Bugün[16 Aralık 2025]
itibarı ile 323 başlık/FaRk ile birlikte,
323 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(3/3)


- ÂDÂBA MUGAYERET[Ar.] değil/yerine/= GÖRGÜYE AYKIRILIK


- AD DOLUNAN"/ADL OLUNMAK/ADLOLUNMAK ile/değil ADDOLUNMAK/ADDOLUNAN[Ar. + Tr.]

( Saymak, sayılan. )


- AHALİ[Ar.] ile/||/<> MİLLET[Ar.]/ULUS/BUDUN

( Bir kent/semt/memlekette oturanların/yaşayanların tümü. | Bir yerde toplanan kalabalık. İLE Çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğu. | Herkes, bir yerde bulunan kişilerin tümü. | Benzer özellikleri olan topluluk. )


- ÂHİRET[Ar.] değil/yerine/= SONRALIK


- AHKÂM-I/MEVDÂD-I MAHSUSA[Ar.] değil/yerine/= ÖZEL YARGILAR


- AKDİ SAHİH değil/yerine/= DOĞRU BAĞIT


- ALÂKA[Ar.] değil/yerine/= İLGİ, İLİŞKİ, İLİNTİ


- ALENÎ[Ar.] ile ÂŞİKÂR[Ar.] ile ÂYÂN[Ar.] ile BÂRİZ[Ar.] ile BEDİHÎ[Ar.] ile DEFİSİTER ile MUBÎN ile MÜNHAL[Ar.] ile MÜSTEHCEN[Ar.] ile SARÎH[Ar.] ile ÜRYÂN[Ar.] ile VÂZIH[Ar.]

( Açık. )


- ALEYH değil/yerine/= KARŞIL


- ALİVRE MUAMELE[Ar.] değil/yerine/= ÖNCEDEN İŞLEMLİ SATIŞ


- ÂMİR ile/ve/||/<> EMÎR

( Tek ve tekil buyruk/emir veren. İLE/VE/||/<> Çok ve çoğul buyruk/emir veren. )


- AMME HÜKMİ ŞAHSİYETİ[Ar.] değil/yerine/= KAMU TÜZEL KİŞİLİĞİ


- ARİFE[Ar.] değil/yerine/= ÖNGÜN


- ASLÎ İŞTİRAK[Ar.] değil/yerine/= İLKİL KATILIM


- AŞVE[Ar.] ile AŞY[Ar.]

( Akşam karanlığı. | Akşam yemeği. İLE Akşam yemeği. )


- ÂZÂDE[Fars.] ve ÂMÂDE[Fars.]

( Başıboş, erkin, serbest olarak. İLE Hazır. )


- BAHAR[Fars.] ile MÜNİB[Ar. < NEVB]

( ... İLE İnâbe eden, azgınlıktan sakınarak Allah'a yönelen. | Güçlü yağan, yararlı yağmur. | Taze ve verimli bahar. )


- BAHŞİŞ[Fars. < BAHŞİ: Bağışlamak/affetmek.] değil/yerine/= İŞLİK


- BÂ-HUSÛS değil/yerine/= ÖZELLİKLE, EN ÇOK


- BÂKÎ[Ar.] değil/yerine/= KALICI/KALIMLI


- MUVÂZENE[Ar.]/BALANS[Fr., İng. < BALANCE] değil/yerine/= DENGE


- BASÎRET[Ar.] değil/yerine/= SAĞLAM/SAĞ/DOĞRU GÖRÜ

( Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği. | Doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü. )


- BÂZ[Fars.] ile BÂZ[Fars.] ile -BÂZ[Fars.] ile BAZ[Fr./İng. < BASE]

( Bir kulaç boyu. | Karış. İLE Doğan. Yırtıcı kuş. | Açık. | Ayırma. Temyiz etme. | İniş. İLE Yeniden, tekrar oynatan, oynayan, geri ve arka tarafa doğru ... gibi anlamlara gelir. [Sözcüğün sonuna ya da baş tarafına getirilerek kullanılan bir "ek"tir.] İLE Temel. | Bir asitle birleştiğinde bir tuz oluşturan nesne. )


- BEDEN[Ar.] değil/yerine/= GÖVDE


- BEDÎHİ/YAT[Ar.] ile/ve/||/<> BEDÎ'İ/YAT[Ar.]

( Apaçık olan. İLE/VE/||/<> Görkey/li. | Güzel, güzellik. Güzellik ölçülerine uyan, gözü gönlü okşayan, beğenilen. | Güzel sanatlar, sanat felsefesi. )


- BEGÂYET[Fars. BE + Ar. GÂYET] değil/yerine/= SON DERECE


- BELLEK = HÂFIZA = MEMORY[İng.] = MÉMOIRE[Fr.] = GEDÄCHTNIS[Alm.] = MEMORIA[dissil/f.]/RECUERDO[eril/m.][İsp.]


- BERHAVA[Fars. + Ar.] değil/yerine/= YARARSIZ, BOŞ

( Havaya atılmış, uçurulmuş. | Yararsız, boş. )


- BERVECH-İ ÂDE ile/ve/||/<> BERVECH-İ ÂTÎ/ZÎR ile/ve/||/<> BERVECH-İ BÂLÂ ile/ve/||/<> BERVECH-İ MÂRUZ ile/ve/||/<> BERVECH-İ PEŞİN

( Âdet olduğu üzere. İLE/VE/||/<> Aşağıda olduğu gibi, aşağıda görüleceği üzere. İLE/VE/||/<> Yukarıda olduğu gibi, yukarıda görüldüğü üzere. İLE/VE/||/<> Bildirildiği gibi, arz olunduğu üzere. İLE/VE/||/<> Peşin olarak. )


- BESLENME = TAGADDİ, TAĞDİYE, İGTİDÂ'[< GIDÂ] = NUTRITION


- BEYÂNAT[Ar.] değil/yerine/= DEMEÇ


- BİLÂ KAYDÜ ŞART/KAYITSIZ ŞARTSIZ değil/yerine/= KOŞULSUZCA/YAZGASIZ KOŞULSUZ


- BİLÂHARE[Ar.]["BİLÂHERE" değil!] değil/yerine/= SONRADAN/DAHA SONRA/SONRALARI


- BİLHASSA/MAHSUS değil/yerine/= ÖZELLİKLE


- BİLMÜZÂKERE[Ar.] değil/yerine/= GÖRÜŞLEŞEREK


- BİR AN EVVEL/BİR AN ÖNCE değil/yerine/= KIPICAK


- CÂİZ[Ar. < CEVAZ] değil/yerine/= UYGUN / OLABİLİR, OLUR


- CANLI/LIK ile/ve/değil DİRİ/LİK

( [not] ALIVE vs./and/but VIVACITY )


- CELESÂT-I ÂTÎ değil/yerine/= GELECEK OTURUMLAR


- CEMİ ile/ve/||/<> KESİR ile/ve/||/<> MEBZUL[Ar. < BEZL] ile/ve/||/<> CÜMLE

( Toplam. İLE/VE/||/<> Çok. İLE/VE/||/<> Bol, çok, ucuz. | Tıka basa. İLE/VE/||/<> Ne var, ne yok ise hepsi. | O andaki hepsi. )


- ÇERAG/Ğ[Fars.]/ÇIRA değil/yerine/= KANDİL, MUM, IŞIK | OTLAMA, OTLAK


- ÇERH[Fars. < ÇARH/ÇERYH]/FELEK[Ar.] değil/yerine/= ÇARK


- CESET/NAAŞ[Ar. < NA'Ş] değil/yerine/= ÖLÜYİN/GÖVRE


- CİHAZ[Ar.] değil/yerine/= AYGIT

( Aygıt, alet, takım. | Çeyiz, kadının evlenirken birlikte getirdiği eşyalar. )


- ÇIPLAK/LIK(") ile/ve/değil/||/<>/< (")ŞEFFAF/LIK(")

( BÜREHNEGÎ/BEREHNEGÎ ile/ve ... )


- ÇIPLAKTOHUMLULAR, AÇIKTOHUMLULAR = URYÂNÜ'L-BÜZÛR = GYMNOSPERMES

( Tohumları kozalak pulları üzerinde açık olarak bulunan çiçekli bitkilerin ayrıldığı iki büyük daldan biri. )


- CİSMANİ[Ar.] değil/yerine/= EYİNSEL


- CÜRÜMDAŞ[Ar.] değil/yerine/= SUÇ ORTAĞI


- DAKKA[Ar. > DAKKÂK] ile/ve/||/<>/> DUKKA

( Kapı çalıcı. | Kapı kapı dolaşan, eşik aşındıran.[daḳḳa: Bir şeyi kırıp ufalamak. | Kapıyı çalmak.] İLE/VE/||/<>/> Birinin kapısını çalanın kapısı çalınır.[Men dakka dukka] )


- DEFATEN[Ar. DEF-AT[çoğ.] + Fars. -EN] ile/değil DEFAATLE[Ar. DEFA-AT[çoğ.] + Tr. İLE]

( Ansızın, bir kerede, bir çırpıda. İLE/DEĞİL Yineleyerek/tekrarlayarak, defalarca. )


- DEVRALMAK[Ar.] değil/yerine/= GEÇİRALMAK


- DOĞU/MAŞRIK[Ar. < ŞARK] ile MAĞRİP/MAĞRİB[Ar. < GARB]

( DOĞU, GÜNEŞİN DOĞDUĞU TARAF )


- DÜNYA[Ar.] ile/değil/yerine/||/<>/> YERYÜZÜ / ACUN / YERTİNÇ


- DÜRÜST[Fars.] değil/yerine/= DOĞRU


- EBEDİYET[Ar.] değil/yerine/= SONSUZLUK


- EBEDİYETE İNTİKAL[Ar.] ETMEK değil/yerine/= SONSUZLUĞA GÖÇ ETMEK


- EDEBİYAT[Ar.] ile/=/||/<> YAZIN

( "EDEB" sözcüğünün uzatmalı -Î eki ile "Edeb'e ait olan", "Edeb alanında bulunan" anlamının, -YÂT eki [Türkçe'deki -SEL eki] ile çoğulu olarak kullanımıdır.
Bir şeyi düşünür, dile getirir ve yazarken, paylaşıma, aktarıma sokarken sahip olunması gereken dikkat, incelik(rikkat), titizliklerin önemini eserde yansıtmak üzere vurgu olarak ve -çoğul olarak ifade edilişiyle- önemini işaret etmek üzere bu adı almıştır.
[ Bugünkü Türkçe kullanımıyla "YAZIN" olarak, niteliksel özelliğinden çok
nesnesinin üzerinden tanımlanmaktadır. ] )


- EMÂRE[Ar.] ile/ve/||/<> ESAM/E[< ESÂM/İ / İSİMLER][Ar.]

( Belirti. İLE/VE/||/<> Adlar/isimler. )


- EMEL[Ar.]/AMAÇ[Fars.] ile/ve EREK

( Zorunluluk/lar ile. İLE/VE Keyfî. )


- EMİR[Ar.] değil/yerine/= BUYRUK/BUYURU


- EMNİYET ÂMİRİ değil/yerine/= GÜVENLİK BUYRANI


- EŞYA[Ar.] değil/yerine/= BUYUM, TÜYEK, ARIBERİ


- EVVELA[Ar.] değil/yerine/= ÖNCE/İLKİN/ÖNCELİKLE/İLK ÖNCE


- EVVELDEN[Ar.] değil/yerine/= ÖNCEDEN/ÖNCELERİ/ESKİDEN


- EVVELİYAT[Ar.] değil/yerine/= ÖNCESİ


- FAHİŞ[Ar.] değil/yerine/= ÖLÇÜYÜ AŞAN/AŞIRI


- FAYDA/LI[Ar.] değil/yerine/= YARAR/LI


- FEZLEKE[Ar.] değil/yerine/= ÖZETÇE

( Bir kararın kısaca yazılması. | Özet. )


- FITRAT[Ar.] değil/yerine/= DOĞA

( Varoluş özellikleri. )


- ÇUKURCUK/GAMZE[Fars.]/DIMPL/E[İng.] ile/ve/değil GAMZE[Fars.]

( Yanaktaki çukur. İLE/VE [Divan edb.] Sevgilinin süzgün bakışı. | Birkaç anlama gelebilen bakış. )


- GANİMET[Ar.] değil/yerine/= ELDELİK


- GARİP/GARİBAN[Ar.] değil/yerine/= KİMSESİZ


- GAYE[Ar.]/AMAÇ[Fars.] değil/yerine/= EREK


- GAYRİMENKUL[Ar.] değil/yerine/= TAŞINMAZ


- GELİŞİP BÜYÜME = NEŞV Ü NEMÂ = DÉVELOPPEMENT


- GIPTA[Ar. < GIBTA] (ETMEK) değil/yerine/= İMRENMEK/İMRENİ/ÖZENÇ


- GIYABÎ HÜKÜM[Ar.] değil/yerine/= IRAKÇIL YARGI


- GÖZE/HÜCRE[Ar.]/CELLULE[İng./Fr.] ile/ve/||/<>/> DOKU

( Canlının en küçük yapı birimi. İLE/VE/||/<>/> Benzer gözelerin bir araya gelmesiyle oluşan yapı birimi. )


- HÂMİL[Ar.] değil/yerine/= TAŞIYAN


- HÂNE[Fars.] ile/değil/yerine/||/<>/< BASAMAK


- HARCIRAH[Ar.] değil/yerine/= YOLLUK


- HAŞR[Ar.]-KALKMAK/KOPMAK -ile/ve/||/<>

( Gizlendiği yerden ortaya çıkmak.[HA-ŞA-RA > HA-ŞA-RE: Açıkta olmayan. Gizlendiği yerden çıkan.] İLE/VE/||/<> Oturduğu/görüldüğü yerden kalkmak.[Kıyam, kıyamet.] )


- HASTAHANE[Fars.] değil/yerine/= SAĞALTAY


- HATÂ[Ar.] ile/değil HATTÂ[Ar.]/DAHASI ile/değil HATTA

( Yanlış. İLE Dahası. İLE Sınırda[hat üzerinde]. )


- HATTA[Ar.]["HATA" değil!] değil/yerine/= DAHASI


- HAVA[Ar.] değil/yerine/= GÜNZEL | EZGİ | KALIK


- HEDİYE[Ar.]/PEŞKEŞ[Fars.] değil/yerine/= ARMAĞAN

( MUNUS[Lat.]: Armağanlaşmak. )


- HİCAP[Ar.] ile/ve/||/<> HÂCİP[Ar.]

( [örtülmesi gerekeni ...]
Örtmek. İLE/VE/||/<> Örten. )


- HİMÂYE[Ar.] değil/yerine/= KORUMA/GÖZETME/ESİRGEME/KORUYUCULUK/GÖZETİM


- İBRET[Ar.] değil/yerine/= ÖĞÜTÖRNEK


- İCÂB-I HÂL[Ar.] değil/yerine/= DURUM GEREĞİ/İSTERİ


- İCÂZET ile/değil İZAHAT

( Olurlama, yetki. İLE/DEĞİL Açıklama. )


- İHTÂR[Ar.] değil/yerine/= UYARI/UYARMA


- İHTİMAM[Ar. < HEMM] ile/ve/||/<>/>/< İTİBAR[Ar.]


- İHTİMÂM[Ar. < HEMM] (GÖSTERMEK) değil/yerine/= ÖZEN (GÖSTERMEK)


- İKÂMETGÂH İLMÜHABERİ[Ar.] değil/yerine/= KONUT/OTURUM/YERLEŞİM BELGESİ


- İKÂMETGÂH[Ar. + Fars.]/MESKEN[Ar.] değil/yerine/= KONUT


- İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ değil/yerine/= GEÇİMGE VE YÖNETİM BİLİMLERİ ALANDALI


- İKTİSAT/İKTİSADİ[Ar.]/EKONOMİ/K[İng. < ECONOMY] değil/yerine/= GEÇİMGE/GEÇİMSEL


- İLHÂK[Ar.] ile İŞGÂL[Ar. < ŞUGL]

( Katma, katılma, karışma, katıştırma. | Egemenlik altına alma, bağlama. | Sözcüğün sonuna bir harf ya da edat katma. İLE Meşgul etme, işle uğraştırma. | İşten alıkoyma. | Tutma. | Oyalama. )


- İLHÂM[Ar.] değil/yerine/= ESİN(LENME)/İÇE DOĞMA/BERGÜ


- İMLÂ[Ar. MELV] ile/ve/||/<> İMLÂ[Ar. < MEL]

( Yazım (kuralları).[< Söyleyip yazdırmak.] | Bir yapıtı ya da bir ezgiyi notaya alıp yazma. İLE/VE/||/<> [boşluğu/çukuru] Doldurmak. )


- İMTİYÂZ[Ar.] değil/yerine/= AYRICALIK | FARKLI OLMAK


- İMTİZÂC[< MEZC] ile KARIŞABİLME | BİRBİRİNİ TUTMA, UYGUNLUK | UYUM SAĞLAMAK, İYİ GEÇİNME


- İNFAZ[Ar.] ETMEK değil/yerine/= YÜRÜTÜMLEMEK


- İNŞİKAK-I/ŞAKK-I KAMER değil/yerine/= AYIN YARILMASI


- İNTİKAL[Ar.] değil/yerine/= GEÇİNÇ | GEÇİŞ | GEÇİŞSİZ


- İRTİCALEN[Ar.] değil/yerine/= DOĞAÇLAMA


- İŞGAL/MEŞGUL ETMEK değil/yerine/= İŞTEN ALIKOYMAK, OYALAMAK


- İSİM[Ar. < İSM | çoğ. ESMÂ] ile/ve/||/<> SEMÂ'[Ar. < SAMÂ | SÜMÜVV | çoğ. SEMÂVÂT]/GÖK

( Yukarı kaldıran/çıkaran. İLE/VE/||/<> Kalkık. )


- İSTİAP/İSTİAB ETMEK ile HACM-İ İSTİÂBÎ

( İçine alma, sığdırma. | Kaplamak, toplamak, tamam etmek. | Tutulmak, zapteylemek. İLE Bir şeyin, içine alabildiği miktar. )


- İSTİDLÂL[Ar.] değil/yerine/= ÇIKARIM


- İSTİHÂB/ISTIHÂB ile İSTİHÂB ile İSTİHÂB/İŞTİHÂB ile İSTÎÂB[< VAB]

( Saklama, gizleme. | Dostluk kurma. | Konuşma, musâheb etme. İLE Hibe ve armağan olarak isteme. Bağış olarak arzulama. İLE Ağarma, beyazlama, kırlaşma. İLE İçine alma, sığdırma. | Kaplamak, toplamak, tamam etmek. | Tutulmak, zapteylemek. )


- İSTİHÂRE[Ar. < HAYR] ile İSTİ'ÂRE[Ar. çoğ. İSTİÂRÂT] ile İSTİŞÂRE[< ŞÛRÂ | çoğ. İSTİŞÂRÂT]

( Allah'a sual etmek. Bir durumun/işin hayırlı olup olmayacağını öngörmek üzere abdest alıp dua edip uykuya yatma. [Uyku durumu/hali koşulu/şartı yoktur.] | Hayırlı olmayı arzu etme.[Fr. ONIROMANCIE] İLE Ödünç alma, birinden eğreti bir şey alma. | Bir sözcüğün anlamını geçici/eğreti olarak başka bir sözcük üzerine kullanma. İLE Düşünce sorma, danışma. Sohbet ederek sual etmek. )


- İSTİHBARAT TEŞKİLÂTI[Ar.] değil/yerine/= BİLGİTOPLAV ÖRGÜTÜ


- İSTİHDAF[Ar. < HEDEF] ile HEDEF TUTMA, AMAÇ EDİNME[Ar.]

( HEDEF TUTMA, AMAÇ EDİNME )


- İSTİHLÂF[Ar. < HALEF] değil/yerine/= YERİNE BIRAKMA


- ISTILAH[< SULH] değil/yerine/= TERİM, İLİM SÖZÜ, TÂBİR


- İSTİMTÂ'[Ar. < TEMETTÜ] ile İSTİMTÂR[Ar.]

( Yararlanma, kazanç. İLE Yağmur isteme, yağmur duasına çıkma. )


- İŞTİRAK HİSSESİ[Ar.] değil/yerine/= KATILIM PAYI


- İSTİRHÂM[Ar. < RUHM]["İSTİRÂM" değil!] değil/yerine/= YALVARMA


- İSTİZAH değil/yerine/= GENSORU


- İTHAM/NÂME["İTAM" değil!] değil/yerine/= SUÇLAMA/LIK


- İTİBARÎ[Ar.] değil/yerine/= SAYMACA


- İTTİBÂ[Ar.] değil/yerine/= UYMA, ARDISIRA GİTME, TÂBÎ OLMA


- KARAKTER = SECİYE, HASİSA = CHARACTER[İng.] = CARACTÈRE[Fr.] = CHARAKTER[Alm.] = KHARAKTER < KHARASSEIN[Yun.] = CARÂCTER[İsp.]


- KEBÎR[Ar. >< SAGİR] ile/ve/||/<> CELÎL[Ar. >< HAKİR] ile/ve/||/<> ÂZÎM[Ar.]

( Fiziksel büyük/lük. İLE/VE/||/<> Kabul ya da saygınlıkla ilgili, itibarî büyük/lük. İLE/VE/||/<> Azâmet, heybet ve ihtişam olarak büyük. )


- KEMER[Fars.] değil/yerine/= EĞME/TÜMSEKLİ


- KIRAN ile KIRAN ile KIRAN/ÂFET ile KIRÂN[Ar. < KIRÂNÂT] ile KIRÂN[Fars.]

( Kırma işini yapan kişi. İLE Kıyı, kenar, çevre, uç. | Dağ sırtı, tepe, bayır. | Kıraç toprak. | Birbirine paralel olarak uzanan iki akarsu arasında kalmış dağ sırtı. İLE Bir topluluğun ve özellikle hayvanların büyük bir bölümünü yok eden hastalık ya da başka neden. İLE Yakınlık. | İki şeyin birleşmesi. | Gezegenlerden ikisinin bir burçta birleşmesi. İLE 1848'den 1927'ye kadar İran'da kullanılan bir gümüş para.[1.25 Dolar değerindeydi. 10 kıran, 1 toman ederdi.] )


- KISSA[Ar.] değil/yerine/= OLAY/DURUM ANLATI


- KITA[Ar.] değil/yerine/= KESİT


- KUBBE[Ar.]/KÜMBET[Fars. < GUNBED] değil/yerine/= YUVARDAM


- KÜFÜRBAZ[Ar. + Fars.(-bâz)] değil/yerine/= SÖVGEN/SÖVÜCÜ/AĞZI BOZUK/KARA


- KÜLFET[Ar.] değil/yerine/= YÜKEÇ


- KUTSAL/MUKADDES[Ar.] ile/ve/değil İDUK/MÜBÂREK

( Kutsallık, her şeye verilmez. )


- LACİVERT[Fars. < LACVERD] değil/yerine/= KOVAK, KEVEK


- LÂFIZ[Ar.] değil/yerine/= SÖZGE


- LÂİNLEŞMİŞ[Ar.] değil/yerine/= KOVULMUŞ, NEFRET KAZANMIŞ, İSTENİLMEYEN


- MAAŞ/MAHİYE[Fars., Ar.]["MAYIŞ" değil!] değil/yerine/= AYLIK


- MAĞDUR/İYET[Ar.] değil/yerine/= KIYGIN/LIK

( Haksızlığa uğramış kişi. )


- MAHFUZ[Ar.] değil/yerine/= KORUNAN/KORUNMUŞ/SAKLANMIŞ/SAKLI


- MAHİYET[Ar.] ile MAİYET[Ar.]

( Öz. İLE Tören alayı. )


- MAHSUBEN[Ar.] değil/yerine/= SAYILCA


- MAHSUS[Ar.]["MASUS" değil!] değil/yerine/= ÖZELLİKLE


- MAİŞETİ TEMİN[Ar.] değil/yerine/= GEÇİMİNİ SAĞLAMAK


- MALÛL[Ar.] değil/yerine/= SÖKEL/SAKAT | GÜÇSÜZ


- MA'LÛM[Ar. < İLM | çoğ. MA'LÛMAT] < BİLİNEN, BELİRLİ


- MÂNİ[Ar.] değil/yerine/= ÖNLEYİCİ/ENGEL


- MASUMİYET KARİNESİ/PRESUMPTION OF İNNOCENCE değil/yerine/= SUÇSUZLUK İLKESİ


- MAVİMTIRAK değil/yerine/= GÖKÇEMSİ/GÖKÇEMTIRAK/GÖKÇÜL/GÖKŞİN


- MAZBUT VAKIF[Ar.] değil/yerine/= KAMUSAL TURGU


- MAZERET-İ SAHİHA[Ar.] değil/yerine/= GEÇERLİ NEDENLİK


- MÂZÎ ile/>< ÂTİ

( Geçmiş. İLE/>< Gelecek. )


- MEBHÛT[Ar. < BEHT] ile ŞAŞIRMIŞ, HAYRETTE KALMIŞ

( HAYRETTE KALMIŞ, ŞAŞMIŞ )


- MEBLAĞ[Ar.]["MEBLA" değil!] yerine TUTAR


- MEHÂBET[Ar. < HEYBET] ile ULULUK, KORKUNÇLUK, AZÂMET; BÜYÜK GÖRÜNME


- MEKÂN ile/ve HAYYİZ(TEHAYYÜZ)(YER KAPLAYAN)

( DİL ile/ve ... )


- MELÂL[Ar.] / GAM/M[Ar.] değil/yerine/= SIKINTI


- MEMZÛC[Ar. < MECZ] değil/yerine/= KARIŞIK, KARIŞMIŞ


- MENAFİ-İ UMUMİYE değil/yerine/= KAMU YARARI


- MENFAAT[Ar.] değil/yerine/= ÇIKAR/YARAR


- MEN-İ MUARAZA DÂVÂSI değil/yerine/= SATAŞMANIN ÖNLENMESİ ARANCI


- MERKEZ[Ar.] değil/yerine/= ORTAY


- MESÂBE[Ar.] değil/yerine/= DERECE

( Derece, rütbe. | Kadar. | Konum, durum. )


- MESAME[Ar. çoğ. MESAMAT] değil/yerine/= GÖZENEK/LER


- META[Yun.] ile METÂ'[Ar. < EMTİA]

( Öte. İLE Satılacak mal/eşya. | Elde bulunan var olan, anamal/sermaye. )

( QUAND, QUANDO avec ... )


- METİN/METANETLİ[Ar.] değil/yerine/= DAYANIKLI/SAĞLAM


- MEYİL[Ar.] ile/ve/||/<>/> TEAMÜL[Ar.]

( Eğim. İLE/VE/||/<>/> Tepki, tepkime. | Kılgı, kılgın, kılgılı. )


- MİLÂT/MİLÂD[Ar.] değil/yerine/= DOĞUT/ÇAĞAÇAN


- MUAMELE ETMEK/– MUAMELESİ ETMEK değil/yerine/= DAVRANMAK/–GİBİ DAVRANMAK


- MUÂMELE[Ar.] değil/yerine/= İŞLEM, DAVRANIŞ


- MUAZZAM[Ar.] değil/yerine/= KOCAMAN/KOSKOCA/KOSKOCAMAN


- MÜBÂYENET[Ar.] değil/yerine/= ÇELİŞKİ

( Bir şeyin, kendinden başka bir şey olmaması. )


- MÜBAYENET[Ar.] değil/yerine/= UYUŞMAZLIK


- MÜBEZZİR[Ar. < BEZR] < TOHUM EKECEK ARAÇ


- MÜESSES/E[Ar.] değil/yerine/= KURULU/Ş

( Kurulma işi. | Topluma hizmet, üretim, tüketim vb. amaç ve görevlerle kurulan her şey, tesis. | Yapı, yapılış, bünye. | Kasılma. | Bir sefer kuvvetini oluşturan birliklerin yapısı. )


- MÜEVVEL[Ar. < TE'VİL] ile MÜEVVİL[Ar. < TE'VİL]

( Başka anlam verilmiş, yorumlanmış, te'vîl edilmiş. İLE Başka anlam veren, başka anlamla açıklayan, yorumlayan, te'vîl eden. | Rüya tâbir eden. )


- MÜFETTİŞ[Ar.] değil/yerine/= DENETÇİ/DENETMEN


- MÜFETTİŞ[Ar.] değil/yerine/= DENETMEN


- MÜFRİT[Ar.] değil/yerine/= AŞIRI


- MUGALATA[Ar.] değil/yerine/= YANILTMACA

( Yanıltmak için, yanıltacak yolda söz söyleme. | Başkasını yanıltmak için, doğru olmadığı bilinerek yapılan uslamlama ve çıkarsama. )


- MUHAMMEN[Ar.] değil/yerine/= ÖNDEYİLENEN


- MUHAREBE[Ar.] değil/yerine/= ÇARPIŞKI


- MUHASEBE/Cİ, MUHASİP değil/yerine/= SAYMAN/LIK


- MUHTELİF[Ar.] ile/||/<>/> MÜTENEVVİ[Ar.]

( Zıt, birbirini tutmayan. | Türlü, çeşit çeşit, çeşitli. İLE Türlü, çeşitli. )


- MUHTEMEL/EN[Ar.] değil/yerine/= OLASICA/BİR OLASILIK


- MUKABİL[Ar.] değil/yerine/= KARŞILIĞINDA

( Bir şeye karşılık olarak yapılan bir şeyin karşılığı olan. | Bir şeyin karşısında bulunan. | Karşılık. | Karşılık olarak, karşılığında. )


- MUKÂVELE[Ar. < KAVL: Konuşmak, söylemek.] ile/ve/değil MUKÂBELE[Ar. < KİBEL: Taraf, açı/cihet.](/BİLMUKÂBELE)

( Bir iş hakkında iki taraf arasında alınan kararların ve tarafların ileri sürdüğü koşulların hukūkî kurallara uygun biçimde yazılmış biçimi, yazılı sözleşme, senet. İLE Bir işin, davranışın gerektirdiği karşı davranış ya da iş, karşılık. )


- MÜNHASIR[Ar.] değil/yerine/= ÖZGÜ


- MÜNTAHİP[Ar.] değil/yerine/= SEÇMEN


- MURDÂR[Fars. "MUNDAR" değil!] KİRLİ, PİS | YARAMAZ[Ar.]


- MÜRTED[Ar. < İRTİDÂD] ile/ve/||/<> BAĞYİ[Ar.]


- MÜŞA değil/yerine/= ORTAKBÜTÜN


- MUSADDAK değil/yerine/= ONAYLI/ONAMIŞ


- MÜSÂDERE (ETMEK) değil/yerine/= GÜCERLE ALIM/ALMAK


- MUSALLAT değil/yerine/= SARKINTI


- MÜSÂMERE[Ar. < SEMR] değil/yerine/= GÖSTERİ

( Okullarda, öğrencilerin sunduğu, içeriğinde koşuk, oyun gibi gösterilerin yer aldığı eğlence. | Çoğunlukla akşam toplantısı/eğlencesi. )


- MÜSÂVÎ[< SEVİYY] değil/yerine/= EŞİT | DENK

( EŞİT, BİRİNİN ÖTEKİNDEN FARKSIZ OLANI, AYNI HALDE VE DERECEDE BULUNAN )


- MÜŞAVİR değil/yerine/= DANIŞMAN


- MÜŞFİK["MÜŞVİK" değil!] değil/yerine/= SEVECEN


- MÜŞ'İR[Ar. < ŞUÛR] ile MÜŞÎR[Ar. < ŞEVR | çoğ. MÜŞÎRÂN]

( Yazı ile haber veren, bildiren, iş'âr eden. | [fizik] Gösterge. İLE Emir ve işâret eden. | En yüksek aşamadaki asker, Mareşal[Fr. < Cerm.]. )


- MÜŞKİL[< ŞEKL]:
GÜÇ, ZOR, ÇETİN | ENGEL, GÜÇLÜK, ZORLUK -<


- MÜŞTÂK[Ar. < ŞEVK] ile MÜŞTAKK[Ar. < ŞAKK]

( İştiyaklı, özleyen, göreceği gelen, can atan. İLE Başka bir sözcükten çıkmış, türemiş, türeme. )


- MÜSTECİR değil/yerine/= KİRACI

( Bir yeri kiralamış olan, icar etmiş, kiracı. )


- MÜSTEKREH[Ar. < KERÂHET | çoğ. MÜSTEKREHÂT] ile MÜSTEKRİH[Ar. < KERÂHET]

( Tiksinilen, iğrenilen, iğrenç, istikrâh edilmiş. İLE Tiksinen, iğrenen, kerîh gören, istikrâh eden. | İştah kesen. )


- MÜSTEMİ'[Ar. < SEM | çoğ. MÜSTEMLÎN] ile MÜSTEMİRR[Ar. < MÜRÛR]

( Dinleyen, dinleyici, işiten, istimâ eden. | Bir okula, sadece dinleyici olarak devam eden. İLE Uzayıp giden, istimrâr eden. | Sürekli, devamlı. )


- MÜŞTEREK MÜLKİYET[Ar.] değil/yerine/= ORTAK İYELİK


- MÜTEAFFİFÎN[Ar. < MÜTEAFFİF] ile MÜTEAFFİN[Ar. < UFÛNET]

( İffetli, onurlu, namuslu kişiler. İLE Bozulup kötü/pis kokan, kokmuş, kokuşuk, çürük, taaffün eden. )


- MUTEDİL RÜZGÂR[Ar.] değil/yerine/= ILIMLI YEL


- MÜ'TEFİK[Ar.] ile MÜTTEFİK[Ar. < VEFK]

( Tersine dönen, dönmüş. İLE Bağlaşmış, birleşmiş, antlaşmış. | Düşüncede birlikte olan. )


- MÜTEHASSIS/LIK[Ar.] değil/yerine/= UZMAN/LIK


- MÜTENAHHÎ[Ar.] ile MÜTENÂHÎ[< NİHÂYET]

( Alarga duran, bir tarafa çekilen. İLE Sona eren, biten, nihâyet bulan. | Sonsuz. )


- MÜTEŞEKKİL[Ar. < ŞEKL] ile MÜTEŞEKKİR[Ar. < ŞÜKR]

( Şekillenmiş, biçimlenen, teşekkül etmiş. | Meydana gelmiş, kurulmuş, olmuş, oluşmuş, olma. İLE Teşekkür eden, iyilik bilen, iyiliğe karşı nâzik davranışla. )


- MÜTHİŞ["MÜTİŞ" değil!] değil/yerine/= YILGILI


- MÜVECCİBE[Ar.] değil/yerine/= TALKIM

( Ana sapın bir çiçekle sonuçlandığı, büyümeyi yan sapların sürdürdüğü bir tür uzama biçimi. )


- MÜYESSER[Ar. < YÜSR] ile MÜYESSİR[Ar. < YÜSR]

( Kolayı bulunup yapılan, kolay gelen, kolaylıkla olan. İLE Kolayını bulup yapan, kolaylıkla ortaya çıkaran. )


- MÜZÂKERE[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= GÖRÜŞLEŞME/K


- NAFAKA[Ar.] YÜKÜMÜ değil/yerine/= GEÇİMLİK YÜKÜMÜ


- NARENCİYE[Ar.] değil/yerine/= TURUNÇGİLLER


- NESİL[Ar.] değil/yerine/= KUŞAK


- NEZÂFET ile TEMİZLİK, PÂKLIK | TAM SAĞLIK VE SELÂMET

( TEMİZLİK, PÂKLIK | TAM SAĞLIK VE SELÂMET )


- NİMET[Ar.] değil/yerine/= ERGİ


- NÜFÛS[Ar. < NEFS] ile NÜFÛZ/İÇEGEÇİ[Ar.]

( Canlar. | Kişiler. İLE İçe geçme/işleme. | Sözü geçme/dinlenme. )


- ZULMET-İ CEHL-İ İLTİZAM[Ar.]/OBSKÜRANTİZM[İng. < OBSCURANTISM] değil/yerine/= BİLMESİNLERCİLİK


- OLUŞUM = TEŞEKKÜL = FORMATION[İng., Fr.] = BILDUNG[Alm.] = FORMACIÓN[İsp.]


- PEYDERPEY[Fars. < PEY:Arka. | -DER: İçinde.]["PEYDELPEY" değil!] (ÖDEMEK) AZAR AZAR/BÖLÜM BÖLÜM/YAVAŞ YAVAŞ (ÖDEMEK) | BİRBİRİ ARDINCA, ART ARDA


- PÜR-MELÂL[Fars.] ile ...

( Gamlı, kederli, sıkıntılı, üzüntülü. )


- RAPTETMEK[Ar. < RABT] değil/yerine/= İLİŞTİRMEK/TUTTURMAK


- REMZ[Ar.] değil/yerine/= SİMGE


- RÜZGÂR[Fars. :Çağ.] değil/yerine/= YEL


- ŞÂDÂN ile SEVİNÇLİ, NEŞELİ, ZEVKLİ | ŞAD KİŞİLER

( SEVİNÇLİ, NEŞELİ, KEYİFLİ | ŞAD KİMSELER )


- SADEDE GELMEK değil/yerine/= KONUYA DÖNMEK


- SAHİL[Ar.] değil/yerine/= KIYI/YAKA/YALI


- ŞAHIS[Ar.] değil/yerine/= KİŞİ/BİREY


- ŞAHSİ (HAKLAR) değil/yerine/= KİŞİSEL (ÜLEVLER)


- ŞÂMİL[< ŞEML ve/< ŞÜMÛL]:
İÇİNE ALAN, KAPLAYAN, ÇEVRELEYEN


- SANDALYE[Ar. < SANDALİYE] değil/yerine/= OTURGA


- SANİHA[Ar.] değil/yerine/= DOĞAÇLIK/DOĞUNÇLUK


- SARF[Ar.] ile/ve/||/<> NAHV[Ar.]

( Sözcük bilgisi/(b)ilimi. İLE/VE/||/<> Tümce/cümle bilgisi/(b)ilimi. )


- ŞÂTIR[Ar. < ŞETÂRET | çoğ. ŞUTTÂR] ile ŞÂTR[Fars.]

( Neşeli, zevkli, şen, şenlik. | Büyük bir kişinin atı yanında gitmekle görevli ağa. | Tören ve alaylarda, sultanın, vezirin yanında yürüyen görevliler. İLE Yarı, yarım. | Bölüm, parça, kısım. | Dize/mısra. )


- ŞEBEKE[Ar.] değil/yerine/= ÖRÜKE


- ŞECERE[Ar.]["SECERE" değil!]/PEDIGRI/PEDIGREE[İng.] değil/yerine/= SOYAĞACI/SOYKÜTÜĞÜ


- SEFER[Ar. çoğ. ESFÂR] ile SEFER[Ar. çoğ. ESFÂR]

( Arabî ayların ikincisi.[yılbaşının Muharrem olması itibariyle] İLE Yolculuk. | Savaşa gitme. | Savaş. | Askerin savaş durumunda ya da savaşa hazır bulunması durumu. | Kere, kez, defa. | Üç gün, üç gece süren yolculuk. | En az üç gün ve üç gecelik bir yere gitmek üzere, bulunulan yer sınırından çıkmak. | Kalbiyle hak rızasına yürüyen. | Gönlün, Allah'a yönelişi. )


- ŞEFKÂTLİ/MÜŞFİK[Ar.] değil/yerine/= SEVECEN


- SELÎS[Ar.] ile SELÎS[Ar. < SELÂSET]

( SELÎS-ÜL-BEVL: Sidiğin sürekli akıntısı. | Sidiğini tutamayan. )

( Kolay, yumuşak. | Bağlı, boyun eğmiş. İLE Düzgün, akıcı. | Türk halk şiiri ve müziğinin XIX. yüzyıl başlarında meydana çıktığı anlaşılan bir şekli. )


- SEMÂVÎ[Ar.] değil/yerine/= GÖKSEL


- ŞERH[Ar.] değil/yerine/= AÇMA, AYIRMA | AÇIKLAMA[Ar.]

( Bir kitabın ibâresini, sözcük sözcük açıp açıklayarak yazılan kitap. )


- SEYİR[Ar.] ile/değil/yerine GİDİŞAT


- SEYYANEN[Ar. + Fars.] değil/yerine/= EŞİTÇE


- SİNN-İ İNHİTÂT değil/yerine/= ÇÖKKÜNLÜK DÖNEMİ


- SÖZ KESEN/HOŞAF[Fars.] ile KİFÂYE/KOMPOSTO

( Kurudan yapılır. İLE Tazeden yapılır. )

( Sıvı yoğundur. İLE Ürün yoğundur. )

( Yemek sırasında/yanında içilir. İLE Yemek sonrasında içilir/yenir. )

( Şekerli de şekersiz de olabilir. İLE Şekerlidir. )


- TAAFFÜN[< UFÛNET] değil/yerine/= ÇÜRÜYÜP KOKMA, KOKUŞMA | YANGI/İLTİHAP


- TABAKA[Ar.] ile/ve/||/<> KATMAN


- TÂBİ ile/ve/değil/yerine UYUMLU


- TAHMİN[Ar.] ETMEK değil/yerine/= ÖNDEYİLEMEK


- TAHVİL[Ar.] değil/yerine/= ÇEVRİL


- TAKSİM ile/ve/||/<>/> TASNİF ile/ve/||/<>/> TAKDİM

( Böl[ümle]mek. İLE/VE/||/<>/> Sınıflandırmak. İLE/VE/||/<>/> Sunmak. )


- TALEPNÂME[Ar.] değil/yerine/= İSTEMBELGE


- TAMAM değil/yerine/= PEKİ/OLUR


- TÂMİRHANE[Ar.] değil/yerine/= ONARIM YERİ


- TÂR U PÛD[Ar.] değil/yerine/= ARIŞ[Fars. < ERŞ/EREŞ] İLE ARGAÇ[Ar.]

( İplik ve atkı. )

( TÂR: İplik, tel. | PÛD: Argaç, dokumada, enlemesine atılan atkı. )


- TASDİ[Ar.] değil/yerine/= CAN SIKMAK, BAŞ AĞRITMAK, TEDİRGİN ETMEK


- TASFİYE[Ar.] değil/yerine/= SİLİĞLEM


- TASHÎH[Ar. < SIHHAT]["TAHSİH" değil!] ile DÜZELTME/DÜZELTİ


- TEBDİL-İ HAVA[Ar. < HEVÂ] değil/yerine/= HAVA DEĞİŞİKLİĞİ


- TECİL[Ar.] değil/yerine/= ERTELEME


- TECRÜBE SAHİBİ[Ar.] değil/yerine/= DENEYİM İYESİ


- TECRÜBE[Ar.] değil/yerine/= DENEYİM


- TECVİZ[Ar.] değil/yerine/= İZİN VERME

( Yapılmasını uygun bulma. )


- TEDENNÎ[Ar.] ile TENEZZÜL[Ar.]

( Gerileme, düşme. İLE Kendi durumundan daha aşağıdaki bir işi, bir durumu kabul etme. | Alçakgönüllülük gösterme. )


- TEDVÎN[Ar. < DÎVÂN] değil/yerine/= DERLEM/E

( Dîvân biçimine sokma. | Kitaplaştırma. | Yasalaştırma. [yazılı ve bütünlüklü duruma getirilen kurallar][İng. CODIFICATION] )


- TEFÂVÜD[Ar.] ile YARARLAŞMA, BİRBİRİNDEN YARARLANMA

( YARARLAŞMA, BİRBİRİNDEN YARARLANMA )


- TEFESSÜH[Ar. < FÜSHAT] ile TEFESSÜH[Ar. < FESH | çoğ. TEFESSÜHÂT]/SASIMA[Ar.]

( Açılma, genişleme. İLE Çürüme, çürüyüp dökülme, bozulma. | Bir nesnenin kokup dağılması. )


- TEFEVVUK[Ar.] değil/yerine/= ÜSTÜNLÜK, ÜSTÜN GELME


- TEFRÎŞ, TEFRÎŞÂT[Ar. < FERŞ] değil/yerine/= DÖŞEME, DÖŞENME, DÖŞEMEÇ, YAYMA | EV EŞYASINI DÜZENLEME


- TEKSÎF[Ar. < KESÂFET] değil/yerine/= KOYU VE SIK YAPMA, BİR SIVIYI KOYULAŞTIRMA | DOKUMA VE SÂİREYİ SIKLAŞTIRMA | ŞEFFAFLIĞINI GİDERME | YIĞMA, TOPLAMA


- TEKSÎR[Ar. < KESR] ile TEKSÎR[Ar. < KESRET]

( Bir şeyi çok kırma, kırılma. İLE Çoğaltma/çoğaltılma. )


- TELİN[Ar.] değil/yerine/= KARGIMA, KARGIŞ

( !Kargıma, lânet okuma, lânetleme. )


- TEMAS[Ar.] değil/yerine/= DEĞME/DEĞİNTİ/DOKUNMA/DOKUNUŞ


- TEMÂYÜL[Ar.] değil/yerine/= YÖNSEME/EĞİLİM

( Belirli bir amaca ya da sonuca yönelen, etkinliğe dönüşmeyen etki gücü. )


- TEMEYYÜZ[Ar. < MEYZ]:
HALK ile/ve/||/<> BA'S

( Benzerleri içinde sivrilme, seçilir duruma gelme, kendini gösterme.[< MEYZ: Ayırmak, üstün tutmak.] )


- TENEFFÜS[Ar. < NEFES] ile TENEFFÜZ[Ar. < NEFZ]

( Soluk/nefes alma. | Yorgunluğu gidermek üzere dinlenme. | Okulda ders araları verilen dinlenme. | Tan yerinin ağarması. | Deniz suyunun dalga ile sahile vurması. İLE Nüfuzlu, sözü geçer olma. )


- TENKÎL[Ar. çoğ. TENKÎLÂT] ile TENKÎR[Ar. < NEKR | çoğ. TENKÎRÂT]

( Uzaklaştırma. | Örnek olacak bir ceza verme. | [birini] Tepeleme. İLE Bilinmeyecek, tanınmayacak duruma getirme. | Bir adı, nekre yapma.[Harf-i tarifsiz, elif-lâm'sız kullanma.] )


- TENKİS[Ar. < NÜKS] ile TENKÎS[Ar. < NOKSAN | çoğ. TENKÎSÂT] ile TENKİZ[Ar.]

( Başaşağı etme/edilme. | Boşaltma. İLE Azaltma, kısma, indirme, eksiltme/eksiltilme. İLE Kurtarma. )


- TEREVVUH[Ar.] değil/yerine/= BİR ŞEYDEN KOKU ALMA


- TERHÎM[Ar. < RAHM, RAHUM, RAHÂMET] ile TERHÎM[Ar. < RAHMET, MERHAMET, RUHM/RUHUM | çoğ. TERHÎMÂT] ile TERHÎN[Ar. < REHN]

( Bir adı kısaltma. İLE "Allah, rahmet eylesin." sözünü söylemek. İLE Rehin olarak verme, emânet bırakma. )


- TERKİN[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= ÇİZİP SİLMEK


- TER-Ü-TAZE[Fars.] değil/yerine/= ÇOK TAZE, KÖRPE | DİNÇ BİR BİÇİMDE


- TERZİ[Ar.]/HAYYATİ[Ar.]/DERZİ[Fars.]/BAHYEZEN[Fars.] değil/yerine/= DİKMEN


- TEŞEKKÜL[< ŞEKL] değil/yerine/= OLUŞUM/KURULUŞ

( ŞEKİLLENME | KURULMA, KURULUŞ, MEYDANA GELİŞ | OLUŞUM )


- TESİS[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= KURMAK/OLUŞTURMAK


- TESİSAT[Ar.] değil/yerine/= DONANIM/DÖŞEM


- TEŞVİK-İ MESAİ değil TEŞRİK-İ MESAİ/İŞBİRLİĞİ


- TEVAFFUK[Ar. < VEFK] ile TEVÂFUK[Ar. < VEFK | çoğ. TEVÂFUKÂT]

( Başarma, muvaffak olma. İLE Uyma, uygun gelme. )


- TEVAKKİ[Ar.] değil/yerine/= SAKINMA, KORUNMA, ÇEKİNME


- TEVDÎ[Ar. < VED] değil/yerine/= BIRAKMA, EMÂNET ETME | VEDÂLAŞMA[Ar.]


- TEVECCÜH[< VECH] değil/yerine/= ÇEVRİLME, YÖNELME, DOĞRULMA | BİR YERE DOĞRU HAREKET ETME | GÜLERYÜZ GÖSTERME, YAKINLIK DUYMA | HOŞLANMA, SEVGİ | NASİP VE MÜYESSER OLMA


- TEVELLÂ/TEVELLÎ[< VELY] değil/yerine/= BİRİNE YANAŞMA | BİRİNİ DOST TUTMA | İYİ AHLÂK | EHL-İ BEYT'İ, HZ. ALİ'Yİ SEVME, ONLARDAN MEDET VE ŞEFÂAT İSTEME, KENDİLERİNE OLAN YAKINLIK, BAĞLILIK


- TE'VÎL[< MEÂL] değil/yerine/= SÖZÜ ÇEVİRME, SÖZE AYRI ANLAM VERMEYE KALKIŞMA | ASLA RÜCÛ

( )


- TEVKÎL[Ar. < VEKÂLET] ile TEVKÎR[Ar. < VEKAR | çoğ. TEVKİRÂT]

( Vekil etme. İLE Güzel karşılama, ağırlama, ululama. )


- TEVLİYET[Ar.] değil/yerine/= VAKIF MALLARINA BAKMA GÖREVİ


- TEYAKKUZ[Ar. < YAKAZA] değil/yerine/= SAKLIK/UYANIKLIK

( Uyanma, uykudan kalkma. | Uyanık olma, uyanıklık, açıkgözlülük. )


- TEYAKKUZ[Ar.] değil/yerine/= SAKLIK/ANIKLIK/UYANIKLIK


- TEZYİNAT[Ar.] değil/yerine/= SÜSLER/BEZEKLER


- TİZ[Fars.] değil/yerine/= İNCE, KESKİN (SES)


- TÜRLER, NEVİLER = ENVÂ' = ESPÈCES


- UFUK[Ar.] değil/yerine/= ÇEVREN/GÖZERİMİ


- URYAN/[Ar.] değil/yerine/= ÇIPLAK/YALINCAK


- VASATÎ[Ar.] değil/yerine/= ORTALAMA


- VEYL[Ar.] ile YAZIK[Ar.]

( Vay! | Yazık, vah vah. | Cehennemde bir derenin adı. İLE Herkesi üzebilecek şey, günah. | Acınma, üzüntü anlatan bir söz. | Kınama anlatan bir söz. )


- VİCÂHÎ HÜKÜM[Ar.] değil/yerine/= YÜZE KARŞI YARGI


- VİCDÂNÎ[Ar.] değil/yerine/= BULUNCUL


- YABANSI/ACAYİP[Ar. < ACAİB] ile/ve/||/<> GARAYİP[Ar.] ile/ve/||/<> [Ar. < GARAİB]

( Sağduyuya, göreneğe, olağana aykırı, garip, tuhaf, yadırganan, yabansı. | Şaşırma anlatan bir söz. İLE Görülmemiş, şaşılacak şeyler, işitilmemiş olaylar. )


- YADSIMA = NEFİY/NEFY = NEGATION = NÉGATION[Fr.] = NEGATION[Alm.] = NEGATIO[Lat.] = APOPHASIS[Yun.] = NEGACION[İsp.]


- YANİ[Ar.] değil/yerine/= DEMESİ


- YARGI = HÜKÜM = JUDGEMENT[İng.] = JUGEMENT[Fr.] = URTEIL[Alm.] = IUDICIUM[Lat.] = APOPHASIS[Yun.] = JUICIO[İsp.]


- YEKPÂRE[Fars.] değil/yerine/= BÜTÜN

( Küçük olan, bütünü yansıtır ama bütünü içeremez. )

( The small, projects the whole; but it cannot contain the whole. )

( [not] A SINGLE PIECE but COMPLETE
COMPLETE instead of IN A SINGLE PIECE )


- ZABIT/ZAPT/ZABT[Ar.] değil/yerine/= TUTANAK


- ZÂHİRÎ MUAMELE[Ar.]/SCHEINGESECHAEFT[Alm.] değil/yerine/= GÖRÜNÜŞTEKİ İŞLEM


- ZEREFŞAN[Fars.] değil/yerine/= HALKÂR[Fars.]

( Bezeme, süsleme. İLE Sulu altınla gölgeli tarzda yapılan süsleme.[Klasik tezhip çeşitlerinden biri] )


- ZEVCE[Ar.] değil/yerine/= EŞ/KARI


- ZİNDE[Fars.] değil/yerine/= DİNÇ/DİRİMLİ/DİRİ/SAĞLAM


- ZIRR[Ar. çoğ. ZURÛR] değil/yerine/= DÖĞME | TOMURCUK


- ZULÜM[Ar.] değil/yerine/= KIYINÇ