thumb

[... yerine ...] BAĞLAÇLI

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[ 18 June 2025 ]
itibariyle 17297 başlık/FaRk yer almaktadır.

- (BEYAZ) ŞEKER ile/yerine DOĞAL GLİKOZ


- (BEYAZ) ŞEKER ile/yerine TATLANDIRICI


- (BİR AÇIKLAMADAN/DURUMDAN SONRA KULLANILAN) "HAYIR ..." yerine İYİ DE/OLABİLİR DE ...


- (BİRİNİ, BİR ŞEYİ) "GÜZEL BULMAK" ile/değil/yerine GÜZELİ BULMAK

( Yanılabilirsin. İLE/DEĞİL/YERİNE Yanılmazsın. )


- (BUL)DOZER değil/yerine/= YOLDÜZLER


- (ÇEŞİTLİ) BİTKİSEL/HAYVANSAL YAĞLAR yerine ZEYTİNYAĞI!

( )


- (DİLİN) DİLBİLGİSİ ile/ve/<>/değil/yerine AKLIN DİLBİLGİSİ


- (DİYELEKTİK değil/değil/yerine/= DİYALEKTİK) değil/değil/yerine/= EYTİŞİM(SEL)


- (ONUN İÇİN:)
[ne] ŞER ile/ve/değil/yerine/ne de/||/<>/< ŞEN


- (SENİN) DEDİĞİN (GİBİ) OLSUN (DİYE) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖNLÜN OLSUN (DİYE)


- (SEVDİĞİN)(BİR ŞEYİ)TOK KARNINA YEMEK ile/yerine AÇKEN (KARARINCA) YEMEK


- (UZUN SÜRE) OTURMAK yerine BİSİKLET


- [1 kg.] GÜLYAĞI İÇİN:
10 - 12 ton değil/yerine 3 - 4 ton

( Eski olanaksızlıklarla, 10 - 12 ton, gül gerekirdi. DEĞİL/YERİNE Günümüzdeki olanaklarla[teknoloji ve gülcülüğün gelişimiyle] 3 - 4 ton, gül yetmektedir. )

( Gülsuyu ve gülyağı çıkarmak için yılda, sadece bir ay [Mayıs'ın ortası ile Haziran ortası arasında] gece-gündüz, 24 saat durmaksızın yoğun çalışılır. )


- [AŞKTA] SEVGİLİNİN:
"HERŞEYİ OLMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> "HİÇBİR ŞEYİ OLMAK"


- [bazen] [ya/hem]
"KAZANÇ"/"KÂR"
ile/ve/değil/yerine/bazen/hem de/ya da/||/<>
DENEYİM/ÖĞRENME/YARAR

( "Hep mi ben kazanacağım/"kazanmalıyım"?",
Sadece benim mi yolum sürekli açık olacak/"olmalı"?
[eksik/fazla/özensiz] Yapmasam da olmaz mı?
[eksik/fazla/özensiz] Söylemesem/konuşmasam da olmaz mı? )


- [bilmecede] HECE:
"GECE" ile/değil/yerine/>< "GÜNDÜZ"

( Çözemeyene. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çözene. )


- [daha önce] "ALTINI ÇİZMEK(/ÇİZDİKLERİMİZİN)" ile/ve/değil/yerine/sonra/||/<>/< ÜSTÜNÜ ÇİZMEK


- [DAHA SONRA] "... UZUN UZUN TARTIŞIRIZ" değil/yerine [DAHA SONRA] "... AYRINTILARIYLA KONUŞURUZ"


- [FELSEFEDE/TASAVVUFTA] (BAZI/ÇOĞU) (ÖZEL ŞEY["AYRINTI/İÇERİK/DERİNLİK/YOĞUNLUK/KABALIK/İNCELİK"]):
"BAYIL" DİYE değil/yerine "AYIL!" DİYE


- [gökbilim] FAKÜL[Fr.] değil/yerine/= BENEK


- [HANGİ]
(")HAKLA?(") (HİZMET)
ile/ve/değil/yerine/||/<>
AKLA? (HİZMET)


- [hem, ne] ENGEL ile/ve/değil/yerine/hem de/ne de/||/<>/> KAYNAK

( [hem, ne] Kendimizden başka yoktur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/HEM DE/NE DE/||/<>/> Kendimizden başka yoktur. )


- [hem] KİŞİNİN "HATIRI" ile/ve/değil/yerine/hem de/||/<>/< HAKKIN HATIRI


- [hem] ŞİFRELEME ile/ve/değil/yerine/hem de/<>/>/< VERİYİ/BİLGİYİ GİZLEME

( [not] CODING vs./and/but/also/<>/>/< STEGANOGRAPHY
STEGANOGRAPHY instead of CODING )


- [NE YAZIK Kİ]
SALDIRI ile/ve/değil/yerine TEPKİ


- [ne yazık ki]
!"BİRBİRİNE DÜŞMEK" değil/yerine/>< BİRBİRİNİ DÜŞÜNMEK


- [ne yazık ki]
MUHTEKİR[Ar.]/SPEKÜLATÖR[İng.] değil/yerine/= VURGUNCU

( Yolsuz kazanç elde eden, vurguncu, istifçi, ihtikâr yapan. )


- [ne yazık ki]
TAGALLÜP[Ar.] değil/yerine/= ZORBALIK


- [ne yazık ki]:
FAİZ ile/değil/yerine/>< ÜRETİM(EKİN/KÜLTÜR)


- [ne yazık ki]:
GAFLET ile/değil/yerine/||/> İHÂNET


- [ne yazık ki]
LÂNET ETMEK, LÂNET OKUMAK ["NALET" değil!]/MELÂNET[Ar. < LA'N] değil/yerine/= BÜYÜK KÖTÜLÜK/İLENÇLİK/KARGIŞLIK, KARGIMAK/UZAKLAŞTIRMA


- [ne yazık ki]
!"BENCİLLEŞME" ile/değil/yerine/||/<>/< BİREYLEŞME


- [ne yazık ki]
!"FAŞİST/LİK" ile/değil/yerine !ZORBA/LIK


- [ne yazık ki]
!"KARALAMAK" ile/değil/yerine REDDETMEK


- [ne yazık ki]
!DEDİKODU ile/değil/yerine/>< BİLGİ

( "Dilde". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Akılda. )


- [ne yazık ki]
!ELİT/İST değil/yerine/= SEÇKİN/Cİ


- [ne yazık ki]
!GENOSİT[İng./Fr. < GENOCIDE] değil/yerine/= SOYKIRIM


- [ne yazık ki]
!İRTİKÂB ile/değil/yerine/= !YİYİCİLİK, RÜŞVET[Ar. < RİŞVET] YEME

( Bekleme, gözleme. | Kötü bir iş işleme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/= Yaptırılmak istenilen bir işte yasa dışı kolaylık ve çabukluk sağlanması için birine mal ya da para olarak sağlanan çıkar. )

( MÜRTEKİP[Ar.]: Kötü, uygunsuz işler çeviren. | Rüşvet yiyen/yiyici. )


- [ne yazık ki]
!İSTİHZÂ'/SARAKA[argo] değil/yerine/= !ALAY ETME [bkz. İSTİSHÂR]


- [ne yazık ki]
!İSTİSHÂR değil/yerine/= !ALAY ETME, EĞLENME


- [ne yazık ki]
!MÜFSİT[Ar.]/MÜZEVİR[Ar.] değil/yerine/= ARABOZUCU


- [ne yazık ki]
!MUHTELİS[Ar.] değil/yerine/= ÇALAN

( Beylik mal ya da parayı zimmetine geçiren, çalan. )


- [ne yazık ki]
!MUHTERİ ile/değil/yerine/>< MUCİT

( Yeni bir şey yaratan, icat eden. | Yalanlar uydurarak birine iftirada bulunan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yeni bir buluş ortaya koyan. | Yaratıcı, yaratan. )


- [ne yazık ki]
!MÜPTELA[Ar. < BELÂ] değil/yerine/= BAĞIMLI | DÜŞKÜN, TUTULMUŞ


- [ne yazık ki]
!MÜSKİRAT[Ar. < SEKR] değil/yerine/= SARHOŞ EDEN ŞEYLER


- [ne yazık ki]
!MÜSTEHZÎ/SARKASTİK[İng. < SARCASTIC] değil/yerine/= ALAYCI/İĞNELEYİCİ


- [ne yazık ki]
!MÜSTEMLEKE[Ar.] değil/yerine/= SÖMÜRGE


- [ne yazık ki]
!MÜTECÂVİZ[Ar.] değil/yerine/= SALDIRGAN/SALDIRICI/SATAŞKAN


- [ne yazık ki]
"BİLDİĞİNİ OKUMAK" ile/değil/yerine/>< GÖRDÜĞÜNÜ OKUMAK

( Gördüğünü okumaya çalışmamak/çalışmayan, bildiğini okumaya neden olur/devam eder. )


- [ne yazık ki]
"BİLİNMEYEN CENNET"
ile/"değil"/"yerine"
"BİLİNEN CEHENNEM"İ YEĞLEMEK


- [ne yazık ki]
"ÇIKAR" ile/değil/yerine/>< AKIL


- [ne yazık ki]
"DAHA FAZLASI" değil/yerine/>< GEREKLİ/YETERLİ OLAN

( En büyük suçlar ve hatalar, gerekli olanı değil daha fazlasını elde etmek için işlenir. )


- [ne yazık ki]
"GÖNÜL KIRMAK/GÖNÜLDEN ÇIKMAK"
değil/yerine/><
"GÖNÜLE GİRMEK/GÖNÜL ALMAK"

( [ne yazık ki] Zihindeki (tek ya da çoğul) olumsuz ve ölümlü kayıtlarla. DEĞİL/YERİNE/>< Zihindeki (tek) olumlu ve ölümsüz kayıtla. )

( Kişi, "nasıl" ise gireceği/çıkacağı gönül de öyledir. )


- [ne yazık ki]
"GÜCÜN MEDYASI" değil/yerine/>< MEDYANIN GÜCÜ


- [ne yazık ki]
"İŞİNE GELDİĞİNDE" ile/değil/yerine/>< YERİ GELDİĞİNDE


- [ne yazık ki]
"KEYFÎLİK" ile/değil/yerine GÖRELİLİK


- [ne yazık ki]
"KEYFİYET" ile/ve/değil/yerine/||/<> "SONUÇ ODAKLILIK"


- [ne yazık ki]
"KÖTÜLÜK" değil/yerine/>< İYİLERİN ÇABASI

( Kötülüğün baskın gelmemesi için tek koşul, iyilerin, çaba göstermeleridir. )


- [ne yazık ki]
"PAY KAPMAYA ÇALIŞMAK" değil/yerine HAK ETMEK


- [ne yazık ki]
"TARAFTAR"" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> KARŞICIL/MUHÂLİF[Ar.]


- [ne yazık ki]
"TEDBİR" ile/değil/yerine/>< SEVGİ

( Her konuda tedbirli olabiliriz; ancak, "severken/sevdiğimize karşı tedbirli olmak", gerçek mutluluk için en zararlısıdır. )


- [ne yazık ki]
"YÖNLENDİRME" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YORUM/LAMA


- [ne yazık ki]
(ÇOK) BENCİL/LİK değil/yerine/>< (ÇOK) BİLGİ(Lİ/LİK)

( Ne kadar bilgi, o kadar az bencillik; ne kadar az bilgi, o kadar çok bencillik. )


- [ne yazık ki]
| KİŞİSEL(KENDİNİ İSPAT) "...DIR!"I
ile
TAHMİN "...DIR!"I |
ile/değil/yerine/><
BİLİMSEL "...DIR!"

( KOŞAÇ: Ad tümcelerinde özne ile yüklemi birleştiren, yükleme güçlü olasılık, olumluluk, olumsuzluk, süreklilik, kesinlik kavramları veren -dır / -dir eki ya da değil sözcüğü. )


- [ne yazık ki]
ASIKYÜZLÜLÜK ile/değil/yerine/>< GÜLÜMSEMEK

( Gülümsemesini kaybeden kişi, herşeyini kaybetmiştir. )

( A person, who has lost their smile, has lost everything. )

( Dünyanın en kötü görüntüsü/manzarası. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dünyanın en hoş/harika görüntüsü/manzarası. )


- [ne yazık ki]
BAĞIMLI/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SINIRLI/LIK


- [ne yazık ki]
BEKLENTİ ile/ve/değil/yerine/> ANLAMDAN/DEĞERDEN UZAK DÜŞMEK


- [ne yazık ki]
BEYAZ DONLA YÜZMEK ile/değil/yerine/>< MAYO/ŞORT İLE YÜZMEK

( Ayrık ve bitişik 'de/da'ları, "ki'leri, "mi'leri, gerektiği gibi yaz(a)mayan/yayınlamayanların, görüntü kirliliği yaratanların "tutumu". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yazım kurallarına uyarak ve noktalamalara özen göstererek, okuyuculara ve dilimize saygı gösterenlerin, görüntü kirliliği yaratmayanların tutumu. )

( )

( )

( )

( )

( )

( )

( )

( )

( )

( )


- [ne yazık ki]
DİNİN, ...:
"EMİRLERİ" ile/değil/yerine/>< KAVRAMLARI


- [ne yazık ki]
DİRENÇ ile/ve/değil/yerine/<>/> TEPKİ


- [ne yazık ki]
DÜŞMAN/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<> KARŞIT/LIK


- [ne yazık ki]
DÜŞÜLEN YALNIZLIK ile/ve/değil/yerine YEĞLENİLEN YALNIZLIK

( Çürütür/eritir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Olgunlaştırır/geliştirir. )


- [ne yazık ki]
EDEPSİZ ile/değil/yerine/>< EDEPLİ

( Bildiği sözcükler kadar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bilmediği sözcükler kadar. )


- [ne yazık ki]
GÜRÜLTÜ ÇIKARMAK/KORNA ÇALMAK ile/değil/yerine/>< SUSMAK/SESSİZLİĞİ YEĞLEMEK

( [ne yazık ki] Bilgisizlik ne kadarsa o kadar çok ve yüksektir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bilgelik ve zarâfet ne kadar derinse/yüksekse. )


- [ne yazık ki]
HARAM ile/ve/değil/yerine/>< HELÂL

( Helâl damlar, haram akar. )

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Dinin hükümleri bakımından kullanılabilen. | Haram olmayan. )


- [ne yazık ki]
HERHANGİ BİR YERDEKİ ADÂLETSİZLİK ile/değil/yerine/></> HER YERDEKİ ADÂLET

( Tehdit. İLE/DEĞİL/YERİNE/> Düzen. )

( Herhangi bir yerdeki adâletsizlik, adâleti tehdit eder her yerde. )

( Injustice anywhere is a threat to justice everywhere. )


- [ne yazık ki]
İNDİRGEME ile/değil/yerine/>< DAYANDIRMA


- [ne yazık ki]
KEYFÎ "DÜŞÜNMEK"/KONUŞMAK ile/değil/yerine KENDİNE GÖRE "DÜŞÜNMEK/KONUŞMAK/YAŞAMAK"

( [ne yazık ki] Kişiler, (çoğunlukla) yiyecekleri ve yatacakları bir şeyleri olduğu sürece düşünmeyi reddederler. [ya da bu yanılsamadan ve keyfiyetten vazgeçip düşün(ebil)meyi, herşeye yeğlemelilerdir] )


- [ne yazık ki]
KİŞİNİN, ...:
KİŞİLERLE DİDİŞMESİ
ile/değil/yerine/><
DOĞAYLA UĞRAŞMASI


- [ne yazık ki]
KÜSTAHLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "ÖZGÜVEN"


- [ne yazık ki]
MUHTEKİR[Ar.]/SPEKÜLATÖR[Fr.,İng] değil/yerine/= VURGUNCU


- [ne yazık ki]
MÜKÂLEBE[< KELB] ile/değil/yerine/>< MÜKÂLEME[< KELÂM]

( Dalaşma. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Konuşma. | Antlaşma. )


- [ne yazık ki]
PARA/NIZ:
VARSA ile/ve/değil/yerine YOKSA

( Sadece kendiniz, kim olduğunuzu unutursunuz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Tüm dünya, kim olduğunuzu unutur. )


- [ne yazık ki]
SAHTE[Fars.] değil/yerine/= YAPAY/YAPMA, DÜZMECE

( Sahte olan, zaman ve uzay ile sınırlıdır ve koşulların ürettiğidir. )

( Bir an gerçek gibi görünmek, sahte olanın doğasıdır. )

( Sahte olanı yıkamazsınız, çünkü onu durmadan yaratıyorsunuz. )

( Sahtenin sahteliği anlaşıldığında, o, kendi kendine erir gider. )

( Sahte olanı sahte olarak görmek ve sahte olanı terk etmek, gerçeği getirecektir. )

( Sahte olduğunu gördüğünüz her ne ise o eriyip kaybolur. )

( Sahte olandan vazgeçin, doğru olan kendi yerini bulacaktır. )

( Sahte olanın zamana gereksinimi olduğunu ve zamana gereksinimi olanın sahte olduğunu bir kez anlarsanız, zaman ötesi ve hep şimdi'de olan Gerçek'e yakınlaşmış olursunuz. )

( Gerçeğin görülmesini o kadar zorlaştıran, sahte olana tutunup ondan kopamamaktır. )

( Gerçek, sahtenin reddi ve inkârı ile ifade edilebilir -eylemle. )

( Gerçek, herkes için birdir, ancak sahte olan kişiseldir. )

( Sahte olanı fark edip onu reddetmek, gerçeğe giden yolu açar. )

( Sahte olanlar gittiğinde, geride kalan, gerçek olandır. )

( Doğru kendini öne sürmez, o sahtenin sahte olarak görülmesi ve reddedilmesinde yatar. Zihin, sahte olan tarafından kör edilmişken, doğruyu aramak yararsızdır. Doğru olanın sezilebilmesi için önce sahtenin tamamen temizlenip yok edilmesi gerekir. )

( Sahte olanın keşfedilip terk edilmesi, gerçek olanın zihne girişini sağlar. )

( Sahte olanın yıkımı, şiddet değildir. )

( Sahte olanın reddi, özgürleştirici ve enerji vericidir. )

( Sahte olan "Ben-im" duygusu değil, fakat kendinizi ne sandığınızdır. )

( The false is limited in time and space and is produced by circumstances.
It is the nature of the false that it appears real for a moment.
You cannot destroy the false, for you are creating it all the time.
To see the false as false and abandon the false brings reality into being.
It is the discarding the false that opens the way to the true.
What you see as false, dissolves.
Once you understand that the false needs time and what needs time is false, you are nearer the Reality, which is timeless, ever in the now.
It is the clinging to the false that makes the true so difficult to see.
Reality is common to all. Only the false is personal.
The false dissolves when it is discovered.
The discovery and abandonment of the false remove what prevents the real entering the mind.
The destruction of the false is not violence.
Renunciation of the false is liberating and energizing.
It is not the "I am" that is false, but what you take yourself to be. )

( KALP )

( ARTIFICIAL vs. FAKE )


- [ne yazık ki]
ŞİKÂYET ile İSRAF ile SIRADÜZENSİZLİK[ANARŞİ] ile BASKI/İSTİBDÂD ile İFRÂD-TEFRÎT
değil/yerine/><
KANAAT ile İNFAK ile HUZUR/SELÂMET ile ADÂLET ile İSTİKÂMET

( [ne yazık ki]
Bilgisizlik + Yoksulluk >= Şikâyet İLE
Bilgisizlik + Varsıllık >= İsraf İLE
Bilgisizlik + Özgürlük >= Anarşi İLE
Bilgisizlik + Güç >= Baskı/İstibdâd İLE
Bilgisizlik + Din >= İfrâd - Tefrit İLE

DEĞİL/YERİNE/><

Bilgi/(b)ilim + Yoksulluk >= Kanaat İLE
Bilgi/(b)ilim + Varsıllık >= İnfâk İLE
Bilgi/(b)ilim + Özgürlük >= Huzur, Barış/Selâmet İLE
Bilgi/(b)ilim + Güç >= Adâlet İLE
Bilgi/(b)ilim + Din >= Yön/İstikâmet )


- [ne yazık ki]
TARAF TUTMAK ile/değil/yerine/>< TARTIŞMAK


- [ne yazık ki]
TERBİYESİZ ile/değil/yerine DİK KAFALI


- [ne yazık ki]
TERZİL[Ar.] değil/yerine/= KÜÇÜK DÜŞÜRME


- [ne yazık ki]
TEZYÎF[Ar. < ZEYF] değil/yerine/= DEĞERSİZ GÖSTERME | ALAY ETME


- [ne yazık ki]
VATANDAŞIN "ÇIKARLARI/(HAKLARI)" ile/değil/yerine/>< KİŞİ(İNSAN) HAKLARI


- [ne yazık ki]
VERGİ KAÇIRMAK değil/yerine VERGİDEN KAÇINMAK


- [ne yazık ki]
YALAN SÖYLEYEN ile/değil/yerine/>< DOĞRU SÖYLEYEN

( İkna etmeye çalışır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sadece anlatır. )

( Yalan söyleyen/ler, doğru söyleyen(ler)e inanmaz. )


- [ne yazık ki]
YALANLARLA OYALANMAK ile/değil/yerine/>< GERÇEKLERLE "YARALANMAK"


- [ne yazık ki]
YIKICI BENCİLLİK ile/değil/yerine/>< GÖZETICİ BENCİLLİK


- [ne yazık ki]
YOKUŞA SÜRMEK ile/yerine ÜMİTSİZLENDİRMEK

( TO MAKE DIFFICULTIES vs. TO GET HOPELESSNESS/DESPAIR
TO GET HOPELESSNESS/DESPAIR instead of TO MAKE DIFFICULTIES )


- [ne yazık ki]
VEFÂ:
ÇIKARA ile/değil/yerine/>< KİŞİYE


- [ne] AGNOSTİSİZM ile/ve/değil/yerine/hem de/ne de ZEN


- [ne] AYNI/LIK ile/ve/değil/yerine/<>/ne de AYRI/LIK


- [not] TAXONOMY ile/ve/değil/yerine/<>/> CLADISTIC TAXONOMY

( Sınıflandırma. İLE Kladistik sınıflandırma. )

( LINNAEUS/LINNE vs./and/<>/>/but HELLING[1966] )


- [önce] | "GÖRMEMEZLİKTEN GELİRLER"
sonra
"ALAY EDERLER"
sonra
"SAVAŞIRLAR" |
ile/değil/yerine/||/>/><
[sonunda]
KAZANIRSIN


- [ÖNCE] NE OLDUĞU ÜZERİNDEN BİLMEK ile/ve/değil/yerine/sonra/||/<>/< NE OLMADIĞI ÜZERİNDEN BİLMEK


- [SEVİŞİRKEN/DÜZÜŞÜRKEN] YATAĞI:
DİKİNE KULLANMAK ile/ve/yerine YATAY KULLANMAK

( Yatak gıcırtısından kurtulmak için. )


- [TENZİH-TEŞBİH ile/ve/> TENZİHTE TEŞBİH, TEŞBİHTE TENZİH] ile/ve/değil/yerine/> HEM TENZİH, HEM DE TEŞBİH | NE TENZİH, NE DE TEŞBİH


- [ya] "PSİKOLOĞA GÖRÜNMEK" ile/değil/yerine/ya da/>< OLDUĞUMUZ GİBİ GÖRÜNMEK


- [ya] (")TÂBİ(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;&lt;/>/ya da ÂRİF


- [ya] KALMAK ile/değil/yerine/ya da İLERLEMEK


- [ya] YALAN BEYAN ile/değil/yerine/ya da SUSMA HAKKI

( Sanık, yalan söylese bile sözlerinde çelişkiye düşer ve onlardan ipuçları elde edilebilir. İLE/DEĞİL/YERİNE/YA DA Sanığı, doğru söylemeye zorlamak, insanın varoluşuna, onuruna ve kişi haklarına aykırı olur. [Kişinin, kendini, ceza tehdidi altına sokması olanaklı değildir.] )


- [ya] YENİLECEĞİZ değil/yerine/ya da/>< YENİLENECEĞİZ


- [ya/hem] KÜL ile/değil/yerine/hem de/ya da/||/<>/>< GÜL

( [ya/hem] Bir "bakış/algı/yorum". İLE/DEĞİL/YERİNE/HEM DE/YA DA/||/<>/>< Başka bir "bakış/algı/yorum". )


- KORSAN ile/yerine ORJİNAL


-
değil/yerine/><
, ve/||/<> . ve/||/<> ! ve/||/<> ? ve/||/<> :

( İnsanlık, bir gün...

(,) Virgülü kaybetti:
Söyledikleri, birbirine karıştı.

(.) Noktayı kaybetti:
Düşünceleri, uzayıp gitti. Ayıramadı onları.

(!) Ünlem işaretini kaybetti bir gün de:
Sevincini, öfkesini, tüm duygularını kaybetti.

(?) Soru işaretini kaybetti bir başka gün:
Soru sormayı unuttu.
Her şeyi olduğu gibi kabul eder oldu.

(:) İki noktayı kaybetti başka bir gün:
Hiçbir açıklama yapamadı.

Yaşamının sonuna geldiğinde...
Elinde sadece (") tırnak işareti kalmıştı...

“İçinde de başkalarının düşünceleri vardı yalnızca."

Alex Kanevsky )


- | "HAZ YAŞAMI" ile/ve/||/<> "POLİTİK YAŞAM" |
ile/ve/değil/yerine/||/<>/>
KURAMSAL YAŞAM


- | "İNANAN" ile/ve/>< "KUŞKULANAN" |
değil/yerine/>
BAKMAYI BİLEN

( | "Mutludur." ile/ve/>< (")Bilgilidir.(") | DEĞİL/YERİNE Anlayandır. )


- | "KAS KAFA" ile/ve/||/<> "BOŞ KAFA" ile/ve/||/<> "MAN KAFA" |
ile/değil/yerine
HOŞ KAFA

( Duyduğundan bir şey al(a)mayan. İLE/DEĞİL/YERİNE Duyduğunu çabuk unutan, etki etmeyen. İLE/DEĞİL/YERİNE Duyduğunu herkese anlatan. İLE/DEĞİL/YERİNE Duyduğunu içinde tutan. )

( Üç/dört heykel masalını okumanızı/dinlemenizi salık veririz. )


- | "REZİL" ve/ya da "SEFİL" |
değil/yerine/><
ASİL

( [ayrılıktan hemen sonra ...]
| Başkasının kollarına bırakana "denilen". VE/YA DA Alkole bırakana "denilen". |
DEĞİL/YERİNE/><
Zamana bırakana denilen. )


- | (")KÜLTÜRLÜ(") ya da (")HOCA(") |
ile/değil/yerine/<>/>
BİLGE

( | Öğrenmeyi seven. YA DA Öğretmeyi seven. |
İLE/DEĞİL/YERİNE/<>/>
Hem öğrenmeyi seven, hem de öğretmeyi seven. )


- | 1 KİLO PAMUK ile 1 KİLO DEMİR |
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
1 KİTAP

( )


- | DESPOT ile/<>/> SÜRÜ |
değil/yerine
YURTTAŞ

( | Yönetmeyi bilen, yönetilmeyi bilmeyen. İLE Yönetilmeyi bilen, yönetmeyi bilmeyen. | DEĞİL/YERİNE Yönetmeyi ve yönetilmeyi bilen. )


- | DOKTOR ile HEKİM | ile/ve/değil/yerine TABİP

( | Fakültelerin bölümleri üzerine doktora yapmış kişi. Akademik bir derecenin adı. | Öğretme yeterliliği. İLE Hikmet sahibi. Doğruyu, yanlıştan ayırabilen kişi. | Tıp fakültesi öğrenimi/eğitimi almış pratisyen ya da eğitimini devam ettirmiş tüm hekimler. [Doğrudan doktora[Doktor] unvanı verildiğinden ve bu sıfatının öne geçirilmesinden dolayı doktor adı yerleş(tiril)miştir. | İLE/DEĞİL/YERİNE Tıp/tababet bilimiyle/ilmiyle uğraşan, insan gövdesiyle ilgili bilgiye sahip kişi. )

( | ... ile ... | ile/ve/değil/yerine BİCİŞK/BİZİŞK )


- | DÜZ/"DONUK" BAKIŞ ile/ve DİK BAKIŞ | ile/değil/yerine/>< YANSIZ/NÖTR BAKIŞ


- | FAZLALIK ve GEREKSİZ | ile/değil/yerine CANIMIZ

( Kenara çekilen. VE Ardımızda olan/kalan. İLE/DEĞİL/YERİNE Yanımızda olan, yanında olduğumuz. )


- | KAFTAN ve CÜBBE | ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HIRKA

( | Sultan'da. VE Yargıç'ta. | İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Derviş'te. )


- | KARARSIZLIK ve/ya da KORKAKLIK |
ile/değil/yerine/><
CESÂRET

( | Tehlikeye sokar. VE Ölüme götürür/götürebilir. | İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Zafere taşır. )


- | KARATE[Jp.] ile/ve/||/<> TEKVANDO[Korece] ile/ve/||/<> JUDO[Fr. < JIUJITSU(Jp.)] ile/ve/||/<> KUNGFU |
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
AIKIDO

( Ayak ve yumruk vuruşları üzerine kurulu, Japon kökenli bir dövüş yöntemi. İLE/VE/||/<> El ve kol vuruşlarından çok, ayak ve tekme tekniklerine önem veren, Uzak Doğu'ya özgü dövüş sanatı. İLE/VE/||/<> Jiujitsudan gelişmiş, tutmalara, fırlatmalara, hareketsiz bırakmalara dayanan, Japon kökenli silahsız yapılan dövüş sporu. İLE/VE/||/<> Kendini savunma temeline dayalı Çin kökenli spor.

İLE/VE/||/<>

Anatomi ve fizyoloji bilgisiyle saldırganın hareketini ve enerjisini kendine yansıtarak ve etkisiz duruma getirerek savunma bilgisi, felsefesi ve sporu.[AI-KI-DO: Evrensel enerjiyle uyumlanma yöntemi.] )


- | KESER ya da RENDE | ile/değil/yerine/>< KOL HIZARI

( | Kendine yontar. YA DA Ötekine/dışarıya yontar. | İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İki tarafa da yontar. )


- | KISKANÇLIK ile/ve ÇEKEMEMEZLİK | ile/değil/yerine İMRENMEK ile/ve KEREM

( |Benim var, onun olmasın! İLE/VE Benim yok, onun da olmasın!| İLE/DEĞİL/YERİNE Onun var, benim de olsun. İLE/VE Benim var, onun da olsun. )


- | PELTE/PALUZE ile ELMÂSİYE/JÖLE | ile/yerine MURABBÂ

( | Meyvesularının nişastayla ve bir miktar şeker ile koyulaştırılması/kaynatılmasıyla elde edilen tatlı. | Bu kıvamda olan madde. | Koloidal bir katı içine bir sıvının işlemesinden sonra, ya bu sıvıya daldırılan koloidin, doğrudan doğruya şişmesiyle ya da sıcakta hazırlanan, oldukça derişik çözeltinin soğutularak kıvamlaşmasıyla oluşan esnek madde. İLE Meyvesularının jelatin ve şekerle koyulaştırılması/kaynatılmasıyla elde edilen tatlı. | İLE/YERİNE Meyvesularının katkısız olarak -kısık ateşte- uzun süre kaynatılıp koyulaştırılmasıyla elde edilen tatlı. [az miktarda şeker katılabilir][Jöle de denilir fakat içinde jelatin yoktur!] )

( Sayın Gökçen ADAR'ın, yemek kitaplarına ulaşmanızı salık veririz. )


- | SİSTEME AİDİYET ile SİSTEMSİZLİK | ile/yerine/değil SİSTEMLİ ÖZGÜRLÜK


- | ÜN/ŞÖHRET ile/ve İTİBAR | ile/ve/<>/değil/yerine HAYSİYET

( | Toplumun, kişiye/tutuma/duruma verdiği değer/önem. İLE/VE Toplulukların/bilirkişilerin, kişiye/tutuma/duruma verdiği değer/önem. | İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Kişinin, kendine verdiği değer/önem. )

( | Halk tarafından verilen. İLE/VE Ehline verilen. | İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Kendi/nde/n. )


- | ZAYIF/LAR ile/ve/<> "ZEKİ/LER" |
ile/değil/yerine/><
GÜÇLÜ/LER

( | İntikam alırlar. İLE/VE/<> Başkasını umursamazlar, yok sayarlar. | İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Affederler. )

( [not] | Revenges. vs./AND/<> Don't cares the others. | vs./BUT/>< Forgives. )

( [not] | WEAK/S vs./and/<> "SMART/S" | vs./but/>< POWERFULL/S )


- 0.99365 = 0.03
ile/değil/yerine/><
1.01365 = 3.78

( Her gün yaptığımız işi (ya da kendimizi), %1 iyileştirdiğimizde, 365 gün sonra vardığımız sonuç ile her gün, %1 gerilettiğimizde vardığımız sonuç arasında, ne kadar büyük FaRkLaR olduğunu görüyoruz!... )


- 1.5 - 2 YAŞINDAKİ, DIŞARI ÇIKMAK İSTEMEYEN ÇOCUĞA:
"DIŞARI ÇIKIYORUZ/ÇIKALIM MI?" DEMEK/SORMAK değil/yerine "TAVŞAN GİBİ Mİ, SİNCAP GİBİ Mİ ÇIKALIM?


- 1000 TARAKTA BEZİ OLMAK/OLAN ile/değil/yerine/>< 10 PARMAĞINDA, 10 MARİFET(İ OLAN)


- 110 km. ile/değil/yerine 90 km.

( Ölüm ile[/değil/yerine] Yaşam arasındaki fark kadardır. )

( )


- 1453 ile/ve/değil/yerine 857[hicri]


- 3 KİŞİ/ARKADAŞ ile/yerine/ve 2, 4, 5, 6 [< üzeri] KİŞİ/ARKADAŞ

( Üç kişi, olanaksız bir üçgen oluşturduğundan, biri, öbeği[grubu] terk etmelidir. )

( Üç kişi, birlikte yürürken, birini yitirir. )


- 5 ya da 4 YILDIZLI OTEL ile/ve/değil/yerine BUTİK OTEL


- a.c./ANTE CIBUM[İng., Lat.] değil/yerine/= YEMEKTEN ÖNCE


- A/D KONVERTER/ANALOG-TO-DIGITAL CONVERTER[İng.] değil/yerine/= A/D DÖNÜŞTÜRÜCÜ, ÖRNEKSELDEN SAYISALA DÖNÜŞTÜRÜCÜ


- A :/yerine BİR


- aa[Lat. < ANA] değil/yerine/= HER BİRİNDEN EŞİT ORANDA


- AA/ASSOCIATION ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= BİRLİKTELİK ÇÖZÜMLEMESİ


- ABAJUR[Fr.] değil/yerine/= LAMBA SİPERİ, SİPERLİ/AYAKLI LAMBA


- ABAKÜS[Fr.] değil/yerine/= SAYIBONCUĞU (ÇÖRKÜ)


- ABANDON :/yerine TERK ETMEK


- ABAROGNOZİ[Yun.] değil/yerine/= BİR NESNENİN AĞIRLIĞINI TARTMA YETİSİNİN YOKLUĞU


- ABARTI ile/değil/yerine/>< ZARÂFET


- ABARTMAK ile/ve/değil/yerine "KÖPÜRTMEK"


- ABARTMAK ile/değil/yerine/>< AZALTMAK


- ABARTMAK ile/ve/değil/yerine ÖNE ÇIKARMAK


- ABAŞO[İt.] değil/yerine/= AŞAĞI, ALTTAKİ, ALT | GEMİYİ HALATLA KARAYA BAĞLAMA


- ABATAJ[Fr.] değil/yerine/= KAZI[madencilik]


- ABDEST ALMAK yerine ÇEHİZLENMEK/ÇEYİZLENMEK


- ABDOMİNOKARDİYAK REŞEKS değil/yerine/= KARIN-YÜREK TEPKESİ


- ABDÜLLÂTİF ile/değil/yerine ABDULLAH


- ABERAN[Fr.] değil/yerine/= DOĞAL/BİLİNEN DURUMDAN UZAKLAŞAN, SAPKIN


- ABERASYON değil/yerine/= SAPINÇ/SAPMA


- ABES değil/yerine/= GEREKSİZ/YERSİZ


- ABESLANG[Fr. < ABAISSE LANGUE] değil/yerine/= DİLBASAR


- ÂBİDE değil/yerine ANIT


- ABİL[Fr.] değil/yerine/= ABİS[Fr.]

( Aşırılıkla kötü kullanma. İLE Okyanusların en derin yeri. )


- ABİL[İt.] değil/yerine/= YATAY SERENLERİ SAĞA/SOLA ÇEVİRMEDE KULLANILAN YELKENLİ DONANIMI


- ABILITY :/yerine YETENEK


- ABİYE[Fr.] değil/yerine/= ŞIK, SÜSLÜ, GÖSTERİŞLİ GİYİM BİÇİMİ


- ABLASYON[Lat.] değil/yerine/= BUZUN, YÜZEYDEN ERİMESİ


- ABLATİF[Lat.] değil/yerine/= ADIN -DEN DURUMU [ÇIKMA/KAYNAK DURUMU]


- ABLE :/yerine YAPABİLEN


- ABLEFARİ[Fr.] değil/yerine/= GÖZ KAPAĞININ YOKLUĞU[DOĞUŞTAN/SONRADAN]


- ABLEPSİ[Yun.] değil/yerine/= KÖRLÜK


- ABLUKA[İt. < ABLOCO] ETMEK/ABLUKAYA ALMAK/İHATA ETMEK/MUHASARA ETMEK değil/yerine/= KUŞATMAK


- ABONE/SUBSCRİBER değil/yerine/= SÜREKÇİ


- ABONELİK değil/yerine/= SÜRDÜRÜMCÜ OLMAK


- ABONMAN/ABONE değil/yerine/= SÜRDÜRÜM/CÜ


- ABORDA[İt.] değil/yerine/= GEMİNİN YANINI VEREREK YANAŞMASI


- ABORTİF[Fr.] değil/yerine/= GELİŞİMİNİ TAMAMLAMAYAN (BİTKİ/ÖRGEN) | NORMAL SÜRESİNİ TAMAMLAMADAN İYİLEŞEN HASTALIK


- ABORTION :/yerine KÜRTAJ


- ABOSA[İt.] değil/yerine/= DUR! / TUT!


- ABOUT :/yerine HAKKINDA


- ABOVE :/yerine ÜSTÜNDE


- ABRAZYON[Lat.] değil/yerine/= DENİZ AŞINDIRMASI


- ABREJE[Fr.] değil/yerine/= ORG KLAVYELERİNİ BAĞLAYAN DÜZENEK


- ABROAD :/yerine YURTDIŞINDA


- ABROMA[Fr.] değil/yerine/= ÇALI

( Lifleri çuval yapımında kullanılan çalı. )


- ABRÖVAJ[Fr.] değil/yerine/= ÇAPAK

( Madencilikte, bir döküm üzerinde oluşan maden ve kum karışımı çapak. )


- ABSENCE :/yerine YOKLUK


- ABSOLÜ REFRAKTER PERİYOT değil/yerine/= MUTLAK DUYARSIZ DÖNEM


- ABSOLUTE :/yerine MUTLAK


- ABSOLUTELY :/yerine KESİNLİKLE


- ABSORB/SİYON[Fr.] değil/yerine/= SOĞURUM

( ABSORBE: Emilmiş, soğurulmuş. )


- ABSORB :/yerine EMMEK


- ABSTRAKSİYONİZM değil/yerine/= SOYUTÇULUK


- ABSÜRD değil/yerine/= SAÇMA


- ABULİ[Fr.] değil/yerine/= İSTENÇ/İRÂDE YİTİMİ


- ABUSE :/yerine İSTİSMAR


- ACADEMIC :/yerine AKADEMİK


- ACCEPT :/yerine KABUL ETMEK


- ACCESS :/yerine ERİŞİM


- ACCIDENT :/yerine KAZA


- ACCOMPANY :/yerine EŞLİK ETMEK


- ACCOMPLISH :/yerine BAŞARMAK


- ACCORDING :/yerine GÖRE


- ACCOUNT :/yerine HESAP


- ACCURATE :/yerine DOĞRU


- ACCUSE :/yerine SUÇLAMAK


- ACELE ETMEK ile/değil/yerine HIZLI HAREKET ETMEK

( Hızlı hareket edin ama önce kendi kendinizle barışmanın ve çevreye uyum sağlamanın bir yolunu bulun. )

( Fazla ağırdan almayın ama gereksiz yere acele de etmeyin; yolunuzda ilerleyin yeter. )

( Fazla acele eden kişi, kendini her zaman ya birkaç adım önde ya da birkaç dakika geride bulur. )


- ACELE ETMEK değil/yerine/= İVMEK/ÇABUK DAVRANMAK


- ACELE İŞLER değil/yerine/= İVEDİ İŞLER


- ACELE İTİRAZ değil/yerine/= İVEDİ KARŞIÇIKI


- ACELE/ACİLEN/ALELACELE/DERHAL[Fars. der + Ar. ḥāl]/HEMEN[Fars. < HEMÂN] değil/yerine/= İVECE/İVEDİ/EVGİN/ÇABUCAK/ÇABUKÇA/ÇARÇABUK


- ACELECİLİK değil/yerine/= İVECENLİK/EVGİNLİK


- ACEMİ değil/yerine/= TOY


- ACENTE[İt.] değil/yerine/= ARACI KURULUŞ/KİŞİ

( Ücret karşılığında, başkalarının işlerini gören kuruluş ya da kişi. | Vapur ortaklığı ya da banka şubesi. )


- AÇGÖZLÜLÜK ile/değil/yerine/>< GEREKSİNİM

( [not] GREED vs./but/>< NEED
NEED instead of GREED )


- ACHIEVE :/yerine BAŞARMAK


- ACHIEVEMENT :/yerine BAŞARI


- ACI DUYABİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;/&lt; (KENDİ)/(ONUN/ÖTEKİNİN) ACISINI DUYABİLEN

( Canlı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< İnsan. )

( )


- ACI ile/ve/değil/yerine ACIRAK

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Az acı. )


- ACI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BAKIŞ AÇISI

( Kişi, bakış açısını değiştirmedikçe "ıstırabını/acısını" değiştiremez. )


- ACI ile/ve/<>/değil/yerine SUSKU/SÜKÛT


- ACID :/yerine ASİT


- AÇIK KONUŞMAK ile/ve/değil/yerine AYRINTILI İFADE ETMEK

( [not] TO TALK FRANKLY vs./and EXPRESS IN DETAIL
EXPRESS IN DETAIL instead of TO TALK FRANKLY )


- AÇIK SÖZLÜ/LÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NEZÂKET


- AÇIKLAMA ile/ve/<>/değil/yerine ATIF

( [not] TO EXPLAIN vs./and/<>/but ATTRIBUTION
ATTRIBUTION instead of TO EXPLAIN )


- ACIKLI ile/ve/değil/yerine DUYGUSAL


- ACİL İHTİYAÇ değil/yerine/= İVEDİ GEREKSİNİM


- ACİL SERVİS değil/yerine/= İVEDİ BAKI


- ACİL ile/ve/değil/yerine ÖNCELİKLİ

( [not] URGENT vs./and/but PRIOR
PRIOR instead of URGENT )


- ACİLİYET değil/yerine/= İVEDİLİK


- ACIMA ile/değil/yerine KORUYUCU SEVGİ


- ACIMAK değil/yerine ANLAMAK


- ÂCİZ HALİ değil/yerine/= DÜŞKÜ DURUMU


- ÂCİZ VESİKASI değil/yerine/= DÜŞKÜ BELGESİ


- ÂCİZ değil/yerine/= DÜŞKÜ


- ÂCİZ değil/yerine/= DÜŞKÜN/GÜÇSÜZ


- ÂCİZ değil/yerine/= DÜŞKÜNCE/GÜÇSÜZCE


- ACKNOWLEDGE :/yerine KABUL ETMEK


- AÇLIK ÇEK(TİR)EREK EĞİT(İL)MEK:
MİDEMİZE değil/yerine "NEFRETİ(Mİ)ZE/KİNİM(İZ)E"


- AÇMAK yerine UYANDIRMAK


- AÇMAK yerine UYANDIRMAK


- ACQUIRE :/yerine EDİNMEK


- ACROSS :/yerine KARŞISINDA


- ACT :/yerine DAVRANMAK


- ACTION :/yerine EYLEM


- ACTIVE :/yerine AKTİF


- ACTIVIST :/yerine AKTİVİST


- ACTIVITY :/yerine ETKİNLİK


- ACTOR :/yerine AKTÖR


- ACTRESS :/yerine AKTRİS


- ACTUAL :/yerine GERÇEK


- ACTUALLY :/yerine ASLINDA


- ACUL/ACELECİ değil/yerine/= İVECEN/İVEĞEN/EVGİN


- ACÛZE ile/değil/yerine YAŞLI

( Huysuz, yaşlı kadın. İLE/DEĞİL/YERİNE ...[Yaşının/bıkkınlığının getirdiği olumsuzlukları görmemezlikten gelerek!] )


- ad lib.[Lat. < AD LIBITUM] değil/yerine/= İSTEĞİNİZE GÖRE, İSTEDİĞİNİZ KADAR


- AD/I" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TAD/I

( Sarışının adı var, esmerin tadı var. )

( [not] NAME vs./and/but/||/<>/< TASTE
TASTE instead of NAME )


- AD/İSİM BELLEĞİM/HAFIZAM (ÇOK) KÖTÜ" değil/yerine ADLARI (YETERİNCE HIZLI) ANIMSAYAMAYABİLİYORUM


- AD/İSİM ile/ve/<>/||/değil/yerine EYLEM/İCRAAT


- AD :/yerine REKLAM


- ÂDÂB-I MUAŞERET değil/yerine/= GÖRGÜ KURALLARI


- ÂDÂBA MUGAYERET[Ar.] değil/yerine/= GÖRGÜYE AYKIRILIK


- ADAGIO[İt.] değil/yerine/= AĞIR AĞIR, YAVAŞ YAVAŞ


- ADALE[Ar.] değil/yerine/= KAS


- ADÂLET YOK ile/ve/değil/yerine/<> ADÂLET'İ, KENDİN/SEN (YAKIN ÇEVRENDE, OLANAKLARINDA) GERÇEKLEŞTİR (YAŞAT/İHYÂ ET)!


- ADÂLET:
"EN YÜKSEK İYİ" ile/ve/değil/yerine/<> EN YÜKSEK KAMUSAL İYİ


- ADÂLET:
DIŞARIDA/UZAKTA ve/değil/yerine/||/<>/>/< KENDİNDE

( Adâleti, dışarıda/uzakta aramak. VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Kendinde başlatmak ve oluşturmaktır, asıl ve öncelikli olan. )


- ADÂLET ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< MERHAMET

( [not] JUSTICE vs./and/but/||/<>/>/< MERCY
MERCY instead of JUSTICE )


- ADÂLETSİZLİK ile/değil/yerine/>< KARŞILIKLI HİZMET (İÇİN)


- ADALI EDERİ/FİYATI ile/ve/<>/değil/yerine ADADA EDERİ/FİYATI


- Adam yerine konulmak için SUS!!!


- Adam yerine konulmak için DİNLE!!!


- ADAMINA GÖRE ile/değil/yerine ÂDÂBINA GÖRE


- ADAMINA GÖRE ile/değil/yerine MUHATABINA GÖRE


- ADANMAK ile/yerine/değil (GEREKTİĞİ/YETERİ KADAR) ÖNCELİK/ÖNEM VERMEK

( Yanlışı. DEĞİL/>< Doğrusu. )

( [not] TO BE DEVOTED vs./but TO ATTACH IMPORTANCE/PRIORITY (IN NECESSARY/ENOUGH)
TO ATTACH IMPORTANCE/PRIORITY (IN NECESSARY/ENOUGH) instead of TO BE DEVOTED )


- ADANMIŞLIK ile/değil/yerine ZEN


- ÂDAP ERKÂN değil/yerine/= YOL YORDAM


- ADAPT :/yerine UYUM SAĞLAMAK


- ADAPTASYON/ADAPTATION[İng.] değil/yerine UYARLAMA/UYUM SAĞLAMA


- ADAPTE/ADAPTED[İng.] değil/yerine/= UYARLANMIŞ


- ADAPTÖR/ADAPTOR[İng.] değil/yerine/= UYARGAÇ


- ADAPTÖR değil/yerine UYARLAYICI/UYARLAÇ


- ADÂVET/LİYÂKAT değil/yerine/>< DEĞİM


- ADÂVET/MUGALAZA[Ar.] değil/yerine/= DÜŞMANLIK, YAĞILIK


- ADÂVET değil/yerine/>< ADÂLET


- ADD-ON/THERAPY[İng.] değil/yerine/= EKLEMELİ SAĞALTIM


- add.[Lat. < ADDE] değil/yerine/= EKLEYİNİZ


- ADD :/yerine EKLEMEK


- ADDETMEK[Ar.] değil/yerine/= SAYMAK


- ADDISON[Fr.] değil/yerine/= BÖBREK ÜSTÜ BEZİ SALGI YETERSİZLİĞİ HASTALIĞI


- ADDITION :/yerine İLAVE


- ADDITIONAL :/yerine EK


- ADDRESS :/yerine ADRES


- ADELA[Yun.] değil/yerine/= PARLAK RENKLİ KÜÇÜK KELEBEK


- ADEM-İ İŞTİRAK değil/yerine/= KATILMAYIŞ


- ADEM-İ SALÂHİYET değil/yerine/= YETKİSİZLİK


- ADEM-İ TAKİP KARARI değil/yerine/= İZLEMSİZLİK VARGISI


- ADEM-İ TEDİYE[Ar.] değil/yerine/= ÖDEMEYİŞ


- ADEM
|------VEHM------|ŞEKK|------ZANN/ŞÜPHE------|
ile/ve/değil//yerine/=/||/<>/></>/<
YAKÎN

( 0
|------%50 altı.[1-49]------|%50-50|------%50 üzeri.[51-99]------|
ile/ve/değil/yerine/=/||/<>/>/<
%100 )

( YOK(LUK)
|------ KURUNTU------|BELKİ|------KUŞKU------|
ile/ve/değil/yerine/=/||/<>/>/<
KESİN(LİK) )

( image )

( image )

( )

( Anımsadığımız şeylerle, onlar gerçekmişlercesine meşgul oluyoruz ne yazık ki. )

( RECM[Ar. çoğ. RÜCÛM]: Taşa tutma, taşlama. | Birine atılan taş. | Suçluyu beline kadar gömüp taşlayarak idâm etme. | Sövme, lânetleme. | Zan üzerine konuşma. )

( DEFINETLY NOT[%0]
ALMOST NEVER[%10]~DOUBTFULLY[%20]~IMPROBABLY[%30]~UNLIKELY[%40]~
MAYBE[%50]~
PERHAPS[%60]~PROBABLY[%70]~LIKELY[%80]~ALMOST CERTAINLY[%90]~
DEFINITELY[%100] )


- ADENEKTOMİ[Fr.] değil/yerine/= BİR/KAÇ LENF BEZİNİN AMELİYATLA ÇIKARILMASI


- ADENOHİPOFİZ değil/yerine/= ÖN HİPOFİZ


- ADENOİT değil/yerine/= GENİZ ETİ


- ADEQUATE :/yerine YETERLİ


- ADESE[Ar.]/LENS[İng.] değil/yerine/= MERCEK

( İçinden geçen koşut ışınları, düzenli bir biçimde birbirine yaklaştıran ya da birbirinden uzaklaştıran, camdan ya da ışık kırıcı herhangi bir maddeden yapılmış, genellikle küresel yüzeylerle sınırlanmış saydam cisim. )


- ÂDET değil/yerine/= GÖRENEK


- ÂDETA[Ar.] değil/yerine/= NEREDEYSE/SANKİ


- ÂDİ İFLÂS değil/yerine/= DOĞAL BATKI


- ÂDİ KEFÂLET değil/yerine/= OLAĞAN YÜKÜMLÜK


- ADI OLAN ile/ve/<>/değil/yerine KENDİ OLAN

( Kendi ol(a)mayan. İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Adı ol(a)mayan. )

( Adı var, kendi yok; kendi var, adı yok. )


- ÂDİ SENET değil/yerine/= ÖZEL BELGİT


- ADİ ŞİRKET değil/yerine/= SIRADAN ORTAKLIK


- ÂDİ ile/değil/yerine/>< ÂDİL


- ADİAFOREZ[Fr.] değil/yerine/= TERLEME YETERSİZLİĞİ/YOKLUĞU


- ADİLİK/ONURSUZLUK/ŞEREFSİZLİK ile/değil/yerine/>< GÜÇ/KUDRET


- ADİNAMİ[Fr.]/ADYNAMIA[İng.] değil/yerine/= KAS ZAYIFLIĞI/GÜÇSÜZLÜK


- ADİPSİ[Fr.] değil/yerine/= SUSAMA DUYUSUNUN AZALMASI/YOK OLMASI


- ADİSYON[Fr.] değil/yerine/= TOPLAMA | HESAP FİŞİ/PUSULASI


- ADİTİF ETKİ değil/yerine/= KATMA ETKİ


- ADİYABATİK[Fr.] değil/yerine/= ISI İLETMEYEN


- ADJEKTİF[Fr.] değil/yerine/= BİR KUMAŞA ANCAK BAŞKA NESNELERDEN YARARLANARAK VERİLEBİLEN RENKLER | ÖNAD/SIFAT


- ADJUST :/yerine AYARLAMAK


- ADJUSTMENT :/yerine AYARLAMA


- ADJUVAN/ADJUVANT[İng.] değil/yerine/= ARTIRGAN


- ADJUVAN değil/yerine/= ARTTIRGAN


- ADMIN[İng.] değil/yerine/= YÖNETİCİ


- ADMINISTRATION :/yerine YÖNETİM


- ADMINISTRATOR :/yerine YÖNETİCİ


- ADMIRE :/yerine HAYRAN OLMAK


- ADMISSION :/yerine KABUL


- ADMIT :/yerine İTİRAF ETMEK


- admov[Lat. < ADMOVE] değil/yerine/= EKLEYİNİZ, KATINIZ


- ADOLESCENT :/yerine ERGEN


- ADOPT :/yerine EVLAT EDİNMEK


- ADP/ADENOSINE DIPHOSPHATE[İng.] değil/yerine/= ADENOZİN DİFOSFAT


- ADRENALİN[İt.]/EPİNEFRİN ile/değil/yerine ENDORFİN

( Sınır denemeler ile. İLE/DEĞİL/YERİNE Dengeli ve sürekli uygulamalar ile. )

( Hekimlikte damarları daraltma, bronşları açma, kanamaları kesme vb. amaçlarla kullanılan, kan şekerinin yükselmesine yol açan böbrek üstü bezlerinin salgısı. İLE/DEĞİL/YERİNE Mutluluk salgısı/hormonu. )


- ADRES[İng. ADDRESS] değil/yerine/= BULUNAK


- ADSL/ASYMMETRIC DIGITAL SUBSCRIBER LINE[İng.] değil/yerine/= ASİMETRİK SAYISAL ABONE HATTI


- ADSORBAN değil/yerine/= YÜZER GEN


- ADSORBSİYON[Lat.] değil/yerine/= MOLEKÜL/ATOM/İYON TAKILMASI

( Molekül, atom ya da iyonların, katı ya da sıvı yüzeylere takılması. )


- ADSORPSİYON değil/yerine/= YÜZERME


- ADULER[Fr.] değil/yerine/= AYTAŞI


- ADULT :/yerine YETİŞKİN


- ADVANCE :/yerine İLERLEMEK


- ADVANCED :/yerine GELİŞMİŞ


- ADVANTAGE :/yerine AVANTAJ


- ADVENTICE[Fr.] değil/yerine/= SONRADAN VE DIŞARININ ETKİSİYLE OLUŞAN


- ADVENTİSYA değil/yerine/= DIŞ ZAR/KATMAN


- ADVENTURE :/yerine MACERA


- ADVERS ETKİ/ADVERSE EFFECT[İng.] değil/yerine/= TERS ETKİ


- ADVERS değil/yerine/= TERS, İSTENMEYEN | ETKİ, TERS ETKİ


- ADVERTISING :/yerine REKLAMCILIK


- ADVICE :/yerine TAVSİYE


- ADVISE :/yerine TAVSİYE ETMEK


- ADVISER :/yerine DANIŞMAN


- ADVOCATE :/yerine SAVUNMAK


- AEROAMBOLİZM[Fr.] değil/yerine/= DOKU VE DAMARLARDA BAĞIMSIZ GAZ KABARCIKLARININ BULUNMASI


- AERODROM[Fr.] değil/yerine/= UÇAKLARIN İNİP KALKTIĞI YER, HAVA ALANI


- AEROFAJİ[Fr.] değil/yerine/= HAVA YUTMA


- AEROFİT[Fr.] değil/yerine/= TÜMÜYLE HAVADA YAŞAYAN BİTKİLER


- AEROGASTRİ[Fr.] değil/yerine/= MİDEDE HAVA BULUNMASI VE GERİLİM YARATMASI


- AEROGLİSÖR[Fr.] değil/yerine/= HAVA YASTIKLI KARA YA DA DENİZ TAŞITI


- AEROGRAM[Fr.] değil/yerine/= HAVA MEKTUBU


- AEROKARTOGRAF[Yun.] değil/yerine/= ÖLÇÜM VE HARİTA ARACI

( Bir yerin havadan çekilen fotoğrafına dayanılarak ölçümünü ve haritasını yapmaya yarayan araç. )


- AEROKLASÖR[Fr.] değil/yerine/= TOZ AYIRICI


- AEROKOLİ[Fr.] değil/yerine/= GAZ BİRİKİMİ

( Gerginliğe yol açacak kadar aşırı gaz birikimi. )


- AEROP/AEROBE[İng.] değil/yerine/= OKSİJENSEVEN


- AEROPLAN[Fr.] değil/yerine/= UÇAK


- AEROSEL[Fr.] değil/yerine/= BOYUNDA GİZLİ UR


- AEROSKOP[Fr.] değil/yerine/= HAVADAKİ TOZUN ÖLÇÜSÜNÜ SAĞLAYAN ARAÇ


- AEROSOL[Fr.] değil/yerine/= HAVADAKİ TOZUN ÖLÇÜSÜNÜ SAĞLAYAN ARAÇ


- AEROSONDAJ[Fr.] değil/yerine/= YÜKSEK ATMOSFER TABAKASININ BALONLARLA İNCELENMESİ


- AEROSTAT[Fr.] değil/yerine/= BALON


- AEROSTATİK[Fr.] değil/yerine/= DİNGİN DURUMDA BULUNAN HAVA VE GAZLARIN DENGELERİYLE İLGİLİ YASALARI İNCELEYEN FİZİK DALI


- AEROTEKNİK[Fr.] değil/yerine/= HAVADA YER DEĞİŞTİREN NESNELERİ İNCELEMEYİ KONU EDİNEN TEKNİK


- AFAJİ değil/yerine/= YUTAMAMA


- AFEBRİL değil/yerine/= ATEŞSİZ


- AFEKT[Fr.] değil/yerine/= İLK DUYUM SARSINTISI


- AFEKT/AFFECT[İng.] değil/yerine/= DUYGULANIM


- AFERENT/AFFERENT[İng.] değil/yerine/= GETİRGEN


- AFERENT değil/yerine/= GETİRGEN


- AFERİST[Fr.] değil/yerine/= VURGUNCU, ÇIKARCI, DALAVERECİ


- ÂFET değil/yerine/>< İFFET


- ÂFET değil/yerine/= KIRAN/ÖLEK


- AFFAIR :/yerine İLİŞKİ


- AFFECT :/yerine ETKİLEMEK


- AFFEDEBİLMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> VAZGEÇEBİLMEK

( [not] FORGIVE vs./and/but/||/<> FORGET
FORGET instead of FORGIVE )


- AFFETMEK ile/ve/değil/yerine GÖZARDI ETMEK

( [not] TO FORGIVE vs./and/but TO IGNORE
TO IGNORE instead of TO FORGIVE )


- AFFORD :/yerine PARASI YETMEK


- AFİLİYASYON/AFFILIATION[İng.] değil/yerine/= BAĞLAŞIM


- AFİLİYE/AFFILIATED[İng.] değil/yerine/= BAĞLAŞIMLI (KURUM)


- AFİNİTE[Fr.] değil/yerine/= İLGİ, BAĞ | DÜZLEMDE NOKTASAL DÖNÜŞÜM BİÇİMİ[MATEMATİK]


- AFİNİTE/AFFINITY[İng.] değil/yerine/= ÇEKİM GÜCÜ


- AFİNİTE değil/yerine/= ÇEKİM GÜCÜ


- AFİRMASYON[Fr.] değil/yerine/= KESİNLEME


- AFİTAL[Fr.] değil/yerine/= BİTKİSİZ


- AFİYET OLSUN değil/yerine/= YARASIN


- ÂFİYET/SIHHAT değil/yerine/= SAĞLIK/ESENLİK


- AFOKAL değil/yerine/= ODAKSIZ


- AFRAID :/yerine KORKMUŞ


- AFRICAN-AMERICAN :/yerine AFRO-AMERİKAN


- AFRICAN :/yerine AFRİKALI


- AFTER :/yerine SONRA


- AFTERLOAD/AFTERLOAD[İng.] değil/yerine/= ART YÜK


- AFTERLOAD değil/yerine/= ART YÜK


- AFTERNOON :/yerine ÖĞLEDEN SONRA


- AĞAÇ yerine ŞECER


- AĞACI:
[ne yazık ki]
!KESERSENİZ ile/değil/yerine/>< KESMEZSENİZ

( Kazık kalır, üstüne oturursunuz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gölge olur, altına oturursunuz. )

( image )


- AGAIN :/yerine TEKRAR


- AGAINST :/yerine KARŞI


- AGALAKSİ[Yun.] değil/yerine/= SÜT YOKLUĞU [MEMELİLERDE]


- AGALYA[Yun.] değil/yerine/= YAVAŞ, GÜRÜLTÜSÜZ, SESSİZ


- AGAMİ değil/yerine/= BORAZANKUŞU

( Güney Amerika'da yaşarlar. )


- AGANTA[İt.] değil/yerine/= İNDİRİLEN/ÇEKİLEN GEMİ HALATI YA DA ZİNCİRİN BİR SÜRE TUTULU KALMASI BUYRUĞU


- AGARAGAR[Yun.] değil/yerine/= YOSUNDAN ÇIKARILAN KOLLOİDAL NESNE, JELATİN.


- AGAT[Fr.] değil/yerine/= AKİK [DEĞERLİ TAŞ]


- AGE :/yerine YAŞ


- AGENCY :/yerine AJANS


- AGENDA :/yerine GÜNDEM


- AGENEZİ[Fr.] değil/yerine/= EMBRİYON GELİŞİMİ SIRASINDA BİR ÖRGENİN OLUŞMAMASI


- AGENEZİ/AGENESIS[İng.] değil/yerine/= DOĞUŞTAN YOKLUK


- AGENT :/yerine AJAN


- AGEVSİ[Yun.] değil/yerine/= ALYUVARLARIN AZALMASI


- AGGLOMERATİF CLUSTERING/AGGLOMERATIVE CLUSTERING[İng.] değil/yerine/= YIĞINSAL KÜMELEME


- AGGLOMERATİF/AGGLOMERATIVE[İng.] değil/yerine/= YIĞINSAL


- AGGRESSIVE :/yerine AGRESİF


- AGI/ARTIFICIAL GENERAL INTELLIGENCE[İng.] değil/yerine/= YAPAY GENEL ZEKÂ


- AĞIRSIKLET değil/yerine/= BAŞAĞIRLIK


- agit.[Lat. < AGITA] değil/yerine/= SALLAYINIZ, ÇALKALAYINIZ


- AGİTATO[İt.] değil/yerine/= BİR MÜZİK PARÇASININ CANLI, COŞKULU ÇALINACAĞI BİLGİSİ/UYARISI


- AĞIZ AÇIKLIĞI ile/değil/yerine/>< ZİHİN AÇIKLIĞI

( Kişinin, zihni, ne kadar kapalıysa; ağzı, o kadar açık olur. )


- AĞIZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KULAK

( Daha az konuşmak üzere/için. İLE/VE/||/<>/< Daha çok dinlemek üzere/için. )

( Bir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< İki. )


- AĞIZDAN SOLUK ALMAK ile/yerine BURUNDAN SOLUK ALMAK


- AĞLAMA DUVARI ile/değil/yerine BATI DUVARI


- AĞLAMAK değil/yerine/>< ÇAĞLAMAK


- AĞLAMAK ve/değil/yerine/<>/>< GÜLMEK :)

( Yalnız. VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Herkesle birlikte. :) )

( Çocuklar, annesini/babasını yıkarken. İLE Anneler/babalar, çocuğunu yıkarken. )

(

ve/değil/yerine/<>/><

)

( Heraklitos. VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Demokritos. )


- AĞLAMAMAK değil/yerine AĞLATMAMAK


- AĞLANACAK DURUMUNA ...:
AĞLAMAK ile/değil/yerine GÜLMEK


- AGLÜTİNASYON[Fr. < AGGLUTINATION] değil/yerine/= KÜMELEŞİM

( Herhangi bir sıvı içindeki gözelerin, parçacıkların vb.nin biraraya gelmesi. )


- AGLÜTİNASYON/AGGLUTINATION[İng.] değil/yerine/= KÜMELEŞME


- AGLÜTİNASYON değil/yerine/= KÜMELEŞİM


- AGLÜTİNASYON değil/yerine/= KÜMELEŞİM


- AĞNAM[Ar.] değil/yerine/= SAYIM VERGİSİ


- AGNOSİ[Fr. < AGNOSIE] değil/yerine/= TANISIZLIK


- AGNOSTİSİZM ile/ve/değil/yerine GNOSTİK AGNOSTİSİZM

( BİLİNEMEZCİLİK ile/ve/değil/yerine BİLGELİKLE BİLİNEMEZCİLİK )

( IGNORAMUS ET IGNORABIMUS: Bilmiyoruz ve bilemeyeceğiz. )


- AGNOZİ/AGNOSIA[İng.] değil/yerine/= TANIMAZLIK, TANIMA YİTİMİ


- AGNOZİ değil/yerine/= TANISIZLIK, VAROLANLARI TANIYAMAMA, ALGI YİTİMİ


- AGO :/yerine ÖNCE


- AGONİ[Yun.]/AGONY[İng.] değil/yerine/= CAN ÇEKİŞME


- AGONİST/AGONIST[İng.] değil/yerine/= ETKİDEŞ


- AGÖZİ[Fr.] değil/yerine/= TATMA DUYUSUNUN BELİRGİN ÖLÇÜDE AZALMASI


- AGRAFAJ[Fr.] değil/yerine/= AGRAF YARDIMIYLA HIZLI DİKİŞ YÖNTEMİ[CERRAHİ]


- AGRAFİ[Yun.] değil/yerine/= AGRAMATİZM[Fr.]

( Yazma yitimi. İLE Sözcük ve tümcelerin, dilbilgisine uygun olarak kurulamaması. | Sözcüklerde bazı harflerin atlanması biçiminde beliren söyleyiş/telâffuz bozukluğu. )


- AGRAFİ/AGRAPHIA[İng.] değil/yerine/= YAZAMAMAZLIK, YAZMA YİTİMİ


- AGRAJE[Fr.] değil/yerine/= ÖĞRETİM ÜYELİĞİNE ATANMIŞ KİŞİ


- AGREE :/yerine KATILMAK


- AGREEMENT :/yerine ANLAŞMA


- AGREGAN/AGGREGANT[İng.] değil/yerine/= YIĞIŞTIRICI


- AGREGASYON/AGGREGATION[İng.] değil/yerine/= YIĞIŞMA, TOPLANMA, BİR ARAYA GELMEK


- AGREMAN[Fr.] değil/yerine/= UYGUNLUK, ANTLAŞMA


- AGRESİF[İng. AGRESSIVE] değil/yerine/= SALDIRGAN


- AGRESİF değil/yerine/= SALDIRGAN


- AGRESYON/AGGRESSION[İng.] değil/yerine/= SALDIRI


- AGRICULTURAL :/yerine TARIMSAL


- AGROMEGALİ/AKROMEGALİ[Fr.] değil/yerine/= GÖVDE ÖRGENLERİNİN DÜZENSİZ OLARAK BÜYÜMESİ/UZAMASI | ELLERDE, AYAKLARDA VE BAŞTA GÖRÜLEN AŞIRI BÜYÜME


- AGROMETRE/AGGREGOMETER[İng.] değil/yerine/= YIĞIŞIMÖLÇER


- AGSM/ANTI-G STRAINING MANEUVER[İng.] değil/yerine/= YER ÇEKİMiNE KARŞI KOYMA MANEVRASI


- AGUZİ/AGUESIA[İng.] değil/yerine/= TAT ALMAMAZLIK


- AGYÂR[Ar. < GAYR] değil/yerine/= YABANCILAR, BAŞKALAR


- AĞYÂR ile/ve/değil/yerine/>< YÂR

( Ne bilir? İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Bilir. )


- ÂĞYÂRINI CÂMÎ, EFRÂDINI MÂNÎ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< önce ÂĞYÂRINI MÂNÎ sonra EFRÂDINI CÂMÎ

( Benzetme. [Ölçünün ve tanımın bulunmadığı yerde, ne yazık ki kişisel "görüş/yorum", "dolaylı ilişki" ve "çağrışımların" öne çıktığı/çıkarıldığı [boş] sözler.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Tanım[ın tanımıdır]. [Bir kavramın tüm bireylerini kuşatıp ötekileri dışarıda bıraktığını tanımlar.] )

( "İnsan, düşünen bir canlıdır" tanımı kullanıldığında bu tanımın içinde tüm insan bireylerini içerir. Girmeyen hayvan[behaim], bitki ve nesneyi dışarıda bırakır. )


- AH :/yerine AH


- AHBAP değil/yerine/= TANIDIK/TANIŞ


- AHBS/FAMILY PHYSICIAN INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= AİLE HEKİMLİĞİ BİLGİ SİSTEMİ


- AHDE VEFÂ değil/yerine/= SÖZEBAĞ


- AHDETMEK değil/yerine/= SÖZ VERMEK


- AHDÎ[Ar.] değil/yerine/= ANTLAŞMA/YA GÖRE/GEREĞİ OLAN


- AHEAD :/yerine İLERİDE


- AHENK(ARMONİ) değil/yerine/= UYUŞUM


- ÂHİRET[Ar.] değil/yerine/= SONRALIK


- ÂHİRET ile/ve/değil/yerine ÂKIBET

( Az yaşa, çok yaşa,
Âkıbet gelecek başa! )


- ÂHİYÂNE[Fars.] değil/yerine/= BOĞAZ


- AHKÂM (KESMEK) ile/değil/yerine ÖZGÜVEN

( [not] TO MAKE JUDGMENTS WITHOUT RESTRAINT vs./but SELF CONFIDENCE
SELF CONFIDENCE instead of TO MAKE JUDGMENTS WITHOUT RESTRAINT )


- AHKÂM-I HUZURİYE değil/yerine/= ORUNLUK YARGILARI


- AHKÂM-I UMUMÎYE değil/yerine/= GENEL YARGILAR


- AHKÂM-I/MEVDÂD-I MAHSUSA[Ar.] değil/yerine/= ÖZEL YARGILAR


- AHLÂK BİLİMİ değil/yerine/= TÖRE BİLİMİ


- AHLÂK/Î değil/yerine/= KILINÇ/KILINCIL


- AHLÂM[Ar. < HULM(< AKIL)] değil/yerine/= RÜYÂLAR, HULYÂLAR, UYKUDA GÖRÜLEN ŞEYLER | AÇIK SAÇIK RÜYÂLAR | DÜŞÜ AZMALAR


- AHMAK ile/ve APTAL | ile/değil/yerine/>< ABDAL

( | Tehlike gelse de görmeyenler. İLE/VE Tehlike geldiğinde görenler. | İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Tehlike gelmeden görenler. )

( Yapabilecekken yap(a)mayan. İLE/VE Yapmayabilecekken yapan.[dallama/dalyarak] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< ... )


- AHMAK KİŞİNİN ARADIĞI değil/yerine/>< AKILLI KİŞİNİN ARADIĞI

( Başkalarında. DEĞİL/YERİNE/>< Kendinde. )


- AHMAK ile/değil/yerine/>< FİLOZOF

( Felsefeyi zorlaştırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Felsefeyi kolaylaştırır. )


- ÂHŞÜME[Fars.] değil/yerine/= BOZA


- AHVÂL-İ ŞAHSİYE[Ar.] değil/yerine/= KİŞİSEL DURUMLAR


- AHVÂL değil/yerine/= DURUMLAR


- AI/ARTIFICIAL INTELLIGENCE[İng.] değil/yerine/= YAPAY ZEKÂ/YZ


- AID :/yerine YARDIM


- AİDAT[Ar.] değil/yerine/= ÖDENTİ


- AİDAT[Ar.] değil/yerine/= ÖDENTİ


- AIDE :/yerine YARDIMCI


- AİDİYET değil/yerine/= DEĞİŞLİK


- AİDİYET değil/yerine EHLİYET


- AIDS/ACQUIRED IMMUNODEFICIENCY SYNDROME[İng.] değil/yerine/= EDİNİLMİŞ BAĞIŞIKLIK YETERSİZLİĞİ BELİRGESİ


- AIDS :/yerine AIDS


- AİLE HUKUKU değil/yerine/= OĞUŞLUK TÜZESİ


- AİLE SAHİBİ OLMAK değil/yerine/= OĞUŞLANMAK


- AİLE ŞİRKETİ değil/yerine/= OĞUŞLUK ORTAKLIĞI


- AİLE değil/yerine/= OĞUŞLUK


- AİLEVİ[Ar.] değil/yerine/= OĞUŞSAL


- AIM :/yerine AMAÇ


- AIR :/yerine HAVA


- AIRCRAFT :/yerine UÇAK


- AIRLINE :/yerine HAVAYOLU


- AIRPORT :/yerine HAVAALANI


- AIRWAY/AIRWAY[İng.] değil/yerine/= HAVAYOLU | SOLUK YOLU AÇARI


- AIRWAY değil/yerine/= HAVA YOLU AYGITI


- AİT değil/yerine/= DEĞİŞLİ


- AİT ile/yerine İLGİLİ/İLİŞKİN

( Neye, nereye ait olduğumuz, kendi duygularımız ve kanı-mızla ilgilidir. )

( Akıllı kişi, hiçbir şeyi kendine ait saymaz. )

( Hiçkimseye ait olmadan, herkesindir! )

( Kim anlıyor ve/ya da zevk ediyorsa, onundur! )

( BELONG TO vs./and RELATING TO
RELATING TO instead of BELONG TO
Your belonging is a matter of your own feeling and conviction.
The wise man counts nothing as his own. )


- AJAN PROVOKATÖR değil/yerine/= KIŞKIRTICI ÇAŞIT


- AJAN/AGENT[İng.] değil/yerine/= ETKEN


- AJAN değil/yerine/= ETKEN | İLAÇ | ARAÇ


- AJANDA[Fr. < AGENDA] değil/yerine/= ANDAÇ

( Gerekli notların unutulmaması için yazıldığı takvimli defter. )


- AJİTASYON[Fr./İng. < AGITATION]["ACITASYON" değil!] değil/yerine/= KIŞKIRTMA/KIŞKIRTI/KÖRÜKLEME ÇALKALAMA | ÇIRPINTI | DUYGU SÖMÜRÜSÜ | HUZURSUZLUK | ÇALKALAMA


- AJİTATÖR/PROVOKATÖR/MUHARRİK[Ar.] değil/yerine/= KIŞKIRTICI


- AJUR[Fr.] değil/yerine/= GÖZENEKLİ MOTİF


- AKADEMİSYEN değil/yerine/= BİLİMCİ


- AKAJU[Por. < Fr. < ACAJOU] değil/yerine/= MAUN[Amerika yerlilerinin dilinden]

( Maun. | Maundan yapılmış. | Maun renginde olan. )


- AKALAZİ[Fr.] değil/yerine/= SİNDİRİM BORUSUNDAKİ BİR BÖLÜMÜN, ÖTEKİ BÖLÜMLERLE UYUŞAMAMASI


- AKÂMET[Ar.] değil/yerine/= BAŞARISIZLIK

( Kısırlık, verimsizlik. | Başarısızlık, sonuçsuzluk. )


- AKARDİ değil/yerine/= YÜREK GELİŞMEZLİĞİ/YOKLUĞU


- AKATAFAZİ[Fr.] değil/yerine/= PARAFAZİ/PARAPHASIA[İng.] değil/yerine/= SİNTAKTİK AFAZİ/SYNTACTIC APHASIA[İng.]

( Sözsel anlatım bozukluğu. İLE Sözcük bulma güçlüğü. İLE Sözdizimsel dil yitimi. )


- AKATİZİ[Yun.] değil/yerine/= OTURUR DURUMDA KALAMAMA


- AKCİĞER
SİGARA:
(")İÇİLEN(") ile/değil/yerine/&gt;&lt;/< İÇİLMEYEN

( )


- AKD-İ MEBHUSÜNANH/AKD-İ MEZBUR değil/yerine/= SÖZÜ EDİLEN ANTLAŞMA/SÖZÜ EDİLEN BAĞIT


- AKDİ MUVAZAA değil/yerine/= DANIŞIK BAĞIT


- AKDİ SAHİH değil/yerine/= DOĞRU BAĞIT


- AKELALİ[Fr.] değil/yerine/= BEBEĞİN BAŞSIZ DOĞMASI


- AKEN[Yun.] değil/yerine/= OLGUNLAŞINCA KENDİLİĞİNDEN ÇATLAYIP AÇILMAYAN TEK TOHUMLU KURU MEYVE


- AKİD YAPMA VAADİ değil/yerine/= ÖN SÖZLEŞME


- AKİFER[Fr.] değil/yerine/= POMPALI KUYULARI BESLEYECEK JEOLOJİK YAPI


- AKIL "ALMAYI İSTEMEMEK" değil/yerine/> "AKLINI BAŞINA TOPLAMAK"

( Kimseden "akıl almak" istemiyorsan, aklını başına topla! )


- AKİL BALİĞ/BALİĞ değil/yerine/= ERGEN/ERİN/YENİYETME


- AKIL TATMİNİ ile/ve/değil/yerine KALP TATMİNİ

( AKLIM BENİ YANILTMADI KALBİM DE AKLIMI TEKZİP ETMEDİ )


- AKIL VERMEK ile/ve/değil/yerine BİLDİKLERİNİ ANLATMAK


- AKIL ile/ve/değil/yerine KULLANILAN/UYGULANAN AKIL


- AKILDA TUTMAK ile/ve/değil/yerine ANLAMAYA ÇALIŞMAK

( [not] TO KEEP IN MIND vs./and/but TO TRY TO LEARN
TO TRY TO LEARN instead of TO KEEP IN MIND )


- AKİLEN[Fr.] değil/yerine/= KARTAL BURUN


- AKILLA TARTMAK ile/değil/yerine KALPLE DİNLEMEK


- AKILLI (OLAN/OLMAK) ile/ve/değil/yerine "AKLI BAŞINDA" (OLAN/OLMAK)


- AKILLI OLMAK ile/ve/değil/yerine YETERİNCE AKILLI OLMAK/DAVRANMAK


- AKILTAPARLIK ile/yerine AYDINLANMA

( ADORING TO INTELLIGENCE vs. ENLIGHTENMENT
ENLIGHTENMENT instead of ADORING TO INTELLIGENCE )


- AKIM ile/ve/değil/yerine/||/<> UYANIŞ


- AKINEZİ/AKINESIA[İng.] değil/yerine/= DEVİNIMSİZLİK


- AKINTIYA KAPILMAK değil/yerine AKIŞA KATILMAK/BIRAKMAK


- AKİVADES[Yun.] değil/yerine/= MİDYE TÜRÜ

( Kumun 5-6 cm. altında yaşar.[İzmir/Ayvalık] )


- AKİZ değil/yerine/= EDİNİLMİŞ


- AKKUPPRESSÖR[Lat.] değil/yerine/= PARMAK MASAJI İLE SAĞALTIM


- AKL-I SELÎM değil/yerine/= SAĞDUYU


- AKL-I SELİM değil/yerine/= SAĞDUYU / SAĞDUYULU/SAĞLAM USLU


- AKL(IN)A" GÖRE "AKIL" ile/değil/yerine AKIL


- AKLI BOŞ ile/değil/yerine AKLI BAŞINDA

( [(")anllatıklarından(")] "öykü" dinleriz. İLE/DEĞİL/YERİNE Yaşam(ay)ı öğreniriz. )


- AKLIMA GELDİ yerine AKLIMA GETİRİLDİ


- AKLIN AŞINMASI ile/ve/değil/yerine AKLIN AŞILMASI

( Akıl, taş kadar maddî; taş da, akıl kadar manevîdir. )

( REF Ü REF )


- AKLİNİK[Yun.] değil/yerine/= YER MANYETİK ALANININ, EĞİM VE AÇISI SIFIR OLAN YERİ


- AKLININ BAŞINA GELMESİ ile/değil/yerine/>< AKLI BAŞINDA DAVRANMAK


- AKOLİK değil/yerine/= SAFRASIZ


- AKOMODASYON[Fr.] değil/yerine/= UYUM


- AKOMODASYON/ACCOMMODATION[İng.] değil/yerine/= UYUMSAMA


- AKOMODASYON değil/yerine/= UYUM


- AKONT[Fr. < ACOMPTE] değil/yerine/= KISMÎ ÖDEME

( Bir borca karşılık, hesabı daha sonra görülmek üzere yapılan kısmî ödeme. )


- AKONT[Fr.] değil/yerine/= BİR BÖLÜM ÖDEME


- AKORDE[Fr.] değil/yerine/= ÖNERİLEN KREDİ

( Bir banka şubesinin, bir müşterisi için önerdiği, genel müdürlükçe de kabul edilen kredi. )


- AKORİ[Fr.] değil/yerine/= GÖZ BEBEĞİNİN DOĞUŞTAN BULUNMAMASI


- AKORT ÜCRET değil/yerine/= GÖRELİ ÖDENÇ


- AKOSMİZM[Fr.] değil/yerine/= DÜNYAYI REDDETME


- AKÖZ değil/yerine/= SULU, SUDAKİ


- AKR[Fr.] değil/yerine/= EKİLİ TOPRAK YÜZEY ÖLÇÜSÜ BİRİMİ


- AKRABA[Ar.] değil/yerine/= OĞUŞGİL


- AKRAN[Ar.] değil/yerine/= YAŞIT/ÖĞÜR/BÖĞÜR/BOYDAŞ/TAYDAŞ[halkta]

( Yaşça yakın, yaşıt, boydaş, taydaş. | Öğrenmiş, alışmış. | Alışılmış, yadırganmaz olmuş, menus. | Takım, fırka, zümre. )


- AKREDİTASYON/ACCREDITATION[İng.] değil/yerine/= DENKLİK


- AKRİNİ[Fr.] değil/yerine/= BEZ SALGISININ YOKLUĞU


- AKRODİNİ[Fr.] değil/yerine/= NEDENİ BELİRSİZ ÇOCUK SAYRILIĞI


- AKROFOBİ[Fr.] değil/yerine/= YÜKSEKLİK KAYGISI


- AKROFONİ[Yun.] değil/yerine/= BİR SÖZCÜĞÜN İLK HECESİNİ VURGULU OLARAK SÖYLEMEK


- AKROLİT[Fr.] değil/yerine/= UCLARI TAŞ YA DA MERMER, TAHTA HEYKEL


- AKROMATİK[Fr.] değil/yerine/= EŞYANIN GÖRÜNTÜLERİNİ YANAR DÖNER PARÇALAR OLMADAN GÖSTEREN OPTİK DÜZEN/EK


- AKROMEGALİ[Fr.] değil/yerine/= ELLERDE, AYAKLARDA VE BAŞTA GÖRÜLEN AŞIRI BÜYÜME


- AKROMİ[Fr.] değil/yerine/= DERİNİN RENKSİZLEŞMESİ SAYRILIĞI


- AKROPATİ[Fr.] değil/yerine/= EL VE AYAK UCLARINDAKİ SAYRILIKLAR


- AKROPOL[Yun.] değil/yerine/= ESKİ YUNAN KENTLERİNDE, SARAY VE TAPINAKLARIN YER ALDIĞI İÇ KALE


- AKROSEFALİ[Fr.] değil/yerine/= KAFATASI BİÇİM BOZUKLUĞU


- AKROSTİŞ/MUVAŞŞAH/TEŞVİH değil/yerine/= DİKDİZE/İLKLEME


- AKROTER[Fr.] değil/yerine/= TABAN | TRABZANDA AYAKLIK BİÇİMİNDE SAĞLAMLAŞTIRMA ÖĞESİ | TABANDAKİ ÇIKINTILI BEZEME [MİMARLIK]


- AKS-ÜL-AMEL/TEAMÜL[Ar.]/REAKSİYON[Fr./İng. < REACTION] değil/yerine/= TEPKİ/TEPKİME

( Birbirini etkileyen nesneler arasında ortaya çıkan durum. )


- AKS-ÜL-AMEL değil/yerine/= TEPKİ


- AKS[Fr. < AXE] değil/yerine/= DİNGİL


- AKS/ACUTE CORONARY SYNDROME[İng.] değil/yerine/= AKUT KORONER SENDROM


- AKS/AXIS[İng.] değil/yerine/= EKSEN


- AKŞ/FASTING BLOOD GLUCOSE[İng.] değil/yerine/= AÇLIK KAN ŞEKERİ


- AKŞAM YEMEĞİ ile/değil/yerine SABAH YEMEĞİ/TANGİ AS/AŞ[Kazakça]

( Yoksul gibi ye. İLE/DEĞİL/YERİNE Zengin gibi yap. )

( )


- AKŞAMIN "HAYR"I ile/değil/yerine SABAHIN "ŞER'İ"


- AKSATA[Ar. < AHZ+İ'TÂ] değil/yerine/= ALIŞVERİŞ


- AKSE[Fr.] değil/yerine/= SAYRILIK NÖBETİ


- AKSELERASYON/ACCELERATION[İng.] değil/yerine/= İVMELENME


- AKSELERATÖR/ACCELERATOR[İng.] değil/yerine/= İVMELENDİRICİ


- AKSELERE/ACCELERATED[İng.] değil/yerine/= İVMELENMİŞ


- AKSELEROMETRE[Fr.] değil/yerine/= İVMEÖLÇER


- AKSEPTANS[Fr./İng. < ACCEPTANCE] değil/yerine/= ONAMA/KABUL (BELGESİ)

( Yabancı ülkelerde okuyacak öğrenciler için gönderilen kabul belgesi. | Poliçelerin üzerine "kabulümdür" biçiminde yazılarak altı imzalanan açıklama. )


- AKSEPTANS/ACCEPTANCE[İng.] değil/yerine/= KABUL YAZISI


- AKSEPTÖR/ACCEPTOR[İng.] değil/yerine/= ALICI


- AKSES KONTROL/ACCESS CONTROL[İng.] değil/yerine/= ERİŞİM DENETİMİ


- AKSESUAR/ACCESSOIRE[Fr.]/ACCESSORY[İng.] değil/yerine/= EK/DONATIMLIK/TAMAMLAYICI ÖĞE


- AKSİLİK değil/yerine/= TERSLİK


- AKSİLLA değil/yerine/= KOLTUK ALTI


- AKSİNE/BİL-AKİS[Ar.] değil/yerine/= TERSİNE


- AKSİNE yerine FARKLI OLARAK

( Aksine kelimesindeki gibi karşı düşünceyi reddetmek yerine karşı düşüncenin varlığını kabul ederek onun farklılığını belirtmek. )


- AKSİS[Lat.] değil/yerine/= BİR CİNS GEYİK


- AKSİS/AXIS[İng.] değil/yerine/= EKSEN | İKINCİ BOYUN OMURU


- AKSİYEL/AXIAL[İng.] değil/yerine/= EKSENSEL


- AKSİYEL/DÜZLEM/AXIAL PLANE[İng.] değil/yerine/= YATAY DÜZLEM


- AKSİYON POTANSİYELİ/ACTION POTENTIAL[İng.] değil/yerine/= EYLEM GİZİL GÜCÜ


- AKSİYON POTANSİYELİ değil/yerine/= EYLEM GİZİL GÜCÜ


- AKSİYON[Fr./İng. < ACTION] değil/yerine/= EYLEM | HİSSE SENEDİ

( Bir kuvvetin, nesnel bir etkenin, bir düşüncenin ortaya çıkması. | İnsan etkinliğinin ya da iradesinin açığa çıkması. | Hareket, iş. | Sermayenin belirli bir bölümü. | Hisse senedi. [AKSİYONER: Hissedar.] | Bir oyuncunun, sahne üzerindeki hareketi. | Oyunun temasını geliştiren başlıca olay, öykü, gelişim. )


- AKSONOMETRİ[Yun.] değil/yerine/= MİMARLIKTA BİR YAPIYI ÜÇ BOYUTUYLA GÖSTERMEYE YARAYAN GEOMETRİK ÇİZİM


- AKSUNA[Lat.] değil/yerine/= VURGUN YİYEN DALGICIN, TEKRAR İNDİRİLMESİ GEREKEN SU DERİNLİĞİ


- AKT[Fr.] değil/yerine/= PERDE [TİYATRO] | EDİM [FELSEFE]


- AKTAR[Ar. < ATTÂR] değil/yerine/= BAHARATÇI

( Baharat ya da güzel kokular satan kişi ya da dükkân. | İğne, iplik, baharat, zarf, kâğıt vb. satılan dükkân. )


- AKTIVASYON/ACTIVATION[İng.] değil/yerine/= ETKINLEŞME


- AKTIVATÖR/ACTIVATOR[İng.] değil/yerine/= ETKINLEŞTİRICİ


- AKTİVE ETMEK değil/yerine/= ETKİNLEŞTİRMEK


- AKTİVİST değil/yerine/= ETKİNCİ


- AKTİVİZM değil/yerine/= ETKİNCİLİK


- AKTOGRAF[Fr.] değil/yerine/= BİREYİN DAVRANIŞ ETKİNLİĞİNİN ZAMAN İÇİNDEKİ DAĞILIMINI ÖLÇMEYE YARAYAN DÜZENEK


- AKTÖR/LER ile/ve/değil/yerine/<>/>< FAKTÖR/LER

( [değerlendirmede/yorumlamada/konuşmada] Kişi/ler. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Konu/kavram/olay/olgular. )


- AKTÜALİST değil/yerine/= EDİMSELCİ


- AKTUALİZM[Fr.] değil/yerine/= GEÇMİŞ DEVİRLER JEOLOJİSİNİ, ZAMANIMIZDAKİ OLAYLARIN İNCELENMESİNE DAYANARAK AÇIKLAYAN JEOLOJİ KOLU


- AKTÜALİZM değil/yerine/= EDİMSELCİLİK


- AKTÜALİZM değil/yerine/= EYLEMLEŞME


- AKTÜER[Fr.] değil/yerine/= AKTÜARYA[Fr.]

( Olasılık ve istatistik hesapları toplumsal öngörülere, parasal konulara ve sigorta işlerine uygulayan sigorta uzmanı. İLE/VE/||/<>/> Aktüerin işlevi. )


- AKUALAND[İng. < AQUALAND] değil/yerine/= SU BAHÇESİ


- AKUAMANİL[Lat.] değil/yerine/= İBRİK

( Kilisede kutsanmış su ve şarap dökmeye yarayan kulplu ibrik. )

( İBRİK: Su ve sulu şeyler koymaya yarayan, kulplu, emzikli kap. )


- AKUATİNTA[İt.] değil/yerine/= BASKI RESİMLE GRAVÜR YAPMA YÖNTEMİ


- AKÜMÜLASYON[Fr.] değil/yerine/= AKÜMÜLASYON[Fr.]

( Birikim, yığılma. İLE Akım toplar. )


- AKÜMÜLASYON değil/yerine/= BİRİKİM


- AKUPLE[Fr.] değil/yerine/= İKİ MAKİNA YA DA BİRKAÇ ELEKTRİK ARACININ BİRBİRİNE BAĞLANMASI


- AKUPUNKTUR değil/yerine/= İĞNELİEM


- AKUSMİ[Fr.] değil/yerine/= AKUSMATİK[Yun.]

( Seslerin doğru olarak algılanmasını engelleyen işitme sanrısı. İLE Dinleyicinin ses kaynağını göremeyeceği biçimde düzenlenmiş olan. )


- AKUŞÖR[Fr.] değil/yerine/= DOĞUM UZMANI, ERKEK EBE


- AKUSTAT[Fr.] değil/yerine/= SU ISI DENETİRİ


- AKUSTİK EMPEDANS/ACOUSTIC IMPEDANCE[İng.] değil/yerine/= SES GEÇİRİMSİZLİĞİ


- AKUSTİK[Fr./İng. < ACOUSTIC] değil/yerine/= YANKILANIM | YANKIBİLİM | İŞİTSEL, İŞİTME (YLE İLGİLİ) | SESBİLİM | SESSEL

( Sesin üretimini, denetimini, aktarımını ve etkilerini konu alan fizik kolu. | Kapalı bir yerde seslerin dağılımı. )


- AKUSTİK değil/yerine/= SESSEL | EMPEDANS SES GEÇİRİMSİZLİĞİ


- AKUZATİ[Lat.] değil/yerine/= ADIN -İ DURUMU, BELİRTME/YÜKLEME DURUMU.


- AKVAREL[Fr.] değil/yerine/= SULUBOYA RESİM


- AL ile/ve/değil/yerine /||/<>/< AS

( )

( [gereksinimin] Varsa. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yoksa. )


- ALA-[İt.] değil/yerine/= "YÖNTEMİNCE, BİÇİMİNDE" ANLAMI KATAN ÖN EK


- ALABASTRİT[Fr.] değil/yerine/= ALÇITAŞLI KAYMAKTAŞI


- ALABASTRON[Yun.] değil/yerine/= KULPSUZ, DAR BOYUNLU PARFÜM VAZOSU


- ALABORA[İt.] (OLMAK) değil/yerine/= TEPETAKLAK (OLMAK)

( Bir deniz teknesinin devrilecek kadar yan yatması ya da batması. )


- ALABRİGAN[Yun.] değil/yerine/= HAYDUT YÖNTEMİNCE/TARZI


- ALACAKLININ, ALACAĞINI, ALMAYA GİTMESİ değil/yerine BORÇLUNUN, VERECEĞİNİ, ALACAKLIYA GÖTÜRMESİ


- ALÂKA[Ar.] değil/yerine/= İLGİ


- ALÂKA[Ar.] değil/yerine/= İLGİ, İLİŞKİ, İLİNTİ


- ALÂKA değil/yerine/= İLGİ


- ALÂKADAR OLMAK değil/yerine/= İLGİLENMEK/İLGİ GÖSTERMEK


- ALÂKADAR değil/yerine/= İLGİLİ/İLİŞKİN


- ALAKART[Fr.] değil/yerine/= SEÇİMLİ YEMEK

( Lokantada yemek dizininden seçilen yemek. )


- ALAKRİT[Fr.] değil/yerine/= İÇİNE TUNGSTEN VE KARBON DA KATILAN KOBALT VE KROM KARIŞIMI


- ALALEKSER değil/yerine/= ÇOĞUNLUKLA


- ALALİ[Yun.] değil/yerine/= SÖZ OLUŞTURMA YETİSİNİN YOK OLUŞU


- ALALİ/ALALIA[İng.] değil/yerine/= KONUŞMA YİTIMİ


- ALAMİNÜT[Fr. < A LA MINUTE] değil/yerine/= ÇARÇABUK, ANINDA


- ALAMİNÜT[Fr.] değil/yerine/= ÇABUK, ANINDA | KOLAY VE ÇABUK YAPILAN YEMEK


- ALAMOD[Fr.] değil/yerine/= MODAYA UYGUN


- ALARA/AS LOW AS REASONABLY ACHIEVED[İng.] değil/yerine/= MANTIKEN GERÇEKLEŞTİRİLEBİLİR OLANIN EN AZI


- ALARM değil/yerine/= UYARI/AYTAR


- ALARP/AS LOW AS REASONABLY PRACTICABLE[İng.] değil/yerine/= MANTIKEN UYGULANABİLİR OLANIN EN AZI


- ALÂT-I CÜRMİYE değil/yerine/= SUÇ ELGESİ


- ALAVALTER[Fr.] değil/yerine/= BİR TÜR KRAVAT BAĞLAMA


- ALAVİREJ[Fr.] değil/yerine/= MERYEM TARZINDA


- ALAVOTR SANTE[Fr.] değil/yerine/= SAĞLIĞINIZA! / ŞEREFE!


- ALAWILHELM[Fr.] değil/yerine/= ALMAN İMPARATORU WILHELM BİÇİMİNDE BIYIK


- ALAY EDİLECEK TUTUM/DURUM ile/değil/yerine MUHABBET


- ALAYCI TUTUM/LAR yerine SAYGI GÖSTERMEK


- ÂLÂYİŞ[Fars.] değil/yerine/= DEPDEBE, TANTANA, GÖRKEM, GÖSTERİŞ[bu anlamı, uydurma olmakla birlikte yaygındır]


- ALAYSILAMA/İRONİ ile/değil/yerine/>< GÜLMECE/MİZAH

( Kişiye yönelik. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Durumla ilgili. )


- ALBATR[Yun.] değil/yerine/= KAYMAK AŞI VE SU MERMERİ


- ALBEDO/METRE[Lat.] değil/yerine/= IŞIĞI YANSITAN BİR YÜZEYİN YANSITMA GÜCÜ / ARACI


- ALBİKANS değil/yerine/= AK


- ALBİNO[Fr. < ALBINOS] değil/yerine AKŞIN/ÇAPAR

( ... DEĞİL/YERİNE Kıllarında ve gözlerinde, kimi zaman da derisinde, doğuştan renklenme oluşmadığından dolayı her yeri ak/beyaz olan. )


- ALBUM :/yerine ALBÜM


- ALBÜM ile/değil/yerine/||/<>/> UZATMALI ÇALMA(EP[EXTENDED PLAY])

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> 4 - 6 arası şarkıdan oluşur. Farkı, albümden daha az şarkıdan oluşmasıdır. Süresi genel olarak 30 dakikayı geçmemektedir. )


- ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK(TEVÂZÛ GÖSTERMEK) ile/ve/<>/değil/yerine/hem de SUSMAK


- ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK/TEVÂZÛ ile/ve/değil/yerine YOK(LUK) BİLİNCİ/MAHVİYET

( Önceki alçakgönüllüklerin bellekte bulunduğu, anımsandığı alçakgönüllülük. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Önceki alçakgönüllüklerin bellekte bulundurulmadığı, unutulduğu alçakgönüllülük. )

( Takvâ. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Verâ. )

( Ebru sanatı )


- ALÇALMAK değil/yerine AÇ KALMAK


- ALCOHOL :/yerine ALKOL


- ALDANMA değil/yerine/>< AYDINLANMA

( Soytarılara kanarak. DEĞİL/YERİNE/>< Aydınları dinleyerek. )


- ALDANMAK ile/ve/değil/yerine ADANMAK


- ALDATANI:
ALDATMAK değil/yerine "ATLATMAK"


- ALDATMA ile/değil/yerine PAYLAŞIM


- ALEKSANDREN[Fr.] değil/yerine/= FRANSIZ ŞİİRİNDE BİR NAZIM BİÇİMİ


- ALEL HESAP değil/yerine/= SAYIŞ ÜZERE


- ALEL ITLAK[Ar.] değil/yerine/= GENEL OLARAK / HİÇBİR KAYITLA KAYITLANMAMAK


- ALEL UMUM[Ar.] değil/yerine/= GENEL OLARAK, GENELLİKLE


- ALEL USÛL[Ar.] değil/yerine/= YÖNTEMİNCE, YÖNTEMLİ

( Yol yordam gereğince, kurala uygun bir biçimde. | Âdet yerini bulsun diye. )


- ALEL/ALLEL[İng.] değil/yerine/= GEN ÇİFTİ


- ALEL değil/yerine/= TÜR GEN


- ALELÂDE[Ar.] değil/yerine/= SIRADAN


- ALELUSUL değil/yerine/= GELİŞİGÜZEL/BAŞTAN SAVMA


- ALELUSUL değil/yerine/= YORDAMLICA


- ALEMPROVİST[Fr.] değil/yerine/= BEKLENMEDİK, BİRDEN BİRE


- ÂLEMŞÜMÛL[Ar.] değil/yerine/= EVRENSEL


- ALENEN[Ar.] yerine AÇIKÇA


- ALENEN değil/yerine/= ULUORTA


- ALENGİRLİ değil/yerine/= GÖSTERİŞLİ, TUHAF | HOŞ | KARMAŞIK


- ALERJEN/ALLERGEN[İng.] değil/yerine/= DUYARLATAN


- ÂLET değil/yerine/= ELGE/ARAÇ/AYGIT


- ALEV/ŞÛLE[Ar.]/ZEBÂNE[Fars.] değil/yerine/= ALAZ/YALAZ(A)/YALIM


- ALEYH değil/yerine/= KARŞIL


- ALEYHTAR değil/yerine/= KARŞITÇI

( Bir işe, davranışa ya da düşünceye karşı çıkan, karşı olan. )


- ALFABE yerine ABECE


- ALFATERAPİ[Fr.] değil/yerine/= ALFA IŞINLARIYLA SAĞALTIM


- ALFENİT[Fr. < ALFENIDE] değil/yerine/= METAL ALAŞIM

( İçinde bakır, çinko, nikel bulunan ve çatal bıçak takımı yapımında kullanılan gümüşlü bir alaşım. )


- ALFENİT[Fr.] değil/yerine/= ÇATAL, BIÇAK YAPIMINDA KULLANILAN GÜMÜŞ ALAŞIMI


- ALGARİNA[İt. < ARGAGNO] değil/yerine/= VİNÇLİ TEKNE

( Ağır bir şeyi denizden çıkarma ya da denize indirme işinde kullanılan büyük vinçli deniz teknesi. | Bazı gemilerin baş ya da kıç tarafından eğik olarak uzatılmış bulunan makaralı, kısa ve kalın dikme. )


- ALGESİ[Yun.] değil/yerine/= AĞRIYA DUYARLILIK

( ALGESİMETRE[Fr.]: Bir acı duyumunu oluşturmak için gerekli uyarımın etkisini ölçen araç. )


- ALGIDA/KABULDE:
TEK TANIM ile/yerine/değil PARANTEZ BİLGİ

( ON PERCEPTION/ACCEPTION: [not] UNIQUE DEFINITION vs./but INFORMATION IN PARENTHESIS
ON PERCEPTION/ACCEPTION: INFORMATION IN PARENTHESIS instead of UNIQUE DEFINITION )


- ALGOFOBİ[Fr.] değil/yerine/= ACI VERİCİ DUYUM OLUŞTURABİLECEK HER ŞEYE KARŞI DUYULAN KAYGI


- ALGOLOJİ/ALGOLOGY[İng.] değil/yerine/= AĞRI BİLİMİ


- ALGORİTMA/ALGORITHM[İng.] değil/yerine/= AKIŞ BASAMAKLARI


- ALGORİTMA değil/yerine/= AKIŞ BASAMAKLARI


- ALİASİNG değil/yerine/= GÖRÜNTÜ KAYMASI


- ALİDAT[İt.] değil/yerine/= BİR UCU HAREKETLİ DÖNER CETVEL


- ALİGORNA[İt.] değil/yerine/= BİR TÜR PERDAHLI KÂĞIT


- ALIKLIK/BELÂHET değil/yerine/>< FARKINDALIK


- ALİL[Fr.] değil/yerine/= SARIMSAKTA SÜLFÜR BİÇİMİNDE BULUNAN TEK DEĞERLİ KÖK


- ÂLİM/ÂRİF ile/ve/değil/yerine/<> İMAN EDEN


- ALİMANTASYON[Fr.] değil/yerine/= BİR PLAN PROGRAM ÇERÇEVESİNDE SAYRIYI BESLEME


- ALİMENTASYON/ALIMENTATION[İng.] değil/yerine/= BESLEME


- ALİMENTASYON değil/yerine/= BESLEME


- ALİNEASYON/ALINEATION[İng.] değil/yerine/= YABANCILAŞMA


- ALIŞ-VERİŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< VERİŞ-ALIŞ

( Veren, her zaman vermeye hazırdır. )

( Kendilerinde olanlar, verebilir. )

( Verirsin ve alırsın! Verirsen alırsın! Verdikçe alırsın! Ver/verebil ki, alabil! )

( Biriktiren biriktirmeye memur, harcayan harcamaya. Veren ise, hazineyi kullanma yetkisine sahiptir. )

( Verdiğine engel olabilecek, vermediğini de verebilecek kimse yoktur. )

( The giver is always ready to give. )


- ALIŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< VERİŞ

( Aslolan, alış-veriş değil, VERİŞ-ALIŞ'tır. )

( Kendilerinde olanlar, verebilir. )

( Nasıl ilerlemeli? İki kâse pirinç fedâ edilerek. )

( AHZ Ü İ'TÂ, AKSATA )

( DÂD Ü SİTED )

( [not] TAKING vs./and/but GIVING
GIVING instead of TAKING
Those who have, can give. )


- ALIŞIK/ALIŞKIN ile/ve/<>/değil/yerine BİLİNDİK/TANIDIK/ÂŞİNÂ[Fars.]


- ALIŞILMIŞ OLAN ile/ve/değil/yerine/>< ANLAŞILABİLECEK OLAN/ANLAŞILMASI GEREKEN


- ALIŞILMIŞ/LIK ile/değil/yerine/>< AŞILMIŞ/LIK


- ALIŞKANLIK AHLÂKI ile/ve/değil/yerine YEĞLEME/TERCİH AHLÂKI

( [not] MORALS OF HABIT vs./and/but MORALS OF PREFERENCE
MORALS OF PREFERENCE instead of MORALS OF HABIT )


- ALIŞKIN ile/değil/yerine ALIŞKANLIĞI OLAN


- ALIŞMA ile/değil/yerine/||/<>/ne yazık ki KATLANMA


- ALİT[Fr.] değil/yerine/= YÜKSEK DEĞERDE ALÜMİNYUM İÇEREN BİR TOPRAK TÜRÜ


- ALIVE :/yerine CANLI


- ALİVRE MUAMELE[Ar.] değil/yerine/= ÖNCEDEN İŞLEMLİ SATIŞ


- ALİVRE[Fr.] değil/yerine/= ÖN/PEŞİN SATIŞ

( Ürün henüz tarladayken ve yetiştiği zaman teslim edilmek üzere önceden yapılan peşin satış. )


- ALİZE[Fr.] değil/yerine/= TROPİKAL BÖLGELERDE DENİZLERDEN ESEN BAZI YELLER


- ALJERYEN[Fr.] değil/yerine/= ÇOK RENKLİ, ÇİZGİLİ BİR TÜR KUMAŞ | BU KUMAŞTAN YAPILAN EŞARP


- ALJİ[Fr.] değil/yerine/= NEDENİ NE OLURSA OLSUN BİR BÖLGEDE TOPLANAN AĞRI


- ALJİN[Yun.] değil/yerine/= SU YOSUNLARINDAN ELDE EDİLEN NESNE


- ALKALOZ/ALKALOSIS[İng.] değil/yerine/= KAN ASİTSİZLİĞİ


- ALKIŞ ile/ve/yerine BİLARDO ALKIŞI

( Elleri, avuç içlerini çarptırarak. İLE/VE/YERİNE Orta parmak ya da yüzük parmağını, baş parmakla birleştirip ve kaydırıp avuç içine çarptırarak. )

( Daha çok/güçlü ses çıkararak. İLE/VE/YERİNE Daha az/güçsüz ses çıkararak. )

( Daha kaba. İLE/VE/YERİNE Daha nazik. )

( Beğeni ve coşkunu daha çok ve doğrudan duyurmak/yansıtmak üzere. İLE/VE/YERİNE Sporcunun odaklanmasına ve derinleşmesine engel olmamak üzere. )


- ALKIŞLAMAK ile/değil/yerine KABUL ETMEK


- ALKOV[Fr.] değil/yerine/= BİR ODANIN İÇİNDE YATAK İÇİN YAPILMIŞ YER


- ALL :/yerine TÜM


- ALLAH'IN ZÂTINI DÜŞÜNMEK ile/ve/yerine ALLAH'IN ÂSÂR'INI DÜŞÜNMEK


- ALLAH'TAN ... ile/ve/değil/yerine NEYSE Kİ ...


- ALLIANCE :/yerine İTTİFAK


- ALLOGREFT değil/yerine/= TÜRDEŞ YAMA


- ALLOW :/yerine İZİN VERMEK


- ALLY :/yerine MÜTTEFİK


- ALMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> AŞMAK


- ALMAK ile/yerine EDİNMEK


- ALMAK ile/yerine EDİNMEK


- ALMANAK[İng. ALMANAC][Fr. < ALMANACH] değil/yerine/= YILLIK


- ALMANDİN[Lat.] değil/yerine/= SEYLAN TAŞI


- ALMOST :/yerine NEREDEYSE


- ALOESTEZİ[Fr.] değil/yerine/= DUYARLILIK BOZUKLUĞU


- ALOGAMİ[Fr.] değil/yerine/= TOZLAŞMA/TOZLANMA

( Eril örgenlerdeki çiçek tozunun, rüzgâr ya da böceklerin aracılığıyla çiçeklerin tepeciğine konması, döllenme. | Polen tanelerinin rüzgâr, böcek, su gibi etkenlerle dişi üreme gözelerine ulaşması. | Sporlaşma. )


- ALOGREFT/ALLOGRAFT[İng.] değil/yerine/= TÜRDEŞ YAMA


- ALOJİ/ALOGIA[İng.] değil/yerine/= SÖZ YOKSULLUĞU


- ALONE :/yerine YALNIZ


- ALONG :/yerine BOYUNCA


- ALONJ[Fr.] değil/yerine/= KAMBİYO SENETLERİNİN ARKA YÜZÜNDE YER KALMAMASI DURUMUNDA EKLENEN KÂĞIT


- ALONJ değil/yerine/= EKÇE


- ALOPESİ/ALOPECIA[İng.] değil/yerine/= SAÇ YA DA KIL DÖKÜLMESİ | SAÇSIZLIK KELLİK


- ALOSENSİTİZASYON/ALLOSENSITIZATION[İng.] değil/yerine/= TÜRDEŞ DUYARLILAŞMA


- ALOTRANSPLANTASYON/ALLOTRANSPLANTATION[İng.] değil/yerine/= TÜRDEŞ NAKİL


- ALREADY :/yerine ZATEN


- ALSO :/yerine AYRICA


- ALT EKSTREMİTE/LOWER EXTREMITY[İng.] değil/yerine/= BACAK


- alt. hor.[Lat. < ALTERNIS HORIS] değil/yerine/= İKİ SAATTE BİR


- ALTAMİRA[İsp.] değil/yerine/= KUZEY İSPANYA'DA BULUNAN RESİMLİ MAĞARALAR VE BÖLGESİ | MAĞARA RESMİ


- ALTER :/yerine DEĞİŞTİRMEK


- ALTERNAN değil/yerine/= DEĞİŞİMLİ


- ALTERNANS/ALTERNANS[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞİMLİ


- ALTERNATİF TIP yerine TAMAMLAYICI TIP


- ALTERNATİF[İng. < ALTERNATIVE] değil/yerine/= DALGALI


- ALTERNATIVE :/yerine ALTERNATİF


- ALTES[İt.] değil/yerine/= PRENS VE PRENSESLERE VERİLEN ONURLAMA SANI


- ALTHOUGH :/yerine RAĞMEN


- ALTİMETRE[Fr.] değil/yerine/= YÜKSEKLİKÖLÇER


- ALTIN(PARA) ile/ve/değil/yerine/||/<> SÖZ/KELÂM

( Doğada. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Kişide. )


- ALTIN yerine PUL(HİMÂRÎ MANIR)


- ALTINDA KALMAK ile/değil/yerine/< ALTINDAN KALKMAK


- ALTOBASO[İt.] değil/yerine/= YELKENİN ALT KENARI


- ALUMEL[Fr.] değil/yerine/= ALÜMİNYUM, MANGANEZ VE SİLİSYUM İÇEREN NİKEL ALAŞIMI


- ALÜMİNYUM ile/değil/yerine KARBON


- ALÜN[Fr.] değil/yerine/= ŞAP[Ar. < ŞABB]


- ALVEOL/ALVEOLUS[İng.] değil/yerine/= HAVA KESECİĞİ | DİŞ YUVASI


- ALWAYS :/yerine HER ZAMAN


- ALYANS[Fr. < ALLIANCE] değil/yerine/= NİŞAN YÜZÜĞÜ


- AM :/yerine SABAH


- AMA YİNE DE ... değil/yerine NEYSE Kİ ...


- AMAÇ:
AYRICALIK değil/yerine HİZMET


- AMAÇ ile/ve/değil/yerine ARAÇ

( Amaç, aracın/araçların devrede oluş süreçlerinin tamamlanmış olduğu sonuç. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Araç, amaca/sonuca yönelik çabanın içinde kullanılanların/ uygulananların her bir ayrı işlev parçası ve/ya da bütünü. )


- AMAL-İ ERBAA[Ar.] değil/yerine/= DÖRT İŞLEM


- AMAM/ADOPTION MODEL FOR ANALYTICS MATURITY[İng.] değil/yerine/= ANALITİK OLGUNLUK BENIMSEME MODELİ


- AMANT[Fr.] değil/yerine/= ÂŞIK


- AMARİLİS[Fr.] değil/yerine/= GÜZEL HANIM ÇİÇEĞİ/ÇOBAN ÇİÇEĞİ/NERGİS ZAMBAĞI


- AMAROKS FUGAKS/AMAUROSIS FUGAX[İng.] değil/yerine/= GEÇİCİ KÖRLÜK


- AMAROZ[Fr.] değil/yerine/= BAKAR KÖRLÜK


- AMATÖR değil/yerine/= ÖZENGEN/İSTEGEN


- AMAZING :/yerine ŞAŞIRTICI


- AMBALE[Fr.] değil/yerine/= AŞIRI YÜKLEME SONUCU ULAŞAN DÜŞÜNEMEME, BUNALIM


- AMBİSYON[Fr.] değil/yerine/= ŞAN, ÜN, VARSILLIK DÜŞKÜNLÜĞÜ


- AMBİVALAN BAĞLANMA/AMBIVALENT ATTACHMENT[İng.] değil/yerine/= İKİRCİKLİ BAĞLANMA


- AMBİVALANS/AMBIVALENCE[İng.] değil/yerine/= İKİRCİKLİLİK


- AMBLEM[Fr. < EMBLEME] değil/yerine/= SİMGE, BELİRTGE/BELİRTKE


- AMBOLALİ[Fr.] değil/yerine/= BİR KONUŞMA SIRASINDA SÖYLENİLENLERLE HİÇBİR BAĞLANTISI OLMAYAN SÖZCÜKLERİN SIK SIK ORTAYA ATILMASI SAYRILIĞI


- AMBU/ARTIFICIAL MANUAL BREATHING UNIT[İng.] değil/yerine/= KESE-MASKE SOLUTMA BİRİMİ


- AMBULATUVAR/AMBULATORY[İng.] değil/yerine/= AYAKTAN | GÜNÜBİRLİK


- AMELİNE GÜVENMEK ile/ve/değil/yerine ALLAH'A GÜVENMEK


- AMELİYAT:
DA VINCI İLE ile/değil/yerine OLAĞAN

( "Robotik Cerrahi Gerçekten Üstün mü? - Ahmet Rasim Küçükusta" yazısını okumak için burayı tıklayınız... )


- AMELİYAT[Ar.]/OPERASYON[İng. < OPERATION] değil/yerine/= İŞLEMCE/ONUMİŞLEM | İŞLEM


- AMENAJMAN[Fr.] değil/yerine/= KESİLECEK AĞAÇLARIN BELİRLENMESİ


- AMENORE[Fr.] değil/yerine/= ÂDET GÖREMEME


- AMER[Fr.] değil/yerine/= ÇEŞİTLİ YAPRAK VE KABUKLARIYLA KOKULANDIRILMIŞ ACIMTIRAK BİR İÇECEK/İÇKİ


- AMERICAN :/yerine AMERİKALI


- AMEZİT[Yun.] değil/yerine/= YAPRAKLI BİR MİNERAL


- AMFETAMİN[Fr.] değil/yerine/= UYANMA AMİNLERİ

( Efedrine yakın ilaçlar sınıfı. )


- AMFİARTROZ[Fr.] değil/yerine/= YARI OYNAR EKLEM


- AMFİTEATR[Yun.] değil/yerine/= ORTASI MEYDANLIK, ETRAFI GİDEREK YÜKSELEN SIRALARLA ÇEVRİLİ GÖSTERİ YERİ, TİYATRO


- AMFİZEM/EMFİZEM[FR. < EMPHYSÈME] değil/yerine/= SÜREĞEN BRONŞİT | HAVA YA DA GAZ GİRMESİ SONUCUNDA, BİR GÖZENİN/DOKUNUN ŞİŞMESİ | HAVA HAPSİ


- AMFOTER[Fr.] değil/yerine/= GEREK ASİTLERLE, GEREK BAZLARLA BİRLEŞEBİLEN NESNELER


- AMIA/AMERICAN MEDICAL INFORMATICS ASSOCIATION[İng.] değil/yerine/= AMERİKAN TIP BİLİŞİMİ DERNEĞİ


- AMİDON[Fr.] değil/yerine/= NİŞASTA


- AMİDÜR[Fr.] değil/yerine/= BİR METALİN BİR HİDROJEN ATOMUNUN YERİNE GEÇMESİYLE AMONYAKTAN TÜREYEN NESNE


- AMİGDALEKTOMİ[Fr.] değil/yerine/= BADEMCİK AMELİYATI


- AMİKSİ[Fr.] değil/yerine/= NORMAL MUKOZA SALGISININ YOKLUĞU


- ÂMİL/FAKTÖR değil/yerine/= ETMEN/ETKEN/NEDEN


- AMİRAL[Fr.] değil/yerine/= DENİZHAN


- AMME DAVASI değil/yerine/= KAMU ARANCI


- AMME EFKÂRI değil/yerine/= KAMUOYU


- AMME HÜKMİ ŞAHSİYETİ[Ar.] değil/yerine/= KAMU TÜZEL KİŞİLİĞİ


- AMME HUKUKU değil/yerine/= KAMU TÜZESİ


- AMME NİZAMI değil/yerine/= KAMU DÜZENİ


- AMME[Ar.] değil/yerine/= KAMU


- AMME değil/yerine/= KAMU


- AMNEZİ/AMNESIA[İng.] değil/yerine/= BELLEK YİTIMİ


- AMNİYON/AMNİYOS[Alm. < Yun. < AMNION/AMNIOS] değil/yerine/= DÖL KESESİ

( AMNİYOSKOPİ[Fr.]: Amniyos sıvısının incelenmesi. )


- AMNOFİL[Fr.] değil/yerine/= KUMDA YETİŞEN, KUMU SEVEN BİTKİ


- AMONG :/yerine ARASINDA


- AMORA[İt.] değil/yerine/= "YELKEN AÇ!" UYARISI/BUYRUĞU


- AMORAL[Fr.] değil/yerine/= TÖRE/AHLÂK DIŞI


- AMORF/AMORPHOUS[İng.] değil/yerine/= BİÇİMSİZ


- AMORFİZM/AMORPHISM[İng.] değil/yerine/= BİÇİMSİZLİK


- AMOROFOBİ[Fr.] değil/yerine/= ÂŞIK OLMA KAYGISI


- AMOROSO[İt.] değil/yerine/= SEVECENLİKLE, SEVGİYLE [MÜZİK]


- AMORTİ ETMEK değil/yerine/= GERİ KAZANÇLAMAK


- AMORTİSMAN[Fr. < AMMORTISSEMENT] değil/yerine/= YIPRANMA/AŞINMA PAYI

( Belirli bir borcun azar azar ödenmesi. | Bir kuruluşa yatırılan paranın, belirli bir süre içinde kazançtan ayrılan parayla geri alınması. )


- AMORTİSÖR[Fr. < AMORTISSEUR] değil/yerine/= YUMUŞATMALIK

( Motorlu araçlarda sarsıntı, sallantı vb. hareketlerin etkisini daha aza indiren, yayların gereksiz hareketlerini gidermeye yarayan düzenek. | Bu düzeni kuran öğe. )


- AMOTİVASYON/AMOTIVATION[İng.] değil/yerine/= GÜDÜSÜZLÜK


- AMOUNT :/yerine MİKTAR


- AMP/ADENOSINE MONOPHOSPHATE[İng.] değil/yerine/= ADENOZİN MONOFOSFAT


- AMPATMAN[Fr.] değil/yerine/= İNŞAATTA KULLANILAN AYAKKABI


- AMPELOGRAFİ[Fr.] değil/yerine/= ASMA BİLİM


- AMPİLASYON[Fr.] değil/yerine/= SOLUK ALIP VERİRKEN, GÖGÜS ÇEVRESİNİN ÇAPINDA OLUŞAN DEĞİŞİKLİK

( AMPLİYOMETRE[Fr.]: Göğüs çevresini ölçerek, solunum hareketlerinin genliğini belirtmeye yarayan araç. )


- AMPIRİK VALİDİTE/EMPIRICAL VALIDITY[İng.] değil/yerine/= GÖRGÜL GEÇERLİLİK


- AMPİRİK/EMPİRİK[İng. < EMPIRICAL] değil/yerine/= DENEYSEL/DENEYİMSEL, GÖRGÜL / DOLAYSIZCA


- AMPİRİST değil/yerine/= DENEYİMCİ/DENEYCİ


- AMPİRİZM değil/yerine/= DENEYİMCİLİK/DENEYCİLİK


- AMPİYEM değil/yerine/= İRİNCE | AKCİĞER İRİNCESİ


- AMPİYESMAN[Fr.] değil/yerine/= GÖMLEK VE BENZERİ GİYSİLERİN ÜST TARAFINI ÇEVİREN PARÇA.


- AMPLİFİKASYON/AMPLİFİKATÖR[Fr. < AMPLIFICATEUR] değil/yerine/= YÜKSELTME/YÜKSELTEÇ

( Alçak ya da yüksek frekanslı akımların, yararlı etkilerini artırmaya yarayan araç. )


- AMPLİFİKATÖR/AMPLIFIER[İng.] değil/yerine/= YÜKSELTEÇ


- AMPLITÜT/AMPLITUDE[İng.] değil/yerine/= GENLİK


- AMPUL[Lat.]/LAMBA[Yun.] değil/yerine/= IŞIR

( Elektrik enerjisini ışığa çeviren araç. | İçinde sıvı durumda ilaç bulunan cam tüp. )


- AMPÜTASYON[Fr.] değil/yerine/= UC KESİMİ, ÇIKINTI BİÇİMİNDEKİ BİR ÖRGENİN TAMAMINI YA DA BİR BÖLÜMÜNÜ KESİP ALMA


- AMQP/ADVANCED MESSAGE QUEUING PROTOCOL[İng.] değil/yerine/= İLERİ MESAJ DİZİSİ PROTOKOLÜ


- AMUR[Fr.] değil/yerine/= SEVGİ, AŞK


- ÂMÛT[Fars.] değil/yerine/= KUŞ YUVASI

( Yalçın kayalarda ve yüksek yerlerde bulunan kuş yuvası. )


- AMUZİ[Fr.] değil/yerine/= MÜZİK YETENEKLERİNDE BOZUKLUK


- AMYOSTENİ[Fr.] değil/yerine/= ENERJİ YOKLUĞU[İSTENÇLİ/İRÂDÎ HAREKETLERDE]


- AN/LAHZA değil/yerine/= KIPI/KIRPIM


- ANA ÇELİŞKİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANA UC


- ANA değil/yerine/= ONA


- ANABOLİZAN/ANABOLISING[İng.] değil/yerine/= ÖZÜMLEYİCİ


- ANADROM[Yun.] değil/yerine/= YUMURTLAMAK İÇİN DENİZDEN IRMAKLARA GEÇİP YUKARI ÇIKAN BALIKLAR


- ANADUT[Yun.] değil/yerine/= DİREN/DİRGEN

( Ekin ve ot demetlerini arabaya yüklemeye ya da harmanı aktarmaya yarayan uzun saplı, üç dişli, ahşap araç. )


- ANAEROBİK[Fr. < ANAÉROBIQUE]/ANAEROBIC[İng.] değil/yerine/= OKSİJENSİZ ORTAMDA/KOŞULLARDA YAŞAYABİLEN | SERBEST OKSİJEN GEREKSİNIMSİZ


- ANAHTAR[Yun.]["ANAKTAR" değil!]/MİFTÂH[Ar.] değil/yerine/= AÇKI/AÇAR


- ANAKLİTİK/ANACLITIC[İng.] değil/yerine/= DUYGUSAL BAĞIMLILIK


- ANAKRONİK değil/yerine/= ÇAĞAŞIMSAL, ÇAĞI GEÇMİŞ/ÇAĞA UYMAZ/ESKİMİŞ


- ANAKRONİZM değil/yerine/= ÇAĞAŞIM/TARİH YANILGISI/YANILTISI


- ANAKROT değil/yerine/= ÇENTİK | ÇIKAN KOLDA ÇENTİK | NABIZ | ÇENTİKLİ NABIZ


- ANAKROTİK/ANACROTIC[İng.] değil/yerine/= ÇENTİKLİ


- ANAKROTİZM[Fr.] değil/yerine/= AORT YETMEZLİĞİ DURUMUNDA NABIZ KAYIT EĞRİSİNDE GÖRÜLEN AŞIRI GENLİK


- ANALEKTA[Fr.] değil/yerine/= ÇEŞİTLİ YAZARLARDAN SEÇİLMİŞ ŞİİR YA DA DÜZ YAZI DERLEMESİ


- ANALEMMA[Yun.] değil/yerine/= GÜN İZİ

( Güneş saatinin üstüne oturduğu ortam ya da temel anlamına gelir. Daha sonra Güneş konumunun bir yıl boyunca her gün aynı zamanda ölçümü sonucu ortaya çıkan eğriyi nitelemek için de kullanılmaya başlanmıştır. )

( )

( "Gökyüzünde Zarif Bir Sekiz" yazısını okumak için burayı tıklayınız... )


- ANALEPSİ[Fr.]/NEKAHAT/NEKAHET[Ar.] değil/yerine/= SAYRILIKTAN YENİ ÇIKMA


- ANALEPTİK değil/yerine/= GÜÇLENDİRİCİ


- ANALFABETİZM[Fr.] değil/yerine/= OKUR YAZARLIK


- ANALİST[Fr./İng.] değil/yerine/= ÇÖZÜMLEYİCİ


- ANALIT/ANALYTE[İng.] değil/yerine/= ÇÖZÜMLEME ÖRNEĞİ


- ANALİTİK/TAHLİLİ değil/yerine/= ÇÖZÜMLEMELİ/ÇÖZÜMSEL/ÇÖZGÜLÜ/ÇÖZGÜSEL


- ANALİZ ETMEK/TAHLİL ETMEK değil/yerine/= ÇÖZÜMLEMEK/ÇÖZGÜLEMEK


- ANALİZ[İng.]/TAHLİL[Ar.] yerine ÇÖZÜMLEME/ÇÖZGÜ


- ANALİZÖR[Fr.] değil/yerine/= ANALİZ YAPAN ARAÇ YA DA ÖRGEN


- ANALOJİ[Yun.]/KIYAS[Ar.] değil/yerine/= ÖRNEKSEME


- ANALYSIS :/yerine ANALİZ


- ANALYST :/yerine ANALİST


- ANALYZE :/yerine ANALİZ ETMEK


- ANAMNEZ[İng. < ANAMNESIS] değil/yerine/= ÖYKÜ ALMA / SAYRILIK ÖYKÜSÜ/GEÇMİŞİ


- ANAMORFOZ[Fr.] değil/yerine/= GÖRSEL SANATLARDA FİGÜRLERİN ÇARPITILMIŞ GİBİ GÖSTERİLDİĞİ PERSPEKTİF TEKNİĞİ


- ANANE/TRADİSYON değil/yerine/= GELENEK


- ANANE/Vİ[Ar.] değil/yerine/= GELENEK/SEL


- ANAPLASTİ[Fr.] değil/yerine/= SAKATLANMIŞ BİR ÖRGENİN, GÖVDENİN BAŞKA BİR YERİNDEN ALINMIŞ PARÇAYLA ONARILMASI


- ANÂSIR-I CÜRMİYE[Ar.] değil/yerine/= SUÇ ÖĞELERİ


- ANASTİGMAT[Fr.] değil/yerine/= ASTİGMATI OLMAYAN


- ANASTOMOZ/ANASTOMOSIS[İng.] değil/yerine/= AĞIZLAŞTIRMA


- ANATAZ[Fr.] değil/yerine/= DOĞAL TİTAN OKSİT


- ANATOMİ/ST / TEŞRİH/Çİ değil/yerine/= YİNBİLİM/Cİ


- ANATOMİ değil/yerine/= YİNYAPI


- ANATOMİK/BEDENSEL değil/yerine/= YİNSEL/YİNBİLİMSEL/ETYİNSEL


- ANATOPİZM[Fr.] değil/yerine/= GÖÇMENLERDE YER DEĞİŞTİRMEKTEN KAYNAKLANAN ZİHİNSEL BOZUKLUK


- ANATOSİZM[Fr.] değil/yerine/= ÖDÜNÇ VERİLMİŞ BİR PARANIN, DÖNEM FAİZLERİNİN ANA PARAYA EKLENMESİ


- ANAVASYA[Yun.] değil/yerine/= GÖÇMEN BALIKLARIN AKDENİZ'DEN KARADENİZ'E ÇIKMASI



(2/9)

FaRkLaR'ın devamı için burayı tıklayınız...
( Click here to see further differences!... )




Bu sayfa 01 Ocak 2025 itibariyle 515 kez incelenmiş/okunmuştur.