
Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim
[... yerine ...] BAĞLAÇLI
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 13784 başlık/FaRk yer almaktadır.
- KORİST değil/yerine/= KÜMEKÇİ
- KORKAĞIN "KILICI" ile/değil/yerine/>< CESURUN BAKIŞI
- KORKAK/LIK ile/ve/değil/yerine AKIL/LI/LIK
( Bir şeyin, haklı olduğunu bildiğin halde, o şeyden yana çıkmazsan, korkaksın demektir. )
- KORKAN ile/değil/yerine/>< GÜVENEN
( "Sahiplenir". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sahip çıkar. )
- KORKARAK SÖYLEMEK değil/yerine İDDİALI SÖYLEMİŞ OLMAYAYIM
- KORKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÇEKİNMEK
( [not] FEAR vs./and/but/||/<>/>/< AVOID
AVOID instead of FEAR )
- KORKMAK ile/değil/yerine ONUN SEVİYESİNE İNMEMEK/DÜŞMEMEK
- KORKMAK değil/yerine/>< YÜRÜMEK
( Yürümeyi gerektiren nedenler, korkmaya neden olanlardan daha fazladır. )
- KORKU ve ÜZÜNTÜ değil/yerine/>< BİREŞİM(TEVHİD)
( Gelecekle ilgili. VE Geçmişle ilgili. DEĞİL/YERİNE/>< Şimdide. )
- KORKU/KORKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SAYGI/SAYMAK
( Korkuyu yenmek, bilgeliğin başlangıcıdır. )
( Tanrı'yı düşünmeden önce, kendinizi kabul etmek zorundasınız. )
( Before you think God, you must accept yourself. )
( FEAR vs./and RESPECT
RESPECT instead of FEAR )
- KORKU ||/ve/yerine/|| CEHALET ||/ve/yerine/|| BİLGİ ||/ve/yerine/|| CESÂRET
( Korku, bilgisizlikten de, çok bilgiden de olur. )
( CESARET: Köprüyü geçmeyi göze alabilmek. )
- KORKU ile/yerine CİDDİYE ALMAK
- KORKU ile/ve/değil/yerine DİKKAT
- KORKU ile/ve/değil/yerine KORUMA
( [not] FEAR vs./and/but PROTECTION
PROTECTION instead of FEAR )
- KORKU ile/ve/değil/yerine OLGU
( [not] FEAR vs./and/but FACT
FACT instead of FEAR )
- KORKU ile/değil/yerine SEVGİ
( Bir kez, her şeyin içten geldiğini, içinde yaşadığınız dünyanın size değil, sizin tarafınızdan projekte edildiğini idrak ettiğinizde, korkularınız sona erer. )
( Bazen, bazı korkular da sevgiye dönüşebilmektedir. [STOCKHOLM SENDROMU] )
( Korkutamazsın beni, seviyorum seni! )
( Once you realise that all comes from within, that the world in which you live has not been projected onto you but by you, your fear comes to an end. )
( [not] FEAR vs./but LOVE
LOVE instead of FEAR )
- KORKU değil/yerine/>< ŞÜKRAN
- KORKU ile/ve/değil/yerine TARİH BİLİNCİ
( Ulusların uygarlık seviyesini, tarih incelemelerindeki çaba ve becerilerine göre belirlemek olanaklıdır. )
- KORKU ile/ve/değil/yerine TEDBİR
( [not] FEAR vs./and/but PRECAUTION
PRECAUTION instead of FEAR )
- KORKU ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< ÜMİT
( Mahkum eder. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Özgür bırakır. )
- KORKULACAK OLAN:
BİZİMLE AYNI DÜŞÜNCEDE OLMAYANLAR ile/değil/yerine AYNI DÜŞÜNCEDE OLMAYIP BUNU SÖYLEME CESÂRETİNDE OLMAYANLAR
- KORKUNÇ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İLGİNÇ
- KORKUSUZ/LUK ile/değil/yerine CESÂRET
( Cesaret, korkusuz olmak demek değildir. Cesaret, korkuyla dolu olmana karşın, kontrolü, korkunun eline vermemektir. )
- KORKUTMA ile/ve/değil/yerine UYARMA
- KORKUTUCU ile/ve/değil/yerine CAYDIRICI
- KORKUYA DAYALI "SAYGI" ile/değil/yerine SAYGI
- KORNA/ZİL değil/yerine FREN / BEKLEMEK!
( Motorlu araç sürücülerinin, özellikle sokak aralarında ve tüm yollarda, yayalara/bisikletlilere/motosikletlilere korna çalmasının; bisikletlilerin de yayalara, özellikle de yayaların arasındayken zil çalmasının bir anlamı/farkı olmadığını/olmayacağını sürekli anımsaması gerekmektedir.
Herhangi bir araç kullananların, yayalara ve büyük araçların, kendinden daha küçük araca öncelik verme zorunluluğunu anlaması/anımsaması gerekmektedir. )
- KORNA değil/yerine IŞIK/SELEKTÖR/SİNYAL
( Yayalara korna çalınmaz! [araç sahipleri, rahat/sıcak arabalarının içinde, fren ve gaz ayaklarının altında, her türlü olanağa sahip olarak beklemeyi bilmeli/uygulamalılardır!] )
( İster bisiklet/motosiklet olsun, ister herhangi bir araç olsun, sokak aralarında ve kişilere hiçbir zaman ve koşulda korna çalınmaz!!! [özellikle görme engellilere ve yaşlılara!] )
( Kırmızı ışıkta ya da en ufak bir duraksamada çalınan kornaların gereksizliğini anlamış ve sürekli anımsıyor olmamız gerekir! [Çalınan kornanın da hiçbir şeyi değiştirmeyeceği, hızlandırmayacağını da!] )
( Kornalar otoyollarda, hızın ve gürültünün yüksek olduğu yerlerde, araçlar arasında kullanılmak üzere bir olanaktır. Ki otoyolda dahi, ışık/sinyal/selektör varken korna çalmak gereksiz/işlevsiz/anlamsızdır! )
- KORNEA[Lat.] değil/yerine/= SAYDAM TABAKA
- KORNER[İng. < CORNER] değil/yerine/= KÖŞE | KÖŞE ATIŞI
- KORO değil/yerine/= KÜMEK
- KORONAL DÜZLEM/CORONAL PLANE[İng.] değil/yerine/= YANAY DÜZLEM
- KORONAL/CORONAL[İng.] değil/yerine/= YANAY-DİKEY
- KOROZİV/CORROSIVE[İng.] değil/yerine/= KİMYASAL AŞINDIRICI
- KOROZYON/CORROSION[İng.] değil/yerine/= KİMYASAL AŞINMA
- KORPOREL/CORPOREAL[İng.] değil/yerine/= GÖVDESEL
- KORPUS/BODY, CORPUS[İng.] değil/yerine/= GÖVDE | CİSİM
- KORPÜSKÜL/CORPUSCLE[İng.] değil/yerine/= CİSİMCİK
- KORSE değil/yerine/= SARGAÇ
- KORT[İng. < COURT]/SAHA[Ar.] değil/yerine/= ALAN
( Tenis oynanılan alan. | Adliye Sarayı. )
- KORTE[İt. < CORTE]/FLÖRT[Fr./İng. < FLIRT] değil/yerine/= ÂŞIKTAŞLIK
( Kadınla erkek arasındaki duygusal ilişki. | Birbirine duygusal ilgi duyan kadın ve erkek. | Siyasal bir parti, yabancı bir ülke vb.ne tam olarak bağlanmadan yaklaşma. )
- KORTEJ[Fr. < CORTEGE]/MAİYET[Ar.] değil/yerine/= TÖREN ALAYI
( Bir devlet büyüğünün yanında bulunan kişiler. | Alay. )
- KORTEKS/CORTEX[İng.] değil/yerine/= DIŞ KATMAN
- KÖRÜ KÖRÜNE TAKLİT ile/yerine MUHABBETLE TAKLİT
- KORUMA/SAKLAMA(MUHAFAZA) ile/değil/yerine HAYAL
- KÖRV[İng. < CURVE] değil/yerine/= EĞRİ
- KÖŞE ile/ve/değil/yerine/>< GEZİ
- KOŞMAK ile/ve/<>/değil/yerine SEĞİRTMEK
( ... İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Hızlı adımlarla ya da sıçrayarak yakın bir yere doğru yürümek. )
- KÖSTEK değil/yerine/>< DESTEK
- KOSTİK[Fr. < CAUSTIQUE] değil/yerine/= DOKU YAKAN
( Hayvan ve bitki dokularını yakan, aşındıran. )
- KOŞUL ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ÖNCELİK
- KOŞULLU ile/ve/yerine/değil İSTEKLİ
( [not] CONDITIONAL vs./and/but WILLING
WILLING instead of CONDITIONAL )
- KOŞULLULUK ile/değil/yerine KARŞILIKLILIK
( Yaparsa(n)/verirse(n) değil (o/sen) yaptıkça/verdikçe vermek/almak. )
- KOŞULSUZ/LUK ile/ve/değil/yerine/> HER KOŞULDA
- KOT değil/yerine KUMAŞ PANTOLON
- KOTER/CAUTER[İng.] değil/yerine/= DAĞLAÇ
- KOTERİZASYON/CAUTERIZATION[İng.] değil/yerine/= DAĞLAMA
- KOTRA[Fr. < COTRE] değil/yerine/= YELKENLİ
( Çoğunlukla bir direkli, randası olan, ince gövdeli yelkenli. | Irmak ve göl ağızlarında kurulan ve ince kazıklarla kamışlardan yapılma dalyan. )
- KÖTÜ "HABER" ile/ve/değil/yerine/||/<> "İYİ HABER"
( (")Hâlâ yaşıyoruz("). İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Henüz ölmedik. )
- KÖTÜ BAKIŞ(NAZAR) ile/değil/yerine GÖZLEMLEYİCİ BAKIŞ
( Yiğidi mezara, deveyi kazana götürür. İLE/DEĞİL/YERİNE ... )
- KÖTÜ GÜN/DURUM/HAL DOSTU (OLMAK) ile/ve/yerine İYİ GÜN/DURUM/HAL DOSTU (OLMAK)
( Arkadaşlıkta ve evlilikte geçerli olabilir, olmalıdır. İLE/VE/YERİNE Sevgililikte geçerli olmalıdır. )
- KÖTÜ HABER ile/ve/değil/yerine/||/<>/> İYİ HABER
( Hiçbir şey, sonsuza kadar sürmez. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Hiçbir şey, sonsuza kadar sürmez. )
- KÖTÜ NESNE - KÖTÜ KENDİLİK ile/ve/değil/yerine/>< İYİ NESNE - İYİ KENDİLİK
- KÖTÜ NİYET ("VAR") ile/değil/yerine/>< İYİ NİYET (YOK)
- KÖTÜ NİYETLE PLAN YAPIP "KAZANMAK" ile/değil/yerine/>< İYİ NİYETLE ÜMİT EDİP KAYBETMEK
- KÖTÜ/LÜK(TE) ile/ve/değil/yerine/>< İYİ/LİK(TE)
( Hesaplı/planlı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Hesapsız/plansız. )
( İyi, yapmak ve yaratmakla; kötü, tembellik ve işsizlikle görülür. )
( Mükemmel olmayanı mükemmel olan uğruna seve seve feda edin, o zaman iyi ve kötü tartışmaları artık hiç olmayacak. )
( Ortak iyiliği (bütünün hayrını) arzu ettiğinizde, tüm dünya sizinle birlikte arzu eder. )
( Yapmış olduğu kötülüğü daha sonra yaptığı iyilikle yenen kişi, ayın, ışığını örten bulutlardan kurtulduğu zamanki gibi, dünyaya ışık yayar. )
( Olgun kişi, iyiyi gözlemleyerek onun peşinden gider, kötüyü gözlemleyerek düzeltmeye çalışır. )
( En yüksek katta şereflendirilmenin anlamı, kişinin iyiliğe olan içten aşkının doğurduğu başarıdır. )
( Olayları iyi ve kötü diye ayırdığınız sürece, haklı olabilirsiniz. Gerçekte ise, yerine getirildiklerinde, iyi kötüye, kötü de iyiye dönüşür. )
( Kötüyü kötü görebilmeliyiz ki, iyiyi arayabilelim. )
( Her şeyi iyi görürsek, tuzağa düşeriz. )
( ARETE[Hellence]: İyilik. | Erdem, yetenek, yetkinlik, yararlılık. )
( İyi şeylerin olduğu/olabildiği/olabileceği kadar, kötü; kötü şeylerin olduğu kadar da, iyi şeylerin olduğu/olabildiği/olabileceği ve bu bağlamda da, iyi/kötü tanımının olmadığı/olamayacağı, ancak ve sadece bizim alt seviye yükleme(leri)mizle ya da indirgeme(leri)mizle söz konusu olduğunu anımsamakta yarar vardır. )
( İyi birini gördüğünüzde, onu taklit etmeye çalışın. Kötü birini gördüğünüzde, onun kusurlarını, kendinizde de arayın. )
( İyinin karşıtı, "kötü" değil ne yazık ki "düşünce/düşünme yok(sun)luğu"dur. )
( Azaltamıyorsak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Artırabiliriz/artıralım! )
( Seçme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Yeğleme. )
( [not] BAD/NESS vs./and/but/>< GOOD/NESS
GOOD/NESS instead of BAD/NESS )
( MAUVAIS avec/et/>< BON )
( SCHLECHT mit/und/>< GUT )
( MALUM cum/et/>< BONUM )
( MALO con/y/>< BUENO )
( CATTIVO con/e/>< BUONO )
( SEYYİ', RADİ' ile/ve/>< CEYYİD, HASEN )
- KÖTÜ ile/değil/yerine KULLANIŞSIZ
- KÖTÜ ile/ve/değil/yerine OLUMSUZ
- KÖTÜ ile/ve/değil/yerine/||/<> ZOR
- KÖTÜLEME ile/ve/değil/yerine TESPİT ETME
- KÖTÜLEMEK ile/değil/yerine NE OLDUĞUNU BELİRTMEK
( [not] "TO RUN DOWN" vs./but TO STATE
TO STATE instead of "TO RUN DOWN" )
- KÖTÜLÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İYİ OLANIN YOKLUĞU
- KÖTÜLÜKLERLE "YÜKSELMEK" değil/yerine/><
İYİLİKLERLE "KAYBETMEK"
- KÖTÜMSER/LİK >< İYİMSER/LİK ile/değil/yerine/>< GERÇEKÇİ/LİK
( [sadece] Tüneli "görür". >< Tünelin sonundaki ışığı "görür". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Tünelle birlikte, ışığı ve gelebilecek treni görür. )
( [sadece] Her fırsattaki "zorluğu" "görür". >< Her zorluktaki "fırsatı" "görür". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Her fırsatla birlikte kolay olmayabilecekleri birlikte değerlendirir. )
- KÖTÜMSERLİK değil/yerine/>< KONUŞABİLMEK
( Konuşabilirsek, "kötümserlik" oluşmaz. )
- KÖTÜYÜ, DOĞRUDAN GÖSTERMEK/ANLATMAK ile/ve/değil/yerine KÖTÜYÜ, DAHA KÖTÜSÜNÜ GÖSTEREREK GÖSTERMEK/ANLATMAK
- KOV(UL)MA ile/değil/yerine SÜR(ÜL)ME
( Eskiden bazı meclisten uzaklaştırılan/sürülen kişiler 7 yıl aynı meclise dönemezlermiş. )
- KOV(UL)MAK yerine ÇIKAR(IL)MAK
- KOVALAN/COVALENT[İng.] değil/yerine/= ORTAK DEĞERLİ
- KOVARYANS/COVARIANCE[İng.] değil/yerine/= ORTAK DEĞİŞKENLİK
- KOVUŞTURMA değil/yerine/>< TAKİPSİZLİK
- KÖYLÜ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KÖY KÖKENLİ
- KOZMİK MADDE değil/yerine/= EVRENÖZDEK
- KOZMİK değil/yerine/= EVRENSEL
- KOZMİK değil/yerine/= EVRENSEL
- KOZMOGONİ değil/yerine/= EVRENDOĞUM
- KOZMOGONİK değil/yerine/= EVRENDOĞUMSAL
- KOZMOLOG değil/yerine/= EVRENBİLİMCİ
- KOZMOLOJİ değil/yerine/= EVRENBİLİM
- KOZMOLOJİK değil/yerine/= EVRENBİLİMSEL
- KOZMOS değil/yerine/= EVREN
- KPB/KARDİYOPULMONER BAYPAS/CARDIOPULMONARY BYPASS[İng.] değil/yerine/= KALP-AKCİĞER KÖPRÜLEMESİ
- KRAL OLMAK ile/değil/yerine/>< BABA OLMAK
- KRAL[Sırpça]/DESPOT ile/değil/yerine/>< DEVLET ADAMI
( Yöneten fakat yönetil(e)meyen "kişi". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yöneten ve yönetilen kişi. )
- KRALDAN ÇOK, KRALCI/LIK ile/ve/değil/yerine/<> KURALDAN ÇOK, KURALCI/LIK
- KRAMP/CRAMP[İng.]/[Fr. < CRAMPE] değil/yerine/= KASILMA/KASINÇ
- KRANİYAL/CRANIAL[İng.] değil/yerine/= BAŞ (İLGILİ)
- KRANİYUM/SKULL[İng.] değil/yerine/= KAFATASI
- KREASYON[Fr./İng. < CREATION] değil/yerine/= YARATI/YARATMA
( Özel bir yetenekten yararlanılarak ortaya konulmuş şey. )
- KREATİF[İng. < CREATIVE] değil/yerine/= YARATICI
- KREATÖR[Fr./İng. < CREATOR] değil/yerine/= YARATICI
- KREDİBİLİTE değil/yerine/= GÜVENİLİRLİK
- KREDİBİLİTE değil/yerine/= İNANILIRLIK
- KREM FONDOTEN ile/yerine TOZ FONDOTEN
- KREPITASYON/CREPITATION[İng.] değil/yerine/= ÇITIRDAMA
- KREŞ değil/yerine/= YUVA
- KREŞANDO değil/yerine/= GİDEREK ARTAN
- KREŞENDO/CRESCENDO[İng.] değil/yerine/= GİDEREK ARTAN
- KRESENTİK/CRESCENTIC[İng.] değil/yerine/= HİLALIMSİ
- KRETASE[Fr. < CRETACE] değil/yerine/= İKİNCİ ÇAĞIN SON DÖNEMİ
( Genellikle alt bölümü killi ve kumlu, üst bölümü tebeşir olan İkinci Çağ'ın son dönemi. )
- KRETON[Fr. < CRETONNE] değil/yerine/= KETEN/BASMA
( Bir tür keten, patiska ya da basma. )
- KRİBRİFORM/CRİBRİFORM[İng.] değil/yerine/= ELEKSİ
- KRİKO[İt. < CRICCO] değil/yerine/= KALDIRICI
( Ağır bir yükün kaldırılmasını ya da alt tarafında yapılacak bir çalışmada otomobil vb. taşıtların yerden yükseltilmesini sağlayan araç. )
- KRİKO değil/yerine/= KALDIRICI
- KRİMİNOLOG değil/yerine/= SUÇBİLİMCİ
- KRIPTOGRAFİ/CRYPTOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= ŞİFRELEME BİLİMİ
- KRİSTAL[Fr. < CRISTAL] değil/yerine/= BİLLUR
- KRİSTALOİT[Fr. < CRISTALLOIDE] değil/yerine/= BİLLURSU
- KRİTİK[Fr./İng. < CRITIQUE] değil/yerine/= ELEŞTİRİ
- KRITİK/CRITICAL[İng.] değil/yerine/= CİDDİ | TEHLİKELİ
- KRİYOSKOPİ[Fr. < CRYOSCOPIE] değil/yerine/= TUZLU ERİYİK DONMASI BİLİMİ
( Tuzlu eriyiklerin donma yasalarını inceleyen fizik kolu. )
- KRİYOTERAPİ/CRYOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= DONDURARAK SAĞALTIM
- KRİZ değil/yerine/= BUNALIM
- KRİZANTEM[Fr. < CHRYSANTHÈME] değil/yerine/= KASIMPATI
- KROKİ[Fr. < CROQUIS] değil/yerine/= TASLAK
- KROM değil/yerine/= YİNİT
- KROMATİK değil/yerine/= RENKSER
( Renkser. | Kromozomlarla ilgili. | Yarım tonlardan oluşan ses dizisi. )
- KROMOFİL/CHROMOPHIL[İng.] değil/yerine/= BOYA TUTAR
- KROMOFOP/CHROMOPHOBE[İng.] değil/yerine/= BOYA TUTMAZ
- KROMOSFER[Fr. < CHROMOSPHERE] değil/yerine/= RENK YUVARI
( Güneşin ışıkyuvarını saran, yaklaşık olarak 10.000 km. kalınlığındaki küre kabuğu. )
- KROMOTROPİZM[Fr. < CHROMOTROPISME] değil/yerine/= CANLI YÖNELİMİ
( Canlı bir var olanın, belirli renkte bir nesneye doğru yönelme hareketi. )
- KROMOZOM değil/yerine/= SOYAKTARAN
- KRONİK/VAKAYİNÂME değil/yerine/= OLAYLIK/SIRADİZİMLİK
- KRONOLOJİ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ZAMANDİZİN/OĞURBİLİM/OĞURDİZİN
- KRONOLOJİ/CHRONOLOGY[İng.] değil/yerine/= TARİH SIRASI
- KRONOLOJİ değil/yerine/= SÜREDİZİM
- KRONOMETRE[Fr. < CHRONOMETRE] değil/yerine/= SÜREÖLÇER
- KRONOTROPİK/CHRONOTROPIC[İng.] değil/yerine/= HIZ ETKİLER
- KROS[İng. < CROSS] değil/yerine/= DOĞADA KOŞU
( Kırlarda ve ormanlarda, hendeklerden, yükseltilerden, çukurlardan ve akarsulardan geçerek yaya yapılan koşu. )
- KŞ/BLOOD GLUCOSE[İng.] değil/yerine/= KAN ŞEKERİ
- KSE/PROTECTED HEALTH INFORMATION[İng.] değil/yerine/= KORUNMUŞ SAĞLIK BİLGİSİ
- KSK/PERSONAL HEALTH RECORD[İng.] değil/yerine/= KİŞİSEL SAĞLIK KAYDI
- KTB/PERSONAL IDENTIFIABLE INFORMATION[İng.] değil/yerine/= KİŞİSEL TANIMLANABİLİR BİLGİ
- KUARTET[Fr. < QUARTETTE] değil/yerine/= DÖRTLÜ
- KUARTET değil/yerine/= DÖRTLÜ
- KUBBE[Ar.]/KÜMBET[Fars. < GUNBED] değil/yerine/= YUVARDAM
- KÜBİK[Fr. < CUBIQUE] değil/yerine/= KÜP BİÇİMLİ
( Küp ve kesme biçiminde olan. | Kübizm akımına uyularak yapılan. | Küp biçiminde olan. )
- KÜÇÜĞÜN, BÜYÜĞE SELÂM VERMESİ ile/ve/değil/yerine BÜYÜĞÜN, KÜÇÜĞE SELÂM VERMESİ
- KÜÇÜK HESAP ile/değil/yerine/>< AYRINTI
( "Küçük/güdük zihin"liler "uğraşır". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Profesyoneller uğraşır. )
( Gözü, tanede olan kuşun, ayağı, tuzaktan kurtulmaz. )
( FERİ[Ar.]: Ayrıntılarla ilgili, ayrıntı niteliğinde olan. | İkinci derecede/n olan. )
- KÜÇÜK ZİHİN ile/değil/yerine/<>/> ORTA ZİHİN ile/değil/yerine/<>/> İLERİ ZİHİN
( "Her sorunun" kendince bir yanıtı/açıklaması vardır. İLE/DEĞİL/YERİNE Deneyimlerinden öğrenir. İLE/DEĞİL/YERİNE Herşeyden ve herkesten öğrenir. )
( Kişilerle uğraşır. İLE/DEĞİL/YERİNE Olaylarla uğraşır. İLE/DEĞİL/YERİNE Düzenle/sistemle uğraşır. )
( "Dengini" arar. İLE ... İLE/DEĞİL/YERİNE Kendini arar. )
( "İleri zihinler, kendi çağının ötesindedir, zekiler, kendine bir şeyler çıkarır ve ahmak olan da buna karşı koyar.[The great person is ahead of their time, the smart make something out of it, and the blockhead, sets themselves against it.]" )
- KÜÇÜLMEK ile/değil/yerine İNCELMEK
- KÜÇÜMSEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÖTEKİLEŞTİRMEK
- KUDRET değil/yerine/= ERKÜÇ
- KÜFE[Ar.] değil/yerine/= SEPET
( Genellikle söğüt ya da başka ağaç dallarından örülen, yük taşımaya yarayan, kaba ve dayanıklı sepet. | [argo] Kaba et, kıç. | Bir küfenin alabileceği miktar. )
- KÜFRÂN ile/değil/yerine ŞÜKRÂN
- KÜFÜR ETMEK/EDEN/ŞATİM[Ar. < ŞETM] ile/değil/yerine/>< ŞÜKÜR ETMEK/EDEN
- KÜFÜR ETMEK ile/değil/yerine "BU DA VAR(MIŞ)" DEMEK
- KÜFÜR:
[ne yazık ki]
SİYASETTE değil/yerine/>< GECE ve TOPRAK ve DENİZ ve DOST
( KÜFR: Bir şeyin üzerini örtmek. )
( Hakikati örter. DEĞİL/YERİNE/>< Dünyayı örter. VE Tohumu örter. VE Dibini örter. VE Dostun, ayıbını örter. )
- KÜFÜR[Ar. KFR/KÂFİR: Örten. | Çiftçi.] (ETMEK) değil/yerine/= SÖVGÜ/SÖVMEK
- KÜFÜR değil/yerine/>< FİKİR
( Gerçeğin üstünü örtmek. DEĞİL/YERİNE/>< Gerçeğin örtüsünü açmak. )
- KÜFÜR değil/yerine/>< ŞÜKÜR
- KÜFÜRBAZ[Ar. + Fars.(-bâz)] değil/yerine/= SÖVGEN/SÖVÜCÜ/AĞZI BOZUK/KARA
- KUİNTET[Fr. < QUINTETTE] değil/yerine/= BEŞLİ
- KULA ÇATMAK ile/değil/yerine/>< KULAÇ ATMAK
- KULAK KABARTMAK ile/değil/yerine SORMAK
( Ağız aramak, ya da kulak kabartmak yerine doğrudan öğrenmeye yönelik soru sormak gerek. [her ne kadar sorulamayacak/konuşulamayacak şeyler olsa da] )
- KULE değil/yerine/= SUYRAN
- KÜLFET[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ÜLFET[Ar.]
( Zahmet, sıkıntı, zorluk, yorgunluk, zorlu iş. | Tören, merasim. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Alışma, kaynaşma. | Görüşme, konuşma. | Dostluk, ahbaplık. | Huy etme. )
( Külfetsiz ülfet olmaz. )
- KÜLFET[Ar.] değil/yerine/= YÜKEÇ
- KULLANIM/SAL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İŞLEV/SEL
- KULLANMA ile/ve/değil/yerine İŞLEME
- KULLANMAK ile/ve/değil/yerine UYGULAMAK
- KÜLLİYEN[Ar.] değil/yerine/= TAMAMEN, TÜMÜYLE
- KÜLT[Fr. < Lat.] değil/yerine/= TAPINÇ/TAPMA | DİN | DİNSEL TÖREN
- KÜLT ile/değil/yerine/<> KÜLTÜR
( Din. | Yerel özellikler taşıyan dinî törenler. | Belirli bir dönemde aşırı ilgi gören film vb. İLE/DEĞİL/YERİNE/<> ... )
- KÜLTÜR değil/yerine/= EKİN, ÖZGEN
- KÜLTÜR ile/ve/değil/yerine İNSANLIK/İNSANLIĞIN KÜLTÜRÜ
( [not] CULTURE vs./and/but CULTURE OF HUMANITY
CULTURE OF HUMANITY instead of CULTURE )
- KÜLTÜREL KOŞULLANMIŞLIKLAR ile/değil/yerine KÜLTÜREL COŞKULAR
- KÜLTÜREL(DÖNEMSEL) "DEĞER YARGILARI"NI "ÖĞRETMEK" değil/yerine/>< EĞİTİLENİ, DEĞER(LER)İN DÜŞÜNSEL BİLGİSİYLE DONATMAK
- KÜLTÜREL[İng. < CULTURAL] değil/yerine/= EKİNSEL
- KÜLTÜREL ile/ve/değil/yerine/||/<> DÖNEMSEL
- KULÜP değil/yerine/= DERGEN
- KÜLÜSTÜR[Yun.] değil/yerine/= YIPRANMIŞ, ESKİ, BAKIMSIZ
- KULVAR/KANAL" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BAĞLAM
- KUMAŞ İPLİKLERİNDE:
30'a 1 ile/ve/değil/yerine/<>/> 40'a 1 ile/ve/değil/yerine/<>/> 50'ye 1 ile/ve/değil/yerine/<>/> 60'a 1 ile/ve/değil/yerine/<>/> 70'e 1 ile/ve/değil/yerine/<>/> 80'e 1
- KÜMÜLASYON/CUMULATION[İng.] değil/yerine/= BİRİKİM
- KÜMÜLATİF/CUMULATIVE[İng.] değil/yerine/= TOPLU
- KÜMÜLÜS değil/yerine/= KÜME BULUT
( Üst bölümleri bembeyaz ve küme durumunda, tabanı da çoğu kez yatay ve esmer bulut. )
- KUNT/KUND[Fars.] değil/yerine/= DAYANIKLI, SAĞLAM, KALIN, AĞIR
- KÜNYE değil/yerine/= SANLIK
- KÜPEŞTE[Yun.]/PARAPET[İt. < PARAPETTO] değil/yerine/= KORKULUK
( Gemide güverte hizasında ıskarmoz bağlarına tutturulan dikmelerin dış yüzlerine kaplanan kaplamaların oluşturduğu siper, borda kaplamalarının en üstü, güverteden yukarı kalan bölüm, korkuluk. | Duvarların üzerine, balkon ya da pencerelerin içine çimento ve mozaik karışımı ile yapılan dolgu set. )
- KUPLE değil/yerine BEYİT
- KUR'AN-I KERÎM:
EMİR ile/değil/yerine NASİHAT/ÖĞÜT
- KÜR/CURE[İng.] değil/yerine/= TAM SAĞALTIM
- KURA ÇEKMEK değil/yerine/= ÇEKİ YAPMAK
- KURA değil/yerine/= ÇEKİ
- KURABİYE[Ar. < QUREYBİYYE] değil/yerine/= ÇÖREK
( Şekerli ya da tuzlu küçük çörek. )
- KURÂDA[Ar.] değil/yerine/= İŞE YARAMAZ, YIPRANMIŞ/ESKİMİŞ/BOZULMUŞ, CILIZ
- KURAL KOYMAK ile/ve/değil/yerine KURAL/LARI BELİRLEMEK
( Bilenler kurallar koyar, bilmeyenler kurallara uyar. )
( Kuraldan çok kuralcı, kraldan çok kralcı olmamak gerek! )
( [not] "TO MAKE THE RULE" vs./and/but "TO DETERMINE THE RULE/S"
"TO DETERMINE THE RULE/S" vs./and "TO MAKE THE RULE" )
- KURAL KOYUCU/LUK ile/ve/değil/yerine KURAL BULUCU/LUK
- KURAL/LAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KOŞUL/LAR
- KURAL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KURUL
- KURALSIZLIK ile/değil/yerine/>< KURALLILIK
( En kötü "kurallılık", en iyi kuralsızlıktan iyidir. )
- KURAM ile/ve/değil/yerine YARAR
( [not] THEORY vs./and/but BENEFIT
BENEFIT instead of THEORY )
- KURAMIN:
DOĞRULUĞU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UYGUNLUĞU
- KÜRATİF/CURATIVE[İng.] değil/yerine/= SAĞALTICI | İYİLEŞTİRICİ
- KURBAN BAYRAMI değil/yerine/= YAKINLIK BAYRAMI
- KURBAN ile/değil/yerine MAĞDUR
- KURBAN ile/değil/yerine/>< SORUMLU
( )
- KURD yerine YIRTICI
- KÜRDAN ile/ve/değil/yerine/||/<> HILTAN
( ... İLE/VE/||/<> Top durumundaki çiçekleri kuruduktan sonra sapları kürdan olarak kullanılan yabani bir bitki. )
- KÜRE değil/yerine/= YUVAR
- KÜREK ÇEKMEK ile/ve/değil/yerine/<>/>< LAVA[İt.]
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Herhangi bir yere yanaşmış filikanın, kürek çekmeden ilerlemesi için söylenilen söz/emir. )
- KÜRESELLEŞ(TİR)MEK ile/ve/değil/yerine EVRENSELLEŞ(TİR)MEK
( )
- KÜREYVE değil/yerine/= YUVAR
( Organizmadaki çeşitli sıvılarda[kan, lenf, süt] bulunan, genellikle yuvarlak ya da oval küçük cisim.[Alyuvar, akyuvar.] | Yeryuvarlağı gibi düzgün olmayan küresel biçim. )
- KURGU/SAL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KURAM/SAL
- KURGU ile/ve/değil/yerine/></< OLGU
( [not] FICTION vs./> FACT instead of FICTION )
- KURGUL ile/ve/değil/yerine SİMGESEL
- KÜRKAS[Fr. < CURCAS] değil/yerine/= HİNT FISTIĞI
( Sütleğengillerden, meyve çekirdekleri zehirli bir bitki. )
- KURMACA GERÇEKLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÜNDELİK GERÇEKLİK
- KURMAK ile/yerine DÜŞÜNMEK
( Kuruntu/vesvese ile zihne düşenler düşünme değildir! [kuruntulardan vazgeçebilmeli!] )
( Bırak, farklı düşünce/duygu kuşları başının üzerinden uçsunlar. Sen ancak başının üzerinde yuva yapmamalarını sağlayabilirsin! )
- KURNAZ/LIK ile/değil/yerine ZEKİ/LİK
- KURNAZLIK ile/değil/yerine AKIL
- KURNAZLIK ile/değil/yerine ZEKÂ/ZEKİ
- KURS[Fr. < COURS] değil/yerine/= ÖĞRETİ/ÖĞRENEK
- KURS[Fr.] değil/yerine/= ÖĞRENEK
- KURS değil/yerine/= ÖĞRENEK
- KÜRSÜ[Ar. < KÜRSİ] değil/yerine/= KONUŞAK
- KÜRSÜ[Ar. < KÜRSÎ] değil/yerine/= SEKİ
( Kalabalığa karşı konuşma yapanların önünde bulunan yüksekçe yer. | Ana bilim dalı. | Sandalye. | Bir fakültede araştırma ve öğretim birimi, bölüm. )
- KURU KURU "ÜZÜLMEK" / "ÜZÜLÜYORUM" DEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< YAPABİLECEĞİN BİR ŞEY/LER
( Yok. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Var. )
- KURUCU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KOLAYLAŞTIRICI
- KURUL ile/ve/yerine/değil KOORDİNASYON
( [not] COMMITTEE vs./and/but COORDINATION
COORDINATION instead of COMMITTEE )
- KURUM ile/ve/değil/yerine/< KURUL
- KURUMSAL BİR KARARI(/A):
BENİMSEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> UYMAK
- KURUNTU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< VERİ
- KURYE[Fr. < COURRIER] değil/yerine/= TAŞIYICI
( Genellikle elçilik postasını yerine ulaştırmakla görevli kişi. | Posta, kargo, mektup vb. gönderileri alıcıya ulaştıran kişi. | Uçakla gönderilen mektup, koli ya da havale. | Düzenli olarak ticari bir hizmet gören taşıt. )
- KÜŞADE[Fars. < GUŞÂDE] değil/yerine/= AÇIK, AÇILMIŞ
- KUŞANMA ile/ve/değil/yerine BÜRÜNME
- KUŞKU SORUSU ile/yerine ANLAMA SORUSU
( Yanıtlarını bildiğiniz, boş sorular sormamalısınız. )
( [Felsefede] BED-GÜMÂN[Fars.]/SEPTİK[İng.]: Şüpheci, her şeyden şüphe eden. )
( QUESTION IN DOUBT vs. COMPREHENSION QUESTION
COMPREHENSION QUESTION instead of QUESTION IN DOUBT
You must not ask idle questions, to which you already know the answers. )
- KUŞKU/ŞÜPHE ile/ve/değil/yerine TERK
- KUŞKU değil/yerine/>< BİLGİ
( BİLGİ: Kuşkuyu yok eden neyse, o! | Kuşkunun giderildiği kavrayış. )
- KUŞKU ile/değil/yerine ÇÖZÜMLEME
( DOUBT vs. ANALYSIS )
- KUŞKU ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< EMİN OLMA[İMAN]
- KUŞKU ile/değil/yerine FELSEFİ KUŞKU
- KUŞKU ile/ve/değil/yerine/>< İYİMSERLİK ve DAYANÇ/SABIR
( Hastalıkların yarısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< İlâçların yarısı. VE/||/<> İyileşmenin ilk adımı. )
- KUŞKU ile/yerine SORGULAMA
( Sorgulamak ve reddetmek gereklidir. )
( Gerçek soruşturma bir şeyin içine doğru yapılır, dışa doğru değil. )
( Sorgulanmamış bir yaşam, yaşamaya değmez. )
( Bilinecek/bilinebilecek şeye yaklaşmanın biricik yolu soru sormaktır. )
( Kuşkuculuğumuz hakkında bile kuşkucu olmalıyız. )
( Temel sorun, aptalların kendilerinden son derece emin, akıllıların ise sürekli kuşku içinde olmalarıdır. )
( SUSPICION vs. INTERROGATE
INTERROGATE instead of SUSPICION
To question and deny is necessary.
True enquiry is always into something, not out of something. )
- KUŞKUCULUK ile/değil/yerine GÖRELİLİK
- KUŞKULANMAK ile/değil/yerine/>< YAPMAK
( )
( [not] DOUBT vs./but/>< DO
DO instead of DOUBT )
- KUŞKULU SEVGİ yerine KOŞULSUZ SEVGİ
( UNCONDITIONAL LOVE instead of SUSPICIOUS LOVE )
- KUŞKULU SEVGİ yerine KOŞULSUZ SEVGİ
( UNCONDITIONAL LOVE instead of SUSPICIOUS LOVE )
- KÜSKÜT[Fr. CUSCUTE] değil/yerine/= ŞEYTANSAÇI/BAĞBOĞAN
( Çit sarmaşığıgillerden, ince uzun ipliksi saplarıyla, asma, baklagiller ve bazı meyve ağaçlarına sarılarak onları sömüren, klorofilsiz, asalak bir bitki. )
( CUSCUTA )
- KÜSMEK ile/değil/yerine KONUŞMAMAK
( "Görüşmemek, birarada olmamak üzere". İLE/DEĞİL/YERİNE Görüşme, birarada olma durumu söz konusudur. )
- KUSURA BAKMA AMA ... değil/yerine YANLIŞ ANLAMA AMA ...
- KUSURLU ile/değil/yerine/>< HUZURLU
( [kişi/kul hakkına] Dikkat etmeyenin "yaşamı". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dikkat edenin yaşamı. )
- KUSURSUZLUK ile/değil/yerine BÜTÜNLENME
- KUTLAMA ile/ve/değil/yerine/||/<> ANMA
- KÜTLE değil/yerine/= YIĞIN
- KUTSAL NESNELERİ TUTMADA:
ELLE ile/ve/değil/yerine KUMAŞLA
- KUTSAMA ile/değil/yerine ANMA/ANLAMA
- KÜTÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< FİDE/FİDAN
( Büyük ve "güçlü". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< İnce ve "zayıf". )
( Cansızdır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Canlıdır. )
- KUTUP değil/yerine/= UC
- KUTUP değil/yerine/= UCAY
- KUTUPLAŞMA değil/yerine KUCAKLAŞMA
- KUTUR[Ar.]/DİYAGONAL[Fr./İng. < DIAGONAL/E] değil/yerine/= KÖŞEGEN
( Bir çokgende ardışık olmayan ya da çok yüzlüde aynı düzlem üzerinde bulunmayan iki köşe arasına çekilen çizgi. )
- KUTUR değil/yerine/= ÇAP
- KUVANTUM KURAMI değil/yerine KUVANTUM MEKANİĞİ
( )
( )
( )
- KUVARSİT[Fr. < QUARTZITE] değil/yerine/= KUM TAŞI
( Kum tanelerinin kaynaşmasıyla oluşmuş bir tür tortul kayaç, kuvarsit. )
- KUVÖZ[Fr. < COUVEUSE] değil/yerine/= YAŞANAK
- KUVÖZ/INCUBATOR[İng.] değil/yerine/= YAŞANAK
- KUVVETLE MUHTEMEL değil/yerine/= YÜKSEK OLASILIKLA
- KUVVETLER AYRILIĞI değil/yerine KUVVETLER AYRILIĞI VE BİRLİĞİ
- KUYRUK SALLAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖZ KIRPMAK
- KUYRUK ile/yerine SIRA
( QUEU vs. TURN
TURN instead of QUEU )
- KUYU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İP
( Derin olan, kuyu değil kısa olan, iptir. )
- KUZEY YERUCU/ANTARTIC değil/yerine/= GÜNEY YERUCU
- KUZİN[Fr. < COUSINE] değil/yerine/= KIZ YEĞEN
- KVAA/WIRELESS BODY AREA NETWORK[İng.] değil/yerine/= KABLOSUZ GÖVDE ALAN AĞLARI
- KVKK/PERSONAL DATA PROTECTION LAW[İng.] değil/yerine/= KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI KANUNU
- LÂ-YETEZELZEL[Ar.] değil/yerine/= SARSILMAZ | GÜVENİLİR
- LABİL/LABILE[İng.] değil/yerine/= OYNAK | DEĞİŞKEN
- LABORATUVAR/LABORATORY[İng.] değil/yerine/= DENEYLİK
- LACİVERT[Far.] değil/yerine/= KOVAK, KEVEK
- LACİVERT değil/yerine/= KOYUGÖK
- LÂF YETİŞTİRMEK ile/değil/yerine/>< KENDİNİ YETİŞTİRMEK
- LÂF(Z) değil/yerine/= SÖZ
- LÂF ile/ve/değil/yerine ÖNERME
- LÂFIZ[Ar.] değil/yerine/= SÖZGE
- LÂFZÎ TEFSİR değil/yerine/= SÖZEL YORUM
- LAGÜN[Fr. < LAGUNE] değil/yerine/= DENİZKULAĞI
- LAĞV ile/değil/yerine/>< MÜFÎD[< FEYD]
( Yararsız/faydasız, beyhûde, boş. | Yanılma, atlama. | Kaldırma, hükümsüz bırakma. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anlatan, ifâde eden, anlamlı/mânâlı. | Yararlı/faydalı. )
( YEMÎN-İ LAĞV: Alışkanlıkla edilen ve şer'an kefâret gerektirmeyen yemin. )
- LÂHİKE/LÂHİKA[Ar. çoğ. LEVÂHİK] değil/yerine/= EK
- LÂİNLEŞMİŞ[Ar.] değil/yerine/= KOVULMUŞ, NEFRET KAZANMIŞ, İSTENİLMEYEN
- LÂKAP(/B) değil/yerine/= TAKMA AD | SAN/UNVAN["ÜNVAN" değil!]
- LAKONİK[Fr. < Yun.] değil/yerine/= DEYİM
( Kısa, özlü söz. )
- LAMBADER[Fr. < LAMPADAIRE] değil/yerine AYAKLI LAMBA
( Genellikle odanın köşelerine konulan. )
- LAMINA[İng.] değil/yerine/= KATMAN
- LAMINER KABİN/LAMINAR FLOW CABINET[İng.] değil/yerine/= ÇEKER OCAK
- LAMINER/LAMINARY[İng.] değil/yerine/= KATMANLI | TEK YÖNLÜ (AKIM)
- LAN/LOCAL AREA NETWORK[İng.] değil/yerine/= YEREL ALAN AĞI
- LANGUISHING[İng.] değil/yerine/= YAŞAMA KARŞI "İSTEKSİZLİK"
- LANSE ETME değil/yerine/= TANITMA
- LANSE[Fr.] (ETMEK) değil/yerine/= ÖNE SÜRMEK
- LANSET/LANCET[İng.] değil/yerine/= DERİ DELICİ İĞNE
- LANSMAN[Fr. < LANCEMENT] yerine TANITIM/SUNUM
- LAP/LYMPHADENOPATHY LENFADENOPATİ[İng.] değil/yerine/= AKKAN BEZİ BÜYÜMESİ
- LASERASYON/LACERATION[İng.] değil/yerine/= PARÇALI YARALANMA/YIRTILMA
- LASIK/LASER ASSISTED İN SITU KERATOMILEUSIS[İng.] değil/yerine/= LAZER YARDIMLI YERİNDE KORNEA BİÇİMLENDİRME
- LASTİK değil/yerine/= SÜĞÜÇ
- LATENT PERİYOT/LATENCY PERIOD[İng.] değil/yerine/= YANITSIZLIK DÖNEMI | GİZİLLİK DÖNEMI
- LATENT[İng.] değil/yerine/= GİZLİ | SESSİZ
- LATERAL[İng.] değil/yerine/= DIŞ YAN
- LATERALİZASYON/LATERALIZATION[İng.] değil/yerine/= YANLAŞMA
- LATERODORSAL[İng.] değil/yerine/= SIRT-YAN
- LATEROLATERAL[İng.] değil/yerine/= DIŞ-YAN
- LATEROMEDİYAL/LATEROMEDIAL[İng.] değil/yerine/= DIŞ-İÇYAN
- LATEROVENTRAL[İng.] değil/yerine/= ÖN-YAN
- LÂÜBÂLİ/LİK değil/yerine/= YILIŞIK/LIK
- LAUBALİ değil/yerine/= SENLİ-BENLİ
- LAUBALİLİK (YAPMAK/YAPMAMAK) ile/ve/değil/yerine YÜZ GÖZ (OLMAK/OLMAMAK)
- LAUBALİLİK ile/değil/yerine/< SAMİMİYET
- LAVAJ/LAVAGE[İng.] değil/yerine/= YIKAMA
- LAVUK[Kürtçe(Kurmanci) < LAWİK: Oğlan çocuğu. < LAW: Oğul/oğlan.][argo] değil/yerine/= GEREKSİZ KONUŞAN
( Gereksiz konuşan kişi. | Önemsiz konular üzerinde fazlaca duran, hareketleri ve sözlerinde meymenet olmayan kişi. )
- LAYETE GAYYER değil/yerine/= DURAĞAN/DEĞİŞMEZ/BOZULMAZ
- LAYİHA değil/yerine/= GÖRÜŞÇE
- LÂYIK değil/yerine/= YARAŞIK, YAKIŞIR
- LAZER ANJİYOPLASTİ/LASER ANGIOPLASTY[İng.] değil/yerine/= LAZERLE DAMAR AÇIMI
- LAZER/LIGHT AMPLIFICATION BY STIMULATED EMISSION OF RADIATION[İng.] değil/yerine/= UYARILMIŞ RADYASYON EMISYONLA IŞIK AMPLIFİKASYONU
- LAZER ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BUZ LAZER
- LÂZIM/LÜZÛM(LU)[Ar.] değil/yerine/= GEREK(Lİ)
- LBS/LABORATORY INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= LABORATUVAR BİLGİ DÜZENİ
- LDA/LATENT DİRICHLET ALLOCATION[İng.] değil/yerine/= OLASILIK DAĞILIMLARI TEMELLİ KÜMELEME
- LED/LIGHT EMITTING DIODE[İng.] değil/yerine/= IŞIK YAYAN YARI İLETKEN KAYNAK, IŞIK YAYAN DİYOT
- LEGAL[İng.] değil/yerine/= YASAL
- LEHÇE[Ar.]/DİYALEKT[Yun.] değil/yerine/= EYTİŞ
- LEHİM[Ar.] ile PÜRMÜZ[Primus marka adından]["HÜRMÜZ" değil!] ile/değil/yerine KAYNAK
( Ergime noktaları düşük metalleri tutturma işlemlerinde kullanılan, kalay ve kurşun alaşımlarının genel adı. | Bu alaşımla yapılan işlem. İLE Genellikle metalleri lehimlemede kullanılan, güçlü alev çıkaran, benzin ya da gazla çalışan araç. İLE/DEĞİL/YERİNE İki metal ya da yapay parçayı, ısıl yolla birleştirme yöntemi, kaynaştırarak yapıştırma. )
- LEJAND değil/yerine/= ALTYAZI
- LEJYON[Fr. < Lat.] ile/değil/yerine KARA KUVVETLERİ
( Eski Romalılar'da, piyade ve süvarinin oluşturduğu askeri birlik. | Birkaç takımdan oluşan asker birliği. İLE/DEĞİL/YERİNE ... )
- LEKSİKOLOJİ[Fr., İng.] değil/yerine/= SÖZCÜKBİLİM/SÖZLÜKBİLİM
- LEKTÖR[Fr.] değil/yerine/= OKUTMAN
- LENGÜİST/FİLOLOG değil/yerine/= DİLBİLİMCİ/DİLCİ
- LENGÜİSTİK/LİSANİYAT/FİLOLOJİ değil/yerine/= DİLBİLİM
- LETAL/LETHAL[İng.] değil/yerine/= ÖLDÜRÜCÜ
- LEVÂZIM SINIFI değil/yerine/= SÜEL ARTGEREÇ
- LEVAZIM değil/yerine/= GEREÇLER
- LEVEL[İng.]/SEVİYE[Ar.] değil/yerine DÜZEY
- LEYBIL[İng. < LABEL] değil/yerine/= ETİKET
- LEYLA VE MECNUN değil/yerine NACİ VE/<> NACİYE
- LEZYON[Fr.] değil/yerine/= DOKU BOZUKLUĞU
- LİBERAL[İng.] değil/yerine/= ERKİNSEL
- LİBERALİST/LİBERAL değil/yerine/= ERKİNCİ
- LİBERALİZM değil/yerine/= ERKİNCİLİK
- LİDER[İng.] ile/değil/yerine ÖNDER
( Bulunulan durumu, var olanı yönlendirir. İLE/DEĞİL/YERİNE Ufuk açar. )
- LİF değil/yerine/=/değil/yerine/= TELÇİK değil/yerine/=/değil/yerine/= KILCIK
- LIFO/LAST IN FIRST OUT[İng.] değil/yerine/= SON GİREN, İLK ÇIKAR
- LİG[Fr.,] değil/yerine/= KÜME
- LİGAMAN/LIGAMENT[İng.] değil/yerine/= BAĞ
- LİGANT/LIGAND[İng.] değil/yerine/= BAĞLANAN (MOLEKÜL, ATOM VB.)
- LİGASYON/LIGATION[İng.] değil/yerine/= BAĞLAMA
- LİKEFAKSİYON/LIQUEFACTION[İng.] değil/yerine/= SIVILAŞIM
- LİKİDİTE/LIQUIDITY[İng.] değil/yerine/= AKIŞKANLIK
- LİKİT/LIQUİD[İng.] değil/yerine/= SIVI
- LİMİT[İng.] değil/yerine/= SINIR
- LIMITASYON/LIMITATION[İng.] değil/yerine/= SINIRLAMA | KISITLAMA
- LİMUZİN değil/yerine BİSİKLET
( )
( Bisikletin konforu/artıları, limuzinde bile yoktur. )
- LİMUZİN değil/yerine BİSİKLET
( Bisikletin konforu/artıları, limuzinde bile yoktur. )
- lin.[Lat. < LINIMENTUM] değil/yerine/= ETKİLİ NESNENİN YAĞ YA DA ALKOLDE ERİTİLMESİYLE HAZIRLANAN SIVI İLÂÇ
- LINAC/LINEAR ACCELERATOR[İng.] değil/yerine/= DOĞRUSAL HIZLANDIRICI
- LİNÇ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İFŞÂ
- LİNEER/LINEAR[İng.] değil/yerine/= DOĞRUSAL
- LİNET[Ar.] değil/yerine/= SÜRGÜN
- LİNGUİSTİK değil/yerine/= DİL(SEL)
- LİNK[İng.] değil/yerine/= BAĞLANTI
- LİNOTİP[İng.] değil/yerine/= DİZGİ MAKİNESİ
( Basımevinde, harfleri dizen ve satırları, blok durumunda döken makine. )
- LİNYİT değil/yerine/= GÖYNÜK
- LİPOPROTEİNLER değil/yerine/= YAĞLI ÖNBESİ
- liq.[Lat. < LIQUOR] değil/yerine/= SIVI İLAÇ, LİKÖR
- LIS/LABORATORY INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= LABORATUVAR BİLGİ DÜZENİ
- LİSAN-I MÜNÂSİP (İLE)[Ar.] değil/yerine/= UYGUN BİR DİL (İLE)
- LİSAN[Ar.]/ZEBAN[Fars.] değil/yerine/= DİL/DİLDEM
- LİSÂN[Ar.] değil/yerine/= DİL
- LİSANS[İng. < LICENCE] değil/yerine/= YETKİ BELGESİ / YETKİNLİK
- LİSE[Fr.] değil/yerine/= BİLGİTEY
- LİSTE[İng. < LIST] yerine DİZİN/DİZELGE/DÖKÜM
- LİTERATÜR[Fr./İng. < ] değil/yerine/= YAZINCA
- LİTOLOJİ[Fr., İng.] değil/yerine/= TAŞBİLİM
- LİTOSFER değil/yerine/= TAŞYUVARI/TAŞKÜRE
- LİYÂKAT değil/yerine/= DEĞİM/YARAŞIRLIK
- LİYOFİLİZASYON/LYOPHILIZATION[İng.] değil/yerine/= DONDURARAK KURUTMA
- LİZOZOM değil/yerine/= SİNDİRGEN
- LOB değil/yerine/= BÖLÜM
- LOBİ değil/yerine/= DALAN
( Bir yapının kapısından içeri girildiğinde görülen ilk boşluk. | Otel, tiyatro gibi yerlerde, girişe yakın, geniş yer. | Bazı çıkar gruplarının temsilcilerinden oluşan topluluk. )
- LOBUT[Ar. < NEBBUT]["LABUT" değil!] değil/yerine SOPA
( Kalın, kısa ve düzgün sopa. | Kol gücünü geliştirmek için kullanılan jimnastik aracı. [gürgenden] | Bovling oyununda devrilmesi amaçlanan, alt bölümü geniş, üst bölümü tek boğumlu, çeşitli malzemeden yapılmış hedef. )
- LOĞ/YUVAK/YUVGU/YUVGUZ ile/değil/yerine/= SİLİNDİR[Fr. < Yun.]/ÜSTÜVANE[Ar.]
( Alt ve üst tabanları birbirine eşit dairelerden oluşan bir nesnenin eksenini dikey olarak kesen, birbirine koşut iki yüzeyin sınırladığı cisim. | Metalleri inceltmek, kumaşları parçalatmak, kâğıt üzerine baskı yapmak gibi işler için sanayide kullanılan merdane. | Motorlu taşıtların motorunda, pistona güçlü bir itiş sağlamak ve gaz karışımının yandığı ya da patladığı yer. | Yollarda, toprak damlarda, yeri bastırmak ya da tarlalarda, toprakları ezmek için gezdirilen taş silindir. )
- LOINC/LOGICAL OBSERVATION IDENTIFIERS NAMES AND CODES[İng.] değil/yerine/= MANTIKSAL GÖZLEM TANIMLAYICILARI ADLAR VE KODLAR
- LOJMAN[Fr. LOGEMENT] değil/yerine/= KURUM KONUTU
( Bir kuruluş ya da iş yerindeki çalışanlara, parasız ya da az bir kira karşılığında verilen konut. )
- LOKAL ANESTEZİ değil/yerine/= SINIRLI UYUŞTURMA
- LOKAL POTANSİYEL/LOCAL POTENTIAL[İng.] değil/yerine/= YEREL GİZİL GÜÇ
- LOKAL değil/yerine/= DERNEKEVİ
- LOKAL değil/yerine/= YEREL
- LOKALİZASYON/LOCALIZATION[İng.] değil/yerine/= YERLEŞİM
- LOKALİZE/LOCALIZED[İng.] değil/yerine/= YERLEŞİMLİ
- LOKAVT değil/yerine/= İŞKAPAT
- LOKMA'NIN BEDELİ değil/yerine LOKMAN'IN TEDBİRİ(AKLI/BİLGİSİ)
- LOKMAYI ÇABUK YUTMAK ile/değil/yerine/><
YETERİNCE ÇİĞNEDİKTEN SONRA YUTMAK
( Yemek yerken bir sonraki lokmayı hazırlamak yerine ağızdaki lokmayı iyice çiğnemek, yavaş yemek ve yiyeceğin tadını/zevkini tam olarak almaya çalışmaktır doğru olanı! )
( Yediğini, iç; içtiğini, ye! )
- LOKOMOTİF[Fr. < LOCOMOTIVE] değil/yerine/= ÖNYEDEN
- LÖKOSIT FORMÜLÜ/DİFFERENTIAL BLOOD COUNT[İng.] değil/yerine/= AKYUVAR DAĞILIMI
- LÖKOSİT/LEUKOCYTE[İng.] değil/yerine/= AKYUVAR
- LOKÜLE/LOCULATED[İng.] değil/yerine/= YUVALI
- LOKÜS/LOCUS[İng.] değil/yerine/= KONUM, YER
- LONGITÜDİNAL ÇALIŞMA/LONGITUDİNAL STUDY[İng.] değil/yerine/= ZAMANA YAYILI ÇALIŞMA
- LONGITÜDİNAL/LONGITUDİNAL[İng.] değil/yerine/= UZUN EKSENDE, UZUNLAMASINA
- lot.[Lat. < LOTIO] değil/yerine/= İLAÇLI SU, LOSYON
- LP/LUMBAR PUNCTION[İng.] değil/yerine/= LOMBER PONKSİYON
- LSTM/LONG-SHORT TERM MEMEORY[İng.] değil/yerine/= UZUN-KISA SÜRELİ BELLEK
- LÛGAT[Ar.] değil/yerine/= SÖZLÜK
- LÜKS ile/değil/yerine TOKGÖZLÜLÜK
( Yapay yoksulluk. İLE/DEĞİL/YERİNE Doğal zenginlik. )
- LÜKSASYON/LUXATION[İng.] değil/yerine/= ÇIKIK
- LÜMEN/LUMEN[İng.] değil/yerine/= BORUMSU BOŞLUK
- LUP[İng. < LOOP] değil/yerine/= DÖNGÜ
- LUSITROPİ/LUSITROPY[İng.] değil/yerine/= GEVŞEME GÜCÜ
- LÜTFEN değil/yerine/= KAYRADAN
- LÜTFETMEK değil/yerine/= KAYRALAMAK
- LÜTUF/İHSAN/ATIFET/İNAYET değil/yerine/= KAYRA/İYİDEM/KUTBAĞIŞ/KUTYARDIM
- LÜTÛFKÂR/ÂNE değil/yerine/= KAYRALI/CA
- LÜZUM/HACET/İCAP değil/yerine/= GEREK/İSTER
- LVAD/LEFT VENTRICULAR ASSIST DEVICE SOL VENTRİKÜL[İng.] değil/yerine/= SOL KARINCIK DESTEK AYGITI
- M-HEALTH/MOBILE HEALTH[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK, M-SAĞLIK
- M-RNA MESSENGER RİBONUCLEİC ACİD[İng.] değil/yerine/= HABERCİ RİBONÜKLEİK ASIT
- m.[Lat. < MISCE] değil/yerine/= KARIŞTIR, BİRLEŞTİR
- M/MOLAR[İng.] değil/yerine/= MOL
- MAALESEF[Ar.]["MALESEF" değil!]/DERDÂ[Fars.] değil/yerine/= NE YAZIK Kİ
- MAARİF/Çİ[Ar.] değil/yerine/= EĞİTİM/Cİ
- MAAŞ/MAHİYE[Fars., Ar.]["MAYIŞ" değil!] değil/yerine/= AYLIK
- MÂBED/MÂBET[Ar.] değil/yerine/= TAPINAK
- MAÇ[İng. MATCH] değil/yerine/= KARŞILAŞMA/EŞLEŞME
- MACERA[Ar.]/SERÜVEN[Fars. SERVAN]/SERGÜZEŞT[Fars.]/AVANTÜR[Fr. AVENTURE | İng. ADVENTURE] değil/yerine/= OLAYCA
- MACERAPEREST değil/yerine/= OLAYCASEVER
- MADDE/(î) değil/yerine/= ÖZDEK/(SEL)
( Biçimi kabul etme olanağı. )
- MADDE değil/yerine/= EY/ÖZDEK/NESNE
- MADDÎ EDİM değil/yerine/= EYCİL EDİM
- MADDÎ KEYİFLER/ZEVKLER ile/ve/değil/yerine MANEVÎ ZEVKLER
( Başta istek, sonrasında bıkkınlık verir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Başta isteksizlik, sonrasında şevk verir. )
- MADDİ MALLAR değil/yerine/= EYCİL TAVARLAR
- MADDÎ değil/yerine/= EYCİL
- MADDİYAT değil/yerine/= EYCİLLİK
- MADERŞAHİ[Fars.]/MATRİARKAL[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ANAERKİL
- MAFSAL[Ar.] değil/yerine/= EKLEM
- MAĞARA[Ar.] değil/yerine/= İN
( Bir yamaca ya da kaya içine doğru uzanan, barınak olarak kullanılabilen yer kovuğu. | Karst bölgelerinde, kireçtaşlarının erimesiyle oluşan, büyük, birbirine koridorlarla bağlı yeraltı kovukları. )
- MAĞAZA değil/yerine/= KEPİTEY
- MAĞDUR/İYET[Ar.] değil/yerine/= KIYGIN/LIK
( Haksızlığa uğramış kişi. )
- MAĞLUP/MAĞLUBİYET değil/yerine/= YENİK/YENİLEN/YENİLGİ/SIMAK
( Bir savaşta, yarışmada kaybetme, yenilme. | Bir işte, bir uğraşta başarısızlığa uğrama, kaybetme. )
- MAGMA[Yun.] değil/yerine/= ISI/SICAK YUVARI
( Yerin içinde, sıvı ya da hamur kıvamında, uçucu gazlarla doymuş olarak bulunan eriyik. )
- MAGNETOSPHERE değil/yerine/= KAPARYUVAR
- MAGNETOTELLURICS değil/yerine/= KAPARBALKI
- MAGNİFİKASYON/MAGNİFICATION[İng.] değil/yerine/= BÜYÜLTME
- MAGNİTÜT/MAGNİTUDE[İng.] değil/yerine/= BÜYÜKLÜK | ÖNEM
- MAĞRUR[Ar.] değil/yerine/= GURURLU
- MAĞRUR ile/ve/değil/yerine/||/>< MAĞDUR
( Mağdur olan, mağrur olur. )
( "Mağrurun" değil mağdurun yanında olmayı yeğleriz/yeğlemeliyiz... )
- MAĞŞUŞ[Ar.] değil/yerine/= KARIŞIK
- MAHAL/MEVZİ[Ar.] değil/yerine/= YER/YÖRE
- MAHALLİ[Ar.] değil/yerine/= YÖRESEL/YEREL
- MAHÂRET değil/yerine/= BECERİ
- MÂHÂZÂ/MAAHÂZÂ değil/yerine/= BUNUNLA BİRLİKTE, BÖYLEYKEN, BÖYLE İSE DE
- MAHCUBİYET[Ar.] değil/yerine/= UTANGAÇLIK/SIKILGANLIK
- MAHCUR[Ar.] değil/yerine/= KISITLI
- MAHCUR değil/yerine/= KISITLI
- MAHCUZ değil/yerine/= ELKOYLU
- MAHDUT[Ar.] değil/yerine/= SINIRLANMIŞ
- MAHDUT değil/yerine/= DAR
- MAHFAZA[Ar.] değil/yerine/= KORUNCAK
- MAHFAZA değil/yerine/= KORUNCAK
- MAHFİL-İ KAZÂ değil/yerine/= ADÂLET MEYDANI
- MAHFUZ[Ar.] değil/yerine/= KORUNAN/KORUNMUŞ/SAKLANMIŞ/SAKLI
- MAHFUZ[Ar.] değil/yerine/= SAKLANMIŞ/KORUNMUŞ
( MAHFUZEN: Gözaltında olarak. )
- MAHFUZ değil/yerine/= SAKLI/KORUNUK
- MAHİR[Ar.] değil/yerine/= USTA/BECERİKLİ
( MÂHİRÂNE[Ar., Fars.]: Becerikli bir biçimde, becerikli olarak, ustaca. )
- MAHİYET[Ar.] değil/yerine/= İÇYÜZ
- MAHİYET[Ar.] değil/yerine/= ÖZLÜK/İÇYÜZ
( Bir şeyin durumu. | Kişi. )
- MAHKÛK[Ar.] değil/yerine/= KAZILMIŞ
- MAHKÛM ETMEK ile/ve/yerine ELEMEK
- MAHLÛK[Ar.] değil/yerine/= YARATIK
- MAHLUL[Ar.] değil/yerine/= ÇÖZÜLMÜŞ/DAĞILMIŞ
- MAHLUL[Ar.] değil/yerine/= HALLOLMUŞ/ÇÖZÜLMÜŞ | ERİYİK
- MAHLUL/SOLÜSYON değil/yerine/= ERİYİK/ÇÖZELTİ
- MAHLUT[Ar.] değil/yerine/= KATIŞIK | KARIŞIM
- MAHMUL değil/yerine/= YÜKLETİLMİŞ/YÜKLÜ/DOLU
- MAHMUZ[Ar.] değil/yerine/= ÇIKINTI
( Tavukgillerin ve bazı kuşların ayakları ardında bulunan, boynuz yapısındaki sivri uzantı. | Eski tür savaş gemilerinde, su kesimi altında, ileriye doğru uzanan, karşısındaki gemiyi batırabilen uzantı. | Köprü ayaklarında, basıncı azaltmak için suyun geldiği ve gittiği yanlardaki çıkıntı. )
- MAHPUS[Ar.] değil/yerine/= KAPATILMIŞ
( Kapatılmış, hapsedilmiş. | Bir çeşit tavla oyunu. )
- MAHPUS değil/yerine/= KISINIK
- MAHREC değil/yerine/= PAYDA
- MAHREK[Ar.] değil/yerine/= YÖRÜNGE
( Yürüyen bir noktanın izlediği ya da çizdiği yol. | Bir gökcisminin, devinme süresince aldığı yol. )
- MAHREM değil/yerine/= GİZLİ
- MAHREM değil/yerine/= İÇREK, GİZLİ
- MAHREMİYET değil/yerine/= GİZLİLİK
- MAHRUKAT[Ar.] değil/yerine/= YAKIT/YAKACAK
- MAHRUM[Ar.] değil/yerine/= YOKSUN
- MAHRUM/İYET değil/yerine/= YOKSUN/LUK
- MAHRUT[Ar.] değil/yerine/= KONİ
- MAHSUBEN[Ar.] değil/yerine/= SAYILCA
- MAHSUL[Ar.] değil/yerine/= ÜRÜN/VERİM
- MAHSUL/HASILAT değil/yerine/= ÜRÜN
- MAHSUP değil/yerine/= SAYIŞIK
- MAHSÛR[Ar.] değil/yerine/= KISIĞ
- MAHSUS[Ar.]["MASUS" değil!] değil/yerine/= ÖZELLİKLE
- MAHSUS ile/ve/değil/yerine MÂKUL
( Elimizle/gözümüzle, duyularımızla. İLE/VE/DEĞİL Beyin, akıl ile. )
- MAHÛLE[Ar.] değil/yerine/= DUL
( Kocası ölmüş kadın. İLE Eşi ölmüş ya da eşinden boşanmış kadın ya da erkek. )
- MAHV[Ar.] ile/değil/yerine HAVF[Ar.]
- MAİ[Ar. < MA: Su.] değil/yerine/= MAVİ/GÖKÇE
- MAİN[Ar.] değil/yerine/= KARE/EŞKENAR DÖRTGEN
- MAİŞETİ TEMİN[Ar.] değil/yerine/= GEÇİMİNİ SAĞLAMAK
- MAJOR CROSS MATCH[İng.] değil/yerine/= MAJOR ÇAPRAZ KARŞILAŞTIRMA
- MAJÖR/MAJOR[İng./Fr.] değil/yerine/= BÜYÜK/ÖNEMLİ
( Büyük, önemli. | Bir makam, bir akort ya da bir aralığın oluşma biçimi. | Büyük önerme. )
- MAKABLE TEŞMİL değil/yerine/= GERİ YÜRÜTÜM
- MAKALE değil/yerine/= YAZI
- MAKAM ŞÖFÖRÜ değil/yerine/= ORUN SÜRÜCÜSÜ
- MAKAM TAZMİNATI değil/yerine/= ORUN ÖDENEĞİ
- MAKAM/MANSIP/MESNET/MEVKİ değil/yerine/= ORUN
- MAKAMDA YÜKSELİŞ ile/ve/değil/yerine HİZMETTE YÜKSELİŞ
( Allah'ın kudretiyle bitişen kişi, hepimize ücretsiz ve menfaatsiz olarak hizmet eder. )
( Bir meyve ağacı, uzaktan hep yaprak görünür. Yanına yaklaşınca meyveleri görünmeye başlar. Yaprak olmasa meyve yetişemez. O kadar yaprağın hizmeti o meyveler içindir. )
( Keşkül Dergisi'nden: Hizmet I, Hizmet II )
- MAKARA değil/yerine/= SARDIRAÇ
- MAKBUZ[Ar.] değil/yerine/= ÖDENDİ BELGESİ
- MAKİNE değil/yerine/= İŞLERGE
- MAKİNİST değil/yerine/= İŞLERGECİ
- MAKSAT[Ar. < KASD]/AMAÇ[Fars.] değil/yerine/= EREK
- MAKSİMAL[/MAXIMAL[[İng.] değil/yerine/= EN ÇOK | EN YÜKSEK
- MAKSİMİZASYON/MAXIMIZATION[İng.] değil/yerine/= EN ÇOKLAMA, EN ÇOKLAYIM, EN ÇOKLATIM
- MAKSİMUM/MAXIMUM[İng.] değil/yerine/= EN ÇOK | EN YÜKSEK
- MAKSİMUM değil/yerine/= EN ÇOK/YÜKSEK
- MAKSİMUM değil/yerine/= SON SINIR / EN FAZLA
- MAKSUMUN ALEYH değil/yerine/= BÖLEN
- MAKTUL[Ar.] değil/yerine/= ÖLDÜRÜLEN
- MAKYAJ[Fr.] değil/yerine SÜSLEM / YÜZ BOYAMA
- MAKYAJ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÜLÜMSE/MEK
( Kişinin en güzel/iyi/büyüleyici/olmazsa olmaz/değerli/etkili/sınırsız/sürekli makyajı, gülümsemesidir. )
- MAKYAJLI ile/yerine MAKYAJSIZ
- MAL/META ile/değil/yerine CAN
- MAL/MÜLK/MADDİ ZENGİNLİK değil/yerine/= OD, OCAK
- MALA[Fars.] değil/yerine/= SÜRGÜ
( Harç alıp sürmeye yarayan, çoğu üçgen biçiminde, yassı, demirden, tahta saplı, duvarcı ve sıvacı aracı. )
- MALABSORPSİYON/MALABSORPTION[İng.] değil/yerine/= EMİLİM BOZUKLUĞU
- MALADJUSTMENT[İng.] değil/yerine/= UYUM BOZUKLUĞU
- MALAKİT[Fr. MALACIHTE < Yun.] değil/yerine/= BAKIRTAŞI
( Yeşil renkli, yontulup parlatılabilen, doğal bakırlı, hidratlı karbonat. )
- MALEZYA'DA:
KENT değil/yerine KÖY
( Malezya halkı, (daha çok) yerleşim ve yaşamak için kent yerine köyleri tercih etmektedir. )
- MALFORMASYON/MALFORMATION[İng.] değil/yerine/= OLUŞUM BOZUKLUĞU | BİÇİM KUSURU
- MALI SEVMEK ile/değil/yerine KENDİNİ SEVMEK
( Kendini sevemeyenin sevdiği. İLE ... )
- MALİGNANSİ/MALİGNANCY[İng.] değil/yerine/= KÖTÜCÜLLÜK
- MALİGNİTE/MALIGNITY[İng.] değil/yerine/= KÖTÜCÜLLÜK
- MÂLİK[< MÜLK | çoğ. MÜLLEK] ile/ve/değil/yerine/||//<>/>/< SÂLİK[< SÜLÛK]
( Sahip, bir şeye sahip olan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Bir tarikata girmiş bulunan. | Yolcu, Allah'a giden yolu tutana, seyr hâlinde bulunduğu sürece verilen isim. )
- MALNÜTRİSYON/MALNUTRITION[İng.] değil/yerine/= KÖTÜ BESLENME
- MALPOZİSYON/MALPOSITION[İng.] değil/yerine/= KÖTÜ KONUM
- MALPRAKTİS/MALPRACTICE[İng.] değil/yerine/= HATALI TIBBİ UYGULAMA
- MALROTASYON/MALROTATION[İng.] değil/yerine/= KUSURLU DÖNÜŞ
- MALUL GAZİ değil/yerine/= SÖKEL BATUR
- MALÛL[Ar.] değil/yerine/= SÖKEL/SAKAT | GÜÇSÜZ
- MALULEN değil/yerine/= SÖKELCE/SÖKELLİKTEN
- MALUM/AKTİF değil/yerine/= ETKEN
- MALUMAT ile/ve/yerine FEYZ
- MALUMUNUZ ... ile/ve/değil/yerine/<> ANIMSARSANIZ ...
- MALUMUNUZ ... ile/ve/değil/yerine/<> BİLDİĞİNİZ GİBİ
- MALZEME[Ar.]/MATERYAL[İng. < MATERIAL / Fr. < MATERIEL] değil/yerine/= GEREÇ
- MALZEME[Ar.] değil/yerine/= GEREÇ
- MAMUR[Ar.] değil/yerine/= BAYINDIR
( Gelişip güzelleşmesi, yaşayış koşullarının uygun duruma getirilmesi için üzerinde çalışılmış olan. )
- man. pr.[Lat. < MANE PRIMO] değil/yerine/= SABAH ERKENDEN
- MANTIK ile/ve/değil/yerine YÖNTEM
- MÂNÂ[Ar.] değil/yerine/= ANLAM
- MANCA[İt.] değil/yerine/= YİYECEK
- MANCANA[İt.] değil/yerine/= FIÇI
( Gemilerde, içme suyu konulan, büyük, yassı fıçı. )
- MANDREN/MANDRİN[İng.] değil/yerine/= DALGI KILAVUZU
- MANEN değil/yerine/= ÖZCE
- MANEVİ TAZMİNAT değil/yerine/= ÖZCÜL ÖDENCE
- MANEVİ değil/yerine/= ÖZCÜL
- MANEVİYAT değil/yerine/= ÖZCÜLLÜK
- MANEVRA[Fr.] değil/yerine/= DÖNÜŞ/HAREKET
( Bir aygıtın işleyişini düzenleme, yönetme eylemi ya da biçimi. | Geminin bir yere yanaşmak ya da bir yerden çıkmak için yaptığı hareket. | Lokomotifin, katar katmak ya da katar dağıtmak için ileri geri giderek hattan hasa geçmesi. | Hareket, gidiş-geliş. | Asker birliklerini, savaşa hazırlamak amacıyla, arazi üzerinde yapılan geniş ölçüde savaş denemesi, tatbikat. | İstenilen amaca ulaşmak için tutulması gereken yol. )
- MÂNİ OLMAK değil/yerine/= ÖNLEMEK
- MÂNİ[Ar.]/ENGEL[Fars. :Parazit.] değil/yerine/= ENGEL
- MÂNİ[Ar.] değil/yerine/= ÖNLEYİCİ/ENGEL
- MANİFATURA[İt. < Lat.] değil/yerine/= KUMAŞ/DOKUMA
( Fabrika yapımı her türlü kumaş ve bez gibi dokumalar. )
- MANİFESTASYON/MANIFESTATION[İng.] değil/yerine/= GÖRÜNÜR BELİRTİ-BULGU
- MANİFESTO[İt. < Lat.] değil/yerine/= BİLDİRİ
- MANİK ATAK/MANIC EPISODE[İng.] değil/yerine/= TAŞKINLIK DÖNEMİ
- MANİK-DEPRESİF PSİKOZ değil/yerine/= TAŞKIN-ÇÖKÜMLÜ ÇILDIRI
- MANİKA[İt. < MANICA] değil/yerine/= BACA[Fars. < BÂCE]
( Gemilerde, ambarlara ve makine bölümüne hava vermek için güverteye açılan baca. )
- MANİKÜR[Fr.] değil/yerine/= EL/TIRNAK BAKIMI
- MANİPÜLASYON/MANİPULATION[İng.] değil/yerine/= YÖNLENDİRME | GÜDÜMLEME | HİLEYLE YÖNLENDİRME | KARŞIDAKİYLE OYNAMA, KARŞIDAKINİ ÇIKARI İÇİN KULLANMA. | ELLE KULLANMA
- MANİPÜLASYON değil/yerine/= YÖNLENDİRİM
- MANİPÜLATİF değil/yerine/= YÖNLENDİRİMLİ
- MANİPÜLATÖR/MANİPLE değil/yerine/= YÖNLENDİREÇ/YÖNLENDİRİMCİ/YÖNLENDİREÇÇİ
- MANOMETRE[Fr. < Yun. MANOS: Seyrek, yumuşak. | METRON: Ölçü.] değil/yerine/= BASIÖLÇER
- MANŞET[Fr. < MANCHETTE] değil/yerine/= ÖNBAŞLIK
- MANSİYON[Fr.] değil/yerine/= ÖZENDİRME ÖDÜLÜ
( Bir yarışmada, konulan ödüle yeterli nitelikte görülmemekle birlite, anılmaya değer bulunan kişiye ya da yapıta verilen derece. )
- MANŞON/CUFF[İng.] değil/yerine/= SARGAN
- MANTIK EYTİŞİMİ ile/ve/değil/yerine YAŞAM EYTİŞİMİ
- MANTIK KALIPLARI ile/ve/değil/yerine MANTIK
- MANTIK, MANTIKLI/LIK ile/ve/<>/değil/yerine TUTARLI/LIK
( LOGIC, LOGICAL/NESS vs./and/<> CONSISTENCY
CONSISTENCY instead of LOGIC, LOGICAL/NESS )
- MANTIK ile/değil/yerine UYGULAMA
- MANTIKEN değil/yerine/= ESTEMCE
- MANTIKÎ/MANTIKSAL değil/yerine/= ESTEMLİ
- MANTIKSIZ" ile/değil/yerine TUHAF
- MANUEL/MANUAL[İng.] değil/yerine/= EL KITABI | ELLE YAPILAN
- MANYETİK değil/yerine/= KAPGILI
- MANYETİZMA değil/yerine/= KAPGIBİLİM | KAPGILAMA/KAPGILIK
- MANZARA değil/yerine/= GÖRÜNÜM/GÖREY
- MARABA/RENÇBER[Fars.]/IRGAT[Yun.] değil/yerine/= ÇİFTÇİ/ORTAKÇI
- MARASMUS[İng.] değil/yerine/= ZAFİYET, ARIKLIK
- MARATON değil/yerine/= UZUN KOŞU
- MAREŞAL/MÜŞİR değil/yerine/= SAVAŞHAN
- MARGARİN yerine ZEYTİNYAĞI!
- MARİFETİYLE değil/yerine/= ELİYLE/ARACILIĞIYLA
- MARJ[Fr.] değil/yerine/= PAY
( Ticari bir işlemde zarar tehlikesine karşı ayrılan pay. | Yazılmış ya da basılı bir kâğıdın kenarında bırakılmış boşluk. )
- MARJ/MARGIN[İng.] değil/yerine/= SINIR
- MARJİNAL FAYDA değil/yerine/= SONBİRİM YARARI
- MARJİNAL/MARGINAL[İng.] değil/yerine/= SINIRDA | SIRA DIŞI
- MARJİNAL değil/yerine/= AYKIRI/SIRADIŞI
- MARKER[İng.] değil/yerine/= BELİRTEÇ
- MARKER değil/yerine/= BELİRTİCİ
- MARKETİNG[İng.] yerine PAZARLAMA
- MARN[Fr.] değil/yerine/= PEKMEZTOPRAĞI
( Çok ince taneli kil minerallerinden ve kalsitin değişik oranlardaki karışımından oluşan tortul kayaç. | Üzüm şırasının tortularını çöktürmek için kullanılan, kil ile karışık kireçli toprak. )
( MARNLAMAK: Kireci az olan toprağın içine marn katarak daha iyi duruma getirmek. )
- MARON[Fr. < MARRON] değil/yerine/= KESTANE RENGİ
- MARŞ[Fr. < Cerm.] değil/yerine/= ÇIĞIRI
- MARS değil/yerine/= MERÎH[Ar.]/SAKIT[Ar.]
( Güneşe olan uzaklığı, Yer'in Güneş'e olan uzaklığından daha çok olan dış gezegenlerin ilki. )
( Mars gezegeninde bulunan Olympus Mons, Güneş Sistemi'nde bilinen en yüksek volkan ve dağdır. Dağın yüksekliği, 26.4 km. olup Everest ile karşılaştırılırsa üç kat daha yüksektir. )
( el-KAHİRE[Ar.](al-QAHIRAH )
- MARTAVAL (OKUMAK) ile/ve/değil/yerine MASAL (ANLATMAK)
- MARUF değil/yerine/= SANLI
- MARUZ KALMAK ile/değil/yerine TÂBÎ OLMAK
- MÂRUZ[Ar.] değil/yerine/= EDİK
- MÂRUZAT[Ar.] değil/yerine/= SUNUŞLUK
- MAS[Ar.] değil/yerine/= SOĞURMA/EMME
- MASADA ile/ve/değil/yerine YERDE
( Daha çok yenilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Yeterince, gerektiği kadarı yenilir. )
- MASAJ[Fr.] ile/değil/yerine/||/<> OVMAK
( ... ile/değil/yerine/||/<> DELK )
- MASAL/SI değil/yerine/= DÜŞÇE/MSİ
- MASALLAR:
ÇOCUKKEN ile/değil/yerine BÜYÜYÜNCE
( Uyuyana kadar. İLE/DEĞİL/YERİNE Uyanana kadar. )
- MAŞERÎ[Ar.] değil/yerine/= ORTAK US/AKIL
( Topluluğun olan, ortaklaşa. )
( Hiçkimse, birlikte olduğumuz kadar akıllı değildir/olamaz. )
- MASİF[Fr.] değil/yerine/= SOM
( Kütlesi, görünürdeki tüm oylumu kaplayan, kaplama ya da doldurma olmayan. )
- MASKARALIK ile/değil/yerine/>< REKÂBET
- MASKE değil/yerine/= YAPAY YÜZ
( Boyalı karton, kumaş, plastikten yapılmış olan, tanınmamak için kullanılan yapma yüz. | Korunmak için özel olarak yapılmış, yüze geçirilen şey. | Yüz ve boyun güzelliği için cilde sürülen krem, macun vb. | Gerçek duyguları ya da bir şeyin gerçek görünüşünü gizleyen, aldatıcı görünüş, davranış. | Kişinin oynadığı rol ya da hem kendine, hem de çevresine yönelik takındığı davranış. )
- MASKOT[Fr.] değil/yerine/= "UĞURLU" EŞYA
( Uğur getireceğine inanılan şey. | Uğur sayılan kişi ya da hayvan. )
- MASLAHATGÜZAR[Ar., Fars.] değil/yerine/= İŞGÜDER
( Bir büyükelçinin temsilci olarak bulunduğu ülke dışına çıkması durumunda ya da o ülkeye gelmesinden önce, ona vekâlet eden diplomat. )
- MASLAHATGÜZAR değil/yerine/= İŞGÜDER
- MASRAF[Ar.] değil/yerine/= GİDER
- MASRAF değil/yerine/= GİDER
- MASTAR değil/yerine/= DÜZCÜ
- MASTER değil/yerine/= UNGAN
- MASUMDUR! ile/ve/değil/yerine/||/<> SUÇLU DEĞİL!
( "Suçlu değil!" demek, her zaman, zemin ve koşulda "Masumdur!" anlamına gelmez. )
- MASUMİYET KARİNESİ/PRESUMPTION OF İNNOCENCE değil/yerine/= SUÇSUZLUK İLKESİ
- MAT değil/yerine/= DONUK
- MAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ŞİŞME YATAK
- MATAFYON[İt.] değil/yerine/= DELİK
( Yelkenlere ve tentelere açılan delik. )
- MATBAA[Ar.] değil/yerine/= BASIMEVİ
- MATBÛ[Ar.] değil/yerine/= BASILI/BASILMIŞ
- MÂTEM[Ar.] değil/yerine/= YAS
- MATEM değil/yerine/= YAS
- MATERNAL[İng.] değil/yerine/= ANADAN | ANNEYE AİT
- MATERYAL/MATERIAL[İng.] değil/yerine/= GEREÇ | MADDE
- MATİTE/MATITY[İng.] değil/yerine/= TOK SES
- MATKAP[Ar. < MİSKAB] değil/yerine/= DELGİ
- MATRAH[Ar.] değil/yerine/= TEMEL ALINAN DEĞER
( Bir verginin miktarını belirtmek için temel olarak alınan değer. )
- MATRİKS/MATRIX[İng.] değil/yerine/= GÖZELER ARASI DOLGU
- MATÛF[Ar. < ATF] değil/yerine/= YÖNELTİLMİŞ
( Bir yöne eğilmiş. | Yöneltilmiş. )
- MATÛH[Ar. < ATEH] değil/yerine/= BUNAMIŞ/BUNAK
- MATUH[Ar.] değil/yerine/= BUNAK
- MATÜR/MATURE[İng.] değil/yerine/= OLGUN
- MATÜRASYON/MATURATION[İng.] değil/yerine/= OLGUNLAŞMA
- MATÜRITE/MATURITY[İng.] değil/yerine/= OLGUNLUK
- MÂVERÂ[Ar.] değil/yerine/= ÖTE
( Ard, geri, bir şeyin ötesinde, arkasında bulunan. | Türk müziğinin eski bir mürekkep makamı.[Biri, devr-i kebir, öteki, fahte usûlünde, iki tane müellifi belirli olmayan peşrev ile bir tane, yine müellifi bilinmeyen saz semaisi, bu makama örnektir.] )
- MAVİ[Ar.] değil/yerine/= GÖK, GÖKÇE
- MAVİMTIRAK değil/yerine/= GÖKÇEMSİ/GÖKÇEMTIRAK/GÖKÇÜL/GÖKŞİN
- MAYA[Hintçe]/İLÜZYON[İng. < ILLUSION]/DOXA[Yun.] değil/yerine/= YANILSAMA
- MAYİ[Ar.] değil/yerine/= SIVI
- MAYİ/LİKİT değil/yerine/= SIVI
- MAYİ/LIQUİD, FLUİD[İng.] değil/yerine/= SIVI
- MAYISTRA[İt.] ile/değil/yerine YEL/RÜZGÂR/YELKEN
( Grandi direğinin en alt sereni ve bu serene çekilen yelken. | Kuzeybatı rüzgârı. İLE ... )
- MAYMUN İŞTAHLI/LIK ile/değil/yerine ÇOK YÖNLÜ/LÜK
- MAYSTRO/MAESTRO değil/yerine/= UNGAN
( Besteci. | Orkestra şefi. )
- MAYTAP[Fars. < MAHTÂB] değil/yerine/= HAVAİ FİŞEK
( Yandığında renkli ve parlak ışıklar saçan, şenlik gecelerinde yakılan havai fişek. )
- MAZBATA[Ar.] değil/yerine/= TUTANAK
- MAZBUT VAKIF[Ar.] değil/yerine/= KAMUSAL TURGU
- MAZERET KAĞIDI değil/yerine/= NEDENLİK BELGESİ
- MAZERET-İ SAHİHA[Ar.] değil/yerine/= GEÇERLİ NEDENLİK
- MAZERET değil/yerine/>< EYLEM
( İstemiyorsak. DEĞİL/YERİNE/>< Gerçekten istiyorsak. )
- MAZERET değil/yerine/= NEDENLİK
- MAZERET değil/yerine/= ÖZÜR
- MAZERETSİZ değil/yerine/= NEDENLİKSİZ
- MAZGAL[Yun.] değil/yerine/= DELİK
( Kale duvarlarında, iç yanı geniş, dış yanı dar delik. )
- MAZHARİYET değil/yerine/= ERGİ
- MAZLUM[Ar.] değil/yerine/= KIYILGIN
- MAZMUN değil/yerine/= İÇANLAM
- MAZNÛN[Ar. < ZANN] değil/yerine/= SANIK
- MAZNUN değil/yerine/= SANIK
- MAZOŞİST/MAZOŞİZM[Fr., İng.] değil/yerine/= ÖZEZER/LİK
- MAZRUB değil/yerine/= ÇARPAN
- MAZRUBÂT-I TEFRİK değil/yerine/= ÇARPANLARA AYIRMA
- MAZRÛF[< ZARF] değil/yerine/= ZARFLANMIŞ, ZARFA KONMUŞ | KALIPLI, KILIFLI | ZARFLI KÂĞIT
- MAZUR GÖRÜN ile/değil/yerine KUSURA BAKMAYIN
- MAZUR değil/yerine/= NEDENLİ
- MBIS/MAP BASED INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= HARITA TABANLI BİLGİ DÜZENİ
- MBS/SPATIAL INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= MEKANSAL BİLGİ DÜZENİ
- MCI/MILD COGNITIVE IMPAIRMENT[İng.] değil/yerine/= HAFİF BİLİŞSEL BOZUKLUK
- MCS/MECHANICAL CIRCULATORY SUPPORT[İng.] değil/yerine/= MEKANİK DOLAŞIM DESTEĞİ
- MCSD/MECHANICAL CIRCULATION SUPPORT DEVICE[İng.] değil/yerine/= MEKANİK DOLAŞIM DESTEĞİ AYGITI
- MD/DOCTOR OF MEDICINE[İng.] değil/yerine/= TIP DOKTORU
- MDC/MECHANICAL ASSIST DEVICE[İng.] değil/yerine/= MEKANİK (KALP) DESTEK AYGITI
- MDD/MICROWAVE DİATHERMY | MECHANICAL CIRCULATION SUPPORT[İng.] değil/yerine/= MİKRODALGA DİYATERMİSİ, MİKRODALGAYLA SICAKLIK UYGULAMASI | MEKANİK DOLAŞIM DESTEĞİ
- MDDC/MECHANICAL CIRCULATION SUPPORT DEVICE[İng.] değil/yerine/= MEKANİK DOLAŞIM DESTEĞİ AYGITI
- MDSS/MANAGERIAL DECİSION SUPPORT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= YÖNETİMSEL KARAR DESTEK DÜZENİ
- ME'YÛS[< YE'S]/NEVMÎD[Fars. < NÂ-ÜMÎD] değil/yerine/= ÜMİTSİZ
- MEA/COST EFFECTIVENESS ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= MALİYET ETKINLİK ÇÖZÜMLEMESİ
- MEBLAĞ[Ar.]["MEBLA" değil!] yerine TUTAR
- MEBLAĞ değil/yerine/= TUTAR
- MEBÛS[Ar.] değil/yerine/= SAYLAV/MİLLETVEKİLİ
- MECÂZ-I MÜRSEL değil/yerine/= DÜZÖZGEÇ/AD AKTARMASI
- MECÂZ/Î / METAFORİ/K değil/yerine/= ÖZGEÇ/Lİ
- MECAZ değil/yerine/= DEĞİŞMECE
- MECBÛR(İYET) değil/yerine/= YÜKÜMLÜ/LÜK, ZORUNLU/LUK
- MECBUREN değil/yerine/= GÜCÜNLÜCE
- MECBURİ HİZMET değil/yerine/= GÜCÜNLÜ İŞGÖRÜ
- MECBURÎ/ZARURÎ değil/yerine/= GÜCÜNLÜ
- MECBURİYET/LE ile/ve/değil/yerine/||/></< MUHABBET/LE
- MECBURİYET değil/yerine/= GÜCÜNLÜK
- MECBURİYET ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MEMNUNİYET
- MECHÛL[Ar. < CEHL] değil/yerine/= BİLİNMEYEN[BELİRSİZ değil!]
- MEÇLEŞME/MATCHLEŞME değil/yerine/= EŞLEŞME/"ÖRTÜŞME"
- MECMÂ[Ar.] değil/yerine/= YIĞINAK
( Bir şeyin biriktiği yer. | Bir şeyin, bir yerde çokça birikmesi, tecemmu, tahaşşüt. | Birgözeli bitkilerin biraraya gelerek oluşturdukları küme. )
- MECMUA değil/yerine/= DERGİ
- MECRÂ değil/yerine/= YÖNEY
- MECRÛH[Ar. < CERH] değil/yerine/= YARALI/İNCİNMİŞ
( Yaralanmış. | İnandırıcı sözlerle çürütülmüş düşünce/dâvâ. )
- MECZUB OLMAK ile/ve/<>/değil/yerine CÂZİB OLMAK
- MEDÂR-I İFTİHÂR değil/yerine/= ÖVÜNME NEDENİ/ARACI, ÖVÜNÇLÜK, KIVANÇLIK
- MEDÂR-I MAİŞET değil/yerine/= GEÇİM DAYANAĞI
- MEDÂR[Ar. < DEVR] değil/yerine/= DÖNENCE | DAYANAK
- MEDCEZİR[Ar.] değil/yerine/= GEL-GİT
- MEDED[Ar.] değil/yerine/= YARDIM
- MEDENÎ(YET) değil/yerine/= UYGAR/LIK
- MEDICAL FUTILITY[İng.] değil/yerine/= BOŞA SAĞALTIM
- MEDİKAL ETİK/MEDICAL ETHİCS[İng.] değil/yerine/= TIP ETİĞİ
- MEDİKAL ONTOLOJİ/MEDICAL ONTOLOGY[İng.] değil/yerine/= TIBBİ VARLIKBİLİM
- MEDİKAL/MEDICAL[İng.] değil/yerine/= TIBBİ
- MEDİKASYON/MEDICATION[İng.] değil/yerine/= İLAÇ SAĞALTIMI | İLAÇ
- MEDITASYON/MEDITATION[İng.] değil/yerine/= ZİHINSEL YOĞUNLAŞMA
- MEDIUM[İng.] değil/yerine/= ORTA | BESİYERİ
- MEDİYAL/MEDIAL[İng.] değil/yerine/= İÇ YAN
- MEDİYAN DÜZLEM/MEDIAN PLANE[İng.] değil/yerine/= ORTA HAT DÜZLEMİ
- MEDİYAN/MEDIAN[İng.] değil/yerine/= ORTANCA
- MEDİYASTİN[Fr.] değil/yerine/= GÖĞÜS
( Göğsün, yanlardan akciğerle, önden göğüs kemiği, arkadan omurga ile sınırlanan orta bölgesi. )
- MEDİYATÖR/MEDİATOR[İng.] değil/yerine/= ARACI
- MEDİYOLATERAL/MEDIOLATERAL[İng.] değil/yerine/= ORTA-DIŞ YAN
- MEDJACKING/MEDJACKING[İng.] değil/yerine/= ÇÖKERTME GİRİŞİMİ
- MEDLÛL[Ar.] değil/yerine/= ANLAM
- MEDYA/MEDIA[İng.] değil/yerine/= ORTA KATMAN | ORTAM, | BESİYERİ
- MEDYUN[Ar. < DEYN] değil/yerine/= BORÇLU/VERECEKLİ
- MEFHUM-U MUHALİF değil/yerine/= KARŞIT KAVRAM
- MEFKÛREVÎ[Ar.]/IDEAL[İng., Alm., İsp.]/IDÉAL[Fr.] değil/yerine/= ÜLKÜ/SEL
- MEFRUĞUNBİH değil/yerine/= GEÇİRİ KONUSU
- MEFRUĞUNLEH değil/yerine/= GEÇİRİ ALICI
- MEFRUŞAT[Ar.] değil/yerine/= DÖŞEME
( Ev döşemek için gerekli eşya. )
- MEFSÛH[Ar.] değil/yerine/= KALDIRILMIŞ/DAĞITILMIŞ/BOZULMUŞ
- MEFTÛH[< FETH] değil/yerine/= AÇILMIŞ, AÇIK, FETHEDİLMİŞ | ELE GEÇİRİLMİŞ
- MEFÛL[Ar.] değil/yerine/= TÜMLEÇ
( Yapılmış, işlenmiş. | Bir eylemin etkisinde olan. | Tümleç. )
- MEH/KAMER(AKMÂR)[Ar.] değil/yerine/= AY
- MEHDÎ[Ar. < HEDY] değil/yerine/= DOĞRU YOLU TUTAN, HİDÂYETE EREN/ERDİREN
- MEHİL değil/yerine/= ÖNEL
- MEHL/MEHİL[Ar.] değil/yerine/= ÖNEL
( Bir işin tamamlanması için tanınan ek süre. | İş sözleşmesine göre, işçinin, işten çıkarılması durumunda tanınan süre. )
- MEHTAP[Fars. < MAHTÂB] değil/yerine/= AY IŞIĞI
- MEHTAP değil/yerine/= IŞILAY
- MEKÂN değil/yerine/= UZAY
- MEKANİK MÜHENDİSLİĞİ değil/yerine/= İŞLEYBİLİM ÖLÇMENLİĞİ
- MEKANİK/Çİ/LİK/MEKANİZM değil/yerine/= İŞLEYSEL/Cİ/LİK
- MEKANİK değil/yerine/= DÜŞÜNMESİZ
- MEKANİK değil/yerine/= İŞLETSEL
- MEKANİK değil/yerine/= İŞLEYBİLİM
- MEKANİZMA/MECHANISM[İng.] değil/yerine/= DÜZENEK
- MEKANİZMA/SİSTEM/TERTİBAT/MAKİNE değil/yerine/= DÜZENEK
- MEKANİZMA değil/yerine/= DÜZENEK
- MEKANİZMA değil/yerine/= İŞLEYİŞ
- MEKÎN[< MEKÂN] değil/yerine/= OTURAN, YERLEŞEN | VAKARLI, TEMKİNLİ | SAĞLAM OTURAKLI KARARGÂH
- MEKNÛZ[< KENZ] değil/yerine/= YERE GÖMÜLÜ, HAZİNEDE SAKLI
- MEKRUH[Ar.] değil/yerine/= İĞRENÇ
( İğrenç, tiksindirici. | İslâm'da, dince yasaklanmadığı halde yapılmaması istenilen. )
- MEKTEP[Ar.] değil/yerine/= OKUL
- MEKTUP/NÂME değil/yerine/= İLETE
- MEKTUP değil/yerine/= BİTİ/BETİK
- MELÂİKE-İ KERUBİYUN[Ar.] değil/yerine/= MELEKLERİN EN BÜYÜKLERİ
- MELÂL[Ar.] / GAM/M[Ar.] değil/yerine/= SIKINTI
- MELÂMÎ ile/değil/yerine MELÂMET NEŞELİ/NEŞESİ OLAN (BİRİ)
- MELANKOLİ[Fr. < Yun. melan/kara + khole/safra] değil/yerine/= KARASEVDÂ/MALİHULYA[Ar. < Yun.]
( Kara Sevdâ/Safra. | Kuruntu. )
- MELANKOLİ değil/yerine/= KARAKAYGI
- MELEKE[Ar.] değil/yerine/= YETİ
( TEKRARLAYA TEKRARLAYA MEYDANA GELEN ALIŞIKLIK, YATKINLIK, YORDAM | YETİ )
- MELEVÂN değil/yerine/= GECE VE GÜNDÜZ
- MELEZ[Ar. < MELES]/METİS[Fr.] değil/yerine/= KIRMA/AZMA/ARADA
- MELHÛZ[Ar.] değil/yerine/= UMULAN/BEKLENEN
( Düşünülebilen, olabilen, hatıra gelen, mülâhaza edilen. )
- MELİSA[Yun.] değil/yerine/= OĞULOTU
- MELİSSA/MALISSA[Lat.] değil/yerine/= OĞULOTU
- MELODİ[Fr. < Lat. < Yun.] değil/yerine/= EZGİ
- MELODİ/NAĞME değil/yerine/= EZGİ
- MELODİK değil/yerine/= EZGİLİ/EZGİSEL
- MELUN[Ar.] değil/yerine/= İLENÇLİ/KARGINMIŞ/KARGIŞLI
- MEMÂT[Ar.] değil/yerine/= ÖLÜM
( ÖLÜM )
- MEMBA/MENBA değil/yerine/= BULAK/KAYNAK/PINAR
( MENBA'[< NEBEÂN: Kaynama.]: Kaynağın görünmeyen bölümü. Kaynak. )
- MEME KANSERİNDE:
İLERİ EVRE / ÖLÜM değil/yerine TARAMA
( Memedeki olası kanserleri hücrelerin, 2., 3., 4. evrelerde tespit edilmesi ya da ölümle sonuçlanabilecek çok geç evrelerde tanı koymak. DEĞİL/YERİNE Mamografinin, 40 yaşından sonra her yıl düzenli olarak yaptırılması ve elle takip edilmesiyle gecikmiş olmamak için tarama ve korunmanın önemi/farkı çok büyüktür. )
- MEMLEHA[Ar.] değil/yerine/= TUZLA
( Kıyılarda, tava denilen havuzlara deniz ya da göl suyu akıtıldıktan sonra kurutularak tuz çıkarılan yer. | Tuzlak. )
- MEMLEKET[Ar. çoğ. MEMÂLİK] değil/yerine/= YURT/ELİ
- MEMNUN (OLMAK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< RÂZI (OLMAK)
- MEMNUNİYET değil/yerine/= KIVANIKLIK
- MEMUR/İYET değil/yerine/= İŞYAR/LIK
- MEMUR ile/değil/yerine AHBAB
- MEMZÛC[Ar. < MECZ] değil/yerine/= KARIŞIK, KARIŞMIŞ
- MEN (ETMEK) değil/yerine/= YASAK(LAMAK)
- MEN-İ MUARAZA DÂVÂSI değil/yerine/= SATAŞMANIN ÖNLENMESİ ARANCI
- MENAFİ-İ UMUMİYE değil/yerine/= KAMU YARARI
- MENAFİ[Ar.] değil/yerine/= YARARLAR
- MENAPOZ/MENOPOZ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= YAŞDÖNÜMÜ
- MENDİL[Ar.] değil/yerine/= SUVLUK
- MENEND/MÂNEND değil/yerine/= GİBİ, EŞSİZ, ÖRNEKSİZ
- MENFA[Ar.] değil/yerine/= SÜRGÜN YERİ
- MENFAAT[Ar. < NEF] ile/ve/değil/yerine/> MASLÂHAT[Ar. < SULH]
( Yarar, kâr, çıkar. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> İş, emir, husus, madde, keyfiyet. | Önemli iş. | Barış, dirlik-düzenlik. )
( Toplumun maslâhatı, bireyin menfaatı düşünülür. )
( Bir yığın olmaktan çıkıp ulus olmak, toplumsal maslahatı, kişisel menfaate yeğlemekle başlar. )
- MENFAAT[Ar.] değil/yerine/= ÇIKAR/YARAR
- MENFAATPERESTLİK değil/yerine/= ÇIKARCILIK
- MENFAATPERVER değil/yerine/= ÇIKARCI
- MENFÛR[Ar. < NEFRET] değil/yerine/= İĞRENÇ
- MENFUR/MÜSTEKREH değil/yerine/= İĞRENÇ/TİKSİNÇ
- MENGENE[Yun.]/CENDERE[Fars.] değil/yerine/= KISKIÇ
- MENKUL değil/yerine/= TAŞINIR
- MENŞE/ORİJİN değil/yerine/= KÖKEN
- MENSUBİYET[< NESEB] ile/değil/yerine AİDİYET
( Soy, ırk üzerinden. İLE/DEĞİL/YERİNE Uygarlık ve tarih üzerinden. )
( En "üst/son" noktalar üzerinden. İLE/DEĞİL/YERİNE En geri gidilemez, en alt/temel/ortak noktalar üzerinden. )
( Hayvanlarda. İLE/DEĞİL/YERİNE İnsanda. )
- MENSUBİYET değil/yerine EHLİYET
- MENSUBİYET değil/yerine/= KATNAŞLIK
- MENSÛCÂT[Ar.]/TEKSTİL[Fr.] değil/yerine/= DOKUMA/LAR / KUMAŞ/LAR
- MENSUP[Ar.] değil/yerine/= ÜYE
- MENSUP değil/yerine/= KATNAŞ
- MENŞÛR[< NEŞR]/NEŞREDİLMİŞ değil/yerine/= AÇILMIŞ, YAYILMIŞ, DAĞITILMIŞ | PRİZMA
- MENŞUR/PRİZMA değil/yerine/= ...
- MENTAL[İng.] değil/yerine/= ZİHINSEL
- MENTALİTE[Fr.]["MANTALİTE" değil!] değil/yerine/= ANLAYIŞ, BAKIŞ, ALGILAMA
- MENTEŞE değil/yerine/= EKLEMEÇ
- MENZİL-İ CÂN değil/yerine/= İNSAN GÖVDESİ | ULVÎ ÂLEM
- MENZİL[Ar.] değil/yerine/= ERİM
- MERA değil/yerine/= OTLAK
- MERAK ETME(!) ile/ve/değil/yerine ENDİŞELENME(!)
- MERAK":
KİŞİLER ÜZERİNE/ÜZERİNDEN ile/değil/yerine/< DÜŞÜNCELER/ZİHİNLER ÜZERİNE/ÜZERİNDEN
- MERAKLI/LIK ile/ve/değil/yerine HEVESLİ/LİK
- MERAKLI ile/ve/değil/yerine İLGİLİ
- MERAM (ETMEK) değil/yerine/= İSTEK (İSTEMEK)
- MERAM ANLATMAK değil/yerine/= İSTEĞİ BİLDİRMEK
- MERASİM[Ar.]/SERAMONİ/CEREMONY[İng.] değil/yerine/= TÖREN
- MERDÂNE[Fars.] değil/yerine/= DÖNDÜRE
- MERDİVEN ile/değil/yerine ÖRCİN
( ... İLE/DEĞİL/YERİNE İp merdiven. )
- MEREC-EL-BAHREYN değil/yerine/= İKİ DENİZİN BULUŞTUĞU YER/NOKTA/ALAN
- MEREMMET/Çİ[Ar.] değil/yerine/= TAMİR/Cİ
- MEREOLOGY değil/yerine/= PARÇA BÜTÜN İLİŞKİLERİ
- MERHAMET:
ACIMAK değil/yerine/< ACITMAMAK
- MERİSTEM[Fr.] değil/yerine/= SÜRGEN DOKU
( Bitkilerde, kök ve sapların, gelişebilecek durumda olan uc bölümlerindeki, çok yüzlü, kolay üreyebilir hücrelerden oluşan bir doku türü. )
- MERİYET[Ar.] değil/yerine/= YÜRÜRLÜK, GEÇERLİLİK
( Gereğinin yapılır olması durumu. )
- MERİYET değil/yerine/= YÜRÜRLÜK
- MERKEZ[Ar.] değil/yerine/= ORTAY
- MERKEZ/SANTRAL/SENTIR[İng. < CENTER] değil/yerine/= ÖZEK
- MERKEZÎ değil/yerine/= ÖZEKSEL/ÖZEKLİ
- MERKEZİYET değil/yerine/= ÖZEKLİK
- MERKEZKAÇ/SANTRİFÜJ[Fr. < Yun. KENTRON: Merkez. | SOOMA: Gövde.] değil/yerine/= ÖZEKKAÇ
( Merkezden uzaklaşan. )
- MERMİ[Ar.] değil/yerine/= KURŞUN
- MERS CORONAVİRUS/MİDDLE EAST RESPIRATORY SYNDROME CORONAVİRUS MERS-COV ORTA DOĞU SOLUNUM YETERSİZLİĞİ BELİRGESİ NEDENLİ KORONAVİRÜS
- MERS-COV/MIDDLE EAST RESPIRATORY SYNDROME CORONAVIRUS[İng.] değil/yerine/= ORTA DOĞU SOLUNUM YETERSİZLİĞİ BELİRGESİ NEDENLİ KORONAVİRÜS
- MERS/MİDDLE EAST RESPIRATORY SYNDROME[İng.] değil/yerine/= ORTA DOĞU SOLUNUM YETERSİZLİĞİ BELİRGESİ
- MERSİYE[Ar.] değil/yerine/= AĞIT
( Birinin ölümü üzerine duyulan etkilenimi anlatmak için yazılan şiir. )
- MERT[Fars. < MERD] değil/yerine/= YİĞİT/ALP/KAHRAMAN
( CELÂDET: Yiğitlik, kahramanlık, bahadırlık. )
- MERTEK[Erm.] değil/yerine/= SIRIK
( Yapıda kullanılan, dört köşe ya da yuvarlak, kalınca sırık. )
( "Elif'i görse, mertek zanneder.": Bilgisizleri ve en alt seviyedeki bilgisizliklerinin derecesini tanımlamak üzere kullanılan deyim. )
- MESÂBE[Ar.] değil/yerine/= DERECE
( Derece, rütbe. | Kadar. | Konum, durum. )
- MESAFE KATETMEK değil/yerine/= YOL ALMAK
- MESAFE[Ar.] değil/yerine/= ARALIK
( [not] DISTANCE vs./and/but ... )
- MESÂHA ETMEK[doğrusu MİSÂHA/T] değil/yerine/= YERİ ÖLÇME | YÜZÖLÇÜMÜ
( Ölçmek. )
- MESAİ[Ar.]/VARDİYA[İt. < GUARDIA] değil/yerine/= ÇALIŞMA/EMEK
( Çalışma, emek. | Gemilerde, beklenen nöbet. | Gemide, nöbet yeri. | Nöbetleşe çalışma, posta. )
( TO WORK OVERTIME vs. SHIFT )
- MESAJ değil/yerine/= İLETİ
- MESAJ değil/yerine/= İLETİ/BİLDİRİ
( Bir devlet büyüğünün, bir sorumlunun, belirli bir nedenle ilgililere gönderdiği bildiri. | Yazı ya da sözle verilen, gönderilen bilgi. | Yazı ya da sözle anlatılması amaçlanan duygu ya da düşünce. )
- MEŞAKKAT[Ar.] değil/yerine/= ZAHMET, SIKINTI, GÜÇLÜK, ZORLUK
( ZAHMET, SIKINTI, GÜÇLÜK, ZORLUK )
- MEŞAKKATLİ değil/yerine/= İNCE İŞLİ/EMEK İSTEYEN
- MESAME[Ar. çoğ. MESAMAT] değil/yerine/= GÖZENEK/LER
- MESANE[Ar.] değil/yerine/= KAVUK/SİDİK TORBASI
- MESELE değil/yerine/= SORUN
- MESERRET[Ar. < SÜRÛR] değil/yerine/= SEVİNÇ, ŞENLİK
- MEŞFÛ[Ar.] değil/yerine/= ÖNALIMLIK
- MEŞGALE[Ar.] değil/yerine/= UĞRAŞI/İŞUĞRAŞ
( İŞ, İŞ GÜÇ, UĞRAŞILAN İŞ )
- MEŞGUL OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ETKİN OLMAK
- MEŞGUL OLMAK değil/yerine/= İŞLENMEK/OYALANMAK/UĞRAŞMAK
- MEŞGUL/İYET[Ar.] değil/yerine/= İŞLİ/LİK
- MEŞGUL ile/değil/yerine/>< ÜRETKEN
- MEŞGUL ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< VERİMLİ
- MESH/MEDICAL SUBJECT HEADING[İng.] değil/yerine/= TIBBİ KONU BAŞLIKLARI
- MESİH/HIZIR ile/değil/yerine DÜŞÜNCE(MİZ)
- MEŞİME/PLASENTA değil/yerine/= ETENE/SON/DÖLEŞİ
( Memelilerde, ana ile dölüt arasında kan alıp verme işini sağlayan örgen. | Meyya daprağında yumurtacıkların bağlı olduğu bölüm. )
- MESİRE[Ar.] değil/yerine/= GEZİNTİ/DİNLENME YERİ
- MESİRE değil/yerine/= GEZİYER
- MESKENET[Ar.] değil/yerine/= YOKSULLUK
( Miskinlik, beceriksizlik. | Yoksulluk. )
- MESKÛN değil/yerine/= OTURUMLU
- MESLEK YÜKSEK OKULU(MYO) ile/ve/değil/yerine/||/<>/> FAKÜLTE
- MESLEK değil/yerine/= İŞGE
- MESLEKÎ değil/yerine/= İŞGESEL
- MESLEKTAŞ değil/yerine/= İŞGEDEŞ
- MESNED/SİZ[Ar.] yerine DAYANAK/SIZ
- MESNET/MESNED değil/yerine/= DAYANAK/ORUNÇ
- MEŞRUT/ŞARTLI değil/yerine/= KOŞULLU
- MEŞRÛTİYET[Ar.] değil/yerine/= KOŞULLULUK
- MESUL MÜDÜR değil/yerine/= SORUMLU YÖNETÇİ
- MESÛL(İYET)[Ar.] yerine SORUMLU/LUK
- MESUT/BAHTİYAR değil/yerine/= MUTLU/KIVANÇLI
- MESUT/MESUD[Ar.] değil/yerine/= MUTLU
- MEŞVERET[Ar.] değil/yerine/= DANIŞMA
( Danışma, bir iş üzerinde konuşma. )
( CONSULTATION )
- MET değil/yerine/= KABARMA
- METAANALİZ/META-ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= TOPLU ÇÖZÜMLEME
- METABOLİK/METABOLIC[İng.] değil/yerine/= ÖZÜMLEME-YADIMLAMA (İLİŞKİLİ)
- METABOLIT/METABOLITE[İng.] değil/yerine/= ARA ÜRÜN
- METAFİZİK/METAPSYCHICS[İng.] değil/yerine/= FİZİK ÖTESİ
- METAFİZİK değil/yerine/= DOĞAÖTESİ/ÖTEDOĞA
- METAFOR/METAPHOR[İng.] değil/yerine/= EĞRETILEME
- METAKOGNİTİF değil/yerine/= ÜST BİLİŞ
- METAL KAŞIK ile/yerine TAHTA KAŞIK
- METALİK/METALOİT[Fr.] değil/yerine/= MADENSEL
- METALURJİ değil/yerine/= METALBİLİM
- METAMORFOZ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= BAŞKALAŞMA
- METAMORFOZ/METAMORFİZM değil/yerine/= BAŞKALAŞIM/BAŞKALAŞMA
- METAMORFOZ/METAMORPHOSIS[İng.] değil/yerine/= BAŞKALAŞIM
- METAN[Fr. < Yun.] değil/yerine/= BATAKLIK GAZI
( Çürümekte olan karbonlu maddelerden çıkan, havada sarı bir alevle yanan, renksiz bir gaz.[CH4] )
- METÂNET[Ar.] değil/yerine/= DAYANIKLILIK
( Dayanıklılık, güçlü olma, metin olma, sağlamlık, muhkemlik. )
- METANET değil/yerine/= DAYANIKLIK/SAĞLAMLIK
- METAPLAZİ/METAPLASIA YOZ[İng.] değil/yerine/= DÖNÜŞÜM
- METAPSİŞİK/PARAPSİŞİK değil/yerine/= ÖTEYİNCİLİK/ÖTEYİNSEL
- METASTATİK/METASTATIC[İng.] değil/yerine/= SIÇRAMALI, YAYILIMLI
- METASTAZ[Fr.] değil/yerine/= YAYILMA/SIÇRAMA
- METASTAZ/METASTASIS[İng.] değil/yerine/= SIÇRAMA
- METAZORİ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ZORLA
- METELİKSİZ/ZÜĞÜRT/KOKOZ[argo] değil/yerine/= PARASIZ
- METEOROLOG değil/yerine/= KALIKBİLİCİ/KALIKBİLİMCİ
- METEOROLOJİ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= KALIKBİLİM/HAVABİLGİSİ
( Havayuvarı içinde oluşan sıcaklık değişmelerini, yel, yıldırım, yağmur, dolu gibi olayları inceleyen fizik dalı. )
- METEOROLOJİK değil/yerine/= KALIKBİLİMSEL/KALIKSAL
- METFUN[Ar.] değil/yerine/= GÖMÜLÜ
( Gömülmüş olan. )
- METH(İYE)/MEDİH[Ar.]/SENÂ[Ar.]/SİTAYİŞ[Fars.] değil/yerine/= ÖVME/ÖVGÜ
( [>< KADH/ZEMM] )
- METHETMEK değil/yerine/= ÖVMEK
- METİN[Ar. < METN]/TEKST/TEXT/TEKSTİL[İng./Fr. < TEXTILE] değil/yerine/= ÖRÜT | DOKUMACILIK DOKUMA
- METİN/METANETLİ[Ar.] değil/yerine/= DAYANIKLI/SAĞLAM
- METODİK/METOTLU değil/yerine/= YÖNTEMLİ
- METODOLOJİ/K değil/yerine/= YÖNTEMBİLİM/SEL
- METODOLOJİ/METHODOLOGY[İng.] değil/yerine/= YÖNTEM BİLİMİ
- METODOLOJİ değil/yerine/= YÖNTEMBİLİM
- METODOLOJİK/METHODOLOGICAL[İng.] değil/yerine/= YÖNTEM BİLİMSEL
- METOT(/D)//METHOD[İng.] değil/yerine/= YÖNTEM
- METROBÜSLERDE:
BULAŞIM değil/yerine ULAŞIM
- METROPOLİT[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ...
( Ortodoksların Patrik'ten sonra gelen ve bir bölgenin din işleriyle uğraşan din adamı. )
- METRUK[Ar.] değil/yerine/= TERK EDİLMİŞ
- MEVÂD-ÜL AKLÎSE değil/yerine/= TASIMIN/KIYASIN NESNELERİ[MADDET-ÜL KIYAS]
- MEVDUAT[Ar.] değil/yerine/= YATIRIM
( Belirli bir süre sonunda ya da istenildiğinde geri alınmak üzere, bankalara yatırılan para. )
- MEVKUT[Ar.]/PERİYODİK[Fr., İng.] değil/yerine/= DÖNEMSEL/SÜRELİ
- MEVSİM/SEZON[Fr., İng. < SEASON] değil/yerine/= YILYÜZÜ/SÜREM
- MEVZİLENME değil/yerine/= KONUŞLANMA
- MEVZU BAHİS değil/yerine/= SÖZ KONUSU
- MEVZÛ[Ar.] değil/yerine/= KONU
- MEVZÛ değil/yerine/= KONU
- MEVZUAT[Ar.] değil/yerine/= KONUDAM/KONULAKLAR
( Bir ülkede, yürürlükte olan yasa, tüzük, yönetmelik vb.'nin tümü. )
- MEVZUBAHİS[Ar.] değil/yerine/= SÖZ KONUSU
- MEYDAN OKUMA ile/değil/yerine DİRENÇ
- MEYDAN/CANINA OKUMAK değil/yerine/>< KİTAP OKUMAK
- MEYHANE değil/yerine/= ÇAKIREVİ
- MEYİL[Ar.] değil/yerine/= EĞİM/EĞİKLİK/AKINTI
- MEYNSTRİM[İng. < MAINSTREAM] değil/yerine/= ANA AKIM
- MEYVEHOŞ[Ar.] değil/yerine/= KURUYEMİŞ
( Kuruyemiş. | Yemiş çarşısı. )
- MEZARLIK/KABİR[Ar. < KABR] değil/yerine/= KABRİSTAN[Fars.] değil/yerine/= SİNLİK/GÖMÜT/LÜK
- MEZAT[Ar.] değil/yerine/= AÇIK ARTIRMA
- MEZELLET[Ar.] değil/yerine/= ALÇALMA, BAYAĞILAŞMA
- MEZENKİM/MESENCHYMA[İng.] değil/yerine/= DESTEK BAĞ DOKUSU
- MEZKÛR/ZİKREDİLEN/ZİKROLUNAN değil/yerine/= SÖZÜ EDİLEN/ADI GEÇEN/ANILAN
- MEZODERM değil/yerine/= ORTA DERİ
( Dış deri ile iç deri arasındaki göze katmanı. )
- MEZOZOİK[Fr. < Yun.] değil/yerine/= İKİNCİ ÇAĞ
- MEZUN[Ar.]/GRADUATE[İng.] değil/yerine/= TÜLEK, BİTİRMİŞ
- MEZUN[Ar.] değil/yerine/= YETKİLİ
- MF/MULTIORGAN FAILURE değil/yerine/= ÇOKLU ORGAN YETMEZLİĞİ(ÇOY)
- MHC/MAJOR HISTOCOMPATIBILITY COMPLEX[İng.] değil/yerine/= BÜYÜK DOKU UYUMU BİLEŞİĞİ
- MHRS/CENTRAL HOSPITAL APPOİNTMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= MERKEZİ HASTANE RANDEVU DÜZENİ
- MI/MYOCARDIAL INFARCTION | MEDICAL INFORMATICS | MUTUAL INFORMATION[İng.] değil/yerine/= MİYOKART ENFARKTÜSÜ, KALP KRİZİ | TIP BİLİŞİMİ | KARŞILIKLI BİLGİ
- MİÂD[Ar. < VA'D çoğ. MEVÂİD] yerine SÜRECİNİ TAMAMLADI
- MİĞFER[Ar.]/KASK değil/yerine/= TOLGA/BAŞLIK
( Başı, dış darbelerden koruyan, demir, çelik vb.'den yapılmış başlık. )
- MİĞFER değil/yerine/= TULGA/TUĞULGA/TOLGA
- MİGMATİT[Fr. < Yun.] değil/yerine/= KAYAÇ
( Tortul katmanlar arasına magma girmesiyle oluşan değişim kayacı. )
- MİGREN[Fr. < Yun.] değil/yerine/= YARIM BAŞ AĞRISI
( Yarım baş ağrısı. )
- MİHENK TAŞI değil/yerine/= DENEK TAŞI
- MİHENK[Ar.] değil/yerine/= DENEKTAŞI
( Denektaşı. | Birinin değerini, ahlâkını anlamaya yarayan ölçüt. )
- MİHNET(SIKINTI) ile/değil/yerine/<>/></< MİNNET
- MİHNET[Ar.] değil/yerine/= SIKINTI/ÜZÜNTÜ
( ZAHMET, EZİYET | GAM, KEDER, SIKINTI, DERT | BELÂ, MUSİBET )
- MİHRAK[Ar.] değil/yerine/= ODAK
( Bir ışık ya da ısı kaynağından yayılan ışınların toplandığı yer. | Herhangi bir düşüncede, nitelikte olan kişilerin, kaynağı ya da bir şeyin toplandığı, yoğunlaştığı yer. )