
[... ile ...] BAĞLAÇLI
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 42703 başlık/FaRk yer almaktadır.
- LÂF ile/ve/değil/yerine ÖNERME
- LÂFIZ ile/ve KELİME
( Anlamsız. İLE/VE Anlamlı. )
- LÂFIZ ile LÂF ile SÖZCÜK/KELİME ile KAVL ile TERİM/ISTILAH ile KELÂM
( Anlam taşıyıp taşımadığı dikkate alınmaksızın ağızdan çıkan sesler. İLE Hiçbir anlam taşımıyorsa. İLE Bir anlam taşıyorsa. İLE Tamlamaları kapsıyorsa. İLE Belirli bir öbek/grup/kesim tarafından özel olarak kullanılan sözcükler. İLE Tümceyi/cümleyi kapsıyorsa. )
- LÂFIZ ile/ve/||/<>/> MÂNÂ
( Ortak/müşterek. İLE/VE/||/<>/> Çeşitli/muhtelif. )
- LAFZ-I DÂLL ile LAFZ-I GAYR-I DÂLL
( Sözcük(kelime). İLE Lafız(Ağızdan çıkan ses). )
- LAFZ-I MÜSTA'MEL ile LAFZ-I MÜHMEL
- LAFZ ile MÂNÂ ile NAZM
- LAFZATULLAH ile ALLAH'IN KELÂMI
- LÂFZEN[Ar.] ile LÂF-ZEN[Ar.]
( Sözcüğün söylenilişine/yapısına göre, yazılı olmayarak. İLE Geveze, lâfazan. | Övünen, övüngen. )
- LÂFZEN[Ar.] ile LÂFZÎ[Ar.]
( Sözcüğün söylenilişine/yapısına göre, yazılı olmayarak. İLE Sözcüğün söylenilişine/yapısına ait, onlarla ilgili. )
- LÂFZÎ ZİKİR ile/ve KALBÎ ZİKİR
- LÂGAR[Fars.] ile ...
( Arık, zayıf, cılız hayvan. )
- LAĞAŞ ile ...
( Mezopotamya'da bir şehir devlet. )
- LAGUN ile BARDAK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( İçecek kabı. İLE ... )
- LAĞV ile/değil/yerine/>< MÜFÎD[< FEYD]
( Yararsız/faydasız, beyhûde, boş. | Yanılma, atlama. | Kaldırma, hükümsüz bırakma. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anlatan, ifâde eden, anlamlı/mânâlı. | Yararlı/faydalı. )
( YEMÎN-İ LAĞV: Alışkanlıkla edilen ve şer'an kefâret gerektirmeyen yemin. )
- LAHANA ANITI ile ...
( Topkapı Sarayı'ndadır. [1790] )
- LAHANA:
BEYAZ ile KIRMIZI ile KARA
- LAHANA[Yun.] ile BAŞLAHANA
( ... İLE Yaprakları sıkı, yuvarlak başlı lahana. )
( BRASSICA OLERACEA )
- LAHANA/KELEM ile KARALAHANA
( Turpgillerden, geniş ve kalınca kat kat yaprakları olan, güz ve kış sebzesi olarak yetiştirilen ve çok sayıda türü olan bitki. İLE Yaprakları koyu yeşil olan bir tür lahana. )
( BRASSICA OLERACEA cum SABELLICA )
- LAHANA ile KIRMIZILAHANA
- LAHANA ile YABANİLAHANA
( Ballıbabagillerden, küçük yapraklı, hoş kokulu bir saksı bitkisi. İLE Turpgillerden, kumlu yerlerde yetişen ve sebze gibi yenen bir bitki. )
- LAHANACILAR ile/ve BAMYACILAR
( )
- LAHİD KABARTMALARINDA:
ERKEK ile KADIN
( Kadın da yanında yer alır. İLE Tek başına yer alır. )
- LÂHİN ile ...
( ÖZELLİKLE KUR'ÂN-I KERÎM'İ OKURKEN TELÂFFUZDA YANLIŞLIK YAPAN )
- LAHİT ile/||/<> NEKROPOL ile/||/<> TÜMÜLÜS ile/||/<> SUNAK/ALTAR
( Tahta, taş (mermer), kurşun ya da pişmiş topraktan yapılan, içine ölünün yerleştirildiği özel sanduka. İLE/||/<> Antik Yunan ve Roma kentlerinde genellikle kentin dışında yer alan mezarlık alanı. İLE/||/<> Eski Yunan ve Roma'da bir yeraltı mezar odası ile bunun üzerine toprak ya da taş yığılmasıyla oluşturulan yapay tepeden oluşan mezar biçimi. İLE/||/<> Tapınağın içinde ya da yakınında bulunan, tanrılara sunulan adaklar için kullanılan, genellikle taştan yapılmış öğe. Küçük boyutlarda olduğu gibi, anıtsal yapı türünde olanları da vardır. )
- LÂHÎZ[Ar.] ile LÂHÎZ[Ar.] ile LÂHİS[Ar.]
( Benzer. İLE Sel suyu, seylâb. İLE Sıcaktan ya da susuzluktan dilini çıkararak soluyan köpek. )
- LÂHZE ile ...
( AN | GÖZ UCU İLE BAKIŞ [daha çok LAHZA diye geçer fakat doğrusu LAHZE'dir] )
- LÂİK ile LAYIK
- LAİKLER:
!"SOYLU" ile/ve ASKER ile/ve RENÇBER ile/ve YAHUDİ
- LAİKLİK ile SEKÜLERLİK
( Yönetim biçimi. İLE Dindışılık. )
( LAICISM vs. SECULARISM
Management style. WITH To be out/far of religion. )
- LÂİKLİK ile YERİNE KOYMA
- LÂKÂP/LÂKÂB[Ar.] ile/ve/||/<> NAM[Fars.] ile/ve/||/<> SIFAT[Ar.]
( Takma ad. İLE/VE/||/<> Ad. | Ün. İLE/VE/||/<> Birinin görev, ödev, toplumsal ya da tüzel bakımdan yeri ve özelliği. | Bir adın önüne gelerek o adı nitelik, nicelik, yer, sıra vb. bakımlardan belirten sözcük. | Yüz, kılık ve dış görünüş. )
- LAKTASYON ile/||/<> GALAKTORE
( Doğum sonrası süt üretimi ve emzirme süreci. İLE/||/<> Emzirme dönemi dışında ya da aşırı süt üretimi. )
- LAKTAZ EKSİKLİĞİ ile/||/<> GALAKTOZEMİ
( Laktozun sindirilememesi. İLE/||/<> Galaktozun metabolize edilememesi ile ilişkili genetik bir durum. )
- LAKTOZ İNTOLERANSI ile/ve/değil/||/<> SİBO
( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<> İnce bağırsaklarda aşırı miktarda bakteri üremesine bağlı olarak gelişen, yeni tanımlanmış bir hastalıktır. [Mide ağrısı, hazımsızlık, gaz, ishal ya da kabızlık başlıca belirtileridir. Zamanla beslenme bozukluğu gelişebilir. Hastalık, solukta hidrojen ve metan ölçümü ile teşhis edilir. Tedavide geniş spektrumlu antibiyotiklerden ve özel diyetten yararlanılır.] )
( )
- LAKTOZ[Fr. < LACTOSE] ile KOLOSTRUM[Fr. < COLOSTRUM]
( Sütte bulunan, sütün buharlaşmasıyla kristal durumunda toplanan şeker, süt şekeri [C12H22O11]. İLE İnsanın ve tüm memeli canlıların meme salgısına verilen genel ad. )
- LAL- ile/||/<> -LALİA/LALO- ile/||/<> -LEXİA ile/||/<> -PHASİA/-PHRASİA ile/||/<> -PHEMİA ile/||/<> LİNGU-/LİNGUO- ile/||/<> CİON-/CİONO-/KİONO- ile/||/<> STAPHYL-/STAPHYLO-
( Konuşma, anlaşılmaz sözler söylemek. İLE/||/<> Konuşma organları ya da konuşma ile ilgili, konuşma bozukluğu ile ilgili. İLE/||/<> Konuşma, okuyabilme yeteneği ile ilgili. İLE/||/<> Konuşma, konuşma bozukluğu ile ilgili. İLE/||/<> Bozuk konuşma, konuşma yeteneği, söyleme yetisi. İLE/||/<> Dil. İLE/||/<> Küçük dil, uvula ile ilgili. İLE/||/<> Üzüm salkımı, küçük dil ile ilgili, stafilokokla ilgili. )
- LALA ile/||/<> LALADAŞ
( Yetiştirici, bakıcı ya da eğitici. [Osmanlı'da, saray içinde saygın olanların, ileri gelenlerin ya da varsıl kişilerin çocuklarını yetiştirmek için tuttuğu kişi.[Geleceğin sultanını yetiştirmek üzere görevlendirilen ve çeşitli yetenekleri olan bu görevlilerdir. Osmanlı'da, lalalar, yetiştirdiği şehzadenin Sultan olması ile güç ve etki kazanmıştır. Başarısızlığa uğrayan ve yaşamını kaybeden şehzadelerin lalaları ise ölümden kurtulabilirse de siyasi yaşamını kaybetmiş olurdu. Şehzadeler sancağa çıkarken, emirlerine tayin edilen devlet görevlileri içinde bir ya da birkaç lala da bulunurdu. Bunlardan en önde geleni ve şehzadenin veziri derecesinde bulunanı "Lala Paşa" sanını taşırdı. Lalalık, duyarlılık ve tam bir güvene dayanan görevlerdendi. Şehzadenin iyi bir devlet adamı olarak yetiştirilmesinin yanı sıra şehzadenin sultana karşı itaatinin devam ettirilmesi de gerekmekteydi. Güveni sarsacak olaylarda, haberler ve ihbarlar sonunda lalaların görevinden alınması yetkisi hükumetindi. Şehzadeler de zevkine göre lalaları bir dereceye kadar kabul edip etmemekte hak sahibiydi. Şehzadeler için kafes yöntemi uygulanmaya başladıktan sonra, şehzade bir yaşında sütten kesilince, kendisine ayrılan görevlilerden üçü has odalılardan seçilirdi. Bunların en yaşlısı ve en deneyimlisi baş lala sanıyla onun yetiştirilmesinden sorumlu tutulurdu. Lala deyimi, ayrıca, eğitici anlamında, halk arasında, konak ve evlerde durumuna göre çocukların yetiştirilmesi için seçilen kişilere verildiği gibi saraylarda, acemilerin yetiştirilmesi görevinde bulunan kişilere de verilirdi. Aynı lalanın idaresinde bulunan acemiler "Laladaş" sanını alırdı. Lalaların acemileri yetiştirme sırasında onların kusurunu düzeltmesine ve öğütte bulunmasına "Lala nizam etti"; bir konuyu inceleme, öğretme çabalarına "Lala divan etti" denirdi.] İLE/||/<> Lalanın altındaki acemilerin birbirine sesleniş biçimi. )
- LALA ile SADRAZAM
( Sultanların sadrazamlara verdikleri unvan. )
- LÂLE-SÜMBÜL ile/ve MENEKŞE-GÜL
- LÂLE[Fars.] ile GELİNCİK/GÜN GÜLÜ
( ... ile HÜDDÜDÜ )
( TULIPA GESNERIANA cum PAPAVER RHOEAS )
- LÂLE[Fars.] ile/ve/<> LALEZÂR[Fars.]
( ... İLE/VE/<> Lâle yetiştirilen yer, lâle bahçesi. )
- LÂLE ile ACEMLÂLESİ[Ar., Fars.]/GÜNEŞTOPU
( ... İLE Taşkırangillerden, turuncu ve sarı renkte çiçekli, yıllık ve çok yıllık türleri olan, tohumla saksıda ve tarlada üretilebilen bir süs bitkisi. )
- LÂLE ile ÂLİ-ŞÂN
( ... İLE Ünlü bir çeşit lâle. )
- LÂLE ile ANTEDON
( ... İLE Deniz lâlesi. )
- LÂLE ile DAĞ LÂLESİ/MANİSA LÂLESİ/ANEMON[Yun.]
( ... cum ANEMONE VULGARIS )
- LÂLE ile/ve/<> FÜRÛG-İ ASEFÎ
- LÂLE ile KATMER LÂLE
( Tüm lâleler 6 yapraklıdır. İLE Yaprak sayısı 6'dan fazla olan lâleler. [sonradan üretilip güle benzetilmişlerdir] )
- LÂLE ile LÂLEAĞACI
( Zambakgillerden, yaprakları uzun ve mızraksı, çiçekleri kadeh biçiminde, türlü renkte, bir süs bitkisi. | Meyve koparmak için ucuna üçlü ya da dörtlü bir çatal geçirilmiş sırık. | [tarih] Ağır hapis mahkûmlarının boynuna geçirilen demir halka. İLE Manolyagillerden, anayurdu Güney Amerika olan, çiçekleri laleye benzeyen bir süs ağacı. )
( TULIPA GESNERIANA cum LIRIODENDRON TULIPIFERA )
- LÂLE ile MUATTAR[Ar. < ITR]
( ... İLE Hoş kokulu, ıtırlı. | Ünlü bir lâle. )
- LÂLE ile/ve SAHİBKIRAN
- LÂLE ile/ve TERS LÂLE/DERVİŞ LÂLESİ/AĞLAYAN GELİN
( ... İLE/VE Dünyada yalnızca Hakkari Cilo Dağı'nda yetişen bu nadide çiceğe, Asur'lular, her sabah göbeğinden su damlattığı için "Ağlayan Lâle" adını verdiler ve kutsal saydılar. )
( ... İLE/VE Her dalında altı adet lâlenin ters büyüdüğü, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından koruma altına alınan Ters Lâle'nin; sarı, turuncu ve kırmızı renkleri bulunmaktadır. )
( ... İLE/VE Selimiye Camii'ndeki. )
( LÂLEZAR: Lâle bahçesi. )
( BAHÂ-PÎRÂ-Yİ İSMÂİL: Ünlü bir çeşit lâle. )
( Lâlezar Sergisi )
( Lâle, İstanbul'dan, Hollanda'ya, 1554'te gönderilmiştir. )
- LÂLELİ ÇEŞME ile LÂLELİ ÇEŞMESİ ile LÂLELİ SEBİLİ ile LÂLİ ÇEŞMESİ
( Galata'da, Okçu Musa Camisi arkalarındadır. [İtalyan mimar Rayomonda D'Aranco] İLE Lâleli'de, Çukur Çeşme Sokağı'ndadır. [Lâleli Camii külliyesine aittir.] [Çukur Çeşme adıyla da bilinir.] İLE Lâleli'de, Lâleli Türbesi yanında bulunan, Sultan III. Mustafa tarafından, Rokoko üslûbunda yaptırdığı bir sebil. [1763] İLE Eski Edirnekapı Mezarlığı'nın başında. )
- LÂLESAR[Fars.] ile LÂLE-ZÂR[Fars.]
( Sığırcık kuşu. | Lâlelik. İLE Lâlelik, lâle yetişen yer, lâle bahçesi. )
- LÂLESAR[Fars.] ile/ve LÂLESAR[Fars.]
( Lâle bahçesi. İLE/VE Sığırcık kuşu. )
- LÂM[Ar.] ile/ve LÂM-ELİF[Ar.]
( Osmanlı abecesinin yirmialtıncı harfi.[ebced hesabında 30 sayısının karşılığıdır] | Şevval ayı. İLE/VE Osmanlı abecesinde lâm ile elif harflerinin birarada yazılmış şekli. | Eğri, dolambaç. )
- LAM[Fr.] ile/ve/<> LAMEL[Fr.]
( Mikroskopla incelenecek maddelerin üzerine konulduğu dar, uzun cam parçası. | Dar, çok ince metal parça. İLE/VE/<> Mikroskopla yapılan incelemede, bazen lamların üzerine kapatılan dört köşe ve ince cam parçası. )
- LAMA ile DEVE(HECİN)
( Güney Amerika'nın dağlık bölgelerinde yaşar. Tükürmesiyle ünlüdür. İLE ... )
( ile
)
( LÂME ile ZELÛL[çoğ. EZİLLE, ZÜLÜL] )
( LAMA cum CAMELUS )
- LAMA ile/ve/değil GUANAKO
( ... İLE/VE/DEĞİL Yabani lama. Lamaların atası. Güney Amerika ve özellikle Patagonya'da bulunur. )
( ile
)
- LAMA ile OKAPİ
- LAMA ile VİGONİ
- LAMBA[Yun.] ile FENER[Yun.]
( Petrol gibi yanıcı bir nesne yakarak ya da elektrik akımıyla içindeki teller akkor durumuna geçerek ışık veren araç. | Radyo ve televizyonlarda kullanılan, havası boşaltılmış ya da içine düşük basınçlı bir gaz doldurulmuş cam, seramik ya da çelikten ampul. | Kapı, pencere kenarlarına açılan, genellikle dik açılı girinti. İLE Saydam bir nesneden yapılmış ya da böyle bir nesne ile donatılmış, içinde ışık kaynağı bulunan aydınlatma aracı. | Gemilere yol gösteren ışık kulesi. | Askı. )
( LAMP vs. LANTERN )
- LAMBA[Yun.] ile KEDİGÖZÜ
( ... İLE Taşıtların arkasındaki kırmızı renkli işaret lambası. | Yollarda, ışık vurduğunda parlayan trafik işareti. )
- LAMBA[Yun.] ile STROBOSKOP[Fr.]
( Petrol gibi yanıcı bir nesne yakarak ya da elektrik akımıyla içindeki teller akkor durumuna geçerek ışık veren araç. | Radyo ve televizyonlarda kullanılan, havası boşaltılmış ya da içine düşük basınçlı bir gaz doldurulmuş cam, seramik ya da çelikten ampul. | Kapı, pencere kenarlarına açılan, genellikle dik açılı girinti. İLE Dönme ve titreşim hareketi yapan bir nesneyi, kısa ve eşit aralıklarla aydınlatmaya yarayan araç. )
- LAMEDH ile ...
( İBRANÎ )
- LÂMİ'[Ar. < LEMEÂN] ile LÂMÎ/LÂMİYYE[Ar.]
( Parlayan/parıldayan, parlak, lemeân eden. İLE Lâm harfi şeklinde olan. | Lâm kafiyesi ile düzenlenmiş olan kasîde. | Lâm harfi ile yapılmış isim tamlaması[izâfet terkibi]. )
- LÂMİH[Ar.] ile LÂMİH[Ar. < LEMH]
( Hz. Nûh'un kardeşi.[eril] İLE Parlayan/parıldayan, parlak. )
- LANTAN[Fr. < Yun.] ile LANTANİT[Fr. < Yun.]
( Atom numarası 57, atom ağırlığı 138.9 ve yoğunluğu 6.1 olan, beyaz, havada çabuk oksitlenen, parlak bir alevle yanan, seyrek bulunur bir öğe. [Simgesi La] İLE Birbirine çok yakın kimyasal özellikler gösteren, atom numarası 57 ile 71 arasında olan, seyrek bulunan öğelerin genel adı. )
- LAOCOÖN ile/ve/||/<>/> OĞULLARI
- LAP ile LARP
( Yumuşak ve ağır bir şey düştüğünde çıkan sesi anlatan sözcük. İLE Ansızın ve güçlü bir biçimde. )
- LAPAROSKOPİ ile HİSTEROSKOPİ
- LAPİN ile AY LAPİNİ
( ... İLE Asya ile Avustralya arasındaki cennet adalarında yaşarlar. )
- LAPİN ile ÇUBUKLU LAPİN
- LAPİNA ile KİKLA
( ... İLE Lapinagillerden, güzel renkli, 50 santimetre uzunluğunda bir balık. )
( ... cum LABRUS BERGGYLTA )
- LAPİNA ile LABROS[Lat.]
( Lapinagillerden, kayalık kıyılarda, sığ sularda yaşayan 25-35 cm. uzunluğunda, kırmızı benekli, mavi ya da yeşil balık. İLE Lapina balığının büyüğü. )
( CRENILABRUS PAVO cum ... )
- LAPİS LAZULİ ile/||/<> AZURİT
( Mavi renkli bir kayaç. İLE/||/<> Mavi renkte bakır karbonat minerali. )
- LAPİS LAZULİ ile/||/<> KRİZOKOL
( Mavi renkli bir kayaç. İLE/||/<> Mavi-yeşil renkte bir bakır silikat minerali. )
- LARENJİT/LARİNGİT ile/||/<> FARENJİT
( Gırtlak yangısı ile ses kısıklığı ve boğaz ağrısı. | Ses tellerinin yangılanması ile ses kısıklığı. İLE/||/<> Boğaz yangısı ile boğaz ağrısı ve yutma güçlüğü. | Boğazın arka bölümünün yangılanması. )
- LARGO ile ...
( Ağır tempo. )
- LARİNGOMALAZİ ile/||/<> LARENJİT/LARİNGİT
( Gırtlak kıkırdaklarının yumuşak olması nedeniyle solunum güçlüğü. İLE/||/<> Gırtlak yangısı ile ses kısıklığı ve boğaz ağrısı. )
- LARİNGOMALAZİ ile/||/<> TRAKEOMALAZİ
( Gırtlak kıkırdaklarının yumuşak olması nedeniyle solunum güçlüğü. İLE/||/<> Soluk borusu kıkırdaklarının yumuşak olması nedeniyle solunum güçlüğü. )
- LARİNGOSPAZM ile/||/<> BRONKOSPAZM
( Gırtlak kaslarının ani ve istemsiz kasılması. İLE/||/<> Bronş kaslarının ani ve istemsiz kasılması. )
- LARVA ile/ve/||/<>/> PUPA ile/ve/||/<>/> IMAGO
( [İnsanda] EMBRİYON ile/ve/||/<>/> FETÜS ile/ve/||/<>/> HOMO SAPIENS SAPIENS )
( )
( CATERPILLAR vs./and/||/<>/> CHRYSALIS vs./and/||/<>/> BUTTERFLY )
- LÂS[Fars.] ile ...
( Dişil hayvan. )
- LASTA[Hollanda dilinden] ile ...
( Gemi yüklerine uygulanan ağırlık ölçüsü birimi. Geminin alabildiği yük. | Kuzey Avrupa'da kullanılan, 2000 kg.'a yakın gemi yüklerine ve büyük miktardaki ticaret mallarına değer biçmeye yarayan kütle ölçü birimi. )
- LASTİK ile POLİÜRETAN[Fr.]
( ... İLE Yoğunluğu çok düşük cam, vernik, kauçuk ya da köpük görünüşündeki lastiğe benzeyen madde. )
- LATA[Alm.] ile LATA[İt.]
( Dar ve kalınca tahta. İLE Osmanlı'larda, ilmiyenin giydiği bir tür üstlük. )
- LATA[İt.] ile ...
( Osmanlılar'da, ilmiyenin giydiği bir tür üstlük. )
- LATAF[Ar.] ile LUTF[Ar.]
- LATEKS[Lat.] ile/değil LASTEKS[İng.]
( Bazı bitkilerin, genellikle süt görünüşünde olan özsuyu. İLE/DEĞİL Kauçuk ve pamuk karışımı bir tür kumaş. | Bu kumaştan yapılmış olan. )
- LÂTİF/E ile/ve/||/<> RİKKAT
- LÂTİF/LETÂFET ile/ve/||/<>/> AŞKIN/LIK
- LÂTİF ile ...
( YUMUŞAK, İNCE, HOŞ )
- LÂTÎF ile/ve/<> EDÎB
( İnce/zarif. İLE/VE Sınırını bilen. )
- LÂTİF ile KESİF
- LÂTİF ile/ve/||/<> NARİN
- LÂTİF ile ŞEFFAF
- LÂTİFE ile ...
( GÜLDÜRECEK GÜZEL SÖZ VE ÖYKÜ )
- LATİN ABECESİ ile/ve/değil/||/<>/> LATİN KÖKENLİ TÜRK ABECESİ
- LATİNÇİÇEĞİ ile ...
( Latinçiçeklerinden, kalkan biçiminde yuvarlak yapraklı, sarı ve kırmızı çiçekli, otsu bir süs bitkisi. [Lat. TROPEOALUM] )
- LATRİNA[Lat.] ile/ve/||/<>/< LAVATRİNA[Lat.]
( Tuvalet. İLE/VE/||/<>/< Banyo[< yıkanmak]. )
- LAUBALİ/LİK ile "SULU/LUK"
- LAUBALİ/LİK ile LAKAYİT/LİK
- LAUBALİLİK (YAPMAK/YAPMAMAK) ile/ve/değil/yerine YÜZ GÖZ (OLMAK/OLMAMAK)
- LAUBALİLİK ile/değil/yerine/< SAMİMİYET
- LAV/LAW ile MUM
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Mühür mumu. İLE ... )
- LAV ile/ve LAHAR
( ... İLE/VE Yanardağlarda oluşan çamur akıntısı. )
- LAV ile/ve/<> LAPİLLİ[İt. < Lat.]
( ... İLE/VE/<> Yanardağlardan fırlayan, çok küçük katı parça. )
- LAV ile/ve/||/<>/> TÜF[Fr.]
( Yanardağların püskürme sırasında yeryüzüne çıkardıkları, dünyanın derinliklerinden gelen kızgın, erimiş nesneler, püskürtü. İLE/VE/||/<>/> Yanardağların püskürttüğü kül, kum ve lav parçacıklarından oluşan, çoğunlukla açık renkli, hafif gözenekli bir tür çökelti taşı. )
- LAVAJ[Fr.] ile LAVMAN[Fr.]
( [metalurji] Bir işlem sonrasında, metal yüzeyleri su ile yıkama. | Bir örgeni, su vererek yıkayıp temizleme. İLE Kalınbağırsağı, anüs yoluyla su fışkırtarak yıkama. | Bu iş için kullanılan araç ve sıvı. )
- LAVOLTA/LEVALTO/LAVATOE ile ...
( İtalyan kökenli bir dans. )
- LAVROVİT[Fr.] ile LAVSONİT[A. Camper Lawson'un adından]
( Piroksen grubundan, doğal silikat. İLE Hidratlı alüminyum ve kalsiyum çift silikatı. )
- LAVTA[Alm. < Ar.] ile LAVTA[İt.]
( Mızrapla çalınan, gövdesi uddan küçük bir çalgı. İLE Ebe. | Doğacak çocuğu, ana rahminden çekmeye yarayan araç. | [eskiden] Erkek doğum uzmanı. )
- LÂY[Fars.] ile LÂY[Ar. < LÂYÎDEN][Fars.]
( Çamur. | Tortu. | Kül. İLE Söyleyen/söyleyici. )
- LAZER ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BUZ LAZER
- LAZERDE:
A SABİTLERİ ile/ve/||/<>/> B SABİTLERİ
( Einstein )
- LAZÜLÎ ÜSLÛBU ile/||/<> RÛMÎ
( İspanya ve Kuzey Afrika'nın İslâm sanatı üslûbuna verilen genel ad. Yapıların daha çok iç yüzeylerinde kullanılan ve yüzeysel akıl kahramanlarının işlendiği ile elde edilen bir süsleme tekniği. İLE/||/<> Türk ve İslâm sanatında Batı kökenli süsleme motifi.[Yarım palmetlerden türediği ya da hayvansal kökenli olduğu araştırmacılarca tartışılan rumî, Batı illerinde arabesk olarak adlandırılır.] )
- LDL ile/ve HDL ile/ve VLDL
( Kötü kolestrol. İLE/VE İyi kolestrol. İLE/VE ... )
( LOW DENSITY LIPOPROTEIN vs./and HIGH DENSITY LIPOPROTEIN vs./and ... )
- LE CHATELİER İLKESİ ile/||/<> HESS YASASI
( Dengeye etki edildiğinde yapının/sürecin bu etkiye karşı tepki vereceğini belirten ilke. İLE/||/<> Toplam entalpi değişiminin adımlardan bağımsız olduğunu belirten yasa. )
- LEAD ile LEAD
( Önderlik [etmek]. İLE Kurşun. )
- LEB DEMEDEN, LEBLEBİYİ ANLAMAK ile/ve/değil/||/<>/< LEB DEMEDEN LÜB'Ü ANLAMAK
- LEBÂN[Ar.] ile LEBBÂN[Ar.]
( Göğüs. İLE Sütçü. )
- LEBRON JAMES ile/||/<>/>< KAWHI LEONARD
- LEC[Fars.] ile LECC ile LEÇ[Fars.]
( Tepme. İLE Dar şey. | İnad etme, ayak direme. İLE Yanak. | Yüz. )
- LECÂC/LECÂCET[Ar.] ile LECCÂC[Ar.]
( Ayak direme, çekişme. İLE İnatçı. | İnatçılık. )
- LECCE ile KOTOR
( İtalya'da. İLE Karadağ'da. )
- LECLÂC ile ...
( Ustası Dahir. Sısa'nın icad ettiği bu oyunu İran'a getirip yaymıştır. İran'da geliştiği için mûcidi Leclâc sanılır. )
- LED:
EDGE-LIT ile FULL-ARRAY ile RGB ile OLED ile QLED
- LED ile OLED ile QLED ile QD-OLED ile MİNİ-LED
( LED(LIGHT EMITTING DIODE vs. ORGANIC LIGHT-EMITTIING DIODE vs. QUANTUM DOT vs. ... vs. ... )
- LEDÜN ile ...
( ALLAH YANI [bkz. İLM-İ LEDÜN] )
- LEGA ile ...
( Papalık elçisi. )
- LEGAL PRESUMPTION ile PRESUMPTION OF FACT ile SIMPLE PRESUMPTION ile CONCLUSIVE PRESUMPTION
( Yasal karine. İLE Fiilî karine. İLE Adi karine. İLE Kesin karine. )
- LEGATO[İt.] ile ...
( Bir parçanın notalarının, ara vermeden birbirine bağlanarak söyleneceğini ya da çalınacağını anlatır. )
- LEĞEN[Fars.] ile LENGER[Fars.]
( Genellikle, içinde bir şey yıkamak için kullanılan, metal ya da plastikten, yayvan kap. İLE Yayvan ve kenarları geniş, büyük bakır kap. | Bir lengerin alabileceği miktarda olan. | Gemi demiri. )
- LEĞEN[Fars.] ile TEŞT[Fars.]
( ... İLE Çamaşır leğeni. )
- Leh ile/değil LEH[Ar.]
( Polonya halkından olan kişi. İLE Onun için, onun tarafına, ondan yana. | Bir şeyden ya da birinden yana olma. | Yarar. )
- Lehçe ile LEHÇE[Ar.]/DİYALEKT[Yun.]
( Polonya dili. İLE Bir dilin, tarihsel, bölgesel, siyasal nedenlerden dolayı, ses, yapı ve sözdizimi özellikleriyle ayrılan kolu. )
- LEHİM[Ar.] ile PÜRMÜZ[Primus marka adından]["HÜRMÜZ" değil!] ile/değil/yerine KAYNAK
( Ergime noktaları düşük metalleri tutturma işlemlerinde kullanılan, kalay ve kurşun alaşımlarının genel adı. | Bu alaşımla yapılan işlem. İLE Genellikle metalleri lehimlemede kullanılan, güçlü alev çıkaran, benzin ya da gazla çalışan araç. İLE/DEĞİL/YERİNE İki metal ya da yapay parçayı, ısıl yolla birleştirme yöntemi, kaynaştırarak yapıştırma. )
- LEHİM ile BRONZ/TUNÇ ile FAKFON ile KUPRONİKEL ile PERMALLOY
( Kalay ve kurşun alaşımı. İLE Bakır ve kalay alaşımı. İLE Bakır, çinko ve nikel alaşımı. İLE Bakır ve nikel alaşımı. İLE Demir ve nikel alaşımı. )
- LEHV[Ar.] ile LA'İB[Ar.]
- LEİO-/LİO- ile/||/<> LAMİN-
( Düz. İLE/||/<> Düz plak. )
- LEJYON[Fr. < Lat.] ile/değil/yerine KARA KUVVETLERİ
( Eski Romalılar'da, piyade ve süvarinin oluşturduğu askeri birlik. | Birkaç takımdan oluşan asker birliği. İLE/DEĞİL/YERİNE ... )
- LEJYON ile ...
( Altıbin kişilik asker topluluğu. [Eski Roma'da] )
- LEK ile LEK[Fars.] ile LEK[Fars.]
( Sana, senin için. İLE Ahmak, sersem. | Yüz bin. İLE Kırmızı boya çıkarmaya yarayan maden. )
- LEKE ile İZ
( ŞAİBE[< ŞEVB] )
- LEKENDE ile/ve OYULGA
( Kaba dikiş. İLE/VE El ile yapılan gelişigüzel/eğreti dikiş. )
- LEM YENFEKKE[Ar.] ile LEM YEBRAH[Ar.] ile LEM YEZEL[Ar.]
- LEM'[Ar.] ile LEMH[Ar.]
- LEM'A[Ar.] ile/ve BALG/BALK
( Parıltı, parlayış. İLE/VE Ufukta görülen parıltı. )
- LEM ile/ve LEMMÂ
( Olasılık. İLE/VE Hiç! )
( Fiil-i muzârinin başına gelerek nunsuz sıgaların sonunu sessiz kılar. )
( Fiil-i muzârinin başına gelerek nunlu sıgaların nunlarını düşürür. )
- LEMEÂT[Ar. < LEM'A] ile LEMEHÂT[Ar.]
( Parıltılar, parlayışlar. İLE Bir kezlik bakışlar, bir göz atışlar. )
- LEMMÂ[Ar.] ile LEM[Ar.]
- LEMS[Ar.] ile MESS[Ar.]
- LEMUR ile (KALIN KUYRUKLU) CÜCE LEMUR
( ... İLE Yedi aylık kış uykusuna yatarlar. )
- LEMUR ile AY AY
- LEMUR ile BARDRO
( ... İLE Kuzey Madagaskar bataklıklarında yaşarlar. )
- LEMUR ile FARE LEMURU
( ... İLE 50 gr. kadar ağırlıkları vardır. )
( ... İLE En küçük primatlardır. )
- LEMUR ile HALKA KUYRUKLU LEMUR
( Çiftleşme dönemleri sadece dişillerinin kızıştığı 24 saattir. )
( ... İLE En fazla, 30'arlık öbekler oluşturarak yaşarlar. )
- LEMUR ile MİRZA
- LEMUR ile SİFAKA
( ... İLE Sifakalar, primatlar takımının lemur ailesindendir. Lemurlar, dünyada sadece Madagaskar adasında yaşarlar. Lemur, Latince'de, "hayalet" demektir. Madagaskar yerlileri, lemurların, ölmüş kişilerin hayaletleri olduğuna inanır. Lemurların ortak özelliği, gövdelerinin maymuna, yüzlerinin ise köpeğe benzemesidir. Sifakalar, otoburdur. Sifakaların da içinde bulunduğu indrigiller alt ailesinin ortak özelliği, bu hayvanların dikey tırmanıcı ve atlayıcı[vertical clinger and leaper] olmasıdır.
İndrigillerin hepsi, çok iyi birer sıçrayıcıdır. 15 metre kadar ileri sıçrayabilirler. Sıçrarken arka ayaklarını kullanırlar ve yine arka ayakları üzerine iniş yaparlar. İndrigiller, yerde arka ayakları üzerinde zıplayarak ilerler.
Hiçbir maymun türü, indrigiller kadar sıçrayamaz. İndrigillerin kollarında, dirseklerinden bellerine kadar uzanan deriden kanatçıkları vardır. Bu, onların havada süzülmelerine ve yön değiştirmelerine yardımcı olur.
Sifakalar, indrigiller arasında en ünlü olanıdır ve en iyi sıçrayandır. Sifakaların boyları, ayağa kalktığı zaman 50-60 cm.yi bulur. Ağaçtan ağaca, uçarcasına hareket ederler. Madagaskar'da, hiçbir yırtıcı hayvan onları yakalayamaz. )
( )
- LEMUR ile SPAKA
- LEMUR ile TAÇLI LEMUR [PROSIMIAE]
- LEMUR ile YAKALI LEMUR
- LEMYENSUR ile LEMMAYENSUR
( Yardım etmedi. İLE Hiç yardım etmedi. )
- LENDUHA ile ...
( Çok iri ve kaba şey. )
- LENF DOKUSU ile/ve YAĞ DOKUSU ile/ve KEMİK DOKUSU ile/ve KIKIRDAK DOKUSU ile/ve GÖZENEKLİ DOKU ile/ve DESTEK, BAĞ DOKUSU ile/ve EPİTEL DOKU ile/ve KAS DOKUSU ile/ve SİNİR DOKUSU
( ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> Göze sayısı az, göze arası nesnesi çok ve genellikle öteki dokuları birbirine bağlayarak destek görevi yapan doku. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )
( ADENIT TISSUE vs./and ADIPOSE (FATTY) TISSUE vs./and BONY TISSUE vs./and CARTILAGE TISSUE vs./and CELLULAR TISSUE vs./and CONNECTIVE TISSUE vs./and EPITHELIAL TISSUE vs./and MUSCULAR TISSUE vs./and NERVOUS TISSUE )
- LENGALENGA ile ...
( Muz, patates ve Burundi ıspanağı ile hazırlanan bir lapa. [Burundi'nin en tipik yemeği] )
- LENINGRAD EKOLÜ ile/ve MOSKOVA EKOLÜ
- LEONARDO DA VINCI ile RAFFAELLO DI SANZIO
- LEONHARD EULER ile ULF VON EULER
( 15 Nisan 1707 - 18 Eylül 1783 İLE 07 Şubat 1905 - 09 Mart 1983 )
- LEOPAR ile AMUR LEOPARI
( ... İLE Sadece Rusya'nın uzakdoğusunda, Sibirya'da yaşarlar.[Dünyada 100 kadar kaldılar.][2021] )
- LEOPAR ile ANADOLU LEOPARI
( LEOPARD vs. ANATOLIAN LEOPARD )
- LEOPAR ile ASYA LEOPARI
- LEOPAR ile KALAHARİ LEOPARI
- LEOPAR ile KAR LEOPARI
- LEOPAR ile TEKİR
( LEOPARD vs. OUNCE )
( ACINONYX JUBATUS cum PANTHERA PARDUS )
- LEOPAR ile VISAYAN LEOPARI
- LEOPAR ile ZANZİBAR LEOPARI
( LEOPARD vs. ZANZIBAR LEOPARD )
- LEP- ile/||/<> LEPİD-/LEPİDO- ile/||/<> -LEPSİA/-LEPSİS
( Havale, almak. İLE/||/<> Pul, kepek. İLE/||/<> Nöbet, paroksismal atak. )
- LERZÂN ile ...
( İNLEMEK )
- LES'/LEDG[Ar.] ile MELDÛG[Ar. < LEDG]
( Yılan, akrep gibi hayvan ya da böceklerin sokması. )
- LEŞ[Çigil] ile LEŞ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sümük. İLE Balgam. )
- LEŞ[Fars. < LÂŞE] ile/değil/||/<> CESET
- LESEPASE ile/ve PRATİKA
( Sınırı geçmek için verilen yazılı izin. İLE/VE Gemilere verilen giriş ve çıkış izni. )
- LESLIE GREENBERG ile/ve/||/<> JUAN PASCUAL-LEONE
- LETÂFET(LÂTİF) ile/ve KESÂFET(KESİF)
( Lâtife lâtif gerek. )
- LETÂFET ile/ve LETÂFET
- LETARJİ ile LİOPELMA
- LEUKONYCHIA:
GERÇEK ile YALANCI
( Tırnağı tamamını etkiler. VE/||/<> Tırnağa bastırınca kaybolur. )
( Çinko ve B6 vitaminin eksikliğinden kaynaklanır. VE/||/<> Albümin eksikliğinden kaynaklanır. )
- LEV[Ar.] ile LEV'[Ar.] ile LEV'[Ar.]
( Olsa bile. İLE Yısa etme, çekme. İLE Yakma. | Yanma. )
- LEV ile LEVA
( Romanya para birimi. İLE Bulgar para birimi. )
- LEVENT ile ...
( Deniz erlerine verilen ad. | Boylu-boslu, güçlü delikanlı. )
- LEVH-İ DİL ile ...
( MÜ'MİNİN GÖNLÜ )
- LEVH ile ...
( YASSI, DÜZ NESNE [RESİM ÇİZİLEBİLEN, YAZI YAZILABİLEN] )
- LEVHA[Ar.]/TABELA[İt. < TABELLA] ile ARMADURA[İt. < ARMATURA]
( Bir yere asılmak için yazılmış yazı, safiha. Üzerinde tanıtıcı, belirtici bir yazı, açıklama, işaret ya da resim bulunan, tahta ya da sac parçası. | Hastahane, yatılı okul, askerî birlik gibi toplu yemek verilen yerlerde, günlük yemek için çıkarılan erzakın türünü, miktarını gösteren çizelge. | Hastahanelerde her hastanın gündelik yemek ve ilacının yazıldığı kâğıt. İLE Gemide direklere takılı halatları bağlamak için küpeştenin iç tarafında bulunan delikli ve çubuklu levha. )
- LEVHA[Ar.] ile ANTERLİN/ENTERLİN[Fr.]
( ... İLE Basımcılıkta, satır aralarını denkleştiren ince kurşun levha. )
- LEVHA ile ...
( Levha, serlevha, başlık. Küçüğüne kıt'a. )
- LEVLÂK SIRRI
( DÜNYANIN YARATILIŞ SIRRI )
- LEVM[Ar.] ile TESRÎB[Ar.] ile TEFNÎD[Ar.]
- LEVNÎ[Ar.] ile Levnî[Ar.]
( Renkle ilgili, renge ait. İLE XVIII. yüzyılda yaşamış, Edirne'li, ünlü Türk minyatürcüsü. )
- LEVO-/LAEVO- ile/||/<> SİNİSTR-/SİNİSTRO-
( Sol, solda. İLE/||/<> Sol, sola yönelik, sola doğru, sol yanı gelişmiş, sol. )
- LEVREK[Yun.] ile MİNAKOP
( ... İLE Taş levreği. )
( BASS vs. ... )
( LABRAX LABRAX cum ... )
- LEVREK ile/değil BARGAM
( ... İLE/DEĞİL Levreğe benzer bir balık. )
- LEVREK ile BUHAR LEVREĞİ
- LEVREK ile ÇARPANBALIĞI
( ... İLE Levrekgillerden, yüzgeçleri dikenli ve zehirli bir balık. )
( ... cum TRACHINUS DRACO )
- LEVREK ile NİL LEVREĞİ
( ... İLE Viktorya Gölü'ne [Doğu Afrika] sonradan sokulmuştur. [Bu nedenle 200 tür yok olmuştur!] )
( ... İLE Boyu 2 metreye, ağırlığı 450 kiloya kadar erişebilmektedir. )
- LEVREK ile PERKİ[Yun.]
( ... İLE Tatlı su levreği. )
( ... cum PERCA FLUVIATILIS )
- LEVREK ile SİYAH LEVREK
- LEVREK ile SUDAK
( Levrekgillerden, tatlı sularda yaşayan bir balık. )
( LUCIOPERCA FLUVIATILIS )
- LEVREK ile UZUNLEVREK
( ... İLE Kemiri balıklar takımından, 50-100 cm. boyunda, Avrupa tatlı sularında yaşayan, etçil ve yırtıcı bir balık. )
( ... cum LUCIOPERCA SANDRA )
- LEVZA'Î[Ar.] ile ELMA'Î[Ar.]
- LEWİS ASİDİ ile LEWİS BAZI
( Elektron çifti kabul eden nesne. İLE Elektron çifti veren nesne. )
- LEWIS YAPISI ile/ve/||/<> VSEPR KURAMI
( Moleküllerdeki atomların elektron dağılımını gösterir. İLE/VE/||/<> Moleküllerin biçimini ve geometrisini belirlemeye yardımcı olan bir model. )
- LEYÂN[Ar.] ile LEYÂN[Ar.]
( Konforlu/lüks hayat. İLE Parlayan/parlayıcı. )
- LEYL[Ar.] ile ...
( Gece. | Yılın en karanlık gecesi. )
- LEYL ile LEYL-İ SECÂ
( Gece. İLE Tam kararmış gece. )
- LEYLÂ İLE/VE MECNUN ile/ve ROMEO VE JULIET
( FUZULÎ ile/ve SHAKESPEARE )
( 1534 ile/ve 1605 )
- LEYLA ve MECNUN ile/ve/||/<> FERHAD ve ŞİRİN ile/ve/||/<> ZÜHRE ve TAHİR
- LEYLÂ'[Ar.] ile Leylâ'[Ar.]
( Çok karanlık gece. | Arabî ayların son gecesi. İLE Leylâ ile Mecnûn öyküsünün kadın kahramanı. )
- LEYLÂ ile/ve/||/<>/> MEVLÂ
- LEYLAK[Ar.] ile/ve/||/<>/> LEYLAK[Ar.]
( Zeytingillerden, yaprakları karşılıklı bir ağaççık. [Lat. SYRINGA VULGARIS] İLE/VE/||/<>/> Bu ağacın, koni durumunda toplanmış, beyaz, eflatun ya da pembe renkte, güzel kokulu çiçekleri. )
- LEYLEK YUVASI MESCİDİ ile ...
( Yedikule'dedir. )
- LEYLEK ile AÇIK GAGALI LEYLEK
- LEYLEK ile AYAKKABI GAGALI LEYLEK
( )
( ... cum BALAENICEPS REX )
- LEYLEK ile/değil GRİ BALIKÇIL
- LEYLEK ile İNSAN-I KÂMİL
( İNSAN-I KÂMİL )
- LEYLEK ile/ve JABİRU, MARABU
- LEYLEK ile KARA LEYLEK
( 100 – 115 cm. uzunluğunda, 2.3 ile 4.5 kg. ağırlığındadır. Kanat açıklığı, 155 – 215 cm.'dir. [Kanatlarındaki uçuş tüyleri dışında tamamen beyaz renge sahiptir. Yavruların gagası siyah iken; erişkinlerde kırmızıdır.] )
( Uçarken balıkçılların aksine, boyunlarını gergin ve uzun tutarlar. Balıkçıl kuşlarda ise boyun "S" şeklinde kıvrılır. )
( Uzun göç kuşlarıdır. Göç mevsiminde Sahra Altı Afrika'ya kadar göç ederler. Ardından havalar ısınınca tekrar Avrupa'ya dönerler.[28 Şubat] [Göç ederken, Akdeniz üzerinden değil, Doğu'da Levant üzerinden, Batı'da da Cebelitarık Boğazı üzerinden geçerler.(Uçmak için gereksinim duydukları sıcak termal akımların deniz üzerinde oluşmamasından dolayı)] )
( Etçillerdir. Küçük memeliler, amfibiyenler, sürüngenler ve balıklar ile beslenirler. )
( )
( CICONIA CICONIA cum CICONIA NIGRA )
- LEYLEK ile MURABIT/MURABUTKUŞU
( ... İLE Uzunbacaklılardan, leyleğe benzeyen, gagası iri ve uzun bir kuş. )
( ... cum LEPTOPTILUS )
- LEYLEK ile SARI GAGALI LEYLEK
( CICONIA CICONIA cum MYCTERIA IBIS )
- LEYLEK ile TURNA
( ... İLE Japon kültüründe, 1000 yıllık uzun bir yaşamı simgeler. )
( LAKLAK ile ... )
( LEGLEG ile BÂTİR )
( STORK vs. CRANE )
( CICONIA CICONIA cum GRUS GRUS )
- LEYLEKGİLLER ile/ve/<> LEYLEKSİLER
( Leyleksilerden bir familya. İLE/VE/<> Kuşlar sınıfından leylekler, sümsükgiller, balıkçıllar ve flamanları içine alan, omurgalı hayvanlar takımı. )
- LEYLÎ ile ...
( Yatılı öğrenci. )
- LEYS[Ar.] ile LEYS[Ar.]
( Aslan. | Hızla hücum eden kişi. İLE Yokluk, adem. )
- LEYTE LAALLE ile ...
( "BAKALIM, BUGÜN, YARIN" GİBİ SÖZLERLE ZAMAN GEÇİRME, İŞİ SÜRÜNCEMEDE BIRAKMA, SAVSAKLAMA )
- LEYTE ile ...
( OLSAYDI, KEŞKE, NE OLURDU )
- LEZÂYİZ-İ/LEZZET-İ CİSMÂNİYE ile/ve SIFÂT-I KEMÂLİYE
- LEZZÂT-I CİSMANİYE ile/ve SIFAT-I KEMÂLİYE
- LEZZET-ŞİNÂS[Ar.] ile LEZZET-YÂB[Ar.]
( Tat alan, tadına varan. İLE Lezzet alan, tat duyan. )
- LEZZET[Ar.]/TAT ile TATMAK
( Lezzet yeterli miktarda kalarak oluşur. )
( Ağız yoluyla alınan tat. | Herhangi bir şey karşısında duyulan zevk, haz.[mecâz] İLE Canlıların besinlerdeki uçucu olmayan bileşikleri damak, boğaz ve dil yüzeyindeki mukoza noktaları aracılığıyla algıladığı duyum. )
( FLAVOR vs. TO TASTE )
( RASA ile ... )
- LEZZET[Ar.] ile Nİ'MET[Ar.]
- LEZZET[Ar.] ile RÂHAT[Ar.]
- LEZZET ile/ve/<> HEYECAN
- Lİ-EBB ile/||/<> Lİ-ÜMM
( Baba bir kardeş. İLE/||/<> Ana bir kardeş. )
- LİGER ile TİGON
( Eril aslanla dişil kaplanın yavrusu. İLE Eril kaplanla dişil aslanın yavrusu. )
( ile ... )
- LİBÂN[Ar.] ile LİBÂN[Ar.]
( İnsan sütü. İLE Süt emzirme. )
- LİBÂS[Ar.] ile LİBS[Ar.]
( Giysi. İLE Kâbe'ye örtülen örtü. )
- LİBERALİZM ile/ve/||/<>/> NEOLİBERALİZM
( LİBERALİZM'DE
- Bireycilik
- Özgürlük
- Akılcılık
- Eşitlik
- Hoşgörü
- Sınırlı Devlet
İLE/VE/||/<>/>
NEOLİBERALİZM'DE
- Özelleştirme
- Muhafazakârlık
- Otoriter Devlet
- Deregülasyon
- Strateji ve Yönetişim
- Yeniden Dağıtım ve Rekabet
- Kriz ve Şiddet
- Demokrasinin Çöküşü ve Neo-Feodalizm
- Neoliberal Özne
- Esneklik ve Girişimcilik )
- LİBERALİZM ile/ve/||/<>/> SOSYALİZM ile/ve/||/<>/> MUHÂFAZAKÂRLIK
( * Bireycilik
* Özgürlük
* Sınırlı devlet
* Piyasa ekonomisi
İLE/VE/||/<>/>
* Birliktelik
* Eşitlik
* Yeniden dağıtım
* Dayanışma
İLE/VE/||/<>/>
* Aile
* Aşamalı değişim
* Ara kurumlar
* Sınırlı etkinlik olarak siyaset )
- LİBERALİZM ile/ve/||/<> TOPLUMSAL REFAH LİBERALİZMİ
- LİBRE ile ...
( Fransa'da 500 gr., İngiltere'de 454 gr. gelen ağırlık ölçüsü. )
- LİD ile ...
( Batı mûsikîsinde şarkı. )
- LİDER[İng.] ile/değil/yerine ÖNDER
( Bulunulan durumu, var olanı yönlendirir. İLE/DEĞİL/YERİNE Ufuk açar. )
- LİEN-/LİENO- ile/||/<> SPLEN-/SPLENİ-/SPLENİA-/SPLENO-
( Dalak, dalakla ilgili. İLE/||/<> Dalakla ilgili. )
- LİG- ile/||/<> PEC- ile/||/<> -PEXİA/-PEXİC/-PEXY ile/||/<> PON-/PONT-
( Bağ, bağlanma. İLE/||/<> Bağlamak. İLE/||/<> Bağlama, fiksasyon. İLE/||/<> Köprü, bağlantı. )
- LIGARE ile/> RELIGARE
- LİGATURA/LİKADURA ile ...
( Gemide kullanılan bir ip. )
- LİHÂ'[Ar.] ile LİHÂ[Ar. < LİHYE] ile LİHÂ[Ar. < LEHÂT]
( Ağaç kabuğu. İLE Sakallar. İLE Küçük diller. )
- LİKA'["ka" uzun okunur] ile LÎKA[Ar.]
( Görme, rastgelip kavuşma. | Yüz, çehre. İLE Mürekkep hokkalarına konulan ham ipek, lök. )
- LİKA' ile ...
( GÖRME, RASTGELİP KAVUŞMA, YÜZ YÜZE GELME | YÜZ, ÇEHRE )
- LİKEN[Yun.] ile LİKEN[Yun.]
( Bir mantarla bir suyosununun ortakyaşamasıyla ortaya çıkan bitkilerin genel adı. İLE Kaşındırıcı bir deri hastalığı. )
- LİKOPEN:
DOMATESTE ile/ve/||/<>/> KAN VE DOKULARDA
( All-trans izomeri(all E-izomeri)[%90'a yakın oranda]. İLE/VE/||/<>/> Cis-izomeri(Z-izomeri). )
( Çiğ domateste bulunan likopen molekülü, "çizgi" biçimindedir. [Likopenin bağırsaklardan emilmesi ve kana geçmesi için uygun değildir.] İLE/VE/||/<>/> Kanda dolaşan likopen molekülü, "bükük" biçimdedir. )
( [Likopenin ...] Çizgisel biçimi, kümelenme ve kristalleşme eğilimi gösterir.[Emilmesini azaltır.] İLE/VE/||/<>/> Bükük biçimi, bağırsaklarda oluşan misellere kolayca geçer.[Emilimi daha fazla olur.] )
( [Miseller, yağların bağırsaklarda daha kolay emilmelerini sağlayan küçük damlacıklar biçimindeki oluşumlardır. Bağırsak gözeleri tarafından kolaylıkla alınır, şilomikron biçiminde paketlenir ve böylece kan dolaşımına geçerler.] )
( Domatesin pişirilmesi ve özellikle de bu işlem sırasında yağın da bulunması, çizgi biçimindeki moleküllerin bükük biçime dönüşmelerini kolaylaştırır.
Yapılan bir araştırmada, domatesin yağla beraber işlenmesiyle elde edilen domates sosu (cis-izomeri) yiyenlerin kanlarında, çiğ domates yiyenlere (all E-izomeri) göre daha fazla likopen bulunduğu tespit edilmiştir.
Z-izomerlerinin antioksidan etkileşimi de laboratuvar koşullarında all E-izomer biçimine göre çok daha yüksektir yani sağlığa daha yararlıdır. )
( Daha fazla likopen alabilmek için domatesin çiğ değil yağ ile birlikte pişirilmesi gerekiyor.
[Pişirme işlemi, başta C vitamini olmak üzere çoğu besin öğesinin de etkisinin azalmasına neden olur.]
Domatesin çiğ yenilmesi, hem de yemeklerle birlikte pişirilerek tüketilmesinde yarar vardır.
[Endüstri ürünü markalı sos, ketçap ya da salça kullanmamalıyız.] )
- LİKYA'LILAR ile/ve LİDYA'LILAR
( M.Ö. 1450 - 350 ile/ve M.Ö. 685 - 547 )
- LİKYA ile ...
( IŞIK ÜLKESİ )
- LİLA ile ...
( Oyun, şaka, bir ilâhi oyun olarak bakılan kozmos. Lila, Brahman'ın Mutlak gerçeğini temsil etmez. O ancak kısmi gerçektir ki gerçek olmayandan farklı değildir. Örneğin, buz kimilerine göre su, kimilerine göre ise buhar olarak tanımlanır fakat iki beyan da kısmen doğrudur. )
- LİMAN ile MENDİREK[Yun.]
( ... İLE Dalgakıranı bulunan liman. )
- LİMKEN ile ERİK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sarı erik. İLE ... )
- LİMNOLOJİ ile ...
( Tatlı suların fiziksel ve biyolojik durumlarını inceleyen bilim dalı, gölbilim. )
- LİMON ile AĞAÇ KAVUNU
( ... İLE Turunçgillerden, Akdeniz ülkelerinde yetişen, taç yaprakları mavimsi pembe, küçük bir ağaç. | Bu ağacın iri bir limon görünüşündeki buruşuk kabuklu yemişi. )
( ... cum CITRUS MEDICA )
- LİMON ile LİM
( Turunçgillerden, bir ağaç. | Bu ağacın, sarı renkli, kabuğu kokulu, suyu ekşi meyvesi. İLE Küçük limon, misket limonu. )
( CITRUS LIMONUM cum ... )
- LİMON ile LİMONİT[Fr.]
( ... İLE Sarı ya da kahverengi doğal hidratlı demir oksit. )
- LİMON ile MİSKET LİMON
( Genellikle büyük, oval/elips biçiminde ve kalın, pürüzlü bir kabuğa sahiptir. Rengi olgunlaştıkça sarıya döner. İLE Misket büyüklüğünde küçük ve oval ya da yuvarlak biçimdedir. Kabuğu ince ve parlaktır. Limona benzer ancak daha parlak bir tonu vardır. )
( Güçlü bir ekşi tat yapısına sahiptir ve bazı çeşitleri tatlılığa da sahip olabilir. İLE Limona kıyasla daha tatlı bir yapısı vardır. Ekşi tat, misket limonunda daha az belirgindir ve genellikle daha yumuşak bir lezzet sunar. )
( C vitamini bakımından zengin olup ayrıca lif, potasyum ve vitamin B6 gibi besin nesneleri içerir. İLE Limona benzer biçimde C vitamini içerir ancak daha az miktarda bulunur. Daha tatlı bir içeriğe sahiptir. Limonata ve tatlılar gibi kullanımlar için daha uygundur. )
( Yemeklerde, içeceklerde, temizlik ve doğal ilaçlar için kullanılır. İLE Genellikle garnitür ya da süsleme amaçlı kullanılır ve tatlılar, kokteyller ve bazı özel yemeklerde yeğlenir. )
- LIMOUSINE ile/değil HUMVEE
( Uzun, konforlu araç. İLE/DEĞİL Çok uzun, konforlu araç. )
- LİNÇ:
ÖRGÜTLÜ VE PLANLI KİTLELER ile ÖRGÜTSÜZ AMA PLANLI KİTLELER ile ÖRGÜTSÜZ VE PLANSIZ KİTLELER
( Yasadışı örgütler, terör örgütleri. İLE Bir suçu işlemek için bir araya gelmiş kişiler. İLE Linç kitlesi.[a) Feryat Kitleleri | b) Yığınlar] )
- LİNÇ ile/ve/||/<> İDAM
- LİNÇ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İFŞÂ
- LİNİN[Fr.] ile ...
( Göze çekirdeğinde bulunan ve kromatin tanelerini taşıyan, ağ biçimindeki ipliksi yapıya verilen ad. )
- LINK ile/ve/||/<> HYPERLINK
- LİNK ile LİNK[İng.]
( Atın, eşkin yürüyüşü. İLE İletişim dizgesi birliği. )
- LİNK ile LINK[İng.]/URL
( Atın eşkin yürüyüşü. İLE İlişim, ilişik, bağlantı.[site bağlantısı, url] )
- LİR/LÂVUTA/LAVTA/BER-BATT[Ar., Fars.]/LYRE[Fr.] ile ...
( Eski Türk'lerin kopuzu ile aynıdır. Kiriş tellerinin iki yanında ikişer demir tel olduğu ve Muğla'da icat edildiği söylenilir. )
- LİR ile/ve KİTARA
- LİRA ile LİRA[< İt. Altın para]
( Telli bir çalgı. İLE Yüz kuruş değerinde, Türkiye para birimi. )
- LÎSAN ile/değil LİSÂN
( İstanbul ağzı. İLE Anadolu ağzı. )
- LİTERATÜRDEN PAY ALMAK ile/ve/<> LİTERATÜRE KATILMAK
- LİTOLOJİ ile ...
( Taşbilim. )
- LİTRE ile KİLO
- LİTRE ile RATL
( ... İLE Litreye yakın bir sıvı ölçeği. )
- LİTU ile LİYU
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Şehriye, su, buz ya da kar gibi şeylerle soğutulur. Sonra bunun içine çeşniler konur, serinletici bir yiyecek olarak yenir. İLE Kuruduğu zaman sert kil haline gelen çamur. )
- LİTÜRJİ ile ...
( Bir dinin törenlerine ya da tapınma biçimine ilişkin kurallarının tümü. )
- LİVÂ ile/||/<> MUTASARRIF
( Sancak. | Osmanlı döneminde, sancak olarak tanımlanan yönetim birimi.[Başında sancakbeyi bulunurdu. Tanzimat sonrası dönemde, livânın başında bulunan görevliye mutasarrıf da denilmiştir.] İLE/||/<> Tasarruf hakkı ve salâhiyeti olan kişi. | Bir malın sahibi. | Eskiden vilâyetten küçük olan sancak ya da öteki adı ile livânın yöneticisi. | Mîrî ya da vakıf araziye tasarruf eden kişi. )
- LIVE ile LIVE
( Yaşam. İLE Canlı. )
- LIVERPOOL'LU KÖPEKLER ile İSKOÇ KÖPEKLER
( Daha yüksek perdeden sese sahiptirler. İLE Daha düşük perdeden sese sahiptirler. )
- LİVRE/LİBRETTO ile ...
( Operanın söz kısmı. Opera kitabı. )
- LİYÂKAT ile HAK
( Lâyık oluş. İLE ... )
( İktidar, beceri, erdem. İLE ... )
- LİYAZ ile/>< LİGAZ
( Moleküller arası bağları kıran enzim. İLE/>< Moleküller arası bağları oluşturan enzim. )
- LLM ile LWM
( LARGE LANGUAGE MODEL vs. LARGE WORLD MODEL )
- LLULL KOMBİNATUVARI ile/ve BRUNO KOMBİNATUVARI
- LOB ile/değil (YARIM)YUVAR
- LOBELYA[Lat. LOBELIA] ile ...
( Salkım durumunda, mavi çiçekleri bulunan, bir ya da çok yıllık, Kuzey Amerika bitkisi. )
- LOCA[Fr. < İt.] ile LOÇA[İt.]
( Bazı izleyicilerin oturdukları özel bölüm. | Masonların, toplantı yeri. İLE Gemilerin baş bodoslamalarının iki yanında, çapayı içine alabilen ve güverteye açılan demir zincirin geçtiği delik. )
- LOĞ/YUVAK/YUVGU/YUVGUZ ile/değil/yerine/= SİLİNDİR[Fr. < Yun.]/ÜSTÜVANE[Ar.]
( Alt ve üst tabanları birbirine eşit dairelerden oluşan bir nesnenin eksenini dikey olarak kesen, birbirine koşut iki yüzeyin sınırladığı cisim. | Metalleri inceltmek, kumaşları parçalatmak, kâğıt üzerine baskı yapmak gibi işler için sanayide kullanılan merdane. | Motorlu taşıtların motorunda, pistona güçlü bir itiş sağlamak ve gaz karışımının yandığı ya da patladığı yer. | Yollarda, toprak damlarda, yeri bastırmak ya da tarlalarda, toprakları ezmek için gezdirilen taş silindir. )
- LOGOS ile/ve NOUS
( Akıl, yasa, düzen. İLE/VE ... )
( Ateşli söz. Etki eden söz. Sohbette geçen söz. İLE/VE ... )
( Doğadan kopmuş/uzaklaşmış. İLE/VE Doğa. )
( Bir şeyde bulunan düzen ve yasalılık. İLE/VE ... )
( Dilde/sözcüklerde gö(ste)rebilmek. İLE/VE ... )
( Parçaların, bütün ile olan ilişkisi. İLE/VE ... )
( PRAJNA ile/ve ... )
( SHENGZHI ile/ve ... )
- LOGOS ile GEOMETRİ
- LOK ile ...
( Gemileri farklı iki su düzeyinin birinden öbürüne aşırmak için yapılmış ara havuz. (PANAMA KANALI) )
- LOKANTA ile LOSTARYA
( ... İLE Küçük lokanta. )
- LOKANTA ile/ve RESTORAN
( [İt.] TRATTORIA ile RISTORANTE )
- LOKMA ile/ve/> KİMÜS
( ... İLE/VE/> Yemeklerin mide özsuyuyla karıştıktan sonra aldığı durum. )
( İSTİHLÂB[Ar.]: Yemeğin, bağırsaklarda sindirilmek üzere yoğun sıvı kıvamına geçmesi. )
( PEPSIN: Mide özsuyunun hazmı kolaylaştıran bir maddesi. )
( TEKEYLÜS: Yiyeceklerin midede ve bağırsaklarda ezilerek lenf damarları tarafından emilmeye elverişli duruma gelmesi. )
( BOLUS vs./and/> CHYME )
- LOKMA ile/ve/> MEBLÛ/A
( ... İLE/VE/> Yutulmuş, bel olunmuş. )
- LOKMA ile/ve/<> RIZÂ
- LOKMANIN TADI ile/ve/||/<>/> YEMEĞİN TADI
( Ne kadar çok çiğnersek. İLE/VE/||/<>/> Ne kadar az yersek. )
( Yediğini, iç; içtiğini, ye! İLE/VE/||/<>/> Çok yiyen, az tad alır; az yiyen, çok tad alır. )
- LOKMAYI ÇABUK YUTMAK ile/değil/yerine/><
YETERİNCE ÇİĞNEDİKTEN SONRA YUTMAK
( Yemek yerken bir sonraki lokmayı hazırlamak yerine ağızdaki lokmayı iyice çiğnemek, yavaş yemek ve yiyeceğin tadını/zevkini tam olarak almaya çalışmaktır doğru olanı! )
( Yediğini, iç; içtiğini, ye! )
- LOKOMOTİF[Fr./İng. < LOCOMOTIVE] ile/ve/||/<> AMİGO[İsp.]
( Tren vagonlarını çeken makina. | Öncü. İLE/VE/||/<> Arkadaş. | Spor yarışmalarında taraftarları coşturan kişi. )
- LÖKOPENİ ile/||/<> LÖKOSİTOZ
( Kanda düşük seviyede beyaz kan gözesi bulunması. İLE/||/<> Kanda yüksek seviyede beyaz kan gözesi bulunması. )
- LOKSTAY/LOXTAY ile KUMAŞ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Üzerinde sarı pullar olan kırmızı renkte süslü bir Çin kumaşı. İLE ... )
- LOKUM ile KUŞLOKUMU
( ... İLE Lokumun küçük olanı. | Un ve şekerle yapılan bir kurabiye türü. )
- LONGYİ:
PASO ile/<> HTA MEİN
( [Myanmar'da] Erillerin giydiği etek. İLE/<> Dişillerin giydiği etek. )
- LÖNK ile/değil LÖK
- LORİ ile LORİ
( Kuyruksuz bir maymun. İLE Parlak renkli bir papağan. )
- LÖSEMİ ile/||/<> LENFOMA
( Kemik iliğinde olağandışı beyaz kan gözelerinin çoğalması ile ilişkili bir kanser türü. İLE/||/<> Lenfatik düzende olağandışı göze büyümesi ile ilişkili bir kanser türü. )
- LOSTRA[İt.] ile ...
( Ayakkabı boyama. )
- LOTUS ile/ve/<> PAPİRUS
( Yukarı Mısır. İLE/VE/<> Aşağı Mısır. )
- LOZAN ANTLAŞMASI ile/değil UŞİ ANTLAŞMASI
( ... İLE/DEĞİL Osmanlı'nın Afrika'daki son toprak parçasını kaybettiği antlaşma.[1912] )
( RUMİNE SARAYI: Lozan Antlaşması'nın yapıldığı saray. )
- LSD ile DMT
- LÜBB ile ...
( İÇ, ÖZ | NÛR-I İLÂHÎ )
- LÜBNAN[< LABNE] ile ...
( Beyaz. )
- LÜBORULARI ile ...
( Üflemeli bir Çin çalgısı. )
- LUÇNUT[Kençek]/KÖÇNÜT/KÖÇÜT ile HİZMET
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Buğday ve benzeri bitkilerin temizlenmesine yardım etme.[Köylüler birbirine köle ya da hayvan yollayarak harman dövme işinde yardımlaşır.] İLE ... )
- LÜFER ile/değil AKYA
- LÜFER ile SARIKANAT
( ... İLE Çinakoptan biraz büyük lüfer. )
- LÜFER ile/değil/<> SIRTIKARA
( ... İLE/DEĞİL/<> Lüferin bir türü. )
- LÛGAT ile/ve KAMÛS
( Sözlük. İLE/VE Büyük sözlük. )
( Hakikî. İLE Sözlük/Ahit. )
( Lûgat'lerde Hakikî anlamı bulursunuz. İLE Sözlük ya da sözlükçelerde farklı anlamlar yüklenmiş olabilir. )
- LUKATA ile ...
( Buluntu mal. )
- LUKIANOS ile/ve/||/<> JULES VERNE
( )
- LÜKS ile/ve/||/<>/> İSRAF
- LÜKS ile/ve/||/<>/< KEYİF/KEYFİ / KİŞİSEL
- LÜKS ile ŞANS
( LUXURY vs. CHANCE )
- LÜKS ile/değil/yerine TOKGÖZLÜLÜK
( Yapay yoksulluk. İLE/DEĞİL/YERİNE Doğal zenginlik. )
- LÜKS ile UC
- LÜKSEMBURG ile/ve/<> LÜKSEMBURG
( Ülke. İLE/VE/<> Lüksemburg'un, -aynı adlı- başkenti. )
- LUMBAGO ile ...
( Bel ağrısı. )
- LÜMEN[Lat.] ile ...
( Işık yeğinliği, 1 mum olan, eşit dağıtımlı bir nokta kaynağının 1 steradyan içine yayımladığı ışık akışı. )
- LÜMİNESANS ile ...
( Işıldama. )
- LUPUS ile/||/<> ROMATOİD ARTRİT
( Deri, eklemler ve organlarda yangılanma ve bağışıklık düzeninin gövdenin kendi dokularına saldırması ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. İLE/||/<> Eklem yangısı ve deformasyonu ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. )
- LUPUS ile/||/<> SJÖGREN BELİRGESİ/SENDROMU
( Bağışıklık düzeninin gövdenin kendi dokularına saldırması ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. İLE/||/<> Gözyaşı ve tükürük bezlerinin yangılanması ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. )
- LURIANİK KABALA ile/ve GELENEKSEL KABALA
( Isaac Luria. İLE/VE Isaac the Blind. )
- LÛT GÖLÜ ile/ve/<> TABERYA GÖLLERİ
( Deniz seviyesinden 400 m. aşağıda olan Lût Gölü, Ürdün ile İsrail sınırındadır. İLE/VE/<> Dünyanın en alçak ırmağı olan Şeria Irmağı, Lût Gölü ile deniz seviyesinden 210 m. aşağıda bulunan Taberya Gölleri'ni birbirine bağlayan ırmaktır. )
- LÛT[Ar.] ile Lût[Ar.]
( Çıplak. | Tatlı yemekler. İLE Hz. İbrahim'in yeğeni olan peygamber. )
- LUTE- ile/||/<> XANTH-/XANTHO- ile/||/<> CİRRH- ile/||/<> CHLOR- ile/||/<> ERYTHR-/ERYTH-/ERYTHRO- ile/||/<> RHOD-/RHODO- ile/||/<> CEPT- ile/||/<> CYAN-/CYANO- ile/||/<> AURİ-/AURO-
( Sarı. İLE/||/<> Sarı. İLE/||/<> Siroz, portakal sarısı. İLE/||/<> Açık yeşil, klorla ilgili. İLE/||/<> Kırmızı, erythro cyto-'nun kısaltılmış biçimi. İLE/||/<> Kırmızı. İLE/||/<> Al. İLE/||/<> Mavi, mavimsi. İLE/||/<> Altın. )
- LUTF[Ar.] ile MUDÂRE[Ar.]
- LUTF[Ar.] ile RIFK[Ar.]
- LUTF[Ar.] ile TEVFÎK[Ar.]
- LÜTFEN[< LÂTİF]/LÜTÛFEN ile/ve/< RİCÂ[< REC' | çoğ. RÜCÛ]
( Kabalaşmış/kesif olandan değil en ince olandan (noktadan), hepimizin başlangıç/hareket/buluşma noktasından sesleniyorum/istiyorum. İLE/VE En ince olana (noktaya) geri dönüyorum. Orada buluşuyor ve oradan sesleniyorum/istiyorum. )
- LÜTFEN ile/ve RİCA EDERİM
- LÜTÛF ile/ve İMTİYAZ
( FAVOUR vs./and SPECIAL PRIVILEGE )
- LÜTÛF ile/ve/||/<> SIR
- LUZÛMİYYE ile İTTİFÂKIYYE
( Gereklilik bildiren.(Eğer Güneş doğarsa gündüz olur). İLE Rastlantı bildiren.(Eğer insan düşünense, eşek de anırandır). )
- LY-/LYO- ile/||/<> LYS-/LYSİ-/-LYSİS/LYSO-/-LYTİC ile/||/<> MALAC-/MALACİA-/MALACO-
( Çözünmüş, erimiş. İLE/||/<> Gevşeme, çözünme, ayrılma, indirgenme, kurtulma, paralizi, cerrahi yolla yapışıklıkların açılması, yumuşama, serbestleşme. İLE/||/<> Yumuşama, yumuşaklık. )
- M-N-O:
MISIR ile/ve/||/<>/> PROTOSINAİTİK ile/ve/||/<>/> FENİKE ile/ve/||/<>/> ERKEN YUNAN ile/ve/||/<>/> KLASİK YUNAN ile/ve/||/<>/> LATİN
( )
- M.Ö. 3500 ile M.S. 1550...1750
- M.Ö. ile/ve/değil/||/<>/< G.Ö.
( Milattan önce. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Günümüzden önce. )
- M'BORORO ile/ve/<> FULANİ
( Orta Afrika Cumhuriyeti nüfusunun %15'ini oluşturan müslüman kabileler. )
- MÂ HADDUHÛ[Ar.] ile MÂ HUVE[Ar.]
( Onun tanımı/haddi nedir? İLE O nedir? )
- MÂ LEKE LÂ TEF'ALU KEZÂ[Ar.] ile LİME LÂ TEF'ALU[Ar.]
( Sana ne oluyor böyle yapmıyorsun? İLE Neden yapmıyorsun? )
- MÂ-BA'D ile/ve MAK'AD
- MÂ-İ CÂRİ ile/||/<> MÂ-İ LEZÎZ ile/||/<> LEB-İ DERYA
( Akarsu. İLE/||/<> İçilecek su, lezzetli su, memba suyu. İLE/||/<> Deniz kenarı, sahil. )
- MÂ'[Ar. çoğ. MİYÂH] ile MÂ-[Ar.] ile MA'/MAA[Ar.] ile MÂ[Ar.]
( Su. İLE O şey ki, şu nesne, ...daki. | Olumsuzlama/nefi edatı. İLE İle, beraber, birlikte. İLE Biz. )
- MA'A[Ar.] ile 'INDE[Ar.]
- MA'BÛD Bİ HAKKIN[Ar.] ile İLÂH[Ar.]
- MA'KAD ile/değil MAK'AD[Ar.]
( Akd edilecek, sözleşilecek yer. İLE/DEĞİL Oturulacak yer, minder. | Oturak yeri, geri, kıç. )
- MA'NÂ[Ar. çoğ. MAÂNÎ] ile MÂNÂ[Ar.]
( Anlam. | İç, iç yüz. | Düş/rüya. | Akla yakın neden. İLE Eş, benzer. )
- MA'NÂ[Ar.] ile MEVSÛF[Ar.]
- MA'RÂ[Ar.] ile MA'REF[Ar.]
( Gövdenin, çoğu zaman çıplak yeri/yerleri. İLE Yüzün, sürekli açık görünen yeri/yerleri. )
- MA'REC[Ar. çoğ. MAÂRİC] ile MAHREC[Ar. < HURÛC | çoğ. MAHÂR] / ÇIKAK[Ar.]
( Çıkacak yer, merdiven. İLE Dışarı çıkılacak kapı. | Ağızdan harflerin çıktığı yer. Çıkak, boğumlama yeri.[Fr. POINT D'ARTICULATION] | İlmiyye rütbesinden, İstanbul tarîk-i mevleviyetlerinin ilk pâyesi. | [mat.] Payda. )
( ... avec POINT D'ARTICULATION )
- MA'RÛF[Ar.] ile MEŞHÛR[Ar.]
- MA'SÛM[Ar. < İSMET] ile MASÛN[Ar. < SAVN]
( Suçsuz, kabahatsiz. | Küçük çocuk. İLE Saklanmış. | Korunmuş, korunan, sıyânet olunmuş. | Sâlim, sağlam. )
( INNOCENT vs. PROTECTED )
- MA'SÛR[Ar. < USRET | çoğ. MA'SÛRÂT] ile MA'SÛR ile MÂSÛR[Fars.] ile MAHSÛR
( Zor, güç. İLE Sıkılmış, suyu ya da yağı alınmış şey. İLE Birbirine katılmış şey. İLE Kuşatılmış, muhâsara edilmiş. | Sınırlanmış, belirli edilmiş, hasredilmiş. | Men edilmiş. | Sıkıştırılmış, tazyik edilmiş. )
- MA'TÛF ile/||/<> MA'TÛF ALEYH
( Toplanan. İLE/||/<> Toplayan. )
- MAİYET ile MAHİYET
( Birlikte bulunma. İLE Nitelik. )
- MÂ ile ...
( BİZ )
- MAA-MÂ-FÎH[Ar.] ile BİNÂEN ALEYH[Ar.]
( Bununla birlikte, (b)öyle iken, (b)öyle ise de. İLE Bunun üzerine, bundan dolayı. )
- MAÂBİD[Ar. < MA'BED] ile MAÂBÎD[Ar. < MA'BÛD]
( İbâdet edilecek yerler, tapınaklar. İLE İbâdet edilecek yerler. )
- MAAN[Ar.] ile MAÂN[Ar.]
( Beraber, birlikte. İLE Mekân. )
- MAAN ile/||/<> MARÛF
( Beraber, birlikte. İLE/||/<> Herkesçe bilinen. )
- MAÂZIR[Ar. < ME'ZER] ile MAÂZIR[Ar. < MA'ZERET] ile MAÂZÎR[Ar. < Mİ'ZÂR]
( Sığınılacak yerler. İLE Mâzeretler. İLE Perdeler. )
- MÂBED'E ÇAĞRIDA:
SUR ile/> ÇAN ile/> EZAN
- MÂBED ile/ve BELDE
- MÂBED ile/ve/değil EŞİK
( Mâbed, zamanın aşkınlaştırıldığı "ebedî şimdi"dir. )
- MÂBED ile MESCİD-İ DIRAR
( ... İLE Hz. Muhammed zamanında, münâfıkların, fitne ve fesat yuvası ve de silah deposu olarak kullandıkları, Kuba denilen yerde yaptırdıkları mâbed. )
- MÂBED ile/ve/değil/<> MİTOLOJİK MÂBED
( Fiziksel ve mekânsal. İLE/VE/DEĞİL/<> Zihinsel ve içsel merkezli. )
( İntisâb/inisiyasyon, içsel mâbedin oluşturulmasını başlatır/sağlar. )
( Mâbed, ferâgat ahlâkıyla kurulur. )
- MÂBEYAN ile/||/<> MÂBEYİN ile/||/<> SELÂMLIK
( Konaklarda, harem ile selâmlık arasındaki daire. İLE/||/<> Sultan sarayında harem dairesi ile dış daireleri arasındaki bölüm. İLE/||/<> Saray, köşk ve konaklarda erkeğin bulunduğu ve erkek konukların alındığı bölüm. )
- MÂBEYN ile/||/<> MÂBEYN SENEDİ ile/||/<> BEYNİNDE
( Ara. İLE/||/<> Ara senedi. İLE/||/<> Arasında, aralarında. )
- MAÇA[İt.] ile MAÇA[İt.]
( Oyun kâğıtlarında, mızrak ucuna benzer, ayaklı siyah benek, pik. İLE Döküm parçasında, içi boş kopya elde etmek için kullanılan kum, maden ya da ergimiş durumdaki döküm maddesine dayanıklı başka bir maddeden yapılmış dolgu kalıp. )
- MACAR FORİNTİ ile PENGÖ
( ... İLE İkinci Dünya Savaşı sonuna değin kullanılan, Macar para birimi. )
- macOS'TA:
.pkg ile .dmg
- MADÂ/MAZÂ[Ar.] ile MÂ-ADÂ[Ar.]
( Geçti. İLE Başka, fazla, gayrı. )
- MADALYA[İt.] ile MADALYON[İt.]
( Yararlık gösterenlere, yarışlarda ve sergilerde derece alanlara ödül, bazen de önemli bir olay dolayısıyla, ilgililere, andaç olarak verilen metal nişan. İLE İçine küçük resim, saç teli gibi andaçlar konulan, bona zincirle asılan, genellikle değerli metalden yapılmış, türlü biçimde süs eşyası. )
- MADAM RÉCAMIER KOLTUK ile JOSEPHINE KOLTUK
- MADARA (OLMAK/ETMEK) ile REZİL (OLMAK/ETMEK)
( Kötü duruma düşmek, yalanı, yanlışı ortaya çıkmak. İLE ... )
- MADDE VE HAREKET ile/ve MADDE YA DA HAREKET ile/ve MADDE İLE HAREKET
- MADDE/MÂNÂ:
İŞLEV ile/ve/<> AMAÇ
- MADDE ile/ve/||/<>/> CİSİM ile/ve/||/<>/> SÛRET
( Yayılan. İLE/VE/||/<>/> Maddenin biçim almış durumu. İLE/VE/||/<>/> ... )
- MADDE ile EVRENSEL ZİHİN
( "İdrak edilenlerin bütünlüğü/toplamı" denilen. İLE "İdrak edenlerin bütünlüğü" denilen. )
( MADDE: KÜTLE ve HACİM ve EYLEMSİZLİK )
( Her düzeyde berrak bir zihne gereksinim vardır. )
( Zihin ve dünya ayrı değildir! )
( Dünyanın ne olduğunu düşünüyorsanız, o, sizin kendi zihninizdir. )
( Tüm uzay ve zaman, zihindedir. )
( Gerçeğin zihinde yansıması için zihnin berraklığı ve sessizliği gereklidir. )
( Ortak etmeni bulmak için tüm ayrımları terk etmek zorundasınız. Ancak evrensel olan ortaktır. )
( MATTER vs. UNIVERSAL MIND
Mind and the world are not separate.
What you think to be the world is your own mind. )
- MADDE ile/ve KARANLIK MADDE
- MADDE ile/ve MADDETÜ'N-MUAYYENE MADDE
- MADDE ile/değil MADDÎ
( Görünmez. İLE/DEĞİL Görünür. )
- MADDE ile/ve MÂNÂ
( Mânânın kesifleşmiş hali. İLE/VE Seni senden soyan. )
( Verdikçe "azalan". İLE/VE Verdikçe artan/artar. )
( Mânânın hakimiyeti madde sayesinde olur. )
- MADDE ile/ve SÛRET
( Cins. İLE/VE Fasıl. )
( MADDE: Olma ve olmama olanağı. )
- MADDE ile/ve/||/<>/> SÛRET ile/ve/||/<>/> CİSİM ile/ve/||/<>/> NEFS ile/ve/||/<>/> AKIL
- MADDE ile/ve/<> ZİHİN
( Madde, şekildir; zihin, isimdir. )
( MATTER vs. MIND
Matter is the shape, mind is the name. )
- MADDECİLİK ile/ve ELEYİCİ MADDECİLİK ile/ve İNDİRGEYİCİ MADDECİLİK ile/ve SONSAL İNDİRGEMECİLİK
( ... İLE/VE Zihinsel olguları kabul etmezler. İLE/VE Zihinsel olguları kabul ederler. İLE/VE Kuvantum alanını göz önünde bulundururlar/tutarlar. )
- MADDECİLİK ile FİZİKSELCİLİK
- MADDİ HAZ ile/ve MANEVİ HAZ
( Zamana bağlı olarak. İLE/VE AN'da. )
- MADDÎ İKRAM ile/ve/<>/|| MANEVÎ İKRAM
( Anımsayamayabiliriz. İLE/VE/<>/|| Unutmayız. )
- MADDÎ KEYİFLER/ZEVKLER ile/ve/değil/yerine MANEVÎ ZEVKLER
( Başta istek, sonrasında bıkkınlık verir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Başta isteksizlik, sonrasında şevk verir. )
- MADDÎ RIZK ile/ve MANEVÎ RIZK
( Anadan doğanlar zamanla büyüdükleri gibi, maneviyet âlemine doğanlar da zamanla büyürler. )
( Altına yok olmak yoktur, maneviyat gibidir. )
( Maneviyat da altın gibi herşeyde gizlidir ve mahvolmaz. )
- MADDÎ ZEKÂT ile/ve MÂNEVÎ ZEKÂT
( Malı temizler. İLE/VE Nefsi temizler. İlim ve sevgiyle verilir. )
( Olgun bir meyve koparılmaz da sapının ya da çöpünün üstünde kalırsa, tevek onu sömürür, meyvenin içindeki gıda, geldiği yere geri gider. )
- MADDÎ ile/ve MÂNEVÎ
- MADDÎ ile/ve MEKANİK
( MATERIAL vs./and MECHANICAL )
- MADDÎ ile/ve/değil/>< MÜCERRED
( ... İLE/VE/DEĞİL/>< Maddî olmayan. )
- MADEN YATAĞI ile/ve/||/<>/> MADEN OCAĞI
- MADEN/TAŞ/LİNYİT[Fr. < Lat.] KÖMÜRÜ ile/değil ODUN KÖMÜRÜ
( Madenleri odunla, maden kömürüyle ya da linyit kömürüyle eritmek olanaklı değil/di. İLE/DEĞİL Maden, ancak odun kömürüyle eritilebilir/di. )
( Bileşimindeki karbon oranı %60-70 olan, kahverengi ya da siyah, taşıl kömür. İLE Odunun kömürleştirilmesiyle elde edilen, kalori değeri düşük kömür, mangal kömürü. )
( Jeolojik dönemler boyunca dönüşüme uğrayarak büyük bir kalori gücü kazanan, bitki fosillerinden oluşan doğal yakıt. İLE/DEĞİL Odunun, kömürleştirilmesiyle elde edilen, kalori değeri düşük kömür. )
( ... ile/değil ÂLÂS )
- MADEN ile/ve/<> ERGENE
( ... İLE/VE/<> Maden yeri. )
- MADEN ile/ve/||/<> MADEN-İ ENVÂR[< NUR]
- MADIMAK ile/||/<> SİNOP MADIMAĞI
( İlkbaharda, kırlarda yetişen, ufak yeşil yapraklı, yenilebilen bir kır bitkisi. )
- MADREPORLAR
( Mercanlar sınıfının kalkerli hayvanları içine alan bir takımı. )
- MADRÛB ile/||/<> MADRÛB FÎH ile/||/<> TAD'ÎF
( Çarpılan. İLE/||/<> Çarpan. İLE/||/<> İki katını alma işlemi. )
- MAFYA ile/ve/<> (")HÜKÜMET(")
( FaRkLaR'ı değil önemli bir ortak yanları vardır. İkisinde de haktan, hukuktan eser yoktur ve/ya da olmayabilir (ne yazık ki[hükümet için]). )
- MAFYA ile/ve/||/<> CUNTA
- MAGANDA ile MAÇO
- MAGÂNİM[Ar. < MAGNEM] ile MAGÂRİM[Ar. < MAGREM]
( Ganimetler, düşmandan ele geçirilen mallar. İLE Ödenilecek borçlar, diyetler. )
- MAĞARA ile/ve/||/<>/> BARAKA
- MAĞARA ile/ve/||/<> YERALTI
( Platon. İLE/VE/||/<> Dostoyevski. )
- MAĞAZA ile/ve/<> REYON[Fr. < RAYON]
( ... İLE/VE/<> Bir mağazanın yalnız bir tür eşya satılan bölümü. )
- MAĞDUR HAKLARI ile/ve/<> SANIK HAKLARI
- MAĞDUR/HASTA EDEN/ETMEK ile/ve/değil/||/<>/< MAĞDUR/HASTA OLAN/OLMAK
- MAĞDUR/İYET ile MAHCUB/İYET
- MAĞDUR ile/ve/||/<> MUZDARİP/MUZTARİB[< DARB]
- MAĞDUR ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/>< ZÂLİM
- MAĞDURİYET:
TARİHSEL ile/değil EKİNSEL/KÜLTÜREL
- MAGNEZYUM ile KELİFİT[Fr. < KELYPHITE]
( Atom numarası 12, atom ağırlığı 24,30, yoğunluğu 1,7 olan, gümüş renginde, parlak bir alevle yanan, çok hafif bir öğe. İLE Hidratlı doğal magnezyum silikat. )
- MAGNEZYUM ile TALK[Ar.]
( Atom numarası 12, atom ağırlığı 24,30, yoğunluğu 1,7 olan, gümüş renginde, parlak bir alevle yanan, çok hafif bir öğe. [simgesi Mg] İLE Genellikle açık yeşil, toz durumundayken yağlı bir görünümde, özgül ağırlığı 2,7, sertliği 1 olan, hidratlı doğal magnezyum. )
- MAGRİB-İ AKSÂ[Ar.] ile MAGRİB-İ EDNÂ[Ar.] ile MAGRİB-İ ESVÂT[Ar.] ile MAGRİB OCAKLARI[Ar.]
( Fas, Marakeş. İLE Trablus ve Berberiye. İLE Tunus, Cezâyir. İLE Trablus, Tunus ve Cezâyir. )
- MAGRİB[Ar. < GARB | çoğ. MAGARİB] ile Magrib[Ar.]
( Batı. | Akşam. İLE Batı tarafında olan ülkeler. | [Afrika için] Mısır ötesindeki kuzey bölümü.[İspanya, Portekiz] )
- MAGRİS[Ar. < GARS | çoğ. MAGARİS] ile MAGRİZ[Ar. çoğ. MAGARİZ]
( Fidanlık, fidan yetiştirilen yer. İLE Bir şeyin dahil edildiği yer, bir şeyin çıktığı, büyüdüğü geliştiği yer, kuyruk dibi. | Büyükayı[Dübb-i Ekber] denilen yıldız takımının dörtgeniyle kuyruğunun birleşme noktasında bulunan, kümenin dördüncü parlak yıldızı. )
( ... cum URSUS MAJORIS )
- MAĞRUR ile/ve/değil/yerine/||/>< MAĞDUR
( Mağdur olan, mağrur olur. )
( "Mağrurun" değil mağdurun yanında olmayı yeğleriz/yeğlemeliyiz... )
- MAGRÛS/E[Ar. < GARS] ile MAGRÛZ[Ar.]
( Toprağa dikilmiş. İLE Taze. )
- MAGZÂ[Ar.] ile MAGZÂ[Ar. çoğ. MAGAZÎ]
( Amaç, istek, meram. İLE Gazâ, savaş öyküleri. | Savaş. )
- MÂH[Fars.] ile MÂH[Fars.]
( Ay. | Yılın 1/12'si. İLE Geçersiz [para]. | Rezil, münâfık, alçak. )
- MAHSUR ile MAHZUR
- MAHABBET[Ar.] ile İŞK[Ar.]
- MAHABBET[Ar.] ile SADÂKAT[Ar.]
- MAHABBET[Ar.] ile ŞEHVET[Ar.]
- MAHABBET ile ŞİRK
- MÂHÂBİS[Ar. < MAHBES] ile MAHÂBÎS[Ar. < MAHBÛS] ile MAHÂBİZ[Ar. < MAHBEZE]
( Hapishaneler. İLE Hapsedilmiş, bir yere kapatılmış olanlar. İLE Ekmek fırınları/dükkanları. )
- MAHADAKASH ile CHIDAKASH ile PARAMAKASH
( Mahadakash doğadır, var olanlar, okyanusudur, duyular aracılığıyla temas kurulabilen her şeyi ile fiziksel uzaydır. İLE Brahman'ın sınırsız bilgi yönü, farkındalık alanı. Hem bireysel, hem evrensel bilinç anlamında da kullanılır. Zamanın zihinsel uzayıdır, algılama ve idraktir. İLE Paramakash zamansız ve uzaysız (mekânsız) gerçektir, zihinsiz, ayırt edilemez, sonsuz potansiyel güçtür. )
( Mahadakash is nature, the ocean of existences, the physical space vs. all that can be contacted through the senses. WITH Chidakash is the expanse of awareness, the mental space of time, perception and cognition. WITH Paramakash is the timeless and spaceless reality, mindless, undifferentiated, the infinite potentiality. )
- MAHÂFİL[Ar. < MAHFİL] ile MAHÂFİR[Ar. < MİHFER/E]
( Oturulacak, görüşülecek yerler, toplantı yerleri. | Büyük camilerde, sultanlara ya da müezzinlere ayrılmış etrafı parmaklıkla çevrilmiş olan yerler. İLE Hattatların, yanlışı kazımakta kullandıkları, bir çeşit kalemtraş. | Beller. Kazmalar. )
- MAHAL ile/||/<> MÂFEVK ile/||/<> EMÂKİN ile/||/<> HÂNE ile/||/<> MESKEN ile/||/<> MINTIKA ile/||/<> SÜKNÂ
( Yer. İLE/||/<> Üst mahal. İLE/||/<> Mahaller, mekanlar, mevkiler, yerler. İLE/||/<> Ev. İLE/||/<> Kişinin fiilen oturduğu yer, konut. İLE/||/<> Bölge, yer, mahal. İLE/||/<> Oturma [oturulacak yer]. )
- MAHALL[Ar. < HULÛL | çoğ. MAHÂLL] ile MAHÂLL[Ar. < MAHALL]
( Yer. İLE Yerler. )
- MAHALLE BASKISI ile/değil ÖRGÜTLÜLÜK
- MAHALLE ile/değil/||/<> MAHAL'E
- MAHARET/BECERİ ile/ve MEZİYET
( SKILL/ABILITY vs./and MERIT )
- MAHÂRET ile/ve/||/<> HAMARAT
( Beceri. İLE/VE/||/<> Ev işlerinde, çok çalışkan ve becerikli kadın. )
- MAHAYANA (OKULU) ile/ve HİNAYANA (OKULU)
( Büyük yol. İLE/VE Küçük yol. )
( DA CHENG ile/ve XIAO CHENG )
- MAHÂZÎL[Ar. < MAHZÛL] ile MAHÂZÎR[Ar. < MAHZÛR]
( Rezil/rüsva olan kişiler. İLE Sakınılacak, korkulacak, hazer olunacak şeyler, engeller, sakıncalar. )
- MAHBES[Ar. < HABS] ile MAHBEZ[Ar. çoğ. MAHÂBİZ]
( Hapsolunma yeri, hapishane, zindan, cezaevi. İLE Ekmek fırını/dükkanı. )
- MAHCÛB ile MEKŞUF
- MAHCUBİYET ile/ve İKÂZ
- MAHCUBİYET ile/ve/değil/||/<> MAHVİYET
- MAHDUM[Ar.] ile/ve/||/<> KERÎME[Ar.]
( Erkek çocuk. İLE/VE/||/<> Kız çocuk. )
- MAHDUT[Ar. < HADD] ile/ve/||/<>/>/< MAZBUT[Ar. < ZABT]
- MAHFİL[Ar.] ile MECLİS[Ar.]
- MAHFÛZ[Ar. < HIFZ] ile MAHFÛZ[Ar.]
( Saklanmış, hıfz olunmuş. | Korunmuş, gözetilmiş. | Gizlenmiş. | Ezberlenmiş. İLE Alçalmış. )
- MÂHÎ[Ar. < MAHV] ile MÂHÎ[Fars. | çoğ. MÂHİYÂN]
( Yok edici/mahvedici, yok eden/mahveden. İLE Balık. | Güneybalığı'nın a yıldızı. [Fr. FORMALHAUT] | Aylık. )
- MÂHİYET'TE VARLIK:
AYNİYET ile/ve GAYRİYET ile/ve CÜZZİYET
- MAHİYET[Ar.] ile MAİYET[Ar.]
( Öz. İLE Tören alayı. )
- MAHİYET ile CEVHER
( Mâhiyet + Suret + Ârazlar. İLE/VE Öz. )
( Mâhiyet, taksim edilmez. )
( Mâhiyetten istisna yapılmaz. )
( CONFIGURATION vs./and QUIDITY/ESSENCE )
- MÂHİYET ile/ve/<> MÂLİYET
- MAHİYET ile/ve/||/<> MUHTEVÂ
- MÂHİYET ile/ve/değil/= VARLIK
( Hiçbir nitelik ve nicelik, mahiyete yüklen(e)mez. )
( [not] QUIDITY/ESSENCE vs./and/but/= EXISTENCE )
- MAHKEME ile/||/<> AREOPAJ[Fr.]
( ... İLE/||/<> Eski Atina'da mahkeme. )
- MAHKEME ile/ve/<> İSTİNAF (MAHKEMESİ)
( ... İLE/VE/<> Mahkemenin verdiği kararı kabul etmeyerek, bir kararı, istinaf mahkemesine götürme. | [eskiden] [MAHKEMESİ]: İlk derecedeki mahkemelerle Yargıtay arasında yer alan mahkeme. )
- MAHKEME ile/ve/||/<>/> UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
- MAHKÛM ETMEK ile/ve/yerine ELEMEK
- MAHKUM İKİLEMİ ile/ve/||/<> NEWCOMB SORUNU
- MAHKÛM OLMAK ile/ve MECBUR OLMAK
- MAHKÛMİYET ile/ve/> MAHRÛMİYET
( İki ucta da olmayacak/kalmayacak biçimde hareket etmek gerek. )
- MAHLAS ile/ve/||/<> TAPŞIRMA
( Şair ya da yazarların kullandığı takma ad. İLE/VE/||/<> Şairin adına son dörtlükte yer vermesi. )
- MAHLEB[Ar. çoğ. MAHÂLİB] ile MAHLEB[Ar.]
( Aslan, kedi, doğan gibi hayvanların çengelli pençeleri. İLE İdris ağacı. | Bal. )
- MAHLEB[Ar.] ile MAHLEB[Ar. çoğ. MAHÂLİB]
( Gülgillerden, 6-10 m. yüksekliğinde bir ağaç. Kokulu kiraz, İdris ağacı. | Bu ağacın, baharat olarak kullanılan, nohut büyüklüğündeki yemişi. | Bal. İLE Aslan, kedi, doğan gibi hayvanların çengelli pençesi. )
( PRUNUS MAHALEB cum ... )
- MAHLÛK[Ar. < HALK] ile MAHLÛK[Ar.]
( Yaratılmış, halk olunmuş. İLE Traş edilmiş baş/yüz. )
- MAHLÛK/ÂT ile/ve MEVCÛD/ÂT
- MAHLÛL[Ar. < HALL] ile MAHLÛL[Ar.]
( Çözülmüş, dağılmış, hallolunmuş. | Erimiş, eritilmiş, eriyik. | Sahipsiz maaş ya da memurluk. | Mirasçısı bulunmayan ve hükümete kalan miras. İLE Delinmiş, öbür tarafına işlenmiş olan şey. )
- MAHMUD BEY TÜRBESİ ile MAHMUD PAŞA TÜRBESİ
( Üsküdar'da, Aziz Mahmud Hüdai Sokağı başındadır. İLE Bayezıd'ta, Mahmud Paşa Camisi arkasındadır. )
( Sadrazam Kayseri'li Halil Paşa'nın oğlu Mahmud Bey'in türbesidir. [XVII. yy.] İLE Sadrazam Mahmud Paşa [ö. 1474] ve oğlunun türbesidir. )
- MAHMUD I ÇEŞMESİ ile MAHMUD I ÇEŞMESİ ile MAHMUD I ÇEŞMESİ ile MAHMUD I ÇEŞMESİ ile MAHMUD I ÇEŞMESİ ile MAHMUD I ÇEŞMESİ
( Fatih'te, İskender Paşa Camisi karşısındadır. İLE Nişantaşı, Bayıldım Caddesi'ndedir. İLE Kandilli'dedir. İLE Taksim - İstiklâl Caddesi'nin başındadır. İLE Topkapı Sarayı'nda, 3. bahçedeki Kuşhane Kapısı'nın yanındadır. İLE Tophane Meydanı'nda, Tophane[Nusretiye] Camisi ile Kılıç Ali Paşa Camisi arasındaki meydandadır. )
( 1747'de. [Barok üslûbunda.] İLE 1748'de. İLE 1751'de. İLE 1732'de. İLE 1735'te, Sultan II. Mahmud tarafından. İLE 1732'de, Sultan I. Mahmud emriyle, annesi Saliha Sultan için, Türk Rokoko üslûbunda, Mimar Mehmed Ağa'ya yaptırtılmıştır. [İstanbul'un en yüksek çeşmesidir.][Tophane Çeşmesi olarak da bilinir.] )
- MAHMUD II ÇEŞMESİ ile MAHMUD II ÇEŞMESİ ile MAHMUD II ÇEŞMESİ ile MAHMUD II ÇEŞMESİ ile MAHMUD II ÇEŞMESİ
( Emirgan'ın güneyinde, Boyacıköy'de, Fıstıklı Yokuşu'nun başındadır. İLE Emirgan'ın güneyinde, Boyacıköy Polis Merkezi ilerisindeki meydandadır. İLE Çemberlitaş'ta, Emin Sinan Camisi önündedir. İLE Bostancı'da, Bostancıbaşı Köprüsü yakınındadır. İLE İstinye'dedir. )
( 1838'de. İLE 1837'de. İLE 1819'da. İLE XIX. yüzyıl başında. İLE 1834'te. )
- MAHMUD PAŞA CAMİSİ ile MAHMUD ÇAVUŞ CAMİSİ
( Kapalı Çarşı yakınında, Mahmud Paşa semtindedir. İLE Sütlüce'dedir. )
( 1463'te, Sadrazam Mahmud Paşa emriyle, Mimar Atik Sinan'a yaptırtılmıştır. [Türkler'in İstanbul'da yaptırdığı ilk camilerdendir.] İLE 1538'de, Kızlar Ağası Mahmud Ağa tarafından. [Sütlüce Camisi olarak da bilinir.] )
- MAHMÛD[Ar. < HAMD] ile Mahmûd[Ar.] ile Mahmûd (Kaşgarlı)[Ar.]
( Övülmeye değer, hamdolunmuş, senâ edilmiş. | Hz. Peygamber'in adlarından biri. İLE Ebrehe'nin Kâbe'yi yıkmak üzere getirdiği filin adı. İLE Türk bilgini, sözlük yazarı ve edibi. | Dîvân-ü Lügat-it Türk'ün yazarı. )
- MAHREF[Ar.] ile MA'REF[Ar.]
( Yemiş sepeti. İLE Yüzün, sürekli açık görünen yeri/yerleri. )
- MAHREK[Ar. < HAREKET] ile MAHREK[Ar.]
( [mat.] Hareketli bir noktanın güttüğü yol. | Bir gök nesnesinin hareketinde, ağırlık merkezinin geometri bakımından yeri, yörünge. [Fr. ORBITE] İLE Yakacak yer. )
- MAHREM-İ ESRÂR ile/ve/||/<> MAHREM-İ RÂZ
( Kendine sır söylenilen kimse, sırdaş. İLE/VE/||/<> Kendine sır verilmiş kişi. | Allah'ın sırrıan âşinâ olmayan başlayan kişi, velî. )
- MAHREM[Ar. < HARÂM | çoğ. MAHÂRİM] ile MAHREM[Ar.]
( Haram. Şeriatın yasak ettiği şey. | Nikâh düşmeyen, şeriatçe evlenilmesi yasak edilen. | Şeriatçe, kadının kendinden kaçmadığı erkek. | Biriyle çok samimi, içli-dışlı olan. | Gizli olan, herkese söylenilmeyen. | Herkesçe bilinmemesi gereken. | Tanrı'nın sırlarını öğrenmeye başlayan kişi. İLE İki dağ arasındaki yol. )
- MAHRUM ile MAZLUM
- MAHRÛMİYET ile/ve/||/<>/> MAĞDURİYET
- MAHRÛMİYET ile/ve ÖLÇÜ
( DEPRIVATION vs./and MODERATION )
- MAHRÛT ile/||/<> MAHRÛT KÂİM ile/||/<> MAHRÛT MÂİL ile/||/<> MAHRÛT MUDALLA ile/||/<> MAHRÛT NÂKIS
( Koni. İLE/||/<> Dik koni. İLE/||/<> Eğik koni. İLE/||/<> Çokgen koni. İLE/||/<> Kesik koni. )
- MAHŞER[Ar.] ile MAŞER[Ar.]
( Kıyâmet günü dirilenlerin toplanacaklarına inanılan yer. | Büyük kalabalık. İLE İnsan topluluğu, toplum. )
- MAHSUB[Ar. < HİSÂB | çoğ. MAHÂSİB] ile MAHSÛB[Ar.]
( Hesaba katılmış, hesap edilmiş. | Büyük bir zâta mensup kişi. İLE Kızamık çıkarma. )
- MAHSUBEN[Ar.] ile/değil BİNAEN[Ar.]
( Sayılca. İLE/DEĞİL Dayanarak. )
- MAHSÛD[Ar. < HASED] ile MAHSÛD[Ar.]
( Kıskanılan, hased olunan/edilen. İLE Ekini biçilmiş, hasad edilmiş. | Biçilmiş ekin. )
- MAHSUN[Ar. < HISN] ile MAHZÛN[Ar. < HAZÎNE] ile MAHZÛN[Ar. < HÜZN]
( Güçlendirilmiş, istihkâmlı. İLE Hazinede saklanılan şey. İLE Hüzünlü, tasalı, kaygılı. )
- MAHSÛR[Ar. < HASR] ile MAHSÛR[Ar.] ile MAHZUR[Ar.]
( Yorulmuş, feri gitmiş göz. İLE Kuşatılmış, muhâsara edilmiş. | Sınırlanmış, belirli edilmiş, hasredilmiş. | Men edilmiş. | Sıkıştırılmış, tazyik edilmiş. İLE Sakınılacak, korkulacak şey. | Engel. | Sakınca. )
- MAHSUS[< HAS] ile MAHSÜS[< HİS]
- MAHSÛS[Ar. < HİSS] ile MAHSÛS[Ar. < HUSÛS | çoğ. MAHÂSÎS, MAHSÛSÂT] ile MAHZÛZ[Ar. < HAZZ]
( Duyumsanan, hissedilen. İLE Başkasında bulunmayan, sadece bir kişiye ait olan. | Birine ayrılmış olan. | Lâyık. | Ayrı, müstakil, başlı başına. | Özel olarak. | İsteyerek, bile bile. | Şakadan. İLE Hoşlanmış, haz etmiş. )
- MAHSUS ile/ve/değil/yerine MÂKUL
( Elimizle/gözümüzle, duyularımızla. İLE/VE/DEĞİL Beyin, akıl ile. )
- MAHSÛSA ile KÜLLİYYE MÜSEVVERE ile CÜZ'İYYE MÜSEVVERE ile MÜHMELE
- MAHV OLMAK ile MUHAF OLMAK
- MAHV[Ar.] ile/değil/yerine HAVF[Ar.]
- MAHYA KURULAMAYAN CAMİ
( BAYEZİD CAMİİ [Minare aralığı en fazla olan cami.] )
- MÂHYA ile MÂHYA
( Ramazan gecelerinde, camilerde, iki minare arasına gerilen ipler üzerine kandil ya da elektrik ampulleriyle yazılan yazı ya da yapılan resim. İLE Çatılarda, iki eğik yüzeyin birleştiği bölüm. )
- MAHYALARDA:
YAZI ile/ve/||/<>/> RESİM
( [Ramazan ayının ...] ... ilk onbeş gününde. İLE/VE/||/<>/> İkinci onbeş gününde. )
( )
- MAHZEN[Ar.] ile/ve/||/<> KİLER[Fars. < KİLÂR]/ARDİYE[Ar. < ARZİYE] ile/ve/||/<> DEPO[Fr. < DÉPÔT]/DEBBOY ile/ve/||/<> ANTREPO[Fr. < ENTREPOT] ile/ve/||/<> SAKLAK/AMBAR[Fars. < ANBAR]
( Yapılarda yer altı sakla[n]ma/koru[n]ma alanı. İLE/VE/||/<> Evlerde saklanılabilecek yiyecek ve içeceğin [Ar. erzak] saklandığı oda, ambar ya da dolap. İLE/VE/||/<> Korunmak, saklanmak ya da gerektiğinde kullanılmak için nesnelerin konulduğu/saklandığı yer. | Nesnelerin toptan satıldığı ve çokça bulunduğu yer. | Ordu nesne ve araçlarının saklandığı, bakımlarının yapıldığı yer. İLE/VE/||/<> Vergileri ödenmemiş, gümrüğe ait nesnelerin korunması için kurulan alan. İLE/VE/||/<> Genellikle tahıl saklanılan yer. | Yiyecek ve bazı nesnelerin saklanıldığı yer. | Geminin yük koymaya ayrılmış yeri. | Genellikle tahılın çok üretildiği yer, bölge. | Kum, çakıl vb. yapı malzemesini ölçmekte kullanılan ve her yanı çoğunlukla 75 santimetre olan küp ölçek. | Nesne taşıma işleri yapan kurum ya da ortaklık. )
- MAHZÛR[Ar. < HAZR] ile MAHZÛR[Ar. < HAZER]
( Haram edilmiş, yanına yaklaşılması yasak edilmiş, haram. İLE Sakınılacak, korkulacak şey. | Engel. | Sakınca. )
- MÂIZ[Ar.] ile/ve TEYS[çoğ. ETYÂS, TİYESE, TÜYÛS]
( ... İLE/VE Eril keçi. )
( TEKE ile/ve BÜZ )
- MAKADÎR-İ MÜŞTEREKE[Ar.] ile MAKADÎR-İ MÜTENÂSİBE[Ar.]
( Aynı ölçü ile ölçülebilen miktarlar. İLE Orantılı çokluklar. )
- MAKADÎR[Ar. < MİKDÂR/MAKDÛR] ile MAKADİR[Ar. < MAKDERET]
( Miktarlar, kısımlar. İLE Kudretler, kuvvetler. )
- MAKAK/LAR ile REŞİKEŞ MAKAKLARI
- MAKAK ile ASLAN KUYRUKLU MAKAK
( )
( Uzunluğu 60 cm., kuyruğu 30 cm.'dir. Kuyruğunun ucu püsküllüdür. Hindistan'da yaşarlar. )
( ... cum MACACA SILENUS )
- MAKALE ile DENEME
- MAKAM ile/ve/<> AYAK
( Şarkılarda. İLE/VE/<> Türkülerde. )
- MAKAM ile/ve HAL
- MAKAM ile/ve HUZUR
- MAKAM ile/ve KİŞİ
- MAKAM ile KÜRDÎ
( ... İLE Klasik Türk müziğinde si bemol notasını andıran perde. | Dügâh perdesindeki bir makam. )
- MÂKAM ile MAHLÂS
- MAKAM ile/ve MERCİ
- MAKAM ile/ve MERTEBE
- MAKAM ile/ve TAHT
( ... ile/ve ERÂİK[< ERÎKE] )
- MAKAMDA BULUNMA:
MÂRİFET'TEN ile/ve/değil/||/<>/< TÂLİP ÇIKMAMIŞ OLMASINDAN DOLAYI
- MAKAMDA OLMAK ile/ve/değil MAKAMDAN GÖRÜNMEK
- MAKAMDA OLMAK ile/ve/değil MAKAMDAN GÖRÜNMEK
- MAKAMDA YÜKSELİŞ ile/ve/değil/yerine HİZMETTE YÜKSELİŞ
( Allah'ın kudretiyle bitişen kişi, hepimize ücretsiz ve menfaatsiz olarak hizmet eder. )
( Bir meyve ağacı, uzaktan hep yaprak görünür. Yanına yaklaşınca meyveleri görünmeye başlar. Yaprak olmasa meyve yetişemez. O kadar yaprağın hizmeti o meyveler içindir. )
( Keşkül Dergisi'nden: Hizmet I, Hizmet II )
- MAKARA ile ÇARK
( PULLEY vs. WHEEL )
- MAKARA ile MANDAR[Yun.]
( ... İLE Gemilerde kullanılan küçük makara. )
- MAKARA ile TURNO[İt. ]
( ... İLE Tek dilli, bir tekerlekli makara. )
- MAKARNA ile ERİŞTE
- MAKAS/SINDI ile AYMAKAS
( ... İLE Üst ve alt başlıkları bir hilâl biçimi oluşturacak biçimde farklı eğrilikte bükülerek düzenlenmiş makas. [Alt ve üst başlıkların arasında köşegenler bulunur.] )
- MAKBUL OLAN ile/ve/<> KOLAY OLMAYAN
- MAKBUL ile/ve MERGUB
- MAKET HELİKOPTERDE:
4 KANALLI ile/ve/<>/> 6 KANALLI
( )
- MAKİ[İt.] ile MAKİ/LEMUR
( Akdeniz dolaylarında, yaygın, bodur ağaç ve çalılardan oluşan bitki örtüsü. İLE Makigillerden, Madagaskar Adası'nda sık rastlanılan, uzun kuyruklu, yumuşak tüylü bir memeli primat. )
- MAKİNA YAPMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< MAKİNA YAPAN MAKİNA YAPMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< "YAPAY ZEKÂ" ÜRÜNLERİ/ARAÇLARI GELİŞTİRMEK/OLUŞTURMAK
- MAKİNA ile/ve/değil/||/<>/< ÇARK
- MAKİNA ile/ve/değil MEKANİZMA
- MAKİNALAŞ(TIR)MA ile/ve/||/<> YABANCILAŞ(TIR)MA
- MAKİNE ÖĞRENMESİ:
GÖZETİMSİZ ile/ve/değil/||/<>/< GÖZETİMLİ
- MAKİS[Ar. < KIYÂS] ile MÂKİS[Ar.]
( Kıyas edilebilir, benzetilebilir. İLE Duraksayan, mekseden. )
- MAKLÛB-İ MUAVVEC ile/ve/<> MAKLÛB-İ MÜCENNAH
( Bir sözcükteki harflerin, düzensizce yer değiştirmesiyle ortaya başka bir sözcüğün çıkması. İLE Söylenişleri aynı iki sözcükten birini, beytin başında, öbürünü sonunda getirme sanatı.
[Gül ruhun hecriyle lâl olmuş gönül ey gonca-fem
Gel bana ben ağlayayım bülbül gibi sen bak da gül.] )
- MAKRO MİNERALLER ile/ve MİKRO MİNERALLER(ESER ÖĞELER/ELEMENTLER)
( Gövdenin günlük gereksiniminin 100 miligramdan fazla olduğu öğeler. İLE/VE Gövdenin günlük gereksiniminin 100 miligramdan az olduğu öğeler. )
- MAKRO- ile MEGA- ile MİKRO-
( İri, büyük. İLE Büyük, -milyon. İLE Küçük .... )
- MAKROFAJ ile LENFOSİT
( Patojenleri fagositoz yapan büyük beyaz kan gözesi. İLE Bağışıklık tepkisinde görev alan beyaz kan gözesi. )
- MAKSAT/MAKSAD[Ar.] ile/ve/değil/||/<> MURAT/MURAD[Ar.]
- MAKSAT ile/ve/||/<>/> HÜKÜM
- MAKSİMUM ile EN GEÇ
- MAKSÛM ile/||/<> MAKSÛM ALEYH ile/||/<> MENSÛB İLEYH
( Bölünen. İLE/||/<> Bölen. İLE/||/<> Payda ya da bölen. )
- MAKSÛR/E[Ar. < KASR] ile MAKSÛRE[Ar. çoğ. MAKASÎR]
( Kısalmış/kısaltılmış, kasr olunmuş. | Alıkonulmuş. | Bir şeye ayrılmış. | Bazı Arapça sözcüklerin sonunda bulunan "Y" şeklinde yazılan Elif harfi. İLE Camilerde, etrafı parmaklıklı yüksek yer.[Biraz daha yüksek olursa "mahfil" denilir.] )
- MAKSÛRE[< KUÛD] ile ...
( CAMİLERDE ETRAFI PARMAKLIKLI YÜKSEK YER )
- MAKSÛRE[Ar. çoğ. MAKASÎR] ile MAHFÎL[Ar. çoğ. MAHÂFİL]
( Camilerde, etrafı parmaklıklı yüksek yer. İLE Oturulacak/görüşülecek yer, toplantı yeri. | Büyük camilerde, sultanlara ya da müezzinlere ayrılmış ve etrafı parmaklıkla çevrilmiş olan, yerden ve maksûreden daha yüksek yer. )
- MAKSÛRE ile MAHFİL
( Camilerde etrafı parmaklıklı yüksek yer. İLE Biraz daha yüksek ise mahfil denilir. )
- MAKSÛRE ile/ve ZÜ'VÂR(ZİYARETÇİ) MAKSÛRESİ
- MAKTA'[Ar. < KIYÂS] ile MAKTAA[Ar.]
( Kesilen yer, bir şeyin kesildiği yer, eski kamış kalemlerin, yontulduktan sonra üzerine yatırılıp uclarının kesildiği, sert ağaçtan ya da kemikten yapılan alet. | [mat.] Kesit. | Bir gazel ya da kasîdenin son beyti. İLE Üzerinde kamış kalemin ucu kesilerek düzeltilen kemik, şimşir ya da madenden yapılmış alet. )
- MAKTA ile/ve HÜSN-Ü MAKTA
( Kasîde ya da gazelin ilk beyiti. İLE/VE Kasîde ya da gazelin sondan bir önceki beyiti. [yazarın mahlası makta beyitinde değilse bu beyittedir] )
- MAKTÛ'/MAKTÛA[Ar. < KAT | çoğ. MAKATÎ'] ile MAKTÛA[Ar. < KAT | çoğ. MAKTÛAB]
( Kesilmiş, kat olunmuş. | Değeri biçilmiş, pazarlıksız. | Götürü. İLE Gazete, dergi ve benzeri şeylerden kesilmiş parça. [Fr. COUPURE] )
- MAKTUL ile/ve/değil/||/<> MÂDUM
- MAKUL KUŞKU ile YETERLİ KUŞKU ile AĞIRLIKLI KUŞKU
( ... İLE Dava açmadaki belirleyeci. İLE ... )
- MAKUL[Ar. < KAVL]["ku" uzun okunur] ile MA'KUL/MA'KULE[Ar. < AKL]["ku" uzun okunur]
( Söylenilmiş, denilmiş. Söylenilen söz. İLE Akıllıca, akla uygun, akıllıca iş gören, anlayışlı, mantıklı. )
- MÂKUL ile/ve MEŞRÛ
( Usa/akla uygun olan. | Akıllıca iş gören, mantıklı. | Aşırı olmayan, uygun, elverişli. İLE/VE/+/||/<> Yasanın, kamu vicdanının ve dinin doğru bulduğu. )
- MAKULÂT[Ar. < MAKULE]["ku" uzun okunur] ile MA'KULÂT[Ar. < MA'KUL]["ku" uzun okunur] ile ME'KÛLÂT[Ar.]
( Takımlar, çeşitler, sınıflar/kategoriler. İLE Aklın uygun bulduğu, akıl ile bilinen şeyler. [Fr. PRÉDICABLES] İLE Yiyecekler. )
- MÂKULÂT ile MÂHİYET
- MÂKULÂT ile/ve MÂNEVİYAT
- MÂKÛLÂT ile/ve/değil/||/<>/> MEKÛLÂT(DENKÖBEKLER/SONSAL SINIFLAR/KATEGORİLER)
( Akıllar/akledilirler. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Sonsal sınıflar/kategoriler. )
- MAKYAJ ile/ve/değil BOYA
( [not] MAKE-UP vs./and PAINT )
- MAKYAJ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÜLÜMSE/MEK
( Kişinin en güzel/iyi/büyüleyici/olmazsa olmaz/değerli/etkili/sınırsız/sürekli makyajı, gülümsemesidir. )
- MAKYAJLI ile/yerine MAKYAJSIZ
- MAL "TAKASI" ile/ve KÜLTÜR "TAKASI"
- MAL ALMAK ile MAL ÇEKMEK
- MÂL[Ar. çoğ. EMVÂL] ile -MAL[Ar.]
( Bir kişinin tasarrufu altında bulunan değerli ve gerekli şey. | Varlık, servet. | Para, nakit, gelir. | Tüccar eşyası. İLE "Süren, sürülen, takılan, sarılan" anlamlarıyla oluşumlar yapar.[RÛ-MÂL: Yüz süren.] )
- MÂL[Ar.] ile NEŞEB[Ar.]
- MAL/META ile/değil/yerine CAN
- MAL ile/ve/||/<> DEĞER/TUTAR/SEMEN[Ar. çoğ. ESMÂN]
- MAL ile/ve/||/<> EMTİA
( Birinin, tüzel kişinin sahip olduğu, taşınır ya da taşınmaz varolanların tümü. İLE/VE/||/<> Alınıp satılabilen, her türlü tecim nesnesi. )
- MAL ile/ne yazık ki/>< KAPAROZ
( ... İLE/NE YAZIK Kİ/>< Yolsuzca ya da zorla elde edilen mal. )
- MAL ile MARDA[Yun.]
( ... İLE Değerini kaybetmiş[ıskarta(İt.)] mal. )
- MALA GÜVENMEK ile/ve/<> AMELE GÜVENMEK
( İkisi de yanlışa/hataya götürür. )
- MALA KEFÂLET ile/ve KİŞİYE KEFÂLET
- MALAK/BALAK ile/ve/||/<>/> MANDA
( Manda yavrusu. İLE/VE/||/<>/> ... )
- MALAKİT ile/||/<> AZURİT
( Yeşil renkte bakır karbonat minerali. İLE/||/<> Mavi renkte bakır karbonat minerali. )
- MALAKİT ile/||/<> KRİZOPRAZ
( Yeşil renkte bakır karbonat minerali. İLE/||/<> Elma yeşili renkte bir kalsedondur. )
- MALAKİT ile/||/<> RODOKROZİT
( Yeşil renkte bakır karbonat minerali. İLE/||/<> Pembe ile beyaz çizgili bir karbonat. )
- MALAKOLOJİ ile/ve/||/<> HELMİNTOLOJİ[Fr. < Yun.]
( Yumuşakçalar bilimi. İLE/VE/||/<> Kurtbilim. )
- MÂLÂYÂNÎ ile/ve "KELLİM KELLİM LÂ YENFÂ'"
- MÂLÂYÂNÎ ile/ve ABES
- MÂLÂYÂNÎ ile/ve GIYBET
- MÂLÂYÂNÎ ile/değil LÂTÎFE(MİZAH)
- MALAYLAR ile/ve/<> DAYAKLAR
( [Borneo Adası'nda yaşayan] Müslüman olan yerel halk. İLE/VE/<> Öteki dinlerden olan yerel halk.[Ada nüfusunun 1/4'ünü oluşturmaktalardır.(Yaklaşık 3.5 milyon)]
[Yerel halkla birlikte, Hint, Çin ve Avrupa'lı topluluklar da yaşamaktadır.] )
- MALI SEVMEK ile/değil/yerine KENDİNİ SEVMEK
( Kendini sevemeyenin sevdiği. İLE ... )
- MALİ'DE:
CENNE ile/ve/<> TİMBUKTU ile/ve/<> BANDIAGARA FALEZİ ile/ve/<> ASKİA MEZARI
( Mali'nin, UNESCO Dünya Mirası dizininde bulunan, görülmeye değer dört önemli mekânı. )
- MÂLÎ[Ar.] ile MÂLÎ[Ar.] ile MALİ[Ar.] ile MÂLİH[Ar.]
( Malla, parayla ilgili. | Devlet, gelir ve giderlerinin yönetimine ait. İLE Çok fazla. | Dolu. İLE Afrika'da bir ülke. İLE Tuzlu. )
- MALICE ile/ve/||/<> SIDE EFFECTS
( Alec Baldwin, Nicole Kidman, Bill Pullman İLE/VE/||/<> Jude Law, Rooney Mara, Catherine Zeta-Jones )
( ile/ve/||/<> )
- MALİK ASİT ile SİTRİK ASİT/LİMON ASİDİ
( ... İLE Birçok meyve ve sebzede, serbest durumda ya da potasyum, kalsiyum tuzu olarak bulunan, hafifçe mayalanmış limon suyunun, kaynar durumdaki kalsiyum karbonatla işlenmesinden elde edilen asit. )
- MÂLİK[< MÜLK | çoğ. MÜLLEK] ile/ve/değil/yerine/||//<>/>/< SÂLİK[< SÜLÛK]
( Sahip, bir şeye sahip olan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Bir tarikata girmiş bulunan. | Yolcu, Allah'a giden yolu tutana, seyr hâlinde bulunduğu sürece verilen isim. )
- MÂLİK[Ar. < MÜLK | çoğ. MÜLLEK] ile Mâlik[Ar.] ile Mâlikî[Ar.]
( Sahip, bir şeye sahip olan. İLE Yedi Cehennem'in hâkimi ve kapıcısı olan, Zebânileri idâre eden melek. RIDVÂN )
- MÂLİK[Ar.] ile MELİK[Ar.]
- MÂLİK[Ar.] ile RABB[Ar.]
- MÂLİK ile/||/<> MEMLÛK ile/||/<> RABBUL-MÂL
( Mülk arazinin sahibi. İLE/||/<> Birinin malı olan. İLE/||/<> Mal sahibi.[İslâm hukukunda mâlik anlamında kullanılır.] )
- MÂLİK ile/ve/değil MUHÂFIZ
- MÂLİYET ile/ve/değil BEDEL
- MALİYET ile KÜLFET
- MALİYET ile/ve/<> SONUÇ
- MALTEPE ile MALTEPE
( Küçükyalı - Kartal arasında bulunan bir ilçe. İLE Zeytinburnu'nda, Merkez Efendi mezarlığının kuzeyinde bir semt. )
- MALTIZ[< Malta Adası] ile Maltız
( Çoğunlukla yemek pişirmekte kullanılan, içinde ızgarası bulunan, ayaklı ve taşınır ocak. İLE Malta Adası halkından olan kişi. )
- MALUF ile ...
( Fasulye ezmesi. [Lübnan mutfağı mezelerinden] )
- MÂLUM ile/ve ÂŞİKÂR
- MALUM ile/||/<> MÂLUM
( Elma. İLE/||/<> Bilgi. )
( Latince. İLE/||/<> Arapça. )
( ELEMA: Gizli, gizlenmiş. )
- MÂLUM ile/ve MEÇHUL
( Etken. İLE/VE Edilgen. )
( Parmak/el açık. İLE/VE Parmak bükülü.[başparmakla birleştirerek!] )
- MALUMAT NAKLİ ile/ve SOHBET
( ... İLE/VE Kalplerin buluşması. )
- MALUMAT ile/ve/yerine FEYZ
- MALÛMÂT ile/ve/değil HAL
( Hâlsiz ilim, ihyâ edeyim derken imhâ eder. )
- MALÛMAT ile/ve/değil HAL
- MALUMAT ile İLİM
- MALUMUNUZ ... ile/ve/değil/yerine/<> ANIMSARSANIZ ...
- MALUMUNUZ ... ile/ve/değil/yerine/<> BİLDİĞİNİZ GİBİ
- MALZEME ile/ve/değil/||/<> BAHARAT
- MALZEME ile/ve/||/<> MAL
( Ara ürün ve kullanım. İLE/VE/||/<> Sonsal ürün ve kullanım. )
- MALZEME ile/ve POTANSİYEL
( MATERIAL/SUPPLIES vs./and POTENTIAL )
- MALZEME ile SONUÇ
- MALZEME ile/ve VERİ
- MAMA ile MAMMA[İt.]
( Bebek için hazırlanan yiyeceklerin genel adı. İLE Abla. )
- MAMU ile MANDIRI[Çigil]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Gerdek gecesi gelinle birlikte yollanan kadın. İLE Gelinle güveyin gece bir araya getirildiği ve çevresindekilerin onların başından aşağı para attığı yerin adı. )
- MAMUT ile ASYA FİLİ/ELEPHAS
( )
( )
( MÂMUUT ile ... )
( MAMMOTH vs. ELEPHAS )
( ELEPHAS PRIMIGENIUS cum ... )
- MAMUT ile MASTADON
( ... İLE Sadece fosili bulunan Mamut'a benzer bir fil. )
( MAMMOTH vs. MASTADON )
- MAN KIŞLAG/MAN QIŞLAG ile MAN KEND
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Oğuz ülkesinde bir yer adı. İLE Eskiden Kaşgar yakınlarında olan bir kentin adı.[Şimdi harap durumdadır.] )
- MANTIK ile/ve/değil/yerine YÖNTEM
- MÂNÂ ÂLEMİ ile/ve ŞEHÂDET ÂLEMİ
- MANA, MANAS ile ...
( Zihin, anlayış. Manas, düşünme, ayırt edebilme yetisidir. Nyaya felsefesinde manas, Atman'dan(ruhtan) farklı bir cevher olarak kabul edilir. | Duygular. )
- MÂNÂ/ANLAM ile/ve MEFHUM ile/ve MUSTALAH ile/ve MA'SADAK/MİSDAK ile/ve DELÂLET
( Sözcüğe aittir. Demek istenilen. Her sözcükte konuşanın irâdesi içkindir; bu iradeye anlam denilir. Nesnenin anlamı olmaz. İLE/VE Nesneyi anlamayı olanaklı kılan kavram. Tekil olarak zihne, tümel olarak akla yöneliktir. Nesnenin mefhumu olur. İLE/VE Belirli bir alana ilişkin kavramlar. İLE/VE Mefhumun nesnesine mutabakatı; referansı. İLE/VE Bir şeyin bilgisinin başka bir şeyin bilgisini gerektirmesi. )
- MÂNÂ ile ...
( SENİ SENDEN TAMAMIYLA SOYAN )
- MÂNÂ ile/ve MADDE
( Seni senden soyan. İLE/VE ... )
- MÂNÂ ile/ve/> MAHMUL ile/ve/> HADD ile/ve/> RÂBITA ile/ve/> İLLET
- MÂNÂ ile MÂKULÂT
- MANANA ile ...
( Meditasyon, tefekkür. )
- MANASTIR[Yun.] ile/ve/değil/>< KİLİSE
( Bazı kesin kurallara bağlı rahip ya da rahibelerin, dünya ile ilgilerini keserek yaşadıkları yapı. İLE ... )
- MANAT/MANET ile ...
( Rus parası, ruble. )
- MANATİ:
KARAYİP ile AMAZON ile BATI HİNT ile BATI AFRİKA
( )
( TRICHECHUS MANATUS cum TRICHECHUS INUNGUIS cum TRICHECHUS SENEGALENSIS cum TRICHECHUS SENEGALENSIS )
- MANCINIK[Ar. < MANCANIK] ile SCORPIONE
( Top yapımının bilinmediği çağlarda, kale kuşatmalarında, ağır taş gülle fırlatmakta kullanılan basit bir savaş aracı. | Çıkrık. İLE ... )
- MANÇU ile ÜCRET
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir zanaatkâra verilen ücret.[Başka bir ücreti anlatmak için kullanılmaz.] İLE ... )
- MANDA/CAMIZ/CAMIŞ ile/ve MALAK ile/ve YAŞAR ile/ve EVERE
( ... İLE/<>/> Manda yavrusu. İLE/<>/> Genç manda. İLE/<>/> Dört yaşına kadar dişil manda. )
( CAMIZ ile ... )
( MAHISHA ile/<>/> BAHINS KA BACHCHA ile/<>/> DO SAAL KA GAAY/BAIL ile/<>/> PARPOTA/PARPOTI )
- MANDA ile AFRİKA MANDASI
- MANDA ile/ve KORABO
( ... İLE/VE Malezya'da yaşar. )
- MANDA ile MANDA[Fr. < MANDATAIRE | İng. MANDATE/R]
( Susığırı. İLE Birinci Dünya SAvaşı'ndan sonra, bazı azgelişmiş ülkeleri, kendilerini yönetebilecek bir düzeye eriştirip, bağımsızlığa kavuşturuncaya kadar Uluslar Birliği adına yönetmek için bazı büyük devletlere verilen vekillik. )
- MANDAL[Ar.] ile MANDAL[Ar.]
( Kapı, pencere kanadı, dolap kapağı gibi şeyleri kapalı tutmaya yarayan, döner tahta ya da metal parça. | İpe serilen çamaşırı tutturmak için kullanılan yaylı kıskaç. İLE Ud, keman gibi çalgıların tellerini geren düğme. )
- MANDALALAR ile ...
( Kendi vasıtasıyla meditasyon yapılan resimler. )
- MANDALİN ÇİNCESİ ile/ve ÇEŞİTLİ ÇİNCELER
( Pekin'de kullanılan temel/esas/geçerli/ağırlıklı Çince. İLE/VE Öteki bölgelerde kullanılan Çince'ler. )
- MANDALİN ile MANDARİN[PORTEKİZCE < SANS.]
- MANDALİNA ile PORTAKAL
( Kabuğu soyulduktan sonra meyvenin etrafındaki/üstündeki ince kabuk "kalıntılarını"(/beyaz lifleri) soymadan, birlikte yemekte yarar vardır! )
( [kökeni/etimolojisi] MANDARİN PORTAKALI: Mandarin denen ülkede yetişen yemişli ağaç. İLE ... )
( TANGERINE vs. ORANGE )
( CITRUS NOBILIS cum CITRUS AURANTIUM )
( MANDARINA con ... )
( ÇİN TURUNCU ile ... )
- MANDALİNADA:
SATSUMA ile AKDENİZ ile KRAL ile NORMAL
( 10 ay boyunca bakım gerektirir. İnce kabuklu, sulu ve çekirdeksizdir. Kuytu bölgelerde yetişir. Edremit'te 240.000 ağacı bulunur. Ülkemizde Satsuma mandalina, adıyla bilinen Owari çeşidi ilk kezJaponya'dan, Batum yolu ile Doğu Karadeniz bölgesine gelmiş ve buradan Ege Bölgesi ve öteki bölgere yayılmıştır. Meyve kabuğu, hasat döneminde açık sarı portakal renginde ve hafif pürüzlüdür. Kabuğun meyve etine bağlılığı gevşektir. Depolamaya, taşımaya elverişli bir çeşittir. Olgunlaştıktan sonra kabuğun meyve etinden ayrılması yani putlaşmaya eğilimi oldukça fazladır. Orta büyüklükte, basık biçimlidir. Meyve eti, koyu portakal rengindedir. Meyveler, aromalı, yüksek nitelikli ve çekirdeksizdir. Bu gibi özelliklerinden dolayı mandalina çeşitleri arasında en çok yeğlenendir. İLE ... İLE ... İLE ... )
( Mandalina[mandarin], Rutaceae ailesinin, Aurantioideae alt ailesinde, Citrus cinsi içinde yer alan bir türdür. )
( CITRUS UNSHIU, MARC vs. CITRUS DELICIOSA vs. CITRUS NOBILIS vs. CITRUS RETICULATA BLANCO )
- MANDAR[Oğuz] ile SARMAŞIK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Ağaçlara sarılan ve ağacın kurumasına neden olan bir bitkinin adı. İLE ... )
- MANDELBROT KÜMESİ ile/ve/<>/< JULIA KÜMESİ
( f(x) = z² + c )
( Zn+1 = Zn² + C )
- MANDRIL/KÖPEKBAŞLI ile KAPUŞİN
( Eski dünya maymunu. İLE Yeni dünya maymunu. )
( Tehlikeli bir maymun. İLE Orta ve Güney Amerika'da yaşarlar. )
( Kuyrukları yoktur. İLE Saran/uzun kuyruğu vardır. )
( Burun kılları birbirine yakın ve biraradadır. İLE Burun kılları taşar ve yayılır. )
( ... İLE Parmak uclarıyla tutunabilirler. )
( MANDRILL vs. CAPUCHIN )
( MANDRILLUS SPHINX cum ... )
- MANDU ile SİRKE
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir tür Türk sirkesi. İLE ... )
- MANET ile VAN GOGH
- MANEVİ SOHBET ile/ve DÜNYEVÎ SOHBET ile/ve LÂTÎFE(MİZAH)
- MANEVÎ[< MÂNÂVÎ] ile METAFİZİK
( MORAL vs. METAPHYSICS )
- MANEVÎLEŞTİRİLMİŞ ŞEY ile/ve/değil MANEVÎ ŞEY
- MANEVRA YETENEĞİ EN YÜKSEK KUŞ
( ÇAKIRDOĞAN/BÛHE )
- MANGA ile/ve/||/<>/> TAKIM ile/ve/||/<>/> BÖLÜK ile/ve/||/<>/> TABUR ile/ve/||/<>/> ALAY ile/ve/||/<>/> TUGAY/LİVA ile/ve/||/<>/> TÜMEN/FIRKA ile/ve/||/<>/> KOLORDU ile/ve/||/<>/> ORDU ile/ve/||/<>/> KUVVETLER ile/ve/||/<>/> GENEL KURMAY
( Onbaşı/çavuş/asteğmen/teğmen yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Üstteğmen yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Yüzbaşı yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Binbaşı/yarbay yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Albay yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Tuğgeneral yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Tümgeneral yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Korgeneral yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Orgeneral yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Orgeneraller yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Genel Kurmay Başkanı yönetiminde. )
( 10 er. İLE/VE/||/<>/> Birkaç[4/5] manga. İLE/VE/||/<>/> Birkaç takım. İLE/VE/||/<>/> Birkaç[dört] bölük. | Küme, yığın, grup. İLE/VE/||/<>/> Birkaç tabur. İLE/VE/||/<>/> Birkaç alay. İLE/VE/||/<>/> Birkaç tugay. İLE/VE/||/<>/> Birkaç tümen. İLE/VE/||/<>/> Birkaç kolordu. İLE/VE/||/<>/> Birkaç ordu. İLE/VE/||/<>/> Birkaç kuvvet. )
( [OSMANLI'da] Mülâzım-ı Sânî yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Mülâzım-ı Evvel yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Yüzbaşı yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Kolağası yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Binbaşı yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Kaymakam yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Miralay yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Mirliva yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Mirliva/Ferik yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Ferik yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Birinci Ferik yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Birinci Ferikler yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Genel Kurmay Başkanı yönetiminde. )
( SECOND LIEUTENANT vs./and/||/<>/> (FIRST) LIEUTENANT vs./and/||/<>/> CAPTAIN vs./and/||/<>/> MAJOR/COMMANDANT vs./and/||/<>/> LIEUTENANT COLONEL vs./and/||/<>/> COLONEL vs./and/||/<>/> BRIGADIER GENERAL vs./and/||/<>/> MAJOR GENERAL vs./and/||/<>/> LIEUTENANT GENERAL vs./and/||/<>/> GENERAL vs./an/||/<>/> GENERALS vs./and/||/<>/> HEAD OFFICER )
( II. Dünya Savaşı "WEHRMACHT", Kara Kuvvetleri (HEER), Deniz Kuvvetleri (KRIEGSMARINE), Hava Kuvvetleri (LUFTWAFFE) ve Özel "SS" Birlikler'inden oluşuyordu. )
( RİYALA[İt.]: Osmanlı donanmasında, Tümgeneral'e eş bir rütbe. )
- MANGANEZ[Fr. < Lat.] ile/ve/<> MANGANİN[Fr.]
( Atom numarası 25, atom ağırlığı 54,93, yoğunluğu 7,39 olan, 1244 °C'de ergiyen, doğada oksit durumunda bulunan, çeliği sertleştirmek üzere kullanılan, çok sert ve kırılgan bir öğe. Simgesi: Mn. İLE/VE/<> Manganezin, bakır ve nikelle yaptığı alaşım. )
- MANGIR ile MANGİZ[Romence]
( İki buçuk para değerinde, bakırdan yapılmış sikke. | Para. İLE [argo] Para. )
- MANGUST ile ...
( Zehirli yılanları avlayan memeli bir hayvan. )
- MANHATTAN ile/değil SANHATTAN
( ... İLE/DEĞİL Şili'nin başkenti Santiago'da, yüksek binaların bulunduğu bölgeye verdikleri ad. )
( İLE/DEĞİL
)
- MÂNİ'[Ar. < MEN | çoğ. MENEA] ile MA'NÎ/MÂNÂ[Fars.] ile Mânî[Fars.] ile MANİ[Ar.]
( Geri bırakan, alıkoyan, engel olan, men eden. | Engel, özür. İLE Eş, benzer. İLE Ünlü Çin'li nakkaşın adı. Behram Şâpûr zamanında İran'a gelip Zerdüşt ve Îsâ dinlerinin karışımı olan bâtıl mezhebini yaymaya başlamış olmasından dolayı idam edilmiştir. [Erteng/Erjeng adlı yapıtı ünlüdür.] )
- MÂNİ/MÂNİA[Ar.] ile MÂNİ[Ar.] ile MANİ[Fr. < Yun. MANİA]
( Engel. İLE 1.,2. ve 4. mısraları uyaklı(kâfiyeli) halk şiiri. İLE Tutku, düşkünlük, saplantı, taşkınlık. )
- MANİ ile/ve/değil/||/<>/< HİPOMANİ
- MANİATÜ'L HULÛV ile MANİATÜ'L CEM
( "Hem, hem de" ol(a)mayanlar için. İLE "Ne, ne de" ol(a)mayanlar için. )
- MANİCİLİK ile MAZDEKÇİLİK
- MANİPLE[Fr.] ile/ve/=/<> MANİPÜLATÖR[Fr.]
( Telgraf imlerini göndermek için bir devredeki akımı kesmekte ya da yeniden vermekte kullanılan aygıt. | Roma ordusunda, 60 ya da 120 erden ibaret bölük. | Bazı papazların ayinlerde sol kolun bileğine yakın taktığı süslü şerit. İLE/VE/=/<> Manipleyi kullanan kişi/görevli. | Maniple. )
- MANİPURİF ile ...
( Hindistan'a özgü bir dans. )
- MANİSALÂLESİ ile MANİSA LÂLESİ
( ... ile )
( Düğünçiçeğigillerden, korularda, kırlarda yetişen bir bitki. İLE ... )
( ANEMONE PULSATILLA cum TULIPA ORPHANIDEA )
- MANİTA[İt., argo] ile MANİTA[Yun., argo < MANTENUTA]
( Tanışıyormuş gibi yaparak para sızdırma. Dolandırıcı. İLE Sevgili. )
- MANKURTLAŞMA ile/<> KÖZ/KÖS-KAMANLAŞMA ile/<> KANARALAŞMA
( MANKURT EFSANESİ
Efsaneye göre, Kazakistan'ın uçsuz-bucaksız Sarı-Özek bozkırının yerlisi olan Kazaklar, eski tarihlerde, onların su kuyularına ve otlaklarına göz diken Juan-Juanlar'ın zaman zaman baskınlarına maruz kalmaktalardır. Baskınlarda bazen Kazaklar, bazen de Juan-Juanlar gâlip gelmektedir. Juan-Juanlar savaşı kazandıklarında, alıp götürdükleri esirlerin bazılarını başka kabilelere satmaktalardır ki bunlar oldukça şanslı sayılırlar. Çünkü hiç olmazsa, köle olarak da olsa, sağ kalmaktalardır. Güçlü kuvvetli esirleri ise satmamakta, akıl almaz işkencelerle, belleklerini kaybettirerek, adeta delirtmekte ve onları, kendilerinin sadık köleleri olarak en önemli işlerde çalıştırmaktalardır.
Juan-Juanlar'ın işkencesini dinlemek bile acı vericidir: Önce, esirin başını, bir tane bile saç bırakmamacasına tamamen tıraş etmektelerdir. Hemen o anda, bir deve kesmekte, devenin derisinin en kalın yeri olan boynundan parçalar keserek, kanlı kanlı, esirin tıraşlı başına sımsıkı sarmaktalardır. -Aytmatov, bu deri başlığı, bugün yüzme sporunda kafaya takılan kauçuk başlığa benzetmektedir.-
Bu işkenceye maruz kalan esir, bazen acılar içinde kıvranarak ölmektedir (ki onlar da şanslı sayılmalıdır!), ölmeyenlerin boynuna, kafasını yerlere sürtmesin diye bir boyunduruk takılmaktadır. Bu haliyle esiri götürüp, çığlıklarının da duyulmayacağı ıssız bir yere, elleri kolları bağlı, aç ve susuz, kızgın güneşin altında günlerce bırakmaktalardır. Tabiî, güneşte kavrulan deri kurudukça, kafayı bir mengene gibi sıkmakta, işkence, dayanılmaz hale gelmektedir. Fakat işkenceyi asıl dayanılmaz yapan, sadece bu değildir. Kafadaki saçlar, bir taraftan uzamaya çalışmaktadır. Fakat dışarıya doğru büyüyemediği için, kafa derisinin içine doğru büyümeye
çalışmaktadır. Sonunda esir, aklını yitirmekte, belleği iyice sıfırlanmaktadır. Adeta, içine saman doldurulmuş bir post (korkuluk) haline gelmektedir. İşkencenin beşinci günü Juan-Juanlar gelip sağ kalan esirleri almakta, boynundaki engeli çıkarmakta, kendine yiyecek-içecek vermektelerdir. Böylece, köle, beden gücünü yeniden toplayıp kendine gelmektedir. Fakat bundan böyle o normal bir insan değildir, o artık bir mankurttur!
Böyle bir mankurt, köle pazarlarında, güçlü-kuvvetli on esirin fiyatına satılabilmektedir. Eğer aralarındaki bir savaşta bir mankurt öldürülürse, Juan-Juanlar karşılık olarak, hür bir kişinin bedelinin üç katını almaktalardır.
Bir mankurtu, ailesinden birileri gerek kaçırmak, gerekse fidye vermek suretiyle vb. geri almak istemezmiş. Çünkü o artık aileden biri değildir, aksine, zararlı biri olmuştur. Belleği iyice boşaltılan mankurt, babasını, çocukluğunu vs. asla anımsamamakta, hatta insan olduğunu bile bilmemektedir. Yani ağzı var ama dili yoktur. Efendisine mutlak koşulda itaat eden, gayet evcil bir hayvana benzemektedir. Kaçmayı bilmediği için böyle bir riski de yoktur mankurtun... Sadece karnının acıktığını hissetmekte o kadar...
Efendisinin emir ve komutlarına bir köpek sadakatiyle bağlıdır. Mankurtlaşan köleler, en kötü ve en zor işleri gık demeden yapmaktalardır. Sarı-Özek'in ucsuz-bucaksız çöllerinde, kavurucu sıcak altında deve sürüleri otlatmak ancak onların yapabileceği bir iştir. Ölmeyecek kadar yiyecek, donmayacak kadar giysi vermek yeterlidir onlar için.
İşte, Juan-Juanlar, tutsak kişilere, bu en ağır işkenceyi, belleğini yitirme, anılarını elinden alma, kimliğini unutturma işkencesini tatbik etmektelerdir. Nayman Ana öyküsü, oğlu Colaman böyle bir mankurtlaşmaya maruz kalan bir ananın dramıdır.
Nayman Ana, oğlu Kolaman [Colaman: Yol aydınlığı.] kaçırıldıktan sonra yıllarca ondan hiçbir haber alamamıştır. Öldü mü, kaldı mı, mankurt mu yapıldı, bilmemektedir. Derken, bir gün, Naymanlar bölgesine gelen tüccarlar, Juan-Juanlar'ın, su kuyuları yanından geçerken, deve sürüleri güden genç bir çobanla karşılaştıklarından söz eder. Çobanın hiçbir şey anımsamadığını, sorulan sorulara 'evet' ya da 'hayır' gibi kısa yanıtlar verdiğini vs. anlatırlar. Tüccarlar, onunla biraz da alay etmişlerdir. Nayman Ana, anlatılanları sessizce dinlemiş, fakat hiç oralı olmamış, sanki bir şey duymamış gibi davranmıştır. Fakat birden içine bir kor düşmüştür; sanki bu anlatılanın, oğlu Kolaman olduğuna dair birden bir aydınlık belirmiştir içinde. Tabiî aydınlıkla beraber de bir korku...
Nayman Ana, gördüğü böyle bir ışık karşısında daha fazla duramaz, derhal hazırlıklara koyulur, hiçkimseye sezdirmeden, devesine biner ve sabahın erken saatinde, çobanların söz ettiği, Juan-Juanlar'ın su kuyularına doğru yola koyulur. Kilometrelerce gider Sarı-Özek bozkırında ve binbir türlü korkunun sarmalında, sonunda, oğlunu bulur. Evet, Nayman Ana, deve sürüsünün başında, oğlu Kolaman'ı, başındaki deri şapkasıyla yapayalnız bulur. Herşeye karşın oğlunu tanımakta zorlanmaz.
Kolaman, gözlerine kadar indirdiği şapkasının altından durgun gözlerle anasına bakmaktadır. Sanki, o ıssız çölde, yanına bir kişinin gelmiş olması, onu, hiç ama hiç ilgilendirmemektedir. Hiçbir heyecan, depreşme, o geleni bilme, tanıma arzusu görülmemektedir. Kolaman'a, oğluna yaklaşan Nayman Ana, gerçeği artık iyice anlamıştır: Hıçkırıklar arasında varır sarılır oğlunun boynuna. "Oğlum, oğlum Kolaman! Benim, bak ben geldim, ben annen, Nayman Ana! Sen benim oğlumsun!" derse de, bu sözler, Kolaman için hiçbir anlam ifade etmemektedir. Nayman Ana, tekrar tekrar dener, kendini oğluna tanıtabilmeyi, ondan bir söz olsun yanıt alabilmeyi; adının Kolaman olduğunu anımsamasını, kendi memleketini, babasını, anasını anımsasın ister ama heyhât...
Kolaman, boş ve anlamsız gözlerle bakmaktadır. Karşısındaki kadının niçin ağladığını, neden burada, bu ıssız çölde, karşısında bulunduğunu, ondan ne istediğini hiç mi hiç düşünemiyor, hiçbir şey hissetmiyordur. Anası, bir girişim daha yapar ve bu sefer, Kolaman, adının 'Mankurt' olduğunu söyler. Anası çırpınmakta, hüngür hüngür ağlamakta, bir taraftan da bu zulmü yapanların akıllarına nasıl olup da böyle işkence yöntemlerini getirdiği için Tanrı'ya sitem etmektedir...
Nayman Ana, Sarı-Özek'te söylenen bir ağıdı anımsar:
"Ben, öldürülen, derisine saman doldurulan yavru devenin anasıyım. Buraya, saman dolu yavrumun tulumunu koklamaya, yavrumun kokusunu almaya geldim."
Nayman Ana, tekrar tekrar oğluna bir mankurt olmadığını, kendinin bir Nayman, asıl adının, Colaman olduğunu söylerse de sonuç alamaz. O anda, uzaktan gelen bir Juan-Juan'ı fark eder ve kaçar. Juan-Juan da onu fark etmiştir fakat Nayman Ana gizlenir ve Juan-Juan'ın eline geçmekten kurtulur. Nayman Ana geceyi orada geçirir. Sabahleyin etrafı kolaçan ederek yeniden sokulur, "içine saman doldurulan yavrusunun tulumunun" yanına...
Kararı, ne pahasına olursa olsun oğlunu alıp buralardan götürmek, onu kaçırmaktır. Bu sefer yine Juan-Juanlar gelmektelerdir, o yine kaçar. Juan-Juanlar kadının kim olduğunu öğrenmek için Kolaman'ı iyice sorguya çekerler. Tabiî ki konuyu anlamışlardır ve Kolaman'a emir verir, o kadın yine gelirse, onu öldürmesini sıkı sıkıya tembihlerler.
Kolaman'ın efendileri gittikten sonra son bir ümitle yanına gelen annesi bir an oğlunu göremez. Göremez, çünkü o anda, Kolaman, bir devenin arkasına sinmiş, elindeki oku annesine nişan almakla meşguldür. Annesi, oğlunu fark ettiğinde ok yaydan çıkmıştır ve öldürücü darbeyle Nayman Ana, devesinden yere yığılır. Düşerken, son sözleri, "Adını anımsa, adını anımsa!" olmuştur.
Kolaman, yani Mankurt, öz anasını düşman evinde, düşmanın sürüsünün başında ve düşmanın talimatına bağlı kalarak öldürmüştür. Nayman Ana'nın düşüp öldüğü bu yere, "Ana-Beyit Mezarlığı" denilmiştir. Yani "Ana'nın yattığı yer"...
İLE/<>
KÖZKAMANLAŞMAK
Destana göre, Manas, Alma Ata ıramağının gözesinde, Sungur'da oturan, hiç oğlu olmamış Yakup (Cakıp) Han'ın, duasından sonra Tanrı'nın verdiği yiğit oğludur. Manas birçok olağanüstülükler göstermiş, İslâm yolunda mücadele etmiş biri olarak takdim edilmektedir. Manas'ın, küçükken Kalmuklar'a esir düşen ve Moğolistan'a götürülüp orada büyütülen Köz-Kaman adında bir amcası vardır. Köz-Kaman, Moğolistan'da, Kalmuklar arasında büyütülür, bir Kalmuk kızıyla evlendirilir, oğulları olur ve bir gün oğullarıyla birlikte ata yurduna geri döner. Fakat o artık Kalmukça konuşmaktadır. Manas, daha önce amcasını hiç görmemiştir, dolayısıyla onu tanımamaktadır. Üstelik de Kalmukça konuştuğu için, amcasını casus zannetmektedir. Manas amcasını yakalar ve zincire vurur. Bu arada Manas, babasına mektup yazarak, amcası hakkında bilgi sağlar. Babası, amcasına iyi davranmasını söyler. Manas, babasının sözüne uyarak amcasını salıverir. Hatta bir de onun onuruna şölen verir fakat işte Köz-Kaman'lık gerçek yüzünü ortaya koymuştur: Köz-Kaman'ın oğulları şölende arbede çıkarır ve Manas'ı döver. Manas, ileride Kalmuklar'a karşı sefere çıktığında da Köz-Kaman ve oğullarının ihanetinden kurtulamaz.
[Manas Destanı ve Köz-Kaman: Köz-Kaman, Manas Destanı, kahramanlarından birinin adıdır. Adını, bir Kırgız yiğidinden alan, 400 bin dizelik Manas Destanı, bir Kırgız destanı olup, Müslüman Kırgızlar'la, putperest Kalmuklar arasındaki mücadeleyi anlatmaktadır. Manas'ın tarihî bir kişilik olmadığını ileri sürenler varsa da, onun bir Kırgız beyi ya da bir Kırgız yiğidi olma olasılığı yüksektir. Bu destanda, Kırgızlar'ın tüm örf-âdet ve gelenekleri, inanç ve dünya görüşleri işlenmiştir.]
İLE/<>
KANARALAŞMAK
Bir köyde, yaşlı bir adam ve oğulları yaşamaktadır. Bir gün, adamın sürüsünden esrarengiz bir biçimde koyunlar eksilmeye başlar. Oğullar, eksilen koyunların ölüsünü ya da dirisini aramadık yer bırakmazlar ama ne yazık ki bulunamamaktadır. Babaları, bu duruma epeyce kafa yormakta fakat akıl erdirememektedir. Adamın, en sonunda aklına yatan düşünce şudur: Koyunları evin köpekleri, yani bizzat sürüyü korumakla görevli olan "bekçi" köpekler yemektelerdir. Bu demektir ki, köpekler kanaralaşmıştır!
Yaşlı adam, çocuklarına talimat verir, der ki, "Gidin, evdeki tüm köpekleri öldürün. Hiçbir eniği de sağ bırakmayın! Daha sonra başka köylerden yeni enikler bulur getirir ve onları yeni baştan eğitirsiniz."
Oğullar, babalarının dediği gibi yapar ve fakat birkaç yıl sonra yine aynı durum görülmeye başlanır. Bu sefer, adam, çocuklarını başına toplar ve onlara, birkaç yıl önce kendilerine verdiği talimatı aynen yapıp yapmadıklarını sorar. Küçük oğul, o gün küçük bir eniği, acıdığı için öldürmemiş olduğunu itiraf eder. Evet, konu anlaşılmıştır: O küçük enik, anasından-babasından kanaralaşmayı öğrenmiştir, kanaralaşmak bir biçimde ona da bulaşmıştır. Büyüdükçe o da bu "ahlâkı" öteki köpeklere öğretmiştir. )
- MANOLYA[MAGNOL'un adından(bitkibilimci)] ile ...
( Koklanmaz! [Sadece izlenir!] )
( Manolyagillerden, yaprakları almaşık, iri ve parlak yeşil renkte bir süs ağacı. | Bu ağacın, çok iri, beyaz ve limon kokusunda, güzel çiçeği. )
( MAGNOLIA GRANDIFLORA )
- MANŞET[Fr.] ile MANŞET[Fr.]
( Bir gömleğin kol ağzına geçirilen, genellikle çift katlı kumaştan bölüm, kolluk. İLE Gazetelerin ilk sayfalarının üst bölümüne, iri harflerle konulan başlık. )
- MANSIB[< NASB] ile ...
( Büyük memurluk makamı. | Devlet hizmeti, memuriyet. | Onun, derece, rütbe, makam. )
- MANSÛS/A ile ...
( Kur'ân-ı Kerîm'de, açıkça anlatılmış, hakkında âyet bulunan. )
- MANTAR(/LAMAK)" ile/değil/yerine/>< KANTAR/TERAZİ (ÖLÇÜ/T)
- MANTAR[Yun.] ile KÖK MANTAR
( Mantarlardan, içinde zehirlileri de bulunan, silindir bir gövde ve üst tarafı şapka biçiminde olan ilkel canlıların genel adı. [Lat. FUNGI] | Esnek ve sudan hafif olduğundan şişe tapası, cankurtaran simidi, cankurtaran yeleği, ayakkabı tabanı ve daha birçok şeyin yapımında kullanılan, su geçirmeyen, meşe ağacı tabakası. | Bu tabakadan yapılan şişe tapası. | Kaldırıma araçların park edilmesini engellemek amacıyla zemine gömülmüş mantar biçiminde beton yükselti. | Çocukların özel tabanca ile patlattıkları barutlu nesne. | Hayvanların burun ucu. | Uydurma söz, yalan. | Mantar hastalığı. | Mantar hastalığına neden olan mikroskobik canlı. İLE Meşe, çam ve fındık vb. ağaçların köklerinde yerleşen, iplik görünüşünde bir mantarın emeciyle, kökün ortak yaşama biçimindeki birleşmesinden oluşan mantar. )
- MANTAR ile AĞ MANTARLAR
( ... İLE İnsan ve hayvanlarda hastalığa yol açan ve çok sayıda türü içine alan ilkel bitkiler topluluğu. )
- MANTAR ile AĞBENEK
( ... İLE Ağ görünüşünde olan, arpa yapraklarına yerleşerek oldukça önemli zararlara yol açan, açık ya da koyu kahverengi asklı mantar. | Bu mantarın yol açtığı ekin hastalığı. )
- MANTAR ile AKPAS
( ... İLE Lahana, turp, şalgam, karnabahar gibi bitkilerin kök dışındaki tüm bölgelerine yerleşebilen, özellikle semizotugillerde karşılaşılan, yosunumsu mantar. )
- MANTAR ile BAZİDİYOSPOR[Fr. < BASIDIOSPORE]
( ... İLE Bazitli mantarların sporları. )
- MANTAR ile CADISÜPÜRGESİ
( ... İLE Emeçleri, özellikle dal uclarındaki kabuk altında, sıkı bir ağ örerek, çekirdekli yemiş ağaçlarının çiçeklenmesine, dolayısıyla meyve verimine engel olan askılı mantar. | Bu mantarın neden olduğu bitki hastalığı. )
( TAPHRINA CERASI )
- MANTAR ile ÇAVDARMAHMUZU
( ... İLE Buğdaygillerin ve en çok da çavdarın başağı üzerinde türeyip koyu mor renkte bir horoz mahmuzunu andıran, tıpta kullanılan, asklı mantarlardan biri. )
( ... cum CLAVICEPS PURPUREA )
- MANTAR ile/ve/<> CIVIKMANTARLAR
( ... İLE/VE/<> Bakterilerle ortak yaşayan, ilkel ve hayvanımsı yapılı, peltemsi mantarlar. )
( Vegan beslenenler de, hayvansal yapıları nedeniyle mantar yememeyi yeğlemektedir. )
- MANTAR ile DONBALAN MANTARI
- MANTAR ile/değil ESMERKÜF
( ... İLE Esmerküfler ailesinin asalak yaşama uyabilen örnek türü. Özellikle arılarda öldürücü gelişmeler doğuran, ilkel mantar. )
( ... cum MUCOR MUCEDO )
- MANTAR ile IŞILKÜF
( ... İLE Sığır, domuz ve insana ışılküflüce etkeni, ışılküflerin örnek türü olan asalak mantar. )
( ... cum ACTINONYCES BOVIS )
- MANTAR ile İSLİKÜF
( ... İLE Toprakta ve gübreliklerde, çürükçül yaşamakla birlikte, kulak, burun, akciğer asalağı olarak da gelişebilen, asklı mantar. )
- MANTAR ile KARABACAK
( ... İLE Pancar fidelerinde gelişerek fidenin ölümüne ya da cılız kalmasına yol açan ve yerleştiği bölgeleri kara beneklerle örten asklı mantar. | Bu mantarın neden olduğu hastalık. )
- MANTAR ile KATRANKÖPÜĞÜ
( ... İLE Çayır mantarlarından, şapkasının alt yüzü dilim dilim ve bir halka ile çevrili bulunan bir cins mantar. )
- MANTAR ile KUZUGÖBEĞİ
( ... İLE Çam ormanlarında, yol ve akarsu kenarlarında, meşe, akçaağaç, kayın gibi yaprak döken ağaçların altında, kireçli, kumlu topraklarda tek tek ya da gruplar hâlinde yetişen, şapkası kalın ve etli, bir tür mantar. )
- MANTAR ile MANTAR BAŞI
( LİKEN: Mantar ve alglerin morfolojik ve fizyolojik bir bütün halinde meydana getirdikleri simbiyotik organizmalar. )
( MUSHROOM vs. PILEUS )
- MANTAR ile MANTAR ile MANTAR ile MANTAR ile MANTAR
( Bitkilerde koruyucu doku olarak görev yapan ve ana maddesi süberin olan ölü hücrelerden oluşan tabaka. İLE Mikroskobik ya da makroskobik olan parazit, saprofit ya da simbiyoz olarak yaşayan, klorofilsiz, öteki canlılar için zehirli ya da zehirsiz olan canlı yapı. İLE Esnek ve hafif olduğundan, şişe tıpası, cankurtaran simidi/yeleği, ayakkabı tabanı ve daha birçok şeyin yapımında kullanılan, geçirimsiz, meşe ağacı tabakası. | Bu tabakadan yapılan şişe tıpası. İLE [hayvanlar] Burun ucu. İLE Çoğunlukla yüzde, deri üzerinde, koyu kızıl ya da mor renkte oluşan bir deri sayrılığı. | Bazı mantarların yol açtığı bitki ya da hayvan hastalığı. )
( LİKEN: Mantar ve alglerin morfolojik ve fizyolojik bir bütün halinde meydana getirdikleri simbiyotik organizmalar. )
( [argo] MANTARLAMAK: Aldatmak, yalan söylemek. )
( MUSHROOM vs. PILEUS )
( FUNGİ cum ... )
- MANTAR ile PASMANTARI
( ... İLE Pasmantarıgillerden, buğdaygillerde ve baklagillerde pas hastalığına neden olan mantar. )
( ... cum UROMYCES )
- MANTAR ile PERONOSPORA[Yun.]
( ... İLE Patates, pancar, asma ve daha başka bitkilerde, milduyuya yol açan mikroskobik mantar. )
- MANTAR ile/ve/değil PİŞİK
( ... İLE/VE/DEĞİL Apış yeri, koltukaltı gibi tenin birbirine sürtünen yerlerinde, terin yakmasıyla oluşan kızartı. )
- MANTAR ile/değil PİYAN
( ... İLE/DEĞİL Mantara benzeyen kabarcıklarla ortaya çıkan, ciltte yaralar yapan, bulaşıcı sıcak bölge sayrılığı. )
- MANTAR ile ŞİŞE MANTARI
( MUSHROOM vs. CORK )
- MANTAR ile UCKURUTAN
( ... İLE Turunçgillerde, özellikle limonlarda gelişerek, dal uclarının kurumasına neden olan ve birkaç yıl içinde ağacın ölmesine neden olan bir tür mantar. )
- MANTAR ile YERMANTARI/KEME
- MANTARDOĞURAN ile MANTARÖZÜ
( Mantarlaşmış gözeler oluşturacak mantar tabakası doğuran, büyültkendoku. İLE Karbon, hidrojen ve oksijenden oluşan, bazı bitki gözelerinin çeperlerini kaplayarak, sıvı ve gazların geçmesini önleyen, bu nedenle gözenin ölümüne ya da mantar oluşumuna yol açan madde. )
- MANTIK ile EYTİŞİM
- MANTIK ile ORGANİZASYON
- MANTI ile/<> HALUJ
- MANTI ile MANTI[İt.]
( İçine malzeme konularak, küçük pohçalar biçiminde dürülmüş hamur parçalarıyla hazırlanan yemek. İLE Gabya serenini kaldıran halat ve makara. )
- MANTIK (DİLİ) ile/ve MATEMATİK (DİLİ)
( Mantık, bütüncül bir yapı içerisinde kavramların ilişkisini inceler. İLE/VE Matematik, mekân, zaman ve kuvvet kavramları içerisindeki olgu/olayları bu kavramlarla inceler. )
( Mantıktaki kavram, matematikte formül olur. Mantıktaki önerme, matematikte bağıntı olur. Mantıktaki çıkarım, matematikte işlem olur. )
( Mantık bilmeyenin ilmine itibar edilmez; geometri/matematik bilmeyen fetvâ veremez. )
( Evrendeki düzenliliği ya mantık ya da matematik içinde yakalarız. )
( Matematikte yasalar tekil bir şekil'de incelenir; ama tüm şekiller için geçerli/tümel oldukları kabul edilir. )
- MANTIK EYTİŞİMİ ile/ve/değil/yerine YAŞAM EYTİŞİMİ
- MANTIK HATASI ile/ve/değil/||/<>/< YAKLAŞIM/YÖNTEM HATASI
- MANTIK KALIPLARI ile/ve/değil/yerine MANTIK
- MANTIK SİLSİLESİ ile/ve/<> DİZGE
- MANTIK, MANTIKLI/LIK ile/ve/<>/değil/yerine TUTARLI/LIK
( LOGIC, LOGICAL/NESS vs./and/<> CONSISTENCY
CONSISTENCY instead of LOGIC, LOGICAL/NESS )
- MANTIK:
| ANALİTİK APRIORI >< SENTETİK APRIORI | ile/ve/||/<>/> SENTETİK APOSTERIORI
( Mantık. İLE/VE/||/> Matematik. İLE/VE/||/<>/> Fizik. )
- MANTIK'TA:
ARİSTOTELES ile/ve/değil KANADA
( Yunan. İLE/VE/DEĞİL Hint. )
- MANTIK(/... MANTIĞI)" ile/değil SIĞINMA
- MANTIK(SAL) ile/ve MATEMATİK(SEL)
- MANTIK/SAL ile/ve/<> KAVRAM/SAL
( LOGIC/AL vs./and/<> CONCEPT/UAL )
- MANTIK ile/ve "HESAP ETMEK"
- MANTIK ile "SİYASET"
- MANTIK ile/ve/||/<>/> "YANILSAMA MANTIĞI"
- MANTIK ile/ve BİÇİMSEL MANTIK
( MANTIK: Biçimsel düşünmenin kurallarını tespit eden alan. | Tanım yapma bilimi. | Zihni, fikirde hatadan koruyan alet. )
( Düşüncenin iskeletidir. )
( Nutkiyetin biçimsel yapısının incelenmesi. )
( Mantık aklın kurallılığını aramaktır. )
( Mantık belirsizliği kaldırmaz. )
( EDEB-ÜL AKL )
( ESEME )
- MANTIK ile/ve/<> BİÇİMSELLEŞTİRİLMİŞ MANTIK
( LOGIC vs./and/<> SHAPED LOGIC )
- MANTIK ile/ve BULANIK MANTIK
( LOGIC vs./and FUZZY LOGIC )
- MANTIK ile/ve ÇIKARIM
( LOGIC vs./and INFERENCE )
- MANTIK ile/ve DAİRESEL MANTIK
( LOGIC vs. UROBORIC LOGIC )
- MANTIK ile/ve DİL
( Mantık, dili düzeltmez ve fakat güçlendirir. )
- MANTIK ile/ve DÜZEN
( İLM-ÜN MİZÂN )
- MANTIK ile/ve ESTETİK
( İdrakin/düşüncenin kurallarını inceler. İLE/VE Vicdanın/duygunun kurallarını inceler. )
( ... İLE/VE Duyarlılık Bilimi[Cognitio Sensitiva] | Güzel üzerine düşünme sanatı ve felsefesi. | İlm-i his/tahassüs. )
- MANTIK ile/ve EYTİŞİM/DİYALEKTİK
- MANTIK ile/ve/||/<>/> FELSEFE
( )
- MANTIK ile/ve FİZİK
( LOGIC vs./and PHYSICS )
- MANTIK ile/ve/<> HAL EHLİ OLMAK
- MANTIK ile/ve/<>/< HAYAL GÜCÜ
( A[/B/C/...Y/Z] noktasından, B[C/D.../Y/Z] noktalarına [belki/bazen/biraz] götürür. İLE/VE/<>/< Her yere götürür. )
( Çeperdeki 360 dereceden, birine/birkaçına götürür. İLE/VE/< 360 dereceyle, eşit aralıkta bulunan merkez(in)e götürür. )
- MANTIK ile/ve/||/<> İDEA ile/ve/||/<> DOĞA
- MANTIK ile/ve/||/<> İNDİRGEME
- MANTIK ile/ve İŞLEYİŞ
- MANTIK ile/ve/<> MAKSAT
- MANTIK ile/ve/değil/||/<>/< MANTIKSAL ZORUNLULUK
- MANTIK ile/ve MATEMATİK
( Matematiksel olan ilişkileri verir, mahiyeti vermez. )
( "Doğruluk Tablosu" yazısı için burayı tıklayınız... )
- MANTIK ile/ve/||/<> NİTELEME/YÜKLEMLER MANTIĞI
- MANTIK ile/değil OLASILIK
- MANTIK ile/ve ÖLÇÜ
( LOGIC vs./and MODERATION )
- MANTIK ile/ve/||/<> ORGANON
- MANTIK ile/ve/||/<> OUROBORİK MANTIK
- MANTIK ile/ve TUTARLILIK
( İdrakin/düşüncenin kurallarını inceler. İLE/VE Vicdanın/duygunun kurallarını inceler. )
( LOGIC vs./and CONSISTENCY
LOGIC vs./and SHAPED LOGIC
LOGIC vs. INFERENCE )
- MANTIK ile/değil/yerine UYGULAMA
- MANTIK ile/ve VARLIK
( LOGIC vs./and ONTOLOGY )
- MANTIK ile/ve YÖNTEM
( ... İLE/VE Gelecekte olacak bir şeyi yakalamak. )
( ... İLE/VE Modern bilimlerin mantığı. )
( Yöntemi bilen bilgiyi elde eder. )
- MANTIKÇA DÜŞÜNMEK ile/ve/<> VARLIKÇA DÜŞÜNMEK
- MANTIKEN ile/ve/değil KURAMSAL/TEORİK OLARAK
( [not] "LOGICALLY" vs./and/but "THEORICALLY" )
- MANTIKÎ MÂKULÂT ile/ve FELSEFÎ MÂKULÂT
( Dışarıda/hariçte tahakkuku yoktur. İLE/VE Nitelenmesi/ittisafı dışta/hariçte, bildirimleri/uruzu zihindedir. )
- MANTIKİYAT ile/ve/> TABİİYAT ile/ve/> RİYÂZİYAT ile/ve/> İLÂHİYAT
- MANTIKLI DÜŞÜNMEK ile/ve MANTIK BİLMEK
- MANTIKLI ile ANLAMSIZ DEĞİL
- MANTIKLI ile MANTIKSAL
( Mantığa uygun, usa/akla uygun. | Mantığa uygun davranan. İLE Mantıkla ilgili olan. )
- MANTIKLI ile/ve/değil/<> UYGUN
- MANTIKSAL İLİŞKİ ile/ve KRONOLOJİK İLİŞKİ
- MANTIKSAL KANIT ile/ve/<> MATEMATİKSEL KANIT
- MANTIKSAL OLAN ile/ve ONTOLOJİK OLAN ile/ve EPİSTEMOLOJİK OLAN
- MANTIKSAL ÖNCELİK ile/ve VAROLUŞSAL ÖNCELİK
- MANTIKSIZ" ile/değil/yerine TUHAF
- MANTIKSIZ ile USDIŞI
- MANTIKTA:
TASAVVUR ile/ve MEVZÛ ile/ve MAKSAT
- MANTIKTA:
TRANSANDANTAL ANALİTİK ile/ve/||/<> TRANSANDANTAL DİYALEKTİK
- MANTİS[Fr. < Lat.] ile MANTİS
( Bir sayının logaritmasının ondalık bölümü. İLE Karides. )
- MANTO[Fr. < MANTEAU] ile TRUVAKAR/TRUAKAR[Fr. < TROIS-QUARTS]
( Kadın paltosu. İLE Kısa manto. | Kol boyu dirsek ile bilek arasında olan kadın giysisi. )
- MANTRA ile BİJA-MANTRA
( ... İLE Tohum mantrası ya da tek sözcükten oluşan bir güç çığlığı. )
- MANYAK/LIK ile/ve/değil ÜMİT/UMUT
- MANYAK ile/değil GÜVENİLİR "MANYAK"
- MANYETİK ALAN ile/ve/||/<> ELEKTRİK ALAN
( Devinen elektrik yüklerinin oluşturduğu alan. İLE/VE/||/<> Durağan elektrik yüklerinin oluşturduğu alan. )
( Manyetik güçlerin etkili olduğu bölge. İLE/VE/||/<> Elektrik güçlerinin etkili olduğu bölge. )
- MANYETİK ETKİLEŞİM ile/ve/<> ZAYIF ETKİLEŞİM
- MANYETİZMA ile ELEKTROSTATİK
( Manyetik alanların incelenmesi. İLE Elektrik yüklerinin incelenmesi. )
- MANYETİZMA ile MEKANİZMA
- MANYETO[Fr. < Yun.] ile/ve/<> MANYETOMETRE[Fr.]
( Sürekli bir mıknatısın manyetik alanıyla indüklenen elektrik üreteci. İLE/VE/<> Manyetik momentleri ve manyetik alanların momentlerini ölçmeye, karşılaştırmaya yarayan aygıt. )
- MÂR-İ HAM-BE-HAM[Fars.] ile MÂR-İ SERMÂDÎDE[Fars.]
( Kıvrım kıvrım, çöreklenmiş yılan. İLE Kışın soğuğundan uyumuş ve uyuşmuş yılan. )
- MARA ile ...
( Mitolojik bir varolan. )
- MARAZ[Ar. çoğ. EMRÂZ] ile MA'RAZ/MA'RIZ[Ar. < ARZ | çoğ. MAÂRIZ]
( Hastalık. | [mecaz] Dert, belâ, dayanılması güç durum. İLE Bir şeyin göründüğü, çıktığı yer. | Bir şeyin bildirildiği yer. | Sergi, meşher. )
( ... vs. EXPOSITION )
( ... avec EXPOSITION )
- MARAZ ile MARAZ[Argu VE YAGMA]/XIYAR MARAZ ile MASIÇ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Karanlık gece. İLE Ücretle çalışan. | Irgat. İLE Karanlık. )
- MARCEL CAMUS ile ALBERT CAMUS
( [21 Nisan] 1912 - [13 Ocak] 1982 ile 1913 - 1960 )
- MARCUS TULLIUS TIRO ile/ve/||/<>/> LUCIUS ANNAEUS SENECA ile/ve/||/<>/> JOHN WILIS ile/ve/||/<>/> SAMUEL TAYLOR
( Romalı hatip Cicero'nun azatlı kölesi olan Marcus Tullius Tiro, efendisinin gerek senatodaki söylevlerini ve gerekse hazırladığı konuşmaları steno ile yazmıştı. İLE/VE/||/<>/> Seneca, Tiro'nun kısaltmalarını geliştirmiş ve bunların sayısı 8.000'e kadar çıkmıştır. İLE/VE/||/<>/> Günümüzde kullanılan stenografi tekniğinin temeli ise XVII. yüzyıla dayanmaktadır. [XVII. yüzyılda yeniden gündeme gelmesinin nedeni ise parlamentonun siyasi yaşama girişidir. Artan meclis oturumları ve alınması gereken önemli notlar arttıkça yazı dili yeniden kullanıma girmiştir. Wilis, bu yazı diline geometrik biçimleri katmasının yanı sıra stenografi terimini de ilk kez kullanmıştır. İLE/VE/||/<>/> Yazdığı makale ile 1792 yılında bu yazı dilini dünyaya tanıtmayı başarmıştır. )
( Nicolas Steno[11 Ocak 1638 - 25 Kasım 1686] ile bir ilgisi yoktur. )
- MARDİN ÇÖREĞİ ile/ve/<> PAYLAŞIM
- MAREŞAL ile FELDMAREŞAL
( ... İLE Almanya, Avusturya, İngiltere, Rusya ve İsveç askeri sıradüzeninin en yüksek rütbesi. )
- MARGA ile ...
( Yol. )
- MARGARET MAHLER ile/ve/||/<> JAMES F. MASTERSON
- MARGARET MAHLER ile/ve/||/<> JOHN BOWLBY
- MARIE CURIE ile/ve/||/<> PIERRE CURIE
- MÂRİFET:
İÇTENLİK ile/ve/||/<> NEZÂKET ile/ve/||/<> ZARÂFET
- MÂRİFET ile/ve HÜNER
- MÂRİFET ile/ve/||/<>/>/< İLİM
( Özel ya da genel. İLE/VE/||/<>/>/< Tümel. )
( [bilgelik/irfan/hikmet'te] Tanımak.[deneyimle] İLE/VE/||/<>/>/< Bilmek.[zihinsel çözümlemeyle] )
- MÂRİFET ile/ve/||/<>/>/< İLTİFAT
( Mârifet, iltifata tâbidir; müşterisiz meta, zâyidir. )
- MÂRİFET ile/ve/<>/> MAHÂRET
( Uygulanan, kullanılan bilgi. İLE/VE/<>/> Beceri. )
- MÂRİFET ile/ve/||/<> ZARÂFET
( Bilgi ve uygulamanın, uygun/isabetli zaman ve zeminde buluşmasıyla açığa çıkar. İLE/VE/||/<> İçtenlik ve inceliğin buluşmasıyla açığa çıkar. )
- MARİNERA ile ...
( Portekiz ve Şili'ye özgü bir dans. )
- MARKA PARÇA/BİLGİSAYAR ile OEM PARÇA/BİLGİSAYAR
- MARKA YARATMAK ile/ve MARKA YAŞATMAK
- MARKA YÖNETİMİ ile/ve/||/<> MARKA İLETİŞİMİNİ YÖNETMEK
- MARKA ile/ve/||/<>/> FİLİGRAN
- MARKAJ[Fr.] ile/=/<> MARKE[Fr.]
( Bazı takım oyunlarında, ayakla ya da gövdeyle, karşı takım oyuncusunun davranışına engel olma. İLE/=/<> Bazı takım oyunlarında, karşı takımdaki oyuncuyu yakından izlemek, tutmak. )
- MARMOT ile OBUR
- MAROVO LAGÜNÜ ile/ve/||/<> EAST RENNELL GÖLÜ
( Dünyanın en büyük tuzlu su lagünü Marovo, Solomon Adaları'nın New Georgia adasında bulunmaktadır. İLE Dünyanın en yüksek seviyedeki gölü, Solomon Adaları'nın East Rennell Adası'nda bulunmaktadır. )
- MÂRR-ÜL-BEYÂN[Ar.] ile MÂRR-ÜZ-ZİKR[Ar.]
( Beyânı, yukarıda geçmiş olan. İLE Zikri, yukarıda geçmiş olan. )
- MÂRR[Ar. < MÜRÛR] ile MÂR[Fars. < MÂRÂN]
( Geçen, mürûr eden. İLE Yılan. )
- MARS'TA:
SU BUZU ile/ve/<> KARBONDİOKSİT BUZU
- MARS ile/ve/||/<> AREOGRAFİ[Fr.]
( ... İLE/VE/||/<> Mars'ın yüzeyini inceleyen astronomi dalı. )
- MARSIVAN[Fars.] ile MARSIVANOTU
( Sınır beyi. | Eşek. İLE Bileşikgillerden, bir cins ıtırlı bitki. )
( EQUUS ASINUS cum TANACETUM BALSAMITA )
- MARTAVAL (OKUMAK) ile/ve/değil/yerine MASAL (ANLATMAK)
- MARTI[İt.] ile ALBATROS[Fr.]
( ... İLE 20 Albatros türü bulunmaktadır. )
( ... İLE En uzun süre ve en uzağa uçan kuşlardır. [Kanatlarını çırpmadan 6 gün boyunca süzülebilirler.] )
( ... İLE Çok büyük kanatları vardır. [Kanatlarını sabitleyen özel bir omuz kilidi sayesinde fazla kas enerjisi harcamadan açık tutabilirler.] )
( ... İLE Uyurken bile hareket halindelerdir. [Beyin yarımküreleri bu uykuya sırayla eşlik eder.] )
( ... İLE Üremeleri çok yavaştır. [İki yılda bir, tek bir kez yumurtlarlar.][Yok olma tehlikesiyle karşı karşıyalardır.] )
( ... İLE 60 yıla kadar yaşayabilirler. )
( ... ile TUBINARES[Tüp burunlu], PROCELLARIIFORMES )
( MARTI [Richard Bach] kitabını okumanızı salık veririz. )
( ile
)
( BÜRKE ile ... )
( SEA GULL vs. ALBATROS )
( LARUS cum DIOMEDEA EXULANS )
- MARTI ile (TEPELİ) KUTUP MARTISI / MAVİ-YEŞİL MARTI
( ... cum LARUS HYPERBOREUS )
- MARTI ile ADA MARTISI
( ... vs. AUDOUIN'S GULL )
( ... cum LARUS AUDOUINII )
- MARTI ile AKDENİZ MARTISI
( ... vs. MEDITERRANEAN GULL )
( ... cum LARUS MELANOCEPHALUS )
- MARTI ile ARAP MARTISI
( ... vs. SOOTY GULL )
( ... cum LARUS HEMPRICHII )
- MARTI ile ÇATAL KUYRUKLU MARTI
( ... vs. SABINE'S GULL )
( ... cum LARUS SABINI )
- MARTI ile DOĞU MARTISI
( ... cum LARUS ARMENICUS )
- MARTI ile GÜMÜŞ MARTI ile KÜÇÜK GÜMÜŞ MARTI
- MARTI ile İNCE GAGALI MARTI
( ... vs. SLENDER-BILLED GULL )
( ... cum LARUS GENEI )
- MARTI ile KARA AYAKLI MARTI
- MARTI ile KARABATAK
( ... İLE Karabatakgillerden, balıkla beslenen, gagası uzun ve sivri, kara tüylü bir deniz kuşu. | Borcunu ödemeyen kişi. )
( ... cum PHALACROCORAX )
- MARTI ile/ve/<> KIRLANGIÇ KUYRUKLU MARTI
( ... İLE/VE/<> Galapagos Adaları'nda yaşamaktalardır. )
- MARTI ile KIZILDENİZ MARTISI
( ... vs. WHITE-EYED GULL )
( ... cum LARUS LEUCOPHTHALMUS )
- MARTI ile MAKAS GAGALI MARTI
( ... İLE Alt gagaları, üsttekinden uzun olan tek kuştur. )
( )
- MARTI ile NORVEÇ MARTISI
( ... İLE Kargaları avlayabilirler. [İnsana da saldırabiliyorlar.] )
- MARTI ile SORGUÇLU MARTI
( ... İLE Kuzey Pasifik Okyanusu'nda yaşarlar. )
( Batı Pasifik'te yaşayanlar, Doğu Pasifik'te yaşayanlara göre daha büyüktür. )
- MARTI ile/değil SUMRU
- MARTI ile VAN GÖLÜ MARTISI
- MARTIGİLLER ile KORSANMARTILAR
( LARIDAE cum STERCORARIIDAE )
- MARTIN LUTHER ile MARTIN LUTHER KING
( 10 Kasım 1483 - 18 Şubat 1546 İLE 15 Ocak 1929 - 04 Nisan 1968 )
- MARUL[Yun.] ile ACIMARUL
( ... İLE Bileşikgillerden, tadı acı, dişli yapraklı, sürgününden çıkan sütü, uyuşturucu ve yatıştırıcı olarak kullanılan iki yıllık bir bitki. )
( LACTUCA SATIVA cum LACTUCA VIROSA )
- MARUL ile EŞEKMARULU
( ... İLE Bir marul türü. )
- MARUL ile/<> KIVIRCIK ile/<> GÖBEK ile/<> LOLOROSSO ile/<> ÇİN MARULU
- MARUL ile/ve/<> YABANİ MARUL
- MARUNİ ile
( Lübnan ve Suriye'de oturan, Katolik Süryani topluluğu. | Bu topluluktan olan kişi. İLE ... )
- MARUZ KALMAK ile/değil/yerine TÂBÎ OLMAK
- MÂRUZ KALMAK ile/ve/<>/değil TÂBİ TUTULMAK
- MARUZ ile MAZUR
( Bir olayın, bir durumun etkisinde ya da karşısında bulunan. | Arz edilen, sunulan, verilen. İLE "Mazereti/özrü/açıklaması" olan, "mazeretli". )
- MÂŞ[Fars.] ile MAAŞ[Ar. < AYŞ]
( Börülceye benzeyen fasulyenin iki türü. İLE Yaşayış, dirlik. | Geçinilecek şey. | Çalışanlara, memurlara, emeklilere, dul ve yetimlere verilen aylık. )
- MASA'nın Var'ı. ile AĞAÇ'ın Var'ı. ile TANRI'nın Var'ı.
- MASA ile/ve/değil EŞİK
- MAŞA ile GELBERİ
( ... İLE Büyük ocaklardan, ateşi dışarı çekmek için kullanılan uzun saplı demir araç. | Tırmık. | Ağaç dallarını budamak için kullanılan ağır demir. )
- MAŞA ile ÖLÇER
( ... İLE Ateşi karıştıracak demir kol. )
- MASÂD[Ar.] ile MAS'AD[Ar. çoğ. MASÂİD] ile MASAT[Ar. MİŞHAZ]
( Dağ yamacının yüksek bir bölümü. | Yüksek ve sarp kıyı. İLE Yukarı çıkacak yer. | Merdiven. | Aşama, rütbe. İLE Bıçak bileyici. Bıçak, orak, tırpan vb. bilemeye yarayan, çelikten yapılmış araç. )
- MASADA ile/ve/değil/yerine YERDE
( Daha çok yenilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Yeterince, gerektiği kadarı yenilir. )
- MASAFF[Ar. çoğ. MASÂFF] ile MASÂFF[Ar. çoğ. MASAFF]
( Saf, taburun toplandığı yer. İLE Savaş. )
- MASÂHİF[Ar. çoğ. MUSHAF] ile MASÂİF[Ar. çoğ. MASÎF]
( Mushaflar. İLE Yazlıklar, yazın oturulacak yerler, sayfiyeler. )
- MASAJ[Fr.] ile/değil/yerine/||/<> OVMAK
( ... ile/değil/yerine/||/<> DELK )
- MASAL[Ar. < MESEL] ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> MAVAL[Ar. < MEVVÂL]
( Genellikle toplumun oluşturduğu, düşe dayanan, sözlü gelenekte yaşayan, çoğunlukla insan, hayvan ile "cadı, cin, dev, peri" vb. başından geçen olağanüstü olayları anlatan edebî tür. | Boşuna söylenmiş söz. İLE/VE/DEĞİL/NE YAZIK Kİ/||/<>/> Yalan, uydurma söz. )
- MASAL ile DESTAN
- MASAL ile/ve/<> MESEL ile/ve/<> MİSAL ile/ve/<> HAKİKAT
( Tevrat'ta/Mesnevî'de. İLE/VE/<> İncil'de. İLE/VE/<> Kur'an'da. İLE/VE/<> Hikmet'te. )
- MASAL ile TANDIRNÂME
( ... İLE Tandır başında oturulurken söylenen ya da okunan masal. | Bilgisiz kişilerin inandığı saçma düşünceler ve bu düşüncelerin yazıldığı sanılan kitap. )
- MASALLAR:
ÇOCUKKEN ile/değil/yerine BÜYÜYÜNCE
( Uyuyana kadar. İLE/DEĞİL/YERİNE Uyanana kadar. )
- MASALLAR:
ÇOCUKLARA ile/ve/||/<> YETİŞKİNLERE
( Uyutmak için. İLE/VE/||/<> Uyandırmak için. )
- MASDAR ile HASIL MİNEL MASDAR ile HASIL BİL MASDAR
- MASERASYON ile ...
( Su içinde kalma sonucu, suda kalan uzvun aldığı durum. | Katı cismi su içinde bırakarak, eriyecek maddelerini ayırma. )
- MÂŞÎ-ALEL-ESÂBİ'[Ar.] ile MÂŞÎ-ALEL-KEFF[Ar.]
( Parmaklarının ucları üzerinde yürüyen ve etobur sınıfında bulunan hayvanlar.[köpek, sırtlan vb.] İLE Ayaklarının tabanına basan ve etobur sınıfında bulunan hayvanlar.[ayı vb.] )
- MÂŞÎ-ALEL-ESÂBİ[Ar.] ile MÂŞÎ-ALEL-KEFF[Ar.] ile ...
( Parmaklarının ucları üzerinde yürüyen ve et yiyen sınıfında bulunan hayvanlar.[köpek, sırtlan vb.] İLE Ayaklarının tabanına basan ve et yiyen sınıfında bulunan hayvanlar.[ayı vb.] )
- MASİVA ile/ve MÂLÂYÂNÎ
- MÂŞİYE[Ar. | çoğ. MEVÂŞÎ] ile ...
( Deve, koyun, keçi gibi hayvan. )
- MASKARA[Ar., İt.] (OLMAK/ETMEK) ile/ve/değil/||/<>/< MADARA[Fars.] (OLMAK/ETMEK)
- MASKARA[Ar., İt.] ile SOYTARI/KAŞMER
( Eğlendirici, sevimli, güldürücü. | [söz] "Onursuz, rezil!" | Şölen maskesi. | Kirpik boyası, rimel. İLE Söz ve davranışlarıyla halkı güldürüp eğlendiren kişi. | Hileci, yaltak kişi. )
- MASKARALIK ile/değil/yerine/>< REKÂBET
- MASKE ile/ve/||/<> SAHTE KİŞİLİK
- MAŞKÛK-ÜR-RİCL[Ar.] ile ...
( Yarıkayaklılar. )
- MASLAHAT ile/ve MENFAAT ile/ve MAKSAT ile/ve GARAZ
- MASLAK ile/ve MAKSEM[<> TAKSİM <> KISIM]
( Sürekli su akan boru. | Su yolu üzerindeki su haznesi. | Büyük yalak. İLE Suyu dağıtma noktası/alanı. )
- MAŞRAPA/MAŞRABA[< MEŞÂRİB)(aslı MİŞREBE] ile KAP
( Metal, toprak vb.'den yapılmış, ağzı açık, kulplu, küçük kap. [bkz. MEŞREB, MEŞREBE] )
- MASTAR BİNAYI MERRE(KERE) ile/ve NEVÎ
( SAĞDAN SOLA! )
( NASARÂTÜN | NASRETÂNİ | NASRETEN ile/ve NİSRÂTÜN | NİSRATÂNÎ | NİSRATEN )
- MASTAR MİMİ ile/ve İSM-İ ÂLET
( SAĞDAN SOLA! )
( MENASİRU | MENSARÂNÎ | MENSARUN ile/ve MENASİRU | MİNSARÂNÎ | MİNSARUN )
- MASTÜRBASYON:
EL/PARMAK İLE ile ARAÇ İLE ile [tazyikli] SU İLE
- MASTÜRBASYON/İSTİMNÂ[Ar.]/ATTIRMA[argo]/ONANİZM ile/ve KARŞILIKLI MASTÜRBASYON
( )
- MASTÜRBASYON ile DÜZÜŞME
( ["argo/kaba"] 31 ÇEKMEK[Ar. İSTİMNÂ Bİ-L-YED] ile SİKİŞME )
( İSTİ'MÂL[< AMEL], İSTİMNÂ'[< MENÎ'] ile CİMÂ' )
( MASTURBATION vs. SCREW )
( 31 ÇEKMEK[Ar. İSTİMNÂ Bİ-L-YED] ile SİKİŞME )
- MASTÜRBASYON ile/ve SEVGİLİ/EŞ ÜZERİNDE MASTÜRBASYON
( Eşeysellik, zihinde başlayan ve yaşanılan bir süreç olduğundan, sevişmek de eş üzerinde/n ve/ya da eşle birlikte yapılan bir mastürbasyon olarak değerlendirilebilmektedir. )
- MASTURİ[Yun.] ile/ve SİNTİNE[İt.]
( Geminin en geniş yeri. İLE/VE Geminin içinde, en alt bölüm. )
- MASUM ile/değil DOKUNULMAMIŞ
- MÂSUM ile MAHFUZ
- MASUM ile/ve/||/<> MAHZUN
- MASUM ile/ve/||/<> MAZLUM
- MASUMDUR! ile/ve/değil/yerine/||/<> SUÇLU DEĞİL!
( "Suçlu değil!" demek, her zaman, zemin ve koşulda "Masumdur!" anlamına gelmez. )
- MASUMİYET ile/ve/||/<> İLK DURUM
- MASUMİYET ile/ve/||/<>/>/< SESSİZLİK/SUSKUNLUK
- MASUMLAR APARTMANI ile/ve/değil/||/<>/< MADALYONUN İÇİ (KİTABI)
- MASÛNİYET-İ ŞAHSİYE ile MASÛNİYET-İ TEŞRÎİYE
( Kişi dokunulmazlığı. İLE Yasama dokunulmazlığı. [Milletvekili dokunulmazlığı değil!] [Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının sadece meclisteki sözleri üzerine sınırlandırılmasını bekliyoruz en kısa sürede!] )
( MASÛNİYET: Eminlik, sağlamlık, mahfuzluk. | Korunma. | Dokunulmazlık. )
- MASURA[Fars. < Yun.] ile ...
( Karton, tahta ya da plastikten yapılan, üzerine şerit, iplik vb. sarılan koni ya da silindir. | Çeşme zıvanası. | Bir akarsu ölçü birimi. )
- MAT'ÛM[Ar. çoğ. MAT'ÛMÂT] ile MAT'ÛN[Ar. < TA'N]
( Yenilecek yemek. İLE Ayıplanmış, ta'n olunmuş. | Vebâ'ya(taûn'a) yakalanmış. )
- MÂT[Fars.] ile MAT[Fr.]
( Satranç oyununda yenilme. İLE Parlak olmayan, donuk. )
- MÂT[Fars.] ile MAT[Fr.] ile MAT[İng.] ile MAT.
( Oyunlarda, taraflardan birinin yenilgisi. İLE Parlak olmayan, donuk. İLE Keçe, hasır. Üzerinde yatmaya/yer hareketleri yapmaya yarayan sağlam ve yumuşaklaştırıcı nesne. İLE Matematiğin kısaltması. )
- MAT ile
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Öyle, onun gibi. İLE ... )
- MAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ŞİŞME YATAK
- MATÂBİ'[Ar. < MATBAA] ile MATÂBÎH[Ar. < TABH] ile MATÂBİH/METÂBİH[Ar. < MATBAH]
( Basımevleri. İLE Pişirilmiş, tabh olunmuş şeyler. İLE Mutfaklar. )
- MATAFORA[İt.] ile ...
( Sandalları asmaya yarayan ve gemilerin bordalarında bulunan dikmelere verilen ad. İLE ... )
- MATAFYON[İt.] ile ...
( Yelkenlere ve tentelere açılan delik. )
- MATÂİM[Ar. < MAT'AM] ile MATÂİM[Ar. < MIT'ÂM]
( Yemek yenilecek yerler, yemek odaları. İLE Başkalarını beslemeler. | Doymak bilmezler, oburlar. )
- MATÂİN[Ar. < MATÎN] ile MATÂİN[Ar. < MAT'AN] ile MATÂÎN[Ar. < MIT'ÂN]
( Balçıkla sıvanmış yerler. İLE Ta'n edilecek, sövülecek yerler. İLE Mızrakla vurmakta becerikli olan. )
- MATARA[Ar. < MİTHARE] ile MADARA[Fars.]
( Yolculukta kullanılan, boyna ya da bele asılı olarak taşınan, genellikle metalden yapılmış su kabı. İLE Kötü, sevimsiz. )
- MATBAA[Ar. < TAB | çoğ. MATÂBI'] ile MATBAH[Ar. < TABH | çoğ. MATÂBİH]
( Basımevleri. İLE Mutfak. )
- MATBAACILAR:
ERMENİ ile/ve/||/<>/> ACEM
- MATBAADA:
ÇİN ile/ve/||/<>/> UYGURLAR ile/ve/||/<>/> MOĞOLLAR
( ... İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> Altınorda üzerinden, Batı'ya doğru. )
- MATBÛ ile/ve TAŞ BASKI/TAŞ BASMASI
- MATBUÂT ile/ve/> MAHSUSÂT ile/ve/> MAKULÂT ile/ve/> MENKULÂT
- MATEMATİK İKLİM KUŞAKLARI ile SICAKLIK KUŞAKLARI
( )
- MATEMATİK SAATLERİ:
1-9 ile/ve/||/<> İKİ TABANLI ile/ve/||/<> Pİ ile/ve/||/<> EULER ile/ve/||/<> ÇİN ile/ve/||/<> MAYA
( İlgili yazıyı okumak ve görseller için burayı tıklayınız... )
- MATEMATİK YÜCE ile/ve/||/<> DAĞ YÜCE
( Dağ. İLE/VE/||/<> Kasırga. )
- MATEMATİK:
İLKOKULDA ile/ve/||/<>/> ORTAOKULDA ile/ve/||/<>/> LİSEDE ile/ve/||/<>/> ÜNİVERSİTEDE
( )
- MATEMATİK'TE:
KÜÇÜKTÜR["<"] ile BÜYÜKTÜR[">"]
( İşaretin sol tarafına, zihinden dikey bir çizgi çizildiğinde ilk/baş imleçten anımsanabilir. )
- MATEMATİK(/ÖLÇÜ) BİLMEMEK ile/ve/değil/ya da/||/<>/< DAYAK YEMEMİŞ OLMAK
- MATEMATİK[Fr.]/RİYAZİYE[Ar.] ile/ve/< GEOMETRİ[Fr. < Yun. GEO: Yer. | METRON: Ölçü.]
( Sayın İhsan Fazlıoğlu'nun yazılarını okumak için burayı tıklayınız... )
( )
( )
- MATEMATİK/SEL/LİK:
DEĞERLİ ile/ve/fakat/||/<>/> YETERLİ DEĞİL
- MATEMATİK/TIP TARİHİ ile/ve/||/<> TARİHTEKİ MATEMATİK/TIP
- MATEMATİK ile/ve ARİTMETİK
- MATEMATİK ile/ve/||/<> ASTRONOMİ ile/ve/||/<> BİYOLOJİ
( )
- MATEMATİK ile BAYEZYEN MATEMATİK
( )
- MATEMATİK ile/ve BİLİM
( Mutlakı dikkate alarak kurguda bulunur. İLE/VE Tekil ve tikel olanı dikkate alır. )
( Olanaklı zorunlu bağlantılar. İLE/VE ... )
( Matematik, modern bilimin metafiziğidir. )
( EL-ULUM'UN İNTİZAİYYE ile/ve ... )
( A'MÂL-İ ERBAA[Ar.]: Dört işlem. [Toplama, çıkarma, çarpma, bölme] )
( EIDOKSOS )
( MATHEMATICS vs./and SCIENCE )
- MATEMATİK ile/ve DENEY
( MATHEMATICS vs./and EXPERIMENT/TEST )
- MATEMATİK ile FİZİK
- MATEMATİK ile/ve GEOMETRİ ile/ve ASTRONOMİ ile/ve MÛSİKÎ
( RİYÂZÎ İLİMLER )
- MATEMATİK ile KURAMSAL/TEORİK FİZİK
- MATEMATİK ile MANTIK
( Niceliklerle iş görür. İLE Kavramlarla iş görür. )
- MATEMATİK ile/ve/||/<> MATEMATİK
( Tanımlar/ilkeler ve doğaya dair bilgimize hizmet eden. İLE/VE/||/<> Varlık hakkında/dair konuşma olanağına sahip "ikinci felsefe". )
( Nesin Matematik Köyü Youtube Kanalı )
( )
( )
( )
- MATEMATİK ile/değil MATHEMATA
- MATEMATİK ile MİSTİSİZM
( MATHEMATICS vs. MYSTICISM )
- MATEMATİK ile/ve/||/<>/> MÜHENDİSLİK ile/ve/||/<>/> TOPLUMSAL/SOSYAL BİLİMLER
( Çocuk bilimi. İLE/VE/||/<>/> Genç bilimi. İLE/VE/||/<>/> Yetişkin bilimleri. )
- MATEMATİK ile/ve/||/<> SİMGESELLİK ile/ve/||/<> DİL
( MATEMATİK: Simgeselliğe dayalı, evrensel dil. )
- MATEMATİK ile/ve/||/<> VORTEKS MATEMATİĞİ
- MATEMATİKSEL CİSİM ile FİZİK CİSİM
- MATEMATİKSEL DOĞRULUK ile MANTIKSAL TUTARLILIK
- MATEMATİKSEL DÜZEN:
[ya] TUTARLILIK ile/ya da EKSİKLİK
- MATEMATİKSEL NESNELER ile/ve İDEALAR
( Çoktur. İLE/VE Tektir. )
- MATEMATİKSEL YAKLAŞIM ile FİZİKSEL YAKLAŞIM
- MATEMATİKSEL ile/ve/değil VEKTÖREL
- MATERYAL DEĞERLER ile POST-MATERYAL DEĞERLER
- MATERYALİZM/DE:
ELEMECİ ile/<> İNDİRGEMECİ ile/<> İNDİRGEMECİ OLMAYAN
- MATHAF ile ...
( KÂBE ALANI )
- MATHARE ile MATARA
( GUSÜLHÂNE, İÇİNDE YIKANILIP TEMİZLENİLECEK YER | SU KABI, MATARA )
- MATHEMATA(BİLGELİK):
GEOMETRİ ile/ve/||/<> ARİTMOS
- MATHEMATA ile/ve/||/<> MATHESIS UNIVERSALIS
( Evrende, içkin olan düzeni öğrenme ve öğretme. VE/||/<> Evrenin tümel dili. )
- MATKAP ile MURÇ[Erm.]
( ... İLE Betona delik açmakta kullanılan, sivri uclu bir aygıt. )
- MATLA'[< TULÛ] BEYİTİ ile/ve/< MAKTA'[< KAT] BEYİTİ
( Kasîde ya da gazelin ilk beyiti. İLE/VE Kasîde ya da gazelin son beyiti. )
- MATLA[Ar. < TULÛ] ile SÜNÛH
( Gökcisimlerinin doğması, doğduğu yer. | Divân Edebiyatı'nda, kaside ya da gazelin ilk beyti. | İç ve dış anlamların birleştiği nokta, Kur'ân-ı Kerîm'i okuyan bir ermiş kişiye, Allah'ın tecelli etmesi. İLE/VE/||/<> Akla/hatıra gelme, içe doğma. | Çıkma, zuhûr etme. )
- MATLUB ile/ve/<> MAKSUD
- MATLUB ile/ve/<>/= MEÇHUL
- MATMA'/MATMAA[Ar.] ile MATMAH[Ar. çoğ. MATÂMİH]
( İstenilecek, tamah edilecek şey. İLE Göz dikilen şey, göz konulan yer. )
- MATMÛ'[Ar. < TAMA] ile MATMÛR[Ar.]
( Hırsla istenilen, tama olunmuş. İLE Toprak altına konulmuş, gömülmüş. )
- MATRİS MEKANİĞİNDE:
p x q =
ile/ve/||/<>
p x q != q x p
ile/ve/||/<>
pq - qp = h/i
- MATRİS[Fr.] ile MATRİS
( Hesap ve kumanda işlemlerini gerçekleştirmeye yarayan elektronik devre. | İstatistikte, bir elemanlar topluluğunun düzenlenmiş biçimi. | Gerçek ve karmaşık sayıların, dikdörtgen biçiminde tablosu. | Baskı yoluyla teksir için kullanılan, girintili çıkıntılı, metal ya da mukavva kalıp, baskı kalıbı. İLE ... )
- MATRÛK[Ar.] ile METRÛK[Ar. < TERK]
( Gevşek, sölpük kişi/adam. | Kuruduktan sonra yağmurun tazelediği/tarâvetlendirdiği yer. İLE Terk edilmiş, bırakılmış, kullanılmaktan vazgeçilmiş, battal. )
- MATRUŞKA[Rusça] ile/ve/||/<> SOĞAN
( Tahtadan yapılmış iç içe bebeklerden oluşan süs eşyası. İLE/VE/||/<> ... )
- MÂÛN[Ar.] ile MAÛN[Ar.] ile MAUN[Amerika yerlilerinin dilinden]
( Malın zekâtı. | Yararlanılacak şey. | Eve gerekli olan şeyler. İLE Yardım, imdat. İLE Tespihgillerden, Hindistan ve Honduras'ta yetişen, büyük bir orman ağacı. | Bu ağacın, parlak kırmızımtırak renkte, sert ve iyi cilâlanan kerestesi. | Bu keresteden yapılan eşya. )
( ... cum ... cum SWIETENIA MAHAGONI )
- MAVAL[Ar.] ile MAVEL
( Koyun çobanının (koyunlar/ı için) kaval çalması. | Yalan, uydurma söz. İLE/< Deve çobanının (develer/i için) söyledği/okuduğu. )
- MÂVERÂÜNNEHR:
SEYHUN/SİRİDERYA ile/ve/||/<> CEYHUN/AMUDERYA
- MAVİ "HAP" ile "KIRMIZI HAP"
( "MATRIX I" Filmi! )
- MAVİ GELİNCİK ile/||/<> KIRMIZI GELİNCİK
( ile
)
- MAVİ PASAPORT ile YEŞİL PASAPORT ile KIRMIZI PASAPORT
- MAVNA ile/ve KALYON
- MAVRA ile PALAVRA[İSP. < PALABRA]
- MAVRİ MİRA ile/||/<> MEGALO İDEA ile/||/<> TAŞNAK SÜTYUN
( Kara Kader. İstanbul'da kurulan bir Rum örgütü. İstanbul'un ve Rumların yaşadığı bazı bölgelerin Yunanistan'a katılmasını öngören topluluk. İLE/||/<> Ege'nin iki yakasını Yunanistan'ın hakimiyetine sokma ideali. İLE/||/<> 1840'da kurulan, D. Anadolu'da bir Ermeni devleti kurmayı amaçlayan, Milli Mücadele'ye zararlı bir dernek. )
- MAXWELL EŞİTLİKLERİNDE:
GAUSS YASASI ile/ve/||/<> GAUSS'UN MANYETİK YASASI ile/ve/||/<> FARADAY'IN TÜMEVARIM YASASI ile/ve/||/<> AMPER'İN DEVRE YASASININ DOĞRULAMASI
( )
( E [elektrik alanı] ve B [manyetik alan] )
- MAYA TAKVİMİ'NDE:
KATUN ile/ve KISA DÖNGÜ ile/ve BAKTUN
( 5125:60=19.7 yıl. İLE/VE 5125:20=256.1 (13x19.7) yıl. İLE/VE 5125:13=394 yıl. )
- MAYA[Fars.] ile MAYA ile MAYA[Sans.]
( Bazı besinlerin yapımında, mayalanmayı sağlamak için kullanılan madde. | Yaradılış, öznitelik. | Damızlık, dişil hayvan. | Dişil deve. | İçerdikleri enzimlerin, katalizör niteliği etkisiyle şekerleri, karbondioksit ve alkole dönüştüren bir gözeli bitki organizmaları. İLE Bir tür halk türküsü. İLE Yanılsamalar (ilüzyon/illusion) dünyası. Algılarımız, gerçekliği, bütünlüğü içinde yansıtmadığında, zihinlerimizde, eksik ve çarpıtılmış algılarımızdan kaynaklanan birer "yanılsamalar dünyası" oluşuyor. Algı kapıları, algı filtreleri temizlendiği takdirde her şey insana gerçek durumuyla, "ne ise o olarak" görünür. Evrenin gerçek böylesiliğini görmemizi engelleyen, bize evreni renk renk, türlü biçimli çokluk, çeşitlilik olarak gösteren büyülü gözlük, renkli peçe. )
- MAYA/BAİR/ARVANA/NÂKA ile BURHA
( Dişil deve. İLE Çok cins olan dişil deve. )
- MAYA ile/ve/<> ANADOLU MAYASI
( ... yapar/yaptırır. İLE/VE/<> İnsan yapar. )
- MAYA ile AŞI
- MAYA ile/ve/||/<> AŞI
- MAYAK/MAYAQ ile MEJEK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Dışkı.[Özellikle deve gübresi anlamında kullanılır.] İLE Köpek dışkısı. )
- MAYALAMA ile/<> ESKİ HAMUR(PATE FERMANTE) ile/<> BİGA ile/<> SPONÇ ile/<> POOLISH
- MAYALANDIRMA(") ile/ve/<> (")ÇOĞALTMA(")
- MAYALANMA:
KELÂM (İLE) ile/ve/değil HÂL (İLE)
- MAYDANOZ/MAKEDONYA OTU/MAKEDONİSİ[Yun.]/BAHDENİZ ile/ve TERE
( MAYDANOZ[< MÎDE-NÜVÂZ:okşayan (mide rahatlatıcı)]'dan geldiği söylenilmekte fakat sözlükte Yunanca'dan geldiği belirtilmiştir. )
( [LAT.] PETROSELINUM SATIVUM/CRISPUM cum LEPIDIUM SATIVUM )
( BEKDUNES ile ... )
( PARSLEY vs. GARDEN CRESS )
- MAYDANOZ ile ÇADIRUŞAĞI
( ... İLE Özsuyu, tıpta kullanılan, maydanozgillerden bir bitki. )
( ... cum DOREMA AMMONIACUM )
- MAYDANOZ ile ÇAKIRDİKEN/DEVEELMASI
( ... İLE Maydanozgillerden, tıpta kullanılan bir bitki. )
( ... cum ARCTIUM TOMENTOSUM )
- MAYDANOZ ile ÇAVŞIR
( ... İLE Maydanozgillerden bir bitki ve bunun eczacılıkta kullanılan reçinesi. )
( ... cum OPOPANAX CHIRONIUM )
- MAYDANOZ ile EŞEKMAYDANOZU
( ... İLE Maydanozgillerden, iki yıllık, otsu bir bitki. )
( ... cum ANTHRISCUS SILVESTRIS )
- MAYDANOZ ile KILIR
( ... İLE Maydanozgillerden, bir yıllık ve özel kokulu otsu bir bitki. )
( PETROSELINUM CRISPUM cum AMMI VISNAGA )
- MAYDANOZ ile KİŞNİŞ[Fars. < KİŞNİC]/YUMURCAK[Denizli'de]/GOLYANDRO[Kıbrıs'ta]
( Yaprakları, saplarından kesilir ve kökü, tekrar yeşermek üzere toprakta bırakılır. İLE Kökünden sökülür. )
- MAYDANOZ ile NARDİN[Fars.]
( ... İLE Maydanozgillerden, çayırlarda yetişen, başakçıkları tek çiçekli, küçük bir bitki. )
( PETROSELINUM SATIVUM cum ERYNGIUM CAMPESTRE )
- MAYDANOZ ile ŞEYTANTERSİ
( ... İLE Maydanozgillerden, Orta Asya'da ve Akdeniz ülkelerinde yetişen, kalın köklü, sarı çiçekli, pis kokulu bitki. | Bu bitkiden elde edilen ve hekimlikte kullanılan reçineli yapıştırıcı. )
( FERULA ASSA-FOETIDA )
- MAYDANOZ ile/ve/<>/> TABULİ
( ... İLE/VE/<>/> İnce bulgurlu, maydanoz salatası. [Lübnan mutfağı mezelerinden] )
- MAYDANOZ ile YABAN MAYDANOZU
( ... İLE Baldıranın maydanoza benzeyen bazı türlerine verilen ad. )
- MÂYE ile ...
( MAYA, ASIL VE GEREKLİ MADDE | ASIL, ESAS | PARA, MAL | İKTİDAR, GÜÇ | BİLGİ | DİŞİ DEVE )
- MAYGAK/MAYGAQ ile MAYGAK/MAYGAQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Paytak kişi. İLE Çatal tırnaklı olmayıp top tırnaklı olan hayvanların tüyleri kısa olanları. )
- MAYIL ile
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Olgun şeftali ya da büyük kavun gibi çürümeye yaklaşmış ve yumuşamış meyvelerin tümüne verilen ad.[: MAYIL YEMİŞ] İLE ... )
- MAYIS/mayıs ile/değil Mayıs
( Taze sığır gübresi. | Yakıt olarak kullanılan kurutulmuş sığır dışkısı. İLE/DEĞİL Yılın beşinci ayı. )
- MAYISBÖCEĞİ ile/ve/<> HAZİRANBÖCEĞİ
( Kınkanatlılarda, uzunluğu 20-25 mm. olan, gelişmesi 3-5 yıl süren, bitkilere zararlı bir böcek. İLE/VE/<> Mayısböceklerinden, tarım bitkilerine çok zarar veren, kınkanatlı bir böcek. )
( MELOLONTHA VULGARIS cum AMPHIMALLUS SOLSTITIALIS )
- MAYISTRA[İt.] ile/değil/yerine YEL/RÜZGÂR/YELKEN
( Grandi direğinin en alt sereni ve bu serene çekilen yelken. | Kuzeybatı rüzgârı. İLE ... )