D ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 9.241 başlık/FaRk ile birlikte,
9.241 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(12/38)
- DERİ ile/değil !KÖSELE[Fars. < GOSÂLE]
- DERİ ile/ve/değil PUL
( ... ile/ve/değil SEFAT )
- DERİMİZİN "RENGİ" değil/yerine DEĞERLERİMİZİN RENGİ
- DERİN BİR SOLUK ve/||/<> DERİN BİR ŞÜKÜR
- DERİN DERİN (DÜŞÜNMEK)
- DERİN DÜŞÜNME ve/<> TAHAMMÜL
( CONTEMPLATION and/<> ENDURANCE )
- DERİN DÜŞÜNMEK(TEFEKKÜR) ile/ve UYUMAK
( Uykunun karanlığı bile tazeleyici ve gençleştiricidir. )
( Uyanıkken bilinçlisiniz; uyurken sadece canlısınız. )
( FİKR-İ AMÎK[Ar. < UMK]: DERİN DÜŞÜNCE )
( CONTEMPLATION vs./and TO SLEEP
Even the darkness of sleep is refreshing and rejuvenating. )
- Derin kalın değil! KONUŞ!!!
- DERİN KONU ile CİDDİ KONU
( DEEP SUBJECT vs. SERIOUS SUBJECT )
- Derin KONUŞ!!!
- DERİN OLAN değil KISA OLAN
( Kuyu. DEĞİL İp. )
- DERİN UYKU ile/||/<>/< ANILARIN YOKLUĞU
( Derin uykunun boşluğu tümüyle özel, belirli anıların yokluğundan dolayıdır. )
- DERİN/YOĞUN/GENİŞ DÜŞÜN(E)MEMEK ile/değil/<> BİLGİSİZLİK/DÜŞÜNCESİZLİK
( Bilgisizlik de, bilgi de zihindedir, gerçekte değil. )
( Bilgisiz olup, doğruyu savunacağına; bilgili olup, yanlışı savun! )
( [not] TO NOT (ABLE TO) THINK DEEP/INTENSIVE/WIDE vs./but/<> IGNORANCE/THOUGHTLESSNESS
Ignorance and knowledge are in the mind, not in the real. )
- DERİN ile DERİN KARANLIK ile DERİNLEŞTİRMEK ile DERİNDEN
( DEEP vs. DEEP DARKNESS vs. DEEPEN vs. DEEPLY )
( سير ile عميق ile ژرف ile عميقانه ile گود ile عمقي ile ضلمات ile تعميق کردن ile گود شدن ile عمقي شدن ile گود کردن ile عميقا )
( SYR ile AMYGH ile ZHERF ile عميقانه ile GOD ile OMGHY ile ضلمات ile TAMYGH KARDAN ile GOD SHODAN ile OMGHY SHODAN ile GOD KARDAN ile AMYGHA )
- DERİN ile/ve/değil SAKİN
( [not] DEEP vs./and/but CALM )
- DERİNDEN ile DERİNDEN DERİNE
- Derinlemesine KONUŞ!!!
- DERİNLEŞME ile/ve/||/<> KALICILAŞMA
- DERİNLEŞMEK ile KÖK SALMAK
- DERİNLEŞMEK ile/ve UZAKLAŞMAK/YAKINLAŞMAK
( TO DEEPEN vs./and TO DIGRESS/TO APPROACH )
- DERİNLEŞTİRME ile/ve/||/<> DUYARLILAŞTIRMA
- DERİNLEŞTİRMEK ile/ve/<> BESLEMEK
( TO MAKE DEEPEN vs./and/<> TO FEED )
- DERİNLEŞTİRMEK ile OTURTMAK
( TO MAKE DEEPEN vs. TO FIT WELL )
- DERİNLETMEK ile DERİNLEŞMEK ile DERİNLEŞTİRMEK ile DERİNLEŞEBİLMEK ile DERİNLEŞTİRİLMEK ile DERİNLEŞTİRİLEBİLMEK ile DERİN/LİK ile DERİNCE ile DERİN UYKU ile DERİNLİKLİ ile DERİN DERİN ile DERİNLİKSİZ ile DERİN DEVLET ile DERİN SOĞUTMA ile DERİN SOĞUTUCU ile DERİN DONDURUCU ile DERİNLİK ÖLÇÜMÜ ile DERİNLİK KAYAÇLARI
- Derinliği DİNLE!!!
- DERİN/LİK ile/değil ABİS
( ... İLE/DEĞİL Okyanusların çok derin yeri ve daha özel olarak, güneş ışığının erişemediği bölüm. )
- DERİNLİK ile BİR İPLE ÖLÇÜLEN DERİNLİK ile DERİNLİK ÖLÇÜMÜ ile DERİNLİKLER
( DEPTH vs. DEPTH MEASURED BY A ROPE vs. DEPTH MEASURING vs. DEPTHS )
( ژرفا ile ژرفي ile ژرف ile مغ ile عمق ile گودي ile غور ile طناب خور ile ژرف سنجي ile اعماق ile قعر )
( ZHERFA ile ZHERFY ile ZHERF ile MOGH ile OMGH ile GODY ile غور ile TANAB KHOR ile ZHERF SANJY ile EMAGH ile GHER )
- DERİNLİK ile/ve/||/<> ÇOK ANLAMLILIK
- DERİNLİK ile/ve/değil EVRE
- DERİNLİK ile/ve/<> İÇ İÇELİK
- DERİNLİK ve/||/<>/> İSKANDİL[İt.]
( ... VE/||/<>/> Denizin derinliğini ölçme. | Bu iş için kullanılan araç. )
- DERİNLİK ile/ve SERİNLİK
( DEEPNESS vs./and COOLNESS )
- DERİN/LİK ile/ve TUTARLI/LIK
( Derinlik, kişinin en kapsamlı gereksinimlerine olan duyarlılığında oluşturulan dengeden söz eder. Tutarlılıksa güvenilirliğe değinir. )
( DEEP/NESS vs./and CONSISTENCY )
- DERİN/LİK ile/ve UZAK/LIK
( DEEP/NESS vs./and DISTANT/DISTANCE )
- DERİNLİK ile/ve/<> YAYILIM
- Derinlikli KONUŞ!!!
- DERİŞİK >< SEYRELTİK
( MÜTEMERKİZ / MÜTEKÂSİF ile ... )
( KONSANTRE avec ... )
- DERİSİNİ SOYMAK ile YÜZÜCÜ
( FLAY vs. FLAYER )
( سخت انتقاد کردن ile پوست کن )
( SOKHT ENTEGAD KARDAN ile POOST KON )
- DERİŞMEK ile DERİŞTİRMEK
- DERİVASYON/DERIVATION[İng.] değil/yerine/= ELEKTRİK GERILIM FARKI | TÜRETME
- DERİVASYON ile/||/<> DERİVATİF
( Türev. İLE/VE/|| Türemiş. )
- DERİVASYON ile DERİVATİF/DERİVE
( Türev, türeme, türetme, köken. İLE Türev, türemiş. )
- DERİVATİF/DERIVATIVE[İng.] değil/yerine/= TÜREMIŞ
- DERİVE/DERIVED[İng.] değil/yerine/= TÜREMİŞ
- DERIVE :/yerine TÜRETMEK, ALMAK
- DERİVED ALGEBRAİC GEOMETRY ile/||/<> CLASSİCAL ALGEBRAİC GEOMETRY
( Derived algebraic geometry homotopical bilgi içeren şemalarken İLE classical algebraic geometry standart komütatif cebirsel geometridir )
( Formül: Simplicial commutative rings )
- DERİVED CATEGORY ile/||/<> TRİANGULATED CATEGORY
( Derived category kompleks kohomoloji kategorisiyken İLE triangulated category axiomatik üçgen yapı taşır )
( Formül: Exact triangle )
- DERKENAR -ile
( Bir metnin hâmişlerine(kenarlarına) konuyla ilgili düşülen notlar. )
- DERLEME ile DERLEMECİ/LİK
- DERLEME ile DERLEMEK ile DERLEYİCİ ile DERLEYİCİ DİREKTİFİ ile DERLEYİCİ OLUŞTURUCU ile DERLEYİCİ DİLİ ile DERLEME
( COMPILATION vs. COMPILE vs. COMPILER vs. COMPILER DIRECTIVE vs. COMPILER GENERATOR vs. COMPILER LANGUAGE vs. COMPILING )
( تدوين ile همگرداني ile همگرادني کردن ile مدون کردن ile مولف ile همگردان ile رهنمود همگرداني ile مولد همگردان ile زبان همگرداني ile تاليف )
( TADOYNE ile CPEHMGARDANY ile CPEHMGARADANY KARDAN ile MODON KARDAN ile MOLF ile CPEHMGARDAN ile RAYANEMUD CPEHMGARDANY ile MOLD CPEHMGARDAN ile ZABAN CPEHMGARDANY ile TALYFE )
- DERLEME ile KOLAJ
- DERLEMEK ile DERLENMEK ile DERLETMEK ile DERLETİLMEK ile DERLENDİRMEK ile DERLENEBİLMEK ile DERLEYEBİLMEK ile DERLEYİVERMEK ile DERLEM ile DERLEMCİ/LİK
- DERLEMELİ!
- ... DERLER ile ... DEMİŞLER
- ... "DERLER" ile/değil/yerine/||/<>/< ... DİYE SORARLAR
- DERLEYİP TOPARLAMA ile/ve/<> ANIMSATMA
- DERLEYİP TOPARLAMAK
- DERLEYİŞ ile DERLEYİCİ/LİK
- DERLİ TOPLU (OLMAK, HALE GETİRMEK/SOKMAK)
- DERLİ-TOPLU
- DERM[İng.] değil/yerine/= DERİ | KATMAN | YAPRAK
- DERMA-/DERMATO/DERMO- değil/yerine/= DERİ [İLE İLGİLİ]
- DERMA/DERMATO/DERMO- ile DERMAL/DERMATİK ile DERMABRAZYON ile DERMATOGLİFİKS ile DERMATOLOG ile DERMATOLOJİ ile DERMATOLOJİK ile DERMATOM ile DERMATOZ ile DERMİS ile DERMOAKTİF ile DERMOİD
( Deri [ile ilgili]. İLE Deri [ile ilgili]. İLE Deri kazıma. İLE Deri çizgileri, deri çizgibilim. İLE Deri sayrılıkları uzmanı. İLE Deri sayrılıkları bilimi. İLE Deri sayrılıkları [ile ilgili]. İLE Duyu alanı. İLE Deri sayrılığı. İLE Alt deri. İLE Deriyi etkileyen. İLE Derimsi. )
- DERMAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEVRÂN
- DERMAN ile ŞİFÂ
- Dermanlı KONUŞ!!!
- DERMANSIZLAŞMAK ile DERMAN ile DERMANSIZ/LIK ile DERMANSIZCA
- DERMATİT ile/||/<> PSORİASİS
( Deride kızarıklık, kaşıntı ve yangılanma. İLE/||/<> Deride kalın, gümüş renkli/kırmızı ve pullu plaklar ile ilişkili süreğen bir sayrılık. )
- DERMATOFİTOZ ile/||/<> KANDİDİYAZİS
( Deri, saç ve tırnaklarda mantar bulaşı. İLE/||/<> Candida türü mantarların neden olduğu, genellikle ağız ve genital bölgede bulaş. )
- DERMATOMİYOZİT ile/||/<> POLİMİYOZİT
( Deri döküntüleri ve kas yangısı ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. İLE/||/<> Kas yangısı ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. )
- DERMATOZ ile/||/<> DERMATOLOJİ
( Deri hastalığı. İLE/||/<> Deri sayrılıkları bilimi. )
- DERM-/DERMA-/DERMAT-/DERMATO-/-DERM/-DERMA/-DERMATOUS/-DERMİA/-DERMİS/DERMO- ile/||/<> CUTİ- ile/||/<> -PHYMA
( Deri, deri ile ilgili, deriye uygulanan, derinin durumu ve tipi, deri tabakası, doku tabakası. İLE/||/<> Deri. İLE/||/<> Derinin bir bölümünün şişmesi, tümör. )
- DERME-ÇATMA (BİR YERDE YAŞAMAK)
- DERMEK ile DERME ÇATMA/LIK
- DER-MİYÂN[Fars.] ile DER-NİYÂM[Fars.]
( Ortada, arada. İLE Kında, kılıfta, kına sokulmuş. )
- DERMOİD ile DERMOİDAL
( DERMOID vs. DERMOIDAL )
( شبيه پوست )
( SHABYYEH POOST )
- DERNEK, EROL (İST. 1937 - 1987) :
( Büyükderelidir. Sarıyer Ortaokulunu bitirdikten sonra gazeteciliğe başladı. Pek çok gazetede çalıştı. Magazin gazetecisi olarak büyük başarılar kazandı. )
- DERNEKLER [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- DERNEKLER [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- DERNEKLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- DERNEKLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- DERNEKLEŞMEK ile DERNEK ile DERNEKÇİ/LİK
- DEROGASYON ile DETACHMENT
( Ayrıklık. İLE [yerinden] Ayrılma. )
- DERPİŞ ETMEK değil/yerine/= ÖNGÖRMEK/GÖZ ÖNÜNDE TUTMAK/USUNDAN GEÇİRMEK
- DERS
( LESSON/EXAMPLE )
- DERS ÇALIŞMAK ile/ve/> (NİTELİKLİ/AYRICALIKLI) ÇALIŞMAK
( STUDY vs./and/> WORKING )
- DERS OLSUN ile/ve/||/<>/> (KULAĞ[IM][IZ]A) KÜPE OLSUN
- DERS YAPMAK ile/değil/yerine DERS(İ) İŞLEMEK
- DERS ile/ve DERS-İ AAM
- DERS ile DERSLER
( LESSON vs. LESSONS )
( سبق ile درس ile دروس )
( سبق ile DARS ile DROS )
- DERS ile/ve MÜTÂLAA
( Camide. İLE/VE Medresede. )
- DERS ile/ve MÜTÂLAA
- DERS ile/ve/<> ÖDEV
( İşlenen/alınan dersleri üşünmeden, ertelemeden, gereksiz görmeden sıcağı sıcağına ödevlerle tekrarlamak gerekir! )
- DERS[Ar.] değil/yerine/= ÖĞRENCE/ÖĞREŞ
- DERS ile ÖĞRETİM GÖREVLİSİ
( LECTURE vs. LECTURER )
( خطبه ile نطق کردن ile سخنراني ile جزوه گفتن ile مدرس ile سخنران )
( KHOTBEH ile NOTGH KARDAN ile SOKHENRANY ile JAZVEH GOFTAN ile MADRES ile SOKHENRAN )
- DERS ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OTURUM
- DERS ile/ve/||/<>/> SOHBET
( Bilgi paylaşımı. İLE/VE/||/<>/> Hal paylaşımı. )
( ... İLE/VE/||/<>/> Bilincin bilenmesi. )
( Kim kendinden geçerse sohbet orada başlar. )
( Sohbet için göz, kulak, dil ve akıl birliği olması gerekir -olmazsa olmazıdır- fakat kalbe ulaşmazsa birlik olmaz. )
- DERSHANE ile DERSHANECİ/LİK
- DERSİM ile Dersim
( Yapmam gereken ders. İLE Tunceli'nin önceki ya da eş adı. )
- Dersten sonra KONUŞ!!!
- DERT ETMEK ile DERT EDİNMEK
( Kendinize zulmetmek için yollar icat etmeyin! )
( Don't invent self-inflicted cruelties. )
- DERT HALİ ile ZEVK HALİ
- DERT SAHİPLİĞİ ile/ve/değil ADANMIŞLIK
- DERT ile/ve ADANMA
- DERT ve/<> DERMAN
( DERMAN ARARDIM, DERDİME
DERDİM, BANA DERMAN İMİŞ
BURHAN ARARDIM, ASLIMA
ASLIM, BANA BURHAN İMİŞ )
( SÖYLEMEM KİMSEYE DERDİMİ,
DERMANIM OLMASIN DİYE! )
( Derdini bilen, dermanını bulmuş demektir. )
( Derdine derman olmayacak ortamda derdini konuşmak edepsizliktir! )
( I was seeking the recipe to my trouble...
I saw that, my trouble was the recipe...
I was seeking the evidence to my essense...
I saw that, my essense was the evidence... )
- DERT ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DERS
- DERT ile KONU
( TROUBLE vs. SUBJECT/ISSUE )
- DERT ile MERAM
- DERT ile/ve MUHABBET
- DERT ile/ve/yerine NEŞE
( Paylaştıkça, azalır. İLE/VE Paylaştıkça, artar. )
- DERT ile/ve/= NİTELİK
( Baki olan bir dert edin! Bu fâni dünyada. )
( Ehl-i derdin sohbetine mahrem et! )
( Söylemem derdimi hemderde bile! )
( Allah derdinizi artırsın! )
- DERT ile SIKINTI
( Kendinize zulm etmek için yollar icat etmeyin! )
( TROUBLE vs. DISTRESS/BOREDOM )
- DERT ile SORUN
( TROUBLE vs. PROBLEM )
- DERT[Fars. < DERD] ile TASA
( Dert icat etmek zorunda değiliz! )
( Üzüntü. | Hastalık. | Ağrı. | Sorun, kaygı. | Ur. İLE Üzüntülü düşünce durumu, kaygı, endişe, gam. | Tatmin edici olmayan ya da tedirgin eden durumların ortaya çıkmasını önleyebilmede, güvensizlik içinde bulunulduğunda duyulan tedirgin edici düşünce ve duygu. )
( ... ile TÂSE )
( We need not invent trouble. )
- DERT ile/değil/yerine UĞRAŞ
- DERTLERİ "ÇOK/BÜYÜK" OLAN ve/||/<>/> GÜLÜŞÜ SICAK OLAN :)
- DERTLERİN ARTMASI ile/değil GERÇEKLERİN ANLAŞILMASI
- DERT/LERİNİ ANLATMAK ile/değil/yerine (NİTELİKLİ VE YÜKSÜZ) İLİŞKİ (KURMAK)
- DERTLERİNİ PAYLAŞMAK ile TAZİYE ile KOMİSER ile KOMİSERLİK ile KOMİSYON ile KOMİSYON ÜCRETİ ile ARABULUCULUK ile ORTAK
( COMMISERATE vs. COMMISERATION vs. COMMISSAR vs. COMMISSARIAT vs. COMMISSION vs. COMMISSION FEE vs. COMMISSURE vs. COMMISURAL )
( اظهار تاسف کردن ile اظهارتاسف ile کميسر ile کميساريا ile کميسيون ile حقالعمل کار ile کارمزد ile ماموريت دادن ile حقالعمل ile محل تلاقي ile درزي )
( EZEHAR TASEF KARDAN ile EZEHARTASEF ile KAMYSAR ile کميساريا ile KAMYSYVAN ile HAGHALEMAL KAR ile KARAMZAD ile MAMORYT DADAN ile HAGHALEMAL ile MOHAL TALAGHY ile درزي )
- DERTLEŞME ile/ve "DERS" (ÇIKARMAK)
- DERTLİ AĞIZ ile/ve/||/<> EHLİYETLİ KİŞİ
- DERTLİ ile/ve/<> EDİP ile/ve/<> ÂŞIK ile/ve/<> ÂRİF
( [Derdini] Yalın anlatan. İLE/VE/<> Hoş anlatan. İLE/VE/<> Haliyle anlatan. İLE/VE/<> Gülümseyişiyle örterek anlatan. )
- DERTSİZ KİŞİ ile/ve/<> AŞSIZ KİŞİ
( İnsan değil. [Bunu anlayın!] İLE/VE/<> Hayvan cinsi. [Bunu dinleyin!] )
- DER-UHDE[Fars.] değil/yerine/= ÜSTÜNE ALMA, YÜKLENME
- DERUN ile DERUNİ
- DERÛN ile/||/<> HÂVÎ ile/||/<> MUHTEVİ ile/||/<> MENÂFİ
( İçinde. İLE/||/<> İçine alan, içeren, ihtiva eden. İLE/||/<> İçinde bulunan, ihtiva eden. İLE/||/<> Menfaatler. )
- DERÛN/Î -ile
( İÇ ÂLEMİNE İLİŞKİN )
- DERÛN/Î -ile
( İÇ ÂLEMİNE İLİŞKİN )
( GÖNÜL, KALP )
- DERVÂ/DERVÂH[Fars.] ile DERVÂ[Fars.]
( Şaşkın, hayran. | Başaşağı asılmış, ters. | Gerekli/lâzım, zorunlu/zarûrî. İLE Hastalıktan yeni kurtulup yeterince kendine gelemeyen. | Sağlam, muhkem. | Doğru, gerçek. | Ayıp, utanma. | Cesâret, şecâat. | Sertlik, kabalık. )
- DERVİŞ:
DÜNYA ve/||/<> İKİYÜZLÜLÜK ve/||/<> VARLIK ve/||/<> YALAN ve/||/<> KÖSNÜ/ŞEHVET
( DERVİŞ: DAL ve/||/<> RA ve/||/<> VAV ve/||/<> YE ve/||/<> ŞIN )
- DERVİŞ/LİK ile DERVİŞÇE
- DERVİŞ ile/ve ABDAL/TORLAK
( ... İLE/VE Gezgin derviş. )
- DERVİŞ ile/ve ÂŞIK
( Önce nefsini yok etmeye çabalar. İLE/VE Önce aklını yok etmeye çabalar. )
( Âşık'ın uykusu: Hâl-i istiğrak. Gözü uyur ama, özü uyumaz. )
( Âlimlerin uykusu ibâdettir. )
( DERVİŞ: Başına gelmiştir ve fakat anlamamıştır. )
( Tüm tarikatlerde bazı (hal üzere) yol alanlar. İLE/VE (Alevi-)Bektaşî'likte. )
- DERVİŞ =/||/<>/< DÜŞMANI OLMAYAN
- DERVİŞ ile/ve/değil EŞİK
- DERVİŞ ve/||/<>/< İŞ
- DERVİŞ ile/ve IŞIK
( ... İLE/VE Bektâşî dervişi. )
( Erenler adama bir iş ederler, evirir-çevirir, ederler derviş. )
( Bir iş ederler, adamı derviş ederler. )
- DERVİŞ = MURABUT[Ar.]
( ... = Kuzey Afrika'da, dervişlere verilen ad. )
- DERVİŞ ile/ve SÂLİK
( Dervişlik çok kolay, âsân bir yoldur, söz dinleyene; Dervişlik çetin ve pek müşkil yoldur, söz dinlemeyene. )
( Dervişe gizli olmaz. )
- DERVİŞ ile UPASAKA[Hint]
( Sûfî, mutasavvıf, mürid. | Aranıldığı yerde, aranıldığında bulunan. İLE Bazı belirli kurallara göre yaşayan, sıradan bir insan. [Bir tür Derviş, Fakir] )
- Dervişçe sus, dervişçe KONUŞ!!!
- DERVİŞ'İN:
DIŞI ile/ve/||/<>/< İÇİ
( Şeriat. İLE/VE/||/<>/< Hakikat. )
- Dervişlik için DİNLE!!!
- Dervişlik için SUS!!!
- DERVİŞ/LİK ve/||/<>/> KENDİNİ "YOK ETMEK"
- Dervişlikte DİNLE!!!
- Dervişlikte SUS!!!
- DERYA DENİZ (BİLGİ SAHİBİ OLMAK)
- DERZLEME ile/ve/değil/||/<> İNCE DERZLEME
- DESANDAN/DESCENDING[İng.] değil/yerine/= INEN, AZALAN
- DESANDAN değil/yerine/= İNEN
- DEŞARJ/DISCHARGE[İng.] değil/yerine/= BOŞALIM
- DEŞARJ değil/yerine/= BOŞALIM
- DEŞARJ ile BOŞALTMA KAĞIDI ile MENİ AKINTISI ile TABURCU
( DISCHARGE vs. DISCHARGE PAPER vs. DISCHARGE SEMEN vs. DISCHARGED )
( منفصل کردن ile بر کنار کردن ile آتش کردن ile اخراج شدن ile ترشح ile بده ile انفصال کردن ile انفصال ile برکنار کردن ile برگ خاتمه خدمت ile مني دفع کردن ile برکنار )
( MONFASL KARDAN ile BAR KONAR KARDAN ile ATASH KARDAN ile AKHARAJ SHODAN ile TARASHH ile BADEH ile ENFESAL KARDAN ile ENFESAL ile BARKONAR KARDAN ile BARG KHATMEH KHODAMAT ile MANY DAF KARDAN ile BARKONAR )
- DEŞARJ ile DEŞARJ OLMAK
( Boşalım. İLE Boşalmak. )
- DEŞARJ ile/ve/değil/yerine ORGAZM
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Küçük ölüm. )
- DESCARTES ile/ve/||/<>/< VIETE
( ... İLE/VE/||/<>/< Descartes'in hocası. )
- DESCRIBE :/yerine TANIMLAMAK
- DESCRIPTION :/yerine AÇIKLAMA
- DESCRIPTION vs./and EXPECTATION
- DESCRİPTİVE SET THEORY ile/||/<> CLASSİCAL SET THEORY
( Descriptive set theory Borel ve analytic kümeleri incelerken İLE classical set theory genel küme aksiyomlarını inceler )
( Formül: Projective hierarchy )
- DEŞEKSİYON değil/yerine/= HAREKET SAPMASI
- DEŞELEMEK ile DEŞEBİLMEK
- DEŞELEMEK değil EŞELEMEK ya da DEŞMEK
- DESELERASYON/DECELERATION[İng.] değil/yerine/= YAVAŞLAMA
- DESELERASYON değil/yerine/= YAVAŞLAMA
- DESEM ile DE(EEE)RMİŞİM
- DESEN ile/ve DAİRE/GEOMETRİ/NESNE
( NOKTA-ÇİZGİ ile/ve NOKTA-ALAN )
- DESEN ile/ve/değil/<> RENK
- DESENDAN ile DESENSUS
( İnen, inici. İLE İniş. )
- DESENLEMEK ile DESEN ile DESENCİ/LİK ile DESENLİ ile DESENSİZ ile DESENLİ KAPLAMA
- DESENSİTİZASYON/DESENSITIZATION[İng.] değil/yerine/= DUYARSIZLAŞTIRMA
- DESENSİTİZASYON değil/yerine/= DUYARSIZLAŞMA, DUYARSIZLAŞTIRMA
- DESERT vs. DESSERT
- DESERT :/yerine ÇÖL
- DESERVE :/yerine HAK ETMEK
- DESİBEL İLE FON İLE SON ile/||/<> SES ŞİDDETİ BİRİMLERİ
( Ses şiddeti ölçüm birimleri. )
( Formül: dB = 10 log(I/I₀) )
- DEŞİFRE değil/yerine/= GİZİ ÇÖZÜLMÜŞ
- DESIGN :/yerine TASARLAMAK
- DESIGNATION vs. LIMITING
- DESIGNER :/yerine TASARIMCI
- DESİKANT ile DESİKASYON ile DESİKATÖR
( Kuru tutan, nem alıcı. İLE Kuru tutma. İLE Kurutucu. )
- DEŞİLMEK ile DEŞİLEBİLMEK
- DESİNLER DİYE YAPMAK değil/yerine İŞLET FİİLİN, DUYSUN KULAĞIN
- DESIRE / REQUEST / WANT vs. CHOOSING FREEDOM
- DESIRE vs. THOUGHT
- DESIRE :/yerine ARZU, İSTEMEK
- -DESİS ile/||/<> DESM-/DESMO-
( Bağlanma. İLE/||/<> Bağlı, bağlantı, ligament. )
- DESK :/yerine MASA
- DESKALASYON ile DESKUAMASYON ile DESKUAMATİF
( Azalım. İLE Kepeklenme, kavlama, soyulma. İLE Kepeklenen, pul pul dökülen. )
- DESKUAMASYON değil/yerine/= DÖKÜLME
- DEŞMEK ile/ve/değil/||/<>/> DELMEK
( Daha hafif. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Daha etkili. )
- DEŞMEK ile/ve/değil/||/<>/> KAZMAK
- DESMOSOM ile/||/<> SIKI BAĞLANTI
( Desmosom mekanik bağ İLE sıkı bağlantı sızdırmazlık. )
( Formül: Adezyon İLE bariyer )
- DESPERATE :/yerine ÇARESİZ
- DESPITE :/yerine RAĞMEN
- DESPOT[Fr.] değil/yerine/= BUYURGAN
- [ne yazık ki]
DESPOT[Fr. < DESPOTE | Yun. < DESPOTES(: Efendi.)] ile/ve/<> DESPOT[Yun.] ile/ve/<> DİKTATÖR[Lat. < DICTATOR] ile/ve/<> FAŞİST[İt. < FASCIO(: Demet, birlik.)] ile/ve/<> TİRAN[Yun. < TYRANNOS]
( Hiçbir koşul ya da yasaya bağlı olmadığı/olamayacağı, sınırlandırılamayacağı zannı ve/ya da iddiasıyla davranır.[Güçlerini keyfi kullanır, yasalara uymaz, topluma karşı acımasızdır.] İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> "Yasaya" "bağlı" görünümünde, ölçüsüz, kişisel ve keyfî davranır. | Dizgeli/sistematik bir baskıcı "yönetim biçimi" uygular.[Genellikle acil durum ya da kriz dönemlerinde ortaya çıkar, siyasi muhalefeti bastırır, kişisel çıkarları için gücü kullanır.] İLE/VE/<> Faşizme bağlı olarak yönetir. Güçlü bir merkezi hükümete, şiddete ve milliyetçiliğe inanır, genellikle sivil özgürlükleri sınırlar. İLE/VE/<> Daha zalim ve baskıcı bir yöneticidir. Mutlak güce ve sınırsız yetkiye sahip olduğunu varsayar, topluma kıygı/zulüm uygular. )
( Bir ülkeyi, zora ve baskıya dayanarak "mutlakiyetçilikle" "yöneten" kişi. İLE/VE/<> Ortadoks Rumlar'ın, din başkanlarına verilen ad. İLE/VE/<> Her dediğini ve dilediğini yaptırmak isteyen kişi. İLE/VE/<> Tüm siyasal yetkileri kendinde toplamış kişi. | Zorba. İLE/VE/<> Eski Yunan'da, siyasal erki, tek başına elinde tutan kişi. | Siyasal erki, zorla ele geçiren, onu kötüye kullanan kişi. | Acımasız, gaddar. )
( İdi Amin[Uganda], Caligula[Roma İmparatorluğu] İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> Adolf Hitler[Nazi Almanyası], Joseph Stalin[Sovyetler Birliği] İLE/VE/<> Benito Mussolini[İtalya] ve Francisco Franco[İspanya] İLE/VE/<> Antik Yunan'daki bazı "önderler" ve modern çağda Saddam Hüseyin[Irak], Pol Pot [Kamboçya], Robert Mugabe[Zimbabwe] tiran olarak tanımlanabilir. )
( İSTİBDAT: Uyruklarına hiçbir hak ve özgürlük tanımayan sınırsız tek erklik/monarşi, despotluk. )
( MÜSTEBİT ile/ve/<> ... )
- DESPOTLAŞMAK ile DESPOTLAŞABİLMEK ile DESPOT/LUK ile DESPOTÇA ile DESPOTİZM
- | DESPOT ile/<>/> SÜRÜ |
değil/yerine
YURTTAŞ
( | Yönetmeyi bilen, yönetilmeyi bilmeyen. İLE Yönetilmeyi bilen, yönetmeyi bilmeyen. | DEĞİL/YERİNE Yönetmeyi ve yönetilmeyi bilen. )
- DEST -ile
( EL )
- DESTÂN[Fars.]/EPOPE[Fr. < Yun.] değil/yerine/= OZYIR
- DESTAN:
YAPAY ile DOĞAL
- DESTÂN[Fars.] ile DESTÂN[Fars.]
( Eller. İLE Öykü/hikâye, kıssa. | Hîle, mekr, tezvîr. [Fr. ÉPOPÉE] )
- DESTAN > HALK ÖYKÜSÜ > MESNEVÎ > ROMAN
- DESTAN[Fars.] ile KISSA[Ar.]
- DESTANÎ/EPİK değil/yerine/= OZYIRSI
- DESTANLAŞMAK ile DESTANLAŞTIRMAK ile DESTANLAŞABİLMEK ile DESTANLAŞTIRILMAK ile DESTAN/LIK ile DESTANİ ile DESTANCI/LIK ile DESTANLI ile DESTANSAL ile DESTANSIZ
- DESTANSI ile KRALLARIN DESTANI ile EPİK ŞİİR
( EPIC vs. EPIC OF KINGS vs. EPIC POEM )
( حماسي ile شعر رزمي ile شاهنامه ile حماسه )
( HAMASY ile SHER RAZMY ile SHANAMEH ile HAMASEH )
- DESTÂR -ile
( SARIK, TÜLBENT, İMÂME )
- DESTAR ile DESTARİ ile DESTARLI
- DESTE ile DÜZİNE
( 10 ile 12 )
- DESTEK VERMEK ile REKLÂMINI YAPMAK
( Yap fakat tapma! )
( TO SUPPORT vs. TO ADVERTISE )
- DESTEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAYANAKÇA
- DESTEK ile/ve/<> DAYANIŞMA
( SUPPORT vs./and/<> SOLIDARITY )
- DESTEK ile DESTEK
( BRACE vs. BRACING )
( آکولاد ile فرح بخش )
( آکولاد ile FARH BAKHSH )
- DESTEK ile/ve/<> PAYLAŞIM
( Ölçü, aynı şeye gülmek değil, aynı şeye ağlamaktır. )
( SUPPORT vs./and/<> SHARING )
- DESTEK ile/ve/<> SEFERBERLİK
( SUPPORT vs./and/<> MOBILIZATION )
- DESTEK ile/ve/<> TEŞVİK
( SUPPORT vs./and/<> ENCOURAGEMENT )
- DESTEK ile TUZAK
- DESTEKLEME ile/ve/||/<>/> BÜTÜNLEŞTİRME
- DESTEKLEME ile/ve/||/<> DENGELEME
- DESTEKLEME ile/ve/||/<> KOLLAMA
- DESTEKLEME ile ÖNCELLEME
( TO SUPPORT vs. TO PRECEDE )
- DESTEKLEMEK ile/ve/||/<> PEKİŞTİRMEK
- DESTEKLEMELİ!
- DESTEKLEYİŞ ile DESTEKLEYİCİ/LİK
- DESTEKLİ ile DESTEK ile DESTEK MAĞAZASI
( BACKED vs. BACKING vs. BACKING STORE )
( پشت گرم ile پشتي دار ile پشتي ile انباره پشتيبان )
( POSHT GARAM ile POSHTY DAR ile POSHTY ile ANBAREH POSHTYBAN )
- DESTELEMEK ile DESTEKLEMEK ile DESTELENMEK ile DESTELETMEK ile DESTEKLENMEK ile DESTEKLETMEK ile DESTEKLEŞMEK ile DESTELEYEBİLMEK ile DESTEKLENEBİLMEK ile DESTEKLEYEBİLMEK ile DESTE ile DESTEK ile DESTECİ/LİK ile DESTEKLİ/LİK ile DESTEKÇİ/LİK ile DESTEKSİZ/LİK ile DESTEK DOKU ile DESTEK OYUN ile DESTEKLİ BÜTÇE ile DESTEKLEME ALIMI
- DEST-GÂH -ile
( Tezgah, dokuma alet, atölye. | Zenginlik. )
- DESTİNASYON ile DESTİNASYON TURİZMİ
- DESTINY vs./and COINCIDENCE
- DESTROY :/yerine YOK ETMEK
- DESTRUCTION :/yerine YIKIM
- DESTRÜKSİYON/DESTRUCTION[İng.] değil/yerine/= YIKIM
- DESTRÜKSİYON ile/||/<> DESTRÜKTİF
( Yıkım. İLE/VE/|| Yıkıcı. )
- DESTRÜKSİYON ile DESTRÜKTİF
( Yıkım. İLE Yıkıcı. )
- DESTRÜKTİF/DESTRUCTIVE[İng.] değil/yerine/= YIKICI
- DESTUR ile DESTURLU ile DESTURSUZ/LUK
- DESTUR ile/ve ESTAĞFİRULLÂH
- DESTÛR[Fars.] "(EDİNMEK)" ile/değil ŞİAR[Ar.] (EDİNMEK)
( İzin, müsâade, ruhsat. İLE/DEĞİL Duyuş, düşünüş ve inanıştaki ayırıcı özellik, belgi. | Temel ilke. )
- det.[Lat. < DETUR] değil/yerine/= VERİLSİN
- DETAIL vs. DELICACY
- DETAIL vs. DIFFERENTIATION
- DETAIL vs. NUANCE
- DETAIL :/yerine DETAY
- DETAILED :/yerine DETAYLI
- DETAŞMAN/DETACHMENT[İng.] değil/yerine/= AYRILMA
- DETAY[İng./Fr. < DETAIL]/TEFERRUAT[Ar.] değil/yerine/= AYRINTI/LAR
- DETAY ile AYRINTILI ile DETAYLI HESAP ile DETAYLAR
( DETAIL vs. DETAILED vs. DETAILED ACCOUNT vs. DETAILS )
( بتفصيل شرح دادن ile تفصيل ile بتفصيل بيان کردن ile مشروح ile با آب و تاب ile تفصيلي ile مفصل ile شرح مبسوط ile جزييات ile جزئيات ile شروح ile جزعيات )
( BATAFSYLE SHARH DADAN ile تفصيل ile BATAFSYLE BEYAN KARDAN ile MOSHRUH ile BA AB VE TAB ile تفصيلي ile MAFASL ile SHARH MOBASOOT ile JAZYYAT ile JOZIYAT ile SHRUH ile جزعيات )
(1996'dan beri)