
[... ile ...] BAĞLAÇLI
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 42702 başlık/FaRk yer almaktadır.
- CÂN[Ar.] ile CÂNN/CÂN[Ar.]
( Can, ruh. | Hayat, yaşayış. | Gönül. | Silah. İLE Cin taifesi. )
- CÂNÎ[Ar. < CİNÂYET] ile CÂNÎ[Fars.]
( Cinâyet işleyen. İLE Candan sevilen, azîz. )
- CAN ile/ve BAŞ/SER
( Şevk duyar. İLE/VE Zevk duyar. )
- ÇAN ile BOR (NİĞDE) ÇANI
- CAN ile/ve/<> CANLI
( Görünmez. İLE/VE/<> Görünür. )
( CAN: Yaşam kudreti. )
- CAN ile/ve/değil/||/<>/< GÖVDE/CESET
- ÇAN ile NÂKÛS
( ... İLE Kilise çanı. )
( CERES ile ... )
- CAN ile/ve/<> TEN
( Ben/beden(gövde). İLE/VE/<> Hizmet. )
( LIFE vs./and/<> SKIN )
- ÇAN ile/değil TİBET ÇANI
( ... İLE/DEĞİL 52 öğenin biraradalığı ile oluşturulmuş en iyi/özel çan. )
- ÇAN ile/ve ZİL ile/ve GONG
- ÇANAK TUTMA(MA)K ile/ve/değil/yerine MEYDAN VERME(ME)K
- ÇANAK TUTMAK ile PRİM VERMEK
- ÇANAK/ÇANAQ[Oğuz] ile ÇANAK/ÇANAQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Ahşaptan yapılmış kâse. İLE Tuzluk ya da tuzluğa benzer, ahşaptan oyulmuş kap. )
- ÇANÇİÇEĞİ/MERYEMANAELDİVENİ ile MERYEMPELESENGİ
( Çançiçeğigillerden, süs bitkisi olarak ekilen ve çiçekleri, çan biçiminde olan bir bitki cinsi. İLE Kabuklarından aynı adla anılan bir reçine çıkarılan ve Antil Adaları'nda yetişe bir ağaç. )
( CAMPANULA MEDIUM / CAMPANELLA cum CALOPHYLLUM CALABA )
- CANÇU ile OKLAVA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Şehriye hamuru açmakta kullanılan oklava. İLE ... )
- CANDELA
( Kandelas, ışık şiddeti birimi. )
- ÇANDIR/MELEZ[Ar.]/METİS[Fr.] ile/ve TOPA
( ... İLE/VE Hindistan'daki melezler. )
- ÇANG ile ÇANGŞU
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Zil. İLE Küçük hırka. )
- ÇANGIL ÇUNGUL ile ÇANGIR ÇUNGUR
( Kaba ve zevksiz ses çıkaran. İLE Kaba ve zevksiz ses çıkararak. )
- ÇANGLI MANGLI ile//= DAVDAT
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir çocuk oyununun adı. )
- CANHIRAŞ[< Fars.] ile CANSİPERÂNE[< Fars.]
( Yürek paralayan, kulak tırmalayan, acı, tüyler ürpertici (durum/ses). İLE Canını verircesine, özveriyle. )
- CANI İSTEMEK ile CANI ÇEKMEK
- CANİ/LİK ile/değil/||/<> VAHŞİ/LİK
- CÂNİB[Ar.] ile KENEF[Ar.]
- CÂNİB[Ar.] ile NÂHİYE[Ar.] ile CİHET[Ar.]
- CÂNİB ile/||/<> CÂNİB-İ YEMÎN ile/||/<> CÂNİB-İ YESÂR
( Yön, taraf, cihet. İLE/||/<> Sağ taraf. İLE/||/<> Sol taraf. )
- CANİK ATI ile/ve "DOĞU"/"BATI" TRAKYA ATI ile/ve AYVACIK(EDREMİT) MİDİLLİSİ ile/ve UZUNYAYLA(KAYSERİ) ATI ile/ve TOROS(ADANA)[YARIMKAN] ATI ile/ve KÜRT ATI ile/ve MALAKAN(KAFKAS) ATI
( Muzaffer Paşa komisyonundan. [1900] )
- CANIMIZI, TEN EYLEMEK/SANMAK/VARSAYMAK ile/değil/yerine/>< TENİMİZİ, CAN EYLEMEK
- CANINA OT TIKMAK/TIKAMAK ile ÇARKINA SIÇMAK
( Bahsi geçen ot, pamuktur.[Anlayana!] İLE ... )
- CANINI ÇIKARMAK ile/değil/yerine/>< TADINI ÇIKARMAK
- ÇANKAYA ile ÇANKAYA
( Ankara'da. İLE İzmir'de. )
- CANKURTARAN MESCİDİ
( Süleymaniye'dedir. )
- CANLANDIRMA ile/ve/||/<> ZENGİNLEŞTİRME ile/ve/||/<> DERİNLEŞTİRME
( Özellikle de görselde... )
- CANLI (OLMAK/KALMAK) ile/ve/değil/||/<>/> YAŞAMAK
( Doğada, dirimbilimde, gövdede, hayvanda, bitkide. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İnsanda, anlıkta, düşüncede, anlamda, değerde. )
- CANLI AŞILAR ile/ve CANSIZ AŞILAR
- CANLI ORMAN ÖRTÜSÜ ile/ve CANSIZ ORMAN ÖRTÜSÜ
( Orman toprağı üzerinde bulunan yosun, ot gibi canlı bitkiler. İLE/VE Ağaçlardan dökülmüş yapraklarla küçük dallardan oluşan örtü. )
- CANLI/CANSIZ ile/ve/değil/yerine VAROLAN
- CANLI/LIK ile/ve CANSIZ-LIK
( MOLEKÜL/LER > DNA > HÜCRE > ORGANİZMA/İNSAN ile/ve KRİSTAL/LER > GÜNEŞ DÜZENİ > EVREN )
- CANLI/LIK ile/ve DERİN/LİK
( LIVELINESS/VIGOUR vs./and PROFUNDITY )
- CANLI/LIK ile/ve/değil DİRİ/LİK
( [not] ALIVE vs./and/but VIVACITY )
- CANLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLİNÇLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLİNCİNİN BİLİNCİNDE OLAN/OLABİLEN
( Uyurken. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< "Uyurgezer". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Uyanıkken. )
( Bitki. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Hayvan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< İnsan. )
- CANLI ile/ve/<> CAN
( Görünür. İLE/VE/<> Görünmez. )
- CANLI ile CANSIZ
( ANIMATE vs. INANIMATE )
- CANLI ile/ve/<> GERÇEK
( ALIVE vs./and/<> REAL )
- CANLI ile/ve HAREKETLİ/HAREKET EDEBİLEN
( ALIVE vs./and ACTIVE )
- CANLI ile/ve ORGANİK
( ALIVE vs./and ORGANIC )
- CANLI ile ORGANİZMA
- CANLI ile/ve/yerine VAROLAN
( ALIVE vs./and EXIST
EXIST instead of ALIVE )
- CANLI ile/ve YOĞUN
( ALIVE vs./and DENSE )
- CANLILARI İNCELEME (B)İLİMİ ile/ve İNSANIN OTOPSİSİNİN (B)İLİMİ
( Çeşitli yöntemlerle. İLE/VE Göz, yüz, göbek deliği ve kasık bölgesi yarılmaz. )
( Sultan Abdülmecid zamanında, 1841 yılında, Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi'nin çabalarıyla, Avusturya Hastahanesi'nde, Avusturya'dan getirtilen, Charles Ambrois Bernard'ın öncülüğünde, insan cesetlerine ilk diseksiyon(teşrih) yapılmıştır. )
- CANSIZ ile/ve/<> CANLI
( Sadece kendi. İLE/VE/<> [Üreyerek] Kendini taklit ve tekrar eden/edebilen. )
( LIFELESS vs./and/<> ALIVE )
( CÂMİD ile HAYY, ÂİŞ )
- CANSIZ ile/ve CANLI OLMAYAN
( Canlılıktan sonraki durum. İLE/VE Hiçbir zaman canlanmamış. )
( Organik. İLE/VE İnorganik. )
- ÇAP ÇAP ile ÇAP ÇAP
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Şaklama. İLE Dudağın şapırdaması. )
- ÇAP ile ÇAP ile ÇAP[Fars.]
( Nesnelerin genişliği, kutur. | Büyüklük. | Ölçü, ölçek. | Yapının ya da arsanın boyutlarını ve sınırlarını gösteren harita. | Bilgi, deneyim ve yeteneklerin tümü, kalibre. | Uc noktaları dairenin çevresi üzerinde bulunan ve çemberin merkezinden geçen doğru parçası. İLE Bozuk, eğri, dolaşık, aykırı [/bir biçimde]. İLE Sol. [RAST: Sağ. > ÇAP-RAZ: Sol-sağ. Zıt yönlerde gidip gelen, karşılıklı.] )
- ÇAP ile/ve ÇEVRE
- ÇAP ile/ve HAD
- ÇAP ile/ve/<> YARIÇAP
( Genellikle cisimlerin genişliği. | Büyüklük, ölçü. | Değer. | Yapının ya da arsanın boyutlarını ve sınırlarını gösteren harita. | Uc noktaları, dairenin çevresi üzerinde bulunan çemberin merkezinden geçen doğru parçası. İLE/VE/<> Çemberin/kürenin herhangi bir noktasıyla merkezini birleştiren doğru parçası, çapın yarısı. )
- ÇAPA/LAMAK ile ÇABA/LAMAK
- ÇAPA ile ÇEKEL
( ... İLE Küçük çapa. | Üvendirenin alt ucunda bulunan pulluğa yapışan toprağı ayırmaya yarayan demir bölüm. )
- ÇAPA ile ÇEPİN/TİRPİDİN/TİRPİT/TİRPİTİL
( ... İLE Bahçelerde kullanılan, küçük çapa. )
- ÇAPA ile GÖZDEMİRİ
( ... İLE Gemilerin baş tarafında bulunan, her zaman kullanılan büyük çapa. )
- ÇAPACI ile/ve ÇİFTÇİ
- ÇAPAK ile ÇAPAK
( Göz pınarında ve kirpiklerde birikerek pıhtılaşan ya da kuruyan akıntı. | Madenler dövülürken sıçrayan ince ufak parça. | Metal eşyada bulunan pürüz. İLE Sazan ailesinden, gövdesi yandan basık, boyu yarım metre kadar olabilen bir balık. )
( ... cum ABRAMIS BRAMA )
- ÇAPAR ile ÇAPAR
( Postacı, ulak. | Benekli. [hayvan ve bitkide] | Derisi, kılları ve gözleri, renk özdeği yokluğundan dolayı renksiz olan insan ya da hayvan. AKŞIN, ALBİNO. İLE Takadan büyük bir çeşit Karadeniz kayığı. )
- ÇAPARIZ
( İçinden çıkılamayacak denli güç olan, karışık iş. )
- CAPİT- ile/||/<> CEPHAL-/-CEPHALİSİA/-CEPHALOUS/-CEPHALİSM/-CEPHALUS/-CEPHALY ile/||/<> ENCEPHAL-/ENCEPHALO- ile/||/<> CRAN- ile/||/<> CEREBR-/CEREBRİ-/CEREBRO- ile/||/<> CORTİCO-/CORTİC- ile/||/<> ARACHNO- ile/||/<> AMYGDAL-/AMYGDALO- ile/||/<> FRONT-
( Baş. İLE/||/<> Başla ilgili, başın biçimi, baştaki anormallik. İLE/||/<> Kafatası. İLE/||/<> Beyin. İLE/||/<> Beyinle ilgili. İLE/||/<> Korteksle ilgili, bir örgenin yüzeyel tabakası. İLE/||/<> Örümcek, ince ağ benzeri yapı [araknoid: Beyin zarlarından biri]. İLE/||/<> Badem biçiminde, tonsille ilgili. İLE/||/<> Alın, ön. )
- ÇAPKIN ile/ve/değil/||/<> ALKOL ÇAPKINI
- ÇAPLA
( Maden kazmak için kullanılan çelik kalem. )
- ÇAPRAŞ ile/||/<> ÇEPREŞ
( İki şeyin birbirine çapraz olarak kesişmesi, karışmak, çözülmez duruma gelmek. İLE/||/<> Birbirine geçmek, sıkışmak, çitişmek, çapraz olmak, kenetlenmek, şiddetlenmek. )
- CAPS- ile/||/<> CAPSUL-/CAPSULO-
( Kapsül. İLE/||/<> Küçük kutu, kapsüle ait. )
- ÇAPSIZ/LIK ile/ve/||/<> (")KİFÂYETSİZ MUHTERİS(") (OLMA)
- ÇAPUT BAĞLAMA ile/ve/<> SALAMA
( ... İLE/VE/<> Sahalar'ın, çaput bağlamaya verdikleri ad. )
- CAR CAR ile CARCAR
( Çok ve yüksek selenle, gürültülü bir biçimde konuşma. İLE Geveze, yaygaracı. )
- CAR ile CAR
( Çağrı, tellal ile duyurma, ilan. | Tehlike durumu, yardım, imdat. İLE Kadınların, boydan boya örtündükleri çarşaf, zar. )
- CÂR ile/||/<> CÂRİ ile/||/<> MERİYET/MERİYYET
( Komşu. İLE/||/<> Uygulanan. İLE/||/<> Yürürlük. )
- ÇAR ile ÇARİÇE ile ÇAREVİÇ[< Rusça < Lat.]
( Rus imparatorlarına ve Bulgar krallarına verilen san. İLE Çarın karısına ya da kadın Çar'a verilen san. İLE Çar'ın oğlu. )
- ÇAR ile ÇASAR[< Macarca < Lat.]
( ... İLE Viyana'da oturan, Alman imparatorlarına verilen san. )
- CARCİN- ile/||/<> SCİRRH-/SCİRRHO-/-SCİRRHUS ile/||/<> SCLER-/SCLERO-
( Kanser. İLE/||/<> Sert, sert kanserle ilgili. İLE/||/<> Sert, sklera ile ilgili, sklera ile bağlantılı. )
- CARCUR ile CARCUR ile ÇAR ÇUR
( Gelişigüzel konuşmak. İLE Fermuar. İLE Savurganca tüketmek. )
- ÇARDAK ile ALAÇIK
( Tarla, bahçe gibi yerlerde ağaç dallarından örülmüş barınak. İLE Üzeri dal ve hasırla örülmüş barınak. )
- ÇARDAK ile Çardak
( Tarla, bahçe vb. yerlerde ağaç dallarından örülmüş barınak; alaçık. | Asma vb. bitkilerin dallarını sardırmak için direklerle yapılmış yer. İLE Denizli iline bağlı ilçelerden biri. )
- ÇARDAK ile KAMERİYE
( ... İLE Bahçelerde yazın oturulmak için yapılan, kafes biçiminde, kubbeli, üstü yeşilliklerle sarılan süslü çardak. )
- CARDİO-/CARDİA-/-CARDİA/-CARDİO ile/||/<> -CARDİUM
( Kalp ya da kalbe ait yapılarla ilgili. İLE/||/<> Kalple ilgili membran, kalple bağlantılı örtücü yapılar. )
- ÇÂRE[Fars.] ile/ve/||/<> DEVÂ[Ar.]
- ÇARENİN BULUNMASI/BULUN(A)MAMASI ile BAŞARI/BAŞARISIZLIK
( LACK OF REMEDY vs. SUCCESS/UNSUCCESSFULNESS )
- ÇARESİZ KALMAK ile/ve/değil/yerine/<> ÜMİTLİ OLMAK
- ÇARESİZ/LİK ile/ve/||/<> ÂCİZ/LİK
- ÇARESİZLİK ile ACZİYET
- ÇARESİZLİK ile/ve/||/<>/>/< HİÇBİR ŞEY YAPAMAMA
- ÇARESİZLİK ile/yerine KOŞULSUZLUK
( HELPLESS vs. UNCONDITIONALNESS
UNCONDITIONALNESS instead of HELPLESS )
- ÇARESİZLİK ile/ve/değil/yerine/<> SABIR
- ÇARGÂH[< Fars.]
( Türk müziğinde, "do" perdesinin adı. | Bu perdede karar kılan makam. )
- ÇARIK ile/ve/||/<>/> CIZLAVAT
- CARİYE/HALAYIK / AS/AWINÇU/KÜNG[dvlgtrk] ile/||/<> KARVAŞ/KARAVAŞ ile/||/<> MUTAK ile/||/<> HASEKİ ile/||/<> HASEKİ İKBAL
( ... İLE/||/<> Haremdeki cariye. İLE/||/<> Osmanlı'da özgürlüğü geri verilmiş kul ya da karavaş. İLE/||/<> Karavaşlar arasından seçilen, sultan gözdesi.[Erkek çocuk doğuran, saray cariyesi.] İLE/||/<> Sultanın gözde cariyesi. )
- ÇARK ETMEK ile/değil/yerine/>< FARK ETMEK
- ÇARK ile/ve/||/<> DİŞLİ
- ÇARK ile TARTURA
( ... İLE Çıkrıkçı çarkı. )
- CARNOT CLAUSIUS DENKLEMİ ile/||/<> CARNOT ÇEVRİMİ ile/||/<> CARNOT DEVRESİ ile/||/<> CARNOT KURAMI ile/||/<> CARNOT İLKESİ ile/||/<> CARNOT MAKİNESİ ile/||/<> CARNOT SAYISI ile/||/<> CARNOT VERİMİ
- CAROTENE
( Karotin, A vitaminin ana maddesi. )
- ÇARP(IL)MAK ile TEPELE(N)MEK
- ÇARPAN ile/değil/yerine/||/<>/< DEĞİŞKEN
- ÇARPICI ile ÇARPITICI
- ÇARPICI ile/ve/değil/yerine/<> ŞAŞIRTICI
- ÇARPIKLIK ile SAPTIRMA
- ÇARPILAN ile/ve/<> ÇARPAN ile/ve/<> ÇARPIM
( 12 ile/ve/<>/x 8 ile/ve/<>/= 96 )
- ÇARPIM ile/ve/||/<> KARTEZYEN ÇARPIM
- ÇARPIŞAN ile/değil ÇAKIŞAN
- ÇARPIŞMA ile/||/<> ÇARPIŞMA FREKANSI ile/||/<> ÇARPIŞMA KURAMI ile/||/<> ÇARPIŞMA MATRİSİ / SAÇILMA MATRİSİ ile/||/<> ÇARPIŞMASIZ BOLTZMANN DENKLEMİ / VLASOV DENKLEMİ ile/||/<> ÇARPIŞMA ETKİ KESİTİ / ÇARPIŞMA TESİR KESİTİ / ETKİ KESİTİ / TESİR KESİTİ ile/||/<> ÇARPIŞMAYLA İYONLAŞMA ile/||/<> ÇARPIŞMAYLA UYARMA ile/||/<> ÇARPIŞMA YOĞUNLUĞU
( COLLISION VS. COLLISION FREQUENCY VS. COLLISION THEORY VS. ... VS. ... VS. ... VS. COLLISION IONIZATION VS. COLLISION EXCITATION VS. COLLISION DENSITY )
( LA COLLISION AVEC LA FRéQUENCE DE LA COLLISION AVEC LA THéORiE DE LA COLLISION AVEC ... AVEC ... AVEC ... AVEC L'IONISATION AVEC LA COLLISION AVEC L'EXCITATION AVEC LA COLLISION AVEC LA DENSITÈ DE LA COLLISION )
( STOSS / ZUSAMMENSTOSS MiT ZUSAMMENSTOSS FREQUENZ MiT ZUSAMMENSTOSS-THEORIE MiT ... MiT ... MiT ... MiT IONiSiERUNG MiT DEM ZUSAMMENSTOSS MiT ZUSAMMENSTOBERREGUNG MiT STOSSDiCHTE )
- ÇARPIŞMA ile/ve/değil EŞİK
- ÇARPIŞMA ile/ve/||/<>/> ŞINGIRDAMA
( ... İLE/VE/||/<>/> Küçük şeylerin, bir yere çarpıp düşerken ya da birbirine değerken çınlama sesi çıkarması. )
- ÇARPIŞMAK ile/ve/değil/yerine/>< TARTIŞMAK
- ÇARPITMAK ile GERİYE YANSITMA
( TO DISTORT/PERVERT vs. TO REFLECT BACK | WHIGGISM )
- ÇARPITMAK ile SAPTIRMAK
- ÇARPMA İKİLİĞİ ile ÇEKİM İKİLİĞİ
- ÇARPMA[x] ve BÖLMEDE[:]:
+.+ ve -.- ile/ve/<> +.- ve -.+
( [sonuç] Her zaman, + 'dır. İLE/VE/<> Her zaman, - 'dir. )
- ÇARPMADA:
1. ÖBEK(GRUP) ile/ve/||/<>/> 2. ÖBEK(GRUP) ile/ve/||/<>/> 3. ÖBEK(GRUP) ile/ve/||/<>/> ...
( 2-9 arasındakiler. İLE/VE/||/<>/> 11-99 arasındakiler. İLE/VE/||/<>/> 101 ile 999 arasındakiler. İLE/VE/||/<>/> ... )
- ÇARPMADA/BÖLMEDE:
2, 3, 4, 6, 7, 8 ile/ve/||/<> 5, 9, 11
- ÇARPTIRILMIŞ ile/değil ÇARPITILMIŞ
- ÇARPTIRMAK ile/değil ÇARPITMAK
- ÇARŞAF[Fars.] ile/ve/değil/||/<> NEVRESİM[Fars., Ar.]
( Yatağın üzerine serilen ya da yorgana kaplanan bez örtü. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Torba biçiminde, yorgan çarşafı. )
- ÇARŞAF ile/değil MAHRAMA[Ar.]
( ... İLE/DEĞİL Bazı bölgelerde, kadınların sokağa çıkarken, manto üstüne örtündükleri, işlemeli geniş örtü. )
- ÇARŞAF ile YELDİRME
( ... İLE Kadınların, çarşaf yerine kullandığı, başörtüsü ile birlikte giyilen hafif üstlük. )
- ÇARŞI[Fars. < ÇÂR/ÇEHÂR:Dört. + SU: Yol. ]/SUK[Arapça] ile PAZAR[Fars. < BAZAR]
( Dükkânların bulunduğu alışveriş yeri. İLE Satıcıların belirli günlerde mallarını sattığı geçici yer. | Belirli bir şeyin satıldığı yer, piyasa. | Alışveriş. | Cumartesi ile pazartesi arasındaki gün. )
- ÇARŞI ile KAPALI ÇARŞI ile ALIŞVERİŞ MERKEZİ(AVM)
( ... İLE Tonoz ya da kubbelerle örtülü, yanları kapalı, çeşitli dükkânlardan oluşan büyük çarşı binâsı. İLE ... )
- ÇARŞILAR:
ÜSTÜ AÇIK ile/ve/||/<> KAPALI ile/ve/||/<> BEDESTEN
- CART-CURT ile/<> ZART-ZURT
( Göz korkutmak ya da övünmek amacıyla abartılı konuşma. İLE/<> Kendini önemli kişi olarak göstermek için yüksekten atıp tutarak çıkışma, kaba kuvvet gösterisi. )
- ÇARUK/ÇARUQ ile ÇARUK/ÇARUQ / ÇARUKLUK/ÇARUQLUG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Çarık. İLE Oğuzların bir kolunun adı. )
- CASSEGRAIN ANTENİ ile/||/<> CASSEGRAIN TELESKOBU ile/||/<> CASSEGRAIN NEWTON TELESKOBU ile/||/<> NEWTON CASSEGRAIN TELESKOBU ile/||/<> CASSEGRAIN ODAK NOKTASI
- ÇAT
( İki yolun birleştiği yer, kavşak. )
- CAT- ile/||/<> EN- ile/||/<> END-/ENDO-/ENTO-/ESO- ile/||/<> EP-/EPİ- ile/||/<> DEXTR-/DEXTRO- ile/||/<> DİST-/DİSTO- ile/||/<> DORS-/DORSİ-/DORSO- ile/||/<> HYP-/HYPO- ile/||/<> HYPER- ile/||/<> HYPS-/HYPSİ-/HYPSO- ile/||/<> E-/EC-/EX-/EXO-/OE- ile/||/<> EXTRA-/EXTRO- ile/||/<> MES-/MESO- ile/||/<> MET-/META- ile/||/<> İM- ile/||/<> İN- ile/||/<> İNTER- ile/||/<> İNTRA-/İNTRO- ile/||/<> LATER-/LATERİ-/LATERO- ile/||/<> ULTRA- ile/||/<> UN- ile/||/<> SUB- ile/||/<> SUPER- ile/||/<> SUPRA- ile/||/<> SYN- ile/||/<> TRANS- ile/||/<> PERİ- ile/||/<> PRE-/PRAE-/PRO- ile/||/<> PROT-/PROTO- ile/||/<> RETRO- ile/||/<> PAN-/PANT-/PANTO- ile/||/<> CO-/COM-/CON- ile/||/<> POST- ile/||/<> PLEİO-/PLEO- ile/||/<> MEDİ-/MED- ile/||/<> MULT-/MULTİ-
( Aşağı, alt, uzak, karşıt, cot, ile. İLE/||/<> İçine, içine koymak, içte kapatmak, çevrelemek. İLE/||/<> İçinde, iç tarafta. İLE/||/<> Yukarıda, üstte, arasında, önde, yanda, tarafında, dışta, üstte, üzerinde, ek olarak. İLE/||/<> Sağda, sağa doğru, sağ tarafta. İLE/||/<> Distal, merkezden uzakta, ayrı, arkada. İLE/||/<> Sırt, sırtla ilgili, dorsal geri, arka. İLE/||/<> Altında, aşağıda, normalden az. İLE/||/<> Üzerinde, üstünde, yukarısında, ötesinde, normalden fazla, aşırı. İLE/||/<> Yüksek, yükseklik, yukarıda, yukarı, yukarıya. İLE/||/<> Ötesinde, dış, kapalı, -den, bütünüyle, olmaksızın, dışında, dış tarafta, bütünüyle. İLE/||/<> Dışında, fazladan, ötesinde, üstüne, ek olarak. İLE/||/<> Orta, arada, birleştirici bölüm, kısmı, ikincil. İLE/||/<> Sonra, ötesinde, arasında, değişim, dönüşüm, başkalaşım. İLE/||/<> Değil, olmayan, olumsuz anlam veren ön ek. Yokluk, eksik, olmaksızın. İLE/||/<> İçine, içte, içinde, e doğru, üzerinden. İLE/||/<> Arasında, içlerinde, çevrelenmiş, sarılmış. İLE/||/<> İçinde, içine, içe doğru. İLE/||/<> Yan, yanda, yan tarafta. İLE/||/<> Ötesinde, aşırı, fazla. İLE/||/<> Değil, eksik, yoksun. İLE/||/<> Boyunca, ötesinde, bütünü ile. İLE/||/<> Altında, yakınında, hemen hemen, yakın, eksik, az çok. İLE/||/<> Yukarıda, aşırı, üzerinde. İLE/||/<> Yukarıda, üzerinde, üstünde. İLE/||/<> İle, birlikte, yapışık, kaynaşmış, bağlantı [b, m, p öncesi sym, l öncesi syl olur]. İLE/||/<> Önce, önünde. İLE/||/<> Çevresinde, yakınında, ötesinde, dolaylarında. İLE/||/<> İlk kez, ilk durum. İLE/||/<> Geri, sırt, arka, arkada. İLE/||/<> Bütün, genel, hepsi. İLE/||/<> İle, birlikte. İLE/||/<> Sonra, arkasında, daha sonra. İLE/||/<> Daha fazla. İLE/||/<> Orta, orta çizgi ve düzlemle ilgili, mediyal, ara, arada. İLE/||/<> Çok, fazla, aşırı, çok sayıda bölüm tutan. )
- ÇAT ile ÇAT
( Sert bir şeyin, kırılırken çıkardığı ses. İLE İki derenin ya da iki yolun birleştiği yer, kavşak. )
- CAT5 ile/||/<> CAT6
( ... İLE/||/<> Uzun mesafe kablo çekimlerinde[10 m. üzerinde] kullanılması özellikle önerilir. )
( ... İLE/||/<> Kablo içinde ayırıcı[seperatör] bulunmaktadır. )
( ... İLE/||/<> Daha yüksek veri geçiş olanağı sağlar/sunar. )
( [Yabancı sinyallerden ...] Daha çok etkilenir.[veri akışını olumsuz etkiler] İLE/||/<> Daha az etkilenir.[veri akışını olumlu etkiler] )
( [Veri aktarımında ...] Megabit seviyesindedir. İLE/||/<> Gigabit seviyesindedir. )
( [veri bandında] 100 mhz İLE/||/<> 250 mhz )
- ÇATAL ÇEŞME
( Bâbıâli'dedir. )
- ÇATAL ÇEŞME ile/ve ÇATAL ÇEŞME
( Bâbıâli'de, Molla Çelebi Sokağı'nda, cami karşısında. [1881] İLE/VE Bağdat Caddesi'nde. [1767][1947'de yeri kaydırılmıştır] )
- ÇATAL ile/ve/||/<> AYRIM
- ÇATAL ile/ve/değil EŞİK
- ÇATAL ile/ve/||/<> MAKAS
- ÇATAL ile/ve/||/<> YARIK
- ÇATALHÖYÜK ile/ve/||/<>/> HACILARHÖYÜK
- ÇATALLANMA ile/ve/||/<> GARİP AÇI
- ÇATI ile BEŞİKÖRTÜSÜ
( ... İLE İki yana akıntısı olan çatı. )
- ÇATI ile ÇATI
( İnsan sesi. İLE Bir yapının/evin tepesini kuran parçaların tümü. )
( VOICE vs. ROOF )
- ÇATI ile/ve/değil EŞİK
- ÇATI ile ÖRTÜ
( ... İLE Örtmek için kullanılan şey. | Çatı, dam. )
- ÇATI ile SUNDURMA/SONDURMA
( ... İLE Sundurma eylemi. | Yağmurdan, güneşten korunmak için yapılan ve arkası bir duvara verilen çatı. | Üstü kapalı balkon, evlerin önündeki taşlık. )
- ÇATIŞAN(I) ile/değil/yerine BÜTÜNLEYEN(İ)
- ÇATIŞKI ile/ve/<> ÇALKANTI
- ÇATIŞKI ile/ve/||/<> GERİLİM
- ÇATIŞKI ile/ve/||/<> UYUŞMAZLIK
- ÇATIŞMA ile "AYRILMA"
- ÇATIŞMA ile "GERİLİM"
- ÇATIŞMA ile/ve "İTİŞME"
- ÇATIŞMA ile "KAPIŞMA"
- ÇATIŞMA ile "TAKIŞMA"
- ÇATIŞMA ile "ZITLIK"
- ÇATIŞMA ile ÇAKIŞMA
- ÇATIŞMA ile/ve/||/<>/> ÇEKİŞME
- ÇATIŞMA ile/değil ÇEKİŞTİRME
- ÇATIŞMA ile/ve/<> DİDİŞME
- ÇATIŞMA ile İNDİRGENEMEZ ÇATIŞMA
- ÇATIŞMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KESİŞME
- ÇATIŞMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> UZLAŞMA BECERİSİ
- ÇATIŞMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< ÇALIŞMAK
- ÇATKI ile KAŞBASTI
( Uc uca, birbirine çatılan şeylerin bütünü. | Sehpa. | Alından geçerek başın çevresine çember gibi bağlanan bağ, kaşbastı. | Bir işin bütününün ya da parçalarının biraraya getirilmesinde uyulan yöntem. İLE Başa ve alna bağlanan bağ. )
- ÇATLADIKAPI
( Kumkapı-Ahırkapı arasında. [1532 yılındaki sarsılma nedeniyle bu kapının çatlamış olmasından dolayı bu adı almıştır] )
- ÇATLAK | AYRIK/FİSSÜR[İng. < FISSURE < Lat. FISSURA: Yarık/çatlak.] ile/ve/||/<> AKARCA/FİSTÜL[İng./Lat. < FISTULA: Tüp.] | OLAĞAN DIŞI KANAL/SAPAK BAĞLANTI
( Doku ya da örgen yüzeyinde çatlak ya da yırtık oluşması. İLE/VE/||/<> İki örgen ya da doku/yüzey arasında anormal bir bağlantı oluşması. )
( PALPEBRAL FISSURE: Göz kapakları arasındaki açıklık. )
( GASTROCOLICA FISTULA: Mide ile kolon arasında bağlantı oluşması.
COLOSTOMY: Kalın bağırsak ile karın yüzeyi arasında bağlantı oluşması. )
- ÇATLAMIŞ OLAN, ...:
AORT DAMARI ile/değil/ne yazık ki/>< AR DAMARI
- ÇATMAK ile SATAŞMAK
- CAUCHY BAĞINTILARI ile/||/<> CAUCHY DAĞILIM BAĞINTISI ile/||/<> FORMÜLÜ ile/||/<> CAUCHY DAĞILIM DENKLEMİ ile/||/<> FORMÜLÜ ile/||/<> CAUCHY DAĞILIMI ile/||/<> CAUCHY FREKANS DAĞILIMI ile/||/<> CAUCHY SAYISI
- ÇAV ile ÇAV
( Ses, ün, haber. İLE At, eşek gibi eril hayvanların üreme örgeni. )
- ÇAVA/ÇAWA ile
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Genç erkek. )
- ÇAVAR/ÇUVAR ile ÇAVARLIG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Ateş yakmak için kullanılan çalı çırpı. İLE/VE/||/<>/> Çalı çırpısı bol yer. )
( ÇUVAR ÇUVAR: Biçiminde ikileme olarak da kullanılır. )
- CÂVİDÂN-NÂME[Fars.] ile CÂVİDÂN-NÂME[Fars.]
( Kur'an'ın, Esterâbâd'lı Fazlullah tarafından, Hurûfiye tarikatının inancına göre yapılmış tefsiri. İLE Baba Efdâl-i Kâşânî tarafından yazılmış ahlâk ve felsefe kurallarını derleyen Farsça eser. )
- ÇAVLI/ÇAWLI ile ÇAVLI/ÇAWLI[Kençek]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Şahin. İLE Ateş yakmakta kullanılan şeftali çekirdekleri ve ceviz kabukları. )
- ÇAVŞANG ile ÇAVŞANG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Gözü kızarmış, sulanmış kişi. İLE Makas. )
- ÇAXŞAK/ÇAXŞAQ ile ÇAXŞAK/ÇAXŞAQ[QARLUQ]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Dağın doruğundaki taşlık yer. İLE Kurutulmuş kayısı ya da üzüm. )
- ÇAY ile ADA /ÇAYI/DAĞ ÇAYI
( ... İLE Ballıbabagillerden, yurdumuzda çok yetişen tüylü ve beyazımtırak yaprakları olan güzel kokulu bir bitki. )
( ... cum SALVIA OFFICINALIS )
- ÇAY ile ÇAY
( Çaygillerden bir ağaççık. | Bu ağaççığın özel işlemlerle kurutulan yaprağı. | Bu yaprakların haşlanması ile elde edilen, sarımtrak kırmızı renkli içecek. | Konukların, çay, börek, çörek gibi yiyeceklerle ağırlandığı toplantı. | Müzikli toplantı. İLE Dereden büyük, ırmaktan küçük akarsu. )
- ÇAY ile/ve/değil/yerine/<> YEŞİL/KÖK ÇAY
( THEA CHINENSIS cum ... )
- CAYAMBE ile/ve SARA URCU ile/ve ANTISANA ile/ve COTUPAXI ile/ve CHIMBARAZI ile/ve TUNGURAHU ile/ve EL ATAR ile/ve SANGAY
( Yanardağlar ülkesi Ekvador'da bulunan etkin yanardağlar. )
- ÇAYDAM ile KEÇE
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kaban yapmakta ya da döşeğin içini doldurmakta kullanılan ince keçe. )
- ÇAYDANLIK ile SEMAVER[Rus.]
( ... İLE Özellikle çay demlemekte kullanılan, kömür yakacak ocağı kendi içinde bulunan, elektrikle de çalışabilen, bakır, pirinç gibi metallerden yapılmış, musluklu kap. )
- CAYDIRICI/LIK ile/ve YILDIRICI/LIK
- CAYDIRICILIK ile/ve/||/<> ISLÂH EDİCİLİK
- CAYDIRMA ile/ve/||/<>/> ZORLAŞTIRMA ile/ve/||/<>/> YASAKLAMA
- CÂYİ'[Ar. çoğ. CİYÂ'] ile CÂYİR[Ar.]
( Ac, ac olan, acıkmış. İLE Cevir ve cefâ eden/edici. )
- ÇAYIR MANTARI ile HOROZ MANTARI ile KAV MANTARI ile KEÇİ MANTARI/AK MANTAR ile KUZU MANTARI ile YER MANTARI/KEME/KARAKEME/DOMALAN[Lat. TUBER MELANOSPORUM] KARA KEME
( KAV MANTARI: Bazitli mantarlardan, ağaçların gövdesinde ya da dallarında yetişen ve kurusu kav olarak kullanılan bitki.[Lat. FOMES FOMENTARIUS] )
- ÇAYIRGÜZELİ
( Buğdaygillerden bir bitki türü. [Lat. EROGROSTIS MAJOR] )
- ÇAYIRGÜZELİ ile ÇAYIROTU
( Buğdaygillerden bir bitki türü. İLE Buğdaygillerden küçük bir çayır otu. )
( EROGROSTIS MAJOR cum PHLEUM PRATENSE )
( ... avec FLEOL )
- ÇAYIRGÜZELİ ile ÇAYIRSEDEFİ ile ÇAYIRTİRFİLİ
( Buğdaygillerden bir bitki türü. İLE Düğünçiçeğigillerden, sulak yerlerde yetişen, kökü iç sürdürücü olarak kullanılan bir bitki. İLE Baklagillerden, hayvan yemi olarak yetiştirilen bir bitki. )
( EROGROSTIS MAJOR cum THALICTRUM cum TRIFOLIUM PRATENSE )
- ÇAYIRLIK ile/ve HAYMANA
( ... İLE/VE Hayvanların salındığı çayırlık. )
- ÇAYIROTU/FLEOL ile KOKULU ÇAYIROTU
( Çayır oluşturan çeşitli bitkilerin genel adı. | Buğdaygillerden, kuru ve kireçli yerlerde yetişen küçük bir ot. İLE Buğdaygillerden, çayırlarda yetişen, hayvanlar için iyi bir yem olan güzel kokulu bitki. )
( PHLEUM PRATENSE cum ANTHOXANTHUM ODORATUM )
- ÇAYLAK ile MISIR ÇAYLAĞI
- CAYNACILIK(JAİNİZM) ile HİNDUİZM
( Mahavira[Büyük Kurtarıcı] adıyla tanınan, Vardhamana[M.Ö. 540-470]'nın kurucusu olduğu Caynacılık/Jainizm Dini.
Jina: Muzaffer. Doğum-ölüm-yeniden doğum döngüsüne galip gelen anlamında, "Nirvana'ya ulaşan kişi" anlamındadır. (Mahavira[: Büyük kahraman.])
[Üç incisi, "doğru iman", "doğru bilgi" ve "doğru davranış"tır.] )
- CAZİB ile/ve/<> MUZİB
- CÂZİBE ile NÂMİYE ile HASSÂSE ile MÜDRİKE
- CBT ile MBT
- CD (SÜRÜCÜ) ile/||/<>/> DVD (SÜRÜCÜ) ile/||/<>/> BLUE-RAY (SÜRÜCÜ)
( ... İLE/||/<>/> kırmızı lazere maruz kalmaktadır. İLE/||/<>/> Mavi ve mor lazerler kullanılmaktadır. )
( 650 MB ile sınırlıdır. İLE/||/<>/> 4.7 GB ile sınırlıdır. İLE/||/<>/> 5 GB ile 100 GB arasında veri kaydedilebilir. )
- CE'BE[Ar.] ile CEBE[Ar.]
( Göbek bölgesi. İLE Zincirden ya da halkadan örme zırh. )
- CEBÂN[Ar.] ile CEBBÂN[Ar.]
( Korkak. İLE Peynirci. )
- CEBE ile/ve/||/<> CEVŞEN
( Tek parça olmayan, kalın meşin savaş giysisi. İLE/VE/||/<> Göğüs ve sırt tarafları ile kolların dirseğe kadar olan ve kolçak denilen bölümleri tek parça çelik levhalardan ve öteki bölümleri örme kafesli çelik telden yapılmış savaş giysisi. | Demir tabakalardan/halkalardan yapılan yensiz savaş giysisi.[Ar. AL-KARKAL] )
- CEBEL ile/||/<> MAÂDÎN
( Dağ. İLE/||/<> Madenler. )
- CEBERÛT[Ar.] ile CİRİYYE[Ar.] ile KİBR[Ar.]
- CEBİR/SEL ile/ve/||/<> ARİTMETİK
- CEBÎRE[Ar.] ile CEBÎRE[Ar.]
( Kırık/çıkık olan bir örgene sarılan tahtalar. İLE Halkın bir işe hazırlanması. )
- CEBİRSEL İNŞÂ ile/ve/||/<> GEOMETRİK İNŞÂ
- CEBL[Ar.] ile CEBR[Ar.]
( Yoktan yaratma. İLE Zor, zorlama. | Düzeltme, tamir etme. | Matematik, cebir. )
- CEBR-ÜL es-SÂM:
MATEMATİKTE ile/ve/<> MANTIKTA ile/ve/<> ŞİİRDE
( İrrasyonel [sonu olmayan, aşkın] sayı. İLE/VE/<> Açmaz/çıkmaz[paradoks]. İLE/VE/<> Aşk. )
( CEBR: Kök/köken. | SÂM: Duymak/işitmek. )
- CEBR ile/ve/değil/yerine/<>/< CEZB
( Dışsal. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< İçsel. )
- CEBR ile/ve/<> RAHMET
- CEBRÂİL/GABRIEL[İng.] ile/ve/<> MİKÂİL/MICHAEL[İng.] ile/ve/<> İSRÂFİL/RAPHAEL[İng.] ile/ve/<> AZRÂİL/AZRAEL[İng.]
( Cebrail'in görevi, haber vermektir, yani ağız. İLE/VE/<> Mikail'in görevi, Doğu'dan Batı'ya, tüm sesleri işitmekmiş, Kulak. İLE/VE/<> İsrafil'in öttürdüğü surlardan biri, kişileri öldürecek, öbürüyse diriltecekmiş, değil mi? Burnumuzdan aldığımız solukla biz de diriliyoruz, kanımızdaki canlılar da. Kapa bakalım birisinin burnunu, ölüyor mu, ölmüyor mu? Burun da, her soluk alış-verişte iki sur öttürüyor. İLE/VE/<> Azrail gözdür. İnsan ölürken, önce gözleri solar. )
( ... İLE/VE/<> Sevgi. | Cazibe. | Vahdetin gölgesi. İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> Amellerin toplamı. )
( TÂVUS-İ SİDRE: Cebrail aleyhisselâm. )
( KERRÛBİYYÛN: Dört büyük melek. )
( GREŞTA GABET: Dört büyük melek. )
( BÂNG-İ REVÂREV[Fars.]: İsrafil'in üfleyeceği sûrun ikinci derecesi. )
( ... İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> Alıp, saklayan. )
( Epistemelojik. İLE/VE/<> Ontolojik. İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> ... )
( Ağız/a. İLE/VE/<> Kulak/a. İLE/VE/<> Dil/e. İLE/VE/<> Göz/e. )
( ... İLE/VE/<> Allah'ın adını taşıyan melek. İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> ... )
( Azrail'e can vermeyen,
Hakk'a, Hakikat'e varamaz. )
( NOUS/GABRIEL ile/ve/<> ... ile/ve/<> ... ile/ve/<> ... )
- CEBREN[Ar.] ile CEBRÎ[Ar.]
( [zarf] İLE [sıfat] )
( Zorla, cebr ile. İLE Zorla, zor altında. | Cebirsel. )
- CEBRİYE ile KADERİYE
- CEC-/CECİ-/CECO-/CAEC-/CAECİ-/CAECO- ile/||/<> TYPHL-/TYPHLO-
( Kör, çekumla ilgili. İLE/||/<> Çekumla ilgili, körlükle ilgili. )
- ÇEÇEK ile ÇEÇEK[Çigil]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Çiçek. İLE Kızamık ya da çiçek sayrılığına verilen ad. )
- CED/CEDD[Ar.] ile CED'[Ar.]
( Dede, büyükbaba. Annenin/babanın babası. İLE ... )
- CED ile/||/<> ECDÂD ile/||/<> CEDİD
( Dede, ata. İLE/||/<> Büyük babadan başlayarak geriye doğru atalardan her biri. İLE/||/<> Yeni. )
- CEDDE[Ar. < CEDDÂT] ile/ve/> CEDD[Ar. < ECDÂD]
( Babaanne. İLE/VE Dede, büyük baba. )
- CEDEL ile/değil/yerine/<> BURHAN
( Bir bilginin, yanlışları göstermesi. İLE/DEĞİL/YERİNE/<> Savını temellendirmek. )
- CEDİD MEHMED EFENDİ (KABASAKAL) MEDRESESİ ile/ve ABDURRAHMAN ŞÂMİ (SAHABE) KABRİ
( Yeşil Ev yanındalardır. [Sultanahmet'te] )
( Eski Rıfai Tekkesi de aynı yerde bulunmaktadır. )
( Hürrem Sultan Hamamı da yanındadır. )
- CEDÎD ile BİD'AT
( Yeni. İLE Sonradan ortaya çıkan. )
- CEDVEL ÇEKMEK
( Kenarlara çizgi çekmek. Cedvelkeş, kalemkeş. )
- CEDVEL/HARK[Ar.] ile CETVEL
( Su yolu, su akacak yarık. İLE Ölçüm aracı/tablosu. )
- CEFÂKÂR ile CEFÂKEŞ
( [eziyet] Çeken. İLE Eden. )
- CEFR[Ar.] ile CEFR/CİFR[Ar.]
( Geniş kuyu. İLE Güyâ bilinmezden/gaipten haber veren bir ilim. )
- ÇEH[Fars.] ile ÇEH[Fars.]
( Kılıç ve hançer gibi şeylerin kını/kılıfı. İLE Kuyu. )
- CEHADEHU[Ar.] ile CEHADE[Ar.] ile BİHİ[Ar.]
- CEHÂLET KİBARLIĞI ile/değil/yerine KİBARLIK
( "Kibarlığını" yüzüne-gözüne bulaştırır. İLE/DEĞİL/YERİNE Zamanını, zeminini, gerektiği kadar ve ölçüsünü bilerek/tutturarak, bilinçle. )
- CEHÂLET["CAHÂLET" değil!] ile/ve/yerine/değil İLİM
( Dönüp dolaşmak. İLE Bilinenden bilinmeyene gitmek. )
( Dünyaya sizin cahilliğe son vermenizden daha çok yardımı olabilecek bir başka şey yoktur. )
( İLMİ: - Ya Öğreten, - Ya öğrenen, - Ya seven olmak gerek. )
( İlmin saati, feyzi belirli olmaz. )
( İlim öğrendikçe, ilim onun niyetini tashih eder. )
( There is nothing that can help the world more than your putting an end to ignorance. )
( [not] IGNORANCE vs./and/but KNOWLEDGE
KNOWLEDGE instead of IGNORANCE )
- CEHÂLET/CAHİL ile/ve LAUBALİ/LİK
- CEHÂLET/CÂHİL ile/ve ZULÜM/ZÂLİM
( Cahil kişi, kendinin bile düşmanı iken, başkasına dost olması nasıl beklenir? )
( Zulümle âbâd olanın, sonu, berbâd olur. )
( IGNORANCE vs./and OPPRESSION/CRUELTY )
( ... ile/ve ADHARMA )
- CEHÂLET ile/ve CESÂRET
( Cesaret, akıldan gelirse cesârettir. Bilgisizlikten gelirse cehalettir. )
( IGNORANCE vs./and COURAGE )
- CEHÂLET ile İLİM
( Dönüp dolaşmak. İLE Bilinenden bilinmeyene gitmek. )
( İLMİ: - Ya Öğreten, - Ya öğrenen, - Ya seven olmak gerek. )
( İlmin saati, feyzi belirli olmaz. )
( İlim öğrendikçe, ilim onun niyetini tashih eder. )
( İlim taliplerine melekler kanatlarını serer. )
- CEHÂLET ile/ve/< KİN
( IGNORANCE vs./and/< HATRED/SPITE/GRUDGE )
- CEHALET ile/ve/<>/değil OLANAKSIZLIK
- CEHÂLET ile SIDKİYET(SÂDIK OLMA)
- CEHÂLET ile/ve ŞİRK
- CEHÂLET ile/ve TEVEKKÜLDEN UZAK OLMAK
- CEHÂLET ile/ve TİCARET
( IGNORANCE vs./and TRADE/COMMERCE )
- CEHÂLET ile UZAK OLMAK
( IGNORANCE vs. TO BE FAR )
( VU MING ile/ve ... )
- CEHÂM[Ar.] ile CEHÂN[Ar.]
( Yağmur vermeyen bulut. İLE Dünya. | Sıçrayan, fırlayan, çabuk hareket eden. )
- CEHD ile/ve/||/<> GAYRET
- CEHL-İ BASİT ile CEHL-İ MÜREKKEB
( Bilmediğini bilen. İLE Bilmediğini bilmeyen. )
( Şekk. İLE Eş-şekk. )
( O ki, bilmiyor ama biliyor bilmediğini; çocuktur, onu eğitin/yetiştirin. O ki, bilmiyor ama bilmiyor bilmediğini; cahildir, ondan uzakça durun. O ki, biliyor ama bilmiyor bildiğini; (belki) uykudadır, onu uyandırın. O ki, biliyor ama biliyor bildiğini; bilge kişidir, onu izleyin. )
- CEHL-İ MÜREKKEB ile/ve ECHEL-Ü CÜHELÂ
( Bilmediğini bilmemek. İLE/VE Bilmediği halde bildiğini doğru kabul etmek ve iddia etmek. )
( TECHÎL (ETMEK): Cahile cahilliğini söylemek. )
- CEHL[Ar.] ile CEHR[Ar.]
( Bilmezlik, cehâlet. İLE Yüksek sesle söyleme. )
( CEHL: Köyde/çölde kaybolmuş deve yavrusu. )
- CEHL[Ar.] ile HUMK[Ar.]
- CEHL ile/||/<>/< CEHL-İ BASİT ile/||/<>/< CEHL-İ MÜREKKEB ile/||/<>/< CEHL-İ MİK'AB[KÜP] ile/||/<>/< CEHL-İ MURABBÂ, TAKLİT
( Bir şeyi mutlak olarak bilmemek.
İLE/||/<>/<
Bilmemek. Bilmediğini bilmek.
İLE/||/<>/<
Bilmemek. Bilmediğini bilmemek. [Olgu ve olaya uygun olmayan kesin inanç.]
İLE/||/<>/<
Bilmemek. Bilmediğini bilmemek fakat bildiğini iddia etmek. ["Bildiğinin" ya da bildiğini varsaydığının, yanlışının, en doğru/kesin olduğunu iddia etmek.]
İLE/||/<>/<
Ötekinin iddiasını/sözünü delilsiz/kanıtsız kabul etmek. )
( ... İLE/VE Tek boyutlu. İLE/VE İki boyutlu. İLE/VE Üç boyutlu. İLE/VE Dört boyutlu. )
( [Felsefe'de] BEBGAİYYE[Ar.]/PSITTACISME[Fr.]: Papağanlık. )
( Sadece bir iyi vardır, bilgi; sadece bir kötü vardır, cehalet. )
( TÂC MÂRİFET TÂCIDIR, SANMA GAYRI TÂC OLA
TAKLİT İLE TOK OLAN, HAKİKATTE AC OLA )
( )
( Anlayanlar(those who get it) <> Anlayıp da anlamamış gibi yapanlar(those who get it do not get it) <> Anlamayanlar(those who do not get it)
-----------------------------------------------------
Anlayanlar(those who get it) <> Anlayıp, anlaşılacak hiçbir şey olmadığı gerçeğini görenler(those who get it but realise there is nothing to get) <> Anlaşılacak bir şey olmadığı gerçeğini görenler(those who realise there is nothing to get)
----------------------------------------------------
Anlamayanlar(those who get it) <> Anlamayıp, anlaşılacak hiçbir şey olmadığı gerçeğini görenler(those who do not get it and realise there is nothing to get) <> Anlaşılacak bir şey olmadığı gerçeğini görenler(those who realise there is nothing to get)
-----------------------------------------------------
Karmakarışık durumda olanlar/hiçbir nasibi ol(a)mayanlar(those who are very confused) )
( O ki, bilmiyor ama biliyor bilmediğini;
çocuktur, onu eğitin/yetiştirin.
O ki, bilmiyor ama bilmiyor bilmediğini;
cahildir, ondan uzakça durun.
O ki, biliyor ama bilmiyor bildiğini;
(belki) uykudadır, onu uyandırın.
O ki, biliyor ama biliyor bildiğini;
bilge kişidir, onu izleyin. )
- CEHR[Ar.] ile I'LÂN[Ar.]
- CEHR[Ar.] ile IZHÂR[Ar.]
- CEHR[Ar.] ile KEŞF[Ar.]
- CEHRE[< Fars.] ile ÇEHRE[< Fars.]
( Pamuk, yün gibi şeyleri eğirip iplik durumuna getirmeye yarayan araç, iğ. İLE Yüz. | Görünüş. | Somurtkanlık. )
- CEHRÎ
( AÇIKTAN YA DA YÜKSEK SESLE YAPILAN )
- ÇEKEK ile ÇEÇGE ile ÇEK ÇUK ile ÇEK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Çekiç. İLE Dokumacı tarağı. İLE Ivır zıvır, eski eşya. İLE . Çizgili kumaşa[bürd] benzeyen bir pamuklu dokuma.[Atkı, şal gibi şeylerin yapımında kullanılır.] )
- CEKET ile CEPKEN
( ... İLE Kolları yırtmaçlı ve uzun, harçla işlenmiş, bir tür kısa, yakasız, üst giysisi. )
- CEKET ile JAKETATAY[Fr.]
( ... İLE Resmi ziyaret ve davetlerde, erkeklerin giydikleri arkası yırtmaçlı, etekleri uzun ve ön köşeleri yuvarlak kesilmiş ceket. )
- CEKET ile KRUVAZE[Fr. < CROISE]
( ... İLE Ön parçaları, birbiri üzerine gelecek biçimde yapılan ceket, yelek. )
- ÇEKİ ile ÇEKER
( Tartı. | 250 kg.'a eşit olan, odun, kireç gibi ağır ve kaba şeyleri tartmakta kullanılan bir ağırlık ölçüsü. | Üzüntü, sıkıntı. İLE Bir tartma aygıtının kaldırabildiği ağırlık miktarı. )
- ÇEKİÇ (KEMİĞİ) ile/ve ÖRS (KEMİĞİ) ile/ve ÜZENGİ (KEMİĞİ) ile/ve ORTA KULAK KEMİKLERİ
( AZM-İ MITRAKA ile/ve AZM-İ SENEDÂNÎ ile/ve AZM-İ RİKÂBÎ ile/ve ... )
(
)
( MALLEUS vs./and ANVIL/INCUS vs./and STIRRUP/STIR BONE/STAPES vs./and OSSICLE )
- ÇEKİÇ ile BALYOZ/VARYOS[Yun./Lat.]
( Çivi çakma, madenleri dövme vb. işlerde kullanılan saplı bir el aleti. | Yaklaşık 1,20 metre uzunluğundaki madenî tele bağlı ve ağırlığı 7,257 kilogram olan gülle. İLE Taş kırma, kazık çakma, duvar yıkma vb. işlerde kullanılan, iki ucu az keskin, çok iri, ağır çekiç. )
- ÇEKİÇ ile BARDA
( ... İLE Dam ustalarının kullandığı, başının bir ucu çember parçası biçiminde eğri, öbür ucu keskin çekiç. | Fıçıcı keseri. )
- ÇEKİÇ ile DİŞEĞİ
( ... İLE Taşları yontmak için kullanılan, dişli bir çekiç. )
- ÇEKİÇ ile ŞAHMERDÂN[Fars.]
( ... İLE Vurucu ağırlığın, mekanik olarak yükselmesi ve düşmesi sonucu dövme işlemi yapan makine. | Bir yapının, temel kazıklarını çakmakta kullanılan bir çeşit araç. | Çok ağır bir çeşit tokmak ya da çekiç. )
- ÇEKİÇ ile/ve/değil/||/<> TOKMAK
- ÇEKİG ile ÇEKİK/ÇÜPEK ile ÇEKİK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir yazıdaki yardımcı imler. İLE Küçük erkek çocuğunun eşeysel örgeni, pipi. İLE Serçeye benzer benekli bir kuş.[Kayalık yerlerde yaşar.] )
- ÇEKİLİŞ ile/değil ÇEKİM
- ÇEKİM / ÇEKİM KUVVETİ ile/||/<> ÇEKİM KÜTLESİ / KÜTLE
( Nesnelerin çekim(gravitasyon), elektrik, manyetik ve nükleer nitelikli güçlerle birbirini çekmesi. )
( ATTRACTiON VS. MASS )
( L'ATTRACTiON AVEC LA MASSE )
( ANZiEHUNG MiT MASSE )
( CâZiBE iLE KüTLE )
- ÇEKİM GÜCÜ ile/ve/||/<> ELEKTROMANYETİK GÜÇ
( Kütleler arasındaki çekim gücü. İLE/VE/||/<> Elektrik yükleri ve manyetik alanlar arasındaki güç. )
- ÇEKİM ile ÇEKİM EKİ
( NFLECTION vs. INFLECTIONAL AFFIX )
- ÇEKİM ile/ve/<> GEREKSİNİM
- ÇEKİM ile/ve/||/<> İTİM
( Göksel/semâvî. İLE/VE/||/<> Yersel/arzî. )
- ÇEKİM ile/ve YANILSAMA
- ÇEKİMSEL BİÇİMBİLİM ile ÇEKİMSEL BİÇİMBİRİM
( INFLECTIONAL MORPHOLOGY vs. INFLECTIONAL MORPHEME )
- ÇEKİMSER/LİK ile/ve/||/<> KAÇINGAN/LIK
- ÇEKİMSER/LİK ile/ve/değil/||/<>/< UYUMLU/LUK
- ÇEKİMSER ile ÇEKİNGEN/SINGIN
( ABSTAINER vs. TIMID )
- ÇEKİNCE ile SAKINCA
( DRAWBACK vs. INCONVENIENCE )
- ÇEKİNCE ile/değil/yerine SAYGI
( [not] AVOID vs./but RESPECT
RESPECT instead of AVOID )
- ÇEKİNCE ile SIKINTI
- ÇEKİNGEN/LİK ile/ve/<> DAYANÇLI/LIK/SABIRLI/LIK
- ÇEKİNGEN/LİK ile İÇE KAPANIK/LIK
- ÇEKİNGEN/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> MESAFELİ/LİK
- ÇEKİNGEN ile ÇEKİNİK ile ÇEKKİN
( Herşeyden çekinme huy olan, ürkek, sıkılgan. İLE Birkaç kuşak sonra ortaya çıkan ve o zamana kadar aradaki döllerde gizli kalan soyaçekim nitelikleri için kullanılır. [ÇEKİNİK GEN] İLE Elini çekmiş, ilgisiz. )
- ÇEKİNİLMESİ GEREKEN:
SALDIRGAN/LIK ile/ve/||/<>/> ŞIMARIK/LIK
( [Çekinilmesi gereken ...]
İyi birinin aç kaldığındaki saldırganlığı. İLE/VE/||/<>/>Kötü birinin doyduğundaki şımarıklığından. )
- ÇEKİNME ile EMPATİ
( ABSTAIN vs. EMPATHY )
- ÇEKİNME ile/ve/değil/||/<> NEZÂKET
- ÇEKİNMEK ile ÇEKİLMEK
( TO AVOID vs. TO RETREAT )
- ÇEKİNMEK ile SAKINMAK
( AVOID vs. TO PROTECT )
- ÇEKİP GİTMEK ile/ve/||/<> ÇIKIP GİTMEK
- ÇEKİRDEK BÖLÜNMESİ ile/||/<> ÇEKİRDEK BÖLÜNMESİ ENGELİ / BÖLÜNME ENGELİ ile/||/<> ÇEKİRDEK BÖLÜNMESİ REAKTÖRÜ / NÜKLEER REAKTÖR ile/||/<> ÇEKİRDEK BÖLÜNMESİ ÜRÜNLERİ / BİRİNCİL BÖLÜNME ÜRÜNLERİ ile/||/<> ÇEKİRDEK BÖLÜNMESİ VERİMİ ile/||/<> ÇEKİRDEK DÖNÜŞÜMÜ / GEÇİŞ ile/||/<> ÇEKİRDEK ENGELİ ile/||/<> ÇEKİRDEK FİZİĞİ ile/||/<> ÇEKİRDEK GERİ TEPMESİ ile/||/<> ÇEKİRDEK İNDÜKSİYONU ile/||/<> ÇEKİRDEK İZOMERİ / İZOMER ile/||/<> ÇEKİRDEK KAYNAŞMASI ile/||/<> ÇEKİRDEK KAYNAŞMASI NOKTASI ile/||/<> ÇEKİRDEK KAYNAŞMASI REAKTÖRÜ / KAYNAŞMA REAKTÖRÜ ile/||/<> ÇEKİRDEK KAYNAŞMASI YAKITI / KAYNAŞMA YAKITI ile/||/<> ÇEKİRDEK KUTUPLANMASI ile/||/<> ÇEKİRDEK KUVVETLERİ ile/||/<> ÇEKİRDEK KÜTLESİ ile/||/<> ÇEKİRDEK LAZERİ ile/||/<> ÇEKİRDEK MANYETİK MOMENTİ ile/||/<> ÇEKİRDEK MANYETİK REZONANSI[ÇMR] ile/||/<> ÇEKİRDEK MANYETİK REZONANS SPEKTROMETRESİ ile/||/<> ÇEKİRDEK MANYETİK REZONANS TOMOGRAFİSİ ile/||/<> ÇEKİRDEK MANYETOMETRESİ ile/||/<> ÇEKİRDEK MANYETONU ile/||/<> ÇEKİRDEK MODELLERİ (SIVI DAMLASI | KABUK | ORTAK) ile/||/<> ÇEKİRDEK PARÇALANMASI ile/||/<> ÇEKİRDEK PİLİ ile/||/<> ÇEKİRDEK POTANSİYEL ENERJİSİ ile/||/<> ÇEKİRDEK POTANSİYELİ / COULOMB ENGELİ ile/||/<> ÇEKİRDEK REZONANSI ile/||/<> ÇEKİRDEK REZONANS MANYETOMETRESİ / ÇEKİRDEK MANYETOMETRESİÇEKİRDEK SPİNİ ile/||/<> ÇEKİRDEK TABAN DURUMU / ÇEKİRDEK TABAN ENERJİ DURUMU ile/||/<> ÇEKİRDEK TABAN ENERJİ DURUMU ile/||/<> ÇEKİRDEK TEPKİMESİ ile/||/<> ÇEKİRDEK ETKİ KESİTİ / ETKİ KESİTİ / ÇEKİRDEK TESİR KESİTİ / TESİR KESİTİ ile/||/<> ÇEKİRDEK YARIÇAPI ile/||/<> ÇEKİRDEK YOĞUNLUĞU ile/||/<> ÇEKİRDEK YÜKÜ ile/||/<> ÇEKİRDEK ZİNCİR TEPKİMESİ / ZİNCİR TEPKİMESİ
- ÇEKİRDEK FÜZYONU ile/>< ÇEKİRDEK FİSYONU
( Hafif atom çekirdeklerinin birleşerek daha ağır bir çekirdek oluşturması. İLE/>< Ağır bir atom çekirdeğinin bölünerek daha hafif çekirdekler oluşturması. )
( Füzyon tepkimeleri, büyük miktarda enerji açığa çıkarır ve güneşte gerçekleşen tepkimelerdir. [iki hidrojen atomunun birleşerek bir helyum atomu oluşturması.] İLE/>< Fisyon tepkimeleri de büyük miktarda enerji açığa çıkarır ve nükleer reaktörlerde kullanılır. [uranyum-235 çekirdeğinin nötronlarla bombardıman edilerek iki daha hafif çekirdeğe ve nötronlara bölünmesi] )
( NUCLEAR FUSION VS./>< NUCLEAR FISSION )
- ÇEKİRDEK TEPKİMESİ ile/ve/||/<> KİMYASAL TEPKİME
( Atom çekirdeklerinin değişime uğradığı tepkimeler. İLE/VE/||/<> Atomların elektron düzenlemelerinin değiştiği tepkimeler. )
- ÇEKİRDEK ile/ve/<> ÇEKİRDECİK
( Evli meyvelerin içinde, bir ya da birden çok bulunan, çoğu sert bir kabukla kaplı tohum. | Yenmek için satılan kabak çekirdği. | Bir gözenin merkezini oluşturan nesnecik. | Atom çekirdeği. | 5 santigrama eşit olan, kuyumculukta kullanılan ağırlık ölçüsü. | Bir şeyin temelini oluşturan öz, nüve. İLE Göze çekirdeğinin içinde, tek ya da birden çok bulunan, yuvarlak nesne. )
- ÇEKİRDEK ile/||/<> ÇEKİRDEK BAĞLANMA ENERJİSİ / BAĞLANMA ENERJİSİ ile/||/<> ÇEKİRDEK BOZULMA MODU / BOZULMA ile/||/<> ÇEKİRDEK BÖLÜNMESİ
( Temel olarak proton ve nötronlardan oluşan, yükü +Ze olan, etrafında elektronların döndüğü ve atomun hemen hemen tüm kütlesini oluşturan çok yoğun merkezî kısmı. | Bir düzenek sargısının ortasında bulunan, manyetik çekirdek ya da kor olarak da bilinen manyetik nesne. )
( NUCLEUS, CORE VS. ... VS. ... VS. NUCLEAR JiSSiON )
( LE NUCLéUS / LE NOYAU AVEC ... AVEC ... AVEC LA FiSSiON NUCLéAR )
( KERN MiT ... MiT ... MiT KERNSPALTUNG )
( NüVE )
- ÇEKİRDEK ile/değil ÇİĞİT
( ... İLE/DEĞİL Pamuk çekirdeği. )
- ÇEKİRDEK ile/ve/=/||/<> GİLİK
( ... İLE/VE/=/||/<> Antalya bölgesinde meyve çekirdeklerine verilen ad. )
- ÇEKİRDEK ile/ve/||/<> GÖZE SIVISI/SİTOPLAZMA[Fr. < CYTOPLASME]/CYTOPLASM[İng.] ile/ve/||/<> PROTOPLAZMA[Fr. < PROTOPLAZMA < Yun.]
( Bir gözenin merkezini oluşturan nesnecik. | Atom çekirdeği. İLE/VE/||/<> Çekirdek dışta kalmak üzere, protoplazma yığını. İLE/VE/||/<> Yapı bakımından, çekirdek ve sitoplazmadan oluşan, yarı sıvı, saydam ve canlı gözenin metabolizma olaylarının oluştuğu yer. )
- ÇEKİRDEK ile SIMIŞKA
- ÇEKİRGE/ÇEKÜRGE[Oğuz] ile BÜRKAN/BİRKAN[Ar.]
( ... İLE Alaca çekirge. )
- ÇEKİRGE ile BASIK ÇEKİRGE
( ... İLE Düzkanatlılar (Orthoptera) takımının cüce çekirgeler (Tetrigidae) ailesinde yer alan, erginleri 15-16 mm boyunda, kahverengi, ergin ve nimfleri çeşitli bitki türlerinde beslenen böcek türü. )
( ... avec TÉTRIX DÉPRiMÉ )
( ... mit DEPRESSOTETRIX DEPRESSUS )
- ÇEKİRGE ile BOZKIR KARAÇEKİRGESİ
( ... İLE Düzkanatlılar (Orthoptera) takımının karaçekirgeler (Gryllidae) ailesinde yer alan, erginleri 12-20 mm boyunda, siyah renkli, ergin ve nimfleri sebzeler, mısır, şekerpancarı gibi bitkilerle beslenerek zarara yol açan böcek türü. )
( CRICKET vs. DESERT CRICKET )
( ... avec GRILLON NOIRÂTRE/PUBESCENT )
( ... mit STEPPENGRILLE )
( MELANOGRYLLUS vs. MELANOGRYLLUS DESERTUS )
- ÇEKİRGE ile CADI ÇEKİRGESİ
( ... İLE Dünyanın, en uzun böceğidir. [25 cm.] )
- ÇEKİRGE ile CIRCIR BÖCEĞİ / CIRLAK
( Çekirgenin kulakları, dizlerinde bulunmaktadır. )
( CERÂDE/CERÂD[Çoğul] ile ... )
( MELÂH ile ... )
( GRASSHOPPER/LOCUST vs. CRICKET )
( ACRIDIUM | LOCUSTA cum GRYLLUS/GRILLUS DOMESTICUS/CAMPESTRIS )
- ÇEKİRGE ile JAPON YAPRAK ÇEKİRGESİ
( Ayrıntılarını okuyabilmeniz için burayı tıklayınız... )
( ... cum RICANIA JAPONICA )
- ÇEKİRGE ile KIR ÇEKİRGESİ
- ÇEKİŞME ile ÇELİŞME
- ÇEKİŞMEK" ile "SİDİK YARIŞTIRMAK"
( Akıllı kişi, kimseyle yarışmaz. Böylece, kimse, onunla yarışamaz. )
- ÇEKME ile/||/<> ÇEKME DEĞERİ ile/||/<> ÇEKME DİRENCİ / ÇEKME SINIRI
( Bir elektronik sinyal üreteci, bağımsız sinyal üreten başka bir devreyle çiftlenim yaptığında ilk üreteç frekansının bağımsız üreteç frekansına doğru değişme eğilimi göstermesi. İki frekans arasındaki fark küçükse bu eğilim çok güçlüdür. İLE/||/<> Yük empedansı yansıma kat sayısının fazı 360 derece değişliğinde bir sinyal üretecinin frekansının uc değerleri arasında ısıl etkiler dışında oluşan fark. [Bu yansıma kat sayısının mutlak değeri 0.20'dir.] İLE/||/<> Bir nesnenin kopuncaya kadar dayanabildiği, birim kesiti başına düşen çekme gücüyle ölçülen zorlanma. )
( PULLiNG VS. PULLiNG FiGURE VS. ULTiMATE TENSiLE STRESS )
( LA TiRE AVEC LA FiGüRE DE LA TiRE AVEC LA TENSiON ULTiME DE LA TRACTiON )
( ZiEHEN, ANZiEHUNG MiT ZiEHUNGSWERT MiT ZUGSPANNUNGSGRENZE )
- ÇEKMECE KÖPRÜSÜ ile MİMAR SİNAN
( Mimar Sinan'ın, tek, imzasının bulunduğu yapıtıdır. )
- ÇEKMECE ile PEŞTAHTA[Fars.]
( ... İLE İş masası gibi kullanılan çekmece. | Sarrafların, üzerinde para saydıkları tahta. )
- ÇEKMEK ile ALIKOYMAK
( TO PULL PLACE vs. TO DETAIN )
- ÇEKMEKAT
( Apartmanlarda ya da evlerde, dört yanı teras olarak bırakılan en üst kat. )
- ÇEKTİRİ ile/= ÇEKTİRME
( Yelkenleri olmakla birlikte, kürekle de yol alan, eskiden kullanılmış olan gemi. İLE/= Çekme eylemini yaptırmak. | Büyük, yelken kayığı. )
- ÇEKÜL/ŞAKUL
( Ucuna bir ağırlık bağlanmış iple oluşturulan, yerçekiminin doğrultusunu belirtmek için sarkıtılarak kullanılan bir araç. )
- ÇEKÜN ile GELİNCİK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Gelincik yavrusu. İLE Gelincik. )
- CELÂDET[Ar.] ile NEFÂZ[Ar.]
- CELÂL ile/ve/<> CEMÂL
( Kişinin yüzünde hem Celâl, hem Cemâl gizli. Suratı astın mı Celâl, güldün mü Cemâl... )
( İçte[bâtın]. İLE/VE/<> Dışta/n[zâhir]. )
( ... İLE/VE/<> İkram edilen. )
( Batırır. İLE/VE/< Çıkarır. )
- CELÂL ile GADAP
- CELÂLET[Ar.] ile HEYBET[Ar.]
- CELB (ETMEK) ile/ve/||/<> CEZB (ETMEK)
( Kendi üzerine çekmek. | Getirtmek, davet etmek, çağırtmak. İLE/VE/||/<> Kendine çekmek. | Etkileyerek kendine bağlamak. )
- CELCIUS ile/=/||/<> FAHRENHEIT ile/=/||/<> KELVIN
( °C = 1 ile/=/||/<> °C x 1.8 + 32 ile/=/||/<> °C + 273.15 )
( 100 °C ile/=/||/<> 212 °F ile/=/||/<> 373 K [Suyun kaynama noktası]
0 °C ile/=/||/<> 32 °F ile/=/||/<> 273 K [Suyun donma noktası]
-78 °C ile/=/||/<> -109 °F ile/=/||/<> 195 K [Karbondioksitin donma noktası]
-183 °C ile/=/||/<> -298 °F ile/=/||/<> 90 K [Oksijenin donma noktası]
-196 °C ile/=/||/<> -321 °F ile/=/||/<> 77 K [Azotun donma noktası]
-273 °C ile/=/||/<> -460 °F ile/=/||/<> 0 K [Mutlak sıfır noktası] )
( )
( 1 Celsius [°C] = 274.15 kelvin [K]
1 Fahrenheit [°F] = 255.9277777778 kelvin [K]
1 Rankine [°R] = 0.5555555556 kelvin [K]
1 Reaumur [°r] = 274.4 kelvin [K] )
- CELEB[Ar.]/İÇOĞLANI/İZLATKO ile CELEB[Ar.]
( ... | İstanbul sarayında ilk işe başlamış acemi. İLE Orospu, fahişe. | Çan. )
- ÇELEBİ ile Çelebi
( Bektaşî ve Mevlevî pirlerinin en büyüklerine verilen unvanç | Hristiyan tüccar. | Görgülü, terbiyeli, olgun kişi. | Sultanların erkek çocuklarına verilen ad. İLE Kırıkkale iline bağlı ilçelerden biri. )
- ÇELEBİ ile/> ŞEHZÂDE[Fars.] ile/> VELİAHD
( Görgülü, terbiyeli ve olgun. | Bay. | Bektâşî ve Mevlevî Pîr'lerinin, en büyüklerine verilen san. İLE/||/<> Sultanların ve oğullarının erkek çocuklarına verilen san. İLE/||/<> Bir hükümdarın ölümünden ya da tahttan çekilmesinden sonra tahta geçmeye aday olan kişi. | Herhangi bir göreve ya da makama geleceği beklenilen kişi. )
- CELÎ[Ar.]
( Hat sanatında, iri ve büyük yazı. | Kalın ve okunaklı, her çeşit yazı. )
- CELÎD[Ar.] ile CELÎD[Ar.]
( Fazla celâdetli[yiğit/kahraman] olan. İLE Kırağı, çiy, şebnem. )
- ÇELİK YAPI ile (DEMİRLİ) BETON YAPI(KARKAS[Fr. < CARCASSE]
- ÇELİK ile ÇELİK
( Su verilerek çok sert ve esnek bir duruma getirilebilen, bileşiminde az miktarda karbon bulunan demir ve karbon alaşımı. | Çelikten yapılmış. İLE Kısa kesilmiş dal. | Kök salmak amacıyla yere dikilen dal. | Çocukların çelikçomak oyununda, ucuna çomakla vurarak havaya kaldırdıkları, iki tarafı sivri, kısa değnek. | Gemilerde, üzerine halat ya da ip geçirip tutturmaya yarayan ağaç ya da metalden yapılmış kısa değnek. )
( PULAT ile ... )
- ÇELİK ile/ve/||/<> ÇELİK YÜNÜ
- ÇELİK ile GRAFEN
( )
- ÇELİK ile PASLANMAZ ÇELİK
( ... İLE Çeliğe %10-30 krom katılarak. )
- ÇELİKPAMUĞU
( Verniklenmiş yüzeyleri düzeltmeye ya da matlaştırmaya yarayan, uzun ve keskin kenarlı, çelik tel tomarı. )
- CELİLÜ'L-KELÂM ile DAKİKÜ'L KELÂM
( İtikad. İLE Aklî felsefe [varlık, doğa, kişi, toplum vs...]. )
- ÇELİŞİK OLAN ile/ve/değil/||/<>/< ÇELİŞİK GÖRÜNEN
- ÇELİŞİK" ile/değil ÇELİŞKİ OLDUĞUNU İDDİA EDENİN BİLGİSİZLİĞİ/YETERSİZLİĞİ
- ÇELİŞİK ile/ve/değil BARIŞMAMIŞ
- ÇELİŞKİ ile/ve/değil/||/<>/< ANA ÇELİŞKİ
- ÇELİŞKİ ile/ve ÇATIŞKI
( Düşündürür. İLE/VE Güldürür ya da ağlatır.[öfkeden] )
( Goes to think. WITH/AND Goes to laugh or cry.[by the anger] )
( CONTRADICTION vs./and CONFLICT )
- ÇELİŞKİ ile/değil/< DAYANÇ/SABIR
- ÇELİŞKİ ile/ve/değil/yerine EYTİŞİM
( CONTRADICTION vs. DIALECTIC )
- ÇELİŞKİ ile/ve/||/<> İKİRCİK
- ÇELİŞKİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İLİŞKİ
( [not] CONTRADICTION vs./and/but/||/<>/< RELATION
RELATION instead of CONTRADICTION )
- ÇELİŞKİ ile/değil/yerine/>< İLİŞKİ
- ÇELİŞKİ ile/ve/||/<> TUTARSIZLIK
- ÇELİŞKİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UYUMSUZLUK
- ÇELİŞKİ ile/ve YANILSAMA
( CONTRADICTION vs./and ILLUSION )
- ÇELİŞKİLİ ile/ve/<> ÇEKİCİ/CÂZİBELİ
- ÇELİŞKİLİ ile/ve/değil FARKLI
( [not] CONTRADICTED vs./and/but DIFFERENT )
- ÇELİŞKİLİ ile/ve/değil/<> ÖZENSİZ
- ÇELİŞKİYE/ÇATIŞKIYA İŞARET (ETMEK) ile/ve/değil/<> SERZENİŞ
- ÇELİŞMEZLİK ile/ve ÇOKLUK
- ÇELME ile ÇELGİ
( Yolundan çevirmek, engel olmak, engellemek. | Düşürme. | Birini yere düşürmek için ayağının önüne ayak uzatma. | Örtünüp iki ucunu bağlamak. Arkadan, hafifçe bağlanan başörtüsü. | Bir şeyin kenarını, verev ya da çapraz kesmek, çalmak. | Düşüncenin/sözün, birbirini tutmaması, birbirine ters düşmesi. İLE Çene altından bağlanan başörtüsü. )
- CELP/CELB[Ar.] ile ÇAĞRI
( MESSAGE vs. SUMMON )
- CELSIUS DERECESİ ile/ve/<> CELSIUS SICAKLIK ÖLÇEĞİ
( Sıcaklık aralığı ya da farkının, 1 kelvin'e ve Celsius ölçeğindeki sıcaklık aralığının 1/100'üne eşit sıcaklık birimi. [simgesi: °C] İLE/VE/<> Normal koşullarda, suyun donma sıcaklığını 0 derece ve kaynama sıcaklığını da 100 derece kabul eden ve kelvin olarak mutlak sıcaklığa, °C = °T-273.15 ile bağlı olan ölçek. )
- ÇELTİK ile/ve/> PİRİNÇ ile/ve/> PİLAV
( Kabuğu ayıklanmamış pirinç. İLE/VE/> Kabuğu ayıklanmış çeltik. İLE/VE/> Bu pirinçlerden yapılan yemek. [Ayıklanmış/kabuksuz, "beyaz pirinç", besin değerlerinden yoksun, neredeyse posa olarak mideyi şişiren özelliğinden öte pek bir etkisi/katkısı olmayan bir gıdadır. Çeltiği yeğlemekte yarar vardır!] )
- CELVET
( YERİNİ YURDUNU TERK ETMEK )
- CEM ETMEK ile BİRLEŞTİRMEK / İLÂÇ HAZIRLAMAK
( İLÂÇ HAZIRLAMAK )
- CEM'[Ar.] ile ECMA'U[Ar.]
- CEM'[Ar.] ile HAŞR[Ar.]
- CEM'[Ar.] ile KÜLL[Ar.]
- CEM'İN:
ÖNCESİ ile/ve SONRASI
( "Musevî'lik". İLE/VE "Muhammedî'lik". )
- CEM[Ar.] ile CEM'[Ar. çoğ. CUMÛ] ile CEMM[Ar.]
( Hükümdar, şah. | Şark söylencesinde/mitolojisinde şarap ve içkinin mucidi. | Süleyman Peygbamber'in takma adı. İLE Toplanma, yığma. | Birden fazla kişi, hayvan ve eşyayı gösteren ad. | Çoğul. [Ar. dilb.] İLE Büyük sayı, çokluk, kalabalık. )
- CEM[Ar.] ile TE'LÎF[Ar.]
- CEM ile İCMAL
- CEM ile/></< İRTİFÂ[< REF]
( ... İLE/>< İki şeyin birarada olamazlığı. )
- CEM ile/||/<> TEFRÎK ile/||/<> DARB ile/||/<> TANSÎF
( Toplama işlemi. İLE/||/<> Çıkarma işlemi. İLE/||/<> Çarpma işlemi. İLE/||/<> Yarıya bölme işlemi. )
- CEM ile/ve/değil TEVHİD
- CEMÂ'AT[Ar.] ile BEVŞ[Ar.]
- CEMÂ'AT[Ar.] ile FERÎK[Ar.]
- CEMÂ'AT[Ar.] ile FERÎK[Ar.]
- CEMÂ'AT[Ar.] ile FEVC[Ar.] ile SÜLLE[Ar.] ile ZÜMRE[Ar.] ile HİZB[Ar.]
- CEMÂ'AT[Ar.] ile Fİ'E[Ar.]
- CEMÂ'AT[Ar.] ile MELE'[Ar.]
- CEMÂ'AT[Ar.] ile ŞİRZİME[Ar.]
- CEMÂ'AT[Ar.] ile TÂİFE[Ar.]
- CEMÂAT[Ar. < CEM] ile CEMÂÂT[Ar. çoğ. CEMÂAT] ile CEMÂD[Ar.]
( İnsan topluluğu. | İmamın arkasında namaz kılanlar. İLE İnsan toplulukları. | İmamın arkasında namaz kılanlar. | Bir mezhepten olan topluca halk. | Yeniçeri teşkilâtında birkaç odadan oluşan bölüm. İLE Taş gibi cansız olan şey. )
- CEMAAT ile/ve CEMİYET
( COMMUNITY vs. SOCIETY )
( GEMEINSCHAFT mit GESELLSCHAFT )
- CEMAAT ile İHVÂN
- CEMAAT ile TARİKAT
( Sufi ile Zahit Öyküsü - İsmail Güleç )
- CEMÂDÂT ile/ve/||/<>/> NEBÂTÂT ile/ve/||/<>/> HAYVANÂT ile/ve/||/<>/> BEŞERİYET > İNSAN
( Donmuş akıl[/logos]. İLE/VE/||/<>/> Yukarı doğru yönelebilen. İLE/VE/||/<>/> Hareket eden. ["canlı" anlamına ge(tiri)l(e)mez!] İLE/VE/||/<>/> Düşündüğünü, düşünebilen. > Düşünerek hareket edebilen. )
- CEMÂH[Ar.] ile CENÂH[Ar.]
( Atın baş sertliği, harınlık. İLE Kanat, kuş kanadı. | Kol, pazı. | Yan, kol. | Âhiret. )
- CEMAL:
GÜZELLİK ile/ve YÜZ
- CEMÂL:
İNSAN YÜZÜ ile/ve/değil/||/<>/< İNSAN SÖZÜ
- CEMÂL[Ar.] ile BAHÂ'[Ar.]
- CEMÂL[Ar.] ile NEBL[Ar.]
- CEMÂL[Ar.] ile SERV[Ar.]
- CEMÂL ile/ve/değil CEMÂL'İNİN NÛRU
- CEMÂLULLAH
( İNSANIN YÜZÜ, ALLAH'IN İNSANA VERDİĞİ KİTABIN ÖN SAYFASI, YANİ FATİHA'SI )
- ÇEMÂN[Ar.] ile ÇEMEN[Erm.]
( Naz ile salınarak yürüyen. | Şarap kadeni. | Çemen. İLE Yeşil ve kısa otlarla örtülü yer, çimen. | Ağaç ve çiçeği olan çayır, yeşillik. )
( ... cum CUMINUM CYMINUM )
- ÇEMBER ile DAİRE
( ... İLE Bir noktaya eşit uzaklıktaki noktaların toplamı. )
- ÇEMBERİN:
ÇEVRESİ ile/ve/<> ALANI
( )
- ÇEMBERLİTAŞ ile KIZTAŞI[< MARKIANOS SÜTUNU]
- CEMÎ[Ar.] ile/ve/||/<> KÜLLÎ[Ar.]
- CEMİ ile/ve/||/<> KESİR ile/ve/||/<> MEBZUL[Ar. < BEZL] ile/ve/||/<> CÜMLE
( Toplam. İLE/VE/||/<> Çok. İLE/VE/||/<> Bol, çok, ucuz. | Tıka basa. İLE/VE/||/<> Ne var, ne yok ise hepsi. | O andaki hepsi. )
- CEMİYETÇİ BAKIŞ/ANLAYIŞ ile/ve/<> STRATEJİK BAKIŞ/ANLAYIŞ ile/ve/<> FARKLI BAKIŞ/ANLAYIŞ
- ÇEMKİRMEK ile ÇEMKİRMEK
( Birine karşı gelmek, sert yanıt vermek.İLE Köpeğin kesik kesik havlaması. )
- CEMM[Ar.] ile KESÎR[Ar.]
- ÇEMREMEK ile/ve/||/<> ÇEMRENMEK
( Kol, paça, etek gibi şeyleri sıvamak. İLE/VE/||/<> Kendi kol, etek ya da paçalarını çemremek. | Bir işe girişmek için hazırlanmak, paçaları sıvamak. )
- CENÂB-I[: Taraf, yön. < Hazret. ] HAKK ile ALLÂH-Ü TEÂLÂ (olarak tanımlamak)
- CENÂH-I ZÜBÂB[Ar.]
( Sinek kanadı. )
- CENÂH ile/||/<> CENÂB ile/||/<> ZIMN
( Yan taraf. İLE/||/<> Evin yan tarafı, avlu (hürmet bildirilen sıfat olarak da kullanılır). İLE/||/<> İç taraf. )
- CENAH ile/||/<> CEPHE ile/||/<> MİLNE HATTI
( Savaş düzenindeki ordunun merkeze göre iki yanından her biri. İLE/||/<> Üzerinde savaşın sürdüğü bölge. İLE/||/<> İzmir'in işgalinden sonraki ilk Yunan ilerlemesinde fiilen kurulan Yunan duraklama cephesi.[Ayvalık Kozluca'nın kuzeyinde, Soma, Akhisar, batısından Ödemiş ve Aydın'ın doğusundan geçerek Büyük Menderes Irmağı boyunca uzanan çizgi] )
- CENÂH ile VECHE[aslı VİCHE]
( Kanat, kuş kanadı. | Kol, pazı. | Yan, kol. | Âhiret. İLE Yüz. | Yan, taraf, semt. )
- CENAZEYE GİDİYORUM ile/değil/yerine AĞLAMAYA GİDİYORUM
( Lazlar ve Mingreller, cenazenin adı yerine halini ifade etmeyi tercih ederler. )
- ÇENE:
ALTI ile/ve/<> ÜSTÜ
( Ya dişil, ya eril. İLE/VE/<> Hem dişil, hem eril; ne dişil, ne eril. )
( Gövde[beden/vücut]. İLE/VE/<> Baş. )
- ÇENE ile ÇÂH-I ZENAHDÂN[Fars.]
( Çene çukuru. )
- ÇENE ile GABGAB/SAKAK
( Çene altı, gıdı. )
- ÇENEK ile ÇENET
( Tohumda, embriyonu kaplayan etli bölüm. | Kuşların gagasını oluşturan alt ve üst bölümlerden her biri. | Böceklerde, ağzın iki yanında bulunan, parçalayıcı, sert örgen. İLE Açıldığında tohumların ortaya çıktığı kabuk. | İstiridye gibi ikiçenetli yumuşakçalarda, kolsuayaklılarda, kavkının iki parçasından her biri. )
- ÇENESİ DÜŞÜK/LÜK ile ZEVZEK/LİK
- ÇENEYİ KULLANMADA:
(FAZLA) KONUŞMAK İÇİN ile/ve/değil/yerine ÇİĞNEMEK İÇİN
- ÇENİLEMEK ile ÇENTMEK
( Canı yanan köpeğin, ağlama gibi ses çıkarması. İLE Bir şeyin kenarında kertik açmak. | Soğan, salatalık, kabak gibi sebzeleri ya da nesneleri, küçük ve ince parçalar şeklinde doğramak. )
- ÇENİŞTÜRÜK ile FINDIK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yazın başında olgunlaşan, beyaz-kırmızı renkte, fındığa benzeyen ve yenilebilen bir meyve. İLE ... )
- CENK/NÂME ile/değil ÇENG/NÂME
- CENNET/LER ile/değil İRFÂN CENNETİ(CENNET-İ İRFÂN)
- CENNET ile/ve CEHENNEM/TAMU[< Soğdca]
( İyilerin, iyiliklerin, hayrın tekâbül ettiği yer. İLE/VE/>< Şerlerin, şerlilerin tekabül ettiği yer. )
( CENNET: Kuyu. )
( CENNET: Uçmak[Eski Türkçe]. )
( Cennet, kişinin kendini bu âlemde, herkesten, herşeyden küçük görmesidir. )
( Nefis ölmeden, benlik ve gurur gitmeden, gönül cennet olamaz. )
( Cennet'le Cehennem'in kapıları birdir, aynıdır. Kalbimizi temizlersek o kalp cennet olur, temizlemezsek cehennem kapısı. )
( Cennet kapıcısının adı Rıdvan, yani Allah'ın her yaptığına râzı olmaktır. )
( Cehennem kapıcısının adı ise Malim'dir. Yani herhangi bir şeye sahip çıkmak, "Bu benimdir!" demek. )
( Cennetin ebedî zevk olduğu anlaşılınca o da kalmaz. )
( Cehennemin, cehil olduğunu bilip hazmettikten sonra, cehennem kalmaz. )
( Yusuf makamı, kuyudan, Cehennem'den kurtulma makamıdır. )
( En büyük cehennem cehalet, en büyük cennet de İlâhî zevktir. )
( Bu âlemde kimi haksız görüyorsak, başladı içimizde cehennem. )
( [İbr.] GEHENNA: Çöp yakılan yer. )
( Sevdiklerinin biraradalığı. İLE/VE/>< Vicdan azâbı. )
( ... İLE/VE/>< En "lezzetli." )
( ... İLE/VE/>< Dumansız ateş. )
( ... İLE/VE/>< Saygı ve sevginin bittiği yer. )
( CENNET: Bugünkü "hırslarının", geleceğe yansıtılması. )
( Dünyayı cehenneme çeviren, birilerinin, dünyayı cennete çevirmeye çalışmasıdır. )
( ... ile/ve NÎRÂN, DÂR-ÜS-SAÎR | SİCN/SİCCÎN, SAÎR, SAKAR )
( ... ile/ve DÛZAH )
( HEAVEN vs./and HELL )
( TIAN ile/ve ... )
- CENNET ile/ve/||/<> VALHALLA
- ÇENTİK/TIRTIK ile İŞÂRET
( Bir şeyin kenarında kesilerek ya da kırılarak açılan küçük kertik, tırtık. | Küçük oyuk. | Basım sırasında basım aygıtının diyaframını belirli bir açıklığa getirecek düzeni işletmek için filmin kenarına yapılan çukurluk. İLE Anlam yükletilen şey, anlamlı iz, im. | Belirti, gösterge, alâmet. | El, yüz hareketleriyle gösterme. )
- CENÛB ile/||/<> ŞİMÂL
( Güney. İLE/||/<> Kuzey. )
- CEP TELEFONU:
"YAKINLAŞTIRICI" ile/ve/||/<>/>< UZAKLAŞTIRICI
( Uzaktakileri, size. İLE/VE/||/<>/>< Sizi, yanınızdakilerden. )
- CEPHALALJİA ile/||/<> CEPHALOMETRİKS
( Baş ağrısı. İLE/||/<> Baş ölçümleriyle ilgili. )
- CEPHE ile/ve/||/<> MANZARA
- ÇEPİŞ ile OĞLAK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Altı aylık keçi yavrusu. )
- CEPTEKİ PARA ile/ve ALACAK
( THE MONEY IN THE POCKET vs./and THE CREDIT )
- CER-/CERO- ile/||/<> TYR-/TYRO-
( Mumsu yapıda. İLE/||/<> Peynir ya da peynirimsi. )
- ÇER-ÇÖP ile İNCİ
( Denizin üstünde. İLE Denizin dibinde. )
- CER'[Ar.] ile CER/R[Ar.] ile CER[Ar.]
( Suyu, yudum yudum içme. İLE Çekme, sürükleme.| Arapça'da, ait olduğu ismi, meksûr[kesreli=esreli] okutan harf ya da edat.[harf-i cerr] | Para, eşyâ vb. çekme. İLE Yarık, çatlak, özellikle yarılmış yer. )
- ÇER ile ÇER[Oğuz] ile ÇER[Oğuz]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Gövdenin [hastalık derecesinde] ağırlaşmasını anlatan sözcük. İLE Zaman. İLE Bir şeyin karşı tarafı. )
- CERÂHAT/CİRÂHAT[Ar.] ile CERÂHÂT[Ar. çoğ. CERÂHAT/CİRÂHAT]
( İrin, yara. | Cerrahlık. İLE Yaralar, irinler. )
- CERAHAT ile/değil/yerine/>< CEMAAT
- CERBEZE ile/ve/||/<>/> CEZBE
( Güzel konuşma. | Beceriklilik, girginlik. | Kurnazlık, hilekârlık. İLE Bir duygu ya da bir inanışın etkisiyle ölçüsüzce coşup kendinden geçme. | Çekilme, çekim. )
- ÇERÇEVE[Fars.] ile BAĞLAM
- ÇERÇEVE ile DÖNGÜ
( FRAME vs./and CYCLE/CYCLONE )
- ÇERÇEVE ile/ve EREK
- ÇERÇEVE ile GERGEF[Fars.]
( ... İLE Üzerine kumaş gerilerek, nakış işlemeye yarayan, çoğunlukla dikdörtgen biçiminde olan çerçeve. )
- ÇERÇEVE ile/ve/||/<> KAPSAM
- ÇERÇEVE ile KASNAK
( ÇÂR-ÇÛBE [ÇÂR: Dört. | ÇÛBE: Oklava.] ile ... )
- ÇERÇEVE ile PENCERE
- ÇERÇEVE ile SÖVE/SÖĞE ile SÖVE[Fr. SEUIL]
( ... İLE Kapı ve pencerenin yerleştiği kasa, çerçeve. | Eşik. | Avlu kapısının iki yanına konan uzun taşlar. İLE Pencere ve kapı kenarlarındaki süs kalıpları. )
- ÇERÇEVE ile/ve/değil/||/<> ÜST SINIR
- ÇERÇEVE ile/ve/<> YÖRÜNGE
- ÇERÇEVE ile/ve/||/<> ZARF
- ÇERÇİ ile TÜCCAR
( Mal takasıyla sınırlı. İLE Pazar yaratan. )
( Köy, pazar gibi yerlerde dolaşarak, ufak tefek tuhafiye eşyası satan, gezgin esnaf. İLE Ticaret yapan, ticaretle uğraşan kişi. )
- CERDE[Ar.] ile CERDE[Ar.]
( Mekke'de, hacılara eşlik eden atlı koruma görevlisi. | Tüysüz, dazlak. İLE Sarı renkli, donu sarı, kuladan açık olan at. )
- CERED[Ar.] ile CERED[Ar.]
( Çıplak bir duruma getirme. İLE Yaralı. )
- CERENKOV IŞINI ile/||/<> CERENKOV DEDEKTÖRÜ
( Saydam bir ortamı ışığın ortamdaki hızından daha büyük bir hızla geçen yüksek enerjili yüklü tanecikler demetinin oluşturduğu mavimsi ışık. İLE Cerenkov ışınınun gözlenmesiyle yüksek enerjili yüklü tanecikleri ölçmek için kullanılan dedektör. )
( CERENKOV-STRAHLUNG MiT CERENKOV-DEDEKTOR, CERENKOV-ZAHLER )
( LA RADiATiON DE CERENKOV AVEC LE DETECTEUR DE CERENKOV )
( CERENKOV RADiATiON VS. CERENKOV DETECTOR )
- CERES
( Hayvanın boynundaki çıngırak. )
- CERES ile/ve/||/<> BAKHÜS
- CERH[Ar.] ile KESB[Ar.]
- ÇERİ
( Asker. )
- CERÎ/CERY[Ar.] ile CERÎ'[Ar. < CÜR'ET]
( Cereyan. İLE Yiğit, cesur, gözü pek, yürekli. )
- CERÎB
( Eskiden Arap ülkelerinde kullanılan [aşağı-yukarı] 216 litrelik bir hacim ölçüsü. | Tarla ve arazi ölçüsü. | Dönüm. )
- CERÎB-üt-TAÂM
( Dört kâfiz arpa ve buğday alan bir ölçek. )
- CERİB[Ar.] ile CERÎB[Ar.]
( Uyuz hastalığına tutulan, uyuz. İLE Eskiden Arap ülkelerinde kullanılan [aşağı-yukarı] 216 litrelik bir hacim ölçüsü. | Tarla ve arazi ölçüsü. | Dönüm. )
- CERİD/E, CERDÂ[Ar.] ile CERÎDE[Ar.] ile CERÎDE[Ar.]
( Verimsiz, çorak yer. İLE Gazete, tutanak, zabıtnâme. İLE Yalnız, tenha. )
- CERİDE[Ar.]
( Gazete. | Dergi, gazete gibi belirli aralıklarla yapılan yayımlar. | Tutanak, kayıt defteri. | Süvari kolu. )
- CERİDE ile/ve/||/<>/> ZÂBİT CERİDESİ
- ÇERİG ile ÇERİG[Oğuz]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Savaştaki karşılıklı saflar. İLE Herhangi bir şeyin karşı tarafı. | Herhangi bir şeyin zamanı. )
- CERÎM[Ar.] ile CERÎN[Ar. çoğ. ECRÂN, ECRİNE, CÜRÜN]
( Kabahatli, suçlu. İLE Hurma kurutma yeri. )
- ÇERPA[Tibet dilinde]
( DOĞA İNSANI )
- CERRAH ile/ve CERRAH/Î
- ÇERT ile ÇERT ÇÜRT
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Parça. İLE Herhangi bir şeyin parçaları ya da kırıntıları. )
- ÇEŞ ile ÇEŞKEL
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Turkuvaz. İLE Çanak, çömlek ya da parçaları. )
- CESÂRET:
KORKUNUN YOKLUĞU ile/ve/değil/+/||/<>/< BENCİLLİĞİN BULUNMAMASI
- CESÂRET:
DEVAM EDEBİLME GÜCÜ ile/ve/değil/||/<>/< HİÇ GÜCÜMÜZ KALMADIĞINDA, DEVAM EDEBİLMEK
- CESÂRET ile/ve ATILGANLIK
( BAHÂDIR: Yiğit, cesur. )
( COURAGE/BRAVERY vs./and DASH/AUDACITY )
( COURAGE avec/et ... )
( MUT mit/und ... )
( COR/CUER[: Yürek/kalp.] ile/ve ... )
( DENUEDO/VALOR con/y ... )
( CORAGGIO con/e ... )
( ... ile/ve THRASYTES )
- CESÂRET ile/ve/<> AYKIRILIK
- CESÂRET ile/ve/değil CAHİL CESÂRETİ
( [not] COURAGE vs./and/but IGNORANT COURAGE )
- CESÂRET ile/ve/değil/||/<> GÖZDEN ÇIKARMAK
- CESÂRET ile/ve/<> GÜÇ
( Birini çok sevmek ile. İLE/VE/<> Biri tarafından çok seviliyor olmak ile. )
( COURAGE vs./and/<> POWER )
- CESÂRET ile/ve/||/<>/> GÜÇ ile/ve/||/<>/> MUTLULUK
( En kısa sürede özür dileyerek. İLE/VE/||/<>/> En kısa sürede affederek. İLE/VE/||/<>/> En kısa zamanda unutarak. )
- CESÂRET ile İNTİKAM
( İntikama yönelik çaba, cesâretten değil acziyettendir. )
- CESÂRET ile/ve/<>/değil İSTEKLİLİK
( [not] COURAGE vs./and/<>/but WILLINGNESS )
- CESÂRET ile/değil KABA/LIK
- CESÂRET ile/ve KARARLILIK
( COURAGE vs./and DECISIVENESS/STABILITY )
- CESARET ile/ve/||/<>/< KAYGI
- CESÂRET ile/ve/||/<>/> OLASILIK/RİSK/MUHÂTARA[Ar. < HATAR]
( Almaya cesâret edemediğimiz riskleri alanlar, yaşamak istediğimiz yaşamı yaşar. )
( COURAGE vs./and/||/<>/> RISK )
- CESÂRET ile/değil/ne yazık ki SAYGISIZLIK
- CESÂRET ile/ve/değil/yerine ŞEHÂMET
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Akıllıca olan cesâret. )
( [not] COURAGE vs./and/but REASONAL COURAGE
REASONAL COURAGE instead of COURAGE )
- CESÂRET ile/ve/||/<>/>/< TESLİMİYET
- CESÂRET ile/ve YÜREKLİLİK
( COURAGE vs./and BRAVENESS )
( ... cum/et ANIMOSITAS )
- CESÂRET ile/değil YÜZSÜZ/LÜK
- CESEDİ:
SIRIKLAR ÜSTÜNE BIRAKMAK ile YAKMAK ile TOPRAĞA GÖMMEK
( Yakutistan'lılar, cenazelerini bu 3 biçimde kaldırırlar. [Ölüleri için yas tutmazlar.] )
- CESET[Ar.] ile MUMYA[Fars.]
( ... İLE Bazı özel ilaçlar kullanılarak bozulmayacak duruma gelmiş olan ve bugün kazılarla ortaya çıkarılan ceset. | [mecaz] Çok zayıf kişi. )
- CESET/CESED ile/ve/değil/||/<>/> CENÂZE
( Hayvanlarda ve insanda. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İnsan için. )
- ÇEŞİT ile/ve DİSİPLİN
( VARIETY vs. DISCIPLINE )
- ÇEŞİT ile TÜR
( KIND vs. TYPE )
- ÇEŞİT ile/ve YÖN
( VARIETY vs./and DIRECTION )
- ÇEŞİTLENME/DEĞİŞKE ile/ve/||/<> ÇEVİRİ
( VARIANTE avec/et/||/<> COMENTAIRE )
- ÇEŞİTLİ MAKAMLAR
( * ACEMAŞÎRÂN
* ACEMKÜRDÎ
* BESTENİGÂR
* BEYÂTİ ARABÂN
* BÛSELİK
* DÜGÂH
* EVC
* EVCÂRÂ
* GERDÂNİYE
* GÜLNÂRÎ
* HİCAZ
* HİCAZKÂR
* HÜSEYNİ
* H. BÛSELİK
* HÜZZÂM
* KARCIĞAR
* K. HİCAZKÂR
* MÂHÛR
* MUHAYYER
* M. BÛSELİK
* NEVÂ
* NİHÂVEND
* NİKRİZ
* PENÇGÂH
* RAST
* SABÂ
* S. ZEMZEME
* SEGÂH
* SÛZİNÂK
* ŞEHNÂZ
* UŞŞÂK
* YEGÂH )
- ÇEŞİTLİ/LİK ile/değil/||/<> ÇEŞNİ
- ÇEŞİTLİ/LİK ile ÇOK/LUK
( Çeşitlilik içinde birlik doğaldır ve iyidir. )
( VARIATION/DIVERSITY vs. ABUNDANCE
Unity in diversity is natural and good. )
- ÇEŞİTLİLİK ile/ve DERİNLİK
- ÇEŞİTLİLİK ile/yerine MÜZİK
( Çeşitlilik alışkanlıklarda aşırılık doğurur, gövdede ise hastalık. İLE/YERİNE Müzikte sadelik, kişilere ağırbaşlılık, gövde eğitiminde ise gövdelere sağlık verir. )
- ÇEŞİTLİLİK ile/ve/<>/> TÜKETİM
- ÇEŞİTLİLİK ile/ve/<> UYUMLULUK ile/ve/<>
EVRİM ile/ve/<> BİYOÇEŞİTLİLİK
( Açıklamalar için burayı tıklayınız... )
( )
( )
( )
- ÇEŞM
( GÖZ )
- ÇEŞME ile MUSLUK/BURMA
( )
( FOUNTAIN vs. TAP )
- ÇEŞME ile/değil/< ŞADIRVAN/ŞÂDURVÂN[< Fars. ŞÂDÂB-I REVÂN: Akıcı, çok su. (REVÂN: Akıcı.)]
( ... İLE/DEĞİL Daha çok cami avlularında bulunan, etrafı çok musluklu duvarla çevrili su haznesi. )
- ÇEŞME ile/ve SEBİL
- ÇEŞME ile/<> YALAK
( ... İLE/<> Hayvanların su içtikleri, taş ya da ağaçtan oyma kap. | Çeşme, musluk vb.'nin altına akan suyun çevreye sıçramasını ya da akıp gitmesini önlemek için konulan delikli taş tekne. | [coğ.] Buzyalağı. | Boşboğaz, söz taşıyan. )
- ÇETE[Bulg.] ile/değil/yerine/||/<>/< ÖRGÜT
( Yasa dışı işler yapmak ya da etrafındakileri korkutmak amacıyla bir araya gelmiş topluluk. | Ordu birliklerinden olmayan silahlı küçük birlik. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Ortak bir amacı ya da işi gerçekleştirmek için bir araya gelmiş kurumların ya da kişilerin oluşturduğu birlik. | Bir kuruluşa bağlı alt bölümlerin bütünü. )
- ÇETREFİLLİ/LİK ile/ve/||/<> ÇATALLI/LIK
- ÇETREFİLLİ ile NETAMELİ ile TUMTURAKLI[Fars.]
( Karışıklığı dolayısıyla anlaşılması ya da sonuca bağlanması güç. | Yapı ve ses kurallarına aykırı kullanılan dil. | Sarp, engelli ve engebeli yer. İLE Gizli bir tehlikesi olduğu sanılan, tekin olmayan. | Başına sık sık kaza gelen. İLE Gösterişli. | Anlama bir şey katmayan, bir anlam bildirmeyen ancak kulağa hoş gelen. )
- ÇETÜK[Oğuz] ile KEDİ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Dişi kedi. İLE ... )
- CEV'ÂN, CÂYİ'[Ar.] ile CEVÂN/CÜVÂN/CİVÂN[Ar.]
( Ac, acıkmış, midesi boş. İLE Genç, taze, delikanlı. )
- CEVÂBÎ[Ar.] ile CEVÂBÎ[Ar. < CÂBÎ]
( Yanıt/cevap, karşılık. İLE Tahsildarlar, câbîler. )
- CEVÂD[Ar. < CÛD] ile CEVÂDD[Ar. < CADDE]
( Cömert, eli açık. İLE Büyük, işlek yollar, caddeler. )
- CEVÂD[Ar.] ile NEDÂ[Ar.]
- CEVÂD[Ar.] ile VÂSİ'[Ar.]
- CEVAP[Ar.] ile YANIT
- CEVÂRÎ[Ar.] ile CEVÂRİH/CÂRİHA[Ar. < CERH]
( Hizmetçi kızlar, halayıklar. İLE Yırtıcı kuş ya da hayvanlar. )
- CEVÂZ
( CÂİZ OLMA, İZİN, MÜSÂADE )
- ÇEVGÂN
( ALLAH'IN EZELDEKİ TAKDİRİ )
( CİRİT OYUNUNDA ATLILARIN BİRBİRİNE ATTIKLARI DEĞNEK | UCU EĞRİ DEĞNEK, BASTON, ÇEVGEN )
- CEVHER
( MAYA, ÖZ | AKIL | Ebced hesabına göre yalnızca noktalı harflerin toplamının verdiği tarihtir. )
- CEVHER-İ FERD(ATOM) ile CEVHER-İ FERDÎ
- CEVHER ile/ve ARAZ
( [Fıkıh'ta] AYN ile/ve MENFAAT )
- CEVHER ile/ve/||/<>/> CİSİM
- CEVHER ile TÖZ
- CEVÎ[Fars.]
( Bir arpa ölçüsündeki ağırlık. )
- ÇEVİRİ AMAÇLI METİNDE:
ÇÖZÜMLEME ile/ve/||/<> YORUMLAMA
- ÇEVİRİ:
ÖRTÜK ile/ve/||/<> AÇIK
( COVERT TRANSLATION vs. OVERT TRANSLATION )
- ÇEVİRİ ile/ve/<> AKTARIM
- ÇEVİRİ ile/değil ÇEVİRME
- ÇEVİRİ ile ÖDÜNÇLEMELİ ÇEVİRİ
( LOAN TRANSLATION / CALQUE )
- ÇEVİRİ ile/ve/yerine TÜRKÇELEŞTİRME
- ÇEVİRİ ile/ve/değil/||/<> UYARLAMA
- ÇEVİRİ ile/ve YALINLAŞTIRMA
( TRANSLATION vs./and TO SIMPLIFY )
- ÇEVİRİ ile/ve YORUM
( Dillerin dili. İLE/VE ... )
- ÇEVİRİDE:
OLANAKSIZLIK ile/ve/||/<> TAMAMLANAMAZLIK
- ÇEVİRİDEN OKUMAK ile/ve/değil/yerine İLK KAYNAKTAN OKUMAK
- ÇEVİRİDEN OKUMAK ile/ve/değil/yerine İLK KAYNAKTAN OKUMAK
- ÇEVİRMEK ile/ve/değil/||/<>/< DÖNÜŞTÜRMEK
- CEVİZ (REÇELİ) ile/ve/değil/<> GÖVEK (REÇELİ)
( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Cevizin yeşil kabuğu. )
- CEVİZ ile AKBABA CEVİZİ
- CEVİZ ile BETEL-NUT
( Asya'da ve Papua Yeni Gine'de, ilâç olarak da kullanılan bir ağaç meyvesi. )
- CEVİZ ile CHANDLER CEVİZİ
- CEVİZ ile/ve HİNDİSTAN CEVİZİ/NARCIL[Ar.]
( GÖVEK/TETİR/BEZBÂZ[Fars.]: Cevizin yeşil kabuğu. )
( CEVİZ ile/ve NÂRCÎL, BEVVÂ )
( GİRDGÂN ile/ve NÂRÇÎL, BÂDİNC )
( JUGLANS REGIA cum COCOS NUCIFERA )
- CEVİZ ile/ve PEKAN CEVİZİ
( KOZ ile/ve ... )
( GİRDGÂN ile/ve ... )
- CEVİZ ile TETİR
( ... İLE Cevizin yeşil kabuğu ve yaprağı. | Yeşil ceviz kabuğu, nar gibi bitkilerin bıraktığı leke. )
- CEVR[Ar.] ile ZULM[Ar.]
- ÇEVRE KİMYASI ile/||/<> ATMOSFER KİMYASI
( Çevresel süreçlerin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Atmosferdeki kimyasal süreçleri inceleyen bilim dalı. )
- ÇEVRE KİMYASI ile/||/<> ENDÜSTRİYEL KİMYA
( Çevresel süreçlerin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Endüstriyel süreçlerin kimyasını inceleyen bilim dalı. )
- ÇEVRE KİMYASI ile/||/<> YEŞİL KİMYA
( Çevresel süreçlerin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Çevre dostu kimyasal süreçleri inceleyen bilim dalı. )
- ÇEVRE ile/ve/<> ÇEPER
- ÇEVRE ile/ve ÇERÇEVE
( SURROUNDINGS vs./and FRAME )
- ÇEVRE ile ETRAF
- ÇEVRECİ/LİK ile/ve/değil DOĞACI/LIK
- ÇEVRİNME ile ÇEVRİNTİ
( ... İLE Bir şeyin, kendi ekseni çevresinde, sürekli dönmesi. | Su ve hava çevrisi. | Çeşitli tahıl karışımı. )
- CEVVAL
( SÜREKLİ HAREKET HALİNDE OLAN )
- CEVVAL ile CAZGIR
( Davranışları, çabuk ve keskin olan. İLE Güreşecek olan pehlivanları, yüksek sesle, izleyicilere tanıtan ve dualarını okuyarak onları alana süren kişi. | Fitneci. )
- ÇEYİZ ile DÜRÜ
( ... İLE Dürülmüş şey. | Armağan. | Gelin çeyizi. | Düğüne çağrılanlara, düğün sahibince verilen armağan. )
- CEYLAN/ÂHÛ ile DİBAGAT/ANTİLOP[Fr.] ile GEYİK
( ... İLE ... İLE Gebelik süreleri, 160-200 gündür. )
( MARAL: Dişil geyik. )
( ile
ile
)
( MİSK, GAZÂL[çoğ. GAZALE, GAZELÂN][: Ceylan. | Geyik, maral, âhû. | Geyik yavrusu. | Güzel göz.] ile ... ile BECÂ'
ZABY: Geyik, karaca, gazal gibi hayvanlar.
GAZÂLE: Dişil geyik.
YA'FUR[çoğ. YAÂFİR]: Tüyü toprak rengi olan ceylan. | Ceylan yavrusu. ile ... ile HIŞF: Geyik yavrusu. )
( ÂHÛ-BERE: Ceylan yavrusu.
ÂHÛ-MÂDE: Dişil ceylan. )
( GAZELLE vs. ANTELOPE vs. DEER )
( GAZELLE DORCAS cum ANTHILOPUS cum CERVUS ELAPHUS )
( GACELA con ANTÍLOPE con EL CIERVO )
- CEYLAN/CEREN/CERAN ile ZEREN
( ... İLE Moğolistan'daki ceylanlara verilen ad. )
- CEYLAN ile/<> DAĞ CEYLANI
( ... İLE/<> Dünyada, sayıları 1500'ü geçmeyen Gazella Gazella türü dağ ceylanlarından 231'i Hatay'da, geri kalanı ise İsrail'de bulunmaktadır. )
( İLE/<>
)
( GAZELLE vs./<> MOUNTAIN GAZELLE )
- CEYLAN ile MOĞOL CEYLANI
- CEYLAN ile ZÜRAFA CEYLANI
- CEZ'[Ar.] ile CEZ'[Ar.] ile CEZ[Fars.]/CEZÎRE[Ar.]
( Göz boncuğu denilen, kara alaca ve değerli bir süs taşı, damarlı akik. İLE Ağaç kökü. İLE Ada. )
- CEZ' ile CEZ/CEZÎRE
( Ağaç kökü. İLE Ada. )
( İLE [Fars.]/[Ar.] )
- CEZA EVİNDE KALMA SÜRESİNİN ARTIRILMASI ile/ve/değil/||/<>/< CEZANIN ARTIRILMASI
- CEZA TÜZESİ(HUKUKU) ile/ve/değil ÖZGÜRLÜKLERİN TÜZESİ(HUKUKU)
- CEZÂ TÜZESİNDE/HUKUKUNDA ile/ve İCRÂ TÜZESİNDE/HUKUKUNDA ile/ve CEZÂ USÛLÜNDE ile/ve DÜŞMAN CEZÂ TÜZESİNDE/HUKUKUNDA
( Güneşin batmasından bir saat sonra başlar ve güneşin doğmasından bir saat öncesine kadar devam eder. [TCK 502] İLE/VE Güneşin batmasından doğmasına kadar süren zaman. [İc. İf. K. 51] İLE/VE Nisan ayı başından 30 Eylül'e kadar saat 21.00'den sabahın 04.00'üne; 01 Ekim'den 31 Mart'a kadar saat 21.00'den sabahın 06.00'sına kadar devam eden süre. [CMUK 96] )
- CEZA YARGILAMASINDA:
CEZA KARARNAMESİ ile/değil/yerine/||/<>/> BASİT YARGILAMA USÛLÜ
( )
( )
( )
- CEZÂ:
ÂRIZÎ ile/ve/||/<> İSTİSNAÎ
- CEZA:
GELECEĞE YÖNELİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GEÇMİŞE DÖNÜK
- CEZA:
MUTLAK ile/ve/||/<> NİSBÎ ile/ve/||/<> KARMA
( Kesinlik ve karşılık. İLE/VE/||/<> Önleyici. İLE/VE/||/<> Hem önleyici, hem de karşılık. )
- CEZA:
SUÇ İŞLEDİĞİNDEN DOLAYI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SUÇ İŞLENMEMESİ İÇİN
- CEZÂ'[Ar.] ile CEZÂ'[Ar.]
( Sabırsızlıkla sızlanma. İLE İyi ya da kötü karşılık, azap. )
- CEZÂ[Ar.] ile MUKÂBELE[Ar.]
- CEZÂ ile AZAP
( ... İLE Sıkıntı, ıstırap. | Lezzet. )
- CEZA ile BEDEL
( PENALTY vs. WORTH )
- CEZÂ ile/ve/değil/yerine/||/<> CEFÂ
- CEZÂ ile/ve DİSİPLİN
( Karşılık. İLE/VE Öğrenme. )
( Ceza aynı hatayı yinelemeyi önlemelidir sadece. )
( Cezalandıran ya da cezalandırılan siz olabilirsiniz ama, cezanın suça uygun olmasına özen gösterin. )
( PUNISHMENT vs./and DISCIPLINE )
- CEZÂ ile/değil KARŞILIK
( Kötülüğü cezalandırmayan, yapılmasını emreden gibidir. )
- CEZÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< LÜTÛF
- CEZÂ ile/ve/=/||/<>/>/< RAHMET
( Hem suçlu, hem de mağdur için. )
- CEZA ile/ve YAPTIRIM
( PUNISHMENT vs./and SANCTION )
( FALE PUİ PUİ: Cezaevi. )
- CEZALARDA:
YANLIŞ YAPILANA ile YAPILMAYANA/KARŞILANMAYANA [zorunlu olduğu halde]
( Geliştirir. İLE [belki] Dönüştürür. )
( Verilebilir de, verilmeyebilir de. İLE Çoğunlukla verilmesi gerekir. )
( Niyete göre hafifletilebilir. İLE Ne niyet, ne özel koşullar pek değerlendirilmez. )
( Haklılık/haksızlık, yerindelik-yersizlik, adâlet aranabilir. İLE Ne haklılık, ne de herhangi bir şey aranır. )
( Nush ile uslanmayanı, etmeli tekdîr
Tekdîr ile uslanmayanın hakkı kötektir! )
- CEZAYİR'Lİ HASAN PAŞA ile "CEZAYİR'Lİ HASAN PAŞA"LAR
( Sadrazam ve Kaptan-ı Derya. İLE ... )
- CEZBE/CAZİBE ile/ve TAHRİK
- CEZEL[Ar.] ile CEZER[Ar.]
( Bir şeyi ikiye bölme. İLE Havuç. )
- CEZEL[Ar.] ile SÜRÛR[Ar.]
- CEZÎL[Ar.] ile CEZL[Ar.]
( Peltek ve bozuk olmayan söz/sözcük. İLE Tomruk, kalın odun. | Çetrefil olmayıp, dürüst, doğru olan. [sözler/sözcükler için kullanılır] )
- CEZM
( BİR SÖZCÜĞÜN SONUNDAKİ HARF YA DA HAREKEYİ DÜŞÜRME | KESİN KARAR, NİYET )
- CHA-NO-YU[Jap.]
( Geleneksel Japon çay töreni. )
- CHALCEDONY ile/||/<> CARNELIAN
( Mikrokristalin bir kuvars türü. İLE/||/<> Kırmızımsı turuncu renkte bir kalsedon türü. )
( Mohs Sertlik Derecesi: 6.5-7 İLE/||/<> 6.5-7
Işık Kırma İndisi: 1.53-1.54 İLE/||/<> 1.53-1.54
Rengi: Mavi, gri, beyaz İLE/||/<> Kırmızımsı turuncu
Molekül yapısı: SiO² İLE/||/<> SiO² )
- CHANG
( Çin'de eski bir uzunluk ölçüsü. )
- CHARTER UÇUŞLAR ile NORMAL UÇUŞLAR
- CHATGPT ile/ve/||/<> GEMINI(GOOGLE) ile/ve/||/<> COPILOT(MICROSOFT) ile/ve/||/<> DEEPSEEK
- CHATGPT ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TURGPT
( [Dil Desteği]
Çok sayıda dilde, metin anlama ve üretme yeteneğine sahip bir yapıdır. Ancak, özellikle İngilizce odaklıdır.[Öteki dillerdeki etkililiği, İngilizce kadar yüksek olmayabilir.]
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>
Özellikle Türkçe dilinde üstün performans gösteren ve Türkçe içerik oluşturmak ve anlamak için odaklandırılmış bir yapıdır. )
( [Eğitim verileri ve kaynaklar]
Çok sayıda İngilizce metin kaynağından eğitilmiştir ve İngilizce'ye odaklanır.[Öteki dillerdeki veri kaynaklarına da erişimi vardır.]
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>
Özellikle Türkçe içeriklerden eğitilmiş ve Türkçe'deki metinleri daha iyi anlayabilen ve yansıtabilen bir yapıdır. )
( [Türkçe kültür ve aktarım anlayışı]
Türk kültürü ve tanımları konusunda sınırlı bilgiye sahip olabilir ve bu nedenle Türkçe içerikleri daha az doğru biçimde işleyebilir.
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>
Türk kültürünü ve tanımlarını daha iyi anlar ve bu nedenle Türkçe metinleri daha iyi işleyebilir. )
( [Uygulama Alanları]
Genel sohbet, metin oluşturma, soru-yanıt uygulamaları, metin tabanlı oyunlar ve daha fazlası gibi geniş bir uygulama yelpazesi için kullanılabilir.
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>
Özellikle Türkçe içeriğe sahip web siteleri, müşteri hizmetleri botları, özel Türkçe metin oluşturma görevleri ve Türkçe'deki çeşitli uygulamalar için daha uygundur. )
- CHETANA
( Bilinç, iç uyanış(chit, idrak etmek). )
- CHIDANANDA ile CHIDARAM
( Bilinç-Mutluluk, ruh sevinci. İLE Bilinç sevinci. )
- CHİEH T'O[Çince]
( Kurtuluş, Aydınlanma. )
- CHIHUAHUA ile YORKSHIRE TERİYERİ
( Uzunlukça en kısa. İLE Boyca en kısa. )
( Adını Meksika'daki bir eyaletten alır.[Toltek ve Aztek sanatına dayanarak oranın yerlisi olduğuna inanılıyordu] İLE ... )
( Genel olarak dünyadaki en küçük köpek cinsinin Chihuahua olduğu söylenir. Guiness Rekorlar Kitabı'na göre yaşayan en küçük köpek rekoru tek bir cinsin elinde değildir. )
( Dünyadaki kayda geçmiş en küçük köpek Yorkshire Teriyeri'dir.[Omuzdan 6.5 cm. boyunda, burun ucundan kuyruk ucuna 9.5 cm. uzunluğunda, 113 gr. ağırlığındaydı. 1945'te ölmüştür.] )
- CHİL-/CHİLO-/CHEİL-/-CHEİLİA/CHEİLO-/-CHİLİA ile/||/<> CHİR-/CHİRO-/CHEİR-/CHEİRO-/CHEİRİA-/-CHİRİA- ile/||/<> MANİ-/MANU- ile/||/<> ONYCH-/-ONYCHİA/ONYCHO-
( Dudaklarla ilgili. İLE/||/<> Ellerle ilgili, el. İLE/||/<> El, elle ilgili. İLE/||/<> Tırnak, pençe, tırnakların durumu. )
- CHİT ile CHİTTA
( Evrensel Bilinç. İLE Zihin. Bireysel bilinç. Chitta, maddesel olmayan fakat madde tarafından etkilenen bilinç doğasındadır. O her birinin, bilinç ve maddenin ürünü olarak tarif edilebilir. Chitta, zihnin tüm düzeylerini kapsar, en alt düzey manas'tır. )
- CHLADNI LEVHALARI ile/ve/||/<> CHLADNI BİÇİMLERİ ile/ve/||/<> CHLADNI ŞEKİLLERİ
- CHORDO- ile/||/<> SPONDYL-/SPONDYLO- ile/||/<> SPİN- ile/||/<> RACHİ-/-RACHİDİA/RACHİO-/-RHACHİS/RRHACHİS ile/||/<> MYEL-/-MYELİA/MYELO-
( Omurga/kord ile ilgili. İLE/||/<> Omurga/vertebra ile ilgili. İLE/||/<> Omurga/spina. İLE/||/<> Omurga ile ilgili. İLE/||/<> Kemik iliği, ilik, omurga ile ilgili durum. )
- CHROM-/CHROMO- ile/||/<> CHRON-/CHRONO-
( Renk, özel bir pigmentasyon durumu ile ilgili. İLE/||/<> Zaman. )
- CHRONOS ile CAIROS
- CHRYSOBERYL ile/||/<> SPİNEL
( Sarı-yeşil renkte ve sert bir mineral. İLE/||/<> Çeşitli renklerde bulunabilen bir mineral. )
( Mohs Sertlik Derecesi: 8.5 İLE/||/<> 7.5-8
Işık Kırma İndisi: 1.74-1.75 İLE/||/<> 1.71-1.73
Rengi: Sarı-yeşil İLE/||/<> Kırmızı, mavi, yeşil
Molekül yapısı: BeAl²O4 İLE/||/<> MgAl²O4 )
- Cİ'TUHÛ[Ar.] ile Cİ'TU İLEYHİ[Ar.]
- CÎBÂ[Ar.] ile CİBÂH[Ar. < CEBHE:
Alın]
( Odun. İLE Alınlar. )
- ÇIBAN BAŞI ile/ve/||/<> GÜNAH KEÇİSİ
- ÇIBAN/APSE[Fr. < ABCES]/F(U)RONKÜL ile SULUK
( Gövdenin herhangi bir yerinde oluşan ve çoğu, deride şişkinlik, kızartı, ağrı ve ateş ile kendini gösteren irin birikimi. İLE Küçük çocukların başlarında, yer yer saç dökülmesi ve kabartılarla beliren bir deri hastalığı. )
( TEKAZZU': Çıbanın irinlenmesi. )
( ÇİRKÎN, ÂBİLE ile ... )
( ABCES avec ... )
- ÇIBAN ile ARPACIK/İTDİRSEĞİ/HORDEOLUM[İng.]
( ... İLE Gözkapağının kenarında çıkan küçük çıban. )
- ÇIBAN ile CIDAĞI
( ... İLE Derin, işleyen yara, büyük çıban. | Atın, iki omuzunun arası. )
- ÇIBAN ile/ve/||/<> İRİ ÇIBAN/KAN ÇIBANI
( ... ile/ve/||/<> BENÂVER )
- ÇIBAN ile KÖPEKMEMESİ
( Gövdenin herhangi bir yerinde oluşan ve çoğu, deride ya da deri altında şişkinlik, kızartı, ağrı ve ateş ile kendini gösteren irin birikimi: İLE Koltuk altında çıkan iltihaplı çıban. )
- ÇIBIKAN/ÇIBIQAN ile ÇIBIKAN/ÇIBIQAN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Hünnap şekerlemesi. İLE Çıban.[Kırmızılığı nedeniyle hünnap şekerlemesine benzetilmiştir.] )
- CİBİLİYET ile CİBİLİYETSİZ
( Yaratılış, huy, maya, fıtrat. İLE Soysuz, sütü bozuk. )
- CİBİLLE[Ar.] ile NÂS[Ar.]
- CİBRİYYE[Ar.] ile KİBR[Ar.] ile CEBERÛT[Ar.]
- ÇIÇALAK/ÇIÇALAQ ile ÇIÇAMUK/ÇIÇAMUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Serçe parmak. İLE Yüzük parmağı. )
- ÇİÇEK ile ATATÜRK ÇİÇEĞİ/NOEL YILDIZI/POINSETTIA
( Joel Roberts Poinsett'i de araştırmanızı salık veririz... )
( ... cum EUPHORBIA PULCHERRIMA )
- ÇİÇEK ile AYNISEFÂ
( ... İLE Birleşikgillerden, çiçekleri sarı renkli bir kır bitkisi. )
( ... cum CALENDULA ARVENSIS )
- ÇİÇEK ile ÇALIK
( İrinli kabarcıklar dökerek, yüzde izler bırakan, ateşli, ağır ve bulaşıcı bir hastalık. İLE Çarpık. | Verev kesilmiş. | Doğal olmaktan uzaklaşmış, kendi renginden olmayan. | Yan yan giden. | Adı defterden silinmiş. | Yüzünde çıban ya da yara yeri olan. | Koyunlarda, çiçek hastalığı. )
- ÇİÇEK ile ÇİÇEK SAPI
( )
( FLOWER vs. PEDICEL/PEDUNCLE )
- ÇİÇEK ile ERSELİK ÇİÇEK
( ... İLE Hem eril, hem dişil gametleri bulunan çiçek. [Hünsa] )
( FLOWER vs. PERFECT FLOWER )
- ÇİÇEK ile KATALPA[Fr. < CATALPA]
( ... cum BIGNONIA CATALPA )
- ÇİÇEK ile KAUDUPUL ÇİÇEĞİ
- ÇİÇEK ile KIZKALBİ
( ... İLE Şahteregillerden, kalp biçiminde pembe çiçekli bir süs bitkisi. )
( ... cum DICENTRA )
- ÇİÇEK ile SARMAŞIK/LEBLÂB[Ar.]/ÇENGLİK[dvnlgttrk]
- ÇİÇEK ile TOMURCUK/BÛJENE[Fars.]
( ... İLE Henüz açılmamış çiçek. )
- ÇİÇEKLİ BİTKİLER ile ÇİÇEKSİZ BİTKİLER
( ÇİÇEKLİ BİTKİLER'DE:
[ A.T.: SEDİR AĞACI(CEDAR TREE)(ELMALI-ANTALYA) ile SERVİ AĞACI(CYPREES TREE) ile MEŞE AĞACI(OAK TREE) ile ÇAM AĞACI(PINE TREE]
[ K.T.: HURMA(DATE TREE) ile KARAAĞAÇ(ELM TREE) ile İNCİR(BER-ÂVER[Fars.], FIG TREE) ile FINDIK(HAZELNUT TREE) ile ŞEFTALİ(PEACH TREE) ile AYVA(QUINCE)
İLE
ÇİÇEKSİZ BİTKİLER'DE:
[ EĞRELTİOTLARI(FERNS) ile YOSUNLAR(MOSSES[İng.], ÜŞNE[Ar.]) ile SUYOSUNLARI/ALG(ALGAE)/SEA MOSS ile MANTARLAR(FUNGI) ile LİKENLER(LICHENS) ile BAKTERİLER(FACTERIA[BASİLLER(BACILLI), KAKTÜSLER(CORCI) SPİRALLER(SPIRILLA)]) ] )
( FLOWERING PLANTS[PHANEROGAMS] vs. PLANTS WITHOUT FLOWERS[CRYPTOGAMS] )
- ÇİÇEKLİ BİTKİLER ile ÇİÇEKSİZ BİTKİLER
( Tohumlu ve çiçek oluşturan bitkiler. İLE Tohum oluşturmayan ve çiçek açmayan bitkiler. )
- CİCİM AYLARI ile/ve/> GEÇİM AYLARI
- CİDÂL[Ar.] ile CİDÂR[Ar. çoğ. CÜDÜR/CÜDRÂN]
( Karşılıklı kavga, savaş. | Zorlu, hararetli konuşma. İLE Duvar. | Zar. )
- CİDD[Ar.] ile İNKİMÂŞ[Ar.]
- CİDDİ ANLAMDA ile/ve/değil/||/<> CİDDİ ORANDA
- CİDDİ" ile/değil GİTTİ
- CİDDİ/BÜYÜK HATA ile PİŞMANLIK DUYULACAK EYLEM/HATA/OLGU
( Tekrar edilmedikçe, hiçbir şey hata değildir. )
( Hatanızı keşfedin ve korkudan kurtulun. )
( Zarif bir gerileme, kişinin gururunu hiç zedelemezken, pişmanlığın yol açtığı gerileme hem çevresinde hem de ruhunda derin zararlarla sonuçlanır. )
( BATÂNET[Ar.]: Büyük karınlılık. | Çok yiyicilik, oburluk. )
( BEL'AM[Ar.]: Terbiyesiz, açgözlü, pisboğaz, obur. )
( 7 büyük hata/günah: Açgözlülük | Kıskançlık | Oburluk | Şehvet | Gurur | Tembellik | Öfke )
( İlkesiz Siyaset | Emeksiz Zenginlik | Vicdansız Haz | Niteliksiz Bilgi | Ahlâksız Ticaret | İnsaniyetsiz Bilim | Özverisiz İbâdet )
( 7 deadly sins: Covetousness | Envy | Gluttony | Lechery, Lust | Pride | Sloth | Wrath
Politics without Principal | Wealth without Work | Pleasure without Conscience | Knowledge without Character | Science without Humanity | Worship without Sacrifice
Nothing is a mistake unless repeated.
Discover your mistake and be free of fear. )
( SERIOUS/BIG MISTAKE vs. MISTAKE/HAPPEN/BEHAVE IN REGRET )
- CİDDİ/YET ile/ve/<> İSABET/Lİ/LİK
- CİDDİYE ALINMASI GEREKEN:
KENDİMİZ ile/ve/değil/||/<>/< İŞİMİZ
- CİDDİYE ALMA(MA)K ile MUHATAP ALMA(MA)K/SAYMA(MA)K
( İTTİHAZ: Sayma, tutma. | Alma. )
- CİDDİYET:
SURATSIZLIKLA ile/değil İLKELERLE
- CİDDİYET ile/>< ASIKYÜZLÜLÜK
( Ciddiyet, ilkelerle olur.
Yüdeki/surattaki "ciddiyet", suratsızlıktır. )
- CİDDİYET ile/ve/<> DİKKATE ALINIRLIK
- CİDDİYET ile/ve DİSİPLİN
( Kişinin ciddiyeti, disiplinidir. )
( SERIOUSNESS vs./and DISCIPLINE )
- CİDDİYET ile/ve/değil/yerine TUTARLILIK
( KONSEKAN: Tutarlı, mantıklı davranan. Yargıları mantığa uygun olan. )
- CİDE[Ar.] ile GINÂ[Ar.] ile YESÂR[Ar.]
- CIF ile/ve/||/<>/> CIF TESLİM BİÇİMİ
- ÇIFIT KAPISI
( Eminönü'ndedir. )
- ÇİFT ANLAMLI/LIK ile/değil ÇOK ANLAMLI/LIK
- ÇİFT BAĞ ile/||/<> ÇİFT BAĞ İZOMERLİĞİ
( Atomlar arasında iki elektronun ortaklaşa kullanıldığı bir bağlanma türü. İLE/||/<> İki ya da daha fazla nesnenin aynı temel bileşime fakat farklı çift bağlara sahip olması. )
( DOUBLE BOND VS. DOUBLE BOND iSOMERiSM )
( LA BANDE DOUBLE AVEC L'iSOMéRiSME DE LA BANDE DOUBLE )
( DOPPELBiNDUNG MiT DOPPELBiNDUNGSiSOMERiE )
- ÇİFT BAĞ ile/||/<> ÜÇLÜ BAĞ
( İki atom arasında iki bağ. İLE/||/<> İki atom arasında üç bağ. )
( İki atom arasında iki çift elektron paylaşımı. İLE/||/<> İki atom arasında üç çift elektron paylaşımı. )
- ÇİFT DİEZ ile DONANIM
- ÇİFT KIRILMA / ÇİFT KIRICILIK / ÇİFT KIRICI KRİSTAL ile/||/<> ÇİFT KIRICI LEVHA ile/||/<> ÇİFT KIRILMA SÜZGECİ
( DOUBLE REFRACTiON, BiREFRiNGENCE VS. BiREFRiNGENT PLATE VS. BiREFRiNGENCE FiLTER )
( LA RéFRACTiON DOUBLE, BiRéFRiNGENCE AVEC LA PLAQUE BiRéFRiNGENT AVEC LE FiLTRE DE LA BiRéFRiNGENCE )
( DOPPELREFRAKTiON, DOPPELBRECHUNG MiT DOPPELBRECHUNGSPLATTE MiT DOPPELREFRAKTiONFiLTER )
- ÇİFT KİŞİLİK YATAKTA TEK YATMAK ile/ve/yerine ÇİFT KİŞİLİK YATAKTA ÇİFT YATMAK
- ÇİFT KUTUP/LU(DİPOL[Yun.]):
GEÇİCİ ile KALICI
( Kutupsuz[apolar] en küçük birimlerde[moleküllerde] oluşur. İLE Kutuplu[polar] en küçük birimlerde oluşur. )
- ÇİFT TARAFLI İÇBÜKEY ile BİR TARAFI İÇBÜKEY, ÖBÜR TARAFI DIŞBÜKEY
( CONCAVO vs. CONCAVO CONVEX )
- ÇİFT YARIK ile/ve/||/<> ÇOKLU YARIK
- ÇİFT-Çİ ile/değil/yerine İKİ-Cİ
- ÇİFT ile/ve/||/<> BAĞDAŞIK
- ÇİFT ile/ve/değil İKİLİ
- ÇİFT ile PARALEL
( DUAL, DOUBLE, PAIR vs. PARALLEL )
- ÇİFT ile/ve/||/<>/> SONSUZLUK
- ÇİFTÇİ ile/ve/değil KÖYLÜ
( FELLAH[Ar.]: Çiftçi. | Mısır köylüsü. | Siyahi, arap. )
( ZÂRİ[çoğ. ZÜRRÂ'] ile/ve/değil ... )
( ... ile/ve/değil RUSTAYİ )
( TAOPOU: Köy güzeli. )
- ÇİFTE "STANDART" ile ÇELİŞKİ
- ÇİFTE HAVUZLAR ile/ve ÇİFTE HAVUZLAR
( Selâmiçeşme - Göztepe arasında. İLE/VE Davutpaşa - Maltepe arasında. )
- ÇİFTE STANDART ile İKİYÜZLÜLÜK/RİYÂ
- ÇİFTLEŞ(TİR)MEK/AŞIM ile/ve/değil BİRLEŞ(TİR)MEK
( Hayvanlarda. İLE/VE/DEĞİL İnsanda. )
( DENİZ YILDIZI: Etkin olmayan eşlere verilen ad. )
( MİKSOSKOPİ: Birleşmeyi seyretmekten hoşlanma/hoşlanan. )
( PORNO/GRAFİ: Açık, apaçık olan. [Eşeyselliğin tekelinde bir terim/sözcük değildir. (Güneşin görünürlüğü/varoluşu kadar açık/kesin/net olanlara da "pornografik" denilebileceği gibi)] )
( MEVSİM-İ SİFÂD[Ar.]: Hayvanların çiftleşme mevsimi/dönemi/zamanı. )
( VENERYEN/VENEREAL[İng.]: Eşeysel ilişkiyle ilgili, zührevî. )
( SİFÂD ile/ve/değil CİMÂ'[< CEM], VATY, !LİVÂTA[Eriller arasında, anal yolla olan.] )
- ÇİFTLEŞMEK ile EŞLEŞMEK
( TO BECOME A PAIR vs. TO MATCH )
- ÇİFTLİK ile/değil ESTANCIAL
( ... İLE/DEĞİL Patagonya'da, çok büyük alanı kaplayan çiftlikler. )
- ÇIĞ / ÇIĞ ETKİSİ / ÇAĞLAYAN/ŞELÂLE / YIĞILMIŞ İYONLAŞMA / TOWSEND ÇIĞI / TOWSEND İYONLAŞMASI ile/||/<> ÇIĞ DİYODU ile/||/<> ÇIĞ FOTODİYODU ile/||/<> ÇIĞ GÜRÜLTÜSÜ ile/||/<> ÇIĞ KESİLMESİ ile/||/<> ÇIĞ OSİLATÖRÜ ile/||/<> ÇIĞ TRANSİSTÖRÜ
( Güçlü bir elektrik alanda hızlandırılan elektron ya da öteki yüklü taneciklerin gaz molekülleriyle çarpışarak onları iyonlaştırması sonucunda çıkan elektronlann yaptığı yeni çarpışmalarla sürecin artarak kendini sürdürmesi. | Bir yan iletkende yük taşıyıcıların çığ kesilmesinin bir sonucu olarak, çığ etkisi de denilen toplam çoğalması. İLE/||/<> Genellikle silikondan yapılmış, tüm p-n eklemi boyunca çığ kesilmesinin ve ondan sonra gerilim düşmesinin sabit ve akımdan bağımsız olduğu bir yan iletken kesilme diyodu. İLE/||/<> İç foto akım çoğaltması elde etmek için ışık kontrollü (hızlı) anahtarlama sağlayan, çığ kesilmesi bölgesinde çalışan bir fotodiyot. İLE/||/<> Bir eklem diyot çığ kesilmesinde çalıştırıldığında ortaya çıkan gürültü. | Şiddetli bir elektrik alanda yük taşıyıcıların çarpışmayla ek taşıyıcılar sökecek kadar yeterli eneıjiye sahip olduğu yan iletken eklemlerde görünen olay. İLE/||/<> Bir yan iletken diyotta iyonlaşma ve yük taşıyıcıların toplam çoğalmalarını sağlamak için akım taşıyıcıların değerlik elektronlarıyla çarpışmalarına yetecek şiddette, engelin potansiyel farkından büyük bir potansiyel farkı altında ortaya çıkan tahribatsız kesilme. İLE/||/<> Bir adım dönüşümüyle doğru akımdan GHz seviyesinde mikrodalga çıkışı elde etmek için çığ diyodunun bir eksi direnç olarak kullanıldığı osilatör. İLE/||/<> Akım taşıyıcı deşik-elektron zinciri oluşturmak için çığ kesilmesinin kullanıldığı transistör. )
( AVALANCHE VS. AVALANCHE DiODE VS. AVALANCHE PHOTODiODE VS. AVALANCHE NOiSE VS. AVALANCHE BREAKDOWN VS. AVALANCHE OSCiLLATOR VS. AVALANCHE TRANSiSTOR )
( L'AVALANCHE AVEC LA DiODE DE L'AVALANCHE AVEC LA PHOTODiODE DE L'AVALANCHE AVEC LE BRUiT DE L'AVALANCHE AVEC L'iNTERRUPTiON DE L'AVALANCHE AVEC L'OSCiLLATEUR DE L'AVALANCHE AVEC LE TRANSiSTEUR DE L'AVALANCHE )
( AVALANCHE, LAWINE MiT LAWiNENDiODE, AVALANCHE-DiODE MiT AVALANCHE-FOTODiODE, LAWi-NENFOTODiODE MiT LAWiNENRAUSCHEN, AVALANCH-RAUSCHEN MiT AVALANCHE-BRECHEN, LAWiNENBRECHEN MiT AVALANCHE-OSZiLLATOR, LAWiNE-NOSZiLLATOR MiT AVALANCH-TRANSiSTOR, LAWiNENTRANSiSTOR )
- ÇİĞ EĞRİSİ ile/||/<> ÇİĞ NOKTASI / ÇİĞ NOKTASI SICAKLIĞI
( İkili bir gaz karışımının faz diyagramında belirli bir basınç altında iki sıvı damlasının oluştuğu sıcaklığı karışımın bileşimine bağlı olarak veren eğri. İLE/||/<> Nemli havada herhangi bir yüzeyde çiğin yoğunlaşabileceği en yüksek sıcaklık derecesi. | Herhangi bir gazla su buharı karışımının oluşması için uygun sıcaklık derecesi. )
( DEW CURVATURE VS. DEW POiNT )
( LA COURBE DU CRU AVEC LE POiNT DU CRU )
( TAUKRiiMMUNG MiT TAUPUNKT )
- ÇİĞ SARIMSAK ile/ve/değil/yerine PİŞMİŞ SARIMSAK
( Yedikten sonra ağız kokusu olur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE [pek] Kokusu olmaz. )
( Keskindir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Keskinliği gider. )
- ÇIG ile ÇIG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Göçebelerin çadırlarının içini bölümlere ayırmak için kullandığı sazdan yapılmış bir perde.[Bu sazlar, kamıştan daha ince ve yumuşaktır.] İLE Türk arşını.[Bu ölçü yaygın kullanılan arşınının üçte ikisi kadardır.][Göçebeler arasında, özellikle kumaşları ölçmede kullanılır.] )
- ÇİĞ ile/değil ÇİY/JALE[Fars.]
- ÇIĞ ile SERAK[Fr. < Lat.]
( ... İLE Dik yerlerden inen buzullarda, derin yarılmalar nedeniyle buz parçalarının koparak aşağıya düşmesi. )
- ÇIĞA ile ÇIĞA
( Mersinbalığı türü. İLE Horoz, cennetkuşu gibi bazı kuşların kuyruğundaki tüylerden en uzun ve gösterişli olanı. )
( ACIPENSER RUTHENUS cum ... )
- ÇİĞDE/HÜNNAP ile ÇILAN
( Ayrı çanakyapraklı, ikiçeneklilerden bir ağaç. | Bu ağacın, kırmızı kabuklu, sert çekirdekli, iri zeytin biçiminde ve büyüklüğünde, güzün olgunlaşan meyvesi. İLE İri bir çeşit çiğde. )
( ZIZYPHUS SATIVA cum ... )
- CİĞEROTU
( Düğünçiçeğigillerden, çok yıllık, otsu bir bitki. [Lat. HEPATICA] )
- ÇİGİN ile ÇİGİN ile ÇİGİN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Üzüm bağlarında biten başaklı bir ot. İLE İpek. İLE Altın işlemeli, süslü bir kumaşı dikme biçimi. )
- ÇİGİT[Argu] ile ÇİGNE[YAGMA]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Pamuk tohumu. İLE Tırmık. )
- ÇIĞLIĞA:
"SAĞIR OLMAK" ile/değil/yerine/>< ÇIĞLIK OLMAK
- ÇIĞLIK ile/ve/değil/=/||/<>/< ÇAĞRI
- ÇİĞNEMEK ile (")GEVİŞ GETİRMEK(")
( İnsanda. İLE Hayvanda ve beşerde. )
( Lokmalarını sıralamayıp gerektiği kadar [20-40 kez] çiğneyerek yutan. İLE Lokmalarını çiğnemeden yutanların yaşadığı. )
( MAZG/MADG ile ...
MÂZIG: Çiğneyen, çiğneyici. )
( CHEW, MASTICATION vs. CHEW THE CUD )
- ÇİĞNEMEK ile/ve/<> EZMEK
- ÇİĞNEMEK ile/ve/||/<>/> SİNDİRMEK
- ÇIĞRA ile/||/<> ÇIĞIR
( Patika, keçi yolu. İLE/||/<> Taşlı yol, patika. )
- ÇIGRI ile ÇIGRI/ÇAGRI
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Küre. İLE Kuyu, değirmen ya da benzer şeylerdeki çıkrık. | Her tür palanga. | İp eğirmeye yarayan araç. )
- CİHAN-NÜMÂ ile/ve KIBLE-NÜMÂ
( Pusula. İLE/VE Kıble'yi gösteren. )
- CİHANGİR
( Tophane - Fındıklı sırtları. [Kanuni Sultan Süleyman'ın oğlu Şehzâde Cihangir[1531-1553] adına yapılan cami adından.] )
- CİHET
( YÜZ, YER | YAN, YÖN, TARAF | NEDEN, VESÎLE, İLGİ | GÖREV, HİZMET )
- CİHET ile/ve VECH[Ar. çoğ. VÜCÛH]
- ÇİJ/ÇİZ ile ÇİVİ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Demir çivi. İLE ... )
- ÇIK/ÇIQ ile ÇIK/ÇIQ ile ÇIKAN/ÇIQAN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yansıma bir sözcük. İLE Selenini çıkarmak. İLE Teyze oğlu. )
- ÇİK ile ÇİK ÇİK/ÇİLİK ÇİLİK ile ÇİKİR ÇİKİR
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Aşık oyununda kullanılan bir sözcük. İLE Keçiyi çağırmak ya da yürütmek için kullanılan bir sözcük. İLE Ekmeğin içindeki küçük taş parçalarının çiğneme sırasında dişlerin arasında sıkışması ve dişlere çarpmasıyla çıkan ses. )
- ÇIKAR "AHLÂKI" ile/değil/yerine FERÂGAT AHLÂKI
( MORALS OF PROFIT vs. MORALS OF ABNEGATION )
- ÇIKAR(LAR)INI DÜŞÜNME/K ile/değil/yerine ONU(N)/ÖTEKİ(Nİ/N)/SENİ(N)/KENDİ (İYİLİĞİN/ÇIKARIN) (İÇİN) DÜŞÜNME/K
- ÇIKAR(MENFAAT) ÇATIŞMASI ile/değil/yerine ÇIKAR İLİŞKİSİ
- ÇIKAR/LAR ile/ve KORUMA
- ÇIKAR/MENFAAT ile/<> EĞİLMEK
( Nokta kadar çıkar/menfaat için virgül kadar eğilmeye değmez. )
- ÇIKAR/NEF'[Ar.] ile/yerine YARAR ile/yerine KÂR
( Ancak ayrılıkçılık ve çıkarcılık, dünyada gerçek ıstırabın ortaya çıkmasına neden olur. )
( It is only vs. separateness and self-seeking that real suffering appears in the world. )
- ÇIKAR ile/değil/yerine/>< ADÂLET
( Düşüncesiz ya da alçak düşünceleri olanlar için. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yüksek düşünceleri olanlar için. )
- ÇIKAR ile/ve/değil/yerine ALIŞVERİŞ
( [not] PROFIT vs./and/but RELATIONS
RELATIONS instead of PROFIT )
- ÇIKAR ile/değil/yerine/>< ÇIKARIM
- ÇIKAR ile/değil/yerine DEĞER
- ÇIKAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< FIRSAT
( davranis-tutum ypma ypa psikolojip bdvn )
- ÇIKAR ile/değil/yerine/>< HAK
( Bir şey, çıkar ise hak değildir.
Hak ise çıkar değildir.
Hukukun abecesi budur. )
- ÇIKAR ile/değil/yerine HİZMET
- ÇIKAR ile/değil/yerine İLKE
( [not] PROFIT vs./but PRINCIPLE
PRINCIPLE instead of PROFIT )
- ÇIKAR ile/ve/||/<> KÂR
- ÇIKAR ile/değil/yerine KATKI
- ÇIKAR ile/değil/yerine OLASI ZARARLARI AZALTMA
- ÇIKAR ile/ve ÖNCELİK
- ÇIKAR ile/değil/yerine TAD/ZEVK
- ÇIKAR ile/değil/yerine/>< VİCDAN
( Çıkar konuşunca, vicdan susar fakat sus(turul)mamalıdır! )
- ÇIKARCI/LIK ile/ve YALAKA/LIK
- ÇIKARDAŞ ile/değil/yerine/>< ANLAMDAŞ
- ÇIKARIM" ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< ÇAĞRIŞIM
- ÇIKARIM ile/değil/yerine (SADECE) DÜŞÜNME
( [not] INFERENCE vs./but (ONLY) THINKING
(ONLY) THINKING instead of INFERENCE )
- ÇIKARIM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOLAYIM
- ÇIKARIM ile/ve/||/<>/< İLİNEK
- ÇIKARIM ile/ve/||/<> ÖNGÖRÜ
- ÇIKARIM ile/değil SOYUTLA(N)MA
- ÇIKARIMIZI GÖZETMEK ile/ve/değil/yerine/<> ZARAR GÖRMEMEK
- ÇIKARLAR.
GENEL ile/ve/||/<>/< ÖZEL
- ÇIKARLARIMIZI, BİRİLERİNDEN/ÖTEKİLERDEN ...:
!ÖNDE/ÜSTTE TUTMA(MA)K ile/değil/yerine AYRI TUTMA(MA)K
- ÇIKARSAMA ile "DOĞURTMA"
- ÇIKARSAMA ile/ve/<> BİLEŞİM
- ÇIKARSAMA ile KANI
- ÇIKARSAMA ile KANI
- ÇIKARSAMA ile/ve/<> USLAMLAMA
- ÇIKARTMA ile/değil ÇIKARMA
- ÇIKIK ile KIRIK
( DISLOCATED vs. BROKEN )
- ÇIKIN ile/ve/<> BOHÇA
( Bir beze sarılarak düğünmlenmiş, küçük bohça. İLE/VE/<> İçine, çamaşır, elbise gibi şeyler koyup sarmaya yarayan, dört köşe kumaş. | İplik ya da kumaşın ticari birimine verilen ad. )
( BUNDLE )
- ÇIKINTILIK YAPMAK ile/ve/||/<>/> İSYAN (YA DA PROTESTO) ETMEK ile/ve/||/<>/> MARJİNAL OLMAYA/GÖRÜNMEYE ÇALIŞMAK
- ÇIKIŞ ile/ve/değil/<> BUHARLAŞMA
- ÇIKIŞ ile ÇIKIŞ
( Dışarı. İLE Yukarı. )
- ÇIKIŞ ile/||/<> ÇIKIŞ BOŞLUĞU ile/||/<> ÇIKIŞ DEVRESİ ile/||/<> ÇIKIŞ DİRENCİ ile/||/<> ÇIKIŞ EMPEDANSI ile/||/<> ÇIKIŞ GÜCÜ ile/||/<> ÇIKIŞ TRAFOSU
( Bir devre, aygıt ya da terminalin verdiği sinyal, akım, gerilim, güç, sürücü güç vb. nicelikler. İLE/||/<> Bir mikrodalaga tüpünde elektron akışından yararlı gücün çıkarıldığı boşluk. İLE/||/<> Yük empedansını oluşturmak üzere çıkış elektroduna bağlanan bir dış devre. İLE/||/<> Bir devre ya da cihazın çıkış terminallerine gösterdiği direnç. İLE/||/<> Bir elektrik, elektronik devre ya da aygıt tarafından yük ya da güce gösterilen empedans. İLE/||/<> Bir elektronik tüp, algılayıcı vb. sistemlerden çıkış devresine ya da çıkış direnci üzerinden taşınan toplam güç. İLE/||/<> Bir radyo alıcısı ya da yükseltecin çıkış katını, hoparlörü ya da öteki devreleriyle eşlemek için kullanılan demir nüveli bir ses frekansı trafosu. )
( OUTPUT VS. OUTPUT GAP VS. OUTPUT CiRCUiT VS. OUTPUT RESiSTANCE VS. OUTPUT iMPEDANCE VS. OUTPUT POWER VS. OUTPUT TRANSFORMER )
( LASORTiE AVEC LA CREUSE DE LA SORTiE AVEC LE CiRCUiT DE LA SORTiE AVEC LA RéSiSTANCE DE LA SORTiE AVEC L'iMPEDANCE DE LA SORTiE AVEC LA PUiSSANCE DE LA SORTiE AVEC LE TRANSFORMATEUR DE LA SORTiE )
( AUSGANG, OUTPUT MiT AUSGANGSGAP MiT AUSGANGSKREiS MiT AUSGANGSRESiSTANZ, AUSGANGSWiDERSTAND MiT AUSGANGSiMPEDANZ, AUSGANGSSCHEiNWiDERSTAND MiT AUSGANGSLEiSTUNG MiT AUSGANGTRAFO, AUSGANGTRANSFORMATOR )
- ÇIKIŞ ile/>< ÇÖKÜŞ
- ÇIKIŞTA ile İNİŞTE
( Estağfirullah. İLE Elhamdülillah. )
( Elhamdülillah. İLE Estağfirullah. )
- ÇIKMA DURUMU
- ÇIKMAK ile/ve İNCELMEK
- ÇIKMAK ile YÜKSELMEK
- ÇIKMAZ ile KISIR DÖNGÜ
- ÇIKMAZ ile KISKAÇ
- ÇİKOLATA ile "BEYAZ ÇİKOLATA"
( ... İLE Kakao çekirdeklerinin farklı bölümlerinden elde edilen kakao yağıdır. Bu nedenle, çikolata olarak kabul edilmemektedir. )
( Çikolatanın erime sıcaklığı 34 derecedir. )
- ÇIKRA ile/ve GEVEN/KEVEN
( Sık çalı. İLE/VE Baklagillerden, dikenli bir çalı. [Bazı çeşitlerinden, "kitre" denilen yapıştırıcı/zamk çıkarılır.] )
( ... cum/et ASTRAGALUS )
- CİL- ile/||/<> CİLİ-/CİLİİ-/CİLİO-
( Kirpik. İLE/||/<> Gözün yapısıyla ilgili, kirpikle ilgili, kirpiksi yapı. )
- ÇİL ile ÇİL[Oğuz] ile ÇİLDEY
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Gövde üzerinde kalan darp izi. İLE Gövdesel bir kusur. İLE Atın göğsünün üst tarafında ortaya çıkan bir çıban. )
- ÇİL ile ÇİL ile CİL
( Ormantavuğügillerden, ormanlarda yaşayan bir kuş, dağtavuğu. İLE Çoğunlukla yüzde oluşan, kahverengi, küçük benekler. | Aynada oluşan leke. | Köklerdeki kıl gibi ince uzantılar. | Tüyünde, küçük benekler bulunan hayvan. | Yeni ve parlak. İLE Kuru saz otu. )
- CİLÂ ile EMAY[Fr.]
( Bazı maddeleri korumak, belirli bir parlaklık kazandırmak ya da boyamak için kullanılan, saydam ya da donuk cama benzeyen bir cilâ. )
- ÇILA ile GÜBRE
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Taze at gübresi.[Ahırda bulunan] İLE ... )
- CİLÂ ile SAYKAL[Ar.]
( ... İLE Maden, ayna gibi nesneleri parlatmak için kullanılan cilâ. | Cilâlamakta kullanılan araç. | Bu cilâyı yapan kişi. )
- CİLBAN ile ÇALI FASULYESİ ile MÂŞ FASULYESİ[Fars., Sans.] ile MEKSİKA FASULYESİ ile SIRIK FASULYESİ ile SOYA[Mançuca] FASULYESİ
( Küçük taneli fasulye. İLE ... İLE Börülceye benzeyen fasulyenin iki türü. İLE ... İLE ... )
( ... cum ... cum PHASEOLUS OUREUS cum ... cum SOLA HISPIDA )
- ÇILDIRI/PSİKOZ ile SİNİRCE/NEVROZ
- Çile çekmemek için SUS!!!
- ÇİLE ile ÇİLE
( Dervişlerin, kırk gün süre ile kendilerine uyguladıkları perhizli dönem. | Zahmet, sıkıntı. İLE Pamuk gibi her türlü iplik kangalı. | Yay kirişi. )
- ÇİLE ile KELEP
( Pamuk gibi her türlü iplik kangalı. İLE Büyük iplik çilesi. | Bağlam, demet. )
- ÇİLE ile PEYGAMBER ÇİLESİ
- ÇİLECİ/LİK ile ADANMIŞ/LIK
- ÇİLEDEN ÇIKMAK ile/ve/<> HALVET KIRMAK
- ÇİLEK ile BÖĞÜRTLEN/DİKENDUTU/İT ÜZÜMÜ ile DUT ile AHUDUDU(AĞAÇÇİLEĞİ)/FRAMBUAZ[Fr. < FRAMBOISE]
( BÜK, DİKENDUTU: Böğürtlen. )
( AGREGAT MEYVELER: Birkaç karpeli olan, tek bir çiçekten gelişen meyve. )
( Gülgillerden, sapları sürüngen, çiçekleri beyaz bir bitki. | Bu bitkinin güzel kokulu, pembe, kırmızı renkli meyvesi. İLE Gülgillerden, bahçe çitlerinde, yol kenarlarında kendiliğinden yetişen dikenli ve çok yıllık bir çalı, diken dutu. | Bu bitkinin önce kırmızı, olgunlaştığında kararan mayhoş yemişi. İLE Gülgillerden, böğürtleni andıran, çalı görünümünde, dikenli bir bitki. | Bu bitkinin duta benzeyen, kırmızı renkli, sulu ve kokulu yemişi. )
( FERAVLE ile HİM ile ... ile ... )
( STRAWBERRY vs. BLACKBERRY/DEWBERRY vs. MULBERRY vs. RASPBERRY )
( FRAGARIA VESCA cum RUBUS cum MORUS ALBA cum RUBUS IDAEUS )
( ... ile TÛT-İ ŞEVKÎ ile TÛT ile ... )
- ÇİLEK ile DAĞ ÇİLEĞİ/YABANİ ÇİLEK/KOCAYEMİŞ/PİĞRETİN
- ÇİLEK ile/değil/ne yazık ki FRENKÇİLEĞİ
( ... İLE/DEĞİL/NE YAZIK Kİ Kokusuz, kırmızı ve iri meyve veren çilek türü. )
- ÇİLEYİ (SEÇMEYİN!) ile/ve/değil/||/<>/< ÇİLEĞİ (SEÇMEYİN!)
- CILIBIT ile DOĞU CILIBITI
- CILIZ/ENEZE/İNEZE ile SISKA
- CİLLE ile CİLLE ile CİLLE ile CİLLE ile CİLLE ile CİLLE ile CİLLE ile CİLLE ile ÇİLE
( Madeni kalem ucu. İLE Sedir. İLE Üstü toprak ile örtülmüş küçük ve alçak ev. İLE İşin içine iyice girmek. İLE Hile. | İşkence. İLE Yalnız kişi. İLE Gerdek gecesi, gelin ile güveyi el ele dolaştırma geleneği. İLE Büyük testi. )
- CİLTTE:
YEK-ŞAH ile/ve/||/<> YAZMA ile/ve/||/<> GÖMME(ŞEMSE)[SOĞUK ve MÜLEMMÂ] ile/ve/||/<> CİHAR ile/ve/||/<> EBRU ile/ve/||/<> ZER-DUA ile/ve/||/<> SİM-DÜZ ile/ve/||/<> LAKE ile/ve/||/<> ZİLBAHAR[BAKLAVA] ile/ve/||/<> MEMLÛK(KAHVERENGİ) ile/ve/||/<> SELÇUK
- CİLVE ile FİNGİRDEMEK
- ÇİM(EN) ile/ve AYRIKOTU
( GRASS vs./and QUACK GRASS )
( LOLIUM cum AGROPYRUM REPENS )
- ÇİM ile/ve/değil/<> ARAPSAÇI
( ... İLE Bir vaziyet planında, genellikle yeşil alanları belirlemek üzere girişik kıvrımlı çizgilerle yapılan bir çeşit tarama. | Bahçelerde, çim yerine kullanılan bir yeşillik. )
- ÇİM ile ÇİM ile ÇİMGEN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir şeyin çiğ ya da nemli olma durumunu pekiştirmek için kullanılan ilgeç. İLE Turba. Topraktan koparılmadan kuruyan ve yoğun, kömürleşmiş, sık köklü, yapısıyla ateş yakarken iyi bir tutuşturucu olan bitki örtüsü. İLE Otlak, turbalık. )
- CİMÂ'[Ar.] ile CİMÂH[Ar.]
( Birleşme. [insanda] İLE Atın sert başlı olması. )
- CİMA' ile/ve CUMA
( Gövdelerin birleşmesi. İLE/VE Gönüllerin birleşmesi. )
( Esre ile. İLE/VE Ötre ile. )
- CİMÂL[Ar.] ile CİMÂR[Ar.]
( Eril develer. İLE Toplu kabîle. | Süvâri alayı. )
- ÇİMBALİ
( Orkestralarda çalınan, iki yuvarlak yüzeyden oluşmuş metal, vurmalı çalgı. )
- CIMBIZ[Yun.] ile/||/<> MAŞA[Fars. < MAŞE]
- CIMBIZ ile/değil/yerine BÜYÜTEÇ
( [not] TWEEZERS vs./but MAGNIFYING/BURNING GLASS
MAGNIFYING/BURNING GLASS instead of TWEEZERS )
- CİMCİK ile ÇİMDİK
- ÇİMEN ile ÇİMENLİK
( GRASS vs. LAWN )
- ÇİMEN ile KARAÇAYIR
( Buğdaygillerden, çimen biçiminde ya da geniş çayır olarak yetiştirilen bir park bitkisi. )
( ... cum LOLIUM )
- ÇİMENTO ile KALEKİM
( ... İLE Tamir harcı. )
( İnce. İLE Kalın. )
( ... İLE İçinde ince kum yer almaktadır. )
- ÇİMENTO ile KLİNKER[İng. < CLINKER]
( ... İLE Çimento yapımında fırından ezilmeden çıkan pişirme ürünü. )
- ÇIMKIRIK/SANK
( Kuş pisliği. )
- CİMRİ/LİK, HASİS/LİK, PİNTİ/LİK ile/değil/yerine TUTUMLU/LUK
( BUHL/BUHÛL, HİSSET ile/değil/yerine ... )
( STINGI/NESS, PARSIMONIOUS vs./and THRIFTY/NESS
THRIFTY/NESS instead of STINGI/NESS, PARSIMONIOUS )
- CİMRİLİK ile/ve/değil PARA HARCAYAMAMAK
( Bazı kişiler cimri değildir fakat para da harcayamaz. )
- ÇİN
( KURT [Siyenpice] )
- CİN KÜLTÜRÜ ile/değil/yerine/| DİN KÜLTÜRÜ
( Din kültürünün bittiği yerde/zaman cin kültürü başlar. )
- ÇİN TIBBI ile YUNAN TIBBI
( LLOYD )
- ÇÎN-İ EBRÛ
( Kaş çatıklığı. )
- ÇİN('Lİ) ile JAPONYA('LI)
( Çin-Tibet dil ailesindedir. İLE Ural-Altay dil ailesindedir.
[İkisinde de Kanji abece kullanılır.] )
( [saçları ve kaşları] Daha seyrek. İLE Daha yoğun. )
( [boy] Daha uzun. İLE Daha kısa. )
( [ten] Daha koyu, buğday. İLE Daha beyaz. )
- ÇÎN[Fars.] ile -ÇÎN[Fars.]
( Kıvrım, büklüm, çatıklık, buruşukluk. İLE "toplayan, derleyen" anlamlarıyla bileşik sözcükler oluşturur.[HÛŞE-ÇÎN: Başak toplayan.] )
- CİN/LİK ile HİN/LİK
- ÇIN ile ÇIN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Doğru söz. İLE Doğruluk, doğruculuk. İLE + Dil )
- ÇINAR AĞACI YAPRAĞI ile/değil SIĞLA AĞACI YAPRAĞI
- ÇINARALTI ile/ve KÜLLÜK KIRAATHANESİ
- CİNÂS-I TAMM ile/ve CİNÂS-I NÂKIS ile/ve CİNÂS-I MÜREKKEB ile/ve CİNÂS-I MEFRÛK ile/ve CİNÂS-I DARBÎ
( Söyleniş ve yazılışı aynı [eksik ya da fazlalık bulunmayan], anlamı ayrı iki sözcüğün birlikte kullanılışı. İLE/VE Cinaslı sözcüklerin birinde, bir ya da birkaç harfin fazla olması şeklinde yapılan cinas. [dem > âdem gibi] Cinaslı sözlerden biri, iki ayrı sözcük olan cinas türü. İLE/VE Cinaslı sözcüklerden biri, bağımsız iki sözcükten oluşan cinas türü. İLE/VE Pekiştirme sıfatıyla yapılan cinas türü. )
- CİNÂS[Ar.]
( Sesçe aynı, anlamca farklı olan sözcükleri birarada bulundurma sanatı. )
- CİNÂS/TECNİS ile/ve KALB ile/ve İŞTİKAK[< ŞAKK] ile/ve AKİS ile/ve İADE ile/ve TARSÎ'/TERSÎ'
( Söylenişleri ve yazılışları aynı, anlamları farklı iki sözcüğü birarada kullanmaya bağlı bir sanat. İLE/VE Bir sözcükte harflerin yerleri değiştirilerek yapılan cinas. [anlamlı olma koşuluyla] İLE/VE Aynı kökten türemiş sözcükleri aynı mısra ya da beyitin içinde kullanma sanatı. [teslîm, selâmet, selâm] İLE/VE Bir mısranın söz sırasını anlamlı bir biçimde değiştirerek yineleme sanatı. İLE/VE Bir şiirde her beyitin son sözcüğünü (ya da sözcük öbeğini), ondan sonraki beyitin ilk sözcüğü olarak kullanmak. [her beyitin ilk sözcüğü aynı beyitin son sözcüğü olarak yinelenirse ve şiirin uyağını oluşturursa mukaddem ü muahhar[< te'hîr] adını alır.] İLE/VE Bir şiirin mısralarındaki sözcükleri sayı, uyak ve ölçü bakımından birbirine denkleştirme sanatı. [bu sanatın kullanıldığı şiirlere murassa' denilir] )
- ÇİNCE ile JAPONCA
( SİNOLOG: Çince bilen/öğreten. )
- ÇING ile/>< ÇINGRAK/ÇINGRAQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Çınlama. İLE/>< Gür ve pürüzsüz. [ses] )
- ÇİNGENE ile DENİZ ÇİNGENESİ(BAJAU/BADJAU)
- ÇINGIRAKLI YILAN ile DOĞU ELMAS SIRTLI ÇINGIRAKLI YILAN ile BATI ELMAS SIRTLI ÇINGIRAKLI YILAN
- ÇİNHİNDİ ÜLKELERİ:
TAYLAND ile/ve/||/<> MALEZYA ile/ve/||/<> KAMBOÇYA ile/ve/||/<> VIETNAM ile/ve/||/<> BALİ ile/ve/||/<> LAOS ile/ve/||/<> MYANMAR
- ÇİNİLEK
( Akustiği bozuk yer. )
- ÇİNKO ile ...
( Atom numarası 30, atom ağırlığı 65.37, özgül ağırlığı 7.33g/cm3 , ergime sıcaklığı 419°C, kaynama sıcaklığı 907°C olan, toz durumunda patlayıcı, suda çözülmez ancak asit ve alkaliler içinde çözülebilir, kuvvetli elektroartı, safken haddeden çekilebilir, kuru pillerin katodu olarak alaşımlarda, metal kaplamalarda ve elektrik sigortalarında kullanılan, gövdede kırmızı kan hücreleri ve insülin yapısında bulunan, 250 gün yanlanma süreli beta aktif olan 65 kütle numaralı izotopu [Zn65], sanayide alaşım kaplama izleme çalışmalannda ve tıpta metabolizma incelemelerinde kullanılan, parlak mavimsi-beyaz renkte bir metal. [Simgesi: Zn] )
( ZiNC VS. ... )
( LE ZiNC AVEC ... )
( ZiNK MiT ... )
- CİNNET ile/> CENNET
( İçeride. İLE/<> Dışarıda. )
- CİNS[Ar.] ile KABÎL[Ar.]
- CİNS[Ar.] ile NEV'[Ar.]
- CİNS[Ar.] ile SINIF[Ar.]
- CİNS[Ar.] ile VECH[Ar.]
- CİNS/LİK / KIL/LIK ile UYUZ/LUK
- CİNS ile DOĞAL CİNS
( NATURAL GENDER )
- CİNS ile/ve/||/<>/> NEV/TÜR ile/ve/||/<>/> FASL ile/ve/||/<>/> HASSA ile/ve/||/<>/> ARAZ
- CİNSELLİK YAŞAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜZÜŞMEK
- ÇİNTE/BOZ KİRAZ KUŞU ile ALACA ÇİNTE/KAR KİRAZ KUŞU ile MAHMUZLU ÇİNTE ile AK KAŞLI ÇİNTE ile BATAKLIK ÇİNTESİ ile KÜÇÜK ÇİNTE
( )
( Arktik Okyanusu kıyıları yaşam alanıdır. Bazı kışlar, soğuklardan kaçmak için Türkiye'ye kadar güneye iner. 2016 kışında İstanbul Karaburun sahilinde tek bir birey olarak görülmüştür.[Fot. Alper Tüydeş] )
( EMBERIZA CINERACEA cum PLECTROPHENAX NIVALIS cum CALCARIUS LAPPONICUS cum EMBERIZA RUSTICA cum EMBERIZA SCHOENICLUS cum EMBERIZA PUSILLA )
- ÇIP ile ÇIPIK/ÇIPIQ ile ÇIPÇIRGA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( İnce dal, ağacın sürgünü. İLE Yaş bir dal. İLE Serçe. )
- ÇİPEK ile ATMACA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Atmacaya benzeyen bir kuş. İLE ... )
- ÇIPLAK/LIK(") ile/ve/değil/||/<>/< (")ŞEFFAF/LIK(")
( BÜREHNEGÎ/BEREHNEGÎ ile/ve ... )
- ÇIPLAK/LIK ile/ve/değil/||/<> GÜÇSÜZ/LÜK
- ÇIPLAK/LIK ile/ve/değil/||/<>/> ZAMAN ÜSTÜ/LÜK
- ÇIPLAK ile/değil BÜRÜNMÜŞ
- ÇIPLAK ile CASCAVLAK
( ... İLE [Baş için] Saçsız, tüysüz. | Çırılçıplak, örtüsüz. )
- ÇIPLAK ile KEL
( URYÂN ile ... )
( BÜREHNE/BEREHNE ile ... )
( NAKED vs. BALD )
( NU avec CHAUVE )
( NACKT mit KAHL )
( DESNUDO con CALVO )
( NUDO con CALVO )
- ÇIPLAK ile/= ŞALLAK
( ... İLE/= Çıplak. | Giyimine, özen göstermeyen kişi. )
- ÇIPLAK ile/ve/değil/||/<>/< YABAN/Î
- ÇIR ile ÇIV
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Giysinin yırtılma sesinin yansıması. İLE Büyük bir kabın içinde kaynayan şerbetin çıkarttığı sesin yansıması. )
- ÇIRA[Fars. :Işık.] ile/ve/<> ÇIRAĞ
( Çam gibi reçineli ağaçların, yağlı çabuk yanmaya elverişli bölümü. | Lamba. İLE/VE/<> Mum, kandil, lamba gibi ışık aracı. )
- ÇİRÂ[Fars.] ile ÇİRÂĞ[Fars.]
( Nasıl? İLE Fitil, kandil, mum. | Çırak. | Emekli, tekaüt. | Öğrenci, talebe. )
- CİRÂN[Ar. < CÂR] ile CÎRÂN[Ar. < CERRE]
( Toprak testiler. İLE Komşular. | Müşteriler. | Etrafta/civarda olan yerler. )
- ÇIRÇIR ile CIRCIRBÖCEĞİ
( Pamuğu, çekirdeğinden ayırmaya yarayan aygıt. | Küçük pınar. İLE ... )
- ÇIRGUY ile ÇIRGUY
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir ok ucunun sivri noktası. İLE Kaftanın iki yanında bulunan, içinden kuşağın geçtiği ilmekler. )
- CIRILMAK ile/değil/yerine/>< (AZ/KARARINDA/ORANTILI) YEMEK
( Çatlayıncaya kadar yemek. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Az, ölçülü ve sağlıklı yemeği yeğleyelim! )
- ÇİRİRİG ile SES
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Pirinçten yapılmış kâse ya da benzer şeylerden çıkan sesin yansıması. İLE ... )
- CİRİT ile CİRİT
( Düğün ve savaş oyunu. İLE Soyulmuş ağaç. [100-120 cm. civarındadır.] )
- CİRİT ile/ve KÖKFÖRÜ ile/ve ÇEVGAN
- ÇİRKİN ÖRDEK YAVRUSU" ile/ve/değil/||/<>/>/< KUĞU
- ÇİRKİN[Fars. KİRLİ] ile/ve/değil/yerine/<> YANLIŞ
- ÇİRKİN/LİK ARAMAK/BULMAK ile/değil/yerine MAZERET ARAMAK/BULMAK
- ÇİRKİN/LİK ile/değil/yerine BAKIMSIZ/LIK
( "Çirkinlik"ten değil bakımsızlıktandır! )
- ÇİRKİN/LİK ile/ve/<> ÇİĞ/LİK
- ÇİRKİN/LİK ile/ve/değil/||/<> ÇİRKEF/LİK
- ÇİRKİN ile/değil/yerine ELVERİŞSİZ
- ÇİRKİN ile/değil/yerine ŞEKLEN ÇİRKİN
- ÇİRKİN ile/değil YETERİNCE GÜZEL DEĞİL
- CIRLAK ile CIRLAYIK
( Cırcır böceği. İLE Örümcekgillerden, ormanlık, çalılık yerlerde yaşayan, hoş öten bir kuş. | Ağustos böceği. )
( GRYLLUS/GRILLUS DOMESTICUS/CAMPESTRIS cum LANIUS )
- CIRLAK ile CIRTLAK
( Hoşa gitmeyen, tiz ses. | Cırcır böceği. İLE Cırlak. | Olgunluktan, ezilebilecek duruma gelmiş meyve/sebze. )
- CİRO ile/değil BİLÂNÇO
( [not] ENDORSEMENT vs./but BALANCE )
- CİRO ile KÂR
( ENDORSEMENT vs. PROFIT )
- ÇIRPICI ile/ve/||/<> PARÇALAYICI
- ÇIRPINMA ile/ve/<> CANLANMA
- ÇIRPMAK ile/ve/değil/||/<> SİLKELEMEK
- CİS
( Bitkilerden sızan şekerli su. )
- CIS! ile EE! ile UF!
( Nesnelere dokundurmamak üzere. İLE Pis nesneler için. İLE Can acımasında. )
- CIS! ile EE! ile UF!
( Nesnelere dokundurmamak üzere. İLE Pis nesneler için. İLE Can acımasında. )
- ÇİSENTİ ile ÇİSKİN
( Toz gibi ince yağan yağmur. İLE Çiseleyen yağmur. | Çiseleyen yağmurdan hafifçe ıslanmış olan. )
- ÇİŞİ OLAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İŞİ OLAN
- CİSİM
( Ebâdı selâseyi kâbil olan şey. )
- CİSİM ile/ve/||/<>/> CİRİM ile/ve/||/<>/> CESED
( Yeryüzünde. İLE/VE/||/<>/> Gökte/uzayda. İLE/VE/||/<>/> Ölmüş olan. )
( BODY vs./and/||/<>/> ... vs./and/||/<>/> CORPUS )
- CİSİM ile CİSMANÎ
( Tanrı, ne cisim, ne de cismanîdir. )
- CİSİM ile/ve/değil DÜZGÜN KESİTLİ KATI CİSİMLER
- CİSİM ile/ve/<>/< MEKÂN ile/ve/<>/< HEY'ET ile/ve/<>/< SÛRET-İ VEHMİYE(CİSM-İ MEVHUM) ile/ve/<>/< TEŞEKKÜL/TAHAYYÜL/TAŞAHHUS ile/ve/<>/< SÛRET-İ NEV'İYE(İSTİDAD/TAAYYÜN İSTİDADI) ile/ve/<>/< SÛRET-İ CİSMİYE ile/ve/<>/< UNSUR(TAHAYYÜL) ile/ve/<>/< HEYULA
- CİSİM ile/ve MEVCUD
- CİSİM ile/ve ZAMAN
- CİSİMDEN SOYUT OLAN ile MADDEDEN SOYUT OLAN
- CİSM-İ TABİÎ ile CİSM-İ TÂLÎMÎ ile CİSM-İ RİYÂZÎ
( Doğal nesne. İLE Matematiksel nesne. İLE ... )
( Tüm nesneler/cisimler, ya devim ya da dinginliktedir. )
( Nesneler/cisimler, birbirinden, tözde değil fakat devim ve dinginlikte ayrılır. )
( Nesnelerin/cisimlerin etkileşimleri, doğalarına bağlıdır. )
- CİSM[Ar.] ile CİRM[Ar.]
- CİSM[Ar.] ile ŞAHS[Ar.]
- CİSM[Ar.] ile ŞEY'[Ar.]
- CİSMU LÂ YENFEKKU MİN KEZÂ[Ar.] ile LÂ YEBRAHU[Ar.] ile LÂ YEZÂLU[Ar.] ile LÂ YAHLÛ[Ar.] ile LÂ TE'ARRÂ[Ar.]
- CİSN[Ar.] ile DARB[Ar.]
- CİSR-İ MUALLAK[Ar.] ile ASMA KÖPRÜ
( ASMA KÖPRÜ )
- ÇIT ÇIKARMAMAK ile/ve/||/<> GIKININ ÇIKMAMASI
- ÇİT/SİYE[N]Ç ile ÇİT
( Bağ, bahçe, bostan gibi yerlerin çevresine, çalı, kamış, ağaç dalı, diken gibi şeylerden çekilen duvar. İLE Pamuktan dokunmuş basma. | Başörtü, yazma, yemeni. | Üzerine desenler işlenmiş süslü bir Çin kumaşı. )
- ÇİT ile/değil BARI
( ... İLE Bahçe, açık ağıl etrafındaki çit. )
- ÇİT ile ÇİTEN/ÇETEN
( ... İLE Saman taşımak için arabalara konulan ince dallardan örülmüş büyük sepet ya da çit. )
- ÇİT ile/değil/yerine GEÇİT
- ÇİTA ile ASYA ÇİTASI
- ÇITA ile BAĞDÂDÎ
( Düzgün biçilmiş uzun ve ensiz tahta. İLE Ağaç direkler üzerine çakılmış çıtalara sıva vurularak yapılan duvar ya da tavan. | Yapılarda kullanılan çıta. | 0,0501 gram olan ağırlık ölçü birimi. )
- ÇİTA ile LEOPAR
( Öncelikle, yüzlerinden anlaşılır. Her yerinde benekleri bulunan fakat sadece burnunun iki yanında siyah çizgi olan ÇİTA. İLE Benekleri burnunun yanında da olmak üzere her yerinde bulunan LEOPAR'dır. )
( Daha zayıf ve narin görünüşlüdür. İLE Daha kaba ve sert görünüşlüdür. )
( ... İLE Gebelik süreleri, 3 aydır. )
( Dünyanın, en hızlı hayvanı.[Saatte, 100 km. hızla koşabilirler. Fakat kısa sürelidir. Çok çabuk yorulurlar.] İLE ... )
( Avlarını çok kısa mesafede yakalamaları gerekir. Çok uzun süre koşamazlar. İLE ... )
( Zaman zaman, leoparlar, çitaları avlar. )
( ile
)
( )
( 3 km. öteyi görebilirler.[Isı dalgaları nedeniyle net bir görüş elde edemeyebilirler.] İLE ... )
( CHEETAH vs. LEOPARD )
( ACINONYX JUBATUS cum PANTHERA PARDUS )
- ÇITALI UÇURTMA/BATPİREK ile/ve ŞEYTAN UÇURTMASI
- ÇITÇIT ile/ve FERMUAR[Fr. < FERMOIR]
( Üzerinde dikili bulundukları şeyin iki kenarını üst üste getirerek birleştirmeye yarayan, iki parçadan yapılmış metal tutturmalık. İLE Giysi, çanta vs. yerlerde kullanılan, karşılıklı dişler ve bunların üzerinde yürüyen kapatıcıdan oluşan düzenek. )
( FERMEJÜP avec FERMUAR )
- ÇİTEN
( Kuzu ağılı. )
- ÇITIR ile/ve/||/<> KITIR
- ÇİTLEMBİK ile/değil ÇITLIK
- CIVA[Fr. < CİVE] ile ZİNCİFRE/ZİNCEFRE[Ar. < ZİNCEFR/ZUNCUFR]/SÜLÜĞEN
( ... İLE Kırmızı renkli doğal cıva sülfür. | Kırmızı kurşun oksidin. )
- CIVA ile/||/<> CIVA BUHARLI DOĞRULTUCU ile/||/<> CIVA BUHARLI LAMBA ile/||/<> CIVA HAZNELİ KATOT ile/||/<> CIVA LAMBASI ile/||/<> CIVALI ALAŞIM ile/||/<> CIVALI ARK ile/||/<> CIVALI BAROMETRE ile/||/<> CIVALI DOĞRULTUCU ile/||/<> CIVA BUHARLI DOĞRULTUCU ile/||/<> CIVALI MANOMETRE ile/||/<> CIVALI PİL ile/||/<> CIVALI SICAKLIKÖLÇER ile/||/<> CIVALI TERMOMETRE
- CIVA ile/değil GALYUM/GALLIUM
- CIVA ile MALGAMA[Lat. < Ar.]
( ... İLE Cıvanın, herhangi bir madenle birleşerek yaptığı alaşım. )
- CIVA ile METİL CIVA
- CİVADRA[İt. < GIVADERA] ile/ve GRANDİ ile/ve MİZANA ile/ve GABYA
( Geminin baş tarafındaki yatık direk. İLE/VE Geminin ortasındaki büyük direk. İLE/VE Yelkenli gemilerdeki arka direk. İLE/VE Üç direkli gemilerdeki orta direk. )
- CIVADRA[İt. < GIVADERA] ile TALİMAR[İt. < TAGLIAMARE]
( Geminin baş tarafından havaya doğru biraz kalkık olarak uzatılmış bulunan direk. İLE Baş bodoslamasından omurgaya kadar uzanan, cıvadra donanımına destek olması amacıyla konulan ekleme. )
- CIVATA ile MAPA[İt.]
( ... İLE Ucu halkalı cıvata. | Gemi içini aydınlatmaya yarayan zeytinyağıyla yanan siperli fener. )
- CİVCİV/CÜLLE ile PİLİÇ/BULADA
( CHICK vs. PULLET )
- CİVCİV ile KAZ/ÖRDEK YAVRUSU
( ile
)
( FERHÜN/FERHU'D ile ... )
( CHICK vs. POULT )
- ÇİVİ ÇAKILMADAN YAPILAN CAMİİ
( MUSTAFA CAMİİ )
- ÇİVİ/MIH[Fars.] ile KARFİÇE[Yun.]
( İki şeyi birbirine tutturmak, bir nesneyi bir yere sabitlemek için çakılan, ucu sivri, başlı, metal ya da ağaçtan yapılmış ufak çubuk. | Kalkan balığının üzerindeki düğmeye benzer kemiksi oluşum. İLE Orta boy demir çivi. )
- ÇİVİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BETON ÇİVİSİ
- ÇİVİ ile/ve EKSER/ENSER/MIH[Fars.]/MİSMÂR[Ar.]
( ... İLE Büyük çivi. )
- ÇİVİ ile KABARA
( ... İLE Dayanıklılık sağlamak amacıyla, ayakkabıların altına çakılan, yassı ve iri başlı demir çivi. | Süs olarak odaların ahşap bölümlerine, türlü biçimler yapmak için çakılan iri başlı, sarı çivi. | Kumaş kaplı mobilyanın kenarındaki şeridin üzerine çakılan süslü çivi. )
- ÇİVİ ile NODUL
( ... İLE Üvendirenin ucuna çakılmış, sivri, demir çivi. )
- ÇİVİ ile PİM[İng. < Lat.]
( ... İLE İç içe geçen ya da birbiri üzerine gelen parçaları tutturmaya yarayan bir tür tahta ya da metal çivi. )
- ÇİVİ ile/ve/||/<> RAPTİYE
- ÇİVİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< ÜTÜ
( Bozan/delen [olmak]. İLE/VE/||/<>/>< Düzelten [olmak]. )
- ÇİVİ ile/ve/değil/yerine/||/<> VİDA[İt. < VITE]
( İki şeyi birbirine tutturmak, bir nesneyi, bir yere sabitlemek için çakılan, ucu sivri, başlı, metal ya da ağaçtan yapılmış ufak çubuk. | Kalkan balığının üzerindeki düğmeye benzer kemiksi oluşum. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Döndürülerek bir yere sokulan burmalı çivi. )
( )
- CIVIK ile/= MIÇÇIK
- ÇIVMAK ile ÇIVLAMAK
( Atlamak, sıçramak, zıplamak. | Bir yere çarpıp yön değiştirmek, sekmek, çavmak, inhiraf etmek. İLE Fışkırarak akmak. )
- CIVRAK/CAVRAK ile/||/<> ÇEVİK[Fars. < ÇABUK]/TETİK/ATİK/KIRNAK
( Tez, çevik, kıvrak/divrek, acele eden. İLE/||/<> Kolaylık ve hızla davranan. )
- CİYAK CİYAK (BAĞIRMAK)
- ÇİYAN ile DEV ÇİYAN
- CIYIRTI ile CIZIRTI
( Bez ya da kâğıt gibi şeylerden, yırtılırken çıkan ses. İLE Yağda kızartılan yiyecekten, kesilen camdan ya da yazarken kalemden vb. çıkan ses. )
- ÇİZGİ GENİŞLEMESİ / DOPPLER GENİŞLEMESİ ile/||/<> ÇİZGİSEL KUSUR ile/||/<> ÇİZGİSEL KUTUPLANMA / DOĞRUSAL KUTUPLANMA ile/||/<> ÇİZGİSEL MOMENTUM / MOMENTUM ile/||/<> ÇİZGİSEL SOĞURMA KAT SAYISI / DOĞRUSAL SOĞURMA KAT SAYISI ile/||/<> ÇİZGİSEL YÜK YOĞUNLUĞU ile/||/<> ÇİZGİ SPEKTRUMU
( ... İLE/||/<> Atom ya da molekülleri düzenli olarak sıralanmış tüm katılarda basınç, sıcaklık, ışın vb. fiziksel etkilerle düzenli yapının bir hattında ortaya çıkan kusur. İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> Bir iletken üzerinde birim uzunluk başına düşen yük miktarı. [Simgesi: X. Birimi: C/m (MKS), eyb/cm (CGS)] İLE/||/<> Enerji ya da frekans niceliklerinin kesikli değerler aldığı elektromanyetik spektrum. | Birbirine çok yakın spektral çizgi desenlerinin oluşturduğu band spektrumundan ayrılabilen, düşük basınçta gaz fazındaki atom, iyon ve moleküllerin spektrumu. )
( ... VS. LiNEAR DEFECT VS. ... VS. ... VS. ... VS. LiNEAR CHARGE DENSiTY VS. LiNE SPECTRUM )
( ... AVEC LE DEFAUT LiNEAiRE AVEC ... AVEC ... AVEC ... AVEC LA DENSiTé DE LA CHARGE LiNéAiRE AVEC LE SPEETRE DE LA LiGNE )
( ... MiT LiNEARER DEFEKT MiT ... MiT ... MiT ... MiT LiNEARE LADUNGSDiCHTE MiT LiNiENSPEKTRUM )
- ÇİZGİ ile ARMUZ[Yun.]
( ... İLE Gemilerde güverte ve borda kaplama tahtalarının yan yana gelmeleri sonucu aralarında oluşturdukları çizgi. )
- ÇİZGİ ile DAMAR
- ÇİZGİ ile/ve/||/<> OMURGA
- ÇİZGİ ile WALLACE ÇİZGİSİ
( ... İLE Malay takımadalarındaki Asya ve Avustralya faunalarını birbirinden ayırır.[Adaların birbirine çok yakın olmasına karşın çizginin iki tarafındaki hayvanlar, evrimsel geçmişini yansıtan farkları yansıtır.] )
- ÇİZGİLİ KASLAR ile/ve DÜZ KASLAR(RECTUS)[Baş ve gözde bulunur] ile/ve KALP KASLARI
- ÇİZGİLİ SIRTLAN(ANDIK) ile/ve KAHVERENGİ SIRTLAN ile/ve BENEKLİ SIRTLAN
( Çizgili ve kahverengi sırtlanlar yalnız dolaşır ve avlanır. İLE/VE Topluluk ve geniş bir aile olarak dolaşır ve avlanır. İLE/VE ... )
( Üçü de Afrika'da yaşar. [Anadolu'da soyu tükendiği düşünülen çizgili sırtlan, 25 Nisan 2020'de, Kahramanmaraş'ta da görüntülenmiştir.] )
- ÇİZGİSEL ile/değil/yerine DOĞRUSAL
- ÇİZİNÇ/HARİTA[Ar.] ile/ve/||/<>/> YÖNDEÇ/PUSULA[İt.]
- ÇİZİNÇLERDE/HARİTALARDA:
SİYASİ ile/ve FİZİKİ
- CİZM[Ar.] ile CİZN[Ar.]
( Tayın, porsiyon. İLE Ağaç kütüğü. | Kök. )
- ÇİZME ile SOKMAN
( ... İLE Bir çeşit, uzun konçlu çizme. )
- ÇİZMEK ile KESMEK
- CİZYE[Ar.] ile MAKTÛ' CİZYE[Ar.]
( Müslüman olmayan teb'adan alınan vergi. İLE Fetih sırasında, ahâlîsi Müslüman olmayan yerlerin halkından sulh yoluyla tâyin olunan maktû bedel, vergi. )
- CİZYE ile HUMUS ile FEY
- Çıfıt ile çıfıt
( Yahudi. İLE Hileci, düzenbaz. )
- CLAISEN BALONU ile CLAISEN TEPKİMESİ
( U şekilli boyuna sahip damıtma için kullanılan bir balon. İLE Sodyum hidroksitli ortamda, alifatik ve aromatik aldehitlerden su uzaklaştırıldığında, doymamış aldehitlerin meydana geldiği bir tepkime. )
( CLAISEN FLASK vs. CLAISEN REACTION )
( CLAISEN KOLBEN mit CLAISEN REAKTION )
- CLAPEYRON CLAUSIUS DENKLEMİ ile/||/<> CLAUSIUS CLAPEYRON DENKLEMİ ile/||/<> CLAPEYRON KURAMI
- CLARK HÜCRESİ ile CLARK OKSİJEN ELEKTRODU
( Doymuş çinko sülfat çözeltisine daldırılmış çinko anot ve cıva katot içeren standart pil. İLE Çözünmüş oksijen için voltametrik bir algılayıcı.[burada, oksijeni geçiren bir zar vardır.] [Katotta, oksijen indirgenir, anotta ise gümüş, AgCl şeklinde yükseltgenir.] )
- CLAUS- ile/||/<> -CLEİSİS/-CLİSİS
( Kapalı. İLE/||/<> Kapanma, uyum, ucuza gelme. )
- CLAUSİUS CLAPEYRON DENKLEMİ ile/||/<> CLAUSİUS DENKLEMLERİ ile/||/<> CLAUSİUS ERİMİ ile/||/<> CLAUSİUS EŞİTSİZLİĞİ / CLAUSİUS KURAMI ile/||/<> CLAUSİUS HÂL DENKLEMİ ile/||/<> CLAUSİUS MOSSOTTİ DENKLEMİ ile/||/<> CLAUSİUS MOSSOTTİ LORENTZ LORENZ DENKLEMİ ile/||/<> CLAUSİUS RANKİNE ÇEVRİMİ ile/||/<> RANKİNE ÇEVRİMİ ile/||/<> CLAUSİUS RANKİNE SICAKLIK ÖLÇEĞİ / RANKİNE SICAKLIK ÖLÇEĞİ ile/||/<> CLAUSİUS SAYISI ile/||/<> CLAUSİUS VİRİAL KURAMI ile/||/<> CLAUSİUS YASASI
( CLAUSiUS-CLAPEYRON-GLEiCHUNG MiT CLAUSiUSSCHE GLEiCHUNG MiT CLAUSiUS-ENTFERNUNG, CLAUSi-US-REiCHWEiTE MiT CLAUSiUSSCHES THEOREM MiT CLAUSiUSSCHE ZUSTANDGLEiCHUNG MiT CLAUSiUS-MOSSOTTiSCHE GLEiCHUNG MiT CLAUSiUS-MOSSOTTi-LORENTZ-LORENZSCHE GLEiCHUNG MiT ... MiT ... MiT CLAUSiUS-NUMMER / CLAUSiUS-ZAHL MiT CLAUSiUS-ViRiALTHEOREM MiT CLAUSiUSSCHES GESETZ )
( L'EçUALiON DE CLAUSiUS-CLAPEYRON AVEC LES EQUATiONS DE CLAUSiUS AVEC LE RANG DE CLAUSiUS AVEC CLAUSiUS RANGE AVEC LE THEORENıE DE CLAUSiUS AVEC L'EQUATiON D'ETAT DE CLAUSiUS AVEC L'EQUATiON DE CLAUSiUS-MOSSOTTi AVEC L'EQUATiON DE CLAUSiUS-MOSSOTTi-LORENTZ-LORENZ AVEC ... AVEC ... AVEC LE NOMBRE DE CLAUSiUS AVEC LE THEOREME ViRiAL DE CLAUSiUS AVEC LA LOi DE CLAUSiUS )
( CLAUSiUS-CLAPEYRON EQUATiON VS. CLAUSiUS EQUATiONS VS. CLAUSiUS THEOREM VS. CLAUSiUS EQUATiON OF STATE VS. CLAUSiUS-MOSSOTTi EQUATiON VS. CLAUSiUS-MOSSOTTi-LORENTZ-LORENZ EQUATiON VS. ... VS. ... VS. CLAUSiUS NUMBER VS. CLAUSiUS ViRiAL THEOREM VS. CLAUSiUS LAW )
( ... İLE ... İLE CLAUSIUS MENZiLi İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... )
- CLİN-/CLİNO- ile/||/<> CYRT-/CYRTO- ile/||/<> SCOLİO-
( Eğim, eğrilik, eğik olma. İLE/||/<> Eğri, dışbükey, bükülmüş. İLE/||/<> Kıvrımlı, eğri, çarpık. )
- CLOUD ile CLAUDE[ANTHROPIC]
- cm ile Cm
( Santimetre. İLE Küryum. )
( METRE MiT CURIUM )
( LE MÈTRE AVEC CURIUM )
( METER VS. CURIUM )
- ÇOBAN ile ÂBİL[Ar.]
( ... İLE Çayırda otlayarak suya gereksinimi olmayan hayvan. | Koyun, at ve deve gibi hayvanlara iyi bakan kişi. )
- ÇOBAN ile GAUCHO
( ... İLE Patangonya'da yaşayan koyun çobanları. )
- ÇOBANÇANTASI ile ÇOBANDAĞARCIĞI ile ÇOBANDEĞNEĞİ ile ÇOBANDÜDÜĞÜ ile ÇOBANİĞNESİ ile ÇOBANPÜSKÜLÜ ile ÇOBANSÜZGECİ ile ÇOBANTARAĞI ile ÇOBANTUZLUĞU
( Turpgillerden, yemişleri torbayı andıran bir yaban bitkisi. İLE Turpgilllerden, yabani bir bitki, kuşekmeği. İLE Karabuğdaygillerden, beyaz ya da pembe çiçekli, yürek biçimi yapraklı, otsu bir kır bitkisi. İLE İkiçeneklilerden, sap ve yapraklarında keskin bir koku ve acı bir tat olan nemli yerlerde yetişen bir bitki, meyhaneciotu. İLE Itır çiçeği cinsinden, kokulu bir bitki. İLE Çobanpüskülügillerden, bir süs bitkisi. İLE Yoğurtotu. İLE Maydanozgillerden, tarlalarda çok rastlanılan, beyaz çiçekli bir bitki. İLE Sarıçalı. )
( CAPSELLA BURSA PASTORIS cum THIASPI cum POLYGONUM AVICULARE cum ASARUM EUROPAEUM cum GERANIUM cum ILEX AQUIFOLIUM cum ... cum SCANDIX cum ... )
- ÇOBANÇEŞME ile/ve ÇOBAN ÇEŞMESİ
( Havaalanı sapağı öncesinde bulunan çeşme ve semt. İLE/VE Alibeyköy Deresi ve Kemerburgaz yolunda. [Silâhtar Yusuf Ağa - 1595] )
- ÇOCUĞA, PARMAĞINI TUTTURMAK ile/değil/yerine ÇOCUĞUN, ELİNDEN TUTMAK
( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Güven, güç, ümit ve cesâret verir. Birlik ve bütünlük düşünce ve duygusu yaratır. )
- ÇOCUĞU "ÖVÜNCE":
KİBİRLİ ile HIRSLI ile ÇABALI ile BENCİL ile AHLÂKLI
( "Zekâ" ve "kişiliğini" "översek". İLE (")Başarısını(") "översek". İLE Çabasını översek. İLE "Tipini" "översek". İLE İyi davranışlarını översek. )
- ÇOCUĞU/NU:
ACINDIRIRSAN ile ACIKTIRIRSAN
( Arsız olur. İLE Hırsız olur. )
- ÇOCUĞUMUZ, BÜYÜR VE GELİŞİRKEN:
"BEKLEDİĞİMİZ" ile/değil/yerine/>< GERÇEKTE OLAN
( )
- ÇOCUĞUN GEREKSİNİMLERİ/SORUNLARI İLE "İLGİLENMEK"/KENDİ YAPABİLECEKLERİNİ "GİDERMEK" ile/değil/ne yazık ki/> ÇOCUĞU KÖRELTMEK/KAYBETMEK
- ÇOCUK DÜŞÜNCESİ ile/değil/yerine ŞİZOİD DÜŞÜNCE ile/değil/yerine BİRLİK DÜŞÜNCESİ
- ÇOCUK GELİŞİMİNDE:
3 ile/ve/||/<> 6 ile/ve/||/<> 9 ile/ve/||/<> 12
( Çocuklarımızın fiziksel ve zihinsel sağlığı için...
3 yaşından önce televizyon izletmiyoruz!...
İLE/VE/||/<>
6 yaşından önce bilgisayar oyunları oynatmıyoruz!...
İLE/VE/||/<>
9 yaşından önce tek başına internete girmesine izin vermiyoruz!
İLE/VE/||/<>
12 yaşından önce de sosyal medya kullanmalarına izin vermiyoruz!... )
( )
- ÇOCUK GELİŞİMİNDE:
OTİSTİK EVRE ile/ve/||/<>/> SİMBİYOTİK EVRE
( bkz. MAHLER )
- ÇOCUK HAKLARI'NDA:
FELSEFÎ ile/ve/||/<> HUKUKÎ
( * Refah hakkı
* Korumacı haklar
* Yetişkin hakları
* Ebeveyne yönelik haklar
İLE/VE/||/<>
* Olumsuz durumlarda
* Olumlu durumlarda
* Etkin durumlarda )
- ÇOCUK HAKLARINDA:
NESEB HAKLARI ile/ve/||/<> MİRAS HAKLARI ile/ve/||/<> VASIF HAKLARI ile/ve/||/<> VASİYET HAKLARI
- ÇOCUK YETİŞTİRMEDE:
"OLDUĞU KADAR" ile/ve/değil/yerine/ ||/<>/> OLABİLDİĞİ KADAR
- ÇOCUK:
(hem) (")MASUM(") ile/ve/değil/hem de/||/<> KURNAZ
- ÇOCUK:
OBEZ ile/değil/yerine GÜRBÜZ
- ÇOÇUK/ÇOÇUQ ile ÇOCUK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Domuz yavrusu. İLE İnsan yavrusunun bebeklikten gençliğe/ergenliğe kadarki dönemi. )
- ÇOCUK/LUK ile GENÇ/LİK
( ... ile CİVÂN/CEVÂN/CÜVÂN )
( CHILD vs. YOUTH/TEENAGE/ADOLESCENCE )
- ÇOCUK/LUK ile/> YETİŞKİN/LİK
( [Sorumluluğu] Dışarıda/başkalarında bekleyen/"gören". İLE/> Kendinde bulan/üstlenen. )
( Sorumsuzluk. İLE/> Sorumluluk. )
( Yabancılık. İLE/> Özdeşlik. )
( Oyunlarla aldatılır. İLE/> Yeminlerle aldatılır. )
( Hiçbir şeyde, "her şeyi bulur". İLE/> "Her şeyde", hiçbir şey bulamaz. )
- ÇOCUK ile/||/<> AŞTAL/AFARA/KENCE/TEKNE KAZINTISI
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( ... İLE/||/<> Kişinin sonuncu [yaşlılık çağlarında doğan] çocuğu. )
- ÇOCUK ile/ve/||/<>/> ÇIRAK
- ÇOCUK ile HIRSIZ
( İkisi için de, geldiğimiz son nokta[olanaklar/koşullar], onların başlangıç noktasıdır.[Dolayısıyla, ne çocuğun, ne de hırsızın "zekâ"sının ve/ya da "başarı"larının üzerinde fazla durulmaz/durulmamalıdır!] )
- ÇOCUK ile KİŞİ
- ÇOCUK ile/ve SABÎ[Ar.]
( ... İLE/VE Henüz memeden kesilmemiş erkek çocuk. | Üç yaşını tamamlamayan erkek çocuk. )
( SABÎ-İ MUABBİR: Söyleyen ve söylediğini bilen çocuk. )
- ÇOCUK ile VAHŞİ ÇOCUK
( ... İLE Hindistan'da. )
- ÇOCUK ile/ve/||/<>/> YETİŞMİŞ/SERPİLMİŞ ÇOCUK/ÜFHÛD[Ar.]
- ÇOCUKÇA/LIK ile/değil/yerine ÇOCUKSU/LUK
( Belirli bir yaşa/"bilince" kadar ve kısmen kabul edilebilir. İLE/DEĞİL/YERİNE Her yaşta kabul edilir, hoş ve uygundur. )
( Bilgisiz ve bilinçsizcedir. İLE/DEĞİL/YERİNE Bilgecedir. )
( Hamakatle/ahmaklıkla. İLE/DEĞİL/YERİNE Neşeyle, sevinçle, coşkuyla. )
( İrâdeyle. İLE/DEĞİL/YERİNE İhtiyârla. )
- ÇOCUKLARA, DAHA İYİ BİR DÜNYA BIRAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜNYAYA, DAHA İYİ ÇOCUKLAR BIRAKMAK
- ÇOCUKLARA:
KONUŞMAYI "ÖĞRETMEK" ile/ve/değil/yerine DİNLEMEYİ GÖSTERMEK/ÖĞRETMEK
- ÇOCUKLARI TERBİYE ETMEK ile/ve/değil/yerine KENDİMİZİ TERBİYE ETMEK
- ÇOCUKLARIN CEZÂLANDIRILMASINDA:
0 - 12 ile/ve/||/<> 13 - 15 ile/ve/||/<> 15 - 18
( Tam sorumsuzluk. İLE/VE/||/<> Tam sorumsuzluk ya da sınırlı sorumluluk. İLE/VE/||/<> Sınırlı sorumluluk. )
- ÇOCUKLARIN, KARANLIKTAN KORKMASI
ile/değil/ne yazık ki/>
"YETİŞKİNLERİN", AYDINLIKTAN KORKMASI
- ÇOCUKLUK VE GENÇLİK ile/ve/||/<> RÜŞT VE KEMÂL
- çoğ. ile coğ.
( "Çoğul"un kısaltması. İLE "Coğrafya"nın kısaltması. )
- ÇOG ile ÇOG ile ÇOGI/ÇAGI
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Güneşin kavuruculuğu, parlaklığı. İLE Odunun kor duruma geldikten sonra ateşten çıkan alevi. İLE Gürültü. )
- ÇOĞAL(T)MAK ile/ve/||/<> YAYGINLAŞ(TIR)MAK
- ÇOĞALMA ile/<> BÖLÜNEREK ÇOĞALMA
- ÇOĞALMA ile/||/<> ÇOĞALMA ETMENİ / ÇOĞALMA FAKTÖRÜ / ÇOĞALMA SABİTİ
( Bir yan iletkende yük taşıyıcıların artmasıyla akımdaki artış. | Bir kritik altı reaktördeki nötron akışının, nötron kaynağının akışına oranı. İLE/||/<> Bir reaktörde art arda gelen iki Nm ve Nm+1 nötron kuşağının k = Nm+1 / Nm ile verilen, kritiklik etmeni ya da kritiklik kat sayısı da denilen oranı. | Bir defada doğan etkin bölünme nötronlarının net sayısı. Reaktör ortamı için [sonlu ortam olduğundan] etkin çoğalma etmeni olarak da adlandırılır. [Simgesi: k, ket] )
( TEKÂSÜR ile TEKSİR EMSÂLİ )
( MULTIPLICATION vs. MULTIPLICATION FACTOR )
( LA MULTIPLICATION avec LE FACTEUR DE LA MULTIPLICATION )
( VERHMEHRUNG, MULTIPLIKATION mit VERHMEHRUNGSFAKTOR, MULTIPLIKATIONSFAKTOR )
- ÇOĞALMA ile/ve/değil/||/<>/< EŞLEME
- ÇOĞALTICI ile/||/<> ÇOĞALTICI TÜP / ELEKTRON ÇOĞALTICI TÜP / ÇOĞALTICI FOTOTÜP / ELEKTRON ÇOĞALTICI FOTOTÜP ile/||/<> ÇOĞALTKAN OLMAYAN ORTAM / ÇOĞALTKAN OLMAYAN REAKTÖR / REAKTİFLİK
( Gerilim aralığını artırmak için bir gerilimölçerle seri bağlı olarak kullanılan direnç. İLE/||/<> Fotokatodu ve çıkış elektrodu arasında giderek artan potansiyel farkları altında bir ya da daha fazla kademeli dinotları olan, fotokatottan gelen elektronların her dinotta yansıyarak ve her yansımada yayılan ikincil elektronların eklenmesiyle çoğalarak yükselmiş çıkış alınan bir fototüp. )
( AUGMENTER, iNCREASER VS. ELECTRON MULTiPLiER PHOTOTUBE )
( L'AUGMENTATEUR AVEC LE PHOTOTUBE DU MULTiPLiCATEUR D'éLECTRON )
( MULTiPLiKATOR MiT ELEKTRONENVERViELFACHLiSCHE PHOTORöHRE )
- ÇOĞALTMA ile/ve ZENGİNLEŞTİRME
( DIFFRACTION avec/et ... )
( TEKÂSÜR/TEKSÎR[< KESRET] ile/ve ... )
- ÇOĞALTMAK ile/ve ARTIRMAK
( TO INCREASE vs./and SAVING/ECONOMIZING )
- ÇOĞALTMAK ile/ve/<>/> YAYMAK
- ÇÖGEN ile DEĞNEK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Çevgen oyununda kullanılan değnek. İLE ... )
- COĞRAFYA ile COĞRAFYA
( ... İLE Strabon'un yazdığı kitabın adıdır! )
- COĞRAFYA ile/ve İKLİM
- ÇOĞU ŞEYİ BİLMEMEK/BİLMİYOR OLMAK ile/değil/yerine BAZI ŞEYLERİ BİLMEMEK/BİLMİYOR OLMAK
- ÇOĞUL / ÇOK/LU ile/ve/=/||/<> KAVRAM
( Nesne(ler)de. İLE/VE/=/||/<> Düşüncede/anlıkta. )
- ÇOĞUL KİŞİLİK ile/ve/||/<> AYRIŞMA SORUNU
- ÇOĞUL MEME/POLİMASTİ ile/ve/||/<> ÇOK MEME BAŞLILIĞI/POLİTELİ
- ÇOĞUL ile/ve/değil BİRDEN FAZLA
- ÇOĞUL ile/ve/||/<> ÇOKLU
- ÇOĞUL ile TEKİL
( PLURAL vs. SINGULAR )
- ÇOĞUL ile TEKİL
- ÇOĞUNLUĞUN:
İSTEDİĞİNİ İSTEMEMEK ile/ve/<> İSTEMEDİĞİNİ İSTEMEK
- ÇOĞUNLUK TAŞIYICILARI ile/||/<> ÇOĞUNLUK YAYICISI
( Bir yan iletkende taşıyıcıların toplam sayısının yansından çoğunu oluşturan elektron ya da deşikler. İLE/||/<> Bir transistörde çoğunluk taşıyıcıları akımını elektrotlararası bölgeye gönderen kaynak elektrot. )
( MAJORiTY CARRiER VS. MAJORiTY EMiTTER )
( LES PORLEURS MAJORiTE AVEC L'éMETEUR MAJORiTé )
( MAJORiTäTSLADUNGSTRäGER, MAJORiTäTSTRäGER MiT MAJORiTäTSEMiTTER )
- ÇOĞUNLUK" ile "AĞIRLIK"
- ÇOĞUNLUK/LA ile/ve/||/<> YOĞUNLUK/LA
- ÇOĞUNLUK ile BÜYÜK/GENİŞ ÇOĞUNLUK
( MAJORITY vs. WIDED MAJORITY )
- ÇOĞUNLUK ile ÇOĞUL
( MAJORITY vs. PLURAL )
- ÇOĞUNLUK ile ÇOĞULLUK
( MAJORITY vs. PLURALITY )
- ÇOĞUNLUK ile NİTELİKLİ ÇOĞUNLUK
- ÇOĞUNLUK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> SÜRÜ
- ÇOĞUNLUK ile/değil/yerine/<> YETERSAYI
( ... ile/değil/yerine/<> NİSAP )
- ÇOĞUNLUKÇULUK ile/değil/yerine ÇOĞULCULUK
- ÇOĞUNLUKLA ... ile DAHA ÇOK ...
- ÇOĞUNLUKLA) TÜM DÜNYADA/KÜLTÜRLERDE ile/ve İSLÂM'DA ile/ve HRİSTİYANLIK'TA ile/ve YAHUDİLİK'TE
- ÇOĞUNLUKLA ile/ve/değil/yerine BAZEN
- ÇOĞUNLUKLA ile HER ZAMAN
( MOSTLY vs. EVERY TIME )
- ÇÖĞÜR ile ÇÖĞÜR
( İri gövdeli, kısa saplı, bir tür halk sazı. İLE Maydanozgillerden, bir çeşit dikenli yaban bitkisi. | Tohumdan yetişmiş, küçük fidan. )