FaRkLaR KILAVUZU/"SOZLUGU"!!! - Toplum


TOPLUM'DA

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
( SÜREKLİ AYIRDINDA VE FARKINDA OLUNMASI GEREKENLER!!! )


 



Doğrudan, bu bölüm/sayfa içeriğinde
arama yapmak için...

( Klavyenizde "Ctrl + F" tuşlarıyla[önce "Ctrl" tuşu ve basılı tutarken "F" tuşuna basarak] ve/veya(^/v) fareyle[mouse] sol üst köşedeki "Düzenle/Edit" kısmında "Bul/Find"'ı tıklayarak aradığınız sözcüğü yazarak aramanızı yapabilirsiniz. )* ( Windows için geçerlidir. )
* ( Linux ve Macintosh kullanıcıları nasıl arama yapacaklarını biliyorlardır. )



AÇIKLAMALAR/ÖNSÖZ
[Mutlaka okuyunuz!!!]

- Bazı sözcüklerin, hem sözlüklerdeki karşılığına yer verilmekte, bazılarına da özellikle yer vermeyip psikolojik, felsefi, bilimsel, sanatsal, göreceli, uygulayımsal, belirli bir sınırlılık ve yaklaşımlardan yararlanılarak parantezler açılmıştır.

- Bu çalışmada, başlıkların altlarındaki bilgilere/açıklamalara (parantezlere), kişilerin, kendilerinin düşünmelerine fırsat verebilme amacıyla ve özellikle pek fazla yer verilmemektedir. Zihinlerce/kişilerce uygun bulunmayabilecek bilgiler/parantezler, gözardı edilebilir.
[ Kavramların yanında bulunan ( ) parantezler, ek bilgi ya da açıklama olarak, [ ] köşeli parantezler ise ayrıntı/teknik bilgi vermek üzere kullanılmıştır. ]

- Çoğu sözcüğe, özellikle ve belirli bir yaklaşımla yer verilmemiştir. Hayır! / Evet!

- Bu çalışmada, çoğu sözcüğün/kavramın altında, bazılarında “açıklama/ları” bulunmakta, bazılarında da -özellikle ve çeşitli nedenlerden dolayı- bulunmamaktadır.

- Bazı başlıkların altına, veri/bilgi girmemizin çeşitli nedenlerinden biri ise ulaşım/erişim kolaylığı sağlamak üzere, hazır veri/bilgi karşılıklarını sunmak üzeredir! [Dolayısıyla sizin de FaRkLaR Kılavuzu'na destek olabilmek amacıyla üyeliğinizi şimdi başlatmanızı dileriz! Teşekkür ederiz!] )

- Bu çalışmanın, sadece sözlük olarak algılanmamasını ve kullanılmamasını da sağlamak amacıyla ve özellikle “:”[iki nokta üst üste] ya da “...dır!” şeklinde belirtilmemiştir!

- Bu çalışmada, başlıkların [kavram ya da olguların], ne olduklarından çok, ne olmadıklarına işaret etme çabası güdülmektedir. [ Bir DEĞİL’leme çalışması olarak değerlendirilmelidir! ]

- Bu çalışmada bulunan tüm karşılaştırmaların, tanımlan(a)mayan, sözcük olarak karşılığı/adı tam olarak oluşturul(a)mamış, fakat zihinlerimizde karşılığı bulunan/bulunabilen “3.” anlamları ve/veya ara anlamları düşünülebilir.

- Bu kılavuz/sözlük, dil(d)e/kavramlar(d)a/sözcükler(d)e ilginizin daha da artması ve sözlük/ahit kullanımını artırmayı amaçlamaktadır.

- İngilizce’ye ve öteki dillere yer verme nedenimiz, öteki dillerle karşılaştırmalı yaklaşımla belirli bir bilince sahip olmanıza, aracı olabilmektir.

- Çoğu sözcüğün, zaman içinde, kökenbilimsel(etimolojik) derinliklerine ve öteki dillerdeki karşılıklarına da yer verilecektir. (Bu konuda her türlü destek ^v(ve/veya) katkınızı görmekten mutluluk duyarız!)

- Bu kılavuzdaki bilgiler, SDP(Sinir Dili Programlası)(NLP) üzerine de kılavuzluk edebilir.

- Bu kılavuz, soru sorma/sorgulama, yoğun/derin düşünme aracı/vesilesi olarak kullanılabilir.

- Bu kılavuz/sözlük üzerine olan tüm katkı/destek/uyarı/yorum ve önerilerinizi görmek ve değerlendirmekten mutluluk duyarız! Ayrıca burayı tıklayarak, dille ve buradaki içerikle ilgilenebileceğini düşündüğünüz kişilere tavsiye edebilirsiniz.



"... ile/ve/değil/yerine ..."
[bağlaçların kullanımı/okunuşu...]

- Kavramların aralarında kullanılan/bulunan
"... ile/ve/değil/yerine ..."
bağlaçları, ilgili satırı 2/3/4 kez ve ayrı ayrı şekilde okumanız ve satırları tekrarlamamak içindir.
( - UCLAR ile FARKLAR [karıştırılmamalı!]
- UCLAR ve FARKLAR [ayrı olmalarının yanısıra birlikte de düşünülebilir/kullanılabilir!]
- UCLAR değil FARKLAR [dır!]
- UCLAR yerine FARKLAR [düşünülmeli/kullanılmalıdır!] )



... ile ...
[ÖNCESİ | SONRASI]

- Sözcükleri dizerken ya da "... ile" öncesiyle "ile ..." sonrası arasında bir öncelik/fark/özellik/tercih/vurgu yoktur. Her ikisini de kesinlikle birbirine karıştırmamak, her ikisinin de derinliğine/önemine ve ciddiyetine yer/destek verilmesi gerekmektedir.

- Belirlemelerin/karşılaştırmaların daha da oturması/derinleşmesi için, "ile"den sonraki sözcüğün yanına tekrar "ile"den önceki sözcüğü düşünerek/koyarak değerlendiriniz.
( "- BÜTÜN ile TÜM" ise "- BÜTÜN ile TÜM (ile BÜTÜN)" gibi. )



( "- KİŞİSEL ile TOPLUMSAL" ise "- KİŞİSEL ile TOPLUMSAL [ile KİŞİSEL]" gibi. )

 


 

 

( Bugün [29 Nisan 2024] itibariyle
Toplum bölümünde,
9040 başlık/FaRk yer almaktadır.
)



-HAYIRSEVER/HAYIRPERVER = HAYIRHAH[Ar., Fars.]

( Yoksullara, düşkünlere, yardıma gereksinimi olanlara, iyilik ve yardım etmeyi seven, iyiliksever, yardımsever. | İyilik dileyen/isteyen, iyicil. )


-HAYR:
SÖZ (İLE) ile/ve/||/<> SÜKÛT (İLE) ile/ve/||/<> NAZAR (İLE) ile/ve/||/<> AMEL (İLE)



-HAYRAN/LIK ile BAYGIN/LIK



-HAYRAN ile/ve/> HAYRAT

( Hayran olduğuna, hayrat ol! )


-HAYRANLIK ile/ve/||/<>/> İÇSELLEŞTİRME



-HAYRÂT[< HAYR]: HAYIRLI İŞLER | HAYIR İÇİN KURULAN MÜESSESELER [ÇEŞME, HASTAHANE, AŞHÂNE]



-HAYSİYET ile/ve/||/<>/>/< ŞAHSİYET



-HAYVAN SÜRÜSÜ ile/ve/||/>< İNSAN TOPLULUKLARI

( Kalabalıklaştıkça akıllanır. İLE/VE/||/>< Kalabalıklaştıkça aklını kaybeder. )


-HAYVAN YILI TAKVİMİ:
ÇİN ve/değil/< ÖZBEKİSTAN

( Hayvan yılı takvimini, Çin'liler, Özbekler'den almıştır. )


-HAYVANLAR (ÂLEMİ) ve/<> NE OLMADIĞININ/OLMAYACAĞININ GÖSTERGELERİ



-HAZ ile/değil/yerine OLGUNLUK

( Olgunluk, hazzı erteleyebilme becerisidir. )


-HAZAR ile HAZAR ile HAZARA



-HAZİNE ile/ve/<> SUAL

( Sandık. İLE/VE/<> Anahtar. )


-HAZİNE ile/ve/<> SUAL

( Dışarıda. İLE/VE/<> Sende. )


-HAZIR (OLMAK) ile/ve/> RAHAT (OLMAK)



-HAZIR OLMAK/OLAN ile/ve/<> İSTEKLİ OLMAK/OLAN



-HAZIR:
YERİ ve/||/<> YOLU

( Gelenin. VE/||/<> Gidenin. )


-HAZIRLAMA ile/ve/||/<>/> SUNMA



-HAZİRUN değil HAZIRUN



-HAZM[Ar.] ile HAZM[Ar.]

( Kesin karar, sebat, direnme. | Doğru ve sağlam oy ve karar. İLE Midedeki yiyecekleri eritme, sindirme. )


-HECCAV[Ar.] değil/yerine YERGİCİ



-HEDEF ile/değil HİTAP

( "Ben" ve "Sen" sözcükleri ve kullanımı, bir hedef değil hitap aracıdır!
Yaşamımızdaki bazı/birçok şey (bu/şu/o),
"benim/senin/onun için böyle/şöyle/öyle!"
"bana/sana/ona göre böyle/şöyle/öyle!"
ya da
ben/sen/o,
"öyle istiyorsa öyledir"
"öyle düşünmüyorsa öyle değildir"
gibi ne yazık ki çokça kullanılan zırva ifadelerle hareket noktası oluşturulamaz! Yani kişi(kendi ya da başkaları), kendinden ve/ya da başkalarından hareket ederek bir sonuç alamaz, yargıda bulunamaz/bulunmamalıdır.

Bu tür, "ben/sen/o" ifadeleri, hitap için kullanılmak yerine bir hedef olarak hiçbir biçimde kullanılamaz. Bu "yaklaşım" ya da "ifade tarzı", öznellikle, demokratlıkla ya da "faşizmle" hiçbir şekil ve koşulda bağlantılandırılamaz/bağdaştırılamaz ya da indirgenemez de!

Son yıllarda, özellikle de sinema/dizi, kitap ve internetin, bilimsel ve/ya da kişisel araştırma ve yayınların, ülkemizde ve dünyada hızla yaygınlaşmasıyla, Amerika/Avrupa zihni ve diliyle yazılmış kitaplarda/filmlerde çokça kullanılan "Ben/Sen" sözcüklerinin etkisiyle de, ülkemizde, bazı/çoğu kişi tarafından yanlış/yamuk bir biçimde düşünsel çabası/becerisi yetersiz ya da benmerkezci kişilerin zihnine ve diline yerleşmiştir ne yazık ki. Toplum olarak bir anda düzeltilemeyecek olsa da, bireysel olarak yeterli bilgi ve bilinçle çok şey değişebilir/değiştirebiliriz. )


-HEDEF ile/değil HİTAP

( Düşüncenin üstesinden gelemeyen, düşünenin üstesinden gelmeye çalışır. )


-HEDİYELEŞMEK ve/||/<>/> NİTELİKLİ BERABERLİK



-HEGEMONYA[Yun. < HEGEMONIA] ile BASKI

( ... İLE Bir devletin, başka bir devlet üzerindeki siyasi üstünlüğü ve baskısı. )


-HEKİMLER ile/ve/<> PİLOTLAR



-HELEN ile BARBAR

( BAR BAR (BAĞIRMAK), BARBAR: BIR BIR KONUŞAN )


-HEM/NE PAYLAŞILANLAR/PAYLAŞILABİLENLER, HEM/NE PAYLAŞIL(A)MAYANLAR



-HEMFİKİR değil/yerine/= OYDAŞ



-HENGÂME[Fars.][HANGAME değil!] ile İZDİHÂM[Ar. < ZAHAM]

( Kavga, patırtı, gürültü. İLE Kalabalık, yığılma, kalabalıktan sıkışma. )


-HEPİMİZ:
AYNIYIZ değil AYNI DEĞERDEYİZ



-HEPİMİZİ BİR YAPAN ile/ve/<> BAZILARIMIZI "AYRI" YAPAN



-HER BİÇİMDEN/GÖRÜNÜŞTEN ÇÖZÜLME/UZAKLAŞMA ve/||/<>/> YENİ VE YENİDEN BİÇİMLENME



-HER BİLDİĞİMİZİ ... ile/ve/||/<> HER SÖYLEDİĞİMİZİ ...

( Söylemiyoruz! İLE/VE/||/<> Biliyoruz! )


-HER İŞE KARIŞMAK =/<> HİÇBİR İŞ YAPMAMAK



-HER NE OLURSA ve/||/<> DİLİM/İZ DURURSA

( Bana, benden olur. VE/||/<> Başım barış/selâmet bulur. )


-HERC Ü MERC değil/yerine/= ALTÜST, KARMAKARIŞIK, ALLAK BULLAK, DARMADAĞINIK



-HERCÂÎ[Fars.] değil/yerine/= YELTEK/GELGEÇ

( İsteğinde kararlı olmayan ya da konudan konuya geçiveren. | Aşkta, değişken, vefâsız. )


-HERHANGİ BİR ARKADAŞININ, SENİ, PARA İSTEMEK İÇİN ARAMASI ile TANIDIĞIN VE SEVDİĞİN BİR ARKADAŞININ, SENİ, PARA İSTEMEK İÇİN ARAMASI



-HERHANGİ BİR KİŞİ (OLAN/OLMAK) ile/ve/değil/yerine BELİRLİ BİR KİŞİ (OLAN/OLMAK)



-HERHANGİ BİRİ OLMAK ile/değil/yerine BELİRLİ BİR KİŞİ OLMAK



-HERKES, "HER ŞEYİN FARKINDA"
ile/değil/||/<>/<
"HİÇKİMSE, HİÇBİR ŞEYİN FARKINDA DEĞİL" DEĞİL



-HERKES ile "HERKES"İ

( Genelin içinde düşünülen kişiler. İLE Özelliği/farkı olan üzerine düşünülen "KİŞİ"yi. )


-HERKES ile/değil/yerine ÇOĞUNLUK



-HERKES ile/ve/değil/||/<> HERHANGİ BİRİ



-HERKESİN:
YANLAŞTIĞI KİŞİ/LER ile/ve/değil/||/<>/< İYİ ANLAŞTIĞI KİŞİ/LER



-HERO ve/||/<> İLKBAHAR, YAZ, SONBAHAR, KIŞ... VE İLKBAHAR

( ve/||/<> )


-HERO ve/||/<> İLKBAHAR, YAZ, SONBAHAR, KIŞ... VE İLKBAHAR

( )


-HERŞEY ile HİÇBİR ŞEY

( Zamanla telâfi edilebilir. İLE Geçip giden zaman, hiçbir şeyle telâfi edilemez. )


-HERŞEYİ YAZMAK ile/ve/değil/yerine YAZILABİLDİĞİ KADAR/INI YAZMAK



-HESAP SORMAK ile/değil/yerine ÇÖZÜM/KATKI SUNMAK



-HESAP SORMAK ile/değil/yerine ÖRNEK OLMAK



-HESAPLAMA ile/ve/<> AÇIKLAMA



-HEVES KIRILMASI ve/<>/> YALNIZLIĞA YÖNELİM/DÜŞKÜNLÜK



-HEVES ile GIPTA



-HEY ... ile EY ...



-HEYECAN ile/ve ENERJİ



-HEYECAN ile HELECAN

( ... İLE Yürek çarpıntısı, çarpıntı. )


-HEYET-İ ÂYÂN ile/ve/||/<> HEYET-İ MEBÛSAN



-HEYET[Ar.]/COUNCIL[İng.]/KONSEY[Fr. < CONSEIL] değil/yerine/= KURUL



-HEYET[Ar.]/ENCÜMEN/KOMİTE[Fr. < COMITE]/KOMİSYON değil/yerine/= YARKURUL/ALT KURUL

( Meclis ya da herhangi bir kurultayda, bazı konuları inceleyerek, varılan sonuçları tartışılmak için genel kurula getirmekle görevli, üyeler arasından oluşturulan altkurul. )


-HEYET ile/ve/||/<> HAZİRUN



-HEYÛLA ve/<> SÛRET ve/<> ŞEKİL ve/<> NİTELİK



-HİBBE[Ar. < HİBEB] ile HİBE[Ar. < HİBÂT]

( Paçavra, kesilmiş kumaş parçası. İLE Bağışlama, bağış. )


-HİÇBİR ŞEYE SAHİP OLMAMAK değil HİÇBİR ŞEYİN, BİZE SAHİP OLMAMASI



-HİÇBİRİMİZ ile HİÇKİMSE



-HİÇKİMSE...

( * ... düşüncenin ve dilin dışına çıkamaz.
* ... varoluşundan kuşku duyamaz ve varoluşunu inkâr ya da reddedemez.
* ... olmak, konuşmaya başlayana kadardır.
* ..., tek başına yaşayabilecek kadar güçlü değildir.
* ..., zaafsız değildir.
* ..., her şeyi yapabilecek güçte ve olanakta değildir.
[Non omnia possumus omnes]
* ..., fazla yaşamış olmakla yaşlanmaz.
* ..., yaşamı boyunca yalnız kalmamıştır ve kalamaz.
* ..., başkasıyla aynı değildir.(Kendiyle de aynı değildir.[sürekli gelişir, değişir, dönüşür])
* ..., kimsenin, düşüncesini/niyetini okuyamaz.
* ..., kendi özünü ortadan kaldırmaksızın, kendi ahlâksal görevini terk edemez.
* ..., başkalarının bizi yok etmesine/saymasına ve üzmesine fırsat verecek kadar "iyi niyetli" olmamalıdır.
* ..., başkalarından ya da genel olarak beklenti içinde olmamalıdır.
* ..., hiçkimsenin "düşünce" ve "zihnini" beğenmez, tamamen almaz ya da kullanmaz.
* ..., hiçkimsenin, neyi bilip bilmediğini, isteyip istemediğini ya da yapıp yapamayacağını, hiçbir zaman, zemin ve koşulda bilemez.
* ...'nin diline ve dinine, dil uzatmamalı!
*...'nin iç dünyasına karışma; hiçkimseyi, iç dünyana karıştırma; hiçkimseye iç dünyanı "tamamen" açma!
* ..., bir şeyin sonucunu, önceden, kesin olarak bilemez.
* ...ye, bir şey öğretmeye çalışmamalı fakat düşünmelerine aracı/destekçi olabiliriz.
* ..., ümit etmedikçe, aldatılmadıkça, korkmadıkça, çok sevmedikçe ve kendi istemedikçe başkasına (yüksek mikdarda) para ver(e)mez.
* ..., kimseyle kıyaslanamaz ve ölçülendirilemez.
* ..., hiçkimseyi anlayamaz, eleştiremez ve düzeltemez.[ancak davranış ve sözlerindeki yanlışlar/eksiklere işaret edilebilmektedir]
* ..., hiçkimseye benzetilemez/benzetilmemeli!
* ..., hiçkimseyi yargılayabilecek kadar kusursuz değildir.
* ..., hiçkimsenin "durduğu/bulunduğu "yer"e ulaşamaz.
* ..., hiçkimsenin kendi doğasının ilkelerine göre yaşamasını engelleyemez.(kendi dışında!)
* ..., hiçbir canlının özgürlüğünü kendi çıkarları için sınırlandıramaz.
* ..., (tamamen) masum değildir/olamaz.
* ..., "dâhi" ya da "aptal" değildir/olamaz.
* ..., "idâre edilmek"ten hoşlanmaz.
* ..., değişime karşı değildir. (Yeter ki, ucu, kendine dokunmasın.)
* ..., "Bulunmaz Hint kumaşı" değildir!
* ...'nin terazisi, bir başkasını tartmaya yetmez!
* ..., hiçkimseyi/e övmemeli, küsmemeli, yakınmamalı, suçlamamalı![olgunluğun gereği ve göstergelerindendir.]
* ...'yi, başkalarının "anlattıklarıyla" yargılamamalı!
* ...'ye, güvenmemek değil yanlışta olana, yanlış yapana ikinci kez güvenmemek!
* ...'yle, ikinci kez tanışamayız.
* ... ile fazla yüz-göz olmaya değmez/gelmez.
* ..., kendi için rahmet okuyamaz.
* ..., kendinden başkası olamaz.
* ..., kendinden daha zengin olamaz.
* ..., kendi değerini bilmezsen/ortaya çıkarmazsan, senin/onun değerini bil(e)mez.
* ..., kendi "katılımımız(rızâmız/iznimiz)" olmadan, bize kendimizi değersiz hissettiremez.
* ..., küçümseyecek kadar büyük değildir.
* ..., sınanmadıkça, zorunda kalmadıkça, kendine fırsat tanımadıkça kendi (hukukî/ahlâkî) olanak ve sınırlarını bilemez.
* ..., dirseğini yalayamaz.
* ..., gölgesinin dışına zıplayamaz.
* ..., kendini gıdıklayamaz.
* ..., boş sözlere, yetkin yanıt veremez.
* ..., ayak parmaklarından birini ötekilerden ayrı olarak bükemez.
[Biri bükülmek istendiğinde hepsi bükülür.]
* ..., aramadığını bulamaz, doldurmadığını boşaltamaz, sahip olmadığı şeyden vazgeçemez, bulunmadığı yeri terk edemez.
* ..., duymak istemeyen kadar sağır, görmek istemeyen kadar kör, anlamak istemeyen kadar âciz, yapmak istemeyen kadar âtıl olamaz!
* ..., anımsamadığı şeyi anımsamadığını bilemez.
* ..., unutmak istediği bir şeyin fotoğrafını çekmez.
* ..., gerçek yüzünü ortaya çıkarmaz.
* ..., kızdığında, kendini/özünü saklayamaz.
* ..., başka bir kişinin, iki dudağının ötesinde/berisinde değildir.
* ..., yalnızken, dengede değildir.
* ..., düşünürken, düşündüğünden daha tehlikeli bir şeyi düşünemez
* ..., üçüncü kişi olmayı kabul etmez/edemez![Üç kişi biraradaysa, bir kişi orayı terk etmelidir!]
* ..., başarı merdivenini, elleri cebinde tırmanmamıştır.
* ..., kendi başarısızlığından kaçamaz.
* ..., çıktığı yolda, (önceki) "kendi kalamaz".
* ..., başkasının donunu/külodunu giymez ve diş fırçasını kullanmaz.
* ..., bazı durum/koşullarda, bize yardımcı olamaz.
* ..., kısa kısa konuşurken/yazarken, uzun uzun düşünmüş/düşünüyor olamaz.
* ..., hepimiz kadar akıllı değildir/olamaz.
* ...nin, "Ahhh"ını alma!
* ...ye, sürekli "toplarsa", hiçbir şey yetmez.[Sürekli paylaşırsa/k da herkese yeter!]
* ..., sürekli olarak ve herşeyi kazanamaz fakat görülmesi gerekeni görebilirse herşeyde ve sürekli kazançlı çıkabilir.
* ..., hiçkimseye tamamen tâbi değildir, olamaz, olmamalıdır da.
* ..., üretimden çekilip tüm geleceğini, bir kişinin(adamın/kadının) "buluncuna(vicdanına)", "aşkına", (")samimiyetine("), bir gün, aklının karışmasına ve yanılgılarına bırakmamalıdır.
* Bazı/çoğu düşünce/söz/yer vs., hiçkimseye ait olmadan, herkesindir!
* Felsefe, ...'nin, itibar edip etmemesine, itibar etmeyendir/etmemektir.
* AŞK'I, ÂŞIKLAR BİLİR [Başka da kimse bilemez.]
* Zaman, hiçkimse için durmaz. )


-HİÇKİMSE ile/ve/<>/> HERHANGİ BİRİ ile/ve/<>/> BELİRLİ BİR KİŞİ

( Çırak. İLE/VE/<>/> Kalfa. İLE/VE/<>/> Usta. )


-HİÇKİMSE ile/ve/<>/> HERHANGİ BİRİ ile/ve/<>/> BELİRLİ BİR KİŞİ

( Bebek. İLE/VE/<>/> Çocuk/genç. İLE/VE/<>/> Yetişkin. )


-HİÇKİMSE ile/ve/<>/> HERHANGİ BİRİ ile/ve/<>/> BELİRLİ BİR KİŞİ

( 0-1 İLE/VE/<>/>1-18 İLE/VE/<>/> 18 - ~ )


-HİÇKİMSE ile/ve/<>/> HERHANGİ BİRİ ile/ve/<>/> BELİRLİ BİR KİŞİ

( Konuşmaya başlayana kadar. İLE/VE/<>/> Yetkinleşene[rüşte] kadar. İLE/VE/<>/> Olgunlaşana[kemâline] kadar ve sonrası. )


-HİÇKİMSE ile/ve HERKES

( Kimse beni sevmek zorunda değil fakat ben herkesi sevmek durumundayım. )


-HİÇKİMSE ile/ve HERKES

( Herkes, er ya da geç, bazı düşünce ve tutumlarından dönüş yapar. )


-HİÇKİMSEMİZ" değil HİÇBİRİMİZ



-HİÇKİMSEYİ:
ÖVMEMEK ve/||/<> KÜSMEMEK ve/||/<> YAKINMAMAK ve/||/<> SUÇLAMAMAK

( Olgunluğun gereği ve göstergelerindendir. )


-HİÇKİMSEYLE KONUŞ(A)MAYACAĞIN/PAYLAŞ(A)MAYACAĞIN DÜŞÜNCELER/SÖZLER[KONULAR, OLAYLAR, OLGULAR, KAVRAMLAR] ile/ve/<> KENDİNİN (BİLE) DÜŞÜNMEK İSTEMEYECEĞİN DÜŞÜNCELER/SÖZLER[KONULAR, OLAYLAR, OLGULAR, KAVRAMLAR]



-HİÇLİK ile/ve/=/<>/değil/yerine/hem de/ya da/belki BÜTÜNLÜK



-HİCRÂN ile/ve/<> FİRÂK



-HİCRET[Ar. < HECR] değil/yerine/= GÖÇ

( Göç. | Hz. Peygamber'in, Mekke'den, Medine'ye göç etmesi.[İslâm tarihinin/takviminin başı][Hicret-i Nebeviye] )


-HIFZISSIHHA[Ar.]/SANİTASYON/SANITATION[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK KORUMA, SAĞLIKLAMA



-HİKMET ile/ve/> İFFET ile/ve/> CESÂRET ile/ve/> ADÂLET

( Aklın dengeliliği/îtidali. İLE/VE/> Şehvetin dengeliliği/îtidali. İLE/VE/> Öfkenin dengeliliği/îtidali. =/> HİLÂFET, HİDÂYET ve KEMÂLÂT'a eriştirir. )


-HİKMET ile/ve/> İFFET ile/ve/> CESÂRET ile/ve/> ADÂLET

( Hikmetin dili, simge ve sükûttur. )


-HİKMET ile/ve/> İFFET ile/ve/> CESÂRET ile/ve/> ADÂLET

( [ucları(tefrit-ifrat)] BİLGİSİZLİK/CEHÂLET >< BİLGİÇLİK/MALÛMATFURUŞLUK ile/ve/> İLGİSİZLİK/İSTEKSİZLİK >< AZGINLIK ile/ve/> KORKAKLIK/KABALIK >< KAHRAMANLIK )


-HİLÂFIN(D)A

( DIŞINDA, TERSİNE )


-HİLE-HURDA



-HİMMET ile/ve/<>/< HİKMET ile/ve/<>/< HİZMET

( Yardım. İLE/VE/<> Bereket. İLE/VE/<> İç yardım. )


-HİMMET ile/ve/<>/< HİKMET ile/ve/<>/< HİZMET

( İSLÂM: Allah'ın emirlerine tâzim, kullarına hizmet. )


-HİMMET ile/ve/<>/< HİKMET ile/ve/<>/< HİZMET

( BABA, HİMMET! OĞLUM, HİZMET! )


-HİMMET ile/ve/<>/< HİKMET ile/ve/<>/< HİZMET

( BİN'E HİZMET, BİR'DEN HİMMET )


-HİMMET ile/ve/<>/< HİKMET ile/ve/<>/< HİZMET

( GÖRÜNMEYENE HİZMET
GÖRÜNENDEN HİZMET
[GÖRÜNENE HİZMET, GÖRÜNMEYENDEN HİMMET] )


-HİMMET ile/ve/<>/< HİKMET ile/ve/<>/< HİZMET

( Onu bile, kurtuluşa erdirmek üzere hizmet et! )


-HİMMET ile/ve/<>/< HİKMET ile/ve/<>/< HİZMET

( Hizmet edersen, himmet edilirsin! )


-HİMMET ile/ve TEŞVİK



-HİND ile HİNT

( Yabancı kişi. )


-HİNDİSTAN'DA ÖTEN HOROZUN SESİ KULAĞIMIZDADIR ile/ve/<> BİR YILDIZ KAYSA DİŞİM AĞRIR



-HİPNOZ ve/||/<> "BÂTIL İNANÇ"

( İkisinde de istek, inanç ve "güvenme" vardır. )


-HIRS ve İSRAF değil/yerine/>< İKTİSAD ve KANAAT

( Zararlı bir küfrân. VE Nimeti, çirkin ve zararlı bir küçümseme. DEĞİL/YERİNE/>< Nimete, güzel ve yararlı bir saygı. İLE Ticaretli bir şükran. )


-HIRS ve İSRAF değil/yerine/>< İKTİSAD ve KANAAT

( Yanıltır, zelîl eder. DEĞİL/YERİNE/>< Aziz eder. )


-HIRS değil/yerine/>< YASA



-HIRSIZ değil/yerine/>

( Hırssız kişi, hırsızlığa gerek duymaz. )


-HIRSIZIN:
AFFI değil "AMAN"I OLMAZ!



-HIRSIZIN:
HIRSIZLIKTAN DOLAYI CEZALANDIRILMASI ile/ve/||/<> YAKALANMASINDAN DOLAYI CEZALANDIRILMASI

( Bugün. İLE/VE/||/<> 2000 yıl önce. )


-HISIM-AKRABA



-HİTAP ile/ve "ÇAĞRI"



-HIYANET/İHANET[Ar.] değil/yerine/= SATKINLIK/SATINÇ



-HIYAR ile HIYAR[AHYÂR]

( Salatalık. İLE Kendi ve başkaları/toplum için yararlı işler yapan, hayırlı olan kişi.[Argodaki ve tırnak içinde, "anlamaz, işe yaramaz" olarak "yerme" anlamındaki kullanımı "kişisel" ve kötü, yanlış bir kullanımdır.] )


-HİYEROGLİF ile/ve/<> İKONOGRAFİ

( Doğa. İLE/VE/<> İnsan. )


-HİZAYA GELMEK değil/yerine/= DÜZ SIRA OLMAK



-HİZB değil/yerine/= KISIM, BÖLÜK | CEMAAT, TÂİFE, TARAFTAR



-HİZİPLEŞME[Fr. < CLIQUE] ile HIRLAŞMA



-HIZLANDIRICI ile/ve KOLAYLAŞTIRICI



-HIZLI GİTMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UZAĞA GİDEBİLMEK

( [... için/istiyorsak ...]
Yalnız gidilmeli. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Birlikte gidilmeli. )


-HIZLI GİTMESİNE NEDEN OLMAK ile/değil/yerine YAVAŞ GİTMESİNİ SAĞLAMAK



-HIZLI MODA ile/değil/yerine/>< YAVAŞ MODA

( )


-HIZLI MODA ile/değil/yerine/>< YAVAŞ MODA

( Gerçek Bedel[The True Cost] ve Irmak Mavisi[River Blue] belgesellerini de izleyelim, bilgilenelim, bilinçlenelim, çevremize duyuralım! )


-HIZLI ÖRGÜTLEN(EBİL)ME ile/ve/değil/<> NİTELİKLİ ÖRGÜTLENME



-HİZMET ETMEK ve/<> ÖTEKİLERİ İHMAL ETMEMEK



-HİZMET:
| YARARLANILAN ile/ve/<> ETKİLENİLEN | ile/değil/yerine KATILINAN



-HİZMET:
40'INA KADAR ile/ve/<>/> 40'INDAN SONRA

( Ben, neye/kime? İLE/VE/<>/> Ne/kim, bana? )


-HİZMET:
AŞK İLE değil SEVGİ/MUHABBET İLE



-HİZMET:
MİNNETSİZ ve/<> KÜLFETSİZ ve/<> ÜCRETSİZ ve/<> TEŞEKKÜRSÜZ



-HİZMET:
REHBETEN[Ar.] ile/değil/yerine/>< RAĞBETEN[Ar.]

( Korkarak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İsteyerek. )


-HİZMET[bkz. HİDMET, HİDEMÂT] değil/yerine/= İŞ GÖRME, GÖREV



-HİZMETİN:
[ne yazık ki]
KÖTÜ İŞLEMESİ ile/ve/||/<>/< GEÇ İŞLEMESİ ile/ve/||/<>/< İŞLEMEMESİ



-HOAX[İng.] değil/yerine/= ALDATMACA



-HOCA ile/ve/değil KONUŞMACI



-HOCANIN:
YAPTIĞI ile/ve/değil/yerine/<>/>/< SÖYLEDİĞİ/DEDİĞİ

( Hocanın dediğini yap, her yaptığını yapma! )


-HÖDÜK/LÜK ile/ve/değil/<> GÜDÜK/LÜK

( Görgüsüz, kaba, anlayışı kıt kişi. İLE/VE/DEĞİL/<> Eksik yanı olan, tamamlanmamış, kısa. | Kuyruğu kesik ya da kopmuş. | Yetersiz, sonuç vermemiş. )


-HOR GÖRME ve/<> KISKANMA

( Fakirsen. VE/<> Zenginsen. )


-HOR GÖRMEK değil/yerine HOŞ GÖRMEK



-HOR GÖRMEK ile KENDİNİ HOR GÖRMEK

( ZİLLET: Hakirlik, horluk, aşağılık, alçaklık. )


-HORGÖRÜ ile/yerine HOŞGÖRÜ

( Hor görme! Hor gördüğüne muhtaç olursun. )


-HORGÖRÜ ile/yerine HOŞGÖRÜ

( Güçlü bir zihin hoşgörülü, dar bir zihin horgörülü olur. )


-HOŞ GÖRMEK ile/ve/değil NEŞEYLE NEŞELENMEK



-HOŞ VE ETKİLİ KONUŞMAK:
"FEDÂKÂRLIK" değil GEREKLİLİK



-HOŞGÖRÜ ile/ve/değil KORUMA



-HOŞGÖRÜ ile/ve TAHAMMÜL



-HOŞLANMAK ile/ve "YAKIN BULMAK"



-HOŞNUT/LUK ile/ve/<> RIZÂ/RÂZI



-HOTANTO

( Güneybatı Afrika'da yaşayan ilkel bir boy. )


-HUBB[Ar.] ile/değil/yerine/>< HUBB[Ar.]

( Aldatıcı, kurnaz, hilekâr. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sevgi. )


-HUDÛD[Ar. < HADD] ile HUDÛD[Ar. < HADD]

( Sınırlar, uclar, bucaklar. İLE Yanaklar. | Yer kazmalar, yeri yarmalar. )


-HUDUT[Ar.] değil/yerine/= SINIR



-HUKUK DÜZENİ ile/ve/||/<>/< DÜNYA GÖRÜŞÜ



-HUKUK:
ZORUNLULUK ile/ve/değil/||/<>/< GEREKLİLİK



-HUKUK'UN YAYGINLAŞTIRILMASI ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜĞÜN GÜVENCESİ



-HUKUK ile/ve/||/<>/>/< HUDÛD



-HUKUKSUZLUK ile/ve/||/<> AYIP



-HUKUKU:
DELMEK ile/değil/yerine DEĞİŞTİRMEK



-HÜKÜMDAR["KRAL/PAPA"]:
"YASALARLA BAĞLANMIŞ/SINIRLANDIRILMIŞ DEĞİLDİR" ve/||/<> AKILLA BAĞLANMIŞ/SINIRLANDIRILMIŞ DEĞİLDİR



-HÜKÜMDAR ile/ve/<>/> VELİAHT

( ... İLE/VE/<>/> Bir hükümdarın ölümünden ya da tahttan çekilmesinden sonra tahta geçmeye aday olan kişi. )


-HÜKÜMETİ/HÜKÜMETLERİ CİDDİYE ALMAK yerine DEVLETİN/VATANIN BÜTÜNLÜĞÜ VE GELECEĞİ İÇİN ÇABA HARCAMAK/ÜRETİMDE BULUNMAYA DEVAM ETMEK



-HÜKÜMLÜ ile YÜKÜMLÜ



-HÜKÜMRANLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
DİSİPLİN ile/ve/> YÖNETİMSELLİK



-HÜLLE ile HÜLLE[Ar.]

( Haller, durumlar. İLE/DEĞİL Yurttaşlar Yasası'nın kabulünden önce, kocasından üç kez boşanan kadının, yine eski kocasıyla evlenebilmesi için yabancı bir erkeğe, bir günlüğüne nikâh edilmesi. )


-HULUS[Ar.] ile HULUSKÂR[Ar., Fars.]

( Gönül temizliği. İLE Temiz duygulu, içten. | Dalkavuk, şakşakçı. )


-HÜNER:
BİLMEK ile/ve/değil/<> İÇİNDE YAŞAMAK



-HÜNER ile/ve/< MAHÂRET



-HURÇ ile HURUÇ[Ar.]

( Genellikle yelken bezinden yapılmış büyük heybe. İLE Çıkma, çıkış. | Göç. )


-HÜRMET ve HADD



-HÜRMET ile/ve/||/<> İTİBAR



-HÜRMETKÂR[Ar.] değil/yerine/= SAYGILI



-HÜRRİYET ile HÜVİYET



-HURÛŞ değil/yerine/= COŞMA, TAŞMA, ŞAMATA, TELÂŞ, GÜRÜLTÜ



-HÜSRANINI BELİRTMEK/BİLDİRMEK:
"TEPKİ" ile/değil PAYLAŞIM



-HUY[Aniden "gelen"/çıkan.] değil/yerine/>< ERDEM



-HUZUR/BARIŞ/BİRLİK/DİRLİK SAĞLA(T)MAK:
SÖZLERLE ile/ve/<>/> YAPILANLARLA ile/ve/<>/> VAROLUŞLA

( Ne söylemeyeceğini bilerek. İLE/VE/<>/> Ne yapmayacağını bilerek. İLE/VE/<>/> (hiçbir şey söylemesen ve yapmasan bile) Varoluşun, yeterlidir![ve de bunu sürekli anımsayarak!] )


-HUZUR ve/<> SEVİNÇ



-HUZÛR ve/||/<> SÜRÛR



-HUZURSUZLUK ile/ve/<> SIKINTI

( Dıştakilerden kaynaklı. İLE/VE/<> İçeride olanlar. )


-HUZURSUZLUK >< UYGARLIK



-İ'TİZÂL[Ar. < AZL] ile İ'TİZÂR[Ar. < ÖZR | çoğ. İ'TİZÂRÂT]

( Bir tarafa çekilme. | İşten çekilme. | Ehl-i sünnet'ten Vâsıl b. Atâ'nın kurduğu mu'tezile mezhebi. | Takımdan ayrılma. İLE Özür dileme. )


-İÂNE ile İÂRE ile İÂŞE ile İBÂTE

( Yardım. | Yardım amacıyla toplanan para. İLE Eğreti verme, ödünç verme. İLE Yedirip içirme, besleme, bakma. İLE Barındırma. )


-İBÂDET ile/ve RİTÜEL

( İkisi de seyirlik değildir, doğrudan katılımı gerektirir. )


-İBÂDET ile/ve RİTÜEL

( )


-İBÂDET ve/<>/= VAROLANA VE KİŞİLERE HİZMET ETMEK

( İBÂDET: Sevgiliyi göreyim de, ona hizmet etmeyeyim mi? )


-İBÂDET ve/<>/= VAROLANA VE KİŞİLERE HİZMET ETMEK

( Kazası/ertelemesi vardır. VE/||/<> Kazası/ertelemesi yoktur. )


-İBADULLAH ile İBADUSULTAN

( KURB-İ SULTÂN, ATEŞ-İ SÛZÂN )


-İBÂRET ile/ve/<> İBRET



-İBKA'["ka" uzun okunur] ile İBKÂ[Ar.]

( Sürekli kılma, devamlı, daim, bâki. | Yerinde, önceki durumunda bırakma. | Sınıf geçememe. İLE Ağlatma. )


-İBRÂ/TEBRİYE[Ar.] değil/yerine/= AKLAMA, TEMİZE ÇIKARMA



-İBRETLE BAKMAK ile/ve/||/<>/> HİKMETİ ARAMAK



-İÇ BÜTÜNLÜK ile/ve TUTARLILIK



-İÇ DENETİM ile/ve/<> BAĞIMSIZ DENETİM

( İç denetçiler ve bağımsız denetçiler, finansal kontrollerin etkinliği konusunda ortak paydalardır. İki taraf da etik kurallar ve profesyonel standartlara bağlı kalmaktadır. Bununla birlikte şirketle olan ilişkileri ve çalışma amaçları konusunda büyük farklılıkları bulunmaktadır.

İç denetçiler, şirketin bir parçasıdır. Hedefleri, profesyonel standartlar, yönetim kurulu ve üst yönetim tarafından belirlenmiştir. Birincil müşterileri, yönetim ve yönetim kuruludur. Bağımsız denetçiler, şirketin bir parçası değildir ancak şirket tarafından tutulur. Hedefleri, öncelikli olarak, yasalar tarafından belirlenir ve birincil müşterileri yönetim kuruludur.

İç denetçilerin çalışma amaçları çok kapsamlıdır. Şirket hedeflerine ulaşılmasına ve operasyonlar, risk yönetimi, iç kontrol ve yönetişim süreçlerini iyileştirmeye yardımcı olurlar. Şirketin her yönüyle -finansal ve operasyonel- ilgili olarak, iç denetçiler, kontrollerin ve süreçlerin sürekli gözetimi ve değerlendirilmesi etkinliklerinin bir sonucu olarak geleceğe odaklanır. Aynı zamanda, her türde yolsuzluk ve hilenin de önlenmesi ile ilgilidir.

Bağımsız denetçilerin öncelikli misyonu, şirketin yıllık finansal raporları hakkında bağımsız bir fikir vermektir. Raporların, genel kabul edilmiş muhasebe standartlarına uygunluğunu, şirketin finansal bildirimleri tarafsızca yaptıklarını, belirli dönemdeki operasyonların sonuçlarının doğru olarak gösterildiğini değerlendirirler.

İç ve bağımsız denetçiler, periyodik olarak ortak paydalarını tartışmak; tamamlayıcı yetkinlikler, deneyim alanları ve bakış açılarından yararlanmak; birbirlerinin çalışma amaçları ve yöntemlerini anlamak; denetim kapsamı ve programını tartışmak; raporlara, programlara ve çalışma kâğıtlarına erişmek ve risk alanlarını ortaklaşa değerlendirmek amacı ile toplanmalıdır. Yönetim kurulu, güvence için gözetim sorumluluklarını yerine getirmek ve denetim sürecinin bütününün etkinliğini ve verimliliğini artırmak amacı ile iç ve bağımsız denetim çalışmalarını koordine etmelidir. )


-İÇ DÜZEN ve/||/<>/< NEDENSELLİK BAĞLARI



-İÇ SEVİNÇ ve/<> GÜLÜMSEME :)

( Aydınlanmış kişideki durum/lar. )


-İÇ TUTARLILIK ile/ve/<> İÇ BÜTÜNLÜK

( Mantık. İLE/VE/<> Şiir. )


-İCÂZET ile HİLÂFET



-İÇERİK DEĞER ile/ve/<> KÜLTÜREL DEĞER

( İç değerimizi bilmeliyiz, ona güvenmeliyiz ve günlük yaşantımızda istek ve korkularımızı fedâ ederek bunu belirgin kılmalıyız. )


-İÇERİK DEĞER ile/ve/<> KÜLTÜREL DEĞER

( We must know our inner worth and trust it and express it in the daily sacrifice of desire and fear. )


-İÇGÖRÜ KAZANDIRMA ile/ve/||/<> FARKINDALIK



-İÇGÖRÜ:
"DUYGUSAL" ile/ve/değil/yerine/||/<> DÜŞÜNSEL/ZİHİNSEL



-İÇİNDE ile/ve/değil/||/<>/>/< İÇİNDEKİ İÇİNDE(FİH-İ MA FİH)



-İCMÂ[Ar.] ile/ve/||/<> İTTİFAK[Ar.]



-İÇSEL/LİK ile/ve/||/<> İLKESEL/LİK



-İÇSELLEŞTİRME ile/ve/||/<> "İYİ-KÖTÜ" BİRLEŞTİRMESİ



-İÇSELLEŞTİRME ve/||/<> COŞKU



-İÇSELLEŞTİRME ve/+/||/<>/> İŞSELLEŞTİRME



-İÇSELLEŞTİRME ile/ve/||/<>/> NORMALLEŞTİRME



-İÇSELLEŞTİRME ile ÖZÜMSEME



-İÇTEN PAZARLIKLI ile İKİYÜZLÜ



-İCTİBÂ ile/ve/||/<>/> İSTİFÂ ile/ve/||/<>/> İHTAR ile/ve/||/<>/> İSTİNÂD

( Seçme. | Toplama. İLE/VE/||/<>/> Affını isteme. | Bir işten kendi isteğiyle çekilme. İLE/VE/||/<>/> Anımsatma. | Dikkatini çekme, tenbih. İLE/VE/||/<>/> Dayanma. | Güvenme. | Senet, delil, hüccet sayma. )


-İCTİMÂ-İ ŞERÂİT ve/||/<> İMTİNÂ-İ MEVÂNİ

( Koşulların, biraraya gelmesi. VE/||/<> Engellerin, ortadan kalkması. )


-İÇTİMA/İNİKAT değil/yerine/= TOPLANMA/TOPLANTI

( Toplanma, toplantı. | Askerlerin, silahlı ve donatılı olarak toplanmaları. | [gökbilim] Kavuşum. )


-İCTİMÂÎ/YYE[Ar.] değil/yerine/= TOPLUMSAL



-İCTİNÂB/İHTİYAT[Ar.] değil/yerine/= SAKINMA, ÇEKİNME, UZAKLAŞMA



-ÎD[çoğ. A'YÂD] değil/yerine/= BAYRAM



-İDAM değil/yerine ADÂLET



-İDÂRE değil/yerine/= YÖNETİM/YÖNETME



-İDÂRÎ ile İRÂDÎ

( Yönetimsel. İLE Yapma bilgisi/isteği. )


-İDDİA ile KESİNLİK



-İDDİA değil/yerine NEŞE



-İDEOLOJİ KAYIRMACILIĞINDA:
SİYASAL ile/ve/||/<> SIRADÜZENSEL(HİYEROKRATİK)



-İDEOLOJİDE ile/ve/değil/yerine TİNDE

( Destek. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Zevk ediş. )


-İDEOLOJİK TAVIR ile SONUÇ ODAKLILIK



-İDİL BULGARLI

( İlk Türkî devlet. )


-ÎFÂ[< VEFÂ] ile/ve/<> İCRÂ[< CEREYÂN | çoğ. İCRÂÂT]

( Ödeme, yerine getirme. | Bir işi yapma. | İş görme. İLE/VE/<> Akıtma, akıtılma. | Yapma, yerine getirme, bir işi yürütme. | Bir müzik parçasını çalarak gösterme. | Borçlunun, alacaklıya karşı ödemekle yükümlü bulunduğu bir şeyi, adlî bir oluşum aracılığıyla elde etme. )


-İFÂ[< VEFÂ] değil/yerine/= YERİNE GETİRME | BİR İŞİ YAPMA | İŞ GÖRME



-İFADE HAKKI ve/||/<>/>/< ÖTEKİ HAKLAR



-İFÂDE ile/ve/||/<>/> İSTİFÂDE



-İFFET = UT = CHASTITY[İng.] = CHASTETÉ[Fr.] = KEUSCHHEIT[Alm.] = CASTITAS[Lat.]



-İFLÂ[Ar.] ile İFLÂH[Ar.]

( Memeden ayırma, sütten kesme. İLE Kutlu, başarılı olma. | Kötü bir durumdan kurtulup iyi bir duruma girme, felâh bulma, selâmete çıkma. )


-İFLÂH (OLMA[MA]K) ile İSLÂH (OLMA[MA]K)



-İFRÂD >< TEFRÎT değil/yerine İTİDAL

( Tek olarak söyleme, müfred. | Ayırma. | Tek başına hacca gitme. | Aşırı gitme, aşırılık. >< Tersine aşırılık, ortalamanın çok altında kalma.

DEĞİL/YERİNE

Denge, ölçülülük. | Aşırı olmama durumu, ılımlılık. | İnce oranlarda karışım. )


-İFŞÂ ile DEŞİFRE[Fr. < DÉCHIFFRÉ]

( Gizli bir şeyi açığa çıkarma, yayma. İLE Çözülmüş, açıklanmış. )


-İFŞALAMAK değil İFŞA ETMEK



-İĞTİLÂ[Ar.] ile İĞTİLÂL[Ar.] ile İHTİLÂL[Ar. < HALEL, çoğ. İHTİLÂLÂT]

( Hızlı, çabuk yürüme. İLE İçme. | Giysiyi, üst üste giyme. | Hayvanın, çok susaması. İLE Bozukluk, bozulma, karışıklık, düzensizlik. )


-İĞTİNAM[Ar.] değil/yerine/= YAĞMA



-İHÂNET ile/değil MUHÂLEFET



-İHLÂS ve/<> EYLEM

( İhlâs, bir eylemi, o eylemin özüne özgü kılmaktır. )


-İHLÂS ve/||/<>/> İSLÂM[< SLM] ve/||/<>/> İMÂN[< EMN] ve/||/<>/> İKÂN[< YAKÎN] ve/||/<>/> İHSÂN[< HÜSN]

( Elimizde ve dilimizde. VE/||/<>/> Zihnimizde.[İSLÂM: Bilinçli ihlâs.] VE/||/<>/> Kalbimizde. VE/||/<>/> Kalbimizde. VE/||/<>/> Kalbimizde. )


-İHLÂS ve/||/<>/> İSLÂM[< SLM] ve/||/<>/> İMÂN[< EMN] ve/||/<>/> İKÂN[< YAKÎN] ve/||/<>/> İHSÂN[< HÜSN]

(

)


-İHMAL ile/ve/değil/>/< OLASI KAST



-İHTİFÂL[Ar.] ile İNFİÂL[Ar. < Fİ'L | çoğ. İNFİÂLÂT]

( Büyük kalabalıkla yapılan anma töreni. İLE Gücenme, darılma. )


-İHTİLÂL ile/değil/yerine İNKILÂP



-İHTİMÂM[Ar.] değil/yerine/= ÖZEN



-İHTİRAS ile/ve/> YABANCILAŞMA



-İHTİTÂB[Ar. < HUTBE] ile İHTİTÂB[Ar. < HATAB]

( Nikâhla isteme. İLE Odun toplama, odun kesme. )


-İHTİYACA CEVAP VERMEK değil/yerine/= GEREKSİNİMİ KARŞILAMAK



-İHTİYÂR SAHİBİ (OLMAK/OLAN) ile/ve/<>/|| TASARRUF SAHİBİ (OLMAK/OLAN)



-İHTİYÂR-LAMA ve/> GENÇLEŞME

( İhtiyarlayan, yani ne yapmayacaklarını bilen kişi, gençleşmeye de başlar. )


-İHTİYÂR[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİMSÂK[Ar.]

( "Hayır!" deme bilgisi/becerisi, isteği. İLE/VE/||/<> Kendini/nefsini tutma. )


-İHTİYÂR ve/||/<> EDEBİ KORUMA/MUHAFAZA, SÜRDÜRME



-İHTİYÂR ile/ve/||/<> ÖLÇÜLÜLÜK ile/ve/||/<> EMEK

( Kişiler arasında bu üçü dışında hiçbir ayrım yapamayız, yapmamak gerekir. )


-İHTİYAT KAYDI İLE değil/yerine/= SAKINARAK/SAKINILARAK



-İHTİYAT/Î[Ar.] değil/yerine/= SAKINTI/L



-İHTİYAT/LI[Ar.] değil/yerine/= SAKINMA/SAKINGAN

( Herhangi bir korku ya da düşünce ile bir şeyi yapmaktan uzak uzak durmak, içtinap etmek. | Olabileceği düşünülen kötülüklere karşı önlemler almak. | Korumak, esirgemek, gözetmek. )


-İHTİYÂT ile/ve/||/<>/< İHTİYÂR



-İHTİYATÎ TEDBİR değil/yerine/= SAKINTIL ÖNLEM



-İKÂMET/İZAZ ile/ve/değil/yerine/<> KONUK AĞIRLAMA



-İKİ (EN BÜYÜK) "ENGEL"/TEHDİT ile/ve/||/<> İKİ (EN BÜYÜK) "ENGEL"/TEHDİT

( Önce, Kadın; Sonra, Ölüm. İLE/VE/||/<> Önce, Kadın; Sonra, Ölüm. )


-İKİ (EN BÜYÜK) "ENGEL"/TEHDİT ile/ve/||/<> İKİ (EN BÜYÜK) "ENGEL"/TEHDİT

( Erkek için. İLE/VE/||/<> Kadın için. )


-İKİ BİLİM:
REKLAMCILIK ile/ve/||/<>/> FİZİK



-İKİ KİŞİ ARASINDAKİ İLİŞKİYE/İLETİŞİME:
[ne yazık ki]
| "BEL ALTI/NDAN" "BAKAN/YAKLAŞAN" ile/ve/||/<> "KARINDAN" "BAKAN/YAKLAŞAN" ile/ve/||/<> "ZİHİN/DEN" "BAKAN/YAKLAŞAN" |
ile/değil/yerine/><
KALP/TEN BAKAN/YAKLAŞAN

( [ne yazık ki]
| "Eşeysel/cinsel ilişki ("olarak") görür." İLE/VE/||/<> "Çıkar ilişkisi ("olarak") görür." İLE/VE/||/<> "İdeolojik ilişki ("olarak") görür." |
İLE/DEĞİL/YERİNE/><
Yalnızca/koşulsuz, ilişki görür. / Yalnızca/koşulsuz, saygı ve sevgi ilişkisi görür. )


-İKİ KİŞİ ARASINDAKİ İYİLİK KURALLARI:
BİRİNİN ve/||/<> ÖTEKİNİN

( Verdiğini, hemen unutması. VE/||/<> Aldığını, hiç unutmaması. )


-İKİ SORUN:
ADÂLETSİZLİK ile/ve/||/<> ANLAMSIZLIK

( Tüze(hukuk) ile sağlanmaya/çözülmeye çalışılmaktadır fakat hukuka ulaşılamamıştır. İLE/VE/||/<> Sanat ile giderilmeye çalışılmaktadır fakat ne yazık ki, sanat, kişilere ulaşamamıştır. )


-İKİ YIL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALTMIŞ YIL

( Konuşabilmek için gerekli zaman. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Susabilmek ve susabilmeyi anlayabilmek için geçen [ya da bu kadar uzun sürmeyebilecek] zaman. )


-İKİLİK ile/ve/||/<>/> ÇOKLUK



-İKİNCİ/L EL(LER)DEN ÖĞRENMEK ve/||/=/<>/> ÖĞRENMEMEK



-İKİNCİL KORUMA ile İNSANİ KORUMA ile GEÇİCİ KORUMA

( YUKK 63 ile ... ile ... )


-İKİRCİK ile ÇEKİNCE



-İKİYÜZLÜ/LÜK ile/ve/değil/||/<>/>/< KORKAK/LIK



-İKİYÜZLÜLÜK ile/ve/>/değil/yerine GÖSTERİŞ BUDALALIĞI



-İKİYÜZLÜLÜK ile/değil İKİ/ÇİFT KİMLİKLİLİK



-İKNA OLMA(MA) ile "AKLINA YATMA(MA)"

( Kişileri kandırmak, kandırılmış olduklarına ikna etmekten daha kolaydır. )


-İKONA/LAR ile KOKONA/LAR



-İKRAM ile/ve İNFÂK

( Birey. İLE/VE Aydın. )


-İKRAR ile/ve/||/<> İTİRAF



-İKTİBÂS[Ar.] ile/ve/<> İKRAZ[Ar.]

( Ödünç alma. | Alıntı. İLE/VE/<> Borç ya da ödünç verme. )


-İKTİBÂS[Ar.] ile/ve/<> İSTİKRAZ[Ar.]

( Ödünç alma. | Alıntı. İLE/VE/<> Ödünç alma, borçlanma. )


-İKTİDAR:
"DİSİPLİNE EDİCİ" ile/ve/||/<>/> "DÜZENLEYİCİ"

( Normalleştirici. İLE/VE/||/<>/> Yönlendirici. )


-İKTİDAR:
"EYLEMSEL" değil/yerine/>



-İKTİDAR[Ar.] değil/yerine/= ERK



-İL

( ORDA'YA TABİ OLAN, GETİRDİKLERİNİ KABUL EDENLER ] BARIŞ İÇİNDE YAŞAYAN KABİLELER )


-İLÂÇ[Ar.] ile/ve/<> İNANÇ

( Bir yere kadar. İLE/VE/<> Her yere kadar. )


-İLÂH ve/||/<>/= ZAN



-İLÂN[Ar.]/ANONS[Fr. < ANNONCE] değil/yerine/= DUYURU/DUYURMAK/DUYUT

( Söz ve yazı yoluyla verilen kısa haber. )


-İLÂN[Ar.]/ANONS[Fr. < ANNONCE] değil/yerine/= DUYURU/DUYURMAK/DUYUT

( ANONSE[Fr.]: Bildirilmiş, ilân edilmiş. )


-İLÂN ile REKLÂM



-İLCAM[Ar.] değil/yerine/= GEMLEMEK, DİZGİNLEMEK



-İLERİ GİTME! ve/||/<> GERİDE KALMA!

( [vururlar] Başına. VE/||/<> Kıçına. )


-İLERİCİ/LİK ile/ve/<> GENİŞ BAKIŞLI/LIK



-İLERLEME [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-İLERLEME [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-İLERLEME [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-İLERLEME [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-İLERLEME/TERAKKİ ve/||/<>/< TAKLİT

( Taklit, ilerlemenin/terakkinin motorudur. )


-İLERLEME ile ÇOĞALMA



-İLERLEME = TERAKKİ = PROGRESS[İng.] = PROGRÈS[Fr.] = FORTSCHRITT[Alm.] = PROGRESSUS < GRESSUS:YÜRÜME, ADIM. PRO:ÖNDE, İLERİYE[Lat.] = PROGRESO[İsp.]



-İLERLEYİCİ/LİK ile/ve/||/<> YENİLİKÇİ/LİK



-İLETİŞİM KURAMADIK" ile/değil/||/<>/> ANLAŞAMADIK



-İLETİŞİM TÜRLERİ:
KİTLE İLETİŞİMİ ile/ve/değil/||/<>/< ÖRGÜTSEL DÜZEY ile/ve/değil/||/<>/< ÖBEKLERARASI DÜZEY ile/ve/değil/||/<>/< KİŞİLERARASI DÜZEY ile/ve/değil/||/<>/< KİŞİSEL DÜZEY



-İLETİŞİM:
AÇIK ile/ve/||/<> ÖRTÜK



-İLETKEN ile/değil/yerine/||/></< YALITKAN



-İLGİ ALANI ile/ve/<> ETKİ ALANI

( İlgi bir kez uyandığında, düzgün uygulama onu izler. )


-İLGİ ALANI ile/ve/<> ETKİ ALANI

( Işığa, ışıkla etki edilmez. )


-İLGİ ALANI ile/ve/<> ETKİ ALANI

( İğne ucundan daha küçükseniz, iğne sizi delemez - siz iğneyi delebilirsiniz. )


-İLGİ ile/ve/<> SEVGİ



-İLGİLENME ile/ve/||/<> İLİŞKİLENME



-İLGİLİ ile/ve İLİŞKİLİ



-İLGİSİZLİK ile/ve/değil KAYITSIZLIK



-İLİM [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-İLİM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-İLİM ile/ve/||/<>/< DURUM/HÂL

( Önce durum/hâl gerek... Neylesin, ilim. )


-İLİM ve İRÂDE ve KUDRET



-ILIMLILIK = TEMPERANCE[İng.] = TEMPÉRANCE[Fr.] = MÄßIGHEIT[Alm.] = TEMPERANTIA[Lat.]



-İLİŞKİ:
"BAŞLAMIŞ OLAN" değilse/olmadıkça "BİTMİŞ/BİTECEK OLAN" (DA OL(A)MAZ)



-İLİŞKİ:
EMEK ile/ve/değil/||/<>/< ÖZEN



-İLİŞKİ:
MESAFELİ ile/ya da/||/<> YÜZEYSEL



-İLİŞKİ ile/ve EŞİTLİK



-İLİŞKİ ile/değil İLİŞKİ DIŞI İLİŞKİ



-İLİŞKİLENDİRME ile/ve ORANLAMA



-İLİŞKİLERDE:
"GÜVENİLİRLİK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "ELDE TUTULABİLİRLİK/TUTULAMAZLIK"



-İLİŞKİLERDE:
"KAÇMAK/KOVALAMAK" ile/yerine ADAM/KENDİN OLMAK



-İLİŞKİLERDE:
DEVRİLMEK değil/yerine EVRİLMEK



-İLİŞKİLERİ:
BİTİRMEK ile/değil/yerine DONDURMAK



-İLİŞKİLERİN:
AÇIK ANLAMLARI ile/ve/||/<> ÖRTÜK ANLAMLARI



-İLİŞKİLİ ile/ve/<> BÜTÜNLÜKTE



-İLİŞKİNİN/TOPLUMUN:
KAYNAŞMASI ile/ve/||/<>/> YAŞAMASI ile/ve/||/<>/> SÜRDÜRÜLMESİ

( Sevgiyle. İLE/VE/||/<>/> Adâletle. İLE/VE/||/<>/> Dürüst çalışmayla. )


-İLK BÜYÜK KAYIP



-İLK KORKU[PRIMAL FEAR] ile/ve/||/<>/> UNBREAKABLE ile/ve/||/<>/> SPLIT ile/ve/||/<>/> GLASS

( Dört filmi de sırasıyla izlemenizi salık veririz... )


-İLK KORKU[PRIMAL FEAR] ile/ve/||/<>/> UNBREAKABLE ile/ve/||/<>/> SPLIT ile/ve/||/<>/> GLASS

( | )


-İLK SELÂM



-İLK SİNEMA GÖSTERİMİ:
1895 ile/ve/||/<>/> 1896

( Dünyada. İLE/VE/||/<>/> Osmanlı'da/Türkiye'de. )


-İLK SİNEMA GÖSTERİMİ:
1895 ile/ve/||/<>/> 1896

( Lumiere Kardeşler. İLE/VE/||/<>/> Manaki Kardeşler. )


-İLK SİNEMA GÖSTERİMİ:
1895 ile/ve/||/<>/> 1896

( Paris'te. İLE/VE/||/<>/> Beyoğlu - İstanbul'da.[Avrupa Pasajı'nda.] )


-İLK:
ÖZÜR DİLEYEN ve/<>/|| AFFEDEN ve/<>/|| UNUTAN

( En cesurdur. VE/<>/|| En güçlüdür. VE/<>/|| En mutludur. )


-İLKE ile/ve/||/<>/>/< ARKE ile/ve/||/<>/>/< ERKE



-İLKE ile/ve/<> BÜTÜNSELLİK/BÜTÜNLÜK



-İLKE ve/||/<>/= ÜST SOYUTLAMA



-İLKECE BİLİNÇLİ ile/ve/||/<> İLKECE BİLİNÇSİZ

( )


-İLKEL DİNLER ile/ve AHLÂK DİNLERİ ile/ve KOZMİK DİNLER



-İLKEL ve/<> İLK EL



-İLKELER:
AMAÇSAL ile/ve/||/<> SÜREÇSEL ile/ve/||/<> SONUÇSAL



-İLKELER ile/ve/değil/||/<> İLKESELLİK

( Değişebilir/değiştirilebilir, geliştirilebilir, yok edilebilir. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Aşılamaz, geçilemez, ertelenemez, göz ardı edilemez, askıya alınamaz, kenara konulamaz. )


-İLKELER ile/ve/||/<>/>< KOŞULLAR

( İlkeler, koşullara göre oluşmazlar ve belirlenemezler! )


-İLKELLİK değil/yerine/>< İLKELİLİK

( Kişiyi ayakta tutan, iskelet ve kas sistemi değil ilkeliliğidir. )


-İLKELLİK değil/yerine/>< İLKELİLİK

( )


-İLKELLİK değil/yerine/>< İLKELİLİK

( İlkel olmak istemiyorsak ilkeli olmak durumundayız. )


-İLKELLİK ile/ve/değil/yerine/||/=/<>/> UYGARLIK



-İLKESİZLİK ile/ve/= DÜŞÜNCESİZLİK



-İLKOKUL FİŞLERİ:
ALMANYA'DA ile İNGİLTERE'DE ile JAPONYA'DA ile [ne yazık ki]
TÜRKİYE'DE

( Üretim ve yaşam, disiplinle başlar. İLE Geçmişini bilmeyen, geleceğini belirleyemez. İLE Yaşamak için üreteceksin. İLE Ali, ata bak! )


-İLMİ EĞİTİM ve/<> İRFÂNÎ TERBİYE



-İLMİHAL =/< İLM-İ HÂL



-İLTERİŞ

( Milleti toplayan. )


-İLTİFAT ve/+/||/<>/> CESÂRET VERMEK



-İLTİFAT ile HAKARET



-İLTİFAT ile/ve ONAY



-İLTİFAT ile/ve/değil/yerine/<> ŞÜKRAN



-İLTİMAS[Ar.] değil/yerine/= KAYIRMA/KAYIRIŞ



-İLTİMAS ile ŞEFAAT ile İSAR ile TAFDİL[< FADL]

( Haksız yere, yasa ve kurallara uymaksızın kayırma, arka çıkma. | Birine herhangi bir konuda öncelik ve ayrıcalık tanıma. İLE Birinin suçunun bağışlanması ya da dileğinin yerine getirilmesi için o kişiyle Tanrı arasında, peygamberin yaptığı aracılık. İLE İkram; bahşiş. | Cömertlikle verme. | Dökme, saçma, serpme. | Kişinin, kendi, gereksinim duymasına karşın bahşiş vermesi. | Seçme. İLE Birini, ötekilerden üstün tutma. | En üstünlük. )


-İLTİSÂK[Ar. < LÜSÛK] ile İRTİBÂT[Ar. < RABT]

( BİTİŞME, KAVUŞMA, YAPIŞMA, BİRLEŞME | İKİ ORGANIN BİRBİRİNE YAPIŞMASI )


-İLÜSTRASYON ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SANAT

( Yöntemli. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yöntemsiz. )


-İMAJ ile/ve KARİZMA

( Sizin kendi hakkınızda taşıdığınız imaj, sahip olduğunuz en değişken şeydir. )


-İMAM ile/ve/||/<>/> CEMAAT

( "Osurursa." İLE/VE/||/<>/> "Sıçar." )


-İMAN ETTİM ve/||/<>/> TESLİM OLDUM



-İMAN ve/||/<> EF'AL ve/||/<> İTMİNÂN



-İMAN ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK

( Etkileşim durumunda olduğumuz ne varsa/oluyorsa, onlardan emin olduğumuz/olabildiğimiz oranda özgürüzdür/özgürleşiriz.[İman, dinsel ya da dinin sınırları/tekeli altında bir kavram değil emin olmaktır.] )


-İMECE ile FASON(/FERLAKS SİSTEMİ-FRANSIZ/PUTTING-OUT SİSTEMİ)



-İMGELEM = MUHAYYİLE = IMAGINATION[İng., Fr.] = EINBILDUNGSKRAFT[Alm.] = IMAGINATIO[Lat.] = PHANTASIA[Yun.] = IMAGINACIÓN[İsp.]



-İMGESEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAVRAMSAL

( Bireysel. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Toplumsal. )


-İMGESEL ile/ve/||/<>/> SEZGİSEL ile/ve/||/<>/> KAVRAMSAL



-İMGESELLİK ve/||/<> DOĞRUDANLIK



-IMMIGRATE vs. EMIGRATE



-IMMORAL/ITY[Fr./İng.] değil/yerine/= TÖRETANIMAZ/LIK

( Daha üstün saydığı bir töre adına geçerli töreyi tanımayan. | Töre kurallarına aykırı olan. )


-İMTİNA ETMEK değil/yerine/= KAÇINMAK/SAKINMAK/GERİ DURMAK



-İMTİNÂ[Ar.] ile İSTİNKÂF[Ar.]

( Çekinme. İLE Çekinme, geri durma, sakınma. )


-İMTİNA ile/ve/||/<>/< HAYÂ



-İMTİZÂC[< MEZC] ile KARIŞABİLME | BİRBİRİNİ TUTMA, UYGUNLUK | UYUM SAĞLAMAK, İYİ GEÇİNME



-İN'İSÂM[Ar.] ile/değil/yerine/>< İN'İSÂR[Ar.]

( Sıkılma. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Koruma. )


-İNÂ'[Ar. < EVÂNÎ] ile İ'NÂ[Ar.] ile ÎNÂ'[Ar.] ile ÎNÂ'[Ar.]

( Kap kacak. İLE Zahmete uğratma. İLE Yemiş toplama zamanının gelmesi. İLE Geciktirme, alıkoyma. )


-İNAN ile İMAN



-İNANÇ(İTİKAT) ile/ve/değil/yerine/<>/>< MÜŞÂHEDE



-İNANÇ ile/ve/değil/yerine "BAKIŞ/GÖRÜŞ"



-İNANÇ ile/ve/<> İBÂDET ile/ve/<> AHLÂK



-İNANÇ ile/ve/<> İMAN

( Düşüncenin pekişmişliği. İLE/VE/<> İnancın pekişmişliği. )


-İNANÇ ile/ve/<> İMAN

( Herşeyin başlangıcı ve kaynağı olan düşünce, inancın da imanın da başlangıcı ve kaynağıdır. İLE/VE/<> İnanç, düşüncenin pekişmiş/yoğunlaşmış hali, iman da inancın pekişmiş/yoğunlaşmış halidir. )


-İNANÇ ile/ve/<> İMAN

( Kuramı, uygulamaya geçiren tek ve en önemli olgu. İLE/VE/<> ... )


-İNANÇ ile/ve/değil/yerine/<>/>/< İTİBAR



-İNANÇ = İTİKAT = BELIEF[İng.] = CROYANCE[Fr.] = GLAUBE[Alm.] = FE, CREENCIA[İsp.]



-İNANÇ ile/ve/||/<> KÖK İNANÇ / ŞEMA



-İNANÇ ile/ve/değil/||/<>/< KURUNTU/VEHİM



-İNANÇLAR ile/ve/||/<> TEMEL İNANÇLAR



-İNANDIĞINI BİLMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/>



-İNANMA/MA ile/ve/||/<> İTİBAR/SIZ



-İNANMA ile/ve/değil/||/<>/>/< BIKMA



-İNANMADAN AİT OLMAK" ile/değil AİT OLMADAN İNANMAK



-İNANMAK ile/değil/yerine KABUL ETME(ME)K



-İNAT (ETMEK/EDEN) ile/ve/değil/yerine/<> DİRENÇ/İHTİYÂR[< HAYIR] (GÖSTERMEK/GÖSTEREN)



-İNAT değil/yerine/>< İNCELİK

( İnat gördüğümüzde, ince/lâtif olalım.
[Keskin kılıç, yumuşak ipliği kesmez.] )


-İNAT değil/yerine/>< İNSAF



-İNÂYET ile/ve/||/<> İHTİRÂ[çoğ. MUHTERİAT]

( Dikkat, çaba, özenme. | İyilik, ihsan, lütûf. İLE Benzeri görülmemiş bir şey yaratma, vucuda getirme/getirilme. )


-İNCELİK:
DÜŞÜNCEDE ile/ve/||/<> DUYGUDA ile/ve/||/<> DİLDE

( Derinlik yansıtır. İLE/VE/||/<> Sevgi oluşturur. İLE/VE/||/<> Güven yansıtır. )


-İNCELİK/NEZÂKET[Ar.] ile/<> İKİYÜZLÜLÜK/RİYÂ[Ar.]

( Nezâkette, çoğunlukla, bir parça ikiyüzlülük saklıdır/vardır. )


-İNCELİK ile/ve/||/<> DOĞRULUK ile/ve/||/<> GÜZELLİK

( Belde değil dilde. İLE/VE/||/<> Sözde değil özde. İLE/VE/||/<> Yüzde değil yürekte. )


-İNCELTME (SİMGESİ) ile/ve/||/<>/< İNCELİK

( İzlemek için burayı tıklayınız... )


-İNCİNMEK ve/||/<>/> GELİŞMEK



-İNCİNMEMEK ve/||/<>/< AFFETMEK



-İNCİTME! ve/||/<>/> İNCİNME!

( Hz. Musa. VE/||/<>/> Hz. İsa. )


-İNCİTME! ve/||/<>/> İNCİNME!

( İlk dersimiz. VE/||/<>/> Son dersimiz. )


-İNCİTMEMEK ile/ve/||/<>/> İNCİNMEMEK

( Dilin susturulmasıyla. İLE/VE/||/<>/> Zihin ve kalbin susmasıyla. )


-İNDİRGEME ile/ve/<>/> KALIPLAŞ(TIR)MA



-İNFÂK ile/ve/||/<> İBZÂL

( ... İLE/VE/||/<> Esirgemeden, bol bol verme, kullanma, yapma ya da söyleme. )


-İNFÂK ile/ve/||/<> KİŞİ



-İNFİAL değil/yerine/= KIZGINLIK/ÖFKE



-İNFİRÂT[Ar. < FERD] ile İNHİSÂR[Ar. < HASR]

( Topluluktan ayrı durma. İLE Tekel. | Tek başına sahip olma. )


-İNGİLİZ SERVİSİ ile FRANSIZ SERVİSİ ile RUS SERVİSİ ile AMERİKAN SERVİSİ

( Uluslararası dört çeşit servis yöntemi vardır: * İNGİLİZ SERVİSİ: Misafirin sağ tarafından önüne koyulan sıcak ve boş yemek tabağına, garson tarafından fayansta, mutfaktan alınan yemek misafirin solundan, maşa ile yapılır. İLE * FRANSIZ SERVİSİ: Mutfaktan fayansta getirilen yemek misafirin solundan maşa vasıtasıyla kendi tabağına yaptığı servis biçimidir. İLE * RUS SERVİS: Servant servisi olup, mutfaktan getirilen yemekler misafir masasının yanındaki hazırlık masasında garson tarafından tabaklara konularak misafirin solundan yaptığı servis biçimidir. İLE * AMERİKAN SERVİSİ: Tabak servisi olup, yiyecekler ve garnitürleri mutfakta hazırlanarak tabakta getirilir. Ve misafirin uygun olan tarafından servis yapılır. Bu servis otellerin lobilerinde, kafeteryalarında, snack barlarında yapılır. Özelliği bir kurala bağlı olmamasıdır. )


-İNHİSÂR[Ar. < HASR]/MONOPOL[Fr.] değil/yerine/= TEKEL

( Bir malın yapımının yalnızca bir kuruluşun elinde bulunduğu durum. | Devletin herhangi bir üretim alanını elinde tutması, satışı tek elden yönetmesi ve fiyata hâkim olması durumu. | Bir kişi ya da kuruluşun herhangi bir alanda kazandığı büyük güç. )


-İNİ = KAYINBİRADER



-İNİSİYATİF[Fr./İng. < INITIATIVE] değil/yerine/= ÖNCE(Cİ)LİK, ÖNCÜLÜK



-İNİSİYATİF ile/ve/<> GÖNÜLLÜLÜK

( Hem bireysellikte, hem/ve de toplumsallıkta. )


-İNKÂR ETMEK ile ANLAMAK



-İNŞAAT YÜKSEK MÜHENDİSİ değil YÜKSEK İNŞAAT MÜHENDİSİ

(
)


-İNSÂF[Ar.] ile İNSÂF[Ar.]

( Yaprak yaprak, lîme lîme olma, dağılma. İLE Merhamete, vicdana ya da mantığa dayanan adâlet. | Ortalama davranış. )


-İNSAF/LI değil/yerine/= DUYUŞ/LU



-İNSAN BİLİMLERİ ile/ve FEN BİLİMLERİ



-İNSAN FELSEFESİNDE:
FİZİK ÖTESİ/METAFİZİK ve/<> VARLIKBİLİM/ONTOLOJİ ve/<> BİLGİBİLİM/EPİSTEMOLOJİ ve/<> ZİHİNBİLİM/PSİKOLOJİ ve/<> TOPLUMBİLİM/SOSYOLOJİ



-İNSAN GELİŞİMİ KURAMCILARINDA:
MARGARET MAHLER ile/ve/||/<> JOHN BOWLBY ile/ve/||/<> SIGMUND FREUD ile/ve/||/<> ERIK ERIKSON ile/ve/||/<> JEAN PIAGET ile/ve/||/<> DANIEL STERN



-İNSAN-DOĞA İLİŞKİSİ ile/ve/değil BİREY-BİREY İLİŞKİSİ

( Anlam bulamaz. İLE/VE/DEĞİL Anlam bulur. )


-İNSAN:
ANLAMAYANA ile/ve/||/<> "ANLAYANA"

( "Eksik" geliriz. İLE/VE/||/<> "Çok" geliriz. )


-İNSAN:
DİRİMSEL(BİYO) ve/||/<> ANLIKSAL/ZİHİNSEL(PSİKO) ve/||/<> TOPLUMSAL(SOSYAL) VAROLAN



-İNSAN:
DOĞA VAROLANI ve/||/<>/> EĞİTİM VAROLANI



-İNSAN:
DÜNYANIN ve/||/<> TOPRAĞIN TUZU

( image )


-İNSAN:
İRÂDE SAHİBİ ile/ve/değil/||/<>/< (TEK) İHTİYÂR SAHİBİ



-İNSAN'IN/KİŞİNİN DÜŞÜNMESİ ile/ve TANRI'NIN DÜŞÜNMESİ

( [mâhiyetçe değil derece olarak!] Bilkuvve'den bilfiil'e doğru. İLE/VE Bilfiil. )


-İNSAN(/TOPLUM) ile/ve DOĞA

( Kişiler, başaklara benzer, içleri boşken havadadır, doldukça eğrilir. )


-İNSAN(/TOPLUM) ile/ve DOĞA

( İnsan doğası, azalıp çoğalmaz. )


-İNSAN(/TOPLUM) ile/ve DOĞA

( Kişi, doğanın doğal devamıdır. )


-İNSAN(/TOPLUM) ile/ve DOĞA

( Düşünce rüzgâr, bilgi yelken, insanlık da kayığın kendidir. )


-İNSAN(/TOPLUM) ile/ve DOĞA

( İNSAN: Başkasına yararı olan. )


-İNSAN(/TOPLUM) ile/ve DOĞA

( Kişi, Havasız 3 dakika, Susuz 3 gün, Yemeksiz ancak 3 hafta dayanır. )


-İNSAN(KİŞİ/KENDİN):
OKYANUSUN İÇİNDE BİR DAMLA ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİR DAMLANIN İÇİNDEKİ OKYANUS



-İNSAN/KİŞİ:
NE İSTEDİĞİNİ BİLEBİLEN ile/ve/değil/||/<>/< NE İSTEMEDİĞİNİ BİLEBİLEN



-İNSAN/KİŞİ ve/<>/= BİLİNÇ/FARKINDALIK

( İNSAN: Varolmayanın, varlaştırılma süreci. )


-İNSAN/LAR ile/değil/< KİŞİ/LER / BİREY/LER

( İnsan olmayanların[hayvan/bitki/nesne] bulunduğu yerde. İLE/DEĞİL/< Hayvan/bitki/nesnenin bulunmayıp sadece insanın bulunduğu ya da konu edildiği yerde. )


-İNSAN/LAR ile/değil/< KİŞİ/LER / BİREY/LER

( Soyut, kümeleme ve kümenin "adı/etiketi/rengi". İLE/DEĞİL/< Kümenin öğeleri. )


-İNSAN/LAR ile/değil/< KİŞİ/LER / BİREY/LER

( "İnsanlar" ve "kişiler" sözcükleri, birbirine benzer anlamları taşısa da önemli bir farkı gösterir. Genel olarak, "insan" ya da "insanlar" sözcüğü daha geniş bir kapsama sahiptir ve tüm insan kümesini, insan olmayanları yani tüm hayvan, bitki ve nesneleri dışarıda bırakacak biçimde tanımlar. "kişiler" sözcüğü daha özel bir anlam taşır ve "insan" kümesinin içinde bulunan bireyleri ya da çoğul olması durumunda belirli bir ya da birkaç topluluğu karşılar.

"İnsanlar doğayı kirletiyor." tümcesi, 8 milyarın tamamının doğayı kirlettiğini yansıtır ya da varsayarken,
"Kişiler, doğayı kirletiyor." tümcesi, belirli bireylerin ya da topluluğun doğayı kirlettiğini tam olarak ya da daha yetkin ve doygun tanımlar.

Bu nedenle, anlamın doğru biçimde aktarılabilmesi için nasıl kullanıldığına olabildiğince özen göstermek gerekir. )


-İNSAN/LIK ve/<>/= GÜZEL AHLÂK

( İNSAN: Doya doya, insanlığını yaşayan. )


-İNSAN/LIK ve/<>/= GÜZEL AHLÂK



-İNSAN ve/||/<> EMEK



-İNSAN ve/||/<> GÜVEN

( İNSAN: Kendine, insan emânet edilebilen. )


-İNSAN ile HERHANGİ BİR ŞEY('İ)

( Kişi, başlı başına bir şeydir! Hiçbir şeyle karıştırılamaz/karıştırılmamalıdır! )


-İNSAN = HUMAN, MAN[İng.] = HOMME[Fr.] = MENSCH[Alm.] = HOMO[Lat.] = ANTHROPOS[Yun.] = HUMANO/NA[İsp.]



-İNSAN ile/ve/||/<> İSYAN



-İNSAN ve/||/<>/> MECZUB

( Ne kadar insan olunabilirse, toplumun dilinde, o kadar "meczub" olunur. )


-İNSAN ve/||/<>/< ÜNS

( ... VE/||/<>/< Özsel yakınlık. )


-İNSANBİLİM'DE:
FARKLILAŞMA ile BİREYLEŞME



-İNSANCILLIK = POLITENESS, COURTESY[İng.] = HUMANITÉ[Fr.] = MENSCHENFEUNDLICHKEIT[Alm.] = HUMANITAS[Lat.]



-İNSANÎ KONULAR/DURUMLAR/OLAYLAR:
AŞILMASI GEREKEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAŞILMASI GEREKEN



-İNSANI, EN ÇOK ZORLAYANLAR

( BOŞANMA, CENÂZE KALDIRMA, TAŞINMA )


-İNSÂNÎ ile/ve/değil/<> İTİBÂRÎ



-İNSANIN VE KİŞİNİN BİRİCİKLİĞİ:
"SEÇKİNLİK" değil VAROLUŞSAL



-İNSANIN/KİŞİNİN:
SÖZÜ ile/ve BAKIŞI ile/ve SUSMASI

( Hikmet olmalı. İLE/VE İbret olmalı. İLE/VE Ders olmalı. )


-İNSANIN/KİŞİNİN:
SÖZÜ ile/ve BAKIŞI ile/ve SUSMASI

( Gerek yok, her sözü, lâf ile beyâna
Bir bakış, bin söz eder, bakıştan anlayana... )


-İNSANIN/KİŞİNİN:
SÖZÜ ile/ve BAKIŞI ile/ve SUSMASI

( )


-İNSANIN/KİŞİNİN:
TENSEL VAROLUŞ/U ile/ve/<> TİNSEL VAROLUŞ/U

( Belirlilik. İLE/VE<> Ereklilik. )


-İNSANIN/KİŞİNİN:
TENSEL VAROLUŞ/U ile/ve/<> TİNSEL VAROLUŞ/U

( Belirleyici olan, zemindir/koşullarındır. )


-İNSANLAŞMA:
KARADA ile/ve/değil/||/<>/>/< DENİZDE



-İNSANLAŞMA ve/||/<>/>/< "DERTLİLİK"



-İNSANLIK İÇİN ile İNSANLIK ADINA



-İNSANLIK:
"KURUŞ" İLE ile/değil/yerine DURUŞ İLE



-İNSANSIZLAŞTIRMA ile/ve/<> DİLSİZLEŞTİRME



-İNŞİKÂK[< ŞAKK] değil/yerine/= YARILMA, ÇATLAMA | İKİYE AYRILMA



-İNTIBÂ ile/ve/||/<> İTİBAR



-İNTİKAM ALMAK" ile/değil/yerine/>< GÖNÜL ALMAK



-İNTİKAM ile/değil/yerine ADÂLET

( "Öfke", "kıskançlık" ve "nefret" "kaynaklıdır". İLE/DEĞİL/YERİNE Gücünü, sevgiden alır. )


-İNTİKAM değil/yerine/>< AFFETMEK

( En etkili/büyük intikam, affetmektir. )


-İNTİKAM ile/ve/değil/yerine/<> DENGE



-İPOTEKLİ ve/<> ÇOCUK



-İPTİDAİ[Ar.]/PRİMİTİF[Fr./İng.] değil/yerine/= İLK(S)EL



-IQ ile/ve/||/<> CQ ile/ve/||/<> EQ ile/ve/||/<> SQ ile/ve/||/<> KQ

( Zihinsel Bölüm[Zekâ/Gelişim][IQ: Intelligence Quotient]

İLE/VE/||/<>

İletişimsel Bölüm[Zekâ/Gelişim][CQ: Communication Quotient]

İLE/VE/||/<>

Duygusal Bölüm[Zekâ/Gelişim][EQ: Emotional Quotient]

İLE/VE/||/<>

Tinsel Bölüm[Zekâ/Gelişim][SQ: Spiritual Quotient]

İLE/VE/||/<>

Gövdesel Bölüm[Zekâ/Gelişim][KQ: Kinesthetic Quotient] )


-IQ ile/ve/||/<> CQ ile/ve/||/<> EQ ile/ve/||/<> SQ ile/ve/||/<> KQ

( )


-İRÂDE DIŞI ile/ve/değil İHTİYÂR DIŞI



-İRÂDE ile/ve/değil/<> İKTİDAR



-İRÂDE ile/ve/||/<>/> SAVAŞ

( Bireyde. İLE/VE/||/<>/> Topluluklar/toplumlar arasında. )


-İRÂDÎ ARABULUCU/LUK ile/ve/<> YARGISAL ARABULUCU/LUK



-İRÂDÎ ERDEMLER ile GAYRİ İRÂDÎ ERDEMLER

( Varlık[Vucud]'a yönelik. İLE Varolan[Mevcud]'a yönelik. )


-İRÂDÎ ERDEMLER ile GAYRİ İRÂDÎ ERDEMLER

( Kendini bulduran. İLE Allah'ı bulduran. )


-İRGEN

( Erkekler topluluğu. )


-IRKÇI ULUSÇULUK ile ETNİK ULUSÇULUK ile KÜLTÜREL ULUSÇULUK ile VATAN ULUSÇULUK



-IRKÎ ŞUUBİYE ile/değil LİSÂNÎ ŞUUBİYE



-İRONİ > ALAY ALIŞKANLIĞI



-IRS[Ar.] ile IRZ[Ar.]

( Karı-kocadan her biri. İLE Şan ve şeref, namus, iffet. | Perde. )


-IRSÎ BAĞLAR ile/ve SIHRÎ BAĞLAR

( Kan bağı. İLE/VE Eşle/evlenmeyle birlikte gerçekleşen bağlar. )


-IRSÎ BAĞLAR ile/ve SIHRÎ BAĞLAR

( Şer'î. İLE/VE Tarikî. )


-İRTİCA/EN ile İRTİCAL/EN

( Geri. İLE Düşünmeden, ağzına geldiği gibi söyleme. )


-İRTİCÂ ile İLTİCÂ

( Hak ve hakîkata, doğruya, ilme, irfâna, insanlığa dönmek. Rücûdan; geri dönücülük, eskiyi istemek. Yoldan çıkmışın yola girmesi, dönmesi. İLE Sığınma. )


-İRTİZÂK[< RIZK]

( RIZIKLANMA, RIZIK ALMA )


-İŞ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-İŞ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-İŞ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-İŞ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-İŞ GÖREMEMEZLİK ile/ve/değil/yerine ENGELLİLİK ORANI



-İŞ VERMEK:
KİFÂYETSİZE ile/ve/||/<> MUHTERİSE ile/ve/||/<> KİFÂYETSİZ MUHTERİSE

( Başarısızlığa davettir. İLE/VE/||/<> Kavgaya davettir. İLE/VE/||/<> Fitneye davettir. )


-İŞ VERMEK:
YETERSİZE ile/ve/<> HIRSLIYA ile/ve/<> YETERSİZ HIRSLIYA

( Başarısızlığa neden olur. İLE/VE/<> Kavgaya neden olur. İLE/VE/<> Fitneye neden olur. )


-İŞ YAPMAK ve/||/<>/> YAPTIĞIMIZI, İYİ YAPMAK



-İŞ:
[ne yazık ki]
ÖYLESİNE ve/||/<> ŞİŞİRME



-İŞ ile/ve/+/||/<> ARKADAŞ ile/ve/+/||/<> UYKU

( )


-İSABETLİLİK ile/ve TUTARLILIK



-İSAF[Ar.] ile İSAL[Ar.]

( Bir isteği, yerine getirme. İLE Ulaştırma. )


-İSÂR ile İS'ÂR ile îSÂR ile İS'ÂR/İSGAR ile İ'SÂR ile İ'SÂR ile İ'SÂR ile İSÂR

( Bağ, sargı; Esirlik. İLE
Narh koyma, fiyat biçme. İLE
İkram; bahşiş. | Cömertlikle verme. | Dökme, saçma, serpme. | Kişinin, kendi, gereksinim duymasına karşın bahşiş vermesi. | Seçme. İLE
Çocuğun diş çıkarması. İLE
Sürçtürme, ayak kaydırma; birini büyüklere kötüleme. İLE
Güçleştirme; Fakirleşme. İLE
İkindi zamanında bulunma; Gelin olma çağına gelme; Kasırga. İLE
Keçi memesine takılan kese, torba. )


-İŞARET PARMAĞI ile/ve/değil/||/<>/< ÖTEKİ ÜÇ PARMAK

( Bir yanlışın/eksiğin savunması olarak kendimizi hatasız/suçsuz göstermek için başka bir şeyi/kişiyi işaret ettiğimizde, işaret ettiğimiz parmağımız, işaret edilen şeyle ilgili olsa bile olayların/olguların kökenindekinin, kaynağının ve ağırlığın bizim "düşünce/davranış" ve "yorumumuz" olduğunu, öteki üç parmağımız bizi gösterir. )


-İŞARET PARMAĞI ile/ve/değil/||/<>/< ÖTEKİ ÜÇ PARMAK

( %25. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< %75. )


-İŞARET PARMAĞI ile/ve/değil/||/<>/< ÖTEKİ ÜÇ PARMAK

( İyi birini gördüğünüzde, onu taklit etmeye çalışın. Kötü birini gördüğünüzde, onun kusurlarını, kendinizde de arayın. )


-İŞBİRLİĞİ/ÇÖZÜM ORTAKLIĞI ile/ve/||/<> DESTEK ALMA ile/ve/||/<> YARDIM ALMA ile/ve/||/<> YARARLANMA

( %60-70[kendin] - %30-40[öteki]. İLE/VE/||/<> %40-50[kendin] - %50-60[öteki]. İLE/VE/||/<> %70-80[öteki] - %20-30[kendin]. İLE/VE/||/<> %80-90[öteki] - %10-20[kendin]. )


-İŞBÖLÜMÜ ile/ve/> İŞBİRLİĞİ



-İŞE YARARLILIK ile/ve DEĞİM/LİYÂKAT

( Ne kadar yararlıysan, o kadar adamsındır. )


-İŞE YARARLILIK ile/ve DEĞİM/LİYÂKAT



-İŞE YARAYAN ile/ve/değil/||/<>/< İŞ GÖREN



-İŞGAL ile/ve/<> DEĞERSİZLEŞTİRME



-İŞGÜZAR/LIK ile/ve/||/<>/< BİLGİSİZ/LİK



-İŞİ:
BİLMEYEN ile/değil/yerine/>< BİLEN

( "Hocası". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yapıcısı. )


-İŞİ/Nİ İYİ YAPMAK ve/||/<>/> HELÂLİNDEN KAZANMAK



-IŞIĞI GÖRMEK ile/ve/değil/||/<>/< IŞIKLA GÖRMEK

( )


-IŞIK HIZI ile/değil/< DÜŞÜNCE HIZI

( Saniyede, 300.000 km. İLE/DEĞİL/< En hızlı olan. )


-İŞİMİZ/UĞRAŞIMIZ/HİZMETİMİZ:
| "YIKMAK" ve/ya da "YAKMAK" İLE | değil YAPMAK İLE



-ISIRMAK ile/değil/yerine "DİŞLERİNİ GÖSTERMEK"



-İŞİTMEK ile/ve DUYMAK/DİNLEMEK

( İşlevsel. İLE/VE Katılımcı. )


-ISLÂH[Ar.] değil/yerine/= DÜZELTME/İYİLEŞTİRME



-İSLÂM DÜŞÜNCESİ ile/ve TÜRK DÜŞÜNCESİ



-İSLÂMÎ HÜKÜMDARLIKTA:
OSMANLI ile/ve/||/<> SELÇUKLU ile/ve/||/<> ABBASİ ile/ve/||/<> EMEVİ



-İŞLEM ile İŞLEV



-İŞLEMEK ile/ve/<> İZLEMEK



-İŞLER ve/||/<>/> İLİŞKİLER



-İŞLERİ(MİZİ)/GEREKSİNİMLERİ(MİZİ)(EŞİMİZE/YAKINLARIMIZA/ÇALIŞANLARA/BİRİLERİNE/TOPLUMA/ÖTEKİNE):
"YIKMAK(/YIKILMAK)" ile/değil/yerine/>< (HER KOŞULDA) KONUŞMAK/KONUŞABİLMEK



-İŞLEV ile/ve/<> BİÇİM ile/ve/<> NİTELİK



-İŞLEVSEL/LİK ile/ve EYLEMSEL/LİK



-İŞLEVSELLİK ve/||/<> İŞE YARARLIK



-İSMET:
İMAN ve/||/<> EMAN



-İSMET ve/<> İFFET



-İSNÂD ile İSTİNÂD

( Bir şeyi, biri için "yaptı" demek. | İftira etmek. | Hadislerin sırasıyla kimler tarafından söylenilegeldiğini bildirme. | Yüklem[müsned] ile özne[müsnediileyh] arasındaki ilgi.[Türkçe'de; "-im, -şim, -dim, -dik" gibi] İLE İnat etme. | Direnme. |/| Dayanma. | Güvenme. | Senet, delil, hüccet sayma. | Avcı zinciri gerisinde arka olmak üzere toplu bir durumda bulundurulan asker. )


-İSPANYOL MERKANTİLİZMİ ile FRANSIZ MERKANTİLİZMİ(KOLBERTİZM) ile İNGİLİZ MERKANTİLİZMİ

( Altın ve gümüş madenlerinin ülkeden çıkmasının önlenmesini ister. İLE Sanayi sayesinde, altın ve gümüş stoğunun artırılmasını ister. İLE Ticaret sayesinde, altın ve gümüş stoğunun artırılmasını ister ve ihracatın, ithalattan çok olmasıyla artacağını iddia eder. )


-İSRAF (EKONOMİSİ) değil/yerine/>< İNSAF (EKONOMİSİ)



-İSRAF ve/değil/yerine İNFÂK



-ISRAR ETME! ile/ve/||/<>/> (FAZLA) DİRENÇ GÖSTERME!



-İSRAR/LA değil ISRAR/LA



-ISRAR ile DİRETMEK



-ISRAR ile/ve İBRÂM[Ar.]

( ... İLE/VE Can sıkacak derecede ısrar etme, üstüne düşme, zorlama. )


-ISRÂR ile ISNÂ'

( Ayak direme. İLE Yardım etme. | Anla(ya)mayan birinin, gerektiği gibi öğrenmesi. )


-ISRAR ile/değil ŞANSINI ZORLAMAK (İÇİN)



-İSTANBUL'DA/KENTİNDE YAŞAMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< İSTANBUL'U/KENTİNİ YAŞAMAK



-İSTANBUL'DAKİ EN ÖLDÜRÜCÜ SALGIN HASTALIK

( JÜSTİNYEN VEBASI [ Başlangıç )


-İSTANBUL('UN):
EFENDİSİ ile/ve MANEVÎ EFENDİSİ ile/ve KÜLTÜREL EFENDİSİ

( Yöneticiler. İLE/VE Meşâyih. İLE/VE Dikkatli, temiz, düzenliler. )


-İSTANBUL('UN):
EFENDİSİ ile/ve MANEVÎ EFENDİSİ ile/ve KÜLTÜREL EFENDİSİ

( Maddî. İLE/VE Manevî. İLE/VE Kültürel. )


-İSTANBUL('UN):
EFENDİSİ ile/ve MANEVÎ EFENDİSİ ile/ve KÜLTÜREL EFENDİSİ

( İHTİSAB AĞALARI )


-İSTATİSTİK:
MATEMATİK ile/ve/||/<>/> YÖNETİM/DEVLET BİLGİSİ



-İSTATİSTİKSEL/LİK ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> GENELLEYİCİ/LİK



-İŞTE:
"GÖNÜL EĞLENDİRMEK" ile/ve/değil/yerine/||/>



-İSTEDİĞİN KADAR ARAMA(MA)K ile/ve/değil/hem de İSTEDİĞİN ZAMAN ARAMA(MA)K



-İSTEK/HEVES ile/ve/değil/||/<>/>/< OLANAK/KOŞUL/ARAÇ/PARA

( Varken, olanak olmayabilir. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Varken, istek olmayabilir. )


-İSTEK/TALEP değil/yerine ADÂLET



-İSTEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> AMAÇ

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> (Daha) İleri düşünenlerin sahip olduğu, peşinde gittiği. )


-İSTEK ile/ve/||/<>/> GEREKSİNİM(İHTİYAÇ) ile/ve/||/<>/> HİZMET



-İSTEKSİZ/LİK ile GÖNÜLSÜZ/LÜK

( ... İLE %51 isteksizlik ya da isteyip istemediği belirli olmama. )


-İSTEMEDEN VERMEK ile/değil İSTENİLMEDEN VERMEK



-İSTEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> YEĞLEMEK



-İSTEMEMEK ile/ve/<>/değil/yerine GEREK GÖRMEMEK



-İSTEMEMEK ile/ve/<>/değil/yerine YEĞLEMEMEK/TERCİH ETMEMEK



-İSTENÇ/DİRETME/İRÂDE[EVET]
ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/></>/<
DİRENÇ/DİRENME/İHTİYÂR[< HAYIR]

( Yapma/yapabilme becerisi/isteği/coşkusu/olanağı/gücü. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Yapmama/yapmayabilme becerisi/isteği/coşkusu/olanağı/gücü. )


-İSTENÇ/DİRETME/İRÂDE[EVET]
ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/></>/<
DİRENÇ/DİRENME/İHTİYÂR[< HAYIR]

( "Zekâda", nefiste. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Akılda. )


-İSTENÇ/DİRETME/İRÂDE[EVET]
ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/></>/<
DİRENÇ/DİRENME/İHTİYÂR[< HAYIR]

( Seçim. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Yeğleme/tercih. )


-İSTENÇ/DİRETME/İRÂDE[EVET]
ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/></>/<
DİRENÇ/DİRENME/İHTİYÂR[< HAYIR]

( Cins. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Fasl. )


-İSTENÇ/DİRETME/İRÂDE[EVET]
ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/></>/<
DİRENÇ/DİRENME/İHTİYÂR[< HAYIR]

( Varoluş/sal. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Varoluşunun sürekliliği için/yönünde. )


-İSTENÇ/DİRETME/İRÂDE[EVET]
ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/></>/<
DİRENÇ/DİRENME/İHTİYÂR[< HAYIR]

( Doğadaki tüm varolanlar gibi insanın gövdesi de gelişerek ve değişerek sürecini tamamlar. Gövdemiz itibariyle bitki ve hayvanların koşullarıyla birlikte bülûğa ermesiyle tanımlanan belirli yaş, dönem ve zihinsel seviyelerden geçerek herkesle eşit olanaklara, haklara ve kararlara sahip olmak üzere birey olmaya, reşit olmaya hak kazanırız.

Olanaklarımız, 18 yılımızı tamamlayana kadar, ağırlıklı olarak bitki ve hayvanlarla ortak olduğumuz gövdemizde, varoluşsal ve canlılık gereksinimlerimize, istediklerimize gözümüzü, ağzımızı, elimizi ve dilimizi, "Evet"lerimizi yöneltmeyle yani "yapma isteği/bilgisi" anlamına gelen irâdemiz aracılığıyla sağlanır.

Bu süreç, özellikle 1 yaşında, bazı sözcükleri söylemeye başlayarak; 2 yaşında, benlik algımızın kısmen gelişmişliğiyle erk karşısında, varolduğunu gösterebilmek üzere dışkı tutarak; 4 yaşında, kısmen başlayan öğrenim/eğitim becerisiyle; 7 yaşından itibaren bilinçlenerek; 18'den önce dereceli olarak, 12 - 15 yaş arasında ve 15 - 18 yaş arasında, ayırd etme[temyîz] ve hukuksal cezâ görme eşiğiyle; 16 yaşında, ebeveynin resmî izniyle dünyanın her yerine gidebilme; yine ebeveyn izniyle 17 yaşında evlenebilme eşiklerindeki kısmî hakları ile 18'den sonra da gözümüzü, ağzımızı, elimizi, belimizi ve dilimizi uzatmayabileceklerimiz için "Hayır!" diyerek, "yapmama bilgisi/isteği" olarak tanımlanan ihtiyârımız ve muhtariyetimizle yani kendimize ve çevremizdekilere zarar vermemek üzere, ancak bu koşullarla özgürlük hakkımızı elde ederiz ve yaşamımızı, yapmayabileceklerimiz üzerinden sürdürürüz.

Atacağımız her adımda, yapacağımız ve söyleyeceğimiz herşeyde, önce "Evet"imiz(irâdemiz) değil "Hayır!"ımız(ihtiyârımız) devrede olmak zorundadır. Birilerini yaralamak, öldürmek ya da insanlık suçlarına giren uyuşturucu("sigara vb". da) satmak gibi çevremize çeşitli zarar verebilecek eylemler ise en önemli ve olmazsa olmazımız, Sağlık ve Özgürlük'ün yitirilmesi, hastahane ya da hapishaneyle sınırlandırılmasıyla son bulmasıdır.

İlim ve irfanın öncelikleri, ilkeleri olan eline, diline ve beline hâkim olmak, tüm kadîm geleneklerin ortak uyarısıdır. Şiddet kontrolü, şiddetsizlik, zararsızlık; başkalarını, düşünce, söz ve hareketle incitmemek; yalan kontrolü ve dürüstlük; benimseme kontrolü ya da çalmama; eşeysel(cinsel) enerji kontrolü; mal/eşya biriktirme kontrolü, biriktirmemek; nefret kontrolü ve merhamet; kızgınlık kontrolü ve affetme; güçsüzlük kontrolü ve dayanıklılık; aşırılık kontrolü ve ılımlılık; yanlışlık kontrolü ve doğruluk da insan haklarının dışına çıkmamayı sağlayacak olan uyarılardır.
[ www.FaRkLaR.net/kisiselgelisim ve www.FaRkLaR.net/ilim-irfan sayfalarından da yararlanılabilir.]

Kendi haklarımızı ve başkalarının haklarını tanımamıza yardımcı olabilecek çok önemli iki çalışma ise bir kâğıda ya da bilgisayarda/cep telefonunda, iki ayrı sayfa oluşturup öncelikle "Ne yapmayabileceklerim"i/zi, ötekine ise tam ve kesin olarak "Hayır!" dediklerimizi, diyebileceklerimizi yazmamızdır.

Giyinmek, öncelikle toplum (ve düzeni/sağlığı) için ancak daha sonra kişinin kendi içindir. )


-İSTENÇ/DİRETME/İRÂDE[EVET]
ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/></>/<
DİRENÇ/DİRENME/İHTİYÂR[< HAYIR]

( Bir şeyi yapmanın, tek bir yolu yoktur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Yolu, tektir! [Yapmamaktır!] )


-İSTENÇ/DİRETME/İRÂDE[EVET]
ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/></>/<
DİRENÇ/DİRENME/İHTİYÂR[< HAYIR]

( Başı, ortası/süreci ve sonucu, akıl iledir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Özgüven iledir ve öz/güven sağlatır. )


-İSTENÇ/DİRETME/İRÂDE[EVET]
ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/></>/<
DİRENÇ/DİRENME/İHTİYÂR[< HAYIR]

( Parça. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Bütün. )


-İSTENÇ/DİRETME/İRÂDE[EVET]
ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/></>/<
DİRENÇ/DİRENME/İHTİYÂR[< HAYIR]

( Özgürlüğümüzü yitirdiğimizde, değerini bilmeye başladığımız, anladığımız ve anımsadığımız. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Özgürlüğümüzde, sürekli bilmemiz ve anımsamamız gereken. )


-İSTENÇ/DİRETME/İRÂDE[EVET]
ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/></>/<
DİRENÇ/DİRENME/İHTİYÂR[< HAYIR]

( Gereksinimimize yönelterek, önceleyerek.[Kısa ve uzun süreli olarak tehlikeli/riskli/zararlı olup olmadığına fazla bakmaksızın.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Var oluşumuzu ve var oluşumuzun sürekliliğini önemseten, önceleyen.[Hem şu anda, hem de uzun süreli olarak.] )


-İSTENÇ/DİRETME/İRÂDE[EVET]
ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/></>/<
DİRENÇ/DİRENME/İHTİYÂR[< HAYIR]

( Bir şey ki, yapmasan da olur... YAPMA!
Bir şey ki, söylemesen de olur... SÖYLEME!

Yaptığımız, "kâr"; yapmadığımız, yarar!
Aldığımız, "kâr"; verdiğimiz, yarar!

Yediğimiz/içtiğimiz, "kâr"; yemediğimiz/içmediğimiz, yarar!

Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir/geliştir... Dünya/n değişsin//gelişsin! )


-İSTENÇ/DİRETME/İRÂDE[EVET]
ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/></>/<
DİRENÇ/DİRENME/İHTİYÂR[< HAYIR]

( Belediye. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Muhtarlık. )


-İSTENÇ/DİRETME/İRÂDE[EVET]
ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/></>/<
DİRENÇ/DİRENME/İHTİYÂR[< HAYIR]

( Görülen, gösterilen/gösterilebilen. | Görülebilir/lik, gösterilebilir/lik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Görülmeyen, gösterilmeyen ve gösterilemeyen. | Görülemez/lik, gösterilemez/lik. )


-İSTENÇ/DİRETME/İRÂDE[EVET]
ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/></>/<
DİRENÇ/DİRENME/İHTİYÂR[< HAYIR]

( "Evet!" diyebilme (olanağı/gücü). İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< "Hayır!" diyebilme (olanağı/gücü). )


-İSTENÇ/DİRETME/İRÂDE[EVET]
ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/></>/<
DİRENÇ/DİRENME/İHTİYÂR[< HAYIR]

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Nefsine muhâlefet etmek/edebilmek.[MUHALEFET-ÜN-NEFS] )


-İSTENÇ/İRÂDE ve/||/<>/> SİYÂSET

( Bireydeki yapma isteği. VE/||/<>/> Toplumdaki yapma isteği. )


-İSTENİLEN/BEKLENİLEN:
HAKİKAT ile/ve/değil/||/<>/> MÂRİFET

( Tek. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Çok. )


-ISTIFÂ'[< SAFVET] ile/ve/< İSTİ'FA'[< AFV]

( Bir şeyin hâlisini, temizini seçip alma. | Ayıklama. | Seçme, seçkinlik. İLE/VE Affını isteme. | Bir işten, kendi isteğiyle çekilme. )


-İSTİFÂ[Ar.] ile/ve/değil ÇEKİLME

( Görevden. İLE/VE/DEĞİL Önderlikten. )


-İSTİFÂ[Ar.] ile/ve/değil ÇEKİLME

( Siyasette. İLE/VE/DEĞİL Dinde. )


-İSTİFÂZA[< FEYZ] ile İSTİFÂDE



-İSTİHÂB değil/yerine/= SAKLAMA, GİZLEME | DOSTLUK KURMA | KONUŞMA, MUSÂHEB ETME



-İSTİKÂMET ve/<> HÜRMET ve/<> KIRAAT



-İSTİKLÂL (SAVAŞI):
"KURTULUŞ" (SAVAŞI) ile/ve/değil/||/<>/>/< BAĞIMSIZLIK (SAVAŞI)



-İSTİKLÂL[Ar.] değil/yerine/= BAĞIMSIZLIK



-İSTİKRAR ile İKTİDAR



-İSTİKRAR ve/||/<>/< TUTARLILIK



-İSTİLÂ[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİSMÂR[Ar.]



-İSTİMLÂK ile DAYATMA



-İŞTİRÂK[Ar. < ŞİRKET] ile/ve/<>/< İŞTİYÂK[Ar. < ŞEVK]

( Ortaklık, ortak olma, paydaşlık. | Bir işte yer alma, paydaşlık etme. | Bir işe, bir düşünceye katılma, katılım. | İktisadi devlet teşekküllerinin ya da kamu iktisadi kuruluşlarının ya da bağlı ortaklıklarının, sermayelerinin en az yüzde onbeşine, en çok yüzde ellisine sahip bulundukları anonim şirketler. | Bir ortaklık ile işletme arasında, sözkonusu ortaklığın yönetimine ve ortaklık politikalarının belirlenmesine katılma anlamında sürekli bir bağ yaratan, doğrudan ya da dolaylı sermaye ve yönetim ilişkisi. İLE/VE/<>/< Şevklenme, göreceği gelme, özleme. )


-ISTIRAP [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-ISTIRAP [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-ISTIRAP VERİCİ OLAN:
"KİM OLMADIĞIMIZ" değil KİM OLAMADIĞIMIZ



-İSTİŞÂRE HEYETİ/ŞURA değil/yerine/= DANIŞMA KURULU/DANIŞ



-İSTİSÂRE[Ar.] ile İSTİŞÂRE[Ar. < ŞÛRÂ (çoğ. İSTİŞÂRÂT)]

( Tozutma, toz savurma. | Fitnecilik, fesatçılık etme. İLE Fikir sorma, danışma. )


-İSTİŞÂRE ile/ve/<> İSTİFÂDE



-İSTİSKAL[< SIKLET] değil/yerine/= SOĞUK DAVRANMA

( Ağır görme, huzurundan hoşlanmama. | Soğuk davranışlarla hoşlanmadığını belirginleştirme. Yüz vermeme, kovarcasına davranma, kovma. )


-İSTİSNA OLMAK" değil/yerine/>< İNSAN/KİŞİ/ADAM OLMAK

( [istiyorsan] "Egemen olmak." DEĞİL/YERİNE Özgür olmak. )


-İŞTİYÂK[< ŞEVK] değil/yerine/= ÖZLEM, HASRET | YOĞUN İSTEK/ARZU



-İSYAN (MECLİSİ) değil/yerine İSTİŞARE (MECLİSİ)



-İSYAN ÇIKARMA/ÇIKARAN ile/ve/||/<>/> İSYANI KIŞKIRTMA/KIŞKIRTAN



-İSYAN/KÂR/LIK ile/ve/değil/yerine/<> TEPKİ/SEL/LİK



-İSYAN ile HAREKÂT



-İSYAN ile İTİRAZ



-İŞYERİNE, ÖZELLİKLE EVE YENİ GELMİŞ EŞİNİZE/BİRİNE GİRER GİRMEZ BİRŞEY SÖYLEMEK ile/yerine 5-10 DAKİKA SONRA SÖYLEMEK



-İT(İL)MEK ile/ve KAK(IL)MAK



-İTAAT/KÂR ile/ve/||/<> BİAT/KÂR

( Aç kalarak/bırakarak. İLE/VE/||/<> Bilgisiz kalarak/bırakarak. )


-İTAAT ile/ve/değil/<> DÜZEN



-İTAAT ile/değil/yerine/>< İTTİHAT



-İTFA[Ar.] ile/değil/yerine BORÇ ÖDEME

( ... İLE Söndürme. | Sönüm. | Bir borcu, azar azar ödeyerek kapatma, sönüm. )


-İTİBAR ETMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SAYGI GÖSTERMEK



-İTİBAR ile/ve/||/<>/> İTİMAT



-İTİBAR ile ŞEREF



-İTİBAR ile/ve/||/<> TAHAMMÜL



-İTİBARÎ ile "HAKİKÎ"



-İTİMAT[Ar.] değil/yerine/= GÜVEN/GÜVENÇ



-İTİNÂ ve/||/<>/> İTİBAR



-İTİRAF ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AÇIKLAMA



-İTİRAF ile AĞZINDAN KAÇIRMAK

( Kişiler, fiziksel açıdan yorgun olduğunda, dürüst olmaya daha eğilimliler. Bu nedenle, gece geç saatte yapılan konuşmalarda, itiraflar daha sık oluyor. )


-İTİRAF ile/ve/||/<>/> ARINMA



-İTİRAF ile/ve/değil/ne yazık ki TEHDİT



-İTİRAZ ile/ve/<> İTİZAL



-İTMİNAN değil/yerine/= İNANMA, GÜVENME



-İYİ AHLÂK ve DOĞRU DÜŞÜNME



-İYİ BİR YÖNETİCİ OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İYİ BİR KİŞİ OLMAK

( AKIL ve/<> ADÂLET ve/<> SİYASET ve/<> DOĞRULUK ve/<> AHLAK BİLGİ

İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/<

ADÂLET DAİRESİ
)


-İYİ DÜŞÜN!:
KALBİ ve/||/<>/>/< KAPIYI ve/||/<>/>/< SON SÖZÜNÜ

( Kırmak yerine. VE/||/<>/>/< Çarpmak yerine. VE/||/<>/>/< Söylemeden önce. )


-İYİ EĞİTİM ile/ve/||/<>/< İYİ ÖĞRETMEN/EĞİTİMCİ

( Bazı şeyleri (yüksek oranda) değiştirebilir. İLE/VE/||/<>/< Herşeyi (tamamen) değiştirebilir. )


-İYİ KULLANMAK ile/ve/||/<> YARARLANMAK



-İYİ NİYET ile/ve/değil/||/<>/>/< ADÂLET



-İYİ NİYETLİLİK ile/ve/<> ANLAYIŞ GÖSTERMEK



-İYİ ŞEYLER ile/ve/||/<>/> DAHA İYİ ŞEYLER ile/ve/||/<>/> EN İYİ ŞEYLER

( İnanırsak gelir. İLE/VE/||/<>/> Sabredersek gelir. İLE/VE/||/<>/> Vazgeçmezsek gelir. )


-İYİ/GÜZEL DİLEKLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-İYİ/LİK ve/||/<>/< AŞKIN/LIK



-İYİ/YETERİNCE DÜŞÜNMEK ile/ve/||/<>/>/< İSABETLİ KARAR VERMEK



-İYİ ile/ve/değil/yerine/<> İYİLİK İÇEREN



-İYİLER:
KAYBETMEZ <>/>/ne yazık ki KAYBEDİLİR



-İYİLEŞME ile/ve/değil/||/<>/< İLERLEME



-İYİLEŞMEK ile/ve/değil/||/<>/< (DAHA) İYİ HİSSETMEK

( Kişiler, çoğunlukla, psikoloğa/psikiyatriste, iyileşmeye değil "(daha) iyi hissetmek" üzere giderler. )


-İYİLEŞTİRİCİLER/DENGELEYİCİLER:
GÜNEŞ ile/ve/||/<> DİNLENME ile/ve/||/<> HAREKET/SPOR ile/ve/||/<> BESLENME ile/ve/||/<> ÖZGÜVEN ile/ve/||/<> ARKADAŞLAR



-İYİLİĞE GEREKSİNİMİ OLANLAR ile/ve/||/<> İYİLİK YAPMAYA GEREKSİNİMİ OLANLAR

( )


-İYİLİĞE GEREKSİNİMİ OLANLAR ile/ve/||/<> İYİLİK YAPMAYA GEREKSİNİMİ OLANLAR

( The Last Bookstore (Son Kitapçı) adlı şu kısa belgesel, Los Angeles'ta bulunan 'Son Kitapçı' adlı kitapçının sahibi ve işletmecisi Josh Spencer'ın yaşamına odaklanıyor. Belgesel, Spencer'ın bir baba, koca, küçük işletme sahibi ve paraplejik olarak yaşamını gözler önüne sererken, fiziksel kitaplardan vazgeçemeyenler için bir çekim merkezi haline gelen dükkanının da öyküsünü anlatmış oluyor.

http://lastbookstorela.com

)


-İYİLİĞE GEREKSİNİMİ OLANLAR ile/ve/||/<> İYİLİK YAPMAYA GEREKSİNİMİ OLANLAR

( Çok sevgili arkadaşım,
Ramazan Baş’ın (Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği Başkanı),
koronavirüs nedeniyle yaşamını kaybettiğini öğrendik.

Çok çok üzüldüm/üzüldük.

Ne yazacağımı ve ne kadar yazacağımı bilemiyorum. Ben/biz de tüm Türkiye de en başta engelliler olmak üzere yakın bir dostumuzu kaybetmenin çok büyük üzüntüsü içinde...

Türkiye de, dünya da çok büyük bir değerini, başarısını, çok önemli bir gönüllüsünü çok erken kaybetti. Hepimizin başı[yarası] sağılsın[iyileşsin].

Çok sevgili Ramazan Baş'la 2006 yılında, her ayın ilk Çarşamba'sı gezi anıları ve sunumlarımızı paylaşmak üzere buluştuğumuz Gezginler Derneği toplantımıza katılmasıyla tanıştık. Onu ve yanındakileri tekerlekli sandalyesiyle sahnede görünce çok mutlu olmuştum.

Dernek başkanımız Orhan Kural ve yönetim kurulu üyeleri, düşünce, öneri, istek ve beklentilerini dinlemek üzere yılda bir kez de tüm gezgin üyelerimizi davet ediyorduk. 2000'den beri katılabildiğim bu toplantıların birinde gezi ve gezginlik dışında dernek olarak daha etkin, topluma da yararlı çalışma ve dayanışmalarımızın olması gerektiğine değinmiştim. Her ne kadar gezme olanağı buluyorsak da engellilerin bu olanağa pek de sahip olmadığına, hepimizin çeşitli nedenlerle her an bir kaza geçirerek engelli kalabileceğine, gücümüz ve olanaklarımız yerindeyken engellilerin sorunlarına çok daha fazla katkı ve destek vermemiz gerektiğini paylaşmıştım. Bu konudaki ilk adımımızın da engelli dernekleriyle olan ilişki ve işbirliğiyle gerçekleşebileceğine de değinmiştim.

2006'daki toplantılarımızın birinde bu düşünce ve dileklerimin ekonomik gücü yerinde olan kişilerin/gezginlerin önüne daha yakından ulaşabildiğini görmekten, az da olsa bir katkım olması ve aracı olabilmekten çok mutlu oldum. (Kendimi değil bu tür düşünce, adım, aracılık ve çabaların önemini pekiştirme ve yayılması dileğiyle bu deneyimimi paylaşıyorum.)

Ben de kendi olanaklarım içinde daha fazla neler yapabileceğimi düşünerek Ramazan Baş ile daveti üzerine Ataköy'deki dernek merkezine gitmeye başladım. İnternet ve bilgisayarla ilgili olanaklarımı seferber ederek birkaç yıl derneğin web sitesiyle ilgili çalışmalar yürüttüm. Sevgili Ramazan Baş, tüm çalışanlar, gönüllüler ve engelliler ile daha yakından iletişim ve paylaşım fırsatı bularak tekerlekli sandalye dağıtımı başta olmak üzere çoğu etkinliğin mutfağında yer almaya çalıştım.

Derneğin başarılarından çoğunuzun haberdar olduğunu bildiğim her süreç ve ayrıntıda çeşitli gereksinimleri olan engelliler için çok önemli olanaklar sağlandı. Boynundan aşağısı felç kalmış, çoğunlukla yattığı yerden hizmet vermeye çalışan sevgili Ramazan Baş'ın, en başta annesi olmak üzere çevresindeki tüm dostların, üstün, özverili emek, çaba ve başarılarıyla dolu yaşamında, yazmak ve paylaşmakla bitmeyecek Türkiye ve dünya çapında örnek hizmet ve katkıları için ne kadar teşekkür etsek azdır. Yıllarca dernek çalışmalarına ve engellilere sürekli destek veren binlerce tanınmış/tanınmamış gönüllü, siyasetçi, sanatçı ve sporcuya da ayrıca çok teşekkür ederim/z...

Tüm emek, çaba, katkı, aracılık ve çalışmalarından dolayı tekrar tekrar milyonlarca minnet ve teşekkür ediyorum/z çok sevgili Ramazan Baş. Her zaman, hepimizleydin, her zaman da öyle olacaksın. Yaşamımız, gönlümüz ve zihnimizdeki yerin apayrı!

(Dileklerimiz, tek başına bazı sorunların gelişmesi, değişmesi ve düzelmesi için yeterli olmuyor biliyorsunuz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hem doğrudan, hem de dolaylı olarak gereksinimi çok fazla olan birey ve derneklere her türlü maddi ve manevi yardımı sürekli kılarak gerçekleşiyor. Eğer bugüne kadar katkı ve desteğiniz olmuş ya olamamışsa da bundan sonra daha fazla olabileceğini de tekrar ve sürekli anımsayalım istiyorum. Bu doğrultuda da TOFD'ye cep telefonu üzerinden aylık 10 TL.'lik düzenli bağışına siz de katılabilirsiniz. Ayrıca, plastik şişelerin kapaklarını biriktirerek ve dernek merkezine ulaşmasını sağlayarak da destekte bulunabiliyoruz. Tüm ayrıntılarını TOFD.org.tr adresinden görebilir ve takip edebilirsiniz. Şimdiden tüm katkı ve desteklerinizden dolayı tebrik ve teşekkür ediyorum/z...)

Ancak bu kadarıyla sınırlandırabildiğim, ne kadar yazsam ve anlatsam da onu tanı(t)maya yetmeyecek sevgili Ramazan Baş'ı, kısmen de olsa daha yakından tanıyabilmeniz için aşağıdaki bağlantıdan TEDx konuşmasını kesinlikle izlemenizi rica ediyorum...

İYİLİĞE GEREKSİNİMİ OLANLAR ile/ve/||/<>
İYİLİK YAPMAYA GEREKSİNİMİ OLANLAR

Mutluluğun Anahtarı; Köprü Olmak | Ramazan Baş

youtube.com/watch?v=wA4wK6Kby2Q

instagram.com/TOFDgenelmerkez
instagram.com/ramazanbastofd
instagram.com/semracetinkaya__

(Sürekli erişim ve paylaşım adresleri...
FaRkLaR.net/sozluk/fark/37462
instagram.com/p/CODS7iwAJcg )


-İYİLİĞE İYİLİK ile KÖTÜLÜĞE İYİLİK

( Her kişinin. İLE Er kişinin. )


-İYİLİĞİN KOŞULLARI:
HIZLI(EN KISA SÜREDE) OLMALI ile/ve/||/<>/> GİZLİ OLMALI ile/ve/||/<>/> GÖZDE BÜYÜTÜLMEMELİ ile/ve/||/<>/> SÜREKLİ OLMALI ile/ve/||/<>/> YERİNİ BULMALI



-İYİLİK YAPAR GİBİ GÖRÜNMEK ile/değil/>< İYİLİK YAPIP GÖRÜNMEMEK



-İYİLİK YAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> İYİ OLMAK



-İYİLİK:
BAŞKASINA YAPTIĞIMIZ ile/ve/||/<> BİZE YAPILAN

( Unutalım! İLE/VE/||/<> Unutmayalım! )


-İYİLİK:
EMPATİ ve/||/<> PİŞMANLIK ve/||/<> UTANMA



-İYİLİK:
SÖZ İLE ve/||/<> VERMEK İLE ve/||/<> DÜŞÜNCE İLE

( Güven oluşturur. VE/||/<> Sevgi oluşturur. VE/||/<> Derinlik oluşturur. )


-İYİLİK ile/ve/||/<> DOĞRULUK ile/ve/||/<> CESÂRET ile/ve/||/<> VEFÂ

( Kötülüğe karşın. İLE/VE/||/<> Yanlışa karşın. İLE/VE/||/<> Zorluğa karşın. İLE/VE/||/<> Mesafeye karşın. )


-İYİLİK ile/ve/değil/||/<>/< DÖNGÜ/DEVİR/DEVRAN



-İYİLİK ile/ve HİZMET

( Her kişi, yapmadığı tüm iyiliklerden suçludur. )


-İYİLİK ile/ve HİZMET

( İyilik, sağırın duyabildiği, körün görebildiği bir dildir. )


-İYİLİK ile/ve/değil İŞİNİN HAKKINI TESLİM ETMEK

( İyiliğe iyiliği her kişi yapar, Kötülüğe iyiliği er kişi yapar. )


-İYİLİK ile/ve/değil İŞİNİN HAKKINI TESLİM ETMEK

( "(BİR) GÜZELLİK YAPMAK": İYİLİK )


-İYİLİK ve/||/<>/>/< KAMU YARARI



-İYİLİK ve/||/<>/> SONSUZLUK ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK



-İYİLİK ile/ve/||/<>/> ZİHİNSEL VE TOPLUMSAL İYİLİK(ÖDÖMONİ[Yun. < EUDOIMONIA])



-İYİLİKSEVER/LİK ile/ve SEVGİ



-İYİLİKSEVERLİK = BENEVOLENCE[İng.] = BIENVEILLANCE[Fr.] = WOHLWOLLEN[Alm.] = BENEVOLENTIA[Lat.]



-İYİLİKTE/İYİLİĞİ:
ARAŞTIR! ve/||/<>/> ABARTMA! ve/||/<>/> ANLATMA!



-İYİMSER/LİK VE/VEYA ANLAYIŞLI/LIK değil/yerine GERÇEKÇİLİK VE/VEYA (İSABETLİ) ÖNGÖRÜ



-İYİMSER/LİK ile/ve/<> ANLAYIŞLI/LIK



-İYİMSER/LİK ile İYİLİKSEVER/LİK

( İyiliksever kişi, kendini yetiştirirken başkalarını da yetiştirmek ister. Kendi bilgisini genişletirken başkalarının bilgisini de geliştirmeye çalışır. )


-İYİMSER/LİK ile İYİLİKSEVER/LİK

( İyiliğe iyiliği her kişi yapar, Kötülüğe iyiliği er kişi yapar. )


-İYİMSER/LİK ile/ve/||/<>/> SAKINGAN/İHTİYATLI İYİMSER/LİK



-İYİMSERLİK = NİKBİNLİK = OPTIMISM[İng.] = OPTIMISME[Fr.] = OPTIMISMUS[Alm.]



-İZ ile/ve/||/<>/> İZLENİM



-IZA[Ar.] ile IZÂA[Ar.]

( Öğüt, vaız, nasîhat. İLE Kaybetme, mahvetme, edilme. )


-İZDİHAM[Ar.] değil/yerine/= İNSAN YIĞILMASI/YIĞILIŞMA



-İZDİVAÇ[Ar.] değil/yerine/= EVLENME



-İZİN (VERMEK) ile/ve/değil/yerine FIRSAT (VERMEK)

( Kendine kapı açıldığı halde içeri girmeyen, kovulmayı (da) hak eder. )


-İZİN İSTEMEK ile/ve/değil/yerine OLUR ALMA, BİLGİ VERME (GEREKLİLİĞİ)



-İZİN VERME(ME)K ile "SAYGI" GÖSTERME(ME)K



-İZİN VERMEK(/"VERİRSENİZ) ile/değil/yerine UYGUN GÖRMEK(/"GÖRÜRSENİZ)



-İZİN VERMEMEK ile/ve ENGEL OLMAK



-İZİN ile/ve BİLGİ



-İZİN ile/ve/değil/yerine ONAY



-İZLEME ile/ve/||/<> TARAMA



-İZLEMEK ile/ve/<> DESTEKLEMEK



-İZLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEMEK



-İZLENİLESİ:
ÖNCELİKLİLER ve/ya da/||/<> AYRICALIKLILAR

( ESARETİN BEDELİ (SHAWSHANK REDEMPTION) (1994)

CESUR YÜREK (BRAVEHEART) (1995)

YEŞİL YOL (GREEN MILE) (1999)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)

FARELER VE İNSANLAR (OF MICE AND MEN) (1992)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)

İYİLİK BUL, İYİLİK YAP (PAY IT FORWARD) (2000)

ÖLÜ OZANLAR DERNEĞİ (DEAD POETS SOCIETY) (1989)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)

YEDİ (SEVEN) (1995)

TİBET'TE YEDİ YIL (SEVEN YEARS IN TIBET) (1997)

YENİ YAŞAM (CAST AWAY) (2000)

TRUMAN SHOW (1998)

YÜKSELİŞ (ASCENSION) (dizi)(3 bölüm) (2014)

ŞEYTANIN AVUKATI (DEVIL'S ADVOCATE) (1997)

MALICE (1993)

İHANET (THE EDGE) (1996)

PLATFORM (2019)

KÖRLÜK (BLINDNESS) (2008)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)

JOKER (2019)

LORENZO'NUN YAĞI (LORENZO'S OIL) (1992)

CAN DOSTUM (THE INTOUCHABLES) (2011)

İÇGÜDÜ (INSTINCT) (1999)

FİL ADAM (THE ELEPHANT MAN) (1980)

NELL (1994)

BABAM VE OĞLUM (2005)

GÖNÜL YARASI (2005)

ABİM (2009)

BENİM DÜNYAM (2013)

RASHOMON (1950)

LEON (1994)

YİĞİT (HERO) (2002)

İLKBAHAR, YAZ, SONBAHAR, KIŞ VE İLKBAHAR (SPRING, SUMMER, FALL, WINTER AND SPRING) (2003)

DELİ VE DAHİ (THE PROFESSOR AND THE MAD MAN) (2019)

RÜZGÂRI Dİ(ZGİ)NLEYEN ÇOCUK (THE BOY WHO HARNESSED THE WIND) (2019)

BALİNANIN SIRTINDA (WHALE RIDER) (2002)

HÜCRE NO:7 MUCİZESİ (MIRACLE IN CELL NO:7) (2013)

KIYIM GECESİ (FRACTURE) (2007)

MAÇ SAYISI (MATCH POINT) (2005)

BİR DÜŞÜŞÜN ANATOMİSİ (ANATOMY OF A FALL) (2023)

BÜYÜK HESAPLAŞMA (HEAT) (1995)

KARDEŞ GİBİLERDİ (SLEEPERS) (1996)

GÜLÜN ADI (THE NAME OF THE ROSE) (1986)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)

YATAĞIMDAKİ DÜŞMAN (SLEEPING WITH THE ENEMY) (1991)

YETER (ENOUGH) (2002)

KÜP (CUBE) I, II, III (1997, 2002, 2004)

OYUN (THE GAME) (1997)

BUGÜN, DÜNDÜ (GROUNDHOG DAY) (1993) :)

BENDEN BU KADAR (AS GOOD AS IT GETS) (1997)

YEŞİL KILAVUZ (GREEN BOOK) (2018)

12 YILLIK TUTSAKLIK (12 YEARS A SLAVE) (2013)

ŞİMDİ YA DA ASLA (THE BUCKET LIST) (2007)

SOFİ'NİN SEÇİMİ (SOPHIE'S CHOICE) (1982)

ÇİZGİLİ PİJAMALI ÇOCUK (THE BOY IN THE STRIPED PAJAMAS) (2008)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)

SCHINDLER'İN DİZİNİ (SCHINDLER'S LIST) (1993)

PİYANİST (2002)

SALAK İLE AVANAK (DUMB AND DUMBER) (1994) :)

BAY EVET (YES MAN) (2008) :)

FORREST GUMP (1994) :)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)

TEHLİKELİ YÜRÜYÜŞ (THE WALK) (2015)
(İzlemeden önce "TO REACH THE CLOUDS" betiğini okumanızı salık veririz.)

LA CASA DE PAPALLE (dizi) (2017 - 2020)

THELMA VE LOUISE (1991)

MİLYONLUK BEBEK (MILLION DOLLAR BABY) (2004)

BÖKE(ŞAMPİYON) (THE CHAMP) (1979)

HERŞEYİN KURAMI (THE THEORY OF EVERYTHING) (2014)

YAĞMUR ADAM (RAIN MAN) (1988)

LION (2016)

TEMPLE GRANDIN (2010)

GİZLİ SAYILAR (HIDDEN FIGURES) (2016)

EŞKIYA (1996)

KABADAYI (2007)



AŞK, TESADÜFLERİ SEVER (2011)

TESADÜF (SERENDIPITY) (2001)

MELEKLER ŞEHRİ(CITY OF ANGELS) (1998)

AŞK MASALI (MAID IN MANHATTAN) (2002)

İKNA (PERSUASION) (2022)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)

AŞK VE YAŞAM (SENSE & SENSIBILITY) (1995)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)

GÜN DOĞMADAN > GÜN BATMADAN > GECE OLMADAN
(BEFORE SUNRISE > BEFORE SUNSET > BEFORE MIDNIGHT)
(1995, 2004, 2013)

BARFİ (2012)

ÖZEL BİR KADIN (PRETTY WOMAN) (1990)

KORUMA (THE BODYGUARD) (1992)

HAYALET (GHOST) (1990)

TITANIC (1997)

KESİŞME (INTERSECTION) (1994)

AHLÂKSIZ TEKLİF (INDECENT PROPOSAL) (1993)



BİRKAÇ İYİ ADAM (A FEW GOOD MEN) (1992)

TERMINAL (2004)

BİZ MELEK DEĞİLİZ (WE ARE NOT ANGELS) (1989)

BENİM 533 ÇOCUĞUM VAR (STARBUCK) (2011)

ÇAŞIT OYUNU (SPY GAME) (2001)

SON KALE (THE LAST CASTLE) (2001)

SON SAMURAY (THE LAST SAMURAI) (2003)

SÜREKLİ GENÇ (FOREVER YOUNG) (1992)

VATANSEVER (THE PATRIOT) (2000)

KURTLARLA DANS (DANCES WITH WOLVES) (1990)

DOKUNULMAZLAR (UNTOUCHABLES) (1987)

ZAFER VE GURUR (PRIDE AND GLORY) (2008)

ÖZGÜN KIYIMLAR (RIGHTEOUS KILL) (2008)

SÖZLEŞME (THE CONTRACT) (2006)

ŞANTAJ (STONE) (2010)

KÖPEKLERİN GÜNÜ (DOG DAY AFTERNOON) (1975)

CASINO (1995)

İÇERİDEKİ ADAM (INSIDE MAN) (2006)

RONIN (1998)

KIRILMA NOKTASI (POINT BREAK) (1991)

KURDA TUZAK (ENTRAPMENT) (1999)

GERİ DÖNEN (THE REVENANT) (2015)

KAYA (THE ROCK) (1996)



SIKI DOSTLAR (GOOD FELLAS) (1990)

GUGUK KUŞU (ONE FLEWS OVER THE CUCKOO'S NEST) (1975)

BÜLBÜLÜ ÖLDÜRMEK (1962)

RUANDA OTELİ (HOTEL RWANDA) (2004)

KUZULARIN SESSİZLİĞİ (THE SILENCE OF THE LAMBS) (1991)

UCUZ ROMAN (PULP FICTION) (1994)

TANGO VE CASH (1989)

DÖVÜŞ KULÜBÜ (FIGHT CLUB) (1999)

WHIPLASH (2014)

YABAN YAŞAMA DOĞRU (INTO THE WILD) (2007)

127 SAAT (127 HOURS) (2010)

96 SAAT (TAKEN) (2009)

KÖSTEBEK (2006)

21 (2008)

ENOLA HOLMES (2020) (B Niles <> 11-08-22)

AKLI HAVADA (UP IN THE AIR) (2009)

CEHENNEM SİLAHI (LETHAL WEAPON) II, III, IV (1989, 1992, 1998)



GELECEĞE DÖNÜŞ (BACK TO THE FUTURE) I, II, III (1985)

YAŞLI DELİKANLI (OLDBOY) (2003)

ŞARLO DİKTATÖR (1940)

ÇILGIN MAX (MAD MAX) I, II, III (1979, 1981, 1985)



İLK KORKU (PRIMAL FEAR) (1996)

KIRILAMAZ (UNBREAKABLE) (2000)

AYRIM (SPLIT) (2016)

CAM (GLASS) (2019)



DAĞCI (CLIFFHANGER) (1993)

ÇAKAL (JACKAL) (1997)

KAÇAK (FUGITIVE) (1993)

TUTUKLULAR (PRISONERS) (2013)

DENEY (THE EXPERIMENT) (2010)

AĞLATAN OYUN (THE CRYING GAME) (1992)

OMUZ OMUZA (JULIA ROBERTS) (1998)

AĞILI SARMAŞIK (POISON IVY) (1992)

OCEAN'S ELEVEN | TWELVE | THIRTEEN (2001, 2004, 2007)

HIZ TUZAĞI (SPEED) (1994)

DENİZDE İSYAN (CRIMSON TIDE) (1995)

AZINLIK RAPORU (MINORITY REPORT) (2002)

OLAĞAN ŞÜPHELİLER (USUAL SUSPECTS) (1995)

KÖSTEBEK (THE DEPARTED) (2006)

SIKIYSA YAKALA (CATCH ME IF YOU CAN) (2002)

CASUSLAR KÖPRÜSÜ (BRIDGE OF SPIES) (2015)

ZİNDAN ADASI (SHUTTER ISLAND) (2010)

YANILTICI (THE ILLUSIONIST) (2006)

SİHİRBAZLAR ÇETESİ (NOW YOU SEE ME) I, II (2013, 2016)

DÜŞMAN (ENEMY) (2013)

AVUNTU (SOLACE) (2016)

JUMANJİ (1995)

ZOR ÖLÜM (DIE HARD) I, II, III (1988, 1990, 1995)

DEVLET DÜŞMANI (ENEMY OF THE STATE) (1998)

DENGESİZ (UNHINGED) (2020)

PARAZİT (PARASITE) (2019)

PERSON OF INTEREST (dizi) (2011)



MR. BEAN (1990)

EVDE TEK BAŞINA (HOME ALONE) I, II (1990)

DİKKAT KÖPEK VAR (TURNER&HOOCH) (1989)

SOSYETE POLİSİ (BEVERLY HILLS COP) I, II, III, IV (1984, 1987, 1994, 2016)

ÇIPLAK SİLAH (THE NAKED GUN) | 2.5 | 3.3 (1988, 1991, 1994)

POLİS AKADEMİSİ I, II, III (1984, 1985, 1986, 1987, 1988)

BANA GÖZ KULAK OL (SEE NO EVIL, HEAR NO EVIL) (1989)

ÇOK GİZLİ (TOP SECRET) (1984)



Güncellenme Tarihi > [karşıdaki sağ alt köşe --->] )


-İZLENİLESİ:
OYUNCULAR ve/||/<>/> TÜM FİLMLERİ

( CHARLIE CHAPLIN

ANTHONY HOPKINS

ROBERT DE NIRO

ŞENER ŞEN

KEMAL SUNAL

AL PACINO

MORGAN FREEMAN

TOM HANKS

JIM CARREY

EDDIE MURPHY

JACK NICHOLSON

MEL GIBSON

DENZEL WASHINGTON

STEVEN SEAGAL )


-İZLENİM ile/değil YANILSAMA



-JAİNİST(/CAYN) ile ADEMÎ



-JANDARMA ÖZEL HAREKAT(JÖH) ile/ve/||/<> POLİS ÖZEL HAREKAT(PÖH)



-JEST ile/ve/||/<> MİMİK



-JUS COGENS ile/ve/||/<> OBLIGATIO ERGA OMNES ile/ve/||/<> OPINIO JURIS

( Hukukta en üst kurallar. İLE/VE/||/<> Uluslararası hukuk açısından, devletlerin uymakla ve gözetmekle yükümlü olduğu kurallar. | "Herkese karşı hak". İLE/VE/||/<> Davranışın, bir hukukî zorunluluk oluşturduğunun kanaati. | Devletlerin, bir uygulamasının, örf ve âdet hukuku kuralı durumuna "ge(tiri)lmesi". | Devletlerin, işlem ve eylemlerinin, hukukî olması zorunluluğu. )


-KABA/LIK ile/ve/değil/<> SAF/LIK



-KABA ile/ve/||/<>/> KUBAT

( ... İLE/VE/||/<>/> Kaba, biçimsiz. | Davranışları kaba olan. )


-KABADAYI ile PALİKARYA[Yun.]

( ... İLE Kabadayı Rum delikanlısı. | [yererek] Yunan. )


-KABALIK ve/||/<>/< GÜÇLÜ TAKLİDİ

( Kabalık, zayıf kişinin, güçlü taklididir. )


-KABİLE MENSUBİYETİ ile/ve YER MENSUBİYETİ



-KABÎLE[Ar. çoğ. KABÂİL] ile KABİLE["ka" uzun okunur]

( Boy. İLE Hanım ebe. )


-KABİLE ile/ve/değil/||/<>/> KÖY



-KABİN[Fr. < CABINE] ile KABİNE[Fr. < CABINET]

( Küçük, özel bölme. | Gemilerde, uçaklarda, uzay gemilerinde, küçük bölme. | Uçakta, yolcuların oturduğu bölüm. | Plajda, soyunma yeri. İLE Bakanlar Kurulu, hükûmet. | Hekim muayenehanesi. | Bölüm/kabin. | Tuvalet/helâ. )


-KABUL EDİLMEK ve/> KAYBOLMAK



-KABUL EDİLMESİ GEREKEN:
[ya] RASTGELELİK ya da/>< BİLİN(E)MEYEN/GİZLİ DEĞİŞKENLER

( Θ - φ )


-KABUL ETMEK ile "BOYUN EĞMEK"



-KABUL ETMEMEK ile/ve/değil DAHA ÇOK YAKLAŞMASINI SAĞLAMAK



-KABUL ETMEMEK ile/değil/yerine/< FARKINDA OLMAK



-KABUL GÖRME ile/ve/değil/||/<> ÖNDE YER ALMA



-KABUL/LER ile/ve/değil/<> GELENEK/LER



-KABUL ile/ve/<> SIRADÜZEN/HİYERARŞİ



-KABULLENMEK ile/ve/<> KOŞULLANMAK



-KABZ değil/yerine/>< FERÂGAT



-KABZIMAL[Ar.] ile MADRABAZ[Fars.]

( Meyve sebze üreticileri ile satıcılar arasında, aracılık eden kişi. İLE Sebze, meyve gibi yiyecekleri, yerinden getirterek, toptan satan kişi. | Hile yapan, hileci. )


-KAÇ YAŞINDASIN? yerine BÖYLE BİR SORU SORMA! (DAHA İYİ)

( Kişilerin yaşı, sorulmaması gereken sorulardan biridir.(Bay/Bayan farketmez). Kişi kendi paylaşmak istediğinde öğrenilecek bir konudur. Kişiler, sorulduğu için yanıtlamak zorunluluğunda bırakılmamalıdır. )


-KACAK ile KAÇAK

( Mutfak araçları, kap kacak. İLE Bir kapalı kaptan, bir borudan sızan gaz ya da sıvı. | Gizlice kaçırılmış olan mal ya da nesne. | Bağlı bulunduğu yerden ya da yasadan kaçan, uzaklaşan. | Yasaca yapılması yasak olan ya da yapılması için gerekli izin alınmayan. | Yasaca belirtilmiş gerekli gümrük ve vergileri ödenmeden bir yere sokulan ya da bir yerden çıkarılan. | Yasalara, kurallara uymayarak, gizlice. )


-KAÇAMAK ile KAÇAMAK

( Hoş görülmeyen bir şeyi, ara sıra yapma. | Bir şeyi, belirli etmeden, gizlice yapmaya çalışma. | Bir şeyden kaçınma yolu. | Kaçılacak yer. | Başkalarına belirli etmeden, gizlice yapılan. İLE Mısır unundan yapılan yağlı bir yemek. )


-KAÇAN ile/değil/yerine/>< KAZANAN

( Kazanamaz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kaçmaz. )


-KAÇINMA ile KAÇGÖÇ

( ... İLE Dinî bir yaklaşımla, müslüman kadınların, erkeklere görünmemeleri, birarada oturup konuşmaktan kaçınmaları. )


-KAÇMAK ile "KAÇMAK"

( Kendi anlamı. İLE İzin istemek/izin isteyerek/bildirerek ayrılma.(Deyim/argo). )


-KAÇMAK ile "KAÇMAK"

( Hızla koşup bir yere saklanmak. | Kimseye bildirmeden bulunduğu yerden ayrılmak, firar etmek. | Kendini göstermemek, rastlaşmamaya çalışmak. | Kaçınmak. | Gaz, sıvı vb. şeylerin sızması. | İpinin kopması. | Girmek. | Bir yana doğru kaymak. | Görünmeden gitmek, savuşmak, sıvışmak. | Hızlı koşmak. | Yok olmak. | Benzemek, andırmak. | Kaçgöçe uymak. | Kadının, yasalara ve aile isteklerine karşı gelerek evlenmek için evinden ayrılması. | Rengi ağarmak, uçmak. | Yarışçının ötekilerden hızla ayrılıp arayı açması. | Futbol ve basketbolda, engelleyen adamdan kurtulmak ya da pas alabilmek için boş alana koşmak. İLE ... )


-KAÇMAK ile/değil/yerine/>< KALMAK



-KAÇMAK ile/değil/yerine UZAK DURMAK



-KADEH ile/ve/değil/yerine PİSAGOR'UN KADEHİ

( ... İLE Ölçüyü kaybedersen, herşeyi/ni kaybedersin. )


-KADEH ile/ve/değil/yerine PİSAGOR'UN KADEHİ

( ... İLE İçine konulan şarabın, kadehin ortasındaki çıkıntının seviyesini geçmesiyle, fazla olanı değil kadehin içindeki tüm sıvıyı, altındaki deliklerden akıtır. [Nerede duracağını ve ne kadar içmesi gerektiğini bilmeyenler için ve sınırlarını öğrenmeleri için yapılmıştır.] )


-KADEH ile/ve/değil/yerine PİSAGOR'UN KADEHİ

( | )


-KADEH ile/ve/değil/yerine PİSAGOR'UN KADEHİ

( )


-KADER:
TESÂDÜF değil YEĞLEME/TERCİH



-KADER ile/ve/||/<> KARMA

( ... ile/ve/||/<> )


-KADER ile/ve/||/<> KARMA

( Karma ve Kader kavramlarını, kapsamlı bir biçimde anlamak ve görmek üzere "My name is Earl" dizisini baştan sona izlemenizi öneririz... )


-KADER ile/ve/||/<> KARMA

( Karma'nın etkileyici ve ilham verici 10 yasası )


-KÂDI/LIK ile/değil NAİB/LİK



-KADÎM BİLGELİK:
TOPLUMSAL değil BİREYSEL



-KADÎM BİLGELİK ile/ve/<> KADÎM GELENEK

( ... İLE/VE/<> Kadîm Gelenek, hiçbir kültürün, milletin ve/ya da egemenliği altında değildir! Evrenseldir ve bu geleneğe ulaşmak, hünerdir. )


-KADÎM SANAT değil KADÎM KÜLTÜRLERİN SANATI

( Tiyatro[< değişim] )


-KADIN

( PARTHENOS )


-KADIN ve ERKEK:
EŞİT ile/ve/değil/||/<>/>/< EŞ

( Eşitlik, ancak hak ve koşullar/olanaklar itibariyle, tüze ve tıpta geçerli olmak üzere, hâkim ve hekim önünde söz konusudur.

Hiçkimse de kimseyle kıyaslanamaz ve ölçülendirilemezdir. Kadın ve erkek "farkı/ayrımı" ise anlamsız bir genelleme sonucunda oluşan gereksiz, yersiz, karşılıksız, anlamsız ve boş bir "çabadır"/zorlamadır. )


-KADIN, ...:
..., SEVMEDİĞİ KİŞİYE[ERKEK/KADIN] ...
ile/><
..., SEVDİĞİ KİŞİ[ERKEK/KADIN] İÇİN ...

( ... hiç acımaz. İLE/>< ... kendine hiç acımaz. )


-KADIN değil/yerine DİŞİ/L

( Erkek, dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde,
Hakkın yarattığı her şey yerli yerinde.
Nazarımızda kadın, erkek farkı yok.
Noksanlıkla senin görüşlerinde. )


-KADIN ile/değil KADINLIK/KADINLAR

( MER'A ile/değil NİSÂ )


-KADIN ile KARI

( HÜRRE: Cariye(eme) ya da esir olmayan kadın. )


-KADINLAR ve/ne yazık ki/||/<>/> ÖLDÜRÜLEN KADINLAR :( ((((((

( Anıt Sayaç :( (((((( )


-KADINLARIN SEÇME VE SEÇİLME HAKKI:
BELEDİYE SEÇİMLERİ/NDE ile/ve/||/<>/> MILLETVEKİLLİĞİ/NDE

( 03 Nisan 1930 İLE/VE/||/<>/> 05 Aralık 1934 )


-KADINLARIN:
KORUNMASI ile/yerine/değil ANLAŞILMASI/EĞİTİLMESİ



-KADİRŞİNAS[Ar. + Fars.] değil/yerine/= DEĞERBİLİR



-Kadını DİNLE!!!



-KADRO[İt. QUADRO] ile KADRO[İt. QUADRO]

( Bir kamu kuruluşunun, bir işletmenin, denetim ya da yönlendirme işlerini gerçekleştirenler ve bunların taşıdığı ödev, yetki ve sorumlulukların hepsi. | Bir işte görev alan kişi ya da kişiler, ekip. | Bu kişi ve sorumlulukları sayı, nitelik ve aşamalarıyla gösteren çizelge. | Bu çizelgedeki yer. İLE Bisiklet ve motosiklette, iskeleti oluşturan metal bölüm. )


-KAFADÂR[Ar. + Fars.] değil/yerine/= İYİ/YAKIN ARKADAŞ

( Görüş ve anlayışları birbirine uyan kişilerden her biri, kafadaş, kafa dengi. )


-KAFAYI:
SAĞA SOLA SALLAMAK ile AŞAĞI YUKARI SALLAMAK



-KÂFİLE[Ar.] değil/yerine/= TOPLULUK



-KAFİLE değil/yerine/= YOLCUBİRLİK



-KAFKASLAR'DA YAŞLAR:
0-40 ile/ve 40-70 ile/ve 70-110 ile/ve 110 - >

( Çocuk. İLE/VE Delikanlı. İLE/VE Olgun. İLE/VE Yaşlı/ihtiyar. )


-KAFKASLAR'DA YAŞLAR:
0-40 ile/ve 40-70 ile/ve 70-110 ile/ve 110 - >

( Özellikle cirit oyunlarında uygulanır. )


-KÂĞIT PARA:
HÜKÜMDARIN BORCU ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< HALKIN BORCU



-KÂĞIT ve/||/<>/> GAZETE ve/||/<>/> ROMAN

( [olmasaydı, ...] Kapitalizm olmazdı. VE/||/<>/> Ulus olmazdı. VE/||/<>/> Birey olmazdı. )


-KÂĞIT ve/||/<>/> GAZETE ve/||/<>/> ROMAN

( "Kitap, Kütüphane, Yazı, Okuma Kültürü, Yayıncılık" Konulu Kitaplar )


-KAHİR EKSERİYET[Ar.] değil/yerine/= EZİCİ ÇOĞUNLUK



-KAHRAMAN/ALP ile ERMİŞ

( Halkı için öleni, halkı yaşatır. )


-KAHRAMAN >< KURBAN



-KAHRAMANLIK ve/||/<> AŞK

( Nasıl yaşayacağım? VE/||/<> Nasıl öleceğim? )


-KAKAFONİ[Fr.]/TENÂFÜR[Ar.] değil/yerine/= KAKIŞMA, DÜRTÜŞME, İTİŞME



-KAKAO/HİNTBADEMİ ve/<> SU

( Kakaoyu suyla karıştırıp içen ilk kişiler, Mayalar'dır. )


-KALAALLİTLER ile/ve İNUVİALUİTLER ile/ve İNUPİATLAR, YUPİGETLER, YUPLİTLER, ALUTİİTLER ile/ve YUPİKLER[:
Gerçek kişi]

( Grönland'daki eskimolar. İLE/VE Kanada'daki eskimolar. İLE/VE Alaska'daki eskimolar. İLE/VE Alaska'nın güneybatısında ve Sibirya'daki eskimolar.[İnuit sözünün ne olduğunu bilmezler.] )


-KALABALIK ile/ve/değil DOLU



-KALABALIKLAŞTIKÇA:
"AKILLANAN/LAR" ne yazık ki APTALLAŞAN/LAR

( Hayvanlar. İLE/NE YAZIK Kİ Kişiler. )


-KALAN SAĞLAR ile/ve/||/<> KALAN SAHALAR
(BİZİMDİR)



-KALBURA ile/ve/||/<> KEVGİRE DÖNMEK/ÇEVİRMEK



-KALDIRMA:
KORUMA ile/ve/||/<> YOK ETME



-KALICI/LIK ile/ve/||/<>/> SÜRDÜRÜLEBİLİR/LİK



-KALICI/LIK ile/ve/değil/yerine SÜREKLİ/LİK



-KALICILIK ile/ve/değil/||/<>/> BAĞLAYICILIK



-KALICILIK =/< KENDİNDEN KAYBOLUŞ



-KALIP/LAR ile/ve/<> KABUL/LER

( Az bilenlerde/okumuşlarda. İLE/VE/<> "Çok" "bilenlerde"/"okumuşlarda". )


-KALKIN(DIR)MA ile UYGARLAŞMA



-KALLEŞ/LİK ile/değil/yerine KARDEŞ/LİK



-KALMA!:
KÖR ve/||/<> SAĞIR ve/||/<> DİLSİZ

( Geçmiş(in)e. VE/||/<> Şimdi'(n/y)e. VE/||/<> Geleceğ(in)e. )


-KÂM[Ar.] ile/ve/değil/yerine/<>/< GAM[Ar.]

( Ağzın üstü, damak. | Meram, arzu, emel, istek. | Lezzet, zevk. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/< Tasa, kaygı, üzüntü. )


-KÂM[Fars.] ile/ve/değil/yerine/||/<> RÂM[Fars.]

( Ağzın üstü, damak. | Meram, arzu, emel, istek. | Lezzet, zevk. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Boyun eğen, kendini başkasının buyruğuna bırakan. )


-KAMU

( Tüm, hep, hepsi. )


-KAMU DENETÇİ/LİĞİ/MUHTESİB(OMBUDSMAN/LIK) ile/ve/||/<> ARABULUCU/LUK



-KAMU TÜZESİ/HUKUKU ile/ve/||/<>/> DEVLETLER TÜZESİ/HUKUKU ile/ve/||/<>/> DÜNYA VATANDAŞLIĞI TÜZESİ/HUKUKU



-KAMU ile/ve/||/<>/> ÖZEL ile/ve/||/<>/> VAKIF



-KAMUOYU ile KAMU VİCDANI



-KAMUTAY ile/ve/||/<> KURULTAY[Moğolca]

( Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin genel kurulu. İLE Ulusal ya da uluslararası bilimsel toplantı. | Bir kuruluşun, gündemindeki sorunları, temel konuları konuşmak ve yeni kurullar seçmek üzere belirli sürelerle ya da gerektikçe yaptığı genel toplantı. | Eski Türkler'de, devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı kurul/meclis. )


-KAMUTAY ile/ve/||/<>/> OĞUŞLUK KAMUTAYI ile/ve/||/<>/> ULUS KAMUTAYI ile/ve/||/<>/> URAY KAMUTAYI



-KAN BAĞIŞI ve ÖRGEN BAĞIŞI

( )


-KAN BAĞIŞI ve ÖRGEN BAĞIŞI

( )


-KAN BİRLİĞİ ile/ve/yerine/değil CAN BİRLİĞİ



-KAN ÖBEKLERİNDE:
0- ile AB+

( Herkese[tüm kan öbeklerine] verebilir ve sadece kendi kan öbeğinden alabilir. İLE Herkesten[tüm kan öbeklerinden] alabilir ve sadece kendi kan öbeğine verebilir. )


-KAN ÖBEKLERİNDE:
0- ile AB+

( )


-KAN:
ACİL GEREKSİNİM ile/ve/<>/değil SÜREKLİ GEREKSİNİM



-KANAAT ile/ve/değil/yerine KANIT



-KANAATKÂR değil/yerine/= YETİNGEN

( Kazandığı ile meşgul olup, başkasının kazandığı ile meşgul olmamak. )


-KANALİZASYON ve/||/<> HAMAM ve/||/<> KÜTÜPHANE

( Kentin kirini alır götürür. VE/||/<> Gövdenin kiri temizlenir. VE/||/<> Aklın boşlukları/"tozları" alınır. )


-KANALİZASYON ve/||/<> HAMAM ve/||/<> KÜTÜPHANE

( Pis ve atık suların özel kanallar aracılığıyla belirli merkezlerde toplanıp atılmasını sağlayan düzen, lağım döşemi. VE/||/<> Yıkanılacak yer, yunak, ısıdam. | Para karşılığında yıkanma işinin yapıldığı yer. VE/||/<> Betiklik/kitaplık. | Betik satılan dükkân, betikevi. )


-KANDIRMA/CA ile/ve/değil ŞAŞIRTMA/CA



-KANDIRMA ile/ve/<>/> "YUTTURMA"



-KANDIRMA ile/ve/değil/yerine/<> İKNA



-KANDIRMAK(YEMEK) ile/değil YANILTMAK



-KANDIRMAK ile ALDATMAK



-KANDIRMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALGI OLUŞTURMAK



-KANDIRMAK ile/değil/yerine/>< KABUL/RÂZI ETTİRMEK



-KANIKSAMAK ile/ve BENİMSEMEK



-KANIKSAMAK ile/ve/<> YADIRGAMAZ OLMAK



-KANITLAMAK ile/ve/||/<>/> İKNÂ ETMEK



-KANITLARI:
SAKLAMAK ile/ve ÇARPITMAK ile/ve YOK ETMEK



-KANMAK/ALDANMAK ile/ve/değil KAPILMAK



-KÂNUN ile KURAL



-KAPILARI:
AÇIK BIRAKMAK değil/yerine KAPALI TUTMAK

( Tuvalet kapısı gibi kapıların, içeridekiler tarafından kapatılması isteği, kendilerini saklamak üzere değil kapının önünden geçecek kişileri(/bayanları) içeriyi görmek zorunda bırakmamak içindir! [Lütfen özellikle bayanların rahatsızlığını dikkate alarak ve saygı göstererek tuvalet giriş kapılarını kapalı tutmaya özen gösterelim!...] )


-KAPILMAYALIM!:
KARANLIĞA ve/||/<> KARAMSARLIĞA



-KAPİTALİZM:
ÜRÜN ÜRETME değil/ne yazık ki/>< MÜŞTERİ ÜRETME



-KAPİTALİZM ile/ve TÜKETİM TOPLUMU



-KAPİTÜLASYON[Fr./İng.]

( Bir ülkede yurttaşların zararına olarak yabancılara verilen ayrıcalık hakları. | [belirli koşullarla] Teslim olma, teslimiyet, silahları bırakma. | Teslim antlaşması, teslim koşullarını içeren belge. | Özet, hulâsa. )


-KAPIYI:
VURMADAN/ÇALMADAN AÇMAK/GİRMEK ile/değil/yerine VURARAK/ÇALARAK AÇMAK/GİRMEK



-KAPSAM ile/ve/= BÜTÜNLÜK



-KAPSAYICI/LIK ile/ve/||/<> KUCAKLAYICI/LIK



-KÂR [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-KÂR [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-KÂR [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-KÂR [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-KÂR[Fars.] ile/ve/||/<> KÂM[Fars.]

( Alışveriş işlerinin sağladığı para kazancı. | İş. | Yarar, fayda. | Üretim etmenlerinden biri olan girişimcinin üretimden aldığı pay. | Maliyet fiyatıyla satış fiyatı arasındaki fark. İLE/VE/||/<> Ağzın üstü, damak. | Meram, arzu, emel, istek. | Lezzet, zevk. )


-KARA/TOPRAK UYGARLIĞI ile/ve/||/<>/> DENİZ UYGARLIĞI

( Bizim gibi olanlarla aynı zaman, zemin ve koşullarda gerçekleşebilir. İLE/VE/||/<>/> "Bizim gibi" olmayanlarla ilişkiye girme yetisinin ortaya çıktığı zemin ve koşullarda gerçekleşir. )


-KARAİM = KARAY

( Çoğu Türk soyundan olan ve genellikle Polonya ve Litvanya topraklarında oturan bir Musevi topluluğu. )


-KARAKOL yerine POLİS MERKEZİ



-KARAKURUM:
HUNLAR ile/ve GÖKTÜRKLER ile/ve MOĞOLLAR

( Karakurum, tarihin en geniş topraklara sahip üç imparatorluğunun merkezi olmak üzere, bomboş bir arazinin ortasında kurulmuş ve Hunlar'a, Göktürkler'e ve Moğollar'a başkentlik etmiştir. )


-KARALAMA ile/ve/||/<>/>/< DIŞLAMA



-KARAMBOL[Fr. < CARAMBOLE < İsp. CARAMBOLA] ile KARGAŞA

( Bilardo oyununda isteka ile vurulan bilyenin öbürlerine dokunması. | Çarpışma, birbirine çarpma. | Karışıklık, karmaşa. İLE Kışkırtma ve karışıklık yoluyla toplumda ortaya çıkan düzen bozukluğu. | Kalabalık, düzensizlik vb.nin yol açtığı karışıklık. )


-KARAMSAR/LIK ve/||/<>/>/< KORKAK/LIK



-KARAMSARLIK değil/yerine/>< KAVRAMSALLIK



-KARAR VERELİM! ve/||/<> HAZIRLANALIM! ve/||/<> BAŞLAYALIM! ve/||/<> ÖĞRENELİM! ve/||/<>
ÇALIŞALIM! ve/||/<> DİNLEYELİM! ve/||/<> ÇABALAYALIM! ve/||/<> GÜLÜMSEYELİM! :)

( [başkaları] Ertelese de. VE/||/<> Hayallere dalsa da. VE/||/<> Sonraya bıraksa da. VE/||/<> Uyusa da. VE/||/<> Dilese de. VE/||/<> Konuşsa da. VE/||/<> Vazgeçse de. VE/||/<> Kaşlarını çatsa da. )


-KARARLI/LIK ve/||/<>/< DAYANIKLI/LIK



-KARARLI/LIK ve/||/<> TUTARLI/LIK



-KARARTMA ile KARARTMAK

( Savaş durumunda düşman uçaklarından korunma amacıyla ışıkları örtme ya da söndürme biçiminde alınan önlemlerin tümü. İLE Rengini karaya çevirmek, esmerleştirmek, siyahlaştırmak. | Karanlık duruma getirmek. | Işığı kısmak ya da örtmek. | Kötü bir duruma getirmek. )


-KARDEŞ ile/ve ÜVEY KARDEŞ

( Anne-baba bir olan/lar. İLE/VE Ayrı anne ya da babadan olan/lar. )


-KARDEŞ ile/ve ÜVEY KARDEŞ

( AH Lİ-ÜMM: Baba ayrı, anne bir kardeş. )


-KARE ve HALK



-KARGA değil/yerine/>< BÜLBÜL

( Çöplüğe götürür. DEĞİL/YERİNE/>< Güle götürür. )


-KARGA ile/ve/değil/yerine/||/<> KARTAL

( image )


-KARGA ile/ve/değil/yerine/||/<> KARTAL

( Bir kartalı gagalamaya cüret eden tek kuş, kargadır.

Kartalın üstüne çıkar ve boynunu gagalar. Ancak kartal, yanıt vermez, karga ile savaşmaz. Zaman ya da enerji tüketmez. Sadece kanatlarını açar ve yükselmeye başlar.

Uçuş, ne kadar yüksekse, karganın soluk alması o kadar zorlaşır ve karga, oksijen eksikliğinden düşer.

Yaşamımızdaki böylesi "durum" ve "kargalarla" zaman kaybetmemeyi yeğleyelim.

Biz de onları sadece felsefe, bilim, sanat, tüze(hukuk), matematik, spor gibi alanlara; anlayış, şefkat, merhamet, zarâfet, hizmet, koşulsuz saygı ve koşulsuz sevgi gibi yükseklikler(imiz)e çıkarıp yolumuza devam edelim... )


-KARGAŞA ile/ve ÇATIŞMA/ARBEDE[Ar.]



-KARGAŞA ile CURCUNA

( ... İLE Gürültülü, karışık durum. | Alaturka müzikte, hızlı bir usûl. )


-KARGAŞA ile KAYNAMA, COŞMA/COŞKU / GALEYÂN[Ar.]



-KARGAŞA ile/ve TELÂŞ



-KÂRİB[< KURB (çoğ. AKRİBÂ)]

( YAKIN OLAN )


-KARİKATÜRİST ile/ve/değil/yerine ÇİZER



-KÂRINCA KARARINCA (YAŞAMAK, DAVRANMAK)



-KARIŞMA! ile/ve/||/<> KARIŞTIRMA! ile/ve/||/<> AÇMA!

( [... iç dünya(sı)na/ı ...] Hiçkimsenin. İLE/VE/||/<> Hiçkimseyi. İLE/VE/||/<> Hiçkimseye. )


-KARIŞMA(MA)K ile/ve KAVUŞMAK



-KARIŞMAK ile/ve İÇİNE GİRMEK



-KARIŞMAK ile MÜDAHALE ETMEK



-KARIŞMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< ZORLAMAK



-KARİZMA/İMAJ ile/yerine SAĞLIK

( Dünyanın en büyük mülkü sağlık, en büyük hazinesi memnun olmasını bilme, en büyük dost kendine-güven, en büyük sevinç de aydınlanmaya ulaşmadır. )


-KARİZMA ile/ve FİYAKA



-KARİZMA ile/ve İTİBAR



-KÂRLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/> VERİMLİ



-KARLUK

( Eski Türk boylarından biri. )


-KARMA[Sansk.](KAMMA[Palice]) ile KARMA/BLENDING

( Etkinlik. Eylem, özellikle sorumluluğu olan iyi ve kötü eylem. Her hareketin bir öncekine bağlandığı nedensellik döngüsü, uygun nedenlerden oluşan sonuçlar zinciri.

Karma, üç türlüdür:
Sanchita(geçmiş enkarnasyonlardan birikmiş olanlar),
Pararabdha(karma'nın şimdiki yaşamda çözümlenmesi gereken bölümü),
Agami(gelecekte meyvesini verecek olan karma) )


-KARMAŞA/KARGAŞA değil/yerine YAŞAMIN OLUŞTURULMASI

( Türdeşlik ve görelilik ile. DEĞİL/YERİNE Düzen kurarak. )


-KARNAVAL[Fr./İng. < CARNAVAL] ile FESTİVAL[Fr./İng. < FESTIVAL]

( Hristiyanların, belirli dönemlerde renkli, komik ve şaşırtıcı kılıklara girerek yaptıkları şenlik ve eğlence dönemi. | Bu dönemde yapılan eğlence. | Şenlik. | İnsan kurban edilen tören. İLE Dönemi, yapıldığı çevre, katılanların sayısı ya da niteliği programla belirtilen ve özel önemi olan sanat gösterisi. | Belirli bir sanat dalında oyun ve filmlerin sunulması ve gösterilmesi sonunda ödül, derece verilmesi biçiminde düzenlenen ulusal ya da uluslararası gösteri dizisi, şenlik. | Bir bölgenin en ünlü ürünü için yapılan gösteri, şenlik. | Düzensiz toplantı, curcuna. )


-KARŞI ÇIKMA ile/ve/||/<> BAŞKALDIRI



-KARŞI KARŞIYA GELMEK" ile "AYNI DÜZLEMDE OLMAK"



-KARŞI KARŞIYA ile KAFA KAFAYA



-KARŞI KOYMAK ile/değil/yerine FARKINDALIK



-KARŞICIL/MUHÂLİF[Ar.] ile/ve/değil/||/<> ÇEKİNGEN



-KARŞILAMA ile KARŞILAMA

( Dışarıdan gelen birine, karşılayıcı olarak çıkmak, istikbal etmek. | Karşılık olmak, denk gelmek, tekabül etmek. | Söylenilen, yapılan, bildirilen bir şeyi olumlu ya da olumsuz bulmak. | Önlemek, durdurmak. | Masrafı ödemek. İLE Trakya ve Marmara bölgesinde oynanan bir halk oyunu ya da bu oyunun müziği. )


-KARŞILAMA ile/ve/||/<> UĞURLAMA

( Giydiğinle. İLE/VE/||/<> Sohbetinle.
Kişiler, giydiğiyle karşılanır, sohbetiyle uğurlanır. )


-KARŞILAMA ile/ve/||/<> UĞURLAMA

( Dress, how you want to be addressed. )


-KARŞILAŞMAK ile GÖRÜŞMEK



-KARŞILIKLI = MÜTEKABİL = RECIPROCAL[İng.] = RÉCIPROQUE[Fr.] = REZIPROK[Alm.]



-KARŞILIKSIZ HİZMET ile/ve/<> GÖNÜLLÜ HİZMETÇİLİK



-KARŞINDAKİ yerine ÖTEKİ(DİĞERİ)



-KARŞIT ile/değil MUHATTAB



-KAS (GÜCÜ) ile/ve/<>/yerine/değil DÜŞÜNCE (GÜCÜ)



-KASDÎ ile ALENEN



-KASEM/YEMİN[Ar.] değil/yerine/= ANT



-KAST[Ar. < KASD] ile KAST[Fr. < CASTE]

( Amaç, istek, maksat. | Öldürmeyi, yaralamayı ya da zarar vermeyi isteme, kötü niyet. İLE Ayrıcalıklar bakımından yukarıdan aşağıya doğru kesin ölçülerle sınırlanmış bulunan, en koyu biçimiyle Hindistan'da görülen toplumsal sınıfların her biri. )


-KATAZAN ile/ve BACAU ile/ve MURUT

( Şehirde yaşayanlar. İLE/VE Balıkçılıkla uğraşanlar. İLE/VE Irmak kıyısında yaşayanlar. )


-KATAZAN ile/ve BACAU ile/ve MURUT

( KOTA KİNABALU kabileleri. [BORNEO] )


-KATEGORİK/HARFÎ/DOKTRİNEL AHLÂK ile/yerine GNOSTİK/İRFAN/TEVHİD AHLÂKI

( Dış dinamikleriyle hareket. İLE/YERİNE İç dinamikleriyle hareket. )


-KATHARLAR ile/ve/<> AMİŞLER

( Kan dökmez, şiddete başvurmaz, yalan ve küfre yaşamlarında yer vermezlerdi. Yemin de etmezlerdi. [Tarih, Katharlar'a, Bogomil ve Patarini adlarını da vermiştir.] İLE/VE/<> Günümüzde Amerika'da bulunan Amişler'in, Katharlar'la çok fazla ortak noktaları bulunmaktadır. )


-KATI ile KATI

( Sert, yumuşak karşıtı. | Hoşgörüsüz, acımasız, merhametsiz, zalim. | Düşünce ve davranışlarında belirli ilkelere sıkı sıkıya bağlı olan. | Sıvıların ve gazların tersine, içinde bulunduğu kabın ya da üstünde bulunduğu yerin biçimini almayan, sulp. | Çok, aşırı derecede. İLE Taşlık. )


-KATILIM [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-KATILIM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-KATILIM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-KATILIM/CILIK ve SÜRPRİZ

( Eşeysellik/sevişme, katılım ve sürpriz gerektirir. )


-KATILIM ve/||/<>/< İLGİ



-KATILIM ile/ve PAYLAŞIM



-KATILMAK ile/ve KARŞI DURMAMAK



-KATILMAK ile KATILMAK

( Katma işi yapılmak. | Bir topluluğa girmek, iştirak etmek, iltihak etmek. | Ortak olmak, benimsemek. | Hak vermek. İLE Aşırı derecede gülme, ağlama, gıdıklanma, korkma vb. tepkiler sırasında, solunum kaslarının kasılmasından dolayı soluğun kesilmesi. )


-KATKI ile/ve/||/<>/> KAZANIM



-KATKI ile/ve/||/<>/> PAY

( Katkı vermeyen, pay alamaz. )


-KATKIYA ...:
AÇIK/LIK ile/ve/||/<>/> UYGUN/LUK



-KATLANMA/TAHAMMÜL[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAYANÇ/DAYANCA/SABIR

( Katlanmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Direnmek. )


-KATLANMA/TAHAMMÜL[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAYANÇ/DAYANCA/SABIR

( Maddî olanlara. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Manevî olanlara. )


-KAVAF[Ar. < HAFFÂF] ile/değil/yerine/>< ESNAF[çoğ. Ar. < SINIF]

( Ucuz, özenmeden ve bayağı cins ayakkabı, kemer, cüzdan yapan ya da satan esnaf. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Küçük sermaye ve zanaat sahibi. | [mecaz] Başlıca düşüncesi, mesleğinin tüm inceliklerinden yararlanıp bunları karşısındakinin zararına kullanarak ve meslekte kötü örnek oluşturarak çok para kazanan kişi. )


-KAVGA ile/ve/değil/yerine TUTUM



-KAVGACI/LIK ile/değil/yerine/>< KARARLI/LIK



-KAVİM ile/ve/||/<>/< AŞÎRET/BOY ile/ve/||/<>/< KABÎLE ile/ve/||/<>/< AKRABA ile/ve/||/<>/< AİLE



-KAVM[çoğ. AKVAM]

( EVLİYÂ ZÜMRESİ )


-KAVM[çoğ. AKVAM]

( İNSAN TOPLULUĞU )


-KAVM[çoğ. AKVAM]

( BİR PEYGAMBERİN GÖNDERİLDİĞİ TOPLULUK )


-KAVRAM:
ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/< ZORUNLULUĞUN BİRLİĞİ



-KAVRAM ve/<> KURUM ve/<> UYGARLIK ve/<> BULUNÇ/VİCDAN



-KAVRAM ve/||/<> SİMGE ve/||/<> İÇ DENEYİM



-KAVUŞMA ile/ve/||/<> BULUŞMA



-KAVUŞMAK/VUSLAT ile/ve KARIŞMA(MA)K

( Vuslatın tadı, hasretindedir. Vuslata doyulur, hasrete doyulmaz. )


-KAVUŞMAK/VUSLAT ile/ve KARIŞMA(MA)K

( Vuslatta gına vardır. )


-KAYBEDENLER ile KAYBOLANLAR

( Kaybolmayı isterler. İLE Bulunmayı beklerler. )


-KAYBETME(ME)K:
YAŞAMI ile/değil/yerine YAŞAMIN ANLAMINI

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Daha üzücüdür. )


-KAYGI/ENDİŞE[Fars.] ile ÇEKİNME/ÇEKİNCE



-KAYGI ile/ve/||/<>/< GERÇEK YÜZ

( Kişilerin gerçek yüzü, kaygıların/ın arttığı yerde açığa çıkar. )


-KAYGI ile/ve/||/<> GEREKSİNİM



-KAYGI değil/yerine/>< SAYGI

( "Kaygı..." yazısı için burayı tıklayınız... )


-KAYGI ile/ve/<> ÜRPERTİ



-KAYIBOYU ile KARAKEÇELİ



-KAYIP ile/||/<> TEHLİKE

( Öğrenip düşünmeyen kişiler. İLE/||/<> Düşünüp öğrenmeyen kişiler. )


-KAYIPLA:
"BAŞA ÇIKAMAMAK" ile/değil/yerine/>< BAŞA ÇIKMAK



-KAYIT-KUYUT (ALTINA GİRMEK(ME)K)



-KAYITLILIK:
YAKINLIKTA ile/>< UZAKLIKTA

( Azalır. İLE/>< Çoğalır. )


-KAYITSIZ/LIK/TAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAYIŞ/TAN

( Bazen, bazıları için, bazı/çoğu durum, olay, tutum ve davranışlar, kayıtsızlıktan dolayı değil ("fazla") anlayıştan/irfandan ileri gelebilir. [Göründüğü gibi yorumlayabilmenin yanı sıra ve karşısında, aykırı/aşırı görmeyebiliriz de.] )


-KAYITSIZ/LIK ile/ve/||/<>/>/< ÂTIL/ATÂLET



-KAYITSIZ/LIK ile VURDUMDUYMAZ/LIK ile GAMSIZ/LIK

( Kişi ne yaparsa, kendi yapar, kendine yapar fakat bazı tutumlarla etrafındakilere de zarar verebilir! )


-KAYITSIZLIK ile/ve DIŞLAMA



-KAYITSIZLIK ile/ve/değil/yerine İLGİLENMEMEK



-KAYITSIZLIK ile/değil İZLEME / SEYRETME



-KAYLÛLE[Ar.]/SİESTA[İsp.]/RİPOSO[İt.]/İNEMURİ[Jap.] değil/yerine/= ÖĞLE ARASI/UYKUSU/DİNLENMESİ



-KAYMA ile/ve/||/<> YOZLAŞMA



-KAYNAĞA/KİTABA/SÖZE/SÖYLEYENE GÜVENMEK ile/ve/değil/yerine ANLAMA GÜVENMEK



-KAYNAKLANMA ile/ve/değil/||/<>/< KAYNAK ALMA



-KAYNAŞMA ile/ve BENZEŞME



-KAYYUM ile/ve/||/<> Kayyûm

( Cami hizmetlisi. | Birinin yerine geçen, mütevellî. İLE/VE Ebedî ve ezelî olan. Allah. )


-KAZAK ile KAZAK ile KAZAK[Fr. < CASAQUE]

( Kazakistan Cumhuriyeti'nde yaşayan Türk soylu halk ya da bu halktan olan kişi. | Güney Rusya'da yaşayan, Slavlaşmış bir topluluk ve bu topluluktan olan kişi. İLE Rusya'da ve İran'da ayrı bir sınıf oluşturan atlı asker. | Karısına söz geçirebilen, dediğini yaptırabilen erkek, kılıbık karşıtı. İLE Baştan geçirilerek giyilen, genellikle kollu, örme üst giysisi. )


-KAZANA/NA YANAŞIRSAK ve/||/<> KÖTÜYE YANAŞIRSAK

( Karası bulaşır. VE/||/<> Belâsı bulaşır. )


-KAZANÇ'TA:
TİCARET ile/ve/yerine ÜRETİM



-KAZANMA ile "HAKLILIK"

( Kazanmak, haklılık gibi bir beklentili, yanlı sonuç çıkarmaz! )


-KÂZIM ile/ve/||/<>/> KÂZÎM

( Öfkesini tutan. [ara sıra] İLE/VE/||/<>/> Öfkesini tutan. [sürekli] )


-KEDİ ile/ve/||/<> JEOGLİF

( Peru'nun başkenti Lima'nın 400 km. güneyinde, Palpa ve Nazca kasabaları arasından bulunan bu jeoglif, yüksek ve kurak bir arazide yer almaktadır.

Bazı yerel jeogliflere benzerlik gösterse de, uzmanlar, Nazca çizgilerinin, Nazca kültürü tarafından MS. 400 ve MS. 650 tarihleri arasında yapıldığını düşünüyor.

Yüzlerce karmaşık figürün bulunduğu bu çizgilerde basit hatlarla tasarlanmış örümcek, maymun, köpek, balık, kertenkele gibi figürler göze çarpmakta ve tüm bu çizgiler, 80 km2.'den daha fazla bir alanı kaplamaktadır. )


-KEDİ ile/ve/||/<> JEOGLİF

( image )


-KEFÂRET:
AHLÂKÎ ile/ve/||/<> HUKUKÎ

( [bkz.] Kant. İLE/VE/||/<> Hegel. )


-KELTLER ile/ve İTALİKLER ile/ve GERMENLER



-KEM-TER değil/yerine/= AŞAĞIDAN BULUNAN, HAKÎR, İTİBARSIZ | EKSİK

( AŞAĞIDAN BULUNAN, HAKÎR, İTİBARSIZ | EKSİK )


-KEMÂL ve/||/<>/< KELÂM

( Olgunluğumuz/olgunlaşmamız(kemâlimiz], sözlerimizin altındadır/ardındadır.
[Kemâlimiz, kelâmımızın altındadır.] )


-KEMÂLÂT ve/< CEMİYET



-KENDİ BAŞINA OLAN ile KENDİNE YETEN



-KENDİ DÜNYASINDA OLAN ile/ve/değil KENDİ DÜNYASI OLAN



-KENDİ GİBİ OLMAYANDAN UZAKLAŞMA ile/ve KENDİ GİBİ OLMAYANI DIŞLAMA



-KENDİ HAKKIN ile/ve/değil/yerine/||/<> KİŞİ(İNSAN) HAKLARI



-KENDİ İÇİNDE BİRLİK ile DIŞ DÜNYA İÇİN AYRIŞMA (VE YÖNETİMİ)

( Kendinizi olduğunuz gibi görün, dünyayı da olduğu gibi göreceksiniz. )


-KENDİ İÇİNDE BİRLİK ile DIŞ DÜNYA İÇİN AYRIŞMA (VE YÖNETİMİ)

( Ben gövdeyim fikrini yok edin, o zaman iç ve dış bir olacak. )


-KENDİ İÇİNDE BİRLİK ile DIŞ DÜNYA İÇİN AYRIŞMA (VE YÖNETİMİ)

( Birlik özgürleştirir, özgürlük birleştirir. )


-KENDİ İÇİNDE BİRLİK ile DIŞ DÜNYA İÇİN AYRIŞMA (VE YÖNETİMİ)

( Kendini şimdi ve burada ve bir olarak bilmek yeter. )


-KENDİ İÇİNDE BİRLİK ile DIŞ DÜNYA İÇİN AYRIŞMA (VE YÖNETİMİ)

( Yaşamınızdaki en önemli şeye -kendinize- bölünmez dikkatinizi verin. )


-KENDİ İÇİNDE BİRLİK ile DIŞ DÜNYA İÇİN AYRIŞMA (VE YÖNETİMİ)

( Kendinizden doğrudan haberdar olmadığınızdan, sadece ikinci elden, olağan söylentilere dayanan fikirleriniz vardır. )


-KENDİ İÇİNDE BİRLİK ile DIŞ DÜNYA İÇİN AYRIŞMA (VE YÖNETİMİ)

( Sizin dünyanın içinde değil, dünyanın sizin içinizde olduğunu idrak etmekle işe başlayın. )


-KENDİ İÇİNDE BİRLİK ile DIŞ DÜNYA İÇİN AYRIŞMA (VE YÖNETİMİ)

( Bir kez kendi içinizde bütünleşirseniz dıştaki bilgi size kendiliğinden akar. )


-KENDİ İÇİNDE BİRLİK ile DIŞ DÜNYA İÇİN AYRIŞMA (VE YÖNETİMİ)

( Değeri olan hiçbir şey size dıştan gelmez; konuyla ilgili olan ve belirgin edici olan ancak sizin kendi duygu ve anlayışınızdır. )


-KENDİ İÇİNDE BİRLİK ile DIŞ DÜNYA İÇİN AYRIŞMA (VE YÖNETİMİ)

( Aradığınız, içinizdedir. )


-KENDİ İÇİNDE BİRLİK ile DIŞ DÜNYA İÇİN AYRIŞMA (VE YÖNETİMİ)

( Her zaman içinize dalın, derinleşin, içinizi arayın. )


-KENDİ İÇİNDE BİRLİK ile DIŞ DÜNYA İÇİN AYRIŞMA (VE YÖNETİMİ)

( Ancak dünyadan kurtulmuş olduğunuz zaman dünyada mutlu olabilirsiniz. )


-KENDİ İÇİNDE BİRLİK ile DIŞ DÜNYA İÇİN AYRIŞMA (VE YÖNETİMİ)

( Kendinize dikkatle ve devamlı bakın - bu yeter. )


-KENDİ İÇİNDE BİRLİK ile DIŞ DÜNYA İÇİN AYRIŞMA (VE YÖNETİMİ)

( Sizinle olana ulaşmaya gereksiniminiz yoktur. )


-KENDİ İÇİNDE BİRLİK ile DIŞ DÜNYA İÇİN AYRIŞMA (VE YÖNETİMİ)

( Unity liberates. Freedom unites. )


-KENDİ İÇİNDE BİRLİK ile DIŞ DÜNYA İÇİN AYRIŞMA (VE YÖNETİMİ)

( See yourself as you are and you will see the world as it is.
Destroy the wall that separates, the "I-am-the-body" idea and the inner and the outer will become one.
Enough to know oneself as one is, here and now.
Give your undivided attention to the most important in your life. Yourself!
Begin by realising that the world is in you, not you in the world.
Having no direct knowledge of yourself, you have mere ideas; all mediocre, second-hand, by hearsay.
Once you are inwardly integrated, outer knowledge comes to you spontaneously.
Nothing of value can come to you from outside; it is only your own feeling and understanding that are relevant and revealing.
Go ever deeper into yourself, seek within
You can be happy in the world only when you are free of it.
Look at yourself steadily - it is enough.
You need not reach out for what is already vs. you. )


-KENDİ İÇİNDE BİRLİK ile DIŞ DÜNYA İÇİN AYRIŞMA (VE YÖNETİMİ)



-KENDİ KENDİNE ile/ve KENDİNDEN KENDİNE



-KENDİ YAPISI ile ÖZNİTELİK



-KENDİ/LİK ile/ve/= BÜTÜN/LÜK



-KENDİ/LİK ile/ve/sonra/> ÖTEKİ



-KENDİ ile/ve "KENDİNİN" YANISIRA KENDİ



-KENDİ ile/ve/ne yazık ki KENDİNE YABANCI/UZAK OLAN KENDİ



-KENDİLİĞİNDENLİK ile/ve/||/<> YARATICILIK ile/ve/||/<> ÜRETİCİLİK ile/ve/||/<> KENDİNİ ÜRETİM(POLİTERASYON)



-KENDİLİK:
SAHTE ile/değil/yerine/>< GERÇEK



-KENDİLİK ile/ve KENDİNİ SÜRDÜRME



-KENDİLİK ile/ve/||/<>/> KİMLİK ile/ve/||/<>/> KİŞİLİK

( Mizaç, karakter, deneyim ve sınırsız algıdaki çeşitliliğin birlikteliğinin yansıması. [benlik kimliği] İLE/VE/||/<>/> Düzenin ve/ya da çevrenin etkisi/katkısı ile oluşturulmuş olan. İLE/VE/||/<>/> Kişinin, takip ederek ve farkındalıkla oluşturduğu. )


-KENDİLİK ile/ve/||/<>/> KİMLİK ile/ve/||/<>/> KİŞİLİK

( Kişi, davranışları ve kişiliğinin doğru kalması için zor ya da keyifsiz görevlerden kaçmamalıdır. Ayrıca elde ettiklerinin, hırsını öldürmemesine de özen göstermelidir. )


-KENDİLİK ile/ve/||/<>/> KİMLİK ile/ve/||/<>/> KİŞİLİK

( Nasıl, bir gövde, ışığın yolunu kestiğinde gölge görünürse, öylece, saf "öz [kendini] farkındalık" durumu da "ben-bedenim" düşüncesiyle engellendiği zaman "kişi" ortaya çıkar. )


-KENDİLİK ile/ve/||/<>/> KİMLİK ile/ve/||/<>/> KİŞİLİK

( Sizdeki kişi ile birlikte kalın ve size neler olduğunu gözlemleyin. )


-KENDİLİK ile/ve/||/<>/> KİMLİK ile/ve/||/<>/> KİŞİLİK

( Bilinenin bileni'ni, yani gerçek kimliğinizi bulun. )


-KENDİLİK ile/ve/||/<>/> KİMLİK ile/ve/||/<>/> KİŞİLİK

( Kişilik, dilde yansır. )


-KENDİLİK ile/ve/||/<>/> KİMLİK ile/ve/||/<>/> KİŞİLİK

( SABIR GEREK EVVELÂ,
SONRA TAHAMMÜL,
SONRA TENEZZÜL,
SONRA İLİM, İRFAN GEREK,
SONRA AŞK, ŞEVK GEREK,
SONRA YOKLUK,
EN SONUNDA KİŞİLİK! [OLUŞUR] )


-KENDİLİK ile/ve/||/<>/> KİMLİK ile/ve/||/<>/> KİŞİLİK

( Personality reflects on language. )


-KENDİLİK ile/ve/||/<>/> KİMLİK ile/ve/||/<>/> KİŞİLİK

( Exactly as a shadow appears when light is intercepted by the body, so does the person arise when pure self-awareness is obstructed by the 'I-am-the-body' idea.
Stay with the person and watch what happens to you.
Find out who you are, the knower of the known. )


-KENDİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<> TARİHSELLİK



-KENDİMİZİ:
DEV AYNASINDA GÖRMEK ile/değil/yerine/>< DEVÂ AYNASINDA GÖRMEK



-KENDİN OLABİLMEK ve/||/<>/> KENDİN KALABİLMEK



-KENDİNDE DÜŞÜNCE ile/ve KENDİ İÇİN DÜŞÜNCE ile/ve KENDİNDE KENDİ İÇİN DÜŞÜNCE



-KENDİNDE/Bİ-ZÂTİHİ ile/ve/||/<> ÖZCE(/ÖZÜ İTİBARI İLE)/ZÂT-EN[<>/||/>< SIFAT-EN]



-KENDİNDE/LİK ile/ve/||/<> KALICI/LIK



-KENDİNDE ile/ve/||/<> İÇİNDE



-KENDİNE "HAK GÖRMEK" ile/>< ÖTEKİNE "ÇOK GÖRMEK"



-KENDİNİ "GERÇEKLEŞTİRMEK" ile/ve/|| KENDİNİ "AŞMAK"

( Gereksinimler sıradüzenini(piramidini) yukarı doğru yapılandırmak. İLE/VE/|| Gereksinimler sıradüzenini(piramidini) aşağı doğru kökleştirebilmek. )


-KENDİNİ "KASMAK" ile/değil KENDİNİ KISMAK



-KENDİNİ "UNUTMAK" ile/ve "KENDİNİ VERMEK"

( Duyarlılığı artırır. İLE/VE Yaratıcılığı artırır. )


-KENDİNİ "UYUTMAK" ile/ve/<> KENDİNİ UNUTMAK



-KENDİNİ TANIMA ile/ve/<> KENDİNİ TAMAMLAMA

( Kişiyi/insanı tanımıyorsak/bilmiyorsak, hiçbir şey(i) bilmiyoruz/tanımıyoruz demektir. )


-KENDİNİ TANIMAK ile/ve/<> KENTİNİ TANIMAK

( Bulunulan/yaşanılan alanı/coğrafyayı/kültürü tanıyarak (da) kendini tanıyabilirsin! )


-KENDİNİ ARAMAK ile/ve/<> KALICILIĞINI YAKALAMAK



-KENDİNİ BEĞENMİŞ/LİK ile/ve/<>/değil "BURNU HAVADA/LIK"

( "Kaşları çok" dedikçe,
"Kirpiği ok" dedikçe,
Pek mi burnun büyüdü,
"Senin gibisi yok!" dedikçe? )


-KENDİNİ BİLMEK ile/ve/||/<> KENDİNİ TANIMAK

( Kendimizi bilmek için kendimiz olmalıyız. )


-KENDİNİ BİLMEK ile/ve/||/<> KENDİNİ TANIMAK

( Kendimizi aşmak için kendimizi bilmek durumundayız. )


-KENDİNİ BİLMEK ile/ve/||/<> KENDİNİ TANIMAK

( Kendini-idrak, elde edilebilecek bir şey olmaktan çok, anlaşılacak bir durumdur. )


-KENDİNİ BİLMEK ile/ve/||/<> KENDİNİ TANIMAK

( Kendimizi bilirsek, öteki her şey onunla birlikte gelir. )


-KENDİNİ BİLMEK ile/ve/||/<> KENDİNİ TANIMAK

( Kendimizi bilmeyi engelleyen, yalnızca zihindir. )


-KENDİNİ BİLMEK ile/ve/||/<> KENDİNİ TANIMAK

( Kendini bilişteki amaç, ne olmadığımız hakkındaki tam bilgidir. )


-KENDİNİ BİLMEK ile/ve/||/<> KENDİNİ TANIMAK

( Kendimizi iyice/yeterince bilmezken, başkasını nasıl bilebiliriz? )


-KENDİNİ BİLMEK ile/ve/||/<> KENDİNİ TANIMAK

( Kendimi bilmek ile tam olarak, neyi bilmiş olurum? Olmadıklarımızın hepsini. )


-KENDİNİ BİLMEK ile/ve/||/<> KENDİNİ TANIMAK

( Kendimizi bilmeyi öğrenelim, harikalar keşfederiz. )


-KENDİNİ BİLMEK ile/ve/||/<> KENDİNİ TANIMAK

( Kendimizi ne kadar daha çok bilirsek, o kadar daha az korkarız. )


-KENDİNİ BİLMEK ile/ve/||/<> KENDİNİ TANIMAK

( Kendimizi düzeltmeye gereksiniminiz yoktur - sadece kendi hakkımızdaki "düşüncelerimizi" düzeltelim. )


-KENDİNİ BİLMEK ile/ve/||/<> KENDİNİ TANIMAK

( Ne olduğumuzu bilmek için önce, ne olmadığımızı araştırmak ve bilmek durumundayız. )


-KENDİNİ BİLMEK ile/ve/||/<> KENDİNİ TANIMAK

( İşe, kendimizden ve kendimizle başlamak zorundayız - bu, değişmez yasadır. )


-KENDİNİ BİLMEK ile/ve/||/<> KENDİNİ TANIMAK

( Kendimizi, hiç durmaksızın gözlemleyelim, böylece, bilinç-dışı, bizim tarafımızdan, herhangi bir çaba harcanmaksızın, kendiliğinden, bilincimize akacaktır. )


-KENDİNİ BİLMEK ile/ve/||/<> KENDİNİ TANIMAK

( Kişinin, kendini yeterince tanımaması, çevresindekilerle çatışmasına neden olur. )


-KENDİNİ BİLMEK ile/ve/||/<> KENDİNİ TANIMAK

( Mutlak gerçek, mutlak sevgi, bencil olmamak, kendini-idrak için tartışılmaz etmenlerdir. )


-KENDİNİ BİLMEK ile/ve/||/<> KENDİNİ TANIMAK

( Sakin bir zihin, doğru bir idrak için şarttır, ki bu da kendini-biliş için gereklidir. )


-KENDİNİ BİLMEK ile/ve/||/<> KENDİNİ TANIMAK

( Ancak, kendini-biliş, yardımcı olabilir. )


-KENDİNİ BİLMEK ile/ve/||/<> KENDİNİ TANIMAK

( SEN, SENİ BİL, SEN SENİ
SORARLAR, SENDEN SENİ
ARARLAR, SENDE SENİ
BULMAZLARSA, SENDE SENİ
PATLATIRLAR ENSENİ ENSENİ )


-KENDİNİ BİLMEK ile/ve/||/<> KENDİNİ TANIMAK

( To know yourself, be yourself.
To go beyond yourself, you must know yourself.
Self-realisation is not an acquisition. It is more of the nature of understanding.
It is only your mind that prevents self-knowledge.
By self-knowledge means, full knowledge of what you are not.
Unless you know yourself well, how can you know another?
By knowing myself what exactly do I come to know? All that you are not.
Learn to know yourself and you will discover wonders.
The more you know yourself the less you are afraid.
Watch yourself ceaselessly and the unconscious will flow into the conscious without any special effort on your part.
To know what you are you must first investigate and know what you are not.
You must begin in yourself, with yourself - this is the inexorable law.
Absolute truth, love selflessness are the decisive factors in self-realisation.
A quiet mind is essential for right perception, which again is required for self-realisation.
Only self-knowledge can help you. )


-KENDİNİ BİLMEK ile/ve/||/<> KENDİNİ TANIMAK

( "Kendini Tanı! Böylece, tanrıların tüm gizemini ve evreni tanıyabileceksin"
"Gnothi seafton! Kai gnou ruzon ola ta mistria ton theon kai tou simpantos"
ΓNΩΘI ΣAYTON KAI ΘEΛEIΣ ΓNΩPIZOYN OΛA TA MYΣTHPIA TΩN ΘEΩN KAI TOY ΣYMΠANTOΣ

DELPH'teki Apollon Tapınağı'nda[Atina - Yunanistan],
Mâbed'den, Dışarı Çıkarken Okunabilen, Kapının Üstünde Yazan Yazı
[Ancak, doğayı, fizik ve kimyayı, matematiği tanırsan/anlarsan, evreni, tüm gizemleri ve kendini tanıyabilirsin.] )


-KENDİNİ BİLMEK ile/ve BAŞKALARINI BİLMEK

( Kendini bilmeyen, eli/başkasını nereden bilsin? )


-KENDİNİ BİLMEK ile/ve BAŞKALARINI BİLMEK

( El arpa, biz saman
El yahşî, biz yaman )


-KENDİNİ BİLMEK ve/= KENDİN OLMAK/OLABİLMEK

( Başkası olma! Kendin ol! )


-KENDİNİ BİLMEK ve/= KENDİN OLMAK/OLABİLMEK

( GNOTHI SEAUTONU & NOSCE TE IPSUM )


-KENDİNİ BİLMEMEK ile/ve/değil DENSİZLİK

( ... İLE/VE/DEĞİL Yakışıksız ve saygısızca davranma. )


-KENDİNİ FEDÂ ETMEK ile/değil FEDÂKÂR OLMAK



-KENDİNİ GELİŞTİRMEK ile/ve/<>/> KENDİNİ YETKİNLEŞTİRMEK

( En güçlü zincirin gücü bile, zincirin en zayıf halkası kadardır. )


-KENDİNİ GELİŞTİRMEK ile/ve/<>/> KENDİNİ YETKİNLEŞTİRMEK

( MÜTEEHHİB: Kendi kendini yetiştirmiş kişi. Otodidakt. )


-KENDİNİ GELİŞTİRMEK ve/||/<>/> KUŞAĞINI YETİŞTİRMEK

( Bugün. VE/||/<>/> Yarın. )


-KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME GEREKSİNİMİ ile/ve/||/<>/> ONAYLANMA GEREKSİNİMİ



-KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME:
GEREKSİNİMİ ile/ve/||/<>/> EĞİLİMİ



-KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME:
GEREKSİNİMİ ile/ve/||/<>/> EĞİLİMİ



-KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME ile/ve/> KENDİNİ, BAŞKASINDA GERÇEKLEŞTİRME



-KENDİNİ HERKESTEN "ÜSTÜN GÖRMEK" ile/değil/yerine YALNIZLIĞINI KABUL ETMİŞ OLMAK



-KENDİNİ TANI/BİL!:
HÜRMET ve/<> MUHABBET ve/<> MERHAMET

( Kendini bilen, bilmeyenin kusuruna bakmaz. )


-KENDİNİ TANI/BİL!:
HÜRMET ve/<> MUHABBET ve/<> MERHAMET

( Küçüğün, büyüğe gösterdiği/göstermesi gereken. VE/||/<> Herkese ve herşeye gösterebildiğimiz kadar gösterebileceğimiz/göstermemiz gereken.[Koşulsuz!] VE/||/<> Büyüğün, küçüğe gösterdiği/göstermesi gereken. )


-KENDİNİ TANI = RECOGNIZE YOURSELF[İng.] = GNOTHI SEAUTONU



-KENDİNİ TANIMA ile/ve/> KENDİNİ TANIMLAMA



-KENDİNİ TANIMA ile/ve/<> KENDİNİ TANIMLAMA

( Kendini tanımlamak üzere ve gereğiyle kendinden bahsediş, kibir değildir. )


-KENDİNİ TANIMAK ile/ve/> KENDİNİ İNŞÂ ETMEK



-KENDİNİ TANIMAK ile/ve/> KENDİNİ KONUMLANDIRMAK

( Ne gezersin Şam, Buhara
Her ne ararsan Kendinde Ara! )


-KENDİNİ YETİŞTİRME ile/ve/||/<> KENDİNİ GELİŞTİRME



-KENDİNİ, BAŞKALARINDAN KORUMAK ile/ve/değil/yerine BAŞKALARINI, KENDİNDEN KORUMAK



-KENDİNİ:
GERÇEKLEŞTİRME ile/ve/değil/||/<>/< BOŞLAMAMA/AZIMSAMAMA



-KENDİNİ:
KÖTÜ HİSSETTİĞİNDE ile/ve/<> İYİ HİSSETTİĞİNDE

( Daha özel algıla/yorumla! İLE/VE/<> Daha genel düşün! )


-KENGERLER(SÜMERLER) ile/ve KHMERLER ile/ve KHOİSANLAR

( SÜMER: Mezopotamya'da yaşamış bir ulus ve bu ulustan olan kişi. )


-KENT/ŞEHİR EFSANELERİ ile/ve/||/<> İKİNCİ EL KAYNAK/LİTERATÜR



-KENT ve/||/<>/> KAVRAM

( Kentin olmadığı yerde, sanat da olmaz. )


-KENTİN, KİŞİYE/TOPLUMA ETKİSİ/KATKISI ile/ve/değil/||/<>/>/< KİŞİNİN/TOPLUMUN, KENTE KATKISI/ETKİSİ



-KENTSEL "ÖTELEME" ile/değil/yerine/||/<>/< KENTSEL DÖNÜŞÜM

( )


-KENTTE YAŞAMAK ile/ve/değil/yerine KENTLİ OLMAK



-KEPÇE KUYRUK ile "ASALAK"/"PARAZİT"/ABACI/EKTİ/OTLAKÇI/TUFEYLİ

( Başkalarının sırtından geçinen kişi. İLE Başkalarının sırtından geçinen kişi. )


-KEREM[Ar.] ile/ve/||/<>/> TEKRÎM[Ar. < KEREM]

( Vermek. | İyilik. | Cömertlik. | Verdiğinde gözü olmamak/kalmamak. İLE/VE/||/<>/> Saygı gösterme, ululama. | Cömertlik. )


-KEREM ile/ve/||/<>/>/< SEHÂVET

( İkram. İLE/VE/||/<>/>/< Cömertlik. )


-KESER" ya da "RENDE" GİBİ OLMAK değil/yerine "TESTERE" GİBİ OLMAK

( "Hep bana, hep bana." YA DA "Hep sana, hep sana." DEĞİL/YERİNE Hem sana, hem bana. )


-KESER" ya da "RENDE" GİBİ OLMAK değil/yerine "TESTERE" GİBİ OLMAK

( Olma! Keser gibi hep bana, hep bana
ya da rende gibi hep sana, hep sana/ona...
Ol! Testere gibi hem sana, hem bana... )


-KEŞFEDEREK DENEYİMLEDİKLERİMİZ ile/ve/||/<> DENEYİMLEYEREK KEŞFETTİKLERİMİZ



-KESİNLİK ile/ve/değil/||/<>/> PEKİNLİK

( Nesneler/doga/fizik/matematik için. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Kişide, zihinde, kavramda, süreçte. )


-KESİŞEN ile KESİT

( Bir nokta ya da çizgi üzerinde birbirini kesip geçen çizgiler ya da yüzeyler. İLE Bir şey enlemesine ya da boylamasına kesildiğinde ortaya çıkan yüzey. | Bir toplumun bölümü, kesim. | Ayırıcı özellikleriyle belirlenen süreç. | Bir nesne düz olarak kesildiğinde ortaya çıkan düzlemin biçimi, makta. )


-KESİT ile/ve/değil/yerine/||/<> "SONUÇ"



-KESİT ile/ve KATMAN



-KESİT ile ÖZKESİT

( ... İLE Tomruğun, boyu yönünde alınan ve özünden geçen kesit yüzeyi. )


-KEŞKE/LER(İMİZ) (İLE) değil/yerine/>< İYİLİK/LER(İMİZ) (İLE)

( Tükenirsin ve tüketirsin. DEĞİL/YERİNE/>< Güçlenirsin ve güçlendirirsin. )


-KESKİN SİRKE, KÜPÜNE ZARAR ile/ve/||/<> RÜZGÂR EKEN, FIRTINA BİÇER



-KESKİN/LİK ile/ve/<> CİDDİ/YET



-KESKİN ile/değil/yerine/>< SAKİN

( Zâhirde. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Mânâda. )


-KETLEMEK/ENGELLEMEK değil/yerine ÜRETİM/DÖNÜŞÜM



-KEYFÎ DAYATMA ile ZORUNLU "DAYATMA"



-KEYFÎ/LİK ile/ve/<> ÇOCUK/LUK



-KEYFÎ ile/ve DEĞİŞKEN



-KEYFÎ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İTİBARÎ

( Tüm ayrımlar, itibârîdir fakat keyfidir anlamına gelmez! )


-KEYFÎ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İTİBÂRÎ



-KEYFÎ ile/değil MUTLAK DEĞİL



-KEYFÎLİK ile/>< TUTARLILIK

( Keyfîlik, yaşam içermez. Yaşam, keyfî değildir. )


-KEYFÎLİK ile/ve ZORUNLULUKTAKİ KEYFÎLİK



-KEYFİNDE/LİK ile/değil/yerine KENDİNDE/LİK



-KEYİF ve/<> GÜVENLİK



-KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KEŞİF



-KEYİF ile/değil/< YAŞAM

( Keyifler değildir yaşamı değerli yapan. Yaşamdır, keyif almayı değerli kılan. )


-KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< ZEVK

( Gövdesel/bedensel. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Zihinsel. )


-KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< ZEVK

( Maddi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Manevi. )


-KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< ZEVK

( Üç duyudan biriyle [ya da ikisi/üçüyle] ten, organ, kas ve sinirlerin "az ya da çok" uyarımıyla "deneyimlenen".[Dokunma, tatma, koklama][yeme, içme, oturma/uzanma vb.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< İki duyudan biriyle deneyimlenen.[Görme ve duyma][Felsefe, bilim, sanat, kitap okuma, düşünme, dinleme, söyleşi/sohbet] )


-KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< ZEVK

( Yatarak/yatmaktan, tembelikten, miskinlikten. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Hareketle/hareketten. )


-KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< ZEVK

( Bir şey yapmadan "yaşadığı"[nı zannettiği/n, "iddia ettiği/n"]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Bazı şeyler yaparak, özen ve çaba göstererek, emek ya da ödün vererek elde ettiğimiz. )


-KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< ZEVK

( Yaşandığı oranda pişmanlığa götürür. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Yaşandığı oranda sevinç/neşe verir. )


-KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< ZEVK

( Canlılığa[hayvana/hayvansallığa] özgü.
[Hayvanlarda ve gövdemiz itibarı ile de canlılıkta ortaktır.] [Keyfin simgesi ve doruğu olan eşekte de vardır.]
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/<
İnsana özgü. [Sadece insandadır, zihindedir.] )


-KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< ZEVK

( Geçici. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Kalıcı. )


-KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< ZEVK

( Dayatarak/dayatmacı. Sorumsuzca, kendi kendine, başı başında[Farsça "ser-ser-î"]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Özgürce. Sorumluluğunu alarak/üstlenerek. Başı bağlı[Farsça "ser-best"] )


-KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< ZEVK

( Araçlı "duyum"/haz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Aracısız algılayış/idrak. )


-KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< ZEVK

( Istırap akışı içinde yalnızca bir kesintidir. )


-KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< ZEVK

( Utanç verici bir keyfin, keyfi geçer, utancı kalır. )


-KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< ZEVK

( Keyifteki ölçü/oran/sayı/mikdar arttıkça eleme/işkenceye dönüşür. )


-KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< ZEVK

( Ancak çalıştıktan ya da bir şeyler yaptıktan sonra, kısa süreli ve hak edilen keyfin tadı ve değeri olur. )


-KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< ZEVK

( Zevk, susabilmeyi[sükût etmeyi] öğrendikten sonra başlar. )


-KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< ZEVK

( Kişi, kendini ya da başkalarını utandırabilecek ucuz keyiflere, ne şimdi, ne de sonra kapılmamalıdır. )


-KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< ZEVK

( Keyifler değildir yaşamı değerli yapan. Yaşamdır, keyif ve zevk almayı değerli kılan. )


-KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< ZEVK

( İki ıstırap verici durum arasındaki aralıklardır. )


-KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< ZEVK

( İkisi de ıstırabın eseridir. )


-KİBÂR[< KEBÎR] değil/yerine/= İNCE/TAYLAN/KOSTAK

( Zarif, kibar, nazik, çalımlı, güzel giyinmiş, yakışıklı. | Yiğit, kabadayı, yürekli. | Büyükler, ulular. )


-KİBARLIK ile/değil/yerine NEZÂKET

( Krala gösterilen kibarlık, "zorunluluktandır". İLE/DEĞİL/YERİNE Dilenciye gösterileni nezâket, gerçektir. )


-KİBARLIK ile/değil/yerine NEZÂKET

( Nasıl "görünmek" "istediğmizle". İLE/DEĞİL/YERİNE Kim olduğumuzla ilgili. )


-KİBİR:
HALKTAN "UZAK DURMAK" değil HAK VE HAKİKATTEN UZAK DURMAK



-KİBİR ile/ve/değil/<> ALAYCILIK



-KİBİR ile/ve/<>/değil BAĞIMLILIK

( Kibir, kişinin, sahip olduklarını, "hak etmediği" korkusundan kaynaklanır... )


-KİBİR ile/ve/<> BENCİLLİK



-KİBİR ile/değil ÇEKİNGENLİK



-KİBİR ile/değil/yerine MESAFE KOYMA



-KİBİR değil/yerine/>< ONUR/VAKAR[Ar.]

( Kartal, vakarı; yılan, bilgeliği simgeler. )


-KİBİR değil/yerine/>< ONUR/VAKAR[Ar.]

( Başkalarını aşağılayarak. DEĞİL/YERİNE/>< Başkalarına hizmet ederek. )


-KİBİR değil/yerine/>< ONUR/VAKAR[Ar.]

( Kendini beğenme, başkalarından üstün tutma, büyüklenme, benlik. DEĞİL/YERİNE/>< Ağırbaşlılık. )


-KİBİR = PRIDE[İng.] = ORGUEIL[Fr.] = HOCHMUT[Alm.] = SUPERBIA[Lat.]



-KIBLE ve/<> KABUL ve/<> KABİLE



-KIDVE ile ...

( KENDİNE UYUP ARDINDAN GİDİLECEK KİŞİ | BİR SINIFIN YA DA TOPLULUĞUN BAŞINDA OLAN KİŞİ )


-KİFÂYET ile YETİŞME, ELVERME | YETERLİK | İKTİDAR, YARARLIK

( YETİŞME, ELVERME | YETERLİK | İKTİDAR, YARARLIK )


-KİFÂYETSİZ MUHTERİS ile/ve/<> HEBENNEKA[Ar.]

( ... İLE/VE/<> Zeki ve becerikli olmadığı halde, kendini öyle sanan. )


-KILAVUZ = REHBER = GUIDE[İng., Fr.] = FÜHRER[Alm.] = GUIDA[İt.] = GUÍA[İsp.]



-KILIBIK ile/değil/yerine KALBİ ILIK



-KİLİSE =/<> CEMAAT



-KİM II SUNG ve/<> KİM JONG II

( Kuzey Kore'nin, baba-oğul iki önderi.
[1994'te, 83 yaşında vefat etti. VE/<> ...] )


-KİM OLDUĞUNU BELİRTMEMEK ile/ve/||/<>/> KİM OLDUĞUNU ANLATMA GEREKLİLİĞİ/ZORUNLULUĞU

( Bazen ve bazı durumlarda/koşullarda/ortamlarda, gereklilik ya da yeğleme/olumsallık[keyfiyet]. İLE/VE/||/<>/> Zorunluluk. )


-KİM?:
DEĞİŞİM İSTER? ile DEĞİŞMEK İSTER?

( Herkes. İLE Pek az (aklını kullanma cesâretini gösteren) kişi. )


-KİME NİYET ile/ve/||/<>/> KİME KISMET



-KİMİ:
GİTTİKÇE ile KALDIKÇA

( Kalır. İLE Gider. )


-KİMİN, "HAKLI/HAKSIZ" OLDUĞU değil/yerine NEYİN, DOĞRU OLDUĞU

( Bir şeyin, haklı olduğunu bildiğin halde, o şeyden yana çıkmazsan, korkaksın demektir. )


-KİMİN:
"NE OLDUĞU" ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< NE OLACAĞI

( "Belirli" olabilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Belirsizdir. )


-KİMİNİN PARASI ile/ve/<>/değil/yerine KİMİNİN GÖNLÜ/DUASI



-KİMLİĞİN ALGILANIŞ BİÇİMİ ve/<> DİL



-KİMLİĞİN:
TARİHSELLİĞİ ile/değil/yerine EVRENSELLİĞİ



-KİMLİK (KARTI)/KAFA KÂĞIDI ile EHLİYET



-KİMLİK (KARTI) ile PASO



-KİMLİK ile/ve/<> AİDİYET



-KİMLİK ile/ve/<> BENLİK ile/ve/<> BİREYSELLİK



-KİMLİK ile/ve/<> KABUL



-KİMLİK ile/ve/değil/yerine/||/<> KENDİLİK



-KİMLİK ile/ve/||/<> KİŞİLİK ÖRGÜTLENMESİ



-KİMLİK ile/ve/||/<>/>/!= SÜREKLİLİK

( Kimlik ile süreklilik, aynı şey değildir. )


-KİMSE, KİMSEYE MUHTAÇ DEĞİLDİR ve/||/<>/> HERKES, HERKESE MUHTAÇ OLABİLİR



-KİMSESİZ/LİK (KALMAK) ile/değil/yerine YALNIZ/LIK (OLMAK)



-KİMSESİZ ile ANNESİZ-BABASIZ



-KİMSESİZLER [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-KİMSEYİ:
(ÇOK/FAZLA) ÖVMEMELİ ve/||/<> KÜSMEMELİ ve/||/<> YAKINMAMALI ve/||/<> SUÇLAMAMALI



-KINAMA ile TENKİD



-KINAMAK ile YARGILAMAK

( Birilerini, sadece, sizden daha farklı yanlış/hata yapıyor diye kınamayınız. )


-KİNÂYE[Ar.] ile TARİZ[Ar.]

( Düşünüleni dolaylı olarak anlatan söz. | Üstü kapalı, sitemli, dokunaklı söz. | Bir sözü, gerçek anlamının dışında kullanma sanatı. İLE Kapalı bir biçimde, dolaylı olarak söz söyleme, taşlama. )


-KIRGIN/LIK ile/ve/||/<>/> KIZGIN/LIK ile/ve/||/<>/> KİN

( Sessizdir. İLE/VE/||/<>/> Gürültülüdür. İLE/VE/||/<>/> Gereksizdir ve yanlıştır. )


-KIRGINLIK ve/||/<> MESAFE

( Kırıldığında, o kişiyle aranda mesafe oluşturmak ve birbirine zaman tanımak gerekir. Anlıyorsa/n yanına gelecektir/gideceksindir. Gelmiyorsa/gitmiyorsan, o kişiyle doğru mesafeyi buldun demektir. )


-KIRILMAMALI:
DAL ile/ve/||/<> SEVGİ

( Ağaçtan, meyve bekliyorsak. VE Kişilerden, sevgi bekliyorsak. )


-KIRIM ile KIRIM ile Kırım

( Savunmasız kişilerin ya da tutsakların toplu olarak öldürülmesi, katliam. İLE Hayvanların hastalık, soğuk gibi sebeplerle ölmesi. İLE ... )


-KIRK HANE ile/ve/||/<>/>/< BİR ÂRİF



-KIRMAMAK" ve/||/<> "KIRILMAMAK"

( "Dil ile". VE/||/<> (B)ilim/bilgi ile. )


-KIRMAMAK" ve/||/<> "KIRILMAMAK"

( İlk ders. VE/||/<> Son ders. )


-KİRVE/LİK ile/ve/<> MÜSAHİP/LİK

( ... İLE/VE/<> Sohbet, arkadaşlık eden kişi. | Tatlı konuşmaları ile büyüklerin, özellikle de sultanların hoş zaman geçirmelerini sağlamakla görevli kişilere verilen san. )


-KİŞ[Fars.] ile KÎŞ[Fars.]

( [satrançta] Bir taşı zorlama. İLE Din, mezhep. | Ok kuburu. | Keten kumaş. | Kuş yeleği. | Şimşir. | Âdet, huy, töre. )


-KİŞİ ADEDİ[Ar.] değil/yerine/= KİŞİ SAYISI



-KİŞİ İÇİN (OLAN) ile/ve TOPLUM İÇİN (OLAN)

( Giyinmek, öncelikle toplum (ve düzeni/sağlığı) için daha sonra kişi içindir. )


-KİŞİ KAYBETMEK ile/değil/yerine/<> PARA KAYBETMEK



-KİŞİ ODAKLILIK ile/değil/yerine/>< OLGU(/DURUM/KAVRAM/BAĞLAM) ODAKLILIK

( [GELECEK:] "Kim gelecek? O gelecek." şeklinde algılar/yorumlar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Geçmiş ya da şimdi değil Şimdi'den sonrası olan zamansal durumu/kavramı düşünmek olarak algılar/yorumlar. )


-KİŞİ OLMAK ile/ve/değil KENDİ OLMAK



-KİŞİ UYUMU ile ...

( PERSON AGREEMENT )


-KİŞİ, KİŞİNİN:
"KURDU" değil YURDU/AYNASI



-KİŞİ, NE YAPARSA:
KENDİ YAPAR ve/+/<> KENDİNE YAPAR



-KİŞİ:
"GÖRDÜĞÜMÜZ" ile/ve/değil/yerine TANIDIĞIMIZ



-KİŞİ:
"TAŞLANIR" ve/||/<> "DIŞLANIR" ve/||/<> "SINANIR"

( İyiliği kadar. VE/||/<> Merhameti kadar. VE/||/<> Teslimiyeti kadar. )


-KİŞİ:
AYNI ACIYA ile AYNI GÜLÜNÇ OLANA

( [nedense ...] Defalarca ağlar. İLE Defalarca gülmez. )


-KİŞİ:
"SERT" ile/ve/||/<>/> SICAKKANLI ile/ve/||/<>/> KARARLI

( Uzaktan bakıldığında. İLE/VE/||/<>/> Yaklaşıldığında. İLE/VE/||/<>/> Konuşmaya başladığında. )


-KİŞİ:
İYİLİK ile/ve/||/<> MERHAMET ile/ve/||/<> KİŞİLİK

( [kadar ...] "Taşlanır." İLE/VE/||/<> "Dışlanır." İLE/VE/||/<> Sınanır. )


-KİŞİ:
KONUŞTUĞU ile/ve/değil/fakat/||/<>/< SUSTUĞU



-KİŞİ:
MUTLU ve/||/<>/> KARARLI ve/||/<>/> ONURLU ve/||/<>/> "BÜYÜK" ve/||/<>/> SAYGIN ve/||/<>/> İNSAN

( Sevgimiz kadar. VE/||/<>/> Bilgimiz kadar. VE/||/<>/> Ürettiğimiz kadar. VE/||/<>/> Paylaştığımız kadar. VE/||/<>/> Merhametimiz kadar. VE/||/<>/> Dürüstlüğümüz kadar. )


-KİŞİ:
ŞER ile/değil/yerine/>< ER



-KİŞİ:
CAN ve/||/<>/> GÜÇ ve/||/<>/> /< İKRAR ve/||/<>/> /< ADÂLET ve/||/<>/> KEMÂL

( Kişi, doğar ve can kazanır. VE/||/<> />/< Canında güç kazanır/bulur. VE/||/<> />/< Gücünü, kararlarında/ikrarında bulur. VE/||/<> /< Kararında adâletli ise, erdemli olur. VE/||/<> />Adâletinde olgunluğu/kemâli bulursa, olgun/kâmil olur. )


-KİŞİ(İNSAN) HAKLARI:
VAZGEÇİLEMEZ ve/||/<> DEVREDİLEMEZ



-KİŞİ(İNSAN) HAKLARINDA:
BAŞKALARININ HAKKI ve/||/<>/> TOPLUMUN DÜZENİ



-KİŞİ(İNSAN) HAKLARININ:
TANINMASI ile/ve/<> KORUNMASI ile/ve/<> GELİŞTİRİLMESİ



-KİŞİ/İNSAN ve/<> BİRLİK

( Benden konuşan ile senden dinleyenin birliği. )


-KİŞİ/İNSAN ve/<> EYLEM

( Ayinesi iştir kişinin, lâfına bakılmaz! )


-KİŞİ/İNSAN ve/<> EYLEM

( Kişinin "büyüklüğü", başkası/başkaları için de yapabildikleriyle orantılıdır. )


-KİŞİ/İNSAN ve/<> EYLEM

( İnsana özgü/dair hiçbir şey bana/sana yabancı değildir. )


-KİŞİ/İNSAN ve/<> İNSAF



-KİŞİ/İNSAN ile/ve/> İNSAN/LIKTA OLAN KİŞİ

( KİŞİ/İNSAN: Yolu, özgürlük; yönü, özgünlük... )


-KİŞİ/İNSAN ve/||/<> KİTAP

( Kişiler, kitap gibidir. Gerçek yüzleri, kapağına bakınca değil zamanla, sayfaları okundukça anlaşılır. )


-KİŞİ/İNSAN ve/||/<> KİTAP

( )


-KİŞİ/İNSAN ve/||/<> KÜLTÜR ve/||/<> TOPLUM ve/||/<> DİL



-KİŞİ/İNSAN ile/ve/<> SAYGI



-KİŞİ/İNSAN ve/<> YAPIT/ESER

( Kişi, yapıtlarının yansımasında izlenir. )


-KİŞİ/İNSAN ve/||/<>/< ZAAF

( Kişi, "zaafları"nın toplamı kadardır. )


-KİŞİ/KENDİ ile/ve İNSANLIK

( İnsanlık, bizden, çoluğumuzun çocuğumuzun, konu konşumuzun, milletimizin ve insanlığın yararlanmasıdır. )


-KİŞİ/LER değil/yerine/||/=/<>/< ZİHİN/LER



-KİŞİ ve/||/<> AYNA ve/||/<> YAZI

( Üçü de herşeyi yansıtır. )


-KİŞİ ve/||/<> AYNA ve/||/<> YAZI

( Ancak, üçüne baktığında, kendini görebilirsin. )


-KİŞİ ve/||/<> AYNA ve/||/<> YAZI

( Kişi, kendini, en iyi, yazı aynasında tanır ve gerçekleştirir. [ Öncelikli olarak, iki ayrı sayfada, şu iki dizini oluşturmakla başlamak gerek. 1- HAYIR! | 2- YAPMAYABİLECEKLERİM(İZ) ] )


-KİŞİ ve/||/<> AYNA ve/||/<> YAZI

( Kişi, kendini, üç ayna karşısında tanıyabilir ve gerçekleştirebilir.

İlk aynamız, öteki aynasında yani anne ve başka kişilerle olan ilişkilerinde, paylaşım ve iletişimlerimizdedir.

İkincisi, doğada ya da cam/ayna, metal, kamera gibi nesnelerdeki yansımalarındadır.

Üçüncüsü ise yazı aynasındadır, yazdıklarımızın ve yazabileceklerimizin yansımasındadır.

Yazma eylemi, ilk ikisi gibi dolaylı olmayıp doğrudan, kişinin kendini, zihnini ve yaşamını karşısına koyup gözlemlemesini ve düzenlemesini sağlayan, yaşamın gelişine ya da kendi "haz ve keyfî kararlarına" düş(ür)meyebileceği eylem ve tutumdur.

Yaparak, eyleyerek ve "Yaptığını yaz, yazdığını yap!" ilkesiyle ancak yazarak, kendine hizmet etmekle herkese, insanlığa hizmet etmiş ve yaşama katılmış olur.


Bir'e hizmet, bin'e hizmet;
bin'e hizmet, bir'e hizmettir.

-------------------------------------------

Kişi, ne yaparsa
kendi yapar, kendine yapar. )


-KİŞİ ile/ve/<> DÜZEN



-KİŞİ ile/ve/<> İNSANLIK

( Kişileri, ayrı ayrı sevemeyenler, -çarpıtarak- "insanlık" kavramına "sığınırlar". )


-KİŞİ ile/ve/<> İNSANLIK

( Seni sana emanet edemiyorsak, insanlığı nasıl emanet edelim?! )


-KİŞİ ve/<> KİŞİ

( Kişi, başka bir kişiyle ile insan olur. )


-KİŞİ ve/<> KİŞİ

( Bir kişiyi sevmekle başlayacak herşey! )


-KİŞİ ve/<> KİŞİ

( Kişi, kaya gibi olmalı, hareket ettiren olursa kımıldamalı! )


-KİŞİ ve/<> KİŞİ

( KİŞİ: Benden konuşan ve senden dinleyen. )


-KİŞİ ve/<> KİŞİ

( KİŞİ: Altı yönden[ön-arka, sağ-sol, alt-üst] bakabilen. )


-KİŞİ ile/değil KÎŞÎ

( Birey. İLE/DEĞİL Şemseddin Kîşî.[Kutbuddin Şirâzî'nin hocasıdır.] )


-KİŞİ = MİRASSIZ



-KİŞİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÖZLÜK



-KİŞİ ile/ve/||/<> TOPLUM

( [Kendini/zihnini/davranışını/adâletini] Kızdığında gösterir. İLE/VE/||/<> Savaşta gösterir. )


-KİŞİDE:
EBEVEYN BULAŞMASI ile/ve/||/<> ÇOCUK BULAŞMASI

( Düşüncelerde. İLE/VE/||/<> Duygularda. )


-KİŞİDE/İNSAN'DA:
OLUŞMAK ve OLUŞTURMAK



-KİŞİDE/İNSANDA ve/||/<>/>/< TOPLUM('DA)

( Akıl. VE/||/<>/>/< Üniversite. )


-KİŞİDE/İNSANDA ve/||/<>/>/< TOPLUM('DA)

( Direnç[ihtiyâr] ve istenç[irâde]. VE/||/<>/>/< Siyâset. )


-KİŞİDE/İNSANDA ve/||/<>/>/< TOPLUM('DA)

( Bulunç/vicdan. VE/||/<>/>/< Türe/adâlet. )


-KİŞİDE/İNSANDA ve/||/<>/>/< TOPLUM('DA)

( Değişen. VE/||/<>/>/< Dönüşen. )


-KİŞİDE/İNSANDA ve/||/<>/>/< TOPLUM('DA)

( Direnç[ihtiyâr: yapmama bilgisi/isteği] ve istenç[irâde: yapma "gücü/bilgisi/isteği"]. VE/||/<>/>/< Direnç[İhtiyâr]. )


-KİŞİDE/İNSANDA ve/||/<>/>/< TOPLUM('DA)

( (Koşulsuz) Saygı ve sevgi. VE/||/<>/>/< Türe/adâlet. )


-KİŞİLER ARASINDA:
"DUVAR ÖRMEK" değil/yerine/>< "KÖPRÜ KURMAK"



-KİŞİLER:
(")AKILLI(") ile/ve/||/<> (")DUYARLI(") ile/ve/||/<> (")ETKİLİ(")

( Duygusuz. İLE/VE/||/<> Etkisiz. İLE/VE/||/<> Akılsız. )


-KİŞİLER:
EKMEK GİBİ ile İLÂÇ GİBİ ile MİKROP GİBİ

( Her zaman aranır, bazen bulunur. İLE Gereksinimin olduğunda aranır, pek az bulunur. İLE Her zaman, bizi bulur. )


-KİŞİLER:
YANLIŞ <> KÖTÜ ile/değil/yerine/||/>< İYİ<> DOĞRU

( Ders bırakır. <> Deneyim bırakır. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Mutluluk bırakır. <> İz bırakır. )


-KİŞİLER ile İNSANLIK



-KİŞİLERCE, BEĞENİLMEMEK ile/ve/değil/||/<>/< KİŞİLERE, YARANAMAMAK



-KİŞİLERDE:
(")KÖTÜ(") ile/değil/yerine/>< (")İYİ(")

( [İlkesi]
Sahip olmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Olmak.

[Simgesi]
Yılan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Elif. [ | ]

[Sıfatı]
Yalancı. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dürüst.

[Hak(k)'a karşı]
Başkaldırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Boyun eğer.

[Haksızlığa karşı]
Boyun eğer. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Başkaldırır.

[Öteki ile ilişkisi]
Sömürür. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Öteki" diye biri yoktur.

[Etkisi]
Korku salar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ümidi yayar.

[Duygusal durumu]
Korkak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sevecen.

[Görünüşü]
Her kılıfa girebilir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gülümser. :)

[İletişimde]
Yargılar ve suçlar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anlar ve eğitir.

[Toplumsal etkisi]
Köleleştirir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Özgürleştirir.

[İş/hizmet karşısında]
Sorumluluk almaz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sorumluluk alır.

[Başarı yolunda]
Sonuç odaklıdır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Süreç odaklıdır.

[Uygarlığa katkısı]
Aydınlığı karartır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Karanlığı aydınlatır. )


-KİŞİLERE:
"ACIMAM!" değil/yerine KENDİMİ, ACIMAMAM GEREKTİĞİNE İKNÂ EDERSEM, ACIMAM/ACIMAYABİLİRİM



-KİŞİLERE/İ:
[ne] DARILACAK KADAR GÜVENMEK ile/ve/ne de/||/<> GÖNÜL KOYACAK KADAR SEVMEK



-KİŞİLERİ KULLANARAK/SÖMÜREREK ile/değil/yerine/>< KİŞİLER ARACILIĞIYLA



-KİŞİLERİ TANIMA:
YOLCULUKTA ve/||/<> ZORLUKTA ve/||/<>
YOKLUKTA ve/||/<> (AYNI) MASADA



-KİŞİLERİ TANIMAK:
TANIŞIRKEN ile/ve/değil/yerine/>< TARTIŞIRKEN



-KİŞİLERİ TANIMAK:
TANIŞIRKEN ile/ve/değil/||/<>/>/< TARTIŞIRKEN



-KİŞİLERİ, YARI YOLDA BIRAKMAK değil/ne yazık ki KİŞİLERİN, ÇIKARLARININ BİTTİĞİ YERDE UZAKLAŞMASI



-KİŞİLERİ, ZİHNİMİZDEN/YAŞAMIMIZDAN ÇIKARMA:
HATA YAPTIKLARINDAN DOLAYI değil ÜMİDİMİZ KESİLİRSE



-KİŞİLERİ:
"DENEMEK" değil/yerine "TARTMAK"



-KİŞİLERİ:
[ne yazık ki]
!"DENEMEK/SINAMAK" değil/yerine/>< KONUŞMAK

( "Denenilen" şeyin sonucunu "elde ettirir" belki fakat o kişiyi mutlaka ve sonsuza kadar kaybettirir. DEĞİL/YERİNE/>< Kişiyi kaybetmemek/kazanmak için özellikle de yakın olduğumuz kişileri denememek/sınamamak gerekir. Çeşitli oyunlar yaparak, tuzaklar kurarak elde edilen "bilgi/sonuç" geçersizdir. Aslolan ise her koşulda, en olumsuzu söylemek bile olsa konuşmayı yeğlemektir. )


-KİŞİLERİ:
"EZMEK" ile/değil/yerine "YÜKLENMEK"



-KİŞİLERİ:
"OLANAK/FIRSAT OLARAK GÖRMEK" ile/değil/yerine/>< İNSAN/KENDİ OLARAK GÖRMEK



-KİŞİLERİ:
"YENMEK" ile/değil/yerine/>< KAZANMAK



-KİŞİLERİN ANIMSANMASI:
"ZAYIFLIKLARI" ile/değil/yerine/>< ÇABALARI



-KİŞİLERİN, "ROBOTLAŞMASI" değil/yerine/>< ROBOTLARIN, KİŞİLERİ TAKLİT ETMESİ



-KİŞİLERİN, BİRBİRİNİ:
SEÇMESİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BELİRLEMESİ



-KİŞİLERİN, BİZİ HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATMASI ile/ve/değil/<>/< YANLIŞ KİŞİLERE YATIRIM YAPMAMIZ ve/ya da KİŞİLERDEN, FAZLA BEKLENTİDE OLMAK



-KİŞİLERİN:
İLK SÖYLEDİKLERİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SON YAPTIKLARI



-KİŞİLERİN/İKİ KİŞİNİN:
ÖNÜNDEN/ARASINDAN GEÇMEK değil/yerine/>< ARKASINDAN GEÇMEK



-KİŞİLERİN/ÜNLÜLERİN:
DOĞUM TARİHİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖLÜM TARİHİ

( Kişilerin doğum tarihini değil ölüm tarihini ölçüt almak gerekir. Nedenlerini yeterince düşünürüz umarız...

Onlarca nedenin özeti olarak;
doğduğumuzda, kendimiz olamamışızdır henüz.

Ölene kadar da her düşüncemizi,
tutum, karar ve adımızı bile değiştirebiliriz. )


-KİŞİLERLE "AYNI OLMAK" ile/değil/yerine/>< KİŞİLERE AYNA OLMAK



-KİŞİLERLE İLİŞKİDE:
ÇOK UZAKLAŞMAMAK ve/||/<> ÇOK YAKLAŞMAMAK

( Donmamak için. VE/||/<> Yanmamak için. )


-KİŞİLERLE MÜCADELE ile/değil/yerine/< KEYFİYETLE MÜCADELE



-KİŞİLEŞME ile/ve/> TOPLUMSALLAŞMA



-KİŞİLEŞTİRME ile KİŞİSELLEŞTİRME



-KİŞİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> KENDİLİK

( Masterson'ın, Kendilik kuramı ve çalışmalarını okumanızı/incelemenizi salık veririz... )


-KİŞİLİK ve/||/<>/>/< ONUR



-KİŞİLİK = ŞAHSİYET = PERSONALITY[İng.] = PERSONALITÉ[Fr.] = PERSÖNLICHKEIT, PERSONALITÄT[Alm.] = PERSONALIDAD[İsp.]



-KİŞİNİN AHLÂKI ile/ve HERHANGİ BİR ŞEYİN/NESNENİN "AHLÂKI"



-KİŞİNİN KİM'LİĞİ ile/ve NESNENİN NE'LİĞİ



-KİŞİNİN YETİŞMESİ ve/<> YETİŞMİŞ KİŞİ



-KİŞİNİN YÖNETİMİ ile/ve/<> TOPLUMUN YÖNETİMİ ile/ve/<> DEVLETİN YÖNETİMİ



-KİŞİNİN, ...:
KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRMESİ ile/ve/değil/yerine KENDİNDEKİLERİ AÇIĞA ÇIKARMASI



-KİŞİNİN:
ÖZELİ ile/ve/||/<>/> ÖZELİ OLARAK KALMASI GEREKENLER



-KİŞİNİN:
SESSİZLİĞİ ile SUSKUNLUĞU

( Ağzın, kapalı tutulması. İLE Ağzın, kilitli tutulması. )


-KİŞİNİN:
SESSİZLİĞİ ile SUSKUNLUĞU

( Katlanılabilir. İLE Katlanılamaz. )


-KİŞİNİN:
"AĞZIYLA KUŞ TUTMASI" değil "AĞZINI (KAPALI) TUTMASI"



-KİŞİNİN:
(")ÖZ GEÇMİŞİ(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÖZ GEÇMİŞİ



-KİŞİNİN:
ANLAYACAĞI DİL ile/ve/değil/yerine/||/<>/> "KENDİ DİLİ"

( Aklına ulaşı(lı)r. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> "Kalbine" ulaşı(lı)r. )


-KİŞİNİN:
İÇİNİN(ZİHNİNİN) "BOŞLUĞU" ve/||/<>/>/< DIŞIN/DIŞARIDAKİLERİN "ÖNEMİ"



-KİŞİNİN:
ZARAR GÖRMESİNİ ENGELLEMEK ile/ve/||/<>/>/< VERMESİNİ ENGELLEMEK



-KİŞİNİN/İNSANIN:
BİREYSELLİĞİ ile/ve/<> TOPLUMSALLIĞI



-KİŞİSEL DÜŞÜNCEM ile/ve/değil/yerine OLMASI/OLMAMASI GEREKEN



-KİŞİSEL MÜLK ile/ve/değil/yerine VAKIF MÜLKÜ



-KİŞİSEL VERİLERİN:
KORUNMASI HUKUKU ile/ve/||/<>/< İŞLENMESİNDEKİ İLKELER



-KİŞİSEL/ÖZEL KÖTÜLÜKLER ile/ve/||/<>/> KAMUSAL YARAR/KAZANÇ



-KİŞİSEL ile/ve/||/<> KİTLESEL



-KİŞİYE ÖZGÜ ile/ve/değil/||/<>/< KİŞİYE ÖZEL



-KİŞİYE/KİŞİNİN:
SIĞINMA ile/ve/değil/||/<>/>/< GÜCÜNDEN YARARLANMA



-KİŞİYİ YIKAN:
DÜŞMAN(LAR)IN SÖZLERİ ile/değil/||/<>/< DOSTLARIN SESSİZLİĞİ



-KİŞİYİ/ÇOCUĞU ELEŞTİRMEK ile/değil/yerine/></< DAVRANIŞI ELEŞTİRMEK

( Utancı artırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ahlâkı artırır. )


-KİŞİYİ/ÇOCUĞU ÖVMEK ile/değil/yerine/||/></< DAVRANIŞI ÖVMEK

( Kibri geliştirir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>

-KİŞİYİ/İNSANI:
DOĞRUDAN ANLAMAK ile/ve/değil/yerine DOLAYLI OLARAK ANLAMAK

( Kişi/ler, dolaylı olarak, ancak, bir şeyler üzerinden anlaşılabilir. Doğrudan anlamak olanaklı değildir. Ve de kişi, ancak, kendinden bahsettiği oranda anlaşılabilir, bilinebilir/tanınabilir. )


-KİŞİYİ/KİŞİLERİ:
"KÜÇÜMSEMEK" ile/ve/değil/||/<>/>< "BÜYÜK GÖRMEK"

( Ahlâksızlıktır. İLE/VE/DEĞİL/>< Bilgisizliktir. )


-KİŞİYİ/KİŞİLERİ:
"KÜÇÜMSEMEK" ile/ve/değil/||/<>/>< "BÜYÜK GÖRMEK"

( Akılsızlık. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>< Korkaklık. )


-KISKANÇ/LIK ile/ve/değil HUYSUZ/LUK



-KISKANÇLIK:
HALK ARASINDA ile SINIRLI/BELİRLİ BİR ÇEVREDE (/[eskiden] SARAYDA)

( İğne ucu gibidir. İLE Hançer ucu gibidir. )


-KISKANÇLIK:
İSTEMLİ ile/ve/||/<> RASTLANTISAL/TESADÜFÎ



-KISKANÇLIK ile/ve BEĞENMEME



-KISKANÇLIK ile ÇEKEMEMEZLİK



-KISKANÇLIK ile/değil/yerine GIPTA

( İlgili olanağın o kişinin elinden çıkmasını istemek. [ve gerçekleşmesi için anlamsız sorunlar çıkarmaya çabalamak.] İLE/DEĞİL/YERİNE Kendi elinde de bulunmasını istemek [ve gereklerini yerine getirmeye çabalamak.] )


-KISKANÇLIK ile/değil/yerine GIPTA

( Kişi, başkalarını kıskanarak, pek çok şanssızlığı üzerine çeker. )


-KISKANÇLIK ile/ve/değil İĞRENME



-KISKANMAK ile/değil "KUDURMAK"



-KIŞKIRTICI ile TAHRİK EDİCİ



-KIŞKIRTMA ile/ve/> FIŞKIRTMA



-KIŞKIRTMA ile/ve/</değil/yerine TETİKLEME



-KIŞKIRTMAK ile "KAMÇILAMAK"



-KISMEN "DOĞRU" ile/ve/||/<>/> ABARTI



-KISMET ile/ve RIZK

( Bu meyve rızkım mıdır? Yiyebilirsen rızkındır! )


-KISTÂS[Ar.] ile/ve/||/<> KISAS[Ar.]

( Bir suçlunun, başkasına yaptığı kötülüğü, aynı biçimde uygulayarak cezalandırılması. İLE/VE/||/<> Ölçü. | Büyük terazi. )


-KİTAP HEDİYE ETMEK:
EHLİNE ve İSTEKLİSİNE



-KİTAP OKUMAK:
"UYUMAK İÇİN" değil UYANIK KALMAK/OLMAK ÜZERE



-KİTAP OKUYANLAR ile/>< HIRSIZLAR

( Kitap çalmaz. İLE/>< Kitap okumaz. )


-KİTAP/MUSHAF:
UYUYAN BİREY/TOPLUM İÇİN değil/><
OKUYAN VE DÜŞÜNEN BİREY/TOPLUM İÇİN

( )


-KİTAP ile HİTAP



-KİTAP ve/||/<> HİTAP



-KİTAP ve/<> KİŞİ ve/<> MUHABBET



-KİTAP ile/ve/<>/< KİTÂBE

( BOOK and INSCRIPTION )


-KİTAP ile/ve/<> ÖĞRETMEN/HOCA/MÜRŞİT/GURU

( Neyi/neleri nasıl yapacağını/yapabileceğini anlatır/gösterir. İLE/VE/<> Neyin/nelerin yapılmayacağını/yapılmaması gerektiğini gösterir/anlatır. )


-KİTAP ile/ve/<> ÖĞRETMEN/HOCA/MÜRŞİT/GURU

( Veri/bilgi. İLE/VE/<> Bilgi + Tecrübe. )


-KİTAP ile/ve/<> ÖĞRETMEN/HOCA/MÜRŞİT/GURU

( ... ile/ve/<> GURU: Can bağdaşması. )


-KİTLE ile/ve/değil/yerine HALK



-KİTLE değil/yerine/= TOPLULUK



-KİTLELEŞME ile "KURUMSALLAŞMA"



-KITLIKTA:
AÇLIK değil TOKLUK

( Kıtlık zamanlarında, kişileri, açlık değil alışmış oldukları tokluk öldürür. )


-KIYIM ile KIYIM ile KIYIM

( Kıyma işi. İLE Kıyılma biçimi. İLE Görev yönünden kötü bir duruma sokma, haksızlığa uğratma. )


-KIZ/KADIN ile VİRAGO

( ... İLE Erkek gibi davranan ve giyinen kadın/kız. | Kavgacı/şirret kadın. )


-KIZILAY ile KIZILHAÇ



-KIZMAK ile/ve/||/<>/< BİLGİSİZLİK

( Ne kadar az bilirsen, o kadar kızarsın. )


-KIZMAK ile/değil DOĞRUDAN SÖYLEMEK



-KIZMAK ile/ve/değil/yerine GÜCENMEK



-KIZMAK ve ÖNEMSEMEK



-KIZMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÜZÜLMEK



-KLAN[Fr.]/SEMİYE[Osm. < Ar.] ile SOP

( Toplumun ilk ve en basit biçimi/türü. )


-KLAS/MAN[Fr. < CLASSE/MENT] değil/yerine/= BÖLÜM



-KLASİK GELENEKTE ve MODERN GELENEKTE

( Mantık + Dil Felsefesi. VE Mantık + Matematik. )


-KLASİK GELENEKTE ve MODERN GELENEKTE

( ... VE 1860 sonrası. )


-KLASİK ile/ve/değil/yerine/<> GELENEKSEL



-KLASİK ile GELENEKSEL



-KLİŞE ile TEK TİP



-KOALİSYON[Fr./İng. < COALITION] değil/yerine/= ORTAKLIK, ORTAK YÖNETİM

( Çeşitli güçlerin biraraya gelmesiyle oluşturulan birlik. )


-KOCA ile KOCA

( Bir kadının evlenmiş olduğu erkek, eş, zevç. İLE Büyük, geniş. | Kocaman, iri. | Yaşlı, ihtiyar, pir. | Yüksek. | Büyük, ulu. )


-KOCABAŞ ile KOCABAŞI

( İspinozgillerden, 18 santimetre uzunluğunda, sırtı kahverengi, karnı pembe bir tür kuş, flurcun. [Lat. COCCOTHRAUSTES COCCOTHRAUSTES]. | Sığır, manda vb. hayvanların genel adı, büyükbaş. | Doğu Anadolu'da, yol ve tarla kenarlarında yetişen, 30-150 santimetre yüksekliğinde, iki yıllık otsu bir bitki. [Lat. ONOPRORDON ACANTHIUM] | Pancar, şeker pancarı. İLE Köy ihtiyâr heyetinin başı, muhtar. )


-KÖÇEK ile/değil KOÇAK

( Kadın kılığına girip çengi gibi oynayan erkeklere verilen ad. | Ağırbaşlı davranışları olmayan kişi. | Deve yavrusu, köşek. İLE Yürekli, yiğit. | Eliaçık, cömert. )


-KÖFTEHOR[Fars. < KUFTE HAR] değil/yerine/= ÇENESİ DÜŞÜK | ŞARLATAN | ÇAPKIN



-KOK(MA)MAK ile/ve KORK(MA)MAK



-KOKART[Fr. < COCARDE] değil/yerine/= SİMGE

( Asker şapkalarına takılan ve rengi uluslara göre değişen simge/işaret. | Belirli bir topluluğa özgü olan simge/işaret. )


-KÖKLENMEK ile KÖKLEŞMEK

( Bitkide kök oluşmak, bitki kök salmak, kök tutmak. | Köklü, temelli bir biçimde yerleşmek. İLE Güçlü bir biçimde yerleşmek, yer etmek, kök salmak. )


-KOKOROZ ile KOKOROZLANMAK

( Mısır. | Sivri uçlu, uzun şey. | [argo] Çirkin. İLE Göz korkutmak, meydan okumak. )


-KOL ile KOL ile KOL

( İnsan gövdesinde, omuz başından parmak uçlarına kadar uzanan bölüm. İLE Giyside gövdenin bu bölümünü saran parça. | Makinelerde tutup çevirmeye, çekmeye yarayan ağaç ya da metal parça. | Ağaçlarda gövdeden ayrılan kalın dal. | Bazı çalgıların elle tutulan sap bölümü. | Koltuk, divan vb.nin yan tarafında bulunan dayanmaya yarayan parça. | Bir halat oluşturan bükülmüş lif demetlerinden her biri. İLE Bir şeyin ayrıldığı bölümlerden her biri, dal, kısım, şube, branş. | İş takımı. | Kanat. | Dizi, düzen. )


-KOLAY DEĞİL fakat (DAHA FAZLA) ZORLAŞTIRMA(YABİLİRİZ)!



-KOLAYCILIK ile/ve/değil/<> TESLİMİYET



-KOLAYCILIK ile/değil/yerine/>< YARDIM GEREKSİNİM EŞİĞİ



-KOLAYLAŞTIRICI ARABULUCU ile/ve/<> DEĞERLENDİRİCİ ARABULUCU



-KOLÇAK ile KOLLUK ile KOLLUK

( Yalnız başparmağı ayrı, öteki dört parmağı bir örülmüş eldiven. Ceket ya da gömlek kollarının kirlenmesine engel olmak için bilekten dirseğe kadar geçirilen eğreti kolluk. | Kadınların dirseklerine kadar taktıkları basmadan yapılan süs eşyası. | Kola geçirilen işaretli bağ, pazubent. | Zırhın kola geçirilen parçası. | Koltuk ya da sandalyenin kol konacak parçası. İLE Gömlek kollarının ucundaki iliklenen bölüm, manşet. | İş yaparken giysiyi korumak için bilekten dirseğe kadar kola geçirilen, genellikle koyu renkli kumaştan dikilmiş parça. | Kollara takılan ve dikkati çekmesi istenen görevlilerin kimliklerini gösteren şerit. İLE Güvenliği sağlamakla görevli polis ya da jandarma. )


-KÖLE OLMAK ile "ROBOTLAŞMAK"

( Geçmişin tehlikesiydi. İLE Geleceğin tehlikesi. )


-KÖLE ile/değil/yerine GÖNÜLLÜ "KÖLE"



-KÖLELEŞTİRENLER:
"SEVİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ" ve/||/<>/> "BEĞENİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ" ve/||/<>/> "TAKDİR EDİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ"



-KOLONİ[Fr. < COLONIE] ile/ve/||/<> KOLONYAL[Fr. < COLONIAL]

( Sömürge. | Göçmen topluluğu ya DA bu topluluğun yerleştiği yer. | Bir ülkede bulunan küçük yabancı topluluğu. | Birlik durumda yaşayan aynı türden organizmaların oluşturduğu topluluk. İLE/VE/||/<> Sömürgeyle ilgili. | Sömürgede yaşayan. )


-KOLONİ değil/yerine/= YABANCI TOPLULUĞU/SÖMÜRGE/GÖÇMEN



-KOMİSYON[Fr., İng.]/SİMSARİYE[Ar.] değil/yerine/= YÜZDE



-KOMİSYONCU/SİMSAR[Ar.] değil/yerine/= ARACI



-KOMİTA[Lat./Sırpça] ile KOMİTE[Fr. < ]

( Siyasi bir amaca ulaşmak için silah kullanan gizli topluluk. İLE Alt kurul. )


-KOMİTE değil/yerine/= KURUL



-KOMŞU ile/ve/değil AKRABA

( Çoğu zaman ve durumda komşu akrabadan daha yakındır! )


-KOMŞU ile/ve/değil AKRABA

( Komşu komşunun küll'üne[herşeyine] muhtaçtır. )


-KOMŞU ile/ve/değil AKRABA

( Hayır dile komşuna, hayır gelsin başına. )


-KOMŞU ile/ve ÖTEKİ



-KOMŞUDA PİŞER ve/||/<>/> BİZE DE DÜŞER



-KOMÜNİZM = COMMUNISM[İng.] = COMMUNISME[Fr.] = KOMMUNISMUS[Alm.] = COMMUNIS:ORTAK[Lat.] = COMUNISMO[İsp.]



-KÖMÜR değil/yerine/>< ÖMÜR

( Kömür gibi bir hiç uğruna, yüzlerce güzelim kömür gözlümüzün, gözlerinin pırıltılarını ve gölgelerini kalbimizde yaşatmaya devam edeceğiz!

Bir şeylerin ihtirası yüzünden, ölmeden önce ölemeyip işçilerin ölmesine göz yumabilenler içinse, ne desek az, ne desek çok olacağından ve onların da sonlarının, gölgeleriyle ortada olduğunu anımsamamız, belki bir nebze daha teselli olabilir ümidiyle...

:( ((((

" 'Küçük' bireylerin, gölgeleri büyüdükçe, güneş, batıyor demektir."

)


-KONFERANS[Fr.] ile SEMİNER[Fr.]



-KONFOR "ZİNCİRİNİ": "KORUMAK/SÜRDÜRMEK" ile KIRMAK



-KONFOR ALANI ile/değil/ne yazık ki "KAYGI/KORKU" ALANI



-KONFOR[İng. < COMFORT] değil/yerine/= GÖNENCE



-KONGRE[Fr. < CONGRES] değil/yerine/= KURULTAY



-KONGRE[Fr./İng. < CONGRES] ile KONKRE[Fr. < CONCRET]

( Çeşitli ülkelerden yöneticilerin, elçilerin, delegelerin katılmasıyla yapılan toplantı. | Kurultay. | Amerika Birleşik Devletleri'nde Temsilciler Meclisi ile Senatonun bir aradayken aldıkları ad. İLE Somut. )


-KONKUR[Fr. < CONCOURS] değil/yerine/= YARIŞMA



-KONMAK ile KONULMAK

( Kuş, kelebek, uçak, toz vb. bir yere inmek. | Yolculukta geceyi geçirmek için bir yerde kalmak, konuk olmak. | Kısa bir süre için bir yere yerleşmek, bir yeri yurt edinmek. | Bir şeyi emeksiz edinmek. İLE Koyma işinin yapılması, yapılmış olması. )


-KONSENSUS[KONSENSÜS değil!] değil/yerine/= UZLAŞIM



-KONSENSUS ile DİSİPLİN



-KONSÜL[Fr. < CONSUL] ile BAŞKAN/YARGIÇ

( Görevini bir başka meslektaşıyla paylaşan yargıç. [Görev süresi 1 yıl olmak üzere][Eski Roma'da] )


-KONSÜL[Fr. < CONSUL] ile BAŞKAN/YARGIÇ

( Roma'da, her yıl seçilen iki devlet başkanından her biri. | 1799'dan, 1804'e kadar Fransa'da birlikte görev alan üç devlet başkanından her biri. )


-KONT[Fr. < COMTE] ile KONTES[Fr. < COMTESSE]

( Roma imparatorunun danışman olarak seçtiği kişi. | Derebeyi. | Batı toplumunda erkekler için kullanılan bir soyluluk unvanı. İLE Kont'un karısı. )


-KONTENJAN[Fr. < CONTINGENT] değil/yerine/= AYRILAN YER

( Bir yükümlülük ya da yararlanma işinde, o işin kapsamına girenlerin oluşturduğu belirli sayıdaki topluluk. | Bir kuruluşun ya da bir kimsenin seçip almakta yararlanabileceği sayı miktarı. | Bir malın, alım satım ya da dağıtım işinde, ilgililerin her birine düşen pay oranı. )


-KONUŞ(MAY)ABİLECEKLERİMİZ ile/ve/||/<> KONUŞ(MAY)ABİLECEĞİMİZ KADARIYLA KONUŞ(MAY)ABİLECEKLERİMİZ



-KONUŞ ve/||/<>/> EĞLEN ve/||/<>/> TARTIŞ ve/||/<>/> KORU

( Arkadaş gibi. VE/||/<>/> Çocuk gibi. VE/||/<>/> Eş gibi. VE/||/<>/> Kardeş gibi. )


-KONUŞABİLECEĞİN BİRİ ile/ve/>/değil/yerine SUSUŞABİLECEĞİN BİRİ



-KONUŞAN/KONUŞABİLEN/KONUŞABİLECEK OLAN ile SÖYLEYEN/SÖYLEYEBİLEN/[SADECE BİR ŞEY/LER] SÖYLEME HAKKI OLAN

( Yetkin/bilgili olan/lar. İLE Bilgisiz olan/lar. )


-KONUŞKAN/LIK ile/ve/<> CANDAN/LIK



-KONUŞMA SIRASINDA:
KAYITLI BAŞLIKLARA UYABİLMEK ile/ve/||/<> SÖZLERİN/BAŞLIKLARIN, DİNLEYİCİYE NE KADAR UYUP UYMAYACAĞI



-KONUŞMA/DA:
"YORGUNLUK" ile/değil/yerine GELİŞİM/DÖNÜŞÜM



-KONUŞMA/SÖZ ile/ve DİL

( * Her konuşmanın öznesi vardır. - Dil'in yoktur.
* Her konuşmanın muhatabı vardır. - Dil'in yoktur.
* Her konuşmanın şimdisi vardır. - Dil'in zamanı yoktur.
* Her konuşma, bir şeye dairdir. - Dil, herşey hakkındadır. )


-KONUŞMA/SÖZ ile/ve DİL

( Dil, konuşur; kişi, dile uyduğu kadar konuşur. )


-KONUŞMA/SÖZ ile/ve DİL

( Hareket halindekilere konuşulmaz, duranlara/duranlarla konuşulur. )


-KONUŞMA ile/ve/< MUHÂVERÂT[Ar. < MUHÂVERE]

( ... İLE/VE Karşılıklı konuşma/lar. )


-KONUŞMAK:
"AĞIZLA" ve/değil/||/<>/< AKILLA



-KONUŞMAK/YAZMAK ile/ve/yerine/değil/hem de YAPMAK/UYGULAMAK

( Bir kişinin bir şey yapıyor ya da yapmıyor gibi görünmesi çoğu zaman yanıltıcıdır. )


-KONUŞMAK ile ANLATMAK

( Herhangi bir şey üzerine. İLE Konuya ya da kişilere bağlı olarak. )


-KONUŞMAK ve/||/<> ÇALIŞMAK



-KONUŞMAK ile/değil/yerine GEREKTİĞİ KADAR KONUŞMAK

( Düşünmeden konuşmanın cezası, sonradan düşünmeye mahkûm olmaktır. )


-KONUŞMAK ile/değil/yerine GEREKTİĞİ KADAR KONUŞMAK

( Lisanen konuşmak, halen anlaşmak! )


-KONUŞMAK ile/değil/yerine GEREKTİĞİ KADAR KONUŞMAK

( Konuşmama gereksinimi/n kadar, konuşma gereksinimini anımsayarak KONUŞ!!!
Konuşma gereksinimi/n kadar, konuşmama gereksinimini anımsayarak KONUŞ!!!
Konuşmama gereği kadar, konuşma gereğini anımsayarak KONUŞ!!!
Konuşma gereği kadar, konuşmama gereğini anımsayarak KONUŞ!!! )


-KONUŞMAK ile/yerine GEREKTİĞİ KADAR KONUŞMAK

( İTNAP: Sözü boş yere uzatmak. )


-KONUŞMAK ve/<>/|| PAYLAŞMAYA DEĞECEK BİR ŞEY

( Paylaşmaya değecek bir şey buluncaya kadar konuşma! )


-KONUŞMAK ile SÖYLEŞMEK



-KONUŞMAYAN/KONUŞAMAYAN ile/değil/yerine SUSAN/SUSABİLEN

( Bilgisiz/cahil, bazı/birçok şey(ler)i bilmeyen/algılayamayan/anlayamayan/kavrayamayan. İLE/DEĞİL/YERİNE Bilen, farkındalıklı. )


-KONUŞMAYI ÖĞRENMEK ile/ve/||/<>/> SUSABİLMEYİ ÖĞRENMEK

( İki yılda. İLE/VE/||/<>/> Kırk ile altmış yıl arasında. )


-KONUŞTURAN/KONUŞULAN REKLÂM ile/ve/<>/değil/yerine SATTIRAN REKLÂM



-KONVANSİYON[Fr./İng. < CONVENTION] değil/yerine/= ANTLAŞMA

( Antlaşma. | Bir anayasa yapmak ya da bir anayasayı değiştirmek için toplanan olağanüstü geçici meclis. )


-KONVOY[Fr. < CONVOI] ile/ve/değil/yerine/= KAFİLE[Ar. çoğ. KAVÂFİL]["ka" uzun okunur]

( Aynı yere giden taşıt ya da yolcu topluluğu. | Savaş gemilerince korunan yük gemileri taşıt dizisi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/= Birlikte yolculuk eden topluluk, zümre, fırka. | Takım takım, sıra sıra gönderilen şeylerin her parçası. | Sıra ile gönderilen şeylerin her bir bölüğü. )


-KOOPERATİFÇİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOSYAL KOOPERATİFÇİLİK

( )


-KOORDİNATÖR/COORDİNATOR[İng.] değil/yerine/= EŞGÜDER, EŞGÜDÜMCÜ



-KOORDİNE[Fr. < COORDINNE] değil/yerine/= EŞGÜDÜMLÜ



-KÖPEK ile/ve/değil/||/<>/< KURT

( [oyun/culuk] Hem yavru dönemi, hem de yetişkinlikte. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Sadece yavru döneminde. )


-KÖPEK ile/ve/değil/||/<>/< KURT

( Sofos. İLE Sofist. )


-KOPMA:
(")İNCELDİĞİ(") YERDEN ile/değil/ne yazık ki "İNCİNDİĞİ/MİZ / İNCİTTİĞİ/MİZ" YERDEN



-KÖPRÜ:
YAKACAĞIN ile/ve/değil/yerine/>< GEÇECEĞİN



-KOPUK/LUK ile KAYITSIZ/LIK



-KOPUK ile AYRI/K



-KOPYA ile TAKLİT

( Nesnelerde. İLE İnsanda ve hayvanda. )


-KORDON[Fr. < CORDON] ile KORDONE[Fr. < CORDONNET.] ile KORDON[Fr.] ile KORDON[Fr.]

( Genellikle ipekten yapılmış kalın ip. | Saat, madalyon vb.ni asmaya yarayan ince zincir. | İnce tellerden örülen ve özellikle ütü, ızgara vb. ev araçlarında kullanılan elektrik kablosu. | İnce uzun sıralar durumunda yapılmış oymalı duvar ya da mobilya süsü. | Teneke ve çinko nesnelerin üstüne süs yapmak için kullanılan araç. İLE Sim ya da gümüş ipliklerin bükülmesiyle hazırlanan ve el işlemelerinde kullanılan ince kordon. İLE Bir yere girip çıkmayı denetim altına almak için görevlilerden oluşturulan dizi. | Kıyı şeridi. | Kabaran denizin kumsalda bıraktığı döküntü katmanı. İLE Göbek bağı. )


-KORKU/KAYGI [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-KORKU/KAYGI [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-KORKU ve/> BERRAKLIK ve/> ERK(GÜÇ) ve/> YAŞLILIK

( BİLGİ KİŞİSİ

Görüşmelerimiz sırasında, ... tutarlı bir biçimde, "bilgi kişisi" sözcüklerini kullanıyor ya da bu kavrama göndermeler yapıyordu. Ama bununla ne demek istediğini hiç açıklamamıştı. Bunu, ona sordum.

"Bilgi kişisi, öğrenimin zorluklarına katlanmayı göze almış kişidir," diye yanıtladı. "Acele etmeden, bocalamadan, erk ve bilgi gizlerinin sökülmesi, çözülmesi yolunda, gidebileceği son aşamaya varmış olan bir kişidir."

"Her isteyen, bilgi kişisi olabilir mi?"

"Hayır, herkes olamaz."

"Bilgi kişisi olmak için insan ne yapmalıdır öyleyse?"

"Dört doğal düşmanına meydan okuyup onları yenmelidir."

"O dört düşmanını yenen bir kişi, bilgi kişisi olur mu?"

"Evet. Ancak, dört düşmanının her birini yenebilen kişiye, 'bilgi kişisi' denir."

"Bu düşmanları yenen herkes, 'bilgi kişisi' olur mu?"

"Hepsini yenen herkes, 'bilgi kişisi' olur."

"Bu düşmanlarla savaşıma geçmeden önce, yapılması gereken başka şeyler yok mudur?"

"Yoktur. Her isteyen, bilgi kişisi, olmayı deneyebilir ama çok azı gerçekten başarır bu işi -doğal bir şey bu-. Bilgi kişisi olma yolunda karşılaşılan düşmanlar, gerçekten korkunç şeylerdir; çoğu kişi, yenik düşer onlara."

"Nasıl düşmanlar bunlar, ... ?

Düşmanlar konusunda konuşmak istemedi. Bu konuyu anlamam için daha çok zaman olduğunu söyledi. Sözü değiştirmemek amacıyla benim bir bilgi kişisi olup olamayacağımı sordum. Bunu kimsenin kestiremeyeceğini bildirdi. Ama bir bilgi kişisi olup olamayacağımı gösteren herhangi bir ipucu bulunup bulunmadığını ısrarla sorunca, bunun, o dört düşmanla savaşımımın sonucuna bağlı olduğunu -onları yenebiliyor muyum yoksa onlara yeniliyor muyum- ama o savaşımın sonucunu şimdiden bilmesinin olanaksızlığını belirtti.

"Savaşımın sonucunu görebilmek için büyü yapmak ya da fala bakmak olanaklı mıdır?" diye sordum. Hiçkimsenin, ne araç kullanırsa kullansın, bu savaşımın sonucunu önceden bilemeyeceğini, kesin bir dille anlattı. Neden olarak da bilgi kişisi olmanın, geçici bir şey olduğunu gösterdi. Bu noktayı açıklamasını istediğimde, yanıtı şöyle oldu:

"Bilgi kişisi olmak sürekli değildir! Bir kişi, tam olarak bilgi insanı olamaz. Ancak, çok kısa bir an için olunuverir. Dört düşmanı yendikten sonra!"

"Söylesene, nasıl düşmanlar bunlar?"

Yanıt vermedi. Yine üsteledim ama konuyu değiştirdi ve başka şeyler anlatmaya başladı.

 

( Ertesi gün... )

 

Gitmeye hazırlanıyorken, birden, bilgi kişinin düşmanlarını yine sormak geldi içimden. Uzun süre uzakta kalacağımı, söyleyeceklerini yazarsam, bu konuları düşünme fırsatını bulabileceğimi anlatarak onu ikna etmeye çalıştım.

Bir süre, ikircikli, bekledi; sonra konuşmaya başladı:

"Bir kişi, öğrenmeye başlayınca, amaçlarının neler olduğunu kesin olarak bilmez. Başka bir niyeti vardır, amaçları belirgin değildir. Hiçbir zaman gerçekleşemeyecek ödüller ummaktadır. Çünkü, öğrenmenin "zorluklarını" bilmiyordur henüz."

"Yavaş yavaş öğrenmeye başlar -önceleri azar azar, sonra da büyük parçalar halinde-. Çok geçmeden, düşünceleri çatışır. Öğrendiği şey, umduğu, düşlediği gibi çıkmamıştır; bu durum, onu korkutur. Öğrenim, hiç de beklendiği gibi olmamıştır. Öğreniminin her adımı, yepyeni görevler yükler kişiye; kişinin korkuları, acımasızca birikir, baş kaldırır. Bir savaş alanına döner yaşamı.

"İşte, doğal düşmanların birincisiyle böyle karşılaşılır: Korkuyla! Yenmesi güç, hain, korkunç bir düşmandır korku. Tüm yol boyunca saklanır, ummadığın yerlerde, sinsi sinsi bekler seni. Eğer, onu karşında gördüğün zaman, kaçmaya başlarsan, unut artık bilgiye ulaşmayı."

"Korkup kaçan kişiye ne olur?"

"Bir şey olmaz. Ama öğrenemez bir daha. Korkusunu göğüslemesi, korkusuna karşın, öğrenme yolunda, bir adım daha ilerlemeyi göze alması gerekir. Bir adım daha, bir adım daha. Korkuyla dolmalı... Evet! Ama korksa da ilerlemeyi sürdürmeli, durmamalı! Bu işin yöntemi böyledir! Bu birinci düşmanın, pes edeceği bir an gelecektir. Kişiye, güven gelir. Niyeti daha da güçlenir. Öğrenmeyi, öyle korkutucu bir şey gibi görmez artık."

"Bu sevinçli an gelince, birinci doğal düşmanını yendiğini çok iyi bilir kişi."

"Hemen mi olur bu, yoksa, azar azar mı?

"Azar azar olur ama korkusunun kaybolması çabuk olur. Birdenbire olur."

"Ama yeni bir şeyler gelirse başına, yine korkmaz mı kişi?"

"Hayır. Korkusunu, bir kez yitirmeyegörsün. Kişi, artık yaşamında korku nedir bilmez. Korkunun yerini, zihin berraklığı alır -korkuyu silen bir zihin berraklığı-. Artık, o kişi, ne istediğini biliyordur; o isteklerini nasıl doyuracağını da biliyordur. Yeni öğrenimleri kazanmak için adımlarını nasıl atması gerektiğini sezer; her şey apaçık çıkmıştır ortaya. Artık, hiçbir şey saklı değildir bu kişiden."

"Bu da, ikinci düşmanın karşısına çıkarır onu: Berraklık! Ulaşılması, o denli zor olan zihin berraklığı, korkuyu kovar ama kör eder insanı aynı zamanda."

"Kişinin, kendinden kuşku duymasına yol açar, istediği şeyi yapabileceği inancını verir ona. Çünkü, o kişi, artık, herşeyi apaçık görebilmektedir. Berraklığın yüreklendirdiği kişi, bir türlü durmak bilmez. Ama büyük bir hata yapmaktadır. Bu işin, bir eksik yanı vardır. Kişi, kendini bu sözde erke bırakırsa, ikinci düşmanına boyun eğmiş sayılır. Ve öğrenme diye bir şey kalmaz. Sabırlı olması gereken yerde aceleci olacak ya da acele edilmesi gereken yerde sabırlı olmayı yeğleyecektir. Zaman gelecek, artık, yeni bir şey öğrenme yetisini yitirecektir."

"Bu tür bir yenilgiye uğrayan kişiye ne olur? Ölür mü?"

"Hayır, ölmez. İkinci düşmanı, bu kişinin, bir bilgi insanı olma çabasını kösteklemiştir; artık, bu kişi, bilgi insanı olmayı istemek yerine, devingen, kıvrak bir savaşçı olmayı yeğleyebilir. Ya da soytarı olmayı. Ne var ki, kendine pek pahalıya mal olan o berraklık, hiçbir zaman karanlığa ve korkuya dönüşmeyecektir. Yaşam boyunca, her şeyi açıkça görecektir ama yeni bir şey öğrenemeyecektir, öğrenme özlemi çekmeyecektir."

"Ama yenilmemek için yapabileceği bir şey yok mudur?"

"Korkuyu nasıl aşmışsa yine öyle yapmalıdır. Berraklığa, meydan okumalıdır. Elde ettiği berraklığı, önünü daha iyi görüp yeni adımlarını ona göre atmak için kullanmalıdır. En önemlisi de, berraklığının, bir yanlışlık sonucu ortaya çıktığını düşünmelidir. Ve öyle bir an gelecektir ki, bu berraklığın, gözleri önündeki bir noktadan başka bir şey olmadığını anlayacaktır. Böylece, ikinci düşmanını da yenmiş olacaktır. Artık, hiçbir şeyin, ona zarar veremeyeceği bir yere ulaşacaktır. Bu, bir hata olmayacaktır. Bu, gerçek bir erk(güç) olacaktır."

"Bu yere ulaşınca, ardından koştuğu erke, sonunda kavuştuğunu bilecektir. Ne isterse yapar artık bu erkle. Dostu, onun buyruğundadır artık. Ne isterse, yasa odur. Çevresinde ne varsa görmektedir. Ne var ki, üçüncü düşman dikiliverir karşısına: Erk!

"Düşmanların en güçlüsüdür erk. En doğal şey, ona boyun eğmektir. Öyle ya... O kişinin buyruğunda değil midir erk!? Buyurur; kimi sakıncaları göze ala ala, kendi yasalarını, kendi yapar. Çünkü, buyruk ondadır."

"Bu durumdaki biri, yaklaşmakta olan üçüncü düşmanın, pek farkına varmaz. Bir bakmışsın, birdenbire, haberi bile olmadan yitivermiş savaşımı. Düşmanı, onu, kıyıcı, tutarsız bir adam haline getirivermiş..."

"Erkini yitirir mi?"

"Hayır, berraklığını da erkini de hiçbir zaman yitirmez."

"Bilgi kişinindan farkı nedir, öyleyse?"

"Kendi erkine yenilen bir kişi, onu, doğru dürüst yönlendiremeden ölür gider. Yazgısının üstüne, yük gibi biner erki. Böyle biri, kendini yönetemez ve bilmez erkini, ne zaman ya da nasıl kullanması gerektiğini."

"Bu düşmanlardan birine yenilirsen, bu kesin bir yenilgi mi demektir?"

"Evet, kesin yenilgi olur bu. Bu düşmanlardan biri, insanı yenmeyegörsün, artık yapılabilecek bir şey kalmaz."

"Örneğin, erke yenilen bir kişi, yanlışını görerek, durumu düzeltebilir mi?"

"Düzeltemez. Bir kere yenilmeyegörsün, işi bitmiştir artık."

"Ya geçiciyse erke aldanması; ya erki teperse zamanında?"

"Savaşım sürüyor sayılır o durumda. Hâlâ 'bilgi insanı' olmaya çalışıyor demektir bu. Artık, hiç çabalamıyorsa, kendini koyuverirse yenilmiş olur bu kişi ancak."

"Ama bir insan yıllarca korkuya yenik düşebilir ve sonunda korkusunu yenebilir."

"Hayır, doğru değildir bu. Korkuya kapılırsan, korkuyu yenemezsin; çünkü, öğrenmekten ürküyorsundur, öğrenmek için çaba göstermiyorsundur. Ama korkusunun içinde yıllar boyunca sürdürürse öğrenme çabasını, ola ki, korkusunu yenebilir. Çünkü, kendini, korkuya tümüyle bırakmamıştır."

"Üçüncü düşmanı nasıl yeneriz?"

"Ona karşı çıkarak. Bile bile... Kendimizin olmadığını kavrayarak. Tüm öğrendiklerimizi, dikkatle ve inançla kullanarak, sürekli olarak sınırlarımızı zorlamayarak... Kendimizi denetleme durumunda, berraklığın ve erkin, hatalardan da kötü olduğunu görebilirsek, her şeyi denetimimiz altında bulundurduğumuz bir noktaya erişebiliriz. İşte, o noktada, erkimizi nasıl ve ne zaman kullanabileceğimizi biliriz. Üçüncü düşmanı böylece yenmiş oluruz."

"Bu da kişiyi, öğrenim yolculuğunun sonuna getirir. Bir de ne görürsün! Sonuncu düşman, karşına dikilmiş durmaktadır: Yaşlılık! Düşmanların en acımasızıdır bu. Hiçbir zaman, tümüyle yenemeyeceğimiz bir düşman... Sürekli olarak savaşıp uzak tutmaya çalışmaktan başka yapılacak bir şey yoktur."

"İşte, bu dönemde, kişi, hiçbir şeyden korkmaz; zihni berraktır, sabırsız değildir -tüm erkleri denetimi altındadır-. Ne var ki, bu dönem, aynı zamanda, boyun eğmeyen bir dinlenme isteğinin ortaya çıktığı bir dönemdir. Bir yere uzanmak, unutmak isteğine bırakırsa kendini; yorulur yorulmaz, sürdürdüğü çabayı bırakırsa, son olanağını kaybetmiş olur. Titrek, yaşlı bir yaratık durumuna sokuverir onu düşmanı. Çekilme arzusu, tüm berraklığını, erkini ve bilgisini bastırır."

"Ama kişi, silkinir de yorgunluğundan sıyrılır, yaşamının gereklerini sürdürürse, bu son yenilmez düşmanıyla savaşımda bir an bile olsa başarılı olursa, işte o zaman 'bilgi insanı' olmuş demektir. Berraklığın, erkin ve bilginin egemen olduğu bu an, yeterlidir onun için." )


-KORKU ile/ve/<>/değil ÇARESİZLİK



-KORKU ile/ve/||/<> DENETİM ODAKLI KORKU



-KORKU ile/ve/||/<>/> ÖFKE



-KORKU ve/||/<>/< ZARAR GÖRMEK



-KORKULACAK OLAN:
KİŞİNİN KAZANDIĞI PARA değil "PARANIN KAZANDIĞI KİŞİ"



-KORKUSUZ/LUK ile/değil/yerine CESÂRET

( Cesaret, korkusuz olmak demek değildir. Cesaret, korkuyla dolu olmana karşın, kontrolü, korkunun eline vermemektir. )


-KORKUTAN ile/ve/||/<> KORKAN

( Korkutanlarla ile korkanlar arasında sessiz bir suç ortaklığı vardır. )


-KORKUYA DAYALI "SAYGI" ile/değil/yerine SAYGI



-KÖRLER ÇARŞISINDA ve/||/<> SAĞIRLAR ÇARŞISINDA

( Ayna satma! VE/||/<> Gazel atma! )


-KÖRLÜK ile/<> YOKLUK



-KORNA/ZİL değil/yerine FREN / BEKLEMEK!

( Motorlu araç sürücülerinin, özellikle sokak aralarında ve tüm yollarda, yayalara/bisikletlilere/motosikletlilere korna çalmasının; bisikletlilerin de yayalara, özellikle de yayaların arasındayken zil çalmasının bir anlamı/farkı olmadığını/olmayacağını sürekli anımsaması gerekmektedir.

Herhangi bir araç kullananların, yayalara ve büyük araçların, kendinden daha küçük araca öncelik verme zorunluluğunu anlaması/anımsaması gerekmektedir. )


-KORPORASYON[Fr./İng. < CORPORATION] = LONCA[İt. < LOGGIA]

( Belirli bir iş kolunda, usta, kalfa ve çırakları içine alan dernek, birlik. )


-KORTE[İt. < CORTE]/FLÖRT[Fr./İng. < FLIRT] değil/yerine/= ÂŞIKTAŞLIK

( Kadınla erkek arasındaki duygusal ilişki. | Birbirine duygusal ilgi duyan kadın ve erkek. | Siyasal bir parti, yabancı bir ülke vb.ne tam olarak bağlanmadan yaklaşma. )


-KORTEJ[Fr. < CORTEGE]/MAİYET[Ar.] değil/yerine/= TÖREN ALAYI

( Bir devlet büyüğünün yanında bulunan kişiler. | Alay. )


-KORUMA ile/ve/||/<> SAVUNMA



-KORUMA ile/ve/||/<> SÜRDÜRME



-KORUMAK/KORUYAN:
[hem] KİŞİYİ, KENDİNDEN hem de DOĞAYI, İNSANDAN



-KOŞ ve/||/<> COŞ



-KOŞA ile KOŞA

( Çift, eş, ikiz. İLE Hep birlikte. )


-KOŞMAK ile KOŞMAK

( Adım atışlarını artırarak ileri doğru hızla gitmek. | Bir yere hızlıca gitmek. | Bir işle çok ilgilenmek, koşuşturmak. | Koşuya çıkmak. | Kovalamak, üstüne düşmek, izlemek. İLE Birlikte iş görmesi için bir şeyi, birini, başka birinin yanına katmak, arkadaş olarak vermek. | Birini, bir işte görevlendirmek. )


-KÖSTEK değil/yerine/>< DESTEK



-KOŞULLAR:
İÇ ile/ve/||/<> DIŞ ile/ve/||/<> GENEL ile/ve/||/<> ÖZEL ile/ve/||/<> KİŞİSEL ile/ve/||/<> FİZİKSEL ile/ve/||/<> ZİHİNSEL ile/ve/||/<> ZORUNLU ile/ve/||/<> İTİBARİ ile/ve/||/<> YAKIN ile/ve/||/<> UZAK



-KOŞULLARIN "AĞIRLIĞI" değil/ne yazık ki ("BAZI") "KİŞİLERİN" DUYARSIZLIĞI/KAYITSIZLIĞI



-KOŞULSUZ/LUK ile ÖZGÜR/LÜK



-KOŞUN[Moğolca] ile KOŞUNTU

( Asker, yan yana durmuş asker dizisi, saf. | Yan yana dizilmiş kişilerin oluşturduğu dizi. | Koşu, yarış. İLE Birinin yanında bulunan yardakçılar. )


-KÖTÜ BAKIŞ(NAZAR) ile/değil/yerine GÖZLEMLEYİCİ BAKIŞ

( Yiğidi mezara, deveyi kazana götürür. İLE/DEĞİL/YERİNE ... )


-KÖTÜ TEMEL ve/ne yazık ki/> KÖTÜ İSTEK



-KÖTÜLEME ile/ve/değil/yerine TESPİT ETME



-KÖTÜLÜĞE, EN İYİ KARŞILIK

( UNUTMAK )


-KÖTÜLÜK ETME! ve/<> KUYU KAZMA!

( Kötü düşersin. VE/<> Kendin düşersin. )


-KÖTÜLÜKLERLE "YÜKSELMEK" değil/yerine/><
İYİLİKLERLE "KAYBETMEK"



-KÖTÜYÜ, DOĞRUDAN GÖSTERMEK/ANLATMAK ile/ve/değil/yerine KÖTÜYÜ, DAHA KÖTÜSÜNÜ GÖSTEREREK GÖSTERMEK/ANLATMAK



-KOVULMA ile/ve TERK EDİLME



-KÖY ENSTİTÜLERİ ile/ve/<> HALK EVLERİ



-KÖY[Fars. < KÛY] ile KÖYLÜK

( Yönetim durumu, toplumsal ve ekonomik özellikleri ya da nüfus yoğunluğu yönünden kentten ayırt edilen, genellikle tarımsal alanda çalışılan, konutları ve öteki yapıları bu yaşama uygun yerleşim birimi, köylük yer, köy yeri. | Köy halkı. İLE Köy bulunan yer. )


-KÖYLÜ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KÖY KÖKENLİ



-KÖYLÜ ile/ve KULAK

( ... İLE/VE Varlıklı Rus köylüsü. )


-KÖYLÜ ile TAŞRALI



-KOYSUN ile/ve/||/<> ALSIN

( Olanağı bulunan. İLE/VE/||/<> Gereksinimi olan. )


-KOYUN ile KOYUN

( Geviş getirenlerden evcil hayvan. | Verilen buyruklara uyan, kendi kişiliğini gösteremeyen kişi. İLE Kollar arası, kucak. | Göğüsle giysi arası. | Koruyucu, şefkatli çevre. )


-KOZMOLOJİ ile/ve/<> TEOLOJİ ile/ve/<> İNSAN



-KRAL[Sırpça]/DESPOT ile/değil/yerine/>< DEVLET ADAMI

( Yöneten fakat yönetil(e)meyen "kişi". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yöneten ve yönetilen kişi. )


-KRAL =/<> ÇAR

( ... =/<> Bulgarlar'ın ve Ruslar'ın, kral için kullanmış olduğu sözcük.
[Bulgaristan, 913-1018, 1185-1422 ve 1908-1946 arası.
Sırbistan, 1346-1371 arası.
Rusya, 1480'dan (/1547) 1721'ye kadar. 1721'den sonra 1917'ye kadar ve resmi olarak sadece Rus imparatorlarının Polonya, Gürcistan gibi bazı bağımsız ülkeler üzerindeki yetki gücü için kullanılmıştır.] )


-KRİZ ile/ve/||/<>/> "FABRİKA AYARLARI"NA DÖNÜŞ



-KRONOLOJİ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ZAMANDİZİN/OĞURBİLİM/OĞURDİZİN



-KÜÇÜĞÜN, BÜYÜĞE SELÂM VERMESİ ile/ve/değil/yerine BÜYÜĞÜN, KÜÇÜĞE SELÂM VERMESİ



-KÜÇÜK HESAP ile/değil/yerine/>< AYRINTI

( "Küçük/güdük zihin"liler "uğraşır". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Profesyoneller uğraşır. )


-KÜÇÜK HESAP ile/değil/yerine/>< AYRINTI

( Gözü, tanede olan kuşun, ayağı, tuzaktan kurtulmaz. )


-KÜÇÜK HESAP ile/değil/yerine/>< AYRINTI

( FERİ[Ar.]: Ayrıntılarla ilgili, ayrıntı niteliğinde olan. | İkinci derecede/n olan. )


-KÜÇÜMSEMEK ile HOR GÖRMEK

( Kimseyi küçümseme! Nokta da küçüktür fakat bitirir tümceyi. )


-KÜÇÜMSEMEK ile HOR GÖRMEK

( "Karıncayı bile incitmem" deme! "Bile"den incinir karınca. Söz söylemek, İrfân ister; anlamak, İnsan! )


-KÜÇÜMSEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÖTEKİLEŞTİRMEK



-KUDRET ile TASARRUF



-KUĞU:
Güzelliğini sergilemekten, su içmeyi bile boşvererek/unutarak susuzluktan ölmüş.



-KÜL OLMAK" ile/ve/||/<> "GÜL OLMAK"

( Nefsini yakarak. İLE/VE/||/<> İyilik yaparak. )


-KÜL SERMEK ile/ve/||/<> GÜL SERMEK

( Bin kere gelenin önüne. İLE/VE/||/<> Bir kere gelenin önüne. )


-KULAK ile/değil !GULAG



-KULAK ve/= VAJİNA

( Düşüncenin başlangıcı/girişi. VE/= Gövdelenmenin başlangıcı/girişi. )


-KULAK ve/= VAJİNA

( İkisi de varoluşun başlangıcıdır. )


-KULLANMAK ile/değil YAŞAMAK



-KÜLTÜR EKONOMİSİ ve/||/<> KÜLTÜR POLİTİKASI ve/||/<> KÜLTÜR YÖNETİMİ

( Grafiklerle Türkiye'nin Kültür Ekonisi 2016 için burayı tıklayınız... )


-KÜLTÜR ORTAKLIĞI ve/||/<> ORTAMI



-KÜLTÜR YAPITI ile/ve/||/<>/< BARBARLIK YAPITI



-KÜLTÜR:
BİLİNÇDIŞINI ile/ve BİLİNÇALTINI ile/ve BİLİNÇLE

( Örgütler. İLE/VE Besler. İLE/VE Gelişir. )


-KÜLTÜR:
İÇGÜDÜ ve/>/+ İÇTEPİ ve/>/+ DÜŞÜNCE ve/>/+ İNANÇ



-KÜLTÜR:
İNANÇ ile/ve/> DEĞER ile/ve/> KURAL ile/ve/> YASA

( ... İLE/VE/> ... İLE/VE/> ... İLE/VE/> Yaptırımı. )


-KÜLTÜR ile/ve/||/<> GELİŞİM ODAKLI DEĞERLER KÜLTÜRÜ



-KÜLTÜR ile/ve/değil/yerine İNSANLIK/İNSANLIĞIN KÜLTÜRÜ



-KÜLTÜR ile/ve/değil/||/<>/< TOPLULUK



-KÜLTÜREL GELENEK ile/ve/<> FELSEFÎ GELENEK



-KÜLTÜREL KOŞULLANMIŞLIKLAR ile/değil/yerine KÜLTÜREL COŞKULAR



-KÜLTÜREL(DÖNEMSEL) "DEĞER YARGILARI"NI "ÖĞRETMEK" değil/yerine/>< EĞİTİLENİ, DEĞER(LER)İN DÜŞÜNSEL BİLGİSİYLE DONATMAK



-KÜLTÜRLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-KÜLTÜRLERARASI/LIK ile/ve/<> UYGARLIKLARARASI/LIK



-KUMAN = KIPÇAK



-KUMAR BAĞIMLILIĞI DÖNEMLERİ/NDE:
BALAYI ve/||/<>/> DURAKLAMA ve/||/<>/> ÇÖKÜŞ ve/||/<>/> YIKILIŞ

( Genellikle kısa sürer ve "kazançlı" geçen bir dönemdir. Daha sonraki süreçte, sürekli bu dönem anımsanarak oynanmaya devam edilir. VE/||/<>/> Kazanma ve kaybetme dönemleri, ardışık bir biçimde birbirini takip eder. VE/||/<>/> Kayıplar artmaya başladığından dolayı bahis miktarları çoğalır ve borçlanmalar başlar. İş ve aile, boşlanmaya başlanır. Alkol ve madde tüketimi artar/başlar. VE/||/<>/> Ekonomik kaynaklar tamamen tükenmiştir. Yalan, yasadışı maddî kaynak kullanma, yasal sorunlar, aile parçalanması, depresyon ve intihar görülür. )


-KUPA ile/ve/||/<>/> MAÇA ile/ve/||/<>/> KARO ile/ve/||/<>/> SİNEK

( [simgeledikleri] Asiller. İLE/VE/||/<>/> Ordu. İLE/VE/||/<>/> Orta sınıf. İLE/VE/||/<>/> (Yoksul) Halk. )


-KUPA ile/ve/||/<>/> MAÇA ile/ve/||/<>/> KARO ile/ve/||/<>/> SİNEK

( İskambil kartları, tarım takvimi düzenlemesidir. Bir yılda 52 kart olduğundan, her kart, bir haftayı simgelemektedir.[Kart renkleri de dört mevsimi simgeler.]

Her rengin, onüç olması, bir mevsimde, onüç haftanın olmasına karşılık gelir.

Her rengin kartlarının değerini topladığımızda 91 eder. [1 + 2 + 3 + 4 + 5 + 6 + 7 + 8 + 9 + 10(Vale) + 11(Dam/kız) + 12(Rua/Papaz) + 13 = 91] (Bu da bir mevsimdeki gün sayılarını simgeler.) Yılda dört mevsim olduğundan, 91 x 4 = 364 gün olarak bir yıla karşılık gelir.

İki "Joker"den biri, yılı tamamlar.[364 + 1] İkinci "Joker" de dört yılda bir gelen "artık yıl"ın gün sayısını tamamlar.

Her mevsim, Rua/Papaz ile simgelenir. Mevsim değişikliğini de "As" sağlar. )


-KUPA ile/ve/||/<>/> MAÇA ile/ve/||/<>/> KARO ile/ve/||/<>/> SİNEK

( )


-KÜPE:
SAĞ KULAKTA ile SOL KULAKTA

( Sadece sağ kulağa takılan küpenin anlamı, o kişinin eşeşeysel(homoseksüel) bir tercihi olduğunu belirtir. İLE Sadece sol kulakta ise çeşitli anlamları/mesajları olabileceği gibi, herhangi birinin ikisine birden küpe takmak istememesi durumunda tercih ettiği/etmesi gereken kulak. İLE İkisine de takılmışsa, tamamen takan kişinin tercihiyle/beğenisiyle ilgili. )


-KUR'AN-I KERÎM:
TEVHİD ile/ve/<> HAŞR/ÂHİRET ile/ve/<> NÜBÜVVET ile/ve/<> İBÂDET ve ADÂLET



-KURAL GÜDÜMLÜ YAPI İLKESİ ile ...

( STRUCTURE DEPENDENCY PRINCIPLE )


-KURAL KOYUCU/LUK ile/ve/değil/yerine KURAL BULUCU/LUK



-KURAL/LAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KOŞUL/LAR



-KURAL ile/ve/değil KURAM



-KURALSIZLIK ile/değil/yerine/>< KURALLILIK

( En kötü "kurallılık", en iyi kuralsızlıktan iyidir. )


-KURAM ve/||/<> KİŞİ ve/||/<> SAYRILIK/HASTALIK ve/||/<> KİŞİLİK BOZUKLUĞU

( Davranışçı Terapi | Benedict | Paraonoid Bozukluk | Depresif Kişilik

Bilişsel Kuram | Beck | Obsesif Kompulsif Bozukluk | Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu

Bireysel Psi.(Adler) | Adler | Karşı Olma, Karşı Gelme Bozukluğu | Şizotipal

Ego state | Ecstein | Paylaşılmış Psikotik bozukluk | Pasif Agresif

Psikotoplumsal Gelişim | E.Erickson | Eşeysel İşlev Bozukluğu | Antisosyal

Kendilik Psikolojisi | Kohut | Uyku Bozukluğu | Mazoşistik

DDDT | Ellis | Özgül Fobiler | Çekingenlik

Evrimsel Psikiyatri | Maslow | Vajinismus | Paranoid

Roger'cı Sağaltım | Rogers | Yaygın Kaygı Bozukluğu | Histriyonik

Ego Psikolojisi | Anna Freud | Travma Sonrası Stres Bozukluğu[PTSB] | Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu

Varoluşçu Terapi | Yalom | Yaz Etkileşimi | Self-defeating

Bireysel Psikoloji(Adler) | Bandura | Somatizasyon Bozukluğu | Pasif Agresif

Ayrılma-Bireyleşme | Mahler | Panik Bozukluk | Çekingenlik

Masterson Kuramı | Masterson | Şizofreni | Narsisistik

Transpersonel Psi. | Jung | Depresyon | Şizoid

Fenomenolojik Kuram | Kernberg | Sosyal Fobi | Borderline

Dürtü-Savunma Kuramı | Fairbairn | Madde Bağımlılığı | Şizoid

Biyolojik Kuram | E. Fromm | Egodistonik | Eşeşeysellik | Antisosyal

T.A | Watkins | Tikler | Sadistik

Oyun ve Gerçeklik | Winnicott | Kimlik krizi | Paranoid

Dürtü-Savunma Kuramı | Freud | Fobiler | Antisosyal

Logoterapi | Frankl | Dürtü Kontrol Bozukluğu | Pasif agresif

Hümanistik Psi. | Otto Rank | Konversiyon Bozukluğu | Histriyonik

Nöropsikanaliz | Schore | Hiperaktivite | Karışık tip

Nesne ilişkileri | Sullivan | Yeme Bozukluğu | Depresif Kişilik

Varoluşçuluk | Rollo May | Bipolar Bozukluk | Bağımlı

T.A. | Jacobson | İntihar | Self-Defeating

Gestalt | Bowlby | Davranım Bozukluğu(Ergen) | Narsisistik

Toplumsal Travama | Vamık Volkan | Toplumsal Travmanın Çözümü | Onarıcı ve Yıkıcı Önder

Şema Terapi | Risley | Parafidiler | Borderline )


-KURAM ile KURAN ile KURAL



-KURAMSAL/TEORİK AHLÂK(MORAL) ile/ve UYGULAYIMSAL/KILGISAL/PRATİK AHLÂK



-KURB-U SULTÂN ve/||/<>/> ATEŞ-İ SÛZÂN



-KURBAN BAYRAMI değil/yerine/= YAKINLIK BAYRAMI



-KURBAN ile/değil/yerine/>< SORUMLU

( )


-KURBAN ile/<> SUÇLAYICI/ZORBA ile/<> KURTARICI

( Kendine değer vermeyen ve başkalarının kararlarını kabul eden, yönlendirici, sürekli yakınan ve kendine ötekileri koltuk değneği gibi arayan.[Çaresizlik, onun için bir "sığınak" olmuştur.] İLE/<> Başkalarının görüş ve değerlerine önem vermeyen, öfkeli, saldırgan ve yargılayıcı bir tutum içinde olan. İLE/<> Ötekilerin yardım etme kapasitesini önemsemeyen, fedâkâr görünen ama gereksiz yere işlere karışan.[Zehirli bir "kendine yetme" ve başkalarına adanma durumu vardır. Bu kadar iyilik sonrası alacaklarını sağlayamayınca bir zorbaya dönüşmesi de hiç şaşırtmaz.] )


-KURDU KUZUYU (BİR TUTMAK)



-KÜRE ve YÖNETİM

( Bir ülke iyi yönetiliyorsa, yoksulluk ve düşkünlüğün varlığı utanç verici bir şeydir. Bir ülke kötü yönetiliyorsa, zenginlik ve onur gibi şeylerin varlığından utanç duyulmalıdır. )


-KÜRESELLEŞ(TİR)ME ile/ve/değil/yerine EVRENSELLEŞ(TİR)ME

( )


-KÜRESELLEŞME:
[ne yazık ki]
"ULUSLARARASILAŞMANIN GENİŞLEMESİ" ile/ve/||/<> KURUMSAL ZORBALIK



-KÜRESELLEŞME ve/||/<> YOKSULLUK



-KURNAZ/LIK ile/değil/=/<>/>/< APTAL/LIK

( İkisinin de hiçbir "kazanımı", kalıcı değildir/olamaz. )


-KURNAZ/LIK ile BENCİL/LİK



-KURNAZ/LIK ile/değil CERBEZE

( ... İLE/DEĞİL İyi konuşma. | Beceriklilik, girginlik. | Kurnazlık, hilekârlık. )


-KURTULMAK ile ÖZGÜRLEŞMEK

( Özgürleşme, kişinin kendi kendine empoze etmiş olduğu yanlış fikirlerden kurtulmasıdır. )


-KURTULMAK ile ÖZGÜRLEŞMEK

( Bir canlı varolan, kurtuluşun onun ulaşabileceği bir yerde olduğunu bir kez işitir ve anlarsa, asla unutmayacaktır. )


-KURTULMAK ile ÖZGÜRLEŞMEK

( Liberation is of the self from its false and self-imposed ideas.
Once a living being has heard and understood that deliverance is within his reach, he will never forget, for it is the first message from within. )


-KURU KURU "ÜZÜLMEK" / "ÜZÜLÜYORUM" DEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< YAPABİLECEĞİN BİR ŞEY/LER

( Yok. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Var. )


-KURUCU İKTİDAR ile "KURULMUŞ İKTİDAR"



-KURUCU/LUK ile/ve KALICI/LIK



-KURUCU/LUK ile/ve/||/<>/< KURGUCU/LUK



-KURUCU ile/ve SAVUNUCU



-KURUL/HEYET[Ar.]/KONSEY[Fr. < CONSEIL]/ASAMBLE[ASSEMBLEE] ile KURULTAY/KONGRE[Fr. < CONGRES]

( Bir işi yapmak, yönetmek ya da bir kurum ve kuruluşu temsil etmek için görevlendirilmiş kişilerden oluşmuş topluluk. İLE Ulusal ya da uluslararası bilimsel toplantı. | Bir kuruluşun, gündemindeki sorunları, temel konuları konuşmak ve yeni kurullar seçmek üzere belirli sürelerle ya da gerektikçe yaptığı genel toplantı. | Eski Türklerde devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı meclis. )


-KURUL/KONSEY ile/ve/||/<>/> ALT KURUL/KOMİSYON



-KURUMSAL BİR KARARI(/A):
BENİMSEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> UYMAK



-KURUMSALLAŞMA YÖNETİMİNDE/ÖNDERLİĞİNDE, ÖNDER VE ÇALIŞANLAR:
BAŞLANGIÇTA ve/||/<>/> GEÇİŞTE ve/||/<>/> DENEYİMLİ ve/||/<>/> YETİŞMİŞ

( )


-KURUNU ULÂ ile/ve KURUNU VUSTA ile/ve KURUNU UHRA

( İlkçağ. İLE/VE Ortaçağ. İLE/VE Sonçağ. )


-KÜS/LÜK ile/ve/||/<> DARGIN/LIK



-KUŞAK = NESİL = GENERATION[İng., Alm.] = GÉNÉRATION[Fr.] = GENERATIO < GENERARE:DOĞURMAK[Lat.] = GENERACIÓN[İsp.]



-KUŞATAN ile/ve/||/<> KAPSAYAN



-KUŞATMA/KUŞATICI ile KAPSAMA/KAPSAYICI



-KUŞKU/ŞÜPHE [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-KUŞKU/ŞÜPHE [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-KÜSKÜN/LÜK ile/ve/+/||/<>/> BIKKIN/LIK

( Yaşama değil yanlış kişilere. İLE/VE/+/||/<>/> Yanlış/yetersiz "zihinliler"in, yüzlerine bakmak zorunda kalmaktan. )


-KUŞKUSUZ SEVGİ ile/ve/||/<>/>/< KOŞULSUZ SEVGİ



-KÜSTAH/LIK ile FODUL/LUK[Ar.]

( ... İLE Üstünlük taslayan, kibirlenen. )


-KÜSTAH/LIK ile/ve/=/< HAREKETİN AŞIRISI



-KÜSTAH ile HARFENDAZ[Ar., Fars.]

( ... İLE Onur kırıcı söz söyleyen. )


-KÜSTAHLIK YAPMAMALI!



-KÜSTAHLIK değil "GÜÇLÜ OLMA(/GÖRÜNME)" TAKLİDİ

( Küstahlık, zayıf kişinin, güçlü olma çabasıdır/taklididir. )


-KUSUR:
BİRİNCİL/ASLİ ile İKİNCİL/TÂLÎ

( Tartışmaya tamamen kapalı olan durumlar.[Genellikle, araç sürücülerinin sorgusuz hatalı olduğunu gösteren durumlardır. Bu durumlardan biri, herhangi bir araca arkadan çarpmaktır.(arkadan çarpan araç her zaman hatalıdır.)] İLE Alkollü araç kullanma ya da "Dur!" işaretlerine uymama gibi durumlar için geçerlidir.[Bu gibi durumlarda araştırma yapılır ve yapılan araştırmaya göre sürücüye ceza kesilir.] )


-KUSURLARI/NI ÖRTMEK ve/||/<> EKSİKLERİ/Nİ TAMAMLAMAK

( 54097, 54098 )


-KUSURLU SORUMLULUK(/HİZMET ve GÖREV) ile/ve/||/<> KUSURSUZ SORUMLULUK ile/ve/||/<> TOPLUMSAL OLASILIK



-KUSURLU ile/değil/yerine/>< HUZURLU

( [kişi/kul hakkına] Dikkat etmeyenin "yaşamı". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dikkat edenin yaşamı. )


-KUT ve/||/<> KUTSAL/KUTSÎ[Ar.]

( Yaşamak için yenilen şey. | Yiyecek. | Devlet idaresinde güç, yaratıcılık ve yetki bakımından sahip olunan üstün güç. | Mutluluk. | İlâhî bir kaynaktan gelen rahmet, bereket. )


-KUTLAMA ile/ve/değil/yerine/||/<> ANMA



-KUTLAMA ile/ve BAYRAM

( [Tatarlar'da] "Beyremi bar balık, bay balık"[Bayramı olan halk, zengin halktır.] )


-KUTLAMA ile/ve KUTSAMA



-KUTSAL/LIK ile/ve/değil/=/< BÜTÜNSEL/LİK / BÜTÜNLÜKLÜ



-KUTSAL ile/ve/<>/değil DEĞERLİ



-KUTSAL = KUTSİ, MUKADDES = SAINT, HOLY[İng.] = SAINT[Fr.] = HEILIG[Alm.] = SANCTUS[Lat.] = SANTO/TA[İsp.]



-KUTSAL ile/ve/<> MUKADDES

( Kişi, inanırsa. İLE/VE/<> Kişiler/toplum, kişiye inanırsa. )


-KUTSALLAŞTIRMA ile KUTSAMA



-KUTSALLIĞIN AŞKINLIĞI ile/ve KUTSALLIĞIN İÇKİNLİĞİ

( KUTSALLIK: İnsan emeğinin katıldığı (her) şey. )


-KÜTÜK ile (")KÜTÜK(")

( Kalın ağaç gövdesi. | Kesilmiş ağaç gövdesi. | Kesimden sonra ağaç gövdesinin toprakta kalan bölümü. | Asma fidanı. | Kütük demir. İLE Resmî kayıt defteri. | Nüfus kütüğü. | Birarada işlenen ve birbirleriyle ilgili olan kayıtların tümü. | Görgüsüz, kaba kişi. )


-KÜTÜPHANE ile/ve/değil/||/<> EŞEKLİ KÜTÜPHANE

( Mustafa Güzelgöz - Videoyu izlemek için burayı tıklayınız... )


-KUTUPLAŞMA ile/ve/||/<>/> ÇOKLU BÖLÜNME



-KUVVET/LER ve/<> BÜTÜN/LÜK



-KUVVETLER AYRILIĞI ve/> AŞILMIŞ BİRLİK



-KUYRUĞU DİK TUTMAK" ile/değil "OMURGALI" DURMAK/DAVRANMAK



-LÂ EDRÎ ile ANONİM/YAZARI BİLİNMEYEN



-LA RUHBAN-I FİD-DİN ile/ve/||/<> LA İKRAH-I FİD-DİN



-LÂF GETİREN ile/ve/> LÂF GÖTÜREN



-LÂF YETİŞTİRMEK ile/değil/yerine/>< KENDİNİ YETİŞTİRMEK



-LAİKLİK ve/<> ADÂLET



-LÂİKLİK ile YERİNE KOYMA



-LÂKAP(/B) değil/yerine/= TAKMA AD | SAN/UNVAN["ÜNVAN" değil!]



-LÂL OLANDAN ve AÇ OLANDAN ve HİÇ OLANDAN

( Sözün değerini öğreniriz. VE Ekmeğin değerini öğreniriz. VE Aşk'ın değerini öğreniriz. )


-LÂL OLANDAN ve AÇ OLANDAN ve HİÇ OLANDAN

( Bir yılın değerini anlamak için, sınıfta kalmış bir öğrenciye sor.
Bir ayın değerini anlamak için, 8 aylık bir bebek doğuran anneye sor.
Bir haftanın değerini anlamak için, haftalık dergi çıkaran bir yayıncıya sor.
Bir saatin değerini anlamak için, kavuşmayı bekleyen sevgililere sor.
Bir dakikanın değerini anlamak için, trenini kaçıran yolcuya sor.
Bir saniyenin değerini anlamak için, bir kazayı önleyemeyen sürücüye sor.
Bir saniyenin yüzde birinin değerini anlamak için, olimpiyatlarda, gümüş madalya kazanan koşucuya sor.

Her an'ını, değerlendir; her dakikanı, çok özel biriyle paylaş!
Zamanında ortak edebileceğin kadar özel biri. Unutma! Zaman, hiçkimse için durmaz.
Geçmiş zaman, Tarih; Gelecek zaman, Gizemli; ŞU AN ise sana verilen gerçek bir armağandır. )


-LÂTİF/E ile/ve/||/<> RİKKAT



-LAUBALİLİK (YAPMAK/YAPMAMAK) ile/ve/değil/yerine YÜZ GÖZ (OLMAK/OLMAMAK)



-LAUBALİLİK ile/değil/yerine/< SAMİMİYET



-LÂYIK değil/yerine/= YARAŞIK, YAKIŞIR



-LEYLA ve MECNUN ile/ve/||/<> FERHAD ve ŞİRİN ile/ve/||/<> ZÜHRE ve TAHİR



-LİBERAL AKILCILIK ve/||/<> ARAÇSAL LİBERALİZM



-LİBERAL[İng.] değil/yerine/= ERKİNSEL



-LİBERALİZM ile/ve/||/<>/> NEOLİBERALİZM

( LİBERALİZM'DE
- Bireycilik
- Özgürlük
- Akılcılık
- Eşitlik
- Hoşgörü
- Sınırlı Devlet

İLE/VE/||/<>/>

NEOLİBERALİZM'DE
- Özelleştirme
- Muhafazakârlık
- Otoriter Devlet
- Deregülasyon
- Strateji ve Yönetişim
- Yeniden Dağıtım ve Rekabet
- Kriz ve Şiddet
- Demokrasinin Çöküşü ve Neo-Feodalizm
- Neoliberal Özne
- Esneklik ve Girişimcilik )


-LİBERALİZM ile/ve/||/<>/> SOSYALİZM ile/ve/||/<>/> MUHÂFAZAKÂRLIK

( * Bireycilik
* Özgürlük
* Sınırlı devlet
* Piyasa ekonomisi

İLE/VE/||/<>/>

* Birliktelik
* Eşitlik
* Yeniden dağıtım
* Dayanışma

İLE/VE/||/<>/>

* Aile
* Aşamalı değişim
* Ara kurumlar
* Sınırlı etkinlik olarak siyaset )


-LİBERALİZM ile/ve/||/<> TOPLUMSAL REFAH LİBERALİZMİ



-LİNÇ:
ÖRGÜTLÜ VE PLANLI KİTLELER ile ÖRGÜTSÜZ AMA PLANLI KİTLELER ile ÖRGÜTSÜZ VE PLANSIZ KİTLELER

( Yasadışı örgütler, terör örgütleri. İLE Bir suçu işlemek için bir araya gelmiş kişiler. İLE Linç kitlesi.[a) Feryat Kitleleri | b) Yığınlar] )


-LİNÇ ile/ve/||/<> İDAM



-LİNÇ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İFŞÂ



-LİNÇLEMEK değil LİNÇ ETMEK



-LİSAN-I MÜNÂSİP (İLE)[Ar.] değil/yerine/= UYGUN BİR DİL (İLE)



-LOBİ değil/yerine/= DALAN

( Bir yapının kapısından içeri girildiğinde görülen ilk boşluk. | Otel, tiyatro gibi yerlerde, girişe yakın, geniş yer. | Bazı çıkar gruplarının temsilcilerinden oluşan topluluk. )


-LOKOMOTİF[Fr./İng. < LOCOMOTIVE] ile/ve/||/<> AMİGO[İsp.]

( Tren vagonlarını çeken makina. | Öncü. İLE/VE/||/<> Arkadaş. | Spor yarışmalarında taraftarları coşturan kişi. )


-LÜKS ile/değil/yerine TOKGÖZLÜLÜK

( Yapay yoksulluk. İLE/DEĞİL/YERİNE Doğal zenginlik. )


-LÜTFEN[< LÂTİF]/LÜTÛFEN ile/ve/< RİCÂ[< REC' | çoğ. RÜCÛ]

( Kabalaşmış/kesif olandan değil en ince olandan (noktadan), hepimizin başlangıç/hareket/buluşma noktasından sesleniyorum/istiyorum. İLE/VE En ince olana (noktaya) geri dönüyorum. Orada buluşuyor ve oradan sesleniyorum/istiyorum. )


-LÜTUF/İHSAN/ATIFET/İNAYET değil/yerine/= KAYRA/İYİDEM/KUTBAĞIŞ/KUTYARDIM



-LUZÛMİYYE ile İTTİFÂKIYYE

( Gereklilik bildiren.(Eğer Güneş doğarsa gündüz olur). İLE Rastlantı bildiren.(Eğer insan düşünense, eşek de anırandır). )


-M'BORORO ile/ve/<> FULANİ

( Orta Afrika Cumhuriyeti nüfusunun %15'ini oluşturan müslüman kabileler. )


-MAÇ[İng. MATCH] değil/yerine/= KARŞILAŞMA/EŞLEŞME



-MADDE BAĞIMLI/LIĞI ile/ve/||/<> DAVRANIŞSAL BAĞIMLI/LIK



-MADDİ HAZ ile/ve MANEVİ HAZ

( Zamana bağlı olarak. İLE/VE AN'da. )


-MADDÎ İKRAM ile/ve/<>/|| MANEVÎ İKRAM

( Anımsayamayabiliriz. İLE/VE/<>/|| Unutmayız. )


-MADEN-İ HÂS ve/||/<> KAVÎ İLTİMAS ve/||/<> DERK-İ TEMAS

( Yaşamda ya da herhangi bir işte, başarılı olabilmek için gerekli olanlar:
Altın(para/sermaye). VE/||/<> Ayrıcalık sağlayan/sunan, güçlü ve güvenilir biri. VE/||/<> Tanıyan/anlayan biriyle ilişki/yakınlık. )


-MADEN-İ HÂS ve/||/<> KAVÎ İLTİMAS ve/||/<> DERK-İ TEMAS

(

)


-MADERŞAHİ[Fars.]/MATRİARKAL[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ANAERKİL



-MAFYA ile/ve/<> (")HÜKÜMET(")

( FaRkLaR'ı değil önemli bir ortak yanları vardır. İkisinde de haktan, hukuktan eser yoktur ve/ya da olmayabilir (ne yazık ki[hükümet için]). )


-MAFYA ile/ve/||/<> CUNTA



-MAĞARUL = AVAR

( )


-MAĞDUR/İYET[Ar.] değil/yerine/= KIYGIN/LIK

( Haksızlığa uğramış kişi. )


-MAĞDUR ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/>< ZÂLİM



-MAĞDURİYET:
TARİHSEL ile/değil EKİNSEL/KÜLTÜREL



-MAĞRUR ile/ve/değil/yerine/||/>< MAĞDUR

( Mağdur olan, mağrur olur. )


-MAĞRUR ile/ve/değil/yerine/||/>< MAĞDUR

( "Mağrurun" değil mağdurun yanında olmayı yeğleriz/yeğlemeliyiz... )


-MAHALLE BASKISI ile/değil ÖRGÜTLÜLÜK



-MAHATMA GANDHI

( Gandhi'nin yaşamla ilgili sorulara verdiği yanıtlar...

- En hoş gün?
Bugün...

- En kolay olan?
Yanılmak...

- En büyük engel?
Korku...

- En büyük yanlış?
Vazgeçmek...

- Tüm kötülüklerin temeli?
Bencillik...

- En iyi oyalanma biçimi?
Çalışmak...

- En büyük çöküş?
Ümitsizlik...

- En iyi eğitmenler?
Çocuklar...

- En temel olan?
İletişim...

- En çok mutlu eden?
Başkalarına yararlı olmak, iyilik yapmak...

- En büyük gizem?
Ölüm...

- En büyük kusur?
Huysuzluk...

- En tehlikeli kişi?
Yalancı...

- En zararlı düşünce?
Kıskançlık...

- En hoş armağan?
Bağışlama...

- En kısa yol?
Düz, doğru yol...

- En güçlü duygu?
İç huzur...

- En iyi koruyucu?
Iyimserlik, keşfetmek...

- En gerekli kişiler?
Sevgili ve dostlar...

- Yaşamdaki en harika olan?
Sevmek...<3

)


-MAHCUBİYET[Ar.] değil/yerine/= UTANGAÇLIK/SIKILGANLIK



-MAHFİL-İ KAZÂ değil/yerine/= ADÂLET MEYDANI



-MAHİYET[Ar.] ile MAİYET[Ar.]

( Öz. İLE Tören alayı. )


-MAHİYET ve HAKİKAT ve HÜVİYET(KİMLİK)

( Nedir? VE Mahiyetin dış dünyadaki karşılıkları. VE Kişisel özelliklerle birlikte olan hakikat. )


-MAHİYET ve HAKİKAT ve HÜVİYET(KİMLİK)

( Bir kavramın efrâd-ı zihniyesinde olan. VE Bir kavramın efrâd-ı hariciyesinde olan. VE Hakikat mea't-teşahhus. )


-MAHİYET ve HAKİKAT ve HÜVİYET(KİMLİK)

( "Anka Kuşu" gibi kavramlarda/örneklerde sadece mahiyet vardır. )


-MAHİYET ve HAKİKAT ve HÜVİYET(KİMLİK)

( İnsan/Birey için geçerlidir. )


-MAHİYET ve HAKİKAT ve HÜVİYET(KİMLİK)

( Mâhiyet, taksim edilmez. )


-MAHİYET ve HAKİKAT ve HÜVİYET(KİMLİK)

( Mâhiyetten istisna yapılmaz. )


-MAHKÛM ETMEK ile/ve/yerine ELEMEK



-MAHPUS[Ar.] değil/yerine/= KAPATILMIŞ

( Kapatılmış, hapsedilmiş. | Bir çeşit tavla oyunu. )


-MAHRÛMİYET ile/ve/||/<>/> MAĞDURİYET



-MAHÛLE[Ar.] değil/yerine/= DUL

( Kocası ölmüş kadın. İLE Eşi ölmüş ya da eşinden boşanmış kadın ya da erkek. )


-MAKAM [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-MAKAM [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-MAKAM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-MAKAM/MANSIP/MESNET/MEVKİ değil/yerine/= ORUN



-MAKİNA YAPMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< MAKİNA YAPAN MAKİNA YAPMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< "YAPAY ZEKÂ" ÜRÜNLERİ/ARAÇLARI GELİŞTİRMEK/OLUŞTURMAK



-MAKUL KUŞKU ile YETERLİ KUŞKU ile AĞIRLIKLI KUŞKU

( ... İLE Dava açmadaki belirleyeci. İLE ... )


-MAKYAJLI ile/yerine MAKYAJSIZ



-MAL "TAKASI" ile/ve KÜLTÜR "TAKASI"



-MAL/EŞYA [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-MAL/EŞYA [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-MAL/META ile/değil/yerine CAN



-MALA GÜVENMEK ile/ve/<> AMELE GÜVENMEK

( İkisi de yanlışa/hataya götürür. )


-MALAYLAR ile/ve/<> DAYAKLAR

( [Borneo Adası'nda yaşayan] Müslüman olan yerel halk. İLE/VE/<> Öteki dinlerden olan yerel halk.[Ada nüfusunun 1/4'ünü oluşturmaktalardır.(Yaklaşık 3.5 milyon)]
[Yerel halkla birlikte, Hint, Çin ve Avrupa'lı topluluklar da yaşamaktadır.] )


-MALEZYA BAYRAĞI'NDA:
AY ve/<> YILDIZ ve/<> MAVİ ve/<> SARI

( İslâm'ı simgeler. VE/<> Eyaletleri simgeler. VE/<> Birlik'i simgeler. VE/<> Kraliyeti simgeler. )


-MALEZYA BAYRAĞI'NDA:
AY ve/<> YILDIZ ve/<> MAVİ ve/<> SARI

( Malezya'yı oluşturan 13 eyalet, Malezya bayrağı ile birlikte kendi eyalet bayrağını kullanmaktadır. )


-MÂLİK ile/ve/değil MUHÂFIZ



-MALTIZ[< Malta Adası] ile Maltız

( Çoğunlukla yemek pişirmekte kullanılan, içinde ızgarası bulunan, ayaklı ve taşınır ocak. İLE Malta Adası halkından olan kişi. )


-MALÛL[Ar.] değil/yerine/= SÖKEL/SAKAT | GÜÇSÜZ



-MALUMUN ...:
İLÂNI değil İLÂMI



-MANİTA[İt., argo] ile MANİTA[Yun., argo]

( Tanışıyormuş gibi yaparak para sızdırma. Dolandırıcı. İLE Sevgili. )


-MANKURTLAŞMA ile/<> KÖZ/KÖS-KAMANLAŞMA ile/<> KANARALAŞMA

( MANKURT EFSANESİ

Efsaneye göre, Kazakistan'ın uçsuz-bucaksız Sarı-Özek bozkırının yerlisi olan Kazaklar, eski tarihlerde, onların su kuyularına ve otlaklarına göz diken Juan-Juanlar'ın zaman zaman baskınlarına maruz kalmaktalardır. Baskınlarda bazen Kazaklar, bazen de Juan-Juanlar gâlip gelmektedir. Juan-Juanlar savaşı kazandıklarında, alıp götürdükleri esirlerin bazılarını başka kabilelere satmaktalardır ki bunlar oldukça şanslı sayılırlar. Çünkü hiç olmazsa, köle olarak da olsa, sağ kalmaktalardır. Güçlü kuvvetli esirleri ise satmamakta, akıl almaz işkencelerle, belleklerini kaybettirerek, adeta delirtmekte ve onları, kendilerinin sadık köleleri olarak en önemli işlerde çalıştırmaktalardır.

Juan-Juanlar'ın işkencesini dinlemek bile acı vericidir: Önce, esirin başını, bir tane bile saç bırakmamacasına tamamen tıraş etmektelerdir. Hemen o anda, bir deve kesmekte, devenin derisinin en kalın yeri olan boynundan parçalar keserek, kanlı kanlı, esirin tıraşlı başına sımsıkı sarmaktalardır. -Aytmatov, bu deri başlığı, bugün yüzme sporunda kafaya takılan kauçuk başlığa benzetmektedir.-

Bu işkenceye maruz kalan esir, bazen acılar içinde kıvranarak ölmektedir (ki onlar da şanslı sayılmalıdır!), ölmeyenlerin boynuna, kafasını yerlere sürtmesin diye bir boyunduruk takılmaktadır. Bu haliyle esiri götürüp, çığlıklarının da duyulmayacağı ıssız bir yere, elleri kolları bağlı, aç ve susuz, kızgın güneşin altında günlerce bırakmaktalardır. Tabiî, güneşte kavrulan deri kurudukça, kafayı bir mengene gibi sıkmakta, işkence, dayanılmaz hale gelmektedir. Fakat işkenceyi asıl dayanılmaz yapan, sadece bu değildir. Kafadaki saçlar, bir taraftan uzamaya çalışmaktadır. Fakat dışarıya doğru büyüyemediği için, kafa derisinin içine doğru büyümeye çalışmaktadır. Sonunda esir, aklını yitirmekte, belleği iyice sıfırlanmaktadır. Adeta, içine saman doldurulmuş bir post (korkuluk) haline gelmektedir. İşkencenin beşinci günü Juan-Juanlar gelip sağ kalan esirleri almakta, boynundaki engeli çıkarmakta, kendine yiyecek-içecek vermektelerdir. Böylece, köle, beden gücünü yeniden toplayıp kendine gelmektedir. Fakat bundan böyle o normal bir insan değildir, o artık bir mankurttur!

Böyle bir mankurt, köle pazarlarında, güçlü-kuvvetli on esirin fiyatına satılabilmektedir. Eğer aralarındaki bir savaşta bir mankurt öldürülürse, Juan-Juanlar karşılık olarak, hür bir kişinin bedelinin üç katını almaktalardır. Bir mankurtu, ailesinden birileri gerek kaçırmak, gerekse fidye vermek suretiyle vb. geri almak istemezmiş. Çünkü o artık aileden biri değildir, aksine, zararlı biri olmuştur. Belleği iyice boşaltılan mankurt, babasını, çocukluğunu vs. asla anımsamamakta, hatta insan olduğunu bile bilmemektedir. Yani ağzı var ama dili yoktur. Efendisine mutlak koşulda itaat eden, gayet evcil bir hayvana benzemektedir. Kaçmayı bilmediği için böyle bir riski de yoktur mankurtun... Sadece karnının acıktığını hissetmekte o kadar...

Efendisinin emir ve komutlarına bir köpek sadakatiyle bağlıdır. Mankurtlaşan köleler, en kötü ve en zor işleri gık demeden yapmaktalardır. Sarı-Özek'in ucsuz-bucaksız çöllerinde, kavurucu sıcak altında deve sürüleri otlatmak ancak onların yapabileceği bir iştir. Ölmeyecek kadar yiyecek, donmayacak kadar giysi vermek yeterlidir onlar için.

İşte, Juan-Juanlar, tutsak kişilere, bu en ağır işkenceyi, belleğini yitirme, anılarını elinden alma, kimliğini unutturma işkencesini tatbik etmektelerdir. Nayman Ana öyküsü, oğlu Colaman böyle bir mankurtlaşmaya maruz kalan bir ananın dramıdır.

Nayman Ana, oğlu Kolaman [Colaman: Yol aydınlığı.] kaçırıldıktan sonra yıllarca ondan hiçbir haber alamamıştır. Öldü mü, kaldı mı, mankurt mu yapıldı, bilmemektedir. Derken, bir gün, Naymanlar bölgesine gelen tüccarlar, Juan-Juanlar'ın, su kuyuları yanından geçerken, deve sürüleri güden genç bir çobanla karşılaştıklarından söz eder. Çobanın hiçbir şey anımsamadığını, sorulan sorulara 'evet' ya da 'hayır' gibi kısa yanıtlar verdiğini vs. anlatırlar. Tüccarlar, onunla biraz da alay etmişlerdir. Nayman Ana, anlatılanları sessizce dinlemiş, fakat hiç oralı olmamış, sanki bir şey duymamış gibi davranmıştır. Fakat birden içine bir kor düşmüştür; sanki bu anlatılanın, oğlu Kolaman olduğuna dair birden bir aydınlık belirmiştir içinde. Tabiî aydınlıkla beraber de bir korku...

Nayman Ana, gördüğü böyle bir ışık karşısında daha fazla duramaz, derhal hazırlıklara koyulur, hiçkimseye sezdirmeden, devesine biner ve sabahın erken saatinde, çobanların söz ettiği, Juan-Juanlar'ın su kuyularına doğru yola koyulur. Kilometrelerce gider Sarı-Özek bozkırında ve binbir türlü korkunun sarmalında, sonunda, oğlunu bulur. Evet, Nayman Ana, deve sürüsünün başında, oğlu Kolaman'ı, başındaki deri şapkasıyla yapayalnız bulur. Herşeye karşın oğlunu tanımakta zorlanmaz.

Kolaman, gözlerine kadar indirdiği şapkasının altından durgun gözlerle anasına bakmaktadır. Sanki, o ıssız çölde, yanına bir kişinin gelmiş olması, onu, hiç ama hiç ilgilendirmemektedir. Hiçbir heyecan, depreşme, o geleni bilme, tanıma arzusu görülmemektedir. Kolaman'a, oğluna yaklaşan Nayman Ana, gerçeği artık iyice anlamıştır: Hıçkırıklar arasında varır sarılır oğlunun boynuna. "Oğlum, oğlum Kolaman! Benim, bak ben geldim, ben annen, Nayman Ana! Sen benim oğlumsun!" derse de, bu sözler, Kolaman için hiçbir anlam ifade etmemektedir. Nayman Ana, tekrar tekrar dener, kendini oğluna tanıtabilmeyi, ondan bir söz olsun yanıt alabilmeyi; adının Kolaman olduğunu anımsamasını, kendi memleketini, babasını, anasını anımsasın ister ama heyhât...

Kolaman, boş ve anlamsız gözlerle bakmaktadır. Karşısındaki kadının niçin ağladığını, neden burada, bu ıssız çölde, karşısında bulunduğunu, ondan ne istediğini hiç mi hiç düşünemiyor, hiçbir şey hissetmiyordur. Anası, bir girişim daha yapar ve bu sefer, Kolaman, adının 'Mankurt' olduğunu söyler. Anası çırpınmakta, hüngür hüngür ağlamakta, bir taraftan da bu zulmü yapanların akıllarına nasıl olup da böyle işkence yöntemlerini getirdiği için Tanrı'ya sitem etmektedir...

Nayman Ana, Sarı-Özek'te söylenen bir ağıdı anımsar:
"Ben, öldürülen, derisine saman doldurulan yavru devenin anasıyım. Buraya, saman dolu yavrumun tulumunu koklamaya, yavrumun kokusunu almaya geldim."

Nayman Ana, tekrar tekrar oğluna bir mankurt olmadığını, kendinin bir Nayman, asıl adının, Colaman olduğunu söylerse de sonuç alamaz. O anda, uzaktan gelen bir Juan-Juan'ı fark eder ve kaçar. Juan-Juan da onu fark etmiştir fakat Nayman Ana gizlenir ve Juan-Juan'ın eline geçmekten kurtulur. Nayman Ana geceyi orada geçirir. Sabahleyin etrafı kolaçan ederek yeniden sokulur, "içine saman doldurulan yavrusunun tulumunun" yanına...

Kararı, ne pahasına olursa olsun oğlunu alıp buralardan götürmek, onu kaçırmaktır. Bu sefer yine Juan-Juanlar gelmektelerdir, o yine kaçar. Juan-Juanlar kadının kim olduğunu öğrenmek için Kolaman'ı iyice sorguya çekerler. Tabiî ki konuyu anlamışlardır ve Kolaman'a emir verir, o kadın yine gelirse, onu öldürmesini sıkı sıkıya tembihlerler.

Kolaman'ın efendileri gittikten sonra son bir ümitle yanına gelen annesi bir an oğlunu göremez. Göremez, çünkü o anda, Kolaman, bir devenin arkasına sinmiş, elindeki oku annesine nişan almakla meşguldür. Annesi, oğlunu fark ettiğinde ok yaydan çıkmıştır ve öldürücü darbeyle Nayman Ana, devesinden yere yığılır. Düşerken, son sözleri, "Adını anımsa, adını anımsa!" olmuştur.

Kolaman, yani Mankurt, öz anasını düşman evinde, düşmanın sürüsünün başında ve düşmanın talimatına bağlı kalarak öldürmüştür. Nayman Ana'nın düşüp öldüğü bu yere, "Ana-Beyit Mezarlığı" denilmiştir. Yani "Ana'nın yattığı yer"...

İLE/<>

KÖZKAMANLAŞMAK

Destana göre, Manas, Alma Ata ıramağının gözesinde, Sungur'da oturan, hiç oğlu olmamış Yakup (Cakıp) Han'ın, duasından sonra Tanrı'nın verdiği yiğit oğludur. Manas birçok olağanüstülükler göstermiş, İslâm yolunda mücadele etmiş biri olarak takdim edilmektedir. Manas'ın, küçükken Kalmuklar'a esir düşen ve Moğolistan'a götürülüp orada büyütülen Köz-Kaman adında bir amcası vardır. Köz-Kaman, Moğolistan'da, Kalmuklar arasında büyütülür, bir Kalmuk kızıyla evlendirilir, oğulları olur ve bir gün oğullarıyla birlikte ata yurduna geri döner. Fakat o artık Kalmukça konuşmaktadır. Manas, daha önce amcasını hiç görmemiştir, dolayısıyla onu tanımamaktadır. Üstelik de Kalmukça konuştuğu için, amcasını casus zannetmektedir. Manas amcasını yakalar ve zincire vurur. Bu arada Manas, babasına mektup yazarak, amcası hakkında bilgi sağlar. Babası, amcasına iyi davranmasını söyler. Manas, babasının sözüne uyarak amcasını salıverir. Hatta bir de onun onuruna şölen verir fakat işte Köz-Kaman'lık gerçek yüzünü ortaya koymuştur: Köz-Kaman'ın oğulları şölende arbede çıkarır ve Manas'ı döver. Manas, ileride Kalmuklar'a karşı sefere çıktığında da Köz-Kaman ve oğullarının ihanetinden kurtulamaz.

[Manas Destanı ve Köz-Kaman: Köz-Kaman, Manas Destanı, kahramanlarından birinin adıdır. Adını, bir Kırgız yiğidinden alan, 400 bin dizelik Manas Destanı, bir Kırgız destanı olup, Müslüman Kırgızlar'la, putperest Kalmuklar arasındaki mücadeleyi anlatmaktadır. Manas'ın tarihî bir kişilik olmadığını ileri sürenler varsa da, onun bir Kırgız beyi ya da bir Kırgız yiğidi olma olasılığı yüksektir. Bu destanda, Kırgızlar'ın tüm örf-âdet ve gelenekleri, inanç ve dünya görüşleri işlenmiştir.]

İLE/<>

KANARALAŞMAK

Bir köyde, yaşlı bir adam ve oğulları yaşamaktadır. Bir gün, adamın sürüsünden esrarengiz bir biçimde koyunlar eksilmeye başlar. Oğullar, eksilen koyunların ölüsünü ya da dirisini aramadık yer bırakmazlar ama ne yazık ki bulunamamaktadır. Babaları, bu duruma epeyce kafa yormakta fakat akıl erdirememektedir. Adamın, en sonunda aklına yatan düşünce şudur: Koyunları evin köpekleri, yani bizzat sürüyü korumakla görevli olan "bekçi" köpekler yemektelerdir. Bu demektir ki, köpekler kanaralaşmıştır!

Yaşlı adam, çocuklarına talimat verir, der ki, "Gidin, evdeki tüm köpekleri öldürün. Hiçbir eniği de sağ bırakmayın! Daha sonra başka köylerden yeni enikler bulur getirir ve onları yeni baştan eğitirsiniz."

Oğullar, babalarının dediği gibi yapar ve fakat birkaç yıl sonra yine aynı durum görülmeye başlanır. Bu sefer, adam, çocuklarını başına toplar ve onlara, birkaç yıl önce kendilerine verdiği talimatı aynen yapıp yapmadıklarını sorar. Küçük oğul, o gün küçük bir eniği, acıdığı için öldürmemiş olduğunu itiraf eder. Evet, konu anlaşılmıştır: O küçük enik, anasından-babasından kanaralaşmayı öğrenmiştir, kanaralaşmak bir biçimde ona da bulaşmıştır. Büyüdükçe o da bu "ahlâkı" öteki köpeklere öğretmiştir. )


-MANSIB[< NASB] ile ...

( Büyük memurluk makamı. | Devlet hizmeti, memuriyet. | Onun, derece, rütbe, makam. )


-MANTIK ve/||/<>/> FİZİK ve/||/<>/> ETİK

( Bahçenin sınırı/duvarı/çiti. VE/||/<>/> Bahçedeki ağaç. VE/||/<>/> Bahçedeki ağacın meyvesi. )


-MANTIK ve/||/<>/> FİZİK ve/||/<>/> ETİK

( )


-MANTIK ve/||/<> FİZİK ve/||/<> ETİK

( Çit. VE/||/<> Ağaç. VE/||/<> Meyve. )


-MANTIK ile/ve/<>/< HAYAL GÜCÜ

( A[/B/C/...Y/Z] noktasından, B[C/D.../Y/Z] noktalarına [belki/bazen/biraz] götürür. İLE/VE/<>/< Her yere götürür. )


-MANTIK ile/ve/<>/< HAYAL GÜCÜ

( Çeperdeki 360 dereceden, birine/birkaçına götürür. İLE/VE/< 360 dereceyle, eşit aralıkta bulunan merkez(in)e götürür. )


-MANTIK ile/ve/||/<> İDEA ile/ve/||/<> DOĞA



-MARDİN ÇÖREĞİ ile/ve/<> PAYLAŞIM



-MÂRİFET:
İÇTENLİK ile/ve/||/<> NEZÂKET ile/ve/||/<> ZARÂFET



-MÂRİFET ile/ve/||/<>/>/< İLTİFAT

( Mârifet, iltifata tâbidir; müşterisiz meta, zâyidir. )


-MARTIN LUTHER ile MARTIN LUTHER KING

( 10 Kasım 1483 - 18 Şubat 1546 İLE 15 Ocak 1929 - 04 Nisan 1968 )


-MARUNİ ile

( Lübnan ve Suriye'de oturan, Katolik Süryani topluluğu. | Bu topluluktan olan kişi. İLE ... )


-MÂRUZ KALMAK ile/ve/<>/değil TÂBİ TUTULMAK



-MASALLAR:
ÇOCUKKEN ile/değil/yerine BÜYÜYÜNCE

( Uyuyana kadar. İLE/DEĞİL/YERİNE Uyanana kadar. )


-MAŞERÎ[Ar.] değil/yerine/= ORTAK US/AKIL

( Topluluğun olan, ortaklaşa. )


-MAŞERÎ[Ar.] değil/yerine/= ORTAK US/AKIL

( Hiçkimse, birlikte olduğumuz kadar akıllı değildir/olamaz. )


-MASKE ile/ve/||/<> SAHTE KİŞİLİK



-MASTÜRBASYON [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-MASTÜRBASYON [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-MASUM ile/ve/||/<> MAZLUM



-MASÛNİYET-İ ŞAHSİYE ile MASÛNİYET-İ TEŞRÎİYE

( Kişi dokunulmazlığı. İLE Yasama dokunulmazlığı. [Milletvekili dokunulmazlığı değil!] [Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının sadece meclisteki sözleri üzerine sınırlandırılmasını bekliyoruz en kısa sürede!] )


-MASÛNİYET-İ ŞAHSİYE ile MASÛNİYET-İ TEŞRÎİYE

( MASÛNİYET: Eminlik, sağlamlık, mahfuzluk. | Korunma. | Dokunulmazlık. )


-MAVİ PASAPORT ile YEŞİL PASAPORT ile KIRMIZI PASAPORT



-MAYA [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-MAYA [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-MAYA ile/ve/<> ANADOLU MAYASI

( ... yapar/yaptırır. İLE/VE/<> İnsan yapar. )


-MAYA ile AŞI



-MAYA ile/ve/||/<> AŞI



-MAZERET ile/ve/değil AÇIKLAMA



-MEBÛS[Ar.] değil/yerine/= SAYLAV/MİLLETVEKİLİ



-MECBUR ile/ve/değil/||/<> MÜKELLEF



-MECBURİYET ile MUHTAÇLIK



-MECELLE[Ar.] ile MECENNE[Ar.] ile MECERRE[Ar.]

( Kitap, dergi. | Tanzîmat'tan sonra, 1869-1876 yılları arasında, fıkıh ilminin, uygulamaya özgü olan bölümüyle ilgili olarak yayımlanmış ünlü eser. İLE Delilik, divânelik. | Kalkan, siper. İLE Samanyolu. )


-MECZÛB ve/||/<>/> DİLEKÇESİ...

( 1965 yılında vefât eden, Elazığ Tımarhanesi'ndeki bir meczubun (ortadaki) Allah'a yazdığı mektubu...

“Ben, dünya Kürresi, Türkiye karyesi ve Urfa Köyü'nden, (El-Aziz --Elazığ) Tımarhanesi (Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi) sakinlerinden; ismi önemsiz, cismi değersiz, çaresiz ve kimsesiz bir abdi acizin, ahir deminde misafiri Azrail’i beklerken, Başhekimlik üzerinden, Hâkimler Hakimi'nin dergâh-ı Ulûhiyetine son arzuhâlimdir:

Ben, gam(dertlilik) deryasında, fakirlik vatanında, horluk ve rezillik kaftanında, PADİŞAH yapılmışım.

Meyvelerden, dağdağana; çalgılardan, ney-kemana kapılmışım… Benim yatağım, akasya dikeninden; yorganım, kirpi derisinden farksızdır. Kalbim, Ayizman’ın(Hitlerin işkenceci Nazi Komutanı) fırını ve Sahrâ'nın çöl fırtınasıdır.

Ruhum, âşık-ı Hüdâ Mahbûb peresttir, lâkin aklım, kaderin cilvesi ve talihin sillesiyle gûresttir(gel-gittir).

Bana gelen, derd ü gamın kilosu beleştir. Nerede bir güzel varsa, bana karşı keleştir(yüz vermez, cesâretlidir), tüm yiğitler de bana hep ters ve terestir.

Aylar geçti, tek temizliğim, gözyaşıyla ve kara toprakla aldığım teyemmüm abdesttir. Yani, içtiğimiz, kezzap suyu; mezemiz ise ateştir.

Ol Resûl-i zişân ve Sultân-ı dü-cihân: “Cenâb-ı Allah’ın, insanları, dünya; dünyayı ise insan için yarattığını; Ruhları, vucud için, vucudları ise ruhlar için yarattığını; erkekleri, kadınlar; kadınları, erkekler için yarattığını; Cennet'i, mü’min kullar, mü’min kulları da Cennet için yarattığını; cehennemi, inkârcılar ve münâfıklar, inkârcıları ve münâfıkları da cehennem için yarattığını” hadisleriyle haber vermiştir.

Peki, acaba, benim gibi meczub divâneleri ne maksatla halk etmiştir? Bilen babayiğit, meydana çıkıp söylesin...

Allah, sana iman verdi, sen, tuğyan edersin; O in’am etti, sen, küfran(nankörlük) edersin; O, ikram etti, sen, inkâr edersin; O, ihsân etti, sen, isyân edersin; bir de kalkıp bana deli divâne diye bühtân edersin!...

Bu söylediklerimin hepsi, ruhumun içinde cenk etmektedir. Eğer, dilekçemin yanıtı gelirse bu manevralar sona erecektir.

Şimdi, adresimi arz ediyorum: Kur’ân’ı geldiği yere, yine Kur’ân’ı getiren, geri taşısın. Madem ki, ahkâmı ve ahlâkı kalmadı, Kur’ân’ın kâğıdı ve yazısı neye yarasın?! Tâ ki, Hz. Muhammed Mehdi (A.S) gelince, yeniden okunup yaşansın!

Ey, zerrelerden kürrelere, yerlerden göklere, tüm âlemlerin Rabbi!...

Ey, cemâdî, nebâtî, hayvanî, insanî, ruhanî ve nuranî, her şeyin ve herkesin yegâne sahibi!...

Ey, iman ve şuur ehl-i kalplerin, en yüce habîbi!...

Ey, dertli bedenlerin, kederli gönüllerin ve yaralı yüreklerin tabîbi!...

Ben, bi-çâre kulun ki; garipler garîbi, hüzünlerin esîri, zulümlerin mustarîbi, öksüz, yetim ve sahipsiz bir tımarhane delisi...

Ama kutsî muhabbet ve hasretinin divânesi!...

Herkesi ve her şeyimi elimden aldın ama sana sığındım, aşkına sarıldım, yegâne Sen kaldın!... Yurdumdan, yuvamdan, evimden, barkımdan ayırdın, gurbete ve hasrete saldın. Ama onları ararken, Sana ulaştım, sevdâna daldım! Böylece, fânî ve hayalî görüntülerden kurtarıp hakîkî tecellîne mazhar kıldın.

Yüceler yücesi Rabbim, Efendim!

Hakk'tan saparak ve haddimi aşarak, hâşâ, Sen'den, Burak bineği, Cebrail seyisi, Sidret'ül Münteha menzili, cümle mahlûkâtın en şereflisi, Rahmân'ın en mükemmel tecelli ve temsilcisi… Kâinâtın fahrî ebedîsi, Âhir zaman Nebî'si ve Mehdî'si, Levh-i Mahfûz'un tercümanı ve tebliğcisi, Efendiler efendisi, Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem’in) Mahbubiyeti'ni mi istedim?...

Hanif Din'in üstadı ve nice Nebîlerin atası, Hz. İbrahim’in, halîliyetini; Hz. Süleyman’ın, saltanat ve servetini; Hz. Musa’nın, Celâdet ve cesâretini; Hz. İsa’nın ruhanîyetini mi istedim?...

Hz. Ebû Bekir Sıddık’ın, yüksek fazîlet ve kurbiyyetini; Hz. Ömer'ül Faruk’un, dirâyet ve teslimiyetini; Hz. Osman-ı Zinnureyn'in, asâlet ve sehâvetini; Hz. Aliy'ül Murtaza’nın, ilim ve velâyetini mi istedim?...

Senden, mülk-ü-hâkimiyet, şan-ü-şöhret, mal-ü-servet mi talep ettim? Senden, vucuduma sıhhat ve âfiyet; aklıma ziyâ ve selâmet; hayatıma, huzur ve istikâmet dilendiysem, bunlar için de bin kere tevbe ettim!

Çünkü, Şeriât'ın iptal, Tarikât'ın ihmal, Hakîkât'ın ihlâl ve mü’minlerin iğfâl edildiği bir zillet ve rezâlet döneminde, bana, akıl ve mükellefiyet verseydin, bu, sadece benim mesûliyet ve mahzûniyetimi ziyâdeleştirecekti!

Sultan'ım Efendi'm!

Ben, Senden, sadece, seni istedim; pahası, elbet böyle yüksektir ve tüm sevdiklerimi ve sahiplendiklerimi uğruna fedâ etmektir.

Rabbim, elbet vardır hikmeti ki, bu kuluna, böyle zillet ve zahmet çektirirsin. Ben, hâşâ, itiraz değil naz ederim ama umarım, Sen, niyâz kabul edersin.

Aile efrâdımı, akl-ı izânımı alıp beni hicrâna saldın. Ama yine de şükür; ya akıllı kalıp ama hâin ve hilekâr olaydım...

Ya varlıklı kalıp ama zâlim ve sahtekâr olaydım...

Ya âlim ve saygın kalıp ama gâfil ve riyâkâr olaydım...

Ya arkalı etraflı kalıp ama azgın ve zulümkâr olaydım...

Ya sağlıklı sefâlı kalıp ama sapıtmış, ahlâksız ve vicdansız olaydım!...

Derd-ü-belâ ki, sabredenlerin vesile-i mirâcıdır. Mü'minler, kalbimin tâcı; mücrimler, rahmetin muhtâcı; münkirler, hikmetin icabı; Sâdık ve âşık, ehl-i cehd adâletin ilâcıdır. Velâkin, bu münâfık, hain ve zâlimler ise çıban başıdır, akrep gibi sancıdır; şerefli insana, helâli dışında tüm kadınlar, kızlar, ana-bacıdır.

Ey Rabbim, Efendi'm!

Malûm-u âlîniz ve yüce takdirinizdir ki; ne özenli-bezekli elbiselerle gezdiğim bayramlarım oldu… Ne onurlu ve huzurlu seyahatlerim ve seyranlarım oldu… Ne etrafımda hizmet ve rağbet gösteren dostlarım ve hayranlarım oldu!...

Lezzet ne imiş, izzet ne imiş ve fazilet ne imiş tatmadım; ama şikâyet şekâvettir; tüm bu fânî ve fenâ nimetlerin asıl sahibi olan Padişahlar Padişahı'nı buldum...

Beni, yoktan var ettin, iman ve hidâyet buyurup varlığından haberdar ettin, ama aklımı alıp kulunu, bi-karar ettin. Sana, sonsuz şükürler olsun!...

Şimdi, son dileğim, beni yanına al ve bir daha huzurundan ve sonsuz nûrundan ayırma, ne olursun!

Umarım, bu dilekçeyi yazdım diye bana darılmazsın; çünkü, Zâtından gayrıya yalvarıp yakarmanın, ŞİRK olduğunu buyurdun!

Selâm ve dua ile... )


-MEDÂR-I İFTİHÂR değil/yerine/= ÖVÜNME NEDENİ/ARACI, ÖVÜNÇLÜK, KIVANÇLIK



-MEDDAH ile/ve/< KISSAHAN



-MEDED ile ...

( Yardım, imdat. | Aman, eyvah! [bkz. NUSRET] )


-MEDENÎ(YET) değil/yerine/= UYGAR/LIK



-MEDENİYET ve/<> TEMEDDÜN

( Düşünülen ve konuşulanı içerir. VE/<> Aynı zamanda, yaşanılan ve yapılan süreci, sürekliliği içerir. )


-MEDENİYET ve/<> TEMEDDÜN

( Olmuş, bitmiş örgü. VE/<> Sürekli örülmekte olan bir örüntü. )


-MEDET[Ar.] değil/yerine/= YARDIM



-MEHDÎ ile/ve/<> MESİH

( [Toplumu] Adâletle düzene/barışa getiren. İLE/VE/<> Erdemle düzene/barışa getiren. )


-MEHDÎ ile/ve/<> MESİH

( [beklenti] Adâlet üzerineyse. İLE/VE/<> Ahlâk ve erdem üzerineyse. )


-MEHDÎ ile/ve/<> MESİH

( Dışarıdan ve kılıçla. İLE/VE/<> İçeriden ve düşünceyle. )


-MEHDÎ ile/ve/<> MESİH

( Adl'im durur. İLE/VE/<> Fazl'ım durur. )


-MEKÂN SÜREKLİLİĞİ ve KÜLTÜREL BÜTÜNLÜK



-MEKÂN ile/ve/||/<>/> MAHFİL



-MEKÂNİK DAYANIŞMA ile/ve DAYANIŞMA



-MEKANİK DİZGE ile/ve ORGANİK DİZGE

( Bütün için. İLE/VE/||/<> Hem kendi, hem de düzen için. )


-MEKANİZMA ile/ve/||/<> ORGANİZMA

( Değer üretmez. İLE/VE/||/<> Değer üretir. )


-MEKANİZMA ile/ve/||/<> ORGANİZMA

( İşlev. İLE/VE/||/<> Eylem. )


-MEKÂRİMEL AHLÂK ve/<> EFENDİMİZ/HZ. MUHAMMED

( MEKÂRİM: Kerâmetin bulunduğu birçok yer. | İstemeden verilenlerin[merhamet, kanaat, hilmiyet, af, cömertlik] makamı. )


-MELEZ[Ar.]/METİS[Fr.] değil/yerine/= KIRMA/AZMA



-MELEZ[Ar.]/METİS[Fr.] ile MESTİZO

( ... İLE Kızılderili-İspanyol melezi. )


-MEMNUN OLMA ile/ve/değil UYGUN OLMASI



-MEMNUNİYET ile KABUL



-MEMURLUKTA, DİSİPLİN CEZALARI:
UYARMA ile KINAMA ile KISA SÜRELİ DURDURMA ile UZUN SÜRELİ DURDURMA ile GEÇİCİ OLARAK GÖREVDEN ÇIKARMA ile MEMURLUKTAN ÇIKARMA



-MEMURLUKTA:
DERECE ile/ve/||/<> KADEME

( Memurlar ilk olarak sınava tâbi tutularak geçerli olan puanı aldıktan sonra ilk olarak devlet bünyesinde çalışma üzere atanmaktadır. Bu atama işlemi ile ilk olarak derece sahibi olarak görevlerine başlamaktadır. İLE/VE/||/<> memurun çalışma süresine ve daha sonrasındaki puanlarına göre ilerleyişine bağlıdır. )


-MEMURLUKTA:
DERECE ile/ve/||/<> KADEME

( Devlet memurluğu puanlama düzeni, ilk olarak 9 rakamı ile devlet memuru olarak derecelenerek göreve başlamaktadır. Derece sözcüğü, memurluk durumu içinde genel olarak yükselme olarak tanımlanmaktadır. Buna ek olarak dereceden sonra kademe olarak yükselerek çalışmaya devam edilmektedir. Kademe ise genel olarak memurluk durumu için ilerleme sözcüğü ile tanımlanmaktadır.

Derece ile başlanılan memurluk görevi, puanlama düzeni ile yükselerek kademe olarak devam etmektedir. Memurluk içinde kademe sahibi olan yani derecesi yükselen memurlar, sadece durum olarak değişmemektedir. Buna bağlı olarak maaşları da belirli bir oranda artmaya devam etmektedir.

Memurluk için derecenin ilerlemesi yani kademe sahibi olmak maşın da yükselmesi demektir.

En düşük memurluk derecesi 15 sayısı ile başlamaktadır. Bu sayıdan başlayarak ilerleyen dönemlerde elde edilen derece ilerlemesine bağlı olarak en yüksek kademe rakamı olan 1 rakamına kadar çıkabilmektedir. Derece olarak en yüksek 1 rakamı kabul edilirken kademe söz konusu olduğunda bu rakam değişkenlik gösterebilmektedir. Kademe puanlama düzeni ise en düşük 1 rakamından başlayarak en yüksek 3 rakamına kadar devam edebilmektedir.

Memurların derecesinin ve kademesinin belirlenmesi ise örneğin 6/2 biçiminde bir tanımlama yapılmaktadır. Bu biçimde tanımlanan memurluk durumunun açılımı ise 6. derece ile 2. kademe biçimindedir. )


-MENDİL HEDİYE ETMEK değil/ve İÇİNDEKİNİ GİZLEMEK

( Hediye edilen mendiller içindeki altın ya da paranın görünmemesini sağlamak içindi(r). )


-MENFAAT[Ar. < NEF] ile/ve/değil/yerine/> MASLÂHAT[Ar. < SULH]

( Yarar, kâr, çıkar. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> İş, emir, husus, madde, keyfiyet. | Önemli iş. | Barış, dirlik-düzenlik. )


-MENFAAT[Ar. < NEF] ile/ve/değil/yerine/> MASLÂHAT[Ar. < SULH]

( Toplumun maslâhatı, bireyin menfaatı düşünülür. )


-MENFAAT[Ar. < NEF] ile/ve/değil/yerine/> MASLÂHAT[Ar. < SULH]

( Bir yığın olmaktan çıkıp ulus olmak, toplumsal maslahatı, kişisel menfaate yeğlemekle başlar. )


-MENSUBİYET[< NESEB] ile/değil/yerine AİDİYET

( Soy, ırk üzerinden. İLE/DEĞİL/YERİNE Uygarlık ve tarih üzerinden. )


-MENSUBİYET[< NESEB] ile/değil/yerine AİDİYET

( En "üst/son" noktalar üzerinden. İLE/DEĞİL/YERİNE En geri gidilemez, en alt/temel/ortak noktalar üzerinden. )


-MENSUBİYET[< NESEB] ile/değil/yerine AİDİYET

( Hayvanlarda. İLE/DEĞİL/YERİNE İnsanda. )


-MENSUBİYET değil/yerine EHLİYET



-MENSÛBİYET ve/||/<> MESÛLİYET

( Fikriyat, hissiayata dönüşmeden oluşmaz. VE/||/<> Hissiyat, hassasiyetlere dönüşmeden oluşmaz. )


-MENSUP[Ar.] değil/yerine/= ÜYE



-MERAK":
KİŞİLER ÜZERİNE/ÜZERİNDEN ile/değil/yerine/< DÜŞÜNCELER/ZİHİNLER ÜZERİNE/ÜZERİNDEN



-MERASİM[Ar.]/SERAMONİ/CEREMONY[İng.] değil/yerine/= TÖREN



-MERHAMET:
ACIMAK değil/yerine/< ACITMAMAK



-MERHAMET ile ACIMAK



-MERHAMET ile/ve AF

( Taş kalpleri, en iyi mezar taşları yumuşatır. )


-MERT ile/ve/||/<> CÖMERT

( [derler ...] Canını alırlar. İLE/VE/||/<> Malını alırlar. )


-MERYEM ile 12 MERYEM

( Bulunduğu yeri terk eden. | Uzaklaşmış (olan). İLE Hz. İsa'nın annesi Kutsal Bakire Meryem, Havari James'in annesi Meryem, Evangelist=İncil'in dördüncü kitabının yazarı Yuhanna'nın (John) annesi Meryem, kim olduğu bilinmeyen ve esrarengiz bir kadın olarak kalan ve sadece 'ÖTEKİ' [Other] diye tanıtılan Meryem, fahişe Meryem, Mary Jacoby diye adı ve soyağacıyla belirtilmiş olan Meryem, Maria Magdalena [Mecdel'li Meryem], Mark'ın yazdığı ikinci kitapta adı geçen Bethany'li Meryem ve son olarak da Mısır'lı Meryem. [16.yy'da, iki Meryem daha eklenmiştir.] )


-MEŞ'ÛR[Ar. çoğ. MEŞ'ÛRÂT] ile MEŞHUR[Ar. < ŞÖHRET | çoğ. MEŞÂHÎR]

( Bilinçlenilmiş olan, bilinç[uygulama] durumuna geçmiş/yükselmiş olan. İLE Ünlü, ün kazanmış/almış/salmış. )


-MESAFE KOYMAK ile MESAFE/Yİ KORUMAK



-MESAİ[Ar.]/VARDİYA[İt. < GUARDIA] değil/yerine/= ÇALIŞMA/EMEK

( Çalışma, emek. | Gemilerde, beklenen nöbet. | Gemide, nöbet yeri. | Nöbetleşe çalışma, posta. )


-MESERRET[Ar. < SÜRÛR] değil/yerine/= SEVİNÇ, ŞENLİK



-MESKENET[Ar.] ile MÂZERET[Ar.]

( "Meskenet, mâzeret teşkil eder mi?" )


-MESLEK ile/ve/||/<>/> SEVDÂ

( "Karşılık" alınıyorsa/bekleniyorsa. İLE/VE/||/<>/> "Karşılık" alınmıyorsa/beklenmiyorsa. )


-MEŞRÛ MÜDÂFAA:
BİRLİKTE/ORTAK ile/ve/||/<> BİREYSEL/TEK BAŞINA



-MEŞRÛ/İYET(GEÇERLİ/LİK) ile/ve/||/<> TUTARLI/LIK



-MEŞRÛ ve/||/+/<>/> MAKUL ve/||/+/<>/> MASUM

( Tütün[sigara vb.], çevremizdeki en çok maruz kaldığımız ve en sorunlu dayatmalardandır ne yazık ki. Tabii, bizim izin/fırsat vermememiz dışında! )


-MEŞRÛLAŞTIRMA ile KILIFLANDIRMA



-MESÛL ve/||/<>/> MESÛD



-MEŞVERET[Ar.] değil/yerine/= DANIŞMA

( Danışma, bir iş üzerinde konuşma. )


-METAFİZİK ile/ve/değil/||/<>/< KURUNTU/VEHİM



-METÂLİB ile/ve/+/||/<>/> MEZÂHİB

( İstenilen şeyler. İLE/VE/+/||/<>/> Tutulan yollar. )


-METH(İYE)/MEDİH[Ar.]/SENÂ[Ar.]/SİTAYİŞ[Fars.] değil/yerine/= ÖVME/ÖVGÜ

( [>< KADH/ZEMM] )


-MEVCUD ile/ve/değil/||/<>/< HALK



-MEVT ile/ve/değil/||/<>/< FEVT

( Kişilerin/toplumun huzurundan kaybolmak. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Allah'ın huzurundan kaybolmak. | Bir daha ele geçememek üzere kaybetme, elden çıkarma, kaçırma. )


-MEVT ile/ve/değil/||/<>/< FEVT

( Geçmiş. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Gelecek. )


-MEVT ile/ve/değil/||/<>/< FEVT

( Matem. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Hüzün. )


-MEVT ile/ve/değil/||/<>/< FEVT

( Ayrılık, ölümden beterdir. )


-MEVT ile/ve/değil/||/<>/< FEVT

( Fevt, mevt'ten daha zordur.
[Kaybedecek olduğunu bilmek, kaybetmekten daha zordur.] )


-MEYDAN OKUNAMAZLAR:
YEL ve/||/<> SÖZLÜK ve/||/<> MASUM/SEVGİ



-MEYHÂNE ile KABARE

( ... İLE Çeşitli gösterilerin yapıldığı eğlence yeri. | Meyhane. )


-MEZELLET[Ar.] değil/yerine/= ALÇALMA, BAYAĞILAŞMA



-MEZMÛM[< ZEMM]:
YERİLMİŞ | BEĞENİLMEMİŞ | AYIP



-MEZUN[Ar.] değil/yerine/= YETKİLİ



-MEZUNİYET ile EMEKLİLİK



-MİHNET ile/ve/<> TÂKAT



-MİKAİLOĞULLARI ile YABGULAR



-MİLLET[Ar.] değil/yerine/= ULUS



-MİLLET ile/ve/||/<>/> İLLET



-MİLLET ile/ve/||/<> MİLLİYET



-MİLLET ile/ve ÜMMET ile/ve MEZHEB

( Bir dine bağlı/tâbi olmak. İLE/VE Bir peygambere bağlı/tâbi olmak. İLE/VE Bir imama bağlı/tâbi olmak. | Bir müctehidin çıkardığı hükümlerin tümü. )


-MİLLETVEKİLİ/MEBUS ile BAKAN[< VEKİL < NÂZIR]



-MİMİK değil/yerine/= YÜZİM



-MİRAS [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-MİRAS [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-MİRAS ŞİRKETİ değil/yerine/= KALIT ORTAKLIĞI



-MİRAS ile/ve/||/<> İZ



-MİRKELÂM[Fars. (AMİR, BAŞ, BEY)MÎR-İ KELÂM] ile ...

( KONUŞMAYI/SÖZÜ/SOHBETİ BAŞLATAN, BAŞLATACAK OLAN, BAŞLATMASI BEKLENEN | GÜZEL, DÜZGÜN, ZARİF KONUŞAN )


-MİSAFİR/MİHMAN[Ar.] değil/yerine/= KONUK



-MİSAFİR ile/ve/<>/değil/>< MUKÎM[< KIYÂM]

( 72 saat boyunca ağırlanan kişi. İLE/VE/<>/DEĞİL/>< Oturan, ikâmet eden. | 72 saatten daha uzun süre kalan misafir/kişi. )


-MİSAFİRPERVER değil/yerine/= KONUKSEVER



-MİSANTROP[Fars.]/MERDÜMGİRÎZ[Fars.] değil/yerine/= KİŞİLERDEN/İNSANDAN "KAÇAN"



-MİSK KOKUSU ile/ve/değil/yerine DOST KOKUSU



-MİSSİRUKOFO ile ...

( Sikasso - Mali'de yaşayan yerel halk. )


-MİT/MİTOS[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/> MİTOLOJİ[Fr. < Yun.]/ESÂTÎR[Ar.]

( Tarih öncesine dayanan efsane. Dirimli öykü. Şiirsel felsefe. | Geleneksel olarak yayılan ya da toplumun hayal gücü etkisiyle biçim değiştiren, tanrı, tanrıça, evrenin doğuşu ile ilgili imgesel, alegorik bir anlatımı olan halk öyküsü. İLE/VE/<>/> Mitleri, doğuşlarını, anlamlarını yorumlayan, inceleyen bilim. | Bir ulusa, bir dine, özellikle Yunan, Latin uygarlığına ilişkin mitlerin, efsanelerin tümü. )


-MİT/MİTOS[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/> MİTOLOJİ[Fr. < Yun.]/ESÂTÎR[Ar.]

( Antik Yunan'da Ksenophanes (M.Ö. 565-470), Homeros ve Hesiodos'un tanrısal mitos anlatımlarını eleştirmiş ve yadsımıştır. Bu eleştiri sonucunda mitler, din ve metafizikten arındırılmış ve bağımsız bir mitos öğretisi ortaya çıkmıştır. Ancak yaşamdan yansıtılarak oluşturulmuş mitoslar, bu kez, yaşamdan kopuk ansal kurgular biçimini almıştır. )


-MİT/MİTOS[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/> MİTOLOJİ[Fr. < Yun.]/ESÂTÎR[Ar.]

( Toplumların yaratıp yaşattığı mitler, geleneği yaşatmakla birlikte, özlem, umut ve beklentilerin yansıtıldığı bir geleceğin dünyası niteliğine de bürünmektedir. Bu tür mitler, gerçek yaşamın zorlukları karşısında bunalan bireylerin, özledikleri yaşamı kurmayı gelecek nesillere bıraktıkları birtakım tasarımlar niteliğindedir. Bireysel olarak ele alındığında mitos dönemi, ana rahminden konuşmanın başlamasına kadar geçen ve bebeklik süreci olarak adlandırılan döneme karşılık gelmektedir. )


-MİT/MİTOS[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/> MİTOLOJİ[Fr. < Yun.]/ESÂTÎR[Ar.]

( Bir mit duygusal bağlılık yönünden içi boşaldığında masala dönüşür. Duyguları etkileme gücünü yitirir. Ansal yorumlama ile de kurgu biçimini alır. )


-MİT/MİTOS[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/> MİTOLOJİ[Fr. < Yun.]/ESÂTÎR[Ar.]

( Mit ilk önce metafiziksel kozmogoni ile aşılmıştır. Artık mitsel simgeler arasındaki anlamlı bağ (ritus) yerini düşünceler arasındaki anlam bağına, mantık'a(düşünbiçim) bırakmıştır. Metafiziksel kozmogoni bir yandan felsefi spekülasyon biçimini alırken öte yandan miti dine dönüştürmüştür. Dinsel mit ise "tarih bilinci" ile aşılmıştır. Kişinin varoluşu, tarihsel bilinç yoluyla, gerçek ve olgusal kavranışına yükselmiştir. )


-MİT/MİTOS[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/> MİTOLOJİ[Fr. < Yun.]/ESÂTÎR[Ar.]

( Paganist (putperest) mitler, kişinin karşısında eşyayı, doğa parçalarını ve hayvanları yüceltmiş ve kutsallaştırmıştır. Buna karşın imgesel (imgetapar, hayalperest) mitler, doğaüstü imgeleri kişinin karşısında yüceltmiş ve kutsallaştırmıştır. Aydınlanmaya temel oluşturan mitler ise, insan yaşamını ve özellikle insan aklının tutsaklıktan ve yanılsamadan kurtuluşunu simgelemiş olanlardır. Ezoterik okullar bu tür mitlerden yararlanmışlardır. )


-MİT/MİTOS[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/> MİTOLOJİ[Fr. < Yun.]/ESÂTÎR[Ar.]

( Yaşamdan yansıtılarak oluşturulmalarına karşın mitler tarihsel değildir. Bir başka deyişle, tarihsel bir zaman ve mekân göstermezler. Mitlerin zamanı ve mekânı aşkındır. Mitler okunduğunda ya da ritüel eşliğinde canlandırıldığında, kişi mitsel zaman ve mekâna geçer. Mite katılır ve onu coşkuyla yaşar. Tarihsel olaylar bir kere olur ve geri dönüşsüzdür. Oysa mitler, canlandırılıp yaşanabilir. )


-MİT/MİTOS[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/> MİTOLOJİ[Fr. < Yun.]/ESÂTÎR[Ar.]

( Günümüzde, psikolojide ortaya çıkan gelişmeler, insan davranışlarının arkasında simgesel (arketipal) bir altyapının etkin olduğunu ortaya çıkarttığı için, mitos yeniden önem kazanmıştır. Artık mitosa, bir zamanlar olmuş bitmiş fantastik masallar gözüyle bakılmamakta, aksine, yaşayıp gelen ve halen yaşamakta olan, insan davranışlarını etkileyen ve yaşamın anlamlandırılmasında etkinliği olan bir öğe gözüyle bakılmaktadır. )


-MİT/MİTOS[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/> MİTOLOJİ[Fr. < Yun.]/ESÂTÎR[Ar.]

( Mitosu, bireyin duygu ve hayal dünyasında oluşan, gelişen bir psişik gereksinim olarak ele aldığımızda, modern toplumların modern mitlerin halen önemini koruduğu anlaşılmaktadır. )


-MİT/MİTOS[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/> MİTOLOJİ[Fr. < Yun.]/ESÂTÎR[Ar.]

( Mitoloji, evrendeki(insandaki/doğadaki) kaderi araştırma işidir. )


-MİT/MİTOS[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/> MİTOLOJİ[Fr. < Yun.]/ESÂTÎR[Ar.]

( Mitoloji, kişinin bulunduğu yeri anlamlandırma işidir. )


-MİT/MİTOS[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/> MİTOLOJİ[Fr. < Yun.]/ESÂTÎR[Ar.]

( Mitler yazıldıklarından itibaren mit olmaktan çıkmaya başlamıştır. )


-MİT/MİTOS[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/> MİTOLOJİ[Fr. < Yun.]/ESÂTÎR[Ar.]

( Mitte tipoloji yoktur, arkeler vardır. )


-MİT/MİTOS[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/> MİTOLOJİ[Fr. < Yun.]/ESÂTÎR[Ar.]

( Mitler, düzyazıya döküldüğü anda doktrindir. )


-MİT/MİTOS[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/> MİTOLOJİ[Fr. < Yun.]/ESÂTÎR[Ar.]

( Sanatçıların hazinesi. İLE/VE/||/<>/> Filozofların hazinesi. )


-MİT ile/ve/||/<> MASAL

( Evrenseldir. İLE/VE/||/<> Toplumsal öğeler egemendir. )


-MİT ile/ve/||/<> MASAL

( Belirli ya da belirsiz bir zaman söz konusudur. İLE/VE/||/<> Zaman önemli değildir. )


-MİT ile/ve/||/<> MASAL

( Olaylar, kısmen de olsa gerçeğe dayanır. İLE/VE/||/<> Olaylar düş ürünüdür. )


-MİT ile/ve/||/<> MASAL

( Yer öğesi bazen gerçek, bazen de düşseldir. İLE/VE/||/<> Olaylar, düş ürünü yerlerde geçer. Ülkenin birinde geçmiş olması yeterlidir. )


-MİT ile/ve/||/<> MASAL

( Bilgi vermeyi amaç edinmiştir. İLE/VE/||/<> Aktöre/ahlâk değerlerini öne çıkarır. Arkadaşlık, sadakat, vefâ gibi duygular, kavramlar öne çıkarılır. )


-MİT ile/ve/||/<> SAKLAMA



-MİT ve/||/<>/> ÜMİT



-MIYMINTI/LIK ile MİSKİN/LİK[Ar.]

( Kişinin sabrını tüketecek derecede yavaş ve mızmızca iş gören. İLE Çok uyuşuk olan. | Hoş görülmeyecek durumlar karşısında tepki göstermeyen. | Âciz, zavallı. | Cüzzam hastalığına tutulmuş olan. )


-MİZAH [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-MIZIKÇI/LIK değil/yerine/= OYUNBOZAN/LIK

( Çeşitli nedenlerle oyunu bozan, yenilgiyi kabul etmeyen, kolayca darılan kişi. )


-MODA ile/ve/||/<> MODERN



-MODEL ile/ve İDOL



-MODELİ ELE ALAN DÜZEN ile/ve GÖZLEMİ ELE ALAN DÜZEN



-MODERN GELENEK ile/ve KLASİK GELENEK

( Hareket esastır. İLE/VE Sükûn esastır. )


-MODERN ile/ve/değil/yerine/||/<>/> GENİŞLETİLMİŞ



-MODERNİZM ile/ve/değil MODERNİTE

( Modernitedeki çelişkilerin billurlaştırılması. İLE/VE/DEĞİL Modernizmi forma sokmak. )


-MODERNİZM ile/ve/değil MODERNİTE

( Kayıp. İLE/VE/DEĞİL Kazanç/kazanım. )


-MODERNİZM ile/ve/değil MODERNİTE

( Fransız protestanlığını anlamadan Modernizm'i anlamak olanaksızdır. )


-MODERNİZM ile/ve/değil MODERNİTE

( "Konuşmaları". İLE/VE/DEĞİL Kazanımları. )


-MODERNLEŞME ile/ve/||/<> "BATILILAŞMA" ile/ve/||/<> AYDINLANMA



-MODERNLİK ile/ve/< MODERNLEŞME



-MODERNLİKTE:
KÂĞIT PARA ile/ve/||/<> ULUS ile/ve/||/<> ROMAN



-MOĞOLLAR ve TUNGUZLAR ve TÜRKLER

( ... İLE Doğu Sibirya'da yaşayan, yarı göçebe bir topluluk. İLE ... )


-MONARŞİ:
MUTLAK ile ANAYASAL



-MONARŞİ ile/değil/yerine/||/> BAŞKANLIK ile/değil/yerine/||/> PARLAMENTARİZM



-MONDEN[Fr.]

( Toplum yaşamı ile ilgili. | Yüksek sosyete yaşamını seven. )


-MORAL ÖNERME ile FELSEFİ ÖNERME



-MORİTANYA'DA:
ÇAY ve 3 SUNUM/ANLAMI

( Moritanya'da, ufak bardakta üç kez çay ikram edilir.

1. Yaşamın kendi gibi acıdır.
2. Aşk kadar tatlıdır.
3. Ölüm kadar katıdır. )


-MORİTANYA'DA/TROBRİAND ADALARI'NDA:
ATAERKİLLİK ile/ve/değil/<> ANAERKİLLİK

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Moriler, anaerkil bir topluluktur.[Ancak kadın isterse boşanma gerçekleşir.] )


-MOSKOF = RUS

( Rus. | Acımasız, zâlim. )


-MOZAİK[Fr. < MOSAIQUE] ile/değil/yerine BAĞDAŞTIRIM



-MOZAİK ile/ve/değil/yerine/||/<> AŞURE



-MU'TAZIB[Ar.] ile BİRBİRİNE YARDIM EDEN

( BİRBİRİNE YARDIM EDEN )


-MUAF ile/ve/<> MASUM



-MUÂKADE[Ar. < AKD] ile/ve/||/<>/> MÜKÂTEB/E[Ar. < KETB]

( Sözleşme yapmak, antlaşma, akid. İLE/ve/||/<>/> Tamamlandığı zaman özgürleştirilmek üzere bedele bağlanan köle/lik. )


-MUALLİM[Ar. < İLM] değil/yerine/= ÖĞRETMEN

( Tâlim eden, öğreten, öğretmen, hoca. )


-MUARIZ[Ar.] değil/yerine/= KARŞI KOYAN/ÇIKAN/ÇIKABİLEN



-MUASIR MEDENİYET SEVİYESİ değil/yerine/= ÇAĞDAŞ UYGARLIK DÜZEYİ



-MUAVİN[Ar.] değil/yerine/= YARDIMCI



-MUAYEDE[Ar.] değil/yerine/= BAYRAMLAŞMA



-MUAZZEZ[Ar.] değil/yerine/= SAYILAN, SAYGI DUYULAN/GÖSTERİLEN



-MÜBÂGAME değil/yerine/= TATLI DİLLİLİK



-MUBAH[Ar. < İBÂHA] ile MÜSTAHAK[Ar. < HAKK]

( İşlenmesinde, sevap ya da günah olmayan şey/iş. İLE Karşılığını bulmuş, hak etmiş. )


-MÜBAŞERET[Ar.] değil/yerine/= GİRİŞİM

( Bir işe başlama. )


-MÜBEZZİR değil/yerine/= TEBZÎR EDEN, GEREKSİZ, YERSİZ HARCAYAN, İSRÂF EDEN



-MÜBTESİM[< TEBESSÜM] ile GÜLÜMSEYEN, TEBESSÜM EDEN



-MÜCADELE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MÜZAKERE



-MÜCBİR[< CEBR] değil/yerine/= ZORLAYICI/ZORLAYAN



-MÜCERRED[Ar.] ile TAAZZÜB[Ar. < AZEB] ile TE'EBBÜD[Ar.]

( Tek, yalnız. İLE Evlenmeyip bekâr kalma. İLE Ürküp çekinme. | Evlenmeme. )


-MÛCİT/KÂŞİF değil/yerine/= GELİŞTİRİCİ/BULUCU/ORTAYA ÇIKARAN



-MÜDAFAA:
HATTI ile/ve/değil/||/<>/< SATHI



-MÜDÂFAA[Ar.]/DEFANS[İng. < DEFENCE] değil/yerine/= SAVUNMA/SAVUNU



-MÜDAHALE EDEMEMEK ile/değil TAHAMMÜL EDEMEMEK



-MÜDAHALE ile "DARBE"



-MÜEDDEP[Ar.] değil/yerine/= USLU, TERBİYELİ



-MÜESSES NİZAM[Ar.] değil/yerine/= KURULU/YERLEŞİK DÜZEN



-MÜFİT[Ar.] değil/yerine/= YARARLI | ANLATAN



-MÜFLİS ile/değil/yerine/>< MÜFLİK

( İflâs eden. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Birinci sınıf şiir yazan şair. )


-MÜFREDAT[Ar.] değil/yerine/= ÖĞRETİM İZLENCESİ



-MÜFRİT[Ar.] değil/yerine/= AŞIRI



-MUHABBET ile/ve/<> MERHAMET ile/ve/<> ADÂLET



-MUHABBET ve/<> MÜNÂSEBET



-MUHABİR[Ar.] değil/yerine/= GAZETECİ



-MUHÂCEZE[Ar.] ile MUACCİZE[Ar. < ACZ]

( Fısıldamak. İLE Sıkıntı verme, bıktırma, usandırma, tâciz etme. | Yapışkanlık, sırnaşıklık. )


-MUHÂCİM[Ar. < HÜCUM] değil/yerine/= SALDIRAN/SALDIRICI



-MUHÂCİR[Ar. < HİCRET] değil/yerine/= GÖÇMEN

( Göçmen, göç eden. | Bir ülkeden kalkıp, bir başka ülkede yerleşen. )


-MUHAFAZAKÂRLIK ile/ve/||/<> TEPKİSELLİK



-MUHÂLAA[Ar.] ile MUHÂLÂT[Ar.]

( Kadının, kocasına, biraz mal vererek, birbirlerinden resmen ayrılmaları. | Karşılıklı boşanma isteği, kararı ve rızâsı. İLE Olanaksız, olmaz, olmayacak şeyler. )


-MUHÂLİF[Ar.] değil/yerine/= KARŞICIL/KARŞITÇI



-MUHBİR[Ar.] ile/değil MUHABİR[Ar.]

( Haber ulaştırıcı/veren. | Yasadışı olan bir durumu, yetkili oruna bildiren. İLE/DEĞİL Basın ve yayın kurumlarına haber toplayan, bildiren ya da yazan kişi. | Herhangi bir kuruluşun çalışmasıyla ilgili olarak, merkezle başka bir ülke arasında bağlantıyı sağlayan görevli. )


-MÜHEYYİÇ[Ar.] değil/yerine/= COŞTURUCU



-MUHTAÇ OLMAK/İHTİYAÇ DUYMAK değil/yerine/= GEREKSİNMEK/GEREKSİNME DUYMAK



-MUHTEREM[Ar. < HÜRMET] ile SAYGIDEĞER/SAYIN

( Saygıdeğer, sayın, ihtirâm olunmuş. )


-MUHTESİP[Ar.](İHTİSAP AĞASI) ile/ve/||/<> KETHÜDÂ/KAHYÂ[Fars.]

( İslâm şehirlerinde çarşı ve pazar esnafını din kurallarına göre denetleyen görevli, belediye memuru. İLE/VE/||/<> Yiğitbaşılar aracılığıyla esnaf ve devlet ilişkisini yürüten. | Konak, çiftlik vb. yerlerde türlü işleri yapmakla görevli kişi. | Değnekçi. | Gerekmediği hâlde başkasının işine karışan kişi. | Esnaf kuruluşlarında lonca başkanı. )


-MÜKÂFÂT[< KİFÂYET] ile ...

( BERÂBERLİK | BİR HİZMET VE İYİLİĞE KARŞI EDİLEN İYİLİK | ÇALIŞKAN TALEBEYE HOCASININ VERDİĞİ TAKDİR )


-MÜKÂTEBE[Ar. < KETB] ile/>< MÜKÂTEME[Ar. < KETM]

( Tamamlandığı zaman özgürleştirilmek üzere bedele bağlanan köle/lik. İLE/>< Gizleme. )


-MUKÂVEMET[Ar.] değil/yerine/= DİRENME

( Dayanma, karşı durma, karşı koyma, direnme, direniş. | Direnç. )


-MUKÂVİM[Ar.] değil/yerine/= DİRENÇLİ

( Dayanıklı, güçlü, dirençli. | Karşı koyan, başkaldıran. )


-MÜKELLEF[< KÜLFET] ile/ve/<>/< MUHÂTAB[< HUTBE]



-MÜKELLEF/İYET ile/ve/< MES'UL/İYET



-MÜKELLEFİYET ile/ve/değil/yerine/<> MUHABBET



-MÜKELLEFİYET ile YÜKÜM/LÜLÜK

( Yapılması zorunlu olan iş ya da bir işi yapma zorunluluğu. | Mükemmel hazırlanmış, külfetle süslenmiş olan. )


-MUKİM ile SAKİN

( Bir evde oturan, ikamet eden. İLE Durgun, dingin. | Sessiz. | Kimseyi rahatsız etmeyen, kızgınlık göstermeyen. | Huysuzluğu, rahatsızlığı azalmış ya da geçmiş. | Bir yerde oturan. )


-MUKNİ[Ar.] değil/yerine/= İNANDIRAN



-MÜKRİM[Ar.] değil/yerine/= KONUKSEVER



-MÜLÂHAZA[< LÂHZ] değil/yerine/= DİKKATLE BAKMA | İYİCE DÜŞÜNME | DÜŞÜNCE



-MÜLÂKAT[Ar. < LİKA] ile/ve/değil/yerine/<>/< LİYÂKAT



-MÜLÂKÎ[< LİKA]:
BULUŞAN, KAVUŞAN | GÖRÜŞEN



-MÜLK DEVLETİ ya da POLİS DEVLETİ ile/değil/yerine HUKUK DEVLETİ



-MÜLK değil/yerine ACZ

( Mülk ile doyamazsın. DEĞİL/YERİNE Acz ile kendinde ve doyurucu olursun/kalırsın. )


-MÜLKİYET ile/değil/yerine/< AİDİYET

( Kendine. İLE Kendini. )


-MÜLTECİ:
ÜLKESİNDE ile/ve/||/<> YERİNDEN EDİLMİŞ ile/ve/||/<> YERİNDE/MAHALİNDE [IDPs]



-MÜLTECİ ile KOŞULLU MÜLTECİ ile İKİNCİL KORUMA DURUMU



-MÜLTEFİT[Ar.] değil/yerine/= GÜLERYÜZLÜ



-MÜMTAZ ŞAHSİYET değil/yerine/= SEÇKİN KİŞİLİK



-MÜNHASIR[Ar.] değil/yerine/= ÖZGÜ



-MÜNKAD[Ar.] değil/yerine/= BOYUN EĞEN



-MÜPTELA[Ar. < BELÂ] ile MÜPTEZEL/MÜBTEZEL[Ar.]

( Bağımlı. | Düşkün, tutulmuş. İLE Değersiz. )


-MÜRÂÎ/LİK[< RİYÂ] değil/yerine/= İKİYÜZLÜ/LÜK



-MÜREBBÎ[< TERBİYE] değil/yerine/= EĞİTİCİ | BESLEYEN



-MÜRECCAH[< RÜCHÂN] ile YEĞLENEN, TERCİH EDİLEN, ÜSTÜN TUTULAN



-MÜREFFEH[Ar. < RÜFÛH] ile MÜREFFİH[Ar. < RÜFÛH]

( Rahata, refaha, bolluğa kavuşturulmuş, terfîh edilmiş. İLE Rahata, refaha, bolluğa kavuşan, terfîh eden. )


-MÜSÂFİR[< SEFER] ile YOLCU

( MİSÂFİR, YOLDAN GELEN, YOLCU | YOLCULUK SIRASINDA BİRİNİN EVİNE İNEN KONUK | KOMŞUYA GİDEN KİMSE )


-MUSAHABE[Ar.] değil/yerine/= KONUŞMA, GÖRÜŞME



-MÜŞÂHEDÂT ile/ve VİCDAN

( Duyuların dışa yönelik olması. İLE/VE Duyuların içe yönelik olması. İç duyuların kendini gözlemlemesi. )


-MÜŞÂHEDE ve/<> MÜKÂŞEFE

( Görmek. VE/<> Perdeyi açmak. )


-MÜSAİT[Ar.] değil/yerine/= UYGUN



-MÜSÂVÎ[< SEVİYY] değil/yerine/= EŞİT | DENK

( EŞİT, BİRİNİN ÖTEKİNDEN FARKSIZ OLANI, AYNI HALDE VE DERECEDE BULUNAN )


-MÛSİKÎŞİNAS ile/ve MUTRİB

( Müzikle uğraşan. )


-MUSLUK (OLMAK) değil/yerine SU (OLMAK)



-MÜSTA'MEL[Ar. < AMEL] ile MÜSTA'MER[Ar. < UMRÂN]

( Kullanılmış. | Eski, köhne. İLE Göçmen yerleştirerek, ma'mur, şen, bayındır bir duruma getirilen yer. [Fr. COLONIE] )


-MUSTAFA ile/ve/||/<> MUHTAR[< HAYIR]



-MÜSTAHAKK[Ar. < HAKK]["MÜSTEHAK" değil!]/MÜSTAHİKK[aslı!] değil/yerine/= KARŞILIĞINI BULMUŞ (HAK ETMİŞ)



-MÜSTAKİLL[< KILLET] ile/ve/||/<> HÜR

( Başlı başına, kendi başına, kendin kendine, ayrıca, bağımsız. İLE/VE/||/<> Özgür. )


-MUSTARİP ile MÜTEESSİR

( Acı çeken. İLE Kederli, hüzünlü, üzüntülü. | Birinin acısıyla acılanan. | Etkilenen. )


-MÜŞTEHİYÂT[< ŞEHVET] ile İŞTAHLILAR, İSTEKLİLER



-MÜSTEHLİK[Ar. < HELÂK] değil/yerine/= TÜKETİCİ | YİYİP İÇEREK TÜKETEN, BİTİREN



-MÜSTENKİF[Ar.] değil/yerine/= ÇEKİMSER



-MÜŞTEREK[Ar.] değil/yerine/= BİRLİKTE, ORTAK/LAŞA



-MÜŞTERÎ[Ar. < ŞİRÂ] değil/yerine/= ALICI/İLGİLİ

( Satın alan/alıcı, iştirâ eden. | Alışverişte bulunan. | İstekli. | Hem satın alan, hem satan. )


-MÜŞTERİ değil/yerine YOLCU



-MÜSTEVLÎ[Ar. < VELY] değil/yerine/= SALGIN

( İstilâ eden, ele geçiren, idaresi altına alan. | Yayılan, her tarafı kaplayan. | Salgın. )


-MUTA NİKÂHI ile/değil NİKÂH-I MUVAKKAT ile/değil HÜLLE

( Hz. Muhammed, savaş zamanı için geçerli kılmıştır. [Hz. Ömer, tamamen kaldırmıştır.] DEĞİL Belirli bir süre için yapılan nikâh. [Caiz değildir.] İLE Yurttaşlar Yasası'nın kabulünden önce, kocasından üç kez boşanan kadının, yine eski kocasıyla evlenebilmesi için yabancı bir erkeğe, bir günlüğüne nikâh edilmesi. )


-MUTA NİKÂHI ile/değil NİKÂH-I MUVAKKAT ile/değil HÜLLE

( "MİSYAR: Seyahat süresince geçerli olan nikah.

MİSFAR: İş gezisi(sefer) süresince geçerli olan nikah.

MİSYAF: Tatil süresince geçerli olan nikah." )


-MUTAASSIP(/B)[Ar.] değil/yerine/= BAĞNAZ/AŞIRI TUTUCU



-MUTALLAKA[Ar.] değil/yerine/= DUL (KADIN)

( Boşanarak dul kalmış kadın. )


-MÜTEBESSİM[< BESM] değil/yerine/= GÜLÜMSEYEN/GÜLEÇ :)



-MUTEDİL[Ar.] değil/yerine/= DENGELİ | ILIMAN



-MUTEDİL[Ar.] değil/yerine/= ILIMAN/ILIMLI



-MÜTEESSİR[< ESR < ESÂRET] değil/yerine/= HÜZÜNLÜ, KEDERLİ, ÜZÜNTÜLÜ | BİRİNİN ACISIYLA ACILANAN | DUYGULANMIŞ



-MÜTEFEKKİRE ve/<> TERTİB



-MÜTEHADDİR[Ar. < HADER] ile MÜTEHADDİR[Ar.]

( Örtünen, bürünen, tahaddür eden. İLE Yokuş aşağı giden, hızla aşağı doğru inen, yuvarlanan. )


-MÜTEHANNİN[Ar.] ile MÜTEHASSİR[Ar. < HASR]

( Çok göreceği gelen, özleyen. İLE Özleyen, hasret çeken. )


-MÜTEMADİYEN ile BİTEVİYE ile NAMÜTENAHİ



-MÜTEMAHHIZ[< MÜTEMAHHIZÎN] ile İNANARAK, CAN VE GÖNÜLDEN ÇALIŞAN



-MUTENA[Ar.]/GÜZİDE[Fars.]/ELİT[Fr.] değil/yerine/= ÖZENİLMİŞ | SEÇİLMİŞ, SEÇKİN, BEĞENİLMİŞ, ÖNEMLİ



-MÜTENÂDÎ[< NİDÂ] ile BİRBİRİNİ ÇAĞIRAN, BİRBİRİNE NİDÂ EDEN



-MÜTENÂSİB[< NİSBET] ile ORAN/ORANLI, UYGUN

( UYGUN OLAN, HER BAKIMDAN BİRBİRİNE UYGUN, DENK )


-MÜTEREDDİT[Ar.] değil/yerine/= İKİRCİKLİ



-MÜTEŞABİH ile/ve/değil/||/<> MESEL



-MÜTEŞEBBİS[Ar.] değil/yerine/= GİRİŞKEN/GİRİŞİMCİ



-MÜTEVÂZI değil/yerine/= ALÇAKGÖNÜLLÜ/GÖNLÜ YERDE/KOTKU



-MUTLAK/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YETKİN/LİK

( Bir şeyin mutlak olması, yetkin olduğu anlamına gelmez. )


-MUTLAK ile/ve ADÂLET



-MUTLU İKEN ile ÜZÜNTÜLÜ İKEN ile ÖFKELİ İKEN

( Söz verme! İLE Yanıt verme! İLE Karar verme. )


-MUTLU OLMAK İÇİN GEREKEN "BENCİLLİK":
"SADECE KENDİNİ DÜŞÜNMEK" değil/yerine ÖNCELİKLE KENDİNİ DÜŞÜNEBİLMEK



-MUTLU ile/ve/<> MEMNUN

( Başarının sırrı nedir bilmiyorum fakat başarısızlığın sırrı herkesi memnun etmeye çalışmaktır. )


-MUTLULUK İÇİN ...:
DAHA AZ ... ve/>< DAHA ÇOK ...

( ... nefret edelim. VE/>< ... sevelim.
... kaygılanalım. VE/>< ... dans edelim.
... alalım. VE/YERİNE/>< ... verelim.
... tüketelim. VE/YERİNE/>< ... üretelim/türetelim.
... somurtalım. VE/YERİNE/>< ... gülelim.
... konuşalım. VE/YERİNE/>< ... dinleyelim.
... korkalım. VE/YERİNE/>< ... deneyelim.
... yargılayalım. VE/YERİNE/>< ... kabul edelim.
... izleyelim. VE/YERİNE/>< ... yapalım.
... şikâyet edelim. VE/YERİNE/>< ... takdir/tebrik edelim. )


-MUTLULUK, ...:
"YAŞAM TARZIMIZDA" değil YAŞAMA BAKIŞ TARZIMIZDA



-MUTLULUK:
KİŞİDE/MALDA/MAKAMDA değil/yerine AMAÇTA



-MUTLULUK ile/ve/||/<> DOSTLUK ile/ve/||/<> AŞK

( Birlikte gülebiliyorsak. İLE/VE/||/<> Birlikte ağlayabiliyorsak. İLE/VE/||/<> Birlikte susabiliyorsak. )


-MUTLULUK ile ISTIRAP

( Herkesle paylaşılabilir. İLE Özel ve az kişiyle paylaşılabilir. )


-MUTSUZLUK MERKEZLERİ ile/ve/değil/yerine/>< MUTLULUK MERKEZLERİ

( 7. SAADET[SÜREKLİ MUTLULUK] MERKEZİ
------------------
6. YÜKSEK BİLİNÇ
5. KOŞULSUZ SEVGİ (BOLLUK)
4. SEVGİ
[mutluluk merkezleri]
ile/ve/değil/yerine/><
[mutsuzluk merkezleri]
3. GÜÇ
2. DUYGU
1. GÜVENLİK [en alt] )


-MUTSUZLUK MERKEZLERİ ile/ve/değil/yerine/>< MUTLULUK MERKEZLERİ

( YÜKSEK BİLİNÇ KILAVUZU )


-MUTSUZLUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> MUTLULUK

( Sahip olduklarımızı unuttuğumuzdan dolayı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Sahip ol(a)madıklarımıza ulaşmak için. )


-MUTSUZLUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> MUTLULUK

( En mutsuz kişi, geçmiş ve/ya da geleceğe (fazla) odaklı olandır. )


-MUTTASIF[< VASF] ile ...

( VASIFLANAN, KENDİNDE BİR HAL, BİR SIFAT, BİR VASIF BULUNAN, İTTİSÂF EDEN )


-MUVÂCEHE[< VECH] ile YÜZLEŞME, YÜZ YÜZE GELME | KARŞI, ÖN



-MUVAZAA[Ar.] değil/yerine/= DANIŞIK/LIK



-MÜXBİR[Azr.] = MUHABİR[Tr.]



-MUZAHİR[Ar.] değil/yerine/= DESTEKLEYEN, YARDIM EDEN



-MÜZE:
"KORUMA/SERGİLEME YERİ" ile/değil/||/<>/< ESİNLENDİRME YERİ/ARACI



-MÜZE(CİLİK) ve/<> İKTİDAR



-MÜZEYE GİR fakat "MÜZELİK OLMA!"



-MÜZİK ile/ve/<> AHLÂK



-MÜZİK ve/||/<> BEYİN

( )


-MUZIR[Ar. < ZARAR] ile MUZİP[Ar.]

( Zararlı, zarar veren, zarara sokan. | Yaramaz, herşeyi bozan/karıştıran. İLE Şaka yapmaktan hoşlanan, takılgan. )


-MÜZİSYEN ile VİRTÜÖZ



-MUZUR değil MUZIR



-NAĞRA değil NARA[Ar. < NARE]

( Haykırma, bağırma. | "Sarhoş ya da külhanbeyi" bağırması. )


-NÂİL OLMAK ile/ve/<> LÂYIK OLMAK/OLABİLMEK



-NÂLÂN[Fars.] değil/yerine/>< HANDÂN[Fars.]

( İnleyici, inleyen. DEĞİL/YERİNE/>< Gülen, gülücü, güler, sevinçli. )


-NÂLÂN[Fars.] değil/yerine/>< HANDÂN[Fars.]

( "Son Hıçkırık"[Hülya Koçyiğit - Kartal Tibet] filmini de izlemenizi salık veririz. )


-NÂM-ZED ile ...

( NİŞANLI, SÖZLÜ, YAVUKLU | ADAY | MİRAS BIRAKANIN FEVKALÂDE İKAME YOLUYLA TAYİN ETTİĞİ MİRASÇI | LEHİNE VASİYET YAPILAN KİMSE )


-NAMAZ:
DÜŞÜNCE ve EYLEM BİRLİĞİ/BULUŞMASI



-NAMAZ ile/ve/||/<>/< AHLÂK

( [Zorunlu/Farz!] 5 vakit. İLE/VE/||/<>/< 24 saat boyunca, her an. )


-NAMDAR[Fars.] değil/yerine/= ÜNLÜ



-NAMIK KEMAL ve/||/<>/< ABDÜLLÂTİF SUPHİ PAŞA



-NAMUS-U EKBER ile/ve NAMUS-U ESGAR

( Tanrı. İLE/VE Para. | Sessiz adâlet. )


-NÂMÛS[Ar.] ile/değil/<> NOMOS[Yun.]

( Yasa. | Ar, edep, hayâ, ırz. | Temizlik, doğruluk. | Allah'a yakın olan büyük melek. | Esrâr sahibi. | Sinek. | Derinden gelen ses. İLE/DEĞİL/<> Yasa. )


-NAMUS ile/ve GÜVEN



-NAMUS ile ŞEREF



-NANKÖR[Fars.] ile/değil/yerine/>< VEFÂLI

( Tek bir yanlışınızı/eksiğinizi/zararınızı görse, tüm iyiliklerinizi/artılarınızı/yararlarınızı unutur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çok fazla yanlışınızı/eksiğinizi/zararınızı görse bile iyiliklerinizi/artılarınızı/yararlarınızı unutmaz. )


-NARİN ile/ve/||/<> NAZİK



-NARSİSİZM:
BİRİNCİL ile/ve/||/<>/> İKİNCİL



-NARSİSİZM/NARSİSİST ile SOLİPSİZM/SOLİPSİST



-NARSİSİZM ile/ve/||/<> KÖTÜCÜL(MALIGNANT) NARSİSİZM



-NASFET/NISFET[Ar.] değil/yerine/= HAK VE ADÂLETE UYGUNLUK



-NASIL ...:
"TAKDİR EDERSEN/İZ" ile/ve/değil/yerine/<> "UYGUN GÖRÜRSEN/İZ"



-NASIL GÖRDÜĞÜNÜ DEĞİŞTİR ve/<>/> NASIL DEĞİŞTİĞİNİ GÖR



-NÂSİL[Ar. < NESAK] ile NÂSİR[Ar. < NESR] ile NASÎR[Ar. < NASR] ile NASL[Ar. çoğ. NİSÂL, NUSÛL] ile NASR[Ar.]

( Kıl dökücü ilâç. İLE Yayan, saçan. | Düzyazı/nesir yazan. İLE Yardımcı, nusret eden. İLE Ok, kargı, temren gibi şeylerin ucundaki sivri demir. İLE Yardım. | Üstünlük. )


-NASİP/KISMET[Ar.] değil/yerine/= KUTPAY/YAZGIPAY



-NASİP ile/ve/değil/yerine AZİM

( Nasip bilmeyip, azim biliriz. )


-NASİP ile KISMET

( Kısmetse gelir Yemen'den, değilse gelir çenenden. )


-NASIP ile NASİP

( Atama. İLE Birinin payına düşen şey. | Birinin elde edebildiği, sahip olabildiği şey. | Kısmet, talih, baht. | Günlük kazanç. )


-NATARE ile ÜMMET



-NATURE vs. NORTURE



-NAYLON POŞETLER(İ KULLANMAK) yerine/değil FİLE/SEPET (KULLANMAK)



-NAZ ile/ve NİYAZ (EHLİ OLMAK)

( ... İLE/VE Yalvarma, yakarma. | Dua. | Bazı tarikatlarda, küçüğün, büyüğe yönelik selâm, saygı ve duası. )


-NE ATTIĞIMIZ ve/||/<> NE KATTIĞIMIZ



-NE DEDİĞİ(Nİ ANLAMAK) ile NE DEMİŞ OLABİLECEĞİ(Nİ ANLAMAK)



-NE KADAR SEVDİĞİNİZ ve/+/||/<> NE KADAR NAZİK YAŞADIĞINIZ ve/+/||/<> NASIL, ZARÂFETLE VAZGEÇEBİLDİĞİNİZ



-NE VAROLANI ile/ve/<> KİM VAROLANI

( İnsan dışındaki herşey. İLE/VE/<> İnsan. )


-NE YAPABİLİRİM? ve/> NASIL YAPABİLİRİM?

( Kişinin, kendine sorabileceği en temel sorulardır! )


-NE YAPACAĞINI BİLMEK
ile/ve/değil/yerine/<
NE YAPMAYABİLECEĞİNİ/YAPMAYACAĞINI! BİLMEK !!!

( Ne yapman gerektiğinden çok, önce ne yapmaman gerekiğini bil, yeter. Çoğu zaman ne yapman gerektiğini bilemeyebilirsin, fakat ne yapmaman gerektiğini her zaman çok iyi bilebilirsin. )


-NE YAPACAĞINI BİLMEK
ile/ve/değil/yerine/<
NE YAPMAYABİLECEĞİNİ/YAPMAYACAĞINI! BİLMEK !!!

( İsabet ve kesinlik tutturulamayabilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/< İsabet ve kesinlik üzerinedir, kolaylıkla sağlanabilir, tamamen uzlaşımsal ortak bir hareket noktası sunabilir. )


-NE YAPACAĞINI BİLMEK
ile/ve/değil/yerine/<
NE YAPMAYABİLECEĞİNİ/YAPMAYACAĞINI! BİLMEK !!!

( Kendini gerçekleştirmiş, saygın ve önemli birine sormuşlar:
Nasıl bu noktaya geldiniz?
Yakınlarında bulunan bir kişiyi göstererek, herşeyi ondan öğrendiğini söylemiş.

Çevresindekiler hayret içinde ve inanamayarak demişler ki:
Nasıl olur? O işaret ettiğiniz kişi, her türlü, düzenbazlığı, yalanı, rezilliği yapan biridir.

Yanıt: Heh işte!
O ne yaptıysa ben yapmadım! )


-NE YAPACAĞINI BİLMEK
ile/ve/değil/yerine/<
NE YAPMAYABİLECEĞİNİ/YAPMAYACAĞINI! BİLMEK !!!

( Bir şey ki, yapmasan da olur, YAPMA!
Bir şey ki, söylemesen de olur, SÖYLEME! )


-NE YAPACAĞINI BİLMEK
ile/ve/değil/yerine/<
NE YAPMAYABİLECEĞİNİ/YAPMAYACAĞINI! BİLMEK !!!

( Irmağın derinliği, iki ayakla birden ölçülmez! )


-NE YAPACAĞINI BİLMEK
ile/ve/değil/yerine/<
NE YAPMAYABİLECEĞİNİ/YAPMAYACAĞINI! BİLMEK !!!

( Bilme sanatı, neyi gözardı edeceğini bilmektir. )


-NE YAPACAĞINI BİLMEK
ile/ve/değil/yerine/<
NE YAPMAYABİLECEĞİNİ/YAPMAYACAĞINI! BİLMEK !!!

( )


-NE YAPARSAK/YAZARSAK YAPALIM/YAZALIM,
HİÇBİR KONUDA:
ACELE ETME(YELİM)! ve/||/<>/> ÖZEN GÖSTER(ELİM)!

( )


-NE YAPMAYABİLECEĞİNİ BİLMELİ!

( Kendini gerçekleştirmiş, saygın ve önemli birine sormuşlar:
Nasıl bu noktaya geldiniz?
Yakınlarında bulunan bir kişiyi göstererek, herşeyi ondan öğrendiğini söylemiş.

Çevresindekiler hayret içinde ve inanamayarak demişler ki:
Nasıl olur? O işaret ettiğiniz kişi, her türlü, düzenbazlığı, yalanı, rezilliği yapan biridir.

Yanıt: Heh işte!
O ne yaptıysa ben yapmadım! )


-NE-LİK ile/ve NİTELİK ile/ve İLİŞKİLERİ



-NE'LİK(SİZ) ile/ve NİTELİK(SİZ)



-NEBÎ ve/||/<> PÎR ve/||/<> VELÎ
ve/||/<>
EDEB ve/||/<> AHLÂK ve/||/<> ZANAAT



-NECÂT değil/yerine/= KURTULMA, KURTULUŞ



-NEDEN-ETKİ ile/ve/değil EYLEM-AMAÇ



-NEDEN:
400 değil 4YÜZSÜZ(/LÜK)



-NEDEN ile/ve/||/<> AMAÇ



-NEDENİNİ GÖRÜP:
GÖZARDI EDEN / KAYITSIZ KALAN(LARDAN OLMAK) ile/değil/yerine GÖRDÜKLERİNDEN HOŞLANMAYANLARDAN OLMAK



-NEFSÂNÎ ile/ve/||/<>/< ŞEHVÂNÎ/ŞEHVETLİ



-NEOLİBERALİZM ve/=/||/<> "ZENGİNLER İÇİN SOSYALİZM"



-NEOLİBERALİZMDE
ESNEKLİK VE SONUÇLARI:
GÜVENCESİZLİK ve/||/<> BELİRSİZLİK



-NEPOTİZM ile PATRONAJ ile KAYIRMA



-NEREDE, NE KADAR BAHŞİŞ VERİLİR?



-NEREDEN GELDİĞİNİ:
BİLMEYEN ile/değil/yerine/>< BİLEN

( [nereye gideceğini] Bilmez. İLE/DEĞİL/YERİNE Bilir. )


-NERELİSİN? ile/ve/> KİMLERDENSİN? VE KİMSİN?



-NEREYE? ile NEREYE KADAR?



-NEŞE ve/<>/< GÜVEN



-NEŞE >< HASTALIK ya da KURUNTU

( Neşeli olmayan kişiden, iki türlü kuşkulanılır. Ya hastadır ya da o kişinin, başkalarına bildirmek istemediği bir kuruntusu vardır. [ATATÜRK] )


-NEŞE ve SAMİMİYET

( Samimiyet, başlıca bir gereksinimdir. )


-NEŞE ve SAMİMİYET

( Intimacy is essential need. )


-NESEB ASABİYESİ ile/değil/yerine SEBEP ASABİYESİ



-NESEB ile MEZHEB

( Soy, nesil. İLE Bir dinin görüş, yorum ve anlayış ayrılıkları nedeniyle ortaya çıkan kollarından her biri. | Anlayış, görüş. | Öğreti. )


-NESİL[Ar.]/BATIN/JENERASYON[İng./Fr. < GENERATION] değil/yerine/= KUŞAK/GÖBEK



-NESİL/KUŞAK/AHLÂF[Ar. < HALEF]

( Bir nesil üretir/tutar, bir nesil tüketir/harcar. )


-NESİL/KUŞAK/AHLÂF[Ar. < HALEF]

( Bir nesilin çözümü, bir sonraki nesilin aksiyomudur. )


-NESİL değil/yerine/= KUŞAK



-NESNE AKTARIMI ile/değil/yerine KENDİLİK AKTARIMI



-NESNE PUTU ile/ve/



-NESNE PUTU ile/ve/



-NESNELER ile/ve/||/<>/> KİŞİLER

( Aldığın yere bırakılmalı. İLE/VE/||/<>/> Hak ettiği yerde bırakılmalı/tutulmalı. )


-NESNENİN MERKEZİ ve/||/<> BİLİNCİN MERKEZİ ve/||/<> ÖZGÜRLÜĞÜN MERKEZİ

( Kendi dışındadır. VE/||/<> Kendini bilmedir. VE/||/<> Kendine yeten varolmadır. )


-NET ile TEMİZ



-NETLEŞTİRME ile/ve/değil/||/<>/< AYRIŞTIRMA



-NETLEŞTİRME ile/ve/<> YÜZLEŞ(TİR)ME ile/ve/<> YORUMLAMA

( Psikoterapi yöntem ve süreçleri. )


-NETLİK ile "AŞIRILIK"



-NEZÂFET ile/ve/||/<> NEZÂHET[< NEZH(NEZİH)] ile/ve/||/<> NEZÂKET[Farsça NÂZİK'ten, Arapça kalıbına yakıştırılarak]

( Temizlik, paklık. İLE/VE/||/<> Ahlâk temizliği. | İncelik. İLE/VE/||/<> Kişilere saygılı ve incelikle davranma. )


-NEZÂKET [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-NEZÂKET:
BAŞKASINI RAHATSIZ ETMEMEK değil BAŞKASI İÇİN RAHATSIZLIK DUYMAK



-NEZÂKET ile/ve/<> KÜLTÜR



-NİCELİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NİTELİK

( Bölünebilir olan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bölünemez olan. )


-NİCELİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NİTELİK

( Altın, altınlık niceliğinde, altınlık niteliklerini barındırır. )


-NİCELİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NİTELİK

( ARITHMOS ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EIDOS )


-NİCELİK ile/ve/||/<>/> NİTELİK ile/ve/||/<>/> ÖLÇÜ

( Bölünebilir olan. İLE/VE/||/<>/> Bölünemez olan. İLE/VE/||/<>/> ... )


-NİCELİK ile/ve/||/<>/> NİTELİK ile/ve/||/<>/> ÖLÇÜ

( "Kaç?" sorusunun yanıtıdır. İLE/VE/||/<>/> "Nasıl?"[Ne asıl? < KEYFE] sorusunun yanıtıdır. İLE/VE/||/<>/> ... )


-NİCELİK ile/ve/||/<>/> NİTELİK ile/ve/||/<>/> ÖLÇÜ

( Nicelik olmadan, nitelik olmaz! Nitelik olmadan da nicelik! )


-NİCELİK ile/ve/||/<>/> NİTELİK ile/ve/||/<>/> ÖLÇÜ

( Altın, altınlık niceliğinde, altınlık niteliklerini barındırır. )


-NICOTIANA RUSTICA ile NICOTIANA TABAKUM

( Rusya ve Hindistan'da yetişir. İLE Dünyanın çoğu bölgesinde bulunanın adıdır. )


-NİFÂK ile/değil/yerine/>< İNFÂK

( (")Saklıyorsak("). İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Veriyorsak. )


-NİFÂK ile/değil/yerine/>< İNFÂK

( İnfâk, nifâğın panzehiridir. )


-NİKÂH ile/ve DÜĞÜN



-NİKÂH ile/ve DÜĞÜN



-NİKÂH ve SİFAH



-NİKAHTA:
TANIKLIK/ŞAHADET ve/||/<>/> İHİTİYÂR/RIZÂ ve/||/<>/> SÜRESİZLİK



-NİŞÂN[Fars.] ile -NİŞÂN[Fars.]

( İz, belirti. | İşaret, fabrika işareti. | Yara izi. | Amaç, hedef, vurulması istenilen nokta. | Vurulacak noktaya silahı çevirme. | Sevgililik işareti. | Bu işareti takmak üzere yapılan tören. | Hatıra için dikilen taş. | Tuğra. | Taltif için verilen madalya. | Ferman. İLE "duran, dikilen, kalan" gibi anlamları gelerek bileşik sıfatlar yapar.[HATIR-NİŞAN: Unutulmayan, akılda kalan.] )


-NİSBÎ ile KISMÎ



-NİTELİK NİCELİK



-NİTELİK/LER ile/ve BOYUT



-NİTELİK ile/ve ANLAM



-NİTELİK ile AYIRT EDİCİ NİTELİK



-NİTELİK ile/ve DENGE



-NİTELİK ile/ve DERİNLİK



-NİTELİK ile/ve DOZ



-NİTELİK ve/<>/> FELSEFE



-NİTELİK ile/ve GEÇERLİLİK



-NİTELİK ile/ve İKİLİ NİTELİK



-NİTELİK ile KAPASİTE



-NİTELİK ile/ve/değil KENDİLİK

( Sıfat. İLE/VE/DEĞİL Ad. )


-NİTELİK ile/ve/değil KENDİLİK

( Siz, sadece kendinizsinizdir. )


-NİTELİK ile/ve/değil KENDİLİK

( Adjective. VS./AND Name. )


-NİTELİK = KEYFİYET = QUALITY[İng.] = QUALITÉ[Fr.] = QUALITÄT, BESCHAFFENHEIT[Alm.] = QUALITAS[Lat.] = POIOTES[Yun.] = CALIDAD[İsp.]



-NİTELİK ile/ve KUDRET



-NİTELİK ile ÖZELLİK



-NİTELİK ile SINIR



-NİTELİK ile SIRADÜZEN



-Nitelikli soru sorabilmek için DİNLE!!!



-Nitelikli soru sorabilmek için SUS!!!



-Nitelikli soru sorarak KONUŞ!!!



-NİTELİKLİ YAŞAM İÇİN ...:
YARISI ile/ve/||/<> 2 KATI ile/ve/||/<> 3 KATI :) :) :) ile/ve/||/<> SINIRSIZ ve KOŞULSUZ

( Yemeğin. İLE/VE/||/<> Yürüyüş. İLE/VE/||/<> Gülüş. :) İLE/VE/||/<> Sevgi. )


-NİTELİKLİ/KAPSAMLI YANIT ve/||/<>/>/< NİTELİKLİ SORU



-NİTELİKLİ ile NİTELİKSEL



-NİTELİKLİ ile/ve/<>/değil SEÇKİN



-NİYET BOZUKLUĞU ile/değil NİYET EKSİKLİĞİ



-NİYET OKUMAK" ile/değil/yerine/>< ANLAMAYA ÇABALAMAK/ÇALIŞMAK



-NİYET'TE:
SAMİMİYET, İÇTENLİK, YAKINLIK
ve
TUTUM'DA:
RESMİYET, MESAFE, CİDDİYET



-NİYET ile/ve/<>/>/< EYLEM

( Niyet, eylemden önceliklidir. )


-NİYET ile/ve/<>/>/< EYLEM

( Eylem, içtenliğin kanıtıdır. )


-NİYET ile/ve/<>/>/< EYLEM

( Eylem, gerçeğin mihenk taşıdır. )


-NİYET ile/ve/<>/>/< EYLEM

( Berraklık ve sevecenlik eylemdir. )


-NİYET ile/ve/<>/>/< EYLEM

( Eylem konusunda tasa çekmeyin, aklınıza ve gönlünüze özen gösterin. )


-NİYET ile/ve/<>/>/< EYLEM

( Gerçeği bulmak için günlük hayatınızın en küçük eylemlerinde gerçek olmalısınız. )


-NİYET ile/ve/<>/>/< EYLEM

( Gerçek, samimi eylemin meyvesidir. )


-NİYET ile/ve/<>/>/< EYLEM

( Kalbi değiştiren eylemdir. )


-NİYET ile/ve/<>/>/< EYLEM

( Sağlam bir anlayışa sahip bir kişi, eylemden sakınmaz. )


-NİYET ile/ve/<>/>/< EYLEM

( İmgenin ardında ve ötesinde olan idrak ve eylem gücüsünüz. )


-NİYET ile/ve/<>/>/< EYLEM

( Eylem, gizli, bilinmeyen, bilinemez olandır. Sadece onun meyvesini bilebilirsiniz. )


-NİYET ile/ve/<>/>/< EYLEM

( Hiç kimse, bir başkası adına eylemde bulunamaz. )


-NİYET ile/ve/<>/>/< EYLEM

( Vazgeçme! Üşenme! Erteleme! )


-NİYET ile/ve/<>/>/< EYLEM

( Nobody can act for another. )


-NİYET ile/ve/<>/>/< EYLEM

( Do not give up! Do not dilatory! Do not delay! )


-NİYET ile/ve/<>/>/< EYLEM

( Action is a proof of earnestness.
Action is the touchstone of reality.
Clarity and charity is action.
You need not worry about action, look after your mind and heart.
Action is hidden, unknown, unknowable. You can only know the fruit.
A man of steady understanding will not refrain from action. )


-NİYET ve/||/<> GAYRET ve/||/<> DİRÂYET[YETENEK]



-NİYET ile/ve/||/<> GİZEM



-NİYET ile/ve/||/<> İZLENİM



-NİYET ve/||/<>/> KARAR ve/||/<>/> UYGULAMA



-NİYET ile/ve/<> YÖNELİM/EĞİLİM//MEYL



-NİYET ve/||/<> YÖNELİM ve/||/<> BAĞLILIKLAR ve/||/<> YATKINLIKLAR



-NİZAM-ÜL-MÜLK ile MAVERDİ



-NİZÂM ile/ve/||/<> İNTİZÂM

( Düzen. İLE/VE/||/<> Düzenli olma, düzenlilik. )


-NÖKER ile HİZMETÇİ, HİZMETKÂR



-NÜFUS ARTIŞI ile/||/<>/>< KİŞİ SAYISININ AZALMASI

( )


-NÜFUS ARTIŞI ile/||/<>/>< KİŞİ SAYISININ AZALMASI

( Haritayı görmek için burayı tıklayınız... )


-NÜFUS CÜZDANI değil NÜFUS KÂGIDI



-NÜFUS[Ar.]/POPÜLASYON[İng./Fr. < POPULATION] değil/yerine/= ÇOĞA



-NÜFUZLU değil/yerine/= SÖZÜGEÇER



-NÜMÂYİŞ[Fars.] değil/yerine/= GÖSTERİŞ



-NURLANMIŞ ve/||/<> ONURLANMIŞ

( Şehit. VE/||/<> Gazi. )


-NUTUK/HİTÂBE/DİSKUR değil/yerine/= SÖYLEV/SÖYLERGE



-O ile/ve/<> BEN/BİZ



-O ile o

( Senden sana giderken/geçerken bile BEN/O vardır. )


-ÖBEK = GROUP[İng.] = GROUPE[Fr.] = GRUPPE[Alm.] = GRUPO[İsp.]



-OBJEKTİF değil/yerine/= NESNEL



-OCAK ile/ve/||/<>/> SOFRA



-ODA [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-ODA [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-ODAKLANMA ile/ve ADANMA



-ÖDEV AHLÂKI ile/ve FERÂGAT AHLÂKI ile/ve USTA AHLÂKI



-ÖDEV ile/ve/||/<> GÖREV



-ÖFKE GÜCÜ" ve "İSTEK/ARZU GÜCÜ" | ile/ve/değil/yerine/<>/> AKIL GÜCÜ

( Öfkeni, akılla yenemiyorsan, kendini, insandan sayma! )


-ÖFKE GÜCÜ" ve "İSTEK/ARZU GÜCÜ" | ile/ve/değil/yerine/<>/> AKIL GÜCÜ

( Öfkenin her zaman bir nedeni vardır fakat iyi bir nedeni yoktur. )


-ÖFKE:
KUDRET ile/ve/değil/yerine ŞECAAT



-ÖFKE ile/ve/değil/||/<>/< "BEKLENTİ"



-ÖFKE ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< "TEPKİ"



-ÖFKE = ANGER[İng.] = COLËRE[Fr.] = ZORN[Alm.] = ira[Lat.]



-ÖFKE ile/ve/değil/yerine/>< ANLAMA

( Öfkenin olduğu yerde anlama, anlamanın olduğu yerde öfke barın(a)maz. )


-ÖFKE ile/ve/değil/||/<>/< ÇARESİZLİK



-ÖFKE ile/ve/değil/||/<>/< ENGELLENME



-ÖFKE ile/değil/yerine/>< GÜLÜMSEME :)

( Öfkenin uzaklaştırdığını, gülücükler geri getiremez. )


-ÖFKE yerine HÜZÜN



-ÖFKE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SAĞLIKLI ÖFKE



-ÖFKE ile/değil/yerine/>< ŞEFKÂT

( Uzaklaştırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yakınlaştırır. )


-ÖFKE ile/ve/||/<>/> SUÇLULUK DÜŞÜNCESİ/DUYGUSU



-ÖFKE ile/<> SUSMA/SÜKÛT

( Kızmış olduğunun göstergesidir. İLE/<> Kırılmış olduğunun göstergesidir. )


-ÖFKE ile/ve/> UTANMA

( Öfke gelir, göz kararır; öfke gider, yüz kızarır. )


-ÖĞRENECEK OLAN ile "AYAK UYDURACAK OLAN"



-ÖĞRENİLECEK OLAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TERK EDİLECEK OLAN



-ÖĞRENİLEN ÖZGÜRLÜK ile/değil/yerine ÖZGÜRLÜK



-ÖĞRENME/ÖĞRENENLER:
ZAMANINDA ile/ve/||/<> OTORİTEDEN ile/ve/||/<> DENEYEREK ile/ve/||/<> YAŞAMDAN ile/ve/||/<> YAŞAMDAN BİLE (ÖĞRENEMEME/ÖĞRENEMEYENLER)

( İndirimli fiyattan. İLE/VE/||/<> Özgürlük bedeliyle. İLE/VE/||/<> Etiket fiyatından. İLE/VE/||/<> Gecikme zammıyla. İLE/VE/||/<> Boşa geçmiş, koskoca bir yaşamla. )


-ÖĞRENME ile/ve/<>/yerine ANLAMA

( Yapmak, onu bildiğini göstermektir. )


-ÖĞRENME ile/ve/<>/yerine ANLAMA

( Bir şeyi iyi anlayın, ulaşmışsınız demektir. )


-ÖĞRENME ile/ve/<>/yerine ANLAMA

( Öğrenmek, bildiğini fark etmektir. )


-ÖĞRENME ile/ve/<>/yerine ANLAMA

( Tekrarın etkili olabilmesi için anlamlı bir biçimde ve istekle yapılması gerekir. )


-ÖĞRENME ile/ve/<>/yerine ANLAMA

( Okuyarak ve/ya da gözlemleyerek ve/ya da deneyimleyerek. İLE/VE/<>/YERİNE Severek. )


-ÖĞRENME ile/ve/<>/yerine ANLAMA

( Understand one thing well, and you have arrived. )


-ÖĞRENME ile/ve/||/<>/> PAYLAŞMA



-ÖĞRETECEĞİN KADAR ile BİLMEN GEREKTİĞİ KADAR

( Leblebi kadar öğretebilmek için top kadar bilmek gerek. )


-ÖĞRETECEĞİN KADAR ile BİLMEN GEREKTİĞİ KADAR

( Öğreteceğin kadar bilirsen öğretemezsin. )


-ÖĞRETECEĞİN KADAR ile BİLMEN GEREKTİĞİ KADAR

( Bilmiyorsan, Öğret! )


-ÖĞRETECEĞİN KADAR ile BİLMEN GEREKTİĞİ KADAR

( Öğrenmenin tek yolu uygulamadır. )


-ÖĞRETECEĞİN KADAR ile BİLMEN GEREKTİĞİ KADAR

( Bir günde olmaz ama bir gün[de] olur. )


-ÖĞRETECEĞİN KADAR ile BİLMEN GEREKTİĞİ KADAR

( Aramakla bulunmaz fakat bulanlar arayanlardır. )


-ÖĞRETECEĞİN KADAR ile BİLMEN GEREKTİĞİ KADAR

( Arayan aradığı sürece ayrı kaldı çünkü aradığı kendindeydi. )


-ÖĞRETEN ile/ve/||/<>/> ÜRETEN



-ÖĞRETİM'İN:
OLUMLU YANLARI ile/ve OLUMSUZ YANLARI



-ÖĞRETMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DÜŞÜNMELERİNİ SAĞLAMAK



-ÖĞRETMEK ile/ve/<> FARK ETMEK/ETTİRMEK

( Öğretmek, başkalarına senin kadar iyi bildiklerini anımsatmaktır. )


-ÖĞRETMEK ile/ve/<> FARK ETMEK/ETTİRMEK

( EACH ONE, TEACH ONE )


-ÖĞRETMEK ile/ve/<>/değil/yerine GÖSTERMEK



-ÖĞRETMEK ile/ve/değil/yerine KEŞF ETTİRMEK



-ÖĞRETMENİ OLALIM! ve/||/+/<>/>/< ÖĞRENCİSİ OLALIM!

( Nefsimizin. VE/||/+/<>/>/< Vicdanımızın. )


-ÖĞRETMENİN/HOCANIN SAĞLAYABİLECEKLERİ:
EMNİYETİ SAĞLAMAK ile/ve BAŞLANGIÇTA UYGUN OLAN(LAR)I SUNMAK



-ÖĞÜT ile/ve/değil/yerine/||/<> (İYİ/YETERLİ/NİTELİKLİ) ÖRNEK

( Yolu, uzundur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Yolu, kısa ve etkilidir. )


-ÖĞÜT ile/ve/<>/>< HAKARET

( Bir insana, başkaları yanında verilen "öğüt", öğüt değil "küçük düşürme", "aşağılama" ya da "hakaret" olabilir/olur[bazen/çoğunlukla]. Kimseye ve de özellikle çocuklara, ne kıyas, ne de öğüt, doğru/uygun zaman, zemin ve koşullar oluş(turul)madıkça, yapılmamalıdır. )


-ÖĞÜT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖRNEK

( Yolu/süreci uzundur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yolu/süreci kısa ve etkilidir. )


-OKSİJEN ile/ve/||/<>/ KOKU

( "Oksijeni bilmem ama kokun şart!" )


-ÖKSÜZ değil/yerine/= ANNESİZ



-OKUMAK! ile/ve/değil/||/<>/> OKUMAK! ile/ve/değil/||/<>/> OKUMAK!

( Duyduğumu unuturum, gördüğümü anımsarım, okuduğumu anlarım. )


-OKUMAK! ile/ve/değil/||/<>/> OKUMAK! ile/ve/değil/||/<>/> OKUMAK!

( Kurnaz kişiler, okumayı küçümser; basit kişiler, ona hayran olur; akıllı kişiler ise ondan yararlanır. )


-OKUMAK! ile/ve/değil/||/<>/> OKUMAK! ile/ve/değil/||/<>/> OKUMAK!

( Okumak bir kişiyi doldurur, kişilerle konuşmak hazırlar, yazmak ise olgunlaştırır. )


-OKUMAK! ile/ve/değil/||/<>/> OKUMAK! ile/ve/değil/||/<>/> OKUMAK!

( Kişi kendini yetiştirmek/terbiye etmek için okumalıdır! [Başkalarına bilgi satmak için değil!] )


-OKUMAK! ile/ve/değil/||/<>/> OKUMAK! ile/ve/değil/||/<>/> OKUMAK!

( Kitap okumak, sevgilinin fotoğrafına bakmak gibidir. )


-OKUMAK! ile/ve/değil/||/<>/> OKUMAK! ile/ve/değil/||/<>/> OKUMAK!

(

Büyük buluş! )


-OKUMAK! ile/ve/değil/||/<>/> OKUMAK! ile/ve/değil/||/<>/> OKUMAK!

( )


-OKUMAK! ile/ve/değil/||/<>/> OKUMAK! ile/ve/değil/||/<>/> OKUMAK!

( image )


-OKUMAK! ile/ve/değil/||/<>/> OKUMAK! ile/ve/değil/||/<>/> OKUMAK!

( Bir kitabı okurken geçen iki saatin, yaşamımın çoğu yılından daha dolu olduğunu fark edince, bir kişinin yaşamının ürkütücü hiçliğini düşünürüm.

Sabahattin Ali )


-OKUMAK! ile/ve/değil/||/<>/> OKUMAK! ile/ve/değil/||/<>/> OKUMAK!

( "Okuma Alışkanlığı Üzerine" yazısını okumak için burayı tıklayınız... )


-OKUL ile/ve/||/<>/>< YAŞAM

( Önce ders verir, sonra dener, sınav yapar. İLE/VE/||/<>/>< Önce sınav yapar, sonra [dene(yimle)terek] ders aldırır. )


-OKUMA ile/ve/||/<>/></< DİNLEME

( Kişileri ayrıştırır. İLE/VE/||/<>/< Kişileri/toplulukları/toplumu birleştirir. )


-OKUMAK:
YOKSULLUKTA ve/||/<>/> VARSILLIKTA

( Varlık/servet[Ar.]. VE/||/<>/> Süs, ziynet/zinet[Ar.]. )


-OKUMAK ve/||/<> KONUŞMAK ve/||/<> YAZMAK

( Tamamlar. VE/||/<> Hazırlar. VE/||/<> Olgunlaştırır. )


-OKUNULACAKLAR ile/ve/<> KONUŞULACAKLAR



-OKUR-YAZARLIK ile/ve/<> SAYISAL OKUR-YAZARLIK

( ... İLE/VE/<> Sayıları kavrayabilme ve kullanabilme yetisi.[düzeyler, basamaklar, zaman algısı] )


-OKUR-YAZARLIK ile/ve/<> SAYISAL OKUR-YAZARLIK

( LITERACY vs./and/<> NUMERIC LITERACY )


-OKUR-YAZARLIK ile/ve/<> SAYISAL OKUR-YAZARLIK

( WHIPPLES ve ABCC Endeksleri )


-OKUYAN/YAZAN ile/ve/değil/yerine OKUR-YAZAR



-OL!:
İÇİNDE ve/||/<> KIÇINDA ve/||/<> BAŞINDA ve/||/<> YANINDA

( Tarlan varsa. VE/||/<> Teknen varsa. VE/||/<> İşin varsa. VE/||/<> Eşin varsa. )


-OLABİLECEKLER ile/ve/||/<>/>/< OLMASI GEREKENLER



-OLAĞANÜSTÜ DURUM/HAL ile/ve/<> SIKIYÖNETİM



-OLAMAZ/OLMAMALI!:
ZEKÂSIZ VE AKILSIZ SEVGİ ile SEZGİSİZ ZEKÂ

( Köleliğe yol açar. İLE Diktatörlüğe yol açar. )


-OLAN/OLACAK OLAN ile "ŞU/ŞÖYLE OLURSA, ŞU/ŞÖYLE OLUR" DÜŞÜNCESİ



-OLAN ile/ve/||/<>/>< OL(MA)MASI GEREKEN



-OLAN <>/>< OLMAYAN

( (olduğu) Kadar. <>/>< (olmadığı) Kader. )


-OLAN <>/>< OLMAYAN

( Yapar/yapıyor. <>/>< Bakar/bakıyor. )


-OLANAK ve/||/<>/> ÜMİT



-OLANAKLAR ve/||/<>/>/< GELİŞME HAKKI



-OLANAKSIZ/LIK / OLANAKLI/LIK ve/<> KARARLI/LIK

( Aralarındaki tek fark, kararlılık derecesindedir. )


-OLANI BİLİRİM/BİLEYİM ile/ve/||/<>/< OLMASI GEREKENİ (")BİLEBİLİRİM(")/BİLEYİM

( Aristoteles. İLE/VE/||/<>/< Platon. )


-OLANI BİLMEK ve/||/<>/>/< ORANI BİLMEK



-OLANI/ELDEKİNİ:
BEĞENMEMEK ile/ve/<>/değil/yerine DAHA İYİSİNİ İSTEMEK



-OLANIN, ZARARI değil/yerine/>< OLMASI GEREKENİN, YARARI



-OLAY/OLGU/DURUM ile/ve/||/<>/>< YADSIMA



-ÖLÇEK ile/ve/<> NİTELİK



-ÖLÇEYİĞLE değil ÖLÇEĞİYLE(< ÖLÇEĞİ İLE)



-ÖLÇÜ ile/ve AMAÇ



-ÖLÇÜ ile/ve AYAR



-ÖLÇÜ ile/ve DENETİM/KONTROL



-ÖLÇÜ ile/ve/||/<> DERECE



-ÖLÇÜLEBİLİR/LER ile ÖLÇÜLEMEZ/LER



-ÖLÇÜLEBİLİRLİK ile/ve ÖLÇÜLEMEZLİK

( Sanat, evrenin ölçülemezliği ile uğraşır. )


-ÖLDÜRME ile/ve/||/<> YOK ETME



-OLGU ile OLGU HAKKINDAKİ DÜŞÜNCE



-OLGUN BİRİKİM ve/||/<> GENÇ ENERJİ



-OLGUN KİŞİ:
"GÜZEL SÖZ SÖYLEYEN" değil SÖYLEDİĞİNİ YAPAN VE YAPABİLECEĞİNİ SÖYLEYEN



-OLGUN KİŞİ:
"KIZMAYAN" değil ÖFKESİNİ YÖNETEBİLEN/YUTABİLEN



-OLGUN/LUK:
BİLGİ İTİBARİYLE
ve/||/<>
BİLGELİK İTİBARİYLE
ve/||/<>
DURUM/KOŞULLAR İTİBARİYLE
ve/||/<>
AYDINLATMA İTİBARİYLE



-OLGUN/LUK ve/||/<> AKILLI/LIK ve/||/<> GÜÇLÜ/LÜK

( Hatalarımızı kabul edebilecek kadar. VE/||/<> Hatalarımızdan ders alabilecek kadar. VE/||/<> Hatalarımızı düzeltebilecek kadar. )


-OLGUNLAŞMA ve/||/<> "YARA ALMAMA" ve/||/<> KAZANMA

( İlgiye gereksinim duymadıkça. VE/||/<> Beklentiye girilmedikçe. VE/||/<> Bağımlı kalınmadıkça. )


-OLGUSAL/LIK ile/ve/||/<> EDİMSEL/LİK



-OLİGARŞİ:
ARİSTOKRASİ ile TEOKRASİ ile MERİTOKRASİ ile TEKNOKRASİ ile TİMOKRASİ ile KRİTARŞİ ile CUNTA



-OLİGARŞİ[Fr. < Yun. OLIGOS: Az. | ARKHEIN: Buyurmak.] değil/yerine/= TAKIMERKİ

( Siyasal erkin, birkaç kişilik bir kümenin elinde bulunduğu yönetim. Aristokrasinin, daralmış biçimi. )


-OLMA!:
[ne] PİŞMAN ne DÜŞMAN ne [de] KAHRAMAN



-OLMADIKLARIMIZ ve/||/<>/> YAPMADIKLARIMIZ ve/||/<>/> DÜŞÜNMEDİKLERİMİZ ve/||/<>/> KONUŞMADIKLARIMIZ

( Yeğlemedikleri... [B (bile değil)] )


-OLMASI GEREKEN ile/ve/||/<> OLANIN FELSEFESİ

( Platon. İLE/VE/||/<> Aristoteles. )


-OLMAYAN MEYVEYE EL UZANMAZ ve/<> AŞILANMAYAN MEYVE TATLANMAZ



-ÖLÜM KORKUSU < GÖVDE ZANNI



-ÖLÜM:
ANIMSA(YA)MADIĞIMIZDA değil ANIMSANMADIĞIMIZDA



-ÖLÜM/İLİŞKİ İÇİN:
"BAŞLANGIÇ" yoksa/>< "SON" DA YOKTUR



-ÖLÜM ve/<> APTALLIK

( Öldüğünde, öldüğünü bilmezsin. Sadece, başkaları için zordur. VE/<> Aynı şey, aptallıkların için de geçerlidir. )


-ÖLÜMDE "ÖNCELİK":
[ya] SEN/O ile/ve/ya da/||/<> BEN ile/ve/ya da/||/<> AYNI ANDA, İKİMİZ BİRDEN

( [değil/yerine/ya da]
Bu üç olasılıktan biri gerçekleşmeden, ikimiz/hepimiz[düşünebilen ve seven/sevebilen herkes], ölümle yüzleşip ölmeden önce "ölerek" ve sevdiklerimizle ölüm/ümüz konusunu da konuşabilme olanağıyla, bu üçünün de dışına çıkabilmek. )


-OLUMLAMA ile/ve/<> ONAYLAMA



-OLUMLU ÖZGÜRLÜK ile/ve OLUMSUZ ÖZGÜRLÜK

( Olumsuz özgürlük de bir olanaktır/olanaklılıktır. )


-OLUMLU ÖZGÜRLÜK ile/ve OLUMSUZ ÖZGÜRLÜK

( Kişi, köleliği ya da engelliliği de yeğleyerek özgür olduğunu "düşünebilir/varsayabilir". )


-OLUMLU ile/ve/||/<>/> OYLUMLU/HACİMLİ



-OLUMSUZ BAKIŞ/BAKAN ile/değil/yerine/>< OLUMLU BAKIŞ/BAKAN

( Her çözüm için mutlaka bir "sorun" bulmak/bulanlar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Her "sorun" için en az bir çözüm bulmak/bulanlar. )


-OLUMSUZ MANEVİYAT ile/değil/yerine OLUMLU MANEVİYAT

( Varlığının deneyimi. İLE/DEĞİL/YERİNE Hizmet. )


-OLUMSUZ ÖZGÜRLÜK ve/= GEREKSİNİM



-OLUMSUZDAN "BESLENME" ile/değil/yerine OLUMLUDAN "BESLENME"



-OLUMSUZLAMA ile/değil/yerine/<> ELEŞTİRİ



-OLUMSUZLUĞU/SORUNU/ÇÖZÜMÜ:
HESABA KATMAMIŞ OLMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< GÖZE ALMIŞ OLMAK



-OLURSA/OLMASI YETMEZ ile/ve/değil/<> OLMAZSA OLMAZ



-OLUŞ(TUR)MA ile/ve/||/<>/> ÖRGÜTLE(N)ME



-OLUŞ ile/ve/||/<>/< ORUÇ



-OLUŞTURUCU ile/ve KURUCU



-OMURGALI ile/ve BİR DURUŞU OLAN/OLABİLEN



-OMURGASIZ/LIK" ile/değil ÂŞIK/AŞK



-ÖN KAPI ile ORTA KAPI(LAR) ile ARKA KAPI

( Otobüslerde ön kapı binmek içindir! Orta kapı(lar) ve arka kapı ise inmek içindir! Dikkat ediniz! )


-ONAY (ALMAK)/ONAYLAMAK ile/ve/değil/yerine OLUR (ALMAK)/OLURLAMAK



-ONAYLANIRLIK ile/ve/||/<> KABUL EDİLİRLİK



-ÖNCE:
ALICI(MÜŞTERİ) değil ÇALIŞAN



-ÖNCELİK/Lİ ile/ve/değil/yerine AYRICALIK/LI



-ÖNCELİK ve/||/<>/>/< İNCELİK



-ÖNCELİK ile/ve/değil/||/<>/< MERKEZÎ



-ÖNCELİK ile/ve/değil/||/<>/< PAYLAŞILMIŞ ÖNCELİK



-ÖNCELİK ile/ve/||/<>/< ZORUNLULUK



-ÖNCELİKLİ ile/ve/değil ÖNCELİKLERLE ÖRTÜŞEN



-ÖNCÜ ve/||/<> İNCİ



-ÖNCÜ ile/ve/||/<> ÖNCÜL



-ÖNCÜ ile/ve/değil/||/<> ÖNE GEÇEN/ÇIKAN



-ÖNCÜLÜK ETMEK ile VESİLE OLMAK



-ÖNDE GELEN ile/ve/değil DİKKATE DEĞER



-ÖNDER:
ORTA ile/ve/||/<>/> İYİ ile/ve/||/<>/> DAHA İYİ ile/ve/||/<>/> EN İYİ

( Anlatır. İLE/VE/||/<>/> Açıklar. İLE/VE/||/<>/> Gösterir. İLE/VE/||/<>/> Esin/ilham verir. )


-ÖNDER/LİK ile/ve ÖNCÜ/LÜK

( )


-ÖNDER ile/ve/||/<>/> MİLLET

( Taşın arkasına saklanırsa. İLE/VE/||/<>/> Dağın arkasına saklanır. )


-ÖNDERLER":
"MELEK" ile/ve/||/<> "İNSAN"

( Daha kötüleriyle kıyaslanınca. İLE/VE/||/<> Daha iyileriyle kıyaslanınca. )


-ÖNDERLİK BUNALIMI/KRİZİ ile/ve/<> ÖZERKLİK BUNALIMI/KRİZİ



-ÖNEM/DEĞER ile "ÖLÇÜSÜ"

( Sayılması olanaklı şeyler, her zaman önemli olmayabilir. İLE Önemli şeyler ise her zaman sayılamayabilir. )


-ÖNEMLİ GÖRMEK ile ÖNEMLİ KILMAK



-ÖNEMLİ ile/ve İLGİNÇ



-ÖNEMLİ ile/ve/<> ÜZERİNDE DURULMASI GEREKEN



-ÖNEMSEMEK ile/ve/||/<>/> BENİMSEMEK



-ÖNEMSEMEK ile CİDDİYE ALMAK



-ÖNERİ ile/ve/||/<> "YOL GÖSTERMEK"



-ÖNGÖREBİLDİĞİMİZ ...:
ORANDA ile/ve/||/<> DOĞRULTUDA



-ÖNGÖRÜMÜZ ...:
BİR YILLIK İSE ile/ve/değil/||/<>/>/<
ON YILLIK İSE ile/ve/değil/||/<>/>/<
YÜZ YILLIK İSE

( Tohum ekelim. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Fidan dikelim. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Çocuk eğitelim. )


-ÖNGÖRÜSÜZLÜK ile/ve/< CEHALET

( CEHALET: Dönüp dolaşmak, sabitesi olmamak. )


-ÖNGÖRÜSÜZLÜK ile/ve/< CEHALET

( Cehalet diye bir şey yoktur, yalnızca dikkatsizlik ve ilgisizlik vardır. )


-ÖNGÖRÜSÜZLÜK ile/ve/< CEHALET

( Cehalet neden acı verici olsun? Acı verici durumlar ve sonu gelmez yanılgıların kaynağı olan arzu ve korkunun kökeninde o vardır. )


-ÖNGÖRÜSÜZLÜK ile/ve/< CEHALET

( Kederin nedeni, cehalettir. Mutluluk anlayışı izler. )


-ÖNGÖRÜSÜZLÜK ile/ve/< CEHALET

( Bilgisizliğin belirtisi, adâletsizlik ve trajediye olan inancın derinliğidir. )


-ÖNGÖRÜSÜZLÜK ile/ve/< CEHALET

( Üzüntü, zihinsel bir acıdır (ıstırap) ve acı, mutlaka dikkat ister. Ona dikkatinizi verdiğinizde, çağrı durur ve cehalet sorunu da kaybolur. )


-ÖNGÖRÜSÜZLÜK ile/ve/< CEHALET

( Bilmeyene yaraşan ceza, bilen birinden öğrenmektir. )


-ÖNGÖRÜSÜZLÜK ile/ve/< CEHALET

( Bilgisizlik, öğrenim ile de öğrenilir. )


-ÖNGÖRÜSÜZLÜK ile/ve/< CEHALET

( Meğer, cehalet, esaretten betermiş. )


-ÖNGÖRÜSÜZLÜK ile/ve/< CEHALET

( Cehalet, tahsil ile tahsil olunur. )


-ONLAR ...:
"ANLARLARSA" değil ANLARSA

( Çoğuldan sonra tekrar çoğul eki gerekmez/fazlalıktır. )


-ÖNLEM ALMALI:
SEL ALMADAN ile/ve/||/<> YEL ALMADAN ile/ve/||/<> TOPRAK ALMADAN ile/ve/||/<> ALEV ALMADAN



-ÖNLEME:
GENEL ile/ve/||/<> ÖZEL

( Topluma yönelik.[Koruma amacıyla.] İLE/VE/||/<> Kişiye yönelik.[Engel olabilmek üzere.] )


-ÖNLEME:
GENEL ile/ve/||/<> ÖZEL

( Olumlu ya da olumsuz durumlar için. )


-ÖNLEME:
İŞ KAZALARINDA ile/ve/||/<> MESLEK HASTALIKLARINDA

( [Gereken doğru/uygun koşulların sağlanmasıyla] %98 ile/ve/||/<> %100 )


-ÖNLEMEK ile/ve/||/<> ÖNÜNE GEÇMEK



-ÖNLENEBİLİR ile/ve/değil/||/<>/>/< ÖNGÖRÜLDÜĞÜNDE ÖNLENEBİLİR



-ÖNÜMÜZÜ AÇAN ile/ve/<> UFKUMUZU GENİŞLETEN



-ONUN-BUNUN PEŞİNDEN KOŞ(MAK) ile/değil/yerine ONUN PEŞİNDEN KOŞ!



-ONUR ve/||/<>/>/< FARKINDALIK



-ONUR = HAYSİYET = DIGNITY[İng.] = DIGNITÉ (HUMAINE)[Fr.] = WÜRDE, MENSCHENWÜRDE[Alm.] = DIGNITAS[Lat.] = DIGNIDAD[İsp.]



-ONUR = ŞEREF = HONOUR[İng.] = HONNEUR[Fr.] = EHRE[Alm.] = ONORE[İt.] = HONOR[İsp.]



-ÖNYARGI ile/değil/yerine/>< ÖNGÖRÜ



-ÖNYARGILARINI DÜZENLEMEK ile/değil/yerine/>< DÜŞÜNMEK



-ÖPMEK:
DUDAĞINDAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< YANAĞINDAN

( (")Seviyorsa/k("). İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Çok seviyorsa/k. )


-ÖPMEK ile ÖPÜLMEK ile ÖPÜŞMEK



-ÖPMEK ile ÖPÜŞMEK



-ORANTISIZ GÜÇ ile/ve/||/<> ORANTISIZ HOŞGÖRÜ



-ORANTISIZ ŞİDDET ve/<> ORANTISIZ GÜÇ



-ÖRF değil/yerine/= TÖRE/GELENEK



-ÖRFÎ ile HAKİKÎ ile NAZARÎ



-ORGANİK DÜŞÜNCE ile KATEGORİK DÜŞÜNCE



-ORGANİK DÜŞÜNCE ile SINIFSAL DÜŞÜNCE



-ÖRGEN BAĞIŞI ve/> KADAVRA[İt. < CADAVERE] BAĞIŞI

( TAHNÎT: Cesetlerin çürümemesi için içinin boşaltılıp ilâçlanması. )


-ÖRGEN BAĞIŞI ve/> KADAVRA[İt. < CADAVERE] BAĞIŞI

( KADAVRA[İt. < CADAVERE]: Tıp öğretiminde, üzerinde çalışma yapılan ölü insan ya da hayvan gövdesi. )


-ÖRGENLER [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-ÖRGENLER [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-ÖRGENLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-ÖRGENLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-ÖRGÜ ve/||/<>/> GÖRGÜ



-ÖRGÜTLENME ve/||/<> YAPILANMA



-ORMAN MOĞOLLARI ile/ve BOZKIR MOĞOLLARI



-ÖRNEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ARAÇ



-ORTAK AKIL ile/ve/||/<> ORTAK İSTENÇ



-ORTAK AKLIN, ...:
SÖYLEME ÇIKIŞI ve/||/<>/> GÖRÜNÜŞE ÇIKIŞI

( Tüze[hukuk]. VE/||/<>/> Tüzel kurumlar. )


-ORTAK ALAN ile/ve ORTAK NOKTA



-ORTAK NOKTA ile/ve/değil/yerine ALT KATILIM(ASGARİ MÜŞTEREK)



-ORTAK/LIK ile/ve/||/<>/< AŞKIN/LIK



-ORTAKLAŞALIK = CEMAAT = COMMUNITY[İng.] = COMMUNAUTÉ[Fr.] = GEMEINSCHAFT[Alm.] = COMUNIDAD[İsp.]



-ORTAKLIK ile/ve BENZER/LİK



-ORTAKLIK ile/ve/değil/yerine/||/<> ÇÖZÜM ORTAKLIĞI



-ORTAKLIK ile/ve/değil/yerine DAYANIŞMACI ORTAKLIK



-ORTAKLIK ile/ve/değil/yerine/<> GÜÇ BİRLİĞİ



-ORTAKLIK ile/ve/değil/yerine TOPLUMSAL ADÂLET



-ORTALAMA ile YAKLAŞIK



-ORTAM [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-ORTAM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-ORTAMA GİRMEK ile/ve/<> ORTAMDAN ÇIKMAK

( Ortamda bulunan kişilerin, sizin orada/aralarında bulunup bulunmamanıza göre gösterdikleri memnuniyet ya da rahatsızlıklarıyla orantılıdır. )


-ÖRTBAS ETMEK ile KORUMAK ile BASTIRMAK ile GÖZARDI ETMEK



-ÖRTÜK BİLME ile/ve/||/<> EKİNSEL/KÜLTÜREL BİLME



-ÖRTÜŞME ile/ve/||/<>/> TAMAMLAMA



-ORUÇ ile/ve EZBER BOZMAK



-ÖRÜNTÜ ile/ve/||/<> DÖNGÜ



-OSMANLI ARŞİVİ ile/ve CUMHURİYET ARŞİVİ

( İstanbul'da. İLE/VE Ankara'da. )


-OSMANLICILIK ile/ve/||/<>/> İSLÂMCILIK ile/ve/||/<>/> TÜRKÇÜLÜK



-ÖŞR ile VERGİ

( Onda bir, ondalık, onda biri alınan vergi. | Kur'ân-ı Kerim'den 10 âyetlik kısım. )


-ÖTANAZİ["ÖTENAZİ" değil!]/EUTHANASIA[İng.]/EUTHANASIE[Fr.]/STERBEHILFE[Alm.] ile ÖLÜM İSTEĞİ VE HAKKI



-ÖTEKİ ile/ve HERKES



-ÖTEKİLERE (")MUHTAÇ OLMA(") ile/ve/değil/||/<>/> ÖTEKİLER İÇİN SÜRDÜRME



-ÖTEKİLEŞMİŞ/LİK ile/değil ÖTEKİLEŞTİRİLMİŞ/LİK



-ÖTEKİLEŞTİRME ile "ETİKETLEME" ile "DAMGALAMA"



-ÖTEKİLEŞTİRME ile/değil/yerine/>< HAK/LAR



-ÖTEKİLEŞTİRME ile/değil TANIYAMAMA



-OTOBÜSLERDE:
SESSİZE ALMAK değil KAPATMAK/TAMAMEN KAPALI TUTMAK



-OTOBÜSTE:
İLERLEMEK ile YANAŞMAK



-OTOGESTİYON[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ÖZYÖNETİM

( Sosyalist ülkelerde, tarım ya da endüstri kuruluşlarında, işçilerin söz ve karar sahibi olmaları ilkesine dayanan yönetim biçimi. )


-OTOKRİTİK[İng. < AUTOCRITIC] değil/yerine/= ÖZELEŞTİRİ



-OTONOM/İ[Fr. < Yun. ATUOS: Kendi, öz. | NOMOS: Yasa.] değil/yerine/= ÖZERK/LİK

( "Hukuk Dili: Özerk mi diyelim “otonom” mu?" - Fethi Gedikli(Prof.Dr.) yazısını okumak için burayı tıklayınız... )


-OTORİTE SANSÜRÜ ile/değil/yerine/< OTO SANSÜR



-OTURANIN, AYAKTAKİNE SELÂM VERMESİ değil AYAKTAKİNİN, OTURANA SELÂM VERMESİ



-OTURMAK ile/ve SAYGI DUYARAK VE GÖSTEREREK [TAZÎM] İLE OTURMAK



-ÖVGÜ(MEDH) >< YERGİ(TENKİD)



-ÖVGÜ ve/||/<> İLGİ ve/||/<> SEVGİ

( Erilde/erkekte. VE/||/<> Dişilde/kadında. VE/||/<> Çocukta. )


-ÖVMEK ile/ve/||/<>/>< GÖMMEK



-ÖVMEK ile/değil/yerine TAKDİR



-ÖVÜNMEK İÇİN ile/değil/yerine (BİR) (DAMLA) (DAHA) İYİLİK/GÜZELLİK OLSUN DİYE

( İyiliğimizi yaptık, Good4Trust.org denizine attık...

Tüm ekibi, iyilikleri ve emekleri için tebrik ediyoruz...

Biz de böylesi hoş bir düşünce ve girişim için tüm ekibe teşekkürlerimizle sarılıyor ve yansımalı/dönüştürücü iyiliklerimizi paylaşmaya devam ediyoruz...

İyiliksever arkadaşlar! Siz de bu birlikteliğe katılabilirsiniz...
www.Good4Trust.org )


-OY ÇEŞİTLERİ'NDE:
BEYAZ ile YEŞİL ile KIRMIZI

( Kabul. İLE Çekimser. İLE Red. )


-OY ÇOKLUĞU ile/ve/değil/yerine OY BİRLİĞİ

( Aptal, bir oylamanın, sonucunun, "Oy çokluğu" ile alınmasına sevinir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Abdal, "Oy birliği" ile alınmasını bekler/ister. )


-OY ŞEKİLLERİ'NDE:
İŞARİ ile AÇIK ile KAPALI/GİZLİ

( El kaldırarak ya da ayağa kalkarak. İLE Adının yazılı olduğu kağıtla. İLE Adsız ve işaretsiz kağıtla. )


-OYALANMAK ile DÜŞKÜ/HOBİ



-ÖYKÜ ile/||/<> APOLOG[Fr.]

( ... İLE/||/<> Ahlâkî bir öğütle sonuçlanan öykü. )


-ÖYKÜCÜ ile "SİYASETÇİ"

( "Ben öykücüyüm, isterseniz inanmayabilirsiniz!" derler. İLE ... [Burayı, gerektiği gibi kendiniz dolduruyorsunuzdur (umarız).] )


-OYMAKLAR ile BOYLAR ile ALT BOYLAR



-OYUN VE OYUNCAKTA:
TAKIL ve/||/<> KATIL ve/||/<> ATIL



-OYUN VE OYUNCAKTA:
TAŞ ile/ve/||/<> TOPRAK ile/ve/||/<> TUĞLA



-OYUN VE OYUNCAKTA:
TON[RENK] ile/ve/||/<> TINI ile/ve/||/<> TANIŞ



-OYUN ve/<> AYNAZ

( ... VE/<> Köy oyunlarını yöneten kişi. )


-OYUN ile TAMZARA

( ... İLE Doğu Anadolu'da, toplu olarak oynanan bir halk oyunu. | Bu oyunun müziği. )


-OYUNA GE(TİRİ)LME! değil/yerine/>< KENDİNE GEL!!!



-OYUNCU:
"TEŞHİRCİ" değil/yerine UTANMAYABİLEN



-OYUNDA:
SU ve/||/<> KUM ve/||/<> TAHTA



-OYUNLAR [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-OYUNLAR [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-OYUNUN KURALLARINI ÖĞRENMEK ve/||/<>/> OYNAMAK

( Önce. VE/||/<>/> Sonra. )


-ÖZ İKİCİLİĞİ ile/ve NİTELİK İKİCİLİĞİ



-ÖZ(Ü)R ile ...

( BİR KUSUR YA DA SUÇUN HOŞ GÖRÜLMESİNİ GEREKTİREN NEDEN | SUÇUN BAĞIŞLANMASI, MA'ZÛR KILMAK, KABAHATİ SİLMEK | ENGEL | KUSUR, EKSİKLİK )


-ÖZ ile/ve/<> NİTELİK



-ÖZBİLİNÇ ile/ve/=/<> ÖZGÜRLÜK ile/ve/=/<> ÖZGÜNLÜK

( Özgürlük, özgünlüktür. )


-ÖZBİLİNÇ ile/ve/=/<> ÖZGÜRLÜK ile/ve/=/<> ÖZGÜNLÜK

( ESERLERDE: Kayıtsız, bireysel. İLE/VE/=/<> Öncekilere(kaynakçalara) bağlılık üzerine/üzerinden. )


-ÖZDEŞ/LİK ile/ve TÜRDEŞ/LİK ile/ve SÜREKLİ/LİK ile/ve KURALLI/LIK



-ÖZDEŞLEŞME ile/değil/yerine SOYUNMA



-ÖZDEŞLEŞTİRME ile/ve/||/<> KÖRLÜK



-ÖZDEŞLİK ile/ve BÜTÜNLÜK



-ÖZDEŞLİK ile/ve EŞİTLİK



-ÖZDEŞLİK ile/ve İÇ BÜTÜNLÜK



-ÖZEGEÇİŞLİ ile ...

( ERGATIVE )


-ÖZEL [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-ÖZEL [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-ÖZEL [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-ÖZEL [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-ÖZEL YAŞAMIN GİZLİLİĞİ ve/||/<> MUTLULUĞU ARAMA HAKKI



-ÖZEL/LİKLİ ile/ve AYRICALIKLI



-ÖZEL ile/ve/<> KİŞİSEL



-ÖZELLİK ile NİTELİK



-ÖZEN ve/||/<> ONAT

( ... VE/||/<> Özenli, düzgün. | Yararlı. | Dürüst, iyi ahlâklı. )


-ÖZEN ve/<> ÖZÜMSEME



-ÖZEN ile/ve/||/<> SAYGI



-ÖZEN ve/||/<>/>/< ŞİDDETSİZLİK



-ÖZENTİ ile/değil/yerine ÖZENLİ

( Olma! İLE/DEĞİL/YERİNE Ol! )


-ÖZERK/LİK ve/<> BİLİNÇLİ/LİK



-ÖZERKLİK:
BİREYSEL ve/||/<> BİLİSEL(ENFORMASYONEL)



-ÖZERKLİK ve/||/=/<> GÖRELİ ÖZGÜRLÜK



-ÖZERKLİK = MUHTARİYET = AUTONOMY[İng.] = AUTONOMIE[Fr., Alm.] = AUTOS:KENDİ, NOMOS:YASA[Yun.] = AUTONOMÍA[İsp.]



-ÖZGEÇMİŞ ile/ve/değil/+/||/<>/> ÖZGELECEK



-ÖZGÜN/LÜK ile ÖZERK/LİK



-ÖZGÜN/LÜK ile/ve/değil ÖZGÜL/LÜK

( Yalnız kendine özgü bir nitelik taşıyan. | Bir buluş sonucu olan, nitelikleri bakımından benzerlerinden ayrı ve üstün olan. | Çeviri olmayan, asıl olan. İLE/VE/DEĞİL Bir türle ilgili, bir türe ait. )


-ÖZGÜN/LÜK ile/ve/değil ÖZGÜL/LÜK

( ÖZGÜL AĞIRLIK: Bir nesnenin, 1 cm³ oylumundaki parçasını ağırlığı. [Sadece suyun özgül ağırlığı, 1'dir.] )


-ÖZGÜN ile/ve YENİ



-ÖZGÜR DÜŞÜNME'Yİ:
"ÖĞRETMEK" ile/değil/yerine OLANAKLARINI SAĞLAMAK/SUNMAK

( Özgür düşünmeyi ancak kişinin kendi gerçekleştirebileceğinden öğretilemez fakat olanaklarını sunmak/sağlamak gereklidir! )


-ÖZGÜR/LÜK ile/ve GÜZEL/LİK



-ÖZGÜR/LÜK ile/ve SIRADIŞI/LIK



-ÖZGÜR ile/ve/değil ÖZGÜVENLİ



-ÖZGÜRLEŞME:
"KAFESİN" İÇİNDEN ÇIKARAK değil "KAFESİ İÇİMİZDEN ÇIKARARAK



-ÖZGÜRLÜĞE ULAŞMAK/SAHİP ÇIKMAK değil ÖZGÜRLÜĞÜN ZORUNLULUĞU (VE DOLAYISIYLA SORUMLULUĞUNU ALMAK)



-ÖZGÜRLÜK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-ÖZGÜRLÜK:
KİŞİNİN, ...
"CANININ İSTEDİĞİ GİBİ DAVRANMASI" ile/değil İSTEMEDİĞİ HİÇBİR ŞEYİ YAPMAK ZORUNDA OLMAMASI

( Özgürlük, hiçbir zaman canının istediği gibi davranmak anlamına gelmemiştir ve öyle bir hak vermemiştir/veremez. )


-ÖZGÜRLÜK:
KİŞİNİN, ...
"CANININ İSTEDİĞİ GİBİ DAVRANMASI" ile/değil İSTEMEDİĞİ HİÇBİR ŞEYİ YAPMAK ZORUNDA OLMAMASI

( İkinci görüşün olmadığı yerde özgürlük olmaz. )


-ÖZGÜRLÜK:
KİŞİNİN, ...
"CANININ İSTEDİĞİ GİBİ DAVRANMASI" ile/değil İSTEMEDİĞİ HİÇBİR ŞEYİ YAPMAK ZORUNDA OLMAMASI

( ÖZGÜRLÜK: Belirlenimden, belirlenime geçmek. )


-ÖZGÜRLÜK:
"(HER) İSTEDİĞİNİ YAPMAK" değil İSTEMEDİĞİNİ YAPMAMAK

( Özgürlük, hiçbir zaman her istediğini yapmak anlamına gelmemiştir ve öyle bir hak vermemiştir/veremez. )


-ÖZGÜRLÜK:
BAĞIMSIZ OLMAK ile/ve/değil/< ÖZGÜRCE YARATABİLMEK

( Özgürlük bilinci, var oluşu ya da yaşamı duyumsama, özünü, hem özdek, hem de tin olarak algılamadır. )


-ÖZGÜRLÜK:
BAĞIMSIZ OLMAK ile/ve/değil/< ÖZGÜRCE YARATABİLMEK

( Özgürlüğün en yüksek tadı, onun tümüyle yitiminin sınırındadır. )


-ÖZGÜRLÜK:
EREK/AMAÇ değil BAŞLANGIÇ



-ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/> AŞK (AHLÂKI) ve/||/<>/> BİLGELİK/İRFAN

( Külün, bir daha ateşte yanmadığı gibi, kişi de aşkta yok(fânî) olmuşsa, ne kendi aklına, ne de başkasının aklına aldanır. )


-ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/> AŞK (AHLÂKI) ve/||/<>/> BİLGELİK/İRFAN

( HİLMİ ZİYA ÜLKEN'in, "AŞK AHLÂKI" adlı kitabını da okumanızı salık veririz. )


-ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/> AŞK (AHLÂKI) ve/||/<>/> BİLGELİK/İRFAN

( )


-ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/> AŞK (AHLÂKI) ve/||/<>/> BİLGELİK/İRFAN

( Üzerinde en çok (")düşündüğümüz, konuştuğumuz, beklediğimiz, aradığımız(") ve (")ağladıklarımız(")... )


-ÖZGÜRLÜK ile BAŞIBOŞLUK



-ÖZGÜRLÜK ile/ve BELİRLENİM

( Dış varlık yasası. İLE/VE Tin'in yasası. )


-ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/< BİRİCİKLİK



-ÖZGÜRLÜK ile/ve CESÂRET



-ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/= DÜŞÜNCEYİ DÜŞÜNEBİLME BİLGİSİ/OLANAĞI

( Sonsuz. VE/||/<>/= Tekil[ler üzerin(d)e.] )


-ÖZGÜRLÜK ile/ve/hem de/||/<>/< DÜZEN



-ÖZGÜRLÜK ve/||/<> EŞİTLİK ve/||/<> DAYANIŞMA/KARDEŞLİK

( Aydınlanmanın doğurduğu ilkelerdir. Bunların, topluma yansıması, toplumda karşılık bulması, bir devrim niteliğinde olmakla birlikte, tarihî bir birikimi de gösterir. )


-ÖZGÜRLÜK ile/ve/değil/||/<>/> ESNEKLİK



-ÖZGÜRLÜK ve/<>/= ETKİNLİK



-ÖZGÜRLÜK ile/ve GÜVENLİK



-ÖZGÜRLÜK ile/ve/||/<>/< HAK

( Özgürlük, hak ile sınırlanır. | Hak ile sınırlanabilmek. İLE/VE/||/<>/< ... )


-ÖZGÜRLÜK ile/ve/||/<>/< HAK

( Haklılığı/karşılığı olmayan tüm düşünce tutumları dışarıda bırakmak. İLE/VE/||/<>/< ... )


-ÖZGÜRLÜK ile/ve/||/<>/< HAK

( Özgürlük, salt amaç olamaz. )


-ÖZGÜRLÜK = HÜRRİYET = LIBERTY, FREEDOM[İng.] = LIBERTÉ[Fr.] = FREITHEIT[Alm.] = LIBERTAS[Lat.] = LIBERTAD[İsp.]



-ÖZGÜRLÜK ile/ve/<>/ancak KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRMEK

( Dışarıdan sınırlanmak kölelik, içeriden sınırlanmak özgürlük, sınırlanmamak keyfîliktir, o da kendini kaybettirir. )


-ÖZGÜRLÜK ile/ve MUTLULUK

( Özgür ve mutlu yaşamak için can sıkıntısını feda etmelisindir. )


-ÖZGÜRLÜK ile/ve NAMUS



-ÖZGÜRLÜK ile/ve/değil/||/<>/< ÖZERKLİK



-ÖZGÜRLÜK ile/ve/<> ÖZGÜRLEŞTİRİCİ EYLEM

( Özgürleşme, doğal bir süreçtir. Ve sonucunda, kaçınılmazdır. Şimdi'ye getirmek ise bizim gücümüz(tercihimiz/önceliklerimiz) dahilindedir. )


-ÖZGÜRLÜK ile/ve ÖZGÜRLÜĞE TUTSAKLIK/MAHKUMİYET



-ÖZGÜRLÜK ile/ve/değil/yerine ÖZGÜRLÜĞÜN KULLANILIŞI



-ÖZGÜRLÜK ile/ve ÖZGÜRLÜKTEN KAÇIŞ



-ÖZGÜRLÜK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<> YALNIZLIK

( Yalnızlığı sevmeyen, özgürlüğü de sevmez. )


-ÖZGÜRLÜK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<> YALNIZLIK

( Kişi, ancak yalnız olduğunda özgürdür. )


-ÖZGÜRLÜK ve YANSIMA



-ÖZGÜRLÜK ile/ve/<> YAPABİLME/EDEBİLME



-ÖZGÜRLÜK ile/ve/<>/= ZENGİNLİK



-ÖZGÜRLÜKTE:
RAHATSIZLIK ile/ve/||/<> İTİRAZ

( Râzı olmadığımız bir davranış karşısında dile getirmemiz gereken. İLE/VE/||/<> Onaylamadığımız bir düşünceyle karşılaştığımızda dile getirmemiz gereken. )


-ÖZGÜVEN ile/ve/||/<>/> TOPLUMSAL GÜVEN



-ÖZLEM = LONGING, REGRET[İng.] = SOUHAIT, FRUSTRÉ[Fr.] = SEHNSUCHT[Alm.] = DESIDERIUM[Lat.]



-ÖZLEM ve/<> ZEVK



-ÖZLEMEK ile/ve/||/<>/> SEVMEK

( Rüyanda görmüşsen. İLE/VE/||/<>/> Rüyanda görmek ümidiyle yatıyorsan. )


-ÖZNE-ODAKLI ile ...



-ÖZNE ve/<> NESNE

( Özne, nesnesiyle birliktedir. )


-ÖZNEL ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/< NESNEL DÜZEN

( Nesnel düzen olmadan, öznel özgürlük, yalnızca bir kapristir, anarşidir, karmaşadır. Öznel özgürlük, devlet olmadan gerçekleştirilemez. )


-ÖZNEL/LİK ile/ve/||/<> ÖZSEL/LİK



-ÖZÜMSEMEK ve/||/<> ÖZLEMEK



-ÖZÜRLÜ[Ar. < ÖZR / MAZERET]/LER ve ENGELLİ/LER



-PAÇAGÜNÜ ile/ve/<> PAÇALIK

( Düğünün ertesi günü. İLE/VE/<> Düğünün ertesi günü verilen yemek. | Gelinin, paçagünü giydiği giysi. )


-PAPA'NIN:
SOYUNMASINDA ile GİYDİRİLMESİNDE

( Bir rahip yardımcı olur. İLE İki rahibe yardımcı olur. )


-PAPAZ ile/ve/<>/< DİYAKOZ[Yun.]

( ... İLE/VE/<>/< Papazın yardımcısı. )


-PAPUA YENİ GİNE KİŞİLERİ ile ...

( Kendi içlerinde evlenmenin sonucunda, kadın ve erkekler, kısa boylu ve gösterişsiz bir toplum oluşmuş. Bazıları, doğal olarak, çok farklı tonda bir sarı saça sahip. Ciltleri çok kuru olduğundan, çabuk buruşuyor ve yaşlarından çok daha yaşlı gösteriyorlar. )


-PARA İLE:
MAL/HİZMET ELDE ETMEK ile/yerine/değil ZAMAN ELDE ETMEK



-PARA:
DİJİTAL ile/ve/||/<> KRİPTO ile/ve/||/<> SANAL



-PARA" ile/değil/yerine İNSANLIK

( Ne önemi var? İLE/DEĞİL/YERİNE Önemli/mühim olan. )


-PARA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ZAMAN

( Parayı, paranın satın alabileceği şeyler için tüketmek. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Para ile satın alınamayacak şeyler için tüketmek. )


-PARALEL/LİK ile BERABER/LİK



-PARAN:
VARSA ile/ne yazık ki YOKSA

( Sayarlar. İLE/NE YAZIK Kİ "Satarlar." )


-PARANIN "ÖNEMİ" değil/yerine/< İNSANLIK



-PARANOYA:
ERDEM ve/||/<> AMAÇTAN UZAKLAŞMA/"SOYUTLANMA"



-PARAPLEJİ ile/ve TETRAPLEJİ

( İki bacakta da görülen felç. İLE/VE ... )


-PARAYI, MEZARA GÖTÜREN >< PARANIN, MEZARA GÖTÜRDÜĞÜ

( Yoktur. >< Çoktur. )


-PARÇALANMIŞ/LIK ile BÖLÜNMÜŞ/LÜK



-PARÇASI OLMAK ile/yerine/değil UZANTISI OLMAK



-PARFÜM (KOKUSU) ile/yerine TEMİZ TEN (KOKUSU)



-PARİS KOMÜNÜ ile/ve/||/<>/> GEZİ PARKI

( 83 gün sürmüştür. İLE/VE/||/<>/> 22 gün sürmüştür. )


-PARLAMENTO ile/ve/||/<> AMERİKA YENİ KUVVETLER AYRILIĞI



-PARMAKLA GÖSTERMEK ile/değil/yerine GÖSTERMEK



-PATLAYANA KADAR ile/değil/yerine DOYANA/DOYACAK KADAR



-PATRİYARKALİZM ile PATRİMONYALİZM



-PATRON ile AİLE ile SEVGİLİ/EŞ

( [ne yazık ki]
Köle gibi olmamızı/çalışmamızı ister/bekler. İLE/VE/||/<> Kendi istedikleri gibi olmamızı ister/bekler. İLE/VE/||/<> Sürekli değişmemizi ister/bekler. )


-PATRONAJ[Fr. < PATRONAGE] ile/ve/değil/yerine/<> YARDIM | YÖNETİM, GÖZETİM

( Cezaevinden serbest bırakılan suçlunun, toplum yaşantısına yeniden uyabilmesini sağlamak amacıyla yapılan yardım çalışması. )


-PAYDA ile/ve/||/<> PARÇA



-PÂYİDAR/PÂY-DÂR[Fars.] değil/yerine/= KALIMLI/YERLEŞMİŞ



-PAYLAMAK değil/yerine PAYLAŞMAK

( İter. DEĞİL/YERİNE Çeker. )


-Paylaşanı DİNLE!!!



-PAYLAŞIL(A)MAYANLAR



-PAYLAŞIL(A)MAYANLAR



-PAYLAŞILABİLECEK ile PAYLAŞILAMAYACAK



-PAYLAŞILABİLEN ile ÖZEL OLAN

( SİHAN: Hisseler. )


-PAYLAŞILABİLENLER ile/ve PAYLAŞILANLAR



-PAYLAŞILMAYANLAR ile/ve PAYLAŞIL(A)MAYANLAR [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-PAYLAŞIM ile/ve DAĞITIM



-PAYLAŞIM ile/ve DAYANIŞMA



-PAYLAŞIM ve/> DÖNÜŞÜM



-PAYLAŞIM ile/ve/||/<> İŞLEM ile/ve/||/<> ARŞİV

( Verilerin ve özellikle de e-postaların düzenlenmesinde gerekli olan, öncelikli ve işlevsel en üst üç bölüm/leme. )


-PAYLAŞIM ile/ve/değil PAYLAŞIMI YAŞAMAK



-PAYLAŞIM ile/ve/<> SAYGINLIK



-PAYLAŞIM ile/ve YAKLAŞIM



-Paylaşım için DİNLE!!!



-Paylaşım için SUS!!!



-PAYLAŞMAK ile/ve "YÜKLENME(ME)K"



-PAYLAŞMAK ile/ve BÖLÜŞMEK



-PAYLAŞMAK ile/ve PASLAŞMAK



-PAYLAŞMALI!



-PAZAR/pazar ile/ve/değil/||/<> Pazar

( Ürünlerin satıldığı yer. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Haftanın son günü. )


-PAZARLAMA ile/ve/<> HALKLA İLİŞKİLER ile/ve/<> REKLAM ile/ve/<> MARKALAŞTIRMA

( "Ben büyük bir âşığım." İLE/VE/<> "İnan bana! O çok büyük bir âşık." İLE/VE/<> "Büyük âşığım! Büyük âşığım! Büyük âşığım!" İLE/VE/<> "Anladım ki, büyük bir âşıksın!" )


-PAZARLAMA ile/ve/<> HALKLA İLİŞKİLER ile/ve/<> REKLAM ile/ve/<> MARKALAŞTIRMA

( "I'm great lover." vs./AND/<> "Trust me! He's a great lover." vs./AND/<> "I'm a great lover. I'm a great lover. I'm a great lover." vs./AND/<> "I understand. You are a great lover." )


-PAZU GÖSTERMEK" ile/değil/yerine/||/<>/></< GÖNLÜNÜN GENİŞLİĞİ



-PEDAGOJİ/K değil/yerine/= EĞİTİMBİLİM/SEL



-PEDERŞAHİ[Fars.] değil/yerine/= ATAERKİL



-PENÂH[Fars.] ile -PENÂH[Fars.]

( Sığınma, sığınılacak yer. İLE Bir şeyin sığınağı, koruyucusu, dayanağı anlamlarıyla bileşik sözcükler yapar.[ADÂLET-PENÂH: Adâletin sığındığı yer.] )


-PENGUEN DAYANIŞMASI ile/ve/||/<> LEYLEK DAYANIŞMASI



-PERPERÎŞÂN/PERMEPERÎŞÂN



-PERSECUTE vs. PROSECUTE



-PERVÂ[Fars.] değil/yerine/= ÇEKİNME/SAKINMA/KORKU



-PERVÂSIZ/LIK[Fars.] ile PATAVATSIZ/LIK

( Çekinmez, sakınmaz, korkusuz kişi. / Çekinmeden, sakınmadan, korkmadan. İLE/VE/||/<>/> Sakınmama, korkusuzluk: Sözlerinin nereye varacağını düşünmeden saygısızca konuşan, davranışlarına dikkat etmeyen kişi/tutum. )


-PERVERENDE[Fars.] ile/ve/||/<>/> PERVERDE[PELVERDE değil!][Fars.] ile/ve/||/<>/> PERVERD/-PERVER[çoğ. PERVERÂN][Fars.]

( Yetiştirici, terbiye edici. | Besleyici, büyütücü. İLE/VE/||/<>/> Beslenmiş, büyütülmüş, yetiştirilmiş. | Üzüm şırasından yapılan bir çeşit tatlı. İLE/VE/||/<>/> "Besleyen/besleyici, büyüten, yetiştiren/yetiştirici, koruyan, terbiye eden" anlamlarıyla birleşik sözcükler yapar.[DEHÂ-PERVER: Dâhî yetiştiren. | FUKARÂ-PERVER: Yoksul besleyen.] )


-PERVERÎ[Fars.] / PERVERİŞ[Fars.] / PERVERÎŞ-ÂMÛZ[Fars.] / PERVERÎŞ-YÂB[Fars.] / PERVERİŞ-YÂFTE[Fars.]

( Besleyicilik, büyütücülük, terbiye. | Seçme. | Sevme. İLE Besleyiş, besleme, beslenme. | İlerleme, terakkî. İLE Mânen yetiştiren, filozof. İLE Beslenen. | Yetiştirilen, terbiye gören, terbiye edilen. İLE Büyütülmüş, bakımlı, terbiyeli, terbiye edilmiş. )


-PES ETMEK ile/değil/yerine OLGUNLAŞMAK



-PES Ü DÎVÂR[Fars.] ile/ve/değil/||/<>/< PES Ü PERDE[Fars.]

( Duvarın arkası. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Perdenin arkası. )


-PEŞİN SATAN ile/ve/<> VERESİYE SATAN

( Şişman. İLE/VE/<> Pişman. )


-PEŞİNDE ile ARDINDA



-PEZEVENK[Erm.] ile/ve/||/<> GAVAT/KAVAT[Ar. < KAVVÂD]



-PHYE ile/ve/<> PHYA

( Gövdesel ve fiziksel. İLE/VE/<> Ahlâksal ve siyasal. )


-PİÇ/FIR/KOPİL[Yun.] ile PUŞT[Fars.]



-PİÇ ile GÖBEL

( ... İLE Babası belirli olmayan çocuk. | Kimsesiz, başıboş çocuk. | Çocuk. | Sınırları ayırmak için tarla kenarlarında yapılan toprak tepecikler. )


-PİGME ile ABORJİN ile AINU ile İNUİT

( Afrika yerlisi. İLE Yeni Zelanda yerlisi. [Lat.: Roma'lıların ilk ataları. | Yerliler. | İlk oturanlar.] İLE Japonya yerlisi. İLE Kuzey Amerika yerlisi. )


-PİGME ile/ve EFE

( Afrika yerlisi. İLE/VE Kongo'daki Pigme'ler. )


-PIRTLAMA ile OSURMA(YELLENME/GAZ ÇIKARMA/KAVARA/ZARTA[Ar.]/CARTA)

( Birinin/birilerinin yanında yelleniliyorsa ya çok büyük bir yakınlığa ya da kopuşa/uzaklaşmaya işarettir. )


-PIRTLAMA ile OSURMA(YELLENME/GAZ ÇIKARMA/KAVARA/ZARTA[Ar.]/CARTA)

( Sevgili/eş yanında yellenebilmek, ilk başlarda yakınlığın/rahatlığın bir göstergesi olsa da daha sonraları dikkatsiz tutumlarla uzaklaşmanın ya da fazla kanıksamanın göstergesi olabilir. )


-PIRTLAMA ile OSURMA(YELLENME/GAZ ÇIKARMA/KAVARA/ZARTA[Ar.]/CARTA)

( Kişilere ayrı oda verme gereğinin/isteğinin de en büyük olası nedenlerinden biridir. )


-PIRTLAMA ile OSURMA(YELLENME/GAZ ÇIKARMA/KAVARA/ZARTA[Ar.]/CARTA)

( ... ile OS[İsveççe]: Kötü koku. )


-PİŞKİN/LİK ile/ve/değil/yerine EMİN/LİK



-PİŞKİN/LİK ile/ve/||/<> YÜZSÜZ/LÜK



-PİŞMAN/LIK ile/ve/||/<>/> VİCDAN AZABI



-PİŞMAN ile/ve/||/<> PERİŞAN

( Alan. İLE/VE/||/<> Almayan. )


-PİŞMANLIK:
YAPTIKLARIMIZDAN ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/> YAPMADIKLARIMIZDAN

( Zamanla geçer. İLE Çözümü yoktur. )


-PİŞMANLIK ile/ve/||/<> SON PİŞMANLIK

( Yarar getirir/getirebilir. İLE/VE/||/<> Yarar getirmez. )


-PİŞMANLIK ile/ve/<> UTANÇ



-PLASEBO (ETKİSİ) ile/ve/<>/>< NOSEBO (ETKİSİ)

( "Memnun edeceğim." İLE/VE/<>/>< "Zarar vereceğim." )


-PLÜTOKRASİ[Fr. < PLOUTOCRATIE] ile BEY ERKİ / VARSIL ERKİ

( "Zenginlerin yönetimi, zenginler iktidarı." )


-POLİÇE[İt. < BOLIZZA] ile BOLİÇE[İbr.]

( Belirli bir sürenin sonunda belirli bir parayı kendi adına ya da bir başkasının emrine ödemesi için alacaklının borçluya yazdığı bildiri. | Sigorta senedi. İLE Yahudi kadını. )


-POLİGİNİ/POLİJİNİ ile/ve POLİANDRİ ile/ve POLİGAMİ

( Erilin çok eşliliği. İLE/VE Dişilin çok eşliliği. İLE/VE Çok eşlilik. )


-POLİTİK ERDEMLER ile/ve/||/<> BİLGELİK[DİANOETİK] ERDEMLERİ

( Tedbir, itidal ve cesâret. İLE/VE/||/<> Adâlet, bilim ve aşk. )


-POLİTİKA EKONOMİSİ değil/yerine/>< EKONOMİ POLİTİKASI



-POLİTİKA ile/ve EKONOMİ



-POLYANNA İLKESİ ile WOBEGON GÖLÜ İLKESİ

( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )


-POLYBIUS ve/||/<> MONTESQUIEU

( Hiçbir şey insan kalbindeki vicdandan daha korkunç bir tanık ya da daha dehşet verici bir suçlayıcı olamaz. İLE " 'Önyargı' dediğimiz, bazı şeylerin bilinmemesi değil kişinin, kendini tanımamasıdır." )


-POMAK

( Rumeli'de, Bulgarca konuşan bir Türk ve Müslüman topluluğu. )


-POMPA/LAMA ile/ve/||/<> KÖRÜK/LEME



-PORSELEN ile FAĞFUR[Fars.]

( ... İLE Çin imparatorlarına verilen san. | Çin'de yapılmış kâse, tabak, vazo gibi porselen eşya. )


-POSTACI ile/değil/yerine POSTA KUTUSU

( Papua Yeni Gine'de, hiç postacı bulunmuyor. Ancak posta kutusu kiralayabiliyorsunuz. )


-PRENS ile ARŞİDÜK[Fr. < ARCHIDUC]

( ... İLE Avusturya'da imparator ailesi prenslerine verilen unvan. )


-PRENS ile GİRAY

( ... İLE Kırım hanlarına ve han ailesinden olan prenslere verilen san. )


-PRES(S)[İng.] değil/yerine/= BASIN



-PRESTİJ ile KARİZMA



-PRESTİJ ile PERESTİJ[Fars.]

( ... İLE/DEĞİL Tapınma, taparcasına sevme. )


-PROFAN ile ...

( Kutsal olmayan. )


-PROFESÖR değil/yerine/= BİLMEN



-PROLETARYA[Fr. < PROLÉTARIAT]

( Emekçinin oluşturduğu sınıf. )


-PRÖMİYE(PREMIER) ile GALA



-PROTESTO[İt.] ile MANİFESTO[İt. < Lat.]

( Bir davranışı, bir düşünceyi, bir uygulamayı, haksız, yersiz, gereksiz bularak karşı çıkma, kabul etmeme. | Herhangi bir davranışın, haksız, yersiz, gereksiz görülerek onanmadığını bildiren resmi açıklama. | Değerli evrak niteliğindeki borç senedinin ödenmemesi durumunda, özel bir biçime bağlı ve belirli hukuksal sonuçlar doğuran bildirim. İLE Bir gemideki malları göstermek için kaptan tarafından boşaltma işlemlerinin yapılacağı gümrük idaresine verilen dizin. | Bildiri. )


-PSİKO-TOPLUMSAL BEN ile/ve/||/<> TEMSİLİ BEN ile/ve/||/<> EYLEYEN BEN



-PSİKOLOG ile PSİKİYATRİST



-PSİKOLOJİ:
3D ile/ve/değil/||/<>/> 6D

( Düşünce, Duygu ve Davranış. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Değer, Deneyim ve Dil. )


-PSİKOLOJİDE/TÜZEDE KORUMA:
KENDİ İÇİN ve/||/<>/> YAKIN ÇEVRE İÇİN ve/||/<>/> TOPLUM İÇİN



-PSİKOLOJİK VE TOPLUMSAL SORUNLARIN KÖKENİNDE:
[ya] COŞKUNUN ile/ve/ya da/||/<> ÖFKENİN ile/ve/ya da/||/<> KORKUNUN DÜZENLENEMEMESİ



-PSİKOLOJİK ile/değil/yerine PSİKOJENİK



-PSİKOLOJİK ile/değil PSİŞİK



-PSİKOLOJİSİ BOZUK OLAN ile KARAKTERİ BOZUK OLAN

( Düzelir. İLE Düzelmez. )


-PSİKOPAT ile/değil/yerine SOSYOPAT



-PUSAN ve/<> SUVAN ve/<> ECO

( Kore Savaşı'nda, askerlerimizin gönderildiği, sıcak savaşın gerçekleştiği cepheler.
[27 Temmuz 1953'te, 2 yıl, 9 ay, 10 gün süren sıcak savaş bittiğinde, 6360 şehit, 229 tutsak, 5247 de gazimiz olmuştu.] )


-PUŞKİN ve/||/<> GOGOL ve/||/<> GONÇAROV ve/||/<> DOSTOYEVSKİ ve/||/<> TURGENYEV ve/||/<> TOLSTOY ve/||/<> ÇEHOV ve/||/<> GORKİ ve/||/<> ZAMYATİN ve/||/<> BULGAKOV ve/||/<> PASTERNAK

( 1799 - 1837 ve/||/<> 1809 - 1852 ve/||/<> 1812 - 1891 ve/||/<> 1821 - 1881 ve/||/<> 1818 - 1883 ve/||/<> 1828 - 1910 ve/||/<> 1860 - 1904 ve/||/<> 1868 - 1936 ve/||/<> 1884 - 1937 ve/||/<> 1891 - 1940 ve/||/<> 1890 - 1960 )


-PUŞKİN ve/||/<> GOGOL ve/||/<> GONÇAROV ve/||/<> DOSTOYEVSKİ ve/||/<> TURGENYEV ve/||/<> TOLSTOY ve/||/<> ÇEHOV ve/||/<> GORKİ ve/||/<> ZAMYATİN ve/||/<> BULGAKOV ve/||/<> PASTERNAK

( )


-PUTLAŞTIRMA ile/değil/yerine VEFÂ



-PUTLAŞTIRMAMAK ve/||/<> DONDURMAMAK



-RACA/RAJA ile/> MİHRACE[Sansk.]

( ... İLE/> Hindistan'da, Raca'dan daha büyük hükümdarlara verilen ad. )


-RAĞBET değil/yerine/= İSTEK, ARZU, İYİ KABUL EDİLME | İSTEKLE KARŞILAMA



-RAHATSIZLIK ile ŞİKÂYET



-RÂHİB ve/<> KÂTİB ve/<> HÂSİB



-RAHMET ile/ve/<> ELİ AÇIKLIK, CÖMERTLİK

( Allah'ın vermesi. İLE/VE/<> Kişinin yeterince, zamanında, zemininde ve/ya da bol bol vermesi/paylaşması. )


-RAKİP ile/ve/< KURBAN

( (gerektiğinde) Rakip olabilmek/olmak için kurban da olabilmelisindir. )


-RAMAZAN ile/ve/||/<>/> GAMLI RAMAZAN

( ... İLE/VE/||/<>/> 1812 ve 2020 yılındaki Ramazan ayı. )


-RAMAZAN ile/ve/||/<>/> GAMLI RAMAZAN

( )


-RAMAZAN ve/||/<>/> TOPLUMSALLAŞMA



-RASLİLA ile ...

( Hindistan'a özgü bir halk oyunu. )


-RÂY[Ar.] ile RA'Y[Ar.] ile RAY[Fr./İng. RAIL]

( Oy, rey, fikir. | Raca, Hint hükümdarı. | Sancak, bayrak.[< RÂYET] İLE Otlama. | Otlatma, gütme. | Teslim olma. )


-RÂZI OLUNAN ÖFKE ile RÂZI OLUNMAYAN ÖFKE

( Bizi mahkum eden şey, huylarımız, ahlâkımızdır. )


-REDDEDİLME ile/ve/||/<> ISTIRAB/ACI

( Reddedilmek, beyin tarafından, fiziksel bir acı olarak algılanıyor. )


-REDDETMEK ile AŞAĞILAMAK



-REDDETMEK ile/değil BOYUN EĞMEMEK



-REFAH[Ar.] yerine GÖNENÇ

( Bolluk, rahatlık ve varlık içinde, iyi olanaklarda yaşama. )


-REFERANS DEĞER/REFERENCE VALUE[İng.] değil/yerine/= DAYANAK DEĞER



-REFERANS[[İng. < REFERENCE]] değil/yerine/= REVERANS[Fr.]

( Kaynak. | Öneri. | Öneri mektubu. İLE Selâm ya da teşekkür için eğilerek ya da dizleri kırarak yapılan hareket. )


-REFÎ'[Ar. < RİF'AT] ile REFÎH[Ar. < REFAH]

( Yüksek, yüce. İLE Refah ve rahat içinde yaşayan. )


-REFS[Ar.] ile REFŞ[Ar.]

( Edep dışı söz söyleme. | Hanımlara söz atma. İLE Çapa, küçük kazma. | Bir tür ırmak kaplumbağası.[Fırat ve Dicle'de bulunur.] | Kulağı büyük olma. )


-REHÂ'[Ar.] ile REHÂ[Ar.]

( Bolluk, genişlik. | Varlık içinde bulunma. | Gevşeklik, sölpüklük. İLE Kurtulma, kurtuluş. )


-REHÂVET değil/yerine/= GEVŞEKLİK



-REKÂBET EDERSEK değil/yerine/>< CESÂRET EDERSEK

( Aynılaş(tır)ırız. DEĞİL/YERİNE/>< Farklılaş(tır)ırız. )


-REKÂBET[Ar.] değil/yerine/= ÇEKİŞKİ/YARIŞKI



-REKABET ile/ve/değil/yerine/||/>< DAYANIŞMA



-REKABET ile/ve/yerine İŞBİRLİĞİ



-REKLÂM VE GÖRÜNTÜ KİRLİLİĞİ ve GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİ ve SİGARA SORUNU

( )


-REKLAM:
ÜRÜN/Ü ÖVMEK değil ETKİ/KAYIT YARATMAK



-REKTÖR değil/yerine/= BİLİMBEY

( Baş papaz. DEĞİL/YERİNE ... )


-RENCİDE ETMEK ile/ve/<> "KÜÇÜK DÜŞÜRMEK"



-RESESİF[Fr. < RÉCESSIF]/RECESSIVE[İng.] değil/yerine/= ÇEKİNİK



-REŞİD ve/||/<>/> MÜRŞİD



-RESİM ÖĞRETMENİ ile/ve RESSAM

( Ressamları konu alan bazı filmler...

- Artemisia (1997)
- Basquiat (1996)
- Big Eyes (2014)
- Camille Claudel, 1915 (2013)
- Caravaggio (2007)
- Carrington (1995)
- Frida (2002)
- Girl with a Pearl Earring (2003)
- Goya's Ghosts (2006)
- Klimt (2006)
- Love Is the Devil: Study for a Portrait of Francis Bacon (1998)
- Modigliani (2004)
- Nightwatching (2007)
- Pollock (2000)
- Séraphine (2008)
- Surviving Picasso (1996)
- Van Gogh (1991) )


-RESM-İ KÜŞÂD değil/yerine/= AÇILIŞ TÖRENİ



-REZİL[Ar.] ile/ve/||/<> RÜSVÂ(Y)[Fars.]

( Alçak, adi, utanmaz, hayâsız. İLE/VE/||/<> İtibarsız, ayıpları ortaya çıkarılmış, onursuz, rezil. )


-REZİL/LİK(/REZÂLET) ile SEFİL/LİK(/SEFÂLET)



-REZİL/LİK ile/ve/||/<> SEFİL/LİK



-REZİL değil/yerine/>< ZEVİL



-REZZÂK[< RIZK] ile ...

( TÜM CANLILARIN RIZKINI VEREN ALLAH )


-RİÂYET değil/yerine/= GÜTME, GÖZETME | UYMAK, SAYGI, SAYMA | AĞIRLAMA

( GÜTME, GÖZETME | UYMAK, SAYGI, SAYMA | AĞIRLAMA )


-RİCÂ[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİRHÂM[Ar. < RUHM]

( Ümit, umma. | Yalvarma. | İstek, dilek. İLE/VE/||/<> Merhamet dileme, yalvarma, yalvarış. )


-RİCÂ/RECÂ[Ar.] ile RİC'Â[Ar.]

( Ümit, umma. | Yalvarma. | İstek, dilek. İLE Bir ya da iki kez boşanan erkeğin tekrar eşine dönmesi. )


-RİF'AT ile RÜFÂT

( Yükseklik, yücelik. | Yüksek rütbe. İLE Çürümüş, un ufak olmuş. )


-RİSK YÖNETİMİ ile/ve/||/<>/> KRİZ YÖNETİMİ

( Hem kişisel, hem de kurumsal/şirket yönetimimizde, öncelikli olarak risk yönetimimizi, planlamalarımızı yapmak, daha sonra da olası büyük sorunlarda nasıl düşünebileceğimizi ve hareket edebileceğimizi iyi hesaplamak ve öngörmek durumundayız/zorundayız! )


-RİSKLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-RİTÜEL değil/yerine/= AYİNLE İLGİLİ



-RİTÜEL ile PROTOKOL[Fr. < Yun.]

( ... İLE Bir toplantı, oturum, soruşturma sonunda imzalanan belge. | Diplomatlar arasında yapılan antlaşma tutanağı. | Diplomatlıkta, devletler arasındaki ilişkilerde geçen yazışmalarda, resmi törenlerde, devlet başkanları ile onları temsilcileri arasındaki görüşmelerde uyulan kurallar. )


-RİTÜEL ile/ve/||/<> RUTİN



-RİTÜEL ile/ve/<> TİYATRO

( Seyirlik değildir, doğrudan katılımı gerektirir. İLE/VE/<> En azından, izleyici olarak katılımı gerektirir. )


-RİVÂYET ile/ve/değil/yerine/+/>< DİRÂYET[YETENEK]



-RİYÂSET[Ar.] ile BAŞKANLIK

( REİSLİK, BAŞ OLMA, BAŞKANLIK )


-RİYÂSET ile/ve/değil/yerine RİYÂET



-RIZÂ ve/< İKNÂ



-RIZK >/<> KAZÛRAT >/<> RIZK

( RZK > KZR <> RZK [~] )


-RIZK >/<> KAZÛRAT >/<> RIZK

( Doğadan kişiye/hayvana. > Kişide/hayvanda. <> Doğaya. )


-RIZK >/<> KAZÛRAT >/<> RIZK

( Gıda. > Besin-posa. <> Gübre-toprak-gıda. )


-RIZK >/<> KAZÛRAT >/<> RIZK

( Tohum/fidan/ağaç. > Yaprak/çiçek/meyve. <> Çürük yaprak/meyve-gübre-toprak-fidan/ağaç. )


-RIZK >/<> KAZÛRAT >/<> RIZK

( Mürşid. > Mürid. > Mürşid. )


-ROL ile/ve MASKE

( Bir maske taktığını fark ettiğin anda, o maske, düşmeye başlamıştır. )


-ROMANTİZM:
AKIM değil ÖNCÜL



-ROZET[Fr.] değil/yerine/= İĞNE

( Yakaya vs. takılmak için çeşitli biçimlerde yapılan, bir kuruluşun simgesi sayılacak ufak kâğıt ya da metal nesne. | Musluğun, gizli döşenmiş boruya vidalandığı yerine çirkin görünüşünü kapatmak amacıyla kullanılan nikel ya da krom kaplanmış çember biçimli sac parça. )


-RUHANİYET ile ...

( Kendine ve başkalarına iyilik yapma. )


-RUHBANLAR ile/ve/<>/>< RUHBAN OLMAYANLAR

( "Askerler". İLE/VE/<>/>< "Siviller" gibi. )


-RUHBANLAR ile/ve/<>/>< RUHBAN OLMAYANLAR

( Latince konuşurlardı. İLE/VE/<>/>< Fransızca konuşurlardı. )


-RÜKN ile ...

( BİR ŞEYİN EN SAĞLAM TARAFI, TEMEL DİREĞİ | KOLON, DİREK | NÜFUZLU, ÖNEMLİ, KUVVETLİ KİŞİ | İSLÂM HUKUKUNDA SÖZLEŞMENİN KURULMUŞ SAYILMASI İÇİN BULUNMASI GEREKLİ ŞARTLAR )


-RUM ile/ve/=/||/<> BALAMA

( Orta oyununda Rum tipi. | Karagöz, matiz ve külhanbeyi tipleri tarafından yabancı ülkelerin tiplerine seslenirken kullanılan söz. )


-RUS ile/değil ÇUVAŞ

( ... İLE/DEĞİL Rusya'da, Volga ırmağı kıyısında yaşayan, Türk halklarından olan kişi. | Çuvaşlara özgü olan. )


-RUSSELL AÇMAZI ile/ve/||/<> CANTOR AÇMAZI ile/ve/||/<> RICHARD AÇMAZI ile/ve/||/<> YALANCI AÇMAZI ile/ve/||/<> CURRY AÇMAZI ile/ve/||/<> YABLO AÇMAZI ile/ve/||/<> BERRY AÇMAZI ile/ve/||/<> HETEROLOJİK AÇMAZ



-RÜYA GİBİ ile/ve/||/<> JİLET GİBİ

( Kadının güzelliği için söylenilen/hayal edilen. İLE/VE/||/<> Erkeğin yakışıklılığı için söylenilen/hayal edilen. )


-RÜYA ile/ve/<> MİT

( Bireysel. İLE/VE/<> Toplumsal. )


-RÜYA ile/ve/<> MİT

( Bireysel mitlerdir. İLE/VE/<> Ortak rüyalardır. )


-RÜYÂ ile/<> RİYÂ

( Olmadığı gibi görmek. İLE/<> Olmadığı/n gibi görünmek. )


-SAÂDET[Ar.] ile SÜREKLİ MUTLULUK

( SÜREKLİ MUTLULUK )


-SAAT:
9 ve/||/<>/> 10

( Evde yokuz. VE/||/<>/> Yatağa kon! )


-SÂBİ' ile SABÎ

( Yıldızlara tapanlardan sebea'lı. İLE Henüz memeden kesilmemiş eril çocuk. | Üç yaşını tamamlamamış eril çocuk. )


-SABÎ[Ar.] değil/yerine/= ÇOCUK

( HENÜZ MEMEDEN KESİLMEMİŞ ERKEK ÇOCUK | ÜÇ YAŞINI TAMAMLAMAYAN ERKEK ÇOCUK )


-SABIR ile/ve/değil/<>/ne yazık ki ÇIKAR



-SABIR ve/<> TAVIR/TUTUM

( Hiçbir şeyin yokken gösterdiğin. VE/<> Her şeyin varken sergilediğin. )


-SABRI SINAMAK ile/ve/ne yazık ki/||/<> SABRI ZORLAMAK



-SABUN [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-SAÇMA ile ABES



-SAÇMALIK ile/ve/değil/||/<>/> KISIR DÖNGÜ



-SÂDÂD ile EFENDİLER

( EFENDİLER )


-SADAKA ile ISKAT[Ar.]

( ... İLE Düşürme, aşağı atma. | Düşürülme. | Ölenlerin, kılınmamış namazları ve tutulmamış oruçları için verilen sadaka. )


-SADÂKAT VE BAĞLILIK ve/||/<> FARKINDALIK VE ADÂLET ve/||/<> EDEB VE HAYÂ ve/||/<> FETA VE GÖNÜL

( HZ. EBÛ-BEKİR SIDDÎK ve/||/<> HZ. ÖMER el-FÂRUK/HATTÂB ve/||/<> HZ. OSMAN ZİNNUREYN ve/||/<> HZ. İMÂM-I ALİ )


-SADÂKAT VE BAĞLILIK ve/||/<> FARKINDALIK VE ADÂLET ve/||/<> EDEB VE HAYÂ ve/||/<> FETA VE GÖNÜL

( Çocukluk. VE/||/<> Gençlik. VE/||/<> Yetişkinlik. VE/||/<> Olgunluk. )


-SADAKAT[Ar. < SADAKA]["ka" uzun okunur] ile SADÂKAT[Ar. < SIDK]

( Sadakalar. | Müslümanların ellerinde bulunan ve fakirlere/düşkünlere verilen üç maldan biri. İLE Dostluk, içten bağlılık, vefâlılık. Doğruluk, yürek doğruluğu. )


-SADAKAYI:
SAKAT DİLENCİYE VERMEK ile/ve/değil/||/<>/< YOKSUL FİLOZOFA VER(E)MEMEK

( Bir gün, kötürüm ya da kör olmaktan korktuklarından, "gözünden/gördüklerinden akıllı" olmalarından dolayı. İLE Gün gelip de, felsefenin içinde olacaklarını düşünememekten dolayı. )


-ŞÂDÂN ile ...

( SEVİNÇLİ, NEŞELİ, KEYİFLİ | ŞAD KİMSELER )


-SAFDİL[Fars.] ile/= SAFDERUN[Fars.]

( Kolayca aldatılan. )


-SÂFİYET AHLÂKI ile/ve/> İRFAN AHLÂKI ile/ve/> AŞK AHLÂKI

( Saflaşmadıkça, kapı/lar açılmaz. )


-SAFİYET ve/||/<> SAMİMİYET



-SAĞALTIM ile/ve/değil/||/<>/< DAYANIŞMA



-SAĞDUYU ve/<> DENGE



-SAĞDUYU ile DUYARLILIK

( AKL-I/HİSS-İ SELÎM ile HASSASİYET )


-SAĞLAM ZİHİN ve/||/<>/>/< SAĞLAM GÖVDE

( Sağlam anlık[zihin], sağlam gövdede bulunur. VE/||/<>/>/< Sağlam gövde, sağlam anlıkta[zihinde] bulunur. )


-SAĞLIK:
"HİZMET" ile/ve/değil/||/<>/< HAK



-SAHİH (OLAN) ile/ve SALİH (OLAN)

( Bilinmeli. İLE/VE Uygulanmalı. )


-SAHİP OLMAK ve/||/<>/< AİT OLMAK



-SAHİP OLMAK ile/yerine KURUCU(SU) OLMAK



-SAHİP OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> SAHİP ÇIKMAK



-ŞAHIS[Ar. ŞAHS] ile ŞÂHIS

( Kişi. İLE Yer ölçme işlerinde kullanılan, dereceli ve işaretli sırık. )


-ŞÂHİT ile ŞEHÎT

( Dünyaya gelerek. İLE/VE/||/<>/> Dünyadan giderek. )


-ŞÂHİT ile ŞEHÎT

( İzleyerek yaşayan. İLE/VE/||/<>/> Katılarak, deneyimleyerek yaşayan. )


-ŞÂHİT ile ŞEHÎT

( Sahip olan. İLE/VE/||/<>/> Olan. )


-ŞAHS/ŞAHIS/FERT/FERD/INDIVIDU değil/yerine/= BİREY



-SAHTE/LİK ile/değil/yerine/>< İÇTEN/LİK



-SAHTEKÂR ile HİLEKÂR

( Sahtekâr kişi, sahici kişinin gözüne bakamaz. )


-SAK ile SAK[Ar.]

( Uyanık, gözü açık. | Uykusu hafif. İLE Sap. )


-ŞAKA YAPMAK ile LAUBALİLİK



-ŞÂKÎ[Ar. < ŞİKÂYET] ile ŞAKÎ[Ar. < ŞEKÂVET]

( Şikâyetçi, şikâyet eden. İLE Bahtsız, kötü hareketli, haylaz, habîs. | Yol kesen, haydut. )


-SAKİL[Ar.] değil/yerine/= AĞIR | KABA

( Ağır. | Sıkıntı veren, sıkıntılı. | Çirkin, kaba. | Türk müziğinde bir usûl. )


-SAKİN OLMAK ile/ve/<> (KENDİNE) HÂKİM OLMAK



-SAKIN!:
ADAMIN, YERE BAKANINDAN
ve/||/<>
SUYUN, YAVAŞ AKANINDAN



-SAKİN/LİK ile "AĞIR/LIK"

( Zihinsel. İLE Davranış ve tutumlarla. )


-SAKİN/LİK ile "AĞIR/LIK"

( Bilinçli/farkındalıklı iç devinimle. İLE Çevredekilerin bağdaştırdıkları/bekledikleri sıfatla. | [Mizactan dolayı da olabilir] )


-SAKİN/LİK ile "AĞIR/LIK"

( Sakin bir yaşama biçimine sahip kişiler, sıkı ve alçakgönüllü çalışmalarını sürdürmeli. )


-SAKİN/LİK ile AĞIRBAŞLI/LIK

( ... ile REZÂNET )


-SAKİN/LİK ile/değil KAYITSIZ/LIK

( Her sakin/lik görüntüsü sakinlik olmayabilir hatta kayıtsızlıktan/ilgisizlikten/içekapanıklıktan kaynaklanıyor olabilir! )


-SAKİN/LİK ile SOĞUK/LUK

( Her sakin/lik görüntüsü sakinlik olmayabilir hatta anlamamasından/uzak kalmasından kaynaklanıyor olabilir! )


-SAKİN/MUKİM/MÜTEMEKKİN[Ar.] değil/yerine/= OTURAN/OTURGAN/YERLEŞİK



-SAKİNLİK ile/ve DAYANÇ/SABIR

( Belirli bir bilgi ve bilinç/tutum gerektirir! )


-SAKLAMAK ile/ve/değil PAYLAŞMAMAK



-ŞAKRAK ile ŞAKRAK

( Şen, neşeli, yaşam dolu. İLE İspinozgillerden, başı siyah, boynu kırmızı, ötücü bir kuş. )


-SALÂH ile/ve/||/<>/> FELÂH



-SALÂHİYETNÂME değil/yerine/= YETKİBELGE



-SALDIRI SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
KARALAMA ile/ve/||/<> NİTELİKSEL ile/ve/||/<> "SEN / SEN DE ..." ile/ve/||/<> DOLDURUŞA GETİRME



-SALDIRMAK ile/değil/yerine/>< SARILMAK



-SALGIN ile KOLERA[Fr. < CHOLERA]

( ... İLE Şiddetli ishal ve kusmalarla kendini gösteren, çok bulaşıcı, salgın ve öldürücü bir hastalık. )


-SALUTATION/GREETING vs./and LOVE



-ŞÂMİL[< ŞEML < ŞÜMÛL] ile/ve/<> KÂMİL[< KEMÂL]

( Topluma. İLE/VE/<> Kişiye/sana! )


-ŞÂMİL[< ŞEML < ŞÜMÛL] ile/ve/<> KÂMİL[< KEMÂL]

( Genele. İLE/VE/<> Özele. )


-ŞÂMİL[< ŞEML < ŞÜMÛL] ile/ve/<> KÂMİL[< KEMÂL]

( İçine alan, kaplayan, çevreleyen. İLE/VE/<> Tam, eksiksiz, bütün. | Olgun. | Bilgin, âlim. )


-SAMİMİYET ile AÇIKLIK ile SAYDAMLIK/ŞEFFAFLIK

( Açıklığı ve iyilikseverliği sayesinde hem çevresine, hem de sonuç olarak kendine yararlı olan biri simgelenir. )


-SAMİMİYET >< ERKÂN

( Samimiyet oluşunca, erkân kalkar. )


-SAMİMİYET >< YABANCILIK

( İki kişi, sadece samimi olduğunuda, artık birbirlerine yabancı değillerdir. )


-SAMİMİYET >< YALNIZLIK



-ŞAN-ŞÖHRET



-ŞAN/LI-ŞEREF/Lİ



-SANA YAPILAN "KÖTÜLÜK" ile/değil/yerine/ne yazık ki/>< SENİN YAPTIĞIN KÖTÜLÜK/YANLIŞ/HATA

( Unut/abil! İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Unutma! )


-SANAT, GELENEKSEL UYGULAMANIN(RİTÜEL):
İÇİNDE değil DIŞINDA



-SANAT:
"PROPAGANDA" değil/yerine ÖĞRETİM



-SANAT ve/||/<>/>/< BİREY OLMAK



-SANAT ile/ve/||/<>/>/< HAKİKAT



-SANAT ve/<> SANATÇI/KİŞİ/İNSAN

( Bir resimde, bir sanat yapıtında aradığım, sevdiğim şey, insandır. Sanatçının kendi! )


-SANAT ve/<> SANATÇI/KİŞİ/İNSAN

( Dans le tableau [l'oeuvre d'art] je cherche, j'aime l'homme l'artiste. )


-SANAT ve/<> SANATÇI/KİŞİ/İNSAN

( Çalışkanlıkta, arı, sana ustalık eder
Beceride, bir böcek, seni okutur
Seçkinlerde de var sendeki bilgiler
Sanat ise ey insan! Yalnız sana özgüdür! )


-SANAT ve/<> SANATÇI/KİŞİ/İNSAN

( Yaşam ciddidir, sanat ise neşeli.
Fakat ciddiyet içinde bile, neşe ya da sükûnet,
sanatın aslî ve özsel yapısı olarak kalır. )


-SANAT ve/<> SANATÇI/KİŞİ/İNSAN

( Schiller'in, "Sanatkârlar" adlı şiirini okumanızı salık veririz. )


-SANAT ve/<> SANATÇI/KİŞİ/İNSAN

( Durumun/sürecin/konunun/işin içine kişi/insan ve sanat girince/girmişse öteki herşey ikinci sıraya geçer/geçmeli/geçirilmelidir, indirilmelidir. )


-SANAT ve/||/<> SEVGİ ve/||/<> FELSEFE

( Kişileri sevmekten daha sanatsal ve bilgece bir şey yoktur. )


-SANAT ve/||/<>/>< YAŞAM

( Sanat, tüm alanların son noktasıdır. VE/||/<>/>< Yaşam da sanatın son noktası ve yansımasıdır. )


-SANAT ve/||/<>/>< YAŞAM

( Uzun. VE/||/<>/>< Kısa. )


-SANATÇI ile/ve/||/<> BİLGE/ÂRİF

( Dönüştürücü. İLE/VE/||/<> Geliştirici/ilerletici. )


-SANATÇININ:
BAKTIĞINA BAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> GÖRDÜĞÜNÜ GÖRMEK



-SANATSAL ÜRÜN VERMEK ile/ve/değil/yerine/<> (KENDİNE VE TOPLUMA) SANATSAL DUYARLILIK KAZAN(DIR)MAK/KAZANDIRABİLMEK



-SANDIĞA GÖMMEK ile/ve/||/<>/> SANDIĞA GÖMÜLMEK



-SANSASYON[Fr./İng. < SENSATION] ile/ve/||/<> SKANDAL[Fr. < SCANDALE]

( Dalgalanma. | Çok sayıda kişiyi ilgilendiren, etkileyen, heyecan verici olay. İLE Büyük yankı uyandıran, utanç verici ya da küçük düşürücü olay. )


-SANSASYON[Fr./İng.] ile SPEKÜLÂSYON[Fr./İng.]

( Dalgalanma. | Birçok kişiyi ilgilendiren, etkileyen, heyecan verici olay. İLE Vurgunculuk. | Saptırma. | Kurgu. )


-ŞANSIZ ile ŞANSSIZ

( Ünsüz. | Gösterişsiz. | Kılıksız, kıyafetsiz. İLE Şansı olmayan. )


-ŞANSÖLYE[Fr. CHANCELIER]:
BAŞBAKAN ile/ve MALİYE BAKANI

( Almanya ve Avusturya'da. İLE/VE İngiltere'de. )


-SANSÜR[Fr. < CENSURE] ile/ve/||/<> KAMUFLAJ[Fr. < CAMOUFLAGE]

( Her türlü yayının, sinema ve tiyatro eserinin hükûmetçe önceden denetlenmesi işi, sıkı denetim. | Her türlü yayının, sinema ve tiyatro eserinin yayınının ve gösterilmesinin izne bağlı olması, sıkı denetim. İLE/VE/||/<> Gizleme. )


-SANSÜR[Fr.] değil/yerine/= DENETLEME/DENETKİ/SIKIDENETİM

( Her türlü yayının, sinema ve tiyatro yapıtlarının, hükümetçe, önceden denetlenmesi. Yayın ve gösterilmesinin, izne bağlı olması, sıkıdenetim. | Denetleme işini yapan kurul. )


-SAPIK/LIK" ile SAPKIN/LIK | ile/değil/yerine/||/<>/< SAPMA

( "Yükleme". İLE Tespit. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Durum. )


-SAPKIN" ile/değil/yerine ÇAPKIN



-SAPKINLIK ile "DEJENERASYON"



-SAPMA ile/ve/<> SAPLANMA



-SARAN ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> SAĞAN



-SARHOŞ ile BEKRİ/AYYAŞ

( ... İLE İçkiye düşkün, içkici. )


-SARILMAK:
YAŞAMA ve/||/<> ÇALIŞMAYA

( Dört elle! VE/||/<> Bin elle! )


-SARILMAK ve/<> SIRTLAŞMAK

( İlişkiler, yüz yüze başlar, yan yana gelerek pekiştirilir, sırt sırta vererek devam ettirilir. )


-ŞARKICI ile/ve/değil MÜZİSYEN



-ŞARLATAN[İt./Fr.] ile/ve/<> ŞAKLABAN

( Kendi bilgi ve niteliklerini ya da mallarını överek, çevresindekileri kandıran, dolandıran kişi. | Bilir geçinen kişi. İLE Şen, şakacı ve güldürücü kişi. | Dalkavuk. )


-ŞART ile/ve/||/<>/> SIHHA ŞART



-ŞAŞAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< AŞAR

( Torun. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Dede. )


-ŞAŞAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< AŞAR

( İstenç[irâde]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Direnç[ihtiyâr]. )


-ŞAŞAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< AŞAR

( Aynı dönemde ve birlikte yaşarlar. )


-ŞAŞKIN/LIK ile/ve/<> GÜVENSİZ/LİK



-SATICI ile ALICI

( Satmaya "bakar". İLE Nereye bakar? )


-SATIN ALMAK ile/değil/yerine/>< KENDİN YAP!



-SATİR[Fr.] değil/yerine/= YERGİ



-SATIŞTA:
N ile/ve/||/<> A ile/ve/||/<> I ile/ve/||/<> D ile/ve/||/<> A ile/ve/||/<> S

( Gereksinim. İLE/VE/||/<> Dikkat. İLE/VE/||/<> İlgi. İLE/VE/||/<> İstek. İLE/VE/||/<> Eylem. İLE/VE/||/<> Tatmin. )


-SATIŞTA:
N ile/ve/||/<> A ile/ve/||/<> I ile/ve/||/<> D ile/ve/||/<> A ile/ve/||/<> S

( Need. VS./AND/||/<> Attention. VS./AND/||/<> Interest. VS./AND/||/<> Desire. VS./AND/||/<> Action. VS./AND/||/<> Satisfaction. )


-SATMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> VERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DAĞITMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BAĞIŞLAMAK



-SATRANÇ TAŞLARININ DEĞERLERİNDE:
1 ile/ve/||/<>/< 3 ile/ve/||/<>/< 5 ile/ve/||/<>/< 9 ile/ve/||/<>/< SONSUZ

( Piyon. İLE/VE/||/<>/< Filler. İLE/VE/||/<>/< Atlar ve kaleler. İLE/VE/||/<>/< Vezir. İLE/VE/||/<>/< Şah. )


-SATRANÇTA:
AÇILIŞ ve/||/<> YAPILMAMASI GEREKENLER

( * At ile başlanmaz!
* Kalelerin önündeki piyonlarla başlanmaz! [Yandan değil ortadan başlanır!]
* Vezir'in önündeki piyonla başlanmaz! )


-SATVET[Ar.] değil/yerine/= (ZORLU/SİNDİRİCİ) GÜÇ



-SAVA/HABER ile MÜJDE



-SAVAŞ ya da KORSANLIK değil/yerine/>< TİCARET



-SAVAŞ:
VEKİL ile/ve/||/<>/> MELEZ



-SAVAŞ değil/yerine/>< BARIŞ

( İyisi yoktur. DEĞİL/YERİNE/>< Kötüsü yoktur. )


-SAVAŞI KAYBETMEK:
ÖLÜNCE değil DÜŞMANA BENZEYİNCE



-SAVAŞMA değil/yerine/<>/> TANIŞMA



-SAVAŞMAMA ile/ve/||/<> MESAFE ALMA



-SAVCININ/POLİSİN İŞİ(/GÖREVİ/SORUMLULUĞU):
"(HERHANGİ) (BİR) ZANLI YAKALAMAK" değil (İLGİLİ/KANITLI) ZANLIYI YAKALAMAK



-SAVLET/HAMLE[Ar.] değil/yerine/= ATILIM



-SAVSAKLAMA ile/ve/<> SALLAMA



-SAVUNMA HAKKI ile/ve/||/<> KENDİNİ İFADE ETME HAKKI



-SAVURGAN/LIK >< CİMRİ/LİK



-SAVURGAN/LIK ile/değil/yerine/>< SADÂKAT



-SAYDAMLIK/ŞEFFAFLIK ile/ve/||/<> ÖZDENETİM



-SÂYE[Fars.] ile SÂYEBÂN[Fars.]

( Gölge. | Koruma, sahip çıkma. | Yardım. İLE Gölgelik. )


-SAYGI DUYMAK/GÖSTERMEK | DUYAN/GÖSTEREN:
ÖĞRENCİ(N)DEN değil ÖĞRENCİ(N/Y)E



-SAYGI DUYMAK ile/ve/değil/<> SAYGILI OLMAK, SAYGI GÖSTERMEK

( İçsel. İLE/VE/DEĞİL/<> Dışsal. )


-SAYGI DUYMAK ile/ve/değil/<> SAYGILI OLMAK, SAYGI GÖSTERMEK

( Saygı duymak zorunda değilsinizdir fakat saygılı olmak zorundasınızdır. )


-SAYGI GÖSTERMEK ve/<> SAYGI AŞILAMAK



-SAYGI/İHTİRAM[Ar.] ile OTORİTE

( Özsaygı ile. İLE Bilgi ile. )


-SAYGI ile/ve/<> BAĞ



-SAYGI ve/||/<>/> ÇALIŞMA

( Geçmiş için. VE/||/<> Gelecek için. )


-SAYGI ve/||/<>/< CİDDİYET



-SAYGI ile/ve/<> DAYANÇ/SABIR

( [çoğu kişiye] Sonsuz olmalı. İLE/VE/<> Sınırlı olmalı! )


-SAYGI ile/ve/||/> DÜRÜSTLÜK ile/ve/||/> GÜVEN ile/ve/||/> BAĞLILIK/SADÂKAT

( Gösterilir(se). İLE/VE/||/> Değerlenir. İLE/VE/||/> Kazanılır. İLE/VE/||/> Sağlanır. )


-SAYGI ile/ve/||/> DÜRÜSTLÜK ile/ve/||/> GÜVEN ile/ve/||/> BAĞLILIK/SADÂKAT

( Earned. vs./AND/||/> Appreciated. vs./AND/||/> Gained. vs./AND/||/> Returned. )


-SAYGI ile/ve/||/> DÜRÜSTLÜK ile/ve/||/> GÜVEN ile/ve/||/> BAĞLILIK/SADÂKAT

( Yükün dürüstlükse, gücün düşer belki fakat "başın düşmez". )


-SAYGI ile/ve/<> EDEB

( ... ile/ve/<> HUMANITAS )


-SAYGI = HÜRMET = RESPECT[İng., Fr.] = ACHTUNG[Alm.] = RESPECTO[İsp.]



-SAYGI ile/ve/< ÖZSAYGI

( HÜRMET ile/ve/< EDEB )


-SAYGI ve/||/<>/> SEVGİ ve/||/<>/> SELÂM

( Üçü de koşulsuzdur, koşulsuz olmalıdır! )


-SAYGI ile/ve/||/<>/> YÜKSEK SAYGI/TAZİMAT[Ar.]



-SAYGILI ile SAYGIN

( Kişinin, başkalarına gösterdiği tutum dolayısıyla. İLE Başkalarının, kişiye gösterdiği tutum dolayısıyla. )


-SAYGIN/LIK ile/ve TAKİP EDİLEBİLİR/LİK



-SAYGINLIK/PRESTİJ[Fr.,İng. < PRESTIGE] ile GÖSTERİŞ



-SAYGISIZLIK ile/ve/değil DÜŞÜNCESİZLİK



-SAYGISIZLIK ile/değil/yerine/>< ELEŞTİRİ



-ŞÂYİ'[< ŞÜYÛ] ile ŞÂYİA

( Duyulmuş, herkesçe bilinmiş. Belirli olan, duyulan. | Bölüşülmemiş ortak hisse. | Bir şeyin her noktasıyla ilgili bulunan. İLE Yayılmış haber, yaygın söylenti, duyultu. )


-ŞAYİA[Ar.] değil/yerine/= DUYULTU/SÖYLENTİ



-SAYISIZ:
KONUŞMALAR değil KONUŞMA



-SAYMAK ile/ve ÖLÇMEK

( Matematik/aritmetik. İLE/VE Geometrik. )


-SAYMAK ile/ve ÖLÇMEK

( İSTİMARA[İt.]: Ölçme, değerlendirme. | Bir kabın, oylumunu ya da alabileceği miktarı hesaplama. )


-SEBZEVÂT ile/ve "HAŞERÂT" ile/ve TEŞRİFÂT

( Çengelköy'de. İLE/VE Kuzguncuk'ta. İLE/VE Beylerbeyi'nde. )


-SEBZEVÂT ile/ve "HAŞERÂT" ile/ve TEŞRİFÂT

( Eskiden vapur kaptanlarının daha fazla beklemek zorunda kaldıkları iskeleler ve nedenleri. )


-ŞECÂAT[Ar.] ile ŞECCÂT[Ar. < ŞECCE]

( Haksızlığa karşı olan öfke. | Yiğitlik, yüreklilik. İLE Başta ve yüzde oluşturulan yaralar. )


-ŞECÂAT[Ar.] değil/yerine/= YİĞİTLİK, YÜREKLİLİK, CESÂRET



-SEÇEMEDİKLERİMİZ ile/ve/||/<>/> YEĞLEYEBİLECEKLERİMİZ

( Doğum yerimiz. | Ten rengimiz. | Anne ve babamız. | Cinsiyetimiz. | "Adımız." | "Kökenimiz."

İLE/VE/||/<>

Adâletli olmak. | Ahlâklı olmak. | İyi kalpli olmak. | Dürüst olmak. | Saygılı olmak. | Öğrenmeye açık olmak. | Kendini geliştiren olmak. | Önyargısız olmak. )


-SEÇENEK ile "ÖNCELİK"

( Onun yaşamında, onun için seçeneksek; onu, öncelik yapmayalım. )


-ŞECERE değil/yerine/= SOYAĞACI/SOYKÜTÜĞÜ



-SEÇİLMİŞ/LİK ile/ve/değil ATANMIŞ/LIK



-SEÇİLMİŞLER ile/ve TUTSAKLAR ile/ve ÇAĞRILMIŞLAR



-SEÇKİN ile/ve/değil/yerine ÖNCÜ



-ŞEF[Fr. CHEF] değil/yerine/= UNGAN/ÖNDER



-SEFÂ ile/ve/||/<>/></< CEFÂ/ÜZGÜ

( Vefâ yoktur. İLE/VE/||/<>/< Bekâ yoktur. )


-SEFÂ ile/ve/||/<>/></< CEFÂ/ÜZGÜ

( Gönül rahatlığı, rahatlık, kaygısız ve sakin olma. | Eğlence, zevk, neşe. İLE/VE/||/<>/< Büyük sıkıntı, eziyet. )


-SEFÂ ile/ve/||/<>/></< CEFÂ/ÜZGÜ

( (")Saçın uzamasına.(") İLE/VE/||/<>/>

-SEFÂ ve/||/<>/> SEFÂLET



-SEFERBER/LİK değil/yerine/= ELBİR/LİK



-ŞEFİK[Ar.] değil/yerine/= SEVECEN



-ŞEFKÂT ve NEZAKET :
SAĞIRIN DA DUYABİLDİĞİ ve/||/<> KÖRÜN DE GÖREBİLDİĞİ



-ŞEFKÂT:
KORUYUCU ve BAKICI ve YETİŞTİRİCİ



-ŞEFKÂT ve/=/||/<> BAKIM/ÖZEN(İHTİMAM)



-ŞEFKÂT ve/||/<>/>< CELÂL

( Beslemek/bakmak fakat yaptıklarını anlamasını beklememek. VE/||/<>/>< (bazı şeyleri) Anlamasını sağlamak fakat beslenip beslenmemesine bakmayarak. )


-ŞEFKÂT ve DÜRÜSTLÜK ve İYİLİK

( Eskiden papağanlara ezberletilen üç söz!
* ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL!
* DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL!
* İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! )


-ŞEFKÂT ile MERHAMET



-ŞEFKÂT ile/ve YARDIMSEVERLİK

( Şefkat, kişinin eline verilmiş sevgidir. )


-ŞEFKÂT ile/ve YARDIMSEVERLİK

( Eskiden papağanlara ezberletilen üç söz!
* ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL!
* DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL!
* İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! )


-ŞEFKÂTLİ/MÜŞFİK[Ar.] değil/yerine/= SEVECEN



-ŞEHİR [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-ŞEHİR [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-ŞEHİR [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-ŞEHİR [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-ŞEHİR ve/> ARTI DEĞER



-ŞEHİT ile/ve/||/<>/< GAZİ

( Nurlu. İLE/VE/||/<>/< Onurlu. )


-ŞEHİT ile/ve/||/<>/< GAZİ

( Toplum ve hizmet için canından vazgeçen. İLE/VE/||/<>/< Toplum ve hizmet için yola çıkan. )


-ŞEHVET ve/> İFFET/UT



-ŞEKER KARIŞTIRMA'DA...

( Çay kaşığı bardağa çarptırılmadan, ses çıkarttırmadan karıştırılır. )


-ŞEKER ile/ve/||/<>/< ŞÜKÜR



-ŞEKİLLENDİRMEK ile/ve/||/<>/> "YEŞİLLENDİRMEK"



-SEKTER[Fr.] değil/yerine/= HOŞGÖRÜSÜZ



-SEKÜLERLİK:
DİNDIŞILIK ile/ve/değil/||/<>/< TOPLUMSAL TÜZE(HUKUK)



-SELÂHİYET ile/ve İCÂZET



-SELÂM-SABAH



-SELÂM ile ...

( BARIŞ, RAHATLIK | SONU İYİ VE HAYIRLI ÇIKMA | FÂNÎ, GELİP GEÇİCİ OLMAMA | ÂŞİNÂLIK, BİLDİK | SELÂM, ESENLEME )


-SELÂM ve/> İKRAM ve/> KELÂM



-SELÂMI VERMEK ile/ve/> SELÂMI ÇOĞALTMAK



-SELÂMLAMAK ile/ve/<> UĞURLAMAK

( Kişilerin karşılaşmalarında ya da buluşmalarda birbirleri için iyi niyet/tutum ve sözleri. İLE/VE Ayrılana gösterilen iyi niyet/tutum ve sözler. )


-SELÂMLAMAK ile/ve/<> UĞURLAMAK

( Kişiler, giysileriyle [dış görünüşleriyle] karşılanır, sohbetleriyle [bilgilerine/konuşmalarına göre] uğurlanır. )


-SELEN TİTREŞİMLERİNDE:
BAŞ ile/ve/||/<> BURUN ile/ve/||/<> GÖĞÜS

( Tiz selenin oluştuğu yer. İLE/VE/||/<> Nazal selenin oluştuğu yer. İLE/VE/||/<> Pes selenin oluştuğu yer. )


-ŞEMAİL[Ar.] değil/yerine/= DIŞ GÖRÜNÜŞ



-SEMPATİ[İng.] ile EMPATİ ile APATİ ile ANTİPATİ ile TELEPATİ

( Duygudaşlık, yakınlık, sıcakkanlılık. İLE Duyumsama, kendini ötekinin yerine koyma çabası. İLE [hiçbir şey] Duyumsamama, duyumsuzluk, kayıtsızlık. | Sürekli cansızlık, gevşeklik. İLE Karşıduyum, soğukluk. İLE Uzaduyum. | Zihinsel, uzaktan [işaretsiz, yazısız, sözsüz] iletişim kurma (becerisi). )


-SEMPATİ[İng.] ile EMPATİ ile APATİ ile ANTİPATİ ile TELEPATİ

( PATHOS[Yun.]: Duyum/samak, his/setmek. )


-SEMPATİ/SYMPATHY[İng.] değil/yerine/= HOŞ DUYUM



-SEMPATİKO ile/ve/||/<> SEMPATİ ile/ve/||/<> EMPATİ ile/ve/||/<> CONPATİ



-SEMPATİZAN[Fr.] değil/yerine/= DUYGUDAŞ



-SEN Mİ ÇOK "AKILLISIN"? ile BEN/BİZ Mİ, ÇOK "APTAL GÖRÜNÜYORUM/Z"?



-SEN ve/||/<>/> BEN

( Sar! VE/||/<>/> Hoş olurum. )


-SEN ve/=/<> NEŞE



-SENDEN/BENDEN FARKLI DÜŞÜNEN(E TAHAMMÜL) ile SENDEN/BENDEN FARKLI İNANAN(A TAHAMMÜL)



-SENİ, SENDEN EDEN ile/değil/yerine SENİ, SEN EDEN



-SENKRETİZM ile ...

( Her dine/felsefeye/bilgiye gösterilen eşitlikçi hoşgörü. )


-ŞER:
METAFİZİK ile/ve/||/<> TABİÎ ile/ve/||/<> AHLÂKÎ

( Olgunluğun[kemâlin] bulunmaması. İLE/VE/||/<> Elem. İLE/VE/||/<> Günah. )


-SERBEST/LİK değil/yerine/= ERKİN/LİK



-ŞEREF[Ar.] değil/yerine/= ONUR, YÜCEY



-ŞEREF[Ar.] ile/ve/değil/yerine/<>/= ONUR[Fr. HONNEUR | İng. HONOR ] (HAYSİYET)

( Toplumsal. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/= Bireysel. )


-ŞEREF[Ar.] ile/ve/değil/yerine/<>/= ONUR[Fr. HONNEUR | İng. HONOR ] (HAYSİYET)

( Mal, mülk ve makamla, kişinin toplumsal konumuyla ilişkilidir. [Şerefim, develerimin sırtındadır.] )


-ŞEREF[Ar.] ile/ve/değil/yerine/<>/= ONUR[Fr. HONNEUR | İng. HONOR ] (HAYSİYET)

( ŞEREFİYE: Bir kişinin geldiği makam şerefine dağıttığı bahşiş. | Kamunun karar ve etkinlikleri sonucunda, belirli bir yerdeki taşınmaz malların artan değerleri üzerinden yerel yönetimlerin aldığı bir tür taşınmaz vergisi. )


-ŞEREF[Ar.] ile/ve/değil/yerine/<>/= ONUR[Fr. HONNEUR | İng. HONOR ] (HAYSİYET)

( Kendi özüne bağlılık. )


-ŞEREF[Ar.] ile/ve/değil/yerine/<>/= ONUR[Fr. HONNEUR | İng. HONOR ] (HAYSİYET)

( Başkasının, birine gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, onur. | Toplumca benimsenmiş iyi ün. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/= Kişinin, kendine karşı duyduğu saygı, şeref, öz saygı, haysiyet, izzet-i nefis. | Başkalarının gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, şeref, itibar. )


-SERGİLEMEK ile PAYLAŞMAK



-SERHOŞ değil SARHOŞ



-ŞERİAT EHLİ ile/ve TARİKAT EHLİ ile/ve/değil/yerine HAKİKAT EHLİ

( Sürekli, varlıktan bahseder. İLE/VE Sürekli, benlikten bahseder. İLE/DEĞİL/YERİNE Hiçliktedir. )


-ŞERİAT ile/ve/||/<> HAKİKAT

( Gündüz. İLE/VE/||/<> Gece. )


-ŞERİAT ile/ve/<>/> TARİKAT ile/ve/<>/> HAKİKAT ile/ve/<>/> MÂRİFET

( Mal/mülk. İLE/VE/<>/> Ben/Benim. İLE/VE/<>/> Ahlâk. İLE/VE/<>/> Gönüllülük. )


-ŞERİAT ile/ve/<>/> TARİKAT ile/ve/<>/> HAKİKAT ile/ve/<>/> MÂRİFET

( Fedâ. İLE/VE/<>/> Ferâgat. İLE/VE/<>/> Aşk. İLE/VE/<>/> Hizmet. )


-ŞERİAT ile/ve/<>/> TARİKAT ile/ve/<>/> HAKİKAT ile/ve/<>/> MÂRİFET

( Kişinin elindedir. İLE/VE/<>/> Kişinin elindedir. İLE/VE/<>/> Kişinin elinde değildir. Ancak kişiye iner/nüzûl eder. İLE/VE/<>/> Kişinin gönlünde ve gönüllülüktedir. )


-ŞERİAT ile/ve/<>/> TARİKAT ile/ve/<>/> HAKİKAT ile/ve/<>/> MÂRİFET

( Hz. Mûsa. İLE/VE/<>/> Hz. Davud. İLE/VE/<>/> Hz. Îsâ. İLE/VE/<>/> Hz. Muhammed. )


-ŞERİAT ile/ve/<>/> TARİKAT ile/ve/<>/> HAKİKAT ile/ve/<>/> MÂRİFET

( Varoluş/varolanlar. İLE/VE/<>/> Benlik. İLE/VE/<>/> Varlık. İLE/VE/<>/> Oluş. )


-ŞERİAT ile/ve/<>/> TARİKAT ile/ve/<>/> HAKİKAT ile/ve/<>/> MÂRİFET

( Sabır. İLE/VE/<>/> Rızâ. İLE/VE/<>/> Aşk. İLE/VE/<>/> Hizmet. )


-ŞERİAT ile/ve/<>/> TARİKAT ile/ve/<>/> HAKİKAT ile/ve/<>/> MÂRİFET

( Şeriatı tut, hakikati yut! )


-ŞERİAT ile/ve/<>/> TARİKAT ile/ve/<>/> HAKİKAT ile/ve/<>/> MÂRİFET

( Korur. İLE/VE/<>/> Yürütür, ulaştırır. İLE/VE/<>/> Öldürür. İLE/VE/<>/> Diriltir. )


-ŞERİAT ve/değil/=/<> TÜZE(HUKUK)/HAK/ADÂLET



-ŞERİATI TAMAMLAMAK/TAMAMLAYAN ile/ve AHLÂKI TAMAMLAMAK/TAMAMLAYAN



-SERTLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< REDDETMEK



-SERVET ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NİMET



-SES ile/ve/değil/yerine SESSİZLİK(SÜKÛNET)

( Sessizlik, baş etmendir. )


-SES ile/ve/değil/yerine SESSİZLİK(SÜKÛNET)

( Sessizlikle Bilgelik, Davranışlarla Krallık. )


-SES ile/ve/değil/yerine SESSİZLİK(SÜKÛNET)

( Sessizlik ve sükûn - öte yol budur. )


-SES ile/ve/değil/yerine SESSİZLİK(SÜKÛNET)

( Sessizlikten başka hiçbir belirli düşünce, zihnin doğal hali olamaz. )


-SES ile/ve/değil/yerine SESSİZLİK(SÜKÛNET)

( Sessizliğe ulaştığınızda, herşey doğal biçimde, sizin tarafınızdan bir girişim olmaksızın kendiliğinden oluşacaktır. )


-SES ile/ve/değil/yerine SESSİZLİK(SÜKÛNET)

( Aklın, davranışlardaki en açık belirtisi sükûnet ile zarâfettir. )


-SES ile/ve/değil/yerine SESSİZLİK(SÜKÛNET)

( Sessizlik ve sükûnet içinde, gelişirsiniz. )


-SES ile/ve/değil/yerine SESSİZLİK(SÜKÛNET)

( Sükûnet ve sessizlik içinde, büyürsünüz. )


-SES ile/ve/değil/yerine SESSİZLİK(SÜKÛNET)

( Size yardım edecek olan, sessizliktir. )


-SES ile/ve/değil/yerine SESSİZLİK(SÜKÛNET)

( Sükûnet ve sessizlik içinde "Ben" kabuğu erir ve iç ile dış bir olur. )


-SES ile/ve/değil/yerine SESSİZLİK(SÜKÛNET)

( Umudunuz, zihninizde sessiz ve gönlünüzde sakin kalmakta yatar. )


-SES ile/ve/değil/yerine SESSİZLİK(SÜKÛNET)

( Öteye varabilmek için sessizliğe râzı olmalısınız. )


-SES ile/ve/değil/yerine SESSİZLİK(SÜKÛNET)

( Tüm gereksinimim(iz), SESSİZLİK. )


-SES ile/ve/değil/yerine SESSİZLİK(SÜKÛNET)

( Kendinize tam bir sessizlik içinde bakın, kendinizi tarif etmeyin. )


-SES ile/ve/değil/yerine SESSİZLİK(SÜKÛNET)

( Sessiz ve sakin kalın. )


-SES ile/ve/değil/yerine SESSİZLİK(SÜKÛNET)

( Gerçeğe varmış olan kişiler çok sessizlerdir. )


-SES ile/ve/değil/yerine SESSİZLİK(SÜKÛNET)

( İlim, hâle inkılâp edince ses çıkmaz. )


-SES ile/ve/değil/yerine SESSİZLİK(SÜKÛNET)

( Sadece aslî olanda sükûn ve huzur vardır. )


-SES ile/ve/değil/yerine SESSİZLİK(SÜKÛNET)

( Sessizlik bir kez idrak edildiğinde, o, değişebilir olanı derin biçimde etkiler, kendi etkilenmeden kalarak. )


-SES ile/ve/değil/yerine SESSİZLİK(SÜKÛNET)

( Sessizlik hakkındaki tüm konuşmalar, gürültüden ibarettir. )


-SES ile/ve/değil/yerine SESSİZLİK(SÜKÛNET)

( YAZIT

Gürültü patırtının ortasında sükûnetle dolaş; sessizliğin içinde, huzur bulunduğunu unutma! Başka türlü davranmak, açıkça gerekmedikçe, herkesle dost olmaya çalış. Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık, unutmak olsun. Bağışla ve unut! Fakat kimseye teslim olma! İçten ol; telâşsız, kısa ve açık seçik konuş. Başkalarına da kulak ver. Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları; çünkü, dünyada, herkesin bir öyküsü vardır.

Yalnız planlarının değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış. İşinle ne kadar küçük olursa olsun ilgilen; yaşamdaki dayanağın odur. Seveceğin bir iş seçersen, yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın. İşini öyle seveceksin ki, başarıların, gövdeni ve yüreğini güçlendirirken, verdiklerinle de yepyeni yaşamlar başlatmış olacaksın.

Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol. Sevmediğin zaman sever gibi yapma. Çevrene, önerilerde bulun fakat hükmetme. Kişileri yargılarsan, onları sevmeye zamanın kalmaz. Ve unutma ki, insanlığın, yüzyıllardır öğrendikleri, sonsuz uzunlukta bir kumsaldaki tek bir kum taneciğinden daha fazla değildir.

Aşka burun kıvırma sakın; o, çöl ortasındaki yemyeşil bir bahçedir. O bahçeye uygun bir bahçıvan olmak için her bitkinin sürekli bakıma gereksinimi olduğunu unutma.

Kaybetmeyi, ahlâksız kazanca yeğle. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azâbı, yaşam boyu sürer. Bazı idealler, o kadar değerlidir ki, o yolda yenilmen bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras, dürüstlüktür.

Yılların geçmesine öfkelenme; gençliğe yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe. Yapamayacağın şeylerin, yapabileceklerini engellemesine izin verme.

Rüzgârın yönünü değiştiremediğin zaman, yelkenlerini, rüzgâra göre ayarla. Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil gemiyi, limana getirip getiremediğinle ilgilenir. Ara sıra isyana yönelecek olsan da anımsa ki, evreni yargılamak olanaksızdır. Ondan dolayı, kavgalarını sürdürürken bile kendinle barış içinde ol.

Anımsar mısın doğduğun zamanları: Sen ağlarken, herkes, sevinçle gülüşüyordu. Öyle bir yaşam geçir ki, herkes ağlasın öldüğünde, sen mutlulukla gülümse. :) Sabırlı, sevecen, erdemli ol. Önünde sonunda, tüm servetin, sensin. Görmeye çalış ki, tüm pisliğine ve kalleşliğine karşın, dünya, yine de kişinin biricik güzel mekânıdır.

Eski Bir Tapınak Yazıtı (Xsenius İ.Ö. IX. yy.) )


-SES ile/ve/değil/yerine SESSİZLİK(SÜKÛNET)

( HÂMÛŞÂN[Fars.]: Sessizler, susmuşlar. | Mevlevî mezarlıkları. )


-SESİZLİK" değil SESSİZLİK



-SESLİ ile TEK SESLİ

( ... İLE Benzer seslerin kullanılmasıyla yapılan (müzik vb.). | Değişik düşünceler dile getirilemeyen (ortam, toplum). )


-SESSİZ ADÂLET ile/ve SESLİ ADÂLET

( Para. İLE/VE Yöneticiler. )


-SESSİZLEŞME/SUSKUNLAŞMA:
DİNLEYENİMİZ OLMADIĞINDA ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> ANLAYANIMIZ OLMADIĞINDA



-SESSİZLİK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-SESSİZLİK ile/ve/<> SİZSİZLİK



-SESSİZLİK ile/ve YALNIZLIK

( Bazıları için ve/ya da bazı dönemler, sessizlik en büyük ses, yalnızlık en içten dosttur. )


-SEV!:
AŞINI ve İŞİNİ ve EŞİNİ



-SEV ile/ve SEVMİYORSA

( Zor ise. İLE/VE Zorlama!
[Zor ise sev, sevmiyorsa zorlama!] )


-SEVDİĞİMİZ İŞİ YAPANA KADAR ve/||/<> SEVDİĞİMİZ YERDE OLANA KADAR

( Yaptığımız işi sevelim! VE/||/<> Olduğumuz yeri sevelim. )


-SEVDİĞİN ile/değil/yerine GÜVENDİĞİN



-SEVDİĞİNE "İTAAT" ile/ve/||/<> "İTAAT ETTİĞİNİ" SEVMEK



-SEVDİĞİNİ:
"SÖYLEYEN" ile/ve/değil/||/<>/> GÖSTEREN



-SEVDİKÇE > GÜLER YÜZ/LER :)



-SEVDİKLERİNİZE VERİN!:
KANAT/LAR ve/||/<> KÖK/LER ve/||/<> NEDEN/LER

( Uçmaları için. VE/||/<> Geri dönebilmeleri için. VE/||/<> Yanınızda kalmaları için. )


-SEVEBİLMEK ve/||/<>/< YALNIZ KALABİLMEK



-SEVEN/SÖVEN ||/>< ÖVEN

( (Fazla) Sövmek ile övmek arasında fark yoktur. )


-SEVENE ile/ve/||/<> SEVMEYENE

( Hay hay. İLE/VE/||/<> Bay bay[İng. < bye bye] )


-SEVGİ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-SEVGİ > İTİDAL ve/||/<>/< ADÂLET

( Kişide/Kişiye. VE/||/<>/< Toplumda. )


-SEVGİ GÜLÜCÜĞÜ ile GÜLÜMSEME



-SEVGİ VE SADELİK ve/||/<>/< GÜLÜMSEME :) VE SAMİMİYET



-SEVGİ:
YANLIŞLARI ÖRTMEK İÇİN değil ZORLUKLARI AŞMAK İÇİN



-SEVGİ:
"İNANMA" değil EDİM



-SEVGİ:
İYİLİK ve/||/<> MERHAMET ve/||/<> NEŞE ve/||/<> SAKİNLİK



-SEVGİ/İRFAN:
[KUSURLARI/HATALARI ...]
YOK EDEN değil KABUL EDEN



-SEVGİ ve/<> AHLÂK

( Sevgini ahlâka bağla, sevgi seni bulsun! )


-SEVGİ ile/ve/değil/||/<> BİR BAŞKASINDA, KENDİ



-SEVGİ ve/||/<>/> BİREŞİM(TEVHÎD)



-SEVGİ ile/ve/<> DAYANIŞMA



-SEVGİ ve/<> GÜLÜMSEME :) ve/<> ADAMLIK ve/<> MUTLULUK

( Gözde. VE/<> Yüzde. VE/<> Özde. VE/<> Azda. )


-SEVGİ ve/||/<>/> HAK

( Ailede. VE/||/<>/> Toplumda. )


-SEVGİ ile/ve/<> İLİŞKİ



-SEVGİ ile/ve/||/<> KAYRA/LÜTÛF/İHSAN

( ... İLE/VE/||/<> Tanrısal. )


-SEVGİ ile/ve/değil/yerine KOŞULSUZ SEVGİ

( Sevgi, ayırmanın, ayrımların reddidir. )


-SEVGİ ile/ve/değil/yerine KOŞULSUZ SEVGİ

( Dünyanın eylem durumundaki sevgi olduğunu bir kez anlarsak, ona tamamen farklı bir gözle bakarız. )


-SEVGİ ile/ve/değil/yerine KOŞULSUZ SEVGİ

( Sevgide, belirli bir düşünce kaynaklı ve/ya da dayanaklı, beklentili bir duygulanım durumu var olabilir fakat koşulsuz sevgide hiçbir düşünce, beklenti olmaksızın, olumlu ya da olumsuz, her koşulda sevmek vardır. )


-SEVGİ ile/ve/değil/yerine KOŞULSUZ SEVGİ

( KOŞULSUZ SEVGİ, "EĞER"siz, "ÇÜNKÜ"süz, "AMA"sız; "KARŞIN'LI/RAĞMEN"li SEVGİ'dir! )


-SEVGİ ile/ve/değil/yerine KOŞULSUZ SEVGİ

( Ayırd etme, ayrılık "düşünce ve duygusu" olmadığında, buna SEVGİ diyebiliriz. )


-SEVGİ ile/ve/değil/yerine KOŞULSUZ SEVGİ

( Eğer, ne bir gövde, ne bir zihin, hatta ne de tanık, fakat bunlardan tümüyle öte olduğumuz düşüncesini sürekli taşırsak, zihnimizin berraklığı artacak, isteklerimiz saflık kazanacak; eylemlerimiz, merhametli ve sevecen olacaktır. Bu iç arınması, bizi başka bir dünyaya, gerçek ve korkusuz sevgi dünyasına götürecektir. )


-SEVGİ ile/ve/değil/yerine KOŞULSUZ SEVGİ

( Sevgide yabancılar yoktur. )


-SEVGİ ile/ve/değil/yerine KOŞULSUZ SEVGİ

( Sevgide "bir" bile yoktur, "iki" nasıl olabilsin? )


-SEVGİ ile/ve/değil/yerine KOŞULSUZ SEVGİ

( Sevgi, yaradılışın önünde gelir. )


-SEVGİ ile/ve/değil/yerine KOŞULSUZ SEVGİ

( Gerçek ve sevgi, kişinin asıl doğasıdır. Akıl ve gönül, onun paylaşım araçlarıdır. )


-SEVGİ ile/ve/değil/yerine KOŞULSUZ SEVGİ

( Sevgi, mutluluktan çok, gelişmeyi; bilincin ve var oluşun genişleyip derinleşmesini ister. Bunu her ne engellerse acıya neden olur. Sevgi, acıdan çekinmez. )


-SEVGİ ile/ve/değil/yerine KOŞULSUZ SEVGİ

( Anlayabiliriz ki bilmek, sevmektir. Sevmek de bilmektir. )


-SEVGİ ile/ve/değil/yerine KOŞULSUZ SEVGİ

( Kendini ifade etmek, teyit etmek, zorlukları yenmek, sevginin doğasıdır. )


-SEVGİ ile/ve/değil/yerine KOŞULSUZ SEVGİ

( Sevgi ve sevginin ilham ettiği yapma gücü[irâde] olmadıkça, hiçbir şey yapılamaz. )


-SEVGİ ile/ve/değil/yerine KOŞULSUZ SEVGİ

( Sevginin doğal sonucu, itaattir. )


-SEVGİ ile/ve/değil/yerine KOŞULSUZ SEVGİ

( Sever de dinlersek, o da bizi kendine alır. )


-SEVGİ ile/ve/değil/yerine KOŞULSUZ SEVGİ

( Kişi, sevdiğini omzuna alır da yine de yorulmaz. )


-SEVGİ ile/ve/değil/yerine KOŞULSUZ SEVGİ

( Sevgi, tutkunluk ve düşkünlük göstermez. Düşkünlük ise sevgi değildir. )


-SEVGİ ile/ve/değil/yerine KOŞULSUZ SEVGİ

( Sevgi, tembel değildir ve berraklık da yönetir. )


-SEVGİ ile/ve/değil/yerine KOŞULSUZ SEVGİ

( Aşırı "sevgi", boşlama/ihmal doğurur. )


-SEVGİ ile/ve/değil/yerine KOŞULSUZ SEVGİ

( Sözleri ve davranışları doğru, erdem ve görüş sahibi kişiyi tüm dünya sever. )


-SEVGİ ile/ve/değil/yerine KOŞULSUZ SEVGİ

( In love there are no strangers. )


-SEVGİ ile/ve/değil/yerine KOŞULSUZ SEVGİ

( Love is the refusal to separate, to make distinctions.
Once you have understood that the world is love in action, you will look at it quite differently.
Unconditional love is, unless "IF", "BECAUSE", "BUT". ( If you stay vs. the idea that you are not the body nor the mind, not even their witness, but altogether beyond, your mind will grow in clarity, your desires - in purity, your actions - in charity and that inner distillation will take you to another world, a world of truth and fearless love.
Truth and love are man's real nature and mind and heart are the means of its expression.
More than happiness, love wants growth, the widening and deepening of consciousness and being. Whatever prevents becomes a cause of pain, and love does not shirk from pain.
When the sense of distinction and separation is absent, you may call it love.
To know is to love and to love is to know.
Love does not cling; clinging is not love.
Without love, and will inspired by love, nothing can be done.
It is in the nature of love to express itself, to affirm itself, to overcome difficulties.
Love is not lazy and clarity directs. )


-SEVGİ ve/<> SAYGI GÖSTERMEK



-SEVGİ ile/ve/<> SEVİ/ŞEFKÂT

( İstenç/irâde dışı. İLE/VE/<> İstençli/irâdeli. )


-SEVGİ ile/ve/<> SEVİ/ŞEFKÂT

( ŞEFKAT: İmbikten geçirilmiş aşk. )


-SEVGİ ile/ve/<> SEVİ/ŞEFKÂT

( ... İLE/VE/<> Kişiyi, içeriden, kurtuluşa erdiren. )


-SEVGİ ile/ve/<> SEVİ/ŞEFKÂT

( Şefkatli ol! Bil ki, karşılaştığın herkes, kolay olmayan bir yaşam mücadelesi veriyor. )


-SEVGİ ile/ve/<> SEVİ/ŞEFKÂT

( Sadece şefkat, iyileştiricidir. Çünkü, kişinin içindeki tüm hastalıklar, sevginin eksikliğinden kaynaklanmaktadır. )


-SEVGİ ile/ve/<> SEVİ/ŞEFKÂT

( Without will. VS./AND/<> Strong-willed. )


-SEVGİ ve/||/<> SÜCÛD



-SEVGİDE:
"İSPAT" değil İKNÂ



-SEVGİDE:
KOŞULSUZLUK ve/||/<> HESAPSIZLIK ve/||/<>
SÜREKLİLİK ve/||/<> VEREREK BAŞLAMAK(< ALMA DÜŞÜNCESİNİN/BEKLENTİSİNİN OLMAMASI)



-SEVGİNİ PAYLAŞMAK değil SEVGİNİ DIŞLAŞTIRMAK/YANSITMAK

( İçindeki sevgiyi paylaşamazsın fakat karşılığını/yansımasını çeşitli (doğru/uygun) araçlarla/yöntemlerle gösterebilirsin. )


-SEVİLEN ve SEVİLENİN ARKADAŞLARI/ÇEVRESİ ve SEVİLENİ SEVENLERİ SEVMEK



-SEVİLİYORSAK ile SEVİLMİYORSAK

( Gurur duyup sarılalım. İLE Saygı gösterip uzaklaşalım. )


-SEVİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ ile/ve/değil/yerine/||/<> SEVMEK

( Hiçbir zaman doymazsın. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Ancak, sevdikçe doyarsın. )


-SEVİLMEK ile/ve/değil/<> ANLAŞILMAK



-SEVİNÇ ile/ve/değil/yerine NEDENSİZ SEVİNÇ



-SEVİNÇ ile/ve/değil/<> NEDENSİZ SEVİNÇ



-SEVİNCE ile/ve/||/<>/> SEVİNCE[< SEVİNÇ'E]

( Sevdiğimizde. İLE/VE/||/<>/> Sevinçli olmaya/olma durumuna. )


-SEVMEK:
"İŞİNE GELDİĞİ GİBİ" ile/değil/>< İÇİNDEN GELDİĞİ GİBİ



-SEVMEK:
"SAHİP OLMAK" ile/değil/yerine/< DEĞER VERMEK



-SEVMEK:
ÖZLEMEK ve/||/<>/>/< GÖRÜNCE SEVİNMEK



-SEVMEK ile/ve/+/||/<>/>/< (DAHA ÇOK) SEVMEYİ İSTEMEK/YEĞLEMEK



-SEVMEK ile/ve/=/||/<>/>/< DEĞERLENDİRMEK



-SEVMEK ve/=/||/<>/< GÜVENMEK

( Sevmek, güvenmektir. )


-SEVMEK ve/||/<>/> SEVDİRMEK ve/||/<>/> SEVİNDİRMEK



-SEVMEMEK ile/değil/yerine/>< SEVMEK

( Ölmek. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< ("Istırap") Yaşamak. )


-SEVR "ANTLAŞMASI" değil/yerine LOZAN ANTLAŞMASI

( 1920 değil/yerine 1923 )


-SEVR "ANTLAŞMASI" değil/yerine LOZAN ANTLAŞMASI

( )


-ŞEYLERİ:
HAYAL ETTİĞİMİZ GİBİ GÖRMEK yerine (ONLARI) OLDUKLARI GİBİ GÖRMEK

( Hayal ettiklerinizin varlığını reddetmeniz daha akıllıca olurdu. )


-ŞEYLERİ:
HAYAL ETTİĞİMİZ GİBİ GÖRMEK yerine (ONLARI) OLDUKLARI GİBİ GÖRMEK

( Eğer kendinizi her zaman sınamazsanız, gerçek ile hayali ayırt edemezsiniz. )


-ŞEYLERİ:
HAYAL ETTİĞİMİZ GİBİ GÖRMEK yerine (ONLARI) OLDUKLARI GİBİ GÖRMEK

( Sizi kendinize karşı kör eden, sizin davranışlarınızdır. )


-ŞEYLERİ:
HAYAL ETTİĞİMİZ GİBİ GÖRMEK yerine (ONLARI) OLDUKLARI GİBİ GÖRMEK

( Düşüncelerinizi ve duygularınızı, sözlerinizi ve eylemlerinizi yakından izlemedikçe ve nedenini ve nasılını bilmeden sizde meydana gelen değişimlere hayretle bakmadıkça, gerçeğe vardığınızı nasıl söyleyebileceksiniz? )


-ŞEYLERİ:
HAYAL ETTİĞİMİZ GİBİ GÖRMEK yerine (ONLARI) OLDUKLARI GİBİ GÖRMEK

( Düşünülüp hayal edilebilen hiçbir şeyin kendiniz olamayacağını bir kez anladığınızda, imgelemelerinizden kurtulmuş olursunuz. )


-ŞEYLERİ:
HAYAL ETTİĞİMİZ GİBİ GÖRMEK yerine (ONLARI) OLDUKLARI GİBİ GÖRMEK

( You would be wiser to deny the existence of what you imagine.
If you do not test yourself all the time, you will not be able to distinguish between reality and fancy.
It is your behaviour that blinds you to yourself.
How do you know that you have realised unless you watch your thoughts and feelings, words and actions and wonder at the changes occurring in you without your knowing why and how?
Once you have understood that nothing perceivable, or conceivable can be yourself, you are free of your imaginations. )


-SEYREKLEŞME ile/değil SEYRELME

( Özellikle saçlar için... )


-SEYYANEN[Ar.] değil/yerine/= EŞİT OLARAK



-SEYYÂR[Ar. < SEYR] değil/yerine/= GEZGİN/GEZİCİ

( Belirli bir yeri olmayan. | Kolay taşınabilen, katlanarak taşınabilir olan. )


-SEYYİAT ile/değil/yerine/>< HASENAT



-SEZGİSEL ile/değil/yerine/||/<>/< ÇAĞRIŞIMSAL



-ŞİÂ'[Ar. < ŞUÂ] ile ŞÎA/ŞİYA/EŞYÂ[Ar.]

( Işın, güneşten ya da başka bir ışık kaynağından uzanan tel ışıklar. | Vektör. İLE Taraflılar, yardımcılar (topluluğu). | Hz. Ali taraflısı. | Şiîlik. )


-SİBİRYA'DAKİ TÜRK BOYLARI ile/ve SİBİRYA DIŞINDAKİ TÜRK HALKLARI

( Çok uzakta kalmalarından dolayı, atalarının dini olan Şamanlığı devam ettirmişler. İLE/VE İslâm'ı kabul ederek, eski Şaman din anlayış ve uygulamalarından uzaklaşmışlardır. )


-SICAK YİYECEĞİ/İÇECEĞİ:
ÜFLEMEK değil/yerine SOĞUMASINI BEKLEMEK



-SİCİL ile SİLSİLE



-ŞİDDET" ></< "İKTİDAR"

( "iktidarın bitmeye başladığı yerde, şiddet başlar." )


-ŞİDDET[Ar. < ŞEDD] değil/yerine/= YEĞİNLİK

( Yeğin olma durumu. | Bir etkinliğin ya da bir gücün derecesi. | Bir ses çıkarılırken algılanan ve titreşimlerin genliğinden kaynaklanan özellik. )


-ŞİDDET ve/||/<> KÜFÜR

( [ne yazık ki] Kalbinde, muhabbet olmayanın (b)elinde. VE/||/<> Aklında, düşünce olmayanın dilinde. )


-ŞİDDET değil/yerine/>< ÖZEN



-ŞİDDET =/||/<>/>/< ÖZENSİZLİK



-SIDK[Ar.] ile İÇTEN BAĞLILIK

( Doğruluk, gerçeklik. | İçten bağlılık. )


-SİESTA ile/ve/||/<> FİESTA

( Öğle arası. İLE/VE/||/<> Şenlik. )


-SIFAT-I NOKSAN ile/değil/yerine/||/<>/>< SIFAT-I KEMÂL

( Bilgisizlik/cehalet. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Bilgililik/bilgelik. )


-SIFAT-I NOKSAN ile/değil/yerine/||/<>/>< SIFAT-I KEMÂL

( Cehl. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< İlim. )


-SIFAT ile NİTELİK



-SİGARAYLA MÜCADELEDE:
"ZORLAMA" değil/yerine MERAK ETMESİNİ SAĞLAMA

( Burayı tıklayarak izleyiniz... )


-SIĞINIK ile SIĞINTI

( Başka bir ülkeye ya da yere sığınmış olan kişi. İLE Bulunduğu yerde kalması istenmeyen, varoluşu gereksiz görülen kişi. )


-SIĞINMA ya da BUNALIM



-SIĞINMACI ile/ve/||/<> GÖÇMEN ile/ve/||/<> MÜLTECİ



-SIĞINTI ve/||/<>/> SIKINTI



-SİGORTA ile/ve/<> TEDBİR



-ŞİKÂYET ETMEK/SÖYLENMEK değil/yerine NE YAPABİLECEĞİNİ VE NASIL YAPABİLECEĞİNİ DÜŞÜNMEK VE EYLEME GEÇMEK



-ŞİKÂYET[Ar.] ile SERZENİŞ[Fars.]/TAKAZA[Ar.]

( Hoşnutsuzluk belirten söz ya da yazı, sızlanma, yakınma. İLE Başa kakma, sitem etme. )


-ŞİKÂYET ile/ve/değil/yerine/||/=/<>/></>/< HİKÂYET

( Yaşanılmış bir sorun üzerine konuşulduğunda, o konuya değinmenin gereği, sorunun kendini değil daha sonraki durum ve/ya da süreçlerde, kişinin, davranış-tutumlarını ve dilini düzeltmesine, gelişerek değişmesine katkıda bulunulacak biçimde düşünülmeye/konuşulmaya çalışılmasıdır. Biri, bir sorundan konu açıyorsa, bunu, o sorundan "şikâyet ediyor" olarak değil daha sonrası için bir çözüm arıyor ve/ya da sunuyor olarak düşünmek/konuşmak ve algılamaya çabalamak gerekir. Bir serzeniş ya da isyan olarak algılanmamalıdır.

Bu tür durumlarda, ötekine bilgi vererek, değinilecek konu/sorun için, "Benimki/bizimki*, bir şikâyât değil hikâyât![olan-bitenin öyküsü/hikâyesi]" şeklinde, öncelikle, kişinin kendinde ve daha sonra çevresinde, adâleti ve dengeyi sağlamasına destek vermek üzere, çevresiyle olan iletişimini ve ilişkisini sürekli kılmak üzere, bir bilgi verilir ve/ya da açıklama/anımsatma/uyarı yapılır.

[ * "Bizimki" sözü/sözcüğü, "bu konuda/alanda, bu ayrıntılarda, ben ve benim gibi düşünenler" olarak/anlamında ve bencilliğe/tekbenciliğe düşülmemesi için kullanılır. ] )


-ŞİKÂYET ile/ve/<> İHBAR



-ŞİKÂYET ile/ve/değil/yerine/||/<> TESPİT



-ŞİKESTE[Fars.] değil/yerine/= DARGIN, KIRILMIŞ/KIRGIN

( Kırılmış, kırık. | Yenilmiş, yenik düşmüş. | Gücenmiş, kırgın, kederli. )


-SIKI-FIKI (ARKADAŞ/DOST, YAKIN OLMAK)



-SIKILMA ile/değil KANIKSAMA



-SIKILMAK ile/ve SALLANMAK

( Sallanmak, o ortamdan/mekândan sıkıldığınız anlamına gelir. )


-SIKILMAK ile/ve SALLANMAK

( Ne kadar sıkılsanız da, bir toplantı ya da derste, dinleme/bekleme gibi durumunda sallanmamak/bacakları sallamamak gerekir. )


-SIKINTI-STRES (YARATMAK)



-SIKINTI ile/ve/> ÇÖZÜMLER / ÇARE/LER

( DERMAN ARAR İDİM, DERDİME
DERDİM, BANA DERMAN İMİŞ

BURHAN ARARDIM, ASLIMA
ASLIM, BANA BURHAN İMİŞ )


-SIKINTI ile/ve/> ÇÖZÜMLER / ÇARE/LER

( "Çare/ler" yazısı için burayı tıklayınız... )


-SIKINTI ile/ve/> ÇÖZÜMLER / ÇARE/LER

( I was seeking the recipe to my trouble...
I saw that, my trouble was the recipe...

I was seeking the evidence to my essense...
I saw that, my essense was the evidence... )


-SİLAHSIZLANMA ile/ve/||/<> YANITSIZ BIRAKMA



-SILBO GOMERO (GOMERO ISLIĞI) ile ...

( Kanarya Adaları'ndan Gomera'da, derin vadiler arasında iletişim sağlamak üzere kullanılan ıslıklı bir dil. Bu dili konuşanlar Silbador olarak adlandırılır. [Köken olarak Guanche dilindendir.] )


-SİLİ ile SİLİ

( Arı, temiz. İLE İffetli. )


-ŞIMARMA ile ŞIRNAMA



-ŞIMARMAK ve/<> SÖMÜRMEK



-SİMGE:
[ÇOK FARKLI/ÇEŞİTLİ ANLAMI/DEĞERİ]
GÖSTEREN/TAŞIYAN ile/ve/değil/||/<>/< BİRARAYA GETİREN



-SİMGE:
AÇAN ile/ve/||/<> ÖRTEN/KAPATAN ile/ve/||/<> ÖRTEREK GÖSTEREN/GÖSTERİLEN



-SİMGE:
ANAHTAR ile/ve/||/<> MÜHÜR



-SİMGE:
BULUŞMA ve/+/||/<> BİRLEŞME



-SİMGE:
CANLI ve/||/<>/> CANLANDIRICI



-SİMGE:
İÇKİN ile/ve/||/<> AŞKIN



-SİMGE ile/ve/||/<>/> MAZMUN



-SİMGESEL DÜŞÜNME ile/ve/> DÜŞÜNCENİN, KENDİNİ ÖRMESİ



-SİMGESEL/LİK ile/ve/<> AŞKIN/LIK

( Aşkınlığın imgesi. İLE/VE/<> Aşkınlığın gerçekleşmesi. )


-SİMGESEL/LİK ile/ve/<> AŞKIN/LIK

( Simgelerin hem örtücü, hem de açıcı özellikleri vardır. )


-SİN[Türkçe]/KABİR/KABR[Ar.], MEZAR/GÛR[Fars.] ile TÜRBE/TOMB

( [kökeni/etimolojisi] MEZAR[< ZİYARET[Ar.]): Anadolu Türkçesi'ne anlam değiştirerek, ölünün gömüldüğü yer olarak geçmiştir. İLE Topraklanmış, toprak örtülmüş. )


-SİN[Türkçe]/KABİR/KABR[Ar.], MEZAR/GÛR[Fars.] ile TÜRBE/TOMB

( İşlerinizden sıkıldığınızda kabirleri/mezarlıkları, türbeleri ziyaret ediniz. )


-SINAAT/ZANAAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SANAT

( Tasarım. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Yaratıcı imgelem. )


-SINAAT/ZANAAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SANAT

( İşlevi/nde olan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> İşlevinden/görünüşünden arındırılmış olan. )


-SINAAT/ZANAAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SANAT

( Aktarılabilir, tekrarlanabilir, devredilebilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Aktarılamaz, tekrarlanamaz, devredilemez. )


-SINAÎ EMEK ile/ve/||/<> TİCARÎ EMEK



-SINAMA ile SINAYIŞ

( Değerini anlama, gerekli niteliği taşıyıp taşımadığını bulmak için birini, bir nesneyi ya da bir düşünceyi yoklamak, denemek. | Bilgisini, yeteneğini, yeterliliğini ya da niteliğini yoklamak. İLE Sınama eylemi ya da biçimi. )


-SINAVLARDA:
DMS ile/ve/||/<> KPSS ile/ve/||/<> ÖMSS ile/ve/||/<> EKPSS

( Devlet Memurları Sınavı. İLE/VE/||/<> Kamu Personeli Seçme Sınavı. İLE/VE/||/<> Özürlü Memur Seçme Sınavı. İLE/VE/||/<> Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı. )


-SİNGSİNG ile ...

( Papua Yeni Gine'de, geleneksel düğün, cenaze ya da başka bir kabileye saygı için düzenlenen törensel kutlamaların tamamı. )


-SINIF = CLASS[İng.] = CLASSE[Fr.] = KLASSE[Alm.] = CLASSIS[Lat.] = CLASE[İsp.]



-SINIF ile/ve/değil/yerine KESİM



-SINIR ile/ve/<>/değil/yerine ÇERÇEVE



-SINIR = HAT/HADD, HUDUT = LIMIT[İng.] = LIMITE[Fr., İsp.] = GRENZE[Alm.] = LIMITIS[Lat.] = PERAS[Yun.]



-SINIR ile/ve/||/<>/> İHLÂL ile/ve/||/<>/> İZ



-SİNİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SINIR



-SİNİRCE ile/değil/yerine KORUYUCULUK



-SINIRLAMA/KISITLAMA ile/<> GİZLİLİK



-SINIRLANDIR(IL)MA ile/ve/||/<>/> YÖNLENDİR(İL)ME



-SINIRLANDIRMA ile/ve/değil/yerine KONUMLANDIRMA



-SINIRLANDIRMADA:
YASALILIK ve/||/<> GEÇERLİLİK(MEŞRÛİYET) ve/||/<> TOPLUMSAL GEREKLİLİK



-SINIRLARI BİLMEK ile/ve/değil/yerine öncelikle EŞİKLERİ BİLMEK



-SİNİRLİ ile DELİ

( Varsılsa. İLE Yoksulsa. )


-SINIRLI ile/ve/||/<> SINIRLAYICI



-SİNİZM ile ...

( Topluluk törelerini hor görme. )


-SİNOD ile ...



-SİNOD ile SENSİNOD

( Diyakosluk'ta din işlerini konuşmak üzere toplanan kilise meclisi. İLE Eski Rus kilisesi büyük meclisi. )


-SİNSİN ile HALK OYUNU

( Geceleyin, ateş çevresinde, genç erkeklerin, davul, zurna eşliğinde oynadıkları halk oyunu. )


-SİPARİŞ ile/ve ISMARLAMA



-SIR [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-SIR [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-SIR:
"ÜSTÜ ÖRTÜLEN" değil PAYLAŞIL(A)MAYAN



-SIRADAN KİŞİ değil/yerine ETİK VE ESTETİK KİŞİ

( ... DEĞİL/YERİNE Bilgeliğin, etiğe; sanatın da estetiğe dönüştürmesiyle. )


-SIRADAN ile/ve/||/<> SONRADAN



-SIRADANLAŞMA ile/ve/||/<> NORMALLEŞME



-SIRADANLAŞTIRMA ile/ve/<> KANIKSAMA



-SIRADÜZEN(HİYERARŞİ) YETKİSİ ile/ve/||/<> VESÂYET YETKİSİ



-SIRADÜZEN/SİLSİLE-İ MERÂTİB/HİYERARŞİ ile/ve/||/<> BAKIŞIMSIZLIK/ASİMETRİ



-SIRADÜZENSİZLİK ile/ve/||/<> KARMAŞA



-SİRKADİYEN ile SİRKALUNAR ile SİRKASEPTAN ile SİRKANUAL

( )


-ŞİRKETLER, HİZMETLERİNDE:
UCUZ İSE ile/ya da/<> HIZLI İSE ile/ya da/<> NİTELİKLİ İSE

( Niteliksiz ve hızlıdır. İLE/YA DA/<> Ucuz ve niteliksizdir. İLE/YA DA/<> Pahalı ve yavaştır. )


-ŞİRKETLER, HİZMETLERİNDE:
UCUZ İSE ile/ya da/<> HIZLI İSE ile/ya da/<> NİTELİKLİ İSE

( Dünyada, hiçbir şirket, bir işi, hem ucuz, hem hızlı, hem de nitelikli yapamaz. )


-SİRKÜLER/TAMİM değil/yerine/= GENELGE



-SIRP ile/ve BOŞNAK

( Müslüman olmayan Slavlar. İLE/VE Müslüman olan Slavlar. )


-SIRTINDAN VURAN('A) ve/<> ARKANDAN KONUŞAN('A)

( Kızma! Ona güvenip arkanı dönen sensin! VE/<> Darılma! Adam yerine koyan sensin! )


-SIRTINI DAYAMAK ile/değil/yerine/>< GÜVENMEK



-ŞİŞİNMEK ile ŞİŞİNMEK

( Surat asmak, dargın durmak. | Başkalarına yüksekten bakar gibi bir tavır takınmak, böbürlendiğini davranışlarıyla belirli etmek, kabarmak, gururlanmak. İLE Bazı böceklerin/hayvanların, saldırıya uğradıklarında tüm uzantı ve eklentilerini, düşmanını korkutup ürkütecek biçimde yayarak genişletmesi. )


-ŞİŞMAN/MÜLAHHAM[Ar.] ile/değil/yerine TOPLUCA

( Deri altında fazla yağ toplanması nedeniyle gövdenin her yanı şişkin görünen kişi. İLE/DEĞİL/YERİNE Gövdece biraz dolgun. | Toplu olarak, beraber. )


-SİTTİN SENE

( 60 yıl. | Sonu gelmeyecek kadar uzun zaman. )


-ŞİVE[Fars.] değil/yerine/= AĞIZ

( Naz, eda. | Söyleyiş, yerli ya da yabancı konuşma tarzındaki söyleyiş özelliklerinin bıraktığı genel izlenim. )


-SİVİL TOPLUM < SİVİL İTAATSİZLİK

( Sivil itaatsizlik olmadan, sivil toplum ol(uş)maz. )


-SİVİL VE SİYASİ HAKLAR ile/ve/||/<> İKTİSADİ/EKONOMİK VE TOPLUMSAL/SOSYAL HAKLAR

( * Düşünce/düşünme hakkı/olanağı
* İfade hakkı/olanağı
* Seyahat hakkı/olanağı

İLE/VE/||/<>

* Eğitim hakkı/olanağı
* Sağlık hakkı/olanağı
* Sanattan yararlanma hakkı/olanağı
* Ücretli tatil )


-SİVRİLMEK ile/ve SIYRILMAK



-SİYASAL LİBERALİZM ve/||/<> EKONOMİK LİBERALİZM ve/||/<> KAPİTALİZM



-SİYÂSET[Ar. < SEYİS] ile/ve/||/<>/> FERÂSET[Ar. < FERES]

( Seyis. At bakıcılığı/bakıcısı. İLE/VE/||/<>/> Süvari. At biniciliği. )


-SİYÂSET[Ar. < SEYİS] ile/ve/||/<>/> FERÂSET[Ar. < FERES]

( Aracına[< atına] yeterince[en az seviyede ve gerektiği kadar/biçimde] bakabilmek. İLE/VE/||/<>/> Aracının[< atının] yol alabileceği kadar yol almak, ilerlemek. Uzağı, olanakları ve olasılıkları görebilmek/değerlendirebilmek. )


-SİYASET[Ar.]/POLİTİKA[İng. < Yun.] değil/yerine/= YÖNETKİ



-SİYÂSET ve/< ADÂLET



-SİYÂSET ile/değil HAMÂSET



-SİYASET ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAYSİYET



-SİYASET ve İLM-İ SİYASE/T



-SİYASET ile SİYASA



-SİYASET ile SİYASAL

( Politika gerçekleri yadsıyıp, yalan söylemek değil, gerçeklerin istediğiniz yanını göstermesidir. )


-SİYASETNAME ile/ve/değil/||/<> GENELGE



-SİYASETNÂME ile ISLAHATNÂME



-SİYÂSETNAME ile/ve/değil/||/<>/< NASİHATNAME



-SİYASETNAMELERDE:
NAS ile/ve/değil/||/<>/< MASLAHAT



-SİYASETNAMELERDE:
SULTAN OLMAK ile/ve/||/<>/< İYİ BİR KİŞİ OLMAK



-SİYASETTE:
YOLDAŞ ile/değil YOL

( [siyasette] "Yoldaş, yolu belirler." DEĞİL Yol, yoldaşı belirler. [Yol değiştikçe, yoldaşlar da değişir.] )


-SİYASİ KRİZ ile/ve EKONOMİK(İKTİSADİ) KRİZ ile/ve KÜLTÜREL KRİZ



-SİYASİ TEŞKİLAT değil/yerine/= YÖNETKİL ÖRGÜT



-SİYASİ/SİYASAL/POLİTİK değil/yerine/= YÖNETKİL



-SİYÂSÎ ile DİPLOMATİK



-SİZ:
ÇOĞUL ile/değil NEZÂKET



-SİZDEN OLMAYAN ile/ve/<>/= SİZDEN OLAN



-SİZİ SEVEN BİRİNİN UYARISI/İKAZI ile/>< SİZİ SEVMEYEN BİRİNİN İLTİFATI



-SIZLANMA/YAKINMA değil/yerine/>< SORUMLULUK ALMAK



-SIZLANMA ile/değil/yerine SORGULAMA



-SIZLANMAK ile/değil/yerine/>< HAKKINI ARAMAK



-SIZMAK ile BAYILMAK

( Yorgunluk ya da içki gibi nedenlerle kendinden geçerek uyuyakalmak. İLE Çeşitli fizyolojik[sıcak, açlık/susuzluk, yorgunluk gibi] ve/ya da psikolojik nedenlerle dayanma gücünü kaybetmek, kendinden geçmek. )


-Sırrını paylaşanı DİNLE!!!



-SKEPTİSİZM:
KUŞKUCULUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SORGULAMACILIK



-SNOP[İng.]/KÜSTAH[Fars. < GUSTÂH] değil/yerine/= ZÜPPE

( Seçkin görünmek için bazı çevrelerdeki düşünceleri benimseyen, hayranlık duyan ve onlar gibi davranmaya özenen kişi. )


-SOFRA ile ŞİLAN

( ... İLE Padişah sofrası. )


-SOFRANIN BEREKETİ :/=/||/<>/< KALABALIĞI



-SOĞDAK ile/ve BUKARAK

( Semerkand halkı. İLE/VE Buhara halkı. )


-SOĞURMA ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> SÖMÜRME



-SOHBET:
VAROLUŞ ve/<> İNSAN ÜZERİNE



-SOHBET ile/ve/<> MUHABBET

( Aklın dili/aracı sözcükler ve sohbet, gönlün dili muhabbettir. )


-SOHBET ile/ve/<> MUHABBET

( Kişiyi, tümel/küllî akıla götürecek tek şey, muhabbettir. )


-SOHBET ile/ve/<> MUHABBET

( Ehl-i derdin sohbetine mahrem et! )


-SOHBET ile/ve/<> MUHABBET

( ... İLE/VE/<> İçinde sen/ben['den] olmayan. )


-SOHBET ile/ve/<> MUHABBET

( Dil ile. İLE/VE/<> Göz ile. )


-ŞÖHRET ile "YILDIZ"("STAR")



-ŞÖHRET ile TANINMIŞ



-SOKAK/HABER FOTOĞRAFI ile/ve/değil/||/<>/< BELGESEL FOTOĞRAF

( )


-SOKAK ile/ve/değil EV(İMİZ!)

( Lütfen çöpleri yere ya da ağaç/çiçek diplerine değil, çöp kutularına atalım! Ya da cebimizde tutalım! )


-SOKRATES'İN "YARGILANMASINDAKİ" 500 "YARGIÇ":
ÖLÜM KARARI VERENLER ile/değil/yerine/>< KARŞI OLANLAR

( [ne yazık ki]
[İlk "karar"da] "280" >< 220
[İkinci "karar"da] "360" >< 140 )


-SOKRATES'İN "YARGILANMASINDAKİ" 500 "YARGIÇ":
ÖLÜM KARARI VERENLER ile/değil/yerine/>< KARŞI OLANLAR

( Sokrates'in Savunması )


-SOKULMAK ile YANAŞMAK



-SÖLGENTAŞ ile/ve/||/<> ARKAİM



-SOLGUN değil/yerine/< OLGUN



-SOLİDARİST/SOLİDARİZM/SOLİDARİTE[Fr.] değil/yerine/= DAYANIŞMACI/LIK



-SOLUK ve/||/<> BESLENME ve/||/<> PSİKOLOJİ ve/||/<>
FİZYOLOJİ ve/||/<> EŞEYSELLİK ve/||/<> İLETİŞİM

( www.KendiniTANI.com )


-SÖMÜRGECİLİK ile EMPERYALİZM

( )


-SÖMÜRÜ ile/ve/<> DAYATMA



-SÖMÜRÜ ile SUİSTİMAL ile MANİPÜLÂSYON



-SÖMÜRÜ ve/||/<>/< TAHRİK



-SOMUT EMEK ile/ve/||/<> SOYUT EMEK

( Kullanım değeri. İLE/VE/||/<> Değişim değeri. )


-SOMUT ve/=/||/<> EYLEM



-SONA ERDİRME ile KURTULMA/KURTARMA

( Ancak Yaşamımızın muazzam kederini tamamen idrak ederek ona karşı isyan ettiğimiz zaman, bir çıkış yolu bulunabilir. )


-SÖNDÜRMEK:
YAŞAMI değil/yerine/>< SİGARAYI/TÜTÜNÜ



-SONLANDIRMA ile/değil BÜTÜNE ERME



-SONSUZLUK:
NİCELİKTE ile/değil NİTELİKTE

( Yoktur. İLE/DEĞİL Vardır. )


-SONSUZLUK ile/ve/<> BÜTÜNLÜK



-SORGULA!:
ELİNİ ve/||/<> DİLİNİ ve/||/<> YOLUNU ve/||/<>
GÜNÜNÜ ve/||/<> GÖNLÜNÜ ve/||/<> SONUNU

( Kazandıkça, bölüşemiyorsan. VE/||/<> Konuştukça, kırıcı oluyorsan. VE/||/<> Yürüdükçe, hedeften çıkıyorsan. VE/||/<> Günler/yıllar geçtikçe, yerinde sayıyorsan. VE/||/<> Sevildikçe, vefâsızlaşıyorsan. VE/||/<> Hangi durumda olursan ol! )


-SORGULAMA ile/ve/> DÜŞÜNCE/FİKİR AYRILIĞI



-SORGULAMA ve/||/<>/> ÖZGÜRLEŞME



-SORGULAMA ile/ve/||/<>/> SINANMA



-SORGULAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖZLEMLEMEK



-SORGULANMAK ile/ve/değil/yerine SORUMLULUK/U/NU ALMAK



-SORMAYAN ile/değil/yerine/>< SORAN

( Yaşam boyu ahmak ve aptal. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bir dakikalığına, "birkaç kişi nezdinde" "aptal." )


-SORU (SORMAK):
ÖĞRENMEK İÇİN ile/ve/değil/bazen/||/<> ANLAMAK İÇİN ile/ve/değil/bazen/||/<> GERİBİLDİRİM/ONAY İÇİN



-SORU SORMAK ve/=/||/<>/< SORUMLULUĞU İSTEMEK



-SORU ile/ve/değil HAKARET



-SORU ile/ve/||/<>/> İLKE



-SORU = QUESTION[İng.] = QUESTION[Fr.] = FRAGE[Alm.] = QUESTIONE[İt.] = CUESTIÓN[İsp.]



-SORUMLU/LUK ile/ve SUÇLU/LUK

( Sorumlu olmak, suçlulukla bağdaştırılmamalıdır. )


-SORUMLULUK ...:
BİRİ/LERİ İÇİN değil HERKES İÇİN



-SORUMLULUK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-SORUMLULUK DUYMAK ile/ve/||/<>/> SORUMLU OLMAK



-SORUMLULUK VERME ile/değil/yerine SORUMLULUK ALMA(YI SAĞLAMA)

( Sorumluluk verilmez, sorumluluk alınır. Sorumluluk alınması için koşullar, uygun yapıya büründürülür. )


-SORUMLULUK VERME ile/değil/yerine SORUMLULUK ALMA(YI SAĞLAMA)

( It's not right to "giving responsibility". Better to arrange conditions "to taking responsibility". )


-SORUMLULUK:
TEK ile/ve/||/<> TOPLU



-SORUMLULUK ve/||/<>/< (KENDİNİ) SAVUNABİLMEK("SALDIRI" değil/olmayan!)



-SORUMLULUK ve/<> BAKIM



-SORUMLULUK = MESÛLİYET = RESPONSIBILITY[İng.] = RESPONSABILITÉ[Fr.] = VERANTWORTUNG[Alm.]



-SORUMLULUK ve/||/<> ONUR



-SORUN:
"YAP(A)MAMA" ile/ve/değil/||/<>/< BAŞLAYAMAMA



-SORUN:
(")SORUN(") değil SORUNA BAKIŞ AÇIMIZ



-SORUN:
BİLGİSİZ OLMAK değil KENDİMİZİ BİLGİN SANMAK



-SORUN ile/ve ÇÖZÜLMESİ GEREKEN

( Hiçbir sorun, o sorunu yaratan "bilinç düzeyi" ile çözülemez. )


-SORUN ile/ve/değil DEĞERLENDİRME



-SORUN ile/ve EKSİKLİK



-SORUN ve/||/<>/> HEDEF ve/||/<>/> ENGEL ve/||/<>/> GÜÇ KAYNAĞI



-SORUN ile/ve/ne yazık ki/||/<>/< SORUNUN OLMAMASI SORUNU



-SORUNLAR:
"DARBE" ile/değil/yerine PÜRÜZ



-SORUNLAR:
UZAKLAŞTIRAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAKINLAŞTIRAN



-SORUNLAR ile/ve/||/<>/> OLANAKLAR ve FIRSATLAR



-SORUNLARA ODAKLANMAK ile/değil/yerine/>< OLASILIKLARA VE (ARA) ÇÖZÜMLERE ODAKLANIRSAK

( Daha çok sorun/umuz olur/oluşturur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Daha çok seçeneğimiz ve çözümümüz olur/oluşur. )


-SORUNLARDA:
"ARKADAŞ KAYBETMEK" değil ARKADAŞ KEŞFETMEK

( Sorunlarda, arkadaş(/sa), kaybedilmez; ancak, keşfedilmiş olunur. )


-SORUNLARDAN/KİŞİLERDEN "KAÇMAK/UZAKLAŞMAK" ile/değil/yerine SORUN(LU)LARI UZAKLAŞTIRMAK



-SORUNLARI ERTELEMEK/DAHA SONRAYA TAŞIMAK yerine SORUNLARI TERK ETMEK



-SORUNLARI:
SORUN OLARAK KONUŞMAK ile/yerine/değil İLERLEME/GELİŞİM ARACI OLARAK KONUŞMAK/DEĞERLENDİRMEK



-SORUNLARI(N):
ÖNEMSEMEMEK ile/ve/değil/yerine ÜSTÜNDE DURMAMAK



-SORUNLARI/SIKINTILARI:
ÖTELEMEK ile/değil/yerine ÇÖZMEK



-SORUNLARIN:
OLUŞMASI ile/ve/değil/||/<>/< ORTAYA ÇIKMASI



-SORUNLU "YASALARI":
REDDEDELİM değil/yerine DEĞİŞTİRELİM



-SORUNLU ile/değil/yerine/>< SORUMLU



-SORUNUN:
"ÜSTÜNÜ ÖRTMEK" değil/yerine/>< ÜSTESİNDEN GELMEK



-SOSYAL MEDYA (5C):
KONUŞMA/SÖYLEŞİ ve/+/||/<>/> ORTAKLIK ve/+/||/<>/> YORUM ve/+/||/<>/> İŞBİRLİĞİ ve/+/||/<>/> KATKI



-SOSYAL[İng. < SOCIAL < SOCIETY] değil/yerine/= TOPLUMSAL



-SOSYOPAT ile MİZANTROP

( ... İLE Kişilerden, toplumdan hoşlanmayan. )


-ŞOV[İng. < SHOW] değil/yerine/= GÖSTERİ



-ŞÖVALYELER'DE:
TAPINAK ŞÖVALYELERİ ile/ve TÖTON ŞÖVALYELERİ ile/ve ST. JEAN/HOSPİTALER ŞÖVALYELERİ

( KÜRESEL MEDENİYET - TEOMAN DURALI - DERGÂH YAY. )


-SÖVEN ile/değil/yerine/></< SEVEN



-SOVYET:
SO ve/||/<> VYET

( Birlikte, birarada. VE/||/<> Düşünme, konuşma. )


-SOY ADI/SOYADI değil/yerine SON ADI/SONADI, EK ADI/EKADI, İKİNCİ/İKİNCİL ADI

( Kişinin/kişinin, "soy adı" diye tanımlanmış/kullanılan sözcük, kişinin "soy"unu değil kişinin aynı ada sahip olduğu/olabileceği tek(/ilk/birinci) adına, takma ad[meslek,özellik vs.] vermek yerine belirli, kayıt altına alınan/alınacak bir ek/ikinci adla tanımak/tanımlamak üzere kullanılmıştır. )


-SÖYLEDİKLERİMİZ ile/ve/<> SÖYLEYEMEDİKLERİMİZ

( ... İLE/VE/<> Söylediklerimizden daha çok pişmanlığa neden olur. )


-SÖYLEM ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> SÖYLENTİ



-SÖYLEMEK ile/ve/değil AKTARMAK/NAKLETMEK



-SÖYLEMEK ile UYARMAK/İKÂZ ETMEK



-SÖYLEMLERİMİZİN/EYLEMLERİMİZİN:
SORUMLULUĞUNU ALMAK ve/||/<>/> (DOĞRUDAN/OLASI) SONUÇLARINA KATLANMAK



-SÖYLEYİŞ/BİÇEM/ÜSLÛP:
YALIN/SADE ile YÜKSEK ile KARIŞIK



-SOYLU" ve/||/=/<> İNSAFA GELEN

( En "soylu" kişi/ler, insafa gelen(ler)dir. )


-SOYUT DİL ile/ve/<> TOPLUMSAL DİL



-SOYUTLAMA ile/ve/||/<> SOYUTLANMA



-SÖZ (ALMAK/VERMEK) ile/değil/yerine OLUR/ONAY (ALMAK/VERMEK)



-SÖZ [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-SÖZ [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-SÖZ SÖYLEMEK ile/ve/||/<> ANLAMAK

( İrfan ister. İLE/VE/||/<> İnsan/kişi ister. )


-SÖZ SÖYLEMENİN KURALLARINDA:
ÖNÜNÜ ARDINI GÖZETMEK[Ar.] ve/||/<> SÖYLEMEDEN ÖNCE TEKRAR TEKRAR DÜŞÜNMEK[Ar.] ve/||/<> ON KERE DÜŞÜNÜP BİRİNİ SÖYLEMEK[Ar.] ve/||/<> "HER AĞZIMIZA GELENİ" SÖYLEMEMEK[Ar.]

( Önün ardın gözet fikr-i dakîk et onda bir söyle
Öğütme ağzına her ne gelirse âsiyâb-âsâ

Osman Nevres[ö. 1762] )


-SÖZ SÖYLEMENİN KURALLARINDA:
ÖNÜNÜ ARDINI GÖZETMEK[Ar.] ve/||/<> SÖYLEMEDEN ÖNCE TEKRAR TEKRAR DÜŞÜNMEK[Ar.] ve/||/<> ON KERE DÜŞÜNÜP BİRİNİ SÖYLEMEK[Ar.] ve/||/<> "HER AĞZIMIZA GELENİ" SÖYLEMEMEK[Ar.]

( )


-SÖZ VERME! ve/||/<> SÖZÜNDEN DÖNME!

( Ölsen de! VE/||/<> Ölsen de! )


-SÖZ VERMEK/VEREN ve/||/+/<>/> SÖZÜNDE DURMAK/DURAN



-SÖZ VERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÜVEN VERMEK

( Güven veriyorsan, ayrıca söz vermen gerekmez. )


-SÖZ:
DİLLERDE ile/ve/||/<> GÖNÜLLERDE

( Destan olur. İLE/VE/||/<> Şiir olur. )


-SÖZ:
ÖRTÜK ile KİNÂYE



-SÖZ(CÜK)LERİ/Nİ ve/||/<> TUTUMU/NU DEĞİŞTİR...
DÜNYA/N DEĞİŞSİN!



-SÖZ/LÜ ile NİŞAN/LI

( YAVUKLU: Sözlü, nişanlı. | Sevgili. )


-SÖZ/LÜ ile NİŞAN/LI

( NAMZET[Fars.]: Aday. | Sözlü, yavuklu. )


-SÖZ ve/> TÂLÎK

( ... VE/> Güleryüzlü. :) | Düzgün söz söyleyen. )


-SÖZ ile/ve/<> YEMİN

( Doğru söz yeminden ileri! )


-SÖZ ile/ve/<> YEMİN

( HULF[Ar.]: Verdiği sözü tutmama, üzerinde durmama. | [mantıkta/matematikte] Saçmaya indirgeme. )


-SÖZCÜĞÜN:
USSAL ANLAMI ile DUYGUSAL ANLAMI



-SÖZCÜKLERİN ETKİSİ ve/||/<> KİŞİLERİN ETKİSİ



-SÖZLEŞMEDE:
İYİ NİYET ve/||/<>/> SADÂKAT ve/||/<>/> İÇERİK

( Adının geçmesiyle. VE/||/<> İmza atarak. VE/||/<> Uygulayarak. )


-SÖZLÜ KÜLTÜR(/GELENEK) ile/ve/<> YAZILI KÜLTÜR(/GELENEK)

( Göçerlerin. İLE/VE/<> Yerleşiklerin. )


-SÖZLÜ KÜLTÜR(/GELENEK) ile/ve/<> YAZILI KÜLTÜR(/GELENEK)

( [daha çok] Doğu'da. İLE/VE/<> Batı'da. )


-SÖZLÜK:
TARAMA ile/ve/||/<> DERLEME



-SÖZÜ "UZATMAK" ve/<> SABRI ZORLAMAK



-SÖZÜ:
SÖYLEMEDEN ÖNCE ile/ve/||/<> SÖYLEDİKTEN SONRA

( Önünde dur! İLE/VE/||/<> Ardında dur! )


-SÖZÜ/DÜŞÜNCEYİ:
"KALDIRMAK" ile/ve "TAŞIMAK"



-SÖZÜNÜN ARDINDA DURAN ile/ve/değil SÖZÜNÜ, KENDİ TAKİP EDEN



-STAR"[İng.] değil/yerine/= "YILDIZ"



-STAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/> EFSANE

( Hem işinde, hem de magazinde "iyi olan." İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> İşinde iyi olan fakat magazinde "kötü olan." )


-STAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/> EFSANE

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Yaşar... | Şair Sanatçımız, Yaşar... | Radyo Programı - Nisan 2016 )


-STATÜ[Fr. < STATUT] değil/yerine/= KONUM/DURUM/KOŞUL



-STK ile STK

( Sivil Toplum Kuruluşu İLE Sanat - Tarih - Kültür )


-STOACILIK = REVÂKİYE

( Aklın egemenliğini, doğaya uygun yaşamayı, ruhun duyumsamazlığı ve dünya yurttaşlığı ülküsünü amaç edinen, Kıbrıs'lı Zenon'un kurduğu, öğretiye ilişkin derslerin stoa denilen direkli galeride verildiği öğreti. )


-STRAIN ile ...

( Soy, ırk, nesil. )


-STRATEJİK "ORTAKLIK" ile/ve/||/<>/< SİYASAL ORTAKLIK" ile/ve/||/<>/< ÇÖZÜM ORTAKLIĞI"



-ŞU KADARI:
"YETER" ile/ve/değil (YETMİYORSA DA/YETMEYECEKSE DE) YETSİN!



-SU KULLANIM/AYAK İZİNDE:
MAVİ ile/ve/||/<>/> YEŞİL ile/ve/||/<>/> GRİ

( Bir ürünü üretmek için gereksinim duyulan yüzey ve yeraltı tatlı su kaynakları ölçüsü/oranı. İLE/VE/||/<>/> Bir ürünü üretmek için kullanılan toplam yağmur suyu ölçüsü/oranı. İLE/VE/||/<>/> Kirlilik yükünün ortadan kaldırılması ya da azaltılması için kullanılan tatlı su oranı. )


-ŞU'ÛBİYYE ile ...

( MİLLİYETÇİLİK )


-ŞU/BU "OLMAK" ile/ve/<>/değil/yerine İNSAN OLMAK



-ŞU/O KİTABI:
"OKUMANIZI, TAVSİYE EDERİM"
ile/ve/||/<>
"OKUMAYANI, TASFİYE EDERİM"



-SU ile/ve/değil/||/<>/>/ne yazık ki "İNAT"

( Doğada. İLE/DEĞİL/||/<>/>/NE YAZIK Kİ İnsanlaşamamış olanda. )


-SU ile/ve/değil/||/<>/>/ne yazık ki "İNAT"

( İkisinin de önünde hiçbir şey duramaz! )


-SÜBYAN[Ar.] değil/yerine/= ÇOCUKLAR



-SUÇ ile/ve/değil/||/<>/< KIRIK CAMLAR KURAMI

( "Suçlarla mücadeleyi nasıl başardınız?" sorusuna,
New York'un efsane Belediye Başkanı Giuliani'nin yanıtı şöyle olmuştu.

Metruk bir bina düşünün, binanın camlarından biri kırıldığında, o camı hemen tamir ettirmezseniz, kısa sürede, yoldan geçen herkes eline bir taş alıp, binanın tüm camlarını kırar. Benim yaptığım şey, ilk cam kırıldığında onu hemen tamir ettirmek oldu. Bir elektrik direğinin dibine ya da bir binanın köşesine, biri, bir torba çöp bıraksın. O çöpü hemen oradan kaldırmazsanız, her geçen, çöpünü oraya bırakır ve çok kısa bir sürede dağlar gibi çöp birikir. Ben ilk konan çöp torbasını kaldırttım.

Çünkü siz bunu yapmadığınızda kişiler, o bölgede düzeni sağlayan bir otorite olmadığını düşünüyor, öteki camları da kırıyor. Ardından daha büyük suçlar geliyor; bir süre sonra o sokak, polisin giremediği bir mahalleye dönüşüyor.

Bunu anlayan New York polisi, önce küçük suçların peşine düşmüş. Metroya bilet almadan binenleri, apartman girişlerini tuvalet olarak kullananları, kamu malına zarar verenleri, hatta içki şişelerini yola atanları bile yakalayıp haklarında işlem yapmış.

Kırık Cam Kuramı, ABD'li suç psikologu Philip Zimbardo'nun 1969'da yaptığı bir deneyden ilham alınarak geliştirilmişti.

Zimbardo, suç oranının yüksek olduğu, yoksul Bronx ve daha yüksek yaşam standardına sahip Palo Alto bölgelerine birer 1959 model otomobil bıraktı.

Araçların plakası yoktu, kaputları aralıktı.

Olup bitenleri gizli kamerayla izledi.

Bronx'taki otomobil, üç gün içinde baştan aşağıya yağmalandı.

Ötekine ise bir hafta boyunca kimse dokunmadı.

Ardından Zimbardo ile iki öğrencisi, sağlam kalan otomobilin yanına gidip çekiçle kelebek camını kırdılar. Daha ilk darbe indirilmişti ki, çevredeki kişiler(zengin beyazlar) da olaya katıldılar. Birkaç dakika sonra o otomobil de kullanılmaz hale geldi.

Demek ki, diyordu Zimbardo,
"İlk camın kırılmasına, ya da çevreyi kirleten ilk çöpe, ilk duvar yazısına izin vermemek gerek. Aksi halde kötü gidişatı engelleyemeyiz!"



SUÇ CENNETİ NASIL OLUŞUR?

Kırmızı ışıkta geçilmesini önleyemiyorsanız küçük suçlara engel olamazsınız.

Küçük suçlara engel olamazsanız, büyük suçları engelleyemezsiniz..

Sonuç itibariyle ülkeniz sanıkların suç işlemekten endişe duymadığı bir suç cennetine dönüşür. Bunun akabinde suçlularla mücadelede yılgınlığa düşen kanun koyucu sanıklara taviz/af anlamına gelen lehe kanunlar çıkararak adalet denklemindeki erozyonu hızlandırır.

Küçük suçların görüldüğü ceza mahkemelerine bakalım...

Sürekli HAGB (Hükmün Açıklanmasını Geri Bırakma) kararları verdiğimiz sanıkların birçoğu yeniden suç işleyerek mahkeme huzuruna gelmiyor mu?

Hatta bu olay yargıçların bilinçaltındaki Adli dejenerasyon algısı nedeniyle sanığın kişiliğine bakılmaksızın tüm suçlar için HAGB uygulanması bir hakmış gibi algılanır ve onuncu kez HAGB kararı vermek alışkanlık durumunu alır.

Buna karşın mağdur ise adâlete olan güveni sarsılmış ve kaderine boyun eğmek zorunda kalmıştır. Artık önünde iki seçenek vardır, ya intikamını kendi almalı ya da ateşi içine gömmelidir.

Sanık, ise hukuk sistemini test ettiği ilk eylemden büyük bir zaferle çıkmış ve suç işlemenin korkulacak bir şey olmadığının idraki ile yeni suçlar için yola koyulmuştur.

İşlediği her suç kendine güven tazeletmiş ve bu statünün verdiği korku ile de topluma yönelik bir sindirme hareketine başlamıştır...

Mafya ve çeteleşmenin yolunu açan işte bu tablodur.

Bu yüzden diyoruz ki, devlet yani kamu otoritesi bir kural koymuşsa onun takibini dört koldan yapmak zorundadır. Bundan daha önemlisi, devlet, koyduğu kuralların takibini yapmayan kamu görevlisini takip etmekle işe başlamalıdır.

Takibin takibini yapmazsınız, Devlet, muz cumhuriyetine döner.
Okulda, iş yerinde, sokakta, yolda ya da deniz kenarında...

Kişiler, kamu otoritesinin kendi koyduğu kuralları büyük bir titizlikle takip ettiği kanaatine varmalı ve bunu bilinçaltına adeta kazımalıdır.

Bilinçaltına yerleşen bu algı insanların karakteri olur ve kurullara saygı bilinci gelişir. Olması gereken de budur.

Bu sayede insanlar en küçük sorunlarda dahi kanunları ihlali etmeyi ve suç işlemeyi değil hukuk önünde hesaplaşmayı ilke edinirler.

Ancak uygulanana cezaların, mağdurlar için tatmin edici bir nitelik sunması koşuluyla...

Unutmayalım...

Küçük hataları görmemezlikten gelmişseniz, bilin ki, daha büyükleri yoldadır. )


-SUÇ ile/ve/değil/||/<>/< KIRIK CAMLAR KURAMI

( )


-SUÇ ile PAY



-SUÇ ile UFAK SUÇ/ZELLE[Ar.]

( ... İLE Sürçüp kayma. | Yanılma, yanlış. | Ufak suç. )


-SUÇLAMA ile/ve/değil/||/<> AYIPLAMA



-SUÇLULUK:
TÜRLERİ ve/ya da/||/<>/> SINIFLANDIRMALARI

( - Gerçek Suçluluk: Bu tür suçluluk, bir kişinin gerçekten suç işlediğini kabul ettiği ve suçun doğrudan sorumlusu olduğu durumları tanımlar.

- Yanlış Suçluluk: Bu, kişinin suçsuz olduğu halde kendini suçlu olarak "görmesidir". Yanlış suçluluk, genellikle toplumsal baskı, başkalarının suçlamaları ya da aşırı öz eleştiri nedeniyle ortaya çıkabilir.

- Toplumsal Suçluluk: Birey, toplumun genel değerlerine ya da ölçütlerine uymadığından, suçluluk düşünce ve duygusu yaşar. Bu tür suçluluk, bireyin toplum tarafından kabul gören bir davranışı "bozduğu düşüncesiyle[varsayarak]" ortaya çıkar.

- Hukukî Suçluluk: Birey, yasalara uygun olmayan bir şey yaptığı ya da yasalara uygun bir şey yapmadığından, kendini suçlu görür.

- Vicdanî Suçluluk: Bu, bir kişinin vicdanında karşılık bulur. Birinin içsel ahlâkî değerleriyle çeliştiği zaman ya da başkalarına zarar verdiği düşüncesiyle oluşabilir.

- İçsel Suçluluk: Birey, içindeki düşünsel ve duygusal ya da çeşitli psikolojik sorunlar nedeniyle kendini suçlu görür. Örneğin, bunaltı, kaygı ya da travma sonrası stres bozukluğu yaşayan biri, kendini sürekli olarak suçlu "görebilir".

- Dışsal Suçluluk: Bu tür suçluluk, başkalarının kişiyi suçlu görmesi ya da göstermesiyle ilişkilidir. Örneğin, aile ya da toplumun sürekli eleştirisi ve suçlama tutumu, kişiyi dışsal suçluluğa sokabilir.

- Özür Düşünce, Duygu ve Davranışı: Suç işleyen kişi, başkalarına ya da topluma karşı bir hata yaptığının farkında olur ve bu nedenle içten bir biçimde özür diler.

VE/||/<>

- Doğmuş Suçlular: Suç işlemeye eğilimli doğan, fiziksel ve zihinsel özellikleriyle ötekilerden ayrılan suçlular.

- Anormal suçlular: Zekâ geriliği, ruhsal bozukluk, alkolizm, sara(epilepsi) gibi anormalliklerden etkilenen suçlular.

- Ara sıra suçlular: Sahte suçlular, alışkanlıklar dışındaki suçlular gibi suç işlemeye eğilimli olmayan ancak çeşitli nedenlerle suç işleyen suçlular, kriminaloidler.

- Soğukkanlılıkla hareket eden suçlular: Suç işlemek için hesap ya da plan yapan ve mantıklı davranan suçlular.

- İhtirasî suçlular: Duygusal, tutkusal, öfke, kıskançlık, intikam gibi bazı düşünce ve duygularla hareket eden suçlular.

- Patolojik olmayan akıl hastalığı ve anormallikle bir arada suçlular: Suç işlerken akıl hastalığı ya da anormallik belirtileri gösteren ancak bunların patolojik olmadığı tespit edilen suçlular.

- Patolojik akıl hastalığı ile birlikte ya da akıl hastası olan suçlular: Suç işlerken akıl hastalığı ya da anormallik belirtileri gösteren ve bunların patolojik olduğu tespit edilen suçlular. )


-SUÇLULUK:
TÜRLERİ ve/ya da/||/<>/> SINIFLANDIRMALARI

( "Suçluların Sınıflandırılması - Sulhi Dönmezer" yazısını okumak için burayı tıklayınız... )


-SÜKÛN ve/<> UYUM, BÜTÜNLÜK

( UYUM: Hareketin dinginliği. )


-SÜKÛNET ile SÜKÛT

( Durum. İLE Tutum. )


-SÜKÛNET ile SÜKÛT

( Öteye ulaşmak için uyanık bir sükûnete ve sessiz dikkate gereksiniminiz var. )


-SÜKÛNET ile SÜKÛT

( Sakinlik, hareketsizlik. İLE Sessizlik. )


-SÜKÛNET ile SÜKÛT

( Sükût, Allah'ın ihsanıdır. )


-SÜKÛNET ile SÜKÛT

( Sükût, kazanç mahâlidir; konuşma ise sarf mahâli. )


-SULH[Ar.] değil/yerine/= BARIŞ

( Barış, barışma, barışıklık. | Rahatlık. | Uyuşma, uzlaşma. )


-SULH ve/||/<> SÜKÛN



-SULHPERVER/SULHÇU[Ar., Fars.] değil/yerine/= BARIŞSEVER/BARIŞÇIL



-SULTA[Ar.]/OTORİTE/AUTORITE[Fr.]/AUTHORITY[İng.] ile BASKI | YETKE

( Baskı. | Yetke. [Fr. AUTORITE] )


-SULTANIN:
GEREKLİLİĞİ ile/ve/||/<> ÜSTÜNLÜĞÜ ile/ve/||/<> TEKLİĞİ ile/ve/||/<> KUTSALLIĞI



-SULTANLARIN/PADİŞAHLARIN SIFATLARI ile ...

( * Yönetilenlerin hakkını gözetir, onlardan hak talep etmez; bu fazilettir(fadl) ve en yüksek(ulyâ) derecedir.
( * Ya da haklarını gözetir ve karşılığında hak talep eder, bu adâlettir(adl) ve orta(vustâ) derecedir.
( * Ya da hak talep eder haklarını gözetmez; bu da aşağı(süflî) derecedir. )


-SULULUK ile "SULULUK"

( Sulu olma durumu. İLE Yersiz şakalar yapma ya da kadınlara tatsız iltifatlarda bulunma durumu. )


-SUNAY AKIN ve/||/<> OYUNCAK MÜZESİ

( Sunay Akın VE/||/<> Oyuncak Müzesi )


-SÜPER EGO ile/değil ÜST BEN



-SÜRDÜRÜLEBİLİR/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YENİLENEBİLİR/LİK



-SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ile/ve/< GELENEK



-SÜREÇ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-SÜREÇ İŞÇİLİĞİ ve/||/<> SÜREKLİLİK



-SÜREÇ ile/ve/||/<> DENEYİM ile/ve/||/<> DUYGU



-SÜREÇTE (OLMAK) ve/||/<> AKIŞTA (OLMAK)



-SÜREKLİ EMEK ve/||/<>/= İNSANLIK



-SÜREKLİ:
"TOPLARSAK" ile/değil/yerine/>< PAYLAŞIRSAK

( Hiçkimseye yetmez. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Herkese yeter. )


-SÜREKLİ/LİK ile/ve GELENEK/SEL



-SÜREKLİLİK ile/ve/<> DUYARLILIK(HASSASİYET)



-SÜRPRİZ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-SÜRT(ÜN)MEK ile DEĞMEK



-ŞURTA ile SAHİBÜ'Ş-ŞURTA

( Önde gidip düşmanla savaşan asker. | Yelkene uygun rüzgâr. İLE Başkent ve öteki büyük merkezlerde, asayiş, şurta teşkilâtı tarafından sağlanırdı. Başlangıçta kadılık makamına bağlı olarak çalışan ve kadıların verdiği cezaları uygulayan bu teşkilât, bir süre sonra müstakil hale getirilmiştir. Görevi, suçluları takip ederek yakalamak olan şurta teşkilâtının başında, merkezde, genellikle nüfûzlu ailelerden seçilen bir görevli bulunurdu. Kentlerde, valilerin emrinde çalışan şurtanın görevi de asayişi korumak ve suçluların yakalanmasını sağlamaktı. )


-SÜRTÜŞME ile/ve/değil ÇEKİŞME



-SÜRÜ ile KİTLE



-SÜRÜDEN:
AYRILAN ile/değil/yerine/>< AYRI OLAN

( Kurt kapar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kurtulur. )


-SÜRÜNÜN PARÇASI OLMAK ile/değil/yerine/>< BÜTÜNÜN PARÇASI OLMAK



-SUS!!!:
HAKARET değil UYARI/DESTEK



-SUSABİLMEK/SUSABİLEN:
İCÂBEN ile/ve/değil/||/<>/< EDEBEN



-SUSABİLMEK ile/ve/||/<> ANLAŞMAK

( Susmak, anlaşmak değildir. Ancak, [gerektiğinde/gerektiği kadar] susabiliyor olmak, anlaşmayı sağla(tı)r. )


-SUSABİLMEK ve/||/<> GÜLÜMSEYEBİLMEK :)

( Tüm sorulara, en iyi yanıt. VE/||/<> Tüm durumlara, en iyi karşılık. )


-SUSAN ile/değil/yerine SUSABİLEN



-SUSKUN/LUK ile/fakat/ne yazık ki "GEVEZE/LİK"

( [Her zaman] Bilgeliğin belirtisi değildir. İLE/FAKAT/NE YAZIK Kİ Aptallığın belirtisidir. )


-SÜSLEMEK ve/> TAÇLANDIRMAK



-SÜSLÜ/LÜK ile/değil/yerine/||/<>/< BAKIMLI/LIK

( SÜRRE DEVESİ GİBİ SÜSLENMEK )


-SUSMA HAKKI ve/||/<>/< ALEYHİNE KULLANMAMA

( Suç kuşkusu altında bulunan kişinin, hem soruşturma, hem de yargılama sırasında işlediği iddia edilen suçla ilgili olarak, kendine sorulan sorulara yanıt vermeye, bu yolda kanıt göstermeye zorlanamaması ve bu durumun, kişi aleyhine yorumlanamaması olarak ifade edilebilir. VE/||/<>/< ... )


-SUSMA HAKKI ile/ve/||/<> SAVUNMA HAKKI



-SUSMA HAKKININ İSTİSNALARI:
KİMLİK BİLGİLERİNİ (DOĞRU) YANITLAMA ve/||/<> KENDİLİĞİNDEN YAPILAN AÇIKLAMALAR/İTİRAFLAR

( Ceza davası, ancak suçlu olduğundan şüphe edilen kişinin, belirli olması durumunda açılabilir. CMK'nın 170. maddesinde, iddianamede gösterilmesi gereken konular arasında, şüphelinin kimliği de sayılmıştır. CMK'nın 147. maddesinin, 1. fıkrasının, a bendinde, şüpheli ya da sanığın kimliğinin saptanacağını ve şüpheli ya da sanığın kimliğine ilişkin soruları doğru yanıtlandırmakla yükümlü olduğu belirtilmektedir. Şüphelinin, kimlik ve adresi ile ilgili bilgi vermekten kaçınması ya da gerçeğe aykırı beyanda bulunması dolayısıyla kimliğinin belirlenememesi durumunda, bu belirleme yapılıncaya kadar gözaltına alınması ve tutuklanması olanaklıdır. VE/||/<> Susma hakkının kapsamına girmeyen başka bir istisna, kendiliğinden yapılan açıklamalarla/itiraflarla ilgilidir. Örneğin, ... nedeni ile eşini öldürdükten sonra karakola giderek teslim olan kişinin, kendiliğinden yaptığı açıklamalardan önce susturulması, avukatın getirtilmesi söz konusu olamaz. Ayrıca, meşhut suç sırasında takip edilen kişinin söylediği sözler bakımından hukuka aykırı kanıt var sayılamaz. )


-SUSMA HAKKININ TARİHÇESİNDE, DÖNÜM NOKTALARI:
JOHN LILBURNE'NİN TUTUMU ve/||/<>/>/< MIRANDA UYARILARI

( 1637 yılında, İngiliz tarihinin en renkli, en dramatik kişilerinden biri olan John Lilburne’un, halkı yönetime karşı kışkırtan bir kitap yayımladığından dolayı tutuklanıp bu mahkeme önüne çıkarılması, susma hakkı konusunda bir dönüm noktası olmuştur. Lilburne, mahkemede, açıkça neyle suçlandığı hakkında bilgilendirilene kadar, sorulan sorulara yanıt vermeyi reddetti. Bu durum, ceza yargılaması açısından, tarihin bize taşıdığı, susma hakkının kullanılması ile ilgili ilk durumdur.

VE/||/<>/>/<

1. Sessiz kalma hakkınız vardır.
2. Söyleyeceğiniz her şey, mahkemede, aleyhinize kullanılabilir.
3. Herhangi bir soruya yanıt vermeden önce, avukat ile konuşma hakkınız vardır ve soruları yanıtlarken, avukatınız, yanınızda bulunabilir.
4. Eğer bir avukat tutamıyorsanız ve dilerseniz, size bir avukat belirlenecektir.
5. İfade sırasında, herhangi bir anda, soruların öncesinde ya da sonrasında, susma hakkınızı ve avukattan yararlanma hakkını kullanabilirsiniz. [1966 Arizona - ABD] )


-SUSMA HAKKININ TARİHÇESİNDE, DÖNÜM NOKTALARI:
JOHN LILBURNE'NİN TUTUMU ve/||/<>/>/< MIRANDA UYARILARI

( 1- You have the right to remain silent.
2- Anything you say can and will be used against you in a court of law.
3- You have the right to an attorney.
4- If you cannot afford an attorney, one will be appointed for you. )


-SUSMA:
TAM ile/ve/||/<> KISMÎ ile/ve/||/<> GEÇİCİ

( Şüpheli ya da sanığın, muhakemenin tüm aşamalarında, suçlamanın tümü bakımından susmasıdır. Tam susma, uygulamada çok sık rastlanılan bir susma çeşidi değildir. Şüpheli ya da sanığın, kendine yüklenen suç hakkında, hiçbir şey açıklamaması biçiminde ortaya çıkar. Ancak, şüpheli ya da sanığın, failliği hakkında tam bir inkârda bulunması, örneğin; "suçsuz olduğu"nu açıklaması ya da "olay yerinde bulunmadığı"nı söylemesi de, tam susma kapsamında değerlendirilmelidir. Şüpheli ya da sanığın, olaya ilişki herhangi bir açıklamada bulunmaksızın, kimliğine ve kişisel durumlarına ilişkin bilgileri vermesi durumunda da tam susma söz konusudur.

İLE/VE/||/<>

Şüpheli ya da sanığın, muhakemenin hangi aşamasında olursa olsun, kendine sorulan sorulardan bir kısmını yanıtlayıp, bir kısmını yanıtsız bırakması, kısmî susmadır. Örneğin; şüpheli ya da sanığın, cinayeti işlediğini kabul edip, neden işlediği ya da cinayet aracını nereye sakladığı konusundaki soruları yanıtsız bırakması gibi.

İLE/VE/||/<>

Şüpheli ya sanığın, muhakemenin bir aşamasında, olay hakkında konuşup, başka bir aşamasında susması, geçici susmadır. Örneğin, şüpheli ya da sanık, soruşturma evresinde konuşmuş fakat kovuşturma evresinde susmuşsa ya da soruşturma evresinde susup, kovuşturma evresinde konuşmuşsa, bu, geçici susmadır. )


-SUSMA ile/ve SUSUŞMA



-SUSMAK ile/ve/<>/değil/yerine DÜŞÜNMEKTE OLDUĞUNU BELİRTMEK



-SUSMAK ile/ve/değil/yerine SUSABİLMEK

( Kişi, susuyorsa; ya çok az şey biliyordur ya da çok fazla. )


-SUSMAYALIM! ve/||/<> BEKLEMEYELİM!

( Konuşabilme olanağımız varken. VE/||/<> Değiştirme olanağımız varken. )


-SUYA-SABUNA (DOKUNMA(MA)K)



-TEHDİT ile TAHDİT



-TA'LÎM[< İLM] ile ...

( ÖĞRENME, ÖĞRETME, ÖĞRETİM, ÖĞRETİLME | OKUTMA, DERS VERME/VERİLME | MEŞK İLE YETİŞTİRME | EGZERSİZ )


-TA'ZİYE[Ar. < AZV] değil/yerine/= YARA(BAŞ) SAĞILIĞI/İYİLEŞMESİ DİLEME

( Caferî mezhebinde olanların Muharrem ayında yaptığı matem töreni. )


-TAAHHÜT ile/ve/||/<>/> TEMÎNÂT



-TAARÜF ile TEARRÜF

( BİRBİRİNİ BİLMEK, TANIMAK )


-TAASSUB ile AKIL TUTULMASI



-TAASSUB ile/ve/değil BİLGİ/DENEYİM EKSİKLİĞİ



-TAASSUB ile/değil/yerine GELENEKSEL DEĞER/LER



-TAASSUB ile/değil/yerine ÖNCELİK



-TAASSUP[Ar.]/BIGOTRY[İng.] değil/yerine/= BAĞNAZLIK



-TAB-I MÜSTAKÎM ve/||/<> AKL-I SELÎM



-TABASBUS[Ar. < BASBASA]/MÜTEBASBIS değil/yerine/= YALTAKLANMA/YALTAK

( Birine hoş görünmek için onursuzca davranmak. )


-TÂBİ ile SEVMEK

( İkisinin de, "Nasıl?"ı olmaz/sorulmaz. )


-TÂBİ ile SEVMEK

( Tâbi olan ve seven, herşeyini sunar, hiçbir şey beklemez/sakınmaz. )


-TÂBİ ile/değil TABİÎ



-TABLA[Ar.] ile LEVİ

( Satıcı vb.nin kullandığı tahtadan tepsi. | Soba, mangal vb. şeylerin altına konulan metalden ya da tahtadan yapılan tepsiye benzer altlık. | Bir şeyin düz ve geniş bölümü. | Ağaçtan ya da ağaç ürünlerinden hazırlanmış, büyük yüzeyli düzgün parça. | Genellikle Hindistan, Pakistan'da kullanılan, darbukaya benzer bir çalgı türü. | Denizcilikte, makaraların yüzlerini oluşturan dış bölümleri. İLE Etiyopya'da, kadınların, dudaklarına yerleştirdikleri tablalar.[Toplumsal konum, zenginlik, güç göstergesidir ve gurur kaynağıdır.] )


-TABLDOT[Fr. TABLE D'HOTE] değil/yerine/= SEÇMESİZ YEMEK

( Seçmesiz yemek. | Birçok kişinin, erzak sağlayıp kendilerine yemek pişirtmek için kurdukları ortaklık. )


-TABU[Fr. TABOU] ile FETİŞ[Fr. FETICHE]

( Kutsal sayılan bazı kişilere, hayvanlara, nesnelere dokunulmasını, kullanılmasını yasaklayan, aksi yapıldığında zararı dokunacağı düşünülen dinî inanç. | Tekinsiz. | Yasaklanarak korunan (nesne, sözcük, davranış). İLE Put. | Uğurlu sayılan şey. | Tapınırcasına sevilen şey ya da kişi. | Saplantılı bir biçimde eşeysel coşku uyandıran öteki cinse ait giysi, ayakkabı vb. eşya. )


-TABU ile/ve/<> DOGMA



-TABU ile/değil GELENEK



-TABU ile/değil YASAK



-TÂCİL ile TÂCİR

( Hızlandırma, çabuklaştırma, tezleştirme. İLE Ticaretle uğraşan kişi. )


-TÂCİR[Ar. < TCR] ile TÜCCAR[Ar.]

( TAKÎ + CESUR + RAUF )


-TAD [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-TAD [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-TAD [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-TADLANDIRMA/K ve/<> TAÇLANDIRMA/K



-TAFSÎLÂT[Ar. < TAFSÎL < FASL] ile/ve/< AÇIKLAMA

( ... İLE/VE Etraflıca, uzun uzun açıklamalar. )


-TAFZİH[Ar.] değil/yerine/= REZİL ETME

( Birinin kötü yanlarını ortaya çıkarma. )


-TAHÂDU'[Ar. < HUD'A] ile TAHADDU'/TAHAZZU'[Ar. < HUDÛ'/HUZÛ'] ile TAHADDUR[Ar. < HIDR/HIZR] ile TAHAZZUR[Ar. < HÂZIR] ile TAHADDÜR[Ar. < HADER] ile TAHADDÜR[Ar. < HADR] ile TAHAZZÜR[Ar. < HAZER] ile TAHATTUR[Ar. çoğ. TAHATTURÂT]

( Aldanmış gibi görünme. İLE Alçakgönüllülük gösterme. İLE Yeşilleşme, yeşil renk bağlama. İLE Hazır olma/bulunma. İLE Örtünmek, tesettür. | Uyuşma, uyuşturulma. İLE Yokuş aşağı inme. | Yukarıdan aşağı akıp gitme. İLE Sakınma, korunma, çekinme. İLE Anımsama, hatıra getirme/getirilme, unutulduktan sonra anımsanan şey. )


-TAHAFFUZ[Ar.] değil/yerine/= BARINMA, KORUNMA



-TAHAKKÜM[Ar.] değil/yerine/= BASKI, ZORLAMA



-TAHAMMÜL ETMEK ile/ve/değil MÜSAMAHA GÖSTERMEK



-TAHAMMÜL[Ar.] değil/yerine/= DAYANMA, KATLANMA

( Nesnenin, güçlü, zorlayıcı dış etkenlere karşı koyabilmesi, dayanması. | Kişinin kötü, güç durumlara karşı koyabilme gücü, kaldırma, katlanma. )


-TAHAMMÜL/SÜZLÜK ile/değil/yerine/>< HOŞGÖRÜ



-TAHAMMÜLÜN/ÜN:
"DÜŞÜKLÜĞÜ" ile/ve/<>/değil YETERSİZLİĞİ



-TAHARRÜŞ[Ar.] değil/yerine/= TIRMALANMA, KURCALANMA, AZDIRILMA



-TAHASSÜSÂT[< TAHASSÜS < HİSS] değil/yerine/= DUYGULANMA/DUYGULANIM

( DUYGULANMALAR, HİSLENMELER | KALPLE İSTEMEK )


-TAHDÎD[Ar. < HADD | çoğ. TAHDÎDÂT] ile TAHTÎT[Ar. < HATT]

( Sınırlama, sınır çizme. İLE Çizme, çizilme, çizgi ile belirli kılma. | Çizgi. )


-TAHFİF değil/yerine/>< TÂZİM



-TAHKİM[Ar.] değil/yerine/= GÜÇLENDİRME, BERKİTMEK

( Güçlendirme, sağlamlaştırma. | Antlaşmazlıkların, hakem yoluyla çözülmesi yöntemi. )


-TAHMİN ile/ve/değil TEMENNİ/DİLEK



-TAHRİK OLMAK ile AZMAK



-TAHRİK[Ar.]/PROVOKASYON[Fr.] değil/yerine/= KIŞKIRTMA/KIŞKIRTI



-TAHRİP ile/değil/yerine TENKİT/TENKİD

( Yıkma, kırıp dökme, harap etme, bozma. İLE/DEĞİL/YERİNE Bir konuya özgü yazıyı ya da yapıtı, değer bakımından gözden geçirme, eleştirme. )


-TAHTACI ile TAHTACI

( Orman işletmelerinin izni doğrultusunda ağaçları işleyen, budayan, doğrayan kişi. İLE Özellikle Toroslarda yaşayan Aleviler'e verilen ad. )


-TAKARRÜP[Ar.] değil/yerine/= YAKINLAŞMA/YAKLAŞMA/YANAŞMA



-TAKAYYÜT[Ar.] değil/yerine/= BAĞLI OLMA

( Bağlı olma, bağlanma. | Üstüne düşme, özen gösterme. )


-TAKBİH[Ar.] değil/yerine/= KINAMA

( Çirkin görme, beğenmeme. | Kınama. )


-TAKDİM[Ar.] değil/yerine/= TANITMA

( Bir şeyi, karşılıksız olarak birine verme, sunma. | Tanıtma, tanıştırma. | Öne alma, önceye alma. )


-TAKDİR EDİLMEK ile/ve/<>/değil/yerine ANLAŞILMAK



-TAKDİR ile/ve DESTEK



-TAKDİR ile/ve/<> TALTİF



-TAKDİR ile/ve TAYİN



-TAKDİR ile/ve/||/<> TEBRİK ile/ve/||/<> TALTİF



-TAKDİS[Ar.] değil/yerine/= KUTSAMA



-TAKDİS ile/ve/değil/yerine/<>/< TAKDİR

( Sadece, Allah içindir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/< ... )


-TAKIM ile EKİP ile TİM



-TAKIMERKİ = OLIGARCHY[İng.] = OLIGARCHIE[Fr., Alm.] = OLIGARKHIA < OLIGOI:BİRKAÇ KİŞİ, ARKHEIN:EGEMEN OLMA[Yun.]



-TAKİP ETMEK ile DENETLEMEK



-TAKİP değil/yerine/= İZLEM



-TAKLİT:
(SADECE/BİR) DAVRANIŞ ile/ve/değil/||/<>/< KİMLİĞİNİ BULMA (ÇABASI)



-TAKLİT ile/ve/||/<> AKTARIM ile/ve/||/<> KALIT/MİRAS



-TAKLİT ile/ve/değil/yerine/||/<>/> AYNALAMA



-TAKLİT ile/değil/yerine HAYRANLIK



-TAKSİM ile/ve/||/<> TAKDİM

( Böl[ümle]mek. İLE/VE/||/<>/> Sunmak. )


-TAKT[Fr. < TACT] değil/yerine/= YERİNDE KONUŞMA/DAVRANMA



-TAKTİK ile STRATEJİ(K)



-TAKTİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAKLAŞIM



-TALEB-İ CÂH ile ÎTİBAR, MAKAM

( ÎTİBAR, MAKAM )


-TÂLİB[< TULLÂB, TULLEB, TALEBE] ile ...

( İSTEYEN, İSTEKLİ | ÖĞRENCİ )


-TÂLİB ile/ve/||/<>/>/< TÂBİ



-TALİMAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TALEP



-TALİP[< TALEP] ile/ve/||/<>/> TALİM



-TÂLİP değil/yerine/= İSTEYEN



-TAMA ile DOYMAZLIK | ÇOK İSTEME | AÇGÖZLÜLÜK



-TAMAM" değil/yerine/>< ÇABA/GAYRET



-TAMAMLA(N)MAK ile/ve/<> BÜTÜNLE(N)MEK



-TAMAMLANMA İSTEĞİ ve/||/<> EKSİKLİKTEN UZAKLAŞMA İSTEĞİ



-TAMAMLAYICI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DESTEKLEYİCİ



-TAMİLLER ile/ve/<>/>< SEYLAN'LILAR

( Hindistan'ın güneyinden Sri Lanka'ya göç eden ilk Tamiller ve Seylan'lılar, yıllar boyunca birbirleriyle savaşmışlar. Sri Lanka'nın tarihte yerini alması ise, III. yüzyılda, başkenti Anuradhapura'dan, Buda felsefesini yayan ve bütün adayı denetimi altına alan Kral Tissa ile gerçekleşmiştir. Tamiller ile girişilen çatışmalarda, Seylan'lılar galip gelmiştir. Monarşi, dinin yayılmasını kolaylaştırmış, ülkeyi geliştirmiş, anıtlar, tapınaklar ve sulama düzenekleri kurulmuştur.

XIII. yüzyıldan sonra, sulama düzeni kötüleştiği ve azınlıkta kalan Tamiller, gittikçe daha fazla baskı yaptığından dolayı, ada halkı, başkenti sürekli değiştirmiş ve adanın güneyine çekilmek zorunda kalmıştır.

Sri Lanka adası, tarihi boyunca işgalcilerin, Portekiz'li, Hollanda'lı ve İngilizler'in akınına uğramış. Uzun yıllar, İngiltere'ye bağlı bir sömürge olarak kalmış. XIX. yüzyılda alevlenen milliyetçilik hareketleri sonucu, Hindistan'ın paralelinde, 1947 yılında, herhangi bir çatışmaya girmeden bağımsız devlet olmuştur. )


-TAMİLLER ile/ve/<>/>< SEYLAN'LILAR

( Sri Lanka'nın yakın tarihinde önemli bir yeri olan Dias Bandaranaike, 1951 yılında, "Sri Lanka Özgürlük Partisi"ni kurarak iktidara gelmiştir. Sinhali milliyetçiliğini ve Budizm'i savunan sosyalist çizgide bir siyaset süren Bandaranaike, ülkesinin resmî dilini, İngilizce'den Sinhali diline çevirmiştir.

[1959 yılında bir suikasta kurban gidince, dul eşi Sirimavo Bandaranaike, iktidarı devralmış ve eşinin siyasetini devam ettirmiştir. 1994 yılına kadar ve dünyanın ilk kadın önderi olarak Sri Lanka'yı yönetmiştir.] )


-TAN[Ar.] (ETMEK) ile TANLAMAK/TANMAK

( Sövme, yerme, ayıplama. İLE Şaşmak, şaşırmak. )


-TANDANS[Fr./İng. < TENDANCE] değil/yerine/= EĞİLİM



-TANI! ve/<> UYUMLU OL! ve/<> MUTLU YAŞA!



-TANIDIĞIM (BİRİ) ile TANIYABİLDİĞİM (BİRİ) ile TANINABİLECEK (BİRİ)



-TANIDIK ile TANINAN

( Benim/senin [tanıdığı]. İLE Bizim [tanıdığımız]. )


-TANIM ile/ve/<> ÖRNEK

( Örnekte/benzetmede, hata olmaz/olmamalıdır! [Teşbihte, hata olmaz!] )


-TANIM ile/ve/<> ÖRNEK

( Yanlış örnek, örnek değildir! [Su-i misal, misal teşkil etmez!] )


-TANIMA ile/ve/<> ANIMSAMA

( Tanıma, size verilen bir uyarıcıyla daha önce karşılaşıp karşılaşmadığınıza karar vermenizi gerektirir. )


-TANIMA ile/ve/<> ANIMSAMA

( Tanıma durumunda daha fazla sayıda ara-bul-geriye getir ipucu bulunduğundan, belleğiniz ipuclarının hepsini ya da birçoğunu kullanır ve sizi anımsama olayına götürür. )


-TANIMA ile/ve/<> ANIMSAMA

( Ne kadar çok ara-bul-geriye getir ipucu varsa, anımsama da o derece iyi olur. )


-TANIMA ile/ve/<> ANIMSAMA

( Anımsamayla ilgili araştırmalarda, ara-bul-geriye getir ipucları kaybolmasının, anımsayamama olayının en belirli başlı nedenlerinden biri olduğunu gösterir. )


-TANIMA ile/ve/<> ANIMSAMA

( Kodlama sırasında kullanılan örgütleme düzeni, ara-bul-geriye getir anında ipucu olarak kullanılır. )


-TANIMA ile/ve/<> ANIMSAMA

( Örgütleme düzenini, büyüdüğünüz ve iyi bildiğiniz bir mahalleye benzetebiliriz. Kodlama sırasında bu mahallenin belirli sokaklarını ve bu sokaklarda daha önceden bildiğiniz evleri ziyaret eder ve size verilen, yeni bilgileri bu evlere bırakırsınız. Sizden bilgiler yeniden geri istendiğinde, başka bir deyişle anımsama sırasında, yerlerini çok iyi bildiğiniz evleri yeniden sırayla ziyaret eder ve bırakmış olduğunuz bilgilere ulaşırsınız. )


-TANIMA ile/ve/<> ANIMSAMA

( Her olay bir bağlam içinde oluşur. Öğrenme anındaki bağlam, anımsama anındaki bağlama ne kadar benzerse, anımsama o kadar kolay olur. -örnek ise- Sınav ortamına benzer bir ortamda bilgi öğrenilirse, sınavda anımsanması daha kolay olur. Neşeliyken öğrendiğiniz bir şiiri, üzüntülü bir hal içindeyken anımsamanız zorlaşır. Hüzünlü bir ortamda öğrenilen bilgiler hüzünlü bir ortamda; sevinçli ve mutlu bir haldeyken öğrenilen bilgiler ya da meydana gelen olaylar sevinçli ve mutlu durumlarda daha kolay anımsanır. )


-TANIMA ile/ve/<> ANIMSAMA

( Anımsanması istenen şeyleri örgütleyerek ara-bul-geriye getir ipucunun verimliliği artırılabilir. )


-TANIMAK ile/ve/||/<> KENDİNİ TANIMAK ile/ve/||/<> BAŞKASINI TANIMAK

( ... İLE/VE/||/<> Aydınlatır. İLE/VE/||/<> Bilgilendirir. )


-TANIMAK ile/ve/||/<> KENDİNİ TANIMAK ile/ve/||/<> BAŞKASINI TANIMAK

( Kişi, iç âlemini, (başka bir) insanda görür. )


-TANIMAK ile/ve/||/<> KENDİNİ TANIMAK ile/ve/||/<> BAŞKASINI TANIMAK

( Ancak, kendini düşünmeyi, kendini düşünmenin konusu kılabilme anlayışı olanlar, kendilerini tanımaya başlayabilirler ve susabilmekle yükümlülerdir. )


-TANIMAK ile/ve/değil DUYMUŞ/HABERDAR OLMAK



-TANIMAK ile/ve/<> GÜVENMEK



-TANIMAK ve/<> KİMLİK VERMEK



-TANIMLAMA ile/ve/> TAMAMLAMA



-TANIŞIKLIK ve/||/> İLİŞKİ:
YÜZ YÜZE ve/<> YAN YANA ve/<> SIRT SIRTA

( İlişkiler, yüz yüze başlar, yan yana gelerek pekiştirilir, sırt sırta vererek devam ettirilir. )


-TANIŞIKLIK ve/<> GÜVEN



-TANITMA ile/ve/değil/yerine TAKDİM ETMEK



-TANITMA ile/ve/<> YAYGINLAŞTIRMA



-TANRIÇA MAET ile ...

( ADALET VE DOĞRULUK TANRISI/KORUYUCUSU (MAET YASALARI/KURALLARI) )


-TANZİMAT ile TANZİMAT

( İdari işlerin düzeltilmesi için alınan önlemlerin ve uygulamaların tamamı. İLE Sultan Abdülmecit döneminde, 1839'da, Gülhane Hat-ı Hümâyunu adıyla anılan bir buyrukla duyurulan, yönetimi iyileştirme tasarısı ve bu iyileştirmenin yapıldığı dönem. )


-TAPINCA/PUT[Fars. < BUT]/İDOLE[Fr.]:
SOY ile/ve/||/<> MAĞARA ile/ve/||/<> ÇARŞI ile/ve/||/<> TİYATRO

( bkz. Francis Bacon )


-TAPINCAK/SANEM[Ar.]/PUT[Fars. < BUT]/FETİŞ[Fr.] ile ONGUN/TOTEM[Fr.]

( Gözle görünen, gözle görüldüğü kadarıyla yetinerek tapınma. | Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı ya da cansız nesne. | Haç. | Uğurlu sayılan şey. | Tapınırcasına sevilen şey ya da kişi. | Saplantılı bir biçimde eşeysel coşku uyandıran ötekine ait giysi, ayakkabı vb. nesne. İLE İlkel toplumlarda topluluğun ondan türediği sanılan ve kutsal sayılan hayvan, ağaç, rüzgâr vb. herhangi bir doğal nesne. )


-TAPINMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "TUTUNMA"



-TAPON[Fr.] değil/yerine/= NİTELİKSİZ, ESKİ, ELDE KALMIŞ



-TARAFSIZ OLMAK ile/ve/||/<>/>/< DÜRÜST OLMAK

( Dürüstlük, bizi gerçeğe götürecektir. )


-TARAFSIZ OLMAK ile/ve/||/<>/>/< DÜRÜST OLMAK

( Tek yükümlülüğümüz, kendimize karşı dürüst olmaktır. )


-TARAFSIZ OLMAK ile/ve/||/<>/>/< DÜRÜST OLMAK

( Dürüstlük ve arınmışlık, engelleri kaldırır. )


-TARAFSIZ OLMAK ile/ve/||/<>/>/< DÜRÜST OLMAK

( Kişi, kendi tarihiyle uğraşırken, kendi mânevî dünyasıyla, anlam dünyasıyla uğraştığından dolayı tarafsız kalamaz; bu, kişinin doğasına aykırıdır fakat dürüst olabilir. )


-TARAFSIZ OLMAK ile/ve/||/<>/>/< DÜRÜST OLMAK

( Integrity will take you to reality.
Integrity and purity remove the obstacles. )


-TARAFSIZ OLMAK ile/ve/||/<>/>/< DÜRÜST OLMAK

( Dürüst olup olmadığınızı, size, sizden başka kim söyleyebilir? )


-TARAFSIZ OLMAK ile/ve/||/<>/>/< DÜRÜST OLMAK

( Bazı konularda ve ayrıntılarında tarafsız olamayabiliriz fakat (daha) dürüst olabiliriz. )


-TARAFSIZ/LIK ile BAĞIMSIZ/LIK



-TARAFTAR (OLMAK) ile/değil/yerine TARAF (OLMAK)

( Bedeli/sorumluluğu yok. İLE Bedeli/sorumluluğu çok. )


-TARAFTAR ile/değil/yerine TAKİPÇİ



-TARİH AŞKI/TARİH NEFRETİ değil/yerine TARİH BİLGİSİ



-TARİH:
"GÜÇLÜLER" değil İYİLER

( Tarih, "güçlüleri" değil iyileri yazar. )


-TARİH ile/ve/||/<> DÜŞÜNCE TARİHİ

( [Kişilerin] Nasıl, düşünmeden hareket ettiklerinin öyküsü. İLE/VE/||/<> Nasıl, hareket etmeden düşündüklerinin öyküsü. )


-TARİH ile/ve/<> GELENEK

( Geleneğin sürüşü resmi değildir ve gönüllü olarak yapılır. )


-TARİH ve/||/<>/< İNSAN/LIK

( Tarihin öznesi, insanlıktır. )


-TARİH ve/||/<>/< KİŞİ/İNSAN ÖYKÜLERİ

( )


-TARİH ve/||/<>/< ÖZGÜRLÜK İSTEĞİ



-TARİH ile/ve/değil/||/<>/< TARİH YAZIMI



-TARİH ile/ve/<> TOPLUM

( Düzenli karmaşa. )


-TARİH ile/ve/<> TOPLUM

( Toplum kurallarını bilmeden, özyapılı olunamaz. )


-TARİH ile/ve/<> TOPLUM

( Patterned confusion. )


-TARİH ile/ve TOPLUM

( Düzenli karmaşa. )


-TARİH ile/ve TOPLUM

( Toplum kurallarını bilmeden, özyapılı olunamaz. )


-TARİH ile/ve TOPLUM

( Patterned confusion. )


-TARİH ve/||/<> TOPLUMSAL BELLEK

( Kesintilidir. VE/||/<> Süreklidir. )


-TARİH ve/||/<> TOPLUMSAL BELLEK

( Kanıta dayalı ve nesnellik iddiası vardır. VE/||/<> Özneldir ve kimlik önde tutulur. )


-TARİH ve/||/<> TOPLUMSAL BELLEK

( Demarcated. AND/||/<> Continous. )


-TARİH ile/ve/||/<>/< UNUTULMUŞ TARİH

( | )


-TARİHİ DEĞER(İ OLAN) ile/ve/<> SANATSAL DEĞER(İ OLAN)



-TARİHTE KALAN DÜŞÜNCE ile/ve/değil/yerine/<> DÜŞÜNCENİN TARİHİ



-TARİHTEN İBRET ALMAK ile TARİHTEN KUVVET ALMAK



-TARİKAT ile TOPLUMSAL ÖRGÜTLENME

( Tarikat olsa Tâc ile Hırka, biz de alırdık 30'a 40'a. )


-TARİKAT ile TOPLUMSAL ÖRGÜTLENME

( Tarik ehli olmak, dışı halkla, içi hakla olmaktır. )


-TARIM "ÇAĞI"(/TOPLUMU/EKONOMİSİ) ile/ve/yerine/> SANAYİ "ÇAĞI"(/TOPLUMU/EKONOMİSİ) ile/ve/yerine/> BİLGİ "ÇAĞI"(/TOPLUMU/EKONOMİSİ)



-TART/TARD[Ar.] ile TART[Fr.]

( Kovma, çıkarma. İLE Kalıpta pişen, bir tür meyveli pasta. )


-TARTIŞMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KONUŞMA

( Bilmediğimiz bir konuda konuşmazsak tartışma çıkmaz. )


-TARTIŞMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KONUŞMA

( - Mutluluğun sırrı nedir?
- Aptallarla tartışmaya girmemektir.
- Kesinlikle katılmıyorum. Sır bu olamaz bence.
- "Doğru". )


-TARTIŞMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KONUŞMA

( Konuşma ve tartışmanın, temel ve öncelikli koşulları...

- Konuşulanı anlamaya çalışmanın ilk koşulu olarak her bilinmeyen, yeni, farklı, aşırı, aykırı konu ya da durum karşısında düşünme ve konuşma sürecinde (olabildiğince) nötr olabilmek.
("Kişisel", "keyfî" "düşünce/sav/iddia", "önceki kayıtlar", "kalıp ya da kabuller", "inak/inanç" ve "yüklerle" başlamamak.)

- (Nitelikli) Soru sormak.["Hiç mi aklına gelmiyor?" gibi "yargı sözleri" kullanmadan, "Nasıl olabilir?" gibi anlamaya yönelik sorular sormak.]

- Konuşan kişiye ya da konuşanın kişiliğine saldırmamak ve sadece savlarını konuşmak/tartışmak.

- Daha kolay karşı sav üretmek amacıyla ötekinin savını yanlış tanımlamamak, abartmamak.

- Tekil ya da birkaç örnekle "kestirmeden" gitmeye çalışmamak, "genellemeler, indirgemeler, özdeşleştirmeler" yapmamak; "köktenci, toptancı ve sonuç odaklı" kişisel, keyfî ya da dayatmacı "çözümler üretme"mek.

- Kullanılan kanıta dayanan öncüllerden birini "doğru varsayarak" sav üretmemek.

- Bir olguyu, zamansal dizilimde, "daha önce de oldu" "savıyla" sonraki bir olgunun nedeni olarak iddia etmemek.

- Ortada ikiden fazla olanaklı yol varken savını sahte bir ikileme indirmemek.[Birden, "çok"; ikiden, "hep" "çıkarma"mak.]

- Bilinmeyen ya da bilmediğimiz bir "savın", doğru ya da yanlış olması gerektiğini savunmamak ve/ya da iddia etmemek.

- Kanıtlama yükümlülüğünü, savı sorgulayana yüklememek.

- Aralarında mantıksal bir bağ olmadıkça, "bir şeyin, bir şeyden türediğini" varsaymamak.

- Öncüllerin ya da sav sahibinin "tanınmış/tarihsel/bilimsel" "biri(/nden)" olmasını, bir çıkarımın kanıtı olarak sunmamak. )


-TARTIŞMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KONUŞMA

( )


-TARTIŞMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KONUŞMA

( image )


-TARTIŞMA ile/ve/değil/yerine MÜZÂKERE



-TARTIŞMAK GEREKİR ile/değil TARTIŞMA GEREKTİRİR



-TARUMAR[Fars. < TARMÂR] değil/yerine/>< İMÂR

( Dağınık, karışık, perişan. DEĞİL/YERİNE/>< Yapılandırma, oluşturma. )


-TAŞ ile/değil/yerine/||/<>/>< AŞ

( Sana taş atana, aş at! )


-TAŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TOPRAK

( Taş gibiydin. Çok gönül kırdın. Yeter!
Toprak ol! Üstünde hoş güller biter...

Mevlânâ )


-TAŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TOPRAK

( )


-TASANNU değil/yerine/= ABARTI, YAPMACIK

( Bir şeyi olduğundan daha değerli gösterme. )


-TASARIMSAL ile/ve/||/<> İMGESEL



-TASARRUF[< SARF] değil/yerine/= ARTIRIM | KULLANIM

( SAHİP OLMA | İDÂRE İLE KULLANMA, TUTUM, EKONOMİ | ARTIRMA, ARTIRILMA )


-TASARRUF ile/ve İHTİYÂR



-TASAVVUF AHLÂKI ve/<> DÖNÜŞME AHLÂKI



-TASAVVUF GELENEĞİ ile/ve HERMETİK GELENEK



-TASAVVUF ve/<> AHLÂK

( Tasavvufun ilk basamağı ahlâktır. )


-TASAVVUF ve/<> AHLÂK

( Tasavvuf, korku halini aşk ahlâkına dönüştürme uğraşıdır. )


-TASAVVUF ve/<> AHLÂK

( Kim ahlâkını temizlerse, o insandır. )


-TASAVVUF ve/<> AHLÂK

( İnsan varlığının tüm değeri ahlâkındadır. )


-TASAVVUF ve/<> AHLÂK

( Allah'a ait olanların toplamı. )


-TASAVVUF ve/<> AHLÂK

( TASAVVUF: Ahlâk mâbedinin bireysel inşâsı. )


-TASAVVUF ve/<> HOŞGÖRÜ



-TASDİKNÂME ile/>< TAKDİRNÂME

( Verilen onayı gösteren belge. | Okulunu bitirmeden ayrılan öğrenciye okul yönetimi tarafından verilen, son öğrenim düzeyini gösteren belge. | Başka bir öğrenim kurumuna geçen öğrenciye okul yönetimi tarafından verilen, son öğrenim düzeyini gösteren belge. İLE/>< Yapılan bir işin beğenildiğini belirtmek amacıyla verilen yazılı belge, takdir. | Okullarda belirli bir başarı düzeyinin üzerine çıkan öğrenciye karnesiyle birlikte verilen belge, takdir. )


-TAŞKIN/LIK ile AZGIN/LIK



-TAŞKINLIK:
İYİLİK ODAKLILARDA ile KÖTÜLÜK ODAKLILARDA

( Aç kaldığında. İLE Tok olduğunda. )


-TASNİF ile/ve TAKSİM

( Tüm tasnifler, aklîdir. Çünkü, doğada, tasnif(sınıflandırma) diye bir şey yoktur/olmaz. )


-TAŞRADA ve/||/<> EVDE

( Adâlet. VE/||/<> Muhabbet. )


-TAT ile TAT ile Tat

( İran'lılara verilen bir ad. )


-TAT ile TAT ile Tat

( Canlıların, besinlerdeki uçucu olmayan bileşikleri damak, boğaz ve dil yüzeyindeki mukoza noktaları aracılığıyla algıladığı duyum. | Tatlılık. | Hoşa giden durum, lezzet, zevk. İLE Dilsiz. İLE Türklerin egemen olduğu yerlerde yaşayan Arap ya da İran'lılar. | Hazar Denizi kıyısında, İran Azerbaycanı sınırında yaşayan, İran soyundan olan bir topluluğun adı. )


-TATAR ile Tatar

( Postayı süren kişi. İLE Tataristan'da, Batı Sibirya'da ve Rusya Federasyonu'nun değişik bölgelerinde yaşayan, Türk bir halk ve bu halktan olan kişi. )


-TATİLDE [SADECE] YATMAK değil/yerine 1-2 UĞRAŞ/ODAK SAHİBİ OLMAK

( Tatil sadece [ya da tamamen] yatma dönemi değildir. Günlük yaşamdaki onlarca uğraş içinde, yeteri kadar rahat zaman ayıramadığımız için yapamadıklarımızı gerçekleştirmek üzere değerlendirmemiz gereken bir süreç/dönemdir! )


-TATMİN ve/||/<> İKNÂ ve/||/<> RIZÂ



-TAVATTUN[Ar.] değil/yerine/= YURT EDİNME



-TAVIR ALMAK ile/ve/<> HAKSIZLIK ETMEMEK/ETMEDEN!



-TAVIR ile/ve/değil/||/<>/< AKIL

( Tavrının olması için aklın olması gerekmez. )


-TAVSİYE ve/> İSTİŞÂRE



-TAVSİYE ve/||/<> VASİYET



-TAVZİF[Ar.] değil/yerine/= GÖREVLENDİRME



-TAY ile TAY[Fars.]

( Üç yaşına kadar olan at yavrusu. İLE Denk, eşit, eş. | Hayvanın bir yanındaki yük. )


-TAYİN ile TAKDİR



-TAYIN ile TAYİN

( Asker azığı. | Asker ekmeği. | Savaş ya da seferberlik dönemlerinde, vatandaşlara karneyle dağıtılan ekmek. İLE Ne olduğunu anlama, gösterme, belirtme, kararlaştırma. | Atama. )


-TAYİP[Ar.] değil/yerine/= KINAMA



-TAZİP[Ar. TAZİB] değil/yerine/= SIKINTIYA SOKMA, ÜZME



-TAZİYE[Ar.] ile TARZİYE[Ar.]

( Ölen kişinin yakınlarına üzüntünü paylaştığını belirtme/bildirme. İLE Yapılan kötü bir davranış için özür dileme, gönül alma. )


-TAZİZ[Ar.] değil/yerine/= SEVGİ İLE ANMA



-TAZMİN[Ar.] değil/yerine/= ZARARI ÖDEME



-TEAMÜL ÇARKI ile/ve TEKÂMÜL ÇARKI

( [İnsandaki] Uzun Devran. İLE Kısa Devran. )


-TEAMÜL ÇARKI ile/ve TEKÂMÜL ÇARKI

( Kişinin zuhur âlemine gelişine kadarki süre[ç]. İLE Kişinin mânâya dönüşüne kadarki süre[ç]. )


-TEÂVÜN[Ar. < AVN çoğ. TEÂVÜNÂT] değil/yerine/= YARDIMLAŞMA



-TEBÂ[Ar.] ile/ve REÂYÂ[Ar.]

( ... İLE/VE Bir hükümdarın yönetimi altındaki halk. | Tanzimat'tan önce, Osmanlı'nın Müslüman olmayan uyrukları. | Hristiyan. )


-TEBAA[Ar.] değil/yerine/= UYRUK



-TEBAA ile/değil/yerine VATANDAŞ



-TEBAİYET[Ar.] değil/yerine/= YASAYA/BUYRUĞA UYMA | DEVLETE/GÜÇLÜ KİŞİYE BAĞLANMA



-TEBCÎL[Ar. < BECL/BÜCÜL] değil/yerine/= ULULAMA, AĞARLAMA | ÖVME



-TEBERRÂ[< BERÂ] ile UZAKLAŞMA, UZAK DURMA, ÇEKİLME | SEVMEYİP YÜZ ÇEVİRME | KÖTÜ AHLÂK



-TEBERRÜK[< BEREKET] ile MÜBÂREK SAYMA, UĞUR SAYMA



-TEBESSÜM :) ve/<> TEFEKKÜR ve/<> TEŞEKKÜR ve/<> TEZEKKÜR

( GÜLÜMSEME ve/<> DÜŞÜNME ve/<> KIVANÇ ve/<> ANMA/ANIMSAMA/TEKRAR )


-TEBLİĞ ile/ve EMİR



-TECÂHÜL[Ar.] değil/yerine/= BİLMEZ GİBİ GÖRÜNME, BİLMEZLİKTEN GELME



-TECÂVÜZ[Ar.] değil/yerine/= SALDIRI

( Saldırı. | Namusuna saldırma, sarkıntılık. | Başkasının hakkına el uzatma. | Aşma, ötesine geçme. )


-TECENNÜN[Ar.] değil/yerine/= ÇILDIRMA, DELİRME, AKLINI OYNATMA



-TECERRÜT/D[Ar.] değil/yerine/= HERŞEYDEN UZAKLAŞMA, SIYRILMA, SOYUTLANMA



-TEÇHİL[Ar.] değil/yerine/= BİRİNİN BİLGİSİZLİĞİNİ SÖYLEME

( Birinin bir konuda bilgisizliğini söyleme, bilmezleme. )


-TECRİT ile/ve/değil/yerine TEHCİR



-TECRİT değil TEHCİR



-TECVİZ[Ar.] değil/yerine/= İZİN VERME

( Yapılmasını uygun bulma. )


-TEDBİR-İ NÜFUS ile/ve/||/<>/> TEDBİR-İ MENZİL ile/ve/||/<>/> TEDBİR-İ MEDÎNE/MÜDÜN

( Bireyin ve toplumun oluşumunda. İLE/VE/||/<>/> Aileyi/topluluğu yönetmek. İLE/VE/||/<>/> Kenti/toplumu yönetmek. )


-TEDBİR-İ NÜFUS ile/ve/||/<>/> TEDBİR-İ MENZİL ile/ve/||/<>/> TEDBİR-İ MEDÎNE/MÜDÜN

( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )


-TEDBİR[< DÜBÛR] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TAKDİR

( Bir şeyi temin edecek ya da önleyecek yol, çare. | Kişinin ihtiyâr ve istenci/irâdesi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< ... )


-TEDBİR[< DÜBÛR] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TAKDİR

( Tedbir, takdirin parçasıdır. )


-TEDBİR[< DÜBÛR] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TAKDİR

( Yaptığın şeyin tedbirini, takdir-i Hüdâ'dan bekle. )


-TEDBİR[< DÜBÛR] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TAKDİR

( Takdirden gelene, tedbir kılınmaz
Ne kılayım çare, ben, şimdiden geri
Yaram türlü türlü, merhem bulunmaz
İstersen merhemi, çal, şimdiden geri
( Tecellim böyleymiş, kime, ne diyeyim )

Geçti elden, gitti muhabbet çağı
Rakip, bahçeye kurmuş otağı
Yıkılsın çevresi, bostanı bağı
El girsin bağına, var, şimdiden geri
( Seher yeli, sevdiğimden bir haber )

Sen bir gonca gülsün, istife karış
İstersen gül oyna, dilersen sarış
Gönlün kimi isterse, ülfet et konuş
Yârim, sana destur var, şimdiden geri
( Tecellim böyleymiş, kime, ne diyeyim )

Kul Abdal'ım, bir sultanam ayılım
Yüz sür beni, eşiğinde sayılım
Hakk'tan gelen tecellime, kayılım

Kul Abdal'ım, yalan dünya, vefâsız
Âlemde bir yâre düştüm, devâsız
Sen bana yâr olmazsın, be hey vefâsız
Var kime olursan ol, şimdiden geri
( Seher yeli, sevdiğimden bir haber )

[ Veysel (Âşık) 'tan
dinlemek üzere burayı tıklayınız... ]

[ Sürekli erişim adresi...
www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/19854 ]

2023
VEYSEL (ÂŞIK) yılıdır.
Madem görüyorsunuz... O zaman, hoş görün! - Veysel (Âşık)
)


-TEDBİR[Ar. < DÜBÛR] ile İHTİYÂT

( Bir şeyi elde edecek ya da önleyecek yol, çare. | Kul irâdesi. İLE İleriyi düşünerek/görerek davranma. | Sakınma. | Yedek. )


-TEDBİR[Ar. < DÜBÛR] ile/ve TEMKİN[Ar. < MEKÂNET]

( Tedbirli ve mütevazı olun, şansı yakalarsınız. )


-TEDBİR[Ar. < DÜBÛR] ile/ve TEMKİN[Ar. < MEKÂNET]

( Bir şeyi sağlayacak ya da önleyecek yol, yöntem, çözüm, çare. İLE/VE Bir işin sonunu düşünerek ölçülü, tedbirli davranma. | Ağırbaşlılık. | Hastalığın bir yere yerleşmesi. | İhtiyat, tedbir. )


-TEDBİR ile/ve/değil/yerine/<>/< TAKDİR

( Tedbir, takdirin parçasıdır. )


-TEDBİR ile/ve/||/<>/> YÖNLENDİRME



-TEDRÎS[Ar. < DERS] değil/yerine/= DERS VERME, OKUTMA



-TEDRİSAT[Ar.] değil/yerine/= ÖĞRETİM



-TEEDDÜB[Ar.] değil/yerine/= UTANMA



-TEEHHÜL[Ar. < EHL] ile TEEHHÜR[Ar. < TE'HÎR | çoğ. TEEHHÜRÂT]

( Ehlileşme. | Evlenme. İLE Sonraya, geriye kalma. | Gecikme. )


-TEESSÜS[Ar.] değil/yerine/= KURULMA, ORTAYA ÇIKMA | YERLEŞME, TEMELLEŞME, KÖKLEŞME



-TEFERRÜT[Ar.] değil/yerine/= TEK/YALNIZ OLMA

( Tek, yalnız olma, herkesten uzaklaşarak yalnız kalma. | Benzeri bulunmama, benzersiz olma, sivrilme. )


-TEFRÎH[Ar. < FERAH] ile TEFRÎH[Ar. < FERH]

( Ferahlandırma, gönül açma. İLE Korkusuz kalma. | Gelişme, filizlenme. | Yumurtadan çıkma zamanı. )


-TEFTİŞ[Ar.] değil/yerine/= DENETLEME



-TEFVÎZ[Ar.]/İHÂLE değil/yerine/= UYGUN KOŞULLARLA VERME

( Sipariş etme. | Allah'tan bekleme. | Dağıtım. | Bir Taşınmaz malı, bilinen değeri karşılığı birine verme. )


-TEGAFÜL[Ar.] değil/yerine/= ANLAMAMAZLIKTAN GELME



-TEHÂCÜM[< HÜCÛM] değil/yerine/= SALDIRMA | ÜŞÜŞME, TOPLAŞMA



-TEHÂLÜF[Ar. < HALF] ile TEHÂLÜF[Ar. < HULF | çoğ. TEHÂLÜFÂT]

( Yargıcın iki tarafa da yemin verdirmesi. İLE Birbirine karşıt olma, birbirine uymama. | Aykırılık. )


-TEHDİT ile/ve/||/<>/> TEDİRGİNLİK



-TEHDİT değil/yerine TEKLİF



-TEHEVVÜR[Ar. < HEVR] değil/yerine/= İLERİ ÖFKE/GAZAP, ÖFKELENME, KÖPÜRME



-TEHLİKE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLASILIK



-TEHLİKELİ:
AÇLIK ve TEHDİTTE ile/ve/<>/>< TOKLUK ve GÜÇLÜLÜKTE

( (")Hayvanlar("). İLE/VE/<>/>< [bazı/"bilinçsiz"] "Kişiler". )


-TEK BAŞINA YEMEK ile/yerine/değil BİRİ(LERİ)YLE (PAYLAŞARAK) YEMEK

( Her açıdan daha bereketlidir. )


-TEK BİR KİŞİNİN:
ÜZÜNTÜSÜ ve/||/<> MUTLULUĞU

( Tüm bireyleri mutsuz edebilir. VE/||/<> Herkesin yüzünü güldürebilir. :) )


-TEK EL ve/değil/yerine/||/<>/> İKİ EL

( 'in, nesi var? VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> 'in sesi var! )


-TEK ELİNİ KALDIRMAK ile İKİ ELİNİ BİRDEN KALDIRMAK

( "Durumu" kabul etmek. İLE "Durumu" kabul etmemek. )


-TEK TANRICI ile/değil TEK TANRILI



-TEKABÜL[Ar. < KABL] değil/yerine/= EŞİTİ / KARŞI OLUM

( Birbirinin karşısında bulunan, birbirini karşılıklı olarak dışta bırakan kavram ya da yargı arasındaki bağlantı. )


-TEKBENCİLİK = ENEİYE = SOLIPSISM[İng.] = SOLIPSISME[Fr.] = SOLIPSISMUS[Alm.] = SOLUS:YALNIZ, TEK, IPSE:BEN[Lat.]



-TEKDÜZELİ/LİK ile/değil KURALLI/LIK



-TEKDÜZELİK ile KANIKSAMAK



-TEKEFFÜL[Ar.] değil/yerine/= YÜKÜMLENME

( Bir şeyin sorumluluğunu üzerine alma. | Kefil olma. )


-TEKİL ile/değil BİRİCİK



-TEKLEŞTİRME ile/değil/yerine/>< BİREŞTİRME/TEVHİD



-TEKLİ KONUŞMA / SALT DİYALOG ile/değil/yerine ÇOKLU KONUŞMA/DİYALOG

( İdeolojiye gider. İLE/DEĞİL/YERİNE Felsefeye gider. )


-TEKLİF [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-TEKLİF ile/ve/<> DAVET



-TEKLİFSİZ BİRLİKTELİK ile/ve NEDENSİZ BİRLİKTELİK



-TEKNOKRASİ ile/ve/||/<> TEKNOKRAT

( Sanayi, ekonomi ve devlet yönetiminin politikacılar değil uzmanlar, teknisyenler ve uygulayımcılar tarafından yönetilmesine dayanan düzen. İLE/VE||/<> Teknokrasiden yana olan. | Teknokrasi içinde yer alan, yönetici konumundaki mühendis, mimar, teknisyen, iktisatçı vb. çalışanların ortak adı. | Ekonomik mekanizmaların kuramsal incelenmesine dayanan ancak insan etkenini her zaman yeterince göz önünde bulundurmayan devlet adamı ya da memur. )


-TEKNOLOJİYİ TAKİP ETMEK ile/ve TEKNOLOJİYİ KULLANMAK

( İleriden. İLE/VE Geriden. )


-TEKRAR ile/ve PEKİŞTİRME



-TEKTİR ile/değil TEKDİR

( Tek olduğunu belirtme, kesinleştirme. İLE/DEĞİL Azarlama. )


-TELÂKİ[Ar. < LİKA] değil/yerine/= KAVUŞMA



-TELÂKİ[Ar. < LİKA] ile TELÂKKİ[Ar. < LİKA | çoğ. TELÂKKIYYÂT]

( Birbirine karşı gelip buluşma, karşılaşma, birbirine ulaşma, birleşme. İLE Alma, kabul etme. | Kişisel görüş/anlayış. )


-TELEFON ÂDÂBI



-TELEFONUN KAYBI ile CÜZDANIN KAYBI ile KENDİNİ KAYBETME

( 15 dakikada fark ediliyor. İLE 4 saatte fark ediliyor. İLE Farkında bile olunmuyor. )


-TELEFONUN SESİ yerine TİTREŞİMİ



-TELEVİZYON (İZLEMEK)
ile/ve/değil/yerine/><
KİTAP (OKUMAK)

( )


-TELKİH[Ar.] değil/yerine/= AŞILAMA



-TELKİN ile/ve/değil/||/<>/> TERCİH



-TELKİN ile/değil TESKİN



-TELLERİ(MİZİ) KARDEŞ EYLEMEK ve/||/<>/> SAZI(MIZI) DÜZENLEMEK



-TEMAS[Ar.] değil/yerine/= DEĞME, DOKUNMA | İLİŞKİ | BAĞLANTI

( Değme, değinti, dokunma, dokunuş. | Buluşup görüşme, ilişki kurma, ilişki. | Değinme, sözünü etme. | Gidip gelme, ulaşım, bağlantı. )


-TEMBEL/LİK ve/<>/|| SEVGİSİZ/LİK



-TEMBEL ile HAYLAZ/HAYTA/HAYMANA

( ... İLE Hoşa gitmeyen davranışlarda bulunan kişi. | Çalışma gücü varken çalışmayan, aylaklık eden. )


-TEMBEL ile HAYLAZ/HAYTA/HAYMANA

( HAYTA: Osmanlılar'ın ilk dönemlerinde, eyalet askerlerinin uc boylarında görevli sınıflarından biri. | Serseri, külhanbeyi, kabadayı. )


-TEMEDDÜN[Ar. < MEDENİYET] değil/yerine/= UYGARLAŞMA | KENTLEŞME



-TEMEL DEĞERLER ve/||/<>/< TEMEL ÇELİŞKİLER



-TEMEL SORUN ile/ve YAYGIN TEMEL SORUN



-TEMEL ile/ve/||/<>/> TAMAMLAYICI



-TEMELLENDİRME ile/ve/<> DAYANDIRMA



-TEMEYYÜZ[Ar.] değil/yerine/= KENDİNİ GÖSTERME, SİVRİLME, BENZERLERİNDEN FARKLI OLMA



-TEMHÎR[Ar. < MÜHR] ile TE'MÎR[Ar. < EMR]

( Mühürleme. İLE Vali olarak atama. )


-TEMSİLCİ DEMOKRASİ ile/yerine KATILIMCI DEMOKRASİ



-TEMYİZ KUDRETİ/HUKUKİ EHLİYET/CIVIL RESPONSIBILITY[İng.] değil/yerine/= AYIRTIM GÜCÜ



-TEN[Fars.]/SEL ile/ve/<> TİN/SEL ile/ve/<> TİN

( Ten, tinin zemini olamaz. )


-TEN[Fars.]/SEL ile/ve/<> TİN/SEL ile/ve/<> TİN

( Giysi tenden, ten de candan habersiz! )


-TEN[Fars.]/SEL ile/ve/<> TİN/SEL ile/ve/<> TİN

( Nedeni dışarıda olan. İLE Nedeni ve ereği/amacı kendinde olan. )


-TEN[Fars.]/SEL ile/ve/<> TİN/SEL ile/ve/<> TİN

( Gövdenin dış yüzü, deri, cilt. | Gövde, vucut, beden. İLE/VE/<> İnsanın ve insanlığın toplam değeri, birikimi. )


-TENASÜP[Ar.] değil/yerine/= ORANLIK, ORAN/TI, UYMA, YAKIŞMA

( Aralarında uygunluk bulunma. | Birbirleriyle ilgili söz ya da kavramların dizelerde toplanması sanatı. )


-TENEŞİR[Fars. < TENŞÜR] ile/ve/||/<> MUSALLA[Ar.] ile/ve/||/<> KATAFALK[Fr. < CATAFALQUE]

( Kırkından sonra azanı, teneşir paklar. )


-TENEŞİR[Fars. < TENŞÜR] ile/ve/||/<> MUSALLA[Ar.] ile/ve/||/<> KATAFALK[Fr. < CATAFALQUE]

( Üstünde ölü yıkanılan mermer/kerevet. İLE Namaz kılmaya yarayan, açık yer. | Camilerde, cenaze konulup önünde namaz kılınan yer. İLE Önünden geçilerek kendine saygı gösterilmek istenen ölünün tabutunun konulması için yapılmış yüksek yer. )


-TENEZZÜL ETME(ME)K ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İTİBAR ETME(ME)K



-TENHA[Fars.] değil/yerine/= ISSIZ/ÜCRA, KALABALIK OLMAYAN | YALNIZ, TEK



-TENKÎD:
TEKLİFSİZ değil/yerine/>< TEKLİFLİ

( Teklîfsiz tenkîd, tahrîptir; tahrîbat ile tamîrât yapılmaz... )


-TENKİT(MUAHEZE) ile ELEŞTİRİ

( Olumsuz eleştiri. İLE Hem olumlu, hem olumsuz olabilir. )


-TEOKRASİ ile/ve/||/<> ARİSTOKRASİ ile/ve/||/<> MONARŞİ ile/ve/||/<> ANARŞİ



-TEPE ile KURGAN

( ... İLE İlk Çağ'da, mezar üzerine toprak yığılarak yapılan küçük tepe. | Tepe biçiminde mezar. )


-TEPELEMEK yerine ANLAŞMAK VE/> ANTLAŞMAK



-TEPKİ (OLARAK) ile/değil/yerine KATKI (OLARAK)



-TEPKİ VERMEK ile TEPKİ GÖSTERMEK



-TEPKİ:
"ÖZGÜRLÜĞE KARŞI" değil ÖLÇÜSÜZLÜK/KEYFİYET PROPAGANDASINA KARŞI



-TEPKİ ile/ve/değil TEDİRGİNLİK



-TEPKİ ile/ve/değil/yerine TUTUM



-TEPKİ ile/değil/yerine/>< YANIT

( "Tepki" mi, yanıt mı?

Restoranın birinde, bir gün, aniden bir hamamböceği belirdi ve orada bulunan bir kadının üzerine çıktı.

Kadın, korkudan çığlık atmaya başladı.

Titreyen seleniyle ve panikle hamam böceğini üzerinden elleriyle atmaya çalışırken zıplamaya başladı.

Onun bu tepkisi bulaşıcı olmuştu, bulunduğu yerdeki kişiler de paniklemişti.

Kadın, sonunda hamam böceğini üzerinden atmayı başardı derken... Başka bir kadının üzerine düştü hamam böceği.

Şimdi aynı şeyleri yaşamak için sıra başka bir kadındaydı.

Garson, hemen imdatlarına koştu.

Bu nöbet değişiminde, bu sefer de hamam böceği garsonun üzerine düştü.

Garson, dimdik durdu, kendini toparladı ve gömleğindeki hamam böceğinin davranışlarını gözlemledi.

Kendine yeterince güvendiğini gördüğünde, hamam böceğini parmaklarıyla tutarak, restorandan dışarı çıkardı.

Curcunayı izlerken, zihnimde birkaç düşünce oluştu ve merak etmeye başladım. Kadınların bu tiyatral, abartılı hareketlerinden hamam böceği mi sorumluydu?

Eğer öyleyse neden garson rahatsız olmadı?

Durumu, mükemmele yakın bir biçimde, hiçbir kargaşa çıkarmadan çözümledi ve çözdü.

Buna neden olan, hamam böceği değildi. Hamam böceğinin neden olduğu rahatsızlığı o kadınların giderebilecek beceriyi göstermemesiydi. Onları bu denli rahatsız eden buydu.

Fark ettim ki, babamın, karımın/kocamın ya da patronumun bağırması değildi beni rahatsız eden. Bana bağırmalarıyla başlayan rahatsızlığımla başa çıkamamam ya da başa çıkmaya çalışmamamdı.

Yoldaki trafik değildi beni rahatsız eden. Trafik sıkışıklığıyla oluşan sıkıntılı durumu çözemeyecek olmamdı.

Yaşamımdaki kargaşayı yaratan neden, sorunun kendinden çok benim ona verdiğim tepkiydi.



Öyküden çıkarılabilecek bazı dersler:

Anladım ki, yaşamdaki olaylara doğrudan ve ani tepki vermemeliyim. Onun yerine, olaylara ve durumlara yanıt vermeliyim.

Kadınlar, hamam böceğine tepki verirken, garson ise yanıt verdi.

Tepkiler, içgüdüsel olarak gösterilen "davranışlarken", yanıtlar ise etraflıca düşünülerek oluşturulmuş tutumlardır.

YAŞAMI anlamanın çok daha iyi ve kolay yolu.

MUTLU olan biri, yaşamındaki her şeyin yolunda olmasından dolayı mutlu değildir.

MUTLU olmasının nedeni, yaşamındaki olaylara karşı tutumunun gereken ve isabetli olmasıdır. )


-TEPKİSELLİK ile/değil/yerine İKNÂ



-TEPKİSİZLİK ile/ve/<> HAZIR-YANITLI OLAMAMA KAYGISI



-TEPKİSİZLİK ile/ve/değil/||/<>/< SİLAHSIZLANMA



-TER KOKUSU ile KOLTUKALTI KOKUSU

( Koku koltukaltından geliyorsa, "koltukaltın kokuyor" ya da "koltukaltından koku geliyor" demek gerekir. "Kokuyosun!" ya da "Ter kokuyosun! / Terlemişsin sen!" denilmez! )


-TERÂKÜM[Ar. < RÜKM] değil/yerine/= BİRİKME, YIĞILMA, TOPLANMA



-TERBİYE(EĞİTİM) ile/ve/> TÂLİM(ÖĞRETİM/ALIŞTIRMA) ile/ve/> TE'DİB(EDEB)(DAVRANIŞ/TUTUM)

( Davranış-eylem. İLE/VE Düşünce-bilgi. VE/> Terkib. )


-TERBİYE(EĞİTİM) ile/ve/> TÂLİM(ÖĞRETİM/ALIŞTIRMA) ile/ve/> TE'DİB(EDEB)(DAVRANIŞ/TUTUM)

( Göze dayanır. İLE/VE Kulağa dayanır. VE/> Davranıştır. )


-TERBİYE(EĞİTİM) ile/ve/> TÂLİM(ÖĞRETİM/ALIŞTIRMA) ile/ve/> TE'DİB(EDEB)(DAVRANIŞ/TUTUM)

( İyi-kötü. İLE/VE Doğru-yanlış. VE/> Güzel. )


-TERBİYE(EĞİTİM) ile/ve/> TÂLİM(ÖĞRETİM/ALIŞTIRMA) ile/ve/> TE'DİB(EDEB)(DAVRANIŞ/TUTUM)

( Örnek gerektirir. İLE/VE Bilen/hoca gerektirir. VE/> "Kişi kendin bilmek", haddini bilmek gerektirir. )


-TERBİYE(EĞİTİM) ile/ve/> TÂLİM(ÖĞRETİM/ALIŞTIRMA) ile/ve/> TE'DİB(EDEB)(DAVRANIŞ/TUTUM)

( Her yerdedir. İLE/VE Belirli bir yerdedir. VE/> Her yer ve zamandadır. )


-TERBİYE(EĞİTİM) ile/ve/> TÂLİM(ÖĞRETİM/ALIŞTIRMA) ile/ve/> TE'DİB(EDEB)(DAVRANIŞ/TUTUM)

( Bütüncüldür. İLE/VE Sıradüzenseldir. VE/> Estetiktir. )


-TERBİYE(EĞİTİM) ile/ve/> TÂLİM(ÖĞRETİM/ALIŞTIRMA) ile/ve/> TE'DİB(EDEB)(DAVRANIŞ/TUTUM)

( Kalb-i selîm. İLE/VE Akl-ı selîm VE/> Zevk-i selîm. )


-TERBİYE[< RÜBÜV) ile TA'LÎM[< İLM]

( Besleyip, bütütme; Eğitim; Görgü; Alıştırma; Bedeni eğitmek. İLE Aklı eğitmek, öğrenme, öğretim. )


-TERBİYESİZLİK ile/ve/değil/<> İNAT



-TERCİH ile/ve/değil TEVHİD(BİREŞİM) NOKTASI



-TEREDDİ[Ar. < REDY] değil/yerine/= SOYSUZLAŞMA, YOZLAŞMA



-TEREKKÜN[< RÜKN] ile ...

( Rükünleşme, erkândan olma. | Manen kuvvet bulma. )


-TERFİK[Ar.] değil/yerine/= BİRİNİ ARKADAŞ ALMA

( Birini arkadaş olarak yanına alma. | Arkadaş olarak yanına birinin verilmesi. )


-TERK ETMEK ile/ve VAZGEÇMEK

( Bilincine varmadığınız bir şeyi terk edemezsiniz. )


-TERK ETMEK ile/ve VAZGEÇMEK

( Öteye devam etmek için terk etmek durumundasınız. )


-TERK ETMEK ile/ve VAZGEÇMEK

( Önemli[öncelikli] olan, ne yaptığınız değil, ne yapmaktan vazgeçtiğinizdir. )


-TERK ETMEK ile/ve VAZGEÇMEK

( Fiziksel vazgeçiş ve terk yalnızca bir içtenlik, bir samimiyet belirtisidir, fakat yalnızca içtenlik de özgürlüğe kavuşturamaz; uyanık bir idrak, istekli bir araştırma ve derin bir incelemeden doğan bir anlayışa gereksinim vardır. )


-TERK ETMEK ile/ve VAZGEÇMEK

( Yapmanız gereken, tüm anıları ve beklentileri terk etmektir. )


-TERK ETMEK ile/ve VAZGEÇMEK

( Dıştaki hiçbir şey bir değer ifade etmediği ve gönül her şeyi terk etmeye hazır olduğu zaman, zihinsel olgunluk düzeyine ulaşılmış demektir. )


-TERK ETMEK ile/ve VAZGEÇMEK

( İç değerinizi bilmelisiniz, ona güvenmelisiniz ve günlük yaşantınızda, arzu ve korkularınızı feda ederek bunu belirgin kılmalısınız. )


-TERK ETMEK ile/ve VAZGEÇMEK

( Duyup da/bilip de terk etmelidir. )


-TERK ETMEK ile/ve VAZGEÇMEK

( Birinci adımdan vazgeçmeyen, ikinci adımı atamaz. )


-TERK ETMEK ile/ve VAZGEÇMEK

( [Kendine/Bilgiye] Teslim olmadan terk edemezsin. )


-TERK ETMEK ile/ve VAZGEÇMEK

( Ortak etmeni bulmak için tüm ayrımları terk etmek zorundasınız. Ancak evrensel olan ortaktır. )


-TERK ETMEK ile/ve VAZGEÇMEK

( Gerçek vazgeçiş, terk edilecek bir şeyin bulunmadığını, çünkü size ait hiçbir şeyin bulunmadığını idrak ediştedir. )


-TERK ETMEK ile/ve VAZGEÇMEK

( Sahte olandan vazgeçin, doğru olan kendi yerini bulacaktır. )


-TERK ETMEK ile/ve VAZGEÇMEK

( Yanlış anlamalarınızı ortaya çıkarın ve onları terk edin, hepsi bu kadar. )


-TERK ETMEK ile/ve VAZGEÇMEK

( Birine, vazgeçilmez olduğunu hissettirdiğinde, ilk vazgeçeceği kişi sen olursun. )


-TERK ETMEK ile/ve VAZGEÇMEK

( You cannot abandon what you do not know.
To go beyond, you must abandon them.
It is not what you do, but what you stop doing that matters.
Mere physical renunciation is only a token of earnestness, but earnestness alone does not liberate. There must be understanding which comes with alert perceptivity, eager enquiry and deep investigation.
All you have to do is to abandon all memories and expectations.
You must know your inner worth and trust it and express it in the daily sacrifice of desire and fear.
The real giving up is in realising that there is nothing to give up, for nothing is your own.
Give up the false and the true will come into its own. )


-TERMİN[Alm.] ile/değil TEMRİN[Ar.]

( Belirlenmiş zaman, randevu. İLE/DEĞİL Alıştırma. )


-TERÖR/İST/İZM[Fr./İng.]/!TEDHİŞ/Çİ[Ar.] değil/yerine/= !YILDIRI/CI/LIK



-TERS ile/değil/yerine/>< DERS

( [Almaya/anlamaya ...] Kapalıysa/k "gelir", ters. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Açıksa/k alır/ız her bir durumdan ders. )


-TERS ile/değil SANKİ



-TERTİB ve/||/<>/>/< MÜRETTEBÂT



-TERZİ:
[hem] "ORTOPEDİST" ve/||/<>/hem de "PSİKOLOG"



-TESAHUP[Ar.] değil/yerine/= BENİMSEME, SAHİP ÇIKMA | ARKADAŞLIK ETME



-TESÂNÜT/TESÂNÜD[Ar. < SENED] değil/yerine/= DAYANIŞMA | OMUZDAŞLIK



-TESCİL/LEMEK ile/ve/değil TASDİK/LEMEK

( Herhangi bir şeyi resmî olarak kaydetme, kütüğe geçirme. | Bir taşınmazın üzerinde bir aynî hakkın kurulması için tapu kütüğüne yapılması gerekli kayıt. İLE/VE/DEĞİL Doğrulama. | Onay, onaylama. )


-TEŞEKKÜR ETMEK ve/||/<> ÖZÜR DİLEMEK

( Bunları bilmeyenlere, kapıları/nı kapatmak gerekir. )


-TEŞEKKÜR ETMEK ile/ve TAKDİR ETMEK



-TEŞEKKÜRDE:
ESTAĞFİRULLÂH ile/ve/değil/||/<> RİCA EDERİM



-TEŞERRÜF[Ar.] değil/yerine/= ONURLANMA, ONUR DUYMA



-TESETTÜR[Ar. < SETR] değil/yerine/= ÖRTÜNME, KAPANMA



-TEŞHİR/EKSİBİSYON[< EXHIBITION]/UTAÇICILIK değil/yerine/= GÖSTERMECİLİK



-TEŞHİS[Ar.] değil/yerine/= TANI/TANIMLAMA

( Hastalığın ne olduğunu araştırıp ortaya koyma. Kim ve ne olduğunu anlama, tanıma, seçme. | Belirleme. | Kişileştirme. )


-TEŞKİL[Ar.] değil/yerine/= OLUŞTURMA | OLUŞUM | ÖRGÜTLEME



-TESLİMİYET/KABUL EDİLME/AFFEDİLME:
TÖVBE ve/||/<> DOĞRU/DÜZGÜN İŞ YAPMAK / SÂLİH AMEL



-TESLİMİYET ile/ve/||/<> ÇARESİZLİK



-TESMİYE[Ar. < İSM] ile ADLANDIRMA, AD VERME/KOYMA

( AD KOYMA, ADLANDIRMA, İSİM VERME | BESMELE ÇEKME )


-TEŞRÎF[< ŞEREF] değil/yerine/= ONURLANDIRMA | GELMESİYLE BİR YERE ONUR VERME | GELME | GİTME



-TETİKLEMEK ile KÖRÜKLEMEK



-TEV'EM[Ar.] ile İKİZ | EŞ, BENZER

( İKİZ )


-TEV'EM[Ar.] ile İKİZ | EŞ, BENZER

( EŞ, BENZER )


-TEVÂLÎ[Ar. < VELY] ile TEVÂRÎ

( Birbiri ardından gelme, arası kesilmeksizin devam etme, sürme. İLE Bir şeyin arkasına saklanıp görünmez olma, gizlenme. )


-TEVÂTÜR ile ŞÂYİA

( ... İLE Yayılmış haber, yaygın olan, söylenti. )


-TEVÂZU'[< VAZ (çoğ. TEVÂZUÂT)] değil/yerine/= ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK (GÖSTERME)

( ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK (GÖSTERME) )


-TEVÂZÜN[< VEZN] değil/yerine/= TARTIDA BİR OLMA, DENK OLMA, DENGEDE BULUNMA



-TEVBE ile İ'TİZÂR

( Tövbe, işlenmiş bir günah ya da suçun bir daha işlenmeyeceğine dair verilen söz. | Kulun, sahf bir kalple Hakk'a yönelmesi, tekrar günah işlememeye ahd etmesi. İLE Özür dileme, bir şeyin, kendinden uzaklaştırılması. )


-TEVDÎ[Ar. < VED] değil/yerine/= BIRAKMA, EMÂNET ETME | VEDÂLAŞMA[Ar.]



-TEVECCÜH[< VECH] değil/yerine/= ÇEVRİLME, YÖNELME, DOĞRULMA | BİR YERE DOĞRU HAREKET ETME | GÜLERYÜZ GÖSTERME, YAKINLIK DUYMA | HOŞLANMA, SEVGİ | NASİP VE MÜYESSER OLMA



-TEVFİK FİKRET ile/ve/||/<>/> ATATÜRK

( Kimseden ümmîd-i feyz etmem, dilenmem perr-ü-bâl
Kendi cevvim, kendi eflâkimde kendim tâirim,
İnhinâ tavk-ı esâretten girandır boynuma;
Fikri hür, irfanı hür, vicdânı hür bir şâirim.

(Kimseden bir yarar ummam ben, dilenmem kol kanat.
Kendi boşluk, kendi gökkubbemde kendim gezginim.
Bir eğik baş, bir boyunduruktan ağırdır boynuma;
Fikri hür, irfânı hür, vicdanı hür bir şairim.)

Tevfik Fikret )


-TEVFİK FİKRET ile/ve/||/<>/> ATATÜRK

( )


-TEVHÎD ve/< ADÂLET ve/< MUHABBET



-TEZGÂHTAR ile "TEZGÂHTAR"

( Satışla uğraşan. İLE Üçkağıtçı. )


-TEZGÂHTAR ile ESNAF/SÛKA[Ar.]

( TEZGÂH[< Fars. DEST-GÂH: Dokuma aleti, atölye. | Zenginlik.] )


-TEZVÎR[< ZEVR | çoğ. TEZVÎRAT] değil/yerine/= YALAN DOLAN | ARABOZUCULUK



-THOMAS PAINE ile/ve/||/<>/>< EDMUND BURKE



-TIFIL[Ar. < TIFL | çoğ. ETFÂL] değil/yerine/= KÜÇÜK ÇOCUK



-TIKANMA ile/ve/||/<> ENGELLENME



-TİN:
NESNEL ile/ve/||/<> ÖZNEL

( Devlette. İLE/VE/||/<> Bireyde. )


-TİN/AN = SPIRIT[İng.] = ESPRIT[Fr.] = GEIST[Alm.] = SPIRITUS[Lat.] = PNEUMA, NOUS[Yun.] = ALIENTO[İsp.]



-TİN/SEL ile/ve TOPLUM/SAL



-TİN ile/ve KÜLTÜR

( Üretilenlerin, birlik sezgisi. | İnsan eliyle üretilmişler/oluşturulmuşlar. | İnsanı oluşturan ve insandan oluşan herşey. | Nedenselliği, kendinde/içkin olan. | Düşüncenin kaynağı olan (düşünce). )


-TİN ile/ve KÜLTÜR

( TİN: Düşüncenin edimselliği. )


-TİN ile/ve TARİHSEL/LİK



-TİNSEL/LİK ile/ve/<> TARİHSEL/LİK



-TİP[Fr./İng. < TYPE] ile TİPLEME

( Öykü, roman, tiyatro gibi uzun anlatıma dayalı edebî yapıtlarda kişi kadrosu içinde yer alan ve belirli bir düşüncenin, topluluğun zihniyetini ve ideolojinin temsilciliğini yüklenen kişi. | Kendine özgü kişiliği olmayan, genellikle bilinen kalıplardaki insanları gösteren oyun kişisi. İLE Belirli bir tipin tüm çapraşık özelliklerini, bunu en iyi, en rahat, en inandırıcı biçimde temsil edebilecek kişiyle canlandırmak. )


-TİRB[Ar.] ile/ve/||/<> ZEMÎL[Ar.] ile/ve/||/<> SEMÎR[Ar.] ile/ve/||/<> SAHİB[Ar.] ile/ve/||/<> REFÎK[Ar.] ile/ve/||/<> HİLL[Ar.] ile/ve/||/<> NECİY[Ar.]

( Bizimle aynı yaşta olan. İLE/VE/||/<> İş arkadaşımız. İLE/VE/||/<> Oturduğumuz yerde bize arkadaşlık eden. İLE/VE/||/<> Bizimle geceleri konuşan. İLE/VE/||/<> Uzun süre bizimle arkadaşlık eden. İLE/VE/||/<> Yolculuk arkadaşımız. İLE/VE/||/<> Bizi kalbine yerleştiren. İLE/VE/||/<> Sırdaş. )


-TIRMÎZÎ ile/ve/değil TİLMÎZİ[Ar. | çoğ. TELÂMÎZ/E]

( ... İLE/VE/DEĞİL Öğrencisi/talebesi. | Çırağı. )


-TIRNAK MAKASI [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-TIRNAK MAKASI [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-TİTİZLİK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÖZEN



-TİYATRO:
OYUNU, GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN ve/||/<> GERÇEĞİ, OYUNLAŞTIRMAK İÇİN



-TİYATRO ve/=/||/<> HALK SAĞLIĞI



-TOBAR İLKESİ ile ...

( Bir iktidar, anayasaya aykırı bir yol ile [hükümet darbesi vb.] el değiştirdiğinde, yeni iktidar, ulus tarafından kendi temsilcisi olarak kabul edilmedikçe öteki devletlerce o hükümetin tanınmaması ilkesi. [Ekvator Dışişleri Bakanı Dr. Tobar tarafından] [15 Mart 1907] )


-TOKA ile TOKALAŞMAK



-TOLTEK ile/ve AZTEK ile/ve İNKA ile/ve MAYA



-TOPARLANMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> SİLKELENMEK



-TOPLANMA ÇADIRI:
HAYME ile TABERNACLE

( ... İLE Gönül. )


-TOPLANMA ile/ve/||/<> MERKEZLEŞME



-TOPLANTI SALONU ile/ve/||/<> FUAYE[Fr.]

( ... İLE/VE/||/<> Bir gösteri ya da toplantı salonunda, sunum ya da toplantı aralarında kullanılan dinlenme yeri. )


-TOPLANTI ile/ve OTURUM



-TOPLAYICI/LIK ile/ve DERLEYİCİ/LİK



-TOPLULUK ile/ve AZINLIK



-TOPLULUK ile/ve BİRLİK



-TOPLULUK ile/ve/<> TOPLUM

( Tarihi olan. İLE/VE/<> Sosyete. )


-TOPLULUK ile/ve/<> TOPLUM

( Gerçek bağlam. İLE/VE/<> Tüzel bağlam. )


-TOPLULUK ile/ve/<> TOPLUM

( Çeşitli arçalar/durumlar ve sevgi bağı ile sürdürülür. İLE/VE/<> Adâlet/yasa ile ayakta tutulur. )


-TOPLULUK ile/ve/<> TOPLUM

( Bilgisi ve/ya da bilgisizliği[cehaleti] çok olabilen. İLE/VE/<> İlmi ve irfanı yüksek olan/olması gereken. )


-TOPLULUK ile/ve/<> TOPLUM

( Doğrudan ilişkiler ile. İLE/VE/<> Dolay(ım)lı ilişkiler ile. )


-TOPLULUK ile/ve/<> TOPLUM

( Sevgi. İLE/VE/<> Akıl )


-TOPLUM ARACI değil TOPLU ULAŞIM ARACI



-TOPLUM BİLİMLERİ ile FEN BİLİMLERİ



-TOPLUM BİLİMLERİ yerine TARİH / TİN / EKİN(KÜLTÜR) BİLİMLERİ



-TOPLUM'DA ile/ve DEVLET'TE

( Birey. İLE/VE Vatandaş. )


-TOPLUM(SALLIK) ve/||/<>/< ÖRGÜTLÜLÜK

( Örgütsüz toplum, toplum değildir. )


-TOPLUM = CEMİYET = SOCIETY[İng.] = SOCIÉTÉ[Fr.] = GESELLSCHAFT[Alm.] = SOCIETAS[Lat.] = SOCIEDAD[İsp.]



-TOPLUM ile KALABALIK/KALABA[Ar. < ĞALEBE]

( Kavram. İLE Tekler. )


-TOPLUM ile/ve/||/<>/> SİYASET ile/ve/||/<>/> AHLÂK

( [kişinin] Başkası ile ilişkisi. İLE/VE/||/<>/> Kamusal alandaki yetki. İLE/VE/||/<>/> Kendi ile ilişkisi. )


-TOPLUM ile/<> ÜLKE ile/<> EGEMENLİK



-TOPLUM ve/=/||/<>/>/< UZLAŞIM



-TOPLUMA HİZMET ve/||/<> TOPLAMA HİZMET



-TOPLUMBİLİM = İÇTİMAİYAT = SOCIOLOGY[İng.] = SOCIOLOGIE[Fr.] = SOZIOLOGIE[Alm.] = SOCIOLOGIA[İsp.]



-TOPLUMBİLİM ve KİMYA

( Durkheim, Lavosier kimyasını dikkate alarak sosyoloji bilimini kurmuştur. )


-TOPLUMBİLİM ve KİMYA

( DURKHEIM ve LAVOSIER )


-TOPLUMDA YAŞAYAN ile/ve/<> TOPLUMLA YAŞAYAN



-TOPLUMDA:
SEVGİ (İLE) ve/||/<> ADÂLET (İLE) ve/||/<> ÇALIŞMA (İLE)

( Kaynaşılır. VE/||/<> Yaşanır. VE/||/<> Ayakta kalınır. )


-TOPLUMDIŞI/ASOSYAL ile TOPLUM KARŞITI/ANTİSOSYAL

( Başkalarına uymamaya yöneliklerdir. İLE Başkalarının, kendilerine "uymasını beklerler". )


-TOPLUMLARI:
BİLGİNLER/AYDINLAR AYDINLAT("A")MAZSA ne yazık ki/> ŞARLATANLAR ALDATIR



-TOPLUMLAŞMA ile/ve TOPLUMSALLAŞMA

( Olgu ya da kavram. İLE/VE Kişinin/kişilerinin katılımı. )


-TOPLUMSAL (OLAN) ile/ve KİŞİSEL (OLAN)

( Bir topluluk/toplum, en güçsüz bireyini yalnız bıraktığı anda, dağılmaya başlar. )


-TOPLUMSAL BİREYSEL



-TOPLUMSAL ADÂLET'İN TANIMLARINDA:
GENEL ile/ve TOPLUMSAL ile/ve SİYASAL

( Toplum içinde ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal yönden yoksul, mahrum ve zayıfların doğrudan doğruya toplum tarafından korunmaları. İLE/VE Kişinin, insan onuruna uygun bir düzeye, sadece emeğinin karşılığı ile çıkabilmesinin sağlanması. İLE/VE Kişilerde, kültürel ve siyasal zayıflığı doğuran olumsuz etmenlerin toplum gücüyle kaldırılması. )


-TOPLUMSAL AHLÂK ile/ve İDEOLOJİK AHLÂK ile/ve DİNİ AHLÂK



-TOPLUMSAL AHLÂK ile/ve ÖDEV AHLÂKI



-TOPLUMSAL DIŞLA(N)MA ile/ve/||/<> KÜLTÜREL DIŞLA(N)MA



-TOPLUMSAL GÜVEN ile/ve/||/<> BİREYSEL GÜVEN



-TOPLUMSAL HİZMET ve/||/<>/= AKIL



-TOPLUMSAL İNSANBİLİM/ANTROPOLOJİ ile/ve FİZİK İNSANBİLİM/ANTROPOLOJİ

( İstanbul'da. İLE/VE Ankara'da. )


-TOPLUMSAL KALKINMA ile/ve/<> BİREYSEL DONANIM



-TOPLUMSAL YAŞAM ile EĞİTİM



-TOPLUMSAL/LAŞMA ile KAMUSAL/LAŞMA



-TOPLUMSAL/LIK ile/ve TARİHSEL/LİK



-TOPLUMSAL/SOSYAL BİLİMLER ile/ve/||/<> TOPLUMSAL/SOSYAL BİLGİLER



-TOPLUMSAL ile/ve/||/<>/>/< BİREYSEL/ÖZNEL

( Kumaş. İLE/VE/||/<>/>/< Giysi. )


-TOPLUMSAL ile/ve/||/<>/>/< BİREYSEL/ÖZNEL

( Saygı. İLE/VE/||/<>/>/< Sevgi. )


-TOPLUMSAL ile KİTLESEL



-TOPLUMSAL = SOCIAL[İng., Fr., İsp.] = GESELLSCHAFTLICH[Alm.] = SOCIALE[İt.]



-TOPLUMSALLIK:
TANIMA ve/||/<> TANINMA



-TOPLUMU DEĞİŞTİRME OLANAĞI/"GÜCÜ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİNİ DEĞİŞTİRME OLANAĞI



-TOPLUMU:
"DÜZENLEME" ile/ve/değil/yerine DAVET



-TOPLUMUN:
"ANLAMAMASI" değil İTİBAR ETMEMESİ



-TOPRAK [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-TOPRAK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-TOPTANCI(TOTALİTER) GÖZETİM >< VATANDAŞIN GÜÇLENDİRİLMESİ ile ULUSAL AYRIŞMA >< KÜRESEL DAYANIŞMA



-TÖRE ile/ve/<> AK TÖRE

( Toplumsal. İLE/VE/<> Bireysel. )


-TÖRE ile/değil GELENEK

( Tarihsel deneyim. İLE/DEĞİL Toplumsal deneyim. )


-TÖRE ile/ve/<> KAVRAM ile/ve/<> KURUM



-TÖRE ile/ve KİMLİK



-TÖRE ile/ve/<>/değil/yerine TÜZE/YASA



-TÖREL = TÖRESEL

( Töreye uygun olan. | Töre ile ilgili. )


-TORELE değil TOLERE[İng. < TOLERENCE]



-TÖREN/MERASİM[Ar.]/SEREMONİ[Fr. CEREMONIE] ile/ve ŞÖLEN[Moğolca]

( TOY, BÂR-İ ÂM: Genel ziyâfet. )


-TÖREN/MERASİM[Ar.]/SEREMONİ[Fr. CEREMONIE] ile/ve ŞÖLEN[Moğolca]

( LİTURYA: Din töreni. )


-TÖREN/MERASİM[Ar.]/SEREMONİ[Fr. CEREMONIE] ile/ve ŞÖLEN[Moğolca]

( Bir toplulukta, üyelerin, belirli bir olayı, kişiyi ya da değeri ayırt edip simgeleştirmesi, bunların anlam ve öneminin güçlendirilmesi amaçlarıyla düzenlenen hareket dizisi. | Anma, kutlama, nişan, evlenme, ölüm gibi nedenlerle yapılan toplantı. İLE Ziyafet. | Belirli bir amaçla düzenlenen eğlence. | Sanat gösterisi. | Din töreni niteliğinde yemek toplantısı. )


-TÖREN ile/ve/yerine EYLEM



-TÖREN ile/ve POTLAÇ[Fr. < POTLATCH]

( ... İLE/VE Bazı ilkel toplumlarda yapılan sözleşme töreni. )


-TÖREN ile YUĞ

( ... İLE Eskiden, Türkler'de, ölüler için yapılan tören. )


-TÖRENLER [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-TÖRENLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-TORPİL ile/değil/yerine ARACILIK



-TOTEM ile/ve/||/<> OJIBWA (ÖYKÜLERİ/MİTOSU)



-TÖVBE ile/ve/değil/=/||/<>/< ÖZELEŞTİRİ

( Değişmek. İLE/VE/DEĞİL/=/||/<>/< Değişmeye çalışmak. )


-TOY ile TOY ile TOY

( Gençliği nedeniyle görgüsüz ve beceriksiz olan. İLE Ziyafet. İLE Kızıl tüylü bir kuş.[Lat. OTIS TARDA] )


-TÖZ ile/ve TİNSEL TÖZ



-TRAFİK KURALLARI ve/<> PSİKİYATRİ



-TRAFİK ile/ve/<> SIKIŞAN TRAFİK

( ... İLE/VE/<> TAPONES: Porto Riko'daki adı. )


-TRAFİK = TRAFFIC[İng.] = CIRCULATION[Fr.] = VERKEHR[Alm.] = TRAFFICO[İt.] = TRÁFICO[İsp.]



-TRAFİKTE ÖNCELİKLİLER[sırasıyla]:
ENGELLİ/LER ile/ve/< HASTA/LAR ile/ve/< YAŞLI/LAR ile/ve/<
ÇOCUK/LAR, ÖĞRENCİ/LER ile/ve/< HANIM/LAR ile/ve/<
YAYA/LAR ile/ve/<
BİSİKLETLİ/LER ile/ve/< MOTOSİKLETLİ/LER ile/ve/< ACİL DURUM ARAÇLARI[hasta taşıma, itfaiye, polis] ile/ve/<
TOPLU TAŞIMA ARAÇLARI[raylı düzenler öncelikli olmak üzere!] ile/ve/<
ARABA/LAR ile/ve/< AYRICALIKLI/LAR
[her seviyedeki/konumdaki resmî makam araçları (her ne kadar güvenlikleri "önemli/öncelikli" sayılsa da!)]

( Kişiye ait arabaların sayılarının ülkemizde çok olması [ya da artmasının teşvik ediliyor olması], yolların eski olanaksızlıklara göre düzenlenmiş olması, önceliği arabalara vermek için geçerli bir neden değildir/olamaz! Tam tersine, konumları/sıraları en sondadır! [Bu zihniyeti geliştirmeyi ve yaygınlaştırmayı, her birimiz haklarımıza sahip çıkarak daha da hızlandıracağız! Lütfen!!! Sizin de farkındalığınız, desteğiniz ve katılımınızla!...] )


-TRAFİKTE:
HIZ DÜŞÜRMEK ve/||/<>/< SEVDİKLERİMİZİ DÜŞÜNMEK



-TRAFİKTE:
"SİNİRLİ OLMAK" değil/yerine SORUMLU OLMAK

( www.plakanialdim.com )


-TRAFİKTE:
"SİNİRLİ OLMAK" değil/yerine SORUMLU OLMAK

( Facebook, KENDİNE GEL!!! sayfasına katılın, uyarın!

Kişi, kurum ve kuruluşların, "yaptıkları" fakat yapmayabilecekleri yanlış(lık)ları göstererek anlatmak üzere kurulmuş bir uyarı sayfasıdır!

Sen de uyar! )


-TRAFİKTE:
"SİNİRLİ OLMAK" değil/yerine SORUMLU OLMAK

( Sivil Yaya Girişimi )


-TRAFİKTE:
"SİNİRLİ OLMAK" değil/yerine SORUMLU OLMAK

( Emniyet Şeridi İhlâli, Makas Atanlar, Yaya Geçidine park edenlere sinirlenip söyleneceğinize, fotoğraflayıp internetten İHBAR edin! Cezası, ilgiliye gitsin... )


-TRAJEDİ ile/değil/yerine/>< KOMEDİ

( Yaşama, yakından baktığımızda. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yaşama, uzaktan baktığımızda. )


-TRAJEDİ ile/değil/yerine/>< KOMEDİ

( "Hissedenler" için. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Düşünenler için. )


-TRAMVAY'DA, METRO'DA:
BİNMEYE ÇALIŞMAK değil/yerine İNENENLERE ÖNCELİK TANIYIP DAHA SONRA RAHATÇA BİNMEK



-TRAŞ BIÇAĞI, JİLET [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-TRAŞ BIÇAĞI, JİLET [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-TREND değil/yerine/= EĞİLİM



-TÜCCARLAR ile/ve GEZGİNLER ile/ve DERVİŞLER/SÛFÎLER



-TÜKETENLER ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÜRETENLER

( Eşek arısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/< Bal arısı. )


-TÜKETENLER ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÜRETENLER

( Fare(mouse) kullanıcısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/< Klavye kullanıcısı. )


-TÜKETİCİ ile/ve/değil/yerine/<> TÜRETİCİ



-TÜKETİM ile/ve/değil/yerine/||/<> PAYLAŞIM



-TÜM DÜŞÜNCELERİN, ...:
BAŞLADIĞI/KAYNAĞI ve/||/<> DURDUĞU/SONLANDIĞI

( Akıl. VE/||/<> Akıl. )


-TUPAMAROS ve/<> SOL DÜŞÜNCE

( 60'lı yıllarda, güç koşullarda yaşayan Uruguay'lı köylülerin, sendikalaşma hareketi olarak başlayıp, kentlerdeki sol düşünce ile birleşen örgüt. VE/<> ... )


-TÜR ile NİTELİK



-TÜRK BAYRAĞI'NDA:
8 KÖŞELİ YILDIZ ile/değil/yerine/<>/> 5 KÖŞELİ YILDIZ



-TÜRK DÜŞÜNCESİ ve DİVÂN EDEBİYATI



-TÜRK = ER, GÜÇLÜ



-TÜRK ve/||/<> KUMANDI

( ... VE/||/<> Kuzey Altaylarda yaşayan bir Türk boyu. | Bu boydan olan kişi. )


-TÜRK ile/||/<> KUMUK

( ... İLE/||/<> Dağıstan'da yaşayan bir Türk boyu ve bu boydan olan kişi. )


-TÜRK ile/ve/değil/yerine TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞI



-TÜRKÇE ile/ve/||/<> MOĞOLCA'DA ORTAK BAZI ADLAR VE SÖZCÜKLER

( Su İLE/VE/=/||/<> Us
Ot İLE/VE/=/||/<> Od
Arı İLE/VE/=/||/<> Arig
Elma İLE/VE/=/||/<> Alim
İncir İLE/VE/=/||/<> İnjir
İnci İLE/VE/=/||/<> Jinci
Üzüm İLE/VE/=/||/<> Usem
Çiçek İLE/VE/=/||/<> Çeçek
Nar İLE/VE/=/||/<> Anar
Erik İLE/VE/=/||/<> Erüg
Kayısı İLE/VE/=/||/<> Küilesun
Sarı İLE/VE/=/||/<> Shar
Kara İLE/VE/=/||/<> Khar
Gök İLE/VE/=/||/<> Khök
Alaca İLE/VE/=/||/<> Alak
Sürü İLE/VE/=/||/<> Sürüg
Boğa İLE/VE/=/||/<> Buga
Teke İLE/VE/=/||/<> Teke
Koç İLE/VE/=/||/<> Kuçe
Koyun İLE/VE/=/||/<> Gogin
İnek İLE/VE/=/||/<> Ünee
Deve İLE/VE/=/||/<> Teme
Öküz İLE/VE/=/||/<> Ökher
Buzağı İLE/VE/=/||/<> Biragu
Aygır İLE/VE/=/||/<> Ajirga
Aslan İLE/VE/=/||/<> Arslan
Sansar İLE/VE/=/||/<> Susar
Tavuk İLE/VE/=/||/<> Tagavut
Tosbağa İLE/VE/=/||/<> Tosbuga
Güvercin İLE/VE/=/||/<> Kegürcigen
Saksağan İLE/VE/=/||/<> Şagacagay
Karga İLE/VE/=/||/<> Karuga
Yüce İLE/VE/=/||/<> Yeke
Yüksek İLE/VE/=/||/<> Ügsügü
Yumruk İLE/VE/=/||/<> Yudruk
Yıl İLE/VE/=/||/<> Cıl
Yol İLE/VE/=/||/<> Col
Yolcu İLE/VE/=/||/<> Coçi
Çağ İLE/VE/=/||/<> Cag
Çöl İLE/VE/=/||/<> Çöl
Toz İLE/VE/=/||/<> Toos
Tuz İLE/VE/=/||/<> Duvus
Kum İLE/VE/=/||/<> Kumaq
Dağ İLE/VE/=/||/<> Tag
Bağ İLE/VE/=/||/<> Bag
Tarla İLE/VE/=/||/<> Talbar
Toprak İLE/VE/=/||/<> Tobarag
Tomruk İLE/VE/=/||/<> Tomura
Tırmık İLE/VE/=/||/<> Tarmugur
Tekerlek İLE/VE/=/||/<> Tögürig
Değirmen İLE/VE/=/||/<> Tegerme
Buğday İLE/VE/=/||/<> Buudai
Saman İLE/VE/=/||/<> Saban
Arpa İLE/VE/=/||/<> Arva
Sarımsak İLE/VE/=/||/<> Sarmis
Soğan İLE/VE/=/||/<> Songin
Arık İLE/VE/=/||/<> Arug
Bayır İLE/VE/=/||/<> Baguri
Katı İLE/VE/=/||/<> Khatu
Kuru İLE/VE/=/||/<> Khurai
Kurut İLE/VE/=/||/<> Kuurud
Kuduz İLE/VE/=/||/<> Kutuq
Kaburga İLE/VE/=/||/<> Taburga
Karanlık İLE/VE/=/||/<> Kharankhui
Kargaşa İLE/VE/=/||/<> Karguça
Karman çorman İLE/VE/=/||/<> Harman çirman
Boğmak İLE/VE/=/||/<> Bogu
Bütün İLE/VE/=/||/<> Büten
Bulanık İLE/VE/=/||/<> Bulangir
Bayram İLE/VE/=/||/<> Bayar
Büyücü İLE/VE/=/||/<> Bögeçi
Tümen İLE/VE/=/||/<> Tumen
Boz İLE/VE/=/||/<> Börte
Er İLE/VE/=/||/<> Ere
Döl İLE/VE/=/||/<> Töl
Genç İLE/VE/=/||/<> Kence
Türemek İLE/VE/=/||/<> Törük
Ant İLE/VE/=/||/<> Andagay
Çizik İLE/VE/=/||/<> Cirüg
Çeri İLE/VE/=/||/<> Çereg
Subay İLE/VE/=/||/<> Subay
Kurşun İLE/VE/=/||/<> Gurquljin
Noyan İLE/VE/=/||/<> Noyan
Nöker İLE/VE/=/||/<> Nöger
Nokoy İLE/VE/=/||/<> Nokoi
Tuğ İLE/VE/=/||/<> Tuğ
Ece İLE/VE/=/||/<> Ece
Elçi İLE/VE/=/||/<> Elchin
Erken İLE/VE/=/||/<> Erten
Ercilasun İLE/VE/=/||/<> Ercilasun
Bıyık İLE/VE/=/||/<> Budigi
Beden İLE/VE/=/||/<> Beyen
Yıldız İLE/VE/=/||/<> Ultuz
Bohça İLE/VE/=/||/<> Bagça
Erk İLE/VE/=/||/<> Erka
Kir İLE/VE/=/||/<>Hokir
İkiz İLE/VE/=/||/<> İkere
Yaka İLE/VE/=/||/<> Caga
Cep İLE/VE/=/||/<> Cebe
Açık İLE/VE/=/||/<> Açug
Adım İLE/VE/=/||/<> Adam
Narin İLE/VE/=/||/<> Narin
Ürkek İLE/VE/=/||/<> Ürqeh
Yürek İLE/VE/=/||/<> Cirüge
Yarlık İLE/VE/=/||/<> Carlıq
Böğür İLE/VE/=/||/<> Jigüür
Öğle İLE/VE/=/||/<> Üüde
Kan İLE/VE/=/||/<>Kanu
Kalkan İLE/VE/=/||/<> Kalka
Belge İLE/VE/=/||/<> Belge
Balta İLE/VE/=/||/<> Balta
Şölen İLE/VE/=/||/<> Şilün
İnanç İLE/VE/=/||/<> Ünençi
Gökyüzü İLE/VE/=/||/<> Kök Yoli
Bahadır İLE/VE/=/||/<> Bagaatır
Sadak İLE/VE/=/||/<> Sağadak
Sağır İLE/VE/=/||/<> Sagara
Serin İLE/VE/=/||/<> Serüün
Sakal İLE/VE/=/||/<> Sahal
Karakol İLE/VE/=/||/<> Karagul
Tümen İLE/VE/=/||/<> Tumen
Tasma İLE/VE/=/||/<> Tasama
Güç İLE/VE/=/||/<> Khüch
Ordu İLE/VE/=/||/<> Orda
Çerçi İLE/VE/=/||/<> Carci
Çomak İLE/VE/=/||/<> Çokumaq
Gömlek İLE/VE/=/||/<> Gümliq
Çolpan İLE/VE/=/||/<> Tsolban
Çağan İLE/VE/=/||/<> Chaggan
Celayir İLE/VE/=/||/<> Jalair
Oymak İLE/VE/=/||/<> Amag
Otağ İLE/VE/=/||/<> Utaga
Oba İLE/VE/=/||/<> Obuğ
Cebe İLE/VE/=/||/<> Cebe
Yurt İLE/VE/=/||/<> Yurd
Ulus İLE/VE/=/||/<> Uls
Ülke İLE/VE/=/||/<> Ülige
Yasa İLE/VE/=/||/<> Yassa
Yasak İLE/VE/=/||/<> Yasaq
Yargı İLE/VE/=/||/<> Yargu
Yargıç İLE/VE/=/||/<> Yarguci
Altın İLE/VE/=/||/<> Altan
Altay İLE/VE/=/||/<> Altai
Deniz İLE/VE/=/||/<> Tengis
Dalga İLE/VE/=/||/<> Dabalga
Erdem İLE/VE/=/||/<> Erdem
Ceren İLE/VE/=/||/<> Ceren
Bayan İLE/VE/=/||/<> Bayan
Hatun İLE/VE/=/||/<> Khatun
Sayın İLE/VE/=/||/<> Sayin
Yeğen İLE/VE/=/||/<> Cige
Ağa İLE/VE/=/||/<> Aka
Ana İLE/VE/=/||/<> Eke
Amca İLE/VE/=/||/<> Amaga
Bacı İLE/VE/=/||/<> Bacuka
Baldız İLE/VE/=/||/<> Balçir
Bacanak İLE/VE/=/||/<> Baca
Bürümcük İLE/VE/=/||/<> Bürüncek
Sakağı İLE/VE/=/||/<> Sakagu
Sarışın İLE/VE/=/||/<> Sıragçın
Seyrek İLE/VE/=/||/<> Seyreq
Sırık İLE/VE/=/||/<> Sirug
Pısırık İLE/VE/=/||/<> Besereg
Soru İLE/VE/=/||/<> Surag
Sürmek İLE/VE/=/||/<> Sürçi
Kuyu İLE/VE/=/||/<> Kudug
Solak İLE/VE/=/||/<> Solugay
Dağarcık İLE/VE/=/||/<> Tagarçuq
Damga İLE/VE/=/||/<> Tamaga
Damar İLE/VE/=/||/<> Tamır
Demir İLE/VE/=/||/<> Temir
Bilgi İLE/VE/=/||/<> Bilig
Bitik İLE/VE/=/||/<> Bitig
Barak İLE/VE/=/||/<> Barak
Büyük İLE/VE/=/||/<> Bedük
Küçük İLE/VE/=/||/<> Çüçig
Bayat İLE/VE/=/||/<> Bayaud
Bayındır İLE/VE/=/||/<> Bayandur
Kepenek İLE/VE/=/||/<> Kebenek
Tulum İLE/VE/=/||/<> Tulum
Kalkan İLE/VE/=/||/<> Kalgan
Tolga İLE/VE/=/||/<> Duulga
Tayga İLE/VE/=/||/<> Taiga
Tuğrul İLE/VE/=/||/<> Touril
Tarkan İLE/VE/=/||/<> Darkhan
Kağan İLE/VE/=/||/<> Kagaan
Kurultay İLE/VE/=/||/<> Krultai
Teñgri İLE/VE/=/||/<> Tenger
Tanrıdağı İLE/VE/=/||/<> Tengritahkt
Timuçin İLE/VE/=/||/<> Temujhi
Cengiz İLE/VE/=/||/<> Chingis
Hülagü İLE/VE/=/||/<> Uulagui
Kubilay İLE/VE/=/||/<> Khublaai
Subutay İLE/VE/=/||/<> Subedai
Tolunay İLE/VE/=/||/<> Tulanai
Ogeday İLE/VE/=/||/<> Oggedai
Çağatay İLE/VE/=/||/<> Jaggatai
Cerkutay İLE/VE/=/||/<> Jargutai
Bengütay İLE/VE/=/||/<> Möngeudai
Urankay İLE/VE/=/||/<> Uurankai
Olcay İLE/VE/=/||/<> Uulcay
Bori Tigin İLE/VE/=/||/<> Börjigid
Börteçine İLE/VE/=/||/<> Börtechino
Ergenekon İLE/VE/=/||/<> Eregene'khun )


-TÜRKİYE/TÜRKİYÂ = TÜRK ELİ



-TÜRKLER ile/ve/<> SAHALAR

( ... İLE/VE/<> Yakut Türkleri'nin kendilerine verdiği ad. )


-TÜRKLER ile/ve/<> SAHALAR

( ... İLE/VE/<> Sahalar, kullandıkları dile, "Saha tıla"[Saha dili] diyorlar.[Saha dili için en kapsamlı araştırmayı, Eduard Karloviç Pekarskiy yapmış. Hazırladığı, "Saha Dili Sözlüğü"ne, 25.000 sözcük almış.]
[1907 - 1930 yılları arasında, 13 cilt olarak basılan bu sözlükte, sözcüklerin anlamlarının yanı sıra, sözlü gelenekte yaşayan folklora ait pek çok unsura da yer verilmiş. Atatürk'ümüz de, Saha Türkleri'nin dili ile ilgilenmiş ve bu 13 ciltlik sözlük, isteği üzerine, 1937 yılında kendine hediye edilmiş. Atatürk'ümüz de, dil devrimini hazırlarken, bu sözlükten çok yararlanmış.] )


-TÜRKMEN = TÜRK-İ İMAN



-TÜRKÜLERDE:
OYUN HAVALARI ile/ve LİRİK ile/ve DOĞA(PASTORAL) ile/ve YERGİ(SATİRİK) KONULU ile/ve SİMGELİ/TEMSİLÎ ile/ve KAHRAMANLIK VE SERHAT HAVALARI ile/ve TÖRENSEL VE GİZEM İÇERİKLİ ile/ve SOSYAL İÇERİKLİ ile/ve GURBET VE HASRET ile/ve MİZAHÎ VE ALAN OYUN ile/ve ÂŞIKLAMALAR ile/ve AĞIT VE KIRAN DESTANLARI ile/ve KARŞILIKLI DEYİŞLEME VE ATIŞMALAR



-TURNA ve/||/<> DAĞ KEÇİSİ ve/||/<> SEPET ve/||/<> KARTAL

( İnsan. VE/||/<> Kutsallık. VE/||/<> Bilgelik. VE/||/<> Gök Tanrı/Tengri. )


-TURUK-U ÂLİYE = YÜCE YOL



-TUT! ve/||/<> YUT!

( Kendi sözünü. VE/||/<> Başkasının/yabancının/bilgisizin sözünü. )


-TUT! ve/||/<> YUT!

( Sırları. VE/||/<> "Öfkeyi." )


-TUTARLI OLMAK ile/ve/değil/<> TUTARLI DAVRANMAK

( Zorunlu değildir. İLE/VE/DEĞİL/<> Zorunludur. )


-TUTARLI OLMAK ile/ve/değil/<> TUTARLI DAVRANMAK

( Sorunlu olabilir. İLE/VE/DEĞİL/<> Sorunsuzdur. )


-TUTARLI OLMAK ile/ve/değil/<> TUTARLI DAVRANMAK

( Her zaman için geçerli olamayabilir. İLE/VE/DEĞİL/<> Çoğunlukla geçerli olmalıdır. )


-TUTARLI OLMAK ile/ve/değil/<> TUTARLI DAVRANMAK

( "İddia"sında/zannında olabilirsin. İLE/VE/DEĞİL/<> İspat edersin. )


-TUTARLI OLMAK ile/ve/değil/<> TUTARLI DAVRANMAK

( Söz ile. İLE/VE/DEĞİL/<> Tutum/tavır ile. )


-TUTARLI/LIK ile DOĞRU/LUK



-TUTARLI/LIK ile/ve/<> UYUMLU/LUK



-TUTARLILIK ile/ve/||/<> "HESABINI VEREBİLMEK"



-TUTARLILIK ile/ve/değil/||/<> KENDİNE YAKIŞTIRAMAMAK



-TUTARSIZLIĞINDAN UTANMAMAK ile/ve/||/<>/< ÖLÇÜYÜ SEVMEMEK



-TUTUCU ile TUTUCU ile TUTUCU/İTİCİ[Fr. TENEUR] ile TUTUCU

( Süregiden toplumsal düzeni, düşünceleri ve kurumları değiştirmeden olduğu gibi korumak isteyen kişi. İLE Tutumlu. İLE Durmalı çıkışlarda, çiftekerciye yardım eden kişi. [Eskiden "itici" denilirdi. Çıkışta, koşucuyu itmek yasak olduğundan, bugün, bu yardımcılara "tutucu" denilmektedir.] İLE Ateş maşası. )


-TUTULMA ile TUTULMA[Ar. HUSÛF/ECLIPSE] ile TUTULMA ile TUTULMA

( Toplum tarafından sevilme, ünlü olma, iyi tanınma, popülarite. | Tutuk duruma gelmek. | Kapatılmak, sarılmak. | Bir örgen ya da bir nesnenin hareket edemez olması. | Yakalanmak. | Takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncu yakından izlenmek, tutulmak, markaja alınmak. İLE Bir gök cisminin, araya başka bir cismin girmesiyle bütününün ya da bir bölümünün görünmez duruma gelmesi. | Gözlemciye göre, iki gökcisminden birinin, öbürünü örtmesi. Ay'ın, Güneş'i örtmesi[gün tutulması]; Yer'in, Ay'ı örtmesi[Ay tutulması]. İLE Birine tutkun olma, sevme, âşık olma. İLE Oyuncunun söyleyeceklerini unutması. )


-TUTUM:
GELİŞMİŞ ile/ve/||/<> "ÖĞRENİLMİŞ" ile/ve/||/<> SİNMİŞ



-TUTUM:
ORTADAN KALDIRICI değil/yerine DÖNÜŞTÜRÜCÜ



-TUTUM/U BENİMSEMEK ile/ve/> ALIŞKANLIK OLUŞTURMAK



-TUTUM = ATTITUDE[İng., Fr.] = EINSTELLUNG/HALTUNG[Alm.] = ATTITUDINE[İt.] = ACTIDUD[İsp.]



-TUTUM ile/ve/||/<>/> SİYASET

( İnsanda. İLE/VE/||/<>/> Toplumda. )


-TUTUMLARI BELİRLEMEK ile/ve TUTUMLARDA TUTARLI OLMAK



-TÜTÜN(/SİGARA/NARGİLE VS.) SORUNUNDA:

"YASAK" değil SINIRLAMA
ve/||/<>
DUMAN değil GAZ
ve/||/<>
"BIRAKMA" değil BAŞLAMAMA
ve/||/<>
İRÂDE
["Evet!"
diyebilme olanağı/gücü/isteği]
değil
İHTİYÂR
["Hayır!"
diyebilme olanağı/gücü/isteği]



-TUVAREK ile ...

( Çöl bireyleri. )


-TÜZE [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-TÜZE'NİN TEMEL İLKELERİ - ULPIAN[M.S. 170 - 223]:
ONURLU YAŞAMAK ve/||/<> BAŞKASINI İNCİTMEMEK ve/||/<> HERKESE, HAKKINI TESLİM ETMEK



-TÜZE(HUKUK) (DAİRESİ) ile/ve TÜRE(ADÂLET) (DAİRESİ)
HUKUK ve/||/<> ADÂLET ve/||/<> ÖZGÜRLÜK ve/||/<> MEŞRÛİYET(GEÇERLİLİK)

( ... İLE/VE Lâyık olana, lâyık olunanı vermek/verebilmektir. )


-TÜZE(HUKUK) (DAİRESİ) ile/ve TÜRE(ADÂLET) (DAİRESİ)
HUKUK ve/||/<> ADÂLET ve/||/<> ÖZGÜRLÜK ve/||/<> MEŞRÛİYET(GEÇERLİLİK)

( Adâlet ancak hakikatten, saadet ancak adâletten doğabilir. )


-TÜZE(HUKUK) (DAİRESİ) ile/ve TÜRE(ADÂLET) (DAİRESİ)
HUKUK ve/||/<> ADÂLET ve/||/<> ÖZGÜRLÜK ve/||/<> MEŞRÛİYET(GEÇERLİLİK)

( Attika mahkemelerinde, suçlu, suçu tespit edildikten sonra, bazı hallerde, kendine uygun gördüğü cezayı kendi isteyebilirdi. )


-TÜZE(HUKUK) (DAİRESİ) ile/ve TÜRE(ADÂLET) (DAİRESİ)
HUKUK ve/||/<> ADÂLET ve/||/<> ÖZGÜRLÜK ve/||/<> MEŞRÛİYET(GEÇERLİLİK)

( Adâlette gecikme olmaz! | Adâletin gecikmesi olmaz/olmamalı! | Adâletin gecikmişi olmaz! )


-TÜZE(HUKUK) (DAİRESİ) ile/ve TÜRE(ADÂLET) (DAİRESİ)
HUKUK ve/||/<> ADÂLET ve/||/<> ÖZGÜRLÜK ve/||/<> MEŞRÛİYET(GEÇERLİLİK)

( "BURNU SÜRTMEK": Yavuz Sultan Selim, hükümdarlığında, hırsızlık yapanları bir direğe bağlar, tanınması için günlerce çarşının içinde dolaştırtırmış. Bugünkü deyimle yüz kızartıcı suçlar dediğimiz çeşitli ahlâki suçlarda ise suçluyu burnu yere sürtecek biçimde bir arabaya yatırtır, burnunu yere sürttürürmüş. "Bırak, burnu sürtsün biraz!" gibi deyimler buradan gelmektedir. Yavuz Sultan Selim'in ilk sekiz yılında yaptığı bu uygulamalarla toplum büyük bir huzura ulaşmış ve hem devletin gücünü, hem de bütçesini üç kat büyütmüştür. )


-TÜZE(HUKUK) (DAİRESİ) ile/ve TÜRE(ADÂLET) (DAİRESİ)
HUKUK ve/||/<> ADÂLET ve/||/<> ÖZGÜRLÜK ve/||/<> MEŞRÛİYET(GEÇERLİLİK)

( ZEMBİLLİ ALİ EFENDİ(CEMÂLÎ)'nin adâlet anlayışını ve uygulamalarını yani kendine neden "Zembilli" denildiğini de araştırmanızı salık veririz. )


-TÜZE(HUKUK) (DAİRESİ) ile/ve TÜRE(ADÂLET) (DAİRESİ)
HUKUK ve/||/<> ADÂLET ve/||/<> ÖZGÜRLÜK ve/||/<> MEŞRÛİYET(GEÇERLİLİK)

( |

ADÂLET DAİRESİ

Adâlet, dünya barışının temelidir.
Dünya bağının sınırlarını devlet belirler.
İşte bu devlet duvarını inşâ edecek, devlete düzen sağlayacak olan hukuktur.
Siyasi güç olmaksızın hukuk, yaptırımlarını yerine getiremez.
Siyasi gücü, askeriye korur.
Askeri gücün yaşamasını ekonomi sağlar.
Ekonomik gücü halk sunar.
Halkın birliğini sağlayacak olan ise adâlettir.

Adl'dir mucib-i salâh-ı cihan
Cihan bir bağdır, divan devlet
Devletin nâzımı şeriattır
Şeriata olamaz hiç hâris illâ mülk
Mülk zabteylemez illâ leşker
Leşkeri cem edemez illâ mal
Malı cem eyleyen raiyettir
Raiyeti kul eder padişah-ı âleme adl. )


-TÜZE(HUKUK) (DAİRESİ) ile/ve TÜRE(ADÂLET) (DAİRESİ)
HUKUK ve/||/<> ADÂLET ve/||/<> ÖZGÜRLÜK ve/||/<> MEŞRÛİYET(GEÇERLİLİK)

( Sayın Muharrem Balcı'nın yayınlarını paylaştığı adresi... www.MuharremBALCI.com )


-TÜZE(HUKUK) (DAİRESİ) ile/ve TÜRE(ADÂLET) (DAİRESİ)
HUKUK ve/||/<> ADÂLET ve/||/<> ÖZGÜRLÜK ve/||/<> MEŞRÛİYET(GEÇERLİLİK)

( Türk Hukuk Lügâtı'na, burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz... )


-TÜZE(HUKUK) (DAİRESİ) ile/ve TÜRE(ADÂLET) (DAİRESİ)
HUKUK ve/||/<> ADÂLET ve/||/<> ÖZGÜRLÜK ve/||/<> MEŞRÛİYET(GEÇERLİLİK)

( Elimizde kudret olmadığı sürece, özgürlük isteriz.
Kudreti ele geçirince üstün olmak isteriz.
Ama başaramazsak, adâlet isteriz. )


-TÜZE(HUKUK) (DAİRESİ) ile/ve TÜRE(ADÂLET) (DAİRESİ)
HUKUK ve/||/<> ADÂLET ve/||/<> ÖZGÜRLÜK ve/||/<> MEŞRÛİYET(GEÇERLİLİK)

( "Kurallara uymak", adâlet değildir. )


-TÜZE(HUKUK) (DAİRESİ) ile/ve TÜRE(ADÂLET) (DAİRESİ)
HUKUK ve/||/<> ADÂLET ve/||/<> ÖZGÜRLÜK ve/||/<> MEŞRÛİYET(GEÇERLİLİK)

( Rızâ yazısı için burayı tıklayınız... )


-TÜZE(HUKUK) (DAİRESİ) ile/ve TÜRE(ADÂLET) (DAİRESİ)
HUKUK ve/||/<> ADÂLET ve/||/<> ÖZGÜRLÜK ve/||/<> MEŞRÛİYET(GEÇERLİLİK)

( |
  | )


-TÜZE(HUKUK) ile/<> YAZIN(EDEBİYAT)

( Toplumbilim. İLE/<> Sanat. )


-TÜZE(HUKUK) ile/<> YAZIN(EDEBİYAT)

( [Amaç] Adâlet. İLE/<> Dilde ve düşüncede, incelik. )


-TÜZE(HUKUK) ile/<> YAZIN(EDEBİYAT)

( Yorum, yasa koyucunun amacına göredir ve gerekçelere bakılır. İLE/<> Çağrışım ve yorumlar, okurdan okura değişir. )


-TÜZE(HUKUK) ile/<> YAZIN(EDEBİYAT)

( İkisi de bir "söz" söyler fakat hukuk açısından "kuralın" ya da "yargının" sözü esastır. [Kuralın sözünü, yasa koyucu; yargının sözünü, yargıç söyler. Yargıcın sözü, kuralın sözüne uygun olmak zorundadır.] İLE/<> Önemli[öncelikli] olan, öykünün sözüdür. )


-TÜZE(HUKUK) ile/<> YAZIN(EDEBİYAT)

( [sözü] Yasa koyucu ya da yargıç söyler. İLE/<> Önce, yazar; sonra, okur söyler. )


-TÜZE(HUKUK) ile/<> YAZIN(EDEBİYAT)

( Akla, mantığa ve toplumsal gerçekliğe dayanır, sınır koyar. İLE/<> Hayal gücü ve yaratıcılık, öne çıkar ve sınırsızdır. )


-TÜZE(HUKUK) ile/<> YAZIN(EDEBİYAT)

( [sözü] Zorla söyler, zorla dinletir. İLE/<> Zorla söylemez, ["Heves" sözüdür, muhatapları gönüllüdür.] ["Zorla güzellik olmaz!" ama hukuk olur! Hukuk'un, zorlayıcı/yaptırım gücü vardır.] )


-TÜZE(HUKUK) ile/<> YAZIN(EDEBİYAT)

( Tekil öyküler hakkında yargıya varabilmek için olası öykülerin tamamını kuşatacak, "genel kurallar" koymayı amaçlar.[Tekil bir öykünün peşinden giden edebiyat, hukukun sabitlemek, her zaman ve her yerde aynı anlama getirmek istediği sözü açmak, genişletmek, çoğaltmak, yeni anlamlar katmak içindir.] İLE/<> Kişinin, insan öykülerinin peşindedir. )


-TÜZE(HUKUK) ile/<> YAZIN(EDEBİYAT)

( Çelişki sevmez, gördüğü yerde çelişkileri bertaraf etmek ister. İLE/<> Çelişkileri kışkırtıp bu çelişkilerden yeni anlamlar doğmasına ebelik yapmayı, en azından böylesi olasılıklar bulunduğunu unutturmamayı arzular. )


-TÜZE(HUKUK) ile/<> YAZIN(EDEBİYAT)

( Tekil kişiyi, genel ve soyut koşullar içinde değerlendirir. Yasalar, genel işlemlerdir, belirli bir durum içindeki herkes için düzenlenmişlerdir[tedvîn]. İLE/<> Kişinin, bir başkasından ayrıldığı noktaların peşindedir. )


-TÜZE(HUKUK) ile/<> YAZIN(EDEBİYAT)

( Yönlendirmelerle ilgilenmez, eylemle ilgilenir. Hukukun odaklandığı, öncelikle eylemdir, istisnalar dışında, eyleme giden yol önem taşımaz. İLE/<> Bu yoldaki uğrakları, kişinin durumunu, yönlendirmelerini, onu etkileyen etmenleri didikler. )


-TÜZE(HUKUK) ile/<> YAZIN(EDEBİYAT)

( Kişinin, neyi, neden yaptığının değil, ne yaptığının ve bu yaptığının ne gibi sonuçlar doğurduğunun yanıtını arar. İLE/<> Kişinin derinliğinin ve yapıp ettiklerindeki değişkenlerin peşindedir. Bunun doğal sonucu olarak, edebiyatçı, insanı, "yargılamak" yerine anlamaya çalışır. )


-TÜZE(HUKUK) ile/<> YAZIN(EDEBİYAT)

( Süreç ve sonuç birliği, bütünlüğü vardır/aranır. İLE/<> Süreç odaklıdır. )


-TÜZE(HUKUK) ile/<> YAZIN(EDEBİYAT)

( Açık, net, sözü uzatmayan ve tartışmaya kapalı bir ifade biçiminin peşindedir. İLE/<> Sayısız çağrışımlar, uzun soluklu ifadeler kullanır. )


-TÜZE(HUKUK) ile/<> YAZIN(EDEBİYAT)

( Hukuk ve Edebiyat Dersleri’nin, Türkiye’deki Serüveni:

Özyeğin Ünv., Bilgi Ünv. [2014 - ...]

Akdeniz Ünv., Kemerburgaz Ünv., Ulus. Antalya Ünv. [2013 - ...]

Turgut Özal Ünv., Yaşar Ün, [2012 - ...]

Kocaeli Ünv., Atılım Ün. [2011 - ...]

Kadir Has Ünv. [2009 - ...]

Ankara Ünv. [2006 - ...]

Galatasaray Ünv. [2005 - 2010]

Bilgi Ünv. [2004 - 2007]

Bahçeşehir Ünv. [2001 - 2010]



Dünyada, edebiyat ve hukuk ilişkisinin, akademide konuşulmaya başlandığı tarihler...

ABD’de, 1800'lerin sonu...

Almanya ve İtalya'da 1920'li yıllar...

Fransa ve İspanya2da 1950'li yıllar... )


-TÜZE(HUKUK) ile/<> YAZIN(EDEBİYAT)

( Düz kalıplardan oluşan, tek renkli, sınırlı ifade olanakları ile iş görür. İLE/<> Sözcükleri, sınırsızca kullanır, benzetmeler, ironiler, çift anlamlar, imâlar ile son derece geniş dil olanaklarına sahiptir. )


-TÜZE(HUKUK) ile/<> YAZIN(EDEBİYAT)

( "h" ve "k" ["sert"] İLE/<> "d" ve "b" [yumuşak] )


-TÜZE(HUKUK) ile/<> YAZIN(EDEBİYAT)

( Düzenler, emreder, tanımlar ya da bilgilendirir. İLE/<> Belirtir. Duygu ve düşünceleri, estetik kaygılarla dile getirir. )


-TÜZE(HUKUK) ile/<> YAZIN(EDEBİYAT)

( Hukuk metni, "yazar" merkezlidir. İLE/<> Edebî metin, okur merkezlidir. )


-TÜZE(HUKUK) ile/<> YAZIN(EDEBİYAT)

( Alıcı, satıcı, sanık, mağdur gibi sonsal sınıflandırmalar içinde biriciklikleri pek de düşünülmeden değerlendirilirler.[Katalog suçlar vardır fakat katalog kahramanlar yoktur.] İLE/<> Kişi[kahraman], kendine özgüdür. Biricik olduğu göz ardı edilmez. )


-TÜZE(HUKUK) ile/<> YAZIN(EDEBİYAT)

( "Olmayacak" bir öykü üstüne söz söylemez. İLE/<> Gerçeğe aykırı olanla da olanaksız olanla da ilgilenir.

Yasa, olası öykülerde...

Ya kahramana ne yapması gerektiğini söyler: Kural

Ya ne yapmaması gerektiğini: Yasak

Ya yapacağı şeyi nasıl yapacağını: Yöntem/Usûl

Ya kahramanın yaptığı şeyi yapmış sayıp saymayacağını: Tespit

Ya da kahramanın yaptığı ya da yapmadığı şeyin yaptırımını: Ceza, Tazminat vb. )


-TÜZE(HUKUK) ile/<> YAZIN(EDEBİYAT)

( Hukuk Fakültesi Mezunu Yazarlar...

Fuat Köprülü, Necati Cumalı, Oktay Rıfat, Ziya Osman Saba, Mithat Cemal Kuntay, Burhan Felek, Samet Ağaoğlu, Metin Önal Mengüşoğlu, Rasim Özdenören, Mevlana İdris, Sibel Eraslan, Nuri Pakdil, Orhan Seyfi Orhon, Şevket Rado, Gülten Akın, Demir Özlü, Vüs'at O. Bener, Orhan Hançerlioğlu, Asaf Halet Çelebi, Çetin Altan, İlhan Selçuk, Uğur Mumcu, Zeyyat Selimoğlu, Şemsi Belli, Kemal Burkay, Erdal Öz, Yiğit Okur, Ebubekir Eroğlu, Tahir Abacı, Turgay Fişekçi, Akif Kurtuluş, Behçet Çelik, Faruk Erem...

Hukuk Fakültesi Mezunu Müzisyen...

Şerif Muhiddin Targan



Hukuk Fakültesini yarıda bırakanlar:

Attilâ İlhan, Yakup Kadri, Ahmet Haşim, Hilmi Yavuz, Ahmet Muhip Dıranas, Melih Cevdet Anday... )


-TÜZE(HUKUK) ile/<> YAZIN(EDEBİYAT)

( Hukuk ve Edebiyat Dersleri’nin, Türkiye’deki Serüveni:

Özyeğin Ünv., Bilgi Ünv. [2014 - ...]

Akdeniz Ünv., Kemerburgaz Ünv., Ulus. Antalya Ünv. [2013 - ...]

Turgut Özal Ünv., Yaşar Ün, [2012 - ...]

Kocaeli Ünv., Atılım Ün. [2011 - ...]

Kadir Has Ünv. [2009 - ...]

Ankara Ünv. [2006 - ...]

Galatasaray Ünv. [2005 - 2010]

Bilgi Ünv. [2004 - 2007]

Bahçeşehir Ünv. [2001 - 2010]



Dünyada, edebiyat ve hukuk ilişkisinin, akademide konuşulmaya başlandığı tarihler...

ABD’de, 1800'lerin sonu...

Almanya ve İtalya'da 1920'li yıllar...

Fransa ve İspanya2da 1950'li yıllar... )


-TÜZE(HUKUK) ile/<> YAZIN(EDEBİYAT)

( Hukuk ve Edebiyat arasında, buraya kadarki FaRkLaR, Sayın Mehmet Ali Başaran'ın (avukat ve edebiyatçı) tespitleridir. Katkıları için çok teşekkür ediyor, çalışmalarının ve başarılarının sürekliliğini diliyoruz... )


-TÜZE/HUKUK:
VAR OLAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLMASI GEREKEN



-TÜZE/HUKUK ile/ve/||/<> AKTÖRE/AHLÂK

( [Hesap] Eylemden sonra. İLE/VE/||/<> Eylemden önce. )


-TÜZE/HUKUK ile/ve/||/<> AKTÖRE/AHLÂK

( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )


-TÜZE/HUKUK ile/ve/||/<> AKTÖRE/AHLÂK

( Görünen ahlâk. İLE/VE/||/<> Görünmeyen hukuk.
Visible moral. VS./AND/||/<> Invisible law. )


-TÜZE ve/||/<>/= AKIL



-TÜZE ve/||/<> DEVLET



-TÜZE ile/ve TOPLUMBİLİM

( "Toplumbilim Sözlükleri" tarihçesini okumak için burayı tıklayınız... )


-TÜZEL/HUKUKÎ SORUMLULUK ile/ve/değil/=/||/<>/>/< İNSANÎ/BİREYSEL SORUMLULUK



-TÜZÜK ile/ve/||/<>/> YÖNETMELİK



-ÜÇ AKIL:
MUTLU ve/||/<> YARDIMSEVER ve/||/<> EVRENSEL



-ÜÇ BÜYÜK TEHLİKE:
DUYGUSUZLUK ile/ve/<> ETKİSİZLİK ile/ve/<> AKILSIZLIK

( "Akıllı" kişilerde. İLE/VE/<> "Duygulu" kişilerde. İLE/VE/<> Etkili kişilerde. )


-ÜÇ NESİL ile/ve/||/<> ÜÇ HAYAT

( Refik Halit Karay )


-ÜÇ TEHLİKE:
AKILLILARDA ile/ve/||/<> DUYGUSALLARDA ile/ve/||/<>
"ETKİLİLERDE"

( [ne yazık ki] Duygusuzluk. İLE/VE/||/<> Etkisizlik. İLE/VE/||/<> Akılsızlık. )


-UCLARDA OLMAK(DURMAK/BULUNMAK)
ile/değil/yerine
ORTAK NOKTALARDA/ALANLARDA BULUN(/Ş)MAK



-UCLARDA OLMAK ile/ve/değil BİR UCDAN, ÖTEKİ UCA GEÇMEK

( Süreç/te. İLE/VE/DEĞİL Sonuç/ta (kalmak). )


-ÜCRETLİ İZİNDE:
1-5 YIL ARASI ile/ve/||/<>/> 5 - 15 YIL ARASI ile/ve/||/<>/> 15 YIL ÜSTÜ

( [en az] 14 gün. İLE/VE/||/<>/> 20 gün. İLE/VE/||/<>/> 26 gün. )


-UÇUK-KAÇIK



-UÇUK/LUK ile/ve/değil/||/<>/< İLGİNÇ/LİK



-UÇUK ile/ve/değil/yerine/||/<> FARKLI



-UÇUŞMA ile ÜŞÜŞME



-UCUZ İŞ ile/değil/yerine/>< İYİ İŞ

( İyi değildir. İLE/>< Ucuz değildir. )


-UCUZLAŞMA ile/değil/yerine/>< BASİTLEŞME

( Yıkım vardır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yaşam vardır. )


-UGANDA BAYRAĞINDA:
SİYAH ile/ve SARI ile/ve KIRMIZI

( Siyah olan halkı simgeler. İLE/VE Ekvator güneşini simgeler. İLE/VE Tüm dünya ile olan "kan kardeşliği"ni simgeler. )


-UGARİT/LER ve/> FENİKE/LİLER ve/> YUNAN/LAR



-UĞRAŞ:
KİŞİYLE ile/değil/yerine İŞİYLE

( Boş kişinin uğraşı. İLE/DEĞİL/YERİNE Hoş (nitelikli) kişinin uğraşı.
[ Hoş (nitelikli) kişi, işiyle uğraşır; boş kişi, kişiyle uğraşır. ] )


-UĞRAŞ:
KİŞİYLE ile/değil/yerine İŞİYLE

( Ayinesi iştir kişinin, lâfına bakılmaz! )


-UĞRAŞ ile/ve/||/<>/> ETKİ



-UHDE[< AHD] ile/değil UKDE

( Söz verme, bir işi üzerine alma. | Görev, birinin üzerinde bulunan iş. | Yapma, becerme. | Sorumluluk. İLE/DEĞİL Düğüm. | Zor, karışık iş. | İstenip de ulaşılamadığından dolayı içe dert olan şey. )


-UHUVVET ile ADÂLET

( KARDEŞLİK | DOSTLUK, BAĞLILIK )


-UKALÂ/LIK ile/ve SAYGISIZ/LIK



-UKALALIK YAPMAMALI!



-ULAŞ/IM ile/ve/değil/<>/ne yazık ki BULAŞ/IM



-ULAŞIL(A)MAYANLAR [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-ULAŞIL(A)MAYANLAR [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-ULAŞIM ARAÇLARINDA:
KORİDORU YEĞLEYEN ile/ve
PENCERE KENARINDA OTURAN



-ULAŞMA ile/ve/değil ERİŞME



-ULAŞMAK ile/ve BULUŞMAK



-ULAŞMAK ile/ve KAVUŞMAK/VUSLAT



-ÜLFET[Ar.] ile/ve/||/<> MUKARENET[Ar. < KARN]

( Alışma, kaynaşma. | Görüşme, konuşma. | Dostluk, ahbaplık. | Huy etme. İLE/VE/||/<> Bitişiklik, yaklaşma, kavuşma, bitişme. | Uygunluk. )


-ÜLKE ile/ve/||/<> DEVLET



-ULU ORTA (KONUŞMAK)



-ULUS DEVLET ile/ve/değil/||/<>/> ULUS



-ULUS[Moğolca] ile ...

( PAY, BUDUN(HANEDAN'IN PAYINA DÜŞEN BÖLGE) )


-ULUS/ULUSAL ile/ve/<> TOPLUM/TOPLUMSAL



-ULUSAL BİRLİK ile/ve/<> KABİLE BİRLİĞİ

( Toplumların/ulusların birliğini sağlayan, en önemli ve öncelikli olgu, dilidir. İLE/VE/<> "Tek ağız" anlamına gelen Vantok Kültürü, Papua Yeni Gine'de bulunan bir kabilenin, üyelerinin aynı dili kullanmalarıyla, birbirlerini her yönden korudukları bir kültür de, buna en iyi örneklerdendir. )


-ULUSÇULUK ile/değil/yerine/>/< VATANSEVERLİK



-ÜMİT/UMUT [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-ÜMİT/UMUT [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-ÜMİTLİ/UMUTLU OLMAK ile/ve/<> MUTLU OLMAK

( UMUTLU/LUK ile/ve/<> MUTLU/LUK )


-ÜMMET ile/değil HALK



-UMUR ve/||/<>/> UMUT ve/||/<>/> ONUR



-UMURSAMAMA ile/ve/||/<> KAYITSIZLIK



-ÜN/ŞÂN[Ar.] ile ŞAN[Fr. CHANT]

( Ün. | Gösteriş, gösterişlilik. İLE İnsan gırtlağından makamla çıkan ve perde ayrımlarıyla çeşitli duyumlar uyandıran ses dizisi. )


-ÜN/ŞÖHRET ile/ve/değil/yerine TANINMA

( Tanımadıklarının seni tanıması. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Tanıdığın ya da tanıyabileceğin sayıda kişinin seni tanıması. )


-ÜN/ŞÖHRET ile/ve/değil/yerine TANINMA

( [yaklaşık olarak] 100.000 - 500.000 üzeri kişi tarafından tanınmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE 100.000 - 500.000 altında kişi tarafından tanınmak. )


-ÜN ile/ve/değil/||/<>/< ONAY(LANMA) İSTEĞİ/BEKLENTİSİ



-ÜNİVERSİTE ile/ve/değil/||/<>/>/< UÇAN ÜNİVERSİTE

( "Uçan Üniversite" kitabının özetini okumak için burayı tıklayınız... )


-ÜNLÜ OLMAK İÇİN SOYUNMAK ile/ve/<> SANAT İÇİN SOYUNMAK



-ÜNLÜ/ANGIN/MEŞHUR/ŞÖHRET ile/ve/değil/yerine TANINMIŞ/LIK

( Ün/şöhret, âfettir. )


-ÜNSİYET ile ...

( YAKINLIK, ARKADAŞLIK )


-UNUTABİLMEK ile/değil BİLGELEŞME



-UNUTAMAMAK ile "UMURSAMAMAK"

( Akıl sayrılığında. İLE "Akıllı/bilgili/donanımlı" olanlarda. )


-UNUTMA HAKKI ve/||/<> UNUTULMA HAKKI

( "Unutulma Hakkı" nedir? için burayı tıklayınız... )


-UNUTMAK(UNUTKANLIK) ile/değil ZİHNİN(AKLIN/"KAFANIN") YOĞUN/BİR YER(LER)DE OLMASI



-UNUTMAK/UNUTABİLMEK ile/ve/<> BIRAKMAK/BIRAKABİLMEK

( Unutmamak, bir anlamda putperestliktir. )


-UNUTMAK/UNUTABİLMEK ile/ve/<> BIRAKMAK/BIRAKABİLMEK

( LETE: Unutma yudumu. )


-UNUTMAK/UNUTABİLMEK ile/ve/<> BIRAKMAK/BIRAKABİLMEK

( Ledün ilmi, bilineni unutma ilmidir. )


-UNUTMAK/UNUTABİLMEK ile/ve/<> BIRAKMAK/BIRAKABİLMEK

( Olursak olacağız. Evvelinin evveli, ahirinin ahiri yok. Bu kadar yaş yaşadık, ne anladık? İstikbal dersen, bir saniye ilerisinden haberimiz yok, hepsi rüya. İyisi mi, hepsini unut! )


-UNUTMAK/UNUTABİLMEK ile/ve/<> BIRAKMAK/BIRAKABİLMEK

( Huzur, rahatlıktadır. Rahatlık ise unutmakla olur. )


-UNUTMAK ile KUTLAMAK

( [durum/haber] Kötüyse. İLE İyiyse. )


-UNUTULMA HAKKI'NDA:
BİLGİ ile/ve/||/<> ZAMAN

( DOĞRU BİLGİ ile/ve/||/<> HUKUKA UYGUN, YAYILMIŞ BİLGİ

ile~ve~||~<>

BİLGİNİN: TOPLUMSAL ÖNEMİMİ YİTİRMESİ ile/ve/||/<> GÜNCELLİĞİNİ YİTİRMESİ )


-UNUTULMA HAKKI'NDA:
LEBACH KARARI ve/||/<> MELVIN V. REID KARARI



-UNUTUR(UZ) ile ANIMSAR(IZ) ile ÖĞRENİR(İZ)

( Anlatılırsa/k. İLE Eğitilirse/k. İLE Deneyimletilirse/k. )


-UNVANLARI["ÜNVAN" değil!]:
ADLARIN BAŞINA YAZMAK değil/yerine SONUNA YA DA ALTINA (AYRAÇ İÇİNDE) YAZMAK

( "Prof./Dr. ... ..." DEĞİL/YERİNE "... ... (Prof./Dr.)" gibi. )


-UNVANLARI["ÜNVAN" değil!]:
ADLARIN BAŞINA YAZMAK değil/yerine SONUNA YA DA ALTINA (AYRAÇ İÇİNDE) YAZMAK

( Kişinin ve adının önüne gelebilecek -unvanı/sıfatı ne kadar önemli/değerli olursa olsun- hiçbir unvan/sıfat konulamaz/konulmamalıdır! )


-UNVANLARI["ÜNVAN" değil!]:
ADLARIN BAŞINA YAZMAK değil/yerine SONUNA YA DA ALTINA (AYRAÇ İÇİNDE) YAZMAK

( Belki algıda/tanımada kolaylık ve hız kazandıracağından hareketle bu biçimde uygulanıyorsa da bu tutumdan vazgeç(il)melidir! [Saygısızlık ya da hakaret olarak yorumlanmamalıdır!] )


-UNVANLARI["ÜNVAN" değil!]:
ADLARIN BAŞINA YAZMAK değil/yerine SONUNA YA DA ALTINA (AYRAÇ İÇİNDE) YAZMAK

( Türkçe'si varken...
* PROFESÖR yerine BİLMEN
* DOÇENT yerine BİLGEN
* YARDIMCI DOÇENT yerine BİLGER
* ASİSTAN yerine KÖMEK
* REKTÖR yerine BİLİMBEY
* DEKAN yerine YETİLBEY
* DOKTOR yerine ÖKE
* MASTER yerine UNGAN
* ÜNİVERSİTE yerine BİLİMTEY
* AKADEMİSYEN yerine BİLİMCİ
* BİLİM İNSANI yerine BİLİMCİ )


-ÜREME ve/||/<>/> KORUMA



-ÜRETİM ARTIŞI ile/ve NİTELİK ARAYIŞI

( Rüzgâr ve gökgürültüsünün birbirini tamamlaması artışı simgeler. )


-ÜRETMEK/ÜRETİM ile/ve YARATMAK/YARATIM

( Üretenler karanlıktan kurtulabilir. )


-ÜRETMEK/ÜRETİM ile/ve YARATMAK/YARATIM

( Ancak zeki ve bilgili olanlar üretim yapabilirler. )


-ÜRETMEK/ÜRETİM ile/ve YARATMAK/YARATIM

( Zaferin sırrı, Arınma ve Bilgi'ye ulaştıktan sonra çalışmaktır. Çalışmanın en iyisi ve yararlısı üretim yapanıdır. )


-ÜRETTİĞİNİ TÜKETEN ile/ve/yerine/<> TÜKETTİĞİNDEN ÜRETEN



-ÜRÜN [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-ÜRÜN [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-ÜRÜN [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-ÜRÜN ile/ve/<> YAPIT ile/ve/<> MEYVE



-US/AKIL:
HERKESİ AŞKIN ile/ve/||/<> HERKESTE İÇKİN



-US/AKIL/LOGOS:
KİŞİDE ve AİLEDE ve TOPLUMDA

( KINALIZÂDE - AHLÂK-I ALÂİ kitabını okumanızı salık veririz. )


-US ile/ve/değil/||/<> USUN YAPILANDIRILMASI/İNŞÂSI



-UŞAK ile MEHTER[Fars. < MİH-TER | çoğ. MİHTERÂN]

( ... İLE Mehterhane takımında görevli kişi. | Osmanlılar'da, çalardıra bakan uşak. )


-ÜŞENGEÇ/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<> İHMALKÂR/LIK



-ÜŞENGEÇ/LİK ile/ve/değil/||/<>/>/< MUTSUZ/LUK

( Mutsuz kişiler, yorgun olur ve hiçbir şey yapmak istemezler. )


-USSAL/LIK ile/ve/<> EVRENSEL/LİK



-ÜST ile/ve NİTELİKLİ



-USTALIK:
USTANI GEÇMEK ve/||/<> SENİ GEÇECEK USTA YETİŞTİRMEK



-USTALIKLA ile/ve/<> USÛLÜNCE



-ÜSTÜNLÜK ile AYRICALIK



-USÛL ile/ve ERKÂN

( Yöntemler. İLE/VE Esaslar, destekler. | Reisler. )


-UT ile UD[Ar.]

( Utanma. İLE Türk müziği araçlarından, iri karınlı, kirişli, çalgıçla çalınan bir çalgı. )


-UTANÇ VERİCİ ile/ve/||/<> KÜÇÜK DÜŞÜRÜCÜ



-UTANÇ:
BENCİL OLMAK ile/değil/ne yazık ki BENCİL GÖRÜNMEK

( [ne yazık ki] Kişiler, bencil olmaktan değil "bencil görünmek"ten utanır. )


-UTANMA:
BAŞKALARINDAN ile/ve/<>/değil/yerine KENDİNDEN



-UTANMA/UTANGAÇ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALÇAKGÖNÜLLÜ/LÜK



-UTANMA ve/||/<>/> DOĞRULUK



-UTANMA ile EDEB



-UTANMA ile/ve/||/<> KENDİNE YAKIŞTIR(A)MAMA



-UTANMAK değil/yerine DOĞRUYU SÖYLEYİP "KAYBETMEK"/KAZANMAK



-UTANMAK ve/> UYANMAK



-UTANMAZ ile NARSİSİST

( Her utanmaz, narsisist değildir/olmayabilir fakat her narsisist, utanmazdır. )


-ÜVEY ile/ve/<> TAYGELDİ

( ... İLE/VE/<> İkinci kez evlenen kadının, beraberinde getirdiği çocuk/lar. )


-ÜVEYE EDERSEK ve/||/<> GELİNE EDERSEK

( [kendi] Çocuğumuzda buluruz! VE/||/<> Kızımızda buluruz. )


-UYANDIRMA" ile TETİKLEME



-UYANIK/UYKUSUZ ile "UYANIK"



-UYANIKLIK ile "UYANIKLIK"



-UYARAN ile UYARILAN



-UYARI ile/ve/değil/||/<>/< ÇAĞRI



-UYARICI ile/ve/||/<> "AYAR VERME"



-UYARICI ile/ve/<>/> UYANDIRICI



-UYARICI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UYARAN



-UYARIM ile UYARIM ile UYARIM

( Uyarma, uyarılma. İLE Uyum göstere(bile)ceğini geniş zamanlı olarak belirtmek/bildirmek. İLE Bir durum ya da ayrıntı üzerine ya da biri(leri)ne, başkasının değil benim yaptığım bildiri/anımsatma. )


-UYARLAMAK ile/değil UYGULAMAK



-UYDURMAK ile/değil/yerine DUYURMAK



-UYGAR/MEDENÎ ile MODERN



-UYGARLAŞMA ile/ve/||/<>/< GÖÇ



-UYGARLAŞMA ile/ve/<> UYGARLAŞAMAMA

( Nevroz doğurur.[Freud] İLE/VE/<> Yeterince uygarlaşamama, nevroz doğurur.[Adler] )


-UYGARLAŞMADA:
KILIÇ fakat/değil/yerine/<>/> KALEM ve KİTAP

( Başlattı. FAKAT/DEĞİL/YERİNE/<>/> Yaşattı VE Sürdürdü. )


-UYGARLIK(MEDENİYET)'TA:
SU ve YOL



-UYGARLIK/MEDENİYET:
TA'MÎR-İ BİLÂD[Ar.] ve/||/<> TERFÎH-İ İBÂD[Ar.]

( Kentler/beldeler oluşturmak/inşâ etmek. VE/||/<> Bireylerin her türlü gönencini/refâhını sağlamak. )


-UYGARLIK/MEDENİYET:
TOPRAK ve/+/||/<> DİL ve/+/||/<> DİN



-UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR

( Evrensel. İLE/VE/||/<> Yerel. )


-UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR

( Denetimli. İLE/VE/||/<> Bilinçdışı. )


-UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR

( Toprak, kişiye aittir. İLE/VE/||/<> Kişi, toprağa aittir. )


-UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR

( Uygarlık, olay ve olguları birbirinden büyük titizlikle ayırd edebilmektir. )


-UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR

( Kültür, en geniş tanımıyla yaşam biçimini gösterir. )


-UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR

( Kültür, insan-doğa ve kişi-kişi[toplum] ilişkilerinin toplamıdır. )


-UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR

( Uygar kişi, dünyanın neresinde ve hangi kültürde üretilirse üretilsin, insanlık değerlerine sahip çıkan, onu benimseyen ve yaşamına katan kişidir. )


-UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR

( Evrenseller kültürler içinde yer almış olmalıdır. )


-UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR

( UYGARLIK/MEDENİYET = ZANAAT-FEN ve AHLÂK )


-UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR

( MEDENİYET OLUŞTURABİLMEK İÇİN:
* TANRI/İLK İLKE,
* EVREN/DOĞA,
* İNSAN )


-UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR

( Farkındalık ile. İLE/VE/||/<> Farkında olmadan. )


-UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR

( Yöntemli. İLE/VE/||/<> Alışkanlıklar. )


-UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR

( İnsan - İnsan ilişkisi (ile). İLE/VE/||/<> Doğa - İnsan ilişkisi (ile). )


-UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR

( Sanat. İLE/VE/||/<> Zanaat. )


-UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR

( Öğrenilir. İLE/VE/||/<> Yaşanır. )


-UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR

( Kimsin/iz? İLE/VE/||/<> Kimlerdensin/iz? / Nerelisin/iz? )


-UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR

( Uluslararası. İLE/VE/||/<> Ulusal. )


-UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR

( ZAMAN: Doğrusal. İLE/VE/||/<> Döngüsel. )


-UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR

( Us. İLE/VE/||/<> Us dışı. )


-UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR

( Yasa. İLE/VE/||/<> Töre. )


-UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR

( Medine. İLE/VE/||/<> Yesrib. )


-UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR

( Çatışmalar içinde. İLE/VE/||/<> Zahmetler içinde. )


-UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR

( Kâmil kültür, kendinden sonra gelecek kültürün gübresidir. )


-UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR

( Gerçek üstü. İLE/VE/||/<> Gerçek. )


-UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR

( Ancak, felsefenin getirebildiği/sağladığı/sunduğu. İLE/VE/||/<> Sanat ve dinin getirdiği. )


-UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR

( Bilim. İLE/VE/||/<> Felsefe. )


-UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR

( Saygıyla... İLE/VE/||/<> Sevgiyle... )


-UYGARLIK ve/||/<>/< ADÂLET

( Ayakta durabilmek için. VE/||/<>/< Sürdürülebilirlik için. )


-UYGARLIK ve/<> BİREYSEL FEDÂKÂRLIK



-UYGARLIK ve/> HUZURSUZLUĞU



-UYGARLIK ve/||/=/<>/< İNSAN/LIK



-UYGARLIK ve/<> KAVRAMSALLIK



-UYGARLIK ve/<> SAYGI



-UYGARLIK ve/||/<> ZEKÂ



-UYGARLIKLARARASI/LIK ile/ve/<> KÜLTÜRLERARASI/LIK



-UYGULANMALI!:
[ne] YER ne de GEÇİT VERMELİ

( Adâletsizliğe ve hukuksuzluğa...
Görüntü ve reklâm kirliliğine, "yerel yönetimlerin", "yöneticilerin" keyfiyetine ve adâletsizliğine...
Gürültü/uğultu kirliliğine ve korna/zil çalanlara...
Işık kirliliğine...
Sigara ve tüm ürünleriyle çevreyi ve toplumu rahatsız eden nesnelere ve içen davranış/tutum ve kişilere...
Dilde, yazım hatalarına ve yazım kurallarına uymayanlara...
Beslenmede, abur-cubura, "et" ve "hayvansal ürünlere"...
Her türlü saygısızlık ve keyfiyete...


Ne yer, ne de geçit vermemek üzere, haklarımızı sürekli bilmeli ve anımsamalı, hakkı/mızın biz almadıkça verilmeyeceğinin bilinciyle gereken her türlü eylem, tavır, tutum, duruş ve davranış içinde olmamız gerektiğini uygulayarak göstermek, paylaşmak, aktarmak, eğitmek, dayanışmak, işbölümü ve işbirliği içinde olmak durumunda ve zorundayızdır. )


-UYGULANMAYAN AHLÂK ile/değil/yerine/>< UYGULANAN AHLÂK

( Sözü edilir fakat kendi yoktur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sözü edilmez fakat uygulanır. )


-UYGUN OLMAMAK ile YETERİ KADAR UYGUN OLMAMAK



-UYGUN/LUK ile/ve TUTARLI/LIK



-UYGUNLUK ile/ve GEÇERLİLİK



-UYSAL ve/||/<> UYUMLU

( Hayvanlarda. VE/||/<> İnsanda. )


-UYUM/AHENK ile/ve/değil/||/<> İNSİCÂM



-UYUM/LU/LUK ile/ve/||/<> ESNEK/LİK



-UYUM/LU/LUK ile/ve YALIN/LIK



-UYUM ile/ve/||/<>/> ÇATIŞMA ile/ve/||/<>/> ÇÖZÜLME



-UYUM >< UYUMSUZLUK

( Küçük şeyleri büyütür. >< Büyük şeylerin çürümesine neden olur. )


-UYUŞUK/LUK ile UYKULU/LUK



-UYUŞUK/TEMBEL ile/ve/=/||/<> HIMBIL



-UYUTMAK ile/ve/||/<> UYANDIRMAK

( Gövdeyi ameliyat etmek için gereklidir. İLE/VE/||/<> Zihni/ni "ameliyat etmek" için gereklidir. )


-UYUYAN ile/değil UYUMA NUMARASI YAPAN

( Uyandırabilirsin. İLE/DEĞİL Uyandıramazsın. )


-UZAK DURMALI!:
KÖRDEN değil NANKÖRDEN <>
YÜZSÜZDEN değil İKİYÜZLÜDEN <>
"TİPİ BOZUK"TAN değil "SÜTÜ BOZUKTAN"



-UZAK DURMAMAK/DURMAK ile/ve/=/||/<> RIZÂ GÖSTERMEK/GÖSTERMEMEK



-UZAK DURULMASI GEREKEN KİŞİLER:
"HEP HAKLILAR" ve/||/<> "HERŞEYE, SÜREKLİ İTİRAZ EDENLER" ve/||/<> "SADECE BEN" DİYENLER ve/||/<> BAŞKALARINI DEĞERSİZ GÖRENLER ve/||/<> ÇIKARCILAR ve/||/<> İSTEDİĞİ OLMADIĞINDA TUTUM DEĞİŞTİRENLER ve/||/<> ARAMADIĞIN SÜRECE ARAMAYANLAR ve/||/<> İŞİ DÜŞMEDİKÇE TANIMAYANLAR ve/||/<> İŞİ BİTTİĞİNDE, YANINDA DURMAYANLAR



-UZAK İLİŞKİLER ile/ve/||/<> YAKIN İLİŞKİLER



-UZAKDOĞU SİMGELERİ/KÜLTÜRÜ ile/ve ORTADOĞU SİMGELERİ/KÜLTÜRÜ

( Doğa bilgeliği. İLE/VE Toplum bilgeliği. )


-UZAKLAŞMAK ile/değil/yerine/>< UZLAŞMAK



-UZAKLAŞMAK ile YABANCILAŞMAK



-ÜZEN:
YALAN SÖYLEMESİ ile/ve/değil/> ONA, DAHA SONRASINDA İNANAMAYACAK OLMAK



-ÜZGÜN/LÜK ve/||/<>/> DÜZGÜN/LÜK



-UZLAŞ(TIR)MA ile/değil ANLAŞ(TIR)MA



-UZLAŞIM ve UNUTMA



-UZLAŞMA ile/ve/||/<> BARIŞMA



-UZLUK/EHLİYET/HAZAKAT ile/ve/<> DEĞİM/LİYÂKAT



-UZMANLAŞMA ile "KÖK SALMA"



-UZMANLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİREŞİM/TEVHİD



-UZMANLIK ve/||/<>/>/< İŞBÖLÜMÜ



-UZÛBET[Ar.] ile UZÛBET/UZBET[Ar.]

( Tatlılık, şirinlik, lâtiflik. İLE Bekârlık, ergenlik. )


-ÜZÜLMEK ile/ve HESAP SORMAK



-UZUN KLİTORİSLİ KADIN (ERİL) ve "KISA PENİSLİ ERKEK" (DİŞİL):
İNSAN



-UZUN KOLLU ile UZUN KOLLU ile/değil/yerine UZUN KOLLU

( Giyecek. İLE Hırsız. İLE/DEĞİL/YERİNE Uzaktan erişen/erişir. )


-UZUN UZUN BAKMAK ile GÖZ KIRPMAK

( ... İLE Bir kişinin, ortalama göz kırpma hızı, 100 - 400 milisaniye arasında gerçekleşmektedir. )


-UZUN UZUN DÜŞÜNMEK/BOŞ BOŞ OTURMAK ile/ve/değil/yerine AZ AZ (DA OLSA) EYLEMEK/BİR ŞEYLER YAPMAK

( Pek kolay olmasa da... )


-UZUN UZUN DÜŞÜNMEK/BOŞ BOŞ OTURMAK ile/ve/değil/yerine AZ AZ (DA OLSA) EYLEMEK/BİR ŞEYLER YAPMAK

( Kepçe tutan elim olsun, dış kapıda yerim olsun! )


-ÜZÜNTÜ ile/ve/||/<>/> YAS



-ÜZÜNTÜNÜN PAYLAŞIMI ve/||/<> SEVİNCİN PAYLAŞIMI

( Üzüntüyü azaltır. VE/||/<> Sevinci çoğaltır. )


-VAHİM/ÜZÜCÜ OLAN:
YALAN SÖYLEMİŞ OLMASI ile/ve/değil/||/<>/> ONA BİR DAHA GÜVENEMEYECEK OLMAK



-VAHİM ile/ve/değil/> VAHŞET



-VAHŞET[Ar.] değil/yerine/= YIRTINÇ/ACIMASIZLIK



-VAHŞÎ ile/<>/> BARBAR ile/<>/> UYGAR

( [İnsan/lık tarihinin] %66'sı. İLE/<>/> %33'ü. İLE/<>/> %1'i. )


-VAHŞİ ile/değil GÖÇER



-VAHŞİ ile/ve/değil/||/<> İLKEL



-VAKÂR[Ar.] değil/yerine/= AĞIRBAŞLILIK, TEMKİNLİLİK



-VAKIF TEMELLERİ/AMAÇLARI:
HAYRAT ile/ve/||/<> AKARAT ile/ve/||/<> VAKIF

( Düşünsel/fikrî temel. İLE/VE/||/<> Amaç/gaye aracı/vasıtası. İLE/VE/||/<> Yaşamsallık/hayatiyet ve hukuksallık. )


-VAKIFLAR [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-VAKIFLAR [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-VALİ[EPARHOS]:
< LONCA ÖRGÜTÜ ile/ve/||/<> LAGATARIOS ile/ve/||/<> SIMPANOS

( Genel denetimi sağlayanlar. İLE/VE/||/<> Yabancı tüccarların denetimini sağlayanlar. İLE/VE/||/<> Esnaf localarını denetleyenler.[2 kişi] )


-VANTOK KÜLTÜRÜ ile ...

( "Tek ağız" anlamına gelen, Papua Yeni Gine'de bulunan bir kabilenin, üyelerinin aynı dili kullanmalarıyla birbirlerini her yönden korudukları bir kültür. )


-VAR ETMEK ile/ve/<> SAHİP ÇIKMAK



-VAR KOŞULLARINDA
ile/ve/değil/||/<>/<
DAR KOŞULLARINDA



-VAR OLUŞUMUZ:
"DÂVÂ" İÇİN ile/değil/yerine/>< SEVGİ/SEVİ İÇİN



-VAR/OLANI:
TÜKETMEK ile/ve/değil/yerine/<>/< YÖNETMEK



-VAR ve/||/<> VAR'IN BİLGİSİ ve/||/<> VAR'IN PAYLAŞILABİLİRLİĞİ

( Vardır. VE/||/<>/> Bilinebilir. VE/||/<>/> Her zaman, zemin ve koşulda. )


-VÂRESTE[Fars.] değil/yerine/= KURTULMUŞ | SERBEST, RAHAT | İLİŞİKSİZ



-VARILAN/VARILACAK:
MAHAL ile/ve/<> HAL



-VARLIĞIM ile BEN VARIM



-VARLIK İLKELERİ ile/ve/> VAROLUŞ NİTELİKLERİ



-VARLIK SIRADÜZENİ(HİYERARŞİSİ) ile/ve BİLGİ SIRADÜZENİ(HİYERARŞİSİ)



-VARLIK-BİLGİ TASAVVURU ile/ve AHLÂK TASAVVURU

( Varlık ve Bilgi Tasavvuru olmayanın, Ahlâk Tasavvuru olmaz. )


-VARLIK-BİLGİ TASAVVURU ile/ve AHLÂK TASAVVURU

( Ahlâk, kendimiz ve başkalarıyla kurduğumuz ilişkiler bütünüdür. )


-VARLIK-BİLGİ TASAVVURU ile/ve AHLÂK TASAVVURU

( Ahlâk: İnsanla/kişilerle ilgili bilgileri birleştirmek. )


-VARLIK-BİLGİ TASAVVURU ile/ve AHLÂK TASAVVURU

( Ahlâk: Ödev sorumluluğu. )


-VARLIK-BİLGİ TASAVVURU ile/ve AHLÂK TASAVVURU

( )


-VARLIK-BİLGİ TASAVVURU ile/ve AHLÂK TASAVVURU

( Varlık ve Bilgi Tasavvuru olmayanın Ahlâk Tasavvuru olmaz. )


-VARLIK-YOKLUK ile/değil VERİP-VERMEME



-VARLIK ve/=/<> BÜTÜNLÜK



-VAROLAN [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-VAROLAN [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-VAROLAN [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-VAROLUŞ ve/||/<> EŞİTLİK



-VAROLUŞUNDAN RÂZI OLUNMUŞ/LUK ile AHLÂKINDAN RÂZI OLUNMUŞ/LUK

( RÂZİYE ile/ve MARZİYE )


-VAROLUŞUNDAN RÂZI OLUNMUŞLUK ile/ve/<>/>/< AHLÂKINDAN RÂZI OLUNMUŞLUK

( RÂZİYE ile/ve/<>/>/< MARZİYE )


-VARSIL/ZENGİN ile/ve/<> GÖNÇ

( ... İLE Varlıklı. )


-VARSIL ile/ve/değil/yerine/||/<> KANAAT SAHİBİ



-VAS(I)F değil/yerine/= ÖZELLİK, NİTELİK | ÖVME



-VASIF[Ar. çoğ. EVSAF] değil/yerine/= NİTELİK



-VASİYET ile/ve/<> NASİHAT



-VATAN [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-VATAN [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-VATAN ile YURT

( Vatan sevgisini içten duyanlar
Sıdk ile çalışır benimseyerek
Milletine, ulusuna uyanlar
Demez, "neme lâzım, neyime gerek"

Her ferdin hakkı var, bizimdir vatan
Babamız, dedemiz, döktüler al kan
Hudut boylarında can verip yatan
Saygıyla anarız, şehid diyerek

Vatan hakkıyla çalışan kafa
Muhakkak erişir öndeki saffa
Teshîr, nüfûz olur her bir tarafa
Herkes onu büyük tanır, severek

Olmak istiyorsan dünyada mesûd
Hakk'a, halk'a yarayacak bir iş tut!
Çalıştır oğlunu, kızını okut!
İnsan olmak için okumak gerek!

Vatan bizim, ülke bizim, el bizim
Emin ol ki, her çalışan kol bizim
Ay yıldızlı bayrak bizim, mal bizim
Söyle Veysel, övünerek, överek...

[ Veysel (Âşık) 'ın yazdığı ilk şiirlerindendir ]

[ Sürekli erişim adresi...
www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/11307 ]

)


-VATAN ile YURT

( VATAN: Rüyayı, doğru ve birlikte görmek. )


-VATANDAŞ/LIK değil/yerine/= YURTTAŞ/LIK



-VATANDAŞ ile/ve/<> BİREY



-VATANDAŞ ile/ve HALK



-VATANDAŞ ile SEÇMEN



-VATANDAŞ değil/ile/ve/yerine/<>/= YURTTAŞ



-VATANINI SEVMEK ve/||/<> ALLAH'I SEVMEK



-VATANSEVER(/PERVER) değil/yerine/= YURTSEVER



-VATANSIZ/LAR ile/ve/||/<> KÂĞITSIZ/LAR



-VAZGEÇİRMEDE/CAYDIRICILIKTA:
GENEL ÖNLEM ile/ve/||/<> ÖZEL ÖNLEM



-VAZGEÇMEK:
"ZAYIFLIK" değil/yerine/>< BIRAKABİLECEK KADAR GÜÇLÜ OLMAK



-VAZGEÇMEYELİM!:
GÜLÜMSEMEKTEN ile/ve/||/<> SEVMEKTEN ile/ve/||/<>
ÖĞRENMEKTEN ile/ve/||/<> HAYALLERİMİZDEN



-VE ile/ve/||/<> İLE

( )


-VED ile GÜL | DOSTLUK



-VEDÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< VEFÂ



-VEDUD ile ...

( Çok şefkatli, kendine çok sevgi beslenilen. | Tanrı'nın bir isim-sıfatı; seven, sevginin kaynağı. )


-VEFÂ ile ...

( SÖZÜNDE DURMA, SÖZÜNÜ YERİNE GETİRME )


-VEFÂ ile ...

( DOSTLUĞU DEVAM ETTİRME )


-VEFÂ ile ...

( ONUN YANINDAYKEN NASILSAN, UZAKTAYKEN DE AYNI OLMAK )


-VEFÂ ile/ve/değil/<> SAYGI GÖSTERMEK



-VEGAN BESLEN("ME")MEK/OL("MA")MAK:
HAYVANLARA ve/değil/yerine/||/<>/> BİZE

( Pahalıya mal olur. VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Ucuza mal olur. )


-VEGAN BESLEN("ME")MEK/OL("MA")MAK:
HAYVANLARA ve/değil/yerine/||/<>/> BİZE

( APUKURYA[Yun.]: Et yenilmeyen dönem. )


-VEGAN/LIK ve/||/<> CAYNACI/LIK(JAİNİZM)

( Hiçbir hayvanın etini ve/ya da ürünlerini yememenin yanısıra, hayvanları, mal/kaynak ya da köle olarak kullanmamayı esas alarak yaşam sürdürme tutumu. VE/||/<> Doğaya, düzene(sisteme) yük ya da olumsuz etki yaratmayacak biçimde, temel gereksinim/zorunlulukların ötesine geçmeyecek biçimde, doğayla uyumlu ve bütünlüklü bir yaşam sürdürme tutumu. )


-VEHHÂB[< VEHB] değil/yerine/= ÇOK HÎBE EDEN, FAZLA BAĞIŞLAYAN, KARŞILIKSIZ VEREN



-VEKÂLET ile/değil İCÂZET



-VELÂYET ile/ve/||/<> HIDÂNE HAKKI



-VELÂYETTEN KURTULMAK ile/ve VESÂYETTEN KURTULMAK

( VARESTE[Fars.]: Kurtulmuş. )


-VELÎ[Ar.] ile/ve/= DOST[Fars. < DÜST]

( KIYIM-KIYIM, KIYIL Kİ, DOST ÖNÜNE ÇIK(ABİL) )


-VELÎME[Ar. çoğ. VELÂİM] ile ...

( Düğün yemeği/ziyafeti, şölen. | Evlenme, düğün. )


-VELVELE[Ar.] değil/yerine/= BAĞRIŞMA

( Gürültü, bağrışma. | Gereksiz telaşa ve heyecana düşürmek. )


-VER(EBİL)MEK:
OLDUĞUNDA/BOLLUKTA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLMADIĞINDA/KITLIKTA/ZORLUKTA/YOKLUKTA



-VERBAL/NON-VERBAL değil/yerine/= SÖZEL/SÖZEL OLMAYAN



-VERDİĞİN ŞEYLERİ "GÖRMEMEK" ve/||/<>/>/< VEREBİLECEĞİN ŞEYLERİ ARTIRMAK



-VERİ/BİLGİ/HABER:
"HEVESİMİZİ KAÇIRMAK İÇİN" değil SÜRECİMİZİ KOLAYLAŞTIRSIN VE YOĞUNLAŞALIM DİYE



-VERİ ile/ve/> BİLİ ile/ve/> BİLGİ ile/ve/> FARKINDALIK



-VERİLİ (ORTAK) AKIL ile/ve/> KURULU (ORTAK) AKIL

( Kültür. İLE/VE/> Uygarlık. )


-VERİLİ (ORTAK) AKIL ile/ve/> KURULU (ORTAK) AKIL

( Nedenbilimsel. İLE/VE/> Erekbilimsel. )


-VERİLİ ile/ve/||/<>/> VAROLAN

( Doğa. İLE/VE/||/<>/> Kültür. )


-VERİMLİLİK ve/||/<> BEREKET ve/||/<> ÜRETKENLİK



-VERİNCE, ALMAYI BEKLEMEK değil/yerine ALINCA, VERMEYİ BECERMEK



-VERİRKEN:
AVUÇ AŞAĞIYA BAKAR BİÇİMDE UZATMAK yerine/değil AÇIK AVUÇLA (YUKARI BAKAR BİÇİMDE) UZATMAK



-VERMEK:
SELENİNİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KULAĞINI

( Az kişiye. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Çok kişiye. )


-VERMEK/ALMAK ile PAYLAŞMAK

( Paylaşmak, zevki bir kat artırır. )


-VERMEK ile/ve/<>/< NASIL VERECEĞİNİ BİLMEK

( Aslolan/esas. İLE/VE/<>/< Yöntem/usûl. )


-VERMEK ile/ve/değil/yerine SUNMAK



-VERMEK ve/||/<>/> VAR OLMAK



-VERMEK ve/||/<>/> VARMAK



-VERMEK ile/ve/değil ZAMANINDA VERMEK/İNFÂK[Ar.]



-VEZİRLERİN SIFATLARI ile ...

( * Zeki (vâfiru'l-akl)
* Düzgün tabiatlı (selimu't-tab)
* Edebli (edibu'n-nefs)
* Mutedil mizaçlı (mutedilu'l-ahlâk)
* Doğru iş yapan (munâsibu'l-efâl)
* Çabuk karar veren (serîatu'l-bedîha)
* İyi görünüşlü (makbûlu's-sûre)
* Açık görüşlü (cezlu'r-rey)
* Fikri isabetli (saibu'l-fikre)
* Sır vermeyen (kalilu's-sirre)
* Yerinde tedbir sahibi (hasenu't-tedbîr) )


-VİCDAN [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-VİCDAN[Ar. < VCD] değil/yerine/= BULUNÇ/DUYUNÇ



-VİCDAN ile AKIL

( Değerlere dayanır. İLE Kurallara dayanır. )


-VİCDÂNÎ AHLÂK ile/ve/<> İDRÂKÎ AHLÂK ile/ve/<> İRFÂNÎ AHLÂK



-VİCDANSIZ/LIK değil/yerine/>< YÜREKLİ/LİK



-VOYVO[İsp.] değil/yerine/= SATAŞMA

( Alay ederek sataşmak için söylenir. )


-VUSÛL ve/||/<>/< USÛL

( Yöntem olmadan, kavuşma olmaz. / Usûlsüz, vusûl olmaz. )


-YABAN DOMUZU ile/değil/yerine/>< TURNA

( İlkel toplumlar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gelişmiş toplum ve kültür. )


-YABANCI DİLDE EĞİTİM ile/değil/yerine YABANCI DİL EĞİTİMİ



-YABANCI/LIK ile/ve YALNIZ/LIK



-YABANCI ile/ve/değil/yerine BAŞKALARI



-YABANCI ile/ve/değil/yerine/||/<> BİLİNMEYEN/TANINMAYAN



-YABANCI ile DIŞARIDA TUTULAN



-YABANCILAŞ(TIR)MA ile/ve/<> ÖTEKİLEŞ(TİR)ME



-YABANCILAŞMA ile/ve/||/<>/> YADSIMA



-YABANCILAŞMA ile/ve/> YALAN



-YABANCILAŞMA ile/ve YANILSAMA



-YABGU ile ...

( Han'ın yardımcısı. )


-YÂD ETME! ile/ve/||/<>/> FERYÂD ETME!

( Geçmişi. İLE/VE/||/<>/> Geleceğe.
Geçmişi yâd etme, geleceğe feryâd etme! )


-YAD ile YÂD[Fars.]

( Yabancı. İLE Anma. | Hatır, gönül. )


-YADERKLİK = İĞTİYAR = HETERONOMY[İng.] = HÉTÉRONOMIE[Fr.] = HETERONOMIE[Alm.] = HETEROS:BAŞKASI, NOMOS:YASA[Yun.]



-YADIRGAMA ile/değil/yerine/<> BENİMSE(YE)MEME



-YADIRGAMAK ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> "YARGILAMAK"



-YADIRGAMAK ile/ve/||/<> TUHAF KARŞILAMAK



-YADSIMA ile/ve/||/<> GÖZARDI ETME



-YADSIMAK ile YADIRGAMAK



-YAHUDİ ile/değil/yerine/= MUSEVÎ



-YAHUDİLİK'TE:
SEFERADLAR ile/ve AŞKENAZLAR ile/ve KARAİLER



-YAKALAMA ile/ve/||/<> BELİRLEME



-YAKARIŞ ile/ve/<> HAYKIRIŞ



-YAKARIŞ ve/||/<>/> TÖVBE



-YAKARMAK ile YAKINMAK

( Israrla istemek, yalvarmak. İLE Sızlanmak, sızlanarak anlatmak, şikâyet etmek. )


-YAKAZA[Ar.] değil/yerine/= UYANIKLIK



-YAKICI ile YIKICI



-YAKIN İLİŞKİ ve/||/<>/< "DÖRT MEVSİM" BOYUNCA GÖRMEK/YAŞAMAK

( İlişki/yakın ilişki, dört mevsim boyunca görmeden ol(uş)maz! )


-YAKIN KAYBI ve/||/<>/> KAYIP KAYGISI



-YAKIN/LIK ile/ve/<> YATKIN/LIK



-YAKINDIĞIMIZ" ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/< (")YAKINIMIZ(")



-YAKINLAŞMA ile/ve/||/<>/> UZAKLAŞMA GEREKSİNİMİ



-YAKINLAŞMA ve/<> YAKINSAMA



-YAKINLAŞMAK ve/||/<> YALINLAŞMAK



-YAKINLAŞTIRMA ile YAKIŞTIRMA



-YAKINLIK-UZAKLIK ile/ve/||/<> BAŞATLIK-ÇEKİNGENLİK



-YAKINLIK:
FİZİKSEL ile/ve/||/<> UYGULAYIMSAL ile/ve/||/<> DUYGUSAL ile/ve/||/<> EŞEYSEL



-YAKINLIK[< KURBİYET / KURBAN] BAYRAMIMIZ:
HAYVAN KESEREK / CAN ALARAK değil/yerine
SEVDİKLERİMİZİ, BİRBİRİMİZİ ANLAMAK VE
YAKINLAŞMAK[< KURBİYET / KURBAN] İÇİN BİR ŞEYLER(İN)DEN VAZGEÇEREK/VEREREK...



-YAKINLIK/KURBİYET ile/ve KAVUŞMA/VUSLAT



-YAKINLIK ile/ve/<>/değil ACIMA



-YAKINSAMA ile/ve/||/<> YAKLAŞMA



-YAKLAŞIM ile TEPKİ

( Sonsuz oluştaki su, meziyete karşı olgun yaklaşımı simgeler. )


-YAKLAŞIM ile TEPKİ

( Kişi, olaylara, iç gerçeğinin ve mantığının belirlediği biçimde tepki vermelidir. )


-YALAN SÖYLEMEK ile/ve/değil/<> DUYMAK İSTENİLENİ (İSTENİLDİĞİ BİÇİMDE) SÖYLEMEK



-YALAN SÖYLEMEK ile/değil/yerine/>< GERÇEĞİ SÖYLEMEK

( Geleceğinizin önemli/belirleyici bir parçası olur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Geçmişinizdeki (herhangi) bir parçadır. )


-YALAN SÖYLEMEK ile/değil/yerine/>< GERÇEĞİ SÖYLEMEK

( If you tell the truth, it becomes a part of your past. If you lie, it becomes a part of your future. )


-YALAN SÖYLEYİP UTANMAK değil/yerine/>< DOĞRUYU SÖYLEYİP/DÜRÜST OLUP "KAYBETMEK"(/KAZANMAK)



-YALAN SÖYLEYİP UTANMAK değil/yerine DÜRÜST OLUP KAYBETMEK



-YALAN:
SAFSATA ile/ve/<> MECAZ ile/ve/<> PROPAGANDA ile/ve/<> REKLAM ile/ve/<> HABER

( Felsefede. İLE/VE/<> Yazında(edebiyatta). İLE/VE/<> Siyasette. İLE/VE/<> Ticarette. İLE/VE/<> Gazetecilikte. )


-YALAN ile/ve/değil/||/<>/> ALDATMA



-YALAN ile/değil/yerine/>< DOĞRU

( [ne yazık ki] Yalan, öyle işlemiş ki bireylerin diline, "doğruyu söylemek gerekirse" diye bir kalıp "var". )


-YALAN ile/değil/yerine/>< DOĞRU

( Ocağını batırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Onurunu artırır. )


-YALAN ile/değil/yerine/>< DOĞRU

( Doğruları biliyorsak, yalanları dinlemek, eğlencelidir. )


-YALAN ile/ve/değil OYALAN

( "O yalan, bu yalan"... Var, biraz da sen oyalan! )


-YALAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖZVERİ

( )


-YALANCI/LIK ile MİTOMAN/İ

( ... İLE Kendi söylediği yalana inanma sayrılığı. )


-YALANCI ile/değil YANILICI



-YALANLAR:
AYAKKABICIDA ile/ve/||/<> EMLÂKÇIDA ile/ve/||/<> ÖĞRETMENLERDE ile/ve/||/<> ESNAFTA ile/ve/||/<> GALERİCİDE ile/ve/||/<> MEMURDA

( "Giydikçe açılır." İLE/VE/||/<> "Merkeze 10 dk." İLE/VE/||/<> "Zeki ama çalışmıyor." İLE/VE/||/<> "Bana gelişi bu." İLE/VE/||/<> "Dosta gider." İLE/VE/||/<> "Sistem gitti." )


-YALIN DÜŞÜNCE ve/||/<>/> SEZGİ ve/||/<>/> TASARIM ve/||/<>/> KAVRAM



-YALIN/LIK ile/ve/<> YETKİN/LİK



-YALINLIK ile/ve/||/<> BİREYLİK



-YALINLIK ile/ve BİRLİK



-YALITILMIŞ/LIK ile/ve/<> TEK YANLI/LIK



-YALITILMIŞLIK ile/ve/yerine YALNIZLIK



-YALNIZ OLMAK/KALMAK/BIRAKILMAK ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> SENİ, YALNIZ HİSSETTİREN KİŞİLERLE BİRLİKTE OLMAK

( Daha kötü. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/> En kötüsü. )


-YALNIZ OLMAK ile/değil YALNIZ KALMAK



-YALNIZ/LIK ile/ve/||/<> (")ÇIPLAK/LIK(")



-YALNIZ/LIK ile/ve/> GÜVENSİZ/LİK



-YALNIZ/LIK ile TEK BAŞINA/LIK

( Gereksinim duyarız. İLE Yeğleriz. | Temsildir. )


-YALNIZ/LIK ile TEK BAŞINA/LIK

( Tek başına yürüyen kişi, bir dostluk kurar. )


-YALNIZ/LIK ile TEK BAŞINA/LIK

( Yalnızların yılmaması, kendileri için yararlı olur. )


-YALNIZ/LIK ile TEK BAŞINA/LIK

( Kendimizi, kendimizle zaman geçirmeyi, "yalnızlık" saymayacağımız biçimde geliştiriyoruz. )


-YALNIZ/LIK ile TEK BAŞINA/LIK

( Yalnız kalpleri harekete geçiren kişi, dünyayı hereket ettirir. )


-YALNIZ/LIK ile TEK BAŞINA/LIK

( We need. VS. We prefer. )


-YALNIZ/LIK ile TEK BAŞINA/LIK

( En kötü/ileri yalnızlık, kendiyle barışık olmamaktır. )


-YALNIZLAŞMA ile/ve/||/<> YABANCILAŞMA



-YALNIZLIK [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-YALNIZLIK [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-YALNIZLIK:
FARKINDA OLUNMAYAN ile/değil/yerine FARKINDA OLUNAN

( Hakkında, "konuşabildiğin". İLE/DEĞİL/YERİNE Susmaktan başka çarenin olmadığı. )


-YALNIZLIK/LAR ile/ve/<> YANLIŞLIK/LAR



-YALNIZLIK ile/ve/||/<> "DEĞERSİZLİK" ile/ve/||/<> "BOŞLUKTALIK"



-YALNIZLIK ile/ve/||/<> İLİŞKİ

( Yanılsama[ilüzyon]. İLE/VE/||/<> Nesnesiz "algı"[halüsünasyon]. )


-YALNIZLIK ile KENDİNLE BAŞBAŞALIK



-YALNIZLIK ve/< KUŞKU



-YALPALAMA(") ile/<> (")TÖKEZLEME(")



-YAMAN

( Güç, etki ya da beceri olarak alışılmışın üzerinde olan. | Kötü, korkulan. )


-YAMYAM("İNSAN YİYEN İNSAN") ile/değil/yerine/>< İNSAN

( )


-YAN YANA YÜRÜYEMİYORSAK ile/||/<>/> ÜSTÜNE ÜSTÜNE YÜRÜMEK



-YAN YANA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> CAN CANA



-YANDAŞ ile YOLDAŞ/TOVARİŞ[Rusça]



-YANINDA OLABİLEN ile/ve/değil/||/<>/> YARIN'DA OLABİLEN



-YANIT:
AHLÂKSIZA ve/||/<> BİLGİSİZE

( [ya(kı)nından] Uzaklaşmak. VE/||/<> [imâsızca] Susmak. )


-YANLIŞ ANLA(ŞIL)MAK ile/ve/<>/değil BEKLENTİ



-YANLIŞ YERDE/ZAMANDA/KOŞULLARDA:
KALMAK değil/yerine KALKMAK



-YANLIŞ(HATÂ) ile AYIP

( DEH ÂK: ON AYIP
* ÇİRKİNLİK
* BODURLUK
* ZULÜM VE ADÂLETSİZLİK
* OBURLUK
* KÖTÜ DİLLİLİK
* YALANCILIK
* ACEMİLİK
* AKILSIZLIK
* KORKAKLIK
* UTANMAZLIK )


-YANLIŞ(HATÂ) ile AYIP

( Ayıplara keşif bâtıldır. )


-YANLIŞ/I YAPMAYACAK KADAR/ŞEKİLDE BİLMEK ile/ve ANLATABİLECEK/AKTARABİLECEK KADAR/ŞEKİLDE BİLMEK



-YANLIŞ/KÖTÜ/AŞIRI/ABARTILI KULLANILANLAR:
"SIKINTI YOK!" ve/<> "AYNEN" ve/<> "KESİNLİKLE" ve/<>
"HAYIRLISI" ve/<> "KISMET" ve/<> "TABİİ Kİ DE" ve/<>
"YAPILACAK BİR ŞEY YOK" ve/<> "BENCE DE"

( )


-YANLIŞ/KÖTÜ/AŞIRI/ABARTILI KULLANILANLAR:
"SIKINTI YOK!" ve/<> "AYNEN" ve/<> "KESİNLİKLE" ve/<>
"HAYIRLISI" ve/<> "KISMET" ve/<> "TABİİ Kİ DE" ve/<>
"YAPILACAK BİR ŞEY YOK" ve/<> "BENCE DE"

( )


-YANLIŞ ile KÖTÜ ile ÇİRKİN ile GÜNAH/YAZUK

( Akıl. İLE Ahlâk. İLE Estetik. İLE Din. )


-YANLIŞ ile KÖTÜ ile ÇİRKİN ile GÜNAH/YAZUK

( Kötülüğün engellenmesi, iyiyi elde etmekten önceliklidir. [Def-i mefâsıd/mazariyat, celb-i menâfiden/menfaatten evlâdır.] )


-YANLIŞ ile KÖTÜ ile ÇİRKİN ile GÜNAH/YAZUK

( Kötülük, yanlış anlamaların ve kötüye kullanmaların yarattığı sorunlara yanlış yaklaşımdır. )


-YANLIŞ ile KÖTÜ ile ÇİRKİN ile GÜNAH/YAZUK

( Kötülük, dikkatsizliğin gölgesidir. )


-YANLIŞ ile KÖTÜ ile ÇİRKİN ile GÜNAH/YAZUK

( Kimse, bile bile kötü değildir; her kötülük, bilgi sanılan bir bilgisizlikten gelir. )


-YANLIŞ ile KÖTÜ ile ÇİRKİN ile GÜNAH/YAZUK

( Sadece bir iyi vardır, bilgi; sadece bir kötü vardır, cehalet. )


-YANLIŞ ile KÖTÜ ile ÇİRKİN ile GÜNAH/YAZUK

( Daha yüksek bilginize ters düşen her ne yaparsanız, o günahtır. )


-YANLIŞ ile KÖTÜ ile ÇİRKİN ile GÜNAH/YAZUK

( Rational. VS. Ethic. VS. Aesthetics. VS. Religious.
Evil is in the wrong approach to problems created by misunderstanding and misuse.
Evil is the shadow of inattention.
Whatever you do against your better knowledge is sin. )


-YANLIŞI SAVUNACAK KADAR BİLGİSİZ/LİK ile/ve/||/<> DOĞRUYU İNKÂR EDECEK KADAR NANKÖR/LÜK



-YANLIŞIN/HATANIN/SUÇUN:
SAHİBİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NEDENİ



-YANLIŞTA:
[ne yazık ki]
TEKRAR ile/değil/> "KARAR"



-YANSITMA ile/ve/||/<> TEMSİL ETME



-YANYANA KOYMAK ile BİRARAYA GETİRMEK



-YANYANA/LIK ile/ve ART ARDA/ARDIŞIK/LIK/MÜTERÂDİF[Ar. < RİDF]

( Uzay/mekân. İLE/VE Zaman. )


-YANYANALIK ile/ve DIŞTALIK



-YAP!:
(")KİŞİLERİN(") "YAPTIĞINI"
değil/yerine
KİŞİNİN(/KENDİ) YAPABİLECEĞİNİ



-YAPABİLECEKLERİMİZ ile/ve/||/<> YAPAMADIKLARIMIZ

( Heyecan verir. İLE/VE/||/<> Rahatsızlık verir. )


-YAPAMAYACAĞINI ZANNEDEN değil/yerine/>< YAPABİLECEĞİNE İNANAN



-YAPAY ZEKÂ ve/||/<> SÜRÜ ZEKÂSI



-YAPAY/BOŞ "GÜZELLİKLER":
HAZ ve/||/<> ZENGİNLİK ve/||/<> ÜN/ŞÖHRET



-YAPI/İMAR:
"BARIŞI" ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> "AFFI"



-YAPI/SAL ile/ve DÖNEM/SEL, (KONJONKTÜR/EL)



-YAPICI/LIK ve/||/<>/>/< YAPILANDIRICI/LIK



-YAPILABİLECEKLERİ:
ÖTELEMEK ile/değil/yerine/>< İTELEMEK



-YAPILACAK İŞ ile/ve/||/<>/> YAPILABİLECEK İŞ

( Yeterince çoktur. İLE/VE/||/<>/> Daha da çoktur. )


-YAPILACAK ile/ve YAPILABİLECEK

( Yapılan her şey sizin tarafınızdan, yani evrensel ve tükenmez enerji tarafından yapılır. )


-YAPILAN/OLAN ile YAPILMASI/OLMASI GEREKEN

( Doğa. İLE İnsan eylemi. )


-YAPILAN/OLAN ile YAPILMASI/OLMASI GEREKEN

( Platon'a kadar. İLE Platon sonrası. )


-YAPILAN ile/ve/||/<>/>< YAPIL(MA)MASI GEREKEN



-YAPILANMA ve/||/<>/< ACI-KEDER



-YAPILANMA ile/ve/<> BOZULARAK YAPILANMA

( ... İLE/VE/<> Özellikle kasların gelişiminde. )


-YAPILMASI İSTENİLEN ile/ve/< YAPILMAMASI İSTENİLEN



-YAPILMAYACAKLAR ve/|| DİLLENDİRİLEMEYECEKLER

( [ne yazık ki] Dillendiriyorsun. VE/|| Yapıyorsun. )


-YAPILMAYACAKLAR ve/|| DİLLENDİRİLEMEYECEKLER

( İNTAK: Konuşturma, söyletme. | Dillendirme. )


-YAPISAL DÖNÜŞÜM ile/ve/değil/||/<>/< KENTSEL DÖNÜŞÜM

( )


-YAPITI(KİTABI/YAZIYI), BİRİ(LERİ)NE:
"ARMAĞAN ETMEK" değil SUNMAK/İTHAF ETMEK

( Dünyaya verebileceğimiz en büyük armağan, kendi dönüşümümüzdür. )


-YAPMA!:
EMİR değil KOLAYLAŞTIRMA/HIZLANDIRMA

( Bilenlerin/tecrübelilerin/büyüklerin, "... Yapma!/Etme!" sözleri/öğütleri, bir yasak/engel/kısıtlama değil yapılmayacakların kolay ve daha az olmasından dolayı, tecrübelerinden yararlanılmasını istedikleri içindir. Hemen buyruk/emir olarak algılanıp tepki göstermemekte yarar vardır! )


-YAPMA!:
SUSACAKKEN KONUŞMAK ve/||/<> KONUŞACAKKEN SUSMAK



-YAPMACIK OLUP "SEVİLMEK" ile/değil/yerine/>< KENDİN OLUP BEĞENİLMEMEK



-YAPMACIK/LIK ile/ve/<> "ZORLAMA"



-YAPMACIKLIK ile/ve GÖSTERMELİK



-YAPMAK İSTENİLEN ile/ve YAPILMASINA İZİN VERİLENLER ile/ve YAPILABİLENLER

( Güdülenme. İLE/VE Görev tanımı. İLE/VE Yetkinlikler. )


-YAPMAK ve SUSMAK

( Yaşamla tek buluşma noktamız, yapmak/eylem; kişiyle/insanla tek buluşma noktamız susmak/susabilmektir. )


-YAPMAK ile/ve/||/<>/< YAPILANDIRMAK



-YAPMAMAK ile YAPAMAMAK



-YAPMAYABİLME:
"İKTİDÂRI" değil İHTİYÂRI



-YAPTIĞIMIZ ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> YAPMAYABİLECEKKEN YAPTIĞIMIZ

( Her birinin sorumluluğu ve olumlu ya da olumsuz bir karşılığı vardır/oluşur. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/> Karşılığı, seviyeli olarak çok daha ağırlaşır. )


-YAPTIĞIMIZ ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> YAPMAYABİLECEKKEN YAPTIĞIMIZ

( İstenç/irâde ile yaparız. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/> Direncimizi/ihtiyârımızı etkin tutmayı yeğleyerek yapmayabiliriz. )


-YAPTIKLARIN ile/ve/> YAPACAKLARIN

( Yaptıkların, yapacaklarının göstergesidir/güvencesidir(teminatıdır). )


-YAPTIKLARINI, "SEVMEYE ÇALIŞMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SEVDİKLERİNİ YAPMAYA ÇALIŞMAK



-YAPTIRIM ile/değil/yerine TEŞVİK



-YAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< YAREN



-YARALANMADA/TRAVMA'DA:
MAĞDUR ile/ve/||/<> ZÂLİM
ile/ve/||/<>
GÖZLEMCİ



-YARALANMAK / YARALANABİLİR/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YARARLANMAK / YARARLANILABİLİR/LİK



-YARAMAK/YARAMAZ ile/değil YETMEZ/YETMEK



-YÂRÂN[Fars. < YÂR]/YÂREN ile YARAN

( Dostlar. | Bir erek çevresinde toplanmış ya da aynı ereği güttükleri için biraraya gelmiş olanların tümü. İLE Yarma işlemini/eylemini gerçekleştiren kişi. )


-YARAR/"MANTIK" EVLİLİĞİ ile AŞK EVLİLİĞİ



-YARAR ve/||/<>/> SAYGI



-YARARIN SAĞLANMASI ile/ve/değil/yerine/< ZARARIN UZAKLAŞTIRILMASI

( IZRAR[Ar.]: Zarar verme, zarara sokma. )


-YARARLI/LIK ile/ve/<> ANLAMLI/LIK



-YARARLI/LIK ile/ve/||/<> İŞ GÖRME/GÖREN



-YARARLI ile DOĞRU ile İYİ ile GÜZEL ile SEVAP

( Akıl. İLE Ahlâk. İLE Estetik. İLE Din. )


-YARARLI ile DOĞRU ile İYİ ile GÜZEL ile SEVAP

( Kavram ve nesnenin uygunluğu. İLE Düşünce ve eylemin uygunluğu. İLE Biçim ve içeriğin uygunluğu. İLE ... )


-YARARLI ile DOĞRU ile İYİ ile GÜZEL ile SEVAP

( Kendiniz için neyin iyi olduğunu bilmezken, başkaları için neyin iyi olduğunu nasıl bilebilirsiniz? )


-YARARLI ile DOĞRU ile İYİ ile GÜZEL ile SEVAP

( İyilik konusunda, kişiler, dört bölümdür:
1. Herkesten önce yapanlar: bunlar kerimdir.
2. Taklid yoluyla yapanlar: bunlar hakîmdir.
3. Engelleyenler: bunlar eşkiyadır.
4. Hoşlandıklarından dolayı yapanlar: bunlar kötü niyetlilerdir. )


-YARARLI ile DOĞRU ile İYİ ile GÜZEL ile SEVAP

( Rational. WITH Ethic. WITH Aesthetics. WITH Religious.
Appropriateness of concept and object. WITH Appropriateness of thought and action. WITH Appropriateness of shape and content. WITH ... )


-YARARLI ile DOĞRU ile İYİ ile GÜZEL ile SEVAP

( DEMIURGE: İYİ İDEASI (TANRI VE DÜNYANIN MİMARI) )


-YARARLILAR [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-YARARLILIK ile/ve/<>/< HESAPLANABİLİRLİK



-YARATICI/LIK ile/ve/||/<> ÇÖZÜMCÜ/LÜK



-YARATTIĞIN ETKİ ile/ve/<> BIRAKTIĞIN ETKİ/İZ



-YARDIM EDİLMİŞ YOKSULLAR ile/değil/yerine ORTADAN KALDIRILMIŞ YOKSULLUK

( Kabul edilemeyecek olmasına karşın ne yazık ki, "istenilen", desteklenen, beklenilen, göz yumulan, gözardı edilen. İLE/DEĞİL/YERİNE İstediğimiz, her birimizin ayrı ayrı ve/ya da hep birlikte taşın altına elini koyarak gerçekleştirmesi gereken. )


-YARDIM... YÜKÜN, ...:
"YERE BIRAKILMASINDA"
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
"KALDIRILMASINDA"

( Kendi sorumluluğundan kaçmaya çalışanlara yardım edilmemesi gerektiği ve tembelliği/hazcılığı teşvik etmenin, büyük yanlış olduğu anımsatılmaktadır. )


-YARDIM ile/ve/||/<> DESTEK



-YARDIM ile/ve/<> İÇ YARDIM

( Hizmet. İLE/VE/<> Himmet. )


-YARDIM ile/ve/<> İÇ YARDIM

( Başkasından/dışarıdan. İLE/VE/<> Kendinden. )


-YARDIMCI OLMAK ile/ve/<> KOLAYLIK SAĞLAMAK/SUNMAK



-YARDIMCI ile/ne yazık ki !YARDAK/ÇI

( ... İLE Özellikle kötü işlerde birine yardım eden kişi. )


-YARDIMCILARIN:
ÇOKLUĞU ile/yerine/değil YARARLILIĞI

( Bazı koşullarda, kimse, bize yardımcı olamaz. )


-YARGILAMAK ile/ve/||/<>/> YAFTALAMAK ile/ve/||/<>/> YÜRÜTÜM/İNFAZ[Ar.]



-YARININI İYİLEŞTİRMENİN YOLU/YÖNTEMİ ve/||/<>/</: BUGÜN, NEYİ YANLIŞ YAPTIĞINI BİLMEK



-YARISINI ve/||/<> İKİ KATI ve/||/<> ÜÇ KATI ve/||/<> SINIRSIZ

( Ye! VE/||/<> Yürü! VE/||/<> Gül! VE/||/<> Sev! )


-YARIŞMA = EMULATION[İng., Fr.] = WETTEIFER[Alm.] = AEMULATIO[Lat.]



-YAŞ ...:
"SINIFLANDIRMASI" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SINIRLANDIRMASI



-YAŞ:
40 ile/ve/> 50

( Gençliğin, yaşlılığı. İLE/VE/> Yaşlılığın, gençliği. )


-YASA DIŞI ile "YASA ÜSTÜ"

( "Yasa üstü" olduğu "kabul edilen", yasa dışı değildir(olmayabilir) fakat yasa dışı olan, yasa üstü değildir/olmaz. )


-YASA/HUKUK:
KARMAŞIKSIZ ile/ve/||/<> UYULABİLEN ile/ve/||/<> ETKİLİ



-YASA/KANUN ve/<> KORUMA

( Değişir. VE/<> Değişmez. )


-YASA ile/ve/||/<>/< ANAYASA



-YAŞA ve/||/<> SEV ve/||/<> DİNLE ve/||/<> KONUŞ

( Mış gibi yapmadan. VE/||/<> Dayanmadan. VE/||/<> Savunmadan. VE/||/<> İncitmeden. )


-YAŞA ve/||/<> SEV ve/||/<> DİNLE ve/||/<> KONUŞ

( [Without] Pretending. AND/||/<> Depending. AND/||/<> Defending. AND/||/<> Offending. )


-YAŞA ve/||/<> SEV ve/||/<> DİNLE ve/||/<> KONUŞ

( DİNLE ve/||/<> KONUŞ )


-YASAK ile ENGEL



-YASAK ile/ve/değil/||/<>/< TEHLİKELİ

( "Yasak" sözcüğünün kullanımı, çoğunlukla bir şeyin engellenmiş olmasından dolayı değil bilgi ve deneyime dayalı olarak tehlike olasılığından dolayıdır. )


-YASAK ile/ve/değil/yerine/||/<> VİCDAN



-YASAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAPTIRIMA TÂBİ



-YASAL EHLİYETTE:
<0 ile/ve/||/<>/> 0-15 ile/ve/||/<>/> 15-22 ile/ve/||/<>/> 22-70 ile/ve/||/<>/> 70>

( 9 AY ile/ve/||/<> SİNN-İ SEBÂVET ile/ve/||/<> SİNN-İ BÜLÛĞ ile/ve/||/<> SİNN-İ RÜŞT ile/ve/||/<> SİNN-İ ATEH(BUNAMA) )


-YASAL ile YASAL OLMAYAN



-YASALLIK İLKESİ ve/||/<> NEDENE BAĞLILIK ve/||/<> DEMOKRATİK TOPLUMUN GEREĞİ OLMA



-YAŞAM = FARKINDALIK || İNSAN = FARKINDALIK



-YAŞAM ALANI ile/ve/değil HAREKET ALANI

( Bazı düşünürlerin/sanatçıların, [turistlerin ya da turist gibi yaşayanların vb.] her hareket alanlarının, yaşam alanı olmadığı gibi. )


-YAŞAM ARAÇLARI ile/ve/||/<> YAŞAM BİÇİMLERİ



-YAŞAM BİÇİMİ ile/ve/<> PAYLAŞIM BİÇİMİ



-YAŞAM HAKKI ile/ve/=/||/<>/< SAVUNMA HAKKI



-YAŞAM KOŞULLARINI DEĞİŞTİRMEDE ETKİSİ/İŞLEVİ OLABİLECEK "ÇÖZÜM":
"KİMSENİN, BENİ TANIMADIĞI" BİR YERDE/ÇEVREDE OLMA/YAŞAMA ZANNI/"İSTEĞİ" ile/değil BENİ TANIYANLARIN OLMADIĞI YERDE/ÇEVREDE BULUNMA DÜŞÜNCESİ/"İSTEĞİ"



-YAŞAM:
"YANLIŞ(LAR)A KATLANMAK İÇİN" ile/değil/yerine/>< YANLIŞ(LAR)I DÜZELTMEK ÜZERE



-YAŞAM:
"YAŞIN İÇİNDE" değil YAŞANILANLARIN İÇİNDE



-YAŞAM:
(NE) "AŞK", (NE DE) "EKMEK" ile/ve/değil/||/< İNSAN OLABİLMEK/KALABİLMEK



-YAŞAM:
| ADÂLET ve/||/<>/< RIZÂ
ve/||/<>/<
BİLGİ/HABER |

( Bilgi/haber vermek, rızânın;
rızâ, adâletin;
adâlet de yaşamın temeli(nde)dir/merkezi(nde)dir. )


-YAŞAM:
| ADÂLET ve/||/<>/< RIZÂ
ve/||/<>/<
BİLGİ/HABER |

( Rızâ yazısı için burayı tıklayınız... )


-YAŞAM:
| ADÂLET ve/||/<>/< RIZÂ
ve/||/<>/<
BİLGİ/HABER |

( |
  | )


-YAŞAM:
ÇÖL İKLİMİNDE ile MUSON İKLİMİNDE ile AMAZON'DA ile KUTUPLARDA



-YAŞAM:
İNANÇ ve/<> DAYANÇ/SABIR



-YAŞAM:
MASAL ile/ve/||/<>/> ROMAN ile/ve/||/<>/> FIKRA

( Başlangıçta. İLE/VE/||/<>/> Yaşandıkça. İLE/VE/||/<>/> Anlattıkça. )


-YAŞAM:
YÖNETİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KARŞILAŞILAN



-YAŞAM(AY)I ÖĞRENMEK ile/ve/değil/=/||/<>/< SAÇMALAMAMAYI ÖĞRENMEK



-YAŞAM(DA):
"ÇOK (ŞEY/İ) BİLMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÇOK (DURUMU) ANLAMAK



-YAŞAM/İLİŞKİ:
"NE KADAR UZUN SÜRDÜĞÜ" ile/değil/yerine/||/<> NE KADAR NİTELİKLİ/DOLU OLDUĞU



-YAŞAM/YAZIN/ŞİİR/MÜZİK/DANS:
KURT, ... ve/||/<> KUŞ, ... ve/||/<> AT, ...

( ...'un, sürüsüyle gittiği gibi. VE/||/<> ...'un, havada uçtuğu gibi. VE/||/<> ..'ın, ovada koştuğu gibi. )


-YAŞAM ile/ve/||/<> ÖZGÜRLÜK ile/ve/||/<> MÜLKİYET

( bkz. John Locke )


-YAŞAM ile/ve PAYLAŞIM



-YAŞAM ve/=/||/<>/>/< PAYLAŞIM



-YASAMA SORUMSUZLUĞU ile/ve/<> YASAMA DOKUNULMAZLIĞI



-YASAMA ve/||/<>/> YÜRÜTME ve/||/<>/> YARGI



-YAŞAMAK:
BİRBİRİMİZİ İDARE EDEREK ile/ve/değil/yerine/<> UZLAŞARAK (ORTAK NOKTALARDA/ALANLARDA BULUŞARAK)



-YAŞAMAK:
ÖTEKİLERE/DİĞERLERİNE GÖRE ile/değil/yerine DEĞERLERİNE GÖRE

( Kaç kuruşunun olduğu önemlidir. İLE/DEĞİL/YERİNE Nasıl bir duruşunun olduğu önemlidir. )


-YAŞAMAK ve/||/<>/>/< ÇÖZÜM ÜRETMEK

( Yaşamakla meşgul olmazsan, ölmekle meşgul olursun. VE/||/<>/>/< Çözümün bir parçası değilsen, sorunun bir parçasısındır. )


-YAŞAMAK ile/ve EYLEMİNDE BULUNMAK



-YAŞAMAK ve/||/<> SEVMEK

( Direnmektir. VE/||/<> Güvenmektir. )


-YAŞAMAK ve/||/<>/>/< YAŞARKEN YAŞATMAK

( )


-YAŞAMAK ile/ve YAŞATMAK



-YAŞAMAYIP YAŞLANMAK ile/değil/yerine/>< YAŞAYIP YAŞLANMAK



-YAŞAMDA/BİSİKLETTE:
KİŞİLERE ÇARPMAMA ve/||/<> ARAÇLARA VE KİŞİLERE ÇARPILMAMA



-YAŞAMI ÖĞRETEN:
YAŞIMIZ değil YAŞADIKLARIMIZ



-YAŞAMIMIZA GİRENLERİ BELİRLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAŞAMIMIZDAN ÇIKARILACAKLARI BELİRLEMEK



-YAŞAMIN "ZORLUKLARINI" KOLAYLAŞTIRMADA:
AŞK ve/||/<> (KOŞULSUZ) SAYGI VE SEVGİ ve/||/<> SANAT



-YAŞAMIN DEĞİŞTİRDİĞİ ile/ve/<>/değil/yerine YAŞAM(LAR)I/NI DEĞİŞTİREN



-YAŞAMIN MATEMATİĞİNDE:
ÇARPMA ve/||/<> BÖLME ve/||/<> ÇIKARMA ve/||/<> TOPLAMA

( Gerçeklerle. VE/||/<> Ayrılıklara. VE/||/<> İnsanlık ölçeğinden. VE/||/<> Kendini ve/ya da kendinle. )


-YAŞANTI ve İMGE ve/||/<>/> TASARIM ve SİMGE



-YAŞAR'IM/IZ ve/+/||/<> 24 YIL

( image )


-YAŞAR'IM/IZ ve/+/||/<> 24 YIL

( YAŞAR'ımız için oluşturulan özel sayfamızı görmek için burayı tıklayınız... )


-YAŞARKEN ve/||/<> ÖLÜRKEN

( Yaşamdan/yaşamaktan başka hiçbir şey yoktur/olmamalıdır. VE/||/<> Ölmekten başka hiçbir şey yoktur/olmamalıdır. )


-YAŞAYAMAMAK ile/ve/değil YAŞADIĞINI, GÖNLÜNCE YAŞAYAMAMAK

( Hayallerini/istediklerini gerçekleştirememek. İLE/VE/DEĞİL Gerçekten istediklerini ve gerekenlerini yaptığın halde hayallerini gerçekleştirememek. )


-YAŞAYANLAR ile/fakat/ne yazık ki ÖLENLER

( Ölenlerin gözlerini kapatıyor. İLE/FAKAT/NE YAZIK Kİ Yaşayanların gözlerini açamıyor. )


-YAŞLANDIĞINDA/N DOLAYI OYNAMAYI/GÜLMEYİ BIRAKMAK DEĞİL ile/ve/değil/||/<> OYNAMAYI/GÜLMEYİ BIRAKTIĞINDA/N DOLAYI YAŞLANMAK



-YAŞLARDA:
0-1 ve/||/<>/> 1-3 ve/||/<>/> 3-6 ve/||/<>/> 6-12 ve/||/<>/> 12/20 ve/||/<>/> 20-40 ve/||/<>/> 40-65 ve/||/<>/> 65 >

( "Temel güven"e karşı, güvensizlik. VE/||/<>/> Özerkliğe karşı, kuşku ve utanç. VE/||/<>/> Girişimciliğe karşı, suçluluk. VE/||/<>/> Başarıya karşı, aşağılık/yetersizlik "düşüncesi". VE/||/<>/> Kimliğe karşı, kimlik/rol karmaşası. VE/||/<>/> Yakınlığa karşı, uzaklık-yalnızlık-yalıtılmışlık. VE/||/<>/> Üretkenliğe karşı, durgunluk. VE/||/<>/> Benlik bütünlüğüne karşı, ümitsizlik. )


-YAŞLILARDA GÖRMEMİZ GEREKEN:
GEÇMİŞ ile/ve/değil/yerine/<> GELECEK



-YAŞLILIK ve/||/<> SAYRILIK ve/||/<> KITLIK ve/||/<> ÖLÜM

( "Mahşerin dört atlısı." )


-YATAK [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-YATAK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-YATAK ile/ve/||/<>/> YASAK



-YATIRIM:
"DOLAR"A ile/değil/yerine DOĞAYA



-YATKIN/LIK ile/ve/||/<> YETKİN/LİK



-YAVAŞLIK ile/ve/||/<> ESNEKLİK



-YAYGIN BİLGİ ile/ve/<> ÖZEL BİLGİ ile/ve/<> BİLGİ

( 1- Ammeden, ammeye aktarılan yaygın bilgi.
2- Alimlerden, alimlere aktarılan özel bilgi.
3- Tek bir kişiden, tek bir kişiye aktarılan bilgi. )


-YAYGIN EĞİTİM ile/ve/<> ÖRGÜN EĞİTİM



-YAYGIN/LIK ile/ve ZENGİN/LİK



-YAYGIN ile/ve/||/<> BİLİNEN



-YAYGINLAŞMA ile/ve/değil/||/<>/< İTİBAR GÖRME



-YAYILMADA:
[ya] TİCÂRET ve [ya] DİYÂNET ve [ya] SİYÂSET



-YAYIM [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-YAYIM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-YAYIN [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-YAYIN [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-YAYMAK ile PAYLAŞMAK



-YAZ(IL)MAYA GEREK/DEĞER DUYULAN (/DUYULMUŞ/DUYULACAK OLAN) ile/ve YAZ(IL)MAYA GEREK/DEĞER DUYULMAYAN (/DUYULMAMIŞ/DUYULMAYACAK OLAN)



-YAZ ile YAS



-YAZAR ile YAZICI



-YAZDIĞINI YAP!(MAK) ve/<> YAPTIĞINI YAZ!(MAK)

( Yapacağını yaz, yazdığını yap! )


-YAZDIĞINI YAP!(MAK) ve/<> YAPTIĞINI YAZ!(MAK)

( Yaşamak için ayağa kalkmıyorsan, yazmak için masaya oturma! )


-YAZI VE NOKTALAMA ÖZELLİKLERİ ile/ve/||/<>/< SÖZCÜK VE BAĞLAM ÖZELLİKLERİ

( Yazanın bilgi, bilinç ve sorumluluğunda. İLE/VE/||/<>/< Söyleyenin/konuşanın bilgi, bilinç ve sorumluluğunda. )


-YAZILI (OLAN/OLABİLİR/OLMALI) ile/ve/||/<> KAZILI (OLAN/OLABİLİR/OLMALI)

( Us'a/akıl'a. İLE/VE/||/<> Bulunç'a/vicdan'a. )


-YAZILI OL(A)MAYAN KURALLAR ile/ve/değil KONUŞUL(A)MAYAN KURALLAR

( Gelenek-görenek, töre gibi sözel/şifâhî[Ar.] kurallar. İLE/VE/DEĞİL Bazı/birçok özel/ayrıntı konu ve kuralları. )


-YAZMAK ve/=/||/<> BİRLİĞE GETİRMEK



-YEDİĞİN "KAP" ile "BİNDİĞİN DAL"



-YEĞLEME ile/ve/||/<> KİMLİK

( Ergenin, kimliği mi var ki, yeğlediği olsun. )


-YEĞLEMEK/TERCİH ETMEK ile/ve/||/<> ÖNE ÇIKARMAK



-YELEME ile ...

( Ciddi işlerle uğraşmayan. )


-YELLOZ ile ŞILLIK

( Ahlâksız, hafifmeşrep. İLE Aşırı ve bayağı biçimde süslenip boyanmış kadın. )


-YELTEMEK/YİLTEMEK = KIŞKIRTMAK | ÖZENDİRMEK, İSTEK UYANDIRMAK



-YEMEK BİRİ(LERİ)YLE (PAYLAŞARAK) YEMEK



-YEMEK DÜZENİ ve ÇATAL-BIÇAK KULLANIMI!

( Yemek yenilebilmesi için hazırlanan, masanın üzerinde bulunan tüm araç ve gereçlere "Kuver" denir.
"Ala Carte Kuver, Tabldot Kuver, Fiks Menü Kuveri, Kahvaltı Kuveri, Çay Kuveri" olarak düzenlenir. )

( - Önce yenilecek yemeğin takımı, kuverin en dışına, en son yenilecek yemeğin takımı, en içe konulur.
- En dıştaki takımdan başlanılır, içe doğru devam edilir.
- Çatal ve bıçaklar, boyları itibariyle masanın kenarına, takımların saplarına göre hizalandırılır.[Büyüklüklerine göre sıralandırılmaz/hizalandırılmaz!]
- Bıçaklar, kesici tarafı tabağa bakacak biçimde, sağ tarafa konulur.
- Ekmek tabağı, sol tarafımızda bulunur ve bıçağı da üzerinde, kesici tarafı sola/dışa bakacak biçimde bulundurulur.
- Bardaklar, sağ tarafta ve bıçaklarımızın önünde bulundurulur.
- Tatlı takımında ise çatal, hemen tabağın üzerinde, sağ tarafa dönük[sapı solda!], bıçak(keskin tarafı içe/aşağıya dönük) ve kaşık ise çatalın üstüne, sol tarafa dönük(sapı sağda!) konulmalıdır. Sadece dondurma kaşığı[ucu düz kaşık], çatalın alt tarafına[tabağın hemen üstüne], sola bakacak biçimde[sapı sağda!] konulur. Tabağın önündeki tatlı takımı, tatlı gelene kadar kullanılmaz.[Yedi yaşın altındaki çocuklara verilebilir.]
- Çorba kaşığı, sağda ve en dışta bulunur.[Sol taraftaki kaşık, solumuzda oturan kişiye aittir!]
- Üzüm, kiraz gibi meyveler için takım bulunmaz.
- Hardal ve ketçap türevleri, önceden masaya konulmaz.
- Sürahi ve şişeler için altlık kullanılmalıdır.
- Ekmek Tabağı 15 cm., Salata ve Tatlı Tabağı 17 cm., Zeytinyağlı Tabağı 19 cm., Çukur Çorba Tabağı 19 cm., Ordövr Tabağı 21 cm., Ana Yemek Tabağı ise 24 cm.dir.
- Yemek peçetesi [35 cm. X 50 cm.]dir.
[Çeşitli biçimlerde katlanmış bez peçeteler, bir köşesi tabağın altına sıkıştırılarak kucağa doğru sarkıtılır. Gerektiğinde kullanılmalıdır! Kâğıt peçete aranılmamalıdır! Çok gereksinim duyulduğunda garsondan istenilebilir ya da yanımızda bulundurulmalıdır!]
- Çatal ve bıçak, kalem tutar gibi tutulmaz! Sapları hiçbir zaman baş parmak ve işaret parmağının arasında kalmamalıdır.
- Sapı avuç içinde kalacak biçimde, işaret parmağıyla desteklenecek biçimde tutulur.
- İkide bir, el değiştirilerek kullanılmaya çalışılmaz!
- Bazı yiyecekler[pizza gibi], gerektiğinde ve/ya da çevreye/çoğunluğa/ülkeye göre elle de yenilebilir.
- Salata için ana yemek çatal ve bıçağı kullanılır.
- Çatal-bıçağı doğru tutmak için bazı şeyler kesmeye alışmak için önceden, kendi başımıza çalışma yapmamız yararlı olacaktır!
- Bıçağın üzerine herhangi bir şey konulmaz, bıçakla bir şey alınmaz, bıçakla bir şey yenilmez! Hiçbir zaman, hiçbir biçimde, bıçak ağza götürülmez! Bıçak, sadece yardımcı bir araçtır! Bıçağın işlevi, ekmekle ya da başka bir şeyle karşılanmaya çalışılmaz![Bazen, "çatalın kenarıyla bölünebilir" düşüncesinde bile, [olabildiğince] çatal yerine bıçak kullanmak gerekir.]
- Çatalı sağ elde tutmak için [sağ elle yemek için], yemek önceden lokmalara ayrılmaz, parça parça duruma getirilmez!
- Tabaktan alınan parçaları, çatalın alacağı kadar küçük/az tutmak gerekir. Çatalın ucu saplanarak alınan parçaları, çatalın içbükey tarafının aşağıya bakacak biçimde[sapının avuç içinde kalacak biçimde] ağza götürülmesi gerekir.
- Yere düşen çatal ve/ya da bıçak, eğilip alınmaya çalışılmaz ya da herhangi bir telâfiye ya da çabaya girişilmez, utangaçlık duyulmaz, hata olarak yorumlanmamalı/algılanmamalıdır ve üstünde durmamak gerekir![Garsondan yenisi istenir ve sağ tarafımızdan verilmesi üzerine beklememiz gerekir.]
- Yemeğinizi bitirdiğinizde/doyduğunuzda çatal ve bıçak birleştirilerek, saat 4 ya da 5 yönünde, sapı dışta kalacak biçimde yan yana tabağın üzerine bırakılır(tamamen tabağın içine konulmaz![Garsonun tabakları üstüste koyması gerektiğinde ona yardımcı olmak açısından da.]). Eğer yemeğe devam ediliyorsa çatal ve bıçağın ucu, tabağa, sapları masaya dayanacak biçimde ya da çapraz olarak tabağın ve yemeğin üzerinde bırakılır.(Bu durumdayken tabağınızda yemek kalmasa bile garsonların tabağınızı alma girişiminde bulunmaması gerekir. [Gerekirse bunu garsona tekrar anımsatmamızda hiçbir sakınca yoktur.])
- Metaller üzerinde kesim yapılmaz!
- Servis tabağına/fayansına el değdirilmez!
- Tabaklar aşırı doldurulmamalıdır!
- Tek bir parça servis ediliyorsa tabağın tam ortasına gelecek biçimde konulur.
- Lokmalar, küçük tutulmalıdır. Çataldan düşürmemek ve dökmemek açısından da gereklidir. Ayrıca, dökmemek için tabağın üzerine fazla eğilmemek gerekir.
- Dirsekler ve kollar etrafımızdakileri rahatsız etmeyecek biçimde denetim altında tutulmalıdır. Tabağımız ve masanın üzerinde büyük açılar oluşturacak biçimde açılmamalıdır.
- "Etrafımızdakilerin bizi gözlemliyormuş düşüncesi ve duygusu"ndan uzak kalmak gerekir.
- Gerekirse bazı ayrıntıları öğrenmek üzere bilgisinden emin olduğunuz kişilerin eylem ve tutumları gizlice gözlenebilir. Gördüklerinizi taklit etmek yerine neyin, nasıl olacağı üzerine emin olmak gerekir.
- 7 - 8 yaşından itibaren çatal-bıçak kullanımının olanağı, fırsatı ve eğitimi verilmiş/alınmış olmalıdır! Bilgi ve kurallar yaşam boyunca her yerde, her koşulda tam olarak uygulanmalıdır!
- Afiyet olsun! :) )


-YEMEK DÜZENİ ve ÇATAL-BIÇAK KULLANIMI!

( )


-YEMEK ile DAVET



-YEMEK ile ZÎYÂFET

( ... İLE Konuk kabul etme. | Konuğa yedirip içirme, şölen. | Değişik ve karışık olma. )


-YEMİNLEN değil YEMİNLE



-YENİ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-YENİ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-YENİ [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-YENİ [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]



-YENİ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-YENİ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-YENİLGİ/HEZÎMET[Ar.] ile/değil/yerine/>< HİZMET

( Hezîmete uğramamak için sürekli ve her türlü hizmet etmek gerekir. )


-YENİLİK ARAYIŞI ile/ve/||/<>/> ZARARDAN KAÇINMA ile/ve/||/<>/> SEBAT



-YENMEK ile/ve/||/<> ALT ETMEK



-YER DEĞİŞTİRME ile/ve/||/<> YANLIŞ (YERE) YERLEŞTİRME



-YERÇEKİMİ OLGUSU ile/ve/||/<> YERÇEKİMİ KAVRAMI

( Herkes için. İLE/VE/||/<> Bilgin//aydın/âlim/filozof için. )


-YERE/SOKAĞA/DIŞARI ...:
ÇÖP ATMAK yerine/değil CEPTE/ÇANTADA TUTMAK

( Yanlışı. >< Doğrusu. )


-YEREL DİL/LER ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖVDE DİLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ZİHİN DİLİ

( İşaretler/simgeler[yazılar/sözcükler], sesler aracılığıyla sürdürülen dil. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Durum/duruş, davranış/tutum, el/yüz/göz[bakış, jest, mimik], işaret/simge, ses tonu/vurgusu aracılığıyla sürdürülen dil. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< İmgeler, nesneler, kavramlar, olay/olgu ve durumların kayıtlarının yoğrulduğu dil. )


-YEREL DİL/LER ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖVDE DİLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ZİHİN DİLİ

( Ülkelerin/bölgelerin, toplulukların/bireylerin, ortak/uzlaşımsal olarak belirlediği/kullandığı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Sınırların, bölgesel/yerel farklılıkların bulun(a)madığı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bireyin donanımı(geliş[me]mişliği] oranındaki. )


-YEREL DİL/LER ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖVDE DİLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ZİHİN DİLİ

( IQ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EQ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SQ )


-YERİNDE KALMAK/SAYMAK ile/değil EVDE KALMAK



-YERİNDE/LİK ile/ve GEÇERLİ/LİK



-YERLERDEYİZ ile/değil/yerine/>< AYAKTAYIZ

( Ayrıysak/ayrıyken. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Birlikteysek/birlikteyken. )


-YERLERDEYİZ ile/değil/yerine/>< AYAKTAYIZ

( )


-YERLEŞİK ile/ve/<> GEZGİN

( İnsanlığın gelişimi ve dünya tarihi, bulunduğu olanakları[yer/bölge/koşulları], yeterli gören kişi/ler ile daha da ileriyi[öteyi/yukarıyı] düşünen, merak eden, isteyen/ler arasındaki ilişki[birlik/telik ya da çatışma] ile süregelmiştir.

Bu durum ve süreç, dünya ne kadar daha devam edecekse, en başta, felsefede, bilimde ve sanatta olmak üzere, o kadar daha aynen devam edecektir. Herhangi iki kişi arasında, erkek-kadın, ebeveyn-çocuk, yaşlı-genç, bilen-bilmeyen, zengin-fakir gibi, "doğu"-"batı" gibi her türlü ayrışma ve çatışma ile hem birbirlerini geliştirecek, hem de engel olacaklardır.

Aslolan ve anlaşılması gereken de şu ki, bu devinim/döngü, hiçbir zaman ve koşulda sonlan(a)mayacağından dolayı, bu süreçteki "zorlukların"/uğraşıların, yaşamın [ve anlamının], bireyler arasında değil doğayla/fizikle olduğunu anımsayarak, paylaşım ve dayanışma içinde, bilgilerimizi, farkındalıklarımızı paylaşarak ve ümit aşılayarak sürmesi gerektiğidir.
[ Başkalarından/dışarıdan, hazır gelmesini değil kendim(iz)den başlay(/t)arak! Şimdi, burada ve içinde bulunulan, yeterli/yetersiz, "olumlu/olumsuz", tüm koşullarda! Vazgeçmeden, ertelemeden, üşenmeden!] )


-YERLEŞMEK ve/||/<>/> KÖK SALMA



-YERLİ ile/değil ONO(PATAGONYA) YERLİSİ

( ... İLE/DEĞİL Patagonya'da, Darwin ve ekibi gibi yerlilere sahip çıkmaya çalışanlar, onlara acıyıp gemilerden, eski palto ve giysiler verdiler. Böylece çıplak gövdeleriyle yaşamaya alışkın yerliler, üstlerindeki ıslak giysilerle zatürre olup hastalandılar. Ayrıca, giysilerden, kızamık, kızıl gibi hiç karşılaşmadıkları hastalıklar kaptılar. Bazıları Paskalya ve Galapagos Adaları'na kaçtı. Onları uygar ve çağdaş Avrupa'lı yapma çabası iflas etti. Son yaşayan Ono yerlisi de, -belki de kahrından- 2012'de öldü. )


-YEŞİL ALAN ile/ve/||/<>/> BAHÇE



-YEŞİL YOL(THE GREEN MILE) ile/ve/||/<> HÜCRE NO: 7 MUCİZESİ(MIRACLE IN CELL NO: 7)

( Filmlerini izlemenizi salık veririz... )


-YETENEK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-YETENEK/Lİ ile/ve/||/<>/> DEHÂ/DÂHİ

( "Başkalarının güç bulduğunu yapmak". İLE/VE/||/<>/> Yeteneklilerin "olanaksız gördüğü"nü yapmak. )


-YETENEK/Lİ ile/ve/||/<>/> DEHÂ/DÂHİ

( Kimsenin vuramadığı hedefi vurur. İLE/VE/||/<>/> Kimsenin göremediği hedefi vurur. )


-YETENEK ve/<> AYRICALIK



-YETENEK ve/||/<>/> ÇALIŞMA

( Ortalamanın üzerine çıkarır. VE/||/<>/> Yeteneklilerin üzerine çıkarır. )


-YETENEK ve/<> ÖZGÜRLEŞTİRİCİ İLİŞKİ



-YETER! ile/ve/||/<> HAYIR!



-YETERİNCE/LİK ve/||/<>/> DOĞRU/LUK



-YETERLİ = ADEQUATE[İng.] = ADÉQUATE[Fr.] = ADEQUATUS[Lat.]



-YETERLİ ile/ve/değil/yerine/<>/< TATMİN EDİCİ



-YETERSİZ ÇÖMEZ ile/ve ORTA NİTELİKLİ ÇÖMEZ ile/ve İYİ ÇÖMEZ

( Yetersiz bir çömez, öğretmenin ününden yararlanır. İLE/VE Orta nitelikli bir çömez, öğretmenin sevecenliğine hayrandır. İLE/VE İyi bir çömez ise öğretmenin düzencesiyle(disipliniyle) güçlenir, gelişir. )


-YETERSİZ/LİK ile/ve/<>/> GEÇERSİZ/LİK



-YETERSİZ/LİK ile/ve/||/<> YETMEZ/LİK



-YETERSİZLİKLERİ/Nİ İNKÂR ETMEK ile/ve/||/<> KUSURLARI/NI İHMAL ETMEK



-YETİ ile/ve/<> NİTELİK



-YETİ ile/ve/<> YETKİ



-YETİŞKİN ve/<> BİSİKLET



-YETİŞKİN ile/ve/<>/değil YENİYETME



-YETKE(OTORİTE):
GELENEKSEL ile/ve/||/<> ETKİLEYİCİ(KARİZMATİK[Fr.]) ile/ve/||/<> YASAL



-YETKE ile YETKİ

( Yaptırma ya da yasak etme hakkı ya da gücü, sulta, otorite. | Yeterliğine herkesi inandırarak, bir kişinin kendine sağladığı itaat ve güven. İLE Bir görevi/işi, yasaların verdiği olanaklara göre, belirli koşullarla yürütmeyi sağlayan hak, salahiyet, mezuniyet. )


-YETKECİ/OTORİTER[İng.] ile/değil/yerine/>< ÖNDER/LİDER[İng.]

( Bencil. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Alçakgönüllü. )


-YETKİ ve/||/<> ÖZGÜRLÜK ve/||/<> SORUMLULUK



-YETKİ ile/ve SORUMLULUK

( YVHS: YETKİ VER, HESAP SOR! )


-YETKİ ile/ve SORUMLULUK

( YETKİ VER, HESAP SORMA! değil/yerine YETKİ VER, HESAP SOR! )


-YETKİLİ OLMAK ile/değil/yerine/||/<>/< ETKİLİ OLMAK/OLABİLMEK



-YETKİNLEŞ(TİR)MEK ile/ve/<> TAMAMLA(N)MAK

( KEMÂL/TEKÂMÜL )


-YETKİNLİK ile/ve/<> TAMAMLANMA



-YIĞIN ile İSTİF[İt.]

( Bir şeyin yığılmasıyla oluşturulan küme, tepe. | Birçok kişinin biraraya gelmesiyle oluşan kalabalık, küme, kitle. İLE Üst üste eşya konularak yapılan düzgün yığın. | Kereste, tahta gibi ağaç ürünlerini kurutmak ya da bekletmek amacı ile belirli düzenlerde üst üste dizerek yapılan yığın. | Stok. )


-YIĞIN ile MİLLET

( 72 milleti, bir(lik) bilmeyen, İNSAN değil! )


-YIKAR:
ASIK SURAT ve AŞIRI SÜRAT ve ARSIZ AVRAT ve HAYIRSIZ EVLAT

( Esnafı. VE Sürücüyü. VE Zengini. VE Aileyi. )


-YIKAR ile YIKAR

( Yıkamanın geniş zamanlı tanımı/kullanımı. İLE Yıkmanın geniş zamanlı tanımı/kullanımı. )


-YIKICI OLMAK ile SÖZÜNÜ ESİRGEMEMEK



-YIKICI YAKLAŞIM ile/ve/değil/<> KATILAŞTIRICI YAKLAŞIM



-YIKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< AŞMAK



-YILDIRMA ile/ve/<> BEZDİRME



-YILDIRMA ile/ve/<> SİNDİRME



-YILMA >< YILMAZ

( Bir işten, gözü korkup vazgeçmek. | Bıkmak, usanmak. >< Bir işten gözü korkup vazgeçmeyen, yılmayan. )


-YILMAZ ile/ve/<> YORULMAZ ile/ve/<> YENİLMEZ



-YİRMİ YIL ÇALIŞAN ÖĞRETMEN:
[ya] BİR YILLIK "DENEYİMİNİ", YİRMİ YIL BOYUNCA TEKRAR EDEN
ile/değil/yerine/ne yazık ki/ya da/><
YİRMİ YILLIK DENEYİMİ OLAN



-YİYECEK/İÇECEK [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]



-YİYECEK/İÇECEK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-YOĞUNLUK ile/ve PAYLAŞIM



-YOK/LUK ile/değil/yerine YETERSİZ/LİK



-YOK ile/ve PAYLAŞILABİLİR OLMAYAN



-YOKLUĞU PAYLAŞMAK değil VARLIĞI PAYLAŞMAK ve/||/<> İYİ GÜN DOSTU OLMAK değil KÖTÜ GÜN DOSTU OLMAK



-YOKLUĞU/N İLE:
TEHDİT ile/değil/yerine TERBİYE



-YOKLUK:
TERBİYE EDER ve/+/||/<>/> ADAM EDER



-YOKSUL:
AZA SAHİP OLAN değil "ÇOK"U İSTEYEN



-YOKSUL:
YENİ ile ÖZGÜR ile YARATICI ile BİRLEŞMİŞ ile DÜŞKÜN

( Eric Hoffer'ın, Kesin İnançlılar[Kitle Hareketlerinin Anatomisi] adlı kitabını okumanızı salık veririz... )


-YOKSULLUĞU SONLANDIRMAK:
HAYIR İŞİ ile/ve/değil/||/<> ADÂLET



-YOKSULLUK:
YİYECEK BİTİNCE ile/ve/değil/||/<>/> ADÂLET BİTİNCE



-YOKSULLUK ile/ve/ne yazık ki/> MUTLAK YOKSULLUK



-YOKSUNLUK ile/ve/||/<> (OPTIMAL/OMNIPOTANT) KIRILMA



-YOKTUR:
YOLA ÇIKIP VARMAYAN ve/||/<> YOLDAN ÇIKIP VARAN



-YOL GEÇEN HANI ile ...

( Beyazıt'ta, Çarşıkapı - Kapalıçarşı arasında bulunan eski bir han. )


-YOL ÜSTÜNDE TAŞ GÖRSEK, ...:
"YOLDAN VAZGEÇMEK" ile/değil/yerine/>< ÜSTÜNDEN GEÇMEK



-YOL VERMEK ile/değil/yerine YER VERMEK



-YOLA ÇIKMAK:
"YAŞAMDAN KAÇMAK İÇİN" ile/değil/yerine/>< YAŞAMI KAÇIRMAMAK ÜZERE



-YOLA:
AKILLA ÇIKMAK ile/ve/||/<>/> AKILDAN ÇIKMAK



-YOLDAŞ (OLMAK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HALDAŞ (OLMAK)

( Gövdeye. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Gönüle. )


-YOLLAR ile/ve/değil/||/<>/< TEK/ORTAK YOL

( Kişi sayısınca. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Samimiyetle. )


-YOLSUZLUK ile YOLSUZLUK ile YOLSUZLUK

( Parasızlık. İLE Dolandırıcılık. İLE Aidiyetsizlik. )


-YOLUN BAŞI ile/ve/||/=/<> YOLUN SONU



-YÖNETİCİ:
ORTALAMA ile/ve/||/<> İYİ ile/ve/||/<> İLERİ

( Para kazandırır. İLE/VE/||/<> Düzen kazandırır. İLE/VE/||/<> İnsan kazandırır. )


-YÖNETİCİ/LER ile/ve/||/<> KORUYUCU/LAR ile/ve/||/<> ÜRETİCİ/LER



-YÖNETİCİ ile/ve/yerine/değil ÖNDER

( BUU/BUĞ: İnsan kümelerinin önderi/yöneticisi. [Birden fazla Buğ varsa içlerinden biri Baş Buğ olmuştur.] [Kişileri koruyup gözeten, birbirine sevgi ve saygıyla bağlayan Bağ, Buğ ve Ban olmuştur.] )


-YÖNETİCİ ile/ve/yerine/değil ÖNDER

( Kişinin el parmakları, toplumsal örgütlenmeye köz/model olmuştur. Kişi öbekleri/grupları, 10'luk sisteme göre örgütlenmiştir. Buu, 10'luk düzenin önderi olmuştur. )


-YÖNETİCİ ile/ve/yerine/değil ÖNDER

( İşi, doğru yapan. İLE/VE/YERİNE/DEĞİL Doğru işi yapan. )


-YÖNETİCİLER:
"SEÇKİN" ve/<> "KOZMİK" ve/<> "İLÂHİ"



-YÖNETİM İŞLEMLERİNDE:
YETKİ ile/ve/||/<> BİÇİM ile/ve/||/<> NEDEN ile/ve/||/<> KONU ile/ve/||/<> AMAÇ



-YÖNETİM ile/ve/<> ADÂLET



-YÖNETİM ve/||/<> TAKIM

( )


-YÖNETİM ile/ve/||/<>/> YÖNETİMİN SORUMLULUĞUNUN, TARİHSEL GELİŞİMİ

( ... İLE/VE/||/<>/> Blanco Kararı ile. [1873] )


-YÖNETİM ile/ve/||/<>/> YÖNLETİM



-YÖNETİMDE:
YETKİ ve/||/<> BİÇİM/ŞEKİL ve/||/<> NEDEN ve/||/<> KONU ve/||/<> AMAÇ



-YÖNETİMİN, KUSURSUZ SORUMLULUĞU:
"İLKE" değil/>< İSTİSNA OLMALI



-YÖNETİMSEL SORUMLULUĞUN TARİHSEL GELİŞİMİNDE:
MÜLK-DEVLET KURAMI ile/ve/||/<>/> POLİS-DEVLET ANLAYIŞI ile/ve/||/<>/> HAZİNE KURAMI

( Prusya, Büyük Frederich. İLE/VE/||/<>/> Nazi Almanya'sı, Stalin Rusya'sı. İLE/VE/||/<>/> Devlet ve hazine, ayrı tüzel kişilik. )


-YÖNETİMSEL:
İŞLEM ile/ve/||/<> EYLEM



-YÖNETİMSEL/İDARÎ İŞLEM ile/ve/||/<> YÖNETİMSEL/İDARÎ EYLEM



-YÖNETME ile/ve/değil/||/<>/>/< YÖNLENDİRME



-YÖNETME ile/ve/değil/+/||/<>/> YÜRÜTME



-YÖNETMEK ile/ve/||/<> "YÖN VERMEK"



-YÖNETMEK = DÜRÜSTLÜK

( Yönetmek, dürüstlük demektir. Sen doğru yönetirsen, kimse yanlış olmaya cesâret edemez. )


-YÖNTEM:
FELSEFÎ(EYTİŞİMSEL/DİYALEKTİK) ile/ve/||/<> KURGUL ile/ve/||/<> SALTIK



-YÖNTEM/TARZ/YAKLAŞIM SORUNU ile/ve/değil/daha çok SONUÇ ÇIKARMA SORUNU



-YÖNTEM ile/ve/değil/yerine AHLÂK



-YÖNTEM ile/ve/||/<> KAVRAM

( YÖNTEM: Kavramın bilinci. )


-YÖNTEM ile/ve/||/<> KAVRAM

( Yöntem, mantığın içeriğinin, içsel özdeviniminin biçimi üzerindeki bilinçtir. )


-YÖNTEMLER:
AŞKINSAL ile/ve/||/<>/> KURGUL ile/ve/||/<>/> EYTİŞİMSEL/DİYALEKTİK ile/ve/||/<>/> OLGUSAL/FENOMENOLOJİK

( Kant'ta. İLE/VE/||/<>/> Hegel'de. İLE/VE/||/<>/> Marx'ta. İLE/VE/||/<>/> XX. yüzyılda. )


-YONUGİ ile/ve/<> KARENBİ ile/ve/<> GİNDO ile/ve/<> SEBU ile/ve/<> DEGOGO

( [görevleri] Şef ailesi. İLE/VE/<> Halkla ilişkiler. İLE/VE/<> Sağlık ve tıp. İLE/VE/<> Tüze ve adâlet. İLE/VE/<> Ticaret ve dış ilişkiler. )


-YONUGİ ile/ve/<> KARENBİ ile/ve/<> GİNDO ile/ve/<> SEBU ile/ve/<> DEGOGO

( Mali'nin, Dogon bölgesindeki, Songo köyünde yaşayan kabileler. )


-YÖREL ile/ve/||/<> YEREL



-YORTU[Yun.] ile YORTU

( Hristiyan bayramı. İLE Kiliselerde, Hz. İsa ve havarilerini gösteren resimler/ikonalar. [12 resim] )


-YÖRÜK ÇADIRLARINDA:
SAĞ TARAF ile/ve/||/<>/> SOL TARAF

( Kadınların oturduğu. İLE/VE/||/<>/> Erkeklerin oturduğu. )


-YÖRÜK ÇADIRLARINDA:
SAĞ TARAF ile/ve/||/<>/> SOL TARAF

( Ev sahibinin oturduğu. İLE/VE/||/<>/> Konuğun oturduğu. )


-YÖRÜK ÇADIRLARINDA:
SAĞ TARAF ile/ve/||/<>/> SOL TARAF

( Kapı, güneydedir. )


-YÖRÜK ile TÜRKMEN[< TURKOMAN < TÜRK-İMAN]

( Sünnî göçer. İLE Sünnî olmayan göçer. )


-YORULMAK ile/ve/<> YOĞRULMAK



-YORUM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-YORUM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-YORUM ile/ve DÖNÜŞTÜRÜCÜ NİTELİKTE YORUM



-YORUM ve/||/<>/> KILAVUZLUK



-YORUMA UYGUN/LUK ile/ve/değil/yerine YORUMA AÇIK/LIK



-YORUMLANABİLİR/LİK ve/||/<>/> YÖNETİLEBİLİR/LİK



-YOZLAŞMA ile YOBAZLAŞMA



-YÜCEGÖNÜLLÜLÜK = GENEROSITY[İng.] = GÉNÉROSITÉ[Fr.] = EDELMUT[Alm.] = GENEROSITAS[Lat.]



-YUKARI ile AŞAĞI [özellikle asansörde]

( Yukarı çıkacaksanız aşağı okuna basılmaz! Hangi yöne gidecekseniz onun tuşuna basılır. Kendinizi asansör yerine koymayın. Siz nereye gidecekseniz onu bilin yeter. Asansörün programlanması sizin nasıl düşüneceğinizin önceden planlanmış durumudur. Siz tekrar düşünürseniz programı bozmuş olursunuz. )


-YÜKLEDİĞİN ile/ve/||/<> YÜKLENDİĞİN



-YÜKLEME ile YÜKLENME



-YÜKLÜ ile/ve/<>/> AĞIRAYAK

( Karnında yavru(bebek/fetüs) bulunan. İLE/VE/<>/> Doğurması yakın yüklü. )


-YÜKSEK ORAN ile/ve YARAR



-YÜKSEK ZEKÂ ile/ve/değil/<> YARATICILIK



-YÜKÜMLÜLÜK ve/||/<> ÖZ



-YUMUŞAKBAŞLI ile YUFKAYÜREKLİ



-YUMUŞAKÇA ile EŞİTÇENETLİ

( ... İLE İki çeneti birbirine eşit olan yumuşakçalar. )


-YUNAN ile/ve/değil RUM



-YURTTAŞ ile/ve/||/<> BİREY



-YURTTAŞLIK ile/ve/||/<>/>/< ÖZYÖNETİM



-YURTTAŞLIKTA:
EŞİTLİK ile/ve/||/<> ETKİNLİK



-YÜRÜTME ile/ne yazık ki "YÜRÜTME"

( Sürdürme. İLE/NE YAZIK Kİ Çalma. )


-YÜRÜTME ile/ve/||/<>/> SÜRDÜRME



-YÜRÜTMEK ile/ve/||/<> TAKİP ETMEK



-YÜRÜYÜŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İŞLEYİŞ



-YÜZ KIZARMASI ile YÜZ MORARMASI

( Utanma. İLE Bozulma. )


-YÜZ KIZARMASI ile YÜZ SARARMASI

( Utanma. İLE Korku. )


-YÜZ KIZARMASI ile YÜZ SARARMASI

( Bağın olsun, üzüm olsun, yiyecek yüzün olsun. )


-YÜZ VERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YOL VERMEK



-YÜZ-GÖZ OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/></< SAMİMİ OLMAK



-YÜZ ile/ve/||/<> GÖZ



-YÜZ ile/ve/||/<>/> GÖZ ile/ve/||/<>/> DİL ile/ve/||/<>/> SÖZ

( İnsanın süsü. İLE/VE/||/<>/> Yüzün süsü. İLE/VE/||/<>/> Aklın süsü. İLE/VE/||/<>/> Dilin süsü. )


-YÜZ ile/ve/||/<> YÜREK

( Yüzümüz kime ve kiminle gülüyorsa yüreğimiz de onunladır. )


-YÜZLEŞME ile KARŞILAŞMA



-YÜZLEŞMEK ile/ve/||/<>/> GERİDE BIRAKMAK



-YÜZSÜZLEŞMEK değil/yerine/>< YÜZLEŞMEK

( Ya hatalarımızla yüzleşiriz ya da hatalarımızla yüzsüzleşiriz. )


-YÜZYIL GEÇİŞİNDE ile/ve/||/<>/> BİNYIL GEÇİŞİNDE



-YÜZYILLARA GÖRE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÖNEMLERE GÖRE



-ZAAF ile/ve/değil/yerine/<> EĞİLİM



-ZABT-U-RABT[Ar.]/DİSİPLİN[İng.] değil/yerine/= SIKIDÜZEN



-ZÂCİR ve/||/<>/>/< RAM

( Men ve yasak eden. VE İtaat eden. )


-ZAFER[Ar.] değil/yerine/= UTKU



-ZAFER ile/ve BAŞARI



-ZAFER ile/ve/değil/<>/< ÇABA

( Süreçsiz, sonuç olmaz! )


-ZAFER ile/ve/değil/<>/< ÇABA

( Tatmin, elde edilende değil çabada yatar. Zafer de, tüm çabayı ortaya koymaktır. )


-ZAFER ile KAZANMAK

( )


-ZAFER ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SEFER

( Sonuç. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Süreç. )


-ZÂİM[Ar.] ile ZAÎM[Ar.]

( Zeâmeti olan. İLE Zeâmet sahibi. | Kefil. | Prens, şef. )


-ZÂLİM <>/>< ÂLİM

( Zâlim olan, âlim olabilir fakat zâlim olan, ârif ol(a)maz. )


-ZÂLİM <>/>< ÂLİM

( Yol sırasında, süreçte, kimin zâlim, kimin âlim olduğu/olacağı bilinmez. )


-ZAMAN GEÇTİKÇE:
YÜZSÜZLEŞEN değil HATALARIYLA YÜZLEŞEN



-ZAMAN KAZANMAK ile FIRSAT ARAMAK/BEKLEMEK



-ZAMAN ve ZEMİN(BAĞLAM) ile/ve/değil/yerine/||/<> ZİHİN ve ZEMİN(KOŞULLAR)

( Bir şeyin(/durumun/olgunun/olayın), öyle olması ya da olmamasındaki, az ya da çok oranında(etmenliliğinde) olmasındaki belirleyiciler. )


-ZAMAN ve ZEMİN(BAĞLAM) ile/ve/değil/yerine/||/<> ZİHİN ve ZEMİN(KOŞULLAR)

( Dış. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> İç. )


-ZAMAN ve ZEMİN(BAĞLAM) ile/ve/değil/yerine/||/<> ZİHİN ve ZEMİN(KOŞULLAR)

( İkincil. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Birincil. )


-ZAMAN:
"KAÇIP GİDEN" ile/ve/||/<>/> "ALIP GÖTÜREN"



-ZAMAN ile/ve/<> SEVGİ

( Sevdiklerinize zaman ayırın! Yoksa, zaman, sizi sevdiklerinizden ayırır. )


-ZAMANIN:
"GEÇMEMESİ" ile "YETMEMESİ"

( Sevdiğin, yanında değilse. İLE Sevdiğinin yanında. )


-ZAMANINI:
"ÇALMAK" ile/değil ALMAK



-ZAN:
"ÖNE SÜRÜLEBİLECEK BİR ŞEY"
değil
ANCAK, KABUL EDİLECEK BİR ŞEY



-ZAN ile/ve/değil/||/<>/> İTHAM



-ZANAAT [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]



-ZANNETMEDEN ÖNCE ve/<> YARGILAMADAN ÖNCE ve/<> YARALAMADAN ÖNCE ve/<> KONUŞMADAN ÖNCE

( Öğren! VE/<> Anla! VE/<> Hisset! VE/<> Düşün! )


-ZARÂFET ve IŞILTI ve GÜZELLİK

( Zarâfet, devingen bir güzelliktir. )


-ZARÂFET ve IŞILTI ve GÜZELLİK

( Zarâfet, doğa tarafından verilmeyen, ancak özne tarafından yaratılan güzelliktir. )


-ZARÂFET ve IŞILTI ve GÜZELLİK

( Zarâfet, her zaman, yalnızca özgürlüğün devindirdiği biçimin güzelliğidir. )


-ZARÂFET ve IŞILTI ve GÜZELLİK

( Her türlü güzellik, gerçek ve görünen devinimin yalnızca bir özelliğidir. )


-ZARÂFET ile/ve/<> LETÂFET



-ZARAR/HASAR:
CANA ile/değil/yerine MALA



-ZARARLI SABİT GELENEĞE SAPLANMA değil/yerine/>< YARARLI SABİTİN TAKLİDİ



-ZARARSIZ OLMAK ile/ve/||/<>/> YARARLI OLMAK



-ZARÎF değil/yerine/= GÜZEL, ŞIK, ZARÂFETLİ | NÂZİK, İNCE, YAKIŞIKLI | İNCE NÜKTELİ, İNCE NÜKTELERLE KONUŞAN



-ZÂT:
BİLİNMEZ değil TEK BİLİNEN

( ... DEĞİL Şüphe edil(e)meyen tek şey. )


-ZÂT[Ar.]-EN[Fars.][<>/||/>< SIFAT-EN] değil/yerine/=/: ÖZCE, ÖZ OLARAK, ÖZÜ İTİBARİYLE["doğrusu" değil!]
[<>/||/>< SIFATEN: görünüşçe, görünüş olarak, görünüşü itibariyle]



-ZAVALLILAR ile/değil/yerine/>< KİŞİLER

( Sadece, güc(ün)e/olanaklar(ın)a "saygı gösterir". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Herkese saygı gösterir.
Çoğunlukla dedikodu yapar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Düşüncelerini açıkça paylaşır.
Sadece, çıkarları olduğunda yardımseverdir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kibar ve her zaman yardımseverdir.
Gösterişin hastasıdır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gösterişi sevmez.
Kolay söz verir, nadiren tutar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Verdikleri sözü tutmak için çabalar.
İlgi manyağıdır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Alçakgönüllüdür. )


-ZAYIF/GÜÇSÜZ OLANI:
"CEZALANDIRMAK" değil KAYITSIZLIK



-ZAYIFLIK" ile/değil KİŞİLİKLİ/OMURGALI KALMAYI YEĞLEMEK



-ZECREN[Ar.] ile ZECRİ[Ar.]

( Yasaklayarak. | Zorlayarak. | Eziyet ederek. İLE Zorlayıcı, zorlayan, yasaklayan. )


-ZEDELEME ile/ve/<> SARSMA



-ZEKÂ:
SOYUT ile/ve/||/<> MEKANİK ile/ve/||/<> TOPLUMSAL

( )


-ZEKÂ ve/||/<> DUYARLILIK



-ZEKÂ ile/ve/<>/değil EDEP/EDEB



-ZEKÂ ve/<>/>< EYLEM



-ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NAMUS



-ZEKÂ ile/ve/değil/||/<> ÖNCELİK (VERME[ME]K)



-ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ŞEFKÂT

( [karşısında] Eğiliriz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Diz çökeriz. )


-ZEKÂ ve/<> SORUMSUZLUK



-ZEKÂT ile/ve/||/<> SADAKA ile/ve/||/<> İNFÂK

( Maddî olarak vermek. İLE/VE/||/<> Manevi olarak vermek. İLE/VE/||/<> Geciktirmeden vermek. )


-ZEKÂT ve/||/<>/>/< ZEKÂ



-ZEKİ KİŞİLERİN, İŞE ALINMA AMACI:
NE YAPACAKLARINI SÖYLEMEK ile/değil/yerine İŞVERENLERİN, NE/LER YAPACAĞINI/YAPABİLECEĞİNİ SÖYLEMELERİ



-ZEKÎ[< ZEKÂ), ZEKİYYE değil/yerine/= TEMİZ, HÂLİS, HÂLİ TEMİZ OLAN KİMSE | AKLINI SAFLAŞTIRMIŞ, ARI, DURU HALE GETİRMİŞ KİŞİ



-ZELÎL[Ar. < ZİLLET] değil/yerine/= AŞAĞILANAN/HOR GÖRÜLEN

( HOR, HAKİR, ALÇAK, AŞAĞI TUTULAN, AŞAĞILANAN )


-ZELÎL[Ar.] ile ZELÎL[Ar. < ZİLLET | çoğ. EZİLLÂ, EZİLLE, ZİLÂL, ZULLÂN]

( Sürçüp düşen, yanılan. İLE Hor, hakir, alçak, aşağı tutulan, aşağılanan. )


-ZEMM[Ar.] ile LEVM[Ar.]

( Kötüleme. İLE Yerme, kınama. | Ayıplama. )


-ZENCİ/FELLAH[Ar.] değil/yerine/= SİYAH/KARA TENLİ



-ZENGİN OLMAK:
KANUN KADAR değil KARUN KADAR



-ZENGİN/LİK ile KALKINMIŞ/LIK



-ZENGİN ve/||/=/<> GÖNÜL AÇAN(FETHEDEN)

( En zengin kişi/ler, gönül fetheden(ler)dir. )


-ZENGİN ile/değil/yerine VARLIKLI

( Yılmaz Özdil'in, Mustafa Koç yazısı için burayı tıklayınız... )


-ZENGİNİN YÜRÜDÜĞÜ ile/ne yazık ki FAKİRİN YÜRÜDÜĞÜ

( Sindirebilmek için. İLE/NE YAZIK Kİ Bulmak için. )


-ZENGİNKEN, FAKİR DÜŞMEK ile/ve/||/<> ZÂLİMLER ARASINDA, ÂLİM OLMAK ile/ve/||/<> HATIRLIYKEN, İTİBARSIZLAŞMAK



-ZENGİNLİK ile BAŞARI



-ZENGİNLİK ile/ve/<> BEREKET



-ZER'[Ar.] ile HALK[Ar.]



-ZEVÂD[Ar. < ZÂD] ile ZEVÂT[Ar. < ZÂT] ile ZEVÂD[Fars.]

( Azıklar, yiyintiler. İLE Kişiler/şahıslar, kimseler. İLE Azık, erzak stoku. )


-ZEVC ile İMRÂ[< MER']



-ZEVK ile/>< ACI

( İkisi de inletir. )


-ZEVK ile/ve BİRLİK/TEVHİD



-ZEVKİNDE/LİK ile/ve/değil/yerine/<> KENDİNDE/LİK



-ZEYTİN-EKMEĞİ BİRLİKTE YEMEK ile ZEYTİN, ÜSTTE VE KÜRDAN SAPLI YEMEK

( "Gariban olursun." İLE "Havalı/üst sınıf vs. olursun." )


-ZİHİN ve/||/<> KALP/GÖNÜL

( Eril. VE/||/<> Dişil. )


-ZİHİN ve/||/<> KALP/GÖNÜL

( Dışa açıktır. VE/||/<> Herkese ve her zaman açılmaz/açılmamalıdır. )


-ZİHİN ve/||/<> KALP/GÖNÜL

( Karanlık, dipsiz uçurumu yaratır. VE/||/<> Tüm sınırları aşıp geçer. )


-ZİHİN ve/||/<> KALP/GÖNÜL

( "Olmaz"ından öte olmaz, zihninden öte konmazın yok! )


-ZİHİN ve/||/<> KALP/GÖNÜL

( Kendimizi yönetmek üzere... VE/||/<> Başkalarını yönetmek üzere... )


-ZİHİNSEL YALNIZ/LIK ile GÖVDESEL(BEDENSEL) YALNIZ/LIK

( Adam adama yük değil, can gövdeye mülk değil. )


-ZİHİNSEL YALNIZ/LIK ile GÖVDESEL(BEDENSEL) YALNIZ/LIK

( "Ben Gövde'yim" düşüncesinin ötesine geçelim! )


-ZİHİNSEL YALNIZ/LIK ile GÖVDESEL(BEDENSEL) YALNIZ/LIK

( Yalnızlık çekmenize gerek yok. )


-ZİHİNSEL YALNIZ/LIK ile GÖVDESEL(BEDENSEL) YALNIZ/LIK

( Tek başına olsa da bir ağaç kadar sağlam durabilmeli ve yaşamı neşeyle algılamalıdır. )


-ZİHNİN VE YAŞAMIN:
ARINARAK DÖNÜŞMESİ ile/ve/||/<> DÖNÜŞEREK ARINMASI



-ZİL'DE:
PARMAK ZİLİ ile/ve ZİLLİ MAŞA (ARAP)[Çankırı sohbet toplantılarında elden ele özel ezgisi ve gezdirme uygulamalarından.]



-ZİLLET ile/değil/yerine/>< İZZET

( Hor görülme. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Büyüklük, yücelik, ululuk. )


-ZİLLET ile/değil/yerine/>< İZZET

( Hor görmeyi/göstermeyi[zilleti] "olağan/alışıldık" duruma getirmiş kişiler, izzetli kişilerden rahatsız olur ve onlara hakaret eder. )


-ZİLLET ile/değil/yerine/>< İZZET

( Eğer ahlâksızlığı meşrûlaştırmakla ilgili çabası olan için ahlâklı olanlar rahatsızlık verici olur. )


-ZİLLET ile/değil/yerine/>< İZZET

( Belirli düzen ve disiplinlerde "yaşayamayanlar" için düzenli olanlar, düşmandır. )


-ZIMAR ile ZIMÂR



-ZİNCİRİN GÜCÜ ile/ve/||/<>/< ZAYIF HALKA

( Zincirin gücü, en zayıf halkası kadardır. )


-ZİYARET:
"BASKIN" ile/değil SÜRPRİZ



-ZİYÂRET[Ar.] ile/ve/||/<>/> ZİYÂFET[Ar.]



-ZİYÂRET değil/yerine/= GÖRMEYE/GÖRÜŞMEYE GİTME



-ZİYARET ve/<> ZEVK

( Fânî. VE/<> Bâkî. )


-ZİYARETÇİ ile KONUK/MİSAFİR[< Ar. MÜSÂFİR(< SEFER):
Yolculuk ve yolculuk eden. | ZAYF[çoğ. ZÎFÂN, ZUYÛF]



-ZİYÂRETGÂH = TÜRBE



-ZOR ZAMANDA, YALNIZ BIRAKMAK değil/yerine/>< GEREKSİNİM ANINDA, YANINDA OLMAK



-ZOR(UN)DA KALMAMIŞ/LIK ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> ÇOCUK KALMIŞ/LIK



-ZORLA GÜZELLİK OLMAZ değil ZORLAMAYLA/ZORLAYARAK, GÜZELLİK OLMAZ



-ZORLAMA(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNERİDE/TEKLİFTE CİDDİYETİ VURGULAMA/PEKİŞTİRME



-ZORLAMA ile ZORBALIK



-ZORLAMA ile/ve/değil/< ZORUNDA BIRAKMA



-ZORLAMA ile/ve/değil/yerine/<> ZORUNLULUK

( Kişilerde/insanda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Doğada. )


-ZORLAMAK ile/değil/yerine "ÜZERİNE GİTMEK"



-ZORLANMAK ve/fakat/||/<>/>/< KAÇMAMAK



-ZORLAYICI/LIK ile YOL KESİCİ/LİK



-ZORLUKLARA/SIKINTILARA:
KATLANMAK ile/ve/||/<> AYAK UYDURMAK



-ZORUNLU NEDEN ile/ve/||/<> YETERLİ NEDEN

( Yetinilenler. İLE/VE/||/<> ... )


-ZORUNLU/LUK / ZARÛRÎ ile/değil/yerine/=/< KAÇINILMAZ/LIK



-ZORUNLU/LUK ile/değil/yerine İHTİYÂR



-ZORUNLU/LUK ile/ve/değil/yerine/<> TUTARLI/LIK



-ZORUNLU ile/ve/<> SORUNLU



-ZORUNLULUK AHLÂKI ile/ve VAROLMA AHLÂKI



-ZORUNLULUK ile/ve/değil/||/<>/>/< AŞKINLIK



-ZORUNLULUK ile/ve KURALLILIK



-ZÜBÜK ve/||/<> PIRT

( )


-ZÜLL[Ar.] değil/yerine/= ALÇALMA, HORLUK, HAKİRLİK, ZİLLET



-ZULMET-İ CEHL-İ İLTİZAM[Ar.]/OBSKÜRANTİZM[İng. < OBSCURANTISM] değil/yerine/= BİLMESİNLERCİLİK



-ZULÜM/ZÂLİM ile ADÂLETTEN UZAKLAŞMAK/UZAKLAŞAN | BİR ŞEYİN YERİNDE OLMAMASI

( ADALETTEN UZAKLAŞMAK/UZAKLAŞAN | BİR ŞEYİN YERİNDE OLMAMASI )


-ZULÜM değil/yerine/>< ŞEFKÂT

( İlimsiz şefkat, zulümdür. )

 

 

 

 



 




SÖZLER

 

 

 

 

 



 

 

YAZILAR



......

--------------------

 

 







 

 


 

Bu çalışmada,
[doğrudan ya da dolaylı]
her türlü katkısı/desteği olan, yakından tanıdığımız ve tanımadığımız tüm kişilere
ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUZ!!!
   

 

Bu sayfa 01 Ocak 2020 itibariyle 573 kez incelenmiş/okunmuştur.  

 

 

FaRkLaR Kılavuzu Facebook Grubu             FaRkLaR Kılavuzu Twitter Sayfası
grubumuza da katılabilirsiniz...             'dan da takip edebilirsiniz...
 

6D Bilgi Hizmetleri vs. | www.6Dtr.com       FaRkLaR Kılavuzu       GösterGe Bilişim ve İnternet Hizmetleri

Yenilikler ve Duyurular | Desteğiniz Lüt(û)fen!!!