
Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim
V'LERDE
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA VE FARKINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 1727 başlık/FaRk ile birlikte,
2017 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(3/3)
- VAROLAN ile/ve/değil DUYU
( [not] EXIST vs./and/but SENSORIAL
[not] EXIST vs./and/but APPEARANCE
EXIST vs. DETERMINATION
EXIST vs./and CONCEPT
ON EXISTENCE: UNITY and IDENTITY and CONTINUITY and HOMOGENEITY
ON EXISTENCE: STRAIGHTNESS vs./and TEMPORARY
STRAIGHT/NESS vs./and DEFINITE/NESS
EXIST and TO COMPARE
EXIST vs./and IF NOT HAPPENS, NOTHING HAPPENS
EXISTENCE OBJECT vs./and EXISTENCE SUBJECT
NOT EXIST/NONEXISTENCE vs./and EXIST ON USE
EXISTENCE vs./and TEMPORARY EXISTENCE
[not] EXISTENCE vs./and/but SENSE )
- VAROLAN ile/ve/değil DUYUMLANAN
( [not] EXIST vs./and/but SENSORIAL )
- VAROLAN ile/ve/değil GÖRÜNÜŞ
( [not] EXIST vs./and/but APPEARANCE )
- VAROLAN ile/ve HAREKET
- VAROLAN ve KARŞILAŞTIRMA
( EXIST and TO COMPARE )
- VAR OLAN ile/ve KAVRAM
( EXIST vs./and CONCEPT )
- VAROLAN ile/ve/<> OLANAKLI ile/ve/<> OLASILIKLI
( MEVCUT ile/ve/<> MÜMKÜN ile/ve/<> MUHTEMEL )
- VAROLAN ile/ve OLMAZSA OLMAZ
( EXIST vs./and IF NOT HAPPENS, NOTHING HAPPENS )
- VAROLAN ile/ve OLMAZSA OLMAZ
- VAROLAN ile/değil OLUMSUZLANMIŞ VAROLAN
- VAROLAN ile/ve/değil ŞEKİLLENDİRİLMİŞ
- VAROLAN ile/ve/değil/<> SÖZ KONUSU OLAN
( Bulunuş. İLE/VE Buluş. )
( ... İLE Fiziğin konusu olanları/olabilecekleri konu kılmaz. )
( Varlık, metafiziğin söz konusudur. )
( EXISTENCE vs./> CONTINUITY )
- VAROLAN ile/ve/||/<> TÜRÜM
( ... İLE/VE/||/<> Varolanların oluşumu. )
- VAROLAN ile/ve/<> VAR OLMASI GEREKEN ile/ve/<> HAYAL ETTİĞİNİ/N GERÇEKLEŞTİR(İL)ME(Sİ)
( Bilim. İLE/VE/<> Felsefe. İLE/VE/<> Sanat. )
- VAROLAN ile/ve VAROLUŞ
- VAROLAN ile VAROLUŞ
- VAROLANBİLİMİ ile/ve/||/<>/> BİLGİBİLİMİ
( ONTOLOGY vs./and/=/||/<>/> EPISTEMOLOGY )
- VAROLAN'DA:
DOĞRULUK ile/ve GEÇİCİLİK
( ON EXISTENCE: STRAIGHTNESS vs./and TEMPORARY )
- VAROLAN'IN(MEVCUDUN) DÖRT NEDENİ:
MADDÎ ile SURÎ/BİÇİMSEL(FORMEL) ile FAİL/ETKER ile GÂÎ/SONSAL
- VAROLANIN/NESNENİN:
YÜKLEM ALABİLMESİ ile/>< YÜKLEM ALAMAMASI
( Varlık. İLE/>< Yokluk. )
- VAROLANLAR ile/ve ARA-VAROLAN/LAR(NOUS)
( Önce gerçek varlığınıza dönün ve sevginin yüreğinden harekete geçin. )
- VAROLAN/LAR ile/ve KULLANIMI
( Kullanın, fakat kötü(ye) kullanmayın! )
( EXISTENCE vs./and USING TO EXISTENCE
Use them but don't misuse them. )
- AD(İSİM):
VAROLANLARA VERİLİŞİNE GÖRE ile/ve/<> VAROLANLARIN SAYISINA GÖRE
( Özel ad. | Tür adı. İLE/VE/<> Tekil ad. | Çoğul ad. )
- VAROLAN/LAR'DA:
BİRLİK ve ÖZDEŞLİK ve SÜREKLİLİK ve TÜRDEŞLİK
( ON EXISTENCE: UNITY and IDENTITY and CONTINUITY and HOMOGENEITY )
- VAROLANLARDA:
YANSIMA ile/ve İKİNCİLLİK
- VAROLDUĞUNDAN DOLAYI DÜŞLENEN ile/ve/||/<> DÜŞLENDİĞİNDEN DOLAYI VAR OLACAK OLAN
- VAROLMA ile VARLIK
( Kişinin elindedir. İLE Üzerine düşünülebilecek/söylenilebilecek herşeyin bulunduğu ve hiçbir şeyin bulunmadığı. )
- VAROL-MASI değil VAR OLMASI
- VAROLMAYAN ile/değil BİLİNEMEYEN
- VAROLUŞ
- Varoluş için DİNLE!!!
- Varoluş için SUS!!!
- VAROLUŞ NESNESİ ile/ve VAROLUŞ ÖZNESİ
( EXISTENCE OBJECT vs./and EXISTENCE SUBJECT )
- VAROLUŞ:
TÖZ ile/ve/||/<>/> ERK ile/ve/||/<>/> ETKİ ile/ve/||/<>/> EDİM ile/ve/||/<>/> NEDENSELLİK
- VAROLUŞ ile/ve/<> DEĞİŞTİRİLEMEZLİK
- VAROLUŞ ile/ve/||/<> DİL ile/ve/||/<> MANTIK
- VAROLUŞ ve/<> DİRENÇ
- VAROLUŞ ve/<> DUYARLILIK
- VAROLUŞ ile/ve/<> EGEMENLİK
- VAROLUŞ ile/ve/değil EŞİK
- VAROLUŞ ve/||/<> EŞİTLİK
- VAROLUŞ ile/ve/<> ETKİNLİK
- VAROLUŞ ile/ve/<> İDRÂK EDİLMİŞLİK
( MEVCÛDİYET ile/ve/<> MUDREK )
- VAROLUŞ ve/||/<> KARAR ALABİLME
- VAROLUŞ ve/= KENDİNİ AŞKINLIK
- VAROLUŞ ile/ve/yerine/= NEFS MERTEBELERİ
- VAROLUŞ ve/||/<> ÖLÇÜ ve/||/<> FELSEFE ve/||/<> TÜZE ve/||/<> SANAT ve/||/<> SPOR ve/||/<> BÜTÜNLÜK ve/||/<> SUSABİLMEK ve/||/<> YOK/LUK
( Saygı gerek önce
Sonra ölçü
Sonra anlayış gerek
Sonra hak gözetmek
Özen ve duyarlılık gerek
Sürekli hareket gerek
Her an bütünlük
Çoğunlukla susabilmek
Herşeyin ölçütü yok(luk)
[En sonunda, Yaşam ve İnsan/Kişilik] )
( Üzerine düşünülebilecek ve konuşulabilecekler, düşünülmesi ve konuşulması gerekenler/öncelikliler... )
- VAROLUŞ ile/ve/||/<> TARİH
- VAROLUŞ ile/ve/değil/<> VAROLAN
( Varolan, olasıların en iyisidir. )
( Saf varoluşta, parça fikri yoktur. )
( Varoluş başlangıçsızdır ve sonsuzdur. )
( In pure being the very idea of the particular is absent. )
- VAROLUŞ = VÜCUT, MEVCUDİYET = EXISTENCE[İng., Fr.] = DASEIN, EXISTENZ[Alm.] = EXISTENTIA[Lat.] = EXISTENCIA[İsp.]
- VAROLUŞÇU MAHİYET ALGISI/YORUMU ile MAHİYET
( Öncelik. İLE Sınır. )
( Sadece insanda. İLE Tüm varolanlarda. )
( Zamansal. İLE Olguların kaynağı. )
- VAROLUŞÇULUK = EXISTENTIALISM[İng.] = EXISTENTIALISME[Fr.] = EXISTENZIALISMUS[Alm.]
- VAROL-UŞSAL değil VAR OLUŞSAL
- VAROLUŞ'TA:
KUŞKULANILAMAZLIK ile/ve KANITLANAMAZLIK
- VAROLUŞUMUZ:
ANLAMLI! ve/||/<> YETERLİ!
( Sadece, varolmamız/varoluşumuz bile, (yeterince) anlamlı ve yeterlidir!
[ Bir miktar fazlası da, -beklenti içine düşmeden!- olabilir elbette! ] )
- VAROLUŞUNDAN RÂZI OLUNMUŞ/LUK ile AHLÂKINDAN RÂZI OLUNMUŞ/LUK
( RÂZİYE ile/ve MARZİYE )
- VAROLUŞUNDAN RÂZI OLUNMUŞLUK ile/ve/<>/>/< AHLÂKINDAN RÂZI OLUNMUŞLUK
( RÂZİYE ile/ve/<>/>/< MARZİYE )
- VAROŞ ile/<> FAVELA
( Gecekondu mahallelerinde yaşayanlar. İLE/<> Rio de Janeiro - Brezilya gecekondu mahallelerinde yaşayanlar. )
- ... değil VARSAYIM
- VARSAYIM ve CESÂRET
- VARSAYIM ile ÇIKARIM
- VARSAYIM ile/ve/değil/||/<>/< DOLAYIM
- VARSAYIM ile/ve DÜŞ/HAYAL
- VARSAYIM = FARAZİYE = HYPOTHESIS[İng.] = HYPOTHÉSE[Fr.] = HYPOTHESE[Alm.] = SUPPOSITIO[Lat.] = HYPOTHESIS[Yun.]
- VARSAYIM ile İNAK/DOGMA
- VARSAYIM ile/ve/değil OLASILIK
- VARSAYIM ile/değil "SENARYO"
- VARSAYIM ile/ve/değil/||/<>/< YAKLAŞIM
- VARSAYISAL değil SAYISAL
- VARSAYISAL değil VARSAYIMSAL
- VARSAYMAK ile MUTLAK KABUL ETMEK
( United Kingdom + 19 countries English: turkey The de facto official language of the United Kingdom is English, which is spoken as the primary language of 95% of the UK population. The Welsh language is also an official language in Wales, is the only de jure official language in any part of the United Kingdom, and is the second most spoken language in the United Kingdom. )
( TO SUPPOSE vs. TO ACCEPT AS ABSOLUTE )
- VARSAYMAK ile/ve/<>/değil/yerine ZANNETMEK
- VARSIL/ZENGİN ile/değil/yerine GANÎ
- VARSIL/ZENGİN ile REFHÂN
( ... İLE Varlık içinde yaşayan. )
( MELİ: Zengin, malı çok olan. )
( BÂNEVÂ/BÂNÜVÂ[Fars.]: Mal, mülk sahibi, zengin. | Ünlü/meşhur. )
( BATÎH ile ... )
- VARSIL ile/ve/değil/yerine/||/<> KANAAT SAHİBİ
- VARSILLIK/ZENGİNLİK(") ile/ve/değil/||/<>/> VARLIK/SERVET
( Bağırır. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Fısıldar. )
- VARSIL/LIK(ZENGİN[Fars. < SENGİN]/LİK) ile/ve/değil/yerine/=/||/<>/></< YOKSUL/LUK(FAKİR/LİK)
( Malı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>< Çenesine vurur. )
( Rezilliğin yardımcısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>< Erdemin düşmanı. )
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>< Suçsuz olmasına karşın, "düzenden"/"erkten" korkan. )
( )
( )
( Paranın satın alamayacağı bir şeye sahip olana kadar varsıl değilizdir. )
( "Beş parasızmış" gibi yaşadıklarından dolayı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>< "Zenginmiş" gibi yaşadıklarından dolayı. )
( Yoksulluğu över. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>< "Varsılları" savunur. )
- VARSIL/ZENGİN ile/ve/<> GÖNÇ
( ... İLE Varlıklı. )
- VARSIL/ZENGİN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SAYGIN
( Yüksek bir makamda bulunan namuslu biri, görev süresi sona erdiği zaman, varsıl değil saygın biri olmalıdır. )
- VARTA[Ar.] değil/yerine/= TEHLİKELİ DURUM
- VAR/VARLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< O
- VARYABILITE/VARIABILITY[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞEBİLİRLİK
- VARYABL/VARIABLE[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞKEN
- VARYANS/VARIANCE[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞKENLİK
- VARYANS değil/yerine/= DEĞİŞKİ
- VARYANT/VARIANT[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞKE/N
- VARYANT[Fr.] ile VARYASYON[Fr.]
( Bir yol şebekesi üzerinde, belirli bir noktadan ayrılarak başka bir noktadan aynı yolla birleşen ikinci derecedeki yol. | Bir metnin, bir yapıtın, aslından az çok ayrılan değişik biçimlisi. İLE [müzik] Çeşitleme. | [dirimbilim] Değişim. )
- VARYASYON//VARIATION[İng.] yerine ÇEŞİTLE(N)ME, DEĞİŞİK
- VARYETE[Fr.] değil/yerine/= GÖSTERİ
( Şarkı, dans, hokkabazlık, temsil gibi, aralarında ilişki bulunmayan farklı oyunlardan oluşan gösteri. )
- VAŞAK ile AVRASYA VAŞAĞI
- VAŞAK ile/ve GAPAR
- VAŞAK ile İBER VAŞAĞI
( )
- VAŞAK ile KANADA VAŞAĞI
( )
( )
( LYNX cum LYNX CANADENSIS )
- VAŞAK ile KARAKAL VAŞAK
- VAŞAK ve KURT
( Ehlileştirilmişleri: KEDİ ve KÖPEK )
( Doğadaki en vahşi hayvanlardandır. )
- VAŞAK ile LYNEX
( ... İLE Amerika'da yaşarlar. )
- VAŞAK ile/ve UŞEK/ÜŞEK
( ... İLE/VE Küçük vaşak. )
- VASAT[Ar.]/MEDIA[İng.] değil/yerine/= BESİYERİ, ORTAM, ORTA
- VASAT ile/ve/değil/<> İTİDAL
- VASATÎ HATÂ[Ar.] ile VASATÎ MÜRABBAÎ HATÂ[Ar.]
( [matematikte] Herhangi bir şeyin müteaddit ölçülerinin vasatîsi olan rakamı beher ölçü miktarını temsil eden rakamdan çıkarmak sûretiyle elde edilen farklar toplamının ölçü adedine bölümünden elde edilen ± hatâ miktarı. [Fr. ERROR MEDIUS] İLE Herhangi bir şeyin müteaddit ölçülerinin vasatîsi olan rakamı beher ölçü miktarını temsil eden rakamdan çıkarmak suretiyle elde edilen farkların kareleri toplamının kökünün ölçü adedine bölünmesinden elde edilen ± hatâ miktarı. [Fr. ERROR MEDIUS METUENDUS] )
- VASATÎ[Ar.] değil/yerine/= ORTALAMA
- VASÎ[< VESÂYET | çoğ. EVSIYÂ'] ile VÂRİS[< VERÂSET | çoğ. VERESE]
( Bir yetimin/öksüzün ya da akılca zayıf, hasta birinin malını yöneten kişi. | Vefât etmiş birinin vasiyetini yerine getirmekle yükümlü olan kişi. İLE Kendine kalıt/miras kalan kişi/ler. )
- VASÎ[Ar. < VESÂYET | çoğ. EVSIYÂ'] ile VÂSİ/VÂSİA[Ar. < VÜS'AT]
( Bir yetimin/öksüzün ya da akılca zayıf, hasta birinin malını yöneten kişi. | Vefât etmiş birinin vasiyetini yerine getirmekle yükümlü olan kişi. İLE Geniş, engin, açık, enli, bol. )
- VASİ değil/yerine/= GÖZETİCİ
- VASİ ile VÂSİ
( Mirası yöneten. İLE Geniş, engin. )
- VÂSİ'[Ar. < VÜS'AT] ile VASÎ[Ar. < VESÂYET | çoğ. EVSIYÂ']
( Geniş, açık, enli, bol. | Allah'ın adlarından biri. İLE Bir ölünün vasiyetini yerine getirmeye memur edilen kişi. | Bir yetimin ya da akılca zayıf ve hasta olan bir kişinin malını idare eden kişi. | Hz. Ali. [İmamiye mezhebine göre] )
- VASÎ ile VELÎ
( Zorunlu. İLE Gönüllü. )
- VÂSIB[Ar.] ile VASIB[Ar.]
( Sürekli, yerinde duran. İLE Hasta. )
- VASIF[Ar. çoğ. EVSAF] değil/yerine/= NİTELİK
- VAS(I)F değil/yerine/= ÖZELLİK, NİTELİK | ÖVME
- VASIFLANDIRMA/TAVSÎF[Ar. < VASF] değil/yerine/= NİTELENDİRME, NİTELİKLERİNİ SÖYLEME | İLİM, BİLGİ
- VÂS(I)L
( [Bir şeyi başka bir şeye] ulaştırma, birleştirme. | Ulaşma, birleşme. | Kavuşma, vuslat. | Hakk'a erme. | Hakk'a eren kişi. )
- VÂSITA[Ar.] değil/yerine/= ARAÇ/TAŞIT
- VASITA değil/yerine/= TAŞIT
- VASITA ile TAŞIT ile ARAÇ
- VASİYET ile/ve/<> NASİHAT
- VASİYET değil/yerine/= TUTSUĞ
- VASKÜLARİZASYON/VASCULARIZATION[İng.] değil/yerine/= DAMARLANMA
- VASKÜLER/VASCULAR[İng.] değil/yerine/= DAMARLI OLUŞUM | DAMARSAL
- VASSALE ile ...
( Eski kitapların onarılması. )
- VAST[Ar.] ile VASAT[Ar.]
- VASUBANDHU ile ...
( Yogachara doktrininin kurucusu olan Hintli Budist filozof (280-360). )
- VATAN [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- VATAN:
MEZAR ve/||/<> İNSAN ve/||/<> DİL ve/||/<> DÜZEN/NİZAM ve/||/<> TARİH ve/||/<> DESTAN/LAR ve/||/<> GAZÂVATNÂME ve/||/<> TÜRKÜ VE AĞIT ve/||/<> NİNE VE NİNNİ ve/||/<> ROMAN ve/||/<> HATIRAT
- VATAN-MİLLET (ELELE/SAKARYA)
- VATAN [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]
- VATAN =/ya da SİLİSTRE
( Namık Kemal'in, 1872'de kaleme aldığı dört perdelik ilk tiyatro yapıtıdır. "Silistre" adlı oyununun, "Vatan" olarak da kullanılmasıyla "Vatan yahut Silistre" adıyla yaygınlaşmıştır. )
- VATAN ve/=/||/<> YÂR
- VATAN ile YURT
( Vatan sevgisini içten duyanlar
Sıdk ile çalışır benimseyerek
Milletine, ulusuna uyanlar
Demez, "neme lâzım, neyime gerek"
Her ferdin hakkı var, bizimdir vatan
Babamız, dedemiz, döktüler al kan
Hudut boylarında can verip yatan
Saygıyla anarız, şehid diyerek
Vatan hakkıyla çalışan kafa
Muhakkak erişir öndeki saffa
Teshîr, nüfûz olur her bir tarafa
Herkes onu büyük tanır, severek
Olmak istiyorsan dünyada mesûd
Hakk'a, halk'a yarayacak bir iş tut!
Çalıştır oğlunu, kızını okut!
İnsan olmak için okumak gerek!
Vatan bizim, ülke bizim, el bizim
Emin ol ki, her çalışan kol bizim
Ay yıldızlı bayrak bizim, mal bizim
Söyle Veysel, övünerek, överek...
[ Veysel (Âşık) 'ın yazdığı ilk şiirlerindendir ]
[ Sürekli erişim adresi...
www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/11307 ]
)
( VATAN: Rüyayı, doğru ve birlikte görmek. )
- VATAN değil/yerine/= YURT
- VATANDAŞ ile/ve/<> BİREY
- VATANDAŞ ile/ve HALK
( CITIZEN vs./and PUBLIC )
( GUOMIN )
- VATANDAŞ ile SEÇMEN
- VATANDAŞ değil/ile/ve/yerine/<>/= YURTTAŞ
- [ne yazık ki]
VATANDAŞIN "ÇIKARLARI/(HAKLARI)" ile/değil/yerine/>< KİŞİ(İNSAN) HAKLARI
- VATANDAŞ/LIK değil/yerine/= YURTTAŞ/LIK
- VATANINI SEVMEK ve/||/<> ALLAH'I SEVMEK
- VATANSEVER(/PERVER) değil/yerine/= YURTSEVER
- VATANSIZ/LAR ile/ve/||/<> KÂĞITSIZ/LAR
- VATİKAN ile ...
( 1929 yılında Papa ve Mussolini arasında imzalanan Latran Antlaşması ile egemenliği resmileşmiş din devleti. [Katolikliğin merkezidir.] [Burada yasa Papa'nın iradesidir.] [44 hektarlık bir alandır]. )
- VATİKAN ile/||/<> MANASTIR
( Katolik Hıristiyan mezhebinin Roma'da bulunan merkezi. Papalık. İLE/||/<> Bazı keşiş ve rahiplerin dünya ile ilgilerini keserek yaşadığı yer. )
- VATKA[İt.]
( Giysilerde, omuzların dik durmasını sağlamak amacıyla içine pamuk vb. konulan parça. )
- VATM[Ar.] ile VATY[Ar.]
( Ayakla çiğneme. | Perdeyi salıverme. İLE Ayakla çiğneme. | Birleşme, birlikte olma, eşeysel ilişkiye girme. )
- VATMAN[İng.] ile KONDÜKTÖR[Fr.]
( Tramvay sürücüsü. İLE Yolcu trenlerinde, biletleri denetleyen ve vagon işlerine bakan görevli. )
- VATNAJÖKULL ile/ve/<> LANGJÖKULL ile/ve/<> HOFSJÖKULL
( Kuzey Kutbu'nda ve İzlanda yakınlarındaki üç büyük buzul. )
- VATOZ ile DİKENLİ/İĞNELİ VATOZ
( ... İLE Karayipler'de yaşarlar. )
( Köpekbalıklarından, sırtında büyük dikenleri olan, kuma gömülü olarak yaşayan bir balık. İLE ... )
( RAJA CLAVATA cum ... )
- VATOZ ile ELMAS VATOZU
- VATOZ ile HAYALET VATOZ
- VATOZ ile KIRKAMBARBALIĞI
( ... İLE Büyük bir tür vatoz. )
- VATS/VIDEO ASSISTED THORACOSCOPIC SURGERY[İng.] değil/yerine/= VİDEO YARDIMLI GÖĞÜS BOŞLUĞU GÖREÇLEME CERRAHİSİ
- VAV için DİNLE!!!
- VAV için SUS!!!
- VAV ile ...
( Herşeyle her şey olan yön. | Kasem. | Mutlak kaynak/dayanak. )
- VAV[Ar.] ile VÂ[Ar.] ile VA'[Ar.] ile VÂ[Ar.]
( V harfinin adı. Osmanlı abecesinin yirmidokuzuncu harfidir.[Ebced hesabında 6 sayısının karşılığıdır.] İLE "Vah, yazık!" anlamına gelerek esef, hayıf, hasret gibi sözcüklerle kullanılır.[VÂ-HAYFÂ: Eyvah! Yazık!] İLE Çakal. İLE "Geri, arkada" anlamına gelerek birleşik sözcükler yapar.[VÂ-MÂNDE: Geride kalmış, geride.] )
- VAYU ile ...
( Hava. )
- VAZ CAYDIM değil VAZGEÇTİM
- Vâz et ve KONUŞ!!!
- VA'Z/VAAZ/VAAD[Ar.] ile VAZ'[Ar. çoğ. EVZÂ'] ile VÂZ[Ar.]
( Bir kişiye, kalbini yumuşatacak, kendini iyiliğe sevk edecek biçimde söz söyleme. | Dini öğüt. İLE Koyma, konulma. | Belirleme, tayin etme. | Kurma, icad etme. | Bir şeye ad koyma. | Meydana getirme. | Duruş, tavır, hareket. İLE Bırakma, terk. )
- VAZCAYMAK" değil VAZGEÇMEK ya da CAYMAK
- VAZGEÇ! ile/ve/||/<> VAZGEÇME!
( Dünyadan. İLE/VE/||/<> Kendinden! )
- KİŞİ(İNSAN) HAKLARI:
VAZGEÇİLEMEZ ve/||/<> DEVREDİLEMEZ
- VAZGEÇİLİR/LİK ile/ve/||/<> SAMİMİYET/AÇIKLIK
- VAZGEÇİRMEDE/CAYDIRICILIKTA:
GENEL ÖNLEM ile/ve/||/<> ÖZEL ÖNLEM
- Vazgeçme! DİNLE!!!
- VAZGEÇMEK:
"ZAYIFLIK" değil/yerine/>< BIRAKABİLECEK KADAR GÜÇLÜ OLMAK
- VAZGEÇMEK ile/ve ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK
( TO GIVE UP vs./and MODESTY )
- VAZGEÇMEK ile BIRAKMAK
( Hiçbir kişi vazgeçilir değildir. Hiçbir kişi vazgeçilmez değildir. )
- VAZGEÇMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> DEĞİŞMEK
- VAZGEÇMEK ile/değil/yerine DİNLENMEK/ARA VERMEK
- VAZGEÇMEK ile FERÂGAT ETMEK
( TO GIVE UP vs. TO ABNEGATE )
- VAZGEÇMEK ile ÖDÜN VERMEK
( TO GIVE UP vs. TO MAKE CONCESSIONS )
- VAZGEÇMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< PEŞİNDE KOŞMAMAK
- VAZGEÇMEK değil/yerine SIĞDIRMAK
( Âlimin tutumu. DEĞİL/YERİNE Ârifin tutumu. )
- VAZGEÇMEK ile/ve TESLİMİYET
( TO GIVE UP vs./and SUBMISSION )
- VAZGEÇMEK ile YEĞLEME/TERCİH
( TO GIVE UP vs. TO PREFER )
- VAZGEÇMEK ile YERİNE KOYMAK
- VAZGEÇMEK/NÜKUL ETMEK değil/yerine/= ERTİNMEK
- VAZGEÇMEYELİM!:
GÜLÜMSEMEKTEN ile/ve/||/<> SEVMEKTEN ile/ve/||/<>
ÖĞRENMEKTEN ile/ve/||/<> HAYALLERİMİZDEN
- VAZGEÇMEYELİM ve ERTELEMEYELİM ve
ÜŞENMEYELİM
( TO GIVE UP vs. TO POSTPONE/DELAY )
- VAZÎ'[Ar. < VAZ] ile VAZ'Î/VAZ'İYYE[Ar.] ile VAZÎH[Ar. < VUZÛH]
( Alçak, bayağı, âdî, aşağı. İLE Onunla ilgili, vaz'a mensup. İLE Apaçık, besbelirli, meydanda. )
- VÂZI'[Ar. < VAZ] ile VÂZIH[Ar.]
( Koyan. | Temelini koyan, kuran, yapan, hazırlayan. İLE Açık, meydanda, belirli, kapalı olmayan söz/tümce. )
- VAZÎ'A[Ar.] ile HUSRÂN[Ar.]
- VAZİFE değil/yerine/= GÖREV
- VAZÎFE[Ar.] değil/yerine/= ÖDEV/GÖREV; İŞ
- VÂZIH[Ar.] ile ...
( Açık, meydanda, belirli, kapalı olmayan söz/tümce. )
- VAZİYET ETMEK değil/yerine/= EL KOYMAK
- VAZİYET ETMEK değil VÂZ-I YED ETMEK
( ... DEĞİL Duruma el koymak. )
- Vaziyet neyi gerektiriyorsa onu KONUŞ!!!
- VAZİYET değil/yerine/= DURUM
- ... VAZİYETTE[Ar.] yerine ... DURUMDA
- Vâz-ı yed et sonra KONUŞ!!!
- VAZO[İt. < VASO]/SÜRÂHÎ[Ar.] değil/yerine/= SULUK/DOLÇA
( ... İLE/DEĞİL İçecek koymaya yarar, cam, plastik vb.den yapılan kap. )
- VAZOAKTİF/VASOACTIVE[İng.] değil/yerine/= DAMAR ETKINLEŞTİRICİ
- VAZODEPRESÖR/VASODEPRESSOR[İng.] değil/yerine/= DAMAR BASKILAYICI
- VAZODİLATASYON/VASODILATATION[İng.] değil/yerine/= DAMAR GENİŞLEMESİ
- VAZODİLATÖR/VASODILATOR[İng.] değil/yerine/= DAMAR GENİŞLETICİ
- VAZOKONSTRİKSİYON/VASOCONSTRICTION[İng.] değil/yerine/= DAMAR BÜZÜLMESİ
- VAZOKONSTRİKTÖR/VASOCONSTRICTOR[İng.] değil/yerine/= DAMAR BÜZÜCÜ
- VAZOMOTOR/VASOMOTOR[İng.] değil/yerine/= DAMAR DEVİNIMSEL
- VAZORÖLAKSAN/VASORELAXANT[İng.] değil/yerine/= DAMAR GEVŞETICİ
- VAZORÖLAKSASYON/VASORELAXATION[İng.] değil/yerine/= DAMAR GEVŞEMESİ
- VAZOSPAZM/VASOSPASM[İng.] değil/yerine/= ANİ DAMAR KASILMASI
- VBP/DATA SCIENCE PYRAMID[İng.] değil/yerine/= VERİ BİLİMİ PIRAMİDİ
-
değil/yerine/><
, ve/||/<> . ve/||/<> ! ve/||/<> ? ve/||/<> :
( İnsanlık, bir gün...
(,) Virgülü kaybetti:
Söyledikleri, birbirine karıştı.
(.) Noktayı kaybetti:
Düşünceleri, uzayıp gitti. Ayıramadı onları.
(!) Ünlem işaretini kaybetti bir gün de:
Sevincini, öfkesini, tüm duygularını kaybetti.
(?) Soru işaretini kaybetti bir başka gün:
Soru sormayı unuttu.
Her şeyi olduğu gibi kabul eder oldu.
(:) İki noktayı kaybetti başka bir gün:
Hiçbir açıklama yapamadı.
Yaşamının sonuna geldiğinde...
Elinde sadece (") tırnak işareti kalmıştı...
“İçinde de başkalarının düşünceleri vardı yalnızca."
Alex Kanevsky )
- VE DE ... ile Kİ ...
- VE ile/ve +(ARTI)
- VE ile HEM DE
( AND vs. ALSO )
- VE ile/ve/||/<> İLE
( )
- VE[Ar.] ile VE[Ar.]
( Dahî, de, hem, ile. İLE Çok kez "ü" gibi ve sesli biten sözcükten sonra "vü" olarak okunur. )
- VE[v] ile VE/VEYA[^/v]
- VEBÂ/COCOLIZTLI[Aztek dili]:
HIYARCIKLI/BUBONİK ile/ve/||/<> AKCİĞER/PNÖMONİK ile/ve/||/<> PULMONER/SEPTİSEMİK
( )
- VEBA ile ÇOR
( Hasta sıçanlardan, insana geçen bir mikrobun oluşturduğu, bulaşıcı ve öldürücü bir sayrılık. | Bazı hayvan hastalıklarına da veba denir. İLE Hastalık, dert. | Sığır vebası. )
- VEBÂ ile MALKIRAN
( ... İLE Hayvan vebâsı. )
- VEBÂL ile ...
( ŞİDDET, AĞIRLIK, AZAP | GÜNAH )
- VEBER[Ar.] ile ...
( Deve ya da tavşan tüyü. )
- VECÂ-İ BATN ile VECÂ-İ CENB ile VECÂ-İ MEFÂSIL
( Karın ağrısı, kuru buruntu. İLE Göğsün yan tarafındaki ağrı. İLE Eklem ağrıları. )
- VECÂR/VİCÂR[Ar. çoğ. EVCİRE, VÜCÜR] ile ...
( Kurt, aslan gibi yırtıcı hayvan yatağı, in. )
- VECD ile ...
( KENDİNDEN GEÇEREK İLÂHİ AŞKA DALMA | AŞIRI HEYECAN | KEDERLENME )
- VECD ile/ve CEZBE ile/ve İSTİĞRAK
- VECD ile ŞEHVET
- VECD ve/> VİCDAN ve/> ZEVK
( LAF-Ü-GÜZAF, KIL-Ü-KÂL KALKTIĞINDA GERİYE ZEVK VE VİCDAN KALIR )
- VECD ile/ve VÜCÛD
( 12. İLE/ve Sevilenin sevene ikramı. / Bulmak. Zatın kendini kendinde bulması. )
( Zatın sıfatları açısından kendini kendinde bulması. )
- VECD ile/ve ZANN
( Allah, icat etti.[buldu değildir!] İLE/VE Peygamber, ilm-el yakîn bilir.["zann" tanımı kullanılmış olsa bile] )
- VECEL[Ar.] ile EMEL[Ar.]
- VECHE[aslı VİCHE] değil/yerine/= YAN, TARAF, SEMT | YÜZ
- VECHE yerine AÇI
- VECHE ile CEPHE/CEBHE
( ... İLE Alın (yüz). | Savaş bölgesi. | Taraf, yön. )
- VECHE ile CİHET
- VECHE ile/ve/değil İTİBAR
- VECÎ[Ar. < VECÂ] ile VECÎH[Ar. çoğ. VÜCEHÂ]
( Ağrıtıcı, sızlatıcı. İLE Bir kavmin ulu'su, büyüğü, başkanı. | Güzel, hoş, lâtif. | Uygun/münasip. )
- VECİBE[Ar.] değil/yerine/= ÖDEV
- VECİZE/KELÂM-I KİBAR/AFORİZMA değil/yerine/= ÖZDEYİŞ
- VECÎZ/VECÎZE[Ar. < VECÂZET] ile VECÎZE[Ar.]
( Kısa, derli-toplu. İLE Özdeyiş, îcazlı söz, lâfzı az mânâsı çok ifade. )
- VED ile GÜL | DOSTLUK
- VEDA'[Ar.] ile VEDÂ[Ar.] ile VEDA[Sans.]
( Beyaz boncuk. İLE Ayrılma, ayrılış. İLE Kutsal Hint metini. )
- VEDÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< VEFÂ
- VEDALAŞMAK ile/ve HELÂLLEŞMEK
- VEDÎ[Ar.] ile VEDÎ'[Ar. < VEDA]
( İşeme bittikten sonra çıkan su. | Arabistan'ın bazı yerlerinde alınan vergi. İLE Başkasının malını saklamakla görevli kişi. )
- VEDÛD ile ...
( Çok şefkatli, kendine çok sevgi beslenilen. | Tanrı'nın bir isim-sıfatı; seven, sevginin kaynağı. )
- VEDÛK[Ar.] ile ...
( Kösnük, kösnümüş, çiftleşme zamanı gelmiş hayvan. )
- VEFÂ HAKKI değil/yerine/= GERİ ALIM ÜLEVİ
- VEFÂ ile ...
( SÖZÜNDE DURMA, SÖZÜNÜ YERİNE GETİRME )
( DOSTLUĞU DEVAM ETTİRME )
( ONUN YANINDAYKEN NASILSAN, UZAKTAYKEN DE AYNI OLMAK )
- VEFÂ ile/ve/<> HİLM
( Sözünde durma, sözünü yerine getirme. | Dostluğu devam ettirme. | Onun yanındayken nasılsan, uzaktayken de aynı olmak. İLE/VE/<> Kişinin doğasında olan yumuşaklık. )
( Doğanızdaki yumuşaklığı anımsayarak kimseye hesap/borç takmayın! )
- VEFÂ ile/ve/değil/<> SAYGI GÖSTERMEK
- VEFÂKÂR/LIK değil/yerine/= SEVİBAĞ/LI/K
- VEFD[Ar.] ile VEFD[Ar.]
( Elçiler, temsilciler. İLE Gelme, varma, ulaşma, erişme. | Özel bir iş ile birinin yanına gitme, elçi gibi gönderilen insan topluluğu. )
- VEGAN BESLEN("ME")MEK/OL("MA")MAK:
HAYVANLARA ve/değil/yerine/||/<>/> BİZE
( Pahalıya mal olur. VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Ucuza mal olur. )
( APUKURYA[Yun.]: Et yenilmeyen dönem. )
- VEGAN YAŞAMDA/BİLİNÇTE:
| "AZALTMACILIK" ya da "AŞAMACILIK" | değil/yerine/>< 6 İLKE
( )
- VEGAN/LIK ve/||/<> CAYNACI/LIK(JAİNİZM)
( Hiçbir hayvanın etini ve/ya da ürünlerini yememenin yanısıra, hayvanları, mal/kaynak ya da köle olarak kullanmamayı esas alarak yaşam sürdürme tutumu. VE/||/<> Doğaya, düzene(sisteme) yük ya da olumsuz etki yaratmayacak biçimde, temel gereksinim/zorunlulukların ötesine geçmeyecek biçimde, doğayla uyumlu ve bütünlüklü bir yaşam sürdürme tutumu. )
- VEGETABLE vs. FRUIT
- VEGETABLE vs. PLANT
- VEHBÎ İLİM ile KİSBÎ İLİM
- VEHÇE değil VECHE
- VEHHÂB[< VEHB] değil/yerine/= ÇOK HÎBE EDEN, FAZLA BAĞIŞLAYAN, KARŞILIKSIZ VEREN
- VEHİM ile AKIL
( Vehmin "işlevi", kişiyi kaygılandırmak, aklın görevi ise uyarmaktır. )
( Akıldan istedim delâlet, akıl verdi dalâlet. )
- VEHİM/VEHM ile/değil/yerine/>< FEHİM/FEHM
( Kuruntu. İLE Anlama, düşünme. )
- VEHİM ile KARMAŞA
- VEHİM[çoğ. EVHÂM] ile MİSAFİR-İ GAYBİ
( Kuruntu, yersiz korku. Şüphe, tereddüt. İLE Zaman zaman kişinin aklına gelen kötü düşünceler.[Gelip geçicidir!] )
- VEHİM ile/ve/||/<> SAFSATA
- VEHİM ve ŞEKK
- VEHİM ve ŞEKK
- VEHİM ile/ve/||/<> TELÂŞ
- VEHİM ile ZAN
- VEHLETEN[Ar.] değil/yerine/= ANSIZIN
- VEHM ile/> ŞÜPHE/ZANN
( Zanaay. İLE/> Sanat. )
( 1-49 İLE/> 51-99 )
- VEHM ile/ve VEHİM/VÂHİME
( Kuruntu. İLE/VE Tekil/tikel anlamları tespit eden güç. )
( ... avec/et FACULTE ESTIMATIVE )
- VEHN[Ar.] ile ZA'F[Ar.]
- VEJETALİN[Fr.] değil/yerine/= KATI YAĞ
( Bazı bitkilerden çıkarılan ve sade yağ yerine kullanılan katı yağ. )
- VEJETARYEN ile VEGAN
( [hiçbir hayvanın canına kıymamak üzere]
Etini yememeyi yeğleyen. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/> Etini ve tüm hayvansal ürünleri tüketmemeyi ve kullanmamayı yeğleyen. Hayvanları, mal, kaynak ve köle olarak görmemek ve kullanmayan. )
( Bitkisel beslenme bilgisi ve bilincinde olmak. )
- VEJETATİF HAYAT/VEGETATIVE STATE[İng.] değil/yerine/= BİTKİSEL YAŞAM
- VEJETATİF/VEGETATIVE[İng.] değil/yerine/= BİTKİSEL
- VEKÂLET:
MÜŞTEKÎ ile/ve/değil/||/<> MÜDÂFİ
( [Vekâletnâme] Gerekir. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Gerekmez. )
( Müştekinin vekili olur. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Sanığın/şüphelinin müdâfisi olur. )
- VEKÂLET SÖZLEŞMESİ değil/yerine/= YETKİDEŞLİK BAĞITI
- VEKÂLET ÜCRETİ değil/yerine/= YETKİDEŞLİK ÖDENCİ
- VEKÂLET ile/değil İCÂZET
- VEKÂLET değil/yerine/= YETKİDEŞLİK
- VEKÂLETEN değil/yerine/= YETKİDEŞÇE
- VEKÂLETNÂME değil/yerine/= YETKİDEŞLİK BELGESİ
- SAVAŞ:
VEKİL ile/ve/||/<>/> MELEZ
- VEKÎL[Ar.] ile Vekîl[Ar.]
( Kulların sıfatı olarak. İLE Allah'ın sıfatı olarak. )
- VEKİL değil/yerine/= YETKİDEŞ
- VEKTÖR:
YEĞİNLİK/ŞİDDET ve/||/<>/> YÖN
- VEKTÖR[İng. < VECTOR ][Fr. < VECTEUR] değil/yerine/= BİLEŞKE | YÖNEY | TAŞIYICI
( Doğrultusu, yönü, uzunluğu belirli olan ve bir ok imiyle gösterilen doğru çizgi. | Büyüklüğü ile yönü olan nicelik. | Enfeksiyon etkenini bir konaktan diğerine aktaran genellikle eklem bacaklı, omurgalı ya da omurgasız taşıyıcı dirimli. )
- VEKTÖR ile/ve/değil/||/<>/< VEKTÖR UZAYI
( )
( Bir vektör, vektör uzayının öğesidir. )
- VEL-HÂSIL/VEL-HÂSIL-I KELÂM değil/yerine/= KISACASI/SÖZÜN KISASI
- VELÂYET:
ÖZGÜRLÜK ve/<> ÖZGÜNLÜK
- VELÂYET değil/yerine/= EGELİK
- VELÂYET ile/ve/||/<> HIDÂNE HAKKI
- VELÂYET ile NUSRET[< NASR]
( Ermişlik, velîlik. | Allah dostluğu. | Velî ve ermiş olan kişinin hâli ve sıfatı. | Başkasına sözünü geçirme. | Dostluk, sadâket ile. İLE Yardım. | Allah'ın yardımı. | Başarı, üstünlük. )
- VELÂYET ile/ve RİSÂLET
( Kişinin, kendine. İLE/VE Herkese/Topluma. )
( Gidip alınıp gelinen. İLE Verilen. )
( Çağrılmaz. İLE Çağrılarak. )
( Özel/e. İLE Genel/e. )
- VELÂYET ile/ve VESÂYET
( Korunma. İLE/VE Sakınma. )
( GUARDIONSHIP vs./and TUTORSHIP/TUTELAGE/CUSTODY )
- VELÂYET-İ ÂMME ile VELÂYET-İ HASSA
- VELÂYETTEN KURTULMAK ile/ve VESÂYETTEN KURTULMAK
( VARESTE[Fars.]: Kurtulmuş. )
- VELED[Ar.] ile İBN[Ar.]
- VELED[Ar.] ile SIBT[Ar.]
- VELED-İ BENÂT[Ar.] ile VELED-İ BENÎN[Ar.]
( Dişil çocukların eril ve dişil çocukları. İLE Eril çocukların eril ve dişil çocukları. )
- VELED-İ KALB ile ...
( KALP ÇOCUĞU, MÂNEVÎ HAL )
- VELEH ile ...
( (KEDERDEN GELEN) ŞAŞKINLIK, SERSEMLİK | KAHIR VE HIŞIM )
- VELEH[Ar.] ile VELEH[Ar.]
( [Kederden gelen] Şaşkınlık, sersemlik. İLE Kahır ve hışım. )
- VELENSE[İsp.] değil/yerine/= BATTANİYE
( Bir yüzü uzun tüylü, kalın ve ağır battaniye. )
- VELEV[Ar.] değil/yerine/= İSTER, İSTERSE, OLSA DA, KALDI Kİ, DİYELİM Kİ, HATTA
- VELHÂSIL[Ar.] değil/yerine/= KISACASI
- VELÎ[Ar.] ile/ve/= DOST[Fars. < DÜST]
( KIYIM-KIYIM, KIYIL Kİ, DOST ÖNÜNE ÇIK(ABİL) )
- VELİ değil/yerine/= EGE
- VELİ değil/yerine/= ELÇİ
- VELÎME[Ar. çoğ. VELÂİM] ile ...
( Düğün yemeği/ziyafeti, şölen. | Evlenme, düğün. )
- VELİYY[çoğ. EVLİYÂ] ile VELÎ[Fars. < VELÂYET]
( Allah'ın 99 adından biri. | Sahip. | Bir çocuğun her türlü hareketinden ve durumundan sorumlu olan kişi. | Ermiş, eren. İLE Velâkin, ammâ, fakat. )
( "ve er"in kısaltması Ve, eğer. İLE "Sahip, usta, mâlik" anlamlarına gelerek birleşik sözcükler yapar.[DÂNİŞ-VER: Âlim. | SUHAN-VER: Şair, edip.] )
- VELİYY-ÜD-DİN değil/yerine/= DÎNE SIMSIKI BAĞLI
- VELOSİTE/VELOCITY[İng.] değil/yerine/= HIZ
- VELVELE[Ar.] değil/yerine/= BAĞRIŞMA
( Gürültü, bağrışma. | Gereksiz telaşa ve heyecana düşürmek. )
- VEN/VEIN[İng.] değil/yerine/= TOPLARDAMAR
- VEN ile/ve/<> VENÜL
( Kanı, kalbe doğru götüren toplardamarlar. İLE/VE/<> Kılcal damar yatağı ve bir ven arasında kan taşıyan kan damarı. )
- VENA:
AŞK ve/<> ŞARAP
- VENEDİK TÜZÜĞÜ
- VENOGRAFİ/VENOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= TOPLARDAMAR GÖRÜNTÜLEMESİ
- VENOM[İng.] değil/yerine/= HAYVANSAL ZEHİR
- VENTILASYON/VENTILATION[İng.] değil/yerine/= SOLUTMA
- VENTILATÖR/VENTILATOR[İng.] değil/yerine/= HAVALANDIRICI | SOLUTUCU
- VENTILATUVAR/VENTILATORY SOLUTUMSAL
- VENTRAL[İng.] değil/yerine/= ÖN | KARIN (İLİŞKİLİ)
- VENTRİKÜL/VENTRICLE[İng.] değil/yerine/= KARINCIK
- VENTROMEDİYAL/VENTROMEDIAL[İng.] değil/yerine/= ÖN-İÇ YAN
- VENÜS KITALARI: ISHTAR ile AFRODİT(APHRODITE)
- VENÜS:
SABAH TANRISI ile/ve AKŞAM TANRISI
( Aşk. İLE/VE Savaş. )
- VENUS URANIA ile/ve/||/<> VENUS PANDEMUS
( Saf Aşk. İLE/VE/||/<> Duygularla olan. )
( Gökte. İLE/VE/||/<> Yerde. )
- ZÜHRE[Ar.]/VENÜS[Fr.] değil/yerine/= ÇULPAN/ÇOBAN YILDIZI/AKŞAMYILDIZI/KERVAN YILDIZI/KERVANKIRAN
( Merkür'den sonra, güneşe en yakın gezegen. )
( Güneş'e uzaklık bakımından ikinci sırada olmasına karşın sıcaklık bakımından 464 °C ile birinci sıradaki gezegendir. Bunun nedeni de atmosferinin gelen güneş ışınlarının dışarı çıkmasına izin vermemesidir. )
( Saat yönünde dönen tek gezegen, Venüs'tür. )
- VENÜSÇİÇEĞİ
( Salepgillerden, esmer kırmızımsı renkte olan, çiçekleri çarığa benzeyen güzel bir süs bitkisi. )
( CEYPRIPEDIUM CALCEOLUS )
- VEP/VİZÜEL EVOK POTANSİYEL/VISUAL EVOKED POTENTIAL[İng.] değil/yerine/= GÖRSEL UYARILMIŞ GİZİL GÜÇ
- VER(EBİL)MEK:
OLDUĞUNDA/BOLLUKTA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLMADIĞINDA/KITLIKTA/ZORLUKTA/YOKLUKTA
- VER PİYAZI, ÇEK AYAZI ile ...
- VERÂ'/VERÂ[Ar.] ile VER'A[Ar.] ile VERÂ[Ar. çoğ. VERÂYÂ] ile VERA'[Ar.]
( Arka, geri, öte. | Başka, gayri. | Kıç, geri, dübür. İLE Korkaklık. İLE Halk, mahluk; âlem, kâinat. İLE Haramdan kaçınma. )
- VERA' ile ...
( HARAMDAN, ŞÜPHELİLERDEN KAÇINMA/SAKINMA )
- VERANDA[Fr. < Port.] ile/||/<> TERAS[Fr. < TERRASSE]/TARAÇA/AYAZLIK
( Daha çok ayrı yapıların zemin katında yer ile aynı seviyede ya da biraz yükseltilmiş, ön cepheyi kaplayan, üzeri bir çatıyla örtülü, yanları açık ya da camlı büyükçe sundurma. İLE/||/<> Apartmanlarda ya da evlerde en üst katın üç tarafı ve üstü açık olan bölümü. )
- VERASET İLÂMI değil/yerine/= KALITÇILIK BELGESİ
- VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ değil/yerine/= KALITÇILIK VE GEÇİNÇ VERGİSİ
- VERÂSET değil/yerine/= KALITÇILIK
- VERÂSET[Ar.] değil/yerine/= KALITIM
- VERB[Ar.] ile ...
( Yabani hayvan ini. )
- VERBAL/NON-VERBAL değil/yerine/= SÖZEL/SÖZEL OLMAYAN
- VERBAL vs. ORAL
- VERDİĞİN ŞEYLERİ "GÖRMEMEK" ve/||/<>/>/< VEREBİLECEĞİN ŞEYLERİ ARTIRMAK
- VERE ile VERDİ
( Bir kalenin ya da berkitilmiş bir yerin teslimi. İLE Bir borudan, bir saniyede geçen suyun ya da bir iletken telden bir saniyede geçen elektriğin miktarı. )
- VEREBİLİNİR değil VERİLEBİLİR
- VEREM(BCG) AŞISI ile ÖTEKİ AŞILAR
( GALOPAN: Hızla ilerleyen verem. )
( TUBERCULOSIS[Bacillus Calmette-Guérin] cum OTHER VACCINES )
- VEREM[Ar.]/SİLL[Ar.]/ÇIBAN/AKARSU ile AKARCA/FİSTÜL[Fr.]
( ... İLE Kemik veremi. | Sürekli işleyen çıban. | Küçük akarsu. | Kaplıca. )
- VEREM ve/||/<> VEREM/KOH BASİLİ(MİKROBU)[< R. Koh adından]
- VEREM" ile/değil VEREYİM
- VEREN EL, ALAN ELDEN ÜSTÜNDÜR" değil ALAN EL, VEREN ELDEN ÜSTÜNDÜR/ÜSTTEDİR
- VERESİYE değil/yerine KONSİNYE
- VERESİYE/YAPASIYA KADAR değil/yerine VERENE/YAPANA KADAR
- VEREV ile ...
( Bir köşeden, karşı köşeye doğru kesilmiş, katlanmış ya da konulmuş olan. )
- [ne yazık ki]
VERGİ KAÇIRMAK değil/yerine VERGİDEN KAÇINMAK
- VERGİ ile HARÇ
( BÂC )
- VERGİ ile/ve KİRA
( RÜSÛM[< RESM]: Vergiler, gümrük vergileri. | Usûl, merasim. İLE/VE ... )
( BÂC, BÂJ [vergi harç. | Gümrük vergisi.] ile/ve ... )
- VERGİ ile OKTRUVA[Fr.]
( ... İLE [eskiden] Kente giren şeylerden alınan vergi. )
- VERGİ ile ŞEREFİYE
( Belediyenin, yol yapmak/genişletmek gibi hizmetleri nedeniyle değeri artan mülk sahibinden, artan değerin üçte biri miktarı üzerinden alınan vergi. )
- VERİ/BİLGİ/HABER:
"HEVESİMİZİ KAÇIRMAK İÇİN" değil SÜRECİMİZİ KOLAYLAŞTIRSIN VE YOĞUNLAŞALIM DİYE
- | VERİ ve/> BİLİ(ENFORMASYON) ve/> BİLGİ | ile/ve/+/<>/>/<
FARKINDALIK | BİLGELİK(İRFAN/HİKMET) ile/ve/+/<>/>/< ZARİFLİK/ZARÂFET
( BİLGİ: İnsan aklı sınırıları içerisinde evreni ve doğayı anlama çabası. )
( Bilgi, göklere uçabileceğimiz kanatlardır. )
( Yapmanız gereken şey farkında olmanın farkında olmaktır. )
( Tüm sonuçlarına katlanabilmektir. )
( Hiçbir uygarlık, varolan bilgiyle çatışmadan, bilgi üretemez. )
( KUTADGUBİLİG: Mutluluk/saadet veren bilgi, kutlu bilgi.
Çinliler, ona Edebü'l-Mülûk der; Maçinliler, onu Enîsü'l-memâlik diye adlandırır. Bu meşrık ilinin büyükleri, buna doğruca Zînetü'l-ümerâ der.
İranlılar buna Şehnâme der, Turanlılar ise Kutadgu bilig diye anar. )
( | Yazaç/harf. VE/> Hece. VE/> Sözcük. |
İLE/VE/+/<>/>/<
Tümce. )
( | ... VE/> "Ne, ne zaman, nerede, kim?" soruları ve yanıtlarıyla/karşılıklarıyla. VE/> "Nasıl?" sorusuyla ve yanıtlarıyla/karşılıklarıyla. |
İLE/VE/+/<>/>/<
"Neden?" sorusuyla ve yanıtlarıyla/karşılıklarıyla. )
( [bilginin/kavramın/nesnenin/olgunun] | Öncesi VE/> Sonrası VE/> İçi ve dışı |
İLE/VE/+/<>/>/<
Zamanı ve Zemini )
( | Letter, phoneme. AND/> Morpheme. AND/> Word. |
vs./AND/+/<>/>/<
Sentence. )
( | [by] ... AND/> "What, where, when, who?" questions and answers. AND/> "How?" question and answers. |
vs./AND/+/<>/>
"Why?" question and answers. )
( | Before AND/> After. AND/> Inside AND/> Outside |
vs./AND/+/<>/>/<
Time and place. )
( )
( DATA vs./and/<>/>/< INFORMATION vs. KNOWLEDGE vs. WISDOM, AWARENESS )
- VERİ BİLİMİNDE:
YAPAY ZEKÂ ile/ve/||/<>/> MAKİNE ÖĞRENMESİ ile/ve/||/<>/> DERİN ÖĞRENME
( )
(
)
- VERİ ile/ve/||/<>/> BİLİ ile/ve/||/<>/> BİLGİ ile/ve/||/<>/> BİLGELİK/FARKINDALIK
(
Veri - Bili - Bilgi - Bilgelik/Farkındalık
Veri | Bili | Bilgi | Bilgelik |
---|---|---|---|
Harf | Hece | Sözcük | Tümce |
Nokta | Çizgi | Biçim | Tasarım |
Sayı | İşlem | Sonuç | Yorum |
Nota | Melodi | Şarkı | Beste |
Hava Durumu Ölçümü | Sıcaklık Çizeneği | İklim Çözümlemesi | Küresel Eğilimler |
Ham nesneler | Malzemeler | Ürün | Bilinirlik Yönetimi |
Ham Veri | Çizenek/Grafik | Yazanak/Rapor | İş Yönetimi |
(
Örnek Alan | Veri | Bili | Bilgi | Bilgelik |
---|---|---|---|---|
Doğa Bilimleri | 25°C, 30°C, 28°C, 26°C (sıcaklık değerleri) | Ortalama sıcaklık: 27°C | Yaz mevsiminde hava normalden daha sıcak. | Gelecekte su kaynaklarını korumak için önlem alınmalı. |
Sağlık | 70 kg, 1.75 m, 120/80 mmHg, 90 kalp atışı/dakika | VKİ: 22.86 (ortalama aralıkta) | Kişi, sağlıklı kiloda ancak kalp sağlığı için hareket etmesi gerek. | Sağlıklı yaşam tarzı, süreğen sayrılıkları önler. |
İş Dünyası | 100, 500, 300 (aylık satış rakamları) | Ortalama aylık satış: 300 adet | Satışlar, yaz aylarında artıyor. | Stok ve pazarlama yönetimi, yaz aylarına göre ayarlanmalı. |
Eğitim | 70, 85, 90, 65 (sınav notları) | Not ortalaması: 77.5 | Matematikte başarılı, tarihte ek çalışma gerekli. | Öğrenme biçimlerine uygun eğitim ön çalışmaları başarıyı artırır. |
Finans | 1000 TL, 1500 TL, 2000 TL (aylık gelirler) | Ortalama aylık gelir: 1500 TL | Gelir düzenli ancak tasarruf oranı düşük. | Bütçe ayarlaması ve yatırım araçları değerlendirilmeli. |
Trafik | 50 km/s, 60 km/s, 70 km/s (araç hızları) | Ortalama hız: 60 km/s | Trafik hız sınırlarına uyulmuyor. | Hız denetimi ve eğitimle kazalar azaltılabilir. |
Tarım | 10 kg, 15 kg, 20 kg (ürün verimleri) | Ortalama verim: 15 kg | Toprak niteliği düşük, ... gerekli. | Sürdürülebilir tarım yöntemleriyle verim artırılabilir. |
( DATA vs./and/||/<>/> INFORMATION vs./and/||/<>/> KNOWLEDGE vs./and/||/<>/> WISDOM/AWARENESS )
- VERİ ile/ve/=/<> HABER
( DATA vs./and/=/<> NEWS )
- VERİ ile/ve/> SPERMATA
( Bilgi nesnesi. İLE/VE/> Dönüştürücü/dölleyici bilgi. )
- VERİFİKASYON/VERİFICATION[İng.] değil/yerine/= DOĞRULAMA
- VERİLENİ/SUNULANI:
"YUT" DİYE değil TUT DİYE!
- VERİLİ (ORTAK) AKIL ile/ve/> KURULU (ORTAK) AKIL
( Kültür. İLE/VE/> Uygarlık. )
( Nedenbilimsel. İLE/VE/> Erekbilimsel. )
- VERİLİ OLAN ile GERÇEK OLAN
( Gerçeğe varmış kişi, en içten kişidir. )
( Gerçeği arayışın kendi gerçeğin devinimidir. )
( Gerçeğin devam gereksinimi yoktur. )
( En iyi olan, yalnızca gerçek olandır. )
( Zaman ve uzay ile sınırlı ve bir tek kişi için geçerli olan, gerçek değildir. )
( Gerçek, herkes için her zaman geçerlidir. )
( Eğer anlatabilirseniz, o gerçek olan değildir. )
( Gerçeğe varış, kaynağı keşfetmek ve onda karar kılmaktır. )
( The realised person is the most earnest person.
The search for reality is itself the movement of reality.
Reality need not continue.
The real is your only good.
What is limited in time and space, and applicable to one person only, is not real.
The real is for all and forever.
If you can convey, it is not the real thing.
Realisation consists in discovering the source and abiding there. )
( BEING EMBEDED vs. BEING TRUE/REAL )
- VERİLİ ile ÇEVRİLİ
- VERİLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAZANILMIŞ
( VEHBÎ İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< KESBÎ )
- VERİLİ ile/ve/||/<>/> VAROLAN
( Doğa. İLE/VE/||/<>/> Kültür. )
- VERİM / VERMİM/VERMEYİM" ile/değil VEREYİM / VERMEYEYİM
- VERİM ile/ve BEREKET
( Bereket maddeyle ölçülmez. )
( YIELD vs. ABUNDANCE )
- VERİM ile/ve/||/<> YAPIT
- VERİMLİLİK ve/> BAŞARI
( PRODUCTIVITY vs./> SUCCESS )
- VERİMLİLİK ve/||/<> BEREKET ve/||/<> ÜRETKENLİK
- VERİMLİ/LİK ile/ve/||/<> ÇİLECİ/LİK
- VERİMLİLİK ile/ve/||/<>/< ÖNCELİK ile/ve/||/<>/< AMAÇ
- VERİNCE, ALMAYI BEKLEMEK değil/yerine ALINCA, VERMEYİ BECERMEK
- VERİP VERİŞTİRME
- VERİRKEN:
AVUÇ AŞAĞI BAKAR ŞEKİLDE UZATMAK yerine AÇIK AVUÇLA (YUKARI BAKAR ŞEKİLDE) UZATMAK
- VERİRKEN:
AVUÇ AŞAĞIYA BAKAR BİÇİMDE UZATMAK yerine/değil AÇIK AVUÇLA (YUKARI BAKAR BİÇİMDE) UZATMAK
- VERİRSEN ALIRSIN değil VERİRSEN, ALIRSIN
- VERITAS ile ALETHIA
( Latince. İLE Yunanca. )
( Hakikat ve doğruluk. )
( Gizil olanağın/gücün açığa/ortaya çıkarılması. | Açığa çıkış sürecinin bilinmesi. )
- VERİVERMEK ile VERİ VERMEK
- VERİYİM değil VEREYİM
- Vermek için DİNLE!!!
- Vermek için SUS!!!
- VERMEK:
SELENİNİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KULAĞINI
( Az kişiye. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Çok kişiye. )
- VERMEK/VERİLMİŞ OLAN ile/ve/değil EMÂNET ETMEK/EDİLMİŞ OLAN
- VERMEK ile ALMAK
( TO GIVE vs. TO TAKE )
- VERMEK ile/ve/değil/yerine BEKLENTİ İÇİNDE OLMADAN VERMEK
( [not] TO GIVE vs./and/but TO GIVE WITHOUT EXPECTATION
TO GIVE WITHOUT EXPECTATION instead of TO GIVE )
- VERMEK ile/ve/değil/yerine BEKLENTİ İÇİNDE OLMADAN VERMEK
- VERMEK ile/ve/değil/yerine DEVRETMEK
( [not] TO GIVE vs./and/but TO TRANSFER
TO TRANSFER instead of TO GIVE )
- VERMEK ile/ve/<>/değil GERİ VERMEK
- VERMEK ile/ve/değil/yerine HEDİYE ETMEK
( TUHFE: Armağan, hediye. | İlâhî hediye. )
( [not] TO GIVE vs./and/but TO GIVE AS A GIFT
TO GIVE AS A GIFT instead of TO GIVE )
- VERMEK ile/ve/yerine İKRAM
- VERMEK ile/ve KATMAK
( TO GIVE vs./and TO ADD )
- VERMEK ile/ve/<>/< NASIL VERECEĞİNİ BİLMEK
( Aslolan/esas. İLE/VE/<>/< Yöntem/usûl. )
( TO GIVE vs./and/<>/< WISDOM OF HOW TO GIVE )
- VERMEK ile/ve/değil/yerine SUNMAK
( [not] TO GIVE vs./and/but TO OFFER
TO OFFER instead of TO GIVE )
- VERMEK ve/||/<>/> VAR OLMAK
- VERMEK ve/||/<>/> VARMAK
- VERMEK ile/ve/||/<>/>/< VAZGEÇMEK
( TO GIVE vs./and TO GIVE UP )
- VERMEK ile/ve/değil ZAMANINDA VERMEK/İNFÂK[Ar.]
( [not] TO GIVE vs./and/but TO GIVE IN RIGHT TIME )
- VERMEK/ALMAK ile PAYLAŞMAK
( Paylaşmak, zevki bir kat artırır. )
( TO GIVE/TO TAKE vs. TO SHARE )
- VERMELİ!
- VERNİK[Yun.] değil/yerine/= KORUYUCU
( Sürüldükleri yüzeyde, koruyucu katman yapan katı cisimlerle ya da kuruyan yağlarla, bunları eritme özelliğindeki sıvılardan hazırlanan gereç. )
- VERONİKA[İt.] değil/yerine/= YAVŞANOTU
- VERSİYON/VERSION[İng.] değil/yerine/= SÜRÜM
- VERSİYON[Fr., İng. VERSION] değil/yerine/= SÜRÜM/UYARLAMA
- VERTEKS/VERTEX[İng.] değil/yerine/= TEPE | KAFA TEPESİ
- VERTİGO[İng.] değil/yerine/= BAŞ DÖNMESİ
- VERTİGO ile/||/<> BAŞ DÖNMESİ
( İç kulaktaki denge organlarının bozulması ile çevrenin dönüyormuş gibi algılanması. İLE/||/<> Denge kaybı ve dengesizlik duyumu. )
- VERTIGO ve/||/<> HITCHCOCK
( Alfred Hitchcock'un en çok sevilen filmi. )
- VERTİGO ve/<> TİP 1 DİYABET ve/<> HEMATOİD ARTRİT ve/<> LUPUS ve/<> MS ve/<> HAŞİMATO
- VERTİGO ile VİTİLİGO/ALA
( ... İLE Kerevizde bulunan psoralenler, deride, melanin üretimini artırarak, vitiligodan[beyaz lekeler] kurtulmaya yardımcı olur. )
- VERY vs. SO
- VERY TIGHT vs. FULL OF LIFE
- VERY vs. TOO
- VESAİRE["VESAYRE" değil!] ile/ve/> VE ŞAİRE
- VESAİT[Ar.] değil/yerine/= ARAÇ
- VESAİT değil/yerine/= TAŞITLA
- VESAİT değil/yerine/= TAŞITLIK
- VESÂYET[Ar.] değil/yerine/= GÖZETME
- VESEN[Ar.] ile VESEN[Ar. çoğ. EVSÂN]
( Uyku ağırlığı, uyuklama. İLE Put. )
- VESENÎ[Ar.] ile VESENÎ[Ar.]
( Uyku verici.[HYPNAGOGIC(İng.), HYPNAGOGIQUE(Fr.)] İLE Puta ait, putla ilgili. | Puta tapan.[SÜNÂÎ][Zerdüştlük'te iki elle tapmaları dolayısıyla] )
- VESİLE OLMAK değil/yerine/= ARACI OLMAK
- VESÎLE ile BAHÂNE
( İyi niyetle. İLE Kötü niyetle. )
- VESİLE[Ar.] değil/yerine/= NEDENCE
- VESÎLE[Ar.] ile ZERÎ'A[Ar.]
- VESM[Ar.] ile VESM[Ar. çoğ. EVSÂN]
( Döğüp toz durumuna getirme. İLE Dağlama, damgalama. )
- VESTIBÜL/VESTIBULE[İng.] değil/yerine/= GİRİŞ BOŞLUĞU | İÇ KULAK
- VESTIBÜLER/VESTIBULER[İng.] değil/yerine/= İÇ KULAKLA İLGILİ)
- VESVESE ile "KUR(MAK)"
- VESVESE[Ar.] ile NEZ'[Ar.]
- VESVESE[Ar.] ile VEHM[Ar.]
( Çoğunlukla gereksiz, sürekli tekrarlayan, kişiyi huzursuz eden "düşünceler".[Çoğu zaman kişilerce "dini ya da ahlâkî kaygılarla ilişkilendirilir" ve kişinin huzurunu bozan, kişiyi kuruntuya düşüren bir etkisi ve işlevi vardır.] İLE Gerçekte var olmayan ya da olasılığı çok düşük olan bir durumu gerçekmiş gibi sanmak, kuruntu yapmak anlamına gelir. )
- VETED:
MECMÛ ile/ve/<> METRÛK
( İlk ikisi harekeli, sonundaki sakin ise. [örnek: sekiz] İLE/VE/<> Sondaki sakin, ortaya gelmişse. [örnek: altı] )
( Kısa hece önce ve uzun hece sonra. İLE/VE/<> Uzun hece önce ve kısa hece sonra. )
- VETERİNERLİK FAKÜLTESİ(ANKARA ÜNV.) <>/< YÜKSEK ZİRAAT OKULU
- VETO (ETMEK) değil/yerine/= OLMAZ/LAMAK
- VETO HAKKI değil/yerine/= OLMAZ ÜLEVİ
- VETO ile/değil/yerine/= İPTAL
( Bir yetkinin/yasanın/kararın yürürlüğe girmesine karşı çıkma hakkı. )
- VEYA[v] ile VE/VEYA[^/v]
- VEYL[Ar.] ile YAZIK[Ar.]
( Vay! | Yazık, vah vah. | Cehennemde bir derenin adı. İLE Herkesi üzebilecek şey, günah. | Acınma, üzüntü anlatan bir söz. | Kınama anlatan bir söz. )
- VEZÂRET[Ar.] ile ...
( Vezirlik, paşalık. [Osmanlı'da en büyük rütbe.] )
- VEZİKÜL/VESICLE[İng.] değil/yerine/= KESECİK | SULU KABARCIK
- VEZİN ile/ve UYAK/KÂFİYE, AYAK SUNMAK
( Eskiden bazı meclislerde, bazı zamanlarda söylenecek sözün şiirle söyleme gerekliliği ve zorunluluğu bulunurmuş. )
- VEZİR[Ar.] ile/=/||/<> ÂSAF[Ar.]
( Osmanlılarda devletin bakanlık, valilik gibi yüksek görevlerinde bulunan ve paşa unvanını taşıyan kişi. İLE/=/||/<> Doğu edebiyatlarında vezirin eş anlamlısı olarak kullanılır. Süleyman peygamberin ünlü veziri~İsrailoğulları soyundan gelen Âsaf b. Berhıya'dan kalmadır. )
- VEZİR/AYGUCI ile/ve NEDİM
- VEZİR ile/||/<> VEZİR-İ ÂZÂM
( Bakan. İLE/||/<> Sadrazam, başbakan. )
- VEZÎR-İ A'ZAM ile VEZÎR-İ MAÂL-İ SEMÎR
( Başvekil, en büyük vezir, sadrâzam. İLE Yüksek niteliği/vasfı olan vezir. )
- VEZİRLERİN SIFATLARI ile ...
( * Zeki (vâfiru'l-akl)
* Düzgün tabiatlı (selimu't-tab)
* Edebli (edibu'n-nefs)
* Mutedil mizaçlı (mutedilu'l-ahlâk)
* Doğru iş yapan (munâsibu'l-efâl)
* Çabuk karar veren (serîatu'l-bedîha)
* İyi görünüşlü (makbûlu's-sûre)
* Açık görüşlü (cezlu'r-rey)
* Fikri isabetli (saibu'l-fikre)
* Sır vermeyen (kalilu's-sirre)
* Yerinde tedbir sahibi (hasenu't-tedbîr) )
- VEZN ile ...
( TARTMA, TARTILMA, TARTI )
- VEZNECİLER ile ...
( Adını, barut ölçüsünden[vezne < vezn] ve bu ölçüyle barut satan dükkanların bulunduğu bölgeden almıştır. )
- EKRANDA/MONİTÖRDE:
VGA ile/ve/||/<>/> DVI ile/ve/||/<>/> HDMI ile/ve/||/<>/> DISPLAY
( ile
ile
)
- VİBHAGA ile ...
( Ayırım, böl/ün/me. )
- VİBRASYON[Fr./İng. < VIBRATION] ile REZONANS[Fr./İng. < RESONANCE]
( Titreşim. İLE Düzgün itmelerin etkisiyle bir salınım genliğinin artışı. )
- VİBRASYON/VİBRATION[İng.] değil/yerine/= TİTREŞİM
- VIBRATION vs. FLUCTUATION
- VİBRATÖR değil/yerine/= TİTREŞTİRİCİ
- VİCÂ'[Ar.] ile VİCÂ'[Ar. < VECÂ] ile VİCÂH[Ar. < VECH]
( ... İLE Ağrılar, sızılar. İLE Yüzleşme, yüzyüze gelme. )
- VİCÂHÎ HÜKÜM değil/yerine/= YÜZE KARŞI YARGI
- VİCÂHÎ değil/yerine/= YÜZ YÜZE
- VİCÂL[Ar. < VECL] ile VİCÂR[Ar. çoğ. EVCİRE, VÜCÜR]
( Korkaklar. İLE Kurt, aslan gibi yırtıcı hayvan yatağı, in. | Sel suyunun oyduğu yer. )
- VİCDAN AZÂBI değil/yerine/= BULUNÇ/DUYUNÇ ACISI
- VİCDAN [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- VİCDAN ile AKIL
( Değerlere dayanır. İLE Kurallara dayanır. )
- VİCDAN[Ar. < VCD]["VİJDAN" değil!] değil/yerine/= BULUNÇ/DUYUNÇ
- VİCDAN ile/ve/değil EŞİK
- VİCDAN ile/||/<> GAM
- VİCDAN ve/||/<> İHLÂS
( Tek (")tapınağımız/mâbedimiz("). VE/||/<> Yönetimimiz/yöneticimiz, hâkimiyetimiz//hakimimiz. )
- VİCDAN ile/ve/||/<> İNSAF
- VİCDAN ve/=/||/<> MÂBED
- VİCDAN ile/ve NAZAR
( Zihnin kendini gözlemlemesi, mütâlâ ve müşâhede etmesi. İLE/VE Aklın kendini gözlemlemesi, mütâlâ ve müşâhede etmesi. )
- VİCDAN ile/ve/<> VAHİY
- VİCDÂNEN değil/yerine/= BULUNÇÇA
- VİCDÂNÎ AHLÂK ile/ve/<> İDRÂKÎ AHLÂK ile/ve/<> İRFÂNÎ AHLÂK
( MORALS OF CONSCIENCE vs./and/<> MORALS OF PERCEPTION vs./and/<> MORALS OF WISDOM )
- VİCDÂNÎ DİN ve/+/||/<> AHLÂKSIZLIK
- VİCDÂN-I MUNSİFÂNE değil/yerine/= DUYUŞLU BULUNÇ
- VİCDÂNÎ[Ar.] değil/yerine/= BULUNCUL
- VİCDAN/LI ile/değil/ne yazık ki/>< KORKU/KORKAK
- VİCDANSIZ FİKİR/FİKİRSİZ VİCDAN yerine AKIL
( REASON instead of IDEA WITHOUT CONSCIENCE/CONSCIENCE WITHOUT IDEA )
- VİCDANSIZ/LIK değil/yerine/>< YÜREKLİ/LİK
- VICIK VICIK (KAYGAN, YAĞLI)
- VICTOR FRANKL ve/||/<> IRVIN YALOM
- VICTORIA GÖLÜ ve/||/<> MALAWI GÖLÜ
( Afrika'nın en büyük, dünyanın ikinci büyük tatlı su kaynağıdır. VE/||/<> Dünya üzerindeki öteki tatlı su düzeninde bulunmayan canlılara ev sahipliği yapmaktadır. )
- VİDA:
ALYAN ile/değil TORK
( Tüm dünyada. İLE/DEĞİL İngiliz ve Fransız ürünlerinde. )
- VİDA[İt. < VITE] ile/ve/||/<> TORNAVİDA[İt. < TORNO-VITE]
( Döndürülerek bir yere sokulan burmalı çivi. İLE/VE/||/<> Vidaları söküp takmakta kullanılan, ucu düz, yıldız ya da farklı biçimlerde olabilen araç. )
- VİDA ile AĞAÇ VİDASI
( ... İLE Ahşap malzemeyi bağlamak için kullanılan, kalın konik gövdeli, büyük adımlı, milinin başa doğru bölümü yivsiz olan vida. )
( ... vs. WOOD SCREW/WOODSCREW )
( ... avec VIS À BOIS )
( ... mit Holzschraube )
- VİDA[İt.] ile UZUNDİŞ
( Döndürerek bir yere sokulan burmalı çivi. İLE Boruları döndürmeden eklemeyi sağlayan ve bir ek bileziğiyle bir ters somunu alacak uzunlukta açılmış vida. )
- VİDÂC[Ar.] ile VİDÂCÎ[Ar.]
( Boyun damarlarından biri. İLE Boyun damarlarından biri ile ilgili. | Boyun kara damarı. )
- VİDEO değil/yerine/= GÖREZ
- VIDI VIDI (KONUŞMAK)
- VİETNAM'IN:
ADALARI ve/<> HA LONG BAY
( [Vietnam'ın] Doğal güzelliği ile Tayland, Malezya ya da Filipinler ile rekabet edecek durumda 3000 adası bulunmaktadır.[Ancak 1600'ünün adı bulunmaktadır.] VE/<> Etkileyecilikleri çok yüksek olan turistik adaları. )
- VİGİZM(WHIGGISM) ile/ve ANAKRONİZM
( Bugünün kavramlarını/olgularını, geçmişe taşımak. | Zamanın, gelenek ve ahlâk anlayışına uymayan tutum. | Olay tarihinde yanılma. İLE/VE Geçmişi, bugünün kavramlarını verecek biçimde düzenlemek. | Tarihî gelişimi, günümüzdeki herhangi bir kavramı ortaya çıkaracak biçimde örgütlemek. )
- VİGİZM(WHIGGISM) ile ÜTOPYA[< Yun.]
( Bugünün kavramlarını/olgularını, geçmişe taşımak. | Zamanın, gelenek ve ahlâk anlayışına uymayan tutum. | Olay tarihinde yanılma. İLE "Kurgusal/aşırı hayalci geleceği" "kabul ederek", bugüne ya da yakın geleceğe çekme (boş) "çabası". )
- VİGLA[İt.] değil/yerine/= NÖBET YERİ
( Savaş ve ticaret gemilerinin direklerine ve dalyanlarda, dikine gömülmüş gönderler üzerine, gözcülerin nöbet tutmaları için yapılmış yer. )
- VIGO(U)R vs. POWER
- VİHÂM[Ar.] ile VİHÂM[Ar. < VAHÎM]
( Aş yerme. İLE Vahim olan şeyler. )
- VİJİLANS/VİGILANCE[İng.] değil/yerine/= UYANIKLIK | SÜREÇ İZLEM
- VİJNANA[Sansk.] ile ...
( Bilinç. Yargı yeteneğinin yardımıyla kavrayıp anlama. )
- VİK VİK
- VİKTORYA ÇAĞLAYANLARI değil/< GÜRLEYEN DUMANLAR ÇAĞLAYANI
( Dünyanın en geniş şelâlesi.[1700 m.][Debisi, en yağışlı dönemde 500 milyon litre][Ort. 100 m.'den dökülmektedir] )
( 1855 yılında, Dr. Livingstone, Mokololo kabilesine, hasta olarak bir hafta zorunlu konuk olduktan sonra 13 gün süren bir yolculuk sonunda kşefetmiş ve dönemin İngiltere kraliçesinin adını vermiştir.[Kraliçe Viktorya, kendi adını taşıyan bu şelâleyi hiçbir zaman görememiştir.] )
( Zimbabwe ve Zambiya doğal sınırını da oluşturmaktadır. Zimbabwe tarafında yer alan bıçak ağzı noktası[knife edge point] olarak anılan kayalıkların üstünden dökülür. )
( ... değil/< MOSİ OA TUNYA )
- VİKUNYA ile ...
( Güney Amerika'ya özgü, memeli bir hayvan. )
- VİLADİ[Ar.] değil/yerine/= DOĞUŞTAN
- VİLÂYÂT-I SELÂSE[Ar.] ile VİLÂYÂT-I SİTTE[Ar.]
( 3 ŞEHİR ile 6 ŞEHİR )
( Selânik, Manastır, Kosova'ya verilen ortak ad. İLE Erzurum, Van, Harput[Mâmûretülazîz]/Elazığ, Sivas, Bitlis ve Diyarbakır'a verilen ortak ad. )
- VİLÂYET değil/yerine/= İL
- VİLLA[İt.] ile/ve ŞALE/CHALET
( Yazlıkta ya da kent dışında, bahçeli ve güzel, müstakil ev. İLE/VE İsviçre'ye özgü villa tipi ev. )
- VİLÜS/VILLUS, VILLI[İng.] değil/yerine/= PARMAKSI ÇIKINTI
- VİNAYANA ile ...
( Budist keşişler tarafından uygulanan disiplin. )
- VİNÇ[İng.]/MATAFORA ile PALANGA[İt. < PALANCO]
( Ağır yük kaldırmaya yarayan araç. İLE Bir halatla makaralardan oluşturulan, ağır nesneleri kaldırmaya, sağa sola döndürmeye yarayan donanım. )
- VİNÇA DAMGALARI ile/ve/||/<>/> ORHUN ABECELERİ
- VINICUNCA ile ZHANGYE DANXIA
( Peru'da. İLE Çin'de. )
( ile
)
- ELDIVEN:
VİNİL ile/ve/||/<>/> LATEKS ile/ve/||/<>/> NİTRİL
( Tek kullanımlık eldivenler içinde, nitril eldivenler vinil ve lateks eldivenlerle karşılaştırılabilir. Nitril eldiven ile lateks eldivenler karıştırılsa da aralarında birçok fark mevcut. Lateks eldivenler farklı iş alanlarında genel olarak rahat bir kullanım sunar, buna ek olarak kullanım kolaylığı ve konfor da sunmaktadır. Pudralı olabilen lateks eldivenlerin nitril eldivene göre içerdiği dezavantaj ise alerjik reaksiyona neden olabilmesidir. Latekse alerjisi olanların kullanamadığı eldivenler, sektörel olarak geniş bir kullanım alanına sahiptir.
Lateks eldivenler, sağlık merkezleri başta olmak üzere temizlik işlerinde, otomotiv ve birçok endüstride yeğlenir. Elastik ve biyobozunur bir ürün olması lateksin avantajı iken, nitril eldivene göre delinme ve kimyasallara göre daha düşük bir dirence sahiptir. Bu nedenle nitril eldivenler, lateks eldivenlere göre hem alerjen olmaması hem de yüksek dirence sahip olması ile ön plana çıkmaktadır. Nitril eldivenler, lateks içermeyen bir yapıdadır. Pudralı ve pudrasız olarak tercih edilebilen nitril eldivenler uzun süre kullanıma izin vermektedir. Lateks ve nitril eldivenlerle birlikte anılan vinil eldiven ise petrol bazlı bir filmden üretilen eldivenlerdir. Vinil eldivenler, nitril ve latekse göre daha az koruyucudur. )
( Nitril eldivenlerin kullanıldığı alanlar:
Farklı sektörlerde, çalışanların güvenliği için yeğlenen nitril eldivenler, muayene eldiveni olarak da bilinmektedir. Nitril eldivenin kullanım amacı değişken olabilir. Kimyasal nesnelerle doğrudan değilen iş alanlarında nitril eldiven yeğlenir. Laboratuvarlar da nitril eldivenlerin kullanıldığı alanlardandır. Buna ek olarak inşaatlarda ya da alkol bazlı ürünlerin yer aldığı işletmelerde de nitril eldiven, çalışanların ellerini tehlikeli nesnelere karşı koruması ile ön plana çıkmaktadır. Nitril eldivenin içinde genellikle pamuktan üretilmiş bir astar yer alır. Nitril kaplaması ise temel görevi gerçekleştirir ve tehlikeli nesnelere karşı koruma sağlar.
Nitril eldivenin temel özellikleri:
- Kimyasal nesnelere karşı direnç gücü yüksektir, delinmeye karşı dirençlidir.
- Sızdırmaz yapıya sahip olması ile güvenlidir.
- Gerilmelere karşı dayanıklıdır.
- Farklı sektörlerde, farklı amaçla kullanılabilir ve uzun bir raf süresine sahiptir.
Nitril eldivenler, özel isteklere göre kabartmalı, pudrasız ya da %100 nitril gibi seçeneklere de sahiptir. Sanayinin çeşitli alanlarında, tamir merkezlerinde, üretim merkezlerinde, laboratuvarlarda ve inşaatlarda kullanılabilen nitril eldivenler, vinil ve lateks ile farklar içerir. )
- VİP değil/yerine/= ÇÖK (ÇOK ÖNEMLİ KONUKLAR)
- VİPARİNAMA ile ...
( Değişim, dönüşüm. )
- VİPASYANA ile VİPPASSANA
( Sezgi meditasyonu. İLE Sezgi. İçe yönelme ya da idrak. [Tendai Okulu] )
- VIR VIR (KONUŞMAK)
- VİRA[İt.] ile VİYA[İt.]
( Durmadan, aralıksız. | Maçuna ve başka makinelerin çevrilmesi için verilen komut. İLE Dümeni ortaya alarak, gemiyi, bulunduğu doğrultuda yürütme. | Gemiye, belirli bir doğrultu verildikten sonra, aynı doğrultuda tutulması için dümenciye verilen komut. )
- VİRA[İt.] değil/yerine/= DURMADAN/ARALIKSIZ
- VİRAJ[Fr. < VIRAGE] değil/yerine/= DÖNEMEÇ
- VİRAL BULAŞ ile/||/<> BAKTERİYEL BULAŞ
( Virüslerin neden olduğu, genellikle kendiliğinden iyileşen bulaşlar. İLE/||/<> Bakterilerin neden olduğu, antibiyotiklerle tedavi edilebilen bulaşlar. )
- VİRAN KÖYDEN ile ...
( HARAÇ DA, ÖŞR DE ALINMAZ/DI )
- VİRAN[Fars.] değil/yerine/= YIKIK
- VİRÂNE[Fars.] değil/yerine/= YIKINTI/ÖREN
( Yıkık, harap yer. | Yıkılmış ya da yanmış olan yapılardan geriye kalan. )
- VİRD[çoğ. EVRÂD] ile ...
( Belirli zamanlarda okunması âdet olan Kur'ân cüzleri, duları. | Dervişlerin belirli zamanlarda okuduğu dualar. )
- VİRD[Ar. çoğ. EVRÂD] ile VİRD[Ar. < VAHÎM]
( Belirli zamanlarda okunması âdet olan Kur'ân-ı Kerîm cüzleri, duaları. İLE Öğrenci.[ŞAKİRD(Fars.)] | Mürit. )
- VİRD ile/ve ZİKİR
- VİRGÜL(",") KULLANIMI ile BÖLME(/AYIRMA/SLASH)("/") KULLANIMI
- VİRGÜL ile/ve/değil/||/<> BAŞLIK
- VİRGÜL değil/yerine/= ÇEKİK
- VİRGÜL(",")[Fr.] ile NOKTALI VİRGÜL(";")
( ... İLE Tümce içinde virgüllerle ayrılmış tür ya da takımları ayırmada. | Öğeleri arasında virgül bulunan sıralı tümceleri birbirinden ayırmada. | İkiden fazla eşdeğer öğeler arasında virgül bulunan tümcelerde, özneden sonra kullanılır. )
- VİRGÜL ile/<> VAV
- VIRILDAMAK ile/ve/<> VIZILDAMAK
( Usandıracak, sinirlendirecek biçimde, durmadan konuşmak. İLE/VE/<> Vız diye ses çıkması. | Hafif seste ve bezdirici biçimde yakınmak, sızlanmak. )
- VİRMAN[İng. < VIREMENT] değil/yerine/= AKTARIM
- VİROLOJİ ile ...
( Virüsleri konu alan bilim dalı. )
- VİRTOPSİ/VIRTOPSY[İng.] değil/yerine/= KAPALI ÖLÜ TANILAMA
- VIRTUAL DOM/VIRTUAL DOCUMENT OBJECT MODEL[İng.] değil/yerine/= SANAL BELGE NESNESİ MODELİ
- VİRTUAL REALITY TERAPİSİ/VIRTUAL REALITY THERAPY[İng.] değil/yerine/= SANAL GERÇEKLİK SAĞALTIMI
- VIRTUAL REALITY[İng.] değil/yerine/= SANAL GERÇEKLİK
- VIRTUAL[İng.] değil/yerine/= SANAL
- VIRTUALIZATION[İng.] değil/yerine/= SANALLAŞTIRMA
- VIRTUE vs. MERIT
- Virtüöz DİNLE!!!
- VİRTÜÖZ ile/ve/> SANATÇI
( Aleti/ni unutan. İLE/VE/> Kendini unutan. )
- VİRÜLAN/VIRULENT[İng.] değil/yerine/= SAYRILANDIRAN
- VİRÜLANS/VIRULENCE[İng.] değil/yerine/= SAYRILANDIRMA YETISİ
- VİRÜS:
YAPISI SAĞLAM ile/değil/>< YAPISI BOZULMUŞ
- VİRÜS ile YELLOWSTONE PARKINDAKİ VİRÜSLER
( 90-95° alkolle öldürülebilir. İLE 90-95° üzerinde bile öldürülemeyenler vardır. )
( Virüsler, -270°'deki azot tankında sürekli yaşayabilirler. )
- VİRYA ile ...
( Şevk. )
- VİSÂK[Ar.] ile VİSÂK[Ar. < VESÎK]
( Bağ, rabıta. | Antlaşma, sözleşme[and içerek/yeminle]. İLE Çok sağlam ve güçlü bağlar. | Antlaşmalar, and içmeler/yemin etmeler. )
- VİSAL[< VASL] ile ...
( ULAŞMA, BİTİŞME | SEVGİLİYE KAVUŞMA )
- VİSÂM[Ar.] ile VİSÂM[Ar. < VESÎM]
( Damgalı, nişanlı. İLE Güzel yüzlüler. | Rastıklılar. | Damgalılar. )
- VISCERAL = İÇ ÖRGENSEL
- VİSER/VISCUS (VİSCERA)[İng.] değil/yerine/= İÇ ÖRGEN
- VİSERAL/VISCERAL[İng.] değil/yerine/= İÇE AIT | İÇ ÖRGENE AIT
- VİSEŞA ile ...
( Özgüllük. )
- VISHNU ile ...
( Hindu teslisinin tanrılarından biri. Brahma - Vishnu - Shiva. )
- VISIBLE PART OF "ICEBERG" vs. INVISIBLE PART OF "ICEBERG"
- VİSKAÇA ile ...
( Güney Amerika'ya özgü, memeli bir hayvan. )
- VİSKÖZ/VISCOUS[İng.] değil/yerine/= AKIŞMAZ
- VİSKOZ[Fr.] ile/ve/<> VİSKOZİTE
( Selülöz türevlerinin üretiminde kullanılan, koloidal selülöz çözeltisi. İLE/VE/<> Ağdalı, koyu kıvamlı bir maddenin özelliği, ağdalık. )
- VİSKOZİTE/VISCOSITY[İng.] değil/yerine/= AKIŞMAZLIK
- VİŞNE SUYU ile/değil PİSAP SUYU
( ... İLE/DEĞİL Vişne suyunun tadına benzeyen, kurumuş ottan elde edilen, Moritanya'ya özgü bir tad. )
- VISUAL(NESS) vs. EXTERIOR(NESS)
- VITAL KAPASİTE/VITAL CAPACITY[İng.] değil/yerine/= YAŞAMSAL SIĞA
- VITALİTE/VITALITY[İng.] değil/yerine/= YAŞAMA GÜCÜ
- VİTALİZM değil/yerine/= DİRİMSELCİLİK
- VİTAMİN[Lat.] değil/yerine/= DİRİLEK
- VİTES değil/yerine/= HIZLIK
- VİTRAY[Fr.] değil/yerine/= REVZEN[Fars.]
( Birbirine bağlı kurşun bölmelere yerleştirilmiş, renkli cam parçalarından oluşan, saydam pencere süslemesi ya da resim. )
- VITREOUS HUMOR[İng.] değil/yerine/= GÖZ İÇİ SIVISI
- VİTRİN ile CAMEKÂN
( İlk vitrin, Paris'te kullanılmıştır. )
- VİTRİN[Fr.] değil/yerine/= CAMLI DOLAP
- VİTRİNLERE/TEZGAHLARA UZUN UZUN BAKMAK ile/yerine GEREKENE, GEREKTİĞİ KADAR BAKMAK
( SHOPPING IN LONG PERIOD vs. LOOKING TO THE NECESSITY
LOOKING TO THE NECESSITY instead of SHOPPING IN LONG PERIOD )
- VITRIOL / V.I.T.R.I.O.L.:
VISITA ile/ve/||/<> INTERIORE ile/ve/||/<> TERRAE ile/ve/||/<> RECTIFICANDO ile/ve/||/<> INVENIES ile/ve/||/<> OCCULT ile/ve/||/<> LAPIDEM
- VİTRÖZ/VITREOUS[İng.] değil/yerine/= CAMSI
- VIVACITY vs. ALIVE
- VİVEKA ile ...
( Doğruyu sahteden, gerçeği gerçek dışından ayırt edebilme, doğru ayırt edebilme. Viveka, zihnin gerisinde gizli olan spiritüel bilincin ifadesidir. Viveka, vairagya'ya iletir. )
- VİVİ- ile/||/<> VİT- ile/||/<> BİO-/BİS-/-BİOSİS/-BİOTİC ile/||/<> -THANASİA/THANAT-/THANATO-/-THANATOUS ile/||/<> KİNE-/KİNESİ-/KİNESİA-/KİNESİO-/-KİNESİS/KİNETO-/CİNE-/CİNESİ-/CİNETO-
( Canlı, yaşayan. İLE/||/<> Canlılıkla ilgili, canlılarla ilgili. İLE/||/<> Yaşamla ilgili, canlılıkla ilgili, özel yaşam nitelikleri ile ilgili. İLE/||/<> Ölüm, ölüm biçimi, ölüme neden olan. İLE/||/<> Hareketle, yönelimle ilgili, hareketli. )
- VİVİPAR/VIVIPAROUS[İng.]/VİVİPARE[Fr.] ile DOĞURAN
( Doğurucu, canlı yavru doğuran. )
- VİYABIL/VIABLE[İng.] değil/yerine/= CANLI
- VİYABILITE/VIABILITY[İng.] değil/yerine/= YAŞAYABİLİRLİK, CANLILIK
- VİYADÜK[Fr. < VIADUC] değil/yerine/= AŞIT
- VİYADÜK[Fr. < VIADUC] ile KÖPRÜYOL/AŞIT
( ... İLE Bir vadi, bir ırmak üzerinden, bir demiryolu ya da karayolunun geçişini sağlayan, ayaklar üzerine oturtulmuş yüksek ve uzun köprü. )
- VİYAK VİYAK (BAĞIRMAK, İNLEMEK)
- VİYAL/VIAL[İng.] değil/yerine/= SIVI İLAÇ ŞİŞESİ
- VIZ ile/ve/||/<> TIRIS
( ... İLE/VE/||/<> Atların kısa adımlarla hızlı yürüyüşü. )
( Gelir. İLE/VE/||/<> Gider. )
- VİZE ile FİNAL
- VIZIR VIZIR (DOLAŞMAK)
- VİZİTE[İt.] ile VİZİTE[İt.]
( Hekimin, hastahanedeki hastaları dolaşıp yoklaması. İLE Bir muayene için hekime ödenen ücret. )
- VİZON ile BİZON
- VİZR[Ar.] ile ZENB[Ar.]
- VİZÜEL AGNOZİ/VISUAL AGNOSIA[İng.] değil/yerine/= GÖRSEL TANIMAZLIK
- VİZÜEL ALGI/VISUAL PERCEPTION[İng.] değil/yerine/= GÖRSEL ALGI
- VİZÜEL/VISUAL[İng.] değil/yerine/= GÖRSEL
- VİZÜEL değil/yerine/= GÖRSEL
- VİZÜELİZASYON/VISUALIZATION[İng.] değil/yerine/= GÖRSELLEŞTİRME
- VİZYON[İng. VISION] değil/yerine/= GÖRÜŞ, GENİŞ ÖNGÖRÜ, GÖSTERİM
- VİZYON/VISION[İng.] değil/yerine/= UZAKGÖRÜ, UZGÖRÜ | GÖRME | GÖSTERİM
- VİZYONA GİRMEK değil/yerine/= GÖSTERİME GİRMEK
- VİZYON/EL / VİSİONAL değil/yerine/= GÖRÜM/SEL
- VİZYON/ER değil/yerine/= İLERİ GÖRÜŞ(LÜ)/UZAK GÖRÜ(LÜ)
- VK/VİTAL KAPASİTE/VITAL CAPACITY[İng.] değil/yerine/= YAŞAMSAL SIĞA
- VLATAVA ile/= MOLDAV
( Çek dilinde. İLE/= Almanca'da. )
- VLFC:
VERY LOW FREQUENCY CONTROL
- VLOG/VIDEO BLOG[İng.] değil/yerine/= VİDEO KAYDI İLE WEB BLOG UYGULAMASI
- VOG/VİDEO OKÜLOGRAFİ/VIDEO OCULOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= VİDEO GÖZ ÇİZGELEMESİ
- VOICE vs. SOUND
- VOKAL KORT/VOCAL CORD[İng.] değil/yerine/= SES TELİ
- VOKALİST/HANENDE[Fars.] değil/yerine YORUMCU
- VOLATIL/VOLATILE[İng.] değil/yerine/= UÇUCU
- VOLFRAM[Alm.] = TUNGSTEN[Fr.]
( Atom sayısı 74, atom ağırlığı 184 olan, 19,1 yoğunluğunda, sert ve ancak 3000 °C'de ergiyen bir öğe, tungsten. Simgesi W )
- VOLKAN ile/değil ERİŞİLEBİLİR VOLKAN
( ... İLE/DEĞİL Dünyanın erişilebilir en etkin volkanı, Vanuatu'nun, Tanna Adası'ndaki, Yasu'dur. )
- VOLKAN[Fr.] değil/yerine/= YANARDAĞ
- VOLKAN/SAL ile/ve/||/<> MAGMA/SAL
- VOLONTER/VOLUNTARY[İng.] değil/yerine/= GÖNÜLLÜ
- VOLT ile/ve/||/<> AMPER[< AMPÈRE (Fizikçi)] ile/ve/||/<> OHM/OM
( Elektrikte kullanılan potansiyel farkı (gerilim) birimi. İLE/VE/||/<> Elektrik akımında yeğinlik/şiddet birimi. İLE/VE/||/<> Elektrik direnci. )
( )
- VOLT ile KİLOVOLT
( Elektromotor gücün ya da gerilimin birimi. İLE Değeri bin volt olan elektrik gerilimi ya da potansiyel farkı birimi. )
- VOLT ile/ve WATT
( Elektrikte kullanılan potansiyel fark(gerilimin) ve/ya da elektromotor gücün birimi.[Bir ohmluk direnç üzerinden, bir amperlik elektrik akımı geçmesi durumunda direncin iki ucu arasındaki gerilim bir volttur.][simgesi: V][Alessandro Volta'nın adına ithafen kabul edilerek kullanılmaya başlanmıştır.(İngiliz Kraliyet Cemiyeti - 1881)] İLE/VE/||/<> Saniyede bir julluk iş yapan bir motorun enerji dönüşümü oranını ölçen uluslararası standart güç birimi.[Buhar makinesi mucidi James Watt'a(1736-1819) ithafen SI birim sisteminde güç birimi olarak kabul edilmiştir.] )
( 1 exawatt [EW] = 1.0E+18 watt [W]
1 petawatt [PW] = 1.0E+15 watt [W]
1 terawatt [TW] = 1000000000000 watt [W]
1 gigawatt [GW] = 1000000000 watt [W]
1 megawatt [MW] = 1000000 watt [W]
1 kilowatt [kW] = 1000 watt [W]
1 hectowatt [hW] = 100 watt [W]
1 dekawatt [daW] = 10 watt [W]
1 deciwatt [dW] = 0.1 watt [W]
1 centiwatt [cW] = 0.01 watt [W]
1 milliwatt [mW] = 0.001 watt [W]
1 microwatt [µW] = 1.0E-6 watt [W]
1 nanowatt [nW] = 1.0E-9 watt [W]
1 picowatt [pW] = 1.0E-12 watt [W]
1 femtowatt [fW] = 1.0E-15 watt [W]
1 attowatt [aW] = 1.0E-18 watt [W]
1 horsepower [hp, hp (UK)] = 745.6998715823 watt [W]
1 horsepower (550 ft*lbf/s) = 745.6998715823 watt [W]
1 horsepower (metric) = 735.49875 watt [W]
1 horsepower (boiler) = 9809.5000000002 watt [W]
1 horsepower (electric) = 746 watt [W]
1 horsepower (water) = 746.043 watt [W]
1 pferdestarke (ps) = 735.49875 watt [W]
1 Btu (IT)/hour [Btu/h] = 0.2930710702 watt [W]
1 Btu (IT)/minute [Btu/min] = 17.5842642103 watt [W]
1 Btu (IT)/second [Btu/s] = 1055.05585262 watt [W]
1 Btu (th)/hour [Btu (th)/h] = 0.292875 watt [W]
1 Btu (th)/minute = 17.5724999996 watt [W]
1 Btu (th)/second [Btu (th)/s] = 1054.3499999744 watt [W]
1 MBtu (IT)/hour [MBtu/h] = 293071.07017222 watt [W]
1 MBH = 293.0710701722 watt [W]
1 ton (refrigeration) = 3516.8528420667 watt [W]
1 kilocalorie (IT)/hour [kcal/h] = 1.163 watt [W]
1 kilocalorie (IT)/minute = 69.78 watt [W]
1 kilocalorie (IT)/second = 4186.8 watt [W]
1 kilocalorie (th)/hour = 1.1622222222 watt [W]
1 kilocalorie (th)/minute = 69.7333333333 watt [W]
1 kilocalorie (th)/second = 4184 watt [W]
1 calorie (IT)/hour [cal/h] = 0.001163 watt [W]
1 calorie (IT)/minute [cal/min] = 0.06978 watt [W]
1 calorie (IT)/second [cal/s] = 4.1868 watt [W]
1 calorie (th)/hour [cal (th)/h] = 0.0011622222 watt [W]
1 calorie (th)/minute = 0.0697333333 watt [W]
1 calorie (th)/second = 4.184 watt [W]
1 foot pound-force/hour = 0.0003766161 watt [W]
1 foot pound-force/minute = 0.0225969658 watt [W]
1 foot pound-force/second = 1.3558179483 watt [W]
1 pound-foot/hour [lbf*ft/h] = 0.0003766161 watt [W]
1 pound-foot/minute = 0.0225969658 watt [W]
1 pound-foot/second = 1.3558179483 watt [W]
1 erg/second [erg/s] = 1.0E-7 watt [W]
1 kilovolt ampere [kV*A] = 1000 watt [W]
1 volt ampere [V*A] = 1 watt [W]
1 newton meter/second = 1 watt [W]
1 joule/second [J/s] = 1 watt [W]
1 exajoule/second [EJ/s] = 1.0E+18 watt [W]
1 petajoule/second [PJ/s] = 1.0E+15 watt [W]
1 terajoule/second [TJ/s] = 1000000000000 watt [W]
1 gigajoule/second [GJ/s] = 1000000000 watt [W]
1 megajoule/second [MJ/s] = 1000000 watt [W]
1 kilojoule/second [kJ/s] = 1000 watt [W]
1 hectojoule/second [hJ/s] = 100 watt [W]
1 dekajoule/second [daJ/s] = 10 watt [W]
1 decijoule/second [dJ/s] = 0.1 watt [W]
1 centijoule/second [cJ/s] = 0.01 watt [W]
1 millijoule/second [mJ/s] = 0.001 watt [W]
1 microjoule/second [µJ/s] = 1.0E-6 watt [W]
1 nanojoule/second [nJ/s] = 1.0E-9 watt [W]
1 picojoule/second [pJ/s] = 1.0E-12 watt [W]
1 femtojoule/second [fJ/s] = 1.0E-15 watt [W]
1 attojoule/second [aJ/s] = 1.0E-18 watt [W]
1 joule/hour [J/h] = 0.0002777778 watt [W]
1 joule/minute [J/min] = 0.0166666667 watt [W]
1 kilojoule/hour [kJ/h] = 0.2777777778 watt [W]
1 kilojoule/minute [kJ/min] = 16.6666666667 watt [W] )
- VOLTAJ ile/ve/||/<> AKIM
( Elektriksel potansiyel farkı. İLE/VE/||/<> Bir iletkenden geçen elektrik yükü miktarı. )
- VOLTAJ[Fr.] değil/yerine/= GERİLİM
- VOLTMETRE[Fr. < Yun.] ile/ve/<> VOLTAMETRE[Fr. < Yun.]
( Bir elektrik devresindeki gizilgüç farkını volt cinsinden ölçmeye yarayan aygıt. İLE/VE/<> Bir elektrotta, açığa çıkan madde miktarına göre devreden geçen elektrik miktarını ölçmeye yarayan aygıt. )
- VOLÜM/HACİM/VOLUME[İng.] değil/yerine/= OYLUM
- VOLÜM değil/yerine/= OYLUM, | SES YÜKSEKLİĞİ
- VOLUME vs. CRIME
- VOLÜMETRİK/HACİMSEL/VOLUMETRIC[İng.] değil/yerine/= OYLUMSAL
- VOLVOKS ile ...
( Kamçılılar sınıfına giren, küre biçiminde koloniler yapan, hem hayvan, hem de bitki sınıflandırmalarında yer alan, evrimde tek hücrelilerden çok hücrelilere geçiş olarak kabul edilen canlılar. )
- VOMBAT/WOMBAT ile GÜNEY, KILLI BURUNLU WOMBAT
( Keseli, kısa bacaklı memeli bir hayvan. Avustralya'da yaşar. İLE ... )
( Vombatlar, terleyemezler. )
( Kanguru gibi, vombatların da yavru keseleri vardır. )
( Her doğumda, tek yavru doğururlar. )
( PHASCOLOMYS URSINUS cum ... )
- VÖRKŞOP[İng. < WORKSHOP] değil/yerine/= ÇALIŞTAY
- VOYVO[İsp.] değil/yerine/= SATAŞMA
( Alay ederek sataşmak için söylenir. )
- VOYVODA[Slavca] ile VOYVODALIK
( Osmanlılar'ın, Eflak ve Buğdan Beylerine verdikleri san. İLE Voyvoda egemenliği. | Voyvoda egemenliği altındaki ülke. )
- VPS ile VPN
( Web sitemizi sanal bir sunucu ortamında barındırmamıza olanak sunan bir hizmettir. İLE İnternette daha güvenli bir biçimde gezmemize yardımcı olan bir araçtır. )
- VR/VIRTUAL REALITY[İng.] değil/yerine/= SANAL GERÇEKLİK
- VRML/VIRTUAL REALITY MODELING LANGUAGE[İng.] değil/yerine/= SANAL GERÇEKLİK MODELLEME DİLİ
- VS. VS. ... ile/ve/||/<> GİBİ ... GİBİ ...
- vs. değil/yerine ><
- VS. ile VB.
- VUCA:
VOLATILITY | UNCERTAINTY | COMPLEXITY | AMBIGUITY ile/değil/yerine/>/>< VISION | UNDERSTANDING | CLARITY | AGILITY
( Değişkenlik, Oynaklık | Belirsizlik | Karmaşıklık | Anlaşılmazlık İLE/DEĞİL/YERİNE/>/>< İleri Görüş/Ülkü | Anlayış | Belirginlik | Kavrayış, Çeviklik )
( )
- VÜCÛB ile İSTİHÂRE ile MÜMKÜN
( ... -dır. İLE/VE ... değildir. İLE/VE hem, hem de - ne, ne de )
- VUCÛD ile ...
( BULUNMA, VAR OLMA, VARLIK )
- VUCUD ile/ve/||/<>/> BEKÂ
- VUCÛD ile/ve VÂKÎ
- VÜCÛD ile/ve VİCDAN
( Bulunuş. İLE/VE Buluş. )
- VÜCÛD ile/ve VİCDAN
( Bulunuş. İLE/VE Buluş. )
- VÜCÛD ile/değil VÜCÛB
- VUCUD-İ ZİHNİ ile/ve/<> NEFS-ÜL EMR
- VUCÛD-U GAYRÎ ile VUCÛD-U GAYBÎ
( Kendin dışındaki tüm varolanlar. İLE Duyulara konu ol(a)mayan varolanlar. )
( Madde. İLE Maddesi olmadan/olmayan olan/bulunan. )
- VÜCÛD-U MEVHÛBE ile/ve VÜCÛD-U MÜKTESEBE
( Kişinin hiçbir katılımı olmaksızın, Allah tarafından kişiye bahşedilmiş olan kesif gövde. İLE/VE Kişinin yaşantısı boyunca kendi çabalarıyla meydana getirdiği latif bir ahiret varlığı. )
( Dağların, taşların dayanamadığı zatî tecelliye dayanabilen tek yapı gövdedir. )
- VUCUT değil/yerine/= EĞİN
- VÜCUT ile/ve/değil/yerine GÖVDE(BEDEN)
( Vücut/vücud, "Varlık" demektir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Gövde, fiziği/örgenleri tanımlar. )
( Gövde olmadığında gövdeden ayrılmış değiliz -sadece Biz'iz. )
( Ne gövdeyiz, ne de gövde içindeyiz. )
( Küre ile gövde birdir. )
( Gövde üzerinde aşırı yoğunlaşma, kendi amacına ters düşer ve ters sonuç verir. )
( Gövdemiz [3 Boyutlu] [Google] [tarayıcınızın gelişmiş olması gerekmektedir] )
( Gövdemizde... )
( ... ile/ve/değil/yerine BER )
( SOMA: Hapis. )
( - En küçük göze: Sperm
- En büyük göze: Kadın yumurtası
- Gebelik dönemi: 280 gün [40 hafta]
- Ortalama yeni doğan bebek ağırlığı: 3 kg
- Kromozom Sayısı: 46 (23 çift)
- Normal gövde ısısı: 37 °C [98.4 f°]
- Yaşam döngüsü: 10 - 15 gün
- Yaşam döngüsünde kırmızı kan gözeleri: 120 gün
- Ortalama kan oylumu: 4 - 5 lt.
- Bir dakikada nabız oranı: 72 kez
- Kan viskosu: 4.5'e 5.5
- Evrensel bağışçı kan öbeği: 0
- Evrensel alıcı kan öbeği: AB
- En büyük akyuvar: Monocito
- Daha küçük beyaz kan gözesi: Lenfocito
- Alyuvar sayımının artması: Policitemia
- Gövdedeki kan bankası ve en büyük lenf örgeni: Dalak
- En büyük atardamar: Aort
- Normal tansiyon: 120/80 Mmhg
- Kan Ph: 7.4
- Normal kan kolesterol seviyesi: 100 mg/dl
- Kanın akıcı bölümü: Plazma
- Kalpte pompa sayısı: 2
- Ortalama ince bağırsak uzunluğu: 7 m
- Ortalama kalın bağırsak uzunluğu: 1.5 m
- Kemik sayısı: 206 [Yeni doğan: 306]
- Kaburga sayısı: 24 [12 çift]
- Omurga sayısı: 33
- Boyundaki omurga sayısı: 7
- Kafatasındaki kemik sayısı: 22
- Orta kulaktaki kemik sayısı: 6
- Yüzdeki kemik sayısı: 14
- Süt dişi sayısı: 20
- Göğüs kemik sayısı: 25
- Kollardaki kemik sayısı: 6
- Ayaklardaki kemik sayısı: 33
- Her bilekteki kemik sayısı: 8
- Eldeki kemik sayısı: 27
- En büyük ve güçlü kemik: Uyluk kemiği
- En küçük kemik: Orta kulak istilası
- En küçük kas: Orta kulak(Stapedius)
- Kas sayısı: 639
- Koldaki kas sayısı: 72
- En geniş örgen: Deri
- En büyük bez: Karaciğer
- En büyük endokrin bezi: Tiroidler
- Böbrek sayısı: 2
- İlk örgen nakli: Böbrek
)
( You are neither the body nor in the body.
Too much concentration on the body defeats its own purpose. )
( ESSE cum/et CORPUS HUMANUM )
- VÜCUT[Ar.] değil/yerine/= GÖVDE
- VÜCUT ile GÖVDE(BEDEN)
( Vücut, "Varlık" demektir. İLE Gövde, fiziği/organları tanımlar. )
- VUDÛ ile ...
( ABDEST (MASİVA'DAN VUDÛ ETMEK) )
- VUKÛ BULMAK/CEREYAN ETMEK değil/yerine/= OLMAK/GERÇEKLEŞMEK
- VUKÛF[< VAKF] ile ...
( DURMA, DURUŞ | BİR HALDE, OLDUĞU GİBİ KALMA, İLERLEME YA DA GERİLEMEME | ANLAMA, BİLME, ÖĞRENME, HABERLİ OLMA, BİLGİ )
- VUKÛF-İ ADEDÎ ile/ve VUKÛF-İ KALBÎ ile/ve VUKÛF-İ ZEMANÎ
- VUKÛFİYET ile/ve/||/<>/> HAKİMİYET
- VUKÛFİYET ile/ve/||/<> İHÂTA
- VURDULU KIRDILI (FİLM/LER)
- VURDUMDUYMAZ/LIK ile/değil/yerine NEŞELİ/LİK
- VURGU FARKLARI
( bebek: küçük çocuk
Bebek: Bir semt
kurtuluş: kurtulma, istiklâl
Kurtuluş: Bir semt
kartal: bir kuş
Kartal: Bir semt
garson: isim
garson: ünlem
yalnız: sıfat ya da zarf
yalnız: bağlama edatı
okuma: eylem
okuma: emir
şimdi, yarın, yine, tekrar, artık, önce, sonra, iyice, zorla, şöyle, gayet
Türkiye, Ankara, İzmir, Almanya, İngiltere, Paris, Münih )
- VURGU ile/ve/değil "GÖNDERME"
- VURGULAMAK ile/ve ALTINI ÇİZMEK
- VURGULAR('I) TONLAR('I) TONLAMALAR()'I
- Vurgulu KONUŞ!!!
- VURGUN ile DERİNLİK SARHOŞLUĞU
- VURMA ile/değil ÇARPMA
- VÜRÛD[Ar.] ile VÜRÛD[Ar. < VERÎD]
( Geliş, gelme, varma; yetişme. İLE Toplardamarlar. )
- VURUNTU ile ...
( Ateşleme bozukluğu nedeniyle bir motorun içinden gelen gürültü ve bu gürültüden anlaşılan çalışma düzensizliği. )
- VÜRUT[Ar.] değil/yerine/= GELİŞ/GELME
- VÜS'AT ile/ve TÂKAT
- VUSLAT/VÂSIL ve/< CEM
- VUSLAT ile/ve HALVET
( Yaşanılan. İLE/VE Mekân ve mekânda. )
( ... İLE/VE Kişinin, kendiyle meşgul olmama durumu. )
( Kendinden uzaklaşmak için halvete girilir, başkalarından uzaklaşmak için değil! )
( Kavuşma. İLE Yalnız/tenha kalma, tenhaya çekilme. | Tenha yer. | Hamamın sıcak bölmesi. | bkz. Tasavvuf'ta )
- VUSLAT ile/ve HASRET
( Her lezzetin vuslatı, hasretindedir. Doğada ise, vuslattan sonra hasret kalmaz. O Âlem, bu âlem gibi değildir. )
( Ses ayrılıkta çıkar, vuslatta ses olmaz. )
- VUSLAT ile İLTİSÂK[< LÜSÛK]
( Bir şeye ulaşma/yetişme. | Kavuşma. İLE [Sevgiliye] Kavuşma, birleşme, bitişme. | [tıp] İki örgenin birbirine yapışması. )
- VUSLAT ve/değil ÖZGÜNLÜK
- VUSLAT ile RÜCÛ
- VUSLAT ile ÜLFET
( Bir şeye ulaşma, yetişme. | [Sevgiliye] Kavuşma. İLE Alışma, kaynaşma. | Görüşme, konuşma. | Dostluk, ahbaplık. | Huy etme. )
( Vuslat, yâre, âşinâlıkla varmaktır. )
( MUVÂCEHE[Ar. < VECH]: Yüz yüze gelme. | Karşı, ön. )
- VUSLAT ile/ve ÜLFET ile/ve HİDÂYET
- VUSLAT ile/ve/<> VAHDET
- VUSLAT'TAN ÖNCEKİ SÖZ ile/ve VUSLAT'TAN SONRAKİ SÖZ
( Eski haline getiremeyeceğin şeyi yapma/söyleme! )
- VUSTÂ ile ...
( ORTA, ORTADA BULUNAN, ARADA OLAN, İÇ )
- VÜSUK[< VESÂK VE VİSÂK] ile ...
( BAĞLAR, RÂBITALAR | ANTLAŞMALAR, SÖZLEŞMELER | MUHKEMLİK, SAĞLAMLIK | İNANMA, GÜVENME )
- VÜSÛK[Ar.] ile VÜSUK[Ar. < VESAK/VİSÂK]
( İnanma, güvenme. | Sağlamlık, muhkemlik. İLE Bağlar, rabıtalar. | Antlaşmalar, sözleşmeler.[and içerek/yeminle] )
- VÜSÛK ile VÜSUK[Ar. < VESÂK/VİSÂK]
( İnanma, güvenme. | Sağlamlık. İLE Bağlar, ilişkiler. | Antlaşmalar, sözleşmeler. [yeminle] )
( Bir yazı ya da bir belgeyi düzenleyen kişi ya da makamın şüphe edilmeyecek derecede belirli olmasından doğan değer ve kuvvet. İLE ... )
- VUSÛL ve/||/<>/< USÛL
( Yöntem olmadan, kavuşma olmaz. / Usûlsüz, vusûl olmaz. )
- VUZÛ'[Ar.] ile VUZÛ'[Ar.] ile VUZÛH[Ar.]
( Abdest alma. İLE Nefsini alçaltma, hakir görme. İLE Açık ve belirli olma, anlaşılır olma. | Açıklık, aydınlık. | İfadede açıklık. )
- VUZÛH ile ...
- VYAKTA ile VYAKTİ ile VYAKTİTVA ile AVYAKTA
( Tezahür halindeki madde, tekâmül etmiş doğa. İLE Kişi, dış benlik. İLE Kişilik, gövde ile özdeşleşmişlik. İLE Tezahür etmemiş, meknuz. )
- VYS/DATABASE MANAGEMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= VERİTABANI YÖNETİM DÜZENİ
- WUHAN'DAN[ - ÇİN], (BAZI) HAYVANLARLA OLAN YAKIN İLİŞKİLERİNDEN DOLAYI ÇIKAN HASTALIKLAR:
SUÇİÇEĞİ ve/||/<>/> VEBÂ ve/||/<>/> KORONA
( )
- YA DA ile VE
( OR vs. AND )
- YABANCI ile/ve VAHŞİ
( PHALANG/GUAVA[Tayca] ile/ve ... )
( STRANGE vs./and WILD )
- YAKÎNİYÂT ile/ve MEŞHÛRÂT ile/ve MÜSELLEMÂT ile/ve MAKBÛLÂT ile/ve ZANNİYÂT ile/ve MUHAYYELÂT ile/ve VEHMİYÂT
( Yakîniyât: En üst derecedeki önerme. - Bedihiye. - Nazariye.
Bedihiye: Apaçık. - Bedâhet-i Akliye. - Bedâhet-i Hissiye.
Bedâhet-i Akliye: - Evveliyât. - Fıtriyât.
Bedâhet-i Hissiye: - Müşâhedât. - Hadsiyât. - Mücerrebât. - Mütevâtirât. )
( VÂHİME: Gerçekliği/karşılığı olmayan "değerler" "üretmek". )
- YALIN (ÖNERME) = VAKİİYE = ASSERTORIC[İng.] = ASSERTORIQUE[Fr.] = ASSERTORISCH[Alm.] = ASSERERE[Lat.]
- YAPRAK = VARAK = FEUILLE
- YARALANMA/TRAVMA:
PSİKOJENİK ile/ve/||/<> VAROLUŞSAL ile/ve/||/<> BAĞLANMA ile/ve/||/<> KAYIP ile/ve/||/<> BAĞLANMA DÜZENİ/SİSTEMİ
( bkz. FRANZ RUPPERT )
- YARATILAN değil/yerine VAROLAN
- YASAK ile/ve/değil/yerine/||/<> VİCDAN
- YAŞAM = HAYAT = LIFE[İng.] = VIE[Fr.] = LEBEN[Alm.] = VITA[Lat.] = BIOS[Yun.] = VIDA[İsp.]
- YAŞAYAN/YAŞAMAK/"YAŞAMASI" ile/ve/<>/değil VAROLAN/LAR
( İnsan için geçerlidir. İLE/VE/<>/DEĞİL İnsan ve insan/lar dışındaki herşey için geçerlidir. )
( Herkes. İLE/VE/<>/DEĞİL Herşey. )
- YAŞLANDIĞIMIZDAN DOLAYI OYUN OYNAMAKTAN VAZGEÇMEK
değil/ne yazık ki
VAZGEÇTİĞİMİZDEN DOLAYI OYUN OYNAMAMAK
- YAZMALAR ile/ve/||/<> VOYNICH YAZMASI
( İlgili yazı için burayı tıklayınız... )
- YENİLGİ:
KAYBETTİĞİNDE değil VAZGEÇTİĞİNDE
- YERGİ, SUÇLAMA = BLAME[İng.] = BLÂME[Fr.] = TADEL[Alm.] = VITUPERIUS[Lat.]
- YETİ = MELEKE = FACULTY[İng.] = FACULTÉ[Fr.] = VERMÖGEN, FÄHIGKEIT[Alm.] = FACULTAS[Lat.] = FACULTAD[İsp.]
- ...YI:
"HİSSEDİYORUM" ile/ve/değil/||/<>/>/< VARSAYIYORUM
- YILAN ile VUTU
( ... İLE Zehirli bir yılan. )
- YOK OLMAK ile/ve/=/değil VAR OLMAK
- YOK ile/ve/değil/yerine VAR DEĞİL
( "YOK" değil/yerine "VAR DEĞİL"
Bazı kültürlerde, günlük dilde ve felsefede "Değil-leme" yöntemi ile bazı durumlar için üst bir bilinç kullanılmaktadır. Buna verilebilecek birkaç örnekten biri de Anadolu Kültürü ve Bilgeliği'nde "YOK" sözünün kullanılmamasıdır. "Yok", kavram olarak da, dil ve yaşamsallık açısından da o kadar yerini almıştır ki, bir kişinin farkında olmadan bile kullanması durumunda etrafındakilerden biri, "yok" sözünü kullanmaması gerektiğini uygun bir şekilde belirterek, uyarır o kişiyi. Yok sözünü kullanmak yerine "Var değil", "Hak getire", "Hak vere" sözleri kullanılır. Aynı şekilde "Bitti" yerine de "Bereketlendi" kullanılır. (aynı zamanda "Bitirmek" yerine "Tamamlamak" sözcüğünü kullanmak zihin programlaması, olgusallık ve dil açısından daha da yerinde bir tanımdır.)
"Evet!" ve "Hayır!" sözcüklerinde de buna benzer, hatta daha da öte bir durum vardır. "Hayır!" sözü, her ne kadar olumsuzluk anlamında kullanılıyor olsa da, bu duruma verilen ad, o olumsuzluktan bir hayır gelmesini ya da geleceğini düşünmekle bağlantılı bir olumlu kılma sözüdür.
Derinlere ve uzun geçmişe dayanan Anadolu Kültürü'nün, din ve tasavvuftan da yararlandığı yaşamsal ve dil üzerindeki bilge tutumlarının günlük dile ve halka yansıtma çabaları birçok örnekte görülebilir. "Çok ..." yerine "Yeterli"; "Almak" yerine "Edinmek"; "Fakat" değil "Aynı zamanda" gibi, durumun karşılığını daha derinlemesine verebilecek sözlerin kullanılmasına yönelik çabaları gözlemlemek ve bunlardan üst düzeyde yararlanmak gerekir.
Bu tür çabalar nesne, kavram, olgu ilişkilerinde insanın ve toplumların yaşanmışlıklarındaki derinliklerden ve geleceğe bir miras olarak bırakılmak istenen, insanlığın gelişimine olan etkilerini öngörerek varılmış tutum ve sonuçlardır. Önceki ve "Hayır!" örneğinde olumsuz bir sözün söylenmiyor olmasında bir yasak, haram ya da günah bilincinden çok, bilgece, bilinçli bir tutum söz konusudur.
Bu tutumlar sadece sözler için değil, daha uygun karşılıkları bulunan davranışlar için de geçerlidir. Örneğin, birine -özellikle bir çocuğa- bir şey vermek istendiğinde, avuç aşağıya bakar şekilde uzatmak değil/yerine verilecek olanın, avucun içinde bulunduğu açık bir avuç uzatmaktır.
Bu tür uygulama ve kavramlarda kullanılabilecek tanımlara da örnek olarak, "Aşure/Yemek Pişirmek" yerine/değil "Aşure Kaynatmak"; "Yemek"e yerine/değil "Lokma"ya katılmak/davet; ışığı/mumu/ateşi/ocağı "Söndürmek/Kapatmak" yerine/değil "Dinlendirmek"; "Yakmak/Açmak" yerine/değil "Uyandırmak"; "Ney Sesi" değil/yerine "Ney Sedâsı", "Ney Çalmak" değil/yerine "Ney Üflemek" dendiğini bilmeli; "Saç/sakal/kıyafet Düzeltmek" değil "Huy Düzeltmek" gibi hem zihinsel, hem yaşamsal kullanımlardan haberdar olmalı, kişi diline ve kendine gereken özeni ve önemi göstermelidir.
"Körü körüne Taklit" yerine/değil "Muhabbetle(Sevgiyle) Taklit" etmek, "Emir Eden" değil "Hizmet Eden" olmak, "Tutmak/Saklamak" yerine "Heybeye Atmak", "Hakkını Vermek" yerine "Hakkını Teslim Etmek" ve tüm bu ayrıntıları "Akılla Tartmak" yerine "Kalple Dinlemek" gerekir.
BU İNSAN DEDİKLERİ EL, AYAKLA, BAŞ DEĞİL,
ÂDEM MÂNÂ'YA DERLER, SURAT İLE KAŞ DEĞİL )
( [not] LACK vs./and/but NOT EXIST
NOT EXIST instead of LACK )
- YOKLUĞA DAYANAMAYAN ile/>< VARLIĞA DAYANAMAYAN
- YOKLUĞUN ESASI VE USÛLÜ ile VARLIĞIN ESASI VE USÛLÜ
- YOKLUK ile/ve/||/<>/>< VARLIK
( Gölgesi olmaz! İLE/VE/||/<>/>< Gölgesi mutlaka vardır. )
( Yokluğun varlığa gücü yeter de, varlığın yokluğa gücü yetmez. )
( Varlığımın değerini bilmeyeni, yokluğumla terbiye ederim! [en uzun süre 7 yıldır!] )
( Yoktur. İLE/VE/||/<>/>< Vardır. )
( There is no shadow! vs./AND/||/<>/>< Shadow is exist absolutely. )
( Yokluğunuzu hissetmeyeni, varoluşunuzla "rahatsız etmeyin!" )
( NONEXISTENCE vs./and/||/<>/>< EXISTENCE )
- YOKLUK'TA YOKLUK ile VARLIK'TA YOKLUK
( Yokluk, fazlasıyla zor ve ağır bir durumdur fakat yokluktan daha zoru da vardır ki, o da, varlıkta/olanaklar içinde yokluktur. )
( NONEXISTENCE AT NONEXISTENCE vs./and NONEXISTENCE AT EXISTENCE )
- YOKLUKTAN OLUŞAN YOKLUKLAR ile/ve/değil VARLIKTAN OLUŞAN YOKLUKLAR
- YÖNETİM = MANAGEMENT[İng.] = DIRECTION[Fr.] = VERWALTUNG[Alm.] = DIREZIONE[İt.] = MANEJO[İsp.]
- YORAR ile/>< VERİR
- YORUM ve VAROLUŞ
( INTERPRETATION/COMMENT and EXISTENCE )
- YUMURTA ile/ve/<> VİTELLÜS[Lat.]
( ... İLE/VE/<> Yumurtada, kabuk ve çekirdek dışında kalan maddelerin tümü. )
- YUMUŞAK/SULU ile VICIK
( ... İLE Sulanarak, kıvamı gevşemiş. )
- YÜRÜMEK ile/ve VOLTA[İt.] (ATMAK)
( ... İLE/VE Bir halatı, bir yere, bir kez dolaştırma ya da babalara, yöntemince sarma. | Zincirin, demire ya da iki zincirin birbirine dolaşması. | Geminin yele karşı gidebilmek için sağa sola zikzak yapması. | [argo] Aşağı-yukarı gidip gelme. )
- ZAMAN ile/ve/<> VAKİT/ÇERLİK[dvnlgttrk]
( ... İLE/VE/<> Özel bir dilim. )
( Vakit, idrak sahibinedir. )
( Vakit, keskin kılıçtır. )
( Zaman onları ifnâ etmez, vaktin içinde vakti yaşayanlara ibn'ül-vakt denilir. )
( Zaman, insana emanettir. )
( Yarın ya da yarına bırakmak tarikat halinden değildir. )
( SA'AT-İ VAHİDEDİR ÖMR-İ CİHAN SA'ATİ TAATE SARFEYLE HEMAN )
- ZAMÂN[Ar.] ile VAKT[Ar.]
- ZANN ile VEHİM
( ... İLE İki olasılığın (güçlü/güçsüz) birine zihnin/nefsin katılımı. )
- ZARARLI/YANLIŞ/KÖTÜ/GÜNAH/HARAM AMA ... ile/değil/yerine ... VE ZARARLI/YANLIŞ/KÖTÜ/GÜNAH/HARAM
- ZÂT-ÜL-FIKARÂT[Ar.] = VERTÉBRÉS[Fr.] = ...
( Omurgalılar, belkemiği olan hayvanlar. )
- ZENGİN ile/değil/yerine VARLIKLI
( Yılmaz Özdil'in, Mustafa Koç yazısı için burayı tıklayınız... )
- ZORUNLULUK AHLÂKI ile/ve VAROLMA AHLÂKI
( MORALS OF OBLIGATION vs./and MORALS OF EXISTENCE )