SON HARFİ ...U'LARDA

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
( SÜREKLİ AYIRDINDA VE FARKINDA OLUNMASI GEREKENLER!!! )


 



 


 

SICAK SU

 

İkinci dünya savaşı yıllarında yıl boyu soğuk suyla yıkanırdım. Soğuk suyla yıkanınca temizlenebilmek için küçük bir sabuna gerek var. Ama bol miktarda sıcak su olunca sabun hemen hemen tümüyle gereksiz. Atalarımız binlerce yıl sabundan habersiz yaşamışlar. Benim canımı sıkan sabun için harcanacak para değil ama onun derimize, ırmaklara ve göllerimize verdiği zarar. Çok önemli olduğu için bilimsel bulgulardan söz etmek istiyorum;

Birkaç yıldan beri bedenin deri üzerine çıkardığı yağın bitkisel yağların bileşimindeki başlıca öğe olan doyurulmamış yağ asitleri olduğu biliniyor. Bu yağ asitleri de birçok bakterinin ya da mantarın neden olduğu deri hastalıklarının oluşumunu engellemektedir.
( Mary J. Marples, "Life on the Human Skin" Scientific American, Ocak 1969 )

 

Hemen hemen tüm sabunlar alkali`dir ve derinin koruyucu yağ asitlerini nötr duruma getirir. Günümüzün insanları çok fazla sabun kulanıyorlar, bunu yalnız beden temizliği için de yapmıyorlar. Her türlü temizlik tozu ya da suyunu gereğinden çok kullanıyorlar. Tüm bu temizlik maddeleri de nehirlerimizi ve göllerimizi kirletiyor.

 

Ben onbeş-onaltı yaşlarındayken bilmediğim için çok fazla sabun kullanırdım. Bu yüzden de derim bugünküne oranla daha kolay iltihaplanıyordu. Şimdi zorda kalmadıkça, örneğin bir tarafıma gres yağı bulaşmadıkça sabun kullanmıyorum. Hergün!!! sabunsuz sıcak suyla yıkanarak ya da duş yaparak son derece temiz kalabileceğimi keşfettim. Bu nedenle de yıllardan beri derimle ilgili hiçbir sorunum olmadı. Hatta şampuanların çoğu alkali ya da asit olma açısından nötr oldukları halde omuzlarıma kadar inen uzun saçlarıma şampuan değdirmeden yirmi seneden beri onları temiz ve sağlıklı tuttum. Bunu da sıcak duşun altında ellerimle iyice ovuşturarak yaptım.

 

Yatak çarşaflarını ve çamaşırlarımı yıkamakta da ekoloji açısından doğru olan bir yöntem buldum. Ancak çamaşırlarım ya da çarşaflarım lekelendiği ve o lekeleri çıkarmak için deterjan kullanmaya gerek olduğu zaman az miktarda toz çamaşır sabunu kullanıyorum. Genelde tüm çarşafları, havluları ve iç çamaşılarımı büyük bir kaba koyup ocağın üstünde kaynatıyorum. Sonra hepsini güzelce sıkıp asıyorum. Bu yöntem çamaşırları mikroplardan arındırmakla kalmıyor çamaşırları kirlerinden de arındırıyor. Büyük annelerimizin sabunlar ve deterjanlar bu kadar yaygınlaşmadan önce çamaşır yıkama yöntemleri de böyle değil miydi?

 

Kaynatma yöntemi bekar, yardımcısı olmayan insanlar için en iyi yöntemdir. Yemek pişirirken ve yemek yerken bir yandan da gömleklerimi kaynatırım. Böylece de çamaşırların yanmaması için bir gözüm de ocakta olur. Bu yolla hem zaman kazanıyorum hem de herkesin kullandığına oranla çok az deterjan kullanmış oluyorum. Hem de çamaşır makinesi almam ya da çamaşırlarımı yıkamak için otomatik çamaşır makineleriyle, herkesin çamaşır yıkadığı çamaşırhanelere gitmem gerekmiyor.

Jolan Chang`ın
SEVİŞEN ÇİFTLERE TAOCU SEVİŞME
adlı kitabından
(Çeviri: İlhan Güngören)


 

İbni Sinâ'nın, el-Kânûn fi't-Tıbb adlı eserinden...

 

Su, yiyecek ve içeceklerin bir kısmı olarak alınan yegâne doğa elementidir. O, besin olarak alınmaz, fakat besin maddesine özel yapı kazandırır ve onun emilmesinde yardımcı olur. O, besleyici değildir; gövde örgenlerinin değil, ancak kanın şekillenebilmesine yardımcı olan bir maddedir.

Bir bileşik içinde şekillenmediği takdirde, su gibi bir cevherin kan gibi bir şey yapması olanaklı değildir. Şüphesiz ki su, besini sıvı hale getirmek ve onu kan damarları ve gövdenin öbür dar kanallarının emmesi ve onu nakletmesine uygun inceliği ona vermekle kendi görevini yapar. Suyun bu rolü, beslenme rolünden hiçbir şekilde daha az önemli değildir. Suyun çeşitli tipleri vardır. Bununla birlikte, bu çeşitli suların kendine özgü doğası farklıdır demek değildir. Onların karışımlarının tipleri ve kendi özel niteliklerinin fazlalığında fark vardır. En iyi su tipi saf ve anormal durum ve niteliklerden arınmış olan toprak üzerine yerleşmiş kaynaklardan gelen ve kayalık yerlerden çıkan ve böylece, saf topraktan gelen su kadar kolayca kokuşmayan sudur.

Ancak, saf topraktan kaynaklanan su, kayalık yerden gelen sudan daha iyidir. Sadece Güneş ve havaya maruz kalmış olan kaynaklar ve özellikle akan sular gerçekten en iyisidir. Durgun kaynaklardan gelen su havayla temas edince bozulur. Bundan dolayı, böyle kaynakların derinde ve kapalı kuyularda olması daha iyi olur. Alelâde toprak üzerinde akan su, kayalık yerlerden akan sudan iyi ve daha temizdir. Çünkü alelâde toprak, pislikleri kayalık yerlerden daha iyi süzer. Bu toprak şüphesiz gerçekten temiz olmalıdır ve de azotlu ve çamurlu olmamalıdır. İyi suyun öteki karakteristikleri, derinden alınması, çıkışının hızlı olması ve onun akış yönünün Güneş'e doğru, yani doğuya doğru olması ve özellikle de yaz-doğusuna doğru olması gerekir. Böyle suların kaynağın biraz uzağında alınması gerekir. Öteki en iyi su, kuzeye doğru akan sudur. Güneye ve doğuya doğru akan su, iyi nitelikte değildir ve özellikle, o güney rüzgârlarına açıksa, iyi nitelikte değildir. Sağlıklı olmayan su, eğer belli bir yükseklikten damlarsa, nispeten su daha iyi hale gelir.

 

İyi Suyun Özellikleri

İyi su, şu niteliklere sahiptir:
1. Onun karakteristik bir "tatlı" lezzeti vardır;
2. Hatta biraz alkolün zehirleyici etkisini azaltma özelliği taşır;
3. Hafiftir;
4. Nadir bulunur ve kolayca ısınır, kolayca soğur;
5. Kışın kolayca serinler, soğur; yazın kolayca ısınır;
6. Başkaca hiç bir lezzeti yoktur ve kokusuzdur;
7. Midede uzun süre kalmaz;
8. Pişirmesi kolay ve çabuk olur.

 

Suyun İncelenmesi

Suyun niteliğini tayin eden mükemmel bir yöntem onun ağırlığını ölçmektir. Hafif olan su, genellikle mükemmel bir sudur. Bundan dolayı, su şöyle incelenebilir:
a. Mikyal: Mahiyeti bilinmeyen suyun aynı miktarda bilinen suyun ağırlığı ile ölçülmesi. İki sudan daha hafif olanı, o sulardan daha iyi olanıdır.

b. Bilinen ve bilinmeyen suyun içine aynı miktarda keten ya da pamuklu parçası sokup, onları ıslatmak. Sonradan, iki sudan çıkarılan kumaş parçaları tamamen kurutulur ve birbirine nispetle ağırlıkları tespit edilir. Daha ağır olan, iki sudan daha iyi olandır.

 

Suyun Temizlenmesi

Su distilasyonla ya da tortusundan ayırmak için süzülerek saflaştırılır. Bu yöntemler, uygun değilse, uygulanamıyorsa, kaynatma yoluyla su saflaştırılabilir. Bu konuya daha iyi bilenlere göre, kaynamış su daha az şişkinlik yapar ve gövdeden daha çabuk geçip, dışarı atılır. Bazı cahil hekimler, kaynamış su içmenin hiç bir yararı olmadığını düşünürler ve kaynatmanın suyun daha hafif kısmını buharlaştırdığını ve arkada daha ağır olan kısmın kaldığını iddia ederler. Suyun bir element olduğu ve bir bileşik olmadığı akıldan çıkarılmamalıdır. O, aynı doğada ve eşit ağırlık ve yoğunluktaki parçacıklardan meydana gelir. Eğer su yoğun hale gelirse, bu ya fazla soğuktan ya da suyun yoğunluğuyla gösterdiği direnci yenmekle başarılı olmayan az miktarda fevkalâde küçük toprak parçacıklarının ona karışması ve böylece bir tortu olarak aşağıya inmemesinden dolayıdır.

Bu açıklamadan anlaşılacağı gibi, kaynama;
a. Aşağı derecelere göre yoğunluğu azaltarak,
b. Karışmış parçacıklarının çökelmesiyle, suyu hafifletir.

Bu tümcenin doğru olduğunu gösteren delil, uzun zaman için bile olsa, kendi haline bırakılan bulanık suyun, pek önemli tortu vermemesidir fakat o kaynağında çok miktarda tortu verir ve hafif ve içindeki partiküllerden arınmıştır. Ceyhun gibi nehirler ve maalesef onun kaynağından alınan su, bulanık ve çamurludur, fakat bir kuyuda bekletilirse, o temiz hale gelir; herhangi bir tortu bırakmaz. Bazı insanlar, Nil Nehri'ne dua ederler, çünkü;

a. Onun uzun yolu vardır;
b. O nispeten daha temiz topraklara doğru seyreder;
c. Onu hafif yapan akışının kuzeye doğru akışıdır;
d. Ancak, birçok nehir gibi o da çok derin olma özelliğine de sahiptir.

Eğer kirli su, yeni bir kap içinde sürekli bırakılırsa, muntazam bir şekilde taze bir tortu bırakır. Bununla birlikte, bu suyun uzun zaman bırakıldığında bile tamamen temizlenmez. Bunun nedeni, parçacıklarının ince, hafif ve yoğunluktan yoksul olan sıvıdan ve yoğun olan sıvıdan zorlukla ayrılmasıdır. Şüphesiz, kaynatma, suyu her durumda hafifletir; çalkalama ve sallama suyu arıtmanın başka bir yöntemidir.

 

Kar ve Buz

Eğer, onlar saf ve kirden yoksunsa, eritilebilir ve su eklenebilir ya da kalıplarla soğutmakta kullanılır. Bu su, genellikle yoğundur ve böylece baş ağrısından mustarip olanlar zararlıdır. Aslında kaynatma bu kusuru ortadan kaldırır. Kirli sudan yapılmış buz ve yerden toplanmış kar, soğutma kalıpları olarak kullanılabilir.

 

Soğuk Su

Kararınca içilen soğuk su, sağlıklı kişiler için iyidir. Ancak, o sinirleri harap eder ve karnın iltihaplı durumlarında köyü etki yaratır.

 

Sıcak Su

Sindirimi bozar; iştihayı keser ve susuzluğu gidermez; sık sık içildiğinde, o ascites phthisis'e zemin hazırlar ve gövdenin harap olmasına neden olur. Sıcak su bulantı yapar, fakat boş mideyle yudumlanan sıcak su mideyi temizler ve laksatif gibi hareket eder. Eğer sıcak su çok sık kullanılırsa, sindirimi zayıflatır. Bazen sıcak su kolikteki yeli dağıttığından çok yararlıdır. Ilık su, sarada, melankolide, soğuktan ortaya çıkan baş ağrısında ve göğüs hastalıkları ve incinmelerinde yararlıdır. O, diuretiktir ve mensturasyonu kolaylaştırır. O, aynı zamanda ağrı gidericidir.

 

Tuzlu Su

Deriyi inceltir ve kurutur. Rahatsız edici olarak diyareye neden olur, fakat kalıtsal kuruluğundan dolayı daha sonra peklik yapar; kanı rahatsız ederek, kaşıntı ve uyuza neden olur.

 

Bulanık Su

Taş gelişmesini teşvik eder, tıkanıklığın olası bir nedenidir. Böylece, sistemi temizlemek için, daha sonra bir diuretik alınmalıdır. Diyareden mustarip olanlar, ancak, aşağı doğru inişi yavaş olan ve alıkoymaya uygun yoğun ve ağır olan öteki sularla birlikte bulanık sulardan da yararlanırlar. Bulanık suları özellikle yağlar ve tatlılarla iyileştirmek olanaklıdır.

 

Amonyaklı Tuz İçeren Sular

Ağızdan alınsın ya da oturarak yapılan banyolarda ya da şırıngalarda kullanılsın, amonyak tuzu içeren tuzlar laksatif olarak hareket ederler. Şap içeren sular memorrhagi(normalden fazla adet kanaması), haematemesis(kan kusma) ve kanayan basurlara yararlıdır, fakat hummalara uygun zemin hazırlar. Demir içeren sular dalağın büyümesini yavaşlatır, eşeysel tonik olarak hareket eder. Bakır içeren sular, mizaç düzensizliklerinde yararlı bir etkiye sahiptir.

Suların iyi ve kötü tipleri birbirine karıştırılırsa, daha çok miktarda olan en etkilidir.


 

Gövdedeki su oranı yaşa, cinsiyete, şişmanlık ve zayıflık gibi çeşitli durumlara göre değişir. Yetişkinlerin gövde ağırlığının %50-65 kadarı sudur. Bebeklerde su oranı çok daha yüksektir; büyüdükçe bu oran düşer. Su oranı; şişman kimselerde yağ oranı yüksek olduğundan düşük; zayıf ve kasları gelişmiş kimselerde ise yüksektir. Gövde suyu sürekli yenilenir. Fazla su kaybına dayanılamaz. Gövdeden su kaybının karşılanması yaşam için bir zorunluluktur.

Suyun Gövdede Dağılımı

Su, canlıların yaşamının sürmesi için alınması zorunlu olan bir maddedir. Her canlının yapısında su bulunur. Canlıdaki su miktarı, canlının çeşidine, yapısına ve kısımlarına göre değişir.

İnsan gövdesinde en çok miktarda bulunan madde sudur. Su, gövdenin her yanına dağılmıştır. Organ ve dokuya göre su miktarı değişir. Su oranı; kas, karaciğer ve böbrek gibi organlarda yüksek, kemik ve dişlerde ise düşüktür. Gövdedeki suyun içinde çok çeşitli maddeler bulunur. Gerekli maddelerin taşınması, kullanılması ve gövdeden atılması gibi çok yönlü yaşamsal olay, suyun yardımıyla gerçekleşir. Gövdedeki suyu belirtmek için, gövde suyu yerine gövde sıvıları demek daha uygundur.

Gövde sıvısının %55-65'i hücre içinde, %35-45'i de hücre dışındadır. Hücredışı sıvılarının başlıcalarını kanın plazması, hücrelerarası boşlukları dolduran sıvı ve lenf oluşturur. Tükürük bezlerinin salgısı; safra, pankreas özsuyu, sindirim sistemindeki bezlerin salgıları da hücre dışı sıvısı sayılır. Hücre içi ve hücre dışı sıvıları hacim, yoğunluk ve başka yönlerden dengede tutulur. Bu dengenin sağlanmasında değişik sistemler ve organlar görev alır.


 

SU GEREKSİNİMİ

Suyun Gövdedeki Görevleri

Su iyi bir eritkendir. İçinde çok sayıda madde eriyebilir. Hücrenin sitoplazmasında hemen hemen tüm maddeler değişik derecelerde suda erimiş olarak bulunur. Hücre dıı sıvılarında da çok çeşitli maddeler su içinde erimiş durumdadır. Bu ve başka özellikleri nedeniyle su; besinlerin gövdeye alınması, sindirilmesi, besin öğelerinin emilmesi, hücrelere taşınması ve metabolizmasında görev yapar. Su, tepkimelerin oluşabileceği sıvı bir ortam hazırlar. Hücre çalışması su ve içinde çözünmüş maddelerle sürdürülür.

Metabolizma sonucu oluşan artık ürünlerin, zararlı maddelerin akciğerlere be böbreklere taşınarak gövdeden atılmasını da su sağlar.

Su, gövde sıcaklığının normal düzeyde ve iç sıcaklığının da dengelenmesinde görev yapar. Suyun buharlaşması için önemli miktarda ısı harcandığından, su buharlaşınca gövdeden ısı kaybı olur. Böylece gövde sıcaklığı normal derecede tutulmaya çalışılır. Su; akciğer ve deri yoluyla buharlaşır, terle de su kaybı olur.

Gövdeden Su Kaybı

Gövdeden sürekli su kaybı olur; bu kaybın karşılanarak su dengesinin sağlanması yaşamın sürmesi için zorunludur. Gövdeden su kaybı böbrek, deri, ter, dışkı ve akciğer yoluyla olur. Tükürük, gözyaşı, sümük ve üreme yollarıyla, emziklilikte sütle de su kaybedilir. Günlük su kayıp miktarı, yaşa, çevre sıcaklığına, hastalıklara ve bireyin başka özelliklerine göre değişir.

1. Böbreklerle Su Kaybı: Normal durumda en çok su kaybı böbreklerle olur. İdrarın %95 kadarı sudur. Yetişkinlerde, idrarla günde 40 gr. dolayında artık madde dışarı atılır. İdrarla atılan maddeler; üre, ürik asit, amonyak gibi azotlu metabolik artıklar, potasyum, klor ve başka metabolizma artık ürüleridir. Bu ve benzeri maddelerden gövdenin kurtulması için böbreklerle zorunlu olarak 500-900 ml. kadar su atılır. Ancak, normal durumda idrarla su kaybı yetişkinlerde günde 1200-1500 ml. dolayındadır.

Böbrekler; öteki düzenleyici ve koruyucu sistemlerin yardımıyla, gövde sıvılarının bileşimini, hacimini normal sınırlarda tutar; zararlı, gereksiz ve fazla maddeleri dışarı atar, gerekli maddeleri de geri emer. Böbreklere günde 150 litre dolayında kan gelir. Bunun içindeki gerekli maddeler ve suyun büyük bir bölümü geri emilir. Böbrekler saklayıcı, düzenleyici ve yönetici görev yapar. Artık maddelerin dışarı atılmasını sağlayacak kadar su, bu maddelerle birlikte dışarı atılır. Bunu karşılayacak miktarde su alınmazsa, artık maddelerin atımı için gerekli olan su, gövde suyundan karşılanır. Bu durum gövde sıvılarının dengesini, dolayısıyla gövde çalışmasını bozar, hayatı tehlikeye sokar.

Fazla protein ve tuz böbreklerden su kaybını artırıcı etki gösterir. Çeşitli hastalıklarda idrar artabilir ya da azalabilir. Bu durum böbreklerin çalışmasıyla ilgilidir.

2. Bağırsakların Su Kaybı: Tükürük, mide özsuyu, safra, pankreas ve incebağırsak özsuyu ile sindirim kanalına salgılanan sıvı miktarı günde 5-8 litre kadar tutar. Bunun büyük bir bölümü geri emilir. Günde 100-300 ml. kadarı da dışkıyla dışarı atılır. İshal, bağırsak yoluyla su kaybını artırır.

3. Solunumla ve Deri Yoluyla Su Kaybı: Akciğerlerde ve deriden günlük su kaybı 600-1000 ml. arasında değişir. Bunun 300-400 ml. kadarı soluk verilen hava içindedir. Kalanı, deriden gözle görülmeyen buharlaşma şeklinde ve terle olur. Sıcak, soğuk, fiziksel etkinlik derecesi bu yolla su kaybını artırır. Çevrenin sıcak olması, ağır fiziksel etkinlikler ve ateşki hastalıklarda terle fazla su kaybedilir. Çok sıcakta ağır iş yapan kişilerde terle günde 5-12 litreye varan miktarda su kaybı olduğu bildirilmiştir.

Normal koşullarda, yetişkinlerin günlük toplam su kaybı 2500-2750 ml. dolayındadır. Bu miktar, aşırı terleme, kusma, sürgün, emziklilik ve hastalık gibi durumlarda çoğalır. Kaybı karşılayacak miktarde su alınırsa gövdede su dengesi sağlanır.

Su Gereksiniminin Karşılanması

Günde ortalama 2500 ml. kadar su kaybı olduğuna göre su dengesinin sağlanması için bu miktarda suyun gövdeye alınması gerekir. Suya gereksinim olduğunda, sağlıklı bireyler susarlar ve su alarak yetersizliği karşılarlar. Bebekler ve hastalar, suya gereksinim olsa bile susuzluk duymayabilirler. O nedenle, bu durumlarda ve su kaybının çok olduğu bozukluklarda bu kaybın karşılanması zorunludur.

Su gereksinimi; içeceklerle, suyla, sulu-katı besinlerle ve metabolizma sonucu oluşan suyla karşılanır. Besinlerin ve yemeklerin türüne göre içerdiği su miktarı değişiktir. Karpuz, protakal gibi meyvelerde, taze sebzelerde su oranı çok yüksektir. Taze sebze ve meyve, sulu yemekler yendiğinde, su gereksiniminin çoğu karşılanır. Koyu ve katı besinler yenildiğinde ise su çok içilir. Normal durumda, gereksinim kolayca karşılanır ve yetersizlik görülmez.

Besin öğelerinin hücrelerde oksitlenmesi sonucu gövdede az miktarda su oluşur. Bu iç kaynaklı suya metabolik su ya da metabolizma suyu denir. Metabolik su miktarı; diyette enerji veren besin öğelerinin çeşit ve miktarlarına, dolayısıyla gövdede oluşan enerji miktarına göre değişir. Yağ asitlerinin yapısında çok hidrojen bulunduğu için, su en çok bunların oksitlenmesiyle oluşur. 100 gr. yağ gövdede oksitlenince 107 gr. su oluşur. Bu değerle karbonhidratlar için 56-60 gr., proteinler için ise 34-40 gramdır. Gövdede üretilen 100 kalorilik (0,418 MJ.) enerji karşılığında 10-15 ml. dolayında su oluşur.

Gövdeye alınan suyun çoğu incebağırsakta, az olarak da kalınbağırsakta emilir ve gövde sıvılarına katılır. Hücre içinde oluşan metabolik su da gövde sıvılarına geçer. Gövdedeki su sürekli olarak yenilenir. Toplam gövde suyunun yaklaşık yarısının ortalama 10 gün içinde dışarıdan alınan suyla değiştiği ortaya konmuştur. Suyun gövdedeki devir hızı günde yetişkinlerde yaklaşık %6, bebek ve çocuklarda ise %15'e yakındır. Bu yüzden gövde büyüklüğüne göre, bebek ve çocukların su gereksinimleri yetişkinlerden daha fazladır. Enerji harcamasına göre, her kalori için yetişkinlerin ortalama 1.0 ml., bebeklerin ise 1.5 ml. kadar su alması gerekir.

Fazla protein, tuz, kusma, ishal, terleme, ateşli hastalıklar, sıcak çevrede çalışmak gibi durumlar su gereksinimini artırır. Sağlıklı kimselerin su gereksinimini karşılaması kolaydır. Bunu karşılarken, besin değeri olmayan kolalı içecekler, çay ve benzerleri yerine; taze meyve suları içmek daha besleyicidir. İçilen suyun temiz ve mikropsuz olmasına özen gösterilmelidir. Su temiz görünse ve berrak olsa bile mikroplu olabilir. Mikroplu sularla çok çeşitli hastalıklar bulaşır. Bunun için, şehir suları klorlanarak güvenilir duruma getirilir. Şehirde su şebekesine bağlı olmayan, klorlanmayan, kırsal bölgelerdeki suların mikroplu olabileceği unulmamalıdır. "Akan su kir tutmaz" sözüne inanılmamalıdır. Akan su da hastalık yapıcı organizmaları taşır. Ülkemizde ishal ve bağırsak asalakları gibi çeşitli hastalıkların çok yaygın oluşunun en önemli nedenlerinden biri, su ve çevre kirliliğidir. Kirli çevrede temiz su bulmak zordur. Uygar insan çevresini evi gibi temiz tutar. Mikroplu olduğundan kuşku duyulan ve klorlanmamış sular 10-15 dakika kaynatıldıktan ya da klorlandıktan sonra kullanılmalıdır.

Evlerde suyu klorlamak için kireç kaymağı kullanılabilir. Kireç kaymağından 2.5 yemek kaşığı kadar alınıp bir litre suda (4.5 su bardağı) eritilip iyice dinlendirilir. Üstte kalan klorlu sıvı kısım renkli şişeye konup ağzı kapatılır ve 10 gün süreyle kullanılır. Kirlilik derecesine göre suyun bir litesine 5-10 damla damlatılır, 30-40 dakika bekletildikten sonra içilebilir.

Gövde su yetersizliğine çok dayanıksızdır. Hastalıklar ve su kaybının çok olduğu durumlarda, zamanında su verilmezse hayat tehlikeye girer. Su eksikliği ya da gövde suyunun azalması durumunda(dehidratasyon), su ve elektrolitler gerektiği gibi karşılanmazsa gövde çalışması bozulur. Gövde suyunun %5 kadarının kaybına dayanılabilir, bu kayıp %10-15'e çıkınca, yaşamsal olaylarda ciddi bozukluklar başgösterir. Durum sürerse ölümle sonuçlanır. Bebekler, küçük çocuklar ve yaşlılar susuzluğa çok duyarlıdır. Sürgün ve kusma gibi su kaybının arttığı durumlarda gövde suyunun azalmaması için su, tuzlu ayran ve sulu besinler verilmelidir. Şiddetli sürgünde ise su ve elektrolit dengesi tehlikeli olarak bozulabilir. Bu durumdaki hastanın hekim denetimine alınması gerekir.

Su ve besin kaynaklaırnın kısıtlı olduğu kaza ve doğal afet gibi tehlikeli durumlarda suya öncelik verilmelidir. Su kıtsa; fiziksel etkinlik azaltılmalı, terleme önlenmeli, enerji orta derecede karşılanmalı, idrarla su kaybını azaltmak için protein ve tuz az alınmalıdır. Fazla tuzlu su ya da deniz suyu içilmesi de susuzluğu artırır; su ve elektrolit dengesini bozar ve öldürücü olur. Deniz kazalarında deniz suyu ile susuzluğu gidermeye çalışanların daha da susayarak susuzluktan öldükleri bilinmektedir.

Suya göre sodyumun çok alınarak gövde sıvılarında çok tutulması ödem(şişlik) denilen duruma yol açar. Hücre dışı sıvısında sodyum yoğunluğu ile geçişme basıncı artar, dengenin sağlanması için, hücre içi sıvısı hücre dışına geçmeye başlar. Bunun sonucu, hücre içi sıvısı azalırken hücre dışı sıvısı artar ve ödem oluşur. Bu tür ödem çeşitli hastalıklarda ve deniz suyu içilmesi gibi durumlarda, su ile elektrolit dengesinin bozulması sonucu oluşur.

Plazma proteinlerinin, özellikle albümin düzeyinin düşmesi de ödeme yol açar. Plazmada protein düzeyi düşünce ya da kılcal damarların geçirgenliği artınca, plazmanın hücrelerarası sıvıya geçişi de hızlanır. Bunun sonucu, plazmanın geçişme basıncı düşer, hücrelerarası sıvıya süzülen plazma tekrar geri dönemez ve yavaş yavaş hücreler arasında birikmeye başlar. Hücrelerarası sıvı haciminin artması sonucu, gövdenin her yerinde ya da yüz ve bacak gibi kısımlarında daha belirgin olan ödem oluşur. Ödemli yere parmakla basınca hemen düzelmeyen çukur iz bırakır.

Su Kaynakları

Toprağa yağmur yağınca su nehirlerde, göllerde, rezervuarlarda toplanır, bir kısmı da toprağa nüfus eder, öbür kısmı da bitkiler tarafından emilir ya da buhar olur. Su nehirlerden, göllerden ya da rezervuarlardan sağlandığında "yüzeyden sağlama" diye tanımlanır.

Genellikle büyük şehirler bu yüzey kaynaklardan yararlanırlar. Ufak kasabalar ve endüstri kuruluşları ise yeraltı kaynaklarından yararlanırlar.

Kamu tarafından kullanılacak suda şu karakteristikler önemle aranır:

- Hastalığa neden olabilecek hiçbir organizma bulunmamalıdır.
- Renksiz ve parlak bir görünümü olmalıdır.
- Tadının iyi, kokulardan yoksun ve tercihen serin olması gereklidir.
- Çürütücü ve yüzeyde tabakalar oluşturan nitelikte olmalıdır.
- Mantıklı bir yumuşaklığı olmalıdır.
- Demir ve manganez gibi minarellerden ve hidrojen sulfat gibi istenmeyen gazlardan arınmış olmalıdır.
- Bol olması ve sağlanma maliyetinin düşük olması gereklidir.

 

Suyun Gıda Endüstrisinde Kullanılma Amaçları

Suyun gıda endüstrisinde kullanılma nedenleri şöyle gruplanabilir.

- Yiyecek maddelerinin yıkanması, temizlenmesi için gereklidir.
- Yiyeceğin beyazlatma işleminde yiyecek maddesinin sıcak suya ya da buhara batırılması. Ayrıca yiyeceğin pastörize edilmesinden de su aracı olarak kullanılır.
- Çeşitli maddelerin pişirilmesinde aracı olarak kullanılır.
- Yiyeceğin üretilmesinde kullanılan materyalin temizlenmesinde deterjanla ya da başka karışımlarla birlikte kullanılır.

 

Suyun Temizlenmesi

Su bulutları terk ettiği zaman damıtılmış su kadar temizdir. Fakat toprağa erişene kadar havadaki yabancı materyali bünyesine alır ve mikroorganizmaların gelişmesi için yararlı ortamı yaratır.

Şiddetli bir yağmurdan sonra nehir suları çok çamurlu bir hal alır. Çünkü mikro-biol. yapısı yüksek olan erimemiş topraklar nehire karışır.

Bu suyun bir kısmı da toprağa nüfus eder ve toprak tabakalarından geçerken erimemiş toprak maddeleri ile organizmalardan arınır. Dolayısıyla toprak filtrasyon görevini görmüş olur. Öbür taraftan topraktan, suda eriyen minerallerden, kalsiyum manganez ve demir tuzlarını da bünyesine alır. Kimyevi maddeler suya sert bir nitelik kazandırır. Su toprağın altında çürümüş ve kokmuş organik maddelerle de temas eder ve hoş olmayan tad ve kokuları da yapısına katar.

Suyu doğanın kirletmesinin yanısıra bir de insanlar kirletir. Endüstri artıkları ve kanalizasyonun yüzeydeki sulara akıtılması ve suyun her türlü mikro-organizma ile kirlenmesini sağlar.

 

Yeraltı Su Kaynakları

Yeraltı su kaynağı genellikle kuyu suyu olarak düşünülür. Bu kaynaktan sağlanan suların yüzey kaynaklarından elde edilen sulara oranla şu avantajları vardır:

- Genellikle daha temiz olur.
- Daha az bakteri bulunur.
- Hep aynı kuyudan sağlanan suyun mineral yapısı değişmez.
- Yaz aylarında sürekli ve düşük ısı derecesine sahip olurlar.

25 metreden alınan su, alındığı bölgenin ısısından çok farklı olmaz. Eğer 25 metreden daha yüksekten su sağlanırsa ısı derecesi alındığı bölgenin ısısından yaz aylarında biraz daha sıcak ve kış aylarında da biraz daha soğuk olur. 25 metreden daha derinden elde edilen suyun ısı derecesi bölgenin ısısından çok daha yüksek olur. Isı her 30 metrede ortalama olarak 1 derece yükselir.

Yeraltı su kaynaklarının bazı olumsuz yönleri şöyle özetlenebilir:

- Geniş tüketici kitleleri için yetersizdir.
- Emniyetli ve sürekli bir kaynak olarak benimsenmiştir.
- Aynı bölgede bulunan yüzey sulardan daha fazla kalsiyum ve manganez karışımları bulunur.
- Hidrojen sulfat genellikle mevcuttur.
- Kuyu suyunun pompa ile yer yüzeyine çıkartma maliyeti yüzey kaynaklardan su pompalamaktan daha pahalıya mal olur.
- Aynı bölgede bulunan iki kuyudan elde edilen suyun mineral terkibi tamamen birbirinden ayrı olabilir.


 

DOĞA KOŞULLARINDA/KAMPTA SU

Su Arıtma

Su, tablet, pompalama gibi birçok farklı biçimde arıtılabilir. Bir hayatta kalma çantasında su arıtma amacıyla 50 adet tablet bulundurulmalıdır. Tablet hem hafif hem de kullanımı hızlı ve etkin bir malzemedir. Keskin bir klor tadı bırakmasına karşın, bir tablet bir litre kadar suyu arıtabilir. Tabletler suyu temizleyemez, içindeki pisliği yok edemez ama içimi güvenli hale getirir.

 

Su Saklama

Yağsız, dayanıklı bir prezervatif, bir çorap ya da gömlek kolunun içine sarılarak mükemmel bir su taşıma aracı olabilir. Prezervatifi doldururken, suya daldırmak yerine içinde su boşaltma yöntemi tercih edilmelidir. Su dolarken sallanarak esnemesi ve açılması sağlanabilir. Bu şekilde doldurulan bir prezervatif, 1.5 lt. kadar su alabilir.

Yaşam mücadelesinde havadan sonra en önemli faktör sudur. Yaklaşık %90 oranında sudan oluşan insan gövdesi, sıcak iklimlerde 3, soğuk iklimlerde ise 12 günden fazla susuzluğa dayanamaz.

Ilıman iklim şartlarında, normal faaliyetlerini sürdüren bir insanın günde 2.5 litre sıvı alması gerekir. Bu gereksinim, nem oranı, ısı ve fiziksel faaliyet düzeyine göre değişiklik gösterir. Gövde etkinliğinin korunabilmesi ve hayatta kalma şansının devam ettirilebilnmesi için, günlük asgari su miktarının sağlanması şarttır. Ayrıca suyun sadece miktarının değil, niteliğinin de önemli olduğu unutulmamalıdır. Kirli ya da saf olmayan sular yarardan çok zarar getirecek, hem sıvı kaybını hem de ciddi hastalıklara yakalanma riskini artıracaktır.

 

Su Kaybı

Gövdemiz idrar ve dışkılama, terleme ve soluk alma gibi normal işlevleri nedeniyle sürekli su kaybeder. Terlemeyle kaybedilen su miktarı, sıcak iklim koşullarında ve fiziksel faaliyetler sırasında önemli ölçüde artar. Kaybedilen suyun mutlaka geri alınması gerekir. Ancak elinizdeki su miktarı asgari düzeydeyse, öncelik su kaybının azaltılması olmalıdır.

 

Su Kaybının Önlenmesi

- Dehidrasyon(gövdenin aşırı su kaybı) çabuk öldürür ama kirli su içmek daha hızlı öldürür ve daha çok acı çektirir. - Olası tüm su kaynaklarını araştırın. - Su stoğunuzu iyi hesaplayın ve disiplinli kullanın. - Gövdenizin açıkta kalan yerlerini örtmek su kaybını azaltır. - Terlemeyi azaltmak için gövdenizi serinletin. Kendinizi yelpazeleyin, denizdeyseniz, giysilerinizi suyla ıslatın. - Sıcak günlerde hareketlerinizi asgariye indirin, geceleri çalışın ya da yol alın ve gereksiz çabalardan kaçının. - Ağzınızı kapatıp burnunuzdan soluk alın. - Olabildiğince yemek yememeye çalışın. - Su içmek için günün en serin saatlerini bekleyin. Küçük yudumlar alın. - Alkol tüketimi ve sigara içmek dehidrasyonu artırır.

 

İçme Suyu Kaynakları

Tüm önlemleri alsanız bile, iyi bir su kaynağı bulamadığınız sürece hayatta kalma sürenizi ancak birkaç gün uzatabilirsiniz. Herhangi bir kaynaktan su bulmanız ya da çıkarmanız ve bu suyu titizlikle filtreleyip arıtmanız, hayatta kalmanızın tek şartıdır. Sudan kaynaklanan hastalıklar ve suda yaşayan parazitler sağlık açısından büyük bir risk taşısa da, bu riskin, susuzluktan ölme tehlikesiyle dengelenmesi gerekmektedir.

Dünyadaki içme suyunun büyük bölümünü yağmur, kaynaklar ve ırmaklar sağlar ama buna ulaşmak daima kolay olmayabilir.

Hayvan ve böcekler çevredeki su kaynaklarına ilişkin ipuçları verebilir. Sabahın ilk saatlerinde ya da gün batımında otlayan havranları izleyin; bu saatler suya gidecekleri zamanlardır. Yüzeyde suya rastlamıyorsanız, vadilerin çanaklarında bitki örtüsü olan yerlerde toprağı kazın. Su, bazen de dağ tepelerinde, yağmurun ve buğulardan kaynaklanan suların toplandığı doğal sarnıçlarda bulunabilir. Ne yüzeyde, ne de yeraltında kaynak bulamazsanız, suyu başka yollardan elde etmeye çalışabilirsiniz.

Hayvanları izleyerek suya ulaşabilirsiniz ama hayvanların içtiği durgun su kaynaklarından siz de su içmeyin! İdrar ya da dışkının karıştığı bu sular, çeşitli zararlı parazitlere yuva olabilir. Leptospirosis, bilharzia ve dizanteri pis sulardan bulaşan hastalıklardan sadece birkaçıdır.

- Durgun su kaynaklarının yakınlarında hayvan kemikleri varsa, su zehirli olabilir. - Küçük göllerden aldığınız suyu mutlaka sterilize edin ve mümkünse damıtın. - Su kaynaklarına dikkatle yaklaşın; birçok hayvan aynı kaynaktan su içmeye gelebilir ve bunlardan bazıları avlanmaya daima istekli ve iri dişli türlerden olabilir!

 

Bitkisel Kaynaklar

Birçok bitkiden su elde edilebilir. Örneğin, canlı asmalar su içerir ve kaktüsten su çıkarılabilir.

Bitkilerin üstünü şeffaf politen bir torbayla sarıp nem biriktirme, su elde etmenin en kolay yollarından biridir. Bu yöntemle suyu gerçek anlamda yerden pompalamış olursunuz. Her türlü bitki, suya topraktan alıp yapraklarına dağıtır ve yapraklardaki su, solunum sürecinin bir parçası olarak tekrar açığa çıkar. Diri bir bitkinin en sağlıklı yapraklarına torbanızı geçirip ağzını alttan bitkinin gövdesine bağlayın. Bitkinin yanıbaşında yoğunlaşacak nem için bir toplama noktası oluşturmak üzere plastiği çukura bastırıp yerleştirin.

Bitkilerin sap ve yapraklarında bulunan nem de aynı şekilde çıkartılabilir. Baharda huş ağacı gibi bazı ağaçların gövdelerinde delikler açarak içilebilir bir özsuyu toplayabilirsiniz. Ağacın gövdesinde, yerden 1 m. yukarıda, yaklaşık 5 cm. derinliğinde ve hafifçe yukarı eğimli bir delik açın. Deliğe bir kazık saplayın ve kabınızı aşağısına yerleştirin. Yirmidört saatte 2 lt. özsuyu toplayabilirsiniz. İçiminin daha lezzetli olabilmesi için, buharlaştırmamaya dikkat ederek bu özsuyunu kaynatın. Bir hayatta kalma mücadelesinde başka ağaçları da deneyebilirsiniz; ama sütlü veya renkli özsuların zehirli olabileceğini unutmayın.

 

Çiy

Başta çimenler olmak üzere pek bitkinin üzerinde, sabahın erken saatlerinde bol miktarda çiy bulunur. Çiy, özellikle yaralı ve hareket kabiliyeti kısıtlı kazazedeler açısından yararlıdır. Bir bez ıslak bitkilerin üzerinde hafifçe gezdirilip çiy tanecikleri emdirilir ve daha sonra bez sıkılarak su çıkarılır. Bu yöntemle 1 saatten kısa bir sürede en az 1 lt. su toplanabilir ve bu su sterilize edilmeden içilebilecek kadar saftır.

 

Filtreleme

Filtreleme, sudaki çamur zerrelerini, yaprakları ve küçük canlıları ayıklar. Bunu, temiz bir çorap, gömlek kolu, pet şişe ya da bir bambu parçasıyla yapabilirsiniz. Filtre olarak kullanacağınız malzemeyi bir kat taze çimen ya da yosunla doldurun; sonra ya güneşte kurutulmuş kum, ya da eski bir ateşten kalan odun kömürü ekleyin. Bu filtreye dökeceğiniz kirli su, alttan nispeten temizlenmiş olarak akacaktır. Özellikle odun kömürü ya da turba kullanıyorsanız, suyun renklenmesine aldırmayın; bunun bir zararı olmaz.

Filtreleme Oyuğu

Ağaçların su içinde büyüdüğü bataklık türü yerlerde bir filtreleme oyuğu yapabilirsiniz. Yüzeyi örten bitkileri temizledikten sonra, su çizgisinin hemen üzerinde, yaklaşık 30 cm. çapında ve 30 cm. derinliğinde bir oyuk kazın. Oyuğun içine sızan su koyu renkte olabilir; ama bunun herhangi bir yan etkisi yoktur. Yine de sızan su daha sonra bakteri ve virüslerden temizlenmek üzere kaynatılmalıdır. Eğer kazma işinde kullanılabilecek gereçleriniz yoksa, büyük bir taş parçası ya da kütüğü yerinden kaldırın; böylece açılan çukur suyla dolacaktır.

 

Sterilizasyon ve Damıtma

Suyu filtreledikten sonra sterilize etmelisiniz. Su, en az 10 dk. kaynatılarak sterilize edilir. Isının eşit dağıldığından emin olun ve suyu olabildiğince yüksek ısıda, fokurdatarak kaynatın.

Kirli su, idrar ve deniz suyu, damıtılarak içme suyu haline getirilebilir. Bu yöntemde, kirli su kaynatılarak buhara dönüştürülür. Ortaya çıkan buhar daha sonra yoğunlaştırılarak iyi içme suyuna dönüştürülür. Damıtma işlemi ateşle ya da ateş olmaksızın gerçekleştirilebilir ama mutlaka bir ısı kaynağı gereklidir.

Başka bir basit yöntem, klor temelli tabletleri, potasyum permanganat ya da iyot kullanarak kimyasal sterilizasyondur. Sterilizasyon işlemi sırasında kullanma talimatlarına uymaya dikkat ediniz.

Kimyasal sterilizasyon suda kötü bir tat ve koku bırakır. Ayrıca gerek iyot, gerekse potasyum, suyu pembeye boyayacaktır. İçmeden 1 saat önce suya küçük odun kömürü kırıntıları atmak bu durumun önüne geçebilir.

 

Suyun Taşınması

Suyun bol olduğu bölgelerde bile yanınızda bir miktar su bulundurmalısınız. Hayatta kalma mücadelesinde yalnızken, düşebilir, yaralanabilir ve yürüyemeyecek duruma gelebilirsiniz. Su taşımada herhangi bir kap kullanılsa da, ideali vidalı kapaklı termos türü gereçlerdir. Her tür şişe, su geçirmez giysiler, prezervatif, hayvan bağırsağı ve bambu çubuklar da su taşımada kullanılabilir.

 

Tuz

Sudan sonra gereksinim duyulan en önemli madde, gövdedeki sıvı dengesini düzenleyen tuzdur. Yeterli miktarda tuz alınmaması, kas kramplarına, sıcaktan kaynaklanan bitkinliğe ve sıcak çarpmasına yol açabilir. İnsan gövdesi, terle kaybedilen miktarın geri alınabilmesi için günde ortalama 10 gr. tuza gereksinim duyar. Gövdedeki tuz oranı normal düzeyin altına indiğinde ilk belirtiler, ani bitkinlik, kas krampları, sersemleme, mide bulantısı ve tüm gövdede hissedilecek bir ısınma ve kuruma olarak ortaya çıkar.

Bu tür belirtiler görüldüğü takdirde durup dinlenin ve en kolay ve hızlı tedavi yöntemi olarak bir bardak suya bir tutam tuz atıp için.

Kurak iklim ya da tropikal şartlarda, gövdede tuz eksikliği sık görülen bir durumdur. Bu nedenle, böyle şartlarda içeceklere bir miktar tuz katılmalıdır. Bu tür yerlere seyahat ederken ek önlem olarak hayatta kalma çantasına tuz tabletleri eklenmesi akıllıca olacaktır.

 

TEMEL HAYATTA KALMA TEKNİKLERİ kitabından.


 

ÇOK BASİT, HEM DE ÇOK MÜKEMMEL

 

Savaştan önce "Volga, Volga" isimli sevimli bir komedi oynardı. Filmde neşeli bir saka bir yandan uyuşuk atını kırbaçlar, bir yandan da şarkı söylerdi.

"Suyu her yerde kullanırız. Onsuz biz ne buradayız ne de oradayız..."

Şarkı çok büyük bir başarı kazandı, sözleri hâlâ bugün bile söylenen bir özdeyiş haline geldi.

Bu basit şarkının içinde önemli bir gerçek saklıdır. Çünkü su yaşantımızın gerçekten bir numaralı maddesidir. H2O. Bir atom oksijen iki atom Hidrojen. Öğrendiğimiz ilk kimyasal formüllerden biri sudur herhalde. Şimdi su birdenbire yok olsa gezegenimizin nasıl bir durum alacağını düşünmeye çalışın.

...Denizlerin ve okyanusların yerinde kenarları kalın tuz katmanları ile kaplı ürkütücü dipsiz" çukurlar". Kuru ırmak yatakları, bir daha asla kabarmayacak kaynaklar. Toz olmuş kayalar. Tüm bu sayılanların ana bileşenlerinden biri sudur.

Ne bir fidan ne bir çiçek, ölü yeryüzünde herşey cansız. Bunların üstünde ürpertici renkte bulutsuz bir gökyüzü.

Çok basit bir madde, ama henüz su olmadan zekası olan ya da olmayan bir canlının varlığı olası değildir.

Niçin? Çünkü, her şeyden önce dünyadaki en şaşırtıcı kimyasal madde sudur.

Celsius, termometresini yarattığında, aletini iki değere ya da iki sabite dayandırdı. Suyun kaynama noktası ve donma noktası. Birinciyi 100°C' ye, ikinciyi sıfıra eşit kabul etti ve bunları arasında 100 bölmeye ayırdı. Böylece sıcaklık ölçmeye yarayan ilk alet ortaya çıktı.

Acaba Celsius, gerçekte suyun ne tümüyle sıfırda donduğunu ne de 100°'de kaynayamayacağını bilseydi ne düşünecekti?

Günümüzde bilim adamaları suyun büyük bir dolandırıcı olduğu görüşünde birleşirler. Yerkürenin en kural dışı maddesi sudur.

Bilim adamları suyun 180° daha düşük bir sıcakta yani eksi 80°'de kaynayabileceğini öne sürmektedirler. Her nasılsa, Periyodik Sistemde gerekli olan kurallar suyun böylesine düşük bir sıcaklıkta kaynamasını sağlayabilmektedir.

Periyodik Sistemin herhangi bir gurubundaki elementlerin özellikleri hafif elementlerden ağırlara doğru, oldukça düzenli bir şekilde değişmektedir. Örneğin kaynama noktasını ele alın.

Bileşiklerin özelliklerinin değişimi gelişigüzel değil, moleküller de dahil olmak üzere elementlerin Mendeleyev Çizelgesi'ndeki yerleşimine bağlıdır. Özellikle hidrojen bileşikleri yani aynı gruptan elementlerin hidridleri için bu durum geçerlidir.

Suya, oksijen hidrid denilebilir. Oksijen altıncı grubun üyesidir. Bu grupta ayrıca kükürt, selenyum, telluriyum ve polonyum yer alır. Bu elementlerin hidridleri su molekülü ile aynı molekülsel yapıya sahiptir: H2S, H2Se, H2Te ve H2Po. Bu bileşiklerin kaynama noktaları kükürtten başlayarak daha ağır kardeşlere doğru düzenli olarak değişir ve umulmadık bir şekilde suyun kaynama noktasının bu dizinin dışına çıktığını görürüz. Olması gerekenden daha yüksek bir sıcaklıktır bu. Su, Periyodik çizelgedeki davranış kurallarına ilişkin bilgiyi reddeder ve gaz evreye geçişini 180° erteler. Bu, suyun yalnızca ilk şaşırtıcı kural dışılığıdır.

İkinci tuhaflığı donma noktasına ilişkindir. Periyodik Sistem yasaları, suyun sıfırın altında 100° sıcaklıkta katılaşabileceğini öngörür. Su, bu önermeyi insafsızca bozar ve sıfırda buz haline gelir.

Suyun bu inadından sıvı ve katı evrelerinin yeryüzüne göre anormal olduğu anlaşılmaktadır.

Kurallara göre suyun dünyada yalnızca buhar olarak bulunması gerekmektedir. Şimdi, suyun özelliklerinin Periyodik Sistemin katı kuralları ile uyum içinde olduğu bir dünya hayal edin. Bilim-kurgu yazarları için böyle eşsiz bir görüntü, eğlendirici roman ve öyküler hazırlanmasında mükemmel bir temel oluşturabilir. Ama bu bizim için ve bilim adamları için daha değişik bir anlam taşır. Periyodik Çizelgenin yapısı ilk görünüşünden çok daha karmaşıktır. İçinde barınanların kişilikleri belirli sınırlar içerisinde tutamadığımız insanlarınkinden çok fazla benzemektedir. Su inatçı bir kişiliğe sahiptir.

Peki niçin?

Çünkü su molekülleri özgül bir düzenleme içindedir ve bu nedenle birbirlerini etkilemek gibi belirgin bir yetenek gösterirler. Bir bardak suyun içinde tek bir su molekülünü aramak boşunadır. Moleküller, bilim adamlarının birlikler adını verdikleri gruplar oluştururlar ve "n" simgesi birlikteki molekül sayısını göstermek üzere suyun formülünün(H2O)n şeklinde yazılması daha doğru olur. Su molekülleri arasındaki birleştirici bağların kırılması çok güçtür. Suyun, beklenenden daha yüksek sıcaklıklarda donmasının ve kaynamasının nedeni de budur.


107 KİMYA ÖYKÜSÜ
( L. VLASOV, D. TRIFONOV
ÇEV: NİHAL SARIER - TÜBİTAK )


 

KÜÇÜK SOĞUK IRMAKTA BUZ HENÜZ DONMAMIŞ

 

1912'te büyük bir facia haberi tüm dünyaya yayıldı. Dev bir okyanus gemisi olan "Titanik" buzul dağına çarpmış ve batmıştı. Uzmanlar bu felakete ilişkin çeşitli nedenler öne sürdüler. Sis yüzünden, kaptanın yüzen büyük buz dağını zamanında göremediği ve geminin buzdağına çarparak yok olduğu söylendi.

Bu acı olayı bir kimyacının bakış açısından ele alacak olursak, umulmadık bir sonuca ulaşırız. "Titanik", suyun bir başka kuraldışılığının kurbanı olmuştur.

Korkunç buz dağları -buzullar- onbinlerce ton ağırlığında olduğu halde, suyun yüzeyinde mantar gibi yüzerler.

Bu, yalnızca buzun sudan daha hafif olması nedeniyle olanaklıdır.

Herhangi bir metali eritip, içine bir parça katı metal atmayı deneyin: Katı olan hemen batar. Bir maddenin katı evredeki yoğunluğu sıvısından daha büyüktür. Buz ve su bu kuralın şaşırtıcı birer istisnasıdır. Ama bu istisna olmasaydı, orta enlemlerde kışın tüm su kütlesi dibe doğru donar ve o bölgede yaşayan canlılar ölürlerdi.

Nekrasov bir şiirinde: "Küçük, soğuk ırmakta buz henüz donmamış Eriyen şeker gibi parça parça dağılmış" der.

Soğuklar geldiğinde buz sertleşir. Öyle ki ırmağın üstüne yol bile yapılabilir. Ancak, bu kalın buz katmanının altında su önceden olduğu gibi akmaya devam eder. Irmak hiçbir zaman dibine kadar donmaz.

Suyun katı evresi buz, çok özel bir maddedir. Buzun pek çok türü vardır. Bunlardan doğada bulunanı sıfır derecede (Celsius ölçeklemesin göre) erir. Bunun dışında bilim adamları yüksek basınçta çalışarak laboratuvarda altı çeşit buz elde etmişlerdir. Bunların en ilginç olanı (buz VII), 21700 atmosferden yüksek basınçlarda oluşur ve kızıl buz adını alır. 32000 atmosfer basınçta sıfırın üstünde 192 ºC'ta erir.

Buzun eriyişi kadar tanıdık bir manzara yok gibidir. Ama bu arada pek çok şaşırtıcı olay olur!

Her katı eridikten sonra genleşmeye başlar. Oysa buzun erimesi ile oluşan su oldukça farklı bir davranış gösterir: Erirken hacmi küçülür, sıcaklık yükselmeye devam ederse ancak o zaman genleşmeye başlar. Yine bu durum da, su moleküllerinin birbirlerini etkileme yeteneğinden kaynaklanmaktadır. Sıfırın üstünde dört derecede bu yetenek özellikle belirginleşir, böylece bu sıcaklıkta suyun yoğunluğu en yüksek değerine ulaşır: En soğuk havalarda bile ırmaklarımızın, havuzlarımızın ve göllerimizin dibine kadar donmasının nedeni budur. İlkbaharın gelişi herkesi mutlu kılar; sonbaharın altın günlerinde hepimizi bir sakinlik kaplar. İlkbaharda buzların erimesinin sevinci ve sonbaharda ağaçların kırmızıya bürünmesi. İşte yine suyun anormal bir özelliğinin sonucu!

Buzun erimesi için çok büyük miktarda ısı gerekir. Bu ısı, aynı miktarda birkaç maddenin erimesi için gerekenden çok daha fazladır.

Su donarken bu ısıyı dışarıya verir. Bu nedenle buz ve kar yeryüzünü ve havayı ısıtır. Karakışa keskin geçişi yumuşatır ve sonbaharın haftalarca saltanatını sürdürmesini sağlarlar. Bunun tersine baharda buzların eriyişi havanın ısınmasını bir süre erteler.

107 KİMYA ÖYKÜSÜ
( L. VLASOV, D. TRIFONOV
ÇEV: NİHAL SARIER - TÜBİTAK )


 

YERYÜZÜNDE KAÇ SU VARDIR?

 

Bilim adamları doğada üç hidrojen izotopu bulmuşlardır. Bunların her biri oksijen ile birleşebilmektedir. O halde suyun üç farklı türünden söz edilebilir: Protiyum, döteryum ve tritiyum suyu. Sırası ile H2O, D2O ve T2O.

Ayrıca, moleküllerinde bir atom protiyum ve bir atom döteryum ya da bir atom döteryum ve bir tritiyum bulunan "karışık" sular da olabilir... Böylece su çeşitleri artar: HDO, HTO ve DTO.

Öte yandan suyun içerdiği oksijen de üç izotopun bir karışımıdır: Oksijen-16, oksijen-17 ve oksijen-18. En çok birinci izotopa rastlanır.

Oksijenin bu çeşitliliği dikkate alındığında, listeye daha 12 tane olası su eklenebilir. Bir göl ya da ırmaktan bir bardak su aldığınızda, bardağınızda onsekiz farklı su türü bulunduğunu asla düşünemezsiniz.

O halde su, kaynağı ne olursa olsun farklı moleküllerin bir karışımıdır. Bunlardan en hafifi H2O16 ve en ağırı T2O18'dir. Kimyacılar bu onsekiz çeşit suyun her birini saf olarak hazırlayabilmektedirler.

Hidrojen izotopları özellikleri bakımından birbirlerinden belirgin bir biçimde farklıdır. Peki, acaba suyun farklı türleri için durum nasıldır? Onlar da bazı noktalarda birbirilerinden ayrılırlar. Örneğin, yoğunlukları, donma ve kaynama noktaları farklıdır.

Yine doğada farklı su çeşitlerinin bağıl miktarı her yerde ve her zaman farklıdır.

Örneğin, bir ton çeşme suyunda 150 gram ağır döteryum suyu D2O bulunur. Pasifik Okyanusu'nda bu miktar çok daha fazladır: Yaklaşık 165 gram. Caucasian buzul dağlarından alınan bir ton buz 7 gram ağır su içerir, bu miktar bir metreküp nehir suyunda bulunandan daha çoktur. Kısacası suyun izotop bileşimi yerine göre değişir. Bunun nedeni, doğada çok sayıda izotop yer değiştirme işleminin sürekli olarak gerçekleşmesidir. Farklı hidrojen ve oksijen izotopları çeşitli koşullar altında sürekli birbirlerinin yerlerini alırlar.

Bu kadar çok çeşitte başka bir doğal bileşik bulunabilir mi? Hayır yoktur.

Tabii ki, en çok protiyum suyu ile ilgileniriz. Ama suyun öbür türleri de gözardı edilemez. Bazıları ve özellikle ağır su D2O pratikte geniş uygulama alanı bulur. Nükleer reaktörlerde, uranyum parçalanmasına neden olan nötronların yavaşlamasını sağlamak için ağır su kullanılır. Bunun dışında, bilim insanları çeşitli su türlerini izotop kimyası alanındaki araştırmalarında kullanırlar.

Acaba onsekiz çeşitten fazlası da var mıdır acaba? Gerçekten, suyun çeşitleri çok daha fazla olabilir. Doğal izotoplarının dışında oksijenin yapay radyoaktif izotopları da vardır. Oksijen-14, oksijen-15, oksijen-19 ve oksijen-20 gibi. Ayrıca son yıllarda hidrojen izotoplarının sayısı da artmıştır. H4 ve H5'i örnek verebiliriz.

Böylece, hidrojen ve oksijenin yapay izotoplarını da dikkate alırsak olası su listesi 100'ü aşar. Tam olarak kaç tane olduğunu kendiniz de kolaylıkla sayabilirsiniz...

107 KİMYA ÖYKÜSÜ
( L. VLASOV, D. TRIFONOV
ÇEV: NİHAL SARIER - TÜBİTAK )


 

YAŞAM SUYU, CANVEREN, HER YERDE HAZIR OLAN SU

 

Pek çok halk öyküsü, "yaşam suyu" efsanesine dayanır: Yaraları iyileştiren, ölüyü dirilten. Yüreksizi yüreklü kılan, yiğitlerin gücünü yüz kat artıran.

İnsanın suya böyle büyülü özellikler yakıştırması raslantı değildir. Yeryüzünde yaşamamız, yeşil ağaçlarla ve çiçekli topraklarla çevrelenmemiz, sandalla gezebilmemiz, yazın yağmurda su gölcüklerinin üstünden atlamamız, kışın kayak ve paten yapmaya gitmemiz tümü ile su sayesinde gerçekleşir. Daha açık belirtmek gerekirse tümü su moleküllerinin birbirlerini etkileme ve birlikler oluşturma yeteneğine dayanmaktadır. Gezegenimizde yaşamın başlaması ve gelişmesi için gerekli olan koşullardan birisi budur.

Yeryüzü tarihi suyun tarihidir denilebilir. Su gezegenimizin yüzünü değiştirmiş ve değiştirmeyi sürdürmektedir.

Dünyadaki en büyük kimyacı sudur. Hiçbir dağla işlem onsuz olamaz. Ne yeni bir mineral, yeni bir kaya oluşumu gerçekleşebilir, ne de bitki ve hayvan organizmalarındaki karmaşık biyokimyasal tepkimeler oluşabilir.

Kimyacılar laboratuvarda su olmadan pek birşey yapamazlar. Maddelerin özelliklerini, dönüşümlerini incelerken ve yeni bileşikler elde ederken çok ender olarak susuz çalışabilirler. Bilinen en iyi çözücülerden biri sudur. Pek çok madde su içindeki çözeltileri hazırlandıktan sonra tepkimeye sokulabilir.

Bir madde çözündüğünde neler olur? Yüzeyindeki moleküller arası ve atomlar arası etkileşim kuvvetleri su içinde yüzlerce kez zayıflar ve sonuçta yüzeyden koparak suya geçerler. Bir bardak çayın içindeki bir şeker parçası moleküllerine ayrılır. Sofra tuzu sodyum ve klordan oluşan iyonlarına ayrışır. Kendi özgül yapısına uygun olarak su molekülü, çözünen kütlenin atom ve moleküllerini etkileyebilen büyük bir yetenek gösterir. Bu açıdan öteki birçok çözücü suya göre yetersizdir.

Yeryüzünde suyun parçalayıcı etkisine karşı duyabilecek bir kaya yoktur. Granitler bile yavaş yavaş ama mutlaka parçalanırlar. Su, çözdüğü maddeleri denizlere ve okyanuslara taşır. Yüzmilyonlaraca yıl önce taze su içeren büyük su kütleleri bu nedenle tuzlanmıştır...

107 KİMYA ÖYKÜSÜ
( L. VLASOV, D. TRIFONOV
ÇEV: NİHAL SARIER - TÜBİTAK )


 

BUZ SAÇAĞININ SIRLARI

 

Küçük çocuklar buz saçaklarıyla oynamaya bayılırlar. Bunlar, çok sevimli parıltılı şeylerdir. Çocuk kimseye göstermeden buz parçasını ağzına atar. Bu kadar mı lezzetli? Ondan geri almaya çalışın görürsünüz.

Eğlendirici, çocuksu bir istek mi? Hayır, durum çok daha ciddidir.

Civcivler üzerinde yapılmış bir deney vardır. Bir gruba içmeleri için normal su verilirken, ötekilerine içinde buz parçaları yüzen erimiş kar suyu içirilmişti. Bundan daha kolay bir deney olamazdı. Ancak sonuçlar şaşırtıcıydı. Normal su içen civcivler oldukça sakindi ve hiç huysuzlanmıyorlardı. Oysa leğen dolusu erimiş kar suyu daima korkunç bir savaş alanına dönüyordu. Değişik bir tadı varmış gibi civcivler açgözlülükle suyu yutuyorlardı.

Birbuçuk ay sonra denek civcivleri tarttılar. Erimiş kar suyu verilenler çok daha ağırdı. Normal su içen civcivlere göre daha fazla kilo almışlardı.

Uzun sözün kısası, erimiş kar suyu belirgin ve harikulade özellikler göstermekteydi. Canlı varlıklar için çok yararlıydı. Peki, bunun nedeni neydi?

Başlangıçta, erimiş suda döteryum miktarının daha fazla olmasından dolayı diye düşünüldü. Ağır suyun küçük derişimleri canlı varlıkların gelişimini hızlanıyordu. Ancak bu, yalnızca kısmen doğruydu...

Şimdi, gerçek nedenin erime olayından başka bir yerde oldığına inanılıyor.

Buz kristal bir yapıya sahiptir. Ancak genel bir deyişle, su da sıvı bir kristaldir. Molekülleri tamamen düzensiz değildir, tam bir kafes iskelet oluşturur. Ama doğal olarak yapısı buzunkinden farklıdır.

Buz eridiğinde uzun bir süre yapısını korur. Öteki bir deyişle erimiş su sıvı olmakla birlikte, molekülleri "buz düzeni"nde kalır. Bu nedenle erimiş suyun kimyasal etkinliği normal sudan daha yüksektir. Biyokimyasal işlemler dizinine kolayca katılır. Organizmada çeşitli maddelerle normal suya göre çok daha hızlı birleşir.

Bilim insanları organizma içinde suyun yapısının büyük ölçüde buzun yapısına benzediğine inanmaktadırlar. Organizma normal suyu özümlediğinde suyun yapısı yeniden düzenlenir. Erimiş su zaten istenen yapıda olduğundan, moleküllerinin yeniden düzenlenmesi için organizmanın fazladan enerji harcamasına gerek yoktur.

Görüldüğü gibi, erimiş suyun yaşamdaki rolü çok büyüktür.

107 KİMYA ÖYKÜSÜ
( L. VLASOV, D. TRIFONOV
ÇEV: NİHAL SARIER - TÜBİTAK )


 

SU NE RENKTİR?

 

Alışıldık yanıt suyun rengi olmadığıdır: su "şeffaf" ya da "saydam"dır ve denizin mavi görünmesinin tek nedeni gökyüzünün denizin üzerine yansımasıdır.

Yanlış! Su aslında mavidir. Son derece soluk bir tonudur fakat mavidir. Bunu doğada, kardaki derin bir deliğe ya da donmuş bir şelâlenin kalın buzlarının içine baktığınızda görebilirsiniz. Çok büyük ve çok derin beyaz bir havuzu suyla doldurup içine batığınızda, su mavi görünecektir.

Bu soluk mavi ton, suyun içine değil fakat suya baktığımızda, bazen neden şaşırtıcı bir biçimde mavi renk aldığını açıklamaz. Gökyüzünden yasıyan renk kesinlikle önemli bir rol oynar. Bulutlu bir günde deniz tam olarak mavi görünmez.

Gördüğümüz ışığın tamamı suyun yüzeyinden yansımaz; bu ışığın bir bölümü yüzeyin altından gelir. Sun ne kadar bulanıksa, o kadar çok renk yansıtır.

Denizler ve göller gibi büyük su kütleleri genellikle son derece yoğun bir biçimde mikroskobik bitki ve su yosunu içerir. Irmaklar ve göletler son derece yoğun bir biçimde toprak ve öteki katı asıltıları içerir.

Tüm bu parçacıklar, suyun yüzeyine geri dönen ışığı yansıtıp dağıtarak gördüğümüz renklerde büyük sapmalara neden olurlar. Parlak mavi bir gökyüzünün altında bazen göz kamaştırıcı yeşil bir Akdeniz görmemizin nedeni budur.

CAHİLLİKLER KİTABI'ndan


 

DÜNYANIN NE KADARI SUDUR?

 

Dünya yüzeyinin %70'i suyla kaplı olabilir ama su, gezegenin kütlesinin 5000'de birinden daha azına tekabül eder.

Dünya oldukça büyüktür; 6 milyon milyar milyar kg. gelir. Bunun yarısı alt mantoda (yerkabuğunun altındaki 660. km.'de başlayan yarı erimiş devasa katman) bulunur. Görünüşe göre sulu olan yerkabuğunda bile, kara kütlesi okyanuslarınkinden 40 kat daha fazladır.

2002'de Science Dergisi'nde yayımlanan bir Japon deneyine göre, alt mantoda çözünmüş su, dünyanın yüzeyinde dolanan sudan beş kat daha fazla olabilir.

Araştırmacılar cm.'ye 200.000 kg.lık basınç ve 1600 C'lik sıcaklık altında, alt mantoda bulunanlara benzeyen dört mineral bileşik oluşturdular. Daha sonra buna su ekleyip bu suyun ne kadarının emildiğini ölçtüler.

Eğer Japonlar haklıysa dünyadaki su oranı gözden geçirilerek daha yüksek belirtilmelidir: % 0,1.

CAHİLLİKLER KİTABI'ndan


 

Su, uzun zamandır artık H2O olarak, tuz da NaCl olarak tanımlanmamaktadır. Gerçekten bunların arkasında daha fazla şeyler vardır.

Benim adım Peter Ferreira ve biyofizikçi olarak "Institute of Biophysical Research" (Biyofiziksel Araştırmalar Enstitüsü) adlı bir Amerikan Araştırma Enstitüsünün yöneticisiyim. Almanya'daki temsilcisiyim. Ve bir araştırma çerçevesinde kendimizi biyofiziksel bakış açısından "Su ve Tuz" konusuna adadık. Biyofizikçi olarak bitkiler, hayvanlar veya insanlardaki canlılığı araştırıyoruz.

İlk etapta bizi ilgilendiren şey madde değil, saf enerjidir. Su ve tuzu seçmemizin nedeni bedenimizin önemli oranda su ve tuzdan oluşmasıdır. Öncelikle biyofiziğe kısa bir giriş yapmak istiyorum. Konunun sadece su ve tuz olmadığını bilgi (enformasyon) ve bilinçlilik olduğunu çok hızlı bir şekilde anlayacaksınız. Tüm düşünceleriniz ve bunların kaynağı, su ve tuza bağlıdır. Burada daha sağlıklı olmak için değil, daha bilinçli olmak için belirli bir suyu içmeniz veya tuzu yemeniz söz konusudur, çünkü bilinçli olursanız, otomatik olarak daha sağlıklı olursunuz.

Biyofizik, fiziğin bölümlerindendir. Fiziğe tam olarak baktığımızda, fiziğin doğa bilimi olmadığını görürüz, çünkü fizik ilk etapta mekanikle ilgilidir, tekerleğin mekaniği, daire üzerindeki tekerlek, ve daireye aynı sonuca ulaşmak için sonsuz tekrarlanabilirlik için gereksinim duyarız. Eğer tek ve aynı deneyi 100 defa yaparsak ve aynı sonuca ulaşırsak, o zaman bilimsel olarak "Bu objektiftir, bu bilimsel olarak ispatlanabilir" deriz. Bu ölü şeylerde çok iyi fonksiyon görmektedir, peki ya canlılarda?

Doğada daire olan hiçbir şey tanımıyoruz, her şey spiraldir, yani aynı noktaya tekrar geri geliriz, fakat yine de bambaşka bir düzlemde. Ortalama olarak 40.000 farklı hastalık tanıyoruz, bunlar için 58.000 farklı alopatik ilacımız var ve tüm bu 40.000 farklı hastalıkla uğraşan yaklaşık 1.200 farklı tıp alanı var.

Biyofizikte "Hastalık" sözcüğünü biz enerjideki bir açıklık, eksiklik olarak tanımlıyoruz. Burada eksik bir şeyler vardır ve eğer bunun nedenlerine inersek, o zaman belirtiler kendiliklerinden ortadan kalkacaklardır. Çünkü eğer sadece belirtileri tedavi edersek, büyük olasılıkla alopatik ilaçlarla, o zaman belirtiyi bastırmış ve sonuç olarak bir şeyleri bloke etmiş oluruz. Hastalıklarla mücadele etmek yerine, onları tanımalıyız, çünkü hastalık çok iyi bir arkadaş olabilir, çünkü hastalık bize bir şeyler söylemeye çalışır, bizi farklı bir yöne sevk etmek için bizi değiştirir.

Eğer bunu sadece bloke eder ve bastırırsak, çünkü bu daha rahat bir yoldur, o zaman bu aynen arabanızla tatile gidersiniz ve bir süre sonra kırmızı uyarı lambanız yanar, çünkü motorda yağ kalmamıştır, bu sizi rahatsız ettiği için de lambanızın üzerine sakız yapıştırıp kapatmanıza benzer ve en geç birkaç kilometre sonra motoru sararsınız ve tüm arabayı bozarsınız. Bedenimizi de bu şekilde görmeliyiz.

Son yıllarda çok fazla kimyasal olarak yönlendirildik. Endüstrileştik ve kimyasallaştık. Yemek yerken neye dikkat ediyorsunuz? Vitaminlere, minerallere, öbür elementlere, içinde ne kadar enzim olduğuna, hangi albümin yapılarının ve benzerlerinin olduğuna ve sonuçta bunlar sadece kimyanın konusudur.

"Yaşamsal gıda" sözcükleriyle başlayalım. "Yaşamsal gıda" demek, yaşam aracı demektir, yaşamın kendisini ortaya koymaz, onun saklayıcısıdır. Fakat eğer biz aracı olunacak bir şey kalmayacak şekilde işlemlerle bütünlüğünü bozarsak, o zaman yaşamsal gıdadan da söz edemeyiz, o zaman buna "ölümcül gıda" demeliyiz. Bu bizim maddeci düşüncemizden dolayıdır, çünkü her şeyi maddeyle ilişkilendiririz, yani kimya ile. Kimyanın maddeyi saptamasına, fiziğin ise, değiştirmesine rağmen. Burada söz konusu olan enerjidir ve enerji, bilgiden(enformasyon) başka bir şey değildir ve biz fiziksel açıdan biliyoruz ki, enerji asla yok edilemez. Eğer enerji, yaşamla özdeşleştirilirse, o zaman bu yaşamın yok edilemeyeceği anlamına gelmektedir.

Burada yaşamın amacını da düşünmeye başlamak zorundayız. Prensipte hepimiz kendimizi erçekleştirmek, bilincimizi genişletmek için buradayız. Burada gerçek doğa bilimine, yani matematiğe geliyoruz. Bunun adı neden "Matematik"tir. "Ma" madde, "te" tanrısal, "mati" ruhsallık. Bu mükemmel bir üçgen ortaya koymaktadır. Bu matematik, henüz bilim tanrısal öğretiden ayrılmadığı zaman ortaya çıkmıştır oluşmuştur. Eğer enerjiyi hayat ile özdeşleştirirsek, ki öyledir; o zaman bu, hayatı da yok edemeyeceğimiz anlamına gelir. Bu üçlü birlik, oluşuma kadar geri gitmektedir ve matematiğin bu üçlü birliği polarize olmak, maddeleşmek için yakaladığı yer, hepimizin bildiği gibi her şeyin başlangıcı olduğu yerdir. Ve yaşamın amacı, bu birliğe geri dönmektir.

Bu yol için enerjiye gereksinimimiz vardır. Herkesin bedeninde 100 Watt'lık bir lambayı yakacak kadar çok akım, elektrik vardır. Biz bu elektrikle ilgilenmekteyiz. 1984 yılında İsviçreli Atom Fizikçisi Dr. Carlos Rieball, matematiksel olarak hesaplanabilen Naturhoustaute'yi(doğal sabite oranını) keşfederek Nobel Ödülü almıştır ki, biz bununla enerji ve madde arasındaki ilişkiyi matematiksel olarak hesaplayabilmekteyiz. Yani herhangi bir şeyin maddeleşebilmesi için ne kadar enerjiye gereksinimi vardır? Madde titreşen enerjiden başka bir şey değildir. Bu enerji kendisini o kadar çok yavaşlatmıştır ki, maddeleşmiştir. Ancak eğer en derindeki çekirdeğe atoma ulaşabilseydik, o zaman dokunulacak hiçbir şeyin olmadığını her bir hareketin var olduğunu saptardık.

Her şey her an hareket halindedir, bu mantıkla enerji kendini hareket ettirmektedir ve maddeleşmesini sağlamaktadır. Bunun için doğal bir oran vardır, bu yaklaşık olarak 1:1 Milyardır. Buradaki 1 Milyar ölçülebilir enerjinin sadece tek bir birimi, maddeyi maddeleştirebilmek için bulunur. Şimdi bu ne demektir? Bu insanların aslında sadece gerçeğin bir milyarda biri ile uğraştığı anlamına gelmektedir, yani sadece dokunabildiğimizle. Bizler kalite yerine sadece miktarla uğraşıyoruz. Bu şekilde her şeyde canlılığa dikkat etmeyi unutuyoruz. Örneğin henüz yeni bir yavru dünyaya getirmiş ineğin sütünü ele alalım. Sütü alalım ve pastorize edelim ki dayanıklı olsun ve 2 saat sonra bu pastorize edilmiş sütü yavru ineğe içirelim. Bunu yapmadan önce tabii ki sütü biyokimyagerlere inceletelim. Bu pastorize işlemi ile hiçbir şey kaybetmediğimizi saptarız, aynı miktarda kalsiyum ve aynı miktarda albümin vardır içinde ve bu nedenle de ambalaj üzerine her zaman bu yazılır. Şimdi eğer bu inek yavrusu bundan içerse, o zaman bu yavru ilginç bir şekilde 21 gün içinde ölmüş olacaktır. Bu nasıl olur? Her şey içinde, kimyasal-analitik olarak hiçbir şey değişmedi. Peki değişen ne? Sütü pastorize ederek, canlılığını aldık, sütteki molekül yapısını bozduk, sütün geometrisini bozduk. Maddesel olarak baktığımızda sütte her ne kadar hiçbir şey eksik olmasa da, bizim ?yaşamsal gıda? dediğimiz ayırıcı özellik eksiktir, artık o ?yaşamsal gıda? değildir. Kendimize ne kadar yaşamsal gıda aldığımızı sormamız gerekir ve eğer miktara dikkat etmektense kaliteye dikkat ederseniz, organizmanın ne kadar az gıdaya gereksinimi olduğunu saptarsınız Amerika'da ?junk-food sendromu? vardır, burada insanlar bir masaya oturmak için bile kendilerine zaman ayırmazlar, ya arabada oturarak ya da bir Mc Donalds'dan öbürüne giderek yemek yerler ve bu şekilde günden güne şişmanladıkça şişmanlarlar. Her iki saatte bir aynı açlık duygusu oluşur, çünkü beden alması gerekeni almamıştır.

Eğer biz canlılık almazsak, evrim almazsak, o zaman beynimiz haberci maddeler salgılar. Bu haberci maddeler, bizim gıda almamız gerektiğini bize hatırlatırlar. Aldığımız gıdada canlılık eksikse, o zaman en geç besin değişiminden sonra yine acıkırsınız. Şimdi enerji bile almadınız, tam tersine enerji çaldınız. Çünkü ölü gıdayı hazmetmeniz için ölçülebilir enerjiye gereksiniminiz vardır. Bir de bunları hazmetmeniz için şöyle bir uzanmalısınız, aynı aslanlar gibi, çünkü ayağa kalkmak için artık enerjiniz kalmamıştır. Sadece bir elma yeseydiniz, o zaman ayık olurdunuz, canlı olurdunuz. Beden neye gereksinimi varsa, onu öz olarak ortaya çıkarıp alır. Elmayı sadece canlılığa ulaşmak için kullanır. Eğer içinde canlılık yoksa, o zaman elmaya gereksinimimiz yoktur.

70'li yılların sonunda İngiltere'de mikrodalga ile ilgili olarak ev kedilerinde tanınmış Oxford incelemesi yapılmıştır. Lütfen evinizde bunu kendi kedinize yapmayınız. Burada mikrodalganın besinlere etkisi test edilmiştir. Gıdalar mikrodalgalarla kimyasal-analitik olarak ne derecede değişmekteydiler. Kimyasal-analitik olarak hiçbir şeyin değişmediği saptandı ve bu daha sonraları mikrodalganın güçlü bir şekilde propagandasına yol açtı. Hatta mikrodalga işleminden sonra vitamin içeriği, yemeğinizi pişirdiğinizdekinden daha çoktur. Fakat vitamindeki enformasyon içeriği hâlâ korunuyor mu, bunun içinde hâlâ canlılık var mı? Bunu kritik olarak bir defa incelemeliyiz. Burada kediler haftalarca sadece mikrodalgadan geçmiş gıdalarla beslendiler, bu deneme kapalı ortamlarda yapıldı. Çünkü; yanlış değerlendirmemeliyiz ki, biz önemli ölçüde gıdayı solar frekanslarından alırız, yani güneşten her gün dalga boylarıyla enerji, evet canlılık alırız. Katı besinler bu gıda zincirinin en sonunda bulunurlar. Bizler her zaman yemek yemenin en önemli şey olduğunu düşünürüz, oysa en önemsizidir. Bu deneyde hayvanların güneşten gıda almalarına izin verilmedi ve normal katı gıdalarını yemeden kısa süre önce bunlar olağan mikrodalgadan geçiriliyordu, aynı şekilde hayvanların içtikleri su da mikrodalgadan geçiriliyordu. Kediler istedikleri yemeği yiyebiliyordu, her şey serbestti. 2-3 hafta sonra bile kedilerin doğallıklarını kaybettikleri saptandı. İlk etapta homoseksüel davranışlar ortaya koydular ve 4-5 hafta sonra da öldüler. 8000 kedi, kimyasal-analitik olarak gıdalarda her şey var olmasına rağmen öldü, hem de sürekli olarak yemelerine rağmen açlıktan öldüler.

Şimdi Kızılderilileri bir hatırlayalım; onlar bize 350 yıl öncesinin bir atasözünde, dolu tabaklarımız olacağını, ama yine de yiyecek bir şeyimizin olmayacağı günleri yaşayacağımızı söylemişlerdi. Onların beyaz adamla savaşmasına gerek yoktu. Onlar zaten kendi kendilerini yok edeceklerdi. Şimdi herkes kendi kendine sormalıdır, ne kadar gıda alıyorum? Bir gıdanın kalitesi nerede sağlanmıştır?

Burada çok önemli bir gıdadan bahsedeceğiz. Su'dan. Su kimyacıların severek tanımladıkları gibi sadece H2O değildir. Bunun ispatı için matematiğin bir kolu olan geometriye gereksinimimiz vardır. Adı, Geo:Dünya, Metri:Ölçü, Dünya ölçüsünden geliyor. Bunun arkasında tanrısal bir dünya ölçüsü vardır. Biz bunlara, kendilerini her zaman tekrar aynı mükemmel geometri ile yapılandıran, platonik yapılar diyoruz. İkisi de aynı olan hiçbir dağ kristalinin var olmadığını biliyoruz, fakat hepsi tamamen aynı yapıya, yani aynı altı köşeli geometriye sahiptir. Eğer böyle bir kristali fiziksel olarak incelersek, o zaman içlerinde elektrik olduğunu, yani gerçekten ölçülebilen elektrik olduğunu saptarız, biz bunu Pizoelektrik olarak tanımlıyoruz. Elektrik, enerjidir. şimdi enerjiyi bir tarafta enformasyon (bilgi), öteki tarafta canlılık olarak tanıdık. "Enformasyon" sözcüğünü bir düşünün: bir şeyi tekrar kendi asli formuna döndürmek/getirmek, bir geometriyi tekrar yapılandırmak. Hiç bilgisayarınızın ana parçasının ne olduğunu düşündünüz mü? Bilgisayarınızdaki bu çok küçük mikro chipi ? Bir kuvars kristali. Bu kristalin geometrisi, enformasyonlarınızın orada hafızalandırılmasını sağlar. Bu kristaller sadece silikon üzerine basınç ile üretilir, bunlar doğal dağ kristalleri değildir. Ancak sonuçta burada söz konusu olan sadece geometridir, buradaki durumda kuvarstaki altı köşeli yapı ve sudaki davranışı da hiç farklı değildir. Mısırlıların piramitlerde sadece geometrik yapı ile inisiyasyon amacı için kendini kullandıran enerji alanları kurduklarını biliyoruz.

Şimdi küçük bir deney yapalım: Burada küçük bir bakır piramit bulunuyor, aslında bunu doğru yönlere, yani kuzey ve güneye yöneltmeliydik, ancak açı derecesini Keops piramidine uygun yaptık, geometrik açıdan Keops piramidi ile aynı. Şimdi bir parça et alalım ve bunu ortadan ikiye ayıralım. Bir yarısını piramidin altına koyalım, öbür yarısını da sadece yaklaşık 20 cm yanına koyalım. Birkaç gün sonra piramidin yanındaki etin çürüdüğünü, piramidin altındaki etin ise sadece kuruduğunu saptarsınız. Bu nasıl olanaklı olabilir? Burada sadece 8 bakır çubuk olmasına rağmen, nasıl oluyor da başka enerji yasaları geçerli olabiliyor. Bu "Geometri" dir.

Kör bir traş bıçağını piramidin altına koysak ve yaklaşık 60 saat bekletsek tekrar keskinleşir. Bu, büyü değildir, bu elektromanyetik alanların yönlendirilmesidir. Bunlar geometri ile oluşur ve bu şekilde dünyadaki her şey ot sapına kadar geometriye göre kurulmuştur, yani platonik yapılardan ve platonik yapıların kendilerini sınıflandırmalarına göre hiçlikten enerji alanları kendilerini yapılandırırlar.

"Christos" sözcüğünü biliyorsunuz, "bilinç" demektir ve kristalde bu da vardır. Christ/Krist: bilinç, all: All (her şey), Allbewußtsein (Tam bilinçlilik). Bu insanlarda da böyledir, sağlıklı ve güzel oldukları sürece neden böyle göründükleri, nasıl göründükleri gibi hiçbir şeyle ilgilenmiyorlar, ancak daha burunları akmaya başladığında hemen kendileri ile ilgili bilgi almaya başlarlar, başkalarıyla konuşurlar, sebebini öğrenmeye çalışırlar, vs. Bunu neden yapıyorlar? Çünkü bu bir basınç yapmıştır. Peki kristaller nasıl büyürler? Basınç geometrinin oluşmasını sağlar. Sıradan bir karbon alın ve yeteri kadar basınç uygulayın, o zaman mükemmel bir geometrisi olan mükemmel bir elmasa sahip olursunuz. İnsanlarda da aynı şekildedir, çünkü eğer gönüllü olarak yoldan gidilmezse, acı formunda bir basınç, hastalık formunda bir basınç alırlar, ki bu daha sonra sizin sonunda bilincinizi genişletmeye başlamanızı sağlar. Bunun için yaşamsal gıdaya gereksiniminiz vardır. Sadece tabaktaki veya camdaki gıdaya değil, burada daha fazlası var, çünkü her konuşulan sözcük süptil(latif) maddesel düzlemde bir gıdadır. Konuştuğunuz her sözcüğü önceden düşünmüş olmalısınız. Bu düşünceniz bir dalga boyu üretir. Her şey her zaman sadece bu dalga boylarıdır. Fizikte ve aynı zamanda biyofiziksel mantıkta, eğer farklı kaynaktan iki aynı dalga boyu girişim yaparsa, birdenbire yeni enerji alanları oluştuğunu biliyoruz. Biz bu şekilde sadece yaşam (enerji) elde etmez, aynı zamanda yeni enerji formları da inşa ederiz. Kimyada biz bunu molekül evliliği olarak tanımlarız. Ve biz insanlarda da bu evliliktir (düğündür). İnsanların düğününde ne oluyor, aşık olduğunuz zamanı bir düşünün. Birdenbire o insanı, çok kısa bir süre önce tanımanıza rağmen, tanıdığınızı düşünürsünüz. Bunu yalnızca bir duygu nedeniyle yaparsınız ve bu duygu sevgidir ve sevgi enerjidir, bu aynı elektromanyetik bir içtepidir, bu sizi mıknatıs gibi çeker. Gençler bunu birbirlerinin gözlerine derin derin baktıklarında, bir güven hissettiklerinde yapıyorlar. Sonra ne oluyor? Karıncalanmalar başlıyor, bedeninizdeki elektrik aktifleşiyor. Bunu kendinize açıklayamazsınız ve karıncalanmaları olan insanlara ne söylersiniz? Kimyaları uyuyor, o benimle aynı dalga boyunda. O gerçekten de sizinle aynı dalga boyundadır. Ve eğer o sizinle aynı dalga boyundaysa, eğer bu karşılanırsa, o zaman canlılık içeren ve yeni canlar inşa eden en önemli şey ortaya çıkar: Rezonans! Rezonans etkiyle tekrar düzen durumları sağlayabiliriz, orada geometri oluşur, orada enformasyon oluşur. Nerede bu sevgi sağlanamazsa, orada dizonans oluşur ve dizonans oluşan bu kişiler kendi içlerinde mahvolurlar. Bu kişiler kendilerini iyi besleyebilirler, ama buna rağmen güçleri ve enerjileri yoktur ve muhtemelen bu kişiler o anda artık yaşamın mantığını da görmezler. Bu elektriğe, bu akıma dikkat edin!

Her su molekülünün, her H2O molekülünün birbirinden farklı olması ve her zaman tekrar aynı tam mükemmel geometriyi ortaya koymaları ilginç değil mi? Çünkü bir su molekülü 104,7 derecelik bir açıyla mükemmel bir Tetraeder'den (dört kenarlı) başka bir şey değildir. Eğer bu şekildeki 4 Tetraeder'i birleştirirsek, o zaman bir piramit elde ederiz. Mısırlıların muhtemelen bunu piramitleri inşa ederken düşünmüş olabilecekleri ve tam da 4 su Tetraederinin bir piramidi temsil etmesi ve bugüne kadar ki tüm matematiksel, fiziksel, astronomik ve astrolojik bilgilerimizi bu geometrik yapılardan yaratmamız ilginç değil mi? Tüm bunlar orada derin bir sır olarak durmaktadır. Şimdi bizim zamanımızda tekrar bütünsel düşünce ile bu eski bilgiye ulaşıldı, bu yeni bir bilgi değildir. Eğer bilincimizi tekrar genişletirsek, o zaman biz bu bağlantıları tekrar anlayacağız, yani bu yaşamsal gıdayı, yaşamı oluşturmayı. Bu nedenle bu kadar çok kimyasal düşünmemeliyiz.

Mesela elinize bir kitap versem, örneğin Almanya Tarihi hakkında ve bu kitabı okuldaki bilim adamlarına incelemeleri için versek, ne de olsa madde çok önemli! Sonuçlardan ne elde ederdik? Bir süre sonra bu kitabın en derin kimyasal analizini bilirdik, DIN normunu bilirdik, ağırlığını bilirdik, tutkal hakkındaki her şeyi bilirdik, bu tutkalın oluştuğu kimyasal bağlantıları bilirdik, baskısını, bunun kimyasallarını, hatta araştırmacı bir biyolog belki de bu kağıtların hangi ağaçtan geldiğini bile ortaya çıkarabilirdi; ancak bir şeyi bilemezdiniz: Almanya'nın Tarihi hakkında hiçbir şey bilmezdiniz, oysa bu kitabı alma nedeniniz buydu. Eğer içinde hiçbir şey yoksa, maddenin değeri ne kadardır ? Hepinizin bir televizyonu var, neden televizyon seyrediyorsunuz? Tabii ki bunu enformasyon içerdiğinden yapıyorsunuz. Eğitim nedenlerinden olsun, eğlence nedenlerinden olsun, bilgilenmek istiyorsunuz, tek neden bilgiye dayanmaktadır. Bilginin her formu bilincinizin genişlemesine neden olur. Şimdi bu dolabınızın üzerinde duran kutuya, televizyona mı bağlıdır, yoksa bu televizyondan yayılan dalga boylarına mı ? Çünkü eğer ben çatınıza tırmansam ve anteninizi sadece 2 cm oynatsam, ekranınız karıncalanır ve bu kutu değersiz olur. Burada söz konusu olan gerçekten de uzaydan uydular vasıtasıyla atmosfere ve oradan oturma odanıza giren bu dalga boylarıdır. Bunlar bir cihazla izleyebileceğiniz şekilde değiştirilirler. Bu nedenle hiçbir zaman vasıta olan aracıyı değil, bilakis buna bağlı olan saf enerjiyi, dalga boyunu, bu elektriksel frekans örneğini düşünün. Eğer bunlar yoksa, o zaman madde size yardım edemez. Bunlar sadece taşıyıcı malzemelerdir, bilgi taşıyıcıları. Bu şekilde yaşamsal gıda da sadece bilgi taşıyıcıdır.

Buna benzer başka bir basit örnek daha verebiliriz: Bir fobiniz olduğunu düşünün. Akşamları sokağa çıkamayacak kadar karanlıktan korkuyorsunuz. Ne yapıyorsunuz? Kendinize bir psikolog buluyorsunuz ve eğer terapiye başlarsanız, o size daha önce sahip olmadığınız bilgiler veriyor, bilincinizi genişletiyor. Hatta büyük bir olasılıkla sizi çocukluğunuza geri götürüyor ve daha önce bilmediklerinizi bilmenizi sağlıyor. Bağlantıların bilinçli olarak bilincinize yukarı gelmesine izin verdiğinizde, artık fobiniz kalmıyor. Ve şimdi psikoloğunuzun ölümcül bir kazaya kurban gittiğini ve sizin aslında bir sonraki hasta olduğunuzu düşünün. Ve şimdi bilim adamlarının ölen psikoloğu evinizin içine taşıdıklarını düşünün, çünkü eksik bir tarafı yok, tüm kemikleri orada ve öteki her şeyi. Tabii ki siz onun ölü olduğunu söyleyeceksiniz, ama bilim adamları da size ölü ya da diri, ne fark eder, biz size bilimsel olarak onun aynı kemiklere, aynı organlara sahip olduğunu kanıtlayabiliriz, derler. O zaman kendinize onun size nasıl yardım edebileceğini sorarsınız. Bir psikoloğa mı gereksiniminiz vardı, yoksa psikoloğun bilgisine mi? Çünkü artık ölü olduğundan bilgiye ulaşamıyorsunuz. Bunun aynısı gıda maddelerimiz için de geçerlidir. Çünkü sizin gereksiniminiz olan aslında bilgidir, bilgiyi taşıyan değil. Tam tersine şimdi psikolog size yük olmaya başlar, çünkü şimdi kokmaya ve çürümeye başlamıştır ve siz kendinizi ondan kurtarmak istersiniz ve bu ölü psikoloğun bağırsaklarınızda bulunan ölü gıda olduğunu düşünün. Eğer siz canlı gıda yerine ölü gıdayı kendinize alırsanız, size yük olmaya başlar, kendi kendinizden enerji çalarsınız.

Örneğin bir elmayı ele aldığınızda da bunu görüyoruz; elmayı önce kimyasal analitik ve biyolojik inceleyelim, o zaman bunun doğal bir yapısı olduğunu görürüz, şimdi de sadece 15 saniye mikrodalgaya sokalım, incelediğgimizde tüm vitamin ve öbür minerallerin henüz var olduğunu görürüz, fakat şimdi anorganik karakter ortaya koyar. Daha önce elmada bulunanlar nötr iken, şimdi asit oluşturucudurlar, sadece 15 saniye bir elmayı 180 derece ters yüz etmeye yetmiştir ve biyofiziksel açıdan frekans örnekleri artık yoktur. Daha önce elmayı elma yapan, elektromanyetik içtepi, canlılık artık elmada yoktur. Ve şimdi suya geliyoruz, çünkü her molekül bir Tetraeder'dir. Bu geometridir ve geometri molekülde var olduğundan, suyun çok belirli frekans örneği vardır. Bir su molekülü çift kutupludur, aynı gezegenimiz Dünyanın Kuzey ve Güney kutbu gibi. Bu şekilde her bir su molekülünün de bir elektromanyetik kuşakla çevrelenmiş bir eksi ve bir artı kutbu vardır. Gezegenimiz Dünyada, su gezegeninde yaklaşık %70 su vardır ve ilginçtir ki yetişkin bir bedende de %70 su vardır. Her bir hücrede de %70 su bulunması ilginç değil midir? Astronotların uzaydan çektikleri Dünya fotoğraflarının mikroskopla çekilen hücre fotoğraflarıyla benzer olması da ilginç değil midir? Makro kozmosda mikro kozmos.

http://micro.magnet.fsu.edu/primer/java/s cienceopticsu/powersof10/index.html

Su iki kutuplu olduğundan belirli yerçekimi ve kaldırma kuvvetlerine tabidir. Suda gravitasyon, yerçekimi gücü vardır. Bunu çok kolay benimseyebilirsiniz, su yukarıdan aşağıya doğru akar. Çok az kişi suyun kimyasal materyal olarak yukarıdan aşağıya akarken, tekrar aşağıdan yukarıya aktığını ve hatta saf ışık enerjisi olarak aktığını bilir. Eğer biz böyle bir suyu laboratuvar şartları altında incelersek, o zaman daha 18 molekül ve öteki 15 iyon bağlantısını saptarız. 33 farklı bağlantı yapılanması, sadece saf H2O olmasına rağmen. Bunun dışında bir milyar biyofotondan fazlası. Biyofotonlar nedir? Işık kuantları, saf ışık enerjisi. Bunu artık bugün dijital teknikte biyofoton emisyon ölçümleriyle ispatlayabiliyoruz. Prof. Popp(Pope)'un getirdiği ispat şöyledir, maddenin tüm formları donmuş ışık veya yavaşlamış enerjiden başka bir şey değildir. Sadece maddeden daha çok, enerji formları üzerinde düşünmeliyiz. Sonuç olarak maddeyi enerji oluşturur, tersi değil. Şayet maddenin herhangi bir formu kendini değiştirirse, (örn. bir organ, o zaman aslında organı düşünmemelisiniz, tersine aslında organınız kendini değiştirmeden önce) önce kendisini değiştirmek zorunda olan enerjiyi düşünmelisiniz. Bu şekilde çaresi olmayan hiçbir hastalık yoktur. Doktor, okul bilgileriyle ve tecrübeleriyle daha fazla yardım edecek durumda olmadığını prensipte söyleyebilir. Ancak hiçbirimiz, temelde bir hastalığın çaresi olmadığını söyleyemeyiz. Eğer biz bir problem ortaya çıktığında enerjiyi tekrar asli durumuna geri dönüştürebilirsek, o zaman buna otomatik olarak madde de uyacaktır ve bu işlemektedir, hem de bedeninizi oluşturan elementlerle, su ve tuz ile. Her banyo kültürünün temelinde su ve tuz vardır. Tüm bunlar hiç de yeni değildir. Birçok kür misafiri, Bad Reichenhall'a "Sole" (su ve Himalayalar'dan getirilen, içinde 27 ayrı elementin olduğu söylenen tuzun karışımını içmek için gidiyor ve tıbbi olarak da kanıtlanmış olarak kullanıyor. Buna rağmen maalesef tıbbi mantıkla hâlâ semptom tedavisi yoluna gidiyoruz. Ancak şimdi bir fikir değişimi var. Tüm bunlar bilinç durumunuza bağlıdır.

Yaşadığınız hayat daha önce oynamış bir filmden başka bir şey değildir. Siz bu filmin prodüktörüsünüz, rejisörüsünüz. Eğer bu filmde artık hoşunuza gitmeyen bir şey varsa, bu filmi kimin çevirdiğinizi düşünün, bu kişi sizsiniz, başkalarına kızamazsınız. O zaman filmi tekrar yazmanın, yeni bir film çevirmenin zamanı gelmiştir. Bu sizden başlar ve bunun için geliştirilmiş bilince gereksiniminiz var. Buna ilk etapta bu su ile, geometri ile, platonik yapılarla ulaşırsınız. Suyun içinde zaten enerjiyi sağlayan Tetraeder vardır. Bedende suyumuzun günlük olarak aşağı ve yukarı aktığı, içinde gizli canlı güç olan yaklaşık 90.000 km. sıvı bant vardır. Prof. Carol, doğru olarak bakılması(beslenmesi) şartıyla prensipte insan hücresinin ölümsüz olduğunu kanıtlamış ve bunun için Nobel Ödülü almıştır. Fakat buna rağmen biliyoruz ki, yaşlanma sürecine tabiyiz ve yaşlanıyoruz. Bu neden oluyor? Neden bu hücreler ölüyor ve yenilenmeleri gerektiği gibi yenilenmiyor? Bu hücreden mi kaynaklanıyor, yoksa hücreyi çevreleyen hücre suyundan mı kaynaklanıyor? Aslında canlılık için önemli olanın hücre suyu olduğunu çok hızlı anlayacağız. Aynı Prof. Carol, kalbimizin aslında kendi motoruyla çalışan bir pompa olmadığını kanıtlamıştır. Okulda kalbimizin en önemli organımız olduğunu öğrendik. 24 saat, bir yaşam boyu sürekli aşağı ve yukarı kan pompalaması gerektiğini. Tam olarak gözlendiğinde kalbin aslında kendi motoru olmadığını bu nedenle de kalbi bir pompa olarak görmemizin yanlış olduğunu anlarız. Aslında kalp tam olarak gözlendiğinde bir tribündür. Bu tribün canlı bir güç tarafından, yani bedeninizdeki sıvılar tarafından işletilir. Bu her hücre suyunda, (ta kanımıza kadar) kendi hareketi saklıdır. Bu işletilen tribün bir ritim sağlar, kalp atışını bu kalp atışı, beyin akışımızın da bağımlı olduğu elektriği üretir. Beyin akışımızın tekrar dünya gezegenindeki atmosfer değeri ile karşılaştırılabilir olması ilginçtir. Atmosferimizin bir rezonans değeri vardır, bu Schumann-Rezonans frekansıdır, 8 Hertz'lik bir direnç değeridir. Ve prensipte beynin de aynı değeri ortaya koyması ilginç değil midir? Eğer inanmıyorsanız, bir doktora beyin akımınızı EEG cihazıyla ölçtürün. Doğa ile aynı frekanstadır, yani 8-10 Hertz. Eğer bu ritmin dengesi bozulursa, eğer siz bu ahengi terk ederseniz, o zaman suda bulunan önemli yasaları da terk etmiş olursunuz, gravitasyon ve levitasyon artık aynı oranda bulunmaz. Su, sarmal şekilde hareket eder, hiçbir zaman lineer değildir. Banyoda bir bakın, su girdap formunda hareket eder. Spiral oluşturan suyun hareketinin, genetik kalıtım bilgilerini içeren bedenimizdeki DNA ile tam olarak aynı olması ilginç değil midir?

Tam olarak nasıl aşağıya doğru akıyorsa, yukarıya doğru da akıyor, bunu çift helezon olarak adlandırıyoruz ve yerde ayaklarınızın üzerinde durmanızı sağlayan da budur, yerçekimi gücü. Öteki taraftan da her gün yukarı çıkmak istiyorsunuz, bir şeylere ulaşmak istiyorsunuz, sabahları ayağa kalkıyorsunuz, bu levitasyon gücüdür, bilincinizi genişletmek için, içinizdeki su kristalini bilgilendirmek için bu sizi her zaman tekrar yeniye, yukarıya çeker ve eğer bu denge bozulursa, içinizde bir canlılık kalmaz, o zaman bu sizi sözcüğün tam anlamıyla yere çeker ve büyük olasılıkla kendinizi yatağa atarsınız, çünkü hasta olmuşsunuzdur. Bedenimizin zeki fonksiyonu, molekül hareketini canlandırmamız gerektiğini hatırlatır. Bunu örneğin grip olduğunuzda anlayabilirsiniz. Hiç kendinize neden 37 derecelik bir beden sıcaklığınızın olduğunu sordunuz mu? Neden tam olarak 37 derece Sıcaklık nedir? Sıcaklık, moleküllerin hareket enerjisinden başka bir şey değildir. Neden bunun arkasında hep 37 derece sıcaklığımızın olmasını sağlayan aynı enerji bulunur? Eğer bizdeki denge bozulursa, neden sıcaklık birdenbire yükselir ve neden moleküller daha hızlı hareket ederler? Moleküller, tekrar yapı oluşturmak için düzen durumunu tekrar yapılandırmak için uğraşırlar. Çünkü nerede yapı varsa, orada yapı çerçevesi vardır, nerede yapı çerçevesi varsa, orada geometri vardır, nerede geometri varsa, orada bilgi vardır. Ondan sonra artık bakteriler, mikroplar ve virüsler çoğalamazlar. Tazelenmeye, iyileşmeye başlarız ve birdenbire tekrar gücümüzü buluruz, tekrar ayağa kalkmak isteriz.

Bu su hakkında düşünmelisiniz. Beyin suyunuz çok yüksek derecede kristal yapılanmadır, saf küçük kristaller, biz buna Molekül-Cluster adını veriyoruz. Birbirine bağlanmış olarak ve bu şekilde geometri olduğu için belirli bilgileri iletebilen bu yapıyı suda da buluyoruz. Bu sürekli olarak değişir. Düşünceleriniz nereden geliyor? Kimyasallarla suyun basitçe etkilenebileceğini biliyor musunuz? Bu suyu içtiğinizde düşünceleriniz değiştirilebilir. Klorun materyal düşünce yapılarının taşınmasını sağladığını biliyor muydunuz? Amerika'da yapıldığı gibi klorlu su içtiğinizi düşünün, orada yüzeyi %100 örten klorlu su içilir ve buna eğer flüor katarsanız, çünkü bunun dişler için iyi geldiği söylenir, ve ben size flüorun frekans örneğini ölçsem, o zaman size bu flüorun artık hiçbir isteğinizin kalmayacağı kadar beyin fonksiyonlarınız üzerinde uyumsuzluk yarattığını kanıtlayabilirim. İsteksiz olursunuz. Düşünün bunu iki jenerasyon boyunca tüm halka yaptılar. O zaman ne elde ederim? İsteksiz materyalistlerle dolu bir halk, bunlar o zaman her şeyi ben nasıl istersem, öyle yapacaklardır. Buna su ile ulaşılabilir. Bu yüzden neden böyle düşündüğünüz önemlidir ve suyun sizin için ne kadar önemli olabileceği önemlidir. 37 derecelik bir beden sıcaklığında beyin suyunuz buzlanmış bir durum alır. Bu jöleye benzer yüksek dereceli bir yapıdır. Bu yapıya mikro dalga uygulandığında, beyninizin kan bariyerinden aslında normal koşullarda kanınızda bulunup da ayrıştırılamayan hayvansal albümin geçtiğinde ve beyninize girdiğinde birden kristaller yapılarını değiştirmeye başlar ve sıvılaşır, beyninizin suyu sıvılaşacaktır. Nedenini iyi incelemeliyiz, nedeni daima geometride gizlidir. Örneğin suyun çeşitli hallerini ele alalım, gaz olarak buhar şeklinde, sıvı olarak su şeklinde ve katı olarak buz şeklinde görüyoruz.

Eğer suyu ısıtırsak ve su buharı elde edersek, o zaman su havada süptil bir formda olur. Peki biz ne soluyoruz? Tabii ki sadece oksijen değil. Tam olarak bakıldığında biz suyun en süptil formunu soluyoruz, bu nedenle bunu solumazsak sadece 3-4 dakika yaşayabiliriz. Aylarca yemek yemeyebiliriz, bu bize bir şey yapmaz, hatta 3-4 gün suyu içmezsek de dayanabiliriz, ama sadece birkaç dakika soluk almamamız ölmemiz için yeterlidir. Bu kristalleri, örneğin kar tanelerini soluyoruz. Suyun katı hali olan kar tanelerinin bir elektron mikroskobuyla fotoğrafı çekilmiştir. Burada çok küçük Tetraederlerin mükemmel bir düzeni vardır. İki aynı kar tanesinin hiçbir zaman birbirine benzememesi çok ilginçtir. Bu, bu maddeyi zaten oluşturan ışık kuantlarının düzenine dayanmaktadır. Kendini kristalize edebilmesi için her su molekülünde bir milyardan fazla biyofoton çalışır ve bunlar kendilerini sürekli olarak tekrar düzenlerler. Bu şekilde her su molekülü öbürlerinden farklıdır, her su molekülünün kendi kimliği vardır, aynı sizler gibi. Eğer kimyacılarımızı uzaya çıkarsak ve onların dünyaya bakmasını sağlasak, hepimizi aynı tutarlardı, sonuçta hepimiz insanız, ama siz onlara "Hayır, ben değil, ben şuradakinden farklıyım" diye bağırırdınız. İşte kimyasal açıdan suya bu şekilde bakıyoruz, sadece H2O olarak, buna rağmen hiçbir zaman aynı olan iki kar tanesi yoktur. Şimdi bir deney yapalım ve kar tanesini doğal şartlarda eritelim ve bundan tekrar su yapalım, sonra da tekrar donduralım, tekrar tam olarak aynı kar tanesini elde ederiz. Bu nasıl olanaklı oluyor? Çünkü kim olduğunu hatırlayabiliyor. Suyun hafızası vardır, su bir bilgi taşıyıcısıdır. Maddeleşmeye sebep olan enerjinin formunu değiştirmediğimiz zaman, madde de değişmeyecektir. Çünkü o kim olduğunu biliyor. Bu olay sizin organizmanız için de geçerlidir. Bilim adamları suyun doğal bir homoöpatik olduğunu ve bizim su vasıtasıyla bizde eksik olan dalga boylarını alabileceğimizi kanıtlamışlardır. Bu şekilde kaybettiğimiz her şeyi dengeleyebiliriz. İtalya'dan Enza Enstitüsü'nden Dr. Cicollo, son yirmi yıl içinde tüm dünyadaki şifalı suları incelemiş ve şifalı suların öteki normal sulardan kimyasal yapıları aynı olsa da biyofizikzel açıdan farklı olduklarını tespit etmiştir. Yıllardır şifalı suları için Lourdes'a 6 milyon, Fatima'ya 2 milyon insan, Medjegorye'ye, Sandamniano'ya ve benzeri yerlere gitmektedir. Bunun arkasında sadece dinsel değil de başka sebepler olamaz mı? Eskiden bu mucizeler açıklanamıyordu ve bu suların arkasında sevgili Tanrı'nın olduğu düşünülerek kutsal sular olarak anılıyordu. Aslında bu böyledir de, bunun arkasında sevgili Tanrı, doğa, bütünlük yatmaktadır. Onun vasıtasıyla bu olgun, canlı kaynak suyu bize ulaşmaktadır. Şimdi bu mucize suları inceleyebiliyoruz ve bu karakteristikleri gösteren sular gerçekten de kutsal kaynaklardır. Bir Japon bilim adamı olan Dr. Masaru Emoto, suyu sözcüklerle değiştirebilecek durumda olduğumuzu fotoğraf çekerek 10.000 deneyle kanıtlamıştır. Burada sözcüklerin gücünü düşünün, çünkü her sözcük önceden düşünülmüştür. Bu elektriktir, bu dalga boylarıdır. Bunlarla düzen, entropi, yani kaos yaratabilirsiniz. Her hangi birine aşırı derecede canlılık duygusu ve bağlantıları anlayacağı için yaşama gücü veya uyuyamayacak kadar korku verebilirsiniz. Sadece konuşulan sözcüklerle. Bu sıvı kristal yapının birdenbire tamamen değişmeye başlaması ilginç değil midir? Bunu Masaru Emoto mükemmel bir şekilde kanıtlamıştır. Sıvı nötr suyu alıp sözcüklerle yani bilgiyle yükleyerek ?4 derecede dondurmuş ve elektron mikroskobuyla fotoğraflarını çekmiştir. "Beni hasta ediyorsun" mesajı ile yüklediği suyun görüntüsünün aynı kanserli hücre yapısını ortaya koyduğunu tespit etmiştir.

http://www.hado.net

Burada gıdalarınıza ne kadar dikkat etseniz de çevrenizdeki insanların size yüklediği negatiflikler sizin yapınızı bozabilir ve hasta edebilir. Kristalleriniz parçalanır. Fakat yine de bedenlerimiz kendini mükemmel bir şekilde yenileyebilir, bedenimiz aynı bir akü gibi algılanmalıdır. Ancak bedenimiz şarj edilmelidir, insan bedeninin bu doğal regülasyon işlemine homoöstaz diyoruz. Dünyada hiçbir doktor, var olan 58.000 alopatik ilaçlardan hiçbiri tedavi edemez. Biliyor musunuz sizi kim tedavi eder? Kendiniz! Ve iyi bir doktor bunu size iyileşmeniz için gereksiniminiz olan bilgiyi tekrar vererek ve bu şekilde size destek olarak bu homoöstazı tekrar oluşturmanıza yardım ederek yapar. Bu nedenle "bağışıklık sistemi" sözcüğü yanlıştır. Tam olarak bakıldığında bizim bağışıklık sistemimiz yoktur, bizim entegrasyon sistemimiz vardır. Gerekli enerjiye sahip olduğumuz sürece bedenimiz zararlı maddelerle gerektiği gibi başa çıkabilir ve eğer çevremizde her zaman bize karşı negatif insanlar bulunuyorsa, buna rağmen aktivitelerimizle ve pozitifliğimizle kendimizi koruyabiliriz. Ama eğer siz her gün negatifliğin içinde bulunursanız ve kendinizi korumazsanız, o zaman bu sizi en sonunda yapısı bozuk hücre formu olan kansere kadar götürebilir. Normal durumda hasta ve zayıf insanların sağlıklı olanlara oranla daha çok hasta ve zayıf çocukları olduğunu biliyoruz. Bedenimizdeki her bir hücrede de bu durum aynıdır. Tüm bu hücreler, hücre suyunuzun canlılığıyla bir geometriye, bir yapıya bağlıdırlar. Sizin için her şeyden önemlisi, hücre suyunuzun her alanındaki bu kristalleri tekrar yapılandırmak olmalıdır. Şimdi yeni bir deney yapabiliriz, bozuk, hasta bir suyu alalım ve sıvılaştırarak tek bir sözcük olan "Sevgi" sözcüğüyle yeni bir bilgi verelim. Bunu tekrar ?5 derecede donduralım ve elektron mikroskobuyla fotoğrafını çekelim. Birdenbire bu mükemmel kristali, mükemmel geometriyi elde ederiz. Bu deneyi tersten ve yüzden 10.000 defa yapabiliriz, bilimsel ve objektif olarak suyun düşünceyle ne kadar etkilenebileceğini yine kanıtlamış oluruz. Bedeninizin %70'i sudan oluştuğundan bu sizin için önemlidir. Kalitenin yanı sıra miktara da dikkat etmelisiniz, çünkü çok az su içiyorsunuz. Mükemmel organize olmuş bir beden oluşturmak için günlük en azından 2 litre su içmelisiniz. Eğer insanlar çok kahve, çok limonata ve benzeri içtiklerini düşünüyorlarsa, o zaman bu çözüm değil, çünkü çamaşırlarınızı kahveyle yıkayamazsınız. Su mükemmel bir çözelti maddesidir ve her şeyi kendine bağlayabilecek durumdadır. Bu nedenle su içmek gerçekten çok önemlidir. Bedenimiz çok iyi bir şekilde kendi kendini iyileştirebilir. Çoğu kişi de bunu oruç kürleri vasıtasıyla, bunları bıçaksız ameliyat olarak da adlandırabiliriz, yaparlar. Bedeninizin tekrar temizlenmesini sağlayın. Sanayi tarzda gıdaların işlenmesiyle bedeninize almış olduğunuz inorganik maddelerden kurtulun. Bunun için de bunları çözen bir şeye gereksiniminiz var. Ve bu da su; su bunu başarır. Ve artık biyofiziksel olarak da kanıtlayabildiğimiz gibi, su yüksek derecede bir yapıya sahip. Ve bu yapılardan dolayı bedenimizdeki benzer titreşimleri içererek bir çok hastalıkları, Alzheimer rahatsızlığına kadar, ve beyinlerimizin kıvrımlarına yerleşmiş olan hafif ve ağır metal tortularını bile sökebilir. İsrail'de bir doktora gittiğinizde, orada bir gelenek vardır, hangi rahatsızlıktan dolayı gitmiş olursanız olun, sizi önce tekrar bekleme odasına yollayıp, yarım saat içinde içmek üzere size 2 Litre su verilir. Ve siz bu suyu içtikten sonra hâlâ şikayetleriniz varsa bundan sonra sizi muayeneye kabul ediyorlar. Birden beliren hastalıkların % 80'ini sadece su içerek iyileştirilebileceğini görmüşler ve bunun sadece suyun kalitesine bağlı olmadığı da tespit edilmiş. Bunun için su çözelti maddesi olarak biriken tüm atıkları dışarı taşımak için kullanılıyor. Örneğin burnunuz aktığında neler oluyor? Bedeninizde daha önceleri birikmiş olan zararlı maddelerin nötralize edilerek dışarı atılabilmesi için salgılar oluşuyor ve burnunuzdan dışarı çıkıyor. Aynı olay cildiniz için de geçerli olduğundan, bedeninize girmiş olan zararlı tüm maddeler cildiniz vasıtasıyla da ifraz edilir. Tüm problem aslında içeride, oraya girmemesi gereken maddeleri su yine dışarı taşıma kapasitesine sahip. Burada suyun miktarı kadar kalitesi de tabii ki önemli.

Artık bildiğimiz gibi su, 80 metrelik bir boru sisteminden geçtiğinde, canlılığını kaybediyor. Bu da borunun kötü olmasından dolayı değil de borudaki basınçdan oluşuyor. Suyun evlerimize kadar taşınabilmesi için gerekli olan basınç, suyun kendi hareketliliğini bozuyor. Suda çift helix şeklinde spiral hareket var, bu da suyun kristalinin oluşmasını sağlıyor. Suyun spiral hareketine zarar verildiğinde, kristal yapısı da bozuluyor ve kristal şekil olmayan yerde geometri de yoktur ve böylece enformasyon da oluşamaz ve neticede canlılık da yok olur. Ve neticede bu şekilde sadece 80 metre boru hattı ile suyun canlılığını almış oluyoruz. Şimdi ayrıca kimyasal-analitik olarak açıklamamız gereken şeyler var.

Yasaları koyanlar, su kimyasal olarak temiz oldukça belli değerler çerçevesinde bulunmasını şart koşuyorlar. Ve bu sınır değerleri de istedikleri gibi zaman zaman aşağıya veya yukarıya çekebiliyorlar. Halen tarım sektöründe 300 çeşitten fazla inorganik kimyasal yapıya sahip tarım ilacı kullanıldığını ve bunların neredeyse 280'i kanserojen olduğunu biliyor muydunuz? Kanser nedir? Kanser kaos'tur. Kaos'u düzeltin, entropinin oluşmasını, yani tekrar düzenin oluşmasını sağlayın. Ve tüm bu inorganik bileşimler, bu pestisidler tam tersinin oluşmasını sağlıyorlar.

Tarımda kullanılan ilaçlar yer altı sularına karıştığından tekrar bize çeşmelerimize geliyor. İlginç olan, 1992'ye kadar yasayı koyanlar bu 300 tarım ilacından sadece 63'ünün analiz edilme zorunluluğunu getirmiştir. 280 ilacın kanserojen olarak bilinmesine rağmen sadece 63'ünün ölçülmesi sanki bunların yokmuş gibi varsayılması ilginç değil mi, kalanların isimleri bile bilinmiyor ve bunlar için hiç bir sınır değer konulmamış. Ve zamanla bu ölçülen 63 ilacın değerleri yükseldikçe, tolerans değerleri de yükseltilmiş. Suyun kalitesini düzelteceğine içindeki maddelerin tolerans değerleri ile oynanmakta. Aksi takdirde bu suyu size satmamaları gerekir. 1992'den beri de zaten bu 300 tarım ilacından sadece 18'i ölçülmekte. Ve böylece aslında neler içtiğinizi düşünebilirsiniz.

Örneğin bunların içinden birini çıkaralım: Mesela Nitrat kanserojendir. Sadece kimyasal olarak bir zehir olmasından dolayı değil sebebi çok daha başka. Nitrat, bir kimyasal yapı olarak belli bir dalga boyuna sahip, dolayısıyla bir elektromanyetik kuvvete? Bedeninize Nitrat girdiğinde rezonans yerine disonans oluşur, çünkü bedenimiz Nitrat içermediği için bu madde ile rezonansa geçemiyor. Oluşan disonans bedende kaos oluşturuyor ve birden, bazı hücre grupları dejenere olmaya başlıyor, çünkü sürekli bir elektromanyetik içtepiye maruz kalıyorlar. Aslında bedenimiz kendini tekrar rejenere edebilir fakat her gün aynı içtepilere maruz kaldığında, artık Nitrat'ın miktarının da önemi kalmıyor, tekrar eski yapısını koruyamıyor. Örneğin suya bir taş atıyorsunuz, bir dalganın, dalga boyunun oluşmasına sebep oluyorsunuz. Suya sadece içine taşı atarak bir enformasyon vermiş oluyorsunuz böylece. Aynı anda taşı derhal çıkarsanız bile oradaki dalgayı yaratmış oluyorsunuz. Konu oradaki kimyasal yapıyı değil de negativiteyi yaratan disonans dalga boyunu nasıl çıkarabilirsiniz? Bizim de artık biyofiziksel olarak kanıtlayabileceğimiz gibi bu işlemi yapmak için ?suyu canlandırma cihazları? vardır. En iyi içebileceğiniz su, doğal temiz kaynak suları, artezyen suları, agratopejik artezyen kaynakları. Agratopejler, yeraltından kendi güçleriyle yukarı çıkan yer altı artezyen sularıdır, çünkü suyun da kendine has bir olgunluk derecesi vardır. Su, yağmur olarak yere indiğinde bunu "juvinil" su olarak adlandırırız. Bu suda solar frekanslar ölçülebiliyor fakat jeomanyetik frekansların da oluşabilmesi için su yerin çok altına inmesi gerekiyor, ?toprağın kanı? haline gelmesi gerekiyor.

Yeraltında tamamen olgunlaşan ve tüm jeomanyetik frekans desenlerini içine alan ?toprağın kanı?, kendi başına 1000'lerce metre derinliklerden girdap şeklinde yukarı çıkabilecek güce ve enerjiye sahip oluyor.

Siz şişeden mineral suyu içtiğinizde bunu bedeniniz alamaz, işleyemez, çünkü mineral suyundaki mineraller inorganik yapıya sahipler. Bunlar zararlı değiller fakat hücreler için kullanılabilir değiller. Böylece kanınıza kadar giren kalsiyumun hücrelerinizde özümsenemediği için hiçbir faydası olamaz. Burada konu Kalite'ye geliyor. Su, kristal gibi basınç ile elementlerin koloidal oluşmasını sağlayamadığından elementler inorganik kalıyor ve bu yüzden bedeniniz de bunları alamıyor. Bazıları, bunların bir kısımları belki alınabilir diye düşünse de bu kesinlikle olanaklı değil. Bunu kahvaltıda tabağınıza bir çubuk demir koymuş gibi de düşünebilirsiniz. Sudaki mineralleri alabilirseniz, çubuktaki demirleri de yiyebilirsiniz. Bu da olanaklı olmadığı için suyun hangi mineralleri içerdiği de önemli değil. Önemli olan, suda hangi frekans desenleri var, bu mineraller halen iyonize durumda mı ve etrafları su kılıfı ile çevrili mi? Çünkü biz bu suyun yapısını bozduğumuzda, içindeki iyonize ve suya elektromanyetik dalga boyları veren elementlerin başka elementlerle birleşmesini sağlamış oluruz. Bu da genellikle boru basıncı veya suya katılan karbon diyoksitlerle yapılır, böylece suyun doğal oksijeni alınıp, nitrojen katılır, halbuki bizim amacımız bedenden nitrojeni uzaklaştırıp oksijen verebilmek olmalıdır. Böylece oluşan ?molekül evliliklerinde?, örneğin pozitif yüklü kalsiyum ile negatif yüklü hidrojenkarbonatlar birleşirler. Aslında, bunlar su canlı olduğu sürece, yani bir yapıya sahip olduğu sürece, aralarında su bir duvar gibi olduğu için iyonal yapılarından dolayı birleşemezler ve bedene zararlı hale gelemezler. Kalsiyum ve hidrojen karbonat örneğinde yeni oluşum kalsiyum bikarbonattır, yani kısacası kireç oluşur. Ve siz de bunu evinizin borularından dışarı atabilmek için en pahalı cihazları kullanırsınız. Bunu yaparken kendi bedeninizdeki kireçlenen borularınızı/damarlarınızı hiç düşünmezsiniz. Yaşlandıkça damarlarımız ve beynimizdeki sinir iletişim bağları dahil kireçleniyor ve doğal olarak enformasyonu iletmek için köprü kurulamadığından unutkanlık başlıyor. Burada oluşan kireçleri çözebilmek için canlılığa, enformasyona veya yapıya gereksiniminiz var. Suyun geometrisine gereksiniminiz var. O zaman, oluşan molekül birleşimlerini de kırabilirsiniz.

Biz, araştırmalarımız çerçevesinde, segmanter diyagnostik ve organometri ile, medes diye adlandırdığımız, enerjetik seviyede ölçüm yapabilen bilimsel bir cihaz sayesinde, organizmadaki patolojik rahatsızlıkların bile sadece su ile rejenere edilebileceğini kanıtlayabiliyoruz. Uzun yıllar boyunca teşhis amaçlı takip altında bulundurduğumuz hastalar var.

Bizler, doktor değil de sadece biyofizikçi olduğumuzdan bizim kendi kendimizi rejenere ettiğimizi, doğanğn iyileştirdiğini biliyoruz. Örneğin bir hastamızı segmanter diyagnostik ile değerlendirdik, bunun için bedenine 1,2 V doğru akım vererek direnç değerlerini değerlendirdik ve böylece bir organın elemansel titreşim karakterinin hücre bazına kadar nasıl değiştiğini inceledik. Bedeninizdeki organlar maddeden oluştukları ve çeşitli element bileşimleri içerdikleri için, her bir organın ayrı titreşim karakteri vardır. Örneğin bir akciğerin doğal durumdaki titreşimi yaklaşık 40 Hrtz civarındadır. Her gün içki alıyor ve ciğerlerinizi yıpratıyorsanız, zorlanmadan dolayı neredeyse 58 Hertz'e kadar yüksek titreşecektir. Bu da, eğer ciğerin enerji seviyesini 40'tan 58 Hertz'e yükseltirsek, organın maddesel yapısının da değişmesi söz konusudur ve bu da organda bir dejenerasyona sebep olacaktır. Bu olay da aynı kanserde olduğu gibi birden oluşmayacak, yıllarca organın maruz kaldıklarının sonucu olarak ortaya çıkacaktır. En başında enerji seviyesinin değiştiğini unutmayalım. Mesela bir hastamızın beyninin sağında bir tümör var. Tümör, organ seviyesinde kırmızımsı olarak görülmektedir. Bunu enerjetik seviyede ölçtüğümüzde, ki bu ölçümü kanser organ üzerinde görülmeden çok önce yaptığımızda hastayı uyarabiliriz, beyninde tümör olan hastaya bedeninde eksik olan frekansları içeren bir su içirdiğimizde (zarar görmüş olan yerler: epifiz, hipofiz, merkezi sinir sitemi vs.) çok farklı bir tablo ile karşılaşıyoruz, sadece 17 dak. sonra değişiklik oluyor.

Fakat bu kadar kolay olamayacağını siz de tahmin edebilirsiniz, tüm bir ömür boyunca yanlış yaşayıp mucize suyu içerek iyileşebileceğinizi sanmayın. Bu hasta tabiiki tekrar eski yapısına düşecektir, çünkü artık organ seviyesinde destrüktürasyon başlamıştır. Beden kendini bu negatif duruma o kadar alıştırmıştır ki 2-3 saat içinde eski patolojik tabloya geri döner. Fakat bunun bize gösterdiği, suyun içinde öyle bir enerji var ki, eksik olan tekrar yerine getirilebiliyor ve rejenerasyon gerçekleşebiliyor. Bu hastaya belki her gün 2'şer litre bu sudan içirsek ve birkaç yıl devam etsek, bedendeki her yapıyı değiştirebiliriz. Bu yüzden tedavi edilemez hiçbir hastalık yoktur. Her şekli değiştirebilirsiniz. Bedenlerimiz morfojenik bir alandan oluşuyor. Bizlerin bu bedenlerin şekillerini oluşturan neticede enerjidir.

Örn. bir hastanın ayağını kestiğimizde ayak parmağını algılayabiliyor, çünkü enerjetik seviyede o enerji var, buna da fantom ağrıları deniyor. Bu kişinin aurası, yani enerji seviyesi ölçülebilir durumda.

Çalışmalarımız kapsamında hastalarını su ve tuz ile iyileştiren 65 doktor, 150'ye yakın icazetsiz pratik hekim ve çeşitli klinikler var. Bunların sayıları günden güne çoğalıyor. İnsanların sadece çok basit araçlarla en ağır hastalıklardan bile nasıl iyileştirilebileceğini görmenizi istiyoruz, bunun olanaklı olduğunu bilmenizi istiyoruz. Bu sadece bu yılın moda tıbbı değil, bunlar en doğal maddeler, suyunuzu doğadan almaya çalışın, has su içmeye çalışın. Günlük gereksiniminiz olan 2 Ltr. İçin. Güzel bir kaynak bulup, kimyasal analizini yaptırma gayretine girin, çünkü zararlı kimyasal madde olmayan yerde, yapı var olduğu için mikrop da oluşamaz. Böylece bu suyun canlılık içerdiğine dair elinizde bir garanti olur. Alabalıkların yaşadıkları akarsular kesin temiz olur, çünkü alabalıklar çok hassas balıklardır, suyun içinde gravitasyon ve levitasyon dengesi bozulduğunda suyun kalitesi bozulur ve alabalıklar bunu derhal algılar. Bu balıklar suyun içinde başka güçlerin de var olduğunun farkındalar, levitasyon gücünü kullanarak suyun içinde durabiliyorlar ve suyun içsel gücü olan saf ışık enerjisini kullanarak akım yönünün tersine yüzebiliyor. Bu kaynaklardan beslenen sulardan faydalanmalıyız. Bu tip sular sadece geçen hafta yağmur yağarak orada birikmiş değil yıllarca 100-200-300 yaşında olabiliyor ve radyometrik ölçümlerle bunu tespit edebiliyoruz. Bazı fosil sular vardır ki bunlar toprağın kanı olarak 6, 7, veya 8000 yıl yeraltında beklemiş ve oluşmuşlardır. Bu suları bulup kullanmalıyız ve bunu sadece bencil olarak sağlığınız için değil de bilinçlenmeniz için, bilinçli bir insan olmak için yapın. Sağlığınıza kavuşmanız bunun yan etkisi olarak yaşamınıza girecektir.

Yaşamınızda bilinçli tüketin, sadece reklâmı yapıldığı için ve aslında gereksiniminiz olmadığı bir şeyi almayın. Reklâmlar da zaten gereksiniminiz olmayan ürünler için yapılır, yoksa siz hiç havuç reklâmı gördünüz mü? Onu zaten alacaksınız. Bu yüzden daha güzel, daha sağlıklı, daha mutlu olabilmeniz için sizin aslında pek de gereksiniminiz olmayan şeyleri satın almanızın teşviki için reklâmlar yapılır ve siz böylece ticari anlamda bağımlı kalırsınız. Aksi takdirde, örneğin gereksiniminiz olan her şeyi kendi kaynaklarınızdan karşılıyor olabilseniz ve daha az çalışmanız gerekse, zamanınız kalacak ve siz kendinizi geliştirmek için eylemde bulunacaksınız ve bilinçleneceksiniz. Ve tüm bunların gerçekleşmemesi için sürekli çalışmanız gereklidir, ki böylece kendinize zaman kalmasın ve aslında nelerin olup bittiğinin farkına varmayasınız diye. Ve 65 yaşında emekli olana kadar çalışır ve pillerinizi tüketirsiniz. Burada sadece sistemin suçu yok, biz değil miyiz kimyasal temizliği, daha ucuz ürünleri vs. talep eden? Biz değil miyiz, nicel düşünen? Sanayi sadece taleplerimize cevap veriyor. Bizler daha bilinçli olmaya başlamalıyız, satın alma fanatizminden vazgeçmeliyiz, kendimize karşı daha radikal olmalıyız, radikal sözcüğü Latince'den radikus : kök'ten geliyor. Köklerimize geri dönmeliyiz, yaşamlarımızın amacını görmeliyiz ve bunu doğal canlı su ile başarabiliriz. Artezyen suyu bulduysanız mutlaka cam şişelere koyun. Bu sulara ulaşamayanlar Suyu canlandırıcı cihazlar kullanabilirler. Bu cihazlar, borulardaki basınçtan dolayı bozulan suyun yapısını tamir ediyorlar. Böylece, kristalline yapısı olmayan, yani yapı ve böylece enformasyonu içermeyen suyu fiziksel bir yöntem ile tekrar canlandırabiliriz, enerji verebiliriz. Bunun için değişik yöntemler var, örn. levitasyon(Hachening'e göre anafor yapma), kristalizasyon, manyetizm, canlandırma. Prensipte tüm yöntemler suya tekrar bir frekans desenini yüklemeye çalışıyorlar. Laboratuvar şartları altında bunu yüzey gerilimi ile tespit etmemiz olanaklı. Çeşme suyunun yüzey gerilimi daima 73 Dune'dur. İyi bir kaynak suyun gerilimi 58, 60, 62 Dune olabilir. Bizim kanımızın değeri 42 ve 44 Dune civarındadır. Gıdaları özümlememiz için bu değerin kan değerimize en yakın olması daha uygun. Ve bizim için en uygun olan taze sıkılmış meyve suyudur. Taze meyve suyunun yapısı o kadar uygun ki, yüzey gerilimi aynı kanımızın değeri gibidir. Bunu tuzlu su ile (buna ?sole? diyoruz) de yapabiliriz. Doğal bir Sole'den bir bardak doğal suya 1 çay kaşığı ilave ettiğinizde izotonik bir çözelti elde edersiniz. Bu çözeltinin değeri de aynı kanımızın değerindedir, çünkü mükemmel bir yapıya sahiptir. Kaynak/Artezyen suyu da bu değere çok yakın. Su, suyu canlandırma cihazlarından çok hızlı geçtiğinden çok kalıcı bir şekilde onarılamıyor. Bunun için su ile temas etmesi gerekmeden, sadece fiziksel bir metotla frekans değişimi sağlanıyor. Fakat bu cihazlar pek de ucuz sayılmaz. Bu cihazlarla suyun kimyasal yapısı değişmez, örn. suyunuzda nitratlar varsa, onlar arındırılmaz. Suyunuzdaki kimyasalları çıkarmak için ters osmozlu cihazlar kullanmalısınız, zararlı elementler bunların zarlarından ölçülerinden dolayı geçemez ve süzülürler. Kimyasallarınızı arıtan cihazların sonucunda kimyasallardan arınmış fakat cansız su elde edersiniz. Suyu canlandırma cihazları da çok pahalı olduğundan bunun yerine bir avuç kuvars kristalini temiz kaynak suyuna koyarak cam sürahi içinde bekletirseniz, kuvars kristalin hexagonal yapısından dolayı, geometrisi var olduğu için pizoelektrik içerdiğinden suyu canlandıracaktır. Kristalin pizoelektriği suyun tetraeder-yapısını tekrar yerine getirebiliyor. Bunun için herhangi bir kristali kullanabilirsiniz, gül kuvarsı, ametist vs. önemli olan hexagonal şekilli olması. Bu kristallerin birini bir cam sürahiye koyup ertesi gün içtiğinizde, gerçekten canlı su elde etmiş oluyorsunuz. Kesinlikle plastik kavanoz kullanmayın, çünkü dizonans titreşimler yüklersiniz. Camın yapısı kuvars tozu içerdiğinden zaten bir hexagonal şekle sahip ve içine konulanı etkileyecektir. Ertesi gün suyunuzu içtiğinizde koyduğunuz kuvars kristali şeklini hiç değiştirmemesine rağmen, siz de tadındaki yumuşaklığı fark edeceksiniz. Biz, size bilimsel olarak kristallerle suyun canlandırılmasında suyu canlandırma cihazlarıyla kıyaslandığında yüzey gerilim değerleri aynı veya daha iyi olduğunu kanıtlayabiliriz. Bu cihazların çoğu kuvars kristali içeriyor.

 

Peter Ferreira

 


 

Bir Afrika sözü der ki...

Afrika'nın ucsuz-bucaksız topraklarında ilkbahar yağışlarıyla oluşup yaz sıcağında yok olan geçici çöller vardır.

İşte bu göllerin oluşumuna tanık olan yerlilerin bir sözü:

Sular yükselince balıklar karıncaları yer, sular çekilince de karıncalar balıkları. Yani üstünlük bugün karıncadaysa yarın balığa geçebiliyor ya da tam tersi.

Karınca ya da balık olmanın sağladığı üstünlüğe sevinmek kendimizi kandırmaktan öte bir anlam taşımıyor, çünkü kimin kimi yiyeceğini gerçekte suyun hareketi belirliyor.

BESLENMEYE VE KENDİNİZE VERDİĞİNİZ ÖNEMİN DAHA DA YERİNDE OLMASI
İÇİN SİGARA İÇMEMEYİ TERCİH ETMENİZİ SALIK VERİRİZ.

)

- SU ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BAĞIL SU
[Eklenme Tarih ve Saati: 06 March | 17:27 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/8115(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( SEBZE - MEYVE SULARI

 

 

Meyve-sebze özlü kokteyller, soğuk ve kirli havaların yol açabileceği olumsuzluklara karşı güçlü bir sağlık ve güzellik iksiridir. Taze sebze ve meyvelerin zengin içeriği organizmanın günlük gereksinimini karşılarken soğuk ve puslu havalarda korumasız kalan cildimizin de içeriden beslenmesini sağlar. Bu nedenle günde en az bir bardak hipervitaminli kokteyl içmenizde yarar var.
Nasıl mı hazırlayacaksınız?
Buzdolabında bulunan meyve ve sebzeleri iyice yıkayıp ince ince kıyın. Süzüp, elektrikli bir katı meyve sıkıcısına koyun. Hazırladığınız suyu ister kahvaltıda ister öğünlerde için. Vitaminlerinin kaybolmaması için fazla bekletmeden içmeniz gerekir.

 

GÜZELLİK İKSİRİ

İki adet kabuklu elma, bir küçük yeşil salata, bir kereviz ve üç kereviz sapı kokteyli, zengin içeriği ile kansızlığa birebir gelir. Bileşimindeki A, B ve C vitaminleri, folik asit, biotin ve potasyum sayesinde yüz ve vücut cildini canlandırarak tazelik kazandırır. Tırnakları ve saçları güçlendirir.

 

GÜNEŞ SUYU

Bir greyfurt, bir portakal ve bir avuç üzüm karışımının suyu, zengin bir C vitamini deposudur. Organizmayı toksinlerden arındırır, mide ve bağırsak sisteminin işlevini canlandırır. Bir avuç da kuru üzüm katarsanız kansızlığa iyi gelir.

 

YEŞİL ARANJMAN

Bir avuç ıspanak, bir avuç maydanoz, iki havuç ve bir salatalıktan hazırlayacağınız kokteyl, içeriğindeki A, B, C vitaminleri ve minerallerle dişleri ve dişetlerini güçlendirir. Anemi ve kabızlığa karşı güçlü bir koruyucudur. Organizmayı toksinlerden arındırmakta üstüne yoktur.

 

GOGO ENERJİSİ

Bir dolmalık veya çarliston biber, yarım salatalık, üç yaprak lahana, üç havuç, bir avuç ıspanak kokteyli adeta bir hipervitamin bombasıdır. İçeriğinde organizmanın günlük gereksinimini karşılayacak yeterli miktarda B grubu vitamini, A vitamini, provitamin A, kalsiyum, potasyum ve sodyum bulunur. Havuç ve lahana bağışıklık sistemini güçlendirir. Bu kokteyl mevsim değişikliklerinde metabolizmayı canlandırıcı etkiye sahiptir.

 

DÖRT MEVSİM SENFONİSİ

İki dolmalık biber, bir havuç, bir salatalık, dört kereviz sapı ve dört yeşil salata yaprağını meyve sıkıcısına koyun. Sabah kahvaltıda ya da öğünlerde için. C ve A vitaminleri, potasyum, silisyum ve sodyum içeren bu kokteyl, dolaşımı kolaylaştırır, idrar söktürücü özelliğe sahiptir. Cildi tazeler.

 

EN İYİ ZİNDELİK İÇECEKLERİ

- Dört limonu sıkın ve şekersiz olarak birden için. Tam bir C vitamini bombasıdır.

- Domates suyunu biraz sıvı yağ ile kaynatın ve soğuttuktan sonra için. Vücut hücrelerine A vitamini sağlar. )

- SU ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BAĞIL SU
[Eklenme Tarih ve Saati: 06 March | 17:27 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/8115(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Bazı bağlantılar...

İSKİ

Su Vakfı

Dünya Su Günü(World Water Day)

Thank Water

Bilimsel Yüzme )

 

 



 



 


 

SICAK SU

 

İkinci dünya savaşı yıllarında yıl boyu soğuk suyla yıkanırdım. Soğuk suyla yıkanınca temizlenebilmek için küçük bir sabuna gerek var. Ama bol miktarda sıcak su olunca sabun hemen hemen tümüyle gereksiz. Atalarımız binlerce yıl sabundan habersiz yaşamışlar. Benim canımı sıkan sabun için harcanacak para değil ama onun derimize, ırmaklara ve göllerimize verdiği zarar. Çok önemli olduğu için bilimsel bulgulardan söz etmek istiyorum;

Birkaç yıldan beri bedenin deri üzerine çıkardığı yağın bitkisel yağların bileşimindeki başlıca öğe olan doyurulmamış yağ asitleri olduğu biliniyor. Bu yağ asitleri de birçok bakterinin ya da mantarın neden olduğu deri hastalıklarının oluşumunu engellemektedir.
( Mary J. Marples, "Life on the Human Skin" Scientific American, Ocak 1969 )

 

Hemen hemen tüm sabunlar alkali`dir ve derinin koruyucu yağ asitlerini nötr duruma getirir. Günümüzün insanları çok fazla sabun kulanıyorlar, bunu yalnız beden temizliği için de yapmıyorlar. Her türlü temizlik tozu ya da suyunu gereğinden çok kullanıyorlar. Tüm bu temizlik maddeleri de nehirlerimizi ve göllerimizi kirletiyor.

 

Ben onbeş-onaltı yaşlarındayken bilmediğim için çok fazla sabun kullanırdım. Bu yüzden de derim bugünküne oranla daha kolay iltihaplanıyordu. Şimdi zorda kalmadıkça, örneğin bir tarafıma gres yağı bulaşmadıkça sabun kullanmıyorum. Hergün!!! sabunsuz sıcak suyla yıkanarak ya da duş yaparak son derece temiz kalabileceğimi keşfettim. Bu nedenle de yıllardan beri derimle ilgili hiçbir sorunum olmadı. Hatta şampuanların çoğu alkali ya da asit olma açısından nötr oldukları halde omuzlarıma kadar inen uzun saçlarıma şampuan değdirmeden yirmi seneden beri onları temiz ve sağlıklı tuttum. Bunu da sıcak duşun altında ellerimle iyice ovuşturarak yaptım.

 

Yatak çarşaflarını ve çamaşırlarımı yıkamakta da ekoloji açısından doğru olan bir yöntem buldum. Ancak çamaşırlarım ya da çarşaflarım lekelendiği ve o lekeleri çıkarmak için deterjan kullanmaya gerek olduğu zaman az miktarda toz çamaşır sabunu kullanıyorum. Genelde tüm çarşafları, havluları ve iç çamaşılarımı büyük bir kaba koyup ocağın üstünde kaynatıyorum. Sonra hepsini güzelce sıkıp asıyorum. Bu yöntem çamaşırları mikroplardan arındırmakla kalmıyor çamaşırları kirlerinden de arındırıyor. Büyük annelerimizin sabunlar ve deterjanlar bu kadar yaygınlaşmadan önce çamaşır yıkama yöntemleri de böyle değil miydi?

 

Kaynatma yöntemi bekar, yardımcısı olmayan insanlar için en iyi yöntemdir. Yemek pişirirken ve yemek yerken bir yandan da gömleklerimi kaynatırım. Böylece de çamaşırların yanmaması için bir gözüm de ocakta olur. Bu yolla hem zaman kazanıyorum hem de herkesin kullandığına oranla çok az deterjan kullanmış oluyorum. Hem de çamaşır makinesi almam ya da çamaşırlarımı yıkamak için otomatik çamaşır makineleriyle, herkesin çamaşır yıkadığı çamaşırhanelere gitmem gerekmiyor.

Jolan Chang`ın
SEVİŞEN ÇİFTLERE TAOCU SEVİŞME
adlı kitabından
(Çeviri: İlhan Güngören)


 

İbni Sinâ'nın, el-Kânûn fi't-Tıbb adlı eserinden...

 

Su, yiyecek ve içeceklerin bir kısmı olarak alınan yegâne doğa elementidir. O, besin olarak alınmaz, fakat besin maddesine özel yapı kazandırır ve onun emilmesinde yardımcı olur. O, besleyici değildir; gövde örgenlerinin değil, ancak kanın şekillenebilmesine yardımcı olan bir maddedir.

Bir bileşik içinde şekillenmediği takdirde, su gibi bir cevherin kan gibi bir şey yapması olanaklı değildir. Şüphesiz ki su, besini sıvı hale getirmek ve onu kan damarları ve gövdenin öbür dar kanallarının emmesi ve onu nakletmesine uygun inceliği ona vermekle kendi görevini yapar. Suyun bu rolü, beslenme rolünden hiçbir şekilde daha az önemli değildir. Suyun çeşitli tipleri vardır. Bununla birlikte, bu çeşitli suların kendine özgü doğası farklıdır demek değildir. Onların karışımlarının tipleri ve kendi özel niteliklerinin fazlalığında fark vardır. En iyi su tipi saf ve anormal durum ve niteliklerden arınmış olan toprak üzerine yerleşmiş kaynaklardan gelen ve kayalık yerlerden çıkan ve böylece, saf topraktan gelen su kadar kolayca kokuşmayan sudur.

Ancak, saf topraktan kaynaklanan su, kayalık yerden gelen sudan daha iyidir. Sadece Güneş ve havaya maruz kalmış olan kaynaklar ve özellikle akan sular gerçekten en iyisidir. Durgun kaynaklardan gelen su havayla temas edince bozulur. Bundan dolayı, böyle kaynakların derinde ve kapalı kuyularda olması daha iyi olur. Alelâde toprak üzerinde akan su, kayalık yerlerden akan sudan iyi ve daha temizdir. Çünkü alelâde toprak, pislikleri kayalık yerlerden daha iyi süzer. Bu toprak şüphesiz gerçekten temiz olmalıdır ve de azotlu ve çamurlu olmamalıdır. İyi suyun öteki karakteristikleri, derinden alınması, çıkışının hızlı olması ve onun akış yönünün Güneş'e doğru, yani doğuya doğru olması ve özellikle de yaz-doğusuna doğru olması gerekir. Böyle suların kaynağın biraz uzağında alınması gerekir. Öteki en iyi su, kuzeye doğru akan sudur. Güneye ve doğuya doğru akan su, iyi nitelikte değildir ve özellikle, o güney rüzgârlarına açıksa, iyi nitelikte değildir. Sağlıklı olmayan su, eğer belli bir yükseklikten damlarsa, nispeten su daha iyi hale gelir.

 

İyi Suyun Özellikleri

İyi su, şu niteliklere sahiptir:
1. Onun karakteristik bir "tatlı" lezzeti vardır;
2. Hatta biraz alkolün zehirleyici etkisini azaltma özelliği taşır;
3. Hafiftir;
4. Nadir bulunur ve kolayca ısınır, kolayca soğur;
5. Kışın kolayca serinler, soğur; yazın kolayca ısınır;
6. Başkaca hiç bir lezzeti yoktur ve kokusuzdur;
7. Midede uzun süre kalmaz;
8. Pişirmesi kolay ve çabuk olur.

 

Suyun İncelenmesi

Suyun niteliğini tayin eden mükemmel bir yöntem onun ağırlığını ölçmektir. Hafif olan su, genellikle mükemmel bir sudur. Bundan dolayı, su şöyle incelenebilir:
a. Mikyal: Mahiyeti bilinmeyen suyun aynı miktarda bilinen suyun ağırlığı ile ölçülmesi. İki sudan daha hafif olanı, o sulardan daha iyi olanıdır.

b. Bilinen ve bilinmeyen suyun içine aynı miktarda keten ya da pamuklu parçası sokup, onları ıslatmak. Sonradan, iki sudan çıkarılan kumaş parçaları tamamen kurutulur ve birbirine nispetle ağırlıkları tespit edilir. Daha ağır olan, iki sudan daha iyi olandır.

 

Suyun Temizlenmesi

Su distilasyonla ya da tortusundan ayırmak için süzülerek saflaştırılır. Bu yöntemler, uygun değilse, uygulanamıyorsa, kaynatma yoluyla su saflaştırılabilir. Bu konuya daha iyi bilenlere göre, kaynamış su daha az şişkinlik yapar ve gövdeden daha çabuk geçip, dışarı atılır. Bazı cahil hekimler, kaynamış su içmenin hiç bir yararı olmadığını düşünürler ve kaynatmanın suyun daha hafif kısmını buharlaştırdığını ve arkada daha ağır olan kısmın kaldığını iddia ederler. Suyun bir element olduğu ve bir bileşik olmadığı akıldan çıkarılmamalıdır. O, aynı doğada ve eşit ağırlık ve yoğunluktaki parçacıklardan meydana gelir. Eğer su yoğun hale gelirse, bu ya fazla soğuktan ya da suyun yoğunluğuyla gösterdiği direnci yenmekle başarılı olmayan az miktarda fevkalâde küçük toprak parçacıklarının ona karışması ve böylece bir tortu olarak aşağıya inmemesinden dolayıdır.

Bu açıklamadan anlaşılacağı gibi, kaynama;
a. Aşağı derecelere göre yoğunluğu azaltarak,
b. Karışmış parçacıklarının çökelmesiyle, suyu hafifletir.

Bu tümcenin doğru olduğunu gösteren delil, uzun zaman için bile olsa, kendi haline bırakılan bulanık suyun, pek önemli tortu vermemesidir fakat o kaynağında çok miktarda tortu verir ve hafif ve içindeki partiküllerden arınmıştır. Ceyhun gibi nehirler ve maalesef onun kaynağından alınan su, bulanık ve çamurludur, fakat bir kuyuda bekletilirse, o temiz hale gelir; herhangi bir tortu bırakmaz. Bazı insanlar, Nil Nehri'ne dua ederler, çünkü;

a. Onun uzun yolu vardır;
b. O nispeten daha temiz topraklara doğru seyreder;
c. Onu hafif yapan akışının kuzeye doğru akışıdır;
d. Ancak, birçok nehir gibi o da çok derin olma özelliğine de sahiptir.

Eğer kirli su, yeni bir kap içinde sürekli bırakılırsa, muntazam bir şekilde taze bir tortu bırakır. Bununla birlikte, bu suyun uzun zaman bırakıldığında bile tamamen temizlenmez. Bunun nedeni, parçacıklarının ince, hafif ve yoğunluktan yoksul olan sıvıdan ve yoğun olan sıvıdan zorlukla ayrılmasıdır. Şüphesiz, kaynatma, suyu her durumda hafifletir; çalkalama ve sallama suyu arıtmanın başka bir yöntemidir.

 

Kar ve Buz

Eğer, onlar saf ve kirden yoksunsa, eritilebilir ve su eklenebilir ya da kalıplarla soğutmakta kullanılır. Bu su, genellikle yoğundur ve böylece baş ağrısından mustarip olanlar zararlıdır. Aslında kaynatma bu kusuru ortadan kaldırır. Kirli sudan yapılmış buz ve yerden toplanmış kar, soğutma kalıpları olarak kullanılabilir.

 

Soğuk Su

Kararınca içilen soğuk su, sağlıklı kişiler için iyidir. Ancak, o sinirleri harap eder ve karnın iltihaplı durumlarında köyü etki yaratır.

 

Sıcak Su

Sindirimi bozar; iştihayı keser ve susuzluğu gidermez; sık sık içildiğinde, o ascites phthisis'e zemin hazırlar ve gövdenin harap olmasına neden olur. Sıcak su bulantı yapar, fakat boş mideyle yudumlanan sıcak su mideyi temizler ve laksatif gibi hareket eder. Eğer sıcak su çok sık kullanılırsa, sindirimi zayıflatır. Bazen sıcak su kolikteki yeli dağıttığından çok yararlıdır. Ilık su, sarada, melankolide, soğuktan ortaya çıkan baş ağrısında ve göğüs hastalıkları ve incinmelerinde yararlıdır. O, diuretiktir ve mensturasyonu kolaylaştırır. O, aynı zamanda ağrı gidericidir.

 

Tuzlu Su

Deriyi inceltir ve kurutur. Rahatsız edici olarak diyareye neden olur, fakat kalıtsal kuruluğundan dolayı daha sonra peklik yapar; kanı rahatsız ederek, kaşıntı ve uyuza neden olur.

 

Bulanık Su

Taş gelişmesini teşvik eder, tıkanıklığın olası bir nedenidir. Böylece, sistemi temizlemek için, daha sonra bir diuretik alınmalıdır. Diyareden mustarip olanlar, ancak, aşağı doğru inişi yavaş olan ve alıkoymaya uygun yoğun ve ağır olan öteki sularla birlikte bulanık sulardan da yararlanırlar. Bulanık suları özellikle yağlar ve tatlılarla iyileştirmek olanaklıdır.

 

Amonyaklı Tuz İçeren Sular

Ağızdan alınsın ya da oturarak yapılan banyolarda ya da şırıngalarda kullanılsın, amonyak tuzu içeren tuzlar laksatif olarak hareket ederler. Şap içeren sular memorrhagi(normalden fazla adet kanaması), haematemesis(kan kusma) ve kanayan basurlara yararlıdır, fakat hummalara uygun zemin hazırlar. Demir içeren sular dalağın büyümesini yavaşlatır, eşeysel tonik olarak hareket eder. Bakır içeren sular, mizaç düzensizliklerinde yararlı bir etkiye sahiptir.

Suların iyi ve kötü tipleri birbirine karıştırılırsa, daha çok miktarda olan en etkilidir.


 

Gövdedeki su oranı yaşa, cinsiyete, şişmanlık ve zayıflık gibi çeşitli durumlara göre değişir. Yetişkinlerin gövde ağırlığının %50-65 kadarı sudur. Bebeklerde su oranı çok daha yüksektir; büyüdükçe bu oran düşer. Su oranı; şişman kimselerde yağ oranı yüksek olduğundan düşük; zayıf ve kasları gelişmiş kimselerde ise yüksektir. Gövde suyu sürekli yenilenir. Fazla su kaybına dayanılamaz. Gövdeden su kaybının karşılanması yaşam için bir zorunluluktur.

Suyun Gövdede Dağılımı

Su, canlıların yaşamının sürmesi için alınması zorunlu olan bir maddedir. Her canlının yapısında su bulunur. Canlıdaki su miktarı, canlının çeşidine, yapısına ve kısımlarına göre değişir.

İnsan gövdesinde en çok miktarda bulunan madde sudur. Su, gövdenin her yanına dağılmıştır. Organ ve dokuya göre su miktarı değişir. Su oranı; kas, karaciğer ve böbrek gibi organlarda yüksek, kemik ve dişlerde ise düşüktür. Gövdedeki suyun içinde çok çeşitli maddeler bulunur. Gerekli maddelerin taşınması, kullanılması ve gövdeden atılması gibi çok yönlü yaşamsal olay, suyun yardımıyla gerçekleşir. Gövdedeki suyu belirtmek için, gövde suyu yerine gövde sıvıları demek daha uygundur.

Gövde sıvısının %55-65'i hücre içinde, %35-45'i de hücre dışındadır. Hücredışı sıvılarının başlıcalarını kanın plazması, hücrelerarası boşlukları dolduran sıvı ve lenf oluşturur. Tükürük bezlerinin salgısı; safra, pankreas özsuyu, sindirim sistemindeki bezlerin salgıları da hücre dışı sıvısı sayılır. Hücre içi ve hücre dışı sıvıları hacim, yoğunluk ve başka yönlerden dengede tutulur. Bu dengenin sağlanmasında değişik sistemler ve organlar görev alır.


 

SU GEREKSİNİMİ

Suyun Gövdedeki Görevleri

Su iyi bir eritkendir. İçinde çok sayıda madde eriyebilir. Hücrenin sitoplazmasında hemen hemen tüm maddeler değişik derecelerde suda erimiş olarak bulunur. Hücre dıı sıvılarında da çok çeşitli maddeler su içinde erimiş durumdadır. Bu ve başka özellikleri nedeniyle su; besinlerin gövdeye alınması, sindirilmesi, besin öğelerinin emilmesi, hücrelere taşınması ve metabolizmasında görev yapar. Su, tepkimelerin oluşabileceği sıvı bir ortam hazırlar. Hücre çalışması su ve içinde çözünmüş maddelerle sürdürülür.

Metabolizma sonucu oluşan artık ürünlerin, zararlı maddelerin akciğerlere be böbreklere taşınarak gövdeden atılmasını da su sağlar.

Su, gövde sıcaklığının normal düzeyde ve iç sıcaklığının da dengelenmesinde görev yapar. Suyun buharlaşması için önemli miktarda ısı harcandığından, su buharlaşınca gövdeden ısı kaybı olur. Böylece gövde sıcaklığı normal derecede tutulmaya çalışılır. Su; akciğer ve deri yoluyla buharlaşır, terle de su kaybı olur.

Gövdeden Su Kaybı

Gövdeden sürekli su kaybı olur; bu kaybın karşılanarak su dengesinin sağlanması yaşamın sürmesi için zorunludur. Gövdeden su kaybı böbrek, deri, ter, dışkı ve akciğer yoluyla olur. Tükürük, gözyaşı, sümük ve üreme yollarıyla, emziklilikte sütle de su kaybedilir. Günlük su kayıp miktarı, yaşa, çevre sıcaklığına, hastalıklara ve bireyin başka özelliklerine göre değişir.

1. Böbreklerle Su Kaybı: Normal durumda en çok su kaybı böbreklerle olur. İdrarın %95 kadarı sudur. Yetişkinlerde, idrarla günde 40 gr. dolayında artık madde dışarı atılır. İdrarla atılan maddeler; üre, ürik asit, amonyak gibi azotlu metabolik artıklar, potasyum, klor ve başka metabolizma artık ürüleridir. Bu ve benzeri maddelerden gövdenin kurtulması için böbreklerle zorunlu olarak 500-900 ml. kadar su atılır. Ancak, normal durumda idrarla su kaybı yetişkinlerde günde 1200-1500 ml. dolayındadır.

Böbrekler; öteki düzenleyici ve koruyucu sistemlerin yardımıyla, gövde sıvılarının bileşimini, hacimini normal sınırlarda tutar; zararlı, gereksiz ve fazla maddeleri dışarı atar, gerekli maddeleri de geri emer. Böbreklere günde 150 litre dolayında kan gelir. Bunun içindeki gerekli maddeler ve suyun büyük bir bölümü geri emilir. Böbrekler saklayıcı, düzenleyici ve yönetici görev yapar. Artık maddelerin dışarı atılmasını sağlayacak kadar su, bu maddelerle birlikte dışarı atılır. Bunu karşılayacak miktarde su alınmazsa, artık maddelerin atımı için gerekli olan su, gövde suyundan karşılanır. Bu durum gövde sıvılarının dengesini, dolayısıyla gövde çalışmasını bozar, hayatı tehlikeye sokar.

Fazla protein ve tuz böbreklerden su kaybını artırıcı etki gösterir. Çeşitli hastalıklarda idrar artabilir ya da azalabilir. Bu durum böbreklerin çalışmasıyla ilgilidir.

2. Bağırsakların Su Kaybı: Tükürük, mide özsuyu, safra, pankreas ve incebağırsak özsuyu ile sindirim kanalına salgılanan sıvı miktarı günde 5-8 litre kadar tutar. Bunun büyük bir bölümü geri emilir. Günde 100-300 ml. kadarı da dışkıyla dışarı atılır. İshal, bağırsak yoluyla su kaybını artırır.

3. Solunumla ve Deri Yoluyla Su Kaybı: Akciğerlerde ve deriden günlük su kaybı 600-1000 ml. arasında değişir. Bunun 300-400 ml. kadarı soluk verilen hava içindedir. Kalanı, deriden gözle görülmeyen buharlaşma şeklinde ve terle olur. Sıcak, soğuk, fiziksel etkinlik derecesi bu yolla su kaybını artırır. Çevrenin sıcak olması, ağır fiziksel etkinlikler ve ateşki hastalıklarda terle fazla su kaybedilir. Çok sıcakta ağır iş yapan kişilerde terle günde 5-12 litreye varan miktarda su kaybı olduğu bildirilmiştir.

Normal koşullarda, yetişkinlerin günlük toplam su kaybı 2500-2750 ml. dolayındadır. Bu miktar, aşırı terleme, kusma, sürgün, emziklilik ve hastalık gibi durumlarda çoğalır. Kaybı karşılayacak miktarde su alınırsa gövdede su dengesi sağlanır.

Su Gereksiniminin Karşılanması

Günde ortalama 2500 ml. kadar su kaybı olduğuna göre su dengesinin sağlanması için bu miktarda suyun gövdeye alınması gerekir. Suya gereksinim olduğunda, sağlıklı bireyler susarlar ve su alarak yetersizliği karşılarlar. Bebekler ve hastalar, suya gereksinim olsa bile susuzluk duymayabilirler. O nedenle, bu durumlarda ve su kaybının çok olduğu bozukluklarda bu kaybın karşılanması zorunludur.

Su gereksinimi; içeceklerle, suyla, sulu-katı besinlerle ve metabolizma sonucu oluşan suyla karşılanır. Besinlerin ve yemeklerin türüne göre içerdiği su miktarı değişiktir. Karpuz, protakal gibi meyvelerde, taze sebzelerde su oranı çok yüksektir. Taze sebze ve meyve, sulu yemekler yendiğinde, su gereksiniminin çoğu karşılanır. Koyu ve katı besinler yenildiğinde ise su çok içilir. Normal durumda, gereksinim kolayca karşılanır ve yetersizlik görülmez.

Besin öğelerinin hücrelerde oksitlenmesi sonucu gövdede az miktarda su oluşur. Bu iç kaynaklı suya metabolik su ya da metabolizma suyu denir. Metabolik su miktarı; diyette enerji veren besin öğelerinin çeşit ve miktarlarına, dolayısıyla gövdede oluşan enerji miktarına göre değişir. Yağ asitlerinin yapısında çok hidrojen bulunduğu için, su en çok bunların oksitlenmesiyle oluşur. 100 gr. yağ gövdede oksitlenince 107 gr. su oluşur. Bu değerle karbonhidratlar için 56-60 gr., proteinler için ise 34-40 gramdır. Gövdede üretilen 100 kalorilik (0,418 MJ.) enerji karşılığında 10-15 ml. dolayında su oluşur.

Gövdeye alınan suyun çoğu incebağırsakta, az olarak da kalınbağırsakta emilir ve gövde sıvılarına katılır. Hücre içinde oluşan metabolik su da gövde sıvılarına geçer. Gövdedeki su sürekli olarak yenilenir. Toplam gövde suyunun yaklaşık yarısının ortalama 10 gün içinde dışarıdan alınan suyla değiştiği ortaya konmuştur. Suyun gövdedeki devir hızı günde yetişkinlerde yaklaşık %6, bebek ve çocuklarda ise %15'e yakındır. Bu yüzden gövde büyüklüğüne göre, bebek ve çocukların su gereksinimleri yetişkinlerden daha fazladır. Enerji harcamasına göre, her kalori için yetişkinlerin ortalama 1.0 ml., bebeklerin ise 1.5 ml. kadar su alması gerekir.

Fazla protein, tuz, kusma, ishal, terleme, ateşli hastalıklar, sıcak çevrede çalışmak gibi durumlar su gereksinimini artırır. Sağlıklı kimselerin su gereksinimini karşılaması kolaydır. Bunu karşılarken, besin değeri olmayan kolalı içecekler, çay ve benzerleri yerine; taze meyve suları içmek daha besleyicidir. İçilen suyun temiz ve mikropsuz olmasına özen gösterilmelidir. Su temiz görünse ve berrak olsa bile mikroplu olabilir. Mikroplu sularla çok çeşitli hastalıklar bulaşır. Bunun için, şehir suları klorlanarak güvenilir duruma getirilir. Şehirde su şebekesine bağlı olmayan, klorlanmayan, kırsal bölgelerdeki suların mikroplu olabileceği unulmamalıdır. "Akan su kir tutmaz" sözüne inanılmamalıdır. Akan su da hastalık yapıcı organizmaları taşır. Ülkemizde ishal ve bağırsak asalakları gibi çeşitli hastalıkların çok yaygın oluşunun en önemli nedenlerinden biri, su ve çevre kirliliğidir. Kirli çevrede temiz su bulmak zordur. Uygar insan çevresini evi gibi temiz tutar. Mikroplu olduğundan kuşku duyulan ve klorlanmamış sular 10-15 dakika kaynatıldıktan ya da klorlandıktan sonra kullanılmalıdır.

Evlerde suyu klorlamak için kireç kaymağı kullanılabilir. Kireç kaymağından 2.5 yemek kaşığı kadar alınıp bir litre suda (4.5 su bardağı) eritilip iyice dinlendirilir. Üstte kalan klorlu sıvı kısım renkli şişeye konup ağzı kapatılır ve 10 gün süreyle kullanılır. Kirlilik derecesine göre suyun bir litesine 5-10 damla damlatılır, 30-40 dakika bekletildikten sonra içilebilir.

Gövde su yetersizliğine çok dayanıksızdır. Hastalıklar ve su kaybının çok olduğu durumlarda, zamanında su verilmezse hayat tehlikeye girer. Su eksikliği ya da gövde suyunun azalması durumunda(dehidratasyon), su ve elektrolitler gerektiği gibi karşılanmazsa gövde çalışması bozulur. Gövde suyunun %5 kadarının kaybına dayanılabilir, bu kayıp %10-15'e çıkınca, yaşamsal olaylarda ciddi bozukluklar başgösterir. Durum sürerse ölümle sonuçlanır. Bebekler, küçük çocuklar ve yaşlılar susuzluğa çok duyarlıdır. Sürgün ve kusma gibi su kaybının arttığı durumlarda gövde suyunun azalmaması için su, tuzlu ayran ve sulu besinler verilmelidir. Şiddetli sürgünde ise su ve elektrolit dengesi tehlikeli olarak bozulabilir. Bu durumdaki hastanın hekim denetimine alınması gerekir.

Su ve besin kaynaklaırnın kısıtlı olduğu kaza ve doğal afet gibi tehlikeli durumlarda suya öncelik verilmelidir. Su kıtsa; fiziksel etkinlik azaltılmalı, terleme önlenmeli, enerji orta derecede karşılanmalı, idrarla su kaybını azaltmak için protein ve tuz az alınmalıdır. Fazla tuzlu su ya da deniz suyu içilmesi de susuzluğu artırır; su ve elektrolit dengesini bozar ve öldürücü olur. Deniz kazalarında deniz suyu ile susuzluğu gidermeye çalışanların daha da susayarak susuzluktan öldükleri bilinmektedir.

Suya göre sodyumun çok alınarak gövde sıvılarında çok tutulması ödem(şişlik) denilen duruma yol açar. Hücre dışı sıvısında sodyum yoğunluğu ile geçişme basıncı artar, dengenin sağlanması için, hücre içi sıvısı hücre dışına geçmeye başlar. Bunun sonucu, hücre içi sıvısı azalırken hücre dışı sıvısı artar ve ödem oluşur. Bu tür ödem çeşitli hastalıklarda ve deniz suyu içilmesi gibi durumlarda, su ile elektrolit dengesinin bozulması sonucu oluşur.

Plazma proteinlerinin, özellikle albümin düzeyinin düşmesi de ödeme yol açar. Plazmada protein düzeyi düşünce ya da kılcal damarların geçirgenliği artınca, plazmanın hücrelerarası sıvıya geçişi de hızlanır. Bunun sonucu, plazmanın geçişme basıncı düşer, hücrelerarası sıvıya süzülen plazma tekrar geri dönemez ve yavaş yavaş hücreler arasında birikmeye başlar. Hücrelerarası sıvı haciminin artması sonucu, gövdenin her yerinde ya da yüz ve bacak gibi kısımlarında daha belirgin olan ödem oluşur. Ödemli yere parmakla basınca hemen düzelmeyen çukur iz bırakır.

Su Kaynakları

Toprağa yağmur yağınca su nehirlerde, göllerde, rezervuarlarda toplanır, bir kısmı da toprağa nüfus eder, öbür kısmı da bitkiler tarafından emilir ya da buhar olur. Su nehirlerden, göllerden ya da rezervuarlardan sağlandığında "yüzeyden sağlama" diye tanımlanır.

Genellikle büyük şehirler bu yüzey kaynaklardan yararlanırlar. Ufak kasabalar ve endüstri kuruluşları ise yeraltı kaynaklarından yararlanırlar.

Kamu tarafından kullanılacak suda şu karakteristikler önemle aranır:

- Hastalığa neden olabilecek hiçbir organizma bulunmamalıdır.
- Renksiz ve parlak bir görünümü olmalıdır.
- Tadının iyi, kokulardan yoksun ve tercihen serin olması gereklidir.
- Çürütücü ve yüzeyde tabakalar oluşturan nitelikte olmalıdır.
- Mantıklı bir yumuşaklığı olmalıdır.
- Demir ve manganez gibi minarellerden ve hidrojen sulfat gibi istenmeyen gazlardan arınmış olmalıdır.
- Bol olması ve sağlanma maliyetinin düşük olması gereklidir.

 

Suyun Gıda Endüstrisinde Kullanılma Amaçları

Suyun gıda endüstrisinde kullanılma nedenleri şöyle gruplanabilir.

- Yiyecek maddelerinin yıkanması, temizlenmesi için gereklidir.
- Yiyeceğin beyazlatma işleminde yiyecek maddesinin sıcak suya ya da buhara batırılması. Ayrıca yiyeceğin pastörize edilmesinden de su aracı olarak kullanılır.
- Çeşitli maddelerin pişirilmesinde aracı olarak kullanılır.
- Yiyeceğin üretilmesinde kullanılan materyalin temizlenmesinde deterjanla ya da başka karışımlarla birlikte kullanılır.

 

Suyun Temizlenmesi

Su bulutları terk ettiği zaman damıtılmış su kadar temizdir. Fakat toprağa erişene kadar havadaki yabancı materyali bünyesine alır ve mikroorganizmaların gelişmesi için yararlı ortamı yaratır.

Şiddetli bir yağmurdan sonra nehir suları çok çamurlu bir hal alır. Çünkü mikro-biol. yapısı yüksek olan erimemiş topraklar nehire karışır.

Bu suyun bir kısmı da toprağa nüfus eder ve toprak tabakalarından geçerken erimemiş toprak maddeleri ile organizmalardan arınır. Dolayısıyla toprak filtrasyon görevini görmüş olur. Öbür taraftan topraktan, suda eriyen minerallerden, kalsiyum manganez ve demir tuzlarını da bünyesine alır. Kimyevi maddeler suya sert bir nitelik kazandırır. Su toprağın altında çürümüş ve kokmuş organik maddelerle de temas eder ve hoş olmayan tad ve kokuları da yapısına katar.

Suyu doğanın kirletmesinin yanısıra bir de insanlar kirletir. Endüstri artıkları ve kanalizasyonun yüzeydeki sulara akıtılması ve suyun her türlü mikro-organizma ile kirlenmesini sağlar.

 

Yeraltı Su Kaynakları

Yeraltı su kaynağı genellikle kuyu suyu olarak düşünülür. Bu kaynaktan sağlanan suların yüzey kaynaklarından elde edilen sulara oranla şu avantajları vardır:

- Genellikle daha temiz olur.
- Daha az bakteri bulunur.
- Hep aynı kuyudan sağlanan suyun mineral yapısı değişmez.
- Yaz aylarında sürekli ve düşük ısı derecesine sahip olurlar.

25 metreden alınan su, alındığı bölgenin ısısından çok farklı olmaz. Eğer 25 metreden daha yüksekten su sağlanırsa ısı derecesi alındığı bölgenin ısısından yaz aylarında biraz daha sıcak ve kış aylarında da biraz daha soğuk olur. 25 metreden daha derinden elde edilen suyun ısı derecesi bölgenin ısısından çok daha yüksek olur. Isı her 30 metrede ortalama olarak 1 derece yükselir.

Yeraltı su kaynaklarının bazı olumsuz yönleri şöyle özetlenebilir:

- Geniş tüketici kitleleri için yetersizdir.
- Emniyetli ve sürekli bir kaynak olarak benimsenmiştir.
- Aynı bölgede bulunan yüzey sulardan daha fazla kalsiyum ve manganez karışımları bulunur.
- Hidrojen sulfat genellikle mevcuttur.
- Kuyu suyunun pompa ile yer yüzeyine çıkartma maliyeti yüzey kaynaklardan su pompalamaktan daha pahalıya mal olur.
- Aynı bölgede bulunan iki kuyudan elde edilen suyun mineral terkibi tamamen birbirinden ayrı olabilir.


 

DOĞA KOŞULLARINDA/KAMPTA SU

Su Arıtma

Su, tablet, pompalama gibi birçok farklı biçimde arıtılabilir. Bir hayatta kalma çantasında su arıtma amacıyla 50 adet tablet bulundurulmalıdır. Tablet hem hafif hem de kullanımı hızlı ve etkin bir malzemedir. Keskin bir klor tadı bırakmasına karşın, bir tablet bir litre kadar suyu arıtabilir. Tabletler suyu temizleyemez, içindeki pisliği yok edemez ama içimi güvenli hale getirir.

 

Su Saklama

Yağsız, dayanıklı bir prezervatif, bir çorap ya da gömlek kolunun içine sarılarak mükemmel bir su taşıma aracı olabilir. Prezervatifi doldururken, suya daldırmak yerine içinde su boşaltma yöntemi tercih edilmelidir. Su dolarken sallanarak esnemesi ve açılması sağlanabilir. Bu şekilde doldurulan bir prezervatif, 1.5 lt. kadar su alabilir.

Yaşam mücadelesinde havadan sonra en önemli faktör sudur. Yaklaşık %90 oranında sudan oluşan insan gövdesi, sıcak iklimlerde 3, soğuk iklimlerde ise 12 günden fazla susuzluğa dayanamaz.

Ilıman iklim şartlarında, normal faaliyetlerini sürdüren bir insanın günde 2.5 litre sıvı alması gerekir. Bu gereksinim, nem oranı, ısı ve fiziksel faaliyet düzeyine göre değişiklik gösterir. Gövde etkinliğinin korunabilmesi ve hayatta kalma şansının devam ettirilebilnmesi için, günlük asgari su miktarının sağlanması şarttır. Ayrıca suyun sadece miktarının değil, niteliğinin de önemli olduğu unutulmamalıdır. Kirli ya da saf olmayan sular yarardan çok zarar getirecek, hem sıvı kaybını hem de ciddi hastalıklara yakalanma riskini artıracaktır.

 

Su Kaybı

Gövdemiz idrar ve dışkılama, terleme ve soluk alma gibi normal işlevleri nedeniyle sürekli su kaybeder. Terlemeyle kaybedilen su miktarı, sıcak iklim koşullarında ve fiziksel faaliyetler sırasında önemli ölçüde artar. Kaybedilen suyun mutlaka geri alınması gerekir. Ancak elinizdeki su miktarı asgari düzeydeyse, öncelik su kaybının azaltılması olmalıdır.

 

Su Kaybının Önlenmesi

- Dehidrasyon(gövdenin aşırı su kaybı) çabuk öldürür ama kirli su içmek daha hızlı öldürür ve daha çok acı çektirir. - Olası tüm su kaynaklarını araştırın. - Su stoğunuzu iyi hesaplayın ve disiplinli kullanın. - Gövdenizin açıkta kalan yerlerini örtmek su kaybını azaltır. - Terlemeyi azaltmak için gövdenizi serinletin. Kendinizi yelpazeleyin, denizdeyseniz, giysilerinizi suyla ıslatın. - Sıcak günlerde hareketlerinizi asgariye indirin, geceleri çalışın ya da yol alın ve gereksiz çabalardan kaçının. - Ağzınızı kapatıp burnunuzdan soluk alın. - Olabildiğince yemek yememeye çalışın. - Su içmek için günün en serin saatlerini bekleyin. Küçük yudumlar alın. - Alkol tüketimi ve sigara içmek dehidrasyonu artırır.

 

İçme Suyu Kaynakları

Tüm önlemleri alsanız bile, iyi bir su kaynağı bulamadığınız sürece hayatta kalma sürenizi ancak birkaç gün uzatabilirsiniz. Herhangi bir kaynaktan su bulmanız ya da çıkarmanız ve bu suyu titizlikle filtreleyip arıtmanız, hayatta kalmanızın tek şartıdır. Sudan kaynaklanan hastalıklar ve suda yaşayan parazitler sağlık açısından büyük bir risk taşısa da, bu riskin, susuzluktan ölme tehlikesiyle dengelenmesi gerekmektedir.

Dünyadaki içme suyunun büyük bölümünü yağmur, kaynaklar ve ırmaklar sağlar ama buna ulaşmak daima kolay olmayabilir.

Hayvan ve böcekler çevredeki su kaynaklarına ilişkin ipuçları verebilir. Sabahın ilk saatlerinde ya da gün batımında otlayan havranları izleyin; bu saatler suya gidecekleri zamanlardır. Yüzeyde suya rastlamıyorsanız, vadilerin çanaklarında bitki örtüsü olan yerlerde toprağı kazın. Su, bazen de dağ tepelerinde, yağmurun ve buğulardan kaynaklanan suların toplandığı doğal sarnıçlarda bulunabilir. Ne yüzeyde, ne de yeraltında kaynak bulamazsanız, suyu başka yollardan elde etmeye çalışabilirsiniz.

Hayvanları izleyerek suya ulaşabilirsiniz ama hayvanların içtiği durgun su kaynaklarından siz de su içmeyin! İdrar ya da dışkının karıştığı bu sular, çeşitli zararlı parazitlere yuva olabilir. Leptospirosis, bilharzia ve dizanteri pis sulardan bulaşan hastalıklardan sadece birkaçıdır.

- Durgun su kaynaklarının yakınlarında hayvan kemikleri varsa, su zehirli olabilir. - Küçük göllerden aldığınız suyu mutlaka sterilize edin ve mümkünse damıtın. - Su kaynaklarına dikkatle yaklaşın; birçok hayvan aynı kaynaktan su içmeye gelebilir ve bunlardan bazıları avlanmaya daima istekli ve iri dişli türlerden olabilir!

 

Bitkisel Kaynaklar

Birçok bitkiden su elde edilebilir. Örneğin, canlı asmalar su içerir ve kaktüsten su çıkarılabilir.

Bitkilerin üstünü şeffaf politen bir torbayla sarıp nem biriktirme, su elde etmenin en kolay yollarından biridir. Bu yöntemle suyu gerçek anlamda yerden pompalamış olursunuz. Her türlü bitki, suya topraktan alıp yapraklarına dağıtır ve yapraklardaki su, solunum sürecinin bir parçası olarak tekrar açığa çıkar. Diri bir bitkinin en sağlıklı yapraklarına torbanızı geçirip ağzını alttan bitkinin gövdesine bağlayın. Bitkinin yanıbaşında yoğunlaşacak nem için bir toplama noktası oluşturmak üzere plastiği çukura bastırıp yerleştirin.

Bitkilerin sap ve yapraklarında bulunan nem de aynı şekilde çıkartılabilir. Baharda huş ağacı gibi bazı ağaçların gövdelerinde delikler açarak içilebilir bir özsuyu toplayabilirsiniz. Ağacın gövdesinde, yerden 1 m. yukarıda, yaklaşık 5 cm. derinliğinde ve hafifçe yukarı eğimli bir delik açın. Deliğe bir kazık saplayın ve kabınızı aşağısına yerleştirin. Yirmidört saatte 2 lt. özsuyu toplayabilirsiniz. İçiminin daha lezzetli olabilmesi için, buharlaştırmamaya dikkat ederek bu özsuyunu kaynatın. Bir hayatta kalma mücadelesinde başka ağaçları da deneyebilirsiniz; ama sütlü veya renkli özsuların zehirli olabileceğini unutmayın.

 

Çiy

Başta çimenler olmak üzere pek bitkinin üzerinde, sabahın erken saatlerinde bol miktarda çiy bulunur. Çiy, özellikle yaralı ve hareket kabiliyeti kısıtlı kazazedeler açısından yararlıdır. Bir bez ıslak bitkilerin üzerinde hafifçe gezdirilip çiy tanecikleri emdirilir ve daha sonra bez sıkılarak su çıkarılır. Bu yöntemle 1 saatten kısa bir sürede en az 1 lt. su toplanabilir ve bu su sterilize edilmeden içilebilecek kadar saftır.

 

Filtreleme

Filtreleme, sudaki çamur zerrelerini, yaprakları ve küçük canlıları ayıklar. Bunu, temiz bir çorap, gömlek kolu, pet şişe ya da bir bambu parçasıyla yapabilirsiniz. Filtre olarak kullanacağınız malzemeyi bir kat taze çimen ya da yosunla doldurun; sonra ya güneşte kurutulmuş kum, ya da eski bir ateşten kalan odun kömürü ekleyin. Bu filtreye dökeceğiniz kirli su, alttan nispeten temizlenmiş olarak akacaktır. Özellikle odun kömürü ya da turba kullanıyorsanız, suyun renklenmesine aldırmayın; bunun bir zararı olmaz.

Filtreleme Oyuğu

Ağaçların su içinde büyüdüğü bataklık türü yerlerde bir filtreleme oyuğu yapabilirsiniz. Yüzeyi örten bitkileri temizledikten sonra, su çizgisinin hemen üzerinde, yaklaşık 30 cm. çapında ve 30 cm. derinliğinde bir oyuk kazın. Oyuğun içine sızan su koyu renkte olabilir; ama bunun herhangi bir yan etkisi yoktur. Yine de sızan su daha sonra bakteri ve virüslerden temizlenmek üzere kaynatılmalıdır. Eğer kazma işinde kullanılabilecek gereçleriniz yoksa, büyük bir taş parçası ya da kütüğü yerinden kaldırın; böylece açılan çukur suyla dolacaktır.

 

Sterilizasyon ve Damıtma

Suyu filtreledikten sonra sterilize etmelisiniz. Su, en az 10 dk. kaynatılarak sterilize edilir. Isının eşit dağıldığından emin olun ve suyu olabildiğince yüksek ısıda, fokurdatarak kaynatın.

Kirli su, idrar ve deniz suyu, damıtılarak içme suyu haline getirilebilir. Bu yöntemde, kirli su kaynatılarak buhara dönüştürülür. Ortaya çıkan buhar daha sonra yoğunlaştırılarak iyi içme suyuna dönüştürülür. Damıtma işlemi ateşle ya da ateş olmaksızın gerçekleştirilebilir ama mutlaka bir ısı kaynağı gereklidir.

Başka bir basit yöntem, klor temelli tabletleri, potasyum permanganat ya da iyot kullanarak kimyasal sterilizasyondur. Sterilizasyon işlemi sırasında kullanma talimatlarına uymaya dikkat ediniz.

Kimyasal sterilizasyon suda kötü bir tat ve koku bırakır. Ayrıca gerek iyot, gerekse potasyum, suyu pembeye boyayacaktır. İçmeden 1 saat önce suya küçük odun kömürü kırıntıları atmak bu durumun önüne geçebilir.

 

Suyun Taşınması

Suyun bol olduğu bölgelerde bile yanınızda bir miktar su bulundurmalısınız. Hayatta kalma mücadelesinde yalnızken, düşebilir, yaralanabilir ve yürüyemeyecek duruma gelebilirsiniz. Su taşımada herhangi bir kap kullanılsa da, ideali vidalı kapaklı termos türü gereçlerdir. Her tür şişe, su geçirmez giysiler, prezervatif, hayvan bağırsağı ve bambu çubuklar da su taşımada kullanılabilir.

 

Tuz

Sudan sonra gereksinim duyulan en önemli madde, gövdedeki sıvı dengesini düzenleyen tuzdur. Yeterli miktarda tuz alınmaması, kas kramplarına, sıcaktan kaynaklanan bitkinliğe ve sıcak çarpmasına yol açabilir. İnsan gövdesi, terle kaybedilen miktarın geri alınabilmesi için günde ortalama 10 gr. tuza gereksinim duyar. Gövdedeki tuz oranı normal düzeyin altına indiğinde ilk belirtiler, ani bitkinlik, kas krampları, sersemleme, mide bulantısı ve tüm gövdede hissedilecek bir ısınma ve kuruma olarak ortaya çıkar.

Bu tür belirtiler görüldüğü takdirde durup dinlenin ve en kolay ve hızlı tedavi yöntemi olarak bir bardak suya bir tutam tuz atıp için.

Kurak iklim ya da tropikal şartlarda, gövdede tuz eksikliği sık görülen bir durumdur. Bu nedenle, böyle şartlarda içeceklere bir miktar tuz katılmalıdır. Bu tür yerlere seyahat ederken ek önlem olarak hayatta kalma çantasına tuz tabletleri eklenmesi akıllıca olacaktır.

 

TEMEL HAYATTA KALMA TEKNİKLERİ kitabından.


 

ÇOK BASİT, HEM DE ÇOK MÜKEMMEL

 

Savaştan önce "Volga, Volga" isimli sevimli bir komedi oynardı. Filmde neşeli bir saka bir yandan uyuşuk atını kırbaçlar, bir yandan da şarkı söylerdi.

"Suyu her yerde kullanırız. Onsuz biz ne buradayız ne de oradayız..."

Şarkı çok büyük bir başarı kazandı, sözleri hâlâ bugün bile söylenen bir özdeyiş haline geldi.

Bu basit şarkının içinde önemli bir gerçek saklıdır. Çünkü su yaşantımızın gerçekten bir numaralı maddesidir. H2O. Bir atom oksijen iki atom Hidrojen. Öğrendiğimiz ilk kimyasal formüllerden biri sudur herhalde. Şimdi su birdenbire yok olsa gezegenimizin nasıl bir durum alacağını düşünmeye çalışın.

...Denizlerin ve okyanusların yerinde kenarları kalın tuz katmanları ile kaplı ürkütücü dipsiz" çukurlar". Kuru ırmak yatakları, bir daha asla kabarmayacak kaynaklar. Toz olmuş kayalar. Tüm bu sayılanların ana bileşenlerinden biri sudur.

Ne bir fidan ne bir çiçek, ölü yeryüzünde herşey cansız. Bunların üstünde ürpertici renkte bulutsuz bir gökyüzü.

Çok basit bir madde, ama henüz su olmadan zekası olan ya da olmayan bir canlının varlığı olası değildir.

Niçin? Çünkü, her şeyden önce dünyadaki en şaşırtıcı kimyasal madde sudur.

Celsius, termometresini yarattığında, aletini iki değere ya da iki sabite dayandırdı. Suyun kaynama noktası ve donma noktası. Birinciyi 100°C' ye, ikinciyi sıfıra eşit kabul etti ve bunları arasında 100 bölmeye ayırdı. Böylece sıcaklık ölçmeye yarayan ilk alet ortaya çıktı.

Acaba Celsius, gerçekte suyun ne tümüyle sıfırda donduğunu ne de 100°'de kaynayamayacağını bilseydi ne düşünecekti?

Günümüzde bilim adamaları suyun büyük bir dolandırıcı olduğu görüşünde birleşirler. Yerkürenin en kural dışı maddesi sudur.

Bilim adamları suyun 180° daha düşük bir sıcakta yani eksi 80°'de kaynayabileceğini öne sürmektedirler. Her nasılsa, Periyodik Sistemde gerekli olan kurallar suyun böylesine düşük bir sıcaklıkta kaynamasını sağlayabilmektedir.

Periyodik Sistemin herhangi bir gurubundaki elementlerin özellikleri hafif elementlerden ağırlara doğru, oldukça düzenli bir şekilde değişmektedir. Örneğin kaynama noktasını ele alın.

Bileşiklerin özelliklerinin değişimi gelişigüzel değil, moleküller de dahil olmak üzere elementlerin Mendeleyev Çizelgesi'ndeki yerleşimine bağlıdır. Özellikle hidrojen bileşikleri yani aynı gruptan elementlerin hidridleri için bu durum geçerlidir.

Suya, oksijen hidrid denilebilir. Oksijen altıncı grubun üyesidir. Bu grupta ayrıca kükürt, selenyum, telluriyum ve polonyum yer alır. Bu elementlerin hidridleri su molekülü ile aynı molekülsel yapıya sahiptir: H2S, H2Se, H2Te ve H2Po. Bu bileşiklerin kaynama noktaları kükürtten başlayarak daha ağır kardeşlere doğru düzenli olarak değişir ve umulmadık bir şekilde suyun kaynama noktasının bu dizinin dışına çıktığını görürüz. Olması gerekenden daha yüksek bir sıcaklıktır bu. Su, Periyodik çizelgedeki davranış kurallarına ilişkin bilgiyi reddeder ve gaz evreye geçişini 180° erteler. Bu, suyun yalnızca ilk şaşırtıcı kural dışılığıdır.

İkinci tuhaflığı donma noktasına ilişkindir. Periyodik Sistem yasaları, suyun sıfırın altında 100° sıcaklıkta katılaşabileceğini öngörür. Su, bu önermeyi insafsızca bozar ve sıfırda buz haline gelir.

Suyun bu inadından sıvı ve katı evrelerinin yeryüzüne göre anormal olduğu anlaşılmaktadır.

Kurallara göre suyun dünyada yalnızca buhar olarak bulunması gerekmektedir. Şimdi, suyun özelliklerinin Periyodik Sistemin katı kuralları ile uyum içinde olduğu bir dünya hayal edin. Bilim-kurgu yazarları için böyle eşsiz bir görüntü, eğlendirici roman ve öyküler hazırlanmasında mükemmel bir temel oluşturabilir. Ama bu bizim için ve bilim adamları için daha değişik bir anlam taşır. Periyodik Çizelgenin yapısı ilk görünüşünden çok daha karmaşıktır. İçinde barınanların kişilikleri belirli sınırlar içerisinde tutamadığımız insanlarınkinden çok fazla benzemektedir. Su inatçı bir kişiliğe sahiptir.

Peki niçin?

Çünkü su molekülleri özgül bir düzenleme içindedir ve bu nedenle birbirlerini etkilemek gibi belirgin bir yetenek gösterirler. Bir bardak suyun içinde tek bir su molekülünü aramak boşunadır. Moleküller, bilim adamlarının birlikler adını verdikleri gruplar oluştururlar ve "n" simgesi birlikteki molekül sayısını göstermek üzere suyun formülünün(H2O)n şeklinde yazılması daha doğru olur. Su molekülleri arasındaki birleştirici bağların kırılması çok güçtür. Suyun, beklenenden daha yüksek sıcaklıklarda donmasının ve kaynamasının nedeni de budur.


107 KİMYA ÖYKÜSÜ
( L. VLASOV, D. TRIFONOV
ÇEV: NİHAL SARIER - TÜBİTAK )


 

KÜÇÜK SOĞUK IRMAKTA BUZ HENÜZ DONMAMIŞ

 

1912'te büyük bir facia haberi tüm dünyaya yayıldı. Dev bir okyanus gemisi olan "Titanik" buzul dağına çarpmış ve batmıştı. Uzmanlar bu felakete ilişkin çeşitli nedenler öne sürdüler. Sis yüzünden, kaptanın yüzen büyük buz dağını zamanında göremediği ve geminin buzdağına çarparak yok olduğu söylendi.

Bu acı olayı bir kimyacının bakış açısından ele alacak olursak, umulmadık bir sonuca ulaşırız. "Titanik", suyun bir başka kuraldışılığının kurbanı olmuştur.

Korkunç buz dağları -buzullar- onbinlerce ton ağırlığında olduğu halde, suyun yüzeyinde mantar gibi yüzerler.

Bu, yalnızca buzun sudan daha hafif olması nedeniyle olanaklıdır.

Herhangi bir metali eritip, içine bir parça katı metal atmayı deneyin: Katı olan hemen batar. Bir maddenin katı evredeki yoğunluğu sıvısından daha büyüktür. Buz ve su bu kuralın şaşırtıcı birer istisnasıdır. Ama bu istisna olmasaydı, orta enlemlerde kışın tüm su kütlesi dibe doğru donar ve o bölgede yaşayan canlılar ölürlerdi.

Nekrasov bir şiirinde: "Küçük, soğuk ırmakta buz henüz donmamış Eriyen şeker gibi parça parça dağılmış" der.

Soğuklar geldiğinde buz sertleşir. Öyle ki ırmağın üstüne yol bile yapılabilir. Ancak, bu kalın buz katmanının altında su önceden olduğu gibi akmaya devam eder. Irmak hiçbir zaman dibine kadar donmaz.

Suyun katı evresi buz, çok özel bir maddedir. Buzun pek çok türü vardır. Bunlardan doğada bulunanı sıfır derecede (Celsius ölçeklemesin göre) erir. Bunun dışında bilim adamları yüksek basınçta çalışarak laboratuvarda altı çeşit buz elde etmişlerdir. Bunların en ilginç olanı (buz VII), 21700 atmosferden yüksek basınçlarda oluşur ve kızıl buz adını alır. 32000 atmosfer basınçta sıfırın üstünde 192 ºC'ta erir.

Buzun eriyişi kadar tanıdık bir manzara yok gibidir. Ama bu arada pek çok şaşırtıcı olay olur!

Her katı eridikten sonra genleşmeye başlar. Oysa buzun erimesi ile oluşan su oldukça farklı bir davranış gösterir: Erirken hacmi küçülür, sıcaklık yükselmeye devam ederse ancak o zaman genleşmeye başlar. Yine bu durum da, su moleküllerinin birbirlerini etkileme yeteneğinden kaynaklanmaktadır. Sıfırın üstünde dört derecede bu yetenek özellikle belirginleşir, böylece bu sıcaklıkta suyun yoğunluğu en yüksek değerine ulaşır: En soğuk havalarda bile ırmaklarımızın, havuzlarımızın ve göllerimizin dibine kadar donmasının nedeni budur. İlkbaharın gelişi herkesi mutlu kılar; sonbaharın altın günlerinde hepimizi bir sakinlik kaplar. İlkbaharda buzların erimesinin sevinci ve sonbaharda ağaçların kırmızıya bürünmesi. İşte yine suyun anormal bir özelliğinin sonucu!

Buzun erimesi için çok büyük miktarda ısı gerekir. Bu ısı, aynı miktarda birkaç maddenin erimesi için gerekenden çok daha fazladır.

Su donarken bu ısıyı dışarıya verir. Bu nedenle buz ve kar yeryüzünü ve havayı ısıtır. Karakışa keskin geçişi yumuşatır ve sonbaharın haftalarca saltanatını sürdürmesini sağlarlar. Bunun tersine baharda buzların eriyişi havanın ısınmasını bir süre erteler.

107 KİMYA ÖYKÜSÜ
( L. VLASOV, D. TRIFONOV
ÇEV: NİHAL SARIER - TÜBİTAK )


 

YERYÜZÜNDE KAÇ SU VARDIR?

 

Bilim adamları doğada üç hidrojen izotopu bulmuşlardır. Bunların her biri oksijen ile birleşebilmektedir. O halde suyun üç farklı türünden söz edilebilir: Protiyum, döteryum ve tritiyum suyu. Sırası ile H2O, D2O ve T2O.

Ayrıca, moleküllerinde bir atom protiyum ve bir atom döteryum ya da bir atom döteryum ve bir tritiyum bulunan "karışık" sular da olabilir... Böylece su çeşitleri artar: HDO, HTO ve DTO.

Öte yandan suyun içerdiği oksijen de üç izotopun bir karışımıdır: Oksijen-16, oksijen-17 ve oksijen-18. En çok birinci izotopa rastlanır.

Oksijenin bu çeşitliliği dikkate alındığında, listeye daha 12 tane olası su eklenebilir. Bir göl ya da ırmaktan bir bardak su aldığınızda, bardağınızda onsekiz farklı su türü bulunduğunu asla düşünemezsiniz.

O halde su, kaynağı ne olursa olsun farklı moleküllerin bir karışımıdır. Bunlardan en hafifi H2O16 ve en ağırı T2O18'dir. Kimyacılar bu onsekiz çeşit suyun her birini saf olarak hazırlayabilmektedirler.

Hidrojen izotopları özellikleri bakımından birbirlerinden belirgin bir biçimde farklıdır. Peki, acaba suyun farklı türleri için durum nasıldır? Onlar da bazı noktalarda birbirilerinden ayrılırlar. Örneğin, yoğunlukları, donma ve kaynama noktaları farklıdır.

Yine doğada farklı su çeşitlerinin bağıl miktarı her yerde ve her zaman farklıdır.

Örneğin, bir ton çeşme suyunda 150 gram ağır döteryum suyu D2O bulunur. Pasifik Okyanusu'nda bu miktar çok daha fazladır: Yaklaşık 165 gram. Caucasian buzul dağlarından alınan bir ton buz 7 gram ağır su içerir, bu miktar bir metreküp nehir suyunda bulunandan daha çoktur. Kısacası suyun izotop bileşimi yerine göre değişir. Bunun nedeni, doğada çok sayıda izotop yer değiştirme işleminin sürekli olarak gerçekleşmesidir. Farklı hidrojen ve oksijen izotopları çeşitli koşullar altında sürekli birbirlerinin yerlerini alırlar.

Bu kadar çok çeşitte başka bir doğal bileşik bulunabilir mi? Hayır yoktur.

Tabii ki, en çok protiyum suyu ile ilgileniriz. Ama suyun öbür türleri de gözardı edilemez. Bazıları ve özellikle ağır su D2O pratikte geniş uygulama alanı bulur. Nükleer reaktörlerde, uranyum parçalanmasına neden olan nötronların yavaşlamasını sağlamak için ağır su kullanılır. Bunun dışında, bilim insanları çeşitli su türlerini izotop kimyası alanındaki araştırmalarında kullanırlar.

Acaba onsekiz çeşitten fazlası da var mıdır acaba? Gerçekten, suyun çeşitleri çok daha fazla olabilir. Doğal izotoplarının dışında oksijenin yapay radyoaktif izotopları da vardır. Oksijen-14, oksijen-15, oksijen-19 ve oksijen-20 gibi. Ayrıca son yıllarda hidrojen izotoplarının sayısı da artmıştır. H4 ve H5'i örnek verebiliriz.

Böylece, hidrojen ve oksijenin yapay izotoplarını da dikkate alırsak olası su listesi 100'ü aşar. Tam olarak kaç tane olduğunu kendiniz de kolaylıkla sayabilirsiniz...

107 KİMYA ÖYKÜSÜ
( L. VLASOV, D. TRIFONOV
ÇEV: NİHAL SARIER - TÜBİTAK )


 

YAŞAM SUYU, CANVEREN, HER YERDE HAZIR OLAN SU

 

Pek çok halk öyküsü, "yaşam suyu" efsanesine dayanır: Yaraları iyileştiren, ölüyü dirilten. Yüreksizi yüreklü kılan, yiğitlerin gücünü yüz kat artıran.

İnsanın suya böyle büyülü özellikler yakıştırması raslantı değildir. Yeryüzünde yaşamamız, yeşil ağaçlarla ve çiçekli topraklarla çevrelenmemiz, sandalla gezebilmemiz, yazın yağmurda su gölcüklerinin üstünden atlamamız, kışın kayak ve paten yapmaya gitmemiz tümü ile su sayesinde gerçekleşir. Daha açık belirtmek gerekirse tümü su moleküllerinin birbirlerini etkileme ve birlikler oluşturma yeteneğine dayanmaktadır. Gezegenimizde yaşamın başlaması ve gelişmesi için gerekli olan koşullardan birisi budur.

Yeryüzü tarihi suyun tarihidir denilebilir. Su gezegenimizin yüzünü değiştirmiş ve değiştirmeyi sürdürmektedir.

Dünyadaki en büyük kimyacı sudur. Hiçbir dağla işlem onsuz olamaz. Ne yeni bir mineral, yeni bir kaya oluşumu gerçekleşebilir, ne de bitki ve hayvan organizmalarındaki karmaşık biyokimyasal tepkimeler oluşabilir.

Kimyacılar laboratuvarda su olmadan pek birşey yapamazlar. Maddelerin özelliklerini, dönüşümlerini incelerken ve yeni bileşikler elde ederken çok ender olarak susuz çalışabilirler. Bilinen en iyi çözücülerden biri sudur. Pek çok madde su içindeki çözeltileri hazırlandıktan sonra tepkimeye sokulabilir.

Bir madde çözündüğünde neler olur? Yüzeyindeki moleküller arası ve atomlar arası etkileşim kuvvetleri su içinde yüzlerce kez zayıflar ve sonuçta yüzeyden koparak suya geçerler. Bir bardak çayın içindeki bir şeker parçası moleküllerine ayrılır. Sofra tuzu sodyum ve klordan oluşan iyonlarına ayrışır. Kendi özgül yapısına uygun olarak su molekülü, çözünen kütlenin atom ve moleküllerini etkileyebilen büyük bir yetenek gösterir. Bu açıdan öteki birçok çözücü suya göre yetersizdir.

Yeryüzünde suyun parçalayıcı etkisine karşı duyabilecek bir kaya yoktur. Granitler bile yavaş yavaş ama mutlaka parçalanırlar. Su, çözdüğü maddeleri denizlere ve okyanuslara taşır. Yüzmilyonlaraca yıl önce taze su içeren büyük su kütleleri bu nedenle tuzlanmıştır...

107 KİMYA ÖYKÜSÜ
( L. VLASOV, D. TRIFONOV
ÇEV: NİHAL SARIER - TÜBİTAK )


 

BUZ SAÇAĞININ SIRLARI

 

Küçük çocuklar buz saçaklarıyla oynamaya bayılırlar. Bunlar, çok sevimli parıltılı şeylerdir. Çocuk kimseye göstermeden buz parçasını ağzına atar. Bu kadar mı lezzetli? Ondan geri almaya çalışın görürsünüz.

Eğlendirici, çocuksu bir istek mi? Hayır, durum çok daha ciddidir.

Civcivler üzerinde yapılmış bir deney vardır. Bir gruba içmeleri için normal su verilirken, ötekilerine içinde buz parçaları yüzen erimiş kar suyu içirilmişti. Bundan daha kolay bir deney olamazdı. Ancak sonuçlar şaşırtıcıydı. Normal su içen civcivler oldukça sakindi ve hiç huysuzlanmıyorlardı. Oysa leğen dolusu erimiş kar suyu daima korkunç bir savaş alanına dönüyordu. Değişik bir tadı varmış gibi civcivler açgözlülükle suyu yutuyorlardı.

Birbuçuk ay sonra denek civcivleri tarttılar. Erimiş kar suyu verilenler çok daha ağırdı. Normal su içen civcivlere göre daha fazla kilo almışlardı.

Uzun sözün kısası, erimiş kar suyu belirgin ve harikulade özellikler göstermekteydi. Canlı varlıklar için çok yararlıydı. Peki, bunun nedeni neydi?

Başlangıçta, erimiş suda döteryum miktarının daha fazla olmasından dolayı diye düşünüldü. Ağır suyun küçük derişimleri canlı varlıkların gelişimini hızlanıyordu. Ancak bu, yalnızca kısmen doğruydu...

Şimdi, gerçek nedenin erime olayından başka bir yerde oldığına inanılıyor.

Buz kristal bir yapıya sahiptir. Ancak genel bir deyişle, su da sıvı bir kristaldir. Molekülleri tamamen düzensiz değildir, tam bir kafes iskelet oluşturur. Ama doğal olarak yapısı buzunkinden farklıdır.

Buz eridiğinde uzun bir süre yapısını korur. Öteki bir deyişle erimiş su sıvı olmakla birlikte, molekülleri "buz düzeni"nde kalır. Bu nedenle erimiş suyun kimyasal etkinliği normal sudan daha yüksektir. Biyokimyasal işlemler dizinine kolayca katılır. Organizmada çeşitli maddelerle normal suya göre çok daha hızlı birleşir.

Bilim insanları organizma içinde suyun yapısının büyük ölçüde buzun yapısına benzediğine inanmaktadırlar. Organizma normal suyu özümlediğinde suyun yapısı yeniden düzenlenir. Erimiş su zaten istenen yapıda olduğundan, moleküllerinin yeniden düzenlenmesi için organizmanın fazladan enerji harcamasına gerek yoktur.

Görüldüğü gibi, erimiş suyun yaşamdaki rolü çok büyüktür.

107 KİMYA ÖYKÜSÜ
( L. VLASOV, D. TRIFONOV
ÇEV: NİHAL SARIER - TÜBİTAK )


 

SU NE RENKTİR?

 

Alışıldık yanıt suyun rengi olmadığıdır: su "şeffaf" ya da "saydam"dır ve denizin mavi görünmesinin tek nedeni gökyüzünün denizin üzerine yansımasıdır.

Yanlış! Su aslında mavidir. Son derece soluk bir tonudur fakat mavidir. Bunu doğada, kardaki derin bir deliğe ya da donmuş bir şelâlenin kalın buzlarının içine baktığınızda görebilirsiniz. Çok büyük ve çok derin beyaz bir havuzu suyla doldurup içine batığınızda, su mavi görünecektir.

Bu soluk mavi ton, suyun içine değil fakat suya baktığımızda, bazen neden şaşırtıcı bir biçimde mavi renk aldığını açıklamaz. Gökyüzünden yasıyan renk kesinlikle önemli bir rol oynar. Bulutlu bir günde deniz tam olarak mavi görünmez.

Gördüğümüz ışığın tamamı suyun yüzeyinden yansımaz; bu ışığın bir bölümü yüzeyin altından gelir. Sun ne kadar bulanıksa, o kadar çok renk yansıtır.

Denizler ve göller gibi büyük su kütleleri genellikle son derece yoğun bir biçimde mikroskobik bitki ve su yosunu içerir. Irmaklar ve göletler son derece yoğun bir biçimde toprak ve öteki katı asıltıları içerir.

Tüm bu parçacıklar, suyun yüzeyine geri dönen ışığı yansıtıp dağıtarak gördüğümüz renklerde büyük sapmalara neden olurlar. Parlak mavi bir gökyüzünün altında bazen göz kamaştırıcı yeşil bir Akdeniz görmemizin nedeni budur.

CAHİLLİKLER KİTABI'ndan


 

DÜNYANIN NE KADARI SUDUR?

 

Dünya yüzeyinin %70'i suyla kaplı olabilir ama su, gezegenin kütlesinin 5000'de birinden daha azına tekabül eder.

Dünya oldukça büyüktür; 6 milyon milyar milyar kg. gelir. Bunun yarısı alt mantoda (yerkabuğunun altındaki 660. km.'de başlayan yarı erimiş devasa katman) bulunur. Görünüşe göre sulu olan yerkabuğunda bile, kara kütlesi okyanuslarınkinden 40 kat daha fazladır.

2002'de Science Dergisi'nde yayımlanan bir Japon deneyine göre, alt mantoda çözünmüş su, dünyanın yüzeyinde dolanan sudan beş kat daha fazla olabilir.

Araştırmacılar cm.'ye 200.000 kg.lık basınç ve 1600 C'lik sıcaklık altında, alt mantoda bulunanlara benzeyen dört mineral bileşik oluşturdular. Daha sonra buna su ekleyip bu suyun ne kadarının emildiğini ölçtüler.

Eğer Japonlar haklıysa dünyadaki su oranı gözden geçirilerek daha yüksek belirtilmelidir: % 0,1.

CAHİLLİKLER KİTABI'ndan


 

Su, uzun zamandır artık H2O olarak, tuz da NaCl olarak tanımlanmamaktadır. Gerçekten bunların arkasında daha fazla şeyler vardır.

Benim adım Peter Ferreira ve biyofizikçi olarak "Institute of Biophysical Research" (Biyofiziksel Araştırmalar Enstitüsü) adlı bir Amerikan Araştırma Enstitüsünün yöneticisiyim. Almanya'daki temsilcisiyim. Ve bir araştırma çerçevesinde kendimizi biyofiziksel bakış açısından "Su ve Tuz" konusuna adadık. Biyofizikçi olarak bitkiler, hayvanlar veya insanlardaki canlılığı araştırıyoruz.

İlk etapta bizi ilgilendiren şey madde değil, saf enerjidir. Su ve tuzu seçmemizin nedeni bedenimizin önemli oranda su ve tuzdan oluşmasıdır. Öncelikle biyofiziğe kısa bir giriş yapmak istiyorum. Konunun sadece su ve tuz olmadığını bilgi (enformasyon) ve bilinçlilik olduğunu çok hızlı bir şekilde anlayacaksınız. Tüm düşünceleriniz ve bunların kaynağı, su ve tuza bağlıdır. Burada daha sağlıklı olmak için değil, daha bilinçli olmak için belirli bir suyu içmeniz veya tuzu yemeniz söz konusudur, çünkü bilinçli olursanız, otomatik olarak daha sağlıklı olursunuz.

Biyofizik, fiziğin bölümlerindendir. Fiziğe tam olarak baktığımızda, fiziğin doğa bilimi olmadığını görürüz, çünkü fizik ilk etapta mekanikle ilgilidir, tekerleğin mekaniği, daire üzerindeki tekerlek, ve daireye aynı sonuca ulaşmak için sonsuz tekrarlanabilirlik için gereksinim duyarız. Eğer tek ve aynı deneyi 100 defa yaparsak ve aynı sonuca ulaşırsak, o zaman bilimsel olarak "Bu objektiftir, bu bilimsel olarak ispatlanabilir" deriz. Bu ölü şeylerde çok iyi fonksiyon görmektedir, peki ya canlılarda?

Doğada daire olan hiçbir şey tanımıyoruz, her şey spiraldir, yani aynı noktaya tekrar geri geliriz, fakat yine de bambaşka bir düzlemde. Ortalama olarak 40.000 farklı hastalık tanıyoruz, bunlar için 58.000 farklı alopatik ilacımız var ve tüm bu 40.000 farklı hastalıkla uğraşan yaklaşık 1.200 farklı tıp alanı var.

Biyofizikte "Hastalık" sözcüğünü biz enerjideki bir açıklık, eksiklik olarak tanımlıyoruz. Burada eksik bir şeyler vardır ve eğer bunun nedenlerine inersek, o zaman belirtiler kendiliklerinden ortadan kalkacaklardır. Çünkü eğer sadece belirtileri tedavi edersek, büyük olasılıkla alopatik ilaçlarla, o zaman belirtiyi bastırmış ve sonuç olarak bir şeyleri bloke etmiş oluruz. Hastalıklarla mücadele etmek yerine, onları tanımalıyız, çünkü hastalık çok iyi bir arkadaş olabilir, çünkü hastalık bize bir şeyler söylemeye çalışır, bizi farklı bir yöne sevk etmek için bizi değiştirir.

Eğer bunu sadece bloke eder ve bastırırsak, çünkü bu daha rahat bir yoldur, o zaman bu aynen arabanızla tatile gidersiniz ve bir süre sonra kırmızı uyarı lambanız yanar, çünkü motorda yağ kalmamıştır, bu sizi rahatsız ettiği için de lambanızın üzerine sakız yapıştırıp kapatmanıza benzer ve en geç birkaç kilometre sonra motoru sararsınız ve tüm arabayı bozarsınız. Bedenimizi de bu şekilde görmeliyiz.

Son yıllarda çok fazla kimyasal olarak yönlendirildik. Endüstrileştik ve kimyasallaştık. Yemek yerken neye dikkat ediyorsunuz? Vitaminlere, minerallere, öbür elementlere, içinde ne kadar enzim olduğuna, hangi albümin yapılarının ve benzerlerinin olduğuna ve sonuçta bunlar sadece kimyanın konusudur.

"Yaşamsal gıda" sözcükleriyle başlayalım. "Yaşamsal gıda" demek, yaşam aracı demektir, yaşamın kendisini ortaya koymaz, onun saklayıcısıdır. Fakat eğer biz aracı olunacak bir şey kalmayacak şekilde işlemlerle bütünlüğünü bozarsak, o zaman yaşamsal gıdadan da söz edemeyiz, o zaman buna "ölümcül gıda" demeliyiz. Bu bizim maddeci düşüncemizden dolayıdır, çünkü her şeyi maddeyle ilişkilendiririz, yani kimya ile. Kimyanın maddeyi saptamasına, fiziğin ise, değiştirmesine rağmen. Burada söz konusu olan enerjidir ve enerji, bilgiden(enformasyon) başka bir şey değildir ve biz fiziksel açıdan biliyoruz ki, enerji asla yok edilemez. Eğer enerji, yaşamla özdeşleştirilirse, o zaman bu yaşamın yok edilemeyeceği anlamına gelmektedir.

Burada yaşamın amacını da düşünmeye başlamak zorundayız. Prensipte hepimiz kendimizi erçekleştirmek, bilincimizi genişletmek için buradayız. Burada gerçek doğa bilimine, yani matematiğe geliyoruz. Bunun adı neden "Matematik"tir. "Ma" madde, "te" tanrısal, "mati" ruhsallık. Bu mükemmel bir üçgen ortaya koymaktadır. Bu matematik, henüz bilim tanrısal öğretiden ayrılmadığı zaman ortaya çıkmıştır oluşmuştur. Eğer enerjiyi hayat ile özdeşleştirirsek, ki öyledir; o zaman bu, hayatı da yok edemeyeceğimiz anlamına gelir. Bu üçlü birlik, oluşuma kadar geri gitmektedir ve matematiğin bu üçlü birliği polarize olmak, maddeleşmek için yakaladığı yer, hepimizin bildiği gibi her şeyin başlangıcı olduğu yerdir. Ve yaşamın amacı, bu birliğe geri dönmektir.

Bu yol için enerjiye gereksinimimiz vardır. Herkesin bedeninde 100 Watt'lık bir lambayı yakacak kadar çok akım, elektrik vardır. Biz bu elektrikle ilgilenmekteyiz. 1984 yılında İsviçreli Atom Fizikçisi Dr. Carlos Rieball, matematiksel olarak hesaplanabilen Naturhoustaute'yi(doğal sabite oranını) keşfederek Nobel Ödülü almıştır ki, biz bununla enerji ve madde arasındaki ilişkiyi matematiksel olarak hesaplayabilmekteyiz. Yani herhangi bir şeyin maddeleşebilmesi için ne kadar enerjiye gereksinimi vardır? Madde titreşen enerjiden başka bir şey değildir. Bu enerji kendisini o kadar çok yavaşlatmıştır ki, maddeleşmiştir. Ancak eğer en derindeki çekirdeğe atoma ulaşabilseydik, o zaman dokunulacak hiçbir şeyin olmadığını her bir hareketin var olduğunu saptardık.

Her şey her an hareket halindedir, bu mantıkla enerji kendini hareket ettirmektedir ve maddeleşmesini sağlamaktadır. Bunun için doğal bir oran vardır, bu yaklaşık olarak 1:1 Milyardır. Buradaki 1 Milyar ölçülebilir enerjinin sadece tek bir birimi, maddeyi maddeleştirebilmek için bulunur. Şimdi bu ne demektir? Bu insanların aslında sadece gerçeğin bir milyarda biri ile uğraştığı anlamına gelmektedir, yani sadece dokunabildiğimizle. Bizler kalite yerine sadece miktarla uğraşıyoruz. Bu şekilde her şeyde canlılığa dikkat etmeyi unutuyoruz. Örneğin henüz yeni bir yavru dünyaya getirmiş ineğin sütünü ele alalım. Sütü alalım ve pastorize edelim ki dayanıklı olsun ve 2 saat sonra bu pastorize edilmiş sütü yavru ineğe içirelim. Bunu yapmadan önce tabii ki sütü biyokimyagerlere inceletelim. Bu pastorize işlemi ile hiçbir şey kaybetmediğimizi saptarız, aynı miktarda kalsiyum ve aynı miktarda albümin vardır içinde ve bu nedenle de ambalaj üzerine her zaman bu yazılır. Şimdi eğer bu inek yavrusu bundan içerse, o zaman bu yavru ilginç bir şekilde 21 gün içinde ölmüş olacaktır. Bu nasıl olur? Her şey içinde, kimyasal-analitik olarak hiçbir şey değişmedi. Peki değişen ne? Sütü pastorize ederek, canlılığını aldık, sütteki molekül yapısını bozduk, sütün geometrisini bozduk. Maddesel olarak baktığımızda sütte her ne kadar hiçbir şey eksik olmasa da, bizim ?yaşamsal gıda? dediğimiz ayırıcı özellik eksiktir, artık o ?yaşamsal gıda? değildir. Kendimize ne kadar yaşamsal gıda aldığımızı sormamız gerekir ve eğer miktara dikkat etmektense kaliteye dikkat ederseniz, organizmanın ne kadar az gıdaya gereksinimi olduğunu saptarsınız Amerika'da ?junk-food sendromu? vardır, burada insanlar bir masaya oturmak için bile kendilerine zaman ayırmazlar, ya arabada oturarak ya da bir Mc Donalds'dan öbürüne giderek yemek yerler ve bu şekilde günden güne şişmanladıkça şişmanlarlar. Her iki saatte bir aynı açlık duygusu oluşur, çünkü beden alması gerekeni almamıştır.

Eğer biz canlılık almazsak, evrim almazsak, o zaman beynimiz haberci maddeler salgılar. Bu haberci maddeler, bizim gıda almamız gerektiğini bize hatırlatırlar. Aldığımız gıdada canlılık eksikse, o zaman en geç besin değişiminden sonra yine acıkırsınız. Şimdi enerji bile almadınız, tam tersine enerji çaldınız. Çünkü ölü gıdayı hazmetmeniz için ölçülebilir enerjiye gereksiniminiz vardır. Bir de bunları hazmetmeniz için şöyle bir uzanmalısınız, aynı aslanlar gibi, çünkü ayağa kalkmak için artık enerjiniz kalmamıştır. Sadece bir elma yeseydiniz, o zaman ayık olurdunuz, canlı olurdunuz. Beden neye gereksinimi varsa, onu öz olarak ortaya çıkarıp alır. Elmayı sadece canlılığa ulaşmak için kullanır. Eğer içinde canlılık yoksa, o zaman elmaya gereksinimimiz yoktur.

70'li yılların sonunda İngiltere'de mikrodalga ile ilgili olarak ev kedilerinde tanınmış Oxford incelemesi yapılmıştır. Lütfen evinizde bunu kendi kedinize yapmayınız. Burada mikrodalganın besinlere etkisi test edilmiştir. Gıdalar mikrodalgalarla kimyasal-analitik olarak ne derecede değişmekteydiler. Kimyasal-analitik olarak hiçbir şeyin değişmediği saptandı ve bu daha sonraları mikrodalganın güçlü bir şekilde propagandasına yol açtı. Hatta mikrodalga işleminden sonra vitamin içeriği, yemeğinizi pişirdiğinizdekinden daha çoktur. Fakat vitamindeki enformasyon içeriği hâlâ korunuyor mu, bunun içinde hâlâ canlılık var mı? Bunu kritik olarak bir defa incelemeliyiz. Burada kediler haftalarca sadece mikrodalgadan geçmiş gıdalarla beslendiler, bu deneme kapalı ortamlarda yapıldı. Çünkü; yanlış değerlendirmemeliyiz ki, biz önemli ölçüde gıdayı solar frekanslarından alırız, yani güneşten her gün dalga boylarıyla enerji, evet canlılık alırız. Katı besinler bu gıda zincirinin en sonunda bulunurlar. Bizler her zaman yemek yemenin en önemli şey olduğunu düşünürüz, oysa en önemsizidir. Bu deneyde hayvanların güneşten gıda almalarına izin verilmedi ve normal katı gıdalarını yemeden kısa süre önce bunlar olağan mikrodalgadan geçiriliyordu, aynı şekilde hayvanların içtikleri su da mikrodalgadan geçiriliyordu. Kediler istedikleri yemeği yiyebiliyordu, her şey serbestti. 2-3 hafta sonra bile kedilerin doğallıklarını kaybettikleri saptandı. İlk etapta homoseksüel davranışlar ortaya koydular ve 4-5 hafta sonra da öldüler. 8000 kedi, kimyasal-analitik olarak gıdalarda her şey var olmasına rağmen öldü, hem de sürekli olarak yemelerine rağmen açlıktan öldüler.

Şimdi Kızılderilileri bir hatırlayalım; onlar bize 350 yıl öncesinin bir atasözünde, dolu tabaklarımız olacağını, ama yine de yiyecek bir şeyimizin olmayacağı günleri yaşayacağımızı söylemişlerdi. Onların beyaz adamla savaşmasına gerek yoktu. Onlar zaten kendi kendilerini yok edeceklerdi. Şimdi herkes kendi kendine sormalıdır, ne kadar gıda alıyorum? Bir gıdanın kalitesi nerede sağlanmıştır?

Burada çok önemli bir gıdadan bahsedeceğiz. Su'dan. Su kimyacıların severek tanımladıkları gibi sadece H2O değildir. Bunun ispatı için matematiğin bir kolu olan geometriye gereksinimimiz vardır. Adı, Geo:Dünya, Metri:Ölçü, Dünya ölçüsünden geliyor. Bunun arkasında tanrısal bir dünya ölçüsü vardır. Biz bunlara, kendilerini her zaman tekrar aynı mükemmel geometri ile yapılandıran, platonik yapılar diyoruz. İkisi de aynı olan hiçbir dağ kristalinin var olmadığını biliyoruz, fakat hepsi tamamen aynı yapıya, yani aynı altı köşeli geometriye sahiptir. Eğer böyle bir kristali fiziksel olarak incelersek, o zaman içlerinde elektrik olduğunu, yani gerçekten ölçülebilen elektrik olduğunu saptarız, biz bunu Pizoelektrik olarak tanımlıyoruz. Elektrik, enerjidir. şimdi enerjiyi bir tarafta enformasyon (bilgi), öteki tarafta canlılık olarak tanıdık. "Enformasyon" sözcüğünü bir düşünün: bir şeyi tekrar kendi asli formuna döndürmek/getirmek, bir geometriyi tekrar yapılandırmak. Hiç bilgisayarınızın ana parçasının ne olduğunu düşündünüz mü? Bilgisayarınızdaki bu çok küçük mikro chipi ? Bir kuvars kristali. Bu kristalin geometrisi, enformasyonlarınızın orada hafızalandırılmasını sağlar. Bu kristaller sadece silikon üzerine basınç ile üretilir, bunlar doğal dağ kristalleri değildir. Ancak sonuçta burada söz konusu olan sadece geometridir, buradaki durumda kuvarstaki altı köşeli yapı ve sudaki davranışı da hiç farklı değildir. Mısırlıların piramitlerde sadece geometrik yapı ile inisiyasyon amacı için kendini kullandıran enerji alanları kurduklarını biliyoruz.

Şimdi küçük bir deney yapalım: Burada küçük bir bakır piramit bulunuyor, aslında bunu doğru yönlere, yani kuzey ve güneye yöneltmeliydik, ancak açı derecesini Keops piramidine uygun yaptık, geometrik açıdan Keops piramidi ile aynı. Şimdi bir parça et alalım ve bunu ortadan ikiye ayıralım. Bir yarısını piramidin altına koyalım, öbür yarısını da sadece yaklaşık 20 cm yanına koyalım. Birkaç gün sonra piramidin yanındaki etin çürüdüğünü, piramidin altındaki etin ise sadece kuruduğunu saptarsınız. Bu nasıl olanaklı olabilir? Burada sadece 8 bakır çubuk olmasına rağmen, nasıl oluyor da başka enerji yasaları geçerli olabiliyor. Bu "Geometri" dir.

Kör bir traş bıçağını piramidin altına koysak ve yaklaşık 60 saat bekletsek tekrar keskinleşir. Bu, büyü değildir, bu elektromanyetik alanların yönlendirilmesidir. Bunlar geometri ile oluşur ve bu şekilde dünyadaki her şey ot sapına kadar geometriye göre kurulmuştur, yani platonik yapılardan ve platonik yapıların kendilerini sınıflandırmalarına göre hiçlikten enerji alanları kendilerini yapılandırırlar.

"Christos" sözcüğünü biliyorsunuz, "bilinç" demektir ve kristalde bu da vardır. Christ/Krist: bilinç, all: All (her şey), Allbewußtsein (Tam bilinçlilik). Bu insanlarda da böyledir, sağlıklı ve güzel oldukları sürece neden böyle göründükleri, nasıl göründükleri gibi hiçbir şeyle ilgilenmiyorlar, ancak daha burunları akmaya başladığında hemen kendileri ile ilgili bilgi almaya başlarlar, başkalarıyla konuşurlar, sebebini öğrenmeye çalışırlar, vs. Bunu neden yapıyorlar? Çünkü bu bir basınç yapmıştır. Peki kristaller nasıl büyürler? Basınç geometrinin oluşmasını sağlar. Sıradan bir karbon alın ve yeteri kadar basınç uygulayın, o zaman mükemmel bir geometrisi olan mükemmel bir elmasa sahip olursunuz. İnsanlarda da aynı şekildedir, çünkü eğer gönüllü olarak yoldan gidilmezse, acı formunda bir basınç, hastalık formunda bir basınç alırlar, ki bu daha sonra sizin sonunda bilincinizi genişletmeye başlamanızı sağlar. Bunun için yaşamsal gıdaya gereksiniminiz vardır. Sadece tabaktaki veya camdaki gıdaya değil, burada daha fazlası var, çünkü her konuşulan sözcük süptil(latif) maddesel düzlemde bir gıdadır. Konuştuğunuz her sözcüğü önceden düşünmüş olmalısınız. Bu düşünceniz bir dalga boyu üretir. Her şey her zaman sadece bu dalga boylarıdır. Fizikte ve aynı zamanda biyofiziksel mantıkta, eğer farklı kaynaktan iki aynı dalga boyu girişim yaparsa, birdenbire yeni enerji alanları oluştuğunu biliyoruz. Biz bu şekilde sadece yaşam (enerji) elde etmez, aynı zamanda yeni enerji formları da inşa ederiz. Kimyada biz bunu molekül evliliği olarak tanımlarız. Ve biz insanlarda da bu evliliktir (düğündür). İnsanların düğününde ne oluyor, aşık olduğunuz zamanı bir düşünün. Birdenbire o insanı, çok kısa bir süre önce tanımanıza rağmen, tanıdığınızı düşünürsünüz. Bunu yalnızca bir duygu nedeniyle yaparsınız ve bu duygu sevgidir ve sevgi enerjidir, bu aynı elektromanyetik bir içtepidir, bu sizi mıknatıs gibi çeker. Gençler bunu birbirlerinin gözlerine derin derin baktıklarında, bir güven hissettiklerinde yapıyorlar. Sonra ne oluyor? Karıncalanmalar başlıyor, bedeninizdeki elektrik aktifleşiyor. Bunu kendinize açıklayamazsınız ve karıncalanmaları olan insanlara ne söylersiniz? Kimyaları uyuyor, o benimle aynı dalga boyunda. O gerçekten de sizinle aynı dalga boyundadır. Ve eğer o sizinle aynı dalga boyundaysa, eğer bu karşılanırsa, o zaman canlılık içeren ve yeni canlar inşa eden en önemli şey ortaya çıkar: Rezonans! Rezonans etkiyle tekrar düzen durumları sağlayabiliriz, orada geometri oluşur, orada enformasyon oluşur. Nerede bu sevgi sağlanamazsa, orada dizonans oluşur ve dizonans oluşan bu kişiler kendi içlerinde mahvolurlar. Bu kişiler kendilerini iyi besleyebilirler, ama buna rağmen güçleri ve enerjileri yoktur ve muhtemelen bu kişiler o anda artık yaşamın mantığını da görmezler. Bu elektriğe, bu akıma dikkat edin!

Her su molekülünün, her H2O molekülünün birbirinden farklı olması ve her zaman tekrar aynı tam mükemmel geometriyi ortaya koymaları ilginç değil mi? Çünkü bir su molekülü 104,7 derecelik bir açıyla mükemmel bir Tetraeder'den (dört kenarlı) başka bir şey değildir. Eğer bu şekildeki 4 Tetraeder'i birleştirirsek, o zaman bir piramit elde ederiz. Mısırlıların muhtemelen bunu piramitleri inşa ederken düşünmüş olabilecekleri ve tam da 4 su Tetraederinin bir piramidi temsil etmesi ve bugüne kadar ki tüm matematiksel, fiziksel, astronomik ve astrolojik bilgilerimizi bu geometrik yapılardan yaratmamız ilginç değil mi? Tüm bunlar orada derin bir sır olarak durmaktadır. Şimdi bizim zamanımızda tekrar bütünsel düşünce ile bu eski bilgiye ulaşıldı, bu yeni bir bilgi değildir. Eğer bilincimizi tekrar genişletirsek, o zaman biz bu bağlantıları tekrar anlayacağız, yani bu yaşamsal gıdayı, yaşamı oluşturmayı. Bu nedenle bu kadar çok kimyasal düşünmemeliyiz.

Mesela elinize bir kitap versem, örneğin Almanya Tarihi hakkında ve bu kitabı okuldaki bilim adamlarına incelemeleri için versek, ne de olsa madde çok önemli! Sonuçlardan ne elde ederdik? Bir süre sonra bu kitabın en derin kimyasal analizini bilirdik, DIN normunu bilirdik, ağırlığını bilirdik, tutkal hakkındaki her şeyi bilirdik, bu tutkalın oluştuğu kimyasal bağlantıları bilirdik, baskısını, bunun kimyasallarını, hatta araştırmacı bir biyolog belki de bu kağıtların hangi ağaçtan geldiğini bile ortaya çıkarabilirdi; ancak bir şeyi bilemezdiniz: Almanya'nın Tarihi hakkında hiçbir şey bilmezdiniz, oysa bu kitabı alma nedeniniz buydu. Eğer içinde hiçbir şey yoksa, maddenin değeri ne kadardır ? Hepinizin bir televizyonu var, neden televizyon seyrediyorsunuz? Tabii ki bunu enformasyon içerdiğinden yapıyorsunuz. Eğitim nedenlerinden olsun, eğlence nedenlerinden olsun, bilgilenmek istiyorsunuz, tek neden bilgiye dayanmaktadır. Bilginin her formu bilincinizin genişlemesine neden olur. Şimdi bu dolabınızın üzerinde duran kutuya, televizyona mı bağlıdır, yoksa bu televizyondan yayılan dalga boylarına mı ? Çünkü eğer ben çatınıza tırmansam ve anteninizi sadece 2 cm oynatsam, ekranınız karıncalanır ve bu kutu değersiz olur. Burada söz konusu olan gerçekten de uzaydan uydular vasıtasıyla atmosfere ve oradan oturma odanıza giren bu dalga boylarıdır. Bunlar bir cihazla izleyebileceğiniz şekilde değiştirilirler. Bu nedenle hiçbir zaman vasıta olan aracıyı değil, bilakis buna bağlı olan saf enerjiyi, dalga boyunu, bu elektriksel frekans örneğini düşünün. Eğer bunlar yoksa, o zaman madde size yardım edemez. Bunlar sadece taşıyıcı malzemelerdir, bilgi taşıyıcıları. Bu şekilde yaşamsal gıda da sadece bilgi taşıyıcıdır.

Buna benzer başka bir basit örnek daha verebiliriz: Bir fobiniz olduğunu düşünün. Akşamları sokağa çıkamayacak kadar karanlıktan korkuyorsunuz. Ne yapıyorsunuz? Kendinize bir psikolog buluyorsunuz ve eğer terapiye başlarsanız, o size daha önce sahip olmadığınız bilgiler veriyor, bilincinizi genişletiyor. Hatta büyük bir olasılıkla sizi çocukluğunuza geri götürüyor ve daha önce bilmediklerinizi bilmenizi sağlıyor. Bağlantıların bilinçli olarak bilincinize yukarı gelmesine izin verdiğinizde, artık fobiniz kalmıyor. Ve şimdi psikoloğunuzun ölümcül bir kazaya kurban gittiğini ve sizin aslında bir sonraki hasta olduğunuzu düşünün. Ve şimdi bilim adamlarının ölen psikoloğu evinizin içine taşıdıklarını düşünün, çünkü eksik bir tarafı yok, tüm kemikleri orada ve öteki her şeyi. Tabii ki siz onun ölü olduğunu söyleyeceksiniz, ama bilim adamları da size ölü ya da diri, ne fark eder, biz size bilimsel olarak onun aynı kemiklere, aynı organlara sahip olduğunu kanıtlayabiliriz, derler. O zaman kendinize onun size nasıl yardım edebileceğini sorarsınız. Bir psikoloğa mı gereksiniminiz vardı, yoksa psikoloğun bilgisine mi? Çünkü artık ölü olduğundan bilgiye ulaşamıyorsunuz. Bunun aynısı gıda maddelerimiz için de geçerlidir. Çünkü sizin gereksiniminiz olan aslında bilgidir, bilgiyi taşıyan değil. Tam tersine şimdi psikolog size yük olmaya başlar, çünkü şimdi kokmaya ve çürümeye başlamıştır ve siz kendinizi ondan kurtarmak istersiniz ve bu ölü psikoloğun bağırsaklarınızda bulunan ölü gıda olduğunu düşünün. Eğer siz canlı gıda yerine ölü gıdayı kendinize alırsanız, size yük olmaya başlar, kendi kendinizden enerji çalarsınız.

Örneğin bir elmayı ele aldığınızda da bunu görüyoruz; elmayı önce kimyasal analitik ve biyolojik inceleyelim, o zaman bunun doğal bir yapısı olduğunu görürüz, şimdi de sadece 15 saniye mikrodalgaya sokalım, incelediğgimizde tüm vitamin ve öbür minerallerin henüz var olduğunu görürüz, fakat şimdi anorganik karakter ortaya koyar. Daha önce elmada bulunanlar nötr iken, şimdi asit oluşturucudurlar, sadece 15 saniye bir elmayı 180 derece ters yüz etmeye yetmiştir ve biyofiziksel açıdan frekans örnekleri artık yoktur. Daha önce elmayı elma yapan, elektromanyetik içtepi, canlılık artık elmada yoktur. Ve şimdi suya geliyoruz, çünkü her molekül bir Tetraeder'dir. Bu geometridir ve geometri molekülde var olduğundan, suyun çok belirli frekans örneği vardır. Bir su molekülü çift kutupludur, aynı gezegenimiz Dünyanın Kuzey ve Güney kutbu gibi. Bu şekilde her bir su molekülünün de bir elektromanyetik kuşakla çevrelenmiş bir eksi ve bir artı kutbu vardır. Gezegenimiz Dünyada, su gezegeninde yaklaşık %70 su vardır ve ilginçtir ki yetişkin bir bedende de %70 su vardır. Her bir hücrede de %70 su bulunması ilginç değil midir? Astronotların uzaydan çektikleri Dünya fotoğraflarının mikroskopla çekilen hücre fotoğraflarıyla benzer olması da ilginç değil midir? Makro kozmosda mikro kozmos.

http://micro.magnet.fsu.edu/primer/java/s cienceopticsu/powersof10/index.html

Su iki kutuplu olduğundan belirli yerçekimi ve kaldırma kuvvetlerine tabidir. Suda gravitasyon, yerçekimi gücü vardır. Bunu çok kolay benimseyebilirsiniz, su yukarıdan aşağıya doğru akar. Çok az kişi suyun kimyasal materyal olarak yukarıdan aşağıya akarken, tekrar aşağıdan yukarıya aktığını ve hatta saf ışık enerjisi olarak aktığını bilir. Eğer biz böyle bir suyu laboratuvar şartları altında incelersek, o zaman daha 18 molekül ve öteki 15 iyon bağlantısını saptarız. 33 farklı bağlantı yapılanması, sadece saf H2O olmasına rağmen. Bunun dışında bir milyar biyofotondan fazlası. Biyofotonlar nedir? Işık kuantları, saf ışık enerjisi. Bunu artık bugün dijital teknikte biyofoton emisyon ölçümleriyle ispatlayabiliyoruz. Prof. Popp(Pope)'un getirdiği ispat şöyledir, maddenin tüm formları donmuş ışık veya yavaşlamış enerjiden başka bir şey değildir. Sadece maddeden daha çok, enerji formları üzerinde düşünmeliyiz. Sonuç olarak maddeyi enerji oluşturur, tersi değil. Şayet maddenin herhangi bir formu kendini değiştirirse, (örn. bir organ, o zaman aslında organı düşünmemelisiniz, tersine aslında organınız kendini değiştirmeden önce) önce kendisini değiştirmek zorunda olan enerjiyi düşünmelisiniz. Bu şekilde çaresi olmayan hiçbir hastalık yoktur. Doktor, okul bilgileriyle ve tecrübeleriyle daha fazla yardım edecek durumda olmadığını prensipte söyleyebilir. Ancak hiçbirimiz, temelde bir hastalığın çaresi olmadığını söyleyemeyiz. Eğer biz bir problem ortaya çıktığında enerjiyi tekrar asli durumuna geri dönüştürebilirsek, o zaman buna otomatik olarak madde de uyacaktır ve bu işlemektedir, hem de bedeninizi oluşturan elementlerle, su ve tuz ile. Her banyo kültürünün temelinde su ve tuz vardır. Tüm bunlar hiç de yeni değildir. Birçok kür misafiri, Bad Reichenhall'a "Sole" (su ve Himalayalar'dan getirilen, içinde 27 ayrı elementin olduğu söylenen tuzun karışımını içmek için gidiyor ve tıbbi olarak da kanıtlanmış olarak kullanıyor. Buna rağmen maalesef tıbbi mantıkla hâlâ semptom tedavisi yoluna gidiyoruz. Ancak şimdi bir fikir değişimi var. Tüm bunlar bilinç durumunuza bağlıdır.

Yaşadığınız hayat daha önce oynamış bir filmden başka bir şey değildir. Siz bu filmin prodüktörüsünüz, rejisörüsünüz. Eğer bu filmde artık hoşunuza gitmeyen bir şey varsa, bu filmi kimin çevirdiğinizi düşünün, bu kişi sizsiniz, başkalarına kızamazsınız. O zaman filmi tekrar yazmanın, yeni bir film çevirmenin zamanı gelmiştir. Bu sizden başlar ve bunun için geliştirilmiş bilince gereksiniminiz var. Buna ilk etapta bu su ile, geometri ile, platonik yapılarla ulaşırsınız. Suyun içinde zaten enerjiyi sağlayan Tetraeder vardır. Bedende suyumuzun günlük olarak aşağı ve yukarı aktığı, içinde gizli canlı güç olan yaklaşık 90.000 km. sıvı bant vardır. Prof. Carol, doğru olarak bakılması(beslenmesi) şartıyla prensipte insan hücresinin ölümsüz olduğunu kanıtlamış ve bunun için Nobel Ödülü almıştır. Fakat buna rağmen biliyoruz ki, yaşlanma sürecine tabiyiz ve yaşlanıyoruz. Bu neden oluyor? Neden bu hücreler ölüyor ve yenilenmeleri gerektiği gibi yenilenmiyor? Bu hücreden mi kaynaklanıyor, yoksa hücreyi çevreleyen hücre suyundan mı kaynaklanıyor? Aslında canlılık için önemli olanın hücre suyu olduğunu çok hızlı anlayacağız. Aynı Prof. Carol, kalbimizin aslında kendi motoruyla çalışan bir pompa olmadığını kanıtlamıştır. Okulda kalbimizin en önemli organımız olduğunu öğrendik. 24 saat, bir yaşam boyu sürekli aşağı ve yukarı kan pompalaması gerektiğini. Tam olarak gözlendiğinde kalbin aslında kendi motoru olmadığını bu nedenle de kalbi bir pompa olarak görmemizin yanlış olduğunu anlarız. Aslında kalp tam olarak gözlendiğinde bir tribündür. Bu tribün canlı bir güç tarafından, yani bedeninizdeki sıvılar tarafından işletilir. Bu her hücre suyunda, (ta kanımıza kadar) kendi hareketi saklıdır. Bu işletilen tribün bir ritim sağlar, kalp atışını bu kalp atışı, beyin akışımızın da bağımlı olduğu elektriği üretir. Beyin akışımızın tekrar dünya gezegenindeki atmosfer değeri ile karşılaştırılabilir olması ilginçtir. Atmosferimizin bir rezonans değeri vardır, bu Schumann-Rezonans frekansıdır, 8 Hertz'lik bir direnç değeridir. Ve prensipte beynin de aynı değeri ortaya koyması ilginç değil midir? Eğer inanmıyorsanız, bir doktora beyin akımınızı EEG cihazıyla ölçtürün. Doğa ile aynı frekanstadır, yani 8-10 Hertz. Eğer bu ritmin dengesi bozulursa, eğer siz bu ahengi terk ederseniz, o zaman suda bulunan önemli yasaları da terk etmiş olursunuz, gravitasyon ve levitasyon artık aynı oranda bulunmaz. Su, sarmal şekilde hareket eder, hiçbir zaman lineer değildir. Banyoda bir bakın, su girdap formunda hareket eder. Spiral oluşturan suyun hareketinin, genetik kalıtım bilgilerini içeren bedenimizdeki DNA ile tam olarak aynı olması ilginç değil midir?

Tam olarak nasıl aşağıya doğru akıyorsa, yukarıya doğru da akıyor, bunu çift helezon olarak adlandırıyoruz ve yerde ayaklarınızın üzerinde durmanızı sağlayan da budur, yerçekimi gücü. Öteki taraftan da her gün yukarı çıkmak istiyorsunuz, bir şeylere ulaşmak istiyorsunuz, sabahları ayağa kalkıyorsunuz, bu levitasyon gücüdür, bilincinizi genişletmek için, içinizdeki su kristalini bilgilendirmek için bu sizi her zaman tekrar yeniye, yukarıya çeker ve eğer bu denge bozulursa, içinizde bir canlılık kalmaz, o zaman bu sizi sözcüğün tam anlamıyla yere çeker ve büyük olasılıkla kendinizi yatağa atarsınız, çünkü hasta olmuşsunuzdur. Bedenimizin zeki fonksiyonu, molekül hareketini canlandırmamız gerektiğini hatırlatır. Bunu örneğin grip olduğunuzda anlayabilirsiniz. Hiç kendinize neden 37 derecelik bir beden sıcaklığınızın olduğunu sordunuz mu? Neden tam olarak 37 derece Sıcaklık nedir? Sıcaklık, moleküllerin hareket enerjisinden başka bir şey değildir. Neden bunun arkasında hep 37 derece sıcaklığımızın olmasını sağlayan aynı enerji bulunur? Eğer bizdeki denge bozulursa, neden sıcaklık birdenbire yükselir ve neden moleküller daha hızlı hareket ederler? Moleküller, tekrar yapı oluşturmak için düzen durumunu tekrar yapılandırmak için uğraşırlar. Çünkü nerede yapı varsa, orada yapı çerçevesi vardır, nerede yapı çerçevesi varsa, orada geometri vardır, nerede geometri varsa, orada bilgi vardır. Ondan sonra artık bakteriler, mikroplar ve virüsler çoğalamazlar. Tazelenmeye, iyileşmeye başlarız ve birdenbire tekrar gücümüzü buluruz, tekrar ayağa kalkmak isteriz.

Bu su hakkında düşünmelisiniz. Beyin suyunuz çok yüksek derecede kristal yapılanmadır, saf küçük kristaller, biz buna Molekül-Cluster adını veriyoruz. Birbirine bağlanmış olarak ve bu şekilde geometri olduğu için belirli bilgileri iletebilen bu yapıyı suda da buluyoruz. Bu sürekli olarak değişir. Düşünceleriniz nereden geliyor? Kimyasallarla suyun basitçe etkilenebileceğini biliyor musunuz? Bu suyu içtiğinizde düşünceleriniz değiştirilebilir. Klorun materyal düşünce yapılarının taşınmasını sağladığını biliyor muydunuz? Amerika'da yapıldığı gibi klorlu su içtiğinizi düşünün, orada yüzeyi %100 örten klorlu su içilir ve buna eğer flüor katarsanız, çünkü bunun dişler için iyi geldiği söylenir, ve ben size flüorun frekans örneğini ölçsem, o zaman size bu flüorun artık hiçbir isteğinizin kalmayacağı kadar beyin fonksiyonlarınız üzerinde uyumsuzluk yarattığını kanıtlayabilirim. İsteksiz olursunuz. Düşünün bunu iki jenerasyon boyunca tüm halka yaptılar. O zaman ne elde ederim? İsteksiz materyalistlerle dolu bir halk, bunlar o zaman her şeyi ben nasıl istersem, öyle yapacaklardır. Buna su ile ulaşılabilir. Bu yüzden neden böyle düşündüğünüz önemlidir ve suyun sizin için ne kadar önemli olabileceği önemlidir. 37 derecelik bir beden sıcaklığında beyin suyunuz buzlanmış bir durum alır. Bu jöleye benzer yüksek dereceli bir yapıdır. Bu yapıya mikro dalga uygulandığında, beyninizin kan bariyerinden aslında normal koşullarda kanınızda bulunup da ayrıştırılamayan hayvansal albümin geçtiğinde ve beyninize girdiğinde birden kristaller yapılarını değiştirmeye başlar ve sıvılaşır, beyninizin suyu sıvılaşacaktır. Nedenini iyi incelemeliyiz, nedeni daima geometride gizlidir. Örneğin suyun çeşitli hallerini ele alalım, gaz olarak buhar şeklinde, sıvı olarak su şeklinde ve katı olarak buz şeklinde görüyoruz.

Eğer suyu ısıtırsak ve su buharı elde edersek, o zaman su havada süptil bir formda olur. Peki biz ne soluyoruz? Tabii ki sadece oksijen değil. Tam olarak bakıldığında biz suyun en süptil formunu soluyoruz, bu nedenle bunu solumazsak sadece 3-4 dakika yaşayabiliriz. Aylarca yemek yemeyebiliriz, bu bize bir şey yapmaz, hatta 3-4 gün suyu içmezsek de dayanabiliriz, ama sadece birkaç dakika soluk almamamız ölmemiz için yeterlidir. Bu kristalleri, örneğin kar tanelerini soluyoruz. Suyun katı hali olan kar tanelerinin bir elektron mikroskobuyla fotoğrafı çekilmiştir. Burada çok küçük Tetraederlerin mükemmel bir düzeni vardır. İki aynı kar tanesinin hiçbir zaman birbirine benzememesi çok ilginçtir. Bu, bu maddeyi zaten oluşturan ışık kuantlarının düzenine dayanmaktadır. Kendini kristalize edebilmesi için her su molekülünde bir milyardan fazla biyofoton çalışır ve bunlar kendilerini sürekli olarak tekrar düzenlerler. Bu şekilde her su molekülü öbürlerinden farklıdır, her su molekülünün kendi kimliği vardır, aynı sizler gibi. Eğer kimyacılarımızı uzaya çıkarsak ve onların dünyaya bakmasını sağlasak, hepimizi aynı tutarlardı, sonuçta hepimiz insanız, ama siz onlara "Hayır, ben değil, ben şuradakinden farklıyım" diye bağırırdınız. İşte kimyasal açıdan suya bu şekilde bakıyoruz, sadece H2O olarak, buna rağmen hiçbir zaman aynı olan iki kar tanesi yoktur. Şimdi bir deney yapalım ve kar tanesini doğal şartlarda eritelim ve bundan tekrar su yapalım, sonra da tekrar donduralım, tekrar tam olarak aynı kar tanesini elde ederiz. Bu nasıl olanaklı oluyor? Çünkü kim olduğunu hatırlayabiliyor. Suyun hafızası vardır, su bir bilgi taşıyıcısıdır. Maddeleşmeye sebep olan enerjinin formunu değiştirmediğimiz zaman, madde de değişmeyecektir. Çünkü o kim olduğunu biliyor. Bu olay sizin organizmanız için de geçerlidir. Bilim adamları suyun doğal bir homoöpatik olduğunu ve bizim su vasıtasıyla bizde eksik olan dalga boylarını alabileceğimizi kanıtlamışlardır. Bu şekilde kaybettiğimiz her şeyi dengeleyebiliriz. İtalya'dan Enza Enstitüsü'nden Dr. Cicollo, son yirmi yıl içinde tüm dünyadaki şifalı suları incelemiş ve şifalı suların öteki normal sulardan kimyasal yapıları aynı olsa da biyofizikzel açıdan farklı olduklarını tespit etmiştir. Yıllardır şifalı suları için Lourdes'a 6 milyon, Fatima'ya 2 milyon insan, Medjegorye'ye, Sandamniano'ya ve benzeri yerlere gitmektedir. Bunun arkasında sadece dinsel değil de başka sebepler olamaz mı? Eskiden bu mucizeler açıklanamıyordu ve bu suların arkasında sevgili Tanrı'nın olduğu düşünülerek kutsal sular olarak anılıyordu. Aslında bu böyledir de, bunun arkasında sevgili Tanrı, doğa, bütünlük yatmaktadır. Onun vasıtasıyla bu olgun, canlı kaynak suyu bize ulaşmaktadır. Şimdi bu mucize suları inceleyebiliyoruz ve bu karakteristikleri gösteren sular gerçekten de kutsal kaynaklardır. Bir Japon bilim adamı olan Dr. Masaru Emoto, suyu sözcüklerle değiştirebilecek durumda olduğumuzu fotoğraf çekerek 10.000 deneyle kanıtlamıştır. Burada sözcüklerin gücünü düşünün, çünkü her sözcük önceden düşünülmüştür. Bu elektriktir, bu dalga boylarıdır. Bunlarla düzen, entropi, yani kaos yaratabilirsiniz. Her hangi birine aşırı derecede canlılık duygusu ve bağlantıları anlayacağı için yaşama gücü veya uyuyamayacak kadar korku verebilirsiniz. Sadece konuşulan sözcüklerle. Bu sıvı kristal yapının birdenbire tamamen değişmeye başlaması ilginç değil midir? Bunu Masaru Emoto mükemmel bir şekilde kanıtlamıştır. Sıvı nötr suyu alıp sözcüklerle yani bilgiyle yükleyerek ?4 derecede dondurmuş ve elektron mikroskobuyla fotoğraflarını çekmiştir. "Beni hasta ediyorsun" mesajı ile yüklediği suyun görüntüsünün aynı kanserli hücre yapısını ortaya koyduğunu tespit etmiştir.

http://www.hado.net

Burada gıdalarınıza ne kadar dikkat etseniz de çevrenizdeki insanların size yüklediği negatiflikler sizin yapınızı bozabilir ve hasta edebilir. Kristalleriniz parçalanır. Fakat yine de bedenlerimiz kendini mükemmel bir şekilde yenileyebilir, bedenimiz aynı bir akü gibi algılanmalıdır. Ancak bedenimiz şarj edilmelidir, insan bedeninin bu doğal regülasyon işlemine homoöstaz diyoruz. Dünyada hiçbir doktor, var olan 58.000 alopatik ilaçlardan hiçbiri tedavi edemez. Biliyor musunuz sizi kim tedavi eder? Kendiniz! Ve iyi bir doktor bunu size iyileşmeniz için gereksiniminiz olan bilgiyi tekrar vererek ve bu şekilde size destek olarak bu homoöstazı tekrar oluşturmanıza yardım ederek yapar. Bu nedenle "bağışıklık sistemi" sözcüğü yanlıştır. Tam olarak bakıldığında bizim bağışıklık sistemimiz yoktur, bizim entegrasyon sistemimiz vardır. Gerekli enerjiye sahip olduğumuz sürece bedenimiz zararlı maddelerle gerektiği gibi başa çıkabilir ve eğer çevremizde her zaman bize karşı negatif insanlar bulunuyorsa, buna rağmen aktivitelerimizle ve pozitifliğimizle kendimizi koruyabiliriz. Ama eğer siz her gün negatifliğin içinde bulunursanız ve kendinizi korumazsanız, o zaman bu sizi en sonunda yapısı bozuk hücre formu olan kansere kadar götürebilir. Normal durumda hasta ve zayıf insanların sağlıklı olanlara oranla daha çok hasta ve zayıf çocukları olduğunu biliyoruz. Bedenimizdeki her bir hücrede de bu durum aynıdır. Tüm bu hücreler, hücre suyunuzun canlılığıyla bir geometriye, bir yapıya bağlıdırlar. Sizin için her şeyden önemlisi, hücre suyunuzun her alanındaki bu kristalleri tekrar yapılandırmak olmalıdır. Şimdi yeni bir deney yapabiliriz, bozuk, hasta bir suyu alalım ve sıvılaştırarak tek bir sözcük olan "Sevgi" sözcüğüyle yeni bir bilgi verelim. Bunu tekrar ?5 derecede donduralım ve elektron mikroskobuyla fotoğrafını çekelim. Birdenbire bu mükemmel kristali, mükemmel geometriyi elde ederiz. Bu deneyi tersten ve yüzden 10.000 defa yapabiliriz, bilimsel ve objektif olarak suyun düşünceyle ne kadar etkilenebileceğini yine kanıtlamış oluruz. Bedeninizin %70'i sudan oluştuğundan bu sizin için önemlidir. Kalitenin yanı sıra miktara da dikkat etmelisiniz, çünkü çok az su içiyorsunuz. Mükemmel organize olmuş bir beden oluşturmak için günlük en azından 2 litre su içmelisiniz. Eğer insanlar çok kahve, çok limonata ve benzeri içtiklerini düşünüyorlarsa, o zaman bu çözüm değil, çünkü çamaşırlarınızı kahveyle yıkayamazsınız. Su mükemmel bir çözelti maddesidir ve her şeyi kendine bağlayabilecek durumdadır. Bu nedenle su içmek gerçekten çok önemlidir. Bedenimiz çok iyi bir şekilde kendi kendini iyileştirebilir. Çoğu kişi de bunu oruç kürleri vasıtasıyla, bunları bıçaksız ameliyat olarak da adlandırabiliriz, yaparlar. Bedeninizin tekrar temizlenmesini sağlayın. Sanayi tarzda gıdaların işlenmesiyle bedeninize almış olduğunuz inorganik maddelerden kurtulun. Bunun için de bunları çözen bir şeye gereksiniminiz var. Ve bu da su; su bunu başarır. Ve artık biyofiziksel olarak da kanıtlayabildiğimiz gibi, su yüksek derecede bir yapıya sahip. Ve bu yapılardan dolayı bedenimizdeki benzer titreşimleri içererek bir çok hastalıkları, Alzheimer rahatsızlığına kadar, ve beyinlerimizin kıvrımlarına yerleşmiş olan hafif ve ağır metal tortularını bile sökebilir. İsrail'de bir doktora gittiğinizde, orada bir gelenek vardır, hangi rahatsızlıktan dolayı gitmiş olursanız olun, sizi önce tekrar bekleme odasına yollayıp, yarım saat içinde içmek üzere size 2 Litre su verilir. Ve siz bu suyu içtikten sonra hâlâ şikayetleriniz varsa bundan sonra sizi muayeneye kabul ediyorlar. Birden beliren hastalıkların % 80'ini sadece su içerek iyileştirilebileceğini görmüşler ve bunun sadece suyun kalitesine bağlı olmadığı da tespit edilmiş. Bunun için su çözelti maddesi olarak biriken tüm atıkları dışarı taşımak için kullanılıyor. Örneğin burnunuz aktığında neler oluyor? Bedeninizde daha önceleri birikmiş olan zararlı maddelerin nötralize edilerek dışarı atılabilmesi için salgılar oluşuyor ve burnunuzdan dışarı çıkıyor. Aynı olay cildiniz için de geçerli olduğundan, bedeninize girmiş olan zararlı tüm maddeler cildiniz vasıtasıyla da ifraz edilir. Tüm problem aslında içeride, oraya girmemesi gereken maddeleri su yine dışarı taşıma kapasitesine sahip. Burada suyun miktarı kadar kalitesi de tabii ki önemli.

Artık bildiğimiz gibi su, 80 metrelik bir boru sisteminden geçtiğinde, canlılığını kaybediyor. Bu da borunun kötü olmasından dolayı değil de borudaki basınçdan oluşuyor. Suyun evlerimize kadar taşınabilmesi için gerekli olan basınç, suyun kendi hareketliliğini bozuyor. Suda çift helix şeklinde spiral hareket var, bu da suyun kristalinin oluşmasını sağlıyor. Suyun spiral hareketine zarar verildiğinde, kristal yapısı da bozuluyor ve kristal şekil olmayan yerde geometri de yoktur ve böylece enformasyon da oluşamaz ve neticede canlılık da yok olur. Ve neticede bu şekilde sadece 80 metre boru hattı ile suyun canlılığını almış oluyoruz. Şimdi ayrıca kimyasal-analitik olarak açıklamamız gereken şeyler var.

Yasaları koyanlar, su kimyasal olarak temiz oldukça belli değerler çerçevesinde bulunmasını şart koşuyorlar. Ve bu sınır değerleri de istedikleri gibi zaman zaman aşağıya veya yukarıya çekebiliyorlar. Halen tarım sektöründe 300 çeşitten fazla inorganik kimyasal yapıya sahip tarım ilacı kullanıldığını ve bunların neredeyse 280'i kanserojen olduğunu biliyor muydunuz? Kanser nedir? Kanser kaos'tur. Kaos'u düzeltin, entropinin oluşmasını, yani tekrar düzenin oluşmasını sağlayın. Ve tüm bu inorganik bileşimler, bu pestisidler tam tersinin oluşmasını sağlıyorlar.

Tarımda kullanılan ilaçlar yer altı sularına karıştığından tekrar bize çeşmelerimize geliyor. İlginç olan, 1992'ye kadar yasayı koyanlar bu 300 tarım ilacından sadece 63'ünün analiz edilme zorunluluğunu getirmiştir. 280 ilacın kanserojen olarak bilinmesine rağmen sadece 63'ünün ölçülmesi sanki bunların yokmuş gibi varsayılması ilginç değil mi, kalanların isimleri bile bilinmiyor ve bunlar için hiç bir sınır değer konulmamış. Ve zamanla bu ölçülen 63 ilacın değerleri yükseldikçe, tolerans değerleri de yükseltilmiş. Suyun kalitesini düzelteceğine içindeki maddelerin tolerans değerleri ile oynanmakta. Aksi takdirde bu suyu size satmamaları gerekir. 1992'den beri de zaten bu 300 tarım ilacından sadece 18'i ölçülmekte. Ve böylece aslında neler içtiğinizi düşünebilirsiniz.

Örneğin bunların içinden birini çıkaralım: Mesela Nitrat kanserojendir. Sadece kimyasal olarak bir zehir olmasından dolayı değil sebebi çok daha başka. Nitrat, bir kimyasal yapı olarak belli bir dalga boyuna sahip, dolayısıyla bir elektromanyetik kuvvete? Bedeninize Nitrat girdiğinde rezonans yerine disonans oluşur, çünkü bedenimiz Nitrat içermediği için bu madde ile rezonansa geçemiyor. Oluşan disonans bedende kaos oluşturuyor ve birden, bazı hücre grupları dejenere olmaya başlıyor, çünkü sürekli bir elektromanyetik içtepiye maruz kalıyorlar. Aslında bedenimiz kendini tekrar rejenere edebilir fakat her gün aynı içtepilere maruz kaldığında, artık Nitrat'ın miktarının da önemi kalmıyor, tekrar eski yapısını koruyamıyor. Örneğin suya bir taş atıyorsunuz, bir dalganın, dalga boyunun oluşmasına sebep oluyorsunuz. Suya sadece içine taşı atarak bir enformasyon vermiş oluyorsunuz böylece. Aynı anda taşı derhal çıkarsanız bile oradaki dalgayı yaratmış oluyorsunuz. Konu oradaki kimyasal yapıyı değil de negativiteyi yaratan disonans dalga boyunu nasıl çıkarabilirsiniz? Bizim de artık biyofiziksel olarak kanıtlayabileceğimiz gibi bu işlemi yapmak için ?suyu canlandırma cihazları? vardır. En iyi içebileceğiniz su, doğal temiz kaynak suları, artezyen suları, agratopejik artezyen kaynakları. Agratopejler, yeraltından kendi güçleriyle yukarı çıkan yer altı artezyen sularıdır, çünkü suyun da kendine has bir olgunluk derecesi vardır. Su, yağmur olarak yere indiğinde bunu "juvinil" su olarak adlandırırız. Bu suda solar frekanslar ölçülebiliyor fakat jeomanyetik frekansların da oluşabilmesi için su yerin çok altına inmesi gerekiyor, ?toprağın kanı? haline gelmesi gerekiyor.

Yeraltında tamamen olgunlaşan ve tüm jeomanyetik frekans desenlerini içine alan ?toprağın kanı?, kendi başına 1000'lerce metre derinliklerden girdap şeklinde yukarı çıkabilecek güce ve enerjiye sahip oluyor.

Siz şişeden mineral suyu içtiğinizde bunu bedeniniz alamaz, işleyemez, çünkü mineral suyundaki mineraller inorganik yapıya sahipler. Bunlar zararlı değiller fakat hücreler için kullanılabilir değiller. Böylece kanınıza kadar giren kalsiyumun hücrelerinizde özümsenemediği için hiçbir faydası olamaz. Burada konu Kalite'ye geliyor. Su, kristal gibi basınç ile elementlerin koloidal oluşmasını sağlayamadığından elementler inorganik kalıyor ve bu yüzden bedeniniz de bunları alamıyor. Bazıları, bunların bir kısımları belki alınabilir diye düşünse de bu kesinlikle olanaklı değil. Bunu kahvaltıda tabağınıza bir çubuk demir koymuş gibi de düşünebilirsiniz. Sudaki mineralleri alabilirseniz, çubuktaki demirleri de yiyebilirsiniz. Bu da olanaklı olmadığı için suyun hangi mineralleri içerdiği de önemli değil. Önemli olan, suda hangi frekans desenleri var, bu mineraller halen iyonize durumda mı ve etrafları su kılıfı ile çevrili mi? Çünkü biz bu suyun yapısını bozduğumuzda, içindeki iyonize ve suya elektromanyetik dalga boyları veren elementlerin başka elementlerle birleşmesini sağlamış oluruz. Bu da genellikle boru basıncı veya suya katılan karbon diyoksitlerle yapılır, böylece suyun doğal oksijeni alınıp, nitrojen katılır, halbuki bizim amacımız bedenden nitrojeni uzaklaştırıp oksijen verebilmek olmalıdır. Böylece oluşan ?molekül evliliklerinde?, örneğin pozitif yüklü kalsiyum ile negatif yüklü hidrojenkarbonatlar birleşirler. Aslında, bunlar su canlı olduğu sürece, yani bir yapıya sahip olduğu sürece, aralarında su bir duvar gibi olduğu için iyonal yapılarından dolayı birleşemezler ve bedene zararlı hale gelemezler. Kalsiyum ve hidrojen karbonat örneğinde yeni oluşum kalsiyum bikarbonattır, yani kısacası kireç oluşur. Ve siz de bunu evinizin borularından dışarı atabilmek için en pahalı cihazları kullanırsınız. Bunu yaparken kendi bedeninizdeki kireçlenen borularınızı/damarlarınızı hiç düşünmezsiniz. Yaşlandıkça damarlarımız ve beynimizdeki sinir iletişim bağları dahil kireçleniyor ve doğal olarak enformasyonu iletmek için köprü kurulamadığından unutkanlık başlıyor. Burada oluşan kireçleri çözebilmek için canlılığa, enformasyona veya yapıya gereksiniminiz var. Suyun geometrisine gereksiniminiz var. O zaman, oluşan molekül birleşimlerini de kırabilirsiniz.

Biz, araştırmalarımız çerçevesinde, segmanter diyagnostik ve organometri ile, medes diye adlandırdığımız, enerjetik seviyede ölçüm yapabilen bilimsel bir cihaz sayesinde, organizmadaki patolojik rahatsızlıkların bile sadece su ile rejenere edilebileceğini kanıtlayabiliyoruz. Uzun yıllar boyunca teşhis amaçlı takip altında bulundurduğumuz hastalar var.

Bizler, doktor değil de sadece biyofizikçi olduğumuzdan bizim kendi kendimizi rejenere ettiğimizi, doğanğn iyileştirdiğini biliyoruz. Örneğin bir hastamızı segmanter diyagnostik ile değerlendirdik, bunun için bedenine 1,2 V doğru akım vererek direnç değerlerini değerlendirdik ve böylece bir organın elemansel titreşim karakterinin hücre bazına kadar nasıl değiştiğini inceledik. Bedeninizdeki organlar maddeden oluştukları ve çeşitli element bileşimleri içerdikleri için, her bir organın ayrı titreşim karakteri vardır. Örneğin bir akciğerin doğal durumdaki titreşimi yaklaşık 40 Hrtz civarındadır. Her gün içki alıyor ve ciğerlerinizi yıpratıyorsanız, zorlanmadan dolayı neredeyse 58 Hertz'e kadar yüksek titreşecektir. Bu da, eğer ciğerin enerji seviyesini 40'tan 58 Hertz'e yükseltirsek, organın maddesel yapısının da değişmesi söz konusudur ve bu da organda bir dejenerasyona sebep olacaktır. Bu olay da aynı kanserde olduğu gibi birden oluşmayacak, yıllarca organın maruz kaldıklarının sonucu olarak ortaya çıkacaktır. En başında enerji seviyesinin değiştiğini unutmayalım. Mesela bir hastamızın beyninin sağında bir tümör var. Tümör, organ seviyesinde kırmızımsı olarak görülmektedir. Bunu enerjetik seviyede ölçtüğümüzde, ki bu ölçümü kanser organ üzerinde görülmeden çok önce yaptığımızda hastayı uyarabiliriz, beyninde tümör olan hastaya bedeninde eksik olan frekansları içeren bir su içirdiğimizde (zarar görmüş olan yerler: epifiz, hipofiz, merkezi sinir sitemi vs.) çok farklı bir tablo ile karşılaşıyoruz, sadece 17 dak. sonra değişiklik oluyor.

Fakat bu kadar kolay olamayacağını siz de tahmin edebilirsiniz, tüm bir ömür boyunca yanlış yaşayıp mucize suyu içerek iyileşebileceğinizi sanmayın. Bu hasta tabiiki tekrar eski yapısına düşecektir, çünkü artık organ seviyesinde destrüktürasyon başlamıştır. Beden kendini bu negatif duruma o kadar alıştırmıştır ki 2-3 saat içinde eski patolojik tabloya geri döner. Fakat bunun bize gösterdiği, suyun içinde öyle bir enerji var ki, eksik olan tekrar yerine getirilebiliyor ve rejenerasyon gerçekleşebiliyor. Bu hastaya belki her gün 2'şer litre bu sudan içirsek ve birkaç yıl devam etsek, bedendeki her yapıyı değiştirebiliriz. Bu yüzden tedavi edilemez hiçbir hastalık yoktur. Her şekli değiştirebilirsiniz. Bedenlerimiz morfojenik bir alandan oluşuyor. Bizlerin bu bedenlerin şekillerini oluşturan neticede enerjidir.

Örn. bir hastanın ayağını kestiğimizde ayak parmağını algılayabiliyor, çünkü enerjetik seviyede o enerji var, buna da fantom ağrıları deniyor. Bu kişinin aurası, yani enerji seviyesi ölçülebilir durumda.

Çalışmalarımız kapsamında hastalarını su ve tuz ile iyileştiren 65 doktor, 150'ye yakın icazetsiz pratik hekim ve çeşitli klinikler var. Bunların sayıları günden güne çoğalıyor. İnsanların sadece çok basit araçlarla en ağır hastalıklardan bile nasıl iyileştirilebileceğini görmenizi istiyoruz, bunun olanaklı olduğunu bilmenizi istiyoruz. Bu sadece bu yılın moda tıbbı değil, bunlar en doğal maddeler, suyunuzu doğadan almaya çalışın, has su içmeye çalışın. Günlük gereksiniminiz olan 2 Ltr. İçin. Güzel bir kaynak bulup, kimyasal analizini yaptırma gayretine girin, çünkü zararlı kimyasal madde olmayan yerde, yapı var olduğu için mikrop da oluşamaz. Böylece bu suyun canlılık içerdiğine dair elinizde bir garanti olur. Alabalıkların yaşadıkları akarsular kesin temiz olur, çünkü alabalıklar çok hassas balıklardır, suyun içinde gravitasyon ve levitasyon dengesi bozulduğunda suyun kalitesi bozulur ve alabalıklar bunu derhal algılar. Bu balıklar suyun içinde başka güçlerin de var olduğunun farkındalar, levitasyon gücünü kullanarak suyun içinde durabiliyorlar ve suyun içsel gücü olan saf ışık enerjisini kullanarak akım yönünün tersine yüzebiliyor. Bu kaynaklardan beslenen sulardan faydalanmalıyız. Bu tip sular sadece geçen hafta yağmur yağarak orada birikmiş değil yıllarca 100-200-300 yaşında olabiliyor ve radyometrik ölçümlerle bunu tespit edebiliyoruz. Bazı fosil sular vardır ki bunlar toprağın kanı olarak 6, 7, veya 8000 yıl yeraltında beklemiş ve oluşmuşlardır. Bu suları bulup kullanmalıyız ve bunu sadece bencil olarak sağlığınız için değil de bilinçlenmeniz için, bilinçli bir insan olmak için yapın. Sağlığınıza kavuşmanız bunun yan etkisi olarak yaşamınıza girecektir.

Yaşamınızda bilinçli tüketin, sadece reklâmı yapıldığı için ve aslında gereksiniminiz olmadığı bir şeyi almayın. Reklâmlar da zaten gereksiniminiz olmayan ürünler için yapılır, yoksa siz hiç havuç reklâmı gördünüz mü? Onu zaten alacaksınız. Bu yüzden daha güzel, daha sağlıklı, daha mutlu olabilmeniz için sizin aslında pek de gereksiniminiz olmayan şeyleri satın almanızın teşviki için reklâmlar yapılır ve siz böylece ticari anlamda bağımlı kalırsınız. Aksi takdirde, örneğin gereksiniminiz olan her şeyi kendi kaynaklarınızdan karşılıyor olabilseniz ve daha az çalışmanız gerekse, zamanınız kalacak ve siz kendinizi geliştirmek için eylemde bulunacaksınız ve bilinçleneceksiniz. Ve tüm bunların gerçekleşmemesi için sürekli çalışmanız gereklidir, ki böylece kendinize zaman kalmasın ve aslında nelerin olup bittiğinin farkına varmayasınız diye. Ve 65 yaşında emekli olana kadar çalışır ve pillerinizi tüketirsiniz. Burada sadece sistemin suçu yok, biz değil miyiz kimyasal temizliği, daha ucuz ürünleri vs. talep eden? Biz değil miyiz, nicel düşünen? Sanayi sadece taleplerimize cevap veriyor. Bizler daha bilinçli olmaya başlamalıyız, satın alma fanatizminden vazgeçmeliyiz, kendimize karşı daha radikal olmalıyız, radikal sözcüğü Latince'den radikus : kök'ten geliyor. Köklerimize geri dönmeliyiz, yaşamlarımızın amacını görmeliyiz ve bunu doğal canlı su ile başarabiliriz. Artezyen suyu bulduysanız mutlaka cam şişelere koyun. Bu sulara ulaşamayanlar Suyu canlandırıcı cihazlar kullanabilirler. Bu cihazlar, borulardaki basınçtan dolayı bozulan suyun yapısını tamir ediyorlar. Böylece, kristalline yapısı olmayan, yani yapı ve böylece enformasyonu içermeyen suyu fiziksel bir yöntem ile tekrar canlandırabiliriz, enerji verebiliriz. Bunun için değişik yöntemler var, örn. levitasyon(Hachening'e göre anafor yapma), kristalizasyon, manyetizm, canlandırma. Prensipte tüm yöntemler suya tekrar bir frekans desenini yüklemeye çalışıyorlar. Laboratuvar şartları altında bunu yüzey gerilimi ile tespit etmemiz olanaklı. Çeşme suyunun yüzey gerilimi daima 73 Dune'dur. İyi bir kaynak suyun gerilimi 58, 60, 62 Dune olabilir. Bizim kanımızın değeri 42 ve 44 Dune civarındadır. Gıdaları özümlememiz için bu değerin kan değerimize en yakın olması daha uygun. Ve bizim için en uygun olan taze sıkılmış meyve suyudur. Taze meyve suyunun yapısı o kadar uygun ki, yüzey gerilimi aynı kanımızın değeri gibidir. Bunu tuzlu su ile (buna ?sole? diyoruz) de yapabiliriz. Doğal bir Sole'den bir bardak doğal suya 1 çay kaşığı ilave ettiğinizde izotonik bir çözelti elde edersiniz. Bu çözeltinin değeri de aynı kanımızın değerindedir, çünkü mükemmel bir yapıya sahiptir. Kaynak/Artezyen suyu da bu değere çok yakın. Su, suyu canlandırma cihazlarından çok hızlı geçtiğinden çok kalıcı bir şekilde onarılamıyor. Bunun için su ile temas etmesi gerekmeden, sadece fiziksel bir metotla frekans değişimi sağlanıyor. Fakat bu cihazlar pek de ucuz sayılmaz. Bu cihazlarla suyun kimyasal yapısı değişmez, örn. suyunuzda nitratlar varsa, onlar arındırılmaz. Suyunuzdaki kimyasalları çıkarmak için ters osmozlu cihazlar kullanmalısınız, zararlı elementler bunların zarlarından ölçülerinden dolayı geçemez ve süzülürler. Kimyasallarınızı arıtan cihazların sonucunda kimyasallardan arınmış fakat cansız su elde edersiniz. Suyu canlandırma cihazları da çok pahalı olduğundan bunun yerine bir avuç kuvars kristalini temiz kaynak suyuna koyarak cam sürahi içinde bekletirseniz, kuvars kristalin hexagonal yapısından dolayı, geometrisi var olduğu için pizoelektrik içerdiğinden suyu canlandıracaktır. Kristalin pizoelektriği suyun tetraeder-yapısını tekrar yerine getirebiliyor. Bunun için herhangi bir kristali kullanabilirsiniz, gül kuvarsı, ametist vs. önemli olan hexagonal şekilli olması. Bu kristallerin birini bir cam sürahiye koyup ertesi gün içtiğinizde, gerçekten canlı su elde etmiş oluyorsunuz. Kesinlikle plastik kavanoz kullanmayın, çünkü dizonans titreşimler yüklersiniz. Camın yapısı kuvars tozu içerdiğinden zaten bir hexagonal şekle sahip ve içine konulanı etkileyecektir. Ertesi gün suyunuzu içtiğinizde koyduğunuz kuvars kristali şeklini hiç değiştirmemesine rağmen, siz de tadındaki yumuşaklığı fark edeceksiniz. Biz, size bilimsel olarak kristallerle suyun canlandırılmasında suyu canlandırma cihazlarıyla kıyaslandığında yüzey gerilim değerleri aynı veya daha iyi olduğunu kanıtlayabiliriz. Bu cihazların çoğu kuvars kristali içeriyor.

 

Peter Ferreira

 


 

Bir Afrika sözü der ki...

Afrika'nın ucsuz-bucaksız topraklarında ilkbahar yağışlarıyla oluşup yaz sıcağında yok olan geçici çöller vardır.

İşte bu göllerin oluşumuna tanık olan yerlilerin bir sözü:

Sular yükselince balıklar karıncaları yer, sular çekilince de karıncalar balıkları. Yani üstünlük bugün karıncadaysa yarın balığa geçebiliyor ya da tam tersi.

Karınca ya da balık olmanın sağladığı üstünlüğe sevinmek kendimizi kandırmaktan öte bir anlam taşımıyor, çünkü kimin kimi yiyeceğini gerçekte suyun hareketi belirliyor.

BESLENMEYE VE KENDİNİZE VERDİĞİNİZ ÖNEMİN DAHA DA YERİNDE OLMASI
İÇİN SİGARA İÇMEMEYİ TERCİH ETMENİZİ SALIK VERİRİZ.

)


-SU ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BAĞIL SU

( SEBZE - MEYVE SULARI

 

 

Meyve-sebze özlü kokteyller, soğuk ve kirli havaların yol açabileceği olumsuzluklara karşı güçlü bir sağlık ve güzellik iksiridir. Taze sebze ve meyvelerin zengin içeriği organizmanın günlük gereksinimini karşılarken soğuk ve puslu havalarda korumasız kalan cildimizin de içeriden beslenmesini sağlar. Bu nedenle günde en az bir bardak hipervitaminli kokteyl içmenizde yarar var.
Nasıl mı hazırlayacaksınız?
Buzdolabında bulunan meyve ve sebzeleri iyice yıkayıp ince ince kıyın. Süzüp, elektrikli bir katı meyve sıkıcısına koyun. Hazırladığınız suyu ister kahvaltıda ister öğünlerde için. Vitaminlerinin kaybolmaması için fazla bekletmeden içmeniz gerekir.

 

GÜZELLİK İKSİRİ

İki adet kabuklu elma, bir küçük yeşil salata, bir kereviz ve üç kereviz sapı kokteyli, zengin içeriği ile kansızlığa birebir gelir. Bileşimindeki A, B ve C vitaminleri, folik asit, biotin ve potasyum sayesinde yüz ve vücut cildini canlandırarak tazelik kazandırır. Tırnakları ve saçları güçlendirir.

 

GÜNEŞ SUYU

Bir greyfurt, bir portakal ve bir avuç üzüm karışımının suyu, zengin bir C vitamini deposudur. Organizmayı toksinlerden arındırır, mide ve bağırsak sisteminin işlevini canlandırır. Bir avuç da kuru üzüm katarsanız kansızlığa iyi gelir.

 

YEŞİL ARANJMAN

Bir avuç ıspanak, bir avuç maydanoz, iki havuç ve bir salatalıktan hazırlayacağınız kokteyl, içeriğindeki A, B, C vitaminleri ve minerallerle dişleri ve dişetlerini güçlendirir. Anemi ve kabızlığa karşı güçlü bir koruyucudur. Organizmayı toksinlerden arındırmakta üstüne yoktur.

 

GOGO ENERJİSİ

Bir dolmalık veya çarliston biber, yarım salatalık, üç yaprak lahana, üç havuç, bir avuç ıspanak kokteyli adeta bir hipervitamin bombasıdır. İçeriğinde organizmanın günlük gereksinimini karşılayacak yeterli miktarda B grubu vitamini, A vitamini, provitamin A, kalsiyum, potasyum ve sodyum bulunur. Havuç ve lahana bağışıklık sistemini güçlendirir. Bu kokteyl mevsim değişikliklerinde metabolizmayı canlandırıcı etkiye sahiptir.

 

DÖRT MEVSİM SENFONİSİ

İki dolmalık biber, bir havuç, bir salatalık, dört kereviz sapı ve dört yeşil salata yaprağını meyve sıkıcısına koyun. Sabah kahvaltıda ya da öğünlerde için. C ve A vitaminleri, potasyum, silisyum ve sodyum içeren bu kokteyl, dolaşımı kolaylaştırır, idrar söktürücü özelliğe sahiptir. Cildi tazeler.

 

EN İYİ ZİNDELİK İÇECEKLERİ

- Dört limonu sıkın ve şekersiz olarak birden için. Tam bir C vitamini bombasıdır.

- Domates suyunu biraz sıvı yağ ile kaynatın ve soğuttuktan sonra için. Vücut hücrelerine A vitamini sağlar. )


-SU ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BAĞIL SU

( Bazı bağlantılar...

İSKİ

Su Vakfı

Dünya Su Günü(World Water Day)

Thank Water

Bilimsel Yüzme )


-SU ile/ve/||/<> BARAJ[Fr. < BARRAGE]

( ... İLE/VE/||/<> Suyu toplama, sulama ve elektrik üretme amacıyla akarsu üzerine yapılan bent. | Futbol ya da hentbolda serbest atışı yapacak oyuncunun önünde karşı takım oyuncularının yan yana dizilip oluşturdukları engel. | Herhangi bir alanda başarıyı tespit etmek için gerekli olan koşul. )


-SU ile BESİ SUYU

( ... İLE Bitkilerin damarlarında dolaşan besleyici su. )


-SU ve/||/<>/> DELİ

( Akar. VE/||/<>/> Bakar. )


-SU ile DURGUN SU

( Durgun su ile abdest alınmaz. )


-SU ile HAFİF SU

( ... İLE Her bir moleküldeki hidrojen atomunun ikisi de protiyum izotopu olan su. )


-SU ve/||/<>/> İSTANBUL SU KÜLLİYATI

( Mustafa İnce*
( Literatür Dergisi Türk Bilim Tarihi )

 

Giriş

Osmanlı dönemi İstanbul'una dair arşiv belgelerinin tıpkıbasımı konusunda, son yıllarda önemli kaynaklar yayınlandı. Bunlar arasında İstanbul Su Külliyatı , İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) Arşivi'nde bulunan Vakıf Su Defterleri ve Eyüp kadı sicilleri içinde yer alıp su ile ilgili işlemler için tutulmuş Mâ-i Lezîz Defterleri 'nin tıpkıbasımını ve transkripsiyonunu okuyucuya sunan tam bir defter serisi olarak araştırmacılara sunulmuş bulunuyor. Bu iki kaynağa ek olarak, Vakıf Su Tahlilleri başlığı altında yayınlanan iki ciltlik tahlil çalışması da Külliyat 'a dahil edilmiştir. İlk cildi 1997 yılında ve 34. ve son cildi 1 ( Suyolcu III ) 2003 yılında yayınlanan Külliyat , benzer çalışmaları da gerçekleştiren İstanbul Araştırmaları Merkezi 2 bünyesindeki bir grup akademisyen, uzman ve araştırmacının ortak çalışmasının bir ürünü olarak akademik dünyaya kazandırıldı. 3

Çalışma, benzer eserlerde de kullanılagelen yayın metoduyla okuyucuya sunulmuştur: Her belgenin başında belgenin bir özeti yer almakta, özetin yanında sırasıyla defterin numarası, sayfa numarası ve belge numarası bulunmaktadır. Kitap formatında hazırlanan bu ciltlerin yanısıra araştırmacılar sözkonusu külliyata internet ortamında İstanbul Su Arşivi Veritabanı adı altında da erişebilmektedir. 4 Ücretsiz olarak hizmet veren bu internet sitesinde araştırmacı sorguladığı belgeleri adına açtığı hesaba kaydedebilmektedir. Kaynaklara kitaptan ulaşanlar için ilgili cildin başında ana ve alt konular tablosu ve sonunda da ayrıntılı bir indeks mevcuttur. 34 ciltten oluşan bu defter serilerinin içeriğine geçmeden önce, İstanbul'un su tarihiyle ilgili kısa bir bilgi vermek yerinde olacaktır.

 

1-İstanbul'un Kısa Su Tarihi

Roma ve Bizans döneminde İstanbul'un su ihtiyacı, Hadrianus döneminde (117-138), Istıranca dağlarından; Konstantinus döneminde (324-337) yine Istırancalardan; Valens döneminde (364-378) Belgrad Ormanları'ndan; ve Theodosius döneminde (379-395) yine Belgrad Ormanları'ndan şehre su sağlayan toplam dört ana su kaynağından karşılanıyordu. 5 Bizans döneminde 7. ve 8. yüzyıllarda, şehir surları dışında kalan Romalılardan kalma su tesisleri doğal afetler ve saldırılar sonucu ağır hasarlar görmüş ve kullanılamaz hale gelmişti. Özellikle 4. ve 5. yüzyıllarda yapımına ağırlık verilen kapalı ve açık sarnıçlar, Bizans döneminde şehrin dış su kaynaklarına bağımlılığını azaltmak için başvurulan yöntemler olarak göze çarpmaktadır. Nitekim, 1204'teki Latin istilasından sonra, şehre dışardan su sağlayan isale hatları tamamen kullanılamaz hale gelmişti. 6

Fetih'ten sonra onarılarak Fatih ve Turunçlu suyolları adlarıyla anılmaya başlanan eski kaynakların yanısıra Halkalı suları da şehre yeniden su vermeye başlamıştır. İstanbul'daki ikinci önemli su altyapı inşa hamlesi, şehirde geniş çaplı bir imar faaliyetine de sahne olan Kanuni devrinde (1520-1566) ve özellikle Mimar Sinan gözetiminde 1554-1563 yılları arasında inşaatı tamamlanan Kırkçeşme suyollarının yapımıdır.

Osmanlı Devleti, Roma ve Bizans'tan kalan büyük oranda kaybolmuş ve metruk su yapılarını, kendi oluşturduğu yeni su altyapı sistemine dahil etmişti. Diger taraftan, Osmanlı sistemi iki önemli yenilik ihtiva ediyordu: Teşkilat ve işletme vakıf yapısı altında örgütlenmekle birlikte, "siyasi otoritenin yakın gözetimi altında, ancak özel vakıf hukuku içinde işliyordu." 7

Fetih arefesinde nüfusu 50.000 olarak tahmin edilen İstanbul'da, 1477'de mevcut hane sayısı 16.326 olarak tespit edilmiş, ancak özellikle Haliç'in kuzeyinde yeni gelişen Tophane, Fındıklı, Cihangir ve Kasımpaşa gibi mahallelerle hane sayısı 1535'te yürütülen tahrirde 80.000'e ulaşmıştı. 8 Robert Mantran'ın 600.000-700.000 olarak hesap ettiği 17. yüzyıl İstanbul ve diğer üç kadılığın nüfusunda, 18. yüzyıldaki en önemli artış Galata-Pera bölgesinde olmuştu. 9 Hızla artan nüfusa karşın Kırkçeşme ve Halkalı suyollarının İstanbul suriçine su sağlayan temel kaynak olarak yetersiz kalması üzerine, 18. yüzyılda Taksim Suları devreye girmiştir. Kasımpaşa, Galata, Beyoğlu, Beşiktaş, Ortaköy ve Boğaziçi'ndeki artan nüfus baskısı sonucu kronikleşen su ihtiyacını karşılamak amacıyla III. Ahmet devrinde başlatılan inşaat faaliyeti 1839'a dek sürmüştür. 10

Aynı yüzyıllarda, şehrin Anadolu yakasındaki su ihtiyacı Kayışdağı, Atikvalide, Küçük Çamlıca, Alemdağ, Karakulak ve Beykoz mevkilerinden bağlanan isale hatları ile karşılanıyordu. Böylece dört kadılıktan (Suriçi, Eyüp, Galata ve Üsküdar) oluşan İstanbul'un su ihtiyacı 19. yüzyılın ilk yarısına kadar bu kaynaklarla karşılanmaya çalışılmıştı. 1902 yılında, bu kaynaklara II. Abdülhamit devrinde oluşturulan Hamidiye (Kağıthane) su şebekesi eklenecekti.

1844'te 391.000 olan şehir nüfusu, yüzyıl sonunda yaklaşık olarak 850.000 civarında idi. 11 19. yüzyılın ikinci yarısında, mevcut kaynakların şehre yetmemesi üzerine yeni kaynak arayışlarının ortaya çıktığını görmekteyiz. Özellikle 1854'te modern belediyenin kurulmasıyla birlikte gerçekleştirilen yeni imar planları ve faaliyetleri, Beyoğlu bölgesinde ( Altıncı Daire-i Belediye ) yeni inşa edilen binalara basınçlı su sağlamayı zorunlu kılıyordu. İki özel girişimci, Mühendis Ternau Bey ve Hariciye Teşrifatçıbaşısı Kamil Bey 1874'te aldıkları su imtiyazını, 1881/1882'de Dersaadet Anonim Su Şirketi' ne, ya da daha meşhur ismiyle Terkos Şirketi' ne, devretmişlerdi. Bununla birlikte İstanbul'a Terkos'tan su isalesi ancak 1890'dan sonra sağlanabilmiştir. Bir Fransız şirketinin temsilcisi olan Karabet Sıvacıyan, Anadolu yakasına Elmalı deresinden su sağlayan Üsküdar-Kadıköy su şirketi kurma imtiyazını 1888'de aldı ve bu hakkı ertesi yıl Elmalı (Üsküdar-Kadıköy) Osmanlı Anonim Su Şirketi 'ne devretti. 12 Bu şirket, 1893'te Elmalı barajını inşa ederek Anadolu yakasında bir su şebekesi kurmuştur.

1854-1855 (h.1271) yılından itibaren vakıf sular kiralanmaya başlanmış ve bir masura suyun kirası yıllık otuz kuruş olarak belirlenmiştir. 13 XIX. yüzyılın ikinci yarısı, İstanbul suları için idari yönden birtakım değişikliklere sahne olacaktı. 1868 yılında çırarılan bir nizamname ile, su işlerinin idaresi Maliye ve Evkaf Nezareti'nden alınıp yapısı yenilenen İstanbul Şehremaneti'ne devredilmiştir. 14 Ancak, mali sıkıntılar, teşkilatın yetersizliği ve yetki karmaşasından dolayı su idaresinde başaralı olamayan belediye, II. Meşrutiyet döneminde suların idaresini tekrar vakıflara bırakmak zorunda kalmıştı. 15

İstanbul Şehremaneti 3 Nisan 1930'da çıkarılan Belediye Kanunu'na kadar, 1876 yılında çıkarılan Belediye Kanunu ile ademi merkeziyetçi, 1912'de çıkarılan kanun ile de merkeziyetçi bir idare tecrübesinden geçecekti. Cumhuriyet devrinde ise, eserlerinde sık sık belediye örgütünün merkezi idareden müstakil bir yapıda teşkilatlanmasının önemini vurgulayan Osman Nuri Ergin'in ifade ettiği gibi, vakıflar (bu arada su vakıfları) vatandaşlar arasında dayanışmayı ( tesanüd ) engelleyici bir unsur olarak görüldüğünden, bunların görev ve yetkilerinin belediyelere devri öngörülüyordu. 16 Sözkonusu dönemde tüm dünya da etkili olan, ekonomik buhranı da yaşayan ve devletleştirme faaliyetleri hız kazanan Türkiye'de, sahipleri yabancı, imtiyazlı su şirketlerinin varlığı da ayrı bir rahatsızlık unsuruydu.

Cumhuriyet'ten sonra Terkos Şirketi'nin adı İstanbul Türk Anonim Su Şirketi olarak değiştirilmiş, 1932'de Terkos imtiyazı devlet tarafından satın alınıp, bu imtiyaz 1933'te kurulan İstanbul Sular İdaresi 'ne verilmiştir. Terkos sularının işletilmesinin yanında, önceleri vakıflar idaresinde iken 1926'da İstanbul Belediye'sine devredilen vakıf suların da bu idare bünyesinde toplanmasıyla İstanbul'un su işleri idaresi büyük oranda merkezileştirilmiş oldu. Üsküdar-Kadıköy imtiyazının devletleştirilmesiyle de bu süreç tamamlanmıştır. 17

 

2- KAYNAKLAR

2-A (III., IV., VIII., IX., X., XV., XVI., XVII., XVIII., XIX. ve XX.) 18 İSTANBUL ŞER'İYE SİCİLLERİ: MÂ-İ LEZÎZ DEFTERLERİ

İstanbul'daki mevcut sular mülk (özel) ya da vakıf olmak üzere iki hukuki statüden birinde bulunuyordu. Ancak suların çok önemli bir bölümü vakıf statüsündeydi. Padişahlar, hanedan mensupları, devlet erkanı ve halktan hayırseverler birçok su vakıfları kurmuşlardı. Su sahipleri mevcut suyollarını, kullanabiliyorlar ancak bunun için belirli bir miktar suyu ana hatta bırakmaları gerekiyordu.

Vakıf sulara temessük ile mülk sulara ise Eyüp Mahkemesi'nden alınan hüccet ile tasarruf olunabiliyordu. 19Mülhak/katmasular (bir kaynaktan çıkarılıp ana isale hattına bağlanan sular) ister özel bir şahıs tarafından isterse de bir vakıf tarafından kullanılacak olsun, bir mahalle bağlanmadan önce erbab-ı miyâh yada ehl-i vukûf olarak adlandırılan bir grup resmi görevlinin gözetiminde yürütülen ve İstanbul'daki tüm su işlerine bakan Eyüp Mahkemesi'nin düzenlediği bir keşif hüccet iyle tescil ediliyordu . Bu hüccet suyu kimin çıkardığını, suyun çıkış mahallini, içinden geçtiği isale hattını ve ait olduğu vakfı, suyun miktarını ve mecrâ hakkı olarak adlandırılan suyun istenen mahalle bağlanma hizmetinin karşılığı olarak, suyoluna bırakılan su miktarını ayrıntılı olarak tesbit ediyordu. Ma-i Leziz Defterleri İstanbul Müftülüğü Şer'iye Sicilleri Arşivi Havâss-ı Refî'a (Eyüp) Mahkemesi sicil defterleri arasında yer alan 258, 280, 285, 293, 299, 314, 323, 331, 351, 357, 367, 404, 412, 439 nolu 1786-1837 yılları arasında tutulan toplam 14 defterdeki hüccetleri içermektedir. Ancak proje başlangıcında Şer'iye Sicilleri Arşivi Kataloğu'nda varlığı tespit edilen 257 numaralı defter henüz bulunabilmiş değildir.

Eyüp Kadılığı su keşf hücceti düzenlemenin yanısıra Haslar bölgesine gelen suyun alım-satımı, dağıtımı, devir ve intikali gibi suyla ilgili tüm işlemlere de bakıyordu. Mahkeme bu görevini 1837 yılına kadar sürdürmüş, bu tarihten sonra yetkisi Evkaf Hazinesi'ne devredilmiş, ve daha sonraları binalara olduğu gibi sulara da mülkiyet belgesi olarak Senedat-ı Umumiye İdaresi'nden Sened-i Hakani verilmeye başlanmıştır. 20 Bu sebeple, Mâ-i Lezîz Defterleri 'nin kayıtları kronolojik olarak 1837 yılında son bulur. Bu tarihten sonra Eyüp Mahkemesi'nin yetkisi II. Mahmut devrinde kurulan Evkaf-ı Hümayun Mahkemesi'ne devredilmişti. 21

Mâ-i Lezîz Defterleri araştırmacılara 18. yüzyılın ilk yarısı ve 19. yüzyılın ilk yarında mahkemelerden hüccet alma işleminin çok yaygın olduğu şeklinde bir izlenim bırakmaktadır. Söz konusu dönemde İstanbul'un iaşesiyle ilgili çok büyük sorunların yaşandığı bilinen bir gerçektir. Bunun yanında sık sık başvurulan tağşişler ve bunun yol açtığı enflasyon İstanbul'un hızla artan nüfusunun su ihtiyacını karşılamada daha büyük sorunlara yol açmış olmalıdır. Bu ortamda özel şahısların ve vakıfların ellerindeki kısıtlı su imkanlarını korumak için bunları mahkemelerde tescil ettirme endişelerinin artması da anlaşılır kabul edilmelidir. Bu yönüyle su için alınan hüccetler, gedik 'in esnaf arasında yaygınlaşmasına benzer paralel bir süreç izlemiş olabilir. Ancak, kesin bir yargıya varmak için Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün elinde bulunan ve çok daha geniş bir zaman aralığındaki kayıtları içeren kayıtların araştırmacılara sunulmasını beklemek daha uygun olacaktır.

 

2-B VAKIF SU DEFTERLERİ

Vakıf su defterleri, Külliyat 'ın ikinci kaynağını oluşturmaktadır. Bu kayıtlar Su Nezareti'nde tutulan defterlerden oluşmaktadır. Kanuni devrinden itibaren mimarbaşılıkla içiçe olduğu tahmin edilen su nazırının görevi, kentin su ihtiyacının karşılanması ile ilgili her türlü işi içeriyordu. Su ile ilgili müstakil bir nezaretin kurulması XIX. yüzyılda gerçekleşmiştir. Ancak, vakıfların yönetiminin ve gelirlerinin merkezileştirilmesi amacıyla 1826'da kurulan Evkaf-ı Hümayun Nezareti , II. Mahmut devrinde kurulan Su Nezareti'nin denetimindeki suların yönetimini 1835 yılında devraldı. Birçok altbirimi haiz olan Evkaf Nezareti'nin altında Mahkeme-i Evkaf da bulunmakta idi. 22 Kuruluşu muhtemelen 1837'den sonra olan bu mahkeme, yukarıda da belirtildiği gibi Eyüp Mahkemesi'nin su ile ilgili tüm yetkilerini devralmıştır.

Vakıf Su Defterleri'nin, genel olarak defterlerin arşivdeki sırasına göre yayınlanmasına karşın, bazı defterlerde bu sıraya dikkat edilmemiş, bunun yerine ciltlerin sayfa sayısının standardizasyonunu sağlamak amacıyla uygun hacimli defterler birleştirilerek beraber yayınlanmıştır. Ancak, bu durum, her belgenin başında işaret edilen defter ve belge numaraları vasıtasıyla bir karışıklığa mahal bırakmamıştır.

 

I. Hatt-ı Hümâyûn (1667-1807) 23

Bir numaralı Vakıf Su Defter'i olan Hatt-ı Hümâyûn , 1577-1804 tarihleri arasında 368 adet katma suyun keşifleri yapıldıktan ve mahkemeden hüccetleri alındıktan sonra verilen veya bir mahalle su bağlanması için verilen berat, ya da Hatt-ı Hümâyûn kayıtlarını içerir. Defterin girişinde yayıncı tarafından hazırlanan ayrıntılı bir tabloda, ana ve alt konular gösterilmiştir. Tablonun bize gösterdiğine göre, en büyük alıcılar evlerdi. Bu defterde, vakıflar gibi özel şahısların da ana isale hattına yaptıkları katmaların kayıtları ve kendilerinin bundan ne şekilde faydalanacakları, su satışları, devirleri ve intikali işlemleri gösterilmiştir.

 

II. İlmuhaber 1 (1673-1871), V. İlmuhaber 2 (1700-1871) , VI. İlmuhaber 3 (1606-1901), VII. İlmuhaber 4 (1856-1928)

Su sahibleri, mahkemeden aldıkları hüccetlerle, Başmuhasebe 'ye geldiklerinde kendilerine bu konudaki ilmuhaberin bir sureti veriliyordu. 24 Başmuhasebeden çıkan suret ya da ilmühaber Su Nazırı Defterleri'ne kaydolunuyordu. 25

Su ile ilgili ilmuhaberler İSKİ arşivinde Vakıf Su Defterleri I, II, III, IV, V, VI ve XVIII nolu defterlerde olmak üzere toplam yedi cillt olarak mevcuttur. Ancak bunlar okuyucuya dört cilt halinde sunulmuştur. İlmuhaber ciltlerinde çeşitli kurumlar arasında su alım-satım, devir, hibe, intikal gibi işlemler için yazışma kayıtları bulunmaktadır. Bunların yanında künk yada kuyu nizamı yada hanım sultanların vakfettikleri suların kayıtları da yer alabilmektedir. Ciltlerin başında birer fihrist yer almaktadır. İlmuhaber I 1673-1871 (ağırlıklı olarak 1820-1830 yıllarından); İlmuhaber II 1700-1871 (XIIIV. yüzyılın ilk yarısı ve XIX. yüzyılın ilk yarısından; İlmuhaber III 1606-1901 (ağırlıklı olarak XIIIV. yüzyılın sonu ve XIX. yüzyılın ilk yarısından; ve İlmuhaber IV 1856-1928 (ağırlıklı olarak XIX. yüzyıl sonu ve XX. yüzyılın ilk yıllarından) ilmuhaber kayıtlarını içermektedir.

İlmuhaber , İstanbul'un su tarihiyle ilgilenenlerın yanısıra şehir tarihçileri ve sosyo-iktisadi tarihle ilgilenenler kadar siyasi tarihçilerin ilgisini çekecek belgeleri de içermektedir. Özellikle İlmuhaber IV'ün içinde, vakıf sistemine dayanan klasik Osmanlı su sisteminin değişimi/dönüşümü, modernleşmesi ve Cumhuriyet'e intikaliyle ilgili çarpıcı belgeler yer almaktadır. 1928'e kadar düzenli olarak tutulan bu defter kayıtlarından anlaşıldığı üzere, henüz saltanatın resmi olarak kaldırmış olmamasına rağmen, Ankara'daki Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin vakıflar ile ilgili genelgeleri Payitaht'ta hukuki olarak tanınıyordu. Nitekim saltanat makamını 1 Kasım 1922'de resmen kaldıran Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti'nin Şer'iye ve Evkaf Vekaleti'nin İstanbul'daki vakıflar ile ilgili 16 Kasım 1922'de yayınladığı genelgesinin bir sureti de İlmühaber IV'te yer almaktadır. 26 Sözkonusu genelge kayıt defterlerinin eskiden olduğu gibi tutulmaya devam ettirilmesini önemle vurguluyordu.

Cumhuriyet'in ilanından sonra da su defterleri eskiden olduğu gibi tutulmaktaydı. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 28 Nisan 1926 tarihli vakıf sularıyla ilgili kanunu vakıf sularının bir envanterinin çıkarılması için reyhânî ve dîvânî kırma hattı ile yazılmış vakfiye suretlerini kaydetmek üzere vukufu bulunan bir memurun istihdam edilmesini öngörüyordu. 27

 

XI. Kırkçeşme Suları 1 (1792-1912), XII. Kırkçeşme Suları 2 (1811-1921)

1792-1912 yılları arasındaki kayıtları içeren Cilt I'in giriş kısmında bir fihrist yer almakta ve alım-satım, devir, intikal, temessük ve hamiş-i temmessük ve sened-i Hakani kayıtlarını içermektedir. Son kısmında Sadrazam Derviş Mehmed Paşa vakfının musakkafat defterinin bir sureti yer almaktadır. Buradan, bu vakfın elinde bulunan su kaynaklarının miktarı, bunları kimlerin kullandığı (müşterileri) ve topladığı ücretler görülebilmektedir. Cilt II'de de benzer konulardaki belgelerin 1811-1921 arasındaki kayıtları yer almaktadır. Her iki cildin başında, yayıncının hazırladığı detaylı tablolar okuyucuya kolaylık sağlamaktadır.

 

XXI. Halkalı Suları 1 (1837-1905), XXII. Halkalı Suları 2 (1843-1913),

Cilt I, 24 numaralı defterin tamamını içerir. Kaynağı Halkalı ve Cebeci Köy havzası olan Halkalı Suları, İstanbul'un yüksek semtlerinin su ihtiyacını karşılıyordu. Başlığı Halkalı Suları olmasına rağmen, bu defterde Bahçeköy'den Tophane, Kasımpaşa, Galata ve Boğaziçi çevresine bağlanan suyun nasıl dağıtıldığına dair ve diğer önemli bir suyolu olan Kırkçeşme suyollarının tamiri için yapılan masraflara, kullanılan malzemelere ve işçi ücretlerine dair kayıtlar bulunmaktadır. Bu suyolu üzerinde bulunan baca, maslak, katma, terazi, ızgara gibi su yapılarının sayısı ve durumuna dair keşif raporları da yer almaktadır. Yine Halkalı ve Üsküdar'daki suların durumu ile ilgili raporlar yada çeşitli bendler ile ilgili raporlara da yer verilmiştir. Aslında Halkalı ile ilgili kayıtlar bu defterin ortasındaki fihristin gösterdiği gibi, defterin ikinci kısmını oluşturmaktadır. 28 Cilt II, 15 numaralı defterin tamamını içerir. Bu cilt, ilk cildin devamı niteliğinde olup Halkalı Suları'nın beslediği bazı hizmet bölgelerinde gerçekleşen alım-satım, kiralama, devir ve intikal gibi işlemlerin kayıtarını içerir.

 

XXIII. Avrupa Yakası Suları 1 (1603-1826), XXIV. Avrupa Yakası Suları 2 (1577-1842), XXV. Avrupa Yakası Suları 3 (1574/1831)

Cilt I, "Valide Suyı'ndan Kopuz Deresi'ne Gelen Mülhak Sular, Cild-i Evvel" adlı 8 numarlı defterin 258. sayfasının 7. hükmüne kadar olan kısmını içerir. Cilt II, 8 numaralı defterin 259. sayfasının 1. hükmünden Cild-i Sani başlıklı 9 numaralı defterin 16. sayfasının 1. hükmünün sonuna kadar olan kısmını içermektedir. Cilt III, 8 numaralı defterin 259. sayfasının 1. hükmünden Cild-i Sani başlıklı 9 numaralı defterin 16. sayfasının 2. hükmünden sonuna kadar olan kısmını içermektedir. Bu üç ciltte vakıf ve katma suların sahipleri, suların geçtikleri isale hattı, miktarı ve bırakılan mecra hakkı ile bunlar ile ilgili alım-satım, devir ve intikal işlemleri hakkında tutulan keşif ve hüccet kayıtları bulunmaktadır.

 

Suyolcu ( Râh-ı Âb î ) Defterleri

Asıl görevi suyollarının bakım ve onarımı gibi su altyapılarının düzenli işlemesini sağlamak olan suyolcular, bunun yanında abonelerden sarfiyat meblağlarının toplanması, kamu binalarının su ihtiyacının karşılanması gibi işlerden de sorumlu idi. Kendilerine ait hizmet bölgelerinde yaptıkları onarımlar için ilgili şahıs yada vakıflardan bu masrafları tahsil ediyorlardı. 1828 yılından sonra maaşları Maliye Hazinesi'nden karşılanmak üzere Emtia Gümrüğü tarafından ödeniyordu. Hicri 1305 yılından itibaren, suyolcular tamir masraflarını yılsonunda idareden talep edebileceklerdi. 29 1846 yılında, birçok suistimale adları karışan suyolcular hakkında önemli düzenlemeler yapılmıştı: Buna göre, vakıflara ait suyollarının düşük miktarlı masrafları ilgili vakıflar, yüksek miktarlı masraflarının ise Evkaf Nezareti'nce ödenmesi, Eyüp'deki Yenikubbe ile Taksim suyunun küçük taksiminin ilerisindeki mahallere soyolcularının müdahale etmemesine karar verilmişti. 30

Esas olarak müstakil bir esnaf kolu olan suyolcular bu göreve kadılık tarafından onaylanan bir gedik le gelebiliyorlardı. Suyolcu Defterleri, bu görevlilerin İstanbul'da hangi hidmet lerde (hizmet bölgelerinde) ne kadar maaşla hizmet ettiklerini, çeşitli suyolu tamir masraflarını gösteren, ya da tevcihler için verilen berat ve tayin kayıtlarıdır.

 

XXVI. Su Yolcu 1 (1717-1925), XXXIII. Suyolcu 2 (1871-1921), XXXIV. Suyolcu 3 (1684-1876)

Cilt I, İSKİ arşivinde bulunan ve Râh-ı Âb îlik Defteri adını taşıyan 10 numaralı defterin tamamını ve 11 numaralı Suyolcular Nezareti ve Bazı Ashab-ı Mesalihin Kuyudat Defteri 'nin ilk 36 sayfasını içermektedir. Cilt II'de, 11 Numaralı Su Yolcular Nezareti ve Bazı Ashab-ı Mesalihin Kuyudat Defteri 'nin son kısmı ile 12-1 numaralı defterin ilk 49 sayfasını içermektedir. Su ile ilgili alım-satım, ipotek, devir, intikal ve benzeri işlemler için verilen senet yada temessüklerin yanısıra suyolcu hisselerinin alım-satım kayıtları da burada yeralmaktadır. Cilt III, 12-1 numaralı defterin son kısmı ile Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde yer alan Atik Şikayet Defterleri, Kamil Kepeci Defterleri ve Maliye'den Müdevver Defterler tasnifinde yer alan suyolcu kaytılarını içermektedir. Su alım-satım, ipotek, devir ve intikali gibi işlemler, suyolculuk görevi için verilen berat ve boş suyolcu hisselerinin ( gedik ) satışı, Divan'dan su ile ilgili arzuhaller üzerine İstanbul ve çevresindeki kadılıklara yazılan tezkereler ve Divan hükümleri de bu ciltte mevcuttur. Sözkonusu Divan kararlarının hemen hepsi, 17. yüzyıldan birkaç hüküm dışında, XVIII. yy. tarihlidir.

 

XXVII. Su Keşif Defteri 1 (1842-1862), XXVIII., Su Keşif Defteri 2 (1847-1872), XXIX. Su Keşif Defteri 3 (1862-1876)

Su keşfi, erbâb-ı miyâh olarak adlandırılan uzmanlar tarafından gerçeleştirilen keşf ü muayene işlemiydi. Defterler, İstanbul'daki çeşitli su yollarının ve şebekelerin tamirat masraflarını gösterir. Söz konusu masraflar camilere, vakıf çeşmelere, saraylara bağlı olan su yollarında yapılacak boru yenilenmesi, çamurlu olan lağımların temizlenmesi, derzlerin tamiri, hendek kazılması yada baca inşası gibi işlemlerdi. Tamirin yanında, yeni yapılacak çeşme, havuz ve su yolları için çıkarılan muhammen bedeller de gösterilmektedir. Söz konusu inşaat için gerekli malzemeler ve inşaat tekniği de ayrıntılı bir biçimde zikredilmektedir. Bu kayıtlardan öğrendiğimize göre, Evkaf-ı Hümayun'a ait masraflar ve özel şahısların masraflara katlması Mukaseme Defteleri'nde belirleniyordu. Bu masraflar harcanan masura miktarına göre hesaplanıyordu.

 

XXX. Boğaziçi ve Taksim Suları 1 (1836-1908), XXXI. Boğaziçi-Taksim Suları 2 (1813-1928)

Giriş'inde bir hidmet (14 hizmet bölgesi) fihristi yer alan Cilt I, Boğaziçi-Taksim Su Kayıt Defteri adlı 16 nolu defterin ilk 76 sayfasında de mevcut bulunan, Taksim ve Boğaziçi bölgesindeki çeşitli hizmet bölgelerinde alım-satım, intikal, devir, bağış gibi 1821-1922 yılları arasında gerçekleşen işlemlerin kayıtlarının içerir.

Cilt II, 16 nolu defterin geri kalan kısmını ve Beyoğlu adlı 13/2 numaralı defterde bulunan 1813-1928 tarihleri arasındaki alım-satım, intikal, devir, bağış gibi işlemlerin kayıtlarının tamamının içerir. Ancak 13-2 numaralı defterde çoğunlukla gerek İstanbul Suriçi'ndeki gerekse de Taksim ve Boğaziçi'nin çeşitli mahallelerinde hizmet veren suyolcuların baktığı çeşmelerin mevkileri ve bunların sayıları hakkında raporlar bulunmaktadır. Bunun yanında, çeşitli hizmet bölgelerindeki su yapılarının onarım ve bakımı için yapılan masraflar, örneğin Balıklı Kemer'in tamiri için Şehremini'den alınan meblağın ne şekilde sarf edildiğine dair haftalık bazda hazırlanmış 31 yada diğer harcama kalemleri için tutulmuş işçi ücreti ve malzeme sarfiyatını gösteren raporlarını da içermektedir. Bu cildin sonunda Beyoğlu, Kasımpaşa, Galata, Azepkapu, Karaköy ve Tophane'deki saka gediklerinin kimlere ait olduklarını gösteren kayıtlar bulunmaktadır. 32

 

 

XXXII. Su Tahrirleri (1655-1807)

7 numaralı Vakıf Su Defteri ile Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde yer alan Atik Şikayet Defterler'inden su ile ilgili su tahrir kayıtlarını içermektedir. Su tahrirlerinde, İstanbul'un çeşitli mahallelerinde ana suyollarına ya da çeşme, cami, şadırvan gibi tali su yollarında cereyan eden katma (mülhak) suların miktarları, bunların eski-yeni sahipleri, kaynakları ve bağlandığı yerler belirlenir, mevcut miktarları (yada mevcut olup olmadığı) eski defterlerde ( defter-i atîk ) gösterilen miktarlarla karşılaştırılır, kayıtlı olmayan sular tespit edilir. Bu cilltte, su ile ilgili Divan hükümleri de mevcuttur.

 

XIII. Vakıf Su Tahlilleri I: 19. ve 20. Yüzyılda İstanbul Suları

Bu cilt XIX. ve XX. yüzyılda İstanbul suları hakkında hazırlanmış/yayınlanmış çeşitli rapor, mütalaa yada tarihçelerin orijianal metinlerini içermektedir. Cildin sonunda İstanbul suları hakkında yapılmış çalışmaların bir bibliyografyası yer almaktadır.

 

XIV. Vakıf Su Tahlilleri II: Su Hukuku ve Teşkilatı

Gülfettin Çelik'in hazırladığı ve Osmanlı su sisteminin bir tahlili olan bu cilt, bu konuyu araştırmaya yeni başlayanlar için bir giriş ve rehber kitap hüviyetindedir. Üç ana bölümden oluşan kitabın birinci bölümü suların çıkarılmasından, istenilen mahallere bağlanmasına, satış, intikal ya da vakfedilmesi gibi işlemlerin hukuki yönünü tarihi süreç içindeki çeşitli uygulamaları dikkate alarak analiz etmektedir. İkinci bölüm, su tekşilatının kurumsal ve idari yapısını, görevlilerini ele almakta ve son bölümde katmasuların ilhak mahallerini ayrıntılı bir tablo halinde vermektedir.

 

SONUÇ

İstanbul Su Külliyatı , birkaç istisna dışında şimdiye dek Osmanlı tarihçilerinin pek fazla dikkatini çekmemiş önemli bir sahada çok detaylı bir arşiv kaynağı serisini araştırmacılara sunmaktadır. Bu defter serileri, yaklaşık dört yüz yıllık bir zaman diliminde İstanbul'da su ile ilgili tüm soruları/sorunları ayrıntılı bir biçimde çalışabilmeyi mümkün kılmaktadır. Ayrıca, külliyatın tamamen transkribe edilmesi ve indekslenmesi, ilk defa bir Osmanlıca defter serisinin tümünün bir arada sunulmuş olması manasına da geliyor. Külliyat 'ın sahasında tek ve öncü olmasını sağlayan diğer bir özelliği ise, İstanbul Su Arşivi Veritabanı üzerinden dijital ortamda ücretsiz olarak ulaşılabilme imkanına sahip olmasıdır.

Şüphesiz, diğer belge türlerinde benzer projelerin de yapılması ve araştırmacıya sunulması Osmanlı tarihçiliğinin üretim temposunu artıracaktır. Uzun soluklu bir ekip çalışmasının semeresi olması yönüyle de İstanbul Su Külliyatı bu mahiyetteki çalışmalara dair iyi bir örnek oluşturmaktadır. Bu nedenle İstanbul Araştırmaları Merkezi gibi, konusunda uzmanlaşmış araştırma merkezlerinin sürekliliği ayrı bir önem arzetmektedir.

Külliyat ilk planda, eski İstanbul'un suyolları güzergahlarının tespitinin yanısıra, gerek su ile ilgili gerek diğer kaybolmuş bina ve eserleri de tesbit etmede kullanılabilecek önemli bir kaynak vazifesi görecektir. Su altyapı inşaatları ve tamirlerine dair hazırlanan raporlardaki detaylar, Osmanlı mimari tekniği hakkındaki oldukça yetersiz bilgilerimizi genişletecektir.

İstanbul su tarihiyle ilgili mevcut çalışmalarda kronolojik bilginin yanısıra, kurumsal ve idari yapıya ve hatta hukuki sürece kadar birçok eksiklikler göze çarpmaktadır. Külliyat, mevcut literatürdeki bu boşlukları da tamamlamayı mümkün kılacaktır. Bu sahanın müstakbel araştırmacıları için birçok soru cevaplanmayı beklemektedir. İlk olarak İstanbul'un su tarihinin kurumsal, idari ve hukuki yapısı incelenebilir. Bu yapıdaki nazır, suyolcular yada keşif memurları gibi görevlilerin zaman içinde değişen fonksiyonları da yine ilk planda aydınlatılması gereken noktalardandır. Su vakıfları konusunda yürütülecek çalışmalar, vakıflar hakkındaki bilgilerimizi daha da netleştirecektir. Hüccet ve temmessük kayıtlarını gördüğümüz bu suların sosyal grup, dini kimlik ya da cinsiyet itibariyle kimlerin elinde temerküz ettiği (ya da etmediği) günümüz Osmanlı tarihçiliğinin muhtemel bir araştırma konusu olarak durmaktadır.

 

ÖZET

İstanbul'un su tarihini aydınlatan İstanbul Su Külliyat 'ı, Eyüp Kadılığı sicilleri arasında müstakil bir defter serisi olan Ma-i Leziz Defterleri ve Su Nezareti'nde tutulan Vakıf Su Defterleri'nin transkripsiyonlu tıpkıbasımı olarak okuyucuya sunulmuştur. Internet üzerinden de ulaşılabilen Külliyat , İstanbul'un su tarihini yaklaşık dort yüz yılık bir zaman dilimi içinde araştırabilme imkanını tanımış oluyor. Bu defter serileri İstanbul'un şehir, beledi ve idari tarihindeki karanlıkta kalmış birçok mevzuyu vuzuha kavuşturacaktır.

 

DİPNOTLAR

1 *Araştırma Görevlisi, İstanbul Teknik Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü

2004 yılında, yedi adet Vakıf Su Defteri daha İSKİ arşivinde ortaya çıkarılmıştır. Bu yazı hazırlandığı esnada sözkonusu defterlerin transkripsiyon çalışması devam etmekte idi. Bunlar gibi yeni ciltlerle birlikte, kayıp diğer ciltlerin de ortaya çıkarılmasıyla, Küliyat 'ın hacmi daha da genişleyecektir.

2İstanbul Külliyatı üstbaşlığı altında, İstanbul Ahkam Defterleri 'nin transkripsiyonlu tıpkıbasımını yapan ve İstanbul ile ilgili temel arşiv belgelerini yayınlamak üzere faaliyetlerine devam etmekte olan İstanbul Araştırmaları Merkezi, 1995 yılında kurulmuştur.

3 Proje ve Yayın Yönetmeni: Ahmet Kal'a; Yayın ve Hazırlama Kurulu: Ahmet Tabakoğlu, Ahmet Kal'a, Salih Aynural, İsmail Kara, Eyüp Sabri Kal'a ve transkripsiyon çalışmasını gerçekleştiren sayısı elliyi aşkın araştırmacı ve uzman.

4 Bkz. http://www.iski.gov.tr

5 Kazım Çeçen, İstanbul'un Osmanlı Dönemi Su Yolları , (haz.) Celal Koray, İstanbul: İSKİ, 1999, s. 21-23.

6 Kazım Çeçen, İstanbul'un Osmanlı Dönemi Su Yolları , s. 26.

7 Gülfettin Çelik, Su Hukuku ve Teşkilatı , İstanbul: İstanbul Araştırmaları Merkezi, 2000, s. 14.

8 Zeynep Çelik., The Remaking of İstanbul: Portrait of an Ottoman City in the Nineteenth Century University of Washington Press, 1986, s. 25-26.

9 Zeynep Çelik., The Remaking of İstanbul, s. 28-29.

10 Kazım Çeçen, İstanbul'un Osmanlı Dönemi Su Yolları , s. 253.

11 Zeynep Çelik, The Remaking of İstanbul, s. 37; XIX. Yüzyılda İstanbul'da yürütülen nüfus sayımları ve 1794-1916 arasindaki nüfusuna dair tahmini değerler için bkz.. Kemal H. Karpat, Ottoman Population: 1830-1914 : Demographic and Social Characteristics , the University of Wisconsin Press, 1985, s. 102-105.

12 Burhan Oğuz, Bizans'tan Günümüze İstanbul Suları , İstanbul: Simurg, 1998, s. 172-173.

13 Osman Nuri Ergin. Mecelle-i Umûr-ı Belediye , İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 1995, c. V, s. 2856.

14 İlber Ortaylı, Tanzimat Devrinde Osmanlı Mahalli İdareleri (1840-1880), Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2000, s.158.

15 İlber Ortaylı, Tanzimat Devrinde Osmanlı Mahalli İdareleri (1840-1880), s. 198.

16 Osman Nuri Ergin, Türk İmar Tarihinde Vakıflar, Belediyeler, Patrikhaneler , İstanbul: Türkiye Basımevi, 1944, s. 54; Ergin vakıfların hizmetlerini takdir etmekle birlikte, artık işlevlerini yitirdikleri kanaatinde idi. Örneğin, vakıflar 1854-1855'te kiralama usulüne geçildikten sonra, kira tahsilatını yeterince etkin gerçekleştiremiyor, bu nedenle de maddi zarara uğruyordu. Halbuki, su işlerinin Avrupa'da belediyenin vazifeleri arasında idi. Bkz. Mecelle-i Umur-ı Belediye , c. V, s. 2854-6.

17 Burhan Oğuz, Bizans'tan Günümüze İstanbul Suları , , s.215.

18 Parantez içindeki sayılar, yayıncının Mâ-i Lezîz Defterleri için tayin ettiği numaraları göstermektedir.

19 Osman Nuri Ergin. Mecelle-i Umûr-ı Belediye , c. V, s. 2855.

20 Haydar Kazgan ve Sami Önal (haz.) İstanbul'da Suyun Tarihi, İstanbul: İletişim, 1999, s. 17.

21 Bu mahkemenin defterleri için bkz. Şeriye Sicilleri Arşiv Kataloğu , Genel No: 1058-1858.

22Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, XI , s 523.

23 Vakıf Su Defterleri'nin solundaki numaralar, yayıncının tayin ettiği yayın numarasına, sağındaki numaralar ise yine yayıncının tayın ettiği defter cilt numarasına işaret etmektedir. Ayrıca, defterlerin içinde, başlıkta gösterilen zaman aralığının dışında kalan belgelere özellikle de derkenar lara rastlanabilir.

24İlmuhaber 1 , 2/70/6, s. 92.

25İlmhaber 1 , 2/71/1, s. 93.

26İlmuhaber 4, 18/113/1, s. 252-318..

27İlmuhaber 4 , 18/127/1, s. 281.

28Halkalı Suları1 , s. 97.

29 Gülfettin Çelik, Su Hukuku ve Teşkilatı , s. 152-154.

30Suyolcu 1 , 11/4/2, s.193.

31Boğaziçi ve Taksim Suları 2 , 13-2/38/3, s. 261-293.

32Boğaziçi ve Taksim Suları 2 , 13/2T, 58/1, s. 293.

)


-SU ile KANT

( ...İLE Şeker ve limonla içilen sıcak su. )


-SU ile KAPTAJ

( ... İLE Dağlardan su toplama. )


-SU ve/||/<> KARBONDİOKSİT ve/||/<> AZOT

( Oksijenin, hidrokarbonlarla yaptığı tepkime sonucunda, karbondioksit ve su oluşur. VE/||/<> Sudan sonra, yeryüzünün üst katmanlarında en çok bulunan uçucu bileşenlerden öteki ise karbondioksittir. [Bu gaz, Mars'ın ve Venüs'ün atmosferlerindeki baskın gazdır.][Jeolojik süreçler, dünyanın, atmosferindeki karbondioksitin neredeyse tümünün atmosferden çıkarak katı durumdaki yeryüzüne, kabuktaki karbona minerallerinin bileşeni olarak girmesine neden olmuştur.][Kabuktaki karbondioksit kütlesi, okyanustaki su kütlesinin, yaklaşık üçte biri kadar büyüklüğe sahiptir.][Göktaşlarında, karbonat minearallerine son derece ender rastlanmakta olup bunların, güneş nebulasında oluştukları düşünülmemektedir.][Yerin, karbondioksiti, karbon mineralleri durumunda biriktirmediği açıkça anlaşılmaktadır. Karbon, belirli bir olasılıkla hidrokarbon olarak hidrojenle birlikte birikmiştir.] VE/||/<> Dünya atmosferinin baskın bileşenidir. Kabuktaki karbonat göz önünde bulundurulduğunda, karbondioksitten yaklaşık yüz kat daha az oranda bulunur. Dünyadaki azotun hemen hemen hepsi atmosferde bulunur. Azotun, güneş nebulasında katı bileşikler oluşturduğu düşünülmemekte, ayrıca, göktaşlarında da azota hemen hemen hiç rastlanmamaktadır. Azotun, yerin üst katmanlarını oluşturan katı nesnenin küçük bir kirleticisi olarak biriktiği anlaşılmaktadır. Dünyada, azotun varoluşunun güneş nebulasında meydana gelen kimyasal süreçteki ve yoğunlaşma sürecindeki kusurlardan kaynaklanmış olması olasıdır. Bir azot ve hidrojen bileşiği olan amonyak, bir amonyak molekülünün ve bir potasyum atomunun neredeyse aynı büyüklükte olması nedeniyle zaman zaman silikat minerallerinin kristal dokularındaki potasyumun yerine geçer. )


-SU ve/||/<>/> KASİDESİ

( 1 Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlare su
   Kim bu denlû dutuşan odlare kılmaz çâre su

Az su, çok tutuşan ateşin yanmasını kolaylaştırır. Fuzûlî, Peygamber (s.a.) Efendimiz'e karşı duyduğu özleyiş ateşini gözyaşları halinde su ile söndürmenin mümkün olamayacağını göze anlatmaya çalışıyor. Gönlüm bu ayrılık ateşiyle öyle yanmaktadır ki, gözlerim istediği kadar gözyaşı dökerek bu ateşi söndürmek istese, bu îman ve sevgiden doğan ateşin sönmesine imkân yoktur.

Gözyaşı insanı teskin eden, ıstırap ve sıkıntılarını bir nebze de olsa dindiren bir vâsıtadır. Şâir buna râzı değildir. O bir yandan ağlamanın, bir yandan da ayrılık ateşinin gönlünü yaklmasının devam etmesini istiyor.

"Ey göz! Gönlümde yanan ateşe, gözyaşından su saçma. Zîrâ bu kadar fazla tutuşmuş ateşlere suyun faydası olamaz."

 

2 Âb-gûndur günbed-i devvâr rengin bilmezem
   Yâ muhît olmuş gözümden günbed-i devvâre su

Bu beyti iki türlü açıklamak mümkündür:
a) O kadar çok ağladım ki, gözyaşlarım dönen gök kubbeyi doldurmuş. Bu yüzden renginin mâvi olduğunu bilemiyorum. Yâni gerçek rengini seçemiyorum, her tarafı su renginde görüyorum.
b) Ağlayan yaşlı gözlerle etrâfa bakmaktan dolayı, gökyüzünün rengini bilemiyorum. Gökyüzü gözlük camının rengini aldığı gibi, yaşlı gözlerle de bakıldığında su rengini almış olur.

 

3 Zevk-ı tîğinden aceb yoh olsa gönlüm çâk çâk
   Kim mürûr ile bırâgur rahneler dîvâre su

"Senin kılıç gibi keskin ve delici bakışların, gönlümü delik deşik etse de, ben bundan zevk alırsam, bunda şaşılacak birşey yoktur. Çünkü akar sular geçtiği taşlık yerlerde (zevkli) oyuklar meydana getirirler."

 

4 Vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânın sözün
   İhtiyât ilen içer her kimde olsa yâre su

"Yaralı gönül, senin ok gibi delici bakışlarının sözünü korkuyla söyler. Çünkü yaralı bir insan da suyu ihtiyâtlı içer! (Fazla su yaranın kanamasına neden olur)"

Peykân, okun ucundaki sivri demirin ismidir. Bu kelime de tîğ kelimesi gibi dîvan şiirinde "keskin bakış" mânâsında kullanılmıştır.

 

5 Suya versün bağbân gülzârı zahmet çekmesün
   Bir gül açılmaz yüzün tek verse min gülzâre su

"Bahçıvan gül bahçesine su vermekten vazgeçsin. Onu sele versin. Tüm gül fidanlarını su alıp götürsün. O boşuna zahmet çekmesin. Çünkü değil bir bahçesine, bin gülzâra da su verse, yine senin yüzün gibi bir gül yetiştiremez."

 

6 Ohşadâbilmez gubârını muharrir hattına
   Hâme tek bakmadan inse gözlerine kare su

"Muharrin (Senin vasıflarını anlatmaya çalışan kimsenin) kalem gibi, bakmaktan gözlerine kara su inse, yine de hattını senin gubarına benzetemez."

Burada "gözlerine kara su inmek" iki mânâda kullanılmıştır:
a) Kalemden damlayan mürekkeb,
b) Çok bakmaktan gözlerin kararması.

"Kalemler ne kadar yazsa, muharrirler ne derece kalem oynatsa, yine de senin özelliklerini ve esrârını anlatmaya muktedir olamazlar."

Fuzûlî başka bir manzûmesinde bu fikri şu beyitle de anlatmıştır:
      Yâr içün ağyâre minnet ettiğim aybeyleme
      Bâğban bir gül için bin hâre hizmetkâr olur

 

7 Ârızın yâdıyla nemnâk olsa müjgânım n'ola
   Zâyi' olmaz gül temennâsıyla vermek hâre su

Fuzûlî bu beyitinde kirpiklerini dikene benzetiyor. Ağlayınca kirpikleri ıslanıyor. Bu sûretle sevgilisinin güzel yanağı gözünün önüne geliyor. Gül yetiştirmek için dikene su vermek boşuna değilse, sevgiliyi görmek arzûsuyla ağlamak da boşa gitmez.

 

8 Gam günü etme dil-i bîmârdan tîğin diriğ
   Hayrdır vermek karangû gîcede bîmâre su

"Gam günü hasta gönülden, bakışlarını esirgeme. Çünkü karanlık gecede hastaya su vermek hayırdır."

 

9 İste peykânın gönül hecrinde şevkım sâkin et
   Sûsuzam bir kez bu sahrâda menimçün âre su

"Ey gönül! (Sevgilinin) ok gibi delici bakışlarını (teveccühünü) iste, ondan ayrı olmanın gönlümce hissettirdiği susuzluğu gider. Zîrâ ben susuzum. Ne olur bu kavurucu aşk çölünde benim için de su ara."

 

10 Men lebin müştâkıyem zühhâd kevser tâlibi
     Nitekim meste mey içmek hoş gelür hüşyâre su

"Ben senin insanlara İlâhî aşk şarabı sunan dudağının susuzuyum. Zâhidlerin murâdı kevserdir. Çünkü sarhoş olana şarap, ayıklara da su içmek hoş gelir."

 

11 Ravza-i kûyına her dem durmayub eyler güzâr
     Âşık olmuş gâliba ol serv-i hoş reftâre su

"Servi boylu güzel yürüyüşlü olan sana, herhalde sular da âşık olmalılar ki, hiç durmadan sana doğru akıyorlar." (Şâirin Ravza-i Mutahhara'ya doğru aktığını söylediği su, Fırat ve Dicle nehirleridir.)

 

12 Sû yolun ol kûydan toprağ olub dutsam gerek
     Çün rakîbimdir dahi ol kûya koyman vare su

"Su yolunu, sevgilinin köyüne sokmamak için önüne toprak olup, onu tutmak istiyorum. Çünkü o benim rakîbimdir. O yüzden suyun o semte ulaşmasına mâni' olmak lâzımdır."

Seven kimse, sevgilisini başkasıyla paylaşmak istemez. Şâir bu beytinde suyu kendisine rakib kabûl etmiştir. Fuzûlî, bir gazelinde âşıkları rakib kabûl ettiği için, şu temennîde bulunuyor:

      Benim tek hîç kim zâr u perîşan olmasun yâ Rab!
      Esîr-i derd-i aşk u dâğ-ı hicrân olmasun yâ Rab!

 

13 Dest bûsı ârzûsuyla ölürsem dôstlar
     Kûze eylen toprağın sunun anınla yâre su

Fuzûlî bir önceki beyitte, suyun akmasına mâni' olmak için toprak olmak, yânî bu uğurda ölmek istiyordu. Bu beyitte de aynı istek devam ediyor:

"Şâyet ben sevgilinin elini öpmek arzusuyla ölecek olursam. Toprağımdan bir desti(kâse) yapıp, onunla yâre su sunun."

Şâirin kabir toprağından kâse yapılıp sevgilisine su ikram edilince, sevgili mecbûren dudaklarını su kabına değdirecek, elini öpme arzusuyla ölen şâir bu sûretle onun dudaklarını öpmüş olacaktır. Bu bir şefâat arzûsudur.

 

14 Serv serkeşlik ider kumrı niyâzından meğer
     Dâmenin duta ayağına düşe yalvâre su

"Su, servinin eteğini tutup, ayağına düşüp, yalvarıncaya kadar, O kumrunun niyâzını kabûl etmez."

Fuzûlî bir önceki beyitte şefâat dilemişti. Bu beyitinde de Allah Teâlâ katında niyâzın makbul olması için Peygamber (s.a.) Efendimiz'inm şefâatinin şart olduğunu ileri sürüyor. Bu beyitte Servi, Allah Teâlâ; kumru, kul, su da Peygamber (s.a.) Efendimiz'dir.

 

15 İçmek ister bülbülün kanın meğer bu reng ile
     Gül budâğının mizâcına gire kurtâra su

"Su, gül budağının mizâcına girerek, gülün, bülbülün kanını hîle ile içmesine mâni' olur ve bülbülü, gülün elinden kurtarır."

Bu beyitte de anlatılmak istenen şudur:

Mâsivâ, çeşitli hîle ve desîselerle insanı aldatır ve onun kendine âşık etmek ister. Nefsinin sesine kulak veren kimse dünyâya kul olur. Peygamber (s.a.) Efendimiz insanları mâsivânın esiri olmaktan kurtarır. Dünyâ sevgisi yerine gerçek sevgiyi, yâni muhabbetullâhı yerleştirir.

 

16 Tıynet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme
     İktidâ kılmış tarîk-ı Ahmed-i Muhtâr'e su

Bu beyitte su ile müslümanlık arasında bir benzetiş göze çarpıyor. İslâm bir müslümanda tezâhür edince, onda maddî ve mânevî bir berraklık meydana getirir. Coşkun akan suyun tabiatında da böyle bir billûrluk mevcûddur. Şâir ayrıca Bağdad'ın içinde güneye (Medîne'ye) doğru akmakta olan Dicle'nin Peygamber'e doğru aktığı için berrak olduğunu da hüsn-i ta'lil ile anlatmaktadır.

"Senin tertemiz yaradılışını (Cenâb-ı Hak) dünyâ ehline nasip etmiş. İnsanlar bu sâyede zulmetten nûra çıkmışlardır. Su da Ahmed-i Muhtâr'ın yoluna (Kur'ân yolu) uymuştur."

 

17 Seyyid-i nev'-i beşer deryâ-yı dürr-i ıstıfâ
     Kim sepüpdür mu'cizâtı âteş-i eşrâre su

"İnsanların efendis, kıymetli inci deryâsı (insanlara kıymetli inciler değerinde sözler söyleyen) Yüce Peygamber'in mu'cizesi, edebsizlerin ateşine su serpmektedir."

      Azcin ki ezilmekti bütün hakkı dirildi,
      Zulmün ki zevâl aklına gelmezdi geberdi!
            -- Mehmed Âkif --

 

18 Kılmağîçün tâze gülzâr-ı nübüvvet revnakın
     Mu'cizinden eylemiş ızhâr seng ü hâre su

"Nübüvvet bahçesinin tâzeliğini muhâfaza etmek için Peygamber (s.a.) Efendimiz mu'cizesiyle taş ve dikende su meydana çıkarmıştır."

Peygamber (s.a.) Efendimiz mânevî susuzluktan taş gibi kesilmiş kalblere ve diken gibi başkalarına eziyet eden kimselere verdiği su (İslâm) ile onları mükemmel bir hâle getirmiştir.

 

19 Mu'cizî bir bahr-ı bî-pâyân imiş âlemde kim
     Yetmiş andan min min âteş-hâne-i küffâre su

"O'nun âlemde, ucsuz bucaksız bir deniz gibi olan mu'cizesinden kâfirlerin binlerce ateş-hânesine su ulaşmış. (Küfür ateşinin sönmesine vesile olmuştur.)"

Bu beyit ayrıca Peygamber (s.a.) Efendimiz'in dünyâyı teşrif buyurduğu zaman ateşe tapanların ateş-gedelerinde yanmakta olan ateşin söndüğüne işâret ediyor.

 

20 Hayret îlen barmağın dişler kim etse istimâ
     Barmağından verdiği şiddet günü ensâre su

"Şiddet günü, Ensâr'ın susuzluk çektiği gün, parmağından su verdiğini kim duysa, hayretinden parmağını ısırır."

Peygamber (s.a.) Zevrâ'da ashâbıyla birlikte bulunurken ikindi vakti yaklaştı. Ashâb sağa sola başvurarak su aradı, fakat bulamadı. Peygamber (s.a.) su kabına elini koydu. Parmakları arasından su fışkırmaya başladı. Rivâyete göre üçyüz kişi bu sudan abdest almıştır. (Buhârî, Müslim, Tirmizî, Mu'cizeler bahsi.)

 

21 Dostı ger zehr-i mâr içse olur âb-ı hayat
     Hasmı su içse döner elbetde zehr-i mâre su

"Dostu şâyet yılan zehiri içmiş olsa o, hayat suyu olur. Hasmı da âb-ı hayat içse hiç şüphesiz yılan zehirine döner."

 

22 Eylemiş her katradan min bahr-ı rahmet mevc-hîz
     El sunub urgaç vudû' içün gül-i ruhsâre su

"Peygamber (s.a.) Efendimiz abdest alırken, gül yüzüne su vurunca, onun her bir damlasından binlerce coşkun ve dalgalı rahmet denizi meydana gelmiştir."

 

23 Hâki-pâyine yetem der ömrlerdir muttasıl
     Bâşını daşdan daşa urub gezer âvâre su

"O'nun ayak bastığı toprağa yetişmek için, bin arzuyla ömür boyu devamlı ve başıboş akıp, aşk ile kendinden geçen su, başını taşa vurarak akıp gitmektedir."

 

24 Zerre zerre hâk-i dergâhına ister sâla nûr
     Dönmez ol dergâhdan ger olsa pâre pâre su

"Su, senin dergâhının toprağına zerre zerre nûr salmak ister. Şâyet su parça parça da olsa yine o dergâhtan dönmek istemez."

 

25 Zikr-i na'tin virdini derman billür ehl-i hatâ
     Eyle kim def-i humâr içün içer meyhâre su

"Günahkâr kimseler, Senin na'tını devamlı olarak söylemeyi derman bilirler. Nitekim içki içenler de serhoşluklarının gitmesi için su içerler."

Peygamber (s.a.) Efendimiz'i unutmamak, devamlı hatırlamak, kulun ginah işlemesine mâni' olur.

 

26 Ya Habîballah yâ hayre'l-beşer müştâkınem
     Eyle kim leb-teşneler yânub diler hem-vâre su

"Ey Allah Teâlâ'nın sevgilisi ve ey insanların hayırlısı! Sana müştâkım. Nasıl dudağı kurumuşlar bir yandan yanıp, bir yandan da su ararlarsa; ben de bu hâl ile seni arıyorum."

 

27 Sensin ol bahr-ı kerâmet kim şeb-i mi'râcda
     Şebnem-i feyzin yetürmüş sâbit ü seyyâre su

"Sen öyle bir kerâmet denizisin ki, mi'rac gecesinde, feyzinin şebnemi (çiy dânesi) sâbit ve seyyâr olan tüm varlıklara su ulaştırmıştır."

 

28 Çeşme-i hurşîdden her dem zülâl-i feyz iner
     Hâcet olsa merkadin tecdîd iden mi'mâre su

"Güneş çeşmesinden her zaman tatlı bir su inmektedir. Senin kabrini yenilemek isteyen mîmâra su ihtiyâcı (bu sûretle) te'min edilmiş olur."

Kur'ân-ı Kerîm ve hadîs-i şerîfler kıyâmete kadar beşeriyetin karanlık dünyâsını aydınlatacaktır. Yeter ki insanlar bu iki kaynaktan isti-fâde edebilsinler.

 

29 Bîm-i duzah nâr-ı gam salmış dil-i sûzânıma
     Var ümîdim ebr-i ihsânın sepe ol nâre su

"Cehennem korkusu, benim yanan gönlüme tasa ateşi salmıştır. Senin ihsan bulutunun o ateşe su serpip söndüreceğine ümîdim tamdır."

Bu beyitteki cehennem korkusunu Allah ve Peygamberinden uzak kalma ve Allah Teâlâ'nın istediği kul olamama endîşesi şeklinde değerlendirmeliyiz.

 

30 Yümn-i na'tinden güher olmuş Fuzûlî sözleri
     Ebr-i nîsandan dönen tek lü'lü-i şehvâre su

"Nisan bulutundan dökülen suyun inciye dönmesi gibi; senin uğurlu na'tından dolayı, Fuzûlî'nin sözleri cevher olmuştur."

İstiridyeler nisan yağmurları yağmaya başladığı zaman kabuklarını açarlar, bu sırada yabancı bir madde içeriye girerse, inci meydana gelir.

Bu beyitte Fuzûlî kelimesi iki mânâya gelmektedir: Birincisi şâirin ismi olarak düşünülmeli, diğeri ise "değersiz" şeklinde anlaşılmalıdır.

 

31 Hâb-ı gafletden olan bîdâr olanda rûz-i haşr
     Eşk-i hasretden tökende dîde-i bîdâre su

"Gaflet uykusunda olan bir kimse ancak haşır günü uyanır. Hasret gözyaşının uyanık gözlere döktüğü su (sâyesinde insanlar gaflet uykusundan ölmeden önce uyanırlar)."

 

32 Umduğum oldur ki rûz-i haşr mahrûm olmayam
     Çeşme-i vaslın vere men teşne-i dîdâre su

"Senin ilâhî güzelliğine alışmış ve senin dîdârına susamış olan bana su vereceğini, bu sâyede kıyâmet gününde seni görmekten mahrum olmayacağını ümit ediyorum."

Çeşme müslümanlar arasında câmi yaptırmak kadar mukaddes sayılmıştır. )


-SU ile KULLANILMIŞ SU

( ... ile MÂYİ'-İ MÜSTA'MEL )


-SU ile MÜZEKKEN

( ... İLE Ateşle kızmış su. )


-SU ile OKSİJENLİ SU

( ... İLE Hidrojen peroksitin [H2O2] sulu çözeltisi. )


-SU ile ÖZSU/USÂRE[Ar.]

( ... İLE Bitki ve hayvan dokularında bulunan sıvılara verilen ad. | Salgı ile oluşan ve içinde enzimler bulunan organik sıvı. )


-SU ile SAF SU

( H2O ile H2O2 )


-SU ile/değil ŞU



-SU ve/||/<>/> SU DEYİMLERİ

( Su almak

Su altı

Su aşağa

Su ayağa

Su ayağı

Su aygırı

Su balesi

Su bardağı

Su baskını

Su başından kesilir

Su başından kesmek

Su baştan aşmak

Su baştan aşmak

Su biberi

Su bidonu

Su birikintisi

Su borusu

Su botu

Su böreği

Su buharı

Su bulanmayınca durulmaz

Su çamuru

Su çaputu

Su çekirgesi

Su çekmek

Su çevleği (girdap)

Su değirmeni

Su deposu

Su dibeği

Su dökmek

Su dökünmek

Su evi

Su faturası

Su geçirmez

Su geldi teyemmüm bozuldu

Su gibi

Su gibi akmak

Su gibi aziz olmak

Su götürmek

Su götürmemek

Su götüründüsi

Su hizası

Su ibriği

Su içene yılan bile dokunmaz

Su içinde

Su içinde kalmak

Su içmek

Su inmek

Su issi (timsah)

Su iti

Su kabağı

Su kabı

Su kaçırmak

Su kaldırmaz

Su kamışı

Su kanalı

Su kaplumbağası

Su kapmak

Su kasidesi

Su katılmadık

Su kavletmek

Su kayağı

Su kaynağı

Su keleri

Su kemeri

Su kerdemesi

Su kesetek

Su kesilmek

Su kesimi

Su kesüği (Su nöbeti)

Su kırağı

Su kireci

Su koyunu

Su koyuvermek

Su köpeği

Su kulesi

Su kuşu

Su kuyusu

Su, küçüğün; sofra, büyüğün

Su, küçüğün; söz, büyüğün

Su matarası

Su mermeri

Su nigendeli

Su perisi

Su pınarı

Su piresi

Su pompası

Su püskürtmek

Su rezenesi

Su saati

Su sağan

Su savağı

Su savaşı

Su sempozyumu

Su serpecek (süzgeçli kova)

Su sesi

Su sporu

Su süzme

Su tabancası

Su tandırı

Su tankeri

Su tası

Su taşı

Su tedavisi

Su terazisi

Su tereği

Su termosu

Su testisi

Su testisi su yolunda kırılır

Su tuluğu

Su tüfeği

Su uçan

Su uçduğu

Su uyur düşman uyumaz

Su üstüne çıkmak

Su üstüne yazı yazmak

Su vurmak

Su yağı

Su yalağı

Su yarığı

Su yarıntısı

Su yatağı

Su yeşili

Su yılanı

Su yirimi

Su yolcu

Su yolu

Su yutmak

Su yüzünden

Su yüzüne çıkmak

Subağası

Subaşı

Sucu

Sucuğaz

Suçiçeği

Sudan

Sudan bahane

Sudan ucuz

Sukkam

Sulak

Sulak arazi

Sulak avı

Sulak buğdayı

Sulamak

Sulan

Sulandırmak

Sulanlık

Sulanmak

Sular alçaktan akar

Sular gibi akmak

Sular kararmak

Sular seller gibi aktı

Sulayın

Sulaz olmak

Sulu çayır

Sulu göz

Sulu kar

Sulu kılıç

Sulu köfte

Sulu sepken

Suluca

Suluca armut

Sulugaylan (Nargile)

Sulugumbat

Suluk

Sulukta

Sul ukule

Sulukule

Sululuk

Sulungur

Sulusepkin

Sulusıklam Sulusıklam

Sulusinek

Sulusirke

Suluzırtlak

Sumak

Suna (göl ördeği)

Sunak

Susak

Susakkabuğu

Susalık

Susalmak

Susam susam

Susamış it kerize bakar

Susayan kanmam sanır

Susayanla susak aksayanla aksak

Susulamak

Susulamak

Susurluk

Susuz ağaç meyve vermez

Susuz bağ ağaçsız dağ

Susuz çaylarda boğulayım

Susuz yaban

Susuz yaz

Susuzluktan dili dışarı düşmüş

Suşehri

Suv

Suvacık

Suvak

Suvarıcı

Su varıcı

Suvarılmak

Suvarınılmak

Suvarmak

Suv at

Suvat

Suya bakan (falcı)

Suya bakıcı

Suya doymak

Suya düşen yılana sarılır

Suya düşmek

Suya ermek

Suya gelmek

Suya gidenin susağı, köye gidenin köpeği

Suya girinmek

Suya götürüp susuz getirmek

Suya ıslamak

Suya ıslanmak

Suya kaçan

Suya kanmak

Suya pala sallamak

Suya sabuna dokunmak

Suya salmak

Suya seccade serenlerden olmak

Suya varmadan çemrenmek

Suya varmadan paçaları sıvamak

Suya vermek

Suya yunmak

Suylamak

Suylarınca

Suylatmak

Suylayı gitmek

Suyu bardakta gemiyi duvarda seyretmeli

Suyu başından içmek gerek

Suyu başından tutmak gerek

Suyu baştan ulamalı balığı baştan avlamalı

Suyu bulandırmak

Suyu çekilmek

Suyu çekilmiş değirmene döndü

Suyu düşük

Suyu getiren de bir testiyi kıran da bir

Suyu görmeden çemrenir

Suyu gözesinden içmek

Suyu ısınmak

Suyu kesik değirmene dönmek

Suyu nereden geliyor

Suyu samık

Suyu sili galmamak

Suyu toprağı çekmek

Suyu yokuşa akıtmak

Suyu yumuşak

Suyu yumuşak huyu yalpak

Suyun akıntısına gider

Suyun akıntısına gitmeyen yorulur

Suyun başı

Suyun çağlamazı, insanın söylemezi

Suyun gözesi

Suyun kaynaması

Suyun otoyu

Suyun yavaş akanından, insanın yere bakanından kor... Suyun yüzü yerde

Suyuna gider

Suyuna pirinç salınmaz

Suyuna sabun dokunmaz

Suyuna tirit

Suyunca

Suyunca gitmek

Suyunca olmak

Suyundan içmek

Suyunközü

Suyunu almak

Suyunu buldu

Suyunu buldurmak

Suyunu çekmek

Suyunu çıkarmak

Suyunun suyu )


-SU ve/||/<>/> SU TERİMLERİ

( âb: su, (mâ': su)

âb-ı âbistenî:
1.) gebeliğe sebebiyet veren su, menî.
2.) nebatların yetişip büyümesine sebep olan su ve yağmur.

âb-ı adâlet:
doğruluğun feyz ve bereketi.

âb-ı ahmer:
kırmızı su.

âb-ı âteşîn:
ateşli su.

âb-ı âteş-mizâc:
ateş mizaçlı su.

âb-ı âteş-nâk:
ateşli su.

âb-ı âteş-nümâ:
ateş gösteren su.

âb-ı âteş-reng:
ateş renkli su.

âb-ı âteş-zây:
ateş doğuran su.

âb-ı âteş-zede:
ateş vurmuş su.

âb-ı âzer-âsâ:
ateş gibi su.

âb-ı âzer-sâ:
ateş gibi su.

âb-ı ergavânî:
erguvan rengindeki su.
2.) (haksızlığa uğrayanın döktüğü) göz yaşı.

âb-ı Âmû:
Amuderyâ suyu.

âb-ı âşâmî:
içilir su.

âb-ı bâde-reng:
kanlı göz yaşı.

âb-ı bârân:
1.) yağan su, yağmur;
2.) yağmur suyu.

âb-ı beka, âb-ı câvid, âb-ı câvidân, âb-ı cevânî, âb-ı hayât, âb-ı hayvân, âb-ı hızır, âb-ı zindegânî, âb-ı zindegî:
nerede olduğu bilinmeyen bir kaynağın, içen kimseye ebedî hayat veren efsânevî suyu, bengi su.

âb-ı beste:
1.) donmuş su, buz, dolu, çiy.
2.) (mecaz) billûr, sirça; şişe.

âb-ı bün:
çok zaman köhne ve içi boş ceviz ağaçlarının köklerinde bulunan zamka benzer bir nesne, ağaç karası.

âb-ı ciğer:
1.) ciğer suyu.
2.) göz yaşı.

âb-ı ciğer-hûn:
ciğeri kanayanın suyu, kederden dökülen göz yaşı.

âb-ı çeşm:
göz yaşı.

âb-ı dehân, âb-ı dehen:
ağız suyu, salya.

âb-ı dendân:
1.) diş suyu, salya, tükürük;
2.) tükürülüp atılmış şey;
3.) dişin güzelliği.

âb-ı dîde:
1.) göz suyu, göz yaşı;
2.) mütevâzıyâne bakış.

âb-ı engûr:
üzüm suyu, şıra.

âb-ı eyyâm:
(günlerin suyu=güzelliği)
1.) güneş ışığı;
2.) ay ışığı.

âb-ı füsürde:
1.) donmuş su, buz, dolu; kar;
2.) pelte;
3.) (mecaz) kılıç, hançer;
4.) billûr, şişe.

âb-ı gerdende:
dönen billûr, gök kubbesi.

âb-ı güvârâ:
hazmı kolay, içimi güzel su.

âb-ı haclet:
utanma teri.

âb-ı hasret:
kederden dökülen göz yaşı.

âb-ı hâtır:
hatırın suyu=güzelliği. güzel muhayyile.

âb-ı hayât (hayat suyu):
1.) içene ebedî hayat bağışlayan efsânevî su;
2.) (mecaz) çok tatlı ve hafif su.

âb-ı hayât-ı la'l:
dudağın âb-ı hayâtı, dudağın cana can katıcı haşası.

âb-ı hayât-ı tesliyet:
tesellî âb-ı hayâtı.

âb-ı hazân:
sonbahar suyu, sonbahar yağmuru.(bitkilere ve insanların sıhhatine zararlıdır.)

âb-ı hufte:
uyuyan su.
1.) durgun su;
2.) donmuş su, buz; kar; dolu; kırağı; çiy, şebnem;
3.) billûr;
4.) cam;
5.) bardak; şişe;
6.) kınında bulunan kılıç ve benzerleri.

âb-ı hurdeni:
içilir su, içme suyu.

âb-ı hûrşîd:
güneşin suyu.
1.) güneş ışığı;
2.) ebedî hayat veren su.(âb-ı beka vb.)

âb-ı huşk:
kuru su.
1.) billûr;
2.) cam;
3.) cam veya billûr bardak;
4.) şişe.

âb-ı iskender:
âb-ı hayât.

âb-ı kâr:
işin suyu. işin parlak gidişi, başarı, refah.

âb-ı kebûd:
mâvi su. CCin denizi.

âb-ı kevser:
1.) Cennetteki sulardan biri.
2.) (müzik) adına anomim bir edvâr-ı ilm-i mûsikide rastlanan makam.

âb-ı la'lî:
1.) lâl renkli su;
2.) göz yaşı.

âb-ı lûtf:
lûtfun suyu, yağmuru, lûtufkârlık.

âb-ı meleh:
çekirge suyu. (âb-ı mürgan)

âb-ı Meryem:
1.) Meryem suyu, çeşmesi.

âb-ı muallâk:
1.) gök;
2.) güzellerin çenesi.

âb-ı musaffâ:
tasfiye edilmiş, temizlenmiş su, saf su.

âb-ı mün'akid:
donmuş su.
1.) buz;
2.) kılıç, hançer;
3.) şişe, billûr. (âb-ı müncemid)

âb-ı müncemid:
1.) donmuş su; buz, kar, dolu, kırağı, çiy;
2.) billûr;
3.) cam;4.) billûr veyâ cam bardak veyâ şişe;
5.) kılıç, hançer, kama.

âb-ı mürde:
donuk, akmayan su.

âb-ı mürgan:
1.) kuşların suyu.
2.) (Y.W. Redhouse'a göre) Şiraz civârında bir suyun adı.
3.) efsanevî bir çeşme olup; suyu nereye götürülürse götürülsün içinden sığırcık kuşları çıkar ve orada bulunan çekirgeleri yer. (Ferheng-i Ziyâ'ya göre:
1) Şiraz civârında bir gezinti yeridir ki, halk Recep ayında her Salı günü eğlenmek için oraya gider; 2) Fars ile Irak arasında bulunan Semirem kasabasında bir pınardır ki bir yere çekirge musallat olduğu zaman o pınardan şişe içine biraz su alarak çekirgelerin bulunduğu yere götürürler, yolda bir çok sığırcık kuşları şişeyi götüren kişinin ardına düşer ve çekirgelerin üşüştükleri yere gelince sığırcıklar, çekirgelerin hepsini telef ederler).

âb-ı mürvârîd:
1.) inci suyu(aydınlıktan kinâye olarak);
2.) göze su inmek tâbir olunan bir hastalık.

âb-ı nâr:
ateşin suyu.

âb-ı nârdân:
1.) yabâni nar suyu;
2.) kan;
3.) göz yaşı.

âb-ı neşât:
neşe suyu. menî, mezî.

âb-ı puhte:
1.) kaynamış su,
2.) pelte.

âb-ı püşt:
belsuyu.
1.) menî, nutfe;
2.) murdar ilik.

âb-ı rengîn:
renkli su; göz yaşı.

âb-ı revân:
1.) akar su,
2.) (mecaz) hayat.

âb-ı rû(y):
1.) yüz suyu;
2.) ırz, namus, şeref, haysiyet. (tezellül).

âb-ı rûşen:
1.) yüz suyu;
2.) ırz, namus, şeref, haysiyet.

âb-ı sebük:
hafif su. kolay hazmedilir şey.

âb-ı siyâh:
1.) siyah su.
2.) tûfân;
3.) karasu illeti, glokom.

âb-ı sükûn:
Îran'da yarı kurumuş büyük bir göl ve bu göle dökülen bir ırmağın adı.

âb-ı şeng:
(âbzen) 1.) küçük havuz.
2.) banyo.

âb-ı şengerfî:
1.) al renkli su,
2.) göz yaşı.

âb-ı sîrîn:
tatlı su, şerbet.

âb-ı şor:
1.) acı su, tuzlu su(ücâc);
2.) göz yaşı.

âb-ı tarab:
1.) inşirâh suyu.

âb-ı Teberistan:
Taberistan veyâ Mazenderan denilen bir dağ tepesindeki pınar. (bir kimse o suya "dur!" derse durur, "ak!" derse akarmış).

âb-ı Teberiyye:
Suriye'nin Teberiyye kasabasında, suyu yedi sene akan ve yedi sene kesilen bir pınar imiş.

âb-ı tîg:
kılıcın suyu.

âb-ı yeh:
eriyen buzun suyu;
2.) buzlu su.

âb-ı zehre:
safra suyu, safra;
2.) şafak ışığı.

âb-ı zer:
altın suyu, ince toz hâlinde öğütülüp zamkla suda eritilmiş ve yaldızlama işlerinde kullanılmış olan altın varak;
2.) safran suyu.

âb-ı zerd:
1.) sarı su;
2.) kederden dökülen gözyaşı.

âb-ı zindegânî:
(âb-ı hayât).

âb-ı zindegî:
(âb-ı hayât).

âb-ı zîr-i kah:
1.) farkına varılmadan sızan su;
2.) gizli veyâ tanınmayan kabiliyet;
3.) entrikacı, mürâî, saman altından su yürüten;
4.) dolap, desise, entrika.

âb-ı zülâl:
1.) berrak su;
2.) billûr;
3.) cam.

âb ü dâne:
su ve ekmek. (kısmet, rızk).

âb ü kil:
1.) su ve kil (= arz);
2.) fânî vücut.

âb ü tâb:
1.) güzellik, parlaklık, tazelik;
2.) tarz, âdet, yol.
3.) Ağustos ayı.

 

 

Havz-i mâ':
Su havuzu.

Kibrit-i mâ':
(kimya) hidrosülfirik.

Klor mâ':
(kimya) hidroklorik.

Mikyâs-ı mâ':
(fizik) hidrometre.

Müvellid-ül-mâ':
(kimya) hidrojen. (fr.) hidrogène.

Müvellid-ül-humûza:
(kimya) oksijen. (fr.) oxygène.

Tedâvî bi-l-mâ':
su tedâvisi.

mâ'-i cârî:
(coğrafya) akar su.

mâ'-i billûrî:
billûrlaşma suyu.

mâ'-i câmid:
donmuş su.

mâ'-i dâhilî:
(coğrafya) gün değmemiş su.

mâ'-i ebyaz:
(hekimlik) bir perdeden dolayı görüş kuvvetinin kaybolması.

mâ'-i hamîm:
sıcak su.

mâ'-i harâciyye:
Arap toprakları dışındaki sular.(Dicle, Fırat gibi büyük nehirler).

mâ'-i kils:
(kimya) kireç taşı.

mâ'-i lezîz:
tatlı su.

mâ'-i mukattar:
damıtık su.

mâ'-i râkid:
durgun su.

mâ'-i verd/mâ-verd/mâ-ül-verd:
gülsuyu.

mâ'-i zerrîn:
altın suyu.

mâ'-ül-bahr:
deniz suyu.

mâ'-ül-hayât/âb-ı hayât:
hayat suyu.

İSTİSKA'(< SAKY): SUYUN GEREKLİLİĞİNİ DUYMA; YAĞMUR DUASI
JîK: YAĞMUR DAMLASI
JîR: GÖL; HAVUZ
JEY: GÖL, IRMAK
KATRE: DAMLA, DAMLAYAN ŞEY
KATRE-İ BÂRÂN: YAĞMUR DAMLASI )


-SU ile/ve/<> SÜT

( İlim. İLE/VE/<> İlm-i ledün. )


-SU = WATER[İng.] = EAU[Fr.] = WASSER[Alm.] = ACQUA[İt.] = AGUA[İsp.]



-SU ile/ve ZEMZEM

( ... İLE/VE Kâbe yakınında bulunan kuyunun suyu. )


-SU ile/ve ZEMZEM

( ZEVRAK: Zemzem konulan kap. )


-SU ile/ve ZEMZEM

( Bir gram suyun buharlaşması, 273 kalorilik ısıyı yok eder. )


-SU ile ZÜLÂL[Ar.]

( ... İLE Saf, hafif, soğuk, güzel, tatlı su. )


-SUAL[Ar.] değil/yerine/= SORU



-SÜBSTİTÜSYON TEPKİMESİ/REAKSİYONU ile ELİMİNASYON TEPKİMESİ/REAKSİYONU

( Bir atom ya da öbeğin başka bir atom ya da öbekle yer değiştirdiği tepkime. İLE Bir molekülden atom ya da öbeğin ayrıldığı tepkime. )


-SÛFİLER ve ŞİİR ve/||/<> ORDU ve/||/<> BÜROKRASİ

( Türkçe'mizin yaygınlaşmasında öncelikli ve ağırlıklı etkisi olanlar... )


-SUİSTİMAL ile SÖMÜRÜ



-SÜKÛT[Ar.] değil/yerine/= SUSKU



-SÜLEYMAN'IN:
MÜHRÜ ile/ve/<> SİMGESİ

( Beşgen. İLE Altıgen. )


-SÜLEYMAN'IN:
MÜHRÜ ile/ve/<> SİMGESİ

( Kendi. İLE 6 ilke. [Eline, diline ve beline sahip ol! | İşine, aşına ve eşine sahip çık!] )


-SULTANIN:
GEREKLİLİĞİ ile/ve/||/<> ÜSTÜNLÜĞÜ ile/ve/||/<> TEKLİĞİ ile/ve/||/<> KUTSALLIĞI



-SÜLÜN ile TRAGOPAN SÜLÜNÜ

( image )


-SÜLÜN ile TRAGOPAN SÜLÜNÜ

( Anavatanları kuzeydoğu Hindistan, Burma, kuzey Vietnam ve orta Çin'e kadar geniş yayılım alanı gösterir. )


-SÜLÜN ile TURAÇ/DÜRRÂC/ÇİL KUŞU

( Sülün, tavuksular takımında bulunan büyük bir kuş grubundaki kuşlara verilen genel addır. 11 cinsi ve 35 türü bulunan sülünlerin erilleri ve dişileri birbirine benzemez. Eril sülünlerin daha parlak renkli tüyleri ve uzun kuyrukları vardır. İLE Sülüngillerden, uzunluğu 34 santimetre olan, soyu azalmış bir tür kuş. )


-SÜLÜN ile TURAÇ/DÜRRÂC/ÇİL KUŞU

( )


-SÜMBÜL ile MUĞLA SÜMBÜLÜ

( ... İLE Muğla'nın Köyceğiz ilçesindeki Sandras Dağı'nda yeşermektedir. )


-SÜMBÜL ile MUĞLA SÜMBÜLÜ

( image )


-SUMRU ile AK KANATLI SUMRU ile KARA GAGALI SUMRU



-SÜMSÜK ile KAP(CAPE) SÜMSÜĞÜ

( ... İLE 90 km. hızla, 8 m. derinliğe dalış yaparak avlanabilirler. )


-SÜMSÜK ile KAP(CAPE) SÜMSÜĞÜ

( ... İLE Yumurtadan çıktıktan çok kısa sürede yetişkin boyuta gelirler fakat yeterince büyüyene ve uçana kadar anne-babalarına bağımlılardır. )


-SÜNBÜL ile ÂLE[Fars.]/HİNT SÜNBÜLÜ

( ... İLE İlâç için kullanılan bir çiçek. )


-SUNG SOYU ile ...

( Çin'de (960-1279) yılları arasında egemen olan hükümdarlar soyu. Özellikle edebiyatın çok geliştiği bu dönemde ünlü Zen Ustaları yetişmiştir. )


-SUNTURLU = YAMAN/ADAMAKILLI | GÖSTERİŞLİ/GÖRKEMLİ



-SUNUCU değil/yerine/= SUNUCU



-SUNUCU ile TEMSİLCİ



-ŞUNUN DA İÇİNDE DAHİL OLDUĞU değil/yerine ŞUNUN DA İÇİNDE BULUNDUĞU



-SUNYATA( ile/ve SU)'DA:
BOŞ ile/ve DOLU

( Olumsuz. İLE/VE Olumlu. )


-ŞÜPHE[Ar.] ile KUŞKU



-ŞÜPHE/ŞÜBHE[Ar.] değil/yerine/= KUŞKU



-SUPIN/SUPINE[İng.] değil/yerine/= SIRT ÜSTÜ



-SUPORTİF DOKU/SUPPORTIVE TISSUE[İng.] değil/yerine/= DESTEK DOKU



-SÜPÜRGE ÇALISI/FUNDA = SÜPÜRGE OTU

( Fundagillerden, çiçekleri pembe, küçük bir çana benzeyen, işlenmemiş topraklar üzerinde yetişen; kökünden, ağızlık; dallarından, kaba süpürge yapılan, çalı görünüşünde bir bitki. )


-SÜREÇ ile/ve/||/<> DENEYİM ile/ve/||/<> DUYGU



-SÜREÇ ile/ve/<>/değil DÖNGÜ



-SÜREĞEN YORGUNLUK BELİRGESİ/SENDROMU ile/||/<> UYKU APNESİ

( Sürekli yorgunluk ve enerji eksikliği. İLE/||/<> Uyku sırasında solunumun durması ve tekrar başlaması ile ilişkili bir uyku bozukluğu. )


-SÜREKLİLİK:
KÜTLENİN KORUNUMU ve/||/<> MOMENTUMUN KORUNUMU ve/||/<> ENERJİNİN KORUNUMU



-SÜRGÜ/TIRKAZ ile SÜRGÜ

( Kapının kapanması için arkasına yatay olarak yerleştirilen, demir ya da ağaç kol, tırkaz, sürme. | Sıvayı bastırıp düzeltmek için kullanılan büyük mala. | Hastanın, büyük ve küçük abdestini yapabilmesi için altına sürülen kap. | Çoğu kez, bölümlere ayrılmış bir çubuk üzerinde ya bir cetvelin, bir kumpasın ortasına açılmış bir oluk içinde kayabilen, sivri uc ya da küçük lama. İLE Sürülmüş tarlayı bastırmak ve düzeltmek için kullanılan, taştan ya da ağaç kütüğünden tarım aracı, tapan. )


-SÜRGÜ ile TAPAN

( ... İLE Tarlaya atılan tohumu örtmek için gezdirilen, ağaçtan geniş araç, sürgü. )


-SÜRNATÜRALİST değil/yerine/= DOĞAÜSTÜCÜ



-SÜRREALİST değil/yerine/= GERÇEKÜSTÜCÜ



-SÜRREALİTE/SÜRREAL değil/yerine/= GERÇEKÜSTÜ



-SÜRÜ ile/ve/değil/||/<> KİTLE

( Hayvan için. İLE/VE/DEĞİL/||/<> İnsan için. )


-SÜRÜ ile NAHIR

( ... İLE Sığır sürüsü. )


-SÜRÜ ile/değil TOPLULUK/CEMAAT



-SÜS ile KENAR SUYU

( ... İLE Kenar süslemesi. )


-SUSABİLMEK/SÜKÛT ve/||/<> PERHİZ/REJİM ve/||/<> NEŞE ve/||/<> COŞKU



-SUSAMURU ile AVRASYA SUSAMURU



-SUSAMURU ile DEV SUSAMURU/IRMAK KURDU

( ... İLE Amazon ormanlarında yaşarlar. )


-SUSAMURU ile DEV SUSAMURU/IRMAK KURDU

( ... İLE Boyları, 2 m.'ye kadar uzunlukta olabilir. )


-SUSAMURU ile/<>/> GALAPAGOS DENİZ ASLANI



-SUSAMURU ile JAPON SUSAMURU



-SÜSLÜ ile KIRNAK

( ... İLE Çalımlı, süslü kişi. | Güzel, titiz. | Cilveli, oynak. | Boylu boslu. | Çevik. | Cariye. )


-SÜSLÜ ile KOKET[Fr. < COQUETTE]

( ... İLE Güzel görünmeye çalışan, süse düşkün, kırıtan kadın. )


-SUSMA HAKKI ve/||/<> ÂDİL YARGILANMA HAKKI ve/||/<> KENDİNE YÜKLENİLEN SUÇU ÖĞRENME HAKKI ve/||/<> SAVUNMA HAKKI ve/||/<> İFADE SERBESTLİĞİ ve/||/<> MASUMİYET GÖSTERGESİ ve/||/<> SİLAHLARIN EŞİTLİĞİ ve/||/<> AVUKAT YARDIMI ve/||/<> AYDINLATMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ ve/||/<> HUKUK DEVLETİ İLKESİ



-SUSMA HAKKININ TARİHÇESİNDE, DÖNÜM NOKTALARI:
JOHN LILBURNE'NİN TUTUMU ve/||/<>/>/< MIRANDA UYARILARI

( 1637 yılında, İngiliz tarihinin en renkli, en dramatik kişilerinden biri olan John Lilburne’un, halkı yönetime karşı kışkırtan bir kitap yayımladığından dolayı tutuklanıp bu mahkeme önüne çıkarılması, susma hakkı konusunda bir dönüm noktası olmuştur. Lilburne, mahkemede, açıkça neyle suçlandığı hakkında bilgilendirilene kadar, sorulan sorulara yanıt vermeyi reddetti. Bu durum, ceza yargılaması açısından, tarihin bize taşıdığı, susma hakkının kullanılması ile ilgili ilk durumdur.

VE/||/<>/>/<

1. Sessiz kalma hakkınız vardır.
2. Söyleyeceğiniz her şey, mahkemede, aleyhinize kullanılabilir.
3. Herhangi bir soruya yanıt vermeden önce, avukat ile konuşma hakkınız vardır ve soruları yanıtlarken, avukatınız, yanınızda bulunabilir.
4. Eğer bir avukat tutamıyorsanız ve dilerseniz, size bir avukat belirlenecektir.
5. İfade sırasında, herhangi bir anda, soruların öncesinde ya da sonrasında, susma hakkınızı ve avukattan yararlanma hakkını kullanabilirsiniz. [1966 Arizona - ABD] )


-SUSMA HAKKININ TARİHÇESİNDE, DÖNÜM NOKTALARI:
JOHN LILBURNE'NİN TUTUMU ve/||/<>/>/< MIRANDA UYARILARI

( 1- You have the right to remain silent.
2- Anything you say can and will be used against you in a court of law.
3- You have the right to an attorney.
4- If you cannot afford an attorney, one will be appointed for you. )


-SÜTLÜOT ile SÜTOTU

( Çuhaçiçeğigillerden, yaprakları salata gibi yenilen bir bitki. İLE Sütotugillerden, Kuzey Amerika'da yetişen, kökleri tıpta kullanılan, otsu bir bitki. )


-SÜZGÜ ile SÜZGEÇ

( Delikli çanak. | Fide sulamak için tenekeden yapılan, ucunda süzgeci olan kap. İLE Sıvıları süzmeye yarayan araç. | Bir akışkandaki yabancı maddeleri süzüp ayıran alet ya da aletlerden oluşan düzenek. | Sulama kovasının ucuna takılan, küçük delikli metal parça. )


-T'ANG SOYU ile ...

( Çin'de (618-907) yılları arasında egemen olmuş olan T'ang soyu dönemi Zen'in altın çağı olarak anılır. Pek çok ünlü Zen Ustası bu dönemde yetişmiştir. )


-TA ile Ta ile Th ile Ti ile Tl ile Tm/Tu ile TU/TÜ/TÜH

( Dek, değin, kadar ya da beri gibi ilgeçlerle birlikte kullanılarak, bir eylemin, bir hareketin, bir yerin, bir şeyin başladığı ya da sona erdiği noktayı, zaman ve uzaklık bakımından abartmalı bir biçimde anlatır. İLE Tantal'ın simgesi. İLE Toryum'un simgesi. İLE Bir tören sırasında, askerleri biraraya toplamak, törenin başladığını bildirmek vb. amaçlarla çalınan borazanın çıkardığı ses. İLE Talyum'un simgesi. İLE Tulyum'un simgesi. İLE "Yazıklar olsun" anlamında kullanılır. )


-TÂBİ ile/ve/değil/yerine UYUMLU



-TABU[Fr. < TABOU] ile/ve/<> TAPU

( Kutsal sayılan bazı insanlara, hayvanlara, nesnelere dokunulmasını, kullanılmasını yasaklayan, aksi yapıldığında zararı dokunacağı düşünülen dinî inanç. | Tekinsiz. | Yasaklanarak korunan [nesne, sözcük, davranış] İLE Bir taşınmazın üstündeki mülkiyet hakkını gösteren belge. | Tapu işlerinin yürütüldüğü kuruluş. )


-TABU ile/ve/<> DOGMA



-TABU ile/değil GELENEK



-TABU ile/değil YASAK



-TAHAMMÜL/SÜZLÜK ile/değil/yerine/>< HOŞGÖRÜ



-TAHMİN ile/ve/değil/yerine ÖNGÖRÜ



-TAHTAKURDU ile TAHTAKURUSU

( Tahtadan yapılma eşyayı kemirerek delik deşik eden kın kanatlı böcek. İLE Yarım kanatlılardan, uzunluğu 3-5 milimetre, vücudu oval ve yassı, kanatları körelmiş, oturulan, yatılan yerlerde üreyen, kan emerek beslenen, pis kokulu böcek, tahta biti. )


-TAHTAKURUSU ile TAHTA BÖCEĞİ/ANOBİUM[Lat.]

( Yarımkanatlılardan, uzunluğu 3-5 milimetre, gövdesi oval ve yassı, kanatları körelmiş, oturulan, yatılan yerlerde üreyerek insan kanıyla beslenen, pis kokulu böcek. İLE Değişik türleri olan anabium, kesik ya da ölmüş ağaçta yaşar ve çürümeye yol açar. "ANOBIUM STRIATUM", ahşap mobilyada, yuvarlak delikler açar. "XESTOBIUM RUFOVILOLSUM", tahtaya başıyla vurarak ahşap evlerde duyulan karakteristik bir ses çıkarır. )


-TAKİN/KEÇİ ANTİLOBU ile ALTIN TAKİN

( image

image )


-TAKİN/KEÇİ ANTİLOBU ile ALTIN TAKİN

( Afrika antilobunun boynuzlarına, Mus geyiğinin burnuna, ayının kuyruğuna ve bir bizonun gövdesine sahip iri, kaslı, toynaklı hayvan, keçi ve antiloba benzeyen özelliklerinden dolayı yer yer "keçi antilobu" olarak da adlandırılır. )


-TAKINTI ile TUTKU

( Geçmişin büyük kişileri, sadece yolu gösterir. Çaba göstermesi ve bu yolda yürümesi gereken kişi, kendimiziz. Derin derin düşünelim ve bu yolu izleyerek, tutkulardan ve yanılgılardan kurtulalım. )


-TAKINTILI TUTKU ile/değil/yerine UYUMLU TUTKU



-TAKİPÇİ ile SAVUNUCU



-TAKSİM ile/ve BEYOĞLU



-TAMLAYAN DURUMU ile ...

( GENITIVE CASE )


-TANATOFOBİ/THANATOPHOBIA[İng.] değil/yerine/= ÖLÜM KORKUSU



-TANATOS/THANATOS[İng.] değil/yerine/= ÖLÜM İÇGÜDÜSÜ



-TANDEM MASS SPEKTROMETRİ/TANDEM MASS SPECTROMETRY[İng.] değil/yerine/= ARDIŞIK KÜTLE İZGE ÖLÇÜMÜ



-TANIMLAMA ile/ve/<> ÖLÇÜ



-TANRISAL GÖRÜ ile/ve/değil ORTAK AKIL



-TAPU ile/ve/||/<>/< KADASTRO[Fr. < CADASTRE]

( Bir taşınmazın üstündeki mülkiyet hakkını gösteren belge. | Tapu işlerinin yürütüldüğü kuruluş. İLE/VE/||/<>/< Bir ülkedeki her çeşit arazi ve mülk yerinin, alanının, sınırlarının ve değerlerinin devlet eliyle belirlenip plana bağlanması. )


-TARDİF DISKINEZİ/TARDIVE DYSKINESIA[İng.] değil/yerine/= GEÇ DEVİNIM BOZUKLUĞU



-TARDİF DISTONİ/TARDIVE DYSTONIA[İng.] değil/yerine/= GEÇ GERİM BOZUKLUĞU



-TARİH ÜSTÜ ile EVRENSEL

( Her olayda, evrenin tamamı yansır. )


-TARİH ÜSTÜ ile EVRENSEL

( Kişisel olanla evrensel olan birbirinden ayrılamaz. )


-TARİH ÜSTÜ ile EVRENSEL

( Gövde ile evren arasında bir ayrım yapılamaz. )


-TARİH ÜSTÜ ile EVRENSEL

( Evren, bir Armonik-Bütün'dür. )


-TARİH ÜSTÜ ile EVRENSEL

( In every event the entire universe is reflected.
The particular and the universal are inseparable.
No distinction between the body and the universe. )


-TARİH ÜSTÜ ile EVRENSEL

( Universale neque ante rem nec post rem, sed in re: Evrensel, ne nesneden önce ne de sonradır. Evrensel ya da tümel, tikel nesnelerde var olur, nesnenin kendindedir. )


-TARİK-İ AMM değil/yerine/= KAMU YOLU



-TARLAKUŞU/TOYGAR/TURGAY/CÜSÂL[Ar.] ile/ve GELİNKUŞU

( Bir tür çayırkuşu. İLE/VE Bir tür iri tarlakuşu. )


-TARTIŞMA" KONUSU ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ARAŞTIRMA KONUSU



-TASANNU değil/yerine/= ABARTI, YAPMACIK

( Bir şeyi olduğundan daha değerli gösterme. )


-TASARRUF BONOSU değil/yerine/= KESİNTİ BELGİTİ



-TASAVVUF:
DİNLER ÜSTÜ değil DİNLER ÖZÜ



-TASAVVUF ve/<> HOŞGÖRÜ



-TASAVVUR ile/ve MEVZÛ ile/ve MAKSAT



-TAŞKIRANÇİÇEĞİ ile TAŞKIRANOTU

( Taşkırangillerden, 2500 metreden yukarı yerlerde sert kayaları yarıp yetişen bir çiçek. İLE Taşkırangillerden, bazı türleri süs bitkisi olarak yetiştirilen, saplarının parçalanmasıyla üreyen bir bitki, taşkıran. )


-TATİL GÜNÜ değil/yerine İSTİNSAH GÜNÜ



-TATU ile ...

( Amerika'ya özgü bir hayvan. | Karagöz oynatılan kıraathane. )


-TAVANIN SAPINI, OCAĞIN, ...:
DIŞINA DOĞRU değil YANLARA DOĞRU TUTMAK



-TAVŞANCILOTU ile TAVŞANKULAĞI

( Maydanozgillerden, nemli yerlerde yetişen, körpesi bazı yerlerde hayvan yemi olarak kullanılan bir bitki. İLE Çuha çiçeğigillerden, kalp biçiminde geniş yapraklı, beyaz, pembe rengi çiçekli bir bitki, buhur-u meryem, siklamen. )


-TAVUK ile ÇAYIRTAVUĞU

( ... İLE Ormantavuğugillerden, sırtı beyaz çizgili, siyah ve esmer, karnı siyah bir kuş. )


-TAVUK ile FUNDATAVUĞU

( ... İLE Avustralya'da yaşayan tavuksulardan bir kuş türü. )


-TAVUK ile/ve/değil KAR TAVUĞU

( ... İLE/VE Kuzey Kutbu'nda yaşarlar. )


-TAVUK ile KARA, ORMAN TAVUĞU



-TAVUKKARASI değil/yerine/= GECE KÖRLÜĞÜ



-TAVUSKUŞU ile/değil PERESTÂN[Fars.]

( ... İLE/DEĞİL Tavuskuşu-Albino )


-TAVUSKUŞU ile/değil PERESTÂN[Fars.]

( ... İLE/DEĞİL Tavuskuşu gibi güzel tüylü bir kuş. )


-TAVUSKUŞU ile/değil PERESTÂN[Fars.]

( TAVUSKUŞU YAVRUSU

)


-TAVUSKUŞU ile TUVEYS

( ... İLE Küçük tavuskuşu. )


-TAYFÖLÇER ile/ve/||/<> TAYFÖLÇÜMÜ

( Işın tayflarını incelemeye yarayan alet, spektroskop. İLE/VE/||/<> Işın tayflarının incelenmesi, spektroskopi. )


-TAZE SOĞAN ile/ve/değil/<> ÇİRİŞ OTU



-TCP/TRANSMİSSION CONTROL PROTOCOL[İng.] değil/yerine/= AKTARIM KATMANI GEÇİŞ DENETIM PROTOKOLÜ



-TECÂNÜS[Ar.] değil/yerine/= BİR BÜTÜNÜ OLUŞTURAN ÖĞELER ARASINDA UYUM BULUNMASI DURUMU



-TEDİRGİNLİK ile/ve/<> KORKU



-TEDİYE EMRİ değil/yerine/= ÖDEME BUYRUĞU



-TEFTİŞ HEYETİ değil/yerine/= DENETLEME KURULU/DENETİM KURULU



-TEGU/LAGARTO[İsp.] ile KIRMIZI TEGU ile ALTIN/SİYAH TEGU/KAPLAN KERTENKELE

( Teiidae ailesindeki bir kertenkele türüdür. İLE Batı Arjantin, Bolivya ve Paraguay'a özgü bir kertenkele. İLE Bir tegu türüdür. )


-TEHDİT ile/ve/> KORKU



-TEK ANADOLU



-TEK BİR KİŞİNİN:
ÜZÜNTÜSÜ ve/||/<> MUTLULUĞU

( Tüm bireyleri mutsuz edebilir. VE/||/<> Herkesin yüzünü güldürebilir. :) )


-TEK DOĞRU



-TEK-ÇOK PARADOKSU ile/ve SONLU-SONSUZ PARADOKSU



-TEKERLEME ile/ve/||/<> DÖNGÜ

( Tekerlemek. | Çoğunlukla basmakalıp söz. | Birbiriyle uyumlu hazır söz kalıbı. | Çoğunlukla, masalların genellikle başında bulunan "Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde." gibi uyaklı giriş ya da ara sözler. | Saz şairleri arasında yapılan deyiş yarışı. | Orta oyununda, özellikle Kavuklu'nun kullandığı sözler. İLE/VE/||/<> ... )


-TEKERLEME ile/ve/||/<> DÖNGÜ

( Bu tarlaya bir şinik[ölçek] kekere mekere[kuş yemi] ekmişler.
Bu tarlaya da bir şinik kekere mekere ekmişler.
Bu tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye boz ala boz başlı pis porsuk dadanmış.
Bu tarlaya da ekilen bir şinik kekere mekereye de boz ala boz başlı pis porsuk dadanmış.
O tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuk, diğer tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuğa demiş ki:
"Sen ne zamandan beri bu tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuksun?"
O da ona yanıt olarak, "Sen ne zamandan beri o tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuksan ben de o zamandan beri bu tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuğum." demiş. )


-TEKLİF ile/ve/değil/yerine/<> DAVET ile/ve/değil/yerine/<> DUYURU



-TEKRAR ile DEJA VU



-TEKRAR ile/ve/değil/yerine DÖNGÜ

( 2 ve üzeri. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE 1 )


-TEKRAR ile/ve/değil/yerine DÖNGÜ

( Ana-baba'dan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Ata'dan. )


-TEL'ÎN[Ar.] değil/yerine ANLAYIŞ/HOŞGÖRÜ



-TELEK ile/ve/değil ÖRTÜ



-TELEOLOJİ değil/yerine/= EREKGÖRÜ



-TELESKOP ile/ve/<> RADYO TELESKOPU

( Dünyanın en büyük ve en duyarlı single-dish radyo teleskopu, Porto Riko'dadır. )


-TELKİN değil/yerine/= SÖZGÜ



-TEMEL ile ÖNCÜ



-TEMESSÜK ile/||/<> VAKIF TEMESSÜKÜ ile/||/<> TAPU TEMESSÜKÜ ile/||/<> TEFVÎZ ile/||/<> CİHET-İ İTÂ-YI SENET ile/||/<> VAKF-I MÜSTESNÂ ile/||/<> MAZBÛT VAKIFLAR ile/||/<> MÜLHAK VAKIFLAR ile/||/<> TEVLİYET ile/||/<> MÜTEVELLİ ile/||/<> ile/||/<> MÜSTEGAL[ÇOĞ. MÜSTEGALLÂT] ile/||/<> MECLİS-İ İDÂRE

( Eski hukukta borç senedi. | Has, timar ve zeamet sahipleri ile mütevelliler tarafından verilen, miri ve vakıf arazide tasarruf yetkisini bildiren belge. İLE/||/<> Vakıf memurları tarafından eski tarihlerde verilen senet. İLE/||/<> Tapu memurları tarafından eski tarihlerde verilen senet. İLE/||/<> Para mukabilinde ya da satılan bir hak mukabilinde hükümet tarafından verilen. . İLE/||/<> Senetin veriliş nedeni, iktisâb. İLE/||/<> Vakıflar idaresinin müdahale ve mürakabesi olmaksızın, doğrudan doğruya mütevellileri tarafından idare olunan vakıflar. İLE/||/<> Yönetimi devlet tarafından ele alınmış vakıflar; bir vakıf iki biçimde mazbut vakıf olur; ya tüm vakıf yöneticileri ölmüştür ya da vakfeden kişi yönetici göstermemiştir. Bu durumda bu vakıfların yönetimi devlet tarafından ele alınır; devlet bu yönetimi Vakıflar Genel Müdürlüğü eli ile kullanır. İLE/||/<> Vakfın vakfiyesindeki şartlara göre vakfın işlerini gören (mütevellileri) tarafından yönetilen vakıflar. Vakıflar Genel Müdürlüğü denetimine tâbidir. İLE/||/<> Vakıf malları üzerinde kullanma yetkisi, vakıf işine bakma görevi. Bu görev sahiplerine mütevelli denir. İLE/||/<> Bir vakfın idaresine memur edilen kişi. İLE/||/<> Vakfa gelir getirmesi için tavanlı, damlı ve damsız vakfedilmiş olan mallar anlamına gelen müstegal kelimesinin çoğuludur. Çatısı bulunmayan arsa bağ bahçe gibi yerler. İLE/||/<> Yönetim kurulu, idare meclisi. )


-TEMETTÜ değil/yerine/= KAZANÇ



-TEMİNAT MEKTUBU değil/yerine/= GÜVENCE BELGESİ



-TEMREN/PEYKÂN[Fars.] değil/yerine/= CİRİT UCU

( Okun ucundaki sivri demir. Başak. | [Divan şiirinde] Sevgili'nin kirpiği. )


-TEMSİLLER ile/ve/||/<> TEMSİL ÇOKLUSU



-TEMYİZ KUDRETİ/HUKUKİ EHLİYET/CIVIL RESPONSIBILITY[İng.] değil/yerine/= AYIRTIM GÜCÜ



-TENSILE STRENGTH[İng.] değil/yerine/= GERILIM GÜCÜ



-TEPKİ ile/>< TEPKİ BOZUKLUĞU SENDROMU

( ... İLE/>< Beyin rahatsızlıklarıyla birlikte oluşan, tepki ve yanıt verme gibi yetileri aşırı derecede etkileyen bir sendrom. )


-TER KOKUSU ile KOLTUKALTI KOKUSU

( Koku koltukaltından geliyorsa, "koltukaltın kokuyor" ya da "koltukaltından koku geliyor" demek gerekir. "Kokuyosun!" ya da "Ter kokuyosun! / Terlemişsin sen!" denilmez! )


-TER KOKUSU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TEN KOKUSU



-TERAZİ ile TÎR-İ TERÂZÛ

( ... İLE Terazi kolu. )


-TERCÜME-İ HAL[Ar.]/BİYOGRAFİ[Fr./İng.] ile/değil/yerine YAŞAM ÖYKÜSÜ



-TERE OTU ile DERE OTU



-TERMOMETRİ/THERMOMETRY[İng.] değil/yerine/= SICAKLIK ÖLÇÜMÜ



-TERS / TERSİ değil UC / UCU



-TERSİYER/TERTİARY[İng.] değil/yerine/= ÜÇÜNCÜL, ÜÇÜNCÜ



-TESLİMİYET ve/<>/|| DAYANMA GÜCÜ



-TEVAHHUŞ[Ar.] değil/yerine/= ÜRKME, ÜRKÜNTÜ



-TEVAHHUŞ değil/yerine/= ÜRKÜNTÜ



-TEVÂZÛ ile DAAT



-TEVÂZÛ ile/ve HİKMET



-TEVÂZÛ ile SAFÂ'[Ar.]

( ... İLE Saflık, berraklık. | Kişinin kendine ve başkasına iltifat etmediği hali. )


-TEVÂZÛ ile SAFÂ'[Ar.]

( ... İLE Bazı kabullerde, ilim ve iltifat tecellinin tertemiz olmasına engeldir. Telvin[< LEVN Ar.(: renk verme, boyama)] bu ilim ve iltifattır. )


-TEVÂZÛ ile/değil/< TEFÂHÜR[< FAHR)



-TEVEKKÜLLÜ değil/yerine/= KUTGÜVENÇLİ



-TEVEŞÜ ile TEVEŞÜL



-TEVHİD:
DIŞARI DOĞRU değil İÇERİ DOĞRU



-TEYİT MEKTUBU değil/yerine/= GEÇERLETKE



-TEYZEZÂDE[Tr. + Fars.]/KUZEN[İng. < COUSIN] değil/yerine/= TEYZENİN OĞLU



-TEZELLÜL ile/değil/yerine/< TEVÂZÛ

( Aşağılanma. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Alçakgönüllülük. )


-TEZELLÜL ile/değil/yerine/< TEVÂZÛ

( "Alçakgönüllüğün" aşırısı ve sonu. İLE/DEĞİL/YERİNE/< ... )


-THANK YOU vs. NO, THANK YOU



-TİDU = MARDİN



-TİMBUKTU < TİN-BUKTU

( Mali'nin bir kenti. < [: Su kaynağının göbeği.] )


-TİMSAHLARIN:
BOYU ile/ve/değil/<> ENİ

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Papua Yeni Gine'de, timsahlar, boyları ile değil enleri ile ölçülüyor. )


-TİN:
DUYARLILIK ile/ve/||/<> HAYAL GÜCÜ ile/ve/||/<> İRÂDE



-TİN ile İÇGÜDÜ



-TIP:
İYİ ile/ve/||/<> ORTA ile/ve/||/<> KÖTÜ

( Önler. İLE/VE/||/<> Hastalık/sorun, belirmeden, yok eder. İLE/VE/||/<> Tedavi eder. )


-TIP/HEKİMLİK:
ÖNLEYİCİ ile/ve/||/<>/> KORUYUCU ile/ve/||/<>/> TEDAVİ



-TIRABZAN[Fars. < DARBEZİN] değil/yerine/= MERDİVEN KORKULUĞU



-TİRBUŞON[Fr. < TIRE-BOUCHON] değil/yerine/= BURGU

( Delik açmaya yarayan delgiye takılı sarma, yivli, keskin, çelik alet. | Tıpa çekmeye yarayan, ucu sivri ve helis biçiminde demir araç. | Yerin orta ve derin katmanlarına inebilmeyi sağlayan delici araç. | Telli sazlarda, telleri germeye yarayan mandal. )


-TİYATRO:
YUNAN ile ROMA TİYATROSU

( Caveası sırtını bir dağ yamacına yaslar. İLE Tonoz ve kemer düzeni üzerinde yapılandırılır. )


-TİYATRO:
YUNAN ile ROMA TİYATROSU

( Orkestra, yarım daire düzenini aşar. İLE Yarım daire düzenine sahiptir. )


-TİYATRO:
YUNAN ile ROMA TİYATROSU

( Öğreticidir, bilim ve güncel olaylar vurgulanırdı. Oyunlarda, genel olarak Dionysos törenleri yapılır ve koro halinde şarkılar söylenirdi. Tragedya daha güçlüydü. İLE Dini özellikler taşımadığından, orkestrada varsıl kişilerin sürekli ayrılmış yeri bulunurdu. Oyunlarda ise eğlendirici konulara yer verilirdi. )


-TİYATRO:
YUNAN ile ROMA TİYATROSU

( Oyunların arka tarafı genelde doğal bir manzaraya bakardı. İLE Sahnenin herhangi bir yere bakması gerekmiyordu çünkü arkaya gösterişli bir Scene binası yapılırdı.
[İki mimaride de scene bulunur. Ancak Yunan Mimarisi'nde scene, cavea'dan bağımsız inşâ ediliyordu. İLE Tersine scene ile cavea sıkışık bir biçime sahiptir.] )


-TİYATRO:
YUNAN ile ROMA TİYATROSU

( image )


-TİYATRO:
YUNAN ile ROMA TİYATROSU

( Maske kullanılırdı. İLE Genellikle maske yoktu.[özellikle mimus oyunlarında] )


-TOFÜS/TOPHUS[İng.] değil/yerine/= YUMRU



-TOHUM ile/ve/||/<>/> FİLİZ ile/ve/||/<>/> FİDAN ile/ve/||/<>/> GENÇ AĞAÇ ile/ve/||/<>/> YETİŞKIN AĞAÇ ile/ve/||/<>/> ÇİÇEK VEREN AĞAÇ ile/ve/||/<>/> MEYVE VEREN AĞAÇ ile/ve/||/<>/> KORU ile/ve/||/<>/> ORMAN

( )


-TOHUMUN:
İLK DURUMU ile/ve/<> SON DURUMU

( Toprak içinde/altında. İLE/VE/<> Meyvesinin içinde. )


-TOHUMUN:
İLK DURUMU ile/ve/<> SON DURUMU

( İdea. İLE/VE/<> İdeal. )


-TOKLU ile ÖVEÇ

( Bir yaşındaki eril kuzu/hamel. İLE İki, üç yaşındaki eril kuzu. )


-TOKLU ile ÖVEÇ

( Kuzu ile ... )


-TOKMAK ile SOKU

( ... İLE Taş dibek. | Dibekte, havanda, dövme işini yapan tokmak. )


-TOLERANS[Fr./İng.] değil/yerine/= HOŞGÖRÜ

( Hoşgörü. | İşlenmiş bir parçanın yapım ölçüsünde olabilecek özür payı. | Yüksek dozda verilen herhangi bir ilâca karşı gövdenin gösterdiği dayanma gücü. | Sürekli aynı dozun kullanılması sonucu bir ilâcın etkilerinin giderek azalması durumu. )


-TOPLANTI SALONU ile/ve/||/<> FUAYE[Fr.]

( ... İLE/VE/||/<> Bir gösteri ya da toplantı salonunda, sunum ya da toplantı aralarında kullanılan dinlenme yeri. )


-TOPLU ile ...

( COLLECTIVE )


-TOPLU ile/ve GRUP



-TOPLU ile TOPTAN



-TOPRAK ve SU ve/<>/|| HAVA ve ATEŞ

( Sabit madde/ler. VE/<>/|| Değişim/Değişken/ler. VE/<>/|| Bilinç varolanı. VE/<>/|| ... )


-TOPRAK ve SU ve/<>/|| HAVA ve ATEŞ

( HYLIC ve/<>/|| PSCYHIC ve/<>/|| PNEUMATIC ve/<>/|| MYSTIC )


-TOPRAK ve SU ve/<>/|| HAVA ve ATEŞ

( Dönüştürücü. VE/<>/|| Değiştirici. )


-TOPRAK ve SU ve/<>/|| HAVA ve ATEŞ

( Kapatıcı. ve/<>/|| Akıcı. ve/<>/|| Uçucu. ve/<>/|| Yakıcı. )


-TOPRAK ve SU ve/<>/|| HAVA ve ATEŞ

( Küp. VE/<>/|| Yirmi yüzlü. VE/<>/|| Sekiz yüzlü. VE/<>/|| Piramit. )


-TOPRAK ve SU ve/<>/|| HAVA ve ATEŞ

( Cube. AND Icosahedron. AND/<>/|| Octahedron. AND Tetrahedron. )


-TOPRAK:
MİNERAL[Fr.] ve/||/<> ORGANİK NESNE ve/||/<> SU ve/||/<> BOŞLUK

( %45 ve/||/<> %5 ve/||/<> %25 ve/||/<> %25 )


-TOPRAK:
MİNERAL[Fr.] ve/||/<> ORGANİK NESNE ve/||/<> SU ve/||/<> BOŞLUK

( "Toprak ve Ekoloji" yazısı için burayı tıklayınız... )


-TOPRAK:
MİNERAL[Fr.] ve/||/<> ORGANİK NESNE ve/||/<> SU ve/||/<> BOŞLUK

( Normal sıcaklıkta, doğada, katı durumda birtakım maddelerle karışık ya da bileşik olarak bulunan ya da kimyasal yollarla elde edilen, inorganik madde. | İçinde inorganik maddeler bulunan. VE/||/<> ... VE/||/<> ... VE/||/<> ... )


-TORK ile/ve/||/<> BEYGİR GÜCÜ

( Tork gücü, çekiş kuvveti, beygir gücü ise daha çok, hız ile ilgilidir. Gücün kullanılacağı gereksinimler farklıdır ve temel ayrım da budur. Örneğin, yarış arabalarında, beygir gücü fazladır; çünkü hızlı olmaları gerekir. Tork gücünün hızla bir ilgisi yoktur. )


-TORK ile/ve/||/<> BEYGİR GÜCÜ

( Arabalarda, döndürme gücü olarak tanımlanır. Aracın motorunda bulunan krank milinin bir dakika içinde yaptığı dönüş sayısıdır. Dönüşlerin çok ya da az olması, aracın hızını ve çekişini belirler. Arabalarda motorun dönme kuvvetinin tekerlekleri itme kuvvetine dönüştürülmesini sağlar. Yani, aracın çekiş gücü ve özellikle yokuş çıkarken gösterdiği performans, torkun iyi olması ile sağlanır.

İLE/VE/||/<>

75 kg. ağırlığındaki bir aracın, 1 saniyede, 1 metre hareket ettirilmesi için gereksinim duyulan güç miktarıdır. [1 beygir gücü, atın, saniyede 1 metre ileriye taşıdığı güç 50 kg.'dır.]
[Arabalarda belirlenen beygir gücü ise mühendisler tarafından 75 kg. olarak belirlenmiştir.] [İlk olarak makineler üreten James Watt tarafından kullanılmıştır. Makinelerin gücü sorulduğunda herkesin bildiği güç miktarı ile karşılaştırma yapması gerektiğini düşünerek yalın biçimiyle atların güçleriyle kıyaslayarak açıklamıştır.] )


-TÖRPÜ ile RASPA[İt.]

( Ağaç, kurşun, kalay vb. yumuşak metallerin kabasını almaya yarayan, dişleri uzun ve aralıklı olan eğe. | Bir şeyin yüzündeki pürüzleri gidermek, düzgünleştirmek için kullanılan kısa, ince, pürtüklü eğe. İLE Demir, tahta yüzeylerdeki boya, pas gibi şeyleri çıkarmak, pürüzleri gidermek için kullanılan, iri dişli bir törpü. )


-TORTU[Fars. DURDÎ]/ÇÖKELTİ/KALINTI ile SÜZÜNTÜ

( Çökelti. | Bir şeyin bayağı, işe yaramaz duruma gelmiş olanı. | Bir topluluğun, kötüleşmiş üyeleri. | Kalıntı. İLE Bir sıvıyı süzerek elde edilen tortu. | Gövde suyunun dışarı atılması sırasında böbrekte kıvrımlı kanalcıklara geçen ve içinde çeşitli kimyasal maddeler bulunan sıvı. )


-TORTU ile ARTIK



-TÖS ile TÖSKÜRTMEK/TÖSKÜRÜ

( Hayvanı geri geri yürütmek. İLE Düşmanı püskürtmek. Karşısındakini yıldırarak kavgadan kaçırtmak. )


-TÖVBE ile/ve RÜCÛ

( Tövbe bir kere olur, iki kere olan tövbe, tövbe değildir. )


-TÖVBE ile/ve RÜCÛ

( Tövbeyle büyük günahlar küçülür, ihmal ile küçük günahlar büyür. )


-TOYGAR KUŞU ile BOĞMAKLIKUŞ

( ... İLE Toygar kuşunun bir türü. )


-TOZ ile/ve VAKIF/CAMİ TOZU



-TRAFO[Alm.] değil/yerine/= DÖNÜŞTÜRÜCÜ

( Dönüştürücü. | Yüksek gerilim hattından aldığı elektriği kentin ağında kullanılabilecek seviyeye düşüren dönüştürücünün bulunduğu yer. )


-TRAKE[Fr. < TRACHEE] değil/yerine/= SOLUK BORUSU

( Soluk borusu. | Eklembacaklılarda bulunan özel solunum kanalları. )


-TRAKSİYON/TRACTION[İng.] değil/yerine/= ÇEKME, ÇEKİLME, ÇEKME GÜCÜ



-TRANSFORMATÖR[Fr./İng.] değil/yerine/= DÖNÜŞTÜRÜCÜ



-TRANSFORMATÖR değil/yerine/= DÖNÜŞTÜRÜCÜ



-TREKKİNG değil/yerine/= DAĞ YÜRÜYÜŞÜ



-TREKKING yerine YÜRÜYÜŞ/DAĞ YÜRÜYÜŞÜ



-TRİKOSEFAL[Fr. < TRICHOCEPHALE] değil/yerine/= KIRBAÇ KURDU

( Çeşitli türleri insanın ve hayvanın kalın bağırsağında yaşayan, boyu 5 santimetre olan, eni gözle görülmeyecek incelikte bir asalak. )


-TRİO/TRİYO[İt.] değil/yerine/= ÜÇLÜ



-TRİYAT/TRIAD[İng.] değil/yerine/= ÜÇLÜ



-TROMBOZ/THROMBOSE[İng.] değil/yerine/= PIHTI TIKAÇ OLUŞUMU



-TROPİK KUŞU ile/ve FIRKATEYN KUŞU

( Topago - Karayipler )


-TÜBÜLER/TUBULAR[İng.] değil/yerine/= BORUCUKSU



-TÜKENMİŞLİK BELİRGESİ/SENDROMU ile/ve/||/<>/< HERBERT FREUDENBERGER

( 1974 )


-TÜLEK = TÜY DÖKÜMÜ



-TÜMEL OLUMLU ==> TİKEL OLUMLU ile TÜMEL OLUMSUZ ==> TÜMEL OLUMSUZ ile TİKEL OLUMLU ==> TİKEL OLUMLU

( Her insan canlıdır. Bir kısım canlı insandır.) İLE
( Hiçbir insan taş değildir. Hiçbir taş insan değildir. ) İLE
( Bir kısım insan canlıdır. Bir kısım canlı insandır. )


-TÜMEL OLUMLU x TİKEL OLUMSUZ ile TÜMEL OLUMSUZ x TİKEL OLUMLU

( Her insan canlıdır. ------------ Bir kısım insan canlı değildir. İLE Hiçbir insan canlı değildir. ------------ Bir kısım insan canlıdır. )


-TÜMÜ ile TAMAMI



-TÜP MİDE AMELİYATI ile MİDE BALONU

( Midenin yemek borusu ve on iki parmak bağırsağının birleştiği noktadan kesilerek midenin yaklaşık yüzde 80'inin çıkarılması ve tüp durumuna getirilmesi. İLE Ameliyatsız biçimde uygulanır. Endoskopiyle mideye yerleştirildikten sonra şişirilir. [Hatta endoskopiye gerek kalmadan kapsül olarak suyla yutulan mide balonu da yapılabilir.][Tüp mide ameliyatına göre daha basit bir işlemdir.] )


-TÜP[Fr./İng. < TUBE] ile FALLOP TÜPÜ/BORUSU

( Laboratuvarlarda türlü işlerde kullanılan, bir ucu kapalı cam boru. | İçine krem, diş macunu, ilaç vb. nesneler konulan, bir ucu burgu kapaklı, plastik ya da metal boru. | Akışkan nesnelerin konulduğu, genellikle silindir biçiminde, içi boş, ağzı özel tapalı kap. İLE Döl yatağının üst köşesinden yumurtalığa kadar uzanan, yaklaşık 10 santimetre uzunluğundaki boru. )


-TUR/DEVİR değil/yerine/= DÖNÜ



-TÜRBAN[Fr.] değil/yerine/= BAŞÖRTÜSÜ



-TÜRK = ER, GÜÇLÜ



-TÜRKÜ ile BOZLAK

( ... İLE Orta ve Güney Anadolu'nun bazı bölgelerinde, bir türkü ezgisi. | Bu ezgiyle söylenilen, konusu acıklı türküler. )


-TÜRKÜ ile/değil DAĞİ

( ... İLE/DEĞİL Dağlık bölgelerde söylenilen türkülerin makamı. )


-TÜRKÜ ile/ve/<> ÖTEKİNİN TÜRKÜSÜ



-TÜRKÜ ile ŞANSONET

( ... İLE Tiyatro oyuncularından birinin mızıka eşliğinde söylediği türkü. )


-TÜRKÜ değil/yerine/= TÜRK'Ü



-TÜRKÜLERDE:
OYUN HAVALARI ile/ve LİRİK ile/ve DOĞA(PASTORAL) ile/ve YERGİ(SATİRİK) KONULU ile/ve SİMGELİ/TEMSİLÎ ile/ve KAHRAMANLIK VE SERHAT HAVALARI ile/ve TÖRENSEL VE GİZEM İÇERİKLİ ile/ve SOSYAL İÇERİKLİ ile/ve GURBET VE HASRET ile/ve MİZAHÎ VE ALAN OYUN ile/ve ÂŞIKLAMALAR ile/ve AĞIT VE KIRAN DESTANLARI ile/ve KARŞILIKLI DEYİŞLEME VE ATIŞMALAR



-TURNER SENDROMU ile KLINEFELTER SENDROMU ile DOWN SENDROMU

( [kromozomlarda] 23. çiftte yalnızca X'in bulunması. İLE 23. çiftte XXY yapısındadır. [Bazıları 23. çiftte XYY gösterir.] İLE 21. çiftte XXX yapısındadır. )


-TURNER SENDROMU ile KLINEFELTER SENDROMU ile DOWN SENDROMU

( Dişi, boyu kısa, boynu katmerli olur. Ergenlikte eşeysel açıdan gelişemez. Matematiksel işlemler, mekânsal işlevleri anlamak gibi zihinsel işlevlerde beceriksizlikler gösterir. İLE Bazıları eril olarak gelişir fakat eşeysel gelişimlerinde durgunluk vardır ve zihinsel gerilik gösterir. Bazıları dişi olarak gelişebilir ve gövde olarak gerilik göstermez. [Bazıları 23. çiftte XYY gösterir. Bu eriller, daha iri, daha saldırgan ve eşeysel açıdan daha etkindir.] İLE ... )


-TURP ile BAYIRTURPU

( ... İLE İri bir turp türü. )


-TURP ile YABANTURBU

( ... İLE Turpgillerden, kökü ve yaprakları baharlı, beyaz çiçek açan bir bitki. )


-TURUNCU ve FOSFOR

( Uzaktan en iyi fark edilen renk. VE Havadan en iyi farkedilen. )


-TUTKAL["TUT KAL"] ile/değil/yerine/||/<>/< TUTKU



-TUTKU ve/||/<>/= AKILSIZ (")BAĞLANMA(")



-TUTKU ile/ve/<> AŞK

( Zamanın unutturduğu. İLE/VE/<> Zamanın unutturmadığı. )


-TUTKU ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< AŞK



-TUTKU ile/ve ÇİLE



-TUTKU ile/ve/değil/yerine/>< FERÂGAT



-TUTKU ile FETİŞ



-TUTKU = İHTİRAS = PASSION[İng., Fr.] = LEIDENSCHAFT[Alm.] = PASSIO[Lat.] = PATHOS[Yun.] = PASION[İsp.]



-TUTKU ile/ve/||/<> KORKU



-TUTKU ile KÖSNÜ/ŞEHVET

( ŞEHVET: Maddeye olan bağımlılık. )


-TUTKU ile KÖSNÜ/ŞEHVET

( ŞEHVET: Anımsamak - imgelemek - ummak/beklentide olmak. )


-TUTKU ile KÖSNÜ/ŞEHVET

( Kişiyi yenik düşüren her istek, kösnüdür/şehvettir. )


-TUTKU ile KÖSNÜ/ŞEHVET

( LUST: Bondage to matter. )


-TUTKU ile KÖSNÜ/ŞEHVET

( LUST: Remembering - imagining - anticipating. )


-TUTKU ile KÖSNÜ/ŞEHVET

( GULMET: Şehvet fazlalığı. )


-TUTKU ile/ve/değil/yerine TUTUM



-TUTKU ile/ve/||/<> US



-TUTKU ile/ve ZAAF



-TUTTURMADA:
ÜZÜNTÜ ile/ve/||/<>/> ÖFKE



-TUTUCU ile APTAL ile KÖLE

( Düşünmeyen. İLE Düşünemeyen. İLE Düşünmüyor olmasına aldırmayan. )


-TUTUCU ile TUTUCU ile TUTUCU/İTİCİ[Fr. TENEUR] ile TUTUCU

( Süregiden toplumsal düzeni, düşünceleri ve kurumları değiştirmeden olduğu gibi korumak isteyen kişi. İLE Tutumlu. İLE Durmalı çıkışlarda, çiftekerciye yardım eden kişi. [Eskiden "itici" denilirdi. Çıkışta, koşucuyu itmek yasak olduğundan, bugün, bu yardımcılara "tutucu" denilmektedir.] İLE Ateş maşası. )


-TUTUM:
ORTADAN KALDIRICI değil/yerine DÖNÜŞTÜRÜCÜ



-TÜY/TÜS ile/ve AYVA TÜYÜ

( ... İLE/VE İlk çıkan tüyler. )


-TÜY/TÜS ile/ve AYVA TÜYÜ

( [Divan edebiyatında] AYVA TÜYLERİ: Harf, yazı. )


-TÜY/TÜS ile/ve AYVA TÜYÜ

( Âşıkların alınyazısı, sevgililerinin yanaklarında yazılıdır. )


-TÜYLÜ ile/ve/||/<>/> TÜLEKMEN

( ... İLE/VE/||/<>/> Kabarık tüylü. )


-TUZ GÖLÜ ile LÛT GÖLÜ ile LA'NGA CO GÖLÜ ile SALT LAKE CITY

( Ankara ile Konya arasında bulunan göl. İLE Ürdün ile İsrail sınırındadır. [Normal denizlerden 10 kat daha tuzludur.] [24 farklı mineral içeren bu gölden, Potasyum minerali elde edilmektedir.] İLE Tibet'tedir. İLE Amerika'nın, Utah eyaletindedir.[Batı yarıküresinin en büyük tuzlu su kütlesi ve dünyadaki tuzluluk oranı en yüksek iç su kütlelerinden biridir.] [Tuz gölleri, balık ve bitkiden yoksundur.] )


-TUZ GÖLÜ ile LÛT GÖLÜ ile LA'NGA CO GÖLÜ ile SALT LAKE CITY

( ... ile ... ile ile ... )


-TUZ ile ASİT TUZU ile BAZİK TUZLAR ile KAYA TUZU ile DENİZ TUZU[HİPERTONİK] ile KAN TUZU[İZOTONİK] ile BİLEŞİMİNDE HİDRAT BULUNAN TUZLAR

( ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE Gövdemizdeki/kanımızdaki[izotonik] tuz, binde dokuz[0,009] oranındadır. İLE Deniz suyundaki[hipertonik] tuz, binde otuzdur[0,030][%3]. İLE ... )


-TUZ ile ASİT TUZU ile BAZİK TUZLAR ile KAYA TUZU ile DENİZ TUZU[HİPERTONİK] ile KAN TUZU[İZOTONİK] ile BİLEŞİMİNDE HİDRAT BULUNAN TUZLAR

( ... VS. ... VS. ... VS. ... VS. [0,009] in the blood/body. VS. [0,030][%3] in the sea water. VS. ... )


-TUZAK ile/ve/değil/||/<> PUSU

( [ne yazık ki] Yakalamaya yarayan araç ya da düzenek. | Birini güç ve tehlikeli bir duruma düşürmek için kurulan düzenek. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Birine saldırmak için saklanarak beklenilen yer. )


-TÜZE/HUKUK:
ULUSAL ile/ve/||/<> ULUS ÜSTÜ ile/ve/||/<> ULUSLARARASI



-TÜZENİN(HUKUKUN):
ÜSTÜNLÜĞÜ ve/||/<> KORUYUCULUĞU

( Kuşkunun bulunduğu durumlarda, haktan yararlanma durum ve yeteneğini genişletmeyle gerçekleşir. )


-U ile/ve/<> U

( Türk abecesinin yirmibeşinci harfi. Sesbilim bakımından, kalın, dar, yuvarlak ünlüyü gösterir. İLE/VE/<> Uranyum'un simgesi. )


-ÜÇ AKIL:
MUTLU ve/||/<> YARDIMSEVER ve/||/<> EVRENSEL



-ÜÇ BOYUTLU ile/ve/değil/||/<>/> YEDİ BOYUTLU



-ÜÇLÜ ile/ve DÖRTLÜ ile/ve BEŞLİ ile/ve ALTILI

( SÜLÂSÎ ile/ve RUBÂÎ ile/ve HUMÂSÎ ile/ve SÜDÂSÎ )


-ÜCRETLİ İZİNDE:
1-5 YIL ARASI ile/ve/||/<>/> 5 - 15 YIL ARASI ile/ve/||/<>/> 15 YIL ÜSTÜ

( [en az] 14 gün. İLE/VE/||/<>/> 20 gün. İLE/VE/||/<>/> 26 gün. )


-ÜCRETLİ İZİNDE:
18 YAŞ ALTI ile/ve/||/<> 50 YAŞ ÜSTÜ

( En az 20 gündür. )


-UÇUCU ile/ve/<> KAPATICI ile/ve/<> AKICI ile/ve/<> YAKICI

( Hava. İLE/VE/<> Toprak. İLE/VE/<> Su. İLE/VE/<> Ateş. )


-UÇURTMALARIN UÇMASI:
YEL GÜCÜ ile/ve/değil/||/<>/>/< YELE KARŞI KOYARAK



-UHURU ile ...

( Klimanjaro Dağı'nın yerli dilindeki adı. )


-UKŞAMAK/UXŞAMAQ ile UKŞAG/OXŞAG ile UKŞAGU/OXŞAGU

( Teskin etmek ve okşamak. İLE Bir şeyin benzeri ya da aynı türden olanı. İLE Oyuncak. | Kadınlar için kullanılan bir takma ad. )


-ULTRAFILTRATE[İng.] değil/yerine/= INCE SÜZÜNTÜ



-ULURU ile/ve NAZCA ile/ve TRAXIEN ile/ve VALCOMANICA ile/ve GOZO

( Avustralya'da. İLE/VE Peru'da. İLE/VE Malta'da. İLE/VE İtalya'da. İLE/VE Malta'da. )


-ULVÎ değil/yerine/= YÜCE/ULU



-ÜMİT/UMUT BURNU ile/ve/değil ANGULUS

( Afrika'nın en uc noktası, Ümit Burnu değil Angulus'tur. Angulus'a ulaşım kolay olmadığından Ümit Burnu ün kazanmıştır. )


-UN ile TEFF UNU



-ÜNİDİREKSİYONEL/UNIDIRECTIONAL[İng.] değil/yerine/= TEK YÖNLÜ



-UNIPOLAR[İng.] değil/yerine/= TEK KUTUPLU



-UNLARDA:
BUĞDAY ile/||/<> TAM BUĞDAY ile/||/<> KARABUĞDAY/GREÇKA ile/||/<> KIRMIZI BUĞDAY ile/||/<> KEPEKLİ ile/||/<> SİYEZ ile/||/<> KAVILCA ile/||/<> KUNDUR ile/||/<> YULAF ile/||/<> ÇAVDAR ile/||/<> ARPA ile/||/<> MISIR ile/||/<> KİNOA ile/||/<> TEFF ile/||/<> AMARANT ile/||/<> NOHUT ile/||/<> KESTANE ile/||/<> KEÇİBOYNUZU ile/||/<> BADEM ile/||/<> CEVİZ ile/||/<> FINDIK ile/||/<> ANTEPFISTIĞI ile/||/<> ARAROT ile/||/<> DİNKEL[Alm.]/FARRO[İt.]

( Kabuğundan ve kepeğinden ayrılarak kullanılan, işlenmiş buğday unundan [beyaz ekmek] yapılır. İLE/||/<> Buğday tanesinin kabuğuyla birlikte öğütülerek elde edilir. Besin değerleri, öteki rafine unlara göre daha yüksektir.[Glüten içerir.] İLE/||/<> ... İLE/||/<> Anadolu'nun, en eski çeşitlerindendir.[Genetiği bozulmamış, nitelikli bir undur.] Ekmek yapımına çok uygundur.[Kepeği ile öğütülmüş olanını yeğlenmelidir.][Glüteni düşüktür.] İLE/||/<> Kepeğinden ayrılmamış undur. İLE/||/<> Kastamonu bölgesinin unudur. Tüm unlarla karıştırılabilir. Aroması "keskin" gelebilir.[Genetiği bozulmamış, nitelikli bir undur.][Glüteni çok düşüktür. Çok sağlıklıdır.] İLE/||/<> Kars'ta yetişen bir buğdaydır. Kökeni, Kastamonu'dur. [Genetiği bozulmamış, nitelikli bir undur.][Her türlü iklime dayanıklı, güçlü bir yapısı olduğundan, kabuk bölümü kalındır. Kabuk bölümünün kalınlığı, tanelerinin ufak kalmasına ve glüten içeriğinin, öteki buğday türlerine göre daha olmasını sağlamıştır ve bu nedenle de glisemik indeksi düşüktür.] İLE/||/<> Güneydoğu Anadolu bölgesi buğdayıdır. İLE/||/<> Glüten alerjisi olanlar için iyi bir seçenektir. [Deri ve bağırsak sorunu olanların, yulaf ununu yeğleyebilir.][Yüksek besin değerine sahip ve glisemik indeksi düşüktür.] İLE/||/<> Bol proteinlidir.[Yüksek glüten içerir.][Soğuk iklime dayanıklıdır.] İLE/||/<> Çok eski bir buğday türüdür. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Güney Amerika'da, And Dağları'nda, doğal olarak yetişen, otumsu bir bitkinin, kurutulmuş tohumudur.[Unu da, tohumları gibi yüksek demir ve besin değerlerine sahiptir ve çok lezzetlidir.][Tek başına ya da tüm unlarla karıştırılabilir.] İLE/||/<> ... İLE/||/<> Amarant[horozibiği] bitkisinin tohumlarından elde edilir.[Tüm unlar içinde, en yüksek proteine sahiptir.][Glüten içermez ve glisemik indeksi düşüktür.][Tadı, ekşi ve keskin olduğundan, lezzeti görecelidir.] İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> Sıcak iklimlerde yetişen maranta adlı kamıştan ve başka bitkilerin kökünden çıkarılan un. [Çocuk maması yapılan un.] İLE/||/<> Siyez ile benzerlik taşır.[İçeriğindeki protein yapısı daha kırılgan ve çözünebilir olduğundan, tüm tahıl unları içinde, siyez kadar düşük glütene sahiptir.][Genetiği değişmemiş bir çeşittir.][Her türlü hamur işinde kullanılabilir.] )


-UNLARDA:
BUĞDAY ile/||/<> TAM BUĞDAY ile/||/<> KARABUĞDAY/GREÇKA ile/||/<> KIRMIZI BUĞDAY ile/||/<> KEPEKLİ ile/||/<> SİYEZ ile/||/<> KAVILCA ile/||/<> KUNDUR ile/||/<> YULAF ile/||/<> ÇAVDAR ile/||/<> ARPA ile/||/<> MISIR ile/||/<> KİNOA ile/||/<> TEFF ile/||/<> AMARANT ile/||/<> NOHUT ile/||/<> KESTANE ile/||/<> KEÇİBOYNUZU ile/||/<> BADEM ile/||/<> CEVİZ ile/||/<> FINDIK ile/||/<> ANTEPFISTIĞI ile/||/<> ARAROT ile/||/<> DİNKEL[Alm.]/FARRO[İt.]

( ... İLE/||/<> Glüten içerir. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüteni düşüktür. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüteni çok düşüktür. İLE/||/<> Glüteni düşüktür. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüten alerjisi olanlar için iyi bir seçenektir. İLE/||/<> Yüksek glüten içerir. İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüten içermez. İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> Düşük glütene sahiptir. )


-UNUTTUM yerine UNUTTURULDU



-ÜREME:
"DUYGUSU" değil DÜRTÜSÜ



-URGE değil/yerine/= DÜRTÜ



-ÜROFLOMETRİ/UROFLOWMETRY[İng.] değil/yerine/= İDRAR AKIM ÖLÇÜMÜ



-ÜRPERME ile KORKU

( Şecaat'ten gelir. İLE Öfke'den gelir. )


-ÜRPERTİ ile/ve/> TUTKU



-US ve/||/<> SU



-USB/UNIVERSAL SERIAL BUS[İng.] değil/yerine/= EVRENSEL DİZİ VERİ YOLU



-ÜSKÜDAR'DA SABAH OLDU ile GEÇTİ BORUN PAZARI, SÜR EŞEĞİNİ NİĞDE'YE



-USKUMRU ile/<>/> LİPARİ[Yun.]

( ... İLE/<>/> Çirozluktan sonra yağlanmaya başlayan uskumru. )


-USSALLIK:
OLUMSUZ ile/ve/||/<>/> OLUMLU

( Eytişim. İLE/VE/||/<>/> Kavram. )


-ÜSTÜBEÇ/KİRŞEN[dvnlgttrk]/İSFÎDÂC[Fars.] ile/ve/<> ÜSTÜBEÇ MACUNU

( Boyacılıkta kullanılan, zehirli, bazik kurşun karbonat. İLE/VE/<> Üstübeç ya da tutkaldan, dövülmüş tebeşir tozu ile hazırlanan onarma macunu. )


-ÜSTÜN ile/ve/değil ÜNLÜ

( Sakınan ve ümit edenlerin dışında kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur. )


-ÜSTÜNLÜĞÜN, TÜZESİ değil/>< TÜZENİN, ÜSTÜNLÜĞÜ

( Sakın Ha! - Sami Selçuk )


-ÜŞÜTME ve ÜZÜNTÜ



-USVS/NATIONAL HEALTH DATA DICTIONARY[İng.] değil/yerine/= ULUSAL SAĞLIK VERİ SÖZLÜĞÜ



-UTANÇ VERİCİ ile/ve/||/<> KÜÇÜK DÜŞÜRÜCÜ



-ÜTOPYA[Yun.] değil/yerine/= DÜŞÜLKÜ



-ÜTÜLÜ ile/ve KATLI



-UYANIK ile KÖPOĞLU

( ... İLE Kurnaz, işini bilen, düzenbaz, açıkgöz, uyanık kişi. | Hakaret içeren bir seslenme sözü. )


-UYARI ile/ve/<> VURGU



-UYDU TELEFONU ile/ve/||/<> "AKILLI TELEFON"



-UYDULAR ile/ve ACE UYDUSU

( ... İLE/VE Güneşten gelen/gelebilecek etkilerin/zararların bilgisini dünyaya ileten, dünyaya en uzak mesafede bulunan tek uydu. )


-UYGARLIK ve/> HUZURSUZLUĞU



-UYGARLIKTA(MEDENİYETTE):
SU ve YOL



-UYKU/UYUMA ile/ve ÖĞLE UYKUSU

( Uyku Eksikliği, Gövdenizde, Nelere Neden Oluyor? )


-UYKU ile/ve KIŞ UYKUSU



-UYKU ile/ve LETARJİ

( ... İLE/VE Çok uzun süren, derin uyku hali. | Uyuşukluk, atâlet. )


-UYKU ile/ve LETARJİ

( Uykuya dalış süresi ortalama yedi dakikadır. )


-UYKU ile/ve/değil/||/<>/>/< ÖYKÜ



-UYKU ile TEŞTİYE[< ŞİTÂ]

( ... İLE Kışın uyuyacak olan hayvanların uykusu. )


-UYKU ile UYKU SAYRILIĞI

( ... İLE Botswana'nın Okavanga vadisinde bulunan çeçe[tsetse] sineğinin bulaştırdığı bu hastalık, kurtuluşu olmayan ve ölümle sonuçlanan bir hastalıktır.[Bu hastalığa tutulan kişi, sürekli uyur, uyanınca acıkır, yemek yer ve tekrar uyur. Zaman içinde, aşırı şişmanlamadan dolayı da çatlarmış.] )


-UYKU ve/<> UYKUDA EYLEME VURMA

( "Uykuda Eyleme Vurma" - Ahmet Çorak yazısı için burayı tıklayınız... )


-UYSAL ve/||/<> UYUMLU

( Hayvanlarda. VE/||/<> İnsanda. )


-UYUMAK/UYKU ile/ve UYUKLAMAK/PİNEKLEMEK/IMIZGANMAK/KÜNGÜLDEMEK/KÜNGÜRDEMEK

( Günde ortalama 7 saat uyku yeterlidir! [Kişiden kişiye, değişkenlere ve koşullara bağlı olmak üzere 4 - 10 saat arasında olabilir.] )


-UYUMAK/UYKU ile/ve UYUKLAMAK/PİNEKLEMEK/IMIZGANMAK/KÜNGÜLDEMEK/KÜNGÜRDEMEK

( SAAT ON[22:00], YATAĞA KON! )


-UYUMAK/UYKU ile/ve UYUKLAMAK/PİNEKLEMEK/IMIZGANMAK/KÜNGÜLDEMEK/KÜNGÜRDEMEK

( Uykuya dalma süresi, yaklaşık, 7 dakikadır. )


-UYUMAK/UYKU ile/ve UYUKLAMAK/PİNEKLEMEK/IMIZGANMAK/KÜNGÜLDEMEK/KÜNGÜRDEMEK

( Elma, birçok uyarandan daha etkili bir uyku açıcıdır. )


-UYUMAK/UYKU ile/ve UYUKLAMAK/PİNEKLEMEK/IMIZGANMAK/KÜNGÜLDEMEK/KÜNGÜRDEMEK

( ÂFTÂB-SÜVÂR[Fars.]: Sabahları erken kalkan, gün doğmadan uyanmak alışkanlığına sahip olan. )


-UYUMAK/UYKU ile/ve UYUKLAMAK/PİNEKLEMEK/IMIZGANMAK/KÜNGÜLDEMEK/KÜNGÜRDEMEK

( İHTİMÂM[Ar.]: Elemden/kederden dolayı uyuyamama. )


-UYUMAK/UYKU ile/ve UYUKLAMAK/PİNEKLEMEK/IMIZGANMAK/KÜNGÜLDEMEK/KÜNGÜRDEMEK

( Uyuklama durumunda, ereksiyon gerçekleşebilmesi, olağandır. )


-UYUMAK/UYKU ile/ve UYUKLAMAK/PİNEKLEMEK/IMIZGANMAK/KÜNGÜLDEMEK/KÜNGÜRDEMEK

( KÜNGÜLDEMEK/KÜNGÜRDEMEK: Uyuklamak. | Elden ayaktan düşmek. )


-UYUYORSAN, UYU değil İSTİYORSAN, UYU



-UYUZOTU = KUMOTU

( Tıpta, uyuza karşı kullanılan çiçekli bitki. )


-UZAKDOĞU SİMGELERİ/KÜLTÜRÜ ile/ve ORTADOĞU SİMGELERİ/KÜLTÜRÜ

( Doğa bilgeliği. İLE/VE Toplum bilgeliği. )


-UZAY/BRAVAIS ÖRGÜSÜ

( Bir kristaldeki atom, iyon ve moleküllerin, uzayda, düzenli olarak tekrarlanan dizilişi. )


-UZMANLIK ve/||/<>/>/< İŞBÖLÜMÜ



-ÜZÜCÜ ile KIRICI



-ÜZÜM/ÇALI ile FRENKÜZÜMÜ

( ... İLE Taşkırangillerden bir çalı. | Bu bitkinin, daha çok, şurubu yapılan, uzun salkım biçiminde, taneleri ufak, kırmızı ve mayhoş yemişi. )


-ÜZÜM ile AYIÜZÜMÜ

( ... İLE Fundagillerden, küçük taneli yemişler veren, tüylü bir bitki. [Lat. ARBUTUS UVA-URSI] )


-ÜZÜM ile/değil BEKTÂŞÎ ÜZÜMÜ

( ... İLE/DEĞİL Taşkırangillerden bir çalı. | Bu çalının, mayhoş, nohut büyüklüğünde, ak ya da kara yemişi. )


-ÜZÜM ile HOŞKURAN/TİLKİKUYRUĞU

( ... İLE Çiçekleri, dalları ıspanak gibi pişirilen bir yıllık otsu bir bitki. [Lat. AMARANTHUS LIVIDUS] | Uzun salkımlı bir çeşit üzüm. | Yağlı güreşte oturak kündesine geçen üstteki güreşçiye, alttakinin elini geri uzatarak çenesinden ya da gırtlağından çekmesi. )


-ÜZÜM ile ŞEKERCİBOYASI/AMERİKAN ÜZÜMÜ

( ... İLE Şekerciboyasıgillerden, kökü iç sürdürücü olarak kullanılan, 2-3 metre yüksekliğinde, üzümsü meyvesinden şarapları boyamak için kırmızı boya çıkarılan çok yıllık bir bitki, Amerikan üzümü (Phytolacca americana) )


-UZUN KOLLU ile UZUN KOLLU ile/değil/yerine UZUN KOLLU

( Giyecek. İLE Hırsız. İLE/DEĞİL/YERİNE Uzaktan erişen/erişir. )


-UZUN SORU değil YANITI, UZUN (OLABİLECEK) BİR SORU



-ÜZÜNTÜ ile/ve/||/<>/> (")ÇARESİZLİK(")



-ÜZÜNTÜ ile/ve HÜZÜN

( Geçmişin olumsuz(luk)larının anımsanması (ile/durumunda). İLE Geçmişin olumlu(luk)larının anımsanması (ile/durumunda). )


-ÜZÜNTÜ ile KAYGI ile İNANÇ

( Geçmişe bakar/baktırır. İLE Çevreye bakar/baktırır. İLE İleriye bakar/baktırır. )


-ÜZÜNTÜ = KEDER = PAIN[İng.] = DOULEUR[Fr.] = SCHMERZ[Alm.] = DOLOR[Lat.]



-ÜZÜNTÜ ile/ve/<> RAHATSIZLIK



-ÜZÜNTÜ ve SIKINTI ve KAYGI/ENDİŞE

( Geçmişe ait. VE Şimdide. VE Gelecek için. )


-ÜZÜNTÜ ile/ve/||/<>/> YAS



-VAAZ KÜRSÜSÜ ile/||/<> SON CEMAAT YERİ ile/||/<> SAKIF ile/||/<> HÜNKÂR MAHFİLİ

( Belirli gün ve saatlerde, imamın vaaz vermek için çıktığı, koltuk ya da küçük balkon biçimindeki bölüm. İLE/||/<> XIV. yüzyıldan itibaren cami ve mescitlerde yaygın olarak kullanılan, ana mekânın dışında yarı açık hazırlık bölümü. İLE/||/<> Camilerde son cemaat yerinin dışında ek bir bölüm. Özellikle iç avlusu olan yapılarda, cemaatin hava şartlarından korunması amacına yöneliktir. İLE/||/<> Camilerde hükümdara ayrılan bölüm.[Bazen galerinin bir bölümü, bazen ayrı bir daire biçimindedir.] )


-VÂKIA değil/yerine/= OLGU



-VAKIF değil/yerine/= TURGU



-VAKİT NAMAZI ile TATAVVÛ

( Farz. İLE Sünnet ve teravih namazları. )


-VALİ[EPARHOS]:
< LONCA ÖRGÜTÜ ile/ve/||/<> LAGATARIOS ile/ve/||/<> SIMPANOS

( Genel denetimi sağlayanlar. İLE/VE/||/<> Yabancı tüccarların denetimini sağlayanlar. İLE/VE/||/<> Esnaf localarını denetleyenler.[2 kişi] )


-VALİDE KÖŞKÜ ile VALİDE KÖŞKÜ

( Yıldız Sarayı bahçesindedir. İLE Koşuyolu'ndadır. )


-VANTOK KÜLTÜRÜ ile ...

( "Tek ağız" anlamına gelen, Papua Yeni Gine'de bulunan bir kabilenin, üyelerinin aynı dili kullanmalarıyla birbirini her yönden korudukları bir kültür. )


-VAPUR ile/ve/||/<> BANDIRMA VAPURU

( )


-VARİS ile/||/<> DERİN VEN TROMBOZU

( Yüzeysel damarların genişlemesi ve kıvrılması. İLE/||/<> Derin damarlarda kan pıhtısı oluşumu. )


-VARLIK-BİLGİ TASAVVURU ile/ve AHLÂK TASAVVURU

( Varlık ve Bilgi Tasavvuru olmayanın, Ahlâk Tasavvuru olmaz. )


-VARLIK-BİLGİ TASAVVURU ile/ve AHLÂK TASAVVURU

( Ahlâk, kendimiz ve başkalarıyla kurduğumuz ilişkiler bütünüdür. )


-VARLIK-BİLGİ TASAVVURU ile/ve AHLÂK TASAVVURU

( Ahlâk: İnsanla/kişilerle ilgili bilgileri birleştirmek. )


-VARLIK-BİLGİ TASAVVURU ile/ve AHLÂK TASAVVURU

( Ahlâk: Ödev sorumluluğu. )


-VARLIK-BİLGİ TASAVVURU ile/ve AHLÂK TASAVVURU

( )


-VARLIK-BİLGİ TASAVVURU ile/ve AHLÂK TASAVVURU

( Varlık ve Bilgi Tasavvuru olmayanın Ahlâk Tasavvuru olmaz. )


-VAROLAN ile/ve/değil DUYU



-VAROLUŞ ve/||/<> ÖLÇÜ ve/||/<> FELSEFE ve/||/<> TÜZE ve/||/<> SANAT ve/||/<> SPOR ve/||/<> BÜTÜNLÜK ve/||/<> SUSABİLMEK ve/||/<> YOK/LUK

( Saygı gerek önce
Sonra ölçü
Sonra anlayış gerek
Sonra hak gözetmek
Özen ve duyarlılık gerek
Sürekli hareket gerek
Her an bütünlük
Çoğunlukla susabilmek
Herşeyin ölçütü yok(luk)

[En sonunda, Yaşam ve İnsan/Kişilik] )


-VAROLUŞ ve/||/<> ÖLÇÜ ve/||/<> FELSEFE ve/||/<> TÜZE ve/||/<> SANAT ve/||/<> SPOR ve/||/<> BÜTÜNLÜK ve/||/<> SUSABİLMEK ve/||/<> YOK/LUK

( Üzerine düşünülebilecek ve konuşulabilecekler, düşünülmesi ve konuşulması gerekenler/öncelikliler... )


-VAROLUŞÇU MAHİYET ALGISI/YORUMU ile MAHİYET

( Öncelik. İLE Sınır. )


-VAROLUŞÇU MAHİYET ALGISI/YORUMU ile MAHİYET

( Sadece insanda. İLE Tüm varolanlarda. )


-VAROLUŞÇU MAHİYET ALGISI/YORUMU ile MAHİYET

( Zamansal. İLE Olguların kaynağı. )


-VASUBANDHU ile ...

( Yogachara doktrininin kurucusu olan Hintli Budist filozof (280-360). )


-VATOZ ile ELMAS VATOZU



-VAYU ile ...

( Hava. )


-VAZOKONSTRİKTÖR/VASOCONSTRICTOR[İng.] değil/yerine/= DAMAR BÜZÜCÜ



-VENEDİK TÜZÜĞÜ



-VENTILATÖR/VENTILATOR[İng.] değil/yerine/= HAVALANDIRICI | SOLUTUCU



-VEREM[Ar.]/SİLL[Ar.]/ÇIBAN/AKARSU ile AKARCA/FİSTÜL[Fr.]

( ... İLE Kemik veremi. | Sürekli işleyen çıban. | Küçük akarsu. | Kaplıca. )


-VERNİK[Yun.] değil/yerine/= KORUYUCU

( Sürüldükleri yüzeyde, koruyucu katman yapan katı cisimlerle ya da kuruyan yağlarla, bunları eritme özelliğindeki sıvılardan hazırlanan gereç. )


-VERONİKA[İt.] değil/yerine/= YAVŞANOTU



-VETED:
MECMÛ ile/ve/<> METRÛK

( İlk ikisi harekeli, sonundaki sakin ise. [örnek: sekiz] İLE/VE/<> Sondaki sakin, ortaya gelmişse. [örnek: altı] )


-VETED:
MECMÛ ile/ve/<> METRÛK

( Kısa hece önce ve uzun hece sonra. İLE/VE/<> Uzun hece önce ve kısa hece sonra. )


-VETERİNERLİK FAKÜLTESİ(ANKARA ÜNV.) <>/< YÜKSEK ZİRAAT OKULU



-VICTORIA GÖLÜ ve/||/<> MALAWI GÖLÜ

( Afrika'nın en büyük, dünyanın ikinci büyük tatlı su kaynağıdır. VE/||/<> Dünya üzerindeki öteki tatlı su düzeninde bulunmayan canlılara ev sahipliği yapmaktadır. )


-VISHNU ile ...

( Hindu teslisinin tanrılarından biri. Brahma - Vishnu - Shiva. )


-VİŞNE SUYU ile/değil PİSAP SUYU

( ... İLE/DEĞİL Vişne suyunun tadına benzeyen, kurumuş ottan elde edilen, Moritanya'ya özgü bir tad. )


-VITALİTE/VITALITY[İng.] değil/yerine/= YAŞAMA GÜCÜ



-VOKALİST/HANENDE[Fars.] değil/yerine YORUMCU



-VOLATIL/VOLATILE[İng.] değil/yerine/= UÇUCU



-VOLONTER/VOLUNTARY[İng.] değil/yerine/= GÖNÜLLÜ



-VUDÛ ile ...

( ABDEST (MASİVA'DAN VUDÛ ETMEK) )


-VURDULU KIRDILI (FİLM/LER)



-VURGU ile/ve/değil "GÖNDERME"



-VURGUN ile DERİNLİK SARHOŞLUĞU



-VURUNTU ile ...

( Ateşleme bozukluğu nedeniyle bir motorun içinden gelen gürültü ve bu gürültüden anlaşılan çalışma düzensizliği. )


-VUSLAT ile RÜCÛ



-WAP/WIRELESS APPLICATION PROTOCOL[İng.] değil/yerine/= KABLOSUZ UYGULAMA PROTOKOLU



-WEBER KATSAYILARI'NDA:
GÖRME/PARLAKLIK ile/ve KİNESTEZİ ile/ve ACI [ısıyla ortaya çıkan] ile/ve İŞİTME [orta frekanslar] ile/ve BASINÇ [deri] ile/ve KOKU ile/ve TAD [tuz]

( 1/60 ile/ve 1/50 ile/ve 1/30 ile/ve 1/10 ile/ve 1/7 ile/ve 1/4 ile/ve 1/3 )


-X PARÇACIĞI değil HIGGS PARÇACIĞI/BOZONU



-YABAN DOMUZU ile/değil/yerine/>< TURNA

( İlkel toplumlar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gelişmiş toplum ve kültür. )


-YABAN KOYUNU ile ARGALI/ARGALİ

( ... İLE Boynuzlugillerden, Kuzeydoğu Asya'da yaşayan, büyük boynuzları olan yabanıl bir koyun. )


-YABAN MERSİNİ ile/değil ÇAKAL ÜZÜMÜ



-YABANCILAŞMA ile/ve/> KORKU



-YABANDOMUZU ile/ve CÜCE DOMUZ



-YABANDOMUZU ile DÜĞMELİ YABANDOMUZU



-YABANGÜLÜ ile/ve/<> İTBURNU

( Gülgillerden, çiçekleri soluk pembe, beyaz, yemişi parlak kırmızı renkte bir bitki. İLE/VE/<> Yabangülünün meyvesi. )


-YABGU ile ...

( Han'ın yardımcısı. )


-YAĞLARDA:
UÇUCU ile/ve SABİT

( Çiçek, yaprak, kokulu. [biberiye, nane] İLE/VE Meyve, tohum. [badem, ısırgan, z.yağı] )


-YAĞMUR KUŞU ile KILIÇ GAGALI

( ... İLE Yağmur kuşugillerden, çok ince ve uzun gagalı, tüyleri ak, kanatları kara bir kuş. )


-YAĞMUR SUYU ile KAR SUYU



-YAĞMUR ile/ve "AHMAK ISLATAN" YAĞMURU



-YAĞMUR ile ÇAKAL YAĞMURU



-YAĞMUR ile/ve NİSAN YAĞMURU

( Yağmur taneleri gözyaşı şeklinde değil küre şeklindedir. )


-YAĞMURKUŞU ...

( Yağmurkuşugillerden, bataklık ve su kenarlarında yaşayan, kısa boyunlu, kabarık ve kısa gagalı, ayakları üç parmaklı, küçük bir kuş. )


-YAKI ile/<> YAKIAĞACI ile/<> YAKIOTU

( Bazı sayrılıkları sağaltmak amacıyla bir bez üzerine yayılıp gövdenin bazı yerlerine konulan, koyuca lapa ya da özel biçimde yapılmış eczalı parça. İLE/<> Kabukları, yakı olarak kullanılan, defne türünden bir ağaç. İLE/<> Küpeçiçeğigillerden, kırmızı ya da pembe çiçekli, sulak yerlerde yetişen, küçük bir süs bitkisi. )


-YAKINLIK:
SIKICI ile/ve/değil/||/<>/< BOĞUCU

( Kavuşmada[vuslatta], bıkma/sıkılma[gına] vardır. )


-YALAN ile/değil/yerine/>< DOĞRU

( [ne yazık ki] Yalan, öyle işlemiş ki bireylerin diline, "doğruyu söylemek gerekirse" diye bir kalıp "var". )


-YALAN ile/değil/yerine/>< DOĞRU

( Ocağını batırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Onurunu artırır. )


-YALAN ile/değil/yerine/>< DOĞRU

( Doğruları biliyorsak, yalanları dinlemek, eğlencelidir. )


-YALIÇAPKINI/EMİRCİK/İSKELEKUŞU ile CÜCE YALIÇAPKINI



-YALNIZLIK ve/< KUŞKU



-YAMRU YUMRU

( Eğri büğrü, çarpık, engebeli. )


-YANGININ/İLTİHABIN:
ÇOĞU ile/ve/||/<> AZI

( Yaşlandırır. İLE/VE/||/<> Kanser (olasılığını) artırır. )


-YANGININ/İLTİHABIN:
ÇOĞU ile/ve/||/<> AZI

( )


-YANIK VE SICAK ÇARPMALARINDA:
5 YAŞ ALTI ve/||/<> 65 YAŞ ÜSTÜ

( Yanık ciddiyetini etkileyen ve risk oluşturan yaşlardır. )


-YANIK VE SICAK ÇARPMALARINDA:
5 YAŞ ALTI ve/||/<> 65 YAŞ ÜSTÜ

( [Sıcak çarpmasında risk öbekleri]
- Kalp ve tansiyon hastaları.
- Şeker ve kanser hastaları.
- Normal kilosunun çok altında ve çok üzerinde olanlar.
- Psikolojik ya da psikiyatrik rahatsızlığı olanlar.
- Böbrek hastaları.
- 65 yaş üzeri kişiler, 5 yaş altı çocuklar.
- Hamileler, sürekli ve bilinçsiz rejim uygulayanlar.
- Yeterli miktarda su içmeyenler. )


-YANIK VE SICAK ÇARPMALARINDA:
5 YAŞ ALTI ve/||/<> 65 YAŞ ÜSTÜ

( [Sıcak Çarpmasından Korunmak İçin Alınması Gereken Önlemler]
- Özellikle şapka, güneş gözlüğü ve şemsiye gibi güneş ışığından koruyacak aksesuarlar kullanılmalıdır.
- Mevsim şartlarına uygun, terletmeyen, açık renkli ve hafif giysiler giyilmelidir.
- Bol miktarda sıvı tüketilmelidir.
- Gövde, temiz tutulmalıdır.
- Her öğünde yeteri miktarda gıda alınmalıdır.
- Gereksiz ve bilinçsiz ilaç kullanılmamalıdır.
- Doğrudan güneş ışığında kalınmamalıdır.
- Kapalı ortamların düzenli aralıklarla havalandırılmasına özen gösterilmelidir. )


-YANIT ile/ve SORU

( Soruyu bulana kadar yanıtı bildiğimiz de, bilmediğimiz de ortaya çıkmaz. )


-YANLIŞ ANLAŞMA OLMUŞ/OLDU değil YANLIŞ ANLAŞILMA OLMUŞ/OLDU

( İsteşlik oluşturacak kadar aynı anda yanlış anlama söz konusu olamayacağından ve düşünceyi/durumu karşılayan sözcük/ek/kavram var ise, onu kullanmakla yükümlü olduğumuzu anımsayarak... )


-YANLIŞ/DOĞRU ile/değil KENDİNCE



-YANLIŞ ve DOĞRU



-YANLIŞ ile KÖTÜ ile ÇİRKİN ile GÜNAH/YAZUK

( Akıl. İLE Ahlâk. İLE Estetik. İLE Din. )


-YANLIŞ ile KÖTÜ ile ÇİRKİN ile GÜNAH/YAZUK

( Kötülüğün engellenmesi, iyiyi elde etmekten önceliklidir. [Def-i mefâsıd/mazariyat, celb-i menâfiden/menfaatten evlâdır.] )


-YANLIŞ ile KÖTÜ ile ÇİRKİN ile GÜNAH/YAZUK

( Kötülük, yanlış anlamaların ve kötüye kullanmaların yarattığı sorunlara yanlış yaklaşımdır. )


-YANLIŞ ile KÖTÜ ile ÇİRKİN ile GÜNAH/YAZUK

( Kötülük, dikkatsizliğin gölgesidir. )


-YANLIŞ ile KÖTÜ ile ÇİRKİN ile GÜNAH/YAZUK

( Kimse, bile bile kötü değildir; her kötülük, bilgi sanılan bir bilgisizlikten gelir. )


-YANLIŞ ile KÖTÜ ile ÇİRKİN ile GÜNAH/YAZUK

( Sadece bir iyi vardır, bilgi; sadece bir kötü vardır, cehalet. )


-YANLIŞ ile KÖTÜ ile ÇİRKİN ile GÜNAH/YAZUK

( Daha yüksek bilginize ters düşen her ne yaparsanız, o günahtır. )


-YANLIŞ ile KÖTÜ ile ÇİRKİN ile GÜNAH/YAZUK

( Rational. VS. Ethic. VS. Aesthetics. VS. Religious.
Evil is in the wrong approach to problems created by misunderstanding and misuse.
Evil is the shadow of inattention.
Whatever you do against your better knowledge is sin. )


-YAPAY ile/ve/değil/<> KURGU



-YAPIŞKANOTU

( Isırgangillerden, duvarlar üzerinde gelişen, yaprakları yapışkan bir bitki. )


-YAPRAKLARI YAŞATAN/YEŞERTEN:
GÖK GÜRÜLTÜSÜ değil YAĞMUR



-YARALI/HASTA TAŞIMADA:
OMUZ DESTEĞİ ile/ve/||/<> KUCAKTA ile/ve/||/<> SIRTTA ile/ve/||/<> OMUZDA(İTFAİYECİ YÖNTEMİ) ile/ve/||/<> ELLERİN ÜZERİNDE[ALTIN BEŞİK] ile/ve/||/<> KOL VE BACAKLARDAN TUTARAK ile/ve/||/<> SANDALYE İLE ile/ve/||/<> BATTANİYEDEN SEDYE YAPARAK ile/ve/||/<> KAŞIK ile/ve/||/<> KÖPRÜ ile/ve/||/<> KARŞILIKLI DURARAK ile/ve/||/<> RENTEK

( Hasta/yaralı taşınmasında ilk yardımcı, kendi sağlığını riske sokmamalıdır.
Gereksiz zorlama ve yaralanmalara engel olmak için aşağıdaki kurallara uygun davranmalıdır:
- Hastaya/yaralıya yakın mesafede çalışılmalıdır.
- Daha uzun ve güçlü kas öbekleri kullanılmalıdır.
- Sırtın gerginliğini korumak için dizler ve kalçalar bükülmelidir.[Omurilik yaralanmaları riskini azaltır].
- Yerden destek alacak biçimde iki ayağı da kullanarak, biri ötekinden biraz öne yerleştirilmelidir.
- Kalkarken, ağırlığı, kalça kaslarına vererek dizler en uygun biçimde doğrultulmalıdır.
- Baş, her zaman düz tutulmalı, eşit ve düzgün bir biçimde hareket ettirilmelidir. - Yavaş ve düzgün adımlarla yürünmeli ve adımlar omuzdan daha geniş olmamalıdır.
- Ağırlık kaldırırken, karın, düzgün tutulup kalça kasılmalıdır.
- Omuzlar, leğen kemiğinin ve omuriliğin sırasında tutulmalıdır.
- Yön değiştirirken, ani dönme ve bükülmelerden kaçınılmalıdır.
- Hasta/yaralı, olabildiğince az hareket ettirilmelidir.
- Hasta/yaralı, baş-boyun-gövde ekseni esas alınarak, en az 6 destek noktasından kavranmalıdır.
- Tüm hareketleri yönlendirecek sorumlu bir kişi olmalıdır. Bu kişi, hareketler için gereken yönergeleri["Dikkat! Kaldırıyoruz!" gibi] vermelidir. Bu kişi, genellikle, ağırlığın en fazla olduğu ve en fazla dikkat edilmesi gereken bölge olan baş ve boyun bölümünü tutan kişi olmalıdır.
- Hasta/yaralı taşınırken mükemmel bir takım çalışması gerekmektedir. )


-YARALI/HASTA TAŞIMADA:
OMUZ DESTEĞİ ile/ve/||/<> KUCAKTA ile/ve/||/<> SIRTTA ile/ve/||/<> OMUZDA(İTFAİYECİ YÖNTEMİ) ile/ve/||/<> ELLERİN ÜZERİNDE[ALTIN BEŞİK] ile/ve/||/<> KOL VE BACAKLARDAN TUTARAK ile/ve/||/<> SANDALYE İLE ile/ve/||/<> BATTANİYEDEN SEDYE YAPARAK ile/ve/||/<> KAŞIK ile/ve/||/<> KÖPRÜ ile/ve/||/<> KARŞILIKLI DURARAK ile/ve/||/<> RENTEK

( [Acil taşıma teknikleri]
- Genel bir kural olarak, hasta/yaralının yeri değiştirilmemeli ve dokunulmamalıdır. Olağanüstü bir tehlike söz konusuysa, taşıdığı her türlü riske karşın acil taşıma zorunludur.
- En kısa sürede, yaralılar, güvenli bir yere taşınmalıdır.
)


-YARALI/HASTA TAŞIMADA:
OMUZ DESTEĞİ ile/ve/||/<> KUCAKTA ile/ve/||/<> SIRTTA ile/ve/||/<> OMUZDA(İTFAİYECİ YÖNTEMİ) ile/ve/||/<> ELLERİN ÜZERİNDE[ALTIN BEŞİK] ile/ve/||/<> KOL VE BACAKLARDAN TUTARAK ile/ve/||/<> SANDALYE İLE ile/ve/||/<> BATTANİYEDEN SEDYE YAPARAK ile/ve/||/<> KAŞIK ile/ve/||/<> KÖPRÜ ile/ve/||/<> KARŞILIKLI DURARAK ile/ve/||/<> RENTEK

( OMUZDAN DESTEK OLARAK


ile/ve/||/<>

KUCAKTA


ile/ve/||/<>

SIRTTA


ile/ve/||/<>

OMUZDA


ile/ve/||/<>

ALTIN BEŞİK TEKNİĞİ


ile/ve/||/<>

KOL VE BACAKLARDAN TUTARAK


ile/ve/||/<>

SANDALYE İLE


ile/ve/||/<>

SEDYE İLE


ile/ve/||/<>

BATTANİYE İLE



ile/ve/||/<>

KAŞIK TEKNİĞİ

- Bu teknik, hastaya/yaralıya, sadece bir taraftan ulaşılması durumunda üç ilk yardımcı tarafından uygulanır.
- İlk yardımcılar, hastanın/yaralının tek bir yanında, bir dizleri yerde olacak biçimde diz çökerler.
- Hasta/yaralının elleri göğsünde birleştirilir.
- Birinci ilk yardımcı, baş ve omzundan, ikinci ilk yardımcı, sırtının alt bölümü ve uyluğundan, üçüncü ilk yardımcı, dizlerinin altından ve bileklerinden kavrar. Daha sonra kendi ellerini hastanın/yaralının gövdesinin altından geçirerek kavrar.
- Başını ve omzunu tutan birinci ilk yardımcının yönergesi ile tüm ilk yardımcılar aynı anda hastayı/yaralıyı kaldırarak dizlerinin üzerine koyar.
- Aynı anda tek bir hareketle hastayı/yaralıyı göğüslerine doğru çevirirler. Sonra uyumlu bir biçimde ayağa kalkar ve aynı anda düzgün bir biçimde sedyeye koyarlar.

ile/ve/||/<>

KÖPRÜ TEKNİĞİ

- Hastaya/yaralıya, iki taraftan ulaşılması durumunda dört ilk yardımcı tarafından yapılır.
- İlk yardımcılar, bacaklarını açıp hastanın/yaralının üzerine hafifçe çömelerek yerleşirler.
- Birinci ilk yardımcı, başı koruyacak biçimde, omuz ve ensesinden, ikinci ilk yardımcı, kalçalarından, üçüncü ilk yardımcı da dizlerinin altından tutar.
- Birinci ilk yardımcının yönergesi ile üç ilk yardımcı hastayı kaldırır.
- Dördüncü ilk yardımcı, sedyeyi arkadaşlarının bacakları arasına iterek yerleştirir ve hasta/yaralı, sedyenin üzerine konulur.

ile/ve/||/<>

KARŞILIKLI DURARAK

- Omurga yaralanmalarında ve kuşkusunda kullanılır. Üç ilk yardımcı tarafından uygulanır.
- İki ilk yardımcı, hastanın/yaralının göğüs hizasında karşılıklı diz çöker. Üçüncü ilk yardımcı, hastanın/yaralının dizleri hizasında diz çöker. - Hastanın/yaralının kolları, göğsünün üzerinde birleştirilerek, düz yatması sağlanır.
- Baş bölümündeki ilk yardımcılar, kollarını baş-boyun eksenini koruyacak biçimde hastanın/yaralının sırtına yerleştirirler.
- Hastanın/yaralının dizleri hizasındaki üçüncü ilk yardımcı, kollarını açarak hastanın/yaralının bacaklarını düz olacak biçimde kavrar. Verilen yönergeyle tüm ilk yardımcılar hasta/yaralıyı düz olarak kaldırarak sedyeye yerleştirir.

ile/ve/||/<>

RENTEK TEKNİĞİ/MANEVRASI

- Kaza ortamı değerlendirilir; patlama, yangın tehlikesi belirlenir, çevre ve ilk yardımcının kendi güvenliği sağlanır.
- Hastanın/yaralının omuzlarına hafifçe dokunarak ve "iyi misiniz?" diye sorarak bilinci kontrol edilir, çevrede birileri varsa 112'yi araması istenir.
- Hastanın/yaralının solunum yapıp yapmadığı gözlemlenir[göğüs hareketleri izlenir].
- Eğer solunum yok ise, hastanın/yaralının ayaklarının pedala sıkışmadığından emin olunur; emniyet kemeri açılır.
- Hastaya/yaralıya yan tarafından yaklaşılır ve bir elle kolu, öteki elle de çenesi kavranarak kafamızın da desteğiyle boynu sabitlenir.[Hafif hareketle]
- Baş-boyun-gövde hizasını bozmadan, araçtan dışarı çekilir.
- Hasta/yaralı, yavaşça yere ya da sedyeye yerleştirilir.
[Kaza geçirmiş yaralı bir kişiyi eğer bir tehlike söz konusu ise omurgaya zarar vermeden çıkarmada kullanılır. Bu uygulama solunum durması; yangın tehlikesi, patlama gibi tehlikeli durumlarda uygulanır.] )


-YARARLI >< ZARARLI ile/ve/<>/> İYİ >< KÖTÜ ile/ve/<>/> DOĞRU >< YANLIŞ ile/ve/<>/> GÜZEL >< ÇİRKİN ile/ve/<>/> SEVAP >< GÜNAH

( Akl-ı temyizî. İLE/VE/<>/> Akl-ı amelî. İLE/VE/<>/> Akıl. Akl-ı Nazarî. İLE/VE/<>/> İç duyular. İLE/VE/<> Vicdan. )


-YARARLI >< ZARARLI ile/ve/<>/> İYİ >< KÖTÜ ile/ve/<>/> DOĞRU >< YANLIŞ ile/ve/<>/> GÜZEL >< ÇİRKİN ile/ve/<>/> SEVAP >< GÜNAH

( ... İLE/VE/<>/> Düşünce ve eylemin uygunluğu/uyumluluğu. İLE/VE/<>/> Kavram ve nesnenin uygunluğu/uyumluluğu. İLE/VE/<>/> Biçim ve içeriğin uygunluğu/uyumluluğu. İLE/VE/<> ... )


-YARARLI >< ZARARLI ile/ve/<>/> İYİ >< KÖTÜ ile/ve/<>/> DOĞRU >< YANLIŞ ile/ve/<>/> GÜZEL >< ÇİRKİN ile/ve/<>/> SEVAP >< GÜNAH

( Spor. İLE/VE/<>/> Felsefe/Ahlâk. İLE/VE/<>/> Bilim. İLE/VE/<>/> Sanat. İLE/VE/<> Din. )


-YARARLI >< ZARARLI ile/ve/<>/> İYİ >< KÖTÜ ile/ve/<>/> DOĞRU >< YANLIŞ ile/ve/<>/> GÜZEL >< ÇİRKİN ile/ve/<>/> SEVAP >< GÜNAH

( İyi, yarar ve hazın sürekliliği olarak yorumlanır. )


-YARARLI >< ZARARLI ile/ve/<>/> İYİ >< KÖTÜ ile/ve/<>/> DOĞRU >< YANLIŞ ile/ve/<>/> GÜZEL >< ÇİRKİN ile/ve/<>/> SEVAP >< GÜNAH

( İyilik konusunda, kişiler, dört bölümdür:
1. Herkesten önce yapanlar: Bunlar, kerîmdir;
2. Taklit yoluyla yapanlar: Bunlar, hakîmdir;
3. Engelleyenler: Bunlar, eşkiyâdır;
4. Hoşlandıklarından dolayı yapanlar: Bunlar, kötü niyetlilerdir. )


-YARARLI >< ZARARLI ile/ve/<>/> İYİ >< KÖTÜ ile/ve/<>/> DOĞRU >< YANLIŞ ile/ve/<>/> GÜZEL >< ÇİRKİN ile/ve/<>/> SEVAP >< GÜNAH

( Kendiniz için neyin iyi olduğunu bilmezken, başkaları için neyin iyi olduğunu nasıl bilebilirsiniz? )


-YARARLI >< ZARARLI ile/ve/<>/> İYİ >< KÖTÜ ile/ve/<>/> DOĞRU >< YANLIŞ ile/ve/<>/> GÜZEL >< ÇİRKİN ile/ve/<>/> SEVAP >< GÜNAH

( When you do not know, what is good for yourself; how can you know, what is good for others? )


-YARARLI >< ZARARLI ile/ve/<>/> İYİ >< KÖTÜ ile/ve/<>/> DOĞRU >< YANLIŞ ile/ve/<>/> GÜZEL >< ÇİRKİN ile/ve/<>/> SEVAP >< GÜNAH

( ... VS./AND/<>/> Appropriateness/harmony of thought and action. WITH/AND/<>/> Appropriateness/harmony of concept and object. WITH/AND/<>/> Appropriateness/harmony of shape and content. WITH/AND/<> ... )


-YARARLI >< ZARARLI ile/ve/<>/> İYİ >< KÖTÜ ile/ve/<>/> DOĞRU >< YANLIŞ ile/ve/<>/> GÜZEL >< ÇİRKİN ile/ve/<>/> SEVAP >< GÜNAH

( ... VS./AND/<>/> Ethic. VS./AND/<>/> Rational. VS./AND/<>/> Aesthetics. VS./AND/<> Religious. )


-YARARLI >< ZARARLI ile/ve/<>/> İYİ >< KÖTÜ ile/ve/<>/> DOĞRU >< YANLIŞ ile/ve/<>/> GÜZEL >< ÇİRKİN ile/ve/<>/> SEVAP >< GÜNAH

( Sport. VS./AND/<>/> Philosophy. VS./AND/<>/> Science. VS./AND/<>/> Aesthetics. VS./AND/<> Religion. )


-YARARLI >< ZARARLI ile/ve/<>/> İYİ >< KÖTÜ ile/ve/<>/> DOĞRU >< YANLIŞ ile/ve/<>/> GÜZEL >< ÇİRKİN ile/ve/<>/> SEVAP >< GÜNAH

( BEŞ AMAÇ/MAKÂSID-I HAMSE[Ar.]: (KORUNANLAR/SAĞLANANLAR)
CAN ile/ve/<>/> KUŞAK/NESİL ile/ve/<>/> AKIL ile/ve/<>/> MAL ile/ve/<>/> DİN )


-YARARLI ile DOĞRU ile İYİ ile GÜZEL ile SEVAP

( Akıl. İLE Ahlâk. İLE Estetik. İLE Din. )


-YARARLI ile DOĞRU ile İYİ ile GÜZEL ile SEVAP

( Kavram ve nesnenin uygunluğu. İLE Düşünce ve eylemin uygunluğu. İLE Biçim ve içeriğin uygunluğu. İLE ... )


-YARARLI ile DOĞRU ile İYİ ile GÜZEL ile SEVAP

( Kendiniz için neyin iyi olduğunu bilmezken, başkaları için neyin iyi olduğunu nasıl bilebilirsiniz? )


-YARARLI ile DOĞRU ile İYİ ile GÜZEL ile SEVAP

( İyilik konusunda, kişiler, dört bölümdür:
1. Herkesten önce yapanlar: bunlar kerimdir.
2. Taklid yoluyla yapanlar: bunlar hakîmdir.
3. Engelleyenler: bunlar eşkiyadır.
4. Hoşlandıklarından dolayı yapanlar: bunlar kötü niyetlilerdir. )


-YARARLI ile DOĞRU ile İYİ ile GÜZEL ile SEVAP

( Rational. WITH Ethic. WITH Aesthetics. WITH Religious.
Appropriateness of concept and object. WITH Appropriateness of thought and action. WITH Appropriateness of shape and content. WITH ... )


-YARARLI ile DOĞRU ile İYİ ile GÜZEL ile SEVAP

( DEMIURGE: İYİ İDEASI (TANRI VE DÜNYANIN MİMARI) )


-YARARSIZ DOĞRU ile/ve/değil/yerine DOĞRU



-YARASA ile ŞEYTANKUŞU

( ... İLE Kurbağa ile beslenen, kuyruksuz bir cins büyük yarasa. )


-YARDIMCILARIN:
ÇOKLUĞU ile/yerine/değil YARARLILIĞI

( Bazı koşullarda, kimse, bize yardımcı olamaz. )


-YASA ile/ve OLGU



-YAŞAM:
ANLAM değil TUTKU



-YAŞAM:
OYUN ile/ve/ne yazık ki/||/<> "KÖŞE KAPMACA" OYUNU

( Yaşam oyunu, sadece "köşe kapmaca" oyununa düşürüldüğünden ve bu oyunu da, bir köşeyi tutanın, eline geçirdiği köşeyi hiç bırakmamasından dolayı tıkanmasıyla ne oyun, ne barış, ne de huzur kalmıştır. Oyun, tekrar eşit koşullardan başlatılana kadar bir şeylerin düzelmesi de pek olası görünmüyor. )


-YAŞAM:
OYUN ve/||/<>/ya da KEÇİBOYNUZU ve/||/<>/ya da PAMUK - DEMİR



-YAŞAM(AK):
GERİYE DOĞRU ile/ve/değil/||/<>/> İLERİ DOĞRU

( Anlaşılır. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Yaşanır. )


-YAŞAM/İLİŞKİ:
"NE KADAR UZUN SÜRDÜĞÜ" ile/değil/yerine/||/<> NE KADAR NİTELİKLİ/DOLU OLDUĞU



-YAŞAMA GÜCÜ = KUVVE-İ HAYATİYE = FORCE VITALE[Fr.] = LEBENSKRAFT[Alm.]



-YASAMA SORUMSUZLUĞU ile/ve/<> YASAMA DOKUNULMAZLIĞI



-YATMAK/UYUMAK:
SIRTÜSTÜ ile/ve/<> YAN ile/ve/<> YÜZÜKOYUN



-YAVRU ile/değil BAĞAN

( ... İLE Zamanı gelmeden, ölü doğan yavru, düşüt. )


-YAVRU ile BALAK

( ... İLE Hayvan yavrusu. )


-YAYILMA ile ÖRGÜ



-YAZ GÜNDÖNÜMÜ ile KIŞ GÜNDÖNÜMÜ



-YAZ GÜNÜ ile/ve/||/<>/> GEZ GÜNÜ



-YAZMA ile/ve MATBÛ



-YAZIN(EDEBİYAT) ve POLİTİKA |
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
FELSEFE ve SU

( İnandırma "gücü". VE Kandırma "gücü".
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/<
Uyandırma gücü/olanağı. VE Kaldırma gücü/olanağı. )


-YEGÂNE HANIM ile/ve/||/<>/> MÜCAP OFLUOĞLU

( )


-YEME-İÇME ve/||/<> SOLUK ve/||/<> YÜRÜME ve/||/<> HAREKET ve/||/<> UYKU ve/||/<> DÜŞÜNCE ve/||/<> CESÂRET ve/||/<> GÜNEŞLENME

( Hayvanlar gibi olsun... VE/||/<> Kaplumbağalar gibi olsun... VE/||/<> Güvercinler gibi olsun... VE/||/<> Maymunlar gibi olsun... VE/||/<> Köpekler gibi olsun... VE/||/<> Fil gibi olsun... VE/||/<> Dişi Aslan gibi olsun... VE/||/<> Ayı gibi olsun... )


-YENİ ZELANDA'NIN İKİ TEMEL SİMGESİ:
KİVİ KUŞU ve/+/||/<> EĞRELTİ OTU



-YENİÇERİ ve/||/<>/> KULOĞLU

( Kapı kulu teşkilatının piyade sınıfı. | Bu asker sınıfından olan er. VE/||/<>/> Ölen evli yeniçerilerin, babaları gibi ocakta askerlik yapan çocukları. )


-YENİLİKLERDE:
BEĞENİLİR ile KABUL GÖREN ile BEĞENİLMEYEN ile KÖTÜ



-YERKABUĞU ile/ve/<> YERKÜRE

( Yeryuvarlağının dışını çepeçevre kaplayan, üzerinde karalar ve denizlerin bulunduğu bölüm, yeryüzü. İLE/VE/<> Yeryuvarlağı. )


-YERPIRASASI = ASLANKUYRUĞU

( Ballıbabagillerden, eskiden hekimlikte, terletici olarak kullanılan bir bitki. )


-YERYUVARLAĞI/YERYUVARI ile/ve/<> YERYÜZÜ

( Üstünde yaşadığımız gökcismi, Yerküre. İLE/VE/<> Üzerinde yaşadığımız toprak ve denizler, yerkabuğu. | Dünya, yaşam. )


-YERYÜZÜ ile/ve/||/<>/> (")ACUN/DÜNYA(")

( Doğa. İLE/VE/||/<>/> İnsan ve anlam ile. )


-YERYÜZÜ = ARZ = EARTH[İng.] = TERRE[Fr.] = ERDE[Alm.] = TERRA[İt.] = TIERRA[İsp.]



-YERYÜZÜ ve/||/<> HİPSOMETRİK EĞRİ

( )


-YETENEK ile/ve/||/<>/> TAKIM OYUNU

( Maçı kazandırır. İLE/VE/||/<>/> Şampiyonluğu getirir. )


-YIKILAN/YIKILACAK "KÖPRÜ" ile/değil/yerine/>< SAĞLAM KÖPRÜ

( 2 yıllık. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< 90 yıllık. )


-YIKILAN/YIKILACAK "KÖPRÜ" ile/değil/yerine/>< SAĞLAM KÖPRÜ

( [güya] Sağlam/yeni. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Eski. )


-YIKILAN/YIKILACAK "KÖPRÜ" ile/değil/yerine/>< SAĞLAM KÖPRÜ

( image )


-YIKILAN/YIKILACAK "KÖPRÜ" ile/değil/yerine/>< SAĞLAM KÖPRÜ

( Yer: Ordu )


-YILAN ile/ve HABU



-YILAN ile VUTU

( ... İLE Zehirli bir yılan. )


-YILANIN:
BURNU ve/||/<> JACOBSON ÖRGENİ



-YILDIZ ile "KUYRUKLU YILDIZ"(KOMET)/KİRLİ KARTOPU/BUZLU ÇAMUR TOPU

( ... İLE Adlarında yer almasına karşın yıldız değillerdir. Buz ve kozmik toz karışımından oluşurlar. Nüve, Koma, Hidrojen bulutu, Toz kuruğu ve İyon kuyruğu olmak üzere beş bölümü vardır. )


-YİN-YANG ile/ve HUNAB-KU



-YİV ile USKURU

( Bir yüzeyin üzerindeki ince çizgi. | Bir dişli çarkta ya da bir vidada iki diş arasında kalan çukur bölüm. | Bir sütun gövdesinin ya da bir vazo karnının çevresine eşit aralıklarla koşut ya da sarmal olarak uzunlamasına açılan oyuk. | Ek çizgisi. | Saçı ayırma yeri. İLE Cıvata ve somunlardaki yiv. )


-YOK-VAR ile/değil BOŞ-DOLU



-YOKLUĞUN ESASI VE USÛLÜ ile VARLIĞIN ESASI VE USÛLÜ



-YOKLUK ile/=/||/<>/< BİR ŞEYİN YOKLUĞU



-YOKLUK ile/ve YOKLUĞUN VAROLUŞU



-YOKTU değil KAYITLARDA YOK/BULUNMUYOR



-YOL YOLCU



-YOL/CULUK:
DIŞARI DOĞRU değil İÇERİ DOĞRU



-YOL ile/ve/değil BİSİKLET(Lİ) YOLU



-YOLCU ile/ve GEZGİN

( ... ile/ve SEYYAH )


-YOLCULUK:
HAYAL GÜCÜ yerine GERÇEKLER

( Seyahat etmek, hayal gücümüzü, gerçeklerle dengeler ve bazı şeylerin nasıl olabileceklerini düşünmek yerine onları, oldukları gibi görmemizi sağlar. )


-YOLUN BAŞI ile/ve/||/=/<> YOLUN SONU



-YÖNELME DURUMU ile ...

( DATIVE CASE )


-YÖNETİM İŞLEMLERİNDE:
YETKİ ile/ve/||/<> BİÇİM ile/ve/||/<> NEDEN ile/ve/||/<> KONU ile/ve/||/<> AMAÇ



-YÖNETİM/İDÂRE TÜZESİ/HUKUKU ile/ve/||/<> KAMU TÜZESİ/HUKUKU



-YÖNETİMDE:
YETKİ ve/||/<> BİÇİM/ŞEKİL ve/||/<> NEDEN ve/||/<> KONU ve/||/<> AMAÇ



-YÖNETMEN OYUNCU



-YONGA/KAMGA ile YONTU

( Kesilen, yontulan ya da rendelenen bir şeyden çıkan parça. İLE Taş, tunç, mermer, kil, alçı, bakır gibi maddelerden yontularak, kalıba dökülerek ya da yoğrulup pişirilerek oluşturulan yapıt. )


-YÖNTEM/TARZ/YAKLAŞIM SORUNU ile/ve/değil/daha çok SONUÇ ÇIKARMA SORUNU



-YÖNTEM ile/ve SORU

( Doğru bir yanıtı nasıl alabilirim? Doğru bir soru sorarak! )


-YÖNTEM ile/ve SORU

( Soru sorma, soru konusu yapılan alana ilişkin sorunların çözümü üzerine düşünüldüğünü gösterir. )


-YÖNTEM ile/ve SORU

( Bellekte toplanan unsurları kullanma süreci soru ya da sorunla başlar. )


-YONTKUŞU = KUYRUKSALLAYAN



-YONUGİ ile/ve/<> KARENBİ ile/ve/<> GİNDO ile/ve/<> SEBU ile/ve/<> DEGOGO

( [görevleri] Şef ailesi. İLE/VE/<> Halkla ilişkiler. İLE/VE/<> Sağlık ve tıp. İLE/VE/<> Tüze ve adâlet. İLE/VE/<> Ticaret ve dış ilişkiler. )


-YONUGİ ile/ve/<> KARENBİ ile/ve/<> GİNDO ile/ve/<> SEBU ile/ve/<> DEGOGO

( Mali'nin, Dogon bölgesindeki, Songo köyünde yaşayan kabileler. )


-YORTU[Yun.] ile YORTU

( Hristiyan bayramı. İLE Kiliselerde, Hz. İsa ve havarilerini gösteren resimler/ikonalar. [12 resim] )


-YORTU[Yun.] ile YORTU



-YORUM ile/değil DEDİKODU



-YOSUN ile PASİFİK YOSUNU

( Sularda yetişen, ilkel yapıdaki örneklerine verilen genel ad. İLE Patagonya'da. )


-YOU/TO YOU vs. YOU/TO YOU



-YÜKLÜ ile/ve/<>/> AĞIRAYAK

( Karnında yavru(bebek/fetüs) bulunan. İLE/VE/<>/> Doğurması yakın yüklü. )


-YÜKSEKLİK KORKUSU ile/değil/yerine "ALÇAKLIK" KORKUSU



-YÜKSELTMEK:
SESİNİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÖZÜNÜ



-YUMUŞAK/SULU ile VICIK

( ... İLE Sulanarak, kıvamı gevşemiş. )


-YUNUS ile ÇİN IRMAK YUNUSU

( ... İLE Yangçe Nehri'nde yaşarlar. )


-YUNUS ile/ve GANJ IRMAĞI YUNUSU

( ... ile Hindistan'da, Ganj Nehri'nde yaşarlar. )


-YUNUS ile/ve GANJ IRMAĞI YUNUSU

( ... ile Ganj Nehri Yunusu )


-YUNUS ile TATLI SU YUNUSU

( ... İLE Bolivya'da, Amazon Nehri'nde ve Çin'de, Yangtze Irmağı'nda yaşarlar.[Baiji Yunusu] )


-YÜRÜYÜŞ ile HERVELE YÜRÜYÜŞÜ



-YUVARLAK ile YUMRU

( ... İLE Yuvarlak, şişkin şey, kabartı. | Şişkin, kabarık, yuvarlak biçimli. | Sap, kök ya da dallarda bulunan, yedek besin taşıyan şişkinlik. )


-YÜZÜSTÜ ile YÜZÜSTÜ

( Yüzü yere gelecek biçimde. İLE Başlanmış fakat tamamlanmamış bir durumda. )


-ZAFER[Ar.] değil/yerine/= UTKU



-ZAMANIN:
ALTI ile/değil/yerine/>< ÜSTÜ

( Helâk. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Vakit. )


-ZAMANIN ve/||/<> MEKÂNIN: SAF GÖRÜSÜ

( [ÖNCEL/A PRIORI]
[Sadece İnsan'da.] )


-ZAMBAK ile TÜKÜRÜKOTU

( ... İLE Zambakgillerden, 20-30 santimetre yüksekliğinde, küçük, beyaz ya da sarı çiçekli, otsu ve çok yıllık bir bitki. )


-ZAN ile/ve/değil/yerine/<> GÖRÜ



-ZARFLARDA:
DURUM ile/ve/||/<> ZAMAN ile/ve/||/<> YER-YÖN ile/ve/||/<> MİKDAR ile/ve/||/<> SORU



-ZARUNLU:
ZARURÎ ile/ve/değil ZORUNLU

( Bazı/çoğu sözler hatalı seslendirildikleri için değil konuşurken, birbirine yakın ya da eş iki sözcüğü bir anda söyleme ya da birini söyleyecekken ani bir karar ve hızla ötekine geçme sonucu çıkan söz(cük)lerdir. )


-ZAYIF ÇEKİRDEK GÜÇ ve/||/<>/> MUON OLUŞUMU



-ZAYIF ya da GÜÇLÜ ile/değil/yerine ZEKİ

( İntikam alır. YA DA Affeder. İLE/DEĞİL/YERİNE Görmemezlikten gelir. )


-ZEBU ile GAYAL

( Hint öküzü. İLE Hint sığırı. )


-ZEKÂ-İÇGÜDÜ ile ZEKÂ-İÇTEPİ



-ZEKÂ ile GÖRÜNTÜ

( Zekâsını beğendiğin kişinin, görüntüsünü merak etme!
Zekâsını kullanmayan birininse, görüntüsünden etkilenme! )


-ZEKÂ ile/ve/||/<>/>/< GÖZLEM GÜCÜ



-ZENGİNİN YÜRÜDÜĞÜ ile/ne yazık ki FAKİRİN YÜRÜDÜĞÜ

( Sindirebilmek için. İLE/NE YAZIK Kİ Bulmak için. )


-ZERREDEKİ OKYANUS ile/ve/||/<> NOKTANIN SONSUZLUĞU



-ZEVK ile/ve/değil/<> ÖRTÜ

( Anlayana. İLE/VE/<>/DEĞİL Anlamayana. )


-ZEYTİNBURNU ile/ve ZEYTİN BURNU

( Bakırköy - Kazlıçeşme arasında bulunan bir ilçe. İLE/VE Bakırköy - Yedikule arasında bulunan bir burun. )


-ZEYTİNBURNU ile/ve ZEYTİN BURNU

( ZEYTİNLİ BURUN: Zeytinburnu'nun ilk adı. )


-ZEYTİNLER'DE:
ÇOLUR ile/ve HAL ile/ve KALİ ile/ve KALAMATA ile/ve KALEMBEZİ ile/ve MEMECİK ile/ve MEMİLİK ile/ve SARIULAK ile/ve SELE ile/ve USLU ile/ve YOĞULIĞ



-ZİFİRİ[Ar.] değil/yerine/= ÇOK KOYU



-ZİFİRİ değil/yerine/= KOPKOYU



-ZİHİN SÖZLÜĞÜ ile ...



-ZİHİN YOĞUNLUĞU ile/ve LİBİDO DÜŞÜKLÜĞÜ



-ZİHİNDE:
OLGU değil [ya] NESNE [ya da] OLAY



-ZİNCİRİN GÜCÜ ile/ve/||/<>/< ZAYIF HALKA

( Zincirin gücü, en zayıf halkası kadardır. )


-ZİNNAR ÜZÜMÜ ile/ve MAZRUNA ÜZÜMÜ

( Mardin'de. )


-ZİRA[Fars.] değil/yerine/= ÇÜNKÜ



-ZOR/ZAHMETLİ/MÜŞKÜL değil/yerine/= ÇETİN/GÜÇ/KIYINLI/YORUCU



-ZOR ile/ve/değil/yerine SORUNLU



-ZORLU ile/ve/değil ZORUNLU



-ZORUNLU DOĞRU ile/ve ZORUNLU YANLIŞ



-ZORUNLU ile BAŞKA TÜRLÜ OLAMAZ OLAN



-ZORUNLU ile/değil/yerine/>< GÖNÜLLÜ



-ZORUNLU ile KASITLI



-ZORUNLU = NECESSARY[İng.] = NÉCESSAIRE[Fr.] = NOTWENDIG[Alm.] = NECESSARIA[Lat.]



-ZORUNLU ile/ve/<> SORUNLU



-ZORUNLU ile ZORLAYARAK/ZORLANARAK



-ZORUNLU ile/ve/değil ZORLAYICI



-ZORUNLULUK ile/ve/<>/> KORKU

 

 



 



Doğrudan, bu bölüm/sayfa içeriğinde
arama yapmak için...

( Klavyenizde "Ctrl + F" tuşlarıyla[önce "Ctrl" tuşu ve basılı tutarken "F" tuşuna basarak] ve/veya(^/v) fareyle[mouse] sol üst köşedeki "Düzenle/Edit" kısmında "Bul/Find"'ı tıklayarak aradığınız sözcüğü yazarak aramanızı yapabilirsiniz. )* ( Windows için geçerlidir. )
* ( Linux ve Macintosh kullanıcıları nasıl arama yapacaklarını biliyorlardır. )



AÇIKLAMALAR/ÖNSÖZ
[Mutlaka okuyunuz!!!]

- Bazı sözcüklerin, hem sözlüklerdeki karşılığına yer verilmekte, bazılarına da özellikle yer vermeyip psikolojik, felsefi, bilimsel, sanatsal, göreceli, uygulayımsal, belirli bir sınırlılık ve yaklaşımlardan yararlanılarak parantezler açılmıştır.

- Bu çalışmada, başlıkların altlarındaki bilgilere/açıklamalara (parantezlere), kişilerin, kendilerinin düşünmelerine fırsat verebilme amacıyla ve özellikle pek fazla yer verilmemektedir. Zihinlerce/kişilerce uygun bulunmayabilecek bilgiler/parantezler, gözardı edilebilir.
[ Kavramların yanında bulunan ( ) parantezler, ek bilgi ya da açıklama olarak, [ ] köşeli parantezler ise ayrıntı/teknik bilgi vermek üzere kullanılmıştır. ]

- Çoğu sözcüğe, özellikle ve belirli bir yaklaşımla yer verilmemiştir. Hayır! / Evet!

- Bu çalışmada, çoğu sözcüğün/kavramın altında, bazılarında “açıklama/ları” bulunmakta, bazılarında da -özellikle ve çeşitli nedenlerden dolayı- bulunmamaktadır.

- Bazı başlıkların altına, veri/bilgi girmemizin çeşitli nedenlerinden biri ise ulaşım/erişim kolaylığı sağlamak üzere, hazır veri/bilgi karşılıklarını sunmak üzeredir! [Dolayısıyla sizin de FaRkLaR Kılavuzu'na destek olabilmek amacıyla üyeliğinizi şimdi başlatmanızı dileriz! Teşekkür ederiz!] )

- Bu çalışmanın, sadece sözlük olarak algılanmamasını ve kullanılmamasını da sağlamak amacıyla ve özellikle “:”[iki nokta üst üste] ya da “...dır!” şeklinde belirtilmemiştir!

- Bu çalışmada, başlıkların [kavram ya da olguların], ne olduklarından çok, ne olmadıklarına işaret etme çabası güdülmektedir. [ Bir DEĞİL’leme çalışması olarak değerlendirilmelidir! ]

- Bu çalışmada bulunan tüm karşılaştırmaların, tanımlan(a)mayan, sözcük olarak karşılığı/adı tam olarak oluşturul(a)mamış, fakat zihinlerimizde karşılığı bulunan/bulunabilen “3.” anlamları ve/veya ara anlamları düşünülebilir.

- Bu kılavuz/sözlük, dil(d)e/kavramlar(d)a/sözcükler(d)e ilginizin daha da artması ve sözlük/ahit kullanımını artırmayı amaçlamaktadır.

- İngilizce’ye ve öteki dillere yer verme nedenimiz, öteki dillerle karşılaştırmalı yaklaşımla belirli bir bilince sahip olmanıza, aracı olabilmektir.

- Çoğu sözcüğün, zaman içinde, kökenbilimsel(etimolojik) derinliklerine ve öteki dillerdeki karşılıklarına da yer verilecektir. (Bu konuda her türlü destek ^v(ve/veya) katkınızı görmekten mutluluk duyarız!)

- Bu kılavuzdaki bilgiler, SDP(Sinir Dili Programlası)(NLP) üzerine de kılavuzluk edebilir.

- Bu kılavuz, soru sorma/sorgulama, yoğun/derin düşünme aracı/vesilesi olarak kullanılabilir.

- Bu kılavuz/sözlük üzerine olan tüm katkı/destek/uyarı/yorum ve önerilerinizi görmek ve değerlendirmekten mutluluk duyarız! Ayrıca burayı tıklayarak, dille ve buradaki içerikle ilgilenebileceğini düşündüğünüz kişilere tavsiye edebilirsiniz.



"... ile/ve/değil/yerine ..."
[bağlaçların kullanımı/okunuşu...]

- Kavramların aralarında kullanılan/bulunan
"... ile/ve/değil/yerine ..."
bağlaçları, ilgili satırı 2/3/4 kez ve ayrı ayrı şekilde okumanız ve satırları tekrarlamamak içindir.
( - UCLAR ile FARKLAR [karıştırılmamalı!]
- UCLAR ve FARKLAR [ayrı olmalarının yanısıra birlikte de düşünülebilir/kullanılabilir!]
- UCLAR değil FARKLAR [dır!]
- UCLAR yerine FARKLAR [düşünülmeli/kullanılmalıdır!] )



... ile ...
[ÖNCESİ | SONRASI]

- Sözcükleri dizerken ya da "... ile" öncesiyle "ile ..." sonrası arasında bir öncelik/fark/özellik/tercih/vurgu yoktur. Her ikisini de kesinlikle birbirine karıştırmamak, her ikisinin de derinliğine/önemine ve ciddiyetine yer/destek verilmesi gerekmektedir.

- Belirlemelerin/karşılaştırmaların daha da oturması/derinleşmesi için, "ile"den sonraki sözcüğün yanına tekrar "ile"den önceki sözcüğü düşünerek/koyarak değerlendiriniz.
( "- BÜTÜN ile TÜM" ise "- BÜTÜN ile TÜM (ile BÜTÜN)" gibi. )



( "- ARADA ile AKIŞTA" ise "- ARADA ile AKIŞTA [ile ARADA]" gibi. )

EN SON YAPILMIŞ OLAN EKLEMELER
[ 06 March - 21 March 2025 arasında... ]

 

Bugün [21 March 2025] itibariyle
Son harfi ...U'lar bölümüne yapılmış olan eklemeler, aşağıdaki gibidir.
[ 06 March - 21 March 2025 arasında... ]
( 30 yeni ekleme, 33 katkı )

- KAPI ile/ve/gibi/||/<>/> TAPU
[Eklenme Tarih ve Saati: 20 March | 00:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71394(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]

- KOYUN ile VALAIS SİYAH BURUNLU KOYUNU
[Eklenme Tarih ve Saati: 18 March | 14:18 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71393(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( ... İLE İsviçre'de, Valais kantonunun Visp vadisinden... )

- OYNAGU ile OYNAK/OYNAQ ile OYNAŞ
[Eklenme Tarih ve Saati: 16 March | 17:11 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71363(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Oyun alanı, eğlence yeri. İLE Oynak kadın. İLE Evlilikdışı olarak bir adamla sevişen kadın. )

- UKŞAMAK/UXŞAMAQ ile UKŞAG/OXŞAG ile UKŞAGU/OXŞAGU
[Eklenme Tarih ve Saati: 16 March | 17:11 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71361(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Teskin etmek ve okşamak. İLE Bir şeyin benzeri ya da aynı türden olanı. İLE Oyuncak. | Kadınlar için kullanılan bir takma ad. )

- ORU ile ÇUKUR
[Eklenme Tarih ve Saati: 16 March | 17:11 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71352(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Buğday, şalgam ve buna benzer şeyleri saklamak için kazılan çukur. İLE ... )

- ORTU ile OTRA
[Eklenme Tarih ve Saati: 16 March | 17:11 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71350(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Herhangi bir şeyin ortası. İLE Herhangi bir şeyin ortası ya da kenarları olan herhangi bir şeyin ortası. )

- ORDI[< ORMAK/ORMAQ] ile ORDU ile ORDU ile ORDU/FERRAŞ ile ORDU ile ORDU/ARDUTAL
[Eklenme Tarih ve Saati: 16 March | 17:11 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71347(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Bir tarlayı ya da başka bir şeyi biçmek. İLE Bir Hakan'ın yaşadığı yer/yapı [sarayı].[KAŞGAR = ORDU KENT/ORDU KEND: Hakan'ların oturduğu kent.] İLE Balâsâgün yakınlarında bir yer. İLE Hakan'ın kalacağı yeri, yatağını düzenleyen, derleyen toplayan kişi. İLE Bir hayvanın yeraltındaki yuvası.[Sıçanın kovuğu, gelinciğin deliği] İLE Hamamotu.[Tüy dökücü bir nesnenin yapımında kullanılır.] )

- OPU = ÜSTÜBEÇ/İSFÎDÂC[AR.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 16 March | 17:11 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71343(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]

- OGLA[ARGU] ile OGLAGU
[Eklenme Tarih ve Saati: 16 March | 17:11 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71327(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Genç erkek. İLE Bolluk içinde büyümüş ya da buna alışmış kişi. )

- NE/NEGÜ/NÜ ile NE/MA[AR.] ile NEÇE ile NEME ile NEÇÜK/NELÜK ile NEREK ile NETEG
[Eklenme Tarih ve Saati: 16 March | 17:11 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71316(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Ne? İLE Acaba öyle mi? İLE Kaç? İLE Bilmem. İLE Niçin? İLE Ne gerek? İLE Nasıl? )

- NARU = YÖN
[Eklenme Tarih ve Saati: 16 March | 17:11 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71315(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]

- MUNU ile MUNU
[Eklenme Tarih ve Saati: 16 March | 17:11 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71305(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( İşte orada. İLE Bu. )

- MUNDA ile MUNDARU
[Eklenme Tarih ve Saati: 16 March | 17:11 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71303(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Burada. İLE Süslenmiş düğün odası. )

- MENGGÜ ile
[Eklenme Tarih ve Saati: 16 March | 17:11 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71294(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Sonsuz [hâlid/ölümsüz] olan. | Sonsuzluk.[hulûd/ölümsüzlük] İLE ... )

- MANDU ile SİRKE
[Eklenme Tarih ve Saati: 16 March | 17:11 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71282(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Bir tür Türk sirkesi. İLE ... )

- MANÇU ile ÜCRET
[Eklenme Tarih ve Saati: 16 March | 17:11 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71280(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Bir zanaatkâra verilen ücret.[Başka bir ücreti anlatmak için kullanılmaz.] İLE ... )

- MAMU ile MANDIRI[ÇİGİL]
[Eklenme Tarih ve Saati: 16 March | 17:11 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71278(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Gerdek gecesi gelinle birlikte yollanan kadın. İLE Gelinle güveyin gece bir araya getirildiği ve çevresindekilerin onların başından aşağı para attığı yerin adı. )

- LİTU ile LİYU
[Eklenme Tarih ve Saati: 15 March | 21:24 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71272(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Şehriye, su, buz ya da kar gibi şeylerle soğutulur. Sonra bunun içine çeşniler konur, serinletici bir yiyecek olarak yenir. İLE Kuruduğu zaman sert kil haline gelen çamur. )

- KÜTÜ = ÇATI
[Eklenme Tarih ve Saati: 15 March | 21:24 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71259(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]

- KÜLGÜ/KÜLTGÜ/KÜLÜNÇ ile KÜLÜT ile KÜLGÜ
[Eklenme Tarih ve Saati: 15 March | 21:24 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71250(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Gülüş, kahkaha. İLE Halk için gülünç olan şey. İLE Felç. )

- TIP/HEKİMLİK:
ÖNLEYİCİ
ile/ve/||/<>/> KORUYUCU ile/ve/||/<>/> TEDAVİ
[Eklenme Tarih ve Saati: 14 March | 00:32 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71230(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]

- TEMESSÜK ile/||/<> VAKIF TEMESSÜKÜ ile/||/<> TAPU TEMESSÜKÜ ile/||/<> TEFVÎZ ile/||/<> CİHET-İ İTÂ-YI SENET ile/||/<> VAKF-I MÜSTESNÂ ile/||/<> MAZBÛT VAKIFLAR ile/||/<> MÜLHAK VAKIFLAR ile/||/<> TEVLİYET ile/||/<> MÜTEVELLİ ile/||/<> ile/||/<> MÜSTEGAL[ÇOĞ. MÜSTEGALLÂT] ile/||/<> MECLİS-İ İDÂRE
[Eklenme Tarih ve Saati: 13 March | 02:01 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71153(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Eski hukukta borç senedi. | Has, timar ve zeamet sahipleri ile mütevelliler tarafından verilen, miri ve vakıf arazide tasarruf yetkisini bildiren belge. İLE/||/<> Vakıf memurları tarafından eski tarihlerde verilen senet. İLE/||/<> Tapu memurları tarafından eski tarihlerde verilen senet. İLE/||/<> Para mukabilinde ya da satılan bir hak mukabilinde hükümet tarafından verilen. . İLE/||/<> Senetin veriliş nedeni, iktisâb. İLE/||/<> Vakıflar idaresinin müdahale ve mürakabesi olmaksızın, doğrudan doğruya mütevellileri tarafından idare olunan vakıflar. İLE/||/<> Yönetimi devlet tarafından ele alınmış vakıflar; bir vakıf iki biçimde mazbut vakıf olur; ya tüm vakıf yöneticileri ölmüştür ya da vakfeden kişi yönetici göstermemiştir. Bu durumda bu vakıfların yönetimi devlet tarafından ele alınır; devlet bu yönetimi Vakıflar Genel Müdürlüğü eli ile kullanır. İLE/||/<> Vakfın vakfiyesindeki şartlara göre vakfın işlerini gören (mütevellileri) tarafından yönetilen vakıflar. Vakıflar Genel Müdürlüğü denetimine tâbidir. İLE/||/<> Vakıf malları üzerinde kullanma yetkisi, vakıf işine bakma görevi. Bu görev sahiplerine mütevelli denir. İLE/||/<> Bir vakfın idaresine memur edilen kişi. İLE/||/<> Vakfa gelir getirmesi için tavanlı, damlı ve damsız vakfedilmiş olan mallar anlamına gelen müstegal kelimesinin çoğuludur. Çatısı bulunmayan arsa bağ bahçe gibi yerler. İLE/||/<> Yönetim kurulu, idare meclisi. )

- MECMÛAN ile/||/<> MECMÛU
[Eklenme Tarih ve Saati: 13 March | 02:01 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71133(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Toplu olarak, toptan. İLE/||/<> Tümü, tamamı. )

- BÂ[Fars.] ile/||/<> BÂ-TEMESSÜK ile/||/<> BÂ-HÜCCET ile/||/<> BÂ-TAPU ile/||/<> BÂC
[Eklenme Tarih ve Saati: 13 March | 02:01 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71078(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( ile, -li, -lu eki. İLE/||/<> Temessük ile (tasarruf olunan toprak). İLE/||/<> Hüccet ile (tasarruf olunan toprak). İLE/||/<> Tapu ile (tasarruf olunan toprak). İLE/||/<> Örfî vergi. )

- SU ve/||/<>/> İSTANBUL SU KÜLLİYATI
[Eklenme Tarih ve Saati: 06 March | 17:01 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70866(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Mustafa İnce*
( Literatür Dergisi Türk Bilim Tarihi )

 

Giriş

Osmanlı dönemi İstanbul'una dair arşiv belgelerinin tıpkıbasımı konusunda, son yıllarda önemli kaynaklar yayınlandı. Bunlar arasında İstanbul Su Külliyatı , İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) Arşivi'nde bulunan Vakıf Su Defterleri ve Eyüp kadı sicilleri içinde yer alıp su ile ilgili işlemler için tutulmuş Mâ-i Lezîz Defterleri 'nin tıpkıbasımını ve transkripsiyonunu okuyucuya sunan tam bir defter serisi olarak araştırmacılara sunulmuş bulunuyor. Bu iki kaynağa ek olarak, Vakıf Su Tahlilleri başlığı altında yayınlanan iki ciltlik tahlil çalışması da Külliyat 'a dahil edilmiştir. İlk cildi 1997 yılında ve 34. ve son cildi 1 ( Suyolcu III ) 2003 yılında yayınlanan Külliyat , benzer çalışmaları da gerçekleştiren İstanbul Araştırmaları Merkezi 2 bünyesindeki bir grup akademisyen, uzman ve araştırmacının ortak çalışmasının bir ürünü olarak akademik dünyaya kazandırıldı. 3

Çalışma, benzer eserlerde de kullanılagelen yayın metoduyla okuyucuya sunulmuştur: Her belgenin başında belgenin bir özeti yer almakta, özetin yanında sırasıyla defterin numarası, sayfa numarası ve belge numarası bulunmaktadır. Kitap formatında hazırlanan bu ciltlerin yanısıra araştırmacılar sözkonusu külliyata internet ortamında İstanbul Su Arşivi Veritabanı adı altında da erişebilmektedir. 4 Ücretsiz olarak hizmet veren bu internet sitesinde araştırmacı sorguladığı belgeleri adına açtığı hesaba kaydedebilmektedir. Kaynaklara kitaptan ulaşanlar için ilgili cildin başında ana ve alt konular tablosu ve sonunda da ayrıntılı bir indeks mevcuttur. 34 ciltten oluşan bu defter serilerinin içeriğine geçmeden önce, İstanbul'un su tarihiyle ilgili kısa bir bilgi vermek yerinde olacaktır.

 

1-İstanbul'un Kısa Su Tarihi

Roma ve Bizans döneminde İstanbul'un su ihtiyacı, Hadrianus döneminde (117-138), Istıranca dağlarından; Konstantinus döneminde (324-337) yine Istırancalardan; Valens döneminde (364-378) Belgrad Ormanları'ndan; ve Theodosius döneminde (379-395) yine Belgrad Ormanları'ndan şehre su sağlayan toplam dört ana su kaynağından karşılanıyordu. 5 Bizans döneminde 7. ve 8. yüzyıllarda, şehir surları dışında kalan Romalılardan kalma su tesisleri doğal afetler ve saldırılar sonucu ağır hasarlar görmüş ve kullanılamaz hale gelmişti. Özellikle 4. ve 5. yüzyıllarda yapımına ağırlık verilen kapalı ve açık sarnıçlar, Bizans döneminde şehrin dış su kaynaklarına bağımlılığını azaltmak için başvurulan yöntemler olarak göze çarpmaktadır. Nitekim, 1204'teki Latin istilasından sonra, şehre dışardan su sağlayan isale hatları tamamen kullanılamaz hale gelmişti. 6

Fetih'ten sonra onarılarak Fatih ve Turunçlu suyolları adlarıyla anılmaya başlanan eski kaynakların yanısıra Halkalı suları da şehre yeniden su vermeye başlamıştır. İstanbul'daki ikinci önemli su altyapı inşa hamlesi, şehirde geniş çaplı bir imar faaliyetine de sahne olan Kanuni devrinde (1520-1566) ve özellikle Mimar Sinan gözetiminde 1554-1563 yılları arasında inşaatı tamamlanan Kırkçeşme suyollarının yapımıdır.

Osmanlı Devleti, Roma ve Bizans'tan kalan büyük oranda kaybolmuş ve metruk su yapılarını, kendi oluşturduğu yeni su altyapı sistemine dahil etmişti. Diger taraftan, Osmanlı sistemi iki önemli yenilik ihtiva ediyordu: Teşkilat ve işletme vakıf yapısı altında örgütlenmekle birlikte, "siyasi otoritenin yakın gözetimi altında, ancak özel vakıf hukuku içinde işliyordu." 7

Fetih arefesinde nüfusu 50.000 olarak tahmin edilen İstanbul'da, 1477'de mevcut hane sayısı 16.326 olarak tespit edilmiş, ancak özellikle Haliç'in kuzeyinde yeni gelişen Tophane, Fındıklı, Cihangir ve Kasımpaşa gibi mahallelerle hane sayısı 1535'te yürütülen tahrirde 80.000'e ulaşmıştı. 8 Robert Mantran'ın 600.000-700.000 olarak hesap ettiği 17. yüzyıl İstanbul ve diğer üç kadılığın nüfusunda, 18. yüzyıldaki en önemli artış Galata-Pera bölgesinde olmuştu. 9 Hızla artan nüfusa karşın Kırkçeşme ve Halkalı suyollarının İstanbul suriçine su sağlayan temel kaynak olarak yetersiz kalması üzerine, 18. yüzyılda Taksim Suları devreye girmiştir. Kasımpaşa, Galata, Beyoğlu, Beşiktaş, Ortaköy ve Boğaziçi'ndeki artan nüfus baskısı sonucu kronikleşen su ihtiyacını karşılamak amacıyla III. Ahmet devrinde başlatılan inşaat faaliyeti 1839'a dek sürmüştür. 10

Aynı yüzyıllarda, şehrin Anadolu yakasındaki su ihtiyacı Kayışdağı, Atikvalide, Küçük Çamlıca, Alemdağ, Karakulak ve Beykoz mevkilerinden bağlanan isale hatları ile karşılanıyordu. Böylece dört kadılıktan (Suriçi, Eyüp, Galata ve Üsküdar) oluşan İstanbul'un su ihtiyacı 19. yüzyılın ilk yarısına kadar bu kaynaklarla karşılanmaya çalışılmıştı. 1902 yılında, bu kaynaklara II. Abdülhamit devrinde oluşturulan Hamidiye (Kağıthane) su şebekesi eklenecekti.

1844'te 391.000 olan şehir nüfusu, yüzyıl sonunda yaklaşık olarak 850.000 civarında idi. 11 19. yüzyılın ikinci yarısında, mevcut kaynakların şehre yetmemesi üzerine yeni kaynak arayışlarının ortaya çıktığını görmekteyiz. Özellikle 1854'te modern belediyenin kurulmasıyla birlikte gerçekleştirilen yeni imar planları ve faaliyetleri, Beyoğlu bölgesinde ( Altıncı Daire-i Belediye ) yeni inşa edilen binalara basınçlı su sağlamayı zorunlu kılıyordu. İki özel girişimci, Mühendis Ternau Bey ve Hariciye Teşrifatçıbaşısı Kamil Bey 1874'te aldıkları su imtiyazını, 1881/1882'de Dersaadet Anonim Su Şirketi' ne, ya da daha meşhur ismiyle Terkos Şirketi' ne, devretmişlerdi. Bununla birlikte İstanbul'a Terkos'tan su isalesi ancak 1890'dan sonra sağlanabilmiştir. Bir Fransız şirketinin temsilcisi olan Karabet Sıvacıyan, Anadolu yakasına Elmalı deresinden su sağlayan Üsküdar-Kadıköy su şirketi kurma imtiyazını 1888'de aldı ve bu hakkı ertesi yıl Elmalı (Üsküdar-Kadıköy) Osmanlı Anonim Su Şirketi 'ne devretti. 12 Bu şirket, 1893'te Elmalı barajını inşa ederek Anadolu yakasında bir su şebekesi kurmuştur.

1854-1855 (h.1271) yılından itibaren vakıf sular kiralanmaya başlanmış ve bir masura suyun kirası yıllık otuz kuruş olarak belirlenmiştir. 13 XIX. yüzyılın ikinci yarısı, İstanbul suları için idari yönden birtakım değişikliklere sahne olacaktı. 1868 yılında çırarılan bir nizamname ile, su işlerinin idaresi Maliye ve Evkaf Nezareti'nden alınıp yapısı yenilenen İstanbul Şehremaneti'ne devredilmiştir. 14 Ancak, mali sıkıntılar, teşkilatın yetersizliği ve yetki karmaşasından dolayı su idaresinde başaralı olamayan belediye, II. Meşrutiyet döneminde suların idaresini tekrar vakıflara bırakmak zorunda kalmıştı. 15

İstanbul Şehremaneti 3 Nisan 1930'da çıkarılan Belediye Kanunu'na kadar, 1876 yılında çıkarılan Belediye Kanunu ile ademi merkeziyetçi, 1912'de çıkarılan kanun ile de merkeziyetçi bir idare tecrübesinden geçecekti. Cumhuriyet devrinde ise, eserlerinde sık sık belediye örgütünün merkezi idareden müstakil bir yapıda teşkilatlanmasının önemini vurgulayan Osman Nuri Ergin'in ifade ettiği gibi, vakıflar (bu arada su vakıfları) vatandaşlar arasında dayanışmayı ( tesanüd ) engelleyici bir unsur olarak görüldüğünden, bunların görev ve yetkilerinin belediyelere devri öngörülüyordu. 16 Sözkonusu dönemde tüm dünya da etkili olan, ekonomik buhranı da yaşayan ve devletleştirme faaliyetleri hız kazanan Türkiye'de, sahipleri yabancı, imtiyazlı su şirketlerinin varlığı da ayrı bir rahatsızlık unsuruydu.

Cumhuriyet'ten sonra Terkos Şirketi'nin adı İstanbul Türk Anonim Su Şirketi olarak değiştirilmiş, 1932'de Terkos imtiyazı devlet tarafından satın alınıp, bu imtiyaz 1933'te kurulan İstanbul Sular İdaresi 'ne verilmiştir. Terkos sularının işletilmesinin yanında, önceleri vakıflar idaresinde iken 1926'da İstanbul Belediye'sine devredilen vakıf suların da bu idare bünyesinde toplanmasıyla İstanbul'un su işleri idaresi büyük oranda merkezileştirilmiş oldu. Üsküdar-Kadıköy imtiyazının devletleştirilmesiyle de bu süreç tamamlanmıştır. 17

 

2- KAYNAKLAR

2-A (III., IV., VIII., IX., X., XV., XVI., XVII., XVIII., XIX. ve XX.) 18 İSTANBUL ŞER'İYE SİCİLLERİ: MÂ-İ LEZÎZ DEFTERLERİ

İstanbul'daki mevcut sular mülk (özel) ya da vakıf olmak üzere iki hukuki statüden birinde bulunuyordu. Ancak suların çok önemli bir bölümü vakıf statüsündeydi. Padişahlar, hanedan mensupları, devlet erkanı ve halktan hayırseverler birçok su vakıfları kurmuşlardı. Su sahipleri mevcut suyollarını, kullanabiliyorlar ancak bunun için belirli bir miktar suyu ana hatta bırakmaları gerekiyordu.

Vakıf sulara temessük ile mülk sulara ise Eyüp Mahkemesi'nden alınan hüccet ile tasarruf olunabiliyordu. 19Mülhak/katmasular (bir kaynaktan çıkarılıp ana isale hattına bağlanan sular) ister özel bir şahıs tarafından isterse de bir vakıf tarafından kullanılacak olsun, bir mahalle bağlanmadan önce erbab-ı miyâh yada ehl-i vukûf olarak adlandırılan bir grup resmi görevlinin gözetiminde yürütülen ve İstanbul'daki tüm su işlerine bakan Eyüp Mahkemesi'nin düzenlediği bir keşif hüccet iyle tescil ediliyordu . Bu hüccet suyu kimin çıkardığını, suyun çıkış mahallini, içinden geçtiği isale hattını ve ait olduğu vakfı, suyun miktarını ve mecrâ hakkı olarak adlandırılan suyun istenen mahalle bağlanma hizmetinin karşılığı olarak, suyoluna bırakılan su miktarını ayrıntılı olarak tesbit ediyordu. Ma-i Leziz Defterleri İstanbul Müftülüğü Şer'iye Sicilleri Arşivi Havâss-ı Refî'a (Eyüp) Mahkemesi sicil defterleri arasında yer alan 258, 280, 285, 293, 299, 314, 323, 331, 351, 357, 367, 404, 412, 439 nolu 1786-1837 yılları arasında tutulan toplam 14 defterdeki hüccetleri içermektedir. Ancak proje başlangıcında Şer'iye Sicilleri Arşivi Kataloğu'nda varlığı tespit edilen 257 numaralı defter henüz bulunabilmiş değildir.

Eyüp Kadılığı su keşf hücceti düzenlemenin yanısıra Haslar bölgesine gelen suyun alım-satımı, dağıtımı, devir ve intikali gibi suyla ilgili tüm işlemlere de bakıyordu. Mahkeme bu görevini 1837 yılına kadar sürdürmüş, bu tarihten sonra yetkisi Evkaf Hazinesi'ne devredilmiş, ve daha sonraları binalara olduğu gibi sulara da mülkiyet belgesi olarak Senedat-ı Umumiye İdaresi'nden Sened-i Hakani verilmeye başlanmıştır. 20 Bu sebeple, Mâ-i Lezîz Defterleri 'nin kayıtları kronolojik olarak 1837 yılında son bulur. Bu tarihten sonra Eyüp Mahkemesi'nin yetkisi II. Mahmut devrinde kurulan Evkaf-ı Hümayun Mahkemesi'ne devredilmişti. 21

Mâ-i Lezîz Defterleri araştırmacılara 18. yüzyılın ilk yarısı ve 19. yüzyılın ilk yarında mahkemelerden hüccet alma işleminin çok yaygın olduğu şeklinde bir izlenim bırakmaktadır. Söz konusu dönemde İstanbul'un iaşesiyle ilgili çok büyük sorunların yaşandığı bilinen bir gerçektir. Bunun yanında sık sık başvurulan tağşişler ve bunun yol açtığı enflasyon İstanbul'un hızla artan nüfusunun su ihtiyacını karşılamada daha büyük sorunlara yol açmış olmalıdır. Bu ortamda özel şahısların ve vakıfların ellerindeki kısıtlı su imkanlarını korumak için bunları mahkemelerde tescil ettirme endişelerinin artması da anlaşılır kabul edilmelidir. Bu yönüyle su için alınan hüccetler, gedik 'in esnaf arasında yaygınlaşmasına benzer paralel bir süreç izlemiş olabilir. Ancak, kesin bir yargıya varmak için Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün elinde bulunan ve çok daha geniş bir zaman aralığındaki kayıtları içeren kayıtların araştırmacılara sunulmasını beklemek daha uygun olacaktır.

 

2-B VAKIF SU DEFTERLERİ

Vakıf su defterleri, Külliyat 'ın ikinci kaynağını oluşturmaktadır. Bu kayıtlar Su Nezareti'nde tutulan defterlerden oluşmaktadır. Kanuni devrinden itibaren mimarbaşılıkla içiçe olduğu tahmin edilen su nazırının görevi, kentin su ihtiyacının karşılanması ile ilgili her türlü işi içeriyordu. Su ile ilgili müstakil bir nezaretin kurulması XIX. yüzyılda gerçekleşmiştir. Ancak, vakıfların yönetiminin ve gelirlerinin merkezileştirilmesi amacıyla 1826'da kurulan Evkaf-ı Hümayun Nezareti , II. Mahmut devrinde kurulan Su Nezareti'nin denetimindeki suların yönetimini 1835 yılında devraldı. Birçok altbirimi haiz olan Evkaf Nezareti'nin altında Mahkeme-i Evkaf da bulunmakta idi. 22 Kuruluşu muhtemelen 1837'den sonra olan bu mahkeme, yukarıda da belirtildiği gibi Eyüp Mahkemesi'nin su ile ilgili tüm yetkilerini devralmıştır.

Vakıf Su Defterleri'nin, genel olarak defterlerin arşivdeki sırasına göre yayınlanmasına karşın, bazı defterlerde bu sıraya dikkat edilmemiş, bunun yerine ciltlerin sayfa sayısının standardizasyonunu sağlamak amacıyla uygun hacimli defterler birleştirilerek beraber yayınlanmıştır. Ancak, bu durum, her belgenin başında işaret edilen defter ve belge numaraları vasıtasıyla bir karışıklığa mahal bırakmamıştır.

 

I. Hatt-ı Hümâyûn (1667-1807) 23

Bir numaralı Vakıf Su Defter'i olan Hatt-ı Hümâyûn , 1577-1804 tarihleri arasında 368 adet katma suyun keşifleri yapıldıktan ve mahkemeden hüccetleri alındıktan sonra verilen veya bir mahalle su bağlanması için verilen berat, ya da Hatt-ı Hümâyûn kayıtlarını içerir. Defterin girişinde yayıncı tarafından hazırlanan ayrıntılı bir tabloda, ana ve alt konular gösterilmiştir. Tablonun bize gösterdiğine göre, en büyük alıcılar evlerdi. Bu defterde, vakıflar gibi özel şahısların da ana isale hattına yaptıkları katmaların kayıtları ve kendilerinin bundan ne şekilde faydalanacakları, su satışları, devirleri ve intikali işlemleri gösterilmiştir.

 

II. İlmuhaber 1 (1673-1871), V. İlmuhaber 2 (1700-1871) , VI. İlmuhaber 3 (1606-1901), VII. İlmuhaber 4 (1856-1928)

Su sahibleri, mahkemeden aldıkları hüccetlerle, Başmuhasebe 'ye geldiklerinde kendilerine bu konudaki ilmuhaberin bir sureti veriliyordu. 24 Başmuhasebeden çıkan suret ya da ilmühaber Su Nazırı Defterleri'ne kaydolunuyordu. 25

Su ile ilgili ilmuhaberler İSKİ arşivinde Vakıf Su Defterleri I, II, III, IV, V, VI ve XVIII nolu defterlerde olmak üzere toplam yedi cillt olarak mevcuttur. Ancak bunlar okuyucuya dört cilt halinde sunulmuştur. İlmuhaber ciltlerinde çeşitli kurumlar arasında su alım-satım, devir, hibe, intikal gibi işlemler için yazışma kayıtları bulunmaktadır. Bunların yanında künk yada kuyu nizamı yada hanım sultanların vakfettikleri suların kayıtları da yer alabilmektedir. Ciltlerin başında birer fihrist yer almaktadır. İlmuhaber I 1673-1871 (ağırlıklı olarak 1820-1830 yıllarından); İlmuhaber II 1700-1871 (XIIIV. yüzyılın ilk yarısı ve XIX. yüzyılın ilk yarısından; İlmuhaber III 1606-1901 (ağırlıklı olarak XIIIV. yüzyılın sonu ve XIX. yüzyılın ilk yarısından; ve İlmuhaber IV 1856-1928 (ağırlıklı olarak XIX. yüzyıl sonu ve XX. yüzyılın ilk yıllarından) ilmuhaber kayıtlarını içermektedir.

İlmuhaber , İstanbul'un su tarihiyle ilgilenenlerın yanısıra şehir tarihçileri ve sosyo-iktisadi tarihle ilgilenenler kadar siyasi tarihçilerin ilgisini çekecek belgeleri de içermektedir. Özellikle İlmuhaber IV'ün içinde, vakıf sistemine dayanan klasik Osmanlı su sisteminin değişimi/dönüşümü, modernleşmesi ve Cumhuriyet'e intikaliyle ilgili çarpıcı belgeler yer almaktadır. 1928'e kadar düzenli olarak tutulan bu defter kayıtlarından anlaşıldığı üzere, henüz saltanatın resmi olarak kaldırmış olmamasına rağmen, Ankara'daki Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin vakıflar ile ilgili genelgeleri Payitaht'ta hukuki olarak tanınıyordu. Nitekim saltanat makamını 1 Kasım 1922'de resmen kaldıran Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti'nin Şer'iye ve Evkaf Vekaleti'nin İstanbul'daki vakıflar ile ilgili 16 Kasım 1922'de yayınladığı genelgesinin bir sureti de İlmühaber IV'te yer almaktadır. 26 Sözkonusu genelge kayıt defterlerinin eskiden olduğu gibi tutulmaya devam ettirilmesini önemle vurguluyordu.

Cumhuriyet'in ilanından sonra da su defterleri eskiden olduğu gibi tutulmaktaydı. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 28 Nisan 1926 tarihli vakıf sularıyla ilgili kanunu vakıf sularının bir envanterinin çıkarılması için reyhânî ve dîvânî kırma hattı ile yazılmış vakfiye suretlerini kaydetmek üzere vukufu bulunan bir memurun istihdam edilmesini öngörüyordu. 27

 

XI. Kırkçeşme Suları 1 (1792-1912), XII. Kırkçeşme Suları 2 (1811-1921)

1792-1912 yılları arasındaki kayıtları içeren Cilt I'in giriş kısmında bir fihrist yer almakta ve alım-satım, devir, intikal, temessük ve hamiş-i temmessük ve sened-i Hakani kayıtlarını içermektedir. Son kısmında Sadrazam Derviş Mehmed Paşa vakfının musakkafat defterinin bir sureti yer almaktadır. Buradan, bu vakfın elinde bulunan su kaynaklarının miktarı, bunları kimlerin kullandığı (müşterileri) ve topladığı ücretler görülebilmektedir. Cilt II'de de benzer konulardaki belgelerin 1811-1921 arasındaki kayıtları yer almaktadır. Her iki cildin başında, yayıncının hazırladığı detaylı tablolar okuyucuya kolaylık sağlamaktadır.

 

XXI. Halkalı Suları 1 (1837-1905), XXII. Halkalı Suları 2 (1843-1913),

Cilt I, 24 numaralı defterin tamamını içerir. Kaynağı Halkalı ve Cebeci Köy havzası olan Halkalı Suları, İstanbul'un yüksek semtlerinin su ihtiyacını karşılıyordu. Başlığı Halkalı Suları olmasına rağmen, bu defterde Bahçeköy'den Tophane, Kasımpaşa, Galata ve Boğaziçi çevresine bağlanan suyun nasıl dağıtıldığına dair ve diğer önemli bir suyolu olan Kırkçeşme suyollarının tamiri için yapılan masraflara, kullanılan malzemelere ve işçi ücretlerine dair kayıtlar bulunmaktadır. Bu suyolu üzerinde bulunan baca, maslak, katma, terazi, ızgara gibi su yapılarının sayısı ve durumuna dair keşif raporları da yer almaktadır. Yine Halkalı ve Üsküdar'daki suların durumu ile ilgili raporlar yada çeşitli bendler ile ilgili raporlara da yer verilmiştir. Aslında Halkalı ile ilgili kayıtlar bu defterin ortasındaki fihristin gösterdiği gibi, defterin ikinci kısmını oluşturmaktadır. 28 Cilt II, 15 numaralı defterin tamamını içerir. Bu cilt, ilk cildin devamı niteliğinde olup Halkalı Suları'nın beslediği bazı hizmet bölgelerinde gerçekleşen alım-satım, kiralama, devir ve intikal gibi işlemlerin kayıtarını içerir.

 

XXIII. Avrupa Yakası Suları 1 (1603-1826), XXIV. Avrupa Yakası Suları 2 (1577-1842), XXV. Avrupa Yakası Suları 3 (1574/1831)

Cilt I, "Valide Suyı'ndan Kopuz Deresi'ne Gelen Mülhak Sular, Cild-i Evvel" adlı 8 numarlı defterin 258. sayfasının 7. hükmüne kadar olan kısmını içerir. Cilt II, 8 numaralı defterin 259. sayfasının 1. hükmünden Cild-i Sani başlıklı 9 numaralı defterin 16. sayfasının 1. hükmünün sonuna kadar olan kısmını içermektedir. Cilt III, 8 numaralı defterin 259. sayfasının 1. hükmünden Cild-i Sani başlıklı 9 numaralı defterin 16. sayfasının 2. hükmünden sonuna kadar olan kısmını içermektedir. Bu üç ciltte vakıf ve katma suların sahipleri, suların geçtikleri isale hattı, miktarı ve bırakılan mecra hakkı ile bunlar ile ilgili alım-satım, devir ve intikal işlemleri hakkında tutulan keşif ve hüccet kayıtları bulunmaktadır.

 

Suyolcu ( Râh-ı Âb î ) Defterleri

Asıl görevi suyollarının bakım ve onarımı gibi su altyapılarının düzenli işlemesini sağlamak olan suyolcular, bunun yanında abonelerden sarfiyat meblağlarının toplanması, kamu binalarının su ihtiyacının karşılanması gibi işlerden de sorumlu idi. Kendilerine ait hizmet bölgelerinde yaptıkları onarımlar için ilgili şahıs yada vakıflardan bu masrafları tahsil ediyorlardı. 1828 yılından sonra maaşları Maliye Hazinesi'nden karşılanmak üzere Emtia Gümrüğü tarafından ödeniyordu. Hicri 1305 yılından itibaren, suyolcular tamir masraflarını yılsonunda idareden talep edebileceklerdi. 29 1846 yılında, birçok suistimale adları karışan suyolcular hakkında önemli düzenlemeler yapılmıştı: Buna göre, vakıflara ait suyollarının düşük miktarlı masrafları ilgili vakıflar, yüksek miktarlı masraflarının ise Evkaf Nezareti'nce ödenmesi, Eyüp'deki Yenikubbe ile Taksim suyunun küçük taksiminin ilerisindeki mahallere soyolcularının müdahale etmemesine karar verilmişti. 30

Esas olarak müstakil bir esnaf kolu olan suyolcular bu göreve kadılık tarafından onaylanan bir gedik le gelebiliyorlardı. Suyolcu Defterleri, bu görevlilerin İstanbul'da hangi hidmet lerde (hizmet bölgelerinde) ne kadar maaşla hizmet ettiklerini, çeşitli suyolu tamir masraflarını gösteren, ya da tevcihler için verilen berat ve tayin kayıtlarıdır.

 

XXVI. Su Yolcu 1 (1717-1925), XXXIII. Suyolcu 2 (1871-1921), XXXIV. Suyolcu 3 (1684-1876)

Cilt I, İSKİ arşivinde bulunan ve Râh-ı Âb îlik Defteri adını taşıyan 10 numaralı defterin tamamını ve 11 numaralı Suyolcular Nezareti ve Bazı Ashab-ı Mesalihin Kuyudat Defteri 'nin ilk 36 sayfasını içermektedir. Cilt II'de, 11 Numaralı Su Yolcular Nezareti ve Bazı Ashab-ı Mesalihin Kuyudat Defteri 'nin son kısmı ile 12-1 numaralı defterin ilk 49 sayfasını içermektedir. Su ile ilgili alım-satım, ipotek, devir, intikal ve benzeri işlemler için verilen senet yada temessüklerin yanısıra suyolcu hisselerinin alım-satım kayıtları da burada yeralmaktadır. Cilt III, 12-1 numaralı defterin son kısmı ile Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde yer alan Atik Şikayet Defterleri, Kamil Kepeci Defterleri ve Maliye'den Müdevver Defterler tasnifinde yer alan suyolcu kaytılarını içermektedir. Su alım-satım, ipotek, devir ve intikali gibi işlemler, suyolculuk görevi için verilen berat ve boş suyolcu hisselerinin ( gedik ) satışı, Divan'dan su ile ilgili arzuhaller üzerine İstanbul ve çevresindeki kadılıklara yazılan tezkereler ve Divan hükümleri de bu ciltte mevcuttur. Sözkonusu Divan kararlarının hemen hepsi, 17. yüzyıldan birkaç hüküm dışında, XVIII. yy. tarihlidir.

 

XXVII. Su Keşif Defteri 1 (1842-1862), XXVIII., Su Keşif Defteri 2 (1847-1872), XXIX. Su Keşif Defteri 3 (1862-1876)

Su keşfi, erbâb-ı miyâh olarak adlandırılan uzmanlar tarafından gerçeleştirilen keşf ü muayene işlemiydi. Defterler, İstanbul'daki çeşitli su yollarının ve şebekelerin tamirat masraflarını gösterir. Söz konusu masraflar camilere, vakıf çeşmelere, saraylara bağlı olan su yollarında yapılacak boru yenilenmesi, çamurlu olan lağımların temizlenmesi, derzlerin tamiri, hendek kazılması yada baca inşası gibi işlemlerdi. Tamirin yanında, yeni yapılacak çeşme, havuz ve su yolları için çıkarılan muhammen bedeller de gösterilmektedir. Söz konusu inşaat için gerekli malzemeler ve inşaat tekniği de ayrıntılı bir biçimde zikredilmektedir. Bu kayıtlardan öğrendiğimize göre, Evkaf-ı Hümayun'a ait masraflar ve özel şahısların masraflara katlması Mukaseme Defteleri'nde belirleniyordu. Bu masraflar harcanan masura miktarına göre hesaplanıyordu.

 

XXX. Boğaziçi ve Taksim Suları 1 (1836-1908), XXXI. Boğaziçi-Taksim Suları 2 (1813-1928)

Giriş'inde bir hidmet (14 hizmet bölgesi) fihristi yer alan Cilt I, Boğaziçi-Taksim Su Kayıt Defteri adlı 16 nolu defterin ilk 76 sayfasında de mevcut bulunan, Taksim ve Boğaziçi bölgesindeki çeşitli hizmet bölgelerinde alım-satım, intikal, devir, bağış gibi 1821-1922 yılları arasında gerçekleşen işlemlerin kayıtlarının içerir.

Cilt II, 16 nolu defterin geri kalan kısmını ve Beyoğlu adlı 13/2 numaralı defterde bulunan 1813-1928 tarihleri arasındaki alım-satım, intikal, devir, bağış gibi işlemlerin kayıtlarının tamamının içerir. Ancak 13-2 numaralı defterde çoğunlukla gerek İstanbul Suriçi'ndeki gerekse de Taksim ve Boğaziçi'nin çeşitli mahallelerinde hizmet veren suyolcuların baktığı çeşmelerin mevkileri ve bunların sayıları hakkında raporlar bulunmaktadır. Bunun yanında, çeşitli hizmet bölgelerindeki su yapılarının onarım ve bakımı için yapılan masraflar, örneğin Balıklı Kemer'in tamiri için Şehremini'den alınan meblağın ne şekilde sarf edildiğine dair haftalık bazda hazırlanmış 31 yada diğer harcama kalemleri için tutulmuş işçi ücreti ve malzeme sarfiyatını gösteren raporlarını da içermektedir. Bu cildin sonunda Beyoğlu, Kasımpaşa, Galata, Azepkapu, Karaköy ve Tophane'deki saka gediklerinin kimlere ait olduklarını gösteren kayıtlar bulunmaktadır. 32

 

 

XXXII. Su Tahrirleri (1655-1807)

7 numaralı Vakıf Su Defteri ile Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde yer alan Atik Şikayet Defterler'inden su ile ilgili su tahrir kayıtlarını içermektedir. Su tahrirlerinde, İstanbul'un çeşitli mahallelerinde ana suyollarına ya da çeşme, cami, şadırvan gibi tali su yollarında cereyan eden katma (mülhak) suların miktarları, bunların eski-yeni sahipleri, kaynakları ve bağlandığı yerler belirlenir, mevcut miktarları (yada mevcut olup olmadığı) eski defterlerde ( defter-i atîk ) gösterilen miktarlarla karşılaştırılır, kayıtlı olmayan sular tespit edilir. Bu cilltte, su ile ilgili Divan hükümleri de mevcuttur.

 

XIII. Vakıf Su Tahlilleri I: 19. ve 20. Yüzyılda İstanbul Suları

Bu cilt XIX. ve XX. yüzyılda İstanbul suları hakkında hazırlanmış/yayınlanmış çeşitli rapor, mütalaa yada tarihçelerin orijianal metinlerini içermektedir. Cildin sonunda İstanbul suları hakkında yapılmış çalışmaların bir bibliyografyası yer almaktadır.

 

XIV. Vakıf Su Tahlilleri II: Su Hukuku ve Teşkilatı

Gülfettin Çelik'in hazırladığı ve Osmanlı su sisteminin bir tahlili olan bu cilt, bu konuyu araştırmaya yeni başlayanlar için bir giriş ve rehber kitap hüviyetindedir. Üç ana bölümden oluşan kitabın birinci bölümü suların çıkarılmasından, istenilen mahallere bağlanmasına, satış, intikal ya da vakfedilmesi gibi işlemlerin hukuki yönünü tarihi süreç içindeki çeşitli uygulamaları dikkate alarak analiz etmektedir. İkinci bölüm, su tekşilatının kurumsal ve idari yapısını, görevlilerini ele almakta ve son bölümde katmasuların ilhak mahallerini ayrıntılı bir tablo halinde vermektedir.

 

SONUÇ

İstanbul Su Külliyatı , birkaç istisna dışında şimdiye dek Osmanlı tarihçilerinin pek fazla dikkatini çekmemiş önemli bir sahada çok detaylı bir arşiv kaynağı serisini araştırmacılara sunmaktadır. Bu defter serileri, yaklaşık dört yüz yıllık bir zaman diliminde İstanbul'da su ile ilgili tüm soruları/sorunları ayrıntılı bir biçimde çalışabilmeyi mümkün kılmaktadır. Ayrıca, külliyatın tamamen transkribe edilmesi ve indekslenmesi, ilk defa bir Osmanlıca defter serisinin tümünün bir arada sunulmuş olması manasına da geliyor. Külliyat 'ın sahasında tek ve öncü olmasını sağlayan diğer bir özelliği ise, İstanbul Su Arşivi Veritabanı üzerinden dijital ortamda ücretsiz olarak ulaşılabilme imkanına sahip olmasıdır.

Şüphesiz, diğer belge türlerinde benzer projelerin de yapılması ve araştırmacıya sunulması Osmanlı tarihçiliğinin üretim temposunu artıracaktır. Uzun soluklu bir ekip çalışmasının semeresi olması yönüyle de İstanbul Su Külliyatı bu mahiyetteki çalışmalara dair iyi bir örnek oluşturmaktadır. Bu nedenle İstanbul Araştırmaları Merkezi gibi, konusunda uzmanlaşmış araştırma merkezlerinin sürekliliği ayrı bir önem arzetmektedir.

Külliyat ilk planda, eski İstanbul'un suyolları güzergahlarının tespitinin yanısıra, gerek su ile ilgili gerek diğer kaybolmuş bina ve eserleri de tesbit etmede kullanılabilecek önemli bir kaynak vazifesi görecektir. Su altyapı inşaatları ve tamirlerine dair hazırlanan raporlardaki detaylar, Osmanlı mimari tekniği hakkındaki oldukça yetersiz bilgilerimizi genişletecektir.

İstanbul su tarihiyle ilgili mevcut çalışmalarda kronolojik bilginin yanısıra, kurumsal ve idari yapıya ve hatta hukuki sürece kadar birçok eksiklikler göze çarpmaktadır. Külliyat, mevcut literatürdeki bu boşlukları da tamamlamayı mümkün kılacaktır. Bu sahanın müstakbel araştırmacıları için birçok soru cevaplanmayı beklemektedir. İlk olarak İstanbul'un su tarihinin kurumsal, idari ve hukuki yapısı incelenebilir. Bu yapıdaki nazır, suyolcular yada keşif memurları gibi görevlilerin zaman içinde değişen fonksiyonları da yine ilk planda aydınlatılması gereken noktalardandır. Su vakıfları konusunda yürütülecek çalışmalar, vakıflar hakkındaki bilgilerimizi daha da netleştirecektir. Hüccet ve temmessük kayıtlarını gördüğümüz bu suların sosyal grup, dini kimlik ya da cinsiyet itibariyle kimlerin elinde temerküz ettiği (ya da etmediği) günümüz Osmanlı tarihçiliğinin muhtemel bir araştırma konusu olarak durmaktadır.

 

ÖZET

İstanbul'un su tarihini aydınlatan İstanbul Su Külliyat 'ı, Eyüp Kadılığı sicilleri arasında müstakil bir defter serisi olan Ma-i Leziz Defterleri ve Su Nezareti'nde tutulan Vakıf Su Defterleri'nin transkripsiyonlu tıpkıbasımı olarak okuyucuya sunulmuştur. Internet üzerinden de ulaşılabilen Külliyat , İstanbul'un su tarihini yaklaşık dort yüz yılık bir zaman dilimi içinde araştırabilme imkanını tanımış oluyor. Bu defter serileri İstanbul'un şehir, beledi ve idari tarihindeki karanlıkta kalmış birçok mevzuyu vuzuha kavuşturacaktır.

 

DİPNOTLAR

1 *Araştırma Görevlisi, İstanbul Teknik Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü

2004 yılında, yedi adet Vakıf Su Defteri daha İSKİ arşivinde ortaya çıkarılmıştır. Bu yazı hazırlandığı esnada sözkonusu defterlerin transkripsiyon çalışması devam etmekte idi. Bunlar gibi yeni ciltlerle birlikte, kayıp diğer ciltlerin de ortaya çıkarılmasıyla, Küliyat 'ın hacmi daha da genişleyecektir.

2 İstanbul Külliyatı üstbaşlığı altında, İstanbul Ahkam Defterleri 'nin transkripsiyonlu tıpkıbasımını yapan ve İstanbul ile ilgili temel arşiv belgelerini yayınlamak üzere faaliyetlerine devam etmekte olan İstanbul Araştırmaları Merkezi, 1995 yılında kurulmuştur.

3 Proje ve Yayın Yönetmeni: Ahmet Kal'a; Yayın ve Hazırlama Kurulu: Ahmet Tabakoğlu, Ahmet Kal'a, Salih Aynural, İsmail Kara, Eyüp Sabri Kal'a ve transkripsiyon çalışmasını gerçekleştiren sayısı elliyi aşkın araştırmacı ve uzman.

4 Bkz. http://www.iski.gov.tr

5 Kazım Çeçen, İstanbul'un Osmanlı Dönemi Su Yolları , (haz.) Celal Koray, İstanbul: İSKİ, 1999, s. 21-23.

6 Kazım Çeçen, İstanbul'un Osmanlı Dönemi Su Yolları , s. 26.

7 Gülfettin Çelik, Su Hukuku ve Teşkilatı , İstanbul: İstanbul Araştırmaları Merkezi, 2000, s. 14.

8 Zeynep Çelik., The Remaking of İstanbul: Portrait of an Ottoman City in the Nineteenth Century University of Washington Press, 1986, s. 25-26.

9 Zeynep Çelik., The Remaking of İstanbul, s. 28-29.

10 Kazım Çeçen, İstanbul'un Osmanlı Dönemi Su Yolları , s. 253.

11 Zeynep Çelik, The Remaking of İstanbul, s. 37; XIX. Yüzyılda İstanbul'da yürütülen nüfus sayımları ve 1794-1916 arasindaki nüfusuna dair tahmini değerler için bkz.. Kemal H. Karpat, Ottoman Population: 1830-1914 : Demographic and Social Characteristics , the University of Wisconsin Press, 1985, s. 102-105.

12 Burhan Oğuz, Bizans'tan Günümüze İstanbul Suları , İstanbul: Simurg, 1998, s. 172-173.

13 Osman Nuri Ergin. Mecelle-i Umûr-ı Belediye , İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 1995, c. V, s. 2856.

14 İlber Ortaylı, Tanzimat Devrinde Osmanlı Mahalli İdareleri (1840-1880), Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2000, s.158.

15 İlber Ortaylı, Tanzimat Devrinde Osmanlı Mahalli İdareleri (1840-1880), s. 198.

16 Osman Nuri Ergin, Türk İmar Tarihinde Vakıflar, Belediyeler, Patrikhaneler , İstanbul: Türkiye Basımevi, 1944, s. 54; Ergin vakıfların hizmetlerini takdir etmekle birlikte, artık işlevlerini yitirdikleri kanaatinde idi. Örneğin, vakıflar 1854-1855'te kiralama usulüne geçildikten sonra, kira tahsilatını yeterince etkin gerçekleştiremiyor, bu nedenle de maddi zarara uğruyordu. Halbuki, su işlerinin Avrupa'da belediyenin vazifeleri arasında idi. Bkz. Mecelle-i Umur-ı Belediye , c. V, s. 2854-6.

17 Burhan Oğuz, Bizans'tan Günümüze İstanbul Suları , , s.215.

18 Parantez içindeki sayılar, yayıncının Mâ-i Lezîz Defterleri için tayin ettiği numaraları göstermektedir.

19 Osman Nuri Ergin. Mecelle-i Umûr-ı Belediye , c. V, s. 2855.

20 Haydar Kazgan ve Sami Önal (haz.) İstanbul'da Suyun Tarihi, İstanbul: İletişim, 1999, s. 17.

21 Bu mahkemenin defterleri için bkz. Şeriye Sicilleri Arşiv Kataloğu , Genel No: 1058-1858.

22 Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, XI , s 523.

23 Vakıf Su Defterleri'nin solundaki numaralar, yayıncının tayin ettiği yayın numarasına, sağındaki numaralar ise yine yayıncının tayın ettiği defter cilt numarasına işaret etmektedir. Ayrıca, defterlerin içinde, başlıkta gösterilen zaman aralığının dışında kalan belgelere özellikle de derkenar lara rastlanabilir.

24 İlmuhaber 1 , 2/70/6, s. 92.

25 İlmhaber 1 , 2/71/1, s. 93.

26 İlmuhaber 4, 18/113/1, s. 252-318..

27 İlmuhaber 4 , 18/127/1, s. 281.

28 Halkalı Suları1 , s. 97.

29 Gülfettin Çelik, Su Hukuku ve Teşkilatı , s. 152-154.

30 Suyolcu 1 , 11/4/2, s.193.

31 Boğaziçi ve Taksim Suları 2 , 13-2/38/3, s. 261-293.

32 Boğaziçi ve Taksim Suları 2 , 13/2T, 58/1, s. 293.

)

- SU ve/||/<>/> SU TERİMLERİ
[Eklenme Tarih ve Saati: 06 March | 16:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70865(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( âb: su, (mâ': su)

âb-ı âbistenî:
1.) gebeliğe sebebiyet veren su, menî.
2.) nebatların yetişip büyümesine sebep olan su ve yağmur.

âb-ı adâlet:
doğruluğun feyz ve bereketi.

âb-ı ahmer:
kırmızı su.

âb-ı âteşîn:
ateşli su.

âb-ı âteş-mizâc:
ateş mizaçlı su.

âb-ı âteş-nâk:
ateşli su.

âb-ı âteş-nümâ:
ateş gösteren su.

âb-ı âteş-reng:
ateş renkli su.

âb-ı âteş-zây:
ateş doğuran su.

âb-ı âteş-zede:
ateş vurmuş su.

âb-ı âzer-âsâ:
ateş gibi su.

âb-ı âzer-sâ:
ateş gibi su.

âb-ı ergavânî:
erguvan rengindeki su.
2.) (haksızlığa uğrayanın döktüğü) göz yaşı.

âb-ı Âmû:
Amuderyâ suyu.

âb-ı âşâmî:
içilir su.

âb-ı bâde-reng:
kanlı göz yaşı.

âb-ı bârân:
1.) yağan su, yağmur;
2.) yağmur suyu.

âb-ı beka, âb-ı câvid, âb-ı câvidân, âb-ı cevânî, âb-ı hayât, âb-ı hayvân, âb-ı hızır, âb-ı zindegânî, âb-ı zindegî:
nerede olduğu bilinmeyen bir kaynağın, içen kimseye ebedî hayat veren efsânevî suyu, bengi su.

âb-ı beste:
1.) donmuş su, buz, dolu, çiy.
2.) (mecaz) billûr, sirça; şişe.

âb-ı bün:
çok zaman köhne ve içi boş ceviz ağaçlarının köklerinde bulunan zamka benzer bir nesne, ağaç karası.

âb-ı ciğer:
1.) ciğer suyu.
2.) göz yaşı.

âb-ı ciğer-hûn:
ciğeri kanayanın suyu, kederden dökülen göz yaşı.

âb-ı çeşm:
göz yaşı.

âb-ı dehân, âb-ı dehen:
ağız suyu, salya.

âb-ı dendân:
1.) diş suyu, salya, tükürük;
2.) tükürülüp atılmış şey;
3.) dişin güzelliği.

âb-ı dîde:
1.) göz suyu, göz yaşı;
2.) mütevâzıyâne bakış.

âb-ı engûr:
üzüm suyu, şıra.

âb-ı eyyâm:
(günlerin suyu=güzelliği)
1.) güneş ışığı;
2.) ay ışığı.

âb-ı füsürde:
1.) donmuş su, buz, dolu; kar;
2.) pelte;
3.) (mecaz) kılıç, hançer;
4.) billûr, şişe.

âb-ı gerdende:
dönen billûr, gök kubbesi.

âb-ı güvârâ:
hazmı kolay, içimi güzel su.

âb-ı haclet:
utanma teri.

âb-ı hasret:
kederden dökülen göz yaşı.

âb-ı hâtır:
hatırın suyu=güzelliği. güzel muhayyile.

âb-ı hayât (hayat suyu):
1.) içene ebedî hayat bağışlayan efsânevî su;
2.) (mecaz) çok tatlı ve hafif su.

âb-ı hayât-ı la'l:
dudağın âb-ı hayâtı, dudağın cana can katıcı haşası.

âb-ı hayât-ı tesliyet:
tesellî âb-ı hayâtı.

âb-ı hazân:
sonbahar suyu, sonbahar yağmuru.(bitkilere ve insanların sıhhatine zararlıdır.)

âb-ı hufte:
uyuyan su.
1.) durgun su;
2.) donmuş su, buz; kar; dolu; kırağı; çiy, şebnem;
3.) billûr;
4.) cam;
5.) bardak; şişe;
6.) kınında bulunan kılıç ve benzerleri.

âb-ı hurdeni:
içilir su, içme suyu.

âb-ı hûrşîd:
güneşin suyu.
1.) güneş ışığı;
2.) ebedî hayat veren su.(âb-ı beka vb.)

âb-ı huşk:
kuru su.
1.) billûr;
2.) cam;
3.) cam veya billûr bardak;
4.) şişe.

âb-ı iskender:
âb-ı hayât.

âb-ı kâr:
işin suyu. işin parlak gidişi, başarı, refah.

âb-ı kebûd:
mâvi su. CCin denizi.

âb-ı kevser:
1.) Cennetteki sulardan biri.
2.) (müzik) adına anomim bir edvâr-ı ilm-i mûsikide rastlanan makam.

âb-ı la'lî:
1.) lâl renkli su;
2.) göz yaşı.

âb-ı lûtf:
lûtfun suyu, yağmuru, lûtufkârlık.

âb-ı meleh:
çekirge suyu. (âb-ı mürgan)

âb-ı Meryem:
1.) Meryem suyu, çeşmesi.

âb-ı muallâk:
1.) gök;
2.) güzellerin çenesi.

âb-ı musaffâ:
tasfiye edilmiş, temizlenmiş su, saf su.

âb-ı mün'akid:
donmuş su.
1.) buz;
2.) kılıç, hançer;
3.) şişe, billûr. (âb-ı müncemid)

âb-ı müncemid:
1.) donmuş su; buz, kar, dolu, kırağı, çiy;
2.) billûr;
3.) cam;4.) billûr veyâ cam bardak veyâ şişe;
5.) kılıç, hançer, kama.

âb-ı mürde:
donuk, akmayan su.

âb-ı mürgan:
1.) kuşların suyu.
2.) (Y.W. Redhouse'a göre) Şiraz civârında bir suyun adı.
3.) efsanevî bir çeşme olup; suyu nereye götürülürse götürülsün içinden sığırcık kuşları çıkar ve orada bulunan çekirgeleri yer. (Ferheng-i Ziyâ'ya göre:
1) Şiraz civârında bir gezinti yeridir ki, halk Recep ayında her Salı günü eğlenmek için oraya gider; 2) Fars ile Irak arasında bulunan Semirem kasabasında bir pınardır ki bir yere çekirge musallat olduğu zaman o pınardan şişe içine biraz su alarak çekirgelerin bulunduğu yere götürürler, yolda bir çok sığırcık kuşları şişeyi götüren kişinin ardına düşer ve çekirgelerin üşüştükleri yere gelince sığırcıklar, çekirgelerin hepsini telef ederler).

âb-ı mürvârîd:
1.) inci suyu(aydınlıktan kinâye olarak);
2.) göze su inmek tâbir olunan bir hastalık.

âb-ı nâr:
ateşin suyu.

âb-ı nârdân:
1.) yabâni nar suyu;
2.) kan;
3.) göz yaşı.

âb-ı neşât:
neşe suyu. menî, mezî.

âb-ı puhte:
1.) kaynamış su,
2.) pelte.

âb-ı püşt:
belsuyu.
1.) menî, nutfe;
2.) murdar ilik.

âb-ı rengîn:
renkli su; göz yaşı.

âb-ı revân:
1.) akar su,
2.) (mecaz) hayat.

âb-ı rû(y):
1.) yüz suyu;
2.) ırz, namus, şeref, haysiyet. (tezellül).

âb-ı rûşen:
1.) yüz suyu;
2.) ırz, namus, şeref, haysiyet.

âb-ı sebük:
hafif su. kolay hazmedilir şey.

âb-ı siyâh:
1.) siyah su.
2.) tûfân;
3.) karasu illeti, glokom.

âb-ı sükûn:
Îran'da yarı kurumuş büyük bir göl ve bu göle dökülen bir ırmağın adı.

âb-ı şeng:
(âbzen) 1.) küçük havuz.
2.) banyo.

âb-ı şengerfî:
1.) al renkli su,
2.) göz yaşı.

âb-ı sîrîn:
tatlı su, şerbet.

âb-ı şor:
1.) acı su, tuzlu su(ücâc);
2.) göz yaşı.

âb-ı tarab:
1.) inşirâh suyu.

âb-ı Teberistan:
Taberistan veyâ Mazenderan denilen bir dağ tepesindeki pınar. (bir kimse o suya "dur!" derse durur, "ak!" derse akarmış).

âb-ı Teberiyye:
Suriye'nin Teberiyye kasabasında, suyu yedi sene akan ve yedi sene kesilen bir pınar imiş.

âb-ı tîg:
kılıcın suyu.

âb-ı yeh:
eriyen buzun suyu;
2.) buzlu su.

âb-ı zehre:
safra suyu, safra;
2.) şafak ışığı.

âb-ı zer:
altın suyu, ince toz hâlinde öğütülüp zamkla suda eritilmiş ve yaldızlama işlerinde kullanılmış olan altın varak;
2.) safran suyu.

âb-ı zerd:
1.) sarı su;
2.) kederden dökülen gözyaşı.

âb-ı zindegânî:
(âb-ı hayât).

âb-ı zindegî:
(âb-ı hayât).

âb-ı zîr-i kah:
1.) farkına varılmadan sızan su;
2.) gizli veyâ tanınmayan kabiliyet;
3.) entrikacı, mürâî, saman altından su yürüten;
4.) dolap, desise, entrika.

âb-ı zülâl:
1.) berrak su;
2.) billûr;
3.) cam.

âb ü dâne:
su ve ekmek. (kısmet, rızk).

âb ü kil:
1.) su ve kil (= arz);
2.) fânî vücut.

âb ü tâb:
1.) güzellik, parlaklık, tazelik;
2.) tarz, âdet, yol.
3.) Ağustos ayı.

 

 

Havz-i mâ':
Su havuzu.

Kibrit-i mâ':
(kimya) hidrosülfirik.

Klor mâ':
(kimya) hidroklorik.

Mikyâs-ı mâ':
(fizik) hidrometre.

Müvellid-ül-mâ':
(kimya) hidrojen. (fr.) hidrogène.

Müvellid-ül-humûza:
(kimya) oksijen. (fr.) oxygène.

Tedâvî bi-l-mâ':
su tedâvisi.

mâ'-i cârî:
(coğrafya) akar su.

mâ'-i billûrî:
billûrlaşma suyu.

mâ'-i câmid:
donmuş su.

mâ'-i dâhilî:
(coğrafya) gün değmemiş su.

mâ'-i ebyaz:
(hekimlik) bir perdeden dolayı görüş kuvvetinin kaybolması.

mâ'-i hamîm:
sıcak su.

mâ'-i harâciyye:
Arap toprakları dışındaki sular.(Dicle, Fırat gibi büyük nehirler).

mâ'-i kils:
(kimya) kireç taşı.

mâ'-i lezîz:
tatlı su.

mâ'-i mukattar:
damıtık su.

mâ'-i râkid:
durgun su.

mâ'-i verd/mâ-verd/mâ-ül-verd:
gülsuyu.

mâ'-i zerrîn:
altın suyu.

mâ'-ül-bahr:
deniz suyu.

mâ'-ül-hayât/âb-ı hayât:
hayat suyu.

İSTİSKA'(< SAKY): SUYUN GEREKLİLİĞİNİ DUYMA; YAĞMUR DUASI
JîK: YAĞMUR DAMLASI
JîR: GÖL; HAVUZ
JEY: GÖL, IRMAK
KATRE: DAMLA, DAMLAYAN ŞEY
KATRE-İ BÂRÂN: YAĞMUR DAMLASI )

- SU ve/||/<>/> KASİDESİ
[Eklenme Tarih ve Saati: 06 March | 16:49 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70864(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( 1 Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlare su
   Kim bu denlû dutuşan odlare kılmaz çâre su

Az su, çok tutuşan ateşin yanmasını kolaylaştırır. Fuzûlî, Peygamber (s.a.) Efendimiz'e karşı duyduğu özleyiş ateşini gözyaşları halinde su ile söndürmenin mümkün olamayacağını göze anlatmaya çalışıyor. Gönlüm bu ayrılık ateşiyle öyle yanmaktadır ki, gözlerim istediği kadar gözyaşı dökerek bu ateşi söndürmek istese, bu îman ve sevgiden doğan ateşin sönmesine imkân yoktur.

Gözyaşı insanı teskin eden, ıstırap ve sıkıntılarını bir nebze de olsa dindiren bir vâsıtadır. Şâir buna râzı değildir. O bir yandan ağlamanın, bir yandan da ayrılık ateşinin gönlünü yaklmasının devam etmesini istiyor.

"Ey göz! Gönlümde yanan ateşe, gözyaşından su saçma. Zîrâ bu kadar fazla tutuşmuş ateşlere suyun faydası olamaz."

 

2 Âb-gûndur günbed-i devvâr rengin bilmezem
   Yâ muhît olmuş gözümden günbed-i devvâre su

Bu beyti iki türlü açıklamak mümkündür:
a) O kadar çok ağladım ki, gözyaşlarım dönen gök kubbeyi doldurmuş. Bu yüzden renginin mâvi olduğunu bilemiyorum. Yâni gerçek rengini seçemiyorum, her tarafı su renginde görüyorum.
b) Ağlayan yaşlı gözlerle etrâfa bakmaktan dolayı, gökyüzünün rengini bilemiyorum. Gökyüzü gözlük camının rengini aldığı gibi, yaşlı gözlerle de bakıldığında su rengini almış olur.

 

3 Zevk-ı tîğinden aceb yoh olsa gönlüm çâk çâk
   Kim mürûr ile bırâgur rahneler dîvâre su

"Senin kılıç gibi keskin ve delici bakışların, gönlümü delik deşik etse de, ben bundan zevk alırsam, bunda şaşılacak birşey yoktur. Çünkü akar sular geçtiği taşlık yerlerde (zevkli) oyuklar meydana getirirler."

 

4 Vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânın sözün
   İhtiyât ilen içer her kimde olsa yâre su

"Yaralı gönül, senin ok gibi delici bakışlarının sözünü korkuyla söyler. Çünkü yaralı bir insan da suyu ihtiyâtlı içer! (Fazla su yaranın kanamasına neden olur)"

Peykân, okun ucundaki sivri demirin ismidir. Bu kelime de tîğ kelimesi gibi dîvan şiirinde "keskin bakış" mânâsında kullanılmıştır.

 

5 Suya versün bağbân gülzârı zahmet çekmesün
   Bir gül açılmaz yüzün tek verse min gülzâre su

"Bahçıvan gül bahçesine su vermekten vazgeçsin. Onu sele versin. Tüm gül fidanlarını su alıp götürsün. O boşuna zahmet çekmesin. Çünkü değil bir bahçesine, bin gülzâra da su verse, yine senin yüzün gibi bir gül yetiştiremez."

 

6 Ohşadâbilmez gubârını muharrir hattına
   Hâme tek bakmadan inse gözlerine kare su

"Muharrin (Senin vasıflarını anlatmaya çalışan kimsenin) kalem gibi, bakmaktan gözlerine kara su inse, yine de hattını senin gubarına benzetemez."

Burada "gözlerine kara su inmek" iki mânâda kullanılmıştır:
a) Kalemden damlayan mürekkeb,
b) Çok bakmaktan gözlerin kararması.

"Kalemler ne kadar yazsa, muharrirler ne derece kalem oynatsa, yine de senin özelliklerini ve esrârını anlatmaya muktedir olamazlar."

Fuzûlî başka bir manzûmesinde bu fikri şu beyitle de anlatmıştır:
      Yâr içün ağyâre minnet ettiğim aybeyleme
      Bâğban bir gül için bin hâre hizmetkâr olur

 

7 Ârızın yâdıyla nemnâk olsa müjgânım n'ola
   Zâyi' olmaz gül temennâsıyla vermek hâre su

Fuzûlî bu beyitinde kirpiklerini dikene benzetiyor. Ağlayınca kirpikleri ıslanıyor. Bu sûretle sevgilisinin güzel yanağı gözünün önüne geliyor. Gül yetiştirmek için dikene su vermek boşuna değilse, sevgiliyi görmek arzûsuyla ağlamak da boşa gitmez.

 

8 Gam günü etme dil-i bîmârdan tîğin diriğ
   Hayrdır vermek karangû gîcede bîmâre su

"Gam günü hasta gönülden, bakışlarını esirgeme. Çünkü karanlık gecede hastaya su vermek hayırdır."

 

9 İste peykânın gönül hecrinde şevkım sâkin et
   Sûsuzam bir kez bu sahrâda menimçün âre su

"Ey gönül! (Sevgilinin) ok gibi delici bakışlarını (teveccühünü) iste, ondan ayrı olmanın gönlümce hissettirdiği susuzluğu gider. Zîrâ ben susuzum. Ne olur bu kavurucu aşk çölünde benim için de su ara."

 

10 Men lebin müştâkıyem zühhâd kevser tâlibi
     Nitekim meste mey içmek hoş gelür hüşyâre su

"Ben senin insanlara İlâhî aşk şarabı sunan dudağının susuzuyum. Zâhidlerin murâdı kevserdir. Çünkü sarhoş olana şarap, ayıklara da su içmek hoş gelir."

 

11 Ravza-i kûyına her dem durmayub eyler güzâr
     Âşık olmuş gâliba ol serv-i hoş reftâre su

"Servi boylu güzel yürüyüşlü olan sana, herhalde sular da âşık olmalılar ki, hiç durmadan sana doğru akıyorlar." (Şâirin Ravza-i Mutahhara'ya doğru aktığını söylediği su, Fırat ve Dicle nehirleridir.)

 

12 Sû yolun ol kûydan toprağ olub dutsam gerek
     Çün rakîbimdir dahi ol kûya koyman vare su

"Su yolunu, sevgilinin köyüne sokmamak için önüne toprak olup, onu tutmak istiyorum. Çünkü o benim rakîbimdir. O yüzden suyun o semte ulaşmasına mâni' olmak lâzımdır."

Seven kimse, sevgilisini başkasıyla paylaşmak istemez. Şâir bu beytinde suyu kendisine rakib kabûl etmiştir. Fuzûlî, bir gazelinde âşıkları rakib kabûl ettiği için, şu temennîde bulunuyor:

      Benim tek hîç kim zâr u perîşan olmasun yâ Rab!
      Esîr-i derd-i aşk u dâğ-ı hicrân olmasun yâ Rab!

 

13 Dest bûsı ârzûsuyla ölürsem dôstlar
     Kûze eylen toprağın sunun anınla yâre su

Fuzûlî bir önceki beyitte, suyun akmasına mâni' olmak için toprak olmak, yânî bu uğurda ölmek istiyordu. Bu beyitte de aynı istek devam ediyor:

"Şâyet ben sevgilinin elini öpmek arzusuyla ölecek olursam. Toprağımdan bir desti(kâse) yapıp, onunla yâre su sunun."

Şâirin kabir toprağından kâse yapılıp sevgilisine su ikram edilince, sevgili mecbûren dudaklarını su kabına değdirecek, elini öpme arzusuyla ölen şâir bu sûretle onun dudaklarını öpmüş olacaktır. Bu bir şefâat arzûsudur.

 

14 Serv serkeşlik ider kumrı niyâzından meğer
     Dâmenin duta ayağına düşe yalvâre su

"Su, servinin eteğini tutup, ayağına düşüp, yalvarıncaya kadar, O kumrunun niyâzını kabûl etmez."

Fuzûlî bir önceki beyitte şefâat dilemişti. Bu beyitinde de Allah Teâlâ katında niyâzın makbul olması için Peygamber (s.a.) Efendimiz'inm şefâatinin şart olduğunu ileri sürüyor. Bu beyitte Servi, Allah Teâlâ; kumru, kul, su da Peygamber (s.a.) Efendimiz'dir.

 

15 İçmek ister bülbülün kanın meğer bu reng ile
     Gül budâğının mizâcına gire kurtâra su

"Su, gül budağının mizâcına girerek, gülün, bülbülün kanını hîle ile içmesine mâni' olur ve bülbülü, gülün elinden kurtarır."

Bu beyitte de anlatılmak istenen şudur:

Mâsivâ, çeşitli hîle ve desîselerle insanı aldatır ve onun kendine âşık etmek ister. Nefsinin sesine kulak veren kimse dünyâya kul olur. Peygamber (s.a.) Efendimiz insanları mâsivânın esiri olmaktan kurtarır. Dünyâ sevgisi yerine gerçek sevgiyi, yâni muhabbetullâhı yerleştirir.

 

16 Tıynet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme
     İktidâ kılmış tarîk-ı Ahmed-i Muhtâr'e su

Bu beyitte su ile müslümanlık arasında bir benzetiş göze çarpıyor. İslâm bir müslümanda tezâhür edince, onda maddî ve mânevî bir berraklık meydana getirir. Coşkun akan suyun tabiatında da böyle bir billûrluk mevcûddur. Şâir ayrıca Bağdad'ın içinde güneye (Medîne'ye) doğru akmakta olan Dicle'nin Peygamber'e doğru aktığı için berrak olduğunu da hüsn-i ta'lil ile anlatmaktadır.

"Senin tertemiz yaradılışını (Cenâb-ı Hak) dünyâ ehline nasip etmiş. İnsanlar bu sâyede zulmetten nûra çıkmışlardır. Su da Ahmed-i Muhtâr'ın yoluna (Kur'ân yolu) uymuştur."

 

17 Seyyid-i nev'-i beşer deryâ-yı dürr-i ıstıfâ
     Kim sepüpdür mu'cizâtı âteş-i eşrâre su

"İnsanların efendis, kıymetli inci deryâsı (insanlara kıymetli inciler değerinde sözler söyleyen) Yüce Peygamber'in mu'cizesi, edebsizlerin ateşine su serpmektedir."

      Azcin ki ezilmekti bütün hakkı dirildi,
      Zulmün ki zevâl aklına gelmezdi geberdi!
            -- Mehmed Âkif --

 

18 Kılmağîçün tâze gülzâr-ı nübüvvet revnakın
     Mu'cizinden eylemiş ızhâr seng ü hâre su

"Nübüvvet bahçesinin tâzeliğini muhâfaza etmek için Peygamber (s.a.) Efendimiz mu'cizesiyle taş ve dikende su meydana çıkarmıştır."

Peygamber (s.a.) Efendimiz mânevî susuzluktan taş gibi kesilmiş kalblere ve diken gibi başkalarına eziyet eden kimselere verdiği su (İslâm) ile onları mükemmel bir hâle getirmiştir.

 

19 Mu'cizî bir bahr-ı bî-pâyân imiş âlemde kim
     Yetmiş andan min min âteş-hâne-i küffâre su

"O'nun âlemde, ucsuz bucaksız bir deniz gibi olan mu'cizesinden kâfirlerin binlerce ateş-hânesine su ulaşmış. (Küfür ateşinin sönmesine vesile olmuştur.)"

Bu beyit ayrıca Peygamber (s.a.) Efendimiz'in dünyâyı teşrif buyurduğu zaman ateşe tapanların ateş-gedelerinde yanmakta olan ateşin söndüğüne işâret ediyor.

 

20 Hayret îlen barmağın dişler kim etse istimâ
     Barmağından verdiği şiddet günü ensâre su

"Şiddet günü, Ensâr'ın susuzluk çektiği gün, parmağından su verdiğini kim duysa, hayretinden parmağını ısırır."

Peygamber (s.a.) Zevrâ'da ashâbıyla birlikte bulunurken ikindi vakti yaklaştı. Ashâb sağa sola başvurarak su aradı, fakat bulamadı. Peygamber (s.a.) su kabına elini koydu. Parmakları arasından su fışkırmaya başladı. Rivâyete göre üçyüz kişi bu sudan abdest almıştır. (Buhârî, Müslim, Tirmizî, Mu'cizeler bahsi.)

 

21 Dostı ger zehr-i mâr içse olur âb-ı hayat
     Hasmı su içse döner elbetde zehr-i mâre su

"Dostu şâyet yılan zehiri içmiş olsa o, hayat suyu olur. Hasmı da âb-ı hayat içse hiç şüphesiz yılan zehirine döner."

 

22 Eylemiş her katradan min bahr-ı rahmet mevc-hîz
     El sunub urgaç vudû' içün gül-i ruhsâre su

"Peygamber (s.a.) Efendimiz abdest alırken, gül yüzüne su vurunca, onun her bir damlasından binlerce coşkun ve dalgalı rahmet denizi meydana gelmiştir."

 

23 Hâki-pâyine yetem der ömrlerdir muttasıl
     Bâşını daşdan daşa urub gezer âvâre su

"O'nun ayak bastığı toprağa yetişmek için, bin arzuyla ömür boyu devamlı ve başıboş akıp, aşk ile kendinden geçen su, başını taşa vurarak akıp gitmektedir."

 

24 Zerre zerre hâk-i dergâhına ister sâla nûr
     Dönmez ol dergâhdan ger olsa pâre pâre su

"Su, senin dergâhının toprağına zerre zerre nûr salmak ister. Şâyet su parça parça da olsa yine o dergâhtan dönmek istemez."

 

25 Zikr-i na'tin virdini derman billür ehl-i hatâ
     Eyle kim def-i humâr içün içer meyhâre su

"Günahkâr kimseler, Senin na'tını devamlı olarak söylemeyi derman bilirler. Nitekim içki içenler de serhoşluklarının gitmesi için su içerler."

Peygamber (s.a.) Efendimiz'i unutmamak, devamlı hatırlamak, kulun ginah işlemesine mâni' olur.

 

26 Ya Habîballah yâ hayre'l-beşer müştâkınem
     Eyle kim leb-teşneler yânub diler hem-vâre su

"Ey Allah Teâlâ'nın sevgilisi ve ey insanların hayırlısı! Sana müştâkım. Nasıl dudağı kurumuşlar bir yandan yanıp, bir yandan da su ararlarsa; ben de bu hâl ile seni arıyorum."

 

27 Sensin ol bahr-ı kerâmet kim şeb-i mi'râcda
     Şebnem-i feyzin yetürmüş sâbit ü seyyâre su

"Sen öyle bir kerâmet denizisin ki, mi'rac gecesinde, feyzinin şebnemi (çiy dânesi) sâbit ve seyyâr olan tüm varlıklara su ulaştırmıştır."

 

28 Çeşme-i hurşîdden her dem zülâl-i feyz iner
     Hâcet olsa merkadin tecdîd iden mi'mâre su

"Güneş çeşmesinden her zaman tatlı bir su inmektedir. Senin kabrini yenilemek isteyen mîmâra su ihtiyâcı (bu sûretle) te'min edilmiş olur."

Kur'ân-ı Kerîm ve hadîs-i şerîfler kıyâmete kadar beşeriyetin karanlık dünyâsını aydınlatacaktır. Yeter ki insanlar bu iki kaynaktan isti-fâde edebilsinler.

 

29 Bîm-i duzah nâr-ı gam salmış dil-i sûzânıma
     Var ümîdim ebr-i ihsânın sepe ol nâre su

"Cehennem korkusu, benim yanan gönlüme tasa ateşi salmıştır. Senin ihsan bulutunun o ateşe su serpip söndüreceğine ümîdim tamdır."

Bu beyitteki cehennem korkusunu Allah ve Peygamberinden uzak kalma ve Allah Teâlâ'nın istediği kul olamama endîşesi şeklinde değerlendirmeliyiz.

 

30 Yümn-i na'tinden güher olmuş Fuzûlî sözleri
     Ebr-i nîsandan dönen tek lü'lü-i şehvâre su

"Nisan bulutundan dökülen suyun inciye dönmesi gibi; senin uğurlu na'tından dolayı, Fuzûlî'nin sözleri cevher olmuştur."

İstiridyeler nisan yağmurları yağmaya başladığı zaman kabuklarını açarlar, bu sırada yabancı bir madde içeriye girerse, inci meydana gelir.

Bu beyitte Fuzûlî kelimesi iki mânâya gelmektedir: Birincisi şâirin ismi olarak düşünülmeli, diğeri ise "değersiz" şeklinde anlaşılmalıdır.

 

31 Hâb-ı gafletden olan bîdâr olanda rûz-i haşr
     Eşk-i hasretden tökende dîde-i bîdâre su

"Gaflet uykusunda olan bir kimse ancak haşır günü uyanır. Hasret gözyaşının uyanık gözlere döktüğü su (sâyesinde insanlar gaflet uykusundan ölmeden önce uyanırlar)."

 

32 Umduğum oldur ki rûz-i haşr mahrûm olmayam
     Çeşme-i vaslın vere men teşne-i dîdâre su

"Senin ilâhî güzelliğine alışmış ve senin dîdârına susamış olan bana su vereceğini, bu sâyede kıyâmet gününde seni görmekten mahrum olmayacağını ümit ediyorum."

Çeşme müslümanlar arasında câmi yaptırmak kadar mukaddes sayılmıştır. )

- SU ve/||/<>/> SU DEYİMLERİ
[Eklenme Tarih ve Saati: 06 March | 16:46 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70863(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Su almak

Su altı

Su aşağa

Su ayağa

Su ayağı

Su aygırı

Su balesi

Su bardağı

Su baskını

Su başından kesilir

Su başından kesmek

Su baştan aşmak

Su baştan aşmak

Su biberi

Su bidonu

Su birikintisi

Su borusu

Su botu

Su böreği

Su buharı

Su bulanmayınca durulmaz

Su çamuru

Su çaputu

Su çekirgesi

Su çekmek

Su çevleği (girdap)

Su değirmeni

Su deposu

Su dibeği

Su dökmek

Su dökünmek

Su evi

Su faturası

Su geçirmez

Su geldi teyemmüm bozuldu

Su gibi

Su gibi akmak

Su gibi aziz olmak

Su götürmek

Su götürmemek

Su götüründüsi

Su hizası

Su ibriği

Su içene yılan bile dokunmaz

Su içinde

Su içinde kalmak

Su içmek

Su inmek

Su issi (timsah)

Su iti

Su kabağı

Su kabı

Su kaçırmak

Su kaldırmaz

Su kamışı

Su kanalı

Su kaplumbağası

Su kapmak

Su kasidesi

Su katılmadık

Su kavletmek

Su kayağı

Su kaynağı

Su keleri

Su kemeri

Su kerdemesi

Su kesetek

Su kesilmek

Su kesimi

Su kesüği (Su nöbeti)

Su kırağı

Su kireci

Su koyunu

Su koyuvermek

Su köpeği

Su kulesi

Su kuşu

Su kuyusu

Su, küçüğün; sofra, büyüğün

Su, küçüğün; söz, büyüğün

Su matarası

Su mermeri

Su nigendeli

Su perisi

Su pınarı

Su piresi

Su pompası

Su püskürtmek

Su rezenesi

Su saati

Su sağan

Su savağı

Su savaşı

Su sempozyumu

Su serpecek (süzgeçli kova)

Su sesi

Su sporu

Su süzme

Su tabancası

Su tandırı

Su tankeri

Su tası

Su taşı

Su tedavisi

Su terazisi

Su tereği

Su termosu

Su testisi

Su testisi su yolunda kırılır

Su tuluğu

Su tüfeği

Su uçan

Su uçduğu

Su uyur düşman uyumaz

Su üstüne çıkmak

Su üstüne yazı yazmak

Su vurmak

Su yağı

Su yalağı

Su yarığı

Su yarıntısı

Su yatağı

Su yeşili

Su yılanı

Su yirimi

Su yolcu

Su yolu

Su yutmak

Su yüzünden

Su yüzüne çıkmak

Subağası

Subaşı

Sucu

Sucuğaz

Suçiçeği

Sudan

Sudan bahane

Sudan ucuz

Sukkam

Sulak

Sulak arazi

Sulak avı

Sulak buğdayı

Sulamak

Sulan

Sulandırmak

Sulanlık

Sulanmak

Sular alçaktan akar

Sular gibi akmak

Sular kararmak

Sular seller gibi aktı

Sulayın

Sulaz olmak

Sulu çayır

Sulu göz

Sulu kar

Sulu kılıç

Sulu köfte

Sulu sepken

Suluca

Suluca armut

Sulugaylan (Nargile)

Sulugumbat

Suluk

Sulukta

Sul ukule

Sulukule

Sululuk

Sulungur

Sulusepkin

Sulusıklam Sulusıklam

Sulusinek

Sulusirke

Suluzırtlak

Sumak

Suna (göl ördeği)

Sunak

Susak

Susakkabuğu

Susalık

Susalmak

Susam susam

Susamış it kerize bakar

Susayan kanmam sanır

Susayanla susak aksayanla aksak

Susulamak

Susulamak

Susurluk

Susuz ağaç meyve vermez

Susuz bağ ağaçsız dağ

Susuz çaylarda boğulayım

Susuz yaban

Susuz yaz

Susuzluktan dili dışarı düşmüş

Suşehri

Suv

Suvacık

Suvak

Suvarıcı

Su varıcı

Suvarılmak

Suvarınılmak

Suvarmak

Suv at

Suvat

Suya bakan (falcı)

Suya bakıcı

Suya doymak

Suya düşen yılana sarılır

Suya düşmek

Suya ermek

Suya gelmek

Suya gidenin susağı, köye gidenin köpeği

Suya girinmek

Suya götürüp susuz getirmek

Suya ıslamak

Suya ıslanmak

Suya kaçan

Suya kanmak

Suya pala sallamak

Suya sabuna dokunmak

Suya salmak

Suya seccade serenlerden olmak

Suya varmadan çemrenmek

Suya varmadan paçaları sıvamak

Suya vermek

Suya yunmak

Suylamak

Suylarınca

Suylatmak

Suylayı gitmek

Suyu bardakta gemiyi duvarda seyretmeli

Suyu başından içmek gerek

Suyu başından tutmak gerek

Suyu baştan ulamalı balığı baştan avlamalı

Suyu bulandırmak

Suyu çekilmek

Suyu çekilmiş değirmene döndü

Suyu düşük

Suyu getiren de bir testiyi kıran da bir

Suyu görmeden çemrenir

Suyu gözesinden içmek

Suyu ısınmak

Suyu kesik değirmene dönmek

Suyu nereden geliyor

Suyu samık

Suyu sili galmamak

Suyu toprağı çekmek

Suyu yokuşa akıtmak

Suyu yumuşak

Suyu yumuşak huyu yalpak

Suyun akıntısına gider

Suyun akıntısına gitmeyen yorulur

Suyun başı

Suyun çağlamazı, insanın söylemezi

Suyun gözesi

Suyun kaynaması

Suyun otoyu

Suyun yavaş akanından, insanın yere bakanından kor... Suyun yüzü yerde

Suyuna gider

Suyuna pirinç salınmaz

Suyuna sabun dokunmaz

Suyuna tirit

Suyunca

Suyunca gitmek

Suyunca olmak

Suyundan içmek

Suyunközü

Suyunu almak

Suyunu buldu

Suyunu buldurmak

Suyunu çekmek

Suyunu çıkarmak

Suyunun suyu )

- DOORU/DORU ile/değil DOĞRU
[Eklenme Tarih ve Saati: 14 March | 23:37 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/66168(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Çeşitli tonları bulunan kızıl kahve at rengi. YAĞIZ | Bu renkte olan at. | Bu renkte olan. İLE/DEĞİL Kavram ile nesnenin/durumun uyumluluğu. )

- SU ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BAĞIL SU
[Eklenme Tarih ve Saati: 06 March | 17:27 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/8115(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Çorba, taze meyve suyu vb. )

- SU ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BAĞIL SU
[Eklenme Tarih ve Saati: 06 March | 17:27 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/8115(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( NEDEN SUSARIZ?

Susamak, troid bezinin ağız yoluyla bize ulaştırdığı bir mesaj olup; sulanmaya gereksinim var anlamını taşımaktadır. Ancak bu kişisel ve psikolojik boyutları olan ve kişiden kişiye farklılık gösteren bir gereksinimdir. Kimi insanlar günde 2 bardak su içerken, kimilerinin tükettiği su miktarı 2 litre olabilir.

NE ZAMAN SU İÇMELİYİZ?

İstek duyduğumuz an dememiz olanaklı. Bazı bünyelerin suya daha çok gereksinim duyduğu, bazılarının da azla yetindiği sıkça rastlanan bir durumdur. En iyi yöntem ise az ve sık, özellikle de yemeklerin hazmedildiği saatlerin dışında içmektir. Ancak güç sarfederken kesinlikle içmemeye çalışın ve karşılaşmalar sırasında sadece suyla ağzını çalkalayan boksörleri düşünün. Eski zamanlarda madenlerde çalışanların da susadıkça bu yöntemi denediği bilinen bir gerçek. Eğer bir defada çok su içerseniz günün birinde böbreklerin iflas etme olasılığı çok fazla. Özellikle sabah yataktan kalkar kalkmaz ve de aç karnına bir bardak su içmek ise tüm organizmayı temizleyerek, toksinlerden arıtıyor. Zinde ve dinç olmayı sağlıyor.

 

SU ZAYIFLATIR MI?

Elbette hayır. Aynı şey maden suyu için de geçerli. Bir gram bile kaybetme olasılığınız yok. Durmadan su içmenin ve ardından tuvalete gitmenin kesinlikle incelmenize bir katkısı bulunmuyor. Hatta dolaşım sisteminden kaynaklanan ve yaygın bir şekilde selüliti olanların ise fazla su içmekten dolayı şişebileceğini de belirtmekte yarar var. Aşırı su içmenin sonunda bedenin atmakta zorlandığı su, bünyede tutularak ödemlere dahi neden olabilir.

 

O HALDE NE YAPMALI?

Suyu tatlandırabiliriz. Örneğin hoş kokulu ve dolaşımı hızlandıran bitki çayları denenebilir. Ancak kesinlikle su atıcı ilaçlara ilgi göstermeyin; bu ilaçlar böbrekleri aşırı yorduklarından istenmedik sonuçlarla karşılaşabilirsiniz.

 

YAZIN KIŞA ORANLA DAHA FAZLA SU İÇMEK GEREKİR Mİ?

Evet! kesinlikle yazın daha fazla su içmeliyiz. Özellikle yaz aylarında beden ısındıkça daha fazla terler ve su kaybeder. Dolayısıyla su stokunu sık sık ve kışa oranla daha fazla miktarlarda yenilemek şarttır.

 

MADEN SUYU MU YOKSA KAYNAK SUYU MU?

Her su tadına özellikle de içindeki madeni tuzlara ve oligo-elementlere göre öbürlerinden ayrılır. Kaynak suyuyla, maden suyu arasındaki temel fark ise kaynak suyunun sağlık üzerinde özel bir takım etkilerinin olmadığı ve maden suyu gibi değişmez bir içeriğinin bulunmadığıdır. Bununla birlikte maden suyunun kaynak suyuna attığı fark öyle pek ahım şahım sayılmaz ve beslenmeye özel bir katkısı da olmaz.

 

GERÇEKTEN DE DERİMİZDE BÜYÜK ÖLÇÜDE SU BULUNUYOR MU?

Evet, cildimizin yüzde 50 oranında su barındırdığı bir gerçek, ancak bu oran yaş ve cinsiyete göre değişebiliyor. Bebekler için yüzde 80'lere çıkarken, bu oran erkeklerde yüzde 60, kadınlarda ise yüzde 50 civarındadır. Derinin epiderm tabakasındaki su miktarı altderi tabakasına göre iki misli fazla olup, cildin parlak ve ışıltılı görünmesinde başrolü oynar.

 

BUNUN DIŞINDA VÜCUTTAKİ SUYUN BAŞKA İŞLEVLERİ VAR MIDIR?

Vücuttaki su, herşeyden önce acil durumlarda organizmanın yıkanmasını sağlayan bir rezervuar olarak devreye girer. Temel görevleri arasında beden ısısını regule etmek ve cildi sağlıklı tutmak sayılabilir. Bu arada kozmetikçilerin suya neden bu kadar fazla önem verdiği de anlaşılıyor. Son yıllarda üretilen kozmetik ürünlerin içeriklerine bir bakmanız yeterli.

 

NEMLENDİRME SÜRECİ NASIL İŞLER?

Suyu içinde tüm hücrelerin yıkandığı bir sıvı olarak düşünürsek, su seviyesinin azalması halinde cildin neden kuruyup pul pul olduğunu anlamamız kolaylaşır. Ancak bu pek de sık görülen bir olay değildir. Vücuttaki tüm enzimatik ve immüniter sistemlerin görevlerini yapabilmesi için suya gereksinimi vardır. Hücreler arası oluşumlar ve antiradikal enzimlerin oluşumu için de yine su gerekli derken, eksikliğinde ciltte gözenekler oluştuğunu da hatırlatmakta fayda görüyoruz.

 

SU İYİ BİR MAKYAJ TEMİZLEYİCİ OLABİLİR Mİ?

Özellikle yaz aylarında temizleme sütünüz ya da köpüğünüzü kullandıktan sonra bol suyla durulamanız cildinizin tazelenmesini sağlar. Özellikle içinde cildi soymaya yarayan küçük granüller bulunan köpükler cildi hem ölü hücrelerden, hem de tozlardan arındırmak için ideal. Bu tip kremlerin en önemli fonksiyonu, gözeneklerin diplerindeki kirlere kadar ulaşarak, derinlemesine temizlemesi.

 


 

 

( Bugün [21 March 2025] itibariyle
Son harfi ...U'larda,
3108 yeni ekleme, 3619 katkı
)



--ÇU/-ÇÜ ile ÇUÇU

( Emir ve yasaklama bildiren, buyrum kipindeki ve yasaklayıcı [olumsuz buyrum] sözcüklerin sonuna gelerek bu sözcükleri vurgulayan bir ilgeç. İLE Bir Türk ozanının adı. )


-... "FARZ" OLDU ile/değil/yerine ... ŞART OLDU



-... DUYGUSU ile/değil/yerine/>< ... DÜŞÜNCESİ VE DUYGUSU



-... GİBİ ŞEYLER DE ...:
SÖZ KONUSU ile/değil OLASI(/LIK İÇİNDE)



-... KORKUSU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ... COŞKUSU



-... MANTIĞI ile/ve/değil/||/<>/< KABULÜ



-... ÖYKÜ/SÜ değil ... SÜRECİ



-... ÜLKESİ değil ÜLKÜSÜ



-...'NIN:
"ONURU" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLURU



-...'NIN:
"SUÇLUSU" ile/ve/değil/yerine/<>/< SORUMLUSU



-... değil ATASÖZÜ



-... değil BALMUMU



-... değil ÇALIKUŞU



-... değil ÇÖREKOTU



-... değil DEMİRYOLU



-... değil KUŞBURNU

( Çalılık ve ormanlık alanlarda yetişen, soluk pembe renkte çiçekler açan bir ağaç, yaban gülü ağacı. | Bu ağacın parlak kırmızı renkli, içi tüylü ve çekirdekli meyvesi. | Bu meyveden yapılan içecek. )


-... değil SEMİZOTU



-...YA AİT ile/ve/değil ...YA ÖZGÜ



-...YA YOL AÇTI ile ...YA NEDEN OLDU



-[eskiden] İSTANBUL ile/ve/<> ANADOLU

( Yangını. İLE/VE/<> Salgını. )


-[İNANÇ +]
KUŞKU ile/ve/||/<> CEHALET ile/ve/||/<> GAFLET ile/ve/||/<> HIRS ile/ve/||/<> KİBİR

( Nifak. İLE/VE/||/<> Taassub. İLE/VE/||/<> Gösteriş. İLE/VE/||/<> Fesad. İLE/VE/||/<> Zulüm. )


-[ne yazık ki]
MUHTEKİR[Ar.]/SPEKÜLATÖR[İng.] değil/yerine/= VURGUNCU

( Yolsuz kazanç elde eden, vurguncu, istifçi, ihtikâr yapan. )


-[ne yazık ki]:
[hem] SUÇLU ile/ve/hem de/||/<>/> "GÜÇLÜ"



-[ne yazık ki]
!DEDİKODU ile/değil/yerine/>< BİLGİ

( "Dilde". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Akılda. )


-[ne yazık ki]
!MÜFSİT[Ar.]/MÜZEVİR[Ar.] değil/yerine/= ARABOZUCU



-[ne yazık ki]
!SAVAŞ:
BATI TÜRÜ ile DOĞU TÜRÜ

( Sermaye yoğun. İLE Emek yoğun. )


-[ne yazık ki]
"ALIŞKANLIK":
ÖNCE HAFİF ve/||/<>/> SONRA GÜÇLÜ

( Duyumsanılamayacak kadar. VE/||/<>/> Kırılamayacak kadar. )


-[ne yazık ki]
"GÜCÜN MEDYASI" değil/yerine/>< MEDYANIN GÜCÜ



-[ne yazık ki]
AKILLILARIN DURUMU ile/ve/||/<> APTALLARIN TUTUMU

( [ne yazık ki] Sürekli, kuşku içinde. İLE "Küstahça, kendinden emin." )


-[ne yazık ki]
BELLEK KAYBININ NEDENLERİ:
KAN ŞEKERİNİN OYNAMASI ve/||/<> VİTAMİNLERİN EKSİLMESİ ve/||/<> MİNERAL YOKSUNLUĞU ve/||/<> YAĞLARIN DENGESİZLİĞİ ve/||/<> HORMONLARIN AZLIĞI



-[ne yazık ki]
ÇELİŞKİ ile/ve/||/<> KISIR DÖNGÜ



-[ne yazık ki]
DEDİKODU ile/ve/değil/||/<>/>/< İFTİRA



-[ne yazık ki]
DÖVÜŞ ile/ve/||/<>/> GÖLGE DÖVÜŞÜ



-[ne yazık ki]
GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR [GDO] ile HORMONLU ile İLÂÇLI



-[ne yazık ki]
HASAN FEHMİ ile/ve/||/<> ABDİ İPEKÇİ ile/ve/||/<> ÇETİN EMEÇ ile/ve/||/<> UĞUR MUMCU ile/ve/||/<> ÖTEKİLER

( 06 Nisan 1909 tarihinde, Serbesti gazetesinin yazarı Hasan Fehmi, Galata Köprüsü'nde öldürülür... Hasan Fehmi, düşüncelerinden dolayı katledilen ilk gazetecidir. Bu nedenle, 06 Nisan, "Öldürülen Gazeteciler Günü" olarak anılır... )


-[ne yazık ki]
HASAN FEHMİ ile/ve/||/<> ABDİ İPEKÇİ ile/ve/||/<> ÇETİN EMEÇ ile/ve/||/<> UĞUR MUMCU ile/ve/||/<> ÖTEKİLER

( Öldürülen Gazeteciler... )


-[ne yazık ki]
İSTÎLÂ ile/ve/||/<>/> SÖMÜRÜ



-[ne yazık ki]
MUHTEKİR[Ar.]/SPEKÜLATÖR[Fr.,İng] değil/yerine/= VURGUNCU



-[ne yazık ki]
ÖNYARGI ile/ve/||/<> KUŞKU



-[ne yazık ki]
SÖMÜRÜ ile/ve/||/<> ARTI DEĞER SÖMÜRÜSÜ



-[ne yazık ki]
SÜRÜ ile/ve/değil/||/<>/> SÖMÜRÜ



-[ne yazık ki]
TIKANIKLIK ile/ve/||/<> KISIR DÖNGÜ



-[ne yazık ki]
TUTUCU ile GERİCİ



-[ÖĞRENİYORUZ/ANLIYORUZ]
OKUDUĞUMUZU ile/ve/<> DUYDUĞUMUZU ile/ve/<>
GÖRDÜĞÜMÜZÜ ile/ve/<>
HEM DUYUP, HEM GÖRDÜĞÜMÜZÜ ile/ve/<>
TARTIŞTIĞIMIZI ile/ve/<> DENEYİMLEDİĞİMİZİ ile/ve/<>
ANLATTIĞIMIZI/ÖĞRETTİĞİMİZİ

( %10 ile/ve/<> %20 ile/ve/<> %30 ile/ve/<> %50 ile/ve/<> %70 ile/ve/<> %80 ile/ve/<> %95 )


-[yargı/hüküm bulunsa da, bulunmasa da] İLİM:
TASAVVUR MERHU HÜKM (TASDİK) ile/ve TASAVVUR FEKAT/SÂZEC/LÂ HÜKME MA'HÛ

( Yargı içermesi gereken. İLE/VE Yargı içermemesi gereken. )


-[yargı/hüküm bulunsa da, bulunmasa da] İLİM:
TASAVVUR MERHU HÜKM (TASDİK) ile/ve TASAVVUR FEKAT/SÂZEC/LÂ HÜKME MA'HÛ

( Bi şart. İLE/VE Bilâ şart. )


-ΔE= ΔU + ΔKE + ΔPE

( m(u2 - u1)
1/2 m(V²2 - V²1)
mg(Z2 - Z1) )


-| CÂNİ ve BUDALA | ile/değil/>< OYUNCU

( Sürekli akıl var ve hiç duygu yoksa. VE Sürekli duygu var ve hiç akıl yoksa. İLE/DEĞİL/>< Akıl ve duygunun dengelenmesiyle. )


-18 YAŞ:
ALTI ile/ve/||/<>/> ÜSTÜ

( İstenç[irâde] sahibi. İLE/VE/||/<>/> Direnç[ihtiyâr] sahibi. )


-18 YAŞ:
ALTI ile/ve/||/<>/> ÜSTÜ

( Ne "yapacağını/yapabileceğini" "bilen". İLE/VE/||/<>/> [öncelikle] Ne yapmayacağını/yapmayabileceğini ve ne "yapacağını/yapabileceğini" bilen. )


-3 MAYMUN:
MIZARU ile/ve/||/<> IWAZARU ile/ve/||/<> KIKAZARU

( )


-3 MAYMUN:
MIZARU ile/ve/||/<> IWAZARU ile/ve/||/<> KIKAZARU

( Gözlerini kapatanın adı Mizaru, ağzını kapatanın adı Iwazaru ve kulaklarını kapatanın adı da Kikazaru. Adlarından da anlaşıldığı üzere Japon kökenli bir görsel bu. XVII. yüzyılda, Nikko kentinde inşâ edilmiş ünlü Tosho-Gu Tapınağı'nın kapısına oyulmuş "görsel bir deyim" olarak ortaya çıkmış, sonra da oradan tüm dünyaya yayılmış. )


-A/D KONVERTER/ANALOG-TO-DIGITAL CONVERTER[İng.] değil/yerine/= A/D DÖNÜŞTÜRÜCÜ, ÖRNEKSELDEN SAYISALA DÖNÜŞTÜRÜCÜ



-ABAK ile/ve/<> ABAK MAHMUZU

( Sütun başlıklarının üstüne gelen, genişçe ve dışa taşkın tabla, başlık tablası, mahmel. Abakus, sütunla baştaban ya da kenar üzengisi arasında, yastık görevi yapar. İLE/VE/<> Bazı abakların köşelerinde yer alan kıvrımlara verilen ad. )


-ABAROGNOZİ[Yun.] değil/yerine/= BİR NESNENİN AĞIRLIĞINI TARTMA YETİSİNİN YOKLUĞU



-ABBE KIRILMA ÖLÇÜTÜ ve/||/<> ABBE KURAMI ve/||/<> ABBE ÖLÇÜTÜ ve/||/<> ABBE PRİZMASI ve/||/<> ABBE SAYISI ve/||/<> ABBE YOĞUNLAŞTIRICISI

( Sıvıların kırılma indisini ölçmek için kullanılan kırılmaölçer. VE/||/<> Gerçek bir görüntü elde edilecek bir mercek, cismin tüm kırınım saçaklarını geçirecek kadar büyük olmalıdır. VE/||/<>Bir teleskobun çözme gücü için açısal ayrılma λ/d'den küçük olmamalıdır. Burada λ gelen ışığın dalga boyu, d; objektifin yarıçapıdır. VE/||/<> Dik görüntü elde etmek için kullanılan, iki çift dik açılı prizmadan oluşan ve dört yansıma yapan düzen. VE/||/<> Dağıtıcı gücün tersi. VE/||/<> İyi bir ışık toplama özelliğine sahip, sayısal açıklığı 1.25 olan ve mikroskopide yaygın olarak kullanılan, basit iki mercekten oluşan düzenek. )


-ABDESTBOZAN/ŞERİT/SIĞIR ŞERİDİ/TENYASI/TENYA ile ABDESTBOZAN OTU

( Şeritgillerden, gövdesi yassı, birbirine kenetlenmiş boğumları bulunan ve bazısı metrelerce boyda olan bir bağırsak asalağı. İLE Gülgillerden, almaşık yapraklı, yeşilimsi ya da kan kırmızı çiçekler açan, idrar söktürmede ve kan dindirmede kullanılan bir bitki. )


-ABELL KATALOĞU ile/||/<> ABELL YARIÇAPI

( 1958 yılında, George Ogden Abell[astronom] tarafından yayımlanan ve 2712 gökada kümesini içeren bir gökadalar kataloğu.[Bir kümenin bu kataloğa eklenmesi için içinde en az elli gökada bulundurması ve Abell yarıçapı olarak adlandırılan bölge içinde bulunacak kadar düzenli olmaları gibi belirli ölçütleri karşılaması gerekmektedir. Daha tutarlı bir hata payı elde edebilmek için bu ölçütler sürekli uygulanmamıştır.[Kataloğa yapılan son eklemelerde üye sayısı ellinin altında pek çok küme bulunmaktadır.] İLE/||/<> Astronomide Abell kataloğundaki gökada kümelerinden devimle uzunluğu 2.14 megaparsek kabul edilen, tipik bir gökada kümesinin yarıçapı olarak tanımlanır. )


-ABONMAN/ABONE değil/yerine/= SÜRDÜRÜM/CÜ



-ACAYİPLİK ile/ve/<> ACAYİPLİK KORUNUMU

( Hadronların taşıdığı yük sayısı. | Taneciklerin çok çabuk oluşumuyla [güçlü etkileşme] çok yavaş bozunması [zayıf etkileşme] arasında görülen dengesizlik. İLE/VE/<> Zayıf etkileşimlerle ihlâl edilen yalıtılmış bir düzendeki hadronların, acayiplik sayılarının toplamının sabit olması. )


-ACEMİ OCAĞI ile/||/<>/> ENDERUN ile/||/<>/> KAPIKULU ORDUSU

( Askeri eğitim verir. İLE/||/<>/> Daha çok yönetim ve bürokrasi eğitimi sağlar./> İLE/||/<>/> Bu eğitim kurumlarının ürünü olarak ortaya çıkan profesyonel askeri birlik. )


-AÇIK SÖZLÜ ile/değil AHMAK



-AÇIK-KOYU ile IŞIK



-ACILAR YOLU ve/<> 14 İSTASYON

( [Hz. İsa'nın] Kudüs'te, St. Sepulchre[Kutsal Naaş] Kilisesi'ne kadar çarmıhı sırtlanıp ölüme yürüdüğü yol.[VIA DOLOROSA] VE/<> Yol boyunca, düşe kalka, acı içinde kendi sonuna doğru yürürken durakladığı, aralarında son kez ekmek yediği ve şarap içtiği yerlerde bulunan 14 nokta. )


-ÂCİZ HALİ değil/yerine/= DÜŞKÜ DURUMU



-ÂCİZ değil/yerine/= DÜŞKÜ



-AÇMAZ/ÇIKMAZ/...(PARADOKS) ile/ve/değil DÖNGÜ



-AD ile/ve/değil/||/<>/< ÖRÜNTÜ



-ADALAR ve/> ÜSKÜDAR ve/> BEYOĞLU ve/> SURİÇİ



-ADÂLET:
"KİŞİ/ŞAHIS/ŞAHSÎ" KONU(SU) değil KİŞİLİK/ŞAHSİYET KONUSU



-ADÂLET:
BİLGİNİN KONUSU ile/ve/değil/||/<> DÜŞÜNCENİN KONUSU



-ADAMKÖKÜ = ADAMOTU = KANKURUTAN

( Patlıcangillerden, geniş yapraklı, mavi çiçekli, meyveleri sarı, çok yıllık bir bitki. )


-ÂDEM[ADM]:
ELİF-DAL-MİM [yazılışı] | ALLAH <> DÜNYA <> MUHAMMED | KIYAM <> RÜKÛ <> SECDE [Remz'i/Simgesi/Anlamı]



-ADI UNUTABİLMEK İÇİN:
ZİKİR YOLU ile/ve MUHABBET YOLU

( Daha büyüğünü düşünerek.[zikr] İLE/VE Sevdiğini düşünerek. )


-ADİAFOREZ[Fr.] değil/yerine/= TERLEME YETERSİZLİĞİ/YOKLUĞU



-ADİPOZ ile/||/<> ADİPOZ DOKU

( Yağlı. İLE/||/<> Yağ dokusu. )


-ADLANDIRMA ile/ve/||/<> KÖPRÜ



-AEROGRAM[Fr.] değil/yerine/= HAVA MEKTUBU



-AFİNİTE/AFFINITY[İng.] değil/yerine/= ÇEKİM GÜCÜ



-AFİNİTE değil/yerine/= ÇEKİM GÜCÜ



-AFRİKA:
SAHRA ÜSTÜ ile/ve/||/<> SAHRA ALTI



-AĞAÇ ile BİLADER AĞACI/AMERİKAN ELMASI/KAJU

( ... İLE Antep fıstığıgillerden, yapraklarını dökmeyen, tropikal bir meyve ağacı. | Bu ağacın meyvesinden çıkarılan, yer fıstığına benzeyen, tatlıyla tuzlu arasında tadı bulunan ve çerez olarak yenilen çekirdek. )


-AĞAÇ ile YÜSRÜ

( ... İLE Bazı ince işlerin yapımında kullanılan, siyah bir ağaç ve bu ağacın kökü. | Bu kökten yapılmış olan. )


-AGAMİ değil/yerine/= BORAZANKUŞU

( Güney Amerika'da yaşarlar. )


-AGANTA[İt.] değil/yerine/= İNDİRİLEN/ÇEKİLEN GEMİ HALATI YA DA ZİNCİRİN BİR SÜRE TUTULU KALMASI BUYRUĞU



-AGAVE KAKTÜSÜ ile/ve/<> BENZERİ

( Meksika'da. İLE/VE/<> El Salvador'da.[Bu kaktüsten, doğal iplik elde ediliyor.] )


-AĞIT = SAĞU



-AĞLAYAN SÖĞÜT, SALKIMSÖĞÜDÜ ile SULTÂNÎ SÖĞÜT ile KEÇİSÖĞÜDÜ ile KIZILSÖĞÜT ile SEPETÇİSÖĞÜDÜ/SORKUN



-AHLÂK:
KORKU ile/ve/<> HAK ile/ve/<> FERÂGAT ile/ve/<> AŞK



-AHLÂK ile/ve İÇGÜDÜ

( Sonradan. İLE/VE Doğuştan. )


-AHLÂK ile/ve İÇGÜDÜ

( AHLÂK: Düşünmeden ve kolaylıkla yapılan davranış/tutum. )


-AHLÂK ile/ve İÇGÜDÜ

( İNSİYÂK[Ar.]: Bir gücün etkisiyle çekilip gitme. | Ardı sıra gitme. | İçgüdü. )


-AHLÂKÎ OLGU değil OLGULARIN, "AHLÂKÎ" "YORUMLARI"

( Yoktur. | Vardır. )


-AHTAPOT ile BATTANİYE AHTAPOTU

( Dişilleri, erillerden 40.000 kat daha büyük olabiliyor. Bu türün dişilleri, 2 metreye kadar büyüyebilirken; erilleri, sadece birkaç santimetreye kadar büyüyor.[Hayvanlar arasında, dişil ile eril arasındaki en zıt orandır.] )


-AHTAPOT ile HİNDİSTAN CEVİZİ AHTAPOTU



-AHUDUDU ile İZMAVLA

( Ağaççileği. İLE Sarı ağaççileği. )


-AİLE HUKUKU değil/yerine/= OĞUŞLUK TÜZESİ



-AJİTASYON[Fr./İng. < AGITATION]["ACITASYON" değil!] değil/yerine/= KIŞKIRTMA/KIŞKIRTI/KÖRÜKLEME ÇALKALAMA | ÇIRPINTI | DUYGU SÖMÜRÜSÜ



-AKAİD USÛLÜ ile/ve/||/<>/> HADİS USÛLÜ ile/ve/||/<>/> TEFSİR USÛLÜ ile/ve/||/<>/> FIKIH USÛLÜ



-AKAN SU ile/ve IĞIL

( ... İLE/VE Çok yavaş akan su. )


-AKAR SU ile/ve AKAN SU

( Potansiyel. İLE/VE Süreklilik. )


-AKARDİ değil/yerine/= YÜREK GELİŞMEZLİĞİ/YOKLUĞU



-AKARSU ile/ve/<> KIVRIMLI AKARSU/MENDERES[Yun. < MAINDROS/Μαίανδρος]

( ... İLE/VE/<> Bir akarsu yatağının az eğimli koyak tabanlarında ve ova düzlüklerinde çizdiği "s" harfine benzeyen kıvrım. )


-AKARSU ile/ve/||/<> KOYAR

( ... İLE/VE/||/<> İki akarsuyun birleştiği yer. )


-AKARSU ve/<> TALVEG[Alm.]

( ... VE/<> Bir akarsu yatağının en derin yerlerini birleştiren çizgiye verilen ad. )


-AKBABA ile CENAZECİ KUŞU



-AKÇA ARMUDU değil AKÇAARMUT



-AKIL'IN KONUSU ile/ve VEHİM'İN KONUSU

( Üçgenlik. İLE/VE Üçgen. )


-AKIŞ ile/ve/değil/||/<> DÖNGÜ



-AKİVADES[Yun.] değil/yerine/= MİDYE TÜRÜ

( Kumun 5-6 cm. altında yaşar.[İzmir/Ayvalık] )


-AKL-I SELÎM değil/yerine/= SAĞDUYU



-AKL-I SELİM değil/yerine/= SAĞDUYU / SAĞDUYULU/SAĞLAM USLU



-AKLIN 3 GÖRÜNÜMÜ/TEZÂHÜRÜ

( * AKL-I TEMYİZÎ
* AKL-I AMELÎ
* AKL-I NAZARÎ )


-AKLIN:
ABDESTİ (TENZİH) ile/ve KULLUĞU

( Sohbet ile. İLE/VE Düşünce ile. )


-AKLIN:
DÜZEN VERİCİLİĞİ ile/ve/||/<> İŞLEM GÖRÜCÜLÜĞÜ



-AKREBİN:
KISKACI ve/||/<> KUYRUĞU

( [Zehirsiz] Kalın ise. VE/||/<> İnce ise.
[Zehirli] İnce ise. VE/||/<> Kalın ise. )


-AKRİNİ[Fr.] değil/yerine/= BEZ SALGISININ YOKLUĞU



-AKROSEFALİ[Fr.] değil/yerine/= KAFATASI BİÇİM BOZUKLUĞU



-AKRU/AQRU ile AKUR/AQUR ile ARAN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Yavaşça. İLE Ahır. İLE Ahır. )


-AKŞAM ile AKŞAMÜSTÜ



-AKŞAMÜSTÜ ile AKŞAMÜZERİ



-AKSES KONTROL/ACCESS CONTROL[İng.] değil/yerine/= ERİŞİM KONTROLÜ



-AKSİS/AXIS[İng.] değil/yerine/= EKSEN | İKINCİ BOYUN OMURU



-AKSİYON POTANSİYELİ/ACTION POTENTIAL[İng.] değil/yerine/= EYLEM GİZİL GÜCÜ



-AKSİYON POTANSİYELİ değil/yerine/= EYLEM GİZİL GÜCÜ



-AKSU ile AKSU ile AKSU

( Katarakt. İLE Isparta iline bağlı ilçelerden biri. İLE Antalya iline bağlı ilçelerden biri. )


-AKTUALİZM[Fr.] değil/yerine/= GEÇMİŞ DEVİRLER JEOLOJİSİNİ, ZAMANIMIZDAKİ OLAYLARIN İNCELENMESİNE DAYANARAK AÇIKLAYAN JEOLOJİ KOLU



-AKÜ:
JEL ile/ve/||/<> KURU



-ALABASTRON[Yun.] değil/yerine/= KULPSUZ, DAR BOYUNLU PARFÜM VAZOSU



-ALACAKLI TEMERRÜDÜ ile BORÇLU TEMERRÜDÜ



-ALALİ[Yun.] değil/yerine/= SÖZ OLUŞTURMA YETİSİNİN YOK OLUŞU



-ALAN ile/ve/||/<>/> ALAN ÖLÇÜMÜ

( 1 square kilometer [km2] = 1000000 square meter [m2]

1 square centimeter [cm2] = 0.0001 square meter [m2]

1 square millimeter [mm2] = 1.0E-6 square meter [m2]

1 square micrometer [µm2] = 1.0E-12 square meter [m2]

1 hectare [ha] = 10000 square meter [m2]

1 acre [ac] = 4046.8564224 square meter [m2]

1 square mile [mi2] = 2589988.110336 square meter [m2]

1 square yard [yd2] = 0.83612736 square meter [m2]

1 square foot [ft2] = 0.09290304 square meter [m2]

1 square inch [in2] = 0.00064516 square meter [m2]

1 square hectometer [hm2] = 10000 square meter [m2]

1 square dekameter [dam2] = 100 square meter [m2]

1 square decimeter [dm2] = 0.01 square meter [m2]

1 square nanometer [nm2] = 1.0E-18 square meter [m2]

1 are [a] = 100 square meter [m2]

1 barn [b] = 1.0E-28 square meter [m2]

1 square mile (US survey) = 2589998.4703195 square meter [m2]

1 square foot (US survey) = 0.0929034116 square meter [m2]

1 circular inch = 0.0005067075 square meter [m2]

1 township = 93239571.972096 square meter [m2]

1 section = 2589988.110336 square meter [m2]

1 acre (US survey) [ac] = 4046.8726098743 square meter [m2]

1 rood = 1011.7141056 square meter [m2]

1 square chain [ch2] = 404.68564224 square meter [m2]

1 square rod = 25.29285264 square meter [m2]

1 square rod (US survey) = 25.2929538117 square meter [m2]

1 square perch = 25.29285264 square meter [m2]

1 square pole = 25.29285264 square meter [m2]

1 square mil [mil2] = 6.4516E-10 square meter [m2]

1 circular mil = 5.067074790975E-10 square meter [m2]

1 homestead = 647497.027584 square meter [m2]

1 sabin = 0.09290304 square meter [m2]

1 arpent = 3418.8929236669 square meter [m2]

1 cuerda = 3930.395625 square meter [m2]

1 plaza = 6400 square meter [m2]

1 varas castellanas cuad = 0.698737 square meter [m2]

1 varas conuqueras cuad = 6.288633 square meter [m2]

1 Electron cross section = 6.6524615999999E-29 square meter [m2] )


-ALAY KÖŞKÜ

( Sultanların, saraylardaki halkı selâmladığı ve törenleri izlediği köşkler. )


-ALBATROS ile LAYSAN ALBATROSU



-ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK/TEVÂZÛ ile/ve/değil/yerine YOK(LUK) BİLİNCİ/MAHVİYET

( Önceki alçakgönüllüklerin bellekte bulunduğu, anımsandığı alçakgönüllülük. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Önceki alçakgönüllüklerin bellekte bulundurulmadığı, unutulduğu alçakgönüllülük. )


-ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK/TEVÂZÛ ile/ve/değil/yerine YOK(LUK) BİLİNCİ/MAHVİYET

( Takvâ. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Verâ. )


-ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK/TEVÂZÛ ile/ve/değil/yerine YOK(LUK) BİLİNCİ/MAHVİYET

( Ebru sanatı )


-ÂLEM'İN:
ÖZET/İ ile/ve/<> NUR/U

( [kişinin] Gövdesiyle. İLE/VE/<> Ruhuyla. )


-ALGI BOZUKLUĞU ile/ve GERÇEK İLE HAYALİN AYRILAMAMASI

( İkisi de deliliğin/delirmenin göstergesi olabilir. )


-ALGI ile/ve/||/<>/> OLAY ile/ve/||/<>/> OLGU

( Duyum. İLE/VE/||/<>/> Olumsal/keyfî. İLE/VE/||/<>/> Zorunluluk. Kavram. )


-ALGI ile/ve/||/<>/> OLAY ile/ve/||/<>/> OLGU

( Gövdenin işlevleri. İLE/VE/||/<>/> Zihnin işleri. İLE/VE/||/<>/> Aklın edimleri. )


-ALGI ile/ve/||/<>/> OLAY ile/ve/||/<>/> OLGU

( Olaylar değil olayları algılayış biçimimiz önemlidir[önceliklidir]. )


-ALGI ile/ve/değil/<> OLGU

( İlkeli/yasalı değildir. Keyfîdir. İLE/VE/DEĞİL/<> İlkelidir/yasalıdır. )


-ALGI ile/ve/değil/<> OLGU

( Betimleme'den Kavram'a geçiş gibi, Algı ile Olgu arasındaki fark da ilkeli/yasalı olup olmamasıdır. )


-ALİ KUŞÇU



-ÂLİCENAP[Ar.] ile ELİ AÇIK | ONURLU



-ALIŞKANLIK GÖRÜNÜŞÜ

( HABITUAL ASPECT )


-ALİT[Fr.] değil/yerine/= YÜKSEK DEĞERDE ALÜMİNYUM İÇEREN BİR TOPRAK TÜRÜ



-ALLAH:
LİLAH ve LAH ve AH ve HU



-ALLI-PULLU



-ALOESTEZİ[Fr.] değil/yerine/= DUYARLILIK BOZUKLUĞU



-ALOJİ/ALOGIA[İng.] değil/yerine/= SÖZ YOKSULLUĞU



-ALTI ÜSTÜ



-ALTIN KÖKÜ ile BOYA KÖKÜ ile EĞİR KÖKÜ/OTU ile HELVACI KÖKÜ/ÇÖVEN ile MEYAN KÖKÜ ile EK KÖK ile SAÇAK KÖK ile YUMRU KÖK

( Güney Amerika'da yetişen, kusturucu niteliği olan bir kök, ipeka. İLE ... İLE Dere ve durgun su kenarlarında yetişen, 50-125 santimetre yüksekliğinde, çok yıllık ve otsu bir bitki, eğir kökü. İLE Kökü ve dalları, suyu sabun katılmış gibi köpürten, kir temizleyici bir bitki. İLE Fasulyegillerden, 30-60 santimetre yüksekliğinde, tüysü yapraklı, mavimsi, mor çiçekli, tatlı olan toprak altı bölümleri hekimlikte ve serinletici içeceklerin yapımında kullanılan, çok yıllık otsu bir bitki. İLE Sapın yanlarından çıkan ince kök. İLE Buğdayda olduğu gibi asıl kökün çevresindeki ek köklerin gelişmesiyle oluşan kök topluluğu. | Kök boğazının hemen alt kısmından başlayıp çok dallanmış olarak toprakta yüzeysel biçimde gelişen kök. İLE Patates, pancar, yer elması gibi yumru biçiminde olan kök. )


-ALTIN LANGUR ile/değil TEPELİ GRİ LANGUR ile/değil MADRAS GRİ LANGURU



-ALTLI ÜSTLÜ



-ALYANS[Fr. < ALLIANCE] değil/yerine/= NİŞAN YÜZÜĞÜ



-ALZHEIMER ile/ve/||/<> BINSWANGER BELİRGESİ/SENDROMU



-ALZHEIMER ile KORSAKOFF SENDROMU



-AMAÇ ve COŞKU



-AMBERBARİS[Lat.] ile SARIÇALI/KADINTUZLUĞU/ÇOBANTUZLUĞU

( Ayrı taç yapraklı iki çeneklilerden, çiçekleri sarı, meyvesi ekşi ve kırmızı renkte, kabuğu ve kökü solucan düşürücü ilaç olarak kullanılan bir bitki. )


-AMBİSYON[Fr.] değil/yerine/= ŞAN, ÜN, VARSILLIK DÜŞKÜNLÜĞÜ



-AMERİKA ARMUDU(AVOKADO) ile ÇAKAL ARMUDU ile DAĞ ARMUDU ile HİNT ARMUDU

( Defnegillerden, Amerika'da yetişen bir ağaç. | Bu ağacın, armuda benzer yemişi. İLE ... İLE ... İLE ... )


-AMERİKA BİZONU ile AVRUPA BİZONU, BONNACON, VAHŞİ İNEK ile HİNT BİZONU, GAUR

( Dışkılarını, 70 metrenin üzerinde bir mesafeye püskürterek kendilerini savunurlarmış. [Ortaçağ dönemine ait metinlerden] )


-AMERİKA ÜZÜMÜ ile AYI ÜZÜMÜ ile BEKTAŞÎ ÜZÜMÜ ile ÇAVUŞ ÜZÜMÜ ile DENİZ ÜZÜMÜ ile KÖPEK ÜZÜMÜ ile KUŞ ÜZÜMÜ ile TİLKİ ÜZÜMÜ



-AMERİKA VİZONU ile AVRUPA VİZONU

( ... İLE Avlanma sırasında, nabızları, dakikada 300 kez atabilmektedir. )


-AMİGDALA YOLU ile/ve/||/<> NEOKORTEKS YOLU

( Kısa ve hızlı. İLE/VE/||/<> Uzun ve yavaş. )


-AMİKSİ[Fr.] değil/yerine/= NORMAL MUKOZA SALGISININ YOKLUĞU



-AMME EFKÂRI değil/yerine/= KAMUOYU



-AMME HUKUKU değil/yerine/= KAMU TÜZESİ



-AMME[Ar.] değil/yerine/= KAMU



-AMME değil/yerine/= KAMU



-AMONYAK[Fr. < AMMONIAQUE]/NİŞADIR RUHU ile/||/<> AMİT[Fr. < AMIDE]

( Azot ve hidrojen birleşimi olan, keskin kokulu bir gaz. [NH3] | İçinde bu gazın eritilmiş bulunduğu su. İLE/||/<> Amonyağın hidrojeni yerine bir asit kökünün geçmesiyle oluşan birleşiklerin sınıf adı. )


-AMONYAK/NIŞADIRRUHU ile/ve/<> NIŞADIR[Fars.] ile/ve/<> NIŞADIRKAYMAĞI

( ... İLE/VE/<> Amonyak tuzu. İLE/VE/<> Amonyum karbonat. )


-AMORA[İt.] değil/yerine/= "YELKEN AÇ!" UYARISI/BUYRUĞU



-AMQP/ADVANCED MESSAGE QUEUING PROTOCOL[İng.] değil/yerine/= İLERİ MESAJ DİZİSİ PROTOKOLÜ



-AMU ile/ve/= DALTON

( AMU ve DALTON aynı birimdir. )


-AMU ile/ve/= DALTON

( Nötron ve protonun kütleleri yaklaşık bir dalton'dur. [Bir elektronun kütlesi nötron ya da protonun kütlesinin 1/2.000'i kadar olduğu için, atomun toplam kütlesi hesaplanırken, bu miktar ihmal edilir.] )


-AMU ile/ve/= DALTON

( DALTON YASASI: Bir ideal gaz karışımının toplam basıncı, karışımı oluşturan gazların kısmî basınçlarının toplamına eşittir. )


-ANADOLU KÜLTÜRÜ ile/ve/<> ANADOLU KÜLTÜRLERİ

( )


-ANADOLU ile/ve AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ



-ANADOLU ile ASYA (KITASI)



-ANADOLU ile/ve/||/<> RUMELİ

( Celâl. İLE/VE/||/<> Cemâl. )


-ANADOLU ile/ve/||/<> RUMELİ

( Asya kıtasında bulunan topraklarımıza verilen ad. İLE/VE/||/<> Avrupa kıtasında bulunan topraklarımıza verilen ad. )


-ANADONİ ile PASCAL UÇURUMU



-ANALİZ[İng.]/TAHLİL[Ar.] yerine ÇÖZÜMLEME/ÇÖZGÜ



-ANASON ile ÇİNANASONU/YILDIZANASONU

( Maydanozgillerden, kokulu tohumu çeşitli ürünlerde kullanılan bir bitki. İLE Manolyagillerden, sarı renkteki çiçekleri anoson kokan, Japonya'da yetişen, meyveleri zehirli bir ağaççık. )


-ANAYASA HUKUK BİLİMİNDE:
KLASİK DÖNEM ile SİYASAL BİLİM YAKLAŞIMI ile YENİ ANAYASA HUKUKU

( 1800 - 1950 arası. İLE 1950 - 1980 arası. İLE 1980 ve sonrası. )


-ANDIZ ile ANDIZ OTU

( Yaprakları dikenli olan bir tür ardıç. | Servi. | Kırlarda yetişen yabani bir otun kökü. İLE Birleşikgillerden, nemli yerlerde yetişen, sarı çiçekli, acı ve kokulu bir ot. )


-ANDROJEN[Fr.] değil/yerine/= BÖBREK ÜSTÜ BEZİ TARAFINDAN SALGILANAN ERİLLİK HORMONU



-ANEKDOT[Fr. < ANECDOTE] değil/yerine/= ÖYKÜCÜK, KISA ÖYKÜ

( Bir söz ya da geniş bir olay içine yerleştirilmiş öykü. )


-ANETODERMİ[Fr.] değil/yerine/= LEKELERLE KAPLI DERİ BOZUKLUĞU



-ANKA KUŞU :/<> TURNA KUŞU



-ANLAK/ZEKÂ ile İÇGÜDÜ



-ANLAM BOŞLUĞU ile/ve/değil ANLAM YİTİMİ



-ANLAM BÜTÜNLÜĞÜ ile/ve PARÇA PARÇA ELE ALIŞ



-ANLAM ÇOKLUĞU ile/ve/||/<> ÇAĞRIŞIMSALLIK



-ANLAM SANATLARI'NDA:
İLHAM ile/ve/<> TEVRİYE[< VERÂ] ile/ve/<> İSTİHDAM ile/ve/<> MUGALATA-İ MANEVİYE ile/ve/<> TENÂSÜB[< NİSBET] ile/ve/<> LEFF Ü NEŞR ile/ve/<> TECÂHÜL-İ ÂRİF[/ÂNE/ÎN] ile/ve/<> HÜSN-İ TA'LÎL[< İLLET] ile/ve/<> SİHR-İ HELÂL ile/ve/<> İRSÂD ile/ve/<> MÜBALAĞA ile/ve/<> TEZAD ile/ve/<> İSTİĞRÂK[< GARK][GULÜVV] ile/ve/<> TEKRÎR[< KERR] ile/ve/<> RÜCÛ ile/ve/<> TEFRÎK[< FARK] ile/ve/<> KAT' ile/ve/<> TERDÎD[< REDD] ile/ve/<> İLTİFÂT ile/ve/<> TELMİH ile/ve/<> İRSÂL-İ MESEL

( İki ya da ikiden fazla anlamı olan bir sözcüğü, bir mısra ya da beyitte tüm anlamlarıyla kullanma sanatı. İLE/VE
Bir mısra ya da beyitte, birden fazla anlamı olan bir sözcüğü, anlamlarından sadece yakın anlamını söyleyip uzak anlamını kastetme sanatı. İLE/VE
Bir mısra ya da beyitte, bir sözcüğü hem gerçek, hem mecaz anlamlarını kastederek kullanma sanatı. İLE/VE
Anlamı birden fazla olan sözcük ve deyimleri beyitin anlamını değişik biçimlerde açıklanabilecek biçimde kullanma sanatı. İLE/VE
Bir konuyla ilgili birden fazla sözcüğü bir mısra ya da beyitte sıralama amacı gütmeden kullanmak. İLE/VE
Bir beyitte yer alan, birbiriyle ilgili sözcüklerin sıralanmasıyla yapılan edebî sanat. İLE/VE
Bir anlam inceliği yaratmak ya da bir lâtife yapmak amacıyla, bilinmiyormuş ya da başka türlü biliniyormuş gibi gösterme sanatı. İLE/VE
Nedeni bilinen bir olayı, düşsel ya da gerçekdışı ve güzel bir olaya bağlama yoluyla yapılan edebî sanat. İLE/VE
Bir sözcüğü ya da söz öbeğini hem kendinden önceki sözcüklerin sonunda, hem sözcüklerin başında anlamlı olacak biçimde kullanma. İLE/VE
Bir mısranın secî ya da uyağını bir iki sözcükle ima etme sanatı. İLE/VE
Bir sözün etkisini güçlendirmek için bir şeyi abartılı biçimde az ya da çok göstererek ve lâtifeli bir biçimde anlatma. İLE/VE
İki duygu/düşünce/hayal arasındaki birbirine karşıt özellikleri birarada söyleme. İLE/VE
Över gibi görünerek yermek, yerer gibi görünerek övme sanatı. İLE/VE
Söyleyişi güçlendirmek için belirli bir anlamdaki sözcüğü ya da söz öbeğini yineleme sanatı. İLE/VE
Bir sözün anlamını, bir kavramın gücünü pekiştirmek için, o sözden/kavramdan cayar gibi görünüp cayılmış görünen sözü/kavramı daha güçlü biçimde belirtmek. İLE/VE
İki şey arasındaki farkı belirtmek. İLE/VE
Söyleyişin gücünü artırmak için, sözü [mısrayı, satırı] yarıda kesmek. İLE/VE
Sözü, beklenmedik, çarpıcı bir sonuca bağlama sanatı. İLE/VE
Şiirde bir duygulanma ya da duygu değişikliğiyle şiirdeki konuyu değiştirmeden seslenilen kişiyi ya da varolanı değiştirmek. İLE/VE
Bilinen bir olay, kişi ya da nükte, fıkra, atasözünü dolaylı biçimde anlatma, ima etme sanatı. İLE/VE
Bir düşünceyi pekiştirmek amacıyla bir atasözü ya da o değerde bir söz öbeğini alıntılamak/kullanmak. )


-ANLAM TEKLİĞİ ile/ve/||/<> GÖRÜNÜŞ ÇOKLUĞU



-ANLAYIŞ ile/ve HOŞGÖRÜ



-ANMA GÜNÜ ile/yerine/değil ANLAMA GÜNÜ



-ANNE SÜTÜ ve/=/<> ŞEFKÂT



-ANNE SÜTÜ ile/ve/||/<>/> TİRLE[Fr. < TIRE-LAIT]

( ... İLE/VE/||/<>/> Meme başı üzerine yerleştirilip sütün alınmasına yarayan araç. )


-ANNE ve/||/<> YAVRUSU

( Ayrı kaldıkları takdirde, hangisi tamdır? Yan yana geldiklerinde hangisi fazladır? )


-ANNELERİN/BABALARIN EN BÜYÜK KORKUSU ile/ve/<> ENGELLİ ANNELERİNİN/BABALARININ EN BÜYÜK KORKUSU

( Çocuklarının ölmesi. İLE/VE/<> Çocuklarından önce ölmek. )


-ANNENİN:
GÜNDÜZ SÜTÜ ile/ve GECE SÜTÜ



-ANOFTALMİ[Fr.] değil/yerine/= DOĞUŞTAN GÖZ YOKSUNLUĞU



-ANOMİ/ANOMIA[İng.] değil/yerine/= SÖZCÜK BULAMAMA | DEĞER YOKSULLUĞU



-ANTARKTİKA ile/ve ATACAMA ÇÖLÜ

( Bazı bölgelerine 2 milyon yıldır yağmur yağmamıştır. İLE/VE Bazı bölgelerine 400 yıldır yağmur yağmamıştır. )


-ANTARKTİKA ile/ve ATACAMA ÇÖLÜ

( Dünyadaki en kurak yer. İLE/VE Dünyadaki ikinci kurak yer. Şili'dedir. [Sahra'dan 250 kat daha kurak.] )


-ANTARKTİKA ile/ve ATACAMA ÇÖLÜ

( Dünyanın en rüzgârlı ve en hızlı estiği yeridir. İLE/VE ... )


-ANTARKTİKA ile/ve ATACAMA ÇÖLÜ

( Dünyadaki suyun %70'i buz şeklinde burada bulunmaktadır. İLE/VE ... )


-ANTEGRAT/ANTEGRADE[İng.] değil/yerine/= İLERİYE DOĞRU



-ANTİLOP ile (ÖKÜZ BAŞLI) AFRİKA ANTİLOPU/GNU

( ... İLE/VE Güney Afrika'da yaşarlar. )


-ANTİLOP ile KAYAANTİLOPU



-ANTİLOP ile KUDU



-ANTİLOP ile SAMURANTİLOPU



-ANTİLOP ile TİBET ANTİLOBU



-ANTİPATİ değil/yerine/= KARŞI/T DUYGU



-ANTLAŞMALI ile DANIŞIKLI-DÖNÜŞÜKLÜ

( [Por. ve İsp.] KOMPRADOR: İşbirlikçi. )


-ANÜRİ[Fr./İng.] ile İŞEYEMEME, SİDİK YOKLUĞU

( Böbreklerden sidiğin süzülememesi. )


-AORT ANEVRİZMASI ile/||/<> AORT KOARKTASYONU

( Aortun duvarında balonlaşma. İLE/||/<> Aortun daralması ile kan akışının sınırlanması ile ilişkili bir doğumsal kalp sayrılığı. )


-AORT DİSEKSİYONU ile/||/<> AORT ANEVRİZMASI

( Aort duvarının/iç tabakasının yırtılması ile kanın duvar katmanları arasında birikmesi ve akması. İLE/||/<> Aort duvarının zayıflaması ve genişlemesi. Aortun duvarında zayıflık nedeniyle balonlaşma. )


-AORT KOARKTASYONU ile/||/<> AORT DİSEKSİYONU

( Aortun daralması ile kan akışının sınırlanması ile ilişkili bir doğumsal kalp hastalığı. İLE/||/<> Aortun iç tabakasının yırtılması ve kanın duvar katmanları arasında akması. )


-AORT[A] ile/||/<> AORT STENOZU

( Ana atardamar. İLE/||/<> Aort darlığı. )


-APOLYONT KİRAZ[< ZİRAAT 0900][NAPOLYON değil!] ile/ve/||/=/<> AKŞEHİR APOLYONTU ile/ve/||/=/<> SALİHLİ | ALLAH DİYEN ile/ve/||/=/<> DALBASTI ile/ve/||/=/<> FISFIS ile/ve/||/=/<> SCHNEIDERS SPAETKNORPEL | ZEPPELIN | NORDWUNDER ile/ve/||/=/<> FERRORIVA

( Genel ve ziraat terimi. İLE/VE/||/=/<> Afyon bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Manisa bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Malatya bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Çanakkale bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Almanya'daki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> İtalya'daki adı/türü. )


-APOPİTOZ/APOPTOSIS[İng.] değil/yerine/= PROGRAMLANMIŞ GÖZE ÖLÜMÜ



-APROZODİ/APROSODY[İng.] değil/yerine/= TONLAMA BOZUKLUĞU



-aq bull.[Lat. < AQUA BULLİENS] değil/yerine/= KAYNAR SU



-aq. dest.[Lat. < AQUA DESTILLATA] değil/yerine/= ARI SU



-aq. ferv.[Lat. < AQUA FERVENS] değil/yerine/= SICAK SU



-ARA AŞIĞI ile DAMLALIK AŞIĞI ile MAHYA AŞIĞI ile MONTAJ AŞIĞI/KONSTRÜKTİF AŞIK ile AŞIK TAKOZU ile ÂŞIKYOLU

( Mahya aşığı ile damlalık aşığı arasında kalan aşıklardan her biri. İLE Ahşap makaslı çatılarda, oluk tarafında dış duvarlar üzerine yerleştirilen ve mertek uclarını taşıyan aşık. Kırma ya da beşikörtüsü çatılarda, mahyaya yerlşetirilen aşık. İLE Mahyada, taşıyıcı aşık bulunmaması durumunda ya da bir mertek çatısında mertek uclarını bağlamak için bunların altına yerleştirilen ve mertekler tarafından taşınan küçük kesitli aşık. İLE Aşıkların oturmalarını sağlamak ve kaymalarını önlemek için eğik makas kirişlerinin üzerine çakılan konik ağaç parça. İLE Dik köşeli çizgilerin kırılarak devam etmesiyle oluşan eski bir geometrik bezeme.[Eskiden, "âşık yolunu şaşırmış" ya da "sarhoşyolu" da denilmiş.] )


-ARA TÜR ile/ve/||/<> GEÇİŞ TÜRÜ



-ARA/MAKAV/MACAW:
MAVİ SARI ile/ve/||/<> SARI KIRMIZI ile/ve/||/<> MAVİ GÖĞÜSLÜ ile/ve/||/<> MAVİ BAŞLI ile/ve/||/<> YEŞİL KANATLI ile/ve/||/<> ASKER ile/ve/||/<> HAHN ile/ve/||/<> HYACINTH ile/ve/||/<> SPIX



-ARABULUCU ile/değil UZLAŞTIRMACI



-ARAÇLAR/BİLGİLER/TUTUMLAR:
KURUCU ile/ve/||/<> TAŞIYICI ile/ve/||/<> ÖĞRETİCİ



-ARAKNOİD KİST ile/||/<> BEYİN TÜMÖRÜ

( Beyin ya da omurilik zarları arasında sıvı dolu keseciklerin oluşması. İLE/||/<> Beyin dokusunda olağandışı göze büyümesi. )


-ARAP SABUNU değil/yerine/>< RAB SABUNU



-ARAP TASAVVUFU ile/ve İRAN TASAVVUFU ile/ve ANADOLU TASAVVUFU

( Bilimsel/İlmî. İLE/VE Sanatsal. İLE/VE Eylemsel. )


-ARCTIC değil/yerine/= KUZEY YERUCU



-ARDIÇ OTU ile AYRIK OTU ile BEŞPARMAK OTU ile BOĞAN OTU ile CANAVAR OTU ile ÇOREK OTU ile DALAK OTU ile DELİCE OTU(RYE GRASS) ile EĞRELTİ OTU[Lat. NEPHRODIUM FILIX MAS] ile ENGEREK OTU ile GEYİK OTU ile GÜZELAVRATOTU[Lat. ATROPA BELLADONNA] ile İDRİS OTU ile KANARYA OTU ile KELEBEK OTU ile KENE OTU/HİNT YAĞI AĞACI ile KÜSTÜM OTU ile MELEK OTU ile MERCAN OTU ile NEVRUZ OTU ile ÖKSE OTU ile PİSİPİSİ OTU ile TAŞKIRAN OTU ile YÜKSÜK OTU[Lat. DIGITALIS PURPUREA] ile ACI OT ile SÜTLÜ OT



-ARGU ile/||/<> ARGUÇ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( İki dağ arası.[Tirâz/Talâs ile Balâsâgün arasındaki ülke.] İLE Kişinin aldandığı herhangi bir şey. )


-ARGU ile/||/<> ARGUÇ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( arguç ajun: Yalan dünya. )


-ARI KUŞU ile AVRUPA ARI KUŞU

( )


-ARI KUŞU ile KIZIL ARI KUŞU

( )


-ARI KUŞU ile KIZIL ARI KUŞU

( )


-ARI KUŞU ile YEŞİL ARI KUŞU



-ARI-DURU



-ARI ile/ve/<> DURU



-ARİTMİ/ARRHYTHMIA[İng.] değil/yerine/= DİZEM BOZUKLUĞU



-ARJU ile/= ÇAKAL
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]



-ARK/KANAL değil/yerine/= SU YOLU



-ARK değil/yerine/= SU YOLU



-ARKURU

( Eğri, karşı, ters, aykırı. )


-ARMAĞAN ile SUNGU

( ... İLE Bir büyüğe sunulan armağan. | Bir tanrıya ya da tapınağa yapılan bağış. )


-ARMUDUN SAPI ile/ve/||/<>/< ÜZÜMÜN ÇÖPÜ



-ARMUT ile HİNTARMUDU

( ... İLE Mersingillerden, sıcak bölgelerde yetişen, meyvesi yenilen, tahtası sert bir ağaç. )


-AROMA[İt.] değil/yerine/= HOŞ KOKU



-ARPA ile PİSİPİSİ OTU

( ... İLE Buğdaygillerden, tarla ve yol kenarlarında kendi kendine biten bir tür arpa.[Fazla kılçıklı olduğundan, hayvan yemi bile olmaya elverişli değildir.] )


-ARSENİK[Fr. < Yun.] değil/yerine/= SIÇANOTU

( Atom numarası 33 ve atom ağırlığı 74.91, yoğunluğu 5.7 olan, atmosfer basıncı altında, 450 °C'de süblimleşen, maden filizlerinde çok yaygın bulunan, metal görünümünde, basit öğe. Simgesi: As )


-ARÛSİYE ile/||/<> AŞAR/ÖŞÜR ile/||/<> AVÂRIZ ile/||/<> BÂÇ/BÂC[Fars.] ile/||/<> BÂD-I HAVA ile/||/<> BERAYA ile/||/<> CİZYE ile/||/<> ÇİFT BOZAN ile/||/<> GEVARE ile/||/<> HİM ile/||/<> İMDADİYE ile/||/<> İRÂD-I CEDÎD ile/||/<> LEZ ile/||/<> MAKİRİYE ile/||/<> OTLAKİYE ile/||/<> REAYA ile/||/<> TAPU ile/||/<> ZEAMET

( Yeni evlenen erkeklerden alınan bir tür vergi. İLE/||/<> Müslümanlardan 1/10 oranında alınan toprak vergisi. İLE/||/<> Osmanlılarda önceleri halktan yalnız olağanüstü durumlarda, sonraları ise sürekli olarak toplanan vergi. İLE/||/<> Pazar/gümrük/yol/köprü vergisi. İLE/||/<> Topraksız köylüden alınan kazanç vergisi. İLE/||/<> Vergi ve haraç vermeyen Müslüman ahaliye verilen ad. İLE/||/<> Eskiden müslüman olmayanlardan alınan bir çeşit vergi. İLE/||/<> Osmanlı Devleti'nde nedensiz yere toprağı işlemeyi bırakanlardan alınan vergi. İLE/||/<> Turfanda sebze meyvelerden alınan vergi. İLE/||/<> Bingazi ve Trablusgarp'tan alınan bir çeşit vergi. İLE/||/<> Savaş giderlerini karşılamak için alınan vergi. İLE/||/<> III. Selim'in Nizâm-ı Cedîd Ordusu için oluşturduğu, bazı vergileri kapsayan hazine. İLE/||/<> Trablus ve Bingazi'deki hurma ve zeytin ağaçlarıyla kuyulardan aldığı vergi. İLE/||/<> İskelelerden alınan vergi. İLE/||/<> Malı otlaklardan alınan vergi. İLE/||/<> Bir sultanın yönetimi altında vergi veren halk için kullanılan bir terim. Genellikle yetiştirdiği ve ürettiği mallardan vergi ödeyen köylüler için kullanılır. Böylece, toplum tabakalarından köle ve esirlerin üstünde, kentli esnaf ve tüccarların altındaki, tarımla uğraşan halk topluluğu demektir. Osmanlı'da ise bu terim zamanla özelleşerek müslüman olmayan tebaaya ayrılmıştır.[Reaya hukukunun düzenlenmesi Hz. Peygamber'in ehl-i zimmete verdiği ahidnamelerle başlar. Fetih yıllarında İslâm ordularının kumandanları ile dört halife, Hz. Peygamber'in yolunda giderek yeni açılan ülkeler halkına ahidnameler vermiştir. Bu ahidnamelerde, zimmeti kabul eden kent ve köy halkının, nüfuslarına ve gelirlerine göre tayin edilen vergi karşılığında korunması sağlanırdı.] İLE/||/<> Hazine arazisini ekip biçenlerin ödediği vergi. İLE/||/<> Osmanlı toprak düzeninde yıllık geliri 20.000 akçeyle 100.000 akçe arasında olan topraklar ve bu topraklardan alınan vergi. [Eyalet merkezlerinde oturan üst düzey yöneticilere(hazine ve tımar defterdarına, sancaklardaki alay beylerine, kale dizdarlarına, divan kâtiplerine, vs.) verilirdi.] )


-ARZU ile/ve DÜŞÜNCE

( Öznelerini ya da nesnelerini tahrip eden ya da doyurulduklarında yatışmayan arzular kendileriyle çelişen arzulardır ve onlar tatmin edilemezler. )


-ARZU ile/ve DÜŞÜNCE

( Ancak sevgi, iyi niyet ve şefkatle harekete geçirilmiş arzular hem özne hem nesne için yararlılardır ve tamamıyla doyurulabilirler. )


-ARZU ile/ve DÜŞÜNCE

( Arzuladığınız şeyi hak ediyor musunuz? )


-ARZU ile/ve DÜŞÜNCE

( Arzudan kaçınmayın, sadece onun doğru kanallardan akmasına dikkat edin. )


-ARZU ile/ve DÜŞÜNCE

( Siz ortak iyiliği (bütünün hayrını) arzu ettiğinizde tüm dünya sizinle birlikte arzu eder. )


-ARZU ile/ve DÜŞÜNCE

( Şefkat ve merhametten doğan bir arzuyu yerine getirmek için tüm evren harekete geçer. )


-K ile/ve/değil/||/<> TUTKU

( Bilincin kayması. | Zihnin by-pass'ı. İLE/VE/DEĞİL ... )


-K ile/ve/değil/||/<> TUTKU

( AŞK: Kendi kendini deneyimleme. )


-K ile/ve/değil/||/<> TUTKU

( AŞK: Kara baht. )


-K ile/ve/değil/||/<> TUTKU

( AŞK: Uykuya dalmadan önceki son düşündüğün ve uyandığındaki ilk düşündüğün. [tabii uyuyabiliyorsan] )


-K ile/ve/değil/||/<> TUTKU

( AŞK: Kendi bilgisinin bittiği yerde, aczin başladığı zaman bilinebilir. )


-ÂSÂ ile ÇÖVEN/ÇEVGEN[< Fars.]/HELVACIKÖKÜ/SABUNOTU

( ... İLE Kökü ve dalları, suyu sabun katılmış gibi köpürten, kir temizleyici bir bitki, sabunotu, helvacıkökü. | Çevgen. )


-ÂŞIK OLMAK ile/ve/||/<> TAKINTILI-ZORLAYICI(OBSESİF-KOMPULSİF) KİŞİLİK BOZUKLUĞU

( Gövdede, aynı biyokimyasal etkileri "yaratıyor"/yaratabiliyor. )


-AŞİLİ değil/yerine/= MİDE SALGISI YOKLUĞU



-AŞK'IN GETİRDİĞİ TUTKU ile/ve TUTKUNUN GETİRDİĞİ BELÂ



-AŞK ile/ve/değil/yerine/<> COŞKU



-ASKER ile KAPIKULU

( ... İLE Osmanlı'larda, devletten ödenek alan, sürekli görev yapan atlı ve yaya askerlerden oluşan teşkilat. )


-ASKER ile KARAKULLUKÇU

( ... İLE Yeniçeri Ocağı bölüklerinde odaları ve odaya gelen konukların ayakkabılarını temizleme, yemek kaplarını yıkama vb. işlerle görevli er. )


-ASKER değil/yerine/= SÜER/SÜ



-ASKERÎ CEZA KANUNU değil/yerine/= SÜEL KIZIT YASASI



-ASKERÎ/SİLAHLI KUVVETLER/ASKERİYE değil/yerine/= SÜEL GÜÇLER/ORDU



-AŞKIN "AZLIĞI" ile/ve/değil/||/<>/< ÇARESİZLİĞİN ÇOKLUĞU



-ASLANAĞZI/DANABURNU ile ASLANAĞZI

( Sıracagillerden, türlü renkte, güzel, kokusuz çiçekleri olan bir bitki. İLE Havuz kenarlarına konulan ve ağzından su akan aslan biçiminde süs taşı. )


-ASLANKUYRUĞU ile ASLANPENÇESİ

( Ballıbabagillerden, eskiden hekimlikte, terletici olarak kullanılan bir bitki. İLE Gülgillerden, sarı, beyaz çiçekli bir yabani bitki. | Şirpençe. )


-AŞNU = ÖNCE
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]



-ASTERNİ değil/yerine/= GÖĞÜS KEMİĞİ YOKLUĞU



-ASTEROİT KUŞAĞI ile/ve KUİPER KUŞAĞI ile/ve OORT BULUTU

( )


-ASTEROİT KUŞAĞI ile/ve KUİPER KUŞAĞI ile/ve OORT BULUTU

( Oort Bulutu:
Adını, Jan Oort'tan alan Oort Bulutu'nun, Güneş Sistemi'ne yaklaşık 1000 - 100.000 AB/AU uzaklıkta bir bölge olduğu ve Güneş Sistemi'ni çok büyük bir küre gibi çevrelediği düşünülüyor.

1 AB/AU(astronomi birimi), Güneş ile Dünya arasındaki uzaklık olup yaklaşık 150 milyon kilometredir. Bilinen en uzak gezegen olan Neptün, Güneş'e, yaklaşık 30 AB/AU uzaklıktadır.

Oort Bulutu'nun iç sınırı ile dış sınırı arasındaki uzaklık, o kadar büyüktür ki, NASA'nın, günde 1,5 milyon kilometre yol alan uzay aracı Voyager 1'in, bu hızla Oort Bulutu'na ulaşması, yaklaşık 300 yılı, Oort Bulutu'ndan çıkması ise 30.000 yılı bulabilir. )


-ÂSUMAN[Fars. < ÂSMÂN] değil/yerine/= GÖKYÜZÜ



-AŞÛRE ile/ve/<>/|| EBRÛ



-AT:
GÜÇLÜ ile/ve/değil DAYANIKSIZ



-ATASÖZÜ ile/ve BERCESTE

( ... İLE/VE Kolayca hatıra geliveren ve yüksek bir anlam taşıyan mısra ya da beyit. | Sağlam ve lâtif. | Seçme. )


-ATASÖZÜ = PROVERB[İng.] = PROVERBE[Fr.] = SPRICHWORT[Alm.] = PROVERBIO[İt.] = PROVERBIO[İsp.]



-ATEŞ TOPRAĞI ile ATEŞ ÇİMENTOSU

( İçinde SiO2 ve alümin[Al2O3] bulunan, mineraller bakımından zengin, ergime noktası 1600 °C'nin üstünde olan ve ateş tuğlası yapımında kullanılan kil. İLE Ateş tuğlası yapımına elverişli, ateş toprağı ile yapılan, ateşe dayanıklı çimento, yüksek alüminli çimento. )


-ATEŞBALIĞI/SARDALYA/SARDALYE[İt.][Lat. CLUPEA PILCHARDUS] ile VONOZ[Yun.] ile SARDUNYA(SARDINE) ile SAZAN(CARP)[Lat. CYPRINUS CARPIO] ile KOLYOS ile HAMSİ(ANCHOVY) ile BAKALYARO[Lat. MERLANGUIS MERLANGUS] ile ÇİNGENE PALAMUDU ile MALTAPALAMUDU[Lat. NAUCRATES DUCTOR] ile TORİK(BONITO) ile ALTIPARMAK ile LÜFER/KUNBER[Ar.] ile ÇİNAKOP/TEMNODON SALTATOR[Lat.] ile ÇİPURA/AURATA AURATA[Lat.] ile HANİ/SERRANUS CARILLA[Lat.] ile HARHARYAS/CARCHARHINUSLAMIA[Lat.] ile İSTRONGİLOS[Lat. SMARIS VULGARIS] ile İŞKİNE[Lat. SCIAENA UMBRA ] ile İZMARİT[Lat. MAENA VULGARIS] ile KOFANA[Yun.] ile TEKİR[MUGIL SURMULLETUS] ile BARBUNYA/BERBUNİ[Ar.]/MULLUS BARBATUS[Lat.] ile KÂĞITBALIĞI ile KALKAN ile KILIÇ ile LAHOS/LAGOS/KAYAHANİSİ[Yun.] ile LİPSOS[Yun.][Lat. SCORPAENA PORCUS] ile MAZAK[Lat. TRIGIA LINEATA] ile MELANURYA[Lat. SPARUS MELANURYA] ile MORİNA[Lat. GADUS MORRHUA] ile MERLİN BALIĞI ile PİSİ ile PLATİKA[Lat. ACERINA CERNUA] ile RİNA/TIRPANA[Lat. RAJA BATIS] ile SARIAĞIZ[Lat. SCIAENA AQUILLA] ile SARIBALIK[Lat. IDUS JESSES] ile SARIGÖZ[Lat. SARGUS SALVIERI] ile SARIHANİ[Lat. EPINEPHELES GIGAS] ile SARPA[Yun.][Lat. BOOPS SALPA] ile SİNAGUD ile SİVRİ ile KARAGÖZ ile MARANGOZBALIĞI/TESTEREBALIĞI[Lat. PRISTIS PRISTIS] ile MERCAN ile USKUMRU(MACKEREL)[Lat. SCOMBER SCOMBRUS] ile ÇİTARİ/BOX SALPA[Lat.] ile ÇOPRABALIĞI/COBITIS[Lat.] ile ÇOPURİNA ile ÇOTİRA/BALISTES CAPRISCUS[Lat.] ile ÇURÇUR/CRENILABRUS[Lat.] ile DAĞALASI/SALMA ALPINUS[Lat.] ile YAYINBALIĞI[Lat. SILURUS GLANIS] ile YAZILIHANİ[Lat. SERRANUS SCRIBA]



-ATEŞE:
BENZİN değil/yerine/>< SU



-ATIM/PULSE, PULSUS[İng.] değil/yerine/= VURU



-ATIN, AYNI ANDA:
BİR YANI/YÖNÜ ve ÖTEKİ YANI/YÖNÜ

( Buzul koşullarında (bile) yaşayabilen. VE/>< Sıcaktan ölebilen. [Hiçbir özel koşula gereksinimi olmadan, doğada kendi başına yaşamını sürdürebilen.] )


-ATIN, AYNI ANDA:
BİR YANI/YÖNÜ ve ÖTEKİ YANI/YÖNÜ

( * SEVİMLİ ve KORKAK
* CESUR ve OYNAK
* GÜVENİLİR ve (PEK) GÜVENİLMEZ[/GÜVENİLMEYEBİLİR] )


-ATIN:
ÖNÜ ve ARKASI ve ORTASI/SIRTI

( Isırır. VE Teper. VE Batar. )


-ATKI ile ÇÖZGÜ

( Yatay. İLE Dikey. )


-ATKUYRUĞU ile ATKUYRUĞU ile AT KUYRUĞU

( Köksapı ömürlü olan, daha çok, nemli yerlerde yetişen ve ilaç olarak kullanılan bir bitki. İLE Saçları, başın arkasında toplayarak yapılan saç biçimi. İLE Atların kuyruğu. )


-ATLANTİK/ATLAS OKYANUSU ve/<> PLATA IRMAĞI

( Uruguay'ın dünyaca ünlü kumsalı/plajı olan Punta del Este'deki ucun, bir tarafında Atlantik Okyanusu, öteki tarafında ise Plata Irmağı'nın ağzı görülmektedir. )


-ATLAR:
GÜÇLÜ ile/ve DAYANIKLI ile/ve HIZLI/SÜRATLİ



-ATLAS OKYANUSU ile/ve/||/<> BÜYÜK OKYANUS ile/ve/||/<> HİNT OKYANUSU ile/ve/||/<> GÜNEY OKYANUSU ile/ve/||/<> KUZEY BUZ DENİZİ



-ATLAS OKYANUSUNDA:
[KUZEY AMERİKA] LABRADOR DENİZİ ile/ve/||/<> BELLE ADASI BOĞAZI ile/ve/||/<> FUNDY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CHESAPEAKE KOYU ile/ve/||/<> SARGASSO DENİZİ ile/ve/||/<> FLORİDA BOĞAZI ile/ve/||/<> APALACHEE KOYU ile/ve/||/<> CAMPECHE KOYU ile/ve/||/<> YUCATAN KANALI ile/ve/||/<> HONDURAS KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PANAMA KANALI ile/ve/||/<> COLON KÖRFEZİ ile/ve/||/<> VENEZUELA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> MONA BOĞAZI ile/ve/||/<> ANEGADA BOĞAZI ile/ve/||/<> AMAZON AĞZI ile/ve/||/<> MARAJO KOYU ile/ve/||/<> MARCOS KOYU ile/ve/||/<> BLANCA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> S. MATIAS KÖRFEZİ ile/ve/||/<> S. JORGE KÖRFEZİ ile/ve/||/<> GRANDE KÖRFEZİ ile/ve/||/<> MACELLAN BOĞAZI



-ATOM ÜSTÜ ile/ve ATOM ALTI



-AVANGART[Fr. < AVANT-GARDE] ile ÖNCÜ



-AVLU ile/||/<> ATRİUM ile/||/<> AYDINLIK FENERİ

( Genellikle üstü açık iç mekân. Çevrede yapı birimlerinin dizilerek bir bütün oluşturduğu açık mekân. İLE/||/<> Antik Roma konutlarında evin bir bölümünü oluşturan, etrafı sütunlarla çevrili avlu. İLE/||/<> Örtülü iç mekânlara ışık sağlamak için düzenlenmiş bir açıklık. | Küçük bir kubbe ya da çatının ortasında daha yüksek ve etrafı camlı bölüm. )


-AVLU değil/yerine/= IŞIKALAN



-AVRUPA ISTAKOZU[Lat. HOMARUS GAMMARUS] ile AMERİKAN ISTAKOZU[Lat. HOMARUS AMERICANUS] ile ÇEKİRGE ISTAKOZU ile KADİFE YÜZGEÇLİ ISTAKOZ ile KÜRKLÜ ISTAKOZ



-AVRUPA SUSAMURU ile KANADA SUSAMURU ile BREZİLYA SUSAMURU ile HİNT SUSAMURU ile AVUSTRALYA SUSAMURU ile TIRNAKSI SUSAMURU ile KÜÇÜK TIRNAKLI SUSAMURU ile DENİZ SUSAMURU



-AVUNÇ ile/ve/||/<> AVUNTU

( Acının hafiflemesi ya da unutulması. Teselli. İLE İnsanı avutan şey. )


-AVUNTU ile/ve/değil/yerine/<> GERÇEK/LİK



-AVUNTU ile/ve KETLE(N)ME[Erm.]



-AVUNTU ile/değil/yerine/||/>< ÜMİT



-AY MAYMUNU ile AY AY LEMURU[MAYMUN değil!]

( Asya ile Avustralya arasındaki cennet adalarında yaşarlar. İLE Madagaskar'da yaşarlar. )


-AY MAYMUNU ile AY AY LEMURU[MAYMUN değil!]

( ... İLE Yeterli miktarda yiyecek bulabilmek için arayış sırasında, bir gecede, 3 km. yol almış olurlar. )


-AYAĞIM, ELİM/KOLUM VB.:
SORUNLU ile RAHATSIZ ile SAKAT



-AYAK UCU ile AYAK UCU

( Yatılan bir yerin ayak uzatılan yeri. İLE Ayak parmak uclarının oluşturduğu dar dayanak yüzeyi. )


-AYAKTAYKEN ile AYAK ÜSTÜ

( ... İLE Oturmadan, ayakta durarak, kısa sürede. )


-AYASOFYA'DA:
BİRİNCİ ile/ve İKİNCİ ile/ve ÜÇÜNCÜ

( M.S.: 360 ile/ve 415 ile/ve 537 )


-AYI GÜLÜ ile ÇİN GÜLÜ ile JAPON GÜLÜ



-AYNA ile/ve/=/||/<>/< GÖRÜNTÜ



-AYNA/MİRAT değil/yerine/= GÖZGÜ



-AYNA değil/yerine/= GÖZGÜ



-AYNI ANDA DOĞRU ile/ve/değil/yerine AYRI AYRI/TEK TEK DOĞRU



-AYNILAŞTIRMAK ile/değil/yerine/>< FARKLILIKLARIN KABULÜ



-AYRIKOTU ile İDRİSOTU

( ... İLE Bir tür ayrıkotu. )


-AYRIKOTU ile/değil ZEMBİLOTU

( ... İLE/DEĞİL Buğdaygillerden, ayrıkotuna benzeyen, çorak yerlerde yetişen bitki. )


-AYRU ile/||/<> AYRUK/AYRUQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Değilse. İLE Başka/gayr. )


-AZMÎN/ASTÉINE[Fr.] değil/yerine/= KEMİK ÖZÜ



-B)İLİM ve/<> KÜLTÜR COŞKUSU



-BÂ[Fars.] ile/||/<> BÂ-TEMESSÜK ile/||/<> BÂ-HÜCCET ile/||/<> BÂ-TAPU ile/||/<> BÂC

( ile, -li, -lu eki. İLE/||/<> Temessük ile (tasarruf olunan toprak). İLE/||/<> Hüccet ile (tasarruf olunan toprak). İLE/||/<> Tapu ile (tasarruf olunan toprak). İLE/||/<> Örfî vergi. )


-BABİL EKOLÜ ile YUNAN EKOLÜ



-BABUN ile HAMADRYAS BABUNU



-BABUN ile ZEYTİN BABUNU



-BADEM:
AK ile/||/<> KAYA ile/||/<> RÜŞTÜ ile/||/<> NURLU ile/||/<> DİŞ ile/||/<> KARABAĞ ile/||/<> SIRA



-BADEM = LEVZE = AMANDE, NOYAU



-BAĞDAŞ KURMAK ile LOTUS OTURUŞU



-BAĞIRMA ile VURGU



-BAHRİYE değil/yerine/= DENİZGÜCÜ



-BAHRİYELİ değil/yerine/= DENİZGÜÇLÜ



-BAKI KULU ile/||/<> BÖCEKBAŞI ile/||/<> DEFTERDAR ile/||/<> MÜLTEZİM

( Vergi denetimi ve tahsili ile maliyeye ilişkin soruşturmaları yapan memura verilen ad. İLE/||/<> Zabıta görevlisi. İLE/||/<> Osmanlı Divan Teşkilatı'nda mali işlerle görevli kişi. İLE/||/<> Bir bölgenin devletçe toplanacak gelirlerinin müteahhitliğini yükümlenen kişi. )


-BALDIRAN/BALDIRGAN/ŞEYTANTERSİ değil/yerine/= AĞI OTU

( Maydanozgillerden, nemli yerlerde yetişen zehirli bitkilerin ortak adı. | Bu bitkiden çıkarılan zehir. )


-BALE'DE:
5 AYAK DURUŞU ile/ve/||/<> PLIE ile/ve/||/<> ÇARPMA ADIMI(BEATEN STEP) ile/ve/||/<> KEÇİ SIÇRAYIŞI(CAPRIOLLES/CAPRIOLA[İt.])

( AYAK DURUŞU:
1. Ayaklar yanlara doğru düz bir çizgidedir. ve topuklar birbirine değer.
2. Birinci duruşun bir adım boyu kadar yanlara açılmış durumudur ve ayaklar yine yanlara doğru düz bir çizgidedir.
3. Bir ayak ötekinin önündedir ve öndeki ayağın topuğu arkadaki ayağın orta çukuruna değmektedir.
4. Bir ayak, bir adım boyu ötekinin önündedir ve ayaklar dışa dönüktür.
5. Bir ayak, hemen ötekinin önünde ve ona tümüyle dokunacak biçimde ve dışa dönük olarak yerleşir. [Bu duruşta ön ayağın arkasından sadece arka ayağın başparmağı görülür.]

İLE/VE/||/<>

PLIE:
Dizlerin kırılması hareketidir. [Bir zıplama hareketine başlamadan önce ya da bitirdikten sonra dizler mutlaka plie ile yanlara eğilir.] | Günlük bale derslerinde dansçının kaslarının ve tendonlarının yumuşaması ve dengeyi güçlendirmesi için ayaklar dışa dönük biçimde dizleri yavaşça kırarak balenin 5 duruşunda yapılan dersin açılış hareketidir.

İLE/VE/||/<>

ÇARPMA ADIMI(BEATEN STEP):
Bir bacağın ötekine çarpması ya da havada iken iki bacağın karşılıklı çarparak geçişmesi hareketine verilen ad.

İLE/VE/||/<>

KEÇİ SIÇRAYIŞI(CAPRIOLLES/CAPRIOLA[İt.]):
Her yöne yapılabilen bu harekette, sıçradıktan sonra iki bacak yere paralel olacak kadar yükselir ve birbirine çarpar. )


-BALIK BAYKUŞU ile MANAVGAT BALIK BAYKUŞU

( Tüm Avrupa kıtasındaki sayısının 10'un altında olduğu tahmin ediliyor ve hepsi de Toroslar'da yaşıyor.[2014] İLE Manavgat'ta yaşarlar.[Balık baykuşunun alt türüdür.][20 civarında oldukları düşünülüyor.(2018)] )


-BALIK BAYKUŞU ile MANAVGAT BALIK BAYKUŞU

( Büyüklüğü: 54-57 cm. | Kanat açıklığı: 145-150 cm. İLE ... )


-BALIK BAYKUŞU ile MANAVGAT BALIK BAYKUŞU

( Ayrıntılar için burayı tıklayınız... )


-BALIK BAYKUŞU ile MANAVGAT BALIK BAYKUŞU

( Sudaki avlarının yerini alçak bir tünekten ya da o alanda alçaktan ileri geri uçarak saptıyor. Ayakları ve pençeleri balıkları yakalamak için inanılmaz bir adaptasyona sahip.

Çiftler halinde yaşadığı düşünülüyor. Uçurum kenarlarında tüneyip ıslığımsı sesler çıkarıyor.

Korku ve şaşkınlık anlarında tüylerini kabartıp kulak tüylerini dikleştiriyor. İLE ... )


-BALIK BAYKUŞU ile MANAVGAT BALIK BAYKUŞU

(

image

image İLE ... )


-BALIK PULU ile/ve/||/<> MEMELİ KILI

( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )


-BALIK PULU ile/ve/||/<> MEMELİ KILI

( image )


-BALIKÇIL ile BALABANKUŞU

( ... İLE Bataklıklarda yaşayan, balıkçıla benzer, ağır ve iri bir kuş. )


-BALKANLARDA TÜRKÇE YER ADLARI KILAVUZU



-BALU ile BALU BALU
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Arguların küçük bir kentinin adı. İLE Bebeklerini beşikte uyutmak için annenin tekrarladığı, ninnimsi bir söz. )


-BAMBU ile BAMBUL

( ... İLE Kurtçuk evresinde, ekinlerin kökünü, ergin evrede başakları kemiren, kahverengi, kınkanatlı böcek. )


-BAMBU ile ÇİN BAMBUSU



-BAMBU ile HEZAREN[Fars.: HEZAR[BİN] RENK]

( ... İLE Düğünçiçeğigillerden, hekimlikte kullanılan zehirli bir bitki. | Bambu. [Fars. HİZRAN] | Bambu saplarından yapılmış eşya. )


-BANDIRMA VAPURU ile/ve/||/<>/> KARADENİZ VAPURU

( )


-BANDIRMA VAPURU ile/ve/||/<>/> KARADENİZ VAPURU

( )


-BANDROL[İt. < BANDEROLE] ile DENETİM PULU

( Denetim pulu. | Bayrak direğinin tepesine süs olarak konulan uzun, kumaş şerit. )


-BANHU

( Yaylı bir çalgı. )


-BANTU

( İNSAN )


-BARIŞ ve TUTKU =/||/<>/> SAADET



-BARRETT ÖZOFAGUSU ile/||/<> ÖZOFAJİT

( Yemek borusu gözelerinin mide asidine maruz kalması sonucu değişmesi. İLE/||/<> Yemek borusunun yangılanması. )


-BAŞ GÖZÜ ile/ve KALP GÖZÜ ile/ve SIR GÖZÜ

( "SUYUN AKMAYA BAŞLADIĞI KAYNAK" )


-BAŞARILI OLMAK İÇİN...:
YUMUŞAK ile/ve/||/<>/> MÂKUL ile/ve/||/<>/> DERİN ile/ve/||/<>/> ile/ve/||/<>/> YETERİNCE ile/ve/||/<>/> ŞIK ile/ve/||/<>/> KORKUSUZ ile/ve/||/<>/> SABIRLA ile/ve/||/<>/> FARKLI ile/ve/||/<>/> HOŞGÖRÜLÜ ile/ve/||/<>/> DÜRÜST ile/ve/||/<>/> DÜZENLİ ile/ve/||/<>/> AKILLI

( Konuş. İLE/VE/||/<>/> Ye. İLE/VE/||/<>/> Soluk al. İLE/VE/||/<>/> Uyu. İLE/VE/||/<>/> Giyin. İLE/VE/||/<>/> Hareket et. İLE/VE/||/<>/> Çalış. İLE/VE/||/<>/> Düşün. İLE/VE/||/<>/> Davran. İLE/VE/||/<>/> Kazan. İLE/VE/||/<>/> Biriktir. İLE/VE/||/<>/> Tüket. )


-BASÎRET[Ar.] değil/yerine/= SAĞGÖRÜ

( Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği. | Doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü. )


-BASİRET[Ar.] değil/yerine/= SAĞLAM/SAĞ/DOĞRU GÖRÜ



-BAŞKA BİR KONU ile/ve/değil/yerine/ya da/||/<>/< SUSABİLMEK



-BAŞKASININ SORUSU ile/değil/yerine KENDİ SORUN



-BASKETBOL değil/yerine/= SEPETTOPU



-BASKI ile/ve/||/<>/> KORKU



-BAŞLU değil/yerine/= YARALI



-BASRA OKULU ile/ve/<> KÛFE OKULU



-BAŞUCU ile BAŞ UCU



-BASUR OTU

( Düğün çiçeğigillerden, nemli ormanlarda biten, köklerinde basur memelerine iyi gelen bir nesne bulunan, sarı çiçek açan küçük bir bitki. )


-BAŞVURU ile İSTİKZÂ'

( ... İLE Birinin, hakkında karar verebilmek için başka birine başvurması. )


-BATI KÜLTÜRÜ ile/ve/<> DOĞU KÜLTÜRÜ

( Sağır. İLE/VE/<> Kör. )


-BATI KÜLTÜRÜ ile/ve/<> DOĞU KÜLTÜRÜ

( Sağır olduklarından dolayı birbiriyle [göstererek/işaret ederek] görsel dille iletişim ve paylaşımda bulunurlar. [Doğu'nun söylediklerini, anlattıklarını bilgeliklerini duyamazlar.] İLE/VE/<> Kör olduklarından dolayı birbiriyle [ses ile] sözel/şifai dille iletişim ve paylaşımda bulunurlar. [Batı'nın gösterdiklerini, tekniğini, bilimini göremezler.] )


-BATI KÜLTÜRÜ ile/ve/<> DOĞU KÜLTÜRÜ

( Anadolu Kültürü, hem Batı'nın, hem de Doğu'nun değerlerini/olanaklarını, körlük ya da sağırlık yaşamadan biraraya getirebilmiş ve getirebilecek nadir kültürlerdendir. )


-BATI KÜLTÜRÜ ile/ve/<> DOĞU KÜLTÜRÜ

( Sol beyin/yarımküre ağırlıklı. İLE/VE/<> Sağ beyin/yarımküre ağırlıklı. )


-BATI KÜLTÜRÜ ile/ve/<> DOĞU KÜLTÜRÜ

( Hermetik.[Mısır] İLE/VE/<> Sanskrit.[Hindistan] )


-BATI KÜLTÜRÜ ile/ve/<> DOĞU KÜLTÜRÜ

( KÜLTÜR: Üretim-Tüketim-Paylaşım )


-BATI KÜLTÜRÜ ile/ve/<> DOĞU KÜLTÜRÜ

( KÜLTÜR[< CULTURA < COLERE/CULTIVARE]: Toprağa işlemek, toprağın işlenmesi/sürülmesi. | Bakmak, yetiştirmek. )


-BATI KÜLTÜRÜ ile/ve/<> DOĞU KÜLTÜRÜ

( Karıştırmamak ve/fakat birleştirmek gerekir. )


-BATI KÜLTÜRÜ ile/ve/<> DOĞU KÜLTÜRÜ

( Not to confuse but also to merge.
Deaf. VS./AND/<> Blind. )


-BATI ROMA İMPARATORLUĞU ile/ve/değil DOĞU ROMA İMPARATORLUĞU

( ... İLE Fethedilmiş olan. )


-BATI/GÜNİNDİ ile/ve DOĞU

( Güneşin battığı yön. İLE/VE Güneşin doğduğu yön. )


-BATTANİYE[Ar.] değil/yerine/= KALIN ÖRTÜ



-BAYAT ile KURU



-BAYICI ile BOĞUCU



-BAYILDIM YOKUŞU

( Maçka'dadır. )


-BAYKAL GÖLÜ değil/< BAY-GAL GÖLÜ

( Ateş/Aşk Denizi[< BAY-GAL][Yakut dilinden]
Zengin Deniz[Moğollar ve Buryatların dilinde]
Baykal Denizi[göl olarak görmeyenler/değerlendirmeyenler]
Sibirya'nın Gözü
Boyu 648 km., eni 40 ilâ 80 km. arasında değişiyor.
31.000 km2'lik bir alanı kaplar ve 23.000 km3'lük bir su hacmi vardır.
En derin yeri 1637 metredir.[daha derin noktalarının olduğu da söyleniyor]
Göle akan 336 ırmak bulunmaktadır. [Fazla suyunu akıtan tek ırmak ise Angara Irmağı.]
25 milyon yaşında olduğu belirtiliyor. )


-BAYKAL GÖLÜ ve/<> LENA IRMAĞI

( ... VE/<> Baykal Gölü'nden doğup 4400 km. sonra kuzey buz denizine dökülen ve dünyanın en uzun 11. ırmağıdır.[Yılda 540 km³ suyu denize akıtır. İrili ufaklı, 240.000 su kütlesiyle buluşur.][Lena ve kolları, tam 50.000 km² alanı kaplar.][Genişliği bazen 40 km.'ye ulaşır.] )


-BAYKAL GÖLÜ ve/<> LENA IRMAĞI

( ... VE/<> 1000 yıldır aynı yolu çizmektedir. Üzerinde herhangi bir baraj ya da bir elektrik santrali yapılmamıştır. Böylece, ekoloji, dünyanın bu bölgesinde korunmaktadır. 67 milyon yaşında olan Lena'nın suyu hâlâ içilebilir ve dünyanın en temiz ırmağıdır. )


-BAYKAL GÖLÜ ve/<> LENA IRMAĞI

( ... VE/<> Kışın, 210 gün boyunca donar. Üzerinde açılan yoldan trafik işler. Bu caddeye, "Yakut Asfaltı" derler. )


-BAYKAL GÖLÜ ile/ve TANGANİKA GÖLÜ

( Sibirya'da. İLE/VE Tanzanya'da. )


-BAYKAL GÖLÜ ile/ve TANGANİKA GÖLÜ

( [dünyadaki] En derin göl. İLE/VE İkinci en derin göl. )


-BAYKAL GÖLÜ ile/ve TANGANİKA GÖLÜ

( Baykal Gölü'nün suyu, rahatlıkla içilebilecek kadar temizdir. İLE/VE ... )


-BAYKAL GÖLÜ ile/ve TANGANİKA GÖLÜ

( Baykal Gölü'nün, 31.000 km²'lik alanı, 23.000 km³'lük hacmi vardır.[Dünyadaki tüm ırmaklar Baykal Gölü'ne aksa, bu hacmi, ancak bir yılda doldurabilirmiş.] )


-BAYKUŞ ile (BATI SİBİRYA) KARTAL BAYKUŞU



-BAYKUŞ ile BATAKLIK BAYKUŞU

( ... İLE/DEĞİL Baykuşgillerden ailesinden, sırt tüyleri pas rengi olan, bataklıklarda yaşayan bir kuş türü. )


-BAYKUŞ ile KAR BAYKUŞU



-BAYKUŞ ile KULAKLI ORMAN BAYKUŞU



-BAYKUŞ ile LAPON BAYKUŞU



-BAYKUŞ ile URAL BAYKUŞU



-BAYRAM:
ARİFE GÜNÜ ile/ve/||/<>/< BUĞDAY GÜNÜ

( [Bayramın ...] Bir gün öncesi. İLE/VE/||/<>/< İki gün öncesi. )


-BEBEK/ÇOCUK GELİŞİMİNDE İLİŞKİLER:
İKİLİ ile/ve/||/<>/> ÜÇLÜ ile/ve/||/<>/> TOPLUMSAL



-BEBEKLERDE:
GAZ ile REFLÜ ile KOLİK[Fr. < COLIQUE]



-BEBEKTE:
BOŞLUK DUYUSU ile/ve/||/<> YÜKSEKLİK



-BEÇ[Macarca < BÉCS] TAVUĞU ile DAĞ TAVUĞU ile ORMAN TAVUĞU ile SUDAN TAVUĞU

( ile ... ile ... ile ... )


-BEÇ[Macarca < BÉCS] TAVUĞU ile DAĞ TAVUĞU ile ORMAN TAVUĞU ile SUDAN TAVUĞU

( Anavatanı, Afrika'dır. Boyları, 40 – 71 cm. ve ağırlıkları 700 - 1600 gram arasında değişir. İLE ... İLE ... İLE ... )


-BEÇ[Macarca < BÉCS] TAVUĞU ile DAĞ TAVUĞU ile ORMAN TAVUĞU ile SUDAN TAVUĞU

( Osmanlılar döneminde, Viyana'dan getirildiğinden dolayı Viyana tavuğu anlamına gelen "Beç Tavuğu" denilmiştir. "Beç", Osmanlı Türkçesi'nde, Viyana'nın adı olup Türkçe'ye, Macarca Bécs adından geçmiştir. İLE ... İLE ... İLE ... )


-BEKLENTİ ile/yerine ÖNGÖRÜ



-BELGÜ

( AYET )


-BELİRSİZLİK /= TEHLİKE:
EN KÖTÜ ile/ve/||/<>/> EN İYİ ile/ve/||/<>/> EN OLASI



-BELİRSİZLİK ile/ve/<> KUŞKU



-BELİRTME DURUMU



-BELL KÖTÜRÜMLÜĞÜ/PARALİZİSİ ile/||/<> GUİLLAİN-BARRÉ BELİRGESİ/SENDROMU

( Yüz sinirinin geçici kötürümlüğü. İLE/||/<> Gövdenin bağışıklık düzeninin sinirlere saldırması sonucu kas güçsüzlüğü. )


-BELLEK ile/ve GÖRÜ



-BELSOĞUKLUĞU ile GLANS[PENİS BAŞI] YANGISI(İLTİHABI)

( GONORE ile BALANİT )


-BELSUYU/ERSUYU ile/ve/<> COWPER BEZİ SIVISI

( SEMİNAL VEZİKÜL: Spermleri besleyen ve üreme kanallarını kayganlaştıran, meni içindeki sıvıyı salgılayan bez. )


-BELSUYU/ERSUYU ile/ve/<> COWPER BEZİ SIVISI

( MENÎ, SÂİL-İ MENEVÎ, HUVEYNÂT-I/HÜCEYRÂT-I MENEVİYYE ile/ve MEZİ/MEZİYY )


-BELSUYU/ERSUYU ile/ve/<> COWPER BEZİ SIVISI

( Belsuyu/ersuyu, erilin/penisin boşaldığı(ejakülasyon) anda fışkırarak çıkan, koyu, süt rengine yakın, içinde sperm/ata bulunan sıvı/sekresyondur[gövde sıvılarının genel adı]. İLE/VE/<> Sevişme/düzüşme esnasında, boşalma öncesi penisten akan/akmaya devam eden şeffaf sıvı, Cowper Bezi ve birçok bileşimden gelen kaydırıcılığa/ıslaklığa yarayan/sağlayan sıvıdır. )


-BENLİĞİN, TASARIMSAL KOLU ile/ve/||/<> KENDİLİĞİN, UYGULAYICI KOLU



-BER-HURDÂR[Fars. < BERHÛR] ile MUTLU

( Hisse, nasip, pay.)] )


-BERBAH[Ar.]/ÉPIDIDYME ile ERBEZİ ÜSTÜ

( Erbezi üstü. )


-BERTÜ ile HIRKA



-BEŞ(5) DUYU ile BEŞ(5) SIR



-BESLENMEDE, ...:
YEŞİL ve/||/<> SARI ve/||/<> TURUNCU ve/||/<> KIRMIZI ve/||/<> MOR

( Zehir atıcı. VE/||/<> Güzellik. VE/||/<> Kanserden koruyucu. VE/||/<> Kemik sağlığı. VE/||/<> Uzun yaşam. )


-BESLENMEDE, ...:
YEŞİL ve/||/<> SARI ve/||/<> TURUNCU ve/||/<> KIRMIZI ve/||/<> MOR

( )


-BEŞPARMAK/BEŞPENÇE ile BEŞPARMAKOTU

( Derisidikenlilerden, beş ışınlı yıldız biçiminde bir deniz canlısı. | Beş renkte dokunmuş, çubuklu kumaş. İLE Gülgillerden, yol kıyılarında ve çayırlarda yetişen, sürgüne karşı kullanılan bir bitki, kurtpençesi. )


-BEYAZ (TÜYLÜ) KUĞU ile/ve SİYAH (TÜYLÜ) KUĞU

( ... İLE Bilim Tarihi'ni altüst eden ve Karl Raimund Popper'ın tespitiyle, bilimselliğin "Doğrulanabilirlik İlkesi" ile değil "Yanlışlanabilirlik İlkesi" ile sağlam zemine oturmasına vesile olan ve örnek olarak kullanılan siyah kuğu. )


-BEYAZ (TÜYLÜ) KUĞU ile/ve SİYAH (TÜYLÜ) KUĞU

( Siyah Kuğu | Siyah ve Beyaz Kuğu )


-BEYAZ BASTON/LU ile/ve/||/<> KIRMIZI - BEYAZ BASTON/LU

( ... İLE Görme engelli bir kişi, kırmızı - beyaz renkli baston kullanıyorsa bu, aynı zamanda kişinin işitme sorunu olduğu anlamına gelmektedir. )


-BEYAZ BASTON/LU ile/ve/||/<> KIRMIZI - BEYAZ BASTON/LU

( )


-BEYAZ ORDU:
ÇEK LEJYONU ve/<> KOLÇAK KUVVETLERİ

( LEJYON[Fr. < Lat.]: Eski Romalılar'da, piyade ve süvarinin oluşturduğu askeri birlik. | Birkaç takımdan oluşan asker birliği. )


-BEYİN ANEVRİZMASI ile/||/<> BEYİN TÜMÖRÜ

( Beyin damarlarında balonlaşma. İLE/||/<> Beyinde olağandışı göze büyümesi. )


-BEYKOZ[İNCİRKÖY] ve BEYLERBEYİ ve BEYOĞLU



-BEYYİNE KÜLFETİ değil/yerine/= KANITLAMA YÜKÜ



-BG/BYZANTINE GENERALS PROBLEM değil/yerine/= BİZANS GENERALLERİ SORUNU



-BHİKŞU[Sansk.](BİKKU[Palice]) ile BHIKKHU

( Budist rahip/keşiş, edebi olarak dilenci. İLE Münzevî. )


-BIÇAK ile YÜLGÜ/YÜLİGÜ/KEREY/USTURA/yüligü

( ... İLE Tıraş için kullanılan bıçak. )


-BİDAYUH ile/ve/<> İBAN ile/ve/<> ORANG-ULU ile/ve/<> RUMAH TİNGGİ ile/ve/<> MALAY

( Kara Dayak uzun evi. İLE/VE/<> Irmak Dayak uzun evi. İLE/VE/<> Melanav evi. İLE/VE/<> Malay evi. )


-BİDAYUH ile/ve/<> İBAN ile/ve/<> ORANG-ULU ile/ve/<> RUMAH TİNGGİ ile/ve/<> MALAY

( Malezya'nın Borneo Adası'nda bulunan Sarawak eyaletindeki, Sarawak Kültür Köyü'nde hepsi birarada görülebilmektedir. )


-BİLARDO MASASININ:
BOYU ile/ve/<> ENİ

( 284 cm. İLE/VE/<> 142 cm. )


-BILDIRCIN ile BILDIRCIN KILAVUZU

( ... İLE Afrika'dan, İskoçya'ya göçerler. )


-BİLEGÜ ile BİLEĞİTAŞI



-BİLGE ve/||/<> ALÇAKGÖNÜLLÜ

( Herkesten farklı olduğumuzu kavrayabilecek kadar. VE/||/<> Kimseden daha iyi olmadığımızı sürekli anımsayabilecek kadar. )


-BİLGİ ÇOKLUĞU ile/ve/değil/yerine ANLAYIŞI GELİŞTİR(EBİL)MEK



-BİLGİ SORUNU ile/ve/<>/değil/yerine AYDINLANMA SORUNU



-BİLGİ'NİN:
KAYNAĞI ve/ YÖNTEMİ ve/ ÖLÇÜTÜ ve/ DEĞERİ



-BİLGİ ile/ve/<> DUYURU



-BİLGİ ile/ve/<> OLGU



-BİLGİNİN DOĞRULUĞU ile/ve BİLGİNİN GÜZELLİĞİ

( İdrakte. İLE/VE Estetikte. )


-BİLGİNİN DOĞRULUĞU ile/ve/<> DOĞRULUĞUN BİLGİSİ



-BİLGİNİN:
GÜVENİLİRLİĞİ ile/ve/<> ZORUNLULUĞU



-BİLİM VE TEKNOLOJİ TOPLUMU ile BİLİMSEL OKURYAZARLIK

( Bilimin ve teknolojinin toplumdaki rolünü inceleyen bir dal. İLE Bireylerin bilimsel bilgiyi nasıl anlayıp yorumlayabileceklerini, bilimsel kanıtları nasıl değerlendirebileceklerini ve bilimsel bulguları nasıl kullanarak bilinçli kararlar verebileceklerini inceler. )


-BİLİM'İN:
TANIMI ile/ve KONUSU ile/ve SORUN ALANI ile/ve AMACI

( BİLİM/BİLİMDE/BİLİMSELLİKTE:
(ÖNCELİKLE) VAR OLANIN[MEVCUD/ONTOS] ve/||/<>/> DOĞANIN ve/||/<>/> DOĞAL)
NESNE ve/||/<>/> OLAY ve/||/<>/> OLGU ve/||/<>/> DURUM ve/||/<>/> İLİŞKİLERİN
(VE ANCAK DAHA SONRA) ÜRETİLMİŞ NESNELERİN
(VE EN SON OLARAK) KİŞİLERİN ve/||/<>/> TOPLULUKLARIN ve/||/<>/> TOPLUMUN/TOPLUMLARDA YAŞANMIŞ/YAŞANAN/YAŞANABİLEN
OLAY ve/||/<>/> OLGU ve/||/<>/> DURUM ve/||/<>/> İLİŞKİLERİN
(ÖNCEDEN TANIMLANMIŞ ve/||/<>/> BELİRLENMİŞ BİR YÖNTEM ve/||/<>/> ARACA BAĞLI OLARAK)
(İSTİDLÂLÎ/RASYONEL [AKIL İLE])
ÖLÇÜLÜ ve/||/<>/> ÖLÇÜLEBİLİR/ÖLÇÜMLENEBİLİR
NEDENSEL ve/||/<>/> KAVRAMSAL ve/||/<>/> ELEŞTİREL (OLANAK ve/||/<>/> SINIRLARI İÇİNDE)
KANITLI ve/||/<>/> DÜZENLİ ve/||/<>/> TUTARLI (BİR BİÇİMDE)
KAMUSAL/LIK ve/||/<>/> TEKRARLANABİLİR/LİK ve/||/<>/> DENETLENEBİLİR/LİK ve/||/<>/> PAYLAŞILABİLİR/LİK (KOŞULLARINDA)
TANIM ve/||/<>/> İŞLEV ve/||/<>/> YARARA (KONU OLABİLEN/OLABİLECEK)
VERİ ve/||/<>/> BİLİ ve/||/<>/> BİLGİ/Sİ
)


-BİLİM/BİLİMDE/BİLİMSELLİKTE:
(ÖNCELİKLE) VAR OLANIN[MEVCUD/ONTOS] ve/||/<>/> DOĞANIN ve/||/<>/> DOĞAL)
NESNE ve/||/<>/> OLAY ve/||/<>/> OLGU ve/||/<>/> DURUM ve/||/<>/> İLİŞKİLERİN
(VE ANCAK DAHA SONRA) ÜRETİLMİŞ NESNELERİN
(VE EN SON OLARAK) KİŞİLERİN ve/||/<>/> TOPLULUKLARIN ve/||/<>/> TOPLUMUN/TOPLUMLARDA YAŞANMIŞ/YAŞANAN/YAŞANABİLEN
OLAY ve/||/<>/> OLGU ve/||/<>/> DURUM ve/||/<>/> İLİŞKİLERİN
(ÖNCEDEN TANIMLANMIŞ ve/||/<>/> BELİRLENMİŞ BİR YÖNTEM ve/||/<>/> ARACA BAĞLI OLARAK)
(İSTİDLÂLÎ/RASYONEL [AKIL İLE])
ÖLÇÜLÜ ve/||/<>/> ÖLÇÜLEBİLİR/ÖLÇÜMLENEBİLİR
NEDENSEL ve/||/<>/> KAVRAMSAL ve/||/<>/> ELEŞTİREL (OLANAK ve/||/<>/> SINIRLARI İÇİNDE)
KANITLI ve/||/<>/> DÜZENLİ ve/||/<>/> TUTARLI (BİR BİÇİMDE)
KAMUSAL/LIK ve/||/<>/> TEKRARLANABİLİR/LİK ve/||/<>/> DENETLENEBİLİR/LİK ve/||/<>/> PAYLAŞILABİLİR/LİK (KOŞULLARINDA)
TANIM ve/||/<>/> İŞLEV ve/||/<>/> YARARA (KONU OLABİLEN/OLABİLECEK)
VERİ ve/||/<>/> BİLİ ve/||/<>/> BİLGİ/Sİ



-BİLİM/MATEMATİK/TARİH/HUKUK ...
"DİYOR Kİ / ŞUNU/BUNU SÖYLÜYOR" değil BİLİMSEL/MATEMATİKSEL/TARİHSEL/HUKUKSAL AÇIKLAMASI/KARŞILIĞI ŞU/BU



-BİLİM ve/< KORKU



-BİLİM ve/=/> ÖNGÖRÜ



-BİLİMBİREYİ ile/ve/değil/yerine DOĞA FİLOZOFU

( Bugünkü anlamda "Bilim" sözcüğünün kullanımı ilk kez ancak 1837 civarında kullanılmaya başlanmıştır. Dolayısıyla 1837 öncesi uğraşlara "doğa felsefesi" ve bu alanda çalışma yapanlara "bilimkişisi" değil "doğa filozofu" tanımı kullanılmaktadır. )


-BİLİMBİREYİ ile/ve/değil/yerine DOĞA FİLOZOFU

( Âlimin ölümü, âlemin ölümü gibidir. )


-BİLİMBİREYİ ile/ve/değil/yerine DOĞA FİLOZOFU

( ... ile/ve/değil PERİPATETİK | MEŞŞAİ )


-BİLİMBİREYİ ile/ve/değil/yerine DOĞA FİLOZOFU

( Görüşmelerimiz sırasında, ... tutarlı bir biçimde, "bilgi kişisi" sözcüklerini kullanıyor ya da bu kavrama göndermeler yapıyordu. Ama bununla ne demek istediğini hiç açıklamamıştı. Bunu, ona sordum.

"Bilgi kişisi, öğrenimin zorluklarına katlanmayı göze almış kişidir," diye yanıtladı. "Acele etmeden, bocalamadan, erk ve bilgi gizlerinin sökülmesi, çözülmesi yolunda, gidebileceği son aşamaya varmış olan bir kişidir."

"Her isteyen, bilgi kişisi olabilir mi?"

"Hayır, herkes olamaz."

"Bilgi kişisi olmak için insan ne yapmalıdır öyleyse?"

"Dört doğal düşmanına meydan okuyup onları yenmelidir."

"O dört düşmanını yenen bir kişi, bilgi kişisi olur mu?"

"Evet. Ancak, dört düşmanının her birini yenebilen kişiye, 'bilgi kişisi' denir."

"Bu düşmanları yenen herkes, 'bilgi kişisi' olur mu?"

"Hepsini yenen herkes, 'bilgi kişisi' olur."

"Bu düşmanlarla savaşıma geçmeden önce, yapılması gereken başka şeyler yok mudur?"

"Yoktur. Her isteyen, bilgi kişisi, olmayı deneyebilir ama çok azı gerçekten başarır bu işi -doğal bir şey bu-. Bilgi kişisi olma yolunda karşılaşılan düşmanlar, gerçekten korkunç şeylerdir; çoğu kişi, yenik düşer onlara."

"Nasıl düşmanlar bunlar, ... ?

Düşmanlar konusunda konuşmak istemedi. Bu konuyu anlamam için daha çok zaman olduğunu söyledi. Sözü değiştirmemek amacıyla benim bir bilgi kişisi olup olamayacağımı sordum. Bunu kimsenin kestiremeyeceğini bildirdi. Ama bir bilgi kişisi olup olamayacağımı gösteren herhangi bir ipucu bulunup bulunmadığını ısrarla sorunca, bunun, o dört düşmanla savaşımımın sonucuna bağlı olduğunu -onları yenebiliyor muyum yoksa onlara yeniliyor muyum- ama o savaşımın sonucunu şimdiden bilmesinin olanaksızlığını belirtti.

"Savaşımın sonucunu görebilmek için büyü yapmak ya da fala bakmak olanaklı mıdır?" diye sordum. Hiçkimsenin, ne araç kullanırsa kullansın, bu savaşımın sonucunu önceden bilemeyeceğini, kesin bir dille anlattı. Neden olarak da bilgi kişisi olmanın, geçici bir şey olduğunu gösterdi. Bu noktayı açıklamasını istediğimde, yanıtı şöyle oldu:

"Bilgi kişisi olmak sürekli değildir! Bir kişi, tam olarak bilgi insanı olamaz. Ancak, çok kısa bir an için olunuverir. Dört düşmanı yendikten sonra!"

"Söylesene, nasıl düşmanlar bunlar?"

Yanıt vermedi. Yine üsteledim ama konuyu değiştirdi ve başka şeyler anlatmaya başladı.

 

( Ertesi gün... )

 

Gitmeye hazırlanıyorken, birden, bilgi kişinin düşmanlarını yine sormak geldi içimden. Uzun süre uzakta kalacağımı, söyleyeceklerini yazarsam, bu konuları düşünme fırsatını bulabileceğimi anlatarak onu ikna etmeye çalıştım.

Bir süre, ikircikli, bekledi; sonra konuşmaya başladı:

"Bir kişi, öğrenmeye başlayınca, amaçlarının neler olduğunu kesin olarak bilmez. Başka bir niyeti vardır, amaçları belirgin değildir. Hiçbir zaman gerçekleşemeyecek ödüller ummaktadır. Çünkü, öğrenmenin "zorluklarını" bilmiyordur henüz."

"Yavaş yavaş öğrenmeye başlar -önceleri azar azar, sonra da büyük parçalar halinde-. Çok geçmeden, düşünceleri çatışır. Öğrendiği şey, umduğu, düşlediği gibi çıkmamıştır; bu durum, onu korkutur. Öğrenim, hiç de beklendiği gibi olmamıştır. Öğreniminin her adımı, yepyeni görevler yükler kişiye; kişinin korkuları, acımasızca birikir, baş kaldırır. Bir savaş alanına döner yaşamı.

"İşte, doğal düşmanların birincisiyle böyle karşılaşılır: Korkuyla! Yenmesi güç, hain, korkunç bir düşmandır korku. Tüm yol boyunca saklanır, ummadığın yerlerde, sinsi sinsi bekler seni. Eğer, onu karşında gördüğün zaman, kaçmaya başlarsan, unut artık bilgiye ulaşmayı."

"Korkup kaçan kişiye ne olur?"

"Bir şey olmaz. Ama öğrenemez bir daha. Korkusunu göğüslemesi, korkusuna karşın, öğrenme yolunda, bir adım daha ilerlemeyi göze alması gerekir. Bir adım daha, bir adım daha. Korkuyla dolmalı... Evet! Ama korksa da ilerlemeyi sürdürmeli, durmamalı! Bu işin yöntemi böyledir! Bu birinci düşmanın, pes edeceği bir an gelecektir. Kişiye, güven gelir. Niyeti daha da güçlenir. Öğrenmeyi, öyle korkutucu bir şey gibi görmez artık."

"Bu sevinçli an gelince, birinci doğal düşmanını yendiğini çok iyi bilir kişi."

"Hemen mi olur bu, yoksa, azar azar mı?

"Azar azar olur ama korkusunun kaybolması çabuk olur. Birdenbire olur."

"Ama yeni bir şeyler gelirse başına, yine korkmaz mı kişi?"

"Hayır. Korkusunu, bir kez yitirmeyegörsün. Kişi, artık yaşamında korku nedir bilmez. Korkunun yerini, zihin berraklığı alır -korkuyu silen bir zihin berraklığı-. Artık, o kişi, ne istediğini biliyordur; o isteklerini nasıl doyuracağını da biliyordur. Yeni öğrenimleri kazanmak için adımlarını nasıl atması gerektiğini sezer; her şey apaçık çıkmıştır ortaya. Artık, hiçbir şey saklı değildir bu kişiden."

"Bu da, ikinci düşmanın karşısına çıkarır onu: Berraklık! Ulaşılması, o denli zor olan zihin berraklığı, korkuyu kovar ama kör eder insanı aynı zamanda."

"Kişinin, kendinden kuşku duymasına yol açar, istediği şeyi yapabileceği inancını verir ona. Çünkü, o kişi, artık, herşeyi apaçık görebilmektedir. Berraklığın yüreklendirdiği kişi, bir türlü durmak bilmez. Ama büyük bir hata yapmaktadır. Bu işin, bir eksik yanı vardır. Kişi, kendini bu sözde erke bırakırsa, ikinci düşmanına boyun eğmiş sayılır. Ve öğrenme diye bir şey kalmaz. Sabırlı olması gereken yerde aceleci olacak ya da acele edilmesi gereken yerde sabırlı olmayı yeğleyecektir. Zaman gelecek, artık, yeni bir şey öğrenme yetisini yitirecektir."

"Bu tür bir yenilgiye uğrayan kişiye ne olur? Ölür mü?"

"Hayır, ölmez. İkinci düşmanı, bu kişinin, bir bilgi insanı olma çabasını kösteklemiştir; artık, bu kişi, bilgi insanı olmayı istemek yerine, devingen, kıvrak bir savaşçı olmayı yeğleyebilir. Ya da soytarı olmayı. Ne var ki, kendine pek pahalıya mal olan o berraklık, hiçbir zaman karanlığa ve korkuya dönüşmeyecektir. Yaşam boyunca, her şeyi açıkça görecektir ama yeni bir şey öğrenemeyecektir, öğrenme özlemi çekmeyecektir."

"Ama yenilmemek için yapabileceği bir şey yok mudur?"

"Korkuyu nasıl aşmışsa yine öyle yapmalıdır. Berraklığa, meydan okumalıdır. Elde ettiği berraklığı, önünü daha iyi görüp yeni adımlarını ona göre atmak için kullanmalıdır. En önemlisi de, berraklığının, bir yanlışlık sonucu ortaya çıktığını düşünmelidir. Ve öyle bir an gelecektir ki, bu berraklığın, gözleri önündeki bir noktadan başka bir şey olmadığını anlayacaktır. Böylece, ikinci düşmanını da yenmiş olacaktır. Artık, hiçbir şeyin, ona zarar veremeyeceği bir yere ulaşacaktır. Bu, bir hata olmayacaktır. Bu, gerçek bir erk(güç) olacaktır."

"Bu yere ulaşınca, ardından koştuğu erke, sonunda kavuştuğunu bilecektir. Ne isterse yapar artık bu erkle. Dostu, onun buyruğundadır artık. Ne isterse, yasa odur. Çevresinde ne varsa görmektedir. Ne var ki, üçüncü düşman dikiliverir karşısına: Erk!

"Düşmanların en güçlüsüdür erk. En doğal şey, ona boyun eğmektir. Öyle ya... O kişinin buyruğunda değil midir erk!? Buyurur; kimi sakıncaları göze ala ala, kendi yasalarını, kendi yapar. Çünkü, buyruk ondadır."

"Bu durumdaki biri, yaklaşmakta olan üçüncü düşmanın, pek farkına varmaz. Bir bakmışsın, birdenbire, haberi bile olmadan yitivermiş savaşımı. Düşmanı, onu, kıyıcı, tutarsız bir adam haline getirivermiş..."

"Erkini yitirir mi?"

"Hayır, berraklığını da erkini de hiçbir zaman yitirmez."

"Bilgi kişinindan farkı nedir, öyleyse?"

"Kendi erkine yenilen bir kişi, onu, doğru dürüst yönlendiremeden ölür gider. Yazgısının üstüne, yük gibi biner erki. Böyle biri, kendini yönetemez ve bilmez erkini, ne zaman ya da nasıl kullanması gerektiğini."

"Bu düşmanlardan birine yenilirsen, bu kesin bir yenilgi mi demektir?"

"Evet, kesin yenilgi olur bu. Bu düşmanlardan biri, insanı yenmeyegörsün, artık yapılabilecek bir şey kalmaz."

"Örneğin, erke yenilen bir kişi, yanlışını görerek, durumu düzeltebilir mi?"

"Düzeltemez. Bir kere yenilmeyegörsün, işi bitmiştir artık."

"Ya geçiciyse erke aldanması; ya erki teperse zamanında?"

"Savaşım sürüyor sayılır o durumda. Hâlâ 'bilgi insanı' olmaya çalışıyor demektir bu. Artık, hiç çabalamıyorsa, kendini koyuverirse yenilmiş olur bu kişi ancak."

"Ama bir insan yıllarca korkuya yenik düşebilir ve sonunda korkusunu yenebilir."

"Hayır, doğru değildir bu. Korkuya kapılırsan, korkuyu yenemezsin; çünkü, öğrenmekten ürküyorsundur, öğrenmek için çaba göstermiyorsundur. Ama korkusunun içinde yıllar boyunca sürdürürse öğrenme çabasını, ola ki, korkusunu yenebilir. Çünkü, kendini, korkuya tümüyle bırakmamıştır."

"Üçüncü düşmanı nasıl yeneriz?"

"Ona karşı çıkarak. Bile bile... Kendimizin olmadığını kavrayarak. Tüm öğrendiklerimizi, dikkatle ve inançla kullanarak, sürekli olarak sınırlarımızı zorlamayarak... Kendimizi denetleme durumunda, berraklığın ve erkin, hatalardan da kötü olduğunu görebilirsek, her şeyi denetimimiz altında bulundurduğumuz bir noktaya erişebiliriz. İşte, o noktada, erkimizi nasıl ve ne zaman kullanabileceğimizi biliriz. Üçüncü düşmanı böylece yenmiş oluruz."

"Bu da kişiyi, öğrenim yolculuğunun sonuna getirir. Bir de ne görürsün! Sonuncu düşman, karşına dikilmiş durmaktadır: Yaşlılık! Düşmanların en acımasızıdır bu. Hiçbir zaman, tümüyle yenemeyeceğimiz bir düşman... Sürekli olarak savaşıp uzak tutmaya çalışmaktan başka yapılacak bir şey yoktur."

"İşte, bu dönemde, kişi, hiçbir şeyden korkmaz; zihni berraktır, sabırsız değildir -tüm erkleri denetimi altındadır-. Ne var ki, bu dönem, aynı zamanda, boyun eğmeyen bir dinlenme isteğinin ortaya çıktığı bir dönemdir. Bir yere uzanmak, unutmak isteğine bırakırsa kendini; yorulur yorulmaz, sürdürdüğü çabayı bırakırsa, son olanağını kaybetmiş olur. Titrek, yaşlı bir yaratık durumuna sokuverir onu düşmanı. Çekilme arzusu, tüm berraklığını, erkini ve bilgisini bastırır."

"Ama kişi, silkinir de yorgunluğundan sıyrılır, yaşamının gereklerini sürdürürse, bu son yenilmez düşmanıyla savaşımda bir an bile olsa başarılı olursa, işte o zaman 'bilgi insanı' olmuş demektir. Berraklığın, erkin ve bilginin egemen olduğu bu an, yeterlidir onun için." )


-BİLİME BAŞLANGIÇTA:
KONU ve YARAR



-BİLİMKURGU ile ÖNGÖRÜ



-BİLİNÇ "TAKLİDİ" "GÖRÜŞÜ" ile/değil BİLİNÇ "BENZERİ SÜREÇLER" GÖRÜŞÜ



-BİLİNÇ/Lİ ile/ve/değil/<>/|| ÖLÇÜ/LÜ



-BİLME GEREKLİLİĞİ/ZORUNLULUĞU ile/ve/<> GEREKÇELENDİRME GEREKLİLİĞİ/ZORUNLULUĞU



-BİLMEK:
GÖRÜ ile/ve/||/<> KAVRAM



-BİLMEK/BİLGİ ile/ve/+/||/<> GÖRGÜ

( Görgü, aşka göredir. )


-BİLMEK/BİLGİ ile/ve/+/||/<> GÖRGÜ

( Görgülü kuşlar, gördüğünü işler. )


-BIMODAL değil/yerine/= İKİ DURUMLU



-BIPM:
Uluslararası Ağırlık ve Ölçüler Bürosu



-BİPOLAR I BOZUKLUĞU ile/||/<> BİPOLAR II BOZUKLUĞU

( Manik ataklar ve depresif dönemlerle ilişkili bir bilişsel bozukluk. İLE/||/<> Hipomanik ataklar ve depresif dönemlerle ilişkili bir bilişsel bozukluk. )


-BIPOLAR/DİPOLAR değil/yerine/= İKİ KUTUPLU



-BİR ...:
SÖZCÜK ve/||/<> DUYGU ve/||/<> KİŞİ

( Kararı/nı değiştirebilir. VE/||/<> Yaşamı/nı değiştirebilir. VE/||/<> Seni/kişiyi değiştirebilir. )


-BİR ÖNCESİ ile/ve ÜSTÜ



-BİR ŞEY ÖĞRETMENİN EN İYİ YOLU

( ÖRNEKLERLE GÖSTERMEK )


-BİR ŞEY(LER)İN:
OLURU ile/ve/<> KENDİLİĞİNDENLİĞİ



-BİR ŞEYİN BÜTÜNÜ ile KENDİNDE BÜTÜN



-BİR ŞEYİN:
İYİ OLDUĞUNDAN DOLAYI İSTENMESİ ile/ve/değil/<> İSTENİYOR OLMASINDAN DOLAYI İYİ OLDUĞU



-BİRÇOK ile ÇOĞU



-BİREYİN ÖZGÜRLÜĞÜ ile/ve TOPLUMUN ÖZGÜRLÜĞÜ



-BİS ile/> TORTU



-BİSİKLET ve/<> (DAHA) AZ TRAFİK SORUNU

( TRAFİĞİ TIKAMIYORUZ! TRAFİK, BİZİZ! )


-BİSİKLET ve/<> COŞKU



-BİSSÜRÜSÜ değil ÇOĞU



-BİTİGÜ ile DİVİT



-BİTKİ ÖRTÜSÜ ile TUNDRA[Fr. < TOUNDRA]

( ... İLE Kutuplara yakın bölgelerin bitki örtüsü. | Bu bitkilerle kaplı geniş alan, kutup bozkırı. )


-BİTMEMİŞLİK GÖRÜNÜŞÜ ile BİTMİŞLİK

( IMPERFECTIVE ASPECT vs. PERFECTIVE ASPECT )


-BİYOGRAFİ:
KİŞİ'NİN ÖYKÜSÜ değil CANLININ ÖYKÜSÜ



-BİYONİK[İng. < BIONIC] değil/yerine DİRİMKURGU



-BİZ ile/ve ALÇAKGÖNÜLÜLÜK/TEVÂZÛ



-BOĞANOTU ile/ve/||/<> İTBOĞAN/KAPLANBOĞAN

( ... İLE/VE/||/<> Boğanotunun bir türü. )


-BOĞULMA:
YAKIN ile/ve/||/<> YAŞ/KURU ile/ve/||/<> ETKİN/EDİLGEN

( )


-BOHR KURAMI ile (BOHR) BREIT WIGNER ile (BOHR) SOMMERFELD KURAMI/ATOM MODELİ ile BOHR VAN LEEUWEN KURAMI ile BOHR WHEELER KURAMI ile BOHR MANYETONU ile (BOHR) KARŞILIKLILIK/UYUMLULUK İLKESİ/KURAMI

( Bir atomda, elektronların, çekirdek etrafında, belirli ve kesikli dairesel yörüngelerde hareket ettiğini ve elektromanyetik ışın soğurulması ve yayınlanmasının, ancak, elektronun izinli enerji düzeyleri arasındaki geçişe karşılık geldiğini ileri süren atom modeli kuramı.
İLE
Breit Wigner formülünden üretilen, çekirdek tepkimeleriyle ilgili kuram.
İLE
Elektronların, Rutherford ve Bohr atom modellerinde ileri sürdüğü gibi, dairesel yörüngelerde değil, eliptik yörüngelerde hareket ettiği varsayımına göre yer vektörü ¯r ve 0 açısına bağlı olarak, nr ve nθ radyal ve azimütal kuvantum sayıları olmak üzere [ƒpθ dθ = nθh → pθ = nθh ve ƒpr dr = nrh → pr = nrh] iki yeni kuvantlaştırma koşulu ileri süren model. [Burada, p: momentum; h: Dirac sabitidir.]
İLE
Manyetizmanın, bir kuvantum olayı olduğu ve klasik fizik sınırları içinde kalınarak anlaşılamayacağını ileri süren kuram.
İLE
Sıvı damlası modeline göre, yüzey geriliminden dolayı sıkıştırılamaz ve düzgün yüklü olduğunu varsayarak, çekirdeğin bölünmeye karşı kararlılığını hesaba katan kuram.
İLE
Elektronun manyetik momentinin, yörüngesel açısal momentumunun en yüksek değeri L = l.h ve l = 1 için μβ = e . h / 4Πm = 9.274 x 10¯24 A . m² ile verilen değeri. [Burada, h: Planck sabiti; e: elektron yükü ve m: kütlesidir.]
İLE
Mikroskobik sistemleri açıklayan kuvantum mekaniği ilkeleri, makroskobik sistemlere uygulandığında da zorunlu olarak aynı sonuçları verir. | Toplam değerleri Q1 ve Q2 olan yük dağılımlarının, uzayın herhangi bir noktasında oluşturdukları potansiyeller, sırasıyla, U1 ve U2 ise Q1 x U2 = Q2xU1 'dir. | Sınır yüzeyleriyle çevrili bir akışkan sisteminde, yüzeylere dik v1 ve v2 hız bileşenlerinden kaynaklanan basınçlar, sırasıyla P1, P2 ise tüm yüzeyler üzerinden Σv1x P2 - v2 x P1 = 0 'dır. )


-BÖLÜNGÜ ile BÖLÜNTÜ ile BÖLÜT

( Bir siyasi partinin politikasını, mecliste, yerel yönetimlerde ve çeşitli örgülerde yürütmek üzere örgütlenmiş öbek/grup. Fraksiyon. | Bir siyasal partinin içinde, partinin izlemekte olduğu ana siyasal çizgiye karşı olan, ayrı bir örgüt merkezi bulunan ve partinin çoğunlukla aldığı kararlara karşı savaşım veren parti içi öbek. İLE Bölünmüş parça. İLE Eklembacaklıların, gövdelerini oluşturan, yan yana dizili parçaların her biri, halka. | Zigotun bölünmesinden sonra embriyonda ortaya çıkan ve az çok birbirine benzeyen parçaların her biri. )


-BORNOZ[< Ar. BURNÛS/BORNÛZ: Elbise üzerine giyilen giyecek.] ile/ve HAVLU



-BORU, ODUN BORUSU = Vİ'Â = VAISSEAU



-BORU ile/ve/değil/yerine/||/<> HORTUM



-BORU ile/ve/||/<> RAKOR[Fr.]

( ... İLE/VE/||/<> Boruları döndürmeden eklemeyi sağlayan bağlantı parçası. )


-BORU ile/değil/yerine/>< SORU



-BÖRÜLCE/BÜRÜCE/KARNIKARA ile KURŞUNOTU

( ... İLE Deniz börülcesi. )


-BOŞ SÖZ ile/ve/değil DEDİKODU



-BOŞLUK ile/ve/||/<>/> BAKIŞ BOŞLUĞU



-BOŞLUK ile/ve/||/<> SU



-BOTOKS ile DOLGU

( "Clostridium botulinum" adlı bakteriden elde edilen kimyasaldır. İLE Hiyalüronik asitten oluşan bir jel. )


-BOTU ile/ve/||/<>/> TİTİR

( Dişi deve. İLE Deve yavrusu. )


-BOY/BACAK BOYU ile/ve/||/<>/> BİSİKLET KADRO SEÇİMİ

( image )


-BOYOTU

( Baklagillerden, çiçekleri mavi, sarı ya da beyaz renkli, kurutulan tohumları çemen yapımında kullanılan bir bitki. [Lat. TRIGONELLA FAENUGRAECUM] )


-BOZUK ile SORUNLU



-BOZUNTU

( Taklitte kalan. )


-BRİÇ[İNG. < BRİDGE] değil/yerine/= KÖPRÜ



-BRUİT değil/yerine/= UĞULTU



-BU/ŞU ile/ve O

( Halihazırda/anda Olan. [ŞOL] İLE/VE Olmuş/olan/olabilecek. )


-BU ile/ve BÖYLE



-BU ile BU

( Bu. İLE Buğu, buhar. )


-BU ve/||/<> NEYSE

( İşaret edilen/edilecek kişi çok yakınımız olsa bile hiçkimse için, hiçbir zaman, zemin ve koşulda söylenil(e)mez!["Bu" sözcüğü, ancak nesneler için kullanılır!] VE/||/<> Konuşma sırasında, konular, konuşulanlar için söylenil(e)mez! )


-BU ile ŞU ile O



-BUGAKU

( Japon imparatorluk sarayında türemiş danslar. )


-BÜGÜ ile BİLGE

( Bilge )


-BUHÂR değil/yerine/= BUĞU



-BUHUR[Ar.] = TÜTSÜ

( Dinî törenlerde ya da çevrenin güzel kokmasını sağlamak amacıyla yakılan kokulu nesne. | [argo] İçki. )


-BUKA/BUQA ile BUKAÇ/BUQAÇ ile BUKAÇ/BUQAÇ ile BUKAGU/BUQAGU ile BUKAK/BUQAQ

( Boğa. İLE Çömlek ya da güğüm.[EŞİÇ BUKAÇ/EŞİÇ BUQAÇ: Tencere-tava.] İLE Bir dağ geçidinin adı. İLE Hırsızlara vurulan pranga. İLE Kursak. )


-BUKALEMUN ile AKDENİZ BUKALEMUNU



-BUKALEMUN ve/||/<> ÇOBANALDATAN KUŞU

( )


-BUKALEMUN ile LABORT BUKALEMUNU



-BUKALEMUN ile NAMAK(UA) BUKALEMUNU



-BÜKÜLÜ ile/ve DÜRÜLÜ



-BÜLBÜL[< Fars., Ar. | çoğ. BELÂBİL, ANDELÎB] ile/ve ÖTLEĞEN/ÇALIBÜLBÜLÜ

( ... İLE/VE Çalıbülbülü. )


-BÜLBÜL ile BAYIRKUŞU

( ... İLE Çalıbülbülü. )


-BÜLBÜL ile SÖĞÜT BÜLBÜLÜ



-BULBUS değil/yerine/= SOĞANCIK | OMURİLİK SOĞANI | YUMRU



-BULGU ile/ve/<> KANIT



-BULGUR ile SİYAZ BULGURU



-BULUNDUĞUN YER ile/ve/değil/yerine YÖNÜNÜN NERESİ OLDUĞU



-BULUNTU ile/değil BULGU



-BULUT ile MERCİMEK BULUTU



-BULUT ile RAF BULUTU



-BULUT ile SAÇAKBULUTU

( ... İLE İnce, tüy gibi, saçaklı görünüşü olan, buz parçalarından oluşmuş beyaz bulut. )


-BUN/BLOOD UREA NİTROGEN değil/yerine/= KAN ÜRE AZOTU



-BUNU ile/ve ONU



-BURCU BURCU



-BURGAÇ/EĞRİM/GİRDAP[Fars.] ile/ve/||/<> KISIR DÖNGÜ



-BURGU ile/||/<> BASBAL

( ... İLE/||/<> Burgulu bir şeyin tek bir kıvrımı. )


-BURUN KANAMASINDA...
BAŞ:
ARKAYA DOĞRU değil/>< ÖNE DOĞRU



-BUSTIR DOZ/BOOSTER DOSE değil/yerine/= PEKİŞTİRME DOZU



-BÜTE ile BÜTGÜ

( Çok. İLE Dışkı, kaka.[Yalnızca çocuklar için kullanılır.] )


-BÜTÜN BUNLAR değil BUNLARIN HEPSİ/TÜMÜ



-BÜTÜNSEL ile BÜTÜNLÜKLÜ



-BÜYÜK ARMUTLU ile/ve KÜÇÜK ARMUTLU



-BÜYÜK KANYON ile COPPER KANYONU

( Amerika'da. İLE Meksika'da. )


-BÜYÜK KANYON ile COPPER KANYONU

( ... İLE Büyük Kanyon'dan, 4 kat daha büyüktür. )


-BÜYÜK OKYANUS [KUZEY]:
DOĞU ÇİN DENİZİ ile/ve/||/<> KORE BOĞAZI ile/ve/||/<> SARI DENİZ ile/ve/||/<> KORE KÖRFEZİ ile/ve/||/<> JAPON DENİZİ ile/ve/||/<> LA PEROUSE BOĞAZI ile/ve/||/<> TERPENİYA BOĞAZI ile/ve/||/<> OHOTSK DENİZİ ile/ve/||/<> TTATAR BOĞAZI ile/ve/||/<> UDSKAYA KOYU ile/ve/||/<> ŞELİHOV KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PENJUNA KOYU ile/ve/||/<> KURİLSKİYE BOĞAZI ile/ve/||/<> BERING DENİZİ ile/ve/||/<> BERING BOĞAZI ile/ve/||/<> ANADIR KÖRFEZİ ile/ve/||/<> NORTON KOYU ile/ve/||/<> KOTZEBUE KOYU



-BÜYÜK OKYANUSTA:
[AVUSTRALYA'DA]
TAZMANYA DENİZİ ile/ve/||/<> BASS BOĞAZI ile/ve/||/<> HALIFAX KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PRENSEN CHARLOTTE KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PAPUA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CARPENTERIA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> MERCAN DENİZİ ile/ve/||/<> BISMARCK DENİZİ ile/ve/||/<> ARAFURA DENİZİ ile/ve/||/<> FLAMINGO KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BANDA DENİZİ ile/ve/||/<> MOLUK BOĞAZI ile/ve/||/<> MAKASSAR BOĞAZI ile/ve/||/<> TİMOR DENİZİ ile/ve/||/<> JOSEPH BONAPART KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CLARENCE BOĞAZI ile/ve/||/<> FLORES DENİZİ ile/ve/||/<> JAVA DENİZİ ile/ve/||/<> SELEBES DENİZİ ile/ve/||/<> SULU DENİZİ ile/ve/||/<> BALABAC BOĞAZI ile/ve/||/<> GÜNEY ÇİN DENİZİ ile/ve/||/<> TAYLAND KÖRFESİ ile/ve/||/<> VİETNAM KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FİLİPİNLER DENİZİ ile/ve/||/<> LUZON BOĞAZI
ile/ve/||/<>
[G. AMERİKA'DA]
PENAS KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CORCAVADO KÖRFEZİ ile/ve/||/<> GUAYAQUIL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PANAMA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PANAMA KANALI ile/ve/||/<> TETUANTEPEC KOYU
ile/ve/||/<>
[K. AMERİKA'DA]
KALİFORNİYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KRALİÇE CHARLOTTE BOĞAZI ile/ve/||/<> HECATE BOĞAZI ile/ve/||/<> COOK KOYU ile/ve/||/<> SHELIKOF BOĞAZI ile/ve/||/<> BRISTOL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KUSKOKWIM KOYU ile/ve/||/<> NORTON KOYU ile/ve/||/<> BERING BOĞAZI



-BÜYÜK ile GÜÇLÜ



-BUZ ile/ve SU

( Üzerine damga yapılmaz! İLE/VE Üzerine yazı yazılmaz! )


-BUZ ile/ve/<> SU ile/ve/<> BUHAR

( Sıfırın altında. İLE/VE/<> Sıfırın üstünde. İLE/VE/<> 100 °C'nin üstünde. )


-BUZAGU ile BUZAGU TİL

( Buzağı. İLE Sıçan gibi küçük bir hayvan. )


-BUZDAĞININ:
GÖRÜNEN BÖLÜMÜ ile/ve GÖRÜNMEYEN BÖLÜMÜ

( Gördüğümüz, olan değildir. )


-BUZDAĞININ:
GÖRÜNEN BÖLÜMÜ ile/ve GÖRÜNMEYEN BÖLÜMÜ

( Görünüşler, aldatıcıdır. )


-BUZDAĞININ:
GÖRÜNEN BÖLÜMÜ ile/ve GÖRÜNMEYEN BÖLÜMÜ

( Adı değiştirebiliriz fakat gerçek yine kalır. )


-BUZDAĞININ:
GÖRÜNEN BÖLÜMÜ ile/ve GÖRÜNMEYEN BÖLÜMÜ

( Appearances are deceptive. )


-BUZDAĞININ:
GÖRÜNEN BÖLÜMÜ ile/ve GÖRÜNMEYEN BÖLÜMÜ

( What you see is not what is.
You may change the name, but the fact remains. )


-BÜZGÜ ile BALGÜMECİ

( ... İLE Bal peteğini andıran bir dikiş büzgüsü türü. )


-ÇALI ile/ve LİMONOTU

( ... İLE/VE Çokyıllık bir çalı. )


-ÇALI ile SARIÇALI/KADINTUZLUĞU



-ÇALIKUŞU



-ÇALIŞTIRICI/ANTRENÖR SPORCU



-ÇALPUŞ = MEYVE ÖZÜ

( Meyvelerin yapışkan özü. )


-ÇAMAŞIR SUYU ile KEZZAP[< Fars. TÎZ-ÂB(TÎZ: Tez, çabuk. | Keskin. | Sık.)]

( Sodyum hipoklorit. [NaClO] İLE Nitrik asit. [HNO3] )


-CAMİDE:
HARİM/MUHAVVATA değil/yerine/= DIŞ AVLU



-CAMPBELL FORMÜLÜ ile/||/<> CAMPBELL KÖPRÜSÜ

( Yüklenmiş bir iletim hattının iletme sabitini, yüklenmemiş bir hattın iletme sabiti ve karakteristik empedansıyla her bir yükleyici bobinin empe-dansına bağlayan formül. İLE Karşılıklı indüktansı mukayese ve onun ayarlanmasıyla frekansların ölçülmesi için tasarımlanmış, L; bobinin iki nokta arasındaki öz indüktansı, M; bobin çiftinin karşılıklı (ortak) indüktansı, C; seri bağlı bir sığanın değeri ve R, Rı, R2 de seri bağlı dirençlerin değerleri olmak üzere, denge durumuna gelinceye kadar dirençlerin değiştiği ve denge durumunda L/M = 1 + R1/R ve M/C = R.R2 olduğu bir köprü devresi. )


-CAN ve/<> COŞKU



-CANCERS değil/yerine/= YENGEÇ BURCU



-CANÇU ile OKLAVA

( Şehriye hamuru açmakta kullanılan oklava. İLE ... )


-ÇANG ile ÇANGŞU

( Zil. İLE Küçük hırka. )


-CANLI ORMAN ÖRTÜSÜ ile/ve CANSIZ ORMAN ÖRTÜSÜ

( Orman toprağı üzerinde bulunan yosun, ot gibi canlı bitkiler. İLE/VE Ağaçlardan dökülmüş yapraklarla küçük dallardan oluşan örtü. )


-CAPRICORN değil/yerine/= OĞLAK BURCU



-ÇARHACI/MANGLAY/HİREVÜL = ÖNCÜ GÜCÜ

( Savaş başlarken düşmanla ilk karşılaşan askerler/birlik/güç. )


-ÇARPIM CETVELİ yerine ÇARPIM TABLOSU



-ÇARPIŞMA ile/||/<> ÇARPIŞMA FREKANSI ile/||/<> ÇARPIŞMA KURAMI ile/||/<> ÇARPIŞMA MATRİSİ / SAÇILMA MATRİSİ ile/||/<> ÇARPIŞMASIZ BOLTZMANN DENKLEMİ / VLASOV DENKLEMİ ile/||/<> ÇARPIŞMA ETKİ KESİTİ / ÇARPIŞMA TESİR KESİTİ / ETKİ KESİTİ / TESİR KESİTİ ile/||/<> ÇARPIŞMAYLA İYONLAŞMA ile/||/<> ÇARPIŞMAYLA UYARMA ile/||/<> ÇARPIŞMA YOĞUNLUĞU



-CASSEGRAIN ANTENİ ile/||/<> CASSEGRAIN TELESKOBU ile/||/<> CASSEGRAIN NEWTON TELESKOBU ile/||/<> NEWTON CASSEGRAIN TELESKOBU ile/||/<> CASSEGRAIN ODAK NOKTASI



-CATERING[İng.] değil/yerine/= TOPLU YEMEK SUNUMU



-ÇATI ile BEŞİKÖRTÜSÜ

( ... İLE İki yana akıntısı olan çatı. )


-ÇATI ile ÖRTÜ

( ... İLE Örtmek için kullanılan şey. | Çatı, dam. )


-CAUCHY BAĞINTILARI ile/||/<> CAUCHY DAĞILIM BAĞINTISI ile/||/<> FORMÜLÜ ile/||/<> CAUCHY DAĞILIM DENKLEMİ ile/||/<> FORMÜLÜ ile/||/<> CAUCHY DAĞILIMI ile/||/<> CAUCHY FREKANS DAĞILIMI ile/||/<> CAUCHY SAYISI



-ÇAVJU = ANEM

( Gövdesi ve dalları kırmızı olan ve dağlarda büyüyen bir ağaç. [Kızıl, acı meyveleri vardır.] )


-ÇAXŞU = ÇALI

( Şimşir çalısı.[Gözle ilgili rahatsızlıkları tedavi etmek için kullanılırdı.] )


-CAYAMBE ile/ve SARA URCU ile/ve ANTISANA ile/ve COTUPAXI ile/ve CHIMBARAZI ile/ve TUNGURAHU ile/ve EL ATAR ile/ve SANGAY

( Yanardağlar ülkesi Ekvador'da bulunan etkin yanardağlar. )


-ÇAYIRGÜZELİ ile ÇAYIROTU

( Buğdaygillerden bir bitki türü. İLE Buğdaygillerden küçük bir çayır otu. )


-ÇAYIROTU/FLEOL ile KOKULU ÇAYIROTU

( Çayır oluşturan çeşitli bitkilerin genel adı. | Buğdaygillerden, kuru ve kireçli yerlerde yetişen küçük bir ot. İLE Buğdaygillerden, çayırlarda yetişen, hayvanlar için iyi bir yem olan güzel kokulu bitki. )


-ÇEKİM GÜCÜ ile/ve/||/<> ELEKTROMANYETİK GÜÇ

( Kütleler arasındaki çekim gücü. İLE/VE/||/<> Elektrik yükleri ve manyetik alanlar arasındaki güç. )


-ÇEKİM GÜCÜ ve/||/<>/>< MERKEZKAÇ GÜCÜ

( Güneşle aralarındaki eşik ve denge, gezegenler ve gezegenlerin hızıdır. )


-ÇEKİRDEK BÖLÜNMESİ ile/||/<> ÇEKİRDEK BÖLÜNMESİ ENGELİ / BÖLÜNME ENGELİ ile/||/<> ÇEKİRDEK BÖLÜNMESİ REAKTÖRÜ / NÜKLEER REAKTÖR ile/||/<> ÇEKİRDEK BÖLÜNMESİ ÜRÜNLERİ / BİRİNCİL BÖLÜNME ÜRÜNLERİ ile/||/<> ÇEKİRDEK BÖLÜNMESİ VERİMİ ile/||/<> ÇEKİRDEK DÖNÜŞÜMÜ / GEÇİŞ ile/||/<> ÇEKİRDEK ENGELİ ile/||/<> ÇEKİRDEK FİZİĞİ ile/||/<> ÇEKİRDEK GERİ TEPMESİ ile/||/<> ÇEKİRDEK İNDÜKSİYONU ile/||/<> ÇEKİRDEK İZOMERİ / İZOMER ile/||/<> ÇEKİRDEK KAYNAŞMASI ile/||/<> ÇEKİRDEK KAYNAŞMASI NOKTASI ile/||/<> ÇEKİRDEK KAYNAŞMASI REAKTÖRÜ / KAYNAŞMA REAKTÖRÜ ile/||/<> ÇEKİRDEK KAYNAŞMASI YAKITI / KAYNAŞMA YAKITI ile/||/<> ÇEKİRDEK KUTUPLANMASI ile/||/<> ÇEKİRDEK KUVVETLERİ ile/||/<> ÇEKİRDEK KÜTLESİ ile/||/<> ÇEKİRDEK LAZERİ ile/||/<> ÇEKİRDEK MANYETİK MOMENTİ ile/||/<> ÇEKİRDEK MANYETİK REZONANSI[ÇMR] ile/||/<> ÇEKİRDEK MANYETİK REZONANS SPEKTROMETRESİ ile/||/<> ÇEKİRDEK MANYETİK REZONANS TOMOGRAFİSİ ile/||/<> ÇEKİRDEK MANYETOMETRESİ ile/||/<> ÇEKİRDEK MANYETONU ile/||/<> ÇEKİRDEK MODELLERİ (SIVI DAMLASI | KABUK | ORTAK) ile/||/<> ÇEKİRDEK PARÇALANMASI ile/||/<> ÇEKİRDEK PİLİ ile/||/<> ÇEKİRDEK POTANSİYEL ENERJİSİ ile/||/<> ÇEKİRDEK POTANSİYELİ / COULOMB ENGELİ ile/||/<> ÇEKİRDEK REZONANSI ile/||/<> ÇEKİRDEK REZONANS MANYETOMETRESİ / ÇEKİRDEK MANYETOMETRESİÇEKİRDEK SPİNİ ile/||/<> ÇEKİRDEK TABAN DURUMU / ÇEKİRDEK TABAN ENERJİ DURUMU ile/||/<> ÇEKİRDEK TABAN ENERJİ DURUMU ile/||/<> ÇEKİRDEK TEPKİMESİ ile/||/<> ÇEKİRDEK ETKİ KESİTİ / ETKİ KESİTİ / ÇEKİRDEK TESİR KESİTİ / TESİR KESİTİ ile/||/<> ÇEKİRDEK YARIÇAPI ile/||/<> ÇEKİRDEK YOĞUNLUĞU ile/||/<> ÇEKİRDEK YÜKÜ ile/||/<> ÇEKİRDEK ZİNCİR TEPKİMESİ / ZİNCİR TEPKİMESİ



-ÇEKİRDEK FÜZYONU ile/>< ÇEKİRDEK FİSYONU

( Hafif atom çekirdeklerinin birleşerek daha ağır bir çekirdek oluşturması. İLE/>< Ağır bir atom çekirdeğinin bölünerek daha hafif çekirdekler oluşturması. )


-ÇEKİRDEK FÜZYONU ile/>< ÇEKİRDEK FİSYONU

( Füzyon tepkimeleri, büyük miktarda enerji açığa çıkarır ve güneşte gerçekleşen tepkimelerdir. [iki hidrojen atomunun birleşerek bir helyum atomu oluşturması.] İLE/>< Fisyon tepkimeleri de büyük miktarda enerji açığa çıkarır ve nükleer reaktörlerde kullanılır. [uranyum-235 çekirdeğinin nötronlarla bombardıman edilerek iki daha hafif çekirdeğe ve nötronlara bölünmesi] )


-ÇEKMECE KÖPRÜSÜ ve BOSTANCI KÖPRÜSÜ ve ÇOBANÇEŞME KÖPRÜSÜ



-ÇEKMECE KÖPRÜSÜ ile MİMAR SİNAN

( Mimar Sinan'ın, tek, imzasının bulunduğu yapıtıdır. )


-ÇEKMECE/KUTU = KOYACAK

( İçine öteberi koymaya yarayan nesne. )


-ÇELİK ile/ve/||/<> ÇELİK YÜNÜ



-ÇELİKPAMUĞU

( Verniklenmiş yüzeyleri düzeltmeye ya da matlaştırmaya yarayan, uzun ve keskin kenarlı, çelik tel tomarı. )


-CEMÂL:
İNSAN YÜZÜ ile/ve/değil/||/<>/< İNSAN SÖZÜ



-CEMÂL ile/ve/değil CEMÂL'İNİN NÛRU



-CEMİL TOPUZLU ve/||/<> CEMALETTİN EFENDİ

( )


-CEN/COMİTÉ EUROPÉEN DE NORMALISATION, EUROPEAN COMMİTTEE FOR STANDARDIZATION değil/yerine/= AVRUPA STANDARTLAR KURULU



-ÇENE:
ALTI ile/ve/<> ÜSTÜ

( Ya dişil, ya eril. İLE/VE/<> Hem dişil, hem eril; ne dişil, ne eril. )


-ÇENE:
ALTI ile/ve/<> ÜSTÜ

( Gövde[beden/vücut]. İLE/VE/<> Baş. )


-ÇERÇEVE ile DÖNGÜ



-CERENKOV IŞINI ile/||/<> CERENKOV DEDEKTÖRÜ

( Saydam bir ortamı ışığın ortamdaki hızından daha büyük bir hızla geçen yüksek enerjili yüklü tanecikler demetinin oluşturduğu mavimsi ışık. İLE Cerenkov ışınınun gözlenmesiyle yüksek enerjili yüklü tanecikleri ölçmek için kullanılan dedektör. )


-CESÂRET:
KORKUNUN YOKLUĞU ile/ve/değil/+/||/<>/< BENCİLLİĞİN BULUNMAMASI



-CESÂRET:
DEVAM EDEBİLME GÜCÜ ile/ve/değil/||/<>/< HİÇ GÜCÜMÜZ KALMADIĞINDA, DEVAM EDEBİLMEK



-CEVÂZ-I İSTİHDAM değil/yerine/= İŞLENDİRME OLURU



-ÇEYİZ ile DÜRÜ

( ... İLE Dürülmüş şey. | Armağan. | Gelin çeyizi. | Düğüne çağrılanlara, düğün sahibince verilen armağan. )


-CEYLAN/ÂHÛ ile DİBAGAT/ANTİLOP[Fr.] ile GEYİK

( ... İLE ... İLE Gebelik süreleri, 160-200 gündür. )


-CEYLAN/ÂHÛ ile DİBAGAT/ANTİLOP[Fr.] ile GEYİK

( MARAL: Dişil geyik. )


-CEYLAN/ÂHÛ ile DİBAGAT/ANTİLOP[Fr.] ile GEYİK

( Ceylan ile Antilop ile Geyik )


-CEZA YARGILAMASINDA:
CEZA KARARNAMESİ ile/değil/yerine/||/<>/> BASİT YARGILAMA USÛLÜ

( )


-CEZA YARGILAMASINDA:
CEZA KARARNAMESİ ile/değil/yerine/||/<>/> BASİT YARGILAMA USÛLÜ

( )


-CEZA YARGILAMASINDA:
CEZA KARARNAMESİ ile/değil/yerine/||/<>/> BASİT YARGILAMA USÛLÜ

( )


-CHATBOT değil/yerine/= SOHBET ROBOTU



-ÇİÇEK DURUMU = EVZA'-İ EZHÂR = INFLORESCENCE



-ÇİÇEK DURUMU = KEYFİYET-İ VAZ-I EZHÂR = INFLORESCENCE



-CİDDİ/BÜYÜK HATA ile PİŞMANLIK DUYULACAK EYLEM/HATA/OLGU

( Tekrar edilmedikçe, hiçbir şey hata değildir. )


-CİDDİ/BÜYÜK HATA ile PİŞMANLIK DUYULACAK EYLEM/HATA/OLGU

( Hatanızı keşfedin ve korkudan kurtulun. )


-CİDDİ/BÜYÜK HATA ile PİŞMANLIK DUYULACAK EYLEM/HATA/OLGU

( Zarif bir gerileme, kişinin gururunu hiç zedelemezken, pişmanlığın yol açtığı gerileme hem çevresinde hem de ruhunda derin zararlarla sonuçlanır. )


-CİDDİ/BÜYÜK HATA ile PİŞMANLIK DUYULACAK EYLEM/HATA/OLGU

( BATÂNET[Ar.]: Büyük karınlılık. | Çok yiyicilik, oburluk. )


-CİDDİ/BÜYÜK HATA ile PİŞMANLIK DUYULACAK EYLEM/HATA/OLGU

( BEL'AM[Ar.]: Terbiyesiz, açgözlü, pisboğaz, obur. )


-CİDDİ/BÜYÜK HATA ile PİŞMANLIK DUYULACAK EYLEM/HATA/OLGU

( 7 büyük hata/günah: Açgözlülük | Kıskançlık | Oburluk | Şehvet | Gurur | Tembellik | Öfke )


-CİDDİ/BÜYÜK HATA ile PİŞMANLIK DUYULACAK EYLEM/HATA/OLGU

( İlkesiz Siyaset | Emeksiz Zenginlik | Vicdansız Haz | Niteliksiz Bilgi | Ahlâksız Ticaret | İnsaniyetsiz Bilim | Özverisiz İbâdet )


-CİDDİ/BÜYÜK HATA ile PİŞMANLIK DUYULACAK EYLEM/HATA/OLGU

( 7 deadly sins: Covetousness | Envy | Gluttony | Lechery, Lust | Pride | Sloth | Wrath
Politics without Principal | Wealth without Work | Pleasure without Conscience | Knowledge without Character | Science without Humanity | Worship without Sacrifice

Nothing is a mistake unless repeated.
Discover your mistake and be free of fear. )


-ÇİFT KÖPRÜ = KELVİN KÖPRÜSÜ



-ÇİFTÇİ ile/ve/değil KÖYLÜ

( FELLAH[Ar.]: Çiftçi. | Mısır köylüsü. | Siyahi, arap. )


-ÇIĞ / ÇIĞ ETKİSİ / ÇAĞLAYAN/ŞELÂLE / YIĞILMIŞ İYONLAŞMA / TOWSEND ÇIĞI / TOWSEND İYONLAŞMASI ile/||/<> ÇIĞ DİYODU ile/||/<> ÇIĞ FOTODİYODU ile/||/<> ÇIĞ GÜRÜLTÜSÜ ile/||/<> ÇIĞ KESİLMESİ ile/||/<> ÇIĞ OSİLATÖRÜ ile/||/<> ÇIĞ TRANSİSTÖRÜ

( Güçlü bir elektrik alanda hızlandırılan elektron ya da öteki yüklü taneciklerin gaz molekülleriyle çarpışarak onları iyonlaştırması sonucunda çıkan elektronlann yaptığı yeni çarpışmalarla sürecin artarak kendini sürdürmesi. | Bir yan iletkende yük taşıyıcıların çığ kesilmesinin bir sonucu olarak, çığ etkisi de denilen toplam çoğalması. İLE/||/<> Genellikle silikondan yapılmış, tüm p-n eklemi boyunca çığ kesilmesinin ve ondan sonra gerilim düşmesinin sabit ve akımdan bağımsız olduğu bir yan iletken kesilme diyodu. İLE/||/<> İç foto akım çoğaltması elde etmek için ışık kontrollü (hızlı) anahtarlama sağlayan, çığ kesilmesi bölgesinde çalışan bir fotodiyot. İLE/||/<> Bir eklem diyot çığ kesilmesinde çalıştırıldığında ortaya çıkan gürültü. | Şiddetli bir elektrik alanda yük taşıyıcıların çarpışmayla ek taşıyıcılar sökecek kadar yeterli eneıjiye sahip olduğu yan iletken eklemlerde görünen olay. İLE/||/<> Bir yan iletken diyotta iyonlaşma ve yük taşıyıcıların toplam çoğalmalarını sağlamak için akım taşıyıcıların değerlik elektronlarıyla çarpışmalarına yetecek şiddette, engelin potansiyel farkından büyük bir potansiyel farkı altında ortaya çıkan tahribatsız kesilme. İLE/||/<> Bir adım dönüşümüyle doğru akımdan GHz seviyesinde mikrodalga çıkışı elde etmek için çığ diyodunun bir eksi direnç olarak kullanıldığı osilatör. İLE/||/<> Akım taşıyıcı deşik-elektron zinciri oluşturmak için çığ kesilmesinin kullanıldığı transistör. )


-CİĞEROTU

( Düğünçiçeğigillerden, çok yıllık, otsu bir bitki. [Lat. HEPATICA] )


-CİHET/TARAF değil/yerine/= YÖN/DOĞRULTU



-ÇIKARIM ile/ve/||/<> ÖNGÖRÜ



-ÇIKIŞ ile/||/<> ÇIKIŞ BOŞLUĞU ile/||/<> ÇIKIŞ DEVRESİ ile/||/<> ÇIKIŞ DİRENCİ ile/||/<> ÇIKIŞ EMPEDANSI ile/||/<> ÇIKIŞ GÜCÜ ile/||/<> ÇIKIŞ TRAFOSU

( Bir devre, aygıt ya da terminalin verdiği sinyal, akım, gerilim, güç, sürücü güç vb. nicelikler. İLE/||/<> Bir mikrodalaga tüpünde elektron akışından yararlı gücün çıkarıldığı boşluk. İLE/||/<> Yük empedansını oluşturmak üzere çıkış elektroduna bağlanan bir dış devre. İLE/||/<> Bir devre ya da cihazın çıkış terminallerine gösterdiği direnç. İLE/||/<> Bir elektrik, elektronik devre ya da aygıt tarafından yük ya da güce gösterilen empedans. İLE/||/<> Bir elektronik tüp, algılayıcı vb. sistemlerden çıkış devresine ya da çıkış direnci üzerinden taşınan toplam güç. İLE/||/<> Bir radyo alıcısı ya da yükseltecin çıkış katını, hoparlörü ya da öteki devreleriyle eşlemek için kullanılan demir nüveli bir ses frekansı trafosu. )


-ÇIKMA DURUMU



-ÇIKMAZ ile KISIR DÖNGÜ



-ÇİLEK ile BÖĞÜRTLEN/DİKENDUTU/İT ÜZÜMÜ ile DUT ile AHUDUDU(AĞAÇÇİLEĞİ)/FRAMBUAZ[Fr. < FRAMBOISE]

( BÜK, DİKENDUTU: Böğürtlen. )


-ÇİLEK ile BÖĞÜRTLEN/DİKENDUTU/İT ÜZÜMÜ ile DUT ile AHUDUDU(AĞAÇÇİLEĞİ)/FRAMBUAZ[Fr. < FRAMBOISE]

( AGREGAT MEYVELER: Birkaç karpeli olan, tek bir çiçekten gelişen meyve. )


-ÇİLEK ile BÖĞÜRTLEN/DİKENDUTU/İT ÜZÜMÜ ile DUT ile AHUDUDU(AĞAÇÇİLEĞİ)/FRAMBUAZ[Fr. < FRAMBOISE]

( Gülgillerden, sapları sürüngen, çiçekleri beyaz bir bitki. | Bu bitkinin güzel kokulu, pembe, kırmızı renkli meyvesi. İLE Gülgillerden, bahçe çitlerinde, yol kenarlarında kendiliğinden yetişen dikenli ve çok yıllık bir çalı, diken dutu. | Bu bitkinin önce kırmızı, olgunlaştığında kararan mayhoş yemişi. İLE Gülgillerden, böğürtleni andıran, çalı görünümünde, dikenli bir bitki. | Bu bitkinin duta benzeyen, kırmızı renkli, sulu ve kokulu yemişi. )


-CİLTTE:
YEK-ŞAH ile/ve/||/<> YAZMA ile/ve/||/<> GÖMME(ŞEMSE)[SOĞUK ve MÜLEMMÂ] ile/ve/||/<> CİHAR ile/ve/||/<> EBRU ile/ve/||/<> ZER-DUA ile/ve/||/<> SİM-DÜZ ile/ve/||/<> LAKE ile/ve/||/<> ZİLBAHAR[BAKLAVA] ile/ve/||/<> MEMLÛK(KAHVERENGİ) ile/ve/||/<> SELÇUK



-ÇİM(EN) ile/ve AYRIKOTU



-ÇİMENTO değil/yerine/= TAŞÖZÜ



-CİN KÜLTÜRÜ ile/değil/yerine/| DİN KÜLTÜRÜ

( Din kültürünün bittiği yerde/zaman cin kültürü başlar. )


-ÇÎN-İ EBRÛ

( Kaş çatıklığı. )


-CİNÇÜ[OĞUZ VE KIFÇÂK/KIPÇÂK/QIFÇÂQ] = YİNÇÜ

( İnci. )


-ÇİNTE/BOZ KİRAZ KUŞU ile ALACA ÇİNTE/KAR KİRAZ KUŞU ile MAHMUZLU ÇİNTE ile AK KAŞLI ÇİNTE ile BATAKLIK ÇİNTESİ ile KÜÇÜK ÇİNTE

( image )


-ÇİNTE/BOZ KİRAZ KUŞU ile ALACA ÇİNTE/KAR KİRAZ KUŞU ile MAHMUZLU ÇİNTE ile AK KAŞLI ÇİNTE ile BATAKLIK ÇİNTESİ ile KÜÇÜK ÇİNTE

( Arktik Okyanusu kıyıları yaşam alanıdır. Bazı kışlar, soğuklardan kaçmak için Türkiye'ye kadar güneye iner. 2016 kışında İstanbul Karaburun sahilinde tek bir birey olarak görülmüştür.[Fot. Alper Tüydeş] )


-CIO/CHIEF INFORMATION OFFICER değil/yerine/= BİLİŞİM KURULU SORUMLUSU



-CİRİT ile/ve KÖKFÖRÜ ile/ve ÇEVGAN



-CIS/CARCINOMA İN SITU değil/yerine/= KANSER, YERİNDE KANSER



-CISO/CHIEF INFORMATION SECURITY OFFICER değil/yerine/= BİLGİ GÜVENLİĞİ SORUMLUSU



-CİSR-İ MUALLAK[Ar.] ile ASMA KÖPRÜ

( ASMA KÖPRÜ )


-CIVA ile/||/<> CIVA BUHARLI DOĞRULTUCU ile/||/<> CIVA BUHARLI LAMBA ile/||/<> CIVA HAZNELİ KATOT ile/||/<> CIVA LAMBASI ile/||/<> CIVALI ALAŞIM ile/||/<> CIVALI ARK ile/||/<> CIVALI BAROMETRE ile/||/<> CIVALI DOĞRULTUCU ile/||/<> CIVA BUHARLI DOĞRULTUCU ile/||/<> CIVALI MANOMETRE ile/||/<> CIVALI PİL ile/||/<> CIVALI SICAKLIKÖLÇER ile/||/<> CIVALI TERMOMETRE



-CİVCİV ile KAZ/ÖRDEK YAVRUSU

( Civciv ile Ördek Yavrusu )


-ÇİVİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< ÜTÜ

( Bozan/delen [olmak]. İLE/VE/||/<>/>< Düzelten [olmak]. )


-ÇİZGİ GENİŞLEMESİ / DOPPLER GENİŞLEMESİ ile/||/<> ÇİZGİSEL KUSUR ile/||/<> ÇİZGİSEL KUTUPLANMA / DOĞRUSAL KUTUPLANMA ile/||/<> ÇİZGİSEL MOMENTUM / MOMENTUM ile/||/<> ÇİZGİSEL SOĞURMA KAT SAYISI / DOĞRUSAL SOĞURMA KAT SAYISI ile/||/<> ÇİZGİSEL YÜK YOĞUNLUĞU ile/||/<> ÇİZGİ SPEKTRUMU

( ... İLE/||/<> Atom ya da molekülleri düzenli olarak sıralanmış tüm katılarda basınç, sıcaklık, ışın vb. fiziksel etkilerle düzenli yapının bir hattında ortaya çıkan kusur. İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> Bir iletken üzerinde birim uzunluk başına düşen yük miktarı. [Simgesi: X. Birimi: C/m (MKS), eyb/cm (CGS)] İLE/||/<> Enerji ya da frekans niceliklerinin kesikli değerler aldığı elektromanyetik spektrum. | Birbirine çok yakın spektral çizgi desenlerinin oluşturduğu band spektrumundan ayrılabilen, düşük basınçta gaz fazındaki atom, iyon ve moleküllerin spektrumu. )


-ÇİZMEK:
ÜSTÜNÜ ile/ve/||/<> ALTINI



-CLAISEN BALONU ile CLAISEN TEPKİMESİ

( U şekilli boyuna sahip damıtma için kullanılan bir balon. İLE Sodyum hidroksitli ortamda, alifatik ve aromatik aldehitlerden su uzaklaştırıldığında, doymamış aldehitlerin meydana geldiği bir tepkime. )


-CLARK HÜCRESİ ile CLARK OKSİJEN ELEKTRODU

( Doymuş çinko sülfat çözeltisine daldırılmış çinko anot ve cıva katot içeren standart pil. İLE Çözünmüş oksijen için voltametrik bir algılayıcı.[burada, oksijeni geçiren bir zar vardır.] [Katotta, oksijen indirgenir, anotta ise gümüş, AgCl şeklinde yükseltgenir.] )


-COAP/CONSTRAINED APPLICATION PROTOCOL değil/yerine/= SINIRLI UYGULAMA PROTOKOLÜ



-ÇOBANÇANTASI ile ÇOBANDAĞARCIĞI ile ÇOBANDEĞNEĞİ ile ÇOBANDÜDÜĞÜ ile ÇOBANİĞNESİ ile ÇOBANPÜSKÜLÜ ile ÇOBANSÜZGECİ ile ÇOBANTARAĞI ile ÇOBANTUZLUĞU

( Turpgillerden, yemişleri torbayı andıran bir yaban bitkisi. İLE Turpgilllerden, yabani bir bitki, kuşekmeği. İLE Karabuğdaygillerden, beyaz ya da pembe çiçekli, yürek biçimi yapraklı, otsu bir kır bitkisi. İLE İkiçeneklilerden, sap ve yapraklarında keskin bir koku ve acı bir tat olan nemli yerlerde yetişen bir bitki, meyhaneciotu. İLE Itır çiçeği cinsinden, kokulu bir bitki. İLE Çobanpüskülügillerden, bir süs bitkisi. İLE Yoğurtotu. İLE Maydanozgillerden, tarlalarda çok rastlanılan, beyaz çiçekli bir bitki. İLE Sarıçalı. )


-coch. mag.[Lat. < COCHLEARE MAGNUM] değil/yerine/= ÇORBA KAŞIĞI, YEMEK KAŞIĞI DOLUSU



-coch. parv.[Lat. < COCHLEARE PARVUM] değil/yerine/= ÇAY KAŞIĞI DOLUSU



-ÇOĞUL KİŞİLİK ile/ve/||/<> AYRIŞMA SORUNU



-ÇOĞUL ile/ve/||/<> ÇOKLU



-ÇOĞUNLUK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> SÜRÜ



-ÇOĞUSU" değil ÇOĞU



-ÇOK ANLAMLILIK ile/ve/değil ANLAM ÇOKLUĞU



-ÇÖL ile/değil PATAGONYA ÇÖLÜ

( ... İLE/DEĞİL Kum ya da çakıldan değil, ezildiğinde hoş bir koku çıkaran, gri yapraklı, kısa, sık çalılıklardan oluşur. )


-COMPTON DALGA BOYU ile/||/<> COMPTON ETKİSİ / COMPTON (DEBYE) ETKİSİ ile/||/<> COMPTON OLAYI ile/||/<> COMPTON GERİ TEPME ELEKTRONU / COMPTON ELEKTRONU ile/||/<> COMPTON GERİ TEPME TANECİĞİ BK. COMPT0N FL TANECİĞİCOMPTON ELEKTRONU ile/||/<> COMPTON GERİ SAÇILMA ELEKTRONU / COMPTON ELEKTRONU ile/||/<> COMPTON GERİ SAÇILMASI ile/||/<> COMPTON GERİ SAÇILMA TANECİĞİ / COMPTON GERİ TEPMESİ ile/||/<> COMPTON İNKOHERENT SAÇILMA ile/||/<> EŞ FAZLI OLMAYAN GERİ SAÇILMA TANECİĞİ ile/||/<> COMPTON KAYMASI ile/||/<> COMPTON KENARI ile/||/<> COMPTON KURALI ile/||/<> COMPTON OLAYI ile/||/<> COMPTONÖLÇERİ / KOMPTONÖLÇERİ ile/||/<> COMPTON SAÇILMASI ile/||/<> COMPTON SOĞURMASI ile/||/<> COMPTON TESİR KESİTİ



-ÇORBA:
SULU = DURU



-ÇÖREKOTU değil ÇÖREOTU

( ... DEĞİL Düğünçiçeğigillerden bir bitki ve susam iriliğindeki siyah tohumu. )


-CORNU HARTMANN FORMÜLÜ / HARTMANN FORMÜLÜ ile/||/<> CORNU KUVARS PRİZMASI



-ÇÖRTEN ile ÇÖRTÜ

( Dam çevresindeki yağmur sularını, oluklardan alıp duvar temelinden uzağa akıtan, saçak kenarından dışarı doğru uzatılmış oluk. İLE Değirmende, buğday teknesi oluğu. )


-COŞKU ile DİDİŞME



-COŞKU ve ŞİMDİ/LEŞTİRME



-COUDÉ NEWTON CASSEGRAİN TELESKOBU ile COUDÉ TELESKOBU ile COUDÉ ODAK NOKTASI ile COUDÉ SİSTEMİ ile COUDÉ SPEKTOGRAFI ile COUETTE AKIŞI



-ÇÖZME GÜCÜ = AYIRMA GÜCÜ



-ÇÖZÜCÜ ile ÇÖZÜNEN

( Çözeltiyi oluşturan nesne. İLE Çözelti içinde çözülen nesne. )


-CPU ile GPU | ile/||/<> APU

( )


-CPU ile GPU | ile/||/<> APU

( [İşlevsellik]
Genellikle genel amaçlı işlemci birimleridir ve işletim sistemi, uygulamalar, hesaplamalar ve veri yönetimi gibi çeşitli görevleri yürütmek için kullanılır. İLE ... | İLE/||/<> CPU işlevlerinin yanı sıra grafik işleme görevlerini de üstlenir. [Hem CPU hem de GPU işlevlerini tek bir çip üzerinde birleştirir.] )


-CPU ile GPU | ile/||/<> APU

( [Performans]
Grafik işleme konusunda sınırlıdır ve daha karmaşık grafik işlemlerinde zayıf performansa sahiptir. İLE ... | İLE/||/<> Daha güçlü bir grafik işleme yeteneğine sahiptir ve oyunlar, video düzenleme, 3D modelleme gibi grafik yoğun görevleri daha iyi bir biçimde işleyebilir. )


-CPU ile GPU | ile/||/<> APU

( [Güç Tüketimi]
Genellikle enerji verimliliği odaklıdır ve daha az güç tüketme eğilimindedir. İLE ... | İLE/||/<> Grafik işleme yetenekleri nedeniyle CPU'lara göre daha fazla güç tüketebilir.[özellikle grafik yoğun görevlerde] )


-CPU ile GPU | ile/||/<> APU

( [Bedel]
Genellikle daha ucuzdur.[çünkü daha sade bir yapıya sahiptir.] İLE ... | İLE/||/<> Bütünleşik grafik yetenekleri nedeniyle CPU'lara göre daha pahalı olabilir. )


-CPU ile GPU | ile/||/<> APU

( [Kullanım Alanları]
Ofis uygulamaları, web tarama, veritabanı yönetimi gibi grafik işlem gerektirmeyen görevler için uygundur. İLE ... | İLE/||/<> Oyun sistemleri, multimedya düzenleme, video oynatma ve öteki grafik yoğun uygulamalar için daha uygun bir seçenektir. )


-CROOKES CAMI ile/||/<> CROOKES KARANLIK BÖLGESİ / KATOT KARANLIK BÖLGESİ ile/||/<> CROOKES RADYOMETRESİ ile/||/<> CROOKES TÜPÜ

( Seryum ve öteki nadir toprak öğelerinden oluşan, soğurduğu mor ötesi ışınları yüksek düzeyde tutan (geçirmeyen) bir cam türü. İLE/||/<> Güneşten gelen radyant enerjiyi göstermek için kullanılan vakumlu bir tüp içine yerleştirilmiş, ön yüzleri parlatılmış, arka yüzleri karartılmış dört düşey kanatçıktan oluşan düşey eksenli çark. İLE/||/<> Katot ışınlarının özelliklerini incelemek üzere Crookes tarafından kullanılan, bir tarafında katodu yassı alüminyum diskten öteki tarafında da anodu bir telden olumuş düşük basınçlı bir gaz boşalmalı tüp. )


-CSTE/COUNCIL OF STATE AND TERRITORIAL EPIDEMIOLOGISTS değil/yerine/= ULUSAL VE BÖLGESEL EPIDEMIYOLOGLAR KURULU



-ÇUKUR ile CALORIS ÇUKURU



-ÇUKUR ile/değil/||/<> KUYU



-ÇULLUK ile SUÇULLUĞU/BATAKLIKÇULLUĞU/BATAKÇULLUĞU



-CUMA GÜNÜ değil CUMA('LARI)(TOPLANILAN) GÜN



-CUMBADAK/CUP/CUPPADAK ile CUMBURLOP ile CUMBURTU

( Suya düşen bir özdeğin çıkardığı sesi anlatmak için kullanılır. İLE Ağır bir özdeğin, suya düştüğü zaman çıkardığı sesi anlatmak için kullanılır. İLE Suya düşen bir özdeğin ya da çalkalanan suyun çıkardığı ses. )


-ÇÜNKİ değil ÇÜNKÜ



-ÇÜNKÜ < İÇİN Kİ



-ÇÜR ile ÇÜRGÜ

( Yarar, kazanç. İLE Çocuğa çişi olup olmadığını sormak. )


-CÜRM-Ü MEŞHUT değil/yerine/= SUÇ ÜSTÜ



-CUSHING SAYRILIĞI/HASTALIĞI ile/||/<> CUSHING BELİRGESİ/SENDROMU

( Hipofiz bezinde tümör nedeniyle aşırı ACTH üretimi. İLE/||/<> Gövdede aşırı kortizol üretimi. )


-D:
"VİTAMİNİ" değil HORMONU

( Güneşlenme Takvimi )


-D:
"VİTAMİNİ" değil HORMONU

( Tüm Yönleriyle D Hormonu )


-d'ALEMBERT İLKESİ ile/ve/<> d'ALEMBERT AÇMAZI/PARADOKSU

( m kütleli bir nesne üzerine etkiyen birden fazla dış kuvvetler, cisme, a ivmesi kazandırdığında, uygulanan kuvvetlerin vektörel toplamının F büyüklüğü, ma'ya eşittir. Eğer -ma; etkin kuvvet ya da iç kuvvet olarak kabul edilirse, bu kuvvetlerle sistemin iç kuvvetlerinin toplamı eşittir ve F - ma = 0 ile gösterilir. İLE/VE/<> İlk hızı sıfır ya da düzgün hareket eden, ağdalı olmayan ve sıkıştırılamaz çok büyük kütleli bir akışkan içinde bir doğru boyunca sabit hızla hareket eden bir cisme hiçbir kuvvet etkimez. )


-d'ALEMBERT İLKESİ ile/ve/<> d'ALEMBERT AÇMAZI/PARADOKSU

( 1752 )


-DÂ'-İ DALTON[Ar.]/DALTONISM[İng.]/AKROMATOPSİ[Yun] değil/yerine/= RENK KÖRLÜĞÜ



-DALAKOTU = DUVARSEDEFİ

( Ballıbabagillerden, Akdeniz çevresinde kuru yerlerde yetiştirilen, yüz kadar türü bulunan, güçlendirici, uyarıcı ve yara sağaltıcı olarak kullanılan otsu ya da odunsu bitki. )


-DALGA SÖRFÜ ile RÜZGÂR SÖRFÜ



-DALGA:
DALGA BOYU ile/ve/||/<> DÖNGÜ/PERİYOT ile/ve/||/<> SIKLIK/FREKANS ile/ve/||/<> GENLİK



-DALGIÇKUŞLARI ile/ve/<> DALGIÇKUŞU

( Gagaları bir kılıfla örtülü, kanatları ve kuyruğu kısa, ayakları perdeli, iyi yüzen ve dalan bazı kuşları içine alan kuşlar takımı. İLE/VE/<> Dalgıçkuşlarından, Amerika ve Avrupa'nın kuzeyinde yaşayan bir hayvan. )


-DAMKORUĞU ile/ve/<> DAMKORUĞUGİLLER

( Damkoruğugillerden, bir ya da çok yıllık türleri olan, ılık iklimlerde yetişen, otsu bir bitki. İLE/VE/<> İkiçeneklilerden, örnek bitkisi damkoruğu olan bir bitki ailesi. )


-DANAAYAĞI ile DANABURNU ile DANAKIRANOTU

( Yılanyastığıgillerden, yaprakları lekeli bir bitki. İLE Toprak içinde yaşayıp bitkilere, köklerini keserek zarar veren bir böcek, kökkurdu. | Aslanağzı çiçeği. İLE Salepgillerden, bataklık yerlerde yetişen bir bitki. )


-DARÜLACEZE değil/yerine/= DÜŞKÜNLEREVİ/BAKIM YURDU



-DATA INTEGRITY[İng.] değil/yerine/= VERİ BÜTÜNLÜĞÜ



-DATÇA'DA:
OVABÜKÜ ve/||/<> HAYITBÜKÜ ve/||/<> PALAMUTBÜKÜ



-DAVET/İYE değil/yerine/= ÇAĞRI KÂĞIDI, OKUNTU



-DAVRANIM(CONDUCT) BOZUKLUĞU ile/ve ANTİSOSYAL KİŞİLİK BOZUKLUĞU

( 18 yaş altındakilerin olumsuz davranış/tutumlarında tanımlanan. İLE/VE 18 yaş üstündekilerin olumsuz davranış/tutumlarında tanımlanan. )


-DAVRANIŞ ile/ve/||/<> ÖRÜNTÜ



-DAVUL'DA:
MEYDAN DAVULU ile/ve KOLTUK DAVULU ile/ve NAĞARA



-DAYANÇ'TA/SABIR'DA:
METÂNET ile HOŞGÖRÜ ile DUA ile GÖZYAŞI ile HASRET ile AŞK

( Acıya sabredersek. İLE Kişilere sabredersek. İLE Dileğe sabredersek. İLE Duygulara sabredersek. İLE Özleme sabredersek. İLE Sevgiye sabredersek. )


-DAYANÇ'TA/SABIR'DA:
METÂNET ile HOŞGÖRÜ ile DUA ile GÖZYAŞI ile HASRET ile AŞK

( Madem görüyorsunuz... O zaman, hoşgörün!
[Âşık Veysel] )


-DEBDEBELİ/HAŞMETLİ/İHTİŞAMLI/MUHTEŞEM/ŞAŞAALI/ŞATAFATLI/HACCAL/TANTANALI/LÜKS değil/yerine/= GÖRKLÜ/GÖRKEMLİ/GÖSTERİŞLİ/IŞIGÖRKLÜ/İRİGÖRKLÜ



-DEDİKODU ile/ve/<>/= CEHÂLET



-DEDİKODU ile/ve GEVEZELİK



-DEDİKODU ile/değil/yerine HATA

( Çalışmayanın "yaptığı". İLE/DEĞİL/YERİNE Çalışanın yaptığı. )


-DEDİKODU ile SÖZ/LÂF TAŞIMA



-DEDİKODU ile/ve/değil/< TEVÂTÜR[Ar. < VİTR]

( Söylenti. [Olumsuz/istenmeyen.] İLE/VE/DEĞİL Bir haberin/bilgi(nin) yayılması. [Olumludur.] )


-DEDİKODUCU/KOVCU ile NEMMÂM

( ... İLE Lâf taşıyan. )


-DEDİKODUCU ile/ve/= YAĞI/DÜŞMAN/HASIM

( Biz ancak kendimizin düşmanıyızdır. )


-DEDİKODUCU ile/ve/= YAĞI/DÜŞMAN/HASIM

( Kişi, bilmediğine düşman olur. )


-DEF-İ DEF değil/yerine/= SAVUYA SAVU



-DEF değil/yerine/= SAVU



-DEFEKTİF/DEFECTIVE[İng.] değil/yerine/= KUSURLU



-DEFİNE değil/yerine/= GÖMÜ



-DEFORMİTE/DEFORMITY[İng.] değil/yerine/= BİÇİM BOZUKLUĞU



-DEĞER DÜŞÜKLÜĞÜ ve/< KOLAYLIK



-DEĞERLİ ile/ve/||/<> GÜÇLÜ



-DEGRADASYON ile DEGRANÜLASYON ile DEJAVU

( Yıkım, parçalanma. İLE Tanecik boşalımı. İLE Görmüş gibilik, yaşanmışlık yanılsaması. )


-DEHÂ ile/ve/değil/||/<> ODAKLANMA GÜCÜ



-DEHÂ ile/ve/değil TUTKU



-DEKODER[İng. < DECODER] değil/yerine/= ÇÖZÜCÜ



-DEKOR[İng.] değil/yerine/= KURULGU



-DEKOVİL[Fr. < DECAUVILLE] değil/yerine/= KÜÇÜK DEMİRYOLU

( Ray aralığı 60 santimetre ya da daha az olan, araçları buhar ya da insan gücüyle yürütülen küçük demiryolu. )


-DELİ ile/ve//||/<>/>/< SUÇLU

( Gördün deli, dön geri. )


-DELİ ile VELÎ ile ÖLÜ

( Kendini kurtarmış. İLE Kendini kurtarmışlıkla birlikte bir başkasını daha kurtarabilme olanağı/kudreti bulunan. İLE ... )


-DELİ ile VELÎ ile ÖLÜ

( [Sürekli] Anlaşılmaya çalışan. İLE/VE Anlamaya çalışan. İLE Anlayabileceği bir şeyi kalmayan. )


-DELİ ile VELÎ ile ÖLÜ

( ... İLE Ermiş, seven, dost, sahip. | Tüm işlerini, Allah'a sunan kişi. İLE ... )


-DELİ ile VELÎ ile ÖLÜ

( Akıl, baştan çıkarsa. İLE Dünya, senden çıkarsa. İLE Sen, dünyadan çıkarsan. )


-DELİK ile YURDU

( ... İLE İğne deliği. )


-DELİOTU ya da KUDUZOTU

( Turpgillerden, bahçelere süs olarak dikilen bir bitki. )


-DEMİRYOLU ile/ve/<> HİCAZ DEMİRYOLU

( ... İLE/VE/<> 2666 taş/kâgir köprü ve menfez, 7 demir köprü, 9 tünel, 96 istasyon, 7 gölet, 37 su deposu, 2 hastahane ve 3 atölye yapılmıştır. [8 yılda tamamlanmıştır.] )


-DEMOKRİTOS ATOMCULUĞU ile/ve/||/<> PLATON KOZMOLOJİSİ

( Fiziğin, Pisagor'cu süreksiz nicelik üzerinden, Zaman Paradoksları'na göre yeniden kuruluşu. İLE/VE/||/<> ... )


-DENEY ile/ve/<> SORU



-DENEYİMSEL TAMAMLIK ile SONUÇLU TAMAMLIK ile TÜMEL TAMAMLIK ile YAKIN GEÇMİŞ TAMAMLIK ile TAMAMLIK GÖRÜNÜŞÜ



-DENGE ve/=/< DÖNGÜ



-DENGELİ ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜKLÜ



-DENİZ FOKU ile/ve GÖL FOKU

( ... İLE/VE Sadece Baykal Gölü'nde yaşar. )


-DENİZ SALYANGOZU ile/ve KÖPEK DENİZ SALYANGOZU



-DENİZ ÜSTÜ ile/ve DENİZ ALTI



-DENİZÇAKISI ile DENİZDANTELİ ile DENİZGERGEDANI ile DENİZHIYARI[HOLOTÜRİT (Yun.)] ile DENİZISIRGANLARI ile DENİZİĞNESİ ile DENİZİNEĞİ/MANATİ[MANATEE] ile DENİZKADAYIFI ile DENİZKAZI ile DENİZKEDİSİ/DENİZMAYMUNU ile DENİZKESTANESİ ile DENİZKIRLANGICI ile DENİZKOZALAĞI ile DENİZKÖPÜĞÜ ile DENİZKULAĞI ile DENİZMARULU ile DENİZMENEKŞESİ ile DENİZÖRDEĞİ ile DENİZÖRÜMCEĞİ ile DENİZPALAMUDU ile DENİZREZENESİ ile DENİZŞAKAYIĞI ile DENİZTARAĞI ile DENİZTAVŞANCILI/BALIKKARTALI ile DENİZTAVŞANI ile DENİZYILANI ile DENİZYILDIZI

( Kuma, dikine gömülerek yaşayan, çakı diye de adlandırılan, 20 cm. boyunda, ikiçenetli yumuşakça. İLE Sıcak denizlere özgü, taşımsı bir tür polip birikintisi oluşturan deniz hayvanı. İLE Balinagillerden, 8-10 m. uzunluğunda, erilinin üst çenesinde iki uzun diş bulunan bir deniz memelisi. İLE Denizhıyarlarından, boyu 25 cm. kadar olabilen, yuvarlak ve yumuşak gövdeli derisidikenli. İLE Salgıladıkları sıvılarla insan derisinde, ısırgan etkisi uyandıran, iri medüzleri içine alan selentereler sınıfı. İLE Yuvarlak somaklı, gövdesi ince ve uzun bir deniz balığı. İLE Amerika ve Afrika'nın tropikal kıyı sularında yaşayan, 2-3 m. uzunluğunda deniz memelisi. İLE Esmer suyosunlarından bir deniz bitkisi. İLE Denizde yaşayan, ayakları yüzgeç biçimindeki tüm kaplumbağalara verilen genel ad. İLE Yazın, kutup bölgelerinde yaşayan, kışın, ılık kıyılara göçen, kısa ve ince gagalı, siyah bacaklı, yabani bir tür kuş, akbaş. İLE Tümbaşlılar takımından, gövdesi ince uzun, büyük başlı, derin ve büyük denizlerde yaşayan bir balık. İLE Hareket edebilen dikenlerle örtülü, yuvarlak kalker kabuklu, derisidikenlilerden bir yumuşakça. İLE Balıkçın. İLE Konik biçimli, kavkısında bir yarık bulunan karındanbacaklı yumuşakça. İLE Lületaşı. İLE Yassı kavkılı, içi sedefli, 10 cm. uzunluğunda bir deniz yumuşakçası. | Açık denizden bir kum setiyle ayrılmış ya da kıyı dilinin gelişmesiyle göl biçimini almış, sığ koy ya da körfez, lagün. İLE Sığ sularda bulunan, ince, levhaya benzeyen yaprakları olan yeşil suyosunu. İLE Çançiçeğinin bir türü. İLE Perdeayaklılardan, kıvrık gagalı, açık denizlerde yaşayan bir kuş, denizördeği, fırtınakuşu. İLE Kabuklu bir böcek türü. İLE Kıyı kayalarının üzerinde, yapışık olarak yaşayan, beyaz kalkerli plakalarla çevrili, koni biçiminde, küçük, kabuklu bir böcek. İLE Maydanozgillerden, deniz kumsallarında bol olarak yetişen, ıtırlı bir bitki. İLE Kayalıklara yapışık olarak yaşayan, dokunaçları çok ve uzun, güzel renkli bir polip türü. İLE İkiçenetli kabuklu bir yumuşakça türü. İLE Ağız dokunaçları geniş ve etli, uzun, çıplak gövdeli deniz yumuşakçası. İLE Yılanlar takımından, çok zehirli, kürek biçiminde, yassı kuyruklu, Hint ve Pasifik Okyanuslarında yaşayan bir hayvan. İLE Denizyıldızlarından, yıldız biçiminde, beş kolu olan, kayalıklar üzerinde yaşayan derisidikenli. )


-DEPREMDE:
RICHTER ÖLÇÜMÜ ile/ve/yerine MMS[Moment Magnitude Scale-Moment Büyüklüğü Ölçeği]

( 600 km.lik mesafede meydana gelen sismik dalgaları ya da titreşimi ölçer. İLE/VE/YERİNE Depremin açığa çıkardığı enerjinin ifade edilmesidir. Fayın iki parçası arasındaki kayma mesafesini etkilenen toplam alanla çarpar. )


-DEPREMDE:
RICHTER ÖLÇÜMÜ ile/ve/yerine MMS[Moment Magnitude Scale-Moment Büyüklüğü Ölçeği]

( Depremde İlk 72 Saat )


-DEPREMDE:
RICHTER ÖLÇÜMÜ ile/ve/yerine MMS[Moment Magnitude Scale-Moment Büyüklüğü Ölçeği]

( Deprem nedir?
Yer kabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsma olayına denir.

Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da oynayacağını ve üzerinde bulunan tüm yapılarında hasar görüp, can kaybına uğrayacak biçimde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır.

Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının yer yuvarı içinde ne biçimde yayıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini, kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile ilgili öteki konuları inceleyen bilim dalına "sismoloji" denir.

Magnitüd(büyüklük) ve şiddet arasındaki fark nedir?
Magnitüd(büyüklük), depremin kaynağında açığa çıkan enerjinin bir ölçüsü; şiddet ise depremin yapılar ve insan üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür. Depremlerin ardından açıklanan 4.1, 5.6, 3.2 gibi sayılar, depremin büyüklüğüdür.

Depremin magnitüdü (büyüklüğü) nasıl ölçülür?
Depremin magnitüdü, belirli bir zaman diliminde kaydedilen sismogram üzerindeki deprem dalgalarının genliğinin logaritması olarak tanımlanır.

ML (Richter Ölçeği): 1930 yılında Charles Richter tarafından geliştirilmiştir ve dalga genliğinin logaritması olarak tanımlanır. Açıklanan ölçümlerde depremin farklı dalgalarına göre MB, MS, MW ve MD olarak verilen büyüklükler Richter ölçeğine göre hesaplanan diğer büyüklük birimleridir.

Depremin şiddeti nedir?
Depremin yer yüzeyindeki etkileri depremin şiddeti olarak tanımlanır. Şiddetin ölçüsü, kişilerin deprem sırasında uykudan uyanmaları, mobilyaların hareket etmesi, bacaların yıkılması ve toplam hasar gibi çeşitli kıstaslar göz önüne alınarak yapılır. Şiddeti tanımlamak için birçok ölçek geliştirilmiştir. Bunlardan en yaygın olarak kullanılanı Değiştirilmiş Mercalli Şiddet Ölçeğidir (Modified Mercalli (MM) Intensity Scale). Bu ölçek, Romen rakamları ile belirlenen 12 düzeyden oluşur. Hiçbir matematiksel temeli olmayıp tamamen gözlemsel bilgilere dayanır.

P ve S dalgası nedir?
P dalgası: Kayıtçılara ilk ulaşan deprem dalgasıdır. Hızı kabuğun yapısına göre 1.5 ile 8 km/sn arasında değişir. Tanecik hareketleri yayılma doğrultusundadır (boyuna dalga). Yıkım etkisi düşüktür.
S dalgası: Kayıtçılara ikincil olarak ulaşan deprem dalgasıdır. Hızı P dalgası hızının yüzde 60'ı ile yüzde 70'i arasında değişir. Tanecik hareketleri yayılma doğrultusuna dik ya da çaprazdır (enine dalga). Yıkım etkisi yüksektir.

Artçı Deprem(Aftershock) nedir?
Ana depremi izleyen daha küçük sarsıntılar dizisidir.

Artçı Depremler(Aftershocklar) ne kadar süre ile devam eder?
Belirli bir süresi yoktur, 1 ay da olabilir 2 yıl da...
Depremin süresi ne kadardır?
Bir ile doksan saniye arasında değişir.

Depremler önceden belirlenebilir mi?
Var olan koşullarda depremin önceden belirlenmesi olanaksızdır.

Fay nedir?
Yer kabuğunu oluşturan kayaçların bir yüzey boyunca kırılması ve oluşan iki parçanın birbirine göre göreceli olarak yer değiştirmesidir.

Kuzey Anadolu Fay Hattı nedir?
Doğu'da Karlıova ile Batı'da Mudurnu vadisi arasında Doğu-Batı doğrultusunda bir yay gibi uzanır. Dünyanın en etkin ve en önemli kırık hatları arasında yer alan Kuzey Anadolu fay hattının uzunluğu yaklaşık 1200 km.'dir; genişliği ise 100 m ile 10 km arasında değişir.

Deprem olan her yerde fay var mıdır?
Eğer yoksa bile yeni bir tane oluşmuştur.

Deprem nerelerde oluşur?
Deprem herhangi bir yerde ve herhangi bir zamanda oluşabilir. Genel olarak depremlerin kabuğu oluşturan levhaların sınırlarında oluştuğu söylenilebilir. Dünyanın çeşitli yerlerinde benzer nitelikte depremlerin tekrarlandığı gözlemlenmiştir ve bu kesiler hep levha sınırlarıdır. Depremlerin yoğun olarak gözlendiği bölgeler yeryüzünde üç ana kuşak oluşturur.

Kuşak (Pasifik Deprem Kuşağı): Şili’den kuzeye doğru Güney Amerika kıyıları, Orta Amerika, Meksika, ABD’nin batı kıyıları ve Alaska’nın güneyinden Aleutian Adaları, Japonya, Filipinler, Yeni Gine, Güney Pasifik Adaları ve Yeni Zelanda’yı içine alan en büyük deprem kuşağıdır. Yeryüzündeki büyük depremleri %81'i bu kuşak üzerinde gerçekleşir.

Kuşak (Alpine): Endonezya'dan (Java-Sumatra) başlayıp Himalayalar ve Akdeniz üzerinden Atlantik Okyanusu’na ulaşan kuşaktır. Yeryüzündeki büyük depremlerin %17'si bu kuşakta oluşur.

Kuşak (Atlantik): Bu kuşak, Atlantik Okyanusu ortasında yer alan levha sınırı (Atlantik Okyanus Sırtı) boyunca uzanır.

Türkiye’de kaydedilen en büyük deprem hangisidir?
Aletsel dönemde ülkemizde kaydedilen en büyük deprem 26 Aralık 1939 Erzincan'da olmuştur. Gece yarısı olan depremde yaklaşık 33 bin kişi yaşamını kaybetmiştir.

Dünyada kaydedilen en büyük deprem hangisidir?
1900'den bu yana kaydedilen en büyük deprem, 22 Mayıs 1960'ta, Şili'de olmuştur (Magnitud= 9.5 Mw).

Yeryüzünde en az sallanan kıta hangisidir?
Depremi en az olan kıta, Antarktika'dır. )


-DEPREMDE:
RICHTER ÖLÇÜMÜ ile/ve/yerine MMS[Moment Magnitude Scale-Moment Büyüklüğü Ölçeği]

( image

image

image )


-DEPREMİN:
BÜYÜKLÜĞÜ ile/ve/||/<> ŞİDDETİ

( Depremin büyüklüğü:

Kırılan yerkabuğu yüzeyinin büyüklüğünü ve dolayısıyla ortaya çıkan enerjinin düzeyini belirten bir ölçüdür. Batı dillerinden aktarımla "magnitüd" olarak da adlandırılır ve bu nedenle M harfiyle gösterilir.

Büyüklük; aritmetik değil logaritmik olarak artar. Yani her bir tam sayı arasında 10 kat fark vardır. Örneğin M = 2,0 büyüklüğünde bir deprem, yeryüzünün derinliklerinde yaklaşık bir futbol sahası büyüklüğünde bir kırığın meydana geldiğini gösterir. Büyüklük bir birim artarsa, yani 3,0 büyüklüğünde bir deprem oluşmuş ise yaklaşık 10 futbol sahasına eşit bir alanın kırılmış olduğu anlaşılır. Aynı biçimde 4,0 büyüklüğü 100 futbol sahasına, 5,0 büyüklüğü 1.000 futbol sahasına denk düşer.

Deprem büyüklüğü, sismometre ile ölçülür. Birçok farklı ölçüm yöntemi vardır. ABD'li mucidi Charles Francis Richter’in soyadıyla anılan Yerel (Lokal) Büyüklük (Ml) bunlardan biridir.

Richter gibi görece eski yöntemlerde kullanılan ölçekler, sismografın merkez üssüne uzaklığı ve depremin büyüklüğü gibi değişkenlerden etkilenir. Bu değişkenlere göre hata payları artıp azalabilir.

İLE/VE/||/<>

Depremin şiddeti:

Büyüklük(magnitüd) depremin kaynağında açığa çıkan enerjinin bir ölçüsü iken; şiddet ise depremin yapılar ve bireyler üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür.

Bu nedenle büyüklük, her yerde geçerli, nesnel, tekil bir göstergedir. Depremin şiddeti ise konuma göre değişir ve ölçüm özneldir.

Bir bölge, merkez üssünden daha uzak olduğu hâlde, örneğin zemin yapısı nedeniyle depremi daha şiddetli deneyimleyebilir. Son İzmir depreminde dereler arasındaki alüvyonlu bölgede birçok binanın yıkıldığı Bayraklı buna bir örnektir.

Deprem şiddetinin ölçüsü, bireylerin sarsıntı sırasında uykudan uyanması, mobilyaların hareket etmesi, bacaların yıkılması ve toplam hasar gibi çeşitli kıstaslar göz önüne alınarak belirlenir.

Şiddeti tanımlamak için de birçok ölçek geliştirilmiştir. Bunlardan en yaygın olarak kullanılanı, Değiştirilmiş Mercalli Şiddet Ölçeği diye adlandırılmıştır. Bu ölçek, Romen rakamları ile belirlenen 12 düzeyden oluşur. Hiçbir matematiksel temeli olmayıp bütünü ile gözlemsel bilgilere dayanır.



)


-DEPRESYON/KRİZ değil/yerine/= BUNALIM, ÇÖKÜNTÜ



-DEREOTU ile YABANTIRAK

( ... İLE Sulak yerlerde yetişen, bir tür dereotu. )


-DERİN KONU ile CİDDİ KONU



-DERİN UYKU ile/||/<>/< ANILARIN YOKLUĞU

( Derin uykunun boşluğu tümüyle özel, belirli anıların yokluğundan dolayıdır. )


-DERLİ-TOPLU



-DERT ile KONU



-DESTAN > HALK ÖYKÜSÜ > MESNEVÎ > ROMAN



-DEVALÜASYON değil/yerine/= DEĞER DÜŞÜRÜMÜ



-DEVE-CÜCE OYUNU ile/değil/yerine AŞURE OYUNU



-DEVE-CÜCE OYUNU yerine TOHUM-FİDAN-AĞAÇ OYUNU



-DEVE ile TÜLÜ

( ... İLE Güreşçi eril deve. )


-DEVE ile TÜLÜ

( Afrika ve Arap çöllerinin simgeleri olsa da deve, Amerika kökenlidir. Atlar ve köpekler gibi, develer de 20 milyon yıl önce Amerika'nın otlaklarında evrildi. Bu hayvanlar, o zamanlar, bildiğimiz haliyle hörgüçlü yük hayvanları olmaktan çok zürafaya ya da ceylana benziyordu. Bering kara köprüsünden Asya'ya 4 milyon yıl önce geçtiler. )


-DEVECİ ARMUDU ile AHLAT ARMUDU ile ANKARA ARMUDU ile ST. MARIA ARMUDU



-DEVEKUŞU ile EMU

( Dünyadaki en büyük kuştur. Erilleri, 2,7 metreye kadar ulaşabilir. İLE ... )


-DEVEKUŞU ile EMU

( Ceviz büyüklüğünde olan beyinleri, göz yuvalarından küçüktür. İLE ... )


-DEVEKUŞU ile EMU

( Saatte, 65 km.'ye kadar, 30 dakika boyunca koşabilirler. İLE ... )


-DEVEKUŞU ile EMU

( Devekuşları, kafalarını kuma gömmezler! [Yuvaları, genelde yere kazılmış sığ bir delik şeklindedir.] ["Kafalarını kuma gömmeleri" yanlış/kötü örneği, boyunlarını, yere dümdüz uzatıp görüş alanında bir tehlike olup olmadığını yokladıkları için ortaya çıkmış olabilir.] )


-DEVEKUŞU ile EMU

( Sindirime yardımcı olması için yuttukları taşın yanısıra demir, bakır, tuğla ve cam da yiyebilirler. )


-DEVEKUŞU ile EMU

( Namibya'daki devekuşları, elmas yemeleriyle ünlüdür. )


-DEVEKUŞU ile EMU

( Devekuşu, en küçük yumurtayı yumurtlar. )


-DEVEKUŞU ile EMU

( ... İLE Günde 6 lt. su içmeleri gerekmektedir. )


-DEVEKUŞU ile FİL KUŞU

( ... İLE XIII. ve XVII. yy. arasında yaşamış, XIX. yy.'da fosilleşmiş olarak bulunmuştur. Şimdiye kadar yaşamış en büyük kuş türüdür. Keşfedilmiş kuşların arasında en büyük yumurtaya sahip olan kuştur.[Tavuk yumurtasının 120 katı büyüklüğündedir.] [Fosilleri ve yumurtaları, Madagaskar'da bulunmuştur.] )


-DEVEKUŞU ile FİL KUŞU

( ... İLE )


-DEVEKUŞU ile/değil GÜNEYLİ KASUARİ



-DEVEKUŞU ile/değil HİNDİBAŞ

( Papua Yeni Gine'nin Avi Köyü'nde bulunan, hindi başlı ve devekuşu gövdeli, ilginç bir hayvan. )


-DEVEKUŞU ile MOA

( )


-DEVEKUŞU ile REA/DARWIN NANDUSU



-DEVEKUŞU ile TEPELİ DEVEKUŞU / (AVUSTRALYA) CASSOWARY KUŞU

( )


-DEVEKUŞU ile TEPELİ DEVEKUŞU / (AVUSTRALYA) CASSOWARY KUŞU

( ... İLE Yeni Gine'de, çevresindeki bazı adalarda ve Avustralya'nın kuzey ucunda yaşarlar. )


-DEVLET TEŞKİLÂTI değil/yerine/= GENERK ÖRGÜTÜ



-DEVLET:
ÖZGÜRLÜK ve/||/<> TUTKU ve/||/<> GENEL ve/||/<> ÖZEL ve/||/<> NESNEL ve/||/<> ÖZNEL

( Devlet, özgürlükle tutkunun, genelle özelin, nesnelle öznelin bireşimini[/tevhîdini] sağlar. [Devlet, sadece, bürokratik ve politik bir örgüt değildir!] )


-DEVLETİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ V GÖREVLERİNDE:
OLUMSUZ ile/ve/||/<> OLUMLU

( Saygı gösterme, karışmama. İLE/VE/||/<> Geliştirme, yayma. | Koruma. | Yerine getirme, ortam hazırlama. )


-DEVLETLÜ RE'FETLÜ ile RİF'ATLÜ ile SAÂDETLÜ

( Seraskerelere verilen unvan. İLE Askerlikte binbaşılarla, mülkiyede üçüncü rütbe sahiplerinin unvanı.[SÂLİSE] İLE Askerlikte albay/miralay ile korgeneral[birinci ferik], sivilde vezir ile mîrülümerâlık rütbeleri arasındaki kişilerin resmî unvanı. )


-DEVLETLÜ ile DEVLETLÜ İNÂYETLÜ ile DEVLETLÜ NECÂBETLÜ ile DEVLETLÜ RE'FETLÜ ile DEVLETLÜ SEMÂHATLİ ile DEVLETLÜ SİYÂDETLÜ ile DEVLETLÜ UTÛFETLÜ[< UTÛF: Şefkât göstermek.]

( Sultanlara hitapta kullanılan unvan. | Refâh, saâdet ve nîmet sahibi, vezir ve müşir gibi büyük rütbe sahiplerine verilen unvan. İLE Sarayın kızlarağasına verilen unvan. İLE Şehzâdeler hakkında kullanılan unvan. İLE Seraskerelere verilen unvan. İLE Şeyhülislâmlar hakkında kullanılan unvan. İLE Mekke şerîfine, Hz. Muhammed'e intisâb şerefinde bulunan kişilere hitapta kullanılan unvan. İLE Vezirlere, müşirlere, sultan damatlarına verilen unvan. )


-DEVLETLÜ ile/ve ŞEVKETLÜ ile/ve ASÂLETLÜ ile/ve İSMETLÜ

( Sultanlara hitapta kullanılan unvan. | Refâh, saâdet ve nîmet sahibi, vezir ve müşir gibi büyük rütbe sahiplerine verilen unvan. İLE/VE Azamet ve heybet sahibi sultanlar için kullanılırdı. İLE/VE Yabancı elçilere verilen unvan. İLE/VE Derece bakımından yüksek kimselere, sultan ve şehzâdelerin hanımlarıyla kızlarına verilen bir unvan. )


-DEYİM ile ATASÖZÜ

( * Kavram ve durum bildirirler. İLE Bir yargı ifade ederler.
* Mecazlı anlamı vardır. İLE Bu, koşul değildir.
* Deyimlerde kesin hüküm, öğüt, yol göstericilik yoktur.[Bu yüzden genel kural oluşturmazlar.] İLE Kesin bir yargı bildirirler.
* Genellikle, öyküsü, efsanesi ve kaynağı vardır. İLE Anonimdir, söyleyenleri belirli değildir.
* Anlatım kalıbı olarak görebiliriz. İLE Tek başlarına bir tümcedir. )


-DEYİM ile ATASÖZÜ

( * İkisinde de sözcüklerde, mecaz, istiare ve kinâye vardır.
* Sözcük dizilişleri değiştirilemez.
* Sözcüklerin eş anlamlısını, sözcüğün yerine getirmek, olumlu bir sonuç vermez, sözü bozar.
* Biçim yönünden, birbirine benzerler. )


-DEZORYANTASYON/DISORIENTATION[İng.] değil/yerine/= YÖNELIM BOZUKLUĞU



-DHARMA-DATU

( Mutlak, Dharma Âlemi. )


-DİJİTALİN değil/yerine/= YÜKSÜKOTU

( Sıracagillerden, kalp sayrılıklarında kullanılan bir alkaloit veren, çiçekleri yüksük biçiminde olan bitki. )


-DİKEN YARASI ile/ve/||/<>/> GÜL KOKUSU

( Ayağında. İLE/VE/||/<>/> Göğsün[d]e. )


-DİKEN YARASI ile/ve/||/<>/> GÜL KOKUSU

( Olmayan. İLE/VE/||/<>/> Süremez. )


-DİKENLİ TAHTAKURUSU:
GRİ ile KÜÇÜK ile UZUN HORTUMLU

( Erginleri, 8-12 mm boyunda, kırmızımsı kahverengi, göğüs bölümünde öne doğru uzamış dikensi uzantı taşıyan, huş ağaçlarında beslenen böcek türü.[Yarımkanatlılar (Hemiptera) takımının dikenli tahtakuruları (Acanthosomatidae) ailesinde yer alır.] İLE Erginleri, 9-12 mm boyunda, yeşil renkli, göğüs bölümünde öne doğru uzamış dikensi uzantı taşıyan böcek türü. İLE Kahverengi desenli, uzun hortumlu, göğüs bölümünde öne doğru uzamış dikensi uzantı taşıyan böcek türü. )


-DİKENLİ TAHTAKURUSU:
GRİ ile KÜÇÜK ile UZUN HORTUMLU

( Üçü de Yarımkanatlılar[Hemiptera] takımının dikenli tahtakuruları [Acanthosomatidae] ailesinde yer alır. )


-DİKROTİK/DICROTIC[İng.] değil/yerine/= ÇİFT VURULU



-DİL BURNU

( Büyükada'dadır. )


-DİL'İN:
DOĞUŞU ile/ve/<>/> KURULUŞU ile/ve/<>/> KULLANILIŞI



-DİLEK ile İSTEK/ARZU



-DİN:
(YAŞAMSAL BİR) OLGU ve/<> (BİR) YANSIMA/TECELLİ ve/<> (YÜKSEK BİR) ANLAYIŞ/İDRAK ve/<> (YÜCE/ULVÎ BİR) KEŞİF ve/<> (YÜCE/ÂLÎ BİR) DENEYİM



-DİN +/+/+ MAL +/+/+ SU +/+/+ GÜÇ



-DİPFRİZ[İng. < DEEP FREEZE] değil/yerine DONDURAÇ / DERİN DONDURUCU



-DİPOL-DİPOL BAĞI ile LONDON DAĞILIM GÜCÜ

( Kutuplu/polar moleküller arası güç. İLE Kutupsuz/Apolar moleküller arası geçici dipol gücü. )


-DİREKTİF/TÂLİMAT değil/yerine/= YÖNERGE/BUYURU



-DİŞBUDAK ile DİŞOTU

( Zeytingillerden, kerestesi sert ve değerli bir ağaç. İLE Dişotugillerden, kurak ve çorak yerlerde yetişen, otsu bir bitki. )


-DİSDİYADOKİNEZİ/DYSDİADOCHOKINESIA[İng.] değil/yerine/= ARDIŞIK DEVİNIM BOZUKLUĞU



-DİŞETİ ile/ve/<> DİŞ YUVASI/ÇUKURU



-DİSFONKSİYON/DYSFUNCTION[İng.] değil/yerine/= İŞLEV BOZUKLUĞU



-DİSGRAFİ/DYSGRAPHIA[İng.] değil/yerine/= YAZI-ÇİZİ BOZUKLUĞU



-DİSGUZİ/DYSGEUSIA[İng.] değil/yerine/= TAT ALMA BOZUKLUĞU



-DİSKİNEZİ/DYSKINESIA[İng.] değil/yerine/= DEVİNIM BOZUKLUĞU



-DİSLEKSİ/DYSLEXIA[İng.] değil/yerine/= OKUMA BOZUKLUĞU



-DİSPRAKSİ/DYSPRAXIA[İng.] değil/yerine/= DEVİNIMSEL BECERİ BOZUKLUĞU



-DİSPROSODİ/DYSPROSODIA[İng.] değil/yerine/= SÖZ EZGISİ BOZUKLUĞU



-DİSRAFİ/DISRAPHY[İng.] değil/yerine/= BİTİŞİM BOZUKLUĞU



-DİSRITMİ/DYSRHYTHMIA[İng.] değil/yerine/= DİZEM BOZUKLUĞU



-DİSRİTMİ değil/yerine/= DİZEM BOZUKLUĞU



-DİSTONİ değil/yerine/= GERİM BOZUKLUĞU



-DİURNAL[İng.] değil/yerine/= GÜN BOYU



-DİYABETİK RETİNOPATİ ile/||/<> MAKULA DEJENERASYONU ile/||/<> MAKÜLER DEJENERASYON ile/||/<> GLOKOM

( Diyabetin neden olduğu retina hasarı. İLE/||/<> Retinanın merkezi bölümünün bozulması ile görme kaybı. İLE/||/<> Yaşa bağlı olarak makula bölgesinde oluşan dejenerasyon. İLE/||/<> Göz içi basıncının artması ile optik sinir hasarına yol açan bir durum. )


-DİYAFRAM ile KULAK ZARI, TABL, TİMPANİK ZAR KULAKDAVULU

( Göğüs ve karın boşluğunu ayıran zar. İLE Kulakta sesi yankılayan zar. )


-DİYAFRAM ile/ve/||/<> VAGUS STİMİLASYONU



-DİYAPOZ ile/||/<> KIŞ UYKUSU

( Bazı organizmaların olumsuz koşullarda gelişimini durdurduğu dönem. İLE/||/<> Bazı hayvanların kış mevsiminde özümleme-yadımlamasını yavaşlatarak geçirdiği dönem. )


-DİZARTRİ/DYSARTHRIA[İng.] değil/yerine/= DEVİNIMSEL KONUS¸MA BOZUKLUGˆU



-DİZARTRİ değil/yerine/= SÖYLEYİŞ BOZUKLUĞU



-DİZGE ile KURGU



-DİZÜRİ değil/yerine/= AĞRILI İŞEME | İŞEME GÜÇLÜĞÜ



-DNA REPLİKASYONU ile DNA ONARIMI

( DNA'nın kopyalanması işlemi. İLE DNA'daki hasarların düzeltilmesi işlemi. )


-DNA REPLİKASYONU ile TRANSKRİPSİYON

( DNA'nın kopyalanması işlemi. İLE DNA'daki bilginin RNA'ya aktarılması işlemi. )


-DOĞA:
VAROLUŞSAL ile/ve GÖRÜNGÜ



-DOĞADA/BİLİMDE:
ÖMRÜ değil YARI ÖMRÜ



-DOĞAL OLANI O/ŞU/BU ile/ve/değil/yerine DENGELİ/UYUMLU OLANI O/ŞU/BU



-DOĞAL VE ZORUNLU ile DOĞAL AMA ZORUNLU DEĞİL ile NE DOĞAL, NE DE ZORUNLU

( Doğal Hal'de, "Ben şuyum, ben oyum" yoktur. )


-DOĞAL VE ZORUNLU ile DOĞAL AMA ZORUNLU DEĞİL ile NE DOĞAL, NE DE ZORUNLU

( There is no 'I am this', 'I am that', in the natural state. )


-DOĞAL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOĞAYA UYUMLU



-DOĞAL ile MEŞRÛ



-DOĞAL ile/ve/<>/değil ZORUNLU



-DOĞAÜSTÜ = FEVK-AT-TABİA = SUPERNATURAL[İng.] = SURNATUREL[Fr.] = ÜBERNATÜRLICH[Alm.]



-DOĞRU SÖYLÜYORSUN yerine SÖYLEDİĞİN SÖZ DOĞRU



-DOĞRU/YANLIŞ ile İYİ/KÖTÜ ile GÜZEL/ÇİRKİN/YÜCE

( Genelde kötü ve iyi, bir âdet ve gelenek meselesidir ve sözcüklerin nasıl kullanıldığına göre, ya sakınılır ya da hoş karşılanır. )


-DOĞRU/YANLIŞ ile İYİ/KÖTÜ ile GÜZEL/ÇİRKİN/YÜCE

( Mükemmel olmayanı, mükemmel olan uğruna seve seve fedâ edersek, iyi ve kötü "tartışmaları" artık olmayacaktır. )


-DOĞRU/YANLIŞ ile İYİ/KÖTÜ ile GÜZEL/ÇİRKİN/YÜCE

( Kötülük, hiçbir zaman hem iyiliği, hem de kendini tanıyamaz; iyilikse eğitildikçe zamanla hem kendine, hem de kötülüğe ilişkin bilgilerle donanır. )


-DOĞRU/YANLIŞ ile İYİ/KÖTÜ ile GÜZEL/ÇİRKİN/YÜCE

( YÜCE: Fizik ya da metafizik güçlerden koruyan. )


-DOĞRU/YANLIŞ ile İYİ/KÖTÜ ile GÜZEL/ÇİRKİN/YÜCE

( Usually the bad and the good are a matter of convention and custom and are shunned or welcomed, according to how the words are used. )


-DOĞRU/YANLIŞ ile İYİ/KÖTÜ ile GÜZEL/ÇİRKİN/YÜCE



-DOĞRU ile AÇIORTAY

( ... İLE Bir açısal bölgeyi, ölçüleri birbirine eşit olan iki açısal bölgeye ayıran doğru. )


-DOĞRU ile/ve AYKIRI DOĞRU



-DOĞRU ile/ve/||/<>/> ÇAP



-DOĞRU ile/ve ÇİZGİ



-DOĞRU ile GEÇERLİ



-DOĞRU ile/ve GELECEK

( Doğru, gelecekte yerini alır. )


-DOĞRU ile GERÇEK



-DOĞRU ile/ve/yerine/değil GEREKTİĞİ GİBİ

( Eğer doğru ise başka türlü olamaz. )


-DOĞRU ile/ve/yerine/değil GEREKTİĞİ GİBİ

( Doğru kendini öne sürmez, o sahtenin sahte olarak görülmesi ve reddedilmesinde yatar. Zihin sahte olan tarafından kör edilmişken doğruyu aramak yararsızdır. Doğru olanın sezilebilmesi için önce sahtenin tamamen temizlenip yok edilmesi gerekir. )


-DOĞRU ile/ve/yerine/değil GEREKTİĞİ GİBİ

( Eğer doğru ise başka türlü olamaz. )


-DOĞRU ile/ve/yerine/değil GEREKTİĞİ GİBİ

( Doğru kendini öne sürmez, o sahtenin sahte olarak görülmesi ve reddedilmesinde yatar. Zihin sahte olan tarafından kör edilmişken doğruyu aramak yararsızdır. Doğru olanın sezilebilmesi için önce sahtenin tamamen temizlenip yok edilmesi gerekir. )


-DOĞRU ile HAYIRLI



-DOĞRU ile HAYIRLI



-DOĞRU ile/ve/<> İSPATLANAMAYAN



-DOĞRU ile/ve/değil/yerine/||/<> KISMEN DOĞRU



-DOĞRU ile/ve ÖZGÜN

( Her zaman geçerli. İLE/VE Modern çağda geçerli. )


-DOĞRU ile/değil SABİT(E)



-DOĞRU = TRUE[İng.] = VRAI[Fr.] = WAHR, RICHTIG[Alm.] = VERUS[Lat.] = VERDADERO[İsp.]



-DOĞRU ile/ve/<> TÜMEL



-DOĞRU ile UYGUN

( [Ar..] SÂDIK ile MÜNÂSİB[< NİSBET] )


-DOĞRU ile UYGUN



-DOĞRU ile YANLIŞ

( Doğru/nun kullanım/ı ile. İLE Yanlış/ın kullanım/ı ile. )


-DOĞRU ile YANLIŞ

( Ne doğrular var, adamı, yoldan eder;
Ne yanlışlar var, insanı, adam eder. )


-DOĞRU ile/ve YANLIŞ

( Amacına yakınlaş(tır)mak. İLE/VE Amacından uzaklaş(tır)mak. )


-DOĞRU ile/ve/değil YAYGIN



-DOĞRU yerine YERİNDE/ZAMANINDA



-DOĞRUCU ile DOĞURUCU



-DOĞRUSU ile AÇIKÇASI



-DOĞRUYA DOĞRU ile DOĞRU'YA DOĞRU

( Bir doğru karşısında başka bir doğru daha. İLE Doğrunun bulunması ve bilinmesi yolunda/yönünde. )


-DOĞRUYU SÖYLEME ZORUNLULUĞU ile/ve/değil/||/<> GÜVENİLİRLİK

( Hukukçular, güvenilir kişilerdir; ancak, doğruyu söylemek zorunda değillerdir. )


-DOĞU TOPLUMU ile/değil/yerine DOĞULU TOPLUM



-DOĞU ile/ve/değil ASYA



-DOĞU ile/ve KIBLE

( Kiliselerin yönü. İLE/VE Camilerin yönü. [GÜNEY GÜNEYDOĞU] )


-DOĞUCU ile/ve/değil/yerine/||/>< DOĞULU



-DOĞUM PSİKOZU ile/ve/<>/> LOHUSA SENDROMU

( )


-DOKU ile KATILGAN DOKU

( ... İLE Gözeleri/hücreleri biçimsiz bir ara nesne içinde bulunan, örgenlerin asıl dokularının aralarını dolduran doku. )


-DOKU ile KORUN DOKUSU

( ... İLE Korunu ve bu tabakanın değişimiyle oluşan tırnak, boynuz vb. yapan doku. )


-DOKU = NESİÇ, NESC = TISSU



-DOKU ile ÖRGEN

( Benzer işlevleri yerine getiren gözelerin oluşturduğu yapı. İLE Farklı dokuların bir araya gelmesiyle oluşan daha karmaşık yapı. )


-DOKU ile ÖZEK DOKU/PARANKİMA[Yun.]

( ... İLE Selülöz çeperleri kalınlaşmamış, odunlaşmamış olan, değişik görevler yapan gözelerin oluşturduğu doku. )


-DOKU ile PEKDOKU

( ... İLE Selülöz çeperleri değişik kalınlıkta gözelerden oluşan, dalların dik durmasını sağlayan doku. )


-DOKU ile SERTDOKU

( ... İLE Bitkilerde, diken, kabuk gibi sert bölümleri oluşturan, odunlaşmış destekdoku. )


-DOKU ile SÜNGER DOKU

( ... İLE Yaprağın alt yüzünde bulunan, seyrek gözeli, gözenekli ve az klorofilli özek doku. )


-DOKU ile YAĞDOKU

( ... İLE Gövdede, yağ tabaklarını oluşturan doku. )


-DOKU ile/ve YARALARI ONARAN DOKU ile/ve NASIR



-DOKUNMA COŞKUSU/TUTKUSU ile/ve/değil/yerine/<> GÖRME COŞKUSU/TUTKUSU



-DOLAMAOTU

( Çiçekleri küçük, yeşil ya da beyaz bir bitki. [Lat. PARONYCHIA SERPILIFOLIA] )


-DÖLLENME:
NÂTIK'IN ALTI ile/ve/değil NÂTIK'IN ÜSTÜ

( Hücre ile. İLE/VE/DEĞİL Kelâm ile. )


-DÖLLENME:
NÂTIK'IN ALTI ile/ve/değil NÂTIK'IN ÜSTÜ

( Boğazının altı. İLE/VE/DEĞİL Boğazının üstü. )


-DÖLLENME:
NÂTIK'IN ALTI ile/ve/değil NÂTIK'IN ÜSTÜ

( Dudaklarından çıkan. İLE/VE/DEĞİL Kulağından giren. )


-DOLU ile BERED[Ar.]

( ... İLE En çok fırtınalı havada yağan dolu. )


-DOLU ile DOLU

( Havada, su buğusunun birden yoğunlaşıp katılaşmasından oluşan, türlü irilikte, yuvarlak ya da düzensiz biçimli, saydam buz parçaları durumunda, yere hızla düşen bir yağış türü. İLE İçi boş olmayan, dolmuş. | Bir yerde, sayıca çok. | Boş yeri yok, her yeri tutulmuş. | Boş zamanı olmayan, meşgul. | Çok olan. | [tornacılıkta] Delik açılmamış, oyulmamış gereç. )


-DOLU ile KAR



-DOLU ile TAM



-DOLU ile YOĞUN



-DOMUZ ile GİNE DOMUZU



-DOMUZ ile KUNE KUNE DOMUZU



-DÖNGÜ ile ALIŞKANLIK



-DÖNGÜ ile/ve ANKH



-DÖNGÜ ile/ve BOKBÖCEĞİ/KHEBER[Mısır'da]

( )


-DÖNGÜ ile/ve/||/<> DEVİNİM



-DÖNGÜ ile DÜZEN/DİZGE



-DÖNGÜ ile/ve/değil EŞİK



-DÖNGÜ ile/ve/<> OLUŞUM



-DÖNGÜ ile/ve/||/<> SALINIM



-DÖNGÜ ile/ve/değil SÜREKLİLİK



-DÖNÜŞLÜ



-DÖNÜŞTÜRÜCÜ ile/ve/değil/yerine UZLAŞTIRICI



-DÖNÜŞÜM ile/ve/||/<> DEĞİŞKEN DÖNÜŞÜMÜ



-DÖNÜŞÜM ile/ve/değil/||/<>/< DÖNGÜ



-DOORU/DORU ile/değil DOĞRU

( Çeşitli tonları bulunan kızıl kahve at rengi. YAĞIZ | Bu renkte olan at. | Bu renkte olan. İLE/DEĞİL Kavram ile nesnenin/durumun uyumluluğu. )


-DÖRT İSTEK:
AÇGÖZLÜLÜK ile/ve/||/<>/> ÇEKİŞME ile/ve/||/<>/> GÖSTERİŞ ile/ve/||/<>/> GÜÇ TUTKUSU



-DÖRT UNSUR/ANASIR-I ERBAA[Ar.]/ÇÂR-RÜKN[Fars.]:
TOPRAK/TOPLAK VE SU ve HAVA VE ATEŞ ve BOŞLUK

( Hafiflerdir ve yukarı doğru hareket ederler. VE Ağırlardır ve aşağı doğru hareket ederler. )


-DÖRT UNSUR/ANASIR-I ERBAA[Ar.]/ÇÂR-RÜKN[Fars.]:
TOPRAK/TOPLAK VE SU ve HAVA VE ATEŞ ve BOŞLUK

( Ateşe bakanın ömrü az, suya bakanınsa uzun olur. )


-DÖRT UNSUR/ANASIR-I ERBAA[Ar.]/ÇÂR-RÜKN[Fars.]:
TOPRAK/TOPLAK VE SU ve HAVA VE ATEŞ ve BOŞLUK

( Ateş, Celâl; su, Cemâl'dir. )


-DOSTU ile/ve OĞLU ile/ve KÖLESİ

( Hz. Musa. İLE/VE Hz. İsa. İLE/VE Hz. Muhammed. )


-DOUBLE CORTEX[İng.] değil/yerine/= ÇİFT BEYİN KABUĞU



-DOWN SENDROMUNDA:
EDWARDS ile/||/<> PATAU

( 47 kromozom[21 numaralı kromozomun üç tane olmasından dolayıdır]:
18. kromozomdan bir fazla olursa. İLE/||/<> 13. kromozomdan bir fazla olursa. )


-DOYURUCU ile/ve/değil/||/<> TOK TUTUCU



-DOZİMETRE/DOSİMETER[İng.] değil/yerine/= IŞINÖLÇER, IŞINÖLÇÜMÜ



-DRAYVIR [İng. < DRİVER] değil/yerine/= SÜRÜCÜ



-DRIVER yerine SÜRÜCÜ



-DUA ile/ve ARZU



-DUDAK/MİDE ORUCU ile/ve/değil/||/< DİL ORUCU



-DUDU KUŞU/PAPAĞAN[İt. < Ar.] ile MUHABBET KUŞU

( Deli İbrahim'in, Papağan'dan bahsettiği öyküyü okumanızı salık veririz. )


-DUDU KUŞU/PAPAĞAN[İt. < Ar.] ile MUHABBET KUŞU

( Ulviye Sultan'ın Papağan öyküsünü okumanızı salık veririz. )


-DUDU KUŞU/PAPAĞAN[İt. < Ar.] ile MUHABBET KUŞU

( ... İLE Papağangillerden, asıl yurdu Avustralya olan bir kuş. )


-DÜĞÜMÜ ile/ve ATKISI ile/ve SAÇAĞI



-DÜĞÜN ÇİÇEĞİ/TURNAAYAĞI/SÜTLÜCE ile AVCI OTU

( Düğün çiçeğigillerin örnek bitkisi. İLE Düğün çiçeğigillerden, kokusuz, parlak zehirli bir bitki. )


-DÜĞÜN ÇİÇEĞİ/TURNAAYAĞI/SÜTLÜCE ile AVCI OTU

( DÜĞÜNÇİÇEĞİGİLLER: İki çeneklilerden, bazı türleri süs bitkisi olarak kullanılan bir aile. )


-DULAVRATOTU ile DULAPTALOTU

( Bileşikgillerden, tıpta kullanılan bir bitki. İLE Dulaptalotugillerin örnek bitkisi olan, yüksek yerlerde yetişen, çiçekleri güzel kokan bir ağaççık. )


-DÜNYA GÖRÜŞÜ ile PARADİGMA



-DÜNYA KADINLAR GÜNÜ ve/değil DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ

( Kadının/kişinin "günü" olmaz. Her gün, kadının günüdür! )


-DÜNYA KEDİ GÜNÜ ile/ve/||/<> ULUSLARARASI KEDİ GÜNÜ

( 17 Şubat İLE/VE/||/<> 08 Ağustos )


-DÜNYA KEDİ GÜNÜ ile/ve/||/<> ULUSLARARASI KEDİ GÜNÜ

( Uluslararası Kediler Günü, 08 Ağustos'ta kutlanıyor. Ayrıca, 17 Şubat'ta, Dünya Kedi Günü kutlanıyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde(ABD), 29 Ekim'de; Rusya'da, 01 Mart'ta; Avrupa'daki çoğu ülkede ise 17 Şubat'ta kutlanıyor. Dünya Kedi Günü ile karıştırılan Uluslararası Kedi Günü, 2002 yılında Uluslararası Hayvan Refahı Fonu tarafından oluşturuldu. )


-DÜNYA KEDİ GÜNÜ ile/ve/||/<> ULUSLARARASI KEDİ GÜNÜ

( www.6Dtr.com/OZELGUNLER

Özel/Önemli Günler Takvimi'ni, şu html kodunu kopyalayıp istediğiniz sayfada yayınlayabilirsiniz...

< iframe src="https://www.google.com/calendar/embed?src=bnu9bqjgmq24m6ciq9cr2q5ne0%40group.calendar.google.com&ctz=Europe/Istanbul" style="border: 0" width="600" height="600" scrolling="no" > )


-DÜNYA TİYATROLAR GÜNÜ değil
DÜNYA TİYATRO GÜNÜ

(

)


-DÜNYA TİYATROLAR GÜNÜ değil
DÜNYA TİYATRO GÜNÜ

( Bu takvimleri, şu html kodlarını kopyalayıp yapıştırarak da istediğiniz yerde yayınlayabilir, kendi takviminizde yer almasını sağlayabilirsiniz...
< iframe src="https://www.google.com/calendar/embed?src=bnu9bqjgmq24m6ciq9cr2q5ne0%40group.calendar.google.com&ctz=Europe/Istanbul" style="border: 0" width="600" height="600" scrolling="no">

< iframe src="https://www.google.com/calendar/embed?src=1khlcjeeql7qblbama2s0h7sk4%40group.calendar.google.com&ctz=Europe/Istanbul" style="border: 0" width="600" height="600" scrolling="no"> )


-DÜNYA ile/ve/||/<> NESNELERİN ÖYKÜSÜ

( )


-DURDURUCU ile/ve YAPTIRICI



-DÜRTÜ = DRIVE, IMPULSE[İng.] = IMPULSION[Fr.] = TRIEB[Alm.] = IMPETUS[Lat.]



-DÜRTÜ ile/ve/||/<>/> GÜDÜ(MOTİVASYON)

( Fiziksel kaynaklı gereksinim. İLE/VE/<> Zihinsel/düşünsel kaynaklı gereksinim. [ve bunların harekete geçmesi/geçirilmesi] )


-DÜRTÜ ve/||/<> ÖRÜNTÜ KURMA DÜRTÜSÜ



-DÜRTÜ ile/ve/değil/||/<>/> UYARAN ile/ve/değil/||/<>/> UYARILMA



-DÜRTÜ ile/değil/ne yazık ki/||/<>/> ZORLAMA



-DURU

( Kalktığı zaman. )


-DÜRÜLÜ-BÜKÜLÜ



-DURUM ile/ve GÖRÜNTÜ



-DURUM ile/ve/<> OLGU



-DÜRÜST[Fars.] değil/yerine/= DOĞRU



-DURYAN MEYVESİ:
TATLI ile/değil KOKULU

( "Cennet" gibi. İLE/DEĞİL "Cehennem" gibi. )


-DÜRZÜ değil/>< DÜRZİ

( Ağır bir hakaret ve küfür sözü olarak kullanılır. DEĞİL/>< Suriye'nin, Havran bölgesinde yaşayan ve kendilerine özgü mezhepleri olan bir müslüman topluluğu. )


-DUŞTA/YIKANMADA SICAK/SOĞUK SU AYAKLARDAN YUKARI DOĞRU ISLATMAYA BAŞLAYARAK DÖK(ÜN)MEK



-DÜŞÜNCE/İLKE:
KURUCU ile/ve/||/<>/> DÜZENLEYİCİ



-DÜŞÜNCE ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> DAVRANIŞ/TUTUM ile/ve/||/<> DENEYİM ile/ve/||/<> DEĞER ile/ve/||/<> DİL

( Akıl[doğru bağ/lar] ve ilim ile yapılandırılır. İLE/VE/||/<> Çeşitli fizyolojik ve psikolojik isteklerle ve eğlencelerle doyurulur. İLE/VE/||/<> Çalışarak, iş yaparak, kazanarak ve kazandırarak dengelenir. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )


-DÜŞÜNCE ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> DAVRANIŞ/TUTUM ile/ve/||/<> DENEYİM ile/ve/||/<> DEĞER ile/ve/||/<> DİL

( Düşünceler, duygulardan önce gelir. )


-DÜŞÜNCE ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> DAVRANIŞ/TUTUM ile/ve/||/<> DENEYİM ile/ve/||/<> DEĞER ile/ve/||/<> DİL

( %80 İLE/VE/||/<> %20 İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )


-DÜŞÜNCE ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> DAVRANIŞ/TUTUM ile/ve/||/<> DENEYİM ile/ve/||/<> DEĞER ile/ve/||/<> DİL

( Duygu yok fakat [çeşitli oranlarda/yoğunluklarda] etkisi olabilir. İLE/VE/||/<> Düşünce var. İLE/VE/||/<> Düşünce ve duygu var. İLE/VE/||/<> Öncenin, kendimizin ve başkalarının düşünceleri var. İLE/VE/||/<> Tümü var. )


-DÜŞÜNCE ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> DAVRANIŞ/TUTUM ile/ve/||/<> DENEYİM ile/ve/||/<> DEĞER ile/ve/||/<> DİL

( Saniyelerde. İLE/VE/||/<> Milisaniyelerde. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )


-DÜŞÜNCE ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> DAVRANIŞ/TUTUM ile/ve/||/<> DENEYİM ile/ve/||/<> DEĞER ile/ve/||/<> DİL

( Zihnimizin konuşma dili. İLE/VE/||/<> Gövdemizin konuşma dili. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )


-DÜŞÜNCE ile/ve TUTKU



-DÜŞÜNCEDEN DAHA ZARARLI OLAN:
"USTA SALDIRICI" ile/ve/değil/||/<> ACEMİ SAVUNUCU



-DÜŞÜNME ile/ve/değil İÇGÜDÜ

( Dolayımlı. İLE/VE/DEĞİL Dolayımsız, doğrudan. )


-DÜŞÜNME ile/ve/değil İÇGÜDÜ

( Düşünmekten daha fazla olan neye sahibiz/sahip olabiliriz? )


-DUT ile ŞAH DUTU



-DUT ile URMU DUTU

( .. İLE Kahramanmaraş'ın, yüksek yaylalarında yetişir. )


-DUYGU ile/ve/||/<> "BİR DUYGUNUN, BAŞKA BİR DUYGUYLA KARŞILANMASI/KAPATILMAYA ÇALIŞILMASI"

( Ancak, bilgi ve bilinç ile doğal işleyişin dışına çıkılabilir. )


-DUYGU ile/ve SU



-DUYGU ile/ve/||/<> BELLEK



-DUYGU ile/ve/=/||/<> BULANIK DÜŞÜNCE



-DUYGU ile/değil ÇAĞRIŞIM



-DUYGU ile/ve/<> COŞKU

( Kaynağı ve uyaranları, dışarıdan olanlara verilen geribildirim. İLE/VE/<> Kaynağı, içte/sende bulunanlarla verilen geribildirim. )


-DUYGU ile/ve/<> COŞKU

( İkincildir. İLE/VE/<> Birincildir. )


-DUYGU ve/||/<>/= DEĞİŞKİ



-DUYGU ile/ve/değil/||/<> DENEYİM



-DUYGU ile/ve DUYU/HİS



-DUYGU ile/ve/||/<>/>/< EYLEM EĞİLİMİ



-DUYGU = HİS = FEELING, SENTIMENT, (EMOTION)[İng.] = SENTIMENT[Fr.] = GEFÜHL[Alm.] = SENTIMIENTO[İsp.]



-DUYGU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NİYET



-DUYGU ile/ve TUTKU



-DUYGULARA BAŞVURMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
TEHDİT ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> ÖNYARGILI DİL ile/ve/||/<> MAZERET



-DUYU ve/+ AKIL ve/+ HADS ve/+ MATEMATİK



-DUYU ile/ve/<>/değil/yerine AKLIN DOĞASI



-DUYU ve/||/<>/> ALGI ve/||/<>/> BETİMLEME ve/||/<>/> TASARIM



-DUYU ve/||/<> DUYGU ve/||/<> AKIL

( Akıl eleştiri kaldırır, duygu/vicdan kaldırmaz. )


-DUYU ve/||/<> DUYGU ve/||/<> AKIL

( Duygular bilgilerle ters orantılıdır. Ne kadar az biliş varsa o kadar savunuş vardır. )


-DUYU ve/||/<> DUYGU ve/||/<> AKIL

( ZİHİN: İç duyuların toplam adı. )


-DUYU ve/||/<> DUYGU ve/||/<> AKIL

( DUYU: (DIŞ DUYULAR) İNTİBÂ/İZLENİM/MÜŞAHEDÂT ve DUYGU: (İÇ DUYULAR) ANLAM-DEĞER, MANEVİYAT/VİCDÂNİYAT, (AHLÂK, DİN, ESTETİK) [ ZİHİN/İHSAS/MAHSUSAT ] ve AKIL: AKLİYÂT/MÜDRİKÂT, TÜMELLER-FORMLAR, BİLGİ(TANIM + YARGI + TASAVVUR + TASDİK) [ İDRAK ] )


-DUYU ve/||/<> DUYGU ve/||/<> AKIL

( Sadece duyulara verilen yanıtlar/karşılıklar, kişiyi sakatlar. VE/||/<> Sadece duygulara verilen yanıtlar/karşılıklar, kişiyi köreltir. VE/||/<> Sadece akla verilen yanıtlar/karşılıklar, kişiyi ketler. )


-DUYU ve/||/<> DUYGU ve/||/<> AKIL

( Sadece duyulara verilen yanıtlar/karşılıklar, kişiyi hayvanileştirir. VE/||/<> Sadece duygulara verilen yanıtlar/karşılıklar, kişiyi mistikleştirir. VE/||/<> Sadece akla verilen yanıtlar/karşılıklar, kişiyi vahşileştirir. )


-DUYU ve/||/<> DUYGU ve/||/<> AKIL

( ... VE/||/<> Karanlık. VE/||/<> Aydınlık. )


-DUYU ile/ve/değil EŞİK



-DUYU ile/ve/||/<>/> GEREKSİNİM



-DUYU = HASSE = SENSE[İng.] = SENS[Fr.] = SINN/E[Alm.] = SENSUS[Lat.] = SENTIDO[İsp.]



-DUYU ile HAYAL ile AKIL

( Biriyle uğraşan zihin/kişi, öteki ikisiyle uğraşamaz. [Çivi çakmak. İLE Sevgiliyi düşünmek. İLE Matematik yapmak.] )


-DUYU ile HAYAL ile AKIL

( Kişileri birleştiren, [ortak] hayalleridir. [aklın olabildiğince devrede olanları/tutulanları ile tabii!] )


-DUYU ile/ve/||/<>/> ZİHİN ile/ve/||/<>/> AKIL

( "Çırak". İLE/VE/||/<>/> "Kalfa". İLE/VE/||/<>/> "Usta". )


-DUYURU ile/ve ÜSTLENME



-DUYUSAL-NESNE DÜRTÜSÜ ve BİÇİM DÜRTÜSÜ | ile/ve/||/<>/> OYUN DÜRTÜSÜ

( Doğal yanımız/yaşamımız. VE Akıl yanımız. İLE/VE/||/<>/> Canlı biçim.[Güzellik ve özgürlük.][İkisi arasında kurulmak istenilen uyumdur. Sanatta ortaya çıkar.][İnsan, oynayabildiği yerde tamlık kazanır.] )


-DÜZEN KURUCU ile "DÜZEN KORUYUCU" ile "DÜZENİN PARÇASI"



-DÜZEN ile/ve/değil/||/<>/< ÖRÜNTÜ



-DÜZGÜ = KAİDE, NUMUNE = NORME[İng., Fr.] = NORM[Alm.] = NORMA[Lat.]



-DÜZYAZILARDA:
YALIN ile/ve SÜSLÜ ile/ve ORTA



-EBCED:
DOĞU ile/ve/||/<> BATI



-EÇKÜ = KEÇİ



-EDEB ile/ve KORKU



-EDEPLİ:
FELSEFECİ ve/||/<> MATEMATİKÇİ ve/||/<> HUKUKÇU

( Ancak, felsefeci, matematikçi ve hukukçular edeplidir.[Ancak, dile hâkim olabildikleri ve sorgulayabildikleri oranda.] [Ne hareketi/sporu temel/öncelikli alan, ne bilimsel tutarlılığı olan, ne de sanatsal duyarlılığı ile sınırları/nı aşan.] )


-EDEPSİZLİK" ile/değil/yerine COŞKU



-EDGÜ = İYİ, GÜZEL



-EDİLGEN ALICI ile/ve/değil/yerine/<>/< ETKİN KURUCU



-EDİLGİNLİK, TUTKU = PASSION[İng., Fr.] = LEIDENSCHAFT[Alm.] = PASSIO[Lat.]



-EĞİTİM ile/ve/||/<> GÖRGÜ



-EGOSİNTONİK/EGOSYNTONIC[İng.] değil/yerine/= BENLİK UYUMLU



-EĞRELTİ OTU ile/ve/||/<> KANSER



-EĞRETİ OTU

( Kömür madenlerinin bulunduğu yerlerde biter. Evrim geçirmemiş tek bitkidir. )


-EĞRİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< DOĞRU

( Doğrulabilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Eğrilebilir. )


-EĞRİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< DOĞRU

( Ne "eğriler", doğrula; ne "doğrular", eğrile. )


-EĞRİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< DOĞRU

( Oturalım. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Konuşalım. )


-EGZOS[İng. EXHAUST] değil/yerine/= SUSTURUCU



-EHLİYETE, KISMÎ/TAM ENGEL OLABİLECEKLER:
CİNNET ile/ve/||/<> SAĞIRLIK ile/ve/||/<> UNUTMA(NİSYAN) ile/ve/||/<> UYKU ile/ve/||/<> SARA ile/ve/||/<> HASTALIK(MARAZ) ile/ve/||/<> SAKATLIK(MALÛLİYET) ile/ve/||/<> BUNAMA(ATEH) ile/ve/||/<> CEHİL ile/ve/||/<> SARHOŞLUK(SEKİR) ile/ve/||/<> HAFİFLİK(HEZEL) ile/ve/||/<> İSRAF ile/ve/||/<> ESÂRET ile/ve/||/<> ENGEL(ZECİR) ile/ve/||/<> YOLCULUK(SEYAHAT)



-EKİM ile/ve/||/<>/> KIRLANGIÇ DÖNÜMÜ

( Yılın onuncu ayı. İLE/VE/||/<>/> Ekim ayının ilk günleri. )


-EKMEĞİN:
"KÖŞESİ" değil UCU



-EKMEK UNU ile/<> KEK UNU ile/<> PASTA UNU ile/<> ÇOK AMAÇLI UN



-EKONOMİDE:
DOĞRUSAL ile/değil/yerine/> GERİDÖNÜŞÜMLÜ ile/değil/yerine/> DÖNGÜSEL

( )


-EKONOMİDE:
DOĞRUSAL ile/değil/yerine/> GERİDÖNÜŞÜMLÜ ile/değil/yerine/> DÖNGÜSEL

( Al > Yap > Kullan > Çöpe at

İLE/DEĞİL/YERİNE/>

Al > Yap > Kullan > Geri dönüştür > Çöpe at

İLE/DEĞİL/YERİNE/>

Al > Yap > Kullan > Tamir et / Tekrar kullan > Geri dönüştür/döndür > Yap > Kullan > Tamir et / Tekrar kullan )


-EKSİKLİKLERİN:
KABULÜ değil/yerine/>< GİDERİLMESİ



-EKSTRASISTOL/EXTRASYSTOLE[İng.] değil/yerine/= ERKEN VURU



-EKTOPİK VURU/EXTRASYSTOLE, ECTOPIC BEAT, PREMATURE BEAT[İng.] değil/yerine/= ERKEN VURU



-EL SALVADOR'DA EĞİTİM:
ZORUNLU değil/yerine ÜCRETSİZ

( El Salvador'da, öğrenim/eğitim, ücretsizdir ve zorunlu değildir. Eğitim düzeyi de çok yüksektir. )


-ELEKTRON/UN:
KÜTLESİ ile/ve/||/<> YÜKÜ



-ELİNİN KÖRÜ değil/< ÖLÜNÜN GÛRU(MEZARI)[Fars.]



-ELİPS değil/yerine/= SÖBÜ



-ELVAN ile EBRÛ



-EM/ELECTRON MICROSCOPE[İng.] değil/yerine/= ELEKTRON MİKROSKOBU



-EMEK ve/||/<>/> MAKİNE GÜCÜ



-EMEL/GAYE[Ar.] değil/yerine/= İSTEK/ÜMİT/UMUT/ÜLKÜ



-EMİR[Ar.] değil/yerine/= BUYRUK/BUYURU



-EMNİYET ŞARTI değil/yerine/= GÜVENLİK KOŞULU



-EMNİYETİ SUİSTİMAL SİGORTASI değil/yerine/= GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA KORUNCU



-EMOSYON/EMOTION[İng.] değil/yerine/= DUYGU



-EMPATİ ile/ve HOŞGÖRÜ

( Hoş gördün mü, yorgunluk kalmaz. )


-EN CESUR ve/||/<> EN GÜÇLÜ ve/||/<> EN MUTLU

( İlk özür dileyen. VE/||/<> İlk affeden. VE/||/<> İlk unutan. )


-EN İYİ ile/ve/<>/>< EN KÖTÜ

( Çalışmaz. İLE/VE/<>/>< İşlemez. )


-EN İYİ ile/ve/<>/>< EN KÖTÜ

( Ümit et! İLE/VE/<>/>< Hazırlıklı ol! )


-EN İYİ ile/ve/<>/>< EN KÖTÜ

( Not works. VS./AND/<>/>< Not runs. )


-EN NİTELİKLİ TÜYLÜ

( MERİNOS KOYUNU )


-EN ÜST DEĞERDE TUTULAN BESİNLER:
ÜZÜM ve SUSAM/SİMSİM/KÜNCÜ



-ENE ile/yerine NAHNÜ

( Ben. İLE/YERİNE Biz. )


-ENFARKT/ÜS INFARCTION[İng.] değil/yerine/= İSKEMIK DOKU ÖLÜMÜ



-ENGEREKOTU

( Hodangillerden, türleri süs bitkisi olarak yetiştirilen, yaprakları sert tüylü bir ot. [Akdeniz Havzası kaynaklı, ilkbaharda çiçek açan, yoğun tüylü, kireçli topraklarda ve güneşli ortamlarda yetişen, sahil bahçelerinde yeğlenilen, tek yıllık, tohumla çoğalan tür.] )


-EPİKONDİLİT ile/||/<> KARPAL TÜNEL BELİRGESİ/SENDROMU

( Dirsek ekleminde tendon yangısı. İLE/||/<> El bileğinde sinir sıkışması. )


-ERDEM ile/ve/||/<> ÖVGÜ



-ERDENİ EZU

( Moğolistan'daki ilk ve en büyük Budist manastırı. [İçinde de 100 tapınak kurulmuştur.] )


-ERGOMETRİ/ERGOMETRY[İng.] değil/yerine/= İŞ ÖLÇÜMÜ



-ERİL EĞRELTİOTU ile/yerine DİŞİL EĞRELTİOTU



-ERİŞTİ ile/ve SOHBETİNDE BULUNDU



-ERKEKLİKİN:
10'DA 9'U değil 10'DA 1'İ

( Kaçmak. DEĞİL 1'i, varolanı/yakınlarını/sevdiklerini/seni sevenleri korumak, onların yanında olabilmek üzere geri durabilmek/çekilebilmek. )


-ERNGEYÜ ile ERNGEYÜ

( Altı parmağı olan adam. İLE Çok kısa boylu kişi.[Neredeyse iki arşın olan.] )


-ES ile ESGÜ

( Yırtıcı hayvanların avı olan hayvan. İLE Harman savurma işinde kullanılan sepet. )


-EŞEKOTU değil/yerine EVLİYAOTU



-ESER ADI ve MÜELLİF ADI ve VAKIF MÜHRÜ



-EŞEYSELLİK SORUNU / EŞEYSELLİK UYUMU



-EŞİK ÜSTÜ ile EŞİK ALTI



-ESTETİK değil/yerine/= GÜZELDUYU



-ETEK ile TÜTÜ

( ... İLE Balerin eteği. )


-ETKİLEYİCİ ile/ve DÖNÜŞTÜRÜCÜ



-ETKİNLİK ile/ve/||/<> NESNELERİN BÜTÜNLÜĞÜ



-EV HALKI değil/yerine/= EV TUYU



-EV ile/ve/değil/||/<>/< KOMŞU

( Alma. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Al. )


-EVHADU ile VÂHİD[< VAHDET]

( YALNIZ, TEK )


-EVLİLİK:
GELECEĞİN TAAHHÜDÜ değil İLİŞKİ SÜRESİNCE SÖZLEŞME

( Birlikteliğin toplumsallığı, kurumsallığı ve kuramsallığı olan "evlilik", [dişil ya da eril fark etmeksizin] İNSAN için, koşullara/olanaklara bağlı, itibarî olan ve [doğal koşullarda olmayanlar için ve özellikle kentlerde yaşayanlarda] zorunlu olmayan bir süreç ya da kabul olarak değerlendirilmektedir.

Eşeysel birlikteliğin, kentlerde, eskisi gibi belirleyici/bağlayıcı olması ise pek fazla devrede olmayabilmektedir. )


-EVREN:
"SONLU" değil SINIRSIZ-SONLU



-EVRENİN:
KÖKENİ ile/ve/||/<>/> OLUŞU ile/ve/||/<>/> İŞLEYİŞİ



-EYEGÜ ile EYEGÜ

( Bir hayvanın ya da herhangi bir canlının kaburga kemiği. İLE Çadırın çubukları. )


-EYTİŞİM ve UZAKDOĞU KÜLTÜRÜ



-EYTİŞİM ve/||/<> YÖNTEMSEL KUŞKU



-EZİK ile/değil ALÇAKGÖNÜLLÜ



-FAGOSITOZ/PHAGOCYTOSIS[İng.] değil/yerine/= GÖZE YUTUMU



-FASİT DAİRE[Ar.] değil/yerine/= KISIR DÖNGÜ



-FASİT DAİRE[Ar.] değil/yerine/= KISIR DÖNGÜ



-FATAL değil/yerine/= ÖLDÜRÜCÜ



-FATİH KARATAŞ ve/||/<> BAHATTİN HEKİMOĞLU

( )


-FEHÂMETLÜ DEVLETLÜ ile ÜBBEHETLÜ DEVLETLÜ

( Sadrazamlara, Mısır hidivi ve yabancı prenslere, eyalet beylerine hitapta kullanılan unvan. İLE Sadrazamlık etmişlere hitapta kullanılan unvan. )


-FELDİSPAT[Alm.]:
POTASYUMLU | SODYUMLU | KALSİYUMLU ile DİYABAZ[Fr. < Yun.]

( Silikatlı mineral grubu. İLE Feldispatlardan, bir plajiyoklaz ile ojitten oluşmuş, yeşil renkli bir kütle. [PLAJİYOKLAZ[Fr. < Yun.]: Dilinimleri, birbirine göre eğik durumda, kalsiyum ve sodyum içeren feldispat. | OJİT[Fr. < Yun.]: Yanardağ kütlelerinde bulunan ve feldispatla birlikte bazaltların temelini kuran, piroksen cinsinden mineral madde.] )


-FELDİSPAT[Alm.]:
POTASYUMLU | SODYUMLU | KALSİYUMLU ile DİYABAZ[Fr. < Yun.]

( En önemli, silikatlı mineral öbeği. )


-FELSEFE SORUSU/SORUNU ile/değil SORU-NUN/SORUNUN FELSEFESİ



-FELSEFE:
"YETENEKSİZLİK KONUSU" değil YETERSİZLİK DURUMU



-FELSEFE:
DÜŞÜNME BAĞLAMI ile/ve/<> BİLGİ TÜRÜ



-FELSEFE:
GEÇMİŞ/ŞİMDİ ÖYKÜSÜ değil GELECEK ÖYKÜSÜ



-FELSEFE:
NİYET ve/||/<>/+ OLGU



-FELSEFE ile FELSEFÎ ÖYKÜ



-FELSEFE ile/değil/>< KUŞKU

( Felsefe, kuşkuyu yok eder/edendir. )


-FELSEFE ve/<> TUTKU

( Kişi, felsefeyi, ancak tutkuyla yaşama katar. )


-FELSEFEDE UCLAR:
İNAK/DOGMA ile/>< KUŞKU



-FENOMEN değil/yerine/= GÖRÜNGÜ



-FETAL ALKOL BELİRGESİ/SENDROMU ile/||/<> DOWN BELİRGESİ/SENDROMU

( Gebelik sırasında alkol tüketimi sonucu bebekte gelişimsel bozukluklar. İLE/||/<> Genetik bir kromozom bozukluğu ve zihinsel gerilik. )


-FETAL ALKOL BELİRGESİ/SENDROMU ile/||/<> FETAL ALKOL SPEKTRUM BOZUKLUKLARI

( Anne karnında alkol maruziyeti sonucu gelişimsel bozukluklar. İLE/||/<> Anne karnında alkol maruziyeti sonucu ortaya çıkan çeşitli fiziksel ve zihinsel bozukluklar grubu. )


-FEV/FORCED EXPIRATORY VOLUME[İng.] değil/yerine/= ZORLU SOLUK VERME OYLUMU



-FEVKALÂDE/HARİKA değil/yerine/= ÇOK GÜZEL/OLAĞANÜSTÜ



-FİBROMİYALJİ ile/||/<> SÜREĞEN YORGUNLUK BELİRGESİ/SENDROMU

( Yaygın kas ağrısı ve duyarlılık. İLE/||/<> Sürekli yorgunluk ve enerji eksikliği. )


-FİDAN:
AÇIK KÖKLÜ ile TÜPLÜ

( )


-FİİL EHLİYETİ/CAPACITY TO ACT[İng.] değil/yerine/= AYIRT ETME GÜCÜ/EDİM UZLUĞU



-FİİLLERDE:
HUKUKULLAH ile/ve/||/<> HUKUK'UL-ABD ADDEDİLEN ile/ve/||/<> İKİSİ BİRDEN ile/ve/||/<> HUKUK'UL-ABD'İN GALİP BULUNDUĞU



-FİİLLERDE:
MEMNÛ ile/ve/||/<> TAVSİYEYE ŞÂYÂN / GAYR-I ŞÂYÂN ile/ve/||/<> MUBAH



-FİJİ'DE:
VİTU LEVU ile/ve/<> VANAU LEVU

( Fiji takımadalarının en büyüğü.[160 km. uzunluğunda] İLE/VE/<> İkinci büyük adası.
[Halkın %90'ı bu iki büyük adaya yerleşmiş.] )


-FİJİ'DE:
VİTU LEVU ile/ve/<> VANAU LEVU

( Jim Carrey'nin oynadığı "The Truman Show" filminin çekim yapıldığı adalar.

[Brooke Shields'in oynadığı "Mavi Göl" filmi de, Fiji takımadalarında bulunan Kaplumbaga Adası[Turtle Island]'nda çekilmiştir.] )


-FIKRA HÜKMÜ değil/yerine/= ÇİZEY YARGI



-FIKRA/ESPRİ:
BELDEN AŞAĞI ile/değil/||/<>/= DİZ ÜSTÜ



-FİLOZOF CEMAL HATİPOĞLU ile/ve/||/<> HİLMİ BEY

( İbn Arabî'ci. İLE/VE/||/<> İmam Rabbânî'ci.[Marmara Kıraathanesi] )


-FİLTRAT/FİLTRATE[İng.] değil/yerine/= SÜZÜNTÜ



-FİNCANCILAR YOKUŞU



-FINDIKBİTİ ile FINDIKKURDU

( Kınkanatlılardan, fındıkkurdu denilen, kurtçukları dolayısıyla fındık ürünün en büyük düşmanı olan uzun gagalı böcek. İLE Fındıkbitinin, fındık içinde gelişerek, onun dökülmesine, değerini yitirmesine neden olan kurtçuk. )


-FISILTI ile KONUŞMA ile TRAFİK ile AĞRI DUYUSU

( 1 - 40 dB İLE 40 - 80 dB İLE 80 - 120 dB İLE 120 dB üstü )


-FISILTI ile KONUŞMA ile TRAFİK ile AĞRI DUYUSU

( MUHÂCEZE: Fısıldamak. )


-FİZYOTERAPİST değil/yerine/= İŞLEVONUMCU



-FLAMİNGO ile ŞİLİ FLAMİNGOSU



-fldxt.[Lat. < FLUIDEXTRACTUM] değil/yerine/= BİTKİSEL İLÂCIN SIVI HALDEKİ ÖZÜ



-FLEKSURA/FLEXURA[İng.] değil/yerine/= BÜKÜNTÜ



-FLEP/FLAP[İng.] değil/yerine/= SAPLI DOKU



-FLOW CYTOMETRY[İng.] değil/yerine/= AKAN GÖZE ÖLÇÜMÜ



-FLOWMETRY[İng.] değil/yerine/= AKIŞÖLÇÜMÜ



-FOBİ/PHOBIA[İng.] değil/yerine/= KORKU



-FOK ile BAYKAL FOKU



-FOK ile GRÖNLAND FOKU



-FOK ile KÖRFEZFOKU ile KEŞİŞFOKU ile KULAKLIFOK ile FİLFOKU

( Ayıbalığı, denizkoyunu. İLE Kuzey yarımkürede yaşayan. İLE Tropik ya da astropik bölgelerde yaşayan. İLE Kuzey denizlerinde yaşayan. İLE Çok iri yapılı fok. Denizfili. )


-FOK ile KÖRFEZFOKU ile KEŞİŞFOKU ile KULAKLIFOK ile FİLFOKU

( Fok, İstanbul Boğazı'nın simgesidir. )


-FOK ile LEOPAR/PARS FOKU

( ... İLE 22 km. hızla yüzebilirler. )


-FOK ile LEOPAR/PARS FOKU

( ... İLE Boyu, 4 m.; ağırlığı, yarım tondan fazla olabilir. )


-FOK ile LEOPAR/PARS FOKU

( ... İLE Deniz memelilerini avlayan tek foktur. )


-FOK ile LEOPAR/PARS FOKU

( ... İLE Suyun dışında, hareket becerileri düşüktür. )


-FOK ile WEDDLE FOKU



-FOKLARDA/DENİZKÖPEĞİGİLLER[PHOCIDAE]:
AKDENİZFOKU ile ÇİZGİLİFOK ile EDDELLFOKU ile HALKALI FOK[Kuzey kutbunda] ile HAWAII FOKU[MONACHUS SCHAUINSLANDI] ile PARS FOKU ile ROSS FOKU ile SAKALLI FOK



-FORMA değil/yerine/= KALIP, | ÜLGÜ



-FOTON ve/||/<>/> 21 CM. RADYASYONU

( Yayılan foton, 21 cm. dalga boyuna sahiptir. )


-FOTOSENTEZ HIZI ile IŞIK YOĞUNLUĞU

( Bir bitkinin fotosentez yapma hızını gösterir. İLE Fotosentez için gerekli olan ışık ölçüsü. )


-FOTOSENTEZ TEPKİMELERİ/FOTOSENTEZ REAKSİYONLARI ile CALVİN DÖNGÜSÜ

( Işık enerjisini kullanarak ATP ve NADPH üreten fotosentezin ilk aşaması. İLE Fotosentezin karanlık aşaması olarak bilinir ve ATP ve NADPH kullanılarak CO2'den glikoz üretilir. )


-FREKANS ile/ve/||/<>/> DALGA BOYU

( Bir dalganın birim zamanda yaptığı titreşim sayısı. İLE/VE/||/<>/> Bir dalganın iki ardışık tepe noktası arasındaki mesafe. )


-FROM ME vs. WITH ME/WITH YOU



-FTP/FILE TRANSFER PROTOCOL[İng.] değil/yerine/= DOSYA AKTARIM PROTOKOLÜ



-FULL değil/yerine/= DOLU



-FUTBOL[İng. < FOOT BALL] değil/yerine/= AYAK TOPU



-GABİN/GABN[Ar.] değil/yerine/= SÖMÜRGÜ

( Alışverişte satın alınan mala ödenen karşılığın, malın değerinden çok fazla olması, alışverişte hile yapma. | Edimler arasında açık oransızlık. )


-GAKAPU

( Japon asil müziği. )


-GALAKSİLERDE:
SAMANYOLU ve/||/<> ANDROMEDA ve/||/<> MESSIER87(M87) ve/||/<> IC 1101

( Dünyanın, içinde bulunduğu galaksi. VE/||/<> Samanyolu'nun, içinde bulunduğu galaksi. VE/||/<> Andromeda'nın, içinde bulunduğu galaksi. VE/||/<> M87'nin, içinde bulunduğu, bilinebilen, en büyük galaksi. )


-GALAKSİLERDE:
SAMANYOLU ve/||/<> ANDROMEDA ve/||/<> MESSIER87(M87) ve/||/<> IC 1101

( ... VE/||/<> Bizden yaklaşık 2.5 milyon ışık yılı uzaklıkta bulunmaktadır. VE/||/<> ... VE/||/<> ... )


-GAMET/SPERM ile/||/<> GAMET HAVUZU ile/||/<> GAMETOFİT

( Eril üreme gözesi. Eşeyli üremede öncül eşey gözelerinin mayoz bölünmesi sonucunda oluşan özelleşmiş haploit göze. İLE/||/<> Bir popülasyonda, gelecek popülasyona aktarılabilecek olan ya da bu konuda potansiyeli olan tüm gamet genotiplerinin tüm kopyaları.[Popülasyon içinde var olan gametlerin tamamı olarak düşünülebilir.] İLE/||/<> Döl almaşında haploid kuşak.[Haploid gametleri[yumurta ve sperm] üretir.] )


-GANDHA = KOKU



-GANJ IRMAĞI YUNUSU ile AMAZON/PEMBE, IRMAK YUNUSU(BOTO)

( Ganj Irmağı'nda yaşarlar. İLE Amazon Irmağı'nda yaşarlar. )


-GANJ IRMAĞI YUNUSU ile AMAZON/PEMBE, IRMAK YUNUSU(BOTO)

( ... İLE Yedi boyun omurunun birbirine geçmemiş olmasının artılarını yaşarlar. )


-GASTROENTERİT ile/||/<> GASTROÖZOFAGEAL REFLÜ

( Mide ve bağırsakların yangılanması ile sürgün ve kusma. İLE/||/<> Mide asidinin yemek borusuna geri kaçması. )


-GASTROENTERİT ile/||/<> GASTROÖZOFAGEAL REFLÜ

( Mide ve bağırsakların yangılanması ile sürgün ve kusma. İLE/||/<> Mide asidinin yemek borusuna geri kaçması. )


-GAZ BULUTU ile HİMİKO BULUTU

( ... İLE Tüm evrende, gözlemlenebilen en büyük nesnedir.[Bizden 12 milyar ışık yılı uzaklıktaki gaz bulutu] )


-GAZANFER ÖZCAN ve/||/<> FECRİ EBCİOĞLU

( )


-GEBE, YÜKLÜ

( HÂMİLE[Ar.], ÂBİST/E[Fars.] (ÂBİSTENÎ )


-GEBREOTU ile/ve/<>/> GEBRE/KEBERE

( Gebreotugiller ailesinin, çalıya benzer örnek bitkisi. İLE/VE/<>/> Gebreotunun yemişi. )


-GECE UYKUSU ile/ve/||/<> GÜNDÜZ (ÖĞLE) UYKUSU/KAYLÛLE[Ar.]



-GECEKONDU ile FAVELA

( Brezilya'ya özgü gecekondu. )


-GECEKONDU ile/ve/değil VİLLAKONDU



-GEÇİCİ NUR ile/ve SOYUT NUR ile/ve NURLAR NURU



-GEÇMİŞ ODAKLILIK[RUMİNASYON]:
TAKINTILI ile BUNALIMLI/ÇÖKÜNTÜLÜ



-GELİNCİK ile/||/<> KIRLANGIÇ OTU

( .. İLE/||/<> Gelincikgillerden, çiçekleri altın ve limon sarısı renginde olan, tanelerinden asitsiz bir yağ elde edilen çok yıllık ve otsu bir bitki. )


-GELİNOTU = GÜVEYFENERİ

( Patlıcangillerden, kırmızı ve ekşimsi meyvesi, sidik söktürücü olarak kullanılan bir bitki. )


-GEMİNİN, SU YÜZEYİ:
ÜSTÜ ile/ve/<> ALTI/FRİBORD[İng.]



-GERÇEK ile/değil/>< KURGU



-GERÇEKÇİ YAKLAŞIM ile/ve/||/<> AKLÎ GÖRÜ



-GERÇEKLER:
DEMİ ve/||/<> DEVRANI"NA... HÛ



-GERÇEKLİK TANIMI/TASAVVURU ile/ve NEDENSELLİK TANIMI/TASAVVURU ile/ve KİŞİ ZİHNİ



-GEYİK ile/ve KARİYAKU



-GEYİK ile PUDU

( )


-GEYİKDİLİ ile GEYİKOTU

( Eğreltiotugillerden, yaprakları uzunca, dil biçiminde bir bitki. İLE Sedefotugillerden, bahçelerde süs olarak yetiştirilen ıtırlı bir bitki. )


-GEZEGENLERDEKİ YAĞIŞ TÜRLERİNDE:
SU ile SÜLFÜRİK ASİT ile METAN ile ELMAS ile CAM ile SIVI DEMİR

( Dünya'da. İLE Venüs'te. İLE Titan'da. İLE Neptün'de. İLE HD189733b'de. İLE OGLE-TR-56b'de. )


-GEZEGENLERDEKİ YAĞIŞ TÜRLERİNDE:
SU ile SÜLFÜRİK ASİT ile METAN ile ELMAS ile CAM ile SIVI DEMİR

( )


-GİRDİLER DÖRTLÜSÜ ile/ve/<> YAŞAM DÖRTLÜSÜ ile/ve/<> UYUM DÖRTLÜSÜ ile/ve/<> DEĞERLER DÖRTLÜSÜ

( Sayın Gökçen ADAR'ın, "Yaşamla Flört" adlı kitabını okumanızı salık veririz. )


-GİRDİLER DÖRTLÜSÜ ile/ve/<> YAŞAM DÖRTLÜSÜ ile/ve/<> UYUM DÖRTLÜSÜ ile/ve/<> DEĞERLER DÖRTLÜSÜ

( Olumlu/Pozitif | Olumsuz/Negatif | Nötr | X [Belirsiz, merak uyandıran]. İLE/VE/<>
İş | Sosyal | Aile | Özel. İLE/VE/<>
Beklenti | Ortam | Olanak | Zaman. İLE/VE/<>
Vizyon | Misyon | Nosyon | Gusto[Zevk ve heyecan niteliği, estetik değerler]. )


-GÎSÛ

( Omuza dökülen saç. )


-GLİKOLİZ ile/ve/||/<>/> ÜRETİM/KREBS DÖNGÜSÜ

( Glikozun pirüvata dönüştüğü süreç. İLE/VE/||/<>/> Pirüvatın CO2 ve H2O'ya dönüştüğü süreç. )


-GLOKOM[Fr.] değil/yerine KARASU

( Ağır akan su. | Çoğunlukla gözün iç basıncının çoğalmasıyla kendini gösteren, körlüğe neden olabilen bir göz sayrılığı. )


-Z ile/ve GÖZ KÜRESİ ile/ve GÖZBEBEĞİ ile/ve GÖZ ÇUKURU ile/ve GÖZ KAPAĞI

( Göz açık olmalı, aklını bulunduğu yere almalı. )


-Z ile/ve GÖZ KÜRESİ ile/ve GÖZBEBEĞİ ile/ve GÖZ ÇUKURU ile/ve GÖZ KAPAĞI

( "Suyun akmaya başladığı kaynak." )


-Z ile/ve GÖZ KÜRESİ ile/ve GÖZBEBEĞİ ile/ve GÖZ ÇUKURU ile/ve GÖZ KAPAĞI

( Göz, Zât'ı; geri kalanı, sıfatı simgeler. )


-Z ile/ve GÖZ KÜRESİ ile/ve GÖZBEBEĞİ ile/ve GÖZ ÇUKURU ile/ve GÖZ KAPAĞI

( Gözlerimiz hayatımız boyunca doğduğumuz andaki boyutlarında kalıyor. Burnumuz ve kulaklarımızın ise büyümesi hiç sona ermiyor. )


-Z ile/ve GÖZ KÜRESİ ile/ve GÖZBEBEĞİ ile/ve GÖZ ÇUKURU ile/ve GÖZ KAPAĞI

( Bir gözün, 1.800.000 damarı vardır. )


-Z ile/ve GÖZ KÜRESİ ile/ve GÖZBEBEĞİ ile/ve GÖZ ÇUKURU ile/ve GÖZ KAPAĞI

( EŞFÂR[Ar. < ŞÜFR]: Gözkapağının kenarları, kirpik yerleri. )


-Z ile/ve GÖZ KÜRESİ ile/ve GÖZBEBEĞİ ile/ve GÖZ ÇUKURU ile/ve GÖZ KAPAĞI

( Her bir göz, 130 milyon görme siniri hücresinden oluşmaktadır. )


-Z ile/ve GÖZ KÜRESİ ile/ve GÖZBEBEĞİ ile/ve GÖZ ÇUKURU ile/ve GÖZ KAPAĞI

( ... İLE ... İLE Gözbebeği, ilgi çekici bir nesneye baktığımızda ya da bir olaya şahit olduğumuzda, %45 oranında büyür. İLE ... İLE ... )


-Z ile/ve GÖZ KÜRESİ ile/ve GÖZBEBEĞİ ile/ve GÖZ ÇUKURU ile/ve GÖZ KAPAĞI

( Bazı örgenimizde, işlevlerinin tamamına ulaşması zaman alırken, gözlerimiz, sürekli olarak etkindir. )


-Z ile/ve GÖZ KÜRESİ ile/ve GÖZBEBEĞİ ile/ve GÖZ ÇUKURU ile/ve GÖZ KAPAĞI

( Gözler, saatte 36.000 bit bilgiyi işleyebiliyor. )


-Z ile/ve GÖZ KÜRESİ ile/ve GÖZBEBEĞİ ile/ve GÖZ ÇUKURU ile/ve GÖZ KAPAĞI

( Gözlerimiz, tüm öteki örgenlerimizden daha fazla olarak, beyin gücünün %65'inden yararlanıyor. )


-Z ile/ve GÖZ KÜRESİ ile/ve GÖZBEBEĞİ ile/ve GÖZ ÇUKURU ile/ve GÖZ KAPAĞI

( Neredeyse herkesin bir gözü, ötekinden az da olsa daha güçlüdür. )


-GÖBEK DELİĞİNİN:
ALTI ile/ve/değil/<> ÜSTÜ

( Ya eril, ya da dişil. İLE/VE/<>/DEĞİL Hem eril, hem de dişil. )


-GÖBEKLİTEPE ve/||/<> ANU ve/||/<> MARDUK



-GÖÇÜ ile GÖÇÜK

( Toprak kayması, kayşa. İLE Çökmüş, göçmüş yer, çöküntü. )


-GÖK GÜRÜLTÜSÜ ile/değil HAVAİ FİŞEK

( Yağmurun izlediği gök gürültüsü, özgürlüğe kavuşmayı simgeler. )


-GÖKYÜZÜ ile/ve/değil BULUT/LAR



-GÖKYÜZÜ ile GÖKYÜZÜ İLE İLGİLİ



-GÖKYÜZÜ ile/ve/<> YERYÜZÜ

( Gökyüzünde ne varsa, yeryüzünde de o vardır. )


-GÖKYÜZÜ ile/ve/<> YERYÜZÜ

( HOKKA-İ MÎNÂ ile ... )


-GÖL ile ARJANTİN GÖLÜ

( 1560 km² alanı ve 27 km. uzunluğu ile Güney Amerika'nın en büyük 3. gölü. )


-GÖL ile KOROLEV GÖLÜ

( Dünyada. İLE Mars'ta. )


-GÖL ile KOROLEV GÖLÜ

( ... İLE 82 km. genişliğindeki dev kraterin, 4 milyar yıl önce, suyun bol olduğu zamanlarda oluştuğu öngörülüyor. )


-GÖL ile ZİFT GÖLÜ

( ... İLE Trinidad Tobago'da bulunan bu gölden, ham petrol ve bitum fay hattından sızarak neredeyse sonsuz bir asfalt havuzu ve kendine özgü bir ekosistem oluşmuştur. )


-GÖLGESİ YOKTU:
SAF NURDU ile/ve/değil GÖVDESİNE TAPMAZDI



-GÖMÜLÜ ile/ve/||/<> ÖRTÜK



-GÖNDERME" ile/ve/değil/yerine BAŞVURU



-GÖNÜL'ÜN:
ABDESTİ ile/ve KULLUĞU

( Gözyaşı ile. İLE/VE Zikir ile. )


-GÖNÜLLÜ ile/ve/||/<>/> BAĞIŞÇI



-GÖNÜLLÜ ile/ve/||/<> GÖNÜLVEREN



-GÖNÜLLÜ ile/ve/değil/<> KATILIMCI



-GÖRDÜĞÜNÜ ve/||/<> GÖRMEDİĞİNİ

( Ört! VE/||/<> Söyleme! )


-GÖRENEK ile GÖRGÜ

( Bir şeyi, eskiden beri görüldüğü gibi yapma alışkanlığı. İLE Bit toplum içinde var olan ve uyulması gereken saygı ve incelik kuralları, terbiye. | Bir kimsenin, karşılaştığı ve kişiliği üzerinde olumlu etki yapan deneysel bilgi, deneyim. | Görmüş olma durumu. )


-GÖRGÜ ile/ve/> UFUK

( Görgülü kuşlar, gördüğünü işler. )


-GÖRKLÜ = GÜZEL, MÜBÂREK



-GÖRÜ = HADS, TEHADDÜS = INTUITION[İng., Fr.] = ANSCHAUUNG[Alm.] = INTUITIO, INTUITUS < INTUERI[Lat.] = INTUICIÓN[İsp.]



-GÖRÜ ile/ve TANIKLIK



-GÖRÜNGÜ = HADİSE = PHENOMENON, APPEARANCE[İng.] = PHÉNOMÈNE[Fr.] = ERSCHEINUNG[Alm.] = PHAINOMENON[Yun.] = FENOMENO[İsp.]



-GÖRÜNTÜ



-GÖRÜNTÜ ile/ve/değil EŞİK



-GÖRÜNTÜ ile GÖRSEL



-GÖRÜNTÜ ile/ve/değil GÖRÜNÜM



-GÖRÜNTÜ ile GÖRÜNÜM



-GÖRÜNTÜ ile/ve GÜZELLİK

( Rüya. İLE/VE Gerçek. )


-GÖRÜNTÜ ile/yerine RAHATLIK (+ GÖRÜNTÜ)

( Ayna, görüntüyü yansıtır ama görüntü, aynayı düzeltmez. )


-GÖRÜNTÜNÜN/MANZARANIN:
EN ÇİRKİNİ/KORKUNCU ile/değil/yerine/>< EN GÜZELİ

( Somurtan bir "yüz". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gülen bir yüz. :) )


-GÖRÜNTÜNÜN/MANZARANIN:
EN ÇİRKİNİ/KORKUNCU ile/değil/yerine/>< EN GÜZELİ

( Gülen İnsan Yüzünün Görsel FaRkLaR'ı için burayı tıklayınız... )


-GÖRÜNTÜNÜN/MANZARANIN:
EN ÇİRKİNİ/KORKUNCU ile/değil/yerine/>< EN GÜZELİ

( Kara delik. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Güneş. )


-GÖRÜNTÜNÜN/MANZARANIN:
EN ÇİRKİNİ/KORKUNCU ile/değil/yerine/>< EN GÜZELİ

(

ile/değil/yerine/><

)


-GÖRÜNTÜSÜ ile/ve/değil/yerine İŞLEVSELLİĞİ

( [Beynin] Sağ yarımküresi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Sol yarımküresi. )


-GÖRÜNÜM ile/ve/değil GÖRÜNGÜ

( [not] APPEARANCE vs./and/but PHENOMENON )


-GÖRÜNÜŞ ile GÖRÜNTÜ



-GÖT KOKUSU değil/yerine/||/<>/< TER ya da BOK KOKUSU



-GÖTÜRÜ ile GÖTÜRÜM ile GÖTÜRÜŞ

( Para ile satın alınan şeyler ya da para karşılığında yapılan işler için toptan fiyat vererek. İLE Dayanma. İLE Götürme eylemi ya da biçimi. )


-GÖVDE ISISINDA:
41/42 ÜSTÜ ile/ve/||/<> 34.5 ALTI ile/ve/||/<> 31 ALTI

( Tehlikelidir. İLE/VE/||/<> Tehlikelidir. İLE/VE/||/<> Ölümcüldür. )


-GÖVDE'NİN:
ABDESTİ ile/ve KULLUĞU

( Su ile. İLE/VE İşlevi ile. )


-GÖVDENİN DENGESİNDE: SU ve TUZ



-GÖZ KARARI ile/değil/yerine ÖLÇÜ



-GÖZ ile/ve GÖRGÜ



-GÖZE/HÜCRE[Ar.]/CELLULE[İng./Fr.] ile/ve/||/<>/> DOKU

( Canlının en küçük yapı birimi. İLE/VE/||/<>/> Benzer gözelerin bir araya gelmesiyle oluşan yapı birimi. )


-GÖZÜKÜYOR/GÖZÜKTÜ değil GÖRÜNÜYOR/GÖRÜNDÜ



-GÖZÜMÜN NURU ve KALBİMİN SÜRÛRU



-GPS ile GLONASS ile GALILEO ile BEIDOU

( Amerika'nın. İLE Rusya'nın. İLE Avrupa'nın. İLE Çin'in. )


-GRAMOFONLARDA:
BORULU ile SALON ile ÇANTA ile ÇOCUK ile UFAK



-GRİ SU ile/ve SİYAH SU

( Lavabo ve duş giderinden akıtılan. İLE/VE Tuvaletten akıtılan. )


-GRİZU ile/ve/||/<> KANARYA

( ... İLE/VE/||/<> Grizu gazını duyumsayabilmesiyle bilinir. )


-GRUP/GRUBU yerine ÖBEK/ÖBEĞİ, KÜME



-GRUP ile SÜRÜ



-GUATR ile/||/<> TİROİD NODÜLÜ

( Tiroid bezinin büyümesi. İLE/||/<> Tiroid bezinde olağandışı doku büyümesi. )


-GÜÇ/KUDRET:
BEL ÜSTÜ ile/ve/<> BEL ALTI

( Erilde. İLE/VE/<> Dişilde. )


-GÜÇ/KUDRET:
BEL ÜSTÜ ile/ve/<> BEL ALTI

( [daha çok] Erillerin, govdesi ve kolları güçlüdür/dayanıklıdır. İLE/VE/<> Dişillerin, bacakları güçlüdür/dayanıklıdır. )


-GÜÇ/LÜ ile/ve/değil/||/<>/< YÜK/LÜ



-GÜÇLÜ ve/||/<>/> DAHA GÜÇLÜ

( Zayıf yanını, herkesten daha iyi bilen. VE/||/<>/> Zayıf yanına hükmedebilen. )


-GÜÇLÜ ile DONANIMLI



-GÜÇLÜ ile/ve/değil/||/<>/> ETKİLİ



-GÜÇLÜ ile/değil/yerine FARKLI



-GÜÇLÜ ile/ve/değil/||/<>/< UYUMLANAN



-GÜÇLÜ ile/ve/değil/yerine/||/<> YEĞİN



-GÜÇLÜ ile YERLEŞİK



-GÜCÜN ADÂLETİ ile/değil/>< ADÂLETİN GÜCÜ



-GÜDÜ ile CEZBE

( İtim. İLE Çekim. | Tarikat ehlinin kendinden geçme durumu. )


-GÜDÜ ve/||/<>/>/< GÜCÜ



-GÜDÜ ile HEVES



-GUGUK KUŞU ile/||/<> KOŞAR/YER GUGUK KUŞU/ROAD RUNNER

( ... İLE/||/<> Kuzey Amerika'nın güney-batısındaki çöllerde yaşar. 1829 yılında sınıflandırılmıştır. )


-GUGUK KUŞU ile/||/<> KOŞAR/YER GUGUK KUŞU/ROAD RUNNER

( )


-GUGUK KUŞU ile/||/<> KOŞAR/YER GUGUK KUŞU/ROAD RUNNER

( Ayrıntıları ve ilgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )


-GÜL YAĞI ile/ve/<> ABSÖLÜ



-GÜL[Fars.] ile/ve KAMELYA/ÇİNGÜLÜ/JAPONGÜLÜ

( Arı her çiçeğe konar. Güle konmaz ki, incinmesin diye. Bülbül hem kokusuna, hem rengine aşıktır gülün. )


-GÜL[Fars.] ile/ve KAMELYA/ÇİNGÜLÜ/JAPONGÜLÜ

( ... İLE/VE Çaygillerden, büyük, beyaz, pembe ya da kırmızı renkte çiçekler açan, dayanıklı yapraklı bir bitki. )


-GÜL[Fars.] ile/ve KAMELYA/ÇİNGÜLÜ/JAPONGÜLÜ

( İLE/VE/<> ... )


-GÜL[Fars.] ile/ve KAMELYA/ÇİNGÜLÜ/JAPONGÜLÜ

( ... VS./AND Chinese/Japanese rose. )


-GÜL[Fars.] ile MENEKŞEGÜLÜ

( Gülgillerin örnek bitkisi. | Bu bitkinin, katmerli, genellikle kokulu olan çiçeği. İLE Tırmanıcı, küçük çiçekli bir gül. )


-GÜL ile ÇİN GÜLÜ



-GÜLTEN DAYIOĞLU ve/||/<> REŞAT NURİ GÜNTEKİN

( )


-GÜMRAH[Fars. < GUMRAH] değil/yerine/= BÜYÜMÜŞ, YÜKSEK, GÜÇLÜ



-GÜMÜŞSUYU(AYASPAŞA) ile/ve GÜMÜŞSUYU ile/ve GÜMÜŞSUYU

( Taksim - Dolmabahçe arasındaki semt. [Adını Kanuni Sultan Süleyman'ın Sadrazam'larından olan Ayas Paşa'dan alır.] İLE/VE Eyüp, Piyer Loti arkasında bulunan bir semt. İLE/VE Beykoz - İncirköy arasında bir semt. )


-GÜNÇİÇEĞİ/GÜNEBAKAN/GÜNDÖNDÜ = AYÇİÇEĞİ



-GÜNEŞ GÜNÜ ile YILDIZ GÜNÜ

( Öğlenden öğlene. İLE Yıldızların konumuna göre. )


-GÜNEŞ ÜSTÜ ile/ve GÜNEŞ ALTI



-GÜNEŞ ve/|| ÇAKAL YAĞMURU



-GÜNEY AFRİKA KÜRKLÜ FOKU ile YENİ ZELANDA KÜRKLÜ FOKU

( ... İLE NTV - Yaşam Öyküsü 1. Bölüm (İlk Adımlar)[28:30 - 33:00 arası] )


-GÜNEY AFRİKA KÜRKLÜ FOKU ile YENİ ZELANDA KÜRKLÜ FOKU

( ... İLE Yaşama, Yeni Zelanda'nın, Kaykura kumsalı/kayalıklarından başlarlar. Denize akan dereden, ormanın derinliklerine ve yukarı doğru yüzen yavru foklar, ulaştıkları çağlayanın önünde üç günlük sürede, geliştirici ve yaşamda kalabilecek hareketleri çalışır. Üç gün sonra geri dönerek av olabilecekleri balinalardan kaçabilecek güçte olarak denizdeki yaşamlarına başlarlar. )


-GÜNLÜK KONUŞMALARIN SIRADANLIĞINDA/YALINLIĞIYLA:
AMAÇLI ile/ve/||/<> BİLEREK ile/ve/||/<> BİLMEDEN ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜKLÜ

( Reklam. İLE/VE/||/<> Evlilik. İLE/VE/||/<> Dostluk. İLE/VE/||/<> Sanat. )


-GÜNLÜK KONUŞMALARIN SIRADANLIĞINDA/YALINLIĞIYLA:
AMAÇLI ile/ve/||/<> BİLEREK ile/ve/||/<> BİLMEDEN ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜKLÜ

( Kitlelere "oynanıyorsa". İLE/VE/||/<> Saygıyla bütünleşilecekse. İLE/VE/||/<> Sevgiyle yaklaşılıyorsa. İLE/VE/||/<> Susulabiliyorsa. )


-GÜNLÜK KONUŞMALARIN SIRADANLIĞINDA/YALINLIĞIYLA:
AMAÇLI ile/ve/||/<> BİLEREK ile/ve/||/<> BİLMEDEN ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜKLÜ

( )


-GÜNÜN EŞİTLİĞİ ile GÜNDÖNÜMÜ



-GÜREŞ ile KÖPEKKUYRUĞU

( ... İLE Yağlı güreşte rakibinin sırtını yere getirmek için onu çenesinden, alnından ya da gırtlağından elle çekip sırtını yere getirmeye çalışma. )


-GURU ile/ve/||/<>/< GORAS

( Spiritüel öğretmen, rehber. Yol gösterici. [Tasavvuf'ta: MÜRŞÎD] )


-GÜRÜLTÜ/DAĞDAĞA ve/<>/= DEDİKODU



-GÜRÜLTÜ ile/ve/||/<> BEYAZ GÜRÜLTÜ



-GÜRÜLTÜ ile/ve/||/<> GÜMBÜRTÜ



-GURULTU ile/ve/> GÜRÜLTÜ



-GÜRÜLTÜ ile YAYGARA

( ... İLE Gereksiz olarak yüksek sesle bağırıp çığırma. )


-GUT ve/||/<> SERTLEŞME SORUNU ve/||/<> KALP KRİZİ

( Erkeklerde Kol Kola Gezen Üç Rahatsızlık - Murat Kınıkoğlu [Dr.] )


-GÜVENİLMEZLER:
KIŞ GÜNEŞİ ve/||/<> SULTANLARIN GÜLMESİ ve/||/<> DURGUN DENİZ ve/||/<> AMİRLERİN İLTİFATI ve/||/<> DÜŞMANIN ÖĞÜDÜ ve/||/<> BAZI KADININ CİLVESİ/ZÂHİDLİĞİ



-GÜVERCİN ile GUGUK KUŞU

( )


-GÜVERCİN ile JAMBU

( ... ile )


-GÜZELLİĞİN DÖRT TÜRÜ



-HABİTAT YIKIM VE BOZUMU ile İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ

( Doğal yaşam alanlarının bozulması ve yok edilmesi. İLE Dünyanın ortalama sıcaklığının ve hava örneklerinin uzun sürede değişmesi. )


-HACC:
İFRÂD ile/ve/<> TEMETTÛ ile/ve/<> KIRÂN



-HACİZ MEMURU değil/yerine/= ELKOY İŞYARI



-HAD ile/ve/<> ÖLÇÜ

( Bilgelik, aklın;
Cesaret, kalbin;
Ölçülülük, duyguların denetimidir. )


-HAD ile/ve/<> ÖLÇÜ

( Wisdom is reason's;
Courage is heart's;
Moderation is control of feelings. )


-HADÎS-İ SAHİH ile/ve HADÎS-İ MEVZÛ

( Râvîsi sağlam olan hadisler. İLE Hz. Muhammed'e isnad olunan söz. )


-HADİSLER'DE:
MERFU ile MEVKÛF ile MEKTÛ



-HAFİF UNLU ile/ve ORTA DERECE UNLU ile/ve ÇOK UNLU

( HAFİF UNLULAR
* Kuşkonmaz - Alkali
* Patlıcan - Alkali
* Mantar - Alkali
* Lahana - Alkali
* Karnabahar - Alkali
* Balkabağı - Alkali
* Salatalık - Alkali
* Kabak - Alkali
* Tere - Alkali
* Ispanak - Alkali
* Hindiba - Alkali
* Yeşil Fasulye - Alkali
* Marul - Alkali
* Mısır/Frenk Salatası - Alkali
* Pırasa - Alkali
* Tatlı Biber - Alkali
* Turp - Alkali
* Semizotu - Alkali
* Kuzukulağı - Asit
İLE/VE
ORTA DERECE UNLULAR
* Enginar - Alkali
* Pancar - Alkali
* Havuç - Alkali
* Kereviz - Alkali
* Brüksel Lahanası - Alkali
* Şalgam - Alkali
* Maydanoz - Alkali
* Radika - "Alkali
* Taze Bezelye - Alkali
* Roka - Alkali
* Bamya - Alkali
* Soğan - Asit
* Sarımsak - Asit
İLE/VE
- ÇOK UNLULAR
* Kestane - Alkali
* Patates - Alkali
* Yer elması - Alkali )

- KURU SEBZELER
* Bakla - Asit
* Kuru fasulye - Asit
* Kuru bezelye - Asit
* Mercimek - Asit
* Soya - Asit

YAĞLI MADDELER
* Avokado - Alkali
* Zeytin - Alkali

YAĞLI KURUYEMİŞLER
* Ceviz - Asit
* Fındık - Asit
* Şamfıstığı - Asit
* Amerikan fıstığı - Asit
* Badem - Alkali

TAHIL VE MAMULLERİ
* Yulaf - Asit
* Buğday - Asit
* Beyaz un - Asit
* Mısır - Asit
* Arpa - Asit
* Kepekli ve beyaz pirinç - Asit
* Çavdar - Asit
* Kepekli ekmek - Asit
* Hamur işleri - Asit
* İrmik - Asit
* Mısır unu - Asit
* Yulaf unu - Asit
* Patates nişastası - Asit

ZARARLI OLANLAR
* Kakao - Asit
* Çay ve kahve - Asit
* Baharat - Asit
* Konserveler - Asit
* Şeker ve şekerli maddeler - Asit
* Her tür pasta ve benzerleri - Asit
* Alkol - Asit

)


-HAİKU

( 5-7-5 toplam 17 heceden ve üç dizeden oluşan, geleneksel Japon şiir türü. )


-HAKİKAT'İ ZİKR ETMEK ile/ve HAKİKAT'İN ŞÜKRÜ



-HAKİM YEL YÖNÜ

( Herhangi bir yerde, rüzgârın yıl içinde en fazla estiği yön. )


-HAKKINDA KONUŞMAK ile DEDİKODU

( Çocukların ağzı fakat "büyüklerin" içi konuşur. )


-HAKKINDA KONUŞMAK ile DEDİKODU

( Konuştuğunda hayır söyle ya da sus! )


-HAKKINDA KONUŞMAK ile DEDİKODU

( "Bir Dedikodu Ne Kadar Hızlı Yayılabilir?" yazısı için burayı tıklayınız... )


-HAKLISIN yerine DOĞRU



-HAL ÇARESİ değil/yerine/= ÇÖZÜM YOLU



-HALK[Ar.] ile/ve/değil KAMU



-HALK ile/değil/yerine/= TOPLUM/KAMU



-HALKA ile BALIKGÖZÜ

( ... İLE Ayakkabıların bağ geçirilen deliklerine ve kemer deliklerine takılan maden, kemik vb.nden yapılmış halka. )


-HAMAL[Ar.] değil/yerine/= YÜKÇÜ



-HAMİ[Ar.] değil/yerine/= KORUYUCU



-HAMİLE[Ar.] değil/yerine/= GEBE/YÜKLÜ



-HAMUR KABARTMADA:
KARBONAT ile/<> KABARTMA TOZU ile/<> MADEN SUYU



-HANIMELİ ile TÜRÜZ OTU

( Hanımeligillerden, tırmanıcı, korularda, çalılıklarda yetişen bir bitki. | Bu bitkinin güzel kokulu çiçeği. İLE Hanımeligillerden, sarı, kırmızı çiçekli, güzel kokulu ve tırmanıcı bir süs bitkisi. )


-HANIMELİ ile TÜRÜZ OTU

( Yaklaşık 180 türü vardır. 100 kadarı, Çin'dedir. Avrupa ve Kuzey Amerika'da 20'şer türü vardır. İLE ... )


-HAPLOİT/HAPLOID[İng.] değil/yerine/= YARI KROMOZOMLU



-HAPŞIRIRKEN:
AÇIĞA/HAVAYA DOĞRU değil/yerine/>< ELİMİZLE/KOLUMUZLA AĞZIMIZI KAPATARAK



-HARAKİRİ ile/ve/||/<> SEPPUKU



-HARARETLİ değil/yerine/= COŞKUN/COŞKULU



-HAREKET ile/ve/||/<> DUYGU



-HAS/MAHSUS[Ar.] değil/yerine/= ÖZE/ÖZGÜ

( Bir cinste ya da bireyde bulunan, aynı cinsten başka hiçbir türde ya da bireyde rastlanılmayan. )


-HAS/MAHSUS/TİPİK değil/yerine/= ÖZGÜ



-HASET/HASUT değil/yerine/= KISKANÇ/GÜNÜCÜ



-HASET değil/yerine/= KISKANÇLIK/ÇEKEMEMEZLİK/GÜNÜ



-HATA ile/ve/değil/< NİYET BOZUKLUĞU



-HAVLU ile/değil AVLU[Yun.]/HANAY/SAHN[Ar.]/HAYAT[Ar. < HIYÂT]

( Gövdenin çeşitli yerlerinin kurulanmasına yarayan dokuma bez. İLE Bir yapının ya da yapı öbeğinin ortasında kalan, üstü açık, duvarla çevrili alan. )


-HAVLU ile/ve/<> DİVİTİN

( ... İLE/VE/<> Bir yüzü havlı, pamuklu kumaş. )


-HAVLU ile/ve/değil PEŞKİR[Fars. PÎŞ-GÎR]

( ... İLE/VE/DEĞİL Havlu olarak kullanılmasının yanısıra, elbezi ya da peçete olarak da kullanılabilmektedir. | İnce havlu. )


-HAVLU ile/değil PEŞTAMÂL[< Fars. PÜŞT-MÂL), MİZER/NİTÂK[Ar.]

( ... İLE/DEĞİL Hamamda, örtünmek ve kurulanmak için kullanılan ince dokuma. | İş yaparken, bele bağlanan, uzun, geniş dokuma. | Başa örtülen dokuma. )


-HAVUÇ/PÜRÇÜKLÜ ve/<>/|| ŞALGAM

( ... VE/<>/|| Kırmızı havuç. )


-HAVUÇ/PÜRÇÜKLÜ ile YABANHAVUCU/KARAKAVZA

( Maydanozgillerden, koni biçimindeki etli kökü için sebze olarak yetiştirilen bitki. İLE Maydanozgillerden, kökleri yenilebilen, yıllık ya da çok yıllık otsu bitki. )


-HAVUÇ ile KUM HAVUCU



-HAVUZ KÖŞKÜ ile/ve HAVUZ KÖŞKÜ

( Topkapı Sarayı, 3. bahçesinde, Arz Odası yanındadır. [Sultan II. Selim, Mimar Sinan'a yaptırtmıştır.] [Şu anda yerinde III. Ahmed Kütüphanesi bulunmaktadır.] İLE/VE Ayazağa Kasrı, Çinili Av Köşkü adları ile de tanınır. [Sultan Abdülaziz, Mimar Sergis Balyan Efendi'ye yaptırtmıştır] )


-HAWAII ile/değil HONOLULU

( ... İLE/DEĞİL 5509 km2.dir. Şehrin %72'si deniz suyuyla kaplıdır. )


-HAYAL GÜCÜ ile ARAÇ-GEREÇ



-HAYAL GÜCÜ ile ÖNGÖRÜ



-HAYAT STANDARDI değil/yerine/= YAŞAM ÖLÇÜNÜ



-HAYDAR KUTLU =/< NÂBİ YAĞCI



-HAYDUT/ŞAKİ değil/yerine/= YOLKESEN/SOYGUNCU



-HAYIRLI/HAYIR değil/yerine/= İYİ/KUTLU



-HAYRAT değil/yerine/= EYGÜ



-HAYVAN HORTUMU ile FİL HORTUMU ile BÖCEKLERDE GÖRÜLEN HORTUM

( HORTUMLULAR: HORTÛMİYYE[Ar.], PROBOSCIDIAN[İng.], PROBOSCIDIENS[Fr.] )


-HAYVAN HORTUMU ile FİL HORTUMU ile BÖCEKLERDE GÖRÜLEN HORTUM

( ... İLE Fillerin hortumları, 15.000 kastan oluşmaktadır. İLE ... )


-HAYVAN SÜRÜSÜ ile/ve/||/>< İNSAN TOPLULUKLARI

( Kalabalıklaştıkça akıllanır. İLE/VE/||/>< Kalabalıklaştıkça aklını kaybeder. )


-HAZIR:
YERİ ve/||/<> YOLU

( Gelenin. VE/||/<> Gidenin. )


-HECE:
VURGULU ile/ve/||/<> VURGUSUZ



-HEVES ile/ve/değil/yerine/<>/> TUTKU



-HEYECAN[Ar.] değil/yerine/= COŞUNTU



-HEYKEL[Ar.] değil/yerine/= ANIT/YAPIT/YONTU



-HEZEYAN/SABUKLANMA ile/değil/yerine/>< COŞKU



-HİBERNASYON/HIBERNATION[İng.] değil/yerine/= KIŞ UYKUSU



-HİÇGÖRÜ ile/değil/yerine/> İÇGÖRÜ



-HİDEMAT-I AMME değil/yerine/= KAMU İŞGÖRÜSÜ



-HIGGS BOZONU ile/ve/||/<> GRAVITON

( Standart Model'deki fermiyonlara kütle kazandırmak için var olduğu öne sürülmüş, spini 0 olan parçacık. [H ya da h olarak kısaltılır.][Peter Higgs, Gerald Guralnik, Richard Hagen, Tom Kibble, François Englert ve Robert Brout tarafından 1960'larda öne sürülen ve 04 Temmuz 2012'de, CERN'deki araştırmalarda, özellikleri Higgs bozonuna benzeyen bir parçacığın gözlemlenmesiyle 2013 yılının Mart ayında kütlesi yaklaşık 125 GeV/c2 olan bir parçacık gözlemlediklerini ve ayrıntılı çözümlemelerin, bu parçacığın bir Higgs bozonu olduğunu gösterdiğini açıkladılar.] İLE/VE/||/<> Günümüze kadar varolduğu kanıtlanamamış, kütleçekim kuvvetini ilettiği varsayılan, sanal bir parçacık. [Genel Görelilik kuramının önemli bir parçasıdır. Graviton'un varoluşu, etkileri sayesinde bilinmektedir fakat onu ölçmek ya da gözlemlemek olanaksızdır.] )


-HIGGS PARÇACIĞI/BOZONU ile/ve/||/<>/> PENTAKUARK

( Ayrıntılar için burayı tıklayınız... )


-HIGGS PARÇACIĞI/BOZONU ile/ve/||/<>/> PENTAKUARK

( Sayın Haluk Berkmen'in yazısını okumak için burayı tıklayınız... )


-HİKÂYE[Ar.] değil/yerine/= ÖYKÜ



-HİNDİ:
turkey ile/||/<> PERU ile/||/<> ETİYOPYA KUŞU ile/||/<> BUKALEMUN ile/||/<> FRANSIZ KIZI/ĞALOPÛLÂ ile/||/<> TACCHINO[: Kuş.]

( Türkçe'de
İngilizce'de. İLE/VE/||/<> Portekizce'de. İLE/VE/||/<> Arapça'da. İLE/VE/||/<> Farsça'da. İLE/VE/||/<> Yunanca'da. İLE/VE/||/<> İtalyanca'da. )


-HİNT ÖKÜZÜ ile TİBET ÖKÜZÜ



-HİPOGLİSEMI/HYPOGLYCEMIA[İng.] değil/yerine/= KAN ŞEKERİ DÜŞÜKLÜĞÜ



-HİPOSTENİ/HYPOSTENIA[İng.] değil/yerine/= GÜÇ DÜŞÜKLÜĞÜ



-HİPOVOLEMI/HYPOVOLEMIA[İng.] değil/yerine/= KAN HACMİ DÜŞÜKLÜĞÜ



-HİS/HİSSİYAT değil/yerine/= DUYGU



-HİSS-İ SELÎM/İLHÂMÂT-I RABBÂNÎ/BON SENS[Fr.] değil/yerine/= SAĞDUYU



-HİSS[Ar. çoğ. AHSÂS] değil/yerine/= GÜÇLÜ DUYGU, DUYMA GÜCÜ



-HIV/HUMAN IMMUNODEFICIENCY VİRUS[İng.] değil/yerine/= INSAN BAĞIŞIKLIK YETERSİZLİĞİ VİRÜSÜ



-HIZ REKORU ile/değil HIRS REKORU



-HİZMET değil/yerine/= İŞGÖRÜ



-HOLOLENS[İng.] değil/yerine/= KARMA GERÇEKLİK GÖZLÜĞÜ



-HORGÖRÜ ile/yerine HOŞGÖRÜ

( Hor görme! Hor gördüğüne muhtaç olursun. )


-HORGÖRÜ ile/yerine HOŞGÖRÜ

( Güçlü bir zihin hoşgörülü, dar bir zihin horgörülü olur. )


-HORMON ile HORMON ALICISI/HORMON RESEPTÖRÜ

( Belirli bir doku ya da organı etkileyen kimyasal haberci. İLE Göze yüzeyinde bulunan ve hormonları bağlayan proteinler. )


-HOROZ ile ÇALIHOROZU



-HOROZ ile GUYANA'LI KAYA HOROZU

( )


-HOROZ ile GUYANA'LI KAYA HOROZU

( )


-HOROZ ile GUYANA'LI KAYA HOROZU

( ... İLE Güney Amerika'nın yağmur ormanlarında yaşarlar. )


-HOROZ ile/ve KAZ ile/ve KARGA ile/ve TAVUSKUŞU

( Şehveti simgeler. İLE/VE Hırsı simgeler. İLE/VE Tûle emeli simgeler. İLE/VE Kibri/makamı simgeler. )


-HOROZ ile/ve KAZ ile/ve KARGA ile/ve TAVUSKUŞU

( Dışarıdaki değil içteki kuşları kontrol etmek gerek. )


-HOROZ ile/ve KAZ ile/ve KARGA ile/ve TAVUSKUŞU

( Eşek de sadece açlık ve şehveti için anırır. )


-HOROZ ile/değil ORMAN HOROZU

( ... İLE/DEĞİL Domuzgiller ailesindendir. Afrika'nın tropikal ormanlarında yaşar. Öteki domuzlara göre daha uzun bacaklı ve ince yapılıdır. Başında iki çift boynuzumsu çıkıntı vardır. Bu çıkıntılar savunma amaçlı kullanılır. Otçuldur. Meyve, kök, yumurta ve böcek gibi besinlerle beslenir. Gebelik süresi 150-180 gün arasındadır. )


-HOROZCUK (OTU) ile HOROZGÖZÜ ile HOROZİBİĞİ

( Turpgillerden, eskiden kuduzun ilacı sanılan, ıtırlı bir dağ bitkisi, yabanteresi. İLE Maydanozgillerden, beyaz ya da pembe çiçekli bir bitki. İLE Horozibiğigillerden, kırmızı çiçekleri horoz ibiğini andıran bir süs bitkisi. )


-HOŞGÖRÜ/İYİGÖRÜ = MÜSAMAHA, TESAMUH = TOLERANS[İng. < TOLERANCE] = TOLÉRANCE[Fr.] = TOLERANZ[Alm.] = TALERANTIA < TOLERARE[Lat.]



-HOŞGÖRÜ ile/ve/değil/yerine BAĞDAŞMA



-HOŞGÖRÜ ile/> İHÂNET

( Fazla hoşgörü, ihânete girer. )


-HOŞGÖRÜ ile İKİYÜZLÜLÜK

( İkiyüzlülük yapan, özgür olamaz. )


-HOŞGÖRÜ ile/ve/değil/yerine İMAN



-HOŞGÖRÜ ile/ve/değil KORUMA



-HOŞGÖRÜ ve ÖZGÜVEN



-HOŞGÖRÜ ile/ve TAHAMMÜL



-HTTP/HYPERTEXT TRANSFER PROTOCOL[İng.] değil/yerine/= ÜST METİN AKTARIM PROTOKOLÜ



-

( ALLAH [İSLÂM HARFLERİNDE EN DERİN HA HARFİ, EN SON MAHRECİ VAV HARFİDİR. SON MAHRECİ BU İKİ HARF ARASINDADIR] )


-HUBER KÖŞKÜ ile/= CUHMURBAŞKANLIĞI KÖŞKÜ

( 1985'ten sonra kamulaştırılarak Cumhurbaşkanlığı Köşkü olarak kullanılmaktadır. )


-HÜCRE:
ÖRGÜTLÜ ile/ve/||/<>/> ÖZGÜR

( Örgen. İLE/VE/||/<>/> Sperm. )


-HÜDHÜD[çoğ. HEDÂHÎD/İBİBİK/MÜRG-İ SÜLEYMÂN[Fars.] değil/yerine/= ÇAVUŞKUŞU

( Çok renkli, çizgili ve kötü kokan bir kuş. )


-HÜDHÜD[çoğ. HEDÂHÎD/İBİBİK/MÜRG-İ SÜLEYMÂN[Fars.] değil/yerine/= ÇAVUŞKUŞU

( Mezbelede açtığı bir çukur içinde yumurtlar. Yer altında bulunan suları, sanki bir cam içindeymiş gibi gördüğü söylenir. | SÜLEYMAN PEYGAMBER İLE SEBÂ MELÎKESİ BELKİS ARASINDA HABER GETİRİP GÖTÜREN KUŞ | TASARRUF-I İLÂHÎ [bkz. EBÜRREBİ'] )


-HUKUK DÜZENİ ile/ve/||/<>/< DÜNYA GÖRÜŞÜ



-HUKUKTA, KARDEŞLİK değil KARDEŞLİK HUKUKU



-HÜKÜMLÜ ile YÜKÜMLÜ



-HUM değil/yerine/= UĞULTU



-HURÛŞ[Ar.] değil/yerine/= COŞMA, TAŞMA, ŞAMATA, TELÂŞ, GÜRÜLTÜ



-HÜSN-Ü KURUNTU ile/değil HÜSN-Ü ZANN

( HÜSN-Ü ZANN İLE BAK
GÖRDÜĞÜN RAHMAN OLUR )


-HÜSN-Ü KURUNTU ile/değil SÛ-İ ZANN



-HUSUS/U ile/ve/||/<>/> HUKUK/U



-HUY-SU



-HUY ile/ve/||/<>/> OYUN/U



-HÜZÜN VE ÜZÜNTÜ ile/ve ÜMİT VE KAYGI

( Geçmişte. İLE/VE Gelecekte. )


-HÜZÜN VE ÜZÜNTÜ ile/ve ÜMİT VE KAYGI

( AHZEN: Çok hüzünlü, kederli. )


-HÜZÜN VE ÜZÜNTÜ ile/ve ÜMİT VE KAYGI

( In the past. vs./AND In the future. )


-HÜZÜN ile ÜZÜNTÜ

( Geleceğe yansıması, ümittir. İLE Geleceğe yansıması, kaygıdır/endişedir. )


-HUZUR ile/ve/||/<>/> HUŞÛ



-HZ. MUHAMMED'E SEVDİRİLMİŞ OLANLAR["SEVDİKLERİ" olarak değil!]:
KOKU ve/||/<>/> DİŞİL(KADIN) ve/||/<>/> (GÖZÜMÜN NURU) NAMAZ



-I. VİYANA OKULU ile/ve/<> II. VİYANA OKULU



-İADE/Lİ TAAHHÜTLÜ değil/yerine/= GERİ GÖNDERİM/Lİ



-İCÂZET[Ar.]/DİPLOMA[Fr./İng.] değil/yerine/= İZİN | ESKİ BİR YAZI TÜRÜ



-İÇEGÜ ile ÖRGEN

( Kaburga kemikleri tarafından çevrilen örgenlerin tümüne verilen ad. İLE ... )


-İÇGÜDÜ ile DÜRTÜ



-İÇGÜDÜ ile/ve GEN



-İÇGÜDÜ ile/ve/||/<> KENDİLİĞİNDENLİK



-İÇGÜDÜ ile/ve/değil NİYET



-İÇİNDEKİLER = MAZRÛFLAR = CONTENU



-İCRÂ HEYETİ değil/yerine/= YÜRÜTME KURULU



-İCRÂ KUVVETİ değil/yerine/= YÜRÜTME GÜCÜ



-İÇSELLEŞTİRME ve/||/<> COŞKU



-İÇTEN PAZARLIKLI ile İKİYÜZLÜ



-İÇTEPİ ile İÇGÜDÜ

( Toplumda(kilerde)n. İLE Doğadan. )


-İÇTİHAT değil/yerine/= ÖZGÖRÜ



-İDDİA MAKAMI değil/yerine/= SAVCILIK ORUNU



-İDDİA ile/ve/değil/||/<>/< AVUNTU



-İDDİA ile/değil OLGU



-İDEAL yerine ÜLKÜ



-İDEAL ile/değil/yerine ÜLKÜ



-İDEALİST" OLMAK değil/yerine İLKELİ OLMAK / HAYIR DİYEBİLME GÜCÜ



-İDEOLOJİ değil/yerine/= DÜŞÜNGÜ



-IEEE/THE INSTITUTE OF ELECTRICAL AND ELECTRONICS ENGINEERS[İng.] değil/yerine/= ELEKTRİK VE ELEKTRONİK MÜHENDISLERİ ENSTİTÜSÜ



-IETF/INTERNET ENGINEERING TASK FORCE[İng.] değil/yerine/= INTERNET MÜHENDISLİĞİ GÖREV GRUBU



-İFADE ve/<> İÇGÖRÜ



-İFTAR KÖŞKÜ ile İFTARİYE KÖŞKÜ

( Dolmabahçe Sarayı arkasındaydı. [Şimdi yerinde yoktur.] İLE Topkapı Sarayı'nda, Bağdat Köşkü'nün yanındadır. )


-İFTAR KÖŞKÜ ile İFTARİYE KÖŞKÜ

( ... İLE ŞAHNİŞİN[< Fars.]: Çıkıntılı ve kapalı balkon. )


-İFTAR KÖŞKÜ ile İFTARİYE KÖŞKÜ

( 1741'de, I. Mahmud tarafından. İLE 1640'ta, Sultan İbrahim Han tarafından. )


-İG ile İRİG/İDRİG[ARGU] ile İRİG ile İRİG ile İRİG ile İRİNG ile İRİNÇÜ

( Sayrılık. İLE Katı olan herhangi bir şey. İLE Çürümüş herhangi bir nesne. İLE Sadık ve becerikli. İLE Uyuz olmuş birinin kafası.[yara kabukları nedeniyle] İLE iririg. İrin, cerahat. İLE Günah. )


-İHBAR ile/ve/değil DEDİKODU



-İHTİLÂF EKOLÜ ile/değil/yerine İTTİFAK EKOLÜ



-İHTİRÂS değil/yerine/= TUTKU



-İKBALPEREST değil/yerine/= GÜN DÜŞKÜNÜ



-İKİ TUZLU ve BİR TATLI



-İKİLİ ile ÇOKLU



-İKTİSADİ DEVLET TEŞEKKÜLÜ değil/yerine/= GENERKİL GEÇİMGE KURULUŞU



-İLÂCIN:
ETKİN DOZU ile/ve/<> DEVAM DOZU



-İLÂN ile DUYURU



-İLAN değil/yerine/= DUYURU



-İLERİ SÜRÜM ile/ve/değil ÖNGÖRÜ



-İLERİDE/GERİDE ile İYİ/KÖTÜ



-İLETİM DOKUSU = NESC-İ Vİ'ÂÎ = TISSU CONDUCTEUR



-İLHÂM[Ar.] değil/yerine/= ESİN(LENME)/İÇE DOĞMA/BERGÜ



-İLK YARDIMDA ÖNCELİKLER:
HASTANIN DURUMU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLAY YERİ GÜVENLİĞİ

( Önce kendi güvenliğimiz, sonra çevrenin/trafiğin vs. güvenliği ve daha sonra hastanın güvenliği. )


-İLKE ile/ve/değil DOĞRU



-İLMEKLERDEN YAPILMIŞ DOKU = SIRÇALI NESC = TISSU DE MAILLES



-İLRÜK[UÇ]/İLDRÜK ile SEDEFOTU

( Sedefotugillerden bir bitki. İLE ... )


-İMAJ değil/yerine/= İMGE/GÖRÜNTÜ



-İMGE ile İÇGÖRÜ



-İMGELEM ile/ve/= HAYAL GÜCÜ



-İMPULS/IMPULSE[İng.] değil/yerine/= UYARI | DÜRTÜ



-İMZA BEYANNÂMESİ ile/ve/||/<>/> İMZA SİRKÜLERİ/SİRKÜSÜ

( Gerçek kişi için, bireysel. İLE/VE/||/<>/> Tüzel kişi/kuruluş için. )


-İNDEKS VAKA/INDEX CASE[İng.] değil/yerine/= İLK GÖSTERGE OLGU



-İNEK ile/değil TAKİN/KEÇİ ANTİLOBU

( ... İLE/DEĞİL Başı keçiye, gövdesi ineğe benzeyen, 4500 metrenin üzerindeki yüksekliklerde, Himalayalar'da [Bhutan, Burma, Nepal ve Myanmar'da] yaşayabilen bir hayvandır.[25 Kasım 1985'te, Bhutan'ın ulusal hayvanı olarak kabul edilmiştir.] )


-İNFAZ MEMURU değil/yerine/= YÜRÜTÜM İŞYARI



-İNOTROPİ/INOTROPY[İng.] değil/yerine/= KASILMA GÜCÜ



-İNŞÂ ile KURGU



-İNSAF/LI değil/yerine/= DUYUŞ/LU



-İNSAN GENOMU ile GÖZE KLONLAMA

( İnsanın tüm genetik bilgisinin haritası. İLE Gözelerin genetik olarak kopyalanması süreci. )


-İNSAN YÜZÜ ve/<> MİHRÂB



-İNSAN:
DÜNYANIN ve/||/<> TOPRAĞIN TUZU

( image )


-İNSAN/KİŞİ:
OLGUN ile/ve/değil/<> ONURLU



-İNSAN ve/< DÖNÜŞ YOLU

( Yürüyüş de, dönüş de, insana hizmet ederek gerçekleşir. )


-İNSANIN ÇÖPÜ ile/değil/yerine DOĞANIN DÜZENİ



-İNSANIN:
"VARLIĞI" ile/değil/||/<> VAROLUŞU

( "Varlık" sözcüğü, en üst soyutlama olarak felsefî bir kavram olmakla birlikte amacımızı karşılayan kavram ve sözcük ise mevcudiyeti yani "varoluşu" olarak kullanmak durumundayız. )


-İNSANIN/KİŞİNİN DOĞUMU ile HAYVANIN DOĞUMU



-İNSANIN/KİŞİNİN:
SÖZÜ ile/ve BAKIŞI ile/ve SUSMASI

( Hikmet olmalı. İLE/VE İbret olmalı. İLE/VE Ders olmalı. )


-İNSANIN/KİŞİNİN:
SÖZÜ ile/ve BAKIŞI ile/ve SUSMASI

( Gerek yok, her sözü, lâf ile beyâna
Bir bakış, bin söz eder, bakıştan anlayana... )


-İNSANIN/KİŞİNİN:
SÖZÜ ile/ve BAKIŞI ile/ve SUSMASI

( )


-İNSANIN/KİŞİNİN:
TENSEL VAROLUŞ/U ile/ve/<> TİNSEL VAROLUŞ/U

( Belirlilik. İLE/VE<> Ereklilik. )


-İNSANIN/KİŞİNİN:
TENSEL VAROLUŞ/U ile/ve/<> TİNSEL VAROLUŞ/U

( Belirleyici olan, zemindir/koşullarındır. )


-İNSANLIĞIN:
KARDEŞLİĞİ ve/||/<> BİRLİĞİ ve/||/<> ÖZGÜRLÜĞÜ



-INSOMNİ/INSOMNIA[İng.] değil/yerine/= UYKUSUZLUK, UYUYAMA, UYKU YİTİMİ, UYKU ZORU



-INTERSTISYUM/INTERSTITIAL[İng.] değil/yerine/= TISSUE ARA DOKU



-İNTİHAR TEŞEBBÜSÜ değil/yerine/= ÖZKIYIM GİRİŞİMİ



-IOM/INSTITUTE OF MEDICINE[İng.] değil/yerine/= TIP ENSTİTÜSÜ



-IP/INTERNET PROTOKOL[İng.] değil/yerine/= INTERNET PROTOKOLÜ



-İPEK YOLU ve/||/<> İLİM YOLU



-İPEKYOLU ile/ve BAHARAT YOLU

( Belh şehri, kesişim noktasıdır. )


-İPOTEK ile TAŞINMAZ YÜKÜ

( Bir borcun ödenmesini güvence altına almak için borç ödenince ortadan kaldırmak koşuluyla borçlu tarafından belirlenecek bir taşınmaz üzerine alacaklı lehine tapuya işlenen kayıt. İLE Söz konu taşınmaz sahibini başka bir kişiye yükümlü kılar.[Söz konusu olabilmesi için tapu kütüğüne tescil koşulu bulunmaktadır.] )


-İPUCU ile/ve ÖNGÖRÜ



-İRITABL[İng.] değil/yerine/= BAĞIRSAK SENDROMU



-İRRİTABL BAĞIRSAK BELİRGESİ/SENDROMU ile/||/<> CROHN

( Bağırsak devimlerinde düzensizlik ve karın ağrısı ile ilişkili bir işlevsel bağırsak bozukluğu. İLE/||/<> Sindirim düzeninin herhangi bir bölümünü etkileyebilen, yangılı bağırsak hastalığı. )


-İŞ ile ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK/TEVÂZÛ



-İŞ ile/ve/+/||/<> ARKADAŞ ile/ve/+/||/<> UYKU

( )


-İŞBİRLİĞİ ile/ve/<> İŞBÖLÜMÜ

( ... İLE/VE/<> Kendiyle ilgili her işi yapmamak. )


-İŞBÖLÜMÜ ile/ve/> İŞBİRLİĞİ



-İŞE YARAR/LIK ve/<> KÖPRÜ



-İSHAK KUŞU/BATAKLIK BAYKUŞU ile ÇİZGİLİ İSHAK KUŞU

( )


-IŞIK DALGASINDA:
ŞİDDET ile/ve/||/<> RENK ve DOĞRULTU

( Dalga yüksekliği. İLE/VE/||/<> Dalga boyu uzunluğu. )


-IŞIK DALGASINDA:
ŞİDDET ile/ve/||/<> RENK ve DOĞRULTU

( Gümüşlü levha üzerine çekilen ve siyah-beyaz fotoğraflarda, ışıktaki şiddet değişiklikleri kaydedilirken, renkli fotoğraflarda, dalga boyu değişiklikleri de kaydedilir. Hologramda, ışığın şiddetiyle birlikte, ışık dalgalarının doğrultusu da kaydedilerek bir nesneyi üç boyutlu görmemiz sağlanır.[Bu, tek renk hologramlar için geçerli olsa da renkli hologramlar için ışığın üç özelliği de kaydedilir.] )


-IŞIK HIZININ:
ALTI ile/ve/<> ÜSTÜ

( Madde. İLE/VE/<> Anti madde. )


-IŞIK HIZININ:
ALTI ile/ve/<> ÜSTÜ

( Fizik. İLE/VE/<> Metafizik. )


-IŞIK HIZININ:
ALTI ile/ve/<> ÜSTÜ

( V < C ile/ve/<> V > C )


-IŞIK MİKROSKOBU ile/ve ELEKTRON MİKROSKOBU ile/ve KUVANTUM MİKROSKOBU

( Işık, cam merceklerden oluşan kondansör tarafından örnek üzerine odaklanır, daha sonra görüntü objektif ve okulerdeki mercekler tarafından büyütülerek gözle ya da fotoğraf filmi üzerinde izlenir. İLE/VE Işık yerine elektron yayıcı kaynak [mikroskobun üst kısmında] kullanılır ve cam mercekler yerine elektromıknatıslar kullanılır. Yayılan elektronlar, kondansör mercekler tarafından örnek üzerine odaklanır. Objektif ve projektör mercekleri tarafından büyütülen görüntü, izlenmek üzere bir ekrana ya da fotoğraf filmi üzerine düşürülür. )


-ISIRGAN OTU değil DALGAN(DALAYAN) OTU

( Hayvan ısırır, ot dalar. )


-ISIRGAN OTU değil DALGAN(DALAYAN) OTU

( Isırgangillerden, her tarafı sert tüylerle kaplı, tüyleri kırılınca, karınca asidi denilen, çok kaşındırıcı bir madde çıkaran bir ot. İLE ... )


-ISITILAN KURBAĞA ÖYKÜSÜ değil/yerine SARI ÖKÜZ ÖYKÜSÜ

( ... DEĞİL/YERİNE Otlakların birinde bir öküz sürüsü yaşarmış. Çevredeki aslan sürüsünün de gözü öküzlerdeymiş. Ancak, öküzler saldırı anında bir araya geldiği zaman, aslanların yapılacak bir şeyi kalmazmış. Bu yüzden küçük hayvanlarla beslenmek zorunda kalan aslanlar, iyi beslenememeye başlayınca bir çare düşünmüşler. Topal aslan yanına bir iki aslanı da alarak, beyaz bayrak çekmiş ve öküz sürüsüne yanaşmış.

"SUÇ, HEP O SARI ÖKÜZ'DE..."

Öküzlerin önderi Boz Öküz ve yanındakilere tatlı dille konuşmaya başlamış:
"Saygıdeğer öküz efendiler. Bugün buraya sizden özür dilemeye geldik. Biliyorum. Bugüne kadar size zarar verdik. Ama inanın ki, bunların hiçbirini isteyerek yapmadık. Tüm suç hep o Sarı Öküz''de. Onun rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Biz de barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. Sizle bir sorunumuz yok. Verin onu bize, siz kurtulun, yine barış içinde yaşayalım."

Boz Öküz ve heyeti, bu sözler üzerine, aralarında tartışmış ve teklifi haklı bularak, Sarı Öküz'ü vermişler aslanlara. Bir tek, Benekli Öküz karşı çıkmış ama kimseye derdini anlatamamış.

"AFERİN! SİZİ KUTLARIZ!"

Bir süre sonra, aslanlar yine aynı yöntemle gelip, bu kez Uzun Kuyruk'u istemişler:
"Gördünüz mü ne kadar barış severiz. Sizi de kararınızdan dolayı kutlarız. Ancak, şu sizin Uzun Kuyruk var ya, kuyruğunu salladıkça nereden baksak görünüyor ve aklımızı başımızdan alıyor. Size saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Oysa siz normal kuyruklusunuz. Verin onu bize, bu konuyu kapatıp, barış içinde yaşamaya devam edelim."

Boz Öküz ve heyeti, Uzun Kuyruk''u teslim etmiş, yine Benekli Öküz karşı çıkmış. Uzun Kuyruk, aslanların pençesi altında can vermiş.

"NEREDE KAYBETTİK BİZ BU SAVAŞI?"

Bu olay, sürekli tekrarlanmış, her seferinde farklı bahanelerle. Sonunda, öküzler zayıflamış, aslanlar küstahlaşmış. Artık, hiçbir bahane ileri sürmeden, doğrudan müdahale ederek, "Verin bize şunu, yoksa karışmayız" demeye başlamışlar. Birer birer aslanların pençesinde can verirken, Boz Öküz ve birkaç öküz kalmış geride. İçlerinden biri, önderlerine, "Ne oldu bize? Nerede kaybettik biz bu savaşı? Oysa, zamanında ne kadar da güçlüydük" diye sormuş.

Boz Öküz, Benekli Öküz'ün sözlerini anımsayarak, gözleri nemli... "Biz, Sarı Öküz'ü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı..." )


-İSKETE ile ÇUHAKUŞU

( ... İLE Bir iskete türü. )


-İSLÂM HUKUKU değil İSLÂM FIKHI HUKUKU



-İSLÂM TASAVVUFU ile/ve KABBALAH(YAHUDİ TASAVVUFU) ile/ve GNOSTİZM(HRİSTİYAN TASAVVUFU)



-İSLÂMÎ HÜKÜMDARLIKTA:
OSMANLI ile/ve/||/<> SELÇUKLU ile/ve/||/<> ABBASİ ile/ve/||/<> EMEVİ



-İŞLEM SIRASINDA:
ÜSLÜ ile/ve/<>/> PARANTEZ ile/ve/<>/> ÇARPMA-BÖLME ile/ve/<>/> TOPLAMA-ÇIKARMA

( 1. ile/ve/<>/> 2. ile/ve/<>/> 3. ile/ve/<>/> 4. )


-İŞLEYİŞ ile/ve ÖNGÖRÜ



-ISLIK ile/ve ASADOLU

( ... İLE/VE Çoban ıslığı. )


-İSNAT GRUBU değil/yerine/= İLİŞİK, ÖBEK



-ISO/INTERNATIONAL ORGANIZATION FOR STANDARDIZATION[İng.] değil/yerine/= ULUSLARARASI STANDARTLAR ÖRGÜTÜ



-İSPİNOZ ile ALEMDAĞ İSPİNOZU

( ... İLE Sadece İstanbul'da bulunan bir ispinoz. )


-İSPİNOZ ile GALAPAGOS VAMPİR İSPİNOZU

( ... İLE Penguenlerin kanını emiyorlar. )


-İSPİNOZ ile KETEN KUŞU

( ... İLE İspinozgillerden, güzel sesli, 13 santimetre uzunluğunda tarla ve çalılıklarda yaşayan bir kuş. )


-İSTEK/ARZU ile/ve KORKU

( Keyfin/zevkin, hazzın anısı. İLE/VE Acının/ıstırabın anısı. )


-İSTEK/ARZU ile/ve KORKU

( İkisi de zihni huzursuz eder. )


-İSTEK ile/ve/<> İÇGÜDÜ



-İSTİCVÂB[< CEVÂB] değil/yerine/= SORUP YANIT ALMA, YANIT ALMA AMACIYLA SÖYLETME | SORGU



-İSTİHBARAT TEŞKİLÂTI[Ar.] değil/yerine/= BİLGİTOPLAV ÖRGÜTÜ



-İSTİKAMET[Ar.] değil/yerine/= DOĞRULTU



-İSTİKÂMET[Ar.] değil/yerine/= YÖN, DOĞRULTU



-İSTİRİDYE ile/ve/||/<>/> İNCİ İSTİRİDYESİ/KABUĞU



-İŞTİYÂK[< ŞEVK] değil/yerine/= ÖZLEM, HASRET | YOĞUN İSTEK/ARZU



-İSTİZAH[Ar.] değil/yerine/= GENSORU

( Herhangi bir konuda, açıklayıcı bilgi isteme, bir sorunun açıklanmasını isteme. )


-İSTİZAH değil/yerine/= GENSORU



-İSTOP değil/yerine STOP değil/yerine DURMA/DURDU



-İTEGÜ ile ÇERÇEVE

( Değirmen taşının üzerine yerleştirildiği ahşap çerçeve.[Eğer unun biraz kalın olması isteniyorsa bu yükseltilir. Eğer ince, beyaz un isteniyorsa alçaltılır.] İLE ... )


-İTİMAT MEKTUBU değil/yerine/= GÜVEN İLETESİ



-İTKİ ile İÇGÜDÜ



-İTKİ ile/ve/||/<> TUTKU



-İYİ DÜŞÜN!:
KALBİ ve/||/<>/>/< KAPIYI ve/||/<>/>/< SON SÖZÜNÜ

( Kırmak yerine. VE/||/<>/>/< Çarpmak yerine. VE/||/<>/>/< Söylemeden önce. )


-İYİ ile/ve DOĞRU ile/ve GÜZEL

( Duyu ve duygu. İLE/VE Düşünce. İLE/VE Duyu ve duygu ve düşünce. )


-İYİ ile/ve DOĞRU ile/ve GÜZEL

( Davranış. İLE/VE Düşünce. İLE/VE Bütünlük. )


-İYİ ile/ve/değil/yerine OLUMLU



-İYİMSER/LİK VE/VEYA ANLAYIŞLI/LIK değil/yerine GERÇEKÇİLİK VE/VEYA (İSABETLİ) ÖNGÖRÜ



-İZALE-İ ŞÜYUU değil/yerine/= ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ



-İZLENİLESİ:
GÜLDÜRÜ ve/||/<> EĞLENCE

( TÜM ŞENER ŞEN, KEMAL SUNAL, CHARLIE CHAPLIN, JIM CARREY, EDDIE MURPHY FİLMLERİ

BAY EVET (YES MAN) (2008)

TERMINAL (2004)

BENDEN BU KADAR (AS GOOD AS IT GETS) (1997)

OYUN (THE GAME) (1997)

JUMANJİ (1995)

FORREST GUMP (1994)

BUGÜN, DÜNDÜ (GROUNDHOG DAY) (1993)

SALAK İLE AVANAK (DUMB AND DUMBER) (1994)

EVDE TEK BAŞINA (HOME ALONE) I, II (1990)

MR. BEAN (1990)

DİKKAT KÖPEK VAR (TURNER&HOOCH) (1989)

ÇIPLAK SİLAH (THE NAKED GUN) | 2.5 | 3.3 (1988, 1991, 1994)

BANA GÖZ KULAK OL (SEE NO EVIL, HEAR NO EVIL) (1989)

SOSYETE POLİSİ (BEVERLY HILLS COP) I, II, III, IV (1984, 1987, 1994, 2016)

POLİS AKADEMİSİ I, II, III (1984, 1985, 1986, 1987, 1988)

ÇOK GİZLİ (TOP SECRET) (1984) )


-İZOMETRİK/ISOMETRIC değil/yerine/= EŞ ÖLÇÜLÜ



-İZOVOLÜMETRİK/ISOVOLUMETRIC[İng.] değil/yerine/= EŞ OYLUMLU



-JAMES COOK'UN:
I. YOLCULUĞU ile/ve/||/<>/> II. YOLCULUĞU ile/ve/||/<>/> III. YOLCULUĞU)

( Ağustos 1768 - Temmuz 1771 ile/ve/||/<>/> 1772 - 1775 ile/ve/||/<>/> 1776 - 1780 )


-JAMES COOK'UN:
I. YOLCULUĞU ile/ve/||/<>/> II. YOLCULUĞU ile/ve/||/<>/> III. YOLCULUĞU)

( )


-JAPONCA'DA (KANJİ):
AĞAÇ ile/ve/||/<>/> KİTAP/KÖK ile/ve/||/<>/> KORU ile/ve/||/<>/> ORMAN

( ile ile ile )


-JEAN JACQUES ROUSSEAU ile/ve JACQUES COUSTEAU

( ... İLE/VE Deniz araştırmacısı, okyanusbilimci, kaptan. )


-JEAN JACQUES ROUSSEAU ile/ve JACQUES COUSTEAU

( [vefât] 02 Temmuz 1778 İLE/VE 25 Haziran 1997 )


-JOYSTICK[İng.] değil/yerine/= YÖNETME KOLU



-K ile K ile KA/KE ile KU

( Türk abecesinin on dördüncü harfi. İLE Potasyumun simgesi. İLE Türk abecesinin on dördüncü harfinin okunuşu. İLE Kurçatovyumun simgesi. )


-KABAK ile İTHIYARI/ACIHIYAR/ACIELMA/EBUCEHİLKARPUZU

( ... İLE Kabakgillerden, elma büyüklüğündeki meyvesi çok acı ve iç sürdürücü bir bitki. )


-KABARTMA TOZU ile SODYUM BİKARBONAT



-KABİLİ RÜCÛ değil/yerine/= DÖNÜLEBİLİR



-KABUK ile/ve/||/<>/> KABUKLU

( Bir şeyin üstünü kaplayan ve onu dış etkilere karşı koruyan, kendiliğinden oluşmuş sertçe bölüm, kışır/kışr. | Ekmeğin, pişme sırasında içinden daha çok sertleşen dış bölümü. | Bir sıvı ya da gazı dıştan saran, sert katman. | Deri üzerinde bir yaranın ya da sivilcenin kurumasıyla oluşan sertçe bölüm. | Bir hayvanı dıştan örten kitinli, kalkerli, silisli, kemiksi ya da boynuzsu örtü, kavkı. İLE/VE/||/<>/> Kabuğu olan. )


-KABUKİ ile/ve BUNRAKU

( Geleneksel Japon tiyatrosu. İLE/VE Kukla tiyatrosu. )


-KABUKİ ile/ve BUNRAKU

( Geleneksel Japon tiyatrosu. İLE/VE Kukla tiyatrosu. )


-KAÇINMA ile/ve/||/<>/> HOŞGÖRÜ ile/ve/||/<>/> TOPARLANMA



-KADIN DOKTOR ile/ve/değil/||/<> KADIN DOKTORU



-KADROLU ile SÖZLEŞMELİ



-KÂĞIT BOYAMADA:
KINA ile/ve/||/<> CEVİZ KABUĞU ile/ve/||/<> SOĞAN KABUĞU

( XV. yy.'da uygulanan boyama teknikleri ve araçları. )


-KÂĞIT PARA:
HÜKÜMDARIN BORCU ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< HALKIN BORCU



-KÂĞIT ile/>< ÇELİK YÜNÜ

(
Özellik Kâğıdın Yanması Çelik Yününün Yanması
Kimyasal Süreç
  • Kâğıt, çoğunlukla selülozdan [C6H10O5]n oluşur.
  • Selüloz, oksijenle [O2] tepkimeye girerek karbondioksit [CO2] ve su [H2O] oluşturur.
  • Temel yanma tepkimesi: C6H10O5 + 6 O2 → 6 CO2 + 5 H2O + enerji
  • Çelik yünü esas olarak demirden [Fe] oluşur.
  • Demir, oksijenle [O2] tepkimeye girerek demir(III) oksit [Fe2O3] oluşturur.
  • Temel yanma tepkimesi: 4 Fe + 3 O2 → 2 Fe2O3 + enerji
Yanma Ürünleri Karbondioksit [CO2] ve su [H2O] Demir[III] oksit [Fe2O3]
Kütle Değişimi
  • Kâğıdın kütlesi azalır çünkü karbon ve hidrojen gaz biçiminde atmosfere salınır.
  • Az oranda kül kalır, bu da yanmamış mineral nesnelerden oluşur.
  • Çelik yününün kütlesi artar çünkü demir, havadaki oksijenle birleşerek daha ağır bir bileşik [demir oksit] oluşturur.
Karşılaştırma
  • Reaksiyon: Selüloz [organik nesne] yanar.
  • Ürünler: CO2 ve H2O.
  • Kütle Değişimi: Kütle azalır, çünkü karbon ve hidrojen, gaz biçiminde atmosfere salınır. Küçük oranda kül kalır.
  • Reaksiyon: Demir [metal] oksitlenir.
  • Ürünler: Fe2O3 [demir(III) oksit].
  • Kütle Değişimi: Kütle artar, çünkü demir, oksijenle birleşerek daha ağır bir bileşik oluşturur.
)


-KAGU ile/ve/<> BENZERİ

( Yeni Kaledonya'da. İLE/VE/<> Yeni Zelanda'da. )


-KAGU ile/ve/<> BENZERİ

( Uçamayan, kocaman bir kuş. Kanatlarını kullanarak ağaçlara tırmanabiliyor. )


-KAİNAT:
EVREN ile/ve/değil/<> YERYÜZÜ



-KAKAO/HİNTBADEMİ ve/<> SU

( Kakaoyu suyla karıştırıp içen ilk kişiler, Mayalar'dır. )


-KAKTÜS[Fr., İng. CACTUS] ile SÜTLEĞEN/JAPON KAKTÜSÜ

( Kaktüsgillerden, yaprakları yayvan ve dikenli, güzel, parlak renkte çiçekler açan bir bitki, atlas çiçeği. İLE Sütleğengillerden, yaprak sap ve köklerinde süt görünüşlü, kekre ve yakıcı bir öz su bulunan, verdiği öz su türlerine göre tıpta ve sanayide kullanılan, yediyüz kadar türü bilinen, bir ya da çok yıllık bir bitki. )


-KAKTÜS ile/değil BEKTAŞİKAVUĞU

( ... İLE Büyük ve güzel çiçekler veren, ılık iklimlerde yetişen bir kaktüs. )


-KALABALIK ile/ve/değil DOLU



-KALBİN YOLU ile/ve/||/<> ZİHNİN YOLU

( Hoştur fakat tehlikelidir. VE/||/<> Sıradandır fakat güvenlidir. )


-KALDIRIL(A)MAZ DUYGU ile/ve/||/<> DÖNÜŞTÜRÜLEMEZ DUYGU



-KALİKS TÜBÜ = ÜNBÛBE-İ KE'S = TUBE DU CALICE



-KALIN U ile İNCE (UZUN) U

( Uçak, ucuz, uçurum, uykucu, ufak, kutu.
İLE
Rûya, rûzgar, hûlya, gûya, lûtfen, lûgat, mahkûm, sükûnet, hükûmet. )


-KALINTI ile/ve/||/<> BULUNTU



-KALMA DURUMU



-KAMBİYO[İt. < CAMBIO] değil/yerine/= ÇAPRAZ PARA DEĞİŞ-TOKUŞU

( İki ayrı ülke parasının birbiriyle değiştirilmesi. | Herhangi bir yerdeki bir alacağın tahsili, bir borcun ödenmesi ya da bir yerden toplanan para ve para yerine geçen taşınabilir değerlerin başka bir yere aktarılması için yapılan işlemin bedeli. | Bu işlemin yapıldığı yer. )


-KAMBURLUK/KİFOZ ile/ve/||/<> DOWAGER KAMBURLUĞU



-KAMPİMETRİ/CAMPİMETRY[İng.] değil/yerine/= GÖRME ALAN ÖLÇÜMÜ



-KAMU

( Tüm, hep, hepsi. )


-KAMU TÜZESİ/HUKUKU ile/ve/||/<>/> DEVLETLER TÜZESİ/HUKUKU ile/ve/||/<>/> DÜNYA VATANDAŞLIĞI TÜZESİ/HUKUKU



-KAMU ile/ve/||/<>/> ÖZEL ile/ve/||/<>/> VAKIF



-KAMUOYU ile KAMU VİCDANI



-KÂN(OLUŞ) ||/>
MEKÂN ile/ve/||/<>/> DUYU ile/ve/||/<>/> DUYGU ile/ve/||/<>/> HAL ile/ve/||/<>/> MAHAL ile/ve/||/<>/> MAKAM
||/> AKIL/KAVRAM



-KAN ile KAN DOKU

( ... İLE Plazması ve taşıdığı yuvarlar bakımından bir doku gibi görünen kan. )


-KANAMALARDA, BASI/TURNİKE UYGULAMA NOKTALARI:
BOYUN ile/ve/||/<> KÖPRÜCÜK KEMİĞİ ile/ve/||/<> KOLTUK ALTI ile/ve/||/<> PAZU ile/ve/||/<> KASIK ile/ve/||/<> UYLUK[BACAĞIN ÜST YARISI]

( [Turnike uygulamasında dikkat edilecekler...]
- Turnike uygulamasında kullanılacak malzemelerin genişliği en az 8 – 10 cm. olmalıdır.
- Turnike uygulamasında ip, tel gibi kesici malzemeler kullanılmamalıdır.
- Turnikeyi sıkmak için tahta parçası, kalem gibi malzemeler kullanılabilir.
- Turnike kanama duruncaya kadar sıkılır, kanama durduktan sonra daha fazla sıkılmaz.
- Turnike uygulanan bölgenin üzerine hiçbir şey örtülmez.
- Turnike uygulamasının yapıldığı saat bir kağıda yazılmalı ve yaralının üzerine asılmalıdır.
- Uzun süreli kanamalardaki turnike uygulamalarında, kanayan bölgeye göre 15-20 dakikada bir turnike gevşetilmelidir.
- Turnike uzvun koptuğu bölgeye en yakın olan ve deri bütünlüğünün bozulmamış olduğu bölgeye uygulanır.
- Turnike, kol ve uyluk gibi tek kemikli bölgelere uygulanır, ancak ön kol ve bacağa el ve ayağın beslenmesini bozabileceği için uygulanmaz. Uzuv kopması durumlarında, ön kol ve bacağa da turnike uygulanabilir. )


-KANAMALARDA, BASI/TURNİKE UYGULAMA NOKTALARI:
BOYUN ile/ve/||/<> KÖPRÜCÜK KEMİĞİ ile/ve/||/<> KOLTUK ALTI ile/ve/||/<> PAZU ile/ve/||/<> KASIK ile/ve/||/<> UYLUK[BACAĞIN ÜST YARISI]

( [Boğucu Sargı (Turnike) Uygulama Tekniği]
- İlk yardımcı, eline, geniş, güçlü ve esnemeyen bir sargı alır.
- Şerit yarı uzunluğunda katlanır, uzuv, etrafına sarılır.
- Bir ucu halkadan geçirip çekilir ve iki ucu biraraya getirilir.
- Kanamayı tamamen durduracak yeterlikte sıkı bir bağ atılır.
- Sargının içinden sert nesne[kalem gibi] geçirilir ve uzva paralel konuma getirilir.
- Kanama durana kadar sert nesne döndürülür.
- Sert nesne, uzva dik konuma getirilerek sargı çözülmeyecek biçimde sabitlenir.
- Hastanın/yaralının giysisinin üzerine, adı ve turnikenin uygulandığı zaman[saat ve dakika] yazılı bir kart iğnelenir.
- Çok sayıda yaralı olduğunda, yaralının alnına rujla ya da sabit kalemle "turnike" ya da "T" harfi yazılır.
- Hasta/yaralı, pansuman ve turnikesi görülecek biçimde battaniye ile sarılır.
- Turnike, 15-20 dakika aralıklarla gevşetilir, sonra tekrar sıkılır.
)


-KANAMALARDA, BASI/TURNİKE UYGULAMA NOKTALARI:
BOYUN ile/ve/||/<> KÖPRÜCÜK KEMİĞİ ile/ve/||/<> KOLTUK ALTI ile/ve/||/<> PAZU ile/ve/||/<> KASIK ile/ve/||/<> UYLUK[BACAĞIN ÜST YARISI]

( [Uzuv Kopması Varsa]
- Kopan parça, temiz, su geçirmez, ağzı kapalı bir plastik torbaya yerleştirilir.
- Kopan parçanın konduğu torba, buz içeren ikinci bir torbanın içine konulur.
- Kopmuş uzuv parçasının konduğu plastik torba, ağzı kapatıldıktan sonra içinde 1 ölçek suya 2 ölçek buz konulmuş ikinci bir torbaya ya da kovaya konulur. Bu biçimde, kopmuş uzuv parçasının buz ile doğrudan teması önlenmiş ve soğuk bir ortamda taşınması sağlanmış olur.
- Torba, hasta/yaralı ile aynı araca konulur, üzerine hastanın adı ve soyadı yazılır, en geç 6 saat içinde sağlık kuruluşuna gönderilir.
- Tıbbi birimler haberdar edilir[112].
)


-KANARYAÇİÇEĞİ ile KANARYAOTU

( Çan çiçeğigillerden, sarı renkli bir çiçek. İLE Çuha çiçeğigillerden, tohumları kafes kuşlarına yem olarak verilen bir bitki. )


-KANDİLÇİÇEĞİ = CİVANPERÇEMİ/CİĞEROTU

( Bileşikgillerden, çok çeşidi olan bir kır bitkisi. )


-KANGURU ile/ve/<> AĞAÇ KANGURUSU

( ... İLE Papua Yeni Gine'nin başkenti Moresby'de görülebilir. )


-KANGURU ile/ve/<> AĞAÇ KANGURUSU

( Avustralya'da, 60 kanguru türü bulunmaktadır. )


-KANGURU ile/ve/<> AĞAÇ KANGURUSU

( ... İLE Yavruları, 12-20 ay arasında emerek beslenirler. )


-KANGURU ile/ve BUDİ

( Avustralya'da bulunan keseli hayvan. İLE/VE Fare kangurusu. )


-KANGURU ile KISA KUYRUKLU KANGURU

( )


-KANGURU ile KIZIL KANGURU



-KANGURU ile KUOKKA/QUOKKA

( - Kanguru ailesindendir.
- Güney Batı Avustralya'da yaşarlar.
- Ağırlığı 2.5 - 5 kg., boyları ise 40 - 54 cm. arasındadır.
- Otobur ve barışçıldır. )


-KANGURU ile KUOKKA/QUOKKA

( image )


-KANGURU ile PATAGONYA MANASI



-KANGURU ile VALABİ, VOLARU



-KANITIN YOKLUĞU ve YOKLUĞUN KANITI

( İkisi de olamaz! )


-KANITIN YOKLUĞU ve YOKLUĞUN KANITI

( "Kanıtın yokluğu, yokluğun kanıtı değildir." )


-KANKURUTAN = ADAMOTU

( Patlıcangillerden, geniş yapraklı, mavi çiçekli, meyveleri sarı, çok yıllık bir bitki, kankurutan, adamkökü. )


-KANT'I ETKİLEYENLER:
LİZBON DEPREMİ(1755)[9.0] ile/ve/||/<> HUME VE NEDENSELLİK SORUNU ile/ve/||/<> ROUSSEAU VE ÖZGÜRLÜK SORUNU



-KAPALI SORU ile/ve AÇIK SORU



-KAPALI ile/değil/yerine ÖRTÜLÜ



-KAPARİ[Yun.] değil/yerine/= GEBRE OTU



-KAPI KOLU ile/değil KAPI TUTAMAĞI



-KAPI ile/ve/gibi/||/<>/> TAPU



-KAPIKULU OCAĞI ile/||/<> KAPIKULU

( Osmanlı'nın sürekli ordusunu oluşturan ve doğrudan Sultan'a bağlı olan yaya, atlı ve teknik sınıftan asker ocaklarına verilen ad. [Kapıkulu ocaklarının kurulmasından önceki dönemde Osmanlı'nın askeri gücünü yayalar ve müsellemler oluşturuyordu. Kapıkulu askerleri, bölge askerleri ve donanma güçleri ile birlikte Osmanlı ordusunun üç ana bölümünden biriydi. Kapıkulu askerleri, yayalardan oluşan Yeniçeriler, Cebeciler, Topçular, Top Arabacıları ve süvarilerden oluşan sipahi, silahtar, sağ ulûfeciler, sağ garipler, sol gariplerden oluşmaktaydı. Kent güvenliğinden ve sınırların korunmasından sorumlu olan, silah olarak genellikle tüfek, kılıç, ok ve yayı kalkan, mızrak kullanan savaşçı bir sınıf olan kapıkuluların görevleri katı ve ödünsüz kurallara bağlanmıştı. Bu kurallara Kavanin-i Yeniçeriyan denirdi. Kapıkulu olacak kişinin ailesiyle ve diniyle tüm bağlarını koparması, aynı yeni doğmuş gibi, sultandan başka kimseye nesnel ya da duygusal herhangi bir bağ kurmaması gerekiyordu.] İLE/||/<> Ücretli Osmanlı askeri. )


-KAPİTALİZM ile/ve TÜKETİM TOPLUMU



-KAPLAN ile TAZMANYA KAPLANI/KURDU

( ... İLE Yeni Gine ve Avustralya anakarasına özgüdür.[Yaklaşık 4 milyon yıl önce evrilen, bilinen en büyük etçil keseli hayvanlardan biridir.][Avustralya'nın keşfinden sonra bilinen son Tazmanya kaplanı, 1936 yılında öldürülerek ne yazık ki soyu tüketilmiştir. :(] )


-KAPNOMETRİ/CAPNOMETRY[İng.] değil/yerine/= SOLUKTA KARBONDIOKSIT ÖLÇÜMÜ



-KÂR HADDİ değil/yerine/= KAZANÇ BUCU



-KAR ile EBEBULGURU

( ... İLE Bulgur iriliğinde yağan kar. )


-KARA DELİK ile/ve/||/<> OLAY UFKU



-KARACAOT = ÇÖREK OTU

( Bir tür çöpleme. | Çörek otu. )


-KARAFATMA ile HAMAMBÖCEĞİ/KAKALAK ile HANIMBÖCEĞİ/GELİNBÖCEĞİ ile TAHTAKURUSU

( Kınkanatlılardan, böcek, kurt ve sümüklüböceklerle beslenen, tarıma yararlı, parlak siyah renkli bir böcek. İLE Hamamböceğigillerden, temiz tutulmayan yerlerde üreyen, zararlı bir böcek. İLE Kınkanatlılardan, kara benekli, kırmızı renkte, kurtçukları yemesinden dolayı yararlı sayılan bir böcek. İLE Yarımkanatlılardan, uzunluğu 3-5 milimetre, gövdesi oval ve yassı, kanatları körelmiş, oturulan, yatılan yerlerde üreyerek insan kanıyla beslenen, pis kokulu böcek. )


-KARANFİL[Ar. < KARANFUL] ile KASIK OTU

( Karanfilgillerden, güzel renkli çiçekler açan bir süs bitkisi. | Mersingillerden, Molük Adaları'nda, Filipinler'de ve Hindistan'da yetişen ve yaprakları sürekli yeşil kalan bir ağaç.[Caryophyllus aromaticus] | Bu ağacın karanfil yağı elde edilen ve baharat olarak kullanılan, ağız kokusunu gideren, acımsı, koyu renkli, küçük çivi biçimindeki tomurcuğu. İLE Karanfilgillerden, saz biçiminde ince sapları olan, güzel çiçekler açan, kasık yaralarına yararlı sayılan bir bitki. )


-KARANLIĞIN:
OLUMSUZLUĞU ile/ve/||/<> DOĞURTUCULUĞU



-KARASU ile KARASULARI

( Ağır akan su. | Çoğunlukla gözün iç basıncının çoğalmasıyla kendini gösteren, körlüğe neden olabilen bir göz sayrılığı. İLE Bir devletin, deniz kıyıları boyunca egemenliği altında tuttuğu belirli genişlikte su şeridi. )


-KARATE KUŞAKLARINDA:
BEYAZ ile/ve/||/<>/> SARI ile/ve/||/<>/> TURUNCU ile/ve/||/<>/> YEŞİL ile/ve/||/<>/> MAVİ ile/ve/||/<>/> KAHVERENGİ(3. KYU) ile/ve/||/<>/> KAHVERENGİ(2. KYU) ile/ve/||/<>/> KAHVERENGİ(1. KYU) ile/ve/||/<>/> SİYAH (1. DAN) ile/ve/||/<>/> SİYAH (2. - 10. DAN)



-KARAYOSUNU ile KARAYOSUNLARI

( Çayır ve ormanlarda yumuşak bir bitki oluşturan çiçeksiz bitki. İLE Çiçeksiz bitkiler sınıfından, nemli yerlerde yetişen, birleşim ya da spor verme yoluyla üreyen, pek çok türü bulunan bir bitki ailesi. )


-KARBON DÖNGÜSÜ ile AZOT DÖNGÜSÜ

( Atmosfer, okyanuslar, kara ve canlılar arasında karbonun nasıl dolaştığını gösteren bir süreç. İLE Atmosfer, toprak, su ve canlılar arasında azotun nasıl dolaştığını gösteren bir süreç. )


-KARBONİL ÖBEĞİ/GRUBU ile KARBONİL KARBONU

( C=O öbeğine sahip işlevsel öbek. İLE Karbonil öbeğine bağlı karbon atomu. )


-KARGA BURNU değil KARGABURNU

( Ucları karga gagası gibi kıvrık olan araçların ortak adı. | Tel bükmekte kullanılan ve ucları sivri koni biçiminde olan metalden bir kıskaç türü. | Sanayide küçük ve yuva içine yerleştirilmiş vidaları sökmeye yarayan ince, uzun ağızlı araç. 4. isim, halk ağzında Kapı mandalı. )


-KARÎHA değil/yerine/= DÜŞÜNME YETİSİ/GÜCÜ

( Kişide, kendiliğinde açığa çıkan düşünce ve amaç. | Doğa/tabiat. )


-KARINCAYİYEN/KARINCAKUŞU ile KESELİ KARINCAYİYEN

( Bir günde, 30.000 karınca yerler.[Her gece, 10.000 akkarınca yemek zorundalardır.] İLE ... )


-KARINCAYİYEN/KARINCAKUŞU ile KESELİ KARINCAYİYEN

( ... ile NUMBAT )


-KARMAŞIK ALGILAMA SÜREÇLERİ'NDE:
ÖRÜNTÜ ve/<> HAREKET ve/<> DERİNLİK



-KARNI AÇ (OLAN) ile AÇGÖZLÜ

( Doyar. İLE Doymaz! )


-KARPAL TÜNEL BELİRGESİ/SENDROMU ile/||/<> DUPUYTREN KONTRAKTÜRÜ

( El bileğinde sinir sıkışması. İLE/||/<> Elin avuç içindeki dokunun kalınlaşması ve parmakların bükülmesi. )


-KARPAL TÜNEL BELİRGESİ/SENDROMU ile/||/<> TETİK PARMAK

( El bileğinde sinir sıkışması. İLE/||/<> Parmak tendonlarının yangılanması, bükülmesi sırasında takılma ya da parmağın kilitlenmesi. )


-KARPUZ ile ÇAKAL KARPUZU

( ... İLE Bazı tarlalarda çakal karpuzu olur. Çakallar, karpuzu yer, sonra da etrafı pislerler. Pislikteki bütün(hazma uğrayıp erimemiş) çekirdekler, karpuz ekiminden önce, örneğin kışın toprağa düşmüş olurlar. Toprak, karpuz mevsimi gelinceye kadar, çekirdeğin yarı kuvvetini alır. Zamanı gelince, o zayıf çekirdekten ufak bir karpuz olur. Buna "çakal karpuzu" denir. )


-KARPUZ ile DENSUKA KARPUZU



-KARPUZ ile EBU CEHİL KARPUZU

( ... İLE Zehirlidir. )


-KARŞILIKSIZ AŞK'TA:
ÜZÜNTÜ ile KIZGINLIK



-KARSİNOM/CARCINOMA[İng.] değil/yerine/= KÖTÜCÜL EPİTEL URU



-KARŞIT/I ile/değil/yerine ÖTEKİ UC/U



-KARTAL ile SEKRETER KUŞU

( ... İLE Avlarını, güçlü pençeleriyle ezerek öldüren tek yırtıcı kuş. )


-KARTAL ile SEKRETER KUŞU

( ... İLE Yiyecek kusabilmelerinin yanısıra su da kusabilirler. )


-KARTAL ile SEKRETER KUŞU

( ... İLE Boyları, 120 cm. civarındadır. )


-KARTON ile PASPARTU

( ... İLE Çerçeve şeklinde kesilmiş, ortası boş mukavva/karton. )


-KARTOPU ve/ne yazık ki/||/<>/> ÇIĞ



-KARTOPU ile KARTOPU ile KAR TOPU/TOPAĞI

( Hanımeligillerden, birçok türü süs bitkisi olarak yetiştirilen, zeytinimsi, meyvemsi, kırmızı renkte bir ağaççık.[Lat. VIBURNUM]. | Beyaz ve tombul. İLE Elle top biçiminde sıkıştırılmış, eğlence amacıyla karşılıklı atılan kar topağı. )


-KAŞIK'TA:
ÇİFTLİ ile/ve ÜÇLÜ ile/ve DÖRTLÜ



-KAŞIKÇI KUŞU ile KAŞIKÇIN

( Pelikan. İLE Ördekgillerden, gagası kaşık biçiminde, tüyleri ak, kara, kahverengi, ayakları kırmızı bir kuş. )


-KASKO[İt. < CASCO] ile/ve/||/<>/> TRAFİK KORUNCU

( image )


-KASKO[İt. < CASCO] ile/ve/||/<>/> TRAFİK KORUNCU

( Her araç için zorunludur. İLE/VE/||/<>/> Zorunlu değildir. )


-KASKO[İt. < CASCO] ile/ve/||/<>/> TRAFİK KORUNCU

( [amacı] Kaza durumunda, suçsuz olan tarafın hasarının, suçlu tarafın sigorta şirketinin ödemesini sağlamaktır.[Suçu olmayan kişiyi mağdur etmemek için alınan bir önlemdir.][Terör, sel, su baskını, yanma vb. olaylara güvence vermez.] İLE/VE/||/<>/> Kaza yapılan araçta oluşan tüm masrafları karşılamaktır.[Çarpmaya, çalınmaya, yanma, sel ve deprem gibi olaylar sonucunda da hasar görmüş aracın tamir masraflarını ya da tamamının ücretini karşılamaktadır.][Süresi 1 yıldır] )


-KATARAKT[Fr. < CATARACTE]/ENÜÇ[dvnlgttrk] değil/yerine/= PERDE, AKBASMA, AKSU



-KATASTROFİK/CATASTROPHİC[İng.] değil/yerine/= DEHŞET VERICİ, ÜRKÜTÜCÜ



-KATAZAN ile/ve BACAU ile/ve MURUT

( Şehirde yaşayanlar. İLE/VE Balıkçılıkla uğraşanlar. İLE/VE Irmak kıyısında yaşayanlar. )


-KATAZAN ile/ve BACAU ile/ve MURUT

( KOTA KİNABALU kabileleri. [BORNEO] )


-KATI ile ÜSSÜ ile BİR O KADAR DAHA



-KATILIM FONU ile/ve/değil/yerine/||/<> KATILIM HESABI

( Sermaye piyasası ürünlerinden olan portföyler.[Profesyoneller tarafından yönetilir.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Katılım bankalarının, fon toplamak için kullandığı tasarruf aracıdır. )


-KATILIM ve/+/||/<>/> COŞKU



-KATILMA TEPKİMESİ/REAKSİYONU ile YER DEĞİŞTİRME TEPKİMESİ/REAKSİYONU

( Bir moleküle bir öbek ya da atom eklenmesi. İLE Bir atom ya da öbeğin başka bir atom ya da öbekle yer değiştirmesi. )


-KATIRKUYRUĞU ile KATIRTIRNAĞI

( Baklagillerden, çiçekleri sarı ve şemsiye durumunda olan acı bir bitki. İLE Baklagillerden, dalları çok ince, çiçekleri sarı, bazı türleri hekimlikte idrar söktürücü olarak kullanılan bir bitki. )


-KATRANRUHU ile KATRANTAŞI ile KATRANYAĞI

( Kayın katranının damıtılmasıyla elde edilen ve hekimlikte kullanılan renksiz, keskin kokulu ve yakıcı bir sıvı. İLE Birleşimindeki su miktarı çok olan bir tür yanardağ camı. İLE Katrandan elde edilen ve hekimlikte ilaç olarak kullanılan sıvı. )


-KAVERNÖZ/CAVERNOUS[İng.] değil/yerine/= KOVUKSU



-KAVGA-GÜRÜLTÜ



-KAVÎ değil/yerine/= GÜÇLÜ



-KAVRAM OLGUSU ile/ve İÇ OLGULAR



-KAVRAM ile/ve/<>/= ÖLÇÜ



-KAVRAMIN:
SONSUZLUĞU ile/ve/değil/<> SINIRLILIĞI



-KAVRAMLARIN OLUŞUMU ile/ve/||/<>/> SINIFLANDIRMA



-KAVUKLU ile PİŞEKÂR[Fars.]

( ... İLE Ortaoyununda, kavuklu ile konuşarak oyunu açan kişi. )


-KAVUN ile MAKUVA URI KAVUNU



-KAVUN ile YUBARİ KAVUNU



-KAYBETME KORKUSU değil KAVUŞMA ÜMİDİ

( Yakınlıkta. DEĞİL Uzaklıkta.
Yakınlık, uzaklıktan daha sıkıntılıdır. )


-KAYGI BOZUKLUĞU ve/||/<> İMGE



-KAYGI ile/ve/||/<>/> BAŞA ÇIKMA TUTUMU



-KAYGI ile KURUNTU



-KAYIBOYU ile KARAKEÇELİ



-KEÇİ ile/ve OĞLAK/OGLAK/OGLAQ/DÖRÜKLÜ

( ... İLE/VE Keçi yavrusu, genç/küçük keçi. )


-KEÇİBOYNUZU / HARNUP/HARRUP[Ar.] ile KEÇİ BOYNUZU

( Bitki. İLE Keçinin boynuzu. )


-KEÇİBOYNUZU ve ÇİTLEMBİK/MELENGİÇ/MENENGİÇ/MERLENGİÇ/MERLENGEÇ/DAVUN

( İkisinde de azcık fakat etkili/hoş bir tad için çok fazla uğraş vermek gerekir. )


-KEDGÜ = KEDÜT

( Her türlü giyilecek nesne. İLE Düğünlerde, gelinin ve damadın akrabalarının, evlenecek çiftin onuruna giydiği belirli bir giysi. )


-KEDİ ile MISIR MAU



-KEFİL[Ar.] değil/yerine/= YÜKÜMCÜ



-KEHÂNET ile ÖNGÖRÜ



-KELEBEK OTU ile KELEBEK ÇİÇEĞİ

( Bir cins yaban yoncası. İLE İki çeneklilerden, aydınlık oda ve salonlarda zengin renkli ve çok dallı bir süs bitkisi. )


-KELEÇÜ[OĞUZ] ile KELEGÜ

( Sözcüklerle anlatma, konuşmak. İLE Tarla sıçanı soyundan, uzun arka ayakları olan küçük bir hayvan. )


-KELEPÇE:
AŞAĞILAYICI değil KORUYUCU

( Zanlı kişinin ellerinin/kollarının önden [ya da duruma/kişiye göre arkadan] kelepçelenmesi, olası ve çeşitli panik, korku ya da kaygılarla, ilk başta kendine daha sonra da çevresine zarar verme olasılığını engelleyebilmek ve kişiyi korumak üzeredir. Hakaret ya da aşağılayıcı bir davranış olarak düşünülmemeli/algılanmamalıdır. )


-KEMAN ile/ve ERHU

( ... İLE/VE Çin kemanı. )


-KEMER ile KÖPRÜ



-KENÇ LİYÜ ile SOFRA

( Hakan'ların şölenleri ya da bayramlarda kurulan, herkesin gönlünce, yağmalarcasına yemek yediği bir sofra. İLE ... )


-KENDİLİĞİN BÖLÜNMESİ(ŞİZOFRENİ) ile ÇOKLU KİŞİLİK BOZUKLUĞU

( Gerçeklerle olan ilişkilerin büyük ölçüde azalması, düşünce, duygu ve davranış alanlarında önemli bozulmaların ortaya çıkması vb. belirtiler gösteren bir akıl hastalığı. İLE ... )


-KENDİLİĞİNDENLİK ile/ve/||/<> SUYUN KALDIRMA GÜCÜ



-KENDİNE ÖZEL değil KENDİNE ÖZGÜ



-KENDİNİ TANI = RECOGNIZE YOURSELF[İng.] = GNOTHI SEAUTONU



-KENDÜ ile KENDÜK[KENÇEK]

( Kendi. İLE Un ya da benzer şeyler konan fıçı benzeri toprak kap. )


-KERJÜ ile KERŞEGÜ

( Misket. | Saçma. İLE Sırtında yaralar bulunan [hayvan/at]. )


-KERTENKELE ile/ve MONİTÖR KERTENKELE/KAYA MONİTÖRÜ



-KERTENKELE ile SU ANÖLÜ

( ... İLE Kosta Rika ve Orta Amerika'da görülmektedir.[Burnundan çıkardığı hava baloncuğu sayesinde su altında bulunduğu sırada tıpkı bir dalgıç gibi soluk alabiliyor.][18 dakikaya kadar su altında durabiliyor.] )


-KERTÜ ile KERTÜ

( Ant, yemin. İLE Yalnızca hakikatin olduğu yer. )


-KEŞİF ile/ve/||/<>/> İŞGAL ile/ve/||/<>/> YERLEŞME ile/ve/||/<>/> SÖMÜRÜ



-KEŞİŞFOKU ile HAWAII KEŞİŞFOKU



-KEŞİŞFOKU ile KARAYİP KEŞİŞFOKU

( Tropik ya da astropik bölgelerde yaşayan. İLE Karayip'lerde yaşayan fok. )


-KESLİNÇÜ ile KERTENKELE

( Büyük kertenkele. İLE ... )


-KETENTOHUMU (SAREK, ZAREK, ZEREK, ZEYREK, ZERPİK, BIZIKTAN, KIRBASÇEDENE) ile KETEN TOHUMU

( Keten bitkisinin, yağı çıkarılan ya da dövülerek hekimlikte kullanılan küçük taneleri. İLE [argo] Önemsiz, değersiz kişi. )


-KEYFÎ ile/değil ÇOKLU



-KEYİF ile/ve/||/<>/> UYKU



-KEZZAP[Fars. < TİZ+AB] ile TUZRUHU

( Nitrik asit. Organik nesneler üzerinde yakıcı ve sarartıcı bir etki gösteren, birleşiminde bir azot, üç oksijen ve bir hidrojen bulunan, yoğunluğu 1,52 olan, 86 °C'de kaynayan, sanayide kullanılan asit. İLE Hidroklorik asit. Hidrojen ve klordan oluşan, renksiz, havada beyaz dumanlar saçan, suda kolayca eriyen ve fosfor elde edilmesinde, çeliğin pasını gidermede kullanılan keskin kokulu bir gaz. )


-KEZZAP/NİTRİK ASİT[Fr. < ACID NITRIQUE] ile/ve/||/<> ALTIN SUYU

( Organik maddeler üzerinde yakıcı ve sarartıcı bir etki gösteren, birleşiminde bir azot, üç oksijen ve bir hidrojen bulunan, yoğunluğu 1,52 olan, 86 °C'de kaynayan, sanayide kullanılan asit. [HNO3] İLE/VE/||/<> Bir kısım konsantre nitrik asit ile üç ya da dört kısım konsantre hidroklorik asitten oluşmuş, özellikle platin, altın vb. metalleri çözmekte kullanılan bir karışım. )


-KİBAS/INCREASED İNTRACRANIAL PRESSURE SYNDROME[İng.] değil/yerine/= KAFA İÇİ BASINÇ ARTIŞI BELİRGESİ, KAFA İÇİ BASINÇ ARTIŞI SENDROMU



-KİLİM ile TÜYLÜ

( ... İLE Uzun tüyleri olan kilim. )


-KİM OLDUĞUNU BELİRTMEMEK ile/ve/||/<>/> KİM OLDUĞUNU ANLATMA GEREKLİLİĞİ/ZORUNLULUĞU

( Bazen ve bazı durumlarda/koşullarda/ortamlarda, gereklilik ya da yeğleme/olumsallık[keyfiyet]. İLE/VE/||/<>/> Zorunluluk. )


-KİMİN, "HAKLI/HAKSIZ" OLDUĞU değil/yerine NEYİN, DOĞRU OLDUĞU

( Bir şeyin, haklı olduğunu bildiğin halde, o şeyden yana çıkmazsan, korkaksın demektir. )


-KINIK BOYU ile/ve KAYI BOYU ile/ve BAYAT BOYU

( Selçuklu. İLE/VE Osmanlı. İLE/VE ... )


-KİRDEŞ ile/ve/||/<> KOMŞU

( Tek bir ev içinde birlikte ikamet edilen komşu. İLE/VE/||/<> ... )


-KİREÇ KLORÜRÜ ile KİREÇ KAYMAĞI

( ... İLE Bazı nesne ve yerleri mikroplardan arıtmakta, çamaşırları ağartmakta kullanılan, sarımsı beyaz renkte ve klor kokusunda, toz ya da sulandırılmış kireç klorürü. )


-KİREÇ ile/||/<>/> KİREÇSÜTÜ

( ... İLE/||/<>/> Badana için hazırlanmış sulu kireç. )


-KIRILGANLIĞIN GÜCÜ ve/||/<> UTANCI DİNLEMEK

( BRENE BROWN )


-KIRILGANLIĞIN GÜCÜ ve/||/<> UTANCI DİNLEMEK

( İlgili konuşmayı, burayı tıklayarak izleyebilirsiniz... ve/||/<> İlgili konuşmayı, burayı tıklayarak izleyebilirsiniz... )


-KIRILMAMA NOKTASINDAKİ KİŞİ İÇİN SÖYLENİLECEK OLAN:
[ya] KALPSİZ ile/ya da GÜÇLÜ



-KİRLİ SU ile EPRİK

( ... İLE Çamaşırın az kirli suyu. )


-KİRLİ ile/ve/değil/<> TOZLU



-KISA KOLLU ile KISA, KISA KOLLU ile OMUZ ALTI ile KOLSUZ



-KİŞİ UYUMU ile ...

( PERSON AGREEMENT )


-KİŞİ, KÖTÜ değil İŞİ(PARA DURUMU), KÖTÜ



-KİŞİ:
"BÜYÜK" ile/ve/||/<> AKILLI ile/ve/||/<> GÜÇLÜ

( Hatalarını kabul edebildiği ölçüde. İLE/VE/||/<> Hatalarından ders çıkarabildiği ölçüde. İLE/VE/||/<> Hatalarını düzeltebildiği ölçüde. )


-KİŞİ:
KONUŞTUĞU ile/ve/değil/fakat/||/<>/< SUSTUĞU



-KİŞİ:
MUTLU ve/||/<>/> KARARLI ve/||/<>/> ONURLU ve/||/<>/> "BÜYÜK" ve/||/<>/> SAYGIN ve/||/<>/> İNSAN

( Sevgimiz kadar. VE/||/<>/> Bilgimiz kadar. VE/||/<>/> Ürettiğimiz kadar. VE/||/<>/> Paylaştığımız kadar. VE/||/<>/> Merhametimiz kadar. VE/||/<>/> Dürüstlüğümüz kadar. )


-KİŞİ:
ÖLÜ ve ÖLÜMLÜ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOLU ve OLUMLU



-KİŞİ/İNSAN:
UYKU ve/||/<> UYANIKLIK ve/||/<> BEN'İN DENEYİMİ/FARKINDALIĞI



-KİŞİ ve/||/<>/> BAŞ OYUNCU

( Her birey, yaşamının baş oyuncusudur. )


-KİŞİ ve/= ÖYKÜ

( Kişi, mekândan, zamana geçendir. )


-KİŞİLER:
YANLIŞ <> KÖTÜ ile/değil/yerine/||/>< İYİ<> DOĞRU

( Ders bırakır. <> Deneyim bırakır. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Mutluluk bırakır. <> İz bırakır. )


-KİŞİLERİN/İNSANIN GÜCÜ ile/ve/||/<>/< SÖZCÜKLERİN GÜCÜ

( Söz(cük)leri/ni ve tutumunu değiştir... Dünya/n değişsin! )


-KİŞİLERİN/İNSANIN GÜCÜ ile/ve/||/<>/< SÖZCÜKLERİN GÜCÜ

( Sözcüklerin gücü anlaşılmadan, kişinin gücü anlaşılmaz. )


-KİŞİLERİN/İNSANIN GÜCÜ ile/ve/||/<>/< SÖZCÜKLERİN GÜCÜ

( Kişi, dilinin ardında gizlidir. )


-KİŞİLİK BOZUKLUĞU ile/değil/yerine KİŞİLİK ÖRGÜTLENMESİ



-KİŞİLİK BOZUKLUĞU ile KİŞİLİK YARILMASI



-KİŞİNİN:
SESSİZLİĞİ ile SUSKUNLUĞU

( Ağzın, kapalı tutulması. İLE Ağzın, kilitli tutulması. )


-KİŞİNİN:
SESSİZLİĞİ ile SUSKUNLUĞU

( Katlanılabilir. İLE Katlanılamaz. )


-KİŞİNİN/İNSANIN ÖYKÜSÜ ve/<> İSÂ'NIN ÖYKÜSÜ



-KISIR DÖNGÜ = DEVR-İ BATIL, FASİT DAİRE = CERCLE VICIEUX[Fr.] = ZIRKELBEWEIS[Alm.] = CIRCULUS VITIOSUS[Lat.]



-KISIR DÖNGÜ ile/değil YAYILMA



-KİŞİSEL MÜLK ile/ve/değil/yerine VAKIF MÜLKÜ



-KİŞİSEL VERİLERİN:
KORUNMASI HUKUKU ile/ve/||/<>/< İŞLENMESİNDEKİ İLKELER



-KİŞİYE ÖZGÜ ile/ve/değil/||/<>/< KİŞİYE ÖZEL



-KITA KOLU ile KUTUP BAĞLANMASI

( Büyük moleküllerin dallandığı yapı. İLE Moleküller arası güçlü çekim güçleri. )


-KİTAP ile/ve/<> ÖĞRETMEN/HOCA/MÜRŞİT/GURU

( Neyi/neleri nasıl yapacağını/yapabileceğini anlatır/gösterir. İLE/VE/<> Neyin/nelerin yapılmayacağını/yapılmaması gerektiğini gösterir/anlatır. )


-KİTAP ile/ve/<> ÖĞRETMEN/HOCA/MÜRŞİT/GURU

( Veri/bilgi. İLE/VE/<> Bilgi + Tecrübe. )


-KİTAP ile/ve/<> ÖĞRETMEN/HOCA/MÜRŞİT/GURU

( ... ile/ve/<> GURU: Can bağdaşması. )


-KITİPİYOZ[Yun.] değil/yerine/= DEĞERSİZ, BAYAĞI, KÖTÜ



-KIVRIM ile BÜZGÜ

( ... İLE Dikişte kumaşın bir ucundan, istenilen yere kadar geçirilen bir ipliğin çekilmesi ile oluşan, kumaşın bolluğunu azaltan sık, küçük kıvrım. )


-KIVRIMLI ile/ve/değil BOĞUMLU



-KIYAM ve/<> RÜKÛ ve/<> SECDE

( Duruş. VE/<> Saygı. VE/<> Sevgi. )


-KIZIL GERDANLI DALGIÇKUŞU ile KARA GERDANLI DALGIÇKUŞU



-KIZILGERDAN = | NAR BÜLBÜLÜ = KINALI = GÖĞSÜ KINALI |[yerel]



-KLOSTROFOBİ[Fr./ing. < Yun.] değil/yerine/= KAPALI YER KORKUSU



-KMY/BONE MINERAL DENSITY[İng.] değil/yerine/= KEMİK MINERAL YOĞUNLUĞU



-KOÇ ile SAKIZ KOÇU

( ... İLE Osmanlı döneminde Sakız Adası'ndan getirtilen koç. )


-KOÇ ile SAKIZ KOÇU

( ... İLE Sultan Abdülaziz, bunların meraklılarındandı. )


-KOÇBAŞI ile KOÇBOYNUZU

( XV. yüzyılın sonuna kadar kullanılan, kuşatılan bir kentin ya da kalenin sur ve kapılarını yıkmaya yarayan, ön tarafı koçun başına benzeyen ağır direk. | Bir ya da birkaç kişi tarafından taşınan, kol gücüyle vurularak genellikle kapıları kırmakta kullanılan demir araç. | Halı, kilim vb.nde bulunan çapaya benzer bir motif türü. İLE Üzerine ip iliştirmeye yarayan, iki kulaklı ahşap ya da metal çengel. | Eli belinde. )


-KÖK KURDU ile/= DANABURNU

( Toprak içinde yaşayıp bitkilere, köklerini keserek zarar veren bir böcek. | Aslanağzı çiçeği. )


-KÖK ile ÇİFT KÖKLÜ



-KÖK ile/ve/||/<> KÖKSÜ ile/ve/||/<> KÖKSÜZ

( ... İLE/VE/||/<> Ciğer otlarında ve yosunlarda kökü andıran, bitkinin tutunmasına yarayan bölüm. İLE/VE/||/<> Kökü olmayan. | Temeli, dayanağı ya da aslı olmayan. )


-KOKU ile/ve/||/<> DOKU



-KOKU ile/ve HİS



-KOKU ve/<> KAŞINTI



-KOKU ile/ve/||/<>/> KORKU



-KOKU ile PİSLİK



-KOKU ile SASI

( ... İLE Küf ve çürük gibi kokan. | Kokuşmuş. )


-KOKU ile/ve/||/<> TAD/AROMA

( Burundan gelen. İLE/VE/||/<> Damaktan gelen. )


-KOKU ile/ve/||/<> TAD/AROMA

( Ortonazal. İLE/VE/||/<> Retronazal. )


-KOLAYLAŞTIRICI ARABULUCU ile/ve/<> DEĞERLENDİRİCİ ARABULUCU



-KOMEDİ[İng. < COMEDY] değil/yerine/= GÜLDÜRÜ



-KOMŞU ile/ve/değil AKRABA

( Çoğu zaman ve durumda komşu akrabadan daha yakındır! )


-KOMŞU ile/ve/değil AKRABA

( Komşu komşunun küll'üne[herşeyine] muhtaçtır. )


-KOMŞU ile/ve/değil AKRABA

( Hayır dile komşuna, hayır gelsin başına. )


-KOMŞU değil KONŞU



-KOMŞU ile/ve ÖTEKİ



-KÖMÜR ile/değil ÖKSÜ

( ... İLE/DEĞİL Yarı yanmış odun. )


-KONDANSASYON POLİMERİZASYONU ile KATILMA POLİMERİZASYONU

( Küçük moleküllerin ayrılmasıyla monomerlerin birleşmesi. İLE Monomerlerin doğrudan birleşmesi. )


-KONDANSÖR değil/yerine/= YOĞUŞTURUCU



-KONDISYONEL/CONDİTIONAL[İng.] değil/yerine/= KOŞULLU



-KONİK/CONIC değil/yerine/= SÜĞÜRÜ



-KONKLAV ile PAPA SEÇİM KURULU

( Yeni bir Papa seçmek için toplanmış kardinaller meclisi. )


-KONKORDAN/CONCORDANT[İng.] değil/yerine/= UYUMLU



-KONNEKTİF DOKU/CONNECTIVE TISSUE[İng.] değil/yerine/= BAĞ DOKUSU



-KONSER SALONU değil/yerine/= DİNLETEY



-KONSÜLTASYON değil/yerine/= TANI GÖRÜŞÜMÜ



-KONTROL ile MALİYET KONTROLÜ



-KONU-KONŞU

( "Konu Komşu" olarak bilinse/geçse de çıkışı "Konu konşu"dur. )


-KONU ile/ve AMAÇ

( Amaç, en üstün önemi taşır. )


-KONU ile/ve AMAÇ

( The motive, matters supremely. )


-KONU ile/ve/||/<> ANLATIM



-KONU ile BİÇİM



-KONU ile DAVÂ



-KONU ile DURUM



-KONU ve/> İDRAK ve/> MELEKE



-KONU ile ÖZNE

( Felsefe'de. İLE Dil'de. )


-KONU ile/ve YÜKLEM ile/ve KESİNLİK/BURHAN



-KONUNUN ÖZÜNÜ KAÇIRMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
KISIR DÖNGÜ ile/ve/||/<> İLGİSİZ AMAÇ ile/ve/||/<> İLGİSİZ SONUÇ ile/ve/||/<> İDDİAYI ZAYIFLATMA ile/ve/||/<> KONUYU SAPTIRMA



-KONUŞ ve/||/<>/> EĞLEN ve/||/<>/> TARTIŞ ve/||/<>/> KORU

( Arkadaş gibi. VE/||/<>/> Çocuk gibi. VE/||/<>/> Eş gibi. VE/||/<>/> Kardeş gibi. )


-KOORDİNASYON AKSİYOMU ile/ve/||/<> BAĞLANTI BELİTİ



-KOORDİNATÖR/COORDİNATOR[İng.] değil/yerine/= EŞGÜDER, EŞGÜDÜMCÜ



-KOORDİNE[Fr. < COORDINNE] değil/yerine/= EŞGÜDÜMLÜ



-KOORDİNE değil/yerine/= EŞGÜDÜMLÜ



-KOPKOYU



-KÖPRÜ ile AĞAÇ KÖPRÜ

( ... ile U BEIN(-MYANMAR): Dünyanın en uzun ağaç köprüsü.[Tik ağacından.] )


-KÖPRÜ ile/ve/<> AŞIT

( ... İLE/VE/<> Bir suyu ya da hendeği aşmak için kurulan küçük köprü. | Siper, kuytu yer. | Aşılacak yer. | Dağ geçidi. )


-KÖPRÜ ile ASMA KÖPRÜ



-KÖPRÜ ile CHOLUTECA KÖPRÜSÜ

( ... İLE Honduras'ta, Choluteca ırmağı üzerinde, 484 metre uzunluğunda bir köprü.
[Honduras, fırtına ve kasırgalarıyla ünlü bir bölge. 1996 yılında, Choluteca ırmağı üzerinde yeni bir köprü inşâ etmeye karar verdiklerinde şiddetli hava koşullarına dayanmasını amaçladılar. Bir Japon firmasıyla antlaşma yapıldı ve onlar da çok sertleşebilen doğal güçlere dayanacak biçimde tasarlanmış sağlam bir köprü inşâ etti. Günümüzün tasarım ve mühendislik harikası olan yeni Choluteca köprüsü, 1998'de halkın hizmetine açıldı. Bireyler, ırmağın bir kıyısından öteki kıyısına geçerken yeni köprüye hayran kalmadan edemedi. Choluteca'nın gurur ve mutluluğuydu. O yılın Ekim ayında, "Mitch Kasırgası", Honduras'ı vurdu. Dört günde, -normalde altı aylık yağışa eşit olan- 190 santimetreküp yağmur yağdı. Her yerde yıkım oluştu. Choluteca ırmağı yükseldi ve tüm bölgeyi su bastı. Yedi bin kişi yaşamını kaybetti. Honduras'taki tüm köprüler, Yeni Choluteca köprüsü dışında yıkılmıştı. Bir sorun vardı. Köprü, olduğu gibi dururken, ona varan ve ondan çıkan yollar yok olmuştu. Önceden burada yol olduğuna gösterren en ufak bir belirti bile kalmamıştı ve hepsi bu kadar da değildi. Yaşanan taşkın, Choluteca ırmağını, yatağını değiştirmeye zorlamıştı. Yeni bir kanal yaratmıştı ve ırmak, artık köprünün altından değil yanından akıyordu. Sonuç itibarı ile köprü, kasırgaya dayanacak kadar sağlamdı ama hiçbir yere ulaşmayan bir köprü durumuna gelmişti. Dünya daha önce düşünemeyeceğimiz biçimlerde değişiyor. Ve Choluteca Köprüsü, çevremiz değiştikçe bize -kariyerimize, işimize, yaşamımıza- neler olabileceğinin harika bir örneği...] )


-KÖPRÜ ile CHOLUTECA KÖPRÜSÜ

( )


-KÖPRÜ ile/ve/değil EŞİK



-KÖPRÜ ile GEÇEK

( ... İLE Çok geçilen yer, işlek yol. | Küçük, tahta köprü. )


-KÖPRÜ ile/ve KANTARA

( ... İLE/VE Taştan yapılan kemerli büyük köprü. )


-KÖPRÜ ile SU KEMERİ

( ... İLE Üzerinde, su yolu bulunan, kemerli köprü. )


-KORKU ve ÜZÜNTÜ değil/yerine/>< BİREŞİM(TEVHİD)

( Gelecekle ilgili. VE Geçmişle ilgili. DEĞİL/YERİNE/>< Şimdide. )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( KAYNAK: Korkunun kaynağını biliriz, ancak kaygının kaynağı belirsizdir.
SÜRE: Korku, daha kısa sürelidir, kaygı ise uzun süre devam eder.
ŞİDDET: Korku, kaygıdan daha şiddetlidir. )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( Beyinde. [amigdala'da]. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Zihinde.["bağlarda"] )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( [kaynağı] Dışarıda. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İçeride. )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( Dışarıdan içeriye. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İçeriden dışarıya. )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( Varoluşsal, zorunlu, geçerli, gerekli, etkili ve yetkin. İLE Anlamsız, değersiz, geçersiz, gereksiz, etkisiz ve yetkisiz. )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( Köpek/arı korkusu (yakındaysa/yakınlaşıyorsa)
"Köpek/arı kaygısı" (uzaktaysa/yakınlaşmasa da)

Uçak korkusu (binmeye yaklaştıkça)
"Uçak kaygısı" (binmeden ve düşmesi "düşüncesiyle")

Terk edilme korkusu (ondan daha önce terk edememe düşüncesiyle)
"Terk edilme kaygısı" (bitmeye yaklaştıkça)

[Deneyimleneceklerde, elde etmede, sınırlarda ve sınavlarda...]
Başaramama korkusu (zihnindeki ve "kendince" sınırsız "çözümleriyle")
"Başaramama kaygısı" (çıkarlarının kaybedilecek olması ya da çatışmasıyla)

[Varoluş sürecinde ve gereksiniminde...]
"Ben olamama" korkusu (ötekilerin "gücü" ya da "üstünlüğüyle")
"Ben olamama" kaygısı (aidiyet sağlayamamayla) )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( "KAYGI değil/yerine SAYGI" yazısı için burayı tıklayınız... )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( Korkunun bir bölümü, varolanlara bir zarar düşünmediğimiz zaman gider. )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( İhanetten uzak kaldığın kadar korkmazsın. )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( Zan gitmedikçe, korkudan ve kaygıdan kurtulamayız. )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( Gövde ve zihin sınırlılardır, onun için de incinmeye açıklardır, onların, korunmaya gereksinimleri vardır ve bu da korkuya yol açar. )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( Gelecek için antrenman, tutumlar geliştirme; bunlar korku işaretidir. )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( Acı çekmemiş olan, korkmaz. )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( İç ve dış arasındaki ayrımın yalnızca zihinde olduğunu idrak ettiğiniz zaman, artık korkunuz kalmaz. )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( Arzulardan ve korkulardan kurtulun, görüşünüz birdenbire berraklaşacak ve herşeyi olduğu gibi göreceksiniz. )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( İç değerinizi bilmelisiniz, ona güvenmelisiniz ve günlük yaşantınızda arzu ve korkularınızı feda ederek bunu belirgin kılmalısınız. )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( Arzudan ve korkudan kurtulmak bizi öyle korkutmasın. Bu hepimizin bildiğinden öyle farklı, çok daha yoğun ve ilginç bir yaşam sürdürebilmemizi sağlayacaktır. Öyle ki biz her şeyi kaybetmekle gerçekten her şeyi kazanmış oluruz. )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( Once you realise that all comes from within, that the world in which you live has not been projected onto you but by you, your fear comes to an end.
You are love itself - when you are not afraid.
An understanding mind is free of desires and fears.
The more you know yourself the less you are afraid.
Discover your mistake and be free of fear.
The body and the mind are limited and therefore vulnerable; they need protection which gives rise to fear.
Training for the future, developing attitudes is a sign of fear.
Who has not suffered is not afraid.
When you realise that the distinction between inner and outer is in the mind only, you are no longer afraid.
Be free of desires and fears and at once your vision will clear and you shall see all things as they are.
You must know your inner worth and trust it and express it in the daily sacrifice of desire and fear.
Do not be afraid of freedom from desire and fear. It enables you to live a life so different from all you know, so much more intense and interesting, that, truly, by losing all you gain all. )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( FEAR: [not] Forget Everything And Run VS./AND/||/<>/>/BUT Face Everything And Rise
Face Everything And Rise INSTEAD OF Forget Everything And Run )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( Korku, bilmemekten ileri gelir. )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( Bir kez, her şeyin içten geldiğini, içinde yaşadığınız dünyanın size değil, sizin tarafınızdan yansıtıldığını idrak ettiğinizde, korkularınız sona erer. )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( Siz aslında sevgisiniz - korkmadığınız zaman. )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( Anlayan bir zihin, arzulardan ve korkulardan azâdedir. )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( Kendinizi ne kadar daha çok bilirseniz, o kadar daha az korkarsınız. )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( Hatanızı keşfedin ve korkudan kurtulun. )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( Gövdemizin sahibi olursak, korkuyu atarız. )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( Varolan bir şeyden çekinme. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Henüz gerçekleşmemiş bir şeyden çekinme. )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( )


-KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI

( [CHAT GPT >]

Korku ve kaygı, genellikle birbiriyle karıştırılan, yakından ilişkili duygulardır ancak bunlar farklı deneyimlerdir.

Korku, algılanan bir tehdide tepki olarak yaşanan doğal, sağlıklı bir duygudur. Bizi zarardan korumaya yardımcı olan tehlikeye karşı doğal bir tepkidir. Korku, genellikle kısa ömürlüdür ve bulunduğunuz koşullarda belirli bir uyarana tepki olarak ortaya çıkar.

Kaygı ise sinirlilik ve huzursuzluk ile tanımlanan daha uzun süreli bir düşünce zinciridir. Kaygı, genellikle şu andaki belirli bir uyaran yerine gelecekteki olayların ya da kaygıların beklentisiyle tetiklenir. Acil bir tehlike olmadığında bile zamanla devam eden kronik bir durum olabilir.

Genel olarak korku, belirli bir tehdide ya da tehlikeye verilen bir yanıtken; kaygı, gelecekteki tehdit ya da tehlike olasılığına bir yanıttır. İki duygu da bizi harekete geçmeye ve kendimizi korumaya güdüleyebildiğinden ancak belirli durumlarda yardımcı olabilir. Ancak korku ya da kaygı kronikleştiğinde ya da aşırı duruma geldiğinde, zihinsel ve fiziksel sağlığımız üzerinde olumsuz etkileri olabilir.



[English]

Fear and anxiety are closely related emotions that are often confused with one another, but they are distinct experiences.

Fear is a natural, healthy emotion that is experienced in response to a perceived threat. It is a natural response to danger that helps to protect us from harm. Fear is generally short-lived and occurs in the present moment, in response to a specific stimulus.

Anxiety, on the other hand, is a more prolonged emotion that is characterized by feelings of worry, nervousness, and unease. Anxiety is often triggered by anticipation of future events or concerns, rather than by a specific stimulus in the present moment. It can be a chronic condition that persists over time, even when there is no immediate danger present.

In general, fear is a response to a specific threat or danger, while anxiety is a response to the possibility of future threats or dangers. Both emotions can be helpful in certain situations, as they can motivate us to take action and protect ourselves. However, when fear or anxiety becomes chronic or excessive, it can have negative effects on our mental and physical health. )


-KORKU ile/ve/||/<>/> AĞRI ile/ve/||/<>/> GERGİNLİK



-KORKU ile/ve/||/<> AKIL

( İşin içine korku girdiği oranda, "akıl" da etkinleşir. Bir kişi, ne kadar korkusuz ise "aklını" o kadar az kullanır. )


-KORKU ile ANLAYIŞ EKSİKLİĞİ



-KORKU ile/ve/<> BÂTIL İNANÇ

( Korku, bâtıl inançların temel kaynağıdır. )


-KORKU ve/> BERRAKLIK ve/> ERK(GÜÇ) ve/> YAŞLILIK

( BİLGİ KİŞİSİ

Görüşmelerimiz sırasında, ... tutarlı bir biçimde, "bilgi kişisi" sözcüklerini kullanıyor ya da bu kavrama göndermeler yapıyordu. Ama bununla ne demek istediğini hiç açıklamamıştı. Bunu, ona sordum.

"Bilgi kişisi, öğrenimin zorluklarına katlanmayı göze almış kişidir," diye yanıtladı. "Acele etmeden, bocalamadan, erk ve bilgi gizlerinin sökülmesi, çözülmesi yolunda, gidebileceği son aşamaya varmış olan bir kişidir."

"Her isteyen, bilgi kişisi olabilir mi?"

"Hayır, herkes olamaz."

"Bilgi kişisi olmak için insan ne yapmalıdır öyleyse?"

"Dört doğal düşmanına meydan okuyup onları yenmelidir."

"O dört düşmanını yenen bir kişi, bilgi kişisi olur mu?"

"Evet. Ancak, dört düşmanının her birini yenebilen kişiye, 'bilgi kişisi' denir."

"Bu düşmanları yenen herkes, 'bilgi kişisi' olur mu?"

"Hepsini yenen herkes, 'bilgi kişisi' olur."

"Bu düşmanlarla savaşıma geçmeden önce, yapılması gereken başka şeyler yok mudur?"

"Yoktur. Her isteyen, bilgi kişisi, olmayı deneyebilir ama çok azı gerçekten başarır bu işi -doğal bir şey bu-. Bilgi kişisi olma yolunda karşılaşılan düşmanlar, gerçekten korkunç şeylerdir; çoğu kişi, yenik düşer onlara."

"Nasıl düşmanlar bunlar, ... ?

Düşmanlar konusunda konuşmak istemedi. Bu konuyu anlamam için daha çok zaman olduğunu söyledi. Sözü değiştirmemek amacıyla benim bir bilgi kişisi olup olamayacağımı sordum. Bunu kimsenin kestiremeyeceğini bildirdi. Ama bir bilgi kişisi olup olamayacağımı gösteren herhangi bir ipucu bulunup bulunmadığını ısrarla sorunca, bunun, o dört düşmanla savaşımımın sonucuna bağlı olduğunu -onları yenebiliyor muyum yoksa onlara yeniliyor muyum- ama o savaşımın sonucunu şimdiden bilmesinin olanaksızlığını belirtti.

"Savaşımın sonucunu görebilmek için büyü yapmak ya da fala bakmak olanaklı mıdır?" diye sordum. Hiçkimsenin, ne araç kullanırsa kullansın, bu savaşımın sonucunu önceden bilemeyeceğini, kesin bir dille anlattı. Neden olarak da bilgi kişisi olmanın, geçici bir şey olduğunu gösterdi. Bu noktayı açıklamasını istediğimde, yanıtı şöyle oldu:

"Bilgi kişisi olmak sürekli değildir! Bir kişi, tam olarak bilgi insanı olamaz. Ancak, çok kısa bir an için olunuverir. Dört düşmanı yendikten sonra!"

"Söylesene, nasıl düşmanlar bunlar?"

Yanıt vermedi. Yine üsteledim ama konuyu değiştirdi ve başka şeyler anlatmaya başladı.

 

( Ertesi gün... )

 

Gitmeye hazırlanıyorken, birden, bilgi kişinin düşmanlarını yine sormak geldi içimden. Uzun süre uzakta kalacağımı, söyleyeceklerini yazarsam, bu konuları düşünme fırsatını bulabileceğimi anlatarak onu ikna etmeye çalıştım.

Bir süre, ikircikli, bekledi; sonra konuşmaya başladı:

"Bir kişi, öğrenmeye başlayınca, amaçlarının neler olduğunu kesin olarak bilmez. Başka bir niyeti vardır, amaçları belirgin değildir. Hiçbir zaman gerçekleşemeyecek ödüller ummaktadır. Çünkü, öğrenmenin "zorluklarını" bilmiyordur henüz."

"Yavaş yavaş öğrenmeye başlar -önceleri azar azar, sonra da büyük parçalar halinde-. Çok geçmeden, düşünceleri çatışır. Öğrendiği şey, umduğu, düşlediği gibi çıkmamıştır; bu durum, onu korkutur. Öğrenim, hiç de beklendiği gibi olmamıştır. Öğreniminin her adımı, yepyeni görevler yükler kişiye; kişinin korkuları, acımasızca birikir, baş kaldırır. Bir savaş alanına döner yaşamı.

"İşte, doğal düşmanların birincisiyle böyle karşılaşılır: Korkuyla! Yenmesi güç, hain, korkunç bir düşmandır korku. Tüm yol boyunca saklanır, ummadığın yerlerde, sinsi sinsi bekler seni. Eğer, onu karşında gördüğün zaman, kaçmaya başlarsan, unut artık bilgiye ulaşmayı."

"Korkup kaçan kişiye ne olur?"

"Bir şey olmaz. Ama öğrenemez bir daha. Korkusunu göğüslemesi, korkusuna karşın, öğrenme yolunda, bir adım daha ilerlemeyi göze alması gerekir. Bir adım daha, bir adım daha. Korkuyla dolmalı... Evet! Ama korksa da ilerlemeyi sürdürmeli, durmamalı! Bu işin yöntemi böyledir! Bu birinci düşmanın, pes edeceği bir an gelecektir. Kişiye, güven gelir. Niyeti daha da güçlenir. Öğrenmeyi, öyle korkutucu bir şey gibi görmez artık."

"Bu sevinçli an gelince, birinci doğal düşmanını yendiğini çok iyi bilir kişi."

"Hemen mi olur bu, yoksa, azar azar mı?

"Azar azar olur ama korkusunun kaybolması çabuk olur. Birdenbire olur."

"Ama yeni bir şeyler gelirse başına, yine korkmaz mı kişi?"

"Hayır. Korkusunu, bir kez yitirmeyegörsün. Kişi, artık yaşamında korku nedir bilmez. Korkunun yerini, zihin berraklığı alır -korkuyu silen bir zihin berraklığı-. Artık, o kişi, ne istediğini biliyordur; o isteklerini nasıl doyuracağını da biliyordur. Yeni öğrenimleri kazanmak için adımlarını nasıl atması gerektiğini sezer; her şey apaçık çıkmıştır ortaya. Artık, hiçbir şey saklı değildir bu kişiden."

"Bu da, ikinci düşmanın karşısına çıkarır onu: Berraklık! Ulaşılması, o denli zor olan zihin berraklığı, korkuyu kovar ama kör eder insanı aynı zamanda."

"Kişinin, kendinden kuşku duymasına yol açar, istediği şeyi yapabileceği inancını verir ona. Çünkü, o kişi, artık, herşeyi apaçık görebilmektedir. Berraklığın yüreklendirdiği kişi, bir türlü durmak bilmez. Ama büyük bir hata yapmaktadır. Bu işin, bir eksik yanı vardır. Kişi, kendini bu sözde erke bırakırsa, ikinci düşmanına boyun eğmiş sayılır. Ve öğrenme diye bir şey kalmaz. Sabırlı olması gereken yerde aceleci olacak ya da acele edilmesi gereken yerde sabırlı olmayı yeğleyecektir. Zaman gelecek, artık, yeni bir şey öğrenme yetisini yitirecektir."

"Bu tür bir yenilgiye uğrayan kişiye ne olur? Ölür mü?"

"Hayır, ölmez. İkinci düşmanı, bu kişinin, bir bilgi insanı olma çabasını kösteklemiştir; artık, bu kişi, bilgi insanı olmayı istemek yerine, devingen, kıvrak bir savaşçı olmayı yeğleyebilir. Ya da soytarı olmayı. Ne var ki, kendine pek pahalıya mal olan o berraklık, hiçbir zaman karanlığa ve korkuya dönüşmeyecektir. Yaşam boyunca, her şeyi açıkça görecektir ama yeni bir şey öğrenemeyecektir, öğrenme özlemi çekmeyecektir."

"Ama yenilmemek için yapabileceği bir şey yok mudur?"

"Korkuyu nasıl aşmışsa yine öyle yapmalıdır. Berraklığa, meydan okumalıdır. Elde ettiği berraklığı, önünü daha iyi görüp yeni adımlarını ona göre atmak için kullanmalıdır. En önemlisi de, berraklığının, bir yanlışlık sonucu ortaya çıktığını düşünmelidir. Ve öyle bir an gelecektir ki, bu berraklığın, gözleri önündeki bir noktadan başka bir şey olmadığını anlayacaktır. Böylece, ikinci düşmanını da yenmiş olacaktır. Artık, hiçbir şeyin, ona zarar veremeyeceği bir yere ulaşacaktır. Bu, bir hata olmayacaktır. Bu, gerçek bir erk(güç) olacaktır."

"Bu yere ulaşınca, ardından koştuğu erke, sonunda kavuştuğunu bilecektir. Ne isterse yapar artık bu erkle. Dostu, onun buyruğundadır artık. Ne isterse, yasa odur. Çevresinde ne varsa görmektedir. Ne var ki, üçüncü düşman dikiliverir karşısına: Erk!

"Düşmanların en güçlüsüdür erk. En doğal şey, ona boyun eğmektir. Öyle ya... O kişinin buyruğunda değil midir erk!? Buyurur; kimi sakıncaları göze ala ala, kendi yasalarını, kendi yapar. Çünkü, buyruk ondadır."

"Bu durumdaki biri, yaklaşmakta olan üçüncü düşmanın, pek farkına varmaz. Bir bakmışsın, birdenbire, haberi bile olmadan yitivermiş savaşımı. Düşmanı, onu, kıyıcı, tutarsız bir adam haline getirivermiş..."

"Erkini yitirir mi?"

"Hayır, berraklığını da erkini de hiçbir zaman yitirmez."

"Bilgi kişinindan farkı nedir, öyleyse?"

"Kendi erkine yenilen bir kişi, onu, doğru dürüst yönlendiremeden ölür gider. Yazgısının üstüne, yük gibi biner erki. Böyle biri, kendini yönetemez ve bilmez erkini, ne zaman ya da nasıl kullanması gerektiğini."

"Bu düşmanlardan birine yenilirsen, bu kesin bir yenilgi mi demektir?"

"Evet, kesin yenilgi olur bu. Bu düşmanlardan biri, insanı yenmeyegörsün, artık yapılabilecek bir şey kalmaz."

"Örneğin, erke yenilen bir kişi, yanlışını görerek, durumu düzeltebilir mi?"

"Düzeltemez. Bir kere yenilmeyegörsün, işi bitmiştir artık."

"Ya geçiciyse erke aldanması; ya erki teperse zamanında?"

"Savaşım sürüyor sayılır o durumda. Hâlâ 'bilgi insanı' olmaya çalışıyor demektir bu. Artık, hiç çabalamıyorsa, kendini koyuverirse yenilmiş olur bu kişi ancak."

"Ama bir insan yıllarca korkuya yenik düşebilir ve sonunda korkusunu yenebilir."

"Hayır, doğru değildir bu. Korkuya kapılırsan, korkuyu yenemezsin; çünkü, öğrenmekten ürküyorsundur, öğrenmek için çaba göstermiyorsundur. Ama korkusunun içinde yıllar boyunca sürdürürse öğrenme çabasını, ola ki, korkusunu yenebilir. Çünkü, kendini, korkuya tümüyle bırakmamıştır."

"Üçüncü düşmanı nasıl yeneriz?"

"Ona karşı çıkarak. Bile bile... Kendimizin olmadığını kavrayarak. Tüm öğrendiklerimizi, dikkatle ve inançla kullanarak, sürekli olarak sınırlarımızı zorlamayarak... Kendimizi denetleme durumunda, berraklığın ve erkin, hatalardan da kötü olduğunu görebilirsek, her şeyi denetimimiz altında bulundurduğumuz bir noktaya erişebiliriz. İşte, o noktada, erkimizi nasıl ve ne zaman kullanabileceğimizi biliriz. Üçüncü düşmanı böylece yenmiş oluruz."

"Bu da kişiyi, öğrenim yolculuğunun sonuna getirir. Bir de ne görürsün! Sonuncu düşman, karşına dikilmiş durmaktadır: Yaşlılık! Düşmanların en acımasızıdır bu. Hiçbir zaman, tümüyle yenemeyeceğimiz bir düşman... Sürekli olarak savaşıp uzak tutmaya çalışmaktan başka yapılacak bir şey yoktur."

"İşte, bu dönemde, kişi, hiçbir şeyden korkmaz; zihni berraktır, sabırsız değildir -tüm erkleri denetimi altındadır-. Ne var ki, bu dönem, aynı zamanda, boyun eğmeyen bir dinlenme isteğinin ortaya çıktığı bir dönemdir. Bir yere uzanmak, unutmak isteğine bırakırsa kendini; yorulur yorulmaz, sürdürdüğü çabayı bırakırsa, son olanağını kaybetmiş olur. Titrek, yaşlı bir yaratık durumuna sokuverir onu düşmanı. Çekilme arzusu, tüm berraklığını, erkini ve bilgisini bastırır."

"Ama kişi, silkinir de yorgunluğundan sıyrılır, yaşamının gereklerini sürdürürse, bu son yenilmez düşmanıyla savaşımda bir an bile olsa başarılı olursa, işte o zaman 'bilgi insanı' olmuş demektir. Berraklığın, erkin ve bilginin egemen olduğu bu an, yeterlidir onun için." )


-KORKU ile/ve/<>/değil ÇARESİZLİK



-KORKU ||/ve/yerine/|| CEHALET ||/ve/yerine/|| BİLGİ ||/ve/yerine/|| CESÂRET

( Korku, bilgisizlikten de, çok bilgiden de olur. )


-KORKU ||/ve/yerine/|| CEHALET ||/ve/yerine/|| BİLGİ ||/ve/yerine/|| CESÂRET

( CESARET: Köprüyü geçmeyi göze alabilmek. )


-KORKU ile/yerine CİDDİYE ALMAK



-KORKU > DEHŞET > NEFRET/(><)HAYRANLIK



-KORKU ile/ve/||/<> DENETİM ODAKLI KORKU



-KORKU ile/ve/değil/yerine DİKKAT



-KORKU = FEAR[İng.] = CRAINTE[Fr.] = FURCHT[Alm.] = METUS[Lat.]



-KORKU ile GERİLİM



-KORKU ve/||/<> HAZ

( Bireylerin, suç işleme nedenleri. )


-KORKU ile/ve İHÂNET



-KORKU ile İKİRCİK



-KORKU ile/ve İMAN



-KORKU ile/ve/> KAÇMAK



-KORKU ile/ve/||/<> KIZMA/ÖFKE ile/ve/||/<> ÜZÜNTÜ/ÜZÜLME ile/ve/||/<> UTANMA/UTANÇ[>< AÇGÖZLÜLÜK] ile/ve/||/<> İĞRENME/TİKSİNTİ | ile/ve/||/<> SEVİNÇ(NEŞE)/COŞKU ile/ve/||/<> ŞAŞIRMA/ŞAŞKINLIK/HAYRET

( Farklı coğrafyalarda yaşayıp farklı dilleri konuşsa da yeryüzünde yaşayan tüm bireyler, şu 6 ya da 7 duygu-durum için aynı yüz ifadesi ve mimikleri kullanıyor. )


-KORKU ile/ve/||/<> KIZMA/ÖFKE ile/ve/||/<> ÜZÜNTÜ/ÜZÜLME ile/ve/||/<> UTANMA/UTANÇ[>< AÇGÖZLÜLÜK] ile/ve/||/<> İĞRENME/TİKSİNTİ | ile/ve/||/<> SEVİNÇ(NEŞE)/COŞKU ile/ve/||/<> ŞAŞIRMA/ŞAŞKINLIK/HAYRET

( )


-KORKU ile/ve/||/<> KIZMA/ÖFKE ile/ve/||/<> ÜZÜNTÜ/ÜZÜLME ile/ve/||/<> UTANMA/UTANÇ[>< AÇGÖZLÜLÜK] ile/ve/||/<> İĞRENME/TİKSİNTİ | ile/ve/||/<> SEVİNÇ(NEŞE)/COŞKU ile/ve/||/<> ŞAŞIRMA/ŞAŞKINLIK/HAYRET

( )


-KORKU ile/ve/değil/yerine KORUMA



-KORKU ile/ve/||/<>/> ÖFKE



-KORKU ile/ve/değil/yerine OLGU



-KORKU ile/değil/yerine SEVGİ

( Bir kez, her şeyin içten geldiğini, içinde yaşadığınız dünyanın size değil, sizin tarafınızdan projekte edildiğini idrak ettiğinizde, korkularınız sona erer. )


-KORKU ile/değil/yerine SEVGİ

( Bazen, bazı korkular da sevgiye dönüşebilmektedir. [STOCKHOLM SENDROMU] )


-KORKU ile/değil/yerine SEVGİ

( Korkutamazsın beni, seviyorum seni! )


-KORKU ile/değil/yerine SEVGİ

( Once you realise that all comes from within, that the world in which you live has not been projected onto you but by you, your fear comes to an end. )


-KORKU değil/yerine/>< ŞÜKRAN



-KORKU ile/ve/değil/yerine TARİH BİLİNCİ

( Ulusların uygarlık seviyesini, tarih incelemelerindeki çaba ve becerilerine göre belirlemek olanaklıdır. )


-KORKU ile/ve/değil/yerine TEDBİR



-KORKU ve/||/<>/> TEMBELLİK



-KORKU ile/ve/değil TEPKİ



-KORKU ile/ve/ya da/<> UKALALIK



-KORKU ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< ÜMİT

( Mahkum eder. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Özgür bırakır. )


-KORKU ile/ve/> ÜRKÜ/PANİK[Yun.]



-KORKU ile/ve UTANMAK



-KORKU ve/||/<>/< ZARAR GÖRMEK



-KORKU ile/> ZEKÂ



-KORKUTUCU ile/ve/değil/yerine CAYDIRICI



-KORU ile/ve/||/<> AĞAÇLIK

( Bakımlı küçük orman. İLE/VE/||/<> Ağacı bol olan yer. )


-KORU ile AYKE

( Bakımlı küçük orman. İLE Sık koruluk. )


-KORUK SUYU ile LİMON SUYU



-KORUYUCU ile/ve/değil/||/<> KALKAN



-KÖŞE ile/ve/||/<> SEKİ/KÜRSÜ

( Gazetede. İLE/VE/||/<> Üniversitede/fakültede. )


-KÖŞESİ ile/ve/değil UCU



-KÖŞKLÜ ile/ve "İKİ KEÇELİ"

( Osmanlı'da yangın habercileri. )


-KÖŞKLÜ ile/ve "İKİ KEÇELİ"

( ... İLE/VE Üst kıdemli. )


-KOŞUK ile SAGU

( Çoğunlukla aşk, kahramanlık, güzellik, doğa, hasret, savaş ile ilgili söylenirdi. İLE Ölüm ve yas ile ilgiliydi. )


-KOŞUK ile SAGU

( Genellikle şölen ve sığır adlı eğlence törenlerinde söylenirdi. İLE Yuğ adlı cenaze törenlerinde söylenmekteydi. )


-KOŞULLAR:
İÇ ile/ve/||/<> DIŞ ile/ve/||/<> GENEL ile/ve/||/<> ÖZEL ile/ve/||/<> KİŞİSEL ile/ve/||/<> FİZİKSEL ile/ve/||/<> ZİHİNSEL ile/ve/||/<> ZORUNLU ile/ve/||/<> İTİBARİ ile/ve/||/<> YAKIN ile/ve/||/<> UZAK



-KOŞULLU ile BİTİŞİK KOŞULLU ile AYRIK KOŞULLU



-KOŞULLU ile/ve/yerine/değil İSTEKLİ



-KOŞUN[Moğolca] ile KOŞUNTU

( Asker, yan yana durmuş asker dizisi, saf. | Yan yana dizilmiş kişilerin oluşturduğu dizi. | Koşu, yarış. İLE Birinin yanında bulunan yardakçılar. )


-KOTA KİNABALU ile/ve/<> KİNABALU MİLLİ PARKI

( Borneo'nun Sabah Eyaleti'nin başkenti. İLE/VE/<> 754 km² yüzölçümü bulunan park, flora ve fauna açısından bir hazine olarak kabul ediliyor. Parkın içinde, 1500 çeşit orkide, sürüngenler ve 518 çeşit kuş bulunuyor.
[Dünyanın en büyük çiçeği olarak kabul edilen, "Rafflesia Arnoldii"nin çapı 91 cm., kalınlığı 1.9 cm., ağırlığı ise 7 kg.] )


-KOTA KİNABALU ile/ve/<> KİNABALU MİLLİ PARKI

( (Kota) Kinabalu (Dağı) Efsanesi:

Kinabalu Dağı'nın zirvesinde çok iri bir inci ve onu sahiplenen bir ejderha varmış. Bu incinin ünü, sınırları aşıp Çin İmparatoru'nun kulağına kadar ulaşmış. İnciye sahip olma hırsıyla yanıp tutuşan imparator, inciyi kendine getirmesi için bir prensini bu dağa göndermiş.

Prens, henüz dağa çıkmadan, dağın eteğindeki bir köyde, güzel bir yerli kıza âşık olmuş ve onunla evlenmiş. Bir çocukları da olmuş.

Daha sonra görevini anımsayıp dağa çıkan ve ejderhaya görünmeden inciyi almayı başaran prens, Çin'e dönmek üzere bir gemiyle yola çıkmış. Ancak, yolda korsanlara yakalanan prens, hem canını kaybetmiş, hem de inciyi.

Bu olay, eşinin köyünde de duyulunca, yabancıları sevmeyen köy halkı, prensin dul eşiyle alay etmeye, aşağılamaya başlamış. Prensin güzel eşi, bu aşağılamalara daha fazla dayanamayarak, çocuğuyla birlikte kutsal dağın tepesinden aşağı atlamış.

Bu olaydan sonra da, bu kutsal dağa, "Kota Kinabalu" yani "Çinli'nin dul eşi" denilmiş. )


-KÖTÜ ile ACAYİP



-KÖTÜ değil FARKLI



-KÖTÜ ile/ve İSTENİLMEYEN

( İyi şeylerden istemeyerek uzak kalınır, kötü şeylerden isteyerek. )


-KÖTÜ ile/ve/||/<> İYİ ile/ve/||/<> BENLİK

( İd. İLE/VE/||/<> Süper ego. İLE/VE/||/<> Ego. )


-KÖTÜ ile/ve/||/<> İYİ ile/ve/||/<> BENLİK

( Düşman/rakip. İLE/VE/||/<> Yardımcı. İLE/VE/||/<> Kahraman. )


-KÖTÜ ile/değil/yerine KULLANIŞSIZ



-KÖTÜ ile/ve/değil/yerine OLUMSUZ



-KÖTÜ ile/ve REZÂLET/REZİL



-KÖTÜ = ŞER = BAD, EVIL, WRONG[İng.] = MAL[Fr.] = BÖSE, UEBEL[Alm.] = MALUS[Lat.] = MALO[İsp.]



-KÖTÜ ile/ve/değil/<> ÜSTÜNKÖRÜ



-KÖTÜ ile YARARSIZ



-KÖTÜ ile/ve/değil/yerine/||/<> ZOR



-KÖTÜMSER ile/değil SORUNLU



-KÖTÜRGÜ = TAŞIMA



-KOVULMUŞ = KOVUNTU

( Kovulmuş kişi. )


-KÖYDEŞ ile/ve/=/||/<> KÖYLÜ

( Aynı köyde oturan kişilerin birbirine göre her biri. )


-KÖYLÜ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KÖY KÖKENLİ



-KÖYLÜ ile/ve KULAK

( ... İLE/VE Varlıklı Rus köylüsü. )


-KÖYLÜ ile MUJİK

( ... İLE Rus köylüsü. )


-KÖYLÜ ile TAŞRALI



-KOYU ile ÇOK KOYU/KUZGUNÎ



-KOYU ile DOLGUN



-KOYUN ile/ve ANADOLU YABAN KOYUNU

( ... İLE/VE Anadolu Yaban Koyunları: * Sadece Türkiye'de yaşarlar. (Konya-Odul Baba Dağı'nda yaşarlar.) * Dişillerin boynuzu yoktur, erillerin vardır. * Dişiller 1.5 yaşında, eriller 3.5 yaşında ergenleşir. * Ön bacaklar arka bacaklardan kısadır. )


-KOYUN ile ROCKY DAĞLARI İRİ BOYNUZLU KOYUNU

( ... İLE Amerika'nın, Rocky Dağları'nda yaşarlar. )


-KOYUN ile VALAIS SİYAH BURUNLU KOYUNU

( ... İLE İsviçre'de, Valais kantonunun Visp vadisinden... )


-KOYUN ile YABAN KOYUNU



-KÖZ ile/||/<> KÖZETLİG ile/||/<> KÖZNGÜ

( Göz. İLE/||/<> Korunan, sakınılan nesne. İLE Ayna. )


-Kr ile Ku

( Kriptonun simgesi. İLE Kurçatovyumun simgesi. )


-KRİSTALOİT[Fr. < CRISTALLOIDE] değil/yerine/= BİLLURSU



-KROS[İng. < CROSS] değil/yerine/= DOĞADA KOŞU

( Kırlarda ve ormanlarda, hendeklerden, yükseltilerden, çukurlardan ve akarsulardan geçerek yaya yapılan koşu. )


-KU ile ...

( Köy, mesken, mahalle. )


-KÜ ile KÜÇ ile KÜÇ ile KÜÇ

( Toplum içinde tanınma bildiren bir sözcük.[KÜLÜG BİLGE: Ünlü bir bilgin.] İLE Güç. İLE Şiddet ya da zulüm. İLE Susam. )


-KUARKLAR ile/ve/||/<>/> LEPTONLAR ile/ve/||/<>/> BOZONLAR ile/ve/||/<>/> HIGGS BOZONU



-KUARTET[Fr. < QUARTETTE] değil/yerine/= DÖRTLÜ



-KUARTET değil/yerine/= DÖRTLÜ



-KUCAK ile DİZ ÜSTÜ

( Göğüs bölgesi. İLE Oturma durumunda dizin üstü. )


-KUÇU KUÇU

( Birden parlayan, kızan kişilere söylenilen. | Köpekler için söylenilen. )


-KÜÇÜKÇEKMECE ile/ve KÜÇÜKÇEKMECE GÖLÜ

( Büyükçekmece - Florya arasında bir semt. [1987] [Adını "Çekdiri" adlı gemilerin çekildiği yer olmasından dolayı almıştır.] İLE/VE Küçükçekmece'de, Marmara Denizi kıyısında bulunan kıyı ve baraj gölüdür. [Suyu tuzludur.] [Yüzölçümü 16 km2, derinliği 20 m., denizden yüksekliği 3 m.] [28 Ocak 1969'da donmuştur.] )


-KUÇUKUÇU ile KUÇU KUÇU

( Köpek. İLE Ünlem. )


-KUĞU ile KOSKOROBA



-KUĞU ile/değil ÖTÜCÜ KUĞU



-KUĞU ile/ve/değil TURNA

( Anadolu'da, kuğuya turna denilir. )


-KULAK ÇUKURU ile KULAK DIŞ BOŞLUĞU ile KULAK KEPÇESİ ile ...



-KULAK SALYANGOZU ile/ve KULAK SALYANGOZU KANALI



-KÜLGÜ/KÜLTGÜ/KÜLÜNÇ ile KÜLÜT ile KÜLGÜ

( Gülüş, kahkaha. İLE Halk için gülünç olan şey. İLE Felç. )


-KÜLTÜR:
İÇGÜDÜ ve/>/+ İÇTEPİ ve/>/+ DÜŞÜNCE ve/>/+ İNANÇ



-KÜLTÜR ile/ve/||/<> GELİŞİM ODAKLI DEĞERLER KÜLTÜRÜ



-KÜLTÜR ile/ve/değil/yerine İNSANLIK/İNSANLIĞIN KÜLTÜRÜ



-KÜLTÜR ve/||/<> TUTKU/COŞKU



-KULÜBE ile KÜMÜLTÜ

( ... İLE Kırlarda, ormanlarda eğreti olarak yapılmış bekçi ya da kulübesi. )


-KUM ÇÖLÜ ile/ve TAŞ ÇÖLÜ ile/ve KAYA ÇÖLÜ



-KUM ile GÖKKUMU

( ... İLE Göktaşlarında görülen, küresel tanecikler. )


-KUMAŞ ile KUTNU

( ... İLE Pamuk dokunmuş kalın, ensiz kumaş türü. )


-KUMRU ile ÜSKÜDAR KUMRULARI



-KÜMÜLATİF/CUMULATIVE[İng.] değil/yerine/= TOPLU



-KUNDUZ ile/ve DAĞKUNDUZU

( Avrasya kunduzu. İLE/VE Kuzey Amerika'da yaşar. )


-KUNDUZ ile/ve DAĞKUNDUZU

( Bu iki tür, 24.000 yıl önce ayrılmıştır ve artık çiftleşememektelerdir. )


-KUNDUZ ile/ve DAĞKUNDUZU

( Kunduzlar 15 dakikaya kadar suyun altında kalabilirler. [Suyun altındayken su girmemesi için dudakları ön dişlerinin arkasında sımsıkı kapanır] )


-KUNDUZ ile/ve DAĞKUNDUZU

( Öndeki dört kesici dişleri açık turuncu renktedir. [Büyümesi hiç durmayan bu dişlerin minelerinde, fazladan kuvvet sağlayan demir bulunur] )


-KUNDUZ ile/ve DAĞKUNDUZU

( İlkbahar ve sonbahar aylarında kunduzların kuyruk boyu ikiye katlanır. [Enerjilerini kuyruklarında depoladıkları için, yağın kullanıldığı kış aylarında hacmini kaybeder] )


-KURAM ve/||/<> KİŞİ ve/||/<> SAYRILIK/HASTALIK ve/||/<> KİŞİLİK BOZUKLUĞU

( Davranışçı Terapi | Benedict | Paraonoid Bozukluk | Depresif Kişilik

Bilişsel Kuram | Beck | Obsesif Kompulsif Bozukluk | Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu

Bireysel Psi.(Adler) | Adler | Karşı Olma, Karşı Gelme Bozukluğu | Şizotipal

Ego state | Ecstein | Paylaşılmış Psikotik bozukluk | Pasif Agresif

Psikotoplumsal Gelişim | E.Erickson | Eşeysel İşlev Bozukluğu | Antisosyal

Kendilik Psikolojisi | Kohut | Uyku Bozukluğu | Mazoşistik

DDDT | Ellis | Özgül Fobiler | Çekingenlik

Evrimsel Psikiyatri | Maslow | Vajinismus | Paranoid

Roger'cı Sağaltım | Rogers | Yaygın Kaygı Bozukluğu | Histriyonik

Ego Psikolojisi | Anna Freud | Travma Sonrası Stres Bozukluğu[PTSB] | Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu

Varoluşçu Terapi | Yalom | Yaz Etkileşimi | Self-defeating

Bireysel Psikoloji(Adler) | Bandura | Somatizasyon Bozukluğu | Pasif Agresif

Ayrılma-Bireyleşme | Mahler | Panik Bozukluk | Çekingenlik

Masterson Kuramı | Masterson | Şizofreni | Narsisistik

Transpersonel Psi. | Jung | Depresyon | Şizoid

Fenomenolojik Kuram | Kernberg | Sosyal Fobi | Borderline

Dürtü-Savunma Kuramı | Fairbairn | Madde Bağımlılığı | Şizoid

Biyolojik Kuram | E. Fromm | Egodistonik | Eşeşeysellik | Antisosyal

T.A | Watkins | Tikler | Sadistik

Oyun ve Gerçeklik | Winnicott | Kimlik krizi | Paranoid

Dürtü-Savunma Kuramı | Freud | Fobiler | Antisosyal

Logoterapi | Frankl | Dürtü Kontrol Bozukluğu | Pasif agresif

Hümanistik Psi. | Otto Rank | Konversiyon Bozukluğu | Histriyonik

Nöropsikanaliz | Schore | Hiperaktivite | Karışık tip

Nesne ilişkileri | Sullivan | Yeme Bozukluğu | Depresif Kişilik

Varoluşçuluk | Rollo May | Bipolar Bozukluk | Bağımlı

T.A. | Jacobson | İntihar | Self-Defeating

Gestalt | Bowlby | Davranım Bozukluğu(Ergen) | Narsisistik

Toplumsal Travama | Vamık Volkan | Toplumsal Travmanın Çözümü | Onarıcı ve Yıkıcı Önder

Şema Terapi | Risley | Parafidiler | Borderline )


-KURAMIN:
DOĞRULUĞU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UYGUNLUĞU



-KURBAĞA OTU ile KURBAĞAZEHRİ

( Düğün çiçeğigillerden bir bitki. İLE Kurbağazehrigillerden, tatlı sularda yaşayan, beyaz çiçekli, yaprakları yürek biçiminde olan bir süs bitkisi. )


-KURBAN ile/değil/yerine/>< SORUMLU

( )


-KURGU-BİLİM değil BİLİM-KURGU



-KURGU ile "MİMARİ"



-KURGU ile/ve/||/<> ANLATIM



-KURGU ile/ve DİLE GETİRME

( Madem ki o olaylara/durumlara elimiz bulaşmadı, öyleyse dilimizi de bulaştırmayalım. )


-KURGU ile/ve HAYAL GÜCÜ

( Olduğu haliyle görün, olduğunu hayal ettiğiniz gibi değil. )


-KURGU ile/ve HAYAL GÜCÜ

( Şeyleri hayal ettiğiniz gibi görmek yerine, onları oldukları gibi görmeyi öğrenin. )


-KURGU ile/ve HAYAL GÜCÜ

( See your world as it is, not as you imagine it to be. Instead of seeing things as imagined, learn to see them as they are. )


-KURGU ile KABUL



-KURGU ile KURUNTU



-KURGU ile/ve/değil/yerine/></< OLGU



-KURGULU değil KURULU



-KÜRSÜ ile AMBON[Fr.]

( ... İLE İlkel bazilikaların sahnında vaaz yeri ya da kürsüsü. | Çağdaş Balkan ve Yunan kiliselerinde büyük kürsü. )


-KURT ile AMERİKA BOZKURDU

( ... İLE ABD ve Kanada ormanlarında yaşar. )


-KURT ile ETİYOPYA KURDU



-KURT ile KIR KURDU



-KURT ile MOĞOL KURDU



-KURT ile/ve/||/<> TEL KURDU

( ... İLE Ekin ve sebze köklerini kemirerek büyük zararlara yol açması nedeniyle tarım için çok zararlı tarla böceği kurtçuklarına verilen ad. )


-KURTBOĞAN = BOĞAN OTU

( Düğün çiçeğigillerden, özellikle kökünde akonitin adında bir zehir bulunan bitki, kurtboğan. )


-KURTLU ile "KURTLU"

( İçinde kurt bulunan, kurtlanmış. İLE Yerinde rahat duramayan, sürekli kıpırdanan kişi. )


-KURU ile KUPKURU



-KURUCU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KOLAYLAŞTIRICI



-KURUCU ile/ve SAVUNUCU



-KURULU ile KURGUL



-KURUMLU ile KURUMLU

( Kurum tutmuş olan [yer/nesne]. İLE Gururlanarak kasılan, mağrur, dikbaşlı. )


-KURUNTU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< VERİ



-KUŞ TÜYÜ ile/ve ŞEH-PER[Fars.]

( ... İLE Kuş kanadının en uzun tüyü. )


-KUŞ TÜYÜ ile/ve YONDA

( ... İLE Kuşun tüyleri altındaki ince kıllar. )


-KUŞ ÜZÜMÜ ile KURU ÜZÜM



-KUŞ ile AK BAŞLI BUFALO DOKUMACI KUŞU



-KUŞ ile ARIKUŞU

( Arıkuşugillerden, sırtı sarı, karnı mavimsi yeşil, Güney Avrupa, Kuzey Afrika, Orta Asya'da, az ağaçlıklı, açık yerlerde yaşayan bir kuş.[Lat. MEROPS APIASTER] )


-KUŞ ile ARIKUŞU

( ... İLE Boyu, 25-29 cm.; kanat açıklığı, 36-40 cm. arasındadır. Ağırlıkları ise 50-70 gr. arasındadır. Parlak sarı, kızıl-kahve, mavi-yeşil renklerdedir. Ülkemizde görülen, en renkli kuşlardan biridir. Eşsiz bir avcıdır. Adından da anlaşılacağı gibi, başta arı olmak üzere, her türlü uçan böceği yer. Her gün, yaklaşık 250 arı tüketirler. )


-KUŞ ile BEYAZ ÇAM KUŞU



-KUŞ ile BURUŞUK BOYNUZ GAGA KUŞU

( ... ile )


-KUŞ ile BÜYÜK KUM KUŞU



-KUŞ ile ÇAYIRKUŞU/TARLAKUŞU

( ... İLE Tarlakuşugillerden, tarlalarda yuva yapan, uzunluğu 20 santimetre, sırtı kahverengi, karnı beyaz olan, küçük, ötücü kuş, çayır kuşu, toygar. )


-KUŞ ile ÇELTİKÇİ KUŞU

( image )


-KUŞ ile CENNET KUŞU

( Papua Yeni Gine'nin bayrağında yer alan, upuzun kuyruk tüyleri bulunan, siyah, endemik kuş.[Kumul Lodge'da, doğal ortamında görülebilir] [Lat. PARADISEA APODA] )


-KUŞ ile CENNET KUŞU

( ... ile )


-KUŞ ile DEMİRCİ KIZ KUŞU

( )


-KUŞ ile DOKUMACI KUŞU

( ... İLE Afrika, Avustralya ya da Avustralya çevresinde bulunan adalarda yaşar. Yapmış oldukları yuvaların sanatsal olmasından dolayı, "Dokumacı Kuşu" olarak adlandırılırlar. )


-KUŞ ile DOKUMACI KUŞU

( ... İLE Özellikleri:
Büyüklükleri ve ağırlıkları, bir serçe kadardır.
Erillerin kafasının üzerinde kırmızı renk bulunmaktadır.
Dişilin kafası üzerinde sarı renk bulunmaktadır.
Yuvanın dışını eril kuş yapmaktadır. Dişi kuş, sadece iç kısmını yapmaktadır. )


-KUŞ ile DOKUMACI KUŞU

( image )


-KUŞ ile DOKUMACI KUŞU

( )


-KUŞ ile FAREKUŞU

( ... İLE Afrika'ya özgü bir kuş. )


-KUŞ ile FREGAT/MANOWAR KUŞU

( ... İLE Tropik Atlantik bölgesinde yaşarlar. )


-KUŞ ile/ne yazık ki HUBARA KUŞU

( ... İLE/NE YAZIK Kİ Soyu tükenmiştir. :( (((((( )


-KUŞ ile KAUAİ KUŞU

( Ne yazık ki, soyu tükenmiş/tüketilmiş kuşlardandır. Hawaii adalarından Kauai adasında yaşardı. En son 1985 yılında görülmüştür. )


-KUŞ ile KIRMIZI GAGALI BUFALO DOKUMACI KUŞU



-KUŞ ile KIZKUŞU

( ... İLE Yağmurkuşugillerden, uzunluğu 34 santimetre olan, başı sorguçlu, koyu yeşilimsi renkte esmer, küçük bir kuş. )


-KUŞ ile/değil ORMANTAVUĞU

( ... DEĞİL Ormantavuğugillerden kuşların, özellikle Avrupa ve Asya'da yaşayan, siyah tüylü türlerinin ortak adı. )


-KUŞ ile/değil ORMANTAVUĞU

( ORMANTAVUĞUGİLLER: Dünyanın, soğuk ve ılıman bölgelerinde yaşayan, orta ya da büyük yapıda, mat ya da parlak renkli, ormantavuğu, çil ve çayırtavuğunu içine alan bir aile/familya. )


-KUŞ ile PERİ KUŞU

( ... İLE Eril peri kuşu, her yıl mat kahverengi tüylerini dökerek, göz alıcı parlak mavi tüylere kavuşur ancak bu kadar küçük bir kuş için göz alıcı tüylere sahip olmak, çok tehlikelidir. Parlak, üstelik mavi olmak, onları yırtıcıların hedefi durumuna getirir. )


-KUŞ ile PERİ KUŞU

( )


-KUŞ ile PO'OULİ KUŞU



-KUŞ ile SAKSONYA KRALI CENNET KUŞU

( ... İLE Batı Yeni Gine'de görülürler. )


-KUŞ ile ŞEKER/NEKTAR KUŞU

( ... İLE Yalnızca, Cape Town'un Finbos flora bölgesinde yaşarlar. )


-KUŞ ile ŞEMSİYE KUŞU

( ... İLE Orta ve Güney Amerika'daki yağmur ormanlarında yaşarlar. )


-KUŞ ile TARAGOZ KUŞU

( El Salvador'un simgesi olan yeşil-mavi kuyruklu bir kuş. )


-KUŞ ile UZUN KUYRUKLU DUL KUŞU

( ... İLE Güney Afrika'da yaşarlar. )


-KUŞÇU ile KUŞÇU

( Kuşlarla ilgilenen. | Saraylarda şahin, doğan vb. avcı kuşların bakımıyla görevli kişi. İLE Suç işleyen saray hasekilerini cezalandırmak ve yola getirmekle görevli haseki subayı. )


-KÜSEĞEN ile KÜSEĞEN/KÜSKÜN/KÜSTÜM OTU

( Çabuk ve sık sık küsen kişi. İLE Baklagillerden, dokunulduğunda yaprakları pörsüyen bir bitki. )


-KUŞKU SORUSU ile/yerine ANLAMA SORUSU

( Yanıtlarını bildiğiniz, boş sorular sormamalısınız. )


-KUŞKU SORUSU ile/yerine ANLAMA SORUSU

( [Felsefede] BED-GÜMÂN[Fars.]/SEPTİK[İng.]: Şüpheci, her şeyden şüphe eden. )


-KUŞKU:
GÜÇLÜ ile ZAYIF



-KUŞKU değil/yerine/>< BİLGİ

( BİLGİ: Kuşkuyu yok eden neyse, o! | Kuşkunun giderildiği kavrayış. )


-KUŞKU ile ÇELİŞKİ



-KUŞKU ile/değil/yerine ÇÖZÜMLEME



-KUŞKU = DOUBT[İng.] = DOUTE[Fr.] = ZWEIFEL[Alm.] = DUBITATIO[Yun.]



-KUŞKU ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< EMİN OLMA[İMAN]



-KUŞKU ile/değil/yerine FELSEFİ KUŞKU



-KUŞKU ile/ve/<> İKİRCİK



-KUŞKU ile/ve/<> İNKÂR



-KUŞKU ile/ve/değil/yerine/>< İYİMSERLİK ve DAYANÇ/SABIR

( Hastalıkların yarısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< İlâçların yarısı. VE/||/<> İyileşmenin ilk adımı. )


-KUŞKU ve/||/=/<>/> KARANLIĞA KOŞMAK



-KUŞKU ile/ve/||/<> KAYGI



-KUŞKU ile/ve KORKU

( Eğer kuşku varsa korku da var olacaktır. )


-KÜSKÜ ile KÜSTERE/KÖSTERE[Yun.]

( Taşa ya da duvara delik açmak için kullanılan uzun, ağır ve bir ucu sivri demir. | Taş kaldırmakta kullanılan uzun demir çubuk ya da basit, ağaçtan kaldıraç. İLE Değirmen taşı yapılan taş. | Bileği çarkı. )


-KUŞKU ile PSİKASTENİ[Fr.]

( ... İLE Aşırı kuşku. | Düşünce kararsızlığı. )


-KUŞKU ile SANI



-KUŞKU ile/yerine SORGULAMA

( Sorgulamak ve reddetmek gereklidir. )


-KUŞKU ile/yerine SORGULAMA

( Gerçek soruşturma bir şeyin içine doğru yapılır, dışa doğru değil. )


-KUŞKU ile/yerine SORGULAMA

( Sorgulanmamış bir yaşam, yaşamaya değmez. )


-KUŞKU ile/yerine SORGULAMA

( Bilinecek/bilinebilecek şeye yaklaşmanın biricik yolu soru sormaktır. )


-KUŞKU ile/yerine SORGULAMA

( Kuşkuculuğumuz hakkında bile kuşkucu olmalıyız. )


-KUŞKU ile/yerine SORGULAMA

( Temel sorun, aptalların kendilerinden son derece emin, akıllıların ise sürekli kuşku içinde olmalarıdır. )


-KUŞLU ve/||/<>/> TAKVİM

( 2021 yılı Kuşlu Takvim için burayı tıklayınız... )


-KUŞLU ve/||/<>/> TAKVİM

( image )


-KUSUNTU = KUSMUK



-KUSURLU ile/değil/yerine/>< HUZURLU

( [kişi/kul hakkına] Dikkat etmeyenin "yaşamı". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dikkat edenin yaşamı. )


-KÜTLE/YER ÇEKİMİ OLGUSU ile/ve/||/<> KÜTLE/YER ÇEKİMİ KAVRAMI

( Herkes için. İLE/VE/||/<> Bilgin//aydın/âlim/filozof için. )


-KÜTLE ile/ve/||/<> ELEKTRİK YÜKÜ ile/ve/||/<> AKIM/SPIN

( p = 0
ile/ve/||/<>
J = 0 )


-KUTSAL/LIK ile/ve/değil/=/< BÜTÜNSEL/LİK / BÜTÜNLÜKLÜ



-KUTÛ'[Ar.] ile KUTU

( Kuşların göç etmesi. )


-KÜTÜ = ÇATI



-KUVANTUM'DA:
PARİS "ÇEVRESİ"/YORUMU ile/ve/>< KOPENHAG "ÇEVRESİ"/YORUMU



-KUYRUK KEMİĞİ ile KUYRUK SOKUMU

( Omurganın alt ucunda bulunan, kuyruk sokumu kemiği ile eklemlenen, önden arkaya doğru yassı, üçgen biçiminde kemik. İLE/VE/||/<> İnsanda omurganın alt ucunun bitim yeri. )


-KUYRUKLU YILDIZDA:
İYON KUYRUĞU ile/ve/||/<> TOZ KUYRUĞU



-KUYTU ile/ve/<> İZBE[Rusça]

( ... İLE/VE/<> Basık, loş, nemli yer. )


-KUYTU ile KUYTULUK

( Issız, sessiz ve göze çarpmayan, tenha yer. | Uğrak olmayan, içerlek, sapa yer. | Güneş ışığı ya da rüzgâr almayan yer. İLE Kuytu olma durumu. | Kuytu, sessiz yer. )


-KUYU ile ARTEZYEN[Fr. < ARTÉSIEN]

( Su katmanına varıncaya kadar derinliğine kazılan, genellikle silindir biçiminde, çevresine duvar örülen, suyundan yararlanılan çukur. | Toprağa kazılan derince çukur. | İçinden çıkılamayan durum ya da yer. | Yer altındaki iş yerlerine ulaşmak için açılmış ve kesit boyutları derinliğine oranla sınırlı, düşey ya da düşeye yakın bağlantı yolu. İLE Burgu ile delinerek açılan ve suyu yükseğe fışkırtan kuyu. )


-KUYU ile BİRBÂS[Ar.]

( ... İLE Derin kuyu. )


-KUYU ile DÜDEN

( ... İLE Kireçli bölgelerde, kirecin erimesi ya da yeraltındaki kartlı bir çukur tavanının çökmesiyle oluşan doğal kuyu. )


-KUYU ile GAYYA[Ar.]

( ... İLE Cehennemde bulunduğu varsayılan bir kuyunun ya da derenin adı. )


-KUYU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İP

( Derin olan, kuyu değil kısa olan, iptir. )


-KUYU ile KAK

( ... İLE Ağaç ve kaya kovuklarındaki su birikintisi. | Su birikmiş çukur. )


-KUYU ile/ve KAYNAK/KÜZ



-KUYU ile/değil KÖR KUYU

( ... İLE/DEĞİL Suyu kurumuş, su çıkmayan, susuz kuyu. )


-KUYU ile TİLMA

( ... İLE İlk kuyunun başı. )


-KUYUMCU ile SARRÂF

( ... İLE Mesleği, kâğıt ve metal paraları birbiriyle değiştirmek, tahvil alışverişi yapmak olan kişi. )


-KUZEY DENİZİNDE:
KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> ÇUKÇİ DENİZİ ile/ve/||/<> DE LONG BOĞAZI ile/ve/||/<> DOĞU SİBİRYA DENİZİ ile/ve/||/<> LAPTEV BOĞAZI ile/ve/||/<> BOURHAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> LAPTEV DENİZİ ile/ve/||/<> OLENEKSKİY KÖFREZİ ile/ve/||/<> KATANSKİY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> VİLKİTSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> YENİSEY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA DENİZİ ile/ve/||/<> BAYDARATSKAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA BOĞAZI ile/ve/||/<> ÇEYŞSKAYA KOYU ile/ve/||/<> BEYAZ DENİZİ ile/ve/||/<> ONEGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KANDELAŞKA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DİVİNA KOYU ile/ve/||/<> BARENTS DENİZİ ile/ve/||/<> GRÖNLAND DENİZİ ile/ve/||/<> NORVEÇ DENİZİ ile/ve/||/<> KUZEY DENİZİ ile/ve/||/<> DANZİNG KÖRFEZİ ile/ve/||/<> RİGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FİNLANDİYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BOTNİ KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DANİMARKA BOĞAZI ile/ve/||/<> DAVIS BOĞAZI ile/ve/||/<> BALTIK DENİZİ ile/ve/||/<> LABRADOR DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> SMITH KÖRFEZİ ile/ve/||/<> NARES BOĞAZI ile/ve/||/<> LANCASTER BOĞAZI ile/ve/||/<> ARKTİK KOYU ile/ve/||/<> PR. REGENT BOĞAZI ile/ve/||/<> BOOTHIA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FOXE ÇANAĞI ile/ve/||/<> FOXE KANALI ile/ve/||/<> REPULSE KOYU ile/ve/||/<> CORAL LİMANI ile/ve/||/<> JAMES KOYU ile/ve/||/<> HUDSON BOĞAZI ile/ve/||/<> UNGAVA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FROBISHER KOYU ile/ve/||/<> CUMBERLAND KÖRFEZİ ile/ve/||/<> HOME KÖRFEZİ ile/ve/||/<> JONES BOĞAZI ile/ve/||/<> PEARY KANALI ile/ve/||/<> BARROW BOĞAZI ile/ve/||/<> FRANKLIN BOĞAZI ile/ve/||/<> VISCOUT MELVILLE BOĞAZI ile/ve/||/<> Mc CLURE BOĞAZI ile/ve/||/<> McCLINTOK KANALI ile/ve/||/<> KRALİÇE MAUD KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CORONATION KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PR. ALBERT KOYU ile/ve/||/<> AMUNDSEN BOĞAZI ile/ve/||/<> GALLER PRENSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> BEAUFORT DENİZİ ile/ve/||/<> PRODHOE KOYU ile/ve/||/<> KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> NORTON KOYU



-KUZEY KUTBU ile/ve GÜNEY KUTBU

( Düzlük değildir. Tepeler ve engebeler bulunur. İLE/VE Düzlüktür. )


-KUZEY KUTBU ile/ve GÜNEY KUTBU

( Antarktika'da kaydedilmiş en soğuk derece -89,2°C'dir. )


-KUZEY KUTBU ile/ve GÜNEY KUTBU

( Güneş sistemindeki en düşük sıcaklık Neptün'ün uydularından Triton'un yüzeyinde -235°C'dir. [Voyager II, 1989] )


-KUZEY YERUCU/ANTARTIC değil/yerine/= GÜNEY YERUCU



-KUZU KUZU ile/ve SS / S.KE S.KE



-KUZU ile EKDİ/İKTE

( ... İLE Öksüz kuzu. | Anası ölüp de başka bir koyuna alıştırılan ya da elde beslenilen kuzu. )


-KUZULU ile KUZULU

( Kuzusu olan koyun. İLE Kendine bitişik olarak aynı cinsten küçük tanesi olan meyve/sebze. )


-KVKK/PERSONAL DATA PROTECTION LAW[İng.] değil/yerine/= KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI KANUNU



-LÂ İLÂHE İLLALLÂH ile/ve HÛ

( TEHLÎL: İslâm'ın tevhid akidesini özetleyen "Lâ ilâhe illâllah" sözünü tekrarlama. )


-LÂLE ile ACEMLÂLESİ[Ar., Fars.]/GÜNEŞTOPU

( ... İLE Taşkırangillerden, turuncu ve sarı renkte çiçekli, yıllık ve çok yıllık türleri olan, tohumla saksıda ve tarlada üretilebilen bir süs bitkisi. )


-LAMBA[Yun.] ile KEDİGÖZÜ

( ... İLE Taşıtların arkasındaki kırmızı renkli işaret lambası. | Yollarda, ışık vurduğunda parlayan trafik işareti. )


-LAZER/LIGHT AMPLIFICATION BY STIMULATED EMISSION OF RADIATION[İng.] değil/yerine/= UYARILMIŞ RADYASYON EMISYONLA IŞIK AMPLIFİKASYONU



-LAZÜLÎ ÜSLÛBU ile/||/<> RÛMÎ

( İspanya ve Kuzey Afrika'nın İslâm sanatı üslûbuna verilen genel ad. Yapıların daha çok iç yüzeylerinde kullanılan ve yüzeysel akıl kahramanlarının işlendiği ile elde edilen bir süsleme tekniği. İLE/||/<> Türk ve İslâm sanatında Batı kökenli süsleme motifi.[Yarım palmetlerden türediği ya da hayvansal kökenli olduğu araştırmacılarca tartışılan rumî, Batı illerinde arabesk olarak adlandırılır.] )


-LEMUR ile FARE LEMURU

( ... İLE 50 gr. kadar ağırlıkları vardır. )


-LEMUR ile FARE LEMURU

( ... İLE En küçük primatlardır. )


-LENF DOKUSU ile/ve YAĞ DOKUSU ile/ve KEMİK DOKUSU ile/ve KIKIRDAK DOKUSU ile/ve GÖZENEKLİ DOKU ile/ve DESTEK, BAĞ DOKUSU ile/ve EPİTEL DOKU ile/ve KAS DOKUSU ile/ve SİNİR DOKUSU

( ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> Göze sayısı az, göze arası nesnesi çok ve genellikle öteki dokuları birbirine bağlayarak destek görevi yapan doku. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )


-LENINGRAD EKOLÜ ile/ve MOSKOVA EKOLÜ



-LETAL/LETHAL[İng.] değil/yerine/= ÖLDÜRÜCÜ



-LEYLEK ile/ve JABİRU, MARABU



-LEYLEK ile MURABIT/MURABUTKUŞU

( ... İLE Uzunbacaklılardan, leyleğe benzeyen, gagası iri ve uzun bir kuş. )


-LEZYON[Fr.] değil/yerine/= DOKU BOZUKLUĞU



-LİMON ile AĞAÇ KAVUNU

( ... İLE Turunçgillerden, Akdeniz ülkelerinde yetişen, taç yaprakları mavimsi pembe, küçük bir ağaç. | Bu ağacın iri bir limon görünüşündeki buruşuk kabuklu yemişi. )


-LİTU ile LİYU

( Şehriye, su, buz ya da kar gibi şeylerle soğutulur. Sonra bunun içine çeşniler konur, serinletici bir yiyecek olarak yenir. İLE Kuruduğu zaman sert kil haline gelen çamur. )


-LOJMAN[Fr. LOGEMENT] değil/yerine/= KURUM KONUTU

( Bir kuruluş ya da iş yerindeki çalışanlara, parasız ya da az bir kira karşılığında verilen konut. )


-LOKUM ile KUŞLOKUMU

( ... İLE Lokumun küçük olanı. | Un ve şekerle yapılan bir kurabiye türü. )


-LUP[İng. < LOOP] değil/yerine/= DÖNGÜ



-LUPUS ile/||/<> SJÖGREN BELİRGESİ/SENDROMU

( Bağışıklık düzeninin gövdenin kendi dokularına saldırması ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. İLE/||/<> Gözyaşı ve tükürük bezlerinin yangılanması ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. )


-LUSITROPİ/LUSITROPY[İng.] değil/yerine/= GEVŞEME GÜCÜ



-LÛT GÖLÜ ile/ve/<> TABERYA GÖLLERİ

( Deniz seviyesinden 400 m. aşağıda olan Lût Gölü, Ürdün ile İsrail sınırındadır. İLE/VE/<> Dünyanın en alçak ırmağı olan Şeria Irmağı, Lût Gölü ile deniz seviyesinden 210 m. aşağıda bulunan Taberya Gölleri'ni birbirine bağlayan ırmaktır. )


-MACAR BURNU değil/< MA-İ CÂRÎ BURNU



-MADEN İŞÇİSİ İÇİN:
YERÜSTÜ değil/ne yazık ki/<>/>< YERALTI

( Açlık var ve kesin. DEĞİL/NE YAZIK Kİ/<>/>< Ölüm var ve olasılık. )


-MADEN/TAŞ/LİNYİT[Fr. < Lat.] KÖMÜRÜ ile/değil ODUN KÖMÜRÜ

( Madenleri odunla, maden kömürüyle ya da linyit kömürüyle eritmek olanaklı değil/di. İLE/DEĞİL Maden, ancak odun kömürüyle eritilebilir/di. )


-MADEN/TAŞ/LİNYİT[Fr. < Lat.] KÖMÜRÜ ile/değil ODUN KÖMÜRÜ

( Bileşimindeki karbon oranı %60-70 olan, kahverengi ya da siyah, taşıl kömür. İLE Odunun kömürleştirilmesiyle elde edilen, kalori değeri düşük kömür, mangal kömürü. )


-MADEN/TAŞ/LİNYİT[Fr. < Lat.] KÖMÜRÜ ile/değil ODUN KÖMÜRÜ

( Jeolojik dönemler boyunca dönüşüme uğrayarak büyük bir kalori gücü kazanan, bitki fosillerinden oluşan doğal yakıt. İLE/DEĞİL Odunun, kömürleştirilmesiyle elde edilen, kalori değeri düşük kömür. )


-MAĞRUR[Ar.] değil/yerine/= GURURLU



-MAHCUZ değil/yerine/= ELKOYLU



-MAHKUM İKİLEMİ ile/ve/||/<> NEWCOMB SORUNU



-MAHMUL değil/yerine/= YÜKLETİLMİŞ/YÜKLÜ/DOLU



-MAHRÛMİYET ile/ve ÖLÇÜ



-MAKAM ŞÖFÖRÜ değil/yerine/= ORUN SÜRÜCÜSÜ



-MAKUL KUŞKU ile YETERLİ KUŞKU ile AĞIRLIKLI KUŞKU

( ... İLE Dava açmadaki belirleyeci. İLE ... )


-MÂKUL ile/ve MEŞRÛ

( Usa/akla uygun olan. | Akıllıca iş gören, mantıklı. | Aşırı olmayan, uygun, elverişli. İLE/VE/+/||/<> Yasanın, kamu vicdanının ve dinin doğru bulduğu. )


-MALA[Fars.] değil/yerine/= SÜRGÜ

( Harç alıp sürmeye yarayan, çoğu üçgen biçiminde, yassı, demirden, tahta saplı, duvarcı ve sıvacı aracı. )


-MALABSORPSİYON/MALABSORPTION[İng.] değil/yerine/= EMİLİM BOZUKLUĞU



-MALADJUSTMENT[İng.] değil/yerine/= UYUM BOZUKLUĞU



-MALFORMASYON/MALFORMATION[İng.] değil/yerine/= OLUŞUM BOZUKLUĞU | BİÇİM KUSURU



-MALİ'DE:
CENNE ile/ve/<> TİMBUKTU ile/ve/<> BANDIAGARA FALEZİ ile/ve/<> ASKİA MEZARI

( Mali'nin, UNESCO Dünya Mirası dizininde bulunan, görülmeye değer dört önemli mekânı. )


-MAMU ile MANDIRI[ÇİGİL]

( Gerdek gecesi gelinle birlikte yollanan kadın. İLE Gelinle güveyin gece bir araya getirildiği ve çevresindekilerin onların başından aşağı para attığı yerin adı. )


-MANÇU ile ÜCRET

( Bir zanaatkâra verilen ücret.[Başka bir ücreti anlatmak için kullanılmaz.] İLE ... )


-MANDREN/MANDRİN[İng.] değil/yerine/= DALGI KILAVUZU



-MANDU ile SİRKE

( Bir tür Türk sirkesi. İLE ... )


-MANGA ile/ve/||/<>/> TAKIM ile/ve/||/<>/> BÖLÜK ile/ve/||/<>/> TABUR ile/ve/||/<>/> ALAY ile/ve/||/<>/> TUGAY/LİVA ile/ve/||/<>/> TÜMEN/FIRKA ile/ve/||/<>/> KOLORDU ile/ve/||/<>/> ORDU ile/ve/||/<>/> KUVVETLER ile/ve/||/<>/> GENEL KURMAY

( Onbaşı/çavuş/asteğmen/teğmen yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Üstteğmen yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Yüzbaşı yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Binbaşı/yarbay yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Albay yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Tuğgeneral yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Tümgeneral yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Korgeneral yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Orgeneral yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Orgeneraller yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Genel Kurmay Başkanı yönetiminde. )


-MANGA ile/ve/||/<>/> TAKIM ile/ve/||/<>/> BÖLÜK ile/ve/||/<>/> TABUR ile/ve/||/<>/> ALAY ile/ve/||/<>/> TUGAY/LİVA ile/ve/||/<>/> TÜMEN/FIRKA ile/ve/||/<>/> KOLORDU ile/ve/||/<>/> ORDU ile/ve/||/<>/> KUVVETLER ile/ve/||/<>/> GENEL KURMAY

( 10 er. İLE/VE/||/<>/> Birkaç[4/5] manga. İLE/VE/||/<>/> Birkaç takım. İLE/VE/||/<>/> Birkaç[dört] bölük. | Küme, yığın, grup. İLE/VE/||/<>/> Birkaç tabur. İLE/VE/||/<>/> Birkaç alay. İLE/VE/||/<>/> Birkaç tugay. İLE/VE/||/<>/> Birkaç tümen. İLE/VE/||/<>/> Birkaç kolordu. İLE/VE/||/<>/> Birkaç ordu. İLE/VE/||/<>/> Birkaç kuvvet. )


-MANGA ile/ve/||/<>/> TAKIM ile/ve/||/<>/> BÖLÜK ile/ve/||/<>/> TABUR ile/ve/||/<>/> ALAY ile/ve/||/<>/> TUGAY/LİVA ile/ve/||/<>/> TÜMEN/FIRKA ile/ve/||/<>/> KOLORDU ile/ve/||/<>/> ORDU ile/ve/||/<>/> KUVVETLER ile/ve/||/<>/> GENEL KURMAY

( [OSMANLI'da] Mülâzım-ı Sânî yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Mülâzım-ı Evvel yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Yüzbaşı yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Kolağası yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Binbaşı yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Kaymakam yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Miralay yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Mirliva yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Mirliva/Ferik yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Ferik yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Birinci Ferik yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Birinci Ferikler yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Genel Kurmay Başkanı yönetiminde. )


-MANGA ile/ve/||/<>/> TAKIM ile/ve/||/<>/> BÖLÜK ile/ve/||/<>/> TABUR ile/ve/||/<>/> ALAY ile/ve/||/<>/> TUGAY/LİVA ile/ve/||/<>/> TÜMEN/FIRKA ile/ve/||/<>/> KOLORDU ile/ve/||/<>/> ORDU ile/ve/||/<>/> KUVVETLER ile/ve/||/<>/> GENEL KURMAY

( SECOND LIEUTENANT vs./and/||/<>/> (FIRST) LIEUTENANT vs./and/||/<>/> CAPTAIN vs./and/||/<>/> MAJOR/COMMANDANT vs./and/||/<>/> LIEUTENANT COLONEL vs./and/||/<>/> COLONEL vs./and/||/<>/> BRIGADIER GENERAL vs./and/||/<>/> MAJOR GENERAL vs./and/||/<>/> LIEUTENANT GENERAL vs./and/||/<>/> GENERAL vs./an/||/<>/> GENERALS vs./and/||/<>/> HEAD OFFICER )


-MANGA ile/ve/||/<>/> TAKIM ile/ve/||/<>/> BÖLÜK ile/ve/||/<>/> TABUR ile/ve/||/<>/> ALAY ile/ve/||/<>/> TUGAY/LİVA ile/ve/||/<>/> TÜMEN/FIRKA ile/ve/||/<>/> KOLORDU ile/ve/||/<>/> ORDU ile/ve/||/<>/> KUVVETLER ile/ve/||/<>/> GENEL KURMAY

( II. Dünya Savaşı "WEHRMACHT", Kara Kuvvetleri (HEER), Deniz Kuvvetleri (KRIEGSMARINE), Hava Kuvvetleri (LUFTWAFFE) ve Özel "SS" Birlikler'inden oluşuyordu. )


-MANGA ile/ve/||/<>/> TAKIM ile/ve/||/<>/> BÖLÜK ile/ve/||/<>/> TABUR ile/ve/||/<>/> ALAY ile/ve/||/<>/> TUGAY/LİVA ile/ve/||/<>/> TÜMEN/FIRKA ile/ve/||/<>/> KOLORDU ile/ve/||/<>/> ORDU ile/ve/||/<>/> KUVVETLER ile/ve/||/<>/> GENEL KURMAY

( RİYALA[İt.]: Osmanlı donanmasında, Tümgeneral'e eş bir rütbe. )


-MANİFESTASYON/MANIFESTATION[İng.] değil/yerine/= GÖRÜNÜR BELİRTİ-BULGU



-MANSİYON[Fr.] değil/yerine/= ÖZENDİRME ÖDÜLÜ

( Bir yarışmada, konulan ödüle yeterli nitelikte görülmemekle birlite, anılmaya değer bulunan kişiye ya da yapıta verilen derece. )


-MANTAR ile ÇAVDARMAHMUZU

( ... İLE Buğdaygillerin ve en çok da çavdarın başağı üzerinde türeyip koyu mor renkte bir horoz mahmuzunu andıran, tıpta kullanılan, asklı mantarlardan biri. )


-MANTAR ile KATRANKÖPÜĞÜ

( ... İLE Çayır mantarlarından, şapkasının alt yüzü dilim dilim ve bir halka ile çevrili bulunan bir cins mantar. )


-MANTARDOĞURAN ile MANTARÖZÜ

( Mantarlaşmış gözeler oluşturacak mantar tabakası doğuran, büyültkendoku. İLE Karbon, hidrojen ve oksijenden oluşan, bazı bitki gözelerinin çeperlerini kaplayarak, sıvı ve gazların geçmesini önleyen, bu nedenle gözenin ölümüne ya da mantar oluşumuna yol açan madde. )


-MANTIK ile/ve/<>/< HAYAL GÜCÜ

( A[/B/C/...Y/Z] noktasından, B[C/D.../Y/Z] noktalarına [belki/bazen/biraz] götürür. İLE/VE/<>/< Her yere götürür. )


-MANTIK ile/ve/<>/< HAYAL GÜCÜ

( Çeperdeki 360 dereceden, birine/birkaçına götürür. İLE/VE/< 360 dereceyle, eşit aralıkta bulunan merkez(in)e götürür. )


-MANTIK ile/ve ÖLÇÜ



-MANTIKTA:
TASAVVUR ile/ve MEVZÛ ile/ve MAKSAT



-MANYEZİT[Fr. < Lat.] = LÜLETAŞI/ESKİŞEHİRTAŞI/DENİZKÖPÜĞÜ

( Doğal magnezyum silikat. = Kolayca yontulup işlenen, beyaz renkli doğal magnezyum silikat. )


-MARATON değil/yerine/= UZUN KOŞU



-MAROVO LAGÜNÜ ile/ve/||/<> EAST RENNELL GÖLÜ

( Dünyanın en büyük tuzlu su lagünü Marovo, Solomon Adaları'nın New Georgia adasında bulunmaktadır. İLE Dünyanın en yüksek seviyedeki gölü, Solomon Adaları'nın East Rennell Adası'nda bulunmaktadır. )


-MARS'TA:
SU BUZU ile/ve/<> KARBONDİOKSİT BUZU



-MARSIVAN[Fars.] ile MARSIVANOTU

( Sınır beyi. | Eşek. İLE Bileşikgillerden, bir cins ıtırlı bitki. )


-MARTI ile/değil SUMRU



-MARUL ile EŞEKMARULU

( ... İLE Bir marul türü. )


-MARUL ile/<> KIVIRCIK ile/<> GÖBEK ile/<> LOLOROSSO ile/<> ÇİN MARULU



-MASTAR değil/yerine/= DÜZCÜ



-MASTIÇİÇEĞİ = ÖKÜZGÖZÜ



-MATBÛ ile/ve TAŞ BASKI/TAŞ BASMASI



-MATRİKS/MATRIX[İng.] değil/yerine/= GÖZELER ARASI DOLGU



-MAVİ AYAKLI SUMSUK KUŞU ve KIRMIZI FRİGATE KUŞU

( Galapagos Adaları'nda yaşamaktalardır. )


-MAYA TAKVİMİ'NDE:
KATUN ile/ve KISA DÖNGÜ ile/ve BAKTUN



-MAYDANOZ ile EŞEKMAYDANOZU

( ... İLE Maydanozgillerden, iki yıllık, otsu bir bitki. )


-MAYDANOZ ve SEMİZOTU



-MAYDANOZ ile YABAN MAYDANOZU

( ... İLE Baldıranın maydanoza benzeyen bazı türlerine verilen ad. )


-MAYMUN İŞTAHLI ile GEL-GİT GÖNÜLLÜ



-MAYMUN ile/ve (SİYAH-BEYAZ) KOLOMBUS MAYMUNU



-MAYMUN ile/ve ALTIN ASLAN İPEK MAYMUNU

( ... İLE/VE Yılda iki kez, biri dişil, biri eril ikiz doğumu yaparlar. )


-MAYMUN ile ANGOLA/COLOBUS MAYMUNU



-MAYMUN ile BAYKUŞ MAYMUNU

( ... İLE Günün 17 saatini uyuyarak geçirirler. )


-MAYMUN ile/ve GALAGO/OJAM/ÇALIBEBEĞİ/KÜÇÜK GECE MAYMUNU

( ... İLE Güney ve Ekvator Afrika'da yaşarlar. Uzun ve ince parmaklarının alt ucunda vantuz görevi gören etten çekmenler vardır. [Bunlar, hayvanın pençelerini kullanmadan koşa koşa ağaçlara tırmanmasını sağlar.] )


-MAYMUN ile/ve GALAGO/OJAM/ÇALIBEBEĞİ/KÜÇÜK GECE MAYMUNU

(
)


-MAYMUN ile GERADA MAYMUNU



-MAYMUN ile/değil KINKAJOU

( Koatilerle akrabadır. Güney Meksika ve Güney Brezilya'daki Matto Grosso arasındaki tropikal bölgelerde yaşarlar. )


-MAYMUN ile/değil KINKAJOU

( )


-MAYMUN ile/değil KINKAJOU

( ... İLE/DEĞİL Görünüşü maymuna benzese de rakun türüdür. Orta ve Güney Amerika'nın yağmur ormanlarında yaşar. Çoğunlukla otçul beslenir. Çok nadir de olsa böcek, kuş ve küçük memelileri yer. )


-MAYMUN ile/değil KINKAJOU

( Hayvana adını veren Güney Amerika'nın Tupi yerlileridir. Bazı kabileler, bu hayvana Potto adını taksa da, Potto ayrı bir türdür. Kinkajou ile bağlantısı yoktur. )


-MAYMUN ile/değil KINKAJOU

( ... İLE/DEĞİL 7 alt türü vardır.

Potos flavus flavus
Potos flavus chapadensis
Potos flavus chiriquensis
Potos flavus megalotus
Potos flavus meridensis
Potos flavus modestus
Potos flavus nocturnus )


-MAYMUN ile KIZIL YAPRAK MAYMUNU



-MAYMUN ile MADAGASKAR MAYMUNU

( )


-MAYMUN ile ÖRÜMCEK MAYMUNU



-MAYMUN ile PROBOSCIS MAYMUNU

( ... İLE Sandakan - Borneo'da yaşar. )


-MAYMUN ile ST. KITTS MAYMUNU

( ... İLE Karayip'lerde yaşarlar. )


-MAYMUN ile ST. KITTS MAYMUNU

( Barlara gitmekte ve kişilerin yarıda bıraktığı içkileri bitirmektelerdir. )


-MAYMUN ile VERVET MAYMUNU



-MAYMUN ile YUNNAN (ÇİMDİK BURUNLU) MAYMUNU

( ... ile )


-MAZBUT VAKIF[Ar.] değil/yerine/= KAMUSAL TURGU



-MD/DOCTOR OF MEDICINE[İng.] değil/yerine/= TIP DOKTORU



-ME vs. YOU



-MECBURİ HİZMET değil/yerine/= GÜCÜNLÜ İŞGÖRÜ



-MECBURÎ/ZARURÎ değil/yerine/= GÜCÜNLÜ



-MECMA-ÜL ESMÂ ile HÛ



-MECMÛAN ile/||/<> MECMÛU

( Toplu olarak, toptan. İLE/||/<> Tümü, tamamı. )


-MEFKÛRE[< FİKR]:
ÜLKÜ



-MEFRUĞUNBİH değil/yerine/= GEÇİRİ KONUSU



-MEKRÜMETLÜ/MEKREMETLÜ ile FAZÎLETLÜ ile SEMÂHATLÜ ile FÜTÜVVETLÜ ile MEVEDDETLÜ ile ZEHÂDETLÜ

( İlmiyede sadreyn pâyesinin resmi unvanı. İLE İlmiye sınıfına ait olanlardan, İstanbul ve Harameyn unvanını alanlara hitapta kullanılan unvan. İLE Din âlimleri arasında kazaskerlik pâyesinde bulunanlara özel resmî takma ad. İLE Askerlikte mülâzım[teğmenler] ile kol ağası ve yüzbaşılara mülkiyede, rabia ve hâmise rütbeleri taşıyan kimselere verilen unvan. İLE Rütbesi olmayan kadılara verilen unvan. İLE Şeyhlere ve din adamlarına hitâben kullanılan unvan. )


-MEKSİKA PESOSU ile FİLİPİN PESOSU



-MELEKOTU

( Maydanozgillerden, çiçekleri yeşilimtırak beyaz, su kenarlarında yetişen bir bitki. )


-MELİSA[Yun.] değil/yerine/= OĞULOTU



-MELİSSA/MALISSA[Lat.] değil/yerine/= OĞULOTU



-MELTEM BOZOFLU ile MELTEM BOZOKLU

( Yönetmen. İLE Oyuncu. )


-MENAPOZ/MENOPOZ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= YAŞDÖNÜMÜ



-MENDİL/ULATU ile/ve/değil DESTMÂL

( ... İLE/VE/DEĞİL Nakışlı, süslemeli mendil. )


-MENGGÜ ile

( Sonsuz [hâlid/ölümsüz] olan. | Sonsuzluk.[hulûd/ölümsüzlük] İLE ... )


-MERİSTEM[Fr.] değil/yerine/= SÜRGEN DOKU

( Bitkilerde, kök ve sapların, gelişebilecek durumda olan uc bölümlerindeki, çok yüzlü, kolay üreyebilir hücrelerden oluşan bir doku türü. )


-MESAFE NAVLUNU ile/ve PİŞMANLIK NAVLUNU

( NAVLUN/FREIGTH[İng.]: Denizde mal taşıma karşılığı verilen ücret. )


-MESAFE NAVLUNU ile/ve PİŞMANLIK NAVLUNU

( C.F. [COST - FREIGTH]: Mal bedeli ve nakliye ücreti içinde olmak üzere belirli bir yerde malın teslimi için yapılan satış. [Sigorta dahil değildir. Alıcı isterse teslim anına kadar risklerini karşılayacak sigortayı yaptırabilir.] )


-MESAFE NAVLUNU ile/ve PİŞMANLIK NAVLUNU

( Beklenilmeyen bir drurum sonucunda geminin taşınmaz malı kaybetmesi nedeniyle navlun sözleşmesi sona ermekle birlikte bir miktar mal kurtarılmış ise bu mallar için ödenen ücret. İLE/VE Kiracının yolculuk başlamadan önce navlun akdinden vazgeçmesi halinde ödemekte zorunlu olduğu orandır. )


-MESÂHA ETMEK[doğrusu MİSÂHA/T] değil/yerine/= YERİ ÖLÇME | YÜZÖLÇÜMÜ

( Ölçmek. )


-MEŞE ile MANTARMEŞESİ/SEZÜ

( ... İLE Mantar katmanı çok gelişen, bir tür meşe. )


-MESELE ile/ve/değil/||/<>/< MEVZÛ



-MEŞHUR" ile/değil MEŞRÛ



-MESİR MACUNU ile LERP

( Kuvvet macunu. Afrodizyak. [Manisa'da] İLE Kudret helvası. [Avustralya'da] )


-MESKÛN değil/yerine/= OTURUMLU



-MEŞRÛ ve/||/+/<>/> MAKUL ve/||/+/<>/> MASUM

( Tütün[sigara vb.], çevremizdeki en çok maruz kaldığımız ve en sorunlu dayatmalardandır ne yazık ki. Tabii, bizim izin/fırsat vermememiz dışında! )


-MEŞRUT/ŞARTLI değil/yerine/= KOŞULLU



-MESUT/MESUD[Ar.] değil/yerine/= MUTLU



-METAL AŞINIMI/KOROZYONU ile/ve/<> SOĞUK UC AŞINIMI/KOROZYONU



-METFUN[Ar.] değil/yerine/= GÖMÜLÜ

( Gömülmüş olan. )


-METH(İYE)/MEDİH[Ar.]/SENÂ[Ar.]/SİTAYİŞ[Fars.] değil/yerine/= ÖVME/ÖVGÜ

( [>< KADH/ZEMM] )


-METODİK/METOTLU değil/yerine/= YÖNTEMLİ



-MEVZU BAHİS değil/yerine/= SÖZ KONUSU



-MEVZÛ[Ar.] değil/yerine/= KONU



-MEVZÛ + GÂYE



-MEVZÛ değil/yerine/= KONU



-MEVZUBAHİS[Ar.] değil/yerine/= SÖZ KONUSU



-MEYAN KÖKÜ ile MERCAN KÖŞKÜ



-MEYAN ile MEYAN/MEYANKÖKÜ ile MEYAN[Fars. < MIYAN/MİYAN]

( Şarkıların üçüncü dizesi. İLE Fasulyegillerden, tatlı olan toprakaltı bölümleri tıpta kullanılan, çok yıllık, otsu bir bitki. İLE Ara, orta. )


-MEYVE FİDANI:
TÜPLÜ ile AÇIK KÖKLÜ

( On iki ay boyunca sürekli olarak ekilebilmektedir. İLE Ekim ayının başlangıcından Mart ayının sonuna kadar ekilebilmektedir. )


-MEYVE FİDANI:
TÜPLÜ ile AÇIK KÖKLÜ

( Açık köklü fidanlara göre daha kısadır.[Buna neden olan durum poşet içinde olmasıdır. Daha sonra ilerleyen zamanlarda iki fidan çeşidinin de aynı boyutta olduğu görülecektir.] İLE Tüplü meyve fidanlarına göre boy olarak daha uzundur. )


-MEYVE FİDANI:
TÜPLÜ ile AÇIK KÖKLÜ

( ... İLE Daha hızlı gelişim göstermektedir. )


-MEYVE KURUSU ile/değil ÇİR

( ... iLE/DEĞİL Kayısı, erik, zerdali gibi meyvelerin kurusu. )


-MEYVE/Sİ ile/ve/değil ÜRÜN/Ü



-MEZENKİM/MESENCHYMA[İng.] değil/yerine/= DESTEK BAĞ DOKUSU



-MİHNET[Ar.] değil/yerine/= SIKINTI/ÜZÜNTÜ

( ZAHMET, EZİYET | GAM, KEDER, SIKINTI, DERT | BELÂ, MUSİBET )


-MİKA[Fr.] değil/yerine EVRENPULU



-MİKDAR ile ÖLÇÜ

( Klasik dönemde büyüklüktür. İLE ... )


-MİKRO değil/yerine/= KÜÇÜ



-MİKROBİK değil/yerine/= KÜÇÜMLÜ



-MİKROBİYOTA/MICROBIOTA[İng.] değil/yerine/= UFAK CAN ÖRTÜSÜ



-MİLLETİN EFENDİSİ:
"KÖYLÜ" değil ÜRETEN KÖYLÜ



-MİMAR İÇİN FELSEFENİN SAĞLADIĞI:
İLKELİLİK ile/ve/||/<> ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK/TEVÂZU

( Felsefe, mimarı, ilke sahibi ve alçakgönüllükle açgözlü olmadan, dürüst, nazik ve âdil kılar.[VITRUVIUS] )


-MİNERALLERDE:
DÖRT YÜZLÜ ile/ve/||/<> ZİNCİR ile/ve/||/<> YAPRAK

( Dünyada en bol bulunan mineraller, silisyum, oksijen ve demir gibi öteki öğelerden oluşan silikatlardır. Bir silikat mineralinin en baskın yapısal bileşeni merkezinde bir silisyum atomu bulunduran ve dört oksijen atomundan oluşan bir dört yüzlüdür. Farklı silikat minerallerinde, birbirine göre farklı biçimlerde sıralanan ve farklı öğelerden oluşan bir karışım içeren silisyum-oksijen dört yüzlüleri bulunur. )


-MİNNETTARLIK ile/ve KORKU



-MİNYATÜR/NAKKAŞLIK değil/yerine/= KÜÇÜLTÜ



-MİNYATÜRDE:
MİRAN ÜSLÛBU ile/ve UYGUR ÜSLÛBU



-MISIR YOLU ile/ve ÇİN YOLU

( Sanat tarihinin seçtiği yol. İLE/VE ... )


-MİSK KOKUSU ile/ve/değil/yerine DOST KOKUSU



-MİSKİN[Ar.]/ERMEGÜ[dvnlgttrk] değil/yerine/= YOKSU

( Allah'ta yok olan, fenafillah. )


-MİSKOTU ile ...

( COMPOSITAE ARTEMISIALAXA[Lat.] = BİRİNCÂSF[Fars.] = MUGWORT[İng. Miskotu, koyunotu.] = ARMOISE[Fr. Miskotu, yabani karanfil.] = BEIFUSS[Alm.] )


-MİSTİSİZM ile/ve HALK KÜLTÜRÜ



-MİYOKARD ENFARKTÜSÜ ile/||/<> ANGİNA PEKTORİS

( Kalp kasına giden kan akışının tamamen kesilmesi sonucu oluşan kalp krizi. İLE/||/<> Kalp kasına giden kan akışının geçici olarak azalması sonucu oluşan göğüs ağrısı. )


-MİYOKARD ENFARKTÜSÜ ile/||/<> ANGİNA PEKTORİS

( Kalp kasına giden kan akışının tamamen kesilmesi sonucu oluşan kalp krizi. İLE/||/<> Kalp kasına giden kan akışının geçici olarak azalması sonucu oluşan göğüs ağrısı. )


-MİZANSEN[Ar.] değil/yerine/= DÜZENTİ/KURGU



-MODERN PERİYODLAR TABLOSU

( 1- Basit Nesneler Tablosu[Lavoisier]
2- Vis Tellurique[de Chancoutois]
3- El yazması periyodik tablo[Mendeleev]
4- Atomik kütle ve simge dizini[John Dalton]
5- Modern Periyodik tablo

image )


-MODERN PERİYODLAR TABLOSU

(
MODERN PERİYODLAR TABLOSU




 1,088


H


1
1A


 


2A
8A


 


7A
4,005


He


2
6,94


Li


3
9,0122


Be


10,811


B


5
12,011


C


6
14,007


N


7
15,999


O


8
18,998


F


9
20,183


Ne


10
22,990


Na


11
24,312


Mg


12
 

 

3B
 

 

4B




5B


 

6B
 

 

7B
 

 

8B
 

 

8B
 

 

8B
 

 

1B
 

 

2B
26,982


Al


13
28,086


Si


14
30,974


P


15
32,064


S


16
35,453




17
39,95


Ar


18
39,10


K


19
40,08


Ca


20
44,956


Sc


21
47,9


Ti


22
50,94


V


23
51,996


Cr


24
54,94


Mn


25
55,847


Fe


26
58,933


Co


27
58,71

Ni

28
63,54


Cu


29
65,37


Zn


30
69,72


Ga


31
72,59


Ge


32
74,922


As


33
78,96


Se


34
79,91


Br


35
83,90


Kr


36
84,47


Rb


37
87,62


Sr


38
88,905


Y


39
91,22


Zr


40
92,91


Nb


41
95,94


Mo


42
(99)


Tc


43
101,07


Ru


44
102,9


Rh


45
106,4


Pd


46
107,88


Ag


47
112,4


Cd


48
114,82


In


49
118,69


Sn


50
121,75


Sb


51
127,6

Te


52
126,9


I


53
131,3


Xe


54
132,9


Cs


55
137,34


Ba


56
Latanitler


57-71
178,49


Hf


72
180,95


Ta


73
183,85


W


74
186,2


Re


75
190,2


Os


76
192,2


Ir


77
195,09


Pt


78
196,967


Au


79
200,59


Hg


80
204,37




81
207,19


Pb


82
208,98


Bi


83
(210)


Po


84
(210)


At


85
(222)


Rn


86
(223)


Fr


87
(227)


Ra


88
Akitinitler


89-103
(260)


Ku


104
 


Unt


105
 


Unh


106
 


Uns


107
 

 

108
 


Une


109
138,91


La


57
140,12


Ce


58
140,91


Pr


59
144,24


Nd


60
145


Pm


61
150,35


Sm


62
151,96


Eu


63
167,25


Gd


64
158,92


Tb


65
162,5


Dy


66
164,93


Ho


67
167,26


Er


68
168,93


Tm


69
173,04


Yb


70
174,97


Lu


71
(227)


Ac


89
140,12


Th


90
(291)


Pa


91
238,03


U


92
(237)


Np


93
(244)


Pu


94
(243)


Am


95
(247)


Cm


96
(247)


Bk


97
(226)


Cf


98
(254)


Es


99
(253)


Fm


100
(256)


Md


101
(256)


No


102
(257)


Lw


103
)


-MODERN PERİYODLAR TABLOSU

( )


-MODERN PERİYODLAR TABLOSU

( Periodic Table )


-MODERN PERİYODLAR TABLOSU

( Periyodik Tablo'da yer almayan tek harf, 'J' harfidir. )


-MODERN PERİYODLAR TABLOSU

( )


-MODERN PERİYODLAR TABLOSU

( Keşfeden Ülkeler ve Dönemleri için burayı tıklayınız... )


-MODERN PERİYODLAR TABLOSU

( image )


-MONTAJ[Fr.] değil/yerine/= KURGU



-MOOD[İng.] değil/yerine/= DUYGU DURUMU



-MORBİT/MORBİD[İng.] değil/yerine/= ÖLDÜRÜCÜ



-MORTAL[İng.] değil/yerine/= ÖLÜMLÜ



-MQTT/MESSAGE QUEUING TELEMETRY TRANSPORT[İng.] değil/yerine/= TELEMETRİ MESAJLAŞMA PROTOKOLÜ



-MÜBÂREK[< BEREKET] değil/yerine/= VERİMLİ/KUTLU

( BEREKETLİ, FEYİZLİ | UĞURLU, HAYIRLI, MUTLU, KUTLU )


-MÜBAREK değil/yerine/= KUTLU



-MÜBAREKOTU

( Gülgillerden, sarı çiçekli, yaprakları ve kökleri, eskiden tıpta kullanılmış olan çok yıllık, otsu bir bitki. )


-MÜCÂVİR değil/yerine/= KOMŞU



-MUCİZE:
OLAĞANÜSTÜ değil ÂCİZ BIRAKAN



-MÜCMEL[Ar.] değil/yerine/= KISA VE ÖZLÜ

( Özet olarak anlatılmış. )


-MÜCRİM[Ar.] değil/yerine/= SUÇLU



-MÜDÂFAA[Ar.]/DEFANS[İng. < DEFENCE] değil/yerine/= SAVUNMA/SAVUNU



-MÜDÂFİ değil/yerine/= SAVUNCU



-MÜESSES[Ar.] değil/yerine/= KURULU



-MÜESSİF[Ar.] değil/yerine/= ÜZÜCÜ



-MÜESSİS[Ar.] değil/yerine/= KURUCU



-MUHABBETİN/AŞKIN DERECELERİ'NDE:
MEYL ile/||/<>/> ARZU ile/||/<>/> SAHÂBET ile/||/<>/> GARÂM ile/||/<>/> VEDÂD ile/||/<>/> ŞEGAF ile/||/<>/> TEFÎN ile/||/<>/> TEABBÜD ile/||/<>/> HULLET ile/||/<>/> IŞK

( Öteki dillerde bizim "muhabbet" gibi çok anlamlı bir sözcük var mıdır bilmem. Ama şu kadarını söyleyeyim... Bizi bilmek demek, biraz da bu sözcüğü tüm anlamlarıyla bilmek demek...

Muhabbeti; sevgi, aşk, sevdâ, dostluk, bağlılık, sohbet, yârenlik etmek anlamlarında kullanıyoruz. Birini sevdiğimizde ona muhabbet besleriz. Sevdiğimizle oturup konuştuğumuzda muhabbet etmiş oluruz. Bir erkek ile bir kadının birbirini tanımasına ve sevmesine vesile olanlara "muhabbet tellâlı" deriz. Ama konu tasavvuf olunca sözcük farklı anlamlar kazanmaya başlar.

Eskiler, muhabbeti, şiddetine göre on dereceye ayırmış. Öncesi ilgi duymak, sonrası muhabbetin şiddetiyle yok olmak olan muhabbet olmaz ise yolculuk da olmaz. Sırayla açıklayalım...

1. MEYL: Sözlükte bir yöne doğru yönelmek, eğilmek, eğik duruma gelmek anlamı verilmiş. Biz ise birine ya da bir şeye yönelmek, sevgi, ilgi göstermek, istek ve arzu duymak anlamlarında kullanıyoruz. Tasavvufta yolun en başındakilere muhib deriz. Muhib, ilgi duyan kişidir. Yolun başı ise ilgi duymaktır. O yüzden;

Âşık oldur kim kılar cânın fedâ cânânına
Meyl-i cânân itmesin her kim ki kıymaz cânına


(Fuzûlî)

İlgi duymaya başladığımız anda yolculuğumuz başlar. Çünkü meyl ile başlayan yolculuğun sonu bu uğurda canını vermektir.

2. ARZU: Meyl, irâdeye yükselirse arzu adını alır. İrâdeye yükselmesi ise yâri istemek ile olur. Ama bunun da bir bedeli vardır.

Cân la’lin eyler arzû yâr içmek ister kanımı
Yârâb ne vâdîdir bu kim cân teşne cânân teşnedir


(Bâkî)

3. SAHÂBET: Benimseyip koruma, kayırma suretiyle sâhiplenme, sâhip çıkma anlamlarında kullandığımız sözcük, Arapça olmasına karşın anlamını Türkçe'de kazanmış. Kişinin arzu ettiği kişiye karşı, gönlünden bir akış, bir eğilim peyda olması sonucunda da korumaya, sahiplenmeye başlar.

4. GARÂM: Olağanüstü sevgi, şiddetli arzu ve iştiyâk, büyük aşk anlamına gelen garâm, sevginin gönle âdeta yapışmasıdır.

Cenap Şehabeddin;

Uyan ey bister-i sînemde yatan tıfl-ı garâm

derken âşık olmaya başladığını ya da âşık olmak arzusunu dile getiriyordu.

5. VEDÂD: Sevgi, dostluk, muhabbet anlamlarına gelen vedâd, muhabbetin saf ve katıksız durumu. Gönülden öteki eşya ve kişilere olan ilginin atılması durumu. Aynı sözcükten türeyen vedûd ise “Kullarını çok seven, onları lûtfa, ihsâna gark eden; sevilmeye lâyık ve müstahak yalnız kendi olan” anlamında Allah’ın adlarındandır.

6. ŞEGAF: Sevginin kalbi istilâ etmesi, aşırı sevgi, mecnûnca, çılgınca sevme. Kalp, sevilen şey dışındakilerden temizlenince bu sefer sevgi coşmaya başlar, kalbin tamamını fetheder, istilâ eder.

7. TEFÎN: Örümcek ağı demek olan tefîn, aşkın bir üst derecesi. Kalbin her yanını istilâ eden sevgi, kalpten taşmaya başlar. Kalpten taşmaya başlaması ise kontrolün aşk sahibinin elinden çıkıp aşkın eline geçmeye başlamasıdır. Öyle ki aşk, örümceğin ördüğü ağ gibi kişinin her tarafını kapsar, örer, onu âdeta sıkı sıkı bağlar.

8. TEABBÜD: Kul köle olmak, tapınmak anlamındaki teabbüd, kişinin artık aşkın elinde oyuncak olduğu haldir. Bu durumdaki âşığı, Hayretî şöyle anlatır:

Gam yeriz kan yutarız kûşe-i mihnette müdâm
Sanma biz kevser-i cennât-ı naîmin kuluyuz


9. HULLET: Gerçek dostluk anlamındaki hullet, sevgiliden başka kimsenin kalmadığı durumu açıklamak için kullanılır. Hullette iki özellik bulunur. Biri sadâkât yani doğruluk, öteki de samimiyet. Aşkın sondan bir önceki durumudur. Artık aşkın gerçek olduğundan, heves ya da yanılsama olmadığından emin olunmuştur.

10. IŞK: Muhabbetin en son hali ve en aşırı derecesidir. Halkanın tamamlandığı son zincir. Zât, sıfata meylettiğinde, kalpte ortaya çıkarak tüm damarlarda akıp tüm organlara yayılan aşırı muhabbet. Hallâc’ın her tarafı kesildiğinde, kanının yerlere Allah Allah diyerek akmasının nedeni de Züleyha’nın kanının Yusuf diye diye akmasının nedeni de budur. Işk öyle bir durumdur ki kişinin nazarında, sevdiğinden başka bir şey olmaz ve tüm ilgisini sevdiğine gösterir. Sadece gözleriyle ve gönlüyle değil baştan ayağa tüm âzâsıyla sevdiğini müşâhede eyler.

Tasavvuf, meyl ile başlayıp ışk ile biten bir yolculuktur. O yüzden,

Muhabbet bir kef-i Dâvud’dur pûlâdı mûm eyler
(Suzî-i Prizrenî)

ve

Muhabbet öyle bir sırdır ki bin setr et nihân olmaz
(Îzzet Molla)

Işk sahipleri nerede olursa olsun hemen bilinir.

Son sözü de Fuzûlî söylesin:

Aşk imiş her ne vâr âlemde
Muhabbetiniz daim, aşkınız bâkî ve dâim olsun.



İsmail Güleç (Prof.Dr.) | www.ismailgulec.net )


-MUHABBETİN/AŞKIN DERECELERİ'NDE:
MEYL ile/||/<>/> ARZU ile/||/<>/> SAHÂBET ile/||/<>/> GARÂM ile/||/<>/> VEDÂD ile/||/<>/> ŞEGAF ile/||/<>/> TEFÎN ile/||/<>/> TEABBÜD ile/||/<>/> HULLET ile/||/<>/> IŞK

( Aşk Merdiveni [Diotima]





6. Basamak: Aşkın kendine duyulan aşktır. Kişi, güzelliği kendi biçiminde görür ve aşkın güzelliğini olduğu gibi sever. Her özel ve güzel olan, bu biçimle bağlantısı nedeniyle güzeldir.

5. Basamak: Genel olarak bilgiye duyulan aşktır.

4. Basamak: Yasalara ve kurumlara duyulan aşktır.

3. Basamak: Nefs sevgisidir. Bu, fiziksel özelliklerin bir kenara bırakıldığı, manevi ve ahlâkî güzelliğin sevgiyi tetiklediği aşamadır. Bu adımda, kişi, nitelikli zihinlere âşık olacaktır.

2. Basamak: Tüm güzel gövdelerin sevgisidir. Kişi, tüm gövdesindeki güzelliği görür ve farklılıkları sevmeyi öğrenir.

1. Basamak: Tek bir gövdenin sevgisidir. Bu aşk, belirli bir gövdeye duyulur. Fiziksel özelliklere duyulan bir istektir. )


-MUHABERE MEMURU değil/yerine/= İLETİŞİM İŞYARI



-MUHÂFAZA ve/+ KÂR ile/değil/yerine/>< MUHÂFAZAKÂR/KORUYUCU



-MUHAFAZAKÂR[Ar., Fars.] değil/yerine/= TUTUCU



-MUHAFAZAKÂR[Ar.]/KONSERVATİF/CONSERVATIVE[İng./Fr.] değil/yerine/= | TUTUCU



-MÜHEYYİÇ[Ar.] değil/yerine/= COŞTURUCU



-MÜHÜR ile DEMİRBAŞ MÜHRÜ ile BAĞIŞ MÜHRÜ ile VAKIF MÜHRÜ ile ZÂT MÜHRÜ



-MUKADDİME[İBN HALDUN] NÜSHALARINDA:
TUNUS ile/ve/<> MISIR ile/ve/<> ÜÇÜNCÜSÜ



-MUKTESİT[Ar.] değil/yerine/= TUTUMLU



-MÜLÂKAT[Ar.]/RÖPORTAJ[Fr. < REPORTAGE][ROPÖRTAJ değil!] değil/yerine/= SÖYLEŞİ/GÖRÜŞKÜ



-MÜLÂYİM[Ar.] değil/yerine/= UYGUN | YUMUŞAK HUYLU



-MÜLTECİ ile KOŞULLU MÜLTECİ ile İKİNCİL KORUMA DURUMU



-MÜLTEFİT[Ar.] değil/yerine/= GÜLERYÜZLÜ



-MULTİPL SKLEROZ ile/||/<> GUİLLAİN-BARRÉ BELİRGESİ/SENDROMU

( Merkezi sinir düzeninde miyelin kılıfının hasarı ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. İLE/||/<> Periferik sinir düzeninde miyelin kılıfının hasarı ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. )


-MULTİPL/MULTIPLE[İng.] değil/yerine/= ÇOK, ÇOKLU



-MULTİPOLAR[İng.] değil/yerine/= ÇOK UÇLU



-MUMCU ile ...

( Beyaz adam.[Orta Afrika Cumhuriyeti'nde] )


-MÜMEYYİZLİK/CIVIL RESPONSIBILITY[İng.] değil/yerine/= AYIRTIM GÜCÜ



-MUNDA ile MUNDARU

( Burada. İLE Süslenmiş düğün odası. )


-MÜNECCİM değil/yerine/= ÖNBİLİCİ/BİLİCİ/YUMCU



-MÜNHASIR[Ar.] değil/yerine/= ÖZGÜ



-MUNU ile MUNU

( İşte orada. İLE Bu. )


-MÜRACAAT[Ar.][MÜRACAT değil!] değil/yerine/= DANIŞMA/BAŞVURU



-MÜSÂFİR[< SEFER] ile YOLCU

( MİSÂFİR, YOLDAN GELEN, YOLCU | YOLCULUK SIRASINDA BİRİNİN EVİNE İNEN KONUK | KOMŞUYA GİDEN KİMSE )


-MÜSECCEL değil/yerine/= KÜTÜKLÜ



-MÜSİLAJ değil/yerine/= SÜMÜKSÜ



-MÜSTAKÎM[Ar. < KIYÂM] değil/yerine/= DOĞRU, DÜZ, DİK | TEMİZ, NAMUSLU



-MÜŞTERİ değil/yerine YOLCU



-MUTAASSIP(/B)[Ar.] değil/yerine/= BAĞNAZ/AŞIRI TUTUCU



-MÜTEHAMMİL[Ar.] değil/yerine/= DAYANIKLI, GÖTÜRÜMLÜ



-MÜTEŞEKKİR değil/yerine/= ÖVÜŞKÜLÜ



-MÜTEVÂZI değil/yerine/= ALÇAKGÖNÜLLÜ/GÖNLÜ YERDE/KOTKU



-MÜTEVAZILIK değil TEVÂZÛ



-MÜTEVELLİ HEYETİ değil/yerine/= SORUMLU KURUL/GÖZETME KURULU



-MUTLU ile/ve/<> MEMNUN

( Başarının sırrı nedir bilmiyorum fakat başarısızlığın sırrı herkesi memnun etmeye çalışmaktır. )


-MUZAFFER değil/yerine/= UTKAN/UTKULU



-MÜZİK ZİYAFETİ değil/yerine/= EZGİLER TOYU



-MÜZİK ile UYKU



-MÜZİSYEN değil/yerine/= KÜYCÜ, KÜĞCÜ



-NA/NOMINA ANATOMICA[İng.] değil/yerine/= NABIZ PULSE VURU



-NADİM[Ar.]/PİŞMAN[Fars. < PAŞMAN PAŞEMAN] değil/yerine/= ÖKÜNÇLÜ



-NAFAKA[Ar.] YÜKÜMÜ değil/yerine/= GEÇİMLİK YÜKÜMÜ



-NAHİV ve FIKIH USÛLÜ ve TEFSİR USÛLÜ



-NAMDAR[Fars.] değil/yerine/= ÜNLÜ



-NAPALM değil/yerine/= YANGIN KÖPÜĞÜ

( Yangın tüplerinin doldurulmasında kullanılan, alüminyum ya da sodyum palmitatla kıvamlaştırılmış madde. [Sodyum ve Palmitat] )


-NARASYON/U değil/yerine/= ÖYKÜ/SÜ



-NARBÜLBÜLÜ/ARDIÇKUŞU(TURDUS PILARIS[Lat.], ROBIN[İng.], Avrupa ve Asya ormanlarında yaşar.) ile/ve BAYIR KUŞU ile/ve ÇALI KUŞU ile/ve ÇAMURCUN ile/ve DALGIÇ KUŞU ile/ve DEVEKUŞU ile/ve FIRTINA KUŞU ile/ve GELİNKUŞU[Lat. OTOCORIS PENCILLATUS] ile/ve İNCİRKUŞU[Lat. ANTHUS TRIVIALIS] ile/ve İSHAK KUŞU/BATAKLIKBAYKUŞU[Fars. ŞEB-ÂVÎZ][ayağından asılarak başaşağı sarkar ve öter] ile/ve KARDİNALKUŞU ile/ve KARİYAMA(Güney Amerika'da) ile/ve KAŞIK GAGA ile/ve KAŞIKCI KUŞU ile/ve KEDİKUŞU ile/ve KELAYNAK[Sadece bu üç yerde: BİRECİK-URFA, FAS, PALMİRA ÇÖLLERİ-SURİYE][Lat. GERONTICUS EREMITA]17 Şubat, Birecik'te, Kelaynak Günü'dür! ile/ve KUYRUKKAKAN[Afrika ile/ve Asya'da][Lat. SAXICOLA] ile/ve MALURUS[Avustralya'da] ile/ve MAMO[Hawaii'de] ile/ve MANAKİN[Amerika'da] ile/ve MİNO[Asya'da] ile/ve MOA ile/ve MOHO ile/ve MUHABBET KUŞU ile/ve ÖRÜMCEK KUŞU[Lat. LANIUS] ile/ve TARLA KUŞU ile/ve YAĞMUR KUŞU ile/ve ALICI KUŞ ile/ve BOĞMAKLI KUŞ ile/ve MAKARALI KUŞ ile/ve SAKSAĞAN(AK'AK[Ar.], PÎSE[Fars.], PICA PICA[Lat.]) ile/ve SAKARMEKE ile/ve SIĞIRCIK(MÜRG-İ ZÎREK/ZÎREK-SÂR, LÂLESAR[Fars.], STURNUS VULGARIS[Lat.]) ile/ve İBİBİK, ÇAVUŞ KUŞU, HÜDHÜD[çoğ. HEDÂHİD][HÛC-I HÜDHÜD:
İbibik ibiği.](EBÜRREBÎ', UPUPA EPOPS[Lat.]) ile/ve ÖZKUŞU ile/ve PAPUÇGAGA[Afrika'da] ile/ve POTU(Güney Amerika'da) ile/ve POYRAZKUŞU ile/ve SUBAKALI ile/ve TORGU ile/ve TURAKO/MUZCUL(Afrika'da yaşar.) ile/ve UZUNBACAK ile/ve ÜVEYİK(TURTLE DOVE[İng.], STREPTOPELIA TURTUR[Lat.]) ile/ve YEŞİLBAŞ

( Kolombiya'da, dünyadaki tüm ülkelerdeki kuş türlerinden daha fazla kuş türü bulunur. )


-NARLIKUYU ile ...

( Silifke'de. )


-NARSİSİZM ile AŞAĞILIK DÜŞÜNCE VE DUYGUSU



-NARU = YÖN



-NE KADAR KULLANILABİLİR OLMASI değil NE KADAR KULLANILABİLİR OLDUĞU



-NE ŞEKER ile/ve NE TUZLU

( Bir şeyin hoşluğu anlatılmak istendiğinde. )


-NE ŞEKER ile/ve NE TUZLU

( Türkiye ve birçok kültürde. İLE/VE İran'da. )


-NE SORUSUZ YANIT ile/ve/||/<> NE DE YANITSIZ SORU



-NE/NEGÜ/NÜ ile NE/MA[AR.] ile NEÇE ile NEME ile NEÇÜK/NELÜK ile NEREK ile NETEG

( Ne? İLE Acaba öyle mi? İLE Kaç? İLE Bilmem. İLE Niçin? İLE Ne gerek? İLE Nasıl? )


-NEBÜLÖZ[Fr.] değil/yerine/= BULUTSU



-NEDEN/AÇIKLAMA:
ŞU ile/ve/<> ŞÖYLE



-NEDEN ile/ve/||/<>/> NEDEN ÖBEĞİ/GRUBU



-NEDENİN YOKLUĞU ve/||/<>/> YOKLUĞUN NEDENİ



-NEFS ve/<> KORKU



-NEKTAR[Fr. < NECTAR] değil/yerine/= BAL ÖZÜ



-NEŞE ve/||/<> COŞKU



-NEŞE >< HASTALIK ya da KURUNTU

( Neşeli olmayan kişiden, iki türlü kuşkulanılır. Ya hastadır ya da o kişinin, başkalarına bildirmek istemediği bir kuruntusu vardır. [ATATÜRK] )


-NESNE PUTU ile/ve/



-NESNE PUTU ile/ve/



-NESNE-KONU ile/ve KONU

( Tüm disiplinlerin nesnesi dışarıdadır. İLE/VE Sadece felsefede 'konu' kendi içindedir. )


-NESNE/KAVRAM ile/ve/> OLAY ile/ve/> OLGU

( Çıraklık. İLE/VE/> Kalfalık. İLE/VE/> Ustalık. )


-NESNE/KAVRAM ile/ve/> OLAY ile/ve/> OLGU

( Duyusal. İLE/VE/> Tasarımsal. İLE/VE/> Düşünsel. )


-NESNE/KAVRAM ile/ve/> OLAY ile/ve/> OLGU

( Kağıt, yazı değildir; fakat o, yazıyı taşır. )


-NESNENİN (T)ÖZÜ ve/||/<> İNSANIN (T)ÖZÜ ve/||/<> TİNİN (T)ÖZÜ

( Çekim, zorunluluk. VE/||/<> Özgürlük. VE/||/<> Eylem. )


-NESNENİN:
ÜÇ DURUMU ile/ve/değil ONBEŞ DURUMU



-NESNENİN/MALIN/PARANIN:
YOKLUĞU ile/>< VARLIĞI

( Paylaşılması kolaydır. İLE/>< Paylaşılması zordur. )


-NEVİ ŞAHSINA MÜNHASIR değil/yerine/= KENDİ TÜRÜNE ÖZGÜ



-NEVRUZOTU ile ...

( İkiçeneklilerden, çiçekleri, aslanağzına benzeyen, türlü renkte, taşıdığı glikozit nedeniyle iç söktürücü olarak kullanılan bir kır bitkisi. [Lat. LINARIA VULGARIS] )


-NEZÂRET MAKAMI değil/yerine/= GÖZETİM KATI/GÖZETİM ORUNU



-NİCELİK ile/ve/||/<>/> NİTELİK ile/ve/||/<>/> ÖLÇÜ

( Bölünebilir olan. İLE/VE/||/<>/> Bölünemez olan. İLE/VE/||/<>/> ... )


-NİCELİK ile/ve/||/<>/> NİTELİK ile/ve/||/<>/> ÖLÇÜ

( "Kaç?" sorusunun yanıtıdır. İLE/VE/||/<>/> "Nasıl?"[Ne asıl? < KEYFE] sorusunun yanıtıdır. İLE/VE/||/<>/> ... )


-NİCELİK ile/ve/||/<>/> NİTELİK ile/ve/||/<>/> ÖLÇÜ

( Nicelik olmadan, nitelik olmaz! Nitelik olmadan da nicelik! )


-NİCELİK ile/ve/||/<>/> NİTELİK ile/ve/||/<>/> ÖLÇÜ

( Altın, altınlık niceliğinde, altınlık niteliklerini barındırır. )


-NİFAK değil/yerine/= GEÇİMSİZLİK/ANLAŞMAZLIK/ARABOZU



-NİHÂYET-İ AZM[Ar.] değil/yerine/= KEMİK UCU

( Kemik ucu. )


-NİKAH MEMURU değil/yerine/= EVERMECİ



-NİLÜFER ile HİNTFULÜ/MISIRFULÜ

( ... İLE Beyaz renkli bir nilüfer türü. )


-NİSAN YAĞMURU ile/ve MAYIS YAĞMURU

( Nisan yağar sap olur, Mayıs yağar çeç olur. [çeç: Tahıl yığını] )


-NİSAN YAĞMURU ile/ve MAYIS YAĞMURU

( Nisan yağmuru, sadef'in karnına düşünce inci, yılanın ağzına düşünce zehir olur. )


-NİSAN YAĞMURU ile/ve MAYIS YAĞMURU

( Nisan yağmuru ekinlerin sapını geliştirir. Mayıs yağmuru başakların dolgunlaşmasına yarar. )


-NİTELİK:
OLUMLU ve/||/<> OLUMSUZ ve/||/<> SONSUZ



-NİTELİKLİ/KAPSAMLI YANIT ve/||/<>/>/< NİTELİKLİ SORU



-NİYET BOZUKLUĞU ile/değil NİYET EKSİKLİĞİ



-NON-REM UYKU/NON-REM SLEEP[İng.] değil/yerine/= REM DIŞI UYKU



-NORM[İng.]/NORME[Fr.] değil/yerine/= DÜZE/DÜZGÜ



-NORM/E[İng./Fr. < Lat.] değil/yerine/= DÜZE/DÜZGÜ

( Kural olarak benimsenmiş, yerleşmiş ilke ya da yasaya uygun durum. )


-NORMAL GÜÇ ile/ve/||/<> SÜRTÜNME GÜCÜ

( Bir yüzeyin, nesneye uyguladığı dik güç. İLE/VE/||/<> İki yüzey arasında harekete karşı oluşan güç. )


-NORVEÇ = KUZEY YOLU



-NOTA ile/ve GADUFU

( ... İLE/VE Japon müzik yazısı. )


-NÖTRALİZASYON ile REDOKS TEPKİMESİ/REDOKS REAKSİYONU

( Asit ve bazın tepkimeye girerek tuz ve su oluşturduğu tepkime. İLE Elektron aktarımı içeren tepkime. )


-NÜ ile ...

( Çıplak gövde resmi. )


-NÜFUZ/LU değil/yerine/= SÖZÜGEÇİ/SÖZGEÇİRİCİLİK / SÖZÜGEÇER



-NÜZÛL-RÜCÛ ile HUBÛT-SU'ÛD



-OBA ile/ve/||/<>/> ORDU

( Kız çocuklarıyla kurulmak ve sürdürülmek istenen. İLE/VE/||/<>/> Erkek çocuklarıyla kurulmak ve sürdürülmek istenen. )


-OBSESİF-KOMPÜLSİF BOZUKLUK/OBSESSIVE-COMPULSIVE DISORDER[İng.] değil/yerine/= TAKINTI-ZORLANTI BOZUKLUĞU



-ÖBÜRSÜ değil ÖBÜRÜ



-ODAK(LANMAK İÇİN):
OKU ile/ve/||/<>/> DÜŞÜN ile/ve/||/<>/> ANLA ile/ve/||/<>/> KONUŞ



-ODİTORYUM/AUDİTORIUM[İng.] değil/yerine/= TOPLANTI SALONU



-ODUNLU, ODUNSU = HAŞEBÎ = LIGNEUX



-ÖFKE GÜCÜ" ve "İSTEK/ARZU GÜCÜ" | ile/ve/değil/yerine/<>/> AKIL GÜCÜ

( Öfkeni, akılla yenemiyorsan, kendini, insandan sayma! )


-ÖFKE GÜCÜ" ve "İSTEK/ARZU GÜCÜ" | ile/ve/değil/yerine/<>/> AKIL GÜCÜ

( Öfkenin her zaman bir nedeni vardır fakat iyi bir nedeni yoktur. )


-ÖFKE ile/ve/||/<> KEDER ile/ve/||/<> ÜZÜNTÜ ile/ve/||/<> STRES ile/ve/||/<> KORKU

( Karaciğeri yorar ve hasta eder. İLE/VE/||/<> Akciğeri yorar ve hasta eder. İLE/VE/||/<> Mideyi yorar ve hasta eder. İLE/VE/||/<> Kalbi ve beyni yorar ve hasta eder. İLE/VE/||/<> Böbrekleri yorar ve hasta eder. )


-ÖFKE ile/ve/||/<>/> SUÇLULUK DÜŞÜNCESİ/DUYGUSU



-ÖFORİ/EUPHORIA[İng.] değil/yerine/= COŞU



-OGLA[ARGU] ile OGLAGU

( Genç erkek. İLE Bolluk içinde büyümüş ya da buna alışmış kişi. )


-OKB ile/ve/değil/||/<>/< YAYGIN KAYGI BOZUKLUĞU



-ÖKE/DEHÂ:
DOLU ile KEŞF

( Hazır. İLE Çabayla. )


-ÖKSE ile ÖKSEOTU

( Ökseotu saplarından ya da çobanpüskülü kabuklarından çıkardan yapışkan macun. | Erkekleri kendine bağlamasını bilen çok alımlı kadın. İLE Ökseotugillerden, elma, armut, ıhlamur, kiraz, erik gibi ağaçların dalları üzerinde asalak olarak yaşayan, üzüme benzer yemiş veren, saplarından ökse çıkarılan zararlı bir bitki. )


-OKSİJEN ile/ve/||/<>/ KOKU

( "Oksijeni bilmem ama kokun şart!" )


-OKSİMETRİ/OXIMETRY[İng.] değil/yerine/= OKSİJEN ÖLÇÜMÜ



-ÖKSÜRÜKOTU ile ...

( Gövdesi pullarla kaplı, sarı çiçekli, ekin tarlaları için zararlı çok yıllık otsu bir bitki. [Lat. TUSSILAGO] )


-OKUMA:
DOĞRUSU ile/ve/||/<>/> GÜZELLEŞTİRME



-ÖKÜZ ile (HÖRGÜÇLÜ) HİNT ÖKÜZÜ



-ÖKÜZ ile MİSK ÖKÜZÜ

( ... İLE/VE Kuzey Kutbu'nda yaşarlar. )


-ÖKÜZDİLİ/SIĞIRDİLİ ile ÖKÜZGÖZÜ/SIĞIRGÖZÜ/MASTIÇİÇEĞİ/ARNİKA ile SIĞIRKUYRUĞU

( Sığırdiligillerin örnek bitkisi. İLE Bileşikgillerden, sarı renkte, papatyayı andırır bir çiçek ve onun bitkisi. İLE Sıracagillerden, ülkemizde yabani olarak birçok türü yetişen, tüylü yapraklı, sarı çiçekli bir kır bitkisi. )


-ÖKÜZGÖZÜ ile BOĞAZKERE



-OLAN ile/ve BU



-OLASILIĞIN DOĞUŞU ve/||/<> ŞANSIN TERBİYE EDİLİŞİ

( Ian Hacking'in bu kitaplarını da okumanızı salık veririz. )


-OLASILIK'IN:
ÇOKLUĞU ile/değil ÇEŞİTLİLİĞİ



-OLAY UFKU ile/ve/<> ERGOSFER

( EVENT HORIZON ile/ve/<> ERGOSPHERE )


-OLAY UFKU ile/ve/<> ERGOSFER

( )


-OLAY YERİNDE PARK ETME:
"ARACIN ARKASI" değil/yerine/>< ARACIN ÖNÜ



-OLAY ile/ve OLGU

( Edebî. İLE/VE Bilimsel. )


-OLAY ile/ve OLGU

( Fizik alanda gerçekleşmiş olup, üzerine herhangi bir eklemenin/yorumlamanın yapılamayacağı kesinlik/"sonuç". İLE/VE Oluş'un potansiyeli, kavramsallığı, sürekliliği, genelleştirilmesi. )


-OLAY ile/ve OLGU

( OLGU: Varoluşu zihne bağlı olmayan. )


-OLAY ile/ve OLGU

( Zorunlulukları gösterilmemiş betimleme. İLE/VE Betimlenen üzerine yönelerek nedenselliklerini sorgulamak. )


-OLAY ile/ve OLGU

( Yaşayan kişi. İLE/VE Ölmüş kişi. )


-OLAY ile/ve OLGU

( İlineksel. İLE/VE Ussal. )


-ÖLÇÜ ile/ve AMAÇ



-ÖLÇÜ ile/ve AYAR



-ÖLÇÜ ile/ve DENETİM/KONTROL



-ÖLÇÜ ile/ve/||/<> DERECE



-ÖLÇÜ ile/ve/değil EŞİK



-ÖLÇÜ ile/ve/||/<> KARAKUŞÎ

( ... İLE Yasa, kural, mantık ölçülerine dayanmayan. )


-ÖLÇÜ = MEASURE[İng.] = MESURE[Fr.] = MAß[Alm.] = MISURA[İt.] = MEDIDA[İsp.]



-ÖLÇÜ ile/ve/<> ÖLÇÜT ile/ve/<> ÖLÇEK



-ÖLÇÜ ile/ve/||/<> ORAN ile/ve/||/<> MATEMATİK

( Bilim/de. İLE/VE/||/<> Sanat/ta. İLE/VE/||/<> Müzik/te. )


-ÖLÇÜ ve/||/<>/> TEKRAR ÜRETİM



-ÖLÇÜ ile/ve YASALLIK/MEŞRUİYET



-ÖLÇÜDE:
7'Lİ ile/ve/<> 8'Lİ ile/ve/<> 11'Lİ ile/ve/<> 14'LÜ

( Mâni. İLE/VE/<> Semai, destan, türkü. İLE/VE/<> Koşma, destan. İLE/VE/<> Çağdaş Türk ve Tekke Yazını. )


-ÖLÇÜDE:
7'Lİ ile/ve/<> 8'Lİ ile/ve/<> 11'Lİ ile/ve/<> 14'LÜ

( )


-ÖLÇÜLÜ ile/ve/||/<> ÖLÇÜ İLE



-OLDU" ile/değil OLDUĞU



-OLDU ile OLUYOR ile OLACAK

( Daha önce defalarca olmuş olsa bile; olmaya devam ediyor ya da edecek "görünse" bile; olacağı "kesin" diye beklenilse bile olmaya devam edecek anlamına gelmez/getirilemez. )


-ÖLDÜ değil/yerine YORULDU GİTTİ



-OLGU



-OLGU ile DÜŞÜNCE/FİKİR



-OLGU ile GERÇEK



-OLGU ile/ve/değil/<> GÖRÜNÜŞ



-OLGU ile OLGU HAKKINDAKİ DÜŞÜNCE



-OLGU ile/ve OLUŞ



-OLGU = VAKIA = FACT[İng.] = FAIT[Fr.] = FAKTUM[Alm.] = FACTUM[Lat.] = HECHO[İsp.]



-ÖLÜ SERTLİĞİ ile/ve/||/<> ÖLÜ MORLUĞU ile/ve/||/<> ÖLÜ SOĞUMASI



-OLU ile ...

( Bir durumdan başka bir duruma geçiş. )


-ÖLÜ değil NEYYİD(E)



-ÖLÜ ile/ve/değil/||/<>/< ÖLÜMLÜ



-ÖLÜ ile/ve/değil ŞEHİT



-ÖLÜ değil SESSİZ VAİZ



-ÖLÜM KORKUSU < GÖVDE ZANNI



-ÖLÜM KORKUSU yerine NEFSİNE TÂBİ OLMA KORKUSU



-ÖLÜM ile/değil COTARD SENDROMU

( ... İLE/DEĞİL Yaşayan biri tarafından, kendinin ölü olduğu "iddia"sıdır. Cotard'ı olanlar, sıklıkla kendinin ve dünyanın varoluşundan "kuşku duyar". Bu sanrılara, sıklıkla intihar girişimleri ve düşünceleri de eşlik etmektedir. Cotard sanrısında, genellikle gerçek dışılık düşüncesi, görsel tanıma zorluğu ve kişinin gövdesinin çürüdüğü ve kötü koktuğu inancı vardır. Cotard sanrısının nedeniyle ilgili olarak araştırmacılar arasında uyuşmazlık vardır. Bazı araştırmacılar, bunu bir muhakeme bozukluğu olarak görmektedir. )


-ÖLÜM ile ESTONYA FERİBOTU SENDROMU

( Batan Gemideyken, Geminin Batışını 'İzleme/Bekleme' Belirgisi/Sorunu
(Estonya Feribotu Sendromu)

Modern deniz tarihinin en büyük kazası, 28 Eylül 1994 yılında Baltık Denizi’nde yaşandı. 1980 yılında, Almanya’da, Mayer Werft tersanesinde inşâ edilen Estonya Feribotu’nun batmasıyla 852 yolcu yaşamını kaybetti. Bu korkunç kazadan 137 kişi kurtuldu. Kıyıya yakın uzaklıkta su alması nedeniyle yan yatarak batan feribot, sadece gemi mühendisleri tarafından değil aynı zamanda kazadaki ölümlerin nedeni açısından da davranış psikolojisi uzmanlarınca yıllarca incelendi.

İnsan davranış psikolojisi uzmanları, bu kazada ölen 852 yolcunun neden kurtulamadığını araştırdı. Aileleriyle görüşüp geçmişlerini incelediler. Ölenlerin yüzde 98’inin çok iyi yüzme bildiğini belirleyen uzmanlar, son olarak kazadan kurtulanlarla görüştü.

Ortaya çıkan sonuç şuydu:
Feribot, 28 Eylül gecesi saat 00.50’de sert dalgalar nedeniyle su almaya başladı. Feribota giren sular, 50 santim yüksekliğe ulaşınca feribot yan yatmaya başladı. Su miktarının artmasıyla birlikte gemiyi boşaltma süreci başladı. Ancak 987 yolcudan sadece 137’si feribotu, su almaya başlar başlamaz hemen terk etti. Geri kalan 852 yolcu ise gemi kaptanının “panik yapmayın, dünyanın en güçlü feribotundasınız” sözlerine kanarak su boşaltma işlemini izledi. Saatler ilerledikçe feribot daha da yan yattı ama 852 yolcu izlemeye devam etti. Sonunda, saatler 01.50’yi gösterirken, feribot tamamen yan yatarak sulara gömüldü. 852 kişinin, feribotun su aldığını ve yan yatmaya başladığını görmesine karşın son saniyeye kadar rahat rahat batışını izlemesi, psikoloji ders kitaplarında “Estonya Feribotu Sendromu” olarak yer almıştır. Psikoloji bilimi, o kişilerin davranış biçimlerine bugüne dek mantıklı bir açıklama getirememiştir. )


-ÖLÜM ile/ve/||/<> UYKU

( Uyku, ölümün kardeşidir. )


-ÖLÜM ile/ve/||/<> UYKU

( ZIBARMAK: Ölmek, gebermek. | Uyumak, sızmak. )


-ÖLÜM ile/ve/||/<> UYKU

( Ağır uyku. İLE/VE/||/<> Hafif ölüm. )


-ÖLÜMCÜL ile ÖLDÜRÜCÜ



-OLUMLU ile "OLGUN"



-OLUMLU ile EKSİKSİZ



-OLUMLU = MÜSPET, VÜCUBİ = POSITIVE[İng.] = POSITIF[Fr.] = POSITIV[Alm.] = POSITIVO[İsp.]



-OLUMLU ile/ve/||/<>/> OYLUMLU/HACİMLİ



-OLUMSUZ ile/ve/değil/yerine/>< OLUMLU

( !Üretici/yaratıcı. [!:değil] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Üretici/yaratıcı. )


-OLUŞ:
YOKLUĞUN YADSINMASI ve/||/<> YOK'UN YOKLUĞU



-OLUŞTURUCU ile/ve KURUCU



-ÖN BEYİN'DE:
TALAMUS ile/ve HİPOTALAMUS ile/ve LİMBİK SİSTEM ile/ve BEYİN KABUĞU

( Talamus, duyu organlarından gelen sinir hücrelerinin beyin kabuğuyla olan ilişkisini sağlar. )


-ÖN BEYİN'DE:
TALAMUS ile/ve HİPOTALAMUS ile/ve LİMBİK SİSTEM ile/ve BEYİN KABUĞU

( Hipotalamus, en çok araştırılan beyin kısımlarından biridir. Büyüklüğü küçük bir kesme şeker kadar olmasına karşın, gördüğü işlemler son derece önemli ve değişiktir. Heyecanların ve arzuların denetlendiği merkezdir. Eşeysel davranış, yeme-içme bu merkezce denetlenir. )


-ÖN BEYİN'DE:
TALAMUS ile/ve HİPOTALAMUS ile/ve LİMBİK SİSTEM ile/ve BEYİN KABUĞU

( Limbik sistem beyin sapının yukarı kısmıyla ön beyin arasında yer alan sinir hücresi ağından oluşur. Heyecan yaşantısı, saldırma ve kaçma davramışlarıyla ilişkisi vardır. )


-ÖNCÜ ve/||/<> İNCİ



-ÖNCÜ ile/ve/||/<> ÖNCÜL



-ÖNCÜ ile/ve/değil/||/<> ÖNE GEÇEN/ÇIKAN



-ÖNGÖRÜ ile/değil/yerine AÇIKLAMA (OLARAK)



-ÖNGÖRÜ ile DURUGÖRÜ



-ÖNGÖRÜ ile/ve İDDİA



-ÖNGÖRÜ ile/ve/||/<>/> ÖNERME



-ÖNGÖRÜ ile ÜÇÜNCÜ GÖZ



-ÖNGÖRÜ ile/ve/||/<> UFUK



-ÖNGÖRÜ ile UZAK GÖRÜŞ



-ÖNGÖRÜ ile/ve/değil/yerine/<> VERİ



-ÖNGÖRÜ ile/ve YORUM



-ÖNGÖRÜ ile ZAN[Ar.]



-ONKOGENEZ/ONCOGENESIS[İng.] değil/yerine/= KANSER OLUŞUMU



-ÖNSEZİ = HİS-İ KABL EL-VUKÛ = PRESENTIMENT[İng., Fr.] = AHNUNG[Alm.]



-ONU ve ONU



-ONUNLA ONU



-ONUR ile KORKU

( Dengesini iyi ayarlamak gerek! )


-ONUR ile KORKU

( Onurun, korkunun önüne geçerse canını kaybedersin! Korkun, onurunun önüne geçerse vatanını kaybedersin! )


-ÖNYARGI ile/değil/yerine/>< ÖNGÖRÜ



-OPERA SALONU değil/yerine/= ÜNGÜTEY



-OPERA SANATÇISI değil/yerine/= ÜNGÜCÜ



-OPU = ÜSTÜBEÇ/İSFÎDÂC[AR.]



-ORANTISIZ GÜÇ ile/ve/||/<> ORANTISIZ HOŞGÖRÜ



-ÖRDEK ile BAĞIRTLAK/BOZKIR TAVUĞU

( ... İLE Orta büyüklükte, bir cins göçebe ördek. )


-ÖRDEK ile DENİZÖRDEĞİ/FIRTINAKUŞU

( ... İLE Perdeayaklılardan, kıvrık gagalı, açık denizlerde yaşayan bir kuş. )


-ÖRDEK ile KUĞU

( ... İLE 25 boyun omurları vardır. )


-ÖRDEK ile KUĞU

( ... İLE İngiltere'deki tüm kuğular, Kraliyet ailesine aittirler. )


-ORDI[< ORMAK/ORMAQ] ile ORDU ile ORDU ile ORDU/FERRAŞ ile ORDU ile ORDU/ARDUTAL

( Bir tarlayı ya da başka bir şeyi biçmek. İLE Bir Hakan'ın yaşadığı yer/yapı [sarayı].[KAŞGAR = ORDU KENT/ORDU KEND: Hakan'ların oturduğu kent.] İLE Balâsâgün yakınlarında bir yer. İLE Hakan'ın kalacağı yeri, yatağını düzenleyen, derleyen toplayan kişi. İLE Bir hayvanın yeraltındaki yuvası.[Sıçanın kovuğu, gelinciğin deliği] İLE Hamamotu.[Tüy dökücü bir nesnenin yapımında kullanılır.] )


-ORDU ile ORDU

( En üst askeri birlik. İLE Karadeniz'de bir il. )


-ORGANİZMA ile/ve İLİŞKİLER BÜTÜNÜ/BÜTÜNLÜĞÜ



-ÖRGÜ ve/||/<>/> GÖRGÜ



-ÖRGÜ ile/ve/<> ÖRÜ

( Örnek eylemi ya da biçimi. | Tığ ya da şişlerle, ilmiklerin yan yana getirimesiyle örülerek yapılmış şey. | Örülmüş saç bölüğü, belik. | Dokumacılıkta atık ve çözgü ipliklerinin, dokumayı oluşturacak biçimde belirli bir desene göre kesişmesi. | Bazı sinir ya da damarların birbirine geçip dolaşmasından ortaya çıkan oluşum. | İletişim, ulaşım vb.'nin ülke yüzeyinde yayılmış biçimi. | Konunun ana çizgisi, oyunun işlenişi ya da çatısı. | Örülerek yapılmış olan. İLE Örnek işi. | Otlak. | Tarlalarda, sele karşı yapılmış set. | Yama olarak yapılan örgü. )


-ORKESTRA ile MIZIKA TOPLULUĞU



-ORMAN TAVUĞU ile GÖLGELİ ORMAN TAVUĞU

( )


-ORMANGÜLÜ(KOMAR/KUMAR) ile/||/<> MOR ÇİÇEKLİ ORMANGÜLÜ



-OROBAN değil/yerine/= CANAVAROTU

( Canavarotugiller ailesinin örnek türlerinden olan ve kenevirle tütün köklerinin asalaklarından biri sayılan çiçekli bitki. [Lat. OROBANCHE RAMOSA] )


-OROSPU ile/değil METRES



-ORTA OYUNU ile/ve/||/<>/> DOĞAÇLAMA/TULUAT[Ar.]

( )


-ORTA OYUNU ile/ve/||/<>/> DOĞAÇLAMA/TULUAT[Ar.]

( Kavuklu ve Pişekâr İLE/VE/||/<>/> Uşak ve Efendi )


-ORTAK DUYU = HİSS-İ MÜŞTEREK = COMMON SENSE[İng.] = SENS COMMUN[Fr.] = GEMEINSINN[Alm.] = SENSUS COMMUNIS[Lat.] = KOINE AISTHESIS[Yun.] = COMÚN SENTIDO[İsp.]



-ORTOSTATİK HİPOTANSİYON/ORTHOSTATIC HYPOTENSION[İng.] değil/yerine/= AYAKTA KAN BASINCI DÜŞÜKLÜĞÜ



-ÖRTÜ/LÜ ile PERDE/Lİ



-ÖRTÜ/PERDE[Fars.]/HİCAB[Ar.]:
BURKU ile NİKAB ile LİFAM ile LİSAM ile HIMAR ile NASİF ile MİKNE'A ile CİLBAB



-ÖRTÜ ile/değil ÖRTENEK

( ... İLE/DEĞİL Hayvanların gövdesini örten deri, kıl, tüy, pul gibi dokuların tümü. | Bazı örgenleri örten zarlara verilen ad. )


-ORTU ile OTRA

( Herhangi bir şeyin ortası. İLE Herhangi bir şeyin ortası ya da kenarları olan herhangi bir şeyin ortası. )


-ÖRTÜ ile PUŞİDE[Fars.]

( ... İLE Türbelerde sandukaların üzerine örtülen süslü kumaş. )


-ÖRTÜK ile ÖRTÜLÜ ile ÖRÜLÜ

( Örtülü, kapalı. İLE Örtüsü olan. | Örtülmüş, bir şey ile kaplanmış. | Açıklama yapmadan, kapalı olarak, müphem. İLE Örülmüş olan. )


-ÖRTÜLÜ ile/ve/<> GÖRÜNMEYEN



-ÖRTÜLÜ ile KAPLI

( ... İLE Kaplanmış olan. | Kabı olan. | Ciltli. )


-ORU ile ÇUKUR

( Buğday, şalgam ve buna benzer şeyleri saklamak için kazılan çukur. İLE ... )


-ORUÇ ile/ve/<> TEKNE ORUCU

( ... İLE/VE/<> Çocuklara, öğlene kadar tutturulan alıştırma orucu. )


-ORUÇLU yerine NİYETLİ



-ÖRÜMCEK MAYMUN ile/ve (BIYIKLI) İPEK MAYMUNU ile/ve SİNCAP MAYMUNU ile/ve BAŞLIKLI MAYMUN



-ÖRÜMCEK ile/değil DEVE ÖRÜMCEĞİ/SARIÖMER/SARIKIZ/BÖĞ/BÖĞÜ/BÖYÜ

( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )


-ÖRÜMCEK ile/değil DEVE ÖRÜMCEĞİ/SARIÖMER/SARIKIZ/BÖĞ/BÖĞÜ/BÖYÜ

( Kuzey Irak çöllerinden gelen bu böcek, zehriyle bir insanı öldürebilecek güçtedir. )


-ÖRÜMCEK ile/değil DEVE ÖRÜMCEĞİ/SARIÖMER/SARIKIZ/BÖĞ/BÖĞÜ/BÖYÜ

( Sıcak ve kuru arazilerde yaşarlar. Genellikle geceleri ortaya çıkarlar. )


-ÖRÜMCEK ile/değil DEVE ÖRÜMCEĞİ/SARIÖMER/SARIKIZ/BÖĞ/BÖĞÜ/BÖYÜ

( Çok saldırgan yapıları vardır. Güçlü çene yapısı nedeniyle et parçasını dahi koparabilirler. )


-ÖRÜMCEK ile/değil DEVE ÖRÜMCEĞİ/SARIÖMER/SARIKIZ/BÖĞ/BÖĞÜ/BÖYÜ

( Yetişkin bir Sarı Ömer'in boyu, yetişkin bir insan eli kadardır. )


-ÖRÜMCEK ile/değil DEVE ÖRÜMCEĞİ/SARIÖMER/SARIKIZ/BÖĞ/BÖĞÜ/BÖYÜ

( İkisi aynı ortamda kalsa ikisinden biri ölene kadar durmadan savaşırlar. )


-ÖRÜMCEK ile/değil DEVE ÖRÜMCEĞİ/SARIÖMER/SARIKIZ/BÖĞ/BÖĞÜ/BÖYÜ

( Hızlı zıplama yetenekleri sayesinde avını kolayca yakalayabilirler. Bir metreye kadar zıplayabilen türleri vardır. )


-ÖRÜMCEK ile/değil DEVE ÖRÜMCEĞİ/SARIÖMER/SARIKIZ/BÖĞ/BÖĞÜ/BÖYÜ

( Örümceğimsiler sınıfının en hızlısıdır. Hızlı koşma konusunda eklembacaklılar filumu içinde yer alan Amerika hamamböceği (Periplaneta americana) türünden sonra ikinci sırada Galeodes cinsinden, Sarı Ömer'ler yer alır. )


-ÖRÜMCEK ile/değil DEVE ÖRÜMCEĞİ/SARIÖMER/SARIKIZ/BÖĞ/BÖĞÜ/BÖYÜ

( ... İLE/DEĞİL )


-ÖRÜNTÜ KURMA DÜRTÜSÜ ve/||/<> KEŞİF ve/||/<> DUYUSAL/EŞEYSEL ve/||/<>
BAĞLANMA ve/||/<> BAKICILIK ve/||/<> YAKINLIK ve/||/<> GERİ ÇEKİLME/KAÇINMA/ÖFKE/ZITLIK

( Kişinin ve bebeğin, ilk harekete geç(iril)en, yönelim, donanım ve gereksinimleri... )


-ÖRÜNTÜ ile/ve/||/<> DÖNGÜ



-ÖRÜNTÜ ile/ve/<> GÖRÜNTÜ



-OSİLOMETRİ/OSCİLLOMETRY[İng.] değil/yerine/= ELEKTRİK SİNYAL ÖLÇÜMÜ



-OSMANLI İMPARATORLUĞU değil OSMANLI DEVLETİ

( Avrupa'lıların sonradan yüklediği bir tanımdır. Osmanlı, hiçbir zaman "imparatorluk" olmamıştır! [insanı, hak ve hukuku hiçe saymak gibi bir tutumu yoktur] )


-OSMANLI TÜRKÇESİ, TAPU TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ

( Osmanlı Türkçesi, Tapu Terimleri Sözlüğü için burayı tıklayınız... )


-ÖSTAKİ BORUSU ile ...



-OT ile BALIK OTU

( ... İLE Cava ve Malabar'da yetişen, zehirli meyve. )


-OT ile KAŞIKOTU

( ... İLE Turpgillerden, iskorbüte karşı kullanılan, yaprakları kaşığı andıran, güzel çiçekler açan bir bitki. )


-OT ile KEDİOTU

( ... İLE İki çeneklilerden, kök sapı hekimlikte kullanılan bir bitki. )


-OT ile ŞERBETÇİ OTU

( ... İLE Yaprakları karşılıklı, sapı sarılgan olan, çiçekleri yumurtamsı kozalaklara dönüşen ve kozalaklarından yararlanılan, çok yıllık ve otsu bir bitki. )


-OT ile TARAKOTU

( ... İLE Tarakotugillerden, otsu bir bitki. )


-ÖTEDUYUM/UZADUYUM(TELEPATİ) ile DURUGÖRÜ



-ÖTIMİ/EUTHYMIA[İng.] değil/yerine/= DENGELİ DUYGU DURUMU



-OTOBÜS/TREN/UÇAKTA:
KOLTUĞU ile/ve BAŞLIĞI

( ... İLE/VE Otobüs (Pulman) koltuklarındaki ense kısmının boş olması, yolcunun rahatının düşünülmemesi değil olası bir kaza ya da çarpma durumunda kafanın arkaya çarpmasıyla boynun kırılmamasını ve kafatasının çarptığı yerin sağlam olması gerekliliği içindir. )


-OTORİTE SANSÜRÜ ile/değil/yerine/< OTO SANSÜR



-OTSU = HAŞÎŞÎ = HERBACÉ



-ÖVGÜ/YERGİ değil/yerine/>< OLGU



-ÖVGÜ ve/||/<> İLGİ ve/||/<> SEVGİ

( Erilde/erkekte. VE/||/<> Dişilde/kadında. VE/||/<> Çocukta. )


-ÖVGÜ ile İLTİFAT

( MASU YE NYANA: İnek gibi gözlerin var.[Burundi'de, bir genç bayana yapılacak en büyük iltifat] )


-ÖVGÜ ile İLTİFAT

( Gereksinimlerini karşılamak. )


-ÖVGÜ = PRAISE[İng.] = LOUANGE[Fr.] = LOB[Alm.] = LAUS[Lat.]



-ÖVGÜ ile/ve/||/<>/>< SÖVGÜ, ŞETİM/ŞETM[Ar.]

( İkisi de, bilgisizliğin göstergesi ve bilgisizlik oranıncadır. )


-ÖVGÜ ile/ve/||/<>/>< SÖVGÜ, ŞETİM/ŞETM[Ar.]

( Övgünün aldatıcı ve yıkıcı etkisinden kaçmanın tek yolu, çalışmaya devam etmektir. )


-ÖVGÜ ile/ve/||/<>/>< SÖVGÜ, ŞETİM/ŞETM[Ar.]

( Aşırı övenler ile aşırı sövenlerin ortak noktası, her zaman ve zemin için saklayacak bir şeylerinin olmasıdır. Saklayanlar, bir şeyleri korumak için, dikkati, uclara çekerek, çıkar sağlamaya ve/ya da yanıltmaya çabalarlar. )


-ÖVGÜ ile/ve/||/<>/>< SÖVGÜ, ŞETİM/ŞETM[Ar.]

( Övgüsü tez/hızlı olanın, sövgüsü de tez/hızlı olur. )


-ÖVGÜ ile/ve/<> SÜS



-ÖVÜNMEK/"HAVA BASMAK" ile/değil MUTLULUĞUN DIŞAVURUMU



-OY ÇOKLUĞU ile/ve/değil/yerine OY BİRLİĞİ

( Aptal, bir oylamanın, sonucunun, "Oy çokluğu" ile alınmasına sevinir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Abdal, "Oy birliği" ile alınmasını bekler/ister. )


-ÖYKÜ ile/||/<> APOLOG[Fr.]

( ... İLE/||/<> Ahlâkî bir öğütle sonuçlanan öykü. )


-ÖYKÜ ile KISSA



-ÖYKÜ ile/ve/<> ÖVGÜ



-ÖYKÜ ile ŞİİR

( Her kişinin bir öyküsü vardır fakat şiiri yoktur. )


-ÖYKÜCÜ ile "SİYASETÇİ"

( "Ben öykücüyüm, isterseniz inanmayabilirsiniz!" derler. İLE ... [Burayı, gerektiği gibi kendiniz dolduruyorsunuzdur (umarız).] )


-OYMYAKON = DONMAYAN SU

( Rusya'nın kuzeyinde yer alan ve "Donmayan Su" anlamına gelen Oymyakon, dünyanın en soğuk yerleşim yerlerinden biridir.[1924'te, -71.2 °C] )


-OYNAGU ile OYNAK/OYNAQ ile OYNAŞ

( Oyun alanı, eğlence yeri. İLE Oynak kadın. İLE Evlilikdışı olarak bir adamla sevişen kadın. )


-OYUNDA:
SU ve/||/<> KUM ve/||/<> TAHTA



-ÖZEL HUKUK ile/ve/||/<> KAMU HUKUKU



-ÖZEL ile ÖZGÜ

( Durumun özel koşulları kavranıp, büyük başarı beklenmemeli. )


-ÖZELLİK ile/ve/||/<> VURGU



-ÖZGÜ ile/ve ÖVGÜ



-ÖZGÜ ile ÖZGÜN



-ÖZGÜR ile TUTUKLU

( Kişi, kendi iradesiyle kendini sınırlarsa Özgür. İLE Başkasının iradesiyle sınırlanırsa tutuklu. )


-ÖZGÜR ile TUTUKLU

( Rahat olduğunda sıkıl ki, sıkıldığında rahat et! )


-ÖZKIYIM/İNTİHAR[Ar.] ile/ve/değil/||/<> ÖLÜM ORUCU



-ÖZLÜ ile/ve/||/<> ÖZSEL



-OZMOMETRİ/OSMOMETRY[İng.] değil/yerine/= GEÇİŞİM ÖLÇÜMÜ



-ÖZNE = FAİL, MEVZU = SUBJECT[İng.] = SUJET[Fr.] = SUBJEKT[Alm.] = SUBJECTUM[Lat.] = HYPOKEIMENON[Yun.] = SUJETO[İsp.]



-ÖZNELLİK FİLOZOFU ile/değil ÖZNE FİLOZOFU



-OZOKERİT değil/yerine/= YERMUMU

( Petrol ve terebentin içinde eriyen, doğal hidrokarbonlardan oluşan bir tür mum. )


-ÖZÜMLEME ve/<> ÖZÜMLEMEDOKUSU

( ... VE/<> Bitkilerde, havadaki karbondioksidi, karbonhidrata çeviren, daha çok, yapraklarda bulunan doku. )


-ÖZÜMLEMEDE:
GÜNEŞ + SU ve KLOROFİL + KARBONDİOKSİT



-ÖZÜN ÖLÜMSÜZLÜĞÜ ile/ve/||/<> TANRI'NIN "VARLIĞI/YOKLUĞU"



-PAÇAGÜNÜ ile/ve/<> PAÇALIK

( Düğünün ertesi günü. İLE/VE/<> Düğünün ertesi günü verilen yemek. | Gelinin, paçagünü giydiği giysi. )


-PAMBIK[Fars. < PANBUK]/KOTON[Fr./İng. < COTON] değil/yerine/= PAMUK/LU



-PAMUK/KUTUN ile/ve KÜTLÜ

( ... İLE/VE Çekirdekli pamuk. )


-PAMUK ile/ve/||/<> ISIRGAN OTU

( Birinci Dünya Savaşı sırasında, hem Almanya, hem de Avusturya'da pamuk kıtlığı vardı. Pamuğun yerini tutabilecek uygun bir madde arayan bilimciler, zekice bir çözüm denediler: Çok az miktarlarda pamuğu ısırgan otuyla karıştırdılar; özellikle de kaşındıran ısırganların[Urtica dioica] sert liflerini kullandılar. )


-PANAMA KANALI:
ATLANTİK GEÇİDİ ve/||/<>/>/< GATUN GÖLÜ ve/||/<>/>/< GAILLARD GEÇİDİ



-PANORAMA değil/yerine/= GENGÖRÜNÜ



-PANZEHİR[Fars.] ile PANZEHİROTU

( Zehrin etkisini ortadan kaldırabilme özelliği olan madde. İLE Küçük, beyaz çiçekli, kökü zehirli, çok yıllık otsu bitki. )


-PAPATYA ile/ve HOROZGÖZÜ, KOYUNGÖZÜ, SIĞIRGÖZÜ, TAVUKGÖZÜ



-PAPATYA ile/ve SIĞIRGÖZÜ



-PARA TUTKUSU/HAMAN ile/ve ORUN/MEVKİ TUTKUSU/BELÂM ile/ve RUHBANLIK/İLÂH OLMA TUTKUSU

( KÂRUN ile/ve FİRAVUN ile/ve BELÂM )


-PARA TUTKUSU/HAMAN ile/ve ORUN/MEVKİ TUTKUSU/BELÂM ile/ve RUHBANLIK/İLÂH OLMA TUTKUSU

( Emeğin sömürücüsü. İLE/VE Siyasetin zâlimi. İLE/VE Maneviyatın gaspçısı. )


-PARAGRAFİ/PARAGRAPHY[İng.] değil/yerine/= YAZILI ANLATIM GÜÇLÜĞÜ



-PARALALİ/PARALALIA[İng.] değil/yerine/= HARF SÖYLEYİŞ GÜÇLÜĞÜ



-PARANKİM/PARENCHYMA[İng.] değil/yerine/= ÖZEK DOKU



-PARANOYA ile KORKU



-PARANOYA ile KURUNTU



-PARAYI, MEZARA GÖTÜREN >< PARANIN, MEZARA GÖTÜRDÜĞÜ

( Yoktur. >< Çoktur. )


-PARÇA(NIN) SAPTA(N)MASI/KABULÜ ile BÜTÜN(ÜN) SAPTA(N)MASI/KABULÜ



-PARİS KOMÜNÜ ile/ve/||/<>/> GEZİ PARKI

( 83 gün sürmüştür. İLE/VE/||/<>/> 22 gün sürmüştür. )


-PARK STANDARTLARI RAPORU-2015 ve/||/<>/> KENT İÇİ BİSİKLET YOLLARI KILAVUZU

( Okumak için burayı tıklayınız... VE/||/<>/> Okumak için burayı tıklayınız... )


-PARK YERİ değil/yerine BİSİKLET(Lİ) YOLU



-PARKUR değil/yerine/= YARIŞ YOLU

( Bisiklet, atletizm gibi bazı yarış ve koşularda, yarışmaların yapıldığı yol. )


-PAS ile/ve/değil/||/<> BUĞU

( Özellikle metalde, bazı nesnelerde, camda/aynada. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Özellikle camda/aynada ve bazı nesnelerde. )


-PASCAL UÇURUMU ile/ve ASTRONOT SENDROMU ile/ve SİMURG SENDROMU



-PATIRTI ile GÜMBÜRTÜ



-PATLICAN ile/ve/||/<> BAN OTU

( ... İLE/VE/||/<> Patlıcangillerden, Asya, Kuzey Afrika ve Avrupa'nın sıcak bölgelerinde yetişen, hekimlikte kullanılan, uyuşturucu ve zehirli, bir ya da iki yıllık otsu bir bitki. )


-PATLICAN ile İTÜZÜMÜ/KÖPEKÜZÜMÜ

( ... İLE Patlıcangillerden, bazı ilaçların yapımında kullanılan bir bitki. )


-PATOGNOMİK/PATHOGNOMONIC[İng.] değil/yerine/= TANI KOYDURUCU



-PAYPLAN[İng. < PIPELINE] değil/yerine/= BORUYOLU



-PEÇELİ BAYKUŞ ile KIR BAYKUŞLARI ile KULAKLI ORMAN BAYKUŞU ile ALACA BAYKUŞ

( Tiz bir sesle çığlık atar. İLE Genellikle ses çıkarmaz. İLE Düşük perdeden uzatılmış bir uu-uu-uu sesi çıkarır. İLE Erili huuu-huuu-huuu diye öter, dişili boğuk bir sesle kiv-vik diye ses çıkarır. )


-PEÇELİ BAYKUŞ ile KIR BAYKUŞLARI ile KULAKLI ORMAN BAYKUŞU ile ALACA BAYKUŞ

( ile ... ile ... ile ... )


-PELİKAN[Fr. < Lat.]/KAŞIKÇI KUŞU ile KAHVERENGİ PELİKAN

( )


-PERDE[Fars.]/STOR[Fr. < Lat.] değil/yerine/= ÖRTÜ

( Ağaç, kumaş vb.nden yapılmış, bir kanal içinde hareket ederek açılıp kapanan perde. )


-PERDE ile İNCE PERDE/BÜRGÜ



-PERU ve/||/<> MISIR

( )


-PERUZ HANIM ile/ve/||/<>/> NURHAN DAMCIOĞLU

( )


-PERVÂ[Fars.] değil/yerine/= ÇEKİNME/SAKINMA/KORKU



-PEYGAMBER OLDU değil PEYGAMBERLİĞİNİ İLÂN ETTİ



-PEYGAMBER'İN:
SOL'U değil SAĞ-I SÂNÎ(ÖTEKİ/İKİNCİ SAĞI)



-PH/POWER OF HYDROGEN[İng.] değil/yerine/= HİDROJEN GÜCÜ



-PHII/PUBLIC HEALTH INFORMATICS INSTİTUTE[İng.] değil/yerine/= HALK SAĞLIĞI BİLİŞİM ENSTİTÜSÜ



-PHMETRİ/POWER OF HYDROGENMETRY[İng.] değil/yerine/= HİDROJEN GÜCÜ ÖLÇÜMÜ



-PİGME'LERDE:
KAYIK yerine KÖPRÜ



-PİGME ile ABORJİN ile AINU ile İNUİT

( Afrika yerlisi. İLE Yeni Zelanda yerlisi. [Lat.: Roma'lıların ilk ataları. | Yerliler. | İlk oturanlar.] İLE Japonya yerlisi. İLE Kuzey Amerika yerlisi. )


-PILATES TOPU ile/ve/değil BOBATH TOPU

( Pilates topu olarak bilinen top, Bobath topudur. )


-PILATES TOPU ile/ve/değil BOBATH TOPU

( ... İLE/VE/DEĞİL Dik oturmayı sağlamak ve birçok özelliğinden yararlanmak üzere kullanmanızı salık veririz. )


-PİRAMİTLER:
KHUFU ile/ve KHAF-RA ile/ve MENKAURA

( KEOPS ile/ve KEFREN ile/ve MİKERİNOS )


-PİREKAPAN/PİREOTU = NEZLEOTU

( Bileşikgillerden, beyaz yapraklı çok yıllık bir bitki. Bazı türlerinden elde edilen toz, böcek öldürücü olarak kullanılır. )


-PIRİFORM[İng.] değil/yerine/= ARMUDUMSU



-PİS KOKU ile "AĞIR KOKU"



-PİTON ile AFRİKA KAYA PİTONU

( ... İLE Dünyanın en büyük yılanıdır. [135 kg. ağırlığa ve 6 m. uzunluğa ulaşabilir.] )


-PİTON ile AFRİKA KAYA PİTONU

( ... İLE Avını 60 kg.'a kadar bütün olarak yutabilir.[Büyük bir avdan sonra 1 yıldan daha uzun süre avlanmadan durabilir.] )


-PİTON ile BURMA PİTONU



-PİTON ile HİNT(BANGLADEŞ) PİTONU



-PİTOZ/PTOSIS[İng.] değil/yerine/= ÖRGEN DÜŞÜKLÜĞÜ



-PLANCK:
SABİTİ/KALINLIĞI ile/ve/||/<> ZAMANI ile/ve/||/<> UZUNLUĞU ile/ve/||/<> SICAKLIĞI

( 10[üzeri]-43 İLE/VE/||/<> 1.38 x 10[üzeri]-43 İLE/VE/||/<> 4.13 x 10[üzeri]-35 İLE/VE/||/<> 10[üzeri]32 °C )


-PLANCK:
SABİTİ/KALINLIĞI ile/ve/||/<> ZAMANI ile/ve/||/<> UZUNLUĞU ile/ve/||/<> SICAKLIĞI

( Evren, sıfır saniyeden başlamaz. )


-PLANIMETRİ/PLANIMETRY[İng.] değil/yerine/= DÜZLEM ÖLÇÜMÜ



-PLANLAMAK:
HAFTA İÇİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAFTA SONU



-PLÜRALİST değil/yerine/= ÇOĞULCU



-PLÜRALİST değil/yerine/= ÇOKÇU



-PLUTON:
GEZEGEN ile/ve/değil GAZ BULUTU

( Yoğunlaşırsa. İLE/VE/DEĞİL Kümelenirse. )


-PÖÇ/UCA değil/yerine/= KUYRUKSOKUMU



-POLEN, ÇİÇEK TOZU = TAL' = POLLEN



-POLEN/POLLEN[İng.] değil/yerine/= ÇİÇEK TOZU



-POLYBIUS ve/||/<> MONTESQUIEU

( Hiçbir şey insan kalbindeki vicdandan daha korkunç bir tanık ya da daha dehşet verici bir suçlayıcı olamaz. İLE " 'Önyargı' dediğimiz, bazı şeylerin bilinmemesi değil kişinin, kendini tanımamasıdır." )


-POPÜLASYON YOĞUNLUĞU ile DAĞILIM

( Belirli bir bölgedeki birey sayısının o bölgenin yüzölçümüne oranı. İLE Bir nüfustaki bireylerin bir bölgeye nasıl dağıldığını gösterir. )


-PORSUK ile BAL PORSUĞU

( Sansargiller ailesinin Mellivorinae alt ailesindeki Mellivora cinsine ait tek türdür.[12 alt türü vardır]

Soyu tükenmekte olan bir hayvan değildir ve IUCN Kırmızı Dizini'nde en düşük kaygı altındaki bir türdür.

Yaşadığı alanlar, Güney Fas'tan, Güney Afrika'ya ve Hazar Denizi'nden, Hindistan'a kadar uzanır. )


-PORSUK ile BAL PORSUĞU

( İlgili yazı ve ayrıntıları için burayı tıklayınız... )


-PORSUK ile KUTUP PORSUĞU



-PORTATİF değil/yerine/= SÖKKURLU



-POSTACI ile/değil/yerine POSTA KUTUSU

( Papua Yeni Gine'de, hiç postacı bulunmuyor. Ancak posta kutusu kiralayabiliyorsunuz. )


-POSTNİŞİN ile/ve SERTARÎK ile/ve SERTABBÂH ile/ve SERZÂKİR ile/ve İMÂM ile/ve MEYDANCI ile/ve TÜRBEDÂR ile/ve ÂSÂDÂR ile/ve NAKÎB ile/ve PAZARCI ile/ve ÇERÂĞÎ ile/ve SÂKÎ ile/ve FERRÂŞ ile/ve KAPUCU



-POSTÜR/POSTURE[İng.] değil/yerine/= GÖVDE DURUŞU



-POŞU ile/değil/yerine BAŞÖRTÜSÜ

( Bir tür kenarları saçaklı başörtüsü. İLE ... )


-POTENT[İng.] değil/yerine/= GÜÇLÜ



-POZİTİF/POSITIVE[İng.] değil/yerine/= VAROLAN | ARTI | OLUMLU



-POZİTİVİST değil/yerine/= OLGUCU



-PREDİKTÖR/PREDICTOR[İng.] değil/yerine/= ÖNGÖRDÜRÜCÜ



-PROBLEM/Lİ yerine SORUN/LU



-PRON/PRONE[İng.] değil/yerine/= YÜZÜSTÜ



-PROPRIOSEPTİF/PROPRIOCEPTIVE[İng.] değil/yerine/= DERİN DUYU



-PROTEKTİF/PROTECTIVE[İng.] değil/yerine/= KORUYUCU



-PSİKANALİZİN BÜYÜK ADLARI:
GÖZLEMCİ ile/ve/değil/<>/< KURGUCU



-PSİKİYATRİ'DE:
FRANSIZ EKOLÜ ile/ve/||/<>/> ALMAN EKOLÜ



-PULS/OKSİMETRİ / PULSE OXIMETRY[İng.] değil/yerine/= VURU-OKSİJEN ÖLÇÜMÜ



-PULSATIL/PULSATILE[İng.] değil/yerine/= VURUMLU



-PÜRÜZ/LÜ ile TIRTIK/LI



-RABB KORKUSU ile/ve/<> ÖLÜM KORKUSU

( Hikmetin başlangıcıdır. İLE/VE/<> Varoluşun sürekliliğidir/sağlayıcısıdır. )


-RABB KORKUSU ile/ve/<> ÖLÜM KORKUSU

( Nitelikli varoluş. İLE/VE/<> Varoluş. )


-RABB KORKUSU ile/ve/<> ÖLÜM KORKUSU

( Yaşama bağlanma güdüsü. İLE/VE/<> Varolma dürtüsü. )


-RABB KORKUSU ile/ve/<> ÖLÜM KORKUSU

( Duyulmayan, anlam çığlığı. )


-RABB KORKUSU ile/ve/<> ÖLÜM KORKUSU

( İkisi de, O'nsuz kalma korkusudur. )


-RAD/RADIATION ABSORBED DOSE[İng.] değil/yerine/= RADYASYON EMILIM DOZU



-RADİKAL/CEZRİ değil/yerine/= KÖKTEN/KÖKLÜ



-RADİKS/RADIX[İng.] değil/yerine/= SİNİR KÖKÜ



-RADYASYON ile/ve/||/<> HAWKING RADYASYONU



-RADYATÖR değil/yerine/= ISITAÇ/SOĞUTUCU



-RAFİNE TUZ yerine DENİZ/KAYA TUZU



-RAMAZAN AYININ:
İLK 10 GÜNÜ ile/ve/<> İKİNCİ 10 GÜNÜ ile/ve/<> ÜÇÜNCÜ 10 GÜNÜ

( Rahmet günleri. İLE/VE/<> Mağfiret günleri. İLE/VE/<> Cehennem'den azad günleri. )


-RANDEVU ile/ve/değil/||/<>/< REZERVASYON



-RAPEL/DOZ BOOSTER DOSE[İng.] değil/yerine/= PEKİŞTİRME DOZU



-RÂYİHA[Ar.]/BÛY[Fars.] değil/yerine/= KOKU



-REDOKS TEPKİMESİ/REAKSİYONU ile ASİT-BAZ TEPKİMESİ/REAKSİYONU

( Elektron aktarımı ile gerçekleşen kimyasal tepkime. İLE Proton aktarımı ile gerçekleşen kimyasal tepkime. )


-REFERANS değil/yerine/= BAŞVURU



-REFLÜ ile/||/<> GASTRİT

( Mide asidinin yemek borusuna geri kaçması ile yanma ve ağrı. İLE/||/<> Mide zarının yangılanması ile mide ağrısı ve hazımsızlık. )


-REFLÜ ile/||/<> ÜLSER

( Mide asidinin yemek borusuna geri kaçması. İLE/||/<> Mide ya da bağırsak duvarında yara oluşması. )


-REHİN[Ar. < REHN]/İPOTEK[Fr. < HYPOTHEQUE] değil/yerine/= TUTU

( Borcun ödeneceğine ilişkin borçlunun alacaklıya bir taşınmazı güvence olarak göstermesi. )


-REHİN/İPOTEK değil/yerine/= TUTU



-REN ile/ve KARİBU/CARIBOU

( Evcil geyik. İLE/VE Bir tür ren geyiği. )


-REN ile/ve KARİBU/CARIBOU

( Yılda 4800 km. yol alarak göç ederler. [Karada 77 km., suda 9.6 km. hıza ulaşabilirler] )


-REN ile/ve KARİBU/CARIBOU

( Sürü göç ederken, ayaklarındaki tıkırdayan bir tendondan dolayı ses çıkar. )


-REN ile/ve KARİBU/CARIBOU

( Ren geyiği boynuzu olan tek geyik türüdür. )


-REN ile/ve KARİBU/CARIBOU

( Dişillerin boynuzları erillerinkinden daha kısa ve gösterişsizdir fakat günde 2.5 cm.'nin üzerinde bir hızla büyürler. [Tüm memelilerde en hızlı büyüyen dokudur.] )


-REN ile/ve KARİBU/CARIBOU

( Boynuzları her yıl düşer ve tekrar çıkar. [Eril olanları kış başında, dişil olanları yavruladığı ilkbaharda boynuzlarını düşürürler.] )


-RENK KÖRLÜĞÜ ile/ve/değil BASİT RENK KÖRLÜĞÜ

( AKROMATOPSİ[Yun. A: yokluk anlatan ön ek. | KHROMA: Renk. | OPSIS: Görme.] )


-RENK/AKIL KÜPÜ ile RUBİKS



-RENKLİ GÖZ/LÜ ile GÜZELLİK



-REPETITION vs. DEJA VU



-RESPIRATÖR[İng.] değil/yerine/= SOLUTUCU



-RETİNA DEKOLMANI ile/||/<> MAKULA DEJENERASYONU

( Retinanın altındaki destek dokudan ayrılması ile görme kaybı. İLE/||/<> Retinanın merkezi bölümünün bozulması ile görme kaybı. )


-RETİNİTİS PİGMENTOSA ile/||/<> MAKULA DEJENERASYONU

( Retinanın ilerleyici dejenerasyonu ile gece körlüğü ve görme kaybı. İLE/||/<> Retinanın merkezi bölümünün bozulması ile görme kaybı. )


-RETROGRAT/RETROGRADE[İng.] değil/yerine/= GERİYE DOĞRU



-RİÂYETLÜ ile RÜTBETLÜ

( Saygılı anlamına bir Müslüman'ın bir Hristiyan'a yazdığı mektupta kullanılırdı. İLE Hristiyanlara, ruhani önderlere ve patriklere verilen unvan. )


-RİYÂKÂR değil/yerine/= İKİYÜZLÜ



-ROMA CUMHURİYETİ ile/ve/<>/> ROMA İMPARATORLUĞU

( M.Ö. 133 - 27 ile/ve/<> M.Ö. 27 - M.S. 330 )


-RÛ-BE-RÛ ile ...

( YÜZYÜZE )


-RÜCU değil/yerine/= KAYITIM



-RÜCÛA KEFİL değil/yerine/= DÖNÜŞE YÜKÜMCÜ



-RÜKÛ ve/<> KIYAM/SECDE

( İlim. VE/<> İrfan. )


-RUSTAİ[Fars.] değil/yerine/= KÖYLÜ



-RÜSUP değil/yerine/= ÇÖKEL/ÇÖKELTİ/TOPUT/TORTU



-RÜYA ile UYKU

( Ahiretten bir örnektir. İLE Ölümden bir örnektir. )


-RÜYA ile UYKU

( Uykuda eyleme vurma - Ahmet Çorak )


-RÜZGÂR YÖNLERİNDE:
YILDIZ ile KIBLE ile GÜNDOĞUSU ile GÜNBATISI

( Kuzey. İLE Güney. İLE Doğu. İLE Batı. )


-SABAHA KARŞI değil SABAHA DOĞRU



-SABUN[Ar. < ŞÂBÛN] ile ARAP SABUNU

( Kirli ve yağlı şeyleri temizlemekte kullanılan, türlü yağlarla alkaliler birleştirilerek yapılan nesne. | Bu nesnenin kalıp durumunda olan biçimi. İLE Potasla yapılan, yumuşak, esmer bir sabun. )


-SAÇ BOYAMADA:
9 ve/> ÜSTÜ

( Saç boyama sayısı, 1 yılda, 9 ve üzeri sayıda ise kanser riski büyük oranda artmaktadır. )


-SAÇMA/LIK:
KİŞİNİN ÇIĞLIĞI ile/ve/ne yazık ki/||/<> DÜNYANIN SESSİZLİĞİ/SUSKUNLUĞU



-SAÇMALIK ile/ve/değil/||/<>/> KISIR DÖNGÜ



-SADGURU ile ...

( Gerçek spiritüel kılavuz. )


-SADHU ile ...

( Dünya zevklerinden elini çekmiş kişi, zahit. )


-SADRAZAM TORUNU değil SADRAZAM'IN SOL TAŞAĞI



-SAF SU ile ÇOK SAF SU/İLETKENLİK SUYU

( ... İLE Öz iletkenliği 18°C'de ve vakumda 4x10¯7; OHM¹ cm¹ olan çok saf su. )


-SAFLIK ile HOŞGÖRÜ



-SAĞALTIM:
DAVRANIŞÇI ve/ya da BİLİŞSEL ile/ve/||/<> DİNAMİK ile/ve/||/<> VAROLUŞÇU



-SAĞDAN, SOLA DOĞRU ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< SAĞDAN, KALBE DOĞRU



-SAĞDUYU ve/<> DENGE



-SAĞDUYU ile DUYARLILIK

( AKL-I/HİSS-İ SELÎM ile HASSASİYET )


-SAĞDUYU = HASSE-İ SELİME = GOOD SENSE[İng.] = BON SENS[Fr.] = GESUNDER VERSTAND[Alm.]



-SAĞDUYU ile/ve/||/<> SAĞGÖRÜ

( Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği. | Doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü. İLE/VE/||/<> Gerçekleri, yanılmadan görebilme yeteneği. )


-SAĞLI-SOLLU



-SAĞLIK TOPU ile/ve/||/<>/> SEPET[BASKET]/EL TOPU



-SAGU = AĞIT = MERSİYE

( İslâm'dan önce. = Halk yazınında. = Divan yazınında. )


-SAHİH[Ar.]["SAİH" değil!] değil/yerine/= DOĞRU



-SAHRA ÇÖLÜ ile ÇÖL

( Yılda sadece 25 mm. yağış alır. İLE Yılda 254 mm.'den az yağış alan yer. )


-SAHRA ÇÖLÜ ile ÇÖL

( Dünya yüzeyinin 3'te 1'i, çöllerden oluşmaktadır. )


-SAHRA ÇÖLÜ ile ÇÖL

( Sahra Çölü, en büyük çöldür. [Amerika Birleşik Devletleri'nin yüzölçümü kadardır.] İLE ... )


-ŞAHS/ŞAHIS/FERT/FERD/INDIVIDU değil/yerine/= BİREY



-ŞAHSINA MÜNHASIR değil/yerine/= KENDİNE ÖZGÜ



-SAHTE ile KURGU



-SAİT FAİK ABASIYANIK MÜZESİ =/< SPANUDİS KÖŞKÜ

( Burgazada'dadır. [Lütfen müzelerimizi ziyaret edelim!] )


-SAKALLI HABEŞ/İPEK TAVUK ile SAKALSIZ HABEŞ/İPEK TAVUĞU

( image )


-ŞAKAYIK ile AYIGÜLÜ

( Düğünçiçeğigillerden, çiçekleri türlü renkte, güzel bir süs bitkisi. İLE İkiçenekliler sınıfının, dügünçiçeğigiller ailesinden, bir şakayık türü. )


-SALYANGOZ ile DEV AFRİKA SALYANGOZU



-SALYANGOZ ile PULLUK SALYANGOZU



-SAMANYOLU/SAMANUĞRUSU/HACILARYOLU/KEHKEŞAN[Fars.] değil/yerine GÖKYOLU

( Açık gecelerde, gökyüzünde boydan boya görülen, uzun, yıldız kümesi. )


-SAMUR ile DENİZ SAMURU

( ... İLE Amerika'nın kuzey okyanus kıyılarında yaşayar. Çok avlanıldığından soyu tükenme tehlikesi geçirmektedir. Yasalarla korunmaya çalışılmaktadır. Gerçek bir su hayvanıdır. Suda yavrular, suda uyur ve suda beslenir. Karaya seyrek çıkar. )


-SAMUR ile DENİZ SAMURU

( Uzunluğu 120 ve kuyruğu 30 cm.'dir. Ağırlığı 40 kg.'ı bulur. Çoğunlukla deniz kestanesi, midye, istiridye, mürekkepbalığı ve salyangozlarla beslenir. Rahatça 30 metre derine dalar. Suyun yüzüne çıkınca sırtüstü yatarak avını midesinin üstüne koyar. Göğsüne yerleştirdiği yassı bir taşa vurarak kabuklarını kırar. Araç kullanabilen nadir hayvanlardandır. )


-SAMUR ile DENİZ SAMURU

( Her yıl tek bir yavru yavrular. Sırtüstü yüzerken yavrusunu emzirir. Avlanacağı zaman yavruyu yosunlar arasında gizler. )


-SAMUR ile DENİZ SAMURU

( image )


-SANAT ile/ve/||/<>/> ÜRETKEN SEZGİ GÜCÜ ile/ve/||/<>/> ESTETİK SEZGİ



-SANATIN ÖLÜMÜ ile ÇIRAĞIN ÖLÜMÜ

( [Çırak, ustasını ...] Sollamazsa. İLE Hatalı sollarsa. )


-SANI ile DEJA VU



-ŞARDON/LU değil/yerine/= TÜYLENDİRME/TÜYLENDİRİLMİŞ



-SARHOŞLUK ile ZAFER SARHOŞLUĞU

( ... İLE En kötü sarhoşluk. )


-SARIMSAK ile SARIMSAKOTU

( ... İLE Turpgillerden, beyaz, küçük çiçekli, ovulduğunda sarımsak kokusu veren bir bitki. )


-SARIYER İSKELESİ =/< MESAR BURNU



-ŞARKI/CI ile YORUM/CU



-ŞARKÎ/ŞARKLI değil/yerine/= DOĞULU



-SARMAŞIK ile LOĞUSAOTU

( Sarmaşıkgillerden, koyu yeşil renkli, değişik biçimli yaprakları olan, sap ve dallarından çıkan küçük ek köklerle dik, düz yerlere yapışarak tırmanan bitki. İLE İkiçeneklilerden, çiçekleri koyu kahverengi ve pis kokulu, tırmanıcı bir bitki. )


-ŞAŞIRMA ve/> KORKU



-ŞAŞIRTMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
DEVEDE KULAK ile/ve/||/<> YA SİYAH, YA BEYAZ ile/ve/||/<> KANITLAMA ZORUNLULUĞU ile/ve/||/<> FELÂKET ÇIĞIRTKANLIĞI ile/ve/||/<> İMÂLI SORU ile/ve/||/<> ÇOK SORULU ile/ve/||/<> SINIRLI SEÇENEK



-ŞAŞKINLIK(/HAYRET) ile/ve/||/<>/> KUŞKU

( Zihinde. İLE/VE/||/<>/> Felsefede. )


-ŞAŞKINLIK ile KORKU



-SATHÎ[Ar.] değil/yerine/= YÜZEYSEL/GELİŞİGÜZEL/ÜSTÜNKÖRÜ



-SATIRSONU ile SATIRBAŞI



-SAVUNMA MEKANİZMASI ile/ve/||/<> AVUNTU



-SAYI UYUMU ile ...

( NUMBER AGREEMENT )


-SAYININ:
KATI ile/değil KARESİ/KÜPÜ ile/değil ÜSTÜ(/ÜSSÜ)

( 2x2 İLE/DEĞİL 2²/³ İLE/DEĞİL 24/5/6/...~ )


-SAYRU ile ...

( Hasta. )


-SD/STANDART DEVİYASYON STANDARD DEVIATION | SPATIAL DISORIENTATION[İng.] değil/yerine/= STANDART SAPMA | UZAMSAL YÖNELIM BOZUKLUĞU, MEKANSAL YÖNELIM BOZUKLUĞU



-SDLC/SOFTWARE DEVELOPMENT LIFE CYCLE[İng.] değil/yerine/= YAZILIM GELİŞTİRME YAŞAM DÖNGÜSÜ



-SEBT GÜNÜ:
DİNLENME GÜNÜ değil/yerine DİNGİNLİK/DÖNÜŞÜM GÜNÜ

( YEVM-İ SEBT[Ar.]: Cumartesi günü. )


-SEBU ile ...

( Yırtıcı bir hayvan. )


-ŞECERE[Ar.]["SECERE" değil!]/PEDIGRI/PEDIGREE[İng.] değil/yerine/= SOYAĞACI/SOYKÜTÜĞÜ



-SEÇKİN ile/ve/değil/yerine ÖNCÜ



-SEDEFOTU

( Sedefotugillerden, keskin kokulu, sarı çiçekli ve tıpta kullanılan bir ağaççık. )


-SEDİMENT[İng.] değil/yerine/= ÇÖKELTİ, | TORTU



-SEFÂ ile/ve/||/<>/></< CEFÂ/ÜZGÜ

( Vefâ yoktur. İLE/VE/||/<>/< Bekâ yoktur. )


-SEFÂ ile/ve/||/<>/></< CEFÂ/ÜZGÜ

( Gönül rahatlığı, rahatlık, kaygısız ve sakin olma. | Eğlence, zevk, neşe. İLE/VE/||/<>/< Büyük sıkıntı, eziyet. )


-SEFÂ ile/ve/||/<>/></< CEFÂ/ÜZGÜ

( (")Saçın uzamasına.(") İLE/VE/||/<>/>

-ŞEFKÂT:
KORUYUCU ve BAKICI ve YETİŞTİRİCİ



-ŞEFKÂTLÜ ile ...

( Babalar hakkında kullanılan unvan. )


-SEGMENTAL[İng.] değil/yerine/= BÖLÜMLÜ



-ŞEHVET[Ar.]/LİBİDO değil/yerine/= KÖSNÜ

( Eşeysel enerji. )


-ŞEKER SUYU ile ŞEKER SUYU

( Çamlıca'da çıkan iyi bir su. İLE Yakacık'ta çıkan iyi bir su. )


-SEKTE[Ar.] değil/yerine/= DURMA/DURGU



-SEKTÖR değil/yerine/= İŞKOLU



-SELÂMOTU

( Maydanozgillerden, 1-2 metre boyunda, pis kokulu, tıpta kullanılan bir bitki. )


-SELF SERVİS değil/yerine/= ÖZ İŞGÖRÜ



-SELVİ BOYLU değil SERVİ BOYLU



-SEM/SCANNING ELECTRON MICROSCOPY[İng.] değil/yerine/= TARAMA ELEKTRON MİKROSKOBU



-SEMÂ[Ar.]/ÂSÜMÂN/ÂSMÂN[Fars.] değil/yerine/= GÖK, GÖKYÜZÜ



-SEMÂ değil/yerine/= GÖK/GÖKYÜZÜ



-ŞEMALAR:
KOŞULLU ile/ve/||/<> KOŞULSUZ



-SEMİZOTU ile/ve ISPANAK[Yun.]



-SENE-İ DEVRİYE değil/yerine/= YILDÖNÜMÜ



-SENKRONİK değil/yerine/= EŞOĞURLU



-SEPPUKU ile/ve/||/<>/> JIGAI



-SER-Â-PÂ[Fars.] değil/yerine/= BAŞTAN BAŞA/AŞAĞI/AYAĞA, HEPSİ, TÜMÜ



-SER-KUDÛMÛ ile ...

( KUDÛMZEN BAŞI, MEVLEVÎ ÂYİNLERİNİ İDÂRE EDEN KİŞİ )


-SERAMİK ile RAKU

( ... İLE Japon işi seramik kap. )


-SERÇE ile KARKUŞU

( ... İLE Serçegillerden, karlı dağların doruklarında yaşayan, bacakları ve parmakları tüylü bir kuş. )


-SERÇE ile ÖKÜZBURNU

( ... İLE Serçegillerden, gagası uzun ve çok kalın bir kuş. )


-ŞERH'LERDE:
KÂLE-EKÛLU ile/ve Bİ-KAVLİHÎ ile/ve MEMZUC



-SERHAT/SERHAD[Fars., Ar.] değil/yerine/= SINIR BOYU



-ŞERİFE HANİFE HANIM ile/ve/||/<> ÇOCUĞU

( Osmanlı devrindeki nadir mezar taşlarından biri, Şerife Hanife Hanım ile çocuğuna aittir.

1735'te, doğum sırasında bu hanımefendi ile birlikte karnındaki oğlu da vefât etmiş ve ikisi için bu manidar mezar taşı işlenmiştir. )


-ŞERİFE HANİFE HANIM ile/ve/||/<> ÇOCUĞU

( )


-SERSERİ ile HIRSIZ/UĞRU



-SERT SU ile/||/<>/>< YUMUŞAK SU

( Yüksek miktarda mineral içeren su. İLE/||/<>/>< Düşük miktarda mineral içeren su. )


-SERVER yerine SUNUCU



-SEVGİ GÜLÜCÜĞÜ ile GÜLÜMSEME



-SEVGİ ile/ve/||/<> SEZGİ ile/ve/||/<> COŞKU



-SEVGİ ile TUTKU



-ŞEYH POSTU ile ...

( MAVİ, KIRMIZI, SİYAH, BEYAZ, YEŞİL )


-ŞEYİN GÖRÜNÜŞÜ ile ŞEYİN VAROLUŞU



-SEZGİ/ÖKE(DEHÂ):
ZEKÂ ve/+ İÇGÜDÜ



-SEZGİ ile İÇGÜDÜ



-SEZGİ ile/ve/değil/yerine/||/<> SAĞDUYU



-SFENKS[Yun.] değil/yerine/= YONTU

( Yunan mitolojisinde, geçen yolculara, bazı bilmeceler sorarak, bilmeyenleri yuttuğuna inanılan söylence canavarı. | Mısır'da, eski Mısır'lılar çağından kalma kadın başlı, aslan gövdeli yontu. )


-SHIVA ile/ve BRAHMA ile/ve VISHNU

( SHIVA: Varlığın biçimlerinin yok edicisi. İLE/VE BRAHMA: Varlığın Yaratıcısı.İLE/VE VISHNU: Varlığın Koruyucusu. )


-ŞİAR[Ar.] değil/yerine/= BELGİ | ÜLKÜ

( Duyuş, düşünüş ve inanıştaki ayırıcı özellik. )


-ŞİATSU ile/ve AKÜPRESÜR



-SIÇANKULAĞI/FAREKULAĞI ile SIÇANKUYRUĞU

( Çuhaçiçeğigillerden, tohumu, kuşyemi olarak kullanılan bitkilerin cins adı. | Yabanimercanköşk. İLE Delikleri genişletmek için kullanılan, konik ve uzun bir tür törpü. )


-SİDİK RENKLERİNDE:
MAVİ/YEŞİL ile KOYU SARI ile TURUNCU ile KAHVERENGİ ile SİYAH ile ŞEFFAF

( Kolera ya da tifüse yakalanılmıştır.[İkisi de ölümcüldür.] İLE Çok fazla protein alınmıştır. İLE Ateşlenilmiş ve terleyerek çok fazla su kaybediliyorsa. İLE Kötü bir tropikal hastalığa yakalanılmışsa. İLE Bir hayvandan kan nakli yapılmışsa. İLE Çok fazla sıvı alınmışsa. )


-SIĞIN/MUS:
AVRUPA ile DOĞU ile BATI ile ALASKA ile SHIRAS ile SİBİRYA

( Finlandiya, İsveç ve Norveç'te. İLE Kanada'nın doğusunda ve ABD'nin kuzeydoğusunda. İLE Kanada'nın Batı'sında. İLE Alaska ve Yukon'da. İLE Wyoming ve Utah'ta[ABD]. İLE Sibirya ve Moğolistan'ın Doğu'sunda. )


-SIKIŞIKLIK ile KISIR DÖNGÜ



-SIKLIK/FREKANS ile/ve DALGA BOYU

( Birim zamanda oluşan dalga sayısı. İLE Bir dalganın iki ardışık tepe noktası arasındaki mesafe. )


-SİKLUS/CYCLE[İng.] değil/yerine/= DÖNGÜ



-SİLİNDİR değil/yerine/= YUVAK/YUVGU



-SİMGE ile/ve DUYU

( Tini gösterir. İLE/VE Nesnenin görünüşünü gösterir. )


-ŞİMİOTAKSİ[Fr. CHIMIOTAXIE] değil/yerine/= KİMYA GÖÇÜMÜ



-ŞİMİOTROPİZM[Fr. CHIMIOTROPISME] değil/yerine/= KİMYA DOĞRULUMU



-SİNCAP[< Fars. SİNCÂB] ile KANGURU

( ... İLE Gebelik süreleri 22 - 24 gündür. [Yavruları 1 aylıkken annesinin kesesine geçer.] )


-SİNCAP[< Fars. SİNCÂB] ile KANGURU

( ... İLE Doğumun kuraklık zamanına gelmesini engelleyebilirler. [Embriyolarını yumurtalıklarından birinde aylarca saklayabilirler.] )


-SİNCAP[< Fars. SİNCÂB] ile KANGURU

( ... İLE Dişillerin 3 vajinası vardır. [Biri doğurmak, ikisi çiftleşmek üzere] )


-SİNCAP[< Fars. SİNCÂB] ile KANGURU

( ... İLE Meme bezleri, tam yağlı ve yağsız sütü aynı anda üretebilir. )


-SİNCAP[< Fars. SİNCÂB] ile KANGURU

( ... İLE Saatte 32 km. hıza ulaşabilirler. [Hızlandıkça daha az enerji harcarlar.][Kullandıkları enerjinin %70'ini geri dönüştürebilirler. (İnsanda ise ancak %20)] )


-SİNCAP[< Fars. SİNCÂB] ile KANGURU

( ÇEKELEZ/ÇÖKELEZ, DEĞİN, GALLİ, TEYİN ile ... )


-SİNCAP[< Fars. SİNCÂB] ile KANGURU

( SİNCÂBİYYE[Ar.]: Sincapgiller. )


-SİNCAP[< Fars. SİNCÂB] ile KANGURU

( ... ile Kanguru )


-SİNCAP[< Fars. SİNCÂB] ile KANGURU

( ... İLE Büyümeleri, hiç durmaz. )


-SİNCAP[< Fars. SİNCÂB] ile KANGURU

( ... İLE Yavruları, 6.5 aylık olduklarında annelerinin keselerinden çıkarlar. )


-SİNCAP[< Fars. SİNCÂB] ile KANGURU

( ... İLE Kangurugillerden, Avustralya'da yaşayan, iri, otçul, memeli, ön ayakları kısa, arka ayakları ile kuyruğu uzun ve güçlü, başı küçük, dişisinin karnında yavrularını taşıyacak bir kesesi bulunan keseli hayvan. )


-SİNCAP ile ŞEKER PLANÖRÜ



-SİNEK KURDU ile LARVA



-SİNEKÇİL ile/<> SİNEKKAPAN ile/<> SİNEKKUŞU

( Serçegillerden, sinekle beslenen, Amerika'nın sıcak bölgelerinde yaşayan bir kuş. İLE Droseragillerden, Kuzey Karolina bataklıklarında yetişen, yapraklarına konan sinekleri, böcekleri sıkıp emen bir bitki. | Böcekleri, özellikle sinekleri yakalayarak beslenen, küçük, ötücü kuşlara verilen ad. İLE Serçegillerden, küçük, güzel bir kuş türü. )


-SİNEKÇİL ile/<> SİNEKKAPAN ile/<> SİNEKKUŞU

( ... İLE/<> ... İLE/<> 50 türü bulunmaktadır. )


-SİNEKÇİL ile/<> SİNEKKAPAN ile/<> SİNEKKUŞU

( ... İLE/<> ... İLE/<> Kalpleri, dakikada 1000 kez atar. | Dakikada, 70 kez kanat çırparlar. )


-SİNEKÇİL ile/<> SİNEKKAPAN ile/<> SİNEKKUŞU

( ... İLE/<> ... İLE/<> Dünyada geri geri uçabilen tek kuş türüdür. )


-SINESTEZİ/SYNESTHESIA[İng.] değil/yerine/= BİRLEŞİK DUYU



-SİNİR GÖZESİNDE:
DUYU ile/ve/||/<> MOTOR ile/ve/||/<> ARA



-SINIR ile/ve/||/<> KIYI ile/ve/||/<> UFUK ile/ve/||/<> YERYÜZÜ ile/ve/||/<> GÖKYÜZÜ ile/ve/||/<> KÜRE ile/ve/||/<> ARAF ile/ve/||/<> EŞİK ile/ve/||/<> BAĞLAÇ ile/ve/||/<> KURGU

( Önemli eşikler ve sınırlar. )


-SİNİRKANATLILAR ile SİNİROTU

( Saydam olan kanatları, ağ biçiminde damarlarla örtülü, dört kanatlı böcekler takımı. İLE Sinirotugillerden, çiçekleri tek bir sapın ucunda, başak durumunda, yabanıl türleri bulunan ve tıpta kullanılan bir bitki. )


-SINIRLI EVREN TASAVVURU ile/değil/yerine SINIRSIZ EVREN TASAVVURU



-SINIRLI ile SONLU



-SINIRSIZ EVREN TASAVVURU



-SİNSİN ile HALK OYUNU

( Geceleyin, ateş çevresinde, genç erkeklerin, davul, zurna eşliğinde oynadıkları halk oyunu. )


-SİNYAL ile İPUCU



-SİOSEPOL KÖPRÜSÜ

( 33 kemerli köprü. )


-SIRACA ile SIRACAOTU

( Deride ve daha çok, boyunda görülen değişiklik; lenf düğümlenmelerinin şişkinliğiyle beliren tüberküloz türü. İLE Sıracagillerden, birçok türünün kökleri tıpta kullanılmış olan bir bitki. )


-SİSLİ ile DUMANLI/PUSLU



-SİSTEM FELSEFESİ/FİLOZOFU ile PROBLEM(/SORUN) FELSEFESİ/FİLOZOFU



-SISTOMETRİ/CYSTOMETRY[İng.] değil/yerine/= MESANE İŞLEV ÖLÇÜMÜ



-SITOMETRİ/CYTOMETRY[İng.] değil/yerine/= GÖZE ÖLÇÜMÜ



-SİTTE-İ SEVİR[Ar.] değil/yerine/= ÖKÜZSOĞUĞU

( Nisan'ın 15'inden sonra olan fırtınanın adı. )


-SIVACIKUŞU

( Sıvacıkuşugillerden, Avrupa ve Asya ormanlarında yaşayan, 15 cm. uzunluğunda, ötücü bir kuş. )


-SİYÂSET ile/ve/||/<> SİYÂSET(İN) YORUMU



-SJÖGREN BELİRGESİ/SENDROMU ile/||/<> DÜZENLİ LUPUS ERİTEMATOZUS

( Gözyaşı ve tükürük bezlerinin yangılanması ile ağız ve göz kuruluğu ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. İLE/||/<> Deri, eklemler ve organlarda yangılanma ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. )


-SKRS/HEALTH CODING REFERENCE SERVER[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK KODLAMA REFERANS SUNUCUSU



-SODA[İt. < Ar.] ile/değil/yerine MADEN SUYU

( Ekşi Sözlük'teki açıklamaları için burayı tıklayınız... )


-SODA[İt. < Ar.] ile/değil/yerine MADEN SUYU

( [ruhsatını] Tarım Bakanlığı verir. İLE Sağlık Bakanlığı verir. )


-ŞOFÖR[Fr.]["ŞÖFÖR" değil!] değil/yerine/= SÜRÜCÜ



-SOĞUK SU ile/ve/<> SICAK SU

( )


-SOHBET ve COŞKU



-SÖKÜ OTU

( Baklagillerden, kumlu topraklarda yetişen bir bitki. )


-SOLİST değil/yerine/= OKUYUCU



-SOLOMON ADALARI'NDA YAŞAM:
990'ı ile/ve/değil/<> 400'ü

( 990 adadan oluşan Solomon Adaları'nın, sadece 400'ünde kişiler yerleşmiştir. )


-SOLSTICE değil/yerine/= GÜN DÖNÜMÜ



-SOLUCAN ile MEDİNEKURDU

( ... İLE İnsan ve birçok başka memelinin, derialtı katılgandokusunda yaşayan, sıcak ülkeler solucanı. )


-SOLUCANOTU

( Bileşikgillerden, Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinde yetişen, çiçekleri iyi bir solucan düşürücü olarak kullanılan bir bitki. )


-SOLUK DELİĞİ ile/ve/<> SOLUK YOLU



-SÖMÜRÜ ile/ve/<> DAYATMA



-SÖMÜRÜ ile SUİSTİMAL ile MANİPÜLÂSYON



-SÖMÜRÜ ve/||/<>/< TAHRİK



-SON KORKU



-SONBAHAR/GÜZ/HAZAN ile/ve/||/<> BAĞ BOZUMU

( Kuzey yarım kürede Eylül, Ekim ve Kasım aylarını içine alan süre. | Yaşlılık dönemi. İLE/VE/||/<> Bağda ürünün toplanması. | Bu işin yapıldığı mevsim, sonbahar. )


-SONBAHAR/KIŞ YAĞMURU ile YAZ YAĞMURU

( Uzun sürelidir. İLE Kısa sürelidir. Yağış, çabuk geçer. )


-SÖNDÜRMEK:
YAŞAMI değil/yerine/>< SİGARAYI/TÜTÜNÜ



-SONLU SONSUZ ile/ve/||/<> SONSUZ SONLU

( İçerik, biçim/şekil/morf. İLE/VE/||/<> Yapı, sûret/form. )


-SONLU = FINITE[İng.] = FINI[Fr.] = ENDLICH[Alm.] = FINITA[Lat.]



-SONLULUK ile/ve/||/<>/> SONLULUĞUN SONSUZLUĞU



-SONOGRAM[İng.] değil/yerine/= SES ÖTESİ GÖRÜNTÜ



-SONSUZLUK ile/ve/<> KISIR DÖNGÜ



-SONUÇTA yerine ÇÜNKÜ



-SÖNÜM / SÖNÜMLEMEK ile SÖNÜMLÜ

( Bir salınım hareketinin genliğinin, türlü dirençlerin etkisiyle küçülmesi, itfa. | Bir borcun her yıl ödenen taksitlerle belirli bir zaman sonunda ödenmiş olması, itfâ. İLE İLE Belirli bir sürede, genliği, sıfıra inen [salınım hareketi]. )


-SONURGU = COROLLARY[İng.] = COROLLAIRE[Fr.] = ZUSATZ[Alm.] = COROLLARIUM[Lat.]



-SONURGU ile SONURTU

( Bir başlangıcın, bir olgunun, bir ilginin gerekli ve zorunlu görülen sonucu, vargısı. İLE Birbirine bağlı iki önermeden sonraki. )


-SOPA ile/||/<> BASU

( ... İLE/||/<> Demir sopa. )


-SORGULA!:
ELİNİ ve/||/<> DİLİNİ ve/||/<> YOLUNU ve/||/<>
GÜNÜNÜ ve/||/<> GÖNLÜNÜ ve/||/<> SONUNU

( Kazandıkça, bölüşemiyorsan. VE/||/<> Konuştukça, kırıcı oluyorsan. VE/||/<> Yürüdükçe, hedeften çıkıyorsan. VE/||/<> Günler/yıllar geçtikçe, yerinde sayıyorsan. VE/||/<> Sevildikçe, vefâsızlaşıyorsan. VE/||/<> Hangi durumda olursan ol! )


-SÖRKIL[İng. < CIRCLE] değil/yerine/= DÖNGÜ



-SORU-YORUM ile/ve YORUM-SORU



-SORU ile/ve/değil/> "ENGEL"



-SORU ile/ve/değil HAKARET



-SORU ile/ve/||/<>/> İLKE



-SORU ile/değil/< İNŞİRÂH[< ŞERH]



-SORU ile/ve KİŞİ

( Kişi, başka kişilere görünendir. )


-SORU ile/ve KİŞİ

( En yalın sorular, en değerli olanlardır. )


-SORU ile/ve KİŞİ

( Durun, bakın, inceleyin, doğru soruları sorun, doğru sonuçlara varın ve onlara göre hareket etme cesâretini gösterin ve olanlara bakın. )


-SORU ile/ve KİŞİ

( Sorulardan kaçanlar, yanıtların sıcaklığına sığınır. )


-SORU ile/ve KUŞKU(/ŞÜPHE)



-SORU = QUESTION[İng.] = QUESTION[Fr.] = FRAGE[Alm.] = QUESTIONE[İt.] = CUESTIÓN[İsp.]



-SORU ile/ve/> SORUN ile/ve/> SORUNSAL

( Sorun olmadan/yoksa soru da olmaz/oluşmaz. )


-SORU ile/ve/<> YANIT

( Soru, yanıttan önce gelir. )


-SORU ile/ve/<> YANIT

( Question comes before answer. )


-SORU ile/ve YANIT

( Peygamber, aracıdır. İLE/VE Aracısız ve doğrudan. )


-SORU ile/ve YORUM

( Soru sorma biçimi, konuyu/nesneyi belirler. )


-SORUMLULUKLARIN AZALDIĞI DURUMLAR:
CİNNET ile/ve/||/<> SAĞIRLIK YA DA ÖTEKİ DUYU YİTİMLERİ ile/ve/||/<> BELLEK ZAYIFLIĞI ile/ve/||/<> UYKU ile/ve/||/<> SARA ile/ve/||/<> HASTALIK ile/ve/||/<> HATA



-SORUN/LAR ile/ve/<> İLETİŞİM KOPUKLUĞU



-SORUN/LU ile RİSK/Lİ



-SORUN ile/ve/değil/yerine KONU

( Sorunumuzdan tümüyle haberdar olalım, ona her yönünden bakalım, onun, yaşamımızı nasıl etkilediğini gözlemleyelim. Sonra onu kendi haline bırakalım. )


-SORUN ile/ve/değil/yerine KONU

( Hiçbir sorun tümüyle çözülemez, fakat siz onun geçerli olmadığı bir düzeye kendinizi çekebilirsiniz. )


-SORUN ile/ve/değil/yerine KONU

( Sana bir yararı olmayacak sorun diye bir şey yoktur. )


-SORUN ile/ve/değil/yerine KONU

( Yararlarına gereksinimin olduğu için sorunları ararsın. )


-SORUN ile/ve/ne yazık ki/||/<>/< SORUNUN OLMAMASI SORUNU



-SORUN ile SORUNUN SONUCU



-SORUNDA:
ÇOKLUĞU ile/değil/yerine HİKMETİ



-SORUNLU ile/değil/yerine/>< SORUMLU



-SOSYOMETRİ/SOCIOMETRY[İng.] değil/yerine/= TOPLUMSAL DAVRANIŞ ÖLÇÜMÜ



-SÖYLENTİ ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> DEDİKODU



-SOYUTLAMA GÜCÜ ile/ve/||/<> YÖNETİLEBİLİRLİK ile/ve/||/<> İLİŞKİLERİN ÖNCELİĞİ



-SOYUTLAMA ile/ve/||/<> KÖPRÜ



-SÖZ/LÜ ile NİŞAN/LI

( YAVUKLU: Sözlü, nişanlı. | Sevgili. )


-SÖZ/LÜ ile NİŞAN/LI

( NAMZET[Fars.]: Aday. | Sözlü, yavuklu. )


-SÖZCÜK VURGUSU ile/ve/||/<> TÜMCE VURGUSU



-SÖZCÜK:
KÖKÜ ile/ve/değil/||/<>/> GÖVDESİ



-SÖZEL KOD ile/ve DEĞİŞTİRİM KODU

( Bayrak ya da davul, ıslık dilleri gibi. )


-SÖZLÜ ile SÖZEL



-SÖZLÜK ile SÖZLÜK KÜTÜĞÜ ile SÖZLÜKBİRİM ile SÖZLÜKÇE ile SÖZLÜKSEL ile SÖZLÜKSEL BİÇİMBİLİM ile SÖZLÜKSEL KÜTÜK ile SÖZLÜKSEL BİÇİMBİRİM



-SÖZÜN KISASI ile SÖZÜN ÖZÜ



-SÖZÜNDEN ÇIKIL(A)MAYANLAR:
SU ile/ve/<> EKMEK ile/ve/<> ÖLÜM

( Çocuklukta. İLE/VE/<> Yetişkinlikte. İLE/VE/<> Yaşlılıkta. )


-SPASYAL DEZORYANTASYON/SPATIAL DISORIENTATION[İng.] değil/yerine/= UZAMSAL YÖNELIM BOZUKLUĞU



-SPEKTROFOTOMETRİ/SPECTROPHOTOMETRY[İng.] değil/yerine/= İZGESEL IŞIL ÖLÇÜMÜ



-SPEKÜLASYON[Fr., İng.] değil/yerine/= KURGU



-SPEKÜLATİF değil/yerine/= KURGUSAL/DÜŞÜNTÜLÜ



-SPERM ile/ve/<> BELSUYU/ERSUYU

( Sperm, belsuyu/ersuyu içinde varolan bir organizmadır. Günlük dilde daha rahat kullanılan "sperm" sözcüğünde daha çok meni kast edilir. İLE/VE/<> Belsuyu/ersuyu, erilin/penisin boşaldığı(ejakülasyon) anda fışkırarak çıkan, koyu, süt rengine yakın [yapışkan, kopmadan uzayan(lüzûcî[Ar.])] sıvı/mâyi'[Ar.]/sekresyondur[gövde sıvılarının genel adı]. )


-SPHEROID değil/yerine/= TOPAR, DÖNME SÖBÜSÜ



-SPIROMETRİ/SPIROMETRY[İng.] değil/yerine/= SOLUK ÖLÇÜMÜ



-SPOR YAPMAK ile STONE SENDROMU



-SPREY[İng. SPRAY] değil/yerine/= PÜSKÜRTÜCÜ

( Bir püskürtücü yardımıyla çok ince damlacıklar durumunda püskürtülen sıvı. | Püskürtücü. )


-SPRİNT/ER değil/yerine/= KISA KOŞU/CU



-SPUR[İng.] değil/yerine/= MAHMUZ | MAHMUZSU



-SSD/SOLİD STATE DISK[İng.] değil/yerine/= KATI HAL SÜRÜCÜSÜ



-STABILOMETRİ/STABILOMETRY[İng.] değil/yerine/= DENGE ÖLÇÜMÜ



-STADION ile ATİNA STADIONU

( 185 metre. İLE 77,6 metre. [600 ayak.] )


-STAI/STATE-TRAIT ANXIETY İNVENTORY[İng.] değil/yerine/= DURUM-SÜREKLİ KAYGI DÖKÜMÜ



-STANDART/STANDARD[İng.] değil/yerine/= ÖLÇÜNLÜ



-STANDART değil/yerine/= ÖLÇÜN/LÜ



-STRES ile KORKU

( Kültürel. İLE Doğal. )


-STRES ile/değil/yerine/>< TUTKU

( İstemediğin bir şey için çok çalışmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sevdiğin bir şey için çok çalışmak. )


-STRES ile/değil/yerine/>< TUTKU

( İnanmadığımız bir iş üzerine çok çalışmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İnandığımız bir iş üzerine çok çalışmak. )


-STROMA[İng.] değil/yerine/= DESTEK DOKU



-SU BUFALOSU ile/ve AFRİKA BUFALOSU



-SU BUFALOSU ile/ve KOCA BURUN BUFALOSU



-SU TAVUĞU ile SU YELVESİ

( Su tavuğugillerden, gri, kızıl karışımı tonda, benekli ya da çizgili tüyleri olan bir kuş. İLE Su tavuğugillerden, sırtı yeşil kahverengi, karnı kara-beyaz çizgili bir kuş. )


-SU TERAZİSİ ile SU TERAZİSİ/TESVİYERUHU

( Basıncı çok olan suyun, basıncını azaltarak künklerin patlamasını önleyen, belirli aralıklarla yapılmış, depo görevindeki kule. İLE İçinde hava kabarcığı bırakılmış su dolu bir cam silindir ve bir tahta yataktan oluşan, düzlem ya da doğruların yataylığını belirleyen alet, kabarcıklı düzeç, terazi. Türk İşaret Dili )


-SU TESTİSİ ile/ve/||/<>/> SU YOLU



-ŞU-BU



-SU, BU ile/ve BUZ

( Su, alçakgönüllülüğü simgeler. )


-SU, BU ile/ve BUZ

( [Kafkas] ÇIGAL ile/ve ... )


-SU, BU ile/ve BUZ

( [Kofti] MU ile/ve ... )


-SU:
ÇARKI ile/ve/||/<> DEĞİRMENİ ile/ve/||/<> BURGUSU



-SU ile/ve/değil/||/<>/>/ne yazık ki "İNAT"

( Doğada. İLE/DEĞİL/||/<>/>/NE YAZIK Kİ İnsanlaşamamış olanda. )


-SU ile/ve/değil/||/<>/>/ne yazık ki "İNAT"

( İkisinin de önünde hiçbir şey duramaz! )


-SU ile AĞIR SU

( ... İLE Bazı nükleer reaktör tiplerinde nötron yavaşlatıcısı olarak kullanılan, içinde hidrojen atomları yerine döteryum izotopları bulunması sonucu oluşan su. )


-SU ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BAĞIL SU

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Çorba, taze meyve suyu vb. )


-SU ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BAĞIL SU

( NEDEN SUSARIZ?

Susamak, troid bezinin ağız yoluyla bize ulaştırdığı bir mesaj olup; sulanmaya gereksinim var anlamını taşımaktadır. Ancak bu kişisel ve psikolojik boyutları olan ve kişiden kişiye farklılık gösteren bir gereksinimdir. Kimi insanlar günde 2 bardak su içerken, kimilerinin tükettiği su miktarı 2 litre olabilir.

NE ZAMAN SU İÇMELİYİZ?

İstek duyduğumuz an dememiz olanaklı. Bazı bünyelerin suya daha çok gereksinim duyduğu, bazılarının da azla yetindiği sıkça rastlanan bir durumdur. En iyi yöntem ise az ve sık, özellikle de yemeklerin hazmedildiği saatlerin dışında içmektir. Ancak güç sarfederken kesinlikle içmemeye çalışın ve karşılaşmalar sırasında sadece suyla ağzını çalkalayan boksörleri düşünün. Eski zamanlarda madenlerde çalışanların da susadıkça bu yöntemi denediği bilinen bir gerçek. Eğer bir defada çok su içerseniz günün birinde böbreklerin iflas etme olasılığı çok fazla. Özellikle sabah yataktan kalkar kalkmaz ve de aç karnına bir bardak su içmek ise tüm organizmayı temizleyerek, toksinlerden arıtıyor. Zinde ve dinç olmayı sağlıyor.

 

SU ZAYIFLATIR MI?

Elbette hayır. Aynı şey maden suyu için de geçerli. Bir gram bile kaybetme olasılığınız yok. Durmadan su içmenin ve ardından tuvalete gitmenin kesinlikle incelmenize bir katkısı bulunmuyor. Hatta dolaşım sisteminden kaynaklanan ve yaygın bir şekilde selüliti olanların ise fazla su içmekten dolayı şişebileceğini de belirtmekte yarar var. Aşırı su içmenin sonunda bedenin atmakta zorlandığı su, bünyede tutularak ödemlere dahi neden olabilir.

 

O HALDE NE YAPMALI?

Suyu tatlandırabiliriz. Örneğin hoş kokulu ve dolaşımı hızlandıran bitki çayları denenebilir. Ancak kesinlikle su atıcı ilaçlara ilgi göstermeyin; bu ilaçlar böbrekleri aşırı yorduklarından istenmedik sonuçlarla karşılaşabilirsiniz.

 

YAZIN KIŞA ORANLA DAHA FAZLA SU İÇMEK GEREKİR Mİ?

Evet! kesinlikle yazın daha fazla su içmeliyiz. Özellikle yaz aylarında beden ısındıkça daha fazla terler ve su kaybeder. Dolayısıyla su stokunu sık sık ve kışa oranla daha fazla miktarlarda yenilemek şarttır.

 

MADEN SUYU MU YOKSA KAYNAK SUYU MU?

Her su tadına özellikle de içindeki madeni tuzlara ve oligo-elementlere göre öbürlerinden ayrılır. Kaynak suyuyla, maden suyu arasındaki temel fark ise kaynak suyunun sağlık üzerinde özel bir takım etkilerinin olmadığı ve maden suyu gibi değişmez bir içeriğinin bulunmadığıdır. Bununla birlikte maden suyunun kaynak suyuna attığı fark öyle pek ahım şahım sayılmaz ve beslenmeye özel bir katkısı da olmaz.

 

GERÇEKTEN DE DERİMİZDE BÜYÜK ÖLÇÜDE SU BULUNUYOR MU?

Evet, cildimizin yüzde 50 oranında su barındırdığı bir gerçek, ancak bu oran yaş ve cinsiyete göre değişebiliyor. Bebekler için yüzde 80'lere çıkarken, bu oran erkeklerde yüzde 60, kadınlarda ise yüzde 50 civarındadır. Derinin epiderm tabakasındaki su miktarı altderi tabakasına göre iki misli fazla olup, cildin parlak ve ışıltılı görünmesinde başrolü oynar.

 

BUNUN DIŞINDA VÜCUTTAKİ SUYUN BAŞKA İŞLEVLERİ VAR MIDIR?

Vücuttaki su, herşeyden önce acil durumlarda organizmanın yıkanmasını sağlayan bir rezervuar olarak devreye girer. Temel görevleri arasında beden ısısını regule etmek ve cildi sağlıklı tutmak sayılabilir. Bu arada kozmetikçilerin suya neden bu kadar fazla önem verdiği de anlaşılıyor. Son yıllarda üretilen kozmetik ürünlerin içeriklerine bir bakmanız yeterli.

 

NEMLENDİRME SÜRECİ NASIL İŞLER?

Suyu içinde tüm hücrelerin yıkandığı bir sıvı olarak düşünürsek, su seviyesinin azalması halinde cildin neden kuruyup pul pul olduğunu anlamamız kolaylaşır. Ancak bu pek de sık görülen bir olay değildir. Vücuttaki tüm enzimatik ve immüniter sistemlerin görevlerini yapabilmesi için suya gereksinimi vardır. Hücreler arası oluşumlar ve antiradikal enzimlerin oluşumu için de yine su gerekli derken, eksikliğinde ciltte gözenekler oluştuğunu da hatırlatmakta fayda görüyoruz.

 

SU İYİ BİR MAKYAJ TEMİZLEYİCİ OLABİLİR Mİ?

Özellikle yaz aylarında temizleme sütünüz ya da köpüğünüzü kullandıktan sonra bol suyla durulamanız cildinizin tazelenmesini sağlar. Özellikle içinde cildi soymaya yarayan küçük granüller bulunan köpükler cildi hem ölü hücrelerden, hem de tozlardan arındırmak için ideal. Bu tip kremlerin en önemli fonksiyonu, gözeneklerin diplerindeki kirlere kadar ulaşarak, derinlemesine temizlemesi.
 

 

Bu sayfa 01 Ocak 2020 itibariyle 46 kez incelenmiş/okunmuştur.  

 

 

FaRkLaR Kılavuzu Facebook Grubu             FaRkLaR Kılavuzu Twitter Sayfası
grubumuza da katılabilirsiniz...             'dan da takip edebilirsiniz...
 

6D Bilgi Hizmetleri vs. | www.6Dtr.com       FaRkLaR Kılavuzu       GösterGe Bilişim ve İnternet Hizmetleri

Yenilikler ve Duyurular | Desteğiniz Lüt(û)fen!!!