
(B)İLİM ve BİLGELİK [/İRFAN/HİKMET/WISDOM/GNOSIS]
Kılavuz: Lütfen ...
Toplam 7471 FaRk bulunmaktadır
Sayfa 29 / 31
- ÖFKE ile/değil/yerine/>< GÜLÜMSEME :)
( Öfkenin uzaklaştırdığını, gülücükler geri getiremez. )
- ÖFKE ile/ve/||/<> HIRS
( [gelirse/yönetilemezse ...]
Akıl gider. İLE/VE/||/<> Edep gider. )
- ÖFKE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SAĞLIKLI ÖFKE
- ÖFKE ile/değil/yerine/>< ŞEFKÂT
( Uzaklaştırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yakınlaştırır. )
- ÖFKE ile/ve/||/<>/> SUÇLULUK DÜŞÜNCESİ/DUYGUSU
- ÖFKE ile/<> SUSMA/SÜKÛT
( Kızmış olduğunun göstergesidir. İLE/<> Kırılmış olduğunun göstergesidir. )
- ÖFKE ile/ve/değil/||/<>/< YOK SAYILMA
- [ne yazık ki]
ÖFKE ile/ve/||/>/<>/>< ZARAR
( Öfkeyle kalkan, zararla oturur. )
- ÖĞRENEN ANCAK DÜŞÜNMEYEN ile/ve/||/<> DÜŞÜNEN ANCAK ÖĞRENMEYEN
( Kaybolmuştur. İLE/VE/||/<> Tehlikededir. )
- ÖĞRENİLECEK OLAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TERK EDİLECEK OLAN
- ÖĞRENME ile/ve/<>/yerine ANLAMA
( Yapmak, onu bildiğini göstermektir. )
( Bir şeyi iyi anlayın, ulaşmışsınız demektir. )
( Öğrenmek, bildiğini fark etmektir. )
( Tekrarın etkili olabilmesi için anlamlı bir biçimde ve istekle yapılması gerekir. )
( Okuyarak ve/ya da gözlemleyerek ve/ya da deneyimleyerek. İLE/VE/<>/YERİNE Severek. )
( Understand one thing well, and you have arrived. )
( TO LEARN vs./and/<> MEANING
MEANING instead of TO LEARN )
- ÖĞRENMEK ile/değil/yerine/||/<>/< KAVRAMAK
- ÖĞRETECEĞİN KADAR ile BİLMEN GEREKTİĞİ KADAR
( Leblebi kadar öğretebilmek için top kadar bilmek gerek. )
( Öğreteceğin kadar bilirsen öğretemezsin. )
( Bilmiyorsan, Öğret! )
( Öğrenmenin tek yolu uygulamadır. )
( Bir günde olmaz ama bir gün[de] olur. )
( Aramakla bulunmaz fakat bulanlar arayanlardır. )
( Arayan aradığı sürece ayrı kaldı çünkü aradığı kendindeydi. )
( AS MUCH AS TO TEACH vs. AS MUCH AS TO KNOW HOW MUCH YOU NEED
The only way to learn is by practice. )
- ÖĞRETİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DAHA FAZLASI
- ÖĞRETMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DÜŞÜNMELERİNİ SAĞLAMAK
- ÖĞRETMENİ OLALIM! ve/||/+/<>/>/< ÖĞRENCİSİ OLALIM!
( Nefsimizin. VE/||/+/<>/>/< Vicdanımızın. )
- ÖĞRETMENİN/HOCANIN SAĞLAYABİLECEKLERİ:
EMNİYETİ SAĞLAMAK ile/ve BAŞLANGIÇTA UYGUN OLAN(LAR)I SUNMAK
- ÖĞÜT ile/ve/||/<>/> ESİNLENME
- ÖĞÜT ile/ve/<>/>< HAKARET
( Bir insana, başkaları yanında verilen "öğüt", öğüt değil "küçük düşürme", "aşağılama" ya da "hakaret" olabilir/olur[bazen/çoğunlukla]. Kimseye ve de özellikle çocuklara, ne kıyas, ne de öğüt, doğru/uygun zaman, zemin ve koşullar oluş(turul)madıkça, yapılmamalıdır. )
- ÖĞÜT ile/ve/değil/yerine/||/<> (İYİ/YETERLİ/NİTELİKLİ) ÖRNEK
( Yolu, uzundur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Yolu, kısa ve etkilidir. )
- ÖĞÜT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖRNEK
( Yolu/süreci uzundur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yolu/süreci kısa ve etkilidir. )
- OH OLSUN ile/değil/yerine/>< O OLSUN
- OK ve YAY
( İlk Selçuklu sultanı, Tuğrul Bey, tüm resmî vesikalarında olduğu gibi gönderdiği mektupların başında yay ve ok işaretlerini koyar ve içine de kendi unvanlarını yazardı. Buna Tuğra deniliyordu. Sonraları bu ok ve yay işaretleri kaldırılmış ise de sultanların ad ve unvanlarını ok ve yay biçiminde gösteren tuğra yöntemi Osmanlı İmparatorluğu'nun sonuna kadar devam etmiştir. )
( Oku ileri atmanın yolu, yayı geri çekmektir... )
- ÖKE/DEHÂ ve/||/+/<>/> GÜZELLİK
- OKSİJEN ile/ve/||/<>/ KOKU
( "Oksijeni bilmem ama kokun şart!" )
- OKU, BABAN GİBİ EŞEK OLMA!
ile/değil
OKU BABAN GİBİ, EŞEK OLMA!
ve/||/<>
A WOMAN, WITHOUT HER, MAN IS NOTHING
A WOMAN, WITHOUT HER MAN, IS NOTHING
( Virgülün/vurgunun/durağın nerede olduğu çok önemli! )
( )
- OKUL = BOŞ ZAMAN ([Yun.] SCHOLé = [eski İng.] SCOL = OKUL = ...
( SCHOLA )
- OKUMA:
DOĞRUSU ile/ve/||/<>/> GÜZELLEŞTİRME
- OKUMA:
EKRANDAN ile/değil/yerine KÂĞITTA
( Ekrandan okuma, kâğıt üzerinden okumaya göre %25 daha yavaştır. )
- OKUMA ile/ve/değil HECELEME
( [not] READING vs./and/but SYLLABLING )
- OKUMA ile SÜRGÜ YOLLU OKUMA(DOKTORA TİPİ)
- Okumak için SUS!!!
- OKUMAK:
YOKSULLUKTA ve/||/<>/> VARSILLIKTA
( Varlık/servet[Ar.]. VE/||/<>/> Süs, ziynet/zinet[Ar.]. )
- OKUMAK ve/<> BİRARAYA GELMEK/GETİRMEK
( Anlamak için okursun, anlarsan okursun! )
( TO READ and/<> TO BRING TOGETHER )
- OKUMAK ile/ve/||/<>/></< DİNLEMEK
( Kişileri ayrıştırır. İLE/VE/||/<>/>< Kişileri/toplulukları/toplumu birleştirir. )
- OKUMAK ile/ve/değil/||/<>/= DUYURMAK/İLETMEK
- OKUMAK ile/ve/değil EŞİK
- OKUMAK ve/||/<> KONUŞMAK ve/||/<> YAZMAK
( Tamamlar. VE/||/<> Hazırlar. VE/||/<> Olgunlaştırır. )
- OKUMAK! ile/ve/değil/||/<>/> OKUMAK! ile/ve/değil/||/<>/> OKUMAK!
( Duyduğumu unuturum, gördüğümü anımsarım, okuduğumu anlarım. )
( Kurnaz kişiler, okumayı küçümser; basit kişiler, ona hayran olur; akıllı kişiler ise ondan yararlanır. )
( Okumak bir kişiyi doldurur, kişilerle konuşmak hazırlar, yazmak ise olgunlaştırır. )
( Kişi kendini yetiştirmek/terbiye etmek için okumalıdır! [Başkalarına bilgi satmak için değil!] )
( Kitap okumak, sevgilinin fotoğrafına bakmak gibidir. )
(
Büyük buluş! )
( )
( )
( Bir kitabı okurken geçen iki saatin, yaşamımın çoğu yılından daha dolu olduğunu fark edince, bir kişinin yaşamının ürkütücü hiçliğini düşünürüm.
Sabahattin Ali )
( "Okuma Alışkanlığı Üzerine" yazısını okumak için burayı tıklayınız... )
( READING! and READING! and READING! )
- OKUMAK ile/ve/değil/||/<>/< OKUYABİLMEK
- OKUMALI!
- OKUMAYA DEĞER ŞEYLER YAZMAK ve/||/<> YAZILMAYA DEĞER ŞEYLER YAŞA(T)MAK
- OKUNACAKLAR ile/ve/<> KONUŞULACAKLAR
( GOING TO READ vs. GOING TO TALK )
- OKUR-YAZARLIK ile/ve/<> SAYISAL OKUR-YAZARLIK
( ... İLE/VE/<> Sayıları kavrayabilme ve kullanabilme yetisi.[düzeyler, basamaklar, zaman algısı] )
( LITERACY vs./and/<> NUMERIC LITERACY )
( WHIPPLES ve ABCC Endeksleri )
- OKYANUSU AŞMAK ve/ne yazık ki/||/<>/> DEREDE BOĞULMAK
- OLABİLDİĞİNCE ...:
KÜÇÜLTELİM!/AZALTALIM! ve/||/<> ARTIRALIM!
( Lokmalarımızdaki oranı. VE/||/<> Çiğneme sayımızı. )
- OLABİLİR ile GİBİ
( PROBABLE vs. LIKE )
- OLABİLİR yerine ZAMAN GÖSTERECEK
- OL(A)MADIĞIMIZ GİBİ OLMAK/OLMAYA ÇALIŞMAK ile/değil/yerine OLDUĞUMUZ GİBİ OLMAK
- OLAMAZ/OLMAMALI!:
ZEKÂSIZ VE AKILSIZ SEVGİ ile SEZGİSİZ ZEKÂ
( Köleliğe yol açar. İLE Diktatörlüğe yol açar. )
- OLAN/HÂDİS ile/>< SONRADAN OLAN
- OLAN OLMALIYDI ile/ve OLACAK OLAN OLUR ile/ve (O HALDE) OLAN OLUR
- OLAN ile/ve/<>/değil/yerine OLABİLEN
( Evren/dekiler. İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE İnsan... )
- OLAN ile/ve/||/<>/> OLAĞAN
- OLAN ile/ve/<>/||/hem de ÖLEN ile/ve/<>/||/hem de YANAN ile/ve/<>/||/hem de YENİLEN
( Hiçbirine, çözüm yoktur. )
- OLAN <>/>< OLMAYAN
( (olduğu) Kadar. <>/>< (olmadığı) Kader. )
( Yapar/yapıyor. <>/>< Bakar/bakıyor. )
- OLAN ile/ve VARLIK
( BEING vs./and EXISTENCE )
- OLAN ile/ve VAROLAN
- OLANAKLAR ve/||/<>/>/< GELİŞME HAKKI
- OLANAKLARIN/KAZANIMLARIN/SORUNLARIN:
İÇİNDE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EŞİĞİNDE
(OLMAK/OLMAMAK)
- OLANAKLI:
GENÇLİĞİNDE, YALNIZLIĞINI VE YAŞLILIĞINI YAŞAMAK ile/ve/||/<> YAŞLILIĞINDA, TOPLUMSALLIĞINI VE GENÇLİĞİNİ YAŞAMAK
- OLANI BİLMEK ve/||/<>/>/< ORANI BİLMEK
- ... OLARAK KALMAMASI KOŞULUYLA ile ... OLMAMAK/KALMAMAK ÜZERE
- OLASI (BİR DURUM/SÜREÇ/YANLIŞLIK/KAZA/SONUÇ) ile/ve/değil/yerine OLASI(LIKLI) (BİR DURUM/SÜREÇ/YANLIŞLIK/KAZA/SONUÇ)
- OLASI) BİR OLUMSUZLUĞU/KAYIBI:
"ESAS ALMAK" değil/yerine ...'YI DA ÖNGÖRMEK/DEĞERLENDİRMEK
- OLASILIĞI DÜŞÜNMEYE BAŞLAMAK ile/ve OLASILIĞIN YÜKSEK OLMASI
( TO BEGIN TO THINK ABOUT PROBABILITY vs./and HIGH PROBABILITY )
- ... OLASILIĞI:
YÜKSEKTİR ile/ve/||/<>/> YÜKSELİR
- OLASI/LIK ile/ve/||/<> GÖRELİ/LİK
- OLASILIK ile/ve/||/<>/> TEDBİR
- OLASILIKLARA "GÜVENMEK" ile/ve/değil/yerine KENDİMİZE GÜVENMEK
( Anımsa ki, her zaman şanslı olmayabilirsin! )
( [not] TO TRUST THE CHANCE vs./and/but TO TRUST THE SELF
TO TRUST THE SELF instead of TO TRUST THE CHANCE
Remind that, you might not lucky every time! )
- OLASILIKLARI DÜŞÜNMEK/HESAPLAMAK ile "ŞOM AĞIZLILIK"
- OLAY ve/değil/||/=/<>/< BETİMLENEN
- OLAY ve/<> GELİŞİGÜZEL/LİK
- ÖLÇEK ile/ve/<> NİTELİK
- ÖLÇÜ ile/ve/||/<> ORAN ile/ve/||/<> MATEMATİK
( Bilim/de. İLE/VE/||/<> Sanat/ta. İLE/VE/||/<> Müzik/te. )
- ÖLÇÜ ile/ve/||/<> YEĞLEME
- ÖLÇÜLEBİLEN EN KÜÇÜK/KISA ZAMAN BİRİMİ
( 10¯43
Saniyenin 10 x milyonda biri [ 0.0000000000000000000000000000000000000000001 ] )
( 1 millisecond [ms] = 0.001 second [s]
1 minute [min] = 60 second [s]
1 hour [h] = 3600 second [s]
1 day [d] = 86400 second [s]
1 week = 604800 second [s]
1 month = 2628000 second [s]
1 year [y] = 31557600 second [s]
1 decade = 315576000 second [s]
1 century = 3155760000 second [s]
1 millennium = 31557600000 second [s]
1 microsecond [µs] = 1.0E-6 second [s]
1 nanosecond [ns] = 1.0E-9 second [s]
1 picosecond [ps] = 1.0E-12 second [s]
1 femtosecond [fs] = 1.0E-15 second [s]
1 attosecond [as] = 1.0E-18 second [s]
1 shake = 1.0E-8 second [s]
1 month (synodic) = 2551443.84 second [s]
1 year (Julian) = 31557600 second [s]
1 year (leap) = 31622400 second [s]
1 year (tropical) = 31556930 second [s]
1 year (sidereal) = 31558149.54 second [s]
1 day (sidereal) = 86164.09 second [s]
1 hour (sidereal) = 3590.1704166667 second [s]
1 minute (sidereal) = 59.8361736111 second [s]
1 second (sidereal) = 0.9972695602 second [s]
1 fortnight = 1209600 second [s]
1 septennial = 220752000 second [s]
1 octennial = 252288000 second [s]
1 novennial = 283824000 second [s]
1 quindecennial = 473040000 second [s]
1 quinquennial = 157680000 second [s]
1 Planck time = 5.39056E-44 second [s] )
- ÖLÇÜLÜ ile/ve/||/<> ÖLÇÜ İLE
- ÖLÇÜLÜLÜK ile/ve/<> DENGE
( MODERATION vs./and/<> BALANCE )
- OLDUĞUN GİBİ GÖRÜNMEK/KONUŞMAK ile/ve/<> GÖRÜNDÜĞÜN/KONUŞTUĞUN GİBİ OLMAK
( Kendinizi olduğunuz gibi bilmek için tüm fikirlerden vazgeçiniz. )
( TO VISUALIZE LIKE HOW/WHAT YOU ARE vs./and/<> TO BE LIKE HOW/WHAT YOU ARE
To know yourself as you are, give up all ideas. )
- OLDUĞUN GİBİ OLMAK ile/ve/değil/||/<>/< YALINLIK
- ... OLDUĞU SEBEBİYLE değil ... OLMASI NEDENİYLE
- OLGU ile/ve OLUŞ
- OLGUN BİRİKİM ve/||/<> GENÇ ENERJİ
- OLGUN KİŞİ:
"GÜZEL SÖZ SÖYLEYEN" değil SÖYLEDİĞİNİ YAPAN VE YAPABİLECEĞİNİ SÖYLEYEN
- OLGUN KİŞİ:
"KIZMAYAN" değil ÖFKESİNİ YÖNETEBİLEN/YUTABİLEN
- OLGUN ve/||/=/<> ACIYA GÜLEBİLEN
( En olgun kişi/ler, acıya gülen(ler)dir. )
- OLGUN ile/ve/değil/||/<> "DURGUN"
- OLGUN ile YETİK
( ... İLE Yetişmiş, erişmiş, büyümüş. | Bilgili, olgun. )
- OLGUN ile/ve/<>/+ YETKİN
- OLGUNLAŞMA(KEMÂLÂT) ve SABİTLİK ve TEKRAR
- OLGUNLAŞMA ve/||/<>/> ŞAŞIRMAMA
- OLGUNLAŞMA ve/||/<> "YARA ALMAMA" ve/||/<> KAZANMA
( İlgiye gereksinim duymadıkça. VE/||/<> Beklentiye girilmedikçe. VE/||/<> Bağımlı kalınmadıkça. )
- OLGUNLAŞMAK/TEKÂMÜL (ETMEK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇEKİRDEĞİNİ KÜÇÜLTMEK
- OLGUNLAŞMA/KEMÂL:
"YAŞ ALARAK" ile/ve/değil/||/<>/< YAŞAYARAK
- OLGUNLAŞMANIN SAĞLADIKLARI:
"KALPTE" ile/ve/||/<>/> ANLIK'TA(ZİHİNDE) ile/ve/||/<>/> YAŞAMDA
( Duyarlılık kazandırır. VE/||/<>/> İşleklik ve işlevsellik sağlar. VE/||/<>/> Huzur sağlar/sunar. )
- OLGUNLUĞUN EN ÖNEMLİ GÖSTERGELERİ:
DEDİKODUYA DAYANMA/TAHAMMÜL ve/<>
İFTİRAYA DAYANMA/TAHAMMÜL
( Dedikodu ve iftiraya karşılığın da üç aşaması vardır.
1- Dedikodu ve iftiraya susarak[sükûnetle] karşılık vermek.
2- Dedikodu ve iftiradan "memnun olmak".
3- Dedikodu ve iftiradan "memnun olup", "dedikoducu/iftiracı" için üzülmek. )
- OLGUNLUK/KEMÂLÂT ve SÜKÛT
( Kemâlâtın sonu, sükûttur. )
( KEMÂL: YEKSAN-REKSAN )
( KEM-ÂLÂTLA, KEMÂLÂT OLMAZ )
( Cemal görmek, kemal bulmak. )
( Belirli bir seviyeye (olgunluğa/kemale) ulaşmadan dönüşüm gerçekleşemez fakat dönüştürücü öğe/ler içeridedir. )
- OLGUN/LUK ve/||/<> AKILLI/LIK ve/||/<> GÜÇLÜ/LÜK
( Hatalarımızı kabul edebilecek kadar. VE/||/<> Hatalarımızdan ders alabilecek kadar. VE/||/<> Hatalarımızı düzeltebilecek kadar. )
- OLGUN/LUK ile/değil ÇEKİNGEN/LİK
( [not] RIPE/NESS vs./but TIMID/ITY )
- OLGUN/LUK ile/ve SONSUZ/LUK
( MATURITY vs./and ETERNITY )
- OLGUNLUK ile/ve/||/<> SÜREKLİLİK
- OLGUN/LUK ve/||/<>/>/< SUSKUN/LUK
( KEMÂLÂT ve/||/<>/>/< SÜKÛT > SÜKÛNET > SEKÎNET )
- OLGUN/LUK ile YAŞLI/LIK
( Olgun kişi, herşeyin iyisi için çabalar. )
- OLGUN/LUK ile/ve YETKİN/LİK
- TARİH:
OLGUSAL ile/ve/||/<> KAVRAMSAL
- OLMA ile/ve/< "OLMADAN ÖNCE OLMA"
- OLMADIĞINDA (EN ÇOK) ARANAN ile/ve/<> OLDUĞUNDA (EN ÇOK) TARTIŞILAN
- OLMADIKLARIMIZ ve/||/<>/> YAPMADIKLARIMIZ ve/||/<>/> DÜŞÜNMEDİKLERİMİZ ve/||/<>/> KONUŞMADIKLARIMIZ
( Yeğlemedikleri... [B (bile değil)] )
- OLMADIYSA:
[ya] DAHA İYİSİ OLUR ya da HAYIRLISI BUDUR
- OLMAK ve/<>/:/= ANLAMAK
- OLMAK ile/ve/||/<>/> OLAN ile/ve/||/<>/> OLUŞ
( Bir gövdede odaklanmış, sonsuz olansınız. )
( BEDÂHETEN: O anda oluşan. | Birdenbire, ansızın, düşünmeksizin. )
- OLMA!:
[ne] PİŞMAN ne DÜŞMAN ne [de] KAHRAMAN
- OLMASI GEREKEN ile/ve/||/<> OLANIN FELSEFESİ
( Platon. İLE/VE/||/<> Aristoteles. )
- ... OLMASINDAN/DURUMUNDAN (DA):
ANLAŞILACAĞI GİBİ ..." ile/ve/değil "HAREKET EDİLEBİLECEĞİ GİBİ ..."
- OLMAYAN MEYVEYE EL UZANMAZ ve/<> AŞILANMAYAN MEYVE TATLANMAZ
- OLMAYANLARA ve/||/<> OLANLARA
( İnanmamalıyız. VE/||/<> Kanmamalıyız. )
- OLMAYANLARI ARAMAK ile/değil/yerine OLANLARI BULMAK/GÖRMEK
( [not] TO SEEK FOR NON-BEINGS vs./but TO SEE(K)/FIND BEINGS
TO SEE(K)/FIND BEINGS instead of TO SEEK FOR NON-BEINGS )
- OLMAZ OLMAZ ile OLMAZ, OLMAZ
( Olmama olasılığını düşün(dür)mek. İLE "Olmaz" denilemez/diyemeyiz / deme/meli/sin / dememeli/yiz. )
- OLMAZ OLSUN ile/ve/||/<> JE VEUX
(
ile/ve/||/<>
)
- OLMAZ ile "YOK"
- OLMAZSA OLMAZLIK ile/ve/||/<> TERK EDİLEMEZLİK
- ÖLMEK ile/ve/||/<>/>/< "ÖLMEDEN ÖNCE ÖLMEK"
( Dünyanın içinden çıkmak. İLE/VE/||/<>/>/< Dünyayı, içinden çıkarmak. )
- ÖLMEK ile/değil/yerine YAŞAM(AY)I TAMAMLAMAK/HAY(I)R'LAMAK
- OLMUŞ) OLAN ile OLMAKTA OLAN
( Nesne/ler. İLE Özne/kişi. / İnsan. )
- OLSUN ile/ve/||/<> OLUR (ÖYLE)
- KİŞİ:
ÖLÜ ve ÖLÜMLÜ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOLU ve OLUMLU
- ÖLÜ değil SESSİZ VAİZ
- ÖLÜM:
ANIMSA(YA)MADIĞIMIZDA değil ANIMSANMADIĞIMIZDA
- ÖLÜM:
KALP/BEYİN DURDUĞUNDA ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> UNUTULDUĞUMUZDA
- ÖLÜM:
"ÖNÜNDE DURURSAN" ve/||/<> "KAÇARSAN"
( Yakalar. VE/||/<> Yetişir. )
- ÖLÜM >< AŞK
( Ölümün karşısındaki tek güç ve olanak, ancak ve ancak aşktır! )
- ÖLÜM ile ESTONYA FERİBOTU SENDROMU
( Batan Gemideyken, Geminin Batışını 'İzleme/Bekleme' Belirgisi/Sorunu
(Estonya Feribotu Sendromu)
Modern deniz tarihinin en büyük kazası, 28 Eylül 1994 yılında Baltık Denizi’nde yaşandı. 1980 yılında, Almanya’da, Mayer Werft tersanesinde inşâ edilen Estonya Feribotu’nun batmasıyla 852 yolcu yaşamını kaybetti. Bu korkunç kazadan 137 kişi kurtuldu. Kıyıya yakın uzaklıkta su alması nedeniyle yan yatarak batan feribot, sadece gemi mühendisleri tarafından değil aynı zamanda kazadaki ölümlerin nedeni açısından da davranış psikolojisi uzmanlarınca yıllarca incelendi.
İnsan davranış psikolojisi uzmanları, bu kazada ölen 852 yolcunun neden kurtulamadığını araştırdı. Aileleriyle görüşüp geçmişlerini incelediler. Ölenlerin yüzde 98’inin çok iyi yüzme bildiğini belirleyen uzmanlar, son olarak kazadan kurtulanlarla görüştü.
Ortaya çıkan sonuç şuydu:
Feribot, 28 Eylül gecesi saat 00.50’de sert dalgalar nedeniyle su almaya başladı. Feribota giren sular, 50 santim yüksekliğe ulaşınca feribot yan yatmaya başladı. Su miktarının artmasıyla birlikte gemiyi boşaltma süreci başladı. Ancak 987 yolcudan sadece 137’si feribotu, su almaya başlar başlamaz hemen terk etti. Geri kalan 852 yolcu ise gemi kaptanının “panik yapmayın, dünyanın en güçlü feribotundasınız” sözlerine kanarak su boşaltma işlemini izledi. Saatler ilerledikçe feribot daha da yan yattı ama 852 yolcu izlemeye devam etti. Sonunda, saatler 01.50’yi gösterirken, feribot tamamen yan yatarak sulara gömüldü. 852 kişinin, feribotun su aldığını ve yan yatmaya başladığını görmesine karşın son saniyeye kadar rahat rahat batışını izlemesi, psikoloji ders kitaplarında “Estonya Feribotu Sendromu” olarak yer almıştır. Psikoloji bilimi, o kişilerin davranış biçimlerine bugüne dek mantıklı bir açıklama getirememiştir. )
- ÖLÜM ile/ve/||/<>/> ORGAZM
( Tüm ölçü(t)lerin ölçütü. İLE/VE/||/<>/> Tüm deneyimlerin/duyumların ölçütü. )
- ÖLÜMDE "ÖNCELİK":
[ya] SEN/O ile/ve/ya da/||/<> BEN ile/ve/ya da/||/<> AYNI ANDA, İKİMİZ BİRDEN
( [değil/yerine/ya da]
Bu üç olasılıktan biri gerçekleşmeden, ikimiz/hepimiz[düşünebilen ve seven/sevebilen herkes], ölümle yüzleşip ölmeden önce "ölerek" ve sevdiklerimizle ölüm/ümüz konusunu da konuşabilme olanağıyla, bu üçünün de dışına çıkabilmek. )
- ÖLÜMDEN KAÇMAK değil/yerine KÖTÜLÜKTEN KAÇINMAK
- ÖLÜM/İLİŞKİ İÇİN:
"BAŞLANGIÇ" yoksa/>< "SON" DA YOKTUR
- OLUMLU ile "OLGUN"
- OLUMLU-OLUMSUZ ALGISI ile/ve VARLIK-YOKLUK ALGISI
( PERCEPTION OF THE POSITIVE-NEGATIVE vs./and PERCEPTION OF THE EXISTENCE-NONEXISTENCE )
- OLUMSUZ KOŞULLAR:
GEÇİRİCİ ile/ve/değil/yerine/<> GEÇİCİ
- OLUMSUZ MANEVİYAT ile/değil/yerine OLUMLU MANEVİYAT
( Varlığının deneyimi. İLE/DEĞİL/YERİNE Hizmet. )
- ÖLÜMSÜZ YAPITLAR:
ÇOCUK ve KİTAP ve HAYRAT
- OLUMSUZLAMA ve/> BELİRLEME
( LÂ İLÂHE ve/> İLLALLAH )
- OLUMSUZLAMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ÜRETKEN OLUMSUZLAMA
- OLUMSUZLUĞU/SORUNU/ÇÖZÜMÜ:
HESABA KATMAMIŞ OLMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< GÖZE ALMIŞ OLMAK
- OLUMSUZLUK değil/yerine/>< "ÖLÜMSÜZLÜK"
( Olumsuzlukları yönetebildiğimiz ve/ya da zihnimizden uzak tutabildiğimiz oranda, farkındalıkla dolu bir "ölümsüzlük" alanına çıkılır. )
- ÖLÜMSÜZ/LÜK ve/||/<>/< ÖZGÜR/LÜK
- OLUR ile/ve/||/<> OLMAZ
( Diye bir şey yok! İLE/VE/||/<> Diye bir şey yok! )
- OLURSA ile/ve/<> OLMAZSA
( Ne iyi/âlâ. İLE/VE/<> Pek iyi/âlâ. )
- OLURUNA BIRAKMAK ile/ve/<> AKIŞINA BIRAKMAK
- OLUŞ ile/ve/||/<>/< ORUÇ
- OLUŞ ile/ve/<>/değil SÜREÇ
- OLUŞ ile/ve/değil SÜREKLİ OLUŞ
( Oluş. İLE/VE/DEĞİL Şe'n. )
( Oluş, bilginin kendidir. )
( Olduğum gibi oluşum, benim liyakatım değil, onların oldukları gibi oluşları da onların kusurları değil. )
( Olmak, fark edilebilir olmaktır, orada değil, burada olmaktır, o zaman değil, şimdi olmaktır, başka türlü değil de böyle olmaktır. )
( Olmak isteyen, oldurmaya çalışmaz. )
( Aradığınız, aslında olduğunuzu ifadelendirmektir. )
( Oluşun ve olmayışın, gelip geçiciliğini idrak edin ve her birinden de kurtulun. )
( [not] BEING vs./and/but CONTINUAL BEING
Being itself is knowledge.
To be, is to be distinguishable, to be here and not there, to be now and not then, to be thus and not otherwise.
What you seek is to express in action what you are.
Realise the momentariness of being and non-being and be free from both. )
- OLUŞ ile/ve VAROLUŞ
( BEING vs./and ENTITY )
- OLUŞ(TUR)MAK ile/ve/||/<>/> ÖRGÜTLE(N)MEK
- OLUŞUM AŞAMALARI
( * TAAYYÜN-Ü EVVEL
* TAAYYÜN-Ü SANİ
* ÂLEM-İ LÂHUT
* ÂLEM-İ CEBERUT
* ÂLEM-İ MELEKUT
* ÂLEM-İ MİLK
- (Dünyada yaşamın ilk oluşum belirtisine "ŞİBH-İ ZÜLÂL(ALBÜMİNOİD)" denir.)
* ÂLEM-İ NÂSUT )
- OMURGALI ile/ve BİR DURUŞU OLAN/OLABİLEN
- OMURGASIZ/LIK" ile/değil ÂŞIK/AŞK
- OMURGASIZ/LIK ile/değil BİLGE/LİK / İRFAN
- 18 YAŞ:
ALTI ile/ve/||/<>/> ÜSTÜ
( İstenç[irâde] sahibi. İLE/VE/||/<>/> Direnç[ihtiyâr] sahibi. )
( Ne "yapacağını/yapabileceğini" "bilen". İLE/VE/||/<>/> [öncelikle] Ne yapmayacağını/yapmayabileceğini ve ne "yapacağını/yapabileceğini" bilen. )
- ONAY (ALMAK)/ONAYLAMAK ile/ve/değil/yerine OLUR (ALMAK)/OLURLAMAK
- ONAYLAYICI SÖZCÜKLER ve/||/<>/> HİZMET EYLEMLERİ ve/||/<>/> FİZİKSEL TEMAS
- [önce] UMUT" sonra UNUT!"
- ÖNCELİK'İ:
TELEFONA/MESAJA VERMEK değil/yerine ORTAMA/ÇEVREYE/TOPLANTIYA/KİŞİLERE VERMEK
- ÖNCELİK'İ:
TELEFONA/MESAJA VERMEK değil/>< ORTAMA/ÇEVREYE/TOPLANTIYA/KİŞİLERE VERMEK
( Yanlışı. >< Doğrusu. )
- ÖNCELİK/SONRALIK ile/ve/değil/yerine İÇ İÇELİK
- ÖNCELİK VERMEK ile "AĞIRLIK VERMEK"
( TO GIVE PRECEDENCE vs. "TO CONCENTRATE" )
- ÖNCELİK ile/ve/değil/<>/= İLGİ
( [not] URGENT vs./and/but/<>/= PRIOR )
- ÖNCELİK ve/||/<>/>/< İNCELİK
- ÖNCELİK ile/ve İTİBAR
- ÖNCELİK ile/ve/değil KAYNAK
( [not] PRIORITY vs./and/but SOURCE )
- ÖNCELİK ile/ve/değil MEŞGUL OLMA
( [not] PRIORITY vs./and/but TO BE BUSY )
- ÖNCELİK ile/ve ÖZELLİK
( PRIORITY vs./and ATTRIBUTE )
- ÖNCELİK ile/ve/değil/||/<>/< PAYLAŞILMIŞ ÖNCELİK
- ÖNCELİK ile/ve "POZİTİF AYRIMCILIK"
- ÖNCELİK = PRIORITY/PRECEDENCE[İng.] = [Fr.] = [Alm.] = [İt.] = [İsp.]
- OKUMAK:
TEKRAR TEKRAR
- ÖNCELİKLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- ÖNCELİK/LER ile/ve ÖZLEM/LER
- (ÖNCELİKLİ/ÖNEMLİ/[ÖNCEKİ] OLMAZSA OLMAZ)
KAVRAM ÇİFTLERİ:
ÖNCELİK ve/||/<>/> SONRALIK
ve/||/<>
VAR OLAN ve/||/<>/> BİLGİ
ve/||/<>
NESNE/TEK ve/||/<>/> ÖTEKİ/LER
ve/||/<>
SÜREÇ ve/||/<>/> SONUÇ
ve/||/<>
YÖNTEM/USÛL ve/||/<>/> İÇERİK/ESAS
ve/||/<>
BAĞLAM ve/||/<>/> ANLAM
ve/||/<>
ÇÖZÜMLEME ve/||/<>/> ÇÖZÜM
ve/||/<>
ÖNCÜL ve/||/<>/> ÖNERME
ve/||/<>
SAYGI ve/||/<>/> SEVGİ
[en az %99 ve/||/<>/> en az %1]
ve/||/<>
US/AKIL ve/||/<>/> ANLIK/ZEKÂ
ve/||/<>
EMİK/BEYİN ve/||/<>/> ANLIK/ZİHİN
ve/||/<>
DİRENÇ/İHTİYÂR ve/||/<>/> İSTENÇ/İRÂDE
ve/||/<>
DEVİM/HAREKET ve/||/<>/> ZAMAN
ve/||/<>
AN ve/||/<>/> ZAMAN
( Düşünme, konuşmak ve yaşamak üzere bilinmesi ve uygulanması gereken öncelikli ve olmazsa olmaz kavram çiftleri... [önceki olmadan sonraki olmaz!] )
- ÖNCELİKLİ KILMAK ile/ve/<> ÖNE ÇIKARMAK
- ÖNCELİKLİ/ÖNCELİĞİ (OLAN) ile/ve ÖNEM(L)İ (OLAN)
( Önde gelmesi gereken, öne alınmalıdır. )
( TAKADDÜM ile/ve EHEMMİYET )
( (THE) PRIORITY(/PRIMARY) vs./and (THE) IMPORTANT(/IMPORTANCE) )
- ÖNCELİK/Lİ (OLAN) ile/ve ÖNEM(Lİ) (OLAN)
( (THE) PRIORITY(/PRIMARY) vs./and (THE) IMPORTANT(/IMPORTANCE) )
- ÖNCELİK/Lİ ile/ve/değil/yerine AYRICALIK/LI
( [not] PRIORITY vs./and/but PRIVILEGED
PRIVILEGED instead of PRIORITY )
- ÖNCELİKLİ ile/ve/değil ÖNCELİKLERLE ÖRTÜŞEN
- ÖNCELİKLİ ile/değil ÖNE ALINAN
- ÖNCELİKLİ/LER ile/ve GENEL
( İnsanda. İLE/VE Doğada. )
( For human. VS./AND On nature. )
( PRIORITY vs./and GENERAL )
- ÖNCELİK-SONRALIK ve/değil BİRLİKTELİK
- ÖNCELİK/SONRALIK ile/ve/değil SIRALAMA
- ÖNCÜLÜK ETMEK ile VESİLE OLMAK
- ÖNEM VERMEK / ÖNEMLİ GÖRMEK
ile/ve/||/<>/>
ÖNCELİKLİ GÖRMEK
- ÖNEM ile ÖNCELİK
( IMPORTANCE vs. PRIORITY )
- ÖNEMİ YOK ile/değil BELİRLEYİCİLİĞİ YOK
- ÖNEMLİ OLAN" ile/ve/değil/yerine ÖNEMİ OLAN
( Herşeyin bir (az/orta/çok) önemi(değeri) vardır fakat önemli olup olmamayı, öncelik belirler. )
- ÖNEMLİ(ÖNCELİKLİ) ile/ve/değil/yerine/<>/>< DEĞERLİ
( Siyaset ve ticaretin itibar ettiği. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< İlim ve irfanın itibar ettiği. )
( [not] IMPORTANT(PRIOR) vs./and/but/<>/>< PRECIOUS/VALUABLE
PRECIOUS/VALUABLE instead of IMPORTANT(PRIOR) )
- ÖNEMLİ ile/ve/<> ÜZERİNDE DURULMASI GEREKEN
- ÖNEMSEMEK ile/ve/||/<>/> BENİMSEMEK
- ÖNERİ ile/ve/<>/yerine ÇÖZÜM
( Burada/şurada/orada değil! Sende! )
( SUGGESTION vs./and/<> CONSEQUENCE
CONSEQUENCE instead of SUGGESTION )
- ÖNERİ ile ÖĞÜT
( NUSH İLE USLANMAYANI ETMELİ TEKDÎR TEKDÎR İLE USLANMAYANIN HAKKI KÖTEKTİR )
( ... ile NUSH, IZA, MEV'İZE[< VA'Z] )
( ... ile PEND )
( SUGGESTION vs. ADVICE )
- ÖNGÖREBİLDİĞİMİZ ...:
ORANDA ile/ve/||/<> DOĞRULTUDA
- ÖNGÖRÜ ile/ve/||/<>/> ÖNERME
- ÖNGÖRÜLEBİLİR/LİK ile/ve/||/<> BİLİNEBİLİR/LİK
- ÖNLEM ALMALI:
SEL ALMADAN ile/ve/||/<> YEL ALMADAN ile/ve/||/<> TOPRAK ALMADAN ile/ve/||/<> ALEV ALMADAN
- ÖNLEME:
GENEL ile/ve/||/<> ÖZEL
( Topluma yönelik.[Koruma amacıyla.] İLE/VE/||/<> Kişiye yönelik.[Engel olabilmek üzere.] )
( Olumlu ya da olumsuz durumlar için. )
- ÖNLEMEK ile/ve/||/<> ÖNÜNE GEÇMEK
- ONTOLOJİ ile/ve/||/<>/> EPİSTEMOLOJİ ile/ve/||/<>/> METAFİZİK
( Nesnelerle uğraşmak. İLE/VE/||/<>/> Nesnelerle uğraşma yöntemi. İLE/VE/||/<>/> İlkelerle/kavramlarla uğraşmak. )
( Tohum. İLE/VE/||/<>/> Ağaç. İLE/VE/||/<>/> Su. )
( Metafizik:
1- Varolan ve varlığın bilimi/bilgisi.
2- Sonsal gerçekler.
3- Bütünün ve tümelin bilgisi.
4- İlk, ilkelerin bilimi/bilgisi. )
( Metafizik yapma biçimleri:
* KELÂMÎ
* İRFÂNÎ
* İŞRÂKÎ
* MEŞŞAÎ )
( Kelâmî felsefenin hikmeti, tasavvuf; meşşai felsefenin hikmeti, işrâkiliktir. )
( İşrâkilik, meşşailerin tasavvufu; irfan, kelâmın tasavvufudur. )
( Felsefenin, felsefeleşmiş biçimi/durumu, metafiziktir. )
( Metafizik: Kavramsal çözümleme[analiz]. Kavramların, kavramsal ilişki ve yargıların çözümlemesi. )
( Gövde. İLE/VE/||/<>/> Gölge. İLE/VE/||/<>/> Boşluk[herşeyi kapsayan]. )
( Havuz. İLE/VE/||/<>/> Su. İLE/VE/||/<>/> Kişi/insan ve/ya da yüzme. )