Yazaçlardaki
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 9.708 başlık/FaRk ile birlikte,
9.708 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(33/40)
- SEKSİYON[Fr., İng. SECTION] değil/yerine/= BÖLÜM
- SEKTE[Ar.]/KRİZ[İng. < CRISIS] ile/||/<>/> BUNALIM/BUHRAN[Ar.]
( Tıpta. [kalp sektesi(nden ölmek/gitmek) /kalp krizi(nden ölmek/gitmek).] İLE/||/<>/> Toplumsal. [büyük buhran (1929)] )
- SEKTER[Fr. SECTAIRE] değil/yerine/= HOŞGÖRÜSÜZ
- SEL[Ar.] ile SEYLÂP(/B)[Fars.]/FEYEZAN[Ar.] ile TUFAN[Ar.]
( Sürekli yağmurlardan ya da eriyen karlardan oluşan, geçtiği yerlere zarar veren taşkın su. | Hareket durumundaki büyük kalabalık. İLE Su baskını, taşma, taşkın. / Bereket. İLE Zorlu yağmur. )
( FLOOD vs. INUNDATION vs. DELUGE/TORRENTIAL RAIN )
- SEL'A[Ar. çoğ. SELEÂT, SİLA'] ile SELÂ'[Ar.]
( Hıyarcık. | Ur. | Başta olan yarık. İLE Cenin torbası, son. )
- SELÂ[Ar. SALÂ] ile TEMCÎT[Ar. TEMCÎD < MECD]
( Müslümanları bayram ya da cuma namazına çağırmak, bazı yerlerde cenaze için kılınacak namazı haber vermek amacıyla minarelerde okunan dua. İLE Recep, Şaban ve Ramazan ayları süresince, sabah ezanından sonra minarelerden okunan ve Allah'ın ululuğunu belirten dua. )
- ŞELÂLE/SECCÂC[Ar. < SECC] değil/yerine/= ÇAĞLAYAN/ÇAĞLAR
- SELÂM ve/> KELÂM
( Önce. VE/> Sonra. )
- SELÂM ve/<> TEVHİD
- SELÂMLA(Ş)MALI!
- SELE ile SELE[Lat.] ile SELE/SERE
( Yayvan sepet. İLE Çifttekerin, oturulacak yeri. İLE Açık duran başparmağın ucundan, göstermeparmağının ucuna kadar olan uzaklık. )
- SELEKSİYON/SELECTION[İng.] değil/yerine/= SEÇME | AYIKLA(N)MA | SEÇELE
- SELEN/SADÂ ÇIKIŞLARINDA:
BURUN ile/ve/||/<> DUDAK ile/ve/||/<> DİŞ ile/ve/||/<> BOĞAZ
( A, E, O, Ö, U, Ü[ön, ün, on, en, an, un, nane, Nalan vb.] İLE/VE/||/<> B, M. P[baba, biber, bebek, mama, meme, pek, pes vb.] İLE/VE/||/<> D, T[dadı, dede, tuttu, tırtıl, taktı] İLE/VE/||/<> A, E, I, İ, O, Ö, U, Ü )
( Almanca'da, daha çok, boğaz seleni; Fransızca'da, daha çok, dudak seleni; İngilizce'de, daha çok, diş seleni çıkar. )
- ŞELF[İng. SHELF] ile ŞELF
( Karaları çevreleyen ve karalardan sayılan, 200 metre derinliğe kadar olan sığ deniz dipleri. İLE Raf biçiminde kaya. )
- SELİKA[Ar.] ile SELİS[Ar.]
( Güzel söyleme ve yazma yeteneği. İLE Akıcı söz. )
- SELLA/CELLA ile/||/<> APSİS ile/||/<> TRANSEPT ile/||/<> ÇAN KULESİ ile/||/<> PİETA
( Eski Yunan ve Roma'da içinde kült heykelinin korunduğu, tapınağın en kutsal bölümü. İLE/||/<> Kiliselerde korunun arkasında bulunan ve camilerdeki mihrap bölümünün karşılığı olan, tonoz ya da kubbe ile örtülü bölüm. İLE/||/<> Örtü sisteminde nefleri dik açı ile kesen ve altyapıya da yansıyan birim. Kiliselerde apsisin önünde nefleri dik olarak kesen uzun mekân. Kilisenin planını bir haç biçimine sokan bu mekânda kral galerisi ve kilise orgu da yer alır. Bazı kiliselerde haç biçimli planın doğusunda da ek bir transept bulunur. İLE/||/<> Kilise çanının bulunduğu yapı. Başlı başına bir mimari yapı sayılabilecek örneklerine de rastlanır. İLE/||/<> İsa'nın betimleniş türlerinden biri.[Ölü İsa'nın gövdesi annesinin kucağında ya da kolları arasındadır.][Kökeni XIV. yüzyıl Almanya'sına dayanır. Daha çok resim sanatında rastlanır. Heykel alanında da bilinen örnekleri vardır.] )
- SELVİ AĞACI değil SERVİ AĞACI
- SELVİ BOYLU değil SERVİ BOYLU
- ŞEMM/ŞEM[Ar.] ile ŞEM'[Ar. < ŞÜMÛ']
( Koklama, koklanma, koku alma. İLE Balmumu. | Mum. )
- SEMÂ/SİMÂ(İŞİTME) KAYDI'NDA:
KIRK AMBAR ile/ve/||/<> MURAKAAT ile/ve/||/<> TELİF
- SEMÂ ile/ve SEMAH
( Mevlevî'likte. İLE/VE Alevî ve Bektâşî'likte. )
( SEMÂ ÂDÂBI )
- SEMÂ ile SEMİ
- ŞEMAL" değil ŞEMAİL
- SEMÂN[Ar.] ile SEM'AN[Ar.] ile SEMÂN[Ar.]
( Sekiz. İLE İşiterek. | Dinleyerek. İLE Gök, semâ. | Güneş ayının yirmiyedinci günü. | Bıldırcın. )
- SEMANTİK[Fr., < SEMANTIQUE / İng. < SEMANTICS] değil/yerine/= ANLAMBİLİM/ANLAMSAL
- SEMEN[Ar. < aslı SEMN, SİMEN] ile SEMEN[çoğ. ESMÂN] ile SEMEN[Fars.]
( Semizlik, yağlılık. İLE Baba, değer/kıymet, tutar. İLE Yasemin. )
- SEMFONİ değil SENFONİ
- SEMÎ'[Ar.] ile SEM'Î[Ar. < SEM] ile SEMÎH[Ar.]
( Duyan/işiten, duyma gücü olan | Allah'ın adlarından. İLE Duyma/işitme ile ilgili. İLE Eliaçık, cömert, semâhatli. )
- SEMIKANTITATİF/SEMIQUANTITATIVE[İng.] değil/yerine/= YARI NICEL
- SEMİRMEK ile/ve/<>/< SÖMÜRMEK
- ŞEMME[Ar.] ile (ŞEMME-İ MUHAMMED) ile ...
( Bir kere koklama. | Pek az şey, zerre. İLE Koku. (HZ. MUHAMMED'İN KOKUSU) )
- SEMPATİKO ile/ve/||/<> SEMPATİ ile/ve/||/<> EMPATİ ile/ve/||/<> CONPATİ
- SEN ve/||/<>/> BEN
( Sar! VE/||/<>/> Hoş olurum. )
- ŞE'N[Ar.] ile ŞENN/ŞEN[Ar. çoğ. EŞNÂN] ile ŞEN[Ar.]
( İş. | Yeni iş, yeni çıkan hal, olay. İLE Şaraba su karıştırma. İLE Naz ve edâ. | Göze ve gönüle hoş görünen hal. | Ferahlı, sevinçli. | Kendir. | Bayındır. )
- BEN/SEN ile/ve/değil/yerine/||/=/<>/< ZEN
( [bir şey] Yaptığımızda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/=/<>/< Yapmadığımızda/yapmayabildiğimizde[yapmamayı yeğleyebilmemizde)]. )
- SENDİK[Fr. < Yun.] ile SENDİKA[Fr. < Yun.]
( Bir birliğin, ortaklığın ya da alacaklılar grubunun haklarını korumakla görevli kişi. İLE İşçilerin ya da işverenlerin iş, kazanç, toplumsal ve kültürel konular bakımından çıkarlarını korumak ve daha da geliştirmek için aralarında kurdukları birlik. )
- SENET-SEBET[< Sabit, Delil] -<
- ŞE'NÎ[Ar.] ile ŞENÎ'[Ar. < ŞENÂAT]
( Gerçek. İLE Kötü, fena, ayıp, utanılacak. )
- SENİL/SENILE[İng.] değil/yerine/= YAŞLI
- SENİLİTE/SENILITY[İng.] değil/yerine/= YAŞLILIK
- SENİYY/SENİYYE[Ar.] ile SENİYYE[Ar. çoğ. SENÂYÂ]
( Yüksek, yüce. İLE Öndeki dört diş. )
- SENKRONİZASYON[İng. < SYCHRONIZATION] değil/yerine/= EŞLEME
- SENSİZ ile/ve/||/<> SONSUZ
- SENTAKS ANALİZ/SYNTAX ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= SÖZDİZİMSEL ÇÖZÜMLEME
- SE(/İ)NTAKS[İng. < SYNTAX]/NAHİV[Ar.] değil/yerine/= SÖZDİZİMİ/YAZAÇ(HARF) DİZİMİ
- SEPET[Fars. < SEPED] ile AĞKER
( Saz, kamış, ince dal ya da tellerden hasır biçiminde örülerek yapılan, genellikle sapı olan, yiyecek ve eşya taşımak için kullanılan kap. | Bu kabın aldığı ölçüde. | Bu kap biçiminde örülerek yapılmış. | Sazdan örülmüş balık kapanı. | Motosikletin yan tarafında bulunan, tek yolcu taşımak üzere hazırlanmış ayrı bölüm. | Basketbolda sayı kazanmak için, içine top atılmaya çalışılan demir çembere geçirilmiş altı açık ağ. İLE ... )
- SEPET ile KAZEVİ[Ar. < GAZEVÎ]
( ... İLE Saz ya da kamıştan örülmüş büyük sepet. )
- MİKROPLU/SEPTİK[İng. < SEPTIC] ile/değil KUŞKUCU/SKEPTİK[İng. < SCEPTIC]
- ŞER/ŞERR[Ar.] ile ŞER[Ar.] ile ŞERR[Ar. çoğ. ŞÜRÛR] ile ŞERR[Ar. < EŞRÂR]
( Gerçek. İLE Kötü, fena, ayıp, utanılacak. İLE Kötülük, kötü iş. | Kavga, gürültü. [>< HAYR] İLE Kötülük eden, kötü kişi. | Daha/pek/en kötü. )
- SER[Fars.] ile SER/SERA[Fr.]
( Baş, kafa. | Başkan. İLE Limonluk. )
- SERÂ/SERÂY[Fars.] ile -SERÂ[Fars.] ile SERÂ[Ar./Fars.]
( Saray. | Büyük konak. | Hükümet konağı. İLE "Şarkı söyleyen" anlamlarıyla başa gelerek birleşik sözcükler yapar. [NAĞME-SERÂ: Türkü, şarkı söyleyen.] İLE Toprak. )
- SERAP[Fars. < SERÂB] ile/ve/değil ZAN
( "Görsel/görüntülü" zan. İLE/VE/DEĞİL "Görüntü"süz serap. )
( Afrika'da, bir şey, sabahın ilk ışığında gerçek, öğle saatinde ise yalandır. )
- ŞERAT[Ar. çoğ. EŞRÂT] ile ŞERÂİT[Ar. < ŞART/ŞARÎTA] ile ŞERÎAT[Ar. < ŞER | çoğ. ŞERÂİ]
( Nişan, iz, alâmet. | Bir şeyin bayağısı, en aşağısı. İLE Şartlar, koşullar. İLE Doğru yol. | Allah'ın emri. | Âyet, hadîs ve icmâ-i ümmet esaslarına dayanan din kaideleri. )
- SER-BEST ile/ve SER-ÂZÂD
( Başı[ser] bağlı[best], sorumluluğunu alan/üstlenen, bağlamını ve çevresini dikkate alan. | Engelsiz. | "Başıboş, kayıtsız." | "İstediği gibi hareket eden." | "Sıkılmayan." İLE/VE Serbest, hür, başıboş. | Rahat, dertsiz. )
- SER-BEST[Ar.] ile/ve SER-BESTE[Ar.]
( Başıboş, kayıtsız. | İstediği gibi hareket eden. | Sıkılmayan. | Engelsiz. İLE/VE Başı bağlı. | Başı toplu, aklını başına toplamış. | Örtülü, gizli, kapalı. )
- SER-BEST ile/ve/> SER-MEST
- SERD[Ar.] ile SERD[Ar.] ile SERD[Fars.]
( Sözü, düzgün ve uygun söyleme. İLE Doğrama, doğranma. İLE Soğuk. | Sert, haşin, çirkin. | Sert, kaba, hoyrat. )
- SERE SERPE (YATMAK, UZANMAK, YAYILMAK)
- SEREBRAL/CEREBRAL ile/||/<> SEREBROSPİNAL/CEREBROSPINAL
( Beyinle ilgili. İLE/||/<> Beyin ve omurilikle ilgili. )
- ONUR = ŞEREF[Ar.] = HONOUR[İng.] = HONNEUR[Fr.] = EHRE[Alm.] = ONORE[İt.] = HONOR[İsp.]
- ŞERH ile CERH
- SERHOŞ değil SARHOŞ
- (ŞER'Î) ADLÎ DELİL:
MADDENİN VUCUDA GETİRDİĞİ ile/ve/||/<> KANUN TESİS ETMİŞ BULUNAN ile/ve/||/<> ŞEHADET ile/ve/||/<> KARİNE ile/ve/||/<> YEMİN
( PREUVES JUDICIAIRES )
- ŞER'Î ile/değil ŞERHÎ
- ŞERİA ile/ve/||/<> TARİKA ile/ve/||/<>/> MEZHEB ile/ve/||/<> CADDE ile/ve/||/<> NEHEC
( İnanç yolu.[< ŞERİA: Hayvanların suya gidip geldiği geniş yol. > Büyük kalabalıkların yürüdüğü inanç yolu.] İLE/VE/||/<> Doğal olarak oluşmuş ya da ölçülü biçimde oluşturulmuş geniş yol. )
- ŞERİA(T):
ANA IRMAK ve TÜZE(HUKUK)
- ŞERÎF[Ar.] ile ŞERİF[İng. SHERIFF]
( Kutsal, şerefli. | Temiz. | Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in soyundan olan kişi. İLE Büyük Britanya'da, kendi bölgesi içinde kralı temsil eden, yasalara saygı gösterilmesini sağlamakla görevli yönetici. | Amerika Birleşik Devletleri'nde, seçimle iş başına gelen, tüzel yetkisi sınırlı olan yönetici. )
- SERMAYE[Fars.]/KAPİTAL/İZM[Fr./İng. < CAPITALISM] değil/yerine/= ANAMAL/CILIK
- SERMED ile/ve DEHR ile/ve ZAMAN
( Sabitin, sabite orantılandırılması/nispeti. İLE/VE Sabitin, değişene/mütegayire orantılandırılması/nispeti. İLE/VE Değişenin/ütegayirin, değişene/mütegayire orantılandırılması/nispeti. )
- SERMEK ile/değil SERPMEK
- SERMÜRETTİP değil/yerine/= BAŞDİZGİCİ
- SERSERİ[Fars.]
ile/değil/yerine/><
SERBEST[Fars.] ile/ve/||/<>/> SERMEST[Fars.]
( Çırak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< | Kalfa. İLE/VE/||/<>/> Usta. )
( Başı boş.[baş başa/başı başında/başına buyruk][kendi kendine] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< | Başı bağlı/düğümlü, sorumluluk almış olan.[boş değil!] İLE/VE/||/<>/> Başı hoş, yetkin, deneyimli. | )
- SERT[Fars. < SERD: Soğuk.] ile/ve AĞIR
- SERT ile/değil/yerine MERT
- SER-TÂB[Fars.] ile SERTÂB[Fars.]
( İnatçı. İLE Cildin tamamlayıcısı olarak yapılan ve kitabın üst bölümünü örten miklab'ın açıkta duran üst bölümü. )
- SERVİ[SELVİ değil!] ve/||/<> SEVGİ
(
www.youtube.com/channel/UCThxxDloTei6eA77VrEnc_g | www.yasaronline.net )
- SES-SEDÂ (ÇIKMIYOR)
- SES ile/ve/değil/||/<>/>/< "ES"[< S][ARA (VERMEK)]
- SES ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SELEN / ÇATI
( BÂKÎ KALAN BU GÖK KUBBEDE
HOŞ BİR SADÂ İMİŞ )
( SADÂ: Kişinin özü. )
( Evrendeki herhangi bir ses. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> İnsan sesi. )
( sesOL.org )
( SES[Fars.] ile TÂLÂC[Fars.] / SEDÂ/SADÂ[Ar.] )
( SOUND vs. VOICE )
- SESBİRİM/FONEM ile SESBİLİM/FONOLOJİ ile FONETİK
( Selen düzeni/birimi. İLE Konuşma. )
- SESİZLİK" değil SESSİZLİK
- SETR/SÜTRE/SUTRE[Ar.] ile HİCÂB[Ar.] ile GITÂ'[Ar.]
- SETR ile SEDR
- ŞEVÂÎL[Ar. < ŞÂİLE] ile ŞEVÂÎR[Ar. < ŞÂİRE]
( Ateş alevleri. İLE Bayan şairler. )
- SEVÂMM[Ar. < SÂMME] ile SEVÂİM[Ar. < SÂİME]
( Zehirli hayvan/lar. İLE Çayıra boşu boş olarak salıverilen hayvanlar, otlak hayvanı. | Zekât hesabına katılan çift tırnaklı hayvanlar.[koyun, keçi, sığır, deve vs.] )
- SEVÂNÎ[Ar. < SÂNİYE] ile SEVÂNİH[Ar. < SÂNİHÂ]
( Saniyeler. | İkinci derece şeyler. İLE İçe doğan şeyler. )
- SEVAP ile/ve ECİR
- SEVAP ile/ve GÜNAH/VEBÂL
( Hayıra uygun olan. İLE/VE Benliğine öncelik vermek. )
( Sevabın anlamı, anlayıp öğrenmektir. )
( En güzel sevap, anlamaktır. )
( Günahlarımız aklımıza yazılı, vicdanımıza kazılıdır. )
( SA'BE: İsabet. )
( Kişinin en kolay işlediği günah, en büyük günahıdır. )
( Sevap sözcüğüyle, elbise anlamına gelen "Sevb" sözcüğü aynı köktendir. Sevap, "manevi elbise" demektir. )
( Sevabın amacı, bilgi, ilim ve aşktır. )
( Sevap, yapılan şeyin anlamını anlamak, bir işi bilerek yapmaktır. )
( En güzel sevap, anlamaktır. )
( Ateşe dayanabileceğin kadar günah işle. )
- SEVAP/"SEVABIYLA" ile/ve/değil SAVAB(DOĞRU)/SAVABIYLA(DOĞRUSUYLA)
- SEVAP ile/değil SAVAB
- SEVDİKLERİMİZ VE VEFÂT EDENLER İÇİN:
AĞLAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAMAK
- SEVEN/SÖVEN ||/>< ÖVEN
( (Fazla) Sövmek ile övmek arasında fark yoktur. )
- SEVGİ:
EDÂ ile/ve/||/<>/> SEDÂ
- SEVGİ:
SÖZ/SES ve/||/<> GÖZ ve/||/<> ÖZ
( Sevgi, gözden alınır, gözden verilir.
Sonra da, özden ve özden yaşanır. )
( Kaynağı sende olanı, başkasından bekleme! )
- SEVGİ:
TESELLİ ile/ve/değil/||/<>/>/< TECELLİ
( Sevilince. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Sevince. )
- SEVGİ ve KEŞF ve SEZGİ
( LOVE and CONSCIENCE/CONSCIOUS and INTIUTION )
- SEVGİ ile/ve/<> SEVİ/ŞEFKÂT
( İstenç/irâde dışı. İLE/VE/<> İstençli/irâdeli. )
( Şefkatli ol! Bil ki, karşılaştığın herkes, kolay olmayan bir yaşam mücadelesi veriyor. )
( ŞEFKAT: İmbikten geçirilmiş aşk. )
( ... İLE/VE/<> Kişiyi, içeriden, kurtuluşa erdiren. )
( Sadece şefkat, iyileştiricidir. Çünkü, kişinin içindeki tüm hastalıklar, sevginin eksikliğinden kaynaklanmaktadır. )
( Without will. VS./AND/<> Strong-willed. )
( LOVE vs./and/<> COMPASSION )
- SEVGİ ile/ve/||/<> SEZGİ ile/ve/||/<> COŞKU
( LOVE vs./and/<> INTUITION vs./and/<> EXUBERANCE | EBULLIENCE )
- SEVGİ ve/||/<> SÜCÛD
- SEVGİLİNİN:
SÖZLERİ ile/ve/değil/yerine/||/<> GÖZLERİ
( Dürüstlüğün göstergesi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Samimiyetin belirtisi. )
- SEVİLİYORSAK ile SEVİLMİYORSAK
( Gurur duyup sarılalım. İLE Saygı gösterip uzaklaşalım. )
- SEVİNÇ >< ÜZÜNTÜ/KEDER/ACI/ISTIRAP >< İSTEK
( Dostunla paylaşırsan artar. >< Dostunla paylaşırsan azalır. )
- SEVİNCE ile/ve/||/<>/> SEVİNCE[< SEVİNÇ'E]
( Sevdiğimizde. İLE/VE/||/<>/> Sevinçli olmaya/olma durumuna. )
- [Ar.] ŞEVK Ü TARÂB ile ŞEVK Ü TARÂB
( Makam. İLE Neşe, sevinç ve coşkunluk. )
- ŞEVK ve/> ŞAVK ve/> ŞIK ve/> ŞAN
- ŞEVK ve/> SEVK
- ŞEVKÂT[Ar. < ŞEVK | çoğ. EŞVÂK] ile/değil ŞEFKÂT/ŞEFÂKÂT[Ar.]
( Şiddetli istek, keyif, neşe, sevinç. İLE/DEĞİL Sevecenlik. | Acıyarak, esirgeyerek, merhamet ederek sevme. )
- SEVMEK-SEVİLMEK ile/ve/<> ANIMSAMAK-ANIMSANMAK ile/ve/<> BAĞIŞLAMAK-BAĞIŞLANMAK
( Üçü de güzeldir fakat ilkleriyle de yetin(ebil)mek gerekir. )
- ŞEY[çoğ. EŞYÂ] ile/||/<> MÂL[çoğ. EMVÂL] ile/||/<> KA'B/MUKA'AB ile/||/<> MÂLÜ'L-MÂL ile/||/<> MÂLÜ'L-KA'B
( Cebirsel denklemde bilinmeyen, yani ["x"]. İLE/||/<> Cebirsel denklemde bilinmeyenin tam kare durumu,.["x2"]. İLE/||/<> Küp. | Cebirsel denklemde bilinmeyenin tam küp durumu. ["x3"]. İLE/||/<> Cebirsel denklemde bilinmeyenin dördüncü üs derecesinde olması. ["x4"]. İLE/||/<> Cebirsel denklemde bilinmeyenin beşinci üs derecesinde olması. ["x5"]. )
- ŞEY/EŞYA[çoğ.] ile/ve "DIŞ DÜNYA"
- ŞEY ile AM[: Sevgi (AM-ON-RA: Kozmik sevgi güneşi.)/AMRAMAK]/PENİS(SİK/YARAK) / VAJİNA/VAJEN/VULVA/MEHBİL/FERÇ/FERC[Ar.]/KÜS[Fars.]/KAOS[Yun.]/KUKU/ÇİLİK/PITTIK/GUBBAK/MUNİ/MUNYA
( FALLUS cum ... )
( ŞEY, MAÂB[: Ayıp yeri. | Ayıp.] ile AVRET, ZEKER[çoğ. ZİKÂR, ZİKÂRE, ZÜKRÂN, ZÜKÛR], LÂ-YUKAL, KADÎB, MÂDDE / FERC[: Aralık, yarık, çatlak.] )
( ... ile KÎR[eril] / KÜS[dişil], MERZ-GÛN )
( THING vs. PENIS(COCK) / VAGINA(CUNT/PUSSY) )
( CHOSE avec VAJEN )
- SEYÂHAT[Ar. < SİYAHAT] değil/yerine/= GEZİ/YOLCULUK
- SEYEHAT değil SEYAHAT
- SEYEHAT değil SEYAHAT[Ar. < SİYAHAT]
- SEYELÂN[Ar.] değil/yerine/= AKMA, AKINTI | AKI
- SEYHAN ile/ve/||/<> CEYHAN
- SEYL[Ar. < SÜYÛL] ile SEYR[Ar.]
( Sel. | Şiddetle gelen şey. İLE Yürüme, yürüyüş, gitme, hareket. | Yolculuk. | Gezme, gezinme. | Eğlenmek üzere bakma. | Uzaktan bakıp karışmama. | Gezilecek, görülecek şey/yer. )
- ŞEYSİ" değil ŞEYİ
- SEYYAH ile/ve/||/<> SEYYAR
- SEYYÂL[Ar. < SEYELÂN] ile SEYYÂR[Ar. < SEYR]
( Akıcı, akan. | [fizikte] Akışkan.[Fr. FLUIDE] İLE Gezici, gezen, dolaşan. | İstenilen tarafa taşınabilen. [Fr. PORTATIF] | Bir yerde durmayıp dolaşan, yer değiştiren gök cismi. )
- SEYYIAT-I SUBÛD ile SEYYIAT-I VÜCÛD
- SEYYİD ile ...
( EFENDİ, BEY; AĞA; İLERİ GELEN, BAŞ, BAŞKAN | HZ. MUHAMMED'İN TORUNU HZ. HASAN'IN SOYUNDAN OLAN KİMSE )
- SEYYİD[Ar.] ile HUMÂM[Ar.]
- SEYYİD ile/ve ŞERİF
( Hz. Hüseyin'in çocuk ve torunlarına verilen ad/değer. İLE/VE Hz. Hasan'ın çocuk ve torunlarına verilen ad/değer. )
( NAKÎB-ÜL EŞRÂF )
- SEYYİE[Ar.] değil/yerine/= KÖTÜLÜK
- SEZÂB/SEDÂB[Ar.] ile SEZÂB[Ar.]
( Sedefotu. İLE Su teresi. )
- SEZGİ ile/ve TEVHİD
- SFENKS ile PETERBALD ile CORNISH REX
- SFERİK/SPHERICAL[İng.] değil/yerine/= KÜREMSİ
- ŞİÂ'[Ar. < ŞUÂ] ile ŞÎA/ŞİYA/EŞYÂ[Ar.]
( Işın, güneşten ya da başka bir ışık kaynağından uzanan tel ışıklar. | Vektör. İLE Taraflılar, yardımcılar (topluluğu). | Hz. Ali taraflısı. | Şiîlik. )
- ŞİÂB[Ar. < Şİ'B] ile ŞİÂB/ŞUÂB/ŞUÂBÂT[Ar. < ŞUBE]
( Dar yollar, dağ yolları, patikalar, keçiyolları. İLE Şubeler, bölükler, kısımlar, takımlar. | Dallar, budaklar. )
- ŞİAR ile ŞİYAR
- ŞİB[Ar.] ile ŞİB'/ŞİBA'[Ar.] ile Şİ'B[Ar. çoğ. ŞİÂB]
( İniş, aşağı doğru eğiklik. İLE Doyma, tokluk. İLE Dar yol, keçiyolu, dağ yolu. | Oymak, kabile. | Küçük akarsu yatağı. )
- ŞİBH[Ar.] ile ŞEBÎH[Ar.]
- SICAK >< SOĞUK["SOUK" değil!] | ile/ve/||/<>/> ILIK
( ... ve/||/<>/+ ... ve/||/<>/> Hem ortak, hem de sonuç. )
( | HOT >< COLD | vs./and/||/<>/> WARM )
- SİESTA ile/ve/||/<> FİESTA
( Öğle arası. İLE/VE/||/<> Şenlik. )
- ŞİFÂHEN ile/ve/||/<> ŞİFÂHÎ[>< TAHRİRÎ]
( Ağızdan, sözle söyleyerek. İLE Sözlü. )
- SIFFEYN/SIFFİN SAVAŞI:
KARDEŞ KAVGASI ile/ve/değil/||/<>/>/< DEVRİM KARŞITLARIYLA DEVRİM ÇATIŞMASI ve/sonra tekrar/||/<>/> KARŞI DEVRİM
- SIFIR ile/ve/değil/yerine/||/<> SINIR
- SİFTİNMEK/ZİFTİNMEK = OYALANMAK
( Oyalanmak, vakit geçirmek. | Bir yere sürtünerek kaşınmak. )
- SİGA/SAGA/SIYGA[Ar.] değil/yerine/= KİP
( Fiilin çekiminden oluşan türlü biçimlerden her biri. | Kalıba dökmek. )
- SİGAR[Ar. < SAGÎR]["ga" uzun okunur] ile SİGAR ile SİGÂL[Fars.]
( Küçükler. İLE Küçüklük, ufaklık. İLE Düşünce/fikir. | Kuruntu. )
- SİGARA İÇEN ile/ve/değil/<> İÇİREN/İÇTİREN/İÇTİRTEN
( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Etkin/Edilgin/Ettirgen. )
( [ne yazık ki] İçmeyenler. İLE/VE/DEĞİL/<> İçenler ve içmeyenler. )
- SIĞINIK ile SIĞINTI
( Başka bir ülkeye ya da yere sığınmış olan kişi. İLE Bulunduğu yerde kalması istenmeyen, varoluşu gereksiz görülen kişi. )
- SIĞINTI ve/||/<>/> SIKINTI
- SİGORTALAYAN SİGORTALANAN
- SİHÂ'[Ar. çoğ. ESHİYE] ile SİHÂH/SIHÂH[Ar. < SAHÎH]
( İnce deri. | Beyin zarı. İLE Doğrular, gerçekler. )
- ŞİİR ile/ve/||/<> BALAD[Fr. < BALLADE]/BALAT
( ... İLE/VE/||/<> Orta Çağ'da, üç bentten oluşan bir Batı şiiri türü. | Batı'da, belirli danslara eşlik eden bir şarkı türü. | Serbest biçimli, romantik, müzik araçlarıyla çalınan ya da şarkı olarak okunan yapıt. )
- ŞİİR ile/ve/değil/<> NEŞÎD/E
( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Bir toplulukta, okunmaya değer şiir. | Atasözü derecesinde kullanılan ünlü beyit ya da mısra. | [müzik] Eski Arap müziğinde usullü olmak koşuluyla, kendiliğinden ya da hazırlanarak söylenilen güfteli müzik yapıtı. )
- ŞİİR = POEM[İng.] = POÈME[Fr.] = GEDICHT[Alm.] = POEMA[İt., İsp.]
- ŞİİR ve/<> ŞUUR
- ŞİİR/LER ve/||/<>/>/< ŞAİR/LER
( Az bilinen ["]çoklar["]. )
- ŞIK[Ar. < ŞİKK] ile ŞIK[Fr. < CHIC]
( Seçenek. İLE Güzel, zarif, modaya uygun. | Güzel, modaya uygun giyinmiş olan. | Yerinde, uygun. )
- SİKA'["ka" uzun okunur] ile SİKA[Ar. < VÜSÛK | çoğ. SİKAT]
( Kırba, sakaların içine su koydukları köseleden yapılmış kab. İLE Güven, emniyet. | İnanılır, güvenilir kişi. )
- ŞİKÂL[Ar.] ile ŞİKÂR[Ar.]
( Üç ayağı beyaz[sekili] olan at. İLE Avlanan hayvan. | Ganimet, düşmandan ele geçirilen mal. | Ender bulunan şey. )
- ŞİKÂYÂT ile/değil HİKÂYÂT
( Bizimki şikâyât değil, hikâyât. )
- ŞİKÂYET ile/ve/değil/yerine/||/=/<>/></>/< HİKÂYET
( Yaşanılmış bir sorun üzerine konuşulduğunda, o konuya değinmenin gereği, sorunun kendini değil daha sonraki durum ve/ya da süreçlerde, kişinin, davranış-tutumlarını ve dilini düzeltmesine, gelişerek değişmesine katkıda bulunulacak biçimde düşünülmeye/konuşulmaya çalışılmasıdır. Biri, bir sorundan konu açıyorsa, bunu, o sorundan "şikâyet ediyor" olarak değil daha sonrası için bir çözüm arıyor ve/ya da sunuyor olarak düşünmek/konuşmak ve algılamaya çabalamak gerekir. Bir serzeniş ya da isyan olarak algılanmamalıdır.
Bu tür durumlarda, ötekine bilgi vererek, değinilecek konu/sorun için, "Benimki/bizimki*, bir şikâyât değil hikâyât![olan-bitenin öyküsü/hikâyesi]" biçiminde, öncelikle, kişinin kendinde ve daha sonra çevresinde, adâleti ve dengeyi sağlamasına destek vermek üzere, çevresiyle olan iletişimini ve ilişkisini sürekli kılmak üzere, bir bilgi verilir ve/ya da açıklama/anımsatma/uyarı yapılır.
[ * "Bizimki" sözü/sözcüğü, "bu konuda/alanda, bu ayrıntılarda, ben ve benim gibi düşünenler" olarak/anlamında ve bencilliğe/tekbenciliğe düşülmemesi için kullanılır. ] )
- SİKE SİKE ile/ve/değil/||/<> SİKKE SİKKE (ÖDEMEK)
- ŞIK[Fr. CHIC] ile ŞIK[Ar. ŞİKK]
( Güzel, zarif, modaya uygun. | Güzel, modaya uygun giyinmiş olan. | Yerinde, uygun. İLE Seçenek. )
- SIKI-FIKI (ARKADAŞ/DOST, YAKIN OLMAK)
- SIKI-FIKI (OLMAK) ile/ve İÇLİ-DIŞLI (OLMAK) ile/ve YÜZ-GÖZ (OLMAK)
- S.KİLMİŞ GÖTÜN DAVASI OLMAZ ile/ve GEÇTİ BOLUN PAZARI, SÜR EŞEĞİNİ NİĞDE'YE
- SIKINTI/KAHIR[Ar.] ile SIKINÇ/KASVET[Ar.]
( ... İLE İç sıkıntısı, gönül darlığı. | Katılık, sertlik. | Merhametsizlik, acımasızlık. )
( BANYO YAP, SPOR YAP, GIDANA DİKKAT ET, [zayıfsan] KİLO AL / [şişmansan] KİLO VER )
- SIKIŞ-TIKIŞ (OTURMAK)
- SIKIŞMIŞLIK ile/ve/||/<>/> SIKILMIŞLIK
- ŞIKK-I:
EVVEL ile/ve/||/<>/> SÂNÎ ile/ve/||/<>/> SÂLİS
( [Mâliye teşkilâtının ayrıldığı, ...] birinci mâlî bölge. İLE/VE/||/<> İkinci mâlî bölge. İLE/VE/||/<> Üçüncü mâlî bölge. )
- SIKLAŞTIRMA ile SIKILAŞTIRMA
- SİKLET değil SIKLET[Ar.]
( Ağırlık, yük. | Sıkıntı. )
- SIK/LIK ile/ve/||/<> SIKI/LIK ile/ve/||/<> YOĞUN/LUK
- SİKMEK ile/değil SİLKMEK
- SİLÂ'[Ar. çoğ. SELEÂT] ile SİL'A[Ar.]
( Hıyarcıklar, urlar. İLE Ticaret malı. | Gövdede olan ur. | Sülük. )
- SİLAH ile ARKEBÜZ[Fr. < ARQUEBUSE]
( ... İLE XV. yüzyılda, Fransa'da kullanılmaya başlanan, taşınabilir ateşli silah. )
- SİLİKAT[Fr. < SILICATE] ile PİROKSEN[Fr. < PYROXENE]
( Silisik asidin, bazlarla birleşerek oluşturduğu tuz. [Yapı malzemesi olarak kullanılan, cam, çimento, tuğla gibi maddelerin bilişiminde bulunur.] İLE Doğal kalsiyum, magnezyum ve demir silikatlarına verilen ad. )
- SİLİKAT[Fr./İng. < SILLICATE] ile KANBİYİT[Fr. < CANBYTE]
( Yapı malzemesi olarak kullanılan cam, çimento, tuğla vb. nesnelerin bileşiminde bulunan, silisik asidin bazlarla birleşerek oluşturduğu tuz. İLE Hidratlı doğal demir silikat. )
- SİLİKVA = SİMÂR-I HARNÛBÎYE = SILIQUE
- SİLİP ATMAK ile SİKİP ATMAK
- SİLİSYUM KARBÜR[Fr. < CARBURE] = KARBORUNDUM[Fr. < CARBORUNDUM]
( Karbonun başka bir öğeyle birleşmesinden oluşan nesne. = Aşındırıcı nesne olarak kullanılan silisyum karbürün ticaretteki adı. )
- SİLÜET[Fr. < SILHOUETTE] değil/yerine/= GÖLGE/KARALTI/KARARTI
- SİMBİYOZ/SYMBIOSIS[İng.] değil/yerine/= ORTAK YAŞAM
- SİMETRİ ile ASİMETRİ
- SİMETRİK MEDRESE/LER ile ASİMETRİK MEDRESE/LER
- SİMGEBİLİM = SYMBOLICS[İng.] = SYMBOLIQUE[Fr.] = SYMBOLIK[Alm.]
- ŞİMİOTAKSİ[Fr. CHIMIOTAXIE] değil/yerine/= KİMYA GÖÇÜMÜ
- SIN ile/||/<> SİN
( Korkmak, sinmek. | Beğenmek, imrenmek. | Kırılmak. İLE/||/<> Kendini göstermemek için büzülmek, saklanmak, pusmak. | Korku, yılgınlık vb. nedenlerle konuşmamak, hareket etmemek ya da tepki göstermemek. | Hiç çıkmayacak ya da güç çıkacak biçimde işlemek, nüfûz etmek. | Huy, alışkanlık vb. iyice yerleşmek. )
- SÎN[Ar.] ile Sîn[Ar.] ile SİN[Ar.] ile SİN/SİNN[Ar. çoğ. ESİNNE, ESNÂN, ESÜNN] ile Sinn[Alm.]
( Osmanlı abecesinin onbeşinci harfi. Ebced hesabında, 60 sayısının karşılığıdır. | Sual sözcüğünün kısaltılmış biçimi. İLE Çin. İLE Mezar. İLE Diş. | Yaş, ömrün derecesi. İLE Algı. )
- SİNCAP[< Fars. SİNCÂB] ile KANGURU
( ... İLE Gebelik süreleri 22 - 24 gündür. [Yavruları 1 aylıkken annesinin kesesine geçer.] )
( ... İLE Doğumun kuraklık zamanına gelmesini engelleyebilirler. [Embriyolarını yumurtalıklarından birinde aylarca saklayabilirler.] )
( ... İLE Dişillerin 3 vajinası vardır. [Biri doğurmak, ikisi çiftleşmek üzere] )
( ... İLE Meme bezleri, tam yağlı ve yağsız sütü aynı anda üretebilir. )
( ... İLE Saatte 32 km. hıza ulaşabilirler. [Hızlandıkça daha az enerji harcarlar.][Kullandıkları enerjinin %70'ini geri dönüştürebilirler. (İnsanda ise ancak %20)] )
( ÇEKELEZ/ÇÖKELEZ, DEĞİN, GALLİ, TEYİN ile ... )
( SİNCÂBİYYE[Ar.]: Sincapgiller. )
( ... ile
)
( ... İLE Büyümeleri, hiç durmaz. )
( ... İLE Yavruları, 6.5 aylık olduklarında annelerinin keselerinden çıkarlar. )
( ... İLE Kangurugillerden, Avustralya'da yaşayan, iri, otçul, memeli, ön ayakları kısa, arka ayakları ile kuyruğu uzun ve güçlü, başı küçük, dişisinin karnında yavrularını taşıyacak bir kesesi bulunan keseli hayvan. )
( SİNCÂB ile KENGAR )
( SQUIRREL vs. KANGAROO )
( SCIURUS VULGARIS/ANOMALIS cum MACROPUS GIGANTEUS [FAMILY OF MACROPODIDAE] )
( ... con EL CANGURO )
- SİNCAP ile ANADOLU YER SİNCABI
- SİNCAP ile İSOTRİKS SİNCABI
- SİNCAP ile KIRMIZI SİNCAP
- SİNCAP ile ŞEKER PLANÖRÜ
- SİNCAP ile UÇAN SİNCAP
- ŞİNDİ" değil ŞİMDİ
- SİNE[Fars.] = SADIR/SADR[Ar.]
- SİNE[Ar.] ile SÎNE[Ar.]
( Uyuklama, uyku bastırma, ımızganma. İLE Göğüs, yürek/kalp. )
- SİNEK ile BÜĞE(LEK)/BÜVE(LEK)
( ... İLE Daha çok, sığırlara saldıran, onların kanını emen, vızıltılarıyla tedirginlik yaratan, sokucu sinek. )
( ... cum HYPODERMA BOVIS )
- SİNEK ile/ve İVEZ/ÜVEZ
- SİNEK/CİBİN ile/ve SİVRİSİNEK
( ... İLE/VE Bilinen 2500 sivrisinek türü vardır. [400'ü Anopheles ailesin aittir ve bunlardan 40'ı sıtma bulaştırabilir.] )
( İspanyolca ve Portekizce'de "küçük sinek" anlamına gelir. )
( Divân şiirinde sevgilinin beni, bir kara sinek olarak ele alınır. )
( 
Sivrisineğin elektronik mikroskop ve öteki modern araçlar altında incelenmesi sonucu keşfedilenler...
O ufacık kafasında tam 100 adet göz var. Mikroskopla bile zor görülebilen ağzında 48 adet diş bulunuyor.
Göğsünde biri merkezî, ikisi de kanatlar için olmak üzere 3 adet kâlp bulunmakta ve her bir kalpte 2 adet kulakçık, 2 adet de karıncık yer alıyor. Bu ufacık sivrisinek, son teknoloji uçaklar olmak üzere en gelişmiş cihazlarda bile bulunmayan bir termâl alıcıya sahip. Ve canlıları ısı ile buluyor. Bu aracın ısı duyarlılığı, santigrat derecenin binde biri.
Son derece gelişmiş bir kan tahlil aracı, bir anestezi aracı ve kanı kolayca emebilmek için bir kan sulandırıcı araca sahip. Hortumunda altı adet bıçak bulunuyor. Bunlardan dördü ile kare biçimli bir kesi oluşturuyor, öteki ikisiyle de kanı emmek için bir tüp biçimini oluşturuyor. Ayaklarında da pençeler ve kancalar bulunmakta. )
( İlgili başka bir yazıyı daha okumak için burayı tıklayınız... )
( ZEBÂB/ZÜBÂB[çoğ. ZİBBÂN] ile/ve BAÛZA/BAUZ, BİÛZA, BAKKA )
( MEGES/MEKES ile/ve PEŞŞE/PEŞE )
( FLY/HOUSEFLY vs./and MOSQUITO )
( MUSCA DOMESTICA cum CULEX OR ANOPHELES )
- SİNEKLİ MESCİD -ile
( Vefa'dadır. )
- SİNGULUM/CINGULUM[İng.] değil/yerine/= KUŞAK, HALKA
- Sînî[Ar.] ile SÎNÎ/SİNÎ[Ar.]
( Çin'li. | Çin'de yapılmış, Çin işi porselen. İLE Büyük tepsi. )
- SINIF/LAMA ile/ve/||/=/<> SINIR/LAMA
( CLASSIFICATION vs./and/||/=/<> LIMITING )
- SİNİK ile SİNİK/KİNİK[Fr. < Yun.]
( Sinmiş, yılmış, pusmuş. İLE Kinizm yanlısı.[KİNİZM: Kişinin, erdem ve mutluluğa, hiçbir değere bağlı olmadan, tüm gereksinimlerinden sıyrılarak, bağımsız olarak erişebileceğini savunan, Antisthenes'in öğretisi.] )
- SİNİR KILIFI/MİYELİN/MYELIN[İng.] ile/ve/||/<> SİNİR GÖZESİ/NÖRON
( Sinir gözelerinin aksonlarını saran yalıtıcı tabaka. İLE/VE/||/<> Sinir gözesi. )
- SINIR[Yun. < PERAS]/HADD/HUDUT[Ar.] ile KOTA[Fr./İng. < QUOTA]
( İki komşu devletin topraklarını birbirinden ayıran çizgi. | Komşu il, ilçe, köy ya da kişilerin topraklarını birbirinden ayıran çizgi. | Bir şeyin yayılabileceği ya da genişleyebileceği son çizgi, uc. | Bir şeyin nicelik bakımından inebileceği ya da çıkabileceği en alt ve en üst yer. | Değişken bir büyüklüğün istenildiği kadar yaklaşabildiği durağan büyüklük. | Uc, son. İLE Bir ülkede ithal edilecek nesnelerin çeşitlerini, oranlarını ya da miktarlarını gösteren dizin. | Bir ülkede ithal edilecek mallar için getirilen sınırlama. | Kuruluşlarda ya da derneklerde bir öbeğe tanınan sayı. | Bazı ülkelerde, sinemalarda belirli bir süre oynatılması zorunlu olan yerli film sayısının yabancı filmlere oranı. )
( BOUNDARY vs. QUOTA )
- SİNİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SINIR
- SINIRLANDIRMA ile/ve/||/<>/> SİNİRLEN(DİR)MEME
- SİNOD ile SENSİNOD
( Diyakosluk'ta din işlerini konuşmak üzere toplanan kilise meclisi. İLE Eski Rus kilisesi büyük meclisi. )
- SİNÜS[İng. < Lat.] ile SİNÜS[Lat.] ile SİNÜZOİT/SINUSOID[İng.]
( Kovuk, kanal, boşluk. Örgenlerin ya da dokuların arasında bulunan boşluklar. | Dibi ağzından geniş oyuk/yara. İLE Trigonometrik bir çember üzerine taşınmış bir yayın ucunun ve bu yaya karşılık olan merkez açısının ordinatı. Simgesi: sin İLE Boşlukçuk, toplardamar boşluğu. )
- SIPA[Abazaca < SPAU: Çocuk.]/KODOK ile/ve KULUN/KOLON
( Eşek yavrusu. İLE/VE Altı aylığa kadar olan at ve eşek yavrusu. )
( HAR-KÜRRE ile/ve ... )
- SİPER-İ SAİKA[Ar.]/PARATONER[Fr. < PARATONNERRE]["PARATONEL" değil!] değil/yerine/= YILDIRIMSAVAR/YILDIRIMKIRAN/YILDIRIMLIK
- Şİ'R[Ar. çoğ. EŞ'ÂR] ile ŞÎR[Ar.]
( Anlama. | Şiir, edebî değeri olan nazımlı ve uyaklı söz. İLE Arslan. | Süt. | Yiğit, yürekli. )
- SIR:
GİZLİ ile/değil DİLE GEL(E)MEYEN
- SIR ile/ve/değil SINIR
- Sİ'R[Ar. çoğ. ES'ÂR] ile SÎR[Ar.]
( Tüketiciyi korumak amacıyla, özellikle zorunlu gereksinim maddeleri için devletçe saptanan fiyat. [Fars. NARH] İLE Tok, doymuş. | Sarmısak. )
- ŞİRÂ'[Ar.] ile ŞİRÂ'/Şİ'RÂ'[Ar.] ile Şİ'RÂ'[Ar.]
( Satın alma/alınma. İLE Yelken, gemi yelkeni. İLE İki yıldızın adı. )
- GÖKBÖRİ/KÖPEKYILDIZI/SİRİUS[Fr., Alm., Rusça]/SOTHIS[Mısır]/SEIRIOS[Yun.]/İŞVARA[Hintçe]/ŞİRA[Ar.]:
A ile/ve/||/<> B
- ŞİRK/ZINDIKLIK ile/ve/değil/yerine TEVHİD
( Herşeyi hem birbirinden ayrı, hem de birbirinin aynısı görmek. )
( O'nu bilen, başka ne bilir ki, şirk'e düşe? )
- SİRKE ile/ve/||/<> ASETİK[Fr. < ACÉTIQUE]
( ... İLE Sirkeyle ilgili, sirkeyle aynı özellikleri taşıyan. )
- SİRKÜLASYON[İng. < CIRCULATION] değil/yerine/= DOLAŞIM/YAYILMA
- SİRKÜLASYON ile SİKLON/SİKLUS/KİKLON[Alm. < KYKLON]
( CIRCULATION vs. CYCLONE )
- SİRKÜMFLEKS/CIRCUMFLEX[İng.] değil/yerine/= DOLANAN
- SİRMO ile İNCALİZ/INCALIZ
( Yabani soğan. İLE Turşusu yapılan yabani soğan. )
- SIRT SIRTA
- SIRTLAN/YELELİKURT/ANDIK/ANDUK ile YABAN KÖPEĞİ
( 4 modern türleri bulunmaktadır. İLE ... )
( Sırtlanların, köpeklerle bir akrabalığı yoktur. [En yakın akrabaları misk kedileridir.] )
( Aslanlarınkinden iki kat büyüklükte kalpleri vardır. İLE ... )
( 5 kilometre boyunca saatte 55 kilometre hızla koşabilirler. İLE ... )
( Sırtlanlar çok miktarda ve çok hızlı yerler. [Gövde ağırlıklarının 3 katı kadar] İLE ... )
( Hedefteki avı kaçmaktan vazgeçene kadar kilometrelerce takip ederler. Kurban pes ettiği anda, karnına ve bacaklarına saldırırlar. İLE ... )
( Av hayvanı ölümlerinin 1/4'ünden sorumlulardır. [Çok sayıdaki bölgede, avladıkları hayvanlar, aslanların en büyük besin kaynağıdır.] İLE ... )
( Tek rakipleri aslanlardır. [Aralarında sürekli bir savaş hali bulunur.][İkisi de birbirinden yemek çalarlar fakat yaygın inancın aksine, daha çok aslanlar sırtlanların leşlerinden aşırırlar.]Bir ısırıştaki uyguladığı çene gücü, aslanınkinden daha fazladır. İLE ... )
( Midelerindeki konsantre hidroklorik asit sayesinde deri ve kemikleri de sindirebilirler. [Kalsiyumun etkisiyle dışkıları beyaz renktedir.] İLE ... )
( Yavruları çiftler halinde doğar. [Yavrulardan birinin egemenlik kurmak için ikizini öldürdüğü sıkça görülmektedir.] İLE ... )
( Dişillerin önderlik ettiği topluluklar halinde yaşarlar. İLE ... )
( Bir ailedeki sırtlan sayısı 80'e kadar çıkabilir.[Fakat avlanmak için küçük gruplara bölünürler.] İLE ... )
( Yaşlanmış aslanlar sürünün dışında kaldıklarından dolayı sırtlanlar tarafından parçalanırlar.] )
( BEHDEL[Ar.]: Sırtlan yavrusu. )
( Etiyopya'nın Harar bölgesinde yaşayan bir hayvansever, her akşam, yüzlerce sırtlanı, tek tek adıyla çağırarak kendi eliyle beslemektedir.[Tebrik ve teşekkür ediyoruz!] )
( ZAB', ZABU'/DABU'[çoğ. ZIBÂ/DİBÂ'], ARCÂ/ARFÂ ile ... )
( KEFTAR ile ... )
( HYENA vs. WILD DOG )
( HYANENA cum CANIS AUREUS )
- SİS ile İS
( Atmosferin alt tabakalarındaki küçük su ya da buhar tanelerinden oluşan bulutların, çok alçalarak yeryüzüne kadar inmesiyle oluşan duman. İLE Dumanın, değdiği yerde bıraktığı, kara leke. | Sürme. )
( FOG vs. SOOT )
- ŞİŞELERİN AĞZININ TAMAMINI DUDAKLARIN ARASINA ALARAK/SOKARAK değil ŞİŞENİN KENARINI ALT DUDAĞA DAYAYARAK
- [ne yazık ki]
ŞİŞMAN/LIK ve/||/<>/> PİŞMAN/LIK
( Ağzımızı tutmazsak. VE/||/<>/> Dilimizi tutmazsak. )
- SİSTEM[İng., Fr.] ile/ve ŞABLON[Alm. SCHABLONE]
( Düzen. | Bir sonuç elde etmeye yarayan yöntemler düzeni. | Yol, yöntem. | Bir aracı oluşturan düzen, düzenek/tertibat. | Model, tip. | [felsefe] Dizge. İLE Üzerindeki harf ve biçimlerin çevre çizgileri kalem ucu girecek biçimde oyuk olan, bu çizgilerden kalemle istenilen biçim elde edilen, metal ya da plastikten cetvel. | Değişik alanlarda düzeltme, belirleme, ölçme, denetleme işlerinde kullanılan ve yaptığı işe göre yapısı değişen araç. | Çok kez tekrarlandığından, kanıksanmış basmakalıp örnek. )
( SYSTEM vs./and TEMPLATE )
- SİT[Ar.] ile SÎT[Ar.]
( Hanım. | Altı. İLE Ün, iyi şöhret. | Çatırdı, patırtı. )
- SİTOPLAZM/CYTOPLASM ile/||/<> SİTOİSKELET/CYTOSKELETON
( Göze içi sıvı. İLE/||/<> Göze iskeleti. )
- SİTTİN SENE ile Fİ TARİHİNDE
( 60 yıl. | Sonu gelmeyecek kadar uzun zaman. )
- ŞİVE[Fars.]/AKSAN[Fr./İng. < ACCENT] değil/yerine/= VURGU/ÖZÜN/AĞIZ
- SIVIŞ ile/||/<> SİVİŞ
( Kaçmak. İLE/||/<> Gizlice kaçmak, kimseye görünmemeye çalışarak kaçmak, çekilip gitmek. )
- SİVRİSİNEK ile/ve GÖLE/K
- SİVRİSİNEK ile KULEKS/CULEX
- SİVRİSİNEK ile/ve TATARCIK/ANOFEL[Yun.]["ANAFEL" değil!]
( ... İLE/VE Sayrılık, sıtma mikrobu bulaştıran sivrisinek. )
( CULEX PIPIENS cum/et ANOPHELES MACULIPENNIS )
- SİVRİSİNEK ile İVEZ/ÜVEZ
( BAÛZA/BAUZ ile GUBEYRÂ )
( CULEX OR ANOPHELES cum SORBUS )
- SİYABEND[Fars.] değil/yerine/= GÖLGE
- SİYAH AKREP ile SARI AKREP
( ... İLE Siyah akreplerden çok daha zehirlilerdir. [Dişilleri, erillerden daha zehirlidir.] )
( ... İLE Tek bir iğne darbesinde daha az zehir salgılar fakat Sarı Kobra yılanının zehrinden 3 kat daha güçlüdür. )
( ... İLE Sahra Çölü'nde yaşamaktalardır. )
( Dünyada 1200'den fazla akrep türü vardır. )
( 400 milyon yıldır varolmaktalardır. [100'den fazlası sadece Afrika'da yaşar.] )
( İnsanda, geliştirilen tedaviler ile akrep sokmalarının sadece %3'ü ölümle sonuçlanmaktadır. [Çoğunlukla çocuklarda görülmektedir. Gövde küçüldükçe zehrin etkisi artar.] )
( [Ege bölgesinde] KUYRUKLU: Akrep. )
( SCORPION[İng.]/SCORPIO[Lat.] )
- SİYÂK ve SİBÂK
( Sonrası. VE Öncesi. )
- SIYÂNET[Ar.] değil/yerine/= KORU(N)MA
- SİYASET ile SİYASA
- KÜFÜR:
[ne yazık ki]
SİYASETTE değil/yerine/>< GECE ve TOPRAK ve DENİZ ve DOST
( Hakikati örter. DEĞİL/YERİNE/>< Dünyayı örter. VE Tohumu örter. VE Dibini örter. VE Dostun, ayıbını örter. )
( KÜFR: Bir şeyin üzerini örtmek. )
- SİYASİ/SİYASAL/POLİTİK değil/yerine/= YÖNETKİL
- SIYÂS/Î[Ar. < SIYSA] ile SİYÂSÎ[Ar.]
( Kaleler. | Köşkler. | Sığınılacak yerler. İLE Siyâset gereği olan. | Diplomatça olan, politik. | Siyâsetle uğraşan. )
- SİYER/SİRE[< SÎRET] ile TERCEME (NEFSEHU/Lİ-NEFSEHİ)
( AHLÂK VE YÜKSEK VASIFLAR | HZ. MUHAMMED'İN YAŞAMINDAN BAHSEDEN KİTAP )
- ŞİZOFREN/İ ile MÜNÂFIK/LIK[< NİFÂK]
( Beynin kimyasının bozukluğu. İLE Kalbin kimyasının bozukluğu. )
- ŞİZOİD ile/değil DUYUSAL
- SKALA/SCALE[İng.] ile SPEKTRUM/SPECTRUM[İng.]
( Genellikle ölçü aletlerinde gösterge çizelgesi. | Bir rengin belirli bir tonunun sağa doğru giderek artan oranda beyaz, sola doğru giderek artan oranda siyah katılarak elde edilebilen türevlerini gösteren cetvel. | Bir bestede kullanılabilecek aynı türden sesler kümesi. | Gam. İLE Çeşitlilik. )
- SKANDAL[FR. < SCANDALE] ile/||/<> KRİZ
itibarı ile 9.708 başlık/FaRk ile birlikte,
9.708 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(33/40)
(1996'dan beri)