Toplam 384 FaRk bulunmaktadır

Sayfa 2 / 3


- AKŞEMSETTİN CAMİİ ile/ve AKBIYIK SULTAN CAMİİ (KIBLET'ÜL MESÂCİD CAMİİ)

( ... İLE/VE En uctaki cami.[Sultanahmet'ten Cankurtaran'a giden tren altgeçidinin yanındaki cami. İsmail Dede Efendi Evi'nin yolu üzerinde.] )


- ALAY KÖŞKÜ

( Sultanların, saraylardaki halkı selâmladığı ve törenleri izlediği köşkler. )


- AMBARLAR ile AMBARLI

( Cevizlibağ - Zeytinburnu'nda. İLE Avcılar'da. )


- ANADOLU HİSARI(GÜZELCEHİSAR/YENİCEHİSAR) ile/ve ANADOLU HİSARI

( Kale. [65 x 80 m.lik bir alanı kaplar. Duvarları 2.5 m. kalınlığındadır. 3 kulelidir.] İLE/VE Semt. [Adını bu kaleden almıştır] )


- ANADOLU HİSARI ile/ve ANADOLU KAVAĞI ile/ve ANADOLU FENERİ

( Kanlıca - Kandilli arasındadır. İLE/VE Boğaziçi'nin kuzeyinde, Karadeniz'in başlangıcındadır. )


- ANADOLU ile ASYA (KITASI)


- ANEMAS KULESİ VE ZİNDANLARI ile/ve HERAKLEUS BURÇLARI


- ARKEOLOJİ MÜZESİ


- ÂŞİYAN MEZARLIĞI değil KAYALAR MEZARLIĞI

( ÂŞİYAN[Fars.]: Yuva, ev. | Kuş[bülbül] yuvası. )

( ÂŞİYAN KÖŞKÜ: Tevfik Fikret'in yaptırdığı köşk. )


- ASLANLI YALI = SAİD HALİM PAŞA YALISI


- ATAKÖY ile/ve/<> ŞİRİNEVLER


- (ATİK) İBRAHİM PAŞA CAMİSİ ile İBRAHİM PAŞA CAMİSİ / MUHSİNE HATUN CAMİSİ

( Bayezıd'ta. İLE Kumkapı'da. )

( 1477'de. İLE 1532'de. )


- AYAKKABI/BAŞMAK ile AYAKAPI

( ... İLE Fener-Balat'taki kapı. )


- AYASOFYA MİNARELERİ'NDE:
MİMAR SİNAN DÖNEMİ ile FATİH DÖNEMİ

( [müze girişi itibariyle] Sol taraftakiler. İLE Sağ taraftakiler. )


- AYASOFYA MÜZESİ ve TOPKAPI SARAYI ve/||/<> HALUK DURSUN ve/||/<> KUMRULAR

( Makam odasını kumrulara terk eden bürokrat: Haluk Dursun

"Topkapı Sarayı'nda müdürlük yaptığım dönemde, makam odamda otururken bir kumrunun açık pencereden girerek avizenin etrafında uçtuğunu gördüm. Hiç kımıldamadan seyretmeye başladım.

Kumru, sanki tavaf eder gibi odanın her tarafında dolaştı, avizenin üzerine kondu, bir süre oturdu. Sonra geldiği gibi uçup gitti. Biraz sonra yanında başka bir kumru ile tekrar geldi. Bu sefer sanki bir ev (saray) sahibi edasıyla onu gezdirdi. Yeni geleni elinden, (kanadından) tutar gibi aldı ve avizenin içine oturttu. Bir süre koklaştılar. Sonra uçup gittiler.

Ertesi gün ikisi birlikte ağızlarında dal parçacıkları ile geri geldi ve avizenin içine bir yuva kurmaya başladılar. Yuva birkaç gün içinde kuruldu.

Olup biteni hiç ses çıkarmadan izliyordum. Dişi kuş, yumurtlama hazırlığı yapıyordu.

Galiba onlar da beni izliyordu ki, hiç tedirgin olmuş gibi görünmüyorlardı. Buna karşılık dışarıdan odaya başka biri girince, hemen ürküp pencereden kaçıyorlardı. Baktım olmayacak, makam odamı onlara bırakıp hemen karşıda bulunan küçük bir odaya geçtim.

Bir gün, televizyon çekimi için Topkapı Sarayı'na gelen gazeteci dostum rahmetli Savaş Ay, "Hocam, niye bu küçücük odada oturuyorsun?" diye sordu.

"Ben hâlden anlarım, bir kumru arkadaşım, sevgilisine, “ben seni saraylarda yaşatacağım" diye söz vermiş, insan yuva kurana yardımcı olmaz mı?" dedim.

"Hocam, ne olur göster şu yuvayı bana” dedi ve kapıdan odadaki yuvanın fotoğrafını çekti.

Ertesi gün beni Ankara'dan arayan arayana...

"Derhal makam odası açılsın, kumruların yuvası dağıtılsın, saray bakımsızlıktan perişan olmuş görüntüsü verilmesin" dediler.

Meğer Savaş Ay haber yapmış bizim kumrunun öyküsünü...

Hemen aradım, “üstad sen ne yaptın?” diye sordum.

"Hocam bu kadar güzel malzeme (haber) buldum, yazılmaz mı Allah aşkına" dedi.

"Gazetede sabah toplantısında anlattım, herkes ayağa kalktı ve seni alkışladı" diye ekledi.

Sadece gazetedekiler değil Ankara da ayağa kalktı sayende" diye yanıt verdim.

Şimdi ne yapacaktım? Çifte kumrulara kol kanat gerip onların saadetlerini korumaya mı çalışacaktım, yoksa odayı kullanıma açarak bir yuvanın dağıtılmasına mı neden olacaktım?

Bir biçimde, ya ben makamı, ya da o kumrular makam odamdaki yuvalarını kaybedeceklerdi.

Akşama kadar bakanlıktan beni aramayan kalmadı...

“En azından yumurtadan yavru kuşlar çıksın, uçup gidene kadar bekleyelim” diye düşündüm. “Ben yuvayı almam, siz beni görevden alın isterseniz” dedim.

Ertesi gün, yuvaya bakmaya gittim ki, ne göreyim, yuva yerinde duruyordu ama kumrular yoktu.

Yuva yerinde durmasa, "Biri kuşları ürküttü, kovaladı" diyecektim. Hâlbuki yuva yerli yerinde duruyordu. Kumrular, sanki durumu hissetmiş ve sessizce çekip gitmişlerdi. Bir daha da hiç gelmediler.

Daha sonra Topkapı Sarayı'ndan, Müsteşar ve Bakan Yardımcısı olarak Ankara'ya gittim.

"Kuşların yuvası dağıtılsın, makama sahip çıkılsın" diyenlerin ise hiçbiri Bakanlık'ta makamlarında kalamamıştı.

Muhakkak ki, biz de bir gün bu makamlardan uçup gideceğiz. Kuşlar ise hep sevmeye, uçmaya ve yuva kurmaya devam edecek.

Haluk DURSUN )

( )


- AYASOFYA ile KÜÇÜK AYASOFYA CAMİSİ

( ... İLE Sultanahmet'in aşağısında, Küçük Ayasofya Caddesi'nin sonundadır. )

( ... İLE 1505'te, Bâbüssaâde Ağası Hadım Hüseyin Ağa emriyle Bizans kilisesinden[527] camiye dönüştürülmüştür. )


- AYASOFYA ve ZEYREK

( Fatih Sultan Mehmet'in fetih sonrasında benim diye belirlediği yerler. )


- AYASOFYA'DA:
BİRİNCİ ile/ve İKİNCİ ile/ve ÜÇÜNCÜ

( M.S.: 360 ile/ve 415 ile/ve 537 )


- AYASTEFANOS = YEŞİLKÖY


- AZAP/AZEB ile/||/<> AZAP

( Anadolu beyliklerinde donanma askeri. İLE/||/<> Osmanlı Ordusu'nda hafif piyade olarak kullanılan asker sınıfıdır. Bir tarihsel terim olarak kökeni bilinmez. 14. yüzyıldan başlayarak donanmadaki bir askeri sınıfın adı olarak kullanılmıştır. İlk dönemlerde azaplar, yaya ve deniz azapları diye ikiye ayrılırken sonraları duyulan gereksinme gereğince sınır kalelerinde görev yapan kale azapları ortaya çıktı. Bu askerler, ön saflarda savaşırdı. Savaşlarda hafif okçu birliklerine gereksinim duyulduğunda 20 - 30 eve bir asker düşmek üzere Anadolu'nun bekâr ve güçlü gençleri azap olarak seçilirdi. Bu biçimde asker toplanmasına “azap çağırtmak” denirdi. Ücretlerini bulundukları sancak öder ve kendilerinden savaş sırasında vergi alınmazdı. Azaplar en önde yer alır ve düşman üzerine ok yağdırırdı. İstanbul'un alınması sırasında orduda 20 bin azap vardı. Kale ve deniz azaplarının varoluşu II. Mahmut dönemine kadar sürmüştür. Azaplar, başına kırmızı börk giyer, ok, yay, pala, kakan ve kargı gibi silahlar kullanırdı. Deniz azapları, 15. yüzyıldan başlayarak oluşturuldu. Unkapanı Köprüsü'nün Galata bölümünde bugün Azap kapı olarak anılan yerde tersanenin yanında kışlaları vardı. Orada konaklar ve eğitimlerini yaparlardı. )


- BABA-OĞUL ÇEŞMESİ

( Acıbadem'dedir. [1841] )


- BAHARİYE ile/ve BAHARİYE

( Eyüp'te.[Bostan İskelesi - Silâhtarağa arasında] İLE/VE Kadıköy'de.[Altıyol - Küçük Moda arasında] )


- BAHÇELİEVLER ile/ve BAHÇELİEVLER

( Bakırköy ve Zeytinburnu'nun kuzeyinde bulunan bir ilçe. İLE/VE Çengelköy - Kuleli semtlerinin doğusunda bulunan bir semt. )


- BAKIRKÖY < MAKRİKÖY[YEDİNCİ KÖY]


- BAL KAPANI HANI

( Tahtakale'dedir. [XV. yy.] )


- BAMYA ANITI

( Topkapı Sarayı'ndadır. [1811] )


- BARBYSOS değil/yerine/= KÂĞITHANE


- BARIŞ MANÇO KÜLTÜR MERKEZİ ile BARIŞ MANÇO KÜLTÜR MERKEZİ

( Kadıköy'de. İLE Avcılar'da. )


- BATI ROMA İMPARATORLUĞU ile/ve/değil DOĞU ROMA İMPARATORLUĞU

( ... İLE Fethedilmiş olan. )


- BAYEZİD MEYDANI'NDA:
ÇINAR AĞACI ile/ve KESTANE AĞACI


- BAYEZİD YANGIN KULESİ değil OSMANLI TOPU('nun dikilmiş hali)

( Mimar Krikor Amira Balyan [1828] )

( İstanbul Üniversitesi bahçesindedir. )

( 85 m. yüksekliktedir. Gözcülerin bulunduğu bölüm 68 m.'dedir. [180 basamaklıdır] )

( Dış çevresi 43.70 m., iç çevresi 11.20 m.'dir. )


- BAYEZİD'İN:
DELİSİ ve VELİSİ ve KEDİSİ


- BAYILDIM YOKUŞU

( Maçka'dadır. )


- BEBEK CAMİİ değil/< HÜMÂYUN-U ÂBÂD


- BEBEK YAPALIM MI? ile "BEBEK YAPALIM" MI?

( Bebek sahibi olma ya da sevişme önerisi/sorusu. İLE Bebek semtine gitme önerisi/sorusu. )


- BEKAR[Fr. < BÉCARRE] ile BEKÂR[Ar.] ile BÎ-KÂR[Fars.]

( Diyez'li ya da bemol'lü bir sesin eski durumuna getirilmesini gösteren nota imi. İLE Evlenmemiş/evli olmayan kişi. İLE İşsiz, güçsüz.["BEKÂR" değil BÎ-KÂR'lar evi] )


- BELEDİYE ile/||/<> İHTİSAB ile/||/<> ŞEHR EMİNİ

( ... İLE/||/<> Osmanlı döneminde belediyenin işlevini yerine getiren yönetim birimi. İLE/||/<> Belediye başkanı. )


- BEYKOZ[İNCİRKÖY] ve BEYLERBEYİ ve BEYOĞLU


- BİLÂD-I AŞERE ile BİLÂD-I ERBAA ile BİLÂDI-I İSNÂ AŞER

( 10 şehir. [İzmir, Eyüp, Kandiye, Halep, Selânik, Sofya, Trabzon, Galata, Kudüs, Lârisa] İLE 4 şehir. [Edirne, Bursa, Şam, Kahire] İLE 12 şehir. [Adana, Erzurum, Bağdat, Beyrut, Diyarbakır, Rusçuk, Bosnasaray, Sivas, Maraş, Trablusgarp, Antep, Çankırı] )


- BİLÂD-I SELÂSE ile VİLÂYAT-I SELÂSE

( Üç şehir. İLE Üç vilâyet. )

( * Üsküdar, Galata, Eyüp.
* İstanbul, Edirne, Bursa.
İLE
Selânik, Manastır, Yanya. )


- BİSİKLET ve/||/<> MUSTAFA KEMAL

( )


- BİT PAZARI değil BAT[BAĞTETEN](HIZLI/ANİDEN) PAZARI

( Beyazıt'tadır. )


- BİTLİS'Lİ İDRİS/İDRİS-İ BİTLİSÎ ile BİTLİS'Lİ ZARO AĞA

( 1452 - 15 Kasım 1520 İLE 1774/1777 - 29 Haziran 1934 )

( ... İLE İzlemek için burayı tıklayınız... )

( )


- BİZANS YAPILARI'NDAN:
CAMİYE DÖNÜŞTÜRÜLENLER ile/ve CAMİYE DÖNÜŞTÜRÜLMEYENLER

( * Acem Ağa Mescidi[Khalkopreteia Kilisesi'nden] [Sadece apsis bölümü kalmıştır.]
* Ahmed Paşa Mescidi[Trullo Manastır Kilisesi'nden]
* Arap Camisi[San Paolo ve Domenico Kilisesi'nden]
* Atik Mustafa Paşa Camisi[Hagia Thekla Kilisesi'nden]
* Ayasofya[Hagia Sofia Kilisesi'nden]
* Bodrum Camisi[Myrelaion Manastır Kilisesi'nden]
* Ese(İsa) Kapısı Mescidi[Cerrahpaşa Hastahanesi sınırları içinde harap bir durumdadır.]
* Eski İmâret Camisi[Pantepoptes Manastır Kilisesi'nden]
* Fenari İsa Camisi[Lips Manastır Kilisesi'nden]
* Fethiye Camisi[Pammakaristos Manastır Kilisesi'nden] [Bir bölümü cami olarak kullanılmaktadır.]
* Gül Camisi[Euphemia ve Theodosia Kilisesi'nden]
* İmrahor İlyas Bey Camisi[Studios Manastır Kilisesi'nden]
* Kalenderhane Camisi[Akataleptos Manastır Kilisesi'nden]
* Kariye Camisi[Khora Manastır Kilisesi'nden]
* Kasım Ağa Mescidi
* Kefeli Mescidi
* Koca Mustafa Paşa Camisi[Hagios Andreas Manastır Kilisesi'nden]
* Küçük Ayasofya Camisi[Sergios ve Bakkhos Kilisesi'nden]
* Manastır Mescidi[Kyra Martha Manastır Kilisesi'nden]
* Vefa Kilise Camisi[Hagios Theodoros Kilisesi'nden]
* Sancaktar Hayrettin Mescidi
* Şeyh Süleyman Mescidi
* Yeraltı Camisi[Galata'da bir burcun alt bölümü ait yapı cami olarak kullanılmaktadır.]
* Zeyrek Kilise Camisi[Pantokrator Manastır Kilisesi'nden] [Güney bölümü cami olarak kullanılmaktadır.]

ile/ve

Camiye Dönüştürülmeyenler:
* Aya İrini[Hagia Eirene Kilisesi]
* Boğdan Sarayı[Bizans Devri Şapeli] [Boğdan Voyvodoları'nın ibadet yeri olarak kullanılmıştır.] [Günümüzde harabe halindedir.]
* Hagios Georgios Kyparesso Kilisesi[Ortodoks cemaatine bağlı bir kilisedir.]
* Panaghiotissa/Moukhliotissa Kilisesi[Son Bizans dönemi yapısıdır. Kilise olarak kullanılmaya devam etmektedir.]
* Surp Kevork ve Sulu Manastır[Peribleptos Manastırı Kilisesi] [Sekiz destekli plan tipinin tek örneği olan bir kilisedir.] [1643'te Ermeni cemaatine vakfedilmiştir.]
* Hagios Menas Kilisesi
* Panaghia Kilisesi[Heybeliada'da eski Rum Yetimhanesi avlusundadır.] [Deniz Kuvvetleri'ne bağlıdır.] )

( Camiye dönüştürülen fakat günümüze ulaşmayanlar:
* Arabacı Bayezıd Camisi
* Balaban Ağa Mescidi
* Baruthane Mescidi
* Etyemez Tekkesi
* Haydarhane Mescidi
* Hoca Hayreddin Mescidi
* Odalar Camisi
* Purkuyu(Parmakkapı) Mescidi
* Sekbanbaşı Ferhat Ağa Mescidi
* Sekbanbaşı İbrahim Ağa Mescidi
* Sivasi Tekkesi Mescidi
* Şeyh Murat Mescidi
* Toklu İbrahim Dede Mescidi
* Şüheda Mescidi
* Yıldız Dede Tekkesi
* Manastır Mescidi [Galata'da]
* Sinan Paşa Mescidi(Kızıl Mescid)
* Hamza Paşa Mescidi (Peykhane ya da Tahta Minare) )


- BOĞAZ ile İSTANBUL BOĞAZI

( İNEKGEÇİDİ, BOSPHORUS[İng.] )


- BOĞAZIN:
ANADOLU KIYISI ile/ve RUMELİ KIYISI

( [Karadeniz[PONTUS EUXINUS]'den Marmara[PROPONTIS]'ya, Kuzey'den Güney'e]
ANADOLU KIYISI:
* ANKYREION: YUMBURNU
* AMPELODES: KABAKOZ KOYU
* DIOS SACRA: POYRAZ LİMANI
* KORAKION, MOKADION: FİLBURNU
* KHELAI, OPHRU LIMEN: KEÇİLİLİMAN
* HIERON, YOROS: ANADOLU KAVAĞI
* ARGYRONION: MACARBURNU, YÛŞÂ TEPESİ
* DAPHNE: UMURYERİ
* MUKAPORIS: HÜNKÂR İSKELESİ
* AIETU RHYNKHOS: SERVİBURNU
* AMYKOS: BEYKOZ
* KATANGEION, EIRANAION: ÇUBUKLU
* PHRIKSU LIMEN, BORADION: KANLICA
* PHIELA, PHIALE: KÖRFEZ
* POTAMONION: ANADOLUHİSARI
* EKAHAI: KANDİLLİ
* LYKADION: VANİKÖY
* KIKONION, SOPHIANAI: ÇENGELKÖY
* RHOLZUSAI, STAUROS: BEYLERBEYİ
* DAMAIS: SALACAK
* ARKLA: KIZKULESİ

ile/ve

RUMELİ KIYISI:
* SYMPLEGADES, KYANEAI: ÖREKETAŞI
* PANION: RUMELİ FENERİ
* GYPOPOLIS: PAPAZBURNU
* LYKION LIMEN: HAMSİ LİMANI
* EPHESIATES: BÜYÜKLİMAN
* TIMAEA TURRIS: DENİZ FENERİ
* SERAPIEION, KATASKEPEI?: RUMELİ KAVAĞI
* MILTON: TELLİ TABYA
* SKLETRINAS: SARIYER
* SIMAS: MESARBURNU
* BATHYKOLPOSKALOSAGROS: BÜYÜKDERE
* KLEIDES: KİREÇBURNU
* PHARMAKIAS, THERAPEIA: TARABYA
* PITHEKU LIMEN: KALENDER
* KOMARODES: YENİKÖY
* LASTHENES, SOSTHENION: İSTİNYE
* KYPARODES: EMİRGÂN
* GYNAKION LIMEN, PHONEAS: BALTALİMANI
* RHOODES: ŞEYTANBURNU
* HERMAION, PYRRIAS: RUMELİHİSARI
* KHELAI, PHILEMPORON: BEBEK
* HESTIA, ANAPLUS: ARNAVUTKÖY
* KALAMOS, TARASION: KURUÇEŞME
* KLEIDION: DEFTERDARBURNU
* ARKHEION, ARSABERU: ORTAKÖY
* IASONIAN, DIPLOKIONION: BEŞİKTAŞ
* PENTEKONTORIKON: DOLMABAHÇE
* THERMASTIS, BUTHARION: KABATAŞ
* PALINORMIKON: FINDIKLI
* AIANTEION: SALIPAZARI
* METOPEN, ARGYROPOLIS: TOPHANE )


- BOĞAZIN EN DAR NOKTASI

( RUMUELİ HİSARI ile ANADOLU HİSARI arası[698 m.] )


- BOĞAZLAR('I)


- BOZDOĞAN[< BOZULGAN] / VALENS KEMERİ

( 800 m. [bugün] < 1200 m. )


- BURGAZADA ile/ve KAŞIK ADASI / "PİDE"[< PİTA] ADASI

( ... İLE/VE Burgazada'nın önünde bulunan küçük ada. )

( Tarihi kaynaklara göre bilinen ilk tarihsel olay, Büyük İskender'in komutanı Antigonos'un oğlu Dimitrios Polyerkides'in M.Ö. 298 yılında, babası adına Panarmos adasında bir kale inşa ettirmesi ve adaya Antigoneia adını vermesidir. İLE/VE ... )

( Bizans döneminde üç manastır yaptırılmıştır. )

( )

( )


- BÜYÜK ARMUTLU ile/ve KÜÇÜK ARMUTLU


- BÜYÜK BEBEK ile/ve KÜÇÜK BEBEK


- BÜYÜK ESMA SULTAN YALISI ile/ve KÜÇÜK ESMA SULTAN YALISI


- BÜYÜK KAPI/LAR ile/ve KÜÇÜK KAPI/LAR

( ... İLE/VE Osmanlı'da "Koltuk Kapısı" alarak adlandırılırdı. )


- BÜYÜK KARAMAN ile/ve KÜÇÜK KARAMAN

( Fatih )


- BÜYÜKADA'NIN KÖŞKLERİ

( http://tasarimhersey.com/buyuk-adanin-koskleri )


- CADDEBOSTAN < CADI BOSTANI


- ÇAĞLAYAN ile ÇAĞLAYAN/ÇAĞLAR

( Mecidiyeköy'de/ki bir bölge/durak. İLE Şelâle. ) )


- CAMİ ile DEFTERDAR CAMİİ[1541]
(NAZLI MAHMUT EFENDİ)

( )


- CAMİİ KEBİR ile/ve CAMİİ KEBİR

( Eyüp Sultan Camisi. İLE/VE Kasımpaşa Camisi. )


- CAMİLERDE:
KLASİK ile/ve YENİ/NEO KLASİK


- CANKURTARAN MESCİDİ

( Süleymaniye'dedir. )


- ÇARŞI ile KAPALI ÇARŞI ile ALIŞVERİŞ MERKEZİ(AVM)

( ... İLE Tonoz ya da kubbelerle örtülü, yanları kapalı, çeşitli dükkânlardan oluşan büyük çarşı binâsı. İLE ... )


- ÇATAL ÇEŞME

( Bâbıâli'dedir. )


- ÇATAL ÇEŞME ile/ve ÇATAL ÇEŞME

( Bâbıâli'de, Molla Çelebi Sokağı'nda, cami karşısında. [1881] İLE/VE Bağdat Caddesi'nde. [1767][1947'de yeri kaydırılmıştır] )


- ÇATLADIKAPI

( Kumkapı-Ahırkapı arasında. [1532 yılındaki sarsılma nedeniyle bu kapının çatlamış olmasından dolayı bu adı almıştır] )


- ÇEKMECE KÖPRÜSÜ ve BOSTANCI KÖPRÜSÜ ve ÇOBANÇEŞME KÖPRÜSÜ


- ÇEMBERLİTAŞ ile KIZTAŞI[< MARKIANOS SÜTUNU]


- ÇENGELKÖY'DE:
AYVA ve/||/<> ŞEFTALİ ve/||/<> SALATALIK)


- ÇEŞME ile/değil/< ŞADIRVAN/ŞÂDURVÂN[< Fars. ŞÂDÂB-I REVÂN: Akıcı, çok su. (REVÂN: Akıcı.)]

( ... İLE/DEĞİL Daha çok cami avlularında bulunan, etrafı çok musluklu duvarla çevrili su haznesi. )


- ÇEŞME ile/ve SEBİL


- CİBALİ[< CEBE]:
ÇUKUR


- ÇIFIT KAPISI

( Eminönü'ndedir. )


- ÇİFTE HAVUZLAR ile/ve ÇİFTE HAVUZLAR

( Selâmiçeşme - Göztepe arasında. İLE/VE Davutpaşa - Maltepe arasında. )


- ÇINARALTI ile/ve KÜLLÜK KIRAATHANESİ


- CİNCİ MEYDANI değil/< CÜNDÎ MEYDANI

( Zamanla bu hale dönmüştür. DEĞİL/< Ata iyi binen, binici. Süvâri, sipâhi. )

( KADIRGA - EMİNÖNÜ )


- ÇOBANÇEŞME ile/ve ÇOBAN ÇEŞMESİ

( Havaalanı sapağı öncesinde bulunan çeşme ve semt. İLE/VE Alibeyköy Deresi ve Kemerburgaz yolunda. [Silâhtar Yusuf Ağa - 1595] )


- ÇORBA KAPISI

( Fatih'tedir. )


- CUMHURİYET ANITINDA:
PIETRO CANONICA ve/||/<> SABİHA ZİYA

( )


- DÂR-ÜL ACEZE ile/||/<> DÂR-ÜL BEDÂYİ ile/||/<> DÂR-ÜL ELHAN ile/||/<> DÂR-ÜL FÜNÛN ile/||/<> DÂR-ÜL MUALLİMAT ile/||/<> DÂR-ÜL MUALLİMİN ile/||/<> DARÜŞŞAFAKA ile/||/<> DARÜŞŞİFA

( Düşkünler evi.[1895] İLE/||/<> İstanbul Belediyesi'ne ait ilk tiyatro.[1913] İLE/||/<> İstanbul'da kurulan ilk müzik okulu.[1917] İLE/||/<> Üniversite, fenler evi.[1845] İLE/||/<> İstanbul'da kurulan ilk kız öğretmen okulu.[1869] İLE/||/<> İstanbul Fatih'te kurulan erkek öğretmen okulu.[1848] İLE/||/<> İstanbul Fatih'te, Abdülaziz'in desteğiyle kurulan yoksul, öksüz ve yetimlere ait yatılı lise. İLE/||/<> Sağlık yurdu. )


- DÂRÜLFÜNÛN ile/ve DÂRÜLFÜNÛN

( Basın Müzesi. İLE/VE Ayasofya'da bulunan üniversite binasıydı. )

( 1828 - 1930 yılları arası süreli yayınlar bulunmaktadır. Ayrıca çeşitli kurslar ve sergiler düzenlenmektedir. İLE/VE ... )

( Çemberlitaş'ta, II. Mahmud Türbesi yanında. İLE/VE Yanarak 1933'te yok olmuştur. )

( 1865 yılında inşa edilmiştir. 1988'den beri müze olarak kullanılmaktadır. İLE/VE ... )


- DÂRÜLHADİS ile/ve DÂRÜLHADİS

( 24 odalı bir medrese. "Öğretmen yeri" anlamına gelmektedir. İLE/VE Medrese. )

( Sultanahmed Camisi ile Türbesi arasında. İLE/VE Toptaşı - Üsküdar'da. [Atik Valide Camii külliyesinde.] )

( 1616 yılında inşa edilmiştir. İLE/VE 1583 yılında III. Murad'ın annesi Nurbanu Sultan, Mimar Sinan'a yaptırtmıştır. )


- DÂRÜSSAÂDE ile/ve DÂRÜSSAÂDE

( İstanbul'un "Mutluluk Evi" anlamına gelen eski bir adı. İLE/VE Topkapı Sarayı'nda, Dârüssaâde ağalarının [Sultanların özel işlerine bakan] oturduğu daire. "Saadet Yeri ve Saray" anlamına gelmektedir. )


- DEMİRKAPI ile DEMİRKAPI ile DEMİRKAPI

( Sarayburnu'nda bulunan deniz surları kapılarından biriydi. [Demiryolu yapımı sırasında yıkılmıştır.] İLE Eyüp'te bir semt. İLE Hoca Paşa mahallesi. )

( Haçlılar ile Osmanlılar'ın İstanbul'u alırken kente girdikleri kapılardan biri. İLE ... İLE ... )


- DEPREM ve/||/<> YANGIN

( )


- [ne yazık ki]
DİKENLİ TELLER(/SİYE[N]Ç) ile/ve/||/<> JİLETLİ TELLER

( DİKENLİ TELLER

Madenlerden tel ekme tekniğini bulmakla yetinmeyen kişi, bu icadından çeşitli sanat ve sanayi dalları yarattı. Kafes ve kümes telinden, gelin ve telgraf teline uzanan tel türlerinden biri de dikenli teldir. Kadayıf telinden çok devedikenine benzeyen dikenli tele "teldikeni" de denebilirmiş ama, adı konmuş bir kere, değişmesi zor. Bozkırda sığır güden kovboylar için üretilen dikenli tel, savaşlarda toplama kamplarında kullanılmış. Kimi ülkeler telin üretimini, kimi ticaretini yasaklamış; ötekiler de tüketimi. Ülkemizde dikenli telle ilgili yasal kısıtlamalar olup olmadığı kesin bilinmiyor. Ancak nerede "yasak" levhası varsa onun yakınında dikenli tel örgü bulunması yabancı konuklarımızın hemen dikkatini çekiyor. Çünkü, yasak ya da tehlikeli bölge simgesi olan dikenli telin tüketim düzeyi, ülkenin kültür düzeyi ile yapısal ve açısal sorunlarını gösteriyor. Filtreli sigara ve Calcium(kuvvet) iğnesi türünden Frenk icatlarına fazlaca düşkün olan milletlerin dikenli tel tüketme eğiliminin giderek yükseldiği saptanmış. Yakın geleceğin üst düzey devlet yöneticiliğine aday olan sevgili evlatlarımıza karşı dikenli telin saldırganca kullanıldığı da anlaşılmış. Üstelik, eskiçağlarda "dikendutu" olarak bilinen böğürtlen çitleri yerine, günümüzde dikenli telörgüler kullanılması da çocuklarımızı hiç mutlu etmiyormuş. Nüfusunun yüzde elli oranında şehirli, yüzde yetmiş oranında okuryazar olmasıyla övünen Türkiye'deki dikenli tel tüketimi, plancılarla iktisatçıların tüylerini diken diken eden bir artış hızına ulaşmış. Kesin olmayan ilk hesaplamalara göre yıllık yüzde yüzyirmisekiz dolayındaki tüketim artışı, resmi enflasyon rakamlarını üçe katlayabilen tek tüketim kalemidir.

Bu denemede, dikenli telin şehir halkı ile topluma etkileri üzerinde durulmakta, güncelleşen milli soruna medeni bir çözüm yolu aranmaktadır.

Dikenli telin güvenilir tarihçesi ne yazık ki hâlâ yazılmamış. Tüm bildiklerimiz, yabancı dillerdeki ünlü ansiklopedilerden aktarılıyor. İlk üretim patenti 1874 yılında alınmış. Amerikalı mucit, madeni tele diken takmanın teknik kolayını (aletini) bulmuş. Erkeksi görüntüsünü vurgulamak için, bu yeni icada "sakallı tel" adı verilmiş. Çoğu sakallı olan yiğitlerimiz, Birinci Dünya Savaşı sırasında Mısır'da tanıştıkları yeni silaha "dikenli tel" adını koymuşlar. Sakalın traş çaresi var da dikeninki yok. Dikenli tel örgüler, o gün bugündür, düşmanlara, kaçakçılara, hırsızlara, savaş esirlerine tutuklulara, gözaltına alınanlara karşı bir güvenlik önlemi (aracı) olarak, inşaat şantiyelerinde, Hazine'den tahsisli resmi konutlarda, spor-eğitim ve turizm tesislerinde, yasak ve hassas bölgelerde, saray, köşk, müze ve çocuk bahçelerinde kullanılıyor. Kendi ülkelerinde dikenli teli belki hiç görmemiş olan kimi diplomatlar, bizdeki yaygın kullanıma özenerek, Kançılarya ve Rezidansların bahçe duvarlarını dikenli tellerle takviye etmeye başlamışlar. Bilinen çoğu örnek olaylar, dikenli tel çitlerin, aslında etkili olmadığını ve sadece "yasak" anlamında kullanıldığını ortaya koyuyormuş.

Genellikle güvenilir kaynaklardan alınan derlenen doğrulanmamış bilgilere göre, 1890'da 2000 ton olan dünya dikenli tel üretimi, 1930'da yaklaşık 200.000 tona, 1980'de 22.888.900 metrik tona ulaşmış. Avrupa, Akdeniz ve İslam ülkeleri arasındaki tüketim hızı artışında Türkiye yıllardır ilk sıraları koruyormuş. BM istatistikleri, sanayi ülkelerinde üretilen üstün nitelikli dikenli tellerin daha çok gelişmekte olan ülkelerde tüketildiğini gösteriyormuş. Sivil amaçlı projelerde, DT-7-ASA 9000 TSE standardına uygun (galvanizli çelikten yapılmış) piyasada "Kirpi" mal diye bilinen ithal mallar ihracatında adı geçen ülkeler, dikenli tel kullanılmasını tümden yasaklamışlar. Hatta, et ve süt paketleri üzerinde "Dikenli telsiz çiftliklerde üretilmiştir" damgası vuruluyormuş. Afrika İnsan Hakları Derneği'nin 1986 tarihli araştırması da, dikenli telin hayvanlardan çok yurttaşlara ve şehirlilere karşı kullanıldığı gerçeğini ortaya koymuş.

İlk "Dikenli Tel Yasası" 1894'te İngiltere'de yürürlüğe girmiş. Yasa, dikenli telin insana ve hayvanlara zarar verecek biçimde kullanılmasını yasaklamış. Meskûn yerlerde ve yol kenarında kurulu tel örgüler kaldırılmış, yasaya uymayan kişi ve kurumlara ağır cezalar kesilmiş. Yasa başarılı olmuş. Medeni ülkelere sokulmayan dikenli teller, günümüzde artık medeniyet merkezi sayılan şehirlerde görülüyor. "Gülü seven dikenine katlanır" sözü uyarınca, dikenl tel, en çok da, anıt ve sanat yapıları, okullar, luna-parklar ile çocuk bahçelerinde "yasak" (girilmez/geçilmez/dokunulmaz) anlamında kullanılıyor. Kime karşı, neden yasak? Malı mı koruduğu yoksa canı mı sakındığı? belirsiz olan yasağın kendi, tehlikesinden büyük bir simge! "Dikkat Köpek Var!" ihbarı gibi, "Dikkat Dikenli Tel" diye uyarmak gerekir hemşerileri.

Dikenli telden korunmak için neler yapılabilir? Telin dikenlerini traşlayan elektriklitraş makine patenti 1974'te alınmışsa da, yapılan pazar araştırmaları sonunda, talep azlığı nedeniyle üretime geçilememiş. Uluslararası Hayvanları Koruma Derneği'nin dergisine göre, en basit ve ucuzundan bir tel makası ve iki kalifiye işçi ile yaklaşık 200.000 metrelik tel örgünün üç günde kesilip kaldırılacağı; diken-traş makinelerine hiç ihtiyaç bulunmadığı anlaşılmış. Bu yüzden diken traşlama makinesi yerine, çim-biçme makineleri alınması tavsiye ediliyor.

En kolay ve etkili çözümü Türk çocukları bulmuş. Dikenli telleri, birer yay teli gibi gerip birbirine bağlayarak tel örgülerde 40-50 santimetrelik pencereler açmayı öğrenmişler. Çok büyük değil ama geçmeye yetiyor. Gönüller şen olsun! Büyüklerce tasarlanan tel engellerin çocuklara karşı etkili olmadığı görülüyor. Uzun sözün kısası, dikenli tel, öyle aşılmaz, geçilmez, sağlam ya da dayanıklı bir engel değildir. Tırmalar, yaralar, belki sakatlar ama kararlı kişileri durduramaz. Hele bizim mahalle çocuklarını asla!

Dikenli telle yıllardır içli-dışlı yaşamaya alışmış bir toplumdaki dikenli tel alışkanlığı nasıl giderilebilir? Günlük yaşamımızın parçası olan tellerden vazgeçilebilir mi? Şili, Peru ve Uruguay'daki ilk denemeler, yasağın karaborsaya yol açtığı ve milli standarda uymayan malların piyasaya sürüldüğünü göstermiş. Halkın taklitlerden sakınması güçleşmiş. Ayrca, "Dikenli tel kullanmak yasaktır" levhalarının dikenli telle çevrilmesi de -resmi tüketimin artmasına yol açarken- muhalefet basınında çıkan karikatürlere konu olmuş.

Dikenli telin sakıncası yalnızca ele-göze batmasından, gelip geçen vatandaşların elbise ve eteklerini yırtmasından, her ay yüzler ve binlerce çocuğa yok yere tetanoz serumu yapılmasından ibaret değildir. Asıl üzerinde durulması gereken sorun, dikenli telin gelişigüzel kullanımından doğan duygusal tepki ve manevi yıkıntılardır. AT ülkeleri, Belediyeler Biriği Genel Kurulu, dikenli telle korunmuş kent mekânlarının, hemşeriye hakaret, çocuklara saldırı, milli onura saygısızlık, kamu yararına "muzır" olduğuna karar vermiş.

Güney Amerika'da 1985'te yapılan bir kamuoyu yoklamasına göre, dikenli telli şehirlerde yetişen çocukların, küçüklerini sevmediği, büyüklerini saymadığı, vatandaşlık görevlerini yerine getirmediği görülmüş.* Yakın Doğu'nun Sincan özerk yöresinde at koşturan soydaşlarımızla geçen yaz yapılan bilimsel söyleşide, Uygurlar'ın dikenli tel örgüleri hiç bilmedikleri anlaşılmış. New York Belediyesi de, Batı Yakası'nın Öyküsü filminden sonra okul bahçeleri çevresindeki tel örgüleri tümden kaldırmaya karar vermiş. Çünkü bu okullarda yetişmiş çocukların 2-3 katlı binalara merdivensiz tırmandıkları görülmüş.

Dikenli telden yapılmış en ünlü engel, Birinci Savaş'ta Avusturya (Alp) Cephesi'nde savaşan ve zafer kazanan İtalyan piyadelerinin "Konçertino" (Küçük Konçerto) adını verdikleri istihkam (savaş) aracıdır. Akordiyon körüğü gibi açılıp kapanabilen, rüzgarlı kış gecelerinde, memleket ezgilerini anımsatan özlem dolu sesler çıkaran dikenli kangallar bir dönem Napoliten serenadlar kadar ün kazanmış. İtalyan savaşçılarn kara mizahı, medeniyet yolunda ilerleyen insanlık onuru için görkemli bir esin kaynağı olabilir mi? diye düşünüyorum.

Fantastik çözüm yolları geliyor insanın aklına. Önce, dikenli tel örgülerin önünde ya da arkasına yerleştirilecek sanayi tipi, kuvvetli hava üfüren vantilatörlerle, dikenli tellerin müzik yapma gücü kanıtlanabilir ve amatör müzikseverlerin bu telleri dev akordiyonlar gibi çalması sağlanabilir. İkinci ve daha etkili çözüm yolu olarak şehir merkezi (Centrum) çevresinden sökülecek dikenli tellerden yapılacak Santurlar, Belediye konservatuvar öğrencilerine parasız dağıtılabilir. Hele bir düşünün, değerli dostlarım: "Konser ya da Konçerto alanı: Giriş Serbesttir! Alışageldiğimiz, dikenli yasaklar yerine kulağa ne kadar hoş geliyor, değil mi?

Yasaklar konusunu işleyip de, dikenli tel örgülere yer vermeyen kimi usta sanatçılarımıza buradan kişisel bir çağrıda bulunmak istiyorum. Yaşar Kemal gibi yazarlar, dikenli tel yasaklarına karşı bir kampanya açabilir. Kampanyanın koordinatörlüğünü belirlemek üzere uluslararası yarışmalar da düzenlenebilir. Belediye Başkanlığı, İl Eğitim Müdürlüğü ile İlçe Zabıta Amirliği'nin açılacak yarışmaya danışman olarak katılması sağlanabilir. En çok (kilo ya da kilometre) dikenli teli en kısa zamanda söküp kaldıran yerel örgüte, çocuk ve yaşlı hemşerilerden kurulu yarışma jürisi tarafından Büyük Belde Belediyeler Birliği (BBBB)'nin Başarı Beratı (BB) verilebilir. Yarışmayı kazanan örgüt bandosu ile Konservatuvar Santur Heyeti'nin şehir merkezinde konserler vermesi de düşünülebilir. Tanıtma Vakıflarımız, yeni spor dalının, Akdeniz ve Balkan Oyunları ile Olimpiyat programına alınması için harekete geçirilebilir. Uluslararası yarışmalardaki ulusal başarılara yıllardır özlem duyan ülkemiz, bir yandan altın madalyaları toplarken, barışcı çabalarındaki başarısından dolayı Nobel'e aday da olabilir. Belki hayal denecek ama dikenli tel örgülerimizin kaldırılabileceğini ve şehir merkezlerinin dikensiz, toplu-taşıma raylar ile örülebileceğini sanıyorum. Dikensiz şehir merkezlerinde yetişen kuşakların güllere karşı daha duyarlı ve saygılı olacaklarını da hayal ediyorum.

Dikenli tel, ekili tarlaları, başıboş sürülere karşı başarıyla korumuştur. Endüstrileşen ülkelerde bostana giren danalar tasarım önlemleriyle durduruldu. Zamana ayak uyduramayan ve geri kalmış ülkelerde, şehirlerin konut, eğitim, sağlık, üretim, ulaşım, dinlenme ve savunma bölgeleri birbirine karışınca, tel örgülü yasaklar kaçınılmaz olmuş. Çağdaş Belediyeler, savaşı anımsatan yasakları yaşatmak yerine dikensiz mekanlar yaratmak yolunu seçti. Kent bölgeleri yasalarla belirlenince dikenli tel yasaklara gerek kalmamış. Parklarda, hipodromda, Hisarda, stadyumda, okulda ve otoyoldaki dikenli "yasak"ların yerini biz de deneyebiliriz. Halk dilinde "köşeyi dönmek" başarmak anlamına gelir. Oysa Hemşeri, köşeleri değil, kestirmelerin dikkenarlardan yaklaşık, üçte-bir oranında daha kısa ve kârlı olduğunu keşfetmiştir. Dikdörtgen prizmanın köşegenleri yaya trafiğe açılınca, köşeleri bekleyen dikenler işlevsiz kalır. Böylece, uygar davranışa duyarlı şehir tasarımı, dikenli telin kullanma gerekçesini ortadan kaldırır. Dikenli tele çözüm bulan Belediye (Başkanı), "Gidemediğin yer senin değildir." sözüyle ünlü Sivas Valisi Halil Rıfat Paşa gibi, tarihe geçebilir. Gidilen her yer belediyenin, vatandaşın malı olur, vatan olur. Bu öneri de, kuşkusuz, biraz hayal-kurgudur ama gerçek-üstü kuruntu değildir.

Vatandaşımıza, "Girebildiğin her yer senindir. Bu vatan senindir" diyebilmeliyiz.

* Manuel Scorza, Dikenli Tel adlı belgesel romanında (Türkçesi 1975), dikenli teli bir silah gibi kullanan sömürgecilere yenik düşen ve tüm otlaklarını yitiren Peru'lu köylülerin öyküsünü anlatır. Köyün rahibi, dikenli tel örgüyü "Şeytanla top oynayan kişinin işine", Yerli-köylülerse, "Tanrı'nın Gazabına" benzetmişler, Tanrı'ya yalvarmışlarsa da sonuç hiç değişmemiş!

Sayın Bozkurt Güvenç'in, İnsan ve Kültür adlı kitabından... )

( image )


- DİKİLİTAŞ ile/ve DİKİLİTAŞ ile/ve DİKİLİTAŞ

( Sultanahmed At Meydanı'nda. İLE/VE Nişantaşı'nda. [Valikonağı Caddesi] İLE/VE Yıldız'da. )

( M.Ö. 1457'de ] [İst.'a dikilişi 390][18.74 m. yüksekliğindedir] İLE/VE ... İLE/VE Sultan II. Mahmud'a ait yazılı sütun. [1811] )

( OBELISK )


- DÎVÂN EDEBİYATI MÜZESİ ve GALATA MEVLEVÎHÂNESİ

( İkisi de aynı yerdir. [Tünel'dedir.] )

( 1492'de Mevlevî Tekkesi. VE 1975'te müze. )


- DİVAN EDEBİYATI ve/||/<>/> WALTER G. ANDREWS

( "Bu dünyadan Walter G. Andrews da geçti" - İsmail Güleç yazısını okumak için burayı tıklayınız... )


- DOLAPDERE

( Akağalar Kavşağı - Ergenekon Caddesi arasındaki semt. )


- DÖRT LEVENT değil DÖRDÜNCÜ LEVENT


- DÖRT SÜTUN:
GOTLAR ve/||/<> MISIR OBELİSKİ ve/||/<> CONSTANTINUS ve/||/<> IUSTINIANUS

( Hangi dönemde inşâ edildiği kesin olarak bilinmeyen bu anıt sütun, bazı araştırmacılar tarafından üzerindeki yazı biçimleri nedeniyle İmparator I. Constantinus dönemine tarihlenir. Mavi damarlı Prokennesos mermerinden yapılan sütunun üzerinde korint üslûbunda bir sütun başlığı taşımaktadır ve kaidesinde ise şu sözler yer alır. "Gotları yenmemizle dönen tâlihe..." VE/||/<> İmparator I. Theodosios döneminde, hipodromun spinası üzerine dikilen bu anıtın üst bölümü, Mısır uygarlığına ait bir anıt sütundur. Ancak bu bizi şaşırtmaz. Nitekim, Roma'nın köklerinde yatan tanrıları arasında Mısır tanrıları sıklıkla görülür. Hatta bunlar adına Roma topraklarında tapınaklar bile yapılmıştır. Bu obeliskin en önemli bölümü ise kaidesindeki rölyeflerdir. Kaidenin bir tarafında eski Yunanca bir kitâbe varken, öbür tarafında ise Latince bir kitâbe bulunur. VE/||/<> İmparator I. Constantinus tarafından İstanbul'un M.S. 330 tarihindeki başkent oluşunun bir nişânesi olarak dikilen bu anıt sütun, Roma çağında İstanbul'un simgesi durumuna gelmiştir. O dönemde yapılan haritalarda İstanbul bu sütunla simgelenmiştir. VE/||/<> Bugün yerinde yeller esen bu sütun, Roma çağında, Ayasofya'nın güneyinde bulunuyordu. Osmanlı devrinde yıkılan bu sütunun üzerinde, at üstünde I. Iustinianus'un heykeli vardı. Heykelin üzerindeki imparator, bir eliyle dünya hakimiyetini simgeleyen bir küre tutarken öteki eli ile doğuyu işaret eden bir mızrak tutardı. )

( )


- DÜŞMAN ve DELİ ile/değil/yerine/||/>< DOST ve ÂŞIK

( İşine geleni söyler. VE Ağzına geleni söyler. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gerçekleri söyler. VE Gönlünden geçeni söyler. )


- EĞRİ KAPI

( Edirnekapı'dadır. )


- EN BÜYÜK KENT ile EN BÜYÜK SURLU KENTLER

( HONOLULU
[Hawaii eyaletinde 1907'de çıkarılmış bir yasaya göre Honolulu Kenti ve Honolulu İdari Bölgesi(County) aynı yeri ifade ediyor. Honolulu kentinin Büyük Okyanus'ta, 2.400 km. boyunca uzanan Kuzeybatı Hawaii adalarının kalanını da kapsadığı ve 5.509 km²'yle en büyük yüzölçümüne sahip kent olduğu anlamına geliyor.]

İLE

* İSTANBUL
* ANTAKYA
* DİYARBAKIR )


- EN ESKİ TEKKE:
EBÜ'L-FETH GÂZİ TEKKESİ/SİRKECİ TEKKESİ

( Ayasofya kapısının iç tarafındaydı. )

( Daha önce "Eski Kızlar Manastırı"ydı. )

( İlk şeyhi, Hz. Şeyh Üveys'tir.[Mezarı, Şam'da, Bilâli Habeş yakınında] )


- EN GÖRKEMLİ YAPI

( SÜLEYMANİYE CAMİSİ (VE KÜLLİYESİ) )


- ESENTEPE ile ESENTEPE

( Mecidiyeköy - Zincirlikuyu arasında bir semt. İLE Silâhtar - Yıldız Tabya arasında bir semt. )


- ESMA SULTAN KASRI ile ESMA SULTAN YALISI

( Çamlıca'da, Millet Parkı karşısında, Sarıkaya'daydı. İLE Ortaköy'dedir. )

( Sultan II. Mahmud'un kız kardeşi Esma Sultan'a aitti. İLE 1875'te, Sultan Abdülaziz'in kızı Esma Sultan için Mimar Serkis Balyan'a yaptırılmıştır. [1975 yılında yanarak sadece dört duvarı kalmıştır.] )


- FATİH CAMİİ


- FATİH SULTAN MEHMET ve/< NİMEL[< Nİ AMEL] CEYŞ

( ... VE Fetihte şehit olan askerler. )

( 18 SEKBANLAR: Şehzâde Camii [Saraçhane'de] karşısında, [eski] Nikah Dairesi'nin yanındaki mezarlıklar. )


- FENER ADASI ile/ve İNCİRLİ ADASI

( Pendik - Tuzla arasında kıyıya yakın olan adalar. [5 ada] )


- FESAHAT[Ar.] ile/ve/||/<> FETAHAT[Ar.] ile/ve/||/<> FETAKAT

( Dilin açıklığı. İLE/VE/||/<> Birinin kapıyı/kutuyu vb. açması. İLE/VE/||/<> Bir nesnenin gevşeyip açılması. )


- FETİH ile İSTİLÂ

( Ruhun kalbe sahip olması. İLE Nefsin kalbe sahip olması. )


- FİNCANCILAR YOKUŞU


- FLORYA[< FLORE] ile Florya

( Flore Kuşu'ndan. İLE İstanbul'da bir bölge adı. )


- GALAT/A


- GAZANFER AĞA SEBİLİ ile/ve GAZANFER AĞA SEBİLİ

( Fatih Bozdoğan Su Kemeri ve Karikatür Müzesi yanında. İLE/VE Eyüp, Otakçılar'da. )

( Kapı Ağası Gazanfer Ağa, Mimar Davud Ağa'ya yaptırtmıştır. [1596] İLE/VE Kızlar Ağası Gazanfer Ağa yaptırmıştır. [1599] )


- gezi ile/ve/değil/<> Gezi

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Türkiye'mizin/İstanbul'umuzun, Taksim'deki, akıl, değerler ve diriliş simgesi olan parkımız. )


- GÖKSU YALISI/KASRI ya da KÜÇÜKSU YALISI/KASRI


- GÖZTEPE ile/ve GÖZ TEPE

( Kadıköy, Çifte Havuzlar'dan sonraki semt. İLE/VE Kanlıca'nın 4 km. doğusunda bulunan bir tepe ve su. )


- GÜMÜŞSUYU(AYASPAŞA) ile/ve GÜMÜŞSUYU ile/ve GÜMÜŞSUYU

( Taksim - Dolmabahçe arasındaki semt. [Adını Kanuni Sultan Süleyman'ın Sadrazam'larından olan Ayas Paşa'dan alır.] İLE/VE Eyüp, Piyer Loti arkasında bulunan bir semt. İLE/VE Beykoz - İncirköy arasında bir semt. )


- HACI BEŞİR AĞA ÇEŞMESİ

( Sıfır(Milyon) Taşı yanında. [Sultanahmet] )


- HACI PİRÎ MESCİDİ ile/ve HACI PİRÎ MESCİDİ

( Kadirhane mescidi. İLE/VE Leylek Yuvası mescidi. )

( Tophane, Kâdirîler Yokuşu'nda bulunan mescid. [Kâdirî Şeyhi İsmail Rûmî] [XVII. yüzyıl] İLE/VE Yedikule, Hacı Pirî sokağında bulunan mescid. [Hacı Pirî Mehmed] [XVIII. yüzyıl] )


- HALİÇ[< KERAS, KEROESSA] ile HALİÇ

( Eminönü - Eyüp arası. İLE Moda, Kalamış koyu. )


- HAMİD-İ EVVEL (I. ABDÜLHAMİD) SEBİLİ) ile MAHMUD II SEBİLİ ile MAHMUD II SEBİLİ

( Gülhane Parkı girişinin karşısındaki sebil. İLE Fatih'te, Zincirlikuyu Caddesi'nde, Şekerciler Çarşısı'nda, Efdalzâde Medresesi yanındadır. [Türk Rokokosu üslûbundadır] İLE Sultanahmet - Divanyolu'nda, II. Mahmud Türbesi yanındadır. )

( 1829'da. İLE 1840'ta, Sultan Abdülmecid tarafından inşa ettirilmiştir. [Ampir üslûbundadır.] )


- HAMİDİYE ÇEŞMESİ ile/ve HAMİDİYE ÇEŞMESİ

( Yıldız Sarayı bahçesinde. [II. Abdülhamid] [1888] İLE/VE Galatasaray Lisesi bahçesinde. [II. Abdülhamid] [1902] [Tahttaki 25. yılının anısına] )


- HARBİYE ile Harbiye ile Harbiye

( Savaş işleri. İLE Subay yetiştiren yüksekokul, Harp Okulu. İLE Elmadağ - Taksim ile Pangaltı - Nişantaşı arasındaki bölgenin adı. )


- HAREM DAİRESİ ile/ve HAREM DAİRESİ

( HAREM-İ HÜMÂYÛN: Sultan'ın Harem'i. )

( Topkapı Sarayı'nda. İLE/VE Dolmabahçe Sarayı'nda. )

( İkinci ve üçüncü bahçelerin solunda. [1588] İLE/VE Pembe Salon. )

( 259 oda, 46 tuvalet, 12 sandık odası, 8 hamam, 4 mutfak, 6 kiler bulunmaktadır. [6720 m2] İLE/VE ... )


- HAREMLİK-SELÂMLIK değil HAREM-SELÂMLIK

( SELÂMLIK: Saray, köşk ya da konkalarda, erkeklerin bulunduğu ve erkek konukların alındığı bölüm. | Osmanlı sultanlarının, Cuma namazını kılmaları için camiye giderken yapılan tören. )


- HAVA TAHMİNİ ile/ve/||/<>/> SEL UYARISI

( Bölgesel. İLE/VE/||/<>/> Noktasal. )

( )


- HAVUZ KÖŞKÜ ile/ve HAVUZ KÖŞKÜ

( Topkapı Sarayı, 3. bahçesinde, Arz Odası yanındadır. [Sultan II. Selim, Mimar Sinan'a yaptırtmıştır.] [Şu anda yerinde III. Ahmed Kütüphanesi bulunmaktadır.] İLE/VE Ayazağa Kasrı, Çinili Av Köşkü adları ile de tanınır. [Sultan Abdülaziz, Mimar Sergis Balyan Efendi'ye yaptırtmıştır] )


- HAVUZ ile/ve SERSEBİL


- HİDÂYET CAMİİ ile/ve NUSRETİYE CAMİİ

( İkisi de, II. Mahmut tarafından inşâ ettirilmiştir. )

( Caminin bulunduğu sokaktaki pisliklerden temizlenmesi ve bölgenin hidâyete ermesi üzerine. İLE Yeniçeriliğin kaldırılması vesilesi["başarısı ve şükranı"] ile inşâ ettirmiştir.[1826][NUSRET: İlâhî yardım.] )


- HIDİV KASRI ile/ve HIDİV SARAYI

( Abbas Hilmi Paşa Sarayı. [Mimar Delfo Seminati] [1907] İLE/VE Abbas Hilmi Paşa'nın annesi Emine Hanım tarafından yaptırılmıştır. [Şu anda Mısır Konsolosluğu'dur.] )

( Çubuklu'da, Dalgıç Okulu'nun arkasında, koruluğun ortasında ve en yüksek noktasındadır. İLE/VE ... )

( Buharla işleyen bir asansörü vardır. İLE/VE ... )

( HIDİV[Fars.]: Osmanlı döneminde, Kavala'lı Mehmet Ali Paşa'dan sonra Mısır valilerine verilen san. [Abbas Hilmi Paşa, Osmanlı Devleti'nin son valisidir.] )


- HUBER KÖŞKÜ ile/= CUHMURBAŞKANLIĞI KÖŞKÜ

( 1985'ten sonra kamulaştırılarak Cumhurbaşkanlığı Köşkü olarak kullanılmaktadır. )

( Tarabya'da, Mimar Raymondo D'Aranco inşa etmiştir. [XIX. yüzyıl] )


- HÜNKÂR KASRI ile/ve HÜNKÂR KASRI ile/ve HÜNKÂR KASRI

( Sultanahmed Camii'nin bitişiğinde bulunan, Sultan'ın namaz kılma yerine ait bir kasır. [1617] İLE/VE Üsküdar'da, Selimiye Camii'nin bitişinde bulunan kasır. [1979 yılından beri Tarihçi İbrahim Hakkı Konyalı kütüphanesi olarak kullanılmaktadır] İLE/VE Eminönü, Yeni Cami'nin yanında bulunan kasır. )


- HÜSREV PAŞA TÜRBESİ ile/ve HÜSREV PAŞA TÜRBESİ

( Eyüp, Bostan İskelesi Sokak'tadır. İLE/VE Fatih, Sarıgüzel semtinde, Balipaşa Camii yakınındadır. )

( Osmanlı Sadrazamı Koca Hüsrev Paşa [1756-1855]'nın türbesidir. İLE/VE Osmanlı Veziri Hüsrev Paşa'nın türbesidir.[öl. 1545] [Mimar Sinan yapıtıdır] )


- HZ. YÛŞA TÜRBESİ ile UZUN EVLİYA TÜRBESİ


- I. ABDÜLHAMİT CAMİSİ ile/ve II. ABDÜLHAMİT CAMİSİ

( Beylerbeyi'nde. İLE/VE Yıldız'da. )


- İBRAHİM EFENDİ SARAYI ile İBRAHİM PAŞA SARAYI

( Feriye Sarayları. İLE Türk-İslâm Eserleri Müzesi. )

( ... İLE XVI. yüzyıl başında, Sadrâzâm Makbûl(Maktûl) İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır. )


- İBRAHİM SEBİLİ (AYASOFYA SEBİLİ) ile İBRAHİM PAŞA SEBİLİ

( Ayasofya türbelerinin sağ köşesinde. İLE Şehzadebaşı'nda. )

( XVII. yüzyılda. İLE 1719'da. [Rokoko usûlünde] )


- İFTAR KÖŞKÜ ile İFTARİYE KÖŞKÜ

( Dolmabahçe Sarayı arkasındaydı. [Şimdi yerinde yoktur.] İLE Topkapı Sarayı'nda, Bağdat Köşkü'nün yanındadır. )

( ... İLE ŞAHNİŞİN[< Fars.]: Çıkıntılı ve kapalı balkon. )

( 1741'de, I. Mahmud tarafından. İLE 1640'ta, Sultan İbrahim Han tarafından. )


- II. MAHMUT ve/||/<>/> ABDÜLAZİZ ve/||/<>/> FEYZİ PAŞA/FEYZULLAH İZMİDÎ

( )


- III. MUSTAFA

( İstanbul'un ikinci "mimarı"! )


- İKTAM - İstanbul Şehri Kültür Tarihi Araştırmaları Merkezi


- İL/EL:
ORDA + KUN + BUDUN


- İLK YANGIN KULELERİ


- İMRAHOR ile İMRAHOR ile İMRAHOR

( Hasköy'ün kuzeyinde bulunan bir semt. İLE Üsküdar İskelesi - Doğancılar arasında bir semt. İLE Yedikule'de bir semt. )

( ... İLE ... İLE Adını Sultan II. Bayezıd'ın imrahoru[has ahırların bakıcısı] İlyas Bey'in Bizans kilisesinden çevirttiği bir camiden alır. [Mirahor, İlyas Bey Mescidi olarak da tanınır.] )


- İSHAK AĞA ÇEŞMESİ ile İSHAK AĞA ÇEŞMESİ ile İSHAK AĞA ÇEŞMESİ ile İSHAK AĞA ÇEŞMESİ

( Beykoz, Meydan Çarşısı'nda. [ON ÇEŞMELER adıyla da tanınır] [1746] İLE Beykoz'da, Ortaçeşme semtinde. İLE Yalıköy (Serbostanî Mustafa Ağa) Camisi'nin mihrabı önündeki bahçede. İLE Kireçburnu (Ağaçaltı) Camisi önündeki meydanda. )

( Dördü de Gümrük Emini İshak Ağa tarafından yaptırılmıştır. )


- İSKELE CAMİSİ ile İSKELE CAMİSİ

( Kadıköy (Mustafa III) İskele Camisi. İLE Mihrimah Sultan Camisi. [Üsküdar] )

( 1741'de, Sultan III. Mustafa tarafından. İLE Kanuni Sultan Süleyman'ın kızı Mihrimah Sultan tarafından, Mimar Sinan'a yaptırtılmıştır. [1545 - 1547] )


- İSMAİL AĞA CAMİSİ ile/değil İSMAİL EFENDİ CAMİSİ

( Aksaray, Atatürk Bulvarı'ndaydı. [1956 yılında açılan yol nedeniyle yıktırılmıştır.] İLE/DEĞİL Fatih, Yavuz Selim'de Çarşamba Caddesi'nde. )

( 1617'de, Serhat(Sınır) Ağası İsmail Ağa tarafından. İLE/DEĞİL 1724'te, Şeyhülislâm İsmail Efendi tarafından. )


- İST. BOĞAZI'NDA:
ÜST AKINTI ile/ve ALT AKINTI

( Karadeniz'den gelen. İLE/VE Ege'den gelen. )


- İSTANBUL

( 8000 YILLIK TEK ŞEHİR! )


- İstanbul 2010


- İstanbul Araştırmaları Enstitüsü


- İstanbul Fotoğrafları Dizini/Forumu


- İSTANBUL:
GÜNDÜZ ve/||/<> GECE

(

Galata Kulesi
Beyazıt Kulesi


Çemberlitaş


Bozdoğan Kemeri


Sultanahmet Camii


Yeni Cami


Taksim Cumhuriyet Anıtı
)

( Bektaş Musa )


- İstanbul Kitapçısı


- İSTANBUL SEMTLERİ I, II


- İstanbul Tarih.com


- İSTANBUL:
ÜSKÜDAR-EYÜP-GALATA ile İSTANBUL


- İSTANBUL ile/ve TÜRKİYE


- [eskiden] İSTANBUL ile/ve/<> ANADOLU

( Yangını. İLE/VE/<> Salgını. )


- İSTANBUL ve/<> DİVAN EDEBİYATI


- İSTANBUL ve/yerine EDİRNE

( ... VE/YERİNE Sultanların yeğlediği. )


- İSTANBUL ile/ve NEFS-İ İSTANBUL

( BÎLÂD-I SELÂSE İLE/VE Suriçi İstanbul. [Asıl İstanbul] )


- İSTANBUL ve ROMA ve PRAG

( Boğaz, ikiye böler. VE Tiber Irmağı, ikiye böler. VE Vltava Irmağı, ikiye böler. )


- İSTANBUL ile/ve TÜRKİYE

( Eski İstanbul'un denizden yüksekliği 2 ile 12 metre arasındadır. )

( 1854/55: İstanbul Belediyesi'nin kuruluşu. )

( İSTANBUL'DA ... )

( İSTANBUL SÖZLÜĞÜ - M. ORHAN BAYRAK - TARİH DÜŞÜNCE KİTAPLIĞI )

( İSTANBUL'UN İLKLERİ VE ENLERİ - SÜLEYMAN FARUK GÖNCÜOĞLU - EP YAYINLARI )


- İSTANBUL ile/ve/||/<> (ÜSKÜDAR/LI) HOCA ALİ RIZA EFENDİ

( )


- İstanbul'da, 200'ün üzeri çeşitte mimari yapı ve 3500'ün üzerinde cami bulunmaktadır.


- İSTANBUL'DA:
YAKA ile/ve/||/<> KITA


- İSTANBUL'DA/KENTİNDE YAŞAMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< İSTANBUL'U/KENTİNİ YAŞAMAK


- İSTANBUL'DAKİ EN ÖLDÜRÜCÜ SALGIN HASTALIK

( JÜSTİNYEN VEBASI [ Başlangıç )


- İSTANBUL/ROMA ve/||/<> FİLİBE

( Filibe de, İstanbul ve Roma gibi, 7 tepe üzerine kurulmuştur. )

( ... VE/||/<> Nöbettepe, Canbaztepe, Taksimtepe, Çanlıtepe, Boztepe, Saraytepe, Pınarcıtepe. )


- İstanbul'u Gezelim


- İSTANBUL'U GÖRMEK ile/ve/değil/yerine İSTANBUL'A GÖRÜNMEK


- İstanbul'u Seviyorum!


- İSTANBUL'UN AÇILIŞI ile/ve İSTANBUL'UN FETHİ

( 11 Mayıs 330 İLE/VE 29 Mayıs 1453 )


- İSTANBUL'UN ADLARI ve ŞANLARI

( BYZAS, BUZIS, BYSE, BYSANTE [İlk adlarından.] )

( BYZANTION [Byzas'ın kenti.][Roma dönemine kadar kullanılmıştır.] )

( ANTONEIA, ANTHUSA, DEUTERA ROME [Roma'lıların kullanımı.] )

( KONSTANTINOPOLIS [Uzun süre bu adla tanımlanmıştır.] )

( TSARIGRA [İmparator kenti.][Slav kaynaklarında.] ( MIKLEGARD [İmparator Mikhael?in kenti.][Vikingler'de.] )

( TEKFURİYE, ZAVEGOROD [Rus'ların kullanımı.] [TEKFUR: Bizans hudud valisi] )

( VİZENDOVAR [Macar'ların kullanımı.] )

( KANATORYA/KANATURİYE [Polonya'lıların kullanımı.] )

( AYLANA [Çek'lerin kullanımı.] )

( KONSTANTİNAPOL [Avusturya'lıların kullanımı.][Nemçe] )

( HERAKLİYAN [İsveç'lilerin kullanımı.] )

( İSTEFANYA, İSTEFANİYE [Hollanda'lıların kullanımı.] )

( AGRANDONE [Frank'ların kullanımı.] )

( YAĞFURİYE, POZANTİYAM, KONSTANTİNİYE [Frenk'lerin kullanımı.] )

( KOSTİYE, KOSTİN [Portekiz'lilerin kullanımı.] )

( MAKEDONYA [Latin'lerin kullanımı.] )

( KONSTANTİNİYYE-İ KÜBRA [Arap'ların kullanımı.] )

( KAYSER-İ ZEMİN[Yeryüzü imparatoru] [Fars'ların/Acem'lerin kullanımı.] )

( TAHT-I RUM [Hint'lerin kullanımı.] )

( ÇAKDURYAN, ÇAKDURKAN [Moğol'ların kullanımı.] )

( SAKALYA [Tatar'ların kullanımı.] )

( VİZENDOVİNA [Ermeni'lerin kullanımı.] )

( YANKOVİÇE, ALEKSANDRA [Süryani'lerin kullanımı.] )

( PÜZANT [Ermeni'lerin kullanımı.] )

( ÂSİTÂNE [Osmanlı'larda!] )

( ÂSİTÂNE-İ SAADET[Sultan Sarayı] )

( DÂR-ÜL HİLÂFE[Halife'nin evi] )

( DÂRÜ'S SALTANA[Saltanat'ın evi] )

( DERGÂH-I SELÂTİN[Sultanlar kapısı] )

( DERSAADET, DERALİYE )

( MAHRÛSE: Türklere göre, İstanbul'un Büyük Kent anlamına gelen bir adı. )

( MAHRÛSE-İ KONSTANTİNİYE: Konstantiniye Büyük Kenti. )

( İSTİMBOLİ [Verilen adlardan biri.] )

( KONSTANTİNİYYEBULİN [Verilen adlardan biri.] )

( POZANTİYAM [Verilen adlardan biri.] )

( SÜDDE-İ SALTANAT Saltanatın Eşiği. [Verilen adlardan biri.] )

( İstanbul, en çok adı olan şehirdir. )

( UÇ-OĞ-BOLUĞ: İstanbul'un kadîm dönemlerinde, "Cennet Şehir" anlamına gelen, ön-Türkçe adı. )

( GULGULE-İ RÛM
TANTANA-İ RÛM
VEVELE-İ RÛM
DEBDEBE-İ RÛM
GALEBE-İ RÛM )

( : EIS TIN POLIN, ISTINPOLIN: Kentte, kent içinde, kent içi. )