
D ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 32.206 başlık/FaRk ile birlikte,
32.206 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(122/130)
- VARLIK ile/ve VARLIK OLARAK VARLIK
( ... ile/ve MİN-HAYSU-HÜVE-HÜVE )
- VARLIK/VUCUD ile/ve/değil/||/<>/> VAROLAN/VAROLUŞ/MEVCUDİYET
( Anlamın olduğu yerdir. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Anlam aranmaz/bulunmaz. )
( Nedeni, kendinde olan. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Nedeni, dışarıda olan. )
( Aklın alanında/sınırlarında. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Zihnin alanında/sınırlarında. )
( VARLIK [< BARLIK] [Türkçe'de V ile başlayan sözcük yoktur.] )
( Tektir. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Çoktur. )
( Varlık, ölçülebilir ile ölçülemezin; sınırlı ile sınırsızın; oranlanabilir ile oranlanamazın harmanıdır. )
( Kendi özüne bağlı olarak varoluş! )
( Varlığın, görünüşte ne başlangıcı ne de sonu vardır, çünkü o her an yeniden başlar. )
( Evrende, herhangi bir şey, ancak, ilişkileriyle varlaşır. )
( Birlik, barış ve varlık üretir. )
( Kendiyle çelişkide olanın, varlığı yoktur. Ya da anlık bir varlığı vardır ki, bu da aynı anlama gelir. )
( Varlaşma, ilişkilerin belirmesi; değişme, ilişkilerin değişmesi; gelişme, ilişkilerin çözülerek, ilgili nesne, olay, olgu için daha üst bir konumda, yeniden kurulmasıdır. )
( Varlığın ve yokluğun ötesinde, hakiki olanın sonsuzluğu yatar. )
( Varlığın, kendi hakkında bilinçli olması gerekmez. )
( Her ne görürseniz, o gördüğünüz, sürekli olarak sizin kendi varoluşunuzdur. )
( Bilincinde olmadığım bir şeyin, "var olmadığı"nı söylemek, tümüyle yanlıştır. )
( Bilinçli deneyiminiz dışında, var olduğunu iddia ettikleriniz, eldeki bilgilerden çıkarılmış sonuçlardır. )
( Bildiğinizi, sonuna kadar araştırın, inceleyin! Varoluşunuzun, bilinmeyen katmanlarına ulaşacaksınız. )
( VARLIK: İçerik(mahiyet) olarak harf, dışlaşmış(tezahür etmiş) olarak rakam. )
( Dış dünyada bulunan varolanların biçimleri, zihinde, kavramlar olarak bulunur. )
( Gerçek var oluşumuzun derin katmanlarına ulaştıkça, zihnimizin, yüzeydeki oyunlarının bizi pek az etkilediğini göreceğiz. )
( Varoluşta, süreklilik olamaz. )
( Kişi, kendi emeğinin varolanıdır. )
( Varlığın dört biçimi/yansıması:
* VUCUD-İ AYNÎ
* VUCUD-İ ZİHNÎ
* VUCUD-İ HATTÎ/KİTABÎ
* VUCUD-İ LİSANÎ/İBARÎ )
( VARLIK:
* Özne-nesne ilişkisinde somut(vucûd fi'l-a'yân [Ar.])
* Zihnî (vucûd fi'l-ezhân [Ar.])
* Sözlü (vucûd fi'l-ibâre [Ar.])
* Yazılı (vucûd fi'l-kitâbe [Ar.]) )
( VUCÛD-U HARİCÎ: Varoluşunu, benim istencime/irâdeme borçlu olmayan. )
( VARLIK: Ne yapacağının araçlarını bilmek açısından bilmek. )
( Bütünlük. İLE/VE/DEĞİL/<> Parça. )
( İlkeseldir. İLE/VE/DEĞİL/<> Olmayabilir. )
( Becoming has, apparently, no beginning and no end, for it restarts every moment.
What contradicts itself, has no being. Or it has only momentary being, which comes to the same.
Beyond being and not-being lies the immensity of the real.
Being need not be self-conscious.
To say that what I am not conscious of does not exist, is altogether wrong.
What you claim exists outside conscious experience is inferred.
Whatever you see it is always your own being that you see.
Investigate what you know to its very end and you will reach the unknown layers of your being.
When you reach the deep layers of your true being, you will find that the mind's surface-play affects you very little.
There can be no continuity in existence. )
( Bâtın. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Zâhir. )
( [not] EXISTENCE vs./and/but/||/<>/> PRESENCE )
( HEN TO ON )
( CUNZAI ile/ve ... )
- VARLIK ile/ve/<> VAROLAN ile/ve/<> TİN
( Hakk. İLE/VE/<> Halk. İLE/VE/<> Hüve. )
- VARLIK ile VAROLUŞ
- VARLIK ile VAROLUŞ
- VARLIK ile/ve VAROLUŞ
- VARLIK ve/<> VAROLUŞ ve/<> İNSAN
- VARLIK ve VAROLUŞ ve İNSAN
- VARLIK ile/ve YOK VARLIK
( ... İLE/VE Tin. )
( Sadece kişi, yoktan varolur. )
( ONTOS ON >< UK ON )
- VARLIK ile/ve/değil/<> YOKLUĞUN VARLIĞI
( ... İLE/VE/DEĞİL/<> İnsan. )
- VARLIK ile/ve/<> YORUMLANMIŞ VARLIK
( ... İLE/VE/<> Dil. )
- VARLIKBİLİM = MEHBAS-İ VÜCUT = ONTOLOGY[İng.] = ONTOLOGIE[Fr., Alm.] = ONTOLOGIA[Lat.] = ON, ONTOS[Yun.]
- ... VARLIKLARINI SÜRDÜRÜYOR değil ... VAROLUŞLARINI SÜRDÜRÜYOR
- VARLIKSAL ile/ve/değil VAROLUŞSAL
- VARLIK-VAROLAN-ANLAM/BİLGİ
- VARMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YOLCULUK
- VAROLAN BİLİM(ONTOLOJİ) ile/ve VARLIK FELSEFESİ
- VAROLAN BİLİMİ ile/ve/||/<> UYGULAMALI VAROLAN BİLİMİ
- VAROLAN BİLİMİNDE:
ALAN ile/ve/||/<> ÜST SEVİYE
- VAROLAN/VAROLUŞ GÜDÜSÜ:
AZ ENERJİ HARCAMA ile/ve ÇOK ENERJİ DEPOLAMA
( Kişi, ikisinin de dengesini kuran/sağlayandır. )
- VAROLAN/MEVCÛD ile/ve/=/||/<>/> BİLİNEN/MALUM
- VAROLAN:
SÜREKSİZ OLAN ile/ve/||/<> TANE ÜZERİNDEN DÜŞÜNME
- VAROLAN/VAROLUŞ ile/ve GEÇİCİ VAROLAN/VAROLUŞ
( EXISTENCE vs./and TEMPORARY EXISTENCE )
- VAROLAN ile/ve/değil DUYU
( [not] EXIST vs./and/but SENSORIAL
[not] EXIST vs./and/but APPEARANCE
EXIST vs. DETERMINATION
EXIST vs./and CONCEPT
ON EXISTENCE: UNITY and IDENTITY and CONTINUITY and HOMOGENEITY
ON EXISTENCE: STRAIGHTNESS vs./and TEMPORARY
STRAIGHT/NESS vs./and DEFINITE/NESS
EXIST and TO COMPARE
EXIST vs./and IF NOT HAPPENS, NOTHING HAPPENS
EXISTENCE OBJECT vs./and EXISTENCE SUBJECT
NOT EXIST/NONEXISTENCE vs./and EXIST ON USE
EXISTENCE vs./and TEMPORARY EXISTENCE
[not] EXISTENCE vs./and/but SENSE )
- VAROLAN ile/ve/değil DUYUMLANAN
( [not] EXIST vs./and/but SENSORIAL )
- VAROLAN ile/ve/değil GÖRÜNÜŞ
( [not] EXIST vs./and/but APPEARANCE )
- VAROLAN ile/ve HAREKET
- VAR OLAN ile/ve KAVRAM
( EXIST vs./and CONCEPT )
- VAROLAN ile/ve/<> OLANAKLI ile/ve/<> OLASILIKLI
( MEVCUT ile/ve/<> MÜMKÜN ile/ve/<> MUHTEMEL )
- VAROLAN ile/ve/||/<> TÜRÜM
( ... İLE/VE/||/<> Varolanların oluşumu. )
- VAROLAN ile/ve/<> VAR OLMASI GEREKEN ile/ve/<> HAYAL ETTİĞİNİ/N GERÇEKLEŞTİR(İL)ME(Sİ)
( Bilim. İLE/VE/<> Felsefe. İLE/VE/<> Sanat. )
- VAROLAN ile/ve VAROLUŞ
- VAROLAN ile VAROLUŞ
- VAROLANBİLİMİ ile/ve/||/<>/> BİLGİBİLİMİ
( ONTOLOGY vs./and/=/||/<>/> EPISTEMOLOGY )
- VAROLAN'IN(MEVCUDUN) DÖRT NEDENİ:
MADDÎ ile SURÎ/BİÇİMSEL(FORMEL) ile FAİL/ETKER ile GÂÎ/SONSAL
- VAROLANIN/NESNENİN:
YÜKLEM ALABİLMESİ ile/>< YÜKLEM ALAMAMASI
( Varlık. İLE/>< Yokluk. )
- VAROLANLAR ile/ve ARA-VAROLAN/LAR(NOUS)
( Önce gerçek varlığınıza dönün ve sevginin yüreğinden harekete geçin. )
- VAROLDUĞUNDAN DOLAYI DÜŞLENEN ile/ve/||/<> DÜŞLENDİĞİNDEN DOLAYI VAR OLACAK OLAN
- VAROLMA ile VARLIK
( Kişinin elindedir. İLE Üzerine düşünülebilecek/söylenilebilecek herşeyin bulunduğu ve hiçbir şeyin bulunmadığı. )
- VAROL-MASI değil VAR OLMASI
- VAROLUŞ
- VAROLUŞ NESNESİ ile/ve VAROLUŞ ÖZNESİ
( EXISTENCE OBJECT vs./and EXISTENCE SUBJECT )
- VAROLUŞ ile/ve/<> DEĞİŞTİRİLEMEZLİK
- VAROLUŞ ile/ve/||/<> DİL ile/ve/||/<> MANTIK
- VAROLUŞ ve/<> DİRENÇ
- VAROLUŞ ve/<> DUYARLILIK
- VAROLUŞ ile/ve/<> EGEMENLİK
- VAROLUŞ ile/ve/değil EŞİK
- VAROLUŞ ve/||/<> EŞİTLİK
- VAROLUŞ ile/ve/<> ETKİNLİK
- VAROLUŞ ile/ve/<> İDRÂK EDİLMİŞLİK
( MEVCÛDİYET ile/ve/<> MUDREK )
- VAROLUŞ ve/||/<> KARAR ALABİLME
- VAROLUŞ ve/= KENDİNİ AŞKINLIK
- VAROLUŞ ile/ve/yerine/= NEFS MERTEBELERİ
- VAROLUŞ ile/ve/||/<> TARİH
- VAROLUŞ ile/ve/değil/<> VAROLAN
( Varolan, olasıların en iyisidir. )
( Saf varoluşta, parça fikri yoktur. )
( Varoluş başlangıçsızdır ve sonsuzdur. )
( In pure being the very idea of the particular is absent. )
- VAROLUŞ = VÜCUT, MEVCUDİYET = EXISTENCE[İng., Fr.] = DASEIN, EXISTENZ[Alm.] = EXISTENTIA[Lat.] = EXISTENCIA[İsp.]
- VAROLUŞÇU MAHİYET ALGISI/YORUMU ile MAHİYET
( Öncelik. İLE Sınır. )
( Sadece insanda. İLE Tüm varolanlarda. )
( Zamansal. İLE Olguların kaynağı. )
- VAROL-UŞSAL değil VAR OLUŞSAL
- VAROLUŞUNDAN RÂZI OLUNMUŞLUK ile/ve/<>/>/< AHLÂKINDAN RÂZI OLUNMUŞLUK
( RÂZİYE ile/ve/<>/>/< MARZİYE )
- ... değil VARSAYIM
- VARSAYIM = FARAZİYE = HYPOTHESIS[İng.] = HYPOTHÉSE[Fr.] = HYPOTHESE[Alm.] = SUPPOSITIO[Lat.] = HYPOTHESIS[Yun.]
- VARSAYIM ile/ve/değil/||/<> KOŞUL
( [not] ASSUMPTION vs./and/||/<>/but/< CONDITION
CONDITION instead of ASSUMPTION )
- VARSAYIM ile/değil "SENARYO"
- VARSAYISAL değil SAYISAL
- VARSAYISAL değil VARSAYIMSAL
- VARSAYMAK ile/ve/<>/değil/yerine ZANNETMEK
- VARSIL ile/ve/değil/yerine/||/<> KANAAT SAHİBİ
- VARSILLIK/ZENGİNLİK(") ile/ve/değil/||/<>/> VARLIK/SERVET
( Bağırır. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Fısıldar. )
- VARSIL/LIK(ZENGİN[Fars. < SENGİN]/LİK) ile/ve/değil/yerine/=/||/<>/></< YOKSUL/LUK(FAKİR/LİK)
( Malı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>< Çenesine vurur. )
( Rezilliğin yardımcısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>< Erdemin düşmanı. )
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>< Suçsuz olmasına karşın, "düzenden"/"erkten" korkan. )
( )
( Paranın satın alamayacağı bir şeye sahip olana kadar varsıl değilizdir. )
( "Beş parasızmış" gibi yaşadıklarından dolayı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>< "Zenginmiş" gibi yaşadıklarından dolayı. )
( Yoksulluğu över. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>< "Varsılları" savunur. )
( )
- VARYANS İLE STANDART SAPMA İLE ARALIK ile/||/<> YAYILIM ÖLÇÜLERİ
( Veri dağılım göstergeleri. )
( Formül: σ² = Σ(x-μ)²/n )
- VARYANS ile/||/<> ANALİZİ
( ANOVA (varyans analizi) yöntemi )
( Ronald Fisher tarafından 1918 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1890-1962) (Ülke: İngiltere) (Alan: İstatistik, Genetik) (Önemli katkıları: Wright-Fisher modeli, istatistiksel genetik) )
- VARYANS ile/||/<> STANDART SAPMA
( Varyans karesel sapma İLE standart sapma karekökü )
( Formül: σ² = Σ(x-μ)²/n İLE σ = √(σ²) )
- VARYANT/VARIANT[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞKE/N
- VARYANT[Fr.] ile VARYASYON[Fr.]
( Bir yol şebekesi üzerinde, belirli bir noktadan ayrılarak başka bir noktadan aynı yolla birleşen ikinci derecedeki yol. | Bir metnin, bir yapıtın, aslından az çok ayrılan değişik biçimlisi. İLE [müzik] Çeşitleme. | [dirimbilim] Değişim. )
- VARYASYON//VARIATION[İng.] yerine ÇEŞİTLE(N)ME, DEĞİŞİK
- VARYOLASYON (ÇİN) ile/||/<> AŞILAMA (JENNER)
( Çinliler 10. yüzyılda varyolasyon yaptı İLE Jenner 1796da modern aşıyı geliştirdi. )
( Song Hanedanlığı Hekimleri tarafından 1000 yılında keşfedildi/formüle edildi. )
- VAŞAK ile İBER VAŞAĞI
( )
- VAŞAK ile KARAKAL VAŞAK
- VAŞAK ile/ve UŞEK/ÜŞEK
( ... İLE/VE Küçük vaşak. )
- VASAT[Ar.]/MEDIA[İng.] değil/yerine/= BESİYERİ, ORTAM, ORTA
- VASATÎ HATÂ[Ar.] ile VASATÎ MÜRABBAÎ HATÂ[Ar.]
( [matematikte] Herhangi bir şeyin müteaddit ölçülerinin vasatîsi olan rakamı beher ölçü miktarını temsil eden rakamdan çıkarmak sûretiyle elde edilen farklar toplamının ölçü adedine bölümünden elde edilen ± hatâ miktarı. [Fr. ERROR MEDIUS] İLE Herhangi bir şeyin müteaddit ölçülerinin vasatîsi olan rakamı beher ölçü miktarını temsil eden rakamdan çıkarmak suretiyle elde edilen farkların kareleri toplamının kökünün ölçü adedine bölünmesinden elde edilen ± hatâ miktarı. [Fr. ERROR MEDIUS METUENDUS] )
- VASÎ[< VESÂYET | çoğ. EVSIYÂ'] ile VÂRİS[< VERÂSET | çoğ. VERESE]
( Bir yetimin/öksüzün ya da akılca zayıf, hasta birinin malını yöneten kişi. | Vefât etmiş birinin vasiyetini yerine getirmekle yükümlü olan kişi. İLE Kendine kalıt/miras kalan kişi/ler. )
- VASÎ[Ar. < VESÂYET | çoğ. EVSIYÂ'] ile VÂSİ/VÂSİA[Ar. < VÜS'AT]
( Bir yetimin/öksüzün ya da akılca zayıf, hasta birinin malını yöneten kişi. | Vefât etmiş birinin vasiyetini yerine getirmekle yükümlü olan kişi. İLE Geniş, engin, açık, enli, bol. )
- VASİ ile VÂSİ
( Mirası yöneten. İLE Geniş, engin. )
- VÂSİ'[Ar. < VÜS'AT] ile VASÎ[Ar. < VESÂYET | çoğ. EVSIYÂ']
( Geniş, açık, enli, bol. | Allah'ın adlarından biri. İLE Bir ölünün vasiyetini yerine getirmeye memur edilen kişi. | Bir yetimin ya da akılca zayıf ve hasta olan bir kişinin malını idare eden kişi. | Hz. Ali. [İmamiye mezhebine göre] )
- VÂSIB[Ar.] ile VASIB[Ar.]
( Sürekli, yerinde duran. İLE Hasta. )
- VASIF[Ar. çoğ. EVSAF] değil/yerine/= NİTELİK
- VAS(I)F değil/yerine/= ÖZELLİK, NİTELİK | ÖVME
- VAST[Ar.] ile VASAT[Ar.]
- VATAN:
MEZAR ve/||/<> İNSAN ve/||/<> DİL ve/||/<> DÜZEN/NİZAM ve/||/<> TARİH ve/||/<> DESTAN/LAR ve/||/<> GAZÂVATNÂME ve/||/<> TÜRKÜ VE AĞIT ve/||/<> NİNE VE NİNNİ ve/||/<> ROMAN ve/||/<> HATIRAT
- VATAN ile YURT
( Vatan sevgisini içten duyanlar
Sıdk ile çalışır benimseyerek
Milletine, ulusuna uyanlar
Demez, "neme lâzım, neyime gerek"
Her ferdin hakkı var, bizimdir vatan
Babamız, dedemiz, döktüler al kan
Hudut boylarında can verip yatan
Saygıyla anarız, şehid diyerek
Vatan hakkıyla çalışan kafa
Muhakkak erişir öndeki saffa
Teshîr, nüfûz olur her bir tarafa
Herkes onu büyük tanır, severek
Olmak istiyorsan dünyada mesûd
Hakk'a, halk'a yarayacak bir iş tut!
Çalıştır oğlunu, kızını okut!
İnsan olmak için okumak gerek!
Vatan bizim, ülke bizim, el bizim
Emin ol ki, her çalışan kol bizim
Ay yıldızlı bayrak bizim, mal bizim
Söyle Veysel, övünerek, överek...
[ Veysel (Âşık) 'ın yazdığı ilk şiirlerindendir ]
[ Sürekli erişim adresi...
www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/11307 ]
)
( VATAN: Rüyayı, doğru ve birlikte görmek. )
- VATANDAŞ ile/ve/<> BİREY
- VATANDAŞ ile/ve HALK
( CITIZEN vs./and PUBLIC )
( GUOMIN )
- VATANDAŞ ile SEÇMEN
- VATANDAŞ değil/ile/ve/yerine/<>/= YURTTAŞ
- [ne yazık ki]
VATANDAŞIN "ÇIKARLARI/(HAKLARI)" ile/değil/yerine/>< KİŞİ(İNSAN) HAKLARI
- VATANINI SEVMEK ve/||/<> ALLAH'I SEVMEK
- VATANSEVER(/PERVER) değil/yerine/= YURTSEVER
- VATM[Ar.] ile VATY[Ar.]
( Ayakla çiğneme. | Perdeyi salıverme. İLE Ayakla çiğneme. | Birleşme, birlikte olma, eşeysel ilişkiye girme. )
- VATNAJÖKULL ile/ve/<> LANGJÖKULL ile/ve/<> HOFSJÖKULL
( Kuzey Kutbu'nda ve İzlanda yakınlarındaki üç büyük buzul. )
- VATOZ ile DİKENLİ/İĞNELİ VATOZ
( ... İLE Karayipler'de yaşarlar. )
( Köpekbalıklarından, sırtında büyük dikenleri olan, kuma gömülü olarak yaşayan bir balık. İLE ... )
( RAJA CLAVATA cum ... )
- VATOZ ile HAYALET VATOZ
- VATOZ ile KIRKAMBARBALIĞI
( ... İLE Büyük bir tür vatoz. )
- VAV[Ar.] ile VÂ[Ar.] ile VA'[Ar.] ile VÂ[Ar.]
( V harfinin adı. Osmanlı abecesinin yirmidokuzuncu harfidir.[Ebced hesabında 6 sayısının karşılığıdır.] İLE "Vah, yazık!" anlamına gelerek esef, hayıf, hasret gibi sözcüklerle kullanılır.[VÂ-HAYFÂ: Eyvah! Yazık!] İLE Çakal. İLE "Geri, arkada" anlamına gelerek birleşik sözcükler yapar.[VÂ-MÂNDE: Geride kalmış, geride.] )
- VAYB"[İNG. < VIBE] değil/yerine/= TİTREŞİM
- VAZ CAYDIM değil VAZGEÇTİM
- VA'Z/VAAZ/VAAD[Ar.] ile VAZ'[Ar. çoğ. EVZÂ'] ile VÂZ[Ar.]
( Bir kişiye, kalbini yumuşatacak, kendini iyiliğe sevk edecek biçimde söz söyleme. | Dini öğüt. İLE Koyma, konulma. | Belirleme, tayin etme. | Kurma, icad etme. | Bir şeye ad koyma. | Meydana getirme. | Duruş, tavır, hareket. İLE Bırakma, terk. )
- VAZCAYMAK" değil VAZGEÇMEK ya da CAYMAK
- VAZGEÇ! ile/ve/||/<> VAZGEÇME!
( Dünyadan. İLE/VE/||/<> Kendinden! )
- VAZGEÇİL(E)MEZLİK ile/ve/değil/yerine/||/<> TARAFTARLIK
- VAZGEÇİLİR/LİK ile/ve/||/<> SAMİMİYET/AÇIKLIK
- VAZGEÇMEK:
"ZAYIFLIK" değil/yerine/>< BIRAKABİLECEK KADAR GÜÇLÜ OLMAK
- VAZGEÇMEK ile/değil/yerine DİNLENMEK/ARA VERMEK
- VAZGEÇMEK ile/ve/||/<> GAMBİT[İt. < GAMBETTO: Çelme takma, ayağa takma. < GAMBA: Bacak.]
( ... İLE/VE/||/<> Satrançta, oyuncunun, açılışta ya da süreçte, amaçlı olarak piyon ya da bir ya da birkaç taşından vazgeçmesi. )
(
Satrançtaki Gambit Açılışları
"Gambit" sözcüğü Türkçe'de çoğunlukla gambit olarak bırakılır; teknik bağlamda Açılış fedâsı da kullanılabilir.
İngilizce | Türkçe | Açıklama |
---|---|---|
Queen's Gambit | Vezir Gambiti (Vezir Açılış Fedâsı) | Beyaz, d4 ardından c4 sürerek c piyonunu fedâ edip merkezde üstünlük kurmayı hedefler. |
King's Gambit | Şah Gambiti (Şah Açılış Fedâsı) | Beyaz, e4 'ten sonra f4 oynayıp f piyonunu fedâ ederek hızlı gelişim ve saldırı arar. |
Evans Gambit | Evans Gambiti | İtalyan Açılışı içinde b4 piyon fedâsıyla hızlı taş gelişimi amaçlanır. |
Danish Gambit | Danimarka Gambiti | Beyaz, birkaç piyonu fedâ ederek çok hızlı gelişim ve açık hatlar elde etmeye çalışır. |
Benko Gambit (Volga Gambit) | Benko Gambiti (Volga Gambiti) | Siyah, vezir kanadında piyon fedâ eder; uzun vadede açık hatlar ve kaleler için baskı fırsatları doğar. |
Smith-Morra Gambit | Smith-Morra Gambiti | Sicilya Savunması’na karşı beyaz c3 piyonunu fedâ eder; gelişim temposu kazanmak ister. |
Scotch Gambit | İskoç Gambiti | İskoç Açılışı içinde piyon fedâsına dayalı keskin bir varyanttır. |
Latvian Gambit | Letonya Gambiti | Siyah, e5 sonrası f5 sürerek agresif ama riskli bir fedâ yapar. |
- VAZGEÇMEYELİM ve ERTELEMEYELİM ve
ÜŞENMEYELİM
( TO GIVE UP vs. TO POSTPONE/DELAY )
- VAZÎ'[Ar. < VAZ] ile VAZ'Î/VAZ'İYYE[Ar.] ile VAZÎH[Ar. < VUZÛH]
( Alçak, bayağı, âdî, aşağı. İLE Onunla ilgili, vaz'a mensup. İLE Apaçık, besbelirli, meydanda. )
- VÂZI'[Ar. < VAZ] ile VÂZIH[Ar.]
( Koyan. | Temelini koyan, kuran, yapan, hazırlayan. İLE Açık, meydanda, belirli, kapalı olmayan söz/tümce. )
- VÂZIH[Ar.] ile ...
( Açık, meydanda, belirli, kapalı olmayan söz/tümce. )
- VAZİYET ETMEK değil VÂZ-I YED ETMEK
( ... DEĞİL Duruma el koymak. )
- VAZO[İt. < VASO]/SÜRÂHÎ[Ar.] değil/yerine/= SULUK/DOLÇA
( ... İLE/DEĞİL İçecek koymaya yarar, cam, plastik vb.den yapılan kap. )
- VAZOMOTOR/VASOMOTOR[İng.] değil/yerine/= DAMAR DEVİNIMSEL
- VAZOSPAZM/VASOSPASM[İng.] değil/yerine/= ANİ DAMAR KASILMASI
- VB İLE MO İLE DFT İLE QMC ile/||/<> KUANTUM KİMYA METODLARI
( Moleküler elektronik yapı kuramları. )
( Formül: E = ∫ψ*Hψ dτ )
- VCG İLE AUCTİON İLE MATCHİNG ile/||/<> MEKANİZMA TASARIMI
( Teşvik uyumlu sistemler. )
( Formül: pᵢ = bᵢ₊₁ (2nd price) )
-
değil/yerine/><
, ve/||/<> . ve/||/<> ! ve/||/<> ? ve/||/<> :
( İnsanlık, bir gün...
(,) Virgülü kaybetti:
Söyledikleri, birbirine karıştı.
(.) Noktayı kaybetti:
Düşünceleri, uzayıp gitti. Ayıramadı onları.
(!) Ünlem işaretini kaybetti bir gün de:
Sevincini, öfkesini, tüm duygularını kaybetti.
(?) Soru işaretini kaybetti bir başka gün:
Soru sormayı unuttu.
Her şeyi olduğu gibi kabul eder oldu.
(:) İki noktayı kaybetti başka bir gün:
Hiçbir açıklama yapamadı.
Yaşamının sonuna geldiğinde...
Elinde sadece (") tırnak işareti kalmıştı...
“İçinde de başkalarının düşünceleri vardı yalnızca."
Alex Kanevsky )
- VE DE ... ile Kİ ...
- VE":
ZORUNLULUK ile/ve/||/<> EK
- VE ile/ve +(ARTI)
- VE ile/ve/||/<> İLE
( )
- VEBÂ/COCOLIZTLI[Aztek dili]:
HIYARCIKLI/BUBONİK ile/ve/||/<> AKCİĞER/PNÖMONİK ile/ve/||/<> PULMONER/SEPTİSEMİK
( )
- VECÂ-İ BATN ile VECÂ-İ CENB ile VECÂ-İ MEFÂSIL
( Karın ağrısı, kuru buruntu. İLE Göğsün yan tarafındaki ağrı. İLE Eklem ağrıları. )
- VECÂR/VİCÂR[Ar. çoğ. EVCİRE, VÜCÜR] ile ...
( Kurt, aslan gibi yırtıcı hayvan yatağı, in. )
- VECD ile/ve VÜCÛD
( 12. İLE/ve Sevilenin sevene ikramı. / Bulmak. Zatın kendini kendinde bulması. )
( Zatın sıfatları açısından kendini kendinde bulması. )
- VECHE[aslı VİCHE] değil/yerine/= YAN, TARAF, SEMT | YÜZ
- VECHE ile CEPHE/CEBHE
( ... İLE Alın (yüz). | Savaş bölgesi. | Taraf, yön. )
- VECÎ[Ar. < VECÂ] ile VECÎH[Ar. çoğ. VÜCEHÂ]
( Ağrıtıcı, sızlatıcı. İLE Bir kavmin ulu'su, büyüğü, başkanı. | Güzel, hoş, lâtif. | Uygun/münasip. )
- VECİBE[Ar.] değil/yerine/= ÖDEV
- VECİZE/KELÂM-I KİBAR/AFORİZMA değil/yerine/= ÖZDEYİŞ
- VECTOR FİELD ile/||/<> SCALAR FİELD
( Vector field vektör her nokta İLE scalar field sayı her nokta. )
( Formül: Vector İLE scalar assignment )
- VEDA'[Ar.] ile VEDÂ[Ar.] ile VEDA[Sans.]
( Beyaz boncuk. İLE Ayrılma, ayrılış. İLE Kutsal Hint metini. )
- VEDÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< VEFÂ
- VEDÎ[Ar.] ile VEDÎ'[Ar. < VEDA]
( İşeme bittikten sonra çıkan su. | Arabistan'ın bazı yerlerinde alınan vergi. İLE Başkasının malını saklamakla görevli kişi. )
- VEDÛD ile ...
( Çok şefkatli, kendine çok sevgi beslenilen. | Tanrı'nın bir isim-sıfatı; seven, sevginin kaynağı. )
- VEGAN BESLEN("ME")MEK/OL("MA")MAK:
HAYVANLARA ve/değil/yerine/||/<>/> BİZE
( Pahalıya mal olur. VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Ucuza mal olur. )
( APUKURYA[Yun.]: Et yenilmeyen dönem. )
- VEGAN YAŞAMDA/BİLİNÇTE:
| "AZALTMACILIK" ya da "AŞAMACILIK" | değil/yerine/>< 6 İLKE
( )
- VEGAN/LIK ve/||/<> CAYNACI/LIK(JAİNİZM)
( Hiçbir hayvanın etini ve/ya da ürünlerini yememenin yanısıra, hayvanları, mal/kaynak ya da köle olarak kullanmamayı esas alarak yaşam sürdürme tutumu. VE/||/<> Doğaya, düzene(sisteme) yük ya da olumsuz etki yaratmayacak biçimde, temel gereksinim/zorunlulukların ötesine geçmeyecek biçimde, doğayla uyumlu ve bütünlüklü bir yaşam sürdürme tutumu. )
- VEHÂMET[AR.] ile/ve/||/<> GARÂBET[AR.]
- VEHBÎ İLİM ile KİSBÎ İLİM
- VEHÇE değil VECHE
- VEHHÂB[< VEHB] değil/yerine/= ÇOK HÎBE EDEN, FAZLA BAĞIŞLAYAN, KARŞILIKSIZ VEREN
- VEHİM ile AKIL
( Vehmin "işlevi", kişiyi kaygılandırmak, aklın görevi ise uyarmaktır. )
( Akıldan istedim delâlet, akıl verdi dalâlet. )
- VEHİM/VEHM ile/değil/yerine/>< FEHİM/FEHM
( Kuruntu. İLE Anlama, düşünme. )
- VEHİM ile KARMAŞA
- VEHİM[çoğ. EVHÂM] ile MİSAFİR-İ GAYBİ
( Kuruntu, yersiz korku. Şüphe, tereddüt. İLE Zaman zaman kişinin aklına gelen kötü düşünceler.[Gelip geçicidir!] )
- VEHİM ile/ve/||/<> SAFSATA
- VEHİM ve ŞEKK
- VEHM ile/> ŞÜPHE/ZANN
( Zanaay. İLE/> Sanat. )
( 1-49 İLE/> 51-99 )
- VEHM ile/ve VEHİM/VÂHİME
( Kuruntu. İLE/VE Tekil/tikel anlamları tespit eden güç. )
( ... avec/et FACULTE ESTIMATIVE )
- VEKÂLET ÜCRETİ değil/yerine/= YETKİDEŞLİK ÖDENCİ
- SAVAŞ:
VEKİL ile/ve/||/<>/> MELEZ
- VEKTÖR UZAYI ile/||/<> AFİN UZAY
( Vektör orijin var toplama, afin nokta farkı vektör. )
( Formül: Origin İLE point differences )
- VEKTÖR YEĞİNLİK ŞİDDET ile/||/<> YÖN
( )
( William Rowan Hamilton tarafından 1843 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1805-1865) (Ülke: İrlanda) (Alan: matematik) )
- VEKTÖR[İng. < VECTOR ][Fr. < VECTEUR] değil/yerine/= BİLEŞKE | YÖNEY | TAŞIYICI
( Doğrultusu, yönü, uzunluğu belirli olan ve bir ok imiyle gösterilen doğru çizgi. | Büyüklüğü ile yönü olan nicelik. | Enfeksiyon etkenini bir konaktan diğerine aktaran genellikle eklem bacaklı, omurgalı ya da omurgasız taşıyıcı dirimli. )
- VEKTOR ile/||/<> SKALER
( Vektörün yönü var, skalerin sadece büyüklüğü var )
( Formül: F⃗ İLE m )
- VEKTÖR ile/ve/değil/||/<>/< VEKTÖR UZAYI
( )
( Bir vektör, vektör uzayının öğesidir. )
- VEL-HÂSIL/VEL-HÂSIL-I KELÂM değil/yerine/= KISACASI/SÖZÜN KISASI
- VELÂYET:
ÖZGÜRLÜK ve/<> ÖZGÜNLÜK
- VELÂYET ile/ve VESÂYET
( Korunma. İLE/VE Sakınma. )
( GUARDIONSHIP vs./and TUTORSHIP/TUTELAGE/CUSTODY )
- VELÂYET-İ ÂMME ile VELÂYET-İ HASSA
- VELÂYETTEN KURTULMAK ile/ve VESÂYETTEN KURTULMAK
( VARESTE[Fars.]: Kurtulmuş. )
- VELED-İ KALB ile ...
( KALP ÇOCUĞU, MÂNEVÎ HAL )
- VELHÂSIL[Ar.] değil/yerine/= KISACASI
- VELÎ[Ar.] ile/ve/= DOST[Fars. < DÜST]
( KIYIM-KIYIM, KIYIL Kİ, DOST ÖNÜNE ÇIK(ABİL) )
- VELİYY[çoğ. EVLİYÂ] ile VELÎ[Fars. < VELÂYET]
( Allah'ın 99 adından biri. | Sahip. | Bir çocuğun her türlü hareketinden ve durumundan sorumlu olan kişi. | Ermiş, eren. İLE Velâkin, ammâ, fakat. )
( "ve er"in kısaltması Ve, eğer. İLE "Sahip, usta, mâlik" anlamlarına gelerek birleşik sözcükler yapar.[DÂNİŞ-VER: Âlim. | SUHAN-VER: Şair, edip.] )
- VEN ile/ve/<> VENÜL
( Kanı, kalbe doğru götüren toplardamarlar. İLE/VE/<> Kılcal damar yatağı ve bir ven arasında kan taşıyan kan damarı. )
- VENOM[İng.] değil/yerine/= HAYVANSAL ZEHİR
- VENÜS:
SABAH TANRISI ile/ve AKŞAM TANRISI
( Aşk. İLE/VE Savaş. )
- VENUS URANIA ile/ve/||/<> VENUS PANDEMUS
( Saf Aşk. İLE/VE/||/<> Duygularla olan. )
( Gökte. İLE/VE/||/<> Yerde. )
- VER PİYAZI, ÇEK AYAZI ile ...
- VERÂ'/VERÂ[Ar.] ile VER'A[Ar.] ile VERÂ[Ar. çoğ. VERÂYÂ] ile VERA'[Ar.]
( Arka, geri, öte. | Başka, gayri. | Kıç, geri, dübür. İLE Korkaklık. İLE Halk, mahluk; âlem, kâinat. İLE Haramdan kaçınma. )
- VERANDA[Fr. < Port.] ile/||/<> TERAS[Fr. < TERRASSE]/TARAÇA/AYAZLIK
( Daha çok ayrı yapıların zemin katında yer ile aynı seviyede ya da biraz yükseltilmiş, ön cepheyi kaplayan, üzeri bir çatıyla örtülü, yanları açık ya da camlı büyükçe sundurma. İLE/||/<> Apartmanlarda ya da evlerde en üst katın üç tarafı ve üstü açık olan bölümü. )
- VERBAL/NON-VERBAL değil/yerine/= SÖZEL/SÖZEL OLMAYAN
- VERDİĞİN ŞEYLERİ "GÖRMEMEK" ve/||/<>/>/< VEREBİLECEĞİN ŞEYLERİ ARTIRMAK
- VERE ile VERDİ
( Bir kalenin ya da berkitilmiş bir yerin teslimi. İLE Bir borudan, bir saniyede geçen suyun ya da bir iletken telden bir saniyede geçen elektriğin miktarı. )
- VEREBİLİNİR değil VERİLEBİLİR
- VEREM(BCG) AŞISI ile ÖTEKİ AŞILAR
( GALOPAN: Hızla ilerleyen verem. )
( TUBERCULOSIS[Bacillus Calmette-Guérin] cum OTHER VACCINES )
- VEREM[Ar.]/SİLL[Ar.]/ÇIBAN/AKARSU ile AKARCA/FİSTÜL[Fr.]
( ... İLE Kemik veremi. | Sürekli işleyen çıban. | Küçük akarsu. | Kaplıca. )
- VEREM ve/||/<> VEREM/KOH BASİLİ(MİKROBU)[< R. Koh adından]
- VEREM" ile/değil VEREYİM
- VEREN EL, ALAN ELDEN ÜSTÜNDÜR" değil ALAN EL, VEREN ELDEN ÜSTÜNDÜR/ÜSTTEDİR
- [ne yazık ki]
VERGİ KAÇIRMAK değil/yerine VERGİDEN KAÇINMAK
- | VERİ ve/> BİLİ(ENFORMASYON) ve/> BİLGİ | ile/ve/+/<>/>/<
FARKINDALIK | BİLGELİK(İRFAN/HİKMET) ile/ve/+/<>/>/< ZARİFLİK/ZARÂFET
( BİLGİ: İnsan aklı sınırıları içerisinde evreni ve doğayı anlama çabası. )
( Bilgi, göklere uçabileceğimiz kanatlardır. )
( Yapmanız gereken şey farkında olmanın farkında olmaktır. )
( Tüm sonuçlarına katlanabilmektir. )
( Hiçbir uygarlık, varolan bilgiyle çatışmadan, bilgi üretemez. )
( KUTADGUBİLİG: Mutluluk/saadet veren bilgi, kutlu bilgi.
Çinliler, ona Edebü'l-Mülûk der; Maçinliler, onu Enîsü'l-memâlik diye adlandırır. Bu meşrık ilinin büyükleri, buna doğruca Zînetü'l-ümerâ der.
İranlılar buna Şehnâme der, Turanlılar ise Kutadgu bilig diye anar. )
( )
( | Before AND/> After. AND/> Inside AND/> Outside |
vs./AND/+/<>/>/<
Time and place. )
( | [by] ... AND/> "What, where, when, who?" questions and answers. AND/> "How?" question and answers. |
vs./AND/+/<>/>
"Why?" question and answers. )
( | Letter, phoneme. AND/> Morpheme. AND/> Word. |
vs./AND/+/<>/>/<
Sentence. )
( [bilginin/kavramın/nesnenin/olgunun] | Öncesi VE/> Sonrası VE/> İçi ve dışı |
İLE/VE/+/<>/>/<
Zamanı ve Zemini )
( | Yazaç/harf. VE/> Hece. VE/> Sözcük. |
İLE/VE/+/<>/>/<
Tümce. )
( | ... VE/> "Ne, ne zaman, nerede, kim?" soruları ve yanıtlarıyla/karşılıklarıyla. VE/> "Nasıl?" sorusuyla ve yanıtlarıyla/karşılıklarıyla. |
İLE/VE/+/<>/>/<
"Neden?" sorusuyla ve yanıtlarıyla/karşılıklarıyla. )
( DATA vs./and/<>/>/< INFORMATION vs./and/<>/>/< KNOWLEDGE vs./and/<>/>/< WISDOM, AWARENESS vs./and/<>/>/< ELEGANCE )
- VERİ ile/ve/||/<>/> BİLİ ile/ve/||/<>/> BİLGİ ile/ve/||/<>/> BİLGELİK/FARKINDALIK
(
Veri - Bili - Bilgi - Bilgelik/Farkındalık
Veri | Bili | Bilgi | Bilgelik |
---|---|---|---|
Harf | Hece | Sözcük | Tümce |
Nokta | Çizgi | Biçim | Tasarım |
Sayı | İşlem | Sonuç | Yorum |
Nota | Melodi | Şarkı | Beste |
Hava Durumu Ölçümü | Sıcaklık Çizeneği | İklim Çözümlemesi | Küresel Eğilimler |
Ham nesneler | Malzemeler | Ürün | Bilinirlik Yönetimi |
Ham Veri | Çizenek/Grafik | Yazanak/Rapor | İş Yönetimi |
(
Örnek Alan | Veri | Bili | Bilgi | Bilgelik |
---|---|---|---|---|
Doğa Bilimleri | 25°C, 30°C, 28°C, 26°C (sıcaklık değerleri) | Ortalama sıcaklık: 27°C | Yaz mevsiminde hava normalden daha sıcak. | Gelecekte su kaynaklarını korumak için önlem alınmalı. |
Sağlık | 70 kg, 1.75 m, 120/80 mmHg, 90 kalp atışı/dakika | VKİ: 22.86 (ortalama aralıkta) | Kişi, sağlıklı kiloda ancak kalp sağlığı için hareket etmesi gerek. | Sağlıklı yaşam tarzı, süreğen sayrılıkları önler. |
İş Dünyası | 100, 500, 300 (aylık satış rakamları) | Ortalama aylık satış: 300 adet | Satışlar, yaz aylarında artıyor. | Stok ve pazarlama yönetimi, yaz aylarına göre ayarlanmalı. |
Eğitim | 70, 85, 90, 65 (sınav notları) | Not ortalaması: 77.5 | Matematikte başarılı, tarihte ek çalışma gerekli. | Öğrenme biçimlerine uygun eğitim ön çalışmaları başarıyı artırır. |
Finans | 1000 TL, 1500 TL, 2000 TL (aylık gelirler) | Ortalama aylık gelir: 1500 TL | Gelir düzenli ancak tasarruf oranı düşük. | Bütçe ayarlaması ve yatırım araçları değerlendirilmeli. |
Trafik | 50 km/s, 60 km/s, 70 km/s (araç hızları) | Ortalama hız: 60 km/s | Trafik hız sınırlarına uyulmuyor. | Hız denetimi ve eğitimle kazalar azaltılabilir. |
Tarım | 10 kg, 15 kg, 20 kg (ürün verimleri) | Ortalama verim: 15 kg | Toprak niteliği düşük, ... gerekli. | Sürdürülebilir tarım yöntemleriyle verim artırılabilir. |
( DATA vs./and/||/<>/> INFORMATION vs./and/||/<>/> KNOWLEDGE vs./and/||/<>/> WISDOM/AWARENESS )
- VERİLENİ/SUNULANI:
"YUT" DİYE değil TUT DİYE!
- VERİLİ (ORTAK) AKIL ile/ve/> KURULU (ORTAK) AKIL
( Kültür. İLE/VE/> Uygarlık. )
( Nedenbilimsel. İLE/VE/> Erekbilimsel. )
- VERİLİ OLAN ile GERÇEK OLAN
( Gerçeğe varmış kişi, en içten kişidir. )
( Gerçeği arayışın kendi gerçeğin devinimidir. )
( Gerçeğin devam gereksinimi yoktur. )
( En iyi olan, yalnızca gerçek olandır. )
( Zaman ve uzay ile sınırlı ve bir tek kişi için geçerli olan, gerçek değildir. )
( Gerçek, herkes için her zaman geçerlidir. )
( Eğer anlatabilirseniz, o gerçek olan değildir. )
( Gerçeğe varış, kaynağı keşfetmek ve onda karar kılmaktır. )
( The realised person is the most earnest person.
The search for reality is itself the movement of reality.
Reality need not continue.
The real is your only good.
What is limited in time and space, and applicable to one person only, is not real.
The real is for all and forever.
If you can convey, it is not the real thing.
Realisation consists in discovering the source and abiding there. )
( BEING EMBEDED vs. BEING TRUE/REAL )
- VERİLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAZANILMIŞ
( VEHBÎ İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< KESBÎ )
- VERİM / VERMİM/VERMEYİM" ile/değil VEREYİM / VERMEYEYİM
- VERİMLİLİK ve/||/<> BEREKET ve/||/<> ÜRETKENLİK
- VERİNCE, ALMAYI BEKLEMEK değil/yerine ALINCA, VERMEYİ BECERMEK
- VERİRKEN:
AVUÇ AŞAĞIYA BAKAR BİÇİMDE UZATMAK yerine/değil AÇIK AVUÇLA (YUKARI BAKAR BİÇİMDE) UZATMAK
- VERİRSEN ALIRSIN değil VERİRSEN, ALIRSIN
- VERİTABANI ile/||/<> ALGORİTMA
( Veritabanı veri depolama İLE algoritma işlem yöntemi. )
( Formül: Storage İLE processing method )
- VERİVERMEK ile VERİ VERMEK
- VERİYİM değil VEREYİM
- VERMEK:
SELENİNİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KULAĞINI
( Az kişiye. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Çok kişiye. )
- VERTEBRATA ile/||/<> İNVERTEBRATA
( Vertebrata omurga, invertebrata omurgasız. )
( Formül: Backbone İLE no backbone )
- VERTEKS/VERTEX[İng.] değil/yerine/= TEPE | KAFA TEPESİ
- VERTEX ALGEBRA ile/||/<> CONFORMAL FİELD THEORY
( Vertex algebra cebirsel conformal field theory yapısıyken İLE CFT fiziksel conformal field theory modelidir )
( Formül: Operator product expansion )
- VERTİCAL ANGLES ile/||/<> ADJACENT ANGLES
( Vertical karşılıklı eşit, adjacent yan yana. )
( Formül: Opposite equal İLE side by side )
- VERTİGO ile VİTİLİGO/ALA
( ... İLE Kerevizde bulunan psoralenler, deride, melanin üretimini artırarak, vitiligodan[beyaz lekeler] kurtulmaya yardımcı olur. )
- VESAİRE["VESAYRE" değil!] ile/ve/> VE ŞAİRE
- VESVESE[Ar.] ile VEHM[Ar.]
( Çoğunlukla gereksiz, sürekli tekrarlayan, kişiyi huzursuz eden "düşünceler".[Çoğu zaman kişilerce "dini ya da ahlâkî kaygılarla ilişkilendirilir" ve kişinin huzurunu bozan, kişiyi kuruntuya düşüren bir etkisi ve işlevi vardır.] İLE Gerçekte var olmayan ya da olasılığı çok düşük olan bir durumu gerçekmiş gibi sanmak, kuruntu yapmak anlamına gelir. )
- VESVESE[AR.] ile/ve/||/<>/> VELVELE[AR.]
( Kuruntu. İLE/VE/||/<>/> Gereksiz telâş, gürültü ve heyecan. )
- VETED:
MECMÛ ile/ve/<> METRÛK
( İlk ikisi harekeli, sonundaki sakin ise. [örnek: sekiz] İLE/VE/<> Sondaki sakin, ortaya gelmişse. [örnek: altı] )
( Kısa hece önce ve uzun hece sonra. İLE/VE/<> Uzun hece önce ve kısa hece sonra. )
- VEZİN ile/ve UYAK/KÂFİYE, AYAK SUNMAK
( Eskiden bazı meclislerde, bazı zamanlarda söylenecek sözün şiirle söyleme gerekliliği ve zorunluluğu bulunurmuş. )
- VEZÎR-İ A'ZAM ile VEZÎR-İ MAÂL-İ SEMÎR
( Başvekil, en büyük vezir, sadrâzam. İLE Yüksek niteliği/vasfı olan vezir. )
- VİBRASYON[Fr./İng. < VIBRATION] ile REZONANS[Fr./İng. < RESONANCE]
( Titreşim. İLE Düzgün itmelerin etkisiyle bir salınım genliğinin artışı. )
- VİCÂ'[Ar.] ile VİCÂ'[Ar. < VECÂ] ile VİCÂH[Ar. < VECH]
( ... İLE Ağrılar, sızılar. İLE Yüzleşme, yüzyüze gelme. )
- VİCÂL[Ar. < VECL] ile VİCÂR[Ar. çoğ. EVCİRE, VÜCÜR]
( Korkaklar. İLE Kurt, aslan gibi yırtıcı hayvan yatağı, in. | Sel suyunun oyduğu yer. )
- VİCDAN ile AKIL
( Değerlere dayanır. İLE Kurallara dayanır. )
- VİCDAN[Ar. < VCD]["VİJDAN" değil!] değil/yerine/= BULUNÇ/DUYUNÇ
- VİCDAN ile/||/<> GAM
- VİCDAN ve/=/||/<> MÂBED
- VİCDAN ile/ve NAZAR
( Zihnin kendini gözlemlemesi, mütâlâ ve müşâhede etmesi. İLE/VE Aklın kendini gözlemlemesi, mütâlâ ve müşâhede etmesi. )
- VİCDÂNÎ AHLÂK ile/ve/<> İDRÂKÎ AHLÂK ile/ve/<> İRFÂNÎ AHLÂK
( MORALS OF CONSCIENCE vs./and/<> MORALS OF PERCEPTION vs./and/<> MORALS OF WISDOM )
- VİCDÂNÎ DİN ve/+/||/<> AHLÂKSIZLIK
- VİCDAN/LI ile/değil/ne yazık ki/>< KORKU/KORKAK
- VİCDANSIZ FİKİR/FİKİRSİZ VİCDAN yerine AKIL
( REASON instead of IDEA WITHOUT CONSCIENCE/CONSCIENCE WITHOUT IDEA )
- VİCDANSIZ/LIK değil/yerine/>< YÜREKLİ/LİK
- VICTORIA GÖLÜ ve/||/<> MALAWI GÖLÜ
( Afrika'nın en büyük, dünyanın ikinci büyük tatlı su kaynağıdır. VE/||/<> Dünya üzerindeki öteki tatlı su düzeninde bulunmayan canlılara ev sahipliği yapmaktadır. )
- VİDA[İt. < VITE] ile/ve/||/<> TORNAVİDA[İt. < TORNO-VITE]
( Döndürülerek bir yere sokulan burmalı çivi. İLE/VE/||/<> Vidaları söküp takmakta kullanılan, ucu düz, yıldız ya da farklı biçimlerde olabilen araç. )
- VİDA ile AĞAÇ VİDASI
( ... İLE Ahşap malzemeyi bağlamak için kullanılan, kalın konik gövdeli, büyük adımlı, milinin başa doğru bölümü yivsiz olan vida. )
( ... vs. WOOD SCREW/WOODSCREW )
( ... avec VIS À BOIS )
( ... mit Holzschraube )
- VİDÂC[Ar.] ile VİDÂCÎ[Ar.]
( Boyun damarlarından biri. İLE Boyun damarlarından biri ile ilgili. | Boyun kara damarı. )
- VİDA[İt. VİTE] ile/ve/değil/||/<> BİJON
( Döndürülerek bir yere sokulan burmalı çivi. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Motorlu taşıtlarda jantın şafta sabitlenmesi için kullanılan bir tür cıvata. )
- VİETNAM'IN:
ADALARI ve/<> HA LONG BAY
( [Vietnam'ın] Doğal güzelliği ile Tayland, Malezya ya da Filipinler ile rekabet edecek durumda 3000 adası bulunmaktadır.[Ancak 1600'ünün adı bulunmaktadır.] VE/<> Etkileyecilikleri çok yüksek olan turistik adaları. )
- VİHÂM[Ar.] ile VİHÂM[Ar. < VAHÎM]
( Aş yerme. İLE Vahim olan şeyler. )
- VİKTORYA ÇAĞLAYANLARI değil/< GÜRLEYEN DUMANLAR ÇAĞLAYANI
( Dünyanın en geniş şelâlesi.[1700 m.][Debisi, en yağışlı dönemde 500 milyon litre][Ort. 100 m.'den dökülmektedir] )
( 1855 yılında, Dr. Livingstone, Mokololo kabilesine, hasta olarak bir hafta zorunlu konuk olduktan sonra 13 gün süren bir yolculuk sonunda kşefetmiş ve dönemin İngiltere kraliçesinin adını vermiştir.[Kraliçe Viktorya, kendi adını taşıyan bu şelâleyi hiçbir zaman görememiştir.] )
( Zimbabwe ve Zambiya doğal sınırını da oluşturmaktadır. Zimbabwe tarafında yer alan bıçak ağzı noktası[knife edge point] olarak anılan kayalıkların üstünden dökülür. )
( ... değil/< MOSİ OA TUNYA )
- VİLÂYÂT-I SELÂSE[Ar.] ile VİLÂYÂT-I SİTTE[Ar.]
( 3 ŞEHİR ile 6 ŞEHİR )
( Selânik, Manastır, Kosova'ya verilen ortak ad. İLE Erzurum, Van, Harput[Mâmûretülazîz]/Elazığ, Sivas, Bitlis ve Diyarbakır'a verilen ortak ad. )
- VİLDAN[Ar.] ile VİCDAN[Ar.]
( Bebekler, çocuklar. | Hizmetçiler, kullar, köleler. İLE Bulunç. )
- VİLÜS/VILLUS, VILLI[İng.] değil/yerine/= PARMAKSI ÇIKINTI
- VİNİL ile/||/<> ALLİL
( Vinil çift bağa bitişik İLE allil bir karbon ötededir )
( Formül: CH₂=CH- İLE CH₂=CH-CH₂- )
- ELDIVEN:
VİNİL ile/ve/||/<>/> LATEKS ile/ve/||/<>/> NİTRİL
( Tek kullanımlık eldivenler içinde, nitril eldivenler vinil ve lateks eldivenlerle karşılaştırılabilir. Nitril eldiven ile lateks eldivenler karıştırılsa da aralarında birçok fark mevcut. Lateks eldivenler farklı iş alanlarında genel olarak rahat bir kullanım sunar, buna ek olarak kullanım kolaylığı ve konfor da sunmaktadır. Pudralı olabilen lateks eldivenlerin nitril eldivene göre içerdiği dezavantaj ise alerjik reaksiyona neden olabilmesidir. Latekse alerjisi olanların kullanamadığı eldivenler, sektörel olarak geniş bir kullanım alanına sahiptir.
Lateks eldivenler, sağlık merkezleri başta olmak üzere temizlik işlerinde, otomotiv ve birçok endüstride yeğlenir. Elastik ve biyobozunur bir ürün olması lateksin avantajı iken, nitril eldivene göre delinme ve kimyasallara göre daha düşük bir dirence sahiptir. Bu nedenle nitril eldivenler, lateks eldivenlere göre hem alerjen olmaması hem de yüksek dirence sahip olması ile ön plana çıkmaktadır. Nitril eldivenler, lateks içermeyen bir yapıdadır. Pudralı ve pudrasız olarak tercih edilebilen nitril eldivenler uzun süre kullanıma izin vermektedir. Lateks ve nitril eldivenlerle birlikte anılan vinil eldiven ise petrol bazlı bir filmden üretilen eldivenlerdir. Vinil eldivenler, nitril ve latekse göre daha az koruyucudur. )
( Nitril eldivenlerin kullanıldığı alanlar:
Farklı sektörlerde, çalışanların güvenliği için yeğlenen nitril eldivenler, muayene eldiveni olarak da bilinmektedir. Nitril eldivenin kullanım amacı değişken olabilir. Kimyasal nesnelerle doğrudan değilen iş alanlarında nitril eldiven yeğlenir. Laboratuvarlar da nitril eldivenlerin kullanıldığı alanlardandır. Buna ek olarak inşaatlarda ya da alkol bazlı ürünlerin yer aldığı işletmelerde de nitril eldiven, çalışanların ellerini tehlikeli nesnelere karşı koruması ile ön plana çıkmaktadır. Nitril eldivenin içinde genellikle pamuktan üretilmiş bir astar yer alır. Nitril kaplaması ise temel görevi gerçekleştirir ve tehlikeli nesnelere karşı koruma sağlar.
Nitril eldivenin temel özellikleri:
- Kimyasal nesnelere karşı direnç gücü yüksektir, delinmeye karşı dirençlidir.
- Sızdırmaz yapıya sahip olması ile güvenlidir.
- Gerilmelere karşı dayanıklıdır.
- Farklı sektörlerde, farklı amaçla kullanılabilir ve uzun bir raf süresine sahiptir.
Nitril eldivenler, özel isteklere göre kabartmalı, pudrasız ya da %100 nitril gibi seçeneklere de sahiptir. Sanayinin çeşitli alanlarında, tamir merkezlerinde, üretim merkezlerinde, laboratuvarlarda ve inşaatlarda kullanılabilen nitril eldivenler, vinil ve lateks ile farklar içerir. )
- VİPASYANA ile VİPPASSANA
( Sezgi meditasyonu. İLE Sezgi. İçe yönelme ya da idrak. [Tendai Okulu] )
- VİRA[İt.] ile VİYA[İt.]
( Durmadan, aralıksız. | Maçuna ve başka makinelerin çevrilmesi için verilen komut. İLE Dümeni ortaya alarak, gemiyi, bulunduğu doğrultuda yürütme. | Gemiye, belirli bir doğrultu verildikten sonra, aynı doğrultuda tutulması için dümenciye verilen komut. )
- VİRA[İt.] değil/yerine/= DURMADAN/ARALIKSIZ
- VİRD[Ar. çoğ. EVRÂD] ile VİRD[Ar. < VAHÎM]
( Belirli zamanlarda okunması âdet olan Kur'ân-ı Kerîm cüzleri, duaları. İLE Öğrenci.[ŞAKİRD(Fars.)] | Mürit. )
- VİRGÜL(",") KULLANIMI ile BÖLME(/AYIRMA/SLASH)("/") KULLANIMI
- VİRGÜL değil/yerine/= ÇEKİK
itibarı ile 32.206 başlık/FaRk ile birlikte,
32.206 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(122/130)