] ile MEYÂZİR/MEÂZİR[Ar. < Mİ'ZER]
( Zenginlikler. | Sol kanatlar/cenahlar. Ordunun sol kanadı. İLE Kolaylanmış, kolaylatılmış, kolay. İLE Güzel eserler, nişanlar, izler. )
- MEYDAN OKUMA ile/değil/yerine DİRENÇ
- MEYDAN/CANINA OKUMAK değil/yerine/>< KİTAP OKUMAK
- MEYDAN OKUNAMAZLAR:
YEL ve/||/<> SÖZLÜK ve/||/<> MASUM/SEVGİ
- MEYDAN VERMEMEK ile/ve MEYDAN BIRAKMAMAK
- MEYDAN ile ...
( GENİŞ, AÇIK, DÜZ YER | ÂLEM | SEMÂHÂNE. Bir tekkede dervişlerin oturup sohbet ettikleri salon. | KÂİNÂT )
- MEYDAN ile/ve/değil ALAN/SAHA
( FORUM: Büyük meydan. )
- MEYDAN ile/ve CAMİ/KÜLLİYE
( Batıda/Avrupa'da. İLE/VE Anadolu'da/Osmanlı'da/İslâm'da. )
- MEYDÂN[Ar.] ile MEY-DÂN[Ar.]
( Geniş, açık, düz yer/alan. | Yarışma/karşılaşma yeri. | Ortaklık. | Âyin yeri. | Fırsat, olanak. İLE Şarap kabı. )
- MEYDAN ile/ve/||/<> PAZAR
( Büyük pazarların kurulduğu yer. İLE/VE/||/<> Küçük pazarlar. )
- MEYDAN = TEVHİDHÂNE
- MEYDANSAZI ile ...
( Telli bir çalgı. )
- MEY'DE:
ANA MEY ile/ve ORTA MEY ile/ve CURA MEY
- MEYHÂNE ile/ve/||/<> BOZAHÂNE[Fars. < BÛZEHÂNE(BİRAHÂNE)] ile/ve/||/<> KAHVEHÂNE
- MEYHANE değil/yerine/= ÇAKIREVİ
- MEYHÂNE ile KABARE
( ... İLE Çeşitli gösterilerin yapıldığı eğlence yeri. | Meyhane. )
- MEYHÂNE ile/ve/değil KOLTUKALTI MEYHÂNESİ
- MEYHÂNE[Fars.] ile MEYANE[Fars.]
( İçki içilen lokanta. | Kabare. | Dergâh. | Mürşidin bulunduğu tekke ya da mürşidin gönlü. İLE Çorba gibi yiyeceklere tad kazandırmak için un ve yağla yapılan sos. )
- MEYHÂNE ile/ve/<> ŞARAP
( Gönül. İLE/VE/<> Aşk. )
- MEYHÂNE[Fars.] ile TAVERNA[İt.]
( ... İLE Çalgılı meyhane. )
- MEYİL[Ar.] değil/yerine/= EĞİM/EĞİKLİK/AKINTI
- MEYİL[Ar.] ile/ve/||/<>/> TEAMÜL[Ar.]
( Eğim. İLE/VE/||/<>/> Tepki, tepkime. | Kılgı, kılgın, kılgılı. )
- MEYL/TEMÂYÜL ile/ve/> HAREKET
( Hareketten önceki ilk durum, hareketin başlangıcı. İLE/VE/> ... )
- MEYL[Ar.] ile MEYD[Ar.]
- MEYL[Ar.] ile MEYEL[Ar.]
- MEYL ile MEYL-İ ZÂTÎ
( ... İLE Anlamın, nesne olarak ortaya çıkmak istemesi. )
- MEYL ve/> MUHABBET ve/> AŞK ve/> BULMAK VE OLMAK
( MÜEBBED MUHABBET )
- MEYL ve MUHABBET ve EHİL
- MEYMENE[Ar.] ile MEYMENET[Ar. < YÜMN | çoğ. MEYÂMİN][>< NÜHÛSET]
( Ordunun sol kanadı/cenahı. İLE Bereket, mutluluk/saadet, uğurluluk. )
- MEYNSTRİM[İng. < MAINSTREAM] değil/yerine/= ANA AKIM
- ME'YÛS[< YE'S]/NEVMÎD[Fars. < NÂ-ÜMÎD] değil/yerine/= ÜMİTSİZ
- MEYVA değil MEYVE[Fars. < MÎVE]
- MEYVE KILIFI/KABUĞU, PERİKARP = GILÂF-I SEMERÎ = PÉRICARPE
- MEYVE KURUSU ile/değil ÇİR
( ... iLE/DEĞİL Kayısı, erik, zerdali gibi meyvelerin kurusu. )
- MEYVE VERME = NAZC-İ SEMERE = FRUCTIFICATION, MATURATION
- MEYVE YARASASI ile DEV ALTINİBİKLİ YARASA
( ... İLE Filipin yağmur ormanlarında yaşarlar. )
( ... İLE Kanatları, 2 m. kadar açılmaktadır. )
( ... ile |
)
( FLYING FOX vs. GIANT GOLDEN-CROWNED FLYING FOX )
( PTEROPUS EDULIS cum ACERODON JUBATUS )
- MEYVE değil ÇİÇEK
( İncir, ağacın meyvesi değil çiçeğidir. )
- MEYVE ile HIŞIR
( ... İLE Olmamış meyve.[Daha çok, kavun, karpuz için kullanılır.] | Coşkunluk gösteren, yaramaz kişi. | Aptal, sersem. )
- MEYVE = SEMERE = FRUIT
- MEYVEHOŞ[Ar.] değil/yerine/= KURUYEMİŞ
( Kuruyemiş. | Yemiş çarşısı. )
- MEYVELER = ESMÂR = FRUITS
- MEYVELER ile TURUNÇGİLLER
( FRUITS vs. CITRUS FRUITS )
- MEYVENİN OLGUNLAŞMA DEVRESİ = MEVSİM-İ NAZC-İ SEMERE = PÉRIODE DE MATURATION
- MEYVE/Sİ ile/ve/değil ÜRÜN/Ü
- MEYYÂL[Ar. < MEYL] ile EĞİLİMLİ/EĞİMLİ
( EĞİLEN | ÇOK İSTEKLİ, DÜŞKÜN )
- MEZÂBİL[Ar. < MEZBELE] ile MEZÂBİR[Ar. < MEZBER]
( Süprüntülükler, süprüntü dökülen yerler. İLE Kamışlar, kalemler. )
- MEZÂHİR[Ar. < MİZHER] ile MEZÂHİR/MAZÂHİR[Ar. < MAZHAR]
( Utlar. | Çiçekli yerler. İLE Bir şeyin göründüğü, çıktığı yerler. Nâil olmalar, onurlanmalar/şereflenmeler. )
- MEZÂİK[Ar. < ZÎK] ile MEZÂK[Ar. < ZEVK]
( Sıkıntılı, dar yerler. İLE Zevk alma, tad duyma, tadma. | Zevk, lezzet. | Tad duyulan yer, damak. )
- MEZÂMÎR[Ar. < MIZMAR] ile MEZÂMÎR[Ar. < MİZMÂR, MEZMÛR]
( Koşu meydanları. İLE Düdükler. | Kavalla söylenilen ilâhî. | Zebûr'un sûreleri. )
- MEZÂR[Ar. < ZİYÂRET | çoğ. MEZÂRÂT] ile MEZÂRR/MAZARR[Ar. < MAZARRAT]
( Ziyaret yeri. | Ölünün gömüldüğü yer, kabir, sin. İLE Zararlar, ziyanlar. )
- MEZAR/MASTAVA ile/ve/>/değil APINK
- MEZAR ile/değil DOLMEN[< Keltçe]
( ... İLE/DEĞİL İkisi dikili, üçüncüsü de bunların üzerine kapak gibi yatırılmış, üç büyük taştan oluşturulmuş, taş devri mezarı. )
- MEZAR ile/değil MAKAM
- MEZAR ile/ve MOZOLE[Fr. MAUSOLÉE]
( ... İLE/VE Anıt mezar. Büyük ve ağır yapılı mezar. )
- MEZAR ile/ve RÖLİKER
( ... İLE/VE Kül kutusu. )
( ... vs./and RELIQUARY )
- MEZÂRÎ'[Ar. < MEZRAA] ile MEZÂRÎ[Ar. < MEZRÛ]
( Ziraat olunacak yerler, tarlalar. İLE Ziraat olunmuş, çifte sürülüp tohum atılmış yerler. )
- MEZARLIK/KABİR[Ar. < KABR] değil/yerine/= KABRİSTAN[Fars.] değil/yerine/= SİNLİK/GÖMÜT/LÜK
- MEZARLIK ile/ve/değil HAZÎRE
( ... İLE/VE/DEĞİL Devlet erkânının ve/ya da âlimlerin/hocaların ve yakınlarının sınırlı sayıda bulunduğu özel mezarlık. [Mekânların/ın etrafında bulunur] )
- MEZARLIK ile KATAKOMP[Fr. < CATACOMBE]
( ... İLE İlk Hristiyanların kayaları oyarak ya da yer altını kazarak uzun dehlizler biçiminde yaptıkları, ölülerini gömdükleri ya da tapınak olarak kullandıkları mezarlık. )
- MEZARLIK/TÜRBE ve/||/<>/< MÂBED
( İşlerinizden sıkıldığınızda kabirleri/mezarlıkları, türbeleri ziyaret edebilirsiniz. )
( Ölü varsa. VE/||/<>/< Yaşayan biri varsa. [Kendimizle buluşmak üzere.] )
- MEZAR/LIK ile/ve/değil/||/<>/< MEZAR
- MEZAT[Ar.] değil/yerine/= AÇIK ARTIRMA
- MEZBELE/LİK[Ar. < ZİBL | çoğ. MEZÂTİL] ile ...
( Süprüntülük, süprüntü dökülen yer. | Aşağılık, kötü durum. )
- MEZBÛBE[Ar.] ile ...
( Sineği çok olan yer. )
- MEZBÛL[Ar. < MEZRAA] ile MEZBÛR/E[Ar. < MEZRÛ]
( Zayıf, arık. İLE Adı geçen, yukarıda söylenilmiş olan. )
- MEZE ile TARATOR[Yun.]
( ... İLE Ceviz içi, sarımsak, tuz, ekmek içi ve tahinin, limon suyu ile çırpılmasından sonra kıyılmış maydanozla hazırlanan salça ya da sos. )
- MEZELLET[Ar.] değil/yerine/= ALÇALMA, BAYAĞILAŞMA
- MEZENKİM/MESENCHYMA[İng.] değil/yerine/= DESTEK BAĞ DOKUSU
- MEZGİT/HEDGEHOG/TAVUKBALIĞI ile MERİANOS[İt.]
( Mezgitgillerden, Avrupa ve Türkiye denizlerinde yaşayan, uzun gövdeli, büyük ağızlı bir balık. İLE Bir tür mezgit balığı. )
( GADUS MERLANGUS cum MERLANGUS COMMUNIS )
- MEZHEB[Ar.] ile MAKÂLE[Ar.]
- MEZHEBLERDE İHTİLÂF[Ar.] ile CİNSLERDE İHTİLÂF[Ar.]
- MEZİ ile/ve VEDÎ
( ... İLE/VE Daha çok, sidikten/işedikten sonra ya da bazı uyarılma hallerinde az miktarda gelen sıvı. )
- MEZÎD ile/||/<> MEZÎD ALEYH
( Artırılan İLE/||/<> Artan. )
- MEZİYET ile/ve YETENEK
( Bir kişiyi ya da nesneyi benzerinden üstün gösteren nitelik. İLE/VE Bir şeyi anlama/yapabilme niteliği. | Bir duruma uyma konusunda kişide bulunan ve doğuştan gelen güç. | Kişinin kalıtımsal olarak öğrenmesini çerçeveleyen sınır. | Dışarıdan gelen etkiyi alabilme gücü. )
( Yeteneklerinin farkedilmemesi, kişide üzüntü, çevresindekilerdeyse kayba yol açar. )
( MERIT vs./and TALENT/CAPACITY )
- MEZKÛR/ZİKREDİLEN/ZİKROLUNAN değil/yerine/= SÖZÜ EDİLEN/ADI GEÇEN/ANILAN
- MEZMÛM[< ZEMM]:
YERİLMİŞ | BEĞENİLMEMİŞ | AYIP
- MEZODERM değil/yerine/= ORTA DERİ
( Dış deri ile iç deri arasındaki göze katmanı. )
- MEZOFİL ile STOMATA
( Yaprağın fotosentez yapan dokusu. İLE Gaz alışverişinin gerçekleştiği yaprak yüzeyindeki açıklıklar. )
- MEZOKARP = ŞAHM-I SEMERE = MÉSOCARPE
- MEZOPOTAMYA ile ...
( Orta toprak. [Fırat ile Dicle ırmakları arasında kalan topraklar] | Irmaklar arasındaki ülke. )
- MATEMATİK:
MEZOPOTAMYA'DA - M.Ö. 2300
- MEZOZOİK[Fr. < Yun.] değil/yerine/= İKİNCİ ÇAĞ
- MEZOZOM ile MİTOKONDRİ
( Bazı bakterilerde göze zarının içe doğru kıvrılarak oluşturduğu yapı olup gözesel solunum ve bölünmede görev alır. İLE Ökaryotik gözelerde enerji üretimini sağlayan organel. )
- MEZRAA[Ar.] ile/<> MEZRU[Ar.]
( Ekenek. Ekilen yer. İLE/<> Ekilmiş, ekili. )
- MEZRÛ'[Ar. < ZER | çoğ. MEZÂRİ'] ile MEZRÛ'[Ar. çoğ. MEZRÛÂT]
( Ziraat olunmuş, ekilmiş, çift sürülüp tohum atılmış. İLE Arşınla ölçülmüş olan. )
- MEZUN[Ar.]/GRADUATE[İng.] değil/yerine/= TÜLEK, BİTİRMİŞ
- MEZUN:
KENDİNİ KURTARACAK KADAR ile BAŞKASINI KURTARACAK KADAR
- MEZUN[Ar.] değil/yerine/= YETKİLİ
- MEZUNİYET ile EMEKLİLİK
- MƏNZİL[Azr.] = DAİRE[Tr.]
- MF/MULTIORGAN FAILURE değil/yerine/= ÇOKLU ORGAN YETMEZLİĞİ(ÇOY)
- MHC/MAJOR HISTOCOMPATIBILITY COMPLEX[İng.] değil/yerine/= BÜYÜK DOKU UYUMU BİLEŞİĞİ
- MHRS/CENTRAL HOSPITAL APPOİNTMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= MERKEZİ HASTANE RANDEVU DÜZENİ
- MI/MYOCARDIAL INFARCTION | MEDICAL INFORMATICS | MUTUAL INFORMATION[İng.] değil/yerine/= MİYOKART ENFARKTÜSÜ, KALP KRİZİ | TIP BİLİŞİMİ | KARŞILIKLI BİLGİ
- Mİ ile Mİ[İt.]
( Soru ek, ses uyumu kuralına uyarak, "mı, mu, mü" biçimlerine de girer. Sonuna getirildiği tümce ya da sözcüğe, söyleyiş biçimine, tonlamaya göre soru, şaşma, yadsıma anlamı katar. | Soru anlamıyla rica, emir tümceleri yapar. | Yinelenen iki sözcük arasında kullanılarak, sözcüğün anlamını pekiştirir. | Belirti geçmiş zamanlı bir tümce ile başka bir tümce arasında yer aldığında, birincisine koşul ya da neden, ikincisine de sonuç niteliği verir. İLE Gam dizisinde, re ile fa arasındaki ses ve bu sesi gösteren nota imi. )
- MİÂD[Ar. < VA'D çoğ. MEVÂİD] yerine SÜRECİNİ TAMAMLADI
- MİAD[Ar.] ile MÎÂD[Ar.]
( Mîdeler, kursaklar. İLE Belirtilen [yıpranma süresi] zaman ya da yer. | Bir şeyin yapılması için tanınan süre. )
- MIAMI ile ...
( Tatlı su. )
- ... MI BARİ? ile ... MI PEKİ?
- Mİ'BER[Ar.] ile Mİ'BER/E[Ar.]
( Suyu geçmeye yarayan, kayık, sal, köprü gibi şeyler. İLE İğne kabı/kutusu. )
- MİCDEL[Ar. çoğ. MECÂDİL] ile KÖŞK/LER, KASIR/LAR
- MICHAEL J. MAHONEY ve/||/<> ROBERT A. NEIMEYER
- MICHELSON ve/||/<> MORLEY
- MİCR-/MİCRO- ile/||/<>/>< MACR-/MACRO- ile/||/<>/>< MEG-/MEGA-/MEGAL-/MEGALO-/-MEGALGY
( Küçük. İLE/||/>< Büyüme, çok büyük. İLE/||/<> Büyük, büyüme, anormal derecede büyüme, geniş, genişlemiş, yüce. )
- MICROBE vs. VIRUS
- MİDDE[Ar.] ile Mİ'DE[Ar.]
( İrin, cerahat. İLE Mide, kursak. )
- MIDDLE vs. MIDST
- MİDE ile/ve/değil/||/<> BAL MİDESİ/HUNYUN
( Arılar, balı ne sıçar, ne de kusar.
Bal, arıların topladığı nektarın özel bir işlemden geçmesiyle oluşur. İşleyiş şu biçimdedir:
- Nektar Toplama: Arılar, çiçeklerden nektarı emer ve bal midesi[hunyun] adı verilen özel bir kesede toplar.[Bu mide, sindirim midesinden ayrıdır.]
- Enzimlerle İşleme: Arılar, kovana dönerken, bu nektara enzimler ekleyerek kimyasal dönüşüm başlatır.
- Kovana Aktarma: Kovandaki işçi arılar, toplayıcı arıların getirdiği nektarı ağızdan ağıza aktararak işleme devam eder.
- Suyun Uçurulması: Nektarın içindeki fazla su, petek gözlerine yerleştirildikten sonra kanat çırparak buharlaştırılır. Böylece koyulaşarak bal durumuna gelir.
- Peteklerin Kapatılması: Olgunlaşan bal, balmumu ile kapatılır ve saklanır.
[Arıların kendi beslenmesi için topladığı bu sıvıya, insanın el koyması, çalması, tüketmesi, sömürmesi de gerekli ve zorunlu değildir!] )
- MİDE ile BÖRKENEK(İKİNCİ MİDE)(GEVİŞ GETİRENLERDE)
( RUMEN/PAUNCH vs. RETICULUM )
- MİDE ile/ve/değil EŞİK
- MİDE ve/<> KALP
( Kalbin, [sağlıklı/uygun] duruş açısı, 52°'dir. )
- MİDE ve/> MEDRESE
- MİDE ve/<> TÜM ÖRGENLER
- MİDENİN BOŞ KALMASI/BIRAKILMASI ile/ve/<> ZİHNİN BOŞ KALMASI/BIRAKILMASI
( [olumlu/olumsuz biçimde] Gözlere yansır. İLE/VE/<> Sözlere yansır. )
- MİDİLLİ ADASI'NIN:
BATI'SI(/NDA) ve/<>/>< DOĞU'SU(/NDA)
( Ağaçsız ve volkanik hareket sonucu 20 milyon yıl önce taşlaşmış ormanı ile tanınmaktadır. VE/<>/>< 11 milyon zeytin ağacı bulunmaktadır. )
- MİDİLLİ ve/<> MİTİLİNİ
( ... VE/<> Midilli'nin başkenti. )
( Midilli[Lesbos], Yunanistan'ın, Girit ve Korfu adalarından sonra üçüncü büyük adasıdır. )
- MİDYE ile AKDENİZ MİDYESİ
- MİDYE ile AYVADA MİDYESİ
( ... İLE "Ayvalık" adı, ayvadan değil bu bölgeye özel ve bolluğu bulunan bu midyenin adından gelmektedir. )
- MİDYE ile İSTİRİDYE
( Kendi boyutlarına göre en büyük penisli hayvan kaya midyeleridir. [Gövdelerinin 7 katı kadardır] )
( MUSSEL vs. OYSTER )
( MYTILUS EDULIS cum OSTREA EDULIS )
- MİDYE ile KUM MİDYESİ/AKİVADES
- [Yun.] MİDYE ile PİNES
( Yassısolungaçlı yumuşakçalardan, kavkıları birbirine eşit, denizlerin kayalık yerlerinde, kümeler durumunda yaşayan, kabuklu bir deniz hayvanı. iLE Yumuşakçalardan, midye biçiminde, ondan daha büyük kavkılı bir deniz hayvanı. )
( MYTILUS cum PINNA NOBILIS )
- MİFERR/MEFERR[Ar. < FİRÂR] ile MİĞFER[Ar. çoğ. MAGAFİR] ile MİHFER[Ar. çoğ. MAHÂFİR]
( Kaçılacak, firar edilecek yer. İLE Savaşta başa takılan demir tas, çelik başlık, tulga. İLE Hattatların, yanlışı kazımakta kullandıkları, bir çeşit kalemtıraş. | Bel, kazma. )
- MİFREŞ[Ar.] ile MİFREŞE[Ar. çoğ. MEFÂRİŞ] ile MİFREZ[Ar.]
( Hattatların kullandığı, yazıyı kazımaya yarayan bir çeşit kalemtıraş. İLE Kamış kalemlerin birbirine ve mahfazaya çarparak bozulmalarını önlemek için divitin kalem koymaya yarayan bölümüne ya da kalemdâna konulan örtü. İLE Kamış kalemi ayırmak için kullanılan bir çeşit kalemtıraş. )
- MİFZAL[Ar.] ile MİFZÂL[Ar.]
( Gündelik iş giysisi. İLE Onur ve erdem sahibi. )
- MİĞFER BİÇİMİNDE PETAL = VARAK-İ TÜVEYC-Î MİĞFERÎ = PÉTALE GALÉIFORME, PÉTALE CUCULLIFORME
- MİĞFER[Ar.]/KASK değil/yerine/= TOLGA/BAŞLIK
( Başı, dış darbelerden koruyan, demir, çelik vb.'den yapılmış başlık. )
- MİĞFER değil/yerine/= TULGA/TUĞULGA/TOLGA
- MİGMATİT[Fr. < Yun.] değil/yerine/= KAYAÇ
( Tortul katmanlar arasına magma girmesiyle oluşan değişim kayacı. )
- MIGRATE vs. EMIGRATE
- MİGREN ile/||/<> GERİLİM TİPİ BAŞ AĞRISI
( Başın bir tarafında zonklayıcı ve şiddetli baş ağrısı, bulantı ve ışığa duyarlılık. İLE/||/<> Başın iki tarafında sıkışma duyusu ile ilişkili bir baş ağrısı türü. )
- MİGREN ile/||/<> KÜME BAŞ AĞRISI
( Başın bir tarafında zonklayıcı ağrı, bulantı ve ışığa duyarlılık. İLE/||/<> Göz çevresinde yoğun ağrı atakları ile ilişkili bir baş ağrısı türü. )
- MİGREN[Fr. < Yun.] ile KÜME NÖBETLERİ
( ... İLE Kronik, yarım baş ağrısı nöbetleri şeklinde ortaya çıkan, nöbetleri, birbiriyle ilişkili ve migrenden farklı bir baş ağrısıdır. Küme tipi baş ağrısı, migren ağrılarından daha kısa sürer. Ataktan etkilenen sağ ya da sol tarafta, gözde kızarıklık, gözlerden gözyaşı gelmesi, burun tıkanıklığı/akıntısı, göz çevresinde şişlik gibi belirtiler oluşur. 24 saatlik atak süresince 2 ya da daha fazla nöbet görülebilir. )
( MIGRAINE vs. CLUSTER SEIZURES )
- MİGREN[Fr. < Yun.] değil/yerine/= YARIM BAŞ AĞRISI
( Yarım baş ağrısı. )
- MÎH[Fars.] ile MİH[çoğ. MİHÂN][Fars.]
( Mıh, çivi, enser, kazık. İLE Büyük, ulu. )
- MİHAN[Ar. < MİHNET] ile MİHÂN[Fars. < MİH]
( Sıkıntılar. İLE Büyükler, ulular. )
- MİHCEM[Ar. çoğ. MEHÂCİM] ile MİHCEN[Ar.]
( Çekip emmeye yarayan örgen ya da âlet. | Hacamat şişesi. İLE Çomak. )
- MİHEKK[Ar.] ile MİHEK[Ar.]
( Altın ya da gümüşün ayarını anlamaya yarayan taş, mehenk. | Birinin kadrini, kıymetini ve ahlâkını anlamaya yarayan şey, araç. İLE Karanfil. | Küçük çivi. )
- MİHENK TAŞI değil/yerine/= DENEK TAŞI
- MİHENK[Ar.] değil/yerine/= DENEKTAŞI
( Denektaşı. | Birinin değerini, ahlâkını anlamaya yarayan ölçüt. )
- MIHLADIZ/MIKNATIS[Yun.] ile BURGAÇ/ANAFOR[Yun.]/GİRDAP[Fars.]
( ÂHEN-RÜBÂ ile ... )
( MAGNET vs. WHIRLPOOL, SWIRL, EDDY )
- MİHNET ve MEŞAKKAT
( Zevk edinmek, tevhiddir. )
( İrfanın gerekleri. )
- MİHNET(SIKINTI) ile/değil/yerine/<>/></< MİNNET
- MİHNET[Ar.] değil/yerine/= SIKINTI/ÜZÜNTÜ
( ZAHMET, EZİYET | GAM, KEDER, SIKINTI, DERT | BELÂ, MUSİBET )
- MİHNET ile/ve/<> TÂKAT
- MİHR ile ...
( SEVGİ, GÜNEŞ )
- MİHR[Ar.] ile SADÂK[Ar.]
- MİHRÂB[Ar.] ile MİNBER[Ar. çoğ. MENÂBİR]
( Camilerde/mescidlerde, yönelinen (kıble) taraftaki duvarda bulunan ve imamlık edene ayrılmış olan oyuk, girintili yer. | Ümit bağlanılan yer. | Sevgilinin kaşları. | Halının sınır çerçevesi içinde, yalnız bir tarafında bulunan, kemer görünüşlü desen. | Sunak.[Fr. AUTEL] İLE Camilerde, hatîbin çıkıp hutbe okuduğu, merdivenli kürsü. | 1919'da, İstanbul'da yayımlanmış olan günlük siyâsî ve ticarî gazete.[Rasim Ferit tarafından yayımlanan bu gazete, ancak 50 sayılık yayıma ulaşabilmiştir.] )
- MİHRÂBİYE ile ...
( Mihrabta Aşr sûresini okuma. | Ucu ince tığlarla biten mihrap şeklinde kitap başlığı. )
- MİHRÂK[Ar.] ile MİHRÂK[Ar.]
( Odak, küre içi biçiminde bir aynaya [ya da dışbükey(konveks) bir merceğe] paralel olarak gelen ışınların yansıdıktan ve kırıldıktan sonra toplandıkları nokta, odak noktası. İLE Çok hareket eden. )
- MİHRAK[Ar.] değil/yerine/= ODAK
( Bir ışık ya da ısı kaynağından yayılan ışınların toplandığı yer. | Herhangi bir düşüncede, nitelikte olan kişilerin, kaynağı ya da bir şeyin toplandığı, yoğunlaştığı yer. )
- MİHRİMAH SULTAN CAMİSİ[adı "İSKELE CAMİİ" değildir!] ile MİHRİMAH SULTAN CAMİSİ
( Üsküdar'da. [İskele Meydanı'nda.] İLE Edirnekapı'da. )
( 1545 - 1547'de. [İskele Camisi adıyla da bilinir.] İLE 1555'te. [Edirnekapı Camisi adıyla da bilinir.] )
- MİHRİMAH SULTAN ile MİHRİMAH SULTAN
( Kanuni Sultan Süleyman'ın kızı. İLE II. Mahmut'un kızı. )
- MİHRİŞAH SULTAN ÇEŞMESİ ile MİHRİŞAH SULTAN ÇEŞMESİ ile MİHRİŞAH SULTAN SEBİLİ
( Üsküdar'da, Karacaahmet semtinde, İnadiye Cami Sokağı başındadır. İLE Küçüksu İskelesi'nde, Küçüksu Kasrı karşısındadır. İLE Eyüp'te, Bostan İskelesi Sokak'ta, Mihrişah Sultan Türbesi yanındadır. )
( 1791'de, Sultan III. Selim'in annesi Mihrişah Sultan tarafından. İLE 1806'da, Sultan III. Selim'in annesi Mihrişah Sultan tarafından. [Göksu Çeşmesi, Küçüksu Çeşmesi, Valide Çeşmesi adlarıyla da bilinir.] İLE 1795'te, Sultan III. Selim'in annesi Mihrişah Sultan tarafından. )
- MİHSAD[Ar.] ile MİNCEL[Ar. < MENÂCİL] ile MİŞVEL[Ar. < ŞEVLET: Yuvarlak kuyruk.]
( Ekin orağı. İLE Ekin orağı. İLE Küçük orak, orakcık. )
- MİK/MIC/MINIMUM İNHİBİTOR CONCENTRATION[İng.] değil/yerine/= MİNİMUM İNHİBİTÖR KONSANTRASYON, ENGELLEYİCİ EN DÜŞÜK YOĞUNLUK, MİGRASYON MIGRATION GÖÇ
- MİKA[Fr.] ile BİYOTİT[< Biot]
( Püskürük ve başkalaşmış kayalar içinde bulunan, alüminyum silikat ile potasyumdan oluşmuş, yapraklar durumunda ayrılabilen parlak bir mineral, evrenpulu. | Bu mineralden yapılmış olan. İLE Bir çeşit kara renkli mika. )
- MİKA ile CAM
( MICA vs. GLASS )
- MİKA[Fr.] değil/yerine EVRENPULU
- MİKA[Fr.] ile MOSKOFCAMI
( Püskürük ve başkalaşmış kayalar içinde bulunan, alüminyum silikat ile potasyumdan oluşmuş, yapraklar durumunda ayrılabilen parlak bir mineral, evrenpulu. | Bu mineralden yapılmış olan. İLE Bir tür beyaz mika. )
- MİKAB[Ar.] değil/yerine/= KÜP
- MİKADO[Jap.] ile ...
( Japon imparartorlarına verilen san. | Küçük çubuklarla oynanan bir oyun. )
- MİKAİLOĞULLARI ile YABGULAR
- MÎKAT[Ar. < VAKT | çoğ. MEVÂKÎT]["ka" uzun okunur] ile Mîkat["ka" uzun okunur]
( Bir iş için belirtilen vakit/zaman ya da yer. İLE Mekke yolu üzerinde, hacıların, ihrâma girdikleri yer. )
- MIKAWACHI PORSELENİ ile HASAMI PORSELENİ ile SETO PORSELENİ
- MİKDAR İLE UĞRAŞMAK ile ADET İLE UĞRAŞMAK
- MİKDAR ile ÖLÇÜ
( Klasik dönemde büyüklüktür. İLE ... )
- MİKLEB/MIKLEB[Ar.] ile/ve AYRAÇ
( ... İLE/VE Eski ciltli kitapların kapaklarında sabit bulunan ayraç. )
- MİKLEB[Ar.] ile MİKREB[Ar. çoğ. MEKÂRİB]
( Eski ciltli kitapların sol tarafındaki, okuma ya da ara verilen yeri belirlemeye yarayan fazla parçanın adı. İLE Çift sürülen saban. )
- MIKNATIS
( MAGNET )
- MIKNATIS ile/||/<> ÇUBUK MIKNATIS
( ... İLE/||/<> Yüksek derecede mıknatıslanabilen ve onu sürdüren, böylece bir kalıcı mıknatıs olarak kullanılabilen sert çelikten yapılmış bir çubuk. )
( MAGNET VS. BAR MAGNET )
( AiMANT, MAGNET AVEC LA BARRE AiMANTEE )
( MAGNET MiT STABMAGNET )
- MIKNATIS değil/yerine/= KAPGI/ÇEKEÇ
- MIKNATIS ile NEODİM MIKNATIS
- MIKNATIS ile SARIM
( ... İLE Sarma eylemi. | Bir şeyi, bir kez saracak miktar. | Elektromıknatıslarda, makara biçiminde sarılan iletken telin, her bir halkası. )
- MİKOLOJİ ile ...
( Mantarbilimi. )
- MİKOLOJİ[Fr.] değil/yerine/= MANTARBİLİM
- MİKONOS ile/ve/<> SANTORİNİ
( Yunanistan'ın, Venedik'i olarak tanımlanmaktadır. İLE/VE/<> Siklad takımadaları olarak anılan Yunan adaları arasında en farklı, etkileyici ve ünlü olan, yarım ay şeklindeki ada. )
- MİKOZ[Fr.]
( Mantar asalaklarından oluşan sayrılık. )
- MİKREFON değil MİKROFON
- MİKRO DİREY/FAUNA ile/ve MAKRO DİREY/FAUNA
- MİKRO EVRİM ile MAKRO EVRİM
( Küçük ölçekli genetik değişiklikler. İLE Türlerin büyük ölçekli evrimsel değişimleri. )
- MİKRO ve/||/=/<> MAKRO
- MİKRO değil/yerine/= KÜÇÜ
- MİKRO değil/yerine/= KÜÇÜK/DAR
- MİKROBİK değil/yerine/= KÜÇÜMLÜ
- MİKROBİYOLOG değil/yerine/= KÜÇÜDİRİMBİLİMCİ
- MİKROBİYOLOJİ değil/yerine/= KÜÇÜDİRİMBİLİM
- MİKROBİYOTA/MICROBIOTA[İng.] değil/yerine/= UFAK CAN ÖRTÜSÜ
- MİKROBİYOTA ile/ve/||/<> MİKROBİYOM ile/ve/||/<> METAGENOM
( Mikropların[bakteri, arke, virüs, mantar] kimliği. İLE/VE||/<> Mikropların genetiği. İLE/VE||/<> ... )
( Bir organizmanın belirli bir bölgesinde ve bir arada yaşayan mikroorganizmalar topluluğu. İLE/VE||/<> Mikrobiyotada yer alan mikroorganizmaların genomlarının tümü. Mikrobiyotanın genetik nesnesi. İLE/VE||/<> Mikrobiyotayı oluşturan mikroorganizmaların DNA'larını birarada dizileyen deneysel yaklaşım. )
( )
- MİKROBUN TANIMLANIŞI:
1876 ve/||/<> PASTEUR
- MİKROFİBER ile POLYESTER
( ... İLE Mikro fibere göre daha az su emer, kolay kolay leke tutmaz. )
( Hafif dalgalı bir yüzeyi vardır. İLE Dokunduğunuzda daha pürüzsüzdür. )
( Mevsimlik olarak düşünülebilir. İLE Yaz ayları için yeğlenmesi daha uygundur.[Kırışıklıklara ve kullanıma daha dayanıklıdır.] )
- MİKROFİLAMENT değil/yerine/= İPÇİK
- MİKROFİLAMENT ile MİKROTÜBÜL
( Göze iskeletinde ince iplikçikler. İLE Göze iskeletinde kalın tüpler. )
- MİKROFON[Fr. < Yun. MİKRO: Küçük. PHONE: Ses.] ile/ve HİDROFON
( Elektrik akımını etkisiyle sesi, uzakta bulunan alıcıya ulaştıran araç. İLE/VE Sualtında kullanılan mikrofon. )
- MİKROKOK ile STREPTOKOK
( Nokta biçimdeki mikroplara verilen genel ad. İLE Sıvı ortamda zincir biçimde koloniler oluşturan, çoğu zaman patojen olan bir mikrokok. )
- MİKROMETRE[Fr. < Yun.]
( Büyük ölçüde büyütme gücü olan teleskop, mikroskop gibi optik aygıtlarla incelenen nesnelerin oylumlarını ölçmede kullanılan aygıt. | Çok küçük uzunlukları ölçmeye, incelemeye yarayan aygıt. | Mikron. )
- MİKROORGANİZMA değil/yerine/= KÜÇÜÖRGENYAPI
- MİKROP[Fr./İng. < MICROBE] ile ASEPSİ[Fr. < ASEPSIE]
( Ancak mikroskopla görülebilen, çürümeye, mayalanmaya ve hastalıklara yol açan tek gözeli canlı. İLE Isıyla araç ve pansuman nesnelerinin mikropsuzlaştırılması. Özellikle tıpta kullanılan araç gereçlerdeki hastalık etkenini mikropların sayısını kimyasal ya da fiziksel yollarla hastalığa neden olamayacak düzeye düşürme. )
- MİKROP ile ATEŞ YAPAN MİKROP
( MICROBE/GERM vs. PYROTOXIN )
- MİKROP ile MİKROKOK [Fr. < Yun.]
( ... İLE Nokta biçimindeki mikroplara verilen genel ad. )
- MİKROP[Yun.] ile PLANKTON[Fr. < Yun.]
( ... İLE Suda bulunan mikroskobik küçük canlılar topluluğu. | Okyanusların, göllerin/göletlerin yüzeyine yakın olarak zayıf bir biçimde yüzen ya da edilgin bir biçimde sürüklenen, çoğunluğu mikroskobik organizmalar. )
( MICROBE/GERM vs. PLANKTON )
- KÜÇÜM/MİKROP[Yun.] ile GİRMİK/VİRÜS[Fr./İng.]
( )
( MICROBE vs. VIRUS )
- MİKROSKOBİK değil/yerine/= KÜÇÜGÖRCÜL
- MİKROSKOP/MICROSCOBE[İng.]/HURDEBÎN[Fars.] değil/yerine/= İRİLTEÇ
- MİKROSKOP değil/yerine/= KÜÇÜGÖREÇ
- MİKROSKOP ile/ve/||/<>/>< TELESKOP
( [Kişinin] Önemini/"büyüklüğünü" gösterir. İLE/VE/||/<>/>< Önemsizliğini/küçüklüğünü gösterir. )
( Kıskançlığın aracı. İLE/VE/||/<>/>< Sevginin aracı. )
- MİKROSPOR ile MİKROSPORANGİUM
( Bitkilerde erkek gametofitleri oluşturan spor türü. İLE Mikrosporları üreten yapı. )
- MİKROTÜBÜL değil/yerine/= İLETGEN BORULAR, KÜÇÜKBORUL, BORULCUK
- MİKROTÜBÜL ile MİKROFİLAMENT
( Göze iskeletini oluşturan boru biçimindeki protein yapıları. İLE Göze iskeletini oluşturan ince ipliksi protein yapıları. )
- MİKSÂR/MİKSÎR[Ar.] ile MİKVÂL[Ar.]
( Sözü uzatan, geveze, çok konuşan. | Çoğaltan, teksir eden. İLE Çok konuşan. )
- MİKSER[İng.] değil/yerine/= ÇIRPICI/KARIŞTIRICI | KARMAÇ
- MİKST/MIXED[İng.] değil/yerine/= KARIŞIK
- MİKTAR/MİKDAR ile ADET
( Geometrik (büyüklük). [Atomik değildir.] [Sürekli parçalara ayrıldığından dolayı] İLE Aritmetik. )
- MİKTAR = BÜYÜKLÜK = MAGNITUDE[İng.]
- MİKTAR değil/yerine/= TUTAR
- MİKYÂL[Ar. | çoğ. MEKÂYİL] ile ...
( Ölçekler, tahıl ölçekleri. )
- MÎL[Ar. çoğ. EMYÂL, MÜYÛL] ile MİLH[Ar. çoğ. EMLÂH, MİLAH, MİLÂH, MİLHA]
( Göze, sürme çekmeye özgü bir âlet. | Yollardaki mesafeyi belirlemek üzere dikilen nişan. | İğne gibi ince ve uzun bir âlet. | Ucu sivri, çelik kalem. | Sivri dağ tepesi. | Bir kilometreye yakın bir uzaklık. | Bir çarkın, üzerinde döndüğü eksen, mihver. İLE Tuz. )
- MİL ile/ve/=/||/<> KİLOMETRE[KM] ile/ve/=/||/<> FERSAH
( 100 kulaç. 2500 mimari arşın. İLE/VE/=/||/<> 1,609 km. İLE/VE/=/||/<> 3 mil.[yaklaşık 5.5 km.] 7500 mimari arşın.[Bir kişinin normal bir yürüyüşle yaklaşık bir saatte aldığı mesafe olarak kabul edilmiştir.] )
( )
- MİL ile MİL[Ar.] ile MİL[Lat.]
( Balçık. İLE Türlü işlerde kullanılmak üzere yapılan, ince ve uzun metal çubuk. | Göze sürme çekmeye yarayan, kemik ya da fildişinden yapılmış ince ve uzun araç. İLE Yer yer, uzunluğu değişen bir uzaklık ölçü birimi. )
- MİL ile MUYLU[Ar.]
( Türlü işlerde kullanılmak üzere yapılan, ince ve uzun metal çubuk. | Göze sürme çekmeye yarayan, kemik ya da fildişinden yapılmış ince ve uzun araç. İLE Başka bir parça için dönme ekseni görevini yapan, silindir biçiminde parça. | Bir milin, yatağında dönmesini sağlayan bölüm. | Bir top namlusunun, iki yanına tutturulan millere verilen ad. )
- MİLÂD
( NEXUS )
- MİLÂD/EŞİK ile DÖNEMEÇ
- MİLÂD ile/ve 0 (SIFIR[Ar. < SİFR])
- MİLÂD ile/ve/değil EŞİK
- MİLÂD ile KIRILMA
- MİLÂD[Ar.] (I DOLMAK ile/ve/değil/||/<> MİÂD[Ar.] (I DOLMAK)
( Herhangi bir olayın başlangıcı. | Öncesi ve sonrası. | Hz. İsa'nın doğduğu gün. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Belirtilen süre, sürecini tamamlamak. )
- MİLÂD ile/ve/> MİHENK
- MÎLÂDÎ TAKVİM(EFRENCÎ/GREGORYEN TAKVİM) ile/ve CELÂLÎ TAKVİMİ ile/ve HİCRÎ TAKVİM ile/ve RÛMÎ TAKVİM ile/ve MUSEVÎ TAKVİMİ
(
Here is an interesting historical fact. Just have a look at the calendar for the month of September 1752.
Go to Google type "September 1752 calendar" & see for yourself.
You will notice, 11 days are simply missing from the month.
Here's the explanation: This was the month during which England shifted from the Roman Julian Calendar to the Gregorian Calendar.
A Julian year was 11 days longer than a Gregorian year. So, the King of England ordered 11 days to be wiped off the face of that particular month.
So, the workers worked for 11 days less that month, but got paid for the whole month. That's how the concept of "paid leave" was born. Hail the King!!!
In the Roman Julian Calendar, April used to be the first month of the year; but the Gregorian Calendar observed January as the first month. Even after shifting to the Gregorian Calendar, many people refused to give up old traditions and continued celebrating 1st April as the New Year's Day. When simple orders didn't work, the King finally issued a royal dictum; which stated that those who celebrated 1st April as the new year's day would be labelled as fools. From then on, 1st April became April Fool's Day.
History is really interesting! )
- MİLÂDÎ değil/yerine/= DOĞUL
- MİLAD'LAR
- MİL'AKA ile ...
( Hattatların kullandığı küçük kaşık. )
- MİLAS
- MİLÂT/MİLÂD[Ar.] değil/yerine/= DOĞUT/ÇAĞAÇAN
- MİLDİYU[İng.]
( En çok, bağlarda görülen, peronospora cinsinden, emeçlerini bitkilerin yapraklarına salarak yaşayan asalak bir mantarın oluşturduğu hastalık. )
- MİLHA[Ar. < MİLH] ile MİLHÂ/T[Ar. çoğ. MELÂHÎ]
( Tuzlar. İLE Oyun, eğlence, cünbüş. )
- MİLİ-[Fr. < Lat.]
( Bir ölçü biriminin önüne getirildiğinde, bu birimi, bine bölen önek. [Simgesi: m] )
- MİLİMETRE[Fr.] ile MİNİMETRE[Fr.]
( Metrenin binde birine eşit uzunluk ölçü birimi. [mm.] İLE Silindir biçimindeki nesnelerin iç çaplarını denetlemekte kullanılan ölçü aygıtı. )
- [Fr.] MİLİS ile MİLİTAN
( Savaş sırasında, orduya yardımcı olarak toplanan halk gücü. İLE Bazı ülkelerde, yardımcı güvenlik gücü. İLE Bir düşüncenin, bir görüşün başarı kazanması için savaşan, mücadele eden. | Bir örgütün etkin üyesi. )
- MİLİTARİST değil/yerine/= ORDUCU/SÜERCİ
- MİLİTARİZM değil/yerine/= ORDUCULUK/SÜERCİLİK
- MİLK[Ar.] ile MİLKU'L-YEMÎN[Ar.]
- MİLKAT[Ar.] ile MİLKAT[Ar.]
( Cerrah maşası. İLE Bir yerden, bir şey almaya yarayan âlet. )
- MİLLET ile/ve/||/<>/> İLLET
- MİLLET ile/ve/||/<> MİLLİYET
- MİLLET[Ar.] değil/yerine/= ULUS
- MİLLET ile/ve ÜMMET ile/ve MEZHEB
( Bir dine bağlı/tâbi olmak. İLE/VE Bir peygambere bağlı/tâbi olmak. İLE/VE Bir imama bağlı/tâbi olmak. | Bir müctehidin çıkardığı hükümlerin tümü. )
- MİLLETİN EFENDİSİ:
"KÖYLÜ" değil ÜRETEN KÖYLÜ
- MİLLETVEKİLİ/MEBUS ile BAKAN[< VEKİL < NÂZIR]
- MİLLÎ MARŞ değil/yerine/= ULUSAL YIR
- MİLLÎ[Ar.] değil/yerine/= ULUSAL
- MİLLİYÛN ile ...
( EHL-İ KİTAP )
- MİLUTİN MİLANKOVİÇ ile/ve/||/<>/> ANDRE BERGER
( Güneş ışınımının, zaman içinde nasıl ve ne kadar farklılaştığının araştırması ve hesabını yapan fizikçi astronom. İLE/VE/||/<>/> Bu hesaplamaları daha kesin bir biçimde bilgisayarla yapan iklim uzmanı. )
( 28 Mayıs 1879 - 12 Aralık 1958 İLE/VE/||/<>/> 30 Temmuz 1942 - ... )
- MILYÖ/MILLİEU[İng.] değil/yerine/= ORTAM
- MİM[Ar.] ile MİM[Lat. < Yun.]
( Arap abecesinde, m harfinin adı. | Ebced hesabında, karşılığı 40 olan harf. | Bir bir yazının altına konulan im. İLE Eski Yunan ve Roma'da, yaşamı, töreleri taklit amacı güden komedi türü. | Bir oyuncunun, herhangi bir davranış ya da duyguyu, yüz ve gövde devinimleriyle anlattığı komedi türü. | Bu türü gerçekleştiren sanatçı. )
- MİM ile/ve VÜCÛD
( Vücûd mim'le bilinir ve MEVCÛD olur. )
- MİMAR FİLOZOF ile YASA KOYUCU FİLOZOF
- MİMAR İÇİN FELSEFENİN SAĞLADIĞI:
İLKELİLİK ile/ve/||/<> ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK/TEVÂZU
( Felsefe, mimarı, ilke sahibi ve alçakgönüllükle açgözlü olmadan, dürüst, nazik ve âdil kılar.[VITRUVIUS] )
- MİMAR SİNAN(SİNAN-I CEDİD) ile/ve SİNAN-I ATİK
( ... İLE/VE Fatih Camii'nin mimarı. [Fatih'in yaptırdığı ilk yapıttır.] )
( Kanunî Sultan Süleyman ve II. Selim döneminde yaşayan. İLE/VE Fatih Sultan Mehmet döneminde yaşayan. )
- MİMAR SİNAN ve KANUNÎ SULTAN SÜLEYMAN
- MİMAR SİNAN'IN YAPITLARI
- MİMAR ve/ TERİM ve/ KURUM ve/ TEKKE/TARİKÂT
- MİMARİ ARŞIN(/BİNA ARŞINI) ile/ve ÇARŞI ARŞINI ile/ve ENDAZE[Fars.]
( ... İLE/VE/||/<> Yaklaşık 68 santimetreye eşit olan uzunluk ölçüsü. | Bu uzunluk ölçüsüne göre ölçüm yapan, demirden, çelikten ya da tahtadan araç. | Bir kol boyu. Büyük bir adım genişliği. İLE/VE/||/<> 65 cm. boyunda bir uzunluk ölçüsü. | Ölçü. )
- MİMARÎ ile/değil/yerine/||/<>/< YEŞİL MİMARÎ
- MİMARİDE:
SÜREKLİLİK ile/ve/<> SİLÜET[Fr. < SILHOUETTE]
( ... İLE/VE/<> Bir şeyin, yalnız kenar çizgileriyle tek renk olarak beliren görüntüsü. )
- MİMARİDE:
YERELLİK ile/ve/||/<> YENİLİK ile/ve/||/<> YERSİZLİK
- MİMARLIĞIN BÖLÜMLERİ:
YAPI SANATI ve/||/<> ZAMANÖLÇER YAPIMI ve/||/<> NESNE ÜRETİMİ
- MİMARLIK:
ROMA'DA ile/ve/||/<>/> OSMANLI'DA ile/ve/||/<>/> MODERN
( Marcus Vitruvius Pollio İLE/VE/||/<>/> Cafer Efendi İLE/VE/||/<>/> Turgut Cansever )
( Bölüm 1: Mimarlık Hayattır – Danışman: Atilla Yücel
Bölüm 2: Mimar ve İşvereni – Danışman: Doğan Tekeli
Bölüm 3: Bir Kentte Dolaşmak – Danışman: Şükrü Kocagöz
Bölüm 4 : Kentin İzi, Mimarisi – Danışman: Ertuğ Uçar
Bölüm 5: Dünyaya Yerleşmek – Danışman: Emre Arolat
Bölüm 6: Dünyada Yer Edinmek – Danışman: Ömer Kanıpak
Bölüm 7: Yerellik Yenilik Yersizlik – Danışman: Şengül Öymen Gür
Bölüm 8: Mimarlık Zamanın Barometresi – Danışman: Oğuz Öztuzcu
Bölüm 9: Mimarlıkta Sahtelik, Sahicilik – Danışmanlar: Abdi Güzer, Kadri Atabaş
Bölüm 10: Mimarlık Kültürel Yatırım – Danışman: Süha Özkan
Bölüm 11: Dönüşüm: Canlanma, Başkalaşma – Danışmanlar: Asuman Yeşilırmak, Güzin Konuk
Bölüm 12: Yeşil Hayat Mimarisi – Danışman: Ayşe Hasol Erktin
Bölüm 13: Gelecek ve Mimarlık – Danışmanlar: Abdi Güzer, Kadri Atabaş
)
( Marcus Vitruvius Pollio İLE/VE/||/<>/> Leone Battista Alberti İLE/VE/||/<>/> ... )
- MİMARLIK ÜZERİNE ON KİTAP:
M.Ö. 90 - 20 ile/ve/||/<>/> 1460 ile/ve/||/<>/> 1521
( İlk yazım. İLE/VE/||/<>/> Yeniden keşfi. İLE/VE/||/<>/> İtalyanca'ya çevirisi. )
- MİMARLIK ile/ve/||/<>/> İNŞAAT
- MİMARLIKTA:
DAYANIKLILIK ve SAĞLAMLIK ve/||/<>/> KULLANIŞLILIK ve UYGUNLUK ve/||/<>/> GÜZELLİK
( FIRMITAS et/||/<>/> UTILITAS et/||/<>/> VENUSTAS )
- MİMARLIKTA:
TASARIM ile/ve/||/<> MİMARLIK KURAMI ile/ve/||/<> MİMARLIK TARİHİ ile/ve/||/<> TEKNOLOJİ ile/ve/||/<> TOPLUMSAL VE EKİNSEL ÇALIŞMALAR
( )
( )
( )
( )
- MIMESIS ile TAKLİT/İMİTASYON/IMITATION
( Mimesis, sözlü sanatlarda etkindir. İLE ... )
- MİMETİK/MİMETIC[İng.] değil/yerine/= ÖYKÜNEN
- MİMİK değil/yerine/= YÜZİM
- MİMLE(N)MEK ile/ve/||/<> DİŞ BİLE(N)MEK
- MİMOZA[Lat.] AFRİKA AKASYASI[Lat.]
( Baklagillerden, çiçekleri sarı ve bazı türlerinde, beyaz ya da menekşe renginde, yaprakları akasya yaprağına benzeyen bir süs bitkisi. )
( MIMOSA )
- MİN MÂLÎ[Ar.] ile FÎ MÂLÎ[Ar.]
- min.[Lat. < MINIMUM] değil/yerine/= EN AZ, EN KÜÇÜK, EN DÜŞÜK
- MİNA ile ...
( Bilinen en eski ağırlık birimi. )
- MÎNÂ[Ar. < MİYÂNÎ] ile MÎNÂ[Fars.]
( Liman. İLE Şarap şişesi. | Şişe, cam, billûr. | Mine, kuyumcuların gümüş üzerine nakş ettikleri lacivert ya da yeşil renkli sırça. )
- MİNARE ile/||/<> ALEM
( Camilerde ezanın okunmasına mahsus kuleler. Genellikle birkaç basamakla yükselir bir mimari öğe. Kapı, basamak, balkon kondukları, köşk ve külah (taç) bölümleri bulunur. Ağaç ya da taştan olabilir. Çok basitlerinden çok bezemelilerine kadar değişik türlerine rastlanır. İLE/||/<> Yapıların kubbe ve külah gibi yerlerinin tepesinde, sancaklarda çoğunlukla bulunan, maden ya da taş işçiliği ile yapılan, bir çeşit tepelik. )
- MİNARE ile "EĞİK MİNARE"
( )
- MİNÂRE ile/ve ŞEREFE/EZÂNGÂH
( Minarenin 7 bölümü vardır. [Aşağıdan yukarıya doğru, sırasıyla] 7. Alem 6. Külâh 5. Petek 4. Şerefe 3. Gövde[Farisî] 2. Pabuç 1. Kürsü[Kaide] )
( Bir minarenin gövdesinin üstü de tekrar kendi içinde 15 bölümdür. [Aşağıdan yukarıya doğru, sırasıyla] 15. Alem 14. Bayrak 13. Seren 12. Çiğdene kaplama 11. Göndel 10. Gergi 9. Payanda 8. Tabla 7. İskaça 6. Kara çivi 5. Petek silmesi 4. Petek 3. Farisî 2. Şebeke 1. Stalaktit )
( Alem 8, bazı unsurlarının tekrarıyla da 10 bölüme ayrılır. [Aşağıdan yukarıya doğru, sırasıyla] 10. Hilâl[Boynuz] 9. Boyun[üst bilezik] 8. Küp 7. Armudî 6. Boyun[orta bilezik] 5. Küp 4. Boyun[alt bilezik] 3. Kaide 2. Küp[simit, karpuz] 1. Kaide )
( Minare külâhı nasıl tamir edilir? Minareyi tamir edecek usta, önce seren'in üzerine kendine basamak teşkil edecek ahşap parçaları çakarak, külâh'ın içinden çıkabildiği yere kadar tırmanır. Belirli bir yerde, külâh'ın darlığı yüzünden, çalışamaz hâle gelir. Bu noktada kaplama tahtalarını kırarak dışarı çıkabileceği büyüklükte bir delik açar. Dışarıya çıktığı nokta, genellikle alem'den birkaç metre aşağıdadır. Ustanın, minarenin en tepesine ulaşabilmesi için alem'in tam altına bir kement geçirmesi gerekir. Bunu gerçekleştirebilmesi için, bulunduğu noktada minarenin etrafında bir ip dolaştırır ve bu ipin iki ucunu şerefe'de bekleyen çırağına sarkıtır. Çırak ipi iki ucundan tutarak burmaya başlar. Burulan ip minarenin çevresinde bulunan kısmının çapı daraldığından yavaş yavaş minarenin tepesine doğru 'tırmanır'. Usta bu ipe tutunarak tepeye kadar tırmanır ve alem'in hemen altına bir kement bağlar. Bu kementin üzerine iki adet makara yerleştirir. Bunlardan biri, kendi beşiğini asacağı makara, diğeri ise şerefeden malzeme çekmesini sağlayacak olan makaradır. Usta, yukarıda 360Ş dönerek ve makaraya bağlı beşik sayesinde yukarı-aşağı hareket ederek minare külâhını tamir eder, değişecek kurşun levhalarını değiştirir. İşi bittiğinde, minarenin etrafında tekrar bir ip dolaştırır ve ipin iki ucunu şerefe'ye sarkıtır. Çırak bu ipi yine burarak ustasının minareden inmek üzere kullanabileceği tek bir halat hâline getirir. Usta bu halata tutunarak daha önce bağlamış olduğu tüm ipleri söküp şerefeye iner. En sonunda da burgulu ipin burgusunu açar ve şerefe'ye düşmesini sağlar. )
( Ecelbeşiği - Dücâne Cündioğlu )
(
)
- MİNAREDE ile ...
( 99 BASAMAK (ESMA'ÜL HÜSNÂ) )
- MİNAREL değil MİNERAL
- MINCIK ile/ve/< CINAK/BERÂSİN[Ar. < BÜRSÜN]
( Kedi pençesi. İLE/VE Yırtıcı hayvan pençesi. )
- MINCIKLAMAK ile/ve/||/<> CIMBIZLAMAK
- MIND vs./and BRAIN
- MİNDER[Ar.] ile YAYGI
( İçi yumuşak bir madde ile doldurularak dikilen, oturmaya, yaslanmaya yarar şilte. | Güreş karşılaşmalarının üzerinde yapıldığı, en az 10 cm. çapında bir çember çizilmiş olan, çaprazlama köşeleri kırmızı ve mavi renklerle belirlenmiş yaygı. İLE ... )
- MİNE[Fars.] ile MİNE[Fars.]
( Metal eşya üzerine vurulan renkli cam katmanı. | Saat kadranı. | İnce, parlak nakış. İLE Dişlerin taç kısmını kaplayan, beyaz ve sert doku. )
- MİNEÇİÇEĞİ
( Mineçiçeğigillerden, yaprakları karşılıklı ve oymalı, çiçekleri başak durumunda alacalı, mavi ya da menekşe renginde,sapı dört köşeli olan ıtırlı bir bitki. | Bu bitkinin çiçeği. )
( VERBENA )
- MİN-EL-ARŞ İLE-L-FERŞ[Ar.] ile MİN-EL-AŞK[Ar.]
( Gökten yere kadar, baştan aşağı. İLE Aşk yüzünden. )
- MİN-EL-EVVEL[Ar.] ile MİN-EL-EZEL[Ar.] ile MİN-EL-KADÎM[Ar.]
( Önceden/öteden beri. İLE Ezelden[öncesiz önce] beri. İLE Eskiden beri, çok önceden. )
- MİNERAL ile/ve/||/<>/> KAYA
( İlgili konuşmayı izlemek için burayı tıklayınız... )
- MİNERALOJİ ile MİNERALBİLİM
( Maden bilimi. )
- MİNG ile
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bin sayısı.[1000] İLE ... )
- MINGAR[Oğuz] ile
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Pınar. İLE ... )
- MINGUY ile
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kâğıt yapıştırmakta kullanılan bir tür hamur. İLE ... )
- MİNHA[Ar.] ile 'ARİYYE[Ar.]
- MİNHÂC ile AÇIK, GENİŞ YOL
( AÇIK, GENİŞ YOL )
- MİNHAS[Ar. < MENÂHİS] ile MİN-HAYS[Ar.]
( Uğursuz şey. İLE "... konusunda". )
- MİNİ MİNNACIK
- MİNİCİK ile MİNNACIK ile MİNNOŞ ile MİNÖR[Fr.] ile MİNYON[Fr.]
( Çok küçük. İLE Çok küçük olan. İLE Küçük ve sevimli kişilere söylenilen seslenme sözü. İLE Daha küçük. | Bir makam, bir akort, bir gam, bir aralık özelliği olan. | Küçük önerme. İLE İnce, küçük, sevimli, zarif. )
- MİNİK değil/yerine KÜÇÜK
- MİNİK ile UFAK
( TINY wiht SMALL )
- MİNİK[Azr.] = ULAŞIM ARACI,YOLCU[Tr.]
- MİNİMAL KENDİLİK'TE:
GÖVDE BAĞIMLI ile GÖVDE BAĞIMSIZ
( [MİNİMAL KENDİLİK: Deneyimlerin, "anlık" ve "aracısız" öznesi olan kendilik.]
Yeni doğan bebekler, gövdeleriyle ilişkili olarak minimal öz farkındalık sergiliyor. Çevrelerindekilerin mimiklerini, istemli bir biçimde taklit edebiliyor.
İLE
Yetişkinler, olgusal bir biçimde iç gözlem yoluyla kendiliklerini deneyimlerinin öznesi olarak deneyimleyebiliyor ve kavramsallaştırabiliyor. )
- MINIMAL[[İng.] değil/yerine/= EN AZ, EN DÜŞÜK
- MINIMİZASYON/MINIMIZATION[İng.] değil/yerine/= EN AZLAMA, EN AZLAYIM, EN AZA İNDİRMEK
- MİNİMİZE ETMEK değil/yerine/= EN AZA İNDİRMEK
- MINIMUM[İng.] değil/yerine/= EN AZ, EN DÜŞÜK
- MİNİMUM[Lat.] vs. MAKSİMUM/MAXIMUM[Lat.]
( Bir şey için gerekli en küçük derece, nicelik. | Değişebilen bir niceliğin, varabileceği en küçük olan sınır. İLE Bir şey için gerekli, en büyük derece, nicelik. | Değişebilen bir niceliğin, varabileceği en yüksek olan sınır. )
- MİNKA ile/ve/||/<> MAÇİYA
(
Minka [ 民家 ]
Anlamı: Halk evi/kişilerin evi/kırsal ev.
Özellikleri:
- Kırsal bölgelerde[köylerde, dağlık alanlarda9 yer alır.
- Çiftçilerin, balıkçıların ve zanaatkârların yaşadığı evler.
- Ahşap, saman ve doğal malzemelerle yapılır.
- Çatılar, eğimli ve kalındır; iklim koşullarına göre uyarlanır.
- İç düzen, geleneksel Japon mimarisine göre tasarlanmıştır.
Maçiya [ 町家 / 町屋 ]
Anlamı: "Kasaba evi/kentli ev".
Özellikleri:
- Kent merkezlerinde, özellikle ticaret bölgelerinde bulunur.
- Tüccar ve esnaf ailelerinin yaşadığı yapılardır.
- Dar cepheli, derin planlıdır (unagi no nedoko: "yılan yatağı" biçimi).
- Alt kat dükkân, üst kat yaşam alanı olarak kullanılır.
- Ahşap kafesli pencereler, iç avlular ve kayar kapılar içerir.
Minka ile Maçiya arasındaki FaRkLaR...
Özellik | Minka | Maçiya |
---|---|---|
Yerleşim | Kırsal alanlar | Kent/kasaba merkezleri |
Kullanım amacı | Tarım, balıkçılık, günlük yaşam | Ticaret, zanaat ve yaşam |
Mimari yapı | Geniş plan, eğimli çatı | Dar ve derin plan, çok katlı |
Malzeme | Ahşap, saman, doğal malzemeler | Ahşap, kiremit, kafesli pencere |
Sosyal sınıf | Köylü, zanaatkâr, işçi | Tüccar, kentli |
(
)
- MİNKALE[Ar.] değil/yerine/= İLETKİ/AÇIÖLÇER
- MİNKAR[Ar. | çoğ. MENÂKÎR] ile TOMŞUK
( Kuş gagası. | Yırtıcı kuşların gagaları. İLE Kırık gaga. )
- MINKOWSKI DENKLEMİ: 1908
- MİNNET (DUYMAK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SAYGI (DUYMAK)
- MİNNET ile/ve/<> İSTİGNÂ'[< GINÂ]
( İyiliğe karşı duyulan şükür hissi. | Birine, iyilik etmek. | Yapılan iyilikleri sayarak başa kakmak. | İyilik karşısında kendini borçlu hissetmek. | Yapılan bir iyiliği, verilen bir şeyi başa kakma [Minnetin bu bölümü, İslâm'da yasaklanmıştır.] | Görülen iyiliğe karşı teşekkür etme. | Allah-u teâlâya, hamd ve senâ etmek, şükretmek. | Nîmete kendi eliyle, kendi çalışmasıyla kavuşmadığını, Allah-u teâlânın lütfu ve ihsânı. | İyiliğe karşı duyulan şükür hissi, başa kakma. | Yapılan bir iyiliği, başa kakma. İLE/VE/<> Cenab-ı Hakk'tan başka kimsenin minneti altına girmemek. | Gönül tokluğu. | Elindekini kâfi bulmak. | Zenginlik istememek. | Muhtaç olmayıp zengin olmak. | Nazlanmak. | Azâmet ve tekebbür etmek. )
- MİNNET[Ar.] ile Nİ'MET[Ar.]
- MİNNET[Ar.] ile/ve ŞÜKRAN[Ar.]
( Bir iyiliğe, bir iyilik yapana yönelik, kendini borçlu görme. | Görülen iyiliğe yönelik teşekkürde bulunma. İLE/VE İyilik bilme, gönül borcu. )
- MİNNETKÂR değil MİNNETTÂR
- MİNNETTAR[Ar.] ile/ve/değil/||/<> MÜTEŞEKKİR[Ar.]
- MİNNET/TARLIK = GRATITUDE, GRATEFULNESS[İng.] = RECONNAISSANCE, OUGRATITUDE[Fr.] = DANK ODER DANKBARKEIT[Alm.] = GRATIA SEU GRATITUDO[Lat.]
- MİNNETTARLIK ile/ve KORKU
( GRATITUDE vs./and FEAR )
- MINOR CROSS MATCH[İng.] değil/yerine/= KÜÇÜK ÇAPRAZ KARŞILAŞTIRMA
- MINOR[İng.] değil/yerine/= ÖNEMSİZ | HAFİF
- MİNSER[çoğ. MENÂSİR] ile ...
( Yırtıcı kuşların gagası. | Taşçı kalemi. )
- MİNTAN[Fars. < NİMTEN: Yarım gövde.] değil/yerine/= GÖMLEK
- MİN-TARAF-İLLÂH ile ...
( ALLAH CÂNİBİNDEN )
- MINTÎK[Ar.] ile MISKÂL[Ar.]
( Çok hatip, pek düzgün konuşan. İLE Parlatan, cilâlayan âlet. | İnce, zarif bir hatip. )
- MINTIKA[Ar.] değil/yerine/= BÖLGE
- MİNÜBÜS/MÜNÜBÜS değil MİNİBÜS
- MİNÜR[Ar.] değil MÜNÎR[Ar. < NÛR]
( ... DEĞİL Işık veren, nurlandıran, parlak. )
- MINUTE ile MINUTE
( Dakika. İLE Çok küçük. )
- MİNVAL[Ar.] değil/yerine/= BİÇİM/YOL | BAĞLAM
- MİNYATÜR ÜSLÛB DÖNEMLERİNDE:
EMEVİLER ve ABBASİLER ve FATIMİLER ve SİCİLYA ve İSPANYA
( III. yy. ile XIII. yy. arasında. )
- MİNYATÜR[Fr.] ile GRAVÜR[Fr.]
( Çoğunlukla eski yazma kitaplarda görülen, ışık, gölge ve oylum duygusu yansıtılmayan küçük, renkli resim sanatı. | Bu biçimde yapılmış resim. | Bir şeyin küçük ölçekte kopyası ya da benzeri. İLE Ağaç, metal ya da taş bir yüzeye ayrı katlar halinde değişik boyalar sürüldükten sonra üstteki katları yer yer kazıyarak alttaki renklerden yararlanma tekniği. | Kazıma resim. )
( İki boyutlu. İLE (Kısmî) Üç boyutlu. )
( BİHZÂD: Büyük bir Türk minyatür ressamıdır. Herat'ta yaşamıştır. )
- MİNYATÜR/NAKKAŞLIK değil/yerine/= KÜÇÜLTÜ
- MİNYATÜR ile/yerine/< TASVİR
- MİNYATÜR ile/ve/<> TEZHİB
- MİNYATÜRDE:
MİRAN ÜSLÛBU ile/ve UYGUR ÜSLÛBU
- MINZAR[Ar.] ile MINZÂR[Ar.]
( Bakma âleti. | Röntgen. İLE Ayna. | Röntgen. )
- MIR168a ile/ve/||/<> MIR156a ile/ve/||/<> MIR166a
( Kabak'tan sağlanır. VE/||/<> Buğday'dan sağlanır. VE/||/<> Patates'ten sağlanır. )
( BRASSICA RAPA PEKINENSIS et/||/<> TRITICUM AESTIVUM et/||/<> SALANUM TUBEROSUM )
- MİRÂC:
ALIRKEN ile/ve/değil VERİRKEN
( Bilinçsiz. İLE/VE/DEĞİL Bilinçli. )
- Mİ'RÂC ile ...
( MERDİVEN | GÖĞE ÇIKMA | HZ. MUHAMMED'İN ALLAH TEÂLÂ İLE GÖRÜŞMESİ )
- MİRÂC = FATİHA
- MİRÂC ile/ve/<> İSRÂ
( ... İLE/VE/<> Mescid-i Haram'dan, Mescid-i Aksa'ya gitmek üzere [gece] yürüyüşü. )
( Recep ayının 27. gecesidir. )
- MİRÂC ile/ve MİRÂT
( Mîrâc mîrât ile oluşur. )
- MİRÂC ve/=/||/<> TÂLİM
- MIRAGE vs. ILLUSION
- KALIT/MİRAS [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- MİRAS:
MADDE[YAPI] değil/yerine/>< İLİM
- MİRAS ŞİRKETİ değil/yerine/= KALIT ORTAKLIĞI
- MİRAS/TEREKE ile/değil İNAM/EMÂNET
( EMÂNET VE İLTİZAM USULLERİ )
( STUART MILL [1806-1873]: Kişinin malı üzerindeki tasarruf hakkının sınırsız ve kayıtsız olarak tanınmasını fakat miras yoluyla servet edinme hakkının sıkı biçimde sınırlanması gerektiğini belirtir. [Mirasın yarattığı eşitsizlikle yaşam mücadelesinin doğal şartlarının bozulduğunu, en beceriklinin değil, servetçe ayrıcalıklıların üstünlük sağladıklarına işaret eder.] )
( [not] INHERITANCE vs./but DEPOSIT )
- MİRAS ile/değil EMÂNET
( [not] INHERITANCE vs. DEPOSIT )
- MİRAS[Ar.] ile/ve/||/<>/> İNTİKAL[Ar.]
- MİRAS ile/ve/||/<> İZ
- MİRAS ile İZDÜŞÜM
( INHERITANCE vs. PROJECTION )
- MİRAS ile RUKBÂ[< İRTİKAB]
( ... İLE "Ben senden önce ölürsem senin olsun, sen benden önce ölürsen benim olsun" diyerek bir şeyi bağışlama, hibe etme. )
- KALIT/MİRAS[Ar.] ile/ve/||/<> TEREKE/METRÛKÂT[Ar.]
( Ölen kişiden kalanlar. İLE/VE/||/<> Ölen birinin bıraktığı şeyler. )
- MİRASÇI değil/yerine/= KALITÇI
- MİR'ÂT ile MİR'AT-I HAKÎKÎYE
( Ayna. | Ünlü bir çeşit lâle. İLE Hakikat aynası. )
- MİRGÛN ile EMİRGÂN
( EMİRGÂN )
- MİRİ KÂTİBİ değil/yerine/= YARGIÇ
( Osmanlı Devleti'nde, maliye ile halk arasındaki davalara bakan yargıç. )
- MİRİ ile/||/<> MİRÎ ARAZİ
( Hükümetin, hazinenin malı olan. İLE/||/<> Bu topraklar her türlü işletim hakkı devlete ait olan topraklardı. Bu topraklar, topraktan alınan verginin büyüklüğü ve hizmete göre çeşitli bölümlere ayrılmıştı. Miri toprak üzerinde yaşayan kişiler, bu toprakların asıl sahibi olmayıp, kiracı konumundaydılar. Osmanlı Devleti'nde Miri toprağın kullanım şekli şu şekilde idi: Tımar sisteminde; bir kısım asker ve ya devlet görevlilerine belirli bölgelerde vergi kaynakları tahsis edilir, karşılık olarak da onlardan devlet görevlilerine belirli bölgelerde vergi kaynakları tahsis edilir, karşılık olarak da onlardan devlet için bir takım hizmetler beklenirdi. Miri Arazi de de; Osmanlı Devleti, bir toprağı fethettiğinde, ki bu toprağın hıristiyan toprağı ya da Müslüman toprağı olması önemli değildi, toprak boş bırakılmayıp ekilmek şartıyla eski sahiplerine verilir, bu topraklarda ziraat yoluyla elde edilne vergiler, direkt devlete değil de, o yerin geliri hizmet karşılığı kime verilmişse ona verilirdi. Toprağı boş bırakan, yani üretim yapmayan köylüden "çift bozan" vergisi alınır, eğer köylü toprağı üç yıl işlemeden bırakırsa, toprak elinden alınırdı. Miri toprakların en önemli bölümünü savaşlarda yararlılık gösteren kişilere verilen Zeamet ve tımarlar oluştururdu. Dirlik ismi verilen ve Osmanlı toprak yönetiminde genel adıyla tımar olarak bilinen bu topraklar, gelir açısından çoktan aza doğru; Has, Zeamet ve Tımar olarak sıralanırdı. )
- MIRIL MIRIL (MIRILDANMAK/LÂGT/MURMUR[İng. < Lat.])
- MIRILDAMAK ile/ve/||/<> FISILDAMAK
- MIRIN-KIRIN (ETMEK)
( Sözü gevelemek, doğruyu söyleyememek. | Bir isteği kabul etmeme, nazlanma. )
( A'ZÂR-I URKUBİYYE )
- MİRKELÂM[Fars. (AMİR, BAŞ, BEY)MÎR-İ KELÂM] ile ...
( KONUŞMAYI/SÖZÜ/SOHBETİ BAŞLATAN, BAŞLATACAK OLAN, BAŞLATMASI BEKLENEN | GÜZEL, DÜZGÜN, ZARİF KONUŞAN )
- MİRKET ile/değil ÇİZGİLİ FİRAVUN FARESİ
- MİRSÂD/MİRSAD[Ar. çoğ. MERÂSİD] ile MİRSÂT[Ar. çoğ. MERÂSÎ]
( Gözetme yeri. | İlk 3 sayısının başyazarı, Muallim Naci olan ve 26 Mart 1891'de yayımlanmış olan haftalık edebiyat dergisi. İLE Gemi demiri, lenger. )
- ...MIŞ GİBİ ile/ve/değil BİLE DEĞİL
- ...MIŞ GİBİ ile/ve GİZLİ
- ...MIŞ GİBİ ile/değil VARSAYMAK
- MIS/MANAGEMENT INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= YÖNETİM BİLGİ DÜZENİ
- MİS[Azr.] = BAKIR[Tr.]
- MİS[Ar. < MİSK] ile MİS[Fars.]
( Hoş kokulu olan şey. İLE Bakır. )
- MİSAFİR ETMEK değil/yerine/= KONUKLATMAK/KONUK ETMEK
- MİSÂFİR[< SEFER]:
bkz. MÜSÂFİR [aslı!]
- MİSAFİR/MİHMAN[Ar.] değil/yerine/= KONUK
- MİSAFİR ile/ve/<>/değil/>< MUKÎM[< KIYÂM]
( 72 saat boyunca ağırlanan kişi. İLE/VE/<>/DEĞİL/>< Oturan, ikâmet eden. | 72 saatten daha uzun süre kalan misafir/kişi. )
- MİSAFİR[Ar.]/MİHMÂN[Fars.] ile KONUK
( KONUK, MİSÂFİR )
- MİSAFİRHANE[Ar.] değil/yerine/= KONUKEVİ
( Resmî ya da özel kuruluşların kendi görevlilerinin yararlanması için yaptırdığı konut. )
- MİSAFİRHANE[Ar.] değil/yerine/= KONUKEVİ
- MİSAFİRPERVER değil/yerine/= KONUKSEVER
- MÎSÂK[Ar. < SEVK] ile MÎSÂK[Ar. < VÜSÛK | çoğ. MEVÂSÎK]
( Sürme, sevk etme. İLE Sözleşme, antlaşma, yemin. )
- Mİ'SÂL[Ar.] ile MİSÂL[Ar. < EMSÎLE]
( Ucu uzun ağaç, gelberi. İLE Örnek. | Masal. | Düş/rüyâ. | Benzer, andırır. | Yalnızca ilk harfi[fâsı], harf-i illet olan sözcük.[VASL, VÂİZ, YÜMÜN, MEYSÛR vb.] )
- MİSÂL[Ar.] değil/yerine/= ÖRNEK
( ÖRNEK | MASAL | RÜYÂ, DÜŞ | BENZER, ANDIRIR )
- MİSÂL ile/>< SÂLİM
( İlk yazacı illet yazaçlarından biri olan sözcük. İLE/>< İçinde illet yazaçlarından [elif, vav, y e] biri bulunmayan sözcük. )
- MİSAL(İ) ile HESAB(I)
- MİSANTROP[Fars.]/MERDÜMGİRÎZ[Fars.] değil/yerine/= KİŞİLERDEN/İNSANDAN "KAÇAN"
- MİS'AR/MİS'ÂR[Ar. < MESÂİR] ile Mİ'SÂR/Mİ'SAR/Mİ'SARA[Ar.]
( Ateş küsküsü, ateş karıştırmaya yarayan demir. İLE Mengene. )
- MİSBÂH ile ...
( KANDİL, ÇERAĞ, SABAH GİBİ LATİF, AYDINLIK )
- MİSDİYAGNOZ/MİSDİAGNOSIS[İng.] değil/yerine/= YANLIŞ TANI
- MİSEL[Fr.]
( Koloit iyonlarında, molekül yığılmasından oluşan ve yalnız başına koloidin tüm niteliğini taşıdığı kabul edilen bölüm. )
- MISER vs. STINGY
- MİŞFER/MEŞFER[çoğ. MEŞÂFİR] ile ...
( Devenin sarkık dudağı. )
- MIŞIL MIŞIL (UYUMAK)
- MİSİLLEME ile/ve/ne yazık ki/> SAVAŞ
- MİTLER:
MISIR ile/ve/<> HİNT ile/ve/<> İBRÂNÎ ile/ve/<> YUNAN
( Varoluş'un öyküsünü anlatan/anlatır. İLE/VE/<> Gövdenin macerasını anlatan/anlatır. İLE/VE/<> Ruhun başına gelenleri anlatan/anlatır. İLE/VE/<> Aklın, aklî gelişimin ve akılsal ilke ile melekelerin öyküsünü anlatan/anlatır. )
- MISIR NİŞASTASI ile BUĞDAY NİŞASTASI
( CORN STARCH vs. WHEAT STARCH )
- MISIR PİRAMİDİ ile SÜMER PİRAMİDİ ile MAYA PİRAMİDİ
- MISIR PİRAMİTLERİ ile/ve/<> MAYA PİRAMİTLERİ[KUKULKAN/EL CASTILLO] ile/ve/<> BOLİVYA PİRAMİTLERİ
( PİRAMİT: Merkezdeki ateş. )
( Gize - Kahire - Mısır'da. İLE/VE/<> Chichen-Itza - Yucatán - Meksika'da. İLE/VE/<> Desaguadero'da. [La Paz'dan 70 km. Batı'da, Peru sınır geçişi olan yolu üzerinde.] )
( Keops [M.Ö. 2550], Mikerinos, Kefren [M.Ö. 2520], Sfenks, Sakkara [M.Ö. 2650], Maldum Snefru [M.Ö. 2000], Dahahur [M.Ö. 2600], Dahahur Snefru [M.Ö. 3000], Sakkara Pepi II [M.Ö. 2250]. İLE/VE/<> Uxmal Tapınağı ve Teotehuacan. İLE/VE/<> Tiahuanaco. )
- MISIR TAKVİMİ ile/ve/||/<> ÖMER HAYYAM TAKVİMİ
( En dakik takvimler. )
- MISIR YOLU ile/ve ÇİN YOLU
( Sanat tarihinin seçtiği yol. İLE/VE ... )
- MISIR ile ...
( KEM(KARANLIK) - NEFS[tasavvufta] )
- MISIR ile CİNMISIRI/CİNDARISI
( ... İLE Bir tür, ufak taneli mısır. )
- MISIR ile DARI
( Buğdaygillerden, gövdesi kalın, yaprakları büyük, boyu yaklaşık iki metre olabilen, eril çiçekleri tepede salkım durumunda, dişil çiçekleri yaprakla gövde arasında koçan biçiminde olan bir tarım bitkisi. | Bu bitkinin, koçan üzerindeki taneli ürünü. İLE Buğdaygillerden, tohumları, gereğinde buğday yerine gıda olarak kullanılan, kuraklığa dayanıklı bir bitki, akdarı. )
( ZEA MAYS cum PANICUM )
- MISIR ve/||/<> FASÜLYE ve/||/<> KABAK
- MISIR ile HEDİK
( ... İLE Kaynatılmış mısır. )
- MISIR ile/||/<> KARA MISIR
- MISIR ile/ve MEZOPOTAMYA
- MISIR ile/değil SÜPÜRGE
- MISIR'DA:
42 EYALET ile/ve/<> 42 TANRI
- MİSK KEDİSİ ile MALABAR MİSK KEDİSİ
( ZEBÂD ile ZEBÂD-I MALABAR )
- MİSK KOKUSU ile/ve/değil/yerine DOST KOKUSU
- MİSK Ü AMBER değil/yerine/= MİS KOKULARI
- MİSKAL[Ar. çoğ. MESÂKÎL] ile MISKAL
( Yirmidört kıratlık bir ağırlık ölçüsü. [yüz arpa ağırlığındadır][ondört kırat, bir şer'î dirhemin karşılığıdır] | 1.43 dirhemlik ağırlık ölçüsü. İLE Parlatan, cilâlayan âlet. | İnce, zarif bir hatip. )
- MİSKE = GAZOZ
- MİSKET ile CİCOZ
( ... İLE Cam ya da toprak bilyelerle oynanan çocuk oyunu. | Bu oyundaki bilyelerin her biri. | [argo] Hiç yok. )
- MİSKET[Fr. < Ar.] ile MİSKET[Fr. < İt.] ile BİLYE[İt. < BIGLIA]
( Hoş kokulu meyveleri nitelemek için kullanılır. İLE Bomba ve şarapnellerin içinde bulunan kurşun ya da demir tanelerin adı. | Bilye. )
- MİSKET ile ZEYBEK
( ... İLE Özellikle Batı Anadolu efelerine verilen ad. | Efelere özgü, yerel oyun ve bu oyunun müziği. )
- MİSKİN ile KÜLKEDİSİ
( Çok uyuşuk olan kişi. | Hoş görülemeyecek durumlar karşısında tepki göstermeyen kişi. | Cüzzam hastalığına tutulmuş olan kişi. | Âciz, zavallı. İLE Çok üşüyen, ateşin yanından ayrılmayan kişi. | Uyuşuk, miskin kişi. | Sakin, yumuşak, uyumlu kişi. | Pasaklı, görgüsüz kadın. )
- MİSKİN[Ar.]/ERMEGÜ[dvnlgttrk] değil/yerine/= YOKSU
( Allah'ta yok olan, fenafillah. )
- MİSKİNLER TEKKESİ ile ...
( Karacaahmet'tedir. [1. ada] )
- MİSKİN/LİK ile/ve/<> BEZGİN/LİK
- MİSKOTU ile ...
( COMPOSITAE ARTEMISIALAXA[Lat.] = BİRİNCÂSF[Fars.] = MUGWORT[İng. Miskotu, koyunotu.] = ARMOISE[Fr. Miskotu, yabani karanfil.] = BEIFUSS[Alm.] )
- MİSL/MİSİL[Ar.] değil/yerine/= KAT
( Eş, benzer. | Miktar. | Kat. )
- MİSL ile ...
( Benzer, kat. | Mikdar. | Ön, yan, huzur. | Tekrarlanan bir sayının toplamı. )
- MİSL[Ar.] ile MESEL[Ar.]
- MİSL[Ar.] ile NAZÎR[Ar.]
- MİSL[Ar.] ile NİDD[Ar.]
- MİSL[Ar.] ile ŞEKL[Ar.]
- MİSLEYN[Ar.] ile MUTTEFİKAYN[Ar.]
- MİSLİ değil/yerine/= KATI
( Sayı, tartı ve ölçü ile belirlenebilen. )
- MİSMA'/MİSMAA[Ar. < SEM | çoğ. MESÂMİ'] ile MİSMÂR[Ar. çoğ. MESÂMÎR]
( Kulak. | Hastanın, kalbini, göğsünü ve ciğerlerini dinlemeye yarayan âlet, siteteskop. | Kulaklık. İLE Çivi, mıh. | Kazık. )
- MISMATCH[İng.] değil/yerine/= UYUMSUZLUK
- MISRA değil/yerine/= DİZE
- MISRA değil/yerine/= DİZE
- MİSSİRUKOFO ile ...
( Sikasso - Mali'de yaşayan yerel halk. )
- mist.[Lat. < MISTURA] değil/yerine/= KARIŞIM, MİKSTÜR
- MISTAKE vs. ATTITUDE
- MISTAKE vs. BLANK/DEFICIT
- MISTAKE vs. DEFICIT
- MISTAKE vs. DESTRUCTION
- MISTAKE vs. "REVERSE"
- MISTAKE vs. SHAMEFUL
- MISTAKE vs. SIN
- MİSTİFİKASYON değil/yerine/= GİZEMLEŞTİRME
- MİSTİFİYE değil/yerine MİSTİKLEŞTİRME
- MİSTİİZİM değil MİSTİSİZM
- MİSTİK GİZLİLİK ile/değil/yerine EZOTERİK GİZLİLİK
- MİSTİK ile/ve AŞKIN
- MİSTİK ile BULANIK
- MİSTİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EZOTERİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< FELSEFÎ
( Düzensiz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Düzenli. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Sürekli. )
( Aktarılmayan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Aktarılan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Paylaşılan. )
( [Su bulmak üzere] Kuyu/artezyen kazan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yeraltındaki akarsuyu bulan/bilen. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Tüm suları, suların kaynağını sorgulayan/düşünen/arayan. )
- MİSTİK değil/yerine/= GİZEMCİ
- MİSTİK değil/yerine/= GİZEMLİ
- MİSTİK ile GNOSTİK
( Myster: Sır, Gizem. On: Kozmos, Varlık. Mysterion: Varlığın Gizemi. Mystic: Varlığın Gizemini Bilen )
( Gizemli. İLE İrfan Öğretisi(Hristiyan Gizemi olarak da geçer). )
( Mistik deneyim, gerçekliğin akıl-dışı ve doğrudan doğruya yaşanması demektir. )
( Mistik bilgi, hiçbir zaman salt gözlemle elde edilemeyen, ancak kişinin tüm benliğiyle olaya katılması sonucu yaşanan bilgi türüdür. )
( Mistik bilgiye ulaşmak demek, değişime uğramak ya da "bilmek", "değişmek" demektir. )
( MYSTIC vs. GNOSTIC )
- MİSTİK ile HİPNOTİK
- MİSTİK ile/ve MÂNEVÎ
( Aklımızın havalarını, arzu ve emellerini çıkarırsak, bu küre bizi kaldıramaz. )
- MİSTİK ile METAFİZİK
- MİSTİK değil/yerine TANIMLANAMAYAN ÖĞELER
- MİSTİK/LİK ile MİSKİN/LİK
- MİSTİSİZM ile/ve DOĞALLIK
- MİSTİSİZM değil/yerine/= GİZEMCİLİK
- MİSTİSİZM ile/ve HALK KÜLTÜRÜ
- MİSTİSİZM ile MİTOLOJİ
- MİSTİSİZM ve ŞİİR ve SANAT
- MİSTİSİZM ile SUFİZM
- MİSVÂK[Ar.] değil/yerine/= DİŞ FIRÇASI
( Ucu dövülüp fırça durumuna getirilen ve diş temizliğinde kullanılması, Müslümanlıkça sünnet olan bir tür ağaç çubuğu. )
- MİSYON[İng. < MISSION] değil/yerine/= EREK, BEKLENTİ, GENİŞ SORUMLULUK, ÖZ NİYET, ÖZ GÖREV
- MİT ile/ve KADER
( Kültürün alışkanlıklarımızdaki karşılığı. İLE/VE ... )
- MİT ile/ve KOLLEKTİF BİLİNÇALTI
- MİT ile/ve/<> KUTSAL/LIK
- MİT ile LEJANT
( ... İLE Zamanla şekil değiştirmiş tarih olayı. | Para ve madalyon gibi şeyler üzerindeki yazı. )
- MİT ile/ve/||/<> MASAL
( Evrenseldir. İLE/VE/||/<> Toplumsal öğeler egemendir. )
( Belirli ya da belirsiz bir zaman söz konusudur. İLE/VE/||/<> Zaman önemli değildir. )
( Olaylar, kısmen de olsa gerçeğe dayanır. İLE/VE/||/<> Olaylar düş ürünüdür. )
( Yer öğesi bazen gerçek, bazen de düşseldir. İLE/VE/||/<> Olaylar, düş ürünü yerlerde geçer. Ülkenin birinde geçmiş olması yeterlidir. )
( Bilgi vermeyi amaç edinmiştir. İLE/VE/||/<> Aktöre/ahlâk değerlerini öne çıkarır. Arkadaşlık, sadakat, vefâ gibi duygular, kavramlar öne çıkarılır. )
- MİT ile M.İ.T.
( ... İLE Milli İstihbarat Teşkilâtı. )
- MİT/MİTOS[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/> MİTOLOJİ[Fr. < Yun.]/ESÂTÎR[Ar.]
( Tarih öncesine dayanan efsane. Dirimli öykü. Şiirsel felsefe. | Geleneksel olarak yayılan ya da toplumun hayal gücü etkisiyle biçim değiştiren, tanrı, tanrıça, evrenin doğuşu ile ilgili imgesel, alegorik bir anlatımı olan halk öyküsü. İLE/VE/<>/> Mitleri, doğuşlarını, anlamlarını yorumlayan, inceleyen bilim. | Bir ulusa, bir dine, özellikle Yunan, Latin uygarlığına ilişkin mitlerin, efsanelerin tümü. )
( Antik Yunan'da Ksenophanes (M.Ö. 565-470), Homeros ve Hesiodos'un tanrısal mitos anlatımlarını eleştirmiş ve yadsımıştır. Bu eleştiri sonucunda mitler, din ve metafizikten arındırılmış ve bağımsız bir mitos öğretisi ortaya çıkmıştır. Ancak yaşamdan yansıtılarak oluşturulmuş mitoslar, bu kez, yaşamdan kopuk ansal kurgular biçimini almıştır. )
( Toplumların yaratıp yaşattığı mitler, geleneği yaşatmakla birlikte, özlem, umut ve beklentilerin yansıtıldığı bir geleceğin dünyası niteliğine de bürünmektedir. Bu tür mitler, gerçek yaşamın zorlukları karşısında bunalan bireylerin, özledikleri yaşamı kurmayı gelecek kuşaklara bıraktığı birtakım tasarımlar niteliğindedir. Bireysel olarak ele alındığında mitos dönemi, ana rahminden konuşmanın başlamasına kadar geçen ve bebeklik süreci olarak adlandırılan döneme karşılık gelmektedir. )
( Bir mit duygusal bağlılık yönünden içi boşaldığında masala dönüşür. Duyguları etkileme gücünü yitirir. Ansal yorumlama ile de kurgu biçimini alır. )
( Mit ilk önce metafiziksel kozmogoni ile aşılmıştır. Artık mitsel simgeler arasındaki anlamlı bağ (ritus) yerini düşünceler arasındaki anlam bağına, mantık'a(düşünbiçim) bırakmıştır. Metafiziksel kozmogoni bir yandan felsefi spekülasyon biçimini alırken öte yandan miti dine dönüştürmüştür. Dinsel mit ise "tarih bilinci" ile aşılmıştır. Kişinin varoluşu, tarihsel bilinç yoluyla, gerçek ve olgusal kavranışına yükselmiştir. )
( Paganist (putperest) mitler, kişinin karşısında eşyayı, doğa parçalarını ve hayvanları yüceltmiş ve kutsallaştırmıştır. Buna karşın imgesel (imgetapar, hayalperest) mitler, doğaüstü imgeleri kişinin karşısında yüceltmiş ve kutsallaştırmıştır. Aydınlanmaya temel oluşturan mitler ise, insan yaşamını ve özellikle insan aklının tutsaklıktan ve yanılsamadan kurtuluşunu simgelemiş olanlardır. Ezoterik okullar bu tür mitlerden yararlanmışlardır. )
( Yaşamdan yansıtılarak oluşturulmalarına karşın mitler tarihsel değildir. Bir başka deyişle, tarihsel bir zaman ve mekân göstermezler. Mitlerin zamanı ve mekânı aşkındır. Mitler okunduğunda ya da ritüel eşliğinde canlandırıldığında, kişi mitsel zaman ve mekâna geçer. Mite katılır ve onu coşkuyla yaşar. Tarihsel olaylar bir kere olur ve geri dönüşsüzdür. Oysa mitler, canlandırılıp yaşanabilir. )
( Günümüzde, psikolojide ortaya çıkan gelişmeler, insan davranışlarının arkasında simgesel (arketipal) bir altyapının etkin olduğunu ortaya çıkarttığı için, mitos yeniden önem kazanmıştır. Artık mitosa, bir zamanlar olmuş bitmiş fantastik masallar gözüyle bakılmamakta, aksine, yaşayıp gelen ve halen yaşamakta olan, insan davranışlarını etkileyen ve yaşamın anlamlandırılmasında etkinliği olan bir öğe gözüyle bakılmaktadır. )
( Mitosu, bireyin duygu ve hayal dünyasında oluşan, gelişen bir psişik gereksinim olarak ele aldığımızda, modern toplumların modern mitlerin halen önemini koruduğu anlaşılmaktadır. )
( Mitoloji, evrendeki(insandaki/doğadaki) kaderi araştırma işidir. )
( Mitoloji, kişinin bulunduğu yeri anlamlandırma işidir. )
( Mitler yazıldıklarından itibaren mit olmaktan çıkmaya başlamıştır. )
( Mitte tipoloji yoktur, arkeler vardır. )
( Mitler, düzyazıya döküldüğü anda doktrindir. )
( Sanatçıların hazinesi. İLE/VE/||/<>/> Filozofların hazinesi. )
- MİT ile/ve/değil PROPAGANDA ARACI
- MİT ile/ve/<> PUT/TOTEM
( Doğru düşünmeyi engeller. İLE/VE/<> Doğru inancı engeller. )
- MİT ile/ve/||/<> SAKLAMA
- MİT ile/ve TARİH ÖNCESİ
- MİT ve/||/<>/> ÜMİT
- MİTİK TANRI İNANCI ile/ve PSİKOLOJİK TANRI İNANCI ile/ve TEOLOJİK TANRI İNANCI
( Halkın. İLE/VE "Aydın"ların. İLE/VE Teslim olanların. )
( TAGALOA: Söylencelerindeki en yüce tanrı. )
- MİTİK ile/ve İLÂHÎ
- MİTİK ile/ve/<> YİTİK
- MİTİNG[İng. < MEETING] değil/yerine/= BULUŞMA/TOPLANTI
( Gösteri amacıyla ya da bir olaya dikkati çekmek için, genellikle açık yerlerde yapılan, herkesin katılabileceği toplantı. )
- MİT/LER ile/ve DİN/LER
- MİTOKONDRİ ile/ve/||/<>/< KLOROPLAST
( Gözelerde enerji üreten organel ve enerji üretim merkezi. İLE/VE/||/<>/< Bitki gözelerinde fotosentezi gerçekleştiren organel. )
- MİTOKONDRİ ile KLOROPLAST
( Gözenin enerji santrali olarak bilinen organeli. İLE Fotosentez için gerekli olan yeşil pigmentleri içeren organel. )
- MİTOKONDRİ değil/yerine/= ÜRETGEN
- MİTOKONDRİYAL DNA ile/ve/||/<> NÜKLEER DNA
( Anneden. İLE/VE/||/<> Babadan. | Göze çekirdeğinde bulunan ve iki ebeveynden de alınan genetik kalıtım. )
( Hem kız, hem erkek çocuğa X kromozomunu taşır. İLE/VE/||/<> Sadece erkek çocuğa Y kromozomunu taşır. )
- MİTOKONDRİYAL SOLUNUM ile GÖZESEL SOLUNUM
( Mitokondrilerde gerçekleşen ve besinlerden enerji üretilen bir süreç. İLE Tüm canlı gözelerinde gerçekleşen ve besinlerden enerji üretilen genel bir süreç. )
- MİTOLOJİ İLE İLGİLENMEK/UĞRAŞMAK ile/değil/yerine MİT(LER)'İ DENEYİMLEMEK
( Bilmek. İLE/DEĞİL/YERİNE Anlamak. )
- MİTOLOJİ ile/ve EFSANE ile/ve DESTAN
( İnsan ile insanüstü arasındaki ilişkileri konu alan anlatı. İLE/VE İnsanüstü varolanların yapıp-etmelerini konu alan anlatı. İLE/VE Bir kişinin olağanüstü kahramanlıklarını konu kılan anlatı. )
( Efsaneler varlık üzerine soru sorarak aşılır. )
- MİTOLOJİ ve HERMETİZM
- MİTOLOJİ ve/> KOZMOGONİ ve/> ASTRONOMİ
- DİN:
MİTOLOJİK ile/ve/||/<> PSİKOLOJİK ile/ve/||/<> TEOLOJİK
( Alt seviyede. İLE/VE/||/<> Orta seviyede. İLE/VE/||/<> Üst/ileri seviyede. )
- MİTOS ile/ve/||/<>/> EPOS ile/ve/||/<>/> LOGOS
- FELSEFE:
MİTOS ile/ve/||/<>/> LOGOS
( Eleştirilmez. İLE/VE/||/<>/> Eleştiriye açıktır. )
- MİTOSİS ile MEİOSİS
( Göze bölünmesi sonucunda oluşan iki yavru gözenin ana göze ile aynı sayıda kromozoma sahip olduğu bölünme türüdür. İLE Eşeysel gözelerin oluştuğu bölünme türüdür ve yavru gözeler ana gözenin yarısı kadar kromozoma sahip olur. )
- MİTOS/LAR PAGAN/LIK
- MİTOZ[Fr. < AMITOSE]/KARYOKİNEZ[Fr. < CARYOCINESE] ile AMİTOZ[Fr. < AMITOSE]
( Çok gözeli canlılarda gözenin belirli evrelerden geçerek çoğalması. İLE Amip, akyuvar ve bazı bakterilerde göze bölünmesi yoluyla olan çoğalma. )
- MİTOZ BÖLÜNME:
HAYVAN GÖZESİNDE/HÜCRESİNDE ile/ve/||/<> BİTKİ GÖZESİNDE/HÜCRESİNDE
( )
- MİTOZ BÖLÜNMEDE:
PROFAZ[BAŞLANGICI > PROFAZ SONU] ile/ve/<>/> METAFAZ ile/ve/<>/> ANAFAZ ile/ve/<>/> TELOFAZ
( )
- MİTOZ/MITOSIS[İng.] değil/yerine/= EŞEYSİZ BÖLÜNME
- MİTOZ ile MAYOZ
( Mitoz, gövde gözelerinin bölünme süreci. İLE Mayoz, üreme gözelerinin bölünme süreci. )
- Mİ'VEL[çoğ. MAÂVİL] ile ...
( Taşları, kayaları parçalamaya yarayan sivri kazma, külünk. )
- MIX vs. CONFUSE
- MIXTURES vs./and COMPOSITIONS
- MİYALJİ ile/||/<> ARTRALJİ
( Kas ağrısı. İLE/||/<> Eklem ağrısı. )
- MİYÂR ile MİHEKK/MİHENK/MEHENK
( Değerli madenlerde, yasanın istediği ağırlık, saflık ve değer deresini gösteren ölçü. | Ölçüt, ölçü. | [kimya] Ayraç. İLE Altın ya da gümüşün ayarını anlamaya yarayan taş. | Birinin, değerini, ahlâkını anlamaya yarayan şey, ölçü, araç. )
- MİYAZ[Fr. < Yun.]
( Sinek kurtçuklarının, insanda ve hayvanlarda ortaya çıkardığı bozukluk. )
- MİYELINİZASYON/MYELINIZATION[İng.] değil/yerine/= SİNİR KILIFLANMASI
- MIYMINTI/LIK ile MİSKİN/LİK[Ar.]
( Kişinin sabrını tüketecek derecede yavaş ve mızmızca iş gören. İLE Çok uyuşuk olan. | Hoş görülmeyecek durumlar karşısında tepki göstermeyen. | Âciz, zavallı. | Cüzzam hastalığına tutulmuş olan. )
- MİYOKARD ENFARKTÜSÜ ile/||/<> ANGİNA PEKTORİS
( Kalp kasına giden kan akışının tamamen kesilmesi sonucu oluşan kalp krizi. İLE/||/<> Kalp kasına giden kan akışının geçici olarak azalması sonucu oluşan göğüs ağrısı. )
- MİYOKARD ENFARKTÜSÜ ile/||/<> ANGİNA PEKTORİS
( Kalp kasına giden kan akışının tamamen kesilmesi sonucu oluşan kalp krizi. İLE/||/<> Kalp kasına giden kan akışının geçici olarak azalması sonucu oluşan göğüs ağrısı. )
- MİYOKARDİT ile/||/<> ENDOKARDİT
( Kalp kasının yangılanması. İLE/||/<> Kalp iç zarının yangılanması. )
- MİYOKARDİT ile/||/<> PERİKARDİT
( Kalp kasının yangılanması. İLE/||/<> Kalp zarının yangılanması. )
- SEKTE-İ KALP[Ar.]/MİYOKART ENFARKTÜSÜ/MYOCARDIAL INFARCTION[İng.] değil/yerine/= KALP KRİZİ
- MİYOKART[Fr.] değil/yerine/= YÜREK KASI
- MİYOM ile POLİP
( Rahimdeki iyi huylu ur/lar. İLE Sindirim kanalı boşluğu içinde görülen iyi huylu doku kabarıklığı. )
( Her dört kadından birinde bulunmaktadır. [Dünyada, en çok 45 kg.'ya kadar olanı da görülmüştür.] İLE Bazı hallerde kansere dönüşebilir. Kalınbağırsakta daha sık olur. [Teşhis ve tedavisi endoskopi yöntemiyle yapılan, çıkarılarak kanserleşme tehlikesi önlenen polipler, tüm sindirim kanalı boyunca, en çok bağırsaklarda rastlanan lezyonlar olarak kabul edilir.] )
( Rahimde, her ay oluşabilen ve fakat atılan, 2 cm.lik, olağan fizyolojik kistlerden korkulmaması gerekmektedir. İLE ... )
- MİYOZ ile MİTOZ
( Eşeysel gözelerin bölünmesi süreci. İLE Gövde gözelerinin bölünmesi süreci. )
- MIZ MIZ (ETMEK)
- -MİZ = BİZ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- MİZÂC ile/ve/<>/> BÜNYE ile/ve/<>/> DİMAĞ
- MİZAÇ ile/ve/||/<> İMTİZAÇ ile/ve/||/<> İSTİDÂD
- MİZAÇ ve/<>/>/< İTİDAL
- MİZAÇ(HASLET) ile/ve KARAKTER
( Doğuştan gelen özellikler. İLE/VE Sonradan oluşan kişisel özellikler. )
( Kişiler, iyi öğrenciler gibi, karakterlerini, açıklıkla ve devamlılıkla geliştirmelidir. )
( ĞARîZİTU'T-TAB ile/ve MUKTESEBETUN TUTBE' LEHA )
( TEMPERAMENT/DISPOSITION vs./and CHARACTER )
- MİZÂC ile/ve/<> MEŞREB
( 12 çeşit. İLE/VE/<> 36 çeşit. )
- MİZÂC-I VAKTE VÂKIF OLMAK ve/||/<> KEYFİYET-İ HÂLE ÂRİF OLMAK
- Mİ'ZÂD/Mİ'ZED[Ar.] ile MÎZÂD[Ar.]
( Ağaç budama bıçağı. | Kolçak, pazvant. İLE Sevinç, neşe/sürûr. )
- MİZAH [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- MİZAH ile/ve FIKRA
- MİZAH ile/değil MİZAÇ
- MÎZAH değil MİZAH
- MİZÂH[Ar.] ile MUCÛN[Ar.]
- MİZAN el-HİKME ile/ve MİZAN el-HİKME ile/ve MİZAN el-HİKME
( Genel felsefe kitaplarının adı olarak bu ad kullanılır. İLE/VE İlm-i mantık'ın başka bir adıdır. Pek çok mantık kitabı bu adı taşır. İLE/VE Abdurrahman Hazinî'nin eserinin adıdır. Eser, çekim ve cisimlerin özgül ağırlıklarından bahseder. Modern döneme kadar konuyla ilgili en önemli çalışmadır. İngilizce çevirisi de vardır. )
- MİZAN[Ar. < VEZN] ile/ve/||/<>/>/< İZAN[Ar.]
( Ölçü. | Sağlama. [matematik] | Bir tüccarın, ticari durumunu, işinin genel sonucunu gösteren, belirli zamanlarda yaptığı hesap özeti. İLE/VE/||/<>/>/< Anlayış, anlama yeteneği. )
- MİZAN[< VEZN] ile/ve NİZAM
( Farkta cem, cemde fark. | Terazi, ölçü aleti, tartı, ölçek. | Adâlet ve eşitlik. | Akıl, idrak. | Şeriat. | Hesap özeti. İLE/VE Düzen. )
- MİZAN ile/ve USÛL/YÖNTEM
- MİZANA[İt.] değil/yerine/= ARKA DİREK
( Üç ya da daha çok direği bulunan yelkenli gemilerde, arka direk. )
- MİZANPAJ[Fr.] değil/yerine/= SAYFA DÜZENİ
- MİZANSEN[Ar.] değil/yerine/= DÜZENTİ/KURGU
- Mİ'ZER[Ar. < MEÂZİR] ile MİZHER[Ar. < MEZÂHİR]
( Peştemal, futa. İLE Ut. )
- MİZER ile FUTA[Ar.]
( ... İLE İpek peştemal. )
- MIZIKA SESİ ile/ve AKORDİYON/AKORDEON SESİ
- MIZIKA[İt.] ile/ve/değil/<> HAMUS
( Bando. | Armonika. İLE/VE/DEĞİL/<> Yakutistan'da, Şamanlar'ın çaldığı mızıka. )
- MIZIKALAR'I
- MIZIKÇI/LIK değil/yerine/= OYUNBOZAN/LIK
( Çeşitli nedenlerle oyunu bozan, yenilgiyi kabul etmeyen, kolayca darılan kişi. )
- MİZMÂR ile ...
( OBUA )
- MIZMIZLANMAK ile SIZLANMAK
- MIZMIZ/LIK ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> BASKIN/LIK / BASKICI/LIK
- MIZMIZ/LIK (FELSEFE) ile/değil/yerine FELSEFE
- [Ar.] MIZRAK ile HARBE
( Uzun saplı ve sivri demir uclu silah. İLE Kısa mızrak. | Harbi. )
- MIZRAK değil/yerine/= KARGI/CIDA
- MIZRAKSI YAPRAK = VARAK-I RUMHÎ = FEUILLE LANCÉOLÉE
- MIZRAP[Ar.]/TEZENE[Fars. :Kırbaç.]/PENA[Lat.] değil/yerine/= ÇALGIÇ
- MIZRAPLI ile/ve ŞELPE[ŞERPE değil!]/GUKKUK BOĞAZI
( ... İLE/VE Tellerin parmak çekişleriyle seslendirilmesi. )
( ... İLE/VE Bam telinin olmaması gereklidir. )
( ... con/e PİTSİKATO )
- MİZVÂCE ile HÜNSÂ
( Küçük küçük çiçeklerden oluşan ve kendinde hem dişillik, hem de erillik örgeni bulunan çiçek.[Nerkis çiçeği gibi.] )
- Mısır ÇARŞISI değil MISIR ÇARŞISI
( Adını yenilen mısırdan değil Mısır ülkesinden almaktadır. Vurguyu Mı:sır şeklinde yapmak gerekir. )
- ML/MACHINE LEARNING[İng.] değil/yerine/= MAKINE ÖĞRENME
- MMA/COST MINIMIZATION ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= MALİYET MINIMİZASYONU ÇÖZÜMLEMESİ
- MMD/MEDICAL MONİTORING DEVICE[İng.] değil/yerine/= TIBBİ İZLEME AYGITLARI
- MMS/MODEL MANAGEMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= MODEL YÖNETIM SİSTEMİ
- Mn ile Mo
( Manganez'in simgesi. İLE Molibden'in simgesi. )
- MNC ile TNC
- M-N-O:
MISIR ile/ve/||/<>/> PROTOSINAİTİK ile/ve/||/<>/> FENİKE ile/ve/||/<>/> ERKEN YUNAN ile/ve/||/<>/> KLASİK YUNAN ile/ve/||/<>/> LATİN
( )
- M.Ö. 3200
- M.Ö. 3500 ile M.S. 1550...1750
- MOAI ile/ve MİNTANDİ
( Küçük ahşap figür. İLE/VE Sabuntaşından oyma figür. )
- MOBBING[İng.] değil/yerine/= BEZDİRİ
- MOBIL/MOBILE[İng.] değil/yerine/= DEVİNIMLİ 2.TAŞINABİLİR 3.GEZİCİ
- MOBILITE/MOBILITY[İng.] değil/yerine/= DEVİNIMLİLİK, HAREKETLİLİK
- MOBİLYADA ile KAPLAMADA
- MOBİLYA/MÖBLE değil/yerine/= DÖŞENGİ
- MÖBİUS ŞERİDİ ile/ve KLEIN ŞİŞESİ
- MOD/MODE[İng.] değil/yerine/= TARZ
- MOD:
NESNE ile/ve/||/<> ÜST BİLİŞ
- MODA[İt.] ile AKIM
- MODA ile/ve DAYATILAN
- MODA[İt.] ile/ve/değil DÖNEM
- MODA ile/ve/||/<> MODERN
- MODA ile POPÜLER
- MODA ile STİL
- MODA ile TREND
- MODALITE/MODALITY[İng.] değil/yerine/= TARZ
- MODEL[Fr.]/MOSTRA[İt.] değil/yerine/= ÖRNEK/KÖZ
( Örnek. | Bir özelliği olan nesne ya da kişi. | Bir sanatçıya poz veren kişi. | Biçim. | Örnekleri içinde toplayan dergi. | Tip. | Benzer. | Örnek alınmaya değer kişi ya da şey. | Manken. )
- MODEL ile/ve ALGI DÜZENEĞİ
( MODEL vs./and PARADIGM )
- MODEL ile/ve İDOL
- MODEL[İng.] değil/yerine/= KALIP | ÖRNEK
- MODEL[Fr. < MODELE] ile KALIP[Ar. < KÂLİB]
( Resim, heykel vb. yapılırken baka baka benzetilmeye çalışılan nesne ya da kişi, örnek. | Bir özelliği olan nesne ya da kişi. | Biçim. | Giysi örneklerini içinde toplayan dergi. | Otomobil vb.nde tip. | Benzer. | Örnek olmaya değer kimse ya da şey, örnek, paradigma. | Manken. | Tasarlanan ürünün tanıtım ya da deneme amacıyla üretilen ilk örneği, prototip. İLE Bir şeye biçim vermeye ya da eski biçimini korumaya yarayan araç. | Biçki modeli, patron. | Genellikle küp biçiminde yapılan. | Gösterişli görünüş. | Biçim, durum. | Yenilikten uzak, özgün olmayan. )
- MODEL yerine MANKEN
- MODEL ile ÖRNEK
( MODEL vs./and SAMPLE )
- MODEL vs./and PARADIGM
- MODELİ ELE ALAN DÜZEN ile/ve GÖZLEMİ ELE ALAN DÜZEN
( THE SYSTEM WHICH CONSIDERS THE MODEL vs./and THE SYSTEM WHICH CONSIDERS THE OBSERVATION )
- MODELLEME ile/değil ÖYKÜNME
- MODEM[İng.] değil/yerine/= ÇEVİRGE
- MODEM[İng.] değil/yerine/= ÇEVİRGE
- MODERATION vs./and BALANCE
- MODERATO[İt.] ile ANDANTE[İt.]
( Tek başına kullanıldığı zaman, orta hızda bir tempoyu belirtir. | Başka bir terimle birlikte kullanıldığında, gösterilen temponun biraz yavaşlatılması gerektiğini anlatır. İLE Yarı yavaş, adagio ile andantino arası. )
- MODERATÖR değil/yerine/= YÖNETİCİ
- MODERN BİLİM ile/ve/değil/yerine ÇAĞDAŞ BİLİM
- MODERN BİLİM ile/ve/değil YENİ DOĞA FELSEFESİ
( COLINGWOOD'un DOĞA TASARIMI adlı kitabını da okumanızı salık veririz. )
- MODERN vs. CONTEMPORARY
- MODERN DÜŞÜNÜŞ/ANLAYIŞ/YAKLAŞIM ile/ve/değil/yerine/> POSTMODERN DÜŞÜNÜŞ/ANLAYIŞ/YAKLAŞIM
( "Ya, ya da" ilkesiyle/yaklaşımıyla. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> "Hem, hem de ve Ne, ne de" ilkesiyle/yaklaşımıyla. )
- MODERN GELENEK ile/ve KLASİK GELENEK
( Hareket esastır. İLE/VE Sükûn esastır. )
- MODERN (OLMAK) değil/yerine UYGAR OLMAK
- MODERN PERİYODLAR TABLOSU
( 1- Basit Nesneler Tablosu[Lavoisier]
2- Vis Tellurique[de Chancoutois]
3- El yazması periyodik tablo[Mendeleev]
4- Atomik kütle ve simge dizini[John Dalton]
5- Modern Periyodik tablo
)
(
|
|
|
|
|
|
|
|
||||||||||
58,71 Ni 28 |
|||||||||||||||||
127,6 |
|||||||||||||||||
108 |
|||||||||||||||||
( )
( Periodic Table )
( Periyodik Tablo'da yer almayan tek harf, 'J' harfidir. )
( )
( Keşfeden Ülkeler ve Dönemleri için burayı tıklayınız... )
( )
- MODERN SANAT ile/ve YUNAN/KLASİK SANAT
( İzlenim. İLE Düşünce. )
- MODERN TÜRKÇE'MİZ değil TÜRKÇE'NİN, MODERN KULLANIMI
- MODERN:
YENİ ile/ve/||/<>/> ÇAĞDAŞ
- MODERN ile/ve/değil/yerine ÇAĞDAŞ
( [not] MODERN vs./and/but CONTEMPORARY
CONTEMPORARY instead of MODERN )
- MODERN[Fr./İng.] değil/yerine/= ÇAĞDAŞ/ÇAĞCIL
- MODERN ile/ve/değil/yerine/||/<>/> GENİŞLETİLMİŞ
- MODERN ile YENİ
( MODERN vs. NEW )
- MODERNİZASYON değil/yerine/= ÇAĞDAŞLAŞMA
- MODERNİZE ETMEK değil/yerine/= ÇAĞDAŞLAŞTIRMAK
- MODERNİZM ile BATI'LILAŞMA
- MODERNİZM ile/ve/değil MODERNİTE
( Modernitedeki çelişkilerin billurlaştırılması. İLE/VE/DEĞİL Modernizmi forma sokmak. )
( Kayıp. İLE/VE/DEĞİL Kazanç/kazanım. )
( Fransız protestanlığını anlamadan Modernizm'i anlamak olanaksızdır. )
( "Konuşmaları". İLE/VE/DEĞİL Kazanımları. )
- MODERNLEŞME ile/ve/||/<> "BATILILAŞMA" ile/ve/||/<> AYDINLANMA
- MODERNLİK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> ÇARPIK KENTLEŞME
- MODERNLİK ile/ve/< MODERNLEŞME
- MODERNLİKTE:
KÂĞIT PARA ile/ve/||/<> ULUS ile/ve/||/<> ROMAN
- MODİFİKASYON[Fr.]/MODIFICATION[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞKE | DEĞİŞTİRME | DEĞİŞİKLİK
- MODİFİYE/MODIFIED[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞTİRİLMİŞ
- MODIFY vs. AMEND vs. REVAMP
( Değiştirmek, düzeltmek. İLE Değiştirmek, düzeltmek. İLE Kuralları, yeniden düzenlemek. )
- MODİST ile ŞAPKA YAPICISI
( Şapka yapıcısı. | Moda eşyası satan. )
- MODİSTRA[İt.] değil/yerine/= (KADIN) TERZİ
- MODLAR:
| ÇOCUK ve İÇ EBEVEYN ve BAŞ ETME |
ile/ve/değil/yerine/||/<>/>
SAĞLIKLI YETİŞKİN
- MODS/MULTIORGAN DISFONKSİYON SENDROMU MULTIORGAN DYSFUNCTION SYNDROME[İng.] değil/yerine/= ÇOKLU ORGAN İŞLEV BOZUKLUK BELİRGESİ
- MODÜL/MODULE[İng.] değil/yerine/= BİRİM
- MODÜL[Fr. < Lat.] ile MODÜLASYON[Fr.]
( Orantı ölçüsü. Bir yapının çeşitli bölümleri arasında orantıyı sağlamak için kullanılan ölçü birimi. | Çap, ölçü. | Herhangi bir mekanik özelliği belirten katsayı. | Bir uzay taşıtının, bütün yapısı içinde yer alan bağımsız bölüm. İLE Bir sesin yayınmasında ortaya çıkan yeğinlik, vurgu, ton değişinimlerinden her biri. | Bir dalganın, genlik, evre ve sıklığının bir yasaya göre zaman içinde farklılaşması. | Bir tondan, başka bir tona geçiş. )