
Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim
İNGİLİZCE'de
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA VE FARKINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
Bugün itibariyle 66754 başlık/FaRk yer almaktadır.
- AYRIM ile/ve İLİŞKİ
( DISTINGUISH vs./and RELATION )
- AYRIM ile/ve/<>/||/değil ÖTEKİLEŞTİRME
- AYRIM ile/ve SINIR
( DISTINGUISH vs./and BOUNDARY )
- AYRIM ile/ve/||/<>/< TANIM
( DIFFERENTATION vs./and/||/<> DEFINITION )
- AYRIM ile/ve/||/<>/< VERİ
- AYRIMLAR İÇİNDEKİ BÜTÜNLÜK
- AYRIMLI BİRLİK ile/ve AYRIMLI BİR ile/ve AYRIMSIZ TEK
- AYRIMLI BİRLİK ile/değil AYRIMLI, AŞILMIŞ BİRLİK
- AYRIMLI ÖZDEŞLİK ile/ve/<> BİREŞİM(TEVHİD)
- AYRIMSAMA ile/ve/||/<> YENİDEN ÜRETME ile/ve/||/<> TANIMA
- AYRINCA(Ar. İSTİSNÂ) ile/ve/||/<> ÖZEL ile/ve/||/<> BİREYSEL/MÜNFERİT
- AYRINCA/İSTİSNA ile/ve/||/<> ÖZGÜN/LÜK
- AYRINCA ile/değil/yerine ÖNCÜL
- AYRINTI/LAR ile/ve/yerine TEMEL İLKE/LER
( DETAIL/S vs./and BASIC PRINCIPLE/S
BASIC PRINCIPLE/S instead of DETAIL/S )
- AYRINTI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< (BİR/ALT) BAŞLIK
- AYRINTI ile AÇIKLAMA
- AYRINTI ile AYIRTI
( DETAIL vs. NUANCE )
- AYRINTI ile AYIRTI
( DETAIL vs. NUANCE )
- AYRINTI ile AYRIM
( DETAIL vs. DIFFERENTIATION )
- AYRINTI ve BASAMAK
( DETAIL and STEP )
- AYRINTI ile/ve DERİNLİK
( DETAIL vs./and DEEPNESS )
- AYRINTI ile/ve/||/<> GELECEK
- AYRINTI ile İNCELİK
( DETAIL vs. DELICACY )
- AYRINTI ile NÜANS
( ... İLE Resim sanatında renk ayrıntısı. )
( DETAIL vs. NUANCE
... WITH Color detail in art. )
- AYRINTI >< ÖLÜM
- AYRINTI ile/ve ÖZEL
( DETAIL vs./and SPECIAL )
- AYRINTICILIK ile/ve/||/<> TİTİZLİK
- AYRINTILAMA
( ELABORATION )
- AYRINTILARIN "ZENGİNLİĞİ" ile/ve/||/<>/< YORUM GÜCÜ "ZAYIFLIĞI"
- AYRINTILI ile/ve/<> KAPSAMLI
- AYRIŞIK/HETEROJEN[İng., Fr.] (KARIŞIMLAR) ile/ve/||/<>/>< BAĞDAŞIK/MÜTECÂNİS[Ar.]/HOMOJEN[İng., Fr.] (KARIŞIMLAR)
( Gözle ayırt edilebilen farklı fazlardan oluşur. İLE/VE/||/<>/>< Tek bir fazda homojen bir biçimde dağılmış nesnelerden oluşur. )
- AYRIŞMA/AYRILMA ile/değil/yerine FARKLILAŞMA ile/değil/yerine BİREYLEŞME
( Gölgeden çıkma. İLE Benliğinin ve ötekinin farkındalığıyla yaşayabilme. İLE Tek başına yaşayabilme, tek başına karar alabilme. )
- AYRIŞMA ile/ve/değil/||/<>/> ÇOĞALMA
- AYRIŞMA ile/ve İNCELME
- AYRIŞMA ile/ve/değil/yerine/<>/>< KATILMA
- AYRIŞMAK değil/yerine BULUŞMAK
- AYRIŞTIKLARIMIZ ile/değil/yerine BULUŞTUKLARIMIZ(BULUŞABİLECEKLERİMİZ)
- AYRIŞTIRICI ile/değil KOPUK
- AYRIŞTIRMAK ile/ve/||/<> BAĞIMSIZLAŞTIRMAK
- AYRIŞTIRMAK ile/değil/yerine KAYNAŞTIRMAK
- AYRIYET(T)EN değil AYRICA
- AYRIYKEN/AYRIYSAK ile/değil/yerine/>< BİRLİKTEYKEN/BİRLİKTEYSEK
( Yerlerdeyiz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ayaktayız. )
- Ayrık de'leri, ki'leri, mi'leri önemseyerek yaz ve KONUŞ!!!
- Ayrılırken KONUŞ!!!
- AYRU ile/||/<> AYRUK/AYRUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Değilse. İLE Başka/gayr. )
- AYRUK
( Ayrı, başka, gayri. )
- AYŞ Ü İŞRET[Ar.] ile/ve AYŞ Ü NÛŞ[Ar.] ile/ve AYŞ Ü TARAB[Ar.]
( Yeme içme, çalgı çengi, eğlence. )
( AYŞ: Yaşama. )
- AYSBERG[İng. < ICEBERG] değil/yerine/= BUZDAĞI
- AYTA = HİTABE[Ar.] = DECLAMATION[İng.] = DÉCLAMATION/HARANGUE[Fr..] = DEKLAMATION[Alm.]
( Tumturaklı konuşma. | Resmî bir yerde, üst seviyedeki kişiler karşısında söylenen ve oldukça kısa olması gereken söylev. [AYTA VURGUSU / ACCENT ORATOIRE] )
- AYTILDI ile/||/<> AYTINDI ile/||/<> AYTIŞ/AYTIG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Söz (başka bir şey de olabilir) ondan soruldu. İLE Söz sormayı kendi üzerine aldı. İLE Birinin sağlığını sormak ya da iki kişinin karşılıklı olarak birbirinin sağlığını sorması. )
- AYTIŞMAK[> EYTİŞİM] ile/ve/=/||/<>/< ATIŞMAK
( Atışmak. | Münazara. | Saz şairleri belirli bir ayak üzerine karşılıklı deyiş söylemek. İLE/VE/||/<>/< Birbirine karşılıklı söz söyleyerek tartışmak. | Saz şairleri belirli bir ayak üzerine karşılıklı deyiş söylemek. | Çocuk oyunlarında ebeyi ya da takımda olanları belirlemek için karşılıklı olarak adım atmak. | Ok vb. atarak yarışmak. )
- AYVA ile/değil ALTIN AYVA
- AYVA ile JAPON AYVASI
( CYDONIA OBLONGA cum CHAENOMELES SPECIOSA )
( Ayva, Farsça'da, "sulu" ve "mavi" demektir. )
- AYVAZ ile/ve AZAP
( Konaklarda çalışan uşak. İLE/VE Çiftlik uşağı. )
- AZ (")ÇALAN(") ile/>< (")ÇOK(") ÇALAN
( Hapse girer. İLE/>< "Kariyer yapar." )
- AZ / ÇOK değil/yerine ORANTISIZ/ORANTILI
- AZ ANLAYAN ile ÇOK ANLAYAN
- AZ BİLMEK ve/değil/için/||/<>/< ÇOK OKUMAK/DİNLEMEK/DÜŞÜNMEK
- AZ BUÇUK" ile/ve "AZ BİRAZ"
- AZ ENERJİ ve/<> DÜZEN
- AZ İLE YETİNMEK ile/ve/||/<>/>/< ÖLÇÜLÜLÜK
( TO BE CONTENTED WITH FEW vs./and/||/<>/>/< MODERATION )
- Az kullanılması gerekenleri ve kullanırken çok dikkat edilecekleri bil de KONUŞ!!!
( "Demek ki"...
"Zâten", "herşey", "aslında" ve "sadece"
"sonuç" ile başlar/başlamış!
Az kullanılması gerekenleri ve kullanırken çok dikkat edilecekleri bil de KONUŞ!!!
"Zâten" diyerek, her "işine gelene/gelmeyene" bağlamadan KONUŞ!!!
"Aslında/esasında" "öyle/şöyle" (oldu/olacak) ise zamanında düşün de ona göre KONUŞ!!!
"Sadece/sırf" diyerek onca konuşulanı gözardı etmeden KONUŞ!!!
"Sonuçta" diyerek son sözü kendine ait kılmadan KONUŞ!!!
"Son tahlilde" deyince daha bir üst perdeden konuşmadığını bilerek KONUŞ!!!
"Temelde" olanın ne olduğuna iyi bak da ona göre sağlam KONUŞ!!!
"Normalde" diyerek tüm sürecin "anormal olduğu varsayımında ya da iddiasında bulunma"dan KONUŞ!!!
"Allah'tan" ise senin yetersiz diline/sözüne/onayına kalmayacağını anımsa da ona göre KONUŞ!!!
"Demek ki" ile her inancına ve kişisel sonuçlarına bağlamadan KONUŞ!!!
"Nasılsa" diyerek çıkarlarını öncellemeden KONUŞ!!!
"Ona bakarsan" diyerek sözü düşürmeden KONUŞ!!!
"Belki de" olasılıklarını düşünebiliyorsan birine ayrıcalık yapmadan KONUŞ!!!
"İlle de" o ya da öyle değil "koşulu" "koymadan/olmadan" KONUŞ!!!
"Kesinlikle... Kesinlikle..." diyerek kendi yetersizliğinin anlaşılacağını dikkate alarak KONUŞ!!!
"Diyelim ki" diyorsan doğru örnek seçerek KONUŞ!!!
"Ne var?" diyerek, ahmaklık etmeden KONUŞ!!!
"Ne var ki?" diyerek, "saf görünümlü" kurnaz olmadan KONUŞ!!!
"Ne peki?" diye anlaşılması çok basit olanı karmaşıklaştırmadan KONUŞ!!!
"Niye ki?" diyerek, hazırcı değil önce kendin düşün de ona göre KONUŞ!!!
"Elimde değil" diye kendini/başkalarını "kandır"(a)madığını bilerek KONUŞ!!!
"Ne bileyim" diyorsan düşünüp, öğrenip, bilebileceğini anımsa ve ona göre KONUŞ!!!
"Herkes"i katmadan KONUŞ!!!
"Hiç kimse" demeden KONUŞ!!!
"Hep"siz KONUŞ!!!
"Her zaman"a yaymadan KONUŞ!!!
"Hiçbir zaman" diye kestirip atmadan KONUŞ!!!
"Keşke ..." ile geçmişe dönmeye çalışmadan KONUŞ!!!
"Ya ..." ile belirsiz olanı belirlemeden KONUŞ!!!
"Böyle ... Böyle ..." demeden KONUŞ!!!
"Şey - şey - şey" demeden KONUŞ!!!
"Falan-filan" diye boşluğa bağlamadan KONUŞ!!!
"Bla-bla-bla" diye başka dilde kullanmadan KONUŞ!!!
"Dedi/Dedim" tekrarsız KONUŞ!!!
"Ben" diliyle kendini merkeze koymadan KONUŞ!!!
"Sen" diliyle kişileri katmadan, hedef almadan KONUŞ!!!
"Sen de" diyerek saldırmadan ve savunmadan KONUŞ!!!
www.FaRkLaR.net/KONUS )
( dikkat edilecekleri bil de KONUŞ!!! )
(
)
- AZ ÖNCE SÖYLEDİM/BELİRTTİM GİBİ değil AZ ÖNCE SÖYLEDİĞİM GİBİ
- AZ SONRA ile/değil/yerine DAHA SONRA
- Az ve öz KONUŞ!!!
- AZ VEREN değil/yerine ÇOK VEREN
( Candan. DEĞİL/YERİNE Maldan. )
( Az veren, canından; çok veren, malından olur. )
( Aldığımız, "kâr"; verdiğimiz, yarar! )
- AZ YEMEK ile/ve/<>/değil/yerine ÇOK YEMEMEK
- AZ-BUÇUK
- AZ-BUZ (UĞRAŞMAMAK)
- AZ-ÇOK ile VAR-YOK
( LESS-MUCH vs. THERE IS/PRESENT - THERE IS NOT/ABSENT )
- AZ(DIR)MAK ile AYAKLAN(DIR)MAK
- AZ/YETERSİZ KAZANÇ TUTUMLU OLMAK
- AZ ile Az
( Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik. | Alışılmış olandan, umulandan ya da gerekenden eksik olarak. İLE Azot öğesinin simgesi. )
- AZ değil/yerine GEREKTİĞİ KADAR
- AZ ile/ve/<>/değil GİZLİ
( [not] FEW vs./and/<>/but SECRET/HIDDEN )
- AZ ile/değil/yerine ÖZ
( Deme! İLE De! )
- AZ ile YOK
( FEW vs. THERE IS/ARE NOT )
- AZA'
( SABIR | CENÂZE ALAYI | BAŞSAĞLIĞI ZİYARETİ )
- AZA[Ar.] değil/yerine/= ÜYE
- AZA ile/değil ARAZ
( Üye. | Örgen. İLE/DEĞİL İlinek. | Belirti. )
- AZAB:
TECELLÎDE İNAT ve TAASSUB
- AZÂB[Ar.] ile ELEM[Ar.]
- AZÂB[Ar.] ile İKÂB[Ar.]
- AZAB ile/ve/<> HAZ
- AZÂB ile/ve/> LEZZET
- ÂZÂDE, HÜR, SERBEST değil/yerine/= ÖZGÜR
- ÂZÂDE[Fars.] ve ÂMÂDE[Fars.]
( Başıboş, erkin, serbest olarak. İLE Hazır. )
- ÂZÂDE ile HÜRRİYET
- AZAL(T)MA ile/ve ÇOĞAL(T)MA
( TO DECREASE vs./and TO INCREASE )
- AZALMA ile/ve BOZULMA
- AZALT ve/değil/yerine/||/<>/>/< BIRAK ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÇOĞALT
( Yediğin yemeği...
Yemeğin tuzunu...
Yediğinin/içtiğinin şekerini...
Satın alacağın eşyaları...
Harcadığın parayı...
Boşa geçen zamanı...
Gözyaşlarını...
Kafaya taktıklarını...
Televizyon ve bilgisayar/internet başında harcadığın zamanı.
Telefonla uğraştığın süreyi...
Kişlerden beklentini...
VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/<
Hız yapmayı...
Şikâyet etmeyi...
Ertelemeyi, üşenmeyi ve "vazgeçmeyi"...
Çekingenliği...
Rezil olma "kaygısını"...
Alaycılığı...
Sabırsızlığı...
Çocuğuna taparlığı...
Mazeret üretmeyi...
Başkaları için yaşamayı...
"Yapamam" "düşüncesini"...
Bahaneleri...
Olumsuz düşünmeyi...
Olumsuz söz(cük)leri...
Surat asmayı...
Önyargıyı...
Kişileri ve kişiler üzerinden düşünmeyi/konuşmayı...
"Sen-ben" tartışmasını/davasını...
Herkesi eleştirmeyi...
Herkesi düzeltmeye çalışmayı...
VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/<
Özen göstermeyi...
Saygı göstermeyi...
Sevmeyi...
Selâm vermeyi...
Gülümsemeyi... :)
Olumlu düşünmeyi...
Vermeyi...
Sabrını...
Şükretmeyi...
Teşekkür etmeyi...
Su içme oranını/sıklığını...
Çocuklarla zaman geçirmeyi, oynamayı...
Özür dilemeyi...
Mazur görmeyi...
Alttan almayı...
İstikrarını...
Düş kurmayı...
Ayırmayı...
Yalınlaştırmayı...
Ara çözümleri...
Güzel söz söylemeyi...
Kitap ve sözlük okumayı... )
( )
( )
- AZALTICI TEDBİR/LER ile/ve/değil/yerine ÖNLEYİCİ TEDBİR/LER
( Ucuz, kolay. | Görünür. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Pahalı, kolay olmayan. | Pek görünmez. )
- AZÂMET ile/ve ZARÂFET
- AZAMİ/MAKSİMAL/MAKSİMUM değil/yerine/= EN ÜST
- AZAP[Ar. < AZAB < İZB: Tat, lezzet.] değil/yerine/= EZİNÇ
( Şiddetli acı ya da sıkıntı. )
- AZAP/AZEB ile/||/<> AZAP
( Anadolu beyliklerinde donanma askeri. İLE/||/<> Osmanlı Ordusu'nda hafif piyade olarak kullanılan asker sınıfıdır. Bir tarihsel terim olarak kökeni bilinmez. 14. yüzyıldan başlayarak donanmadaki bir askeri sınıfın adı olarak kullanılmıştır. İlk dönemlerde azaplar, yaya ve deniz azapları diye ikiye ayrılırken sonraları duyulan gereksinme gereğince sınır kalelerinde görev yapan kale azapları ortaya çıktı. Bu askerler, ön saflarda savaşırdı. Savaşlarda hafif okçu birliklerine gereksinim duyulduğunda 20 - 30 eve bir asker düşmek üzere Anadolu'nun bekâr ve güçlü gençleri azap olarak seçilirdi. Bu biçimde asker toplanmasına “azap çağırtmak” denirdi. Ücretlerini bulundukları sancak öder ve kendilerinden savaş sırasında vergi alınmazdı. Azaplar en önde yer alır ve düşman üzerine ok yağdırırdı. İstanbul'un alınması sırasında orduda 20 bin azap vardı. Kale ve deniz azaplarının varoluşu II. Mahmut dönemine kadar sürmüştür. Azaplar, başına kırmızı börk giyer, ok, yay, pala, kakan ve kargı gibi silahlar kullanırdı. Deniz azapları, 15. yüzyıldan başlayarak oluşturuldu. Unkapanı Köprüsü'nün Galata bölümünde bugün Azap kapı olarak anılan yerde tersanenin yanında kışlaları vardı. Orada konaklar ve eğitimlerini yaparlardı. )
- AZAP ile/ve/<> ASLINDAN AYRI DÜŞMEK
- AZAP ile AZAP
( Dünyada günah işlemiş olanlara, ahirette verilecek ceza. | Büyük sıkıntı, ezinç. İLE Çiftlik uşağı. | Anadolu beyliklerinde, donanmada kullanılan asker. )
- AZAP değil/yerine/= EZİNÇ
- AZAP değil/yerine HESAP
( Haramdan gelen ile. DEĞİL/YERİNE Helâlden gelenin. )
- AZAP ile ISTIRAP
- AZAPHANE (DERESİ) değil AZEPHANE DERESİ
( İstanbul - Ankara yolunda. )
- AZAR AZAR
- AZAR[Fars.] değil/yerine/= PAYLAMA
- AZAR/TEKDİR/TEVBİH değil/yerine/= KIZGI/PAYLAMA
- AZAR ile/ve/değil/||/<>/< NAZAR
( Kime. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Ona. )
- AZAR ile SAPARTA/ZAPARTA[İt.]
( ... İLE Gemi bordasındaki top çıkarılan dört köşe boşluk ve açıklık. | Bir batarya topun, birden ateş etmesi. | Azar, tersleme. )
- AZARLAMA ile/ve/değil/<> SORGULAMA
- AZARLAMA ile/değil SÖYLENME
- AZARLAMAK/İTAP/TEKDÎR/TEVBÎH[Ar.] ile/ve/değil/yerine UYARMAK
( Nush ile uslanmayanı, etmeli tekdîr
Tekdîr ile uslanmayanın hakkı kötektir! )
( Dostun azarı, olgunluğa[kemâle] götürür. )
( Kendini "azarla", kimse, seni azarlayamaz. )
- AZÂZİL ile MİKAİL
( Baş melek. İLE Baş melek. )
( Ahâdiyet'te. İLE Ulûhiyet'te. )
- AZDIRMAK ile/ve/değil/||/<>/< "BAŞTAN ÇIKARMAK"
- AZELYA/AÇALYA
( Fundagillerden, kokusuz, güzel renkli çiçekler açan bir bitki. [Lat. AZALEOS] )
- AZEOTROP KARIŞIM ile DİSTİLASYON
( Sabit kaynama noktasına sahip karışım. İLE Bileşenlerin kaynama noktalarına göre ayrılması. )
- AZERİ değil AZERBAYCAN["AZERBEYCAN" değil!] TÜRKÜ/TÜRKÇE'Sİ
- AZERİLER
( SAF OĞUZLAR )
- AZGIN/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TAŞKIN/LIK
- AZI DİŞLERİ ile/ve/||/<>/> AKIL DİŞLERİ
( Öğütme dişleri. İLE/VE/||/<>/> Buluğ çağı ile yaklaşık otuz yaşları arasındaki gençlik dönemi arasındadır. Bundan dolayı bu dişlere, "akıl dişi" adı verilir. )
- AZI, GÖRÜP; "DÜNYAYA SAHİP OLACAĞIM(IZ)A" değil/yerine DÜNYAYI GÖRÜP AZA, SAHİP OLMAK
- AZI ile AZI
( Köpek dişlerinden sonra içeriye doğru, alt ve üst çenenin iki yanında beşer tane bulunan ve yiyecekleri öğütmeye yarayan dişlerin ortak adı, azı dişi, öğütücü diş. İLE Araçlarda ön ve arka yastıkları dingile bağlayan ağaç çivi. )
- AZIK ile/||/<> KUMANYA[İt. < COMPAGNA]
( ... İLE/||/<> Yolculuk için hazırlanan yiyecek. | Sefer durumundaki askerler için hazırlanan yiyecek. )
- AZIKLI = AZIĞI OLAN | YOKSULLARI DOYURAN
- AZİL[Ar. < AZL] değil/yerine/= YETKİKES
- AZÎM/E[Ar. < AZAMET] ile ÂZİM[Ar. < AZM]
( Büyük, ulu, iri. İLE Niyetli, kesin karar veren. )
- AZİM ile ISRAR
( DETERMINATION vs. INSISTENCE )
- AZİM ve/||/<>/> SEBAT ve/||/<>/> SABIR
( Başlarken. VE/||/<>/> Sürdürürken. VE/||/<>/> Bitirirken. )
- ÂZİME[Ar.] ile ÂZİME[Ar.]
( Kıtlık yılı. İLE Cuma günü. | Bayram günü. )
- AZÎMET değil/yerine/= GİTME, GİDİŞ
- AZÎMET ile RUHSAT
- AZİMLE "SIÇAN" BETONU DELER değil AZİMLİ SIÇAN, BETONU DELER
( Sıçanların kemirme gücü gibi kişinin da uğraştığı oranda elinden hiçbir şeyin kurtulamayacağına işaret eder! )
- AZIMSAMAK ile HAFİFE ALMAK
- AZIMSAMAK ile KÜÇÜMSEMEK
( UNDERESTIMATE vs. DESPISE )
- AZÎMU'L-KAVM[Ar.] ile KEBÎRU'L-KAVM[Ar.]
- AZİMUT ile/ve/<> MANYETİK AZİMUT ile/ve/<> AZİMUT AÇISI ile/ve/<> AZİMUT PUSULASI
( Sabit bir nokta ya da kutup etrafında bir açıyla ölçülen konum, tepe noktası. İLE/VE/<> Manyetik kuzeye bağlı azimut. İLE/VE/<> Gök küresinin herhangi bir noktasıyla güney yönü arasındaki açı. İLE/VE/<> Herhangi bir gökcisminden kerteriz alarak, onun manyetik güney açısını belirlemek için kullanılan pusula. )
( AZIMUTH vs. MAGNETIC AZIMUTH vs. AZIMUTH ANGLE vs. AZIMUTH COMPASS )
- AZINA ile/değil AĞZINA
- AZINI AZIMSAMA!:
ATEŞ ve/||/<> DÜŞMAN ve/||/<> SAYRILIK ve/||/<> BİLGİ
- AZINLIK ile/değil ETNİK ÖBEK
( [not] MINORITY vs./but ETHNICAL GROUP )
- AZINLIK ile/ve/||/<> GÖÇMEN
- ÂZÎR[Ar.] ile ÂZÎR[Ar.] ile ÂZÎR[Ar.]
( Ağrı, sızı, akıntı, ıstırap. | Azar. İLE Özür, özür dileyen. İLE Biçilmiş ekinin tarlada satılması. )
- AZITMA ile/ve/değil/yerine/> KAZITMA
- AZITMAK ile DAĞITMAK ile TOZUTMAK
- AZÎZ[Ar.] ile AZÎZÎ[Ar.]
- AZÎZ[Ar.] ile KÂHİR[Ar.]
- AZÎZ[Ar.] değil/yerine/= MUHTEREM, SAYIN, İZZETLİ, ONURLU, GÜÇLÜ | SEVGİLİ
- AZİZ ile YÜCE
- AZLETMEK değil/yerine/= GÖREVDEN ALMAK
- AZM[Ar.] ile MEŞÎET[Ar.]
- AZM[Ar.] ile NİYET[Ar.]
- AZM[Ar.] ile ZEMÂ'[Ar.]
- AZMA ile AZMAK ile AZMAK ile AZMAK ile AZMAK ile AZMAK
( Azmak durumu/eylemi. | Melez. İLE Küçük su birikintisi, gölcük. | Bataklık. | İLE Taşkınlıkta ileri gitmek. İLE Denizin, ırmağın vb. kabarması, taşması. | Yaranın, hastalığın, etkili, tehlikeli duruma gelmesi. | Eşeysel uyarıların artması. İLE Çamaşırın artık ağartılamaz duruma ge(tiri)lmesi. İLE Hayvanların iki ayrı ırktan doğması. | Bitkilerin aşırı büyümesi. )
- AZMAK[Azr.]/AZDIM = YİTMEK/KAYBOLMAK[Tr.]/KAYBOLDUM
- AZMAK ile AZMAK ile AZMAK[< AĞIZMAK]
( Taşkınlıkta ileri gitmek, kötülüğünü artırmak. | Denizin, ırmağın kabarması/yükselmesi. | Etkili, tehlikeli duruma gelmek. | Eşeysel duyguları artmak. | Çamaşırın, artık beyazlatılamaz duruma gelmesi. | İki ayrı ırktan doğmak. [Katır, Liger, Tigon gibi.] İLE Yolunu kaybetmek/şaşırmak. İLE Su birikmiş çukur ya da hendek. | Aakarsu kenarlarında yağmurdan sonra tarlalarda, yollarda görülen küçük su birikintisi, gölcük, su toplanan çukurcuk. | Bataklık, sızlık, büyük su birikintisi. | Azmak[< aġızmaḳ: Akarsuyun denize döküldüğü yer.] )
- AZMAK ile COŞMAK
- AZMAN (OLMAK) ile/değil/yerine/>< UZMAN (OLMAK)
- AZMÎN/ASTÉINE[Fr.] değil/yerine/= KEMİK ÖZÜ
- AZMIŞ ile KUDURMUŞ
- AZNAVUR[Gürcüce] değil/yerine/= İRİ YARI
( İri yarı, kırıcı, sinirli, asık suratlı, sert kişi. )
- AZOOSPERMİ ile ASPERMİ ile NEKROSPERMİ
( Azoospermi; Spermada olgun spermium'ların bulunmayışıdır. Bu durumdaki kişilerin spermasında spermiogenesis'in değişik olgunlaşma kademelerindeki gözeler vardır, fakat olgun spermium yoktur. İLE Aspermi; Ejakulat'ta ne spermium ve ne de testis kanalcıklarına ait hiçbir gözenin bulunmamasıdır. İLE Nekrospermi; Eğer tüm spermiumlar hareketsiz ise ve bunlar özel yöntemlerle yeniden hareketlendirilemeyendir. )
- AZOT = NITROGENE[İng.] = AZOTE[Fr.] = STICKSTOFF[Alm.] = AZOTO[İt.] = NITROGENO[İsp.] = NİRÛCÎN, AZÛT[Ar.] = NÎTRÛJEN, AZOT[Fars.] = STIKSTOF[Felm.]
- AZOTOMETRE değil/yerine/= AZOT ÖLÇER
- AZUK/AZUQ ile AZUK/AZUQ / MUNUK/MUNUQ ile AZUK/AZUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Belirli olmayan. İLE Kaçan, yoldan çıkan kişi. İLE Azık, erzak. )
- AZUKLUG/AZUQLUG ile/ve/||/<>/> AZUKLUG/AZUQLUG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Azığı olan kişi. İLE/VE/||/<>/> Erzak olarak hazırlanan şey. )
- AZURİT ile/||/<> KRİZOBERİL
( Mavi renkte bakır karbonat minerali. İLE/||/<> Sarı-yeşil renkte ve sert bir mineral. )
( Mohs Sertlik Derecesi: 3.5-4 İLE/||/<> 8.5
Işık Kırma İndisi: 1.73-1.84 İLE/||/<> 1.74-1.75
Rengi: Mavi İLE/||/<> Sarı-yeşil
Molekül yapısı: Cu³(CO³)²(OH)² İLE/||/<> BeAl²O4 )
- AZZE ve/||/<> CELLE
( Duyan/işiten. VE/||/<> Bilen. )
- B ile KONUŞ!!!
- B KAT SAYISI[EINSTEIN KAT SAYILARI] ile B KAYNAĞI
( Atom ya da moleküllerin elektronik seviyeleri arasındaki geçiş olasılığını ve soğurma kat sayısı bulunduğu takdirde, ışıma kat sayısının da kendiliğinden bulunabileceğini gösteren Anm, Bmn, ve Bnm kat sayıları. Bir n durumundaki atomlar v frekanslı bir elektromanyetik ışınıma maruz kaldıklarında, hv enerjili bir foton soğurarak daha yüksek bir m enerji seviyesine geçiş yapabilirler. Bu geçişi yapan atomların sayısı; Bnm Nn.u(v) ile verilir. Burada, u(v), v frekanslı ışının enerji yoğunluğu, Nn; n durumundaki atomların sayısı, Bnm; soğurma için Einstein kat sayısıdır. Benzer biçimde, m durumundaki atomlar da ışınla etkileşebilir ve foton yayarak n durumuna geçiş yapabilirler. Bu değişimi yapan atomların sayısı, BnmNmu(v) ile verilir. m durumundaki atomlar da kendiliğinden, bir foton yayınıyla n durumuna geçiş yapabilir. Bu geçişi yapan atomların sayısı da AnmNmu(v) ile verilir. Bu kat sayılar arasında Bnm/Bmn = gm/gn bağıntısı vardır. Burada, gm ve gn; m ve n durumlarının istatistik ağırlıklarıdır. Isıl denge durumunda Bmn = Bnm ve Anm = 8 πv³/c³ Bnm = 8 πv³/c³Bnm dir.
İLE
Elektron tüplerinde anot için yüksek gerilim, ekran ızgara için de güç kaynağı. )
( EINSTEIN COEFFICIENTS vs. B-POWER SUPPLY )
- b.[Lat. < BIS] değil/yerine/= İKİ DEFA
- b.i.d.[Lat. < BIS IN DIE] değil/yerine/= GÜNDE İKİ DEFA
- B.İ.D./BIS IN DIE TWICE A DAY değil/yerine/= GÜNDE İKİ KEZ
- b.i.n.[Lat. < BIS IN NOCTE] değil/yerine/= GECEDE İKİ DEFA
- B'yi DİNLE!!!
- B'yi dinlemek/anlamak istiyorsan SUS!!!
- B/İLİM ve/<> KÜLTÜR COŞKUSU
- B ile B ile Ba
( Türkçe abecenin ikinci harfi. İLE Bor öğesinin simgesi. İLE Baryum öğesinin simgesi. )
- B ve/||/<>/> İSİM ve/||/<>/> ALLAH ve/||/<>/> RAHMAN ve/||/<>/> RAHİM
( İle VE/||/<>/> Adı VE/||/<>/> Allah'ın VE/||/<>/> Doğa VE/||/<>/> Tasavvur
[Allah'ın, doğa ve tasavvur adı ile...] )
- B ile P
( B: Bel'in simgesi. [B, b] | Bor'un simgesi. [B] | Elektrik alınganlığın simgesi. [B] | Manyetik akı yoğunluğunun(indüklemenin) simgesi. [B] | Temel tanecik fiziğinde, Baryon sayısının simgesi. [B] | Basınç birimi Bar'ın simgesi. [b] |
Optik gerilme katsayısı brevster'ın simgesi. [b] | Yüzeyce genleşme katsayısının simgesi. [b]
İLE
P: Basıncın simgesi. [P, p] | Dinamik ağdalılık birimi poiz'in simgesi. [P] | Ettingshausen katsayısının simgesi. [P] | Fosforun simgesi. [P] | Gücün simgesi. [P] | Paritenin simgesi. [P] | Poynting vektörünün simgesi. [P] | Atomda, yörüngesel kuvantum sayısı l = 1 'e karşılık gelen elektron tabakalarının simgesi. [p] |
Momentumun simgesi. [p] | Piko [10¯¹2;] 'nun simgesi. [p] | Plank'ın simgesi. [p] | Protaktinyum'un simgesi. [Pa] | Protonun simgesi. [p, ¦p, 1p¹] | Yarı iletken tipinin [p tipi] simgesi. [p]
)
- B ve R
- B12'DE:
SİYANA KOBALAMİN ile/<> METİL KOBALAMİN
- B12 ve/||/<>/< HOLOTRANSKOBALAMİN
- B166ER:
BIGGER or BIG OTHER
- B2B ile/ve/||/<>/> B2C
( Toptan/cılık İLE/VE/||/<>/> Perakende/cilik. )
( Business To Business. VS./AND/||/<>/> Business To Customer/Consumer. )
- BÂ-HUSÛS değil/yerine/= ÖZELLİKLE, EN ÇOK
- BÂ'[Ar.] ile BÂ'[Ar.]
( B harfinin Arapça okunuşu. [BÂ-İ MUVAHHİDE: Tek noktalı harf olmasından. | BÂ-İ TAHTÂNİYYE: Noktasının harfin altında olmasından.] İLE Kulaç. | Erişme, yetme. | Kuvvet, kudret, beceriklilik. | Şeref, kerem, vergili, verimli olma. )
- BA'DE[Ar.] ile BÂDE[Ar.]
( Sonra. İLE Şarap, içki. | Aşk, Allah sevgisi. | Halk öykülerinde Hızır'ın kahramanlara ve bazı saz şairlerine rüyalarında sunduğu içki. )
- BÂ'İS[Ar.] ile FAKÎR[Ar.]
- BA'L[Ar.] ile BÂL[Ar.] ile BÂL[Ar.] ile BAL[Ar.]
( Karı-koca'dan her biri. | Güneş tanrısı. [İslâm öncesi] İLE Kanat. | Kol. | Boypos. | Üst, yukarı. İLE Kalp, yürek, gönül, hatır. | Kızıldeniz'in Habeş sahillerinde bulunduğu söylencesiyle gayet büyük ve pullu bir balık. İLE Arıların, beslenmek için [insan için değildir!] çiçeklerden topladığı ve peteklere doldurdukları sıvı. )
- BA'L[Ar.] ile/ve/||/<> ZEVC[Ar.]
( Koca. İLE/VE/||/<> Karı/kadın/eş. )
- BA'S[Ar.] değil/yerine/= GÖNDERME, GÖNDERİLME | DİRİLTME | PEYGAMBERLİK
- BA'S[Ar.] ile İNFÂZ[Ar.]
- BA'S[Ar.] ile İRSÂL[Ar.]
- BA'S[Ar.] ile NÜŞÛR[Ar.]
- BA'Z[Ar.] ile CÜZ'[Ar.]
- BÂ[Fars.] ile/||/<> BÂ-TEMESSÜK ile/||/<> BÂ-HÜCCET ile/||/<> BÂ-TAPU ile/||/<> BÂC
( ile, -li, -lu eki. İLE/||/<> Temessük ile (tasarruf olunan toprak). İLE/||/<> Hüccet ile (tasarruf olunan toprak). İLE/||/<> Tapu ile (tasarruf olunan toprak). İLE/||/<> Örfî vergi. )
- BAALBEK(HELIOPOLIS)
( Dünyanın en geniş akrapolu olan Roma kalıntısı.[Beyrut] | Güneş şehri. [Lübnan'dadır.] )
- BAAS
( Bir görev için ayağa kalkmak. )
- BÂB-I ÂLİ/HÜMÂYUN ile/ve/||/<> BÂB-I ÂSÂFÎ ile/ve/||/<> BÂB-I MEŞÎHAT ile/ve/||/<> BÂB-I SERASKERÎ ile/ve/||/<> BÂB-I DEFTERÎ
( Sultan kapısı/makamı. İLE/VE/||/<> Sadrazam kapısı/makamı. İLE/VE/||/<> Seyhülislâm kapısı/makamı. İLE/VE/||/<> Genelkurmay başkanlığı kapısı/makamı. İLE/VE/||/<> Maliye kapısı/makamı. )
- BÂB[Ar. çoğ. EBVÂB] ile BÂB[Ar.] ile BÂB[Ar.]
( Kapı. | Geçit, boğaz. | Bölüm. | İş, şekil, mesele, yol, konu/mevzû. | Tövbe.[tas.] | Kaş ve göz[B] ve burun[|] ve kaş ve göz[B].[tas.] İLE Uygun, lâyık. Elverişli. Hayır, uğur. İLE Baba, ata. | Mânevî önder, şeyh. )
- BÂB[Ar.] değil/yerine/= BÖLÜM, KONU BAŞLIĞI | KAPI
( Kapı, sığınılacak yer, başvurulacak yer. )
( Bir kitabın bölümlerinden her biri. )
( İş, husus, madde. )
- BÂB ile/||/<> EBVÂB
( Bölüm, kapı. İLE/||/<> Kapılar. )
- BABA BABA
- BABA TATLISI = ŞAMBABA
( Bir tür hamur tatlısı. )
- BABA-OĞUL ÇEŞMESİ
( Acıbadem'dedir. [1841] )
- BABA, HİMMET! > OĞLUM, HİZMET! değil BABA, HİMMET! =/<>/|| OĞLUM, HİZMET!
( "Hizmet edersen, himmet görürsün/ederim" DEĞİL Hizmet ederken himmet görürsün. )
- BABA:
EVE, "EKMEK" GETİREN ile/ve/değil/||/<> SEVGİSİNE, EMEK VEREN
- BABA! ile/ve/<> ANNE!
( Çocukların çıkardıkları seslerdeki anlamları: Oyun için. İLE/VE/<> Önemli ve acil durumlarda. )
- BABA[Azr.] = DEDE[Tr.]
- BABA ve/||/<> OĞUL ve/||/<> KUTSAL RUH
( Yasama. VE/||/<> Yürütme. VE/||/<> Yargı. )
- BABAANNE ile/ve ANNEANNE
- BABADAĞI ile/ve SANDAK DAĞLARI
- BABADALYA ile/ve/||/<> BABAFİNGO[İt. < PAPAFICO]
( Güverteye alınan yüklerin denize gitmemesi için iki küpeşte boyunca belirli aralıklarla güverteye dikey olarak tespit edilmiş direkler. İLE/VE/||/<> Yelkenli gemilerde üç bölümden oluşan direklerin ve gabyanın üstünde bulunan en yüksek bölüm, en üstteki parçası. )
- BABALAR:
KAHRAMAN ve/||/<> İLK ÂŞIK OLUNAN
- BABAYİĞİT ile/değil BİTİRİM(KÖTÜRÜM)
- BÂBET[Ar.] ile BABET[Fr.]
( Dizinde "kezâlik". | Uygun bir şey. | Bent, fıkra. | Taallûk, münâsebet. | Elmas dal. [süs] İLE Bayan [bale] ayakkabısı. )
- BÂBİL
( Bağdat'ın aşağı tarafında bulunan~büyücülüğünden dolayı, eski edebiyatımızda "çeh-i Bâbil" olarak yer alan ve birçok dilin meydana gelmesi bakımından da masalda adı geçen "Bâbil Kulesi"nin bulunduğu, ilk çağdan kalma şehir. )
- BÂBİL ASTRONOMİSİ ile/ve YUNAN ASTRONOMİSİ
( Belirli bir olgunun zamanını belirlemek. İLE/VE Belirli bir zamanda olgunun kendini belirleme. )
( Aritmetik. İLE/VE Geometrik. )
- BABİL EKOLÜ ile YUNAN EKOLÜ
- BÂBİL TİPİ/TARZI KANIT ile YUNAN TİPİ/TARZI KANIT
( HESAB BİLİMİNDE ÖĞRENCİLERE KILAVUZ (İRŞÂDU'L-TULLÂB İLÂ 'İLMİ'L-HİSÂB) )
- BÂBİL/MARDUK KULESİ ile/değil (BAB-İL ile E-TEMEN-ANKİ)
( ... ile/değil KAPI-BÖLGE/ŞEHİR ile EV-TEMEL-ANU'NUNKİ )
- BABUN ile HAMADRYAS BABUNU
- BABUN ile ZEYTİN BABUNU
- BABY vs. CHILD
- BÂC-I AĞNAM ile/ve/<> BÂC-I TAMGA ile/ve/<> BÂC-I BÜZÜRK ile/ve/<> BÂC-I KIRTIL ile/ve/<> BÂC-I NİYÂBET
( BÂC[Fars.]: Vergi/harç. | Gümrük vergisi. )
- BACAĞIMI/KOLUMU) KIRDIM değil (BACAĞIM/KOLUM) KIRILDI
- BAÇAK/BAÇAQ ile/||/<> ORUÇ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Hıristiyan orucu. İLE ... )
- BACAK/EL SALLAMAK ile/ve/değil/yerine BEKLENTİSİZ VE SAKİN, O ANDA VE ORADA OLMAK
( Bulunulan koşullardan çıkma ya da [çeşitli ve belirli/belirsiz] sıkılma durumlarında yapılan kontrolsüz el/kol/ayak/bacak sallamalarının/hareketlerinin nedeni daha çok "bir an önce o ortamdan/koşullardan çıkma/uzaklaşma" ya da "sonraki sürece/aşamalara geçme" isteği üzerinedir. Bunu da sürenin/sürecin "kısalması/hızlanması" beklentisiyle, farkında olmadan [/"ne yaptıklarını biliyor oldukları" "iddiasıyla"/zannıyla] el/ayak/bacak sallayarak ya da nesnelerle uğraşarak [çizerek, kağıt karalayarak, kalem çevirerek, nesne parçalayarak/delerek, tespih çekerek vs.], zihinlerini başka şeylerle meşgul ederek ve ancak bir şeylerle uğraşmak yoluyla çözmeye çalışırlar. Bu hareketler, "küçük/önemsiz/değersiz hareketler" varsayıldığından dolayı yapan kişi tarafından algılanmaz. [Daha çok da gençlikte/olgunlaşmamışlıktan ve/ya da cahillikten dolayı görülen/yaşanılan bir durumdur.] Bu durumlarda, çevredeki kişiler, çıkan sesle ya da gözleriyle ve zihinleriyle, yapılan harekete ister istemez takılırlar. Bu uyaranları, hem kişinin kendi için, hem de çevresindekileri düşünerek kontrol altında tutmaları gerekir. Bunu da, zihinlerini bulundukları zaman ve zeminde tutmaya çalışarak, geçmesi gereken zamana ve koşullara biraz daha sabrederek ya da odaklanarak sağlayabilirler. Sürekli olarak anımsanmalı ki, zihin, başka/çeşitli noktalarda bulunabilir fakat gövdeyi düşünce hızında bir yerlere taşımak olanaklı değildir. )
- BACAK ile AYAK
( "LEG" vs. "FOOT" )
- BACAKLARIN KAPALI-AÇIK TUTULMASI('NI)
- BACAKSIZLAR/SÜRÜNGENLER ile KARINDANBACAKLILAR(GASTROPODLAR) ile 2 BACAKLILAR ile 4 BACAKLILAR ile 6 BACAKLILAR ile 8 BACAKLILAR
( Tatlısu yumuşakçaları ve karındanbacaklılar, her yıl yaklaşık 10.000 kişinin ölümüne neden olan bir hastalık(şistosomiasisin) taşıyıcılarıdır. )
- BACANAK ile KAYINBİRADER/KAYINÇO/İNİ
( Eşleri kardeş olan erkeklerin birbirine göre durumu. | Dost, arkadaş. İLE Kadın ya da kocaya göre birbirinin erkek kardeşi. )
- BACCAO
( Tüm yaşamlarını ve çözümlerini deniz üzerinde kuran/sürdüren, karaya çıkmayanlar. [Filipinler'de] )
- BACH ve MENDELSON
- BACH ile/ve VIVALDI
- BACHELOR ile/ve MASTER ile/ve Ph.D.
( KALFA ile/ve USTA ile/ve ÜSTAD )
( Üniversite mezunu. İLE/VE Lisansüstü yapmış. İLE/VE Doktora yapmış. )
( Terimlerden haberdar olmuş olur. İLE/VE Yayınları ve kaynakları tanır/tarar. İLE/VE Özgün bir şeyler ortaya çıkarır. )
- BACIKURUM ile/ve BACIMALAY
( [Malezya yöresel giysisi] Bayanların. İLE/VE Bayların. )
- BACİLL- ile/||/<> BACTER-
( Çomak. İLE/||/<> Çomak, çomak biçiminde. )
- BACKGROUND vs. GROUND
- BACKSCATTER değil/yerine/= GERİ SAÇILIM
- BACON ile BACON
- BACTERIA ve ARCHAEA ve EUKARYA
( ... VE ... VE Hayvanların bulunduğu alan. )
- BÂD-ÂVERD
( Doğu müziğinde bir ses. )
- BÂD-İ SABÂ
( SABÂ RÜZGÂRI, DOĞUDAN ESEN HAFİF, HOŞ RÜZGÂR | [müzik] ADI MANZUM ANONİM BİR EDVARDA GEÇEN MAKAM )
- BÂD[Fars.] ile BÂD[Fars.]
( Olsun, ola, olaydı. İLE Yel, rüzgâr. | Soluk, nefes. | Ah sesi, ah çekme. | [tas.] Allah'ın yardımı. | Övme, söz. | Büyüklük taslama, kibir. | Şarap. )
- BADAL ART:
UÇ ile/||/<> BARSGAN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Uç ile Barsgân arasındaki bir dag geçidi. )
- BÂDÂM[Fars.] ile BÂDÂME[Fars.]
( Bâdem. | Sevgilinin güzel gözü. İLE İpek kurdu. | Nazarlık, nazar boncuğu. | Et beni. | Zincir halkası. | Eski püskü hırka. | Süslü nesne. )
- BADAR BADAR ile/= PATIRTI
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- BADAR/FALAK
( Ayı yavrusu. )
- BADARNA ile HALAT SARGISI
- BÂDÂŞ[Ar.] ile BAĞDAŞ[Ar.]
( Mükâfât[< kifâyet], yeterlilik. İLE İki ayağın da öteki bacağın uyluğunun altına alınarak oturma biçimi. )
- BADE ile/||/<> BADEMÂ
( Sonra. İLE/||/<> Bundan böyle. )
- BÂDELİ ÂŞIK ile BÂDESİZ ÂŞIK
- BÂDELİ ŞAİR ile/ve BÂDESİZ ŞAİR
- BADEM:
AK ile/||/<> KAYA ile/||/<> RÜŞTÜ ile/||/<> NURLU ile/||/<> DİŞ ile/||/<> KARABAĞ ile/||/<> SIRA
- BADEM[Fars.] ile PAYAM/ACIPAYAM
( SOMATA: Badem şerbeti. )
- BADEM ile ACIBADEM
( ... İLE Gülgillerden, bir meyve ağacı. | Bu ağacın, acımtırak, keskin kokulu meyvesi. )
- BADEM ile/ve/||/<>/< ÇAĞLA
- BADEM ile KARGADELEN
( ... İLE Kabuğunun çok gevrek olması dolayısıyla kolay kırılan bir tür badem. )
- BADEM = LEVZE = AMANDE, NOYAU
- BADEM ile TAŞBADEMİ
( ... İLE Kabuğu çok sert bir tür badem. )
- BADEMCİK
( TONSIL )
- BADİ GARD[İng. < BODYGUARD] değil/yerine/= KORUMA
- BÂDÎ[Ar. < BED] ile BÂDE[Fars.]
( Neden, mûcib. | Neden olan. | İlk, başlangıç. | [Fels.] Sonsal, aposteriori. İLE Rüzgâra ya a havaya özgü. | Geçici. )
- BÂDI ile/||/<> BADIÇLIK/BADIÇLIQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir iple bağlanan ya da tutturulan herhangi bir şey. İLE BADIÇLIK/BADIÇLIQ YIGAÇ: Üzüm asmalarına çardak yapmak için kullanılan tahta ve agacı. )
- BADİ ile/ve/||/<>/> BADİK
( Ördek. İLE/VE/||/<>/< Ördek. | Palaz. | Kısa boylu. )
- BÂDİHE = ÂNİ İLHAM
- BÂDİNCÂN[Ar.] ile BÂDİNGÂN[Ar.]
( Patlıcan. )
- BÂDİR[Ar.] ile BÂDİRE[Ar. çoğ. BEVÂDİR]
( Hemen yapmak isteyen. | Birdenbire vukû bulan. | Dolunay. | Büyümüş çocuk. | Olgun meyve. İLE Musîbet, felâket. | Zor geçit. | Hiddetli iken yapılan bir yanlışlık. | Bazı nesnelerin ya da her türlü bitkinin ucu. | Külfetsiz, güçlük çekmeden söylenilen söz. )
- BADMİNTON değil/yerine/= TÜYLÜ TOP
- BAEP/BRAINSTEM AUDİTORY EVOKED POTENTIAL değil/yerine/= BEYİN SAPI İŞİTSEL UYARILMIŞ/EVOK GİZİL GÜÇ/POTANSİYEL
- BÂFTE[Fars.] ile BÂFTE[Fars.]
( Sıfat. İLE Ad. )
( Dokunmuş. İLE Büyük renkli leke. | Oyma levha. | Parça. | Büyük bir haritayı oluşturan parçalardan her biri, pafta. )
- BAĞ-BADEM
- BAĞ-BAHÇE (İÇİNDE YAŞAMAK)
- BAĞ:
ÖZERKLİK ve/<> HAZIR OLMA ve/<> GÖNÜLLÜLÜK/RIZÂ ve/<> HAREKETE GEÇME/GEÇEBİLME ve/<> KURABİLME(SÜRDÜREBİLME/SÜREKLİLİK) ve/<> PAYLAŞIM ve/<> GÜÇ
- BAĞ[Azr.] = BAHÇE[Tr. < Fars. BAĞÇE]
- BAĞ/BAĞLANTI ile/ve AYRIM
( CONNECTION vs./and SEPERATION )
- BAĞ ile BAĞ[Fars.]
( Bir şeyi başka bir şeye ya da çok sayıda olanı topluca birbirine tutturmak için kullanılan ip, sicim, şerit, tel vb. düğümlenebilir nesne. | Sargı. | Bağlam, deste, demet. | İlgi, ilişki, rabıta. | Kemikleri birbirine bağlamaya, iç organları yerinde tutmaya yarayan lif demeti. | Bir halat üzerine atılan sağlam, düzgün ve istendiğinde kolayca çözülebilen her türlü düğüm. | Nota yazarken yan yana gelen aynı ya da farklı değerdeki notaların birbirine bağlanarak çalınacağını belirtmek için yapılan yay biçimindeki işaret. İLE Üzüm kütüklerinin dikili bulunduğu toprak parçası. | Meyve bahçesi. )
- BAG ile BAG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Üzüm bağı. İLE Odun ya da benzerlerinin bir demeti. )
- BAĞ ile/ve/<> BAĞINTI
- BAĞ ile BAĞLANTI
- BAĞ ile/ve/||/<>/> BÜTÜNLÜK
- BAĞ ile/ve/||/<> HEVENK[Fars.]
( ... İLE/VE/||/<> Bir ipe geçirilmiş ya da birbirine bağlanmış yaş yemiş ya da sebze bağı. )
- BAĞ ile İÇ GÖBEK
( ... İLE Çiçeklerin dişil örgeninde, yumurtacık ile kabuğu arasındaki bağ. )
- BAĞ ile/ve/<> İLİŞKİ
( CONNECTION vs./and/<> RELATION )
- BAĞ ile KENET
( ... İLE İki sert nesneyi birbirine bağlamaya yarayan, iki ucu sivri ve kıvrık metal parça. )
- BAĞ ile SAKANDIRIK
( ... İLE Başlıklarda, çene bağı. )
- BAĞ değil/yerine/= ÜZÜMLÜK
- BAĞA ile ZEBL
( Kaplumbağa kabuğu. İLE Deniz kaplumbağasının kabuğu. )
- BAGAJ[Fr. BAGAGE] değil/yerine/= YÜKLÜK
- BAGALEK[Fars.]
( Koltukaltından çıkan yumruca, köpek memesi. )
- BAĞDAD
( DARÜ'S-SELÂM )
- BAĞDAŞ KURMAK ile LOTUS OTURUŞU
- BAĞDAŞIK = MÜTECÂNİS = HOMOGENEOUS[İng.] = HOMOGÈNE[Fr.] = GLEICHARTIG[Alm.] = OMOGENO[İt.] = HOMOGÉNEO[İsp.] = EIUSDEM GENERIS[Lat.] = HOMOGENES, HOMOIOMERES[Yun.] = MUTECÂNİS[Ar.] = MOTECÂNES[Fars.] = GELIJKSOORTIG[Felm.]
- BAĞDAŞTIRMA ile ÖZDEŞLEŞTİRME
( Romantizme kapılma ya da saçma amaçları kendininkilerle özdeşleştirme tehlikesi vardır. )
( Arzuladığınız, korktuğunuz ve kendinizi duygularınızla özdeşleştirdiğiniz zaman, keder ve tutsaklığı yaratırsınız. )
( Sizi mutlu ya da mutsuz eden sadece kendinizi zihninizle özdeşleştirişinizdir. Zihninizin kölesi oluşunuza başkaldırın, tutsaklığınızı kendiniz yaratmış olduğunuzu görerek bağımlılık ve nefret zincirlerini kopartın. Özgürlük amacınızı zihninizde sürekli tutun, ta ki, özgür olduğunuz, özgürlüğün uzak bir gelecekte ve acı verici çabalarla kazanılacak bir şey olmadığı fakat onun her zaman sizin için, kullanmanız için hazır olduğu gerçeği içinize doğuncaya dek! )
( Tek sorununuz, her algıladığınız şeyle kendinizi özdeşleştirme hevesinde oluşunuzdur. )
(
When you desire and fear, and identify yourself vs. your feelings, you create sorrow and bondage.
It is only your self-identification vs. your mind that makes you happy or unhappy. Rebel against your slavery to your mind, see your bonds as self-created and break the chains of attachment and revulsion. Keep in mind your goal of freedom, until it dawns on you that you are already free, that freedom is not something in the distant future to be earned vs. painful efforts, but perennially one's own, to be used!
Your only problem is the eager self-identification vs. whatever you perceive. )
( TO RECONCILE vs. IDENTIFICATION )
- BAĞDAŞTIRMACILIK, SENKRETİZM = SYNCRETISM[İng.] = SYNCRÉTISME[Fr.] = SYNKRETISMUS[Alm.] = SINCRETISMO[İt.] = SYNCRETISMUS[Yeniçağ Lat.] = SÜNKRATISMOS[Yun.]
- BAĞFİİL değil/yerine/= ULAÇ
- BAGİ[Ar.] ile BÂGÎ[Ar.] ile BÂGI[Ar. çoğ. BUGAT]
( Serkeşlik, azgınlık. İLE Aynı bahçede yetişen. İLE Haksızlık eden serkeş. )
- BAĞIL HIZ ile/ve/||/<> BAKIŞIM/SİMETRİ
- BAĞIL ile/ve/||/<> BAĞILLIK/İZÂFİYET/RÖLATİVİTE
( Görece. | Kendine özgü bir kımıldanışı olduğu hâlde başka bir nesneye uyarak sürüklenen nesnenin görünürdeki kımıldanışının niteliği. İLE/VE/||/<> Görece olma durumu. )
- BAĞILDAK = BAĞIRDAK
( Beşikteki çocuğun düşmemesi için beşiğe sarılıp bağlanan, kumaştan yapılmış enli bağ, bağıldak. | Kadınların âdet zamanında bağladıkları bez, bağıldak. | Yaklaşık 30 cm. eninde bir metre boyunda, uclarında birer metre kaytanı olan, astarlı, sırma işlemeli kumaş, bağıldak. )
- BAĞIM ile BAĞINTI
( Bir şeyin ya da birinin gücü ve etkisi altında bulunma durumu. İLE Bir nesneyi başka bir nesne ile uyarlı kılan bağ. | Organizmanın değişik yapı, özellik ve olaylarında görülen karşılıklı ilgi, bağlılık, korelasyon. | İki ayrı veri grubu arasında bulunan ilişki derecesinin ölçümü, deneştirme, korelasyon. | İki ya da daha fazla değişken arasındaki bağıntı. | Görelilik. | İki ya da daha çok nitelik arasında matematik işlemleri yardımı ile kurulan bağlılık ya da eşitlik. )
- BAĞIMLI BİÇİMBİRİM
( BOUND MORPHEME vs. FREE MORPHEME )
- BAĞIMLI/LIK(MÜPTELÂLIK) ile ISRARCI/LIK
( DEPENDENCE vs. TO INSIST )
- BAĞIMLI/LIK ile/yerine BAĞLI/LIK
( Onlar mı size, siz mi onlara bağlısınız? )
( Do they depend on you, or you on them? )
( Herhangi bir şeye bağımlı değilim. Geçip giden gösteriyi, geçip giden gösteri olarak görüyorum.[Bazı/çoğu kişi ise nesnelere tutunup yapışıyor ve onlarla birlikte hareket ediyor.] )
( I am detached and see the passing show as a passing show, while you stick to things and move along with them. )
( DEPENDENCE vs. ATTACHMENT
ATTACHMENT instead of DEPENDENCE )
- BAĞIMLI/LIK ile/ve/||/<>/> DÜŞKÜN/LÜK ile/ve/||/<>/> TAŞKIN/LIK
- BAĞIMLILIK SAĞALTIMINDA:
ÜMİT ve/||/<>/> GÜVEN
( )
- BAĞIMLILIK SÜRECİ VE SONUCU:
HASTAHANE ve/||/<>/> CEZAEVİ/KODES[Yun.] ve/||/<>/> MEZAR
- BAĞIMLILIK ile/ve AŞIRILIK
( DEPENDENCE vs./and EXCESSIVENESS )
- BAĞIMLILIK = DEPENDENCE[İng.] = DÉPENDANCE[Fr.] = ANHÄNGIGKEIT, DEPENDENZ[Alm.] = DIPENDENZA[İt.] = DEPENDENCIA[İsp.] = CONIUNCTIO[Lat.] = TO KATANTES, SÜNDESMOS[Yun.] = TAVAKKUF[Ar.] = BASTEGÎ[Fars.] = AFHANKELIJKHEID[Felm.]
- BAĞIMLILIK ile/değil/yerine/>< GEREKSİNİM
( [not] DEPENDENCE vs.//but/>< NEED
NEED instead of DEPENDENCE )
- BAĞIMLILIK ile ÖZDEŞLİK
( İnsan değil mi, hem yapar, hem tapar! )
( DEPENDENCE vs. IDENTITY )
- BAĞIMLILIK ile/ve SAPLANTI
( DEPENDENCE vs./and OBSESSION )
- BAĞIMLILIK ile/ve YERİNDEN OYNATILAMAZLIK
( DEPENDENCE vs./and NOT POSSIBLE TO MOVE UP )
- BAĞIMSIZ DEĞİŞKEN ile/ve BAĞIMLI DEĞİŞKEN
( Tanım aralığı. İLE/VE Değer aralığı. )
- BAĞIMSIZ/LIK ile/ve/değil/||/<>/< KAYITSIZ/LIK
- BAĞIMSIZ/LIK ile/ve/||/<> ÖZERK/LİK
- BAĞIMSIZ/LIK ile/ve/||/<> TAM/LIK ile/ve/||/<> TUTARLI/LIK
( INDEPENDENT vs./and/||/<> COMPLETE vs./and/||/<> CONSISTANT )
- BAĞIMSIZ ile/ve/değil/||/<>/< BAĞLANTISIZ
- BAĞIMSIZLAŞMA ile/ve/||/<> WILLIAM/WILHELM TELL
- BAĞIMSIZLIK ile/ve/yerine DAYANIŞMA
( INDEPENDENCE vs./and SOLIDARITY
SOLIDARITY instead of INDEPENDENCE )
- BAĞIMSIZLIK ile/ve/=/||/<>/< EKONOMİK BAĞIMSIZLIK
- BAĞIMSIZLIK ile KEYFÎLİK
( INDEPENDENCE vs. ARBITRARINESS )
- BAĞIMSIZLIK ile/ve ÖZGÜRLÜK
( Bağımsızlığınızı idrak edin ve mutlu kalın. )
( INDEPENDENCE vs./and FREEDOM
Realise your independence and remain happy. )
- BAĞIMSIZLIK ile/ve/||/<> RADİKAL BAĞIMSIZLIK
- BAĞIMSIZLIK ile/ve/||/<> TARAFSIZLIK
( INDEPENDENCE vs./and/||/<> IMPARTIALITY/NEUTRALITY )
- BAĞINI KESMEK ile/ve KENDİNE YÖNELMEK
- BAĞINTI ve/||/<> ÖLÇÜT
- BAĞINTILARDA:
YANSIMA ile BAKIŞIM(SİMETRİ) ile TERS BAKIŞIM ile GEÇİŞME
( xRx İLE xRy ise yRx İLE ... İLE xRy ^[ve] yRz ise xRz )
- BAĞINTILI/LIK ile/ve/||/<>/> ZORUNLU/LUK
- BAGIR ile BAGIRDAK/BAGIRDAQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Ciğer, bağır. İLE Kadın giysisinin üst bölümü. )
( BEDÜK BAGIRLIG: Ciğeri büyük. )
( YA BAGN: Yayın ortası[tutulan yeri]. )
- BAĞIR ile/ve BÖĞÜR
( Göğüs kafesinin üst bölümü. İLE/VE Göğüs kafesinin alt bölümü. [Aşağıdaki 11. ve 12. kaburgaların bulunduğu bölge] )
- BAĞIRA BAĞIRA ile/ve GÖZ GÖRE GÖRE
- BAĞIRA ÇIĞIRA
- BAĞIRAN) AĞAÇ KURBAĞASI ile DÜLGER KURBAĞA ile GÜNEY AMERİKA CENNET KURBAĞASI ile PORTO RİKO MİNİK COQUI
( Köpek gibi havlar. İLE Sesleri iki marangozun çivilere farklı anlarda vururken çıkardığı sese benzer. İLE Domuz gibi hırıldar. [Bu türün yavru hali kurbağanın üç katı kadardır.] İLE Çıkardıkları en yüksek ses, yaklaşık 1 metreden 95 desibel olarak kaydedilmiştir. [Havalı bir matkabın çıkardığı sese ve insan ağrı eşiğine yakındır.] )
( ... İLE ... İLE Latince adını erişkinlerden üç kat büyük olan yavrulardan alır. İLE ... )
- BAĞIRAN) AĞAÇ KURBAĞASI ile EKVADOR AĞAÇ KURBAĞASI ile YEŞİL AĞAÇ KURBAĞASI
( BARKING TREE FROG vs. PHANTASMAL POISON FROG vs. GREEN TREE FROG )
- BAĞIRAN değil/yerine/>< BAĞIRMAYAN
( Değeri yüksek olmayan mal satanlar. DEĞİL/YERİNE/>< Değeri yüksek olan mal ve/ya da hizmet sunanlar. )
( İşportacı, eskici. DEĞİL/YERİNE/>< Kuyumcu/sarraf. antikacılar. )
( "Pop", "rock" vb. müzikçiler. DEĞİL/YERİNE/>< Sanat müziği/klasik müzik vb. söyleyen ve dinleyenler. )
- BAĞIRARAK SÖYLEMEK ile/değil/yerine/= SERT SÖYLEMEK
- BAGIRLADI ile/||/<> BAGIRLANDI
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( O, onun bağrına vurdu. İLE Kan aktı ve pıhtılaştı. )
- BAĞIRLAK/BAĞIRLAQ ile BAGIRLIG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Çöl tavuğu. İLE Kimseye boyun eğmeyen kişi. )
- BAĞIRMA ile ÇIĞLIK
- BAĞIRMA ile HAYKIRMA
- BAĞIRMA ile VURGU
- BAĞIRMAK ile ANIRMAK
- BAĞIRMAK ile BOZLAMAK
( ... İLE Devenin anırması/"bağırması". | Çığlık koparmak. )
- BAĞIRMAK ile HÖYKÜRMEK
( ... İLE Kişilerin, dua ederken kendilerinden geçerek tek ya da hep bir ağızdan yüksek sesle bağırması/bağrışması. )
- BAĞIRMAK ile/değil SESLENMEK
- BAĞIRMAK ile/değil YÜKSEK SESLE KONUŞMAK
( MİCHÂR[Ar.]: Yüksek sesle konuşan. )
- BAĞIRMAYA ZORLAYAN ACI/ISTIRAP ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SESSİZ KALMAYA ZORLAYAN ACI/ISTIRAP
( Ağırdır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Çok daha ağırdır. )
- BAĞIRSAK:
GEÇİRGEN/SIZDIRAN ile/değil/yerine/>< SAĞLIKLI
( )
- BAGIRSAK/BAGIRSAQ ile BAGIRSUK/BAGIRSUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Şefkatli, iyi kalpli kişi. İLE Bağırsak. )
- BAĞIRSAK ile/ve/||/<> APANDİS[Fr. < APPENDICE]
( )
( ... İLE/VE/||/<> Kör bağırsağın ince bir parmak gibi olan son bölümü. )
- BAĞIRSAK ile/ve KÖRBAĞIRSAK
( BOWEL vs./and CAECUM )
- BAĞIRSAK ile/ve/||/<> TÜMÜR
( ... İLE/VE/||/<> Bağırsakların iç yüzeylerinde bulunan pürtüklerin adı. )
- BAĞIRSAKLAR:
BOŞALTIM DÜZENİ/SİSTEMİ değil SİNDİRİM DÜZENİ/SİSTEMİ
- BAĞIŞ/HİBE ile/ve/değil/yerine HEDİYE
- BAGIŞ ile BOGIM
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kol, bacak ya da parmaklann eklem yerleri. İLE Parmak eklemi. )
( Kamış ya da genel olarak tüm sazlık bitkilerin boğumları. )
- BAĞIŞ ile/ve BORÇ
( Sahip olunan nakit paranın en fazla 3'te 1'i. İLE/VE Sahip olunan nakit paranın en fazla 10'da 1'ini tek kişiye ya da paylaştırarak birkaç kişiye. )
- BAĞIŞ ile/||/<> İHSÂN ile/||/<> LÜTÛF ile/||/<> HİMMET ile/||/<> KEREM ile/||/<>
İNÂYET ile/||/<> İLTİFAT ile/||/<> ATÂ ile/||/<> ATIFET ile/||/<> HÎBE
- BAĞIŞ ve RAHMET
- BAĞIŞIKLIK DÜZENİNİN YAPISI ile BAĞIŞIKLIK DÜZENİNİN İŞLEVLERİ
( Beyaz kan gözeleri, lenf organları ve antikorlar gibi çeşitli bileşenlerden oluşur. İLE Gövdeyi hastalıklara neden olan mikroorganizmalardan korumaktır. )
- BAĞIŞIKLIK FARKLARINDA:
DOĞAL ile/ve/||/<> EDİNSEL
(
Nitelik | Doğal Bağışıklık | Edinsel Bağışıklık |
---|---|---|
Özgüllük | Mikroplar tarafından paylaşılan yapılar (Patojen ilişkili moleküler motifler) | Antijenlerin yapısal detayları ve nonmikrobiyal yapılar |
Reseptör açısından farklılık | Sınırlı | Yüksek |
Reseptör dağılımı | <100 | Milyonlarca varyant (Ig ve THR) |
Reseptör kodlayan genler | Germline içinde kodlama | Somatik rekombinasyon ile oluşan genler tarafından kodlama |
Bellek | Yok | Var |
- BAĞIŞIKLIK:
MUTLAK ile/değil/yerine/<>/>< SINIRLI
- BAĞIŞIKLIK/İMMÜN ile ÖZBAĞIŞIKLIK/OTOİMMÜN
( Gövdenin savunma düzenine ait olan terim. İLE Gövdenin kendi dokularına karşı savunma geliştirdiği durumlar. )
- BAĞIŞIKLIK/İMMUNİTE ile ALERJİ
( Gövdenin sayrılıklara karşı direnci. İLE Zararsız nesnelere karşı aşırı bağışıklık tepkisi. )
- BAĞIŞIKLIK ile ANTİKOR
( Gövdenin hastalıklara karşı savunma yeteneği. İLE Bağışıklık düzeni tarafından üretilen ve yabancı nesnelere karşı savaşan proteinler. )
- BAĞIŞIKLIK ile BAĞIŞIKLIK TEPKİSİ
( Gövdenin hastalıklara karşı savunma yeteneği. İLE Gövdenin sayrılıklara karşı oluşturduğu özel tepkimeler. )
- BAĞIŞIKLIK ile/||/<> ETKİN/AKTİF BAĞIŞIKLIK
( ... İLE/||/<> Sayrılığa maruz kalınması ile kazanılan bağışıklık.[Sayrılığa neden olan organizmalara doğrudan maruz kalma ile ya da organizmanın zayıflatılmış ya da öldürülmüş durumunun aşı yolu ile gövdeye verilmesi ile oluşur. İki durumda da bağışıklığı kazanmış biri, ileride sayrılık ile karşılaştığında bağışıklık düzeni, sayrılığı tanıyacaktır ve gerekli antikorları üretecektir. Etkin bağışıklık, uzun sürelidir ve yaşam boyu sürebilmektedir.] )
- BAĞIŞLAMA ile/ve DAYANÇ/SABIR (ETME)
- BAĞIŞLAMAK ile/ve/değil BAĞIŞ YAPMAK
- BAĞIŞLANMAK ve/||/<>/< BAĞIŞLAMAK
( Pişmanlık duymayanı bağışlamak, "suya, resim yapmak" gibidir. )
- BAĞIŞLAYAN ile/ve/değil ESİRGEYEN
- Bağırtma! DİNLE!!!
- Bağırtmamak için DİNLE!!!
- BAĞKESEN
( Makaslıböcek. )
- BAGL[çoğ. BİGAL] ile/ve BAGLE
( Eril katır. İLE/VE Dişil katır. )
- BAĞLAÇ ile BAĞLAM ile BAĞLANTI/BAĞLANAK ile BAĞLAŞIK ile BAĞLAYICI ile BAĞLI
( Eş görevli sözcükleri ya da önermeleri birbirine bağlayan sözcük türü. İLE Deste. | Herhangi bir olguda olaylar, durumlar, ilişkiler örgüsü ya da bağlantısı. | Bir dil birimini çevreleyen, ondan önce ya da sonra gelen, çok sayıdaki durumda söz konusu birimi etkileyen, onun anlamını, değerini belirleyen birim ya da birimler bütünü. | Bent. İLE İki ya da daha çok şeyin birbiriyle bağlı bulunması, ilişki. | İki şey arasında ilişki sağlayan bağ. | Yapılacak işle ilgili sözlü ya da yazılı antlaşma. İLE Aralarında antlaşma ya da sözleşme sağlanmış olan kişi ya da topluluk, müttefik. | Sonuç, neden gibi birbiriyle sıkı sıkıya bağlı ve karşılıklı bağımlı olan nesne, terim. İLE Bağlama niteliği olan. | Bağlamaya ve birleştirmeye yarayan. | Uyulması zorunlu. | Kuruduğu zaman yüzeyde film oluşturan, pigment ve dolgu nesnelerini bir arada tutan, boyanın uçucu olmayan bölümü. İLE Bir bağ ile tutturulmuş olan. | Gerçekleşmesi bir şartı gerektiren, vabeste. | Sınırlanmış, sınırlı. | Kapatılmış olan, kapalı. | Bir kuruluşun yetkisi altında bulunan. | Birine, bir düşünceye, bir anıya saygı, aşk vb. duygularla bağlanan, sâdık, tutkun. | Halk inanışına göre, büyü etkisiyle eşeysel güçten yoksun edilmiş eril. )
- BAĞLAÇ = CONJUNCTION[İng.] = CONJONCTION[Fr.] = KONJUNKTION[Alm.] = CONGIUNZIONE[İt.] = CONJUNCIÓN[İsp.] = COPULA[Lat.]
- BAĞLAM(INDA) ile/ve/||/<> BÜTÜN/LÜK(ĞÜNDE)
- BAĞLAM ile/ve AÇI
- BAĞLAM ile/ve/||/<>/< ANLAM ile/ve/||/<>/< KAVRAM
( CONTEXT vs./and/<>/< MEANING vs./and/<>/< CONCEPT )
- BAĞLAM ile/ve BAĞLAÇ
( CONTEXT vs./and CONJUNCTION )
- BAĞLAM ile/ve/||/<> İTİBAR
- BAĞLAM ile/ve/||/<> KOŞULLAR
( CONTEXT vs./and/||/<> CONDITIONS )
- BAĞLAM ve/> NİYET ve/> EREK
( CONTEXT and/> INTENTION and/> AIM )
- BAĞLAM ve/||/<> YAŞAMSAL KOŞULLAR
- BAĞLAMA
( Telli Kur'ân-ı Kerîm. )
- BAĞLAMA SAPINDA:
KISA ile UZUN
( )
- BAĞLAMA ile/değil BAĞLAMA
( Yaygın olarak bilinen, belirli bir boy ve düzende olan. | Tezeneli sazların genel adı olarak.[Tar dışında!] İLE/DEĞİL Topluluklarda pek kullanılmayan, cura ile tambura saz arası boyda, daha çok solo icrada [eski halk ozanları] kullanılan. )
- BAĞLAMA ile/ve/||/<> ÖZNEYE DUYARLILIK
- BAĞLAMA ile YONGAR
( ... İLE Üç telli bağlama. )
- BAĞLAMAK ile ÇÖZMEK
- BAĞLAMAK ile/ve ÇÖZMEK
- BAĞLAMAK ile/ve DÜĞÜM
- BAĞLAMAK ile/ve TOPARLAMAK
- BAĞLAMAQ[Azr.] = KAPATMAK[Tr.]
- Bağlamında KONUŞ!!!
- BAĞLAMLARDA DÜŞÜNCE ve/||/<>/> BİLME-İNANMA ve/||/<>/> EYLEME-YAŞAMA
- Bağlamlı KONUŞ!!!
- BAĞLANMA (İNKIYÂD)
- BAĞLANMA:
KAYGILI <> KAÇINGAN
ile
GÜVENLİ <> KAYITSIZ-KAÇINGAN <> KORKULU-KAÇINGAN <> TAKINTILI
(
Düşük Kaygı
Düşük Kaygı
Yüksek Kaygı
Yüksek Kaygı
Yetişkin bağlanma biçimleri, iki temel bağlamda sınıflandırılır...
- Kaygı: İlişkilerde terk edilme korkusunun şiddetini gösterir.
- Kaçınma: Yakınlık kurmaktan rahatsızlık duyma derecesini yansıtır.
Dört Temel Biçim:
- Güvenli (Secure): Dengeli ilişkiler kurabilenler.
- Kayıtsız-Kaçıngan (Dismissing-Avoidant): Yakınlıktan kaçınan, bağımsızlığı vurgulayanlar.
- Takıntılı (Preoccupied): Aşırı ilişki odaklı, onay gereksinimi yüksek bireyler.
- Korkulu-Kaçıngan (Fearful-Avoidant): Yakınlık istemesine karşın reddedilmekten korkanlar.

(
Bağlanmada, Güvenli, Kaçıngan, Kaygılı, Takıntılı FaRkLaR'ı...
Türkçe | İngilizce | Kaygı Seviyesi | Kaçınma Seviyesi |
---|---|---|---|
Güvenli Bağlanma | Secure Attachment | Düşük | Düşük |
Kayıtsız-Kaçıngan | Dismissive-Avoidant Attachment | Düşük | Yüksek |
Korkulu-Kaçıngan | Fearful-Avoidant Attachment | Yüksek | Yüksek |
Takıntılı | Anxious-Preoccupied Attachment | Yüksek | Düşük |
- Bağlanma Kuramı: Attachment Theory (John Bowlby)
- Kaygılı Bağlanma: Anxious Attachment (genel)
- Kaçıngan Bağlanma: Avoidant Attachment (genel)
- Düzensiz Bağlanma: Disorganized Attachment (çocuklukta görülen karmaşık biçim)
( ATTACHMENT: AVOIDANCE <> ANXIETY vs. SECURE <> DISMISSING AVOIDANT <> FEARFUL AVOIDANT <> PREOCCUPIED )
- BAĞLANMA:
SAKİNLİK ve/||/<>/>< KAYGI
- BAĞLANMA ile/ve KARŞILIKLI RIZÂ
- BAĞLANTI (KURMAK) ile/ve YORUM (YAPMAK)
( TO MAKE CONNECTION vs./and TO INTERPRET )
- BAĞLANTI:
BULMAK ile/ve/<>/> KURMAK
- BAĞLANTI ile "AYAK"
( CONNECTION vs. TRICK )
- BAĞLANTI ile/ve BAĞLAM
( CONNECTION vs./and CONTEXT )
- BAĞLANTI ile ORANTI
( CONNECTION vs. PROPORTION )
- BAĞLANTI ile/ve ÖZDEŞLİK
( CONNECTION vs./and IDENTITY )
- BAĞLANTI ile/ve/değil/||/<> YANKI
- BAĞLANTILANDIRMAK ile VURGULAMAK
- BAĞLANTILANMA ile/ve/||/<> LEHİMLENME
- Bağlantılı KONUŞ!!!
- BAĞLAŞIK/LIK ile BAĞDAŞIK/LIK
( Nesnel. İLE Kavramsal/tüzel/ekinsel. )
- BAĞLAYICILIK ile/ve BORÇLULUK
- BAĞLAYICILIK ile/ve/||/<> KANIT NİTELİĞİ
- BAĞLAYICILIK ile/ve/<> ÖTEYE GEÇİLEMEZLİK
- BAĞLI ile/değil BAĞIMLI
- BAĞLI/LIK ile/ve/<> SAYGILI/LIK
- BAĞLILAŞIK ile BAĞLILAŞMA ile BAĞLILIK/BAĞLILAŞIM
( Biri ötekine bağlı olarak var olan, biri olmadan öteki düşünülemeyen iki şeyin bu ilişki yönünden durumu. İLE İki şey arasında karşılıklı bağıntı olmak ya da bağlılık kurmak. İLE Bağlı olma durumu, merbutiyet. | Birine karşı, sevgi, saygı ile yakınlık duyma ve gösterme, sadakat. | Bağlılaşım. )
- BAĞLILIK ile/ve GEREKSİNİM
( ATTACHMENT vs./and NEED )
- BAĞNAZ/LIK ile/ve/<> YOBAZ/LIK
( Bir düşünceye, bir inanışa aşırı ölçüde bağlanıp ondan başka bir düşünce ve inanışı kabul etmeyen/etmeme. İLE/VE/<> Dinde bağnazlığı aşırılığa vardıran, başkalarına baskı yapmaya yönelen/yönelme. | Bir düşünceye, bir inanca aşırı ölçüde bağlı olan/olma. | Kaba saba, incelikten anlamayan/anlamama. )
( BIGOT/RY )
- BAĞNAZLIĞIN KALKMASI:
BİLİMSEL TUTUM (İLE) değil FELSEFİ ANLAYIŞ (İLE)
- BAGRAM ile/= BAKU/BAQU
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Tepe. İLE/= Tepe. )
( BAGRAM KUM/BAGRAM QUM: Kum tepesi, kumul[remi âli'c-cûbeyl]. )
( BAGRAM KUMI/BAGRAM QUMI: Kâşgar ile Yârkend arasındaki kumluk arazi. )
- BAĞRİ/BAHRİ değil BARİ[Fars.]
( Öyleyse, hiç olmazsa, hiç değilse, o hâlde. | Keşke. )
- BAĞSIZ/LIK ile/ve/<> BAHTSIZ/LIK
- BAĞTAK ile/||/<> BARATA ile/||/<> KABALAK ile/||/<> FES ile/||/<> FERAHİ
( Sultan hareminde önemli kadınlar tarafından giyilen başlık. İLE/||/<> Bostancıların, baltacı ve kapıcıların giydiği, kırmızı çuhadan yapılmış, ucu kıvrık, uzunca başlık. İLE/||/<> Birinci Dünya Savaşında Osmanlı ordusunda kullanılan bir tür başlık. İLE/||/<> Kırmızı renkli yün çuha başlık. İLE/||/<> İkinci Mahmut devrinde feslerin tepesine püskülü tutturmak için takılan metal tepelik. )
- BAĞY/İSYAN[Ar.] değil/yerine/= BAŞKALDIRI
( Azgınlık, zulüm, isyan. | İstemek, talep etmek. | Yaranın şişmesi. | Yağmurun şiddetle yağması. )
- BÂH[Ar.] ile BÂH[Ar.]
( Şehvet. İLE Yol. )
- BAHÇE ile/ve ÇİÇEKLİK
- BAHA-MA = SIĞ DENİZ
- BAHÂ[Ar.] ile BAHÂ'[Ar.] ile BÂHÂ/BÂHA[Ar.]
( Güzellik, zariflik. | Parıltı. | Alışma, dadanma. İLE Değer, kıymet, bedel. İLE Bir evin etrafiındaki kapalı avlu ya da bahçe. | Açık meydan, alan. | Suyun derin yeri. )
- BAHÂ[Ar.] ile CEMÂL[Ar.]
- BAHÂ[Ar.] ile VÂHA[Ar.]
( ... İLE Çöl ortasında suyu ve yeşilliği olan yer. )
- BAHÂ ile/değil/yerine BAHÂNE
- BAHADIR[Fars. < BAHADUR] değil/yerine/= BATUR
( Savaşlarda gücü ve yılmazlığıyla üstünlük kazanan ya da yiğitlik gösteren kişi. )
- BAHÂÎ[Ar.] ile BAHAÎ/LİK[Ar.]
( Alışkın. İLE Din. )
- BAHANE BULMAK ile/değil/yerine ÇÖZÜMÜNÜ/ÇARESİNİ BULMAK(/ARAMAK)
( "İstemediği/n" herşeye. İLE/DEĞİL/YERİNE (Gerçekten) İstediği herşeyin. )
- BAHANE ETMEK değil/yerine/= NEDENCELEMEK
- BAHANE[Ar.] = MAHANA/MAHNA
( İleri sürülen, sözde neden. )
- BAHÂNE ile "İTİCİ GÜÇ"
- BAHÂNE yerine ÇÖZÜM/ÇÂRE
( [bir işi] Yapmak istemeyenin "tutumu". YERİNE Yapmak isteyenin tutumu. )
( "Çareler" yazısı için burayı tıklayınız... )
- BAHANE <> GÜZELLİK
- BAHANE ile/ve/||/<> MAKYAJ
- BAHÂNE ile MAZERET
( PRETEXT vs. EXCUSE )
- BAHÂNE ile/ve/değil VESÎLE
- BAHANELERE SIĞINMAK ve/> BAHANELERE ESİR OLMAK
- BAHAR[Fars. çoğ. BAHÂRÂN] ile BAHAR[Ar. çoğ. BAHARAT]
( [Kuzey yarımküre için] 21 Mart'ta, gündüz-gece eşitliğiyle başlayarak, 22 Haziran'da, gündönümü ile biten, kış ve yaz arasındaki mevsim, ilkyaz. | Bu mevsimde ağaçlarda açan çiçekler ve yapraklar. | Gençlik çağı. İLE Yiyecek ve içeceklere, hoş koku ve tad vermek için kullanılan kurutulmuş ve öğütülmüş bitkiler. )
( BAHARİYE: Divan Edebiyatı'nda, bahar betimlemesi ile başlayan kaside. )
( BİBERİYE: Ballıbabagillerden, Akdeniz çevresinde çok yetişen, yaprakları hoş kokulu bir bitki. [Lat. ROSMARINUS OFFICINALIS] )
- BAHÂR[Fars. çoğ. BAHÂRÂN] ile BAHÂR ile BAHHÂR[Ar. < BAHR]
( Kışla yaz arasındaki mevsim. İlkyaz. [22 Mart - 21 Haziran arasıdır] İLE Güzellik. | Güzel. | Sığırgözü, papatya, sığır papatyası, sarı papatya. | Put, sanme, çelîpa. | Atılmış pamuk. | Ölçek. | Karanfil, tarçın, karabiber gibi kokulu şeyler. İLE Denizci, gemici. )
- BAHAR[Fars.] ile MÜNİB[Ar. < NEVB]
( ... İLE İnâbe eden, azgınlıktan sakınarak Allah'a yönelen. | Güçlü yağan, yararlı yağmur. | Taze ve verimli bahar. )
- BAHÂRÂT[Ar. < BAHÂR] ile BAHÂRET[Fars.]
( ... İLE Üstünlük, seçkinlik. )
- BAHARAT ile BARSAMA[Yun.]/MARSAMA
( ... İLE Hoş kokulu yaprakları yemeklere konulan, nane ve yabankekiğinin ortak adı. )
- BAHARAT ile/||/<> EFHÂ'[Ar. < FEHÂ]
( ... İLE/||/<> Soğan ya da yemeklere konulan nane, kekik gibi kuru otlar. )
- BAHARATLI ile/ve/değil ACI
- BAHARINDAN" değil BAĞRINDAN
- BAHARİYE ile/ve BAHARİYE
( Eyüp'te.[Bostan İskelesi - Silâhtarağa arasında] İLE/VE Kadıköy'de.[Altıyol - Küçük Moda arasında] )
- BAHARİYE ile/||/<> CERÂYE ile/||/<> ARPALIK ile/||/<> DİRLİK ile/||/<> HAS ile/||/<> İLTİZAM ile/||/<> LEZEZ ile/||/<> ULÛFE
( Sultanların, Yeniçeri ağası başta olmak üzere ocak ağalarına dağıtığı yazlık giysi ya da kumaş. İLE/||/<> Evkaf idaresi tarafından yoksullara dağıtılan yiyecek ve ödenek. İLE/||/<> Devlet görevlilerine maaşlarında ayrı olarak ya da emekliliklerinde verilen ek ödenek. İLE/||/<> Devlete ait bir hizmeti yapmakla görevlendirilen kişiye ücret anlamında ayrılan geçim kaynağına verilen ad. İLE/||/<> Osmanlı'da, toprak düzeninde geliri yüz bin akçaden fazla dirlik.[Sultana, hanedan üyelerine, vezir-i azama, beylerbeyine, sancak beyleri ve üst düzey devlet görevlilerine verilirdi.] İLE/||/<> Devlete ait gelir kaynaklarının peşinen, "mültezim" adı verilen kişilere belirli bir süre bırakılması. İLE/||/<> Askerlerin aldığı üç aylık maaşın Şevval, Zilkâde ve Zilhicce aylarına denk gelen dördüncü bölümü. İLE/||/<> Kapıkulu askerlerine, saray ve devlet kuruluşlarındaki bazı görevlilere üç ayda bir verilen ücret. | Yeniçerilere verilen üç aylık ücret. )
- BAHARİYE ile/ve/||/<> ŞITAİYE
( Baharı anlatan şiirler. İLE/VE/||/<> Kışı anlatan şiirler. )
- BAHÇE[< Fars. BAĞ-ÇE: Küçük bağ.]/BAHÇA ile/ve BAĞ/BOSTAN[Fars.]
( ... İLE/VE Büyük bahçe. | Sebze bahçesi. | Kavun/karpuz tarlası. )
- BAHÇE ile ASMA BAHÇE
( ... İLE Ayak ve kemerler üzerine kurulan teraslardan yapılmış bahçe. )
- BAHÇE ile ÇEPER
( ... İLE Çit. | Ahlâksız, huysuz, geçimsiz kişi. | Bağ çubuğu, çalı çırpı. | Sebze bahçesi. | [dirimbilim] Zar. )
- BAHÇE değil/yerine/= DIŞRA/YEŞEREK
- BAHÇE ile/ve HADİKA
( ... İLE/VE Ağaçlı bahçe. )
- BAHÇE ile HARIM
( ... İLE Sebze ve meyve bahçesi. | Tarla ve bahçe çevresindeki çit. )
- BAHÇE ile/ve KELE/KELEME
( ... İLE/VE Bakımsız bahçe. | Sürülmemiş tarla. )
- BAHÇELİEVLER ile/ve BAHÇELİEVLER
( Bakırköy ve Zeytinburnu'nun kuzeyinde bulunan bir ilçe. İLE/VE Çengelköy - Kuleli semtlerinin doğusunda bulunan bir semt. )
- BAHÇIVAN[Fars.] < BÂĞÇEVÂN
( Bir bahçenin düzenlenmesi ve bakımıyla görevli kişi. | Geçimini bahçe ürünlerini yetiştirip satmakla sağlayan kişi. )
- BÂHİK[Ar.] ile BÂHİKA[Ar.]
( Bir gözü görmeyen. İLE Görmeyen, kör. )
- BAHÎL[Ar. < BUHL çoğ. BUHALÂ] ile BÂHİL[Ar.]
( Cimri, hasîs, tamahkâr. İLE Serseri, başıboş. | Eli değneksiz çoban. | Yularsız deve. )
- BAHİR[Ar.] ile BÂHİR[Ar.] ile BÂHİR[Ar.] ile BÂHİR[Ar.]
( Deniz. İLE Yalancı, ahmak, alık. İLE Ekin sulayıcı, sulayan. İLE Belirli, açık, apaçık. | Işıklı, parlak, güzel. )
- BÂHİRE[Ar.] ile BÂHİRE[Ar.] ile BAHÎRE[Ar.]
( Dikenli ağaç. | Çok koşan cins deve. İLE Vapur. İLE İslâm'dan önceki dönemde, Araplar'ın, kulağını keserek işaretleyip bıraktığı dişil deve ya da koyun. )
- BAHİS[Ar. < BAHS] ile BÂHİS[Ar.]
( Konuşulan şey, söz. | İddialaşma. İLE Bahseden, araştıran. )
- BAHİS[Ar.] değil/yerine/= SÖZEÇ
- BAHR
( Arûz'da aslî bir vezinle ondan doğan vezinler mecmûası. )
- BAHR-İ NÂZÜK
( Muradnâme'de geçtiğine göre en az 5-6 yüzyıllık bir makamdır. )
- BAHREYN:
2 ADA ile/ve/+/<> 31 ADA
( Bahreyn'in başkenti, Mename'nin yer aldığı Bahreyn Adası ve 8ona bir dalgakıranla bağlı olan küçük] Maharrak Adası. İLE/VE/+/<> Öteki 31 ada. )
( Bahreyn, 33 adadan oluşan bir aral(takımada) ülkesidir. )
( Bahreyn'in sözcük anlamı, "iki deniz ülkesi"dir. [Denizin içinde, tatlı su kaynakları olduğundan dolayı bu ad verilmiş.] )
- bahreyn[Ar.] ile Bahreyn[Ar.]
( İki deniz. [Basra Körfezi ile Hint Denizi. / Akdeniz ile Hint Denizi. / Karadeniz ile Hint Denizi.] | İki büyük esas, temel şey. İLE Basra Körfezi'nde yer alan bir ada ülkesi. )
- BAHREYN ve/<> KUR'ÂN-I KERÎM MÜZESİ
( Bahreyn'in başkenti Mename'de bulunan İslâm Merkezi'nde, Bait Al Quran[Kur'ân-ı Kerîm Müzesi] bulunmaktadır. [Başta Türkiye olmak üzere, dünyanın birçok ülkesinden getirilen ve çoğu el yazması olan Kur'ân'lar sergilenmektedir.][Gutenberg'in, matbaayı bulmasından sonra basılan ilk Kur'ân-ı Kerîm de bu müzede bulunmaktadır.] )
- BAHRİ ile BAHRÎ[Ar.]
( Uzun boyunlu, sivri gagalı, boynunun önü ve göğsü parlak beyaz olan, alçaktan ve hızlı uçan, suya bağımlı bir tür kuş. [Lat. PODICEPS CRISTATUS] İLE Denizle ilgili. )
- BAHRİ değil/yerine/= DENİZCİL
- BAHRİYE değil/yerine/= DENİZGÜCÜ
- BAHRİYELİ değil/yerine/= DENİZGÜÇLÜ
- BAHS[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= SÖZ ETMEK
- BAHS[Ar.] ile BAHS/BAHİS[Ar.]
( Kur'an tabirlerinden olup "nâkıs" anlamına gelir. | Yağmur suyu ile ekilmesi olanaklı tarla. | Zulüm, işkence. | Gümrük alma. İLE Konuşulan şey, söz. | İddialaşma. )
- BAHS[Ar.] ile/ve/||/<>/> HAFRİYAT[Ar.]
( Söz. | Üzerinde konuşulan şey, konu. | Görüşünde ya da iddiasında haklı çıkacak tarafa bir şey verilmesini kabul eden sözlü antlaşma. | Bir kitabın bölümlerinden her biri. | Araştırma. İLE/VE/||/<>/> Yeryüzünü kazmak, yarmak ve açığa çıkan fazlalıkları da atmak. )
- BAHS[Ar.] ile NUKSÂN[Ar.]
- BAHŞ[Fars.] ile BAHŞ(Â)[Fars.]
( Bağış, ihsan. İLE Bahşeden, bağışlayan, veren, affeden. | )
- BAHŞ ile CEZA
- BAHS ve NAZAR
( Araştırma. VE Kuramsal bakış. )
( ... VE Herhangi bir olgu ve olayın kurucu[mukavvim] unsurlarını teşhîs; aralarındaki nedensel[illiyet] ilişkileri tesîs ve teşhîs ile tesîs'in tümel[küllî] kurallarını belirlemek. )
- BAHSET[Fars.] ile BAHTEK[Fars.]
( Horultu. | Uykuda ağırlık basma. (KÂBUS) İLE Uykuda ağırlık basma. (KÂBUS) | Küçük baht, kötü şans. )
- BAHŞİŞ VERMEK < NEREDE, NE KADAR BAHŞİŞ VERİLİR?
- BAHŞİŞ[Ar.] ile ARMAĞAN
( TIP vs. PRESENT )
- BAHŞİŞ[Fars. < BAHŞİ: Bağışlamak/affetmek.] değil/yerine/= İŞLİK
- BAHŞİŞ ile/ve/değil/yerine/||/<> KATKI PAYI
- BAHT[Ar.] ile BAHT[Ar.]
( Öz, hâlis, saf. İLE Tâlih, kader, kısmet. | Cet, büyük baba. | Kargı. )
- BÂHTE[Ar. < BÂHTEN][Fars.] ile BAHTE[Fars.]
( Oynamış, oyunda yutulmuş/ütülmüş kişi. İLE Besili, semiz koyun. | Burulmuş, üç yaşında koç. )
- BÂHTER ile BÂHTER
( Batı. [Yeni şairlerin kullanımında] İLE Doğu. [Eski şairlerin kullanımında] )
- BAHTÎ
( Bazı Divan şairlerinin ortak olarak kullandıkları mahlas. )
- BAHTİYÂR[Fars.] ile BAHTİYÂR[Fars.]
( Mutlu kişi. İLE Güneydoğu Anadolu, Musul ve Bağdat'ta kullanılan bir makam. )
- BAHTİYÂR ile/>< İHTİYÂR
( Bir söz ki, bir gönlü, bir ömür bahtiyâr eder;
Bir söz ki, bir gönlü, bir günde ihtiyâr eder. )
- BÂHÛR[Ar.] ile BAHÛR[Ar.]
( Çok sıcak/lık. İLE Ödağacı, misk, lâden gibi maddelerden meydana gelen ve yakılırsa güzel bir koku veren ot, tütsü, günlük. )
- BAI
( Akli Ruh. )
- BAÎD-İ LÂZIM
( Bir makamın seyir dahilinde bulunup da istimali yok denilecek kadar o makama dâhil olan perdelere denir. [Sabâ makamının seyrinde neva perdesinin cüz'i bulunması gibi] )
- BAÎM[Ar.] ile BÂİN[Ar.]
( Put, heykel. İLE Dibi geniş kuyu, bostan kuyusu. )
- BAÎR[Ar.] ile BÂİR[Ar.]
( Eril deve. İLE Şaşkın, perişan durumda olan. )
- BAIRD TAPİRİ ile HİNT/MALAY TAPİRİ ile DAĞ TAPİRİ ile OVA/AMERİKA/BREZİLYA TAPİRİ
- BAK-TERİ/LER/İN değil/< BAKTERİ/LER/İN
- BAK! BEN NE YAPTIM! İÇİN YAPMAK ile/ve/değil/yerine HİZMET OLARAK YAPMAK
- BAK! BEN NE YAPTIM! İÇİN YAPMAK değil/>< HİZMET OLARAK YAPMAK
- BAKA BAKA (ISKALAMAK)
- BAKA/BAQA ile MÜNGÜZ BAKA/MÜNGÜZ BAQA ile BAKAÇUK/BAQAÇUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- BAKAN/BAQAN ile BAKAN/BAQAN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yüzük.[pirinç] İLE Gerdanlık.[pirinç] )
( ALTUN BAKAN/ALTUN BAQAN: Altın yüzük. )
- BAKAN/LIK ile/değil/yerine/> KALEM(SEKRETER/YA)
- BAKANAK/BAQANAQ(BAKAYAK/BAQAYAQ) ile BAKANLIG/BAQANLIG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Çift toynaklı hayvanlarda, toynakların arasındaki boşluğa ya da toynakların iki yanına verilen ad.[Atların toynağının içini, ayak tabanının ortasında bulunan üçgen biçimindeki sert parçayı anlatmak için de kullanılır.] İLE Halkalı. )
- BAKANAK ile TOYAK ile TOYNAK
( Geviş getiren hayvanların tırnağı. İLE At tırnağı. İLE At, eşek gibi tektırnaklı hayvanların tırnağı. )
( ... vs. ... vs. HOOF )
- BAKARA[Ar.] ile BAKARA[Ar.] ile BAKARA[Fr. < BACCARA]
( Sığır, inek. İLE Sûre. İLE İskambil kâğıdı ile oynanan bir oyun. )
- BAKI KULU ile/||/<> BÖCEKBAŞI ile/||/<> DEFTERDAR ile/||/<> MÜLTEZİM
( Vergi denetimi ve tahsili ile maliyeye ilişkin soruşturmaları yapan memura verilen ad. İLE/||/<> Zabıta görevlisi. İLE/||/<> Osmanlı Divan Teşkilatı'nda mali işlerle görevli kişi. İLE/||/<> Bir bölgenin devletçe toplanacak gelirlerinin müteahhitliğini yükümlenen kişi. )
- BÂKİ'NİN:
25 YAŞ ÖNCESİ ŞİİRLERİ ile/ve 25 YAŞ SONRASI ŞİİRLERİ
( BÂKÎ ['den...]
MÜHEYYÂ OLDU MECLİS SÂKİYÂ PEYMÂNELER DÖNSÜN
BU BEZM-İ RÛH BAHŞUN ŞEVKINA MESTÂNELER DÖNSÜN
DİLÂ CÂM-I ŞARÂB-I AŞK-I YÂRI ŞÖYLE NÛŞ İT KİM
FELEKLER GÜM GÜM ÖTSÜN BAŞINA HUMHÂNELER DÖNSÜN
HAYAL-İ ŞEM'-İ RUHSARIN KO YANSIN HANE-İ DİLDE
PERİN OL ŞEM'A YAKIP ŞEVK İLE PERVÂNELER DÖNSÜN
SEN AĞYÂR İLE DEVR ETDİR ŞEHÂ PEYMÂNEYİ DÂİM
SER-İ KÛYUN DOLAŞIP ÂŞIK-I BÎÇÂRELER DÖNSÜN
BU BEZM-İ DİLKÜŞÂYA MAHREM OLMAZ BÂKİYÂ HERKES
Dİ GELSİN EHL-İ DİLLER GELMESİN BİGÂNELER DÖNSÜN )
- Bâkî'ye
- BÂKÎ[< BEKÂ]
( TANRI | DÂİMÎ, KALICI )
- bâkî[Ar. < BEKÂ çoğ. BEVÂKİ] ile bâkî[Ar. < BÜKÂ] ile BÂKÎ[Ar.]
( Tanrı. | Sürekli/daimi, kalıcı. | Alt taraf. | Artık, artan, fazla, geri kalan, bundan başka. İLE Ağlayan. [Fars. GİRYÂN] İLE Divan şairi ve uzun adıyla Abdülbâki Mahmut. Kanûnî Sultan Süleyman tarafından korunmuş ve Meliküşşuarâ, Sultânüşşuarâ gibi unvanlar kazanmıştır. [1527 - 1599] [Tüm Osmanlı tarihinde cenazesine en çok katılım olan kişidir.] )
- BÂKÎ[Ar. < BEKÂ] ile/değil VÂKİ[Ar. < VUKÛ]
( Kalıcı. İLE/DEĞİL Olan, düşen. | Olagelen, rastlayan. | Geçen, geçmiş olan. | Gerçekleşme. )
- BÂKÎ[Ar.] ile KÂDÎM[Ar.] ile MÜTEKADDİM[Ar.]
- BÂKÎ[Ar.] değil/yerine/= KALICI/KALIMLI
- BAKİ[Ar.] değil/yerine/= SÜREKLİ
- BÂKÎ ile/ve/||/<> ASLÎ
- BAKI = DENETLEME
( Özellikle dağlık yörelerde bir yamacın güneş ışınlarına, güneye ya da kuzeye karşı konumunu belirleyen, bunun sonucu olarak da doğal koşullarını tespit eden durumu. | Denetleme. | Fal. )
- BÂKÎ ile/ve/|| FÂNÎ ile/ve/|| ÂSİ ile/ve/|| ÂFİ
( Yazı. İLE/VE/|| Yaşam. İLE/VE/|| Kul. İLE/VE/|| Rab. )
- BÂKİ ile/ve/||/<> KAİM
- BAKICI ile/ve/||/<> BAKAN
- BAKICI ile/ve/değil/<> BAKIM VEREN
- BAKICI ile DADI
( BABYSITTER vs. NANNY )
- BAKIG/BAQIG ile BAKIŞ/BAQIŞ ile BAQINGIL/BAKINGIL
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bakma, bakış. İLE Bakış. İLE Bak! )
( İŞ KEDİNGE BAKINGIL/İŞ KEDİNGE BAQINGIL: Eyleminin sonucuna bak ve bunu düşün! )
- BAKILAN ile/ve DÜŞÜNÜLEN
( Güzeldir. İLE/VE Güzelliktir. )
- BAKIM ve/<> BÜTÜNLÜK
- BAKIM ve KÜLTÜR ve UYGARLIK
- BAKIM ile/ve/<> ÖZEN
- BAKIM ile/ve/<> TEMİZLİK
- BAKIMLI/LIK ile/ve/> ALIMLI/LIK
- BAKIN! BEN NE YAPTIM/YAPMIŞIM değil/yerine YAPILANIN BİLGİSİ
- BAKIP BAKIŞTIRMAK
- BAKIP KALMAK ile/değil/yerine/>< GÖRÜP GEÇMEK
- BAKIR MAVİSİ ile BAKIR YEŞİLİ ile BERLİN MAVİSİ
( Bazik bakır karbonat. İLE Kurşun kromat ve bakır oksitten oluşan, doğal boyar madde. İLE Demir III hekzasiyano ferrat (II)'ın özel adı. )
- BAKIR NEFESLİLER ile/ve TAHTA NEFESLİLER
- BAKIR/BAQIR ile BAKIR/BAQIR ile BAKIR SUKIM/BAQIR SUQIM
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bakır. İLE Çin'de, alışverişte kullanılan, bakırdan yapılmış para. İLE Mars.[Kızıllığı nedeniyle bakıra benzetilmiştir.] )
- BAKIR/NUHÂS[Ar.] ile/ve/<> FÜLÜS[Ar.]
( ... İLE/VE/<> Bakır para. )
- BAKİR değil/yerine/= ERDEN
- BAKIR ile TOMBAK[Fr.]
( ... İLE Kuyumculukta kullanılan, %80 bakır, %20 çinkodan oluşan sarı renkli alaşım. | Bu alaşımdan yapılmış olan. )
- BAKIRKÖY < MAKRİKÖY[YEDİNCİ KÖY]
- BAKIRLIG/BAQIRLIG ile BAKIRLIG/BAQIRLIG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bakırlı. İLE Balasagun yakınlarındaki bir yerin adı. )
( BAKIRLI DAĞ/BAKIRLI TAG: Bakırlı dağ. )
- BAKIŞ
- BAKIŞ AÇISI [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- BAKIŞ AÇISI [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- BAKIŞ AÇISI ile/ve "ÇERÇEVE"
- BAKIŞ AÇISI ile/ve/||/<>/>/< TUTUM
- BAKIŞ:
DIŞARIDAN ile/ve/değil/||/<>/< İÇERİDEN
- BAKIŞ:
TAMAMLAYICI ile/ve/||/<> UYUMLANICI
- BAKIŞ/HİZMET:
"A'dan Z'ye" ile/ve/||/<> "360 DERECE"
- BAKIŞ ile/ve "BAKIŞ AÇISI"
- BAKIŞ ile/ve AÇI
( "LOOK/GLANCE" vs./and ANGLE )
- BAKIŞ ile/ve/> UFUK
( Bakış/nazar derinleştikçe ufuk açılır. )
- BAKIŞ ile/ve YÖNELİŞ
- BAKIŞIK = SYMMETRICAL[İng.] = SYMÉTRFIQUE[Fr.] = EBENMÄßIG, SPIEGELGLEICH[Alm.] = SIM(M)ETRICO[İt., İsp.] = ÆQUALIS ET CONGRUENS, CONVENIENTER COMPOSITUS[Lat.] = SÜMMETROS, EMMETROS, EURÜTHMOS[Yun.] = MAVÂZİ, MUTEVÂZİ[Ar.] = MUTEKÂRON[Fars.] = SYMMETRISCH[Felm.]
- BAKIŞIM/SİMETRİ ile/ve/<> AYAR(GAUGE) SİMETRİLERİ
- BAKIŞIM/SİMETRİ ile AYAR/GAUGE SİMETRİLERİ
- BAKIŞIM/SİMETRİ ile/ve/||/<> EŞDEĞİŞKEN
( SYMMETRY vs./and/||/<> COVARIANT )
- BAKIŞIM/SİMETRİ ile/ve/<>/|| KIRIK BAKIŞIM/SİMETRİ
- BAKIŞIM/SİMETRİ ile/ve/||/<> KÜTLE
- BAKIŞIM/SİMETRİ ile/ve/||/<> SÜPER BAKIŞIM/SİMETRİ
- BAKIŞIM/SİMETRİ ile/ve UYUM
( SYMMETRY vs./and HARMONY )
- BAKIŞIM = SYMMETRY[İng.] = SYMÉTRIE[Fr.] = EBENMAß, SPIEGELGLEICHHEIT, SYMMETRIE[Alm.] = SIMMETRIA[İt.] = SIMETRIA[İsp.] = CONVENIENTIA PARTIUM[Lat.] = SÜMMETRIA, EMMETRIA, EURÜTHMIA[Yun.] = el-TENÂSUK, el-TAMÂSUL, TAVÂZİ, MAVÂZÂT[Ar.] = TEKÂRON, SÂZOVÂRÎ[Fars.] = SYMMETRIE[Felm.]
- BAKIŞIMSIZLIK/ASİMETRİ ile TERS ORANTI
- BAKIŞMAK ile/ve YİYİŞMEK/SEVİŞMEK
- BAKİYE/HARÂBE[Ar.]/VİRÂNE[Fars.] değil/yerine/= KALINTI/ÖREN/YIKI/YIKINTI
( Eski yapı ya da kent kalıntısı. )
- BAKİYE değil/yerine/= KALAN/KALANCA
- BAKKA, KÜÇÜK ÇEKİRDEKLİ ETLİ MEYVE = SİMÂR-I TUFFÂHÎYE-İ MATMÛRETÜ'N-NEVÂT = MÉLONIDE À PÉPINS, BAIE
- BAKKAL-ÇAKKAL
- BAKL/A[Ar. çoğ. BUKUL] ile ÇİN/HİNT BAKLASI
( [Ar. (botanikte)] BÂKILÂ )
( BROAD/FAVA/HORSE BEAN vs. TONKA BEAN )
- BAKLA ÇİÇEĞİ ile BAKLAÇİÇEĞİ
( Sarımtırak eflatuna çalan beyaz renkte bir bitki. İLE Bakla çiçeği rengi. | Bu renkte olan. )
- BAKLA[Ar.] ile ACIBAKLA/YAHUDİBAKLASI/TÜRMÜS[bot.]
( ... İLE Baklagillerden, acı olan, taneleri suda tatlılaştırılarak yenilen otsu bir bitki. )
- BAKLA[Ar.] ile FUL[Ar.]
( ... İLE Taşkırangillerden, çokça türü bulunan bir ağaççık ve bunun hoş kokulu, beyaz çiçeği. | Küçük taneli bir bakla türü. )
- BAKLAVA-BÖREK (YİYEREK YAŞAMIYOR OLMAK)
- BAKLAVA:
FISTIKLI yerine CEVİZLİ yerine FINDIKLI
- BAKLAVA ile SAMSA[Fars.]
( ... İLE Baklavaya benzeyen, bir tür hamur tatlısı. )
- BAKLİYAT ve/||/<>/< BAKLAGİLLER
( Baklagillerden elde edilen ürün. VE/||/<>/< Bakla, fasulye, akasya, keçiboynuzu vb. badıçlı pek çok sebze ve ağacı içine alan, iki çenekli ayrı taç yapraklılardan büyük bir bitki ailesi. )
- BAKLİYE MEYVESİ, LEGÜMEN = SİMÂR-I BAKLÎYE = GOUSSE, LÉGUME
- BAKMAK:
KAÇIRDIKLARINA değil/yerine YAKALAYABİLECEKLERİNE
- BAKMAK ile "GÖZ ATMAK"
- BAKMAK ile/ve "SÜZMEK"
- BAKMAK ile/ve/değil/||/<>/< DALMAK
- BAKMAK ile/ve GÖZLEM
( NAZAR: Aklın hareketi.[HAREKET'ÜL AKL] )
- BAKMAK yerine NAZAR KILMAK
- BAKMAK değil NAZAR KILMAK
- BAKMAK ile/ve/<> SAHİP ÇIKMAK
- BAKMALI!
- BAKMAYALIM! > KATILALIM!
- BAKŞÎ
( KÂTİP, FİLOZOF )
- BAKTERİ[Fr. < BACTÉRIE] ile BAKTERİDİ[Fr. < BACTÉRIDIE]
( Toprakta, suda, canlılarda bulunan, çürüme, mayalanma ya da hastalıklara yol açan, küresel, silindirimsi, kıvrık biçimli olan, bölünerek çoğalan, klorofilsiz, tek gözeli canlı. İLE Şarbon gözesi gibi hareketsiz bakteri. )
- BAKTERİ/YAL ile VİRÜS/VİRAL
( Virüsten farklı, yaklaşık 0,4-1,5 μm boyutunda, sert bir hücre duvarı ile hücre zarı ve sitoplazmaya sahip, çekirdek zarları olmadığından dolayı, DNA ve RNA'ları sitoplazma içinde bulunan, Enterobacteria sınıfından bir mikroorganizma. İLE Bakteri öldürücü madde. İLE Canlı hücrelerde yaşayan, metabolizmaları bulunmayan, oksijen kullanılmayan, makromoleküller oluşturmayan, büyümeyen ya da ölmeyen fakat sadece canlı hücrelerde üreyen, biçimleri bakterilerininkilere benzeyen, çoğu hastalığa yol açan, ancak elektron mikroskobunda belirlenebilecek kadar küçük olan, protein ve nükleik asitlerden oluşan, enfeksiyon yapan nesne. )
( Bazı FaRkLaR'ını daha okumak için burayı tıklayınız... )
( Canlıdır. İLE Canlı değildir[ölü de değildir].["Uygun koşullarda canlanabilen" bir varolandır.]
Bakteri, "fare" ise. İLE Virüs, "yumurta" gibidir.
Fare canlıdır. Yumurta canlı değildir. Ama döllenmişse, uygun sıcaklıkta, uygun sürede bekletilirse civcive dönüşür, yani bir canlı olur.
Yine fareye, yani bakteriye dönelim:
Fare, fare zehri ile öldürülebilir. İşte bu "antibiyotik"tir.
Fareye, fare zehiri verirsek ölür. Ama yumurtanın üstüne istediğimiz kadar fare zehiri dökelim, yumurtaya hiçbir şey olmaz; sadece çevreye zehir saçmış oluruz. Yani antibiyotikler, virüslere etki etmez; sadece bize yardım eden, bağışıklık sistemimizi güçlendiren yararlı bakterilerimizi öldürmüş oluruz.
Fareyi bir kutuya kapatıp aç-susuz bırakırsak ölür. İLE Yumurtayı bir kutuya kapatsak haftalarca bozulmadan durabilir.
Yani eğer bağışıklık sistemimiz güçlüyse belirli bir süre sonra bakteriler kendiliğinden ölecektir. Ama virüsler, her şeyin içinde ya da üzerinde, çok uzun süre bozulmadan yumurta gibi bekleyebilir ve gövdemize girdiği andan itibaren 4-14 gün içinde canlanır.
Bir diş macunu reklamını anımsayalım:
İki kap sirke içine iki yumurta koyuyorlardı, birini şu marka macunla fırçalıyorlardı, öteki yumurta eriyordu ama öteki macunla fırçalanan yumurta sağlamdı.
İşte o deneydeki sirke, yumurtanın kabuğundaki kalsiyumu çözündürüyordu. Elimizdeki virüsün kabuğunu çözündürebilen şey sirke değil "sabun"dur. Sabun, virüsün kabuğunu eritir. Kabuğu eriyen virüs, ölür. Sabunun, kabuğu eritebilmesi için en az bir dakika, kabukla temas etmesi gerekiyor. Süreyi anlamak için elimizi sabunlarken, iki kere "Dandini dandini dasdana" şarkısını söyleyelim. Süre bu kadar. Sıvı sabunlarda süre uzuyor. Daha iyisi, katı sabun.
Alkol de virüsün kabuğunu çözündürüyor ama sabundan farklı olarak; o boş kabuktan kurtulamıyoruz, elimize yapışık durumda kalır. Evet, artık zararsız ama yine de elimizde virüs kabuklarıyla dolaşmak istemeyiz. Örneğin, dışarıda alkolle elimizdeki virüsü öldürdük, ilk fırsatta yine sabunlamalıyız ki, su, kabukları da alıp götürsün. )
( )
- BAKTERİ ile BAKTERİSİT ile BAKTERİYOFAJ ile BAKTERİYOSTATİK
( Virüsten farklı, yaklaşık 0,4-1,5 μm boyutunda, sert bir hücre duvarı ile hücre zarı ve sitoplazmaya sahip, çekirdek zarları olmadığından dolayı, DNA ve RNA'ları sitoplazma içinde bulunan, Enterobacteria sınıfından bir mikroorganizma. İLE Bakteri öldürücü madde. İLE Bakterileri yok eden virüslere verilen ad. İLE Bakteriyi öldürmeksizin büyüme ve çoğalmasını yavaşlatma ya da durdurma özelliğine sahip olan. )
- BAKTERİ ile BAKTERİYEL
( Tek gözeli mikroorganizma. İLE Bakterilerle ilgili. )
- BAKTERİ ile/ve/||/<>/> BAKTERİYOLOJİ
( ... İLE/VE/||/<>/> Bakterilerin ve genellikle mikropların biçimlerini, niteliklerini inceleyen bilim. )
- BAKTERİ ile BASİL
( ... İLE Bakterilerin, çomak biçiminde, ince ve uzun olan türü. )
- BAKTERİ değil/yerine/= BOZGAN/ÇÖPÜK
- BAKTERİ ile KOLİ BASİLİ
( ... İLE Toprakta, insan ve hayvan bağırsaklarında, bazen sularda, yiyeceklerde bulunan ve uygun bir ortam bulduğunda insanda hastalık yapabilen, yuvarlak uclu, çomak biçiminde bakteri. )
- BAKTERİ ile/ve MİKROFOK
( ... İLE/VE Nokta biçiminde hareketsiz bakteriler. )
- BAKTERİ ile/ve/||/<>/< SİYANOBAKTERİ
( )
( BACTERIA vs./and/||/<>/< CYANOBACTERIA )
- BAKTERİ ile SPİRİL[Fr. < Lat.]
( ... İLE Sarmal biçiminde uzun ve kıvrık, bazıları titrek tüylerle kaplı, iplik biçimindeki bakterilerin genel adı. )
- BAKTERİ ile VİBRİYON[Fr.]
( ... İLE Virgül biçimindeki bakteri. )
- BAKTERİ ile/||/<> VİRÜS
( Tek gözeli mikroorganizmalardır ve antibiyotiklerle sağaltılabilir. İLE/||/<> Göze içinde çoğalan ve antibiyotiklerle sağaltılamayan mikroorganizmalar. )
- BAKTERİSIT/BACTERICİDE değil/yerine/= BAKTERİKIRAN
- BAKTERİYEL BULAŞ/ENFEKSİYON ile/||/<> VİRAL BULAŞ/ENFEKSİYON
( Bakterilerin neden olduğu bulaşlar. İLE/||/<> Virüslerin neden olduğu bulaşlar. )
- BAKTERİYEL ENDOKARDİT ile/||/<> VİRAL MİYOKARDİT
( Kalp kapakçıklarının bakteriyel bulaşı. İLE/||/<> Kalp kasının viral bulaşı. )
- BAKTERİYEL MENENJİT ile/||/<> VİRAL MENENJİT
( Bakterilerin neden olduğu, beyin ve omurilik zarlarının yangılanması. İLE/||/<> Virüslerin neden olduğu, beyin ve omurilik zarlarının yangılanması. )
- BAKTERİYEL VAJİNOZ ile/||/<> VAJİNAL KANDİDİYAZİS
( Vajinada bakteri dengesizliği. İLE/||/<> Vajinada Candida mantarının aşırı büyümesi. )
- BAKTERİYEL VAJİNOZ ile/||/<> VAJİNAL MANTAR BULAŞI
( Vajinada bakteri dengesizliği. İLE/||/<> Vajinada mantar aşırı büyümesi ile kaşıntı ve akıntı. )
- BAKTERİYEL VAJİNOZ ile/||/<> VAJİNİT
( Vajinada normal bakteri dengesinin bozulması. İLE/||/<> Vajinanın yangılanması. )
- BAKTERİYEL değil/yerine/= ÇÖPÜKSEL
- BAKTERİYEMI/BACTEREMIA değil/yerine/= KANDA BAKTERİ
- BAKTERİYEMİ ile/||/<> SEPSİS
( Kanda bakteri bulunması. İLE/||/<> Gövdenin bulaşa karşı aşırı tepki vermesi ve örgen işlevlerinin bozulması. )
- BAKTERİYOLOJİ/BACTERIOLOGY değil/yerine/= BAKTERİ BİLİMİ
- BAKTERİYOLOJİ ile/||/<> BAKTERİSİT ile/||/<> BAKTERİÜRİ ile/||/<> BAKTERİYOSTATİK
( Bakteri bilimi. İLE/VE/|| Bakterikıran. İLE/VE/|| Bakterili idrar. İLE/VE/|| Bakterisavar. )
- BAKTERİYOSTATİK/BACTERIOSTATIC değil/yerine/= BAKTERİ DURDURAN
- BAKTERİYOSTATİK ile BAKTERİSİDAL
( bakterilerin çoğalmasını durduran. İLE bakterileri öldüren. )
- BAKTIĞIN ve/<> AKTIĞIN
- BAKULUM ile/değil PENİS
( Klitoris/penis kemiği [os klitoris/os penis]. [Kemirgenlerde, rakun, mors, binturong ve bazı memelilerde bulunur.] [İnsan ve örümcek maymunları bu kemiğe sahip olmayan tek primatlardır.] )
- BÂKURE["ku" uzun okunur] ile BÂKÛRE[Ar.]
( Sığır sürüsü. | Yararı, zararı ayıramayan sersem, budala. İLE Önce yetişen, turfanda yemiş. )
- BAL ARISI ile BÜYÜK SARI BAL ARISI
( ... İLE İskoçya'da yaşarlar. )
- BAL ARISI ile/ve EŞEK ARISI/ZENBUR ile/ve YABAN ARISI/SARICA ile/ve ERİL ARI
( Bal yapan arı. İLE/VE Et yiyen arı. | Sarı eşek arısı, vesveseyi simgeler. İLE/VE ... İLE/VE Bal yapmayan iğnesiz arı. )
( Bal arıları, en uzun süre yaşayan böceklerdir. )
( Bal arısının iğnesinin ucu kıvrıktır, sokunca çıkaramaz. Yavaş çekse çıkarır ama öfkeli ve sinirli olduğu için, yavaş çekmek elinden gelmez. Birdenbire çekince de, iğnesi kopar ve soktuğu yerde kalır. )
( Arı, karnındaki boğum köklerden soluk alır. [Boğumlu, halkalı hayvanlar ciğersizdir.] )
( Arı kovanının ısısı insan gövdesiyle aynıdır. )
( Antenleriyle koku alırlar. )
( Balarıları, karmaşık bir dizi hareket ve sallanmadan oluşan "salınma danslarıyla" birbirine yiyeceğin niteliğini, uzaklığını ve tam konumunu anlatabilirler. [Bu iletişimlerini bizler de anlayabiliyoruz. Her salınım, kovandan 45 metre uzakta anlamına gelir. (Karl von Frisch 1945 [Bu keşfiyle, hayvan davranışları çalışmalarında verilen tek Nobel ödülünü kazanmıştır.]) ] )
( Bir turları yaklaşık 12 km.dir. )
( Saatte 30 km. hızla uçabilmektelerdir. )
( Dümdüz hatlar üzerinde gidip gelmektelerdir. )
( Tek kalan bir arı, ne kadar zeki olursa olsun, kovandan ayrı kaldığında tamamen savunmasızdır. )
( Beyinlerinde 950.000 sinir hücresi vardır. )
( Morötesi aralıkta görebilmektelerdir. [İnsan yüzlerini dahi tanırlar] )
( Arı kafalarının fotoğrafları... )
( BEE/WASP vs./and WASP/HORNET, VESPIT WASP vs./and COMMON WASP vs./and DRONE )
- BAL KAPANI HANI
( Tahtakale'dedir. [XV. yy.] )
- BAL ÖZÜ/NEKTAR[Fr. < NECTAR] ile/ve/||/<> BAL ÖZÜLÜK
( Bazı çiçeklerin içinde bulunan, arıların bal yapmak için emdikleri tatlı sıvı. İLE/VE/||/<> Çiçeklerde bal özünü çıkaran bezlerin bulunduğu örgen. )
- BAL PETEĞİ ile/ve/<> İNCİR
( Beyin. )
- BÂL[Ar.] ile HÂL[Ar.]
- BÂL[Ar.] ile KALB[Ar.]
- BÂL[Fars.] değil/yerine/= KUŞ KANADI
- BAL ile AĞAÇ BALI/KEDİ BALI
( Arıların, kendi beslenmeleri için [insan için değildir!] çiçeklerden topladığı ve peteklere doldurdukları sıvı. İLE Erik, kayısı vb. ağaçlardan sızan zamk. )
- BAL ile/ve/değil EĞİR
( ... İLE/VE/DEĞİL Arıların çıkardığı bir tür salgı. )
- BALA ile BÂLÂ[Fars.] ile Balâ
( Çocuk, yavru. İLE Yüksek, yukarı, üst, yüce. | Boy, uzunluk. İLE Ankara iline bağlı ilçelerden biri. )
- BALA ile BALA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Birine işlerinde yardım eden kişi, çırak.[Genellikle tarımla ilintili olarak kullanılır.] İLE Kuş yavrusu. )
( Benzer biçimde, vahşi hayvanların yavrusu için de kullanılabilir. )
- BALAK ile KÖS[Fars. < KÛS]
( ... İLE Savaşlarda, alaylarda, işaret vermek için kullanılan büyük davul. )
- BALAKLAVA ile/ve/||/<> BAF
( ile/ve/||/<> )
( BALACLAVA vs./and/||/<> BUFF )
- BALANCE vs. HARMONY
- BALANİT
( Glans(penis başı) yangısı. )
- BALANİT ile/||/<> BALANOPOSTİT
( Penis başının yangılanması. İLE/||/<> Penis başı ve sünnet derisinin birlikte yangılanması. )
- BALANS ile BALANS POİNT
( Denge. İLE Denge noktası. )
- BALAR ile/ve/||/<> BEŞER
( Şişmek, kabarmak. İLE/VE/||/<> Göz sınırından fazla açılmak, açılıp kalmak. )
- BALAST ile MUCUR[Erm.][MICIR değil!]
( Demiryoluna döşenen taş kırıkları. İLE Kömür kırıntısı. | Yol yapımında kullanılan taş kırıntısı. | Bir şeyin işe yaramayan bölümü. )
- BALÇIK ile LÖS[Alm.]
( ... İLE En çok, vadilerle yamaçlarda bulunan, kil ve kum karışımı, sarı renkli verimli balçık. )
- BALDIR ile BALDIR ile BALDIR
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Dağın doruğu. İLE Üvey. İLE Başında. )
( BALDIR TARIG: İlkbaharın başında işlenen tarla. )
( BALDIR KOZI/BALDIR QOZI: Doğum mevsiminin en başında doğan kuzu. )
- BALDIRAK ile BALDIRAK
( Don, pantolon vb. giysilerin dizden aşağı olan bölümü. İLE Kılıç kayışının aşağı uzanan parçası. )
- BALDIRAN/BALDIRGAN/ŞEYTANTERSİ değil/yerine/= AĞI OTU
( Maydanozgillerden, nemli yerlerde yetişen zehirli bitkilerin ortak adı. | Bu bitkiden çıkarılan zehir. )
- BALDIZ ile/değil DALDIZ
( DALDIZ: Marangozların kullandığı, ağaç oymaya yarayan, oluklu demir kepçe, demir bıçak. )
( "Baldız, baldan tatlıdır." DEĞİL Daldız, baldan tatlıdır. )
- BALDIZ ile SİNGİL
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Birinin karısının küçük kız kardeşi. İLE Erkeğin kız kardeşi. )
- BALE'DE:
5 AYAK DURUŞU ile/ve/||/<> PLIE ile/ve/||/<> ÇARPMA ADIMI(BEATEN STEP) ile/ve/||/<> KEÇİ SIÇRAYIŞI(CAPRIOLLES/CAPRIOLA[İt.])
( AYAK DURUŞU:
1. Ayaklar yanlara doğru düz bir çizgidedir. ve topuklar birbirine değer.
2. Birinci duruşun bir adım boyu kadar yanlara açılmış durumudur ve ayaklar yine yanlara doğru düz bir çizgidedir.
3. Bir ayak ötekinin önündedir ve öndeki ayağın topuğu arkadaki ayağın orta çukuruna değmektedir.
4. Bir ayak, bir adım boyu ötekinin önündedir ve ayaklar dışa dönüktür.
5. Bir ayak, hemen ötekinin önünde ve ona tümüyle dokunacak biçimde ve dışa dönük olarak yerleşir. [Bu duruşta ön ayağın arkasından sadece arka ayağın başparmağı görülür.]
İLE/VE/||/<>
PLIE:
Dizlerin kırılması hareketidir. [Bir zıplama hareketine başlamadan önce ya da bitirdikten sonra dizler mutlaka plie ile yanlara eğilir.] | Günlük bale derslerinde dansçının kaslarının ve tendonlarının yumuşaması ve dengeyi güçlendirmesi için ayaklar dışa dönük biçimde dizleri yavaşça kırarak balenin 5 duruşunda yapılan dersin açılış hareketidir.
İLE/VE/||/<>
ÇARPMA ADIMI(BEATEN STEP):
Bir bacağın ötekine çarpması ya da havada iken iki bacağın karşılıklı çarparak geçişmesi hareketine verilen ad.
İLE/VE/||/<>
KEÇİ SIÇRAYIŞI(CAPRIOLLES/CAPRIOLA[İt.]):
Her yöne yapılabilen bu harekette, sıçradıktan sonra iki bacak yere paralel olacak kadar yükselir ve birbirine çarpar. )
- BALGAM[Ar.]/SPUTUM ile TUZLU BALGAM/MAYASIL/EGZAMA[Fr. < ECZEMA < Yun.]
( Solunum örgenlerinin salgıladığı, ağızdan dışarı atılan sümüksü sıvı. İLE Bazı deri hastalıklarının ortak adı. | Birdenbire ortaya çıkarak gelişen, kızartı, kaşınma, sulanma, kabuk bağlama gibi doku bozukluklarıyla belirginleşen bir deri hastalığı. )
- BALIG ile BALIK/BALIQ ile BALIK/BALIQ[Argu] ile BALIK/BALIQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yaralı. İLE Balık. İLE Çamur. İLE Kale, kent. )
( BEŞ BALIK/BALIQ: Beş kent. | YANGI BALIK/YANGI BALIQ: Yeni kent. )
- BÂLİĞ değil/yerine/= ERİN
- BALIK BAYKUŞU ile MANAVGAT BALIK BAYKUŞU
( Tüm Avrupa kıtasındaki sayısının 10'un altında olduğu tahmin ediliyor ve hepsi de Toroslar'da yaşıyor.[2014] İLE Manavgat'ta yaşarlar.[Balık baykuşunun alt türüdür.][20 civarında oldukları düşünülüyor.(2018)] )
( Büyüklüğü: 54-57 cm. | Kanat açıklığı: 145-150 cm. İLE ... )
( Ayrıntılar için burayı tıklayınız... )
( Sudaki avlarının yerini alçak bir tünekten ya da o alanda alçaktan ileri geri uçarak saptıyor. Ayakları ve pençeleri balıkları yakalamak için inanılmaz bir adaptasyona sahip.
Çiftler halinde yaşadığı düşünülüyor. Uçurum kenarlarında tüneyip ıslığımsı sesler çıkarıyor.
Korku ve şaşkınlık anlarında tüylerini kabartıp kulak tüylerini dikleştiriyor. İLE ... )
(
İLE ... )
- BALIK KARTALI ile BALIK KARTALI
( Su kıyılarında yaşayan, balıkla beslenen, beyaz, kahverengi çizgili, yırtıcı kuş. İLE Fok yavrularını avlarlar. )
( OSPREY[Lat. < OSSIFRAGUS: Bone crusher. / Kemik kıran.] vs. ... )
- BALIK KARTALI ile MADAGASKAR, BALIK KARTALI
- BALIK ÖLÇÜSÜ[ARCHIMEDES]:
YÜKSEKLİK ve/||/<> UZUNLUK ORANI
( Bir çemberin merkezinin, ötekinin çevresine değmesiyle oluşan balık biçimi. )
( 153.265: 3'ün kareköküne ve eşkenar üçgenin orantısına yakın tam sayı. )
- BALIK PULU ile/ve/||/<> MEMELİ KILI
( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )
( )
- BALIK SIRTI değil BALIKSIRTI
- BALIK ile ACIBALIK/GÖRDEK
( ... İLE Sazangillerden, Avrupa'da ve ülkemiz göllerinde yaşayan, 8-10 cm. uzunluğunda bir balık. )
- BALIK ile AMFİBİ
( Suda yaşayan ve solungaçlarıyla soluk alan omurgalılar. İLE Hem suda, hem de karada yaşayabilen ve deri ile akciğerinden soluk alan omurgalılar. )
- BALIK ile ANÇUEZ
- BALIK ile BALLIK
( Omurgalılardan, suda yaşayan, solungaçla soluk alan ve yumurtadan üreyen hayvanların genel adı. İLE Bağlarda görülen külleme hastalığı. | Ballıbaba bitkisi. )
- BALIK ile BALON BALIĞI
( )
- BALIK ile BAŞGAN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( ... İLE 50 - 100 rıtl[130 dirhem] ağırlığında olan büyük balık. )
- BALIK ile BERBERBALIĞI
( Hanigillerden, kuyruğunun çatalı çok uzun olan, Akdeniz'de yaşayan bir balık. [Lat. SERRANUS ANTHIAS] )
- BALIK ile BIYIKLI VUNDU BALIĞI
( Zambiya'nın Zambezi ırmağında yaşamaktadır. )
- BALIK ile/ve/değil ÇAMUR ZIP-ZIPI
- BALIK ile CENNETBALIĞI
( Mavi, yeşil zemin üzerine, bakır rengi, çizgili, tropikal balık. [Lat. MACROPODUS VIRIDIAURATUS] )
- BALIK ile CHAMBO BALIĞI
( ... İLE Malawi'de, Malawi Gölü'nde yaşarlar. )
- BALIK ile DAMLA BALIĞI
( ... İLE Denizin 900 metre derinliklerinde yaşar. )
- BALIK ile DÖRT GÖZLÜ BALIK
- BALIK ile FİL BALIĞI
- BALIK ile KAYA BALIĞI/DİŞLİ/TOKMAKBAŞ
( ... İLE Kaya balığıgillerden, kayalık yerlerde yaşayan, çoğu koyu renkli küçük balık. )
- BALIK ile KILIÇKUYRUK
( ... İLE Kemikli balıklar takımından uzunluğu 8-10 santimetre olan, tropik süs balığı. )
- BALIK ile LAMPREY
( ... ile )
- BALIK ile MAVİ HALKALI ÇAMUR BALIKLARI
( ... İLE Sular çekildiğinde bile kara ve çamurda yaşayabilen balıklar. )
- BALIK ile OKÇU BALIK
- BALIK ile OMUL BALIĞI
( Baykal gölünde ve 250 m. derinlikte yaşarlar. )
- BALIK ile ORFOZ
( ... İLE Hanigillerden, Ege ve Akdeniz'de bulunan bir balık. )
- BALIK ile PACU BALIĞI
( )
( )
- BALIK ile PAPAĞAN BALIĞI
- BALIKÇIL ile BALABANKUŞU
( ... İLE Bataklıklarda yaşayan, balıkçıla benzer, ağır ve iri bir kuş. )
- BALIKÇIL ile GRİ BALIKÇIL
- BALIKÇIL ile KARA BALIKÇIL
( )
( ... İLE Afrika'da, Sahra Çölü'nün güneyinde yaşarlar. Boyu 42,5 - 66 cm. arasındadır. Ayakları ve bacakları sarıdır. )
( )
- BALIKÇIL ile KIZILCA BALIKÇIL
- BALIKÇIL ile SIĞIR BALIKÇILI
- BALIKÇIN/BALIQÇIN ile BALIKLIG/BALIQLIG[Argu]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Balıkçıl. İLE Irmak. | Çamurlu yer. )
- BÂLÎN[Fars.] ile BÂLİŞ[Fars.]
( Yastık. | Koltuk. İLE Yastık, yüz yastığı. )
- BALİNA ile BALEN BALİNASI
( ... ile )
- BALİNA ile BEYAZ BALİNA/DENİZ KANARYASI (BELUGA)
( ... İLE Sırt yüzgeçleri yoktur. )
( ... ile )
( ... İLE Çıkardıkları seslerin yoğunluğu ve hoşluğundan dolayı, "Deniz kanaryası" olarak da adlandırılmaktalardır. )
- BALİNA ile BOYNUZLU BALİNA
( ... İLE Burunlarındaki uzantı, boynuz değil sol kesici dişlerinden birinin uzamış olmasıdır. )
- BALİNA ile BRIGHT BALİNASI
- BALİNA ile BRİT BALİNA
- BALİNA ile BRYDE BALİNASI
- BALİNA ile BUZUL BALİNASI
- BALİNA ile EOSEN BALİNALARI
- BALİNA ile GAGALI BALİNALAR
( )
( ... vs. BAIRD’S BEAKED WHALE )
- BALİNA ile GRİ BALİNA/KUZEY PASİFİK GERÇEK BALİNASI
( ... İLE/VE Bilinçsizce yapılan avlanmalardan dolayı dünyada sadece 50 gri balina kalmıştır. )
( ... ile )
( ... vs. THE NORTH PACIFIC RIGHT WHALE )
- BALİNA ile KADIRGABALIĞI/İSPERMEÇET/SPERM BALİNASI/KAŞALOT[Fr. CACHALOT]
( ... İLE Erilleri, en büyük beyine sahip hayvandır. )
( ... İLE 1000 m. derinlikte yaşayabilir ve avlanırlar. [2000 m. derinliğe kadar dalabilirler] )
( ... İLE 40 dk. boyunca suyun altında kalabilirler. )
( ... İLE En yüksek sesli hayvandır. )
( ... İLE Karayip falezlerinde görülebilmektedir. )
( ... ile )
( ... ile )
( )
- BALİNA ile KAMBUR BALİNA
( ... İLE 12 - 16 metre uzunluğunda ve 35 - 40 ton ağırlıkları vardır. )
( ... İLE Her yıl beslenme ve üreme amacıyla göç ederler. [Kışın kutuplarda, yazın tropik denizlerde olmak üzere yaklaşık 25.000 km. yolculuk ederler.] )
( ... ile )
( ... İLE NTV - Yaşam Öyküsü 1. Bölüm (İlk Adımlar)[15:15 - 19:30 arası] )
( ... vs. HUMPBACK WHALE )
- BALİNA ile KATİL BALİNA / ORCA
( ... ile )
( Dünyada 50.000'e yakın oldukları kaydediliyor.[2013] )
( )
( WHALE vs. ORCA )
- BALİNA ile KAYTAS
- BALİNA ile KÜÇÜK DİŞLİ BALİNALAR
- BALİNA ile KUZEY BALİNASI
( ... İLE Okyanuslarda yaşayan balina. )
- BALİNA ile MAVİ BALİNA/GÖK BALİNA
( ... İLE Gelmiş geçmiş en büyük canlıdır. [İkinci sırada bulunan Afrika Fili'nden 30 kat daha ağırdır.][En büyük dinozor bile ağırlığının yarısına zor erişirdi.] )
( ... İLE Boyu, burun ucundan kuyruğunun ucuna kadar ortalama 30 metre uzunluğa kadar ulaşabilmektedir. Ağırlığı da genellikle 190 ton civarındadır. )
( ... İLE Gövdesine günde 88, saatte 3.5 kg. ekler. )
( ... İLE Kalbi günde 7500 litre kan temizler. [Bir seferde 225 litre kan pompalar.] [Aort damarı 5 yaşında bir çocuğun yüzebileceği büyüklüktedir.] )
( ... İLE Ortalama ömürleri olan 70 yıl boyunca, her yıl Ekvator ile kutuplar arasında yolculuk yaparlar. )
( ... İLE 2-3 yılda bir ve yaklaşık bir yıllık gebelik süresi sonunda tek yavru doğurarak ürerler. Yavrularını Ekvator sularında doğururlar ve büyümeleri için 5 ay boyunca Ekvator sularında kalırlar.[Her gün 500'er lt. süt emzirerek ve toplam 50 ton ağırlık kaybederek] )
( ... İLE Ortalama 22 kilometre hızla yol alsalar da, hızlarını kolayca 50 kilometreye kadar çıkarabilirler. )
( ... İLE İspermeçet balinasından sonra en yüksek sesli ikinci hayvandır. )
( ... İLE Ne yazık ki günümüzde sayıları 5000'in altına düşmüştür. [1868'te patlar zıpkının yapılmasından sonra avlanarak (1931'de, 29.000'i tek bir avlanma mevsiminde öldürülmüştür.) :((] )
( Bir fil, bir mavi balinanın dilinden daha hafiftir. )
( ... ile |
)
( Bir mavi balinanın kalp damarlarının içine bir insan girebilir. )
- BALİNA ile MİNKE BALİNASI
- BALİNA ile MUSUR
- BALİNA ile NAR BALİNASI / CESET BALİNASI / DENİZ GERGEDANI
( ... İLE Alt çenedeki tek dişin üst dudağı delerek 2 - 3 m. uzamasının sonucudur. )
( ... ile )
- BALİNA ile OLUKLU BALİNA
- BALİNA ile PİLOT BALİNA
- BALİNA ile SEİ BALİNASI
- BALİNA ile UZUN BALİNA
( Hatay'da karaya vuran balina haberi için burayı tıklayınız... )
- BALİNA ile VOLFİN/WHOLPHIN[İng.]
( ... İLE Eril katil balina ile dişil yunusun birleşmesinden ortaya çıkmıştır. Türüne oldukça az rastlanmaktadır. )
( ... İLE )
- BALİNANIN SIRTINDA ve/||/<> RÜZGÂRI Dİ(ZGİ)NLEYEN ÇOCUK
( ve/||/<>
)
- BALKANLARDA TÜRKÇE YER ADLARI KILAVUZU
- BALKI
( Güzel, süslü, parlak. | Sancı, ağrı. )
- BALKIMAK
( Parlamak, ışıldamak, çakmak. )
- BALKIR/ŞİMŞEK ile/ve GÖK GÜRLEMESİ
- BALKIR/ŞİMŞEK ile/ve/||/<> YILDIRIM
( Bir bulutun tabanı ile yer arasında, iki bulut arasında ya da bir bulut içinde elektrik boşalırken oluşan kırık çizgi biçimindeki geçici ışık, balkır, çakım, çakın, yalabık, yıldırak. | Parıltı. İLE/VE 30 milyon volt gücündeki elektriktir. 30.000°C'lık bir sıcaklığa ulaşır. Saatte 115.000 km.'nin üzerinde bir hızla gider. Tek bir yıldırım çarpması 100.000 amperlik elektrik akımı taşır, bu mikdar 200.000 nüfuslu bir şehri 1 dakika boyunca aydınlatabilir. )
( ... İLE/VE/||/<> Dünyada her gün 17 milyondan fazla ya da saniyede 200'ün üzerinde yıldırım düşer. )
( ... İLE/VE/||/<> Baylara, bayanlardan 6 kat daha fazla yıldırım çarpar. )
( Açık havada şimşekli ve gökgürültülü bir fırtınaya yakalanırsanız, en güvenli konum, ağaçlardan uzak durup yüzükoyun yere yatmaktır. )
( Her yıl 3-6 Britanya'lı ve 100 Amerika'lı yıldırım çarpması sonucu ölür. Ölüm nedenleri daha çok gövdelerine yakın bir yerde seyyar paratonerler (golf sopaları, karbon kamışlı olta ve balenli sutyen) taşımalarıdır. )
( Yıldırım çarpmalarının en çok görüldüğü yerler kıyı bölgeleridir.[Kilometrekare başına yılda yaklaşık 2 kez!] )
( Bulutlar arasındadır. Elektrik yüklü bir bulut ile başka bir bulut arasındaki elektrik boşalmasıdır. [Önceden tahmin edilmesi oldukça zordur.] [Belirli hava koşullarında oluşur.] İLE/VE/||/<> Bulut ile yeryüzü arasındadır. Bulut ile yeryüzü arasındaki elektrik boşalmaları olarak tanımlanır. [Zikzaklı bir yol takip ederek kollar olarak aşağı doğru iner.] [Gök gürültüsü ve şimşekten oluşan, gökyüzü ile yeryüzü arasındaki elektrik boşalmasıdır.] [Genellikle şiddetli bir yağmurla birlikte görülür.] )
( LIGHTNING FLASH vs./and/||/<> THUNDERBOLT )
- BALKON ile/ve/değil CUMBA/ŞÂH-NİŞÎN[Fars.]
- BALKON ile PARADİ[Fr. < Yun.]
( ... İLE Bir tiyatro salonunda, en üst balkon. )
- BALKON değil ŞEREFE
( Yazarım diye geçinene! )
- BALKON ile VERANDA[< Portekizce]
( ... İLE Camlı taraça. )
- BALLANDIRA BALLANDIRA (ANLATMAK)
- BALNEOTERAPİ ile BALNEOLOJİK
( su ile tedavi yöntemi. İLE su ile tedaviyle ilgili. )
- BALO[< İt. BALLO < Yun.] ile BALOZ[< Yun.]
( Danslı ve resmi giyimli gece toplantısı. İLE Gemici, işçi gibi kişilerin, eğlenmek üzere gittikleri içkili, danslı yer. )
- BALON[Azr.] = KAVANOZ[Tr.]
- BALON ile ZEPLİN[Alm. < FERDINAND VON ZEPPELIN]
( ... İLE Çoğunlukla hidrojen ya da helyumla şişirilmiş, güdümlü balon. )
- BALOTAJ[< Fr. < Alm.]
( Bir seçimde, adaylardan hiçbirinin, gerekli/eşik oy sayısını sağlayamaması nedeniyle seçimin sonuçsuz kalması. )
- BALOTMAN değil/yerine/= BINGILDAMA
- BALSIRA ile BALSIRA
( Yaprakların üzerinde oluşan bir tür küf. İLE Bir tür kudret helvası. )
- BALTA/KAZMA ile/değil ÇÜKÜR
( ... İLE/DEĞİL Bir tarafı balta, bir tarafı kazma olan araç. )
- BALTA ile/= BALDU
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- BALTA ile ÇEKİÇ
- BALTA ile NACAK
( ... İLE Sapı kısa, küçük, odun baltası. )
- BALTACI ile BALTACI/BALTALI
( Balta yapan ya da satan kişi. | Odun kırıcı. İLE Yangın söndürme kuruluşlarında balta kullanan er. | Önceleri sefer sırasında çalılık ve ormanlık yerleri temizlemek, yol açmak, çadırları kurup kaldırmak, yükleri bindirip indirmekle, sonraları kızlar ağasına bağlı olarak sarayı korumak ve sarayın dış hizmetlerini yapmakla görevli kişi. )
- BALTALARDA:
KERKİ ile/ve NACAK ile/ve İVGİ/TEBERZİN
( Büyük olan. İLE/VE Küçük balta. Kısa saplı odun baltası. İLE/VE Ağaç oymada kullanılan kesici araç. )
- BALU ile BALU BALU
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Arguların küçük bir kentinin adı. İLE Bebeklerini beşikte uyutmak için annenin tekrarladığı, ninnimsi bir söz. )
- BÂLVER[Fars.] ile BÂLZEN[Fars.]
( Kanatlı, uçabilen. İLE Uçan. )
- BALYA[İt. < BALLA] ile Balya
( Çember ve demir tellerle bağlanmış ticaret eşyası. | Denk. İLE Balıkesir iline bağlı ilçelerden biri. )
- BALYOS ile BALYOZ
( Osmanlı döneminde, Frenk ve özellikle Venedik elçilerine verilen ad. İLE Büyük taşları kırmak, kazık çakmak gibi işlerde kullanılan, çok iri ve ağır çekiç. )
- BALYOZ ile/değil YUMRUK
( Başkasının yumruğunu yemeyen, kendi yumruğunu balyoz zanneder. )
- BAM-GÜM
- BÂM[Fars.]/KÜMBET[Fars. < GUNBED]/SAKAF[Ar.]/KUBBE[Ar.] değil/yerine/= ÇATI, DAM
- BAMBU AĞACININ YETİŞTİRİLMESİNDE:
ALTI HAFTA ile/ve/değil/||/<>/< BEŞ YIL
( )
- BAMBU MIZIKA ile MISKALA
( ... İLE Bambu mızıka benzeri eski bir müzik aracı. )
- BAMBU[Malezya yerlilerinin dilinden] ile/ve/değil KARGI
( Buğdaygillerden, sıcak ülkelerde yetişen, boyu 25 metre kadar olabilen, mobilya, merdiven, baston gibi çoğu eşyanın yapımında kullanılan bir tür kamış. HEZAREN, HİNTKAMIŞI | Bu kamıştan yapılmış olan. İLE/VE/DEĞİL Bambunun küçüğü. Gövdesi 5-6 metre yüksekliğe erişebilen çok yıllık bir bitki, kamış, saz. | Silah olarak kullanılan, ucu sivri ve demirli uzun mızrak[Ar.]. )
- BAMBU ile BAMBUL
( ... İLE Kurtçuk evresinde, ekinlerin kökünü, ergin evrede başakları kemiren, kahverengi, kınkanatlı böcek. )
- BAMBU ile ÇİN BAMBUSU
- BAMBU ile HEZAREN[Fars.: HEZAR[BİN] RENK]
( ... İLE Düğünçiçeğigillerden, hekimlikte kullanılan zehirli bir bitki. | Bambu. [Fars. HİZRAN] | Bambu saplarından yapılmış eşya. )
- BAMYA ANITI
( Topkapı Sarayı'ndadır. [1811] )
- BAMYA ile AMBERİYE
( OKRA vs. MUSK OKRA )
- BAMYA ile KINALI BAMYA
( ... İLE Trakya'da yetişen, baş tarafı kızıl renkte bir cins bamya. )
- BAN YAĞI = HİNT YAĞI
( Kene otunun tohumlarından çıkarılan, hekimlikte ve sanayide kullanılan bir yağ. )
- BÂN[Ar.] ile BÂN[Ar.]
( Dam, yüzey. İLE Sorgun ağacı, bey söğüdü. | [mecaz] Sevgilinin boyu. )
- BAN/BODY AREA NETWORK değil/yerine/= GÖVDE ALAN AĞLARI
- BAN ile BAN[Hırvatça]
( ... İLE Osmanlı döneminde, Macaristan ve Slovenya dolaylarında, sancak beylerine ve küçük prenslere verilen san. )
- BAN ile/||/<> BANLIK
( Macaristan ve Slovenya dolaylarında sancak beylerine ve küçük prenslere verilen san. İLE/||/<> Macaristan, Slovenya dolaylarındaki sancak beylerinin sanı ya da onların yönettiği toprak. )
- BANA "HİTAP ETMİYOR" ile/ve "BENİ ÇEKMİYOR/CEZBETMİYOR"
- BANA GEÇTİ" ile/değil/yerine/||/<>/< AKLIMA YATTI
- BANA GÖRE ... ile BANA KALIRSA ...
- BANA GÖRE ... ile/değil/yerine GÖREBİLDİĞİM KADARIYLA ...
- BANA GÖRE (BİR ŞEY) ile/ve/değil BANA ÖZGÜ / BENİM İÇİN (BİR ŞEY)
- BANA GÖRE" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNGÖREBİLDİĞİM KADARIYLA
- BANA GÖRE ile/değil/yerine BENİM İÇİN
- BANA İNANIRSANIZ ile/ve/değil/||/<>/< DEDİĞİME İNANIRSANIZ
- BANA KALIRSANIZ değil BANA KALIRSA, ...
- BANA NE? ile/ve/||/<>/> SANA NE?
( Başkasınaysa. İLE/VE/||/<>/> Banaysa. )
- BANA/DÜŞÜNCEME/İNANCIMA:
"TERS" ile/değil/yerine UZAK / AYKIRI
- BANAĞACI ile BANAĞACI
( Sepetçi söğüdü, sorgun. İLE Asya'nın tropik bölgelerinde ve Afrika'nın kuzeyinde yetişen, yaprakları telek damarlı, çiçekleri salkım durumunda, meyvesinden kokusuz bir yağ elde edilen ağaç. )
- BANAL[Fr.] değil/yerine SIRADAN
( Herkesin kullandığı/anladığı. | Bayağı, sıradan. İLE ... )
- BANÇO
( Telli bir çalgı. )
- BANDAJ[Fr. < BANDAGE] değil/yerine/= BAĞ/SARGI
( Sargı ile sarma. )
- BANDING değil/yerine/= DARALTICI BANTLAMA
- BANDIRMA VAPURU ile/ve/||/<>/> KARADENİZ VAPURU
( )
( )
- BANDIRMA ile GÜVENİLİR LİMAN
( Güvenilir liman. )
- BANDO[İt.] ile MIZIKA[İt. < MUSICA]
( Türlü üflemeli ve vurgulu çalgılardan oluşan ve genellikle geçit törenlerinde kullanılan mızıkacılar topluluğu ya da takımı. | Takım, topluluk. İLE Bando. | Armonika. )
- BANDROL[İt. < BANDEROLE] ile DENETİM PULU
( Denetim pulu. | Bayrak direğinin tepesine süs olarak konulan uzun, kumaş şerit. )
- BANGIR BANGIR (BAĞIRMAK)
- BANGKOK
( Zeytin/Erik Köyü. [BANG: Köy. | MAKOK: Zeytin ya da erik ya da ikisinin karışımı.] )
- BANHU
( Yaylı bir çalgı. )
- BÂNİ[Ar.] değil/yerine/= KURUCU/YAPAN
- BÂNİ ile/||/<> MEBÂNİ
( Kuran, yapan, bina eden. İLE/||/<> Binalar, yapılar. )
- BANK[Azr.] = BANKA[Tr.]
- BANKA SOYMAK ve/=/||/<> BANKA AÇMAK
( Banka soymak, banka açmaktan daha büyük bir suç değildir. )
- BANKA[Azr.] = KAVANOZ[Tr.]
- BANKADAKİ PARA ve/||/=/<> BAYAT PARA
- BANKET[Fr. < BANQUETTE] değil/yerine/= BASAMAK
( İller arası yolların iki tarafında yayaların yürümesine ve taşıtların trafiği aksatmadan durabilmesine yarayan çakıl ya da toprak yol. | Yamaçtan kayan toprağı yerinde tutmak ve böylece ekilmeye elverişli yer kazanmak için türlü yollarla yapılan dar basamak. )
- BANKİZ[Fr. < BANQUISE]/ICE-FIELD değil/yerine/= BUZLA
( Deniz suyunun donmasıyla kutup bölgelerinde oluşan buz alanı. )
- BANKO[İt. < BANCO] ile BANKO[İt. < BANCO] ile BANKO[İt. < BANCO]
( İş yerlerinde üzerine nesne koymaya elverişli, iş takibi için gelen kişiyle görevli arasına konulmuş tezgâh. İLE Talih oyunlarında, oyunu yönetenin ortaya koyduğu para. | Talih oyunlarında oyunu yöneten kişi. | Kesinlikle. | Talih oyunlarında ortada toplanan paranın hepsine oynandığını anlatan bir söz. İLE Su altı tepeliği. )
- BANT ile BANDAJ
( Sargı, şerit. İLE Sargı. )
- BANTU
( İNSAN )
- BANU ÇİÇEK ve/<> BAMSI BEYREK
( Dede Korkut Öyküleri'nde geçen bir aşk öyküsü. )
- BANYAN AĞACI
( Fiji'de ve Asya'da bulunan, Hindu dininde de kutsal kabul edilen bir ağaç. )
- BANYO[İt. < BAGNO] ile BANYO[İt. < BAGNO]
( Yapılarda, içinde yıkanılan bölüm. | Banyo küvetinde yıkanma işi/durumu. İLE Tedavi amacı ile hazırlanan ilaçlı su. | Gövdenin bir bölümünü ya da bütününü, fiziksel ya da kimyasal bir etki altında bir süre bulundurma işlemi. | Fotoğrafçılıkta ve filmcilikte duyarlı yüzeylerin işlenmesinde belirli bir işlemin gerektirdiği nesneyi erimiş olarak içinde bulunduran sıvı. | Film ve fotoğraf kâğıdını bu sıvıya batırma. )
- BAOBAB AĞACI = ŞİŞE AĞACI = TERSYÜZ AĞACI = ŞEYTAN AĞACI
( )
( Anavatanı Madagaskar olan Baobab ağaçları, Mali'de de bulunmaktadır. [İçinin su dolu olması, çöl koşullarında ayakta kalmalarını sağlamaktadır.][Beyaz çiçeklerinden sos yapılmaktadır.] )
( )
( ADANSONIA (TREE) )
- BAOBAB AĞAÇLARI:
AFRİKA ile/ve/<> BÜYÜK ile/ve/<> AVUSTRALYA ile/ve/<> MADAGASKAR ile/ve/<> PERRIER ile/ve/<> FONY ile/ve/<> SUAREZ ile/ve/<> ZA
( )
- BÂR[Fars.] ile -BÂR[Fars.]
( Tanrı, Allah. | Yük. | Defa, kere. | Meyve, yemiş. | İzin, müsâade. İLE Yağdıran, serpen, saçan, döken. [ŞÛLE-BÂR: Işık saçan] )
- BAR ile BÂR
( Sayrılık(hastalık) sırasında dil üzerinde görülen beyaz renkli tabaka, pas. İLE Ağırlık, sıkıntı vermek. | Tanrı, Allah. )
- BAR ile BAR
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Var. İLE ??? )
( BAR YİGDE: Törende kullanılan geniş bir ağaç. )
- BAR ile BAR ile BAR[< İng.] ile BAR[< Yun.]
( Anadolu'nun, doğu ve kuzey bölgelerinde, en çok da Erzurum bölgesinde el ele tutuşularak oynanan bir oyun. [Hançer/bilezik barı.] İLE Kaplarda, su nedeniyle oluşan tortu. | Yağmurdan sonra toprağın yüzeyinde görülen beyaz tabaka. | Sayrılık sırasında, dil üzerinde görülen beyaz renkli tabaka. İLE Danslı, içkili eğlence yeri. | Ayaküstü içki içilen meyhane. | Bir salonda, içki içmek için hazırlanmış köşe. İLE Hava basıncı birimi. )
- BAR ile BARİYER
( Çubuk, hava basıncı ölçüsü. İLE Engel. )
- BAR ile/||/<> BARİYER ile/||/<> BANT
( Çubuk. İLE/VE/|| Engel. İLE/VE/|| Şerit. )
- BAR ile BAROMETRE ile BAROSKOP
( C.G.S. sisteminde, basınç birimi. [1 bar= 1 din/cm²=0,1000 Pa.] İLE Atmosfer basıncını ölçen aygıt. İLE İçinde sıvı bulunan, bir U tüpü şeklinde olan ve hava basıncındaki değişimleri kaydeden bir aygıt. )
- BAR ile MİLİBAR[Fr.]
( ... İLE Bir barın, binde biri değerinde, atmosfer basıncı ölçü birimi. )
- BÂR ile/değil/yerine YÂR
- BARACK OBAMA
- BARAK/BARAQ ile BARAKLIG/BARAQLIG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Tüylü bir köpek. İLE Baraq benzeri. )
- BARAK ile BARAK
( Tüylü, kıllı çuha. İLE Bir cins tüylü av köpeği. )
- BARAKA ile HUĞ
( ... İLE Saz ya da kamıştan yapılmış baraka. )
- BARAKA ile IGLOO/APUTIAK
( ... İLE Eskimoların kar ve buzdan yaptığı ev. )
- BARAKA ile SALAŞ[Macarca]
( ... İLE Sebze, meyve vb. satmak için kurulmuş, eğreti, derme çatma dükkan. | Tahtadan yapılmış baraka. )
- BARAKA ile/ve SIĞINAK/PENÂH[Fars.]/MELCE'[Ar. < MELÂCİ]
( ... İLE/VE Sığınılacak, iltica edilecek yer. | Hâmî. )
- BARAKA ile TAVHÂNE[Fars.]
( ... İLE Limonluk. | Yoksulların sığındığı sıcak yer. )
- BARASİNGA ile/ve LERCİ
( Bataklık geyiği. İLE/VE Misk geyiği. )
- BARBAR[Fr. < BARBARE] ile/ve/||/<>/< BAR BAR
( Uygarlaşmamış kişi7topluluk. | Kaba saba, ilkel. | Kaba ve kırıcı. İLE/VE/||/<>/< Bağırma eylemiyle kullanılarak bağırışın öfkeli ve yüksek sesle olduğunu anlatan bir söz. | Bağırma eylemiyle "apaçık görünmek, ortada olmak" anlamında kullanılan bir söz. )
- BARBAROS[İt.] ile KIRMIZI SAKALLI
( Kırmızı sakallı. )
- BARBUNYA[Yun.] ile BARBUNYA[Yun. < BARBUN]
( Barbunyagillerden, kırmızı pullu, beyaz etli, kemikli bir balık. İLE Taneleri yuvarlak, oval ya da yassı, kırmızı benekli, bir tür fasulye. )
- BARBUNYA[Yun.] ile FASULYE[Yun.]
- BARBYSOS değil/yerine/= KÂĞITHANE
- BARÇA ile BARÇAN ile BARÇUK/BARÇUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Tümü, hepsi. İLE Bir yer adı. İLE Afrasiyab'ın kurduğu bir kent. )
- BARDAK DOLDURURKEN, DUDAK PAYI
( İçecekler ağzına kadar doldurulmaz. Hem taşırken dökülmemesi için, hem de içerken dudak payı denen bir boşluk bırakmak gerekir. )
- BARDAK ERİĞİ ile CAN ERİĞİ ile ÇAKAL ERİĞİ | [Lat. PRUNUS SPINOSA] ile DAĞ ERİĞİ ile GÖVEM ERİĞİ ile MALTA ERİĞİ/YENİDÜNYA ile TÜRBE ERİĞİ
( TÜRBE ERİĞİ: Gülgillerden, kırmızı, tatlı, küçük çekirdekli, etinden kolay sıyrılabilen bir tür erik. )
- BARDAK-ÇANAK
- BARDAK ile SAĞRAK/KADEH
- BARDAQ[Azr.] = SÜRAHİ[Tr.]
- BAREM[Fr. < BARÈME] değil/yerine/= DERECE ÇİZELGESİ
( Hazır cetvellerin sonucuna dayanılarak yapılan hesaplar için kullanılan terim. | Devlet memurlarının maaşlarının derece ve tutarlarını düzenleyen çizelge. )
- BARFİKS[Fr. < BARRE FIXE] ile BARPARALEL[Fr. < BARRE PARALLÈLE]
( Çeşitli gövde hareketleri yapmaya elverişli 1 - 1,5 metre yüksekliğinde, kendi ağırlığınızı yukarı çekmenizi sağlayan, iki ayak üzerine tutturulmuş çubuklu jimnastik aracı. İLE Dikey direkler üzerine paralel olarak tutturulmuş iki tahta çubuktan oluşmuş jimnastik aracı. )
- BÂRİ[Fars.] değil/yerine/= EN AZINDAN / HİÇ OLMAZSA
- BÂRÎ ile BÂRÎ[Fars.] ile BÂRİ'/BÂRİA[Ar. < BERÂAT]
( Yaratan, yaratıcı. İLE Hiç olmazsa, bir kere, hâsılı. İLE Mükemmel, güzel, üstün. )
- BARIG ile BARIG ile SASIG BARIG ile BARIK/BARIQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Varmak/ulaşmak, vardı/gitti. İLE Pis kokan herhangi bir şey. İLE İkileme. İLE Kişilere yönelik davranış ve tutum. )
- BARIGSADI ile BARIMSINDI ile BARINDI ile BARINDI ile BARIŞDI
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Gitmek istedi. İLE Gidermiş gibi yaptı.[Gerçekte gitmedi.] İLE Gidiyormuş gibi göründü. İLE Çıktı. İLE Onlar, birbirine gitti.[Yardımlaşmayı ya da rekabet etmeyi anlatmak üzere] )
- BÂRİK[Ar.] ile BÂRÎK[Ar.]
( Parıldayan. İLE Nâzik, dakik, rakik/ince. )
- BÂRİKA-İ HAKİKAT[Ar.] ve/||/<>/< MÜSÂDEME-İ EFKÂR[Ar.]
( Gerçeğin kıvılcımı. VE/||/<>/< Düşüncelerin çatışması. )
( Gerçeğin kıvılcımı, düşüncelerin çatışmasından çıkar.
Bârika-i hakikat, müsâdeme-i efkârdan doğar. )
- BARİKAT[Fr. < BARRICADE] değil/yerine/= ENGEL
( Bir yolu ya da geçidi kapamak için her türlü araçtan yararlanılarak yapılan engel. )
- BARİKAT[Fr. BARRICADE] değil/yerine/= ENGELLEK
- BARINAK:
MAMUT KEMİĞİNDEN ile/<>/> GÖKDELEN
- BARINAK ile APATAM
( ... İLE Afrika yerlilerinin barınağı. )
- BARINAK ile GÜME/GÜMELE
( ... İLE Bostanda kurulan bekçi barınağı. )
- BARINAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> TAPINAK
- BARINDIRMA ile KAPSAMA
- BARINMA ile/ve BÜRÜNME
( MELCE'[Ar.]: Barınak, sığınak. )
- BARIŞ MANÇO KÜLTÜR MERKEZİ ile BARIŞ MANÇO KÜLTÜR MERKEZİ
( Kadıköy'de. İLE Avcılar'da. )
- BARIŞ ve TUTKU =/||/<>/> SAADET
- BARIŞ:
ÇOK KUTUPLU, SIRADÜZENLİ[HİYERARŞİK] DENGE "DÜZENİ" ile ÇİFT KUTUPLU "DÜZEN" ile TEK BİR DEVLETİN "DÜZENİ"[PAX ROMANA]
- BARIŞ:
KENDİNLE ve/||/<> DÜNYAYLA
( Kendiyle barışmayan, dünyayla barışamaz.
Kendinde, dünyayla barışmayan, kendiyle barışamaz. )
- BARIŞ(TIR)MAK:
BAŞKALARINI ile/ve/değil/<> KENDİNİ (KENDİNLE)
( Zaman zaman. İLE/VE/<>/DEĞİL Her zaman. )
- BARIŞ ve/<> KURTULUŞ
- BARIŞ = SULH = PEACE[İng.] = LA PAIX[Fr.] = DER FRIEDEN[Alm.] = LA PACE[İt.] = LA PAZ[İsp.] = PAX[Lat.] = HE EIRENE[Yun.] = SELÂM, SULH[Ar.] = ÂŞTÎ[Fars.] = VREDE[Felm.]
- BARİSFER/PİROSFER[Fr.] değil/yerine/= AĞIR KÜRE
( Dünyanın ateş halindeki çekirdeği. )
- BARIŞI:
KURMAK ile/ve/||/<>/> KORUMAK
- BARIŞMAK ile/ve/değil/yerine AŞMAK
- BARIŞMAK ile BARIŞIK OLMAK
- BARIŞMAK ile/ve UNUTMAK
( TO PEACE vs./and TO FORGET )
- BARIŞMAK ile/ve/||/<>/> YAKINLAŞMAK
- BARIŞTA ile/ve/ne yazık ki/<>/>< "SAVAŞTA"
( Çocuklar, anne-babasını toprağa verir. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/<>/>< Anne-babalar, çocuklarını toprağa verir. )
- BARIŞTIRICI ile/ve/||/<> KURTARICI
- BARİT ile BARİTİN
( Baryum oksit [BaO] ya da Baryum Hidroksit [Ba (OH)2]. İLE Doğal Baryum Sülfat [Ba So4] )
- BARİYER[< İng. BARRIER] değil/yerine/= ÖNLEÇ/ENGEL
- BARİYER[İng., Fr. < BARRIER] değil/yerine/= ENGEL
- BARİYER değil/yerine/= ENGEL
- BÂRİZ (OLAN) ile SABİT (OLAN)
( CLEAR/OBVIOUS vs. CONSTANT )
- BÂRİZ[Ar.] değil/yerine/= BELİRGİN
- BARİZ ile/ve/||/<>/> İBRAZ
( Açık, göze çarpan, belirgin. İLE/VE/||/<>/> Ortaya koyma, gösterme, meydana çıkarma. )
- Barış ve KONUŞ!!!
- Barışçıl KONUŞ!!!
- BARK/BARQ[EV BARK/EW BARQ] ile BARQIN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yalnız başına kullanılmaz ancak ikilemeyle anlamlanır. İLE Hiçbir şeyin kendini yolundan alıkoyamadığı kişi/yolcu. )
- BARKOD değil/yerine/= TANITKI
- BARKSAN/BARXAN ile/||/<> BARKSAN/BARXAN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Aşağı Çin. İLE/||/<> Kaşgar yakınlarındaki bir dağın tepesinde bulunan bir kale. )
- BARO[Fr. < BARREAU] değil/yerine/= AVUKATLAR BİRLİĞİ
( Bir şehir ya da bir bölge avukatlarının bağlı olduğu meslek kuruluşu. )
- BAROGRAF[< Fr. < Yun.] ile BAROMETRE[< Fr. < Yun.] ile BAROSKOP[< Fr. < Yun.] ile BAROSTAT[< Fr. < Yun.]
( Yükseltiyazar.[BAROS: Ağırlık. | GRAPHEIN: Yazmak.] İLE Basınçölçer. [BAROS: Ağırlık. | METRON: Ölçü.] İLE Havanın, içinde bulunduğu nesnelerin ağırlığı üzerine yaptığı hafifletici etkiyi gösteren ve hava basıncında oluşan değişimleri kaydeden, havası boşaltılabilen bir fanus içinde terazisi bulunan fizik aygıtı.[BAROS: Ağırlık. | SKOPEIN: Gözlemlemek.] İLE Basıncı sabit bir değerde tutmaya yarayan aygıt.[BAROS: Ağırlık. | STAT: Durum, ölçek.] )
- BAROK ile GEÇ BAROK
- BAROMETRE
- BAROMETRE[< Fr. < Yun.] değil/yerine/= BASINÇÖLÇER
- BARORECEPTOR değil/yerine/= BASINÇ ALMACI
- BARORESEPTÖR ile/||/<> BAROREŞEKS
( Basınç almacı. İLE/VE/|| Basınç tepkesi. )
- BAROTRAUMA değil/yerine/= BASINÇLA ÖRSELENME
- BARRETT ÖZOFAGUSU ile/||/<> ÖZOFAJİT
( Yemek borusu gözelerinin mide asidine maruz kalması sonucu değişmesi. İLE/||/<> Yemek borusunun yangılanması. )
- BÂRRÎ[Ar.] ile BÂRİYY[Ar.]
( İnce kumaştan örülen hasır. İLE Hasır. )
- BARS ile BARS ile BARS
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bit ya da pire gibi hayvanların ısırmasıyla ya da çıban çıkmasıyla oluşan gövdedeki herhangi bir kabartı. İLE Pars.[yırtıcı bir hayvan] İLE Türk takviminin on iki yılından biri. )
- BARSAM ile BERLAM
( Yüzgeçleri dikenli ve zehirli, bir çeşit çarpanbalığı. İLE İnce pullu, sırtı açık kahverengi, yanları ve karnı beyaz, ortalama 30-40 cm. boyunda, Marmara ve Ege Denizi ve Akdeniz'de çokça bulunan bir balık türü. )
- BART[Oğuz] ile/||/<> BART
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Su içilen çömlek. İLE/||/<> Bir sıvının miktarını belirlemeye yarayan herhangi bir ölçü kabı. )
- BARUT
( GUNPOWDER )
- BARY- ile/||/<> BAR-/BARO-
( Ağır, güç, zor. İLE/||/<> Ağırlık. )
- BARYE
- BARYUM[Fr.] ile
( Atom sayısı 56, yoğunluğu 3,78 olan, doğada en çok baryum sülfat ve baryum karbonat olarak bulunan, havada çabuk oksitlenen, gümüş renginde, katı ve basit bir öğe. [simgesi: Ba] )
- BAŞ AĞRISI ile/ve/<> KARIN AĞRISI
( [durumlar/"sorunlar"] "Kaldırılamadığında". İLE/VE/<> "Sindirilemediğinde". )
- BAŞ AĞRISINDA:
MİGREN[Fr. < Yun.] ile/değil GERİLİM TİPİ
( Açıklamalarını okumak için burayı tıklayınız... )
- BAS BAS (BAĞIRMAK)
- BAŞ BAŞA ile/değil/<> BİRE BİR
- BAŞ BİTİ ile/ve GÖVDE BİTİ ile/ve KASIK/PUBİS BİTİ
( ... İLE/VE Sadece elbiselerimizin üzerinde yaşarlar. İLE/VE Eşeysel örgenlerin çevresindeki kıl diplerine yerleşen bit. )
( ... İLE/VE 70.000 yıl önce, baş bitinden evrilmişlerdir. İLE/VE ... )
( Bir başta, en fazla 100 bit bulunur. [1 ayda bu sayıya ulaşırlar.] )
( Bitler, sıçrayamadıklarından dolayı ancak temas edilerek bulaşırlar. )
( Bitler, günde 6 yumurta bırakırlar. )
( Bit yavruları, yumurtadan çıkabilmek için bulundukları yumurtanın içine hava emerler. Yumurta kırılana kadar basınç artarak patlar ve bu biçimde dışarı çıkarlar. [1 haftada yetişkin olurlar.] )
( Bazı bitler oldukça zararlıdır. [İnsan gövdesine yapışan bitlerin dışkılarında tifüs ve siper humması gibi hastalıklar bulunur.] )
( ... ile/ve GORİL BİTİ[Lat. PTHIRUS GORILLAE] ile yakın akrabalardır. [DNA'ları 3 milyon yıl önce ayrılmıştır.] )
( BİTOTU: Sıracagillerden, çok çeşidi bulunan ve kuzey yarımkürede yetişen bir bitki. [Lat. PEDICULARIS] | Bitlere karşı kullanılan bir özdek/madde. )
( HEADLOUSE vs./and BODY LOUSE vs./and CRAB LOUSE )
- BAŞ DİPLOMAT[Fr. < DIPLOMATE]/DUAYEN[Fr. < DOYEN]
( Kordiplomatikte başta gelen diplomat. )
- BAŞ DÖNMESİ ile DENGESİZLİK
( )
- BAŞ DÖNMESİ ile VERTİLİGO
- BAŞ EDİLEMEZ/LİK ile ELDE TUTULAMAZ/LIK
- BAŞ GÖZÜ ile/ve KALP GÖZÜ ile/ve SIR GÖZÜ
( "SUYUN AKMAYA BAŞLADIĞI KAYNAK" )
- BAŞ MELEK ile/ve CEBRAİL
( ... İLE/VE Meleklerin birliği. )
( ... İLE/VE Cebrail, anlayış ve ilimdir. )
- BAŞ PARMAK TIRNAĞI ile/ve ORTA PARMAK TIRNAĞI
( En hızlı uzayan. İLE/VE En yavaş uzayan. )
- BAŞ-GÖZ (ETMEK)
( Evlendirmek. )
- BAS ile BAS[Fr. < BASSE]
( "Çekil, yürü, git, defol!" anlamında kullanılan bir söz. İLE En kalın erkek sesi. | Sesi böyle olan sanatçı. | En kalın sesli orkestra çalgısı. )
- BAŞ ile BAŞ/HEAD[İng.]
- BAŞ ile/||/<> BAŞ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Baş. İLE/||/<> Yara. )
- BAŞ = HEAD[İng.] = TÊTE[Fr.] = HAUPT[Alm.] = TESTA[İt.] = CABEZA[İsp.] = CAPUT[Lat.] = HE KEFALE[Yun.] = REİS[Ar.] = SER[Fars.] = HOOFD[Felm.]
- BAŞ ile KAFA
- BAŞ ile/ve LEŞ
- BAŞ ile ÖN
- BAŞ ile UC
- BAŞA BAŞ (MÜCADELE ETMEK)
- BAŞA DÜŞMƏK[Azr.] = ANLAMAK[Tr.]
- BAŞA GELEN:
YOLDAŞTAN ile/ve/değil/||/<>/< YOLDAN
- BAŞA GETİRMEK ile/değil BAŞA GEÇİRMEK
- BAŞA KAKMAK ile/ve/<> KENDİN YAPTIN ZANNETMEK
- BASA ile/||/<> BASAN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sonra. İLE/||/<> Cesedi gömüldükten sonra ölenin adına verilen yemek. )
- BAŞAĞAÇ
( Boyuna dikey yönden kesilmiş olan ve yıl halkaları çember biçiminde görüntü veren ağaç. )
- BAŞAK, SPİKA = SÜNBÜLE = ÉPI
- BAŞAK/BAŞAQ / TEMREN ile/||/<> BAŞAK/BAŞAQ[Çigil]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Ok ya da kargının ucuna geçirilen sivri demir. İLE/||/<> Çarık. )
- BAŞAK ile BAŞAK
( Arpa, buğday, yulaf gibi ekinlerin, taneleri taşıyan kılçıklı başı. | Tarlalarda, bağlarda, dökülmüş ya da tek tük kalmış olan ürün. İLE Zodyak üzerinde Aslan ile Terazi burçları arasında bulunan burcun adı. )
- BAŞAK ile SAKSIGÜZELİ
( ... İLE Damkoruğugillerden, yaprakları etli, çiçekleri başak biçiminde bir süs bitkisi. )
- BAŞAKLANMAK
( Başak bağlamak, tutmak. )
- BÂŞÂM[Fars.] ile BÂŞÂME/BÂŞÛME[Fars.]
( Perde, örtü. İLE Hanımların örtündükleri yaşmak, bürümcük, tülbent, başörtüsü, namaz bezi. )
- BASAMAK ile ASANSÖR
- BASAMAK ile/= BAGNA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( ... İLE Merdivenin bir basamağı. )
- BASAMAK ile/ve/değil EŞİK
- BASAMAK ile/ve/değil/<> TARAÇA[İt. < TERRAZZA]
- BASAR ile/||/<> BASARLIG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Dağ sarımsağı. İLE/||/<> Sarmısakla kaplı. )
- BASAR ile/ve/<> BASÎRET
( Dış/organik gözler. İLE/VE/<> İç göz, "kalp" gözü. | Hakk'tan görüş, seziş. )
- BAŞARI (ÖYKÜSÜ) ile/ve/||/<> BAŞARISIZLIK (ÖYKÜSÜ)
( )
- BAŞARI GÖSTERGESİ:
TAKDİR (İLE) ile/ve/değil/yerine/< TAKLİT (İLE)
- BAŞARI İÇİN YAŞAMAK ile/değil/yerine YAŞAMI/NI SÜRDÜRMEK
- BAŞARI:
ZEKÂ ve/değil/||/<>/< SORUNLARLA UĞRAŞMAKTAN VAZGEÇMEYEREK
- BAŞARI:
KAZANILABİLEN ile/ve/||/<>/> KAYBEDİLEBİLEN
- BAŞARI:
SABIR ve/+/x/||/<>/> ÇALIŞMA ve/+/x/||/<>/> İSTİKRAR ve/+/x/||/<>/>
DENEME ve/+/x/||/<>/> KOŞULLAR ve/+/x/||/<>/> ZAMAN, ZEMİN
- BAŞARI ile/ve/||/<> "TUTUNMAK"
- BAŞARI ve/<>/< ÇABA
- BAŞARI ile DEĞER
( Başarılarınızı değerlerinize bağlarsanız, başarısızlıklarınızı da değerlerinize bağlarsınız. )
- BAŞARI ile/ve/||/<>/< İÇSELLEŞTİRME
- BAŞARI ve/=/||/<>/>/< MUTLULUK
- BAŞARI ile/ve/||/<>/< ÖTEKİLERİN BAŞARISI
( Başarıya ulaşmanın en hızlı yolu, ötekilerin başarısına (da) yardımcı olmaktır. )
( The fastest way to succeed is to help others succeed. )
( SUCCEED vs./and/||/<>/< OTHERS SUCCEED )
- BAŞARI ve/||/<>/>/< ÖZGÜVEN
- BAŞARI ile/ve PARA KAZANMAK/SAHİBİ OLMAK
- BAŞARI ile/değil/ne yazık ki SONUÇ MERKEZLİLLİK/ODAKLILIK
( Bir şeyin/durumun, "çoğunluk" tarafından istenmesi, kabul görmesi, başarı değildir/olamaz! )
- BAŞARI = SUCCESS[İng.] = SUCCÈS[Fr.] = ERFOLG[Alm.] = SUCCESSO[İt.] = ÉXITO[İsp.]
- BAŞARILARDA ve/||/<> FELÂKETLERDE
( Gururu yenmek. VE/||/<> Ümitsizliğe direnmek. )
- BAŞARILI OLMAK İÇİN...:
YUMUŞAK ile/ve/||/<>/> MÂKUL ile/ve/||/<>/> DERİN ile/ve/||/<>/> ile/ve/||/<>/> YETERİNCE ile/ve/||/<>/> ŞIK ile/ve/||/<>/> KORKUSUZ ile/ve/||/<>/> SABIRLA ile/ve/||/<>/> FARKLI ile/ve/||/<>/> HOŞGÖRÜLÜ ile/ve/||/<>/> DÜRÜST ile/ve/||/<>/> DÜZENLİ ile/ve/||/<>/> AKILLI
( Konuş. İLE/VE/||/<>/> Ye. İLE/VE/||/<>/> Soluk al. İLE/VE/||/<>/> Uyu. İLE/VE/||/<>/> Giyin. İLE/VE/||/<>/> Hareket et. İLE/VE/||/<>/> Çalış. İLE/VE/||/<>/> Düşün. İLE/VE/||/<>/> Davran. İLE/VE/||/<>/> Kazan. İLE/VE/||/<>/> Biriktir. İLE/VE/||/<>/> Tüket. )
- BAŞARILI ile/değil/yerine DEĞERLİ
( Verdiğinden, fazlasını alır/almaya çalışır. İLE/DEĞİL/YERİNE Aldığından, fazlasını vermeye çalışır. )
- BAŞARISIZ OLMAK ile/değil BAŞARISIZ KALMAK
- BAŞARISIZ/LIK ile/değil İSTEKSİZ/LİK
( )
- BAŞARISIZ/LIK ile/değil OLANAKSIZ/LIK / PARASIZ/LIK
- BAŞARISIZLIK:
"DÖVME" değil "YARA"
- BAŞARISIZLIK:
YÜKSEK HEDEFLER KOYUP ULAŞAMAMAKTAN DOLAYI değil/ne yazık ki DÜŞÜK HEDEFLER KOYUP ULAŞMAKTAN DOLAYI
- BAŞARISIZLIK ile/değil/yerine/<>/></> BAŞARI
( Açıklama gerektirir. İLE/DEĞİL/YERİNE/<>/>> Sessizdir. )
( Başarı, "başarısızlık kaygısı"ndan uzak durabilmeyi bilmektir/yeğlemektir. )
- BAŞARISIZLIK ile/değil/yerine DÜŞMEK
( Başarısızlık, düştüğün yerde kalmaktır. İLE/DEĞİL/YERİNE Düşmek, başarısızlık değildir. )
- BAŞARISIZLIK ile/ve/değil ŞANSSIZLIK
( Düşmek, başarısızlık değil düştüğün yerde kalmaktır. )
- BAŞARISIZLIK ile/ve/||/<>/> UTANMAK
- BAŞARISIZLIK ile/ve/değil/||/<>/< YETERSİZLİK
- Başarılı sonuç için süreçte KONUŞ!!!
- BAŞARMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< İLERLEMEK
( Sonuç. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Süreç. )
- BAŞARMAK ile/ve/değil KAZANMA (İSTEĞİ/COŞKUSU)
- BAŞARMAK ile/ve/değil/||/<>/< TUTTURMAK
- BAŞAT/BASKIN/DOMİNANT[İng.] ile/>< ÇEKİNİK/RESESİF[Fr. < RÉCESSIF]/RECESSIVE[İng.]
( Fenotipte baskın olan alel. İLE/>< Fenotipte baskın olmayan, çekinik alel. )
- BAŞBAŞA/LIK ile/ve/değil BİRLİKTE/LİK
- BASBAYAĞI
- BAŞCIK, KÖMEÇ, KAPİTULUM = KIMME = CAPITULE
( Papatya ve ayçiçeğinde olduğu gibi, sapın yassılaşmış ve genişlemiş ucu üzerinde çiçeklerin yan yana toplanmasıyla oluşan çiçek durumu. )
- BAŞÇIK/ANTER[Fr.] = HAŞEFE[Ar.] = ANTHÈRE[Fr.]
( Çiçeklerin tohum taşıyan torbası. )