Bugün[13 Ekim 2025]
itibarı ile 32.206 başlık/FaRk ile birlikte,
32.206 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(10/130)


- ARIQ ile/||/<> ARIQLANDI ile/||/<> ARIQLIG
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Irmak, ark. İLE Suyun yerde yarlar ve hendekler açması. İLE Üzerinde arklar olan yer. )


- ÂRİM[Ar.] ile ARİM[Ar.]

( Uygunsuz, hoşa gitmez, ters. İLE İnatçı, kafa tutan. )


- ARIN(DIR)MA'DA:
| SU İLE / ATEŞ İLE / SIYIRARAK |
ile/değil/yerine/<>/>/<
DÜŞÜNCE/ZİHİN İLE


- ARINMA/ARINDIRMA ile/ve/=/<> AYDINLANMA ile/ve/=/<> YAPILANDIRMA

( Arınma, duyguların eğitilmesi ve duyarlılık-yetisinin geliştirilmesi için yöntem olarak kullanılmaktaydı. Sanat bu arınmanın yöntemi olarak benimsenmişti. )

( Büyüklüğü tanıyabilmek için olgunlaşmanız, kutsallık için gönlünüzü arındırmanız gerekir. )

( Zaferin sırrı, Arınma ve Bilgi'ye ulaştıktan sonra çalışmaktır. )

( Aydınlanma, kültürden uygarlığa geçiştir. )

( "Bir"deki "Birlik"i ya da "Birlik"in "Bir", "Tek" ve "Bütünsel" oluşunun farkındalığına ulaşmak "Aydınlanma"dır. )

( Aydınlanma, insan aklına güvenmek; onu tanımak ve akla dayalı bir yaşamı gerçekleştirmeyi amaçlar. )

( Aydınlanma, Varlığın Armonik Birliği'nin kavranmasını temel almış; buna bağlı olarak Toplum'un armonik birliğe ulaştırılması ve toplum içndeki kişilerin 'Tekil-Bütünlük'e gelerek 'Bireyleşmesi'ni amaç edinmiştir. )

( İngilizce'de "Enlightenment", Fransızca'da "Enlaitement", Almanca'da "Aufklærung", İtalyanca'da "Essere Illuminato", Osmanlıca'da "Tenevvür", Tasavvuf'ta "İşrak". )

( Tüm ezoterik okullarda Arınma, Aydınlanma ve Sevgi, Bilgeliğin Yöntemi, ortak bir tutum olarak benimsenmiştir. )

( Kavramlar dünyasına giren her insan evrensellikle bağ kurmuştur. Bunun ayırdında olmak, aydınlanmaya başlamak demektir. )

( Ancak anlayış aydınlatır. )

( Aydınlanmış kişi erdemli olmalıdır. )

( Ermişliğin özü, içinde bulunulan AN'ı(şimdiyi) tümüyle kabul etmek ve olmakta olanlarla uyumlanmaktır. )

( Only understanding enlighten. )

( Aydınlanma, felsefi bir kavram olarak XVIII. yy. Avrupa'sında "Akla dönüş akımı" olarak kullanılmaya başlanmış ve döneme adını vermiştir. )

( You must mature to recognise greatness and purify your heart for holiness.
The essence of saintliness is total acceptance of the present moment, harmony vs. things as they happen. )

( PURIFICATION vs./and/=/<> ENLIGHTENMENT )


- ARINMA/TEMİZLENME(TAHÂRET[Ar.]):
PİSLİKTEN/NECASETTEN ve/||/<> OLAYLARDAN/HADESTEN


- ARINMA ile/ve/> AŞKINLIK

( PURIFICATION vs./and/> TRANSCENDENCY )


- ARINMA ve/||/<>/> AYDINLANMA ve/||/<>/> AŞK


- ARINMA ile/< ELEŞTİRİ


- ÂRİŞ[Ar.] ile ARÎŞ[Ar.]

( Anlam/mânâ, kavram/mefhum. İLE Asma çardağı. | Samandan yapılmış bir çeşit ev. | Sundurma. )


- ARIŞ/İRİŞ ile ARIŞ ile ARIŞ

( Kolun, dirsekten parmaklara kadar olan bölümü. İLE Çözgü. İLE Araba oku. )


- ARİSTOKRASİ[Fr.] ile/||/<> ARİSTOKRAT[Yun.] ile/||/<> ARİSTOKRATİK[Fr.]

( Aristokrat olma durumu. İLE Sınıf farkı güden ülkelerde soylu sınıftan olan. İLE/||/<> Aristokrasiye ilişkin. | Seçkin, ince, yüksek tabakaya özgü. )


- ARISTON ile ARISTO(TELES)


- ARISTOTALES" değil ARISTOTELES


- ARİSTOTELES ile/||/<> YORUM

( Aristoteles felsefesinin yorumlanması )

( İbn Rüşd (Averroes) tarafından 1180 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1126-1198) (Ülke: Endülüs) (Önemli katkıları: Aristoteles yorumları, felsefe ve tıp çalışmaları) )


- ARITA/IMARI PORSELENİ ile/ve NABESHIMA PORSELENİ


- ARİTHMETİC GEOMETRY ile/||/<> DİOPHANTİNE GEOMETRY

( Arithmetic geometry sayı kuramı ve cebirsel geometri birleşimiyken İLE Diophantine geometry rasyonel nokta problemleri üzerine odaklanır )

( Formül: Heights and L-functions )


- ARITMAK ile ARINDIRMAK


- ARITMAK ile ISLAH (ETMEK)


- ARİTMETİK İLE GEOMETRİK İLE HARMONİK ile/||/<> DİZİ TÜRLERİ

( Sayı dizisi çeşitleri. )

( Formül: an = a1 + (n-1)d )


- ARİTMETİK ORAN ve/||/<> GEOMETRİK ORAN


- ARİTMETİK ORTALAMA ile/||/<> GEOMETRİK ORTALAMA

( Aritmetik toplam/n, geometrik n.kök(çarpım) )

( Formül: Σ/n İLE ⁿ√(Π) )


- ARİTMETİK[Yun.] ile/||/<> ARİTMİ[Fr.] ile/||/<> ARİTMİK[Fr.]

( Matematiğin sayısal özelliklerini ve işlemlerini konu edinen dalı, sayısal. İLE/||/<> Yürek atışlarındaki düzensizlik. İLE/||/<> Düzensiz kalp ya da nabız atışı. )


- ARİTMETİK ile/ve/||/<> LOGARİTMA[Yun.]

( ... İLE/VE/||/<> Büyük çarpmaları, bölmeleri, kök ve kuvvet alışlarını yapabilmek için bulunan bir yol. Biri geometrik, öbürü aritmetik olarak kurulan iki sayı dizisinden, aritmetik olanın her sayısı, karşılaştığı geometrik sayının logaritmasıdır. [1=0 | 10=1 | 100=2 | 1000=3 | 10.000=4 vb.] )

( ... İLE/VE/||/<> Çok büyük ve çok küçük olan sayılarla yapılacak işlemlerde kullanılır.
[Uzay bilimlerinde, bileşik faiz ve koordinat hesaplamalarında, deprem ve ses şiddetinin hesaplamalarında, kimyada pH hesabında, matematiksel konumu belirli olan iki nokta arasındaki uzaklığın hesaplanmasında ve bakterilerin çoğalma hızının hesaplanmasında kullanılır.]
[İlk kez, John Napier tarafından kullanılmıştır.] )


- ARİTMETİK/ASTRONOMİ ile/ve GEOMETRİ ile/ve ŞİİR ile/ve MÜZİK

( Zamanı hesap ettiğinizde Aritmetik, Astronomi; mekânı ölçmeye başladığınızda geometri; dili ölçmeye başladığınızda da şiir ortaya çıkar. Zaman ve dili beraber ölçtüğünüzde müzik ortaya çıkar. )


- ARİVA[İt.] ile ARİYA[Yun.]

( Yelkenli gemilerde direklere çıkma komutu. İLE Sancağı, yelkeni ya da sereni direkten aşağı alma. )


- ÂRIZ[Ar. < ARZ] ile ÂRIZÎ[Ar. < ÂRIZ]

( Gelen. | Rastlantısal olay. | Dağ, bulut vs. gibi görünmeye engel olan her şey. | Yanak. İLE Sonradan çıkan. | Gelip-geçici, muvakkat. )


- ÂRIZ OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÂRİF OLMAK


- ÂRİZ[Ar.] ile ARÎZ[Ar.] ile ARÎZ[Ar. < ARZ]

( Ardıç ağacı. İLE Semiz. | Enli, geniş. | Alçakgönüllü, lâtif, lâyık. İLE Geniş, enli. )


- ÂRIZA[Ar.] ile ARÎZA[Ar. < ÂRIZ]

( Engebe. | Aksama, aksaklık. | Bir notanın sesini yarım ton yükseltmek, alçaltmak ya da eski durumuna getirmek için notanın soluna konulan diyez, bemol ve bekar belirteçlerinin ortak adı. İLE Küçüğün büyüğe yazdığı yazı. )


- ÂRIZÂN[Ar.] ile ÂRIZÂN[Ar. < ÂRIZ] ile ÂRIZÎ[Ar. < ÂRIZ | çoğ. AVÂRIZ]

( İki yanak. İLE Geçici olarak. | Tesadüfen, rastgele. İLE Sonradan çıkan. | Gelip geçici, muvakkat. )


- ARJU ile/= ÇAKAL
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- ARK[İng. < ARCH]/ARKUS[< ARCUS] değil/yerine/= YAY


- ARK/ARQ ile/||/<> ARKA/ARQA ile/||/<> ARKAG/ARQAG ile/||/<> ARKAR/ARQAR
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Dışkı. İLE Sırt, arka. | Sıkıntılı anlarda yardım eden kişi. İLE Argaç.[bez, halı, kilim gibi şeyler dokunurken, enlemesine atılan iplik] İLE Dişi dağ keçisi. )


- ARKA FON[Fr. < FOND] değil ARKADA[Tr.] ya da FONDA


- ARKA PARMAK BULUNANLAR ile/ve ARKA PARMAK BULUNMAYANLAR


- ARKA TEKER ile/ve/değil/||/<>/> ÖN TEKER

( Ön teker nereye giderse, arka teker de oraya gider. )


- ARKADA ile/ve/değil ARKANDA


- ARKADAŞ KAYBETMEK değil KİMİN, GERÇEK ARKADAŞ OLDUĞUNU ANLAMAK


- ARKADAŞ:
SAYISI ile/ve/değil/yerine NİTELİĞİ

( Başarıda belirli olur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Sıkıntıda belirli olur. )


- ARKADAŞ ile "ARKADAŞ"

( Herkesi arkadaş olur, her "arkadaş"ı da arkadaştır zannetme! )


- ARKADAŞ ile/ve/<> DOST ile/ve/<> KARDEŞ


- ARKADAŞ ile/ve REFÂKATÇİ


- ARKADAŞ ve/||/<> SAĞLIK

( İkisinin değeri ve önemi de kaybedilince anlaşılıyor ne yazık ki. )


- ARKADAŞ ile/ve/değil TANIDIK

( [ne yazık ki] Hesap yapanların, arkadaşları/dostları yoktur. Sadece, "hesaplarına"/"çıkarlarına"/"beklentilerine" uyan "tanıdıkları" vardır. )

( [not] FRIEND vs./and/but ACQUAINTANCE )


- ARKADAŞINLA KARDEŞ (GİBİ) OLMAK/OLABİLMEK ile/ve KARDEŞİNLE KARDEŞ OLMAK/OLABİLMEK


- ARKADAŞLARI ile/ve/<> DÜŞMANLARI

( Yakın tutmalı! İLE/VE/<> Daha da yakın tutmalı! )


- ARKADAŞ/LIK ile DOST/LUK ile KARDEŞ/LİK

( Belirli seviyede tutulan iletişim ve paylaşımın, dolayısıyla ilişkinin durumu. İLE Dostlukta son derece derin ve yoğun yakınlık, iletişim ve paylaşım vardır. Bir kişinin birini "Samimi arkadaşım/kankam(kan kardeşim)" olarak tanıtması için en temelde, o iki kişinin sırlarını paylaşabilmesi ve Para ve Seks durumu hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olma durumu vardır. )

( Dostluk, duygulu, erdemli iki kişi arasında, kendiliğinden oluşuveren bir anlaşmadır. Duygulu diyorum, çünkü bir keşiş, dünyadan el etek çekmiş biri, hiç kötü olmaz da dostluk nedir bilmeden yaşayabilir. Erdemli diyorum, çünkü kötülerin, olsa olsa suç ortakları olur, haz düşkünlerinin zevk ve eğlence arkadaşları, çıkarlarını arayanların ortakları vardır, siyaset kişileri, çevrelerine fitne fücurlar toplar, çoğu avarenin bağlılıkları, prenslerin dalkavukları olur; erdemli kişilerin, yalnız onların dostları vardır. )

( Eğlenebildiklerimizle. İLE/VE/<> Anlatabildiklerimizle. İLE/VE/<> Ağlayabildiklerimizle. )

( "Geçerken uğra" der. İLE "Geç, erken uğra!" der. )

( ... İLE Kişiyi, hiçbir zaman/koşulda, terk etmeyen. )

( Herkes dost olamaz! Dost olmayana, arkadaş demenin farkını görmek ve buna göre kullanmak gerekir. )

( Eğer hiç dostun yoksa sen bir dost ol! )

( Derviş, dostum demez! Dost, hiçbir zaman, yanından ayrılmayacak kişidir. Ancak, gerçekten dost olunacak kişi için kullanılabilir. )

( Tek dostumdur... Gökteki yıldızlar! )

( SEN, SANA DOSTSUN!
[HABERİN YOK] )

( Kişilerin en âcizi, dost edinmeyendir! Bundan da âcizi ise dostunu yitirendir. )

( İyi arkadaş, yanında, yüksek sesle konuşup düşünebileceğin kişidir. )

( "Dostlarım! Dünyada dost yoktur!" )


- ARKADAŞ/LIK ile/ve/değil/||/<>/< YOLDAŞ/LIK

( Bir yere kadar. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yolun sonuna kadar. )


- ARKADAŞTILAR değil ARKADAŞLARDI


- ARKAİK[Fr.] ile/||/<> ARKAİZM[Yun.]

( Klasik çağ öncesinden kalma. | Modası geçmiş, eskimiş. İLE/||/<> Konuşulan ve yazılan dilde kullanımdan düşmüş eski sözcük ve deyimleri kullanma. | Geçerliliğini yitirmiş, bir başka çağa özgü şeylerin niteliği. )


- ARKAİK ile KADÎM


- ARKA/SINDAKİ ile/değil ARD/INDAKİ


- ARKEOLOG[Yun.] ile/||/<> ARKEOLOJİ[Yun.] ile/||/<> ARKEOLOJİK[Fr.] ile/||/<> ARKEOZOİK[Fr.] ile/||/<> ARKETİP[Fr.]

( Arkeoloji uzmanı. İLE/||/<> Eski çağlardan kalan eserleri, tarih ve sanat yönünden inceleyen bilim. İLE/||/<> Arkeoloji ile ilgili. İLE/||/<> Tüm taşlarda şiddetli başkalaşımların olduğu zaman. İLE/||/<> Sanatın çeşitli kollarında olabilecek özellik taşıyan, ilk örnek. )


- ARKEOLOJİ ileve/||/<> BİYOLOJİ

( ARCHAEOLOGY vs./and/||/<> BIOLOGY )


- ARKEOLOJİ ile/ve/||/<>/> DENEYSEL ARKEOLOJİ

( )


- ARKEOLOJİ/K değil/yerine/= ESKİLBİLİM/SEL / KAZI BİLİMİ

( Tarih öncesi ve eski çağlardan kalma yapıtları, tarih ve sanat açısından inceleyen bilim. )


- ARKETİP ile PROTOTİP

( Tarihsellik. İLE İlkesellik. )


- ARKHİTRAV(ARŞİTRAV) ile/||/<> GÖLGELENDİRME ile/||/<> VOLÜT

( Antik mimarlıkta, sütunların taşıdığı, bir sütun ekseninden öteki sütun eksenine uzanan taş hatıllar(kiriş). İLE/||/<> Batı sanatında nesnelere oylum ve derinlik kazandırma yöntemi. Açık ve belirli bölümlerin karanlık bırakılması, böylece keskin belirli yerlerinde sertlik ve körelik boyaması sonucu elde edilen görsel etki. İLE/||/<> İyon sütun başlıklarında bulunan, spiral biçimli kıvrımlar. )


- ARKIŞ/ARQIŞ ile/||/<> ARKIŞ/ARQIŞ/MÜRSEL[Ar.] ile/||/<> ARKUÇI/ARQUÇI/RESUL[Ar.]
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kervan. İLE Uzak bir ülkedeki birine yollanmış kişiye verilen ad. İLE İki kişi arasında aracı olan. Evliliklerde dünürler arasında gidip gelen kişi. )


- ARK/KANAL değil/yerine/= SU YOLU


- ARKTİKA ile/ve ANTARTİKA

( Kuzey kutbunda kutup noktasıyla birinci enlem içinde kalan kara ve deniz parçası. İLE/VE Güney kutbu. )

( KUTB-İ ŞİMÂLÎ: Kuzey kutbu. )


- ARKUK/ARQUQ ile ARKUK/ARQUQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Dik kafalı kişi. İLE İki duvar ya da iki sütun arasındaki tahta engel. )


- ARKUN/ARQUN ile ARKUN/ARQUN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Yaban aygırı ile evcil kısrağın çiftleşmesinden olan at. İLE Gelecek yıl. )


- ARMA:
DİREK ve/||/<> SEREN ve/||/<> HALAT ve/||/<> TEL MAKARA ve/||/<> YELKEN

( ARMA: Teknede, güverteden yukarı bölümde bulunan donanımların genel adı. )


- ARMADA[İt. < ARMATA] değil/yerine/= DONANMA


- ARMADİLLO ile ÜÇ KEMERLİ ARMADİLLO

( ... İLE Top gibi yuvarlanabilen tek türdür. )

( ... cum TOLYPEUTES TRINCINTUS )


- ARMAĞAN/HEDİYE ile ÖRTÜLÜ RÜŞVET


- ARMAĞAN ile/ve/<> GÖRÜMLÜK

( ... İLE/VE/<> Yalnız görülmek için konulan nesne. | Nişanlanılacak kıza ilk kez görmeye gidildiğinde, erkek tarafından takılan ya da verilen armağan. )


- ARMATÖR[İt. < ARMADOR] ile ARMATÖR ile ARMATÜR[Fr. < Lat.] ile ARMATUR[Alm. < Lat.]

( Ticaret gemisi iyesi/sahibi. | Geminin direk, seren, yelken, ip vb. donanımını düzenleyen usta. İLE Betonarme teçhizatı, donatı. | Akkor telli lambalı sortide duy, kordon, tavan kapaı, varsa tij ve glop; floresan lambalı sortide balast, starter, şasi. [Lambalar, armatürün dışında sayılır.] | Ventil, batarya, geri tepme ve emniyet ventili ve benzeri gereçlerin, hepsine verilen ad, donatı. İLE Bir aygıtın ana bölümünü oluşturan tümü. | Bir mıknatısın iki kutbu arasında, kuvvet akımını, toplu bir duruma getirmek için bu kutuplar arasına yerleştirilen demir parçası. | Bir kondansatördeki iki iletken yüzeyden her biri. )


- ARMONİKA[İt.]/ARMONİK/MIZIKA ile ARMONİKA[İt.]

( Yan yana sıralanmış deliklerden her biri üflendiğinde ayrı notada sesler çıkaran küçük ağız çalgısı. İLE Akordiyon. )


- ARMUDUN SAPI ile/ve/||/<>/< ÜZÜMÜN ÇÖPÜ


- ARMUT (ÇEKİRDEĞİ) ve/||/<> HIRSIZ

( Bir zamanlar, Çin'de yoksul biri, o denli aç ve bitkin düşmüştür ki kendini tutamayıp bir armut çalar. Çalanı yakalarlar ve İmparator'un karşısına cezalandırılmak üzere çıkarırlar.

Hırsız, İmparator'a şöyle der:
"Değerli efendim. Çok açtım, dayanamadım, çaldım. Beni affetmeniz için yalvarıyorum. Eğer beni af ederseniz, size paha biçilmez bir armağanım olacak."

İmparator, dudak büker...
"Senin gibi birinde paha biçilmez ne olabilir ki?"

Hırsız, avucunun içindeki armut çekirdeğini uzatır.
"Bu çekirdeği ekerseniz, bir gün içinde altın meyveler veren bir ağacın yeşereceğini göreceksiniz."

İmparator, bir kahkaha atarak...
"Ek o zaman, altın meyveleri görünce affederim seni."

Yoksul:
"Haşmetlim. Bu tohumu ben ekemem. Çünkü ben bir hırsızım. Bu sihirli tohumu ancak yaşamında hiç çalmamış, başkalarına haksızlık yapmamış, yalan söylememiş biri ekebilir. Tohum, o zaman gücünü gösterir. Aksi takdirde, onu ekeni zehirler. Tarif edilmez acılarla öldürür."
"Sultan'ım! Bu tohumu ancak siz ekebilirsiniz."

İmparator, irkilir, yüzünü asar. Bir süre düşünür ve sonra da hırçın bir sesle:
"Ben imparatorum, bahçıvan değil! O tohumu Başbakan'a ver, eksin de altın meyveleri görelim." der. Yoksul, tohumu Başbakan'a uzatınca, Başbakan, telâş içinde İmparator'a dönüp itiraz eder:

"Ben ekim biçim işlerinde çok beceriksizim efendim. Sihirli tohumu yanlış eker, ziyan ederim. Bence bu tohumu Hazinedar başı eksin."

Hazinedar başı, hemen bahane bulur ve bu görevi bir başkasına devreder.

Orada bulunan her bir kişi, sudan nedenlerle tohumu ekme görevinden kaçınır.

Sonra İmparator, doğan sessizliğin içinde bir süre düşünür. Başı önünde duran Başbakan'a, Hazinedar'a ve tüm görevlilere dik dik bakar ve...

"Haydi bakalım! Bu hırsız bahçıvana tohumunun nasıl altın meyve verdiğini hep birlikte gösterip sevindirelim" der, cebinden bir altın çıkarır ve yoksula tutması için atar.

Oradakilerin tümü ceplerinden sessiz sedâsız birer altın çıkarıp yoksula verdikten sonra, İmparator, gülerek adama seslenir:

"Bas git buradan! Bu verdiğin ders hepimize yeter!" )


- ARMUT, DİBİNE DÜŞER ile/ve/||/<> DEDESİ KORUK YEMİŞ, TORUNUN DİŞİ KAMAŞMIŞ


- ARMUT ile HİNTARMUDU

( ... İLE Mersingillerden, sıcak bölgelerde yetişen, meyvesi yenilen, tahtası sert bir ağaç. )

( ... cum PSIDIUM )


- ARMUT ile/ve/||/<> ÜZÜM

( Sapı. İLE/VE/||/<> Çöpü. )


- AROMA[İt.] değil/yerine/= HOŞ KOKU


- AROMATİK İLE ANTİAROMATİK İLE NONAROMATİK ile/||/<> AROMATİKLİK DURUMLARI

( Halkalı moleküllerin elektron delokalizasyon durumları. )

( Formül: 4n+2 π elektron )


- AROMATİKLİK ile/||/<> ANTİAROMATİKLİK

( Aromatik 4n+2 π elektronu kararlı, antiaromatik 4n π elektronu kararsız )

( Formül: Hückel kuralı: 4n+2 (aromatik) İLE 4n (antiaromatik) )


- ARPA ile/||/<> ARPAGAN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( ... İLE Arpaya benzer bir bitki.[Başağı vardır ama tane vermez.] )


- ARPACIK ile ARPACIK ile ARPACIK ile ARPACIK

( İtdirseği/çıban. İLE Soğan/kıska, tohumluk soğan. | Taze, ufak hıyar. | Çorbalık arpa biçiminde şehriye. | Amerikan tohumlu buğday. İLE Tüfek, tabanca vb. ateşli silahlarda namlunun en ileri bölümünde bulunan ve nişan alırken gezle birlikte göz ile hedef arasında aynı çizgi üzerine getirilen küçük çıkıntı. | Değirmen çarkının merkezinde bulunan demir parça. İLE Erkek geceliğine[entari/anteri] yapılan bir çeşit nakış. )


- ARPANET ile/ve/||/<>/> MILNET ile/ve/||/<>/> NSFNET ile/ve/||/<>/> INTERNET


- ARPAYI BOL BULMAK ile/ve/||/<> BOSTANI BOŞ BULMAK


- ARPES İLE STM İLE NEUTRON ile/||/<> DENEYSEL TEKNİKLER

( Yoğun madde karakterizasyon yöntemleri. )

( Formül: ΔE·Δt ≥ ℏ/2 )


- ARRA ile/||/<> ERRE[Ar.]
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Sidik. İLE Eşeysel ilişkiye girmek. )

( ... İLE Erkek eşeğe ön ayaklarını kaldırıp dişi eşeğin sırtına koyması ve ilişkinin gerçekleşmesi için teşvik etmek amacıyla bu söz kullanılırdı.[Eşek, ayaklarını kaldırana kadar birkaç kez böyle bağırılır.] )


- ARRHENİUS DENKLEMİ ile/||/<> EYRİNG DENKLEMİ

( Arrhenius k=Ae^(-Ea/RT), Eyring geçiş durumu kuramı. )

( Formül: Ea İLE ΔH‡ İLE ΔS‡ )

( Svante Arrhenius tarafından 1887 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1859-1927) (Ülke: İsveç) (Alan: Kimya) (Önemli katkıları: Elektrolit teorisi, Arrhenius denklemi) (Nobel: 1903) )


- ARRHENİUS İLE EYRİNG İLE MARCUS ile/||/<> KİNETİK KURAMLER

( Reaksiyon hızlarını açıklayan kuramlar. )

( Formül: k = Ae^(-Ea/RT) )

( Svante Arrhenius tarafından 1887 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1859-1927) (Ülke: İsveç) (Alan: Kimya) (Önemli katkıları: Elektrolit teorisi, Arrhenius denklemi) (Nobel: 1903) )


- ARŞ[Ar.] ile ARŞ[Fr. < MARCHE]/MARŞ

( İslâm inanışına göre göğün en yüksek katı. İLE "Yürü" komutu. )


- ARŞ ve/<> BEYN | BEYYİNE

( Beyin. VE/<> İki yan/ı. )


- ARSAL ile ARSALIK/ARSALIQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kızıla çalan saç. İLE Hem erkek, hem dişi özellikleri taşıyan hayvan. )


- ARSAMEIA ile/ve ARTAMEIA

( Kahta. İLE/VE Gönen. )


- ARŞİMET BURGUSU/VİDASI değil/yerine/= SU BURGUSU/VİDASI

( Eskiden kullanılan, su yükseltme düzeni. [Bir ucu suya daldırılan eğik bir borunun, içindeki burgu döndükçe, suyu yükseltir.] )


- ARŞİMET(ARCHIMEDES):
KATISI ile/ve/||/<> SAYISI ile/ve/||/<> YASASI

( Hepsinin aynı tipte ve çok yüzlü açılarının eşit olması gerekmediği halde, yüzlerinin hepsi de düzenli çokgenler olan 13 olası katıdan biri. İLE/VE/||/<> Yerçekim gücünün ağdalılık gücüne oranını veren, boyutsuz sayılar öbeğinden biri. İLE/VE/||/<> Bir sıvı içine daldırılmış olan bir nesne, batan bölümünün hacmi kadar sıvının ağırlığına eşit bir güçle yukarı doğru itilir. )


- ARŞIN ile ÇARŞI ARŞINI ile MİMAR/BİNA ARŞINI(ZİRA-I MİMARİ)/PARMAK ile YENİ ARŞIN

( El parmaklarının ucundan, omuza kadar olan, 0,75855 m.'ye eşit, eski bir uzunluk ölçüsü. [Önceleri, 60 parçaya bölünen arşın, 994 Hicri yılından sonra 24'e bölünmüştür.] İLE Eskiden, kumaş ölçmekte kullanılan, 8 urup ve 16 kerrap'a bölünen, 0,6858 m.'ye eşit arşın. İLE Eskiden, Türk mimarlarının kullandığı, 75,774 cm.lik arşın. İLE Osmanlılar'da, 1869'da, metre karşılığı olarak kabul edilen arşın. )


- ARŞİV[Fr./İng. < ARCHIVE/S] değil/yerine/= BELGELİK


- ARŞİV ile/ve/değil/yerine BELLEK/HAFIZA/GÖNÜL

( Batı geleneğinde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Doğu geleneğinde. )


- ARSIZ ile/ve/<> UMARSIZ


- ARSLAN değil ASLAN


- ART ZAMANLI/DİYAKRONİK değil/yerine/= ART ZAMANLILIK/DİYAKRONİ

( Evrim açısından ele alınan süre içinde birbirini izleyen. İLE Değişik zaman ve evrim açısından incelenen dil olaylarının özelliği. )


- ART ile/||/<> ART SAÇ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Dağdaki geçit. | Boyun. İLE Ensedeki saç. )


- ARTER[Fr. < ARTÈRE] ile/ve/||/<>/> ARTERİT[Fr. < ARTÉRITE] ile/ve/||/<>/> ARTRİT

( Atardamar. | Trafiği yoğun olan ana yol. İLE/VE/||/<>/> Atardamar bozukluğu/yangısı. İLE Eklem yangısı. )


- ARTER/ARTERİA ile/||/<> VEN

( Arter kalpten uzaklaştırır, ven kalbe getirir )

( Formül: Oksijence zengin/fakir )


- ARTER ile/||/<> ARTER[İY]OSKLEROZ ile/||/<> ARTERİYEL ile/||/<> ARTERİYOL ile/||/<> ARTERİYOVENÖZ

( Atardamar. İLE/||/<> Damar sertliği. İLE/||/<> Atardamar[la ilgili]. İLE/||/<> Atardamarcık. İLE/||/<> Atardamar/toplardamar [ile ilgili]. )


- ARTH-/ARTHR-/ARTHRO-/ARTİCULO- ile/||/<> ANKYL-/ANKLYO- ile/||/<> CARP-/CARPO- ile/||/<> JUG-/JUNC- ile/||/<> JUNCT- ile/||/<> COX-/COXO- ile/||/<> ZYG-/ZYGO- ile/||/<> PEND-

( Eklem, eklem ile ilgili [artrit: Eklem yangısı]. İLE/||/<> Yapışma, dirsek, ek. İLE/||/<> Bilek. İLE/||/<> Birleştirmek, bir araya gelmek, birleşmek. İLE/||/<> Birleşmek, eklem. İLE/||/<> Kalça, kalça eklemi. İLE/||/<> Birleşik, bağlanmış, birleşme ile ilgili, ekle ilgili, eklem. İLE/||/<> Asılı olmak. )


- ARTI DEĞER ve DERİNLİK


- ARTI DEĞER ile/ve/||/<> YAN ÜRÜN


- ARTİFİCİAL PHOTOSYNTHESİS ile/||/<> NATURAL PHOTOSYNTHESİS

( Artificial photosynthesis sentetik sistemle güneş enerjisi dönüşümüken İLE natural photosynthesis bitkilerin doğal fotosentez sürecidir )

( Formül: Water splitting )


- ARTİFİŞIL[İng. < ARTIFICIAL] değil/yerine/= KURGUSAL


- ARTIG ile/||/<> ARTIG
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kadın gömleği. | Korse. İLE ... )


- ARTIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ARTI


- ARTIRIM ile ARTIRMA ile ARTIŞ

( Bir şeyi idareli harcayarak onun bir bölümünü artırma işi, tasarruf. | Müzayedede artırma. İLE Artırma durumu. | Açık artırma. İLE Artma durumu. Çoğalma. | Harcandıktan sonra bir miktarının geri kalması. | Değerinin yükselmesi, fazlalaşması. )


- ARTIRMAK ile/ve/<> YAYGINLAŞTIRMAK


- ARTIŞ/ARTIM:
İŞTEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DİŞTEN


- ARTIŞ/ARTIM ile ARTIMLI/ARTAĞAN

( Artma durumu. Çoğalma. | Harcandıktan sonra bir miktarının geri kalması. | Değerinin yükselmesi, fazlalaşması. İLE Pişince şiştiğinden, ölçüsü artmış gibi görünen. | Çoğalma özelliği olan. )


- ARTMA ile/ve ÇOĞALMA


- ARTRALJİ ile/||/<> ARTRİT ile/||/<> ARTRODEZ ile/||/<> ARTRODİNİ ile/||/<> ARTROPATİ ile/||/<> ARTROPLASTİ ile/||/<> ARTROPOD ile/||/<> ARTROTOMİ

( Eklem ağrısı. İLE/||/<> Eklem yangısı. İLE/||/<> Eklem dondurma. İLE/||/<> Eklem ağrısı. İLE/||/<> Eklem hastalığı. İLE/||/<> Eklem onarımı. İLE/||/<> Eklembacaklı. İLE/||/<> Eklem açımı. )


- ARTROZ ile/||/<> ARTRODEZ ile/||/<> ARTROPLASTİ

( Eklem yıpranması. İLE/||/<> Eklem dondurma. İLE/||/<> Eklem onarımı. )


- ARTTIRMA ile/değil ARTIRMA


- ARTTIRMAK ile/değil ARTIRMAK


- ARTUÇ/ARDIÇ ile/||/<> ARDIÇ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Ağaç. İLE Kaşgar'da bu adı taşıyan iki köyün adı. )


- ARUDUN ile/||/<> ARUMDUN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Boya. )


- ARUK/ARUQ ile/||/<> ARUK TURUK/ARUQ TURUQ ile/||/<> ARUKLUK/ARUQLUQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Sıska, zayıf, cılız. İLE Kaşgar ile Fergana arasında bir dag geçidinin adı. İLE Yorgunluk. )


- ARÛSİYE ile/||/<> AŞAR/ÖŞÜR ile/||/<> AVÂRIZ ile/||/<> BÂÇ/BÂC[Fars.] ile/||/<> BÂD-I HAVA ile/||/<> BERAYA ile/||/<> CİZYE ile/||/<> ÇİFT BOZAN ile/||/<> GEVARE ile/||/<> HİM ile/||/<> İMDADİYE ile/||/<> İRÂD-I CEDÎD ile/||/<> LEZ ile/||/<> MAKİRİYE ile/||/<> OTLAKİYE ile/||/<> REAYA ile/||/<> TAPU ile/||/<> ZEAMET

( Yeni evlenen erkeklerden alınan bir tür vergi. İLE/||/<> Müslümanlardan 1/10 oranında alınan toprak vergisi. İLE/||/<> Osmanlılarda önceleri halktan yalnız olağanüstü durumlarda, sonraları ise sürekli olarak toplanan vergi. İLE/||/<> Pazar/gümrük/yol/köprü vergisi. İLE/||/<> Topraksız köylüden alınan kazanç vergisi. İLE/||/<> Vergi ve haraç vermeyen Müslüman ahaliye verilen ad. İLE/||/<> Eskiden müslüman olmayanlardan alınan bir çeşit vergi. İLE/||/<> Osmanlı Devleti'nde nedensiz yere toprağı işlemeyi bırakanlardan alınan vergi. İLE/||/<> Turfanda sebze meyvelerden alınan vergi. İLE/||/<> Bingazi ve Trablusgarp'tan alınan bir çeşit vergi. İLE/||/<> Savaş giderlerini karşılamak için alınan vergi. İLE/||/<> III. Selim'in Nizâm-ı Cedîd Ordusu için oluşturduğu, bazı vergileri kapsayan hazine. İLE/||/<> Trablus ve Bingazi'deki hurma ve zeytin ağaçlarıyla kuyulardan aldığı vergi. İLE/||/<> İskelelerden alınan vergi. İLE/||/<> Malı otlaklardan alınan vergi. İLE/||/<> Bir sultanın yönetimi altında vergi veren halk için kullanılan bir terim. Genellikle yetiştirdiği ve ürettiği mallardan vergi ödeyen köylüler için kullanılır. Böylece, toplum tabakalarından köle ve esirlerin üstünde, kentli esnaf ve tüccarların altındaki, tarımla uğraşan halk topluluğu demektir. Osmanlı'da ise bu terim zamanla özelleşerek müslüman olmayan tebaaya ayrılmıştır.[Reaya hukukunun düzenlenmesi Hz. Peygamber'in ehl-i zimmete verdiği ahidnamelerle başlar. Fetih yıllarında İslâm ordularının kumandanları ile dört halife, Hz. Peygamber'in yolunda giderek yeni açılan ülkeler halkına ahidnameler vermiştir. Bu ahidnamelerde, zimmeti kabul eden kent ve köy halkının, nüfuslarına ve gelirlerine göre tayin edilen vergi karşılığında korunması sağlanırdı.] İLE/||/<> Hazine arazisini ekip biçenlerin ödediği vergi. İLE/||/<> Osmanlı toprak düzeninde yıllık geliri 20.000 akçeyle 100.000 akçe arasında olan topraklar ve bu topraklardan alınan vergi. [Eyalet merkezlerinde oturan üst düzey yöneticilere(hazine ve tımar defterdarına, sancaklardaki alay beylerine, kale dizdarlarına, divan kâtiplerine, vs.) verilirdi.] )


- ARÛZ:
DİL değil MÜZİK [<>ARÛZ]


- ARÛZ:
DİL değil SADÂ


- ARÛZ[Ar.] ile/değil ARÛS[Ar.]

( Yan, taraf. | Yanak. | Yol. | Usul. | Hecelerin uzunluğu ve kısalığı esasına dayanan, belirli kalıpları, Türk, Fars, Efgan, Pakistan ve kısmen Hindistan nazımlarında kullanılan vezin. [Arap dilcilerinden İmam Halil'in, eski Arap şiirlerini esas tutarak bir düzene bağladığı söylenegelen] | Arap nazmında beytin birinci dizesinin son bölümü.[bizde yoktur!] İLE Gelin. [ŞEB-İ ARÛS: Düğün gecesi.] | Hüsrev Perviz'in sekiz hazinesinden biri. | Kükürt. )


- ARÛZ ve/<> BELÂGAT


- ARUZ[Ar.] ile/ve/||/<> TAKTÎ[Ar.]

( ... İLE/VE/||/<> Kesme, parçalama. | Aruz ölçüsünde, bir dizeyi, ölçünün parçalarına göre ayırma. )


- ARYA[< İt. ARIA] ile ARIETTA

( Selen/sadâ[insan sesi] için beste. | Orkestra eşliğinde söylenen ve tek ses için bestelenmiş müzik parçası. İLE Kısa ve küçük arya. )


- ARYA ve/||/<> MAYNA ve/||/<> FORA

( Bir nesneyi, aşağı indirmek. VE/||/<> Yukarıdaki bir nesnenin, ağırca, aşağı indirilmesi. VE/||/<> Bağlı düzeneği ya da halatı çözme/açma. )


- ARZ-TALEP değil/yerine/= SUNUM İSTEM


- ARZ ile/ve/<> ARŞ


- ARZ[Ar.] ile ARZ[Ar.] ile ÂRZ[Ar.] ile ARZ[Ar.]

( Bir büyüğe sunma, gösterme, önüne koyma. İLE Dünya. | Toprak. İLE Ardıç ağacı. İLE En, genişlik. | Enlem. )


- ARZ ile/||/<> ARZEN ile/||/<> ARÂZİ-İ MAHMİYE/MAHMİYYE ile/||/<> ARÂZİ-İ MUKÂTAA ile/||/<> ARÂZİ-İ MAHLÛLE ile/||/<> ARÂZİ-İ MEKTÛME ile/||/<> ARÂZİ-İ MEZRÛA ile/||/<> ARÂZİ-İ MÎRÎYE/EMİRİYYE / MÎRÎ ARÂZİ ile/||/<> ARÂZİ-İ SELÎHA ile/||/<> ARAZİ-İ SENİYYE ile/||/<> TEBA-İ DEVLET-İ ALİYE/ALİYYE

( Toprak. | Sunma, bildirme. İLE/||/<> Genişlik, en. İLE/||/<> Geliri(rakabesi) Hazineye ait bulunan araziden koru, mer'a, yol, pazar yerleri gibi halkın gereksinimlerine ayrılmış yerler. İLE/||/<> Maktû(götürü) bir vergiye bağlanmış arazi, kesime verilmiş topraklar; devlete hizmeti geçen önemli kişilere bizzat devlet tarafından geliri ya da vergisi terk edilen topraklar. İLE/||/<> Tasarruf sahibinin intikal sahibi bırakmaksızın ölümü ile hazineye dönen miri arazi. İLE/||/<> Devlete ait olduğu halde, devletin hakkı çiğnenerek haksız ve fuzulen işgal edilen arazi. İLE/||/<> Ekilen arazi. İLE/||/<> Mîrî yani devlete ait topraklar. | Çıplak mülkiyeti devlete, sadece tasarruf hakkı kişiye ait [Arz-ı mîrî] olan taşınmaz [tarla, çayırlık, yoncalık, harman yeri, yaylak, kışlak ve koruluk gibi]. İLE/||/<> Çıplak arazi. İLE/||/<> Saltanat makamını işgal edenlere ait toprak. İLE/||/<> Osmanlı Devletine bağlı/tâbi. )


- ARZÎ(/FERŞÎ) MELEK(E) ile SEMÂVÎ(/ULVÎ) MELEK(E)

( Bedensel güç. İLE Zihinsel güç. )


- ARZU ile/ve DÜŞÜNCE

( Öznelerini ya da nesnelerini tahrip eden ya da doyurulduklarında yatışmayan arzular kendileriyle çelişen arzulardır ve onlar tatmin edilemezler. )

( Ancak sevgi, iyi niyet ve şefkatle harekete geçirilmiş arzular hem özne hem nesne için yararlılardır ve tamamıyla doyurulabilirler. )

( Arzuladığınız şeyi hak ediyor musunuz? )

( Arzudan kaçınmayın, sadece onun doğru kanallardan akmasına dikkat edin. )

( Siz ortak iyiliği (bütünün hayrını) arzu ettiğinizde tüm dünya sizinle birlikte arzu eder. )

( Şefkat ve merhametten doğan bir arzuyu yerine getirmek için tüm evren harekete geçer. )

( DESIRE vs./and THOUGHT
Desires that destroy their subjects, or objects, or do not subside on satisfaction are self-contradictory and cannot be fulfilled.
Only desires motivated by love, goodwill and compassion are beneficial to both the subject and object and can be fully satisfied.
Do you deserve what you desire?
Shun not desire; see only that it flows into the right channels.
When you desire the common good, the whole world desires vs. you.
The entire universe strives to fulfil a desire born of compassion. )


- AŞ "ERME" değil AŞ YERME

( VİHÂM )


- AŞ ve EŞ ve/||/<>/>/< İŞ

( Gövdesinde erişkinliğine ulaşanlar[bülûğa erenler], eşini;
akılda erişkinliğe ulaşanlar, aslını aramaya başlar. )


- AS- ile AS ile AS ile As

( Ast sıfatının kısaltılmışı. Eklendiği sözcüğün, daha aşağı derecelisini anlatan, yeni sözcükler türetmeye yarayan ön ek. İLE Kutup gelinciği. Sansargillerden, yazın esmer kırmızı, kışın beyaz renkli, etçil bir hayvan. Kakım, ermin. [Lat. MUSTELA ERMINEA] İLE İskambil kâğıtlarında, bir. | Bir işte, başta gelen. [Assolist] İLE Arsenik'in simgesi. )


- AŞ ve/<>/|| AŞK


- AŞ ile/ve/||/<>/< BAŞ

( Azıcık. İLE/VE/||/<>/> Ağrısız. )

( Yazın, başı pişmeyenin; kışın, aşı pişmez. )


- AS ile/ve/||/<> ES

( Asmak, sallandırmak, uzatmak[yukarıdan aşağı]. İLE/VE/||/<> Uzatmak[yana], germek. )


- ÂŞ[Fars.] değil/yerine/= YEMEK

( Muharrem ayında pişirilen aşure. )

( Yemek, öyle yenilmeli ki, biz onu yemeliyiz. O, bizi yememeli. | Lokma. )


- AŞÂ'[Ar.] ile A'ŞÂ[Ar.]

( Geçimi/maişeti için çok çalışan. İLE Gözleri "dumanlı" kişi. | Çeşitli yüzyıllarda yaşamış birkaç Arap şairinin adı. )


- ASÂ[Ar.] ile ÂSÂ[Ar.] ile -ÂSÂ, ÂSÂY[Ar.] ile A'SÂ[Ar.]

( Değnek, sopa. | Dervişlerin taşıdıkları sopa. İLE Esneme. | Ciddilik, vakar. | Süs, bezek. İLE ... gibi. İLE Değnekler, sopalar. )


- ÂSÂB[Ar. < ESEB] ile ÂSÂB[Ar.] ile A'SÂB[Ar.]

( Gövdenin alt kısmında çıkan kıllar, kasık kılları. İLE Sinir, damar. İLE Sinirler. )


- ASABİ[Ar.] değil/yerine/= SİNİRLİ

( Sinirli. | Sinirsel. | Sinirli bir biçimde. )


- ASABİYET ile/değil/yerine/>< ADÂLET


- AŞAĞI EĞİLİM ile/ve YUKARI EĞİLİM

( Toprak ve Su. İLE/VE Ateş ve Hava. )


- AŞAĞI GÖRME ya da YUKARI GÖRME | ile/ve/değil/yerine EŞ GÖRME


- AŞAĞI TÜKÜRSEN, SAKAL; YUKARI TÜKÜRSEN, BIYIK ile/ve/||/<> NE, İSA'YA; NE DE MUSA'YA YARANAMAMAK


- AŞAĞILAMA ile/ve/||/<> KÜÇÜMSEME


- AŞAĞILAMA ile/ve/<> UZAKLAŞMA


- AŞAĞILAYICI/LIK ile/ve/<> DIŞLAYICI/LIK


- AŞAĞIYA/AŞŞAĞI değil AŞAĞI


- ASAL İLE YARIASAL İLE BİLEŞİK İLE MÜKEMMEL İLE ARKADAŞ ile/||/<> ÖZEL SAYI TÜRLERİ

( Sayı kuramınde özel özelliklere sahip tam sayı sınıfları. )

( Formül: σ(n) = 2n (mükemmel) )


- ASAL SAYI ile/||/<> ARALARINDA ASAL

( Asal sayı sadece 1 ve kendisine bölünürken İLE aralarında asal sayıların OBEB'i 1'dir )

( Formül: OBEB(a ileb) = 1 ⟹ a ve b aralarında asal\nπ(n) ~ n/ln(n) (Asal sayı teoremi) )


- ASAL SAYI ile/>< ASAL OLMAYAN SAYI/KARE SAYI

( Asal sayıların sadece iki böleni vardır.
[1 sayısı da 4, 9, 16, 25 gibi kare sayıdır.]
İLE/><
Herhangi bir kare sayıya x dersek,
x=b.b olacaktır. Buna göre x sayısının üç böleni vardır.
x/x=x~x/1=x~x/b=b,
[1 sayısı da kare sayısı olduğundan dolayı asal olmayan sayıdır.] )


- ASAL SAYI ile/||/<> BİLEŞİK SAYI

( Asal sayılar sadece 1 ve kendisine bölünür İLE bileşik sayılar başka bölenleri vardır )

( Formül: p asal ⇔ d|p ⇒ d=1 veya d=p )


- ASAL ile ÂSÂL ile ÂSÂL[Fars.] ile ÂSÂL[Ar. < ASÎL]

( Kendinden ve 1'den başka böleni olmayan sayı. İLE Ahlâk. İLE Temel, kök. İLE İkindi ile akşam ya da yatsı arasındaki zamanlar. [Bİ-L-GUDÜV-Vİ VE-L-ÂSÂL: Sabah-akşam.] )


- SÖZCÜKLER:
ASALAKLAŞTIRILMIŞ/JOKERLEŞTİRİLMİŞ/KATİLLEŞTİRİLMİŞ/SIĞINAKLAŞTIRILMIŞ/ÇİLİNGİRLEŞTİRİLMİŞ ile/ve/||/<> ÇIKINTILAŞTIRILMIŞ/PİÇLEŞTİRİLMİŞ


- ASALAK ile DIŞASALAK

( Bir canlının içinde ya da üzerinde, sürekli ya da geçici olarak, onun zararına yaşayan, başka canlı. TUFEYLİ, PARAZİT | Başkalarının sırtından geçinen kişi, ekti. İLE Konakçının* üzerinde yaşayan ve çoğunlukla, kan emen asalak. [*KONAKÇI: Asalağın erginini ya da gelişim evrelerinden herhangi birini taşıyan canlı, konak.] )


- ASALAK ile İÇASALAK

( ... İLE Konakçının içinde yaşayan asalak. )


- ASALAK ile/değil KALENDER/RİNT[Fars.]/DERVİŞ

( Başkalarının sırtından geçinen kişi. İLE/DEĞİL Parayı, malı, mülkü öncelikli saymayan, gösterişsiz, sade yaşamaktan yana olan, alçakgönüllü kişi. | Yalnız biri hareketli, üst üste konulmuş belirli sayıda silindirden oluşan ve düzgün yüzeyli kâğıt üretmek için kullanılan bir makine. | Özensiz, kılıksız bir biçimde. )


- ASALAK ile TAMASALAK

( ... İLE Toprağa ve özümlemeye bağlı tüm besinlerini, konakçıdan sağlayan bitki asalağı. )


- ASALAK ile YARIMASALAK

( ... İLE Üzerinde yaşadığı konakçı bitkiden, bazen hazır besin maddesi alan, gerektiğinde, kendibeslek yaşayabilen, klorofili bitkilerde görülen, tam olmayan asalaklık durumu. )


- ASALAK ile/değil YATALAK

( )


- ASALAKBİLİM ile PARAZİTOLOJİ[İng. PARASITOLOGY | Fr. PARASITOLOGIE][Osm. Ar. TUFEYLİYYÂT]

( Asalakları inceleyen bilim dalı. )


- ASÂLAR:
KAŞAĞ ile MU'ÎN/İTTİKÂ ile DESTECÛB ile ŞEŞBER ile MÜTTEKÂ ile ZERDESTE ile CEVGÂN


- ASALE[Ar.] ile ASÂLÉ[Ar.]

( Çok zehirli bir yılan. İLE Bal peteği. )


- ASÂLET" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ADÂLET


- ASÂLET ve/=/||/<>/>/< HAKKÂNİYET


- ASÂLET[Ar.]/EN[Fars.] değil/yerine/= ÖZYETKİLİK / ÖZYETKİLİCE/ÖZYETKİLİ OLARAK


- A'SÂM[Ar. < USME] ile A'SAM ile ASAMM ile ÂSÂN[Fars.]

( Gerdanlıklar. | Tasmalar. İLE Ön ayakları sekili olan hayvan. İLE Sağır, işitmez. | Söz işitmez. | Sert, güç, tahammül edilmez. | Arap yazısında, ikinci ve üçüncü kökünde, uzun harf bulunan bir fiil. İLE Kolay. )

( SEKİ: Atın ayağında genellikle bileğe ya da dize kadar çıkan beyazlık. )


- AŞAMA/SAFHA ile/ve/||/<> KATMAN


- ÂSÂR[Ar. < ESER] ile ASAR[Ar.] ile ÂSÂR[Ar. < ISR] ile ASÂR[Ar.] ile A'SÂR[Ar. < ASR] ile AS'AR[Ar.]

( İzler, nişâneler, alâmetler. | Âbideler. | Gelenekler, öyküler. İLE Toz. [GUBÂR] | Sığınak, sığınılacak yer. [MELCE'] İLE Görevler. | Yükler. | Kabahatler, cürümler. İLE Fakirlik. İLE Yüzyıllar. İLE Pek kibirli. | Çarpık yüzlü. )


- AŞAR/AŞARÎ[Ar.] değil/yerine/= ONDALIK

( Türkiye’de 1925 yılına kadar tarımsal ürünün onda biri oranında aynî olarak alınan vergi. | Ondalık. )


- ÂSÂR'IN TERETTÜB ETMESİ ile/ve ÂSÂR'IN TERETTÜB ETMEMESİ

( Fiziksel. İLE/VE Zihinsel. )


- ASCOMYCOTA İLE BASİDİOMYCOTA İLE ZYGOMYCOTA ile/||/<> MANTAR ŞUBELERİ

( Mantar krallığı ana grupları. )

( Formül: Hifa → miselyum )


- -ASE ile/||/<> AMYL- ile/||/<> AMİLAZ ile/||/<> ZYM-/-ZYME/ZYMO-

( Nişasta, amyl kökü ile ilgili. İLE/||/<> Enzim . İLE/||/<> Nişasta parçalayan enzim. İLE/||/<> Fermantasyonla ilgili, enzimle ilgili. )


- ASEBİ ile/||/<> ÂSİ ile/||/<> CELÂLÎ

( Hırçın ve sinirli kişi. İLE/||/<> Yasalara başkaldıran, isyan eden. İLE/||/<> İlk olarak Yavuz Sultan Selim döneminde ortaya çıkan Bozoklu Derviş Celal'in adamlarına ve ondan yana olanlara sonraları da türeyen eşkıyaya verilen ad. )


- ASEKSÜEL ile/ve/değil/||/<>/< AZ SEKSÜEL

( Çeşitli neden ya da koşullarla. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Çeşitli olanaksızlıklarla ya da ilişkide/evlilikte. )


- ASEL[Ar.] ile A'SEL[Ar.] ile ASER[Ar.]

( Bal. | Cennetteki dört sudan biri.[AHLÂT: İnsandaki dört sıvı.] İLE Eğri olan katı şey. | Eğri dişli ya da bacaklı kişi. İLE Solaklık. )


- ASELBENT[Ar. ASEL + Fars. BEND] ile/ve/||/<>

( Hekimlikte ve koku yapımında kullanılan aselbent ağacından gövdesi çizilerek elde edilen bir reçine türü. )


- ASEPSİ/ASEPSIS[İng.] değil/yerine/= BULAŞSIZLIK (CANLI DOKUDA MUKOZA, DERİ VB.)


- ASEPTİK/ASEPTIC[İng.] değil/yerine/= BULAŞSIZ


- ASER[Ar.] ile A'SER[Ar.]

( Solaklık. İLE Pek zor ve çetin, dayanılması çok güç. | Solak. )


- ASETAL ile ASTEALDEHİT ile ASETAMİT ile ASETANİLİT


- ASFİKSİ/ASPHYXIA[İng.] değil/yerine/= HAVASIZ KALMA


- ASGARÎ MÜŞTEREK ile/ve/yerine AZAMÎ MÜŞTEREK


- ASGARİ ÜCRET[Ar.] değil/yerine/= EN DÜŞÜK ÖDENÇ


- ASHAB ile/ve ÂLİM


- ASHAB ile MÜCTEHİD


- ASHAB ile/ve/> TABİÎN ile/ve/> TEB-İ TABİÎN


- ASHAR[Ar.] ile ASHÂR[Ar. < SIHR]

( Saçı kızıl olan. | Kırmızı tüylü. İLE Evlenme dolayısıyla erkek tarafı akrabalar, güveyler. )


- ÂSÎ[Ar. < ESER] ile ASÎ ile ASÎ, ASİYE ile ÂSÎ[< İSYÂN, çoğ. USÂT] ile ÂSÎ ile ÂSÎ[Fars.]

( Ahlâkı bozuk, ahlâksız, çapkın. İLE Uygun, elverişli. İLE Çok isyancı. İLE Karşı gelen. | Haydut, şakî. | Günahkâr. İLE Hekim, cerrah. İLE Kederli, mahzûn. )


- AŞI ile AĞAÇ AŞILAMA

( )

( VACCINATION/INOCULATION vs. GRAFTING )


- ASİ ile/ve/||/<>/> AKSİ


- ÂŞÎ[Ar.] ile ÂŞÎ[Ar.] ile AŞÎ[Ar.]

( Aşçı. İLE Akşam yemeği yiyen. | Gidip, uzaklaşan. İLE Tavuk karasına tutulmuş. | Akşam. | Akşam yemeği. )


- ASİ ile ASİL


- AŞİB[Ar.] ile AŞÎB[Ar.]

( Çok otlu. İLE Bol otlu. )


- AŞIBOYASI ile/ve/<>/< AŞITAŞI

( İçindeki demir hidroksit miktarına bağlı olarak rengi pas sarısından çok koyu, kırmızıya kadar değişen toz boya. [Eskiden, binaların dış ahşap kaplamalarında yaygın olarak kullanılırdı.] | Koyuca kırmızı, kiremit rengi. İLE/VE/<>/< Aşıboyası yapmakta kullanılan taş. )


- ASİDİFİKASYON ile/||/<> ASİDİTE ile/||/<> ASİDOREZİSTAN

( Asitleştirme, asitleşme. İLE/||/<> Asitlik. İLE/||/<> Aside dirençli. )


- ASİDİK ile/ve/||/<>/>< BAZİK

( pH değeri 7'den küçük. İLE/VE/||/>< pH değeri 7'den büyük. )


- ASİDİMETRE[Fr.] değil/yerine/= ASİTÖLÇER


- ASIG ile/||/<> ASIGLIG
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kazanç, yarar. İLE Yararlı iş. )


- ÂŞIK ÖĞRENCİ ile/ve/||/<> MELAHAT PARS

(
ÖĞRENCİSİNİN AŞKINA YANIT...

Konservatuvarda öğretim görevlisidir. Son derecede güzel, alımlı, zarif, ince, nazik, olgun yaşlarda bir güfte ve beste sanatçısıdır.

Bir öğrencisi, duygularına yenik düşerek, hocası Melahat Pars'a âşık olur. Sanki rastlantıymış gibi her fırsatta karşısına çıkmayı huy edinir. Hoca, merdivenlerden inerken, o merdivenlerden çıkarken hocasını süzer. Hocası bir yöne doğru yürürken, o karşı yönden hocasına doğru yürür. Bu tür rastlantılar o kadar sık tekrar etmeye başlayınca, Melahat Pars da durumu anlar, ancak görmemezlikten gelir.

Bir gün merdivenlerden inerken, yukarı çıkmakta olan öğrencisi, hocası Melahat Pars’ın önünde durur, boynunu büker, yüzüne derinden bakar ve sevecen bir selenle;
- "Hocam, ben size âşık oldum. Ne yapsam olmuyor. Sizi görmeden duramıyorum. Gece gündüz hayalimdesiniz. Duygularımı denetleyemiyorum, perişanım, beni anlayınız lütfen." der.

Melahat Pars'ın yüzü kızarır. Hafifçe gülümser, yana çekilir ve yoluna devam eder. Evine vardığında ilham gelir, sabaha kadar çalışır ve bir beste yapar. Ertesi gün sabah, duygularını söyleyen öğrencisinin de olduğu sınıfta öğrencilerine;

- "Arkadaşlar, gece bir beste yaptım bakalım beğenecek misiniz?" diyerek udunu eline alır ve şu besteyi, hoş seleniyle söylemeye başlar:

Ben gamlı hazan sense bahar dinle de vazgeç
Sen kendine kendin gibi bir taze bahar seç
Olmaz meleğim böyle bir aşk bende vakit geç
Sen kendine kendin gibi bir taze bahar seç

Bestekâr hanımefendi, çaktırmadan âşık öğrencisine bir göz attığında, öğrencinin hüngür hüngür ağladığını görür...

Melahat Pars (1918 - 2005)

)

( )


- ÂŞIK OLMAK ve/||/<> AŞK OLMAK


- ÂŞIK OLMAK ile AŞK/I YAŞAMAK


- ÂŞIK OLMAK ile/ve/||/<> TAKINTILI-ZORLAYICI(OBSESİF-KOMPULSİF) KİŞİLİK BOZUKLUĞU

( Gövdede, aynı biyokimyasal etkileri "yaratıyor"/yaratabiliyor. )


- ÂŞIK PAŞA ile/ve ÂŞIK PAŞA-ZÂDE

( 1272 - 1333 ile 1303 - 1481 )

( En önemli kitabı, Garîb-nâme'dir. İLE En önemli kitabı, Âşık Paşa-zâde Tarihi'dir. )


- ASIK SURATLI/LIK ile/değil/yerine CİDDİYET


- ÂŞIK ile ÂRİF

( Susarsa helâk olur. İLE Konuşursa helâk olur. )


- AŞIK ile/değil ÂŞIK

( Baldır kemiği ile eklemleşerek, bileğin belirli başlı oynak merkezini oluşturan, ayak bileğinde bulunan, küçük kemiklerden biri. | Yapı çatılarında, uzun mertek, aşırma. | AŞIK ATMAK: Yarışmak. İLE/DEĞİL Vurgun, tutkun. )


- ASIK ile ASIK

( Somurtkan. İLE Asılı. )


- ASIK ile ÂŞIK

( Asılmış olan. İLE Çok seven. )


- ÂŞIK <> AŞK <> MÂŞÛK(A)

( Rüyasını görür. <> ... <> Uyur. )

( Kayıcı. [Durum, koşul ve karşılıksızlık durumlarında olasılık olarak davranışlarında kıyıcı ve yıkıcı olabilir.] İLE/||/<>/>< ... İLE/||/<>/>< Yakıcı.[Herhangi bir ölçüt olmaksızın âşık olana ya da "kendine yönelmiş olana" karşı, davranışlarında ve sözlerinde, bağlam, olanak ve terslik olarak (%1 - 99 arası) kıyıcı ve yıkıcı[0/1 (Evet/Hayır!)] olabilir.] )


- AŞIK ile/||/<>/< AŞUK/AŞUQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( ... İLE/||/<>/< İnsanın ayak bileğinde bulunan kemiklerden biri. )


- ÂŞIK ile/ve/||/<> SÂDIK ile/ve/||/<> LÂYIK


- ÂŞİKÂR ile/ve/||/<> BÂRİZ


- ÂŞİKÂRE ile/ve/değil ÂŞIK-ÂNE


- ÂŞIKKEN "EVLENMEK" ile/değil/yerine/>< ÂŞIK OLDUĞUMUZ KİŞİYLE EVLENMEK


- ÂŞIKLAR ARASINDA:
VE ile/değil/yerine İLE

( Bireysellik. İLE/DEĞİL/YERİNE Birliktelik. )

( Batı'da. İLE/DEĞİL/YERİNE Doğu'da. )

( Romeo ve Juliet. İLE/DEĞİL/YERİNE Leylâ ile Mecnun. )


- ASİKLİK/ACYCLIC[İng.] değil/yerine/= DÖNGÜSÜZ | DÖNGÜSÜ DÜZENSİZ


- [ne yazık ki]
ASIKYÜZLÜLÜK ile/değil/yerine/>< GÜLÜMSEMEK

( Gülümsemesini kaybeden kişi, herşeyini kaybetmiştir. )

( A person, who has lost their smile, has lost everything. )

( Dünyanın en kötü görüntüsü/manzarası. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dünyanın en hoş/harika görüntüsü/manzarası. )


- ASIKYÜZLÜ/LÜK ile MEYMENETSİZ[Ar.]

( ... İLE "Uğursuz", huysuz, aksi. )


- ASIKYÜZLÜLÜK ile/değil ZİHNİ MEŞGUL(/KAFASI DOLU) OLMAK


- AŞİL İLE KAPLUMBAĞA PARADOKSU ile/||/<> HAREKET PARADOKSU

( Aşil paradoksu yavaş gidene yetişememe İLE hareket paradoksu sonsuz bölmenin sonucudur. Zenon Aşil kaplumbağaya yetişemez çünkü sonsuz adım gerekir İLE bu hareketin mantıksal analizini sorgular. Modern matematik limit kavramı ile çözüldü. )

( Zenon (Elea) tarafından -450 yılında keşfedildi/formüle edildi. (-490--430) (Ülke: Antik Yunan) (Alan: Felsefe, Mantık) (Önemli katkıları: Zenon paradoksları (Aşil ve kaplumbağa, ok paradoksu), hareket ve bölünebilirlik paradoksları) )


- ASÎL[Ar.] ile ASÎL[Ar. < ASL]

( Öğleden sonranın son bölümü, akşamüstü. | Ölüm. İLE Sağlam. | İyice kökleşmiş. | Kendi adına hareket eden. | Edepli, terbiyeli. )


- ASÎL[Ar.] ile ASÎLE[Ar. çoğ. ASÂİL]

( Öğleden sonranın son bölümü, akşamüstü. | Ölüm. İLE Öğleden sonranın son bölümü, akşamüstü. | Bir şeyin bütünü. | Ölüm. )


- ASIL ile/ve/<> FASIL


- ASIL ile/ve/||/<>/> FER

( Bir şeyin kendisi, kopya karşıtı. | Bir şeyin ilk olarak ortaya çıktığı yer. | Gerçeklik. | Soy. | Esas. | Temel. | Aranılan nitelikleri en çok kendinde toplamış olan. | Bir görevde asaleten bulunan, yedek karşıtı. | Gerçekten, gerçek olarak. İLE/VE/||/<>/> İkinci derecede olan, kol, dal. )


- ASIL ile/değil ÖNCELİKLE


- ASIL/ASLINDA[Ar. < ASL] değil/yerine/= ÖZDE/GERÇEKTE


- AŞILAMA ile KÜLTÜRLEME


- AŞILARDA:
KARMA ile/ve/||/<> KAKMA(GÖZ/T) ile/ve/||/<> YARMA ile/ve/||/<> KALEM ile/ve/||/<> KABUK/KABUK ALTI ile/ve/||/<> YAN ile/ve/||/<> KÖPRÜ ile/ve/||/<> DİLCİKLİ (İNGİLİZ)

(

Bitki/Ağaç Aşılama Yöntemleri ve Kullanım Koşulları

1. Karma Aşı

Tanım: Farklı aşı tekniklerinin bir araya getirilerek uygulandığı sistemdir.

  • Ne zaman? Türlere göre değişken
  • Ne için? Dayanıklılık + verim kombinasyonu gerektiğinde
  • Uygun bitkiler: Turunçgiller, bağ bitkileri, nar

2. Kakma Aşı (Göz Aşısı / T-Aşısı)

Tanım: Kabuk altına göz yerleştirilerek yapılır.

  • Ne zaman? İlkbahar ortası veya yaz sonu
  • Ne için? Genç, ince gövdelilerde hızlı çoğaltma
  • Uygun bitkiler: Elma, armut, kayısı, narenciye

3. Yarma Aşı

Tanım: Kalın anaç yarılarak içine kalem yerleştirilir.

  • Ne zaman? İlkbahar başında (özsu öncesi)
  • Ne için? Kalın gövde, çeşit değiştirme
  • Uygun bitkiler: Ceviz, kestane, kiraz

4. Diğer Aşılama Yöntemleri

a) Kalem Aşı

  • İlkbaharda, dinlenme döneminde
  • Genç fidanlarda elma, armut, şeftali

b) Göz Aşıları

  • T-Göz: Kabuk kolay ayrıldığında yazın yapılır
  • Yonga Göz: İlkbahar veya yaz sonu

c) Kabuk Altı Aşı

  • Kalın anaç – ince kalem durumunda
  • Kabuk kolay ayrılıyorsa (özellikle ilkbaharda)

d) Yan Aşı

  • Anaç kenarına yapılan eğik kesiye kalem yerleştirilir

e) Köprü Aşı

  • Fare, don veya mekanik zarar gören gövdeleri kurtarmak için

f) Dilcikli İngiliz Aşısı

  • Kalem ve anaç aynı kalınlıkta olduğunda güçlü tutunma sağlar

Karşılaştırma Tablosu

Aşı Türü Uygulama Zamanı Anaç Kalınlığı Uygun Türler Avantajı
Karma Aşı Değişken Karışık Turunçgil, süs bitkileri Uyum artırımı, kombinasyon sağlama
Kakma Aşı Yaz / İlkbahar İnce gövde Elma, armut, şeftali Hızlı ve verimli üretim
Yarma Aşı İlkbahar başı Kalın gövde Ceviz, kiraz, elma Çeşit değişimi için ideal
Kalem Aşı İlkbahar İnce – Orta Şeftali, elma Genç fidanlarda etkili
Kabuk Aşısı İlkbahar Kalın gövde Elma, armut Kabuk kolay ayrıldığında çok etkili
Göz Aşısı Yaz / Sonbahar İnce gövde Narenciye, üzüm Yüksek tutma oranı

Hangi Durumda Hangisi Tercih Edilmeli?

Durum Uygun Aşı Türü
Kalın gövdeli yaşlı ağaç Yarma Aşı, Kabuk Aşısı
Genç fidanlarda çoğaltma Göz Aşısı, Kalem Aşı
Kabuğun kolay ayrıldığı dönem Kakma Aşı, Kabuk Aşısı
Çeşit değişimi ya da gövde onarımı Yarma Aşı, Köprü Aşı
Çok yönlü genetik özellik istenirse Karma Aşı

Sonuç İtibarı ile

  • Bitki türü ve çeşidi
  • Anaç ve kalem yaş/kalınlık oranı
  • İklim ve mevsim koşulları
  • Kabuğun ayrılma durumu
  • Aşının amacı: Verim artırımı, çeşit değiştirme, zarar onarımı
)


- AŞILARDA:
YARMA(ÇELİK) AŞI ile/ve GÖZ AŞI


- ASILI ile ASILLI

( Asılmış olan, asma, asık, muallak. | Asılmış bir biçimde. İLE Bir kökene dayanan, kökenli. )


- ASILMAK ile ASILMAK ile ASILMAK

( Tutunmak, tutunarak çekmek. İLE Birine sarkıntılık etmek. İLE [boyundan asılarak] "Ölüm cezası almak/vermek". )


- ASILMAK ile/ve/||/<>/> YAZILMAK ile/ve/||/<>/> YÜRÜMEK


- ASILSIZ HABER değil/yerine/= GERÇEK DIŞI ÇAV


- ASILSIZ İHBAR değil/yerine/= YALAN BİLDİRİM


- AŞIM ile/ve/||/<>/> BAŞIM

( Azıcık. İLE/VE/||/<>/> Ağrısız. )


- ÂSİM[Ar.] ile ESİM[Ar.]


- ASİMETRİ ile/değil YAMUKLUK


- ASİMİLASYON[Fr. < ASSIMILATION] değil/yerine/= ÖZÜMLEMEK | BENZEŞ(TİR)MEK

( Özümleme. | Benzeşme. | Farklı kökenden gelen azınlıkları ya da etnik öbekleri, bunların kültür birikimlerini, kimliklerini baskın doku ve yapı içinde eriterek yok etme. )


- AŞIM/IZ ile AŞIM/IZ

( Önleyici ilacımız. İLE Yemeğimiz. )


- AŞIN ile/ve/||/<> EŞİN

( Sürtüşmek. İLE/VE/||/<> Sürtünmek. )


- ASINDA değil ASLINDA


- AŞINDIRMAK değil/yerine AŞMAK


- AŞINIM/KOROZYON/CORROSION[İng.] ile/ve TERSİNEMEZLİK/ENTROPİ/ENTROPY[İng.]

( Tersinemezlik, nesnel zamanı kurar. )

Bugün[13 Ekim 2025]
itibarı ile 32.206 başlık/FaRk ile birlikte,
32.206 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(10/130)