
Öncelikli FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 9.273 başlık/FaRk ile birlikte,
9.273 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(14/38)
- ETKİ ile/ve/<> PAY
( EFFECT vs./and/<> PORTION, EQUAL PART )
- ETKİ ile/ve/<> TEPKİ
( EFFECT vs./and/<> REACTION )
- ETKİ/LEME ile ENGEL/LEME
( Engeller bir ölçüde kalktığında, O, bir anda içinize doğar. )
( Sana engel olmaya çalışanlar, başaracağına, en çok inananlardır. )
( It will dawn on you suddenly, when the obstacles are removed to some extent. )
( IMPRESS vs. HINDRANCE/OBSTRUCTION )
- ETKİLEMEK ile/ve/<> "TAMAMLAMAK
- ETKİLENMEK ile ALIMLAMAK
( TO GET IMPRESS vs. TO TAKE )
- ETKİLENMEK ile/ve/> ESİNLENMEK
( TO GET EFFECTION vs./and/> TO BE INSPIRED )
- ETKİLEŞİM ile/ve DEĞİŞİM
( INTERACTION vs./and ALTERATION )
- ETKİLEŞİM ile/ve DÖNÜŞÜM
( INTERACTION vs./and TRANSFORMATION )
- ETKİLEŞİM ile/ve/değil/yerine ETKİNLEŞMEK
( Duygusallık. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Koşulsuz sevgi. )
( Alışveriş. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Veriş. )
( [not] REACTIVE vs./and/but ACTIVE
ACTIVE instead of REACTIVE
[not] Emotional. WITH/AND/BUT Unconditional love. )
- ETKİLEŞİMLİ ve/||/<> DEVİNGEN
- ETKİLEŞME ile/ve KAYNAŞMA
( INTERACTION vs./and TO COMBINE )
- ETKİLEYİCİ ile/ve BELİRLEYİCİ
( IMPRESSIVE vs./and DETERMINER )
- ETKİLEYİCİ ile "DOKUNAKLI"
- ETKİLEYİCİ ile/ve DÖNÜŞTÜRÜCÜ
( IMPRESSIVE vs./and TRANSFORMER )
- ETKİLİ ile/ve ETKİLEYİCİ
( EFFECTIVE vs./and IMPRESSIVE )
- ETKİLİLİK ile/ve/<> YERELLİK
- ETKİN ile/ve BASKIN
( AFFECTIVE vs./and DOMINANT )
- ETKİN ile/ve EGEMEN
( Egemen de/bile, egemenliğinin egemenliği altındadır. )
( ... ile/ve ALİİ SİLİ )
- ETKİN ile ETKEN
- ETKİNLİK ile/ve/değil/yerine/> ÜRETİM
( [not] ACTIVITY vs./and/but TO PRODUCE
TO PRODUCE instead of ACTIVITY )
- ETKİNLİK ile/ve ÜRETKENLİK
( ACTIVITY vs./and PRODUCTIVITY )
- ETKİNLİK/FİİL ile/ve DAVRANIŞ ile/ve EYLEM
( İş üretir. Durumu değiştirmektir. İLE/VE Psişik durumların dışavurumu. İLE/VE Bilinçli, amaçlı etkinlik. )
- ETMEN" ile/değil ETMEYİN
- ETMEN ile BİLEŞEN
- ETRAFINDA:
"ÇOK KİŞİ" değil/yerine (SADECE) KİŞİ/ADAM
- ETÜT/ETÜD[Fr. < ETUDE] değil/yerine/= ÇALIŞMA
( Herhangi bir konuda yapılan inceleme, araştırma. | Ön çalışma. | Belirli bir konuyu inceleyen, araştıran yapıt ya da yazı. | Öğrencilerin, bir belletmenin gözetimi, denetimi altında ders çalışması, mütalaa, müzakere. )
- EV ile/ve/değil/||/<>/< KOMŞU
( Alma. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Al. )
- EVET ile MUTLAKA
( YES vs. ABSOLUTELY )
- EVİNİ ve/||/<>/< ZİHNİNİ/KALBİNİ
( Konuk gelecekmiş gibi temiz tut! VE/||/<>/< Ölüm gelecekmiş gibi temiz tut! )
- EVLİLİK ile/ve/değil/<>/< AŞK
( Akit ile. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Ahit ile. )
( Tanık, rızâ, onay ister. İLE/VE/<>/< Ahde vefâ edecek bir kalp yeterlidir. )
- EVLİLİKLERİN SONLANMASI:
"AŞKIN BİTMESİ" değil/ne yazık ki/< ARKADAŞLIĞIN OLMAMASI
- EVREN ile/ve BEN/KİŞİ
( UNIVERSE vs./and ME/PERSON )
- EVRENSEL AKIL ile/ve/<> BİREYSEL AKIL
- EVRENSEL DİL ARAYIŞI ile/ve/||/<>/> YETER NEDEN İLKESİ
( LEIBNIZ )
- EVRENSEL ile KÜRESEL/KÜREVİ
( ÂLEM-ŞÜMÛL ile ... )
( UNIVERSAL vs. GLOBAL )
- EVRENSEL ile/ve ORTAK
( UNIVERSAL vs./and COMMON )
- EVRENSEL ile/ve/değil/yerine PAYLAŞILAN
( [not] UNIVERSAL vs./and/but SHARED
SHARED instead of UNIVERSAL )
- EVRENSELLEŞTİRME ile/ve SONSUZLAŞTIRMA
( UNIVERSALIZATION vs./and TO GET INFINITE )
- EVRENSEL/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<> KALICI/LIK
- EVRİM:
DOĞAL SEÇİLİM KURAMI/ÖRNEĞİ ile/ve/değil/yerin/<>/>< DAYANIŞMA(SYMBIOSIS) KURAMI/ÖRNEĞİ
( Ekvator bölgesinde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Sibirya'da. )
( CHARLES DARWIN ile/ve/değil/yerine/<>/>< PYOTR KROPOTKIN[09 Aralık 1842 - 08 Şubat 1921] )
- EVRİM ile/ve/değil/yerine DEĞİŞİKLİK
( [not] EVOLUTION vs./and/but ALTERATION
ALTERATION instead of EVOLUTION )
- EVRİM ile/ve/değil/yerine DEĞİŞİM
( [not] EVOLUTION vs./but ALTERATION
ALTERATION instead of EVOLUTION )
- EVVELA[Ar.] değil/yerine/= ÖNCE/İLKİN/ÖNCELİKLE/İLK ÖNCE
- EYLEM/FİİL ile/ve ETKİNLİK/FAALİYET
( Tek. İLE/VE Çok. )
( Somut. İLE/VE Soyut. )
( Fizikteki simgesi: S )
( ACTION vs./and ACTIVITY )
- EYLEM/HAREKET ve/||/<>/>/< SAĞALTIM/TEDAVİ/ŞİFÂ
- EYLEM:
[hem/ne] SONLULUK ile/ve/||/<>/hem de/ne de SONSUZLUK
- EYLEM:
ÖZEN ve/||/<> DİSİPLİN
- EYLEM:
US/AKIL ve/+/||/<> İSTENÇ/İRÂDE
- EYLEM ve/||/<>/> ANDA OLMAK ve/||/<>/> KENDİLİĞİNDENLİK ve/||/<>/> YARATICILIK
- EYLEM ve BİRLİK
( ACTION and UNITY )
- EYLEM ile/ve/değil/yerine BÜTÜNLÜK İÇİNDE EYLEM
( [not] ACTION vs./and/but ACTION IN THE INTEGRITY
ACTION IN THE INTEGRITY instead of ACTION )
- EYLEM ve/<>/>< DÜŞÜNME
- EYLEM ile/değil EYLEME(K)
- EYLEM ile/ve/değil/||/<>/< EYLEMİN DEĞERİ
( Bilim. | Sanat. | Fizik/doğa. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Felsefe. )
- EYLEM ile/ve ÖZGÜRLEŞTİRİCİ EYLEM
( O, ırmağa götürür fakat geçiş size aittir. )
( It will take you to the river, but the crossing is your own. )
( ... ile/ve SATSANG )
- EYLEM ile/ve UYGULAMA
( Doğruluk ve eylemin birliği! )
( Bencil olmayan ve arzudan arınmış eylem! )
( ACTION vs./and TO APPLY
Union of righteousness and action!
Unselfish and desireless action! )
- EYLEM ve/||/<>/> YOL GÖSTERİCİ/LİK
- EYLEM/FİİL ve/> KEMÂL
- EYLEMSİZ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE ile/değil/yerine EYLEMLİ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE
( El duası olmadan, dil duası olmaz. )
( Yaparak başarırsınız, tartışıp çekişerek değil. )
( Kalbi değiştiren eylemdir. )
( Herşey yapıldığında zihin sessiz kalır. )
( Sağlam bir anlayışa sahip bir kişi, eylemden sakınmaz. )
( İnandığınızı yapın ve yaptığınıza inanın. Başka her şey enerji ve zaman savurganlığıdır. )
( Evinizin eşiğini temizlemeden, komşunuzun damındaki kardan şikâyet etmeyiniz. )
( [not] THOUGHT/TO THINK WITHOUT ACTION vs./but THOUGHT/TO THINK IN ACTION
THOUGHT/TO THINK IN ACTION instead of THOUGHT/TO THINK WITHOUT ACTION
By doing you succeed, not by arguing.
A change of heart is action.
When all is done, the mind remains quiet. )
- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve DEVİM/DİNAMİK
( DIALECTIC vs./and DYNAMIC )
- EYTİŞİM(DİYALEKTİK) ve/||/<> GÖRELİLİK ve/||/<> HOLOGRAFİK EVREN ve/||/<> SİBERNETİK ve/||/<> KUVANTUM
- EYTİŞİM ile/ve KAVRAMSAL EYTİŞİM
- EYTİŞİM/DİYALEKTİK:
DOĞAL ile/ve/||/<> TARİHSEL
- EZBER ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLGİ
- EZBERCİ/LİK ile/değil/yerine HAZIRCI/LIK
- FAHİŞ[Ar.] değil/>< NARH[Fars.]
( Ölçüyü aşan, aşırı, çok fazla. | Ahlâka ve törelere uygun olmayan. DEĞİL/>< Tüketiciyi korumak amacıyla, özellikle zorunlu gereksinme maddeleri için devletçe saptanan fiyat. )
- FAİL ve KÂBİL
- [ne yazık ki]:
FAİZ ve/||/<>/>/< BİLGİSİZLİK
- FAİZ ile HİZMET
( INTEREST vs. SERVICE )
- [ne yazık ki]:
FAİZ ile/değil/yerine/>< ÜRETİM(EKİN/KÜLTÜR)
- FAKİR[Ar.]/ÇIGAY[dvnlgttrk] değil/yerine/= YOKSUL
- FAKİR/LİK ile/değil PARASIZ/LIK
- FÂNÎ:
YOK değil GEÇİCİ
- FARK ETMEK ile/ve/<> DOĞRULAMAK
- FARK ETMEK ile/ve/||/<>/> FARK GETİRMEK
- FARK:
"ÜSTÜNLÜK"/"OLUMSUZLUK"/"YIKICI"
değil
AYRIM/ARTI/EK/ÖZELLİK/YAPICI
- FARK YARATMA ÇABASI yerine BÜTÜNÜ GÖRMEYE ÇALIŞMAK
( TRYING TO SEE ENTIRE instead of TO STRIVE "TO CREATE DIFFERENCE" )
- FARK ile AYKIRILIK(PARADOKS)
( "Ben, her zaman yalan söylerim." [Epimenides] )
( DIFFERENCE vs. PARADOX )
- FARK ile ÇELİŞKİ
( DIFFERENCE vs. DISCREPANCY )
- FARK ile/ve/<>/= CEM
- FARK ile/ve DERİNLİK
( DIFFERENCE vs./and DEEPNESS )
- FARK ile/ve/değil DİZİLİM
( [not] DIFFERENCE vs./and/but STRING )
- FARK ile/ve MESAFE
( DIFFERENCE vs./and DISTANCE )
- FARK ile/ve/||/<> MÜBÎN[Ar. BEYN/BEYÂN]
( ... İLE/VE/||/<> İyiyi, kötüyü [hayr'ı, şer'i] ayıran/ayırabilen. | Açık, apaçık, belirli. )
- FARK ile/ve/değil/yerine/en azından ORTAK NOKTA
( [not] DIFFERENCE vs./and/but COMMON POINT
COMMON POINT instead of DIFFERENCE )
- FARKETMEK ile/ve/<> FARK'I FARKETMEK
( AWARENESS vs./and/<> TO NOTICE OF THE DIFFERENCE )
- FARKINDALIK ve/||/<>/< ÂN'A ODAKLANMA
- FARKINDALIK ile/ve/< BİLMEMEK
( Farkındalığın ilk koşulu, bilmemektir. )
- FARKINDALIK ile/ve/<> DAYANIŞMA
( AWARE/NESS vs./and/<> SOLIDARITY )
- FARKINDALIK ve/||/<>/>/< DENEYİMLEME
- FARKINDALIK ile/ve/||/<> DUYARLILIK
- FARKINDALIK ve/||/<> DUYGULARIN TANIMLANMASI
- FARKINDALIK ile/ve/<> İÇ GERİLİM
- FARKINDALIK ile/ve/||/<>/> OLGUNLAŞMA
- FARKINDALIK ile/ve/||/<>/> PLANLANMIŞ FARKINDALIK
- FARKINDALIK ile/ve/<> SEVGİ
( Farkındalık dinamiktir, sevgi ise varoluştur. )
( Farkındalık, eylem halindeki sevgidir. )
( AWARENESS vs./and/<> LOVE
Awareness is dynamic, love is being.
Awareness is love in action. )
- FARKINDALIK ile/ve/<> SORUNSALLIK
- FARKINDALIK ve/||/<> TUTUM ve/||/<> ÖZGÜNLÜK
( AWARENESS and/||/<> ATTITUDE and/||/<> AUTHENTICITY )
- FARKINDALIK ve/<> ÜMİT
( Paylaş! VE/<> Aşıla! )
( Yeni yılda da, sağlıklı ve mutlu AN'lar yaşamak üzere, Farkındalık'larımızı paylaşıyor ve birbirimize, -en azından gülümseyerek :)- Ümit aşılamaya devam ediyoruz... :) )
- FARKINDALIK ile/ve/<> YOĞUNLAŞMA
( AWARENESS vs./and/<> TO BECOME DENSE )
- FaRkLaR KILAVUZU'NDA ÖNCELİKLER:
YARARLI ve/> ÖNCELİKLİ ve/> İNCELİKLİ
- FaRkLaR (Kılavuzu/"Sözlüğü") ile/ve/<> FARKINDALIK
( DiFfeReNCeS GUIDE/"DICTIONARY" vs./and/<> AWARENESS )
- FARK/LAR:
NESNEDE ile/ve/değil/||/<> GÖZLEMDE/KEŞİFTE
- FARKLAR ile/ve/değil/> FARKLILIK
( Farkın olumlu ya da olumsuz bir yönde olması/değerlendirilmesi gerekmeden sadece fark olarak! )
( TEFÂVÜT[< FEVT]: İki şeyin birbirinden farklı olması. | İki şey arasındaki fark.
BÎ-TEFÂVÜT/BİLÂ-TEFÂVÜT: Farksız. )
( [not] DIFFERENCES vs./and/but/> DIFFERENCE )
- FARKLAR ile/ve/<>/değil/yerine TEMEL/BELİRLEYİCİ FARKLAR
- FARKLI AÇILARDAN ve/||/<> BÜTÜNCÜL BAKMAK
- FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI ile/ve/değil/||/<> FARKLI BİR TANIM
- FARKLI DÜŞÜNMEK" ile/ve "GENİŞ DÜŞÜNMEK"
- FARKLI OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK) ile/ve/değil/yerine ADAM OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK)
- FARKLI OLMAK(/OLMAYA ÇALIŞMAK) ile/ve/değil/yerine FARK YARATMAK(/YARATMAYA ÇALIŞMAK)
- FARKLI ile AYRI
( Farklıdır fakat ayrı değildir. )
( Nesneler ve kişiler farklılardır, fakat, onlar, ayrı değillerdir. )
( Pencere kapalı ya da açık olabilir ama güneş her zaman parlar. Bu tamamen oda için bir fark oluşturur, güneş için ise hiç. )
( Ayrılık duygusunu kaldırın, çatışma kalmayacaktır. )
( Ancak ayrılıkçılık ve çıkarcılık dünyada gerçek ıstırabın ortaya çıkmasına neden olur. )
( DIFFERENT vs. SEPARATED
They are different, but not separate.
Things and people are different, but they are not separate.
The window may be closed, or open, the sun shines all the time.
Remove the sense of separateness and there will be no conflict. )
- FARKLI ile/ve DEĞİŞİK
( DIFFERENT vs./and VARIOUS )
- FARKLI ile/ve İDDİALI
( DIFFERENT vs./and ASSERTIVE )
- FARKLI ile/ve ÖZEL
( DIFFERENT vs./and SPECIAL )
- FARKLI ile/ve SIRADIŞI
( DIFFERENT vs./and EXTRAORDINARY )
- FARKLILAŞMA ve/||/<> ANLAMIN OLUŞMASI
- FARKLILIK ile AYRICALIK
( DIFFERENCY vs. PRIVILEGE )
- FARKLILIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRLİK
( Dilde, anlatımda/aktarımda, parçalarda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Gerçeklikte/hakikatte. )
- FARKLILIK ile/ve/<> FARKINDALIK
( Farklılık, sadece, farklı olmak isteğinden çıkmaz. Ancak, yaşam biçiminde (de) olursa farklılıktır. )
( DIFFERENCY vs./and/<> AWARENESS )
- FARK/LI/LIK ve IŞIK
- FARK/LI/LIK ile NİTELİK FARKI/FARKLILIĞI
( DIFFERENT/DIFFERENCY vs. DIFFERENCE/Y OF QUALITY )
- FARKLILIKLAR VE ÇİRKİNLİKLER ile/yerine FARKLILIKLAR VE GÜZELLİKLER
- FARKLILIKLAR değil FARKLAR
(
Kavram | Açıklama | Örnek Kullanım |
---|---|---|
Farklılık |
- Bir durum ya da nesnenin genel olarak farklı olma durmunu tanımlar. - Soyut bir kavramdır ve tekil olarak kullanılır/kullanılmalıdır. |
- "İki kültür arasındaki farklılık, oldukça dikkat çekiciydi." - "Tasarımlardaki farklılık, genel estetik anlayışından kaynaklanıyor." |
Farklar |
- Belirli iki ya da daha fazla nesne arasındaki somut ya da açık ayrımları tanımlar. - Nesne ya da tek tek gözlemlenebilen durumlar için yeğlenir. |
- "Bu iki öneri arasındaki farklar oldukça belirgindir." - "Renkler arasındaki farklar, hemen göze çarpıyor." |
"Farklılıklar" |
- En son/üst düşün(dür)me/soyutlama "-lık" ekinden sonra "-lar" çoğul ekinin kullanımı gereksiz/yanlıştır. Dil bilgisi hatasıdır. - Yerine "farklılık" ya da "farklar" yeğlenmelidir. |
- Hatalı örnek: İki çalışma arasındaki "farklılıklar", ayrıntılarıyla incelendi. - Doğru: İki çalışma arasındaki farklar, ayrıntılarıyla incelendi. |
( [not] DIFFERENCE but DIFFERENCES )
- FARKLILIKLAR ile/>< ÖZSEL OLANLAR
- FARK'TA KALMA ile ÖZDEŞLEŞME
( Eminliğin oluşmamasına düşürür. İLE Aklın, askıya alınmasına neden olur. )
- FAZİLET ile/ve EDÂ
- FAZÎLET ile/ve/||/<> MENFAAT ile/ve/||/<> MASLAHAT
( Bireyde. İLE/VE/||/<> Toplulukta. İLE/VE/||/<> Toplumda. )
- FAZÎLET ile/>< REZÎLET
- FAZLA BİLGİ ile FAZLADAN BİLGİ
( EXCESS INFORMATION vs./and EXTRA INFORMATION )
- FAZLA ile/ve ÇEŞİTLİ
- FAZLA ile/ve/değil ETKİN
( [not] EXCESS vs./and/but ACTIVE | EFFECTIVE )
- FAZLA ile/ve/değil GEREKSİZ
( [not] EXCESS vs./and/but UNNECESSARY )
- FAZLA ile/ve/değil HIZLI
( [not] EXCESS vs./and/but FAST )
- FAZLA ile/ve/yerine/değil YETERİNCE
( [not] EXCESS vs./and/but ADEQUATELY/SUFFICIENTLY
ADEQUATELY/SUFFICIENTLY instead of EXCESS )
- FAZLA/BOŞ/BOŞUNA ile/ve/değil/yerine GEREKLİ/LİK
- | FAZLALIK ve GEREKSİZ | ile/değil/yerine CANIMIZ
( Kenara çekilen. VE Ardımızda olan/kalan. İLE/DEĞİL/YERİNE Yanımızda olan, yanında olduğumuz. )
- FAZLALIK ile/ve AİDİYET
( EXCESS vs./and STATE OF BELONGING )
- FEDÂKÂRLIK:
YAPTIKLARIN ile/değil YAPMADIKLARIN
( Başkaları için. İLE/DEĞİL Kendin için. )
- FEDÂ(KÂRLIK) ile FERÂGAT
( Sadakat. İLE/VE/||/<> Sevgi. )
( Mal/dan vermek. İLE/VE/||/<> "Can vermek" ve candan vermek. )
( Babadan gelen. İLE/VE/||/<> Anneden gelen. )
( Bedel ödemek. İLE/VE/||/<> Muhabbet. )
- FEDÂKÂRLIK > FERÂGAT > AŞK
- FEDÂKÂRLIK ile "GERİ ADIM ATMA"
- FEDÂKÂRLIK ile KATLANMA
( EXTREME DEVOTION vs. TO BEAR )
- VAZGEÇME/FEDÂKÂRLIK[Ar.] değil/yerine/= ÖZVERİ, EL ÇEKME
( Temiz ve özverili bir hayat yaşayın, bu yeter. )
( Live a clean, selfless life, that is all. )
( EXTREME DEVOTION vs. SELF-SACRIFICE )
- FELSEFE:
AKLIN SORUNLARINA YANIT ARAMAK ve/<>/>
SORU(N)LARINA YANIT ARAMAK ve/<>/>
ETKİNLİK
( FELSEFE: Aklı kullanma sanatı. )
- FELSEFE:
BETİMLEME > KAVRAM
( Felsefe, betimlemeden, kavrama geçiştir. )
- FELSEFE DAĞI ile/ve/||/<> MATEMATİK ÇANTASI
- FELSEFE:
DÜŞÜNME BAĞLAMI ile/ve/<> BİLGİ TÜRÜ
- FELSEFE:
EĞİTİM ile/ve/değil/||/<>/> YETKİNLEŞTİRME
- FELSEFE:
İYİLİK ve/<> GÜZELLİK ve/<> DOĞRULUK
- FELSEFE/KAVRAM ANSİKLOPEDİSİNDE:
ARİSTOTELES ile/ve HEGEL
- FELSEFE:
NİTELİKLİ SORU, SORMA "SANATI" ile/ve/||/<>
NİTELİKLİ, SORU SORMA "SANATI"
- FELSEFE SİSTEMİ ile FELSEFİ DÜŞÜNCE TARZI
- FELSEFE TARİHİ ile/ve/değil DÜŞÜNCE TARİHİ
- FELSEFE:
ZEKÂYI ve/||/<>/> AKLI
( Keskinleştirmek amacıyla. VE/||/<>/> Yetkinleştirmek amacıyla. )
- FELSEFE ve/||/<> AŞK ve/||/<> SANAT
( "Evet!" diyememektir. VE/||/<> "Hayır!" diyememektir. VE/||/<> Soruyu anımsayamamaktır. )
- FELSEFE ile BENGİ BİLGELİK
( ... İLE HİKMET-İ HÂLİDA, CÂVİDÂN-I HIRED, PHILOSOPHIA PERENNIS )
- FELSEFE ve/||/<> BİLGE
( Gölgelerin, renkleri olduğunu öğretir. VE/||/<> Gölgelerin renklerini görebilir. )
- FELSEFE ile/ve BİLGELİK
- FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE
( Düşünce, düşünce başlar. [yere/aşağı düşünce!] )
( Bir yerini/dizini incitmeyen, düşünmeye başlamaz kolay kolay. )
( Dilin dilbilgisi. İLE/VE/<> Aklın dilbilgisi. )
( Yunan ökesi/dehası. VE Roma ökesi/dehası. )
( Aristoteles. İLE/VE Büyük İskender. )
( Tekillerden, tümeli görmeye çalışmak. İLE/VE Tekilde, tümeli görmek esastır. )
( Felsefe, matematiğin çalışma odasını, röntgen ışığıyla yansıtmaya çalışır. )
( Birleştirmek/birlikte tutmak gerekiyor. )
( Hayranlık. VE Hayret. )
( Zanaat. VE Teknokrasi, işçilik. VE İdeoloji. )
( İdeoloji. İLE/DEĞİL/YERİNE Felsefe. )
( Hayret. VE/<> Hayranlık. VE/<> Aşk. )
( Hikmet, teolojik; illet, metafizik; sebep, fizik nedenleri aramaktır. )
( Hikmet: Nasıl ise onu o biçimde bilmek. )
( Hikmet: Varolanları, nasılsa o biçimde ve tâkatı kadar bilmek. )
( Hikmet: Olgunlaşmayı istemek. )
( Hikmet: Doğada ve zamanda illetlendirmek. )
( Hikmet: Gizil durumda, tüm erdemleri içerir. )
( Hikmet Tanrısı: ENKİ )
( Hikmet: İstikmal el-Nefs. )
( Hikmet: "En Yüksek Hikmet". Onu kazanmış olmaya(onun iktinâ'ına) "'İlm", o ilme meleke kazanmış olmaya "Felsefe". )
( FELSEFE: KAVLÎ HİKMET )
( PHIL0-SOPHOS ile/ve SOPHOS )
( el-Hikmet: ilmun bi-a'yan'il-mevcudât alâ ma hiye fi'nefs'il emr bi-kaderi takat'il-beşeriyye )
( Fikir üretir. İLE/VE Tedbir üretir. )
( Nazarî hikmet. VE Amelî hikmet. )
( ... İLE HİKMET-İ HÂLİDA, CÂVİDÂN-I HIRED, PHILOSOPHIA PERENNIS )
( Genel felsefe eserlerinin adı olarak bu ad kullanılır. İLE/VE İlm-i mantık'ın başka bir adıdır. Pek çok mantık kitabı bu adı taşır. İLE/VE Abdurrahman Hazinî'nin eserinin adıdır. Eser, çekim ve cisimlerin özgül ağırlıklarından bahseder. Modern döneme kadar konuyla ilgili en önemli çalışmadır. İngilizce çevirisi de vardır. )
( Kişinin [ve evrenin] sorularına aklın sınırları içinde kalarak yanıt vermeye çalışmak. VE Anlama ilişkin soruların akıl ile değil kurguyla yapılacağına yönelik yaklaşımı felsefenin soruları içinde kalarak yanıtlamaya çalışmak. )
( GAZALİ ve KANT )
( Kişinin, kendine soru sormaya başlamasıyla devreye girer. )
( PHILOSOPHY vs./and THOUGHT )
- FELSEFE ile/ve/||/<> İNSAN
( vs./and/||/<> HUMAN/PERSON )
- FELSEFE ve/||/<>/> ÖZBİLİNÇ
- FELSEFE = PHILOSOPHY[İng.] = PHILOSOPHIE[Fr., Alm.] = PHILOSOPHIA(PHILIA:SEVGİ, SOPHIA:BİLGELİK)[Yun.] = FILOSOFIA[İsp.]
- FELSEFE ve/||/<> SANAT ve/||/<> KEŞİF
( Soyutlayarak[tenzih ederek]. VE/||/<> Benzeterek[teşbih ederek]. VE/||/<> Bireştirerek[tevhîd ederek]. )
( Akıl ile. VE/||/<> Hayal ile. VE/||/<> Kalp ile. )
- FELSEFE ile/ve/||/<>/< ŞAŞMA/HAYRET
( Felsefenin başlangıcı, şaşmadır/hayrettir. )
( )
- FELSEFE ile/ve/||/<> YORUMBİLİM
( Toplumu yapılandırır. İLE/VE/||/<> Bireyi yapılandırır. )
- FELSEFE('NİN "KUSURU"):
ÖNCESİ var SONRASI [yok]
( Öncesinin var olup ve fakat sonrasının olmaması. )
- FELSEFESİZ ...:
BİLİM ile SANAT ile HUKUK/DİN ile YAŞAM
( Kör. İLE "Süsleme". İLE "Kural". İLE Yaşanmamış. )
- FELSEFEYİ ANLAMAK ile/ve/||/<> FELSEFE İLE ANLAMAK
- FELSEFÎ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAVRAMSAL
- FERÂGAT AHLÂKI ile/ve/değil/yerine ANNELİK AHLÂKI
( [not] MORALS OF ABNEGATION vs./and/but MORALS OF MOTHER
MORALS OF MOTHER instead of MORALS OF ABNEGATION )
- FERÂGAT AHLÂKI > AŞK AHLÂKI
- FERÂGAT ETMEK ile ÖDÜN VERMEK
- FERÂGAT ve DÖNÜŞÜM
- FERÂGAT ve/> İŞTİYÂK ve/> AŞK
- FERÂGAT(BEZL) ile TERK
( Canına kıymazsan, seyahat etme! )
( ABNEGATION vs. ABANDONMENT )
- FERÂGAT ile/ve/<> TESLİMİYET
- FERAHLATMA ve/<> KOLAY(LIK)(ÂSÂN[Fars.])
- FERDİYET-İ SELÂSE:
ZÂT ve/||/<>/> İHTİYÂR/İRÂDE ve/||/<>/> SÖZ/EYLEM
- FİİL ile/ve AMEL
- BİLGİ:
FİİLÎ ve İNFİALÎ[YENİLENEN, TECEDDÜD EDEN]
( Bilinenden önce meydana gelen varolan bilgidir. VE Bilinenden sonra meydana gelen bilgidir. )
( Bilgi, bilinenden öncedir. VE Bilgi, bilinenden sonradır. )
( Bilgi, bilineni yaratıyor. VE ... )
- FİKİR değil/yerine/= DÜŞÜNCE
- FİKİR ile TEZÂHÜR
( IDEA vs. TO APPEAR )
- FİKİR ile/ve/yerine VİCDAN
( IDEA vs./and CONSCIENCE
CONSCIENCE instead of IDEA )
- FİKİR ve/> ZİKİR ve/> ŞÜKÜR
- FÎKRÎ ile LAFZÎ(MANTIK/NUTK(Düşünme-Konuşma)'da)
( Lafzî nutk, insan gövdesinin bir örgeni olan dilden kaynaklanarak, gövdenin öteki bir örgeni olan kulağa ulaşan ses ve yazaçlardan(hecelerden) oluşur; dolayısıyla cisim ve duyularla ilgilidir. Bu yüzden kelâmın ne olduğu, nasıl oluştuğu, anlamı nasıl gösterdiği(delâlet) vb. konuların mantık çerçevesinde incelenmesine Dil Mantığı(İlmu'l-Mantıki'l-luğavî) adı verilir. İLE Fikrî nutk ise, insan zihninin(nefs) var olanların anlamını özleri itibariyle tasavvurundan başka bir şey olmayıp ruh ve akılla ilgilidir. Bu bağlamda zihnin varlıkların anlamlarını özleri itibariyle idrâki, ilham ve vahyin keyfiyeti gibi konuların mantık çerçevesinde ele alınıp incelenmesine de Felsefî Mantık (İlmu'l-Mantıki'l-felsefî) denilir. )
- FİLİZ ile/ve KIVILCIM
( "SHOOT" vs./and "SPARK" )
- FİLOZOF ile BİLGE
- FIRSAT ile/ve ORTAM
( OPPORTUNITY vs./and AMBIENCE IN POTENTIAL )
- FIRSAT ile/ve ŞANS
( OPPORTUNITY vs./and CHANCE )
- FIRSAT ile/ve VESİLE
( OPPORTUNITY vs./and CAUSE )
- FIRSATÇILIK ile/değil/yerine YARARCILIK
( [not] OPPORTUNISM vs./but PRAGMATISM
PRAGMATISM instead of OPPORTUNISM )
- FİTNE ile/değil/yerine/>< FİTRE
- FITRAT ve HANİF
( Donanım. Varlık. VE Birliğe getirmek. )
( Aslî olan, kişinin fıtratında varolandır. )
- FİTRE ile/ve SADAKA
( Ramazan ayı boyunca. [Bayram namazına kadar] İLE/VE Ramazan ayı dışında. )
( ... İLE/VE Tüm nesne/bitki/hayvan ve hizmetler. )
- FİZİBİLİTE değil/yerine/= YAPILABİLİRLİK/UYGULANABİLİRLİK
- FİZİK İLKELERİ ile/ve/||/<>/> MACH İLKELERİ
( ... İLE/VE/||/<>
Mach 0. Evren, uzaktaki galaksilerin ortalama hareketiyle temsil edildiği üzere, yerel eylemsiz çerçevelere göre dönmez.
Mach 1. Newton’ın kütleçekim sabiti, G, dinamik bir alandır.
Mach 2. Boş bir uzayda bulunan cismin eylemsizliği yoktur.
Mach 3. Yerel eylemsizlik çerçeveleri kozmik hareketten öyle etkilenmiştir ki evrendeki maddenin ortalama hareketi yerel eylemsiz çerçevelerine göre dönmez biçimde görülür.
Mach 4. Evren uzaysal olarak kapalıdır.
Mach 5. Evrenin toplam açısal momentumu, momentumu ve enerjisi sıfırdır.
Mach 6. Maddenin eylemsizliğini evrendeki madde dağılımı belirler.
Mach 7. Evrendeki tüm maddeyi alırsanız, uzay da kalmaz.
Mach 8. Bu sayı bir mertebesinde kesin bir sayıdır. Burada evrenin ortalama yoğunluğu, Newton'un kütleçekim sabiti ve Hubble zamanıdır.
Mach 9. Mutlak hiçbir yapı yoktur.
Mach 10. Sistemin geneline yapılan ötelemeler ve döndürmeler gözlemlenemezdir. )
- FİZİK - > ANLAM <- METAFİZİK
( PHYSICS -> MEANING <- METAPHYSICS )
- FİZİK ile/ve/||/<>/> KİMYA ile/ve/||/<>/> DİRİMBİLİM
( [nesne ...] Kımıldamıyorsa. İLE/VE/||/<>/> Kokuyorsa. İLE/VE/||/<>/> Kımıldıyorsa. )
( ... ile/ve/||/<>/> 1790'dan sonra. ile/ve/||/<>/> 1850'den sonra. )
- FİZİK ve/||/<> ÖNCELİKLİLER
( Açısal hız: Bir nesnenin bir eksen etrafında dönme oranı.
Açısal ivme: Bir nesnenin açısal hızının birim zamanda değişme oranı.
Açısal momentum: Bir nesnenin bir eksen etrafında dönmesinden kaynaklanan momentum.
Ağırlık: Bir nesnenin yerçekimi gücüyle çekilmesi sonucu oluşan güç.
Basınç: Bir yüzeye dik olarak uygulanan gücün birim alana düşen ölçüsü.
Basit makine: İş yapmayı kolaylaştıran ya da değiştiren yalın bir aygıt.[kaldıraç, makara, eğik düzlem, vida, kama ve çark dişli]
Çalışma: Bir gücün, bir nesne üzerinde yaptığı yer değiştirme ölçüsü.
Çekim gücü: İki nesne arasındaki kütlelerine orantılı olarak çekici güç.
Dalga: Bir ortamda enerjinin ya da bozulmanın yayılması.[ses dalgaları, ışık dalgaları, su dalgaları ve sismik dalgalar]
Dalga boyu: Bir dalga biçimindeki iki ardışık tepe ya da çukur arasındaki uzaklık.
Devinim denklemleri: Değişmeyen ivmeli hareketleri tanımlayan matematiksel denklemler. [x = x0 + v0t + (1/2)at2 ya da v = v0 + at gibi denklemler hareket denklemleridir]
Dönme hareketi: Bir nesnenin, bir eksen etrafında dönmesi.
Durağanlık(atâlet): Bir nesnenin hareket durumunu koruma eğilimi.
Durağanlık momenti: Bir nesnenin durağanlığının(atâletinin) dönme hareketine karşı gösterdiği direnç oranı.
Elektrik akımı: Bir iletken içinde elektronların bir yönde akışı.
Elektrik olanağı: Bir elektrik yükünün, bir noktadaki elektrik alanından kaynaklanan olağan enerjisi.
Elektrik yükü: Bir nesnenin elektrik güçlerine maruz kalma özelliği.[artı ya da eksi olabilir]
Elektromanyetik dalga: Elektrik ve manyetik alanların birlikte yayılan dalga biçimi.[Işık, radyo dalgaları, mikrodalgalar, kızılötesi, morötesi, X ışınları ve gama ışınları vb.]
Elektromanyetik indüksiyon: Bir iletkenin devinimi ya da manyetik alanın değişimi sonucu oluşan elektrik akımı ya da gerilimi.
Elektromanyetizma: Elektrik ve manyetizma arasındaki ilişkiyi inceleyen fizik dalı.
Elektron: Atomun çekirdeğinin etrafında dönen negatif yüklü temel parçacık.
Enerji: Bir nesnenin ya da düzenin iş yapabilme olanağı.
Eylemsizlik gücü: Devinimli bir gönderim çerçevesinden bakıldığında ortaya çıkan sanal güç. [dönen bir platformda duran bir kişiye etki eden merkezkaç gücü ya da fren yapan bir araçta öne doğru fırlayan bir yolcuya etki eden durağanlık[atâlet] gücü]
Foton: Işığın ya da elektromanyetik radyasyonun en küçük enerji paketi.[Işığın hem dalga hem de parçacık özelliği gösterdiğini kanıtlayan kuantum mekaniğinin temel kavramlarından biridir]
Frekans: Bir dalga ya da titreşimin birim zamanda tekrarlanma sayısı.
Frenleme ışınımı: Hızlı devinen yüklü bir parçacığın yönünü değiştirdiğinde yaydığı elektromanyetik radyasyon. [X ışınları üretmek için kullanılır]
Genlik: Bir dalga ya da titreşimin en yüksek seviyedeki sapma oranı.
Gerilme gücü: Bir nesneye uygulanan gücün, nesneyi uzatmaya çalışması. [bir yayın iki ucuna uygulanan güçler, gerilme gücüdür]
Girişim: İki ya da daha fazla dalganın üst üste binmesi sonucu oluşan yeni dalga biçimi.
Güç: Birim zamanda yapılan iş ya da tüketilen enerji oranı.
Hız: Bir nesnenin konumunun birim zamanda değişme oranı.
İvme: Bir nesnenin hızının birim zamanda değişme oranı.
Kırılma: Bir dalganın, bir ortamdan ötekine girerken hızının ve yönünün değişmesi. [ışığın camdan geçerken kırılması ya da sesin sudan havaya geçerken kırılması]
Kinetik enerji: Bir nesnenin deviniminden kaynaklanan enerji.
Momentum: Bir nesnenin kütlesiyle hızının çarpımı.
Potansiyel enerji: Bir nesnenin konumundan ya da durumundan kaynaklanan enerji.
Tork: Bir gücün, bir eksen etrafında döndürme etkisi.
Uyumlu titreşim: Döngüsel ve sinüzoidal olan titreşim. [salınan bir sarkaç ya da yaylı düzen, uyumlu titreşim yapar]
Yansıma: Bir dalganın, bir yüzeyden geri sekip aynı ortama girmesi. [ışığın aynadan yansıması ya da sesin duvardan yansıması]
Yerçekimi olanağı: Bir nesnenin yerçekimi alanından kaynaklanan olağan enerjisi. )
- FİZİKÖTESİ ile/ve/||/<> VAROLUŞBİLİMLER ile/ve/||/<> VAROLUŞBİLİM ile/ve/||/<> VAROLUŞBİLİM
( Felsefede. İLE/VE/||/<> Felsefede. İLE/VE/||/<> Teknolojide. İLE/VE/||/<> Bilimde. )
( METAPHYSICS vs./and/||/<> ONTOLOGIES vs./and/||/<> ONTOLOGY vs./and/||/<> ONTOLOGY )
- GÜÇ (FİZİKSEL) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AKIL
- FİZİKSEL) NEDENSELLİK ile/ve/değil/||/<>/>/< ZİHİNSEL NEDENSELLİK
- FORM ile/ve/değil MORF
( SURET ile/ve/değil ŞEKİL )
( Biçimden soyutlanmış suret'in kalıcılığı olanaklı değildir.[Şekil'den mücerred suret'in bekâsı mümkün değildir.] )
( [not] FORM vs./and/but MORPH )
- FORMASYON[Fr., İng.] değil/yerine/= YETİŞİM
- FREN YAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> HIZ KESMEK
- FURKAN ile/ve/<> TEFRİK
- FÜYÛZÂT[< FEYZ] -ile
( BOLLUK, VERİMLİLİK, BEREKET | İLİM, İRFAN )
- GARİPSEMEK ile YADIRGAMAK
( TO FIND STRANGE vs. TO REGARD AS A STRANGER )
- GASP değil/yerine/>< FERÂGAT
- GAYB ile YOK/VAROLMAYAN
- GAYR değil/yerine AKIL
- GAYR/Î ile/değil GAYB/Î
- GAZETE ile/ve/||/<> RESMÎ GAZETE
- GEÇ GELEN/KALAN "ADÂLET" ile/değil/>< ADÂLET
( Geç gelen "adâlet", adâlet değildir! )
- GEÇ TANIMA/ANLAMA! değil/yerine GENÇKEN TANI/ANLA!
- GEÇ ile/ve GÜÇ
[BİR ŞEYİN:
GEÇ OLMASI ile/ve GÜÇ OLMASI/OLMAMASI]
( Olsun. İLE/VE Olmasın! )
- GECE-GÜNDÜZ (DÜŞÜNMEK, ÇALIŞMAK)
- GEÇERLİ BİLGİ ile GEÇERSİZ BİLGİ
( Bilginin yanlış olduğu yerde yorumun doğruluğu yanlışlığı konuşulmaz. / Usûlü yanlışın füruğu tartışılmaz. )
( VALID KNOWLEDGE/INFORMATION/DATA vs. INVALID KNOWLEDGE/INFORMATION/DATA )
- GEÇERLİLİK ile/ve/<> BAĞLAYICILIK
- GEÇERLİ/LİK ile/ve/= GERÇEK
( Gerçek, samimi eylemin meyvesidir. )
( Bİ-L-Fİ'L: Gerçekten. )
( VALID vs./and/= REAL
Truth is the fruit of earnest action. )
- GEÇERLİ/LİK ile/ve/değil GÜNCEL/LİK
- GEÇERLİLİK ve/||/<> TUTARLILIK ve/||/<> TARİHSELLİK
- GEÇERLİ/LİK ile/ve YARARLI/LIK
( VALID vs./and BENEFICIAL )
- GEÇERLİ/LİK ile/ve/<>/değil YETERLİ/LİK
- GEÇİCİ ÇÖZÜM ile/ve/değil/||/<>/< ARA ÇÖZÜM
- GEÇİCİ ile/ve ALDATICI
( TEMPORARY vs./and ILLUSION )
- GEÇİCİ ile/ve KALICI
( Kendi, istikrarlı, sabit olmayan bir zihinde, herhangi bir şey nasıl kalıcı olabilir? )
( Geçici olanın içindeki kalıcı olanı, gerçek olmayanın içinde gerçek olanı araştırın. )
( Geçicilik, gerçek olmayışın kanıtıdır. )
( Geçicilik, gerçekdışılığın en iyi kanıtıdır. )
( Olgun kişinin nutuğu, içerikli; yaşama biçimiyse kalıcı olmalıdır. )
( TEMPORARY vs./and PERMANENT
How can anything be steady in a mind which itself is not steady?
Enquire what is permanent in the transient, real in the unreal.
Transiency is the best proof of unreality. )
- GEÇİCİ ile/ve/değil ÖZEL
- GEÇİŞTİRMEK ile/ve/değil/yerine HIZLANDIRMAK
- GEÇMİŞ, "BUGÜNÜN UZANTISI" değil BUGÜN, GEÇMİŞİN UZANTISI
- GEÇMİŞ ile/ve/değil GEÇMİŞTEKİ
- GEÇMİŞ ile/ve/<>/> ŞİMDİ ile/ve/<>/> GELECEK
( Anılardadır. İLE/VE/<>/> Hayal gücündedir. )
( Değişmezdir. İLE/VE/<>/> Belirsizdir. )
( Değiştiremeyiz fakat bilebiliriz. İLE/VE/<>/> Bilemeyiz fakat değiştirebiliriz. )
( Constant. vs./AND/<>/> Unknown/indefinite.
In memory. vs./AND/<>/> In imagination.
We cannot change but we can/should know. vs./AND/<>/> We cannot know but we can/might/should change. )
( "Şimdi"ye odaklanmış olan bir şey, benimledir. Çünkü ben, sonsuz şimdiyim, an içinde var olanım. Şimdi olan olaya verdiğim de kendi gerçekliğimdir. )
( A thing focussed in the now is with me, for I am ever present; it is my own reality that I impart to the present event. )
( Nesneler ve düşünceler, sürekli değişmektedir. Şu anda olanın gerçek olduğu deneyimi ise asla değişmez; düşlerde bile. )
( Things and thoughts have been changing all the time. But the feeling/experience that what is now is real has never changed, even in dream. )
( PAST vs./and/<>/> FUTURE )
- GEÇMİŞ ile/ve/fakat/ne yazık ki SENDE/ONDA GEÇMEMİŞ
- GEÇMİŞE BAKMAK ve/<> GELECEĞİ KURMAK
- GEÇMİŞE SAPLANMAMAK ve/||/<> GELECEĞE ODAKLANMAMAK
- GEÇMİŞİ:
AYDINLATMAK ile/ve/||/<>/> ANLAMAK
( Tarih uzmanlarınca. İLE/VE/||/<>/> Her bir kişi, düşünür ve felsefe uzmanlarınca. )
- GEÇMİŞİ TOPARLAMAK ve/> GELECEĞİ BELİRLEMEK
( İkisi de, olabildiğince/olabildiği kadar. )
- GEÇMİŞİN, BİZİ BIRAKMAMASI değil/yerine/></> BİZİM, GEÇMİŞİ BIRAKMAMIZ
- GEÇMİŞİN KÖLESİ OLMAK değil/yerine/>< GELECEĞİN MİMARI OLMAK
- GEÇMİŞİNDE YAŞAMAK" ile/ve/<>
"GELECEKTE YAŞAMAK" |
değil/yerine/><
ŞU ANDA OLMAK
( | Pişmanlık, suçluluk, şikâyet, üzüntü ve kızgınlık yaşatır. İLE/VE/<> Kaygı, gerginlik, huzursuzluk yaşatır. |
DEĞİL/YERİNE/><
Özgürlük, neşe, hafiflik, bilgelik yaşatır. )
- GEÇMİŞİNİ ÖNEMSEMEMEK ile/ve/>/değil GEÇMİŞİNDEN GERİDE KALMAK
- GEÇMİŞTEN GELEN ile GEÇMİŞTEN KALAN
- GELECEĞİ "MERAK EDENLER"İN BAKACAKLARI:
"FALLAR/BURÇLAR" değil/yerine MEZAR(LIK)LAR
( Bin "merak", bir borcu (bile) ödemez. )
( Merak, kişinin, kendi başına (g)ördüğü bir "iştir". )
- GELEN ile/ve/=/||/<> GİDEN ile/ve/=/||/<> KALAN
( Üçü de "Bir"! [Fark yoktur, "aranmaz"/bulunmaz!] )
( ['e ...]
"Git" dememek. İLE/VE/=/||/<> "Kal" dememek. İLE/VE/=/||/<> ... )
- GELENEK ile/ve DİZGE
( TRADITION vs./and SYSTEM )
- GELENEK ve/> GELECEK
( TRADITION and/> FUTURE )
- GELENEK ile/ve/<> GEREKLİLİK
( TRADITION vs./and/<> NECESSITY )
- GELENEKSEL ile/ve/değil/yerine/||/<> KAVRAMSAL
- GELENEKTE:
SÜREKLİLİK ile/ve/<> TUTARLILIK
( CONTINUITY vs./and/<> CONSISTENCE :IN TRADITION )
- GELİP GEÇEN ile/ve/değil/yerine SÜREKLİLİK
itibarı ile 9.273 başlık/FaRk ile birlikte,
9.273 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(14/38)