Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(2/2)


- ATILGAN = INTREPID[İng.] = INTRÉPIDE[Fr.] = UNERSCHROCKEN[Alm.] = INTREPIDUS[Lat.]


- AZÎZ[Ar.] değil/yerine/= MUHTEREM, SAYIN, İZZETLİ, ONURLU, GÜÇLÜ | SEVGİLİ


- BED-BAHT değil/yerine/= MUTSUZ


- BEDBAHT[Fars.] değil/yerine/= MUTSUZ


- ben = me[İng.] = JE[Fr.] = ICH[Alm.] = IO[İt.] = YO[İsp.] = EGO[Lat., Yun.] = ANÂ[Ar.] = MÄN[Fars.] = IK[Felm.]


- BEN = ZÂT = I[İng.] = das SOSEIN[Alm.] = TO TI ESTIN, TO TI ÈN EINAI[Yun.] = ESSENTIA[Ortaçağ Lat.]


- BİLİNÇ = ŞUUR = CONSCIOUSNESS[İng.] = CONSCIENCE[Fr.] = BEWUSSTSEIN[Alm.] = CONSCIENTIA[Lat.] = SYNEIDESIS[Yun.] = CONCIENCIA[İsp.]


- ENTELEKTÜEL ile/ve/değil/yerine AYDIN

( [Bilgiyi/düşünceyi] Tüketen. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Üreten. )


- FÂZIL[Ar.] değil/yerine/= ERDEMLİ KİŞİ


- FERİŞTAH[Fars. < FİRİŞTE] değil/yerine/= UZMAN / EN YETKİLİ


- HAFİT/HAFÎD[Ar. çoğ. AHFÂD]/NEVE[Fars.] değil/yerine/= TORUN

( Eril torun. DEĞİL/YERİNE/= ... )


- HALÂVET değil/yerine SEVİMLİLİK/ŞİRİNLİK/TATLILIK


- HASSAS/LIK ile DUYARLI/LIK

( SENSITIVE/NESS vs. AWARE/NESS )


- HULÛS değil/yerine/= SAFLIK, GÖNÜL TEMİZLİĞİ, SAMİMİYET


- KOMİSYONCU/SİMSAR[Ar.] değil/yerine/= ARACI


- KUZİN[Fr. < COUSINE] değil/yerine/= KIZ YEĞEN


- MASAJ[Fr.] ile/değil/yerine/||/<> OVMAK

( ... ile/değil/yerine/||/<> DELK )


- MASKARA[Ar., İt.] ile SOYTARI/KAŞMER

( Eğlendirici, sevimli, güldürücü. | [söz] "Onursuz, rezil!" | Şölen maskesi. | Kirpik boyası, rimel. İLE Söz ve davranışlarıyla halkı güldürüp eğlendiren kişi. | Hileci, yaltak kişi. )


- MATUH[Ar.] değil/yerine/= BUNAK


- MESUT/MESUD[Ar.] değil/yerine/= MUTLU


- METELİKSİZ/ZÜĞÜRT/KOKOZ[argo] değil/yerine/= PARASIZ


- MUAREFE[Ar.] değil/yerine/= TANIŞMA, TANIŞIKLIK


- MUĞBER[Ar.] değil/yerine/= GÜCENMİŞ/GÜCENİK, KÜSKÜN


- MUHİP[Ar.] değil/yerine/= SEVEN


- MUHTÂR[Ar. < HAYR] değil/yerine/= ÖZERK

( İHTİYÂR EDEN, SEÇİLMİŞ, SEÇKİN | HAREKETİNDE SERBEST OLAN | KÖY YA DA MAHALLE İŞLERİNE BAKMAK ÜZERE HALKIN SEÇTİĞİ KİMSE )


- MUKRİZ[Ar.] değil/yerine/= BORÇ VEREN


- MUKTEDİR[Ar. < KUDRET] değil/yerine/= ERKLİ

( Bir şey yapmaya gücü yeten, becerebilen. )


- MÜNEBBİH[Ar.] değil/yerine/= UYARICI


- MUNTAZIR[Ar.] değil/yerine/= BEKLEYEN, GÖZLEYEN


- MÜTECESSİS[Ar.] değil/yerine/= MERAKLI


- MÜTEESSİF[Ar.] değil/yerine/= ÜZÜLEN, ACIYAN


- MÜTEHAMMİL[Ar.] değil/yerine/= DAYANIKLI, GÖTÜRÜMLÜ


- ÖZNEL = ENFÜSİ = SUBJECTIVE[İng.] = SUBJECTIF[Fr.] = SUBJEKTIV[Alm.] = SUBJECTIVUS[Lat.]


- PRODÜKTÖR değil/yerine/= YAPIMCI/ÜRETİCİ


- SÂİRFİLMENÂM[Ar.]/SOMNAMBULE[Fr.] değil UYURGEZER


- SEKSÎ ile/ve/değil/yerine/=/||/<>/< KIŞKIRTICI


- SERDAR[Fars.] değil/yerine/= BAŞKOMUTAN


- SIKINTI/KAHIR[Ar.] ile SIKINÇ/KASVET[Ar.]

( ... İLE İç sıkıntısı, gönül darlığı. | Katılık, sertlik. | Merhametsizlik, acımasızlık. )

( BANYO YAP, SPOR YAP, GIDANA DİKKAT ET, [zayıfsan] KİLO AL / [şişmansan] KİLO VER )


- TEYZEZÂDE[Tr. + Fars.]/KUZEN[İng. < COUSIN] değil/yerine/= TEYZENİN OĞLU


- UNVANLARI["ÜNVAN" değil!]:
ADLARIN BAŞINA YAZMAK değil/yerine SONUNA YA DA ALTINA (AYRAÇ İÇİNDE) YAZMAK

( "Prof./Dr. ... ..." DEĞİL/YERİNE "... ... (Prof./Dr.)" gibi. )

( Kişinin ve adının önüne gelebilecek -unvanı/sıfatı ne kadar önemli/değerli olursa olsun- hiçbir unvan/sıfat konulamaz/konulmamalıdır! )

( Belki algıda/tanımada kolaylık ve hız kazandıracağından hareketle bu biçimde uygulanıyorsa da bu tutumdan vazgeç(il)melidir! [Saygısızlık ya da hakaret olarak yorumlanmamalıdır!] )

( Türkçe'si varken...
* PROFESÖR yerine BİLMEN
* DOÇENT yerine BİLGEN
* YARDIMCI DOÇENT yerine BİLGER
* ASİSTAN yerine KÖMEK
* REKTÖR yerine BİLİMBEY
* DEKAN yerine YETİLBEY
* DOKTOR yerine ÖKE
* MASTER yerine UNGAN
* ÜNİVERSİTE yerine BİLİMTEY
* AKADEMİSYEN yerine BİLİMCİ
* BİLİM İNSANI yerine BİLİMCİ )


- VÂLİDE[Ar.] değil/yerine/= ANNE/ANA


- VARSIL/LIK(ZENGİN[Fars. < SENGİN]/LİK) ile/ve/değil/yerine/=/||/<>/&gt;&lt;/< YOKSUL/LUK(FAKİR/LİK)

( Malı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( Rezilliğin yardımcısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( )

( Paranın satın alamayacağı bir şeye sahip olana kadar varsıl değilizdir. )

( "Beş parasızmış" gibi yaşadıklarından dolayı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( Yoksulluğu över. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>

( )


- YAĞIZ/ESMER[Ar.] ile KUMRAL ile KONUR

( Siyaha çalan buğday rengi. | Kurşuni renk. | Bu renkte olan. | Teni ve saçları karaya çalan, koyu buğday rengi olan kişi. İLE Koyu sarı ya da açık kestane rengi. | Teni ve saçları sarıya çalan açık buğday rengi olan kişi. İLE Açık kestane renginde olan. )