I ve İ ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 51.358 başlık/FaRk ile birlikte,
51.358 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(26/207)
- BELKİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SANIRIM
- BELL İLE CHSH İLE GHZ ile/||/<> KUANTUM EŞİTSİZLİKLERİ
( Yerel gerçekçiliği test eden eşitsizlikler. )
( Formül: S ≤ 2 (klasik) İLE S ≤ 2√2 (kuantum) )
- BELLEĞE DAYANARAK YAŞAYAN ile BELLEĞİ (GEREKTİĞİNDE) KULLANARAK YAŞAYAN
- BELLEĞE YÖNELİK BİLGİ (YÖNETİMİ/KULLANIMI) ile/yerine EYLEME YÖNELİK BİLGİ (YÖNETİMİ/KULLANIMI)
( [TO MANAGE/USE] KNOWLEDGE IN THE AIMED AT MEMORY vs. [TO MANAGE/USE] KNOWLEDGE IN THE AIMED AT ACTION
[TO MANAGE/USE] KNOWLEDGE IN THE AIMED AT ACTION instead of [TO MANAGE/USE] KNOWLEDGE IN THE AIMED AT MEMORY )
- BELLEĞİN AŞAMALARI'NDA:
KODLAMA ile/ve/> DEPOLAMA ile/ve/> ARA-BUL-GERİYE GETİR
( Belleğe yerleştirilir. > Bellekte tutulur. > Bellekten çağrılır. )
- BELLEĞİNDEN SİLMEK ile/ve/> ETKİSİNDEN/"BÜYÜSÜNDEN" KURTULMAK
( REMOVE FROM MEMORY vs./and/> RELEASE FROM EFFECT/CHARMING )
- BELLEK:
GEÇMİŞ ve/||/<>/> ŞU AN ve/||/<>/> GELECEĞİ (BELİRLER)
- BELLEK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- BELLEK SİLME ile/ve/||/<>/< PROPAGANDA
( ... İLE/VE/||/<>/< Bir öğreti, düşünce ya da inancı başkalarına tanıtma, benimsetme ve yayma amacıyla söz, yazı gibi yollarla gerçekleştirilen çalışma. )
- BELLEK YİTİMİ ile DUYUM YİTİMİ ile ACI YİTİMİ ile SÖZ YİTİMİ ile HAREKETLERDEKİ DÜZENSİZLİK
( ZIYÂ-İ HÂFIZA ile ZIYÂ-İ HİSS ile ZIYÂ-İ ELEM ile ZIYÂ-İ KELÂM ile ZIYÂ-İ İNTİZÂM )
( AMNÉSIE avec ANESTHÉSIE avec ANALGÉSIE avec APHASIE avec ATAXIE )
- BELLEK ile/ve/<> ALGI
( KUVVE-İ ZÂKİRE ile/ve/<> İDRAK )
( Algı bir örgütlemedir. )
( Bellek Haritası )
( MEMORY vs./and/<> PERCEPTION )
- BELLEK ve/||/<> DİL
( MEMORY and/||/<> TONGUE )
- BELLEK ile/ve GELECEK
- BELLEK ile/ve GÖRÜ
- BELLEK = HÂFIZA = MEMORY[İng.] = MÉMOIRE[Fr.] = GEDÄCHTNIS[Alm.] = MEMORIA[dissil/f.]/RECUERDO[eril/m.][İsp.]
- BELLEK ile/ve/değil İLGİ
- BELLEK ile/<> MNEMOTEKNİ[Fr. < Yun. MNEME: Bellek. | TEKHNE: Sanat.]
( ... İLE/<> Bazı alıştırma ve çağrışımlardan yararlanarak, belleği geliştirme yöntemi. )
- BELLEK ile/ve/değil ÖNCELİK
- BELLEK ile/ve TARİH
( Bellek, sadece benzerlik ve sürekliliği temel alırken, tarih farklılık ve düzensizlikleri önemser. )
( Bellek, geçmişi sözlü gelenek içinde yaşatırken, tarih, geçmişi, yazıyla sergilemektedir. )
( Collingwood, anılar ile tarih arasında farkı, düzenli ve çıkarımsal olup olmamasına bağlamıştır. Tarih düzenli ve çıkarıma dayanan bilgi çeşididir. Anılar ise çoğu zaman bu özelliğe sahip değildir; dolayısıyla onlar tarih değillerdir.
MEMORY vs./and HISTORY )
- BELLEK ile/ve/||/<> TOPLUMSAL BELLEK
- BELLEK ile/ve/yerine/||/<> US/AKIL
( Katıksız aklın, belleğe gereksinimi yoktur. )
( Sahip olunan etkin/aktif ya da pasif bilgilerin, şimdiki zamanda, uygulanabilir/pratik bilgi olarak, hızla ortaya çıkartılabilmesi Us'a[akla/akıllı olmaya] işaret etmez. Beynin çalışma yapıları özerklik gösterdiğinden, içinde bulunulan topludurum[konjonktür] gereği beynin nasıl çalışabileceği önceden bilinebilir/tespit edilebilir değildir. )
( Bellek, süreklilik, yanılsama verir, tekrarlanış ise nedensellik düşüncesini oluşturur. )
( Bellek ve beklenti olmadıkça zaman da yoktur. )
( Bellek, iyi bir hizmetkârdır fakat kötü bir efendidir. )
( Memory gives the illusion of continuity and repetitiveness creates the idea of causality.
Memory is a good servant, but a bad master. )
( MEMORIA cum/et/||/<> ... )
( MEMORY vs./and/||/<> REASON
REASON instead of MEMORY )
- BELLEK-GÖVDE(/NEDENSEL-GÖVDE) ile/ve/değil/yerine/< GÖVDE
- [ne yazık ki]
BELLEK KAYBININ NEDENLERİ:
KAN ŞEKERİNİN OYNAMASI ve/||/<> VİTAMİNLERİN EKSİLMESİ ve/||/<> MİNERAL YOKSUNLUĞU ve/||/<> YAĞLARIN DENGESİZLİĞİ ve/||/<> HORMONLARIN AZLIĞI
- BELLEKTE:
AŞAĞIDAN YUKARI ile/ve/||/<> YUKARIDAN AŞAĞI
- SÖZ:
BELLEKTE ile/ve SOHBETTE
( Girdiği gibi çıkar. İLE/VE Dönüşerek ve kişiyi[konuşanı ve dinleyeni] dönüştürerek çıkar. )
- BELLEKTE TAŞIMAK ile/değil/yerine BİLMEK
( Bilgi 2'dir. 1. Hakkında veri sahibi olmak. 2. Nerede bulacağını/bulabileceğini bilmek. [Bu çağda olması gereken ve öncelikli olan nerede bulabileceğini bilmektir.] )
( [not] TO CARRY ON MEMORY vs. TO KNOW
TO KNOW instead of TO CARRY ON MEMORY )
- BELLEKTE TUTMAK/TAŞIMAK değil/>< BİLMEK
- BELLEKTE TUTMAYA ÇALIŞMAK ile/ve/değil/yerine "HEYBEYE ATMAK"
- BELLEK(TEKİ KAYITLAR):
ZAMANDAN ve/||/<> DEĞİŞİMDEN
SAKLAMAK/SAKLANILAN
- BELLEME(EZBERLEME) ile/yerine ÖĞRENME
( TO MEMORIZE vs. TO LEARN
TO LEARN instead of TO MEMORIZE )
- BELLEME ile BELLEME
( Öğrenip akılda tutmak. | Sanmak. İLE Bel denilen araçla toprağı işlemek. )
- BELLEMEK ile BELLEMEK
( Öğrenip akılda tutmak: | Öğrenmek. İLE Bel denilen araçla toprağı işlemek, aktarmak. )
- BELLEMEK ile/ve/yerine EZBERLEMEK[Fars.]
( ... İLE/VE/YERİNE Kalbe yazmak. )
- BELLEMEK ile/yerine SORGULAMAK/DÜŞÜNMEK
( Sormaz ki bilsin, sorsa bilir; bilmez ki sorsun, bilse sorar. )
( TO MEMORIZE vs. INTERROGATE/TO THINK
INTERROGATE/TO THINK instead of TO MEMORIZE )
- BELLETİCİ AHLÂK ile/yerine DÖNÜŞTÜRÜCÜ AHLÂK
( MORALS OF MEMORIZE vs. TRANSFORMAL MORALS
TRANSFORMAL MORALS instead of MORALS OF MEMORIZE )
- BELLİ/BELİ" değil/< BELİRLİ
- BELOUSOV-ZHABOTİNSKY İLE OREGONATOR İLE BRUSSELATOR ile/||/<> KİMYASAL OSİLATÖRLER
( Periyodik kimyasal reaksiyonlar. )
( Formül: A → X İLE 2X+Y → 3X )
- BELSOĞUKLUĞU ile GLANS[PENİS BAŞI] YANGISI(İLTİHABI)
( GONORE ile BALANİT )
- BELSUYU/ATMIK(MENİ) ile/ve/> DÖL
- BELSUYU/ERSUYU ile/ve/<> COWPER BEZİ SIVISI
( SEMİNAL VEZİKÜL: Spermleri besleyen ve üreme kanallarını kayganlaştıran, meni içindeki sıvıyı salgılayan bez. )
( MENÎ, SÂİL-İ MENEVÎ, HUVEYNÂT-I/HÜCEYRÂT-I MENEVİYYE ile/ve MEZİ/MEZİYY )
( Belsuyu/ersuyu, erilin/penisin boşaldığı(ejakülasyon) anda fışkırarak çıkan, koyu, süt rengine yakın, içinde sperm/ata bulunan sıvı/sekresyondur[gövde sıvılarının genel adı]. İLE/VE/<> Sevişme/düzüşme esnasında, boşalma öncesi penisten akan/akmaya devam eden şeffaf sıvı, Cowper Bezi ve birçok bileşimden gelen kaydırıcılığa/ıslaklığa yarayan/sağlayan sıvıdır. )
( MAĞZ-I PÜŞT ile/ve/<> ... )
- BELVİRANLI, AHMET ZİYA (KONYA, 1948) :
( İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Bir süre Vakıflar Bölge Müdürlüğünde çalıştı. Serbest avukatlık yaptı. Bir Dönem Milli Selamet partisi Sarıyer İlçe Başkanlığı yaptı. 1994'te Sarıyer Belediye Meclisi Üyeliğine seçildi ve Başkan Yardımcısı olarak görev yaptı. )
- BEMBEYAZ APAK
( ... İLE Bembeyaz. | Çok ak bir biçimde. )
- BEMOL(b) ile DİEZ(#)
( Kalınlaştırır. İLE İnceltir. )
- BEN - ben
- BEN/SEN BİLİNCİ ile/ve/<>/yerine BİZ BİLİNCİ
( Ben Var'ım!, Ben Tek'im!, Ben Anlamlı'yım! / Sen Var'sın!, Sen Tek'sin!, Sen Anlamlı'sın! İLE/YERİNE Biz Var'ız!, Biz Tek'iz!, Biz Anlamlı'yız! ( Hiçbir şey benim ya da sizin değildir - her şey bizimdir. )
( Nothing is mine or yours - everything is ours. )
( ME CONSCIOUSNESS/YOU CONSCIOUSNESS vs./and/<> WE/US CONSCIOUSNESS
WE/US CONSCIOUSNESS instead of ME CONSCIOUSNESS/YOU CONSCIOUSNESS )
- BEN, BİR BAŞKASIDIR ile/ve/||/<> BAŞKASI, BENDİR
- BEN DE SİZDENİM ve/||/<>/> BENİM GİBİ/DURUMUMDA OLAN BAŞKA BİRİ DAHA VAR MI?
( Çok sıradışı bir ortamda/bölgede/toplumda/durumda, kişinin ilk düşündükleri. )
- BEN İSTEDİM DİYE değil SEN İSTER İSEN
- BEN KİMİM Kİ/BİZ KİMİZ Kİ ile BEN KİMİM Kİ/BİZ KİMİZ Kİ
( Cahilin sözü. İLE Âlimin sözü. )
- Ben ol da bil, O ol da KONUŞ!!!
- BEN OLDUM DELİSİ OLMAK ile/yerine NE OLDUM DELİSİ OLMAK ile/yerine BEN/NE OLDUM DELİSİ OLMAMAK(/BU DURUMA DÜŞMEMEK)
- BEN OLMA GEREKSİNİMİ ile/ve/||/<>/> AİT OLMA GEREKSİNİMİ
( En temel/öncelikli gereksinimler. )
- BEN OLMAYAN ile/ve/<> ÖTEKİ(LEŞTİRME)
- BEN, SENİ ...-BEN DE SENİ ...
ile/ve/ne yazık ki/||/<>/>
BEN, SENİN ...-BEN DE SENİN ...
( [İlişkilerin] Başlangıcında. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/> Sürecinde ve/ya da sonunda. )
- BEN:
"ŞUYUM/BUYUM, BU/ŞU KADARIM!" ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< BEN'İM
- BEN, UZAYDA ile/ve/değil/||/<>/>/< UZAY, BENDE
- BEN ... ile/ve/değil/yerine ADIM ...
( [not] "I AM ..." vs./and/but "MY NAME IS ..."
"MY NAME IS ..." instead of "I AM ..." )
- BEN ile/ve/değil/||/<>/< ben
( Başkalarının yanındaki. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Mutlak. )
- BEN ile/ve/<> BEN OLMAYAN
( Birlik. İLE/VE/<> Çokluk. )
- BEN[Fars.] ile BENG[Fars.]
( Harman, ekin. | Bağ. | Çitlenbik. İLE Küçük çitlenbik. )
- BEN ve/||/<>/> BEN'İ (NASIL KURTARABİLİRİM?)
- BEN ile/ve BEN-İM
( "Ben" düşüncesi ve duyumsaması, her zaman bizimledir. Ne var ki, ona "gövde, düşünceler, duygular, sahip olunan mal-mülk vb. bin türlü "ekleme ve yükleme"de bulunmuşuz. Kendimizi "özdeşleştirdiğimiz" tüm bu "eklemeler" yanıltıcıdır. Onlardan dolayı kendimizi, olmadığımız şeyler olarak sanmaktayız. )
( Sense "I am" is always with us. Only we have attached all kinds of things to it -body, thoughts, feelings, ideas, possessions etc.- All these self-identifications are misleading. Because of them, we take ourselves to be what we are not. )
( I/ME vs./and I AM )
- BEN ile/ve/||/<> BİLİNÇ
- BEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< BİZ
( Biz, ancak birlikte (olarak) bir adam ediyoruz/ederiz. )
( Sorun. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Çözüm. )
( Ben'in yaratıcı gücü, başlangıçtır. )
( [not] ME vs./and/but/||/<>/>< WE/US
WE/US instead of ME )
- BEN ile/ve/<>/> BİZ ile/ve/<>/> KENDİ/LİK
- ben ile/değil EŞEYSEL ÖRGEN
- BEN ile/ve ET BENİ
( [Ar..] ŞÂME[çoğ. ŞÂM, ŞÂMÂT] ile/ve SÜÛL )
( HİND/HİNDÛ: Siyah ben. )
( HÂL, ŞÂM ile/ve BÂDÂME )
( MOLE vs./and ... )
- BEN değil/yerine FAKİR
- ben = me[İng.] = JE[Fr.] = ICH[Alm.] = IO[İt.] = YO[İsp.] = EGO[Lat., Yun.] = ANÂ[Ar.] = MÄN[Fars.] = IK[Felm.]
- BEN ile/ve NEFS/NEFİS
( Nefsinin öğretmeni, vicdanının öğrencisi ol! )
- BEN ile/ve/<> SEN
( Varlığım sensin, bilincin ben-im. )
( ME vs./and/<> YOU )
- BEN = ZÂT = I[İng.] = das SOSEIN[Alm.] = TO TI ESTIN, TO TI ÈN EINAI[Yun.] = ESSENTIA[Ortaçağ Lat.]
- [Ar.] BENÂM ile BENÂN
( Parmak ucu. İLE Parmaklar, parmak ucları. )
( SER-İ ENGÜŞT/SER-ENGÜŞT ile ... )
- BENAYYAT, YILDIRIM (K. EREĞLİ, 1945) :
( Galatasaray'dan voleybolcu olarak transfer edildi (1970) ama futbolcu olarak profesyonel takımda 15 maç oynadı 4 gol attı. 1970/71 sezonu sonunda Galatasaray'a transfer oldu. )
- BENCE YAPMAKTA YARAR "OLABİLİR" değil "BENCE YAPMAKTA YARAR OLUR"
- BENCE ile/değil/yerine "BANA ÖYLE/ŞÖYLE GELİYOR Kİ ..."
- BENCE ile/ve/değil/yerine BENİM/SENİN İÇİN, BANA/SANA GÖRE
- BENCE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KANAATİMCE
- BENCE/BANA GÖRE/BENİM İÇİN değil/yerine SANIRIM
- BENCİ/LİK ile BENCİL/LİK
( Bencillik, parçanın adına ve bütünün zararına, açgözlülük etmek, ele geçirmek, biriktirmek demektir. )
( Kişi, iç gerçeklerini gözardı eder etmez bencilliğe sürüklenebilir. )
( Dar görüşlü, çiğ kişiler, varlığı bencilce kullanırken, büyük kişiler sahip olduklarını başkalarının yararına değerlendirirler. )
( Başkalarına yararlı olabilmek için esneklik, bencillikten kurtulmak ve insan doğasını anlamak gerekir. )
( Bencillik ıstırabın nedenidir. )
( Bencillik tüm kötülüklerin kaynağıdır. )
( Kendinin, gövde ve zihin olmadığını bilen bir kişi, bencil olamaz. Çünkü, bencillik nedeni olabilecek bir şeye sahip değildir. )
( Savunmak zorunda olduğunuz bir egonuz olduğu sürece şiddet kullanmak zorundasınız. )
( Tek kötülük, budalalık ve bencilliktir. )
( Bencillik merkezi yok olduğu zaman, tüm haz arzusu ve ıstırap korkusu biter. )
( Kişi, kendini sürekli yenilemeli ve başkalarını da meziyetiyle etkileyerek bencillikten uzaklaşmalıdır. )
( Selfishness is the source of all evil.
That as long as you have a self to defend, you must be violent. )
( SELF-SATISFIED(/SELF-SATISFACTION) vs. EGOIST(/EGOISM) / SELFISHNESS )
- [ne yazık ki]
!"BENCİL/LİK / BENCİL/LEŞMEK" ile/değil/yerine/||/<>/< BİREY/LİK / BİREY(SEL)LEŞMEK
- BENCİL/LİK ile/değil/yerine BİREYSEL/LİK
- BENCİL/LİK ile ÇIKARCI/LIK
( AFERİST: Çıkarcı, vurguncu, dalavereci. )
- BENCİLLİK değil/yerine/>< DAYANIŞMA
- BENCİLLİK ile/>< ELEŞTİRİ
- BENCİLLİK ile/değil/>< KENDİNİ ÖNCELİKLENDİRMEK
( Gereksinimlerinin karşılanmasına alışık olmayana, kendini önceliklendirmek, "bencillik" gibi gelebilir. )
- [ne yazık ki]
BENCİLLİK ile/ve/değil/||/<>/< KEYFİLİK
- BENCİLLİK ile/değil/yerine KİŞİLİK/ŞAHSİYET
( Kişi, kendini dışarıdan/ötekinden koruyan değil, dışarıyı/ötekini kendinden koruyan kişidir. )
- [ne yazık ki]
BENCİLLİK ile/ve/||/<>/> NEFRET VE DÜŞMANLIK
- BENCİL/LİK ile/ve/> SAHTEKÂR/LIK
- BENCİL/LİK ile/ve/> SORUMSUZ/LUK
- [ne yazık ki]
BENCİL/LİK ile/ve/<>/değil SORUMSUZ/LUK
- BENDE KUSUR VAR değil BİR HATA YAPMIŞIM
- BENDE YOK, SENDE DE OLMASIN ile/değil/yerine SENDE VAR, BENDE DE OLSUN
- BENDE[Fars.] ile KUL, KÖLE, BAĞLI [bkz. ABD(Ar.)]
( KUL, KÖLE, BAĞLI [bkz. ABD] )
- BENDENİZ ile BEN DENİZ
( Bende[: hizmetçi/köle]'niz. İLE Adım, Deniz'dir. )
- [ne yazık ki]
"BEN" DEYİP DURAN ile KENDİNİ/KENDİNDEKİNİ DAYATAN
- BENEFIT vs. PROFIT
- [not] BENEFIT vs. RECIPROCAL BENEFIT
- BENEK ile AK BENEK
( ... İLE Gözün saydam tabakasında bir yara ya da çıban sonucunda oluşmuş, görmeyi derece derece azaltan beyaz benek. )
- BENEK[Ar.] ile BENEK[Tr.]
( Atlas zemin üzerine sırma işlemeli bir tür kumaş. İLE Herhangi bir şey üzerindeki ufak leke. )
- BENEK ile/değil ÇİL
( [not] FLECK vs./but FRECKLE )
- BENEKLİ KURBAĞA ile YILDIZLI CÜCE KURBAĞA
( İlk kez 2010'da, Batı Ghats dağlarındaki vahşi yaşamı araştırırken bir yaprak çöpünün altında karşılaşılmıştır. İLE Hint Sri Lanka'lı amfibi alt ailesinden gelen yepyeni bir tür olarak 2019'da keşfedilmiştir.[En son ortak atalarının 57 - 76 milyon yıl önce yaşadığı düşünülüyor.] )
( ... ile
)
( ... cum ASTROBATRACHUS KURICHIYANA )
- BENEKLİ YUNUS ile BÜYÜK ŞİŞE BURUNLU YUNUS
( Derinlerde avlanırlar. İLE/VE Sığ sularda avlanırlar. )
( ... İLE Karayipler'de yaşarlar. )
(
ile
)
( ... cum TURSIOPS TURUNCATUS )
- BENEKLİ YUNUS ile ESMER YUNUS
- BENGAL KEDİSİ ile BALIKÇI KEDİ
( ... İLE Güneydoğu Asya'nın, tropik ve subtorpik bölgelerinde yaşayan, vahşi bir türdür. İnce uzun bir gövdesi, yapılı yüzü vardır. Genellikle dere kenarları ve bataklıklarda yaşarlar ve suya bayılırlar. Suyun içinde balık avlamasını kolaylaştıracak uzun parmaklı ve gelişmiş patileri vardır. Yaşam alanı çoğunlukla ormanlardır. Balıkçı olduğundan, sulak alanlarda da karşılaşmak olanaklıdır. Gövdeleri 80 cm., kuyrukları ise 30 cm. uzunluğundadır. )
- BENGİ ZAMAN ile/ve ARDIŞIK ZAMAN ile/ve DÖNGÜSEL/ÇEVRİMSEL ZAMAN
( Olguları verir. İLE/VE Tarihsel olguları verir. İLE/VE Kendini tekrarlayan olguları verir. Üretim birimleri sürecini gösterir.[doğa, mevsimler, ekip-biçme.] )
( Kıpı/an/şimdi. İLE/VE Geçmiş-Şimdi-Gelecek. İLE/VE ... )
( Kairos. İLE/VE Kronos. İLE/VE ... )
- BENGİ ile BENGİ
( Sonu olmayan, hep kalacak olan, ölümsüz, ebedî. İLE Ege ve Güney Marmara bölgesinin halk oyunlarından biri. )
- BENHUR ve TITANIC ve YÜZÜKLERİN EFENDİSİ(YÜZÜK KARDEŞLİĞİ)
( Bugüne kadar sadece bu üç film, onbir dalda Oscar ödülü kazanmıştır. )
- BENİ ANLAMADIN değil DEDİĞİMİ ANLAMADIN
- BENİ ANLAYIN ile/değil/yerine/< DEDİĞİMİ ANLAYIN
- BENİ/SENİ/ONU:
"ENTERESE ETMEZ" değil
(FAZLA/YETERİNCE) İLGİLENDİRMİYOR
- BENİ İLGİLENDİRMİYOR ile/ve/değil/yerine BENİ (ÇOK) (FAZLA) İLGİLENDİRMİYOR
- İYİCİL/BENIGN ile/||/<> KÖTÜCÜL/HABİS[Ar.]/MALİGN/MALIGNANT[İng.]
( İyi huylu ve genellikle zararsız tümörler. İLE/||/<> Kötü huylu ve yayılma potansiyeli olan tümörler. )
- BEN-İM:
BENLİK ile/ve/değil ÖZNE
( Kendini merkeze koymak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Başkalarından/ötekilerden ayrı olan. )
- BENİM DE CANIM VAR, BEN DE İNSANIM ile/ve/||/<> BENİM CANIM YOK MU? BEN İNSAN DEĞİL MİYİM?
- BENİM OL! değil KENDİ(N) OL(SUN)!
- BENİM YEĞLEDİĞİM/TERCİHİM ile/ve/değil/yerine/||/<> BİLİMİN YEĞLEDİĞİ/TERCİHİ
- BEN-İM ile BENİM
( "Benim" bir kişiye özgü, ötekileri hesaba katmayan ayrımcılık demektir. )
( BENİM!
Uzun boylu, ay yüzlü bir kız vardı kasabanın birinde. Onun sevgisiyle herkes yolunu yitirmişti. İşi gücü dilberlikti, bez yıkarken saçlarını çözer, eteğini beline toplar, âşıklarının gönüllerine ateş çalardı.
Kemâle ermiş, yaşını başını almış bir adam da âşık oldu ona ve tez vakitte kemâlini yitirdi, tecrübeli aklı deliliğe yaklaştı, yüzünün aşkıyla beli iki kat olup gönlü belâ zinciriyle bir girdapta kaldı. Sonunda dayanamadı, kendini ona vakfetti, her işi onun için, herşeyi onun adına yapmaya başladı. Ücretle iş yapsa kazancını ona sunar, eline altın geçse gider o gümüş gövdeliye verirdi. Bir gün genç kız kendine dedi ki:
- Yanışın her an biraz daha artmada ama aşkta masraf ziyâde gerek, sendeki sermaye yalnızca âşk olursa mutfak boş kalır, daha fazlaya gücün yetmezse geç bu sevdadan, davul dengi dengine demişler...
- Sevgili, dedi âşık, gövdemde bir avuç ilikten, bir parça deriden başka bir şey kalmadı yolunda harcayacak. Bari beni sat da elde ettiğinle bir müddet daha hoş ol.
- Genç kız âşığını derhal Mısır'a götürdü, orada bir kürsü kurmuşlar, âdet etmişler, satıcı kürsüye oturur, kölesi ayakta durup müşteri beklerdi. Bir müddet beklediler. Adam hiç üzüntü göstermiyor, hiç boynunu bükmüyor, hatta müşteri çıktığı vakit baş gösterecek ayrılığı da aklına getirmiyordu. Bir adam gelip genç kıza sordu:
- Şu ayakta bekleyen yaşlı adam senin kulun mu?
- Evet, benim kulumdur!...
O sırada, yaşlı adam, bayılıp düştü. Adam pazarlık ile onu satın aldı ve kendine geldiğinde şehrin dışında bir mezarlığa götürdü. Meğer o adamın babası ölmüş, o da babasının ruhu için bir köle azâd etmeyi ahdetmiş, yaşlı adamı satın alması bundanmış. Mezarın başında zavallı yaşlı adamı azâd edip cebini de altınla doldurduktan sonra gönlünü şâd etmek için dedi ki:
- Diliyorsan ey yaşlı adam. Mısır'da kal! Malın eksilmez, seni gözetirim. Dilersen de var git, çünkü artık özgürsün, kendinin sultanısın.
Yaşlı adam, teşekkür ederek genç kızın ardınca koşup yetişti ve altınları avucuna sayıp gönlünü alana yine gönlünü teslim etti. Dünyayı onun yüzünde apaydın görüyordu ve dedi ki:
- A sevgili! Şu gönül, senin için satılmaktan aldığı lezzeti bugüne dek hiçbir şeyden almadı. Hele "benim kulumdur" dediğin andaki saadetim, sanmam ki başka bir kimsede olsun!
Haydi yine beni pazara götürüp sat ki,
tekrar "Benim!" dediğini duyayım! )
( "Mine" implies exclusivity. )
( "Ben-im" bilinci bile, yararlı bir yön gösterici de olsa sürekli değildir.[Nerede aranması gerektiğini gösterir. Neyin aranması gerektiğini değil.] )
( Even the consiousness "I am" is not continuous, though it is a useful pointer.[It shows where to seek, but not what to seek.] )
( I AM vs. MINE/MY )
- BENİMDİR yerine YANIMDADIR
- ..., BENİM (EN) DEMOKRATİK HAKKIM(DIR)! değil HAKKIM(DIR)!
- BENİMSEME ile/ve/değil/yerine/<> İÇSELLEŞTİRME
- BENİMSEME ile KİŞİSELLEŞTİRME
- BENİMSEMEK ve/||/<> ANIMSAMAK
- BENİMSEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KABUL ETMEK
- BENİMSEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> KARŞI ÇIKABİLMEK
- BENİMSEMEK ile/ve/değil/yerine/<> ÖZÜMSEMEK
- BENİMSEMEK ile "SAHİP ÇIKMAK"
- BENİMSEMEK ile/ve/<> SAVUNMAK
- BENİMSEMEK ile "TUTMAK"
( TO ADOPT vs. "TO SUPPORT/LIKE" )
- BENJAMIN ile BENJAMIN
( Walter Benjamin İLE Benjamin Franklin )
( 15 Temmuz 1892 - 26 Eylül 1940 İLE 17 Ocak 1706 - 17 Nisan 1790 )
( Alman edebiyat eleştirmeni, düşünür, kültür tarihçisi ve estetik kuramcısı. İLE Yayıncı, yazar, mucit, felsefeci, biliminsanı ve siyasetçi. )
- BENLE(N) değil BENİMLE
- BENLİK TUTUMUNDA:
KİM OLMADIĞIMIZ ile/ve KARŞIT OLDUKLARIMIZ
- BEN/LİK >< ALÇAKGÖNÜLLÜ/LÜK
( NEFS >< TEVÂZÛ )
- BEN/LİK ile/ve/<>/> KENDİ/LİK
- BENLİK/EGO ile/ve/||/<> KENDİLİK(BENLİK KİMLİĞİ)
- BENLİK ile/ve/||/<>/> ÖYKÜSEL BENLİK
- BENLİKTE ÖLMEK ve/||/<>/> HAKİKATTE DİRİLMEK
- BENLİKTEN/EGODAN VAZGEÇMEMEK ve/ne yazık ki/> KENDİNDEN VAZGEÇMEK
- BENLİZADE AHMET RAŞİT EFENDİ ÇEŞMESİ :
( Rumelihisarı'nda Hacı Kemalettin Camii bahçesi içinde ve batı kısımdadır (H.1191, M.1777). Çeşmeyi İstanbul ve Anadolu payelerini almış Müderris Ahmet Raşit Efendi yaptırmıştır. Bu şahsın Çamlıca ve Anadoluhisarı'nda yaptırdığı çeşmeler vardır. )
- BENMERKEZCİ/LİK ile/ve/değil/||/<> BENMERKEZLİ/LİK
- BENMERKEZCİ/LİK ile/değil/yerine/>< EVRENSELLİK
- BENNE[Ar. çoğ. BİNÂN] -ile
( Güzel koku. )
- BEN/SEN ile/ve/<>/değil/yerine O/BİZ
( Kıyameti koparttıracak olan. İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Birliğe getirecek/götürecek olan. )
- BEN-SEN-O ile/ve/||/<>/> BİZ-SİZ-ONLAR
( Tekil. İLE/VE/||/<>/> Çoğul. )
- BENSON, M. FİKRİ (ÜSKÜDAR, 1900 - 1977) :
( Sarıyerlidir. PTT Kurumu Posta Telgraf Kurumundan emekli oldu. Sarıyer Gençler Mahfili kurucularından biridir. Gençlik mahfilinde hem yönetici ve hem de sporcu olarak görev yaptı. Futbol, voleybol ve bisiklet dallarında faaliyet gösterdi. Altınordu (İstanbul) futbol oynadı. Sarıyer Spor Kulübü'nün 14 kurucusundan biridir. Kulüpte bir dönem (1946/1947) başkanlık yaptı. )
- BENT BAĞI ile/||/<> BANANA BAĞI
( Bent gergin halka siklopropan, banana çoklu bağ. )
( Formül: Walsh İLE Pauling )
- BENÛ/H[Fars.] ile BENÛ/N[Ar. < İBN]
( Yığın, küme. İLE Oğullar. )
- BENZEMEK ile/ve ANDIRMAK
- BENZEMEZLİK ile/ve/||/<>/< BİRİCİKLİK
- BENZEN ile/ve/||/<>/> ANİLİN[Fr. < ANILINE]
( ... İLE/VE/||/<>/> Benzenden türeyen bir amin. )
- BENZEN ile BENZEN DİSÜLFONİK ASİT ile BENZEN HEKZAKLORÜR ile BENZEN MONOSÜLFONİK ASİT ile BENZEN SÜLFİNİK ASİT ile BENZİDİN ile BENZİN
( Formülü, C6H6, k.n. 78 °C; e.n. 5 °C, mol kütlesi 78,11 g olan, doymamış bir bileşik olduğu halde bu tür bileşiklere özgü katılma tepkimelerini vermeyen; renksiz, suda çözünmeyip alkol, eter ve asetonda çözünen, organik sentezlerde, boya üretiminde çözücü olarak kullanılan ve yanıcı bir organik madde. İLE Formülü, C6H4(SO3, H)2, mol kütlesi 238,2 g olan ve organik sentezlerde kullanılan aromatik bir madde. İLE Formülü, C6H6Cl6, mol kütlesi 290,78 g, e.n. 229 °C olan, suda çözünen, beyaz ve katı bir madde. İLE Formülü, C6H5(SO3H), mol kütlesi 158,2 g olan, renksiz, suda çözünmeyen ve aminler için belirteç olarak kullanılan aromatik bir madde. İLE Formülü, C6H5SO3-OH, mol kütlesi 142,1 g, e.n. 83 °C, bozunma noktası 100 °C, benzensülfonil ile izomer olan ve renksiz prizma biçiminde katı bir madde. İLE Formülü NH2C6H4-C6H4-NH2, mol kütlesi 184,23 g, e.n. 127 °C olan, sülfatlar, kan ve yüksek değerlikli metallerin düşük miktarları için ayıraç olarak kullanılan, alkol ve asitte çözünüp, suda az çözünen ve kaynayan suda çözünen organik bir madde. İLE Ham petrolün damıtılmasıyla 40-200 °C'de elde edilen, hidrokarbonlardan oluşan ve ham petrolün yaklaşık %30'unu oluşturan, renksiz bir sıvı olup, suda çözünmeyen, organik çözücülerle karışan, yağlar, alkaloit ve lastik için çözücü, tekstil temizleyicisi ve başlıca oto yakıtı olmak üzere çeşitli sanayi ürünlerinde girdi ya da çözücü olarak kullanılan ve karbon sayısı 7-12 olan bir kısım. )
- BENZEN[< Fr. < Ar.] ile BENZİN[< Fr. < Ar.]
( Madenkömürü katranından çıkarılan, C6H6 formulündeki hidrokarbonun bilimsel adı. İLE Petrolün damıtılması ile elde edilen, özgül ağırlığı, yaklaşık olarak 0,65 olan, renksiz, uçucu, kendine özgü kokusu olan bir sıvı. | Benzen. )
- BENZEN ile/||/<> HALKA
( Benzen halka yapısı İLE Kekulé yapısı )
( August Kekulé tarafından 1865 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1829-1896) (Ülke: Almanya) (Alan: Kimya) (Önemli katkıları: Benzen halka yapısı) )
- BENZER NESNELER ve/||/<> BENZER NESNELER
- BENZER ile AKIL
( SIMILAR vs. REASON )
- BENZER ile BENZEŞEN ile BENZEŞİM ile BENZEŞLİK ile BENZEŞME ile BENZETİ ile BENZETME ile BENZEYİŞ
- BENZERLİK ile/ve/değil/||/<>/< DOLAYLILIK
- BENZER/LİK ile/ve/değil/||/<> PARALEL/LİK
- BENZER/LİK ile TUTARLI/LIK
- BENZER/LİK ile/ve YAKLAŞIK/LIK
( SIMILAR/NESS vs./and APPROXIMATE/NESS )
- BENZERLİKTE:
AYNILIK ile/ve/||/<> FARKLILIK
- BENZERSİZLEŞTİRME ile/ve/<> BİRİCİKLEŞTİRME
- BENZERSİZLEŞTİRME ile/ve/değil/yerine "FARKLILIK"/"ÖZGÜNLÜK" ATFETMEK
- BENZEŞİM ile/değil BAKIŞIKLIK
- BENZEŞ/LİK ile EŞİT/LİK
( ASSIMILATION vs. EQUALITY )
- BENZEŞLİK ile ÖZDEŞLİK
( ASSIMILATION vs. IDENTITY )
- BENZETME:
AYRINTILI ile KISALTILMIŞ ile PEKİŞTİRİLMİŞ ile GÜZEL(BELİĞ)
( )
- BENZETME ile "BENZETME"
- BENZETME ile/||/<> ÇAĞRIŞIM
- BENZETME" ile/ve/değil/||/<>/< İLİŞKİ
- BENZETME ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TANIM
( "Ağyârını câmî, efrâdını mânî." İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Ağyârını mânî, efrâdını câmî. )
- BENZETME değil YAKIŞTIRMA/N
- BENZETME ile/ve/değil/||/<>/< ZORLAMA
- BENZETMELERDE:
AT ile/ne yazık ki MAYMUN
( Duygu olarak. İLE/NE YAZIK Kİ Biçim olarak. )
- BENZİN ile BENZOL
( ... İLE Benzin ve tolüen karışımı bir akaryakıt. )
- BENZOİD AROMATİKLİK ile/||/<> NON-BENZOİD AROMATİKLİK
( Benzoid aromatiklik benzene benzeri halka yapısıyken, non-benzoid heteroatomlu halka sistemleridir )
( Formül: Hückel kuralı 4n+2 )
- BER[Ar.] ile -BER[Ar.] ile BER[Ar.] ile BER'/BÜR/BÜRÛ'[Ar.]
( Üzere. İLE Alan, getiren, götüren. [DİL-BER: Gönül alan. | PEYÂM-BER: Haber getiren.] İLE Göğüs, sîne. | Meyva, yemiş. | Meme. | Kucak. | Yaprak. | Genç hanım. | Evin kapısı. | En, genişlik. İLE Hastanın iyileşmeye başlaması. )
- BERABERCE değil BİRLİKTE
- BERÂET ile/ve/<> BERÂET-İ ZİMMET
( Bir dâvâ sonucunda, temiz ve ilişkisiz çıkma, aklık, arılık, aklanma. İLE/VE/<> Zimmetinde bir şey olmayış, aklık. )
- BERÂH[Ar.]:
Açık, işlenmemiş ve ağaçsız bölge. -ve
- BERÂHÎN[< BÜRHÂN] -ile
( DELİLLER, TANIKLAR )
- BERAT ile/||/<> BERAYA
( Rütbe, görev, nişan ya da imtiyaz verildiğini bildiren ferman. İLE/||/<> Vergi ve haraç vermeyen müslüman ahaliye verilen ad. )
- BERÂT-I CİBÂYET ile BERÂT GECESİ ile BERÂT-I HÜMÂYÛN ile BERÂT-I TERHÂNÎ
( Vergi, resim ve icâre gibi, hazineye ya da vakfa ait paraları toplama yetkisini veren belge/vesîka. İLE Hz. Muhammed'e, peygamberliğinin bildirildiği, Şaban ayının beşinci gecesi. İLE Sultanlara özel ferman. İLE Gördüğü büyük bir hizmet karşılğı olarak vergiden muaf tutulması hakkında sultan tarafından verilen ferman. )
- BER-BÂD[Ar.] ile BER-BATT[Ar., Fars. YELDE]
( Perîşan, harap, viran. | Pis, fenâ, kirli. İLE Kaz göğüslü. | Lavuta/lavta adlı bir çalgı.[LYRE(Fr.)] )
- BERBER[Fars.]/BARBER[İng.] ile BERBER[Fars.]
( Saç/sakal kesen usta/esnaf. İLE Afrika'nın kuzeyinde bulunan bir budun/kavim[Ar.]. )
- BERDE[Ar.] ile BERDE/BENDE[Ar.]
( Mide dolgunluğu. İLE Tutsak, esir, köle, karavaş. )
- BERE ile BERE[Fars.] ile BERE[Fr. < BERET]
( Vurma ve incitme sonucunda, gövdenin herhangi bir yerinde oluşan çürük. | Herhangi bir şeyde görülen çizik, ezik. İLE Kuzu. İLE Yuvarlak, yassı ve sipersiz başlık. )
- BERE ile BERTİK
( Vurma ve incitme sonucunda, gövdenin herhangi bir yerinde oluşan çürük. | Herhangi bir şeyde görülen çizik, ezik. İLE Yara, bere. | İncinmiş, burkulmuş. | Deride mor leke, çürük. )
- BEREKET[Ar.] ile BEREKÂT[Ar.]
( Bolluk. | Meymenet, saâdet, mutluluk. | Tanrı vergisi. İLE Bolluklar, hayırlar. | Meymenetleri saâdetler, mutluluklar, hayırlar. )
- BEREKET ile/ve/||/<> BOLLUK
- BEREKET ile/ve OLANAK
- BEREKET ve/<>/< PAYLAŞIM
- BEREKET ile/ve ŞÜKÜR
( BEREKÂT[< BEREKET]: Bolluklar, hayırlar. | Meymenetleri saâdetler, mutluluklar, hayırlar. )
( Geleneğin, içsel etkiyle verilmesi ve içselleştirilmesi.İLE/VE ... )
- BEREKETLİ HİLAL ile/||/<> ANADOLU PLATOSU
( Bereketli Hilal tarımın doğuş yeri İLE Anadolu platosu yayılma bölgesidir. Bereketli Hilal vahşi tahıl İLE Anadolu evcilleştirilmiş tahıl içerir. Göbeklitepe Bereketli Hilal'da İLE Neolitik Devrimin merkezi olabilir. )
( V. Gordon Childe tarafından 1936 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1892-1957) (Ülke: Avustralya/İngiltere) (Alan: Arkeoloji) (Önemli katkıları: Neolitik Devrim kavramını ortaya attı, kentsel devrim teorisi, kültürel evrim yaklaşımı) )
- BEREKETLİ[Ar.] değil/yerine/= ARTAĞAN
( Mutluluk, meymenet, saadet. | Nimette bolluk ve iyilik. )
- BERG[Fars.] ile BERK[Ar.]
( Yaprak. İLE Şimşek. )
- BERGE ile BERGÜ/BERİM
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Değnek. İLE Borç. )
- BERGMAN ile/ve/||/<> BORGMAN
( Einstein'in, Amerika'ya giderken yanında olmasını istediği iki matematikçi. )
- BERHANE[Ar.] ile/ve/||/<> METRUK[Ar.]
- BERHAVA[Fars. + Ar.] değil/yerine/= YARARSIZ, BOŞ
( Havaya atılmış, uçurulmuş. | Yararsız, boş. )
- BERHÛD[Fars.] ile/değil/yerine/>< BERFEND[Fars.]
( Saçmasapan söz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Güzel söz. | Derin yer. )
- BER-HURDÂR[Fars. < BERHÛR] ile MUTLU
( Hisse, nasip, pay.)] )
- BERİ ile BERRİ
( Konuşanın, önündeki iki uzaklıktan, kendine daha yakın olanı. | Bu uzaklıkta bulunan. | Çıkma durumundaki sözcüklerden sonra getirilerek bir işin başlangıcını gösterir. İLE Kara ile toprakla ilgili, karasal. )
- BERİ ile GERİ
- BERİBERİ -ile
( Beslenme bozukluğu. )
- BERİD:
POSTA TEŞKİLÂTI ve/||/<> İSTİHBARAT TEŞKİLÂTI
- BERÎK[Ar.] ile BERÎK/E, BÜRÛK[Ar.]
( Işık, parıltı. İLE Un helvası. )
- BERİL ile BERİLYUM[Be]
( Doğada, altıgen billurlar durumunda bulunan, saydam, çoğu yeşil renkli berilyum ve alüminyum silikat. iLE Atom sayısı 4, yoğunluğu 1.73 olan, zümrüt gibi kimi taşların bileşiminde bulunan, havanın etkisine karşı ince bir oksit tabakasıyla kaplı öğe/element. )
- BERİVAN, SOKAK PARKI (G.7) :
( Fatih Sultan Mehmet Mahallesindedir. 898,52 m²'lik bir alan üzerindedir. 558,06 m²'lik yeşil alanı ve 144,39 m²'lik çocuk oyun alanı bulunmaktadır. )
- BERKEL, PROF. DR. ADNAN (ERGANİ MADEN, 1908 - 1988) :
( Üniversite öğretim üyesi, İlk ve orta öğrenimini İstanbul'da tamamladı. O zamanki Yüksek Orman Mektebi olan Orman Mektebi Âlisi'ne girdi ve 1927 yılında pekiyi derece ile mezun oldu. Mezuniyetinden sonra kısa bir süre fen memurluğu ve orman Mektebi Âlisinde öğretim elemanı olarak bulundu. İki yıl sonra devlet tarafından Ormancılık öğretimi görmek ve uzmanlaşmak üzere Almanya'ya gönderildi. Almanya'da Münih Üniversitesi Devlet İlimler Fakültesi Ormancılık Bölümünde Ormancılık Lisansı Öğrenimini bitirerek diplomasını aldıktan sonra, aynı Üniversitede Prof. Dr. V. Schüpfer'in yanında çalışarak "Untersuchungen über Fragen der Ertragsregelung in der Waldungen der Türkei" adlı. Doktora Tezini tamamlayarak Doktor unvanı aldı. Yurda döndükten sonra 01.12.1935 tarihinde Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsüne Başasistan olarak atandı, Prof. Dr. Osler'in yanında çalışarak kendisine ders ve uygulamalarda yardımcı oldu. 1936 - 1937 yıllarında askerlik görevini yaptı. Bunu takiben 28.10.1927 tarihinde Yüksek Ziraat Enstitüsü Orman Fakültesi Orman Mahsullerini Kıymetlendirme Enstitüsü'ne Başasistan olarak atandı, burada Almanya'nın Hannoverich - Münden Yüksek Okulu Profesörlerinden olan ve üç yıllık bir antlaşma ile Enstitü Müdürlüğüne getirilmiş bulunan Prof. Dr. Mayer - Wegelin ile birlikte çalıştı. Berkel Meyer - Wegelin başta olmak üzere öbür Alman profesörlerinden bazılarının da dersler ini Türkçe'ye çevirdi. "Doğu Kayınının Teknolojik Vasıfları ve ulanış Yerleri Hakkında Araştırmalar" adlı doçentlik tezi ile 29.06.1940 tarihinde Doçentlik yetkisini aldı. Prof. Dr. Mayer - Wegelin, sözleşmesinin sona ermezi üzer ine 23.05.1940 tarihinde memleketine dönmüş, bu tarihten sonra bütün etkinlikleri kendisi yürüttü. Ziraat Enstitüsü Senato Kararı ile 20.12.1945 tarihinde Profesörlüğe yükseltildi. Orman Fakültesinin 1948 yılında İstanbul Üniversitesine bağlanmasından sonra Üniversite Senatosunun 13.06.1949 tarihinde aldığı karar ile " Orman Mahsullerini Değerlendirme" yönetimine memur edildi. Daha sonra da bu Enstitünün adı "Orman Mahsullerini Değerlendirme Kürsüsü" adını almış, emekli olduğu 1978 yılına kadar bu kürsünün başkanlığını yaptı. Akademik çalışma hayatı içinde 1958 - 1959 yıllarında Dekanlık dana sonra Senatörlük ve Fakülte Yönetim Kurulu üyeliklerinde bulundu ve 13.07.1978 de emekli oldu. Kitapla: Ağaç Malzeme Teknolojisi cilt 1 ve 2, Kavak Kitabı, Ormanda Kesim ve Taşıma, Ormancılık İş Bilgisi, Lübnan Sedirinin Vasıfları. Ayrıca pek çok bilimsel makalesi yayınlandı. )
- BERKELYUM -ile
( Atom numarası 97, atom ağırlığı 294 olan yapay öğe. [simgesi: Bk] )
- BERKOVİCH SPACE ile/||/<> FORMAL SCHEME
( Berkovich space non-archimedean analitik geometriyken İLE formal scheme formsal tamamlanma geometrisidir )
( Formül: Berkovich spectrum )
- BERMEK, AYHAN (SAMSUN, 1944) :
( Rumelihisar'lıdır. İ.Ü. İktisat Fakültesini bitirdi. Rumelihisar Kulübünde futbol oynadı ve bu kulüpte Başkan olarak görev yaptı. Ayrıca 1963 - 1968 yılları arasında Vefa ve Beyoğluspor'da oynadı. Erdenay Oflas'ın Türkiye Futbol Başkanlığı döneminde Federasyon üyesi, Halim Çorbalı Federasyonunda Asbaşkan olarak görev yaptı. 1989 - 1996 tarihleri arasındaki 1. ve 2. Şenes Erzik Federasyonunda yönetim kurulu üyesi ve Milli Takımlar Sorumlusu olarak görev yaptı. )
- BER-MÛCEB-İ ÂTÎ ile/||/<> BER-MUTÂD ile/||/<> BU DAHİ ile/||/<> BEYNİNDE ile/||/<> MÜTESÂVİYEN
( Aşağıda geleceği gibi, aşağıda ifade olunacağı üzere. İLE/||/<> Alışılageldiği üzere, devamlı yapılagelen yönteme göre. İLE/||/<> Bu da bir öncesi gibi, yukarıda geçenin aynısı. İLE/||/<> Arasında, aralarında. İLE/||/<> Eşit olarak. )
- BERMUTAT[Fars. BER + Ar. MUTÂD] değil/yerine/= ALIŞILAGELEN BİÇİMDE, HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ
- BERNOULLİ DENKLEMİ ile/||/<> NAVİER-STOKES
( Bernoulli ideal akışkan enerji, Navier-Stokes viskoz momentum korunumu. )
( Formül: P + ½ρv² + ρgh = sabit )
( Daniel Bernoulli tarafından 1738 yılında keşfedildi/formüle edildi. )
- BERNOULLİ İLE PASCAL İLE ARŞİMET ile/||/<> AKIŞKAN STATİĞİ PRENSİPLERİ
( Sıvıların temel davranış ilkeleri. )
( Formül: P + ½ρv² + ρgh = sabit )
( Daniel Bernoulli tarafından 1738 yılında keşfedildi/formüle edildi. )
- BERNOULLİ İLE VENTURİ İLE PİTOT ile/||/<> AKIŞ DİNAMİĞİ
( Akışkan hareket yasaları. )
( Formül: P + ½ρv² + ρgh = sabit )
( Daniel Bernoulli tarafından 1738 yılında keşfedildi/formüle edildi. )
- BERNOULLİ İLKESİ ile/||/<> PASCAL İLKESİ
( Bernoulli enerji korunumu, Pascal basınç iletimi )
( Formül: P + ½ρv² + ρgh = sabit İLE P₁ = P₂ )
( Daniel Bernoulli tarafından 1738 yılında keşfedildi/formüle edildi. )
- BERNOULLİ ile/||/<> İLKESİ
( Akışkan dinamiği, Bernoulli denklemi )
( Daniel Bernoulli tarafından 1738 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1700-1782) (Ülke: İsviçre) (Alan: Matematik, Fizik) (Önemli katkıları: Bernoulli prensibi, akışkanlar mekaniği) )
- BERRAK[Ar.] ile/ve NET[Fr.]
( Berraklık ve yardımseverlik elele gider - her biri hem öbürüne muhtaçtır, hem de öbürünü güçlendirir. )
( Ayna, güneşi çekmek için hiçbir şey yapamaz. O sadece parlaklığını koruyabilir. )
( Durumunuzu berrak bir biçimde görelim, bu berraklık, bizi serbest[sorumlu özgür] duruma getirecektir. )
( Bizi, insan yapacak olan, berraklık ve yardımseverliktir. )
( Clarity and charity go together - each needs and strengthens the other.
The mirror can do nothing to attract the sun. It can only keep bright.
See clearly your condition, your very clarity will release you.
It is 'clarity and charity' that make us human. )
( Aydınlık, açık. | Duru, temiz. İLE Tüm çizgileri belirgin olan, gözün tüm ayrıntılarıyla algılanan, iyi görünen. | İyi duyulan ses. | Kesintilerden sonra geri kalan miktarda olan, safi. | Açık seçik olan, anlaşılmaz yanı bulunmayan. | Tenis, masa tenisi gibi oyunlarda servis atışlarında topun karşı sahaya geçerken fileye değdiğini belirtmek için kullanılan bir söz. )
( LIMPID vs./and CLEAR )
- BERRAK[Ar.]/LIK değil/yerine/= DURU/LUK / AYDIN LIK / AÇIK/LIK / APAÇIK/LIK
- BERR-İ ATÎK ile/ve BERR-İ CEDÎD
( Eski karalar/topraklar. [Asya, Avrupa, Afrika] İLE/VE Yeni karalar/topraklar. [Amerika, Avustralya] )
- BERRY FAZI ile/||/<> DİNAMİK FAZ
( Berry fazı adiabatik evrimdeki geometrik fazyken İLE dinamik faz zamana bağlı enerji fazıdır )
( Formül: γ = i∮⟨n|∇_R|n⟩⋅dR )
- BERRY PARADOKSU ile/||/<> TANIMLAMA PARADOKSU
( Berry paradoksu "on iki sözcükten az ile tanımlanamayan en küçük sayı" İLE tanımlama paradoksu dil ve meta-dil karışımıdır. Berry paradoksu kendini tanımlarken çelişki yaratır İLE doğal dilin mantıksal sınırlarını gösterir. )
( G. G. Berry tarafından 1906 yılında keşfedildi/formüle edildi. )
- BERRY PSEUDOROTATİON ile/||/<> TURNSTİLE ROTASYON
( Berry TBP eksenel-ekvatoryal, turnstile tetrahedral. )
( Formül: 120° İLE 60° dönüş )
- BERS[Ar.] ile BERŞ[Ar., Fars.]
( Çukur, yumuşak yer. İLE Afyon şurubu, keten yaprağı ile yapılan bir çeşit yatıştırıcı/müsekkin mâcun. | Arzu, gönül isteği. )
- BERVECH-İ ÂDE ile/ve/||/<> BERVECH-İ ÂTÎ/ZÎR ile/ve/||/<> BERVECH-İ BÂLÂ ile/ve/||/<> BERVECH-İ MÂRUZ ile/ve/||/<> BERVECH-İ PEŞİN
( Âdet olduğu üzere. İLE/VE/||/<> Aşağıda olduğu gibi, aşağıda görüleceği üzere. İLE/VE/||/<> Yukarıda olduğu gibi, yukarıda görüldüğü üzere. İLE/VE/||/<> Bildirildiği gibi, arz olunduğu üzere. İLE/VE/||/<> Peşin olarak. )
- BEŞ AŞAĞI, BEŞ YUKARI değil ÜÇ AŞAĞI, BEŞ YUKARI
- 5G ile/ve/||/<> WI-FI 6
- BEŞ İNCELİK/LETÂİF-İ HAMSE[Ar.]:
KALB ile/ve/||/<>/> RUH ile/ve/||/<>/> SIR ile/ve/||/<>/> HAFÎ ile/ve/||/<>/> AHFÂ
- 5 PARMAKLI EL ile 6 PARMAKLI EL
( HAND vs. HAND WITH SIX FINGERS )
- 5 ya da 4 YILDIZLI OTEL ile/ve/değil/yerine BUTİK OTEL
- BE'S/BEİS[Ar.] ile BES[Ar.]
( Zarar, ziyan. | Zahmet, zorluk. | Azap, şiddet, korku. | Fenâlık. İLE Yeter, yetişir, tamam, kâfi. | Çok. )
- BEŞ(5) DUYU ile BEŞ(5) SIR
- BESBELİRLİ
- BEŞBETER değil BESBETER
- BE'S/BÜ'S[Ar.] ile HAVF[Ar.]
- BEŞER DOĞMAK ile/ve/> KİŞİ/İNSAN OLMAK
( BEŞER İKEN BÎ-ŞER OLMAKTIR İNSAN OLMAK )
( BIRTH AS HUMAN vs./and/> BEING HUMAN )
- BEŞER ile/değil/yerine/||/<>/> İNSAN (OLABİLMEK)
( Kendini tanımayan, görünüş bazında, "insan" etiketine sahip olan, sınırlı ve âtıl durumda yaşayan.
İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>
Kendini gerçekleştirmiş, Bilim, Sanat, Felsefe, Zam/an, Doğa, Ayırdındalık/Farkındalık, Yeğleme/Tercih kavramlarının bağlantılarını oluşturabilmiş, oturtabilmiş ve uygulama durumunda olan bir var olan. )
( Hayvanlıktan ayağa kalkmış olan. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Bilinçte ayağa kalkmış olan. )
( Dayanmayan/dayanamayan, sabretmeyen/sabredemeyen. Sabra dayanamayan. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Dayana(bile)n, sabrede(bile)n. )
( Konuşabilen. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Konuşmayabilen, konuşabildiği gibi konuşmamayı ve/ya da [gereğince] susabilmeyi de becerebilen. )
( Başkasının sözünü bile aktaramayan. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Kendi sözünü söyleyebilen/söyleyen. )
( Kişi, kişinin kurdu ise. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Kişi, kişinin dostu ise. )
( [birbirimize] Yaklaşmak/yaklaşan. İLE/ÖNCELİKLE/||/<>/>< Yaklaşmamak/yaklaşmayan. )
( Görünür. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Görünmez. )
( Görünürlük. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Görebilirlik. )
( Herhangi/belirli biri. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Sanatsal biri. )
( ... İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Doya doya, insanlığını yaşayan. )
( Gaflet uykusundan uyanan kişi, beşerdir. Beşer, nefsine mahkûm olan kişidir. Beşer, Allah'ı anlamadan, insan olamaz. İnsan/kişi de bu konuyu hallederse Âdem olur. )
( Dostu bul, ona kavuş. Fakat bunu sindiremeyecek olanlara gösterme! )
( Yapmamız gereken, farkında olmanın farkında olmaktır. )
( Anadan doğma insan yoktur. )
( Beşer iken bî-şer olmaktır, insan olmak. )
( Melekler, insan olamadığından dolayı üzgün; şeytan ise insan olmadığından dolayı memnunmuş. )
( What we need is to be aware of being aware. )
( Kendini kabul etmeyen, itirazı çok ve çeşitli olan. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Kendini kabul eden, kendiyle barışan, itirazları olmayan ya da azalmış olan. )
(
İnsanın Evrimsel Süreci
| Dönem | Tür | Özellikler | Zaman |
|---|---|---|---|
| İlk İnsan Benzeri Atalar | Sahelanthropus tchadensis | İnsan ve şempanze ayrımı; çift ayaklılık belirtileri | 7 - 6 milyon yıl önce |
| Erken Homininler | Orrorin tugenensis | Çift ayaklılık adaptasyonu | 6 - 4 milyon yıl önce |
| Erken Homininler | Ardipithecus ramidus | Ağaçta yaşama ve yerde hareket etme yeteneği | 4,4 milyon yıl önce |
| Australopithecus Dönemi | Australopithecus afarensis | Çift ayaklı yürüyüş, küçük beyin; "Lucy" fosili | 4 - 3 milyon yıl önce |
| Australopithecus Dönemi | Australopithecus africanus | Daha gelişmiş çene yapısı | 3 - 2 milyon yıl önce |
| Erken Homo Türleri | Homo habilis | İlk taş araç kullanımı | 2,5 - 1,8 milyon yıl önce |
| Erken Homo Türleri | Homo rudolfensis | Daha büyük beyin oylumu | 2 - 1,8 milyon yıl önce |
| Orta Homo Türleri | Homo erectus | Afrika'dan göç, ateşin denetimi | 1,8 milyon - 500.000 yıl önce |
| Neandertaller | Homo neanderthalensis | Avrupa ve Asya'da yaşamış, modern insanlarla genetik aktarım | 400.000 - 30.000 yıl önce |
| Modern İnsan | Homo sapiens | Anatomik modern insan, Afrika kökenli | 300.000 yıl önce |
| Modern İnsan | Homo sapiens sapiens | Davranışsal modern insan, ekinsel devrim | 40.000 yıl önce - günümüz |
(
İnsan(Homo) Türlerinin Evrimi
| Dönem | Tür | Özellikler | Zaman |
|---|---|---|---|
| Erken Homo | Homo habilis | İlk taş araç kullanımı, çift ayaklılık | 2,5 - 1,8 milyon yıl önce |
| Erken Homo | Homo rudolfensis | Daha büyük beyin oylumu, uzun yüz yapısı | 2 - 1,8 milyon yıl önce |
| Orta Homo | Homo erectus | Ateşin denetimi, karmaşık araç yapımı | 1,8 milyon - 110.000 yıl önce |
| Orta Homo | Homo heidelbergensis | Barınak yapımı, avlanma stratejileri | 700.000 - 200.000 yıl önce |
| Geç Homo | Homo naledi | Bilinçli gömme davranışı | 335.000 - 236.000 yıl önce |
| Geç Homo | Homo neanderthalensis | Avrupa'da yaşamış, modern insanlarla genetik aktarım | 400.000 - 30.000 yıl önce |
| Geç Homo | Denisova İnsanları | Genetik çözümlemeyle tanımlandı, sınırlı fosil bulguları | 200.000 - 30.000 yıl önce |
| Modern İnsan | Homo sapiens | Anatomik modern insan, Afrika kökenli | 300.000 yıl önce |
| Modern İnsan | Homo sapiens sapiens | Davranışsal modern insan, ekinsel devrim | 40.000 yıl önce - günümüz |
( HUMANUS cum/||/<>/> HOMO )
- BEŞER ile/değil/yerine/>< ÂDEM
( [Kendi sorumluluğunu] Al(a)mayan/alamamış. İLE Alan/almış. )
- BEŞER ile BEŞER
( İnsan olma yolunda yürüyen. İLE Sayıları, beşer beşer saymak. )
- BEŞER ile/değil/yerine BÎ-ŞER
- BEŞER ile/ve/>/değil/yerine KİŞİ
( Herhangi/belirli biri. İLE/VE/>/DEĞİL/YERİNE Sanatsal biri. )
( Başkasının sözünü bile aktaramayan. İLE/VE/>/DEĞİL/YERİNE Kendi sözünü söyleyebilen/söyleyen. )
( Hayvanlıktan ayağa kalkmış olan. İLE/VE/>/DEĞİL/YERİNE Bilinçte ayağa kalkmış olan. )
- BEŞERİYYÂT[Ar.] ile BEŞERİYYET[Ar.]
( İnsan bilimi, antropoloji. İLE İnsanlık, beşerlik. )
- BEŞÎ'[Ar.] ile BEŞÎR[Ar.]
( Acı, ekşi, tadı kötü olan. İLE Müjde getiren, müjdeci. | Güleryüzlü, güleç. )
- ... değil BEŞİBİRLİK
- BESİN ZİNCİRİ ile/||/<> BESİN AĞI
( Zincir tek yol, ağ çoklu beslenme ilişkisidir )
( Formül: Doğrusal İLE karmaşık )
- BESİNLER:
KIRMIZI ve/||/<> SARI ve/||/<> YEŞİL ve/||/<> MOR
( Sağlıklı bir kalp için. VE/||/<> Eklemler için. VE/||/<> Saflaşmak ve arınmak için. VE/||/<> Daha uzun yaşam için. )
( For healthy heart. AND/||/<> For joints. AND/||/<> To purify and detox. AND/||/<> For a longer life. )
( FOODS: RED and/||/<> YELLOW and/||/<> GREEN and/||/<> PURPLE )
itibarı ile 51.358 başlık/FaRk ile birlikte,
51.358 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(26/207)
(1996'dan beri)