Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

TIP'ta

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[04 May 2025]
itibariyle 7470 başlık/FaRk ile birlikte,
8100 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

(7/7)


- ÖLÜM KORKUSU < GÖVDE ZANNI


- ÖLÜM ile/ve/değil/< AYRILIK/MEHCÛR[Ar. < HİCR]/HİCRET

( Bir kere ölmek. İLE/VE/DEĞİL Her an ölüp ölüp dirilmek. )

( İnsan/kişi ancak öldükten sonra bilince konu olur/olabilir. )


- ÖLÜM ile/ve/değil/yerine DAĞILMA/YAYILMA/AYRIŞMA

( MEVT ile/ve/değil/yerine NEŞR )


- ÖLÜM ile/ve GÖMÜT/SİN OBRUĞU/MEZAR/MAKBER/E / MERKAD/MERKAT/METFEN[Ar.], GÛR[Fars.], MAŞATLIK[Yahudi mezarlığı], DARÎH/ZARÎH[Ar.]/NEKROPOL[Yun.]

( Ölüler kokmasın diye, derin çukurlara gömülür. Ölçünün olmadığı dönemlerde bu çukurların derinliğini "mezarı kazanın beline kadar" diyerek ölçüye vurmuşlardır. Bu, "bele kadar" ölçüsü, eril gövdeler içindir. Dişil gövdeler daha yağlı olduklarından, onların mezarlarını, "mezarı kazanın göğsüne kadar" diyerek tarif etmişlerdir. )

( Yakının ölümünü kabul aşamaları: Reddediş > Öfke > Uyum > Üzüntü > Kabul )


- ÖLÜM ile İNTİHAR

( Dünyada yılda bir milyon, kırk saniyede bir intihar etmektedir. )

( )


- ÖLÜM ile/ve "IŞIK KAYBI" (SENDROMU)


- ÖLÜM ile/||/<> KIYIM/CİNAYET[Ar.] ile/||/<> ÖZKIYIM/İNTİHAR[Ar.]


- ÖLÜM ile/ve KÜÇÜK ÖLÜM

( ... İLE/VE Orgazm. )


- ÖLÜM ile/ve/||/<>/> MİRAS

( Hak. İLE/VE/||/<>/> Helâl. )


- ÖLÜM ile ÖTANAZİ["ÖTENAZİ" değil!]

( Hayatın tamir edemediğine, ölüm son verir. )

( [argo] KUYRUĞU TİTRETMEK, CIZLAMI ÇEKMEK ile ... )

( Ölüm riski, Duckworth Ölçeği kullanılarak hesaplanabilir[Royal Statistical Society dergisi düzenleyicisi Frank Duckworth(Dr.) tarafından tasarlanmıştır]. Bu ölçek, herhangi bir eylem sonucundaki ölme olasılığını ölçer. En güvenli eylem türü 0 sonucunu verirken, sonucun 8 çıkması eylemin kesin ölümle sonuçlanacağı anlamına gelir.

Rus Ruleti oyunu 7.2'lik bir risk taşır. 20 yıllık kaya tırmanışının riski 6.3'tür. Bir kişinin öldürülme riski 4.6'dır. Ayık ve orta yaşlı bir sürücünün direksiyonda olduğu ve 160 km. hızla gerçekleşen bir araba yolculuğu 1.9'luk bir risk taşır. Yıkıcı bir asteroid çarpmasından (1.6) biraz daha risklidir.

Bu ölçekte 5.5 özellikle tehlikeli bir sonuçtur. Bu değer trafik kazası nedeniyle, bir kişinin kazayla düşmesi sonucu ya da elektrik süpürgesi kullanırken, bulaşık yıkarken ya da sokakta yürürken ölme riskini belirtir. )

( http://olmehakki.blogspot.com.tr )

( RİHLET, İRTİHÂL, KÛS-İ RAHÎL, ZIYÂ-İ EBEDÎ ile ... )

( MERG ile ... )

( DEATH vs./avec [Fr.] EUTHANASIE )

( KUYRUĞU TİTRETMEK ile ... )


- ÖLÜM ile TAN TUN

( ... İLE "Öldürülmek ya da başı belaya uğramak" anlamına gelen tan tuna gitmek deyiminde geçen bir söz. )


- ÖLÜM ile/ve/||/<>/> TEMEVVÜT[Ar. < MEVT]

( ... İLE/VE/||/<> Bir örgenin çürüyüp ölü duruma geçmesi. )


- ÖLÜM ile/ve/||/<> UYKU

( Uyku, ölümün kardeşidir. )

( ZIBARMAK: Ölmek, gebermek. | Uyumak, sızmak. )

( Ağır uyku. İLE/VE/||/<> Hafif ölüm. )


- ÖLÜMCÜL HASTALIKLARIN ÖĞRENİLMESİNDE:
REDDETME ile/ve/<>/> ÖFKE ile/ve/<>/> PAZARLIK ile/ve/<>/> DEPRESYON ile/ve/<>/> KABUL

( DENIAL vs./and/<>/> ANGER vs./and/<>/> BARGAIN vs./and/<>/> DEPPRESSION vs./and/<>/> ACCEPTANCE :ON TERMINAL PATIENT )


- ÖLÜMCÜL ile ÖLDÜRÜCÜ


- OLUMSUZ = MENFİ = NEGATIVE[İng.] = NÉGATIF[Fr.] = NEGATIV[Alm.] = NEGATIVO[İsp.]


- OLUMSUZLUKTA/HASTALIKTA:
"İLERLEME" ile/değil/yerine İYİLEŞME


- ÖLÜRSE/M" değil ÖLÜNCE


- o.m.[Lat. < OMNI MANE] değil/yerine/= HER SABAH


- OM ile OM/OHM[Alm.] ile OM/AUM

( Kemiklerin toparlak ucu. İLE Elektrik direnç birimi. İLE Uzakdoğu öğretilerinde adı geçen, doğaya ve bütünlüğe yakın ve yaklaşılabilen, meditasyonlar sırasında kullanılan ses/selen. )


- omn. hor.[Lat. < OMNI HORA] değil/yerine/= HER SAAT


- OMNİPOTANS/OMNİPOTENCY[İng.] değil/yerine/= TÜMGÜÇLÜLÜK


- OMT/OBJECT MODELING TECHNİQUE[İng.] değil/yerine/= NESNE MODELLEME TEKNİĞİ


- OMUR ile/ve/<> OMURİLİK/MURDARİLİK

( Omurgayı oluşturan kemiklerden her biri. İçinden omurilik geçebilsin diye ortasında delik olan bir kemik parçası. İLE/VE/<> Omurga içinde bulunan boşluk boyunca uzanan, bozmadde ve akmaddeden oluşan, sinirsel doku. )

( ... ile/ve/<> MAĞZ-I PÜŞT )

( FIKRA ile/ve/<> MURDARİLİK )


- OMURGA BÖLÜMLERİ...

( SİSÂ[Ar.]: Omurga kemiklerinin dizildiği yer. )

( ON SPINE: CERVICAL vs. THORACIC vs. LUMBAR vs. SACRAL vs. COCCYGEAL )


- OMURGA STRES KIRIĞI(SPONDILOLIZIS) ile/ve/<> OMURGA KAYMASI(SPONDILOLISTEZIS)

( http://www.ahmetalanay.com/omurga-hastaliklari.28.omurga-stres-kirigi-spondilolizis-ve-omurga-kaymasi-spondilolistezis.aspx )


- OMURGA ile HAYVAN OMURGASI

( Omurgayı hiçbir eylem rahatsız etmediğinde, huzursuz zihin yavaş yavaş rahatlar. )

( MEFKUR[çoğ. MEFÂKÎR]["ku" uzun okunur]: Omurga kemikleri kırılmış olan insan ya da hayvan. )

( BACKBONE vs. CARINA )


- OMURGADA
YUVAR/DİSK:
OLAĞAN ile BOZULMUŞ ile BEL VERMİŞ ile FITIK ile İNCELMİŞ

( image )


- OMUZ/ÇİĞİN ile/ve KOLTUKALTI

( KETİF/KETEF/KİTF ile/ve İBT/IBIT[çoğ. ÂBÂT], ÂTÂL[< ITL] )

( ZÎR-İ SER ile/ve ZÎR-İ BAGAL )

( SHOULDER vs./and ARMPIT/AXILLA )


- OMUZLA DİRSEK ARASINDAKİ KEMİK ile DİRSEKLE BİLEK ARASINDAKİ KEMİKLER

( AZBÂ'[< ZAB], AZD ile ... )

( HUMERUS vs. ULNA and RADIUS )


- ÖN BEYİN'DE:
TALAMUS ile/ve HİPOTALAMUS ile/ve LİMBİK SİSTEM ile/ve BEYİN KABUĞU

( Talamus, duyu organlarından gelen sinir hücrelerinin beyin kabuğuyla olan ilişkisini sağlar. )

( Hipotalamus, en çok araştırılan beyin kısımlarından biridir. Büyüklüğü küçük bir kesme şeker kadar olmasına karşın, gördüğü işlemler son derece önemli ve değişiktir. Heyecanların ve arzuların denetlendiği merkezdir. Eşeysel davranış, yeme-içme bu merkezce denetlenir. )

( Limbik sistem beyin sapının yukarı kısmıyla ön beyin arasında yer alan sinir hücresi ağından oluşur. Heyecan yaşantısı, saldırma ve kaçma davramışlarıyla ilişkisi vardır. )

( THALAMUS vs./and HYPOTHALAMUS vs./and LIMBIC SYSTEM vs./and CEREBRAL CORTEX )


- o.n/omn. noct.[Lat. < OMNI NOCTE] değil/yerine/= HER GECE


- ON-PUMP CERRAHİ/ON-PUMP SURGERY[İng.] değil/yerine/= POMPA BAĞLANTILI KALP CERRAHİSİ


- ONCHO-/ONCO-/-ONCUS ile/||/<> -PHYMA ile/||/<> ADEN-/ADENO- ile/||/<> -OMA

( Tümör, belirli bir yerdeki tümör. İLE/||/<> Derinin bir bölümünün şişmesi, tümör. İLE/||/<> Bez ile ilgili [adenom: Bez tümörü]. İLE/||/<> Tümör ya da patolojik durum. )


- ONDÜLAN ATEŞ/UNDULANT FEVER[İng.] değil/yerine/= DALGALI ATEŞ


- ONDÜLAN/UNDULANT[İng.] değil/yerine/= DÜZENLİ DALGALI


- ONDÜLASYON/UNDULATION[İng.] değil/yerine/= DÜZENLİ DALGALANIM


- ONG[Çigil] ile ONGAMUK/ONGAMUQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Sağ. [ONG ELİG: Sağ el.] İLE Sağ elini kullanan kişi. )


- ONKOGENEZ/ONCOGENESIS[İng.] değil/yerine/= KANSER OLUŞUMU


- ONKOJEN/ONCOGENOUS[İng.] değil/yerine/= KANSER OLUŞTURAN


- ONKOLOJİ/ONCOLOGY[İng.] değil/yerine/= UR BİLİMİ, KANSER BİLİMİ


- ÖNLEMEK ile/ve/||/<> ÖNÜNE GEÇMEK


- ÖNLENEBİLİR) SAYRILIK ile/yerine AŞI


- ÖNLENEBİLİR ile/ve/değil/||/<>/>/< ÖNGÖRÜLDÜĞÜNDE ÖNLENEBİLİR


- TIP/HEKİMLİK:
ÖNLEYİCİ ile/ve/||/<>/> KORUYUCU ile/ve/||/<>/> TEDAVİ


- ONMA ile ...

( Şifa bulma. )


- ONMAK/ONAR ile/ve/||/<> ONAMAK

( Daha iyi bir duruma girmek, salah bulmak. | Eksiği kalmayıp gönül ferahlığına ermek, mutlu olmak. | Sayrılıktan, dertten kurtulmak, şifa bulmak, felâh bulmak, iflâh olmak. İLE Uygun bulma. )

( ONMAZ: İyilişme olanağı bulunmayan. )


- ONMA/ŞİFÂ[Ar.] ile/ve DEVÂ

( Gövdesel ya da ruhsal bir hastalığın son bulması, hastalıktan kurtulma. İLE/VE İlâç, çare. )


- OO- ile/||/<> OVİ-/OVO- ile/||/<> OÖPHOR-/OÖPHORO- ile/||/<> OVARİ-/OVARİO-/OARİ-/OARİO- ile/||/<> SALPİNG-/SALPİNGO-/-SALPİNX ile/||/<> ORCHİ-/ORCHİD-/ORCHİDO-/ORCHİO-/-ORCHİSM ile/||/<> OSCHE-/OSCHEO- ile/||/<> BLAST-/-BLASTİC/BLASTO-/-BLASTY ile/||/<> -SPERM/SPERM-/-SPERMA/SPERMAT-/SPERMATO-/-SPERMİA/SPERMO-

( Yumurta. İLE/||/<> Yumurta. İLE/||/<> Yumurtalık, yumurtalığa ait, ovaryum. İLE/||/<> Yumurta/ovaryum ile ilgili. İLE/||/<> Tüp, boru, Östaki ya da Fallop tüpleri. İLE/||/<> Testis, testis ile ilgili durum. İLE/||/<> Testis torbası, skrotum. İLE/||/<> Germ; döl; öz; ateşleme, patlama; tomurcuk, tomurcuklanma, filizlenme ile ilgili, doğurgan göze ile ilgili, ana göze ile ilgili. İLE/||/<> Tohum, döl, semen. )


- OOSE/OBJECT ORIENTED SOFTWARE ENGINEERING[İng.] değil/yerine/= NESNE YÖNELIMLİ YAZILIM MÜHENDISLİĞİ


- OP./OPERATION[İng.] değil/yerine/= AMELİYAT


- OP-/OPTO- ile/||/<> -OPSİS/OPHTHALM-/OPHTHALMO- ile/||/<> -OPİA ile/||/<> -OPSİA/-OPSİS/-OPSY ile/||/<> -OPY ile/||/<> CERAT-/CERATO-/KERA-/KERAT-/KERATO- ile/||/<> OCUL-/OCULİ-/OCULO- ile/||/<> CORE-/CORO-/-CORİA ile/||/<> PHAC-/PHACO- ile/||/<> ANİSOKORİ ile/||/<> DACRY-/DACRYO- ile/||/<> LACRİMO-/LACHRYMO- ile/||/<> CYCL-/CYCLO- ile/||/<> TARS-/TARSO- ile/||/<> İRİD-/İRİDO- ile/||/<> CANTH-/CANTHO- ile/||/<> BLEPHAR-/BLEPHARO-/-BLEPHARON ile/||/<> -SCOPE/-SCOPİC/-SCOPY ile/||/<> PHOR-/-PHORE/-PHORİA/PHORO-/-PHOROUS ile/||/<> ASTHENO-

( Görme, optik. İLE/||/<> Göz. İLE/||/<> Göz, göz kusuru ile ilgili. İLE/||/<> Özel görme ya da görünüm tipi ile ilgili. İLE/||/<> Boynuzsu doku | Kornea. İLE/||/<> Göz, gözle ilgili, göze ait. İLE/||/<> Lens ya da göz merceği ile ilgili. İLE/||/<> Göz bebekleri/Pupiller ile ilgili. İLE/||/<> Göz bebeklerinin farklı büyüklükte olması. İLE/||/<> Göz yaşları ile ilgili. İLE/||/<> Gözyaşı ve ilgili yapılarla ilgili. İLE/||/<> Devir, halka, daire, dairesel, gözün silier nesnesi ile ilgili. İLE/||/<> Göz kapaklarının kenarları ile ilgili, ayağın tarsal bölümü ile ilgili. İLE/||/<> İris. İLE/||/<> Gözün köşeleri ile ilgili, kontusla ilgili. İLE/||/<> Göz kapakları, kirpiklerle ilgili. | Göz kapağı hastalıkları ile ilgili. İLE/||/<> İnceleme için kullanılan araç, görmeyi sağlayan araç, görme, inceleme. İLE/||/<> Taşıyan, yüklenen, görme ekseninin dönmesi. İLE/||/<> Güçsüzlük, zayıflık [astenopi: Göz yorgunluğu]. )


- OPAK/OPAQUE[İng.] değil/yerine/= IŞIKGEÇİRMEZ


- OPASITE/OPACITY[İng.] değil/yerine/= IŞIKGEÇİRMEZLİK


- OPENEHR/OPEN ELECTRONIC HEALTH RECORD[İng.] değil/yerine/= AÇIK ELEKTRONİK SAĞLIK KAYDI


- OPERABL/OPERABLE[İng.] değil/yerine/= AMELİYAT EDİLEBİLİR


- OPERAN ŞARTLANMA/OPERANT CONDİTIONING[İng.] değil/yerine/= EDİMSEL KOŞULLANMA


- OPİYUM/OPIUM[İng.] değil/yerine/= AFYON


- OPORTÜNIST/OPPORTUNIST[İng.] değil/yerine/= FIRSATÇI


- OPORTÜNISTİK ENFEKSİYON/OPPORTUNISTIC INFECTION[İng.] değil/yerine/= FIRSATÇI BULAŞ


- OPORTÜNİZM/OPPORTUNISM[İng.] değil/yerine/= FIRSATÇILIK


- OPSİYONEL/OPTIONAL[İng.] değil/yerine/= SEÇİMLİK | ISTEĞE BAĞLI


- OPTİK DİSK/OPTIC DISK[İng.] değil/yerine/= KÖR NOKTA


- OPTİK/OPTIC[İng.] değil/yerine/= GÖZ YA DA GÖRME (İLİŞKİLİ)


- OPTİK PAPİLLA/OPTIC PAPILLA[İng.] değil/yerine/= KÖR NOKTA


- OPTIMAL[[İng.] değil/yerine/= EN UYGUN


- OPTIMİZM/OPTIMISM[İng.] değil/yerine/= İYİMSERLİK


- OPTIMUM[İng.] değil/yerine/= EN UYGUN


- OR-/ORO-/OS- ile/||/<> ORO-/ORRHO- ile/||/<> URANO-/URAN-/URANİSCO- ile/||/<> SER-/SERO- ile/||/<> STOM-/STOMA-/STOMAT-/STOMATO-/-STOME/-STOMİA/-STOMO-/-STOMY ile/||/<> CİON-/CİONO-/KİONO-

( Ağız. İLE/||/<> Serum. İLE/||/<> Damakla ilgili. İLE/||/<> Serumla ilgili, seröz. İLE/||/<> Ağız ya da ağız benzeri giriş, ağzın durumu ya da tipi ile ilgili. İLE/||/<> Küçük dil, uvula ile ilgili. )


- ORAK GÖZE ANEMİSİ ile SITMA


- ORAL[İng.] değil/yerine/= AĞIZDAN


- ORB- ile/||/<> GYRO- ile/||/<> CİRCUM- ile/||/<> CİNG-

( Halka, daire. İLE/||/<> Halka, daire, gyrus. İLE/||/<> Çevresinde, hakkında, ilgili. İLE/||/<> Çevreleme, girinci. )


- ORCID/OPEN RESEARCHER AND CONTRİBUTOR IDENTIFICATION[İng.] değil/yerine/= ARAŞTIRMACI DİJITAL KİMLİĞİ


- ORDIR/ORDER[İng.] değil/yerine/= HEKİM İSTEMİ


- ORGAN HARVESTING[İng.] değil/yerine/= AKTARIM İÇİN ÖRGEN ELDE ETME


- ORGAN PROCUREMENT[İng.] değil/yerine/= AKTARIM İÇİN ÖRGEN ALIMI


- ORGANİK TARIM ile/ve/<> İYİ TARIM


- ORGANİZASYON/ORGANIZATION[İng.] değil/yerine/= DÜZENLEME | YAPILANMA | ÖRGÜT


- ORGANİZATÖR/ORGANİZER[İng.] değil/yerine/= DÜZENLEYİCİ


- ORGANİZE/ORGANIZED[İng.] değil/yerine/= DÜZENLENMİŞ | YAPILANMIŞ


- ORGANİZMA/ORGANISM[İng.] değil/yerine/= CANLI VAR OLAN


- ÖRGEN BAĞIŞI ve/> KADAVRA[İt. < CADAVERE] BAĞIŞI

( TAHNÎT: Cesetlerin çürümemesi için içinin boşaltılıp ilâçlanması. )

( KADAVRA[İt. < CADAVERE]: Tıp öğretiminde, üzerinde çalışma yapılan ölü insan ya da hayvan gövdesi. )


- ÖRGEN NAKLİNDE, ÖRGENİN CANLI OLDUĞU SÜRE ile ...

( EN ÇOK 6 SAAT )


- ÖRGENDE:
KÖRELMİŞ ile İŞLEVSİZ


- ÖRGENLER/ORGANLAR, UZUVLAR, ÂLETLER = ÂLÂT = ORGANES


- ÖRGENLER ile/ve İÇ ÖRGENLER

( ORGANS vs./and INTERNAL ORGANS, VISCERA )


- ÖRGEN/ORGAN, UZUV = ÂLET = ORGANE


- ÖRGÜ ile/ve/<> ÖRÜ

( Örnek eylemi ya da biçimi. | Tığ ya da şişlerle, ilmiklerin yan yana getirimesiyle örülerek yapılmış şey. | Örülmüş saç bölüğü, belik. | Dokumacılıkta atık ve çözgü ipliklerinin, dokumayı oluşturacak biçimde belirli bir desene göre kesişmesi. | Bazı sinir ya da damarların birbirine geçip dolaşmasından ortaya çıkan oluşum. | İletişim, ulaşım vb.'nin ülke yüzeyinde yayılmış biçimi. | Konunun ana çizgisi, oyunun işlenişi ya da çatısı. | Örülerek yapılmış olan. İLE Örnek işi. | Otlak. | Tarlalarda, sele karşı yapılmış set. | Yama olarak yapılan örgü. )


- ORKİT[Fr. < Yun.] ile HİDROSEL

( [erbezlerinin] Yangılanarak şişmesi. İLE Su toplayarak şişmesi. )


- ÖRNEK ile/||/<> BASILI ÖRNEK/HARDCOPY


- ÖRS ile ÖRS

( Biçimleri yapılacak işe göre değişen, üzerinde maden dövülen, çelik yüzeyli demir araç. | Üzerine çivi çakılacak ayakkabı geçirilen kunduracı aracı. İLE Kulaktaki üç kemikten biri. )


- ORŞİT ile HİDROSEL


- ORTA AFRİKA CUMHURİYETİ'NDE:
HASTALIK ve/<> HASTAHANE

( Orta Afrika Cumhuriyeti'nde, hastahane ve sağlık hizmetleri çok kötü olduğundan, hasta olmamak için -umarız bir gün düzelene kadar- hastahaneye gitmemek bile gerekebilir. )


- ORTEZ ile/ve/||/<> PROTEZ

( Kaybedilen örgenlerin desteklenmesinde ve düzeltilmesinde yardımcı olan araçlar. İLE/VE/||/<> Herhangi bir örgen kaybı yaşandığında oluşturulan yapay örgenler. )


- ORTH-/ORTHO- ile/||/<> OST-/OSTE-/OSTEO-/-OSTEON ile/||/<> OSSEO-/OSSİ- ile/||/<> SPHEN-/SPHENO- ile/||/<> CHONDR-/CHONDRİ-/CHONDRİO-/CHONDRO- ile/||/<> FRACT-

( Düz, normal, doğru, gerçek. İLE/||/<> Kemik. İLE/||/<> Kemik, kemiksi. İLE/||/<> Kama, kama biçiminde, sfenoid kemikle ilgili. İLE/||/<> Kıkırdaktan oluşmuş, kıkırdak. İLE/||/<> Kırık, kırılma. )


- ORTODROMİK/ORTHODROMIC NORMAL YÖNE İLETİR


- ORTOPEDİ[Yun. ORTHOS: Doğru. | PAIS/PAIDOS: Çocuk.] ile/ve/<> AGMATOLOJİ ile/ve/<> OSTEOLOJİ[Fr.]

( ORTOPEDİ: Tıbbın, çocuklardaki gövde biçimsizliklerini düzelten ya da önleyen bir kolu. | Gövdedeki kemikler, eklemler, kaslar, kirişler, sinirler gibi hareketi sağlayan örgen bozukluklarını sağaltan cerrahi kolu. | Hastahanelerde, bu tür sağaltımların yapıldığı bölüm. İLE/VE/<> Kırık bilimi. İLE/VE/<> Kemik bilimi. )


- ORTOPEDİST ile PODİATRİST(/CHIROPODIST)

( Kemik, eklem ve kas uzmanı. İLE Ayak uzmanı. )

( ORTOPEDİ[Yun. ORTHOS: Doğru. | PAIS/PAIDOS: Çocuk.]: Tıbbın, çocuklardaki gövde biçimsizliklerini düzelten ya da önleyen bir kolu. | Gövdedeki kemikler, eklemler, kaslar, kirişler, sinirler gibi hareketi sağlayan örgen bozukluklarını sağaltan cerrahi kolu. | Hastahanelerde, bu tür sağaltımların yapıldığı bölüm. )


- ORTOREKSİYA NERVOZA/ORTHOREXIA NERVOSA[İng.] değil/yerine/= SAĞLIKLI BESLENME TAKINTISI


- ORTOSTATİK HİPOTANSİYON/ORTHOSTATIC HYPOTENSION[İng.] değil/yerine/= AYAKTA KAN BASINCI DÜŞÜKLÜĞÜ


- ORTOSTATİK/ORTHOSTATIC[İng.] değil/yerine/= AYAKTA


- ORUÇ ile/ve/||/<> DİRENÇ/İHTİYÂR[< HAYIR]


- ORYANTASYON/ORIENTATION[İng.] değil/yerine/= UYUM | YÖNELIM


- ÖS-DA/FEATURE LEVEL SENTIMENT ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= ÖZELLİK SEVİYESİ DUYGU ÇÖZÜMLEMESİ


- OSA/OBSTRUCTIVE SLEEP APNEA OBSTRÜKTİF[İng.] değil/yerine/= UYKU APNE


- OSAS/OBSTRÜKTİF UYKU APNE SENDROMU OBSTRUCTIVE SLEEP APNEA SYNDROME[İng.] değil/yerine/= TIKAYICI UYKU-SOLUK DURMASI BELİRGESİ


- OSI/OPEN SYSTEM INTERCONNECTION[İng.] değil/yerine/= AÇIK DÜZEN ARA BAĞLANTISI


- OSIFIKASYON/OSSIFICATION[İng.] değil/yerine/= KEMIKLEŞME


- OSİLASYON/OSCİLLATION[İng.] değil/yerine/= SALINIM


- OSİLOMETRİ/OSCİLLOMETRY[İng.] değil/yerine/= ELEKTRİK SİNYAL ÖLÇÜMÜ


- OSİLOSKOP/OSCİLLOSCOPE[İng.] değil/yerine/= ELEKTRİK SİNYAL GÖRECİ


- OSKÜLTASYON/AUSCULTATION[İng.] değil/yerine/= DİNLEME


- OSKÜLTASYON ile ...

( Dinleme. [Tıpta] )


- OSMO-/OZ- ile/||/<> OZO- ile/||/<> OSMO- ile/||/<> OSPHRESİO-

( Koku. İLE/||/<> Hoşa gitmeyen koku. İLE/||/<> İmpuls, ozmoz, impuls ya da ozmozla ilgili. İLE/||/<> Koku duyusu. )


- ÖSTAKİ BORUSU ile ...

( SYRINX )


- OSTEOARTRİT ile/||/<> ROMATOİD ARTRİT

( Eklem kıkırdağının aşınması, bozulması ile ağrı ve sertlik. İLE/||/<> Eklem yangısı ve biçim bozulması ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. )


- OSTEOLOJİ/OSTEOLOGY[İng] değil/yerine/= KEMİK BİLİMİ


- OSTEOMİYELİT ile/||/<> OSTEONEKROZ

( Kemik yangısı. İLE/||/<> Kemik dokusunun ölümü. )


- OSTEOPOROZ ile/||/<> OSTEOARTRİT

( Kemik yoğunluğunun azalması. İLE/||/<> Eklem kıkırdağının aşınması. )


- OSTEOPOROZ ile/||/<> OSTEOMALAZİ

( Kemik yoğunluğunun azalması ve kırılganlık. İLE/||/<> Kemiklerde mineral eksikliği nedeniyle yumuşama ve zayıflaması. )


- ÖSTROJEN:
ÖSTRADİOL ile/ve/||/<> ÖSTRİOL ile/ve/||/<> ÖSTRON


- ÖSTROJEN ile/ve/değil/||/<> İZOFLAVON(FİTOÖSTROJEN)

( Östrojene, moleküler açıdan benzer fakat gövdeyi, östrojen gibi etkilemez.[Soya fasulyesinde östrojen bulunmaz, izoflavon (fitoöstrojen) bulunur.] )


- ÖSTROJEN ile/ve/||/<> TESTOSTERON

( Dişillerde birincil eşeysel hormon. İLE/VE/||/<> Erillerde birincil eşeysel hormon. )


- OSURMAK ile OSRUK/OSRUQ ile OSURGAN ile OSRUŞMAK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Gaz çıkması. İLE Osuruk. İLE Çok osuran. İLE Osuruk yarıştırmak. )


- OT ile KAŞIKOTU

( ... İLE Turpgillerden, iskorbüte karşı kullanılan, yaprakları kaşığı andıran, güzel çiçekler açan bir bitki. )

( ... cum COCHLEARLA OFFICINALIS )


- OT ile/||/<> ÖT

( Zehir[acı kavramından, ilaç/ilaç için kullanılan ve ilaç yapılan bitki]. İLE/||/<> Acı, safra. )


- OT ile OT ile OT ile OT ile OT
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Bitki. İLE Her tür kaba hayvan yemini, kuru otu anlatmak için kullanılan sözcük. İLE İlaç.[OTACI: Hekim.] İLE Zehir. İLE Ateş. )


- OTAMA ile İLAÇLA TEDAVİ ETME

( İlâçla tedavi etme. )


- ÖTANAZİ["ÖTENAZİ" değil!]/EUTHANASIA[İng.]/EUTHANASIE[Fr.]/STERBEHILFE[Alm.] ile ÖLÜM İSTEĞİ VE HAKKI


- OTANTİKLEŞTİRME/AUTHENTICATION[İng.] değil/yerine/= ÖZGÜNLEŞTİRME | KİMLİK DOĞRULAMA


- OTC/OVER-THE-COUNTER DRUGS[İng.] değil/yerine/= TEZGÂH ÜSTÜ İLAÇ, RAFÜSTÜ İLAÇ


- ÖTE ile BULAŞICI/SİRET


- ÖTIMİ/EUTHYMIA[İng.] değil/yerine/= DENGELİ DUYGU DURUMU


- OTISTİK/AUTISTIC[İng.] değil/yerine/= DIŞA KAPANIK


- OTİSTİK değil OTİZMLİ


- OTİZM/AUTISM[İng.] değil/yerine/= DIŞAKAPANIM


- OTİZM ile/ve/<> BENCİLLİK ile/ve/<> TEKBENCİLİK


- OTİZM[Fr. < Yun.] değil/yerine/= İÇEYÖNELİKLİK


- OTİZM ile/değil LYME


- OTOBİYOGRAFİK HAFIZA/AUTOBIOGRAPHICAL MEMORY[İng.] değil/yerine/= YAŞAMÖYKÜSEL BELLEK


- OTOKLAV/AUTOCLAVE[İng.] değil/yerine/= BASINÇLI MİKROPKIRAN KAZAN


- OTOLARYNGOLOGY ile ...

( Kulak ve gırtlak hastalıklarını konu alan tıp dalı. )


- OTOLİT ile OTOLİTLEŞME

( İç kulakta dengeyi sağlayan kalsiyum karbonat kristalleri. İLE Kalsiyum karbonat kristallerinin oluşum süreci. )


- OTOLOG/AUTOLOGOUS[İng.] değil/yerine/= KENDİNDEN


- OTOMASYON/AUTOMATION[İng.] değil/yerine/= ÖZ İŞLEME


- OTOMATİK/AUTOMATIC[İng.] değil/yerine/= ÖZİŞLER


- OTOMATİK TAKSONOMİ SİSTEMİ/AUTOMATIC TAXONOMY SYSTEM[İng.] değil/yerine/= OTOMATİK SINIFLANDRMA DÜZENİ (YAPAY ZEKÂ)


- OTOMATİZM/AUTOMATISM[İng.] değil/yerine/= ÖZİŞLERLİK


- OTONOM SİNİR SİSTEMİ ile/ve/<> MOTOR SİNİR SİSTEMİ


- OTOPSİ/AUTOPSY[İng.] değil/yerine/= ÖLÜ AÇIMI


- OTOPSİDE AÇILMASI GEREKEN BOŞLUKLAR:
BAŞ ile/ve/||/<> GÖĞÜS ile/ve/||/<> KARIN

( )


- OTOREGÜLASYON/AUTOREGULATION[İng.] değil/yerine/= ÖZ DÜZENLENİM


- OTOTRANSFÜZYON/AUTOTRANSFUSION[İng.] değil/yerine/= KENDINE KAN AKTARIMI


- OTOZOM/AUTOSOME[İng.] değil/yerine/= GÖVDE KROMOZOMLARI


- OTOZOMAL/AUTOSOMAL[İng.] değil/yerine/= GÖVDE KROMOZOMU (İLİŞKİLİ)


- OTURMAK ile DIŞKILADIKTAN/SIÇTIKTAN SONRA OTURMAK


- OUTFLOW[İng.] değil/yerine/= DIŞA AKIŞ


- OUTLET[İng.] değil/yerine/= ÇIKIM


- OUTPUT[İng.] değil/yerine/= ÇIKTI | DEBİ


- OVER- ile SUR- ile DOLİKO- ile PSÖDO- ile -FOBİ

( Aşırı [over dominans: üstün baskınlık] aşırı-, ötesinde. İLE Uzun. İLE Yalancı/sahte .... İLE ... ürküsü. )


- OVERDOSE[İng.] değil/yerine/= DOZ AŞIMI


- OVUM[Fr. < Yun.] ile/değil/<> OVOGON[Fr. < Yun. ]

( Yumurta. İLE/DEĞİL/<> İlkel bitkilerde, dişillik gözesi. )

( OVOGON DAĞARCIĞI: Çiçeksiz bitkilerin çoğunda, üreme örgenlerini barındıran boşluk. )


- OVUM[Fr. < Yun.] ile OVOLİT[Fr. < Yun. OVUM: Yumurta. | LITHOS: Taş. ]

( Yumurta. İLE İç içe mineral kabuklardan oluşan balık yumurtası biçiminde kalker. )


- OXY ile/||/<> ESTHE-/ESTHESİO- ile/||/<> TACHEO-/TACHO-/TACHY- ile/||/<> BRADY-

( Akut, şiddetle algılanan, keskin şiddetli, çabuk, hızlı. İLE/||/<> Duyma, hissetme, duyulanım, algılayıcı oluşumlarla ilgili. İLE/||/<> Hız, kayma, hızla ilgili, hızlı, çabuk. İLE/||/<> Yavaş, yavaşlama. )


- OYNAMAZ EKLEM ile/ve AZ OYNAR EKLEM ile/ve OYNAR EKLEM

( SYNARTHROSIS JOINT vs./and SYMPHYSE JOINT vs./and SYNOVIAL JOINT )


- OYUK ile/ve/değil/||/<>/> YARIK


- ÖZ ve/=/||/<>/>/< GÖZ ve/=/||/<>/>/< SÖZ

( Özü ağlamayanın, gözü ağlamaz. )

( Benzi sarı, gözleri yaş; hali bilen, dertli kar(ın)daş/arkadaş. )


- ÖZ ile ÖZ ile ÖZ

( Bir kişinin benliği, kendi manevi varlığı. İLE Bir şeyin temel öğesi. | Kendi. | Kendi anlamında birleşik sözcükler türetir. | Bir şeyin en güçlü ya da kıvamlı bölümü. | Bitkilerin kök, gövde ve dallarının, boydan boya ortasında bulunan, hahif, gevrek ve çoğu yumuşak bölüm. | Çıbanların içinde, ölmüş dokudan oluşan irinle birlikte çıkan parça. İLE Kan bağı ile bağlı, üvey olmayan. | İçine, arılığını bozacak hiçbir şey karışmamış olan, arı. İLE Dere, çay. | Sulak yer. )


- ÖZEL DUYULAR ile/ve/<> YÜZEYEL DUYULAR ile/ve/<> DERİN DUYULAR ile/ve/<> İÇ DUYULAR


- ÖZLÜ ile/ve/||/<> ÖZSEL


- OZMOLARITE/OSMOLARITY[İng.] değil/yerine/= GEÇİŞİMLİK


- OZMOMETRİ/OSMOMETRY[İng.] değil/yerine/= GEÇİŞİM ÖLÇÜMÜ


- OZMOTİK/FRAJİLITE OSMOTIC FRAGILITY[İng.] değil/yerine/= GEÇİŞİM KIRILGANLIĞI


- OZMOTİK/OSMOTIC[İng.] değil/yerine/= GEÇİŞİMLİ


- ÖZNELLİK ile/ve/||/<> GENETİK


- OZON/OZONE[İng.] değil/yerine/= ÜÇ MOLEKÜLLÜ OKSİJEN


- ÖZÜMLEME/ASİMİLASYON/ANABOLİZMA[Fr. < ANABOLISME] ile/ve/||/<>/>/>< YADIMLAMA/DİSİMİLASYON/KATABOLİZMA[Fr. < CATABOLISME] ile/ve/||/<>/>/>< ÖZÜMLEME-YADIMLAMA/METABOLİZMA/METABOLISM[İng.]

( Canlı var olanların, dışarıdan aldığı besinleri, değişikliğe uğratarak yeni bir bileşimle, organizmanın gereksinim duyduğu nesneler durumuna getirmek. | Edinilmiş olan verileri, bireyin öz malı durumuna getirmek. İLE/VE/||/<>/>/>< Canlı protoplazmayı yapan, büyük ve karmaşık yapılı moleküllerin enerji çıkararak yanması. İLE/VE/||/<>/< Canlılardaki tüm kimyasal tepkimelerin toplamı. )

( [Hormonlar:] Testosteron, östrojen, büyüme hormonu, insülin. İLE/VE/||/<>/>/>< Kortizol, Glukagon, adrenalin, sitokinler. İLE/VE/||/<>/< ... )

( Protein sentezi tepkimeleri
Yağ sentezi tepkimeleri
Dehidrasyon
Fotosentez
Karbonhidrat sentezi
Mitoz
Kas oluşturmak amaçlı fiziksel egzersiz
Kemosentez
Kalvin döngüsü

İLE/VE/||/<>/>/><

Hidroliz
Sindirim
Hücresel solunum
Fermantasyon
Aerobik fiziksel egzersiz
Krebs döngüsü
Nükleik Asitlerin Parçalanması
Glikoz

İLE/VE/||/<>/>/><

... )

( [Enerji] Harcanır. İLE/VE/||/<>/>/>< Harcanmaz. İLE/VE/||/<>/

( İkisi de hormonların, şekerlerin, enzimlerin, üreme, gözelerinin büyümesi ve doku onarımı gibi çok sayıda nesnenin üretilmesi için gereksinim duyulan enerjinin oluşturulmasından sorumludur. )

( İkisinin de tek göze içinde de çalışması olanaklı ve olasılıklıdır. )

( ... İLE/VE/||/<>/>/>< En fazla olduğu bölge, karaciğerdir. Bir saat içinde binlerce yıkım etkinliği karaciğer içinde gerçekleştirilebilmektedir. Gözelerde gerçekleşen yıkımların sağlıklı bir biçimde gerçekleştirilebilmesi için hafif gıdalarla beslenmekte yarar vardır. Ağır gıdalarla beslenen kişilerde karaciğer daha fazla yorulur ve bu nedenle zamanla tükenmesine neden olur. İLE/VE/||/<>/< ... )


- ÖZÜMLEYEN/ANABOLİK/ANABOLIC[İng.] ile/>< YADIMLAYAN/KATABOLİK/CATABOLIC[İng.]

( Küçük moleküllerin, birleşerek büyük moleküller oluşturması. İLE Büyük moleküllerin, parçalanarak küçük moleküller oluşturması. )


- ÖZÜRLÜ[Ar. < ÖZR / MAZERET]/LER ve ENGELLİ/LER


- p.ae.[Lat. < PARTES AEQUALES] değil/yerine/= EŞİT PARÇALARLA


- p.r.n.[Lat. < PRO RE NATA] değil/yerine/= ARA SIRA, BAZEN


- P.C./POST CİBUM, AFTER MEALS[İng.] değil/yerine/= YEMEKTEN SONRA


- P.O./PER OS, ORAL[İng.] değil/yerine/= AĞIZDAN


- P2P/PEER TO PEER[İng.] değil/yerine/= UCTAN UCA


- PAÇA[Azr.] = APIŞ/APUŞ[Tr.]

( Butların iç tarafı. )


- PACEMAKER[İng.] değil/yerine/= KALP PİLİ


- PACING[İng.] değil/yerine/= UYARI OLUŞTURMA (KALP PİLINDE)


- PACS/PICTURE ARCHIVING AND COMMUNICATION SYSTEMS[İng.] değil/yerine/= GÖRÜNTÜ SAKLAMA/ARŞİVLEME VE İLETİŞİM DÜZENLERİ


- PAIN vs. ACHE


- PAKİMETRİ/PACHYMETRY[İng.] değil/yerine/= KALINLIK ÖLÇÜM (KORNEA)


- PALPABIL/PALPABLE[İng.] değil/yerine/= ELE GELİR


- PALPASYON/PALPATION[İng.] değil/yerine/= ELLE INCELEME/YOKLAMA


- PALPİTASYON/PALPITATION[İng.] değil/yerine/= ÇARPINTI


- PALSİ/PALSY[İng.] değil/yerine/= FELÇ


- PALYASYON/PALLIATION[İng.] değil/yerine/= HAFİFLETME, | AZALTMA


- PALYATİF/PALLIATIVE[İng.] değil/yerine/= RAHATLATICI


- PALYATİF TEDAVİ/PALLIATIVE TREATMENT[İng.] değil/yerine/= RAHATLATICI SAĞALTIM


- PALYATİF[Fr.]/MUVAKKAT[Ar.] değil/yerine/= GEÇİCİ


- PANİK ATAK ile/ve/değil/||/<>/> ÇARPINTI


- PANKREAS[Yun. PAN: Tüm. | KREAS: Et.] ile PANKREAS[Yun. PAN: Tüm. | KRATOS: Güç.]

( Midenin arkasında bulunan, boşaltıcı kanallarıyla onikiparmakbağırsağına bağlı, iç ve dış salgıları olan iri bir bez. İLE Güreşle yumrukoyununu birleştiren sert bir tür spor. )


- PANKREATİK ENZİM EKSİKLİĞİ ile/||/<> PANKREATİK YETMEZLİK

( Pankreasın yeterli enzim üretememesi. İLE/||/<> Pankreasın işlevlerini yerine getirememesi. )


- PANKREATİT ile/||/<> KOLESİSTİT

( Pankreasın yangılanması. İLE/||/<> Safra kesesinin yangılanması. )


- PANKREATİT ile/||/<> PANKREAS KANSERİ

( Pankreasın yangılanması. İLE/||/<> Pankreas gözelerinden kaynaklanan bir kanser türü. )


- PANSUMAN[Fr. < PANSEMENT] değil/yerine/= YARA BAKIMI/TEMİZLİĞİ


- PANSUMAN/DRESSING[İng.] değil/yerine/= YARA BAKIMI


- PANZEHİR[Fars.] ile PANZEHİROTU

( Zehrin etkisini ortadan kaldırabilme özelliği olan madde. İLE Küçük, beyaz çiçekli, kökü zehirli, çok yıllık otsu bitki. )

( ANTI-VENOM cum VINCETOXICUM )


- PAPATYA TOPLAMA:
HAZİRAN/TEMMUZ'DA değil/>< MAYIS'TA

( Zehirli. >< Zehirsiz. )


- PAPİRUS <> KÜREK KEMİĞİ <> CEYLAN DERİSİ <> KİL TABLETLERİ


- PARA- ile PERİ- ile KO/CO-

( Yan, yanında. İLE Çevresinde, yakınında. İLE Birlikte, eşlik eden. )


- PARADOKSAL/PARADOXICAL[İng.] değil/yerine/= ÇELİŞKİLİ


- PARAGRAFİ/PARAGRAPHY[İng.] değil/yerine/= YAZILI ANLATIM GÜÇLÜĞÜ


- PARAKRİN/PARACRINE[İng.] değil/yerine/= YEREL HORMON


- PARALALİ/PARALALIA[İng.] değil/yerine/= HARF SÖYLEYİŞ GÜÇLÜĞÜ


- PARALITİK/PARALYTIC[İng.] değil/yerine/= FELÇLİ


- PARALİZİ/PARALYSIS[İng.] değil/yerine/= FELÇ


- PARALİZİ ile PLEJİ


- PARALOJİ/PARALOGIA[İng.] değil/yerine/= YANLIŞ AKIL YÜRÜTME


- PARAMEDİKAL/PARAMEDICAL[İng.] değil/yerine/= TIPLA BAĞLANTILI


- PARAMEDİYAN/PARAMEDIAN[İng.] değil/yerine/= ORTAYA YAKIN


- PARAMNEZİ/PARAMNESIA[İng.] değil/yerine/= BELLEK YANILSAMASI


- PARANKİM/PARENCHYMA[İng.] değil/yerine/= ÖZEK DOKU


- PARANLA "VEZİR", AKLINLA REZİL OLMAK
ile/değil/yerine/><
PARANLA "REZİL", AKLINLA "VEZİR" OLMAK


- PARANOYA/PARANOIA[İng.] değil/yerine/= AKIL DIŞI SAPLANTI


- PARAPLEJİ ile/ve TETRAPLEJİ

( İki bacakta da görülen felç. İLE/VE ... )


- PARAPRAKSİ/PARAPRAXIA[İng.] değil/yerine/= DİL-DEVİNIM SÜRÇMESİ


- PARAPSİKOLOJİ/PARAPSYCHOLOGY[İng.] değil/yerine/= FİZİK ÖTESİ "BİLGİSİ"


- PARAPSİKOLOJİ ile/||/<> PARANORMAL ile/||/<> PARAFİZİK ile/||/<> PARADİGMA ile/||/<> PARALEL ile/||/<> PARAZİT ile/||/<> PARALİMPİK ile/||/<> PARAMEDİK

(

Parapsikoloji Psikolojinin ötesindeki ruhsal/psişik olayları inceleyen alan.
Paranormal Normalin dışında olan, açıklanamayan (örnek: hayaletler, "UFO"lar)
Parafizik Fiziğin ötesindeki, fizik yasalarıyla açıklanamayan olaylarla ilgili.
Paradigma Bir düşünce yapısının yanındaki örnek, model, kalıp, çerçeve.
Paralel Yan yana giden, aynı doğrultuda. (matematiksel ya da mecâzî anlamda)
Parazit Yanında yaşayıp zarar veren canlı. [mecâzen de "gereksiz ses vb."]
Paralimpik Olimpiyatların yanında/desteğiyle düzenlenen engelli spor oyunları.
Paramedik Doktorun yanında çalışan sağlık görevlisi [acil tıp teknikeri].
)


- PARASEMPATİK ile/ve/||/<>/< SEMPATİK SİNİR SİSTEMİ

( )

( ALÂKAVÎ )


- PARASENTEZ/PARACENTESIS[İng.] değil/yerine/= KARIN ZARI SIVI ALIMI


- PARATİROİD BEZİ ile (KULAKALTI) TÜKÜRÜK BEZİ

( PARATHYROID GLAND vs. PAROTID GLAND/SALIVARY GLAND )


- PARAVAN[Fr. < PARAVENT] ile/ve/değil/||/<> KALKAN


- PARAZİT[Fr. < Yun.] değil/yerine/= (")ASALAK(")

( Asalak. | Radyo yayınına karışan yabancı ses. | Başkalarının sırtından geçinen kişi. )


- PARENTERAL NÜTRİSYON/PARENTERAL NUTRITION[İng.] değil/yerine/= SINDIRİM YOLU DIŞI BESLENME


- PARENTERAL[İng.] değil/yerine/= SINDIRİM YOLU DIŞI


- PAREZİ/PARESIS[İng.] değil/yerine/= HAFİF FELÇ


- PARFÜM (KOKUSU) ile/yerine TEMİZ TEN (KOKUSU)


- PARITE/PARITY[İng.] değil/yerine/= DOĞUM SAYISI


- PARKİNSON İLÂCI ile/değil HUZURSUZ BACAK İLÂCI

( Huzursuz Bacak tanısı bulunanlar, yazılan ilâcın, farklı dozda olması ve aynı zamanda Parkinson hastasına da yazılıyor olmasından dolayı, kendilerinin de Parkinson olup olmadığı şüphesine düşmemelidir. [Parkinson için yazılan ilâçtaki ilgili tamamlayıcı kimyasalın dozu, Huzursuz Bacak hastalığı ilâcındakinden 80 kat daha fazla ve ayrı bir yapıdadır.] )


- PARKINSON ile/değil ESANSİYEL TREMOR


- PARKİNSON ile/||/<> HUNTİNGTON

( Beyinde dopamin üreten gözelerin kaybı ile ilişkili bir devim bozukluğu. İLE/||/<> Genetik bir bozukluk sonucu beyinde sinir gözelerinin bozunumu ve zihinsel gerileme. )


- PARKİNSON ile/ve/||/<> KORA

( ... İLE/VE/||/<> Başlıca belirtisi, kısa, çabuk, değişken güçte istemsiz hareketler olan bir hastalık. )


- PARMAK/AYAK İZİ < DİL İZİ < RETİNA < DNA


- PARMAK İZİ ÖBEKLERİ(GRUPLARI):
ARCH ile/ve TENTARCH ile/ve LOOP ile/ve DOUBLE LOOP ile/ve POCKED LOOP ile/ve WHORL ile/ve MIXED

( DAKTİLOSKOPİ[< Yun. DAKTYLOS: Parmak. | SKOPEIN: Gözlemlemek.]: Parmak izine dayanarak kimlik belirleme yöntemi. )

( 8'er alt grupları daha vardır. )

( Parmak iziyle kimlik tespitinde binde 2.5 ilâ 3'lük bir hata payı olabilmektedir. )

( İlgili ayrıntıları okumak için burayı tıklayınız... )


- PARMAK ile KISA PARMAKLILIK/BRAKİDAKTİLİ


- PARMAK ile/||/<> ÖRÜMCEK PARMAK/ARAKNODAKTİLİ


- PARMAK(LAR)/ELİG/ELEK ile/ve/||/<>/> AYA ile/ve/||/<>/> AVUÇ ile/ve/||/<>/> KOL ya da/= EL

( Elin/kolun ucuyla ayanın başladığı beş uzantı/çıkıntı. İLE/VE/||/<>/> Parmakların dibiyle bilek arasındaki iç bölüm. İLE/VE/||/<>/> Parmakların içi ve aya bölümü. İLE/VE/||/<>/> Parmak uclarından omuz başına kadar uzanan bölüm. )

( ELGE/ELİGE/ELİG/ELEG/ELEK: Elemek[: parmaklar arasından geçirmek] | İlk elek.[Daha sonraları elek görevini gören nesneler ve araçlar üretilmiştir.] )


- PARMAKLAR ile/ve/||/<> SERÇE PARMAKLAR

( Kişinin el parmakları sosyal örgütlenmeye köz/model olmuştur. İnsan öbekleri/grupları 10'luk sisteme göre örgütlenmiştir. Bu 10'luk sistemin önderi olmuştur. )

( PARMAK: Bitişik ve dışı içine gelecek biçimde dizilmiş altı arpa tanesi uzunluğunda bir mesafe. | [Yunan çağında, Anadolu'da] Ayağın on altıda biri. [0,0185 metre] )

( Yanyana, ayası[avuç içi] aşağıya bakacak konumda duran ellerin, geride/içte kalan, ötekilere göre daha geniş tırnaklı(/belki de boyu kısa) olan parmak(lar) "baş parmak".
Baş parmağın ve orta parmağın yanındaki/arasındaki parmağa "işaret parmağı".
İşaret parmağının ve yüzük parmağının yanındaki/arasındaki, aynı zamanda, iki tarafında da ikişer parmağın bulunduğu parmağa "orta parmak".
Orta parmak ve serçe parmağın yanındaki/arasındaki parmağa "yüzük parmağı".
Yanyana, ayası(avuç içi) aşağıya bakacak konumda duran ellerin, en dışta kalan parmak(lara) "serçe parmağı" denilir. )

( PARMAK[< VARMAK]: Varmayı/ulaşmayı/gerçekleştirmeyi sağlayan araç. )

( SEBBÂBE[Ar.]: İşaret/şehâdet parmağı[başparmağın yanındaki]. | BİNSIR/BİNSÂR[Ar.]: Yüzük parmağı[Serçe parmak ile orta parmak arasındaki]. | HINSIR: Serçe parmak. )

( ... ile/ve/||/<> )

( DAKTYLOS )


- PARMAKLARDA:
BAŞ ile/ve/||/<> İŞARET ile/ve/||/<> ORTA ile/ve/||/<> YÜZÜK/ADSIZ ile/ve/||/<> SERÇE


- PARMAKLARI:
ÇITLATMAK ile KÜTLETMEK

( TO CRACK )


- PAROKSİSMAL/PAROXYSMAL[İng.] değil/yerine/= NÖBETLEMELİ


- PARSEL ile İFRAZ[Ar.]

( ... İLE Bir arazinin bölünmesi, parsellere ayrılması. | Salgı. )


- PART-TIME[İng.] değil/yerine/= YARI ZAMANLI


- part vic.[Lat. < PARTIBUS VICIBUS] değil/yerine/= BÖLÜNMÜŞ DOZLARLA


- PARTİKÜL/PARTICLE[İng.] değil/yerine/= PARÇACIK


- PAS ile PAS[İng.] ile PAS

( )

( Su içinde ve nemli havada, metallerin, özellikle demirin yüzeyinde oksitlenme sonucunda oluşan nesne. | Genellikle midenin bozulmasından ötürü dilin üzerinde oluşan beyaz tabaka. | Bazı asalak mantarların çeşitli bitkilerde oluşturduğu portakal sarısı ya da kahverengi lekeler. Bu lekelerden ileri gelen bitki hastalığı. İLE Bazı top oyunlarında, oyunculardan birinin, topu, başkasına geçirmesi. | Bazı kâğıt oyunlarında, sırası gelen oyuncunun, oyuna o elde katılmayacağını belirtir. İLE Üç saatlik süre. )


- PASAJ/PASSAGE[İng.] değil/yerine/= GEÇİŞ | GEÇİT


- PASİF-AGRESİF/PASSIVE-AGGRESSIVE[İng.] değil/yerine/= EDİLGEN-SALDIRGAN


- PASİF/PASSIVE[İng.] değil/yerine/= EDİLGEN


- PASTÖR

( Protestan din adamı. )


- PASTORİZASYON ile/ve STERİLİZASYON


- PATATES ve/ne yazık ki/> SOLANİN

( Kimyasal Tehlike: Solanin:

Patateslerin filizlenmesiyle birlikte, özellikle filizlerin ve yeşil renkli bölümlerin oluştuğu bölgelerde "solanin" adlı toksik bir alkaloid üretimi artar. Solanin, sinir sistemi üzerinde olumsuz etkiler yapabilir ve mide bulantısı, kusma, ishal gibi belirtilere yol açabilir. Bu nedenle, filizlenmiş ve yeşillenmiş patateslerin tüketimi önerilmez.

Patatesin Filizlenme Nedenleri:

Patatesler, doğal bir depolama sürecinin parçası olarak filizlenir. Filizlenme, patatesin sıcaklık, ışık ve nem gibi çevresel koşullara maruz kaldığında oluşur. Bu koşullar, patateslerin büyüme hormonlarını[giberellinler] etkinleştirerek filizlenme sürecini başlatır.

Patatesi Saklama Koşulları

Patatesler, 4 - 10°C arasında, serin ama donma noktasının üzerinde saklanmalıdır.

Orta derecede nemli bir ortam tercih edilmelidir. Aşırı nem, çürümeye neden olabilir.

Patatesler karanlık bir ortamda saklanmalıdır. Işık, klorofil üretimini artırarak patateslerin yeşillenmesine ve solanin üretimine yol açar.

Patateslerin saklandığı alan iyi hava almalı, plastik torbalar yerine delikli kutular ya da bez torbalar yeğlenmelidir. )


- PATCH[İng.] değil/yerine/= YAMALIK


- PATCHPLASTY[İng.] değil/yerine/= YAMALAMA


- PATENS/PATENCY[İng.] değil/yerine/= AÇIK KALMA


- PATENT[İng.] değil/yerine/= AÇIK | BULUŞ BELGESİ


- PATERN ANALİZ/PATTERN ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= ÖRÜNTÜ ÇÖZÜMLEME


- PATERN[İng.] değil/yerine/= ÖRÜNTÜ | KALIP


- PATERNAL[İng.] değil/yerine/= BABADAN/ATADAN


- PATLAK ile PÖRTLEK


- PATOGENEZ/PATHOGENESIS[İng.] değil/yerine/= SAYRILIK GELİŞİM SÜRECİ


- PATOGNOMİK/PATHOGNOMONIC[İng.] değil/yerine/= TANI KOYDURUCU


- PATOJEN[Fr.] ile/ve/<> PATOLOJİ[Fr. < Yun. PATHOS: Sayrılık. | LOGOS: Bilim.]

( Sayrılık oluşturan. İLE Sayrılıklar bilimi. )


- PATOJEN/PATHOGEN[İng.] değil/yerine/= SAYRILAYICI, HASTALIK YAPICI


- PATOJENİK/PATHOGENIC[İng.] değil/yerine/= YOZLATAN, SAYRILAYAN


- PATOLOJİ ile/||/<> HİSTOLOJİ

( Sayrılıkların nedenlerini ve etkilerini inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Dokuların mikroskobik yapısını inceleyen bilim dalı. )


- PATOLOJİ ile/ve/||/<> PARODİ


- PATOLOJİ/PATHOLOGY[İng.]/MARAZÎ[Ar.] değil/yerine/= SAYRILIK BİLİMİ


- PATOLOJİK/PATHOLOGIC[İng.]/MARAZÎ değil/yerine/= SAYRILIKBİLİMSEL/SAYRILIKLI/SAYRILIKLA İLGILİ


- PATOMİMİ ile ...

( Sahte hastalık. )


- PATTERN MINING[İng.] değil/yerine/= ÖRÜNTÜ MADENCİLİĞİ


- PAZI ile PAZU/PAZI[Fars. :Kol.] ile PAZI

( Ispanakgillerden, yaprakları sebze olarak kullanılan bir bitki, yabanpancarı, yabanlıspanak. İLE Kolun, omuz ile dirsek arasındaki bölümünde bulunan, şişkince kas kitlesi. İLE Bir ekmeklik hamur topağı, beze. )


- PAZU[Fars. < BÂZÛ](BİSEPS) ile/ve TRİSEPS

( Kolun, omuz ile dirsek arasındaki bölümü. İLE/VE ... )

( BICEPS vs./and TRICEPS )


- PBFT/PRACTICAL BYZANTINE FAULT TOLERANCE[İng.] değil/yerine/= UYGULAYIMSAL BİZANS HATA TOLERANSI


- PBH ile/ve/ne yazık ki/||/<>/< PBH

( Polikistik Böbrek Hastalığı. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/< Pek Bilinmeyen Hastalık. )


- p.c.[Lat. < POST CIBUM] değil/yerine/= YEMEKLERDEN SONRA


- PC/POST CİBUM[İng.] değil/yerine/= YEMEKTEN SONRA


- PCI/PERCUTANEOUS CORONARY INTERVENTION[İng.] değil/yerine/= DERİDEN KORONER ATARDAMAR GİRİŞİMİ, PERKÜTAN KORONER GİRİŞİM


- PCO&SUP2;/PARTIAL CARBON DIOXIDE PRESSURE[İng.] değil/yerine/= PARSİYEL KARBONDİOKSİT BASINCI


- PCR/POLYMERASE CHAIN REACTION POLIMERAZ[İng.] değil/yerine/= ZINCIR TEPKİMESİ


- PDA/PERSONAL DATA ASSISTANT | PATENT DUCTUS ARTERIOSUS[İng.] değil/yerine/= KİŞİSEL VERİ YARDIMCISI | PATENT DUKTUS ARTERİYOZUS, DUKTUS ARTERİYOZUS AÇIKLIĞI


- PDÖ/PROBLEM-BASED TEACHING[İng.] değil/yerine/= SORUNA DAYALI ÖĞRETIM


- PE/PULMONARY EMBOLISM PULMONER[İng.] değil/yerine/= EMBOLİ, AKCİĞER DAMAR TIKANIMI


- PEDİKÜL/PEDICLE[İng.] değil/yerine/= AYAK, AYAKÇIK | SAP


- PEDİYATRİ/PEDİATRICS[İng.] değil/yerine/= ÇOCUK SAĞLIĞI VE SAYRILIKLARI BİLİMİ


- PEDİYATRİK/PEDİATRIC[İng.] değil/yerine/= ÇOCUKLA İLGILİ


- PEDOLOJİ[Fr. < Yun. PAİD: Çocuk. LOGOS: Bilim.] ile PEDOLOJİ[Fr. < Yun. PEDON: Toprak. LOGOS: Bilim.]


- PED-/-PEDE/PEDİ-/PEDO-/PAED-/PAEDO- ile/||/<> HEBE-

( Çocuk. İLE/||/<> Ergenlik, ergenlik çağında. )


- PEDÜNKÜL/PEDINCLE[İng.] değil/yerine/= SAP


- PEELING[İng.] değil/yerine/= DERİ SOYMA


- PEFMETRE/PEAK FLOW METER[İng.] değil/yerine/= TEPE AKIM HIZIÖLÇER


- PEG/PERKÜTAN ENDOSKOPİK GASTROSTOMİ/ PERCUTANEOUS ENDOSCOPIC GASTROSTOMY[İng.] değil/yerine/= DERİDEN İÇ GÖREÇLEMEYLE MİDE AĞIZLAŞTIRMASI


- PELİN ile ...

( Bileşikgillerden, yapraklarında ve öteki bölümlerinde çok acı, ıtırlı bir madde bulunan, tıpta kullanılan bir bitki. )

( ARTEMISIA ABSINTHUM )


- PELTE ile/değil PIHTI


- PELTEK ile PEPE

( Dilini, dişlerinin arasına alır gibi konuşan ve bu yüzden, s, z gibi sesleri kusurlu söyleyen. | Tutuk, titrek bir biçimde. İLE Dudak sesleriyle başlayan sözcüklerin ilk seslerini güçlükle söyleyen ve birkaç kez yineledikten sonra arkasını getirebilen, tutuk dilli. )


- PENDANT[İng.] değil/yerine/= ASKI


- PENETRAN/PENETRANT[İng.] değil/yerine/= DELICİ | İÇEGEÇEN


- PENETRAN YARALANMA/PENETRATING İNJURY[İng.] değil/yerine/= DELICİ YARALANMA


- PENETRANS/PENETRANCE[İng.] değil/yerine/= İÇE GEÇİŞ, İÇE İŞLEME


- PENETRASYON/PENETRATION[İng.] değil/yerine/= DELME | İÇE GEÇME


- PENİS/YARDA (SİK/YARAK/PİPİ/ÇÜK/KAMIŞ/ANDIR/FALLUS[Yun. < PHALLUS]) / VAJİNA (AM/KUKU/PITTIK)/ANDIR/PUDENDUM[Lat. < PUDERE: Utanmak.] ile KASIK

( [çiçeklerde] ANDROECIUM[eril] - PISTIL[dişil] )

( ZİB ile ASL'ÜL-FAHZ )

( LENG ile BÂNE )

( PENIS (COCK/DICK) / VAGINA (CUNT/PUSSY) vs. GROIN )


- PENİS ile/ve/||/<> DILAK/BIZIR[Ar. < BAZR]/KLİTORİS[Yun.]

( BAYZAR/BAZR[Ar.]: Rahmin başlangıcındaki et parçası, dilcik. )

( PREPUS: Penis ve klitorisin baş kısmını örten deri kıvrımı. )

( Klitorisin, Anlatılmayan Öyküsü )

( )

( )

( Kökeni/Etimolojisi: clitoris < Mateo Renaldo Colombo [İtal. anatomist][1516-1559] < kleítoris κλείτορις|EYun]: küçük kapalı yer < kleíō κλείω|EYun]: kapatmak, kapalı olmak, örtmek )

( )

( 4000 sinir ucu bulunmaktadır. İLE/VE/||/<> 8000 sinir ucu bulunmaktadır. )

( PENIS vs./and/||/<> CLITORIS )


- PENUMBRA[İng.] değil/yerine/= YARI GÖLGELEME


- PEPSİN[Fr. < Yun.] ile PEPTON[Fr. < Yun.]

( Mide mukozasının salgıladığı albüminli besinleri peptona çeviren enzim. İLE Gövdece özümlenebilecek duruma gelmiş, albüminli besin. )


- PEPT- ile/||/<> -PEPSİA

( Sindirim. İLE/||/<> Özel bir sindirim tipi ile ilgili. )


- PEPTİK/PEPTIC[İng.] değil/yerine/= SINDIRİMSEL


- PER (OS) ORAL[İng.] değil/yerine/= AĞIZDAN


- PERAKUT/PERACUTE[İng.] değil/yerine/= AŞIRI IVEGEN


- PERDE[Fars.] ile TÜL[Fr. < TULLE]

( Görüşü, ışığı engellemek, bir şeyi gizlemek için pencereye ya da bir açıklığın önüne gerilen örtü. | Üzerine bir nesnenin görüntüsü yansıtılan saydam olmayan yüzey. | İki yeri birbirinden ayıran bölme. | Seste pes perde. | Doğruyu görmeye engel olan şey. | Kaz, ördek, martı gibi hayvanların parmaklarını birbirine bitiştiren zar. | Bir müzik parçasını oluşturan seslerden her birinin kalınlık ya da incelik derecesi. | Bu ses derecelerini sağlamak için çalgılarda bulunup parmaklarla basılan yer. | Katarakt. | Bir sahne eserinin büyük bölümlerinin her biri. İLE Çok ince gözenekli pamuk ya da sentetik dokuma. | Bu dokumadan yapılmış olan. )


- PERFEKSİYONİZM/PERFECTIONISM[İng.] değil/yerine/= MÜKEMMELLİYETÇİLİK


- PERFORAN/PERFORANT[İng.] değil/yerine/= DELICİ


- PERFORASYON/PERFORATION[İng.] değil/yerine/= DELINME


- PERFORMANS/PERFORMANCE[İng.] değil/yerine/= VERİM | BAŞARIM | GÖSTERİ


- PERFÜZÖR/PERFUSOR[İng.] değil/yerine/= KANA SIVI AKTARICI, SIVI POMPASI


- PERFÜZYON/PERFUSION[İng.] değil/yerine/= KANLANMA | KANA SIVI AKTARIMI


- PERHÎZ[Fars.] ile PERÎZ[Fars.]

( Sağlığı korumak ya da düzeltmek amacıyla uygulanan beslenme düzeni.[REJİM, RİYAZET/RİYAZAT] | Dince yasak edilen şeylerden tamamıyla uzak kalma/durma. | İncitici sözlerden kaçınma. | Hristiyan ve Yahudiler'in, belirli günlerde, bazı yiyecekleri yemeden tuttukları oruç. İLE Bağırma, haykırma. | Su kenarında yetişen yeşil saz, ot. )


- PERİFERİK ARTER ile/||/<> KORONER ARTER

( Bacaklardaki arterlerin daralması ile kan akışının sınırlanması. İLE/||/<> Kalbi besleyen arterlerin daralması ile kan akışının sınırlanması. )


- PERİFERİK/PERIPHERAL[İng.] değil/yerine/= ÇEVRESEL


- PERİFERİK YAYMA/PERIPHERAL BLOOD SMEAR[İng.] değil/yerine/= ÇEVRESEL KAN YAYMASI


- PERIOPERATİF/PERIOPERATIVE[İng.] değil/yerine/= AMELİYAT SÜRECİ


- PERISTALTİK/PERISTALTIC[İng.] değil/yerine/= SAĞINIMLI


- PERİTONİT ile/||/<> APANDİSİT

( Karın zarı yangısı. İLE/||/<> Apandisin yangılanması. )


- PERİYOD değil/yerine/= DÖNEY


- PERİYODİK/PERIODIC, PERIODICAL[İng.] değil/yerine/= DÖNEMSEL | SÜRELİ (YAYIN)


- PERİYOT/PERIOD[İng.] değil/yerine/= DÖNEM, DEVRE


- PERKÜTAN NEFROSTOMİ/PERCUTANEOUS NEPHROSTOMY[İng.] değil/yerine/= DERIDEN BÖBREK AĞIZLAŞTIRMASI


- PERKÜTAN/PERCUTANEOUS[İng.] değil/yerine/= DERİ YOLUYLA, DERIDEN


- PERPENDİKÜLER/PERPENDICULAR[İng.] değil/yerine/= DİKEY


- PERSANTIL/PERCENTILE[İng.] değil/yerine/= YÜZDELİK


- PERSEPSİYON/PERCEPTION[İng.] değil/yerine/= ALGILAMA


- PERSEVERASYON/PERSEVERATION[İng.] değil/yerine/= TEKRARLI TAKILIM


- PERSISTAN/PERSISTENT[İng.] değil/yerine/= İNATÇI


- PERSONALITE/PERSONALITY[İng.] değil/yerine/= KİŞİLİK


- PERSPEKTİF/PERSPECTIVE değil/yerine/= BAKIŞ AÇISI


- PES/FOOT[İng.] değil/yerine/= AYAK


- PET/BT/POZİTRON EMISYON TOMOGRAFİ, POZİTRON YAYILIMLI KESITÇEKİM/POSITRON EMISSION TOMOGRAPHY/COMPUTERIZED TOMOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= BİLGİSAYARLI KESITÇEKİM/TOMOGRAFİ


- PET/POZİTRON EMISYON TOMOGRAFİ POSITRON EMISSION TOMOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= POZİTRON YAYILIMLI KESİTÇEKİM


- PETEŞİ/PETECHIA[İng.] değil/yerine/= NOKTASAL KANAMA


- PH/POWER OF HYDROGEN[İng.] değil/yerine/= HİDROJEN GÜCÜ


- PHALL-/PHALLO- ile/||/<> BALAN-/BALANO-

( Penis. İLE/||/<> Glans penisle ilgili. )


- PHD/DOCTOR OF PHILOSOPHY[İng.] değil/yerine/= AKADEMIK UZMAN


- PHI/PROTECTED HEALTH INFORMATION[İng.] değil/yerine/= KORUNMUŞ SAĞLIK BİLGİSİ


- PHI/PUBLIC HEALTH INFORMATICS[İng.] değil/yerine/= HALK SAĞLIĞI BİLİŞİMİ


- PHII/PUBLIC HEALTH INFORMATICS INSTİTUTE[İng.] değil/yerine/= HALK SAĞLIĞI BİLİŞİM ENSTİTÜSÜ


- PHİL-/-PHİL/-PHİLE/-PHİLİA/-PHİLİC/PHİLO-/-PHİLY ile/||/<> PHOB-/-PHOBE/-PHOBİA/-PHOBİAC/PHOBO-

( Sevme, eğilimi olma, eğilim, hastalık derecesinde eğilim. İLE/||/<> Korku, kaygı, fobisi olan. )


- PHIN/PUBLIC HEALTH INFORMATION NETWORK[İng.] değil/yerine/= HALK SAĞLIĞI BİLGİ AĞI


- PHMETRİ/POWER OF HYDROGENMETRY[İng.] değil/yerine/= HİDROJEN GÜCÜ ÖLÇÜMÜ


- PHOTOAGING[İng.] değil/yerine/= UV YAŞLANMASI, MORÖTESİ YAŞLANMASI


- PHR/PERSONAL HEALTH RECORD[İng.] değil/yerine/= KİŞİSEL SAĞLIK KAYDI


- PHYSİ-/PHYSİO- ile/||/<> PHYT-/-PHYTE/PHYTİ-/PHYTO- ile/||/<> DENDR- ile/||/<> PHARMACO-

( Doğa ile ilgili, doğal, fizyoloji ile ilgili. İLE/||/<> Bitki, vejetasyon, bitkisel, parazit ile ilgili. İLE/||/<> Ağaç. İLE/||/<> İlaç ya da ilaç nesneleri ile ilgili. )


- PİERCING[İng.] değil/yerine/= DELTAK


- PİGMENT[Fr. < Lat.] PİGMENTLERİN TEMEL RENKLERİ

( Canlı bir organizmanın oluşturduğu, ona özel bir renk veren kimyasal madde. İLE Siyah, mor, kırmızı, mavi. )


- PIHTILAŞMA ile DONMA


- PII/PERSONAL IDENTIFIABLE INFORMATION[İng.] değil/yerine/= KİŞİSEL TANIMLANABİLİR BİLGİ


- PİK/PEAK[İng.] değil/yerine/= TEPE | DORUK


- PİL-/PİLİ-/PİLO- ile/||/<> TRİCH-/TRİCHO-

( Kıl. İLE/||/<> Saç, saçların durumu ile ilgili, kıl. )


- PİLONİDAL SİNÜS ile/ve/||/<> PİLONİDAL APSE

( Açıklamalarını okumak için burayı tıklayınız... )


- PİLOT ÇALIŞMA/PİLOT STUDY[İng.] değil/yerine/= ÖNCÜL ÇALIŞMA


- pilul/pil.[Lat. < PILULA] değil/yerine/= HAP


- PIM/PERSONAL INFORMATION MANAGEMENT[İng.] değil/yerine/= KİŞİSEL BİLGİ YÖNETİMİ


- PIMS/PERSONAL INFORMATION MANAGEMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= KİŞİSEL BİLGİ YÖNETİM DÜZENİ


- PINOSITOZ/PINOCYTOSIS[İng.] değil/yerine/= GÖZE SIVI İÇİMİ


- PIRİFORM[İng.] değil/yerine/= ARMUDUMSU


- PİRİNÇ ile/ve/||/<> BUĞDAY

(

Ölçüt "Pirinç Kültürü" "Buğday Kültürü"
Tarımsal Yapı Yoğun iş gücü gerektirir, sulama düzenekleri ve topluluk iş birliği zorunludur. Bireysel olarak yapılabilir, daha az iş gücü gerektirir.
Toplumsal Etki İş bölümü ve dayanışma baskındır, topluluk iş birliği ön plandadır. Bireycilik baskındır, bağımsız çalışma olanaklıdır.
Düşünce Tarzı Bütüncül ve bağlamsal düşünme eğilimi vardır. Çözümleyici ve bireysel düşünme eğilimi vardır.
Thomas Talhelm'in "İddiası" Bireylerin ortaklık içinde olduğu, topluluk içinde iş birliğine yatkın olduğu savunulur. Bireyci yapının daha güçlü olduğu, bağımsızlığın vurgulandığı savunulur.
)


- PIROJEN/PIROGEN[İng.] değil/yerine/= ATEŞ YÜKSELTICİ


- PIRPI değil/yerine/= YILANTAŞI

( Yılan sokmasına karşı ilaç olduğuna inanılan bir tür taş. )


- PIRTLAMA ile OSURMA(YELLENME/GAZ ÇIKARMA/KAVARA/ZARTA[Ar.]/CARTA)

( Birinin/birilerinin yanında yelleniliyorsa ya çok büyük bir yakınlığa ya da kopuşa/uzaklaşmaya işarettir. )

( Sevgili/eş yanında yellenebilmek, ilk başlarda yakınlığın/rahatlığın bir göstergesi olsa da daha sonraları dikkatsiz tutumlarla uzaklaşmanın ya da fazla kanıksamanın göstergesi olabilir. )

( Kişilere ayrı oda verme gereğinin/isteğinin de en büyük olası nedenlerinden biridir. )

( ... ile OS[İsveççe]: Kötü koku. )


- PÎS[Ar.] ile PİS[Ar.]

( Gövdede yer yer beyaz ya da kırmızımtırak siyah lekeler bırakan bir hastalık.[Ar. BARAS] İLE Leke, toz ya da kirle kaplı olan, kirli. | Kendinde pislik olan ya da kirlenmiş olan. | Beğenilmeyecek durumda olan, kötü, zararlı. | Kendinde pislik/kir olmamasına karşın kimi/çeşitli nedenlerden dolayı iğrenilen. | Çirkin, sevimsiz olan. | Dinleyenleri utandıracak söz. | İçinden çıkılması çok güç, karışık. )


- PİSİFORM[İng.] değil/yerine/= BEZELYEMSİ


- PİSTAN/PİSİK ile PİSTÂN

( Kedi. İLE Meme. )


- PISTON[İng.] değil/yerine/= İTENEK


- PIT PIT (ATMAK)


- PİTOZ/PTOSIS[İng.] değil/yerine/= ÖRGEN DÜŞÜKLÜĞÜ


- PİYADE = PAYTAK

( ... = Çarpık, eğri bacaklı. | Satrançta, piyade taşı. )


- PİYELONEFRİT ile/||/<> SİSTİT

( Böbreklerin bakteriyel bulaşı. İLE/||/<> Mesanenin bakteriyel bulaşı. )


- PKTB/PPII/POTENTIAL PERSONALLY IDENTIFIABLE INFORMATION[İng.] değil/yerine/= POTANSİYEL KİŞİSEL TANIMLANABİLİR BİLGİ


- PLAN/PLANE[İng.] değil/yerine/= DÜZLEM


- PLANIMETRİ/PLANIMETRY[İng.] değil/yerine/= DÜZLEM ÖLÇÜMÜ


- PLASEBO (ETKİSİ) ile/ve/<>/>< NOSEBO (ETKİSİ)

( "Memnun edeceğim." İLE/VE/<>/>< "Zarar vereceğim." )


- PLASEBO/PLACEBO[İng.] değil/yerine/= SÖZDE İLAÇ, YALANCI İLAÇ, "MUTLU OLACAĞIM"


- PLASM-/-PLASM/PLASMO- ile/||/<> -PLASMİA

( Plazma, göze nesnesi ile ilgili, canlının oluşumu. İLE/||/<> Kan plazmasının özel bir durumu ile ilgili. )


- PLASTER[İng.] değil/yerine/= YARA BANDI

( Yara üzerine yapıştırılan, genellikle ilaçlı özel bant. )


- PLASTISITE/PLASTICITY[İng.] değil/yerine/= UYUMLANABİLİRLİK


- PLATELET[İng.] değil/yerine/= PULYUVAR


- PLATO/PLATEAU[İng.] değil/yerine/= DÜZLÜK


- PLAZİ/PLASIA[İng.] değil/yerine/= GELİŞME


- PLAZMA/PLASMA[İng.] değil/yerine/= KAN SIVISI


- PLC/PROGRAMMABLE LOGIC CONTROLLERS[İng.] değil/yerine/= PROGRAMLANABİLİR MANTIK DENETLEYİCİLERİ


- PLEDGE[İng.] değil/yerine/= DESTEK


- -PLEGİA/-PLEGY ile/||/<> -PLEXİA

( Paralizi, palsi, felç. İLE/||/<> Paralizi. )


- PLEJİ/PLEGIA[İng.] değil/yerine/= FELÇ


- PLEKSUS/PLEXUS[İng.] değil/yerine/= SİNİR-DAMAR AĞI


- PLEOMORFİK/PLEOMORPHİC[İng.] değil/yerine/= ÇOK BİÇİMLİ


- PLEOMORFİZM/PLEOMORPHISM[İng.] değil/yerine/= ÇOK BİÇİMLİLİK


- PLEVRA[İt.] ile/ve PERİTON[Fr. < Yun.] ile/ve MASRİKA

( Göğüs boşluğunun iç yüzünü ve akciğerleri saran zar. İLE/VE Karın zarı. İLE/VE Bağırsakları tutan karın iç zarı. )


- PLİKA/PLICA[İng.] değil/yerine/= KATLANTI


- PLİKASYON/PLICATION[İng.] değil/yerine/= KATLANMA


- PLSI/PROBABILISTIC LATENT SEMANTIC INDEXING[İng.] değil/yerine/= OLASILIKLI GİZLİ ANLAMSAL İNDEKSLEME


- PM/PACEMAKER[İng.] değil/yerine/= KALP PİLİ


- PNEUMO-/PNEUMON-/PNEUMONO- ile/||/<> PULMO- ile/||/<> BRONCH- ile/||/<> HEPA-/HEPAT-/HEPATICO-/HEPATO- ile/||/<> ANTHRACO-

( Akciğer, hava ya da solunumla ilgili. İLE/||/<> Akciğerlerle ilgili. İLE/||/<> Bronş. İLE/||/<> Karaciğerle ilgili. İLE/||/<> Kömür, siyah renk ile ilgili [antrakoz: Akciğerlerde kömür tozu birikmesi]. )


- PNN/PROBABILISTIC NEURAL NETWORKS[İng.] değil/yerine/= OLASILIKSAL SİNİR AĞLARI


- PNÖMOTİK/PNEUMATIC[İng.] değil/yerine/= HAVALI, HAVA BASINÇLI


- PO&SUP2;/PARTIAL OXYGEN PRESSURE[İng.] değil/yerine/= PARSİYEL OKSİJEN BASINCI


- POA/PROOF OF AUTHORITY[İng.] değil/yerine/= YETKİ BELGESİ


- PÖÇ/UCA değil/yerine/= KUYRUKSOKUMU


- pocul.[Lat. < POCULUM] değil/yerine/= BARDAK


- POİKİLO- ile/||/<> -TROPE/-TROPİC/-TROPİSM/TROPO-/-TROPY

( Değişik, düzensiz. İLE/||/<> Dönme, döndürücü, dönme ya da değişme eğilimi. )


- POLARITE/POLARITY[İng.] değil/yerine/= KUTUPLULUK


- POLARİZASYON/POLARIZATION[İng.] değil/yerine/= KUTUPLAŞMA


- POLEN/POLLEN[İng.] değil/yerine/= ÇİÇEK TOZU


- POLİ-/POLİO- ile/||/<> POLY- ile/||/<> PLURİ-

( Gri, beyin ve sinir sisteminin gri maddesi ile ilgili. İLE/||/<> Çok, fazla, birçok bölümleri tutan, çok kaynaklı, çok tipli. İLE/||/<> Çok, fazla. )


- POLIFORM/POLYFORM[İng.] değil/yerine/= ÇOK BİÇİMLİ


- POLİGENİK/POLYGENIC[İng.] değil/yerine/= ÇOK GENLİ


- POLIMER/POLYMER[İng.] değil/yerine/= ÇOĞUZ


- POLIMERİZASYON/POLYMERIZATION[İng.] değil/yerine/= ÇOĞUZLAMA


- [Yun.] POLİMNİA ile/<> MELPOMEN ile/<> KALYOPE ile/<> KİLYO ile/<> ÖTERP ile/<> TERPSİGOR ile/<> ERATO ile/<> TALİA

( DOKUZLUKLAR[Yun. ENNEADLAR]
[simgelerdi...]
Ruhların, metafizik ve kehanet bilimlerinin sanatını.
İLE/<>
Yüzünde taşıdığı trajik maske ile Yaşam ve Ölümü.
İLE/<>
Bilimin tekrar doğuş sürecini.
İLE/<>
Tıp bilimini.
İLE/<>
Maji bilimini.
İLE/<>
İnsan ve psikolojik yapısının bilimini.
İLE/<>
Taşlar bilimini.
İLE/<>
Bitkiler bilimini.
İLE/<>
Hayvanlar Bilimini. )

( )


- POLIMORF/POLYMORPH[İng.] değil/yerine/= ÇOK BİÇİMLİ | PARÇALI


- POLIMORFİK/POLYMORPHİC[İng.] değil/yerine/= ÇOK BİÇİMLİ


- POLIMORFİZM/POLYMORPHISM[İng.] değil/yerine/= ÇOK BİÇİMLİLİK


- POLINOM[İng.] değil/yerine/= ÇOK TERİMLİ


- POLINÜKLEER/POLYNUCLEAR[İng.] değil/yerine/= ÇOK ÇEKİRDEKLİ GÖZE


- POLİP/POLYP[İng.] değil/yerine/= SAPLI UR


- POLİP[Fr. < Yun.] ile LİPOM[Fr.] ile SARKOM[Fr.]

( İyi huylu ur. Selenterelerden, toplu ya da tek başına yaşayabilen, basit yapılı hayvan. | Mukoza ile kaplı boşluklar içinde gelişen, yumuşak, telsel, genellikle saplı ve armut biçiminde ur. İLE Zararsız ur. Yağ dokusunun, bulunduğu yerde büyümesiyle oluşan iyicil ur. İLE Tehlikeli bir ur. )


- POLİSOMNOGRAFİ/POLYSOMNOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= UYKU ÇİZGESİ


- POLİVALAN/POLYVALENT[İng.] değil/yerine/= ÇOK DEĞERLİKLİ


- PONKSİYON[Fr. < Lat.]

( Gövdenin herhangi bir boşluğunda bulunan bir sıvıyı akıtmak ya da çekmek için, içi boydan boya delik bir iğneyi batırma işi. )


- PONKSİYON/PUNCTION[İng.] değil/yerine/= DELME


- POR/PORE[İng.] değil/yerine/= GÖZENEK


- POROZİTE/POROSITY[İng.] değil/yerine/= GÖZENEKLİLİK


- PÖRSÜK ile PÖRTLEK

( Gevşeyip sarkmış, yıpranmış. İLE Dışarı doğru çıkık, patlak göz. | Cıvık şeylerin, çatlayan kabuktan, delikten dışarı çıkmış durumu. )


- PÖRSÜMEK = SALKIMAK

( Gevşeyip sarkmak, pörsümek. )


- PORT/PORTA[İng.] değil/yerine/= GİRİŞ YERİ


- PORTABIL/PORTABLE[İng.] değil/yerine/= TAŞINABİLİR


- PORTÖR değil/yerine/= HASTALIK TAŞIYICI, SAYRITAŞIR, SAYRI TİNİ


- p.os[Lat. < PER OS] değil/yerine/= AĞIZ YOLUYLA, AĞIZDAN


- POS/PROOF OF STAKE[İng.] değil/yerine/= PAY KANITI


- POSTERIOR[İng.] değil/yerine/= ARKA | ARKADA


- POSTEROLATERAL/POSTEROLATERAL[İng.] değil/yerine/= ARKA-DIŞ YAN


- POSTEROMEDİYAL/POSTEROMEDIAL[İng.] değil/yerine/= ARKA-İÇ YAN


- POSTİKTAL/POSTICTAL[İng.] değil/yerine/= NÖBET SONRASI


- POSTMORTEM[İng.] değil/yerine/= ÖLÜM SONRASI


- POSTOP./POSTPERATIVE[İng.] değil/yerine/= AMELİYAT SONRASI


- POSTOPERATİF/POSTPERATIVE[İng.] değil/yerine/= AMELİYAT SONRASI


- POSTÜR/POSTURE[İng.] değil/yerine/= GÖVDE DURUŞU


- POTANSİYEL ile KONDİSYON


- POTENT[İng.] değil/yerine/= GÜÇLÜ


- POW/PROOF OF WORK[İng.] değil/yerine/= İŞLEM KANITI


- POZİSYON/POSITION[İng.] değil/yerine/= KONUM | DURUM


- POZİTİF/POSITIVE[İng.] değil/yerine/= VAROLAN | ARTI | OLUMLU


- POZOLOJİ/POSOLOGY[İng.] değil/yerine/= DOZLAMA BİLGİSİ


- PPE/PERSONAL PROTECTIVE EQUİPMENT[İng.] değil/yerine/= KİŞİSEL KORUYUCU EKİPMAN, KİŞİSEL KORUYUCU DONANIM


- PPM/PARTS PER MILLION[İng.] değil/yerine/= MILYONDA BİR


- PPM/PERMANENT PACEMAKER KALICI PACEMAKER[İng.] değil/yerine/= KALICI KALP PİLİ


- p.r.[Lat. < PER RECTUM] değil/yerine/= REKTUM/ANÜS YOLUYLA


- PRAGMATİK ANALİZ/PRAGMATICS[İng.] değil/yerine/= EDİMBİLİMSEL ÇÖZÜMLEME


- PRAGMATİK/PRAGMATICS[İng.] değil/yerine/= YARARCILIK, EDİMBİLİM


- PRAKSİ/PRAXIS[İng.] değil/yerine/= EDİM


- PRANDİYAL/PRANDIAL[İng.] değil/yerine/= ÖĞÜNE AIT


- PRE- ile PRO- ile PROTO- ile POST- ile RE- ile RETRO- ile SUPRA-

( ... öncesi. İLE Önce, önünde. İLE İlk- İLE ... sonrası. İLE Yeniden. İLE ... arkası. İLE ... üstü. )


- PREDİKTİF/PREDICTIVE[İng.] değil/yerine/= ÖNGÖRDÜRÜCÜ (ETKEN)


- PREDİKTÖR/PREDICTOR[İng.] değil/yerine/= ÖNGÖRDÜRÜCÜ


- PREDISPOZAN/PREDISPOSING[İng.] değil/yerine/= YATKINLAŞTIRAN


- PREDISPOZE/PREDISPOSED[İng.] değil/yerine/= YATKIN


- PREDISPOZİSYON/PREDISPOSITION[İng.] değil/yerine/= YATKINLIK


- PREFORMASYON >< EPIGENESIS


- PREKLINİK/PRECLINICAL[İng.] değil/yerine/= KLINİK ÖNCESİ


- PREKÜRSÖR/PRECURSOR[İng.] değil/yerine/= ÖNCÜL


- PRELIMINER/PRELIMINARY[İng.] değil/yerine/= ÖNCÜL | İLK


- PRELOAD[İng.] değil/yerine/= ÖN YÜK


- PREMATÜRE/PREMATURE[İng.] değil/yerine/= ERKENDOĞAN, GÜNSÜZ | ERKEN


- PREMATÜRE değil/yerine/= ERKEN DOĞAN


- PREMEDİKASYON/PREMEDICATION[İng.] değil/yerine/= HAZIRLAYICI SAĞALTIM


- PRENSİP/Lİ/PRINCIPLE[İng.] değil/yerine İLKE/Lİ


- PREOP./PREOPERATİF PREOPERATIVE[İng.] değil/yerine/= AMELİYAT ÖNCESİ


- PREPARASYON/PREPARATION[İng.] değil/yerine/= HAZIRLAMA


- PREPARAT/PREPARATE[İng.] değil/yerine/= HAZIR İLAÇ


- PRESİPITAN/PRECIPITANT[İng.] değil/yerine/= TETİKLEYİCİ | HIZLANDIRICI | ÇÖKELTICİ


- PRESİPITASYON/PRECIPITATION[İng.] değil/yerine/= ÇÖKELME | HIZLANDIRMA


- PRESISTOLİK/PRESYSTOLIC[İng.] değil/yerine/= SISTOL ÖNCESİ


- PREVALAN/PREVALENT[İng.] değil/yerine/= YAYGIN


- PREVALANS/PREVALENCE[İng.] değil/yerine/= YAYGINLIK ORANI


- PREVANTİF/PREVENTIVE[İng.] değil/yerine/= ÖNLEYİCİ


- PREVANTORYUM[Fr. < Lat.]

( Gövdelerine verem mikrobu girmesine karşın henüz hastalığa yakalanmamış zayıf kişilerin, vereme yakalanmasını önlemek amacıyla bakıldıkları sağlık kurumu. [Maslak Kasırları'nda.] )


- PREZANTASYON/PRESENTATION[İng.] değil/yerine/= SUNUM


- PREZERVASYON/PRESERVATION[İng.] değil/yerine/= KORUMA


- PREZERVASYON SOLÜSYONU/PRESERVATION SOLUTION[İng.] değil/yerine/= KORUMA ÇÖZELTISİ (TRANSPLANTASYON)


- PRICK TEST/SKIN PRICK TEST[İng.] değil/yerine/= DERİ DELME TESTİ


- PRIME[İng.] değil/yerine/= ÖNCEL


- PRIMER/PRIMARY[İng.] değil/yerine/= BİRINCİL


- PRIMING[İng.] değil/yerine/= HAZIRLAMA


- PRIMİTİF/PRIMİTIVE[İng.] değil/yerine/= İLKEL


- PRIMORDİYAL/PRIMORDIAL[İng.] değil/yerine/= İLKEL | TEMEL


- PRIMUM NIHIL NOCERE[İng.] değil/yerine/= ÖNCELİKLE ZARAR VERME


- PRIMUM[İng.] değil/yerine/= İLK | ÖNCE


- PRK/PHOTOREFRACTIVE KERATOCTOMY FOTOREFRAKTİF[İng.] değil/yerine/= KORNEA KESİSİ, IŞIKKIRAN SAYDAM TABAKA KESİSİ


- PRN/PRO RE NATA[İng.] değil/yerine/= GEREKSİNIM DURUMUNDA, İHTİYAÇ HALİNDE


- pro rat. aet.[Lat. < PRO RATİONE AETATİS] değil/yerine/= YAŞA GÖRE


- pro us ex.[Lat. < PRO USU EXTERNA] değil/yerine/= DIŞARIDAN KULLANMAK İÇİN


- PROBİYOTİK/PROBIOTIC[İng.] değil/yerine/= YARARLI MINICAN


- PRODROM[İng.] değil/yerine/= ÖNBELİRTİ


- PRODROMAL[İng.] değil/yerine/= ÖNBELİRTILİ


- PROFİL/PROFILE[İng.] değil/yerine/= DÖKÜM | YANDAN GÖRÜNÜŞ


- PROFİLAKSİ/PROPHYLAXIS[İng.] değil/yerine/= ÖNLEME


- PROFİLAKSİ ile/||/<> SAĞALTIM/TEDAVİ

( Sayrılığın önlenmesi için alınan önlemler. İLE/||/<> Var olan sayrılığın iyileştirilmesi için yapılan etkiler. )


- PROFİLAKTİK/PROPHYLACTIC[İng.] değil/yerine/= ÖNLEYİCİ


- PROGERİ ile ...

( Erken yaşlanma. )


- PROGNOSİS ile/||/<> TANI

( Sayrılığın olası seyri ve sonucu hakkında yapılan öngörü. İLE/||/<> Sayrılığın belirlenmesi ve adlandırılması işlemi. )


- PROGNOZ/PROGNOSIS[İng.]/AKIBET[Ar.] değil/yerine/= SONLANIM


- PROGRES/PROGRESS[İng.] değil/yerine/= İLERLEME | GÜNLÜK


- PROGRESİF/PROGRESSIVE[İng.] değil/yerine/= İLERLEYİCİ


- PROGRESYON/PROGRESSION[İng.] değil/yerine/= İLERLEYİŞ


- PROJEKSİYON/PROJECTION[İng.] değil/yerine/= YANSITMA | İZ DÜŞÜM


- PROJEKTİF/IDENTIFIKASYON PROJECTIVE IDENTIFICATION[İng.] değil/yerine/= YANSITMALI ÖZDEŞİM


- PROJEKTIL/PROJECTILE[İng.] değil/yerine/= MERMİ, ATIŞ


- PROKSİMAL[/PROXIMAL[[İng.] değil/yerine/= BAŞLANGICA YAKIN


- PROLAPSUS[İng.] değil/yerine/= SARKMA


- PROLIFERASYON/PROLIFERATION[İng.] değil/yerine/= ÇOĞALMA


- PROLIFERATİF/PROLIFERATIVE[İng.] değil/yerine/= ÇOĞALAN


- PROMOTOR[İng.] değil/yerine/= KURUCU, GELİŞTİREN


- PRON/PRONE[İng.] değil/yerine/= YÜZÜSTÜ


- PRONASYON/PRONATION[İng.] değil/yerine/= İÇE DÖNME (KOL VB.)


- PROP/PROBE[İng.] değil/yerine/= BAŞLIK, MIL


- PROPORSİYON/PROPORTION[İng.] değil/yerine/= ORANTI


- PROPORSİYONEL/PROPORTIONAL[İng.] değil/yerine/= ORANTILI


- PROPRIOSEPTİF/PROPRIOCEPTIVE[İng.] değil/yerine/= DERİN DUYU


- PROPRIYOSEPSİYON/PROPRIOCEPTION[İng.] değil/yerine/= KONUM DUYUSU ALGILAMA


- PROPRIYOSEPTÖR/PROPRIOCEPTOR[İng.] değil/yerine/= KONUM DUYUSU ALMACI


- PROSEDÜR/PROCEDURE[İng.] değil/yerine/= İŞLEM


- PROSEDÜREL BELLEK/PROCEDURAL MEMORY[İng.] değil/yerine/= İŞLEM BELLEĞİ


- PROSES/PROCESS[İng.] değil/yerine/= SÜREÇ


- PROSPEKTİF EVALÜASYON/RETROSPECTIVE EVALUATION[İng.] değil/yerine/= İLERLEYİK DEĞERLEME


- PROSPEKTİF/PROSPECTIVE[İng.] değil/yerine/= İLERLEYİK


- PROSPEKTÜS/PACKAGE INSERT[İng.] değil/yerine/= TANITMALIK


- PROSPEKTÜS[Fr./İng. < PROSPECTUS] değil/yerine/= TANITMALIK


- PROSTAT KANSERİ ile/||/<> TESTİS KANSERİ

( Prostat bezinde kanser gözelerinin büyümesi. İLE/||/<> Testislerde kanser gözelerinin büyümesi. )


- PROSTAT[Fr. < Yun.] değil/yerine/= KESTANECİK

( Erillerde, sidiktorbasının altında bulunan, siyeğin başlangıç bölümünü çevreleyen ve meni yapımında görev alan, içsalgı da salgılayan bez. )


- PROSTATİT ile/||/<> PROSTAT KANSERİ

( Prostat bezinin yangılanması. İLE/||/<> Prostat bezinde olağandışı göze büyümesi ile ilişkili bir kanser türü. )


- PROTEİN ile ANTİKOR[Fr. < ANTICORPS]

( ... İLE Gövdeye giren antijenlere karşı oluşan bağışıklık proteini. )


- PROTEİN ile/ve/||/<>/> DNaz PROTEİN(DORNAZ ALFA) / rhDNaz[REKOMBİNANT DEOKSİRİBONÜKLEAZ I]

( ... İLE/VE/||/<>/> Dornaz alfa, DNA'yı seçici olarak klivaj eden bir enzim olan rekombinant insan deoksiribonükleaz I'nın oldukça saf bir çözeltisidir.[Kistik fibroz hastalarının balgam / mukusunda bulunan DNA'yı hidrolize eder, akciğerlerdeki viskoziteyi azaltır ve salgıların daha iyi temizlenmesini sağlar.] )


- PROTEİN ile/ve/<> GLOBÜLİN[Fr.]

( ... İLE/VE/<> Kanı oluşturan maddelerden biri olan iri moleküllü protein. )


- PROTEİN[Fr. < Yun.] ile PEPTİD

( Canlı gözelerin ana maddesini oluşturan, genellikle sülfür, oksijen ve karbon öğeleri bulunan amino asit bileşiminden oluşmuş, karmaşık yapılı doğal madde. İLE ... )

( PROTEIN vs. PEPTIDE )


- PROTEİN(LER) ile YAĞ(LAR) ile KARBONHİDRAT(LAR) ile MİNERAL(LER) ile VİTAMİN(LER)

( Canlı gözelerin ana nesnesini oluşturan, genellikle sülfür, oksijen ve karbon öğeleri bulunan amino asit birleşiminden oluşmuş karmaşık yapılı doğal nesne. İLE Birleşiminde stearik, oleik, palmitik asitlerle gliserin bulunan ve bunların oranlarına göre kıvamları değişen bitkisel ya da hayvansal nesne. İLE Karbon, hidrojen ve oksijen atomlarından oluşan organik bileşiklerin genel adı. İLE Normal sıcaklıkta doğada katı durumda birtakım nesnelerle karışık ya da birleşik olarak bulunan ya da kimyasal yollarla elde edilen inorganik nesne. İLE Besinlerde bulunan, gövdede genellikle yapılmayan, yağda ya da suda çözünebilme özelliği olan, eksikliği ya da fazlalığı çeşitli hastalıklara yol açan nesnelere verilen genel ad. )

( PROTEINS vs. FATS vs. CARBOHYDRATES vs. MINERALS vs. VITAMINS )


- PROTEKTİF/PROTECTIVE[İng.] değil/yerine/= KORUYUCU


- PROTEZ /PROSTHESIS[İng.] değil/yerine/= TAKMA


- PROTEZ[Fr. PROTHESE] değil/yerine/= TAKMA ...

( Eksik bir örgenin yerini tutmak, bir örgenin sakatlığını örtmek amacıyla yapılan yapay örgen ya da parça. | Bu amaçla yapılıp kullanılan örgen. | [dilb.] Öntüreme. )


- PROTOTİP/PROTOTYPE[İng.] değil/yerine/= ÖN MODEL | İLK ÖRNEK


- PROVOKASYON/PROVOCATION[İng.] değil/yerine/= KIŞKIRTMA


- PROVOKATİF/PROVOCATIVE[İng.] değil/yerine/= KIŞKIRTICI


- PROX- ile/||/<> PROXİMO- ile/||/<> JUXTA-

( Yakınında, bitişikte. İLE/||/<> Proksimal, en yakın. İLE/||/<> Yakın. )


- PROZODİ ANALİZ/PROSODY ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= VEZİN ÇÖZÜMLEMESİ


- PROZOPAGNOZİ/PROSOPAGNOSIA[İng.] değil/yerine/= YÜZ TANIMAZLIĞI


- PROZOPAGNOZİ/PROSOPAGNOSIA değil/yerine/= YÜZ TANIMAZLIĞI / YÜZLERİ TANIYAMAMA


- PRP/PLATELET RICH PLASMA TROMBOSITTEN[İng.] değil/yerine/= ZENGIN PLAZMA


- PSG/POLİSOMNOGRAFİ POLYSOMNOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= UYKU ÇİZGESİ


- PSİKANALİZ/PSYCHOANALYSIS[İng.] değil/yerine/= DÜŞÜNCE, DUYGU, DAVRANIŞ, DEĞER, DENEYİM VE DİL ÇÖZÜMLEMESİ


- PSİKİYATRİ İLÂÇLARI/NDA:
"SIFIR'DAN, ARTI'YA" ve/fakat/değil EKSİ'DEN, SIFIR'A

( Pek olanaklı/olası değil. VE/FAKAT Olanaklı/olası. )


- PSİKOLEPTİK/PSYCHOLEPTIC[İng.] değil/yerine/= RUHSAL YATIŞTIRICI


- PSİKOLOG ile PSİKİYATRİST

( PSYCHOLOGIST vs. PSYCHIATRIST )


- PSİKOLOJİ:
BİLİMSEL ve/||/<> SANATSAL

( Gövde. VE/||/<> Zihin. )


- PSİKOLOJİ/PSYCHOLOGY[İng.] değil/yerine/= ANLIK/ZİHİN BİLİMİ


- PSİKOLOJİ'DE

( * YAKLAŞIM TÜRLERİ'NDE:
NÖROBİYOLOJİK ile/ve DAVRANIŞSAL ile/ve BİLİŞSEL ile/ve PSİKOANALİTİK ile/ve FENOMENOLOJİK
* PSİKOLOJİ ALANLARI'NDA:
DENEYSEL ile/ve FİZYOLOJİK ile/ve GELİŞİMSEL ile/ve KİŞİLİK ile/ve SOSYAL ile/ve BİLİŞSEL ile/ve KLİNİK VE DANIŞMANLIK ile/ve OKUL VE EĞİTİM ile/ve ENDÜSTRİ
* ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ'NDE:
DENEYSEL ile/ve GÖZLEM ile/ve TARAMA ile/ve TEST ile/ve VAK'A TARİHÇESİ )


- [ne yazık ki]
PSİKOLOJİDE/PSİKİYATRİDE:
GERÇEK "HASTA/LAR" ile/ve/değil/<>/> GERÇEK HASTANIN, "HASTA ETTİKLERİ"


- PSİKOLOJİDE/TÜZEDE KORUMA:
KENDİ İÇİN ve/||/<>/> YAKIN ÇEVRE İÇİN ve/||/<>/> TOPLUM İÇİN


- PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK(PDR) ile PSİKOLOJİ ile PSİKİYATRİ

( 1898 - Türkiye'de, Psikiyatri eğitiminin başlangıcı. )

( Üniversitelerin Eğitim fakültelerine bağlı olan Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünden mezun olurlar. İLE Üniversitelerin Fen-Edebiyat fakültelerine bağlı olan Psikoloji bölümünden mezun olurlar. İLE Tıp fakültesinden mezun olurlar ve Psikiyatri alanında uzmanlık yapmışlardır. )

( Okullarda ve eğitimle ilgili öteki alanlarda hizmet verirler. Eğitimini alırlarsa bazı testler uygulayabilirler fakat terapi yapamazlar. İLE Terapist olmak isterlerse yüksek öğrenim görüp gerekli eğitimleri tamamlar ve terapi yapabilirler. İLE İlâç yazma yetkisine sahiplerdir. Terapi eğitimlerini alırlarsa terapi de uygulayabilirler. )

( PSYCHOLOGY vs. PSYCHIATRY )


- PSİKOPAT ile/değil/yerine SOSYOPAT


- [ne yazık ki]
PSİKOPAT/LIK ile/ve/||/<> İNSAFSIZ/LIK


- PSİKOSOMATİK/PSYCHOSOMATIC[İng.] değil/yerine/= ZİHİNE DAYALI GÖVDE


- PSİKOTROP/PSYCHOTROPIC[İng.] değil/yerine/= ZİHİNETKİLER


- PSİKOZ/PSYCHOSIS[İng.] ile/||/<> DEREALİZASYON ile/||/<> DEDİFERANSİYASYON

( Gerçeklik yitimi. İLE/||/<> Gerçeklik yitimi. İLE/||/<> Ayrıştırma/ayrımlaşma yitimi. )


- PSİKOZ ile/ve/||/<>/> KİŞİLİK BOZUKLUKLARI ile/ve/||/<>/> NEVROZ

( Gerçeklikten kopma, halüsinasyonlar ve sanrılar ile ilişkili bilişsel bozukluk. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Kaygı ve stresle başa çıkma zorlukları ile ilişkili bir bilişsel bozukluk. )


- PSİŞE[Yun.]/ANIMA[Lat.] ile/ve/||/<> SOMA[Yun.]/CORPUS[Lat.] ile/ve/||/<> PNEUMA[Yun.]/SPIRIT[Lat.]


- PSİŞE/PSYCHE[İng.] değil/yerine/= DÜŞÜNCE, DUYGU, DAVRANIŞ, DEĞER, DENEYİM VE DİL


- PSYCH-/PSYCHO- ile/||/<> PSYCHRO- ile/||/<> CRY-/CRY-MO-/CRYO- ile/||/<> -THYMİA/THYMO- ile/||/<> -MANİA ile/||/<> PHREN-/-PHRENİA/PHRENO- ile/||/<> EROT-

( Zihin, zekâ ile ilgili, zihinsel olaylarla ilgili, psikolojik yöntemlerle ilgili, psikolojik. İLE/||/<> Soğuk. İLE/||/<> Soğuk, donma. İLE/||/<> Psişe, psişik durumla ilgili, timusla ilgili. İLE/||/<> Delilik, manik durum. İLE/||/<> Mental bozuklukla ilgili, diyaframla ilgili. İLE/||/<> Aşk. )


- PUKÖ/PICA/PLAN, İMPLEMENT, CONTROL, ACTION[İng.] değil/yerine/= PLAN, UYGULAMA, KONTROL, ÖNLEM


- PULMONER/PULMONARY[İng.] değil/yerine/= AKCİĞER


- PULS/OKSİMETRİ / PULSE OXIMETRY[İng.] değil/yerine/= VURU-OKSİJEN ÖLÇÜMÜ


- PULSASYON/PULSATION[İng.] değil/yerine/= VURUM


- PULSATIL/PULSATILE[İng.] değil/yerine/= VURUMLU


- PULSE/PULSUS[İng.] değil/yerine/= NABIZ


- PULUÇ/INNÎN, ANÂNET[Ar.]/IMPOTENCE[İng.]/IMPUISSANCE[Fr.]/EMPTOTANS[Fr. IMPUISSANT] ile/>< PRİAPİZM

( Eşeysel güçsüzlük, iktidarsızlık. Ereksiyon olamama. (Kalkmaması) | Kısır, güçsüz. İLE/>< Sürekli erekte durumunda olma. [Tarihte ilk olarak M.Ö. 1550'lerde Antik Mısır'da yazılmış olan Ebers tıp papirüsünde "Priapizm" hastalığından söz edilmiştir. Bu hastalığın tarihteki ilk tarifi ise M.Ö. 300'lü yıllarda Apamealı Demetrius tarafından yapılmıştır.] [Çok tanrılı Yunan mitolojisinde, Bereket Tanrısı dışında, Dionysus, Pan ve Hermes gibi tanrılar da büyük üreme örgenleri ile bilinir.] )


- pulv.[Lat. < PULVIS] değil/yerine/= TOZ, PUDRA


- PUPILLA[İng.] değil/yerine/= GÖZBEBEĞİ


- PÜR/PUR[Fars.] ile PİR[Fars.]

( Dolu, dolmak. | Çok fazla. | Sahip, mâlik. )


- PÜRÇEK ile PÜRÇEK

( Şakaklardan sarkan saç, zülf. İLE Bitkilerin saçaklı kökü ya da püskülü. )


- PURGING[İng.] değil/yerine/= AYIKLAMA | ARINDIRMA


- PUS ile PUS[Fr.]

( Görüş uzaklığını çok azaltmayan bir tür hafif sis. | Bazı meyvelerin üzerinde oluşan, zamk ya da sakıza benzeyen madde. | Yaprakların üzerinde görülen, örümcek ağını andıran böcek ya da kurt yuvası. | Ağaçların kütük ve dallarındaki yosun. | Bazen, meme başında oluşan kabuk. İLE Parmak ölçüsü, İngiliz uzunluk ölçüsü olan ayak'ın 1/12'si, inç.[25,4 milimetre] )


- PÜTÜR PÜTÜR

( Yüzeyi düzgün olmayan nesnelerde. )


- p.v.[Lat. < PER VAGINAM] değil/yerine/= VAJİNA YOLUYLA


- PY- ile/||/<> PYEL-/PYELO- ile/||/<> PYL-/PYLE-/PYO-

( Cerahatle ilgili, cerahat olması. İLE/||/<> Böbrek pelvisi ile ilgili. İLE/||/<> Portal venle ilgili. )


- q. 2 h.[Lat. < QUAQUE SECUNDA HORA] değil/yerine/= İKİ SAATTE BİR


- Q.D./QUAQUE DIE, EVERY DAY[İng.] değil/yerine/= HER GÜN


- Q.H./QUAQUE HORA, EVERY HOUR[İng.] değil/yerine/= HER SAAT BAŞI


- Q.İ.D./QUATER İN DİE, FOUR TIMES A DAY[İng.] değil/yerine/= GÜNDE DÖRT KEZ


- Q.M./QUAQUE MANE, EVERY MORNING[İng.] değil/yerine/= HER SABAH


- Q.N/QUAQUE NOCTE, EVERY NİGHT[İng.] değil/yerine/= HER GECE


- Q.N.S./QUANTUM NON SATIS, QUANTITY NOT SUFFICIENT[İng.] değil/yerine/= YETERLİ MİKTARDA DEĞİL


- Q.P./AD.LIB, QUANTUM PLACEAT[İng.] değil/yerine/= ISTENİLDİĞİ KADAR


- Q.Q./QUE QUE, FROM EACH[İng.] değil/yerine/= HER BİRİNDEN


- Q.Q.H/QUAQUE QUATTUOR HORA, Q.T.H/QUAQUE TRIBUS HORA, EVERY FOUR HOURS[İng.] değil/yerine/= DÖRT SAATTE BİR


- Q.R./QUANTUM RECTUM, QUANTITY RIGHT PER[İng.] değil/yerine/= DOĞRU MİKTARDA


- Q.S./SUFFICIENT QUANTITY[İng.] değil/yerine/= YETERLİ MİKTARDA


- QALY/QUALITY ADJUSTED LIFE YEARS[İng.] değil/yerine/= NİTELİĞE AYARLANMIŞ YAŞAM YILLARI


- q.h.[Lat. < QUAQUE HORA] değil/yerine/= HER SAAT, SAATTE BİR


- q.i./q.v.[Lat. < QUANTUM LIBET/VIS] değil/yerine/= İSTENİLDİĞİ KADAR


- QIÇ[Azr.] = BACAK[Tr.]


- q.i.d.[Lat. < QUATER IN DIE] değil/yerine/= GÜNDE DÖRT KEZ


- q.q.h.[Lat. < QUAQUE QUARTA HORA] değil/yerine/= DÖRT SAATTE BİR


- qs.[Lat. < QUANTUM SUFFICIT] değil/yerine/= YETERİ KADAR, GEREKTİĞİ KADAR


- QUADR-/QUADRİ- ile/||/<> TETR-/TETRA-

( Dört, dört kez, dört kat. İLE/||/<> Dört. )


- QUINN AÇMAZI ile/ve/||/<> INDY AÇMAZI ile/ve/||/<> YIĞIN AÇMAZI


- quot. op. si.[Lat. < QUOTIES OPUS SIT] değil/yerine/= GEREKLİ ÖLÇÜDE


- R./rp.[Lat. < RECIPE] değil/yerine/= ALINIZ, TARİFİ HAZIRLAYINIZ TARİFTE YAZILI OLANLARI EDİNİNİZ/ALINIZ


- RAD/RADIATION ABSORBED DOSE[İng.] değil/yerine/= RADYASYON EMILIM DOZU


- RÂDDE[Ar. < REDD] ile RA'DE/RA'ŞE[Ar.]

( Derece, mertebe, kerte, sır. | Çizgi/hatt. | Aşağı yukarı tahmin edilen miktar ya da zaman. İLE Titreme/titreyiş. | [korku ya da soğuktan] Ürkme. )


- RADİKAL/RADICAL[İng.] değil/yerine/= KÖKTEN


- RADİKS/RADIX[İng.] değil/yerine/= SİNİR KÖKÜ


- RADIUS ile/ve ULNA

( Dirsekle bilek arasında, başparmak tarafındaki kemik. İLE/VE Küçük parmak tarafındaki kemik. )

( Ön kolu avuçiçini aşağıya doğru gelecek biçimde çevirme [pronasyon] ve yukarı doğru çevirme [supinasyon] olanağı sağlar. İLE/VE Bileği gevşetme [fleksiyon] ve kasma [kontraksiyon] olanağı sunar. )

( İki kemiğin de orta bölümleri incedir, böylece önkolun, çok ağır olmaması sağlanır. )


- RADYASYON/RADIATION[İng.] değil/yerine/= IŞINIM


- RADYOAKTİF/RADIOACTIVE[İng.] değil/yerine/= IŞIN ETKIN


- RADYOAKTİVİTE/RADIOACTIVITY[İng.] değil/yerine/= IŞIN ETKINLİK


- RADYOGRAFİ/RADIOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= X-IŞINLI GÖRÜNTÜLEME


- RADYOLOJİ/RADIOLOGY[İng.] değil/yerine/= IŞIN BİLİMİ


- RADYOLÜSENT/RADIOLUCENT[İng.] değil/yerine/= IŞIN GEÇİRİR


- RADYONÜKLIT/RADIONUCLİDE[İng.] değil/yerine/= IŞINLI ÇEKİRDEK


- RADYOOPAK/RADIOPAQUE[İng.] değil/yerine/= IŞIN GEÇİRMEZ


- RADYOOPASITE/RADIOPACITY[İng.] değil/yerine/= IŞIN GEÇİRMEZLİK


- RADYOPROTEKSİYON/RADIOPROTECTION[İng.] değil/yerine/= IŞINDAN KORUNUM


- RADYOTERAPİ/RADIOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= IŞIN SAĞALTIMI


- RADYOTERAPİ değil/yerine/= IŞIN SAĞALTIMI/TEDAVİSİ


- RÂFİ'[Ar. < REF] ile RÂFİH[Ar. < REFÂH]

( Kaldıran, yükselten. | Allah'ın adlarındandır. | Gözkapağı gibi bazı örgenleri yukarı kaldırmaya yarayan kas/adale, sinir. İLE Refah ve rahat ile yaşayan. )


- RAHATLIK" ile ZİHİN RAHATLIĞI/ATARAKSİ/ATARAXIA

( ... İLE Zihin rahatlığı. )


- RAHATSIZLIK ile ŞİKÂYET


- RAHİM[Ar. < ERHÂM] ile RAHÎM[Ar. < RAHMET | çoğ. RUHAMÂ] ile RAHÎM[Ar.] ile RÂHİM[Ar. < RAHM | çoğ. RÂHİMÎN, RÂHİMÛN]

( Dölyatağı. | Akrabalık/hısımlık.[anne tarafından] İLE Esirgeyen, koruyan, acıyan, merhametli Cenâb-ı Hakk. [Allah'ın adlarından] İLE Hafif/lâtif sözlü hanım. İLE Acıyan, acıyıp esirgeyen, merhametli. )


- RAHİM KANSERİ ile RAHİMAĞZI KANSERİ


- RAHİM/UTERUS değil/yerine/= DOĞANAĞ/DÖLYATAĞI/YAVRULUK


- RAHİM ile RAHÎM

( Döl yatağı. İLE Koruyan, merhamet eden. )


- KAŞINMA:
RAHİMDE değil VAJİNADA

( İç yüzeyde. [olmaz!] DEĞİL Dış bölgede/yüzeyde. )

( "Rahmim kaşınıyor" diye bir söz olmaz. DEĞİL "Vajina(m)da kaşıntı var/oluyor" olabilir. )


- RAHMİN, DOĞUŞTAN OLMAMASI [ROKITANSKY KUSTER HAUSER MAYER BOZUKLUĞU (RKM)] ile/<>
ERİL DUYARLILIK BOZUKLUĞU (TESTİKÜLER FEMİNİZASYON)

( Açıklamaları için burayı tıklayınız... İLE/<> Açıklamaları için burayı tıklayınız... )

( Ayşe Arman'ın, "Vajinası olmayan kadın" söyleşisi için burayı tıklayınız... )


- RAM/RANDOM ACCESS MEMORY[İng.] değil/yerine/= RASTGELE ERİŞİMLİ BELLEK


- RAMAZAN ile/ve/||/<>/> GAMLI RAMAZAN

( ... İLE/VE/||/<>/> 1812 ve 2020 yılındaki Ramazan ayı. )

( )


- RANDOM[İng.] değil/yerine/= RASTGELE


- RANDOMİZASYON/RANDOMIZATION[İng.] değil/yerine/= RASTGELELEŞTİRME


- RANDOMİZE/RANDOMIZED[İng.] değil/yerine/= RASTLANTISAL


- RAPEL/DOZ BOOSTER DOSE[İng.] değil/yerine/= PEKİŞTİRME DOZU


- RAŞİTİZM[Fr. RACHITISME< Yun.]/KÜSÂHAT[Ar.] SISKALIK

( Çocuklarda, kalsiyum, fosfor eksikliğinden ya da dengesizliğinden ileri gelen, biçim bozukluğuna neden olan kemik sayrılığı. )


- RASYO/RATIO[İng.] değil/yerine/= ORAN


- RASYON/RATION[İng.] değil/yerine/= GÜNLÜK BESİN


- RASYONALİZASYON/RATIONALIZATION[İng.] değil/yerine/= USSALLAŞTIRMA


- RASYONALİZM/RATIONALISM[İng.] değil/yerine/= USÇULUK


- RASYONEL[İng. < RATIONAL] değil/yerine/= AKILCI, USSAL


- RATANYA[Peru dilinden]

( Karabuğdaydillerden, kökü sürgün kesici olarak tıpta kullanılan bir bitki. )

( KRAMERIA TRIANDRA )


- RAVENT[Ar.] ile IŞKIN/IŞGUN

( Karabuğdaygillerden, iri gövdeli, büyük yapraklı, tıpta kullanılan bir bitki. İLE Bir ravent türü. | Karabuğdaygillerden, süs bitkisi ya da sebze olarak yetiştirilen, yaprak ya da saplarından reçel yapılan, tedavi edici olarak da kullanılan bir bitki. )


- RAYNAUD ile/||/<> BUERGER/BURGER

( Soğuk ya da stres nedeniyle parmaklarda renk değişikliği. İLE/||/<> Sigara içenlerde görülen, el ve ayak damarlarının yangılanması. )


- RAZ/RAZZ[Ar.] ile RÂZZ[Ar.] ile RÂZ[Ar.]

( Berelenme, bere. | Bir şeyi döküp bulgur gibi ufalama. İLE Kesmez alet. İLE Sır, gizlenilen şey. )


- RÂZÎ ile FAHREDDİN RÂZÎ

( Hekim, filozof, simyacı. İLE Âlim, fizikçi ve müfessir. )

( Ebû Bekr Muhammed bin Zekeriyyâ er-Râzî [865 - 925, Rey - İran]. İLE Fahreddin er-Râzî [1150 - 05 Nisan 1210, Rey - İran] )


- RBS/RADIOLOGY INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= RADYOLOJİ BİLGİ DÜZENİ


- RDS/RELATIONAL DATABASE SYSTEM[İng.] değil/yerine/= İLİŞKİSEL VERİTABANI YÖNETİM DÜZENİ


- REABSORPSİYON/REABSORPTION[İng.] değil/yerine/= GERİ EMILIM


- REAGEN/REAGENT[İng.] değil/yerine/= ÖLÇÜ/MİYAR


- REAKSİYON FORMASYON/REACTION FORMATION[İng.] değil/yerine/= KARS¸IT TEPKİ OLUŞTURMA


- REAKSİYON/REACTION[İng.] değil/yerine/= TEPKİ | TEPKİME


- REAKSİYON ZAMANI/REACTION TIME[İng.] değil/yerine/= TEPKİ ZAMANI


- REAKSİYONER/REACTIONARY[İng.] değil/yerine/= TEPKİSEL


- REAKTAN/REACTANT[İng.] değil/yerine/= TEPKİMEYE KATILAN


- REAKTİF/REACTIVE[İng.] değil/yerine/= TEPKİLİ | AYIRAÇ


- REAKTIVASYON/REACTIVATION[İng.] değil/yerine/= YENIDEN ETKINLEŞTİRME


- REAKTİVİTE/REACTIVITY[İng.] değil/yerine/= TEPKİLİLİK


- REAL-TIME[İng.] değil/yerine/= GERÇEK ZAMANLI


- REALITE/REALITY[İng.] değil/yerine/= GERÇEKLİK


- REANIMASYON/REANIMATION[İng.] değil/yerine/= YENIDEN CANLANDIRMA


- REBOUND[İng.] değil/yerine/= GERİ TEPİM


- REÇETE ile/ve/||/<> FORMÜL


- RECIPIENT[İng.] değil/yerine/= ALICI


- RECOVERY ROOM[İng.] değil/yerine/= UYANMA ODASI (ANESTEZIDEN)


- REDÂAT[Ar.] ile REDÂET[Ar.]

( Süt emme. İLE Kötülük, fenalık, bayağılık. [REZÂLET: Niceliksel. | REDÂET: Niteliksel.] | Hastalık ve yara azgınlığı. )


- REDDEDİLME ile/ve/||/<> ISTIRAB/ACI

( Reddedilmek, beyin tarafından, fiziksel bir acı olarak algılanıyor. )


- REDISTRİBÜSYON/REDISTRIBUTION[İng.] değil/yerine/= YENIDEN DAĞILIM


- İRCÂ[Ar.]/REDÜKSİYON/REDUCTION[İng.] değil/yerine/= İNDİRGEME | YERINE YERLEŞTİRME


- REDÜKTAN/REDUCTANT[İng.] değil/yerine/= INDIRGEYEN


- REDÜKTE/REDUCED[İng.] değil/yerine/= INDIRGENMİŞ | YERINE YERLEŞTİRİLMİŞ


- REDÜKTÖR/REDUCER[İng.] değil/yerine/= INDIRGEYİCİ


- REAL[İng.]/REEL[Fr.] değil/yerine/= GERÇEK


- REENTRAN/REENTRANT[İng.] değil/yerine/= YENIDEN GİREN


- REENTRİ/REENTRY[İng.] değil/yerine/= YENIDEN GİRİŞ


- REFERANS DEĞER/REFERENCE VALUE[İng.] değil/yerine/= DAYANAK DEĞER


- REFLEKS(İNSİYÂK) ile ALARM/UYARI


- REFLEKS ile ATILIM


- REFLEKS ile/ve/||/<>/> MORA REFLEKSİ


- REFLEKS/REFLEX[İng.] değil/yerine/= TEPKE

( Dıştan gelen bir uyarım sonucu doğan hareket, salgı gibi iç tepkilere yol açan irade dışı sinir etkinliği, yansı. | Dıştan ya da içten gelen bir uyarım sonucunda organizmada tepkilere yol açan istemsiz sinir etkinliği. )


- REFLEKS ile/ve/||/<> VAGAL REFLEKS

( ... İLE/VE/||/<> [Parasempatik ve/+ sempatik][1- Aynı anda.] > [2- Sıcak.] > [3. Sağlıklı öfke.] )


- REFLEKSİYON/REFLECTION[İng.] değil/yerine/= YANSIMA | DERİN DÜŞÜNME


- REFLEKTÖR/REFLECTOR[İng.] değil/yerine/= YANSITICI


- REFLÜ/REFLUX[İng.] değil/yerine/= GERİ KAÇIŞ


- REFLÜ ile/||/<> GASTRİT

( Mide asidinin yemek borusuna geri kaçması ile yanma ve ağrı. İLE/||/<> Mide zarının yangılanması ile mide ağrısı ve hazımsızlık. )


- REFLÜ ile/||/<> ÜLSER

( Mide asidinin yemek borusuna geri kaçması. İLE/||/<> Mide ya da bağırsak duvarında yara oluşması. )


- REFRAKSİYON/REFRACTION[İng.] değil/yerine/= KIRILMA


- REFRAKTER PERİYOT/REFRACTORY PERIOD[İng.] değil/yerine/= DUYARSIZ DÖNEM


- REFRAKTER/REFRACTORY[İng.] değil/yerine/= YANITSIZ | TEPKİSİZ | DUYARSIZ


- REFS[Ar.] ile REFŞ[Ar.]

( Edep dışı söz söyleme. | Hanımlara söz atma. İLE Çapa, küçük kazma. | Bir tür ırmak kaplumbağası.[Fırat ve Dicle'de bulunur.] | Kulağı büyük olma. )


- REGRESİF/REGRESSIVE[İng.] değil/yerine/= GERİLEYİCİ


- REGRESYON/REGRESSION[İng.] değil/yerine/= GERİLEME


- REGÜLASYON/REGULATION[İng.] değil/yerine/= DÜZENLEME, AYARLAMA


- REGÜLATÖR/REGULATORY[İng.] değil/yerine/= DÜZENLEYİCİ | AYARLAYICI


- REGÜLE/REGULATED[İng.] değil/yerine/= AYARLI, DÜZENLİ


- REGÜLER/REGULAR[İng.] değil/yerine/= DÜZENLİ


- REGÜRJITAN/REGURGITANT[İng.] değil/yerine/= GERİ AKAN


- REGÜRJITASYON/REGURGITATION[İng.] değil/yerine/= GERİ AKIŞ


- REHA-BİLİTE değil REHABİLİTE


- REHBER[Ar.]/GUIDE[İng.] değil/yerine/= KILAVUZ


- REINFORCEMENT[İng.] değil/yerine/= PEKİS¸TİRME


- REJEKSİYON/REJECTION[İng.] değil/yerine/= DOKU REDDİ, ÖRGEN REDDİ


- REJENERASYON/REGENERATION[İng.] değil/yerine/= YENİLENİM


- REJENERATİF/REGENERATIVE[İng.] değil/yerine/= YENİLEYEN


- REJİM/REGIMEN[İng.]/REGIME[Fr.] değil/yerine/= DİYET | UYGULAMA BİÇİMİ, YÖNETME, YÖNETİDÜZEN

( Yönetme, düzenleme biçimi. | Düzen. | Bir devletin yönetim biçimi. )


- REJYONAL/REGIONAL[İng.] değil/yerine/= BÖLGESEL


- REKOMBİNAN/RECOMBINANT[İng.] değil/yerine/= YENIDEN BİRLEŞTİRİLMİŞ | GENETİK ÇEŞİTLENDİRİLMİŞ


- REKOMBİNASYON/RECOMBINATION[İng.] değil/yerine/= YENIDEN BİRLEŞTİRME | GENETİK ÇEŞİTLENDİRME


- REKOMPRESYON/RECOMPRESSION[İng.] değil/yerine/= BASI YINELEME


- REKONSTRÜKSİYON/RECONSTRUCTION[İng.] değil/yerine/= YENIDEN YAPILANDIRMA


- REKONSTRÜKTİF/RECONSTRUCTIVE[İng.] değil/yerine/= YENIDEN YAPILANDIRICI


- REKTUM ile/ve/> ANÜS[Lat.]/MAKAT[Ar. MAK'AD]/DÜBR[Ar./ŞERÇ/ŞERC

( Kalın bağırsak. İLE/VE/> Bağırsak sonu. Dışkı boşaltım yeri/deliği. )

( RECTUM vs./and/> ANUS )


- REKÜREN/RECURRENT[İng.] değil/yerine/= YINELEYEN


- REKÜRENS/RECURRENCE[İng.] değil/yerine/= YINELENME


- RELIABILITY COEFFICIENT[İng.] değil/yerine/= GÜVENİLİRLİK KATSAYISI


- RELIABILITY[İng.] değil/yerine/= GÜVENİLİRLİK


- REM/RAPID EYE MOVEMENT[İng.] değil/yerine/= HIZLI GÖZ DEVİNIMİ


- REMISYON/REMISSION[İng.] değil/yerine/= YATIŞMA


- REMITAN/REMITTENT[İng.] değil/yerine/= ARALIKLI | ALEVLENME-SAKINLEŞME


- REMODELING[İng.] değil/yerine/= YENIDEN BİÇİMLENDİRME


- RENGİ-RUHSARI (BOZULMAK/SARARMIŞ)


- RENK KÖRLÜĞÜ ile/ve/değil BASİT RENK KÖRLÜĞÜ

( AKROMATOPSİ[Yun. A: yokluk anlatan ön ek. | KHROMA: Renk. | OPSIS: Görme.] )

( [not] ACHROMATOPSIA vs./and/but SIMPLE ACHROMATOPSIA )


- RENK ile BENİZ

( ... İLE Yüz rengi. )


- REORGANİZASYON/REORGANIZATION[İng.] değil/yerine/= YENIDEN DÜZENLEME


- rep./repet.[Lat. < REPETATUR] değil/yerine/= TEKRARLA, TEKRAR EDİLEREK


- REPARASYON/REPARATION[İng.] değil/yerine/= ONARIM


- REPERFÜZYON/REPERFUSION[İng.] değil/yerine/= YENIDEN KANLANMA


- REPETİTİF/REPETITIVE[İng.] değil/yerine/= YINELEYEN


- REPLANTASYO/N REPLANTATION[İng.] değil/yerine/= YERİNE TAKMA | YENİDEN EKİM


- REPLASMAN/REPLACEMENT[İng.] değil/yerine/= YERINE KOYMA


- REPLİKASYON/REPLICATION[İng.] değil/yerine/= EŞLENME


- REPOLARİZASYON/REPOLARIZATION[İng.] değil/yerine/= YENIDEN KUTUPLANMA


- REPRESÖR/REPRESSOR[İng.] değil/yerine/= BASTIRICI


- REPRESYON/REPRESSION[İng.] değil/yerine/= BASTIRMA


- REPREZANTE değil/yerine/= SUNMA, TANIŞTIRMA


- REPREZANTER/REPRESENTER[İng.] değil/yerine/= İLAÇ TANITICI


- REPRINT[İng.] değil/yerine/= TIPKI BASIM


- REPRODÜKSİYON/REPRODUCTION[İng.] değil/yerine/= ÇOĞALMA, ÇOĞALTIM, ÜREME


- REPÜLSİYON/REPULSION[İng.] değil/yerine/= İTME, | GERİ TEPME, | UZAKLAŞTIRMA


- RES/RETICULOENDOTHELIAL SYSTEM[İng.] değil/yerine/= RETİKÜLOENDOTELİYAL DÜZEN


- RESENKRONİZASYON/RESYNCHRONIZATION[İng.] değil/yerine/= YENIDEN EŞ ZAMANLAMA


- RESEPTİVİTE/RECEPTIVITY[İng.] değil/yerine/= ALABİLİRLİK


- RESEPTÖR/RECEPTOR[İng.] değil/yerine/= ALMAÇ


- RESESİF[Fr. < RÉCESSIF]/RECESSIVE[İng.] değil/yerine/= ÇEKİNİK


- RESET[İng.] değil/yerine/= YENIDEN KURMA


- RESİPIAN/RECIPIENT[İng.] değil/yerine/= ALICI


- RESİPROKAL/RECIPROCAL[İng.] değil/yerine/= KARŞILIKLI


- RESİPROKASYON/RECIPROCATION[İng.] değil/yerine/= KARŞILIKLI OLUŞMA


- RESÎS/E[Ar.] ile RESÎS/E[Ar.]

( Hastalık başlangıcı. İLE Eskimiş, yıpranmış, eski, köhne. )


- RESPIRASYON/RESPIRATION[İng.] değil/yerine/= SOLUNUM


- RESPIRATÖR[İng.] değil/yerine/= SOLUTUCU


- RESPIRATUVAR/RESPIRATORY[İng.] değil/yerine/= SOLUNUMSAL


- REST/REPRESENTATIONAL STATE TRANSFER[İng.] değil/yerine/= TEMSİLİ DURUM AKTARIMI


- RESTENOZ/RESTENOSIS[İng.] değil/yerine/= YENIDEN DARALMA


- RESTORASYON/RESTORATION[İng.] değil/yerine/= ONARIM


- RESTORATİF/RESTORATIVE[İng.] değil/yerine/= ONARICI


- RESTRİKSİYON/RESTRICTION[İng.] değil/yerine/= KISITLAMA


- RESTRİKTİF/RESTRICTIVE[İng.] değil/yerine/= KISITLAYICI


- RESÜSITASYON/RESUSCITATION[İng.] değil/yerine/= YENIDEN CANLANDIRMA


- RETANSİYON/RETENTION[İng.] değil/yerine/= BİRİKİM | ALIKONULMA


- RETARDASYON/RETARDATION[İng.] değil/yerine/= GERİLİK, | GECİKME


- RETARDE/RETARDED[İng.] değil/yerine/= GERİ KALMIŞ


- RETART/RETARD[İng.] değil/yerine/= UZUN ETKİLİ


- RETİKÜLER/RETICULAR[İng.] değil/yerine/= AĞSI


- RETİNA DEKOLMANI ile/||/<> GLOKOM

( Retinanın altındaki destek dokudan ayrılması ile görme kaybı. İLE/||/<> Göz içi basıncının artması ile optik sinir hasarına yol açan bir durum. )


- RETİNA DEKOLMANI ile/||/<> MAKULA DEJENERASYONU

( Retinanın altındaki destek dokudan ayrılması ile görme kaybı. İLE/||/<> Retinanın merkezi bölümünün bozulması ile görme kaybı. )


- RETİNA DEKOLMANI ile/||/<> MAKULA DELİĞİ

( Retinanın altındaki destek dokusundan ayrılması ile görme kaybı. İLE/||/<> Makula bölgesinde küçük bir delik oluşması ile görme kaybı. )


- RETİNA[Lat.] değil/yerine/= AĞ TABAKA


- RETİNADA:
KONİLER ile/ve/||/<> ÇUBUKLAR

( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )


- RETİNİTİS PİGMENTOSA ile/||/<> GLOKOM

( Retina gözelerinin bozulması ile gece körlüğü ve görme kaybı. İLE/||/<> Göz içi basıncının artması ile optik sinir hasarına yol açan bir durum. )


- RETİNİTİS PİGMENTOSA ile/||/<> MAKULA DEJENERASYONU

( Retinanın ilerleyici dejenerasyonu ile gece körlüğü ve görme kaybı. İLE/||/<> Retinanın merkezi bölümünün bozulması ile görme kaybı. )


- RETİNOPATİ ile/||/<> KATARAKT

( Retina hasarı ile görme kaybı. İLE/||/<> Göz merceğinin bulanıklaşması ile görme kaybı. )


- RETRAKSİYON/RETRACTION[İng.] değil/yerine/= ÇEKİLME


- RETRANSPLANTASYON/RETRANSPLANTATION[İng.] değil/yerine/= YENIDEN NAKİL


- RETROGRAT AMNEZİ/RETROGRADE[İng.] değil/yerine/= GERİYE DOĞRU BELLEK YİTIMİ


- RETROGRAT/RETROGRADE[İng.] değil/yerine/= GERİYE DOĞRU


- RETROSPEKTİF ÇALIŞMA/RETROSPECTIVE STUDY[İng.] değil/yerine/= GERİLEYİK ÇALIŞMA


- RETROSPEKTİF/RETROSPECTIVE[İng.] değil/yerine/= GERİLEYİK


- RETROVERSİYON/RETROVERSION[İng.] değil/yerine/= GERİYE DÖNÜKLÜK


- REUPTAKE[İng.] değil/yerine/= GERİ ALIM


- REUSABLE[İng.] değil/yerine/= TEKRAR KULLANILABİLİR


- REVASKÜLARİZASYON/REVASCULARIZATION[İng.] değil/yerine/= YENIDEN DAMARLANMA


- REVERBERASYON/REVERBERATION[İng.] değil/yerine/= YANKILANMA


- REVERS GRUPLAMA/REVERSE TYPING[İng.] değil/yerine/= TERS ÖBEKLEME


- REVERS/REVERSE[İng.] değil/yerine/= TERS


- REVERSİBIL/REVERSIBLE[İng.] değil/yerine/= GERİ DÖNEBİLİR


- REVİR[ALM. < REVIER]/INFİRMARY[İng.] değil/yerine/= SAYRI BAKIM BİRİMİ


- REVİR[Alm.] değil/yerine/= SAĞLIK OCAĞI

( Kurum ve kuruluşlarda, sağlık hizmeti verilmek üzere ve sayrılar için ayrılmış bölüm. )


- REVİZYON/REVISION[İng.] değil/yerine/= GÖZDEN GEÇİRME


- REYHAN[Ar.] ile/||/<> FESLEĞEN[Yun.]

( Ballıbabagillerden, yaprakları güzel kokulu bir süs bitkisi.[Nane ailesine aittir ve özellikle Akdeniz mutfağında sıkça kullanılır. Kendine özgü baharatlı ve kekiksi tadı vardır.] İLE/||/<> Akdeniz bölgesine özgüdür ve güçlü bir taze ve baharatlı kokusu vardır.[Fesleğen, doğu ve güney Anadolu'da çoğunlukla reyhan olarak bilinse/kullanılsa da fesleğenin irili ufaklı yaprak çeşitliliğiyle birlikte aynıdır.] )

( GÜZEL KOKU, RIZIK, RIZIK-I MÂNEVÎ | FESLEĞEN )

( ORIGANUM VULGARE vs./||/<> OCIMUM BASILICUM )

( ... ile İSPERHEM/İSPERGEM )

( ... ile DAYMURÂN )


- REYHAN ile MOR REYHAN


- REZEKSİYON/RESECTION[İng.] değil/yerine/= KESİP ÇIKARMA


- REZERV/RESERVE[İng.] değil/yerine/= YEDEK


- REZERVUAR/RESERVOİR[İng.] değil/yerine/= DEPO | MİKROP TAŞIYICI


- REZİDÜ/RESIDUE[İng.] değil/yerine/= KALINTI, ARTIK


- REZİDÜEL/RESIDUAL[İng.] değil/yerine/= ARTA KALAN


- REZISTAN/RESISTANT[İng.] değil/yerine/= DİRENÇLİ


- REZISTANS/RESISTANCE[İng.] değil/yerine/= DİRENÇ


- REZOLÜSYON[İng.] değil/yerine/= ÇÖZÜLME | DÜZELME | ÇÖZÜNÜRLÜK


- REZORPSİYON/RESORPTION[İng.] değil/yerine/= GERİ EMILIM


- RF/RADIOFREQUENCY[İng.] değil/yerine/= RADYOFREKANS


- RFE/RECURSIVE FEATURE ELEMINATION[İng.] değil/yerine/= YINELEMELİ ÖZNİTELİK ELEME


- RFID/RADIOFREQUENCY IDENTIFICATION[İng.] değil/yerine/= RADYO FREKANSLA TANIMLAMA


- RH/RH FACTOR[İng.] değil/yerine/= RH ETMENİ


- RHS/REMOTE HEALTH SERVICE[İng.] değil/yerine/= UZAKTAN SAĞLIK HİZMETİ


- RIA/RADIOIMMUNASSAY ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= RADYOIMMÜN ÇÖZÜMLEME


- RIGOR MORTIS[İng.] değil/yerine/= ÖLÜM KATILIĞI


- RIGOR[İng.] değil/yerine/= KATILIK


- RİJİDİTE/RIGIDITY[İng.] değil/yerine/= KATILIK | KAS SERTLİĞİ | KATI KİŞİLİK


- RİJİT/RIGID[İng.] değil/yerine/= SERT


- RİKAB[Ar. < RAKABE]["ka" uzun okunur] ile RİKÂB[Ar. çoğ. RÜKÜB]

( Boyun, ense kökü. İLE Üzengi. | Büyük bir kimsenin katı, önü. | Türk müziğinde kullanılmış usullerden biri.[Zamanımıza kalmış bir örneği bulunmamaktadır.] )


- RİM[İng.] değil/yerine/= KENAR


- RİM/RİMM/RİMME[Ar.] ile RÎM[Ar.]

( Çürümüş kemik. İLE İrin. | Roma'nın bir adı. )


- RÎME, ÂJÎH/PÎH[Fars.] değil/yerine/= ÇAPAK


- RIND/REVERSIBLE ISCHEMIC NEUROLOGIC DEFICIT REVERSIBIL[İng.] değil/yerine/= İSKEMIK NÖROLOJİK DEFİSIT, GERİ DÖNÜŞÜMLÜ NÖROLOJİK İSKEMIK OLAY


- RİNOPLASTİ ile/değil/yerine/||/<>/< SEPTOPLASTİ

( Estetik bir görünüm kazanmak için yapılan burun ameliyatı. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Burun yapısında oluşan yapısal bozukluklardan dolayı oluşan sorunları ortadan kaldırmak için yapılan ameliyat. )


- RIS/RADIOLOGY INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= RADYOLOJİ BİLGİ DÜZENİ


- RİTİM[Fr. < Yun.]/RHYTHM[İng.] değil/yerine/= DİZEM / TARTIM | DÜMTEK, VURUŞ


- RITMİK/RHYTHMIC[İng.] değil/yerine/= DİZEMLİ


- RİTÜEL/RITUAL[İng.] değil/yerine/= TÖRENSİ/AYİNLE İLGİLİ


- RİYÂ'[Ar.] ile RİYÂH[Ar. < RÎH]

( Özü, sözü bir olmama, ikiyüzlülük. İLE Rüzgârlar. | Yeller, ağrılar, romatizmalar. )


- RL/REINFORCEMENT LEARNING[İng.] değil/yerine/= PEKİŞTİRMELİ ÖĞRENME


- RNA/RIBONUCLEIC ACID[İng.] değil/yerine/= RİBONÜKLEİK ASIT


- RNA ile/ve/||/<>/< DNA ile/ve/||/<>/< aDNA[antikDNA] ile/ve/||/<>/< sDNA[sedaDNA/sedimenterDNA]

( Ribonükleik Asit İLE/VE/||/<>/< Deoksiribonükleik Asit İLE/VE/||/<>/< Antik Deoksiribonükleik Asit )

( )

( )

( DNA üretemez. İLE/VE/||/<>/< RNA üretebilir. )

( )

( Protein sentezinde görev alan molekül. İLE/VE/||/<>/< Genetik veriyi taşıyan molekül. )

(

)


- RNN/RECURRENT NEURAL NETWORK[İng.] değil/yerine/= YINELEYEN SİNİR AĞI


- ROD OF ASCLEPIUS ile CADUCEUS

( )

( Açıklamaları için ilgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )


- RÖLAKSAN/RELAXANT[İng.] değil/yerine/= GEVŞETICİ


- RÖLAKSASYON/RELAXATION[İng.] değil/yerine/= GEVŞEME


- RÖLAPS/RELAPSE[İng.] değil/yerine/= DEPREŞME


- RÖLATİF/RELATIVE[İng.] değil/yerine/= GÖRECELİ


- ROM/READ-ONLY MEMORY[İng.] değil/yerine/= SALT OKUNUR BELLEK


- ROMATOİD ARTRİT ile/||/<> OSTEOARTRİT

( Eklemlerde yangılanma ve bozunumu ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. İLE/||/<> Eklem kıkırdağının aşınması ve bozulması. )


- RÖTAR[Fr./İng. < RETARD] değil/yerine/= SARKMA/GECİKME


- ROTASYON/ROTATION[İng.] değil/yerine/= DÖNME


- ROTATUVAR/ROTATORY[İng.] değil/yerine/= DÖNER


- RP/RX/RA/TAKE[İng.] değil/yerine/= REÇETE ALINIZ


- RPM/REMOTE PATIENT MONİTORING[İng.] değil/yerine/= UZAKTAN SAYRI İZLEME


- RPM/REVOLUTIONS PER MINUTE[İng.] değil/yerine/= DAKİKA DEVİR SAYISI


- RT/RADYOTERAPİ RADIOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= IŞIN SAĞALTIMI


- RTU/REMOTE TERMINAL UNITS[İng.] değil/yerine/= UZAK TERMINAL BİRİMLERİ


- RUAM[Ar.] değil/yerine/= SAKAĞI

( En çok atlarda görülen, insana da bulaşan, ölümcül bir hayvan sayrılığı. )


- RUBOR[İng.] değil/yerine/= KIZARIKLIK


- RUDİMENTER/RUDIMENTARY[İng.] değil/yerine/= ARTIK | GELİŞMEMIŞ, GÜDÜK


- RÛH[Ar.] ile RUH[Ar.]

( Can, nefes. | Canlılık, duygu/his. | En önemli nokta, öz. | İspirto gibi uçucu gaz. | Melek, cin, hayali varolan. | Türk müziğinde en az beş-altı yüzyıllık bir mürekkep makam.[Zamanımıza kalmış bir örneği bulunmamaktadır.] İLE Yanak, yüz/çehre. | Anka kuşu. | Anka kuşuna adına verilen satranç taşlarından biri. | Dizgin. | Taç. | Taraf, yön. | Hasırotu. )


- RULMAN/ROULEMENT[İng.] değil/yerine/= YUVARLANMA


- RUMINASYON/RUMINATION[İng.] değil/yerine/= GEVİŞ GETİRME | DÜŞÜNÜP DURMA


- RÜPTÜR/RUPTURE[İng.] değil/yerine/= YIRTILMA


- RUTİN[Fr./İng. < ROUTINE] değil/yerine/= SÜRENEK/SIRADAN/ALIŞILAGELMİŞ/ALIŞILAGELEN


- RÛ/Y[Fars.] ile RÛY[Fars.] ile -RÛ[Fars.]

( Yüz, çehre. İLE Tunç. İLE "biten, olan" anlamlarına gelerek birleşik sözcükler yapar.[HOD-RÛ: Kendiliğinden.] )


- RÜYALANMA/İHTİLÂM[Ar. < AHLÂM < HULM] ile/ve BOŞALMAK/İNFİTÂH[< FETH]

( Rüyalar. | Açık saçık rüyalar. Rüyada boşalma. İLE/VE Açılma. | Tıkanmış bir şeyin açılması. | Safra, belsuyu[meni] gibi sıvıların boşalması, akması. )

( İHTİLÂM[Ar. < AHLÂM < HULM] ile/ve İNFİTÂH[< FETH] )


- RVAD/RIGHT VENTRICULAR ASSIST DEVICE[İng.] değil/yerine/= SAĞ KARINCIK DESTEK AYGITI, SAĞ VENTRİKÜL DESTEK AYGITI


- s. op. s.[Lat. < SO OPUS SIT] değil/yerine/= GEREKTİĞİNDE, GEREK GÖRÜLÜRSE


- s.a.[Lat. < SECUNDUM ARTEM] değil/yerine/= SANATIN GEREKTİRDİĞİ BİÇİMDE, SANATINIZA GÖRE


- SAAT ile/ve SIHHAT(SAĞLIK)

( "SAATLER OLSUN!" değil "SIHHATLER OLSUN!" )


- ŞA'B[çoğ. ŞUÛB] ile ŞÂB/ŞÂBB[Ar. < ŞEBÂB | çoğ. ŞÜBBÂN] ile ŞÂB[Fars.]

( Cemaat, taife, kabile. | Kızıldeniz'den çıkarılan dallı budaklı taşlar. | Bölünmüş, parçalanmış şey. | Kafatasındaki çatlaklık. İLE Genç, delikanlı; yiğit. İLE Şap. )


- SÂBİ' ile SABÎ

( Yıldızlara tapanlardan sebea'lı. İLE Henüz memeden kesilmemiş eril çocuk. | Üç yaşını tamamlamamış eril çocuk. )


- SABİM/HEALTH INFORMATION COMMUNICATION CENTER[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK BİLGİ İLETİŞİM MERKEZİ


- SABUN[Ar. < ŞÂBÛN] ile ARAP SABUNU

( Kirli ve yağlı şeyleri temizlemekte kullanılan, türlü yağlarla alkaliler birleştirilerek yapılan nesne. | Bu nesnenin kalıp durumunda olan biçimi. İLE Potasla yapılan, yumuşak, esmer bir sabun. )


- SABUN ile/ve/||/<> KÖPÜK

( ... İLE/VE/||/<> Sabun, deterjan vb.nin suda erimesinden oluşan beyaz kabarcık. | Çalkanan, kaynatılan, mayalanan, yukarıdan dökülen sıvıların üzerinde oluşan hava kabarcıkları yığını. | Yapay olarak elde edilen, yumuşak ve esnek dolgu gereci. | Gaz ve buharların sıvı katmanları ile kuşatılmasından oluşan yığın. | Hayvanların, bazı kez de kişilerin ağzında görülen salyamsı kabarcıklar. )


- SAÇ:
AT KUYRUK ile/ve TOPUZ

( [Daha çok] Günlük yaşamda. İLE/VE [Daha çok] Özel toplantılarda. )

( İkisi de alımlıdır/etkileyicidir. )


- SAÇ EKİMİNDE:
FUT ile/değil/yerine/> FUE


- SAÇ EKİMİNDE:
MİKROMOTOR ile FUE İĞNESİ

( )


- SAÇ:
JÖLELİ ile/ve/değil/yerine ISLAK


- SAÇ RENGİ AÇMADA:
SOMBRE ile/değil/||/<> OMBRE

( En fazla 4 ton açık renk yeğlenebilir. İLE Saçın doğal tonundan 7 ton daha açık renkler yeğlenebilir.[Saçların doğal rengi fark etmeksizin çok farklı tonda uygulanabilmektedir.] )


- SAÇ ile AHCEN

( Kıvırcık saç. )


- SAÇ ile BELİK/BÖLÜK

( ... İLE Saç örgüsü. | Saç örgüsünün omuzlardan aşağı uzanan bölümü. )


- SAÇ ile BİR TUTAM SAÇ

( HAIR vs. STRAND )


- SAÇ ile/ve KIL

( Kafa derisinde bulunan deri uzantısı/artığı. İLE/VE Gövdede bulunan deri uzantısı/artığı. )

( MÜCA'AD[< CA'D]: Kıvırcık, kıvrılmış, lülelenmiş saç. )

( GİSÛY-İ MÜFETTEL: Örülmüş saç. )

( ÇEVGÂN-I SÜNBÜL: Sevgilinin saçı. )

( HAIR/TRICHO vs./and A HAIR OF HAIR )


- SAÇ ile/değil SAC ile/değil SAÇ

( Baş derisini kaplayan kıllar. İLE Yassı demir çelik ürünü. | Bu nesneden yapılmış dışbükey pişirme aracı. | Sactan yapılmış olan. İLE Kuyrukluyıldız çekirdeğini saran, ışıklı gazyuvarı. )


- SAÇ ile/ve/<> TIRNAK

( Saç ve tırnaklar ölümden sonra uzamazlar! [Ölümde gövde su kaybettiğinden dolayı deri sıkılaşır, bu da saç ve tırnağın uzadığı yanılgısına neden olur.] )

( "Saç, sefadan; tırnak, cefadan uzar." )

( Baş derisini kaplayan kıllar. İLE İnsanda ve çoğu omurgalı hayvanda parmak uclarının dış bölümünü örten boynuzsu tabaka. | Kanca gibi araçların kıvrık yeri. | Gemi demirinin ucundaki yassı parça. | Ciltçilikte tek yaprakları büküp cildi birleştirebilmek için bir yanında bırakılan şerit durumundaki kenar. | Heykel dökümünde, kalıp parçalarının birleştirilmesinde kolaylık sağlamak amacı ile yapılan dişlerin her biri. | Kanun çalmakta kullanılan mızrap. | Tenekecilerin delik açmak için kullandığı alet, keski. | Tırnak işareti. )

( ŞA'R ile/ve/<> ZIFR )


- SAÇAK ile SAYVAN[Fars.]

( ... İLE Güneşten, yağmurdan korunmak için ya da süs olarak, bir şeyin üzerine çekilen, dam saçağı gibi düz ya da eğilimli örtü. | Evlere bitişik, önü açık, direkler üzerine oturtulmuş, üzeri örtülü yer. | Kulak kepçesi. )


- SAÇLARDA:
GÜR ile YOĞUN


- SAÇLARIN BÜYÜME DÖNGÜSÜ AŞAMALARI:
ANAGEN ile/ve/<>/> CATAGEN ile/ve/<>/> TELOGEN


- SAÇMA/LIK:
KİŞİNİN ÇIĞLIĞI ile/ve/ne yazık ki/||/<> DÜNYANIN SESSİZLİĞİ/SUSKUNLUĞU


- SADIR ile SÂDIR

( Göğüs/sine. | Yürek/kalp. | Kazaskerlere verilen san. | Sadrazam sözcüğünün, kısa söylenişi. İLE Çıkan, görünen. )


- ŞÂFİ'[Ar. < ŞEFÂAT] ile ŞÂFÎ[Ar. < ŞİFÂ] ile ŞÂFİÎ[Ar.] ile ŞÂFİÎ[Ar.]

( Şefaat eden, hatalı kişinin affı için araya girip yalvaran. İLE Hastayı iyi eden, şifa veren. | Yeter görünen, kifâyet eden. İLE İmam-ı Şâfiî mezhebinden olan kişi. İLE Dört mezhepten birinin imamı olan kişi. [İdris][Hicrî: 150 - 204] )


- SAFRA[İt.] ile SAFRA

( Gemileri ve her boyda deniz aracını, dengede tutmak istenilen su düzeyine kadar batırabilmek için, dip bölümlerine konulan ağırlık. | Balonlarda bulunan pilotların, yükselmek ya da inişi yavaşlatmak istediklerinde attıkları ağırlık. | Sıkıntı, tedirginlik, rahatsızlık veren kişi. İLE Öd. )


- SAĞ AKCİĞER ile/ve SOL AKCİĞER

( 3 bölüm[lob] vardır.[üst-orta-alt] İLE/VE 2 bölüm[lob] vardır.[üst-alt] )


- SAĞ/SOL BEYİN değil SAĞ/SOL YARIMKÜRE


- OMUZ:
SAĞ ile/ve/<> SOL

( Kişinin, %80'inin sağ omuzu, sol omuzundan düşüktür. İLE/VE/<> Kişinin, %20'sinin de sol omuzu, sağ omuzundan düşüktür. )


- SAĞ SALİM değil/yerine/= SAĞ SAĞLAM/SAĞ ESEN/ESENLİKLE


- SAĞAK ile ...

( Dirsek ile bilek arası ya da diz topuk arası. )


- SAĞALTIM AMAÇLI ile/ve/değil/||/<>/> GELİŞ(TİR)ME AMAÇLI


- SAĞALTIM:
DAVRANIŞÇI ve/ya da BİLİŞSEL ile/ve/||/<> DİNAMİK ile/ve/||/<> VAROLUŞÇU


- SAĞALTIM/TEDAVİ[Ar.]:
AYAKTA ile/ve/||/<>/> YATARAK


- SAĞALTIM/TEDAVİ ile/||/<> REHABİLİTASYON

( Sayrılığın iyileştirilmesi için yapılan etkiler. İLE/||/<> Sayrının eski işlevselliğine kavuşması için yapılan destekleyici çalışmalar. )


- SAĞIR/İŞİTMEZ ile/ve/ya da DİLSİZ ile/ve/ya da SAĞIR VE DİLSİZ

( Kimse duymak istemeyenler kadar sağır olamaz. )

( EBSEM[Ar.]: Dilsiz, susmuş. )

( SAMEM[Ar.]: Sağırlık. )

( Telefonu ilk bulan Alexander Graham Bell, eşi ve annesiyle -ikisinin de sağır olmasından dolayı- hiçbir zaman telefonda konuşamadı. )

( ATREŞ ile/ve AHRAS )

( KÜND-GÜŞ: Sağır. [ KERİ: Sağırlık.] ile/ve ... )

( DEAF vs. DUMB or DEAF-MUTE )


- SAĞÎR/SAGİR[Ar.] ile/değil/||/<>/> SAĞIR[Ar.]

( Küçük, ufak. | Ergenlik çağına gelmemiş, bülûğa ermemiş, velî ya da vasîye muhtaç çocuk. | Ayırt edemeyen. | Zelil ve aşağılık kişi. İLE/DEĞİL/||/<>/> Duymayan. )


- SAGİTAL EKSEN/SAGITTAL AXIS[İng.] değil/yerine/= ÖN-ARKA EKSEN


- SAĞLAK ile SOLAK

( AMBIDEXTRUS: İki elini de kullanabilme. )

( ... ile AHLEF )


- SAĞLAM ZİHİN ve/||/<>/>/< SAĞLAM GÖVDE

( Sağlam anlık[zihin], sağlam gövdede bulunur. VE/||/<>/>/< Sağlam gövde, sağlam anlıkta[zihinde] bulunur. )


- SAĞLIK ENFORMASYON SİSTEMLERİ/HEALTHCARE INFORMATION SYSTEMS[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK BİLİŞİM DÜZENİ (BİLİM DALI)


- SAĞLIK ile/ve GÜÇ/KUDRET

( image

image )

( HEALTH vs./and POWER )


- SAĞLIK = HEALTH[İng.] = SANTÉ[Fr.] = GESUNDHEIT[Alm.] = SALUTE[İt.] = SALUD[İsp.]


- SAĞLIK ve/> ONGUNLUK/SAADET/MUT

( Sağlık olmazsa saadet olamaz. )

( ASKLEPIOS )


- SAĞLIK ve/||/<>/< SÜREKLİLİK


- SAĞLIK ></ne yazık ki YARIMLIK

( ... >< Sakat ve sağlıksız olma durumu. | Kasık fıtığı. | Paranın yarısı. )


- SAĞLIK ve/||/<>/> YOLCULUK SAĞLIĞI


- SAĞLIKLI/SAĞLIKSIZ ... değil/yerine ORANTILI/ORANTISIZ ...


- SAH/SAK SUBARAKNOİT HEMORAJİ/SUBARACHNOID HEMORRHAGE[İng.] değil/yerine/= SUBARAKNOİT KANAMA


- KENDİLİK:
SAHTE ile/değil/yerine/>< GERÇEK


- SAHV ile ...

( AYILMA, AYIKLIK, KENDİNE GELME | HASTANIN İYİLEŞMESİ | HAKK'LA BEKÂ )


- ŞÂÎRE[Ar. çoğ. ŞÂİRÂT, ŞEVÂİR] ile ŞAÎRE[Ar.]

( Bayan şair. İLE Arpa danesi, tek bir arpa. | Arpacık.[çoğ. ŞAÂYİR][Fr. ORGELET] )


- SÂİRFİLMENÂM[Ar.]/SOMNAMBULE[Fr.] değil UYURGEZER


- SAK/SAC[İng.] değil/yerine/= KESE


- SAK ile SAK[Ar.]

( Uyanık, gözü açık. | Uykusu hafif. İLE Sap. )


- SA'KA[Ar.] ile SÂKA/SAKKÂ[Ar. < SEVK | çoğ. SÂİK] ile SAKA[Ar.] ile ŞAKA[Ar.]

( Bayılma, baygınlık, kendinden geçme durumlarına yol açan bir hastalık. İLE Ardçılar, ordunun gerisinde bulunan askerler. | Evlere, çeşmeden su taşımayı iş edinmiş olan. | Kırsal bölgelerde sulama işlerini düzenleyen ve denetleyen kişi. İLE Kuş. )


- ŞAKAK ile DULUK

( Göz, alın ve yanak arasında, elmacık kemiğinin üstünde bulunan, çukurumsu bölge. İLE Yüz. | Şakak. | Yüzün, şakakla çene arasındaki yanı. )


- ŞAKAK/DULUK KISMI(LOBU) ile/ve ALIN VE ÇEPER KISMI(LOBU)

( Yanlamasına oluk[lateral fissure], şakak[temporal] kısmını alın ve çeper kısmından ayırır. )

( Ense kısmını ayıran bir yarık yoktur. )

( SUDG[çoğ. ASDÂG]: Şakak/lar. )


- SAKAL ile/ve/<> FAVORİ

( Ben Affleck


Bradley Cooper


David Beckham


Denzel Washington


George Clooney


Hugh Jackman


Jake Gyllenhaal


Kit Harington


Leonardo DiCaprio


Mel Gibson


Pierce Brosnan


Robert Pattinson


Shia LaBeouf


Tom Hardy


Viggo Mortensen
)

( LİHYE ile/ve/<> SEBELE )

( RÎŞ ile/ve/<> ...
BÂME: Uzun, sık ve kaba sakal.
BÂM TELİ: Sakalın dudağa bitişik olan kalın telleri. )

( BEARD vs./and/<> SIDEBURNS )

( BARB cum/et/<> ... )

( MÜSÂL ile/ve/<> ... )


- SAKAL ile HATT

( ... İLE Gençlerde yeni terleyen bıyık ya da sakal. )

( TEGİL: Sakalı yeni çıkmaya başlayan genç. )


- SAKAL ile KABA SAKAL

( ... İLE Gür ve geniş sakal/lı. )


- SAKAM[Ar. çoğ. ESKAM] ile SAKAM[Ar. çoğ. ESKAM]["ka" uzun okunur]

( Hastalık, illet. İLE Hastalık, illet. )


- SAKARİMETRE[Fr.] değil/yerine/= ŞEKERÖLÇER

( Bir sıvıda, çözelti durumunda bulunan şeker miktarını belirlemeye yarayan aygıt. )


- SAKARİN[Fr.] ile SAKAROZ[Fr. < Yun.]

( Genellikle şeker sayrılarının, şeker yerine kullandığı, madenkömürü katranından elde edilen, beyaz bir toz. İLE Şekerkamışı ya da şekerpancarından elde edilen bir tür şeker. [Simgesi: C12H22O11] )


- SAKAT[Ar.] değil/yerine/= ÇOLAK/SÖKEL


- SAKAT/ALÎL[Ar.] ile TOPAL

( ... İLE Yürürken, sağa sola bükülüp yuvarlanır gibi devinme nedeniyle verilen ad. )

( CRIPPLE/DISABLED vs. LAME )


- SAKATLANMAK[Ar.] değil/yerine/= ÇOLMAK


- SAKÎ[Ar.] ile SÂKÎ[Ar. < SAKY | çoğ. SUKAT]

( Kırağı, çiy.[Fars. JÂLE, ŞEBNEM, BEŞG, BEŞM | Yun. DROSOSTALIDA] İLE Su veren/dağıtan. | Kadeh, içki sunan. | Baldıra, ya da baldır kemiğiyle ilgili. | İnsana/kişilere, Allah sevgisi/nuru saçan kişi. )


- SAKÎM[Ar. < SAKAMET] değil/yerine/= BOZUK/YANLIŞ/EKSİK

( Hasta, hastalıklı. | Yanlış. | Rivâyeti doğru, sağlam olmayan hadîs. )


- SAKIRDAMAK ile ŞAKIRDAMAK

( Korkudan ya da soğuktan dolayı titremek. İLE "Şakır" diye ses çıkarmak. )


- SAKIZ ile KARDEŞKANI

( ... İLE Kardeşkanı ağacından alınan, hekimlikte ve boyacılıkta kullanılan, koyu renkte bir sakız. )


- SAKÜLER/SACCULAR[İng.] değil/yerine/= KESELEŞMİŞ


- SALGI ile/ve YAYILMA

( Kimyasal. İLE/VE Kimyasal/Elektriksel. )


- SALGILAMAK ile BOŞALTMAK

( SECRETION vs. EXCRETION )


- SALGILAMAK ile/değil YAYMAK


- SALGIN ile "... DALGA"


- SALGIN ile KOLERA[Fr. < CHOLERA]

( ... İLE Şiddetli ishal ve kusmalarla kendini gösteren, çok bulaşıcı, salgın ve öldürücü bir hastalık. )


- SÂLİM ile/ve/<> SELİM

( Güvende olmak, güven vermek. İLE/VE/<> Duru olmak. )

( Aklın. İLE/VE/<> Kalbin. )

( ... İLE/VE/<> Doğru, dürüst, kusursuz. | Ur ya da bazı sayrılıklarda, sonu iyi, tehlikesiz, kötücül olmayan, iyicil. )


- SALIN/PHYSIOLOGICAL SALINE[İng.] değil/yerine/= SERUM FİZYOLOJİK


- SALİSİLİK ASİT ile GLİKOLİK ASİT


- SALLA(N)MAK ile SİLKELE(N)MEK

( TO SWING vs. SHAKE OFF )


- SALLANMAK ile YALPALA(N)MAK

( TO SWING vs. TO LURCH )


- SALYA[Ar. < Yun.]/RÎK[Ar.] ile TÜKÜRÜK

( Ağızdan sızan tükürük. İLE Tükürük bezlerinin, ağza akan salgısı. )

( MEL'UB: Salyalı ağız. )

( SALIVA vs. SPITTLE )


- SÂMÎ ile SEMÎ

( Zaman zaman duyan. İLE Sürekli duyan. )


- SÂMÎ ile SEMÎ

( Zaman zaman duyan. İLE Sürekli duyan. )


- SAMPLE[İng.] değil/yerine/= ÖRNEK


- SAMPLING[İng.] değil/yerine/= ÖRNEKLEME


- SANAT ile SAYRILIK


- ŞANKR ile ...

( Ülser. )


- SANRI ile/ve/||/<> SANCI


- SANTRAL/CENTRAL[İng.] değil/yerine/= MERKEZÎ


- SANTRİFÜGAL/CENTRİFUGAL[İng.] değil/yerine/= MERKEZKAÇ


- SANTRİFÜJ/CENTRİFUGE[İng.] değil/yerine/= DÖNDÜR AYIR AYGIT


- SANTRIPEDAL/CENTRIPETAL[İng.] değil/yerine/= MERKEZCİL


- SAPLANTI ile/değil TİK[Fr.]

( ... İLE/DEĞİL Herhangi bir kas kümesinin, istençdışı devinmesi. | Alışkanlıkla sık sık yinelenen, gülünç, sıkıcı söz ya da el, kol, yüz devinmesi. )


- SAR/SPECİFIC ABSORPTION RATE[İng.] değil/yerine/= ÖZGÜL SOĞURMA DEĞERİ


- SAR'/SAR'A[Ar.]/TUTARAK/TUTARIK/TUTARGA/YİLBİK[Ar.] ile SÂRÂ[Ar.]

( Tutarık, tutarak, bayıltıcı bir sinir/beyin hastalığı. İLE Katkısız, hâlis. )


- ŞARBON[Fr. < CHARBON] değil/yerine/= KARAKABARCIK


- ŞARBON[Fr.] değil/yerine/= YANIKARA/KARAKABARCIK/KARAYANIK

( Çeşitli hayvanlarda, özellikle koyun ve sığırlarda görülen, deri ya da mukoza yoluyla insana bulaşan, bulaştığı yerde kara bir çıban yapan, tehlikeli sayrılık. )


- SARGI ile FASKA[Lat.]

( Esnek bir maddeden yapılmış, uzun, dar ve ince şerit. | Bir elektrik makinesinde ya da aygıtında, aynı devreyi oluşturan iletkenlerin tümü. | Gövdenin bir bölümünü yerinde ya da baskı altında tutmak amacıyla uygun biçimde sarılmış şerit. İLE Kundak çocuklarının beline, zıbının üzerinden sarılan geniş sargı. )


- SARGILI ile/değil SARILI


- SARHOŞ ile KÖR KANDİL/GÖK KANDİL

( ... İLE Aşırı derecede sarhoş. )


- SARHOŞ[Fars. < SER-HOŞ] ile MASTOR/MASTUR

( ... İLE İleri derecede sarhoş. )


- SARİ ile SÂRİ

( Budist rahiplerin giydiği sarı renkli giysi. İLE Bulaşıcı sayrılık. )


- SAR'Î ile SARÎ' ile SÂRÎ[Ar. < SİRÂYET] ile SÂRÎ[Fars.] ile SARÎH[Ar. < SARÂHAT]

( Sar'a hastalığı ile ilgili. | Sar'alı. İLE Yere yığılmış sar'alı kişi. İLE Bulaşan/bulaşıcı. [İng. CONTAGIOUS, Fr. CONTAGIEUX] İLE Sürücü, süren. İLE Açık, meydanda. | Belirli. | Saf, halis. | Safkan Arap atı. )


- SARIÇALI = ÇOBANTUZLUĞU/KADINTUZLUĞU/AMBERBARİS

( Ayrı taçyapraklı ikiçeneklilerden, çiçekleri sarı, meyvesi ekşi ve kırmızı renkte, kabuğu ve kökü, solucan düşürücü ilaç olarak kullanılan bir bitki. )

( BERBERIS VULGARIS )


- SABIR/SARISABIR[Süryanice ŞABRÂ] ile SARISALKIM

( Zambakgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, yaprakları, oldukça yüksek bir sapın tepesinde, rozet biçiminde toplanmış bulunan bir süs bitkisi. | Bu bitkinin, etli ve kalın yapraklarından çıkarılan, kırmızımsı esmer renkli, tıpta ve boyacılıkta kullanılan bir madde. İLE Baklagillerden, salkım durumunda sarı çiçekleri bulunan, bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen bir ağaç. )

( ŞİBÂRU[Akatça]: Sivri bir araç. İlâç olarak kullanılan bir bitki. )

( ALOES cum LABURNUM )


- ŞARJ ETMEK değil/yerine/= YÜKLEMEK


- SARKOİDOZ ile/||/<> TÜBERKÜLOZ

( Gövdede küçük yangılı[granülom] göze kümelerinin oluşumu ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. İLE/||/<> Mycobacterium tuberculosis bakterisinin neden olduğu, akciğerlerde ve öteki organlarda bulaş ile ilişkili bir sayrılık. )


- SARSIM ile SARSINTI

( Sarsma eylemi. | Gök nesnelerinin[cirim], genel çekim yasasına uygun olarak birbirini çekmesi nedeniyle herhangi bir gezegenin hareketinde görülen karışıklık. İLE Birden sallanma, sarsılma. | Titreme. | Deprem. | Deprem sırasındaki yer hareketlerinin her biri. | Bir kurum ya da kuruluşun dengesini etkileyen bozukluk. | Kaza, ilaç ve uyuşturucuların yarattığı, fiziksel ya da coşkusal nitelikteki, birdenbire gelişen karmaşık belirtilerin tümü. )


- ŞAŞI/LIK ile/değil ŞAŞIL/ŞEHLÂ

( Birbirine paralel görme ekseni olmayan (göz ya da kişi.) | Gözlerini çarpıtarak. İLE Kusurlu sayılmayacak kadar hafif şaşı göz. )

( AHVEL ile/değil ... )

( LÛC ile/değil ... )

( [not] GOGGLE/CROSS-EYE/SQUINT vs./and/but ... )


- SATELLIT SİSTEM/SATELLITE SYSTEM[İng.] değil/yerine/= UYDU DÜZENİ


- SAYRI/HASTA/HİPOKONDRİAK ile/değil SAYRIMSAK

( ... İLE/DEĞİL Gerçekte sayrı olmadığı halde, kendini sayrı gösteren/sanan. )


- SAYRILIK/HASTALIK/MARAZ[Ar.] değil/yerine/>< ESENLİK


- SAYRILIK ile/ve BÖLGESEL SAYRILIK

( DISEASE vs./and ENDEMIC )


- SAYRILIK ile/ve/<> İHTİLÂT[Ar.]

( ... İLE/VE/<> Sayrılık[hastalık] karışması. | Karşılaşıp görüşme. )


- SAYRU ile ...

( Hasta. )


- SBRT/STEROTAKTİK VÜCUT RADYOTERAPİSİ STEREOTACTIC BODY RADIOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= STEROTAKTİK GÖVDE IŞIN SAĞALTIMI


- SBS/HEALTH INFORMATION SYSTEMS[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK BİLİŞİM DÜZENLERİ


- SBS/SEQUENTIAL BACKWARD SELECTION[İng.] değil/yerine/= SIRALI GERİ YÖNLÜ SEÇİM


- SBY/HEALTHCARE KNOWLEDGE MANAGEMENT[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK BİLGİ YÖNETİMİ


- SC/SUBCUTANEOUS[İng.] değil/yerine/= DERİ ALTI


- SCALABILITY[İng.] değil/yerine/= ÖLÇEKLENEBİLİRLİK


- SCALENE MUSCLE ile ...

( SKALEN KAS, KABURGALARI KALDIRAN KAS )


- SCALP ile ...

( Kafatası üzerindeki saçlı deri. )


- SCANNING[İng.] değil/yerine/= TARAMA


- SCD/ANİ KARDİYAK ÖLÜM/SUDDEN CARDIAC DEATH[İng.] değil/yerine/= KALP YETMEZLİĞINE DAYALI ANİ ÖLÜM


- SCH/SCHIZOPHRENIA[İng.] değil/yerine/= ŞİZOFRENİ


- -SCHESIS ile/||/<> -SCHISIS/SCHISTO- ile/||/<> FLUX- ile/||/<> ISCH-/ISCHO-

( Süpresyon, denetim, birikim, akışın önlenmesi. İLE/||/<> Yırtık, dalak, fissür, yapışıklıkların önlenmesi. İLE/||/<> Akış. İLE/||/<> Denetim, eksiklik, durdurma, baskı altına alma. )


- SCOTO- ile/||/<> SKİA- ile/||/<> NOCT-/NOCTİ-/NYCT-/NYCTİ-/NYCTO-

( Karanlık. İLE/||/<> Gölge. İLE/||/<> Gece. )



(7/7)




Bu sayfa 01 Ocak 2025 itibariyle 2969 kez incelenmiş/okunmuştur.