Bugün[26 Aralık 2025]
itibarı ile 9.241 başlık/FaRk ile birlikte,
9.241 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(8/38)


- DAZLAMAK ile DAZLAKLAŞMAK ile DAZLAK/LIK


- DB/DATABASE[İng.] değil/yerine/= VERITABANI


- DBB/PHYSICIAN INFORMATION BANK[İng.] değil/yerine/= DOKTOR BİLGİ BANKASI


- DBSCAN/DENSITY-BASED SPATIAL CLUSTERING OF APPLICATIONS WİTH NOİSE[İng.] değil/yerine/= YOĞUNLUĞA DAYALI UZAMSAL KÜMELEME


- DBU/DBS DEEP BRAIN STIMULATION[İng.] değil/yerine/= DERİN BEYİN UYARIMI


- DDİ/NATUREL LANGUAGE PROCESS[İng.] değil/yerine/= DOĞAL DİL İŞLEME


- DDOS/DISTRIBUTED DENIAL OF SERVICE[İng.] değil/yerine/= DAĞITIK SERVİS HİZMET REDDİ


- de d. in di.[Lat. < DE DIE IN DIEM] değil/yerine/= GÜNDEN GÜNE


- DE FACTO[İng.] değil/yerine/= GERÇEKTE, UYGULAMADA


- DE JURE ile DE FACTO

( Yöntem ve kurallara dayanır. İLE Ötekilerinin inancına dayanır. )


- DE NOVO İLE REFERANS TABANLI İLE HİBRİT ile/||/<> GENOM BİRLEŞTİRME

( DNA dizileme verilerinden genom oluşturma. )

( Formül: N50: Median contig uzunluğu )


- DE NOVO değil/yerine/= YENİ | YENİDEN


- DE NOVO[İng.] değil/yerine/= YENİDEN


- DE RHAM COHOMOLOGY ile/||/<> ČECH COHOMOLOGY

( de Rham diferansiyel form, Čech örtü intersection. )

( Formül: Differential forms İLE cover intersections )


- DEAD :/yerine ÖLÜ


- DEAKTİVE ETMEK değil/yerine/= ETKİNSİZLEŞTİRMEK


- DEAL WITH vs. NOT TO DEAL


- DEAL :/yerine ANLAŞMA, İLGİLENMEK


- DEALER :/yerine SATICI, BAYİ


- DEAR :/yerine SEVGİLİ


- DEATH :/yerine ÖLÜM


- DEB[Ar.] ile 'ÂDET[Ar.]


- DEBATE :/yerine TARTIŞMA


- DEBDÂB[Ar.] ile DEBDÂB[Ar.]

( Davul. İLE Şöhret, azamet. )


- DEBDEBE ile DEBDEBELİ ile DEBDEBESİZ


- DEBDEBE[Fars.] değil/yerine/= GÜRÜLTÜ/PATIRTI/TANTANA

( Ululuk, haşmet, büyük bir gösteriş. | Gürültü, tantana. )


- DEBDEBELİ/HAŞMETLİ/İHTİŞAMLI/MUHTEŞEM/ŞAŞAALI/ŞATAFATLI/HACCAL/TANTANALI/LÜKS değil/yerine/= GÖRKLÜ/GÖRKEMLİ/GÖSTERİŞLİ/IŞIGÖRKLÜ/İRİGÖRKLÜ


- DEBELENMEK ile DEBELENEBİLMEK


- DEBİ ile DEBİL/LİK


- DEBİL ile DEBİLİTAN ile DEBİLİTE

( Bitkin, halsiz, güçsüz. İLE Bitkinleştirici, güçsüzleştirici. İLE Bitkinlik, halsizlik, güçsüzlük. )


- DEBİLİTE değil/yerine/= DÜŞKÜNLÜK | GERİ ZEKÂLILIK


- DEBRİDMAN ile DEBULKİNG

( Yara temizliği/kazıması. İLE Kitle/oylum azaltıcı. )


- DEBRİDMAN değil/yerine/= ÖLÜ DOKU TEMİZLİĞİ, KAZIMA


- DEBRİYAJ ile DEBRİYAJ PEDALI


- DEBT vs. GRATEFULNESS


- [not] DEBT vs. LOYALTY


- DEBT :/yerine BORÇ


- DEBYE İLE LARMOR İLE CYCLOTRON ile/||/<> PLAZMA ÖLÇEKLERİ

( Plazmadaki karakteristik uzunluk ve frekanslar. )

( Formül: λD = √(ε₀kT/ne²) )


- DEBYE İLE LARMOR İLE PLAZMA ile/||/<> KARAKTERİSTİK UZUNLUKLAR

( Plazmadaki temel uzunluk ölçekleri. )

( Formül: λ_D = √(ε₀kT/ne²) )


- DEBYE UZUNLUĞU ile/||/<> ORTALAMA SERBEST YOL

( Debye elektrik perdeleme λ_D, serbest yol çarpışmalar arası λ. )

( Formül: λ_D = √(ε₀kT/ne²) )


- DEBYE-HÜCKEL İLE PİTZER İLE DAVİES ile/||/<> İYONİK KUVVET KURAMLERİ

( Elektrolit çözeltilerinin aktivite katsayısı modelleri. )

( Formül: log γ± = -A|z+z-|√I )


- DEBYE-HÜCKEL ile/||/<> PİTZER DENKLEMLERİ

( D-H seyreltik <0.01M basit, Pitzer yoğun çözeltiler. )

( Formül: I^(1/2) İLE kompleks )


- DEC-/DECA-/DEKA-/DECEM- ile/||/<> DECİ-

( On. İLE/||/<> On, onda bir. )


- DECADE :/yerine ON YIL


- DECCAL ile KİLİSE KARŞITLIĞI

( ANTICHRIST vs. ANTICHURCH )

( دجال ile ضد کليسا )

( DEJAL ile ZED KELYSA )


- DECENTRALIZED[İng.] değil/yerine/= MERKEZİ OLMAYAN


- DECIDE :/yerine KARAR VERMEK


- DECISION vs. CONSEQUENCE/RESULT


- DECISION TREE[İng.] değil/yerine/= KARAR AĞACI


- DECISION and DIRECTIVE and OPINION and RECOMMENDATION and REGULATION and RESOLUTION

( Karar. VE Yönerge. VE Görüş. VE Tavsiye kararı. VE Tüzük. VE İlke kararı. )


- DECISION :/yerine KARAR


- DECISION vs./and APPROVAL/ACKNOWLEDGEMENT


- DECISIVENESS vs. OBSTINACY


- DECK :/yerine GÜVERTE, DESTE


- DECLARE :/yerine İLAN ETMEK


- DECLINE vs. OBJECT vs. REFUSE vs. REJECT vs. RESIST vs. REPUDIATE


- DECLINE :/yerine AZALMAK, REDDETMEK


- DECORATION vs. ADORNMENT


- DECREASE :/yerine AZALMA


- ... DE/DA ile ... VE ...


- Dede Efendi Evi'nde DİNLE!!!


- DEDE YUSUF (DALYANCI YUSUF BEY) (?) :

( Sarıyer/Büyükderelidir. Her iki semtte evi vardı. İstanbul'un şöhretli dalyancılarındandı. Milli Mücadele sırasında Millicilerden yana tavır koydu. Damadı Avukat Aziz Özgür ile birlikte M.M. (Müdafaa - i Milliye) Örgütünün Sarıyer'de kurulmasına ve taraftar bulmasına çalıştı. Millicileri korudu ve kolladı. Av. Aziz Özgür ile Muhtar Yusuf İzzettin Efendi'nin İngilizlerce tutuklanması ve Kürt Nemrut Mustafa Divanında idamla yargılanmaları sırasında, bir yolunu bulup serbest bırakılmalarını sağladı. Fakat bir süre sonra Anadolu'da başlatılan mücadeleye katkı verdi ve Padişahlı devirmek için silahlı ekip oluşturduğu iddiası ile idam talebi ile tutuklanıp Harp Divanına verildi. Buradan da kurtulmayı başardı ve yine Milli Mücadelenin başarılı olması için uğraştı. Zafer sonrasında Büyükdere'de bir sokağa "Dede Yusuf" adı verilerek ismi yaşatıldı. )


- DEDE YUSUF SOKAK :

( Büyükdere Mahallesi sokaklarından biridir. Sokağa adı verilen kişi Milli Mücadele döneminde büyük yararlıkları olan. M.M. G rubunun en etkili yerel yöneticilerinden biridir. Yerli Rumların Büyükdere vapur iskelesine, İstanbul'un işgali sırasında Yunan Bayrağı asması üzerine harekete geçmiş ve arkadaşları ile bayrağı indirerek önemli bir görev yapmıştır. İstanbul'dan Anadolu'ya Sarıyer üzerinden silah cephane kaçırılmasında etkin rol oynamış olması, tutuklanarak zindana atılan ve sonrada Kürt Nemrut Mustafa Mahkemesinde yargılanan Av. Aziz Beyi kurtarması nedeni ile unutulmaması için sokağa "Dede Yusuf Sokağı" ismi verilmiştir. )


- DEDE[Oğuz] ile/= BABA
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- DEDEKTİF/HAFİYE değil/yerine/= İZSÜREN


- DEDEKTÖR[İng.] değil/yerine/= EYBULUR/ARARBULUR


- DEDEMAN PARKI :

( Ferahevler Mahallesindedir. 1.638,14 m²lik bir alan üzerindedir. 514,00 m²lik yeşil alan, 98,00 m² çocuk oyun alanı ve 598,49 m²lik spor alanı bulunmaktadır. )


- DEDEMAN, MURAT (ANKARA, 1951 - 2019) :

( Turizmci, İşadamı. Tarabya'da ikamet eder. 1951'de Ankara'da doğdu. TED kolejini bitirdikten sonra gittiği Ankara İktisadi ve İdari Bilimler Akademisinden mezun olduktan sonra Babası Mehmet Kemal Dedeman'ın yanında ve Dedeman topluluğunda çalışmaya başladı. Toplulukta değişik görevler üstlendi ve 1952'de Dedeman Holding'in Başkanı oldu. Turizmde gösterdiği önemli atılımlar sonucu Dedeman Oteller markasını geliştirerek ülke turizmine büyük hizmetler verdi. Hayırsever kişiliği ile tanındı. Sosyal ve kültürel hayatın içinde olmayı görev kabul etti ve Türkiye Yatırımcıları Derneği (TTYD), Umut Vakfı, Kayak Federasyonu ve TED Kolejleri Vakfı'nın başkanlığını üstlendi. Ayrıca Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TUSİAD), TED İstanbul Koleji, Yurt Madenciliği Geliştirme Vakfı, Türk Polis Teşkilatını Güçlendirme Vakfı gibi sosyal, sportif, kültürel, mesleki dernek ve vakıflarda görevler aldı. )


- DEDE/NİNE
ile/ve/||/<>/>
ANNE/BABA
ile/ve/||/<>/>
ABLA/AĞABEY
ile/ve/||/<>/>
BEN
ile/ve/||/<>/>
ERKEK/KIZ KARDEŞ

( )

( SOFU/SOBO to/||/<>/> HAHA/ÇİÇİ to/||/<>/> ANİ/ANE to/||/<>/> WATAŞİ to/||/<>/> OTOTO/İMOTO )


- DEDİĞİ DEDİK ile DEDİĞİM DEDİKÇİ/LİK


- DEDİKODU/GIYBET:
SÖZLE ile/ve HAREKETLE ile/ve DİNLEYEREK


- DEDİKODU/GIYBET[Ar.] ile/değil/yerine ELEŞTİRİ/TENKİD[Ar.]

( )


- DEDİKODU/KOĞUCULUK/FİSKOS/GIYBET ile/ve "ÇEKİŞTİRME"

( NEMÎMESÂZ: Dedikoducu. )

( NEMÎME ile/ve ... )

( GOSSIP vs./and BACKBITE )


- [ne yazık ki]
!DEDİKODU ile/değil/yerine/>< BİLGİ

( "Dilde". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Akılda. )


- DEDİKODU ile/ve/<>/= CEHÂLET

( GOSSIP vs./and/<>/= IGNORANCE )


- DEDİKODU ile DEDİKODUCU

( GOSSIP vs. GOSSIPY )

( اراجيف ile شايعات بي اساس ile دري وري ile نمام ile نمامي ile سخن چيني کردن ile سخن چيني ile سخنچين ile خبر کشي کردن ile خبربر )

( اراجيف ile SHAYAT BEY ASAS ile دري وري ile نمام ile NAMAMY ile SOKHAN CHYNEY KARDAN ile SOKHAN CHYNEY ile سخنچين ile KHBAR KESHY KARDAN ile خبربر )


- DEDİKODU ile DEDİKODUCU/LUK ile DEDİKODULU ile DEDİKODUSUZ ile DEDİKODU KUMKUMASI


- DEDİKODU ile/ve GEVEZELİK


- DEDİKODU ile/değil/yerine HATA

( Çalışmayanın "yaptığı". İLE/DEĞİL/YERİNE Çalışanın yaptığı. )


- [ne yazık ki]
DEDİKODU ile/ve/değil/||/<>/>/< İFTİRA


- DEDİKODU ile SÖZ/LÂF TAŞIMA


- DEDİKODU ile/ve/değil/< TEVÂTÜR[Ar. < VİTR]

( Söylenti. [Olumsuz/istenmeyen.] İLE/VE/DEĞİL Bir haberin/bilgi(nin) yayılması. [Olumludur.] )

( [not] GOSSIP [-] vs./and/but RUMOUR [+] )


- DEDİKODUCU/KOVCU ile NEMMÂM

( ... İLE Lâf taşıyan. )


- DEDİKODUCU ile/ve/= YAĞI/DÜŞMAN/HASIM

( Biz ancak kendimizin düşmanıyızdır. )

( Kişi, bilmediğine düşman olur. )

( ... ile HASIM )


- DEDİKODUDA:
ÂDİ/LER ile/ve/||/<>/> APTAL/LAR ile/ve/||/<>/> AHMAK/LAR

( Yapar. İLE/VE/||/<>/> Yayar. İLE/VE/||/<>/> İnanır. )


- DEDİLER Kİ ... ile DİYORLAR Kİ ...


- DEDİMSE DE değil DEDİYSEM DE


- DEDİRMEK ile DEDİRTMEK ile DEDİRTEBİLMEK


- DE(EEEEEE)RMİŞİM yerine ATLIYORUM!


- DEEP ECOLOGY değil/yerine/= DERİN ÇEVREBİLİM


- DEEP LEARNİNG ile/||/<> SHALLOW LEARNİNG

( Deep learning çok katmanlı sinir ağları kullanırken İLE shallow learning tek gizli katmanlı veya lineer modeller kullanır )

( Formül: Backpropagation )


- DEEP SUBJECT vs. SERIOUS SUBJECT


- DEEP :/yerine DERİN


- DEEPLY :/yerine DERİNDEN


- DEER :/yerine GEYİK


- DEF ETMEK ile/ve DEFN ETMEK


- DEF ETMEK ile/ve DEFN ETMEK


- DEF ile DEFA ile DEFİ ile DEFO ile DEFOLU ile DEFOSUZ ile DEFALARCA ile DEFLASYON


- DEF'[Ar.] ile DEFF[Ar.]/DEF[Fars.]/[Ar.]

( Öteye itme, savma, savulma. | Verme, ortadan kaldırma. | Giderme. | Bir dâvâyı savunmak üzere açılan başka bir dâvâ. İLE Tef. Zilli ve pullu bir çembere gerilmiş deriden oluşturulan çalgı, daire. )


- DEF[Ar.] değil/yerine/= ÖTEYE İTME, SAVMA, UZAKLAŞTIRMA | VERME, ORTADAN KALDIRMA | GİDERME

( )


- DEF değil/yerine/= SAVU


- DEF ile/ve TEF/DAİRE ile/ve MAZHAR/MIZHER/BENDER/BENDİR

( ... İLE/VE Etrafında ziller olan. İLE/VE Tekkelerde zikir esnasında kullanılan ve bazılarının kenarlarında halkalar bulunan, kasnağı çifte kirişli, zilsiz, kasnak çapı 50-60 cm. civarında, def biçimindeki ritim sazı. )


- DEFAATLE değil/yerine/= KEZLERCE


- DEFALARCA DEFALARCA değil DEFALARCA

( Fazla tekrarın, ne anlatım niteliği, ne mantığı, ne işlevi, ne de gerekliliği vardır! )


- DEFATEN[Ar. DEF-AT[çoğ.] + Fars. -EN] ile/değil DEFAATLE[Ar. DEFA-AT[çoğ.] + Tr. İLE]

( Ansızın, bir kerede, bir çırpıda. İLE/DEĞİL Yineleyerek/tekrarlayarak, defalarca. )


- DEF'ATEN[Ar.] ile DEF'ATEYN[Ar.]

( Bir defada, birden. İLE Şöhret, azamet. )


- DEFAULT[İng.] değil/yerine/= VARSAYILAN


- DEFEAT :/yerine YENMEK, YENİLGİ


- DEFEKASYON değil/yerine/= DIŞKILAMA


- DEFEKT/DEFECT[İng.] değil/yerine/= KUSUR


- DEFEKT ile DEFEKTİF

( Kusur, bozukluk, eksiklik. İLE Kusurlu, bozuk, eksik. )


- DEFEKT ile/||/<> DEFEKTİF ile/||/<> DEFİSİT

( Eksiklik. | Kusur. İLE/VE/|| Kusurlu. İLE/VE/|| Eksiklik. | Fark. )


- DEFEKTİF/DEFECTIVE[İng.] değil/yerine/= KUSURLU


- DEFENCE vs. DEFENCE OF IGNORANTS


- DEFEND :/yerine SAVUNMAK


- DEFENDANT :/yerine SANIK


- DEFENSE :/yerine SAVUNMA


- DEFENSIVE :/yerine SAVUNMACI


- DEFERENS ile/||/<> DEFEYANS

( Götürgen. İLE/VE/|| Bayılma. )


- DEFETMEK ile DEFEDİLMEK ile DEFEDEBİLMEK ile DEFEDİVERMEK


- DEFETMEK değil/yerine/= SAVMAK/SAVUŞTURMAK


- DEFEYANS[İng. < DEFEASANCE] değil/yerine/= BAYILMA, BAYGINLIK


- DEF-İ DEF değil/yerine/= SAVUYA SAVU


- DEFİBRİNASYON değil/yerine/= FİBRİNSİZLEŞ(TİR)ME


- [not] DEFICIENCY vs. DEFECT WITH ...


- DEFICIENCY vs. DISCREPANCY vs. LACK vs. LIMITATION vs. SCARCITY vs. SHORTAGE vs. SHORTCOMING vs. WANT


- DEFICIENCY(IES) vs. DEFECT(S)


- DEFICIENT vs. DEFECTIVE


- DEFICIT :/yerine AÇIK (BÜTÇE)


- DEFİLE["DEFİ:LE" değil!] değil/yerine/= GİYİM GÖSTERİMİ/GÖSTERİSİ

( Giyecekleri tanıtmak amacıyla mankenlerin yaptığı gösteri. )


- DEFİN ile DEFİNE ile DEFİNECİ/LİK ile DEFİN RUHSATI


- DEFİNE değil/yerine/= GÖMÜ


- DEFINE :/yerine TANIMLAMAK


- DEFINITE vs. EXCELLENT


- DEFINITELY :/yerine KESİNLİKLE


- DEFINITION vs. DIFFERENTATION


- DEFINITION vs. DOMINANT FEATURE


- DEFINITION vs. LIMITING


- DEFINITION :/yerine TANIM


- DEFINITION vs./and CAUSE/REASON


- DEFINITION vs./and CONSISTENCE


- DEFINITIVE vs. DEFINITE


- DEFİSİT/DEFICIT[İng.] değil/yerine/= EKSİKLİK


- DEFİSİT ile GAP ile Hİ(Y)ATUS ile PATENT

( Açık. İLE Aralık, açıklık, gedik. İLE Açıklık, yarık. İLE Açık [damar]. )


- DEFLEKSİYON/DEFLECTION[İng.] değil/yerine/= SAPIŞ


- DEFLEKSİYON/DEFLECTION[İng.] değil/yerine/= SAPIŞ


- DEFNE, DOÇ. DR. MESUT ÖMER (ÇANKIRI, 1914 - 1955) :

( Üniversite Öğretim üyesi. Kastamonu Muallim Mektebinin tatbikat kısmını bitirdi. Yüksek Ziraat Enstitüsü Orman Fakültesinden 1939'da mezun oldu. 1939 - 1943 yılları arasında askerlik görevini yaptı. 1943'te Orman Entomolojisi ve Koruma Kürsüsüne asistan oldu. "Batı Karadeniz Bölgesindeki Göknarların Zararlı Böçekleri ve Mücadele Metodları" konulu tezi ile "Doktor" unvanını aldı. 1954'te "Türkiye'de Otlak ve Otlatma İşlerini Tanzim Yolu ile Orman Korunması Problemi Üzerine Araştırmalar" konulu tezi ile Üniversite Doçenti unvanını aldı. )


- DEFNE ile DEFNE MEYVELERİ ile DEFNE AĞACI

( LAUREL vs. LAUREL BERRIES vs. LAUREL TREE )

( دهمست ile درخت غار ile غاردانه ile غار )

( دهمست ile DARKHT GHAR ile غاردانه ile GHAR )


- DEFNE[Yun.] ile YABANDEFNESİ

( Defnegillerden, yaprakları hoş kokulu ve yaz-kış yeşil olan bir ağaç. İLE İkiçeneklilerden, çiçekleri beyaz, sarı ya da pembe renkli, orman ve çayırlarda yetişen bir süs bitkisi. )

( LAURUS NOBILIS cum DAPHNE PONTICA )


- DEFNE/DEVELİK ile YABAN DEFNESİ ile ARABİSTAN DEFNESİ

( Defnegillerden, yaprakları güzel kokulu ve yaz kış yeşil olan bir ağaç. İLE İki çeneklilerden, çiçekleri beyaz, sarı ya da pembe renkli, orman ve çayırlarda yetişen bir süs bitkisi. İLE Dulaptal otugillerden, Asya ve Afrika'nın sıcak bölgelerinde yetişen, kabukları tıpta kullanılan bir ağaççık. )


- DEFNETMEK ile DEFNEDİLMEK ile DEFNE ile DEFNE YAĞI ile DEFNE YAPRAĞI


- DEFORMASYON/DEFORMATION[İng.] değil/yerine/= BİÇİMSİZLEŞME


- DEFORMASYON değil/yerine BİÇİM BOZULMASI


- DEFORMASYON ile DEFORME ile DEFORMİTE

( Biçim bozukluğu, biçimini bozmak. İLE Bozuk biçimli, biçimsiz. İLE Biçim bozukluğu. )


- DEFORME ETMEK ile DEFORME OLMUŞ ile ŞEKİL BOZUKLUĞU

( DEFORM vs. DEFORMED vs. DEFORMITY )

( بدشکل کردن ile دشديسه کردن ile بدترکيب کردن ile از شکل انداختن ile ناقصالخلقه ile بدهيکل ile دشديسه ile ناقص شده ile دشديسگي ile نقص خلقت ile دشديدگي )

( BADSHEKL KARDAN ile DASHODYSEH KARDAN ile BADTARKYBE KARDAN ile AZ SHEKL ANDAKHTAN ile ناقصالخلقه ile BADEHYKEL ile دشديسه ile NAGHS SHODEH ile دشديسگي ile NAQS KHALGHT ile دشديدگي )


- DEFORME/LİK ile DEFORMASYON


- DEFORMİTE/DEFORMITY[İng.] değil/yerine/= BİÇİM BOZUKLUĞU


- DEFTER ile DEFTERCİ/LİK ile DEFTER EMİNİ


- DEFTER[Ar.] ile KİTÂB[Ar.]


- DEFTER-DÂR[Ar./Fars.] -ile

( İl'de Maliye Bakanlığı'nın en yüksek memuru. )


- DEFTERDAR değil/yerine/= İLSAYMAN


- DEFTER-İ HÂKÂNÎ ile/||/<> DEFTER-İ HÂKÂNÎ İDARESİ ile/||/<> DEFTER-İ HÂKÂNÎ NÂZIRI

( Eskiden taşınmazlar hakkındaki kayıt ve tescillerin işlendiği defterin adı. | Tapu-Tahrir Defterleri.[Bugünkü tapu sicilinin karşılığı] İLE/||/<> Şimdiki tapu dairelerinin eski adı. İLE/||/<> Osmanlı Devleti zamanında tapu ve kadastro işlerine bakan nâzır/bakan. )


- DEFTER-İ KEBİR/LEDGER[İng.] değil/yerine/= BÜYÜK DEFTER


- DEGAJ ile DEGAJE ile DEGAJE YAKA


- DEGAS ile CEZANNE


- DEĞDİRMEK ile DEĞDİRİLMEK ile DEĞDİREBİLMEK ile DEĞDİRİVERMEK


- DEĞER BAHA değil/yerine/= DEĞER EDER


- DEĞER DÜŞÜKLÜĞÜ ve/< KOLAYLIK


- DEĞER DÜŞÜRÜCÜ/LÜK ile/değil DÜŞ/HAYAL KIRIKLIĞI


- DEĞER "YARGISI" ile/değil/yerine/>< DEĞER BİLGİSİ


- DEĞER ile ANLAM ile KARŞILIK

( WORTH vs. MEANING vs. EQUIVALENT )


- DEĞER ile/ve/||/<> AYAR


- DEĞER ile/ve/<> BAĞIL DEĞER

( ... İLE/VE/<> Bir aritmetik sayısının, önüne (+) ya da (-) imleri yazıldıktan sonraki değeri. | Bir sayının, rakamlarından her birinin, bulunduğu basamağa göre aldığı değer. )


- DEĞER ve/=/||/<> EMEK


- DEĞER ile/ve/<> GELENEK

( VALUE vs./and/<> TRADITION )


- DEĞER ile/ve GELENEK

( VALUE vs./and TRADITION )


- DEĞER ile/ve/<>/= GEREKSİNİM

( VALUE vs./and/<>/= NEED )


- DEĞER ile KARŞILIK

( VALUE vs. EQUIVALENT )


- DEĞER = KIYMET = VALUE, WORTH[İng.] = VALEUR[Fr.] = WERT[Alm.] = VALOR[Lat., İsp.]


- DEĞER ile KRİTER

( WORTH vs. CRITERION )


- DEĞER ile/ve/<> KULLANIM DEĞERİ

( THE VALUE vs./and/<> THE VALUE IN USE )


- DEĞER ile/ve/<>/< KULLANIM DEĞERİ ile/ve/<>/< PAYLAŞIM DEĞERİ ile/ve/<>/< DEĞİŞİM/SOYUT DEĞERİ ile/ve/<>/< ÜRETİM DEĞERİ ile/ve/<>/< ARTI DEĞERİ


- DEĞER = MERIT[İng.] = MÉRITE[Fr.] = VERDIENST[Alm.] = MERITUS[Lat.]


- DEĞER ile/ve/<> NİYET

( VALUE vs./and/<> INTENTION )


- DEĞER ile/ve/<> SİMGE

( VALUE vs./and/<> SYMBOL )


- DEĞER ile/ve/değil TESPİT


- DEĞER ile/ve/||/<> YARAR


- DEĞER ile/değil YÖN

( [not] VALUE vs./but DIRECTION )


- DEĞERİ OLMAYAN ile/ve/değil DEĞERİNİ ÖLÇME OLANAĞI BULUNMAYAN


- DEĞERİ, ÜCRETİ yerine EDERİ


- DEĞER/İNİ BİLMEK:
SAHİP OLMADAN ÖNCE ile SAHİP İKEN ile KAYBETTİKTEN SONRA

( )

( )

( )

( )


- DEĞERİNİ BİLMEK ile ELİNDE TUTMAYA ÇALIŞMAK

( TO KNOW THE VALUE OF ... vs. TRYING TO HOLD )


- DEĞER/İNİ BİLMELİ!


- DEĞERİNİ:
TAKDİR (ETMEK) ile/ve/||/<>/> TESLİM (ETMEK)


- DEĞERİNİ/Zİ BİLİN!

( DEĞERİNİ/Zİ BİLİN!

Kırlangıç, bir adama âşık olmuş.

Penceresinin önüne konmuş, tüm cesâretini toplamış, tüylerini kabartmış, güzel durduğuna iknâ olduktan sonra...

Küçük, sevimli gagasıyla cama vurmuş.

Tık... tık... tık...

Adam, cama bakmış. Ama içeride kendi işleriyle ugraşıyormuş. Bir meşgulmüş, bir meşgulmüş! Kimmiş, onu işinden alıkoyan?

Minik bir kırlangıç!

Heyecanlı kırlangıç, telâşını bastırmaya çalışarak, deriiin bir soluk almış, şirin gagasını açmış, sözcükler dökülmeye başlamış:

- Hey adam! Ben seni seviyorum. Nedenini, niçinini sorma. Uzun zamandır, seni izliyorum. Bugün, cesâret buldum konuşmaya. Lütfen, pencereyi aç ve beni içeri al. Birlikte yaşayalım.

Adam birden parlamış.

- Yok daha neler?

- Durduk yerde sen de nereden çıktın şimdi? Olmaz alamam! demiş.

Gerekçesi de sersemceymiş:

- Sen kuşsun! Hiç kuş insana aşık olur mu?

Kırlangıç mahçup olmuş. Başını önüne eğmiş. Ama pes etmemiş, bir süre sonra tekrar pencereye gelmiş, gülümseyerek bir kez daha şansını denemiş:

- Adam, adam! Haydi aç artık şu pencereni. Al beni içeri! Ben, sana dost olurum. Hiç canını sıkmam.

Adam, kararlı; adam, ısrarlı:

- "Yok, yok ben seni içeri alamam" demiş. Biraz da kabaymış, sözü kısa kesmiş:

- "İşim gücüm var, git başımdan!"

Aradan bir zaman geçmiş. Kırlangıç, son kez adamın penceresine gitmiş:

- "Bak! Soğuklar da başladı, üşüyorum dışarıda. Aç şu pencereyi, al beni içeri! Yoksa, sıcak yerlere göç etmek zorunda kalırım. Çünkü, ben ancak sıcakta yaşarım. Pişman olmazsın, seni eğlendiririm. Birlikte yemek yeriz, bak hem sen de yalnızsın! Yalnızlığını paylaşırım..." demiş.

Bazıları, gerçekleri duymayı sevmezmiş. Adam, bu yalnızlık sorununa içerlemiş. Pek bir sinirlenmiş.

- "Ben, yalnızlığımdan memnunum!" demiş... Kuştan, onu rahat bırakmasını istemiş. Düpedüz kovmuş. Kırlangıç, son denemesinden de başarısızlıkla çıkınca, başını önüne eğmiş, çekip gitmiş.

Yine aradan zaman geçmiş. Adam, önce düşünmüş, sonra itiraf etmiş:

- "Hay benim akılsız başım" demiş.

- "Ne kadar aptallık ettim! Beklenmedik bir anda karşıma çıkan bir dostluk fırsatını teptim. Niye onun teklifini kabul etmedim ki? Şimdi böyle kös kös oturacağıma, zevkli vakit geçirirdik birlikte."

Pişman olmuş olmasına ama iş işten geçmiş. Yine de kendini rahatlatmayı ihmal etmemiş:

- "Sıcaklar başlayınca, kırlangıcım nasıl olsa yine gelir. Ben de onu içeri alır, mutlu bir yaşam sürerim."

Ve çok uzunca bir süre, sıcakların gelmesini beklemiş. Gözü yollardaymış. Yaz gelmiş, başka kırlangıçlar gelmiş. Ama... Onunki hiç görünmemiş!

Yazın sonuna kadar penceresi açık beklemiş ama boşuna. Kırlangıç, yokmuş!

Gelen başka kırlangıçlara sormuş ama gören olmamış. Sonunda, danışmak ve bilgi almak için bir bilge kişiye gitmiş.

Olanları anlatmış. Bilge kişi, gözlerini adama dikmiş ve demiş ki:

- "Kırlangıçların yaşamı, altı aydır..."

* * * * *

Yaşamda bazı fırsatlar vardır, yalnızca bir kez elimize geçer ve değerlendiremezsek uçup gider.

Yaşamda bazı kişiler vardır, sadece bir kez karşımıza çıkar, değerini bilemezsek kaçıp gider. Ve asla geri gelmezler. )


- DEĞERLEMEK ile DEĞERLENMEK ile DEĞERLENDİRMEK ile DEĞERSİZLEŞMEK ile DEĞERLENEBİLMEK ile DEĞERSİZLEŞTİRMEK ile DEĞERSİZLEŞEBİLMEK ile DEĞER ile DEĞERLİ/LİK ile DEĞERSİZ/LİK ile DEĞER KATMA ile DEĞER DÜŞÜMÜ ile DEĞER KURAMI ile DEĞER ANALİZİ ile DEĞER ARTIRMA ile DEĞER DÜŞÜRME ile DEĞER YARGISI ile DEĞERLİ KAĞIT ile DEĞER DÜŞÜRÜMÜ ile DEĞERLER DİZİSİ


- DEĞERLENDİREBİLMEK ile DEĞERLENDİRİVERMEK


- DEĞERLENDİRME YAPMAK ve/için/< HAKİKATLERİ BİLMEK


- DEĞERLENDİRME ile/ve/> ANLAMLANDIRMA


- DEĞERLENDİRME ile DEĞERLENDİRİCİ

( ASSESSMENT vs. ASSESSOR )

( ارزيابي ile وضع ماليات ile اظهارنظر ile ارزياب )

( ARZYABY ile VAZE MALYAT ile EZEHARNAZAR ile ARZYAB )


- DEĞERLENDİRME ile DEĞER-LENDİRME


- DEĞERLENDİRME ile DEĞERLENDİRMEK ile DEĞERLEME UZMANI

( APPRAISAL vs. APPRAISE vs. APPRAISER )

( تخمين ile ارزشگزاري ile تقويم ile ديد زدن ile تعيين قيمت کردن ile مقوم ile ارزياب )

( TAKHAMYNE ile ARZESHGAZARY ile TAGHOYM ile DYD ZADAN ile TAEYYNE GHYMAT KARDAN ile MOGHOOM ile ARZYAB )


- DEĞERLENDİRME ile HESAPLAMA

( TO ESTIMATE vs. TO RECKON )


- DEĞERLENDİRME ile NİTELENDİRME

( TO ESTIMATE vs. TO CHARACTERIZE/TO DESCRIBE )


- DEĞERLENDİRME ile/ve/değil/||/<>/> TEKLİF


- DEĞERLENDİRMEK ile DEĞERLENDİRME

( EVALUATE vs. EVALUATION )

( تقويم کردن ile ارزيابي کردن ile ارزيابي )

( TAGHOYM KARDAN ile ARZYABY KARDAN ile ARZYABY )


- DEĞERLENDİRMELİ!


- DEĞERLENİVERMEK ile DEĞERLENDİRİLMEK


- DEĞERLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- DEĞER/LER ile/ve/<> KAVRAM/LAR

( Uğruna yaşanılacak kavramlar. İLE/VE/<> ... )

( VALUE/S vs./and/<> CONCEPT/S )


- DEĞER/LER ile/ve/<> TARİH

( VALUE/S vs./and/<> HISTORY )


- DEĞER/LER ile/ve/<> TARİH

( VALUE/S vs./and/<> HISTORY )


- DEĞERLERİ BELİRLEMEK değil/yerine/< DEĞERLERİN, BİZİM İÇİN DEĞERİ


- DEĞERLERİMİZİ, ÇÖP DURUMUNA DÜŞÜRMEK değil/yerine ÇÖPLERİMİZİ, DEĞER DURUMUNA ÇIKARMAK


- DEĞERLİ OLAN BİR ŞEYİ/ŞEYLERİ SEVMEK ile/ve/<>/değil/yerine DEĞERİ SEVMEK

( [not] TO LOVE WHICH ARE VALUED vs./and/<>/but TO LOVE THE VALUE
TO LOVE THE VALUE instead of TO LOVE WHICH ARE VALUED )


- DEĞERLİ OLDUĞUNDAN ÖNEMLİ ile/değil/yerine ÖNEMLİ OLDUĞUNDAN DEĞERLİ


- DEĞERLİ TAŞ/CEVHER ile/ve/<> GANG[Alm.]

( ... İLE/VE/<> Bir maden cevherini, bir değerli taşı saran değersiz madde. )


- DEĞERLİ TAŞ/MÜCEVHER:
YARI DEĞERLİ ile/ve/||/<>/> DEĞERLİ


- DEĞERLİ ile/ve/||/<> GÜÇLÜ


- DEĞERLİ/LİK / DEĞERSİZ/LİK ile/ve/değil/yerine/<> GEÇERLİ/LİK / GEÇERSİZ/LİK


- DEĞERLİLİK ile/ve/||/<> YARATICILIK


- DEĞERSİZ ile YALIN/BASİT

( KIYTIRIK: Değersiz, bayağı, basit. )

( WORTHLESS vs. SIMPLE )


- DEĞERSİZ/"KÜÇÜK" GÖRMEK ile/değil UZAK(LAŞMIŞ) OLMAK

( [not] TO SEE WORTHLESS/LITTLE vs./but TO (HAD) BEEN FARAWAY )


- DEĞERSİZLEŞİR ile/ve/||/<> YOLDA KALIR ile/ve/||/<> YALNIZLAŞIR ile/ve/||/<> TÜKENİR ile/ve/||/<> BİLGİSİZ SAYILIR

( Her durumunu anlatan. İLE/VE/||/<> Herkese güvenen. İLE/VE/||/<> Her sırrını açığa vuran. İLE/VE/||/<> Her becerisini ortaya döken. İLE/VE/||/<> Her bildiğini söyleyen. )


- [ne yazık ki]
DEĞERSİZLEŞTİRME ile/ve/||/<> AŞAĞILAMA ile/ve/||/<> SUÇLAMA


- DEĞERSİZLEŞTİRMEK ile/değil ÖNCELİK (BELİRLEMEK)


- DEĞERSİZLİK ile/değil/sadece REDDEDİLMEK


- DEĞİL!!!


- Değil! de DİNLE!!!


- Değil! de, SUS!!!


- DEĞİL ile BİLE DEĞİL


- DEĞİL["DİİL/DEYİL" değil!] ile BİLE DEĞİL

( NOT vs. EVEN NOT )


- DEĞİL ile/ve HAYIR!

( NOT vs./and NO )


- DEĞİL ile OLMAMA

( NOT vs. NON-BEING )


- DEĞİL ile OLMAYAN

( NOT vs. UN )


- DEĞİL ile/ve/değil/yerine YERİNE


- DEĞİL ile "YOK"


- DEĞİLDİRLER değil DEĞİLLERDİR


- DEĞİLLEME ve/> AŞKINLIK


- DEĞİLLEME ve BÜTÜNLÜK

( NEGATION and INTEGRITY )


- DEĞİLLEME ve DEĞİLLEYEREK

( NEGATION and IN NEGATION )


- DEĞİLLEME = NEFİY, İNKÂR, SELB = NEGATION[İng., Fr., Alm.] = NEGATIO[Lat.] = APOPHASIS[Yun.]


- DEĞİLLEMELİ!


- DEĞİLLİK ile ...

( NEGATIVE )


- DEĞİL/LİK ile/ve OLAMAZ/LIK

( NEGATION vs./and NOT POSSIBLE, IMPOSSIBILITY )


- Çince değil TÜRKÇE KONUŞ!!! -değil


- DEĞİM ile DEĞİMLİ ile DEĞİMSİZ/LİK


- DEĞİM/LİYÂKAT ile HAK EDİŞ


- DEĞİM/LİYÂKÂT ile/ve/değil LÜTÛF

( Bazı nasip olanlar/olabilecekler, liyâkat ile değil lütûfladır. )


- DEĞİN ile DEĞİN ile DEĞGİN

( "...'ya kadar/dek" gibi bir işin/durumun sona erdiği/ereceği zamanı/yeri gösteren sözcük. İLE Sincap. İLE İlişkin, üstüne, ait, dair. )