Bugün[16 Ekim 2025]
itibarı ile 7.202 başlık/FaRk ile birlikte,
7.202 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(14/30)


- HIRSIZ ile/ve/||/<> KURABİYE "HIRSIZI"

( Bir gece kadının biri bekliyordu havaalanında,
Daha epeyce zaman vardı, uçağın kalkmasına.
Havaalanındaki dükkandan bir kitap ve bir paket
kurabiye alıp, buldu kendine oturacak bir yer.

Kendini kitabına öyle kaptırmıştı ki, yine de
Yanında oturan adamın olabildiğince cüretkâr bir biçimde
Aralarında duran paketten birer birer kurabiye
Aldığını gördü, ne kadar görmemezlikten gelse de.

Bir taraftan kitabını okuyup, bir taraftan kurabiyesini yerken,
Gözü saatteydi, "kurabiye hırsızı" yavaş yavaş
Tüketirken kurabiyelerini.
Kulağı saatin tik tak larındaydı ama yine de
engelleyemiyordu tik tak lar sinirlenmesini.
Düşünüyordu kendi kendine, "Kibar biri olmasaydım,
Morartırdım şu adamın gözlerini!"
Her kurabiyeye uzandığında, adam da uzatıyordu elini.
Sonunda pakette tek bir kurabiye kalınca
"Bakalım şimdi ne yapacak?" dedi kendi kendine.
Adam, yüzünde asabi bir gülümsemeyle
Uzandı son kurabiyeye ve böldü kurabiyeyi ikiye.
Yarısını kurabiyenin atarken ağzına, verdi öteki yarıyı kadına.

Kadın, kapar gibi aldı kurabiyeyi adamın elinden ve
"Aman Tanrım, ne cüretkâr ve ne kaba bir adam,
Üstelik bir teşekkür bile etmiyor!"
Anımsamıyordu bu kadar sinirlendiğini yaşamında.

Uçağının kalkacağı duyurusu gelince bir iç çekti rahatlamayla.
Topladı eşyalarını ve yürüdü çıkış kapısına,
Dönüp bakmadı bile "kurabiye hırsızı"na.
Uçağa bindi ve oturdu rahat koltuğuna,
Sonra uzandı, bitmek üzere olan kitabına.

Çantasına elini uzatınca, gözleri açıldı şaşkınlıkla.
Duruyordu gözlerinin önünde bir paket kurabiye!
Çaresizlik içinde inledi, "Bunlar benim kurabiyelerimse eğer;
Ötekiler de onundu ve paylaştı benimle her bir kurabiyesini!"
Özür dilemek için çok geç kaldığını anladı üzüntüyle,
Kaba ve cüretkâr olan, "kurabiye hırsızı" kendiydi işte. )


- HIRSIZIN:
AFFI değil "AMAN"I OLMAZ!


- HIRSIZ/LIK ile/değil/yerine/>< VARSIL/LIK / ZENGİN/LİK


- HİS/HİSSİYAT değil/yerine/= DUYGU


- HİS[Ar.] değil/yerine/= DUYU/DUYUM


- HİS" değil/yerine İZLENİM


- HISIM ile HIŞIM

( Evlilik yoluyla birbirine bağlı olan kişiler, yan soy. İLE Öfke. )


- HİSS[Ar. çoğ. AHSÂS] değil/yerine/= GÜÇLÜ DUYGU, DUYMA GÜCÜ


- HİSS KABL-EL-VUKÛ'(HİSS-İ MUKADDEM) değil/yerine/= ÖNSEZİ, ÖNCEDEN HİSSETME [Fr. PRÉSSENTIMENT]


- HİSSETMEK ile/ve/<> FARKETMEK

( TO FEEL vs./and/<> AWARENESS )


- HİSSETMEK ile/değil SEZMEK

( Duyularla. İLE/DEĞİL Zihinle. )


- HİSSETMEZSEM ile/değil HİSSETMEDİĞİM ZAMAN


- HİSS-İ SELÎM/İLHÂMÂT-I RABBÂNÎ/BON SENS[Fr.] değil/yerine/= SAĞDUYU


- HİSSİY(Y)ÂT[Ar.] değil/yerine/= DUYGULAR, SEZİŞLER


- HİSTERİ/K["İSTERİK" değil!] ile EPİLEPSİ


- HIYÂNET ile İSABETSİZLİK


- HİYEROFANİ(HIEROPHANY) ile EPİFANİ(EPIPHANY) ile TEOFANİ(TEOPHANY)

( Kutsalın dışlaşması/tezahürü. İLE On ikinci gün bayramı. [İsa'nın doğumundan oniki gün sonra kutlanması] [İsa'nın, Üç Müneccim tarafından ziyaretini kutlayan bir Hristiyan bayramı] İLE Epifani bayramının Ortodoksluk'taki adı. )

( Hiyerofani (Hierophany)

• Köken: Yunanca hieros (kutsal) + phaneia (görünme)
• Anlam: Kutsalın sıradan dünyada görünmesi.
• Özelliği: Nesneye, yere, zamana kutsal anlam yüklenmesi.
• Örnek: Yanan çalıda Tanrı'nın görünmesi; bir dağın kutsal ilân edilmesi.

İLE

Epifani (Epiphany)

• Köken: Yunanca epiphaneia > "belirme, açığa çıkma"
• Anlam: Anlamın, hakikatin içsel olarak bir anda kavranması.
• Özelliği: Kişisel, içsel, ani bir "hmm" anı.
• Örnek: Bir kişi, bir görüntü ya da bir olay aracılığıyla yaşamın anlamını birden kavrar.

İLE

Teofani (Theophany)

• Köken: Yunanca theos (Tanrı) + phaneia (görünme) • Anlam: Tanrı'nın doğrudan ve açık biçimde görünmesi. • Özelliği: Tanrı'nın doğrudan tezahür etmesi, konuşması ya da kendini göstermesi. • Örnek: Tanrı'nın Musa'ya bizzat seslenmesi; İbrahim'e görünmesi. )


- HIZ REKORU ile/değil HIRS REKORU


- HIZ ile/ve/||/<>/> HAZ

( Kişinin en büyük baş belâları. )


- HIZ ve/=/||/<>/> SORUN

( SPEED/VELOCITY and/=/||/<>/> PROBLEM )


- HİZÂYA GELMEK/GETİRMEK değil/yerine/= YOLA GELMEK/GETİRMEK


- HİZAYA GELMEK değil/yerine/= DÜZ SIRA OLMAK


- HIZINI YAVAŞLATMAK değil HIZINI AZALTMAK ya da YAVAŞLAMAK


- HİZİPLEŞMEK[Fr. < CLIQUE] ile HIRLAŞMAK


- HIZLI DÜŞÜNMEK ile/ve/değil DÜŞLEMEK / HAYAL (ETMEK)


- HIZLI KONUŞMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AKICI KONUŞMAK


- HİZMET:
REHBETEN[Ar.] ile/değil/yerine/>< RAĞBETEN[Ar.]

( Korkarak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İsteyerek. )


- HOAX[İng.] değil/yerine/= ALDATMACA


- HOBİ[İng. < HOBBY] değil/yerine DÜŞKÜ/OYNAÇ


- HÖDÜK/LÜK ile/ve/değil/<> GÜDÜK/LÜK

( Görgüsüz, kaba, anlayışı kıt kişi. İLE/VE/DEĞİL/<> Eksik yanı olan, tamamlanmamış, kısa. | Kuyruğu kesik ya da kopmuş. | Yetersiz, sonuç vermemiş. )


- HOJ" BULDUK değil HOŞ BULDUK


- HOMO İLE LUMO İLE BAND GAP ile/||/<> ELEKTRONİK GEÇİŞLER

( Moleküler orbital enerji seviyeleri. )

( Formül: E = hc/λ_max )


- HOMOJEN İLE HETEROJEN İLE ENZİM ile/||/<> KATALİZÖR TÜRLERİ

( Farklı fazlarda çalışan katalizörler. )

( Formül: TOF = mol ürün/mol kat·s )


- HOMOJEN İLE HETEROJEN İLE KOLLOİDAL ile/||/<> KARIŞIM TÜRLERİ

( Maddelerin karışım oluşturma biçimleri. )

( Formül: d = 1-1000 nm (kolloid) )


- HOMOJEN KARIŞIM ile/||/<> HETEROJEN KARIŞIM

( Homojen tek faz, heterojen çok fazlıdır )

( Formül: Çözelti İLE süspansiyon )


- HOMOJEN KATALİZ ile/||/<> HETEROJEN KATALİZ

( Homojen aynı faz, heterojen farklı fazdadır )

( Formül: Çözelti İLE yüzey )


- HOMOJEN ile/||/<> HETEROJEN

( Homojen aynı dereceli İLE heterojen farklı derecelidir )

( Formül: x²+xy+y² İLE x³+x+1 )


- HOMOLOG ile/||/<> ANALOG

( Homolog ortak ata benzerliği İLE analog işlevsel benzerliktir )

( Formül: İnsan kolu-yarasa kanadı )


- HOMOLOJİ İLE KOHOMOLOJİ İLE HOMOTOPİ ile/||/<> CEBİRSEL TOPOLOJİ

( Topolojik invaryantları hesaplama yöntemleri. )

( Formül: χ = Σ(-1)ⁿbₙ )

( Arşimet tarafından -250 yılında keşfedildi/formüle edildi. (-287--212) (Ülke: Antik Yunan) (Alan: Matematik, Fizik) (Önemli katkıları: Kaldıraç yasası, Pi sayısı hesaplaması) )


- HOMOZİGOT ile/||/<> HETEROZİGOT

( Homozigot aynı alel (AA/aa) İLE heterozigot farklı aleldir (Aa) )

( Formül: Saf İLE melez )


- HOR GÖRME ve/<> KISKANMA

( Fakirsen. VE/<> Zenginsen. )


- HOR GÖRMEK değil/yerine HOŞ GÖRMEK


- HORGÖRÜ ile/yerine HOŞGÖRÜ

( Hor görme! Hor gördüğüne muhtaç olursun. )

( Güçlü bir zihin hoşgörülü, dar bir zihin horgörülü olur. )

( DESPISE vs. TOLERANCE
TOLERANCE instead of DESPISE )


- HORLAMA <> ÜMİT

( Komadaki ya da ölüm döşeğindeki bir yakınınızla, bilinci açık olarak göz göze gelmenin, son bir kez konuşmanın -hele de onu affettiğinizi söylemenin/affedildiğinizi duymanın- ümidindeyseniz bakın nasıl da ninni gibi gelir o "horlamalar". )


- HÖRMET değil HÜRMET


- HORMON TİPLERİ ile HORMON ETKİSİ

( Kimyasal yapılarına göre peptit hormonlar, steroid hormonlar, amin hormonlar ve eikosanoidler gibi farklı gruplara ayrılır. İLE Hormonların hedef dokulardaki alıcılara bağlanarak ve gözesel sinyalleri aktive ederek gözesel işlevleri değiştirmesi. )


- HORMON ile/||/<> ENZİM

( Hormonlar haberci moleküller İLE enzimler biyokatalizördür )

( Formül: E + S ⇌ ES → E + P\nMichaelis-Menten: V = Vmax[S]/(Km + [S]) )


- HORMONLAR ile NÖROTRANSMİTERLER

( Endokrin bezler tarafından salgılanan ve gövdede çeşitli işlevleri düzenleyen kimyasallar. İLE Sinir gözeleri arasında iletim/aktarım yapan kimyasallar. )


- HOROZLANMAK ile/değil DİK DURMAK


- HOŞ DEĞİL! ile/değil ALIŞIK OLMADIĞINDAN DOLAYI!


- HOŞ "KAFA" ile/ve/||/<>/> BOŞ "KAFA"


- HOŞGÖRÜ ile/> İHÂNET

( Fazla hoşgörü, ihânete girer. )

( TOLERANCE vs. BETRAYAL )


- HOŞGÖRÜ ile İKİYÜZLÜLÜK

( İkiyüzlülük yapan, özgür olamaz. )

( TESÂMUH[< SEMÂHAT] ile RİYÂ )

( TOLERANCE vs. HYPOCRISY )


- HOŞGÖRÜ ile/ve/değil/yerine İMAN

( [not] TOLERANCE vs./and/but FAITH
FAITH instead of TOLERANCE )


- HOŞGÖRÜ ve ÖZGÜVEN

( TOLERANCE and SELF-CONFIDENCE )


- HOŞLANMAK ile/ve/değil HOŞ BULMAK


- HOŞLANMAK ile/ve "YAKIN BULMAK"


- HOŞNUT/LUK ile/ve/<> RIZÂ/RÂZI


- HOŞUNA GİTME/ME ile/ve İŞİNE GELME/ME


- HÖYKÜRMEK/HÖYKÜRE HÖYKÜRE ile/ve/değil/||/<>/< HÖNKÜRMEK/HÖNKÜRE HÖNKÜRE

( Bağırmak. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Ağlamak. )


- HOYRATLIK[Yun.] ile HUŞÛNET[Ar.]

( Kaba, kırıcı ve hırpalayıcı. İLE Sertlik, kabalık, kırıcılık. )


- HUBB[Ar.] ile/değil/yerine/>< HUBB[Ar.]

( Aldatıcı, kurnaz, hilekâr. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sevgi. )


- HÜCRE/BEYİN/ZİHİN ile/ve/||/<>/> GÖVDE


- HÜCUM (ETMEK) değil/yerine/= SALDIRI (SALDIRMAK)


- HUDDÂM[Ar. < HÂDEM] ile HÜDÂM[Ar.]

( Hizmetçiler, hizmet edenler. İLE Deniz tutması. )


- HÜLLE ile HÜLLE ile HÜLLE ile HÜLLE ile HÜLLE ile HÜLLE ile HÜLLE ile HÜLLE[Ar. < HOL] ile HÜLLE[Ar. < HULLE]

( Haller, durumlar. İLE Cennette giyilecek giysi. İLE Sazdan yapılan, kulübe. İLE Tandır bacası. İLE Kâğıt lira. İLE Abartmalı konuşma. İLE Hülleyi gerçekleştirmek. | Bir işte geçici çözüm için hileye başvurmak. İLE Gölgelik. İLE Yurttaşlar Yasası'nın kabulünden önce, kocasından üç kez boşanan kadının, yine eski kocasıyla evlenebilmesi için yabancı bir erkeğe, bir günlüğüne nikâh edilmesi. )


- HUMAR[Ar.] ile/değil/yerine SERSEMLİK

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE İçki ya da uyku sersemliği. )


- HUNHAR(/CA)[Fars. < HUNHVÂR] değil/yerine/= KAN DÖKÜCÜ, KANA SUSAMIŞ(/ÇA/SINA)


- HURÛŞ[Ar.] değil/yerine/= COŞMA, TAŞMA, ŞAMATA, TELÂŞ, GÜRÜLTÜ


- HÜSN ile/ve/> IŞK ile/ve/> HÜZN

( Güzellik. İLE/VE/> Aşk. İLE/VE/> Tasa. )


- HÜSN-Ü KURUNTU ile/değil HÜSN-Ü ZANN

( HÜSN-Ü ZANN İLE BAK
GÖRDÜĞÜN RAHMAN OLUR )


- HÜSN-Ü KURUNTU ile/değil SÛ-İ ZANN


- HÜSNÜNİYET değil/yerine/= İYİCİLLİK


- HÜSRANINI BELİRTMEK/BİLDİRMEK:
"TEPKİ" ile/değil PAYLAŞIM


- HUŞÛ'(-HUZÛ) -ile


- HÜVİYET[Ar.] değil/yerine/= KİMLİK


- HUY değil/yerine/= ALIŞKI/ÂDET[Ar.]


- HUY değil/yerine HUY EDİNMEK

( Bilinçsiz. DEĞİL/YERİNE Farkındalıkla. )


- HUY ile/ve/değil/yerine TUTUM


- HUYSUZLAŞMAK ile/değil HUYSUZLANMAK


- HÜZÜN ve/<> HAZİNE


- HÜZÜN = MELANCHOLY[İng.] = MÉLANCOLIE[Fr.] = MELANCHOLIE[Alm.] = MELANCHOLIA[Lat.]


- HUZUR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAM


- HUZUR ile/ve SÜKÛN


- HUZURSUZ/LUK ile RAHATSIZ/LIK

( Her insan huzur verir. Kimileri gelince, kimileri gidince. )


- HZ. MUHAMMED('İN):
"GÖLGESİ YOK/TU" değil KENDİNİ GÖVDE OLARAK DÜŞÜNMEZ/Dİ


- Allah'tan ise senin yetersiz diline/sözüne/onayına kalmayacağını anımsa da ona göre KONUŞ!!!


- Aslında öyle/şöyle (oldu/olacak) ise zamanında düşün de ona göre KONUŞ!!!


- Belki de olasılıklarını düşünebiliyorsan birine ayrıcalık yapmadan KONUŞ!!!


- Bilip-bilmeden konuşma! Doğrusunu öğren de KONUŞ!!!


- İBKA'["ka" uzun okunur] ile İBKÂ[Ar.]

( Sürekli kılma, devamlı, daim, bâki. | Yerinde, önceki durumunda bırakma. | Sınıf geçememe. İLE Ağlatma. )


- İBN-İ HEYSEM ile İBN-İ HEYSEM

( Filozof. İLE Matematikçi. )

( )

( "İbn-i Heysem: İlk Modern Bilim İnsanı" yazısını okumak için burayı tıklayınız... )


- İBRET[Ar.] değil/yerine/= ÖĞÜTÖRNEK


- İÇ BEN/LİK ile/ve/<> DIŞA YANSIYAN BEN/LİK

( İçte ne varsa, dışta da o vardır. )

( Çektiğimiz eziyet, benlik hamalı olduğumuzdandır. )


- İÇ VE DIŞ (BİLİNCİ):
HAYVANDA ile İNSAN'DA

( Yoktur. [Birdir!] İLE Vardır. )


- İÇ):
ÇOCUK ile/ve/||/<> YETİŞKİN ile/ve/||/<> EBEVEYN


- İÇ > DIŞ ile/ve/||/<> DIŞ > İÇ

( Dışlaş(tır)ma, zuhurat. İLE/VE/||/<> İçselleştirme, hayalat. )


- İÇ DÜZEN ve/||/<>/< NEDENSELLİK BAĞLARI


- İÇ ENERJİ ile/||/<> ISI (İKİLİ KARŞILAŞTIRMA)

( İç enerji sistemin toplam enerjisi, ısı enerji transferidir )

( Formül: U İLE Q )


- İÇ SALGI ile DIŞ SALGI

( ENDOCRINE vs. EXOCRINE )


- İÇ SES" değil SEZGİ


- İÇ ve/=/<> ZİHİN/DÜŞÜNCE


- SUSABİLMEK/SUSABİLEN:
İCÂBEN ile/ve/değil/||/<>/< EDEBEN


- İCBÂR/CEBRETME[Ar.] değil/yerine/= ZORLA(N)MA


- İÇ(İN)E ATMA ile/ve/değil/yerine/<>/></ya da YANSITMA


- İÇE ATMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> HİÇE ATMAK/ALMAK


- İÇERİK DEĞER ile/ve/<> KÜLTÜREL DEĞER

( İç değerimizi bilmeliyiz, ona güvenmeliyiz ve günlük yaşantımızda istek ve korkularımızı fedâ ederek bunu belirgin kılmalıyız. )

( We must know our inner worth and trust it and express it in the daily sacrifice of desire and fear. )

( CONTENT VALUE vs./and/<> CULTURAL VALUE )


- İÇERİK ile/ve/||/<> DEĞER


- İÇGÖRÜ KAZANDIRMA ile/ve/||/<> FARKINDALIK


- İÇGÜDÜ" ile/ve "ALLAH BİLİR"

( Bilimin, çıkmaz(lar/in)da kulandığı. İLE/VE Dinin, çıkmaz(lar/in)da kulandığı. )


- İÇGÜDÜ ile DÜRTÜ


- İÇGÜDÜ ile/ve GEN

( INSTINCT vs./and GENE )


- İÇGÜDÜ ile/ve/||/<> KENDİLİĞİNDENLİK


- İÇGÜDÜ ile/ve/değil NİYET

( [not] INSTINCT vs./and/but INTENTION )


- İÇGÜDÜ/DOĞALİTKİ = SEVK-İ TABİÎ, GARİZE, İNSİYAK = INSTINCT[İng., Fr.] = INSTINKT[Alm.] = INSTINCTUS[Lat.] = INSTINTO[İsp.]


- İÇ İÇE/LİK ile BAĞIMLI/LIK

( Bağımlı olduğunu imgeleyen yalnızca zihindir. )

( ... ile MENÛTİYYET )

( ONE WITHIN THE OTHER vs. DEPENDENCE, BONDAGE, ADDICTION
It is only the mind that imagines bondage. )


- İÇİM BURKULUYOR değil İÇİM BURULUYOR


- İÇİN İÇİN (AĞLAMAK/GÜLMEK/ÜZÜLMEK/DÜŞÜNMEK)


- İçinde fırtınalar koptuğunda SUS!!!


- İÇKİN ÖTE ile/ve/yerine/||/<> AŞKIN ÖTE


- SİMGE:
İÇKİN ile/ve/||/<> AŞKIN


- İÇKİN ile/ve İÇSEL

( IMMANENT vs./and INTERNAL )


- İÇLEM = TAZAMMUN = COMPREHENSION[İng.] = COMPRÉHENSION[Fr.] = INHALT[Alm.] = COMPREHENSIO[Lat.]


- İÇLENMEK ile/ve BOZULMAK


- İÇSEL" ve/||/<> DÜŞÜNSEL


- İÇSELLEŞTİRME ve/||/<> COŞKU


- İÇSELLEŞTİRME ile/ve/||/<> "İYİ-KÖTÜ" BİRLEŞTİRMESİ


- İÇSELLEŞTİRME ile/ve/||/<>/> KAVRAMA/KAVRAMSALLAŞTIRMA


- İÇSELLEŞTİRME ile/ve/||/<>/>/< KAYNAĞINA YÖNELME/KAYNAĞINDAN YARARLANMA


- İÇSELLEŞTİRME ile/ve/||/<>/> NORMALLEŞTİRME


- İÇSELLEŞTİRME ile/ve/<> ÖZDEŞLEŞTİRME


- İÇSELLEŞTİRME ile ÖZÜMSEME


- İÇSELLEŞTİRME ile/> SÜREKLİLİK/SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK


- İÇTEN BOZULUŞ ile/ve DIŞTAN BOZULUŞ

( INNER CORRUPTION/SPOIL vs./and OUTER CORRUPTION/SPOIL )


- İÇTEN İÇE (ÜZÜLMEK)


- İÇTENPAZARLIK/ÇI ile/ve/||/<> YALAN/CI


- İÇTEPİ ile İÇGÜDÜ

( Toplumda(kilerde)n. İLE Doğadan. )

( ... vs. INSTINCT )


- İCTİNÂB/İHTİYAT[Ar.] değil/yerine/= SAKINMA, ÇEKİNME, UZAKLAŞMA


- İD değil/yerine/= ALTBENLİK


- İD ile/ve/||/<> EGO ile/ve/||/<> SÜPER EGO


- [ne yazık ki]
İDAM ile/ve/değil/<> İTHAM


- "İDARE ETMEK" ile YETİNMEK


- İDÂRE[Ar.] ETMEK değil/yerine/= YÖNETMEK/YÖNETİM


- İDÂRÎ ile İRÂDÎ

( Yönetimsel. İLE Yapma bilgisi/isteği. )


- İDDİA ile/ve BENCİLLİK

( Bencillik, parçanın adına ve bütünün zararına, açgözlülük etmek, ele geçirmek, biriktirmek demektir. )

( Tüm çatışmaların kökeninde "ben" ve "benim" fikirleri yatar. )

( Sadece kendi ötenize, egonuzdan öteye uzanmalısınız, o zaman onu bulacaksınız. )

( Bencillik, ıstırabın nedenidir. )

( Kendinin, gövde ve zihin olmadığını bilen bir kişi, bencil olamaz, çünkü bencillik nedeni olabilecek bir şeye sahip değildir. )

( Tek kötülük, budalalık ve bencilliktir. )

( Bencillik merkezi yok olduğu zaman, tüm haz arzusu ve ıstırap korkusu biter. )

( ASSERTION vs./and EGO
To be selfish means to covet, acquire, accumulate on behalf of the part against the whole.
The ideas of 'me' and 'mine' are at the root of all conflict.
You have only to reach out beyond yourself, and you will find it.
Selfishness is the cause of suffering.
A man who knows that he is neither body nor mind cannot be selfish, for he has nothing to be selfish for.
Stupidity and selfishness are the only evil.
When the center of selfishness is no longer, all desires for pleasure and fear of pain cease. )


- İDDİA ile/ve/değil/<> İNAT


- İDDİA değil/yerine NEŞE


- [ne yazık ki]
İDDİA ile/ve/||/<>/< ÖFKE


- İDDİA ile/değil/yerine/> ÖZGÜVEN

( Özgüven oluşunca/oluşursa, "iddia" sonlanır. )


- İDDİA ile/değil SÖYLEM


- İDDİACI OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İDDİALI OLMAK


- İDDİALI ile/ve YETKİN


- [ne yazık ki]
"İDDİAYA GİRMEK" ile/ve/||/<> "İDDİA ETMEK"


- İDEA ile/ve/||/<> İMGE

( Kişide. İLE/VE/||/<> Düşünmek isteyenlerde. )


- İDEAL değil/yerine/= DÜŞÜNSEL


- İDEFİKS değil/yerine/= SAPLANTI


- İDEOLOJİK TAVIR ile SONUÇ ODAKLILIK


- İDRAK ile/ve/> NİYET


- İDRAR YOLLARI HASTALIKLARI ile/ve/||/<> "İDRAK YOLLARI HASTALIKLARI"

( Gövdede. İLE/VE/||/<> Zihinde. )


- İFLÂ[Ar.] ile İFLÂH[Ar.]

( Memeden ayırma, sütten kesme. İLE Kutlu, başarılı olma. | Kötü bir durumdan kurtulup iyi bir duruma girme, felâh bulma, selâmete çıkma. )


- İFLÂH (OLMA[MA]K) ile İSLÂH (OLMA[MA]K)


- İFLÂS[Ar.] ile/değil/yerine/>< İFLÂH[Ar.]

( Borçlarını ödeyemediği mahkeme kararı ile tespit ve ilân olunan iş adamının durumu. | Yenilgiye uğrama, değerini yitirme. | İşlevini ya da görevini yapamama. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kutlu, başarılı olma. | Kötü bir durumdan kurtulup iyi bir duruma girme, felâh bulma, selâmete çıkma. )


- İFLÂS[Ar.] ile/değil/yerine/>< İHLÂS[Ar.]


- İFNÂ / İCBÂR değil/yerine İKNÂ


- İFNÂ ile/değil/yerine İCBAR ile/değil/yerine İKNÂ


- İFRÂD >< TEFRÎT değil/yerine İTİDAL

( Tek olarak söyleme, müfred. | Ayırma. | Tek başına hacca gitme. | Aşırı gitme, aşırılık. >< Tersine aşırılık, ortalamanın çok altında kalma.

DEĞİL/YERİNE

Denge, ölçülülük. | Aşırı olmama durumu, ılımlılık. | İnce oranlarda karışım. )


- İFŞÂ ile DEŞİFRE[Fr. < DÉCHIFFRÉ]

( Gizli bir şeyi açığa çıkarma, yayma. İLE Çözülmüş, açıklanmış. )


- İFSÂD[< FESAD] değil/yerine/= BOZMA, FESÂDÂ UĞRATMA/UĞRATILMA


- İFSÂH[Ar. < FASÂHET] ile İFSÂH[Ar. < FÜSHAT] ile İFSÂH[Ar. < FESH]

( Açık ve düzgün söz söyleme. İLE Açma, genişletme. İLE Unutma, akıldan çıkarma, ihmal etme. )


- İFTİHÂR (ETMEK)/MEMNUNİYET değil/yerine/= KIVANÇ (DUYMAK)/ÖVÜNÇ, ÖĞÜNMEK


- İFTİRA ile/ve/||/<> ÇAMUR ATMAK


- [ne yazık ki]
!İFTİRA ile !İFK

( Birine, aslı olmayan bir suç yükleme. İLE Bir suçu, birine yükleme. )


- İĞBİRAR[Ar.] değil/yerine/= GÜCENME


- İĞFÂL ile/değil/yerine/>< İFÂ

( Bir kadını aldatma, baştan çıkarma. | Bir ya da kadının ırzına geçme; tecavüz etme. | Aldatma, ayartma, kandırma, baştan çıkarma. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bir işi yapma, yerine getirme. | Ödeme. )


- IGNORANCE vs. OPPRESSION


- İĞRETİ" ile/değil EĞRETİ/İĞRENÇ


- İHÂNET ile/değil MUHÂLEFET


- İHÂNET değil/yerine/>< SADÂKAT

( Sözler verilir, sözler unutulur; gün gelir, ihânet eden, sadâkat ister. )


- İHLÂL ve/> ÇILDIRI/PSİKOZ


- [ne yazık ki]
İHLÂL ile/ve/||/<> JUS COGENS İHLÂLLERİ


- İHMAL ile/ve/değil/>/< OLASI KAST


- İHMAL değil/yerine/= SAVSAKLAMA/SAVSAMA


- İHMÂLÎ ile/ve/<> İCRÂÎ


- İHSAN FAZLIOĞLU BETİKLERİNDE:
KENDİLİK ile/ve/||/<> KİMLİK


- İHSAS ile/ve AKIL

( MAHSUSAT ve MAKULÂT )


- İHSAS[Ar.] değil/yerine/= DUYUM


- İHTÂ'[Ar.] ile İHTÂR[Ar. < HUTÛR | çoğ. İHTÂRÂT]

( Hataya düşürme/düşürülme. | Yanılma/yanıltılma. İLE Anımsatma. | Dikkatini çekme, tenbih. )


- İHTİFÂL[Ar.] ile İNFİÂL[Ar. < Fİ'L | çoğ. İNFİÂLÂT]

( Büyük kalabalıkla yapılan anma töreni. İLE Gücenme, darılma. )


- İHTİLÂC[Ar.] değil/yerine/= ÇARPINTI | ÇIRPINMA | SEĞİRME


- İHTİLAÇ ile İHTİYAÇ

( Çırpınma. İLE Gereksinim. )


- İHTİRAS ile İTİRAZ


- İHTİRÂS değil/yerine/= TUTKU


- İHTİYÂR[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİMSÂK[Ar.]

( "Hayır!" deme bilgisi/becerisi, isteği. İLE/VE/||/<> Kendini/nefsini tutma. )


- İHTİYÂR ile/ve/||/<> ÖLÇÜLÜLÜK ile/ve/||/<> EMEK

( Kişiler arasında bu üçü dışında hiçbir ayrım yapamayız, yapmamak gerekir. )


- İHTİYÂR ile/ve/||/<>/> SABIR


- İHTİYÂR ile/ve/||/<>/>/< TAKDİR


- İHTİYÂREN[Ar.] ile/ve/||/<> İHTİYÂRÎ[Ar.]

( Olumsuzdan, yanlıştan, zararlıddan, kötüden uzak durarak, zihnini/dilini/gözünü/elini/belini çekerek. İLE/VE/||/<> Reddetmeyi ve "Hayır!" demeyi yeğleyerek.["Evet!" demekten, istenç/irâdeden(yapma isteğinden/bilgisinden) önce olarak.] )


- İHTİYATÎ TEDBİR değil/yerine/= SAKINTIL ÖNLEM


- İHTİYAT/Î[Ar.] değil/yerine/= SAKINTI/L


- İKAL ile/ve/||/<> AKIL

( İçten. İLE/VE/||/<> Dıştan. )


- İKİ) AYAK > (İKİ) EL ile/ve/||/<>/> İFFET[Ar. < ŞEHVET] ile/ve/||/<>/> ŞECAAT[Ar. < ÖFKE]

( ... İLE/VE/<>/> Kendini (")savunur/korur("). İLE/VE/<>/> Haksızlığa gösterilen öfke. [Hakk'ı savunur/korur.] )

( ... İLE/VE/<>/> Temizlik. | Namus. İLE/VE/<>/> Yiğitlik, yüreklilik, koçaklık. )


- İKİ AYRI ŞEYİN BULUŞMASI ile/ve/değil VAROLANIN ALGILANMASI


- [ne yazık ki]
İKİ BÜYÜK YANLIŞ(IMIZ):
DÜŞÜNMEDEN HAREKET ETMEK ve/||/<> HİÇ HAREKET ETMEDEN, SADECE/BOŞ BOŞ "DÜŞÜNMEK"


- İKİ (EN BÜYÜK) "ENGEL"/TEHDİT ile/ve/||/<> İKİ (EN BÜYÜK) "ENGEL"/TEHDİT

( Önce, Kadın; Sonra, Ölüm. İLE/VE/||/<> Önce, Kadın; Sonra, Ölüm. )

( Erkek için. İLE/VE/||/<> Kadın için. )


- İKİ İÇ NEDEN ile/ve/||/<>/> İKİ DIŞ NEDEN -ile/ve/||/<>/>

( Varoluşu kaplayan ilk neden. İLE/VE/||/<>/> ... )


- [ne yazık ki]
2 x 2 = 4 "ETMESİN" ile/ve/||/<>/> 2 x 2 = 5 "ETSİN"
("DİLEĞİ/BEKLENTİSİ")


- İKİ KİŞİ ARASINDAKİ İYİLİK KURALLARI:
BİRİNİN ve/||/<> ÖTEKİNİN

( Verdiğini, hemen unutması. VE/||/<> Aldığını, hiç unutmaması. )


- İKİ SORUN:
ADÂLETSİZLİK ile/ve/||/<> ANLAMSIZLIK

( Tüze(hukuk) ile sağlanmaya/çözülmeye çalışılmaktadır fakat hukuka ulaşılamamıştır. İLE/VE/||/<> Sanat ile giderilmeye çalışılmaktadır fakat ne yazık ki, sanat, kişilere ulaşamamıştır. )


- [ne yazık ki]
İKİ YANLIŞ!:
SUSULACAK YERDE, KONUŞMAK ve/||/<> KONUŞULACAK YERDE, SUSMAK


- İKİ YIL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALTMIŞ YIL

( Konuşabilmek için gerekli zaman. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Susabilmek ve susabilmeyi anlayabilmek için geçen [ya da bu kadar uzun sürmeyebilecek] zaman. )


- İKİLİK ile/ve/||/<> YANILSAMA


- DÜŞÜNMEK:
İKİNCİL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRİNCİL


- İKİNCİ/L EL(LER)DEN ÖĞRENMEK ve/||/=/<>/> ÖĞRENMEMEK


- İKİRCİK ile ÇEKİNCE

( HESITATION vs. DRAWBACK/AVOID )


- İKİRCİK(TEREDDÜT) ile/değil DÜŞÜNÜYOR OLMAK


- İKİYÜZLÜLÜK ile/ve/değil/yerine ÇELİŞKİ

( CONTRADICTION instead fo RİYÂ )

( [not] RİYÂ vs./and/but CONTRADICTION )


- İKİYÜZLÜLÜK ile/değil İKİ/ÇİFT KİMLİKLİLİK


- İKRAH[Ar.] ETMEK değil/yerine/= İĞRENMEK/TİKSİNMEK


- İKSÂ'[< KİSVET(KİSVE değil!)] ile İKSÂ'

( Giydirme, giydirilme. İLE Kasvet, sıkıntı ver[il]me. )


- İKTİDARDA KALMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İTİBARDA KALMAK


- İLAÇ İLE ENZİM İLE SUBSTRAT İLE İNHİBİTÖR İLE AGONİST İLE ANTAGONİST ile/||/<> FARMAKOLOJİ TEMELERİ

( İlaç-reseptör etkileşimlerinin temel kavramları. )

( Formül: Km = [S] at Vmax/2 )


- İLAÇLARDA:
AĞRIYI/ETKİYİ/SORUNU ...
"ENGELLEMEK" ile/ve/değil/||/<>/< AZALTMAK


- İLÂHÎ MELANKOLİ ile AKLÎ MELANKOLİ ile HAYALÎ MELANKOLİ

( MELANCHOLIA MENTIS vs. MELANCHOLIA RATIONIS vs. MELANCHOLIA IMAGINATIONIS )


- İLCAM[Ar.] değil/yerine/= GEMLEMEK, DİZGİNLEMEK


- ... İLE SINIRLI OLDUĞUNU:
DİLE GETİRMEK ile/ve/||/<> ANIMSATMAK


- İLERİ GİTME! ve/||/<> GERİDE KALMA!

( [vururlar] Başına. VE/||/<> Kıçına. )


- İLERLEME = TERAKKİ = PROGRESS[İng.] = PROGRÈS[Fr.] = FORTSCHRITT[Alm.] = PROGRESSUS < GRESSUS:YÜRÜME, ADIM. PRO:ÖNDE, İLERİYE[Lat.] = PROGRESO[İsp.]


- İLERLEME/TERAKKİ ve/||/<>/< TAKLİT

( Taklit, ilerlemenin/terakkinin motorudur. )


- BELLEK:
İLETİŞİMSEL ile/ve/||/<> KÜLTÜREL


- [ne yazık ki]
İLETİŞİMSİZLİK:
"ANLAMSIZ KIRGINLIKLAR" ve/||/<> "BEKLENTİ" ve/||/<> "ZAMAN KAYBI"


- İLETKEN ile/değil/yerine/||/&gt;&lt;/< YALITKAN

( Elektrik akımını kolayca geçiren nesne. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/>

( vs./and/||/<>/but/< INSULATOR
INSULATOR instead of CONDUCTOR )


- İLGİ ile/ve/<> SEMPATİ

( INTEREST vs./and/<> SYMPATHY )


- İLGİ ile/ve/<> ZEKÂ

( Zekâ, özgürlüğe açılan kapıdır ve uyanık dikkat, zekânın anasıdır. )

( Intelligence is the door to freedom and alert attention is the mother of intelligence. )

( INTEREST vs./and/<> INTELLIGENCE )


- İLGİLENME ile/ve/||/<> İLİŞKİLENME


- İLHAM ile İGVA/İĞVÂ'[< GAVÂYE]

( ... İLE Azdırma, azdırılma, baştan çıkarma, baştan çıkarılma, yolunu şaşırtma, ayartmak. )


- İLHAM ile İLHAN

( Esin. | Allah tarafından peygamberlerin ve seçkin kulların gönlüne verilen ilahi düşünce. İLE imparator. | İran Moğollarında hükümdarın unvanı. )


- İLHÂM/AT ile VESVESE


- İLİM-İRFAN ve FİKİR-FELSEFE ve GÜZEL SANATLAR


- ILIMLI ile/ve DENGELİ


- ILIMLILIK = TEMPERANCE[İng.] = TEMPÉRANCE[Fr.] = MÄßIGHEIT[Alm.] = TEMPERANTIA[Lat.]


- İLİŞKİ:
MESAFELİ ile/ya da/||/<> YÜZEYSEL


- İLİŞKİ ile/ve BAĞLANTI

( RELATION vs./and CONNECTION )


- İLİŞKİ ile/ve GEÇİŞ

( Geride kalanı unutmadan ilerlemek olanaklı değildir. )

( RELATION vs./and TRANSITION )


- İLİŞKİ ile/değil İLİŞKİ DIŞI İLİŞKİ


- İLİŞKİDE/EVLİLİKTE:
İKİ KİŞİNİN "BİR KİŞİ OLMASI" (VE BEKLENTİSİ) ile/değil/yerine/>< BİR KİŞİNİN İKİ KİŞİ OLABİLMESİ


- İLİŞKİLERİN:
AÇIK ANLAMLARI ile/ve/||/<> ÖRTÜK ANLAMLARI


- İLK BÜYÜK KAYIP


- İLK DIŞARIDA YATMA/UYUMA


- İLK ERGİNLEŞME ile/ve/||/<>/> İKİNCİ ERGİNLEŞME ile/ve/||/<>/> ERGENLİK ile/ve/||/<>/> ERİŞKİNLİK ile/ve/||/<>/> YETİŞKİNLİK ile/ve/||/<>/> OLGUNLUK

( 4 yaşında. İLE/VE/||/<>/> 9 yaşında. İLE/VE/||/<>/> 13-15 yaşında. İLE/VE/||/<>/> 18-21 arasında. İLE/VE/||/<>/> 21-24 sonrasında. İLE/VE/||/<>/> 40 yaşından sonra. )


- İLK:
ÖZÜR DİLEYEN ve/<>/|| AFFEDEN ve/<>/|| UNUTAN

( En cesurdur. VE/<>/|| En güçlüdür. VE/<>/|| En mutludur. )

Bugün[16 Ekim 2025]
itibarı ile 7.202 başlık/FaRk ile birlikte,
7.202 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(14/30)