Kişiler'deki
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(22/40)
- KONTROLÖR[Fr. < CONTROLEUR] değil/yerine/= DENETÇİ
- KONU EDİNİYOR ile/ve/değil/||/<>/< KONU EDİYOR
- KONUK ile/değil/||/<> KONAK/ÇI
( Bir yere ya da birinin evine kısa bir süre kalmak için gelen kişi. | Konakçının üzerindeki asalak. İLE/||/<> Asalağın erginini ya da gelişim evrelerinden herhangi birini taşıyan canlı. | Sefere çıkan askerlerin önünden gidip konak yeri sağlamakla görevli subay. | Toplu olarak yapılan yolculukta konak yeri sağlamakla görevli kişi. )
- KONUMUZ ile/ve/||/<> KONUMUMUZ
- KONUNUN ÖZÜNÜ KAÇIRMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
KISIR DÖNGÜ ile/ve/||/<> İLGİSİZ AMAÇ ile/ve/||/<> İLGİSİZ SONUÇ ile/ve/||/<> İDDİAYI ZAYIFLATMA ile/ve/||/<> KONUYU SAPTIRMA
( BEGGING THE QUESTION vs./and/||/<> FALLACY OF IRRELEVANT PURPOSE vs./and/||/<> IRRELEVANT CONCLUSION vs./and/||/<> FALLACY OF STRAW-MAN vs./and/||/<> FALLACY OF RED HERRING )
- KONUŞ ve/||/<>/> EĞLEN ve/||/<>/> TARTIŞ ve/||/<>/> KORU
( Arkadaş gibi. VE/||/<>/> Çocuk gibi. VE/||/<>/> Eş gibi. VE/||/<>/> Kardeş gibi. )
- KONUŞABİLECEĞİN BİRİ ile/ve/>/değil/yerine SUSUŞABİLECEĞİN BİRİ
- KONUŞANLAR BİLENLER
( Bilmiyor. İLE/VE/||/<> Konuşmuyor. )
- KONUŞKAN/LIK ile/ve/<> CANDAN/LIK
- KONUŞMA BOZUKLUĞU/SORUNLARI ile KEKELEMEK
( ... cum BALBÛT )
- KONUŞMAK DÜŞÜNMEYİ BİLMEK
- KONUŞMAK ile SÖYLEŞMEK
- KONUŞMAYA DEĞER KİŞİLERLE KONUŞMAMAK ile/ve/<> KONUŞMAYA DEĞMEZ KİŞİLERLE KONUŞMAK
( Kişileri kaybettirir. İLE/VE/<> Söz(cük)leri kaybettirir. )
- KONUŞMAYAN/KONUŞAMAYAN ile/değil/yerine SUSAN/SUSABİLEN
( Bilgisiz/cahil, bazı/birçok şey(ler)i bilmeyen/algılayamayan/anlayamayan/kavrayamayan. İLE/DEĞİL/YERİNE Bilen, farkındalıklı. )
- KONUŞMAYAN/KONUŞAMAYAN ile/değil/yerine SUSAN/SUSABİLEN
( Bilgisiz/cahil, bazı/birçok şey(ler)i bilmeyen/algılayamayan/anlayamayan/kavrayamayan. İLE/DEĞİL/YERİNE Bilen, farkındalıklı. )
- KONUŞUNCA/KONUŞTUKÇA ile/ve/değil/yerine/||/<>/</>< SUSUNCA/SUSTUKÇA/SUSABİLDİKÇE
( Köle/yiz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Sultan/ız. )
- KONUT/MESKEN[Ar.] ile KONUT
( İnsanın içinde yaşadığı ev, apartman vb. yer. İLE Ön doğru. ["Bir noktadan bir doğruya ancak bir paralel çizilebilir."][Eukleides] )
- KOOPERATİFÇİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOSYAL KOOPERATİFÇİLİK
( )
- KOORDİNATÖR/COORDİNATOR[İng.] değil/yerine/= EŞGÜDER, EŞGÜDÜMCÜ
- KOPERNİK:
"MODERN ASTRONOMİNİN İLKİ" değil
ANTİK EVREN ANLAYIŞININ, SON TEMSİLCİSİ
- KOPMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KIRILMA
- KÖPRÜLÜ MEHMET PAŞA ile/ve/||/<>/> FAZIL AHMET PAŞA ve MUSTAFA PAŞA
( Baba. İLE/VE/||/<>/> Oğulları. )
- KOPUK ile AYRI/K
( BROKEN OFF/TORN vs. SEPARATED )
- [ne yazık ki]
KOPUK/LUK ve/< GÜVENSİZ/LİK
- KOPUK/LUK ile KAYITSIZ/LIK
- KÖR GÖZE PARMAK ile/ve/||/<> AVA GİDERKEN AVLANMAK ile/ve/||/<> CİN OLMADAN, ADAM ÇARPMAK ile/ve/||/<> DİMYAT'A, PİRİNCE GİDERKEN, ELDEKİ BULGURDAN OLMAK
- KÖR ÖLÜR, BADEM GÖZLÜ OLUR ile İYİ OLUR, ALLAH'TAN; KÖTÜ OLUR, SENDEN/ELDEN BİLİRLER
- KÖR" ile "GÖREN"
( Köre renk, sağıra ahenk olmaz! )
- ... değil KÖREBE
- KORİST değil/yerine/= KÜMEKÇİ
- KORKAK/LAR ile/ve/değil/yerine KAÇAN/LAR
- KORKAK ile/ve/<> KAYPAK
- KORKAK/LIK ile/ve/değil/yerine AKIL/LI/LIK
( Bir şeyin, haklı olduğunu bildiğin halde, o şeyden yana çıkmazsan, korkaksın demektir. )
- KORKAN ile/değil/yerine/>< GÜVENEN
( "Sahiplenir". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sahip çıkar. )
- [ne yazık ki]
KORKMAZ ile/ve/||/<> UTANMAZ
( Allah'tan. İLE/VE/||/<> Kuldan. )
- KORKU/KORKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SAYGI/SAYMAK
( Korkuyu yenmek, bilgeliğin başlangıcıdır. )
( Tanrı'yı düşünmeden önce, kendinizi kabul etmek zorundasınız. )
( Before you think God, you must accept yourself. )
( FEAR vs./and RESPECT
RESPECT instead of FEAR )
- KORKU ile/ve/||/<>/> AĞRI ile/ve/||/<>/> GERGİNLİK
- KORKU ile/ve/||/<> AKIL
( İşin içine korku girdiği oranda, "akıl" da etkinleşir. Bir kişi, ne kadar korkusuz ise "aklını" o kadar az kullanır. )
( FEAR vs./and/||/<> REASON )
- KORKU[PHOBOS] ile/ve/<> DEHŞET[DEIMOS]
( Mars'ın uydularının ve ["savaş tanrısı"] Ares'in aracını çeken atların adı. )
( 1877 - ASAPH HALL )
- KORKU ile/ve/||/<> DENETİM ODAKLI KORKU
- KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI
( KAYNAK: Korkunun kaynağını biliriz, ancak kaygının kaynağı belirsizdir.
SÜRE: Korku, daha kısa sürelidir, kaygı ise uzun süre devam eder.
ŞİDDET: Korku, kaygıdan daha şiddetlidir. )
( Beyinde. [amigdala'da]. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Zihinde.["bağlarda"] )
( [kaynağı] Dışarıda. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İçeride. )
( Dışarıdan içeriye. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İçeriden dışarıya. )
( Varoluşsal, zorunlu, geçerli, gerekli, etkili ve yetkin. İLE Anlamsız, değersiz, geçersiz, gereksiz, etkisiz ve yetkisiz. )
( Köpek/arı korkusu (yakındaysa/yakınlaşıyorsa)
"Köpek/arı kaygısı" (uzaktaysa/yakınlaşmasa da)
Uçak korkusu (binmeye yaklaştıkça)
"Uçak kaygısı" (binmeden ve düşmesi "düşüncesiyle")
Terk edilme korkusu (ondan daha önce terk edememe düşüncesiyle)
"Terk edilme kaygısı" (bitmeye yaklaştıkça)
[Deneyimleneceklerde, elde etmede, sınırlarda ve sınavlarda...]
Başaramama korkusu (zihnindeki ve "kendince" sınırsız "çözümleriyle")
"Başaramama kaygısı" (çıkarlarının kaybedilecek olması ya da çatışmasıyla)
[Varoluş sürecinde ve gereksiniminde...]
"Ben olamama" korkusu (ötekilerin "gücü" ya da "üstünlüğüyle")
"Ben olamama" kaygısı (aidiyet sağlayamamayla) )
( "KAYGI değil/yerine SAYGI" yazısı için burayı tıklayınız... )
( Korkunun bir bölümü, varolanlara bir zarar düşünmediğimiz zaman gider. )
( İhanetten uzak kaldığın kadar korkmazsın. )
( Zan gitmedikçe, korkudan ve kaygıdan kurtulamayız. )
( Gövde ve zihin sınırlılardır, onun için de incinmeye açıklardır, onların, korunmaya gereksinimleri vardır ve bu da korkuya yol açar. )
( Gelecek için antrenman, tutumlar geliştirme; bunlar korku işaretidir. )
( Acı çekmemiş olan, korkmaz. )
( İç ve dış arasındaki ayrımın yalnızca zihinde olduğunu idrak ettiğiniz zaman, artık korkunuz kalmaz. )
( Arzulardan ve korkulardan kurtulun, görüşünüz birdenbire berraklaşacak ve herşeyi olduğu gibi göreceksiniz. )
( İç değerinizi bilmelisiniz, ona güvenmelisiniz ve günlük yaşantınızda arzu ve korkularınızı feda ederek bunu belirgin kılmalısınız. )
( Arzudan ve korkudan kurtulmak bizi öyle korkutmasın. Bu hepimizin bildiğinden öyle farklı, çok daha yoğun ve ilginç bir yaşam sürdürebilmemizi sağlayacaktır. Öyle ki biz her şeyi kaybetmekle gerçekten her şeyi kazanmış oluruz. )
( Once you realise that all comes from within, that the world in which you live has not been projected onto you but by you, your fear comes to an end.
You are love itself - when you are not afraid.
An understanding mind is free of desires and fears.
The more you know yourself the less you are afraid.
Discover your mistake and be free of fear.
The body and the mind are limited and therefore vulnerable; they need protection which gives rise to fear.
Training for the future, developing attitudes is a sign of fear.
Who has not suffered is not afraid.
When you realise that the distinction between inner and outer is in the mind only, you are no longer afraid.
Be free of desires and fears and at once your vision will clear and you shall see all things as they are.
You must know your inner worth and trust it and express it in the daily sacrifice of desire and fear.
Do not be afraid of freedom from desire and fear. It enables you to live a life so different from all you know, so much more intense and interesting, that, truly, by losing all you gain all. )
( FEAR: [not] Forget Everything And Run VS./AND/||/<>/>/BUT Face Everything And Rise
Face Everything And Rise INSTEAD OF Forget Everything And Run )
( Bir kez, her şeyin içten geldiğini, içinde yaşadığınız dünyanın size değil, sizin tarafınızdan yansıtıldığını idrak ettiğinizde, korkularınız sona erer. )
( Biz, sevgiyiz.[korkmadığımızda] )
( Anlayan bir zihin, arzulardan ve korkulardan azâdedir. )
( Korku, bilmemekten ileri gelir. )
( Kendimizi ne kadar daha çok bilirsek, o kadar daha az kaygılanırız. )
( Hatanızı keşfedin ve korkudan kurtulun. )
( Gövdemizin sahibi olursak, korkuyu atarız. )
( Varolan bir şeyden çekinme. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Henüz gerçekleşmemiş bir şeyden çekinme. )
( )
( [CHAT GPT >]
Korku ve kaygı, genellikle birbiriyle karıştırılan, yakından ilişkili duygulardır ancak bunlar farklı deneyimlerdir.
Korku, algılanan bir tehdide tepki olarak yaşanan doğal, sağlıklı bir duygudur. Bizi zarardan korumaya yardımcı olan tehlikeye karşı doğal bir tepkidir. Korku, genellikle kısa ömürlüdür ve bulunduğunuz koşullarda belirli bir uyarana tepki olarak ortaya çıkar.
Kaygı ise sinirlilik ve huzursuzluk ile tanımlanan daha uzun süreli bir düşünce zinciridir. Kaygı, genellikle şu andaki belirli bir uyaran yerine gelecekteki olayların ya da kaygıların beklentisiyle tetiklenir. Acil bir tehlike olmadığında bile zamanla devam eden kronik bir durum olabilir.
Genel olarak korku, belirli bir tehdide ya da tehlikeye verilen bir yanıtken; kaygı, gelecekteki tehdit ya da tehlike olasılığına bir yanıttır. İki duygu da bizi harekete geçmeye ve kendimizi korumaya güdüleyebildiğinden ancak belirli durumlarda yardımcı olabilir. Ancak korku ya da kaygı kronikleştiğinde ya da aşırı duruma geldiğinde, zihinsel ve fiziksel sağlığımız üzerinde olumsuz etkileri olabilir.
[English]
Fear and anxiety are closely related emotions that are often confused with one another, but they are distinct experiences.
Fear is a natural, healthy emotion that is experienced in response to a perceived threat. It is a natural response to danger that helps to protect us from harm. Fear is generally short-lived and occurs in the present moment, in response to a specific stimulus.
Anxiety, on the other hand, is a more prolonged emotion that is characterized by feelings of worry, nervousness, and unease. Anxiety is often triggered by anticipation of future events or concerns, rather than by a specific stimulus in the present moment. It can be a chronic condition that persists over time, even when there is no immediate danger present.
In general, fear is a response to a specific threat or danger, while anxiety is a response to the possibility of future threats or dangers. Both emotions can be helpful in certain situations, as they can motivate us to take action and protect ourselves. However, when fear or anxiety becomes chronic or excessive, it can have negative effects on our mental and physical health. )
( REV', REV'A, HAVF ile/ve/değil/||/<>/> GAMM )
( BÂK, PERVÂ ile/ve/değil/||/<>/> ENDİŞE[< Pehlevice/Farsça]: Düşünüyorum] )
( [not] FEAR vs./and/||/<>/>/but ANXIETY/CONCERN )
( METUS cum//et/./||/<>/> ... )
- KORKU ile/ve/||/<> KIZMA/ÖFKE ile/ve/||/<> ÜZÜNTÜ/ÜZÜLME ile/ve/||/<> UTANMA/UTANÇ[>< AÇGÖZLÜLÜK] ile/ve/||/<> İĞRENME/TİKSİNTİ | ile/ve/||/<> SEVİNÇ(NEŞE)/COŞKU ile/ve/||/<> ŞAŞIRMA/ŞAŞKINLIK/HAYRET
( Farklı coğrafyalarda yaşayıp farklı dilleri konuşsa da yeryüzünde yaşayan tüm bireyler, şu 6 ya da 7 duygu-durum için aynı yüz ifadesi ve mimikleri kullanıyor. )
(
)
(
)
- KORKU ile/ve/||/<>/> ÖFKE
( FEAR vs./and/||/<>/> ANGER )
- KORKU değil/yerine/>< ŞÜKRAN
- KORKU ile/ve/ya da/<> UKALALIK
- KORKULACAK OLAN:
BİZİMLE AYNI DÜŞÜNCEDE OLMAYANLAR ile/değil/yerine AYNI DÜŞÜNCEDE OLMAYIP BUNU SÖYLEME CESÂRETİNDE OLMAYANLAR
- KORKULACAK OLAN:
KİŞİNİN KAZANDIĞI PARA değil "PARANIN KAZANDIĞI KİŞİ"
- KORKUSUZ/LUK ile/değil/yerine CESÂRET
( Cesaret, korkusuz olmak demek değildir. Cesaret, korkuyla dolu olmana karşın, kontrolü, korkunun eline vermemektir. )
- KORKUTAN ile/ve/||/<> KORKAN
( Korkutanlarla ile korkanlar arasında sessiz bir suç ortaklığı vardır. )
- KORKUTMA ile/ve/değil/yerine UYARMA
- KÖR-KÜTÜK ÂŞIK değil SIRILSIKLAM ÂŞIK
- KÖRLER ÇARŞISINDA ve/||/<> SAĞIRLAR ÇARŞISINDA
( Ayna satma! VE/||/<> Gazel atma! )
- KÖRLÜK/SAĞIRLIK(IN NEDENİ) ile/ve/||/<> TIKANIKLIK('IN NEDENİ)
( Olanaklar/olanaklılık, rahatlık. İLE/VE/||/<> Yeti/yetenek, becerme, başarı. )
- KÖRLÜK:
ZİHİNSEL ile/ve/||/<> İŞLETME ile/ve/||/<> BENCİL
( Kendi eksiklerini "görememe". İLE/VE/||/<> Şirketinde tekrarlayan yanlışlara karşı oluşan "görememe". İLE/VE/||/<> Dost eleştirisine, "niyet okuyarak", inanmamak. )
- [ne yazık ki]
"KORONA SALAK(KORONASALAK)/COVIDIOT" ile/ve/||/<> "KORONA NARSİST(KORONARSİST)"
( "Bana/bize bir şey olmaz" diyerek çoğu kişiye virüs bulaştıranlar. İLE/VE/||/<> "Kendileri dışında kimseye bulaşıp bulaşmadığını önemsemeyenler." )
- KORTEJ[Fr. < CORTEGE]/MAİYET[Ar.] değil/yerine/= TÖREN ALAYI
( Bir devlet büyüğünün yanında bulunan kişiler. | Alay. )
- KÖRÜŞ ile/||/<>/> KÖRÜNÇ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Görüş, bakış. İLE/||/<>/> İzleyiciler. )
- ŞEFKÂT:
KORUYUCU ve BAKICI ve YETİŞTİRİCİ
- KORUYUCU/MUHÂFIZ[Ar.] ile KOLCU/MUHÂFIZ[Ar.]
( Koruyan kişi. | Himâye eden, kollayıcı, hâmi. | Asalağı dış ortamda yok eden, onun konakçıya ulaşmasına engel olan ilâç ya da işlem. İLE Bir şeyi korumak için bekleyen ya da kol gezen görevli. | Hizmetçilere çalışacak ev bulan kişi. )
- KOŞA ile KOŞA
( Çift, eş, ikiz. İLE Hep birlikte. )
- KÖŞE ile/ve/değil/yerine/>< GEZİ
- KÖŞE ile KÖSE
- KÖŞKLÜ ile/ve "İKİ KEÇELİ"
( Osmanlı'da yangın habercileri. )
( ... İLE/VE Üst kıdemli. )
- KOŞMAK ile KOŞMAK
( Adım atışlarını artırarak ileri doğru hızla gitmek. | Bir yere hızlıca gitmek. | Bir işle çok ilgilenmek, koşuşturmak. | Koşuya çıkmak. | Kovalamak, üstüne düşmek, izlemek. İLE Birlikte iş görmesi için bir şeyi, birini, başka birinin yanına katmak, arkadaş olarak vermek. | Birini, bir işte görevlendirmek. )
- KÖSNÜ, ŞEHVET = LUST[İng.] = LUBRICETÉ[Fr.] = LÜSTERNHEIT[Alm.] = LIBIDO[Lat.]
- KÖSTEK değil/yerine/>< DESTEK
- KOŞUK ile GÜZELLEME
( ... İLE Halk yazınında, konusu sevi olan, lirik bir koşuk türü. | Şen, sevinçli duyguları anlatan türkülerde özel bir ezgi. )
- KOŞULLANMA ile/ve/değil ALIŞKANLIK
- KOŞULLARIN "AĞIRLIĞI" değil/ne yazık ki ("BAZI") "KİŞİLERİN" DUYARSIZLIĞI/KAYITSIZLIĞI
- KOŞULSUZ) SEVGİ:
(EN BÜYÜK) ZAAF ve ERDEM
- KOŞULSUZ = HAMLİ = CATEGORICAL[İng.] = COTÉGORIQUE[Fr.] = KATEGORISCH[Alm.] = KATEGORIKOS[Yun.]
- KOŞUN[Moğolca] ile KOŞUNTU
( Asker, yan yana durmuş asker dizisi, saf. | Yan yana dizilmiş kişilerin oluşturduğu dizi. | Koşu, yarış. İLE Birinin yanında bulunan yardakçılar. )
- KÖSÜRGE ile KÖSÜRGEN ile KÖSÜRGEK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir tür sıçan. İLE Bir tür köstebek. İLE Evine konuk geldiği zaman canı sıkılan, içi daralan kişi. )
- KOTA KİNABALU ile/ve/<> KİNABALU MİLLİ PARKI
( Borneo'nun Sabah Eyaleti'nin başkenti. İLE/VE/<> 754 km² yüzölçümü bulunan park, flora ve fauna açısından bir hazine olarak kabul ediliyor. Parkın içinde, 1500 çeşit orkide, sürüngenler ve 518 çeşit kuş bulunuyor.
[Dünyanın en büyük çiçeği olarak kabul edilen, "Rafflesia Arnoldii"nin çapı 91 cm., kalınlığı 1.9 cm., ağırlığı ise 7 kg.] )
( (Kota) Kinabalu (Dağı) Efsanesi:
Kinabalu Dağı'nın zirvesinde çok iri bir inci ve onu sahiplenen bir ejderha varmış. Bu incinin ünü, sınırları aşıp Çin İmparatoru'nun kulağına kadar ulaşmış. İnciye sahip olma hırsıyla yanıp tutuşan imparator, inciyi kendine getirmesi için bir prensini bu dağa göndermiş.
Prens, henüz dağa çıkmadan, dağın eteğindeki bir köyde, güzel bir yerli kıza âşık olmuş ve onunla evlenmiş. Bir çocukları da olmuş.
Daha sonra görevini anımsayıp dağa çıkan ve ejderhaya görünmeden inciyi almayı başaran prens, Çin'e dönmek üzere bir gemiyle yola çıkmış. Ancak, yolda korsanlara yakalanan prens, hem canını kaybetmiş, hem de inciyi.
Bu olay, eşinin köyünde de duyulunca, yabancıları sevmeyen köy halkı, prensin dul eşiyle alay etmeye, aşağılamaya başlamış. Prensin güzel eşi, bu aşağılamalara daha fazla dayanamayarak, çocuğuyla birlikte kutsal dağın tepesinden aşağı atlamış.
Bu olaydan sonra da, bu kutsal dağa, "Kota Kinabalu" yani "Çinli'nin dul eşi" denilmiş. )
- KÖTÜ GÜN/DURUM/HAL DOSTU (OLMAK) ile/ve/yerine İYİ GÜN/DURUM/HAL DOSTU (OLMAK)
( Arkadaşlıkta ve evlilikte geçerli olabilir, olmalıdır. İLE/VE/YERİNE Sevgililikte geçerli olmalıdır. )
- KÖTÜ NİYETLİ/LİK ile/ve/değil/||/<>/< APTAL/LIK
- KÖTÜ TEMEL ve/ne yazık ki/> KÖTÜ İSTEK
- KÖTÜ ile/ve/||/<> İYİ ile/ve/||/<> BENLİK
( İd. İLE/VE/||/<> Süper ego. İLE/VE/||/<> Ego. )
( Düşman/rakip. İLE/VE/||/<> Yardımcı. İLE/VE/||/<> Kahraman. )
- KÖTÜ[< KÖTİ] ile/ve/||/<> KETÜ[Kıpçak][dvnlgttrk]
( Zorunlu/luk. İLE/VE/||/<> Eksik/lik. | Çolak. )
( KÖTÜLÜK: Kemâl'i engelleyen. )
- KÖTÜ ile/ve/değil/||/<>/< TEHLİKELİ
- [ne yazık ki]
KÖTÜ KULLANIM ile/ve/||/<>/> KÖTÜYE KULLANIM
( "Bir alışveriş, bir fiş." biçiminde, fazladan/gereksiz açıklama yapmak, uyarıda bulunmak. İLE/VE/||/<>/> "Ama bunu söylemenize gerek yok ki! Ben yapınca alışverişi, ZÂTEN/SONUÇTA alıyorum satış fişi." biçiminde [soluksuz/beklemeksizin/düşünmeksizin] "yanıt vermek." )
( Bir kişinin, neyi bilip bilmediğini ve/ya da o an/dönem için anımsayıp anımsamadığını "belirlemek", beklentisi içinde olmak, dilin/ifadenin kötü kullanılmasıdır. [Hiçkimsenin, neyi bilip bilmediği, isteyip istemediği ya da yapıp yapamayacağı, hiçbir zaman, zemin ve koşulda bilinemez!] İLE/VE/||/<>/> Sözcüklerin yetersiz ve kötü kullanımıyla birlikte "niyet okumak" ya da genelleyici/indirgeyici/özdeştleştirici/köktenci/toptancı/sonuç odaklı bir yargı ifadesi ise sürecin ve ilişkinin tükenmesine neden olacak/olmuş bir kötüye kullanımdır. [Güç ve baskı uygulama isteği ve/ya da nedeniyle olduğu/olabileceği gibi sorumluluktan kaçmak gibi çok çeşitli anlamsız/gereksiz nedenlerden de kaynaklanmaktadır.] )
( [... olduğunu/olacağını] "biliyorsun/biliyordun." İLE/VE/||/<>/> "ZÂTEN"/"SONUÇTA"/"ASLINDA" biliyorsun/biliyordun." )
( Dünyadaki Yaşamın Tehlikede Olduğunun 21 Kareyle Kanıtı )
- [ne yazık ki]
KÖTÜLERİN, "BASKISI" ile/değil/||/<> İYİLERİN, KAYITSIZLIĞI
- KAYGILAN/MAK / KORK/MAK:
KÖTÜLÜK EDENDEN VE ETTİĞİNDEN
ile/ve/değil/yerine/daha çok/||/<>/<
İYİLİK EDENDEN VE ETTİĞİNDEN
- KÖTÜLÜK ETMEK ile/ve/||/<>/< ZARAR VERMEK
( İnsanda. İLE/VE/||/<>/< Kişilerde ve hayvanlarda. )
( ÖNCE, ZARAR VERME!
DO NOT HARM!
PRIMUM NON NOCERE PRIMA NON NOCERE )
- KÖTÜLÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İYİ OLANIN YOKLUĞU
- [ne yazık ki]
"KÖTÜLÜK" değil/yerine/>< İYİLERİN ÇABASI
( Kötülüğün baskın gelmemesi için tek koşul, iyilerin, çaba göstermeleridir. )
- KÖTÜ/LÜK ile/ve/değil/||/<> KABA/LIK
- KÖTÜ/LÜK ile/ve/değil KISKANÇ/LIK / HASUT[Ar.]
( Başkasına zarar vermek, kendini güvende hissetmeyen kişinin korkusundan kaynaklanır. )
( [not] BADNESS vs./and/but JEALOUSY )
- KÖTÜ/LÜK ile/ve/değil/<> KÖTÜLÜKLERE NEDEN/VESİLE OLAN
( Kendinden çok, başkalarından az isteyen bir kişi, kendini, kötülüklerden uzak tutar. )
( HABÂSET ile HASED )
- KÖTÜMSER ile/değil SORUNLU
- KÖTÜMSER ile ÜMİTSİZ
( TRAGEDYA: Ümidin tümüyle tükenmesi. )
- KÖTÜMSER/LİK ile/ve/değil/||/<>/< DUYGUSAL/LIK
- KOVBOY[İng. < COWBOY] ile/ve GOŞO
( Amerika'da. İLE/VE Güney Amerika'da. )
- KOVULMA ile/ve TERK EDİLME
- KOVULMUŞ = KOVUNTU
( Kovulmuş kişi. )
- KÖYDEŞ ile/ve/=/||/<> KÖYLÜ
( Aynı köyde oturan kişilerin birbirine göre her biri. )
- KÖYLÜ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KÖY KÖKENLİ
- KÖYLÜ ile/ve KULAK
( ... İLE/VE Varlıklı Rus köylüsü. )
- KÖYLÜ ile MUJİK
( ... İLE Rus köylüsü. )
- KÖYLÜ ile TAŞRALI
- KOYSUN ile/ve/||/<> ALSIN
( Olanağı bulunan. İLE/VE/||/<> Gereksinimi olan. )
- KOYUN KOYUNA (YATMAK) ile KOYUN KOYUNA
( Koyun koyuna yatmak. İLE Koyunlar arasında. )
- KOYUN ile EKTİ
( ... İLE Her yiyeceği canı çeken. | Asalak, tufeyli. | Anası ölüp başka bir koyuna alıştırılan ya da elle beslenen koyun. )
- KOYUN ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< OYUN
( ...'ın koyunu, sonra çıkar oyunu. )
- KOZMOLOJİ ile/ve/<> TEOLOJİ ile/ve/<> İNSAN
( COSMOLOGY vs./and TEOLOGY vs./and/<> HUMAN )
- KOZMOLOJİK KANITLAR
( MEHMET EMİN ÜSKÜDARÂVÎ'nin kitabını okumanızı salık veririz. )
- KOZMOPOLİS ile KOZMOPOLİT
( Uluslararası çapta. İLE/VE/||/<> Çeşitli uluslardan kişileri barındıran, içinde bulunduran. | Ulusal özellikleriyle sınırlan(dırıl)mayan kişi/ünlü/düşünür/sanatçı. )
- KRAL[Sırpça]/DESPOT ile/değil/yerine/>< DEVLET ADAMI
( Yöneten fakat yönetil(e)meyen "kişi". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yöneten ve yönetilen kişi. )
- KRAL / KRALİÇE ile/ve/||/<>/> PRENS / PRENSES ile/ve/||/<>/> ARŞİDÜK/ARŞİDÜKA / ARŞİDÜŞES ile/ve/||/<>/> DÜK / DÜŞES ile/ve/||/<>/> KONT[Fr. < COMTE] ile/ve/||/<>/> VOYVODA ile/ve/||/<>/> VİKONT[Fr. < VICOMTE] ile/ve/||/<>/> BARON[Fr.] / BARONES ile/ve/||/<>/> ŞÖVALYE[Fr. < CHEVALIER] ile/ve/||/<>/> SÖR/SIR / DAME
( [Batı ülkelerinde]
En yüksek devlet otoritesini, kalıtım ya da soylularca seçilme yoluyla elinde bulunduran hükümdar. İLE/VE/||/<>/> Hükümdar ailesinden olan erkeklere verilen san. İLE/VE/||/<>/> Özellikle Habsburg hanedanının (Avusturya - Macaristan) erkek üyeleri için kullanılan bir san. İLE/VE/||/<>/> Büyük ve önemli bir toprak parçasını yöneten yüksek rütbeli soylu. | Bazı devletlerde prensten sonra gelen en yüksek soyluluk gösteren san. İLE/VE/||/<>/> Roma imparatorunun danışman olarak seçtiği kişi. | Derebeyi. | Erkekler için kullanılan bir "soyluluk" sanı. İLE/VE/||/<> Orta ve Doğu Avrupa'da, özellikle Balkanlar'da ve Polonya-Litvanya'da kullanılan bir askeri önder ya da yönetici sanı. İLE/VE/||/<>/> Belirli bölgeleri yöneten soyluluk sanı. İLE/VE/||/<>/> Küçük toprak sahibi ve yerel bir yönetici olabilir.[En düşük soyluluk sanlarından biri] İLE/VE/||/<>/> Eski Roma'da üç sınıftan ikincisinin üyesi olan yurttaş. | Orta Çağ Avrupası'nda özel eğitimle yetişmiş, belirli ülküler taşıyan, soylu, atlı savaşçı ve genellikle askeri hizmetler için kullanılan san.[Soylulukta en alt seviyededir.] | Derebeylik düzeninde soyluluk sanlarının en alt basamağı. | Günümüzde Fransız hükûmetinin verdiği şeref belgesi ve nişanı. İLE/VE/||/<>/> Bir kişiye şövalyelik sanı verildiğinde kullanılır. [Genellikle önemli hizmetleri ya da başarıları olan kişilere verilir.] )
- KRAL OLMAK ile/değil/yerine/>< BABA OLMAK
- KRAL =/<> ÇAR
( ... =/<> Bulgarlar'ın ve Ruslar'ın, kral için kullanmış olduğu sözcük.
[Bulgaristan, 913-1018, 1185-1422 ve 1908-1946 arası.
Sırbistan, 1346-1371 arası.
Rusya, 1480'dan (/1547) 1721'ye kadar. 1721'den sonra 1917'ye kadar ve resmi olarak sadece Rus imparatorlarının Polonya, Gürcistan gibi bazı bağımsız ülkeler üzerindeki yetki gücü için kullanılmıştır.] )
- KRAL ile RACA[Hintçe]
( ... İLE Kral ve imparatorlara, büyük toprak sahibi prenslere, Hindistan'da verilen san. )
- KRAL(IN SÖZÜ) ile/ve/||/<> OZAN(IN SÖZÜ) ile/ve/||/<> KÂHİN(İN SÖZÜ)
- KREATİF[İng. < CREATIVE] değil/yerine/= YARATICI
- KREATÖR[Fr./İng. < CREATOR] değil/yerine/= YARATICI
- KRETENİZM[Fr. < CRETINISME] ile KRETEN[Fr. < CRETIN]
( Tiroit bezinin yeterince hormon üretmemesi sonucu oluşan, fiziksel, psikolojik ve duygusal gelişimin duraklamasıyla beliren hastalık. İLE/VE/||/<>/> Kretenizme tutulmuş kişi. )
- KRİPTO[Fr. < CRYPTO] ile KRİPTO[Fr. < CRYPTO]
( Siyasi inancını gizleyen kişi. İLE Saklı yazı. )
- KRİPTOLOJİ[Fr. < CRYPTOLOGIE] ile/ve/||/<>/> KRİPTOLOG[Fr. < CRYPTOLOGUE]
( Gizli yazılar, şifreli belgeler bilimi ya da incelemesi. İLE/VE/||/<>/> Kriptoloji uzmanı. )
- KRİZ YOK değil/ne yazık ki KERİZ ÇOK
- KRİZ ile/ve/||/<>/>/>< KERİZ
( "Yok" saymak. İLE/VE/||/<>/>/>< Çok. )
- KSENOFANES ile/<>/> KSENOFON
( [M.Ö.] 475 ile/<>/> 431 - 354 )
( XENOPHANES vs./<>/> XENOPHON )
- HAIR STYLER[İng.]/KUAFÖR[Fr. < COIFFEUR]/BERBER[Fars.]/PERUKAR[İt. < PARRUCCHIERE] değil/yerine/= SAÇ BAKIMCISI
( Saç ve sakalın kesilmesi, taranması ve yapılması işiyle uğraşan ya bunu meslek edinen kişi. | Bu işin yapıldığı dükkân, güzellik salonu. )
- KUCAK ile KUCAKLAŞMAK/KOÇMAK
( Kişinin, göğüs ile diz arasındaki alana verilen ad. İLE İki gövdenin, sevgi ve coşkuyla sarılması. )
- KÜÇÜK HESAP ile/değil/yerine/>< AYRINTI
( "Küçük/güdük zihin"liler "uğraşır". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Profesyoneller uğraşır. )
( Gözü, tanede olan kuşun, ayağı, tuzaktan kurtulmaz. )
( FERİ[Ar.]: Ayrıntılarla ilgili, ayrıntı niteliğinde olan. | İkinci derecede/n olan. )
- KÜÇÜK KAN DOLAŞIMI ile/ve/<> BÜYÜK KAN DOLAŞIMI
( Sağ karıncıktan çıkan akiğer atardamarı kalbin hemen üzerinde ikiye ayrılarak biri sağ öbürü sol akciğere ider. Akciğerde kan temizlendikten sonra her akciğerden bir çift toplardamar halinde çıkarak sol kulakçığa dört koldan dökülür. Kalple akciğer arasındaki bu dolaşıma "Küçük Dolaşım" denir. İLE/VE/<> Sol karıncıktan çıkan aort, sola doğru kıvrılarak bir yay yapar. Bu yaydan başa ve kollara damarlar ayrılır. Daha sonra aort aşağı doğru kıvrılarak diyaframı deler ve karın boşluğuna geçer; kalça hizasında ikiye ayrılarak bacaklara uzanır. Bu aralıkta, iç organlara ve kaslara dallar verir. Gövdenin alt kısımlarında oksijensiz kan al ana toplardamarı ile gövdenin üst kısmından toplanan oksijensiz kan ise üst ana toplardamarı ile kalbin sağ kulakçığına dökülür. Bu dolaşım sistemine de "Büyük Dolaşım" denir. )
( KÜÇÜK KAN DOLAŞIMI - İBN. NEFİS, FAZIL b. NÂTIK ve HARVEY )
( Kanımızın, gövdemizi dolaşması, yalnızca 22-23 saniye sürmektedir. )
(
)
- KÜÇÜK ZİHİN ile/değil/yerine/<>/> ORTA ZİHİN ile/değil/yerine/<>/> İLERİ ZİHİN
( Kişilerle uğraşır. İLE/DEĞİL/YERİNE Olaylarla uğraşır. İLE/DEĞİL/YERİNE Düzenle/sistemle uğraşır. )
( "Her sorunun" kendince bir yanıtı/açıklaması vardır. İLE/DEĞİL/YERİNE Deneyimlerinden öğrenir. İLE/DEĞİL/YERİNE Herşeyden ve herkesten öğrenir. )
( "Dengini" arar. İLE ... İLE/DEĞİL/YERİNE Kendini arar. )
( "İleri zihinler, kendi çağının ötesindedir, zekiler, kendine bir şeyler çıkarır ve ahmak olan da buna karşı koyar.[The great person is ahead of their time, the smart make something out of it, and the blockhead, sets themselves against it.]" )
- KÜÇÜMSEMEK ile HOR GÖRMEK
( Kimseyi küçümseme! Nokta da küçüktür fakat bitirir tümceyi. )
( "Karıncayı bile incitmem" deme! "Bile"den incinir karınca. Söz söylemek, İrfân ister; anlamak, İnsan! )
( TO DESPISE vs. TO BELITTLE )
( CONTEMPTUS cum DEDIGNATIO )
- KUDURUK ile/ve AZGIN
- KÜFÜR ETMEK/EDEN/ŞATİM[Ar. < ŞETM] ile/değil/yerine/>< ŞÜKÜR ETMEK/EDEN
- KÜFÜR[Ar. KFR/KÂFİR: Örten. | Çiftçi.] (ETMEK) değil/yerine/= SÖVGÜ/SÖVMEK
- KÜFÜRBAZ[Ar. + Fars.(-bâz)] değil/yerine/= SÖVGEN/SÖVÜCÜ/AĞZI BOZUK/KARA
- KUĞU:
Güzelliğini sergilemekten, su içmeyi bile boşvererek/unutarak susuzluktan ölmüş. -ile
- KUKLA değil KUKLACI ve/||/<> BAĞCI değil/yerine ÜZÜM
- KUKLA SANATINDA:
TALAT-SÜREYYA DUMANLI ile/ve/<>/> NEVZAT AÇIKGÖZ ile/ve/<>/> DUYGU-OYA TANSI
( )
- KÜL OLMAK" ile/ve/||/<> "GÜL OLMAK"
( Nefsini yakarak. İLE/VE/||/<> İyilik yaparak. )
- [ya/hem] KÜL ile/değil/yerine/hem de/ya da/||/<>/>< GÜL
( [ya/hem] Bir "bakış/algı/yorum". İLE/DEĞİL/YERİNE/HEM DE/YA DA/||/<>/>< Başka bir "bakış/algı/yorum". )
- KULA ÇATMAK ile/değil/yerine/>< KULAÇ ATMAK
- KULAK ile/değil !GULAG
- KULAK ve/= VAJİNA
( Düşüncenin başlangıcı/girişi. VE/= Gövdelenmenin başlangıcı/girişi. )
( İkisi de varoluşun başlangıcıdır. )
( SIMÂH ve/= FERÇ )
- KÜLHANBEYİ/KÜLHANÎ ile KABADAYI
( Eskiden, geceleri, sokağa fenersiz çıkmak yasaktı. Gece vakti sokakta fenersiz gezenlerden biçim ve kıyâfeti kendinden şüpheyi davet ettiren kişiler, kollu kuvvetlerince çevrilir, sabaha kadar çalıştırılmak suretiyle cezalandırılmak üzere külhanlara hapsedilirlerdi. Külhancılar, devriye gezen zabitin emriyle kabahatlıları sabaha kadar odun taşımak, külhan ocaklarını temizlemek gibi işlerde kullanır ve sabahleyin üstleri başları kurum ve kir içinde olduğu halde salıverilirlerdi. Bu gibi kişilerin üst ve başlarının pisliği, elbiseleriyle ve kişilikleriyle uygun olmadığından külhandan çıkıp evlerine giderken, herkes bunları görür ve geceleyin bir yerde basılıp kollular tarafından çevrilerek külhana hapsedilmiş olduğunu anlar ve bunlara alay yoluyla "Külhanbeyi" derlerdi. "Külhanbeyi" ya da "Külhânî" denilmesi bundan ileri gelmiştir. [İstanbul Argosu ve Halk Tabirleri - Mehmet Halit Bayrı / Argo Kitabı - Mehmet Arslan] İLE ... )
( LOLO[argo]: Gösteriş, kabadayılık )
( Çok sevgili Şener Şen'imizin, "Kabadayı" adlı filmini özellikle izlemenizi salık veririz. )
- KULLANAN ile/ve/değil/||/<>/< KULLANMIŞ
- KULLUK İÇİN değil İNSANLIK İÇİN/İNSANLIĞINDAN DOLAYI
- KÜLT ile KÜRT
- EKİN, ÖZGEN, "KÜLTÜR" = HARS = CULTURE[İng., Fr.] = KULTUR[Alm.] = CULTURA < COLERE:BAKMAK, ÖZENMEK[Lat.] = CULTURA[İsp.]
- KÜLTÜR ile/ve/değil/yerine İNSANLIK/İNSANLIĞIN KÜLTÜRÜ
( [not] CULTURE vs./and/but CULTURE OF HUMANITY
CULTURE OF HUMANITY instead of CULTURE )
- KÜLTÜREL KOŞULLANMIŞLIKLAR ile/değil/yerine KÜLTÜREL COŞKULAR
- | (")KÜLTÜRLÜ(") ya da (")HOCA(") |
ile/değil/yerine/<>/>
BİLGE
( | Öğrenmeyi seven. YA DA Öğretmeyi seven. |
İLE/DEĞİL/YERİNE/<>/>
Hem öğrenmeyi seven, hem de öğretmeyi seven. )
- KUMAN = KIPÇAK
- KUMAR[Ar. < KİMÂR]/KERİZ[argo < KERES] ile/ve/<>/değil MEYSİR
( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Kişiyi, Allah'ın zikrinden alıkoyan her şey. )
- KUMAŞ ile/ve/||/<> HAMUR
- KUMAŞ ile MERSERİZE[Fr.][John Mercer'in adından]
( ... İLE Kimyasal bir yöntemle parlaklık verilmiş pamuk ipliği. | Bu iplikten yapılmış olan. )
- KÜMÜŞ ile KÜMÜŞ ile KÜMÜŞ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Gümüş. İLE Akçe.[içinde gümüş olduğundan] İLE Bir cariyenin adı. )
- KUNDAK ile KUNDAK[Yun.]
( Yeni doğmuş çocuğu ilk aylarda sıkıca sarıp sarmalamaya yarayan geniş bez. | Bu bezle sarılmış bebek. | Saçları yemeninin içine alıp bağlama. | Korunmak için sıkı sıkıya sarılmış şey. İLE Yangın çıkarmak için bir yere konulan tutuşmuş yağlı bez parçası vb.| Tüfek gibi bazı ateşli silahlarda bunları çeşitli yönlere çevirmeye yarayan, namlunun altında bulunan ağaç ya DA metal bölüm. | Arabalarda dingil yatağı. | Ara bozma, fitne, fesat. )
- KUNİK ile ...
( Eskimolar, burnunu birbirine sürtmez! Şefkatli koklaşmadır. [Eşeysel değildir!] )
- KÜP[Ar.] ile KÜP[Fr./ing. CUBE]
( Su, pekmez, yağ vb. sıvıları ya un, buğday gibi tahılları saklamaya yarayan, geniş karınlı, dibi dar toprak kap. | Sarhoş. İLE Birbirine eşit karelerden oluşan altı yüzlü dikdörtgen. | Altı yüzü birbirine eşit kareden oluşan dik prizma. | Bu biçimdeki nesne. | Bir cismin hacim hesabında kullanılan ölçü birimi. | Bir sayının üçüncü kuvveti. [4³ = 4 x 4 x 4 = 64] )
- KURALCI/LIK ile/ve BİLGİSİZ/LİK
- ALLEN ile/||/<> AYRILMA ile/||/<> HAECKEL BİYOGENETİK ile/||/<> HAMİLTON ile/||/<> HARDY-WEİNBERG ile/||/<> VON BAER
( Soğuk bölgelerde yaşayan sıcakkanlı hayvanların, sıcak bölgelerde yaşayanlara göre daha kısa uzuvlarının olduğunu belirten kural.[< Joel Asaph Allen(zoolog ve ornitolog)] İLE/||/<> Bir genin iki farklı alelinin ayrılarak farklı gametlere dağılması.[Tamamen rastgele gerçekleşir. Eğer genler homozigot ise gametlerdeki ayrılan genler %100 aynı olur. Fakat eğer ayrılan genler heterozigot ise gametlerin %50'si baskın aleli, öteki %50'si ise çekinik aleli alır.] İLE/||/<> 1874 yılında öne sürülen bu kural, ontogeni ile filogeni arasındaki ilişkiyi açıklar.[< Ernst Haeckel][Ontogeni, filogeniyi yineler. Bir canlının embriyolok dönemdeki gelişimi, atalarının evrimsel geçmişindeki değişimlerini yineler. Bu kural, dirimbilim, insanbilim ve gelişim psikolojisi gibi bazı disiplinlerce kabul görmüş ya da genişletilmiştir.] İLE/||/<> Akraba seçilimi konusunda ileri sürdüğü kural.[< William Hamilton][Hamilton, akrabalar için fedakârlık gerektiren durumları matematiksel tanıma dökmüştür. Fedakârlık gerektiren bir devinimde, "c" fedakârlık yapanın ödediği bedel, "r" akrabalık derecesi ve "b" fedakârlık sonucu olası kazanç olmak üzere: C < R * B ise bu devinim, akraba seçilimi için yararlı bir devinimdir.] İLE/||/<> Gen frekanslarının hesaplanması için Harold Hardy[matematikçi] ve Wilhelm Weinberg'in, 1908 yılında geliştirdiği formül. İLE/||/<> Embriyoloji hakkında öne sürülen kural.[< Karl Ernst von Baer] )
- KURAM ile/ve/değil ANLAYIŞ
- KURAM ve/||/<> KİŞİ ve/||/<> SAYRILIK/HASTALIK ve/||/<> KİŞİLİK BOZUKLUĞU
( Davranışçı Terapi | Benedict | Paraonoid Bozukluk | Depresif Kişilik
Bilişsel Kuram | Beck | Obsesif Kompulsif Bozukluk | Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu
Bireysel Psi.(Adler) | Adler | Karşı Olma, Karşı Gelme Bozukluğu | Şizotipal
Ego state | Ecstein | Paylaşılmış Psikotik bozukluk | Pasif Agresif
Psikotoplumsal Gelişim | E.Erickson | Eşeysel İşlev Bozukluğu | Antisosyal
Kendilik Psikolojisi | Kohut | Uyku Bozukluğu | Mazoşistik
DDDT | Ellis | Özgül Fobiler | Çekingenlik
Evrimsel Psikiyatri | Maslow | Vajinismus | Paranoid
Roger'cı Sağaltım | Rogers | Yaygın Kaygı Bozukluğu | Histriyonik
Ego Psikolojisi | Anna Freud | Travma Sonrası Stres Bozukluğu[PTSB] | Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu
Varoluşçu Terapi | Yalom | Yaz Etkileşimi | Self-defeating
Bireysel Psikoloji(Adler) | Bandura | Somatizasyon Bozukluğu | Pasif Agresif
Ayrılma-Bireyleşme | Mahler | Panik Bozukluk | Çekingenlik
Masterson Kuramı | Masterson | Şizofreni | Narsisistik
Transpersonel Psi. | Jung | Depresyon | Şizoid
Fenomenolojik Kuram | Kernberg | Sosyal Fobi | Borderline
Dürtü-Savunma Kuramı | Fairbairn | Madde Bağımlılığı | Şizoid
Biyolojik Kuram | E. Fromm | Egodistonik | Eşeşeysellik | Antisosyal
T.A | Watkins | Tikler | Sadistik
Oyun ve Gerçeklik | Winnicott | Kimlik krizi | Paranoid
Dürtü-Savunma Kuramı | Freud | Fobiler | Antisosyal
Logoterapi | Frankl | Dürtü Kontrol Bozukluğu | Pasif agresif
Hümanistik Psi. | Otto Rank | Konversiyon Bozukluğu | Histriyonik
Nöropsikanaliz | Schore | Hiperaktivite | Karışık tip
Nesne ilişkileri | Sullivan | Yeme Bozukluğu | Depresif Kişilik
Varoluşçuluk | Rollo May | Bipolar Bozukluk | Bağımlı
T.A. | Jacobson | İntihar | Self-Defeating
Gestalt | Bowlby | Davranım Bozukluğu(Ergen) | Narsisistik
Toplumsal Travama | Vamık Volkan | Toplumsal Travmanın Çözümü | Onarıcı ve Yıkıcı Önder
Şema Terapi | Risley | Parafidiler | Borderline )
- KUR'ÂN-I KERÎM:
BAŞAT TAVIR ile/ve/<> REVNAK[Fars.][: Parlaklık, güzellik, tazelik, süs.]
- KUR'ÂN-I KERÎM:
HİTAB ve/<> MUHATAB
( Hitâb: Muhattabı olursan. )
- KURBACIK ile/ve/||/<> TUNÇ ile/ve/||/<> İĞ
(
)
( Kaynak: "ANADOLU'DA KAYBOLMAKTA OLAN BİR MADDİ KÜLTÜR UNSURU: SU DEĞİRMENLERİ (BEYPAZARI ÖRNEĞİ)" - Reşide Gürses, E. Banu Karababa Taşkın )
- KURBAĞA ADAM = DALGIÇ
- KURBAN BAYRAMI değil/yerine/= YAKINLIK BAYRAMI
- KURBAN ile/değil/yerine MAĞDUR
- KURBAN ile/<> SUÇLAYICI/ZORBA ile/<> KURTARICI
( Kendine değer vermeyen ve başkalarının kararlarını kabul eden, yönlendirici, sürekli yakınan ve kendine ötekileri koltuk değneği gibi arayan.[Çaresizlik, onun için bir "sığınak" olmuştur.] İLE/<> Başkalarının görüş ve değerlerine önem vermeyen, öfkeli, saldırgan ve yargılayıcı bir tutum içinde olan. İLE/<> Ötekilerin yardım etme kapasitesini önemsemeyen, fedâkâr görünen ama gereksiz yere işlere karışan.[Zehirli bir "kendine yetme" ve başkalarına adanma durumu vardır. Bu kadar iyilik sonrası alacaklarını sağlayamayınca bir zorbaya dönüşmesi de hiç şaşırtmaz.] )
- KURB-U SULTÂN ve/||/<>/> ATEŞ-İ SÛZÂN
- KURÇATOVYUM = RUTHERFORDYUM
( ... = Amerika'lıların verdiği ad. [Simgesi: Rf.] )
- [ne yazık ki]
KÜRESEL ISINMA ile/ve/değil/||/<>/> KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
( KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ sunumları!!!
Küresel İklim Değişimi ve Türkiye
Kuraklıkta Kriz Yönetiminden Risk Yönetimine Geçmeliyiz...
Kuraklık Kıranı Risk Yönetimi
Günümüzden 2100 Yılına Küresel İklim Değişimi
Küresel İklim Değişikliğine Uyum Stratejileri
Sel, Heyelan ve Çığ için Risk Yönetimi
Depremde İlk 72 Saat )
( Dünya genelinde ortalama sıcaklıkların artması. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İklimde uzun süreli değişiklikler ve dalgalanmalar. )
- ÖYKÜSEL KENDİLİK'TE:
KURGUSAL ile TÖZSEL
( [ÖYKÜSEL KENDİLİK: Zamana yayılmış, geçmiş ve geleceğe sahip kendilik.]
Öznenin ve ötekilerin özne hakkında anlattığı öykülerden oluşan "soyut" kendilik. İLE/VE/||/<> Öznenin ve ötekilerin özne hakkında anlattığı öykülerin toplamından oluşan "gerçek" kendilik. )
( DAVID HUME: "Kendilik, anlık izlenimler demetidir. Fakat bu izlenimler demetinin bir gerçekliği yoktur."
DANIEL DENNETT: "Kendimiz hakkında anlattığımı öyküler, bizi inşâ eder. Kendilik, bu öykülerin soyut bir kesişim noktasıdır. Fakat öykülerimizin inşâ ettiği kendilik, boş bir soyutlamadır."
ile/ve/||/<>
RICOEUR: "Öznenin, kendi hakkında anlattığı öykülerin toplamıdır. Bu öyküler, kendi aralarında çelişki, kararsızlık ve kendini aldatmayı içerse de bütünlüklü ve gerçek bir yaşamı oluşturur." )
- KURMAK ile/yerine DÜŞÜNMEK
( Kuruntu/vesvese ile zihne düşenler düşünme değildir! [kuruntulardan vazgeçebilmeli!] )
( Bırak, farklı düşünce/duygu kuşları başının üzerinden uçsunlar. Sen ancak başının üzerinde yuva yapmamalarını sağlayabilirsin! )
- KURMAK ile/ve YÜRÜ(T)MEK
- KURNA[Ar. < KURNE] ile/ve/||/<> ZURNA[Fars. < SURNÂY]
( Hamama gidildiğinde/gidip beğenilmeyen/beğenmeyen. İLE/VE/||/<> Düğüne gidildiğinde/gidip beğenilmeyen/beğenmeyen. )
( Hamam ve banyolarda musluk altında bulunan, içinde su biriktirilen, yuvarlak, mermer, taş ya da plastik tekne. İLE/VE/||/<> Ağaçtan yapılan, iki karış boyunda, ağız bölümü yayvan, keskin bir ses çıkaran ve çoğu zaman davulla ya da dümbelekle birlikte çalınan nefesli çalgı. )
- KURNAZ ile/ve/||/<> TATLI SU KURNAZI
- KURNAZ/LIK ile/değil/=/<>/>/< APTAL/LIK
( İkisinin de hiçbir "kazanımı", kalıcı değildir/olamaz. )
- KURNAZ/LIK ile BENCİL/LİK
- KURNAZ/LIK ile SİNSİ/LİK
- KURNAZ/LIK ile/değil/yerine ZEKİ/LİK
- KURŞUN, GÖRKEM (SARIYER, 1989) :
( Rumelikavak İlk ve ortaokulunu bitirdi. Emirgan Süper Lisesinden ve Beykent Üniversitesi Bilişim Sistemleri Bölümünden mezun oldu. CHP'sinde siyasete atıldı. Dört yıl Sarıyer İlçe Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yaptı. 2019 Yerel seçimlerinde CHP listesinden İst. B.Ş.Belediyesi Meclis ve Sarıyer Belediyesi Meclis üyesi olarak seçildi. Rumelikavak Spor Kulübü üyesi olup yönetim kurulunda bir süre görev yaptı. İst. B.Ş.B. Spor Kulübü yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. Ayrıca, Sarıyer Spor Kulübü ve Trabzonspor Kulübü üyesidir. )
- KURŞUN, GÜNAL (İST. 1941) :
( Rumelikavaklıdır. Sarıyer'de ve değişik kulüplerde futbol oynadı. Uzun bir süre yurtdışında çalıştıktan sonra yurda döndü. Rumelikavak Spor Kulübünde antrenörlük ve bir dönem başkan olarak görev yaptı. Rumelikavak ve Sarıyer Spor Kulübü üyesidir. )
- KURŞUN, MEHMET (RUMELİKAVAK, 1957) :
( Rumelikavak ilkokulu, Sarıyer Ortaokulu ve Sultanahmet Matbaacılık okulunda okuduktan sonra İ.Ü. Edebiyat Fakültesine bir süre devam ettiyse de üniversiteyi bitirmeden iş hpayatına atıldı. İstanbul İl Spor Müdürlüğünde memur oldu ve buradan emekli oldu. SODEP te siyaset atıldı, 1984 - 1989 döneminde Sarıyer Belediye Meclis üyesi olarak görev yaptı. Rumelikavak Spor Kulübü, Rumelikavak Su Ürünleri Kooperatifi ve Sarıyer Spor Kulübü üyesidir. Yat Kaptanları Derneği ve Sualtı Federasyonunun kuruluşunu gerçekleştiren ekipte yer aldı. )
- KÜRT ile KÜRT
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yay, kamçı ve değnek gibi şeylerin yapımında kullanılan bir dağ ağacı. İLE Ön Asya'da yaşayan bir topluluk ve bu topluluktan olan kişi. )
- KURT ile KURT ile KURT
( Köpekgillerden, Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika'da yaşayan, postu gri sarı renkli, yırtıcı, etçil memeli hayvan. | Bir yeri, bir şeyi iyi bilen. | İşini iyi bilen, aldanmaz, kurnaz. İLE Yumuşak ve uzun gövdeli, omurgasız, bacaksız, ayaksız ya da çok ilkel ayaklı küçük hayvan. | Bazı böceklere ya da bazı böcek kurtçuklarına verilen ad. İLE Güney gök küresinde, Akrep ile Boğa arasında bulunan takımyıldız. )
(
)
( WOLF vs. WORM vs. ... )
( CANIS LUPUS cum ... cum ... )
- KURTLU ile "KURTLU"
( İçinde kurt bulunan, kurtlanmış. İLE Yerinde rahat duramayan, sürekli kıpırdanan kişi. )
- KURTULUŞ SAVAŞI'MIZDA:
KAĞNI ve/||/<>/> UÇAK
( )
- KURU KAFA ile/=/||/<> KAFATASI
( Baş iskeleti. | Ölüm tehlikesinin simgesi olarak kullanılan baş iskeleti. | Akılsız olan. İLE/=/||/<> İnsanda ve omurgalılarda, içinde beyin bulunan, başın kemik bölümü. )
- KURU KURU (DÜŞÜNMEK)
( Bir şey yapmak yerine sadece düşünerek zaman geçirmek, işe yaramamak. )
- KURUCU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KOLAYLAŞTIRICI
- KURUCU ile/ve SAVUNUCU
- KURUCU/LUK ile/ve KALICI/LIK
- KURUCU/LUK ile/ve/||/<>/< KURGUCU/LUK
- KURULTAY ile/||/<> KABİNE ile/||/<> KURIA
( Genel toplantı, kurul/meclis. İLE/||/<> Bakanlar kurulu. İLE/||/<> Roma'da kurul. )
- KURUMSAL DEVLET ile KİŞİ DEVLET
- KURUMSALLAŞMA YÖNETİMİNDE/ÖNDERLİĞİNDE, ÖNDER VE ÇALIŞANLAR:
BAŞLANGIÇTA ve/||/<>/> GEÇİŞTE ve/||/<>/> DENEYİMLİ ve/||/<>/> YETİŞMİŞ
(
)
- KURYE[Fr. < COURRIER] değil/yerine/= TAŞIYICI
( Genellikle elçilik postasını yerine ulaştırmakla görevli kişi. | Posta, kargo, mektup vb. gönderileri alıcıya ulaştıran kişi. | Uçakla gönderilen mektup, koli ya da havale. | Düzenli olarak ticari bir hizmet gören taşıt. )
- KUŞAK = NESİL[Ar.] = GENERATION[İng., Alm.] = GÉNÉRATION[Fr.] = GENERATIO < GENERARE:DOĞURMAK[Lat.] = GENERACIÓN[İsp.]
- KUSA'LI) NICOLAUS CUSANUS ile/ve/||/<>/> GIORDANO BRUNO ile/ve/||/<>/> HENRY MORE
( 1401 - 11 Ağustos 1464 İLE/VE/||/<>/> Ocak 1548 - 17 Şubat 1600 İLE/VE/||/<>/> 12 Ekim 1614 - 01 Eylül 1687 )
- KUŞATILMIŞLIK ile/ve/||/<> ÇARESİZLİK
- KUŞÇU ile KUŞÇU
( Kuşlarla ilgilenen. | Saraylarda şahin, doğan vb. avcı kuşların bakımıyla görevli kişi. İLE Suç işleyen saray hasekilerini cezalandırmak ve yola getirmekle görevli haseki subayı. )
- KÜSEĞEN ile KÜSEĞEN/KÜSKÜN/KÜSTÜM OTU
( Çabuk ve sık sık küsen kişi. İLE Baklagillerden, dokunulduğunda yaprakları pörsüyen bir bitki. )
( ... cum MIMOSA PUDICA )
- KUŞKONMAZ CAMİİ ile KUŞKONMAZ MESCİDİ
( Üsküdar iskelesi yakınındadır. İLE Haliç - Hasköy'dedir. )
( 1580'de, Beylerbeyi Ahmed Şemsi Paşa emriyle, Mimar Sinan yapıtı olarak inşâ edilmiştir. [1940'ta onarım görmüştür.] İLE Handan Ağa tarafından. )
( Boğaziçi'nden eser rüzgâr nedeniyle kuşların bu camiye konamamaları nedeniyle Kuşkonmaz Camisi ve kubbe alemindeki güneş[şems] biçiminden dolayı da Şems Camisi, Şemsi Paşa Camisi adıyla da bilinir. İLE Handan Ağa Mescidi adıyla da bilinir. )
- KUŞKU ile/ve/değil/yerine/>< İYİMSERLİK ve DAYANÇ/SABIR
( Hastalıkların yarısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< İlâçların yarısı. VE/||/<> İyileşmenin ilk adımı. )
- KUŞKU ile/ve/||/<> KAYGI
( SUSPICION/DOUBT vs./and/||/<> ANXIETY )
- KUŞKUCULUK ile/değil/yerine GÖRELİLİK
- KÜSKÜN/LÜK ile/ve/+/||/<>/> BIKKIN/LIK
( Yaşama değil yanlış kişilere. İLE/VE/+/||/<>/> Yanlış/yetersiz "zihinliler"in, yüzlerine bakmak zorunda kalmaktan. )
- KUŞLAR DÎVÂNI [ÖMÜR CEYLAN - KAPI YAY.] adlı kitabı okumanızı salık veririz.
- KUŞLAR ile/ve/||/<> KARS KUŞLARI
( )
( Türkiye'de 400'ün üzerinde kuş çeşidi bulunmaktadır. Sadece 276'sı Kars'ta görülebilmektedir. )
( Sayın Ahmet Yılmaz'ı, çalışmalarından dolayı tebrik eder ve katkılarından dolayı çok teşekkür ederiz...
instagram.com/ahmdylmz36
500px.com/ahmdylmz36
youtu.be/dL5SOT1jpPw )
- KÜSTAH ile HARFENDAZ[Ar., Fars.]
( ... İLE Onur kırıcı söz söyleyen. )
- KÜSTAH/LIK ile FODUL/LUK[Ar.]
( ... İLE Üstünlük taslayan, kibirlenen. )
- KÜSTAH/LIK ile/ve/=/< HAREKETİN AŞIRISI
- [ne yazık ki]
KÜSTAH/LIK ile/ve/değil/||/<>/< ÖZENSİZ/LİK
- [ne yazık ki]
KÜSTAHLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "ÖZGÜVEN"
- KÜSÛL[Ar.] ile KÜSÛR[Ar.]
( Tembel, üşenici. İLE Parçalar, artan parçalar, atıklar. | Kesirler. )
- KUSURLARI/NI ÖRTMEK ve/||/<> EKSİKLERİ/Nİ TAMAMLAMAK
( 54097, 54098 )
- KUSURSUZ DİL ARAYIŞI ile TEK KÖKEN VARSAYIMI
( KUSURSUZ DİL ARAYIŞI (UMBERTO ECO - LİTERATÜR) kitabını okumanızı salık veririz. )
- KUTB ile/ve KUTB-U ÂLEM
- KUTLAMA ile/ve/değil/yerine/||/<> ANMA
- KUTSAL ile/ve/<> MUKADDES
( Kişi, inanırsa. İLE/VE/<> Kişiler/toplum, kişiye inanırsa. )
- KUTB[çoğ. AKTÂB | KUTÛB] ile ...
( BİR GRUBUN, BİR KAVMİN BAŞI, BİR TARÎK'İN ULU'SU, [GAVS'DEN SONRA GELİR] | KUTUPLARIN KUTBU, DEVRİN KUTBU | ALLAH'IN, O KİŞİYE, TASARRUF KUDRETİ VERMİŞ OLDUĞU VELÎ )
- KÜTÜK ile (")KÜTÜK(")
( Kalın ağaç gövdesi. | Kesilmiş ağaç gövdesi. | Kesimden sonra ağaç gövdesinin toprakta kalan bölümü. | Asma fidanı. | Kütük demir. İLE Resmî kayıt defteri. | Nüfus kütüğü. | Birarada işlenen ve birbiriyle ilgili olan kayıtların tümü. | Görgüsüz, kaba kişi. )
- KÜTÜPHANE ile/ve/değil/||/<> EŞEKLİ KÜTÜPHANE
( Mustafa Güzelgöz - Videoyu izlemek için burayı tıklayınız... )
- KUTUPLAŞMA değil/yerine KUCAKLAŞMA
- KUVANTUM KURAMI değil/yerine KUVANTUM MEKANİĞİ
( )
( )
( )
- KUVANTUM ve/||/<> FEYNMAN PATH İNTEGRALİ
( h = 6.626070040 x 10-³4 J s
h > 0 olduğunda: Klasik mekanik, yeniden kurulur.
^x = 0 ise ^p > ~ olur. Konumu biliyor isek momentumu ya da başka bir tanım ile hızı, sonsuz olur.[<> Işık hızının "saltık/mutlak"lığı ve bu sonuç ilişkisi] )
- KUVANTUMDA:
JOHN STEWART BELL ve/||/<> BELL EŞİTSİZLİKLERİ
- KUYUMCU ile SARRÂF
( ... İLE Mesleği, kâğıt ve metal paraları birbiriyle değiştirmek, tahvil alışverişi yapmak olan kişi. )
( ZERGER ile ... )
( JEWELLER vs. GOLD DEALER )
- KUZEN ile KUZUM
- KUZEY YEMEN('LİLER) ile/ve/<> GÜNEY YEMEN('LİLER)
( [1990 öncesinde] İslâm'a sıkı sıkıya bağlıydı. İLE/VE/<> İlk ve belki de son Marksist bir Arap ülkesiydi. )
( Kuzey ve Güney Yemen'in sınırında bulunan bölgenin adı Dala'dır. )
- KUZİN[Fr. < COUSINE] değil/yerine/= KIZ YEĞEN
- KÜZÜK ile KÜZÜK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir dokuma tezgâhında üst çözgülerin alt çözgülerden ayrılmasını sağlayan düğümlenmiş iplikler. İLE Süslü bir kumaş ya da benzerlerini dokuyan kişi. )
- LÂ EDRÎ ile ANONİM/YAZARI BİLİNMEYEN
- LÂ İLÂHE İLLALLÂH ile/ve MUHAMMEDÜN RESÛLLULLÂH
( Hz. Muhammed'in virdi. İLE Hz. ALLAH'ın virdi. [Kalp] )
- LA RUHBAN-I FİD-DİN ile/ve/||/<> LA İKRAH-I FİD-DİN
- LAÇİN ile LAÇİN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Şahin. | Yırtıcı bir kuş. İLE Savaşta cesaret gösteren kişi. )
- LÂF GETİREN ile/ve/> LÂF GÖTÜREN
- LÂFZEN[Ar.] ile LÂF-ZEN[Ar.]
( Sözcüğün söylenilişine/yapısına göre, yazılı olmayarak. İLE Geveze, lâfazan. | Övünen, övüngen. )
- LAGRANGE NOKTALARI ve/<>/> FOURIER DİZİLERİ
( 1784 ve/<>/> 1807 )
( JOSEPH FOURIER [1768 - 1830] )
( OPTICS )
- LAHANACILAR ile/ve BAMYACILAR
( )
- LAİKLER:
!"SOYLU" ile/ve ASKER ile/ve RENÇBER ile/ve YAHUDİ
- LÂKAP(/B) değil/yerine/= TAKMA AD | SAN/UNVAN["ÜNVAN" değil!]
- LÂL OLANDAN ve AÇ OLANDAN ve HİÇ OLANDAN
( Sözün değerini öğreniriz. VE Ekmeğin değerini öğreniriz. VE Aşk'ın değerini öğreniriz. )
( Bir yılın değerini anlamak için, sınıfta kalmış bir öğrenciye sor.
Bir ayın değerini anlamak için, 8 aylık bir bebek doğuran anneye sor.
Bir haftanın değerini anlamak için, haftalık dergi çıkaran bir yayıncıya sor.
Bir saatin değerini anlamak için, kavuşmayı bekleyen sevgililere sor.
Bir dakikanın değerini anlamak için, trenini kaçıran yolcuya sor.
Bir saniyenin değerini anlamak için, bir kazayı önleyemeyen sürücüye sor.
Bir saniyenin yüzde birinin değerini anlamak için, olimpiyatlarda, gümüş madalya kazanan koşucuya sor.
Her an'ını, değerlendir; her dakikanı, çok özel biriyle paylaş!
Zamanında ortak edebileceğin kadar özel biri. Unutma! Zaman, hiçkimse için durmaz.
Geçmiş zaman, Tarih; Gelecek zaman, Gizemli; ŞU AN ise sana verilen gerçek bir armağandır. )
- LALA ile/||/<> LALADAŞ
( Yetiştirici, bakıcı ya da eğitici. [Osmanlı'da, saray içinde saygın olanların, ileri gelenlerin ya da varsıl kişilerin çocuklarını yetiştirmek için tuttuğu kişi.[Geleceğin sultanını yetiştirmek üzere görevlendirilen ve çeşitli yetenekleri olan bu görevlilerdir. Osmanlı'da, lalalar, yetiştirdiği şehzadenin Sultan olması ile güç ve etki kazanmıştır. Başarısızlığa uğrayan ve yaşamını kaybeden şehzadelerin lalaları ise ölümden kurtulabilirse de siyasi yaşamını kaybetmiş olurdu. Şehzadeler sancağa çıkarken, emirlerine tayin edilen devlet görevlileri içinde bir ya da birkaç lala da bulunurdu. Bunlardan en önde geleni ve şehzadenin veziri derecesinde bulunanı "Lala Paşa" sanını taşırdı. Lalalık, duyarlılık ve tam bir güvene dayanan görevlerdendi. Şehzadenin iyi bir devlet adamı olarak yetiştirilmesinin yanı sıra şehzadenin sultana karşı itaatinin devam ettirilmesi de gerekmekteydi. Güveni sarsacak olaylarda, haberler ve ihbarlar sonunda lalaların görevinden alınması yetkisi hükumetindi. Şehzadeler de zevkine göre lalaları bir dereceye kadar kabul edip etmemekte hak sahibiydi. Şehzadeler için kafes yöntemi uygulanmaya başladıktan sonra, şehzade bir yaşında sütten kesilince, kendisine ayrılan görevlilerden üçü has odalılardan seçilirdi. Bunların en yaşlısı ve en deneyimlisi baş lala sanıyla onun yetiştirilmesinden sorumlu tutulurdu. Lala deyimi, ayrıca, eğitici anlamında, halk arasında, konak ve evlerde durumuna göre çocukların yetiştirilmesi için seçilen kişilere verildiği gibi saraylarda, acemilerin yetiştirilmesi görevinde bulunan kişilere de verilirdi. Aynı lalanın idaresinde bulunan acemiler "Laladaş" sanını alırdı. Lalaların acemileri yetiştirme sırasında onların kusurunu düzeltmesine ve öğütte bulunmasına "Lala nizam etti"; bir konuyu inceleme, öğretme çabalarına "Lala divan etti" denirdi.] İLE/||/<> Lalanın altındaki acemilerin birbirine sesleniş biçimi. )
- LALA ile SADRAZAM
( Sultanların sadrazamlara verdikleri unvan. )
- LAOCOÖN ile/ve/||/<>/> OĞULLARI
- LÂTÎF ile/ve/<> EDÎB
( İnce/zarif. İLE/VE Sınırını bilen. )
- LÂTİF ile/ve/||/<> NARİN
- LÂTİF ve/||/<> ZARİF
- LÂTİFE ile/ve/||/<> İDİL ile/ve/||/<> İDİL[Fr. < IDYLLE] ile/ve/||/<> İDİL
( İncelik. | Güldürecek güzel söz ve öykü. İLE/VE/||/<> Hoş bir ırmak. | Nâzik ve sevgi dolu. İLE/VE/||/<> Kır yaşamı içinde aşk konusunu işleyen kısa şiir. İLE Şırnak iline bağlı ilçelerden biri. )
(1996'dan beri)