
Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim
OSMANLI TÜRKÇESİ'nde
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(A ...)
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
EN SON YAPILMIŞ OLAN EKLEMELER
[ 06 March - 09 May 2025 arasında... ]
Bugün itibariyle yapılmış olan eklemeler aşağıdaki gibidir.
[ 06 March - 09 May 2025 arasında... ]
( 28 yeni ekleme, 14 katkı(bilgi/açıklama) )
- MUTLAK ve/=/||/<> ADEM
[Eklenme Tarih ve Saati: 05 May | 02:26 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71693(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- ENİS ile/ve/||/<> KURBİYET
[Eklenme Tarih ve Saati: 28 April | 21:12 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71634(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- NISF ile/ve/||/<> CERH
[Eklenme Tarih ve Saati: 28 April | 02:06 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71624(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Yarım. İLE/VE/||/<> Yarmak. )
- SERSERİ[Fars.] ile/ve/||/<> HERCÂÎ[Fars.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 27 April | 21:39 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71618(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Başı boş.[baş başa][kendi kendine] İLE/VE/||/<> İsteğinde kararlı olmayan ya da konudan konuya geçiveren. | Aşkta, değişken, vefâsız. )
- TAHFİF ile/ve/||/<>/> TAHRİF
[Eklenme Tarih ve Saati: 24 April | 02:37 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71588(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Hafifletme. İLE/VE/||/<>/> Bir şeyin aslını bozma; değiştirme. | Bir sözcük ya da tümceyi değiştirip bozma, üzerinde oynayarak anlamı değiştirme. )
- ŞAHIS ile/ve/||/<>/> TEŞAHHUS
[Eklenme Tarih ve Saati: 24 April | 00:01 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71582(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Kimse, kişi. | Bir insanın görünen biçimi. İLE/VE/||/<>/> Şahıs biçimine girme, cisimlenme. | Kendini belirli etme, ayrılarak belirme, ortaya çıkma. )
- ÂMM[Ar.] ile AMR[Ar.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 23 April | 21:11 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71580(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- HAYYİZ[Ar.] ile/ve/||/<>/> TAHAYYÜZ[Ar.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 22 April | 13:38 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71569(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Mekân, mevki, sâha. İLE/VE/||/<>/> Yer tutma, önemli bir yeri olma, saygıya/hürmete, îtibâra nâil olma. | [nesneler için] Boşlukta bir yer tutma, yer işgal etme. )
- TEŞRİK[Ar.] ile/ve/||/<> MÜŞTEREK[Ar.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 22 April | 13:33 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71568(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Yaptığı bir işe birini ortak etmek. İLE Ortak. | Ortaklaşa, el birliğiyle yapılan/hazırlanan. | Ortaklaşa kullanılan. | Ortaklaşa, birlikte. )
- İFLÂS[Ar.] ile/değil/yerine/>< İHLÂS[Ar.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 22 April | 12:49 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71562(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- MAHV[Ar.] ile/değil/yerine HAVF[Ar.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 22 April | 12:28 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71561(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- HAYBE/T[Ar.] ile HEYBET[Ar.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 15 April | 11:23 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71541(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Boş, işe yaramaz, anlamsız iş. İLE Korku ve saygı uyandıran görünüş. )
- HEYBE[Ar. < AYBE] ile HEYBET[Ar.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 15 April | 11:17 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71540(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Omuzda taşınan, içine öteberi koymaya yarayan, kilim ya da halıdan yapılmış iki gözlü torba. | Omuza geçirilebilen tek gözlü bir çanta türü. | Eril üreme örgeni.[Güney İkizdere -Rize'de] İLE Korku ve saygı uyandıran görünüş. )
- İRÂDE[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/> İDÂRE[Ar.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 13 April | 16:52 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71531(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- SÂBIK[Ar.] ile SÂDIK[Ar.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 04 April | 02:27 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71485(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Önceki. İLE Sadakatli. | Doğru, gerçek. )
- RÜKÛ[Ar.] ile/ve/||/<>/> RÜCÛ[Ar.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 03 April | 21:39 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71470(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- İCBÂR[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İCRÂ[Ar.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 03 April | 14:26 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71468(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- KÜFÜR[Ar. KÜFR] ile/ve/||/<> HİCÂB[Ar.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 31 March | 00:59 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71458(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- TİLMÎZ[Ar.]["TIRMİZ" değil!] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TÂLİP[Ar. < TÂLİB]
[Eklenme Tarih ve Saati: 31 March | 00:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71457(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- FESAD ile/||/<> FENÂ
[Eklenme Tarih ve Saati: 29 March | 22:14 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71447(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- İNŞİKAK-I/ŞAKK-I KAMER değil/yerine/= AYIN YARILMASI
[Eklenme Tarih ve Saati: 14 March | 22:45 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71245(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- CAFCAF/LI[Fars.] değil/yerine/= GÖSTERİŞ
[Eklenme Tarih ve Saati: 14 March | 22:07 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71242(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Ağız kalabalığı ile bir şeyi elde eden. | Karışık, gürültülü patırtılı, tehlikeli olan. )
- TEZAHÜR ile/ve/||/<>/> TESİR
[Eklenme Tarih ve Saati: 14 March | 15:24 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71237(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- HÂNE[Fars.] ile/değil/yerine/||/<>/< BASAMAK
[Eklenme Tarih ve Saati: 07 March | 22:54 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70871(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- İSÂLE[Ar. < SEYL | çoğ. SEYELÂN] ile İZÂLE[Ar. < ZEVÂL]
[Eklenme Tarih ve Saati: 07 March | 15:00 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70867(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Akıtmak. İLE Yok etme, giderme. )
- TÂLİK[Ar. TA'LİK < ALAK] ile TÂLİK[Ar. TA'LİK] ile TALİKA[Bulg. TALİGA < Mac.] ile TÂLİK'UT TÂLİK(ÂT)[Ar.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 05 May | 17:23 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/16843(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Asma, asılma. | Bir koşul ile bağlama, bir konuyu başka bir konuya bağlı kılma. | Belirli bir zamana bırakma, geciktirme, erteleme. İLE Îran'da XI. ve XII. yüzyılda tevkî ve rikā' yazılarından geliştirilmiş bir yazı çeşidi.[Türkçe'de nestâlik yazıya da tâlik denmiştir.] İLE Dört tekerlekli, üstü kapalı bir çeşit hafif at arabası. İLE Bir kitabın bazı yerlerini açıklamak ve eleştirmek amacıyla sayfa kenarlarına konan ya da ayrıca bir risâle biçiminde yazılan notlar. )
- İMLÂ[Ar. MELV] ile/ve/||/<> İMLÂ[Ar. < MEL]
[Eklenme Tarih ve Saati: 16 March | 23:58 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/11255(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Yazım (kuralları).[< Söyleyip yazdırmak.] | Bir yapıtı ya da bir ezgiyi notaya alıp yazma. İLE/VE/||/<> [boşluğu/çukuru] Doldurmak. )
- TECRİT ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TEHCİR
[Eklenme Tarih ve Saati: 12 March | 21:35 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/9445(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Ayırma. | Birini dış dünyadan kopararak kendi durumuna bırakma. | Bulaşıcı hastalığın daha fazla canlıya bulaşmasını önlemek amacıyla sayrının öteki canlılarla olan ilişkilerinin en az seviyeye indirilmesi ya da kesilmesi. | Soyutlama. | Yalıtım. | Mahkûmu cezasını tek başına çekmesi için öteki hükümlülerden ayırma. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Göç ettirmek. )
- [ANLAM BAKIMINDAN] SÖZ/LÂFIZ:
HAS ile/ve/||/<> ÂAM ile/ve/||/<> MÜŞTEREK ile/ve/||/<> MÜNKER
( el-FAZÜ'L-HASSA ile/ve/||/<> el-FAZÜ'L-ÂMME ile/ve/||/<> el-FAZÜ'L-MÜŞTEREK ile/ve/||/<> el-FAZÜ'L-MÜNKERE )
- A'DÂD[Ar. < ADED] ile A'DÂD[Ar. < ADAD, ADUD] ile A'DAD[Ar.]
( Sayılar. İLE Sâidler, bâzular, kollar. | Havuz kenarındaki büyük ve düş taşlar, duvarlar. İLE Kolu ince, kısa kollu kişi. )
- A'FET[Ar.] ile ÂFET[Ar.]
( Solak. | Pek akılsız kişi. | En güç şey. İLE Büyük felâket, belâ. | [mec.] Çok güzel insan. )
- A'KAL[Ar. < AKIL ] ile ÂKAL[Fars.]
( [daha/çok/pek] Akıllı. İLE Çer-çöp. )
- A'LÂ[Ar.] ile FEVK[Ar.]
- A'LÂF[Ar. < ALEF] ile ÂLÂF[Ar. < ELF]
( Hayvan yemleri. | Otlar, samanlar. İLE Binler. )
- A'RÂK[Ar.] ile A'RÂK[Ar. < IRK] ile ARAK[Ar.] ile ARAKK[Ar.]
( Ter. | Üzüm ve çeşitlerinden çekilip elde edilen ispirto, rakı. İLE Kökler, damarlar. İLE Rakı. İLE [daha/çok/pek] İnce. )
- A'RÂS[Ar. < URS] ile A'RÂS[Ar.] ile ARAS[Ar.]
( Nikâh törenleri. | Düğünler. | Evliler. İLE Arsalar, boş topraklar. İLE Yorgunluk, bitkinlik. )
- A'RÂZ[Ar. < ARAZ] ile ARAZ[Ar.] ile A'RÂZ[Ar. < IRZ]
( İşâretler, alâmetler. | Tesâdüfler, hastalık alâmetleri. | Kazalar, felâketler. İLE İşâret, alâmet. | Tesâdüf. | | Kaza, felâket. | [Felsefede] Kendi kendine varolmayıp başka bir cevherle meydana gelen hal ve keyfiyet. İLE Irzlar, namuslar. )
- A'SÂM[Ar. < USME] ile A'SAM ile ASAMM ile ÂSÂN[Fars.]
( Gerdanlıklar. | Tasmalar. İLE Ön ayakları sekili olan hayvan. İLE Sağır, işitmez. | Söz işitmez. | Sert, güç, tahammül edilmez. | Arap yazısında, ikinci ve üçüncü kökünde, uzun harf bulunan bir fiil. İLE Kolay. )
( SEKİ: Atın ayağında genellikle bileğe ya da dize kadar çıkan beyazlık. )
- A'TAF[Ar. < ATF] ile A'TÂF[Ar. < ATF]
( En âtıfetli, pek şefkatli, çok merhametli. İLE Merhametler, şefkatler. | Meyiller, atmalar. )
- A'YEN[Ar.] ile ÂYEN, ÂHEN[Ar.]
( Büyük, iri gözlü. | Bakılan yer. | Çok açık, pek belirli. İLE Demir. )
- A'ZÂ[Ar. < UZV] ile AZÂ'[Ar.]
( Örgenler/organlar, uzuvlar, üyeler. İLE Sabır. | Cenâze alayı. | Başsağlığı ziyareti. )
- A'ZÂR[Ar. < ÖZR] ile ÂZÂR[Fars.] ile ÂZÂR[Fars.]
( Bahaneler, engeller, özürler. İLE Mart ayı. İLE İncitme, azarlama/tekdîr, kırılma. )
- ÂB-GÂH[Fars.] ile ÂB-GÎR[Fars.]
( Su biriken yer, havuz. | Karnın, kaburga kemikleri kıkırdağı ve kısa kaburgalar altında olan bölümü, boş böğür. İLE Su biriken yer, havuz. | Dokumacı fırçası. )
- ABÂ[Ar.] ile ÂBÂ[Ar.] ile A'BÂ[Ar.]
( Yünden yapılmış kaba kumaş. | Bu kumaştan yapılmış bol, geniş giyecek. İLE Babalar. | Gök küreleri, gezegenler, seyyâreler. [ÂBÂ-İ KENÎSÂİYYE: Kilise ileri gelenleri.] İLE Yükler, ağırlıklar. | Sorumluluklar, mes'ûliyetler. | Çift denk ya da sandık. )
- ÂBÂD[Ar. < EBED] ile ÂBÂD[Fars.] ile Â'BÂD[Ar. < ABD] ile ÂBÂT[Ar. < İBT, IBIT]
( Sonsuz gelecek zaman. İLE Mâmur, bayındır. | Şen, rahat. | Çokluk bildirir. [ŞEMS-ÂBÂD: Güneşi bol olan yer.] İLE Köleler. İLE Koltuk altları. )
- ÂBÂR[Ar. < Bİ'R] ile ÂBÂR[Fars.]
( Su kuyuları. İLE Hesap defteri. )
- ABD[Ar.] ile MEMLÛK[Ar.]
- ÂBEHU[Ar.] ile LEMEZEHU[Ar.]
- ABES[Ar.] ile el-LA'İB[Ar.] ile LEHV[Ar.]
- ÂBÎ[Ar. < İBÂ] ile ÂBÎ[Fars.]
( Çekinen, nazlanan, sakınan; tiksinen. İLE Ayva. | Suda yaşayan ve suda oluşan. | Açık mavi. )
- ABÎD[Ar.] ile HAVEL[Ar.]
- ÂBİD[çoğ. EVÂBİD] ile ÂBÎD[Fars.] ile ABÎD[Ar. < ABD] ile ÂBİD[Ar. < İBÂDET]
( Mesel, yanıltmaç. İLE Kıvılcım. İLE Kullar, köleler. | Kulluk[ubûdiyet]. İLE İbâdet eden, tapınan. [çoğ. ÂBİDÎN] )
- ÂBÎDÂT[yanlış olarak ÂBİDE'nin çoğulu] ile ÂBÎDÂT[Ar.]
( Anıtlar. İLE İbâdet eden, inanmış kadınlar. )
- ÂBİDE[Ar. çoğ. EVÂBİD (ÂBİDÂT yanlıştır!)] ile ÂBİDE[Ar. < ABD]
( Anıt, yâdigâr kalacak eser. İLE Köleler. )
- ÂBİR[Ar. < UBÛR, çoğ. ÂBİRÛN, ÂBİRÎN] ile ABÎR[Ar.]
( Bir yerden geçen. İLE Bir ilâç karışımı. | Güzel koku. )
- ÂBİS[Ar.] ile ÂBİS[Ar.]
( Alaycı, saygısız. İLE Asık yüzlü, yüzü ekşi. )
( ABÛS[< UBÛSET]: Somurtkan. )
- ÂBİST/E[Fars.] ile ÂYİŞNE, ÂYİŞTE/NE[Fars.]
( Gebe. İLE Casus. | Dalkavuk. )
- ABT[Ar.] ile KİZB[Ar.]
( Yalan. | Şüphe uyandırıcı hareket. İLE Yalan. )
- ACC[Ar.] ile ÂCC[Ar.]
( Bağırma, na're. İLE Kalabalık. )
- ACEB[Ar.] ile A'CEB[Ar.]
( Acabâ, hayret, gariplik, şaşırılacak şey. İLE [daha/çok/pek] Acâyip, tuhaf, garip olan. )
- ACEB[Ar.] ile İDD[Ar.]
- ACEB[Ar.] ile İMR[Ar.]
- ACEM[Ar.] ile Acem[Ar.] ile A'CEM[Ar.]
( Harflere nokta koyma. | Türk müziğinde, "mi" notasına yakın bir perde. İLE Arap olmayanlar. | İran'lılar. İLE Arap kavminden olmayan. )
- ACEMÎ[Ar.] ile A'CEMÎ[Ar.]
( Tecrübesiz, toy. | İran'lı. İLE Arap olmayan, İran'lı. | Acemce. | Beceriksiz. | Dilsiz. )
- ACÎB[Ar.] ile TARÎF[Ar.]
- ÂCİL[Ar. < ECEL] ile ÂCİL[Ar. < ACELE]
( Vâdeye bağlı, vâdesi geldiğinde yapılacak olan, ertelenmiş. İLE Acele eden. | Acele, gecikmez. )
- ÂCİN[Ar.] ile ACÎN[Ar.]
( Rengi ve tadı değişmiş, bozulmuş pis su. İLE Yoğurulmuş şey, hamur, mâcun. )
- ACZ[Ar.] ile MEN[Ar.]
- AD DOLUNAN"/ADL OLUNMAK/ADLOLUNMAK ile/değil ADDOLUNMAK/ADDOLUNAN[Ar. + Tr.]
( Saymak, sayılan. )
- ÂDÂBA MUGAYERET[Ar.] değil/yerine/= GÖRGÜYE AYKIRILIK
- ÂDÂK[Ar.] ile ADAKK[Ar.] ile ADAK/NEZİR[Ar.]
( Ada. İLE [Daha/en/çok] Dakik, ince. İLE Bir dileğin gerçekleşmesi için sahip olunandan vazgeçmek ve/ya da vazgeçilen şey. )
- ADÂVET[Ar.] ile BİĞZA[Ar.]
- ADÂVET[Ar.] ile ŞENEÂN[Ar.]
- ADEM ile/ve/||/<> ZEVÂL
- ÂDER[Ar.] ile ÂDER[Ar.]
( Kasığı çıkık kişi. İLE Ateş. )
- ÂDET[Ar.] ile DE'B[Ar.]
- ADHIZ ile/||/<> ADHIZ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yüksek yer, başka yüksek şeyler. İLE/VE/||/<> Geçit vermeyen. [dağ] )
- ADÎL[Ar.] ile MİSL[Ar.]
- ADL[Ar.] ile FEDÂ'[Ar.]
- ADL[Ar.] ile HASEN[Ar.]
- ADL[Ar.] ile IDL[Ar.]
- ADL[Ar.] ile İNSAF[Ar.]
- ADL[Ar.] ile KIST[Ar.]
- ADUD[Ar.] ile ADÛD[Ar.]
( Kol, pazı. | Yardımcı, arka. İLE Isırımlı, bir lokma. | Acıklı, ıstırap verici. | Zâlim. )
- ADUVV[Ar.] ile KÂŞİH[Ar.]
- ÂFET[Ar.] ile ÂFÂT[Ar. < ÂFET]
( Büyük felâket, belâ. | [mec.] Çok güzel insan. İLE Belâlar, musibetler. )
- AFV[Ar.] ile GUFRÂN[Ar.]
- AĞA ile/||/<>/> AĞNAM NEZARETİ/ADÂLET BAKANLIĞI
( Osmanlı sarayında yönetimsel ve askeri örgütte belirli konumlarda bulunan kişilere verilen san.[Kızlar ağası, Yeniçeri ağası] İLE/||/<>/> Osmanlı Devleti'nde adâlet düzeninin bağlı olduğu en üst makam. )
- AGLÂL[Ar. < GALEL] ile AGLÂL[Ar. < GULL]
( Ağaçlar arasından akan sular. İLE Boyuna geçirilen zincirler. | Prangalar. | Kelepçeler. )
- ÂGUL[gu uzun okunur][Fars.] ile ÂGÛR[Fars.]
( Göz ucuyla bakma. [hiddetlenerek] İLE Tuğla. | Kerpiç. | Kiremit. )
- AH[Ar.] ile ÂH[Ar.] ile ÂH[Ar.]
( Ah, yazık. İLE Kardeş. | Dost. İLE Âferin, bravo anlamına kullanılır. )
- AHAD[Ar.] ile ÂHÂD[Ar. < AHAD] ile AHADD[Ar. < HADD]
( Bir. [sayı] | Kişi, kimse. İLE Birler, birden dokuza kadar olan sayılar. İLE [daha/çok/pek] Keskin. )
- AHBÂS[Ar. < HABS] ile AHBÂZ[Ar. < HUBZ]
( Su bentleri. | Su bentleriyle meydana getirilen havuzlar. | Hapisler, zindanlar. | Gayr-i meşrut vakıf durumunda bulunan topraklar ya da binâlar. İLE Ekmekler. )
- AHBEL[Ar.] ile AHBEL[Ar.]
( Böğrülce danesi. İLE Divâne, deli, kaçık. )
- AHD[Ar.] ile MÎSÂK[Ar.]
- AHDA'[Ar.] ile AHDA'[Ar.]
( [daha/çok/pek] Alçak gönüllü, halîm, itaatli. İLE En hud'acı, çok aldatıcı. | Kişinin ensesine yakın iki damar. )
- AHDEB[Ar.] ile AHDEB[Ar.]
( Kambur. İLE Kimsenin oy ve düşüncesini beğenmeyen. Uzun boylu ahmak. )
- AHDER[Ar.] ile AHDER[Ar.]
( Şaşı. İLE Kardeş çocuğu, yeğen. )
- AHFÂ[Ar. < HAFÎ] ile/ve/||/<> AHFİYE[Ar. < HIFÂ]
( [daha/pek/çok] Gizli, en gizli. İLE/VE/||/<> Gizli olanlar. | Ağaç çiçeğinin tomurcuğunu örten dış kabuklar. )
- AHFÂD[Ar. < HAFÎD] ile AHFAZ[Ar.]
( Torunlar. | Yardımcılar, hizmetkârlar. İLE Alçak ve çukur yer. | Alçakgönüllü kişi. )
- ÂHÎLİK ile/||/<> AHİLER ile/||/<> BÂCİYÂN-I RUM
( Ahilik, dayanışma teşkilatıdır. Aslen Horasan kökenli olup Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu'da yaşayan Türkmen halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlâkî yönden yetiştiren, çalışma yaşamını ve iyi bireylerin becerilerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenmedir. Kendi kural ve kurulları vardır. Günümüzün esnaf odalarına benzer bir işlevi olan Ahilik, iyi ahlâkın, doğruluğun, kardeşliğin, yardımseverliğin kısacası tüm güzel becerilerin birleştiği bir sosyo-ekonomik düzendir. Ahi Evran Hazretlerine Ahi Baba da denir. Ahiler, 1290 yılında, Ankara'da kurulan bir Anadolu beyliğidir. 1354 yılında Osmanlı egemenliğine giren Ahiler, varlıklarını Osmanlı Devleti içerisinde sürdürmüşlerdir. Ahi Evran tarafından kurulmuştur. Ahiler, gerek Anadolu Selçuklularında gerekse Osmanlılarda önemli ekonomik etkinliklere sahipti. İLE/||/<> Anadolu Selçukluları Döneminde ortaya çıkan, esnaf örgütü. İLE/||/<> Anadolu Selçukluları Döneminde ortaya çıkan, esnaf örgütü. İLE/||/<> Anadolu kadınları birliği Ahilerin kadınlar kolu olarak yetim, kimsesiz genç kızları korumasına almış, onların eğitiminde, ev bark sahibi olmalarından, sorumlu olmuşlardır. Bunun dışında kimsesi kalmayan yaşlı kadınların bakımı, genç kızların evlendirilmesi gibi bazı toplumsal hizmetlerde bulunmuşlar, maddî sıkıntıda olanlara yardım etmişlerdir. Ahi zâviyesinde gelen konuklara yemek hazırlamada, savaş zamanlarında ordunun gereksinimi olan giysi ve savaş malzemelerinin bakımında ve onarımında yardımcı olmuşlardır. Anadolu kadınları örgütü, üyelerine şu telkinde bulunurdu. “İşine, aşına, eşine sahip ol!” Bu söz, Âhî kadın örgütünün ana ilkesi olmuştur. \"İşine sahip ol!\" yani bilge ve becerikli ol ki, evinin düzenini koruyabilesin. Tasarruf et, fazla savurgan olma ki, ocağın devamlı tütsün. Eşine sahip ol ki, evine bağlı kalsın. Anadolu kadınları sosyal yardımlar yanında ekonomiye önemli katlı sağlayan çeşitli el sanatlarında uğraşı vermişlerdir. Çadırcılık, keçecilik, halı, nakışçılık, örgücülük, kilim dokumacılık, oya dantelcilik ve kumaş üretiminde ve bunlardan giysi yapılmasında etkinlik göstermişlerdir. )
- ÂHİR[Ar.] ile ÂHAR[Ar.]
- ÂHİR[Ar.] ile BA'DE[Ar.]
- ÂHİRET[Ar.] değil/yerine/= SONRALIK
- ÂHİRU'Ş-ŞEY'İ[Ar.] ile NİHÂYETUHÛ[Ar.]
- AHKÂM-I/MEVDÂD-I MAHSUSA[Ar.] değil/yerine/= ÖZEL YARGILAR
- AHMÂ[Ar. < HAMÂ] ile AHMÂ[Ar. < HAMİYYET] HAMİYET
( Kayınbirâderler. İLE [daha/çok/pek] Hamiyetli. )
- AHMAK[Ar.] ile MÂİK[Ar.]
- AHMEDTU'N-NÂRA[Ar.] ile ETFE'TUHÂ[Ar.]
- AHMES[Ar.] ile AHMEZ[Ar.]
( Kuvvetli, en yiğit kişi. | Katı [yer]. İLE Sağlam, çok sağlam ve dayanıklı. | Suyun içinde sürekli açılıp kapanan ve "denizağzı" denilen bir hayvan. )
- AHNÂ'[Ar.] ile AHNÂ'[Ar.]
( Çapraz ve aykırı işler. | Çarpık ve eğri şeyler. İLE Çok alçakgönüllülük gösteren kişi. )
- AHRAS[Ar.] ile AHRÂS[Ar. < HÂRİS] ile AHRAZ[Ar.]
( Dilsiz. İLE Koruyucular, muhafızlar. İLE Kirpikleri dökülmüş, çipil gözlü kişi. )
- AHRES[Ar.] ile AHREŞ[Ar.]
( Eski [şey]. İLE Sert, katı [şey]. )
- AHŞÂ[Ar.] ile AHŞÂ'[Ar. < HAŞÂ]
( [daha/çok/pek] Korkunç. İLE Gövdede bulunan bağırsaklar, ciğer gibi şeyler, içirik. | Cihetler, mahaller, bölgeler. )
- AHSEN[Ar.] ile AHZEN[Ar.]
( Pek güzel. İLE Çok hüzünlü, kederli. )
- AHÛ[Ar.] ile ÂHÛ[Ar.]
( Kardeş. | Dost. İLE Ceylan, karaca. | Güzellerin gözü. )
- AHZ[Ar.] ile İTTİHÂZ[Ar.]
- AHZ[Ar.] ile TENÂVÜL[Ar.]
- AHZÂR[Ar. < HAZER] ile AHZAR[Ar.]
( Endişeler, ihtiyatlar. İLE Yeşil. )
- AKALEM ile/||/<> AKALEM
( Saltanat sancağı. İLE/||/<> Yedi Osmanlı saltanat sancağından birinin adı. )
- AKAM[Ar.] ile AKAM[ka uzun okunur]
( Kısırlık. İLE Kısır, çocuksuz. | Tedavi olanağı bulunmayan hastalık. [ÂKIM: Kısır. | Verimsiz.] )
- AKD[Ar.] ile AHD[Ar.]
- AKD[Ar.] ile KASEM[Ar.]
- AKD/AKİD[Ar.] ile/ve/||/<> ÂKİD[Ar. çoğ. AKADE]
( Bağ, bağlama, düğümle(n)me, bağlanma. | Sözleşme, kararlaştırma. | Kurma, düzme. | Nikâh. | Düzyazıyı, koşuğa çevirme. İLE/VE/||/<> Sözleşmenin/nikâhın tarafları, sözleşen kişi/ler. | Çeviriyi yapan. )
- AKDİ SAHİH değil/yerine/= DOĞRU BAĞIT
- AKÎB[Ar. < AKEB] ile ÂKİB[Ar.]
( Bir diğerinin arkasından gelen. İLE Önce. )
- AKİB[Ar.] ile VELED[Ar.]
- ÂKIBET[Ar.] ile HADD[Ar.] ile NİHÂYET[Ar.]
- AKÎK[Ar.] ile AKÎK[Ar.]
( Çoğunlukla kırmızı renkte olan bir cins değerli taş. İLE Bunaltıcı sıcak/lık. )
- AKINCI/GAZİ[Ar.] ile/ve/||/<> MÜCAHİT[Ar.]
( [ne yazık ki]
[!savaşta]
Sınırların dışına gidenler. İLE/VE/||/<> Sınır içinde savunmada kalanlar. )
- AKL[Ar.] ile ERB[Ar.]
- AKL[Ar.] ile HICÂ[Ar.]
- AKL[Ar.] ile İLM[Ar.]
- AKL[Ar.] ile LÜBB[Ar.]
- AKL[Ar.] ile NÜHÂ[Ar.]
- AKL[Ar.] ile ZİHN[Ar.]
- AKNÂ[Ar.] ile AKNA'[Ar.]
( İnce, yumru burunlu. İLE En çok kanaat eden. )
- AKRÂ[Ar.] ile AKRA'[Ar.]
( Arkalar, sırt. İLE Başındaki saçlar dökülmüş, dazlak. | Çıplak dağ. )
- AKSAT[Ar.] ile AKSÂT[Ar. < KIST]
( Kuru ayaklı hayvan. İLE Hisseler, nasipler, paylar. )
- AKTA[Ar.] ile AKTÂ'[Ar.]
( Eli kesik. İLE Kesmeler, kırılmalar. | İlgiyi kesmeler. | Beylik arâziler. )
- ÂL[Ar.] ile 'ITRE[Ar.]
- ÂL[Ar.] ile ÂL[Ar.] ile ÂL[Ar. < ULÜVV]
( Hîle, düzen, dek. İLE Aile. | Evlât. | Sülâle. İLE Yüce, yüksek. )
- ÂL[Ar.] ile EHL[Ar.]
- ALÂ[Ar.] ile ALÂ, ALE[Ar.] ile A'LÂ ile ÂLÂ[Ar. < EYL] ile ÂLÂ[Fars.]
( Rütbece yükseklik, büyüklük, şeref, şan. İLE Üst, üzere. İLE [daha/çok/pek] Yüksek. İLE İhsanlar. İLE Kirleten. )
- ALÂ[Ar.] ile/ve/=/||/<> BÂLÂ[Ar.]
( Rütbece yükseklik, büyüklük, şeref, şan. | Üst, üzere. İLE/VE/=/||/<> Yüksek, yukarı, üst, yüce. | Boy, uzunluk. )
- ÂLÂ[Ar.] ile NİAM[Ar.]
- ALAK[Ar.] ile ÂLÂK[Ar.]
( Pıhtılaşmış kan. | Sülük. İLE Sakız. )
- ALÂKA[Ar.] değil/yerine/= İLGİ, İLİŞKİ, İLİNTİ
- ALÂKA[Ar.] ile MÜNÂSEBET[Ar.]
- ALÂMET[Ar.] ile ÂYET[Ar.]
- ALÂMET[Ar.] ile DELÂLET[Ar.]
- ALÂMET[Ar.] ile EMÂRE[Ar.]
- ALÂMET[Ar.] ile ESER[Ar.]
- ALÂMET[Ar.] ile RESM[Ar.]
- ALÂMET[Ar.] ile SİMET[Ar.]
- ALELÂDE[Ar.] ile FEVKALÂDE[Ar.] ile HARİKULÂDE[Ar.]
( Bayağı, sıradan; olağan, görülegelen. İLE Olağanüstü; güzel, duyulmadık, görülmedik. İLE Olağandışı, eşi görülmemiş; çok güzel, eşsiz. )
- ÂLEM[Ar.] ile DÜNYA[Ar.]
- ÂLEM[Ar.] ile NÂS[Ar.]
- ALENÎ[Ar.] ile/ve/||/<> ÂŞİKÂR[Ar.]
( Açık, ortada, meydanda, herkesin içinde olan/yapılan. İLE/VE/||/<> Açık, apaçık, belirli, ortada, meydanda. )
- ALENÎ[Ar.] ile ÂŞİKÂR[Ar.] ile ÂYÂN[Ar.] ile BÂRİZ[Ar.] ile BEDİHÎ[Ar.] ile DEFİSİTER ile MUBÎN ile MÜNHAL[Ar.] ile MÜSTEHCEN[Ar.] ile SARÎH[Ar.] ile ÜRYÂN[Ar.] ile VÂZIH[Ar.]
( Açık. )
- ALEYH değil/yerine/= KARŞIL
- ALÎ (SIFATI)[Ar.] ile REFÎ' (SIFATI)[Ar.]
- ÂLÎ[Ar. < ULÜVV] ile ÂLÎ[Ar.] ile ALÎ[Ar. < ÂLET]
( Yüce, ulu. Kemâlâtı kendinde toplayan. | Kişi adı. İLE/< Ebû Tâlib'in oğlu ve Hz. Muhammed'in damadı, dördüncü halife. İLE/< Âlete ait, âletle ilgili. | Yemin edici/eden. )
- ALÎM[Ar.] ile ÂLİM[Ar.]
( Önceden bilmeme olasılığı olmayan. İLE Sonradan bilen. )
( Âlim denilebilir ama ALÎM denmez. Allah'ın adıdır.[El-Alîm] "Abdul Alîm" olabilir ama sadece "Alîm" olmaz/denmez. )
- ÂLİM[Ar.] ile HAKÎM[Ar.]
- ÂLİM[Ar.] ile MÜTEHAKKIK[Ar.]
- ÂLİMU Bİ'Ş-ŞEY'İ[Ar.] ile MUHÎTU BİHİ[Ar.]
- ALİVRE MUAMELE[Ar.] değil/yerine/= ÖNCEDEN İŞLEMLİ SATIŞ
- ALLÂH[Ar.] ile ALLÂHUMME[Ar.]
- ALLÂH[Ar.] ile İLÂH[Ar.]
- ALLÂHU A'LEMU Bİ-ZÂTİHÎ[Ar.] ile ALLÂHU A'LEMU Lİ-ZÂTİHÎ[Ar.]
- ALLÂM[Ar.] ile ALLÂME[Ar.]
- AM[Ar.] ile ÂM[Ar. çoğ. A'VÂM] ile AMM[Ar. çoğ. AMMÂT] ile ÂMM[Ar. < UMÛM] ile HAMM[Ar.] ile HAM[Ar.]
( Sevgi. | İstek, istemek, istenilen. | Dişillik örgeni, vajina. İLE Yıl, sene. İLE Amca. İLE Genel/umûmî, herkese ait. İLE Şiddetli hararet. )
- ÂM[Ar.] ile SENE[Ar.]
- AMÂ[Ar.] ile A'MÂ[Ar.] ile AMA[Ar.]
( Körlük, görmezlik, manevi körlük, bilgisizlik. | Yağmur bulutları. | Altında ve üstünde hava bulun(may)an bulut. İLE Kör. | Bilgisiz/cahil. İLE Bağlaç, fakat. )
- ÂMÂK[Ar. < MAAK/MAUK] ile A'MÂK[Ar. < UMK]
( Göz pınarları. İLE Derinlikler. )
( A'MÂK-I HAYAL adlı kitabı okumanızı salık veririz... )
- AMEL[Ar.] ile CA'L[Ar.]
- AMEL[Ar.] ile Fİ'L[Ar.]
- AMEL[Ar.] ile SUN'[Ar.]
- AMEL/E ile/ve/||/<> CAALE ile/ve/||/<> FAALE
( Eylemek/işlemek. İLE/VE/||/<> işlemek. İLE/VE/||/<> Kılmak. )
( Yineleme/tekrar edilme ve yön/istikamet varsa. İLE/VE/||/<> Yapı değişiyorsa. İLE/VE/||/<> Herhangi bir devinim/hareket ise. )
- AMELE[Ar. < ÂMİL] ile HAMELE[Ar. < HÂMİL]
( İşçi, emekçi, ırgat, amel eden. İLE Taşıyanlar, kaldıranlar. )
- ÂMİR ile/ve/||/<> EMÎR
( Tek ve tekil buyruk/emir veren. İLE/VE/||/<> Çok ve çoğul buyruk/emir veren. )
- ÂMM[Ar.] ile AMR[Ar.]
- ÂMM[Ar.] ile MÜBHEM[Ar.]
- AMME HÜKMİ ŞAHSİYETİ[Ar.] değil/yerine/= KAMU TÜZEL KİŞİLİĞİ
- AN'ANÂT[Ar.] ile ANANAT ile ANÂNET[Ar.]
( Gelenekler, rivâyetler. İLE Üçlü çatal.[Dirgen/diren benzeri bir araç.] İLE Eşeysel güçsüzlük, iktidarsızlık. )
- AN[Ar.] ile ÂN[Ar.]
( -dan, -den. [ANH, ANHÂ] İLE En kısa süre. )
- ÂN[Fars.] ile -ÂN[Fars.]
( Güzellik çekimi/câzibesi, alım. | Şu, bu. İLE Çoğul edatı. [ŞÂH-AN: Şahlar] | Sıfat edatı. [HİRAS-ÂN: Şahlar] | Sözcüğü zarf yapan. [GÛY-AN: Söyleyerek] )
- ANÂ'[Ar.] ile ÂNÂ'[Ar. < ÂNÎ] ile A'NÂ'[Ar. < İNV] ile ANA[Ar.]
( Güçlük, zahmet, meşakkat. İLE Gece yarısı vakitleri. İLE Taraflar, nâhiyeler. İLE "Anne" sözünün/hitabının kısaltılmışı. )
- ÂNAK[Ar.] ile A'NÂK[Ar.] ile A'NÂK[Ar. < UNK]
( Çok/en zarif. İLE Boynu uzun [kişi]. İLE Boyunlar, gerdanlar. | Yaprak sapları. | Rüzgârla kalkan toz bulutu. )
- ÂNÂN[Fars. < ÂN] ile ANÂN[Ar. < ANÂNE] ile A'NÂN[Ar. < UNK]
( Onlar. İLE Bulutlar. İLE Ağacın ucu. | Ufuklar. )
- ANÂNE[Ar.] ile AN'ANE[Ar. çoğ. AN'ANÂT]
( Bir bulut. İLE Gelenek, rivâyet. | Açıklamalar, tafsîlât. )
- ANBAR[Fars.] değil/yerine/= AMBAR
- ÂNESTU Bİ BASARÎ[Ar.] ile AHSESTU Bİ BASARÎ[Ar.]
- ÂNÎ[Ar.] ile ÂNÎ[Ar.] ile ÂNÎ[Ar.] ile A'NÎ[Ar.]
( Alçakgönüllü. | Köle. | Meşgul. | Mustarib. | İşçi. | Müfettiş. | Tahsildar. [dişil ÂNİYE] İLE Bir an içinde, hemen, o anda, derhal. İLE Olmuş, kemâle ermiş. İLE Yâni. )
- ÂNİD[Ar.] ile ANÎD[Ar. < İNÂD]
( İnat eden, inatçı. İLE Çok inatçı. )
- ANÎF[Ar. < UNF] ile ÂNİF[Ar.]
( Sert, şiddetli. | Kaba/kötü tutumda bulunan. İLE Pek yakında geçen. )
- ÂNÎSE[Ar.] ile ÂNİSE[Ar.]
( Sıkı bağlı şey. | Koyulaşmış/katılaşmış akıcı maddeler. [kan ya da mürekkep gibi] İLE Cana yakın kız/kadın. )
- ARÂ'[Ar.] ile ÂRÂ'[Ar. < RE'Y] ile -ÂRÂ[Fars.]
( Bölge, mıntıka/mıntaka. İLE Oylar. İLE Süsleyen, bezeyen. [Dil-ârâ] )
- ARAB[Ar.] ile ÂRÂB[Ar. < İREB, İRBE] ile A'RÂB[Ar. < ARAB]
( Irak, Şam, Hicaz, Yemen, Mısır'da ve Afrika'nın kuzeyinde bulunan semitik kavmin genel adı. İLE Akıllar, zekâlar. | Hâcetler. | Hîleler, dekler, oyunlar. İLE Çöl Arapları. )
- ARABÎ[Ar.] ile A'RÂBÎ[Ar. çoğ. EÂRÎB]/[Fars. BÂDİYE-NİŞÎN]
( Arap budununa/kavmine ait olan/lar. | Arapça, Arap dili. İLE Çölde yaşayan Arap. )
- ÂRÂM[Ar. < İREM] ile ÂRÂM[Fars.]
( Çölde, özellikle konulan belirteç/nişan. İLE Durma, eğlenme, dinlenme. | Yerleşme, dinlenme, karar kılma. )
- ÂRÂMÎ[Fars.] ile ÂRÂMÎ[Fars.]
( Dinlenme, rahatlık. | Ârâmca [semitik dillerden]. İLE İstanbul'da doğmuş ve vefât etmiş bir Mevlevî şairi. [ö. 1630] )
- ARAZ ile/ve/||/<> SIFAT ile/ve/||/<> MÂNÂ ile/ve/||/<> İLLET
- ARÂZİ[Ar. < ARZ] ile A'RÂZÎ[Ar.]
( Yerler, topraklar. İLE Ârızî, tesâdüfî, rastgele. )
- ÂREC[Fars.] ile AREC ile A'REC[Ar.] / LENG[Fars.]
( Dirsek. İLE Topallık. İLE Topal, aksak. )
- Ârî"[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< ÂRÎ[Ar. < URY/E]
( İran'dan geçerek Kuzey Hindistan'a yerleşen, eski bir kavim olan Aryalar ya da "bu toplumdan olduğunu savunan kişi". | Hint-Avrupa dil ailesinden olan ["ırk", "topluluk" ya da "kişi"]. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Arınmış, soyutlanmış olan. | Çıplak. )
- ARI[Ar.] ile ARI[Ar.] ile ÂRÎ[Ar.] ile ÂRÎ[Ar.] ile ÂRÎ[Ar.]
( Sade, temiz. | Yabancı şeylerden arınmış, katışıksız, saf, halis, öz. | Günahsız. İLE Zar kanatlılardan, bal ve bal mumu yapan, iğnesiyle sokan böcek. İLE Çıplak. | Hür. | -sız. İLE Hint-Avrupa dil ailesinden olan topluluk/kişi. İLE Evet. )
( Dünyada, 20.000'e yakın arı türü bulunmaktadır. )
( ... cum APIS MELLIFICA )
- ARİFE[Ar.] değil/yerine/= ÖNGÜN
- ÂRİM[Ar.] ile ARİM[Ar.]
( Uygunsuz, hoşa gitmez, ters. İLE İnatçı, kafa tutan. )
- ÂRİŞ[Ar.] ile ARÎŞ[Ar.]
( Anlam/mânâ, kavram/mefhum. İLE Asma çardağı. | Samandan yapılmış bir çeşit ev. | Sundurma. )
- ARİYYE[Ar.] ile İFKÂR[Ar.]
- ÂRIZ[Ar. < ARZ] ile ÂRIZÎ[Ar. < ÂRIZ]
( Gelen. | Rastlantısal olay. | Dağ, bulut vs. gibi görünmeye engel olan her şey. | Yanak. İLE Sonradan çıkan. | Gelip-geçici, muvakkat. )
- ÂRİZ[Ar.] ile ARÎZ[Ar.] ile ARÎZ[Ar. < ARZ]
( Ardıç ağacı. İLE Semiz. | Enli, geniş. | Alçakgönüllü, lâtif, lâyık. İLE Geniş, enli. )
- ÂRIZA[Ar.] ile ARÎZA[Ar. < ÂRIZ]
( Engebe. | Aksama, aksaklık. | Bir notanın sesini yarım ton yükseltmek, alçaltmak ya da eski durumuna getirmek için notanın soluna konulan diyez, bemol ve bekar belirteçlerinin ortak adı. İLE Küçüğün büyüğe yazdığı yazı. )
- ÂRIZÂN[Ar.] ile ÂRIZÂN[Ar. < ÂRIZ] ile ÂRIZÎ[Ar. < ÂRIZ | çoğ. AVÂRIZ]
( İki yanak. İLE Geçici olarak. | Tesadüfen, rastgele. İLE Sonradan çıkan. | Gelip geçici, muvakkat. )
- ARS[Ar.] ile ARS[Ar.]
( Sevinç, ferahlık. İLE Yıldırımlı gök gürültüsü, yıldırım. )
- ARÛSİYE ile/||/<> AŞAR/ÖŞÜR ile/||/<> AVÂRIZ ile/||/<> BÂÇ/BÂC[Fars.] ile/||/<> BÂD-I HAVA ile/||/<> BERAYA ile/||/<> CİZYE ile/||/<> ÇİFT BOZAN ile/||/<> GEVARE ile/||/<> HİM ile/||/<> İMDADİYE ile/||/<> İRÂD-I CEDÎD ile/||/<> LEZ ile/||/<> MAKİRİYE ile/||/<> OTLAKİYE ile/||/<> REAYA ile/||/<> TAPU ile/||/<> ZEAMET
( Yeni evlenen erkeklerden alınan bir tür vergi. İLE/||/<> Müslümanlardan 1/10 oranında alınan toprak vergisi. İLE/||/<> Osmanlılarda önceleri halktan yalnız olağanüstü durumlarda, sonraları ise sürekli olarak toplanan vergi. İLE/||/<> Pazar/gümrük/yol/köprü vergisi. İLE/||/<> Topraksız köylüden alınan kazanç vergisi. İLE/||/<> Vergi ve haraç vermeyen Müslüman ahaliye verilen ad. İLE/||/<> Eskiden müslüman olmayanlardan alınan bir çeşit vergi. İLE/||/<> Osmanlı Devleti'nde nedensiz yere toprağı işlemeyi bırakanlardan alınan vergi. İLE/||/<> Turfanda sebze meyvelerden alınan vergi. İLE/||/<> Bingazi ve Trablusgarp'tan alınan bir çeşit vergi. İLE/||/<> Savaş giderlerini karşılamak için alınan vergi. İLE/||/<> III. Selim'in Nizâm-ı Cedîd Ordusu için oluşturduğu, bazı vergileri kapsayan hazine. İLE/||/<> Trablus ve Bingazi'deki hurma ve zeytin ağaçlarıyla kuyulardan aldığı vergi. İLE/||/<> İskelelerden alınan vergi. İLE/||/<> Malı otlaklardan alınan vergi. İLE/||/<> Bir sultanın yönetimi altında vergi veren halk için kullanılan bir terim. Genellikle yetiştirdiği ve ürettiği mallardan vergi ödeyen köylüler için kullanılır. Böylece, toplum tabakalarından köle ve esirlerin üstünde, kentli esnaf ve tüccarların altındaki, tarımla uğraşan halk topluluğu demektir. Osmanlı'da ise bu terim zamanla özelleşerek müslüman olmayan tebaaya ayrılmıştır.[Reaya hukukunun düzenlenmesi Hz. Peygamber'in ehl-i zimmete verdiği ahidnamelerle başlar. Fetih yıllarında İslâm ordularının kumandanları ile dört halife, Hz. Peygamber'in yolunda giderek yeni açılan ülkeler halkına ahidnameler vermiştir. Bu ahidnamelerde, zimmeti kabul eden kent ve köy halkının, nüfuslarına ve gelirlerine göre tayin edilen vergi karşılığında korunması sağlanırdı.] İLE/||/<> Hazine arazisini ekip biçenlerin ödediği vergi. İLE/||/<> Osmanlı toprak düzeninde yıllık geliri 20.000 akçeyle 100.000 akçe arasında olan topraklar ve bu topraklardan alınan vergi. [Eyalet merkezlerinde oturan üst düzey yöneticilere(hazine ve tımar defterdarına, sancaklardaki alay beylerine, kale dizdarlarına, divan kâtiplerine, vs.) verilirdi.] )
- ARÛZ[Ar.] ile/değil ARÛS[Ar.]
( Yan, taraf. | Yanak. | Yol. | Usul. | Hecelerin uzunluğu ve kısalığı esasına dayanan, belirli kalıpları, Türk, Fars, Efgan, Pakistan ve kısmen Hindistan nazımlarında kullanılan vezin. [Arap dilcilerinden İmam Halil'in, eski Arap şiirlerini esas tutarak bir düzene bağladığı söylenegelen] | Arap nazmında beytin birinci dizesinin son bölümü.[bizde yoktur!] İLE Gelin. [ŞEB-İ ARÛS: Düğün gecesi.] | Hüsrev Perviz'in sekiz hazinesinden biri. | Kükürt. )
- ARUZ[Ar.] ile/ve/||/<> TAKTÎ[Ar.]
( ... İLE/VE/||/<> Kesme, parçalama. | Aruz ölçüsünde, bir dizeyi, ölçünün parçalarına göre ayırma. )
- ARZ[Ar.] ile ARZ[Ar.] ile ÂRZ[Ar.] ile ARZ[Ar.]
( Bir büyüğe sunma, gösterme, önüne koyma. İLE Dünya. | Toprak. İLE Ardıç ağacı. İLE En, genişlik. | Enlem. )
- ARZÎ[Ar.] ile ARZÎ[Ar.]
( Toprağa ait, toprakla ilgili. İLE En ile ilgili. )
- ÂS[Ar.] ile ÂS[Ar.]
( Mersin ağacı. İLE Değirmen. | Kakum denilen bir hayvan. )
- AŞÂ'[Ar.] ile A'ŞÂ[Ar.]
( Geçimi/maişeti için çok çalışan. İLE Gözleri "dumanlı" kişi. | Çeşitli yüzyıllarda yaşamış birkaç Arap şairinin adı. )
- ASÂ[Ar.] ile ÂSÂ[Ar.] ile -ÂSÂ, ÂSÂY[Ar.] ile A'SÂ[Ar.]
( Değnek, sopa. | Dervişlerin taşıdıkları sopa. İLE Esneme. | Ciddilik, vakar. | Süs, bezek. İLE ... gibi. İLE Değnekler, sopalar. )
- ÂSÂB[Ar. < ESEB] ile ÂSÂB[Ar.] ile A'SÂB[Ar.]
( Gövdenin alt kısmında çıkan kıllar, kasık kılları. İLE Sinir, damar. İLE Sinirler. )
- ÂSÂL ile ÂSÂL[Fars.] ile ÂSÂL[Ar. < ASÎL]
( Ahlâk. İLE Temel, kök. İLE İkindi ile akşam ya da yatsı arasındaki zamanlar. [Bİ-L-GUDÜV-Vİ VE-L-ÂSÂL: Sabah-akşam.] )
- ASALE[Ar.] ile ASÂLÉ[Ar.]
( Çok zehirli bir yılan. İLE Bal peteği. )
- ÂŞÂM[Fars.] ile ÂŞÂM[Fars.]
( Yiyecek ve içecek. İLE İçen, içici. )
- ÂSÂR[Ar. < ESER] ile ASAR[Ar.] ile ÂSÂR[Ar. < ISR] ile ASÂR[Ar.] ile A'SÂR[Ar. < ASR] ile AS'AR[Ar.]
( İzler, nişâneler, alâmetler. | Âbideler. | Gelenekler, öyküler. İLE Toz. [GUBÂR] | Sığınak, sığınılacak yer. [MELCE'] İLE Görevler. | Yükler. | Kabahatler, cürümler. İLE Fakirlik. İLE Yüzyıllar. İLE Pek kibirli. | Çarpık yüzlü. )
- ASEBİ ile/||/<> ÂSİ ile/||/<> CELÂLÎ
( Hırçın ve sinirli kişi. İLE/||/<> Yasalara başkaldıran, isyan eden. İLE/||/<> İlk olarak Yavuz Sultan Selim döneminde ortaya çıkan Bozoklu Derviş Celal'in adamlarına ve ondan yana olanlara sonraları da türeyen eşkıyaya verilen ad. )
- ASEL[Ar.] ile A'SEL[Ar.] ile ASER[Ar.]
( Bal. | Cennetteki dört sudan biri.[AHLÂT: İnsandaki dört sıvı.] İLE Eğri olan katı şey. | Eğri dişli ya da bacaklı kişi. İLE Solaklık. )
- ASER[Ar.] ile A'SER[Ar.]
( Solaklık. İLE Pek zor ve çetin, dayanılması çok güç. | Solak. )
- ASHAR[Ar.] ile ASHÂR[Ar. < SIHR]
( Saçı kızıl olan. | Kırmızı tüylü. İLE Evlenme dolayısıyla erkek tarafı akrabalar, güveyler. )
- ÂSÎ[Ar. < ESER] ile ASÎ ile ASÎ, ASİYE ile ÂSÎ[< İSYÂN, çoğ. USÂT] ile ÂSÎ ile ÂSÎ[Fars.]
( Ahlâkı bozuk, ahlâksız, çapkın. İLE Uygun, elverişli. İLE Çok isyancı. İLE Karşı gelen. | Haydut, şakî. | Günahkâr. İLE Hekim, cerrah. İLE Kederli, mahzûn. )
- ÂŞÎ[Ar.] ile ÂŞÎ[Ar.] ile AŞÎ[Ar.]
( Aşçı. İLE Akşam yemeği yiyen. | Gidip, uzaklaşan. İLE Tavuk karasına tutulmuş. | Akşam. | Akşam yemeği. )
- AŞI[Ar.] ile KALEMAŞISI[Ar.]
( ... İLE Ucu kalem gibi kesilmiş çubukla yapılan ağaç aşısı. )
- AŞİB[Ar.] ile AŞÎB[Ar.]
( Çok otlu. İLE Bol otlu. )
- ÂŞİKÂRE ile/ve/değil ÂŞIK-ÂNE
- ASÎL[Ar.] ile ASÎL[Ar. < ASL]
( Öğleden sonranın son bölümü, akşamüstü. | Ölüm. İLE Sağlam. | İyice kökleşmiş. | Kendi adına hareket eden. | Edepli, terbiyeli. )
- ASÎL[Ar.] ile ASÎLE[Ar. çoğ. ASÂİL]
( Öğleden sonranın son bölümü, akşamüstü. | Ölüm. İLE Öğleden sonranın son bölümü, akşamüstü. | Bir şeyin bütünü. | Ölüm. )
- ASIL/ASLINDA[Ar. < ASL] değil/yerine/= ÖZDE/GERÇEKTE
- ASIL ile/ve/||/<>/> FER
( Bir şeyin kendisi, kopya karşıtı. | Bir şeyin ilk olarak ortaya çıktığı yer. | Gerçeklik. | Soy. | Esas. | Temel. | Aranılan nitelikleri en çok kendinde toplamış olan. | Bir görevde asaleten bulunan, yedek karşıtı. | Gerçekten, gerçek olarak. İLE/VE/||/<>/> İkinci derecede olan, kol, dal. )
- ÂSİM[Ar.] ile ESİM[Ar.]
- AŞÎR[Ar.] ile ÂŞİR[Ar.]
( Onda bir [1/10]. | Samimi dost ve arkadaş. | Koca. İLE Onuncu. | Öşür toplayan. )
- ÂSİR[Ar.] ile ÂSİR/ÂSİRE[Ar.] ile ÂSİR/ÂSİRE[Ar.] ile ASÎR[Ar.] ile ASÎR[Ar.] ile ASÎR[Ar. < USRET]
( Bir söylenceyi/efsaneyi aktaran/nakleden. İLE Ayağı kayan. İLE [Üzüm ve benzerleri gibi şeyleri] Şırasını ya da yağını almak üzere sıkan. İLE Bitişik komşu. | Karmakarışık, dolaşık. İLE Şırası ya da yağı alınmak üzere sıkılmış şey, usâre. İLE Zor, güç, zahmetli. | Titiz. )
- ÂSİRE[Ar.] ile ASÎRE, SECÎR[Ar.]
( ... İLE Posa, cibre. )
- ÂSİTÂN[Fars.] ile ÂSİTÂN[Fars.]
( Eşik. İLE Müneccimlerin hesaplarına göre insan hayatının uğursuz dakikaları. )
- ÂSİTÂN[Fars.] ile ÂSTÂN[Fars.]
( Eşik. İLE Eşik, ayakkabılık. | Dergâh, tekke/tekye. )
- ÂSİYE[Ar.] ile ÂSİYE[Ar.] ile ÂSİYE[Ar.]
( Sütun, direk, kolon. | Kederli, üzüntülü [kadın]. İLE Hz. Mûsâ'yı, Nil'den çıkararak büyütüp yetiştiren Firavun'un eşinin adı. İLE İsyancı kadın. )
- ASKA'[Ar. < SUK] ile ASKA'[Ar.]
( Bölgeler. | Çeşme duvarlarının bölmeleri. İLE Kanarya. [kuş] )
- AŞKÂR[/Â/E], ÂŞİKÂR/E[Ar.] ile AŞKAR[Ar.]
( Belirli, açık, meydanda. İLE Koyu al. | Kızıl saçlı adam. | Doru[gövdesi kızıl, ayakları ve yelesi kara] at. )
- ASKER[Fars.] ile ASKER, CÜND[Ar.], LEŞKER[Fars.]
( Devredici, seyyar. İLE Er. )
- ASKERÎ ile/değil ASGARÎ
- ASL[Ar.] ile CİZM[Ar.]
- ASL[Ar.] ile SİNH[Ar.]
- ASL[Ar.] ile ÜSS[Ar.]
- ASLA'[Ar.] ile ASLA'[Ar.]
( Dazlak, başının ön tarafındaki saçlar dökülmüş olan. İLE Hiçbir zaman/vakit. )
- ASLÎ İŞTİRAK[Ar.] değil/yerine/= İLKİL KATILIM
- ASMA[Ar.] ile ASMA[Ar.] ile ASMA'[Ar.] ile ASMÂ[Ar.] ile ASMAH[Ar.]
( Asma işi/durumu. | Asılmış, asılı. | İLE Asmagillerden, dalları çardak üzerine yayılan üzüm vb. bitkiler. | Belirli bir tür üzüm veren bitki. [Lat. VITIS] İLE Uyanık ve "gözü açık" olan. | Keskin kılıç. İLE Eğri elli/bacaklı. İLE Pek kahraman, çok şecâatli. )
- ASR[Ar.] ile DEHR[Ar.]
- ASÛF[Ar.] ile ASÛF[Ar. < ASF]
( Çok şiddetli rüzgâr. | Hızlı yürüyen. İLE Çok zulüm eden. )
- ASÛM[Ar.] ile ASÛM[Ar.]
( Geçimi/maişeti için çok çalışan. İLE Obur, açgözlü. )
- AŞVE[Ar.] ile AŞY[Ar.]
( Akşam karanlığı. | Akşam yemeği. İLE Akşam yemeği. )
- ATA[Türkçe] ile ATÂ'[Ar.]
( Baba. | Dedelerden/büyükbabalardan her biri. | ATATÜRK sözcüğünün kısaltılmış biçimi. İLE Bağışlama, bahşiş. [> TEÂTÎ] )
- ATAL[Ar. çoğ. A'TÂL] ile ÂTÂL[Ar. < ITL]
( Gövdenin örtülü olmayan bir yeri. [özellikle ense] | Tüm gövde. | Bir kişinin güzelliği. İLE Koltuk altları. | Böğürler. | Yanlar, kenarlar. )
- ATBÂ'[Ar. < TIB] ile ATBA'[Ar.] ile ATBÂ[Ar. < TABY]
( Dereler, kanallar. İLE En pis. İLE Meme başları. )
- ATF-I BEYÂN[Ar.] ile SIFAT[Ar.]
- ATHÂR[Ar. < TÂHİR] ile ATHAR[Ar.]
( Hanımların, âdet ve doğumdan kurtuldukları zamanlar. İLE Çok temiz olan. )
- ÂTÎ[Ar. < İTYÂN] ile ÂTÎ/ÂTÎYE[Ar. < UTV] ile ATÎ[Ar.]
( Gelecek, gelen [kişi ya da şey]. | Gelecek zaman, istikbal. | Önde, aşağıda. İLE İsyân eden, kafa tutan. İLE İnatçı, "kalın kafa/lı". )
- ATIF[Ar.] ile İSTİSNÂ[Ar.]
- ÂTİK[Ar. çoğ. AVÂTİK] ile ÂTİK[Ar.] ile ATÎK/ATÎKA[Ar. < ITK]
( Sırtın üst bölümü. İLE Berrak, sâf; karışmamış, değerli/kıymetli. İLE Eski. | Hür. | Güzel, genç kız. | Asîl. | Hz. Ebû Bekir'in takma adı/lâkabı. )
- ATİK[Ar.] ile KADÎM[Ar.]
- ATİYYE[Ar.] ile CÂİZE[Ar.]
- ATİYYE[Ar.] ile NİHLE[Ar.]
- ATLAS[Yun.] ile ATLÂS[Ar. < TALAS]
( Düz, havsız, tüysüz. | Büyük harita. | Atlas Denizi. | Dünyanın, bir ülkenin/bölgenin, fiziksel ve siyasal coğrafyası ile ekonomi, tarih gibi konularda, toplu, tutarlı bilgi vermek için biraraya getirilmiş coğrafya haritaları derlemesi. | Bir kitabın sonuna eklenen ya da bir konuyu açıklamak için hazırlanmış resim ya da levhaların tümü. | Boyun omurlarının, üstten birincisi. İLE Eskitmeler. | Eski, aşındırılmış. )
- AVÂM[Ar. < ÂMM] ile A'VÂM[Ar. < ÂM]
( Herkes, kaba ve cahil halk, ayak takımı. İLE Yıllar, seneler. )
- AVÂZ ile ÂVÂZ[Fars.] ile A'VÂZ[Ar. < İVAZ]
( Nefret. İLE Ses, sedâ. İLE Bedeller, karşılıklar. )
- AVEZ[Ar.] ile A'VEZ[Ar.]
( Fakirlik, sıkıntı. İLE Anlaşılması güç şiir. | Anlamı anlaşılmaz şey. )
- AVNÎ ile/ve/||/<> SELİMÎ ile/ve/||/<> MUHİBBÎ ile/ve/||/<> ADLÎ ile/ve/||/<> MURÂDÎ ile/ve/||/<> NECİB ile/ve/||/<> İLHÂMÎ
( [şiirlerinde kullandığı takma ad/mahlas]
Fatih Sultan Mehmet'in. İLE/VE/||/<> Yavuz Sultan Selim'in. İLE/VE/||/<> Kanunî Sultan Süleyman'ın. İLE/VE/||/<> II. Bayezit'in. İLE/VE/||/<> III. Murad'ın. İLE/VE/||/<> III. Ahmed'in. İLE/VE/||/<> III. Selim'in. )
- AYÂ[Ar.] ile ÂYÂ[Fars.], ACABA[Ar.] ile A'YÂ[Ar.] ile AYA[Ar.]
( Yeteneksiz/kabiliyetsiz, kudretsiz. | Tedavi edilemez, iyileştirilemez. İLE Şüphe ve tereddüt bildiren edat. İLE Daha ya da en kudretsiz, hiç iktidarı olmayan. İLE El/avuç içi, ayak tabanı. | Yaprakların düz ve parlak bölümü. )
- AYAN/AYÂN[Ar. < İYÂN] ile ÂYAN/Â'YÂN[Ar. < AYN]
( Belirli, açık. İLE Gözler. | İleri gelenler. | Meşrûtiyet dönemlerinde danışma meclisi niteliğindeki Âyan Meclisi üyeliği yapmış kişilerin her biri. )
- AYÂN ile/||/<>/> AYÂN-EŞRÂF
( Bir bölgenin ileri gelenlerine verilen ad. İLE/||/<>/> Derebeyi konumuna ulaşan taşra ileri gelenlerine verilen ad. )
- AYN[Ar.] ile BASAR[Ar.]
- AYNÂ[Ar. < ÎYN] ile AYNA[Fars.] ile AYNA[Ar.]
( İri ve güzel gözlü. İLE Işığı yansıtan, varolanların görüntüsünü veren, cilâlı ve sırlı cam. İLE Atların diz kapağı. )
- AYNİ[Ar.] ile AYNÎ[Ar.] ile AYNÎ[Ar.]
( Hep o, başkası değil. | Tıpkısı. İLE Gözle ilgili. İLE Para olarak değil, maddî/eşya olarak verilen. )
- AZÂB[Ar.] ile ELEM[Ar.]
- AZÂB[Ar.] ile İKÂB[Ar.]
- ÂZÂDE[Fars.] ve ÂMÂDE[Fars.]
( Başıboş, erkin, serbest olarak. İLE Hazır. )
- AZÎM/E[Ar. < AZAMET] ile ÂZİM[Ar. < AZM]
( Büyük, ulu, iri. İLE Niyetli, kesin karar veren. )
- ÂZİME[Ar.] ile ÂZİME[Ar.]
( Kıtlık yılı. İLE Cuma günü. | Bayram günü. )
- AZÎMU'L-KAVM[Ar.] ile KEBÎRU'L-KAVM[Ar.]
- ÂZÎR[Ar.] ile ÂZÎR[Ar.] ile ÂZÎR[Ar.]
( Ağrı, sızı, akıntı, ıstırap. | Azar. İLE Özür, özür dileyen. İLE Biçilmiş ekinin tarlada satılması. )
- AZÎZ[Ar.] ile AZÎZÎ[Ar.]
- AZÎZ[Ar.] ile KÂHİR[Ar.]
- AZM[Ar.] ile MEŞÎET[Ar.]
- AZM[Ar.] ile NİYET[Ar.]
- AZM[Ar.] ile ZEMÂ'[Ar.]
- BAHARİYE ile/||/<> CERÂYE ile/||/<> ARPALIK ile/||/<> DİRLİK ile/||/<> HAS ile/||/<> İLTİZAM ile/||/<> LEZEZ ile/||/<> ULÛFE
( Sultanların, Yeniçeri ağası başta olmak üzere ocak ağalarına dağıtığı yazlık giysi ya da kumaş. İLE/||/<> Evkaf idaresi tarafından yoksullara dağıtılan yiyecek ve ödenek. İLE/||/<> Devlet görevlilerine maaşlarında ayrı olarak ya da emekliliklerinde verilen ek ödenek. İLE/||/<> Devlete ait bir hizmeti yapmakla görevlendirilen kişiye ücret anlamında ayrılan geçim kaynağına verilen ad. İLE/||/<> Osmanlı'da, toprak düzeninde geliri yüz bin akçaden fazla dirlik.[Sultana, hanedan üyelerine, vezir-i azama, beylerbeyine, sancak beyleri ve üst düzey devlet görevlilerine verilirdi.] İLE/||/<> Devlete ait gelir kaynaklarının peşinen, "mültezim" adı verilen kişilere belirli bir süre bırakılması. İLE/||/<> Askerlerin aldığı üç aylık maaşın Şevval, Zilkâde ve Zilhicce aylarına denk gelen dördüncü bölümü. İLE/||/<> Kapıkulu askerlerine, saray ve devlet kuruluşlarındaki bazı görevlilere üç ayda bir verilen ücret. | Yeniçerilere verilen üç aylık ücret. )
- BEYÂN(/Î) ile/ve/değil/||/<> Â'YÂN/İYÂN/IYÂN(/Î)
- CEBİR = CEBR[Fars., Ar.] = ALGEBRA[İng., İt., İsp., Dan., Rus.] = ALGÈBRE[Fr.] = ARS RATIOCINANDI PER LITTERAS, ARS PER LITTERAS[Orta Lat.] = ALGEBRA, BUCHSTABENRECHNUNG[Alm.] = ALGEBRA, STELKUNDE[Fel.]
- DAMAKSILLAŞTIRMA/İMÂLE ile/||/<> ART DAMAKSALLAŞTIRMA ile/||/<> EKLEMLEME NOKTASI/ÇIKAK ile/||/<> GENİZSİL/GUNNE ile/||/<> SALÂBET
( İki ses arasından, asıl seslere katılmayacak bir ses çıkarma. | Bir sesin eklemlenme bölgesini art damaktan ön damağa kaydırma. [iki ses arasından, asıl seslere katılamayacak bir ses çıkarma]. İLE/||/<> Yumuşak damak bölgesinde, sert damağın art uç noktasıyla küçük dil arasında oluşturulan ses. İLE/||/<> Sesler oluşturulurken eklemleyicilerin birbirine yaklaşması ya da değmesi sonucu ses yolunun daraldığı ya da tıkandığı yer. İLE/||/<> Geniz yoluyla[nazal] çıkarılan ses. İLE/||/<> Sertlik. )
- DEVLETLÜ ile/ve ŞEVKETLÜ ile/ve ASÂLETLÜ ile/ve İSMETLÜ
( Sultanlara hitapta kullanılan unvan. | Refâh, saâdet ve nîmet sahibi, vezir ve müşir gibi büyük rütbe sahiplerine verilen unvan. İLE/VE Azamet ve heybet sahibi sultanlar için kullanılırdı. İLE/VE Yabancı elçilere verilen unvan. İLE/VE Derece bakımından yüksek kimselere, sultan ve şehzâdelerin hanımlarıyla kızlarına verilen bir unvan. )
- EŞİTLİK = MÜSÂVÂT = EQUALITY[İng.] = ÉGALITÉ[Fr.] = GLEICHHEIT[Alm.] = AEQUALITAS[Lat.] = IGUALDAD[İsp.]
- FAAL FİİL ve AYNEL FİİL ve LÂ'MEL FİİL
( SAĞDAN SOLA!: Birinci/baştaki harf. VE İkinci/ortadaki harf. VE Üçüncü/sondaki harf. )
( VEZİN - MEVZUN )
- HAL ve/< ÂSÂN[Fars.]
( Durum. VE/< Kolaylık. )
- HAYA[Fars.] ile HAYÂ'[Ar.] ile AYA
( Erbezi, husye/husâ, testis. İLE Utanma, utanç. | Namus, edep. | Günahtan kaçınma. İLE Avuç içi. )
- İLGEÇ/EDÂT ile/||/<> BELİRTEÇ ile/||/<> ADIL/ZAMİR ile/||/<> KOŞAÇ/SILA
( Ününde yer aldığı ya da ardından geldiği birimle başka bir birim ya da tümcenin geri kalan bölümü arasında ilgi kurmaya yarayan birim. İLE/||/<> Bir eylemin, bir ön adın/sıfatın, bir ilgecin, bir bağlacın ya da kendi türünden bir başka birimin anlamım etkileyen, onu kesinleştirerek ya da kısıtlayarak belirleyen birim. İLE/||/<> Dilsel bağlamda daha önce anılan bir öğeyi, bildirişime katılan birini, sözcenin oluşturulduğu sırada gözlem alanına giren bir varlık ya da nesneyi gösteren biçimbirim ve bu niteliği taşıyan biçimbirimlerin oluşturduğu dilbilgisi ulamı. Adıllar, ad soylu biçimbirimlerin önemli bir bölümünü oluşturur, genellikle adların yerini tutar, kişi, soru, iyelik ilgi, gösterme ya da belgisizlik kavramını içerir. İLE/||/<> Yüklemi özneye bağlayan öğe.[Türkçe'de ek eylemin üçüncü kişi eki, -dir, bildirme koşacı olarak kullanılır.] )
- MUCİZE:
OLAĞANÜSTÜ değil ÂCİZ BIRAKAN
- MUFASSAL[Ar.] değil/yerine/= AYRINTILI
- MUGAYİR[Ar.] değil/yerine/= AYKIRI / UYMAZ
- MÜTEŞELŞİL = AKIŞ
( Şarıl şarıl akıp çağlayan, teşelşül eden. )
- MÜTEVALİ[Ar.] değil/yerine/= ARDIŞIK
- MÜTEZAYİT[Ar.] değil/yerine/= ARTAN/ÇOĞALAN
- SAYI = ADET = NUMBER[İng.] = NOMBRE[Fr.] = ZAHL[Alm.] = NUMERUS[Lat.] = ARITHMOS[Yun.] = NUMERO[İsp.]
- ŞEBEKE[Ar.]/NETWORK/WEB[İng.] değil/yerine/= AĞ
( Ülke çapında yaygınlaştırılmış ulaşım ve iletişim örgüsü, ağ. | Üniversite öğrencilerinin kimlik kartı. | Birbiriyle bağlantılı ve gizli çalışan kişilerin tümü. )
- YAZAÇ/HARF/ÜNSÜZ ile/||/<> KÖK YAZAÇ/HARF-İ ASLÎ ile/||/<> AKICI ÜNSÜZ/SELÂSET ile/||/<> AKICI ÜNSÜZ/SELÂSET ile/||/<> ÜNSÜZ/SÂKİN ile/||/<> ÜNSÜZ/SÂKİN
( Bir abeceyi oluşturan ve tek başına ya da kendiyle aynı türden öğelerle birlikte bir sesi ya da ses öbeğini göstermek için kullanılan yazı öğelerinin, çizimsel belirtkelerin her biri. İLE/||/<> Bir sözcüğün kökünde bulunan esas yazaç. İLE/||/<> Ağız yolunun kapanması ya da açılmasıyla oluşan ünsüz[re, Idm, nun]. İLE/||/<> Hareke[sesçil im] ile okunmayan yazaç/harf. | Harekesiz yazaçlar. İLE/||/<> ... )
( Zevâtûs-selâse: Üç yazaca sahip olan [ortası illetli] sözcükler.
Zevâtül-erbaa: Dört yazaca sahip olan [sonu illetli] sözcükler. )
- YERYÜZÜ = ARZ = EARTH[İng.] = TERRE[Fr.] = ERDE[Alm.] = TERRA[İt.] = TIERRA[İsp.]
- ZÂVİYE değil/yerine/= AÇI
- A'DÂD[Ar. < ADED] ile A'DÂD[Ar. < ADAD, ADUD] ile A'DAD[Ar.]
( Sayılar. İLE Sâidler, bâzular, kollar. | Havuz kenarındaki büyük ve düş taşlar, duvarlar. İLE Kolu ince, kısa kollu kişi. )
- A'FET[Ar.] ile ÂFET[Ar.]
( Solak. | Pek akılsız kişi. | En güç şey. İLE Büyük felâket, belâ. | [mec.] Çok güzel insan. )
- A'KAL[Ar. < AKIL ] ile ÂKAL[Fars.]
( [daha/çok/pek] Akıllı. İLE Çer-çöp. )
- A'LÂF[Ar. < ALEF] ile ÂLÂF[Ar. < ELF]
( Hayvan yemleri. | Otlar, samanlar. İLE Binler. )
- A'RÂK[Ar.] ile A'RÂK[Ar. < IRK] ile ARAK[Ar.] ile ARAKK[Ar.]
( Ter. | Üzüm ve çeşitlerinden çekilip elde edilen ispirto, rakı. İLE Kökler, damarlar. İLE Rakı. İLE [daha/çok/pek] İnce. )
- A'RÂS[Ar. < URS] ile A'RÂS[Ar.] ile ARAS[Ar.]
( Nikâh törenleri. | Düğünler. | Evliler. İLE Arsalar, boş topraklar. İLE Yorgunluk, bitkinlik. )
- A'RÂZ[Ar. < ARAZ] ile ARAZ[Ar.] ile A'RÂZ[Ar. < IRZ]
( İşâretler, alâmetler. | Tesâdüfler, hastalık alâmetleri. | Kazalar, felâketler. İLE İşâret, alâmet. | Tesâdüf. | | Kaza, felâket. | [Felsefede] Kendi kendine varolmayıp başka bir cevherle meydana gelen hal ve keyfiyet. İLE Irzlar, namuslar. )
- A'SÂM[Ar. < USME] ile A'SAM ile ASAMM ile ÂSÂN[Fars.]
( Gerdanlıklar. | Tasmalar. İLE Ön ayakları sekili olan hayvan. İLE Sağır, işitmez. | Söz işitmez. | Sert, güç, tahammül edilmez. | Arap yazısında, ikinci ve üçüncü kökünde, uzun harf bulunan bir fiil. İLE Kolay. )
( SEKİ: Atın ayağında genellikle bileğe ya da dize kadar çıkan beyazlık. )
- A'TAF[Ar. < ATF] ile A'TÂF[Ar. < ATF]
( En âtıfetli, pek şefkatli, çok merhametli. İLE Merhametler, şefkatler. | Meyiller, atmalar. )
- A'YEN[Ar.] ile ÂYEN, ÂHEN[Ar.]
( Büyük, iri gözlü. | Bakılan yer. | Çok açık, pek belirli. İLE Demir. )
- A'ZÂ[Ar. < UZV] ile AZÂ'[Ar.]
( Örgenler/organlar, uzuvlar, üyeler. İLE Sabır. | Cenâze alayı. | Başsağlığı ziyareti. )
- A'ZÂR[Ar. < ÖZR] ile ÂZÂR[Fars.] ile ÂZÂR[Fars.]
( Bahaneler, engeller, özürler. İLE Mart ayı. İLE İncitme, azarlama/tekdîr, kırılma. )
- ÂB-GÂH[Fars.] ile ÂB-GÎR[Fars.]
( Su biriken yer, havuz. | Karnın, kaburga kemikleri kıkırdağı ve kısa kaburgalar altında olan bölümü, boş böğür. İLE Su biriken yer, havuz. | Dokumacı fırçası. )
- ABÂ[Ar.] ile ÂBÂ[Ar.] ile A'BÂ[Ar.]
( Yünden yapılmış kaba kumaş. | Bu kumaştan yapılmış bol, geniş giyecek. İLE Babalar. | Gök küreleri, gezegenler, seyyâreler. [ÂBÂ-İ KENÎSÂİYYE: Kilise ileri gelenleri.] İLE Yükler, ağırlıklar. | Sorumluluklar, mes'ûliyetler. | Çift denk ya da sandık. )
- ÂBÂD[Ar. < EBED] ile ÂBÂD[Fars.] ile Â'BÂD[Ar. < ABD] ile ÂBÂT[Ar. < İBT, IBIT]
( Sonsuz gelecek zaman. İLE Mâmur, bayındır. | Şen, rahat. | Çokluk bildirir. [ŞEMS-ÂBÂD: Güneşi bol olan yer.] İLE Köleler. İLE Koltuk altları. )
- ÂBÂR[Ar. < Bİ'R] ile ÂBÂR[Fars.]
( Su kuyuları. İLE Hesap defteri. )
- ÂBÎ[Ar. < İBÂ] ile ÂBÎ[Fars.]
( Çekinen, nazlanan, sakınan; tiksinen. İLE Ayva. | Suda yaşayan ve suda oluşan. | Açık mavi. )
- ÂBİD[çoğ. EVÂBİD] ile ÂBÎD[Fars.] ile ABÎD[Ar. < ABD] ile ÂBİD[Ar. < İBÂDET]
( Mesel, yanıltmaç. İLE Kıvılcım. İLE Kullar, köleler. | Kulluk[ubûdiyet]. İLE İbâdet eden, tapınan. [çoğ. ÂBİDÎN] )
- ÂBÎDÂT[yanlış olarak ÂBİDE'nin çoğulu] ile ÂBÎDÂT[Ar.]
( Anıtlar. İLE İbâdet eden, inanmış kadınlar. )
- ÂBİDE[Ar. çoğ. EVÂBİD (ÂBİDÂT yanlıştır!)] ile ÂBİDE[Ar. < ABD]
( Anıt, yâdigâr kalacak eser. İLE Köleler. )
- ÂBİR[Ar. < UBÛR, çoğ. ÂBİRÛN, ÂBİRÎN] ile ABÎR[Ar.]
( Bir yerden geçen. İLE Bir ilâç karışımı. | Güzel koku. )
- ÂBİS[Ar.] ile ÂBİS[Ar.]
( Alaycı, saygısız. İLE Asık yüzlü, yüzü ekşi. )
( ABÛS[< UBÛSET]: Somurtkan. )
- ÂBİST/E[Fars.] ile ÂYİŞNE, ÂYİŞTE/NE[Fars.]
( Gebe. İLE Casus. | Dalkavuk. )
- ACC[Ar.] ile ÂCC[Ar.]
( Bağırma, na're. İLE Kalabalık. )
- ACEB[Ar.] ile A'CEB[Ar.]
( Acabâ, hayret, gariplik, şaşırılacak şey. İLE [daha/çok/pek] Acâyip, tuhaf, garip olan. )
- ACEM[Ar.] ile Acem[Ar.] ile A'CEM[Ar.]
( Harflere nokta koyma. | Türk müziğinde, "mi" notasına yakın bir perde. İLE Arap olmayanlar. | İran'lılar. İLE Arap kavminden olmayan. )
- ACEMÎ[Ar.] ile A'CEMÎ[Ar.]
( Tecrübesiz, toy. | İran'lı. İLE Arap olmayan, İran'lı. | Acemce. | Beceriksiz. | Dilsiz. )
- ÂCİL[Ar. < ECEL] ile ÂCİL[Ar. < ACELE]
( Vâdeye bağlı, vâdesi geldiğinde yapılacak olan, ertelenmiş. İLE Acele eden. | Acele, gecikmez. )
- ÂCİN[Ar.] ile ACÎN[Ar.]
( Rengi ve tadı değişmiş, bozulmuş pis su. İLE Yoğurulmuş şey, hamur, mâcun. )
- AD DOLUNAN"/ADL OLUNMAK/ADLOLUNMAK ile/değil ADDOLUNMAK/ADDOLUNAN[Ar. + Tr.]
( Saymak, sayılan. )
- ÂDÂK[Ar.] ile ADAKK[Ar.] ile ADAK/NEZİR[Ar.]
( Ada. İLE [Daha/en/çok] Dakik, ince. İLE Bir dileğin gerçekleşmesi için sahip olunandan vazgeçmek ve/ya da vazgeçilen şey. )
- ÂDER[Ar.] ile ÂDER[Ar.]
( Kasığı çıkık kişi. İLE Ateş. )
- ADHIZ ile/||/<> ADHIZ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yüksek yer, başka yüksek şeyler. İLE/VE/||/<> Geçit vermeyen. [dağ] )
- ADUD[Ar.] ile ADÛD[Ar.]
( Kol, pazı. | Yardımcı, arka. İLE Isırımlı, bir lokma. | Acıklı, ıstırap verici. | Zâlim. )
- ÂFET[Ar.] ile ÂFÂT[Ar. < ÂFET]
( Büyük felâket, belâ. | [mec.] Çok güzel insan. İLE Belâlar, musibetler. )
- AĞA ile/||/<>/> AĞNAM NEZARETİ/ADÂLET BAKANLIĞI
( Osmanlı sarayında yönetimsel ve askeri örgütte belirli konumlarda bulunan kişilere verilen san.[Kızlar ağası, Yeniçeri ağası] İLE/||/<>/> Osmanlı Devleti'nde adâlet düzeninin bağlı olduğu en üst makam. )
- AGLÂL[Ar. < GALEL] ile AGLÂL[Ar. < GULL]
( Ağaçlar arasından akan sular. İLE Boyuna geçirilen zincirler. | Prangalar. | Kelepçeler. )
- ÂGUL[gu uzun okunur][Fars.] ile ÂGÛR[Fars.]
( Göz ucuyla bakma. [hiddetlenerek] İLE Tuğla. | Kerpiç. | Kiremit. )
- AH[Ar.] ile ÂH[Ar.] ile ÂH[Ar.]
( Ah, yazık. İLE Kardeş. | Dost. İLE Âferin, bravo anlamına kullanılır. )
- AHAD[Ar.] ile ÂHÂD[Ar. < AHAD] ile AHADD[Ar. < HADD]
( Bir. [sayı] | Kişi, kimse. İLE Birler, birden dokuza kadar olan sayılar. İLE [daha/çok/pek] Keskin. )
- AHBÂS[Ar. < HABS] ile AHBÂZ[Ar. < HUBZ]
( Su bentleri. | Su bentleriyle meydana getirilen havuzlar. | Hapisler, zindanlar. | Gayr-i meşrut vakıf durumunda bulunan topraklar ya da binâlar. İLE Ekmekler. )
- AHBEL[Ar.] ile AHBEL[Ar.]
( Böğrülce danesi. İLE Divâne, deli, kaçık. )
- AHDA'[Ar.] ile AHDA'[Ar.]
( [daha/çok/pek] Alçak gönüllü, halîm, itaatli. İLE En hud'acı, çok aldatıcı. | Kişinin ensesine yakın iki damar. )
- AHDEB[Ar.] ile AHDEB[Ar.]
( Kambur. İLE Kimsenin oy ve düşüncesini beğenmeyen. Uzun boylu ahmak. )
- AHDER[Ar.] ile AHDER[Ar.]
( Şaşı. İLE Kardeş çocuğu, yeğen. )
- AHFÂ[Ar. < HAFÎ] ile/ve/||/<> AHFİYE[Ar. < HIFÂ]
( [daha/pek/çok] Gizli, en gizli. İLE/VE/||/<> Gizli olanlar. | Ağaç çiçeğinin tomurcuğunu örten dış kabuklar. )
- AHFÂD[Ar. < HAFÎD] ile AHFAZ[Ar.]
( Torunlar. | Yardımcılar, hizmetkârlar. İLE Alçak ve çukur yer. | Alçakgönüllü kişi. )
- ÂHÎLİK ile/||/<> AHİLER ile/||/<> BÂCİYÂN-I RUM
( Ahilik, dayanışma teşkilatıdır. Aslen Horasan kökenli olup Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu'da yaşayan Türkmen halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlâkî yönden yetiştiren, çalışma yaşamını ve iyi bireylerin becerilerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenmedir. Kendi kural ve kurulları vardır. Günümüzün esnaf odalarına benzer bir işlevi olan Ahilik, iyi ahlâkın, doğruluğun, kardeşliğin, yardımseverliğin kısacası tüm güzel becerilerin birleştiği bir sosyo-ekonomik düzendir. Ahi Evran Hazretlerine Ahi Baba da denir. Ahiler, 1290 yılında, Ankara'da kurulan bir Anadolu beyliğidir. 1354 yılında Osmanlı egemenliğine giren Ahiler, varlıklarını Osmanlı Devleti içerisinde sürdürmüşlerdir. Ahi Evran tarafından kurulmuştur. Ahiler, gerek Anadolu Selçuklularında gerekse Osmanlılarda önemli ekonomik etkinliklere sahipti. İLE/||/<> Anadolu Selçukluları Döneminde ortaya çıkan, esnaf örgütü. İLE/||/<> Anadolu Selçukluları Döneminde ortaya çıkan, esnaf örgütü. İLE/||/<> Anadolu kadınları birliği Ahilerin kadınlar kolu olarak yetim, kimsesiz genç kızları korumasına almış, onların eğitiminde, ev bark sahibi olmalarından, sorumlu olmuşlardır. Bunun dışında kimsesi kalmayan yaşlı kadınların bakımı, genç kızların evlendirilmesi gibi bazı toplumsal hizmetlerde bulunmuşlar, maddî sıkıntıda olanlara yardım etmişlerdir. Ahi zâviyesinde gelen konuklara yemek hazırlamada, savaş zamanlarında ordunun gereksinimi olan giysi ve savaş malzemelerinin bakımında ve onarımında yardımcı olmuşlardır. Anadolu kadınları örgütü, üyelerine şu telkinde bulunurdu. “İşine, aşına, eşine sahip ol!” Bu söz, Âhî kadın örgütünün ana ilkesi olmuştur. \"İşine sahip ol!\" yani bilge ve becerikli ol ki, evinin düzenini koruyabilesin. Tasarruf et, fazla savurgan olma ki, ocağın devamlı tütsün. Eşine sahip ol ki, evine bağlı kalsın. Anadolu kadınları sosyal yardımlar yanında ekonomiye önemli katlı sağlayan çeşitli el sanatlarında uğraşı vermişlerdir. Çadırcılık, keçecilik, halı, nakışçılık, örgücülük, kilim dokumacılık, oya dantelcilik ve kumaş üretiminde ve bunlardan giysi yapılmasında etkinlik göstermişlerdir. )
- ÂHİR[Ar.] ile ÂHAR[Ar.]
- AHMÂ[Ar. < HAMÂ] ile AHMÂ[Ar. < HAMİYYET] HAMİYET
( Kayınbirâderler. İLE [daha/çok/pek] Hamiyetli. )
- AHMES[Ar.] ile AHMEZ[Ar.]
( Kuvvetli, en yiğit kişi. | Katı [yer]. İLE Sağlam, çok sağlam ve dayanıklı. | Suyun içinde sürekli açılıp kapanan ve "denizağzı" denilen bir hayvan. )
- AHNÂ'[Ar.] ile AHNÂ'[Ar.]
( Çapraz ve aykırı işler. | Çarpık ve eğri şeyler. İLE Çok alçakgönüllülük gösteren kişi. )
- AHRAS[Ar.] ile AHRÂS[Ar. < HÂRİS] ile AHRAZ[Ar.]
( Dilsiz. İLE Koruyucular, muhafızlar. İLE Kirpikleri dökülmüş, çipil gözlü kişi. )
- AHRES[Ar.] ile AHREŞ[Ar.]
( Eski [şey]. İLE Sert, katı [şey]. )
- AHŞÂ[Ar.] ile AHŞÂ'[Ar. < HAŞÂ]
( [daha/çok/pek] Korkunç. İLE Gövdede bulunan bağırsaklar, ciğer gibi şeyler, içirik. | Cihetler, mahaller, bölgeler. )
- AHSEN[Ar.] ile AHZEN[Ar.]
( Pek güzel. İLE Çok hüzünlü, kederli. )
- AHÛ[Ar.] ile ÂHÛ[Ar.]
( Kardeş. | Dost. İLE Ceylan, karaca. | Güzellerin gözü. )
- AHZÂR[Ar. < HAZER] ile AHZAR[Ar.]
( Endişeler, ihtiyatlar. İLE Yeşil. )
- AKALEM ile/||/<> AKALEM
( Saltanat sancağı. İLE/||/<> Yedi Osmanlı saltanat sancağından birinin adı. )
- AKAM[Ar.] ile AKAM[ka uzun okunur]
( Kısırlık. İLE Kısır, çocuksuz. | Tedavi olanağı bulunmayan hastalık. [ÂKIM: Kısır. | Verimsiz.] )
- AKD[Ar.] ile AHD[Ar.]
- AKD/AKİD[Ar.] ile/ve/||/<> ÂKİD[Ar. çoğ. AKADE]
( Bağ, bağlama, düğümle(n)me, bağlanma. | Sözleşme, kararlaştırma. | Kurma, düzme. | Nikâh. | Düzyazıyı, koşuğa çevirme. İLE/VE/||/<> Sözleşmenin/nikâhın tarafları, sözleşen kişi/ler. | Çeviriyi yapan. )
- AKÎB[Ar. < AKEB] ile ÂKİB[Ar.]
( Bir diğerinin arkasından gelen. İLE Önce. )
- AKÎK[Ar.] ile AKÎK[Ar.]
( Çoğunlukla kırmızı renkte olan bir cins değerli taş. İLE Bunaltıcı sıcak/lık. )
- AKNÂ[Ar.] ile AKNA'[Ar.]
( İnce, yumru burunlu. İLE En çok kanaat eden. )
- AKRÂ[Ar.] ile AKRA'[Ar.]
( Arkalar, sırt. İLE Başındaki saçlar dökülmüş, dazlak. | Çıplak dağ. )
- AKSAT[Ar.] ile AKSÂT[Ar. < KIST]
( Kuru ayaklı hayvan. İLE Hisseler, nasipler, paylar. )
- AKTA[Ar.] ile AKTÂ'[Ar.]
( Eli kesik. İLE Kesmeler, kırılmalar. | İlgiyi kesmeler. | Beylik arâziler. )
- ÂL[Ar.] ile ÂL[Ar.] ile ÂL[Ar. < ULÜVV]
( Hîle, düzen, dek. İLE Aile. | Evlât. | Sülâle. İLE Yüce, yüksek. )
- ALÂ[Ar.] ile ALÂ, ALE[Ar.] ile A'LÂ ile ÂLÂ[Ar. < EYL] ile ÂLÂ[Fars.]
( Rütbece yükseklik, büyüklük, şeref, şan. İLE Üst, üzere. İLE [daha/çok/pek] Yüksek. İLE İhsanlar. İLE Kirleten. )
- ALAK[Ar.] ile ÂLÂK[Ar.]
( Pıhtılaşmış kan. | Sülük. İLE Sakız. )
- ALÂMET[Ar.] ile ÂYET[Ar.]
- ALENÎ[Ar.] ile/ve/||/<> ÂŞİKÂR[Ar.]
( Açık, ortada, meydanda, herkesin içinde olan/yapılan. İLE/VE/||/<> Açık, apaçık, belirli, ortada, meydanda. )
- ALENÎ[Ar.] ile ÂŞİKÂR[Ar.] ile ÂYÂN[Ar.] ile BÂRİZ[Ar.] ile BEDİHÎ[Ar.] ile DEFİSİTER ile MUBÎN ile MÜNHAL[Ar.] ile MÜSTEHCEN[Ar.] ile SARÎH[Ar.] ile ÜRYÂN[Ar.] ile VÂZIH[Ar.]
( Açık. )
- ÂLÎ[Ar. < ULÜVV] ile ÂLÎ[Ar.] ile ALÎ[Ar. < ÂLET]
( Yüce, ulu. Kemâlâtı kendinde toplayan. | Kişi adı. İLE/< Ebû Tâlib'in oğlu ve Hz. Muhammed'in damadı, dördüncü halife. İLE/< Âlete ait, âletle ilgili. | Yemin edici/eden. )
- ALÎM[Ar.] ile ÂLİM[Ar.]
( Önceden bilmeme olasılığı olmayan. İLE Sonradan bilen. )
( Âlim denilebilir ama ALÎM denmez. Allah'ın adıdır.[El-Alîm] "Abdul Alîm" olabilir ama sadece "Alîm" olmaz/denmez. )
- ALLÂH[Ar.] ile ALLÂHUMME[Ar.]
- ALLÂHU A'LEMU Bİ-ZÂTİHÎ[Ar.] ile ALLÂHU A'LEMU Lİ-ZÂTİHÎ[Ar.]
- ALLÂM[Ar.] ile ALLÂME[Ar.]
- AM[Ar.] ile ÂM[Ar. çoğ. A'VÂM] ile AMM[Ar. çoğ. AMMÂT] ile ÂMM[Ar. < UMÛM] ile HAMM[Ar.] ile HAM[Ar.]
( Sevgi. | İstek, istemek, istenilen. | Dişillik örgeni, vajina. İLE Yıl, sene. İLE Amca. İLE Genel/umûmî, herkese ait. İLE Şiddetli hararet. )
- AMÂ[Ar.] ile A'MÂ[Ar.] ile AMA[Ar.]
( Körlük, görmezlik, manevi körlük, bilgisizlik. | Yağmur bulutları. | Altında ve üstünde hava bulun(may)an bulut. İLE Kör. | Bilgisiz/cahil. İLE Bağlaç, fakat. )
- ÂMÂK[Ar. < MAAK/MAUK] ile A'MÂK[Ar. < UMK]
( Göz pınarları. İLE Derinlikler. )
( A'MÂK-I HAYAL adlı kitabı okumanızı salık veririz... )
- ÂMM[Ar.] ile AMR[Ar.]
- AN'ANÂT[Ar.] ile ANANAT ile ANÂNET[Ar.]
( Gelenekler, rivâyetler. İLE Üçlü çatal.[Dirgen/diren benzeri bir araç.] İLE Eşeysel güçsüzlük, iktidarsızlık. )
- AN[Ar.] ile ÂN[Ar.]
( -dan, -den. [ANH, ANHÂ] İLE En kısa süre. )
- ANÂ'[Ar.] ile ÂNÂ'[Ar. < ÂNÎ] ile A'NÂ'[Ar. < İNV] ile ANA[Ar.]
( Güçlük, zahmet, meşakkat. İLE Gece yarısı vakitleri. İLE Taraflar, nâhiyeler. İLE "Anne" sözünün/hitabının kısaltılmışı. )
- ÂNAK[Ar.] ile A'NÂK[Ar.] ile A'NÂK[Ar. < UNK]
( Çok/en zarif. İLE Boynu uzun [kişi]. İLE Boyunlar, gerdanlar. | Yaprak sapları. | Rüzgârla kalkan toz bulutu. )
- ÂNÂN[Fars. < ÂN] ile ANÂN[Ar. < ANÂNE] ile A'NÂN[Ar. < UNK]
( Onlar. İLE Bulutlar. İLE Ağacın ucu. | Ufuklar. )
- ANÂNE[Ar.] ile AN'ANE[Ar. çoğ. AN'ANÂT]
( Bir bulut. İLE Gelenek, rivâyet. | Açıklamalar, tafsîlât. )
- ANBAR[Fars.] değil/yerine/= AMBAR
- ÂNESTU Bİ BASARÎ[Ar.] ile AHSESTU Bİ BASARÎ[Ar.]
- ÂNÎ[Ar.] ile ÂNÎ[Ar.] ile ÂNÎ[Ar.] ile A'NÎ[Ar.]
( Alçakgönüllü. | Köle. | Meşgul. | Mustarib. | İşçi. | Müfettiş. | Tahsildar. [dişil ÂNİYE] İLE Bir an içinde, hemen, o anda, derhal. İLE Olmuş, kemâle ermiş. İLE Yâni. )
- ÂNİD[Ar.] ile ANÎD[Ar. < İNÂD]
( İnat eden, inatçı. İLE Çok inatçı. )
- ANÎF[Ar. < UNF] ile ÂNİF[Ar.]
( Sert, şiddetli. | Kaba/kötü tutumda bulunan. İLE Pek yakında geçen. )
- ÂNÎSE[Ar.] ile ÂNİSE[Ar.]
( Sıkı bağlı şey. | Koyulaşmış/katılaşmış akıcı maddeler. [kan ya da mürekkep gibi] İLE Cana yakın kız/kadın. )
- ARÂ'[Ar.] ile ÂRÂ'[Ar. < RE'Y] ile -ÂRÂ[Fars.]
( Bölge, mıntıka/mıntaka. İLE Oylar. İLE Süsleyen, bezeyen. [Dil-ârâ] )
- ARAB[Ar.] ile ÂRÂB[Ar. < İREB, İRBE] ile A'RÂB[Ar. < ARAB]
( Irak, Şam, Hicaz, Yemen, Mısır'da ve Afrika'nın kuzeyinde bulunan semitik kavmin genel adı. İLE Akıllar, zekâlar. | Hâcetler. | Hîleler, dekler, oyunlar. İLE Çöl Arapları. )
- ARABÎ[Ar.] ile A'RÂBÎ[Ar. çoğ. EÂRÎB]/[Fars. BÂDİYE-NİŞÎN]
( Arap budununa/kavmine ait olan/lar. | Arapça, Arap dili. İLE Çölde yaşayan Arap. )
- ÂRÂM[Ar. < İREM] ile ÂRÂM[Fars.]
( Çölde, özellikle konulan belirteç/nişan. İLE Durma, eğlenme, dinlenme. | Yerleşme, dinlenme, karar kılma. )
- ÂRÂMÎ[Fars.] ile ÂRÂMÎ[Fars.]
( Dinlenme, rahatlık. | Ârâmca [semitik dillerden]. İLE İstanbul'da doğmuş ve vefât etmiş bir Mevlevî şairi. [ö. 1630] )
- ARÂZİ[Ar. < ARZ] ile A'RÂZÎ[Ar.]
( Yerler, topraklar. İLE Ârızî, tesâdüfî, rastgele. )
- ÂREC[Fars.] ile AREC ile A'REC[Ar.] / LENG[Fars.]
( Dirsek. İLE Topallık. İLE Topal, aksak. )
- Ârî"[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< ÂRÎ[Ar. < URY/E]
( İran'dan geçerek Kuzey Hindistan'a yerleşen, eski bir kavim olan Aryalar ya da "bu toplumdan olduğunu savunan kişi". | Hint-Avrupa dil ailesinden olan ["ırk", "topluluk" ya da "kişi"]. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Arınmış, soyutlanmış olan. | Çıplak. )
- ARI[Ar.] ile ARI[Ar.] ile ÂRÎ[Ar.] ile ÂRÎ[Ar.] ile ÂRÎ[Ar.]
( Sade, temiz. | Yabancı şeylerden arınmış, katışıksız, saf, halis, öz. | Günahsız. İLE Zar kanatlılardan, bal ve bal mumu yapan, iğnesiyle sokan böcek. İLE Çıplak. | Hür. | -sız. İLE Hint-Avrupa dil ailesinden olan topluluk/kişi. İLE Evet. )
( Dünyada, 20.000'e yakın arı türü bulunmaktadır. )
( ... cum APIS MELLIFICA )
- ÂRİM[Ar.] ile ARİM[Ar.]
( Uygunsuz, hoşa gitmez, ters. İLE İnatçı, kafa tutan. )
- ÂRİŞ[Ar.] ile ARÎŞ[Ar.]
( Anlam/mânâ, kavram/mefhum. İLE Asma çardağı. | Samandan yapılmış bir çeşit ev. | Sundurma. )
- ÂRIZ[Ar. < ARZ] ile ÂRIZÎ[Ar. < ÂRIZ]
( Gelen. | Rastlantısal olay. | Dağ, bulut vs. gibi görünmeye engel olan her şey. | Yanak. İLE Sonradan çıkan. | Gelip-geçici, muvakkat. )
- ÂRİZ[Ar.] ile ARÎZ[Ar.] ile ARÎZ[Ar. < ARZ]
( Ardıç ağacı. İLE Semiz. | Enli, geniş. | Alçakgönüllü, lâtif, lâyık. İLE Geniş, enli. )
- ÂRIZA[Ar.] ile ARÎZA[Ar. < ÂRIZ]
( Engebe. | Aksama, aksaklık. | Bir notanın sesini yarım ton yükseltmek, alçaltmak ya da eski durumuna getirmek için notanın soluna konulan diyez, bemol ve bekar belirteçlerinin ortak adı. İLE Küçüğün büyüğe yazdığı yazı. )
- ÂRIZÂN[Ar.] ile ÂRIZÂN[Ar. < ÂRIZ] ile ÂRIZÎ[Ar. < ÂRIZ | çoğ. AVÂRIZ]
( İki yanak. İLE Geçici olarak. | Tesadüfen, rastgele. İLE Sonradan çıkan. | Gelip geçici, muvakkat. )
- ARS[Ar.] ile ARS[Ar.]
( Sevinç, ferahlık. İLE Yıldırımlı gök gürültüsü, yıldırım. )
- ARÛSİYE ile/||/<> AŞAR/ÖŞÜR ile/||/<> AVÂRIZ ile/||/<> BÂÇ/BÂC[Fars.] ile/||/<> BÂD-I HAVA ile/||/<> BERAYA ile/||/<> CİZYE ile/||/<> ÇİFT BOZAN ile/||/<> GEVARE ile/||/<> HİM ile/||/<> İMDADİYE ile/||/<> İRÂD-I CEDÎD ile/||/<> LEZ ile/||/<> MAKİRİYE ile/||/<> OTLAKİYE ile/||/<> REAYA ile/||/<> TAPU ile/||/<> ZEAMET
( Yeni evlenen erkeklerden alınan bir tür vergi. İLE/||/<> Müslümanlardan 1/10 oranında alınan toprak vergisi. İLE/||/<> Osmanlılarda önceleri halktan yalnız olağanüstü durumlarda, sonraları ise sürekli olarak toplanan vergi. İLE/||/<> Pazar/gümrük/yol/köprü vergisi. İLE/||/<> Topraksız köylüden alınan kazanç vergisi. İLE/||/<> Vergi ve haraç vermeyen Müslüman ahaliye verilen ad. İLE/||/<> Eskiden müslüman olmayanlardan alınan bir çeşit vergi. İLE/||/<> Osmanlı Devleti'nde nedensiz yere toprağı işlemeyi bırakanlardan alınan vergi. İLE/||/<> Turfanda sebze meyvelerden alınan vergi. İLE/||/<> Bingazi ve Trablusgarp'tan alınan bir çeşit vergi. İLE/||/<> Savaş giderlerini karşılamak için alınan vergi. İLE/||/<> III. Selim'in Nizâm-ı Cedîd Ordusu için oluşturduğu, bazı vergileri kapsayan hazine. İLE/||/<> Trablus ve Bingazi'deki hurma ve zeytin ağaçlarıyla kuyulardan aldığı vergi. İLE/||/<> İskelelerden alınan vergi. İLE/||/<> Malı otlaklardan alınan vergi. İLE/||/<> Bir sultanın yönetimi altında vergi veren halk için kullanılan bir terim. Genellikle yetiştirdiği ve ürettiği mallardan vergi ödeyen köylüler için kullanılır. Böylece, toplum tabakalarından köle ve esirlerin üstünde, kentli esnaf ve tüccarların altındaki, tarımla uğraşan halk topluluğu demektir. Osmanlı'da ise bu terim zamanla özelleşerek müslüman olmayan tebaaya ayrılmıştır.[Reaya hukukunun düzenlenmesi Hz. Peygamber'in ehl-i zimmete verdiği ahidnamelerle başlar. Fetih yıllarında İslâm ordularının kumandanları ile dört halife, Hz. Peygamber'in yolunda giderek yeni açılan ülkeler halkına ahidnameler vermiştir. Bu ahidnamelerde, zimmeti kabul eden kent ve köy halkının, nüfuslarına ve gelirlerine göre tayin edilen vergi karşılığında korunması sağlanırdı.] İLE/||/<> Hazine arazisini ekip biçenlerin ödediği vergi. İLE/||/<> Osmanlı toprak düzeninde yıllık geliri 20.000 akçeyle 100.000 akçe arasında olan topraklar ve bu topraklardan alınan vergi. [Eyalet merkezlerinde oturan üst düzey yöneticilere(hazine ve tımar defterdarına, sancaklardaki alay beylerine, kale dizdarlarına, divan kâtiplerine, vs.) verilirdi.] )
- ARÛZ[Ar.] ile/değil ARÛS[Ar.]
( Yan, taraf. | Yanak. | Yol. | Usul. | Hecelerin uzunluğu ve kısalığı esasına dayanan, belirli kalıpları, Türk, Fars, Efgan, Pakistan ve kısmen Hindistan nazımlarında kullanılan vezin. [Arap dilcilerinden İmam Halil'in, eski Arap şiirlerini esas tutarak bir düzene bağladığı söylenegelen] | Arap nazmında beytin birinci dizesinin son bölümü.[bizde yoktur!] İLE Gelin. [ŞEB-İ ARÛS: Düğün gecesi.] | Hüsrev Perviz'in sekiz hazinesinden biri. | Kükürt. )
- ARZ[Ar.] ile ARZ[Ar.] ile ÂRZ[Ar.] ile ARZ[Ar.]
( Bir büyüğe sunma, gösterme, önüne koyma. İLE Dünya. | Toprak. İLE Ardıç ağacı. İLE En, genişlik. | Enlem. )
- ARZÎ[Ar.] ile ARZÎ[Ar.]
( Toprağa ait, toprakla ilgili. İLE En ile ilgili. )
- ÂS[Ar.] ile ÂS[Ar.]
( Mersin ağacı. İLE Değirmen. | Kakum denilen bir hayvan. )
- AŞÂ'[Ar.] ile A'ŞÂ[Ar.]
( Geçimi/maişeti için çok çalışan. İLE Gözleri "dumanlı" kişi. | Çeşitli yüzyıllarda yaşamış birkaç Arap şairinin adı. )
- ASÂ[Ar.] ile ÂSÂ[Ar.] ile -ÂSÂ, ÂSÂY[Ar.] ile A'SÂ[Ar.]
( Değnek, sopa. | Dervişlerin taşıdıkları sopa. İLE Esneme. | Ciddilik, vakar. | Süs, bezek. İLE ... gibi. İLE Değnekler, sopalar. )
- ÂSÂB[Ar. < ESEB] ile ÂSÂB[Ar.] ile A'SÂB[Ar.]
( Gövdenin alt kısmında çıkan kıllar, kasık kılları. İLE Sinir, damar. İLE Sinirler. )
- ÂSÂL ile ÂSÂL[Fars.] ile ÂSÂL[Ar. < ASÎL]
( Ahlâk. İLE Temel, kök. İLE İkindi ile akşam ya da yatsı arasındaki zamanlar. [Bİ-L-GUDÜV-Vİ VE-L-ÂSÂL: Sabah-akşam.] )
- ASALE[Ar.] ile ASÂLÉ[Ar.]
( Çok zehirli bir yılan. İLE Bal peteği. )
- ÂŞÂM[Fars.] ile ÂŞÂM[Fars.]
( Yiyecek ve içecek. İLE İçen, içici. )
- ÂSÂR[Ar. < ESER] ile ASAR[Ar.] ile ÂSÂR[Ar. < ISR] ile ASÂR[Ar.] ile A'SÂR[Ar. < ASR] ile AS'AR[Ar.]
( İzler, nişâneler, alâmetler. | Âbideler. | Gelenekler, öyküler. İLE Toz. [GUBÂR] | Sığınak, sığınılacak yer. [MELCE'] İLE Görevler. | Yükler. | Kabahatler, cürümler. İLE Fakirlik. İLE Yüzyıllar. İLE Pek kibirli. | Çarpık yüzlü. )
- ASEBİ ile/||/<> ÂSİ ile/||/<> CELÂLÎ
( Hırçın ve sinirli kişi. İLE/||/<> Yasalara başkaldıran, isyan eden. İLE/||/<> İlk olarak Yavuz Sultan Selim döneminde ortaya çıkan Bozoklu Derviş Celal'in adamlarına ve ondan yana olanlara sonraları da türeyen eşkıyaya verilen ad. )
- ASEL[Ar.] ile A'SEL[Ar.] ile ASER[Ar.]
( Bal. | Cennetteki dört sudan biri.[AHLÂT: İnsandaki dört sıvı.] İLE Eğri olan katı şey. | Eğri dişli ya da bacaklı kişi. İLE Solaklık. )
- ASER[Ar.] ile A'SER[Ar.]
( Solaklık. İLE Pek zor ve çetin, dayanılması çok güç. | Solak. )
- ASHAR[Ar.] ile ASHÂR[Ar. < SIHR]
( Saçı kızıl olan. | Kırmızı tüylü. İLE Evlenme dolayısıyla erkek tarafı akrabalar, güveyler. )
- ÂSÎ[Ar. < ESER] ile ASÎ ile ASÎ, ASİYE ile ÂSÎ[< İSYÂN, çoğ. USÂT] ile ÂSÎ ile ÂSÎ[Fars.]
( Ahlâkı bozuk, ahlâksız, çapkın. İLE Uygun, elverişli. İLE Çok isyancı. İLE Karşı gelen. | Haydut, şakî. | Günahkâr. İLE Hekim, cerrah. İLE Kederli, mahzûn. )
- ÂŞÎ[Ar.] ile ÂŞÎ[Ar.] ile AŞÎ[Ar.]
( Aşçı. İLE Akşam yemeği yiyen. | Gidip, uzaklaşan. İLE Tavuk karasına tutulmuş. | Akşam. | Akşam yemeği. )
- AŞİB[Ar.] ile AŞÎB[Ar.]
( Çok otlu. İLE Bol otlu. )
- ÂŞİKÂRE ile/ve/değil ÂŞIK-ÂNE
- ASÎL[Ar.] ile ASÎL[Ar. < ASL]
( Öğleden sonranın son bölümü, akşamüstü. | Ölüm. İLE Sağlam. | İyice kökleşmiş. | Kendi adına hareket eden. | Edepli, terbiyeli. )
- ASÎL[Ar.] ile ASÎLE[Ar. çoğ. ASÂİL]
( Öğleden sonranın son bölümü, akşamüstü. | Ölüm. İLE Öğleden sonranın son bölümü, akşamüstü. | Bir şeyin bütünü. | Ölüm. )
- AŞÎR[Ar.] ile ÂŞİR[Ar.]
( Onda bir [1/10]. | Samimi dost ve arkadaş. | Koca. İLE Onuncu. | Öşür toplayan. )
- ÂSİR[Ar.] ile ÂSİR/ÂSİRE[Ar.] ile ÂSİR/ÂSİRE[Ar.] ile ASÎR[Ar.] ile ASÎR[Ar.] ile ASÎR[Ar. < USRET]
( Bir söylenceyi/efsaneyi aktaran/nakleden. İLE Ayağı kayan. İLE [Üzüm ve benzerleri gibi şeyleri] Şırasını ya da yağını almak üzere sıkan. İLE Bitişik komşu. | Karmakarışık, dolaşık. İLE Şırası ya da yağı alınmak üzere sıkılmış şey, usâre. İLE Zor, güç, zahmetli. | Titiz. )
- ÂSİRE[Ar.] ile ASÎRE, SECÎR[Ar.]
( ... İLE Posa, cibre. )
- ÂSİTÂN[Fars.] ile ÂSİTÂN[Fars.]
( Eşik. İLE Müneccimlerin hesaplarına göre insan hayatının uğursuz dakikaları. )
- ÂSİTÂN[Fars.] ile ÂSTÂN[Fars.]
( Eşik. İLE Eşik, ayakkabılık. | Dergâh, tekke/tekye. )
- ÂSİYE[Ar.] ile ÂSİYE[Ar.] ile ÂSİYE[Ar.]
( Sütun, direk, kolon. | Kederli, üzüntülü [kadın]. İLE Hz. Mûsâ'yı, Nil'den çıkararak büyütüp yetiştiren Firavun'un eşinin adı. İLE İsyancı kadın. )
- ASKA'[Ar. < SUK] ile ASKA'[Ar.]
( Bölgeler. | Çeşme duvarlarının bölmeleri. İLE Kanarya. [kuş] )
- AŞKÂR[/Â/E], ÂŞİKÂR/E[Ar.] ile AŞKAR[Ar.]
( Belirli, açık, meydanda. İLE Koyu al. | Kızıl saçlı adam. | Doru[gövdesi kızıl, ayakları ve yelesi kara] at. )
- ASKER[Fars.] ile ASKER, CÜND[Ar.], LEŞKER[Fars.]
( Devredici, seyyar. İLE Er. )
- ASKERÎ ile/değil ASGARÎ
- ASLA'[Ar.] ile ASLA'[Ar.]
( Dazlak, başının ön tarafındaki saçlar dökülmüş olan. İLE Hiçbir zaman/vakit. )
- ASMA[Ar.] ile ASMA[Ar.] ile ASMA'[Ar.] ile ASMÂ[Ar.] ile ASMAH[Ar.]
( Asma işi/durumu. | Asılmış, asılı. | İLE Asmagillerden, dalları çardak üzerine yayılan üzüm vb. bitkiler. | Belirli bir tür üzüm veren bitki. [Lat. VITIS] İLE Uyanık ve "gözü açık" olan. | Keskin kılıç. İLE Eğri elli/bacaklı. İLE Pek kahraman, çok şecâatli. )
- ASÛF[Ar.] ile ASÛF[Ar. < ASF]
( Çok şiddetli rüzgâr. | Hızlı yürüyen. İLE Çok zulüm eden. )
- ASÛM[Ar.] ile ASÛM[Ar.]
( Geçimi/maişeti için çok çalışan. İLE Obur, açgözlü. )
- AŞVE[Ar.] ile AŞY[Ar.]
( Akşam karanlığı. | Akşam yemeği. İLE Akşam yemeği. )
- ATA[Türkçe] ile ATÂ'[Ar.]
( Baba. | Dedelerden/büyükbabalardan her biri. | ATATÜRK sözcüğünün kısaltılmış biçimi. İLE Bağışlama, bahşiş. [> TEÂTÎ] )
- ATAL[Ar. çoğ. A'TÂL] ile ÂTÂL[Ar. < ITL]
( Gövdenin örtülü olmayan bir yeri. [özellikle ense] | Tüm gövde. | Bir kişinin güzelliği. İLE Koltuk altları. | Böğürler. | Yanlar, kenarlar. )
- ATBÂ'[Ar. < TIB] ile ATBA'[Ar.] ile ATBÂ[Ar. < TABY]
( Dereler, kanallar. İLE En pis. İLE Meme başları. )
- ATHÂR[Ar. < TÂHİR] ile ATHAR[Ar.]
( Hanımların, âdet ve doğumdan kurtuldukları zamanlar. İLE Çok temiz olan. )
- ÂTÎ[Ar. < İTYÂN] ile ÂTÎ/ÂTÎYE[Ar. < UTV] ile ATÎ[Ar.]
( Gelecek, gelen [kişi ya da şey]. | Gelecek zaman, istikbal. | Önde, aşağıda. İLE İsyân eden, kafa tutan. İLE İnatçı, "kalın kafa/lı". )
- ÂTİK[Ar. çoğ. AVÂTİK] ile ÂTİK[Ar.] ile ATÎK/ATÎKA[Ar. < ITK]
( Sırtın üst bölümü. İLE Berrak, sâf; karışmamış, değerli/kıymetli. İLE Eski. | Hür. | Güzel, genç kız. | Asîl. | Hz. Ebû Bekir'in takma adı/lâkabı. )
- ATLAS[Yun.] ile ATLÂS[Ar. < TALAS]
( Düz, havsız, tüysüz. | Büyük harita. | Atlas Denizi. | Dünyanın, bir ülkenin/bölgenin, fiziksel ve siyasal coğrafyası ile ekonomi, tarih gibi konularda, toplu, tutarlı bilgi vermek için biraraya getirilmiş coğrafya haritaları derlemesi. | Bir kitabın sonuna eklenen ya da bir konuyu açıklamak için hazırlanmış resim ya da levhaların tümü. | Boyun omurlarının, üstten birincisi. İLE Eskitmeler. | Eski, aşındırılmış. )
- AVÂM[Ar. < ÂMM] ile A'VÂM[Ar. < ÂM]
( Herkes, kaba ve cahil halk, ayak takımı. İLE Yıllar, seneler. )
- AVÂZ ile ÂVÂZ[Fars.] ile A'VÂZ[Ar. < İVAZ]
( Nefret. İLE Ses, sedâ. İLE Bedeller, karşılıklar. )
- AVEZ[Ar.] ile A'VEZ[Ar.]
( Fakirlik, sıkıntı. İLE Anlaşılması güç şiir. | Anlamı anlaşılmaz şey. )
- AVNÎ ile/ve/||/<> SELİMÎ ile/ve/||/<> MUHİBBÎ ile/ve/||/<> ADLÎ ile/ve/||/<> MURÂDÎ ile/ve/||/<> NECİB ile/ve/||/<> İLHÂMÎ
( [şiirlerinde kullandığı takma ad/mahlas]
Fatih Sultan Mehmet'in. İLE/VE/||/<> Yavuz Sultan Selim'in. İLE/VE/||/<> Kanunî Sultan Süleyman'ın. İLE/VE/||/<> II. Bayezit'in. İLE/VE/||/<> III. Murad'ın. İLE/VE/||/<> III. Ahmed'in. İLE/VE/||/<> III. Selim'in. )
- AYÂ[Ar.] ile ÂYÂ[Fars.], ACABA[Ar.] ile A'YÂ[Ar.] ile AYA[Ar.]
( Yeteneksiz/kabiliyetsiz, kudretsiz. | Tedavi edilemez, iyileştirilemez. İLE Şüphe ve tereddüt bildiren edat. İLE Daha ya da en kudretsiz, hiç iktidarı olmayan. İLE El/avuç içi, ayak tabanı. | Yaprakların düz ve parlak bölümü. )
- AYAN/AYÂN[Ar. < İYÂN] ile ÂYAN/Â'YÂN[Ar. < AYN]
( Belirli, açık. İLE Gözler. | İleri gelenler. | Meşrûtiyet dönemlerinde danışma meclisi niteliğindeki Âyan Meclisi üyeliği yapmış kişilerin her biri. )
- AYÂN ile/||/<>/> AYÂN-EŞRÂF
( Bir bölgenin ileri gelenlerine verilen ad. İLE/||/<>/> Derebeyi konumuna ulaşan taşra ileri gelenlerine verilen ad. )
- AYNÂ[Ar. < ÎYN] ile AYNA[Fars.] ile AYNA[Ar.]
( İri ve güzel gözlü. İLE Işığı yansıtan, varolanların görüntüsünü veren, cilâlı ve sırlı cam. İLE Atların diz kapağı. )
- AYNİ[Ar.] ile AYNÎ[Ar.] ile AYNÎ[Ar.]
( Hep o, başkası değil. | Tıpkısı. İLE Gözle ilgili. İLE Para olarak değil, maddî/eşya olarak verilen. )
- ÂZÂDE[Fars.] ve ÂMÂDE[Fars.]
( Başıboş, erkin, serbest olarak. İLE Hazır. )
- AZÎM/E[Ar. < AZAMET] ile ÂZİM[Ar. < AZM]
( Büyük, ulu, iri. İLE Niyetli, kesin karar veren. )
- ÂZİME[Ar.] ile ÂZİME[Ar.]
( Kıtlık yılı. İLE Cuma günü. | Bayram günü. )
- ÂZÎR[Ar.] ile ÂZÎR[Ar.] ile ÂZÎR[Ar.]
( Ağrı, sızı, akıntı, ıstırap. | Azar. İLE Özür, özür dileyen. İLE Biçilmiş ekinin tarlada satılması. )