
[... ile ...] BAĞLAÇLI
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 42703 başlık/FaRk yer almaktadır.
- MAYMUN İŞTAHLI ile GEL-GİT GÖNÜLLÜ
- MAYMUN ile (")ŞEBEK(")
( ... İLE Afrika'nın dağlık bölgelerinde, sürüler durumunda yaşayan, uzun ya da kısa kuyruklu türleri olan maymunlar. | Çirkin ve arsız kişi. | Maskara. )
- MAYMUN ile (ALTIN) TAMARİN
- MAYMUN ile/ve (KIZIL) HAVLAYAN MAYMUN
( ... İLE/VE Sadece Trinidad-Karayip Adaları'nda yaşarlar. )
( ... İLE/VE Otçullardır. )
- MAYMUN ile/ve (SİYAH-BEYAZ) KOLOMBUS MAYMUNU
- MAYMUN ile/ve ALTIN ASLAN İPEK MAYMUNU
( ... İLE/VE Yılda iki kez, biri dişil, biri eril ikiz doğumu yaparlar. )
- MAYMUN ile ANGOLA/COLOBUS MAYMUNU
( ... cum COLOBUS ANGOLENSIS )
- MAYMUN ile AVAHİ
- MAYMUN ile AY AY/TARSİER
( ... İLE Toprağın 3-4 m. altındaki hareketi algılayabilirler. )
( Boylarının 40 katı kadar zıplayabilirler. )
( Tek, otobur primattır. )
( ... İLE Madagaskar'da yaşarlar. )
( ... ile )
- MAYMUN ile BABUN
( ... ile )
( MONKEY/APE vs. BABOON )
- MAYMUN ile/ve BAŞLIKLI MAYMUN
( ... İLE/VE Trinidad Adaları'nda, Güney ve Orta Amerika'da yaşarlar. )
- MAYMUN ile BAYKUŞ MAYMUNU
( ... İLE Günün 17 saatini uyuyarak geçirirler. )
- MAYMUN ile BEYAZ YANAKLI MANGABEY
( ... cum LOPHOCEBUS ALBIGENA )
- MAYMUN ile DOMUZ KUYRUKLU MAYMUN
( ... cum MACACA NEMESTRINA )
- MAYMUN ile/ve GALAGO/OJAM/ÇALIBEBEĞİ/KÜÇÜK GECE MAYMUNU
( ... İLE Güney ve Ekvator Afrika'da yaşarlar. Uzun ve ince parmaklarının alt ucunda vantuz görevi gören etten çekmenler vardır. [Bunlar, hayvanın pençelerini kullanmadan koşa koşa ağaçlara tırmanmasını sağlar.] )
(
)
- MAYMUN ile GELADA
- MAYMUN ile GENON
- MAYMUN ile GERADA MAYMUNU
- MAYMUN ile GEREZA
- MAYMUN ile GİBON
- MAYMUN ile HİNT ŞEBEĞİ/RHESUS MAKAKLARI
( ... İLE Çok güzel olan dişillerin yüz ve kıç fotoğraflarını görmek için "bedel" ödeyebildikleri [meyve sularından feragat ettikleri] görülmüştür. [çirkinlerde ise ancak rüşvet (büyük bardakta meyve suyu) vererek dikkatleri çekilmiştir.] )
( ... cum MACACA MULATTA )
- MAYMUN ile/değil İNSAN
- MAYMUN ile İPEK MAYMUNU (MARMOSET)
- MAYMUN ile JİBON MAYMUNU(SİMLİ ŞEBEK)
- MAYMUN ile KAR MAYMUNU/JAPON ŞEBEĞİ/SARU[Jp.]/NİHONZARU[Jp.]
( MONKEY vs. SNOW MONKEY )
( ... cum MACACA FUSCATA )
- MAYMUN ile KARAMAYMUN
- MAYMUN ile/değil KINKAJOU
( )
( ... İLE/DEĞİL Görünüşü maymuna benzese de rakun türüdür. Orta ve Güney Amerika'nın yağmur ormanlarında yaşar. Çoğunlukla otçul beslenir. Çok nadir de olsa böcek, kuş ve küçük memelileri yer. )
( Koatilerle akrabadır. Güney Meksika ve Güney Brezilya'daki Matto Grosso arasındaki tropikal bölgelerde yaşarlar. )
( Hayvana adını veren Güney Amerika'nın Tupi yerlileridir. Bazı kabileler, bu hayvana Potto adını taksa da, Potto ayrı bir türdür. Kinkajou ile bağlantısı yoktur. )
( ... İLE/DEĞİL 7 alt türü vardır.
Potos flavus flavus
Potos flavus chapadensis
Potos flavus chiriquensis
Potos flavus megalotus
Potos flavus meridensis
Potos flavus modestus
Potos flavus nocturnus )
( ... cum POTOS FLAVUS )
- MAYMUN ile KIZIL YAPRAK MAYMUNU
- MAYMUN ile/ve LANGUR
( ... İLE/VE Külrengi ve kırmızıya çalan sarı tüylü, büyük bir maymun. Güney Asya'da, Hindistan'da yaşar. )
( ... İLE/VE Utangaçlardır. Yaşadıkları bölgeden pek ayrılmazlar. Yirmi kadar nüfusla küme olarak yaşarlar. )
( ... cum PRESBYTIS ENTELLUS )
- MAYMUN ile MADAGASKAR MAYMUNU
( )
- MAYMUN ile MAGO
( ... İLE Kızılsarı tüylü bir maymun. )
- MAYMUN ile MAKAK[Portekizce]
( ... İLE Güneydoğu Asya'da yaşayan, kuyruklu bir maymun. )
( ... cum MACACUS )
- MAYMUN ile MANGABEY
- MAYMUN ile MONA
- MAYMUN ile NESNAS
- MAYMUN ile ÖRÜMCEK MAYMUNU
( MONKEY/APE vs. SPIDER MONKEY )
( ... cum ATELES )
- MAYMUN ile PATAS
( ... İLE Afrika'da yaşar. )
- MAYMUN ile POTTO
( ... İLE Afrika'da yaşar. )
- MAYMUN ile/ve PRİMAT[Fr.]
( ... İLE/VE Tüm maymun türlerini içine alan memeliler takımı. )
( Gebelik süreleri 180-270 gündür. İLE/VE ... )
( Amazonlar'da 150 çeşit maymun bulunmaktadır. )
( PİÇİN: Maymun yavrusu. )
( ile/ve ... )
( KIRD[çoğ. AKRÂD, KIREDE, KURÛD] ile/ve KIREDE )
( BÛZÎNE/BÛZİNE/BÛZNÎNE/PÛZÎNE, BEHNÂNE ile/ve ... )
( MONKEY/APE[İnsansı maymun.] vs./and PRIMAT )
( EL MONO con/y ... )
- MAYMUN ile PROBOSCIS MAYMUNU
( ... İLE Sandakan - Borneo'da yaşar. )
- MAYMUN ile SAKİ
- MAYMUN ile SARI KUYRUKLU MAYMUN
( ... İLE Sadece Peru And Dağları'nda, Amazonas ve San Martin bölümlerinin yanı sıra La Libertad, Huánuco ve Loreto'nun sınır bölgelerinde bulunan nadir bir primat türüdür. )
( )
( MONKEY vs. PERUVIAN YELLOW-TAILED WOOLLY MONKEY )
( ... cum OREONAX FLAVICAUDA )
- MAYMUN ile ŞEMPANZE
( ... İLE Kuyruksuz maymun. | Primatlardan, ayakları beş parmaklı, tek yavru doğuran, iyi tırmanıcı olan, ormanlarda yaşayan bir tür maymun. İnsan becerilerine en yakın olan. )
( ... İLE 8 yaşına kadar çok önemli/öncelikli bazı yeteneklerini/donanımlarını kazanamazlarsa daha sonra hiçbir zaman kazanamıyorlar. )
( MONKEY/APE vs. CHIMPANZEE )
( ... cum PAN TROGLODYTES )
- MAYMUN ile SİFAKA
- MAYMUN ile ST. KITTS MAYMUNU
( ... İLE Karayip'lerde yaşarlar. )
( Barlara gitmekte ve kişilerin yarıda bıraktığı içkileri bitirmektelerdir. )
- MAYMUN ile TİTİ
( ... İLE Güney Amerika'da yaşar. )
- MAYMUN ile UVAKARİ
- MAYMUN ile VERVET MAYMUNU
( ... cum CHLOROCEBUS AETHIOPS )
- MAYMUN ile YUNNAN (ÇİMDİK BURUNLU) MAYMUNU
( ... ile )
- MAYMUN ile ZATI
- MAYMUNCUK ile MAYMUNCUK
( Her kilidi açmaya yarayan, demirden, eğri ve sivri araç. İLE Küçük maymun. | Ergin evrede bağ üzümlerinin yaprak ve sürgünlerini, kurtçuk evresinde kökleri kemiren, parlak siyah kınkanatlı bir böcek. )
( ... cum ... | OTIORRHYNCUS PEREGRINUS )
- MAYMUNLAR ile/ve/değil BONOBOS MAYMUNLARI
( Gaia dergisindeki haberi için burayı tıklayınız... )
- MAZÂRR[Ar. < MAZARRAT < ZARAR] ile MAZHAR[Ar. < ZUHÛR | çoğ. MAZÂHİR]["MASHAR/MASAR" değil!]
( Zararlar, ziyanlar. İLE Bir şeyin, göründüğü/çıktığı yer. | Nâil olma, onurlanma/şereflenme. | Bazı tekkelerde, oturarak uyunurken, dayanılan kısa değnek. | Bir çeşit tef. )
- MAZERET ile/ve "MACERA"
- MAZERET ile/ve/değil AÇIKLAMA
- MAZHARİYET ile ...
( ELDE ETME, NÂİL OLMA )
- MAZI[Fars.] ile MAZI[Fars.] ile MÂZİ[Ar.]
( Servigillerden, yaprakları almaşık ve küçük pullar biçiminde, gövdesi düz olan, dipten dallanan bir süs bitkisi. İLE Hayvansal ve bitkisel asalakların, bitkilerde oluşturduğu ur. )
( THUYA cum QUERCUS INFECTORIA )
- MÂZÎ ile/>< ÂTİ
( Geçmiş. İLE/>< Gelecek. )
- MAZÎF[Ar] ile ...
( Ziyafet evi. | Herkese kapısı/sofrası açık ev. )
- MAZMAZA ile/ve İSTİNŞÂK
( Ağıza alınan su ile ağzı çalkalamak. İLE/VE Burna çekilen su ile burnu temizlemek. )
- MAZMÛN[Ar. < ZIMN] ile MAZNÛN[Ar. ZANN]
( Derinlerdeki anlam, kavram. | Ödenmesi gereken şey. | Nükteli, sanatlı, ince söz. İLE Bir suç dolayısıyla sorguya çekilen, sanık. )
- MÂZÛ[Fars.]/CYNIPS[Fr.] ile ...
( Mazı böceği denilen bir böcek. )
- MAZUR GÖRÜN ile/değil/yerine KUSURA BAKMAYIN
- ME'BIZ[Ar. | çoğ. MEÂBIZ] ile ...
( Dizkapaklarının arkasındaki çukurlar. )
- ME'CÛR ile ...
( ECİR ALAN )
- ME'LÛF[< ÜLFET] ile ...
( ÜLFET EDİNİLMİŞ, ALIŞILMIŞ, ALIŞMIŞ | HUY EDİLMİŞ, HUY )
- ME'MÛL[Ar. < EMEL] ile ME'MÛR[Ar. < EMR | çoğ. ME'MÛRÎN, MEÂMÎR]
( Ümit olunan/edilen, beklenilen, amaç edinilen. | Ümit. İLE Emir almış olan kişi. | Bir işle görevlendirilen kişi. Devlet hizmetinde maaş ya da ücretle çalıştırılan kişi, görevli. | Emrolunan, emirle yaptırılmış olan iş/şey. )
- ME'NÛS[Ar.] ile MEN'ÛŞ[Ar.]
( Alışılmış, ünsiyet olunmuş. İLE Yukarı kaldırılmış. | Fakir düştükten sonra sevindirilmiş. | Hayır ile anılan ölmüş kişi. | Tabuta konulmuş. )
- ME'SEM/E[Ar.] ile MESEMM[Ar. çoğ. MESÂMM]
( Suç. Günah. İLE Deri üzerindeki küçük delik. )
- ME'VÂ ile ...
( YURT, MESKEN, YER, MAKAM, SIĞINACAK YER )
- MEFHÛM ile MEVHÛM
- MEAD ile MEÂDİB[Ar. < ME'DEBE]
( Dönüp gidilecek yer, âhiret, amaç, ulaşılacak yer. İLE Ziyâfetler. )
- MEAL ile MÂNÂ
- MEAL ile MEAL-İ MÜNÎF
( Yüksek, ulu, büyük meal. )
- MEÂŞ ile ...
( MAÎŞET, HAYVANA ÖZEL OLAN YAŞAM )
- MEÂSİR[Ar. < ME'SERE] ile MEÂZİR[Ar. < Mİ'ZER]
( Güzel yapıtlar, izler/nişanlar. İLE Peştemallar. )
- MEBADÎ ile MAKSAT
- MEBDE[Ar.] ile MEAD[Ar.]
( Başlangıç, ilke, ilk unsur, ilmin bir bölümü. | Bir sâlik'in, Allah'ın gerçeğine erişmek için hareket ettiği başlangıç noktası. İLE Dönüp gidilecek yer, âhiret, amaç, ulaşılacak yer. )
- MEBHÛS[Ar.] ile MEBHÛS[Ar. < BAHS] ile MEB'ÛS[Ar. çoğ. MEB'ÛSÂN]
( Sözü geçmiş, bahs olunmuş. İLE Solugan, tık soluk kişi/hayvan. İLE Gönderilmiş, ba's olunmuş. | Peygamber olarak gönderilmiş. | Halk tarafından seçilerek, mecliste yer alan kişi, milletvekili. )
- MEBHÛT[Ar. < BEHT] ile ŞAŞIRMIŞ, HAYRETTE KALMIŞ
( HAYRETTE KALMIŞ, ŞAŞMIŞ )
- MEBÎ'[Ar. < BEY] ile MEBÎT[Ar. < BEYT]
( Satılmış şey. İLE Gecelenecek yer. )
- MEBLÛ/A[Ar. < BEL] ile MEBLÛL[Ar.]
( Yutulmuş, bel olunmuş. İLE Islanmış, ıslak. Nemli, yaş. )
- MEBRÛS[Ar.] ile MEBRÛZ[Ar.]
( Baras[: gövdede, yer yer beyaz ve alaca lekeler oluşturan ve tedavi kabul etmeyebilen hastalık] hastalığına tutulmuş olan. İLE Gösterilmiş, ibrâz olunmuş. | Açılmış mektup. )
- MEBSÛS[Ar.] ile MEBSÛS[Ar.]
( Yayılmış, dağılmış, saçılmış, herkese yayılmış, herkesçe duyulmuş. İLE Gösterilmiş. | Açılmış mektup. )
- MEC'ÛL[Ar.] ile ME'CÛR[Ar. < ECR]
( Ortaya/meydana çıkarılmış olan, yapılmış olan. İLE Ecr ve sevabı verilmiş olan. | Kiraya verilen şey. )
- MEÇ ile MEÇ[Fr.]
( Düz ve ensiz kılıç. İLE Saçın küçük tutamlar biçiminde değişik renklerde boyanmış durumu. )
- MECÂL[Ar.] ile TÂKAT[Ar. < TÂK]
( Güç, kuvet. | Fırsat, olanak. İLE Güç, dinçlik. | İktidar. )
- MECÂMİ'[Ar. < MECMA] ile MECÂMÎ[Ar.]
( Toplanılacak yerler, toplantı yerleri. İLE Dergiler. İLE ... )
- MECÂRÎ-İ HEVÂİYYE[Ar.] ile ...
( Balina, gergedan, yunus gibi bazı hayvanların başlarının üst tarafında bulunan bir ya da iki delik. )
- MECÂRÎ[< MECRÂ] ile ...
( Suyun akıtıldığı yol. Su kanalı/yatağı. )
- MECÂZ-I MÜREKKEB / İSTİÂRE-İ MÜREKKEBE[Ar.] ile MECÂZ-I MÜRSEL[Ar.]
( Benzetmenin temel öğelerinden olup yalnız biriyle arka arkaya birkaç benzerlik sıralayarak yapılan kullanım. İLE Bir sözcüğü, gerçek anlamından, mecâzî anlama geçirirken, aradaki ilgi ve ilişkinin benzeyişinden başka bir duruma dayandırılması. )
- MECAZ ile ÇOK ANLAMLILIK
( Mecaz, hakikatin üstünü güzelleştirir. )
- MECAZ ile İHAM
( ... İLE Kuruntuya düşürme. | İki anlamı olan bir sözcüğün, akla en az gelen anlamının amaçlanarak kullanılması sanatı. )
- MECAZ ile KÖPRÜ/BAĞLANTI
- MECAZ ile/ve YALAN
( İBNİ ARÂBÎ )
- MECÂZEN[Ar.] ile MECÂZÎ[Ar.]
( Mecaz yoluyla, mecaz olarak. İLE Mecâza özgü, mecazla ilgili olan. )
- MECÂZEN[Ar.] ile MECÂZÎ[Ar.] ile MECÂZLI[Ar.]
( Mecaz yoluyla, mecaz olarak. İLE Mecazla ilgili, mecaz niteliğinde olan. İLE Gerçek anlamından saptırılarak benzetmeli olarak kullanılmış sözcük. )
- MECÂZÎ AŞK ile/ve/> HAKİKÎ AŞK
- MECBÛL[Ar. < CİBİLLET] ile MECBÛR[Ar. < CEBR]
( Yaratılmış. | Yaratılışında, bir durum/hal ve sıfat bulunan. [Ar. "Yaradılışı iri olan"] İLE Zorlanmış, zor görmüş, zorla bir işe girişmiş, icbâr edilmiş. | Hatırı, gönlü alınmış. | Bağlı, düşkün. )
- MECBUR ile MEMUR
- MECBUR ile/ve/değil/||/<> MÜKELLEF
- MECBÛREN[Ar.] ile MECBÛRÎ[Ar.]
( Kendi isteğinin dışında, zorla. İLE Kaçınılmaz, zorunlu. )
- MECBURİYET/LE ile/ve/değil/yerine/||/></< MUHABBET/LE
- MECBURİYET ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MEMNUNİYET
- MECBURİYET ile MUHTAÇLIK
- MECCAL ile İMÂN
- MECCÂNEN ile MECCÂNÎ
( Ücretsiz, parasız, bedava. İLE Parasız, bedava. | Bedavacı. )
- MECDÛL[Ar. < CEDL] ile MECDÛR[Ar.]
( Sağlam şey. | Bükülmüş. [Ar. "Kemikli ve yapısı sağlam kişi"] İLE Çiçek hastalığı çıkarmış olan. )
- MECEL[Ar.] ile ...
( Ampul, kabarcık. )
- MECELLE[Ar.] ile MECENNE[Ar.] ile MECERRE[Ar.]
( Kitap, dergi. | Tanzîmat'tan sonra, 1869-1876 yılları arasında, fıkıh ilminin, uygulamaya özgü olan bölümüyle ilgili olarak yayımlanmış ünlü eser. İLE Delilik, divânelik. | Kalkan, siper. İLE Samanyolu. )
- MECELLE ile ...
( Osmanlılar'da, medenî yasa. )
- MECELLE ile/||/<> KANUN-U ESÂSÎ ile/||/<> ANAYASA VE HAKİMİYET-İ MİLLİYE/CUMHURİYET
( Osmanlı'da, Tanzimat Dönemi'nde, bir kurul tarafından [Ahmet Cevdet Paşa başkanlığında] İslâm hukukuna göre hazırlanmış medenî kanun. İLE/||/<>/> 1876'da ilân edilen ilk Osmanlı anayasası. İLE/||/<>/> Toplumun egemenliği ve anayasa. )
- MEÇHUL ile/ve MALÛM
- MECÎD[Ar.] ile REFÎ'[Ar.]
- MECÎDİYE ile MECÎDİYE ALTINI ile MECÎDİYE ÇEYREĞİ ile ...
( Sultan Abdülmecit'in tahta çıkışının altıncı yılında [1844] onun adına kesilmiş olan altın ve gümüş sikkeler.[daha çok 20 kuruşluk gümüş sikkelere verilen bir addır] İLE Sultan Abdülmecit zamanında çıkarılmış altın Lira. İLE Beş kuruşluk gümüş para. )
- MECLÂ[< CİLÂ] ile ...
( ÇIKMA YERİ, GÖRÜNME YERİ, TECELLİ MEKÂNI | AYNA )
- MECLİS ARAŞTIRMASI ile MECLİS SORUŞTURMASI
- MECLİS-İ ÂYÂN ile/||/<> MECLİS-İ MEBÛSAN
( Kanun-ı Esasi'ye göre Meclis-i Mebusan'ın kabul ettiği yasaları denetleyen meclis.[Üyeleri Sultan tarafından seçilirdi.] İLE/||/<> Osmanlı Millet Meclisi. )
- MECMA-ÜL ESMÂ ile HÛ
- MECMA'-ÜL-BAHREYN ile ...
( İKİ DENİZİN KAVUŞTUĞU NOKTA | KABE KAVSEYN MERTEBESİ )
- MECMÂ'[Ar. çoğ. MECÂMÎ'] ile MECMAA/MECMÛA[Ar.]
( Toplanılacak yer. | Kavuşulan yer, nokta. İLE Toplanılıp biriktirilmiş, düzenlenmiş şeyler. | Seçilmiş yazılardan oluşturulmuş yazma kitap. | Dergi. )
- MECMÛ/A[Ar. < CEM] ile MECMÛA[Ar. çoğ. MECÂMÎ']
( Toplanmış, biraraya getirilmiş şey, tüm. | Bir yazı şekli/tarzı. İLE Toplanılıp biriktirilmiş, düzenlenmiş şeyler. | Seçilmiş yazılardan oluşturulmuş yazma kitap. | Dergi. )
- MECMÛAN ile/||/<> MECMÛU
( Toplu olarak, toptan. İLE/||/<> Tümü, tamamı. )
- MECNÛN-I MUTBİK ile MECNÛN-I GAYRİ MUTBİK
( Deliliği, tüm zamanını kaplayan. İLE Bazen mecnun olup, bazen iyileşen. )
- MECNÛN[< CİNN] ile MA'TÛH[< ATEH]
( Deli, çıldırmış. | Delice seven, tutkun. İLE Bunamış, bunak. )
- MECNÛN[Ar. < CİNN | çoğ. MECÂNÎN] ile Mecnûn[Ar.]
( Çıldırmış, deli, divâne. | Delice seven, tutkun. İLE Leylâ ile Mecnûn öyküsünün, erkek kahramanı. Kays. )
- MECNÛN ile MECLÛB[< CELB]
( Delice seven, tutkun. İLE Başka yerden getirilmiş olan. | Taraftarlığı kazanılmış bulunan. | Tutkun. )
- MECRÂ ile/ve/<> MACERA
- MECRÂ ile MECLÂ
- MECZUB OLMAK ile/ve/<>/değil/yerine CÂZİB OLMAK
- MECZÛB[Ar. < CEZB] ile/değil/< MECNÛN[Ar. < CİNN]
( Çekilmiş, cezb olunmuş. | Allah sevgisinden dolayı cezbeye tutularak kendinden geçmiş olan. | Deli, divâne. İLE/DEĞİL Çıldırmış, deli, divâne. | Delice seven, tutkun, âşık. )
( Âşıklar, meczûb değil mecnûndur. )
- MECZUB ile/>< GÂFİL
( Gereğinden fazla içe yönelirsek. İLE/>< Gereğinden fazla dışa dönüklük ve çenesi düşüklük. )
( İlimsiz hâl. İLE/>< Hâlsiz ilim. )
- MECZUB ile/değil MECZUB MEŞREP
- MECZUB ile MELENG[Fars.]
( ... İLE Yalınayak, başıkabak bir halde dünya ile ilişkisini kesmiş olan. | Hakikî aşk ile sarhoş olmuş kişi. )
- MECZÛM[Ar. < CEZM] ile MECZÛM[Ar. < CÜZÂM]
( Niyet edilmiş, kesin karar verilmiş. | Cezimli, son harfi harekesiz olarak okunan sözcük. ["İlm, cezb" gibi] İLE Cüzâmlı, miskinlik hastalığına/durumuna tutulmuş kişi. )
- MEDÂİN/MEDÂYİN[Ar. < MEDÎNE] ile MEDÂYÎN[Ar. < MİDYÂN] ile Medâin[Ar.]
( İller/kentler. [BÜLDÂN < BELD/BELDE] İLE Borca saplanmış, sürekli borç alan kişiler. İLE Eski İran'da, Dicle etrafında, yedi kentin adı olup, İslâm fetihleri sırasında, başkent konumundaydı. )
- MEDDAH İSMET (SOKAĞI) ile BEHÇET NECATİGİL (SOKAĞI)
( )
- MEDDAH ile/ve/< KISSAHAN
- MEDDE İLEYHİ BASARAHU[Ar.] ile İSTEŞRAFEHU Bİ BASARİHÎ[Ar.]
- MEDED ile ...
( Yardım, imdat. | Aman, eyvah! [bkz. NUSRET] )
- MEDENİYET DİLİ ile/ve/değil KÜLTÜR DİLİ
- MEDH[Ar.] ile SENÂ'[Ar.]
- MEDH[Ar.] ile TAKRÎZ[Ar.]
- MEDH ile ...
( ÖVME, BİRİNİN İYİ ŞEYLERİNİ SÖYLEME )
- MEDIEVAL ile ...
( Ortaçağ, ortaçağa ait. )
- MEDİNE ile/ve/<> MEDİNTA
( Mahkemenin olduğu yer. İLE/VE/<> Kaleyle korunmuş yer. )
- MEDİNE ile/ve/< YESRİB
( TAYBE ile/ve/< ... )
- MEDİTASYON ile/ve KONTEMPLASYON
( TEFEKKÜR ile/ve TEMÂŞÂ )
( MEDITATION vs./and CONTEMPLATION )
- MEDİTASYON ile/ve OTOHİPNOZ
- MEDİTASYON ile/ve TERAPİ
( MEDITATION vs./and THERAPY )
- MEDLER ile/ve/<>/> PERSLER
- MEDRESELER ile/ve PAGODA(BUDİST TAPINAKLARI)
- MEDRESE ile/||/<> AÇIK MEDRESE ile/||/<> KUBBELİ MEDRESE ile/||/<> RASATHANE
( Yüksek düzeyde öğretim kurumu. Bu amaçla yaptırılmış mimarlık eserleri Anadolu önünde genellikle açık avlulu, Anadolu'da ise avlusunun üstü açık ve kapalı olmak üzere iki tipte gelişmiştir. Kaynağında IX - XI. yüzyıl Horasan bölgesi mimarisinin bulunması olasıdır. İLE/||/<> İç avlusunun üstü açık olan medreseler için kullanılan bir tanımlama biçimi. İLE/||/<> İç avlusunun üstü örtülü olan medreseler. İLE/||/<> Gözlemevi. Gökbilimi için kullanılan medrese türü. )
- MEDRESE ile/ve/değil/||/<>/> KÜLLİYE
( İlk medrese: NİZÂMİYE MEDRESESİ [1066] )
( OSMANLI MEDRESELERİ - CAHİT BALTACI kitabını okumanızı salık veririz. )
( Genellikle İslâm dini kurallarına uygun bilimlerin okutulduğu, müslüman ülkelerde orta ve yüksek öğretimin yapıldığı eğitim kurumlarının genel adı. Medrese sözcüğü, "ders" kökünden gelir. [Ders verenlere müderris, yardımcılarına muid, okuyanlara danışmend, sohta ya da talebe adı verilir] | Kendine özgü bir mimarisi olan, üstü açık ya da kapalı geniş bir avlu çevresinde talebelerin yatıp kalkması, ders çalışması için inşâ edilmiş odalardan oluşan yapı. | Fakülte. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Bir caminin çevresinde, cami ile birlikte kurulmuş medrese, imâret, sebil, kütüphane, hastane gibi yapıların tümü. )
- MEDRESE ile/ve/<> MAHDARA
( ... İLE/VE/<> Moritanya'da, medreselere verilen ad.[Ülkenin milli kültür ve dilinin korunmasında önemli bir rol oynamaktadır.] )
- MEDRESE ile/ve MİDRAŞ ile/ve VİHARA
( İslâm'da. İLE/VE Yahudilik'te. İLE/VE Budizm'de. )
( Medreselerin kurulmasında ve Selçuklular zamanında Vihara'ların etkisi olmuştur. )
( ANADOLU MEDRESELERİ (2 CİLT) - METİN SÖZEN'in kitabından yararlanabilirsiniz. )
- MEDRESE ile MÜLÂZIMİYE MEDRESELERİ
- MEDRESE ile/ve SAHN-I SEMAN MEDRESELERİ
- MEDRESE ile/ve/<> TEKKE
( Senin dışındakiler. İLE/VE/<> Sendekiler. )
- MEDRESE ile/ve TETİMME(TAMAMLAMA/HAZIRLIK) MEDRESELERİ
- MEDRÛK[Ar.] ile METRÛK[Ar. < TERK]
( Anlaşılmış, derk olunmuş. İLE Terk edilmiş, bırakılmış, kullanılmasından vazgeçilmiş. Battal. )
- MEDYATİK ZİHNİYET ile AKADEMİK ZİHNİYET ile SİSTEMİK ZİHNİYET ile BİLGE ZİHNİYET
( 50-100 günü öngermek. İLE 50-100 yılı öngermek. İLE 500-1000 yılı öngermek. İLE 5000 - ~ yılı öngörmek. )
( MEDIATICAL MIND vs. ACADEMICAL MIND vs. SYSTEMATICAL MIND vs. WISE MIND
Prudence in 50-100 days. WITH Prudence in 50-100 years. WITH Prudence in 500-1000 years. WITH Prudence in 5000 -
years. )
- MEFÂHİR[< MEFHAR] ile ...
( İFTİHAR EDİLECEK, ÖVÜNÜLECEK ŞEYLER )
- MEFHAR[< FAHR] ile ...
( ÖVÜNME, FAHİRLENME | ÖVÜNMEYE NEDEN OLAN, ÖVÜNMEYİ GEREKTİREN )
- MEFHAS[Ar. | çoğ. MEFÂHİS] ile ...
( Kuş yuvası. )
- MEFHÛM[< FEHM] ile ...
( ANLAŞILMIŞ | SÖZDEN ÇIKARILAN ANLAM | KAVRAM )
- MEFHÛM[Ar.] ile MEFHÛM[Ar. < FEHM | çoğ. MEFÂHÎM]
( Kömürleşmiş, kömür olmuş, fahim durumuna geçmiş. İLE Anlaşılmış, fehm olunmuş. | Sözden çıkarılan anlam, kavram. )
- MEFHUM ile/ve MÂNÂ
( Kavram. İLE/VE Anlam. )
( Nesneler için. İLE/VE Sözcük için. )
( Nesnenin gösterdiği şey. | Demek istenilen şey. İLE/VE Lafzın gösterdiği şey. )
( Zihinde. İLE/VE Olguda/nesnede. )
( REFERENCE vs./and SENSE )
- MEFHUM ile/ve TASAVVUR
( Mâhiyeti saf zihni olanlar. İLE/VE Dış dünyada kökü olanlar. )
( MEFHUM: Temsil edilen. | Temsil edilemeyen. )
( TASAVVUR: Resim + kavram. )
( ... İLE/VE Suret. )
( ... cum/et CONCEPT )
- MEFISTOFELES ile/ve/||/<> MARGARETTA
( )
- MEFKÛR ile MEFKÛRE
( Vakfedilen mal. İLE Ülkü, düşünce. )
- MEFRAT[Ar.] ile MEFRED[Ar.]
( Pek/çok büyük. İLE Kocaman, iri, büyük. )
- MEFRÛG[Ar. < FERÂĞ | çoğ. MEFÂRÎG] ile MEFRÛK[Ar. < FARK | çoğ. MEFÂRÎK] ile MEFRÛK[Ar.]
( Başkasına bırakılmış, ferâgat edilmiş. İLE Ayrılmış, araya başka bir şey girmiş, tefrîk edilmiş. İLE Uğulmuş. | Safranla boyanmış şey. )
- MEFRÛZ[Ar. çoğ. MEFRÛZÂT] ile MEFRÛZ[Ar. < FARZ]
( Ayrılmış, bölünmüş, ifrâz olunmuş. İLE Farz kılınmış. | Varsayılan, farz olunan. )
- MEFSÛH/A[Ar. < FESH] ile MEFŞÛ'[Ar.]
( Yürürlükten kaldırılmış, hükümsüz bırakılmış, fesh olunmuş. | İptal edilmiş, çalışmaz duruma getirilmiş. İLE Duyulmuş, yayılmış, açıklanmış, ifşâ edilmiş. )
- MEFSÛL[Ar. < FASL] ile MEFRÛZ[Ar. çoğ. MEFRÛZÂT]
( Ayrılmış, ayrışık, fasl olunmuş. İLE Ayrılmış, bölünmüş, ifrâz olunmuş. )
- MEFSÛL[Ar. < FASL] ile MEFZÛL[Ar.]
( Ayrılmış, ayrışık, fasl olunmuş. İLE Fazla gelmiş olan, üstün gelen. )
- MEFTÛL[Ar. < FETL] ile MEFTÛR[Ar. < FITRET] ile MEFTÛR[Ar. < FÜTÛR]
( Bükülmüş, kıvrılmış, fitil durumuna getirilmiş. İLE Yaratılmış, fıtretlenmiş. | Tabîî, cibillî. İLE Bezgin, bezmiş, kederli, ümitsiz. )
- MEFTÛM[Ar.] ile MEFTÛN[Ar. < FİTNE]
( Memeden, sütten kesilmiş çocuk. İLE Fitneye düşmüş. | Gönül vermiş, tutkun, vurgun. | Hayran olmuş, şaşmış. )
- MEFTÛN[Ar. < FİTNE] ile/değil MEDFÛN[Ar. < DEFN]
( Fitneye düşmüş. | Gönül vermiş, tutkun, vurgun. | Hayran olmuş, şaşmış. İLE/DEĞİL Gömülmüş, defnolunmuş. )
- MEGA ile ...
( Önüne geldiği birimi bir milyonla çarpan önek. )
- MEGALİT ile/||/<> KÜLLİYE
( Prehistorik çağlardan itibaren Ege çevresinde uygulanmış, kısa tarafından giriş bulunan ön olan dehliz ve dikdörtgen bir odadan oluşan ev biçimi. Yunan tapınağının ilk örneği. İLE/||/<> Değişik işlevli yapılardan oluşan yapılar topluluğuna verilen ad. )
- MEGALOMAN/İ ile NARSİSİST/LİK
( MEGALOMANIA vs. NARCISSISNESS )
- MEGAPASKAL[MPa] ile ...
( 10 atmosferlik basınca eşit basınç birimi. )
- MEGATON[Fr., İng.] ile MEGAVAT[Fr., İng.]
( Bir milyon ton değerinde kütle birimi. [Simgesi: Mt] | Nükleer bir bombanın ya da merminin gücünü ölçmeye yarayan birim. İLE Bir milyon vat değerinde elektrik güç birimi. [Simgesi: MW] )
- MEĞER[Fars. < MEGER] ile MADEM[Ar. < MADAM]
- MEH-ŞÎD[Fars.] ile MEH-TÂB[Fars.]
( Ay. | Ayışığı. İLE Ayışığı. )
- MEHÂBET[Ar. < HEYBET] ile ULULUK, KORKUNÇLUK, AZÂMET; BÜYÜK GÖRÜNME
- MEHDÎ ile/ve/<> MESİH
( [Toplumu] Adâletle düzene/barışa getiren. İLE/VE/<> Erdemle düzene/barışa getiren. )
( [beklenti] Adâlet üzerineyse. İLE/VE/<> Ahlâk ve erdem üzerineyse. )
( Dışarıdan ve kılıçla. İLE/VE/<> İçeriden ve düşünceyle. )
( Adl'im durur. İLE/VE/<> Fazl'ım durur. )
- MEHÎR[Ar.] ile MEHR[Ar. çoğ. EMHÂR, MÜHÛR]
( [astr.] Ay. İLE [eskiden] Evlenirken, erkek tarafından kadına verilen nikâh bedeli. )
- MEHÎRE[Ar.] ile MEHÎR[Ar.]
( Nikâh bedeli çok olan kadın. | Usta, becerikli, mâhir. İLE [astr.] Ay. )
- MEHL[Ar.] ile MEHÎL[Ar.] ile MEHÎR[Ar.] ile MEHÎN[Ar.]
( Vâde, zaman tanıma, vakit verme, bir işi belirli bir zamana kadar bırakma. İLE Korkunç yer. İLE [astr.] Ay. İLE Hor, hakir. Zaif[: Zayıf, güçsüz/kuvvetsiz, tâkatsız, kansız, arık. | Gevşek. | Tembel.] )
- MEHMED AĞA CAMİSİ ile MEHMED AĞA MESCİDİ
( Fatih, Atik Ali'de, Saray Ağası Caddesi'ndedir. İLE Sultanahmet, Yerebatan Caddesi'ndedir. )
( 1585'te, Dârüssaâde Ağası Hadım Mehmed Ağa tarafından Mimar Davud Ağa'ya yaptırtılmıştır. İLE XV. yüzyılda, Satırbaşı Mehmed Ağa tarafından. [Üskübiye ya da Yerebatan Mescidi adlarıyla da bilinir.] )
- MEHMED AĞA ÇEŞMESİ (KEMERALTI ÇEŞMESİ) ile MEHMED AĞA SEBİLİ
( Üsküdar'da, Valide-i Atik Mahallesi'ndedir. İLE Bayezıd, Çarşıkapı'dadır. )
( 1583'te, Dârüssaâde Ağası Mehmed Ağa tarafından. İLE XVI. yüzyılda, Kızlar Ağası Mehmed Ağa tarafından. )
- MEHMED II TÜRBESİ (FATİH TÜRBESİ) ile MEHMED III TÜRBESİ ile MEHMED V TÜRBESİ
( Fatih Camii bahçesindedir. İLE Ayasofya'nın ön bahçesindedir. İLE Eyüp, Boyacı Sokak'tadır. )
( 1784 [1766 depreminde yıkılmasından dolayı ikinci kez yapılmış halidir.] İLE 1604 [Mimar Dalgıç Mehmed Ağa yapıtıdır.] İLE 1910 [Mimar Kemaleddin yapıtıdır.] )
- MEHMED PAŞA CAMİSİ ile MEHMED PAŞA CAMİSİ
( Sultanahmet - Kadırga arasındadır. İLE Süleymaniye'de, Mehmed Paşa Yokuşu'ndadır. )
( 1571'de, Sokollu Mehmed Paşa tarafından yapılan Mimar Sinan eseridir. [Şehit Mehmed Paşa ya da Sokollu Mehmed Paşa Camisi adlarıyla da bilinir.] İLE XVI. yüzyılda, Hoca Gıyaseddin Mehmed tarafından. [Paşa Çelebi ya da Hoca Gıyaseddin Camisi adlarıyla da bilinir.] )
- MEHR-İ MUACCEL[Ar.] ile MEHR-İ MÜECCEL[Ar.]
( Nikâhta, kız tarafına verilen ağırlık, para, başlık, kalın. İLE Boşanma ya da ölüm durumunda, kız tarafına verilmesi, nikâhta kararlaştırılmış olan bedel. )
- MEHVÂ[Ar.] ile MEH-VÂR[Ar.]
( Yar, uçurum. İLE Ay gibi. | Aylık, maaş. )
- MEHVEŞ[Ar. çoğ. MEHÂVİŞ] ile MEH-VEŞ[Ar.]
( Karışık ve kalabalık yer. İLE Ay gibi. )
- MEKÂN ANLAYIŞI ile/ve MUTLAK MEKÂN ANLAYIŞI
( Thomas Hobbes [1588-1679] ve/> Descartes[Kavramsallaştırılması/Kuramsallaştırılması] )
- MEKÂN:
BÖLÜNEBİLİYORSA ile/ve BÖLÜNEMİYORSA
( Nesne. İLE/VE Atom. )
- MEKÂN:
BÖLÜNEBİLİYORSA ile/ve BÖLÜNEMİYORSA
( Nesne. İLE/VE Atom. )
- MEKÂN:
BOŞLUK ile/ve İÇ İÇE GEÇMİŞLİK
( Platon. İLE/VE/||/<>/> Aristoteles. )
( TO KENON ile/ve TOPOS/KHORA )
- MEKÂN[Ar. < KEVN | çoğ. EMÂKİN, EMKİNE] ile/ve/< MESKEN[Ar. < SÜKÛN | çoğ. MESÂKİN]
( Yer, mahal. | Ev, oturulan yer. | Uzay. İLE/VE Sakin olunacak, oturulacak yer, oturulan ev. )
- MEKÂN[Ar.] ile MEKÂNET[Ar.]
- MEKÂN ile/ve HAREKET
( HAREKET: GEÇMİŞ-ŞİMDİ-GELECEK'İN BÜTÜNLÜĞÜ )
( TOPOS/KHORA İLE/VE ... )
- MEKÂN ile/ve HAYYİZ(TEHAYYÜZ)(YER KAPLAYAN)
( DİL ile/ve ... )
- MEKÂN ile/ve HAYYİZ(TEHAYYÜZ)(YER KAPLAYAN)
( DİL ile/ve ... )
- MEKÂN ile/ve HAYYİZ/MÜTEHAYYİZ
( Evrenin içi. İLE/VE Evrenin içinde yer kaplayan. )
( TOPOS/KHORA )
- MEKÂN ile/ve/<> KİŞİ/İNSAN
( Bir binayı, ayakta tutan, payandaları değil, insan soluğudur. )
( Bir yerin şerefi, orada yaşayanlarladır. [ŞEREF'ÜL MEKÂN BİL MEKÎN] )
( Yerim yanındır, yerin yanımdır! )
( Ne ev sahibisin, ne kiracı. Sadece bir ömürlük misafir! )
( İNSAN: Mekândan, zamana geçmiş varolan. )
- MEKÂN ile/ve/değil MAHAL["MEAL" değil!]
( ... İLE/VE/DEĞİL Söz ve halin buluşmasında bulunan/oluşan. )
- MEKÂN ile/ve/||/<>/> MAHFİL
- MEKÂN ile/ve/<> MAKAM
- MEKÂN ile/ve ORTAM
- MEKÂN ile/ve/< VATAN
- MEKÂN ile YER
( TOPOS/KHORA )
- MEKÂNDA BULUNMAK ile ... İÇİNDE OLMAK
- MEKÂNDA ile/ve ZAMANDA
( Yanyanalık vardır. İLE/VE Art ardalık vardır. )
- MEKÂNİK DAYANIŞMA ile/ve DAYANIŞMA
- MEKANİK DİZGE ile/ve ORGANİK DİZGE
( Bütün için. İLE/VE/||/<> Hem kendi, hem de düzen için. )
( MECHANICAL SYSTEM vs./and ORGANICAL SYSTEM )
- MEKANİK FELSEFE'DE:
DESCARTES ile/ve LEIBNIZ ile/ve NEWTON
- MEKANİK[Fr. < Yun.] ile MEKANİZE[Fr.] ile MEKANİZMA
( Kuvvetlerin özdekler ve devinimler üzerine etkisini inceleyen fizik dalı. | Denge ve devinim kurallarıyla ilgili. | El ya da makine ile yapılan. | [mecaz] Düşünmeden yapılan. İLE Savaş ve taşıma gereçleriyle donatılmış kıta ya da birlik. İLE Belirli bir sonuca ulaşmak için karmaşık bir biçimde düzenlenmiş organ ya da parçalar bileşimi, düzenek. | Örgenlerin işleyiş biçimi. | Ateşli silahların işlemesini sağlayan mekanik bölüm. | [mecaz] Oluş, ortaya çıkış, işleyiş. )
- MEKANİK ile/ve İKİLİK
- MEKANİK ile/ve/||/<> KİNEMATİK[Fr. < CINEMATIQUE]
( ... İLE/VE/||/<> Nesnelerin hareketlerini yörünge, hız ve ivme vb. konular bakımından inceleyen mekanik kolu. )
- MEKANİK ile/ve MATEMATİK
( Hareket. İLE/VE Biçim. )
- MEKANİK ile ORGANİK
- MEKANİK ile OTOMATİK
( MECHANICAL vs. AUTOMATIC )
- MEKANİKTE:
NEWTON ile/ve/||/<>/> LAGRANGE
( )
- MEKANİZMA ile/ve/||/<> İLKE
- MEKANİZMA ile/değil METABOLİZMA[Fr. < Yun. METABOLE: Değişme.]
( ... İLE/DEĞİL Canlı organizmada ya da canlı gözelerde, hareketi, enerjiyi sağlamak için oluşan, dirimbilimsel ve kimyasal değişimlerin tümü. )
- MEKANİZMA ile/ve/||/<> ORGANİZMA
( Değer üretmez. İLE/VE/||/<> Değer üretir. )
( İşlev. İLE/VE/||/<> Eylem. )
- MEKARÎS[Ar. < MIKRÂS]["ka" uzun okunur] ile MEKARÎZ[Ar. < MİKRÂZ]["ka" uzun okunur]
( Kesecek aletler, makaslar. İLE Kesecek aletler, makamlar. )
- MEKİK[Fars.] ile/ve/<> SERÇİN[Fars.]
( El ya da otomatik dokuma tezgâhlarında, atkı ya da argaç denilen ve enine olan iplikleri, uzunlamasına olan arışların arasından geçirmeye yarayan masuralı araç. | Oya yapmakta kullanılan, kemik, ağaç ya da plastikten, iki ucu sivri, arasından iplik geçecek bir yarığı bulunan küçük araç. | Genellikle karın kaslarının güçlendirilmesi için yapılan gövde hareketi. | Uzay gemisi. İLE/VE/<> Mekik dili. | Seçme, seçkin olan. )
- MEKKÂRE ile ...
( Osmanlı ordusundaki at vb. )
- MEKKE ile ...
( Hicaz'da, Hz. Muhammed'in doğduğu ve Kâbe'nin bulunduğu kent. )
- MEKKE ile/ve MEDÎNE
( BESSÂSE: Mekke-i Mükereme. )
( ... İLE Mahkemenin olduğu yer. )
- MEKKE ile/ve/<> MEDİNE ile/ve/<> KUDÜS
( Allah'ın mahremi. İLE/VE/<> Hz. Muhammed'in mahremi. İLE/VE/<> İnsanlık'ın mahremi. )
- MEKKEH ile MÜREKKEP
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Çin'den getirilen bir mürekkep.[Türk kitapları bu mürekkeple yazılırdı.] İLE ... )
- MEKNÛS[Ar.] ile MEKNÛZ/E[Ar.]
( Süpürülmüş. İLE Yere gömülü, hazinede saklı. )
- MEKRÛH[Ar. < KERH] ile/ve/değil/||/<>/< METRUK
( İğrenç. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Terk edilmiş. )
- MEKRUH ile/ve HARAMA YAKIN MEKRUH
- MEKRÜMETLÜ/MEKREMETLÜ ile FAZÎLETLÜ ile SEMÂHATLÜ ile FÜTÜVVETLÜ ile MEVEDDETLÜ ile ZEHÂDETLÜ
( İlmiyede sadreyn pâyesinin resmi unvanı. İLE İlmiye sınıfına ait olanlardan, İstanbul ve Harameyn unvanını alanlara hitapta kullanılan unvan. İLE Din âlimleri arasında kazaskerlik pâyesinde bulunanlara özel resmî takma ad. İLE Askerlikte mülâzım[teğmenler] ile kol ağası ve yüzbaşılara mülkiyede, rabia ve hâmise rütbeleri taşıyan kimselere verilen unvan. İLE Rütbesi olmayan kadılara verilen unvan. İLE Şeyhlere ve din adamlarına hitâben kullanılan unvan. )
- MEKS[Ar.] ile MEKS[Ar. çoğ. MÜKÛS]
( Durma, bekleme, bir yerde kalma, eğlenme. İLE Vergi, öşür, bâç. | Öşür, bâç, cibâyet etme. )
- MEKSİKA PESOSU ile FİLİPİN PESOSU
- MEKTEB-İ TIBBİYE-İ MÜLKİYE[Ar.] ile MEKTEB-İ TIBBİYE-İ ŞAHÂNE[Ar.]
( Tıp fakültesi. İLE Askerî tıp okulu. )
- MEKTEP TERBİYESİ ile/ve/<> MEYDAN TERBİYESİ
- MEKTUP ile/ve FERMAN
( BİTİK/G[Sözün yakalanıp saklandığı, muhafaza edildiği yer. | Sözün bittiği(türediği), ozlaştığı yer.] ile/ve YARLIĞ )
- MEKTUP ile SİRKÜLER
( ... İLE Birçok kişiye ulaştırılmak üzere çoğaltılmış mektup. )
- MEKTUPLARDAKİ FELSEFE:
HANNAH ARENDT ile KARL JASPERS ile MARTIN HEIDEGGER
( )
- MEKYÛL ile ...
( Kile ve benzeri gibi ölçekle ölçülmüş. )
- MEL- ile/||/<> BUCCO- ile/||/<> -MELİA/-MELAS ile/||/<> MEL-/-MELO- ile/||/<> BRACHİ-/BRACHİO- ile/||/<> -PELLİC/PELYCO- ile/||/<> POD-/-POD/-PODİA/PODO-
( Yanak. İLE/||/<> Yanaklarla ilgili. İLE/||/<> Kol ve bacaklar. İLE/||/<> Ekstremite, kol ve bacaklarla ilgili durumlar. İLE/||/<> Kollarla ilgili, kol. İLE/||/<> Belirli tipte, pelvisle ilgili. İLE/||/<> Ayakla ilgili, ayaklı, ayakların oluşumuyla ilgili. )
- MELÂ[Ar.] ile MELÂ'[Ar.] ile MELÂH[Ar.]
( Sahra, ova. İLE Cemaat. İLE Çekirge. )
- MELÂHAT[Ar.] ile/ve SABÂHAT[Ar. < SUBH] ile/ve BEŞENC[Fars.]
( Güzellik, yüz güzelliği. İLE/VE Güzellik, lâtiflik, yüz güzelliği. İLE/VE Yüz lâtifliği, güzelliği, parlaklığı ve gençliği. )
- MELÂİK[Ar. < MİL'AKA] ile MELÂİK/E[Ar. < MELEK]
( Tahta kaşıklar. İLE Melekler. )
- MELÂİN[Ar. < MEL'ANE/T] ile MELÂİN[Ar. < MEL'ÛN]
( Lânete neden olanlar, lânet edilmeye değer işler/hareketler. İLE Herkesin lânet ve nefretini kazanmışlar, mel'unlar. )
- MELÂL[Ar.] ile/ve/||/<> MEHCUR/E[Ar. < HİCR]
( Sıkıntı. İLE/VE/||/<> Uzaklaşmış, uzakta kalmış, ayrı düşmüş. Bırakılmış, metruk, unutulmuş, gayr-i müstâmel. | Saçma sapan, hezeyan. Amel edilmeyen. Kullanılmaz olmuş. Ayrılmış. )
- MELÂMET[< LEVM] ile ...
( AYIPLAMA, KINAMA | AZARLAMA, ÇIKIŞMA )
- MELÂMET ile KALENDERÎLİK
( Yetro ekolü. İLE ... )
- MELÂMET ile MEL'ANET[Ar. < LÂ'N]
- MELÂMETİYE ile ...
( ZİKİR, FİKİR, ÖZEL GİYİNİŞ, TEKKE GİBİ ÂDETLERİ, TÖRENLERİ KABUL ETMEYEN BİR TARÎKAT )
- MELÂMİ'[Ar. < LEM'A] ile MELÂMÎ[Ar. < MELÂMET | çoğ. MELÂMİYYÛN] ile MELÂMİH[Ar. < LEMHA]
( Parıltılar. İLE Her türlü gösterişten uzak, dünya malından yüz çeviren, dervişliği, rintliği kendine ilke edinen kişi. Melâmiye tarikatından olan.[Hem tarikattir, hem de değildir | Ne tarikat, ne de değildir] İLE Lemhalar[: Bir kez bakma. | Parıltı, parlama.]. | Bir şeyin başka bir şeye benzeme noktaları. | Güzellik ya da çirkinlik yapıtları. )
- MELÂMÎ ile/değil/yerine MELÂMET NEŞELİ/NEŞESİ OLAN (BİRİ)
- MELANKOLİ ile/>< MANIA
( ["coşku"] İçe dönük. İLE/>< Dışa dönük. )
- MELANOM ile/||/<> KARSİNOM
( Derideki melanositlerden kaynaklanan bir kanser türü. İLE/||/<> Epitel dokulardan kaynaklanan bir kanser türü. )
- MELAS[Fr. < İsp.] ile ...
( Şeker üretiminde, billurlaşan şeker alındıktan sonra kalan şekerli posa. )
- MELCE'[< MELÂCİ'] ile ...
- MELDEK ile
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Keçeleşmiş olan. İLE ... )
- MELDÛG[Ar. < LEDG] ile ...
( Zehirli bir hayvan tarafından ısırılmış/sokulmuş. )
- MELEK ile İNSAN
( Memur. İLE Halîfe. )
- MELEK ile/ve/||/<>/> MELEKE
( Doğa/da, canlı/da[bitki/de, hayvan/da]. İLE/VE/||/<>/> İnsan/da. )
( Kavram. İLE/VE/||/<>/> Yeti. )
- MELEK ile ŞEYTAN(İBLİS[Ar.]/HANNÂN)/SATAN
( Gökten inen/gelen. [Akadca'dan] İLE ... )
( Melek denilen, manevi ve ilâhi haldir. )
( Semavi dinlerin içinde yer alan Melek sözcüğü, Amoriler'de Milkom ve Sur Kenti'nin tanrısı olarak Melk-Kart(Kentin Kralı), Süryaniler'de ve İbraniler'de Molek ya da Moleke, Araplar'da Melek'tir. )
( MELEK ile AZÂZİL[Şeytanın melekler arasında yaşadığı ve henüz Hz. Âdem'e secde etme emrini alıp da isyan etmediği zamanki adı.] )
( FİRİŞTE/FERİŞTE(H) ile ... )
- MELES ile MELEZ[Ar. < MELES] ile MELEŞ
( Köpeklerin yaşı. İLE İki kuzulu koyun. İLE Değişik türden hayvan ya da bitkiden üremiş [hayvan ya da bitki]. | Değişik ırkta ana babadan doğmuş olan kişi. | Katışık, karışık. )
- MELEZ[Ar.]/METİS[Fr.] ile MESTİZO
( ... İLE Kızılderili-İspanyol melezi. )
- MELİK[Ar. çoğ. MÜLÛK] ile MELÎK[Ar. çoğ. MÜLEKÂ]
( Hükümdar, sultan, padişah, hâkan. | Allah'ın adlarındandır. İLE Allah'ın adlarındandır. | Mal sahibi. | Hükümdar, sultan, padişah, hâkan. )
- MELİK[Ar.] ile MİLK[Ar.]
- MELODİ'DE:
TEK SESLİ(MONOFONİK) ile/<> EŞ SESLİ(HOMOFONİK)
( Seslerin, bir müzik cümlesinde, yatay bir çizgide bulunması. İLE/<> Seslerin, bir müzik cümlesinde, hem yatay, hem de dikey bulunması. )
- MELODİ ile MÜZİK
( MELODY vs. MUSIC )
- MELODİ ile/ve/||/<> RİTİM ile/ve/||/<> ARMONİ
( EZGİ ile/ve/||/<> DİZEM ile/ve/||/<> UYUM )
( Tek sesli. | Kurallı ses dizisi. İLE/VE/||/<> Düzenli aralıklarla yineleme niteliği. | Bir dizede ya da notada, vurgu, uzunluk ya da ses özelliklerinin, durakların, düzenli bir biçimde yinelenmesinden doğan ses uygunluğu. | Uyumlu üslûp. | Vezin. [DÜZÜN/TARTIM] İLE/VE/||/<> Çok sesli/porteli. )
( Müziğin, ikinci kategorisidir. [Tek sesli(monofonik) ya da eş sesli(homofonik) olabilir.] [Melodi dünyasındaki hareket yeteneği, 30 hz. ile 15.000 hz. arasında sınırlıdır.] İLE/VE/||/<> Müziğin, ilk ve en temel kategorisidir. Müziğin her tarzı, ritme sahiptir; ritim olmaksızın hiçbir müzik var değildir. İLE/VE/||/<> Müziğin, üçüncü ve son kategorisidir. Ritim ve melodi, ardışıktır. Armoni ise kendi içinde, art ardalığa ve bir birlikte oluşa sahiptir. )
- MELODİ ile TINI
- MELTEM BOZOFLU ile MELTEM BOZOKLU
( Yönetmen. İLE Oyuncu. )
- MELTEM ile FRİŞKA[İt. < Cerm.]
( ... İLE Yelkeni dolduramayacak kadar hafif rüzgâr. )
- MELTEM ile IPILTI/NESİM
( ... İLE Hafif esinti. )
- MELTEMLERDE:
KARA VE DENİZ MELTEMLERİ ile DAĞ VE VADİ MELTEMLERİ
( Gündüz, deniz meltemi; gece, kara meltemi oluşur. İLE Gündüz, vadi meltemi; gece, dağ meltemi olur. [Dağlarda nem oranı az olduğundan vadi ve ovalara göre daha erken ısınır, daha erken soğur.] )
( Deniz meltemi, özellikle Ege kıyılarında görülen, öğleden sonra, denizden karaya doğru esmeye başlayan yeldir. )
- MELVE ile/ve/<> CAHİRE
( [Yemen'de] Buğday ve darı unundan yapılan pide. İLE/VE/<> Arpadan yapılan pide. )
- MEME KANSERİNDE:
GENETİK ile/ve/değil/||/<>/< ÇEVRESEL/DIŞ KOŞULLAR
( %27 ile/ve/değil/||/<>/< %73 )
- MEME YAPMAK ile PATLAK VERMEK
- MEME/CİCİK ile KULAK MEMESİ
( CİCİK: İnsan ya da hayvan memesi. )
( SEDY/SEDYE/SEDYÜN ile ŞAHME
HALME[çoğ. HALEMÂT]: Meme başı.
HALME-İ SINÂİYYE: Emzik. )
( BREAST vs. EAR LOBE )
( PİSTÂN ile ... )
- MEME ile MEME
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Harman döverken ortada bulunan ve öteki öküzlerin etrafında döndüğü öküz. İLE ... )
- MEMELİ DERİLERİNDEKİ BEZLER:
SEBASÖZ ile/ve/||/<> APOKRİN ile/ve/||/<> EKRİN
( Bu bezler, birlikte çalışarak ter üretir. Birçok memeli türde, sebasöz ve apokrin bezleri, baskın ter bezleridir ve kıl köklerine yakın bir yerde bulunur. Bu bezlerin salgıları, kılları; yağlı, bazen köpüren bir karışım haline getirir. )
( Kürkü olmamasının yanı sıra, insan, olağanüstü sayıda ekrin bezi sahibidir. Bu sayı, 2 milyon ile 5 milyon arasında değişkenlik gösterir ve günde 12 litreye kadar ince, sulu ter üretilebilmesini sağlar.
Ekrin bezleri, kıl kökleri yakınında kümelenmez, bunun yerine deri yüzeyine görece yakın bir yerde bulunur ve küçük delikler[porlar] aracılığıyla ter boşaltımı yapar. Çıplak derinin ve sulu terin bu kombinasyonu, terin doğrudan kürkte birikmesinden çok doğrudan çıplak deride birikmesine neden olur ve insanın aşırı ısınmasını engeller. Bu soğutucu sistemimiz sayesinde, sıcak bir günde yapılacak bir maratonda, atlara üstünlük sağlayabiliriz. )
- MEMELİ/LER ile TEKDELİKLİ/LER
( ... İLE Kuşlar gibi yumurtlayarak üreyen, dışkılığı olan memeliler takımı. )
- MEMELİ/LER ile YUMURTLAYAN/LAR
( Kendi boyuyla karşılaştırıldığında en küçük yumurtayı yumurtlayan hayvan devekuşu [kendi ağırlığının %1.5'undan hafiftir], en büyük yumurtayı yumurtlayan benekli küçük kividir. [kendi ağırlığının %26'sı kadardır] )
( Herhangi bir hayvan tarafından yumurtlanmış en büyük yumurta [dinozorlar da içinde] Madagaskar'da yaşayan Fil Kuşu[Lat. Aepyornis maximus]'na aitti. [Soyu 1700'de tükenmiştir] [9 litre oylumda, 180 tavuk yumurtasına denktir.] )
( ZÂT-ÜS-SEDÂYÂ/HAYVÂNÂT-I SÜTVER/SÜTVER/SÜTDAR HAYVÂNÂT ile HAYVÂNÂT-I BEYZA/ZÂT-ÜL-BEYZ/YUMURTA VAZ )
( MAMMALS vs. OVIPAROUS )
( MAMMIFÈRES avec OVIPARES[< Lat. < OVUM: Yumurta. + PARERE: Doğurmak.] )
( SÜDYİYYE[< SÜDÎ] ile BEYUDİYYAT/BEYDİYYAT )
( STANADHARI[STAN: Meme. + DHARI: Taşıyan, sahip olan.] ile ANDAJ[AND: Yumurta.] )
- MEMEŞ ile ...
( Sığırın ağzından akan salya. )
- MEMLEKET ile/ve YÖRE
- MEMNÛ[< MEN] ile ...
( YASAK EDİLMİŞ, YASAK )
- MEMNUN (OLMAK) ile/ve/||/<> HOŞNUT (OLMAK) ile/ve/||/<> TATMİN (OLMAK)
- MEMNUN (OLMAK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< RÂZI (OLMAK)
- MEMNUN KALMAK ile MÜTEESSİR OLMAK
- MEMNUN OLMA ile/ve/değil UYGUN OLMASI
- MEMNUN[Ar.] ile/ve/||/<> MECNUN[Ar.]
- MEMNUNİYET ile KABUL
( SATISFACTION vs. ACCEPTANCE )
- MEMNUNİYET ile MUTLULUK
( Tüm mutluluk, öz varlığınızı hoşnut etmekle gelir. )
( Mutluluğumuzun, nesnelere, olaylara ve kişilere bağlı olduğuna "inanmak", gerçek doğamızla ilgili bilgisizliğimizden kaynaklanır. )
( Mutluluğu, saldırıya ve değişikliğe uğratılamaz olan gerçek mutluluğu ararsanız, dünyayı, acıları ve hazları ile ardınızda bırakmalısınız. )
( Bağımsızlığınızı idrak edin ve mutlu kalın. )
( Kederin nedeni, cehalettir. Mutluluk, anlayışı izler. )
( PLEASED/GLAD vs. HAPPINESS
All happiness comes from pleasing the self.
To believe that you depend on things and people for happiness is due to ignorance of your true nature.
If you seek real happiness, unassailable and unchangeable, you must leave the world vs. its pains and pleasures behind you.
Realise your independence and remain happy.
Ignorance causes sorrow. Happiness follows understanding. )
- MEMSÛS[Ar.] ile MEMSÛS[Ar.]
( Dokunulmuş, mesolunmuş. İLE Emilmiş, sorulmuş, massolunmuş. | Baldır, incik. )
- MEMTÛL[Ar.] ile MEMTÛR[Ar.]
( Çekiçle döğülmüş, işlenmiş. İLE Üzerine yağmur yağmış. )
- MEMUR ile/değil/yerine AHBAB
- MEMUR ile ASKER
- MEMURLUKTA, DİSİPLİN CEZALARI:
UYARMA ile KINAMA ile KISA SÜRELİ DURDURMA ile UZUN SÜRELİ DURDURMA ile GEÇİCİ OLARAK GÖREVDEN ÇIKARMA ile MEMURLUKTAN ÇIKARMA
- MEMURLUKTA:
DERECE ile/ve/||/<> KADEME
( Memurlar ilk olarak sınava tâbi tutularak geçerli olan puanı aldıktan sonra ilk olarak devlet bünyesinde çalışma üzere atanmaktadır. Bu atama işlemi ile ilk olarak derece sahibi olarak görevlerine başlamaktadır. İLE/VE/||/<> memurun çalışma süresine ve daha sonrasındaki puanlarına göre ilerleyişine bağlıdır. )
( Devlet memurluğu puanlama düzeni, ilk olarak 9 rakamı ile devlet memuru olarak derecelenerek göreve başlamaktadır. Derece sözcüğü, memurluk durumu içinde genel olarak yükselme olarak tanımlanmaktadır. Buna ek olarak dereceden sonra kademe olarak yükselerek çalışmaya devam edilmektedir. Kademe ise genel olarak memurluk durumu için ilerleme sözcüğü ile tanımlanmaktadır.
Derece ile başlanılan memurluk görevi, puanlama düzeni ile yükselerek kademe olarak devam etmektedir. Memurluk içinde kademe sahibi olan yani derecesi yükselen memurlar, sadece durum olarak değişmemektedir. Buna bağlı olarak maaşları da belirli bir oranda artmaya devam etmektedir.
Memurluk için derecenin ilerlemesi yani kademe sahibi olmak maşın da yükselmesi demektir.
En düşük memurluk derecesi 15 sayısı ile başlamaktadır. Bu sayıdan başlayarak ilerleyen dönemlerde elde edilen derece ilerlemesine bağlı olarak en yüksek kademe rakamı olan 1 rakamına kadar çıkabilmektedir. Derece olarak en yüksek 1 rakamı kabul edilirken kademe söz konusu olduğunda bu rakam değişkenlik gösterebilmektedir. Kademe puanlama düzeni ise en düşük 1 rakamından başlayarak en yüksek 3 rakamına kadar devam edebilmektedir.
Memurların derecesinin ve kademesinin belirlenmesi ise örneğin 6/2 biçiminde bir tanımlama yapılmaktadır. Bu biçimde tanımlanan memurluk durumunun açılımı ise 6. derece ile 2. kademe biçimindedir. )
- MEN YE'TÎNÎ FE LEHÛ DİRHEMUN[Ar.] ile VELLEZÎ YE'TÎNÎ FE LEHÛ DİRHEMUN[Ar.]
( Kim bana gelirse bir dirhem ona aittir. İLE Bana gelene, bunun için bir dirhem veririm. )
- MEN- ile/||/<> -MENİA/MENO-
( Ay. İLE/||/<> Âdet/menstrüasyon, âdet/menstrüasyonla ilgili. )
- MEN'[Ar.] ile SADD[Ar.]
- MEN'Â'[Ar.] ile MEN'Â[Ar. çoğ. MENÂÎ]
( Ölüm haberi. İLE Ölüm haberi, kara haber. )
- MEN'AF[Ar. < MENÂİF] ile Menâf[Ar.]
( Dağın sivri tepesi. İLE İslâm'dan önce, Araplar'ın putu. )
- MEN'ÛT[Ar.] ile MENÛT[Ar.]
( İyiliği, güzelliği söylenmiş, medh edilmiş. İLE Asılı, asılmış, rapt edilmiş. | Bağlı. )
- MEN[Ar.] ile MEN'[Ar.] ile MEN[Ar.] ile MENN[Ar.]
( O kişi ki, kim ki. İLE Yasak etme, bırakmama, durdurma, esirgeme, vermeme, önleme. İLE Ben. İLE Kudret helvası. | İyilik etme, bağışlama, ihsan etme. | Batman. | Edilen iyiliği başa kakma. )
- MEN ile/ve/||/<>/> MENDE
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Ben. İLE/VE/||/<>/> Bende, benim yanımda. )
- MENÂ'TÜHÛ 'ANİ'L-Fİ'Lİ[Ar.] ile SENEYTHU 'ANHU[Ar.]
- MENÂBİ'[Ar. < MENBA] ile MENÂBİR[Ar. < MİNBER]
( Kaynaklar, menbalar. İLE Minberler. )
- MENÂFİ'[Ar. < MENFAAT] ile MENÂFÎH[Ar. < MİNFÂH]
( Yararlar, çıkarlar, menfaatler. İLE Körükler. )
- MENÂHÎ[Ar. < MENHÎ] ile MENÂHİR[Ar. < MENHİR] ile MENÂİR[Ar. < MENÂRE]
( Haram olmuş, yapılması şer'an men edilmiş şeyler. İLE Burun delikleri. İLE Minâreler. )
- MENÂHİS[Ar. < MİNHAS] ile MENÂHİZ[Ar. < MİNHAZ]
( Uğursuz şeyler. İLE Burun delikleri. )
- MENÂÎ[Ar. < MEN'Â] ile MENÂÎH[Ar. < MENÂHE]
( Ölüm haberleri, kara haberler. İLE Ölü için ağlanacak yerler. )
- MENAJER[Fr. < MENAGE] ile/değil MENEJER[İng. < MANAGER]
( Yemek düzeninde [menaj], masada bulunması gereken araçların genel adı ve/ya da yedeklerinin bulundurulduğu küçük dolaplar. İLE/DEĞİL Yürütücü, yönetici, işgüder. )
- MENÂKIB ile SÎRET
- MENÂKIBNÂME[Ar.] ile/ve/||/<> TEZKİRE[Ar.]
( Önemli kişilerin övülecek özelliklerini anlatan yazılar. İLE/VE/||/<> Divan şairlerinin yaşamlarını ve şiirlerini genellikle öznel bir bakış açısıyla değerlendiren yapıt. )
- MENÂKÎR[Ar. < MİNKAR] ile MENÂKİR[Ar. < MÜNKER]
( Yırtıcı kuşların gagaları. | Taşçı kalemleri. İLE Günah ve kötü şeyler. )
- MENÂM[< NEVM] ile ...
( UYUNACAK YER, YATAK ODASI | UYKU | RÜYA | DÜŞ )
- MENÂM[< NEVM] ile NEAM
( Uyunacak yer, yatak odası. | Uyku. | Düş, rüya. İLE Hayır! )
- MENÂR[Ar. < NÛR] ile MENÂRE[Ar. < NÛR | çoğ. MENÂİR/MENÂVİR]
( Nur, ışık yeri. | Fener kulesi. | Yol işaretleri. İLE Minâre. | Işık kulesi. )
- MENÂT[Ar.] ile Menât[Ar.]
( Asma yeri, ilişip asılacak yer. İLE [Cahiliye döneminde] Kâbe'de, "Hüzeyl" ve "Huzâa" kabîlelerinin ma'bûdu olmak üzere konulan sanem. )
- MENBA'[Ar. < NEBEÂN] ile KAYNAĞIN GÖRÜNMEYEN BÖLÜMÜ, KAYNAK | PINAR [NEBEÂN]
( KAYNAĞIN GÖRÜNMEYEN KISMI, KAYNAK | PINAR [NEBEÂN ile ABCDEF ( KAYNAMA] )
- MENBÂ ile MASDAR
- MENDİL/ULATU ile/ve/değil DESTMÂL
( ... İLE/VE/DEĞİL Nakışlı, süslemeli mendil. )
- MENEKŞE REÇELİ ile FULYA REÇELİ
- MENEKŞE(< BENEFŞE[Fars.], BENEFSEC[Ar.]):
AFRİKA MENEKŞESİ ile CEZAYİR MENEKŞESİ ile DENİZ MENEKŞESİ/ÇAN ÇİÇEĞİ ile HERCAİ MENEKŞE/ALACAMENEKŞE ile MISIR/FRENK MENEKŞESİ
( Cezayir Menekşesi'nde, kanser hücrelerinin çoğalmasını durduran alkaloitler bulunur. )
( [Menekşegillerden, bir ya da çok yıllık otsu bitki. | Bu bitkinin, mor renkli, güzel kokulu çiçeği.]: ... İLE Zakkumgillerden, bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen, kendine özgü, mavi, açık mor renkli çiçekleri ve ortası çukur taçyaprakları olan bir bitki. İLE ... İLE Menekşegillerden, mor, sarı, beyaz renkte, menekşeye benzer çiçekleri olan bir bitki. | Bu bitkinin çiçeği. İLE Turpgillerden, çiçekleri hoş kokulu bir süs bitkisi türü. )
( )
( VIOLA: SAINT PAULIA IONANTA cum VINCA | CATHARANTHUS ROSEUS cum ... cum VIOLA TRICOLOR cum HESPERIS )
- MENEMEN["MELEMEN" değil!] ile Menemen
( Domates, soğan ve yeşil biber ile yapılan bir yemek. İLE İzmir iline bağlı ilçelerden biri. )
- MENENGİÇ AĞACI ile/>/= FISTIK AĞACI
( Aşısız. İLE/<>/= Aşılı. )
- MENENJİT[Fr.] ile ...
( Ateş, şiddetli baş ağrısı, kusma, ense katılaşması, sayıklama gibi belirtilerle ortaya çıkan beyin zarları yangısı. )
- MENENJİT ile/||/<> ENSEFALİT
( Beyin zarlarının yangılanması. İLE/||/<> Beyin dokusunun yangılanması. )
- MENEVİŞ/HÂRE[Fars.]/DALGIR[yerel] ile MENEVİŞ[Fars.]
( Bazı nesne, canlı, göz vb.nde dalgalanır gibi görünen parlak çizgiler. | Üzerinde dalgalı çizgiler bulunan kumaş. | Yeni yapılan duvarların arasına harçla birlikte doldurulan taş parçaları. İLE Terementi ağacının tohumu. )
- MENEVREK ile ...
( ... İLE Bir tür kumaş. )
- MENFA'AT[Ar.] ile NE'MÂ'[Ar.]
- MENFA'AT[Ar.] ile Nİ'MET[Ar.]
- MENFÂ[< NEFY] ile ...
( Sürgün yeri. )
- MENFAAT[Ar. < NEF] ile/ve/değil/yerine/> MASLÂHAT[Ar. < SULH]
( Yarar, kâr, çıkar. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> İş, emir, husus, madde, keyfiyet. | Önemli iş. | Barış, dirlik-düzenlik. )
( Toplumun maslâhatı, bireyin menfaatı düşünülür. )
( Bir yığın olmaktan çıkıp ulus olmak, toplumsal maslahatı, kişisel menfaate yeğlemekle başlar. )
- MENFAAT ile/ve ZAAF
( Köleliğe neden olurlar. )
- MENFES[Ar. < NEFES] ile MENFEZ[Ar. < NÜFÛZ | çoğ. MENÂFİZ]
( Soluk alacak yer, soluk deliği. İLE Delik, yarık, ağız, nüfûz edecek yer. )
- MENG ile MENG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kuş yemi. İLE Yüzdeki ben. )
- MENGGÜ ile
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sonsuz [hâlid/ölümsüz] olan. | Sonsuzluk.[hulûd/ölümsüzlük] İLE ... )
- MENGİZ ile BENİZ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yüzün rengi. )
- MENGÛŞ ile ...
( BEKTAŞİYYE'DE MÜCERRED BABALARIN KULAĞINA TAKTIĞI KÜPE )
- MENHÎ[Ar. çoğ. MENÂHÎ] ile MENHİR/MENHAR/MİNHİR/MUNHUR[Ar. çoğ. MENÂHİR]
( Haram olmuş, yapılması şer'an men edilmiş şey. İLE Burun deliği. )
- MENHÛS[Ar. < NAHS] ile MENHÛS[Ar.] ile MENHÛŞ[Ar.]
( Uğursuz, nuhûsetli.[MEŞ'ÛM] İLE Kuyruğunun yanları uyuz olan deve. İLE Yılan, akrep gbi hayvanlar tarafından sokulmuş. )
- MENÎ[Ar.] ile MENÎ'[Ar.] ile MENÎ[Ar.] ile MENHÎ[Ar. | çoğ. MENÂHÎ]
( Ersuyu. İLE Sarp, erişmesi/ulaşması zor yer. İLE Benlik. İLE Haram olmuş, yapılması şer'an yasaklanmış şey. )
- MENİ[Ar.] ile NUTFE[Ar.]
- MENİERE ile/||/<> LABİRENTİT
( İç kulakta sıvı birikimi ile baş dönmesi ve duyma kaybı. İLE/||/<> İç kulağın yangılanması ile baş dönmesi ve duyma kaybı. )
- MENİERE ile/||/<> VERTİGO
( İç kulakta sıvı birikimi ile baş dönmesi, duyma kaybı ve kulak çınlaması. İLE/||/<> Denge bozukluğu ve baş dönmesi ile ilişkili bir belirti. )
- MENKİB[Ar. | çoğ. MENÂKİB] ile MENKIBE/MENKABE[çoğ. MENÂKIB]
( Omuz ve kol kemiğinin birleştiği yer. İLE Din büyüklerinin ya da tarihe geçmiş ünlü kişilerin, yaşamları ve olağanüstü davranışlarıyla ilgili öykü. )
- MENKUB[Ar. < NAKB]["ku" uzun okunur] ile MENKÛB[Ar. < NEKBET]
( Delinmiş, oyulmuş. İLE Tâlihsiz, nekbete düşmüş. | Gözden ve mevkiden düşmüş. )
- MENKUL NÜSHA ile/ve/||/<> el-MENKUL-ÜN-MİNHA
- MENKUL[Ar. < NAKL] ile ME'KÛL[Ar.]
( Nakledilmiş, bir yerden, bir yere taşınmış, taşınan. | Ağızdan ağıza geçmiş. [söz, haber, öykü] İLE Ekl olunmuş, yenilmiş şey, yiyecek. )
- MENKUL/E[Ar. < NAKL]["ku" uzun okunur] ile MENKUR[Ar. < NAKR]["ku" uzun okunur] ile MENKÛR[Ar. < NEKR | çoğ. MENÂKÎR]
( Bir yerden, bir yere taşınmış, taşınan. | Ağızdan ağıza geçmiş söz/haber/öykü. İLE Delinmiş, oyulmuş. İLE İnkâr olunmuş. )
- MENKUS[Ar. < NAKS]["ku" uzun okunur] ile MENKÛS[Ar. < NÜKS] ile MENKUŞ[Ar. < NAKŞ]["ku" uzun okunur] ile MENKUZ[Ar. < NAKZ]["ku" uzun okunur]
( Eksik olan. İLE Baş aşağı çevrilmiş, tersine dönmüş. | Hastalığı tekrar etmiş. | Sol ön ayağında beyaz bulunan ve Araplarca kabul görmeyen at. İLE İşlenmiş, nakış olunmuş, resim yapılmış, boya ile süslenmiş. | Nakışlı pencere, alçı pencere. İLE Bozulmuş, hükümsüz bırakılmış, nakz edilmiş. )
- MENKÛS ile/||/<> MENKÛS MİNH ile/||/<> MENSÛB ile/||/<> MÜSTESNÂ ile/||/<> MÜSTESNÂ MİNH
( Çıkan. İLE/||/<> Eksilen. İLE/||/<> Pay ya da bölünen. İLE/||/<> Çıkan. İLE/||/<> Eksilen. )
- MENLEH ile KESTEL
( Kale. İLE Küçük kale, hisarcık. )
- MENLEH ile KESTEL
( Kale. İLE Küçük kale, hisarcık. )
- MENNÂN ile ...
( ALLAH | ÇOK İHSAN EDEN, VEREN )
- MENŞE'[Ar. < NEŞ'ET] ile MENŞER[Ar.]
( Bir şeyin çıktığı, neşet ettiği yer, esas, kök. | Yetişilen yer, bitirilen okul. İLE Dağıtılan, neşr edilen yer. )
- MENSÛB[< NİSBET] ile ...
( BİR TARÎK'E, BİR ŞEYHE İNTİSÂB EDEN )
- MENSUBİYET[< NESEB] ile/değil/yerine AİDİYET
( Soy, ırk üzerinden. İLE/DEĞİL/YERİNE Uygarlık ve tarih üzerinden. )
( En "üst/son" noktalar üzerinden. İLE/DEĞİL/YERİNE En geri gidilemez, en alt/temel/ortak noktalar üzerinden. )
( Hayvanlarda. İLE/DEĞİL/YERİNE İnsanda. )
- MENTEŞE[Fars. < BENDKEŞE] ile/ve/||/<> TOPUK DEMİRİ
( Kapı, pencere, mobilya kapakları vb. açılır kapanır nesnelerde kullanılan, bir mille birbirine tutturulmuş, biri sabit, öbürü hareketli iki parçadan oluşmuş metal parça. İLE/VE/||/<> Kapı menteşelerinin altta kalan eril bölümü. )
- MENTEŞE ile EKLEM
( REZE ile ... )
( HINGE vs. JOINT )
- MENTEŞE ile REZE[Ar.]
( ... İLE Menteşe. | Kapıyı, içeriden ve dışarıdan açıp kapamaya yarayan ve başparmakla basılarak işletilen düzen. )
- MENUET ile ...
( Bir tür dans. )
- MENZİL[< NÜZÛL] ile ...
( Yollardaki konak yeri. | Ev. | Bir günlük yol. | Mesafe. )
- MENZİL ile/||/<> MERTEBE
( Üs ya da kök derecesi. | Basamak. İLE/||/<> Basamak, kademe. )
- MENZÛL[Ar. < NÜZÛL] ile MENZÛR[Ar.]
( İnmiş, nüzûl etmiş. İLE Va'd edilmiş, adanmış, nezr olunmuş. )
- MER-/-MERE/-MERİC ile/||/<> MER-/MERO- ile/||/<> GRAN-
( Bölüm, parça. İLE/||/<> Kalça. İLE/||/<> Parça. )
- MER'[Ar.] ile MER[Ar.]
( Adam, erkek, kişi. İLE [sayı] Elli[50]. )
- MER'[Ar.] ile RACUL[Ar.]
- MER'Â[Ar.] ile MER'A[Ar. < RA'Y]
( Aynalar. İLE Çayırlık, otlak. )
- MER'İYÂT[Ar. < MER'Î] ile MER'İYET[Ar.]
( Gözle görülen şeyler. İLE Hükmü yürürlükte olma. | Gözle görülür olma. )
- MERÂH[Ar.] ile MERAH[Ar. çoğ. MERAHÂN]
( Rahat edilecek yer. | Yer, mekân. | Arapça nahv cümlesinden ünlü yapıt. İLE Çok aşırı sevinme. )
- MERÂHİM[Ar. < MERHAMET] ile MERÂHİM[Ar. < MERHEM]
( Acımalar, merhametler. İLE Merhemler. )
- MERÂÎ[Ar. < MİR'AT] ile MERÂÎ[Ar. < MER'A] ile MERÂİR[Ar. < MERÂRE]
( Aynalar. İLE Çayırlıklar, otlaklar. İLE Öd keseleri. )
- MERAK ETME(!) ile/ve/değil/yerine ENDİŞELENME(!)
- MERAK":
KİŞİLER ÜZERİNE/ÜZERİNDEN ile/değil/yerine/< DÜŞÜNCELER/ZİHİNLER ÜZERİNE/ÜZERİNDEN
- MERÂK[Ar.] ile MERAK[Ar.] ile MERAKK[Ar.]
( Bir şeyi anlamak ya da öğrenmek için duyulan istek. | Bir şeyi edinmek, yapmak. Bir şeyle uğraşma isteği. | İstek, heves, düşkünlük. | İç darlığı. | Kuruntu, telâş. | Kaygı, tasa. | Dalgınlık, kara sevdâ. İLE Çorba. İLE [atta] Sağrı. | [astr.] Dübb-i ekber adlı yıldız kümesinin dörtgeninde bulunan, ikinci derece parlak yıldız. [İng./Fr. MERAK | Lat. BETA URSUS MAJORIS] )
- MERAK ile/ve/değil/< CEHÂLET
( [not] CURIOSITY vs./and/but/< IGNORANCE )
- MERAK ile/ve GERİLİM
- MERAK ile/ve/||/<>/> HAYAL
( CURIOSITY vs./and/||/<>/> TO IMAGINE )
- MERAK ile/ve HAYRANLIK
( CURIOSITY vs./and ADMIRATION )
- MERAK ile/ve/<> ŞAŞKINLIK
- MERAK ile/ve SINIR
( Kişinin başına ne gelirse (sınırsız/kontrolsüz) meraktan gelir. )
( Merak ettiğin şeye ulaştıktan sonrasını merak etmiyorsan, merak etme! )
( CURIOSITY vs./and LIMIT/BORDER )
- MERAK ile TECESSÜS
- MERAKLI/LIK ile/ve/değil/yerine HEVESLİ/LİK
- MERAKLI ile/ve/değil/yerine İLGİLİ
- MERAKLI ile KIRKMERAK
( ... İLE Çok meraklı, her şeyi anlamak isteyen. )
- MERAKSIZ/LIK ile/ve/değil KAYITSIZ/LIK
- MERAKTAN" ile/ve "APTALCA"
- MERAMET ile/değil MERHAMET
( Üstünkörü tamir. İLE/DEĞİL Birinin ya da bir başka canlının karşılaştığı kötü durumdan dolayı duyulan üzüntü, acıma. )
( SUPERFICIAL REPAIR vs./not MERCY )
- MERÂRE[Ar. çoğ. MERÂİR] ile MERÂRET[Ar.]
( Öd kesesi. İLE Acılık, tadsızlık. )
- MERÂSÎ[Ar. < MERSİYE] ile MERÂRET[Ar. < MERSÂ]
( Ağıtlar, mersiyeler. İLE Limanlar, gemilerin barındığı yer. )
- MERATİB'ÜL FUHUM ile/ve MERATİB'ÜL UKUL
- MERÂTİB[< MERTEBE] ile ...
( RÜTBELER, DERECELER )
- MERÂTİB ile ...
( Manevî yolculuk. )
- MERÂTİB ile/ve/değil/||/<>/< VETÎRE
- MERÂVÎH[Ar. < MİRVAHA] ile MERÂVİH[Ar. < MİRVAHA]
( Ovalar, çöller. | Etrafı açık ve rüzgârlı yerler. İLE Yelpâzeler. )
- MERBÛT[< RABT] ile ...
( RAPTOLUNMUŞ, BAĞLANMIŞ, BAĞLI | ULAŞMIŞ, BİTİŞMİŞ, BİTİŞİK | İLİŞTİRİLMİŞ, EKLENMİŞ, ...YA BAĞLI )
- MERBÛT ile/||/<> MÜNÂKALE ile/||/<> TEDÂVÜL ile/||/<> LÂ-BÎ-ŞARTIN ile/||/<> MÜCEDDEDEN
( Bağlı. İLE/||/<> Bir taşınmazla ilgili yeni kayıtla eski kayıt arasında bağlantı kurma.[tedâvül] İLE/||/<> Tapu kayıtları oluşturulduktan sonra alım, satım, ifraz, intikal gibi nedenlerden dolayı kişiler arasında gelen değişiklikler. İLE/||/<> Koşula dayanmaksızın. İLE/||/<> Yeniden, zilyetlikten. )
- MERC[Ar. çoğ. MÜRÛC] ile MERC[Ar.]
( Çayır, çayırlık. İLE Herc ile birlikte kullanılır. [HERC Ü MERC: Karmakarışık, alt-üst.] )
- MERCAN AĞA CAMİSİ ile MERCAN AĞA MESCİDİ
( Bayezıd'ta, Mercan Yokuşu'ndadır. İLE Kapalı Çarşı'da, Tığcılar Sokağı'ndadır. )
( XVIII. yüzyıl başında, Dârüssaâde Ağası Mercan Ağa tarafından onartılan bir camidir. [Dârüssaâde Ağası Camisi adıyla da bilinir.] İLE Dârüssaâde Ağası Mercan Ağa tarafından. [ö. 1721] )
- MERCAN ile/<> ANTOZA
( ... İLE/<> Çiçek hayvan. )
- MERCAN ile KUPA MERCANI
( ... ile )
- MERCAN ile ŞAPTAŞI
( ... İLE Kızıldeniz'den çıkarılan, beyaza çalan renkte, pek çok dalı olan mercan türü. )
- MERCÂNİYE[Ar.] ile ...
( Mercanlar, mercangiller. )
- MERCANKÖŞK[Fars.]/MERZENGÜŞ[Fars.]/ŞİLE ile YABANİ MERCANKÖŞK/FAREKULAĞI
( Ballıbabagillerden, küçük yapraklı, güzel kokulu bir saksı bitkisi. İLE ... )
( ORIGANUM MAJORANA cum ORIGANUM VULGARE )
- MERCEK ile CODDINGTON MERCEĞİ
- MERCİMEK AHMET ile/ve/<> SİNAN PAŞA
( Nesrin temsilcisi. İLE/VE/<> Süslü nesrin temsilcisi. )
( )
- MERCİMEK ÇORBASI ile EZOGELİN ÇORBASI
- MERCİMEK ÇORBASI ile MAHLÛTA
( ... İLE Bulgurla karıştırılmış mercimek çorbası. )
- MERCİMEK ile DHAL
( ... İLE Sulu mercimek yemeği.[Nepal'de] )
- MERCÛ/V[Ar. < RECÂ] ile MERCÛH/A[Ar. < RÜCHÂN]
( Ümit edilen. | Rica olunan. İLE Başka bir şeyin kendine üstün tutulduğu şey. | Düşmanından önce iddiasını kanıta yetkisi olmayan. )
- MERCÛL[Ar.] ile MERCÛL-ÜL-BATN[Ar.]
( Ayakları yerinde olan, kanatları karnında ya da başında bulunan hayvan. İLE Karından ayaklı/lar. )
- MERDÂNE[Ar.] ile MERDÂN/E[Fars.]
( Türlü işlerde kullanılan, silindir biçiminde araç. | Oklava. İLE Erkeğe yakışır biçimde, mert/çe, yiğit/çe. )
- MERDEK ile MERTEK
( Domuz yavrusu. İLE Yapıda kullanılan, dört köşe ya da yuvarlak, kalınca sırık. )
- MERDİVEN ile/ve BASAMAK
( SÜLLEM ile/ve ATEBE )
( STAIRS vs./and STEP )
- MERDİVEN ile/ve/değil EŞİK
- MERDİVEN ile/değil/yerine ÖRCİN
( ... İLE/DEĞİL/YERİNE İp merdiven. )
- MERDÛD[< REDD] ile REDDEDİLMİŞ, KOVULMUŞ | GERİ DÖNDÜRÜLMÜŞ, ÇEVRİLMİŞ
- MERDÛD[Ar.] ile FÂSİD[Ar.] ile MENHÎYYUN 'ANH[Ar.]
- MERET[Ar.] ile ZIKKIM[Ar.]
( Sıkıntı veren, hoşlanılmayan şeyler ya da kişiler için sövgü sözü olarak kullanılır. İLE Ağı, zehir. | İçki ve sigaranın, kötü ve zararlı etkisini belirtmek için kullanılır. )
- MERFÛ'[< REF] ile ...
( KALDIRILMIŞ, YÜKSELTİLMİŞ | HÜKÜMSÜZ BIRAKILMIŞ | ZAMME [O, Ö, U, Ü] İLE HAREKELENMİŞ HARF | [mat.] İFADE EDİLEN BİR KUVVETE YÜKSELTİLEN MİKTAR )
- MERG-A-MERGÎ[Fars.] ile MERG-İ-ŞÂDÎ[Fars.]
( Genel ölüm, hastalıktan dolayı ölüm. İLE Sevinç ölümü. )
- MERG[Fars.] ile MERG[Fars.]
( Çayır, çimen. | Sebze. İLE Ölüm. )
- MERGUB[< RAĞBET] ile ...
( RAĞBET EDİLMİŞ, BEĞENİLMİŞ, HERKESCE SEVİLİP ARANILMIŞ | İSTENİLEN, SEVİLEN )
- MERHALE ile/ve MERÂSİM
- MERHALE ile MERTEBE
- MERHAMET ile ACIMAK
( MERCY vs. PITY )
- MERHAMET ile/ve AF
( Taş kalpleri, en iyi mezar taşları yumuşatır. )
- MERHAMET ile/ve/<> KALBİN MERHEMİ
- MERHAMET ile/ve SABIR
- MERHEM[Ar.]["MELHEM" değil!] ile POMAT[İt.]
( Deriye sürülerek kullanılan, içinde birçok etkili madde bulunan, yumuşak ve koyu kıvamda, yağlı ya da yağsız ilâç. | Çözüm/çare. İLE Genellikle saça sürülen, yağlı ve kokulu merhem. )
- MERHÛB ile ...
( ARSLAN | KORKUNÇ ŞEY )
- MERHUM ile/ve/||/<> "MAHRUM"
( [Osmanlı mahkeme kayıtlarında] Vefât etmiş müslümanlar için kullanılan. İLE/VE/||/<> Vefât etmiş müslüman olmayanlar için kullanılan. )
- MERÎ[Ar.] ile MER'Î[Ar. < RİÂYET] ile MER'Î[Ar. < RÜ'YET] ile Merîh/MİRRÎH[Ar.]
( Mide ile gırtlak[bül'ûm] arasında bulunan yemek borusu. İLE Saygı gösterilen, riâyet edilen. | Gözetilen, yürürlükte olan. İLE Gözle görülen. İLE Dünyadan sonra güneşe en yakın olan gezegen. )
- MERİ[Ar.] ile YÜRÜRLÜKTE, GEÇERLİ
( Yürürlükte olan, geçerli olan. )
- MERİDYEN[Fr. < MERIDIÉN] ile/ve/||/<> KOŞUT/MÜVÂZİ/MÜTEVÂZİ/PARALEL[Fr. < PARALLÈLE]
( Ekvatoru dik olarak kestiği ve iki kutup noktasından geçerek dünyayı çevrelediği varsayılan daire. İLE/VE/||/<> Aynı düzlem içinde ikişer ikişer bulunan ve kesişmeyen. | Başlangıç meridyenine birer derecelik açılarla çizilen, Ekvator’a koşut ve arasında 111 km’lik uzaklık bulunduğu varsayılan çemberlerden her biri. | Aynı zaman içinde gelişen ya da aynı özellikleri gösteren olay, düşünce vb. )
( 180 ile/ve/||/<> 360 )
- MERİT ile/ve MARAZ
- MERİTOKRASİ ile ARİSTOKRASİ
- MERKAB/E, MARKAB[Ar. çoğ. MERÂKIB] ile MERKEB[Ar. < RÜKÛB | çoğ. MERÂKİB]
( Gözetleme, gözleme yeri/kulesi. | Gökyüzünün kuzey yarım küresinde Feres-i Ekber[Pegasus] burcunun büyük dörtgeninin büyük kenarının sağ köşesinde bulunan yıldız. [Lat. BETA PEGASUS] İLE Vapur, gemi, kayık gibi şeyler. | Eşek. )
- MERKANTİLİZM[İt. < MERKANTA] ile KOLBERTİZM
( Değerli maden stoklarının artırılmasını öngören ekonomik düzen. | Avrupa pazarında doğulu tüccar. [Merkantilistlere göre, devlet ancak altın stoğunun artırılmasıyla zengin olabilir] [1500-1600 yılları arasında geçerlilik/değer bulmuştur] İLE Fransız merkantilizmi. )
- MERKEZ ile/ve/değil BAŞKENT
- MERKEZ ile ÇAP ile ALAN ile HAT
( AHAD ile ALLAH ile RAHMA ile RABB )
- MERKEZ ile/ve/<> ÇEVRE/Sİ
( FOCAL POINT vs./and/<> SURROUNDINGS/AROUND )
- MERKEZ ile EŞİT ile ORTA
- MERKEZ ile/ve/<> EV
( HESTIA: Yuva/ocak tanrıçası. )
- MERKEZ ile/ve/<>/değil SEMTLER/İLÇELER
- MERKEZ ile/ve TAHT
( CENTER vs./and THRONE )
- MERKEZCİ/LİK ile/ve/<>/> BAĞIMLI/LIK
- MERKEZCİL ile MERKEZÎ
( Merkeze doğru yaklaşan. İLE Merkezde olan, merkezi oluşturan. )
- MERKEZCİLİK:
TEO ile/ve/<>/> HOMO ile/ve/<>/> ETNO ile/ve/<>/> GEO ile/ve/<>/> EGO ile/ve/<>/> ECO
- MERKEZİ PLANLI YAPILAR ile/||/<> IZGARA PLANI/DAMA TAHTASI ile/||/<> YUNAN HAÇI PLANLI YAPILAR
( Bu biçimin zemin şeması altıgen, sekizgen veya yuvarlaktır. Üstleri kubbe ile örtülüdür. İLE/||/<> Birbirine paralel ve dik sokaklar arasında kalan kare ya da dikdörtgen yapı alanlarından (adalardan) oluşan kent planı. [Bu tür kent planlarının mimarının Miletoslu Hippodamos olduğu ileri sürülmektedir.] İLE/||/<> Zemin planları haç biçimli kiliseler. Ortada pandantifli kubbe yer alır. Yunan haçı planı serbest ve kapalı olmak üzere iki tiptir. Serbest haç planında, haçın kolları arasında hiçbir mekân yoktur ve boş bırakılmıştır. Bu tipte daha çok binanın üzeri çatı ile örtülüdür. Kapalı Yunan haçı planında, haçın kollarının arası kapatılmıştır. Burada birtakım mekânlar yer alır. )
- MERKEZİN:
KAYMASI ile/değil YER DEĞİŞTİRMESİ
- MERKÜR ile TrES-2b
( ... İLE Evrendeki en karanlık gezegendir. Yüzeyine ulaşan ışığın %1'ini bile yansıtmadığından, kömürden bile karadır. Kendi yıldızına olan uzaklığı, Merkür'ün, Güneş'e olan uzaklığı kadar olmasına karşın Merkür, %10'luk ışık yansıtması yaparken, TrES-2b, %1'den bile az yansıtmaktadır. Bilimkişileri, hâlâ bu gizemli durumu çözebilmiş değildir. )
- MERMER KONAK ile MERMER KÖŞK
( Kadıköy'de, Moda Caddesi'ndedir. İLE Beylerbeyi Sarayı'nın arka bahçesindedir. )
( Bahriye Nâzırı Mahmud Muhtar Paşa'ya aitti. [Mahmud Muhtar Paşa Köşkü adıyla da bilinir. Kadıköy Kız Lisesi olarak kullanılmaktadır.] İLE ... )
- MERMER'DE/HARA:
AFYON ile/ve BEJ
- MERMER ile KAYMAKTAŞI/SUMERMERİ/BEKTAŞİTAŞI/ALBATR[Fr. ALBÂTRE < Yun.]
( ... İLE Parlatılmaya uygun, yumuşak, beyaz, yarı saydam bir çeşit mermer. )
- MERMER ile/ve/||/<>/> KEFEKİ/KÖSELE TAŞI
( ... İLE/VE/||/<>/> Mermerleri parlatmakta kullanılan taş. | Kunduracıların, üstünde kösele dövdükleri taş. | Avadanlıkların ağızlarındaki pürüzleri düzeltmek ve inceltmek için kullanılan bir taş türü. )
- MERMER ile/ve ONİKS[Yun.]/HACEBEKTAŞTAŞI/BALGAMTAŞI/MÜHRÜSENK
- MERMER ile SOMAKİ[Ar.]
( ... İLE Kızıl ya da yeşil renkte, damarlı ve çok sert bir porfir türü mermer. | Bu mermerden yapılmış olan. )
- MERMİ ile ŞARAPNEL[Fr. < SHRAPNEL]
( ... İLE Patladığında etrafa küçük parçalar saçan bir tür top mermisi. )
- MERSİN BALIĞI ile BELUGA MERSİN BALIĞI
( ... ile )
( Mersinbalığıgillerden, ılık denizlerde, göllerde yaşayan, tatlı sularda yumurtlayan bir balık. İLE ... )
( STURGEON / ACIPENSER STURIO vs. BELUGA STURGEON )
- MERSİN[Ar. < Yun.] ile BEYAZ MERSİN
- MERSİN[Ar. < Yun.] ile YABAN MERSİNİ/KEÇİYEMİŞİ
( Mersingillerden, yaprakları yaz kış yeşil kalan, beyaz çiçekli bir ağaç. İLE Fundagillerden, çiçekleri beyaz ya da pembe, yaprakları taneli bir bitki. )
( MYRTUS COMMUNIS cum VACCINIUM MYRTILLUS )
- MERSİNBALIĞI ile MERSİNMORİNASI
( Mersinbalığıgillerden, ılık denizlerde, göllerde yaşayan, tatlı sularda yumurtlayan bir balık. İLE Mersinbalığıgillerden, Karadeniz, Hazar Denizi ve bu denizlere açılan ırmaklarda yaşayan bir balık. )
( STURGEON / ACIPENSER STURIO cum HUSO HUSO )
- MERT/MERD[Fars.] ile ÖZÜ, SÖZÜ DOĞRU, YİĞİT
- MERT ile/ve/||/<> CÖMERT
( [derler ...] Canını alırlar. İLE/VE/||/<> Malını alırlar. )
- MERTEBE ile/ve HAZRET
- MERYEM ile 12 MERYEM
( Bulunduğu yeri terk eden. | Uzaklaşmış (olan). İLE Hz. İsa'nın annesi Kutsal Bakire Meryem, Havari James'in annesi Meryem, Evangelist=İncil'in dördüncü kitabının yazarı Yuhanna'nın (John) annesi Meryem, kim olduğu bilinmeyen ve esrarengiz bir kadın olarak kalan ve sadece 'ÖTEKİ' [Other] diye tanıtılan Meryem, fahişe Meryem, Mary Jacoby diye adı ve soyağacıyla belirtilmiş olan Meryem, Maria Magdalena [Mecdel'li Meryem], Mark'ın yazdığı ikinci kitapta adı geçen Bethany'li Meryem ve son olarak da Mısır'lı Meryem. [16.yy'da, iki Meryem daha eklenmiştir.] )
- MERYEM ile HODIGITRIA MERYEM
( ... İLE Doğru yolu gösteren. )
- MERZİFONLU KARA MUSTAFA PAŞA ÇEŞMESİ ile MERZİFONLU KARA MUSTAFA PAŞA SEBİLİ
( Zeytinburnu, Kazlıçeşme'de, Kara Mustafa Paşa Mescidi yanındadır. İLE Bayezıd'ta, Çarşıkapı semtinde, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camisi yanındadır. )
( XVII. yüzyılda, Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından. [1823'te onarılmıştır.] İLE 1683'te[vefat tarihi], Merzifonlu Kara Mustafa Paşa için yaptırılmıştır. )
- MEŞ'AL/E[Ar. < ŞU'L | çoğ. MEŞÂİL] ile MEŞ'AR[Ar.]
( Aydınlatıcı âlet, lamba, kandil. | Ucunda, alev çıkarak yanan bir madde bulunan sopa/değnek. İLE Hacı olmadan önce durulacak yerlerden her biri. | Duyu, hasse. )
- MES'ÛL-Bİ-L-MÂL[Ar.] ile MES'ÛL-Bİ-L-NEFS[Ar.]
( Para ile sorumlu ve kefîl olan. İLE Şahsen sorumlu ve kefîl olan. )
- MEŞ'ÛR[Ar. çoğ. MEŞ'ÛRÂT] ile MEŞHUR[Ar. < ŞÖHRET | çoğ. MEŞÂHÎR]
( Bilinçlenilmiş olan, bilinç[uygulama] durumuna geçmiş/yükselmiş olan. İLE Ünlü, ün kazanmış/almış/salmış. )
- MESÂ'[Ar.] ile MESÂ'[Ar.]
( Akşam. İLE Kuyumcu eşyası. )
- MEŞÂ'[Ar.] ile MEŞÂ'[Ar.]
( Açıklanan, duyulan. | Bölünmeyip karışık ve ortak olan. İLE İshal yaptırıcı ilâç. )
- MESAFE KOYMAK ile/ve/<> MESAFE YARATMAK
- MESAFE KOYMAK ile MESAFE/Yİ KORUMAK
- MESAFE NAVLUNU ile/ve PİŞMANLIK NAVLUNU
( NAVLUN/FREIGTH[İng.]: Denizde mal taşıma karşılığı verilen ücret. )
( C.F. [COST - FREIGTH]: Mal bedeli ve nakliye ücreti içinde olmak üzere belirli bir yerde malın teslimi için yapılan satış. [Sigorta dahil değildir. Alıcı isterse teslim anına kadar risklerini karşılayacak sigortayı yaptırabilir.] )
( Beklenilmeyen bir drurum sonucunda geminin taşınmaz malı kaybetmesi nedeniyle navlun sözleşmesi sona ermekle birlikte bir miktar mal kurtarılmış ise bu mallar için ödenen ücret. İLE/VE Kiracının yolculuk başlamadan önce navlun akdinden vazgeçmesi halinde ödemekte zorunlu olduğu orandır. )
- MESÂFE[Ar. çoğ. MESÂFÂT, MÜSÂF] ile KAT'-I MESÂFE
( Ara, uzaklık. İLE Yol alma. | [jeod.] Bir tür arazi ölçme ve hesaplama yöntemi. )
- MESAFE ile GENİŞLİK
( DISTANCE vs. WIDTH )
- MESAFE ile YÖN
( DISTANCE vs. DIRECTION )
- MESAFELİ OLMAK ile/ve POLİTİK DAVRANMAK
- MESÂHA-İ MUHÎTİYYE ile/ve MESÂHA-İ SATHİYYE
( Taban çevresi. İLE Bir yerin, toprağın yüzünün ölçümü, yüzölçümü. )
- MESÂHA ile/||/<> İMTİHÂN
( Ölçüm. | Alan ölçümü. | Hacim ölçümü. İLE/VE/||/<> Deneme, sağlama. )
- MESÂHA ile/||/<> MİKYAS
( Ölçme, ölçümleme, yüz ölçümü. İLE/||/<> Ölçek. | Kıyas edecek alet. | Uzunluk ölçüsü. )
- MEŞÂHİR[Ar. < MEŞHER] ile MEŞÂHÎR[Ar. < MEŞHÛR]
( Sergiler, sergilenecek, teşhir olunacak yerler. İLE Ünlü kişiler. )
- MESÂİB[Ar. < MUS'AB] ile MESÂİB[Ar. < MUSÎBET]
( Zor işler. İLE Felâketler. | Uğursuzlar. )
- MEŞÂİL[Ar. < MEŞ'AL/E] ile MEŞÂİR[Ar. < MEŞ'AR]
( Meş'aleler. İLE Hacı olmadan önce durulması gereken önemli yerler. | Duyular, hasseler. )
- MESÂİL[Ar. < MES'ELE] ile MESÂİR[Ar. < MİS'AR]
( Meseleler. İLE Ateş küsküleri, ateş karıştırmaya yarayan demirler. )
- MEŞÂİM[Ar. < MEŞÎME] ile MEŞÂÎM[Ar. < MEŞ'ÛM]
( Dölyatakları, sonlar. İLE Uğursuzlar. )
- MEŞÂİYUN[Ar.] ile PERİPATETİZM[Fr. < Yun. PERIPATEIN: Gezinmek.]
( AKLI KILAVUZ SAYANLAR )
- MESAJ ile/ve YÖNLENDİRME
( MESSAGE vs./and TO ORIENTATE )
- MESÂKİN[Ar. < MESKEN] ile MESÂKÎN[Ar. < MİSKÎN]
( Oturulacak yerler, meskenler. İLE Fazlasıyla fakir olanlar. | Miskinler, uyuşuklar. )
- MESÂMİ'[Ar. < MİSMA] ile MESÂMÎR[Ar. < MİSMÂR]
( Duyma/işitme aletleri. | Kulaklar. İLE Çiviler, mıhlar. )
- MESÂVÎ[Ar. < MESVA] ile MESÂVÎ[Ar. < SÛ'ÜN]
( Evler, haneler, meskenler. İLE Kötülükler, fenâlıklar. )
- MEŞÂYİH[< ŞEYH] ile ...
( ŞEYHLER )
- MESCİD-İ AKSÂ ile/değil AKSÂ CAMİİ
( Bir bina değil bir yer/alandır. İLE/DEĞİL Kudüs'te, Mescid-i Aksâ'da bulunan camii. )
- MESCİD-İ AKSÂ ile MESCİD-İ HARAM
( Mürşid. İLE Kendin.[başkasına kapalı olan] )
( Kudüs. İLE Kâbe. )
- MESCİD ile/ve MEKREM
- MESCİT ile/||/<> KÖŞK MESCİT
( Küçük cami. Anadolu'da minberi olmayan, vakit namazları için kullanılan küçük camiler. İLE/||/<> Genellikle Sultanhanı adı verilen bir dizi XIII. yüzyıl kervansarayının avlu ortasında dört kemer üstünde yer alan mescit bölümüne verilen ad. Osmanlı döneminde de kullanılmıştır. )
- MESCÛD ile SECDE EDİLEN | ALLAH
- MEŞE PALAMUDUNUN:
ÇEKİRDEĞİ ile/ve KADEHİ
( PELİT ile ... )
( Meşe ağaçları, elli yaşından önce palamut vermez. )
( KADEHÇİK: Meşe, fındık, gürgen vb. ağaçlarda, meyve sapının genişlemesiyle oluşan ve meyveyi ortasına kadar içine alan küçük kadeh biçimindeki oluşum. )
- MEŞE ile MANTARMEŞESİ/SEZÜ
( ... İLE Mantar katmanı çok gelişen, bir tür meşe. )
( ... cum QUERCUS SUBER )
- MEŞE ile MEŞE[Fars. :Çalılık.]
( Misket. İLE Kayıngillerden, üçyüz kadar türü arasında, yaz-kış yapraklarını dökmeyenleri de bulunan, kerstesi dayanıklı bir orman ağacı. | Bu ağaçtan yapılmış olan. )
( Türkiye'de, 18 meşe türü vardır. )
( ... cum QUERCUS )
- MEŞE ile VIRGINIA MEŞESİ[QUERCUS VIRGINIANA]
( Filmlerde görülen yosundan halkalarla süslenmiş olan ağaç. )
- MESEL[Ar.] ile MENKIBE[Ar.]
( Örnek, benzer, nümûne. | Dokunaklı, anlamlı, örnek alınacak söz. | Atasözü. | Eğitici ve ahlâka yararlı olan öykü/masal. İLE Din büyüklerinin ya da tarihe geçmiş ünlü kişilerin, yaşamları ve olağanüstü davranışlarıyla ilgili öykü. )
- MESELE" ile "DAVÂ"
- MESELE ile/ve/değil/||/<>/< MEVZÛ
- MESEMME[Ar.] ile ...
( Deri üzerindeki küçük delikler. )
- MEŞFER[Ar. çoğ. MEŞÂFİR] ile ...
( Sarkık hayvan dudağı. )
- MESFÛ'[Ar.] ile MESFÛH[Ar.]
( Nazar değmiş. İLE Dökülmüş, akıtılmış. | Dağ eteği. )
- MEŞGUL OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ETKİN OLMAK
- MEŞGUL OLMAK ile/ve HEMHAL OLMAK
- MEŞGUL[Ar. < ŞUGL]["gu" uzun okunur] [Ar.] ile MEŞKÛL[Ar.]
( Bir işle uğraşan, iş görmekte olan. | Doldurulmuş, tutulmuş, işgal edilmiş. | Tutuk, dalgın; dolgun. İLE Bileklerine kadar üç ayağı beyaz olan at. )
- MEŞGUL ile BİŞKÛL
( ... İLE Becerikli, çevik, işe düşkün. | Akıllı. | Güçlü. | Uyanık, tedbirli, ihtiyatlı. | Rastık. )
- MEŞGUL ile/değil/yerine/>< ÜRETKEN
- MEŞGUL ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< VERİMLİ
- MESH[Ar.] ile MESH[Ar.]
( Silme, sığama. | Bir şeyi, elle sığama. | Abdest alırken ıslak eli, başın dört bölümünden bir bölümüne sürme. İLE Şeklini değiştirerek, çirkin bir duruma getirme. )
- MEŞHER[< TEŞHİR] ile ...
( Sergi yeri. - Mekanlar | Sil )
- MEŞHÛM[Ar. çoğ. MEŞÂHÎM] ile MEŞHÛN[Ar.]
( Yürekli, cesur. İLE Doldurulmuş, dolu. )
- MEŞHUR" ile/değil MEŞRÛ
- MEŞHUR ile/ve MÜSELLEM
- MEŞHÛRÂT ile MAKBÛLÂT
( İnsan ile var olanlar arasında ilişki kuran kabûller. İLE İnsan ile Tanrı arasında ilişki kuran kabûller. )
- MEŞİ(Y)(Y)ET[Ar.] ile/ve/> İRÂDE/İSTENÇ[Ar.]
( İrâdeden önce gelir. İLE/VE/> ... )
- MESİH PAŞA CAMİSİ ile MESİH PAŞA CAMİSİ
( Fatih, Yavuz Selim'de, Hırka-i Şerif Camisi yanındadır. İLE Küçük Çamlıca Tepesi'ndedir. )
( 1586'da, Sadrazam Hadım Mehmed Mesih Paşa tarafından yaptırılan Mimar Sinan eseridir. [Mehmed Mesih Paşa Camisi ya da Eski Ali Paşa Camisi adlarıyla da bilinir.] İLE XIX. yüzyılda, Şeyhülislâm Bodrum'lu Ömer Lütfi tarafından. [Bodrumî Camisi adıyla da bilinir.] )
- MESÎH[Ar.] ile MESÎH[Ar. < MESH] ile Mesîh[Ar.]
( Üzerine yağ sürülmüş olan. İLE Başka bir şekle, hayvan kılığına girmiş olan kişi, mesh olunmuş. | Acîbe, garîbe. İLE Hz. Îsâ.[elini sürdüğü hastaların, anında iyileşmesinden kinâye olarak] )
- MESİH/HIZIR ile/değil/yerine DÜŞÜNCE(MİZ)
- MEŞÎHAT ile ...
( Şeyhülislâmlık makamı. | Şeyhlik. )
- MESÎL[Ar.] ile MESÎL[Ar. < SEYELÂN] ile MESÎR/E[Ar. < SEYR]
( Benzer. İLE Suyun aktığı, geçtiği yer. İLE Seyir edilecek, gezilecek yer, gezinti yeri. )
- MEŞÎMÎ[Ar.] ile ...
( Etenliler. PLACENTAIRES[Fr.] )
- MESİR MACUNU ile LERP
( Kuvvet macunu. Afrodizyak. [Manisa'da] İLE Kudret helvası. [Avustralya'da] )
- MEŞİYET ile/ve/||/<> TEVEKKÜL
( MEŞİYET: Sürekli istenç/irâde. | Belirleyicilik. )
- MEŞK[Ar.] ile MEŞK[Ar.]
( Yazı örneği. | Alışmak, öğrenmek üzere yapılan çalışma, alışma/alıştırma. | Yazı ya da müzik dersi. İLE Tulumdan yapılmış su kabı, saka kırbası. )
- MEŞK ile/ve/<> FASIL
- MESKEN Ü MEDFEN[Ar.] ile ...
( Oturulacak ve gömülecek yer. )
- MESKENET[Ar.] ile MÂZERET[Ar.]
( "Meskenet, mâzeret teşkil eder mi?" )
- MESKUB[Ar. < SAKB]["ku" uzun okunur] ile MESKÛB[Ar. < SÜKÛB]
( Delinmiş, delikli, sakb olunmuş. İLE Kalıba dökülmüş, akıtılmış. )
- MESKÛKÂT[< MESKÛK] ile MESKÛK
( Sikke durumuna getirilmiş madeni paralar, akçeler. İLE Kuşku uyandıran, kuşkulu/şüpheli. )
- MEŞKÛL[Ar.] ile MEŞKÛR[Ar. < ŞÜKR]
( Bileklerine kadar üç ayağı beyaz olan at. İLE Şükre, teşekküre değer, beğenilmiş, övülmüş, makbul. )
- MESKUM["ku" uzun okunur] ile MESKÛN[Ar. < SÜKÛN]
( Hasta ve yoksul. İLE İçinde, kişinin oturduğu/bulunduğu/yaşadığı yer. | İnsan bulunan, şenlenmiş yer. )
- MEŞKÛR[Ar. < ŞÜKR] ile MEMDÛH/A[Ar. < MEDH | çoğ. MEMDÛHÂT]
( Şükre, teşekküre değer, beğenilmiş, övülmüş, makbul. İLE Övülmüş, övülecek, medh olunmuş. )
- MESLEK LİSELERİNDE:
ALAN MESLEK PROGRAMI(AMP) ile/ve/||/<> ALAN TEKNİK PROGRAMI(ATP)
- MESLEK YÜKSEK OKULU(MYO) ile/ve/değil/yerine/||/<>/> FAKÜLTE
- MESLEK ile/ve HAL
- MESLEK ile İŞTİGAL
( ... İLE Uğraşma, ilgilenme, meşgul olma. )
- MESLEK ile/ve MEŞGALE
- MESLEK ile/ve/||/<>/> SEVDÂ
( "Karşılık" alınıyorsa/bekleniyorsa. İLE/VE/||/<>/> "Karşılık" alınmıyorsa/beklenmiyorsa. )
- MESLÛ'[Ar.] ile MESLÛH[Ar. < SELH]
( Gövdesinde ur bulunan kişi. İLE ... )
- MESMÛ'[Ar. < SEM] ile MESMÛR[Ar.]
( Duyulmuş/işitilmiş, haber alınmış. | Dilenilen, işitilen. İLE Ufak tefek olmasının yanısıra sinirleri güçlü adam. )
- MESNEVÎ-İ MÂNEVÎ'NİN:
ÖNSÖZÜ(DİBÂCESİ) ile/ve/<> METNİ
( Arapça'dır. İLE/VE/<> Farsça'dır. )
- MESNEVÎ ile/ve RUBÂÎ
( İkili. İLE/VE Dörtlü. )
- MESNÛN ile ...
( Şekillendirilen, fırınlanmamış çamur. | Bilenmiş bıçak/çakı. | Sünnet olan şey.[EMR-İ MESNÛN )
- MESRÂ[Ar.] ile MESRAH[Ar. çoğ. MESÂRİH]
( Gece vakti yola çıkma. İLE Otluk, çayırlık. )
- MEŞREB ile ...
( İÇECEK YER | YARADILIŞ, DOĞA, MİZÂÇ | HUY, AHLÂK | İLÂHİ SUYU TUTACAK KAP | ÇEŞME )
- MEŞREB ile MEZHEB
( Yaradılış, huy. | Davranış biçimi. İLE Bir dinin görüş ve anlayış ayrılıkları nedeniyle ortaya çıkan kollarından her biri. | Öğreti. | [mecaz] Anlayış, görüş. )
- MESREBE[Ar. < MESÂRİB] ile MEŞREBE[Ar. < MİŞREBE][Ar. çoğ. MEŞÂRİB]
( Çayır, mera, otlak. | Göğüsten, karına kadar uzanan kıllı bölge. İLE Maşrapa. )
- MEŞRÛ MÜDÂFAA:
BİRLİKTE/ORTAK ile/ve/||/<> BİREYSEL/TEK BAŞINA
- MESRÛ'[Ar.] ile MEŞRÛ'/MEŞRÛA[Ar. < ŞER] ile MEŞRÛH/A[Ar. < ŞERH]
( Sar'a hastalığına tutulmuş, sar'alı. kişi. İLE Şeriatın izin verdiği, şer'an caiz olan, şeriata, hukuka/yasaya uygun. İLE Açıklanmış, şerh olunmuş. | Uzun uzadıya anlatılan. )
- MEŞRÛ/İYET(GEÇERLİ/LİK) ile/ve/||/<> TUTARLI/LIK
- MESRÛD[Ar. < SERD] ile MESRÛD[Fars.]
( Söylenilmiş, bildirilmiş, serd olunmuş. İLE Büyü, sihir, efsun. )
- MEŞRÛİYET:
HUKÛKÎ ile/ve/||/<> KANUNÎ
- MEŞRÛİYET ile MEŞRÛTİYET
( Yasanın, kamu vicdanının ve dinin doğru bulduğu. İLE Hükümdarla yönetilen bir ülkede, hükümdarın başkanlığı altında parlamento yönetimine dayanan hükümet biçimi. | Osmanlı döneminde, 1876 anayasasıyla başlayan ve 1918 Mondros Antlaşması'na kadar süren ve I. ve II. Meşrutiyet dönemi adlarıyla anılan süre. )
- MEŞRÛLAŞTIRMA ile KILIFLANDIRMA
- MESRÛR[< SÜRÛR] ile NEŞELİ
( SEVİNMİŞ, NEŞELİ, MEMNUN, ARZUSUNA KAVUŞMUŞ )
- MEŞŞÂÎLİK ile/ve/||/<> İŞRÂKÎ/LİK
(
İLE/VE/||/<>
Hikemî Meşşâî
Meşşâî | İşrâkî | Bilim ve Mantık |
---|---|---|
Fârâbî (ö. 950/339) | Şihâbuddin Sühreverdî (ö. 1191/587) | İbn Heysem (ö. 1039/430) |
İbn Sînâ (ö. 1037/428) | Şemsuddin Semerkandî (ö. 1303/702) | Ömer Hayyâm (ö. 1131/525) |
Behmenyâr (ö. 1066/458) | Şemsuddin İsfahânî (ö. 1345/746) | Fahreddîn Râzî (ö. 1209/606) |
Ebû'l Abbas Levkerî (ö. 1109/503) | Celâluddin Devvânî (ö. 1502/908) | Kemâluddin b. Yunus (ö. 1242/639) |
Zeynüddîn Ömer Sâvî (ö. 1169/565) | Müneccimbaşı Ahmed Dede (ö. 1702/1113) | Nasîruddin Tûsî (ö. 1273/672) |
Ebû'l-Hasan Beyhakî (ö. 1169/565) | Ebulfadl Tûsî (ö. 1314/713) | |
Ebû'l-Berekât Bağdâdî (ö. 1152/547) | Abdurrahman Câmî (ö. 1492/898) | |
Esîrüddîn Ebherî (ö. 1265/663) | Mehmed Emin Üsküdarî (ö. 1738/1151) | |
Necmuddin Kazvînî (ö. 1276/675) | ||
Kutbuddin Şîrâzî (ö. 1311/710) | ||
Kutbuddin Râzî (ö. 1365/766) | ||
Mirîm Çelebi (ö. 1525/931) | ||
İbn Kemâl (ö. 1534/940) | ||
Taşköprülüzâde (ö. 1561/968) | ||
Muslihuddin Lârî (ö. 1571/979) | ||
Takiyüddin Râsî (ö. 1585/993) | ||
Kınalızâde Ali (ö. 1571/979) | ||
Mehmed Emin Sivânî (ö. 1627/1036) |
İLE/VE/||/<>
İşrâkî
İşrâkî | Meşşâî | Tasavvufî |
---|---|---|
İbn Sînâ (ö. 1037/428) | İbn Sînâ (ö. 1037/428) | İbn Arabî (ö. 1240/638) |
Şihâbuddin Sühreverdî (ö. 1191/587) | Nasîruddin Tûsî (ö. 1273/672) | Mevlânâ (ö. 1273/672) |
Şemsuddin Şehrezûrî (ö. 1297-98/697) | Seyyid Şerîf Cürcânî (ö. 1413/816) | Aydemir Cildekî (ö. 1361-62/762) |
Kutbuddin Şîrâzî (ö. 1311/710) | İbn Kemâl (ö. 1534/940) | Fuzûlî (ö. 1556/963) |
Kemâluddin Fârisî (ö. 1319/718) | Kınalızade (ö. 1604/1012) | Fazlı Ali Bey (ö. 1609/1018) |
Celâluddin Devvânî (ö. 1502/908) | Kâtib Çelebi (ö. 1658/1067) | Şeyh Gâlib (ö. 1799/1213) |
Müneccimbaşı Ahmed Dede (ö. 1702/1113) |
Kaynak: Türk Felsefe-Bilim Tarihi'nin Seyir Defteri - Türk Felsefe-Bilim Tarihi'nin Seyir Defteriİhsan Fazlıoğlu(Prof.Dr.) )
- MEŞŞÂT[Ar.] ile MEŞŞÂTA[Ar.]
( Tarak yapan, tarakçı. İLE Gelini süsleyen, gelin giysisi yapan kadın. )
- MEST[Ar.] ile MEST[Fars. çoğ. MESTÂN]
( Mesh edilen ve üzerine pabuç giyilen, kısa konçlu, hafif ve yumuşak ayakkabı. İLE Sarhoş. )
- MEST ile/ve KAMARÇİN
( Ayağa giyilen. İLE/VE Mest'in üzerine giyilen. )
- MEST ile/ve MESH
( Ayağa giyilen. İLE/VE Bir şeyi el ile sığama. )
- MEŞTÂ/T[< ŞİTÂ | çoğ. MEŞÂTÎ] ile ...
( Kışlak. Kışlıklar, kış mevsiminde barınılacak yerler, şitâ. )
- MESTÛR[Ar. < SATR] ile MESTÛR/E[Ar. < SETR]
( Yazılmış, çizilmiş, satırlanmış. İLE Örtülü, kapalı, gizli. | Açık gezmeyen kadın. )
- MESTÛRE[Ar. < SETR] ile MESTÛRE[Ar.]
( Örtülü, kapalı, gizli. | Açık gezmeyen kadın. İLE Tanıkları gizli olarak, temize çıkarmak üzere, yargıç tarafından ait oldukları makama yazılan yazı. )
- MESÛD ile SÜRÛRÎ
- MEŞÛM[Ar.] ile MEŞ'ÛM[Ar. çoğ. MEŞÂİM] ile MEŞ'ÛN[Ar.]
( Gövdesi benekli kişi. | Şomi, meş'um. İLE Uğursuz. İLE Dağınık saç. )
- META:
ÖTE ile/ve/değil ÜST
- METÂ'[Ar.] ile MENFA'AT[Ar.]
- META[Yun.] ile METÂ'[Ar. < EMTİA]
( Öte. İLE Satılacak mal/eşya. | Elde bulunan var olan, anamal/sermaye. )
( QUAND, QUANDO avec ... )
- META ile/ve/||/<> HAYALÎ META
( Dönüşümdeki ürün. İLE/VE/||/<> Emek. )
- META ile/ve/||/<> PARA ile/ve/||/<> SERMAYE
- META ile TRANSANDANT
- METÂBİ'[Ar. < MATBAA] ile METÂBİH[Ar. < MATBAH]
( Basımevleri, matbaalar. İLE Mutfaklar. )
- METABOLİK CERRAHİDE:
AGB ile RYBG ile VSG
( )
( Metabolik Cerrahi, Kalp Krizi, Felç ve Ölümleri Önlüyor )
- METABOLİK YOL ile METABOLİK AKIŞ
( Birbiriyle bağlantılı kimyasal tepkimelerin ardışık sırasını gösterir. İLE Bu tepkimelerin hızının ve yönünün nasıl denetlendiğiniedildiğini gösterir. )
- METABOLİZMA ile ENZİM
( Canlılarda kimyasal tepkimelerin ve enerji değişiminin gerçekleştiği süreçlerin bütünüdür. İLE Bu tepkimeleri hızlandıran proteinler. )
- METAFİZİK (ŞARTLAR) ile/ve FELSEFE-BİLİM
- METAFİZİK GÜVENLİK ile/ve METAFİZİK BUNALIM
( Kişinin, kendine soru sormaya başlamasıyla devreye girer. )
- METAFİZİK:
DEVİNGEN OLMAYAN ile/ve/<> MADDEYE BULAŞMAYAN
- METAFİZİK:
FİZİK ÖTESİ ile/ve/değil/||/<>/< SONRASI
- METAFİZİK:
İÇKİN ile/ve/||/<>/> AŞKIN ile/ve/||/<>/> İLİŞKİSEL
- METAFİZİK:
PLATON'DA ile/ve/||/<>/> ARISTOTELES'TE ile/ve/||/<>/> YENİ PLATONCULUK'TA ile/ve/||/<>/> LEIBNIZ'DE ile/ve/||/<>/> MODERN DÖNEMDE
- METAFİZİK/DİN ile/ve/||/<> BİLİM
( Saltık. İLE/VE/||/<> Aşkınlık. )
( İçeriği baştan belirli olan tek alan. İLE/VE/||/<> ... )
- METAFİZİK ile/ve/||/<> FİZİK ile/ve/||/<> ANLAM
- METAFİZİK ile/ve/değil/||/<>/< KURUNTU/VEHİM
- METAFİZİK ile/ve/||/<> MATEMATİK ve FİZİK
( İLM-İ ALÂ ile/ve/||/<> İLM-İ EVSÂT ve(/ile/ve/||/<>) İLM-İ EDNÂ )
( MANTIK - ÂLET İLMİ )
( Hareketsiz ve zihinde bağımsız. İLE/VE/||/<> Hareketsiz ve zihne bağımlı. İLE/VE/||/<> Hareketli ve zihinde bağımsız. )
( METAPHYSICS vs. MATHEMATICS vs. PHYSICS )
- METAFİZİK ile MECAZ
- METAFİZİK ile MİSTİK
- METAFİZİK ile MİSTİSİZM
( METAPHYSICS vs. MYSTICISM )
- METAFİZİK ile/ve/<> ONTOLOJİ ile/ve/<> EPİSTEMOLOJİ ile/ve/<> BİLİNÇ ile/ve/<> SÖZCÜK
- METAFİZİK ile/ve TEOLOJİ
- METAFİZİK ile VARLIKBİLİM
( METAPHYSICS vs. ONTOLOGY )
- METAFİZİKSEL GÖNDERME ile/ve/||/<> TEMELLENDİRİLEBİLME
- METAFOR ile ANALOJİ
( Bir şeyi, bir şeyden, başka yere "taşımak/ilişkilendirmek". İLE Aynı düşünme biçimiyle başka bir şeyi benzer kılmak. )
- METAFOR ile METAMORFOZ
( METAPHOR vs. METAMORPHOSIS )
- METÂİB[Ar.] ile METÂİB[Ar. < MET'ABE] ile METÂLİB[Ar. < MATLAB]
( Seçilmiş, güzel şeyler. İLE Uğraşlar, meşakkatler, yorgunluklar. İLE İstenilen, talep edilen şeyler. )
- METAL AŞINIMI/KOROZYONU ile/ve/<> SOĞUK UC AŞINIMI/KOROZYONU
( METALLIC CORROSION vs./and/<> COLD-END CORROSION )
- METAL KAŞIK ile/yerine TAHTA KAŞIK
- METAL[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/>< AMETAL[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/>< YARI METAL ile/ve/||/<>/>< SOYGAZ/ASALGAZ
( Yüksek ısı ve elektrik iletkenliği olan, ağır, sert, parlak, haddeden çekilebilir, [biçim değiştirmeye yatkın] ve katyon oluşturma eğilimi gösteren öğeler. Oksijenli bileşimiyle çoğunlukla bazik oksitler veren madde, maden. | Dizgi makinelerinde, satırları oluşturmak için ergitilen antimon ve kurşun alaşımına verilen ad. İLE Metal olmayan öğeler.[klor, fosfor, oksiyen] İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/>< ... İLE/VE/||/>< ... )
( * Tel ve levha durumuna getirilebilir.
* Isı ve elektriği iyi iletir.
* Parlaktır.
* Oda koşullarında, katıdır.[Cıva dışında]
* Atomik yapıdadır.
* Kendi aralarında bileşik yapmazlar, alaşım oluşturur.
* Ametallerle iyonik bağ yapar.
* Bileşik yaparken, elektron vererek, + yüklü [katyon] oluşturur.
* Son yörüngelerindeki elektron sayısı [değerlik elektron sayısı] 1, 2 ya da 3'tür.
İLE/VE/||/><
* Tel ve levha durumuna getirilemez.
* Isı ve elektriği iyi iletmez.
* Mattır.
* Oda koşullarında, katı, sıvı ve gaz durumdadır.
* Molekül yapıdadır.
* Kendi aralarında kovalent bağlı bileşik yaparlar.
* Metallerle iyonik bağ oluşturur.
* Elektron alarak, - yüklü [anyon] oluşturur.
* Son yörüngelerinde, elektron sayısı [değerlik elektron sayısı] 5, 6 ya da 7'dir.
* Periyodik cetvelin sağında bulunur.
İLE/VE/||/<>
YARI METAL
...
İLE/VE/||/><
* Oda koşullarında, hepsi gaz durumundadır.
* Kararlı yapıya sahiptir, kimyasal etkileşime girmez.
* Bileşik oluşturmaz.
* Tek atomludur.
* Erime ve kaynama noktaları çok düşüktür.
* Son yörüngelerinde, 8 elektron bulundurur.[Helyum dışında]
* Işığı geçirir.[Saydamdır]
* Isı ve elektriği iletmez.
* Periyodik cetvelin 8A öbeğinde bulunur. )
- METAL[Fr. < Yun.] ile METHAL[Ar.]
( ... İLE Bir yapının giriş yeri, giriş. | Bir kitabın giriş bölümü. | Giriş. )
- METAL ile ALAŞIM
( Yüksek ısı ve elektrik iletkenliği olan, ağır, sert, parlak, haddeden çekilebilir, [biçim değiştirmeye yatkın] ve katyon oluşturma eğilimi gösteren öğeler. İLE En az bir bileşeni metal olan iki ya da daha fazla öğenin birlikte eritilmesi sonucunda oluşan, metalik özellikleri saf bir metalden farklı olan katı karışım. )
( METAL vs. ALLOY )
( LE MÈTAL avec ALLIAGE )
( METALL mit LEGIERUNG )
- METAL ile/ve/<> MISKALA[Ar.]
( ... İLE/VE/<> Metal parlatmaya yarar aygıt. | Bambu mızıka benzeri eski bir müzik aracı. )
- METAL ile SİDERİSMUS
( ... İLE Taşların/nesnelerin, insan/lar üzerindeki (olası) etkileri/etkileşimleri. [İng.][A name given by the believers in animal magnetism to the effects produced by bringing metals and other inorganic bodies into a magnetic connection with the human body.] | Bazı sinirsel hastalıklarda deri üzerinden madeni levya uygulanması esasına dayanan iyileştirme yöntemi, metal tedavisi. )
- METÂLİB ile/ve/+/||/<>/> MEZÂHİB
( İstenilen şeyler. İLE/VE/+/||/<>/> Tutulan yollar. )
- METALLERDE:
ALKALİ ile/ve/||/<> TOPRAK ALKALİ ile/ve/||/<> GEÇİŞ METALLERİ ile/ve/||/<> TOPRAK ile/ve/||/<> KARBON ile/ve/||/<> AZOT ile/ve/||/<> OKSİJEN ile/ve/||/<> HALOJENLER ile/ve/||/<> SOY GAZLAR
( )
- METANOL ile ETANOL
( Bir karbonlu alkol. İLE İki karbonlu alkol. )
- METELİK[Fr. < Yun.]
( İlk kez 1828'de basılmış, on para değerindeki bakır sikke. [Sultan Reşat zamanında basılan son metelik nikeldir] )
- METEOR ile METEOROİT
- METEOROLOJİ[Fr. < Yun.] ile METROLOJİ
( Kalıkbilim, hava [durumu] bilgisi. İLE Ölçübilim. )
- METİKEŞ ile ...
( Mozambik'in para birimi. )
- METİL-[Fr.] ile METİLEN[Fr.] ile METİLİK[Fr.]
( Yapısında metil kökü bulunan bileşikleri adlandırmakta kullanılan ön ek. İLE Metanın iki hidrojen atomunu yitirmesiyle türeyen bir kök. [CH2] İLE Metan bileşimlerinin sıfatı. )
- METİN:
ANLATMAYA BAĞLI ile/ve/||/<> GÖSTERMEYE BAĞLI
- METİN:
YAZINSAL/EDEBÎ ile/ve/||/<> BİLİMSEL
- METÎN/E[Ar. < METÂNET] ile METN[Ar. < MÜTÛN]
( Sağlam, dayanaklı, metânetli. İLE Bir yazıyı, şekil ve noktalama özellikleriyle birlikte oluşturan sözcüklerin tümü. )
- METİN ile/ve FİKİR
( TEXT vs./and IDEA )
- METİN ile/ve METNİN KUTSALLAŞ(TIRIL)MASI
- METÎN ile ŞERH
- METİN ile/ve/= SÖZLÜK
- METR-/METRO-/METRY-/-METRY ile/||/<> METRA-/-METRİUM-/-METER-
( Rahim, rahim ya da bölümleri ile ilgili. | Ölçüm, ölçme sanatı, işlemler. İLE/||/<> Rahimle ilgili. )
- METRAJ[Fr.] ile METRİK[Fr. < Yun.]
( Bir nesnenin, metre olarak uzunluğu. İLE Metre ya da metreyi temel alan ölçülerle ilgili. )
- METRE[Fr.] ile/ve/||/<>/> MEZURA[İt.]/MEZÜR[Fr.]
( Yer meridyen çemberinin kırk milyonda biri olarak kabul edilen, 100 cm'lik temel uzunluk ölçüsü birimi. | Genellikle desimetre, santimetre, milimetrelere bölünmüş ölçü aracı. İLE/VE/||/<>/> Terzilikte, ölçü almakta kullanılan, genellikle 1.5 m. uzunluğunda şerit metre. )
- METRE[Fr./İng.] ile/ve/||/<>/> TELEMETRE[Fr./İng.]
( Yer meridyen çemberinin kırk milyonda biri olarak kabul edilen, 100 cm'lik temel uzunluk ölçüsü birimi. | Genellikle desimetre, santimetre, milimetrelere bölünmüş ölçü aracı. İLE/VE/||/<>/> İki nokta arasındaki uzaklığı ölçmeye yarayan gereç. | Uzaklık gösteren değerlerin aktarılmasına yarayan araç. | Fotoğraf makinelerinde, çekimi yapılacak nesneye olan uzaklığı belirterek bunun ayarını yapan düzen. )
- METRE[m] ile/||/<>/> KİLOMETRE[km]
( Yer meridyen çemberinin kırk milyonda biri olarak kabul edilen, 100 cm'lik temel uzunluk ölçüsü birimi. | Genellikle desimetre, santimetre, milimetrelere bölünmüş ölçü aracı. İLE/||/<>/> 1.000 metrelik uzunluk ölçü birimi. )
( 1 kilometer [km] = 1000 metre/meter [m]
1 decimeter [dm] = 0.1 metre/meter [m]
1 centimeter [cm] = 0.01 metre/meter [m]
1 millimeter [mm] = 0.001 metre/meter [m]
1 micrometer [µm] = 1.0E-6 metre/meter [m]
1 nanometer [nm] = 1.0E-9 metre/meter [m]
1 mile [mi, mi(Int)] = 1609.344 metre/meter [m]
1 yard [yd] = 0.9144 metre/meter [m]
1 foot [ft] = 0.3048 metre/meter [m]
1 inch [in] = 0.0254 metre/meter [m]
1 light year [ly] = 9.46073047258E+15 metre/meter [m]
1 exameter [Em] = 1.0E+18 metre/meter [m]
1 petameter [Pm] = 1.0E+15 metre/meter [m]
1 terameter [Tm] = 1000000000000 metre/meter [m]
1 gigameter [Gm] = 1000000000 metre/meter [m]
1 megameter [Mm] = 1000000 metre/meter [m]
1 hectometer [hm] = 100 metre/meter [m]
1 dekameter [dam] = 10 metre/meter [m]
1 micron [µ] = 1.0E-6 metre/meter [m]
1 picometer [pm] = 1.0E-12 metre/meter [m]
1 femtometer [fm] = 1.0E-15 metre/meter [m]
1 attometer [am] = 1.0E-18 metre/meter [m]
1 megaparsec [Mpc] = 3.08567758128E+22 metre/meter [m]
1 kiloparsec [kpc] = 3.08567758128E+19 metre/meter [m]
1 parsec [pc] = 3.08567758128E+16 metre/meter [m]
1 astronomical unit [AU, UA] = 149597870691 metre/meter [m]
1 league [lea] = 4828.032 metre/meter [m]
1 nautical league (UK) = 5559.552 metre/meter [m]
1 nautical league (int.) = 5556 metre/meter [m]
1 league (statute) [st.league] = 4828.0416560833 metre/meter [m]
1 nautical mile (UK) [NM (UK)] = 1853.184 metre/meter [m]
1 nautical mile (international) = 1852 metre/meter [m]
1 mile (statute) [mi, mi (US)] = 1609.3472186944 metre/meter [m]
1 mile (US survey) [mi] = 1609.3472186944 metre/meter [m]
1 mile (Roman) = 1479.804 metre/meter [m]
1 kiloyard [kyd] = 914.4 metre/meter [m]
1 furlong [fur] = 201.168 metre/meter [m]
1 furlong (US survey) [fur] = 201.1684023368 metre/meter [m]
1 chain [ch] = 20.1168 metre/meter [m]
1 chain (US survey) [ch] = 20.1168402337 metre/meter [m]
1 rope = 6.096 metre/meter [m]
1 rod [rd] = 5.0292 metre/meter [m]
1 rod (US survey) [rd] = 5.0292100584 metre/meter [m]
1 perch = 5.0292 metre/meter [m]
1 pole = 5.0292 metre/meter [m]
1 fathom [fath] = 1.8288 metre/meter [m]
1 fathom (US survey) [fath] = 1.8288036576 metre/meter [m]
1 ell = 1.143 metre/meter [m]
1 foot (US survey) [ft] = 0.3048006096 metre/meter [m]
1 link [li] = 0.201168 metre/meter [m]
1 link (US survey) [li] = 0.2011684023 metre/meter [m]
1 cubit (UK) = 0.4572 metre/meter [m]
1 hand = 0.1016 metre/meter [m]
1 span (cloth) = 0.2286 metre/meter [m]
1 finger (cloth) = 0.1143 metre/meter [m]
1 nail (cloth) = 0.05715 metre/meter [m]
1 inch (US survey) [in] = 0.0254000508 metre/meter [m]
1 barleycorn = 0.0084666667 metre/meter [m]
1 mil [mil, thou] = 2.54E-5 metre/meter [m]
1 microinch = 2.54E-8 metre/meter [m]
1 angstrom [A] = 1.0E-10 metre/meter [m]
1 a.u. of length [a.u., b] = 5.2917724900001E-11 metre/meter [m]
1 X-unit [X] = 1.00208E-13 metre/meter [m]
1 fermi [F, f] = 1.0E-15 metre/meter [m]
1 arpent = 58.5216 metre/meter [m]
1 pica = 0.0042333333 metre/meter [m]
1 point = 0.0003527778 metre/meter [m]
1 twip = 1.76389E-5 metre/meter [m]
1 aln = 0.5937777778 metre/meter [m]
1 famn = 1.7813333333 metre/meter [m]
1 caliber [cl] = 0.000254 metre/meter [m]
1 centiinch [cin] = 0.000254 metre/meter [m]
1 ken = 2.11836 metre/meter [m]
1 Russian archin = 0.7112 metre/meter [m]
1 Roman actus = 35.47872 metre/meter [m]
1 vara de tarea = 2.505456 metre/meter [m]
1 vara conuquera = 2.505456 metre/meter [m]
1 vara castellana = 0.835152 metre/meter [m]
1 cubit (Greek) = 0.462788 metre/meter [m]
1 long reed = 3.2004 metre/meter [m]
1 reed = 2.7432 metre/meter [m]
1 long cubit = 0.5334 metre/meter [m]
1 handbreadth = 0.0762 metre/meter [m]
1 fingerbreadth = 0.01905 metre/meter [m]
1 Planck uzunluğu/length = 1.61605E-35 metre/meter [m]
1 Electron yarıçapı/radius (classical) = 2.81794092E-15 metre/meter [m]
1 Bohr yarıçapı/radius [b, a.u.] = 5.2917724900001E-11 metre/meter [m]
1 Dünyanın ekvator yarıçapı/Earth's equatorial radius = 6378160 metre/meter [m]
1 Dünyanın kutup yarıçapı/Earth's polar radius = 6356776.9999999 metre/meter [m]
1 Dünyanın Güneş'ten uzaklığı/Earth's distance from sun = 149600000000 metre/meter [m]
1 Güneş yarıçapı/Sun's radius = 696000000 metre/meter [m] )
- METRES ile KUMA
( Kendi bildiğin. İLE Herkesin bildiği. )
- METRİK GEOMETRİ ile KONUM GEOMETRİSİ
- METRO/POLİTEN ile/<> TREN
( Bir devletin ya da bir ülkenin anakentine ilişkin. | Kentiçi yeraltı treni. İLE/<> ... )
- METROLOJİ ile ÖLÇÜMBİLİM
( Ölçüm bilimi. )
- METRON ile METRONOM[Fr. < Yun. METRON: Ölçü. NOMOS: Yasa.]
( Ölçü. | Sıvı ölçer. İLE Bir müzik parçasının, hangi hızla çalınması gerektiğini gösteren aygıt. )
- METROPOL/MEGAPOL[Fr., İng.] ile/ve ANAKENT/BÜYÜKŞEHİR
- METRÛK ile BATTAL
( Terk edilmiş, bırakılmış, kullanılmasından vazgeçilmiş. İLE İşe yaramaz, kullanılmaz. | Alışılmış olandan büyük. )
- METRUK ile/ve/||/<> HARAP
- METRÛK ile/||/<> MÜNHEDİM
( Terk edilmiş. İLE/||/<> Yıkılan/yıkık, çöken.[binalar için] )
- MEVÂHÎB[Ar. < MEVHÛB < VEHB] ile MEVÂHİB[Ar. < MEVHİBE]
( Verilmişler, hibe olunmuşlar, ihsân edilmişler. İLE Bahşişler, ihsanlar. )
- MEVÂİD[Ar. < MÂİDE] ile MEVÂİD[Ar. < MEV'İD] ile MEVÂİD[Ar. < MEV'ÛD/MÎÂD]
( Sofralar. İLE Söz verilen yerler, söz vermeler, vaidler. İLE Va'd olunmuş şeyler. | Belirli, muayyen şeyler. | Belirli zamanlar. )
- MEVÂKIT[Ar. < MEVKIT] ile MEVÂKİT[Ar. < MÎKAT]
( Önceden belirtilmiş zamanlar. İLE Bir iş için belirlenen vakitler. | Hacıların, ehrâma büründükleri yerler. )
- MEVÂLÎ[Ar. < MEVLÂ] ile MEVÂNİ'[Ar. < MÂNİ'/MÂNİA]
( Mevleviyet payesine ulaşmış olan âlimler. | Köleler. İLE Engeller, mânîler. )
- MEVÂLÎD-İ SELÂSE ile ...
( Maden, bitki, hayvan olmak üzere doğanın üç âlemi (ve bilimi). )
- MEVÂLİD[Ar. < MEVLİD] ile MEVÂLÎD[Ar. < MEVLÛD]
( Doğulan yerler, mevlitler. İLE Yeni doğmuş bebekler. | Mevcutlar. )
- MEVÂNÎ-İ HİSSİYE[Ar.] ile MEVÂNÎ-İ ŞER'İYE[Ar.]
( [eskiden] Küçüklük ya da zararlı hastalık gibi nedenler ile eşlerin birlikte olmalarına engel olan durumlar. İLE [eskiden] Kadın ile kocadan birinin, hac için ihrâma girmesi, oruçlu olması, namazda bulunması ve kadının âdet/hayz ve nifâs durumunda olması gibi durumlar.[Eşlerin birlikte olmasına engeldir.] )
- MEVÂSIK[Ar. < MEVSİK, MÎSÂK] ile/= MEVÂSÎK[Ar. < MÎSÂK, MEVSÛK]
( Yeminler, sözleşmeler. İLE/= Yeminler, sözleşmeler, mevâsık. )
- MEVÂTÎ[Ar. < MEVTÎ] ile MEVÂTÎ[Ar.]
( Ayak basılan yerler. İLE Cansız şeye özgü, cansızlarla ilgili. | İşlenmemiş toprağa özgü. )
- MEVCUD:
HAKİKÎ ile/ve FARAZÎ/İHTİRAÎ
( Kişiyi/zihni gerektirmez. İLE/VE Kişiyi/zihni gerektirir. )
( Muhalif değil ve fakat mutabık da değildir. İLE/VE ... )
- MEVCÛD[Ar.] ile KÂİN[Ar.]
- MEVCUD ile/ve/değil/||/<>/< HALK
- MEVCUD ile/ve/değil MÜTEAYYİN
( Varolan. İLE/VE/DEĞİL Meydanda olan, meydana çıkan, belirli. Göze konu olan. )
- MEVCUD ile/ve/değil MÜTEHAYYİZ
( Varolan. İLE/VE/DEĞİL Yer kaplayan. )
- MEVCUD ile/ve/<>/= ŞEY
- MEVCUT ile/değil GEÇERLİ
( EXIST vs./and VALID )
- MEVCUT ile HÂDİS
( EXIST vs. BEING )
- MEVCUT ile ZÂHİR
- MEVEDDET[Ar.] ile/ve/||/<> HUB[Ar.]
( Kişiye özgü sevgi. İLE/VE/||/<> Sevgi. )
- MEVHÛM[Ar. < VEHM] ile MEVHÛN[Ar.]
( Aslı yokken, zihinde kurulmuş olan, kuruntuya dayanan, vehm olunmuş. İLE Arık, zayıf kişi. )
- MEVKİ ile/ve MEVZİ
- MEVLÂ[Ar.] ile VELÎ[Ar.]
- MEVLÂ ile Mevlâ
( İye, sahip. İLE Tanrı. )
- MEVLÂNÂ[Ar.] ile Mevlânâ Muhammed Celâl-üd-dîn-i Rûmî[Ar.]
( "Efendimiz" anlamınadır. | Bazı ilim bireylerinin ve şeyhlerinin takma adı. | "Hazret" anlamına kullanılan bir hitap. İLE ... )
- MEVLÂNÂ ile HZ. MEVLÂNÂ (CELÂLEDDİN RÛMÎ)
- MEVLÂNÂ ile/ve İBN ARABÎ
( Şiir. İLE/VE Nesir/Düzyazı. )
( Lâfz-ı Mevlânâ'dan, Zât-ı Mevlâ'dır garaz. )
- MEVLÂNÂ ile/ve/<> ŞEMS
- MEVLEVÎ/MEVLEVİYE[Ar.] ile MEVLEVİYE/T[Ar.]
( Mevlâya mensup. | Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî'nin tarikati, yolu ve bu tarikatten olan kişi. İLE Mevlevîlik. | Mollalık. | Müderrislikten sonraki ilmiye pâyesi. )
- MEVLİD[< VELÂDET] ile ...
( İNSANIN DOĞDUĞU YER | DOĞMA, DÜNYAYA GELME | DOĞULAN ZAMAN | HZ. MUHAMMED'İN DOĞUMUNU ANLATAN MANZUM ESER )
- MEVLİD[Ar. < VELÂDET | çoğ. MEVÂLİD] ile MEVLÛD[Ar. < ELÂDET | çoğ. MEVÂLİD]
( Kişinin doğduğu yer. | Doğma, dünyaya gelme. | Doğulan zaman. | Hz. Muhammed'in doğumunu anlatan manzum eser.[en yaygın olanı, Süleyman Çelebi'nin yazdığı kitaptır.] İLE Yeni doğmuş bebek. | [galat] Mevlid. )
- MEVLİD[Ar. < VELÂDET | çoğ. MEVÂLİD] ile MEVRİD[Ar. < VÜRÛD | çoğ. MEVÂRİD]
( Kişinin doğduğu yer. | Doğma, dünyaya gelme. | Doğulan zaman. | Hz. Muhammed'in doğumunu anlatan manzum eser.[en yaygın olanı, Süleyman Çelebi'nin yazdığı kitaptır.] İLE Varılacak yer/yol. )
- MEVLİD ile MİRÂCİYE
( VESİLETÜN NECÂD ile ... )
- MEVSİM[Ar.] ile/ve/||/<> FASL[Ar.]
( Yılın dört bölümünden her biri. | Bir şeyin belirli zamanı. İLE/VE/||/<> Ayrıntı, ayırma, ayrılma. | Kesme, kesinti, bölüm. | Sonuçlandırma, halletme. | Aleyhte bulunma, birini çekiştirme. | Bir kitabın ya da tiyatro oyununun başlıca bölümlerinden her biri. | Sözcükler, düzenlemeler, tümceler arasında bağlantı edatı bulunmadan yazı yazma yöntemi. | Bir defada çalınan peşrev, şarkı vb. | Dört mevsimden biri. | Bir bestekârın, aynı makamdan bestelediği iki beste ile iki semai. | Türk müziğinde klasik bir konser programı. | İki yüzeyin birleşmesinden oluşan çizgi. | Eklem, gövdenin oynak yerleri. )
- MEVT-İ EBYED ile/ve MEVT-İ AHMER ile/ve MEVT-İ AHTER ile/ve MEVT-İ ESVED
( BEYAZ ÖLÜM ile/ve KIRMIZI ÖLÜM ile/ve YEŞİL ÖLÜM ile/ve SİYAH ÖLÜM )
( Yeme-içmeyi tutmak/kesmek. İLE/VE Şehveti tutmak/kesmek. İLE/VE Dış görünüşe önem vermemek. [hem başkalarının, hem de kendinin] İLE/VE Halkın arasına karışmak. [TERK-İ TERK] )
- MEVT-İ TABİÎ ile/ve MEVT-İ İRÂDÎ
( ... İLE/VE Ölmeden önce "ölmek". )
( Dirimsel/biyolojik. İLE/VE Anlamsal/manevi. )
- MEVT ile/ve/değil/||/<>/< FEVT
( Kişilerin/toplumun huzurundan kaybolmak. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Allah'ın huzurundan kaybolmak. | Bir daha ele geçememek üzere kaybetme, elden çıkarma, kaçırma. )
( Geçmiş. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Gelecek. )
( Matem. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Hüzün. )
( Ayrılık, ölümden beterdir. )
( Fevt, mevt'ten daha zordur.
[Kaybedecek olduğunu bilmek, kaybetmekten daha zordur.] )
- MEVTÂ[Ar. < MEYT, MEYYİT] ile MEVTÂ'[Ar.]
( Ölüler, ölmüşler. İLE Ayağın bastığı yer. )
- MEVTÎ[Ar. çoğ. MEVÂTÎ] ile MEVKÎ
( Ayak basılan yerler. )
- MEVZİ'[Ar. < VAZ | çoğ. MEVÂZİ'] ile MEVZİÎ[Ar.]
( Bir şey konulacak yer. İLE Bir yere özgü, bir yerde olan, sınırı dar, yayılmamış, mahallî. )
- MEVZÛ'[Ar. < VAZ] ile MEVZÛ'[Ar.]
( Konulmuş, vaz olunmuş. | İşlemekte olan, geçer olan. | Doğru olmayan, uydurma, sonradan düzme. İLE Konu. )
- MEVZÛ' ile/ve/+ MAHMÛL
( Konu. İLE/VE/+ Yüklem )
- MEVZÛ'NUN NİCELİĞİ ile MAHMÛL'ÜN NİCELİĞİ
- MEVZÛA[Ar. < VAZ] ile MEVZÛA[Ar.]
( Mevzû'nun müennesi. İLE [felsefe] Konut, postula. [İng./Fr. POSTULAT] )
- MEY'[Ar.] ile MEY[Ar.] ile MEY[Ar.]
( Eriyip akma. İLE Doğu Anadolu'da kullanılan bir tür küçük zurna. İLE Şarap, içki. )
- MEY'A[Ar.] ile MEY'A/T[Ar.]
( [bitkibilim] Karagünlük. İLE Bir şeyin, tazelik zamanı. | Yere dökülen nesnenin akıp gitmesi. )
- MEY'DE:
ANA MEY ile/ve ORTA MEY ile/ve CURA MEY
- MEYÂMİN[Ar. < MEYMENET] ile MEYÂMÎN[Ar. < MEYMÛN]
( Bereketler, uğurlar, mutluluklar. İLE Bereketliler, uğurlular, kutlular. )
- MEYAN KÖKÜ ile MERCAN KÖŞKÜ
- MEYAN ile MEYAN/MEYANKÖKÜ ile MEYAN[Fars. < MIYAN/MİYAN]
( Şarkıların üçüncü dizesi. İLE Fasulyegillerden, tatlı olan toprakaltı bölümleri tıpta kullanılan, çok yıllık, otsu bir bitki. İLE Ara, orta. )
( ... cum GLYCYRRHIZA GLABRA cum ... )
- MEYÂSİR[Ar. < MEYSERE] ile MEYÂSÎR[Ar. < MEYSÛR/E < YÜSR | çoğ. MEYSÛRÂT] ile MEYÂZİR/MEÂZİR[Ar. < Mİ'ZER]
( Zenginlikler. | Sol kanatlar/cenahlar. Ordunun sol kanadı. İLE Kolaylanmış, kolaylatılmış, kolay. İLE Güzel eserler, nişanlar, izler. )
- MEYDAN OKUMA ile/değil/yerine DİRENÇ
- MEYDAN VERMEMEK ile/ve MEYDAN BIRAKMAMAK
- MEYDÂN[Ar.] ile MEY-DÂN[Ar.]
( Geniş, açık, düz yer/alan. | Yarışma/karşılaşma yeri. | Ortaklık. | Âyin yeri. | Fırsat, olanak. İLE Şarap kabı. )
- MEYDAN ile ...
( GENİŞ, AÇIK, DÜZ YER | ÂLEM | SEMÂHÂNE. Bir tekkede dervişlerin oturup sohbet ettikleri salon. | KÂİNÂT )
- MEYDAN ile/ve/değil ALAN/SAHA
( FORUM: Büyük meydan. )
- MEYDAN ile/ve CAMİ/KÜLLİYE
( Batıda/Avrupa'da. İLE/VE Anadolu'da/Osmanlı'da/İslâm'da. )
- MEYDAN ile/ve/||/<> PAZAR
( Büyük pazarların kurulduğu yer. İLE/VE/||/<> Küçük pazarlar. )
- MEYDANSAZI ile ...
( Telli bir çalgı. )
- MEYHÂNE[Fars.] ile MEYANE[Fars.]
( İçki içilen lokanta. | Kabare. | Dergâh. | Mürşidin bulunduğu tekke ya da mürşidin gönlü. İLE Çorba gibi yiyeceklere tad kazandırmak için un ve yağla yapılan sos. )
- MEYHÂNE[Fars.] ile TAVERNA[İt.]
( ... İLE Çalgılı meyhane. )
- MEYHÂNE ile/ve/||/<> BOZAHÂNE[Fars. < BÛZEHÂNE(BİRAHÂNE)] ile/ve/||/<> KAHVEHÂNE
- MEYHÂNE ile KABARE
( ... İLE Çeşitli gösterilerin yapıldığı eğlence yeri. | Meyhane. )
- MEYHÂNE ile/ve/değil KOLTUKALTI MEYHÂNESİ
- MEYHÂNE ile/ve/<> ŞARAP
( Gönül. İLE/VE/<> Aşk. )
- MEYİL[Ar.] ile/ve/||/<>/> TEAMÜL[Ar.]
( Eğim. İLE/VE/||/<>/> Tepki, tepkime. | Kılgı, kılgın, kılgılı. )
- MEYL[Ar.] ile MEYD[Ar.]
- MEYL[Ar.] ile MEYEL[Ar.]
- MEYL/TEMÂYÜL ile/ve/> HAREKET
( Hareketten önceki ilk durum, hareketin başlangıcı. İLE/VE/> ... )
- MEYL ile MEYL-İ ZÂTÎ
( ... İLE Anlamın, nesne olarak ortaya çıkmak istemesi. )
- MEYMENE[Ar.] ile MEYMENET[Ar. < YÜMN | çoğ. MEYÂMİN][>< NÜHÛSET]
( Ordunun sol kanadı/cenahı. İLE Bereket, mutluluk/saadet, uğurluluk. )
- MEYVE FİDANI:
TÜPLÜ ile AÇIK KÖKLÜ
( On iki ay boyunca sürekli olarak ekilebilmektedir. İLE Ekim ayının başlangıcından Mart ayının sonuna kadar ekilebilmektedir. )
( Açık köklü fidanlara göre daha kısadır.[Buna neden olan durum poşet içinde olmasıdır. Daha sonra ilerleyen zamanlarda iki fidan çeşidinin de aynı boyutta olduğu görülecektir.] İLE Tüplü meyve fidanlarına göre boy olarak daha uzundur. )
( ... İLE Daha hızlı gelişim göstermektedir. )
- MEYVE KURUSU ile/değil ÇİR
( ... iLE/DEĞİL Kayısı, erik, zerdali gibi meyvelerin kurusu. )
- MEYVE YARASASI ile DEV ALTINİBİKLİ YARASA
( ... İLE Filipin yağmur ormanlarında yaşarlar. )
( ... İLE Kanatları, 2 m. kadar açılmaktadır. )
( ... ile |
)
( FLYING FOX vs. GIANT GOLDEN-CROWNED FLYING FOX )
( PTEROPUS EDULIS cum ACERODON JUBATUS )
- MEYVE/Sİ ile/ve/değil ÜRÜN/Ü
- MEYVE ile HIŞIR
( ... İLE Olmamış meyve.[Daha çok, kavun, karpuz için kullanılır.] | Coşkunluk gösteren, yaramaz kişi. | Aptal, sersem. )
- MEYVELER:
TOPLANDIKTAN SONRA OLGUNLAŞMAYA ...
DEVAM EDEN ile DEVAM ETMEYEN
- MEYVELER ile TURUNÇGİLLER
( FRUITS vs. CITRUS FRUITS )
- MEYYÂL[Ar. < MEYL] ile EĞİLİMLİ/EĞİMLİ
( EĞİLEN | ÇOK İSTEKLİ, DÜŞKÜN )
- MEZÂBİL[Ar. < MEZBELE] ile MEZÂBİR[Ar. < MEZBER]
( Süprüntülükler, süprüntü dökülen yerler. İLE Kamışlar, kalemler. )
- MEZÂHİR[Ar. < MİZHER] ile MEZÂHİR/MAZÂHİR[Ar. < MAZHAR]
( Utlar. | Çiçekli yerler. İLE Bir şeyin göründüğü, çıktığı yerler. Nâil olmalar, onurlanmalar/şereflenmeler. )
- MEZÂİK[Ar. < ZÎK] ile MEZÂK[Ar. < ZEVK]
( Sıkıntılı, dar yerler. İLE Zevk alma, tad duyma, tadma. | Zevk, lezzet. | Tad duyulan yer, damak. )
- MEZÂMÎR[Ar. < MIZMAR] ile MEZÂMÎR[Ar. < MİZMÂR, MEZMÛR]
( Koşu meydanları. İLE Düdükler. | Kavalla söylenilen ilâhî. | Zebûr'un sûreleri. )
- MEZÂR[Ar. < ZİYÂRET | çoğ. MEZÂRÂT] ile MEZÂRR/MAZARR[Ar. < MAZARRAT]
( Ziyaret yeri. | Ölünün gömüldüğü yer, kabir, sin. İLE Zararlar, ziyanlar. )
- MEZAR/LIK ile/ve/değil/||/<>/< MEZAR
- MEZAR/MASTAVA ile/ve/>/değil APINK
- MEZAR ile/değil DOLMEN[< Keltçe]
( ... İLE/DEĞİL İkisi dikili, üçüncüsü de bunların üzerine kapak gibi yatırılmış, üç büyük taştan oluşturulmuş, taş devri mezarı. )
- MEZAR ile/değil MAKAM
- MEZAR ile/ve MOZOLE[Fr. MAUSOLÉE]
( ... İLE/VE Anıt mezar. Büyük ve ağır yapılı mezar. )
- MEZAR ile/ve RÖLİKER
( ... İLE/VE Kül kutusu. )
( ... vs./and RELIQUARY )
- MEZÂRÎ'[Ar. < MEZRAA] ile MEZÂRÎ[Ar. < MEZRÛ]
( Ziraat olunacak yerler, tarlalar. İLE Ziraat olunmuş, çifte sürülüp tohum atılmış yerler. )
- MEZARLIK ile/ve/değil HAZÎRE
( ... İLE/VE/DEĞİL Devlet erkânının ve/ya da âlimlerin/hocaların ve yakınlarının sınırlı sayıda bulunduğu özel mezarlık. [Mekânların/ın etrafında bulunur] )
- MEZARLIK ile KATAKOMP[Fr. < CATACOMBE]
( ... İLE İlk Hristiyanların kayaları oyarak ya da yer altını kazarak uzun dehlizler biçiminde yaptıkları, ölülerini gömdükleri ya da tapınak olarak kullandıkları mezarlık. )
- MEZBELE/LİK[Ar. < ZİBL | çoğ. MEZÂTİL] ile ...
( Süprüntülük, süprüntü dökülen yer. | Aşağılık, kötü durum. )
- MEZBÛBE[Ar.] ile ...
( Sineği çok olan yer. )
- MEZBÛL[Ar. < MEZRAA] ile MEZBÛR/E[Ar. < MEZRÛ]
( Zayıf, arık. İLE Adı geçen, yukarıda söylenilmiş olan. )
- MEZE ile TARATOR[Yun.]
( ... İLE Ceviz içi, sarımsak, tuz, ekmek içi ve tahinin, limon suyu ile çırpılmasından sonra kıyılmış maydanozla hazırlanan salça ya da sos. )
- MEZGİT/HEDGEHOG/TAVUKBALIĞI ile MERİANOS[İt.]
( Mezgitgillerden, Avrupa ve Türkiye denizlerinde yaşayan, uzun gövdeli, büyük ağızlı bir balık. İLE Bir tür mezgit balığı. )
( GADUS MERLANGUS cum MERLANGUS COMMUNIS )
- MEZHEB[Ar.] ile MAKÂLE[Ar.]
- MEZHEBLERDE İHTİLÂF[Ar.] ile CİNSLERDE İHTİLÂF[Ar.]
- MEZİ ile/ve VEDÎ
( ... İLE/VE Daha çok, sidikten/işedikten sonra ya da bazı uyarılma hallerinde az miktarda gelen sıvı. )
- MEZÎD ile/||/<> MEZÎD ALEYH
( Artırılan İLE/||/<> Artan. )
- MEZİYET ile/ve YETENEK
( Bir kişiyi ya da nesneyi benzerinden üstün gösteren nitelik. İLE/VE Bir şeyi anlama/yapabilme niteliği. | Bir duruma uyma konusunda kişide bulunan ve doğuştan gelen güç. | Kişinin kalıtımsal olarak öğrenmesini çerçeveleyen sınır. | Dışarıdan gelen etkiyi alabilme gücü. )
( Yeteneklerinin farkedilmemesi, kişide üzüntü, çevresindekilerdeyse kayba yol açar. )
( MERIT vs./and TALENT/CAPACITY )
- MEZOFİL ile STOMATA
( Yaprağın fotosentez yapan dokusu. İLE Gaz alışverişinin gerçekleştiği yaprak yüzeyindeki açıklıklar. )
- MEZOPOTAMYA ile ...
( Orta toprak. [Fırat ile Dicle ırmakları arasında kalan topraklar] | Irmaklar arasındaki ülke. )
- MEZOZOM ile MİTOKONDRİ
( Bazı bakterilerde göze zarının içe doğru kıvrılarak oluşturduğu yapı olup gözesel solunum ve bölünmede görev alır. İLE Ökaryotik gözelerde enerji üretimini sağlayan organel. )
- MEZRAA[Ar.] ile/<> MEZRU[Ar.]
( Ekenek. Ekilen yer. İLE/<> Ekilmiş, ekili. )
- MEZRÛ'[Ar. < ZER | çoğ. MEZÂRİ'] ile MEZRÛ'[Ar. çoğ. MEZRÛÂT]
( Ziraat olunmuş, ekilmiş, çift sürülüp tohum atılmış. İLE Arşınla ölçülmüş olan. )
- MEZUN OLDUĞUMUZ ile/ve/değil/||/<> MEZUN ETTİĞİMİZ
- MEZUN:
KENDİNİ KURTARACAK KADAR ile BAŞKASINI KURTARACAK KADAR
- MEZUNİYET ile EMEKLİLİK
- Mİ'BER[Ar.] ile Mİ'BER/E[Ar.]
( Suyu geçmeye yarayan, kayık, sal, köprü gibi şeyler. İLE İğne kabı/kutusu. )
- Mİ'RÂC ile ...
( MERDİVEN | GÖĞE ÇIKMA | HZ. MUHAMMED'İN ALLAH TEÂLÂ İLE GÖRÜŞMESİ )
- Mİ'SÂL[Ar.] ile MİSÂL[Ar. < EMSÎLE]
( Ucu uzun ağaç, gelberi. İLE Örnek. | Masal. | Düş/rüyâ. | Benzer, andırır. | Yalnızca ilk harfi[fâsı], harf-i illet olan sözcük.[VASL, VÂİZ, YÜMÜN, MEYSÛR vb.] )
- Mİ'VEL[çoğ. MAÂVİL] ile ...
( Taşları, kayaları parçalamaya yarayan sivri kazma, külünk. )
- Mİ'ZÂD/Mİ'ZED[Ar.] ile MÎZÂD[Ar.]
( Ağaç budama bıçağı. | Kolçak, pazvant. İLE Sevinç, neşe/sürûr. )
- Mİ'ZER[Ar. < MEÂZİR] ile MİZHER[Ar. < MEZÂHİR]
( Peştemal, futa. İLE Ut. )
- Mİ ile Mİ[İt.]
( Soru ek, ses uyumu kuralına uyarak, "mı, mu, mü" biçimlerine de girer. Sonuna getirildiği tümce ya da sözcüğe, söyleyiş biçimine, tonlamaya göre soru, şaşma, yadsıma anlamı katar. | Soru anlamıyla rica, emir tümceleri yapar. | Yinelenen iki sözcük arasında kullanılarak, sözcüğün anlamını pekiştirir. | Belirti geçmiş zamanlı bir tümce ile başka bir tümce arasında yer aldığında, birincisine koşul ya da neden, ikincisine de sonuç niteliği verir. İLE Gam dizisinde, re ile fa arasındaki ses ve bu sesi gösteren nota imi. )
- MİAD[Ar.] ile MÎÂD[Ar.]
( Mîdeler, kursaklar. İLE Belirtilen [yıpranma süresi] zaman ya da yer. | Bir şeyin yapılması için tanınan süre. )
- MIAMI ile ...
( Tatlı su. )
- MİCDEL[Ar. çoğ. MECÂDİL] ile KÖŞK/LER, KASIR/LAR
- MİCR-/MİCRO- ile/||/<>/>< MACR-/MACRO- ile/||/<>/>< MEG-/MEGA-/MEGAL-/MEGALO-/-MEGALGY
( Küçük. İLE/||/>< Büyüme, çok büyük. İLE/||/<> Büyük, büyüme, anormal derecede büyüme, geniş, genişlemiş, yüce. )
- MİDDE[Ar.] ile Mİ'DE[Ar.]
( İrin, cerahat. İLE Mide, kursak. )
- MİDE ile/ve/değil/||/<> BAL MİDESİ/HUNYUN
( Arılar, balı ne sıçar, ne de kusar.
Bal, arıların topladığı nektarın özel bir işlemden geçmesiyle oluşur. İşleyiş şu biçimdedir:
- Nektar Toplama: Arılar, çiçeklerden nektarı emer ve bal midesi[hunyun] adı verilen özel bir kesede toplar.[Bu mide, sindirim midesinden ayrıdır.]
- Enzimlerle İşleme: Arılar, kovana dönerken, bu nektara enzimler ekleyerek kimyasal dönüşüm başlatır.
- Kovana Aktarma: Kovandaki işçi arılar, toplayıcı arıların getirdiği nektarı ağızdan ağıza aktararak işleme devam eder.
- Suyun Uçurulması: Nektarın içindeki fazla su, petek gözlerine yerleştirildikten sonra kanat çırparak buharlaştırılır. Böylece koyulaşarak bal durumuna gelir.
- Peteklerin Kapatılması: Olgunlaşan bal, balmumu ile kapatılır ve saklanır.
[Arıların kendi beslenmesi için topladığı bu sıvıya, insanın el koyması, çalması, tüketmesi, sömürmesi de gerekli ve zorunlu değildir!] )
- MİDE ile BÖRKENEK(İKİNCİ MİDE)(GEVİŞ GETİRENLERDE)
( RUMEN/PAUNCH vs. RETICULUM )
- MİDE ile/ve/değil EŞİK
- MİDENİN BOŞ KALMASI/BIRAKILMASI ile/ve/<> ZİHNİN BOŞ KALMASI/BIRAKILMASI
( [olumlu/olumsuz biçimde] Gözlere yansır. İLE/VE/<> Sözlere yansır. )
- MİDYE ile AKDENİZ MİDYESİ
- MİDYE ile AYVADA MİDYESİ
( ... İLE "Ayvalık" adı, ayvadan değil bu bölgeye özel ve bolluğu bulunan bu midyenin adından gelmektedir. )
- MİDYE ile İSTİRİDYE
( Kendi boyutlarına göre en büyük penisli hayvan kaya midyeleridir. [Gövdelerinin 7 katı kadardır] )
( MUSSEL vs. OYSTER )
( MYTILUS EDULIS cum OSTREA EDULIS )
- MİDYE ile KUM MİDYESİ/AKİVADES
- MİFERR/MEFERR[Ar. < FİRÂR] ile MİĞFER[Ar. çoğ. MAGAFİR] ile MİHFER[Ar. çoğ. MAHÂFİR]
( Kaçılacak, firar edilecek yer. İLE Savaşta başa takılan demir tas, çelik başlık, tulga. İLE Hattatların, yanlışı kazımakta kullandıkları, bir çeşit kalemtıraş. | Bel, kazma. )
- MİFREŞ[Ar.] ile MİFREŞE[Ar. çoğ. MEFÂRİŞ] ile MİFREZ[Ar.]
( Hattatların kullandığı, yazıyı kazımaya yarayan bir çeşit kalemtıraş. İLE Kamış kalemlerin birbirine ve mahfazaya çarparak bozulmalarını önlemek için divitin kalem koymaya yarayan bölümüne ya da kalemdâna konulan örtü. İLE Kamış kalemi ayırmak için kullanılan bir çeşit kalemtıraş. )
- MİFZAL[Ar.] ile MİFZÂL[Ar.]
( Gündelik iş giysisi. İLE Onur ve erdem sahibi. )
- MİGREN[Fr. < Yun.] ile KÜME NÖBETLERİ
( ... İLE Kronik, yarım baş ağrısı nöbetleri şeklinde ortaya çıkan, nöbetleri, birbiriyle ilişkili ve migrenden farklı bir baş ağrısıdır. Küme tipi baş ağrısı, migren ağrılarından daha kısa sürer. Ataktan etkilenen sağ ya da sol tarafta, gözde kızarıklık, gözlerden gözyaşı gelmesi, burun tıkanıklığı/akıntısı, göz çevresinde şişlik gibi belirtiler oluşur. 24 saatlik atak süresince 2 ya da daha fazla nöbet görülebilir. )
( MIGRAINE vs. CLUSTER SEIZURES )
- MİGREN ile/||/<> GERİLİM TİPİ BAŞ AĞRISI
( Başın bir tarafında zonklayıcı ve şiddetli baş ağrısı, bulantı ve ışığa duyarlılık. İLE/||/<> Başın iki tarafında sıkışma duyusu ile ilişkili bir baş ağrısı türü. )
- MİGREN ile/||/<> KÜME BAŞ AĞRISI
( Başın bir tarafında zonklayıcı ağrı, bulantı ve ışığa duyarlılık. İLE/||/<> Göz çevresinde yoğun ağrı atakları ile ilişkili bir baş ağrısı türü. )
- MÎH[Fars.] ile MİH[çoğ. MİHÂN][Fars.]
( Mıh, çivi, enser, kazık. İLE Büyük, ulu. )
- MİHAN[Ar. < MİHNET] ile MİHÂN[Fars. < MİH]
( Sıkıntılar. İLE Büyükler, ulular. )
- MİHCEM[Ar. çoğ. MEHÂCİM] ile MİHCEN[Ar.]
( Çekip emmeye yarayan örgen ya da âlet. | Hacamat şişesi. İLE Çomak. )
- MİHEKK[Ar.] ile MİHEK[Ar.]
( Altın ya da gümüşün ayarını anlamaya yarayan taş, mehenk. | Birinin kadrini, kıymetini ve ahlâkını anlamaya yarayan şey, araç. İLE Karanfil. | Küçük çivi. )
- MIHLADIZ/MIKNATIS[Yun.] ile BURGAÇ/ANAFOR[Yun.]/GİRDAP[Fars.]
( ÂHEN-RÜBÂ ile ... )
( MAGNET vs. WHIRLPOOL, SWIRL, EDDY )
- MİHNET(SIKINTI) ile/değil/yerine/<>/></< MİNNET
- MİHNET ile/ve/<> TÂKAT
- MİHR[Ar.] ile SADÂK[Ar.]
- MİHR ile ...
( SEVGİ, GÜNEŞ )
- MİHRÂB[Ar.] ile MİNBER[Ar. çoğ. MENÂBİR]
( Camilerde/mescidlerde, yönelinen (kıble) taraftaki duvarda bulunan ve imamlık edene ayrılmış olan oyuk, girintili yer. | Ümit bağlanılan yer. | Sevgilinin kaşları. | Halının sınır çerçevesi içinde, yalnız bir tarafında bulunan, kemer görünüşlü desen. | Sunak.[Fr. AUTEL] İLE Camilerde, hatîbin çıkıp hutbe okuduğu, merdivenli kürsü. | 1919'da, İstanbul'da yayımlanmış olan günlük siyâsî ve ticarî gazete.[Rasim Ferit tarafından yayımlanan bu gazete, ancak 50 sayılık yayıma ulaşabilmiştir.] )
- MİHRÂBİYE ile ...
( Mihrabta Aşr sûresini okuma. | Ucu ince tığlarla biten mihrap şeklinde kitap başlığı. )
- MİHRÂK[Ar.] ile MİHRÂK[Ar.]
( Odak, küre içi biçiminde bir aynaya [ya da dışbükey(konveks) bir merceğe] paralel olarak gelen ışınların yansıdıktan ve kırıldıktan sonra toplandıkları nokta, odak noktası. İLE Çok hareket eden. )
- MİHRİMAH SULTAN CAMİSİ[adı "İSKELE CAMİİ" değildir!] ile MİHRİMAH SULTAN CAMİSİ
( Üsküdar'da. [İskele Meydanı'nda.] İLE Edirnekapı'da. )
( 1545 - 1547'de. [İskele Camisi adıyla da bilinir.] İLE 1555'te. [Edirnekapı Camisi adıyla da bilinir.] )
- MİHRİMAH SULTAN ile MİHRİMAH SULTAN
( Kanuni Sultan Süleyman'ın kızı. İLE II. Mahmut'un kızı. )
- MİHRİŞAH SULTAN ÇEŞMESİ ile MİHRİŞAH SULTAN ÇEŞMESİ ile MİHRİŞAH SULTAN SEBİLİ
( Üsküdar'da, Karacaahmet semtinde, İnadiye Cami Sokağı başındadır. İLE Küçüksu İskelesi'nde, Küçüksu Kasrı karşısındadır. İLE Eyüp'te, Bostan İskelesi Sokak'ta, Mihrişah Sultan Türbesi yanındadır. )
( 1791'de, Sultan III. Selim'in annesi Mihrişah Sultan tarafından. İLE 1806'da, Sultan III. Selim'in annesi Mihrişah Sultan tarafından. [Göksu Çeşmesi, Küçüksu Çeşmesi, Valide Çeşmesi adlarıyla da bilinir.] İLE 1795'te, Sultan III. Selim'in annesi Mihrişah Sultan tarafından. )
- MİHSAD[Ar.] ile MİNCEL[Ar. < MENÂCİL] ile MİŞVEL[Ar. < ŞEVLET: Yuvarlak kuyruk.]
( Ekin orağı. İLE Ekin orağı. İLE Küçük orak, orakcık. )
- MİKA[Fr.] ile BİYOTİT[< Biot]
( Püskürük ve başkalaşmış kayalar içinde bulunan, alüminyum silikat ile potasyumdan oluşmuş, yapraklar durumunda ayrılabilen parlak bir mineral, evrenpulu. | Bu mineralden yapılmış olan. İLE Bir çeşit kara renkli mika. )
- MİKA[Fr.] ile MOSKOFCAMI
( Püskürük ve başkalaşmış kayalar içinde bulunan, alüminyum silikat ile potasyumdan oluşmuş, yapraklar durumunda ayrılabilen parlak bir mineral, evrenpulu. | Bu mineralden yapılmış olan. İLE Bir tür beyaz mika. )
- MİKA ile CAM
( MICA vs. GLASS )
- MİKADO[Jap.] ile ...
( Japon imparartorlarına verilen san. | Küçük çubuklarla oynanan bir oyun. )
- MİKAİLOĞULLARI ile YABGULAR
- MÎKAT[Ar. < VAKT | çoğ. MEVÂKÎT]["ka" uzun okunur] ile Mîkat["ka" uzun okunur]
( Bir iş için belirtilen vakit/zaman ya da yer. İLE Mekke yolu üzerinde, hacıların, ihrâma girdikleri yer. )
- MIKAWACHI PORSELENİ ile HASAMI PORSELENİ ile SETO PORSELENİ
- MİKDAR İLE UĞRAŞMAK ile ADET İLE UĞRAŞMAK
- MİKDAR ile ÖLÇÜ
( Klasik dönemde büyüklüktür. İLE ... )
- MİKLEB[Ar.] ile MİKREB[Ar. çoğ. MEKÂRİB]
( Eski ciltli kitapların sol tarafındaki, okuma ya da ara verilen yeri belirlemeye yarayan fazla parçanın adı. İLE Çift sürülen saban. )
- MİKLEB/MIKLEB[Ar.] ile/ve AYRAÇ
( ... İLE/VE Eski ciltli kitapların kapaklarında sabit bulunan ayraç. )
- MIKNATIS ile/||/<> ÇUBUK MIKNATIS
( ... İLE/||/<> Yüksek derecede mıknatıslanabilen ve onu sürdüren, böylece bir kalıcı mıknatıs olarak kullanılabilen sert çelikten yapılmış bir çubuk. )
( MAGNET VS. BAR MAGNET )
( AiMANT, MAGNET AVEC LA BARRE AiMANTEE )
( MAGNET MiT STABMAGNET )
- MIKNATIS ile NEODİM MIKNATIS
- MIKNATIS ile SARIM
( ... İLE Sarma eylemi. | Bir şeyi, bir kez saracak miktar. | Elektromıknatıslarda, makara biçiminde sarılan iletken telin, her bir halkası. )
- MİKOLOJİ ile ...
( Mantarbilimi. )
- MİKONOS ile/ve/<> SANTORİNİ
( Yunanistan'ın, Venedik'i olarak tanımlanmaktadır. İLE/VE/<> Siklad takımadaları olarak anılan Yunan adaları arasında en farklı, etkileyici ve ünlü olan, yarım ay şeklindeki ada. )
- MİKRO DİREY/FAUNA ile/ve MAKRO DİREY/FAUNA
- MİKRO EVRİM ile MAKRO EVRİM
( Küçük ölçekli genetik değişiklikler. İLE Türlerin büyük ölçekli evrimsel değişimleri. )
- MİKROBİYOTA ile/ve/||/<> MİKROBİYOM ile/ve/||/<> METAGENOM
( Mikropların[bakteri, arke, virüs, mantar] kimliği. İLE/VE||/<> Mikropların genetiği. İLE/VE||/<> ... )
( Bir organizmanın belirli bir bölgesinde ve bir arada yaşayan mikroorganizmalar topluluğu. İLE/VE||/<> Mikrobiyotada yer alan mikroorganizmaların genomlarının tümü. Mikrobiyotanın genetik nesnesi. İLE/VE||/<> Mikrobiyotayı oluşturan mikroorganizmaların DNA'larını birarada dizileyen deneysel yaklaşım. )
( )
- MİKROFİBER ile POLYESTER
( ... İLE Mikro fibere göre daha az su emer, kolay kolay leke tutmaz. )
( Hafif dalgalı bir yüzeyi vardır. İLE Dokunduğunuzda daha pürüzsüzdür. )
( Mevsimlik olarak düşünülebilir. İLE Yaz ayları için yeğlenmesi daha uygundur.[Kırışıklıklara ve kullanıma daha dayanıklıdır.] )
- MİKROFİLAMENT ile MİKROTÜBÜL
( Göze iskeletinde ince iplikçikler. İLE Göze iskeletinde kalın tüpler. )
- MİKROFON[Fr. < Yun. MİKRO: Küçük. PHONE: Ses.] ile/ve HİDROFON
( Elektrik akımını etkisiyle sesi, uzakta bulunan alıcıya ulaştıran araç. İLE/VE Sualtında kullanılan mikrofon. )
- MİKROKOK ile STREPTOKOK
( Nokta biçimdeki mikroplara verilen genel ad. İLE Sıvı ortamda zincir biçimde koloniler oluşturan, çoğu zaman patojen olan bir mikrokok. )
- MİKROP[Fr./İng. < MICROBE] ile ASEPSİ[Fr. < ASEPSIE]
( Ancak mikroskopla görülebilen, çürümeye, mayalanmaya ve hastalıklara yol açan tek gözeli canlı. İLE Isıyla araç ve pansuman nesnelerinin mikropsuzlaştırılması. Özellikle tıpta kullanılan araç gereçlerdeki hastalık etkenini mikropların sayısını kimyasal ya da fiziksel yollarla hastalığa neden olamayacak düzeye düşürme. )
- MİKROP[Yun.] ile PLANKTON[Fr. < Yun.]
( ... İLE Suda bulunan mikroskobik küçük canlılar topluluğu. | Okyanusların, göllerin/göletlerin yüzeyine yakın olarak zayıf bir biçimde yüzen ya da edilgin bir biçimde sürüklenen, çoğunluğu mikroskobik organizmalar. )
( MICROBE/GERM vs. PLANKTON )
- MİKROP ile ATEŞ YAPAN MİKROP
( MICROBE/GERM vs. PYROTOXIN )
- MİKROP ile MİKROKOK [Fr. < Yun.]
( ... İLE Nokta biçimindeki mikroplara verilen genel ad. )
- MİKROPLU/SEPTİK[İng. < SEPTIC] ile/değil KUŞKUCU/SKEPTİK[İng. < SCEPTIC]
- MİKROSKOP ile/ve/||/<>/>< TELESKOP
( [Kişinin] Önemini/"büyüklüğünü" gösterir. İLE/VE/||/<>/>< Önemsizliğini/küçüklüğünü gösterir. )
( Kıskançlığın aracı. İLE/VE/||/<>/>< Sevginin aracı. )
- MİKROSPOR ile MİKROSPORANGİUM
( Bitkilerde erkek gametofitleri oluşturan spor türü. İLE Mikrosporları üreten yapı. )
- MİKROTÜBÜL ile MİKROFİLAMENT
( Göze iskeletini oluşturan boru biçimindeki protein yapıları. İLE Göze iskeletini oluşturan ince ipliksi protein yapıları. )
- MİKSÂR/MİKSÎR[Ar.] ile MİKVÂL[Ar.]
( Sözü uzatan, geveze, çok konuşan. | Çoğaltan, teksir eden. İLE Çok konuşan. )
- MİKTAR/MİKDAR ile ADET
( Geometrik (büyüklük). [Atomik değildir.] [Sürekli parçalara ayrıldığından dolayı] İLE Aritmetik. )
- MİKYÂL[Ar. | çoğ. MEKÂYİL] ile ...
( Ölçekler, tahıl ölçekleri. )
- MİKYAS ile/||/<> MİZAN
- MİL'AKA ile ...
( Hattatların kullandığı küçük kaşık. )
- MÎL[Ar. çoğ. EMYÂL, MÜYÛL] ile MİLH[Ar. çoğ. EMLÂH, MİLAH, MİLÂH, MİLHA]
( Göze, sürme çekmeye özgü bir âlet. | Yollardaki mesafeyi belirlemek üzere dikilen nişan. | İğne gibi ince ve uzun bir âlet. | Ucu sivri, çelik kalem. | Sivri dağ tepesi. | Bir kilometreye yakın bir uzaklık. | Bir çarkın, üzerinde döndüğü eksen, mihver. İLE Tuz. )
- MİL ile/ve/=/||/<> KİLOMETRE[KM] ile/ve/=/||/<> FERSAH
( 100 kulaç. 2500 mimari arşın. İLE/VE/=/||/<> 1,609 km. İLE/VE/=/||/<> 3 mil.[yaklaşık 5.5 km.] 7500 mimari arşın.[Bir kişinin normal bir yürüyüşle yaklaşık bir saatte aldığı mesafe olarak kabul edilmiştir.] )
( )
- MİL ile MİL[Ar.] ile MİL[Lat.]
( Balçık. İLE Türlü işlerde kullanılmak üzere yapılan, ince ve uzun metal çubuk. | Göze sürme çekmeye yarayan, kemik ya da fildişinden yapılmış ince ve uzun araç. İLE Yer yer, uzunluğu değişen bir uzaklık ölçü birimi. )
- MİL ile MUYLU[Ar.]
( Türlü işlerde kullanılmak üzere yapılan, ince ve uzun metal çubuk. | Göze sürme çekmeye yarayan, kemik ya da fildişinden yapılmış ince ve uzun araç. İLE Başka bir parça için dönme ekseni görevini yapan, silindir biçiminde parça. | Bir milin, yatağında dönmesini sağlayan bölüm. | Bir top namlusunun, iki yanına tutturulan millere verilen ad. )
- MİLÂD[Ar.] (I DOLMAK ile/ve/değil/||/<> MİÂD[Ar.] (I DOLMAK)
( Herhangi bir olayın başlangıcı. | Öncesi ve sonrası. | Hz. İsa'nın doğduğu gün. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Belirtilen süre, sürecini tamamlamak. )
- MİLÂD/EŞİK ile DÖNEMEÇ
- MİLÂD ile/ve 0 (SIFIR[Ar. < SİFR])
- MİLÂD ile KIRILMA
- MİLÂD ile/ve/> MİHENK
- MÎLÂDÎ TAKVİM(EFRENCÎ/GREGORYEN TAKVİM) ile/ve CELÂLÎ TAKVİMİ ile/ve HİCRÎ TAKVİM ile/ve RÛMÎ TAKVİM ile/ve MUSEVÎ TAKVİMİ
(
Here is an interesting historical fact. Just have a look at the calendar for the month of September 1752.
Go to Google type "September 1752 calendar" & see for yourself.
You will notice, 11 days are simply missing from the month.
Here's the explanation: This was the month during which England shifted from the Roman Julian Calendar to the Gregorian Calendar.
A Julian year was 11 days longer than a Gregorian year. So, the King of England ordered 11 days to be wiped off the face of that particular month.
So, the workers worked for 11 days less that month, but got paid for the whole month. That's how the concept of "paid leave" was born. Hail the King!!!
In the Roman Julian Calendar, April used to be the first month of the year; but the Gregorian Calendar observed January as the first month. Even after shifting to the Gregorian Calendar, many people refused to give up old traditions and continued celebrating 1st April as the New Year's Day. When simple orders didn't work, the King finally issued a royal dictum; which stated that those who celebrated 1st April as the new year's day would be labelled as fools. From then on, 1st April became April Fool's Day.
History is really interesting! )
- MİLHA[Ar. < MİLH] ile MİLHÂ/T[Ar. çoğ. MELÂHÎ]
( Tuzlar. İLE Oyun, eğlence, cünbüş. )
- MİLİMETRE[Fr.] ile MİNİMETRE[Fr.]
( Metrenin binde birine eşit uzunluk ölçü birimi. [mm.] İLE Silindir biçimindeki nesnelerin iç çaplarını denetlemekte kullanılan ölçü aygıtı. )
- MİLK[Ar.] ile MİLKU'L-YEMÎN[Ar.]
- MİLKAT[Ar.] ile MİLKAT[Ar.]
( Cerrah maşası. İLE Bir yerden, bir şey almaya yarayan âlet. )
- MİLLET ile/ve/||/<>/> İLLET
- MİLLET ile/ve/||/<> MİLLİYET
- MİLLET ile/ve ÜMMET ile/ve MEZHEB
( Bir dine bağlı/tâbi olmak. İLE/VE Bir peygambere bağlı/tâbi olmak. İLE/VE Bir imama bağlı/tâbi olmak. | Bir müctehidin çıkardığı hükümlerin tümü. )
- MİLLETVEKİLİ/MEBUS ile BAKAN[< VEKİL < NÂZIR]
- MİLLİYÛN ile ...
( EHL-İ KİTAP )
- MİLUTİN MİLANKOVİÇ ile/ve/||/<>/> ANDRE BERGER
( Güneş ışınımının, zaman içinde nasıl ve ne kadar farklılaştığının araştırması ve hesabını yapan fizikçi astronom. İLE/VE/||/<>/> Bu hesaplamaları daha kesin bir biçimde bilgisayarla yapan iklim uzmanı. )
( 28 Mayıs 1879 - 12 Aralık 1958 İLE/VE/||/<>/> 30 Temmuz 1942 - ... )
- MİM[Ar.] ile MİM[Lat. < Yun.]
( Arap abecesinde, m harfinin adı. | Ebced hesabında, karşılığı 40 olan harf. | Bir bir yazının altına konulan im. İLE Eski Yunan ve Roma'da, yaşamı, töreleri taklit amacı güden komedi türü. | Bir oyuncunun, herhangi bir davranış ya da duyguyu, yüz ve gövde devinimleriyle anlattığı komedi türü. | Bu türü gerçekleştiren sanatçı. )
- MİM ile/ve VÜCÛD
( Vücûd mim'le bilinir ve MEVCÛD olur. )
- MİMAR FİLOZOF ile YASA KOYUCU FİLOZOF
- MİMAR İÇİN FELSEFENİN SAĞLADIĞI:
İLKELİLİK ile/ve/||/<> ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK/TEVÂZU
( Felsefe, mimarı, ilke sahibi ve alçakgönüllükle açgözlü olmadan, dürüst, nazik ve âdil kılar.[VITRUVIUS] )
- MİMAR SİNAN(SİNAN-I CEDİD) ile/ve SİNAN-I ATİK
( ... İLE/VE Fatih Camii'nin mimarı. [Fatih'in yaptırdığı ilk yapıttır.] )
( Kanunî Sultan Süleyman ve II. Selim döneminde yaşayan. İLE/VE Fatih Sultan Mehmet döneminde yaşayan. )
- MİMAR/LIK ile/ve/||/<>/> KATILIMCI MİMAR/LIK
- MİMARİ ARŞIN(/BİNA ARŞINI) ile/ve ÇARŞI ARŞINI ile/ve ENDAZE[Fars.]
( ... İLE/VE/||/<> Yaklaşık 68 santimetreye eşit olan uzunluk ölçüsü. | Bu uzunluk ölçüsüne göre ölçüm yapan, demirden, çelikten ya da tahtadan araç. | Bir kol boyu. Büyük bir adım genişliği. İLE/VE/||/<> 65 cm. boyunda bir uzunluk ölçüsü. | Ölçü. )
- MİMARÎ ile/değil/yerine/||/<>/< YEŞİL MİMARÎ
- MİMARİDE:
SÜREKLİLİK ile/ve/<> SİLÜET[Fr. < SILHOUETTE]
( ... İLE/VE/<> Bir şeyin, yalnız kenar çizgileriyle tek renk olarak beliren görüntüsü. )
- MİMARİDE:
YERELLİK ile/ve/||/<> YENİLİK ile/ve/||/<> YERSİZLİK
- MİMARLIK ÜZERİNE ON KİTAP:
M.Ö. 90 - 20 ile/ve/||/<>/> 1460 ile/ve/||/<>/> 1521
( İlk yazım. İLE/VE/||/<>/> Yeniden keşfi. İLE/VE/||/<>/> İtalyanca'ya çevirisi. )
- MİMARLIK:
ROMA'DA ile/ve/||/<>/> OSMANLI'DA ile/ve/||/<>/> MODERN
( Marcus Vitruvius Pollio İLE/VE/||/<>/> Cafer Efendi İLE/VE/||/<>/> Turgut Cansever )
( Bölüm 1: Mimarlık Hayattır – Danışman: Atilla Yücel
Bölüm 2: Mimar ve İşvereni – Danışman: Doğan Tekeli
Bölüm 3: Bir Kentte Dolaşmak – Danışman: Şükrü Kocagöz
Bölüm 4 : Kentin İzi, Mimarisi – Danışman: Ertuğ Uçar
Bölüm 5: Dünyaya Yerleşmek – Danışman: Emre Arolat
Bölüm 6: Dünyada Yer Edinmek – Danışman: Ömer Kanıpak
Bölüm 7: Yerellik Yenilik Yersizlik – Danışman: Şengül Öymen Gür
Bölüm 8: Mimarlık Zamanın Barometresi – Danışman: Oğuz Öztuzcu
Bölüm 9: Mimarlıkta Sahtelik, Sahicilik – Danışmanlar: Abdi Güzer, Kadri Atabaş
Bölüm 10: Mimarlık Kültürel Yatırım – Danışman: Süha Özkan
Bölüm 11: Dönüşüm: Canlanma, Başkalaşma – Danışmanlar: Asuman Yeşilırmak, Güzin Konuk
Bölüm 12: Yeşil Hayat Mimarisi – Danışman: Ayşe Hasol Erktin
Bölüm 13: Gelecek ve Mimarlık – Danışmanlar: Abdi Güzer, Kadri Atabaş
)
( Marcus Vitruvius Pollio İLE/VE/||/<>/> Leone Battista Alberti İLE/VE/||/<>/> ... )
- MİMARLIK ile/ve/||/<>/> İNŞAAT
- MİMARLIKTA:
TASARIM ile/ve/||/<> MİMARLIK KURAMI ile/ve/||/<> MİMARLIK TARİHİ ile/ve/||/<> TEKNOLOJİ ile/ve/||/<> TOPLUMSAL VE EKİNSEL ÇALIŞMALAR
( )
( )
( )
( )
- MIMESIS ile TAKLİT/İMİTASYON/IMITATION
( Mimesis, sözlü sanatlarda etkindir. İLE ... )
- MİMLE(N)MEK ile/ve/||/<> DİŞ BİLE(N)MEK
- MİN MÂLÎ[Ar.] ile FÎ MÂLÎ[Ar.]
- MİN-EL-ARŞ İLE-L-FERŞ[Ar.] ile MİN-EL-AŞK[Ar.]
( Gökten yere kadar, baştan aşağı. İLE Aşk yüzünden. )
- MİN-EL-EVVEL[Ar.] ile MİN-EL-EZEL[Ar.] ile MİN-EL-KADÎM[Ar.]
( Önceden/öteden beri. İLE Ezelden[öncesiz önce] beri. İLE Eskiden beri, çok önceden. )
- MİN-TARAF-İLLÂH ile ...
( ALLAH CÂNİBİNDEN )
- MÎNÂ[Ar. < MİYÂNÎ] ile MÎNÂ[Fars.]
( Liman. İLE Şarap şişesi. | Şişe, cam, billûr. | Mine, kuyumcuların gümüş üzerine nakş ettikleri lacivert ya da yeşil renkli sırça. )
- MİNA ile ...
( Bilinen en eski ağırlık birimi. )
- MİNARE ile "EĞİK MİNARE"
( )
- MİNARE ile/||/<> ALEM
( Camilerde ezanın okunmasına mahsus kuleler. Genellikle birkaç basamakla yükselir bir mimari öğe. Kapı, basamak, balkon kondukları, köşk ve külah (taç) bölümleri bulunur. Ağaç ya da taştan olabilir. Çok basitlerinden çok bezemelilerine kadar değişik türlerine rastlanır. İLE/||/<> Yapıların kubbe ve külah gibi yerlerinin tepesinde, sancaklarda çoğunlukla bulunan, maden ya da taş işçiliği ile yapılan, bir çeşit tepelik. )
- MİNÂRE ile/ve ŞEREFE/EZÂNGÂH
( Minarenin 7 bölümü vardır. [Aşağıdan yukarıya doğru, sırasıyla] 7. Alem 6. Külâh 5. Petek 4. Şerefe 3. Gövde[Farisî] 2. Pabuç 1. Kürsü[Kaide] )
( Bir minarenin gövdesinin üstü de tekrar kendi içinde 15 bölümdür. [Aşağıdan yukarıya doğru, sırasıyla] 15. Alem 14. Bayrak 13. Seren 12. Çiğdene kaplama 11. Göndel 10. Gergi 9. Payanda 8. Tabla 7. İskaça 6. Kara çivi 5. Petek silmesi 4. Petek 3. Farisî 2. Şebeke 1. Stalaktit )
( Alem 8, bazı unsurlarının tekrarıyla da 10 bölüme ayrılır. [Aşağıdan yukarıya doğru, sırasıyla] 10. Hilâl[Boynuz] 9. Boyun[üst bilezik] 8. Küp 7. Armudî 6. Boyun[orta bilezik] 5. Küp 4. Boyun[alt bilezik] 3. Kaide 2. Küp[simit, karpuz] 1. Kaide )
( Minare külâhı nasıl tamir edilir? Minareyi tamir edecek usta, önce seren'in üzerine kendine basamak teşkil edecek ahşap parçaları çakarak, külâh'ın içinden çıkabildiği yere kadar tırmanır. Belirli bir yerde, külâh'ın darlığı yüzünden, çalışamaz hâle gelir. Bu noktada kaplama tahtalarını kırarak dışarı çıkabileceği büyüklükte bir delik açar. Dışarıya çıktığı nokta, genellikle alem'den birkaç metre aşağıdadır. Ustanın, minarenin en tepesine ulaşabilmesi için alem'in tam altına bir kement geçirmesi gerekir. Bunu gerçekleştirebilmesi için, bulunduğu noktada minarenin etrafında bir ip dolaştırır ve bu ipin iki ucunu şerefe'de bekleyen çırağına sarkıtır. Çırak ipi iki ucundan tutarak burmaya başlar. Burulan ip minarenin çevresinde bulunan kısmının çapı daraldığından yavaş yavaş minarenin tepesine doğru 'tırmanır'. Usta bu ipe tutunarak tepeye kadar tırmanır ve alem'in hemen altına bir kement bağlar. Bu kementin üzerine iki adet makara yerleştirir. Bunlardan biri, kendi beşiğini asacağı makara, diğeri ise şerefeden malzeme çekmesini sağlayacak olan makaradır. Usta, yukarıda 360Ş dönerek ve makaraya bağlı beşik sayesinde yukarı-aşağı hareket ederek minare külâhını tamir eder, değişecek kurşun levhalarını değiştirir. İşi bittiğinde, minarenin etrafında tekrar bir ip dolaştırır ve ipin iki ucunu şerefe'ye sarkıtır. Çırak bu ipi yine burarak ustasının minareden inmek üzere kullanabileceği tek bir halat hâline getirir. Usta bu halata tutunarak daha önce bağlamış olduğu tüm ipleri söküp şerefeye iner. En sonunda da burgulu ipin burgusunu açar ve şerefe'ye düşmesini sağlar. )
( Ecelbeşiği - Dücâne Cündioğlu )
(
)
- MİNAREDE ile ...
( 99 BASAMAK (ESMA'ÜL HÜSNÂ) )
- MINCIK ile/ve/< CINAK/BERÂSİN[Ar. < BÜRSÜN]
( Kedi pençesi. İLE/VE Yırtıcı hayvan pençesi. )
- MINCIKLAMAK ile/ve/||/<> CIMBIZLAMAK
- MİNDER[Ar.] ile YAYGI
( İçi yumuşak bir madde ile doldurularak dikilen, oturmaya, yaslanmaya yarar şilte. | Güreş karşılaşmalarının üzerinde yapıldığı, en az 10 cm. çapında bir çember çizilmiş olan, çaprazlama köşeleri kırmızı ve mavi renklerle belirlenmiş yaygı. İLE ... )
- MİNE[Fars.] ile MİNE[Fars.]
( Metal eşya üzerine vurulan renkli cam katmanı. | Saat kadranı. | İnce, parlak nakış. İLE Dişlerin taç kısmını kaplayan, beyaz ve sert doku. )
- MİNERAL ile/ve/||/<>/> KAYA
( İlgili konuşmayı izlemek için burayı tıklayınız... )
- MİNERALLERDE:
DÖRT YÜZLÜ ile/ve/||/<> ZİNCİR ile/ve/||/<> YAPRAK
( Dünyada en bol bulunan mineraller, silisyum, oksijen ve demir gibi öteki öğelerden oluşan silikatlardır. Bir silikat mineralinin en baskın yapısal bileşeni merkezinde bir silisyum atomu bulunduran ve dört oksijen atomundan oluşan bir dört yüzlüdür. Farklı silikat minerallerinde, birbirine göre farklı biçimlerde sıralanan ve farklı öğelerden oluşan bir karışım içeren silisyum-oksijen dört yüzlüleri bulunur. )
- MİNERALOJİ ile MİNERALBİLİM
( Maden bilimi. )
- MİNG ile
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bin sayısı.[1000] İLE ... )
- MINGAR[Oğuz] ile
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Pınar. İLE ... )
- MINGUY ile
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kâğıt yapıştırmakta kullanılan bir tür hamur. İLE ... )
- MİNHA[Ar.] ile 'ARİYYE[Ar.]
- MİNHÂC ile AÇIK, GENİŞ YOL
( AÇIK, GENİŞ YOL )
- MİNHAS[Ar. < MENÂHİS] ile MİN-HAYS[Ar.]
( Uğursuz şey. İLE "... konusunda". )
- MİNİCİK ile MİNNACIK ile MİNNOŞ ile MİNÖR[Fr.] ile MİNYON[Fr.]
( Çok küçük. İLE Çok küçük olan. İLE Küçük ve sevimli kişilere söylenilen seslenme sözü. İLE Daha küçük. | Bir makam, bir akort, bir gam, bir aralık özelliği olan. | Küçük önerme. İLE İnce, küçük, sevimli, zarif. )
- MİNİK ile UFAK
( TINY wiht SMALL )
- MİNİMAL KENDİLİK'TE:
GÖVDE BAĞIMLI ile GÖVDE BAĞIMSIZ
( [MİNİMAL KENDİLİK: Deneyimlerin, "anlık" ve "aracısız" öznesi olan kendilik.]
Yeni doğan bebekler, gövdeleriyle ilişkili olarak minimal öz farkındalık sergiliyor. Çevrelerindekilerin mimiklerini, istemli bir biçimde taklit edebiliyor.
İLE
Yetişkinler, olgusal bir biçimde iç gözlem yoluyla kendiliklerini deneyimlerinin öznesi olarak deneyimleyebiliyor ve kavramsallaştırabiliyor. )
- MİNKA ile/ve/||/<> MAÇİYA
(
Minka [ 民家 ]
Anlamı: Halk evi/kişilerin evi/kırsal ev.
Özellikleri:
- Kırsal bölgelerde[köylerde, dağlık alanlarda9 yer alır.
- Çiftçilerin, balıkçıların ve zanaatkârların yaşadığı evler.
- Ahşap, saman ve doğal malzemelerle yapılır.
- Çatılar, eğimli ve kalındır; iklim koşullarına göre uyarlanır.
- İç düzen, geleneksel Japon mimarisine göre tasarlanmıştır.
Maçiya [ 町家 / 町屋 ]
Anlamı: "Kasaba evi/kentli ev".
Özellikleri:
- Kent merkezlerinde, özellikle ticaret bölgelerinde bulunur.
- Tüccar ve esnaf ailelerinin yaşadığı yapılardır.
- Dar cepheli, derin planlıdır (unagi no nedoko: "yılan yatağı" biçimi).
- Alt kat dükkân, üst kat yaşam alanı olarak kullanılır.
- Ahşap kafesli pencereler, iç avlular ve kayar kapılar içerir.
Minka ile Maçiya arasındaki FaRkLaR...
Özellik | Minka | Maçiya |
---|---|---|
Yerleşim | Kırsal alanlar | Kent/kasaba merkezleri |
Kullanım amacı | Tarım, balıkçılık, günlük yaşam | Ticaret, zanaat ve yaşam |
Mimari yapı | Geniş plan, eğimli çatı | Dar ve derin plan, çok katlı |
Malzeme | Ahşap, saman, doğal malzemeler | Ahşap, kiremit, kafesli pencere |
Sosyal sınıf | Köylü, zanaatkâr, işçi | Tüccar, kentli |
(
)
- MİNKAR[Ar. | çoğ. MENÂKÎR] ile TOMŞUK
( Kuş gagası. | Yırtıcı kuşların gagaları. İLE Kırık gaga. )
- MİNNET (DUYMAK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SAYGI (DUYMAK)
- MİNNET[Ar.] ile Nİ'MET[Ar.]
- MİNNET[Ar.] ile/ve ŞÜKRAN[Ar.]
( Bir iyiliğe, bir iyilik yapana yönelik, kendini borçlu görme. | Görülen iyiliğe yönelik teşekkürde bulunma. İLE/VE İyilik bilme, gönül borcu. )
- MİNNET ile/ve/<> İSTİGNÂ'[< GINÂ]
( İyiliğe karşı duyulan şükür hissi. | Birine, iyilik etmek. | Yapılan iyilikleri sayarak başa kakmak. | İyilik karşısında kendini borçlu hissetmek. | Yapılan bir iyiliği, verilen bir şeyi başa kakma [Minnetin bu bölümü, İslâm'da yasaklanmıştır.] | Görülen iyiliğe karşı teşekkür etme. | Allah-u teâlâya, hamd ve senâ etmek, şükretmek. | Nîmete kendi eliyle, kendi çalışmasıyla kavuşmadığını, Allah-u teâlânın lütfu ve ihsânı. | İyiliğe karşı duyulan şükür hissi, başa kakma. | Yapılan bir iyiliği, başa kakma. İLE/VE/<> Cenab-ı Hakk'tan başka kimsenin minneti altına girmemek. | Gönül tokluğu. | Elindekini kâfi bulmak. | Zenginlik istememek. | Muhtaç olmayıp zengin olmak. | Nazlanmak. | Azâmet ve tekebbür etmek. )
- MİNNETTAR[Ar.] ile/ve/değil/||/<> MÜTEŞEKKİR[Ar.]
- MİNNETTARLIK ile/ve KORKU
( GRATITUDE vs./and FEAR )
- MİNSER[çoğ. MENÂSİR] ile ...
( Yırtıcı kuşların gagası. | Taşçı kalemi. )
- MINTÎK[Ar.] ile MISKÂL[Ar.]
( Çok hatip, pek düzgün konuşan. İLE Parlatan, cilâlayan âlet. | İnce, zarif bir hatip. )
- MINUTE ile MINUTE
( Dakika. İLE Çok küçük. )
- MİNYATÜR[Fr.] ile GRAVÜR[Fr.]
( Çoğunlukla eski yazma kitaplarda görülen, ışık, gölge ve oylum duygusu yansıtılmayan küçük, renkli resim sanatı. | Bu biçimde yapılmış resim. | Bir şeyin küçük ölçekte kopyası ya da benzeri. İLE Ağaç, metal ya da taş bir yüzeye ayrı katlar halinde değişik boyalar sürüldükten sonra üstteki katları yer yer kazıyarak alttaki renklerden yararlanma tekniği. | Kazıma resim. )
( İki boyutlu. İLE (Kısmî) Üç boyutlu. )
( BİHZÂD: Büyük bir Türk minyatür ressamıdır. Herat'ta yaşamıştır. )
- MİNYATÜR ile/yerine/< TASVİR
- MİNYATÜR ile/ve/<> TEZHİB
- MİNYATÜRDE:
MİRAN ÜSLÛBU ile/ve UYGUR ÜSLÛBU
- MINZAR[Ar.] ile MINZÂR[Ar.]
( Bakma âleti. | Röntgen. İLE Ayna. | Röntgen. )
- MİR'ÂT ile MİR'AT-I HAKÎKÎYE
( Ayna. | Ünlü bir çeşit lâle. İLE Hakikat aynası. )
- MIR168a ile/ve/||/<> MIR156a ile/ve/||/<> MIR166a
( Kabak'tan sağlanır. VE/||/<> Buğday'dan sağlanır. VE/||/<> Patates'ten sağlanır. )
( BRASSICA RAPA PEKINENSIS et/||/<> TRITICUM AESTIVUM et/||/<> SALANUM TUBEROSUM )
- MİRÂC:
ALIRKEN ile/ve/değil VERİRKEN
( Bilinçsiz. İLE/VE/DEĞİL Bilinçli. )
- MİRÂC ile/ve/<> İSRÂ
( ... İLE/VE/<> Mescid-i Haram'dan, Mescid-i Aksa'ya gitmek üzere [gece] yürüyüşü. )
( Recep ayının 27. gecesidir. )
- MİRÂC ile/ve MİRÂT
( Mîrâc mîrât ile oluşur. )
- MİRAS[Ar.] ile/ve/||/<>/> İNTİKAL[Ar.]
- MİRAS/TEREKE ile/değil İNAM/EMÂNET
( EMÂNET VE İLTİZAM USULLERİ )
( STUART MILL [1806-1873]: Kişinin malı üzerindeki tasarruf hakkının sınırsız ve kayıtsız olarak tanınmasını fakat miras yoluyla servet edinme hakkının sıkı biçimde sınırlanması gerektiğini belirtir. [Mirasın yarattığı eşitsizlikle yaşam mücadelesinin doğal şartlarının bozulduğunu, en beceriklinin değil, servetçe ayrıcalıklıların üstünlük sağladıklarına işaret eder.] )
( [not] INHERITANCE vs./but DEPOSIT )
- MİRAS ile/değil EMÂNET
( [not] INHERITANCE vs. DEPOSIT )
- MİRAS ile/ve/||/<> İZ
- MİRAS ile İZDÜŞÜM
( INHERITANCE vs. PROJECTION )
- MİRAS ile RUKBÂ[< İRTİKAB]
( ... İLE "Ben senden önce ölürsem senin olsun, sen benden önce ölürsen benim olsun" diyerek bir şeyi bağışlama, hibe etme. )
- MİRGÛN ile EMİRGÂN
( EMİRGÂN )
- MİRİ ile/||/<> MİRÎ ARAZİ
( Hükümetin, hazinenin malı olan. İLE/||/<> Bu topraklar her türlü işletim hakkı devlete ait olan topraklardı. Bu topraklar, topraktan alınan verginin büyüklüğü ve hizmete göre çeşitli bölümlere ayrılmıştı. Miri toprak üzerinde yaşayan kişiler, bu toprakların asıl sahibi olmayıp, kiracı konumundaydılar. Osmanlı Devleti'nde Miri toprağın kullanım şekli şu şekilde idi: Tımar sisteminde; bir kısım asker ve ya devlet görevlilerine belirli bölgelerde vergi kaynakları tahsis edilir, karşılık olarak da onlardan devlet görevlilerine belirli bölgelerde vergi kaynakları tahsis edilir, karşılık olarak da onlardan devlet için bir takım hizmetler beklenirdi. Miri Arazi de de; Osmanlı Devleti, bir toprağı fethettiğinde, ki bu toprağın hıristiyan toprağı ya da Müslüman toprağı olması önemli değildi, toprak boş bırakılmayıp ekilmek şartıyla eski sahiplerine verilir, bu topraklarda ziraat yoluyla elde edilne vergiler, direkt devlete değil de, o yerin geliri hizmet karşılığı kime verilmişse ona verilirdi. Toprağı boş bırakan, yani üretim yapmayan köylüden "çift bozan" vergisi alınır, eğer köylü toprağı üç yıl işlemeden bırakırsa, toprak elinden alınırdı. Miri toprakların en önemli bölümünü savaşlarda yararlılık gösteren kişilere verilen Zeamet ve tımarlar oluştururdu. Dirlik ismi verilen ve Osmanlı toprak yönetiminde genel adıyla tımar olarak bilinen bu topraklar, gelir açısından çoktan aza doğru; Has, Zeamet ve Tımar olarak sıralanırdı. )
- MIRILDAMAK ile/ve/||/<> FISILDAMAK
- MİRKELÂM[Fars. (AMİR, BAŞ, BEY)MÎR-İ KELÂM] ile ...
( KONUŞMAYI/SÖZÜ/SOHBETİ BAŞLATAN, BAŞLATACAK OLAN, BAŞLATMASI BEKLENEN | GÜZEL, DÜZGÜN, ZARİF KONUŞAN )
- MİRKET ile/değil ÇİZGİLİ FİRAVUN FARESİ
- MİRSÂD/MİRSAD[Ar. çoğ. MERÂSİD] ile MİRSÂT[Ar. çoğ. MERÂSÎ]
( Gözetme yeri. | İlk 3 sayısının başyazarı, Muallim Naci olan ve 26 Mart 1891'de yayımlanmış olan haftalık edebiyat dergisi. İLE Gemi demiri, lenger. )
- MİS'AR/MİS'ÂR[Ar. < MESÂİR] ile Mİ'SÂR/Mİ'SAR/Mİ'SARA[Ar.]
( Ateş küsküsü, ateş karıştırmaya yarayan demir. İLE Mengene. )
- MİS[Ar. < MİSK] ile MİS[Fars.]
( Hoş kokulu olan şey. İLE Bakır. )
- MİSAFİR[Ar.]/MİHMÂN[Fars.] ile KONUK
( KONUK, MİSÂFİR )
- MİSAFİR ile/ve/<>/değil/>< MUKÎM[< KIYÂM]
( 72 saat boyunca ağırlanan kişi. İLE/VE/<>/DEĞİL/>< Oturan, ikâmet eden. | 72 saatten daha uzun süre kalan misafir/kişi. )
- MÎSÂK[Ar. < SEVK] ile MÎSÂK[Ar. < VÜSÛK | çoğ. MEVÂSÎK]
( Sürme, sevk etme. İLE Sözleşme, antlaşma, yemin. )
- MİSAL(İ) ile HESAB(I)
- MİSÂL ile/>< SÂLİM
( İlk yazacı illet yazaçlarından biri olan sözcük. İLE/>< İçinde illet yazaçlarından [elif, vav, y e] biri bulunmayan sözcük. )
- MİSBÂH ile ...
( KANDİL, ÇERAĞ, SABAH GİBİ LATİF, AYDINLIK )
- MİŞFER/MEŞFER[çoğ. MEŞÂFİR] ile ...
( Devenin sarkık dudağı. )
- MİSİLLEME ile/ve/ne yazık ki/> SAVAŞ
- MISIR NİŞASTASI ile BUĞDAY NİŞASTASI
( CORN STARCH vs. WHEAT STARCH )
- MISIR PİRAMİDİ ile SÜMER PİRAMİDİ ile MAYA PİRAMİDİ
- MISIR PİRAMİTLERİ ile/ve/<> MAYA PİRAMİTLERİ[KUKULKAN/EL CASTILLO] ile/ve/<> BOLİVYA PİRAMİTLERİ
( PİRAMİT: Merkezdeki ateş. )
( Gize - Kahire - Mısır'da. İLE/VE/<> Chichen-Itza - Yucatán - Meksika'da. İLE/VE/<> Desaguadero'da. [La Paz'dan 70 km. Batı'da, Peru sınır geçişi olan yolu üzerinde.] )
( Keops [M.Ö. 2550], Mikerinos, Kefren [M.Ö. 2520], Sfenks, Sakkara [M.Ö. 2650], Maldum Snefru [M.Ö. 2000], Dahahur [M.Ö. 2600], Dahahur Snefru [M.Ö. 3000], Sakkara Pepi II [M.Ö. 2250]. İLE/VE/<> Uxmal Tapınağı ve Teotehuacan. İLE/VE/<> Tiahuanaco. )
- MISIR TAKVİMİ ile/ve/||/<> ÖMER HAYYAM TAKVİMİ
( En dakik takvimler. )
- MISIR YOLU ile/ve ÇİN YOLU
( Sanat tarihinin seçtiği yol. İLE/VE ... )
- MISIR'DA:
42 EYALET ile/ve/<> 42 TANRI
- MISIR ile ...
( KEM(KARANLIK) - NEFS[tasavvufta] )
- MISIR ile CİNMISIRI/CİNDARISI
( ... İLE Bir tür, ufak taneli mısır. )
- MISIR ile DARI
( Buğdaygillerden, gövdesi kalın, yaprakları büyük, boyu yaklaşık iki metre olabilen, eril çiçekleri tepede salkım durumunda, dişil çiçekleri yaprakla gövde arasında koçan biçiminde olan bir tarım bitkisi. | Bu bitkinin, koçan üzerindeki taneli ürünü. İLE Buğdaygillerden, tohumları, gereğinde buğday yerine gıda olarak kullanılan, kuraklığa dayanıklı bir bitki, akdarı. )
( ZEA MAYS cum PANICUM )
- MISIR ile HEDİK
( ... İLE Kaynatılmış mısır. )
- MISIR ile/||/<> KARA MISIR
- MISIR ile/ve MEZOPOTAMYA
- MISIR ile/değil SÜPÜRGE
- MİSK KEDİSİ ile MALABAR MİSK KEDİSİ
( ZEBÂD ile ZEBÂD-I MALABAR )
- MİSK KOKUSU ile/ve/değil/yerine DOST KOKUSU
- MİSKAL[Ar. çoğ. MESÂKÎL] ile MISKAL
( Yirmidört kıratlık bir ağırlık ölçüsü. [yüz arpa ağırlığındadır][ondört kırat, bir şer'î dirhemin karşılığıdır] | 1.43 dirhemlik ağırlık ölçüsü. İLE Parlatan, cilâlayan âlet. | İnce, zarif bir hatip. )
- MİSKET[Fr. < Ar.] ile MİSKET[Fr. < İt.] ile BİLYE[İt. < BIGLIA]
( Hoş kokulu meyveleri nitelemek için kullanılır. İLE Bomba ve şarapnellerin içinde bulunan kurşun ya da demir tanelerin adı. | Bilye. )
- MİSKET ile CİCOZ
( ... İLE Cam ya da toprak bilyelerle oynanan çocuk oyunu. | Bu oyundaki bilyelerin her biri. | [argo] Hiç yok. )
- MİSKET ile ZEYBEK
( ... İLE Özellikle Batı Anadolu efelerine verilen ad. | Efelere özgü, yerel oyun ve bu oyunun müziği. )
- MİSKİN/LİK ile/ve/<> BEZGİN/LİK
- MİSKİN ile KÜLKEDİSİ
( Çok uyuşuk olan kişi. | Hoş görülemeyecek durumlar karşısında tepki göstermeyen kişi. | Cüzzam hastalığına tutulmuş olan kişi. | Âciz, zavallı. İLE Çok üşüyen, ateşin yanından ayrılmayan kişi. | Uyuşuk, miskin kişi. | Sakin, yumuşak, uyumlu kişi. | Pasaklı, görgüsüz kadın. )
- MİSKİNLER TEKKESİ ile ...
( Karacaahmet'tedir. [1. ada] )
- MİSKOTU ile ...
( COMPOSITAE ARTEMISIALAXA[Lat.] = BİRİNCÂSF[Fars.] = MUGWORT[İng. Miskotu, koyunotu.] = ARMOISE[Fr. Miskotu, yabani karanfil.] = BEIFUSS[Alm.] )
- MİSL[Ar.] ile MESEL[Ar.]
- MİSL[Ar.] ile NAZÎR[Ar.]
- MİSL[Ar.] ile NİDD[Ar.]
- MİSL[Ar.] ile ŞEKL[Ar.]
- MİSL ile ...
( Benzer, kat. | Mikdar. | Ön, yan, huzur. | Tekrarlanan bir sayının toplamı. )
- MİSLEYN[Ar.] ile MUTTEFİKAYN[Ar.]
- MİSMA'/MİSMAA[Ar. < SEM | çoğ. MESÂMİ'] ile MİSMÂR[Ar. çoğ. MESÂMÎR]
( Kulak. | Hastanın, kalbini, göğsünü ve ciğerlerini dinlemeye yarayan âlet, siteteskop. | Kulaklık. İLE Çivi, mıh. | Kazık. )
- MİSSİRUKOFO ile ...
( Sikasso - Mali'de yaşayan yerel halk. )
- MİSTİK GİZLİLİK ile/değil/yerine EZOTERİK GİZLİLİK
- MİSTİK/LİK ile MİSKİN/LİK
- MİSTİK ile/ve AŞKIN
- MİSTİK ile BULANIK
- MİSTİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EZOTERİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< FELSEFÎ
( Düzensiz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Düzenli. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Sürekli. )
( Aktarılmayan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Aktarılan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Paylaşılan. )
( [Su bulmak üzere] Kuyu/artezyen kazan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yeraltındaki akarsuyu bulan/bilen. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Tüm suları, suların kaynağını sorgulayan/düşünen/arayan. )
- MİSTİK ile GNOSTİK
( Myster: Sır, Gizem. On: Kozmos, Varlık. Mysterion: Varlığın Gizemi. Mystic: Varlığın Gizemini Bilen )
( Gizemli. İLE İrfan Öğretisi(Hristiyan Gizemi olarak da geçer). )
( Mistik deneyim, gerçekliğin akıl-dışı ve doğrudan doğruya yaşanması demektir. )
( Mistik bilgi, hiçbir zaman salt gözlemle elde edilemeyen, ancak kişinin tüm benliğiyle olaya katılması sonucu yaşanan bilgi türüdür. )
( Mistik bilgiye ulaşmak demek, değişime uğramak ya da "bilmek", "değişmek" demektir. )
( MYSTIC vs. GNOSTIC )
- MİSTİK ile HİPNOTİK
- MİSTİK ile/ve MÂNEVÎ
( Aklımızın havalarını, arzu ve emellerini çıkarırsak, bu küre bizi kaldıramaz. )
- MİSTİK ile METAFİZİK
- MİSTİSİZM ile/ve DOĞALLIK
- MİSTİSİZM ile/ve HALK KÜLTÜRÜ
- MİSTİSİZM ile MİTOLOJİ
- MİSTİSİZM ile SUFİZM
- MİT/LER ile/ve DİN/LER
- MİT/MİTOS[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/> MİTOLOJİ[Fr. < Yun.]/ESÂTÎR[Ar.]
( Tarih öncesine dayanan efsane. Dirimli öykü. Şiirsel felsefe. | Geleneksel olarak yayılan ya da toplumun hayal gücü etkisiyle biçim değiştiren, tanrı, tanrıça, evrenin doğuşu ile ilgili imgesel, alegorik bir anlatımı olan halk öyküsü. İLE/VE/<>/> Mitleri, doğuşlarını, anlamlarını yorumlayan, inceleyen bilim. | Bir ulusa, bir dine, özellikle Yunan, Latin uygarlığına ilişkin mitlerin, efsanelerin tümü. )
( Antik Yunan'da Ksenophanes (M.Ö. 565-470), Homeros ve Hesiodos'un tanrısal mitos anlatımlarını eleştirmiş ve yadsımıştır. Bu eleştiri sonucunda mitler, din ve metafizikten arındırılmış ve bağımsız bir mitos öğretisi ortaya çıkmıştır. Ancak yaşamdan yansıtılarak oluşturulmuş mitoslar, bu kez, yaşamdan kopuk ansal kurgular biçimini almıştır. )
( Toplumların yaratıp yaşattığı mitler, geleneği yaşatmakla birlikte, özlem, umut ve beklentilerin yansıtıldığı bir geleceğin dünyası niteliğine de bürünmektedir. Bu tür mitler, gerçek yaşamın zorlukları karşısında bunalan bireylerin, özledikleri yaşamı kurmayı gelecek kuşaklara bıraktığı birtakım tasarımlar niteliğindedir. Bireysel olarak ele alındığında mitos dönemi, ana rahminden konuşmanın başlamasına kadar geçen ve bebeklik süreci olarak adlandırılan döneme karşılık gelmektedir. )
( Bir mit duygusal bağlılık yönünden içi boşaldığında masala dönüşür. Duyguları etkileme gücünü yitirir. Ansal yorumlama ile de kurgu biçimini alır. )
( Mit ilk önce metafiziksel kozmogoni ile aşılmıştır. Artık mitsel simgeler arasındaki anlamlı bağ (ritus) yerini düşünceler arasındaki anlam bağına, mantık'a(düşünbiçim) bırakmıştır. Metafiziksel kozmogoni bir yandan felsefi spekülasyon biçimini alırken öte yandan miti dine dönüştürmüştür. Dinsel mit ise "tarih bilinci" ile aşılmıştır. Kişinin varoluşu, tarihsel bilinç yoluyla, gerçek ve olgusal kavranışına yükselmiştir. )
( Paganist (putperest) mitler, kişinin karşısında eşyayı, doğa parçalarını ve hayvanları yüceltmiş ve kutsallaştırmıştır. Buna karşın imgesel (imgetapar, hayalperest) mitler, doğaüstü imgeleri kişinin karşısında yüceltmiş ve kutsallaştırmıştır. Aydınlanmaya temel oluşturan mitler ise, insan yaşamını ve özellikle insan aklının tutsaklıktan ve yanılsamadan kurtuluşunu simgelemiş olanlardır. Ezoterik okullar bu tür mitlerden yararlanmışlardır. )
( Yaşamdan yansıtılarak oluşturulmalarına karşın mitler tarihsel değildir. Bir başka deyişle, tarihsel bir zaman ve mekân göstermezler. Mitlerin zamanı ve mekânı aşkındır. Mitler okunduğunda ya da ritüel eşliğinde canlandırıldığında, kişi mitsel zaman ve mekâna geçer. Mite katılır ve onu coşkuyla yaşar. Tarihsel olaylar bir kere olur ve geri dönüşsüzdür. Oysa mitler, canlandırılıp yaşanabilir. )
( Günümüzde, psikolojide ortaya çıkan gelişmeler, insan davranışlarının arkasında simgesel (arketipal) bir altyapının etkin olduğunu ortaya çıkarttığı için, mitos yeniden önem kazanmıştır. Artık mitosa, bir zamanlar olmuş bitmiş fantastik masallar gözüyle bakılmamakta, aksine, yaşayıp gelen ve halen yaşamakta olan, insan davranışlarını etkileyen ve yaşamın anlamlandırılmasında etkinliği olan bir öğe gözüyle bakılmaktadır. )
( Mitosu, bireyin duygu ve hayal dünyasında oluşan, gelişen bir psişik gereksinim olarak ele aldığımızda, modern toplumların modern mitlerin halen önemini koruduğu anlaşılmaktadır. )
( Mitoloji, evrendeki(insandaki/doğadaki) kaderi araştırma işidir. )
( Mitoloji, kişinin bulunduğu yeri anlamlandırma işidir. )
( Mitler yazıldıklarından itibaren mit olmaktan çıkmaya başlamıştır. )
( Mitte tipoloji yoktur, arkeler vardır. )
( Mitler, düzyazıya döküldüğü anda doktrindir. )
( Sanatçıların hazinesi. İLE/VE/||/<>/> Filozofların hazinesi. )
- MİT ile/ve KADER
( Kültürün alışkanlıklarımızdaki karşılığı. İLE/VE ... )
- MİT ile/ve KOLLEKTİF BİLİNÇALTI
- MİT ile/ve/<> KUTSAL/LIK
- MİT ile LEJANT
( ... İLE Zamanla şekil değiştirmiş tarih olayı. | Para ve madalyon gibi şeyler üzerindeki yazı. )
- MİT ile M.İ.T.
( ... İLE Milli İstihbarat Teşkilâtı. )
- MİT ile/ve/||/<> MASAL
( Evrenseldir. İLE/VE/||/<> Toplumsal öğeler egemendir. )
( Belirli ya da belirsiz bir zaman söz konusudur. İLE/VE/||/<> Zaman önemli değildir. )
( Olaylar, kısmen de olsa gerçeğe dayanır. İLE/VE/||/<> Olaylar düş ürünüdür. )
( Yer öğesi bazen gerçek, bazen de düşseldir. İLE/VE/||/<> Olaylar, düş ürünü yerlerde geçer. Ülkenin birinde geçmiş olması yeterlidir. )
( Bilgi vermeyi amaç edinmiştir. İLE/VE/||/<> Aktöre/ahlâk değerlerini öne çıkarır. Arkadaşlık, sadakat, vefâ gibi duygular, kavramlar öne çıkarılır. )
- MİT ile/ve/değil PROPAGANDA ARACI
- MİT ile/ve/<> PUT/TOTEM
( Doğru düşünmeyi engeller. İLE/VE/<> Doğru inancı engeller. )