
Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim
SON SÖZCÜĞÜ
DEĞİŞKENLERDE
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 8006 başlık/FaRk ile birlikte,
9074 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(5/9)
- GARÎB[Ar. < GURBET/GARÂBET] ile GARİB[Ar. < GURÛB | "ga" uzun okunur]
( Kimsesiz, zavallı. | Gurbette, kendi memleketinin dışında bulunan, yabancı. | Tuhaf, şaşılacak, bambaşka. | Dokunaklı. İLE Batan. )
- GARİP/GARİBAN[Ar.] değil/yerine/= KİMSESİZ
- GARUDA ile/ve GANEÇ(GANESHA)
( Yarı koç, yarı insan. İLE/VE Fil başlı insan. )
- GASTRALJİ ile GASTREKTOMİ ile GASTRİT ile GASTROİNTESTİNAL ile GASTROENTEROLOG ile GASTROENTEROLOJİ ile GASTROİNTESTİNAL TRAKT ile GASTROPLASTİ ile GASTROSKOPİ
( Mide ağrısı. İLE Mide çıkarımı. İLE Mide yangısı. İLE Mide/bağırsak [ile ilgili] sindirim dizgesi, sindirim yolları. İLE Sindirimbilim uzmanı. İLE Sindirimbilim. İLE Sindirim dizgesi, sindirim yolları. İLE Mide onarımı. İLE Mide bakısı. )
- GASTRİT ile/||/<> GASTROENTERİT
( Mide zarının yangılanması ile mide ağrısı ve hazımsızlık. İLE/||/<> Mide ve bağırsakların yangılanması ile sürgün ve kusma. )
- GASTROENTERİT ile/||/<> GASTROÖZOFAGEAL REFLÜ
( Mide ve bağırsakların yangılanması ile sürgün ve kusma. İLE/||/<> Mide asidinin yemek borusuna geri kaçması. )
- GASTROENTERİT ile/||/<> GASTROÖZOFAGEAL REFLÜ
( Mide ve bağırsakların yangılanması ile sürgün ve kusma. İLE/||/<> Mide asidinin yemek borusuna geri kaçması. )
- GAUSS(ÇAN) EĞRİSİ:
"KARMAŞIK" değil RASTGELE OLAN
- GAVÎ[Ar. çoğ. GAVÛN, GUVÂT | "ga" uzun okunur] ile GAVÎ[Ar.]
( Azgın, azmış, yoldan çıkmış adam. İLE Çok azmış, çok azgın. )
- GAVS-I URÛC ile/ve/<> GAVS-I NÜZÛL
( ORTADA: HATT-I İSTİVÂ )
- GAVS ile GAVS-I ÂZÂM
( ... İLE İki kutbiyet makamında da bulunan zât. )
( YARDIMCI, İMDÂDA YETİŞEN | VELÎYULLAH | MEDET, NUSRET ile ABDÜLKADİR-İ GEYLÂNÎ (KUTB) )
- GAY(HOMO/"İBNE") ile TRAVESTİ/TRANSVESTİ ile TRANSEKSÜEL("DÖNME")
( Gay: Homoseksüel. Lezbiyenler için de kullanılır. Gay(Daha çok bilinen): Eril görünümde olup, öteki eril görünümlü kişilerle yakın ilişki kuran ve eşeysel/anal(pasif ve/ya da aktif) ilişkiye giren kişilere verilen ad. İLE Tra(ns)vesti: Eril gövde doğumlu olup, daha sonra dış görünümünde dişilliğe bürünen fakat penis ve testisleri(ya da sadece penisleri) yerinde durmaya devam eden(bazılarının testislerin olduğu bölgeye, (penis aynı yerinde kalarak) penisin altına, görünümü ve işlevselliğini taşıyan vajina oluşturan, eril gövdelerle ilişkiye(daha çok para/maddi çıkar karşılığı) giren kişilere verilen ad. İLE Transeksüel: Gövdesini tamamen öteki gövdenin biçimine büründürmüş, göğüs ve eşeysel örgenlerini tamamıyla ve birebir değiştiren, çeşitli "homoseksüel" ilişkiler kuran kişilere verilen ad. )
- GAYET TABİİ Kİ" değil GAYET TABİİ (YA DA TABİİ Kİ)
- GAYRET[Ar.]/EFOR[Fr./İng. < EFFORT] (ETMEK) değil/yerine/= ÇABA/LAMAK
- GAYRET ile/ve GAYÛR
( Kişinin/kulun uğraşları. İLE/VE Allah'ın kulu için uğraşı. )
- GEBE/LİK ve/||/<> GEBERMEK[< KABARMAK/GABARMAK]
(
)
- GEBREOTU ile/ve/<>/> GEBRE/KEBERE
( Gebreotugiller ailesinin, çalıya benzer örnek bitkisi. İLE/VE/<>/> Gebreotunun yemişi. )
( CAPPARIS cum ... )
- GEÇ TANIMA/ANLAMA! değil/yerine GENÇKEN TANI/ANLA!
- GECE-GÜNDÜZ (DÜŞÜNMEK, ÇALIŞMAK)
- GECE ve DİNGİNLİK ve DİNLENMEK
- GEÇEBİLEMEZ değil GEÇEMEZ
- GEÇERLİ BİLGİ ile GEÇERSİZ BİLGİ
( Bilginin yanlış olduğu yerde yorumun doğruluğu yanlışlığı konuşulmaz. / Usûlü yanlışın füruğu tartışılmaz. )
( VALID KNOWLEDGE/INFORMATION/DATA vs. INVALID KNOWLEDGE/INFORMATION/DATA )
- GEÇERLİK ile/ve/değil/||/<>/> GEÇERLİLİK
- GEÇİCİ TESCİL değil/yerine/= GEÇİCİ KÜTÜK
- GEÇİCİ/LİK ile/ve/<> GEÇİŞLİ/LİK
- GEÇİLEMEZ ile/ve/değil/||/<>/< GEÇİŞTİRİLEMEZ
- GEÇİM SIKINTISI ile/ve/> CAN SIKINTISI
( Geçim sıkıntısı olanların, can sıkıntısı yaşama fırsatları bulunmaz. )
- GEÇİRİMLİ / BİRLEŞİMSEL ile/>< GEÇİRİMSİZ
( TRANSPARENT / COMPOSITIONAL vs./>< OPAQUE )
- GEÇİŞ KARTINI:
YAVAŞ BASMAK ile/değil/yerine ÜZERİNDE TUTMAK/BEKLEMEK
- GEÇİŞLİ ile/>< GEÇİŞSİZ
( TRANSITIVE vs./>< INTRANSITIVE )
- GEÇİŞME/GEÇİŞİM/ERİM/HULÛL[Ar.]/OZMOZ[< OSMOS]/OSMOSIS[İng.] ile GEÇİŞME/DİFÜZYON/DIFFUSION[İng.]
( Su moleküllerinin yarı geçirgen bir zardan geçişi. İLE Moleküllerin yüksek yoğunluktan düşük yoğunluğa geçişi. )
- GEÇMİŞ İNANÇ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GEÇMİŞİN KOŞULLARI
- GEÇMİŞ YAŞAM değil GEÇMİŞ YAŞANTI
- GEÇMİŞ YAŞAMIMIZDA ... değil GEÇMİŞİMİZDE ...
- GEÇMİŞ ile/ve/değil GEÇMİŞTEKİ
- GEÇMİŞ ile/ve/<>/> ŞİMDİ ile/ve/<>/> GELECEK
( Anılardadır. İLE/VE/<>/> Hayal gücündedir. )
( Değişmezdir. İLE/VE/<>/> Belirsizdir. )
( Değiştiremeyiz fakat bilebiliriz. İLE/VE/<>/> Bilemeyiz fakat değiştirebiliriz. )
( Constant. vs./AND/<>/> Unknown/indefinite.
In memory. vs./AND/<>/> In imagination.
We cannot change but we can/should know. vs./AND/<>/> We cannot know but we can/might/should change. )
( "Şimdi"ye odaklanmış olan bir şey, benimledir. Çünkü ben, sonsuz şimdiyim, an içinde var olanım. Şimdi olan olaya verdiğim de kendi gerçekliğimdir. )
( A thing focussed in the now is with me, for I am ever present; it is my own reality that I impart to the present event. )
( Nesneler ve düşünceler, sürekli değişmektedir. Şu anda olanın gerçek olduğu deneyimi ise asla değişmez; düşlerde bile. )
( Things and thoughts have been changing all the time. But the feeling/experience that what is now is real has never changed, even in dream. )
( PAST vs./and/<>/> FUTURE )
- GEÇMİŞE DÖNME İSTEĞİ ile/değil/yerine GEÇMİŞLE İLİŞKİ KURMAK
- GEÇMİŞE SAPLANIP KALMAK değil/yerine/>< GEÇMİŞİ DE DİKKATE ALMAK
- GEÇMİŞE YÖNELİK değil GEÇMİŞE DÖNÜK
- GEÇMİŞİ:
AYDINLATMAK ile/ve/||/<>/> ANLAMAK
( Tarih uzmanlarınca. İLE/VE/||/<>/> Her bir kişi, düşünür ve felsefe uzmanlarınca. )
- GEÇMİŞİNİ ÖNEMSEMEMEK ile/ve/>/değil GEÇMİŞİNDEN GERİDE KALMAK
- GEÇMİŞTEN GELEN ile GEÇMİŞTEN KALAN
- GEDÂ[çoğ. GEDÂYÂN]
( DİLENCİ, YOKSUL )
- GEL-GİT ile/ve/||/<> GİT-GEL
- GELDİ GELİYOR/GELECEK
- GELECEĞE (BİR/KAÇ) ÇOCUK BIRAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇOCUK(LAR)A GELECEK BIRAKMAK
- GELECEĞİ "TAHMİN ETMEK" değil/yerine GELECEĞİ YARATMAK
- GELECEK "BİLİMİ" (ESKATOLOJİ) ile GELECEKÇİ(FUTURİST) AKIMLAR
- GELECEK ve MİMARÎ ile/ve/||/<> MİMARÎ ve GELECEK
- GELENEK ve/> GELECEK
( TRADITION and/> FUTURE )
- GELENEK ile/ve GELENEKÇİ GELENEK
( TRADITION vs./and TRADITIONAL TRADITION )
- GELENEK ile/ve/<> GENELLİK
- GELENEK ile/ve/<> GEREKLİLİK
( TRADITION vs./and/<> NECESSITY )
- GELENEKÇİLİK ile/değil/yerine/>< GELENEK
( Yaşayanların, ölmüş durumudur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ölmüşlerin, yaşayan durumudur. )
- GELENEKSELLEŞME/GELENEKSELLİK ile/ve/||/<>/< KURUMSALLAŞMA/KURUMSALLIK
- GELİNCİK ile GELİNCİKÇİÇEĞİ
( Yazın kırlarda yetişen, kırmızı ve büyük çiçekli bitki. İLE Zambakgillerden bir bitki. )
( PAPAVER RHOEAS cum FRITILLARIA IMPERIALIS )
- GELİP-GEÇİCİ
- GELİŞİM ODAKLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GELİŞİME YÖNELİK
- GELİŞİM ile/ve/||/<> GELİŞMEK
( DEVELOPMENT vs./and/||/<> EVOLVE )
- GELİŞMESİNE YOL AÇAR değil GELİŞMESİNİ SAĞLAR
- GELMİYİM" değil GELMEYEYİM
- GEN MUTASYONU/GENE MUTATION[İng.] değil/yerine/= GEN DEĞİŞİNIMİ
- GENEL "PLANDA" ile "GENİŞ PLANDA"
- GENEL İDARE değil/yerine/= GENEL YÖNETİM
- GENEL VEKÂLETNÂME değil/yerine/= GENEL YETKİDEŞLİK BELGESİ
- GENEL-GEÇER
- GENEL ile GELENEKSEL
( GENERAL vs. TRADITIONAL )
- GENEL ile GENELDE
( GENERAL vs. IN GENERAL )
- GENEL ile/ve GENİŞ
( GENERAL vs./and EXTENSIVE )
- GENEL ile GERÇEK
( GENERAL vs. REAL )
- GENELLEME ve/||/< GENELLEMENİN FARKINDALIĞI
- GENELLEŞTİRME ile/yerine OLASILIK OLARAK (DEĞERLENDİRME)
( TA'MÎM[< UMÛM] ile/yerine ... )
( TO GENERALIZE vs. (TO VALUE) TO BE AS POSSIBILITY
(TO VALUE) TO BE AS POSSIBILITY instead of TO GENERALIZE )
- GENELME ile GENELEME ile GENELLEME
( Genişleme. İLE Bir düşüncenin, farklı sözlerle, yeniden/tekrar anlatılması. İLE Bir ya da birkaç özel/tekil veriyi/durumu, herşeyi/herkesi katarak ve tek bir şeye indirgeyerek açıklamaya çalışma "iddiası"/zayıflığı.[Tüm genellemeler, yanlıştır! Bu bile!] )
( ... ile ... ile TAMİM )
- GENETİK DRİFT ile GENETİK ŞİFRE
( Küçük popülasyonlarda gen frekanslarının rastgele değişmesi. İLE DNA'nın protein sentezi için taşıdığı veriler. )
- GENETİK ile/değil GELENEKSEL
- GENİ-/GENİO- ile/||/<> GNATH-/GNATHO- ile/||/<> MENTO-
( Çene. İLE/||/<> Çene. İLE/||/<> Çene. )
- GENİŞ ZAMAN ile/ve/<> GENELLEŞTİRME
- GENİŞLETME ile GENLEŞTİRME
- GENİTAL ile GENİTALİA ile GENİTO-ÜRİNER
( Eşeysel, üreme[yle ilgili]. İLE Eşeysel/üreme örgenler/i. İLE Üreme-işeme [ile ilgili]. )
- GEO- ile/||/<> TOP-/TOPO-/-TOPY
( Yer, toprak. İLE/||/<> Yer, yerleşim, lokalize. )
- GEOMETRİ ve/||/<> GONİOMETRİ[SİNÜS, COSİNÜS[TAMÂM-I CEYB], TANJANT[TANGENS], COTANJANT[COTENGENS]]
(
|
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 |
0.99985 0.99939 0.99863 0.99756 0.99619 0.99452 0.99255 0.99027 0.98769 0.98481 0.98163 0.97815 0.97437 0.97030 0.96593 0.96126 0.95830 0.95106 0.94552 0.93969 0.93358 0.92718 0.92050 0.91355 0.90631 89879 0.89101 0.88295 0.87462 0.86603 0.85717 0.84805 0.83867 0.82904 0.81915 0.80902 0.79864 0.78801 0.77715 0.76604 0.75471 0.74314 0.73135 0.71934 |
0.99979 0.99929 0.99847 0.99736 0.99594 0.99421 0.99219 0.98986 0.98723 0.98430 0.98107 0.97754 0.97371 0.96959 0.96517 0.96046 0.95545 0.95015 0.94457 0.93869 0.93253 0.92609 0.91936 0.91236 0.90507 0.89752 0.88968 0.88158 0.87321 0.86457 0.85567 0.84560 0.83708 0.82741 0.81748 0.80730 0.79688 0.78622 0.77531 0.76417 0.75280 0.74120 0.72937 0.71732 |
0.99973 0.99917 0.99831 0.99714 0.99567 0.99390 0.99182 0.98944 0.98676 0.98378 0.98050 0.97692 0.97304 0.96887 0.96440 0.95964 0.95459 0.94924 0.94361 0.93769 0.93148 0.92499 0.91822 0.91116 0.90383 0.89623 0.88835 0.88020 0.74178 0.86310 0.85416 0.84495 0.83549 0.82577 0.81580 0.80558 0.79512 0.78442 0.77347 0.76229 0.75088 0.73924 0.72737 0.71529 |
0.99966 0.99905 0.99813 0.99692 0.99540 0.99357 0.99144 0.98902 0.98629 0.92325 0.97992 0.97630 0.97237 0.96815 0.96363 0.95882 0.95372 0.98432 0.94264 0.93667 0.93042 0.92388 0.91706 0.90996 0.90259 0.89493 0.88701 0.87882 0.87036 0.86163 0.85264 0.84339 0.83389 0.84213 0.81412 0.80386 0.79335 0.78261 0.77162 0.76041 0.74896 0.73728 0.72537 0.71325 |
0.99958 0.99892 0.99795 0.99668 0.99511 0.99324 0.99106 0.98858 0.98580 0.98272 0.97934 0.97566 0.97169 0.96742 0.96285 0.95799 0.95284 0.94740 0.94167 0.93565 0.92935 0.92276 0.91590 0.90875 0.90133 0.89363 0.88566 0.87743 0.86892 0.86015 0.85112 0.84182 0.83228 0.82248 0.81242 0.80212 0.79158 0.78079 0.76977 0.75851 0.74703 0.73531 0.72337 0.71121 |
0.99949 0.99878 0.99778 0.99644 0.99482 0.99290 0.99867 0.98814 0.98531 0.98213 0.97875 0.97502 0.97100 0.96667 0.96206 0.95716 0.95195 0.94646 0.94068 0.93462 0.92827 0.92164 0.91472 0.90753 0.90007 0.89232 0.88431 0.87603 0.86748 0.85865 0.84959 0.84025 0.83066 0.82082 0.81072 0.80038 0.78980 0.77897 0.76791 0.75661 0.74509 0.73333 0.72136 0.70916 |
0.99989 0.99869 0.99756 0.99619 0.99452 0.99255 0.99027 0.98769 0.98481 0.98163 0.97815 0.97437 0.97030 0.96593 0.96126 0.95630 0.95106 0.94552 0.93969 0.93358 0.92718 0.92050 0.91355 0.90631 0.89879 0.89101 0.88295 0.87462 0.86603 0.85717 0.84805 0.83867 0.82904 0.81915 0.80902 0.79864 0.78801 0.77715 0.76604 0.75471 0.74314 0.73135 0.71934 0.70711 |
88 87 86 85 84 83 82 81 80 79 78 77 76 75 74 73 72 71 70 69 68 67 66 65 64 63 62 61 60 59 58 57 56 55 54 53 52 51 50 49 48 47 46 45 |
GRAD |
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 |
0.01746 0.03492 0.05241 0.08998 0.08749 0.15010 0.12278 0.14054 0.15838 0.17633 0.19438 0.21256 0.23087 0.24988 0.26795 0.28875 0.30573 0.32492 0.34433 0.36397 0.38386 0.40403 0.42447 0.44523 0.46631 0.48773 0.50953 0.53171 0.55431 0.57735 0.60086 0.62487 0.64941 0.67451 0.70021 0.72654 0.75355 0.78129 0.80976 0.83910 0.86929 0.90040 0.93252 0.96569 |
0.02036 0.03783 0.05533 0.07285 0.09642 0.10805 0.12574 0.14351 0.16137 0.17933 0.19740 0.21560 0.23393 0.25242 0.27107 0.28990 0.30891 0.32814 0.34758 0.36727 0.38721 0.40741 0.42791 0.44872 0.46985 0.49134 0.51320 0.53545 0.55812 0.58124 0.60483 0.62892 0.65355 0.67875 0.70455 0.73100 0.75812 0.78598 0.81461 0.84407 0.87441 0.90569 0.93797 0.97133 |
0.02328 0.04075 0.05824 0.07578 0.09335 0.11099 0.12869 0.14648 0.16435 0.18233 0.20042 0.21864 0.23700 0.25552 0.27419 0.29305 0.31210 0.33136 0.35085 0.37057 0.39055 0.41081 0.43136 0.45222 0.47341 0.49495 0.51688 0.53920 0.56194 0.58513 0.60881 0.63299 0.65771 0.68301 0.70891 0.73547 0.76272 0.79070 0.81946 0.84906 0.87955 0.91099 0.94345 0.97700 |
0.02619 0.04366 0.06116 0.07870 0.09629 0.11394 0.13165 0.14945 0.16734 0.18534 0.20345 0.22169 0.21008 0.25862 0.27732 0.29621 0.34530 0.33460 0.35412 0.37388 0.39391 0.41421 0.43481 0.45573 0.47698 0.49858 0.52057 0.54296 0.56577 0.58905 0.61280 0.63707 0.66189 0.68728 0.71329 0.73996 0.76733 0.79544 0.82434 0.95408 0.88473 0.91633 0.94896 0.98270 |
0.02910 0.04658 0.06408 0.08163 0.09923 0.11688 0.13461 0.15243 0.17033 0.18835 0.20648 0.22475 0.24316 0.26172 0.28046 0.29938 0.31850 0.33783 0.35740 0.37720 0.39727 0.41763 0.43828 0.45924 0.48055 0.50222 0.52427 0.54673 0.56962 0.59297 0.61681 0.64117 0.66608 0.69157 0.71769 0.74447 0.77196 0.80020 0.82923 0.85912 0.88992 0.92170 0.95451 0.98843 |
0.03201 0.04949 0.06700 0.08456 0.10216 0.11983 0.13758 0.15540 0.17333 0.19136 0.20952 0.22881 0.24624 0.26483 0.28360 0.30255 0.32171 0.34108 0.36068 0.38053 0.40065 0.42105 0.44175 0.46277 0.48414 0.50587 0.52798 0.55051 0.57348 0.59691 0.62083 0.64528 0.67028 0.69588 0.72211 0.74900 0.77661 0.80498 0.83415 0.86419 0.89515 0.97209 0.96008 0.99420 |
0.03492 0.05241 0.06993 0.08749 0.10510 0.12278 0.14054 0.15338 0.17633 0.19438 0.21256 0.23087 0.24933 0.26795 0.28675 0.30573 0.32492 0.34488 0.36397 0.38386 0.40403 0.42447 0.44523 0.46631 0.48773 0.50953 0.53171 0.55431 0.57735 0.60086 0.62487 0.64941 0.67451 0.70021 0.72654 0.75355 0.78129 0.80978 0.83910 0.86929 0.90040 0.93252 0.96569 1.00000 |
88 87 86 85 84 83 82 81 80 79 78 77 76 75 74 73 72 71 70 69 68 67 66 65 64 63 62 61 60 59 58 57 56 55 54 53 52 51 50 49 48 47 46 45 |
|
| ||||||||
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 |
57.28996 28.63625 19.08114 14.30067 11.43005 9.51436 8.14435 7.11537 6.31375 5.67128 5.14455 4.70463 4.33148 4.01078 3.73205 3.48741 3.27085 3.07768 2.90421 2.74748 2.60509 2.47509 2.35585 2.24604 2.14451 2.05030 1.96261 1.88073 1.80405 1.73205 1.66428 1.60033 1.58987 1.48256 1.42815 1.37638 1.32704 1.27994 1.23490 1.19175 1.15037 1.11061 1.07237 1.03553 |
49.10388 26.43160 18.07498 13.72674 11.05943 9.25530 7.95302 6.96823 6.19703 5.57638 5.06584 4.63825 4.27471 3.96165 3.68909 3.44951 3.23714 3.04749 2.87700 2.72281 2.58261 2.45451 2.33693 2.22857 2.12832 2.03526 1.94858 1.86760 1.79174 1.72047 1.65337 1.59002 1.53010 1.47330 1.41934 1.36800 1.31904 1.27230 1.22758 1.18474 1.14363 1.10414 1.06613 1.02952 |
42.96408 24.54176 17.16934 13.19688 10.71191 9.00983 7.77035 6.82694 6.08444 5.48451 4.98940 4.57363 4.21933 3.91364 3.64705 3.41236 3.20406 3.01783 2.85023 2.69853 2.53865 2.43422 2.31826 2.21132 2.11233 2.02039 1.93470 1.85462 1.77955 1.70901 1.64256 1.57981 1.52043 1.40411 1.41061 1.35968 1.31110 1.26471 1.22031 1.17777 1.13694 1.09770 1.05994 1.02355 |
38.18846 22.90377 16.34986 12.70621 10.38540 8.77689 7.59575 6.69116 5.97576 5.39552 4.91516 4.51071 4.16530 3.86671 3.60588 3.37594 3.17159 2.98869 2.82391 2.67462 2.53865 2.41421 2.29984 2.19430 2.09654 2.00569 1.92098 1.84177 1.76749 1.69766 1.63185 1.56969 1.51084 1.45501 1.40195 1.35142 1.30323 1.25717 1.21310 1.17085 1.13029 1.09131 1.05378 1.01761 |
34.36777 21.47040 15.60478 11.25051 10.07803 8.55555 7.42871 6.56055 5.87080 5.30928 4.84300 4.44942 4.11256 3.82083 3.56557 3.34023 3.13972 2.96004 2.79802 2.65109 2.51715 2.39449 2.28167 2.17749 2.08094 1.99116 1.90741 1.82906 1.75556 1.68643 1.62125 1.55966 1.50133 1.44598 1.39336 1.34323 1.29541 1.24969 1.25093 1.16398 1.12369 1.08496 1.04766 1.01170 |
31.24158 20.20555 14.92442 11.82617 9.78817 8.34496 7.26873 6.43484 4.76937 5.22566 4.77286 4.38969 4.06107 3.77595 3.52609 3.30521 3.10842 2.93189 2.77254 2.62791 2.49597 2.37504 2.26374 2.16090 2.06553 1.97680 1.89400 1.81649 1.74375 1.67530 1.61074 1.54972 1.49190 1.43703 1.38484 1.33511 1.28764 1.24227 1.19882 1.15715 1.11713 1.07864 1.04158 1.00583 |
28.63625 19.08114 14.30067 11.43005 9.51436 8.14435 7.11537 6.31375 5.67128 5.14455 4.70463 4.33148 4.01078 3.73205 3.48741 3.27085 3.07768 2.90421 2.74748 2.60509 2.47509 2.35585 2.24604 2.14451 2.05030 1.96261 1.88073 1.80405 1.73205 1.66428 1.60033 1.53987 1.48256 1.42815 1.37638 1.32704 1.27994 1.23490 1.19175 1.15037 1.11061 1.07237 1.03553 1.00000 |
88 87 86 85 84 83 82 81 80 79 78 77 76 75 74 73 72 71 70 69 68 67 66 65 64 63 62 61 60 59 58 57 56 55 54 53 52 51 50 49 48 47 46 45 |
1 2 3 4 5 |
. 017 . 035 . 052 . 070 . 087 |
. 018 . 035 . 052 . 070 . 087 |
1. 000 0. 999 . 999 . 998 . 996 |
0. 018 . 035 . 052 . 070 . 088 |
47 48 49 50 |
. 820 . 838 . 855 . 873 |
. 731 . 743 . 755 . 766 |
. 682 . 669 . 656 . 643 |
1. 072 1. 111 1. 150 1. 192 | |
7 8 9 10 |
. 122 . 140 . 157 . 175 |
. 122 . 139 . 156 . 174 |
. 993 . 990 . 988 . 985 |
. 123 . 141 . 158 . 176 |
52 53 54 55 |
. 908 . 925 . 942 . 960 |
. 788 . 799 . 809 . 819 |
. 616 . 602 . 588 . 574 |
1. 280 1. 327 1. 376 1. 428 | |
12 13 14 15 |
. 209 . 227 . 244 . 262 |
. 208 . 225 . 242 . 259 |
. 978 . 974 . 970 . 966 |
. 213 . 231 . 249 . 268 |
57 58 59 60 |
. 995 1. 012 1. 030 1. 047 |
. 839 . 848 . 857 . 866 |
. 545 . 530 . 515 . 500 |
1. 540 1. 600 1. 664 1. 732 | |
17 18 19 20 |
. 297 . 314 . 332 . 349 |
. 292 . 309 . 326 . 342 |
. 956 . 951 . 946 . 940 |
. 306 . 325 . 344 . 364 |
62 63 64 65 |
1. 082 1. 100 1. 117 1. 134 |
. 883 . 891 . 899 . 906 |
. 470 . 454 . 438 . 423 |
1. 881 1. 963 2. 050 2. 145 | |
22 23 24 25 |
. 384 . 401 . 419 . 436 |
. 375 . 391 . 407 . 423 |
. 927 . 921 . 914 . 906 |
. 404 . 425 . 445 . 466 |
67 68 69 70 |
1. 169 1. 187 1. 204 1. 222 |
. 921 . 927 . 934 . 940 |
. 391 . 375 . 358 . 342 |
2. 356 2. 475 2. 605 2. 747 | |
27 28 29 30 |
. 471 . 489 . 506 . 524 |
. 454 . 470 . 485 . 500 |
. 891 . 883 . 875 . 866 |
. 510 . 532 . 554 . 577 |
72 73 74 75 |
1. 257 1. 274 1. 292 1. 309 |
. 951 . 956 . 961 . 966 |
. 309 . 292 . 276 . 259 |
3. 078 3. 271 3. 487 3. 732 | |
32 33 34 35 |
. 559 . 576 . 593 . 611 |
. 530 . 545 . 559 . 574 |
. 848 . 839 . 829 . 819 |
. 625 . 649 . 675 . 700 |
77 78 79 80 |
1. 344 1. 361 1. 379 1. 396 |
. 974 . 978 . 982 . 985 |
. 225 . 208 . 191 . 174 |
4. 331 4. 705 5. 145 5. 671 | |
37 38 39 40 |
. 646 . 663 . 681 . 698 |
. 602 . 616 . 629 . 643 |
. 799 . 788 . 777 . 766 |
. 754 . 781 . 810 . 839 |
82 83 84 85 |
1. 431 1. 449 1. 466 1. 484 |
. 990 . 993 . 995 . 996 |
. 139 . 122 . 105 . 087 |
7. 115 8. 144 9. 514 11. 43 | |
42 43 44 45 |
. 733 . 751 . 768 . 785 |
. 669 . 682 . 695 . 707 |
. 743 . 731 . 719 . 707 |
. 900 . 933 . 966 1. 000 |
87 88 89 90 |
1. 518 1. 536 1. 553 1. 571 |
. 999 . 999 1. 000 1. 000 |
. 052 . 035 . 018 . 000 |
19. 08 28. 64 57. 29 |
( SİNÜS: Trigonometrik bir çember üzerine taşınmış bir yayın ucunun ve bu yaya karşılık olan merkez açısının ordinatı. | KOSİNÜS: Tümler açının sinüsü. | TANJANT: Başka bir çizgiye, eğriye ya da yüzeye dokunan fakat onu kesmeyen çizgi, eğri ya da yüzey. | Bir şeye yalnız bir noktada değen. | KOTANJANT: Bir dik üçgende, komşu kenarın, karşı kenara oranı. )
( )
- GERÇEĞİN BİLGİSİ:
DENEYLE BAŞLAR ve/||/<> DENEYLE BİTER
- GERÇEK/LİK ile/ve/<>/değil GEREKÇE/LİLİK
( Olgularda. İLE/VE/<>/DEĞİL Açıklamalarda/tanımlarda. )
( Gerçeklik, saltık değildir/olamaz. )
- GERÇEK ile GERÇEKDIŞI
( REAL vs. OUT OF REALITY )
- GERÇEKLİK ile/ve/değil/||/<>/< GEREKSİNİM
- GERDAN ile GERDANLIK ile GERDANİYE
( Gövdenin, omuzlarla, baş arasında kalan bölümü. | Şişmanlarda, çenenin altındaki tombulluk. İLE Çoğu değerli taş ve madenlerden ya da altın paradan yapılmış, boyna takılan takı. İLE Türk müziğinde, ince sol notasını andıran perde ve bir makam adı. )
- GEREĞİ ile GEREKLİLİĞİ
- GEREK KOŞUL/NEDEN ile/ve/||/<> YETER KOŞUL/NEDEN
- GEREKEN LÜZÛM (ÜZERE) değil ... GEREĞİ/LÜZÛM ÜZERE
- GEREKİRSE yerine YERİ/ZAMANI GELDİĞİNDE
- GEREKLİ/LİK ile/ve GEÇERLİ/LİK
( NECESSITY vs./and VALIDITY )
- GEREKSİNİM DUYMAYACAKLARINI SATIN ALMAK > GEREKSİNİM DUYACAKLARINI SATMAK ZORUNDA KALMAK
- GEREKSİNİM ile/ve GEREKLİLİK
( Gereksiniminiz olduğuna inandıklarınız, gereksiniminiz olanlar değildir. )
( Eğer gereksiniminiz olmayanları istemezseniz gereksiniminiz olan şeyler size gelecektir. )
( Kendiniz olmaktan başka hiçbir şeye gereksiniminiz yok. )
( Gereksiniminiz olan her şey, sizin içinizde. )
( NEED vs./and NECESSITY
What you believe you need is not what you need.
What you need will come to you, if you do not ask for what you do not need.
You need nothing except to be what you are.
All you need is already within you. )
- GEREKSİNİR değil GEREKİR/GEREKTİRİR
- GERİBİLDİRİM'DE:
"HIIIIII" ile/değil/>< HMMM
( Dinleyenin, küçümseyici/reddedici, kinâyeli bir tutum göstererek çıkardığı ses. İLE/DEĞİL/>< Dinleyenin, sözü/konuyu, tam olarak anlamasıyla çıkardığı ses. )
- GERİDÖNÜŞÜMSÜZ değil GERİ DÖNÜŞSÜZ
- GERİLİM ile/ve/||/<> GERİLİM YAYI/KEMERİ
( ... İLE/VE/||/<> Bireyin, hırsları ve tutkuları tarafından itilerek düşüncelerinin peşinden gitmesi ile yaşanan iki kutup arasındaki gerilim.[Yaşamda kalmamızı, yaşama tutunmamızı sağlar.][Kohut] )
( ... vs./and/||/<> TENSION ARC )
- GERİLİMDE:
GERİLEME ile/değil/yerine İLERLEME
- GERO-/GERONT-/GERONTO- ile/||/<> GENO- ile/||/<> PRESBY- ile/||/<> SEN-
( Yaşlılıkla ilgili. İLE/||/<> Irk, cins, cinsel üreme, yaşlı. İLE/||/<> Yaşlılıkla ilgili. İLE/||/<> Eski, yaşlı. )
- GERONTOLOJİ/GERONTOLOGY[İng.] değil/yerine/= YAŞLANMA BİLİMİ
- GEST- ile/||/<> GRAVİ- ile/||/<> PHOR-/-PHORE/-PHORİA/PHORO-/-PHOROUS
( Taşıma. İLE/||/<> Ağır, gebe. İLE/||/<> Taşıyan, yüklenen, görme ekseninin dönmesi. )
- GEŞÜR/GEZRİ/TURMA = TURP
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- GEUST- ile/||/<> -GEUSİA
( Tat. İLE/||/<> Tat alma duyusu ile ilgili. )
- GEVİŞ GETİRENLER ile GEVİŞ GETİRMEYENLER
( RUMMINANTS vs. NON-RUMMINANTS )
- GEVUR "HAMAMI" değil/||/<>/< GEVUR ...
- GEYİK ile ALASKA GEYİĞİ/SIĞINI
- GEYİKDİLİ ile GEYİKOTU
( Eğreltiotugillerden, yaprakları uzunca, dil biçiminde bir bitki. İLE Sedefotugillerden, bahçelerde süs olarak yetiştirilen ıtırlı bir bitki. )
( PHYLLITIS SCLOPPENDRIUM cum DICTAMNUS FRAXINELLA )
- GEZGİNCİ değil GEZGİN
- GEZİP-TOZMAK/TOZAN
- GİBİ GİBİ ile/değil/yerine GİBİ
- GİBİ/Sİ/NE / GİBİ/Sİ/NDEN değil GİBİ
- GİBOSİTE ile GİBUS
( Kamburluk. İLE Kambur. )
- GİBOZİTE/GIBBOSITY[İng.] değil/yerine/= HÖRGÜÇLENME
- GIDA GÜVENCESİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GIDA EGEMENLİĞİ
- GIDA GÜVENLİĞİ ile/ve/değil GIDA GÜVENCESİ
( TECEDDÜ'[Ar.]: Kötü besinden ya da besin yetersizliğinden dolayı gözdeki meşîme tabakasının arkadan yarılması. )
( [not] FOOD SECURITY vs./and FOOD SAFETY )
- GİDECEKSEN KALMA! ve/||/<> KALACAKSAN GİTME!
- GİDERİNİ, GELİRİNE GÖRE AYARLAMAK/DÜŞÜREBİLMEK ile/ve/||/<>/> GELİRİNİ, GİDERİNE GÖRE AYARLAMAK/YÜKSELTEBİLMEK
- GİİNGO ile GINKO(-BLOBA)
- GIPTA[Ar. < GIBTA] (ETMEK) değil/yerine/= İMRENMEK/İMRENİ/ÖZENÇ
- GİRİFT[Fars.] değil/yerine/= GİRİŞİK/ÇAPRAŞIK
- GİRİŞİM/GİRİŞMEK ile KALKIŞMAK
- GİRİZGÂH değil/yerine/= GİRİŞ
- GİT GİDE
( REFTE REFTE )
- GİTAR/KİTARA[Fr. < İsp.] iledeğil GİTARRA
( ... İLE/DEĞİL Küçük gitar. )
- GİTMİŞ/GİDEN/GİDECEK PARA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GELEBİLECEK/KAZANILABİLECEK PARA
- GİTTİ GİDİYOR
- GİZLEYEREK AÇMAK ile/ve AÇARAK GİZLEMEK
- GİZLİ ile/ve/değil/||/<> GİZEMLİ
- GİZLİ ile/ve/değil GİZLİCE/UĞRUN
- GLİKOZİT[Fr. < Yun.] ile/ve/<> GLİKOZÜRİ[Fr. < Yun.]
( Çoğu bitkide bulunan glikoz bileşiklerinin genel adı. İLE/VE/<> Sidikte, şekerli bir maddenin, özellikle glikozun bulunması durumu. )
- GLOT- ile/||/<> GLOSS-/GLOSSO-/-GLOSSİA ile/||/<> LİNGU-/LİNGUO-
( Dil. İLE/||/<> Dil, dille ilgili durum. İLE/||/<> Dil. )
- GLUC-/GLUCO-/GLYCO- ile/||/<> SACCHAR-/SACCHARO-
( Tatlı, glukozla ilgili şekerli. İLE/||/<> Şekerle ilgili, şeker. )
- GMS LİSANSI(MADA) ile/ve/||/<> GMS SERTİFİKASI
( Markalara verilen, Google uygulamalarını kullanma iznidir. [Markalar içindir.] İLE/VE/||/<> Belirli bir cihazın, Google'ın performans gereksinimlerini karşıladığını ve Google Apps'i düzgün bir biçimde çalıştırdığını doğrular. [Telefonlar içindir.] )
- GNO-/-GNOSİA/-GNOSİS/-GNOSY ile/||/<> -GRAM ile/||/<> -GRAPH/GRAPHO-/-GRAPHY
( Bilmek, biliş, anlayış, anlamak, tanıma, bilgi dalı, özelleşmiş dal. İLE/||/<> Belirgin, yazılan, beliren, ortaya çıkan, çizme, işaretleme, iz bırakma, yazdırma. İLE/||/<> Yazdırma, film ya da makale halinde ortaya koyma, yazıcı araç. )
- GÖZ ile/ve GÖZ KÜRESİ ile/ve GÖZBEBEĞİ ile/ve GÖZ ÇUKURU ile/ve GÖZ KAPAĞI
( Göz açık olmalı, aklını bulunduğu yere almalı. )
( "Suyun akmaya başladığı kaynak." )
( Göz, Zât'ı; geri kalanı, sıfatı simgeler. )
( Gözlerimiz hayatımız boyunca doğduğumuz andaki boyutlarında kalıyor. Burnumuz ve kulaklarımızın ise büyümesi hiç sona ermiyor. )
( Bir gözün, 1.800.000 damarı vardır. )
( EŞFÂR[Ar. < ŞÜFR]: Gözkapağının kenarları, kirpik yerleri. )
( Her bir göz, 130 milyon görme siniri hücresinden oluşmaktadır. )
( ... İLE ... İLE Gözbebeği, ilgi çekici bir nesneye baktığımızda ya da bir olaya şahit olduğumuzda, %45 oranında büyür. İLE ... İLE ... )
( Bazı örgenimizde, işlevlerinin tamamına ulaşması zaman alırken, gözlerimiz, sürekli olarak etkindir. )
( Gözler, saatte 36.000 bit bilgiyi işleyebiliyor. )
( Gözlerimiz, tüm öteki örgenlerimizden daha fazla olarak, beyin gücünün %65'inden yararlanıyor. )
( Neredeyse herkesin bir gözü, ötekinden az da olsa daha güçlüdür. )
( AYN, MEDMA'[çoğ. MEDÂMİ'] ile/ve ... ile/ve HADEKA, İNSÂN-ÜL-AYN, MANZAR[< NAZAR], MANZAR-I ÇEŞM, NOKTA-İ BÎNİŞ, BÜ-BÜ', MUKLE ile/ve MEDÂR-ÜL-AYN ile/ve ...
RÂFİ'[< REF]: Gözkapağı gibi bazı örgenleri yukarı kaldırmaya yarayan kas/adale, sinir.
TARFE: Gözkapağının bir kere açılıp kapanması. )
( DÎDE, ÇEŞM ile/ve ... ile/ve MERDÜM, MERDÜME, BÎNEK, DÎDE ile/ve ... ile/ve BÂM-I ÇEŞM[üstteki], BERG-İ ÇEŞM[BERG: Yaprak.]
BÂDÂM: Sevgilinin bademi andıran gözü. | Badem. )
( EYE vs./and EYE BALL vs./and PUPIL/APPLE OF THE EYE vs./and ORBIT/EYE HOLE vs./and EYE LID )
- GÖBEK ile/ve/||/<> GÖBEK DELİĞİ
( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )
- GÖBELEZ ile/ve/<> GÖCEN/GÖÇKEN
( Köpek yavrusu. İLE Tavşan yavrusu. | Kedi, domuz, köpek yavrusu. )
- GÖÇ ile GÖÇÜM
( ... İLE Bazı kimyasal maddelerin ya da ışık, ısı, elektrik gibi güçlerin etkisiyle protoplazmanın, yanaşma ya da uzaklaşma biçiminde olan yer değiştirmesi. )
( ... avec TAKSİ )
- GÖÇEBE ile GÖÇMEN
- GÖÇME ile GÖÇÜRME
- GÖÇÜ/KAYŞA/HEYELAN[Ar.] ile AŞINMA/AŞINIM/İTİKÂL[Ar.]/EROZYON[Fr. < ÉROSION]
( Toprak kayması. İLE Yer kabuğunu oluşturan kayaçların, başta akarsular olmak üzere türlü dış etmenlerle yıpratılıp yerinden koparılarak eritilmeleri ya da bir yerden başka bir yere taşınması olayı/durumu. | Değer ya da saygınlık kaybetme. )
- GÖĞÜS KASI "GELİŞTİRMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<> GÖZ KASI GELİŞTİRMEK
- GÖK CİSİMLERİNİ TANIMLAMA BİLİMİ ile/ve GÖK HARİTASI, YILDIZ UZAKLIKLARINI ÖLÇME
( URANOGRAPHY vs. URANOMETRY )
- GÖK ve/<> YER ve/<> YERALTI
( [Ar..] SEMÂ ve/<> .... ve/<> ... )
( ÂSMÂN ve/<> .... ve/<> ... )
- GÖKBİLİM/ASTRONOMİ ile/ve GÖK CİSİMLERİNİ TANIMLAMA BİLİMİ
( SEYDİ ALİ REİS: İlk, Türkçe nazarî astronomi kitabının yazarı. [HÜLÂSAT-I HEY'E] )
( ASTRONOMY vs. URANOGRAPHY )
- GÖKÇÜL ile GÖKÇÜL/GÖKSEL
( Maviye çalan renk, mavimsi. İLE Gökle ilgili. )
( ... ile SEMÂVÎ )
- GÖKEKSENİ ile GÖKEŞLEĞİ
( İki ucu, sonsuza uzatılmış olarak düşünülen yer ekseni. | Günlük devinmede, yıldızların çevresindeki eksen. İLE Gökeksenine, yer merkezinde dik olan düzlemin, gökküresiyle arakesiti. )
- GÖKKUZGUNLAR ile/ve/<> GÖKKUZGUNUMSULAR ile/ve/<> GÖKKUZGUNGİLLER
( Kuşlar sınıfının, gökkuzgunumsular takımına giren bir alttakım. İLE Gökkuzgunları, ağaçkakanları, çobanaldatanları, sağanları içine alan, kuşlar sınıfından bir takım. İLE En iyi bilinen türü, gökkuzgun olan gökkuzugunumsular takımının, gökkuzgunlar alttakımına giren bir aile. )
- GÖKSU YALISI/KASRI ya da KÜÇÜKSU YALISI/KASRI
- GÖKYÜZÜ ile GÖKYÜZÜ İLE İLGİLİ
( SEMÂ'[< SÜMÜVV(: Yükseklik, yücelik.)], TÂC-I FÎRÛZE, TÂK-I MUKARNES[Gökyüzü. | Süleyman'ın tahtı.] ile ... )
( ÂSMÂN/ÂSÜMÂN, TAHT-I FÎRÛZE ile ... )
( SKY vs. CELESTIAL )
- GÖL ile GÖLET
- GÖLCÜK ile/= GÖLEK ile/= GÖLET
( Küçük göl. İLE Küçük, su birikintisi. İLE Gölek. | Suyu biriktirmek için önüne yapılan set. )
- GÖLGE ile/ve/değil/yerine/=/||/<>/< GÖVDE
( Gölgeyi takip edersen güneşi de bulursun! )
( Gölgeni göremiyorsan, gölgeye kaç! )
( "Bilgi/episteme(loji)". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/< Varolan/onto(loji). )
( [not] SHADOW vs./and/=/||/<>/ BODY instead of SHADOW )
- GÖLGESİ YOKTU:
SAF NURDU ile/ve/değil GÖVDESİNE TAPMAZDI
- GÖMÜT[Alm.] = GÖNÜL
- GON-/GONO- ile/||/<> GONY-/GONYO-/GONO- ile/||/<> ANKYL-/ANKLYO- ile/||/<> GONİO- ile/||/<> CHORO-/CHORİ- ile/||/<> GENO- ile/||/<> ANDRO-
( Tohum, döl, doğurucu, semenle ilgili. | Diz. İLE/||/<> Diz. İLE/||/<> Yapışma, dirsek, ek. İLE/||/<> Açı, köşe. İLE/||/<> Koryon ya da koryoidle ilgili. İLE/||/<> Irk, cins, eşeysel üreme, yaşlı. İLE/||/<> Erkek ile ilgili [androjen: Erkeklik hormonu]. )
- GONCA[Fars. < GONÇE] ile YONCA/TRIFOLIUM[Lat.]
( Açılmamış çiçek. İLE Baklagillerden, başak durumundaki çiçekleri kırmızı ya da mor renkli, hayvanlara yem olarak yetiştirilen çayır bitkilerinin genel adı. )
- GÖNDERGE ile/ve/||/<> GÖSTEREN ile/ve/||/<> GÖSTERİLEN
( Veri/harf. İLE/VE/||/<> Biçim. İLE/VE/||/<> Anlam/sözcük. )
( Görüntü/simge. İLE/VE/||/<> Harflerle. [E.V] İLE/VE/||/<> Sözcük olarak[EV] )
( REFERENCE vs./and/||/<> SIGNIFIER vs.and/||/<> SIGNIFIED )
- GÖNLÜMÜZÜN, ... ve/||/<>/< GÖNLÜMÜZDEN ...
( Perişan olmasını istemiyorsak. VE/||/<>/< Perişan olanları çıkarmamak. )
- GÖNÜL VERMEK ile/ve GÖNÜL KOYMAK
- GÖNÜL'ÜN:
ABDESTİ ile/ve KULLUĞU
( Gözyaşı ile. İLE/VE Zikir ile. )
- GÖNÜLLÜ ile/ve/||/<> GÖNÜLVEREN
- GÖRDÜĞÜNÜ "SEVMEK" ile/değil/yerine/>< SEVDİĞİNİ GÖRMEK
- GÖRDÜĞÜNÜ ve/||/<> GÖRMEDİĞİNİ
( Ört! VE/||/<> Söyleme! )
- GÖREMEZSİN ile/değil GÖRÜNMEZ
- GÖRKEM:
BAKILANDA ile/ve/değil/||/<>/< BAKIŞTA
- GÖRKEM ile GÖRK
( Göz alıcı ve gösterişli olma durumu. İLE Güzellik, gösteriş. )
- GÖRMEK/BAKMAK:
"İSTEDİĞİNİ" ile/ve/değil/yerine/||/<> İSTEDİĞİN ŞEY İÇİN GEREKEN(LER)İ
- GÖRMESİN! ile/ve/değil/yerine/<> GÖSTERME!
- GÖRÜNEN/BİLİNEN/DUYULAN ile/ve/yerine GÖRÜNENİN/BİLİNENİN/DUYULANIN ÖTESİ
- GÖRÜNEN/DEN BLİNEN/E ile/ve/||/<>/> BİLİNEN/DEN GÖRÜNEN/E
- GÖRÜNMEZ GÖRÜNÜR
- GÖRÜNTÜ/FOTOĞRAF:
ÇEKMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TASARLAMAK
- GÖRÜNTÜ ile GÖRSEL
- GÖRÜNTÜ ile/ve/değil GÖRÜNÜM
- GÖRÜNTÜ ile GÖRÜNÜM
- GÖRÜNTÜNÜN/MANZARANIN:
EN ÇİRKİNİ/KORKUNCU ile/değil/yerine/>< EN GÜZELİ
( Somurtan bir "yüz". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gülen bir yüz. :) )
( Gülen İnsan Yüzünün Görsel FaRkLaR'ı için burayı tıklayınız... )
( Kara delik. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Güneş. )
(
ile/değil/yerine/><
)
- GÖRÜNÜM ile/ve/değil GÖRÜNGÜ
( [not] APPEARANCE vs./and/but PHENOMENON )
- GÖRÜNÜRDE değil GÖRÜNÜŞTE
- GÖRÜNÜŞ ile GÖRÜNTÜ
- GÖRÜRSEM ile GÖRDÜĞÜMDE
- GÖRÜŞ ile/ve/||/<>/< GÖRMÜŞ/LÜK
- GÖRÜŞTÜĞÜN/GÖRÜŞTÜKLERİN değil YANINDA OLDUĞUN/OLMASINI/OLMAK İSTEDİĞİN
( Kimle/rle görüştüğün değil kimin yanında olduğundur belirleyici olan! )
- GÖSTERİMİ OLAN ile GÖSTERİMİ OLMAYAN
- GÖSTERİMİ OLAN ile GÖSTERİMİ OLMAYAN
- GÖT-GÖBEK (SALMAK, BÜYÜTMEK)
- GÖTÜ-BAŞI (AÇIKTA GEZMEK/AYRI OYNAMAK)
- GÖVDE(N):
[ne] ATMAK ve [ne de] TAPMAK
- GÖVEM ERİĞİ/GEYİK DİKENİ/AKDİKEN ALIÇ[Fars. < ALUÇA] ile ALIÇ[Fars. < ALUÇA]
( Hünnapgillerden, kırlarda kendiliğinden yetişen, hekimlikte ve boyacılıkta kullanılan, sert odunlu bir ağaç. İLE Bu ağacın mayhoş yemişi. )
- GÖZ GÖZLÜK
- GÖZ KIRPMAK/KIPMAK ile GÖZ KIRPIŞTIRMAK/KIPIŞTIRMAK
( TWINKLE )
- GÖZ ÖNÜNDE:
()TUTMAK() ile/ve/değil/<> ()BULUNDURMAK()
- GÖZ ÖNÜNE ALARAK/ALMAK değil GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURARAK
- GÖZ ÖNÜNE ALMAK değil GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURMAK
- GÖZ RENKLERİNDE:
SEVDÂ ile SERKÂ ile ŞEHLÂ ile ŞEVLÂ
( Siyah renkte. İLE Yeşil ya da mavi renkte. İLE Elâ ya da açık kahverengi renkte. [Gözlerin "iki ayrı yönde" gibi bakışı.] [Kadının en arzulu bakışı.] İLE Koyu kahverengi. )
- GÖZ:
GÜNEŞ ve/<> GÜZELLİK
- GÖZ ve/||/<>/> GÖNÜL[< GÖNENME/GÖNENÇ] ve/||/<>/> AYAK
( Gözden uzak(ırak) olan, gönülden/zihinden (de) uzak(ırak) olur. )
( Göz, dostu görendir. )
( DİLÂ: EY GÖNÜL )
( Göz, nereye bakar; gönül, oraya akar. VE/||/<>/> Gönül, nereye akar; ayak, oraya koşar. )
- GÖZ ile/ve GÖZDEKİ ANLAM VE DERİNLİK
- GÖZALTI/GÖZETİM/NEZÂRET[Ar.] ile GÖZ ALTI
( Birinin, güvenlik güçleri tarafından belirli bir yerde ve belirli bir süre alıkonulması. | Denetleme. İLE Yüzde gözlerin hemen altında bulunan bölüm. )
- GÖZE ALMAK değil GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURMAK
- GÖZE BATMA ile/değil/yerine GÖZE ÇARPMA
- GÖZE ÇEPERİ ile GÖZE ZARI
( Bitki gözelerinde bulunan ve gözeyi çevreleyen sert bir tabaka. İLE Tüm canlı gözelerinde bulunan ve gözenin içini dış ortamdan ayıran ince bir zar. )
- GÖZE DUVARI ile GÖZE ZAR
( Bitki gözelerinde bulunan ve gözeyi koruyan sert tabakadır. İLE Tüm gözelerde bulunan ve gözeyi çevreleyen esnek tabakadır. )
- GÖZE ile ZOOSPOR[Fr. < Yun. ZOON: Hayvan. | SPOROS: Tohum.]
( ... İLE Suda yaşayan mantarlarda ve suyosunlarında bulunan, selüloz zardan yoksun, üzerindeki iki ya da daha çok titrek tüyle devinen üreme gözesi. )
- GÖZETMEK ile GÖZETLEMEK
- GÖZLEMEK ile/değil GÖZLEMLEMEK
- GÖZLENEBİLİYOR değil GÖZLEMLENEBİLİYOR
- GÖZLERİM "YAŞLANDI" değil GÖZLERİM "YAŞARDI"
- GÖZLEYEN ile/değil GÖZLEMLEYEN
- GÖZLÜK ...:
GİYMEK değil TAKMAK
- GÖZTEPE ile/ve GÖZ TEPE
( Kadıköy, Çifte Havuzlar'dan sonraki semt. İLE/VE Kanlıca'nın 4 km. doğusunda bulunan bir tepe ve su. )
- GÖZÜKMEK/GÖRÜKMEK değil GÖRÜNMEK
- GÖZÜKÜYOR/GÖZÜKTÜ değil GÖRÜNÜYOR/GÖRÜNDÜ
- GÖZÜM/ÜZ GÖNLÜM/ÜZ (AÇILSIN)
- GÖZÜN AKLI ile/ve GÖZÜN HAKKI
- GÖZÜNÜ:
"SEVİM" değil SEVEYİM
- GÖZÜTOK/LUK ile GÖZÜKARA/LIK
- GÖZYAŞI BEZİ YANGISI(İLTİHABI) ile/ve GÖZYAŞI KESESİ YANGISI(İLTİHABI) ile/ve İRİS TABAKASININ YANGISI
( DAKRİYOADENİT ile/ve DAKRİYOSİSTİT ile/ve İRİTİS )
- GRADE ile GRADİENT ile GRADİNG ile GRADUAL
( Aşama, derece. İLE Eğim, eğilim. İLE Aşamalandırma, dereceleme. İLE Adım adım. )
- GRAFOMANİ/GRAPHOMANIA[İng.] değil/yerine/= YAZMA-ÇİZME SAPLANTISI
- GRANÜLİN ile GRANÜLİT
( Opalin türü. İLE Kuvars, feldispat, granit, moskofcamı gibi maddelerden bileşmiş, billur kayağantaş kütlesi. )
- GRAVE ile LARGO ile LARGETTO ile LENTO ile ADAGIO ile ALLEGRO ile ALLEGRETTO ile ANDANTE ile ANDANTINO ile ANIMATO ile APPASIONATO ile VIVACE ile PRESTO ile PRESTESSIMO
( ...
İLE
Bir parçanın, ağır ve görkemli çalınacağını/söylenileceğini anlatır. | Bu ağırlıkta çalınan müzik parçası.
İLE
Bir parçanın, largodan daha yavaş çalınacağını belirtir.
İLE
Bir parçanın, largodan çabuk ve hafif çalınacağını anlatır. | Bu biçimde çalınan müzik parçası.
İLE
Bir parçanın, ağır çalınacağını anlatır. | Bu tempoda çalınan parça.
İLE
Yavaş, ağır olarak. | Bu biçimde çalınan beste.
İLE
Bir parçanın, canlı, neşeli ve hızlı çalınacağını anlatır.
İLE
Bir parçanın, allegrodan biraz daha ağır çalınacağını anlatır. Yarı yavaş, adagio ile andantino arası.
İLE
Andanteden daha canlı, daha hızlı.
İLE
Bir parçanın, canlı çalınacağını anlatır.
İLE
Bir parçanın, coşkunca çalınacağını anlatır.
İLE
Canlı ve hızlı.
İLE
Çabuk, çok çabuk bir tempo ile. | Bu tempo ile çalınan müzik parçası.
İLE
Çok çabuk, aşırı hızlı. )
- GRAVİTİ/GRAVITY[İng.] değil/yerine/= KÜTLE/YER ÇEKİMİ
- GÜÇ BELÂ (HALLETMEK, ÇARE BULMAK)
- GÜÇ/DAYANIKLILIK/DENGE:
KOL/DA ile/ve/değil/||/<>/< BACAK/TA
( Yüzmede[özellikle suyun üstünde durmada], tutunma ve tırmanmada kolun gücüne değil bacakların gücüne ve olanaklarına yönelmek/odaklanmanın önceliği ve farkındalığı... )
- GÜÇ/KUDRET:
BEL ÜSTÜ ile/ve/<> BEL ALTI
( Erilde. İLE/VE/<> Dişilde. )
( [daha çok] Erillerin, govdesi ve kolları güçlüdür/dayanıklıdır. İLE/VE/<> Dişillerin, bacakları güçlüdür/dayanıklıdır. )
- GÜCÜN ADÂLETİ ile/değil/>< ADÂLETİN GÜCÜ
- GÜCÜN:
YETERLİLİĞİ(/YETERSİZLİĞİ) ile/ve/<>/değil/yerine DEVREDE OLMASI
- GÜDÜLENME ile/ve/> YÖNELME/YÖNLENME
( MOTIVATION vs./and/> TO TEND )
- GUDÜVV[Ar.] ile GUDVE[Ar. çoğ. GADÂT]
( Sabah vaktinde bir iş yapma ya da yola çıkma. İLE Sabahla güneş doğması arasındaki zaman. )
- GUDVE[Ar.] / BÂMDÂD/ÂN, BÂMDÂDÎ, BÂM-GÂH/GEH[Fars.] değil/yerine/= SABAH, SEHER
- GÜFTE değil/yerine/= YAZAN, YAZIM
- GÜLDÜRMEYEN "DURUMA" ile/ve/||/<>/> GÜLÜP GEÇMEK
( Seni güldürmeyen "şeye/duruma/soruna" gülüp geç. )
- GÜLDÜRÜ/KOMEDİ[Fr.] ile GÜLMECE/MİZAH[Ar.]/HUMOR[Fr. < HUMOUR]
( Gövdeyle ilgili, gövde üzerine. İLE Zihin/akıl yürütmeyi gerektiren. )
( Gördüğü üzerinden ve doğrudan. İLE Olumsuz olanı, olumluya çevirme. )
( GARGANTUA - Francois RABELAIS )
- GÜLEN ile/ve GÜLDÜREN
( ... İLE/VE Gülünecek olana gülmemeyi becerebilen, ciddiyetini sürdürebilen. )
- GÜLLÜ AGOP (VARTOVYAN) =/> GÜLLÜ YAKUP
( Osmanlı dönemi tiyatro oyuncusu ve yönetmeni ve Türk tiyatrosunun kurucularındandır. Oyunculuğundan ziyade kurduğu ve yönettiği tiyatro toplulukları ile başarı kazanan bir sanatçıdır.[1840-1902] )
- GÜLLÜK-GÜLİSTANLIK
- GÜLMEK:
GÜLÜNÇ/KOMİK OLMASINDAN ile/ve/||/<>/> EĞLENCELİ OLMASINDAN
- GÜLMEK ile/ve/<> GÜLÜMSEMEK :)
( ... İLE/VE/<> En etkili/kolay/hızlı yapıt/eylem/ibâdet. )
( Sen gül ki, biz de gülelim! )
( Bir iyi hareket, bin iyi düşünceden
Bir gülüş de bin hareketten daha güçlüdür. )
( Gül ki, gül yüzünde güller açsın! )
( Gülmesini bilmeyen, dükkân açmasın! )
( Paranız yoksa, gülümsemeniz de mi yok? )
( Bir kişinin nasıl güldüğünden terbiyesini, neye güldüğünden akıl seviyesini anlarsın! )
( TEBEŞBÜŞ: Güleryüz gösterme. [küçükten büyüğe] )
( Gülün de, isterseniz beni paçamdan sürükleyin. )
( MÜBTESİM[< TEBESSÜM]: Gülümseyen, tebessüm eden. )
( Haydi! Bırak zihnindeki olumsuz kayıtları ve şu AN'a dön biraz! Ve bunu, sık sık tekralamaya çalışarak olan bitenlere, kişilere/çevrene/yaşama gülümse!... :) Sadece gülümse! :) (Herhangi bir nedeni/kaynağı olmaksızın, aklına geldikçe/getirerek gülümse!) :) Yaşam, vererek başlar ve sürdürülür. Verebilecek hiçbir şeyin olmasa/kalmasa bile, boşver sıkıntıları/saçmalıkları ve hiçbir zaman elinden alınamayacak olanı vererek, o, dünyanın en güzel manzarası olan gülümsemeni paylaşarak yaşa ve yaşat! Haydi! Tekrar tekrar gülümse!... :) )
( Seni güldürmeyen "şeye/duruma/soruna" gülüp geç. :) )
( Ne haliniz varsa gülün! )
( DIHK ile TEBESSÜM )
( LAUGHING vs. SMILING )
( HANDE )
- GÜLMEK ile/ve/değil/<> GÜLÜŞÜNE MEŞRÛ KAYNAK BULMAK/BULABİLMEK
( Umberto Eco'nun, Gülün Adı adlı kitabını okumanızı salık veririz. )
- GÜLÜŞ(ÜN) < ACI(SI) değil/yerine ACI(NIN) > GÜLÜŞ(Ü)
( Olmamalı. DEĞİL/YERİNE Olabilir. )
- GÜNAH ile KEBÂİR[< KEBÎRE]
( Günah. İLE Büyük Günahlar. )
( Kişinin en kolay ve sürekli yaptığı hata/yanlış, en büyük günahıdır. )
- GÜNAHI İŞLEMEK ile GÜNAH SAVUNMAK
- GÜNBERİ/PERİHEL >< GÜNÖTE/AFELİ[Fr.]
( Yer'in, Güneş'e en yakın bulunduğu nokta. >< Yer yörüngesinin, Güneş'e en uzak bulunduğu nokta. )
( 147.300.00 km. >< 152.100.000 km. )
( 03 - 04 Ocak >< 04 - 06 Temmuz )
- GÜNBERİ ile/değil GÜNEÇ
( Yer'in, Güneş'e en yakın bulunduğu nokta. İLE/DEĞİL Çok güneş alan yer. )
- GÜNDELİK DENEYİM/YAŞAYIŞ ile/değil/yerine ÖZGÜN DENEYİM/YAŞAYIŞ
( ERLEBNIZ mit ERFAHRUNG )
- GÜNDEM ile/ve/<> GÜNCEL
( ORDER/DIARY/AGENDA vs./and/<> ACTUAL )
- GÜNEŞ ÜSTÜ ile/ve GÜNEŞ ALTI
- GÜNEŞ:
LEKELERİ ile/ve/||/<> ÇIKINTISI ile/ve/||/<> PATLAMASI ile/ve/||/<> YELLERİ
( 11 yıllık döngülerle daha yoğun görünür duruma gelir. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )
- GÜNEŞİN:
DOĞMASI ile/ve BATMASI
( 1 AU: 8.317 ışık dakikası[1 ışık dakikası: 0,120 AU ] [Güneş'ten yayılan ışığın Dünya'ya ulaşma süresi.] )
( GÜNEŞ IŞIĞI: MONOKROMATİK )
( 72 senede bir 1 derece kendi ekseninden aşağı kayar. )
( Güneş bâtı(n)dan [içinizden] doğar. )
( İSHAK: Açan, gülen. )
( SOR SALTISMUS: Kutsal güneş ve doğumu. )
( NIHIL NOVE/NOVUM SUB SOLE: Güneşin altında yeni (hiç) bir şey yok. )
( Güneşin atmosferinde 67 öğe bulunmaktadır. )
( Kütle (Ton) : 1.989.000.000.000.000.000.000.000.000
Kütle (Yerküre=1 ise) : 333.000
Güneş Düzeni İçinde Kütlesel Payı : % 99.8
Çapı (km) : 1.390.000
Çapı (Yer=1 ise) : 109
Ortalama Yoğunluk (g/cm küp) : 1.41
Dünyanın Ortalama Yoğunluğu : 5.515
Dünyadan Ortalama Uzaklığı (km) : 149.600.000
Rotasyon Süresi (Gün) : 25-36
Yüzey Sıcaklığı (Kelvin) : 5800
Çekirdek (Kelvin) : 15.600.000
Atmosfer (Korona-Kelvin) : 1.000.000
Enerji Yayımı (saniye/kW) : 386.000.000.000.000.000.000
Hidrojen (Ağırlığının Yüzdesi) : 75
Helyum (Ağırlığının Yüzdesi) : 25
Ağır Ögeler (Ağırlığının Yüzdesi) : 0.1
Yaşı (Yıl) : 4.600.000.000
Kalan Süresi: 10.000.000.000
( Ankara Üniversitesi ( https://astronomy.science.ankara.edu.tr )
İTÜ ( http://astronomi.itu.edu.tr ) TÜBİTAK ( http://www.tug.tubitak.gov.tr ) Kandilli ( http://www.koeri.boun.edu.tr/new ) Astronomy On-Line ( http://www.eso.org ) NASA ( http://www.nasa.gov ) Seasky ( http://www.seasky.org ) Sky Watching ( http://www.earthsky.com ) Space Telescope Science Institute ( https://stsci.edu ) )( SUNRISE vs./and SUNSET )
- GÜNEŞTE:
YANMAK ile/ve/değil/yerine KARARMAK
( 11:00 ile 16.00 arası güneş altında kalınmamalı! [yaz saati uygulamasına göre] )
- GÜNLÜK "DİL" / HUKUK/TIP "DİLİ" / YAZI/KONUŞMA "DİLİ" değil GÜNLÜK KONUŞMA / HUKUK/TIP TERİMLERİ / YAZININ/KONUŞMANIN KOŞULLARI/KURALLARI
- GÜNLÜK-GÜNEŞLİK
- GÜNLÜK/GÜNCEL ... ile GÜNDELİK ...
- GÜNÜ GEÇİRMEK değil/yerine GÜNÜ YAŞAMAK
( Kişi, inandığı gibi yaşayamıyorsa, yaşadığı gibi inanmaya başlar. )
( [not] TO PASS THE DAY but LIVE THE DAY
LIVE THE DAY instead of TO PASS THE DAY )
- GÜNÜ GÜNÜNE (NOT ALMAK, ÇALIŞMAK)
- GÜNÜ, GÜNÜNE EŞİT OLAN ve/> ÂN'I, ÂN'INA EŞİT OLAN
- GÜNÜBİRLİK ... ile/değil GÜNLÜK ...
- GURBETTE OLDUĞUNU:
ANLAMAYAN/ANIMSAMAYAN değil/yerine ANLAYAN/ANIMSAYAN
- GÜREŞ/JUDO ile KURAŞ/KURASH
( Açıklamalar için burayı tıklayınız... | Ayrıca, www.kurash-ika.org adresinden de yararlanılabilir. )
- GURRE[Ar. çoğ. GURER] ile GURBET[Ar.]
( Aklık, parlaklık. | Atın alnındaki beyazlık, akıtma. | Arabî ayın birinci gecesi ve günü. | Günbatımı. İLE Yabancılık, gariplik. | Yabancı yer, vatan dışı. )
- GÜRÛH[Fars.] ile GÜRÛH-I NÂCİ
( Cemaat, bölük, takım. | Değersiz, aşağı görülen, küçümsenen topluluk, derinti, sürü. İLE Kurtulmuş topluluk. )
- GURURUNU/N KIRMAK/KIRILMASI ile/ve/||/<>/> KÜÇÜK DÜŞ(ÜR/ÜL)MEK
- GÜRZ ile/||/<> GÜRZ-İ GİRÂN ile/||/<> BOZDOĞAN
( Uzun saplı, büyük demir topuz. İLE/||/<> İri, ağır topuz. İLE/||/<> Yeniçeriler tarafından kullanılan ve atların eyerinde asılı duran, altı toplu gürz. )
- GUSSA[Ar. çoğ. GUSAS] değil/yerine/= TASA, KAYGI, KEDER
- GÜVEN!:
GÜLÜŞÜN ARDINDAKİ KEDERE ve/||/<> ÖFKENİN ARDINDAKİ SEVGİYE ve/||/<> SESSİZLİĞİN ARDINDAKİ NEDENE
- GÜVEN/LİK ile/ve/||/<>/> GÜVENCE
( Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanaat verici belge, delil, iz, argüman. | Anlaşmazlık konusu olan şeyde, yargıcın kanılarını oluşturan şey, delil. | Sonurguya ulaşan bir uslamlamanın dayandığı gerçek, delil. )
- GÜVENLİ BAĞLANMA ile GÜVENSİZ BAĞLANMA ile BAĞLANTI NESNESİNİN OLMAMASI
- GÜVENLİK ile/ve/||/<>/>/< GÜVEN
- GÜZÂRİŞ[Fars.] ile GÛRÂB[Fars.]
( Düş yorma, rüya tâbir etme. İLE Geçme, geçiş. )
- GÜZEL GENÇ ve/||/<> GÜZEL YAŞLI
( Doğanın yapıtıdır. VE/||/<> Sanatın yapıtıdır. )
- GÜZEL İNSAN değil/yerine İNSANDAKİ GÜZELLİK
- GÜZEL KUR'AN OKUYOR değil AĞZI KUR'AN'A YAKIŞIYOR
- GÜZEL OLAN, SEVGİLİDİR değil/yerine SEVGİLİ OLAN, GÜZELDİR
- GÜZEL OLANLAR:
DURUNCA/SUSUNCA ile/ve/yerine KONUŞUNCA ile/ve/yerine HEM DURUNCA/SUSUNCA, HEM KONUŞUNCA
- GÜZEL SÖZ ile/ve GÜZEL EYLEM
- GÜZEL/LER ile/ve/||/<>/> GÜZELLİK
( Duyumsanan/görülen, görerek. İLE/VE/||/<>/> Düşünülen, düşünerek. )
- GÜZEL/LİK (ARAYIŞI) ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/< "YENİ/LİK" ("İSTEĞİ/BEKLENTİSİ")
- GÜZEL ile/ve/||/<>/> GÜZİDE[Fars.]
- GÜZELDE/GÜZELLİKTE ARANANLAR:
BAKIŞIM/LI(SİMETRİ/K) ve ORANTI/LI(EURYTMIE) ve UYUM/LU(HARMONİ/K)
( DÜZGÜN ve DÜZENLİ ve DİZGELİ ve AÇIK/LIK/PARLAK/LIK(CLARITAS/MUŞÂ'ŞÂA) )
- GÜZELE, GÜZEL DEMEM, GÜZEL, BENİM OLMADIKÇA yerine/değil GÜZELE, GÜZEL DERİM, GÜZEL, BENİM OLSUN DİYE! / BENİM OLAN, GÜZEL OLSUN DİYE!
- GÜZELİ SEVMEK ile/ve/değil/yerine/<> GÜZELLİĞİ SEVMEK
- GÜZELLİĞİN:
İDRAKİ ile/ve/<> İFADESİ
( Ancak sendeki güzellik kadar. İLE/VE/<> Ancak sendeki güzellik kadar. )
- GÜZELLİKTE:
3 BEYAZ ve/<> 3 SİYAH ve/<> 3 KIRMIZI
( Ten, diş ve el. VE/<> Göz, kaş ve kirpik. VE/<> Yanak, dudak ve tırnak. )
- GÜZLEK ile GÜZLÜK
( Güz yağmuru. | Güz mevsiminin geçirildiği yer. İLE Güzün yapılan. | Güzün ekilen tahıl. )
- H, HA[Ar.] ile HE, HÂ'(HÂ-İ HEVVEZ, HÂ-İ RESMİYYE)[Ar.] ile HI[Ar.] ile -HÂ/Y[Ar.] ile -HÂ[Ar.]
( Osmanlı abecesinin 8. harfidir. Ebced hesabında 8 sayısının karşılığıdır. İLE Osmanlı abecesinin 30. harfidir. Ebced hesabında 5 sayısının karşılığıdır. İLE Osmanlı abecesinin 9. harfidir. Ebced hesabında 600 sayısının karşılığıdır. İLE "Çiğneyen" anlamına gelen sözcüklere katılarak birleşik sözcük[vasfı terkîbî] yapar. İLE Çoğul edatı.[ESB-HÂ: Atlar. | SEG-HÂ: Köpekler.] | O. )
- HABER HABERCİ
( NEWS
MESSENGER )
- HABER ALIRSAM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< HABER ALINCA
- HABER ALMA GEREKSİNİMİ ile/ve/değil/<> HABER ALMA HAKKI
- HABERCİ OLDUĞUNU:
BİLEN ile/ve/değil BİLMEYEN
- HABEŞÎ[Ar.] ile Habeşî[Ar.]
( Hat, tezhip, minyatür gibi güzel sanatlarda kullanılan bir kâğıt cinsi. | Çok esmer. İLE Kasma, kısaltma. | Aruzda, "fâilâtün"den "ât" hecesini çıkararak "fâilün" veznine sokma. )
- HÂBİR ile HÂZIK (HEKİM)
( HAZÂKAT: Hekimlerde, deneyim ve ustalık. )
- HABİTAT ile HABİTÜASYON ile HABİTÜEL ile HABİTÜEL ABORTUS
( Doğal ortam, yaşama alanı. İLE Alışkanlık. İLE Alışkanlık. İLE Yineleyen. İLE Yineleyen düşük. )
- HÂC[Ar. < HÂCET] ile HÂC/ÇELÎPÂ[Fars.]
( Gereklilik, ihtiyaç, lüzum. | [bitki] Deve dikenleri, akdikenler. İLE Haç, put.[SALÎB(Ar.), CROISADES(Fr.), CROSS(İng.)] )
- HACC'A GİTMEK ile/ve HACC'TAN GİTMEK
- HÂCE[Ar. < HÂCET] ile HÂCE[Fars. | çoğ. HÂCEGÂN]
( Gereklilik, ihtiyaç, lüzum. İLE Hoca, efendi, ağa, çelebi, sahip, muallim, öğretmen, müderris. | Tüccar. )
- HÂCET-İ ZÂTÎ ile GANİYYÜ-Z-ZÂTÎ/GINA-YI ZÂTÎ
- HADD-İ TÂM(MÂHİYET) ile/ve HADD-İ NÂKIS ile/ve RESM-İ TÂM ile/ve RESM-İ NÂKIS
( Tam tanım.(yakın(karib) cins + yakın fasıl)(İnsan, düşünen canlıdır). İLE/VE
Eksik tanım.(uzak(baid) cins + yakın fasıl)(İnsan, düşünen nesnedir). İLE/VE
Tam tanıtım.(yakın(karib) cins + gerekli özellik)(İnsan, gülen canlıdır). İLE/VE
Eksik tanıtım.(uzak(baid) cins + gerekli özellik)(İki ayak üzeri yürüyen, tırnakları geniş, tüysüz/kılsız, dik yürüyen, tab'an gülen) )
- HADDİ'Nİ BİLDİRMEK ile HADDİNİ "BİLDİRMEK"
( Bir şeyin/durumun. İLE Bir kişinin/tutumun. )
( Sınırların bilgisini belirtmek/anlatmak. İLE Haddini aşanı engellemek.[bedelini ödetmek üzere ya da öncelikli olmamalı!] )
- HADDİNİ BİLMEMEK HADDİNİ BİLDİRMEK
- HADÎS-İ KUTSÎ ile/ve HADÎS-İ MÜRSEL
( Ma'nâ Allah'ın, söz Hz. Muhammed'in. İLE Hz. Muhammed'den duyulduğu söylenilen söz. )
- HADİS-İ KUTSÎ ile HADİS-İ ŞERÎ
- HADİS-İ KUTSÎ ile/ve HADİS-İ ŞERİF
- HADÎS-İ MÜRSEL ile/ve HADÎS-İ SAHİH
( Hz. Muhammed'den duyulduğu söylenilen söz. İLE Râvîsi sağlam olan hadisler. )
- HADÎS-İ SAHİH ile/ve HADÎS-İ MEVZÛ
( Râvîsi sağlam olan hadisler. İLE Hz. Muhammed'e isnad olunan söz. )
- HADİS ile HADÎS-İ KUTSÎ
( Kıyamete kadar tazeliğini kaybetmeyen haber, söz; Hz. Muhammed'in sözü(Bu sözlerin ilmi, anlamı Hak'dan, lafzı Resûllullâh'a muzaffer.) İLE Ma'nâ Allah'ın, söz Hz. Muhammed'in. )
- HADİS ile/ve HADÎS-KEŞFEN
( Kıyamete kadar tazeliğini kaybetmeyen haber, söz; Hz. Muhammed'in sözü(Bu sözlerin ilmi, anlamı Hak'dan, lafzı Resûllullâh'a muzaffer.) İLE İnsana gerek yakazada ve gerek menâmda vahiy ya da işitme suretiyle, Hz. Muhammed'den gelen söz, haber. )
- HADİSLER'DE:
MERFU ile MEVKÛF ile MEKTÛ
- HÂFÎ[Ar.] ile HAFÎ[Ar. < HAFÂ | çoğ. HAFİYYÂT]
( Çok ikrâm eden, güleryüzle karşılayan. | Yalınayak yürüyen/koşan. İLE Gizli, saklı. )
- HAFÎF[Ar.] ile HAFÎF/HAFFÂF[Ar.] ile HAFÎF[Ar. < HİFFET]
( At koşarken, kuş uçarken, rüzgâr eserken oluşan ses. Hışırtı. İLE Ayakkabı, terlik, kavaf vs. yapan ve satan. İLE Ağır olmayan, yeğni. | Türk müziğinin büyük usullerindendir. )
- HÂFİR[Ar. < HAVÂFİR] ile HAFÎR[Ar. çoğ. HAFÂİR]
( Kazan/kazıcı, hafreden. | At gibi hayvanların tırnağı. İLE Derince kazılmış yer, yer çukuru. | Mezar, kabir. )
- HÂFİYEN[Ar.] ile HAFİYYEN/HAFİYYETEN[Ar.]
( Yalınayak olarak. | İkrâm ederek. İLE Gizliden, gizlice, saklı olarak, âşikâr olmayarak. )
- HAFIZA ile/ve/||/<> HATIRA
- HAFL/HAFLE[Ar.] ile HAFR/HAFŞ[Ar.]
( Kederlenme, tasalanma. | Toplanma, toplantı. İLE Kazma, kazılma. )
- HAİN/LİK ile/değil/yerine VEFÂSIZ/LIK
- HÂİZ ile HÂKİM
( Sahip, taşıyan. İLE Egemenliğini yürüten, buyruğunu yürüten, sözünü geçiren. | Başta gelen, başta olan, baskın çıkan. | Duygu, davranış vb.ni iradesiyle denetleyebilen kimse. | Yüksekten bir yeri bütün olarak gören. | Yargıç. | Bilge. | Baskın. )
- HAK SİLLESİNİN:
SADÂSI/SEDÂSI ve/||/<> DEVÂSI ve/||/<> DAVÂSI
( Olmaz! )
- HAK-HUKUK (SAHİBİ OLMAK, PEŞİNDE KOŞMAK)
- HAK ile/ve HAKİKAT
- HAKAN ile HAN
- HAKİKAT-İ KÂBE ve HAKİKAT-İ KIBLE
- HAKİKAT'İ ZİKR ETMEK ile/ve HAKİKAT'İN ŞÜKRÜ
- HAKİKAT ile HAKİKAT-ÜL-HAKAİK
( Doğa. İLE Tin. )
- HAKİKATE "SAHİP OLMAK" değil HAKİKATTEN HABERDAR OLMAK
- HAKİKATE YAKLAŞMAK ile/ve HAKİKATTEN UZAKLAŞMAK
( İki uc da çıldırmaya/delirmeye neden olur. )
- HAKİKATE YAKLAŞMAK ile/ve HAKİKATTEN UZAKLAŞMAK
( İki uc da çıldırmaya/delirmeye neden olur. )
- HAKİKÂTİNİ DAĞITMAK ile/ve HAKİKÂTİNDEN VAZGEÇMEK
- HAKİKATLERİN SANATI ile SANATIN HAKİKATLERİ
- HAKİKATTE:
YALAN ile/ve/||/<> YANLIŞ
- HAKİKİ OLMAYAN ile/değil/yerine/>< HAKİKİ
( Yinelemesinde yiten. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yinelemesinde yitmeyen. )
- HAKK-I KARÂR ile/||/<> HAKK-I ŞURB
( Arazi yasasının 78. maddesinde belirtilen nizâsız, on yıllık zilyetlik. İLE/||/<> Su hakkı. )
- HAKK ve/<> HADD
- HAKKAK["ka" uzun okunur] ile HAKKÂK[Ar. < HAKK]
( Kutucu, hokkacı. İLE Hak eden. | Mühür vs. kazıyan kişi. )
- HAKLI ..." ile/değil/yerine YERİNDE
(BİR KARAR/SONUÇ/TUTUM)
- HAKLI OLAN ile/ve/değil/yerine/||/<> HAKÇA OLAN
- HAKLILIK/HAKSIZLIK:
MECAZ değil HUKUK
- HAKSIZ "GÜÇ" ile GÜÇSÜZ HAK
( Zulüm oluşturur. İLE Çözümsüzlük/çaresizlik oluşturur. )
- HÂL-İ HAZIRDA ... ile HÂLEN ...
- HAL(L)ÜSİNASYON ile HAL(L)ÜSİNOJEN
( varsanı, sanrı. İLE Varsanıya yol açan, sanrıya yol açan. )
- HAL ile/ve HAVA
- HALA değil HÂLÂ
- HÂLÂ ile HÂLEN
- HALÂ ile HAYYİZ
- HALÂK[Ar.] ile HALAK[Ar.] ile HALAK[Ar. < HALKA]
( Pay, hisse, nasip. İLE Paçavra, yıpranmış eski şey. İLE Halkalar. )
- HALÂS[Ar.] ile KURTULMA, KURTULUŞ
( KURTULMA, KURTULUŞ )
- HALAT/ZİNCİR ile/ve/||/<> AGANTA[İt. < AGGUANTA]
( ... İLE/VE/||/<> Yısa ya da laçka edilmekte olan bir halatın ve zincirin kısa bir süre elde tutulup bırakılmaması için verilen emir. )
- HALBUKİSİ" değil HALBUKİ
- HÂLEN değil/yerine/= ŞİMDİ/ŞİMDİLİK
- HÂLİYEN[Ar.] ile HÂLİYEN[Ar. < HÂLÎ]
( Şimdiki zamanda/halde. İLE Boş olduğu halde, boş olarak. )
- HALİYYE[Ar. çoğ. HALİYYÂT] ile HÂLİYYE[Ar.]
( Bekâr bayan. İLE İbâdet sırasında raks etme, el şaklatma gibi durumları helâl sayan bir tarikat. )
- HALK-İ ZAMANÎ ile HALK-İ MEKÂNÎ
- HALK ve/<>/>< HAŞR
- HALT[< HALATA]:
KARIŞTIRMAK
- HAMÂKÂT[Ar.] ile HAMÂSET[Ar.]
( Ahmaklık. İLE Yiğitlik, kahramanlık, cesaret. | Dinleyenleri etkilemek ya da heyecanlandırmak amacıyla yapılan abartılı anlatım. )
- HAMAYLI/HAMAİL[Ar.] değil/yerine KUŞAK
( Omuzdan, çapraz olarak bele inen bağ. | Muska. )
- HÂMİD[Ar.] ile HÂMİD[Ar. < HAMD | çoğ. HÂMİDÎN, HÂMİDÛN, HUMMÂD] ile HAMÎD[Ar. < HAMD]
( Koru sönmediği halde alevi sönen ateş. İLE Hamdeden, şükreden. İLE Allah'ın adlarından. | Övülmeye değer. )
- HAMİLE[Ar. çoğ. HAVÂMİL] ile HAMÎLE[Ar. çoğ. HAMÂİL]
( Gebe. İLE Kılıç bağı, kılıç kayışı. | Nusha, muska, tılsım. )
- HAMLE[Ar.] değil/yerine/= ATILIM/ATAK
( İleri atılma, atılım. | Saldırış, savlet. | Satrançta ve damada, taş sürme eylemi. | Atak. )
- HANDÂN[Fars.] ile HÂNDE-KÂR[Fars.] ile HANDE-RÎZ[Fars.] ile HANDE-RÛY[Fars.] ile HANDE-ZEN[Fars.]
( Gülen, gülücü, güler, sevinçli. | Sürekli gülen. İLE Gülen, gülücü. İLE Gülüp duran. İLE Güleryüzlü. İLE Gülen. )
- HANDERÎS[Ar.] ile HANDE-RÎZ[Ar.]
( Şarap, yıllanmış şarap. İLE Gülüp duran. )
- HÂNE ile/||/<> MENZİL ile/||/<> RAB ile/||/<> MÜSTEGAL[ÇOĞ. MÜSTEGALLÂT] ile/||/<> TARÎK-İ HÂS
- HANEDANLIK değil HANEDAN
- HANGİLERİNLE/N değil HANGİLERİYLE
- HANIM HANIMCIK
- HANIM-HANIMCIK (OTURMAK, HAREKET ETMEK)
- HAPUR HUPUR/HAPPURU HUPPURU (YEMEK, "GÖTÜRMEK")
- HARAM Lİ AYNİHÎ ile/ve HARAM Lİ GAYRIHÎ
- HARAM ile/ve HARAMA YAKIN MEKRUH
- HARÂMÎ/KORSAN[İt./Lat. < KORSO] ile/ve IZBANDUT[İt. SBANDATO < Cerm.] ile/ve EŞKIYÂ/PİRAT
( Bir devletin koruması altında ve uluslararası kurallara göre tâbi olarak hareket eder/di. İLE/VE Görünüşü ve davranışı ile korku veren, iriyarı adam. | Rum korsanlarına verilen ad. İLE/VE Deniz haydutu. )
( Haksız saldırıları dava etme olanağı/hakkı söz konusudur. İLE/VE ... İLE/VE Hiçbir hak söz konusu değildir. )
- HARAP[Ar.]/VİRÂN[Fars.] değil/yerine/= YIKKIN/YIKIK
- HARARETLİ değil/yerine/= COŞKUN/COŞKULU
- HARCADIKLARINDAN KALANI BİRİKTİRMEK değil/yerine/>< BİRİKTİRDİKTEN SONRA, KALANI HARCAMAK
- HAREKET EDEN/ETTİREN ile/ve DEĞİŞEN
( Bir cismin belirli konumlarda belirli aralıklarda bulunması. İLE/VE ... )
( * Hareket nedir? * Şey nedir? * İlke nedir? * Aralarındaki ilişki nedir? İLE/VE Değişenin bilgisi elde edilebilen şey değildir, kesin olarak elde edilemez. )
( ACTIVATOR vs./and ALTERATION )
- HAREKET-İ MÜSTAKÎME ile HAREKET-İ UFKİYE ile HAREKET-İ MENKÛSE
- HAREKET'İN:
NEDEN'İ ile/ve NASIL'I
- HAREKET ile/ve HAREKETİN AMACI
( MOVEMENT vs./and THE AIM OF THE MOVEMENT )
- HAREKETİN:
KAYNAĞI ile/ve/||/<>/> SÜREKLİLİĞİ
- HAREM ile/||/<> HAREM-İ HÜMÂYUN ile/||/<> HATUN ile/||/<> MELİKA ile/||/<> KARİN ile/||/<> KURENA ile/||/<> VALİDE SULTAN
( Saray ve konaklarda kadınlara ayrılan yer. İLE/||/<> Topkapı Sarayı'nın harem dairesine verilen ad. İLE/||/<> Yüksek makamdaki kadınlara ve hakan eşlerine verilen ad. İLE/||/<> Padişah karısı. İLE/||/<> Padişah yakınlarına ve emrinde bulunanlara verilen ad. İLE/||/<> Padişaha yakın olan görevliler, mabeyinciler. İLE/||/<> Padişahın annesine verilen ad. )
- HAREM ile/ve/<> HAREMEYN
( EHLİ DIŞINDA GİRMESİ YASAK OLAN YER ile/ve/<> MEKKE İLE MEDÎNE-İ MÜNEVVERE [MÜSLÜMAN OLMAYANLAR GİREMEZ )
- HARF-KEŞ[Ar.] ile HARF-ZEN[Ar.]
( Yazı yazan, çizgi çeken. | Saçmasapan konuşup can sıkan. İLE Çalçene, geveze. )
- HARİCİ ile/||/<> HARİCİYE
( Dış, dışarıdaki. | İslâm tarihinde, ne Hz. Ali'nin, ne de Muaviye'nin tarafında olanlara verilen ad. İLE Dışişleri (Bakanlığı). )
- HARIL HARIL ile HALDIR HALDIR (ÇALIŞMAK)
- HAS/MAHSUS[Ar.] değil/yerine/= ÖZE/ÖZGÜ
( Bir cinste ya da bireyde bulunan, aynı cinsten başka hiçbir türde ya da bireyde rastlanılmayan. )
- HASÂİS[Ar. < HÂSSİYYET] ile HASÂİS[Ar. < HASÎSE]
( Bir şeye, birine özgü/has olan nitelikler/keyfiyetler. İLE Kötü, fenâ, alçak huylar/tabiatlar. )
- HASÂRET[Ar.] ile HASÂRET[Ar. çoğ. HASÂRÂT]
( Zarar, ziyan. İLE Sıvık, sulu şey. Koyulaşıp katılaşma. )
- HASBETEN[Ar.] ile HASBÎ[Ar.]
( Karşılıksız, parasız, bedava. İLE Karşılıksız, parasız, bedelsiz, bedava. | Gönlüllülükle, beklentisiz, Allah rızâsı için yapılan iş, hizmet, emek, katkı. )
- HASENÂT[< HASENE] ile İNFÂK
( İYİLİKLER, HAYIRLI İŞLER, GÜZELLİKLER )
- HASEP <> HASSA/HASİYET
( Kişisel özellikler, nitelikler. <> Özgülük, hassa. | Yarar, etki. )
- HASÎR[Ar.] ile HÂSİR[Ar. < HASRET] ile HÂSİR[Ar. < HASÂR | çoğ. HÂSİRÂN, HÂSİRÎN, HÂSİRÛN] ile HÂSÎR[Ar.]
( Feri gitmiş, donuklaşmış göz. | Hasret çeken. İLE Hasret çeken, merâmına nail olmayan. | Çıplak, silahsız, eliboş, savunmadan âciz. İLE Zarara, ziyana uğrayan. İLE Hasır. | Söyler ya da okurken dili tutulan. )
- HASIRALTI değil HASIR ALTI
- HASLET ile HASLET-İ CEMÎLE
( Huy. İLE İyi huy. )
- HASTA NAKİL AMBULANSI değil SAYRI TAŞIMA ARACI, CANKURTARAN
- HASTA ile/değil/yerine HAYRAN/LIK
( SNOBİZM: Moda olan herşeye, yapmacıklı ve budalaca hayranlık. )
- HASTALIK GECİKTİRME ile/ve HASTALIK ÖNLEME
- HASTALIK ile/ve/<> HASAR
( Daha çok, geçicidir. İLE/VE/<> Daha çok, kalıcıdır. )
- HASTALIK ile/ve/değil HASTA
( Hastalık yoktur, hasta vardır! [Her hastanın kendi özel/"karmaşık" durumu ve hastalığı vardır.] )
- HAT(HÜSN-İ HAT) ile/||/<> HATTAT
( Arap harfleriyle güzel yazı yazma sanatı. İLE/||/<> Güzel yazı yazan sanatçı. )
- HAT ile/||/<> HATT MÜSTAKÎM
( Çizgi. İLE/||/<> Doğru. | Varsayılan iki nokta arasını bağlayan en kısa çizgi. )
- HATA PAYI ile/ve/<> HATA OLASILIĞI
- HATÂ'[Ar.] ile Hatâ[Ar.]
( Yanlış, yanlışlık, yanılma. | Günah. | Kusur, kabahat. İLE Kuzey Çin. )
- HATÂ[Ar.] ile/değil HATTÂ[Ar.]/DAHASI ile/değil HATTA
( Yanlış. İLE Dahası. İLE Sınırda[hat üzerinde]. )
- HATA ile/ve/||/<>/> HASAR
- HATÂR[Ar.] ile HATAR[Ar. çoğ. HATARÂT]
( Çadır eteklerine bağlanan parça. | Bir şeyin etrafını çevreleyen pervaz, çember gibi şeyler. İLE Tehlike. )
- HATAYA ŞANS VERMEK değil HATA(YA) (YAPMAYA DA) FIRSAT VERMEK
- HATÂYÎ[Ar.] ile Hatâyî[Ar.]
( Hatay kumaşı. | Süslemede/tezhipte açılmış nilüferi andıran bir çiçek motifi. | Tezhipte, merkezini hatâyî denilen çiçek motifi işgal etmek üzere birbirine geçmiş spiral dallardaki çiçek motiflerinden oluşan süsleme tarzı. | Güzel sanatlarda kullanılan ve Çin'de pirinçten yapılan bir kâğıt cinsi. İLE Hatay'a ait, Hatay ile ilgili. )
- HATIRLADIM/ANIMSADIM yerine HATIRLATILDI/ANIMSATILDI
- HAVA ATMAK ile/ve/değil/yerine/||/</>< HAVA KATMAK
- HAVA CIVA" ile HAVACIVA
( Değer ve önemi olmayan, boş, etkisiz. İLE Sığırdiligillerden, Akdeniz bölgesinde yetişen ve köklerinden kırmızı boya elde edilen bir bitki. )
( ... cum ALKANNA TINCTORIA )
- HAVALİMANI değil HAVAALANI
( ... değil PERVÂZ-GÂH )
- HAVF ile HAVF Ü RECÂ
( Sevgdiğini gücendirme korkusu. İLE [örnek] İki aslan'ın görüş mesafesinin arasında olmak. )
- HÂVÎ[Ar.] değil/yerine/= İÇİNE ALAN, İÇERME, KAPSAYAN
- HAYA-TINDA değil/< HAYATINDA
- HAYAL(İN)DEN "YOLA ÇIKMAK" ile/değil/yerine HAYALLER(İN)DEN YARARLANMAK
- HAYÂL değil/yerine/= DÜŞ(LEM)/SAYIK
- HAYALET[Ar.] ile/ve/||/<> HAYAL[Ar.] ET
- HAYALÎ[Ar.]/FANTASTİK[Fr. FANTASTIQUE/İng. FANTASTIC] değil/yerine/= DÜŞLEMSEL
- HAYALÎ ile/değil/yerine/>< HAKİKÎ
- HAYÂT ile HAYÂT-I CÂVİDÂN[Î]/SÜREKLİ YAŞAM
( Dirilik, canlılık. İLE/VE/||/<>/>/< Sürekli yaşam. )
- HAYATINI YAŞAMAK ile/ve/<>/değil/yerine HAYATI YAŞAMAK
- HAYDAN GELEN HUYA GİDER ile HAY'DAN GELEN HU'YA GİDER
- HAYIR HASENÂT
- HAYIRLI ÖMÜR ile/ve/||/<>/> HAYIRLI ÖLÜM
- HAYIRLI/HAYIR değil/yerine/= İYİ/KUTLU
- HAYIRSEVER/HAYIRPERVER = HAYIRHAH[Ar., Fars.]
( Yoksullara, düşkünlere, yardıma gereksinimi olanlara, iyilik ve yardım etmeyi seven, iyiliksever, yardımsever. | İyilik dileyen/isteyen, iyicil. )
- HAYLİ HAYLİ (YETMEK/YETMESİ)
( "HAYDİ HAYDİ" değil HAYLİ HAYLİ )
- HAYRET ile/> HAŞYET
( ... İLE/> Hayretin dehşeti, ürperme. )
- HAYRET değil/yerine/= ŞAŞMA, ŞAŞIRMA, ŞAŞA KALMA
- HAYSİYET ile/değil HASİYET/HASSA
( Kişilik, onur. İLE/DEĞİL Özgülük. | Yarar, etki. )
- HAYSÜ:
TALİL ile TAKYİD ile ITLAK
- HAYTA/SERSERİ/KÜLHANBEYİ/APAŞ[Fr. < APACHE] ile Hayta
( Osmanlı'ların ilk dönemlerinde eyalet askerlerinin uc boylarında görevli sınıflarından biri. | Başıboş, bir baltaya sap olamamış. İLE Toroslarda yaşayan bir Yörük oymağı/âşireti. )
- HAYVAN-I NÂTIK ile HAYVAN-I DÂHIK ile CİSM-İ DÂHIK
- HAYVAN ile HAYVAN-I NÂTIK(İNSAN)
( Tekilleri görebilir. İLE Tikelleri anlar. )
- HAYVANINISEVER ile/değil/yerine/>< HAYVANSEVER
- HAYVANLAR (ÂLEMİ) ve/<> NE OLMADIĞININ/OLMAYACAĞININ GÖSTERGELERİ
- HAYY[Ar.] ile HAYEVÂN[Ar.]
- HAZ:
DEĞİŞKEN ile/değil/yerine DEVİNGEN
( Gövdede ve gövdeye yönelik.[keyif] İLE/DEĞİL/YERİNE Zihinde ve zihne yönelik.[zevk] )
- HAZCI/LIK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< BİLGİSİZ/LİK VE BİLİNÇSİZ/LİK
- HAZİNE ile/||/<> BEYTÜL MAL ile/||/<> İRÂD-I CEDÎD ile/||/<> HAZİNEDAR
( Sarayın para ve değerli eşyasının korunduğu yer. Devlet malı. İLE/||/<> Devlet hazinesi. İLE/||/<> III. Selim'in Nizam-ı Cedîd Ordusu için oluşturduğu, bazı vergileri kapsayan hazine. İLE/||/<>Saray hazinesini yöneten memur. )
- HAZIR OLMAK/OLAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TÂLİP OLMAK/OLAN
- HAZIRLIKSIZ ... ile/değil/yerine/>< HAZIRLIKLI ...
- HAZMETMEK ile/ve SORGULAMAK/SORGULAYABİLMEK
( "TO DIGEST" vs./and (ABLE) TO INTERROGATE )
- HAZRET(HZ.)[< HUZÛR (çoğ. HAZERÂT)][KURB, PİŞ-GÂH]
( Saygı ile büyüklere verilen/kullanılan unvan. | Kalenderce bir sesleniş. | Var oluş mertebelerinin her biri. )
- HECE:
VURGULU ile/ve/||/<> VURGUSUZ
- HECTO- ile/||/<> CENTİ-
( Yüz, yüz kat. İLE/||/<> Yüzde bir, yüz. )
- HEDER[Ar.] ile/değil HEBÂ[Ar.]
( Karşılığını alamama, boşa gitme, ziyan olma. İLE/DEĞİL Hiçbir işe yaramadan yok olma, boşa gitme. )
- HEGEL'İN:
"DİYALEKTİK FELSEFESİ" değil
KURGUL FELSEFESİ
- HEGEMON ile/değil/yerine/>< EGEMEN
- HEGEMONYA[Yun. < HEGEMONIA]["HEGAMONYA" değil!] ile BASKI
( ... İLE Bir devletin, başka bir devlet üzerindeki siyasi üstünlüğü ve baskısı. )
- HEKİM/HEKİMLİK değil/yerine/= OTACI/OTACILIK
( OTACI: Saray hekimi. )
- HELÂHİL-NİSÂR[Ar.] ile HELÂHİL-RÎZ[Ar., Fars.]
( Öldürücü zehir saçan. İLE Öldürücü zehir saçan. )
- HELYOTERAPİ/HELIOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= GÜNEŞLE SAĞALTIM
- HEM-DEM[Fars.] ile HEM-DEST[Fars.]
( Sıkı fıkı, canciğer arkadaş. İLE Kuvvet kudrette beraber olan, el ele veren. | Ortak. | Kumaş dokuyuculukta bir çırağa, artık tek başına çalışabilecek seviyeye geldiğini bildiren beratı veren kişi. )
- HEM(AT)OPO(İ)ETİK ile HEM(AT)OPO(İ)EZ ile HEMAGLÜTİNASYON ile HEMATEMEZ ile HEMATOJEN ile HEMATOLOG ile HEMATOLOJİ ile HEMATOM ile HEMATÜRİ
( Kan yapıcı, kan oluşumu [ile ilgili]. İLE Kan yapımı, kan oluşumu. İLE Kan kümeleşimi. İLE Kan kusma. İLE Kan yapıcı, kan yoluyla. İLE Kanbilim uzmanı. İLE Kanbilim. İLE Kan toplağı. İLE Kan işeme. )
- HEMAFEREZ/HEMAPHERESIS[İng.] değil/yerine/= KAN AYIR-SEÇ (İŞLEMI)
- HEMCİNS ile/ve/değil/||/<> HEMDERT
( Varolanların tümü. | Cinsleri bir olan, aynı soydan. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Dertleri ortak/yakın olan kişiler. )
- HEMEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SICAĞI SICAĞINA
- HEMİANOPSİ ile HEMİPLEJİ ile HEMİSFER
( Yarım görmezlik. İLE Yarı inme. İLE Yarı küre. )
- HEMİNTH-/HEMİNTHO- ile/||/<> VERMİ-
( Kurt, solucan. İLE/||/<> Solucan. )
- HEMODİYALİZ/HEMODIALYSIS[İng.] değil/yerine/= KAN ARITIM/SÜZDÜRÜM
- HEMODİYALİZ ile HEMOGRAM ile HEMOLİTİK ile HEMOLİTİK ANEMİ ile HEMOLİZ ile HEMOPTİZİ ile HEMORAJİ ile HEMORAJİK ile HEMOSİTOMETRE ile HEMOSTATİK ile HEMOSTAZ
( Kan süzüm. İLE Tam kan sayımı. İLE Kan yıkımlı, kan yıkıcı. İLE Yıkımlı kansızlık. İLE Kan yıkımı. İLE Kan tükürme. İLE Kanama. İLE Kanamalı, kanama[yla ilgili]. İLE Kan sayar. İLE Kanama durdurucu. İLE Kanama durması, kanın durması. )
- HEMPA ile/||/<> HEMTA
( Ayaktaş, arkadaş[kötü işlerde]. İLE/||/<>/||/<> Yandaş, denktaş, arkadaş. )
- HEMZEMİN ve/<> HEMDEM
- HEPAT/O- ile KRAN(İ)YO- ile M(İ)YEL(O)- ile FLEBO- ile PNEUM-/PNEUMO-/PNEUMATO- ile PİYO- ile NEKRO-
( Karaciğer [ön ek]. İLE Kafa-, kafatası. İLE Omurilik [ile ilgili]. İLE Toplardamar [ile ilgili]. İLE Hava-, gaz-, akciğer. İLE İrinli, irin .... İLE Ölü/nekro-. )
- HEPATİK ile HEPATOLOJİ ile HEPATOMEGALİ ile HEPATOSİT ile HEPATOSPLENOMEGALİ ile HEPATOTOKSİK
( Karaciğer [ile ilgili]. İLE Karaciğerbilim. İLE Karaciğer büyümesi. İLE Karaciğer gözesi. İLE Karaciğer/dalak büyümesi. İLE Karaciğere zararlı. )
- HEPATİT A ile/||/<> HEPATİT B ile/||/<> HEPATİT C ile/||/<> HEPATİT D ile/||/<> HEPATİT E
( Hepatit A virüsünün neden olduğu, genellikle kirli su ya da yiyeceklerle bulaşan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit B virüsünün neden olduğu, kan ve vücut sıvıları yoluyla bulaşan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit C virüsünün neden olduğu, kan yoluyla bulaşan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit B virüsü ile birlikte bulaş oluşturan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit E virüsünün neden olduğu, genellikle kirli su ile bulaşan bir karaciğer bulaşı. )
- HEPİMİZ:
AYNIYIZ değil AYNI DEĞERDEYİZ
- HEPTANRICILIK/TÜMTANRICILIK(PANTEİZM) ile HEPTANRIDACILIK(PANENTEİZM)
( Tanrı ile evrenin aynı şey olduğunu savunan görüş. | Tanrı'yı, etkin yaratıcı güç olarak belirlemekle birlikte Tanrı'yla dünyayı özdeşleştiren öğreti. ["Tek gerçek varlık, Tanrı'dır, dünya onun yansısıdır ya da türevidir. Buna göre, dünya, Tanrı'dan ayrı bir töz değildir".]
İLE
Tanrı'nın evreni kapsadığını ancak ondan daha büyük olduğunu savunan görüş. |
Her şeyin, Tanrı'da olduğunu öne süren öğreti. ["Gerçeklik, üç öğeden; ruhtan, doğadan, insandan oluşur. Ancak, bu üç öğenin temelinde, yüce varlık olan Tanrı vardır. Dünya, Tanrı'yla ve Tanrı'dadır, Tanrı'nın yanında değil ondadır, onun bağımlılığı altındadır, insanlık bu dünya ve yeryüzüyle sınırlı değildir, insanlık Tanrı'dadır, dolayısıyla ölümsüzdür ve tüm evrene yayılmıştır."] )
( PANTEISM vs. PANENTEISM )
- HER "ŞEYSİ" değil HER ŞEYİ
- HER "SORUNLARINI" (ÇÖZMEK) değil HER SORUNUNU (ÇÖZMEK)
- HER "VARLIK" değil VARLIK(VUCUD) ya da HER VAROLAN(MEVCUD)
- HER ANLAM/DA ile/ve/değil/||/<>/< HER ALAN/DA
- HER BİLDİĞİMİZİ ... ile/ve/||/<> HER SÖYLEDİĞİMİZİ ...
( Söylemiyoruz! İLE/VE/||/<> Biliyoruz! )
- HER BİRİSİNE değil HER BİRİNE
- HER HALÜKÂRDA değil/yerine/= HER DURUMDA
- HER İKİSİ değil İKİSİ ya da HER BİRİ
- HER NE KADAR ŞÖYLE OLMASINA KARŞIN/RAĞMEN değil HER NE KADAR ŞÖYLE OLSA DA ya da ŞÖYLE OLMASINA KARŞIN
- HER NE MENEMSE" ile "HER NE ŞEYİMSE/SİKİMSE" |
ile/değil/yerine/||/<>/<
"HER NEYSE"
- HER NE OLURSA ve/||/<> DİLİM/İZ DURURSA
( Bana, benden olur. VE/||/<> Başım barış/selâmet bulur. )
- HER ŞER'DE/ŞEYDE, BİR HAYIR VARDIR ile/değil HER ŞER'DE/ŞEYDE, BİR OLABİLİR/ARAMAK GEREK
- HER ŞEY İLE HER ŞEY ile/ve HER ŞEY İLE BİR ŞEY
( EVERYTHING WITH EVERYTHING vs./and EVERYTHING WITH A THING )
- HER ŞEY, DEĞİŞİR değil HER ŞEY, (BELİRLİ/BELİRSİZ) BİR ŞEYE GÖRE DEĞİŞİR
- HER ŞEY ile HER ŞEY('İ)
( EVERY THING vs. EVERY THING )
- HER ŞEY ile/ve/değil/||/<>/>/< HER ŞEYDE
- HER ŞEY ile/ve HER ŞEYE HER ŞEYİ SÖYLEYEBİLMEK
( HER SÖYLEDİĞİN DOĞRU OLMALI HER DOĞRUYU SÖYLEMEK DOĞRU DEĞİLDİR HER SÖYLEDİĞİN HAKK OLMALI HER HAKK'I SÖYLEMEK HAKKIN DEĞİLDİR )
- HER ŞEY ilefakat HERKES/TE
( Olabilir. İLE/FAKAT Olamaz. )
- HER ŞEY ile HERŞEY('İ)
( Her şey, her şeyle ilişkili olduğu için hiçbir şeyi, sadece ve tek başına "her şey" olarak düşünemez ve dillendiremezsin. )
( Her şey, biraraya getirilmiş parçalar anlamını taşır. )
( EVERY THING vs. EVERYTHING
Everything implies a collection of particulars. )
- HER ŞEYİ İÇİNE ALAN HER ŞEYİN İÇİNDE OLAN
- HER ZAMAN ile "HER ZAMAN"I
( Genelin içinde düşünülen zaman. İLE Özelliği/farkı olan üzerine düşünülen "ZAMAN"ı. )
( EACH TIME vs. EVERYTIME )
- HER ile/ve HERHANGİ
- HEREDİTE ile HEREDİTER ile HERİTABİLİTE
( Kalıtım, soyaçekim. İLE Kalıtsal. İLE Kalıtılabilirlik. )
- HERHALDE ile HER HALDE
( Tahmin, belki. İLE Mutlaka, kesinlikle. )
- HERMETİK ÖĞRETİ ile HERMES
- HERMETİK ile/ve HERMENEUTİK
( ... İLE/VE Farklı bakışlarla aynı olguya bakma olanağını sunmak/kazandırmak. Çok anlamlılığa izin vermektir. )
( Hermes. İLE/VE Dilthey. )
( Hermeneutik'in amacı: Tekil tarihsel varoluşun anlaşılması. )
( ... İLE/VE Aslına uygun okuyabilme. )
- HERŞEYİ İÇİNE ALAN ile/ve HERŞEYİN İÇİNDE OLAN
( INCLUDES EVERYTHING vs./and IN EVERYTHING )
- HESABI:
"YIKMAK" ile/ve/değil/yerine "YÜKLEMEK"
- HESABINI GÜDMEK/YAPMAK ile/<> DAVASINI GÜDMEK/YAPMAK
- HESABINI YAPMAK ile/ve HESABINI TUTMAK
- HESAPLAŞMAK ile/ve/değil/||/<> HELÂLLEŞMEK
- HESAPLAŞMAYI:
KENDİNLE YAPMAK ile/ve KENDİNE YAPMAK
( TO GET EVEN WITH: YOUR SELF vs./and TO YOUR SELF )
- HETEROJEN/HETEROGENOUS[İng.] değil/yerine/= AYRIŞIK
- HETEROJENİSITE/HETEROGENICITY[İng.] değil/yerine/= AYRI TÜRELLİLİK
- HEVÂ-HEVES
- HEVES KIRILMASI ve/<>/> YALNIZLIĞA YÖNELİM/DÜŞKÜNLÜK
- HEVES ile/ve/değil/yerine/||/<>/> HEDEF
( [kişiyi ...] Oyalar. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Yola çıkarır. )
- HEVES ile/ve HEYECAN
- HEVESKÂR/HEVESLİ değil/yerine/= KÖSEMELİ
- HEY'ET:
HEYULA ve/ SÛRET-İ CİSMİYE ve/ SÛRET-İ NEV'İYE ve/ ŞEKİL/BİÇİM ve/ SÛRET-İ VEHMİYE
- HEYECANLAN(M)IYORUM ile/ve/değil/yerine/<> HEYECANI(MI) İÇİMDE TAŞIYORUM/TUTUYORUM
- HEYET-İ ÂYÂN ile/ve/||/<> HEYET-İ MEBÛSAN
- HEYET[Ar.]/COUNCIL[İng.]/KONSEY[Fr. < CONSEIL] değil/yerine/= KURUL
- HEYET[Ar.]/KOMİTE[Fr. < COMITE][İng. COMMITTEE] değil/yerine/= KURUL
- HEZEYAN[Ar.]/DELÜZYON/DELUSION[İng.] değil/yerine/= SANRI
- HI(N)K ile/ve/||/<>/> BURNU(NDAN)
( Demiş. İLE/VE/||/<>/> Düşmüş. )
- HİBBE[Ar. < HİBEB] ile HİBE[Ar. < HİBÂT]
( Paçavra, kesilmiş kumaş parçası. İLE Bağışlama, bağış. )
- HİÇ ÖNEMİ YOK ile/değil ÖNEMLİ DEĞİL
- HİÇ YOKTAN ... değil HİÇ, YOKTAN, ...(HİÇ, YOKTAN İYİDİR)
- HİCAP[Ar.] ile/ve/||/<> HÂCİP[Ar.]
( [örtülmesi gerekeni ...]
Örtmek. İLE/VE/||/<> Örten. )
- HİÇBİRİSİ değil HİÇBİRİ
- HİÇKİMSEMİZ" değil HİÇBİRİMİZ
- HIDİV KASRI ile/ve HIDİV SARAYI
( Abbas Hilmi Paşa Sarayı. [Mimar Delfo Seminati] [1907] İLE/VE Abbas Hilmi Paşa'nın annesi Emine Hanım tarafından yaptırılmıştır. [Şu anda Mısır Konsolosluğu'dur.] )
( Çubuklu'da, Dalgıç Okulu'nun arkasında, koruluğun ortasında ve en yüksek noktasındadır. İLE/VE ... )
( Buharla işleyen bir asansörü vardır. İLE/VE ... )
( HIDİV[Fars.]: Osmanlı döneminde, Kavala'lı Mehmet Ali Paşa'dan sonra Mısır valilerine verilen san. [Abbas Hilmi Paşa, Osmanlı Devleti'nin son valisidir.] )
- HİDR-/HİDRO- ile/||/<> HYGR-/HYGRO-
( Ter. İLE/||/<> Islak, nemli. )
- HİDRASİT[Fr. < Yun.] ile HİDRAT[Fr. < Yun.]
( Hidrojen ile bir metalsinin, oksijensiz bileşmesinden oluşan asit. İLE Su ile bir cismin verdiği bileşik. )
- HİDRASYON ile HİDROLİZ
( Su moleküllerinin bir bileşiğe eklenmesi. İLE Su moleküllerinin bir bileşiği parçalanması. )
- HİDROBİYOLOJİ ile/ve/<> HİDRODİNAMİK
( Sularda yaşayan canlıların yaşamını inceleyen bilim. İLE/VE/<> Sıvıya batırılmış katı cisimler üzerinde, onların hareketiyle ilgili olarak sıvıların gösterdiği direnci ve sıvıların hareketini inceleyen bilim dalı. | Bu bilimle ilgili. )
- HİDROFİLİK ile/>< HİDROFOBİK
( Su seven moleküller. İLE/>< Su sevmeyen moleküller. )
- HİDROFOBİK ile HİDROFİLİK
( Suyu sevmeyen nesneler. İLE Suyu seven nesneler. )
- HİDROGRAFİ/K değil/yerine/= SUBİLGİSİ/SUBİLGİSEL
- HİDROJEN ile/ve/||/<>/> HİDROJEN PEROKSİT[OKSİJENLİ SU]
( H2O ile/ve/||/<>/> H202 )
- HIFZISSIHHA[Ar.]/SANİTASYON/SANITATION[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK KORUMA, SAĞLIKLAMA
- HİKMET-İ AMELİYE ile/ve HİKMET-İ ÂLİYE
- HİLÂFET-İ KÂMİLE ile HİLÂFET-İ NÂKISA
- HİLÂLÎ ile/||/<> İHLÎLÎCÎ
( Hilâl biçimi. İLE/||/<> Oval. )
- HINÇ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HIRS
( Öç alma düşünce ve duygusu ile dolu öfke, kin; gayz. İLE/DEĞİL/YERİNE Bir şeyi elde etmek için duyulan, önüne geçilmez derecede güçlü istek, aşırı tutku. | öfke. )
- HINCA HINÇ (DOLU)
- HİPERAERASYON ile HİPERVENTİLASYON
( Aşırı havalanma. İLE Aşırı solu(t)ma, aşırı havalanma. )
- HİPERAKTİVİTE/HYPERACTIVITY[İng.] değil/yerine/= AŞIRI HAREKETLİLİK
- HİPERAKTİVİTE ile HİPERMOTİLİTE ile HİPERKİNEZİ
( Aşırı devinim. İLE Aşırı devinim. İLE Aşırı devinim. )
- HİPEREKSİTABİLİTE ile HİPERESTEZİ ile HİPERREFLEKSİ ile HİPERSENSİBİLİTE/HİPERSENSİTİVİTE
( Aşırı uyarılganlık. İLE Aşırı duyumsarlık. İLE Aşırı tepke. İLE Aşırı duyarlılık. )
- HİPEREMİ ile HİPERTANSİYON
( Kızarıklık, kan artımı. İLE Yüksek kan basıncı. )
- HİPERLİPİDEMİ ile/||/<> HİPOLİPİDEMİ
( Kanda yüksek seviyede lipid bulunması. İLE/||/<> Kanda düşük seviyede lipid bulunması. )
- HİPERTONİ ile HİPERTONİK ile HİPERTONİSİTE
( Aşırı gergi, aşırı yoğunluk. İLE Aşırı yoğun, aşırı gergin. İLE Aşırı yoğunluk. )
- HİPERTROFİ/HYPERTROPHY[İng.] değil/yerine/= İRİLEŞİM
- HİPNOZ ile/ve/||/<> HİPNOTERAPİ
- HİPOKSEMİ ile HİPOKSİ
( Kanda oksijen azlığı. İLE Oksijen azlığı. )
- HİPOPLASTİK/HİPOPLAZİK ile HİPOPLAZİ
( Az gelişmiş. İLE Az gelişmişlik. )
- HİPOTALAMUS ve/||/<> EPİFİZ ve/||/<> HİPOFİZ
( Hz. İbrahim. VE/||/<> Hz. İshak. VE/||/<> Hz. Yakub. )
( Beyinde, tek olanlar. )
- HİPOTEZ/HYPOTHESIS[İng.] değil/yerine/= VARSAYIM
- HİRA DAĞI değil HİRA MAĞARASI
( HİRA: Arayış. )
- HİRFET ile/||/<> HAKKAK
( Osmanlı'da, kunduracılık, duvarcılık, demircilik, marangozluk, dokumacılık gibi küçük el sanatlarına verilen ad. İLE/||/<> Tahta, taş ya da maden üzerine yazı ya da biçim kazıyan sanatçı. )
- HIRS ile/ve/<> HIZ
( GREED vs./and/<> SPEED )
- HİSÂB-I MÂLÛMÂT ile/ve/||/<>/> HİSÂB-I MECHÛLÂT
( Aritmetik. İLE/VE/||/<>/> Cebir. )
- HİSÂB-I ZİHNÎ ile HİSÂB-I SİTTİNÎ ile HİSÂB-I HİND
( ... İLE Bâbil'den gelen. İLE Hint'ten gelen.[bugünkü] )
- HİSÂBÜ'L-GUBÂR/HESÂB-I GUBÂR ile/ve/||/<> HİSÂB EL-HEVÂ/HEVAÎ
( Tahta ve toprak hesabı ya da toz hesabı. İLE/VE/||/<> Zihinsel hesap. )
- HİSABÜL MALUM ile/ve/||/<> HİSABÜL MECHUL
- HİSS KABL-EL-VUKÛ'(HİSS-İ MUKADDEM) değil/yerine/= ÖNSEZİ, ÖNCEDEN HİSSETME [Fr. PRÉSSENTIMENT]
- HİSSETMEZSEM ile/değil HİSSETMEDİĞİM ZAMAN
- HİST-/HİSTİ-/HİSTİO-/HİSTO- ile/||/<> HOL-/HOLO- ile/||/<> PER-
( Doku ile ilgili, doku, ağ. İLE/||/<> Tam, bütün. İLE/||/<> Tam olarak, aşırı olarak, bütünü ile. )
- HİSTOLOJİ/K/HISTOLOGY[İng.] değil/yerine/= DOKUBİLİM/SEL / DOKU/SAL
- HİSTON ile HİSTONAZ
( DNA'nın etrafına sarıldığı proteinler. İLE Histon proteinlerini parçalayan enzimler. )
- HIYANET/İHANET[Ar.] değil/yerine/= SATKINLIK/SATINÇ
- HİZÂYA GELMEK/GETİRMEK değil/yerine/= YOLA GELMEK/GETİRMEK
- HIZINI YAVAŞLATMAK değil HIZINI AZALTMAK ya da YAVAŞLAMAK
- HİZMET:
40'INA KADAR ile/ve/<>/> 40'INDAN SONRA
( Ben, neye/kime? İLE/VE/<>/> Ne/kim, bana? )
- HİZMET[bkz. HİDMET, HİDEMÂT] değil/yerine/= İŞ GÖRME, GÖREV
- HİZMETÇİ ile BESLEK/BESLEME
- HİZMETÇİ ile/değil/yerine HİZMETLİ
- HİZMETİN:
[ne yazık ki]
KÖTÜ İŞLEMESİ ile/ve/||/<>/< GEÇ İŞLEMESİ ile/ve/||/<>/< İŞLEMEMESİ
- HOLİZM/HOLISM[İng.] değil/yerine/= BÜTÜNCÜLLÜK
- HOM-/HOMEO-/HOMO-/HOMOİ- ile/||/>< HETER-/HETERO-
( Benzer, eş, aynı. İLE/||/>< Değişik, alışılagelenden farklı. )
- HOMEOPATİ/HOMEOPATHY[İng.] değil/yerine/= BENZERİ BENZERLE SAĞALTIM
- HOMEOSTAZİ ile/ve/||/<> HOMEOTERMİ
( Organizmanın iç dengesini koruma yeteneği. İLE/VE/||/<> Gövde sıcaklığını belirli ve kalıcı tutma yeteneği. )
- HOMİSİT/HOMICİDE[İng.] değil/yerine/= ELKIYIM
- HOMO SAPIENS SAPIENS ile HOMO SAPIENS NEANDERTHALENSIS
- HOMOJEN ile HOMOLOG
( Türdeş. İLE Kökteş. )
- HOMOLOG/HOMOLOGUE[İng.] değil/yerine/= EŞDEŞ
- HOMONİM[Fr. < Yun.] değil/yerine/= SESTEŞ/EŞSESLİ/EŞADLI
- HOPLAYA ZIPLAYA (GİTMEK, KABUL ETMEK)
- HORMON TİPLERİ ile HORMON ETKİSİ
( Kimyasal yapılarına göre peptit hormonlar, steroid hormonlar, amin hormonlar ve eikosanoidler gibi farklı gruplara ayrılır. İLE Hormonların hedef dokulardaki alıcılara bağlanarak ve gözesel sinyalleri aktive ederek gözesel işlevleri değiştirmesi. )
- HORMON ile HORMON ALICISI/HORMON RESEPTÖRÜ
( Belirli bir doku ya da organı etkileyen kimyasal haberci. İLE Göze yüzeyinde bulunan ve hormonları bağlayan proteinler. )
- HORON "VURMAK" değil HORON TEPMEK
- HOROZBİNA ve/<> HOROZBİNAGİLLER
( Sırt yüzgeci uzun ve geniş, küçük bir balık. VE/<> Kayalık deniz kıyılarında yaşayan, kemikli balıklar ailesi. )
( BLEMNIUS )
- HORTUMLU BÖCEKLER ile HORTUMLULAR
( Eşkanatlıları, yarımkanatlıları, tahtakurularını içine alan, kan ya da özsu emici, çok sayıda asalak türü bulunan böcekler topluluğu. İLE Pek çok türünün soyu tükenmiş olan, günümüzde, filleri içine alan memeli hayvanlar alttakımı. )
( RHYNCHOTA cum ... )
- HOŞ GELMEK/GİTMEK ile/ve/<> SAFÂ GETİRMEK/GÖTÜRMEK
- HOŞ SÖZ ile/ve/<> HOŞ EYLEM
( NICE WORD vs./and/<> NICE ACTION )
- HOŞAF < HOŞ AB[Fars.]
- HOŞGELDİNİZ! KAĞIDINIZ KIRIK, KALEMİNİZ değil HOŞGELDİNİZ! KAĞIDINIZ, KIRIK KALEMİNİZ
- HOŞGÖRÜ/İYİGÖRÜ = MÜSAMAHA, TESAMUH = TOLERANS[İng. < TOLERANCE] = TOLÉRANCE[Fr.] = TOLERANZ[Alm.] = TALERANTIA < TOLERARE[Lat.]
- HOŞLAŞMAM/AK değil ...'DAN (PEK/HİÇ) HOŞLANMAM/HOŞLANMIYORUM
- HOSPİTALİZE ETMEK ile HOST ile HOSTİLİTE
( Hastaneye yatırmak. İLE Konak. İLE Düşmanlık. )
- HOSTILITY ile/değil/yerine/>< HOSPITALITY
( Düşmanlık. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Konukseverlik. )
- HOŞUNA GİTME/ME ile/ve İŞİNE GELME/ME
- HÜCCET ile/||/<> HÜCCET-İ ŞERİYE/ŞERİYYE
( Delil. İLE/||/<> Şeriyye mahkemelerinden sırf mülk taşınmazlar için verilen belge. )
- HÜCCET ile HÜCCET-ÜL-İSLÂM
( SENET, VESİKA, DELİL | SEÇKİN ÂLİMLERE VERİLEN UNVAN ile İMÂM-I GAZÂLÎ )
- HÜDAVENDİGÂR/İMPARATOR ile/||/<> İMPARATOR ile/||/<> HÜKÜMDAR ile/||/<> HAKAN/MELİK ile/||/<> HÜNKÂR/SULTAN ile/||/<> HULAGUHAN
( XIV. ve XV. yüzyılda Osmanlı sultanları tarafından imparator anlamında kullanılan san. İLE/||/<> Çok uluslu devleti yöneten hükümdar. İLE/||/<> En üst ve gücü elinde tutan yönetici. İLE/||/<> Hükümdarlar hükümdarı anlamında kullanılan san. İLE/||/<> Osmanlı'da devlet başkanına verilen san. İLE/||/<> İlhanlı Devleti'nin kurucusu olan ünlü Moğol hükümdarı. )
- HUDÂYÎ ile/ve/||/<> HUDÂYÎ-NÂBİT
( Ulûhiyet. | Allah'a mensup. İLE/VE/||/<> Allah'ın verdiği.[bkz. HÜKM-İ İLÂHİ] | Ekilmeksizin kendiliğinden biten/yeşeren/oluşan. )
- HUDÛRÎ ile HUSÛLÎ
( Sufi'nin bilgisi. İLE Âlim'in bilgisi. )
( Ancak gaflet vardır/olur. İLE/VE Cehâlet vardır/olabilir. )
( Hata yoktur/olmaz. İLE/VE Hata olabilir. )
- HUDUS ile/ve/||/<> ZAMAN ile/ve/||/<> NİSAP ile/ve/||/<> GÜN ile/ve/||/<> RES ile/ve/||/<> KÂBE ile/ve/||/<> NEŞV-Ü-NEMÂ ile/ve/||/<> KAST VE NİYET ile/ve/||/<> HÜKÜMLER ile/ve/||/<> BEKÂ ile/ve/||/<> MEŞRÛ TASARRUF
- HUKUK'UN:
KÖRELTİLMESİ değil/yerine/>< YAYGINLAŞTIRILMASI
- HUKUKTA, KARDEŞLİK değil KARDEŞLİK HUKUKU
- HULÛL-İ SERAYANÎ ile HULÛL-İ CİVARÎ
- HULUS[Ar.] ile HULUSKÂR[Ar., Fars.]
( Gönül temizliği. İLE Temiz duygulu, içten. | Dalkavuk, şakşakçı. )
- HUMBARA/HUMBERE[Fars.] ile HUMBARA/KUMBARA[Fars. < HUMBERE]
( Havan topu. İLE Para biriktirmek için kullanılan, bozuk ya da kâğıt para atılan deliği olan, metal, toprak ya da plastikten yapılmış küçük kap. | Humbara. )
- HUMOR/HÜMOR ile HUMORAL İMMÜNİTE
( Sıvı. İLE Sıvısal bağışıklık. )
- HÛŞENK[Fars.] ile Hûşenk[Fars.]
( Akıl, idrak, iz'an. İLE Siyam bin Kiyumerz'in oğlu ve Câvidân Hurd'un yazarı/müellifi. )
- HÜSEYİN BEY ile/ve/||/<> HÜSEYİN EFENDİ
( ... İLE/VE/||/<> İlk Şehr emini. )
( Hüseyin Efendi'nin oğlu. İLE Hüseyin Bey'in babası. )
- HÜSRAN ve HASRET
- HÜSRANINI BELİRTMEK/BİLDİRMEK:
"TEPKİ" ile/değil PAYLAŞIM
- Hüsrev[Fars.] ile HÜSREV[Fars.]
( Yapıtlarını Farsça yazmış bir Türk şairi ve edîbi.[1253-1325, Hindistan] | Hüsrev ü Şîrîn masalının eril kahramanı. İLE Sultan, padişah, hükümdar. )
- HUŞÛ'[Ar.] ile HUŞÛNET[Ar.]
( Alçakgönüllülük/tevâzu. | Tanrı huzurunda boyun eğme, nefsini hor ve hakir görme. İLE Akılsızlık, bilmezlik. )
- HUSUS/U ile/ve/||/<>/> HUKUK/U
- HUTBE ile HUTBE İRÂD ETME
- HÜVELBÂTIN ile/ve HÜVEZZÂHİR
( Tin. İLE/VE Toplum. )
- HUY değil/yerine HUY EDİNMEK
( Bilinçsiz. DEĞİL/YERİNE Farkındalıkla. )
- HUYU HUYUNA (GÖRE OLMAK)
- HUZUR, İSLÂMDADIR ile/ve/değil HUZUR, TESLİMİYETTEDİR
- HUZUR/MUTLULUK:
KİŞİNİN ...
GİDİŞİYLE ile/ve/||/<> GELİŞİYLE
- HUZUR ile/ve/||/<>/> HUŞÛ
- HUZURUNDA OLMAK ile/ve HUZURUYLA OLMAK
( HUZURUNA, HUZURUNDAN GÖNDERDİĞİN GİBİ DÖNMEYİ NASİP ET! )
- HYAL-/HYALO- ile/||/<> HYL-/HYLE-/HYLO-
( Camsı, cam gibi. İLE/||/<> Nesne, odun. )
- HYGİ- ile/||/<> -İA ile/||/<> -İASİS/-ASİS/SİS- ile/||/<> -İATRİCS/-İATR/-İATRY ile/||/<> -İTİS ile/||/<> NOS-/NOSO-/NOSUS- ile/||/<> PATH-/-PATH/-PATHİA/-PATHİC/PATHO-/-PATHY ile/||/<> THERAP- ile/||/<> PHLOGO- ile/||/<> CAUST-
( Bir durumu, patolojik durumu anlatan son ek. İLE/||/<> Etki ve gelişim süreci, hastalık, patolojik durum. İLE/||/<> Sayrılığın sağaltımıyla ilgili, iyileşme. İLE/||/<> Sayrılık, özel bir bölümün yangısal durumu. İLE/||/<> Sayrılık, özel bir bölümün sayrılık durumu. İLE/||/<> Sağlık. İLE/||/<> Bir sayrılık ilgili, sayrılığa ait, sayrı. İLE/||/<> Sağaltım ile ilgili. İLE/||/<> Yangı ile ilgili. İLE/||/<> Yanma. )
- HYPN-/HYPNO- ile/||/<> NARCO-/NARE- ile/||/<> SOMN-/SOMNİ-/SOMO-/-SOMNİA
( Uyku. İLE/||/<> Uyku durumu; uyuşukluk, cansızlık, sersemlik. İLE/||/<> Uyku. )
- HZ. İBRAHİM ile/ve HZ. İSHAK ile/ve HZ. YAKUP ile/ve HZ. MUSA ile/ve İSRAİLOĞULLARI
( Ahid. İLE/VE And. İLE/VE Yasa/Akıl. İLE/VE Yollar. İLE/VE İşler. )
- HZ. MUHAMMED'İN:
DÜNYAYA GELMESİ ile/ve/değil DÜNYAYI TEŞRİFİ
- HZ. MUHAMMED ile/ve HAKİKAT-İ MUHAMMEDİYE
( MUHAMMED: ÖVGÜYE LAYIK [HİÇKİMSEYİ/ŞEYİ DIŞARIDA BIRAKMAYAN ÖVGÜ] )
( ALİ KAPISINDAN GİRMEDEN, HAYÂ KAPISINA UĞRAMADAN, ADÂLETİ BİLMEDEN, SIDDIKİYET SÜTUNUNA MÜRACAAT ETMEDEN KUBBE-İ MUHAMMEDİYE OLMAZ )
- İ'CÂB[Ar. < UCB] ile ÎCÂB[Ar. < VÜCÛB | çoğ. ÎCÂBÂT]
( Şaşırtma, taaccübe düşürme. | Kendini beğenmişlik.[Ar.: İyiliğe, güzelliğe hayran etme] İLE Gerek/lilik. | Bir sözleşme için ilk söylenilen söz. | Olumlama.[İng., Fr. AFFIRMATION] )
- İ'ŞÂ'[Ar.] ile İŞ'Â'[Ar.] ile ÎŞÂ'[Ar.] ile İŞÂA/İŞÂAT[Ar. < ŞÜYÛ] ile İŞÂHA[Ar.]
( Akşam yemeği verme. İLE Şuâlanma, güneş, ışığını dağıtma. İLE Ağacın çiçek açması. İLE Haber yayma, herkese duyurma. İLE Misvak kullanma.[İSTİYÂK] )
- İ'TİKÂL-İ BAHRÎ[Ar.] ile İ'TİKÂL-İ SEVÂHİL[Ar.]
( Dalga aşındırması. İLE Kıyıların aşınması. )
- İ'TİKAL["ka" uzun okunur] ile İ'TİKÂL[Ar.] ile İ'TİKÂL[Ar. < EKL | çoğ. İ'TİKÂLÂT]
( Devenin dizini büküp bağlama. | Güreşte sarmaya getirip yıkma. | Sağmak için koyunun ayaklarını iki bacağı arasına alma. İLE Zorlaşma, müşkilleşme. İLE Kemirerek yeme. | Yaranın gövdeyi sarması/yemesi. | Deniz dalgalarının, karaları döverek aşındırması/oyması.[EROZYON, İng. EROSION, Fr. ÉROSION] )
- İ'TİLÂF[Ar. < ÜLFET | çoğ. İ'TİLÂFÂT] ile İHTİLÂF/ŞİKAK[Ar. < HİLÂFET | çoğ. İHTİLÂFÂT]
( Uyuşma, anlaşma. İLE Antlaşmazlık, uyuşmazlık/uymayış/uymama, ayrılık, aykırılık. )
- İADE[Ar.] ETMEK değil/yerine/= GERİVERİ/GERİ VERMEK/ÇEVİRMEK
- İBADULLAH ile İBADUSULTAN
( KURB-İ SULTÂN, ATEŞ-İ SÛZÂN )
- İBÂR[Ar.] ile İBÂR/ET[Ar.]
( Yanmış, eritilmiş kurşun. | İbreler, iğneler. İLE Ağaçları ve ekinleri ıslah etme. )
- İBER[Ar. < İBRET] ile İBER[Ar. < İBRE]
( İbretler, alınan kötü dersler. İLE İğneler, mıknatıslı iğneler. )
- İBN ile/||/<> İBNİYE/İBNİYYE ile/||/<> İBNÂN ile/||/<> VELED ile/||/<> VELEDÂN
( Oğul, erkek çocuk. İLE/||/<> Ölenin oğlunun kızı ya da oğlunun oğlunun kızıdır. İLE/||/<> İki çocuk. İLE/||/<> Oğul [gayri müslimler için]. İLE/||/<> Çocuklar [gayri müslimler için]. )
- İBRET ALAN ile İBRET ALMAYAN
( Bulunduğu derecenin üzerine çıkar/tılır. İLE Bulunduğu derecenin altına düşer/düşürülür. )
( İbret alınır. İLE İbret olur. )
- İBRET OLAN ile/ve/yerine İBRET ALAN
- İÇ GEZEGENLER ile/ve DIŞ GEZEGENLER ile/ve OLUŞUMLAR
( Mars, Venüs, Dümya ve Mars. İLE/VE Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün. İLE/VE ... )
( Güneşaltı. İLE/VE Güneşüstü. İLE/VE ... )
( Kayasal nesneler ve bunların uyduları ile asteroitler[küçük gezegenler], göktaşları. İLE/VE Temel olarak gazdan[başlıca hidrojen] oluşan nesneler ve Güneş. İLE/VE Kayasal nesnelerle donmuş su, metan ve amonyak karışımından oluşanlar. )
( INFERIOR PLANETS vs./and SUPERIOR PLANETS )
- İÇ TUTARLILIK ile/ve/<> İÇ BÜTÜNLÜK
( Mantık. İLE/VE/<> Şiir. )
- İÇ):
ÇOCUK ile/ve/||/<> YETİŞKİN ile/ve/||/<> EBEVEYN
- İÇ ile/ve DIŞ MUVACEHE PENCERESİ
- İCÂB-I HÂL[Ar.] değil/yerine/= DURUM GEREĞİ/İSTERİ
- ÎCÂB[< VÜCÛB][çoğ. ÎCÂBÂT]
( GEREK, LÂZIM GELME | BİR SÖZLEŞME İÇİN İLK SÖYLENEN SÖZ | OLUMLAMA/AFFIRMATION[İng.] )
- İCAB ile/ve İMTİNÂ ile/ve İMKÂN
- İCAZ ile/ve/||/<> İCÂZET
( Az sözle çok şey anlatma. İLE/VE/||/<> İzin, onay, onaylama. )
- İCBÂR[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İCRÂ[Ar.]
- İÇE YANSITMA ile/ve/||/<> YANSITMALI ÖZDEŞİM
- İÇEKAPANIK/LIK ile/ve/değil/yerine İÇEDÖNÜK/LÜK
- İÇERİĞİN:
BELİRSİZLİĞİ ile/ve/||/<> MUTLAKLIĞI
- İÇİM BURKULUYOR değil İÇİM BURULUYOR
- İÇİNDE ile/ve/değil/||/<>/>/< İÇİNDEKİ İÇİNDE(FİH-İ MA FİH)
- İÇKİ ile/ve/değil/yerine İÇECEK
- İÇKİ ile/değil/yerine İÇİT
( İçinde alkol bulunan içecek. | İçki içme işi. İLE/DEĞİL/YERİNE İçilecek şey. )
- İÇKİN ile/ve İÇSEL
( IMMANENT vs./and INTERNAL )
- İCRÂCI ile BESTELEYEN/BESTECİ/BESTE-KÂR[Fars.]/KOMPOZİTÖR/COMPOSITEUR[Fr.]
- İÇTEPİ ile İÇGÜDÜ
( Toplumda(kilerde)n. İLE Doğadan. )
( ... vs. INSTINCT )
- İCTİBÂ ile/ve/||/<>/> İSTİFÂ ile/ve/||/<>/> İHTAR ile/ve/||/<>/> İSTİNÂD
( Seçme. | Toplama. İLE/VE/||/<>/> Affını isteme. | Bir işten kendi isteğiyle çekilme. İLE/VE/||/<>/> Anımsatma. | Dikkatini çekme, tenbih. İLE/VE/||/<>/> Dayanma. | Güvenme. | Senet, delil, hüccet sayma. )
- İCTİHÂD[< CEHD]/İÇTİHAT ve İSTİNBÂT
( Nefsin, güç tüketerek bir şey elde etmesi. | Gücü, kuvveti yettiği kadar çalışma. | Fıkıh'ta, yed-i tûlâ sahibi, büyük din âlimlerinin, Kur'ân-ı Kerîm ve Ahâdis-i Nebevviye'ye dayanarak ortaya koydukları şer'î düstur. | Birinin, bir şeyden, anlam ve hüküm çıkararak, o iş hakkındaki düşüncesi, görüşü. İLE Bir söz ya da işten, gizli bir anlam çıkarma. Açık olmayarak, dolayısıyla, zımnen anlama. )
- İCTİRÂ'[Ar. < CÜR'ET] ile İCTİRÂ'[Ar. < CÜR'A] ile İCTİRÂH[Ar.]
( Yeltenme, cesâret etme, cür'et etme. İLE Suyu birden içme.[soluk almadan] İLE El emeği karşılığından kazanılan para ile geçinme. )
- İDDİACI OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İDDİALI OLMAK
- İDDİALI DEĞİL değil İDDİA ETMİYOR
- İDDİALI OLMAK ile/yerine/değil ÇABA(SINI) GÖSTERMEK
( Başarı, ancak yorulmaksızın doğru çabaları göstererek kazanılır. )
( İyi huyluluğun etkisi, alçakgönüllü ve sıralı çabalarla elde edilen kalıcı durumlarda görünür. )
( [not] TO BE ASSERTIVE vs./but TO MAKE AN EFFORT
TO MAKE AN EFFORT instead of TO BE ASSERTIVE )
- İDDİANÂME değil/yerine/= SAVBELGE/SAVCA/SAVLIK/SAVYAZI
- İDE ile IDEEFIXE
- İDENTİFİKASYON ile İDENTİK ile İDENTİTE
( Kimliklendirme, tanımlama, özdeşleme. İLE Özdeş. İLE Kimlik, özdeşlik. )
- İDEO- ile/||/<> İDİO- ile/||/<> LOG-/-LOGİA/-LOGO-/-LOGY-/-OLOGY ile/||/<> AUT-/AUTO-
( Düşünce, fikir. İLE/||/<> Kendiliğinden oluşan, kendine özgü, ayrı, değişik. İLE/||/<> Düşünce, konuşma, sözcük, mantık, doktrin, öğreti, sav, bilim. İLE/||/<> Kendi, aynı, kendi kendine, kendine ait, öz [otoimmün: Bağışıklık sisteminin kendi gözelerine saldırması]. )
- İDEO- ile/||/<> İDİO- ile/||/<> LOG-/-LOGİA/-LOGO-/-LOGY-/-OLOGY ile/||/<> AUT-/AUTO-
( Düşünce, fikir. İLE/||/<> Kendiliğinden oluşan, kendine özgü, ayrı, değişik. İLE/||/<> Düşünce, konuşma, sözcük, mantık, doktrin, öğreti, sav, bilim. İLE/||/<> Kendi, aynı, kendi kendine, kendine ait, öz [otoimmün: Bağışıklık sisteminin kendi gözelerine saldırması]. )
- İDLÂL değil/yerine/= NAZ ETME, NAZLANMA | AŞIRI DERECEDE NAZLANMA
- İDRAK-İ HİSSÎ ve/ İDRAK-İ HAYALÎ ve/ İDRAK-İ VEHMÎ ve/ İDRAK-İ AKLÎ
( * HUZUR-I MADDE | İKTİNAF-I MADDÎ | CÜZÎ ve ... ve ... ve ... )
- ÎFÂ[< VEFÂ] ile/ve/<> İCRÂ[< CEREYÂN | çoğ. İCRÂÂT]
( Ödeme, yerine getirme. | Bir işi yapma. | İş görme. İLE/VE/<> Akıtma, akıtılma. | Yapma, yerine getirme, bir işi yürütme. | Bir müzik parçasını çalarak gösterme. | Borçlunun, alacaklıya karşı ödemekle yükümlü bulunduğu bir şeyi, adlî bir oluşum aracılığıyla elde etme. )
- İFÂDE ile İFŞÂ
- İFLÂS ETMEK ile/ve DİBİ/Nİ BULMAK
- İFŞÂ ile İFTİRA
- İFSÂD[< FESAD] değil/yerine/= BOZMA, FESÂDÂ UĞRATMA/UĞRATILMA
- İFTAR KÖŞKÜ ile İFTARİYE KÖŞKÜ
( Dolmabahçe Sarayı arkasındaydı. [Şimdi yerinde yoktur.] İLE Topkapı Sarayı'nda, Bağdat Köşkü'nün yanındadır. )
( ... İLE ŞAHNİŞİN[< Fars.]: Çıkıntılı ve kapalı balkon. )
( 1741'de, I. Mahmud tarafından. İLE 1640'ta, Sultan İbrahim Han tarafından. )
- İFTİRA ile/ve KARALAMA/KARAMA/KARA ÇALMAK/KARA SÜRMEK
( !TAKVÎL[çoğ. TAKVÎLÂT], İSNÂD[çoğ. İSNÂDÂT] ile/ve ... )
- İG ile İRİG/İDRİG[Argu] ile İRİG ile İRİG ile İRİG ile İRİNG ile İRİNÇÜ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sayrılık. İLE Katı olan herhangi bir şey. İLE Çürümüş herhangi bir nesne. İLE Sadık ve becerikli. İLE Uyuz olmuş birinin kafası.[yara kabukları nedeniyle] İLE iririg. İrin, cerahat. İLE Günah. )
- İĞAĞACI ile İĞDE
( Anayurdu, Asya'nın dağlık bölgeleri olan, bazı türlerinde yaprakları kışın dökülen, odunu, tornacılık ve kaplamacılıkta kullanılan, kömürü ile karakalem resim yapılan küçük bir ağaç. İLE İğdegillerin örnek bitkisi olan bir ağaç. | Bu ağacın, zeytin biçiminde, kabuğu kırmızıya çalan, sarı renkte, beyaz unlu, tadı mayhoş yemişi. )
( EVONYMUS cum ELAEAGNUS )
- İĞNE ile/değil/< ÇUVALDIZ[< Fars. CÜVÂL-DÛZ, BENDERZ]
( Dikim sağlayan alet. İLE/DEĞİL Çuval gibi şeyleri dikmekte kullanılan büyük iğne. )
( İğneyi, başkasına; çuvaldızı, kendimize batırmalıyız! )
- İĞRETİ" ile/değil EĞRETİ/İĞRENÇ
- İHÂN[Ar. < VEHN] ile İHAN[Ar. < İHNET]
( Birini zayıf, güçsüz tutma, güçsüzleştirme. | Birini hor görme, tahkir etme. İLE Öfkeler, hiddetler, gazaplar. )
- İHLÂS[Ar.] ile İHLÂS[Ar. < HULÛS | çoğ. İHLÂSÂT]
( Bozma, sakatlama, halel getirme. İLE Temiz/doğru/hâlis sevgi. | Gönülden gelen dostluk, samimiyet, doğruluk, bağlılık. | Yalandan uzaklaşma. )
( HULUS[Ar.]: Gönül temizliği. )
- İHLÂS ve/||/<>/> İSLÂM[< SLM] ve/||/<>/> İMÂN[< EMN] ve/||/<>/> İKÂN[< YAKÎN] ve/||/<>/> İHSÂN[< HÜSN]
( Elimizde ve dilimizde. VE/||/<>/> Zihnimizde.[İSLÂM: Bilinçli ihlâs.] VE/||/<>/> Kalbimizde. VE/||/<>/> Kalbimizde. VE/||/<>/> Kalbimizde. )
(
)
- İHMAL/İHMALKÂRLIK değil/yerine/= SAVSAMA/SAVSAKLAMA/SAVSAKLIK/BOŞLAMA
- İHMAL değil/yerine/= SAVSAKLAMA/SAVSAMA
- İHMALKÂR değil/yerine/= SAVSAK/SAVSAGAN/SAVSAMACI/BOŞLAGAN/BOŞLAMACI
- İHSÂ'[Ar.] ile İHSÂ'[Ar. < HASÂ | çoğ. İHSÂİYYÂT] ile İHSÂ'[Ar.]
( Hayvan tezeği yakma. İLE Sayma, sayılma. İLE Yalnız bir ilim ve sanat ile uğraşıp onda geniş bilgi elde etme. | Eneme, eusyelerini çıkarma, hadım/iğdiş etme. )
- İHSÂN[< HASEN (çoğ. İHSÂNAT)]
( İYİLİK ETME | BAĞIŞ | VERİLEN, BAĞIŞLANAN ŞEY | LÜTF | BİR YERİ SAĞLAMLAŞTIRMA | İFFETLİ VE NAMUSLU OLMA )
- İHSÂN[Ar. < HISN] ile İHSÂN[Ar. < HASEN | çoğ. İHSÂNAT]
( Bir yeri sağlamlaştırma. | İffetli ve namuslu olma. İLE İyilik etme. | Bağış, bağışlama. | Verilen, bağışlanan şey. | İyilik, lütûf. )
- İHSÂNEN[Ar.] ile İHSÂNÎ[Ar.]
( İyilik ederek, bağışlayarak, ihsan suretiyle. İLE İhsana ait, ihsan ile ilgili, ihsan yoluyla. )
- İHSÂS[Ar.] ile İHSÂS[Ar.] ile İHSÂS[Ar. < HİSS | çoğ. İHSÂSÂT]
( Hisse verme/verilme, pay etme. İLE Kandırma. İLE Üstü kapalı anlatma, duyurma, sezdirme. | Duyum. )
- İHTÂR[Ar.] değil/yerine/= UYARI/UYARMA
- İHTİDÂ'[Ar. < HADA] ile İHTİDÂ'[Ar. < HİDÂYET] ile İHTİDÂ'/İHTİZÂ'[Ar.]
( Hilekârlık, hilecilik. | Aldatma, oyun etme. İLE Doğru yola girme. İslâm dinini kabul etme, müslüman olma. İLE Alçakgönüllülük/tevâzu. )
- İHTİFÂL[Ar.] ile İNFİÂL[Ar. < Fİ'L | çoğ. İNFİÂLÂT]
( Büyük kalabalıkla yapılan anma töreni. İLE Gücenme, darılma. )
- İHTİKÂR ile İHTİLAS
( Vurgunculuk, vurgun. İLE Aşırma, para aşırma, aşırtı. )
- İHTİLÂC[Ar.] değil/yerine/= ÇARPINTI | ÇIRPINMA | SEĞİRME
- İHTİLÂL[Ar.] değil/yerine/= DEVİRİ/DEVRİM
- İHTİSÂS[Ar. < HİSS | çoğ. İHTİSÂSÂT] ile İHTİSÂS[Ar. < HUSÛS] ile İHTİZÂZ[Ar.] ile İ'TİSÂS[Ar.]
( Duyumsama/hissetme. | Duygulanma. İLE Bir ilim ya da sanat üzerinde fazla çalışarak onda derinleşmiş olma, uzmanlık. İLE Gece gezip dolaşma, bekçilik görevi görme. )
- İHTİSAS ile/ve/değil/yerine İHSAS
- İHTİVA(EDEN) değil/yerine/= İÇERME/İÇEREN
- İHTİYÂL[Ar.] ile İHTİYÂL[Ar. < HÎLE | çoğ. İHTİYÂLÂT] ile İHTİYÂL[Ar.]
( Kibirlenme, gururlanma, büyüklenme. İLE Hile yapma, düzen, oyun etme. İLE Korkma. )
- İHTİYÂREN[Ar.] ile/ve/||/<> İHTİYÂRÎ[Ar.]
( Olumsuzdan, yanlıştan, zararlıddan, kötüden uzak durarak, zihnini/dilini/gözünü/elini/belini çekerek. İLE/VE/||/<> Reddetmeyi ve "Hayır!" demeyi yeğleyerek.["Evet!" demekten, istenç/irâdeden(yapma isteğinden/bilgisinden) önce olarak.] )
- İHTİYÂRLAR HEYETİ değil İHTİYÂR HEYETİ
( İhtiyâr, "yaşlı" demek değil "ne yapmayabileceğini bilen" demektir. )
- İHTİYAT KAYDI İLE değil/yerine/= SAKINARAK/SAKINILARAK
- İHTİYAT/LI[Ar.] değil/yerine/= SAKINMA/SAKINGAN
( Herhangi bir korku ya da düşünce ile bir şeyi yapmaktan uzak uzak durmak, içtinap etmek. | Olabileceği düşünülen kötülüklere karşı önlemler almak. | Korumak, esirgemek, gözetmek. )
- İHTİYATEN ile İHTİYATÎ
( Her duruma, her olasılığa karşı, ileriyi düşünerek. İLE İlerisi düşünülerek yapılan. )
- İHTİYATLI/İHTİYATKÂR değil/yerine/= SAKINGAN
- İHTİZÂZ[Ar.] ile İHTİZÂZ[Ar.] ile İHTİZÂZ[Ar. çoğ. İHTİZÂZÂT] ile İHTİSÂS[Ar.]
( Hazzetme, gönül ferahlığı. İLE Kendini alçak tutma, alçalma. İLE Titreme, deprenme. | Sıçrayıp oynama, sallanma. İLE ... )
- İHYÂ ile/||/<> İHYÂEN ile/||/<> İHYÂ-YI MEVÂT ile/||/<> MÜTEVECCİHAN
( Diriltme, canlandırma, tazelik verme. İLE/||/<> (Ham arazinin) ıslahıyle iktisap. İLE/||/<> İşlenmemiş toprağı ekime elverişli bir duruma getirme, işleme. İLE/||/<> Dönülerek. )
- İKÂME[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İKMAL[Ar.]
- İKİ "HAFTADIR" ... ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İKİ OTURUMDUR/DERSTİR ...
- İKİ "YAN" ile/ve/değil İKİ SOYUTLAMA BİÇİMİ
- İKİ TERAZİNİN KEFESİ GİBİ" değil "TERAZİNİN İKİ KEFESİ GİBİ"
- İKİ YAN ile/ve/||/<> İKİ UC
- İKİ(2) ile HERŞEY/HERKES/HER ZAMAN
( TWO vs. EVERYTHING/EVERYBODY/EVERYTIME )
- İKİ) AYAK > (İKİ) EL ile/ve/||/<>/> İFFET[Ar. < ŞEHVET] ile/ve/||/<>/> ŞECAAT[Ar. < ÖFKE]
( ... İLE/VE/<>/> Kendini (")savunur/korur("). İLE/VE/<>/> Haksızlığa gösterilen öfke. [Hakk'ı savunur/korur.] )
( ... İLE/VE/<>/> Temizlik. | Namus. İLE/VE/<>/> Yiğitlik, yüreklilik, koçaklık. )
- İKİÇENEKLİ/LER ile İKİÇENETLİ
( Tohumlarında, iki çenek bulunan, kapalıtohumlu bitkiler sınıfı. [Jessieu'nun bitki sınıflamasına göre] İLE Çatladığında, kabuğu, iki çenete ayrılan [meyve]. | İki parçalı kavkısı, birbirine kaslarla bağlı, yassı solungaçlılardan midye, istiridye gibi [hayvan]. )
- İKİCİLİK = SÜNAİYE = DUALISM[İng.] = DUALISME[Fr.] = DUALISMUS[Alm.] = DUALIS[Lat.]
- İKİEŞEYLİ ile İKİEVCİKLİ
( Eril ve dişil eşey örgenleri bir arada bulunan, ikicinslikli. İLE Eril ve dişil çiçekleri ayrı ayrı bitkilerde bulunan bitki. )
- İKİLEM ile İKİLEME ile İKİLİ ile İKİRCİK
( DILEMMA/CONFLICT vs. DUPLICATE/DOUBLING vs. DOUBLE/DUAL/BINARY/BILATERAL vs. HESITATION/INCERTITUDE )
- İKİLEM ile/ve/||/<> İKİRCİK
( DILEMMA vs. HESITATION )
- İKİLEMLİ ile/değil İKİLİ
- İKİLİK/DUALİTE[Fr./İng.] ile İKİLEŞİM/DİKOTOMİ[Fr./İng.]
( İkilik. İLE Çatışan ikilik. )
- İKİLİK/İKİLEM/DUALİTE ile HİYERARŞİ
- İKİLİK/İKİLEM ile ÇELİŞKİ
( İkiliğin geçerli olmadığı âlemde her şey tamam, kendi kendinin kanıtı, anlamı ve amacıdır. )
( DICHOTOMY/DUALITY vs. CONTRADICTION
In the realm of non-duality everything is complete, its own proof, meaning and purpose. )
- İKİNCİ:
KEZ ile/ve/değil/||/<>/< BÖLÜM/AŞAMA
- İKİRCİK ile İKİRİM
( TEREDDÜT ile/ve KARARSIZLIK )
( HESITATION vs./and INDECISION )
- İKİSİ DE İKİZ değil İKİZLER
- İKİSİ DE ile/ve/değil/yerine İKİSİ BİRLİKTE
- İKİSİNİN/ONLARIN ...:
"GÖNÜLLERİ" BİR değil GÖNLÜ BİR
( "Gönül", her kişide ayrı ayrı olarak "düşünülen/kabul edilen/zannedilen" değil iki kişinin ya da kişilerin ortak alanda bulunmasının ve buluşmasının karşılığıdır. )
- İKONALARDA:
HZ. MERYEM ve HZ. MERYEM'İN YANINDAKİ
( Kilisenin kime ithâf edildiğini gösterir. )
- İKSÂ'[< KİSVET]:
GİYDİRME, GİYDİRİLME
- İKTER/US ile İKTERİK ile İKTERUS NEONATORUM
( Sarılık. İLE Sarılıklı. İLE Yenidoğan sarılığı. )
- İKTİBÂS[Ar.] ile/ve/<> İKRAZ[Ar.]
( Ödünç alma. | Alıntı. İLE/VE/<> Borç ya da ödünç verme. )
- İKTİSAT/İKTİSADİ[Ar.]/EKONOMİ/K[İng. < ECONOMY] değil/yerine/= GEÇİMGE/GEÇİMSEL
- İLÂÇ/I YEMEK değil İLÂÇ/I YUTMAK
- İLAÇLARDA:
AĞRIYI/ETKİYİ/SORUNU ...
"ENGELLEMEK" ile/ve/değil/||/<>/< AZALTMAK
- İLÂHÎ HİKMET ile/ve İLÂHÎ AŞK ile/ve İLÂHÎ KUDRET
( İrfanî. İLE/VE/||/<> Mistik. İLE/VE/||/<> Ezoterik. )
( Düzenli. İLE/VE/||/<> Düzensiz. İLE/VE/||/<> Düzenli. )
( Ne'liksiz, niteliksiz, muhattabsızdır ilâhî aşk. )
( ... İLE/VE/||/<> Cemâl ve celâl'i bir bilmek/görmek. İLE/VE/||/<> ... )
- İLÂHİYAT-I MAHZ ile/ve İLÂHİYAT-I AKLÎ
- İLÂN[Ar.]/ANONS[Fr. < ANNONCE] değil/yerine/= DUYURU/DUYURMAK/DUYUT
( Söz ve yazı yoluyla verilen kısa haber. )
( ANONSE[Fr.]: Bildirilmiş, ilân edilmiş. )
- İLÂN[Ar.] ile İ'LÂN[Ar. < ALEN | çoğ. İ'LÂNÂT]
( Meydana çıkarma, açığa vurma, yayma. İLE Açığa vurma, meydana çıkarma, belirli etme. | Yayma, yaymak için gazeteye verme. | Gazetelerde bu yolda ya da reklâm için yazılmış yazı. )
- İLÂVETEN[Ar. + Fars.] değil/yerine/= EK OLARAK/EK YOLUYLA/EKLEYEREK
- İLE BİRLİKTE ile/ve/değil/||/<>/< İLE BİR
- İLERİ "DÖNELİK" değil İLERİ DÖNÜK/YÖNELİK
- İLERİYE SÜRMEK değil İLERİ SÜRMEK
- İLERİYE SÜRÜLEN ... değil İLERİ SÜRÜLEN ...
- İLETİŞİM (SORUNU) ile/ve/değil/||/<>/>/< BAĞ/BAĞLANTI (SORUNU)
( [not] COMMUNICATION (PROBLEM) vs./and/but/||/<>/>/< RELATION/LINK | COMMUNICATION (PROBLEM) )
- İLETİŞİM = COMMUNICATION[İng., Fr.] = KOMMUNIKATION[Alm.] = COMUNICAZIONE[İt.] = COMUNICACIÓN[İsp.]
- İLGEÇ/BELİRTEÇ/EDAT ile/ve/<> BAĞLAÇ
( Yalnız, ancak, sadece, sade, tek, bir, için, diye, üzere, kadar, denli, gibi, ile, değil, -e dair, -e doğru, -e değin, -e dek, -e göre, -e kadar, -e karşın, -e rağmen, -den başka, -den beri, -den dolayı, -den ötürü, -den sonra, -den önce, -den evvel vb.
İLE/VE/<>
Ama, fakat, lakin, ancak, yalnız, oysa, oysaki, hâlbuki, ve, ile, ki, de, çünkü, zira, madem, mademki, ya dahut, yahut, ya da, ya da, şayet, eğer, ise, öyleyse, o hâlde, kısacası, demek ki, nitekim, yoksa, anlaşılan, ne (...) ne (de), ya (…) ya (da), gerek (...) gerek (se), ha (…) ha, ister (…) ister (se), kâh (...) kâh, de (…) de, hatta, üstelik, ayrıca, hem, hem de, yine, gene, meğer vb. )
( Edatlar, tümcenin bir öğesi durumuna gelirken, bağlaçlarda ise bir öğe özelliği yoktur. Edatlar, tümceden çıkarıldığında tümce/cümle anlamsızlaşabilir. Bağlaçlar ise tümceden çıkarıldığında, tümcede en fazla anlam daralabilir, tümce anlamsızlaşmaz.
Örneğin:
"Onun gibisi çıkmadı."
"Gibisi" çıkarıldığında, anlamda bir bozulma oluşur. Dolayısıyla, bu bir edattır.
"Sevdim ama sevilmedim."
"Ama" çıkarıldığında, anlamda daralma olsa da tümcenin yapısı değişmediğinden, bağlaç özelliği taşır.
"Ancak" ve "yalnız" yerine "sadece" sözcüğü getirilebilirse bu sözcükler edat, "ama" bağlacı getirilebilirse bu sözcükler bağlaçtır. "İle" yerine "ve" getirilemez ise buradaki "ile" edat, getirilebilir ise "ile" bağlaçtır. )
- İLGİLİ ile/ve İLİŞKİLİ
( INTERESTED vs./and CONNECTED/RELATED )
- ILGIN ile ILGINCAR/KUŞKİRAZI/GELİNFENERİ
( Ilgıngillerden, Akdeniz bölgesinde yetişen bir ağaç ya da ağaççık cinsi. İLE Gülgillerden, yaprak açmadan önce beyaz çiçek veren, kaplamacılıkta kullanılan yabanıl ağaç. | Bu ağacın, reçeli yapılan meyvesi. )
( TAMARIX cum PADUS AVIUM )
- İLHÂM[Ar.] değil/yerine/= ESİN(LENME)/İÇE DOĞMA/BERGÜ
- İLİM:
YARGI/HÜKÜM ile/ve/değil/ya da YARGI/HÜKÜM OLMASA DA
- İLİO- ile/||/<> İSCHİ-/İSCHİO-
( Böğür, yan tarafla ilgili. | Kalça kemiğinin üstteki geniş bölümü ile ilgili. İLE/||/<> Kalça. )
- İLİŞKİ/Lİ ile İLİNTİ/Lİ
( RELATION vs./and CONNECTION )
- İLİŞKİ ile/ve/<> İLGİ
( RELATION vs./and/<> INTEREST )
- İLİŞKİDE/EVLİLİKTE:
İKİ KİŞİNİN "BİR KİŞİ OLMASI" (VE BEKLENTİSİ) ile/değil/yerine/>< BİR KİŞİNİN İKİ KİŞİ OLABİLMESİ
- İLİŞKİLEN(DİR)MEK ile/ve/||/<>/> DOKUMAK
- İLK ARACIN GELİŞTİRİLMESİ ile/ve/<>/> İLK ARAÇ > YAZI ile/ve/<>/> YAZI > MATBAA ile/ve/<>/> MATBAA > BİLGİSAYAR ile/ve/<>/> BİLGİSAYAR > İNTERNET ile/ve/<>/> İNTERNET > BLOK ZİNCİR
( 300.000 yıl öncesi. İLE/VE/<>/> 294.000 yıl. İLE/VE/<>/> 5430 yıl. İLE/VE/<>/> 450 yıl. İLE/VE/<>/> 40 yıl. İLE/VE/<>/> 30 yıl. )
- İLK BAŞLANGIÇTA değil İLK BAŞTA ya da [sadece] BAŞLANGIÇTA
- İLK İCAT/MUCİT değil İCAT/MUCİT
- İLK PARÇACIKLAR ile/ve/> İLK YILDIZLAR
( Kuantum Sıçramasından: 400.000 yıl sonra/sı. İLE/VE/> 400 milyon yıl sonra/sı. )
- İLK TELYAZI/TELGRAF
- İLK VAROLAN ile/ve/<> İLK NEDEN
- İLK:
ÖZÜR DİLEYEN ve/<>/|| AFFEDEN ve/<>/|| UNUTAN
( En cesurdur. VE/<>/|| En güçlüdür. VE/<>/|| En mutludur. )
- İLK ile EN ESKİ/YAŞLI
( THE FIRST vs. THE OLDEST )
- İLK ile/değil İLKSEL
- İLKAH ile/ve/||/<> İLHAM
- İLKECE BİLİNÇLİ ile/ve/||/<> İLKECE BİLİNÇSİZ
( )
- İLKELER ile/ve/değil/||/<> İLKESELLİK
( Değişebilir/değiştirilebilir, geliştirilebilir, yok edilebilir. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Aşılamaz, geçilemez, ertelenemez, göz ardı edilemez, askıya alınamaz, kenara konulamaz. )
- İLKELERİM ile/değil/yerine İLKELER (VE İLKESELLİK)
- İLKESEL/İLKEYİ DÜŞÜNMEK/KONUŞMAK ile/ve İLKEYLE DÜŞÜNMEK/KONUŞMAK
( Anlayışı konuşmak, aklı anlamak. İLE/VE Şeyi, olayı anlamak. )
( Varlıksal. İLE/VE Varoluşsal. )
- İLKOKUL değil İLKÖĞRETİM (OKULU)
- İLLET-İ CELÎ ile/ve/||/<> İLLET-İ HAFÎ ile/ve/||/<> MÜNÂSEBET ile/ve/||/<> REY-İ HÜZZAK
( Zahir ve açık bir nedene dayanan yol. İLE/VE/||/<> Gizli bir nedene dayanan yol. İLE/VE/||/<> Mantıkî bir ilişkiye dayanan yol. İLE/VE/||/<> Bu alanda uğraşan âlimlerin oylarına dayanan yol. )
- İLLET-İ MADDİYE ile/ve İLLET-İ SÛRİYE ile/ve İLLET-İ FAİLE ile/ve İLLET-İ GAİYE
( Ne'den/Hangi şeyden? İLE/VE Nasıl?/Ne surette? İLE/VE Kim? İLE/VE Ne için/Niçin? )
- İLLET'TEN MALÛL'A ile MALÛL'DAN İLLET'E
( Delil. İLE Burhan-ı İnnî. )
- İLLET ile İLKE
- İLLİYET BAĞI değil/yerine/= NEDENSELLİK BAĞI
- İLM-EL-EDDÂN ile/ve/||/<> İLM-EL-LEDÜN
( Gövdenin/bedenin bilgisi. İLE/VE/||/<> Allah bilgisi. )
- İLM-İ CEFR(/CİFR) ile İLM-İ REML ile İLM-İ VEFK
- İLM-İ HEY'E(T) ile/= İLM-İ FELEK ile/= İLM-İ NÜCÛM/İLM el-NÜCÛM ile/= İLM-İ AHKÂM ile/= İLM-İ el-MİKAT
( ... İLE/= İLM-İ MİKAT'ta: Şemsedin Halili VE Muhammed Konevi. )
- İLM-İ HUDÛRÎ ile/ve/<> İLM-İ HUSÛLÎ
( Bilen ile bilinenin aynı olduğu ilim. İLE/VE/<> Bilen ile bilinenin ayrı olduğu ilim. )
( Hazır/huzur olan. İLE/VE/<> Edinilen. Hasıl olan. )
( Sûfi'nin bilgisi. İLE/VE/<> Âlim'in bilgisi. )
( Ancak husûlî ilim ikiye ayrılır. )
- İLM-İ İLÂHÎ ile/ve İLM-İ A'LÂ
( Hem hariçte, hem zihinde, maddeden ârî olan ilimler. )
- İLM-İ KELÂM ve İLM-İ FIKIH ve İLM-İ HÂL
( İman ve itikadı anlatan geniş ve derin ilim.[Bu ilmi anlatan kitaplara AKÂİD de denilir.] VE Gövde ile yapılacak ahkâm-ı islâmiye'yi bildiren ilim ve kitapları. VE Halk için, tahsili olmayanlar için yazılmış olan ve herkesin bilmesi, inanması ve yapması gereken kelâm, ahlâk ve fıkıh bilgilerini kısaca ve açıkça anlatan ilim ve kitapları. )
- İLM-İ MEDENİYE(T) ile/ve/||/<> İLM-İ SİYÂSE(T)
- İLM-İ NAHV ile İLM-İ MAHV
- İLM-İ TEDBİR-İ MÜLK ile/ve/||/<> İLM-İ TEDBİR-İ MENZİL
- İLM-İ VÜCÛD ile/ve İLM-İ MEVCÛD ile/ve İLM-İ MADDÎ
( Varlık bilimi. İLE/VE Varolan bilimi. İLE/VE Maddelerin/şeylerin bilimi. )
- İLM-İ ZÂHİR ile/ve İLM-İ BÂTIN
( İlmi- Zâhir ve Bâtın'ın çok çeşitleri vardır: İlm-i imân, ilm-i İslâm, ilm-i ihsan, ilm-i ikân, ilm-i tövbe, ilm-i zühd, ilm-i takva, ilm-i ihlâs, ilm-i mârifet-i nefs, ilm-i mârifet-i dil, ilm-i tezkiye-yi nefs, ilm-i tezkiye-yi dil, ilm-i hitab, ilm-i nidâ, ilm-i kelâm, ilm-i mükâşefe, ilm-i tevhîd, ilm-i tecelli-i zât, ilm-i tecelli-i sıfat, ilm-i makamât, ilm-i ahvâl, ilm-i kurb, ilm-i vusûl, ilm-i fenâ, ilm-i bekâ, ilm-i sekr. )
( Her ilmin kendine göre perdeleri vardır. )
- İLM-İ ZÂHİR ile/ve/<> İLM-İ BÂTIN ile/ve/<> İLM-İ LEDÜN
( İlimler üç bölüktür.
- Sülûk yoluyla elde edilen ilim.
- Keşfe dayanan ilim.
- Sırra bağlı ilim.[Hiçbir biçimde belirtilmez.] )
( Ledün ilmi, bilineni unutma ilmidir. )
( Ledün ilmi, öğrenmek değil, unutma ilmidir. )
( Bildiklerimizi unıta unuta, ilimsiz bir ilim zuhur eder. )
( Bilip unutacağız, sıra kendimize gelecek. Kendimizi de, önce bileceğiz, sonra unutacağız. )
( Bugünkü Cennet-i İrfâna dahil olsalar uşşak, Yarınki va'dolan hûri veyâ gılmanı neylerler... )
( Su. İLE/VE/<> Saf su gibidir. )
( Su. İLE/VE/<> Süt. )
- İLMİHAL =/< İLM-İ HÂL
- İLMİNE, İRFÂN (İSTEYEN/ARAYAN) ile/ve DERDİNE, DERMÂN (İSTEYEN/ARAYAN)
- İLTİMAS ile İLTİZAM
( Haksız yere, yasa ve kurallara uymaksızın kayırma, arka çıkma. | Birine, herhangi bir konuda öncelik ve ayrıcalık tanıma. İLE Kayırma, bir tarafı tutma. | Gerekli bulma. | Kesenek. )
- İLTİSAKLI[Ar.] değil/yerine/= İLİŞKİLİ
- IMAGO DEI ile/ve/||/<>/> IMAGO HUMANI
- İMÂL(ÂT) değil/yerine/= YAPIM (İŞLERİ)
- İMANI FİKRETMEK ile/ve İMANINI FİKRETMEK
- İMGE:
CANLANDIRAN ile/ve/||/<>/< "CANLI"
- IMMANUEL KANT'TA:
"ARI USUN ELEŞTİRİSİ" ÖNCESİ ile "ARI USUN ELEŞTİRİSİ" SONRASI
- IMPLANT[İng.] değil/yerine/= EKİT, DOKU EKİMİ
- İMPLİSİT/IMPLICIT[İng.] değil/yerine/= ÖRTÜK
- IMPORT and DISCOUNTED IMPORTS and IMPORT LEVY and IMPORT REGIME and IMPORT SUBSTITUTION and SAFETY CONTROLS ON IMPORTS and SUBSIDISED IMPORTS
( İthalat. VE Dampingli ithalat. VE İthalat prelevmanı. VE İthalat rejimi. VE İthalat ikâmesi. VE İthalattaki güvenlik kontrolleri. VE Sübvansyonlu ithalat. )
- İMPULS[İng. < IMPULSE] değil/yerine/= UYARIM/UYARAN
- İMPULSİF/IMPULSIVE[İng.] değil/yerine/= DÜRTÜSEL
- İMTİHÂN[Ar. < MEHN] değil/yerine/= DENEME, SINAMA | SINAV
- İMTİHAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İMKÂN
- İMTİNÂ (ETMEK) ile/ve/||/<>/>/< İHTİYÂR (ETMEK)
- İMTİNÂ-İ ÂDÎ ile/ve/<> İMTİNÂ-İ HAKİKÎ
( Bir şeyin, varoluşunun olanaksızlığı. İLE/VE/<> Bir şeyin, yokluğunun, akılsal olarak olanaksızlığı. )
( Birinin, başka birinin çocuğu olduğu bilinen biri için, "benim çocuğumdur" demesi gibi. İLE/VE/<> Birinin, kendinden yaşça büyük biri için, "benim çocuğumdur" demesi gibi. [davası edil(e)mez/dinlenmez] )
- İMTİNA[Ar.] ile İMTİSAL[Ar. < MİSL]
( Kaçınma, sakınma, çekinme. İLE Gerekeni yapma. | Bir örneğe göre davranma, uyma, benzemeye çalışma. | Alınan buyruğa tümüyle uyma. [İNKIYÂD] )
- İMZA BEYANNÂMESİ ile/ve/||/<>/> İMZA SİRKÜLERİ/SİRKÜSÜ
( Gerçek kişi için, bireysel. İLE/VE/||/<>/> Tüzel kişi/kuruluş için. )
- İMZA KOYMAK değil İMZA ATMAK
- İMZA[Ar.] ile/ve/||/<> İMCE/PARAF[Fr. < PARAPHE]
( ... İLE/VE/||/<> Sadece baş harflerle yazılan, kısa imza. )
- IN VIVO ile/ve/||/<>/>< IN VITRO
( Dirimlide/canlıda. İLE/VE/||/<>/>< Organizma dışında, canlı dışı, yapay ortamda. )
( Gövdeyi bütün olarak ele alır ve bu bağlamda araştırma gerçekleştirme olanağı sağlar. İLE/VE/||/<>/>< Gövdenin belirli parçalarını ele alan ve bu doğrultuda araştırma gerçekleştiren yapı. )
- İN/MAĞARA ile BÜYÜK/DERİN İN/MAĞARA
( CAVE ile CAVERN )
- İNANÇ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İNSANLIK
( Sadece kişiyi ilgilendiriyor. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Herkesi ilgilendiriyor. )
( )
- İNANDIĞINI BİLMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< BİLDİĞİNE İNANMAK
- İNANMADAN AİT OLMAK" ile/değil AİT OLMADAN İNANMAK
( [not] "BELONG WITHOUT BELIEVE" vs./but BELIEVE WITHOUT BELONG )
- İNANMAK ile/ve BEKLEYİŞ/BEKLENTİ
( TO BELIEVE vs./and EXPECTATION )
- İNANMAK ile/ve İNANMAK İSTEMEK
( TO BELIEVE vs./and WANT TO BELIEVE )
- İNANMAK ile/değil/yerine KABUL ETME(ME)K
- İNANMAKLA değil İNANARAK
- İNAT değil/yerine/>< İNSAF
- İNATÇI/ANUT değil/yerine/= DİRETEK/DİRETKEN
- İNBİK/İNBİR değil İMBİK
- İNCÂS[Ar. < NECİS] ile İNCÂZ[Ar. çoğ. İNCÂZÂT]
( Pisleme/pislenme, necîsleme, necâsetleme. İLE Yerine getirme. )
- İNCE ÜNLÜ/RAKİK/RİKKAT ile/||/<> KALIN ÜNLÜ/İŞBA ile/||/<> KALIN ÜNLÜYE EĞME/İŞBA ile/||/<> REF ile/||/<> ÜNLÜ ALAN ile/||/<> ÜNLÜ ALMAYAN ile/||/<> ÜNLÜLENME
( Ağız boşluğunun ön bölümünde oluşan ünlüler (e, i, d, ü). | Yuvarlama. İLE/||/<> Ağız boşluğunun art bölümünde oluşan ünlüler (a, ı, o, u). İLE/||/<> Vezin gerektirdiğinden, sözcüğe bir yazaç ekleyerek ya da yazacı eğerek uzatmak. İLE/||/<> Bir sözcüğü zammeli[ötre - yuvarlak ünlülü (o, ö, u, ü)] okuma. İLE/||/<> Sesçil imlerden birini alan yazaç. İLE/||/<> Sesçil im almamış yazaç. İLE/||/<> Vezinde söz konusu olan ünsüzler ve ünlüler dışında olan, okunuşta veznin içine katılan ve anlamı değiştiren bir dizi ünlünün eklenmesi. )
- İNCEDEN İNCEYE (LAF SOKMAK, ARAŞTIRMAK)
- İNCELİK ve/||/<>/> İNCİNME
- İNCELTME (SİMGESİ) ile/ve/||/<>/< İNCELİK
( İzlemek için burayı tıklayınız... )
- İNCİ ile İNCİ ÇİÇEĞİ(MÜGE[Fr. < MUGUET])
- İNCİR ile İNCİRSİ MEYVE
( ... İLE Gerçek bir meyve olmayan, yumurtalardan değil çiçeklikten oluşan, incire benzer meyve. )
- İNDEKS/LEME / ENDEKS/LEME / INDEX[İng.] değil/yerine/= DİZİNLEME | LİSTE | İŞARET | GÖSTERGE
- İNDİRGEME ile/değil/yerine BİLME/BİLEREK
- İNDİRGEMEK ile/değil İNDİRMEK
( TENZİH ile/değil TENZİL )
- İNE- ile/||/<> İNO-
( Fibröz doku ile ilgili. İLE/||/<> Fibröz doku ile ilgili. )
- İNEKSİZ KALMAK ile/değil/yerine/>< İNEĞİ KAZANMAK
( Gelenekten kopmak, ilâhî feyzin kesilmesi. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Tanrılarla yeniden bağ kurmak. )
( "İnek, Ateş ve Kahraman" (İzzet Erş) kitabını da okumanızı salık veririz... )
( )
- İNFER- ile/||/<> İNFRA-
( Düşük. İLE/||/<> Alt, altta, aşağıda, altında. )
- İNFİLÂK ile/değil/||/<> İNTİHAR
( Nesnelerde. İLE/DEĞİL/||/<> İnsanda. )
- INFINATUM ile/ve/||/<> INTERMINATUM
- İNFİRÂT[Ar. < FERD] ile İNHİSÂR[Ar. < HASR]
( Topluluktan ayrı durma. İLE Tekel. | Tek başına sahip olma. )
- İNFİSÂD[Ar. < FESÂD] ile İNFİSÂH[Ar. < FESH] ile İNFİSÂH[Ar. < FESH]
( Bozulma, fesada uğrama. İLE Bozulma, etkisiz/hükümsüz kalma. İLE Bollaşma, genişleme. )
- İNFRA- ile İNTRO- ile İZO- [EŞ İZOKORİ] ile JUKSTA-
( Alt, altında, -ötesi. İLE İç, içine. İLE Eş büyüklük [gözbebeği]. İLE Bitişik. )
- İNFÜZE ETMEK ile İNFÜZYON
( Damar yoluyla vermek, deri altına vermek. İLE Damar yoluyla verme, deri altına verme. )
- İNGIMÂS[Ar.] ile İNGISÂS[Ar.] ile İNGITÂT[Ar.]
( Suya dalma. İLE Suya batma. İLE Suya dalma. )
- İNGUİNAL ile İNGUİNAL HERNİ
( Kasık [ile ilgili]. İLE Kasık fıtığı. )
- İNHALASYON ile İNHALE ETMEK ile İNHALER
( Soluma. İLE Solumak. İLE Solunan, ilaç solutucu [aygıt]. )
- İNHİBE/INHIBITED[İng.] değil/yerine/= ENGELLENMİŞ
- İNHİBE ile İNHİBE ETMEK ile İNHİBİSYON ile İNHİBİTOR
( Baskılanmış, engellenmiş. İLE Baskılamak, engellemek. İLE Baskılama, engelleme. İLE Baskılayıcı, engelleyici, önleyici. )
- İNHİBİSYON/INHIBITION[İng.] değil/yerine/= ENGELLE(N)ME
- İNHİMÂK[Ar.] ile İNHİMÂK[Ar. çoğ. İNHİMÂKÂT]
( Ahmak gibi görünme. İLE Bir şeyin üzerine fazla düşme, fazlasıyla düşkünlük. )
- İNHİRAF[Ar.]/ABERASYON[Fr.] değil/yerine/= SAPKINLIK, SAPINÇ | SAPITMA
- İNHİSÂR[Ar. < HASR] ile İNHİZÂL[Ar.]
( Bir şeyi/maddeyi/işi, -başkası yapmamak üzere- sadece bir kişiye/kuruma/oluşuma verme. | Tekel. [Fr. MONOPOLE] )
- İNHİZÂM[Ar. < HEZÎMET | çoğ. İNHİZÂMÂT] ile İNHİZÂM[Ar. < HAZM]
( Bozgunluk, bozulma, alt olma, hezimete uğrama. İLE Bir şeyin üzerine fazla düşme, fazlasıyla düşkünlük. )
- İNİK ile İNİK/ENİK/ENCEK/ENCİK
( İnmiş, indirilmiş. İLE Kedi, köpek gibi çok memeli hayvanların yavrusu. )
- İNİSİYATİF[Fr./İng. < INITIATIVE] değil/yerine/= ÖNCE(Cİ)LİK, ÖNCÜLÜK
- İNKÂR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İNSAN
- İNKIRAZ ile İNKISAM ile İNKITA
( Batma, dağılma, çöküş, yok olma, son bulma. İLE Bölünme, taksim edilme. | Parçalanma. İLE Kesilme, kesinti. )
- İNKİŞAF/TEKÂMÜL[Ar.] değil/yerine/= GELİŞİM/GELİŞME
- İNSÂF[Ar.] ile/ve/<> İNTİSÂF[Ar.]
( Merhamete, vicdana ya da mantığa dayanan adâlet. | Ortalama davranış. İLE/VE/<> Hakkını, tamamen alma. | Hakkını ve adâleti isteme. | [zamanda] Yarıyı bulma. )
( Hakkını verme. İLE/VE/<> Hakkını alma. )
- İNSAF ile İNİSİYATİF
- İNSAN DOĞMAK değil İNSAN OLMAK
( İnsan olarak doğulmaz, ancak insan olunur! )
- İNSAN OLANLARIN DÜŞÜNEBİLİYOR OLMASI ile/değil DÜŞÜNEBİLEN HERKESİN, İNSAN OLMASI
- İNSAN-I KÂMİL ile/ve İNSAN-I KÂMİL-İ KÜLLÎ
( İNSAN-I KÂMİL: Dünyanın merkezi. )
( KEMÂLE ERMİŞ İNSAN | VARLIK )
- İNSAN, ZAMANDA değil ZAMAN, İNSANDA
( ... DEĞİL Sürekliliğiyle. )
- İNSAN:
ANLAMAYANA ile/ve/||/<> "ANLAYANA"
( "Eksik" geliriz. İLE/VE/||/<> "Çok" geliriz. )
- İNSAN:
HÜVE'L GAYB ve/<> HÜVE'L ÂŞİKÂR
- İNSAN:
KONUŞAN ile/ve/değil/||/<>/< KONUŞULAN
- İNSAN/KİŞİ:
İNCİL'DE ve/||/<> KUR'ÂN'DA
( İmanı, ümidi ve şefkati olandır. VE/||/<> İman, ihlâs ve doğru/düzgün eylem/etkinlik peşinde koşandır. )
- İNSAN/KİŞİ:
[ya] KULAKTAN İHYÂ OLUR/YAŞAM BULUR ya da KULAKTAN İFNÂ/İMHÂ/YOK OLUR
- İNSAN/KİŞİ ile/ve İNSAN ADAYI
( ... İLE/VE Beşer. )
- İNSAN/LIK:
MAĞARADAN ve/||/<>/> MARS'A GİDEN VE SÜRECİ
- İNSAN ile/ve İNSAN-I KÂMİL(/KÂMİL İNSAN/ÂDEM-İ MÂNÂ)
- İNSANA/KİŞİYE SIĞABİLEN/SIĞAMAYAN ve/=/||/<> EVRENE SIĞABİLEN/SIĞAMAYAN
( Evren. VE/=/||/<> İnsan. )
- İNSANIN "DOĞASI" değil İNSANDAKİ(GÖVDESİNDEKİ) DOĞA
- İNSANIN:
"VARLIĞI" ile/değil/||/<> VAROLUŞU
( "Varlık" sözcüğü, en üst soyutlama olarak felsefî bir kavram olmakla birlikte amacımızı karşılayan kavram ve sözcük ise mevcudiyeti yani "varoluşu" olarak kullanmak durumundayız. )
( VUCUDU ile/değil MEVCUDİYETİ )
- İNSANIN/KİŞİNİN:
SÖZÜ ile/ve BAKIŞI ile/ve SUSMASI
( Hikmet olmalı. İLE/VE İbret olmalı. İLE/VE Ders olmalı. )
( Gerek yok, her sözü, lâf ile beyâna
Bir bakış, bin söz eder, bakıştan anlayana... )
( )
- İNSANLIĞIN:
KARDEŞLİĞİ ve/||/<> BİRLİĞİ ve/||/<> ÖZGÜRLÜĞÜ
- İNSANLIK İÇİN ile İNSANLIK ADINA
- İNSANLIKTA, GELİŞİMİNDE VE (NESNEYİ/DÜŞÜNCEYİ) KAVRAMADA ...:
BAŞ PARMAĞIN GELİŞİMİ/KULLANIMI ve/||/<> ÇENENİN ÜÇÜNCÜ(İLERİ-GERİ) HAREKETİ (VE GÜCÜ/YETİSİ)
- İNSÎ[Ar.] ile İNSÂN[Ar.]
- İNSİCÂM ve/> İNTİZÂM
- İNSOMNİ/INSOMNIA[İng.] değil/yerine/= UYKUSUZLUK, UYUYAMA, UYKU YİTİMİ, UYKU ZORU
- İNTAÇ ile İNTİHA
( Bir işi sonuçlandırma, sona erdirme, bitirme. İLE Son, sona erme, sonu gelme. )
- İNTER- ile İNTRA- ile DİA- ile SİN- ile SUB- ile -LEMMA
( -arası. İLE iç, içine. İLE İçinden, arasından. İLE Bitişik, yapışık, kaynaşık. İLE -altı. İLE ... zarı. )
- INTERIM AWARD and INTERIM MEASURES and PROVISIONAL MEASURES and CONSERVATORY MEASURES and REMEDIES
( Ara karar. VE Geçici tedbirler. VE İhtiyâtî tedbirler. VE Koruma tedbirleri. VE Hukukî çözümler/çareler. )
- İNTİFÂ'[Ar.] ile İNTİFÂ'[Ar. < NEF | çoğ. İNTİFÂAT] ile İNTİFÂH[Ar. < NEFH]
( Ortadan yok olma, aradan çıkma. İLE Yararlanma, menfaatlenme. İLE Kabarma, şişme. | Örgenlerden birinin şişmesi. )
- İNTİHÂB[Ar. < NAHB | çoğ. İNTİHÂBÂT] ile İNTİHÂB[Ar. < NEHB | çoğ. İNTİHÂBÂT]
( Seçme/seçilme. | Seçim. | En güzel. İLE Yağma ile mal alma, kapışma, talanlama. )
- İNTİHAR[Ar.]["İNTAHAR" değil!]/SUİSİT[İng. < SUICIDE] değil/yerine/= ÖZKIYIM
- İNTİKAL[< NAKL (çoğ. İNTİKALÂT)] ile İNTİMÂ'[Ar.]
- İNTİKAL[Ar.] değil/yerine/= GEÇİNÇ | GEÇİŞ | GEÇİŞSİZ
- İNTİKALEN["ka" uzun okunur] ile İNTİKALÎ["ka" uzun okunur]
( İntikal suretiyle. İLE İntikal ile ilgili. )
- İNTİMÂ'[Ar.] ile İNTİSÂB[Ar. < NİSBET] ile İNTİSÂB[Ar. < NASB]
( Kuşun bir yerden uçup başka bir yere konması. | Birine mensûb olma. İLE Bir kişiye mensûb olma. | Bir yere bağlanma, kapılanma. | Birinin adamı olma. İLE Dikilip durma. | Yükseğe kaldırma. | Kurala göre sözcüğün mensûb olması. )
- İNTİYÂH[Ar.] ile İNTİZÂC[Ar.]
( Ağlama, gözyaşı dökme. İLE Çıbanın olgun duruma gelmesi. | Çok gözyaşı dökme. )
- İNTİZÂÎ TECVİZ ile/ve İHTİRAÎ TECVİZ
- İPE-SAPA (GELMEZ İŞ/SÖZ/HAREKET/DAVRANIŞ)
( BÎ-SER Ü BÛN )
- İPEKÇİÇEĞİ ile İPEKAĞACI
( Semizotugillerden, güzel çiçek açan bir bitki cinsi. İLE Ekvatorsu bölgelerde yetişen, kerestesi ipek görünüşünde, sarı parıltılı bir ağaç. )
( PORTULACA GRANDIFLORA cum C. PROCERA )
- İR/IRRA = UTANÇ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- İRAB ile/||/<> HAREKE/SESÇİL İM ile/||/<> İŞMÂM ile/||/<> HECÂ/HECE/SESLEM
( Sözcüğün sonundaki yazacın ya da imin değişmesi. İLE/||/<> Arapça'da bir yazacın nasıl okunacağını gösteren ve fetha[üstün], kesre[esre], zamme[ötre] denilen imlerden her biri. İLE/||/<> Bir yazacın asıl sesçil imini vurgulama. İLE/||/<> Bir tek sesleme eylemiyle çıkarılan ses ya da sesler öbeği. )
- İRÂDEYE HÂKİM OL(A)MAMAK değil İHTİYÂRI/NI DEVREDE TUTMAK/TUT(A)(MA)MAK
- IRAKSAMA ile IRAKSAK
( Bir şeyin gerçekleşmesini uzak görmek, olacağına pek inanmamak. İLE Birbirinden gittikçe uzaklaşan ışınlar, çizgiler. )
( İSTİBAT ile ... )
- İREM[Ar.] ile İrem[Ar.]
( Ok ya da kurşun atılan nişan tahtası. | Çenk denilen müzik aleti ve bunu icâd edenin adı. İLE Âd kavmi zamanında, Şeddâd tarafından, cennete benzetilerek yapılan bir bahçe.[Şam'da ya da Yemen'de bulunmuş olduğu söylenilir] )
- İRHÂS[Ar.] ile İRHÂS[Ar. < İRHÂSÂT]
( Fiyat indirme, ucuzlatma. İLE Bir peygamberin gönderilmesinden önce, gönderileceğine işaret olmak üzere çıkan olağanüstü haller. | Sağlam şey. | Hayırlı işlerle uğraşma, duvar yapma. )
- İRTEMEK ile İRTEŞ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Araştırmak. İLE Belirli bir konu üzerine kişiler arasında ortaya çıkan hesap sorma isteği. )
- İRTİCÂL[Ar.] ile İRTİCÂLEN/İRTİCÂLÎ[Ar.]
( [şiir ve sözü] Birdenbire, düşünmeden içine doğduğu gibi söyleme/söyleyiş. İLE Düşünmeden, birdenbire, irtical suretiyle. )
- İRTİKAB["ka" uzun okunur] ile İRTİKÂB[Ar. çoğ. İRTİKÂBÂT]
( Bekleme, gözleme. İLE Kötü bir iş işleme. | Yiyicilik, rüşvet yeme. )
- İRTİZÂK[RIZK] ile/ve/<> İRTİBAT[Ar. < RABT]
( Rızıklanma, rızk alma. İLE/VE/<> Bağlanış, bağlanma. | İlgi, ilgili olma. | Bağlantı. )
- İŞ VERMEK:
YETERSİZE ile/ve/<> HIRSLIYA ile/ve/<> YETERSİZ HIRSLIYA
( Başarısızlığa neden olur. İLE/VE/<> Kavgaya neden olur. İLE/VE/<> Fitneye neden olur. )
( KİFÂYETSİZE ile/ve/<> MUHTERÎSE ile/ve/<> KİFÂYETSİZ MUHTERÎSE )
- İŞ YAŞAMINDA:
ÖZVERİ ile/ve/yerine PROFESYONELLİK
( IN BUSINESS: SELF-SACRIFICE vs./and PROFESSIONALISM
IN BUSINESS: PROFESSIONALISM instead of SELF-SACRIFICE )
- İS-/İSO- ile/||/<> ANİS-/ANİSO-
( Eşit, benzer, aynı. İLE/||/<> Benzemeyen, eşit olmayan, farklı. [anisokori: Göz bebeklerinin farklı büyüklükte olması.] )
- İŞ'ÂL[Ar. < ŞAAL] ile İŞ'ÂR[Ar. çoğ. İŞ'ÂRÂT]
( Alevlendirme, alevi parlatma, tutuşturma, şûlelendirme. | Şiddetlendirme. İLE Yazı ile bildirme, haber verme. )
- İŞ ile/ve İŞLEV
( WORK vs. FUNCTION )
- İSABETSİZ "HAKLILIK" ile/değil/yerine İSABETLİ "HAKLILIK"
- İŞARET ile İŞMAR
( ... İLE El, göz ya da baş ile yapılan işaret. )
- İŞBİRLİĞİ ile/ve/<> İŞBÖLÜMÜ
( ... İLE/VE/<> Kendiyle ilgili her işi yapmamak. )
( COOPERATION vs./and/<> DIVISION OF LABOUR )
- İŞBÖLÜMÜ ile/ve/> İŞBİRLİĞİ
- İŞE ALINMA ile/ve İŞTEN ÇIKARILMA
( Bilgi, beceri gibi özelliklerle. İLE/VE Davranış ve tutumlarla. )
- İŞE YARAMAYAN ile/değil İŞİNE GELMEYEN
- İŞE YARAYAN ile/ve/değil/||/<>/< İŞ GÖREN
- İŞE/ÇALIŞMAYA BAŞLAYAMAMAK ile/ve/<>/değil İŞİN/ÇALIŞMANIN BÖLÜNMESİ/KESİLMESİ KAYGISI
( Her iş/çalışma, başlayana, elin değene kadardır. )
- İSHAK ile/ve/||/<> İSMAİL
- İSHAL[< SEHL]["isal" değil!]/AMEL/LİNET[Ar.]/DİARE[İng.] değil/yerine/= SÜRGÜN/SÜRÜK/ÖTÜRÜK
( DIARRHEA )
- ISHAL ile/ve/<> ISLAH
- ISI ve IŞIK...:
OLSUN ile/ve/||/<>/> DOLSUN
- ISI YALITIMI ile/ve/değil/<> ISI YÖNETİMİ
- İŞİ YÜRÜTMEK ile "İŞİ GÖTÜRMEK"
( EXECUTE vs. "TO BEAR" )
- İŞİ:
BİLMEK ile/ve/||/<>/> TUTTURMAK
- İŞİ:
BİLMEYEN ile/değil/yerine/>< BİLEN
( "Hocası". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yapıcısı. )
- İSİG ile İSİG KÖL/İSİG GÖL
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sıcak. İLE Barsgan'da bir göl.[Uzunluğu otuz, eni on fersah.] )
- IŞIĞADOĞRULUM ile/<> IŞIĞAGÖÇÜM/IŞIKGÖÇÜM
( Işık etkisiyle bir bitkinin büyüme devinimi. İLE/VE/<> Birgözelilerde birdenbire aydınlanma sonucu görülen tepkime. )
( PHOTOTROPISM vs./<> PHOTOTACTISM )
- IŞIĞI GÖRMEK ile/ve/değil/||/<>/< IŞIKLA GÖRMEK
( )
- IŞIĞIN:
YANSIMASI ile/ve/değil/||/<>/> KIRILMASI ile/ve/değil/||/<>/> SAÇILMASI
( Bir dalganın bir yüzeye çarparak geri dönmesi. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Bir dalganın bir ortamdan başka bir ortama geçerken yön değiştirmesi. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Işığın farklı yönlere dağılması. )
( REFLECTION vs./and/||/<>/> REFRACTION vs./and/||/<>/> SCATTERING :OF LIGHT )
- IŞIK ile/ve/||/<> IŞIĞIN YAYILIMI
( Fiziğin konusudur/alanıdır. İLE/VE/||/<> Matematiğin konusudur/alanıdır. )
- IŞIK ile IŞITAÇ/IŞITIN/LAMBA[Yun.]
( Ateş, ampül vb.'den gelen ışık. )
( GLAUKOS ve KYANOS: Işığın ve karanlığın göreli yoğunluğunu ifade etmek için kullanılırdı. )
- IŞIK ile/ve IŞTIN/AYDINLIK
( LUX cum/et LUMEN )
- IŞIL IŞIL (PARLAMAK/PARILDAMAK)
- IŞILKÜFLER ile IŞILKÜFLÜCE
( Çeşitli türleri, insan ve hayvanlarda, asalak yaşayan tatlıbitkiler takımı. İLE Evcil hayvanlarda, özellikle sığırlarda, ışılküflerden ileri gelen ve insana da bulaşabilen ilkel mantar sayrılığı. )
- İSİM[Ar. < İSM | çoğ. ESMÂ] ile/ve/||/<> SEMÂ'[Ar. < SAMÂ | SÜMÜVV | çoğ. SEMÂVÂT]/GÖK
( Yukarı kaldıran/çıkaran. İLE/VE/||/<> Kalkık. )
- IŞIN ile IŞINIM/IŞIMA/RADYASYON[Fr.]
( Bir ışık kaynağından çıkarak her yöne yayılıp giden ışık demeti. | Işınetkin özdeklerin saçtıkları alfa, beta, gama ışınlarından her biri. | Bir noktadan çıkıp sonsuza giden yarım doğrulardan her biri. İLE Işın ya da tanecik yayımı, radyasyon. | Uzayda yayılan bir dalgayı oluşturan öğelerin tümü. | Bir erkenin ışık demeti durumunda yayılması. | Isının, bir kaynaktan ışın ve dalga devinimi yoluyla yayılması. )
( LIGHT vs. RADIATION )
- İŞİNE GEL(ME)ME/GELEN ile/değil/ne yazık ki/||/<>/< KOLAYINA GEL(ME)ME/GELEN
- İŞİNE GEL(ME)MEK/GELEN ile/ve/||/<> DEĞER BİLMEZLİK
- İŞİNE GEL(ME)MEK/GELEN ile/ve/||/<> İŞİNE YARAMAK/YARAYAN ile/ve/||/<>
- İŞİNE GELİRSE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UYARSA/UYUYORSA
- ISIRGAN ÇORBASI ile/ve ISIRGAN YAĞLAŞI
( ... İLE/VE Mısırununu, muhallebi gibi pişirerek. [Kümbet Yaylası] )
- ISKAÇA[İt.] ile ISKARÇA[İt.]
( Yelkenli gemilerde, direklerin alt uclarının içine oturtulduğu yuva. İLE Bir limanın, gemi kalabalığı içindeki durumu. | Bir şeyi, tıka basa doldurma. )
- İSKORBÜT[Fr. < Lat. < Rus.] ile İSKORPİT[Yun.]
( C vitamini eksikliği nedeniyle, dermansızlık, zayıflık ve dişetlerinin yangısı gibi belirtilerle kendini gösteren hastalık. İLE İskopitgillerden, iri başlı, yüzgeçlerinde yakıcı dikenleri bulunan bir balık. )
( ... cum SCORPAENA ACROFA )
- ISLAH/ISLAHATÇ[Ar.] / REFORM/İST[İng.] değil/yerine/= İYİLTİM/Cİ, İYİLEŞTİRME/İYİLEŞTİRİCİ / DEĞİŞİKLİK/DEĞİŞTİRİCİ
- İSLÂM:
"İNANCI" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜŞÜNCESİ
- İŞLERİ(MİZİ)/GEREKSİNİMLERİ(MİZİ)(EŞİMİZE/YAKINLARIMIZA/ÇALIŞANLARA/BİRİLERİNE/TOPLUMA/ÖTEKİNE):
"YIKMAK(/YIKILMAK)" ile/değil/yerine/>< (HER KOŞULDA) KONUŞMAK/KONUŞABİLMEK
- İŞLERLİK ile/ve İŞLEVSELLİK
- İŞLEVSEL(ADAPTİF) ile/ve/||/<>/>< İŞLEVSEL OLMAYAN(MALADAPTİF)
- İŞLEYİŞ ile İŞLEV
- İSM-İ FAİL ile/ve İSM-İ MEF'UL
( MENÂSÎRU | MENASİRU )
( İSM-İ FAİL:
NÂSİRÛNE
(NUSSÂRUN)
(NUSSARUN,
NASARATÜN)
|
NASİRÂTÜN
(NEVÂSİRU) |
- |
- |
- |
||
NÂSİRÂNİ |
NASİRATÂNİ |
- |
- |
|||
NÂSİRUN |
NASİRATÜN |
- |
- |
- |
- İSM-İ TASGİR ile/ve İSM-İ MENSUB(MÜZEKKER)
( SAĞDAN SOLA! )
( NUSAYRÛNE | NUSAYRÂNÎ | NUSAYRUN ile/ve NASRİYÛNE | NASRİYÂNÎ | NASRİYÜN [MÜZEKKER] NASRİYÂTÜN | NASRİYETÂNÎ | NASRİYETÜN [MÜENNES] )
- İSM[Ar. çoğ. ESMÂ, ESÂMÎ] ile İSM[Ar. çoğ. ÂSÂM]
( Ad. İLE Suç, günah. )
- İSMU'L-URFÎ[Ar.] ile İSMU'L-ŞER'Î[Ar.]
- İSNÂD[çoğ. İSNÂDÂT] değil/yerine/= DAYANDIRMA/DAYANDIRI
- İSNÂD ile İSTİNÂD
( Bir şeyi, biri için "yaptı" demek. | İftira etmek. | Hadislerin sırasıyla kimler tarafından söylenilegeldiğini bildirme. | Yüklem[müsned] ile özne[müsnediileyh] arasındaki ilgi.[Türkçe'de; "-im, -şim, -dim, -dik" gibi] İLE İnat etme. | Direnme. |/| Dayanma. | Güvenme. | Senet, delil, hüccet sayma. | Avcı zinciri gerisinde arka olmak üzere toplu bir durumda bulundurulan asker. )
- ISO 9000 ile/ve/<> ISO 9001
- İŞRÂK[Ar. < ŞİRK] ile İŞRÂK[Ar. < ŞARK] ile İŞRÎRÂK[Ar.]
( Allah'a ortak koşma, Allah'ın tek/bir oluşuna inanmama. İLE Güneşin doğması, doğarak çevresini ışıklandırması. | Işıklandırma, parlatma. İLE Gözyaşına boğulma, ağlamaktan boğulmak derecesine gelme. )
- ISRAR ile DİRETMEK/DİRENTİ
- ISTAKOZ ile KEREVİDES/KEREVİT/KARAVİDE[Yun.]/BÖCEK
( Denizde yaşayan. İLE Tatlı suda yaşayan. )
( LOBSTER vs. CRAWFISH )
( HOMARUS VULGARIS cum ASTACUS/CAMBARUS / POTAMOBIUS FLUVIATILIS )
- İSTANBUL'DA/KENTİNDE YAŞAMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< İSTANBUL'U/KENTİNİ YAŞAMAK
- İSTANBUL'U GÖRMEK ile/ve/değil/yerine İSTANBUL'A GÖRÜNMEK
- İSTANBUL'UN AÇILIŞI ile/ve İSTANBUL'UN FETHİ
( 11 Mayıs 330 İLE/VE 29 Mayıs 1453 )
- İSTANBUL'UN ADLARI ve ŞANLARI
( BYZAS, BUZIS, BYSE, BYSANTE [İlk adlarından.] )
( BYZANTION [Byzas'ın kenti.][Roma dönemine kadar kullanılmıştır.] )
( ANTONEIA, ANTHUSA, DEUTERA ROME [Roma'lıların kullanımı.] )
( KONSTANTINOPOLIS [Uzun süre bu adla tanımlanmıştır.] )
( TSARIGRA [İmparator kenti.][Slav kaynaklarında.] ( MIKLEGARD [İmparator Mikhael?in kenti.][Vikingler'de.] )
( TEKFURİYE, ZAVEGOROD [Rus'ların kullanımı.] [TEKFUR: Bizans hudud valisi] )
( VİZENDOVAR [Macar'ların kullanımı.] )
( KANATORYA/KANATURİYE [Polonya'lıların kullanımı.] )
( AYLANA [Çek'lerin kullanımı.] )
( KONSTANTİNAPOL [Avusturya'lıların kullanımı.][Nemçe] )
( HERAKLİYAN [İsveç'lilerin kullanımı.] )
( İSTEFANYA, İSTEFANİYE [Hollanda'lıların kullanımı.] )
( AGRANDONE [Frank'ların kullanımı.] )
( YAĞFURİYE, POZANTİYAM, KONSTANTİNİYE [Frenk'lerin kullanımı.] )
( KOSTİYE, KOSTİN [Portekiz'lilerin kullanımı.] )
( MAKEDONYA [Latin'lerin kullanımı.] )
( KONSTANTİNİYYE-İ KÜBRA [Arap'ların kullanımı.] )
( KAYSER-İ ZEMİN[Yeryüzü imparatoru] [Fars'ların/Acem'lerin kullanımı.] )
( TAHT-I RUM [Hint'lerin kullanımı.] )
( ÇAKDURYAN, ÇAKDURKAN [Moğol'ların kullanımı.] )
( SAKALYA [Tatar'ların kullanımı.] )
( VİZENDOVİNA [Ermeni'lerin kullanımı.] )
( YANKOVİÇE, ALEKSANDRA [Süryani'lerin kullanımı.] )
( PÜZANT [Ermeni'lerin kullanımı.] )
( ÂSİTÂNE [Osmanlı'larda!] )
( ÂSİTÂNE-İ SAADET[Sultan Sarayı] )
( DÂR-ÜL HİLÂFE[Halife'nin evi] )
( DÂRÜ'S SALTANA[Saltanat'ın evi] )
( DERGÂH-I SELÂTİN[Sultanlar kapısı] )
( DERSAADET, DERALİYE )
( MAHRÛSE: Türklere göre, İstanbul'un Büyük Kent anlamına gelen bir adı. )
( MAHRÛSE-İ KONSTANTİNİYE: Konstantiniye Büyük Kenti. )
( İSTİMBOLİ [Verilen adlardan biri.] )
( KONSTANTİNİYYEBULİN [Verilen adlardan biri.] )
( POZANTİYAM [Verilen adlardan biri.] )
( SÜDDE-İ SALTANAT Saltanatın Eşiği. [Verilen adlardan biri.] )
( İstanbul, en çok adı olan şehirdir. )
( UÇ-OĞ-BOLUĞ: İstanbul'un kadîm dönemlerinde, "Cennet Şehir" anlamına gelen, ön-Türkçe adı. )
( GULGULE-İ RÛM
TANTANA-İ RÛM
VEVELE-İ RÛM
DEBDEBE-İ RÛM
GALEBE-İ RÛM )
( : EIS TIN POLIN, ISTINPOLIN: Kentte, kent içinde, kent içi. )
- ISTARAH[Ar.] ile/değil/= ISTAHAR[Ar.]
( ... İLE/DEĞİL/= İran'da, bir kent adı. | Su birikintisi, havuz, göl. )
- İSTATİSTİK ve/||/<> BOLTZMANN İSTATİSTİK YASASI
- İŞTE:
"GÖNÜL EĞLENDİRMEK" ile/ve/değil/yerine/||/></< GÖNÜLLÜLÜK
- İSTEDİĞİNİ/AĞZINA GELENİ" "SÖYLEMEK" ile/değil/yerine/>/>< İSTEMEDİĞİN SÖZLERİ DUYMAK (ZORUNDA KALMAK/KALIR)
- İSTEME EDİMİ = VOLITION[İng., Fr.] = WOLLEN, WOLLENSAKT[Alm.] = VOLITIONE[Lat.]
- İSTENÇ/İRÂDE ile/ve İSTEK
( Tümdengelimli doğada. İLE/VE Tümevarımlı doğada. )
( WILLPOWER vs./and WILL )
- İSTENÇ/İRÂDE ile/ve İSTİKRAR
( WILLPOWER vs./and STABILITY )
- İSTEYEN 'ŞÖYLE' YAPAR, İSTEYEN YAPMAZ değil İSTEYEN 'ŞÖYLE' YAPAR, İSTEMEYEN YAPMAZ
- İSTİAP/İSTİAB ETMEK ile HACM-İ İSTİÂBÎ
( İçine alma, sığdırma. | Kaplamak, toplamak, tamam etmek. | Tutulmak, zapteylemek. İLE Bir şeyin, içine alabildiği miktar. )
- İSTİÂRE ile/ve/değil MECÂZ[< CEVAZ | çoğ. MECÂZÂT]
( Bir sözcüğü kendi anlamı dışında kullanarak, bir şeyi benzediği başka şeylerin adıyla anma sanatı. İLE/VE Sözcükleri gerçek anlamları dışında kullanma sanatı. )
- İSTİDÂD-I SÂİD[Ar.] ile İSTİDÂD-I YED[Ar.]
( Bileğin alışması. İLE Elin alışması. )
- İSTÎFÂ'[Ar. < VEFÂ] ile İSTİ'FÂ'[Ar. < AFV] ile İSTİFHÂM[Ar. < FEHM | çoğ. İSTİFHÂMÂT] ile İSTİHFÂ'[Ar.]
( Tamamıyla alma/alınma, ödetilme. İLE Affını isteme. | Bir işten kendi isteğiyle çekilme. İLE Sorma, anlama. Anlamak, öğrenmek için sorma. İLE Saklanma, gizlenme. )
- İSTİFÂ[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= İŞBIRAKI, İŞİ/GÖREVİ BIRAKMAK, İŞTEN/GÖREVDEN AYRILMAK
- İSTİFA ile/ve/||/<>/> İSTİĞFAR
( Affını isteme. | Bir işten, kendi isteğiyle çekilme. İLE/VE/||/<>/> Tövbe. | Allah'tan günahın bağışlanmasını isteme. | Estağfirullah. )
- İSTİFÂDE ile/ve/<>/< İSTİFÂ
( İstifâ etmediğimizden, istifâde edemeyiz. )
- İSTİFÂZA[< FEYZ] ile İSTİFÂDE
- İSTİFSÂR[Ar. < FESR] ile/ve/<> İSTİNTÂK[Ar. < NUTK]
( Bir şeyin açıklanmasını, aydınlığa kavuşmasını isteme, anlamaya çalışma, sorma. İLE/VE/<> Sorgu. | Sorguya çekme. )
- İSTİFTÂ'[Ar. < FETVÂ] ile İSTİFTÂH[Ar. < FETH]
( Fetvâ almak/istemek. Müftüye başvurma. İLE Siftah etme. | Başlama, başlanılma. | Açma, açılma. )
- İSTÎHÂLE[Ar. < HAVL | çoğ. İSTİHÂLÂT] ile İSTÎHÂRE[Ar. < HAYR]
( Olanaklı/mümkün olmayış, olanaksızlık/imkânsızlık, olamazlık. | Bir durumdan/halden başka bir duruma/hâle geçiş. [KEVN <> FESAD] | Başkalaşma. [İng. METAMORPHOSE, METAMORPHOSIS | Fr. MÉTAMORPHOSE] İLE Bir işin hayırlı olup olmayacağını öngörmek üzere abdest alıp dua edip uykuya yatma. | Hayırlı olmayı arzu etme.[Fr. ONIROMANCIE] )
- İSTİHÂRE[Ar. < HAYR] ile İSTİ'ÂRE[Ar. çoğ. İSTİÂRÂT] ile İSTİŞÂRE[< ŞÛRÂ | çoğ. İSTİŞÂRÂT]
( Allah'a sual etmek. Bir durumun/işin hayırlı olup olmayacağını öngörmek üzere abdest alıp dua edip uykuya yatma. [Uyku durumu/hali koşulu/şartı yoktur.] | Hayırlı olmayı arzu etme.[Fr. ONIROMANCIE] İLE Ödünç alma, birinden eğreti bir şey alma. | Bir sözcüğün anlamını geçici/eğreti olarak başka bir sözcük üzerine kullanma. İLE Düşünce sorma, danışma. Sohbet ederek sual etmek. )
- İSTİHKAK[Ar. < HAKK]["ka" uzun okunur] ile İSTİKÂK[Ar.] ile İŞTİKAK[Ar. < ŞAKK]
( Hakkı olma, hak kazanma. | Hak kazanılan şey. İLE Bitkilerin çokluktan dolayı birbirine dolaşık/sarmaşık olması. İLE Yarılmış bir şeyin bir bölümünü alma. | Aynı kökten çıkma, türeme. | Aynı kökten türemiş sözcükleri aynı mısra ya da beyitin içinde kullanma sanatı. [teslîm, selâmet, selâm] )
- İSTİHRAÇ ile İSTİHSAL ile İSTİNTAÇ
( Anlam, sonuç çıkarma/çıkarsama. İLE Çıkarma, elde etme. | Üretim, üretme. İLE Sonuç çıkarma. | Bir büyük önermeden küçüğe ve sonurguya, yasalardan olaylara, nedenden sonuca giderek sonuç çıkarma. )
- İSTİHSÂL[Ar. < HÂSIL çoğ. İSTİHSÂLÂT] ile İSTİHZAR[Ar. < HUZÛR (çoğ. İSTİHZÂRÂT)]
( Elde etme, ele geçirme/geçirilme, çıkarma, meydana getirme, hâsıl etme. | Üretim, üretme. Üretme. İLE Hazırlama. | Anımsama. )
- İSTİHZA' yerine İSTİ'FÂF(<İFFET)
- İSTİKÂMET[Ar.] ile İSÂBET[Ar.]
- İSTÎKAN["ka" uzun okunur] ile İSTİKÂN/E/T[Ar.]
( Kesin/yakînen bilme/biliş. İLE Alçakgönüllülük. | Küçülme. )
- İSTİKBÂLEN[Ar.] ile İSTİKBÂLÎ[Ar.]
( Gelecek zamanda, ileride. | Karşılayarak, karşılamak üzere. İLE Gelecek zamanla ilgili. )
- İSTİKŞÂF[< KEŞF | çoğ. İSTİKŞÂFÂT][İSTİŞKÂF değil!] ile/ve/<>/> İSTİŞÂRE
( Keşfetmeye çalışma, ne olup bittiğini öğrenmek için araştırmada bulunma. | [coğr.] Açınsama. İLE Fikir sorma, danışma. )
- ISTILÂ[Ar.] ile ISTILÂH[Ar. < SULH | çoğ. ISTILAHÂT]
( ... İLE Barış sağlatan kavram. )
( Ateşte ısınma. İLE Terim, tabir, ilim/bilim sözü/sözcüğü. )
- İSTİLÂ[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİSMÂR[Ar.]
- İSTİMÂ'[Ar.] ile İSTİMÂ'[Ar. < SEM | çoğ. İSTİMÂÂT]
( Birinin ziyaretine gitme. İLE Dinleme/dinlenilme, duymalar/işitme. | Dinleyip kabul etme. | Kulak verip dinleme. )
- İSTİMAL[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİFÂDE[Ar.]
( Kullanım. İLE/VE/||/<> Yararlanma. )
- İSTİMLÂK[Ar. < MİLK] ile/ve/||/<> İSTİMÂR[Ar. < TAMİR]
( Bir yeri satın alma, mülk alma. | Kamulaştırma. Devletin, genelin yararına olarak bir şeyi sahibinden satın alması. İLE/VE/||/<> İmâr ettirme. | Bir yerin imarını isteme. | İstimlâk etme, sömürgeleştirme. )
- İSTİNBÂT[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİDLÂL[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİBSÂR[Ar.]
( Bir söz ya da işten gizli bir anlam çıkarma. Açık olmayarak, dolayısıyla, zımnen anlama. İLE Bir delile dayanarak bir şeyden sonuç çıkarma, delil ile anlama. İLE Basiretli olmak. Düşünceli, hesaplı ve dikkatli iş yapmak ve hareket etmek. )