
Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim
TIP'ta
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 7470 başlık/FaRk ile birlikte,
8100 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(6/8)
- KIST/CYST[İng.] değil/yerine/= KESE
- KİST ile UR(TÜMÖR) ile YAĞ BEZESİ
( İçi, sıvı ya da gazla dolu keseciktir. Enfeksiyon ve iltihaplanma gibi durumlarda oluşur. Yumuşaktır. [Her kistten korkmamak ve bilgili/bilinçli olmak gerekir.][Kansere daha az neden olur.] İLE Gövdenin bir yerindeki kistin olağandışı büyümüşlüğüne işaret eder. Serttir.[Daha büyük dokulardan oluşur.][Gövde içindeki bir kist parçalanıp içeriğini gövde içine yayabilir ve dolayısıyla zarar verebilir.]Kansere neden olmadığı sürece zararsızdır ve iyi huylu tümörler gövdenin herhangi bir işleviyle etkileşime girmez.] İLE Yağ ve/ya da bağ dokusunun [lipom] katı ya da sıvı oluşuna göre birikinti, beze, kist biçiminde olabilir.[Yangılı(iltihaplı) olanlarına apse/li denilmektedir.] )
( ... İLE ... İLE/ Bir yağ hücresinin içinde depoladığı yağ miktarını sınırlayamaması ve aşırı yağ depolaması ile oluşur. (Yağlı yiyecek ya da (ne az, ne de çok) yağlı yemekten kaynaklanmamaktadır.] )
- KISTAS[Ar.]/CRITERION, CRITERIA[İng.]/KRİTER[Fr. < CRITERE] değil/yerine/= ÖLÇÜT/ÖLÇEK
- KİST/UR:
SIVI ile/ya da KATI
- KİT KEMIK İLİĞİ TRANSPLANTASYONU/BONE MARROW TRANSPLANTATION[İng.] değil/yerine/= KEMIK İLİĞİ AKTARIMI
- KİTLE ile KÜTLE[Ar.]
( Katı maddelerin büyük parçası, küme, yığın. | [fizik] Bir nesneye uygulanan kuvvetle, oluşan ivme arasındaki orantıyı veren katsayı ya da nesne niceliği. )
- KIVILCIM ve/||/<> SİVİLCE
( [fazla] Güvenme servetine! Bir kıvılcım yeter. VE/||/<> [fazla] Güvenme güzelliğine! Bir sivilce yeter. )
- KIVRAMAK ile KIVRANMAK
( Bir nesnenin buruşup toplanması, kıvırcık duruma gelmesi. | Hızlı yürümek. | Harekete geçmek. İLE Ağrı, sancı gibi gövdesel ya da korku, heyecan gibi ruhsal nedenlerle gövdenin eğilip bükülmesi. | Acı çekmek, üzülmek. | Bir şeye çok gereksinim duymak. )
- KIYIN ile KIYINTI
( Güçlü birinin, yasaya ya da vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, zulüm. İLE/ Açlık nedeniyle midede duyulan eziklik. | Herhangi bir nedenle gövdede duyulan kırıklık. | İnce ince doğranmış küçük parça. )
- KIZ KID
- KIZAMIK ile/||/<> KIZAMIKÇIK
( Morbillivirusun neden olduğu, döküntü ve yüksek ateş ile ilişkili bir çocukluk çağı hastalığı. İLE/||/<> Rubella virüsünün neden olduğu, hafif döküntü ve düşük ateş ile ilişkili bir bulaş. )
- KIZAMIK ile KIZIL ile SUÇİÇEĞİ ile KABAKULAK/KABAŞİŞ/YAZMA ile KUDUZ
( MEASLES vs. SCARLET FEVER vs. CHICKENPOX vs. MUMPS vs. RABIES )
- KIZILAY ile KIZILHAÇ
( RED CRESENT vs. RED CROSS )
- KKDS/CLINICAL DECİSION SUPPORT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= KLINİK KARAR DESTEK DÜZENİ
- KKE/PERSONAL PROTECTIVE EQUİPMENT KİŞİSEL KORUYUCU EKİPMAN, KİŞİSEL KORUYUCU DONANIM
- KLASIFIKASYON/CLASSIFICATION[İng.] değil/yerine/= SINIFLAMA
- KLİNİK BİBLİYOTERAPİ ile/ve/||/<> GELİŞİMSEL BİBLİYOTERAPİ
- KLİNİK BİYOKİMYA ile MOLEKÜLER TIP
( Hastalıkları teşhis ve tedavisinde kullanılan biyokimyasal yöntemleri inceleyen bir bilim dalı. İLE Moleküler düzeyde hastalıkların teşhisi ve tedavisi ile ilgilenen bir tıp dalı. Bu iki dalın kesiştiği noktada, genetik testler ve moleküler ilaçlar geliştirilmektedir. )
- KLOR[Fr. < CHLORE] ile KLOR HİDRAT[Fr. < CHLORHYDRATE] ile KLOR HİDRİK ASİT ile KLORİK[Fr. < CHLORIQUE] ile KLORLAMAK
( Atom numarası 17, atom ağırlığı 35,5 olan, normal sıcaklıkta gaz durumunda bulunan, halojenlerden bir öğe.[simgesi Cl] İLE Azotlu organik bir baz ile hidroklorik asitten türeyen tuz. İLE Klor ile hidrojen bileşiği (HCl). İLE Klorik asit. İLE Mikroplardan arındırmak amacıyla suya düşük oranda klor katmak. | Özellikle yünlü kumaşlara, ipliklere parlaklık vermek için klor gazına tutmak. | Savaşta insana, hayvanlara ve bitkilere zararlı olması, öldürmesi için klor püskürtmek. )
- KLOROFİL[Fr. < CHLOROPHYLLE] ile KLOROFORM ile KLOROMETRİ/KLORÖLÇER ile KLOROPLAST[Fr. < CHLOROPLASTE] ile KLOROZ/SARICALIK
( Güneş ışığını soğurarak bitkilerde karbon özümlemesini sağlayan ve bitkilere yeşil renklerini veren nesne. İLE Renksiz, hoş kokulu, genellikle anestezide kullanılan, yatıştırıcı ve uyuşturucu birleşik. [CHCI3] | Bir tür organik yağ çözücü. İLE Bir sıvının içindeki erimiş bulunan klor miktarını ölçmeye yarayan araç. İLE Yeşil bitkilerde gözelerin içinde bulunan, klorofil moleküllerinden oluşan, karmaşık yapılı kromoplast. İLE Kanda alyuvar sayısının azalmasından ileri gelen, genellikle genç kızlarda görülen kansızlık. | Yaprakların sarımtırak bir renk aldığı bitki hastalığı. )
- KLOROFİL ile/ve HEMOGLOBİN[Fr. < Yun: HAIMA: Kan. | BUS: Yuvarlak.]
( Bitkilere rengini veren. İLE/VE Kana rengini veren. | Soluk alma aygıtıyla organizmanın gözeleri arasında oksijen ve karbon gazını iletmeyi sağlayan, bileşiminde, demir, azot, oksijen, hidrojen, kömür ve kükürt bulunan alyuvarların en önemli maddesi. )
- KM/BY/KNOWLEDGE MANAGEMENT değil/yerine/= BİLGİ YÖNETİMİ
- KMML ile/||/<> JMML
( KMML'nin ayrıntıları için burayı tıklayınız... İLE/||/<> JMML'nin ayrıntıları için burayı tıklayınız... )
- KMR/CARDIAC MAGNETIC RESONANCE[İng.] değil/yerine/= KARDİYAK MANYETİK REZONANS
- KMY/BONE MINERAL DENSITY[İng.] değil/yerine/= KEMİK MINERAL YOĞUNLUĞU
- KOAGÜLASYON/COAGULATION[İng.] değil/yerine/= PIHTILAŞMA
- KOAGÜLOPATİ/COAGULOPATHY[İng.] değil/yerine/= PIHTILAŞMA SAYRILIĞI
- KOAGÜLÜM/COAGULUM[İng.] değil/yerine/= PIHTI
- KOAPTASYON/COAPTATION[İng.] değil/yerine/= KAVUŞUM
- KOARKTASYON/COARCTATION[İng.] değil/yerine/= DAMAR DARALIMI
- KOCA KARI İLÂCI ile/değil KOCA KARİA İLÂCI
- KOCAKARI SOĞUKLARI
(EYYÂM-I HUSUM, BERD-İ ACÛZ):
SIN[Ar.] ile/ve/||/<>/> SİNNABER[Ar.] ile/ve/||/<>/> VABIR[Ar.] ile/ve/||/<>/> AMİR[Ar.] ile/ve/||/<>/> MUTEMİR[Ar.] ile/ve/||/<>/> MUALLEL[Ar.] ile/ve/||/<>/> MATFİYÜLCEMER[Ar.]
( "Acüz", omurgamızdaki "kuyruk sokumu" dediğimiz son kemiğin adıdır. Yani soğuğun kuyruk sokumuna kadar duyumsanmasından dolayı böyle bir benzetme olmuş. Bu sözcük, Arapça'da kocakarı anlamına gelen "acüze" sözcüğü ile karıştırılınca, bir de üstüne bu soğuklarda çok fazla yaşlı kadının yaşamını yitirmesi söz konusu olunca, deyim, halkın ağzında "kocakarı soğukları" olarak kalmış. )
( Mart ayının ortalarında[11-17 Mart arasında] buz gibi bir soğuk getiren hava durumu. )
- KÖÇRÜM ile KÖÇÜK ile KÖÇÜT
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Ani ve şiddetli korku. | Dehşet. İLE İnsanın kalçası. | Koyunun yağlı kuyruğu. İLE At. )
- KOENFEKSİYON/COINFECTION[İng.] değil/yerine/= EŞBULAŞ, BİRLİKTE BULAŞ
- KOENZİM/COENZYME[İng.] değil/yerine/= EŞENZİM
- KÖGÜRÇGÜN ile KÖGÜZ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Güvercin. İLE Göğüs. )
- KOHERANS/COHERENCE[İng.] değil/yerine/= EŞ EVRELİLİK | TUTARLILIK
- KOHEZYON/COHESION[İng.] değil/yerine/= YAPIŞMA, KAYNAŞMA, BÜTÜNLEŞME
- KOHORT ÇALIŞMASI/COHORT STUDY[İng.] değil/yerine/= ORTAK ÖZ ÇALIŞMASI, DÖNEMDAŞ ÇALIŞMASI
- KOHORT/COHORT[İng.] değil/yerine/= ORTAK ÖZ, DÖNEMDAŞ
- KOİL/COIL[İng.] değil/yerine/= SARMAL TIKAÇ, SARGI
- KOINSIDANS/COINCIDENCE[İng.] değil/yerine/= EŞ RASTLANTI
- KOINSIDENTAL/COINCIDENTAL[İng.] değil/yerine/= EŞ RASTLANTISAL
- KÖK HÜCRE:
FARKLILAŞMA ÖZELLİKLERİNE GÖRE ile/ve/||/<> ELDE EDİLDİKLERİ YERE GÖRE
( )
- KÖK HÜCRE KAYNAKLARINDA:
EMBRİYONİK ile/ve/||/<> FETAL ile/ve/||/<> ERİŞKİN
- KÖK ile KÖK[Fars. < KÛK] ile TOHUM[Fars. < TUHM]["TOĞUM/TOUM" değil!]
( Bitkileri toprağa bağlayan, topraktaki besi maddelerini emmesine yarayan klorofilsiz bölüm. | Kök sap, kök. | Bazı şeylerde dip bölüm. | Sapıyla çıkarılan bitkilerde tane. | Dip, temel, esas. | Kaynak, köken. | Birini bir yere bağlayan manevi temel güçlerin bütünü. | Sözcüğün her türlü ek çıkarıldıktan sonra kalan anlamlı bölümü. | Olağan koşullarda çevresinden yalıtılamayan ancak çok çeşitli tepkimeyi nitelik değiştirmeden kalabilen atom kümesi. | Denklemde bilinmeyenin yerine konulduğunda uygun düşen gerçek ya da birleşik değer.
İLE
Sazı kurmaya yarayan burgu. | Sap.
İLE
Bitkilerde döllenme sonunda yumurtacıktan oluşan ve yeni bir bitki oluşmasını sağlayan tane. | Soy sop, döl, nesil, sülale. | Ortaya bir sonuç çıkaran, bir sonucun oluşmasına sebep olan şey. | Spermatozoit. )
( CEZİR ile ... ile BEZRA )
( ROOT vs. ... vs. SEED )
- KOK(MA)MAK ile/ve KORK(MA)MAK
- KÖKTEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KALICI
- KOKU ALMA GÖZELERİ ile KOKU SİNİRİ
( OLFACTORY CELLS vs. OLFACTORY NERVE )
- KOKU ALMA ile KOKLAMAYA AİT
( OLFACTION vs. OLFACTORY )
- KOKU ile/ve/||/<> DOKU
- KOKU ile/ve HİS
( GANDHA ile/ve ... )
- KOKU ve/<> KAŞINTI
- KOKU ile/ve/||/<>/> KORKU
- KOKU ile/ve/||/<> TAD/AROMA
( Burundan gelen. İLE/VE/||/<> Damaktan gelen. )
( Ortonazal. İLE/VE/||/<> Retronazal. )
- KOL/EL ile KOL ile KOL
( İnsan gövdesinde, omuz başından parmak uçlarına kadar uzanan bölüm. İLE Giyside gövdenin bu bölümünü saran parça. | Makinelerde tutup çevirmeye, çekmeye yarayan ağaç ya da metal parça. | Ağaçlarda gövdeden ayrılan kalın dal. | Bazı çalgıların elle tutulan sap bölümü. | Koltuk, divan vb.nin yan tarafında bulunan dayanmaya yarayan parça. | Bir halat oluşturan bükülmüş lif demetlerinden her biri. İLE Bir şeyin ayrıldığı bölümlerden her biri, dal, kısım, şube, branş. | İş takımı. | Kanat. | Dizi, düzen. )
- KOL ile/ve/<> ÖNKOL
( ... İLE/VE/<> Kolun, dirsekle bilek arasındaki bölümü. )
- KOLAPS/COLLAPSE[İng.] değil/yerine/= GÖÇME | ÇÖKME | SÖNME
- KOLATERAL/COLLATERAL[İng.] değil/yerine/= YANDAL (DAMAR YA DA SİNİR)
- GÜÇ/DAYANIKLILIK/DENGE:
KOL/DA ile/ve/değil/||/<>/< BACAK/TA
( Yüzmede[özellikle suyun üstünde durmada], tutunma ve tırmanmada kolun gücüne değil bacakların gücüne ve olanaklarına yönelmek/odaklanmanın önceliği ve farkındalığı... )
- KOLESİSTEKTOMİ ile/||/<> KOLELİTİAZİS
( Safra kesesinin cerrahi olarak çıkarılması işlemi. İLE/||/<> Safra kesesinde taş oluşumu. )
- KOLESİSTİT ile/||/<> PANKREATİT
( Safra kesesinin yangılanması. İLE/||/<> Pankreasın yangılanması. )
- KOLESTAZ ile/||/<> HEPATOMEGALİ
( Kolestaz, safra akışının durması ya da azalması. İLE/||/<> Hepatomegali, karaciğerin normalden büyük olması. )
- KOLESTAZ ile/||/<> KOLESTROL
( Safra akışının durması ya da azalması. İLE/||/<> Kanda yüksek seviyede kolesterol bulunması. )
- KOLESTEROL[Fr. < CHOLESTEROL]/KOLESTERİN[Fr. < CHOLESTERINE] ile/değil KOLESTEROLÜN ARTMASI
- KOLESTEROL'DE:
İDEAL ile KABUL EDİLEBİLİR ile SINIRDA YÜKSEK ile YÜKSEK
( 180 altı. İLE 180 - 199 İLE 200 - 219 İLE 220 üstü. )
- KOLİK/COLIC[İng.] değil/yerine/= SANCI
- KOLİK[Fr. < COLIQUE] değil/yerine/= SANCI
( Bağırsak, böbrek gibi içi boş organlarda, aralıklı duyulan güçlü sancı. )
- KOLIMASYON/COLLIMATION[İng.] değil/yerine/= IŞIN YÖNLENDİRME
- KOLIMATÖR/COLLIMATOR[İng.] değil/yerine/= IŞIN YÖNLENDİRICİ
- KOLİT[Fr. < COLITE] ile/ve/||/<> ANTERİT[Fr. < ANTERITE]
( Kalın bağırsak yangısı/iltihabı. İLE/VE/||/<> İnce bağırsak yangısı/iltihabı. )
- KOLON[Fr. < COLONNE] ile KOLON[Fr. < CÔLON]
( Dikme/sütun. | Katlardaki döşemeleri birbirine bağlayan düşey boru. İLE Kalın bağırsağın gödenden önceki bölümü. )
- KOLON KANSERİ ile/||/<> REKTUM KANSERİ
( Kalın bağırsağın kolon bölümünde olağandışı göze büyümesi ile ilişkili bir kanser türü. İLE/||/<> Kalın bağırsağın rektum bölümünde olağandışı göze büyümesi ile ilişkili bir kanser türü. )
- KOLONİZASYON/COLONIZATION[İng.] değil/yerine/= ÖZDEŞ KÜMELENME
- KOLTUK ile KOLTUK
- KOLTUKALTI BEZLERİ ve KULAK ARKASI BEZLERİ ve KASIKTAKİ BEZLER
( Kalpteki fazlalıklar depolanır. VE Beyindeki fazlalıklar depolanır. VE Karaciğerdeki fazlalıklar depolanır. )
( Kanın gereksinim duyulduğunda ve besin sağlayabilmek için özel değişikliğe tâbi tutabilmek üzere çukurlarda ve boşluklarda depo edilmesi zorunluluğu vardır. Nispeten daha güçlü örgenlerdeki fazlalıklar, genellikle daha zayıf örgenlere geçer. )
- KOMA ile/<>/> "BİTKİSEL" "YAŞAM"/DURUM ile/<>/> KİLİT DURUM
( COMA vs./||/<>/> VEGETATIVE STATE )
- KOMA[Fr. < COMA] ile KOMA[Yun.]
( Bazı sayrılıklar, yaralanmalar, zehirlenmeler sırasında görülen anlama, duyma ve devimin tamamen ya da az çok kaybolmasıyla beliren bilinç kaybı durumu, bilinç yitimi. İLE Eşit olmayan iki ses arasında kulakla seçilebilecek en küçük aralık. )
- KOMBİNASYON/COMBİNATION[İng.] değil/yerine/= BİRLEŞİM
- KOMBINE/COMBINED[İng.] değil/yerine/= BİRLEŞİK
- KOMMOSYO/COMMOTIO[İng.] değil/yerine/= SARSINTI
- KOMORBİDİTE/COMORBIDITY[İng.] değil/yerine/= EŞSAYRILIK
- KOMPAKSİYON/COMPACTION[İng.] değil/yerine/= KİLITLENME | TAKILMA
- KOMPAKT/COMPACT[İng.] değil/yerine/= SIKI | YOĞUN
- KOMPANSASYON/COMPENSATION[İng.] değil/yerine/= ÖDÜNLEME | DENGELEME
- KOMPANSATUVAR/COMPENSATORY[İng.] değil/yerine/= ÖDÜNLEYİCİ | DENGELEYİCİ
- KOMPANSE/COMPENSATED[İng.] değil/yerine/= ÖDÜNLENMİŞ | DENGELENMİŞ
- KOMPARATİF/COMPARATIVE[İng.] değil/yerine/= KARŞILAŞTIRMALI
- KOMPARTIMAN/COMPARTMENT[İng.] değil/yerine/= ODACIK | BÖLÜM
- KOMPETİTİF/COMPETITIVE[İng.] değil/yerine/= YARIŞMALI
- KOMPLEKS/COMPLEX[İng.] değil/yerine/= KARMAŞIK | BİRLEŞİM | KARMAŞA
- KOMPLEKS ile RAFİNE
- KOMPLEKSİTE/COMPLEXITY[İng.] değil/yerine/= KARMAŞIKLIK
- KOMPLET/COMPLETE[İng.] değil/yerine/= TAM
- KOMPLİKASYON/COMPLICATION[İng.] değil/yerine/= ART SORUN
- KOMPLİKASYON/İHTİLAT değil/yerine/= KARMAŞIKLIK
- KOMPLİKE/COMPLICATED[İng.] değil/yerine/= KARMAŞIK
- KOMPLİYANS/COMPLIANCE[İng.] değil/yerine/= UYUNÇ
- KOMPONENT/COMPONENT[İng.] değil/yerine/= ÖGE, BİLEŞEN
- KOMPOZİSYON/COMPOSITION[İng.] değil/yerine/= BİLEŞİM
- KOMPOZİT/COMPOSITE[İng.] değil/yerine/= BİLEŞİK
- KOMPRES/COMPRESS[İng.] değil/yerine/= BASKIT
- KOMPRESÖR/COMPRESSOR[İng.] değil/yerine/= SIKIŞTIRICI
- KOMPRESYON/COMPRESSION[İng.] değil/yerine/= BASI
- KOMPRIMEV COMPRIME[İng.] değil/yerine/= HAP
- KOMPÜLSİF/COMPULSIVE[İng.] değil/yerine/= ZORLANTILI
- KOMPÜLSİYON/COMPULSION[İng.] değil/yerine/= ZORLANTI
- KOMÜNİKAN/COMMUNICANT[İng.] değil/yerine/= BAĞLANTILI
- KOMÜNİKASYON/COMMUNICATION[İng.] değil/yerine/= İLETİŞİM
- KÖN ile KÖNÇÜK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( İnsan ve at derisi. İLE Yaka. )
- KONAK ile KONAK ile Konak
( Büyük ve gösterişli ev. | Vali, kaymakam gibi yüksek dereceli devlet görevlilerinin resmî konutu. | Konakçı. | Araçla bir günde alınan yol. | Yolculukta geceyi geçirmek için inilen, konaklanılan yer. İLE Kundak çocuklarının başlarında görülen kepek tabakası. | Gözde oluşan ince tabaka. İLE İzmir iline bağlı ilçelerden biri. )
- KONDANSASYON/CONDENSATION[İng.] değil/yerine/= YOĞUNLAŞMA
- KONDISYON/CONDİTION[İng.] değil/yerine/= DURUM | KOŞUL
- KONDİSYON[Fr./ing. < CONDITION]/ŞART[Ar.] değil/yerine/= KOŞUL
- KONDISYONEL/CONDİTIONAL[İng.] değil/yerine/= KOŞULLU
- KONDÜVİT/CONDUİT[İng.] değil/yerine/= YAPAY-BİYOLOJİK YOL
- KONFİGÜRASYON/CONFİGURATION[İng.] değil/yerine/= BİÇİM | DİZİLENİM
- KONFİRMASYON/CONFİRMATION[İng.] değil/yerine/= DOĞRULAMA
- KONFLİKT/CONFLICT[İng.] değil/yerine/= ÇATIŞMA
- KONFOBÜLASYON/CONFABULATION[İng.] değil/yerine/= MASALLAMA
- KONFRONTASYON/CONFRONTATION[İng.] değil/yerine/= YÜZLES¸TİRME
- KONFÜZYON/CONFUSION[İng.] değil/yerine/= BİLİNÇ BULANIKLIĞI
- KONİZASYON/CONIZATION[İng.] değil/yerine/= KONİK KESİM
- KONJENITAL/CONGENITAL[İng.] değil/yerine/= DOĞUŞTAN
- KONJESTİF/CONGESTIVE[İng.] değil/yerine/= GÖLLENDİRICİ
- KONJESTİYON/CONGESTION[İng.] değil/yerine/= GÖLLENME
- KONJONKTİVİTE değil/yerine/= GÖZ YANGISI
- KONKOMITAN/CONCOMITANT[İng.] değil/yerine/= EŞLİK EDEN
- KONKORDAN/CONCORDANT[İng.] değil/yerine/= UYUMLU
- KONKORDANS/CONCORDANCE[İng.] değil/yerine/= UYUMLULUK
- KONKÜZYON/CONCUSSION[İng.] değil/yerine/= SARSINTI
- KONNEKSİYON/CONNECTION[İng.] değil/yerine/= BAĞLANTI
- KONNEKTİF DOKU/CONNECTIVE TISSUE[İng.] değil/yerine/= BAĞ DOKUSU
- KONNEKTÖR/CONNECTOR[İng.] değil/yerine/= BAĞLAYICI, BAĞLANTI (DONANIM)
- KONSANTRATÖR/CONCENTRATOR[İng.] değil/yerine/= YOĞUNLAŞTIRICI
- KONSANTRE/CONCENTRATED[İng.] değil/yerine/= YOĞUNLAŞMIŞ | DERİŞİK
- KONSANTRİK/CONCENTRIC[İng.] değil/yerine/= EŞMERKEZLİ
- KONSENSÜS/CONSENSUS[İng.] değil/yerine/= UZLAŞMA, | OYDAŞMA
- KONSENT/CONSENT[İng.] değil/yerine/= ONAM
- KONSEPT/CONCEPT[İng.] değil/yerine/= KAVRAM
- KONSERVATİF TEDAVİ/CONSERVATIVE THERAPY[İng.] değil/yerine/= MUHAFAZAKÂR SAĞALTIM
- MUHAFAZAKÂR[Ar.]/KONSERVATİF/CONSERVATIVE[İng./Fr.] değil/yerine/= | TUTUCU
- KONSERVATUVAR değil/yerine/= KORUNTAY
- KONSOLIDASYON/CONSOLIDATION[İng.] değil/yerine/= PEKİŞME | KATILAŞMA | BÜTÜNLEŞTİRME
- KONSTANT/CONSTANT[İng.] değil/yerine/= SABİTE
- KONSTİTÜSYONEL/CONSTİTUTIONAL[İng.] değil/yerine/= YAPISAL, BÜNYESEL
- KONSTRİKSİYON/CONSTRICTION[İng.] değil/yerine/= BÜZÜLME
- KONSTRİKTİF/CONSTRICTIVE[İng.] değil/yerine/= KISITLAYICI, DARALTICI
- KONSTRİKTÖR/CONSTRICTOR[İng.] değil/yerine/= DARALTAN
- KONSÜLTAN/CONSULTANT[İng.] değil/yerine/= DANIŞMAN
- KONSÜLTASYON/CONSULTATION[İng.] değil/yerine/= DANIŞIM
- KONSÜLTASYON[Fr./İng. < CONSULTATION]/KONSULTO[İt. < CONSULTO] değil/yerine/= DANIŞIM/DANIŞMA
- KONTAMINASYON/CONTAMINATION[İng.] değil/yerine/= BULAŞMA
- KONTAMINE/CONTAMINATED[İng.] değil/yerine/= BULAŞMIŞ
- KONTİNÜ/CONTİNUOUS[İng.] değil/yerine/= SÜREKLİ | KESİNTISİZ
- KONTRAKSİYON/CONTRACTION[İng.] değil/yerine/= KASILMA
- KONTRAKTIL/CONTRACTILE[İng.] değil/yerine/= KASILABİLİR
- KONTRAKTILITE/CONTRACTILITY[İng.] değil/yerine/= KASILABİLİRLİK
- KONTRAKTÜR/CONTRACTURE[İng.] değil/yerine/= BÜZÜLÜ KALIM
- KONTRALATERAL/CONTRALATERAL[İng.] değil/yerine/= KARŞI YAN
- KONTRAST/CONTRAST[İng.] değil/yerine/= KARŞIT
- KONTRAST MADDE/CONTRAST MEDIA[İng.] değil/yerine/= GÖRÜNTÜVERİR NESNE
- KONTRENDİKASYON/CONTRAINDICATION[İng.] değil/yerine/= KULLANIM SAKINCASI
- KONTRENDİKE/CONTRAINDICATED[İng.] değil/yerine/= KULLANIM SAKINCALI
- KONTROL LİSTESİ/CHECKLIST CHECKLIST değil/yerine/= DENETLEME DİZİNİ
- KONTRPULSASYON/COUNTERPULSATION[İng.] değil/yerine/= KARŞI VURUM
- KONTRTRANSFERANS/COUNTERTRANSFERENCE[İng.] değil/yerine/= KARS¸I AKTARIM
- KONTUR/CONTOUR[İng.] değil/yerine/= SINIR (ORGAN, TÜMÖR, VB.)
- KONTÜZYON/CONTUSION[İng.] değil/yerine/= FİZİKSEL ÖRSELENME
- KONUŞMA BOZUKLUĞU/SORUNLARI ile KEKELEMEK
( ... cum BALBÛT )
- KONVALESANS/CONVALESCENCE[İng.] değil/yerine/= TOPARLANMA
- KONVANSİYONEL[İng. < CONVENTIONAL | Fr. < CONVENTIONNEL] değil/yerine/= GELENEKSEL | ALIŞILMIŞ
- KONVEKSİYON/CONVECTION[İng.] değil/yerine/= ISI YAYIMI/ISIYAYIM
( Devinen nesnelerle belirli nicelikte ısının taşınması olayı, iletim. )
- KONVERJANS/CONVERGENCE[İng.] değil/yerine/= TOPLANMA, | YAKINSAMA
- KONVÜLZİYON/CONVULSION[İng.] değil/yerine/= HAVALE
- KOOPERASYON/COOPERATION[İng.] değil/yerine/= İŞBİRLİĞİ
- KOOPERE/COOPERATED[İng.] değil/yerine/= İLETİŞİM KURULABİLEN, İŞBİRLİĞİ YAPABİLEN
- KOORDİNASYON/COORDİNATION[İng.] değil/yerine/= EŞGÜDÜM
- KOORDİNATÖR/COORDİNATOR[İng.] değil/yerine/= EŞGÜDER, EŞGÜDÜMCÜ
- KÖPRÜCÜK KEMİĞİ ile KÜREK KEMİĞİ/KEBZE
( COLLAR BONE/CLAVICLE vs. BLADE BONE )
( CLAVICULE avec ... )
( TERKOVA ile ... )
- KÖR" ile "GÖREN"
( Köre renk, sağıra ahenk olmaz! )
- KORDON[Fr. < CORDON] ile KORDONE[Fr. < CORDONNET.] ile KORDON[Fr.] ile KORDON[Fr.]
( Genellikle ipekten yapılmış kalın ip. | Saat, madalyon vb.ni asmaya yarayan ince zincir. | İnce tellerden örülen ve özellikle ütü, ızgara vb. ev araçlarında kullanılan elektrik kablosu. | İnce uzun sıralar durumunda yapılmış oymalı duvar ya da mobilya süsü. | Teneke ve çinko nesnelerin üstüne süs yapmak için kullanılan araç. İLE Sim ya da gümüş ipliklerin bükülmesiyle hazırlanan ve el işlemelerinde kullanılan ince kordon. İLE Bir yere girip çıkmayı denetim altına almak için görevlilerden oluşturulan dizi. | Kıyı şeridi. | Kabaran denizin kumsalda bıraktığı döküntü katmanı. İLE Göbek bağı. )
- KORELE/CORRELATED[İng.] değil/yerine/= BAĞINTILI
- KÖRELMEK ile KÖRELİŞ
( Keskinliğini yitirmek. | Suyu çekilmek. | Ateş ya da ışık sönecek duruma gelmek. | Değer, önem ya da yeteneğini yitirmek. | Soyu tükenmek. | Bir örgenin beslenemeyerek küçülmesi, dumura uğraması. İLE/VE/=/||/<>/> Körelme durumu ve süreci. )
- KORKU ile/ve/||/<>/> AĞRI ile/ve/||/<>/> GERGİNLİK
- KORKU ve/> BERRAKLIK ve/> ERK(GÜÇ) ve/> YAŞLILIK
( BİLGİ KİŞİSİ
Görüşmelerimiz sırasında, ... tutarlı bir biçimde, "bilgi kişisi" sözcüklerini kullanıyor ya da bu kavrama göndermeler yapıyordu. Ama bununla ne demek istediğini hiç açıklamamıştı. Bunu, ona sordum.
"Bilgi kişisi, öğrenimin zorluklarına katlanmayı göze almış kişidir," diye yanıtladı. "Acele etmeden, bocalamadan, erk ve bilgi gizlerinin sökülmesi, çözülmesi yolunda, gidebileceği son aşamaya varmış olan bir kişidir."
"Her isteyen, bilgi kişisi olabilir mi?"
"Hayır, herkes olamaz."
"Bilgi kişisi olmak için insan ne yapmalıdır öyleyse?"
"Dört doğal düşmanına meydan okuyup onları yenmelidir."
"O dört düşmanını yenen bir kişi, bilgi kişisi olur mu?"
"Evet. Ancak, dört düşmanının her birini yenebilen kişiye, 'bilgi kişisi' denir."
"Bu düşmanları yenen herkes, 'bilgi kişisi' olur mu?"
"Hepsini yenen herkes, 'bilgi kişisi' olur."
"Bu düşmanlarla savaşıma geçmeden önce, yapılması gereken başka şeyler yok mudur?"
"Yoktur. Her isteyen, bilgi kişisi, olmayı deneyebilir ama çok azı gerçekten başarır bu işi -doğal bir şey bu-. Bilgi kişisi olma yolunda karşılaşılan düşmanlar, gerçekten korkunç şeylerdir; çoğu kişi, yenik düşer onlara."
"Nasıl düşmanlar bunlar, ... ?
Düşmanlar konusunda konuşmak istemedi. Bu konuyu anlamam için daha çok zaman olduğunu söyledi. Sözü değiştirmemek amacıyla benim bir bilgi kişisi olup olamayacağımı sordum. Bunu kimsenin kestiremeyeceğini bildirdi. Ama bir bilgi kişisi olup olamayacağımı gösteren herhangi bir ipucu bulunup bulunmadığını ısrarla sorunca, bunun, o dört düşmanla savaşımımın sonucuna bağlı olduğunu -onları yenebiliyor muyum yoksa onlara yeniliyor muyum- ama o savaşımın sonucunu şimdiden bilmesinin olanaksızlığını belirtti.
"Savaşımın sonucunu görebilmek için büyü yapmak ya da fala bakmak olanaklı mıdır?" diye sordum. Hiçkimsenin, ne araç kullanırsa kullansın, bu savaşımın sonucunu önceden bilemeyeceğini, kesin bir dille anlattı. Neden olarak da bilgi kişisi olmanın, geçici bir şey olduğunu gösterdi. Bu noktayı açıklamasını istediğimde, yanıtı şöyle oldu:
"Bilgi kişisi olmak sürekli değildir! Bir kişi, tam olarak bilgi insanı olamaz. Ancak, çok kısa bir an için olunuverir. Dört düşmanı yendikten sonra!"
"Söylesene, nasıl düşmanlar bunlar?"
Yanıt vermedi. Yine üsteledim ama konuyu değiştirdi ve başka şeyler anlatmaya başladı.
( Ertesi gün... )
Gitmeye hazırlanıyorken, birden, bilgi kişinin düşmanlarını yine sormak geldi içimden. Uzun süre uzakta kalacağımı, söyleyeceklerini yazarsam, bu konuları düşünme fırsatını bulabileceğimi anlatarak onu ikna etmeye çalıştım.
Bir süre, ikircikli, bekledi; sonra konuşmaya başladı:
"Bir kişi, öğrenmeye başlayınca, amaçlarının neler olduğunu kesin olarak bilmez. Başka bir niyeti vardır, amaçları belirgin değildir. Hiçbir zaman gerçekleşemeyecek ödüller ummaktadır. Çünkü, öğrenmenin "zorluklarını" bilmiyordur henüz."
"Yavaş yavaş öğrenmeye başlar -önceleri azar azar, sonra da büyük parçalar halinde-. Çok geçmeden, düşünceleri çatışır. Öğrendiği şey, umduğu, düşlediği gibi çıkmamıştır; bu durum, onu korkutur. Öğrenim, hiç de beklendiği gibi olmamıştır. Öğreniminin her adımı, yepyeni görevler yükler kişiye; kişinin korkuları, acımasızca birikir, baş kaldırır. Bir savaş alanına döner yaşamı.
"İşte, doğal düşmanların birincisiyle böyle karşılaşılır: Korkuyla! Yenmesi güç, hain, korkunç bir düşmandır korku. Tüm yol boyunca saklanır, ummadığın yerlerde, sinsi sinsi bekler seni. Eğer, onu karşında gördüğün zaman, kaçmaya başlarsan, unut artık bilgiye ulaşmayı."
"Korkup kaçan kişiye ne olur?"
"Bir şey olmaz. Ama öğrenemez bir daha. Korkusunu göğüslemesi, korkusuna karşın, öğrenme yolunda, bir adım daha ilerlemeyi göze alması gerekir. Bir adım daha, bir adım daha. Korkuyla dolmalı... Evet! Ama korksa da ilerlemeyi sürdürmeli, durmamalı! Bu işin yöntemi böyledir! Bu birinci düşmanın, pes edeceği bir an gelecektir. Kişiye, güven gelir. Niyeti daha da güçlenir. Öğrenmeyi, öyle korkutucu bir şey gibi görmez artık."
"Bu sevinçli an gelince, birinci doğal düşmanını yendiğini çok iyi bilir kişi."
"Hemen mi olur bu, yoksa, azar azar mı?
"Azar azar olur ama korkusunun kaybolması çabuk olur. Birdenbire olur."
"Ama yeni bir şeyler gelirse başına, yine korkmaz mı kişi?"
"Hayır. Korkusunu, bir kez yitirmeyegörsün. Kişi, artık yaşamında korku nedir bilmez. Korkunun yerini, zihin berraklığı alır -korkuyu silen bir zihin berraklığı-. Artık, o kişi, ne istediğini biliyordur; o isteklerini nasıl doyuracağını da biliyordur. Yeni öğrenimleri kazanmak için adımlarını nasıl atması gerektiğini sezer; her şey apaçık çıkmıştır ortaya. Artık, hiçbir şey saklı değildir bu kişiden."
"Bu da, ikinci düşmanın karşısına çıkarır onu: Berraklık! Ulaşılması, o denli zor olan zihin berraklığı, korkuyu kovar ama kör eder insanı aynı zamanda."
"Kişinin, kendinden kuşku duymasına yol açar, istediği şeyi yapabileceği inancını verir ona. Çünkü, o kişi, artık, herşeyi apaçık görebilmektedir. Berraklığın yüreklendirdiği kişi, bir türlü durmak bilmez. Ama büyük bir hata yapmaktadır. Bu işin, bir eksik yanı vardır. Kişi, kendini bu sözde erke bırakırsa, ikinci düşmanına boyun eğmiş sayılır. Ve öğrenme diye bir şey kalmaz. Sabırlı olması gereken yerde aceleci olacak ya da acele edilmesi gereken yerde sabırlı olmayı yeğleyecektir. Zaman gelecek, artık, yeni bir şey öğrenme yetisini yitirecektir."
"Bu tür bir yenilgiye uğrayan kişiye ne olur? Ölür mü?"
"Hayır, ölmez. İkinci düşmanı, bu kişinin, bir bilgi insanı olma çabasını kösteklemiştir; artık, bu kişi, bilgi insanı olmayı istemek yerine, devingen, kıvrak bir savaşçı olmayı yeğleyebilir. Ya da soytarı olmayı. Ne var ki, kendine pek pahalıya mal olan o berraklık, hiçbir zaman karanlığa ve korkuya dönüşmeyecektir. Yaşam boyunca, her şeyi açıkça görecektir ama yeni bir şey öğrenemeyecektir, öğrenme özlemi çekmeyecektir."
"Ama yenilmemek için yapabileceği bir şey yok mudur?"
"Korkuyu nasıl aşmışsa yine öyle yapmalıdır. Berraklığa, meydan okumalıdır. Elde ettiği berraklığı, önünü daha iyi görüp yeni adımlarını ona göre atmak için kullanmalıdır. En önemlisi de, berraklığının, bir yanlışlık sonucu ortaya çıktığını düşünmelidir. Ve öyle bir an gelecektir ki, bu berraklığın, gözleri önündeki bir noktadan başka bir şey olmadığını anlayacaktır. Böylece, ikinci düşmanını da yenmiş olacaktır. Artık, hiçbir şeyin, ona zarar veremeyeceği bir yere ulaşacaktır. Bu, bir hata olmayacaktır. Bu, gerçek bir erk(güç) olacaktır."
"Bu yere ulaşınca, ardından koştuğu erke, sonunda kavuştuğunu bilecektir. Ne isterse yapar artık bu erkle. Dostu, onun buyruğundadır artık. Ne isterse, yasa odur. Çevresinde ne varsa görmektedir. Ne var ki, üçüncü düşman dikiliverir karşısına: Erk!
"Düşmanların en güçlüsüdür erk. En doğal şey, ona boyun eğmektir. Öyle ya... O kişinin buyruğunda değil midir erk!? Buyurur; kimi sakıncaları göze ala ala, kendi yasalarını, kendi yapar. Çünkü, buyruk ondadır."
"Bu durumdaki biri, yaklaşmakta olan üçüncü düşmanın, pek farkına varmaz. Bir bakmışsın, birdenbire, haberi bile olmadan yitivermiş savaşımı. Düşmanı, onu, kıyıcı, tutarsız bir adam haline getirivermiş..."
"Erkini yitirir mi?"
"Hayır, berraklığını da erkini de hiçbir zaman yitirmez."
"Bilgi kişinindan farkı nedir, öyleyse?"
"Kendi erkine yenilen bir kişi, onu, doğru dürüst yönlendiremeden ölür gider. Yazgısının üstüne, yük gibi biner erki. Böyle biri, kendini yönetemez ve bilmez erkini, ne zaman ya da nasıl kullanması gerektiğini."
"Bu düşmanlardan birine yenilirsen, bu kesin bir yenilgi mi demektir?"
"Evet, kesin yenilgi olur bu. Bu düşmanlardan biri, insanı yenmeyegörsün, artık yapılabilecek bir şey kalmaz."
"Örneğin, erke yenilen bir kişi, yanlışını görerek, durumu düzeltebilir mi?"
"Düzeltemez. Bir kere yenilmeyegörsün, işi bitmiştir artık."
"Ya geçiciyse erke aldanması; ya erki teperse zamanında?"
"Savaşım sürüyor sayılır o durumda. Hâlâ 'bilgi insanı' olmaya çalışıyor demektir bu. Artık, hiç çabalamıyorsa, kendini koyuverirse yenilmiş olur bu kişi ancak."
"Ama bir insan yıllarca korkuya yenik düşebilir ve sonunda korkusunu yenebilir."
"Hayır, doğru değildir bu. Korkuya kapılırsan, korkuyu yenemezsin; çünkü, öğrenmekten ürküyorsundur, öğrenmek için çaba göstermiyorsundur. Ama korkusunun içinde yıllar boyunca sürdürürse öğrenme çabasını, ola ki, korkusunu yenebilir. Çünkü, kendini, korkuya tümüyle bırakmamıştır."
"Üçüncü düşmanı nasıl yeneriz?"
"Ona karşı çıkarak. Bile bile... Kendimizin olmadığını kavrayarak. Tüm öğrendiklerimizi, dikkatle ve inançla kullanarak, sürekli olarak sınırlarımızı zorlamayarak... Kendimizi denetleme durumunda, berraklığın ve erkin, hatalardan da kötü olduğunu görebilirsek, her şeyi denetimimiz altında bulundurduğumuz bir noktaya erişebiliriz. İşte, o noktada, erkimizi nasıl ve ne zaman kullanabileceğimizi biliriz. Üçüncü düşmanı böylece yenmiş oluruz."
"Bu da kişiyi, öğrenim yolculuğunun sonuna getirir. Bir de ne görürsün! Sonuncu düşman, karşına dikilmiş durmaktadır: Yaşlılık! Düşmanların en acımasızıdır bu. Hiçbir zaman, tümüyle yenemeyeceğimiz bir düşman... Sürekli olarak savaşıp uzak tutmaya çalışmaktan başka yapılacak bir şey yoktur."
"İşte, bu dönemde, kişi, hiçbir şeyden korkmaz; zihni berraktır, sabırsız değildir -tüm erkleri denetimi altındadır-. Ne var ki, bu dönem, aynı zamanda, boyun eğmeyen bir dinlenme isteğinin ortaya çıktığı bir dönemdir. Bir yere uzanmak, unutmak isteğine bırakırsa kendini; yorulur yorulmaz, sürdürdüğü çabayı bırakırsa, son olanağını kaybetmiş olur. Titrek, yaşlı bir yaratık durumuna sokuverir onu düşmanı. Çekilme arzusu, tüm berraklığını, erkini ve bilgisini bastırır."
"Ama kişi, silkinir de yorgunluğundan sıyrılır, yaşamının gereklerini sürdürürse, bu son yenilmez düşmanıyla savaşımda bir an bile olsa başarılı olursa, işte o zaman 'bilgi insanı' olmuş demektir. Berraklığın, erkin ve bilginin egemen olduğu bu an, yeterlidir onun için." )
- KÖRLÜK ile/||/<> AMAROZİS
( ... İLE/||/<> Sinirsel körlük. | Fugaks geçici körlük. )
- KÖRLÜK ile "DAĞ KÖRLÜĞÜ"
- KÖRLÜK ile TRAHOM[Fr.]
( ... İLE Göz kapaklarının altında bazı kabarcıkların belirmesiyle başlayan, tedavi edilmediğinde kirpiklerin içeriye kıvrılması, saydam tabakada yaralar çıkması nedeniyle körlükle sonuçlanabilen bulaşıcı hastalık. )
- KÖRLÜK ile/<> YOKLUK
- KORNEA[Lat.] değil/yerine/= SAYDAM TABAKA
- KORONAL/CORONAL[İng.] değil/yerine/= YANAY-DİKEY
- KORONAL DÜZLEM/CORONAL PLANE[İng.] değil/yerine/= YANAY DÜZLEM
- [ne yazık ki]
"KORONA SALAK(KORONASALAK)/COVIDIOT" ile/ve/||/<> "KORONA NARSİST(KORONARSİST)"
( "Bana/bize bir şey olmaz" diyerek çoğu kişiye virüs bulaştıranlar. İLE/VE/||/<> "Kendileri dışında kimseye bulaşıp bulaşmadığını önemsemeyenler." )
- KOROZİV/CORROSIVE[İng.] değil/yerine/= KİMYASAL AŞINDIRICI
- KOROZYON/CORROSION[İng.] değil/yerine/= KİMYASAL AŞINMA
- KORPOREL/CORPOREAL[İng.] değil/yerine/= GÖVDESEL
- KORPUS/BODY, CORPUS[İng.] değil/yerine/= GÖVDE | CİSİM
- KORPÜSKÜL/CORPUSCLE[İng.] değil/yerine/= CİSİMCİK
- KORTEKS/CORTEX[İng.] değil/yerine/= DIŞ KATMAN
- KORTİZOL ile KORTİZON[Fr. < CORTISONE]
( Yaralanmanın, korkunun ya da soğuğun yol açtığı stresler sonucu gövdede şeker yapımını hızlandıran böbrek üstü bezi kabuğunun salgıladığı, şeker, protein ve yağ metabolizmasına etki eden hormon. [Doğal, organik.] İLE Yapay, sentetik. [İlâç.] )
- KÖRÜŞ ile/||/<>/> KÖRÜNÇ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Görüş, bakış. İLE/||/<>/> İzleyiciler. )
- KÖRV[İng. < CURVE] değil/yerine/= EĞRİ
- KÖT ile KÖTİÇ ile KÖTLÜK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kıç. | Zaman ya da sıra bakımından daha sonra gelen. İLE "Kokan göt!" anlamına gelen sövgü. İLE "Seni gidi yüreksiz/gulam/oğlancı!" anlamına gelen sövgü. )
- KOTER/CAUTER[İng.] değil/yerine/= DAĞLAÇ
- KOTERİZASYON/CAUTERIZATION[İng.] değil/yerine/= DAĞLAMA
- KÖTÜ[< KÖTİ] ile/ve/||/<> KETÜ[Kıpçak][dvnlgttrk]
( Zorunlu/luk. İLE/VE/||/<> Eksik/lik. | Çolak. )
( KÖTÜLÜK: Kemâl'i engelleyen. )
- KÖTÜLEDİ değil KÖTÜLEŞTİ
- KÖTÜLEME ile/ve/değil/yerine TESPİT ETME
- KÖTÜLÜK ETMEK ile/ve/||/<>/< ZARAR VERMEK
( İnsanda. İLE/VE/||/<>/< Kişilerde ve hayvanlarda. )
( ÖNCE, ZARAR VERME!
DO NOT HARM!
PRIMUM NON NOCERE PRIMA NON NOCERE )
- KOVALAN/COVALENT[İng.] değil/yerine/= ORTAK DEĞERLİ
- KOVARYANS/COVARIANCE[İng.] değil/yerine/= ORTAK DEĞİŞKENLİK
- KOYNUNDA ile/ve/||/<> BAĞRINDA
- KOYUN ile KOYUN
( Geviş getirenlerden evcil hayvan. | Verilen buyruklara uyan, kendi kişiliğini gösteremeyen kişi. İLE Kollar arası, kucak. | Göğüsle giysi arası. | Koruyucu, şefkatli çevre. )
( OVIS ARIES cum ... )
- KÖZ ile/||/<> KÖZETLİG ile/||/<> KÖZNGÜ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Göz. İLE/||/<> Korunan, sakınılan nesne. İLE Ayna. )
- KPB/KARDİYOPULMONER BAYPAS/CARDIOPULMONARY BYPASS[İng.] değil/yerine/= KALP-AKCİĞER KÖPRÜLEMESİ
- KRAMP ile DİSTONİ
( kısa ve ani kasılmalar.[Saniyeler ya da bir iki dakika sürebilir. Kramplara stres, vitamin eksikliği, tiroid işlev denemelerindeki bozukluklar, yorgunluk, aşırı egzersiz, kafein(kahve) tüketimi gibi çok sayıda etmen neden olabilir.] İLE Uzun süren kasılmalar.[Ancak nörolog tarafından tanınabilir. Bu nedenle, uzun süren kasılmaları olanların nöroloğa başvurması ve taramalarının yapılması gerekmektedir.] )
- KRAMP/CRAMP[İng.]/[Fr. < CRAMPE] değil/yerine/= KASILMA/KASINÇ
- KRANİYAL/CRANIAL[İng.] değil/yerine/= BAŞ (İLGILİ)
- KRANİYUM/SKULL[İng.] değil/yerine/= KAFATASI
- KRANYOTOMİ/CRANİOTOMY ile/||/<> KRANYOPLASTİ/CRANİOPLASTY
( Kafatası ameliyatı. İLE/||/<> Kafatası onarımı. )
- KREPITASYON/CREPITATION[İng.] değil/yerine/= ÇITIRDAMA
- KREŞENDO/CRESCENDO[İng.] değil/yerine/= GİDEREK ARTAN
- KRESENTİK/CRESCENTIC[İng.] değil/yerine/= HİLALIMSİ
- KRETENİZM[Fr. < CRETINISME] ile KRETEN[Fr. < CRETIN]
( Tiroit bezinin yeterince hormon üretmemesi sonucu oluşan, fiziksel, psikolojik ve duygusal gelişimin duraklamasıyla beliren hastalık. İLE/VE/||/<>/> Kretenizme tutulmuş kişi. )
- KRİBRİFORM/CRİBRİFORM[İng.] değil/yerine/= ELEKSİ
- KRIPTOGRAFİ/CRYPTOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= ŞİFRELEME BİLİMİ
- KRITİK/CRITICAL[İng.] değil/yerine/= CİDDİ | TEHLİKELİ
- KRİYOTERAPİ/CRYOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= DONDURARAK SAĞALTIM
- KROMATİN[Fr. < CHROMATINE] ile/||/<> KROMATİT[Fr. < CHROMATITE] ile/||/<> KROMOZOM[Fr. < CHROMOSOME]
( Göze çekirdeğinde küçük tanecikler, düzensiz kitleler ya da ağ biçiminde bulunan, soya çekim olaylarını sağlayan, bazı boyalarla hemen boyanabilen nesne. İLE/||/<> Bir kromozomun uzunlamasına iki yarısından her biri. İLE/||/<> Göze çekirdeğinde bulunan DNA ve protein yapısı. )
- KROMOFİL/CHROMOPHIL[İng.] değil/yerine/= BOYA TUTAR
- KROMOFOP/CHROMOPHOBE[İng.] değil/yerine/= BOYA TUTMAZ
- KROMOZOM değil/yerine/= SOYAKTARAN
- KRONOLOJİ/CHRONOLOGY[İng.] değil/yerine/= TARİH SIRASI
- KRONOTROPİK/CHRONOTROPIC[İng.] değil/yerine/= HIZ ETKİLER
- KŞ/BLOOD GLUCOSE[İng.] değil/yerine/= KAN ŞEKERİ
- KSE/PROTECTED HEALTH INFORMATION[İng.] değil/yerine/= KORUNMUŞ SAĞLIK BİLGİSİ
- KSK/PERSONAL HEALTH RECORD[İng.] değil/yerine/= KİŞİSEL SAĞLIK KAYDI
- KTB/PERSONAL IDENTIFIABLE INFORMATION[İng.] değil/yerine/= KİŞİSEL TANIMLANABİLİR BİLGİ
- KÜÇÜK ATARDAMAR ile ATARDAMAR
( ARTERIOLE vs. ARTERY )
- KÜÇÜK DELİKLER = MESÂMMÂT = PORES
- KÜÇÜK KAN DOLAŞIMI ile/ve/<> BÜYÜK KAN DOLAŞIMI
( Sağ karıncıktan çıkan akiğer atardamarı kalbin hemen üzerinde ikiye ayrılarak biri sağ öbürü sol akciğere ider. Akciğerde kan temizlendikten sonra her akciğerden bir çift toplardamar halinde çıkarak sol kulakçığa dört koldan dökülür. Kalple akciğer arasındaki bu dolaşıma "Küçük Dolaşım" denir. İLE/VE/<> Sol karıncıktan çıkan aort, sola doğru kıvrılarak bir yay yapar. Bu yaydan başa ve kollara damarlar ayrılır. Daha sonra aort aşağı doğru kıvrılarak diyaframı deler ve karın boşluğuna geçer; kalça hizasında ikiye ayrılarak bacaklara uzanır. Bu aralıkta, iç organlara ve kaslara dallar verir. Gövdenin alt kısımlarında oksijensiz kan al ana toplardamarı ile gövdenin üst kısmından toplanan oksijensiz kan ise üst ana toplardamarı ile kalbin sağ kulakçığına dökülür. Bu dolaşım sistemine de "Büyük Dolaşım" denir. )
( KÜÇÜK KAN DOLAŞIMI - İBN. NEFİS, FAZIL b. NÂTIK ve HARVEY )
( Kanımızın, gövdemizi dolaşması, yalnızca 22-23 saniye sürmektedir. )
( )
- KÜÇÜK PARÇA ile KIYMIK
( ... İLE Çok küçük ve sivri tahta, demir ya da kemik parçası. )
- KUDUZ ile KUNDUZ
- KÜFE[Ar.] değil/yerine/= SEPET
( Genellikle söğüt ya da başka ağaç dallarından örülen, yük taşımaya yarayan, kaba ve dayanıklı sepet. | [argo] Kaba et, kıç. | Bir küfenin alabileceği miktar. )
- KÜG ile KÜG ile KÜG ile KÜG ile KÜG ile KÜG ile KÜG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Şiirin aruzu, ölçüsü. İLE Türkü söylerken kullanılan bir ezgi. | Beste. İLE Bir kentin halkı arasında ortaya çıkarak belirli bir süre dilde kullanılan nükteli bir söz. İLE Koçun ya da bazı vahşi hayvanların kışa yakın dönemlerde azması. İLE Aynanın üzerinde oluşan pas cinsinden lekeler. İLE Yüzde oluşan çil. İLE Doğaya salınan. )
- KULAK ÇUKURU ile KULAK DIŞ BOŞLUĞU ile KULAK KEPÇESİ ile ...
( SADEFE-İ ÜZN[Ar.] ile SAHN[Ar.] ile SEDEFE[Ar.] )
( ... vs. ... vs. PINNA )
( CONQUE avec ... avec ... )
- KULAK KEPÇESİ ile/ve KULAK MEMESİ
( EARLAP, AURICLE vs./and EAR LOBE )
- KULAK KİRİ ile KULAK YANGISI ile KULAK ZARI
( WAX vs. OTIT vs. TABL[Ar.]' )
- KULAK SALYANGOZU ile/ve KULAK SALYANGOZU KANALI
( COCHLEA vs./and COCHLEAR DUCT )
- KULAK ile/ve/||/<> BURUN ile/ve/||/<> BOĞAZ
- KULAK ile/değil !GULAG
- KULAK ile/ve/<> İÇ KULAK
( ... İLE/VE/<> Kulağın işitme sinirlerinin bulunduğu bölümü. )
- KULAK ve/<> TÜM ÖRGENLER
- KULAKTA/İŞİTMEDE (OKTAV):
9 ve/||/<> 11
- KÜLGÜ/KÜLTGÜ/KÜLÜNÇ ile KÜLÜT ile KÜLGÜ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Gülüş, kahkaha. İLE Halk için gülünç olan şey. İLE Felç. )
- KÜMÜLASYON/CUMULATION[İng.] değil/yerine/= BİRİKİM
- KÜMÜLATİF/CUMULATIVE[İng.] değil/yerine/= TOPLU
- KUNDALİNİ YOGA = LAYA YOGA
( Hinduizm, Şaktizm ve Tantra okullarından etkilenen bir yoga okuludur. Adını, meditasyon, pranayama, mantraların söylenmesi ve yoga duruşlarıyla/asanalarıyla kundalini enerjisini uyandırma üzerine odaklanarak üretir. Uygulayıcılar, "farkındalığın yogası" olarak adlandırır. Kundalini Yoga, "bir kişinin, yaratıcı olanaklarının, yeteneklerini değerlendirebilmek, gerçeği konuş(tur)mak ve başkalarına hizmet et(tir)mek, iyileş(tir)mek için gerekli merhamet ve bilinç üzerinde yoğunlaş(tır)mayı" amaçlar. )
- KÜR[Fr. < CURE] ile KÜR
( İyi bakım ve ilaç tedavisi. | Özel tedavi yöntemi. İLE İnatçı, hırslı kişi. )
- KÜR/CURE[İng.] değil/yerine/= TAM SAĞALTIM
- KURAM ve/||/<> KİŞİ ve/||/<> SAYRILIK/HASTALIK ve/||/<> KİŞİLİK BOZUKLUĞU
( Davranışçı Terapi | Benedict | Paraonoid Bozukluk | Depresif Kişilik
Bilişsel Kuram | Beck | Obsesif Kompulsif Bozukluk | Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu
Bireysel Psi.(Adler) | Adler | Karşı Olma, Karşı Gelme Bozukluğu | Şizotipal
Ego state | Ecstein | Paylaşılmış Psikotik bozukluk | Pasif Agresif
Psikotoplumsal Gelişim | E.Erickson | Eşeysel İşlev Bozukluğu | Antisosyal
Kendilik Psikolojisi | Kohut | Uyku Bozukluğu | Mazoşistik
DDDT | Ellis | Özgül Fobiler | Çekingenlik
Evrimsel Psikiyatri | Maslow | Vajinismus | Paranoid
Roger'cı Sağaltım | Rogers | Yaygın Kaygı Bozukluğu | Histriyonik
Ego Psikolojisi | Anna Freud | Travma Sonrası Stres Bozukluğu[PTSB] | Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu
Varoluşçu Terapi | Yalom | Yaz Etkileşimi | Self-defeating
Bireysel Psikoloji(Adler) | Bandura | Somatizasyon Bozukluğu | Pasif Agresif
Ayrılma-Bireyleşme | Mahler | Panik Bozukluk | Çekingenlik
Masterson Kuramı | Masterson | Şizofreni | Narsisistik
Transpersonel Psi. | Jung | Depresyon | Şizoid
Fenomenolojik Kuram | Kernberg | Sosyal Fobi | Borderline
Dürtü-Savunma Kuramı | Fairbairn | Madde Bağımlılığı | Şizoid
Biyolojik Kuram | E. Fromm | Egodistonik | Eşeşeysellik | Antisosyal
T.A | Watkins | Tikler | Sadistik
Oyun ve Gerçeklik | Winnicott | Kimlik krizi | Paranoid
Dürtü-Savunma Kuramı | Freud | Fobiler | Antisosyal
Logoterapi | Frankl | Dürtü Kontrol Bozukluğu | Pasif agresif
Hümanistik Psi. | Otto Rank | Konversiyon Bozukluğu | Histriyonik
Nöropsikanaliz | Schore | Hiperaktivite | Karışık tip
Nesne ilişkileri | Sullivan | Yeme Bozukluğu | Depresif Kişilik
Varoluşçuluk | Rollo May | Bipolar Bozukluk | Bağımlı
T.A. | Jacobson | İntihar | Self-Defeating
Gestalt | Bowlby | Davranım Bozukluğu(Ergen) | Narsisistik
Toplumsal Travama | Vamık Volkan | Toplumsal Travmanın Çözümü | Onarıcı ve Yıkıcı Önder
Şema Terapi | Risley | Parafidiler | Borderline )
- KÜRATİF/CURATIVE[İng.] değil/yerine/= SAĞALTICI | İYİLEŞTİRICİ
- KURBAĞA ile KURBAĞACIK
( ... İLE Kurbağa yavrusu, küçük kurbağa. | Küçük İngiliz anahtarı. | Ayarlanabilir somun anahtarı. | Pencere çerçevesi gibi yukarıya sürülen nesnelerin alt kenarlarına yerleştirilen tutacak. | Ağız tabanında çıkan sıvı içeren bir tür küçük kist. )
- KÜRE ile YARIKÜRE
( ... İLE Yer ya da gökküresinin, ekvatorla bölünmüş iki yarısından her biri. )
- KÜREYVE değil/yerine/= YUVAR
( Organizmadaki çeşitli sıvılarda[kan, lenf, süt] bulunan, genellikle yuvarlak ya da oval küçük cisim.[Alyuvar, akyuvar.] | Yeryuvarlağı gibi düzgün olmayan küresel biçim. )
- KURT ile KESELİ KURT
( ... İLE Genellikle omurgalılarda, kasların içinde gelişen şerit kurtçuklarının genel adı. )
- KURT ile KURT ile KANCALI KURT
( Köpekgillerden, Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika'da yaşayan, postu gri sarı renkli, yırtıcı, etçil memeli hayvan (Canis lupus). | Bir yeri, bir şeyi iyi bilen. | İşini iyi bilen, aldanmaz, kurnaz. İLE Yumuşak vücutlu, uzun gövdeli, omurgasız, bacaksız, ayaksız ya da çok ilkel ayaklı küçük hayvan. | Bazı böceklere ya da bazı böcek kurtçuklarına verilen ad. İLE İpsiler familyasından, 10 milimetre boyunda, ağzı çift çengelli, ince bağırsakta yaşayan asalak solucan. )
- KUŞ GRİBİ ile PSİTTAKOZ
- KUŞKANADI ile KUŞ KANADI
( Göz akı zarının göz bebeğine doğru bir ok ucu biçiminde ilerlemesi. İLE Kuşların kanadı. )
- KUŞKU ile/ve/değil/yerine/>< İYİMSERLİK ve DAYANÇ/SABIR
( Hastalıkların yarısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< İlâçların yarısı. VE/||/<> İyileşmenin ilk adımı. )
- KUSMA/İSTİFRA[Ar.] ile/ve/||/<> KUSMAK
( Kusmak durumu. | Üzerine bir boya uygulandığında alttaki rengin üste çıkması. İLE Midenin içindekini basınçla ağızdan dışarı atmak, çıkarmak. | Reddetmek. | Boyanan ve temizlenen şeyler yeniden ortaya çıkmak. | İçinde birikmiş kinini, öfkesini söyleyerek açığa vurmak. )
- KUSMAK ile/ve KUSAR GİBİ OLUP KUSAMAMAK
( TEHVÎ: Kusturma, kusturulma. )
( ... ile/ve TAKAYYÜ' )
- KUSMAK ile/ve SIÇMAK/YESTEHLEMEK
( Fiziksel ve psikolojik hastalıklarda/uyumsuzluklarda. İLE/VE Doğal ve zorunlu. )
( İSTİFRAĞ[< FERÂG], GASEYAN, TEHVÎ'[: Kusturma, kusturulma.], KAY' ile/ve DEF'İ-HÂCET, ITRAH, TEGAVVUT[< GAİTA] )
( BİŞKÛFE ile/ve ... )
( VOMIT/EXCRETE vs./and TO SHIT/DEFECATE/EGESTION/EXCRETION/PUPE )
- KUSMUK ile KARA KUSMUK
( ... İLE İçinde bol miktarda kara kan bulunan kusmuk. )
- KUSUNTU = KUSMUK
- KÜVEZ/KÜWEZ ile KUVÖZ/KÜVÖZ[FR. < COUVEUSE]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Mağrur, kibirli kişi. İLE Erken doğan ya da zayıf doğmuş bebeklerin belirli bir döneme kadar içine yerleştirildiği araç. )
- KUVÖZ[Fr. < COUVEUSE] değil/yerine/= YAŞANAK
- KUVÖZ/INCUBATOR[İng.] değil/yerine/= YAŞANAK
- KUVVET/KUDRET ile/ve İSTÎDÂD
( İki uca da açık olan. İLE/VE Birinde kararlılık. )
- KUYRUK KEMİĞİ ile KUYRUK SOKUMU
( Omurganın alt ucunda bulunan, kuyruk sokumu kemiği ile eklemlenen, önden arkaya doğru yassı, üçgen biçiminde kemik. İLE/VE/||/<> İnsanda omurganın alt ucunun bitim yeri. )
- KUYRUKSOKUMU KEMİĞİ ile ...
( UCA, PÖÇ, SACRUM )
- KUZU DİŞİ = SÜT DİŞİ
( İlk çıkan, geçici dişler. | İleri yaşlarda çıkan diş. )
- KUZU KESTANESİ/LİDYA ELMASI ile AT KESTANESİ ile HİNT KESTANESİ
( TOPUR: Kestanenin dikenli dış kabuğu. )
( "Lidya Elması" olarak Lidya Uygarlığı'ndan öğrendiğimiz kestane, doyurucu olduğundan, Batı Anadolu'da koloniler kuran eski Yunanlıların en önemli yiyeceklerindendi. Yunanistan'ın kireçli toprağını sevmeyen Lidya Elması, uzun uğraşlardan sonra Teselya Yarımadası'ndaki Kastania bölgesinde yetiştirilebildi ve Avrupa'ya açıldı. Romalılar, aldığı yerin adını verip Kastania demiş ve Anadolu'daki Roma yönetiminde adı bu biçimde yerleşmiştir. İLE XVI. yüzyıldan beri hasta atların sağaltımında kullanıldığından bu adı almıştır. İLE ... )
( ... ile BİRNÎS ile ... )
( ... cum AESCULUS HIPPOCASTANUM cum ... )
- KVAA/WIRELESS BODY AREA NETWORK[İng.] değil/yerine/= KABLOSUZ GÖVDE ALAN AĞLARI
- KVKK/PERSONAL DATA PROTECTION LAW[İng.] değil/yerine/= KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI KANUNU
- LABİ-/LABİO- ile/||/<> LABİAL
( Dudak, dudaklar. İLE/||/<> Dudaklarla ilgili. )
- LABİL/LABILE[İng.] değil/yerine/= OYNAK | DEĞİŞKEN
- LABORATUVAR/LABORATORY[İng.] değil/yerine/= DENEYLİK
- LAKTASYON ile/||/<> GALAKTORE
( Doğum sonrası süt üretimi ve emzirme süreci. İLE/||/<> Emzirme dönemi dışında ya da aşırı süt üretimi. )
- LAKTAZ EKSİKLİĞİ ile/||/<> GALAKTOZEMİ
( Laktozun sindirilememesi. İLE/||/<> Galaktozun metabolize edilememesi ile ilişkili genetik bir durum. )
- LAKTOZ İNTOLERANSI ile/ve/değil/||/<> SİBO
( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<> İnce bağırsaklarda aşırı miktarda bakteri üremesine bağlı olarak gelişen, yeni tanımlanmış bir hastalıktır. [Mide ağrısı, hazımsızlık, gaz, ishal ya da kabızlık başlıca belirtileridir. Zamanla beslenme bozukluğu gelişebilir. Hastalık, solukta hidrojen ve metan ölçümü ile teşhis edilir. Tedavide geniş spektrumlu antibiyotiklerden ve özel diyetten yararlanılır.] )
( )
- LAKTOZ[Fr. < LACTOSE] ile KOLOSTRUM[Fr. < COLOSTRUM]
( Sütte bulunan, sütün buharlaşmasıyla kristal durumunda toplanan şeker, süt şekeri [C12H22O11]. İLE İnsanın ve tüm memeli canlıların meme salgısına verilen genel ad. )
- LAL- ile/||/<> -LALİA/LALO- ile/||/<> -LEXİA ile/||/<> -PHASİA/-PHRASİA ile/||/<> -PHEMİA ile/||/<> LİNGU-/LİNGUO- ile/||/<> CİON-/CİONO-/KİONO- ile/||/<> STAPHYL-/STAPHYLO-
( Konuşma, anlaşılmaz sözler söylemek. İLE/||/<> Konuşma organları ya da konuşma ile ilgili, konuşma bozukluğu ile ilgili. İLE/||/<> Konuşma, okuyabilme yeteneği ile ilgili. İLE/||/<> Konuşma, konuşma bozukluğu ile ilgili. İLE/||/<> Bozuk konuşma, konuşma yeteneği, söyleme yetisi. İLE/||/<> Dil. İLE/||/<> Küçük dil, uvula ile ilgili. İLE/||/<> Üzüm salkımı, küçük dil ile ilgili, stafilokokla ilgili. )
- LAMINA[İng.] değil/yerine/= KATMAN
- LAMINER KABİN/LAMINAR FLOW CABINET[İng.] değil/yerine/= ÇEKER OCAK
- LAMINER/LAMINARY[İng.] değil/yerine/= KATMANLI | TEK YÖNLÜ (AKIM)
- LAN/LOCAL AREA NETWORK[İng.] değil/yerine/= YEREL ALAN AĞI
- LANSET/LANCET[İng.] değil/yerine/= DERİ DELICİ İĞNE
- LAP/LYMPHADENOPATHY LENFADENOPATİ[İng.] değil/yerine/= AKKAN BEZİ BÜYÜMESİ
- LAPAROSKOPİ ile HİSTEROSKOPİ
- LARENJİT/LARİNGİT ile/||/<> FARENJİT
( Gırtlak yangısı ile ses kısıklığı ve boğaz ağrısı. | Ses tellerinin yangılanması ile ses kısıklığı. İLE/||/<> Boğaz yangısı ile boğaz ağrısı ve yutma güçlüğü. | Boğazın arka bölümünün yangılanması. )
- LARİNGOMALAZİ ile/||/<> LARENJİT/LARİNGİT
( Gırtlak kıkırdaklarının yumuşak olması nedeniyle solunum güçlüğü. İLE/||/<> Gırtlak yangısı ile ses kısıklığı ve boğaz ağrısı. )
- LARİNGOMALAZİ ile/||/<> TRAKEOMALAZİ
( Gırtlak kıkırdaklarının yumuşak olması nedeniyle solunum güçlüğü. İLE/||/<> Soluk borusu kıkırdaklarının yumuşak olması nedeniyle solunum güçlüğü. )
- LARİNGOSPAZM ile/||/<> BRONKOSPAZM
( Gırtlak kaslarının ani ve istemsiz kasılması. İLE/||/<> Bronş kaslarının ani ve istemsiz kasılması. )
- LASERASYON/LACERATION[İng.] değil/yerine/= PARÇALI YARALANMA/YIRTILMA
- LASIK/LASER ASSISTED İN SITU KERATOMILEUSIS[İng.] değil/yerine/= LAZER YARDIMLI YERİNDE KORNEA BİÇİMLENDİRME
- LATENT PERİYOT/LATENCY PERIOD[İng.] değil/yerine/= YANITSIZLIK DÖNEMI | GİZİLLİK DÖNEMI
- LATENT[İng.] değil/yerine/= GİZLİ | SESSİZ
- LATERAL[İng.] değil/yerine/= DIŞ YAN
- LATERALİZASYON/LATERALIZATION[İng.] değil/yerine/= YANLAŞMA
- LATERODORSAL[İng.] değil/yerine/= SIRT-YAN
- LATEROLATERAL[İng.] değil/yerine/= DIŞ-YAN
- LATEROMEDİYAL/LATEROMEDIAL[İng.] değil/yerine/= DIŞ-İÇYAN
- LATEROVENTRAL[İng.] değil/yerine/= ÖN-YAN
- LATRİNA[Lat.] ile/ve/||/<>/< LAVATRİNA[Lat.]
( Tuvalet. İLE/VE/||/<>/< Banyo[< yıkanmak]. )
- LAVAJ/LAVAGE[İng.] değil/yerine/= YIKAMA
- LAVAJ[Fr.] ile LAVMAN[Fr.]
( [metalurji] Bir işlem sonrasında, metal yüzeyleri su ile yıkama. | Bir örgeni, su vererek yıkayıp temizleme. İLE Kalınbağırsağı, anüs yoluyla su fışkırtarak yıkama. | Bu iş için kullanılan araç ve sıvı. )
- enem.[Lat. < ENEMA]/LAVMAN[Fr.] ile TENKIYE[Ar. < NAKY]
( Kalınbağırsağı, anüs yoluyla su fışkırtarak yıkama. | Bu işlem için kullanılan aygıt ve sıvı. İLE Ayıklayıp temizleme. | Kalın bağırsağa su verme ve bu işlem için kullanılan alet. )
- LAVTA[Alm. < Ar.] ile LAVTA[İt.]
( Mızrapla çalınan, gövdesi uddan küçük bir çalgı. İLE Ebe. | Doğacak çocuğu, ana rahminden çekmeye yarayan araç. | [eskiden] Erkek doğum uzmanı. )
- LAZER ANJİYOPLASTİ/LASER ANGIOPLASTY[İng.] değil/yerine/= LAZERLE DAMAR AÇIMI
- LAZER/LIGHT AMPLIFICATION BY STIMULATED EMISSION OF RADIATION[İng.] değil/yerine/= UYARILMIŞ RADYASYON EMISYONLA IŞIK AMPLIFİKASYONU
- LBS/LABORATORY INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= LABORATUVAR BİLGİ DÜZENİ
- LDA/LATENT DİRICHLET ALLOCATION[İng.] değil/yerine/= OLASILIK DAĞILIMLARI TEMELLİ KÜMELEME
- LDL ile/ve HDL ile/ve VLDL
( Kötü kolestrol. İLE/VE İyi kolestrol. İLE/VE ... )
( LOW DENSITY LIPOPROTEIN vs./and HIGH DENSITY LIPOPROTEIN vs./and ... )
- LED/LIGHT EMITTING DIODE[İng.] değil/yerine/= IŞIK YAYAN YARI İLETKEN KAYNAK, IŞIK YAYAN DİYOT
- LEİO-/LİO- ile/||/<> LAMİN-
( Düz. İLE/||/<> Düz plak. )
- -LEMMA ile/||/<> MENİNG-/MENİNGO- ile/||/<> -PHYLAC/PHYLACT-
( Kılıf, koruyucu zar, membran. İLE/||/<> Membran, meningsler. İLE/||/<> Korunma, savunma. )
- LENF DOKUSU ile/ve YAĞ DOKUSU ile/ve KEMİK DOKUSU ile/ve KIKIRDAK DOKUSU ile/ve GÖZENEKLİ DOKU ile/ve DESTEK, BAĞ DOKUSU ile/ve EPİTEL DOKU ile/ve KAS DOKUSU ile/ve SİNİR DOKUSU
( ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> Göze sayısı az, göze arası nesnesi çok ve genellikle öteki dokuları birbirine bağlayarak destek görevi yapan doku. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )
( ADENIT TISSUE vs./and ADIPOSE (FATTY) TISSUE vs./and BONY TISSUE vs./and CARTILAGE TISSUE vs./and CELLULAR TISSUE vs./and CONNECTIVE TISSUE vs./and EPITHELIAL TISSUE vs./and MUSCULAR TISSUE vs./and NERVOUS TISSUE )
- ADESE[Ar.]/LENS[İng.] değil/yerine/= MERCEK
( İçinden geçen koşut ışınları, düzenli bir biçimde birbirine yaklaştıran ya da birbirinden uzaklaştıran, camdan ya da ışık kırıcı herhangi bir maddeden yapılmış, genellikle küresel yüzeylerle sınırlanmış saydam cisim. )
- LEONHARD EULER ile ULF VON EULER
( 15 Nisan 1707 - 18 Eylül 1783 İLE 07 Şubat 1905 - 09 Mart 1983 )
- LEP- ile/||/<> LEPİD-/LEPİDO- ile/||/<> -LEPSİA/-LEPSİS
( Havale, almak. İLE/||/<> Pul, kepek. İLE/||/<> Nöbet, paroksismal atak. )
- LERZÂN ile ...
( İNLEMEK )
- LEŞ[Çigil] ile LEŞ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sümük. İLE Balgam. )
- LEŞ[Fars. < LÂŞE] ile/değil/||/<> CESET
- LES'/LEDG[Ar.] ile MELDÛG[Ar. < LEDG]
( Yılan, akrep gibi hayvan ya da böceklerin sokması. )
- LETAL/LETHAL[İng.] değil/yerine/= ÖLDÜRÜCÜ
- LETARJİ ile LİOPELMA
- LEUKONYCHIA:
GERÇEK ile YALANCI
( Tırnağı tamamını etkiler. VE/||/<> Tırnağa bastırınca kaybolur. )
( Çinko ve B6 vitaminin eksikliğinden kaynaklanır. VE/||/<> Albümin eksikliğinden kaynaklanır. )
- LEVHA[Ar.]/TABELA[İt. < TABELLA] ile ARMADURA[İt. < ARMATURA]
( Bir yere asılmak için yazılmış yazı, safiha. Üzerinde tanıtıcı, belirtici bir yazı, açıklama, işaret ya da resim bulunan, tahta ya da sac parçası. | Hastahane, yatılı okul, askerî birlik gibi toplu yemek verilen yerlerde, günlük yemek için çıkarılan erzakın türünü, miktarını gösteren çizelge. | Hastahanelerde her hastanın gündelik yemek ve ilacının yazıldığı kâğıt. İLE Gemide direklere takılı halatları bağlamak için küpeştenin iç tarafında bulunan delikli ve çubuklu levha. )
- LEVO-/LAEVO- ile/||/<> SİNİSTR-/SİNİSTRO-
( Sol, solda. İLE/||/<> Sol, sola yönelik, sola doğru, sol yanı gelişmiş, sol. )
- LEZYON[Fr.] değil/yerine/= DOKU BOZUKLUĞU
- LİEN-/LİENO- ile/||/<> SPLEN-/SPLENİ-/SPLENİA-/SPLENO-
( Dalak, dalakla ilgili. İLE/||/<> Dalakla ilgili. )
- LIFO/LAST IN FIRST OUT[İng.] değil/yerine/= SON GİREN, İLK ÇIKAR
- LİG- ile/||/<> PEC- ile/||/<> -PEXİA/-PEXİC/-PEXY ile/||/<> PON-/PONT-
( Bağ, bağlanma. İLE/||/<> Bağlamak. İLE/||/<> Bağlama, fiksasyon. İLE/||/<> Köprü, bağlantı. )
- LİGAMAN/LIGAMENT[İng.] değil/yerine/= BAĞ
- LİGANT/LIGAND[İng.] değil/yerine/= BAĞLANAN (MOLEKÜL, ATOM VB.)
- LİGASYON/LIGATION[İng.] değil/yerine/= BAĞLAMA
- LİKEFAKSİYON/LIQUEFACTION[İng.] değil/yerine/= SIVILAŞIM
- LİKEN[Yun.] ile LİKEN[Yun.]
( Bir mantarla bir suyosununun ortakyaşamasıyla ortaya çıkan bitkilerin genel adı. İLE Kaşındırıcı bir deri hastalığı. )
- LİKİDİTE/LIQUIDITY[İng.] değil/yerine/= AKIŞKANLIK
- LİKİT/LIQUİD[İng.] değil/yerine/= SIVI
- LİKOPEN:
DOMATESTE ile/ve/||/<>/> KAN VE DOKULARDA
( All-trans izomeri(all E-izomeri)[%90'a yakın oranda]. İLE/VE/||/<>/> Cis-izomeri(Z-izomeri). )
( Çiğ domateste bulunan likopen molekülü, "çizgi" biçimindedir. [Likopenin bağırsaklardan emilmesi ve kana geçmesi için uygun değildir.] İLE/VE/||/<>/> Kanda dolaşan likopen molekülü, "bükük" biçimdedir. )
( [Likopenin ...] Çizgisel biçimi, kümelenme ve kristalleşme eğilimi gösterir.[Emilmesini azaltır.] İLE/VE/||/<>/> Bükük biçimi, bağırsaklarda oluşan misellere kolayca geçer.[Emilimi daha fazla olur.] )
( [Miseller, yağların bağırsaklarda daha kolay emilmelerini sağlayan küçük damlacıklar biçimindeki oluşumlardır. Bağırsak gözeleri tarafından kolaylıkla alınır, şilomikron biçiminde paketlenir ve böylece kan dolaşımına geçerler.] )
( Domatesin pişirilmesi ve özellikle de bu işlem sırasında yağın da bulunması, çizgi biçimindeki moleküllerin bükük biçime dönüşmelerini kolaylaştırır.
Yapılan bir araştırmada, domatesin yağla beraber işlenmesiyle elde edilen domates sosu (cis-izomeri) yiyenlerin kanlarında, çiğ domates yiyenlere (all E-izomeri) göre daha fazla likopen bulunduğu tespit edilmiştir.
Z-izomerlerinin antioksidan etkileşimi de laboratuvar koşullarında all E-izomer biçimine göre çok daha yüksektir yani sağlığa daha yararlıdır. )
( Daha fazla likopen alabilmek için domatesin çiğ değil yağ ile birlikte pişirilmesi gerekiyor.
[Pişirme işlemi, başta C vitamini olmak üzere çoğu besin öğesinin de etkisinin azalmasına neden olur.]
Domatesin çiğ yenilmesi, hem de yemeklerle birlikte pişirilerek tüketilmesinde yarar vardır.
[Endüstri ürünü markalı sos, ketçap ya da salça kullanmamalıyız.] )
- LIMITASYON/LIMITATION[İng.] değil/yerine/= SINIRLAMA | KISITLAMA
- lin.[Lat. < LINIMENTUM] değil/yerine/= ETKİLİ NESNENİN YAĞ YA DA ALKOLDE ERİTİLMESİYLE HAZIRLANAN SIVI İLÂÇ
- LINAC/LINEAR ACCELERATOR[İng.] değil/yerine/= DOĞRUSAL HIZLANDIRICI
- liq.[Lat. < LIQUOR] değil/yerine/= SIVI İLAÇ, LİKÖR
- LIS/LABORATORY INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= LABORATUVAR BİLGİ DÜZENİ
- LİYOFİLİZASYON/LYOPHILIZATION[İng.] değil/yerine/= DONDURARAK KURUTMA
- LOB değil/yerine/= BÖLÜM
- LOB ile/değil (YARIM)YUVAR
- LOĞUSAHUMMASI = ALBASTI
( Doğum sırasında, temizliğe dikkat edilmemesi yüzünden, loğusanın tutulduğu ateşli sayrılık. )
- LOINC/LOGICAL OBSERVATION IDENTIFIERS NAMES AND CODES[İng.] değil/yerine/= MANTIKSAL GÖZLEM TANIMLAYICILARI ADLAR VE KODLAR
- LOKAL ANESTEZİ değil/yerine/= SINIRLI UYUŞTURMA
- LOKAL POTANSİYEL/LOCAL POTENTIAL[İng.] değil/yerine/= YEREL GİZİL GÜÇ
- LOKALİZASYON/LOCALIZATION[İng.] değil/yerine/= YERLEŞİM
- LOKALİZE/LOCALIZED[İng.] değil/yerine/= YERLEŞİMLİ
- LOKMA ile/ve/> KİMÜS
( ... İLE/VE/> Yemeklerin mide özsuyuyla karıştıktan sonra aldığı durum. )
( İSTİHLÂB[Ar.]: Yemeğin, bağırsaklarda sindirilmek üzere yoğun sıvı kıvamına geçmesi. )
( PEPSIN: Mide özsuyunun hazmı kolaylaştıran bir maddesi. )
( TEKEYLÜS: Yiyeceklerin midede ve bağırsaklarda ezilerek lenf damarları tarafından emilmeye elverişli duruma gelmesi. )
( BOLUS vs./and/> CHYME )
- LOKMANIN TADI ile/ve/||/<>/> YEMEĞİN TADI
( Ne kadar çok çiğnersek. İLE/VE/||/<>/> Ne kadar az yersek. )
( Yediğini, iç; içtiğini, ye! İLE/VE/||/<>/> Çok yiyen, az tad alır; az yiyen, çok tad alır. )
- LÖKOPENİ ile/||/<> LÖKOSİTOZ
( Kanda düşük seviyede beyaz kan gözesi bulunması. İLE/||/<> Kanda yüksek seviyede beyaz kan gözesi bulunması. )
- LÖKOSIT FORMÜLÜ/DİFFERENTIAL BLOOD COUNT[İng.] değil/yerine/= AKYUVAR DAĞILIMI
- LÖKOSİT/LEUKOCYTE[İng.] değil/yerine/= AKYUVAR
- LOKÜLE/LOCULATED[İng.] değil/yerine/= YUVALI
- LOKÜS/LOCUS[İng.] değil/yerine/= KONUM, YER
- LONGITÜDİNAL ÇALIŞMA/LONGITUDİNAL STUDY[İng.] değil/yerine/= ZAMANA YAYILI ÇALIŞMA
- LONGITÜDİNAL/LONGITUDİNAL[İng.] değil/yerine/= UZUN EKSENDE, UZUNLAMASINA
- LÖSEMİ ile/||/<> LENFOMA
( Kemik iliğinde olağandışı beyaz kan gözelerinin çoğalması ile ilişkili bir kanser türü. İLE/||/<> Lenfatik düzende olağandışı göze büyümesi ile ilişkili bir kanser türü. )
- lot.[Lat. < LOTIO] değil/yerine/= İLAÇLI SU, LOSYON
- LP/LUMBAR PUNCTION[İng.] değil/yerine/= LOMBER PONKSİYON
- LSD ile DMT
- LSTM/LONG-SHORT TERM MEMEORY[İng.] değil/yerine/= UZUN-KISA SÜRELİ BELLEK
- LÜKSASYON/LUXATION[İng.] değil/yerine/= ÇIKIK
- LUMBAGO ile ...
( Bel ağrısı. )
- LÜMEN/LUMEN[İng.] değil/yerine/= BORUMSU BOŞLUK
- LUPUS ile/||/<> ROMATOİD ARTRİT
( Deri, eklemler ve organlarda yangılanma ve bağışıklık düzeninin gövdenin kendi dokularına saldırması ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. İLE/||/<> Eklem yangısı ve deformasyonu ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. )
- LUPUS ile/||/<> SJÖGREN BELİRGESİ/SENDROMU
( Bağışıklık düzeninin gövdenin kendi dokularına saldırması ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. İLE/||/<> Gözyaşı ve tükürük bezlerinin yangılanması ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. )
- LUSITROPİ/LUSITROPY[İng.] değil/yerine/= GEVŞEME GÜCÜ
- LUTE- ile/||/<> XANTH-/XANTHO- ile/||/<> CİRRH- ile/||/<> CHLOR- ile/||/<> ERYTHR-/ERYTH-/ERYTHRO- ile/||/<> RHOD-/RHODO- ile/||/<> CEPT- ile/||/<> CYAN-/CYANO- ile/||/<> AURİ-/AURO-
( Sarı. İLE/||/<> Sarı. İLE/||/<> Siroz, portakal sarısı. İLE/||/<> Açık yeşil, klorla ilgili. İLE/||/<> Kırmızı, erythro cyto-'nun kısaltılmış biçimi. İLE/||/<> Kırmızı. İLE/||/<> Al. İLE/||/<> Mavi, mavimsi. İLE/||/<> Altın. )
- LVAD/LEFT VENTRICULAR ASSIST DEVICE SOL VENTRİKÜL[İng.] değil/yerine/= SOL KARINCIK DESTEK AYGITI
- LY-/LYO- ile/||/<> LYS-/LYSİ-/-LYSİS/LYSO-/-LYTİC ile/||/<> MALAC-/MALACİA-/MALACO-
( Çözünmüş, erimiş. İLE/||/<> Gevşeme, çözünme, ayrılma, indirgenme, kurtulma, paralizi, cerrahi yolla yapışıklıkların açılması, yumuşama, serbestleşme. İLE/||/<> Yumuşama, yumuşaklık. )
- M-HEALTH/MOBILE HEALTH[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK, M-SAĞLIK
- m.[Lat. < MISCE] değil/yerine/= KARIŞTIR, BİRLEŞTİR
- M/MOLAR[İng.] değil/yerine/= MOL
- M-RNA MESSENGER RİBONUCLEİC ACİD[İng.] değil/yerine/= HABERCİ RİBONÜKLEİK ASIT
- MÂ-BA'D ile/ve MAK'AD
- MAFSAL[Ar.] değil/yerine/= EKLEM
- MAGNEZYUM EKSİKLİĞİ ve/||/<>/> KALSİYUM EKSİKLİĞİ
( Magnezyum eksikliği, aynı zamanda kalsiyum eksikliğine neden olur. Çünkü, gövdenin kalsiyumu emmesi için magnezyuma gereksinimi vardır. )
- MAGNEZYUM MAGNEZYUM SÜLFAT
( Atom numarası 12, atom ağırlığı 24.30, yoğunluğu 1.7 olan, gümüş renginde, parlak bir alevle yanan, çok hafif bir öğe. [Simgesi: Mg.] İLE Kimyasal formülü MgSO₄ olarak bilinen bir bileşiktir. Magnezyum, kükürt ve oksijen içerir. Yapısı gereği, inorganik bir tuzdur. Genellikle heptahidrat formundaki sülfat minerali olan, "Epsomit" ya da öteki adıyla, "Epsom tuzu" durumunda bulunmaktadır. "Epsom" adını ise, İngiltere'de bulunan bir yerleşim yerinden almıştır. )
( Magnezyum, klasik bir öğedir. İLE Magnezyum sülfat ise, bir bileşik olarak nitelendirilir. Yani, magnezyumun yapısına; kükürt ve oksijen ilavesiyle oluşur. Saf magnezyumdan, daha kompleks yapıda olup; farklı öğelerin magnezyum ile birleşmesinden oluşur. Magnezyum, temel öğe ve metabolizmanın yapı taşlarından biri iken; magnezyum sülfat, onun farklı nesnelerle birleşimidir.
Magnezyum sülfat, endüstri açısından; üst düzey kullanım alanına sahip bir bileşiktir. Epsom tuzu, genellikle magnezyum sülfat olarak bilinmektedir. Epsom tuzu, sofra tuzundan; tümüyle farklı bir bileşiktir. Epsom tuzunun da, magnezyumdan ayrı olarak; belirli işlevleri ve yararları bulunmaktadır.
Sofra tuzuna benzer görünüme sahip epsom tuzu, genellikle banyolarda eritilir. Bu yüzden, "banyo tuzu" olarak da bilinir. Sofra tuzuna benzese de tadı belirgin oranda farklıdır. Epsom tuzu, son derece acı bir tada sahiptir. Tadı nedeniyle, yemeğe ekleme amaçlı olarak pek kullanılmaz. )
- MAGNİFİKASYON/MAGNİFICATION[İng.] değil/yerine/= BÜYÜLTME
- MAGNİTÜT/MAGNİTUDE[İng.] değil/yerine/= BÜYÜKLÜK | ÖNEM
- MAHMUDE[Ar.]
( Çitsarmaşığıgillerden, yaprakları ok ucu biçiminde, çiçekleri soluk sarı renkte, küçük, otsu bir bitki. | Bu bitkinin köklerinden çıkarılan, tıpta kullanılan, reçineye benzer bir madde. )
( CONVULVULUS SCAMMONIA )
- MAHREF[Ar.] ile MA'REF[Ar.]
( Yemiş sepeti. İLE Yüzün, sürekli açık görünen yeri/yerleri. )
- MAHSUB[Ar. < HİSÂB | çoğ. MAHÂSİB] ile MAHSÛB[Ar.]
( Hesaba katılmış, hesap edilmiş. | Büyük bir zâta mensup kişi. İLE Kızamık çıkarma. )
- MAHSÛR[Ar. < HASR] ile MAHSÛR[Ar.] ile MAHZUR[Ar.]
( Yorulmuş, feri gitmiş göz. İLE Kuşatılmış, muhâsara edilmiş. | Sınırlanmış, belirli edilmiş, hasredilmiş. | Men edilmiş. | Sıkıştırılmış, tazyik edilmiş. İLE Sakınılacak, korkulacak şey. | Engel. | Sakınca. )
- MAHSÛS[Ar. < HİSS] ile MAHSÛS[Ar. < HUSÛS | çoğ. MAHÂSÎS, MAHSÛSÂT] ile MAHZÛZ[Ar. < HAZZ]
( Duyumsanan, hissedilen. İLE Başkasında bulunmayan, sadece bir kişiye ait olan. | Birine ayrılmış olan. | Lâyık. | Ayrı, müstakil, başlı başına. | Özel olarak. | İsteyerek, bile bile. | Şakadan. İLE Hoşlanmış, haz etmiş. )
- MAJOR CROSS MATCH[İng.] değil/yerine/= MAJOR ÇAPRAZ KARŞILAŞTIRMA
- MAJÖR/MAJOR[İng./Fr.] değil/yerine/= BÜYÜK/ÖNEMLİ
( Büyük, önemli. | Bir makam, bir akort ya da bir aralığın oluşma biçimi. | Büyük önerme. )
- MA'KAD ile/değil MAK'AD[Ar.]
( Akd edilecek, sözleşilecek yer. İLE/DEĞİL Oturulacak yer, minder. | Oturak yeri, geri, kıç. )
- MAKRO- ile MEGA- ile MİKRO-
( İri, büyük. İLE Büyük, -milyon. İLE Küçük .... )
- MAKSİMAL[/MAXIMAL[[İng.] değil/yerine/= EN ÇOK | EN YÜKSEK
- MAKSİMİZASYON/MAXIMIZATION[İng.] değil/yerine/= EN ÇOKLAMA, EN ÇOKLAYIM, EN ÇOKLATIM
- MAKSİMUM/MAXIMUM[İng.] değil/yerine/= EN ÇOK | EN YÜKSEK
- MALABSORPSİYON/MALABSORPTION[İng.] değil/yerine/= EMİLİM BOZUKLUĞU
- MALADJUSTMENT[İng.] değil/yerine/= UYUM BOZUKLUĞU
- MALFORMASYON/MALFORMATION[İng.] değil/yerine/= OLUŞUM BOZUKLUĞU | BİÇİM KUSURU
- MALİGNANSİ/MALİGNANCY[İng.] değil/yerine/= KÖTÜCÜLLÜK
- MALİGNİTE/MALIGNITY[İng.] değil/yerine/= KÖTÜCÜLLÜK
- MALNÜTRİSYON/MALNUTRITION[İng.] değil/yerine/= KÖTÜ BESLENME
- MALPOZİSYON/MALPOSITION[İng.] değil/yerine/= KÖTÜ KONUM
- MALPRAKTİS/MALPRACTICE[İng.] değil/yerine/= HATALI TIBBİ UYGULAMA
- MALROTASYON/MALROTATION[İng.] değil/yerine/= KUSURLU DÖNÜŞ
- MALÛL[Ar.] değil/yerine/= SÖKEL/SAKAT | GÜÇSÜZ
- MAMOGRAFİ ÇEKİMİ!:
YILDA BİR KEZ ve/<> ÂDET SONRASINDA
( Kanser durumunda/olasılığında, tedavi süresinin yeterli olabilmesi için 40 yaşından sonra her yıl çekilmesinde yarar vardır.[Kişisel/yetersiz yorum, "ağrı" ya da radyasyon nedeniyle çektirmeme tutumu yersizdir/isabetsizdir.] VE/<> Âdet öncesi ya da süresince çektirmek yerine âdet sonrasında, olası "ağrı/acı" daha azdır ve bu dönem daha uygundur. )
- man. pr.[Lat. < MANE PRIMO] değil/yerine/= SABAH ERKENDEN
- -MANCY/MANTİC- ile/||/<> JAC-/JEC-
( Kehanetle ilgili, önceden belirleme, keşif. İLE/||/<> Önder olmak, öne çıkmak, belirlenen kişi. )
- MANDALİNA / PORTAKALDA:
ÇÖP/FAZLALIK değil LİFLERİ
( Sırtlarındaki lifleri ayırmayıp/atmayıp meyvenin şekerini dengeleyici işlevleri nedeniyle dış kabuğun içindeki mandalina ya da portakalın tamamını yemek gerekmektedir. )
- MANDREN/MANDRİN[İng.] değil/yerine/= DALGI KILAVUZU
- MANİFESTASYON/MANIFESTATION[İng.] değil/yerine/= GÖRÜNÜR BELİRTİ-BULGU
- MANİK ATAK/MANIC EPISODE[İng.] değil/yerine/= TAŞKINLIK DÖNEMİ
- MANİKÜR[Fr.] değil/yerine/= EL/TIRNAK BAKIMI
- MANİPÜLASYON/MANİPULATION[İng.] değil/yerine/= YÖNLENDİRME | GÜDÜMLEME | HİLEYLE YÖNLENDİRME | KARŞIDAKİYLE OYNAMA, KARŞIDAKINİ ÇIKARI İÇİN KULLANMA. | ELLE KULLANMA
- MANŞON/CUFF[İng.] değil/yerine/= SARGAN
- MANTAR ile AĞ MANTARLAR
( ... İLE İnsan ve hayvanlarda hastalığa yol açan ve çok sayıda türü içine alan ilkel bitkiler topluluğu. )
- MANTAR ile ÇAVDARMAHMUZU
( ... İLE Buğdaygillerin ve en çok da çavdarın başağı üzerinde türeyip koyu mor renkte bir horoz mahmuzunu andıran, tıpta kullanılan, asklı mantarlardan biri. )
( ... cum CLAVICEPS PURPUREA )
- MANTAR ile IŞILKÜF
( ... İLE Sığır, domuz ve insana ışılküflüce etkeni, ışılküflerin örnek türü olan asalak mantar. )
( ... cum ACTINONYCES BOVIS )
- MANTAR[Yun.] ile KÖK MANTAR
( Mantarlardan, içinde zehirlileri de bulunan, silindir bir gövde ve üst tarafı şapka biçiminde olan ilkel canlıların genel adı. [Lat. FUNGI] | Esnek ve sudan hafif olduğundan şişe tapası, cankurtaran simidi, cankurtaran yeleği, ayakkabı tabanı ve daha birçok şeyin yapımında kullanılan, su geçirmeyen, meşe ağacı tabakası. | Bu tabakadan yapılan şişe tapası. | Kaldırıma araçların park edilmesini engellemek amacıyla zemine gömülmüş mantar biçiminde beton yükselti. | Çocukların özel tabanca ile patlattıkları barutlu nesne. | Hayvanların burun ucu. | Uydurma söz, yalan. | Mantar hastalığı. | Mantar hastalığına neden olan mikroskobik canlı. İLE Meşe, çam ve fındık vb. ağaçların köklerinde yerleşen, iplik görünüşünde bir mantarın emeciyle, kökün ortak yaşama biçimindeki birleşmesinden oluşan mantar. )
- MANTAR ile MANTAR ile MANTAR ile MANTAR ile MANTAR
( Bitkilerde koruyucu doku olarak görev yapan ve ana maddesi süberin olan ölü hücrelerden oluşan tabaka. İLE Mikroskobik ya da makroskobik olan parazit, saprofit ya da simbiyoz olarak yaşayan, klorofilsiz, öteki canlılar için zehirli ya da zehirsiz olan canlı yapı. İLE Esnek ve hafif olduğundan, şişe tıpası, cankurtaran simidi/yeleği, ayakkabı tabanı ve daha birçok şeyin yapımında kullanılan, geçirimsiz, meşe ağacı tabakası. | Bu tabakadan yapılan şişe tıpası. İLE [hayvanlar] Burun ucu. İLE Çoğunlukla yüzde, deri üzerinde, koyu kızıl ya da mor renkte oluşan bir deri sayrılığı. | Bazı mantarların yol açtığı bitki ya da hayvan hastalığı. )
( LİKEN: Mantar ve alglerin morfolojik ve fizyolojik bir bütün halinde meydana getirdikleri simbiyotik organizmalar. )
( [argo] MANTARLAMAK: Aldatmak, yalan söylemek. )
( MUSHROOM vs. PILEUS )
( FUNGİ cum ... )
- MANTAR ile/ve/değil PİŞİK
( ... İLE/VE/DEĞİL Apış yeri, koltukaltı gibi tenin birbirine sürtünen yerlerinde, terin yakmasıyla oluşan kızartı. )
- MANTAR ile/değil PİYAN
( ... İLE/DEĞİL Mantara benzeyen kabarcıklarla ortaya çıkan, ciltte yaralar yapan, bulaşıcı sıcak bölge sayrılığı. )
- MANUEL/MANUAL[İng.] değil/yerine/= EL KITABI | ELLE YAPILAN
- MANYEZİ[Fr. < Yun.] = MÜSHİL[Ar. < SEHL]
( Tıpta, iç sürdürücü olarak kullanılan, beyaz renkli, suda az eriyen, hiçbir tadı olmayan, magnezyum oksidinin başka bir adı. = Kolaylaştıran. | İshal veren, bağırsakları temizleyen, dışkıyı kolaylıkla dışarı çıkarttıran ilâç. )
- MA'RÂ[Ar.] ile MA'REF[Ar.]
( Gövdenin, çoğu zaman çıplak yeri/yerleri. İLE Yüzün, sürekli açık görünen yeri/yerleri. )
- MARASMUS[İng.] değil/yerine/= ZAFİYET, ARIKLIK
- MARAZ[Ar. çoğ. EMRÂZ] ile MA'RAZ/MA'RIZ[Ar. < ARZ | çoğ. MAÂRIZ]
( Hastalık. | [mecaz] Dert, belâ, dayanılması güç durum. İLE Bir şeyin göründüğü, çıktığı yer. | Bir şeyin bildirildiği yer. | Sergi, meşher. )
( ... vs. EXPOSITION )
( ... avec EXPOSITION )
- MARJ/MARGIN[İng.] değil/yerine/= SINIR
- MARJİNAL/MARGINAL[İng.] değil/yerine/= SINIRDA | SIRA DIŞI
- MARKER[İng.] değil/yerine/= BELİRTEÇ
- MARSIVAN[Fars.] ile MARSIVANOTU
( Sınır beyi. | Eşek. İLE Bileşikgillerden, bir cins ıtırlı bitki. )
( EQUUS ASINUS cum TANACETUM BALSAMITA )
- MARUL[Yun.] ile ACIMARUL
( ... İLE Bileşikgillerden, tadı acı, dişli yapraklı, sürgününden çıkan sütü, uyuşturucu ve yatıştırıcı olarak kullanılan iki yıllık bir bitki. )
( LACTUCA SATIVA cum LACTUCA VIROSA )
- MAS[Ar.] değil/yerine/= SOĞURMA/EMME
- MASAJ[Fr.] ile/değil/yerine/||/<> OVMAK
( ... ile/değil/yerine/||/<> DELK )
- MASTÜRBASYON/İSTİMNÂ[Ar.]/ATTIRMA[argo]/ONANİZM ile/ve KARŞILIKLI MASTÜRBASYON
( )
- MASTÜRBASYON ile/ve SEVGİLİ/EŞ ÜZERİNDE MASTÜRBASYON
( Eşeysellik, zihinde başlayan ve yaşanılan bir süreç olduğundan, sevişmek de eş üzerinde/n ve/ya da eşle birlikte yapılan bir mastürbasyon olarak değerlendirilebilmektedir. )
- MATEMATİK/TIP TARİHİ ile/ve/||/<> TARİHTEKİ MATEMATİK/TIP
- MATEMATİK/BİLİM EŞİKLERİ
( )
( "Dünyayı Değiştiren Kadın Matematikçiler"i görmek ve okumak için burayı tıklayınız... )
- MATERNAL[İng.] değil/yerine/= ANADAN | ANNEYE AİT
- MATERYAL/MATERIAL[İng.] değil/yerine/= GEREÇ | MADDE
- MATİTE/MATITY[İng.] değil/yerine/= TOK SES
- MATRİKS/MATRIX[İng.] değil/yerine/= GÖZELER ARASI DOLGU
- MATÛH[Ar. < ATEH] değil/yerine/= BUNAMIŞ/BUNAK
- MAT'ÛM[Ar. çoğ. MAT'ÛMÂT] ile MAT'ÛN[Ar. < TA'N]
( Yenilecek yemek. İLE Ayıplanmış, ta'n olunmuş. | Vebâ'ya(taûn'a) yakalanmış. )
- MATÜR/MATURE[İng.] değil/yerine/= OLGUN
- MATÜRASYON/MATURATION[İng.] değil/yerine/= OLGUNLAŞMA
- MATÜRITE/MATURITY[İng.] değil/yerine/= OLGUNLUK
- MAYA ile/ve/||/<> AŞI
- MAYDANOZ ile ÇADIRUŞAĞI
( ... İLE Özsuyu, tıpta kullanılan, maydanozgillerden bir bitki. )
( ... cum DOREMA AMMONIACUM )
- MAYDANOZ ile ÇAKIRDİKEN/DEVEELMASI
( ... İLE Maydanozgillerden, tıpta kullanılan bir bitki. )
( ... cum ARCTIUM TOMENTOSUM )
- MAYDANOZ ile ŞEYTANTERSİ
( ... İLE Maydanozgillerden, Orta Asya'da ve Akdeniz ülkelerinde yetişen, kalın köklü, sarı çiçekli, pis kokulu bitki. | Bu bitkiden elde edilen ve hekimlikte kullanılan reçineli yapıştırıcı. )
( FERULA ASSA-FOETIDA )
- MAYİ/LIQUİD, FLUİD[İng.] değil/yerine/= SIVI
- MAZMAZA ile/ve İSTİNŞÂK
( Ağıza alınan su ile ağzı çalkalamak. İLE/VE Burna çekilen su ile burnu temizlemek. )
- MBIS/MAP BASED INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= HARITA TABANLI BİLGİ DÜZENİ
- MBS/SPATIAL INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= MEKANSAL BİLGİ DÜZENİ
- MCI/MILD COGNITIVE IMPAIRMENT[İng.] değil/yerine/= HAFİF BİLİŞSEL BOZUKLUK
- MCS/MECHANICAL CIRCULATORY SUPPORT[İng.] değil/yerine/= MEKANİK DOLAŞIM DESTEĞİ
- MCSD/MECHANICAL CIRCULATION SUPPORT DEVICE[İng.] değil/yerine/= MEKANİK DOLAŞIM DESTEĞİ AYGITI
- MD/DOCTOR OF MEDICINE[İng.] değil/yerine/= TIP DOKTORU
- MDC/MECHANICAL ASSIST DEVICE[İng.] değil/yerine/= MEKANİK (KALP) DESTEK AYGITI
- MDD/MICROWAVE DİATHERMY | MECHANICAL CIRCULATION SUPPORT[İng.] değil/yerine/= MİKRODALGA DİYATERMİSİ, MİKRODALGAYLA SICAKLIK UYGULAMASI | MEKANİK DOLAŞIM DESTEĞİ
- MDDC/MECHANICAL CIRCULATION SUPPORT DEVICE[İng.] değil/yerine/= MEKANİK DOLAŞIM DESTEĞİ AYGITI
- MDSS/MANAGERIAL DECİSION SUPPORT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= YÖNETİMSEL KARAR DESTEK DÜZENİ
- MEA/COST EFFECTIVENESS ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= MALİYET ETKINLİK ÇÖZÜMLEMESİ
- MEBRÛS[Ar.] ile MEBRÛZ[Ar.]
( Baras[: gövdede, yer yer beyaz ve alaca lekeler oluşturan ve tedavi kabul etmeyebilen hastalık] hastalığına tutulmuş olan. İLE Gösterilmiş, ibrâz olunmuş. | Açılmış mektup. )
- MECDÛL[Ar. < CEDL] ile MECDÛR[Ar.]
( Sağlam şey. | Bükülmüş. [Ar. "Kemikli ve yapısı sağlam kişi"] İLE Çiçek hastalığı çıkarmış olan. )
- MECRÛH[Ar. < CERH] değil/yerine/= YARALI/İNCİNMİŞ
( Yaralanmış. | İnandırıcı sözlerle çürütülmüş düşünce/dâvâ. )
- MECZÛM[Ar. < CEZM] ile MECZÛM[Ar. < CÜZÂM]
( Niyet edilmiş, kesin karar verilmiş. | Cezimli, son harfi harekesiz olarak okunan sözcük. ["İlm, cezb" gibi] İLE Cüzâmlı, miskinlik hastalığına/durumuna tutulmuş kişi. )
- MEDICAL FUTILITY[İng.] değil/yerine/= BOŞA SAĞALTIM
- MEDİKAL ETİK/MEDICAL ETHİCS[İng.] değil/yerine/= TIP ETİĞİ
- MEDİKAL/MEDICAL[İng.] değil/yerine/= TIBBİ
- MEDİKAL ONTOLOJİ/MEDICAL ONTOLOGY[İng.] değil/yerine/= TIBBİ VARLIKBİLİM
- MEDİKASYON/MEDICATION[İng.] değil/yerine/= İLAÇ SAĞALTIMI | İLAÇ
- MEDITASYON/MEDITATION[İng.] değil/yerine/= ZİHINSEL YOĞUNLAŞMA
- MEDİTASYON ile/ve OTOHİPNOZ
- MEDIUM[İng.] değil/yerine/= ORTA | BESİYERİ
- MEDİYAL/MEDIAL[İng.] değil/yerine/= İÇ YAN
- MEDİYAN DÜZLEM/MEDIAN PLANE[İng.] değil/yerine/= ORTA HAT DÜZLEMİ
- MEDİYAN/MEDIAN[İng.] değil/yerine/= ORTANCA
- MEDİYASTİN[Fr.] değil/yerine/= GÖĞÜS
( Göğsün, yanlardan akciğerle, önden göğüs kemiği, arkadan omurga ile sınırlanan orta bölgesi. )
- MEDİYATÖR/MEDİATOR[İng.] değil/yerine/= ARACI
- MEDİYOLATERAL/MEDIOLATERAL[İng.] değil/yerine/= ORTA-DIŞ YAN
- MEDJACKING/MEDJACKING[İng.] değil/yerine/= ÇÖKERTME GİRİŞİMİ
- MEDRESE ile/ve/değil/||/<>/> KÜLLİYE
( İlk medrese: NİZÂMİYE MEDRESESİ [1066] )
( OSMANLI MEDRESELERİ - CAHİT BALTACI kitabını okumanızı salık veririz. )
( Genellikle İslâm dini kurallarına uygun bilimlerin okutulduğu, müslüman ülkelerde orta ve yüksek öğretimin yapıldığı eğitim kurumlarının genel adı. Medrese sözcüğü, "ders" kökünden gelir. [Ders verenlere müderris, yardımcılarına muid, okuyanlara danışmend, sohta ya da talebe adı verilir] | Kendine özgü bir mimarisi olan, üstü açık ya da kapalı geniş bir avlu çevresinde talebelerin yatıp kalkması, ders çalışması için inşâ edilmiş odalardan oluşan yapı. | Fakülte. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Bir caminin çevresinde, cami ile birlikte kurulmuş medrese, imâret, sebil, kütüphane, hastane gibi yapıların tümü. )
- MEDYA/MEDIA[İng.] değil/yerine/= ORTA KATMAN | ORTAM, | BESİYERİ
- DUYULAR'DA:
MEKANİK ile/ve/<> KİMYASAL ile/ve/<> TERMAL ile/ve/<> ELEKTROMANYETİK
- SİNDİRİM:
MEKANİK ile/ve/||/<>/> KİMYASAL
- MEKANİK[Fr. < Yun.] ile MEKANİZE[Fr.] ile MEKANİZMA
( Kuvvetlerin özdekler ve devinimler üzerine etkisini inceleyen fizik dalı. | Denge ve devinim kurallarıyla ilgili. | El ya da makine ile yapılan. | [mecaz] Düşünmeden yapılan. İLE Savaş ve taşıma gereçleriyle donatılmış kıta ya da birlik. İLE Belirli bir sonuca ulaşmak için karmaşık bir biçimde düzenlenmiş organ ya da parçalar bileşimi, düzenek. | Örgenlerin işleyiş biçimi. | Ateşli silahların işlemesini sağlayan mekanik bölüm. | [mecaz] Oluş, ortaya çıkış, işleyiş. )
- MEKANİZMA/MECHANISM[İng.] değil/yerine/= DÜZENEK
- MEKANİZMA ile/ve/||/<> İLKE
- MEKANİZMA ile/değil METABOLİZMA[Fr. < Yun. METABOLE: Değişme.]
( ... İLE/DEĞİL Canlı organizmada ya da canlı gözelerde, hareketi, enerjiyi sağlamak için oluşan, dirimbilimsel ve kimyasal değişimlerin tümü. )
- MEKTEB-İ TIBBİYE-İ MÜLKİYE[Ar.] ile MEKTEB-İ TIBBİYE-İ ŞAHÂNE[Ar.]
( Tıp fakültesi. İLE Askerî tıp okulu. )
- MEL- ile/||/<> BUCCO- ile/||/<> -MELİA/-MELAS ile/||/<> MEL-/-MELO- ile/||/<> BRACHİ-/BRACHİO- ile/||/<> -PELLİC/PELYCO- ile/||/<> POD-/-POD/-PODİA/PODO-
( Yanak. İLE/||/<> Yanaklarla ilgili. İLE/||/<> Kol ve bacaklar. İLE/||/<> Ekstremite, kol ve bacaklarla ilgili durumlar. İLE/||/<> Kollarla ilgili, kol. İLE/||/<> Belirli tipte, pelvisle ilgili. İLE/||/<> Ayakla ilgili, ayaklı, ayakların oluşumuyla ilgili. )
- MELANOM ile/||/<> KARSİNOM
( Derideki melanositlerden kaynaklanan bir kanser türü. İLE/||/<> Epitel dokulardan kaynaklanan bir kanser türü. )
- MELDÛG[Ar. < LEDG] ile ...
( Zehirli bir hayvan tarafından ısırılmış/sokulmuş. )
- MEME:
BEBEĞİ/ÇOCUĞU BESLEYEN ve/||/<> KENDİNİ/DİŞİLİ/ANNEYİ BESLEYEN
- MEME KANSERİ ve/<>/< ALKOL VE SİGARA
- MEME KANSERİNDE:
GENETİK ile/ve/değil/||/<>/< ÇEVRESEL/DIŞ KOŞULLAR
( %27 ile/ve/değil/||/<>/< %73 )
- MEME KANSERİNDE:
İLERİ EVRE / ÖLÜM değil/yerine TARAMA
( Memedeki olası kanserleri hücrelerin, 2., 3., 4. evrelerde tespit edilmesi ya da ölümle sonuçlanabilecek çok geç evrelerde tanı koymak. DEĞİL/YERİNE Mamografinin, 40 yaşından sonra her yıl düzenli olarak yaptırılması ve elle takip edilmesiyle gecikmiş olmamak için tarama ve korunmanın önemi/farkı çok büyüktür. )
- MEME/CİCİK ile KULAK MEMESİ
( CİCİK: İnsan ya da hayvan memesi. )
( PİSTÂN ile ... )
( SEDY/SEDYE/SEDYÜN ile ŞAHME
HALME[çoğ. HALEMÂT]: Meme başı.
HALME-İ SINÂİYYE: Emzik. )
( BREAST vs. EAR LOBE )
- MEME ile MEME
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Harman döverken ortada bulunan ve öteki öküzlerin etrafında döndüğü öküz. İLE ... )
- MEMELİ DERİLERİNDEKİ BEZLER:
SEBASÖZ ile/ve/||/<> APOKRİN ile/ve/||/<> EKRİN
( Bu bezler, birlikte çalışarak ter üretir. Birçok memeli türde, sebasöz ve apokrin bezleri, baskın ter bezleridir ve kıl köklerine yakın bir yerde bulunur. Bu bezlerin salgıları, kılları; yağlı, bazen köpüren bir karışım haline getirir. )
( Kürkü olmamasının yanı sıra, insan, olağanüstü sayıda ekrin bezi sahibidir. Bu sayı, 2 milyon ile 5 milyon arasında değişkenlik gösterir ve günde 12 litreye kadar ince, sulu ter üretilebilmesini sağlar.
Ekrin bezleri, kıl kökleri yakınında kümelenmez, bunun yerine deri yüzeyine görece yakın bir yerde bulunur ve küçük delikler[porlar] aracılığıyla ter boşaltımı yapar. Çıplak derinin ve sulu terin bu kombinasyonu, terin doğrudan kürkte birikmesinden çok doğrudan çıplak deride birikmesine neden olur ve insanın aşırı ısınmasını engeller. Bu soğutucu sistemimiz sayesinde, sıcak bir günde yapılacak bir maratonda, atlara üstünlük sağlayabiliriz. )
- MEMSÛS[Ar.] ile MEMSÛS[Ar.]
( Dokunulmuş, mesolunmuş. İLE Emilmiş, sorulmuş, massolunmuş. | Baldır, incik. )
- MEN- ile/||/<> -MENİA/MENO-
( Ay. İLE/||/<> Âdet/menstrüasyon, âdet/menstrüasyonla ilgili. )
- MENÂHÎ[Ar. < MENHÎ] ile MENÂHİR[Ar. < MENHİR] ile MENÂİR[Ar. < MENÂRE]
( Haram olmuş, yapılması şer'an men edilmiş şeyler. İLE Burun delikleri. İLE Minâreler. )
- MENÂHİS[Ar. < MİNHAS] ile MENÂHİZ[Ar. < MİNHAZ]
( Uğursuz şeyler. İLE Burun delikleri. )
- MENAPOZ/MENOPOZ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= YAŞDÖNÜMÜ
- MENEKŞE(< BENEFŞE[Fars.], BENEFSEC[Ar.]):
AFRİKA MENEKŞESİ ile CEZAYİR MENEKŞESİ ile DENİZ MENEKŞESİ/ÇAN ÇİÇEĞİ ile HERCAİ MENEKŞE/ALACAMENEKŞE ile MISIR/FRENK MENEKŞESİ
( Cezayir Menekşesi'nde, kanser hücrelerinin çoğalmasını durduran alkaloitler bulunur. )
( [Menekşegillerden, bir ya da çok yıllık otsu bitki. | Bu bitkinin, mor renkli, güzel kokulu çiçeği.]: ... İLE Zakkumgillerden, bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen, kendine özgü, mavi, açık mor renkli çiçekleri ve ortası çukur taçyaprakları olan bir bitki. İLE ... İLE Menekşegillerden, mor, sarı, beyaz renkte, menekşeye benzer çiçekleri olan bir bitki. | Bu bitkinin çiçeği. İLE Turpgillerden, çiçekleri hoş kokulu bir süs bitkisi türü. )
( )
( VIOLA: SAINT PAULIA IONANTA cum VINCA | CATHARANTHUS ROSEUS cum ... cum VIOLA TRICOLOR cum HESPERIS )
- MENENJİT[Fr.] ile ...
( Ateş, şiddetli baş ağrısı, kusma, ense katılaşması, sayıklama gibi belirtilerle ortaya çıkan beyin zarları yangısı. )
- MENENJİT ile/||/<> ENSEFALİT
( Beyin zarlarının yangılanması. İLE/||/<> Beyin dokusunun yangılanması. )
- MENFES[Ar. < NEFES] ile MENFEZ[Ar. < NÜFÛZ | çoğ. MENÂFİZ]
( Soluk alacak yer, soluk deliği. İLE Delik, yarık, ağız, nüfûz edecek yer. )
- MENG ile MENG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kuş yemi. İLE Yüzdeki ben. )
- MENGİZ ile BENİZ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yüzün rengi. )
- MENHÎ[Ar. çoğ. MENÂHÎ] ile MENHİR/MENHAR/MİNHİR/MUNHUR[Ar. çoğ. MENÂHİR]
( Haram olmuş, yapılması şer'an men edilmiş şey. İLE Burun deliği. )
- MENÎ[Ar.] ile MENÎ'[Ar.] ile MENÎ[Ar.] ile MENHÎ[Ar. | çoğ. MENÂHÎ]
( Ersuyu. İLE Sarp, erişmesi/ulaşması zor yer. İLE Benlik. İLE Haram olmuş, yapılması şer'an yasaklanmış şey. )
- MENİERE ile/||/<> LABİRENTİT
( İç kulakta sıvı birikimi ile baş dönmesi ve duyma kaybı. İLE/||/<> İç kulağın yangılanması ile baş dönmesi ve duyma kaybı. )
- MENİERE ile/||/<> VERTİGO
( İç kulakta sıvı birikimi ile baş dönmesi, duyma kaybı ve kulak çınlaması. İLE/||/<> Denge bozukluğu ve baş dönmesi ile ilişkili bir belirti. )
- [Fr. < Yun.] MENİSK ile MENİSK
( Bir yüzü içbükey, öbür yüzü dışbükey olan mercek. İLE Bazı eklemlerde, kemik arasında bulunan kıkırdak bölüm. )
- MENKİB[Ar. | çoğ. MENÂKİB] ile MENKIBE/MENKABE[çoğ. MENÂKIB]
( Omuz ve kol kemiğinin birleştiği yer. İLE Din büyüklerinin ya da tarihe geçmiş ünlü kişilerin, yaşamları ve olağanüstü davranışlarıyla ilgili öykü. )
- MENTAL[İng.] değil/yerine/= ZİHINSEL
- MENZİL-İ CÂN değil/yerine/= İNSAN GÖVDESİ | ULVÎ ÂLEM
- MERÂÎ[Ar. < MİR'AT] ile MERÂÎ[Ar. < MER'A] ile MERÂİR[Ar. < MERÂRE]
( Aynalar. İLE Çayırlıklar, otlaklar. İLE Öd keseleri. )
- MERÂRE[Ar. çoğ. MERÂİR] ile MERÂRET[Ar.]
( Öd kesesi. İLE Acılık, tadsızlık. )
- MERCİMEK ve/||/<> TARHUN[Ar.]
( ... VE/||/<> Birleşikgillerden, tıpta kullanılan, güzel kokulu bir bitki. )
( ... cum ARTEMISIA DRACUNCULUS )
- MERG-A-MERGÎ[Fars.] ile MERG-İ-ŞÂDÎ[Fars.]
( Genel ölüm, hastalıktan dolayı ölüm. İLE Sevinç ölümü. )
- MERHEM[Ar.]["MELHEM" değil!] ile POMAT[İt.]
( Deriye sürülerek kullanılan, içinde birçok etkili madde bulunan, yumuşak ve koyu kıvamda, yağlı ya da yağsız ilâç. | Çözüm/çare. İLE Genellikle saça sürülen, yağlı ve kokulu merhem. )
- MERÎ[Ar.] ile MER'Î[Ar. < RİÂYET] ile MER'Î[Ar. < RÜ'YET] ile Merîh/MİRRÎH[Ar.]
( Mide ile gırtlak[bül'ûm] arasında bulunan yemek borusu. İLE Saygı gösterilen, riâyet edilen. | Gözetilen, yürürlükte olan. İLE Gözle görülen. İLE Dünyadan sonra güneşe en yakın olan gezegen. )
- MER-/-MERE/-MERİC ile/||/<> MER-/MERO- ile/||/<> GRAN-
( Bölüm, parça. İLE/||/<> Kalça. İLE/||/<> Parça. )
- MERS CORONAVİRUS/MİDDLE EAST RESPIRATORY SYNDROME CORONAVİRUS MERS-COV ORTA DOĞU SOLUNUM YETERSİZLİĞİ BELİRGESİ NEDENLİ KORONAVİRÜS
- MERS-COV/MIDDLE EAST RESPIRATORY SYNDROME CORONAVIRUS[İng.] değil/yerine/= ORTA DOĞU SOLUNUM YETERSİZLİĞİ BELİRGESİ NEDENLİ KORONAVİRÜS
- MERS/MİDDLE EAST RESPIRATORY SYNDROME[İng.] değil/yerine/= ORTA DOĞU SOLUNUM YETERSİZLİĞİ BELİRGESİ
- MEŞÂ'[Ar.] ile MEŞÂ'[Ar.]
( Açıklanan, duyulan. | Bölünmeyip karışık ve ortak olan. İLE İshal yaptırıcı ilâç. )
- MEŞÂİL[Ar. < MEŞ'AL/E] ile MEŞÂİR[Ar. < MEŞ'AR]
( Meş'aleler. İLE Hacı olmadan önce durulması gereken önemli yerler. | Duyular, hasseler. )
- MEŞÂİM[Ar. < MEŞÎME] ile MEŞÂÎM[Ar. < MEŞ'ÛM]
( Dölyatakları, sonlar. İLE Uğursuzlar. )
- MESAME[Ar. çoğ. MESAMAT] değil/yerine/= GÖZENEK/LER
- MESÂMİ'[Ar. < MİSMA] ile MESÂMÎR[Ar. < MİSMÂR]
( Duyma/işitme aletleri. | Kulaklar. İLE Çiviler, mıhlar. )
- MESANE[Ar.] değil/yerine/= KAVUK/SİDİK TORBASI
- ME'SEM/E[Ar.] ile MESEMM[Ar. çoğ. MESÂMM]
( Suç. Günah. İLE Deri üzerindeki küçük delik. )
- MESEMME[Ar.] ile ...
( Deri üzerindeki küçük delikler. )
- MESH/MEDICAL SUBJECT HEADING[İng.] değil/yerine/= TIBBİ KONU BAŞLIKLARI
- MEŞİME/PLASENTA değil/yerine/= ETENE/SON/DÖLEŞİ
( Memelilerde, ana ile dölüt arasında kan alıp verme işini sağlayan örgen. | Meyya daprağında yumurtacıkların bağlı olduğu bölüm. )
- MESLÛ'[Ar.] ile MESLÛH[Ar. < SELH]
( Gövdesinde ur bulunan kişi. İLE ... )
- MESREBE[Ar. < MESÂRİB] ile MEŞREBE[Ar. < MİŞREBE][Ar. çoğ. MEŞÂRİB]
( Çayır, mera, otlak. | Göğüsten, karına kadar uzanan kıllı bölge. İLE Maşrapa. )
- MESRÛ'[Ar.] ile MEŞRÛ'/MEŞRÛA[Ar. < ŞER] ile MEŞRÛH/A[Ar. < ŞERH]
( Sar'a hastalığına tutulmuş, sar'alı. kişi. İLE Şeriatın izin verdiği, şer'an caiz olan, şeriata, hukuka/yasaya uygun. İLE Açıklanmış, şerh olunmuş. | Uzun uzadıya anlatılan. )
- METAANALİZ/META-ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= TOPLU ÇÖZÜMLEME
- METABOLİK/METABOLIC[İng.] değil/yerine/= ÖZÜMLEME-YADIMLAMA (İLİŞKİLİ)
- METABOLIT/METABOLITE[İng.] değil/yerine/= ARA ÜRÜN
- METAFİZİK/METAPSYCHICS[İng.] değil/yerine/= FİZİK ÖTESİ
- METAFOR/METAPHOR[İng.] değil/yerine/= EĞRETILEME
- METAL ile SİDERİSMUS
( ... İLE Taşların/nesnelerin, insan/lar üzerindeki (olası) etkileri/etkileşimleri. [İng.][A name given by the believers in animal magnetism to the effects produced by bringing metals and other inorganic bodies into a magnetic connection with the human body.] | Bazı sinirsel hastalıklarda deri üzerinden madeni levya uygulanması esasına dayanan iyileştirme yöntemi, metal tedavisi. )
- METAMORFOZ/METAMORPHOSIS[İng.] değil/yerine/= BAŞKALAŞIM
- METAPLAZİ/METAPLASIA YOZ[İng.] değil/yerine/= DÖNÜŞÜM
- METASTATİK/METASTATIC[İng.] değil/yerine/= SIÇRAMALI, YAYILIMLI
- METASTAZ/METASTASIS[İng.] değil/yerine/= SIÇRAMA
- METASTAZ[Fr.] değil/yerine/= YAYILMA/SIÇRAMA
- METİL/LENME ve/>< ASETİLASYON
( DNA bozulumu. VE/>< Soğan, sarımsak, tarçın ve baharat kullanımı. )
- METİL-[Fr.] ile METİLEN[Fr.] ile METİLİK[Fr.]
( Yapısında metil kökü bulunan bileşikleri adlandırmakta kullanılan ön ek. İLE Metanın iki hidrojen atomunu yitirmesiyle türeyen bir kök. [CH2] İLE Metan bileşimlerinin sıfatı. )
- METİSİLİN ></<> STAFİLOKOK
( Penisilinin yarı-sentetik analogu olan, beta-laktam sınıfı bir antibiyotik. ><> Mikroskopta, üzüm salkımlarına benzer kümeler durumunda görülen mikroplar. )
( METICILLIN/METHICILLIN ><> STAPHYLOCOCCUS )
- METODOLOJİ/METHODOLOGY[İng.] değil/yerine/= YÖNTEM BİLİMİ
- METODOLOJİK/METHODOLOGICAL[İng.] değil/yerine/= YÖNTEM BİLİMSEL
- METOT(/D)//METHOD[İng.] değil/yerine/= YÖNTEM
- METR-/METRO-/METRY-/-METRY ile/||/<> METRA-/-METRİUM-/-METER-
( Rahim, rahim ya da bölümleri ile ilgili. | Ölçüm, ölçme sanatı, işlemler. İLE/||/<> Rahimle ilgili. )
- MEVSİM[Ar.] ile/ve/||/<> FASL[Ar.]
( Yılın dört bölümünden her biri. | Bir şeyin belirli zamanı. İLE/VE/||/<> Ayrıntı, ayırma, ayrılma. | Kesme, kesinti, bölüm. | Sonuçlandırma, halletme. | Aleyhte bulunma, birini çekiştirme. | Bir kitabın ya da tiyatro oyununun başlıca bölümlerinden her biri. | Sözcükler, düzenlemeler, tümceler arasında bağlantı edatı bulunmadan yazı yazma yöntemi. | Bir defada çalınan peşrev, şarkı vb. | Dört mevsimden biri. | Bir bestekârın, aynı makamdan bestelediği iki beste ile iki semai. | Türk müziğinde klasik bir konser programı. | İki yüzeyin birleşmesinden oluşan çizgi. | Eklem, gövdenin oynak yerleri. )
- MEVT-İ TABİÎ ile/ve MEVT-İ İRÂDÎ
( ... İLE/VE Ölmeden önce "ölmek". )
( Dirimsel/biyolojik. İLE/VE Anlamsal/manevi. )
- MEYDAN OKUNAMAZLAR:
YEL ve/||/<> SÖZLÜK ve/||/<> MASUM/SEVGİ
- MEZENKİM/MESENCHYMA[İng.] değil/yerine/= DESTEK BAĞ DOKUSU
- MEZİ ile/ve VEDÎ
( ... İLE/VE Daha çok, sidikten/işedikten sonra ya da bazı uyarılma hallerinde az miktarda gelen sıvı. )
- MEZODERM değil/yerine/= ORTA DERİ
( Dış deri ile iç deri arasındaki göze katmanı. )
- MF/MULTIORGAN FAILURE değil/yerine/= ÇOKLU ORGAN YETMEZLİĞİ(ÇOY)
- MHC/MAJOR HISTOCOMPATIBILITY COMPLEX[İng.] değil/yerine/= BÜYÜK DOKU UYUMU BİLEŞİĞİ
- MHRS/CENTRAL HOSPITAL APPOİNTMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= MERKEZİ HASTANE RANDEVU DÜZENİ
- MI/MYOCARDIAL INFARCTION | MEDICAL INFORMATICS | MUTUAL INFORMATION[İng.] değil/yerine/= MİYOKART ENFARKTÜSÜ, KALP KRİZİ | TIP BİLİŞİMİ | KARŞILIKLI BİLGİ
- MİAD[Ar.] ile MÎÂD[Ar.]
( Mîdeler, kursaklar. İLE Belirtilen [yıpranma süresi] zaman ya da yer. | Bir şeyin yapılması için tanınan süre. )
- MİCR-/MİCRO- ile/||/<>/>< MACR-/MACRO- ile/||/<>/>< MEG-/MEGA-/MEGAL-/MEGALO-/-MEGALGY
( Küçük. İLE/||/>< Büyüme, çok büyük. İLE/||/<> Büyük, büyüme, anormal derecede büyüme, geniş, genişlemiş, yüce. )
- MİDDE[Ar.] ile Mİ'DE[Ar.]
( İrin, cerahat. İLE Mide, kursak. )
- MİDE ve/<> KALP
( Kalbin, [sağlıklı/uygun] duruş açısı, 52°'dir. )
- MİDE ve/> MEDRESE
- MİDE ve/<> TÜM ÖRGENLER
- MİGREN ile/||/<> GERİLİM TİPİ BAŞ AĞRISI
( Başın bir tarafında zonklayıcı ve şiddetli baş ağrısı, bulantı ve ışığa duyarlılık. İLE/||/<> Başın iki tarafında sıkışma duyusu ile ilişkili bir baş ağrısı türü. )
- MİGREN ile/||/<> KÜME BAŞ AĞRISI
( Başın bir tarafında zonklayıcı ağrı, bulantı ve ışığa duyarlılık. İLE/||/<> Göz çevresinde yoğun ağrı atakları ile ilişkili bir baş ağrısı türü. )
- MİGREN[Fr. < Yun.] ile KÜME NÖBETLERİ
( ... İLE Kronik, yarım baş ağrısı nöbetleri şeklinde ortaya çıkan, nöbetleri, birbiriyle ilişkili ve migrenden farklı bir baş ağrısıdır. Küme tipi baş ağrısı, migren ağrılarından daha kısa sürer. Ataktan etkilenen sağ ya da sol tarafta, gözde kızarıklık, gözlerden gözyaşı gelmesi, burun tıkanıklığı/akıntısı, göz çevresinde şişlik gibi belirtiler oluşur. 24 saatlik atak süresince 2 ya da daha fazla nöbet görülebilir. )
( MIGRAINE vs. CLUSTER SEIZURES )
- MİGREN[Fr. < Yun.] değil/yerine/= YARIM BAŞ AĞRISI
( Yarım baş ağrısı. )
- MİHNET ile/ve/<> TÂKAT
- MİK/MIC/MINIMUM İNHİBİTOR CONCENTRATION[İng.] değil/yerine/= MİNİMUM İNHİBİTÖR KONSANTRASYON, ENGELLEYİCİ EN DÜŞÜK YOĞUNLUK, MİGRASYON MIGRATION GÖÇ
- MİKOLOJİ[Fr.] değil/yerine/= MANTARBİLİM
- MİKOZ[Fr.]
( Mantar asalaklarından oluşan sayrılık. )
- MİKROBİYOTA/MICROBIOTA[İng.] değil/yerine/= UFAK CAN ÖRTÜSÜ
- MİKROBİYOTA ile/ve/||/<> MİKROBİYOM ile/ve/||/<> METAGENOM
( Mikropların[bakteri, arke, virüs, mantar] kimliği. İLE/VE||/<> Mikropların genetiği. İLE/VE||/<> ... )
( Bir organizmanın belirli bir bölgesinde ve bir arada yaşayan mikroorganizmalar topluluğu. İLE/VE||/<> Mikrobiyotada yer alan mikroorganizmaların genomlarının tümü. Mikrobiyotanın genetik nesnesi. İLE/VE||/<> Mikrobiyotayı oluşturan mikroorganizmaların DNA'larını birarada dizileyen deneysel yaklaşım. )
( )
- MİKROBUN TANIMLANIŞI:
1876 ve/||/<> PASTEUR
- MİKROKOK ile STREPTOKOK
( Nokta biçimdeki mikroplara verilen genel ad. İLE Sıvı ortamda zincir biçimde koloniler oluşturan, çoğu zaman patojen olan bir mikrokok. )
- MİKROP[Fr./İng. < MICROBE] ile ASEPSİ[Fr. < ASEPSIE]
( Ancak mikroskopla görülebilen, çürümeye, mayalanmaya ve hastalıklara yol açan tek gözeli canlı. İLE Isıyla araç ve pansuman nesnelerinin mikropsuzlaştırılması. Özellikle tıpta kullanılan araç gereçlerdeki hastalık etkenini mikropların sayısını kimyasal ya da fiziksel yollarla hastalığa neden olamayacak düzeye düşürme. )
- MİKROP ile ATEŞ YAPAN MİKROP
( MICROBE/GERM vs. PYROTOXIN )
- MİKROP ile MİKROKOK [Fr. < Yun.]
( ... İLE Nokta biçimindeki mikroplara verilen genel ad. )
- KÜÇÜM/MİKROP[Yun.] ile GİRMİK/VİRÜS[Fr./İng.]
( )
( MICROBE vs. VIRUS )
- MİKROSKOP/MICROSCOBE[İng.]/HURDEBÎN[Fars.] değil/yerine/= İRİLTEÇ
- MİKST/MIXED[İng.] değil/yerine/= KARIŞIK
- MİLKAT[Ar.] ile MİLKAT[Ar.]
( Cerrah maşası. İLE Bir yerden, bir şey almaya yarayan âlet. )
- MILYÖ/MILLİEU[İng.] değil/yerine/= ORTAM
- MİMETİK/MİMETIC[İng.] değil/yerine/= ÖYKÜNEN
- min.[Lat. < MINIMUM] değil/yerine/= EN AZ, EN KÜÇÜK, EN DÜŞÜK
- MİNAREL değil MİNERAL
- MİNE[Fars.] ile MİNE[Fars.]
( Metal eşya üzerine vurulan renkli cam katmanı. | Saat kadranı. | İnce, parlak nakış. İLE Dişlerin taç kısmını kaplayan, beyaz ve sert doku. )
- MINIMAL[[İng.] değil/yerine/= EN AZ, EN DÜŞÜK
- MINIMİZASYON/MINIMIZATION[İng.] değil/yerine/= EN AZLAMA, EN AZLAYIM, EN AZA İNDİRMEK
- MINIMUM[İng.] değil/yerine/= EN AZ, EN DÜŞÜK
- MINOR CROSS MATCH[İng.] değil/yerine/= KÜÇÜK ÇAPRAZ KARŞILAŞTIRMA
- MINOR[İng.] değil/yerine/= ÖNEMSİZ | HAFİF
- MINZAR[Ar.] ile MINZÂR[Ar.]
( Bakma âleti. | Röntgen. İLE Ayna. | Röntgen. )
- MIR168a ile/ve/||/<> MIR156a ile/ve/||/<> MIR166a
( Kabak'tan sağlanır. VE/||/<> Buğday'dan sağlanır. VE/||/<> Patates'ten sağlanır. )
( BRASSICA RAPA PEKINENSIS et/||/<> TRITICUM AESTIVUM et/||/<> SALANUM TUBEROSUM )
- ...MIŞ GİBİ ile/ve GİZLİ
- MIS/MANAGEMENT INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= YÖNETİM BİLGİ DÜZENİ
- MİSANTROP[Fars.]/MERDÜMGİRÎZ[Fars.] değil/yerine/= KİŞİLERDEN/İNSANDAN "KAÇAN"
- MİSDİYAGNOZ/MİSDİAGNOSIS[İng.] değil/yerine/= YANLIŞ TANI
- MİSMA'/MİSMAA[Ar. < SEM | çoğ. MESÂMİ'] ile MİSMÂR[Ar. çoğ. MESÂMÎR]
( Kulak. | Hastanın, kalbini, göğsünü ve ciğerlerini dinlemeye yarayan âlet, siteteskop. | Kulaklık. İLE Çivi, mıh. | Kazık. )
- MISMATCH[İng.] değil/yerine/= UYUMSUZLUK
- mist.[Lat. < MISTURA] değil/yerine/= KARIŞIM, MİKSTÜR
- MİTOKONDRİYAL DNA ile/ve/||/<> NÜKLEER DNA
( Anneden. İLE/VE/||/<> Babadan. | Göze çekirdeğinde bulunan ve iki ebeveynden de alınan genetik kalıtım. )
( Hem kız, hem erkek çocuğa X kromozomunu taşır. İLE/VE/||/<> Sadece erkek çocuğa Y kromozomunu taşır. )
- MİTOZ/MITOSIS[İng.] değil/yerine/= EŞEYSİZ BÖLÜNME
- MİYALJİ ile/||/<> ARTRALJİ
( Kas ağrısı. İLE/||/<> Eklem ağrısı. )
- MİYAZ[Fr. < Yun.]
( Sinek kurtçuklarının, insanda ve hayvanlarda ortaya çıkardığı bozukluk. )
- MİYELINİZASYON/MYELINIZATION[İng.] değil/yerine/= SİNİR KILIFLANMASI
- MIYMINTI/LIK ile MİSKİN/LİK[Ar.]
( Kişinin sabrını tüketecek derecede yavaş ve mızmızca iş gören. İLE Çok uyuşuk olan. | Hoş görülmeyecek durumlar karşısında tepki göstermeyen. | Âciz, zavallı. | Cüzzam hastalığına tutulmuş olan. )
- MİYOKARD ENFARKTÜSÜ ile/||/<> ANGİNA PEKTORİS
( Kalp kasına giden kan akışının tamamen kesilmesi sonucu oluşan kalp krizi. İLE/||/<> Kalp kasına giden kan akışının geçici olarak azalması sonucu oluşan göğüs ağrısı. )
- MİYOKARD ENFARKTÜSÜ ile/||/<> ANGİNA PEKTORİS
( Kalp kasına giden kan akışının tamamen kesilmesi sonucu oluşan kalp krizi. İLE/||/<> Kalp kasına giden kan akışının geçici olarak azalması sonucu oluşan göğüs ağrısı. )
- MİYOKARDİT ile/||/<> ENDOKARDİT
( Kalp kasının yangılanması. İLE/||/<> Kalp iç zarının yangılanması. )
- MİYOKARDİT ile/||/<> PERİKARDİT
( Kalp kasının yangılanması. İLE/||/<> Kalp zarının yangılanması. )
- SEKTE-İ KALP[Ar.]/MİYOKART ENFARKTÜSÜ/MYOCARDIAL INFARCTION[İng.] değil/yerine/= KALP KRİZİ
- MİYOKART[Fr.] değil/yerine/= YÜREK KASI
- MİYOM ile POLİP
( Rahimdeki iyi huylu ur/lar. İLE Sindirim kanalı boşluğu içinde görülen iyi huylu doku kabarıklığı. )
( Her dört kadından birinde bulunmaktadır. [Dünyada, en çok 45 kg.'ya kadar olanı da görülmüştür.] İLE Bazı hallerde kansere dönüşebilir. Kalınbağırsakta daha sık olur. [Teşhis ve tedavisi endoskopi yöntemiyle yapılan, çıkarılarak kanserleşme tehlikesi önlenen polipler, tüm sindirim kanalı boyunca, en çok bağırsaklarda rastlanan lezyonlar olarak kabul edilir.] )
( Rahimde, her ay oluşabilen ve fakat atılan, 2 cm.lik, olağan fizyolojik kistlerden korkulmaması gerekmektedir. İLE ... )
- MİZÂC ile/ve/<>/> BÜNYE ile/ve/<>/> DİMAĞ
- ML/MACHINE LEARNING[İng.] değil/yerine/= MAKINE ÖĞRENME
- MMA/COST MINIMIZATION ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= MALİYET MINIMİZASYONU ÇÖZÜMLEMESİ
- MMD/MEDICAL MONİTORING DEVICE[İng.] değil/yerine/= TIBBİ İZLEME AYGITLARI
- MMS/MODEL MANAGEMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= MODEL YÖNETIM SİSTEMİ
- MOBBING[İng.] değil/yerine/= BEZDİRİ
- MOBIL/MOBILE[İng.] değil/yerine/= DEVİNIMLİ 2.TAŞINABİLİR 3.GEZİCİ
- MOBILITE/MOBILITY[İng.] değil/yerine/= DEVİNIMLİLİK, HAREKETLİLİK
- MOD/MODE[İng.] değil/yerine/= TARZ
- MODALITE/MODALITY[İng.] değil/yerine/= TARZ
- MODEL[İng.] değil/yerine/= KALIP | ÖRNEK
- MODEM[İng.] değil/yerine/= ÇEVİRGE
- MODİFİKASYON[Fr.]/MODIFICATION[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞKE | DEĞİŞTİRME | DEĞİŞİKLİK
- MODİFİYE/MODIFIED[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞTİRİLMİŞ
- MODS/MULTIORGAN DISFONKSİYON SENDROMU MULTIORGAN DYSFUNCTION SYNDROME[İng.] değil/yerine/= ÇOKLU ORGAN İŞLEV BOZUKLUK BELİRGESİ
- MODÜL/MODULE[İng.] değil/yerine/= BİRİM
- MODÜLASYON/MODULATION[İng.] değil/yerine/= UYUMLAMA
- MODÜLATÖR/MODULATOR[İng.] değil/yerine/= UYUMLAYICI
- MODÜLER/MODULAR[İng.] değil/yerine/= BİRİMLİ
- MOF/MULTIORGAN YETMEZLİĞİ MULTIORGAN FAILURE[İng.] değil/yerine/= ÇOKLU ORGAN YETMEZLİĞİ
- MON-/MONO- ile/||/<> UNİ- ile/||/<> HAPL-/HAPLO- ile/||/<> COAG-
( Tek, yalnız, tek başına, eşi olmayan, bir. İLE/||/<> Bir, tek. İLE/||/<> Tek, yalnız, tek başına, eşi olmayan. İLE/||/<> Bir araya gelme, toplanma. )
- MONİTÖRİZASYON/MONİTORING[İng.] değil/yerine/= İZLEME
- MONO- ile UNİ- ile MULTİ- ile PAN- ile POLİ- ile SEMİ- ile HEMİ-
( Tek-, tekli. İLE Tek. İLE Çok-, çoklu. İLE Tüm. İLE Çok-, aşırı [polidaktili: çok parmaklılık] İLE Yarı-, yarım[semi lunar: yarım aysı] İLE Yarı, yarım. )
- MONOTERAPİ/MONOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= TEKLİ SAĞALTIM
- MOOD[İng.] değil/yerine/= DUYGU DURUMU
- mor. dict.[Lat. < MORE DICTO] değil/yerine/= ÖNERİLEN BİÇİMDE
- MORARMAK ile/ve/||/<> CIBARMAK
( ... İLE/VE/||/<> Vurma nedeniyle/sonucunda morarma. )
- MORBİDİTE/MORBİDITY[İng.] değil/yerine/= HASTA OLMA ORANI | HASTALIK | BOZUKLUK
- MORBİT/MORBİD[İng.] değil/yerine/= ÖLDÜRÜCÜ
- MORFOGENEZ/MORPHOGENESIS[İng.] değil/yerine/= BİÇİMLENME
- MORFOLOJİ/MORPHOLOGY[İng.] değil/yerine/= BİÇİM BİLİMİ
- MORFOLOJİK/MORPHOLOGIC[İng.] değil/yerine/= BİÇİMSEL
- MORTAL[İng.] değil/yerine/= ÖLÜMLÜ
- MORTALITE/MORTALITY[İng.] değil/yerine/= ÖLÜM
- MORTALITE ORANI/MORTALITY RATE[İng.] değil/yerine/= ÖLÜM ORANI
- MOTILITE/MOTILITY[İng.] değil/yerine/= ÖZDEVİNIMLİLİK
- MOTOR[İng.] değil/yerine/= DEVİNIM, HAREKET
- MP MEGAPİKSEL/MEGAPIXELS[İng.] değil/yerine/= ÇÖZÜNÜRLÜK BİRİMİ
- MPEG/MOVING PICTURE EXPERTS GROUP[İng.] değil/yerine/= HAREKETLİ GÖRÜNTÜ UZMANLARI BİRLİĞİ (SAYISAL GÖRÜNTÜ KODLAMASI)
- MQTT/MESSAGE QUEUING TELEMETRY TRANSPORT[İng.] değil/yerine/= TELEMETRİ MESAJLAŞMA PROTOKOLÜ
- MR ile/ve/||/<> BT/CT(TOMOGRAFİ)
( Gövdenin yapısal anormalliklerini tespit etmede kullanılan manyetik alanlı ve radyo dalgalı bir görüntüleme aracı.[Daha çok tendon yaralanmalarında, omurilik sorunlarında, beyin tümorlerinde ve yumuşak bağ doku tespitlerinde kullanılır.][Manyetik alan kullanılır.][X-ray ışınları ve radyasyon kullanılmaz.][İşlemi, yarım saat kadar sürebilir.] İLE/VE/||/<> Daha çok kemik yaralanmalarında, ciğer ve göğüs sorunlarında ve kanser tespitlerinde kullanılır.[Radyasyon kullanılır.][Daha çok acil servislerde kullanılır.][İşlemi, yaklaşık beş dakika sürer.] )
- MR[İng.] değil/yerine/= MAGNETIC RESONANCE | MIXREALITY[İng.] değil/yerine/= MANYETİK REZONANS | KARMA GERÇEKLİK
- MRG/MAGNETIC RESONANCE İMAGING[İng.] değil/yerine/= MANYETİK REZONANS GÖRÜNTÜLEME
- MRI/MAGNETIC RESONANCE İMAGING[İng.] değil/yerine/= MANYETİK REZONANS GÖRÜNTÜLEME
- MRI ile/ve/||/<>/> fMRI
( RITA LEVI-MONTALCINI[22 Nisan 1909 - 30 Aralık 2012]
[1940'ta, MR'ı yapan kişidir.] )
- mRNA ile/ve/<> miRNA ile/ve/<> tRNA ile/ve/<> rRNA
( Messenger RNA. İLE/VE/<> Transfer RNA. İLE/VE/<> Ribozomal RNA. )
- MSVS/MINIMUM HEALTH DATA SET[İng.] değil/yerine/= MINIMUM SAĞLIK VERİ DÜZENEĞİ
- MUAYENE(DE):
GÖSTEREN ve/|| GÖZLEYEN
- MÜCA'AD[< CA'D] ile ...
( Kıvırcık, kıvrılmış, lülelenmiş saç. )
- MÜCBER[Ar. < CEBR] ile MÜCBİR[Ar. < CEBR] ile MÜCEBBİR[Ar. < CEBR]
( Olunmuş, zorlanılmış, zorlanılan, icbâr olunan. İLE Zorlayan, zorlayıcı. İLE Çıkıkçı. )
- MÜCEHHEZ-İ MÂİYE ile ...
( Kurbağazehirigiller. [Fr. HYDROCHARIDÉES] )
- MÛCÎ[Ar. < VECÂ] ile MÛCİ'[Ar. < VECA]
( Ağrıtan, acıtan. İLE Elem veren. )
- MÜDÂRÂ[Fars.] ile MÜDÂVÂ/T[Ar. < DEVÂ]
( Yüze gülme, dost gibi görünme. İLE Hastaya bakıp ilâç verme, devâ arama. )
- MÜDÂVÂ/T[Ar. < DEVÂ] ile MÜDÂVÎ[Ar. < DEVÂ]
( Hastaya bakıp ilâç verme, devâ arama. İLE İlâç veren, iyileştiren, devâ bulan. )
- MÜDÂVÎ[Ar. < DEVÂ] ile MÜDÂVÎM[Ar. < DEVÂM |çoğ. MÜDÂVİMÎN]
( İlâç veren, iyileştiren, devâ bulan. İLE Devam eden, bir iş üzerinde aralıksız çalışan. | Bir yere, sürekli gidip gelen. )
- MÜDÎR[Ar. < DEVR | çoğ. MÜDÎRÂN] ile MÜDİRR[Ar. < İDRAR]
( Çeviren, bakan, idâre eden. | İdâre eden anlayan. | İdâre memuru. | Yönetici. | Bölgedeki en büyük memur. İLE İdrar veren/verici. )
- MUHADDİR/E[Ar. < HADR] ile MUHADDİR[Ar.]
( Uyuşturan, uyuşturucu, tahdîr eden. [Fr. NARCOTIQUE] İLE Kabartan, şişiren. )
- MUHAKKIK[< TAHKİK] ile MÜDEKKİK[< TEDKİK]
( Konuyu delilleriyle bilen, açıklayan. İLE Delillerine delil getiren. Kanıtın kanıtla ispatı. Kılı kırk yaran. )
( isbat el-mesele bi-el-delil İLE isbat el-delil bi-el-delil )
- MUHAMMİR[Ar. < HAMR] ile MUHAMMİR[Ar.] ile MUHÂMÎ[Ar.]
( Mayalayan, ekşitip kabartan, tahmîr eden. | Yoğuran, mayalayan, kıvamını bulduran. İLE Kızdırıcı ilâç. İLE Savunan, koruyan, müdafaa eden. | Avukat. )
- MUHÂNET[Ar. < MUHÂN] ile MUHANNET[Ar.]
( İhânet eden, hain, alçak. İLE Mumyalanmış, tahnît olunmuş. )
- MÜHLİK[Ar.] değil/yerine/= ÖLDÜRÜCÜ | TEHLİKELİ
- MÛK[Ar.] ile MÛK[Ar.]
( Göz pınarı. İLE Diken. )
- MÜKÂFÂT[Ar. < KİFÂYET] ile MÜSÂVÂT[Ar. < SEVİYY]
( Beraberlik. | Bir hizmet ya da iyiliğe yönelik edilen iyilik. | Çalışkan öğrenciye öğretmeninin verdiği beğenme kâğıdı, takdir. İLE Eşitlik, aynı halde ve derecede olma. )
- MÜLÂTIF[Ar. < LÜTF] ile MÜLÂTTIF[Ar. < LÜTF]
( Lâtife eden/edici. İLE Bir iyilikle gönül alan, taltîf eden. | Yumuşatıcı ilâç. )
- MÜLAYEMET[Ar.] değil/yerine/= UYSALLIK | BAĞIRSAK YUMUŞAKLIĞI
- MÜLEYYEN[Ar. < LÎNET] ile MÜLEYYİN[Ar. < LÎNET]
( Yumuşatılmış, telyîn edilmiş. İLE Yumuşatan, yumuşatıcı, telyîn eden, lînet veren. | Bağırsakları boşaltan, dışkının, dışarı çıkmasını kolaylaştıran ilaç. )
- MU'LİM[Ar. < ELEM] ile MU'LİN[Ar. < ALEN]
( Ağrıtan, sızlatan, inciten, elem veren. İLE İlân eden, genele bildiren, haber veren. )
- MULTİDISİPLINER/MULTİDISCIPLINARY[İng.] değil/yerine/= ÇOK ALANLI
- MULTİFAKTÖRİYEL/MULTİFACTORIAL[İng.] değil/yerine/= ÇOK ETKENLİ
- MULTİFOKAL/MULTİFOCAL[İng.] değil/yerine/= ÇOK ODAKLI
- MULTİPL/MULTIPLE[İng.] değil/yerine/= ÇOK, ÇOKLU
- MULTİPL SKLEROZ ile/||/<> GUİLLAİN-BARRÉ BELİRGESİ/SENDROMU
( Merkezi sinir düzeninde miyelin kılıfının hasarı ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. İLE/||/<> Periferik sinir düzeninde miyelin kılıfının hasarı ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. )
- MULTİPLAN/MULTİPLANE[İng.] değil/yerine/= ÇOK DÜZLEMLİ
- MULTİPLE SKLEROZ ile/||/<> AMYOTROFİK LATERAL SKLEROZ (ALS)
( Merkezi sinir düzeninde miyelin kılıfının hasarı ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. İLE/||/<> Motor nöronların kaybı ile kas zayıflığı ve atrofisi ile ilişkili bir nörodejeneratif sayrılık. )
- MULTİPOLAR[İng.] değil/yerine/= ÇOK UÇLU
- MULTISENTRİK/MULTICENTRIC[İng.] değil/yerine/= ÇOK MERKEZLİ
- MULTISLICE/MULTISLICE[İng.] değil/yerine/= ÇOK KESITLİ
- MULTIVALAN/MULTIVALENT[İng.] değil/yerine/= ÇOK DEĞERLİKLİ
- MULTIVARYANT/MULTIVARIANT[İng.] değil/yerine/= ÇOK DEĞİŞKENLİ
- MÜMESSEL[Ar. < MESL] ile MÜMESSİL[Ar. < MESL]
( Örnek getirilmiş, örnek olarak söylenilmiş, temsîl edilmiş. | Basılmış, tab edilmiş. İLE Benzeten, temsîl eden. | Kitap bastıran. | Biri ya da bir kurum adına hareket eden. | Oyuncu. | Gıdayı eriterek kan ve et yapan. | Sınıfta yoklama yapan ve düzeni sağlayan öğrenci. )
- MÜMEYYİZLİK/CIVIL RESPONSIBILITY[İng.] değil/yerine/= AYIRTIM GÜCÜ
- MÜN ile MÜN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sayrılık, kusur. İLE Çorba. )
- MUNG ile MUNG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sıkıntı. İLE MUNG TAG: Yirmi yaş dişi. )
- MÜNGÜZGEK = NASIR
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Çalışma nedeniyle elde oluşan pürüzlü doku. )
- MÜRG[Fars.] ile MÜRG[Fars.]
( Sümük. İLE Kuş. )
( MÜRG-ÂB: Su kuşu. | Ördek. | Kurbağa. )
- MUSÂFAA[Ar.] ile MUSÂFAHA[Ar. < SAFH] ile MUSAFFÂ[Ar. < SAFVET] ile MUSÂFÂ/T[Ar. < SAFVET] ile MUSAFFAF[Ar. < SAFF]
( Birbirinin boynuna sarılma. | Gözün, her uzaklıkta bulunan nesneyi görebilme özelliği. İLE İki el ile tokalaşma.[İç tarafta kalan elin işaret ve orta parmakları, ötekinin bileğinin iç tarafında, nabzını duyabilecek, kişinin/dostunun durumunu/zihnini en derinden anlayan, anlamaya çalışan biçimdedir.] İLE Süzülmüş, yabancı maddelerden ayrılmış, tasfiye edilmiş. İLE Samimi ve saf/özlü/hâlis dostluk. İLE Sıra sıra, saf saf dizilmiş, tasfîf edilmiş. )
- MÜSBİT[Ar. < SÜBÛT] ile MÜSBİT[Ar.]
( İsbât eden/edici. İLE Yara ve hastalıktan dolayı pek halsiz kalan. )
- MÜSEKKİN/MÜNEVVİM[< NEVM] ile/>< MÜNEBBİH[< NEBEH]
( Sakinleştirici, uyutucu/uyutan. İLE/>< Uyarıcı. )
- [ne yazık ki]
!MÜSKİRAT[Ar. < SEKR] değil/yerine/= SARHOŞ EDEN ŞEYLER
- MÜSKÜLER/MUSCULAR[İng.] değil/yerine/= KAS (İLİŞKİLİ)
- MÜSPET/MÜSBET ile MENFÎ
( Olumlu. İLE Olumsuz. )
- MUŞT[Ar. çoğ. MIŞÂT] ile MUŞT[Ar.]
( Tarak. İLE Yumruk, tokat. | [mecaz] Avuç. )
- MÜSTAHLEB[Ar. < HALB] ile MÜSTAHLİB[Ar. < HALB] ile MÜSTAHLİB[Ar. < HALB]
( Beyaz ve sübye tarzında yapılmış olan ilâç. | Sübye.[Fr. ÉMULSION] İLE Tırmalayan, istihlâb eden. İLE Sağan, istihlâb eden. )
- MUSTAR ile/değil/yerine/||/>< MUHTAR
( Şarap. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Yapmayabilme ve yeğleme olanağını ve gücünü kullanan kişi. | "Hayır!" diyebilme farkındalığı/önceliği. )
- MÜSTEVLÎ[Ar. < VELY] değil/yerine/= SALGIN
( İstilâ eden, ele geçiren, idaresi altına alan. | Yayılan, her tarafı kaplayan. | Salgın. )
- MUTAJENİK/MUTAGENIC[İng.] değil/yerine/= GEN DEĞİŞTİRICİ
- MUTAJENİTE/MUTAGENICITY[İng.] değil/yerine/= GEN DEĞİŞTİRICİLİK
- MUTANT[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞMİŞ GEN
- MUTATABBİB değil/yerine TABİB
( Hekimlik taslayan. DEĞİL/YERİNE Hekim. )
- MÜTEHASSİR[Ar. < HASER] ile MÜTEHASSİR[Ar. < HASR]
( Pıhtılaşmış, tahassür eden. İLE Özleyen, hasret çeken. )
- MÜTEHAVVİL[Ar.]/PARAMETRE[Fr./İng. < PARAMETER] ile DEĞİŞKEN
( PARAMETER vs. VARIABLE )
- MÜTEKASSÎ[Ar.] ile MÜTEKAŞŞİ'[Ar. < KAŞ]
( Dikkatle araştıran, tekassî eden. İLE Balgam söktüren ilaç. | Balgam çıkaran hasta. )
- MÜTENÂDİM[Ar.] ile SÂKÎ[< SAKY | çoğ. SUKAT]
( Bir ortamda, arkadaşlık eden, nedimlik eden, tenâdüm eden. İLE Su veren/dağıtan. | Kadeh, içki sunan. | Baldıra, ya da baldır kemiğiyle ilgili. | Kişilere, Allah sevgisi/nuru saçan kişi. )
- MÜTENAHHİM[Ar.] ile MÜTENA'İM[Ar. < Nİ'MET | çoğ. MÜTENA'İMÎN]
( Balgam çıkaran. İLE Varlık içinde ve nazlı büyüyen. )
- MÜTESEMMÎ[Ar.] ile MÜTESEMMİM[Ar. < SEMM] ile MÜTESEMMİN[Ar.]
( Bir ad ile adlanan, müsemmâ olan. İLE Zehirlenen, tesemmüm eden. İLE Semiren, semen kazanan, tesemmün eden. )
- MÜTEVECCİ[Ar.] ile MÜTEVECCİH[Ar. < VECH | çoğ. MÜTEVECCİHÎN]
( Ağrı duyan, veca'lanan. | Sıkıntılı, dertli. İLE Bir yöne/cihete, tarafa dönen, yönelen, teveccüh eden. | Birine yönelik sevgisi ve iyi düşünceleri olan. | Bir tarafa gitmeye kalkan. )
- MUTILASYON/MUTILATION[İng.] değil/yerine/= SAKATLAMA
- MUTİZM/MUTISM[İng.] değil/yerine/= KONUŞMAZLIK
- MUTLAK EŞİK DEĞERLERİNDE:
GÖRME ile/ve İŞİTME ile/ve TAT ALMA ile/ve KOKU ALMA(ŞAMME[Ar.], ODORAT[Fr.], SMELL[İng.]) ile/ve DOKUNMA
( Karanlık bir gecede 50 km.'den bir mum ışığı. İLE/VE Sessiz bir ortamda 5 metreden bir kol saatinin işleyişi. İLE/VE Sekiz litrelik bir suda bir çay kaşığı şeker. İLE/VE Altı odalı büyük bir evde bir damla esans. İLE/VE Bir santimetre yükseklikten yüzüne düşen bir sineğin kanadı. )
- MUTLULUK:
SEROTONİN ve/||/<> OKSİTOSİN ve/||/<> MELATONİN ve/||/<>
NORADRENALİN ve/||/<> FENİLETİLAMİN ve/||/<>
DOPAMİN ve/||/<> ENDORFİN ve/||/<> ASETİLKOLİN
( Özsaygı ve uyku hormonu. VE/||/<> Güven hormonu. VE/||/<> Coşku hormonu. VE/||/<> Heyecan hormonu. VE/||/<> Mutluluk hormonu. VE/||/<> Ödül hormonu. VE/||/<> Ağrı kesici hormon. VE/||/<> Uyanıklık hormonu. )
( )
- MUTSUZLUK ile/ve/> HASTALIK
( ŞEKÂVET ile/ve/> ... )
- MÜVELLED[Ar. < VİLÂDET] ile MÜVELLİD[Ar. < VİLÂDET]
( Doğmuş, doğurulmuş, doğma. | Melez, kanı karışık. | Yok iken, sonradan ortaya çıkmış. İLE Doğuran, tevlîd eden. | Doğurtan, doğurtucu, ebe. | [kimya] Ortaya çıkan/çıkaran. )
- MÜVELLİDÜLHUMUZA[Osm. Tr.] = OKSİJEN[Fr. < Yun. OKSYS: Ekşi. | GENNAN: Doğurmak.]
( Hidrojenle birleşerek suyu oluşturan, atom ağırlığı 16, rengi, kokusu ve tadı olmayan, havada, %20 oranında bulunan bir gaz. [Simgesi: O] )
- MÜZMEN[Ar. < ZAMAN] ile MÜZMİN/E[Ar. < ZAMAN]
( Müzmin duruma gelmiş. | [mecaz] Zayıflamış, halsiz düşmüş. İLE Üzerinden zaman geçmiş, eskimiş, süreğen hastalık. )
- MÜZMİN[Ar.]/CHRONIC[İng.]/KRONİK[Fr.] değil/yerine/= SÜREĞEN/SÜREGEN
( Ne kadar süreceği belirli olmaksızın sürüp giden. | Uzun zamandan beri süren. | Uzun zamandan beri süren, uzun süreli olan (hastalık). )
- MW/MICROWAVE[İng.] değil/yerine/= MİKRODALGA
- MYC-/-MYCES/-MYCEES/-MYCET-/-MYCETO-/MYCO-/-MYCOSİS ile/||/<> MYC-/MYCO-
( Mantar, mantar sınıfı, mantar enfeksiyonu, bir bölümün mantar enfeksiyonları. İLE/||/<> Mukus. )
- MY-/MYO- ile/||/<> MİO-/MEİO- ile/||/<> -STALSİS ile/||/<> TEN-/TENDO-/TENO-/TENONT-/TENONTO- ile/||/<> SARC-/SARCO- ile/||/<> SPLANCHN-/SPLANCHO-
( Kas, kasla ilgili. İLE/||/<> Daha az, daha küçük, kasılmanın azalması. İLE/||/<> Kasılma. İLE/||/<> Tendon. İLE/||/<> Et, kas. İLE/||/<> İç örgenlerle ilgili. )
- MYS/MODEL MANAGEMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= MODEL YÖNETİM DÜZENİ
- NA/NOMINA ANATOMICA[İng.] değil/yerine/= NABIZ PULSE VURU
- NABIZ ALINABİLEN BÖLGELER:
ŞAH DAMARI ile/ve/||/<> KOL DAMARI ile/ve/||/<> ÖN KOL DAMARI ile/ve/||/<> BACAK DAMARI
( Âdem elmasının iki yanında. İLE/VE/||/<> Kolun iç yüzü, dirseğin üstü. İLE/VE/||/<> Bileğin iç yüzü, baş parmağın üst hizası. İLE/VE/||/<> Ayak sırtının ortasında.
[Çocuk ve yetişkinlerde: Şah damarından.
Bebeklerde: Kol atardamarından.] )
( )
- NABIZ:
ERİL YOĞUN GÖVDEDE ile DİŞİL YOĞUN GÖVDEDE
( Sağ. İLE Sol. )
( ASDAGÂN: İnsanın kollarındaki nabız damarları. )
- NABIZ = IRMAK
- NÂCİZ[Ar. çoğ. NEVÂCİZ] ile NÂ-ÇÎZ[Ar.] ile NÂCİS[Ar.]
( Azı dişi. İLE Değersiz, hiç sayılan, önemsiz, çok küçük şey. | Recâizâde Ekrem'in 1886'da basılmış, Fransızca'dan yaptığı çevirileri içeren bir kitabı. İLE Onulmaz hastalık. )
- NÂHİR[Ar. < NAHR] ile NAHÎR[Ar.]
( Çürüyüp ufalanmış kemik. İLE Burundan hırlama. )
- NAHZ[Ar.] ile NAHZ[Ar.]
( Bir şeyle dürtme. | Biber gibi şeyleri havanda dövme. İLE [cerrahlıkta] Ameliyatta kesilecek kemiği açma. )
- NAK'[Ar.] ile -NÂK[Ar.]
( Suda ıslanma. | Sıcak suda haşlama. | İlâç olarak çıkarılan su. | Hayvanın yiyeceğini soğuk su ile ıslatma. | Toz. İLE Adlara takılarak sıfat oluşturan bir edat.[-li,-lü anlamını verir][DERD-NÂK: Dertli. | ELEM-NÂK: Elemli.] )
- NÂLE[Fars.], MOAN[İng.] değil/yerine/= İNLEME
- NAM/NATIONAL ACADEMY OF MEDICINE[İng.] değil/yerine/= ULUSAL TIP AKADEMISİ
- NANO TEKNOLOJİ ile/ve/<> SÜPER İLETKEN/LER
( )
- NARKOLEPSİ ile/||/<> İNSOMNİA
( Gündüz aşırı uyku ve ani uyku atakları ile ilişkili bir uyku bozukluğu. İLE/||/<> Uykuya dalma ya da uykuyu sürdürme güçlüğü ile ilişkili bir uyku bozukluğu. )
- NARKOLEPSİ ile/||/<> UYKU APNESİ
( Gündüz aşırı uyku ve ani uyku atakları ile ilişkili bir uyku bozukluğu. İLE/||/<> Uyku sırasında solunumun durması ve tekrar başlaması ile ilişkili bir uyku bozukluğu. )
- NARSİSIST/NARCISSIST[İng.] değil/yerine/= ÖZSEVER
- NARSİSİSTİK ile HİSTRİYONİK
- NÂSİL[Ar. < NESAK] ile NÂSİR[Ar. < NESR] ile NASÎR[Ar. < NASR] ile NASL[Ar. çoğ. NİSÂL, NUSÛL] ile NASR[Ar.]
( Kıl dökücü ilâç. İLE Yayan, saçan. | Düzyazı/nesir yazan. İLE Yardımcı, nusret eden. İLE Ok, kargı, temren gibi şeylerin ucundaki sivri demir. İLE Yardım. | Üstünlük. )
- NASİ-/NASO- ile/||/<> RHİN-/-RHİNE/RHİNO-/-RHİNOUS/-RHİNİA/-RRHİNİA
( Burun, buruna ait. İLE/||/<> Burun, burunun belirli durumları ile ilgili. )
- NAVİGASYON/NAVİGATION[İng.] değil/yerine/= YOL BUL, SEYİR
- NCD/NONCOMMUNICABLE DISEASE[İng.] değil/yerine/= BULAŞICI OLMAYAN SAYRILIK
- neb./nebul[Lat. < NEBULA] değil/yerine/= İNCE TOZ HALİNDE PÜSKÜRTÜLEN İLAÇ
- NEFRİT ile/||/<> NEFROZ
( Böbreklerin yangılanması. İLE/||/<> Böbreklerin işlev bozukluğu ve protein kaybı. )
- NEFROLİTİYAZİS ile/||/<> ÜRETEROLİTİYAZİS
( Böbreklerde taş oluşumu. İLE/||/<> Üreterde taş oluşumu. )
- NEFROLİTİYAZİS ile/||/<> ÜROLİTİYAZİS
( Böbreklerde taş oluşumu. İLE/||/<> Sidik yollarında taş oluşumu. )
- NEFROLİTİYAZİS ile/||/<> ÜROLİTİYAZİS
( Böbreklerde taş oluşumu. İLE/||/<> Sidik yollarında taş oluşumu. )
- NEFRON/NEPHRON[İng.] değil/yerine/= BÖBREK BİRİM
- NEFROTİK SENDROM ile/||/<> NEFRİTİK SENDROM
( Böbreklerde protein kaybı ve ödem. İLE/||/<> Böbreklerde yangılanma ve kanama. )
- NEFS ile/ve/<> KAN
- NEGATİF/NEGATIVE[İng.] değil/yerine/= EKSİ | OLUMSUZ | YOK
- NEGATİVİZM/NEGATIVISM[İng.] değil/yerine/= OLMAZCILIK
- NEGATOSKOP/NEGATOSCOPE[İng.] değil/yerine/= FİLMGÖREÇ
- NEGLECTED ÇOCUK/NEGLECTED CHILD[İng.] değil/yerine/= İLGIDEN YOKSUN ÇOCUK
- NEGLEKT/NEGLECT[İng.]/İHMAL[Ar.] değil/yerine/= BOŞLAMA
- NEHM[Ar.] ile ...
( Horlayarak soluma, hırıltılı soluk alma. | Kükreme. )
- NEKÂHET ile LOĞUSA[< Yun. LOKHUSA]
- NEKROPSİ/NECROPSY[İng.] değil/yerine/= ÖLÜ AÇIMI
- NEKROZ/NECROSIS[İng.] değil/yerine/= DOKU ÖLÜM
- NEKTARYUMLAR, NEKTAR[Fr. < NECTAR](BALÖZÜ) SALGILAYAN YAPILAR = A'ZÂ-İ NEKTÂRÎYE = NECTAIRES
- NEM <> GAM
( Duvarı yıkar. <> İnsanı yıkar/bitirir[/öldürür]. )
- NEONATAL[İng.] değil/yerine/= YENİDOĞAN (İLİŞKİLİ)
- NEONATOLOJİ/NEONATOLOGY[İng.] değil/yerine/= YENİDOĞAN BİLİMİ
- NEOPLAZİ/NEOPLASIA[İng.] değil/yerine/= UR GELİŞİMİ
- NEPHR-/NEPHRO- ile/||/<> RENİ-/RENO- ile/||/<> PYEL-/PYELO-
( Böbrek. İLE/||/<> Böbrek. İLE/||/<> Böbrek pelvisi ile ilgili. )
- NEREDEYSE ÖLMEK ile/ve/değil/||/<>/< ÖLMEK
( Hiçbir şeyi değiştirmez. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Herşeyi değiştirir. )
- NERGİS[Fars.] ile KARDELEN
( Nergisgillerden, bazı türlerinde beyaz, bazılarında sarı renkte olan çiçekleri ayrı ya da bir kök sap üzerinde şemsiye durumunda, açılmadan önce bir yenle örtülü bulunan, 20-80 cm. yüksekliğinde, soğanlı bir süs bitkisi. İLE Nergisgillerden, baharda çok erken çiçek açan ve eczacılıkta kullanılan soğanlı bir bitki. )
( NARCISSUS cum GALANTHUS NIVALIS )
- NERO ile/= NÖRO
- NERVİ-/NERVO- ile/||/<> NEUR-/-NEURE/-NEURİA/NEURO-
( Sinir. İLE/||/<> Sinirsel, sinir dokusu, santral sinir sisteminin durumu ile ilgili. )
- NERVUS[İng.] değil/yerine/= SİNİR
- NEŞE >< HASTALIK ya da KURUNTU
( Neşeli olmayan kişiden, iki türlü kuşkulanılır. Ya hastadır ya da o kişinin, başkalarına bildirmek istemediği bir kuruntusu vardır. [ATATÜRK] )
- NEŞTER[Fars.]/TECRİH[Ar.] BIÇAĞI/BİSTURİ[< Fr.]/SCALPEL[İng.] = BIÇAK
- NEŞTER ile/ve/||/<> TEŞRİH
- NEVRALJİ ile NEVRİT
( Sinir patolojisinden kaynaklanan ağrı. İLE Sinir yangısı. )
- NEVRALJİ ile/||/<> NÖROPATİ
( Sinir ağrısı. İLE/||/<> Sinir hasarı. )
- NEWSQL/NEWSTRUCTURED QUERY LANGUAGE[İng.] değil/yerine/= MELEZ YAPILANDIRILMIŞ SORGU DİLİ
- NEZÂFET ile TEMİZLİK, PÂKLIK | TAM SAĞLIK VE SELÂMET
( TEMİZLİK, PÂKLIK | TAM SAĞLIK VE SELÂMET )
- NEZİF[Ar. < NEZF] değil/yerine/= KANAMA
( Gövdenin herhangi bir yerinden kan akması, kan gelmesi. | Manevi acıların yeniden etkisini duyurması, depreşmesi. )
- NEZLE/DUMAĞI/TUMAĞI/İNGİN/ZÜKÂM[Ar.] ile ALERJİ
- NEZLE/DUMAĞI/TUMAĞI/İNGİN/ZÜKÂM[Ar.] ile GRİP ile KORONA(CORONA)/COVID-19 ile HANTA
( NEZLE
Nedeni: Çok sayıda virüs bu hastalığa yol açabilir.
Zamanı: Yılın her zamanı.
Yayılma şekli: Burun ya da ağız yoluyla giren zerreler.
Kuluçka Süresi: İki haftaya kadar çıkabilir.
Ateş: Zaman zaman.
Üşüme: Nadiren.
Kas Ağrısı: Zaman zaman.
Boğaz Ağrısı: Hafif ve aralıklı.
Öksürme: Yaygın.
İshal: Yaygın olabilir.
Kusma: Yaygın olabilir.
Zatürree: Hiç yaygın değil.
Tedavi: Belirtilere karşı reçetesiz ilâçlar.
Önlem: Elleri dikkatle yıkamak.
İLE
GRİP
Nedeni: A ya da B grip virüsü.
Zamanı: Sonbahar ve kış sonu.
Yayılma şekli: Burun ya da ağız yoluyla giren zerreler.
Kuluçka Süresi: İki gün.
Ateş: Genelde her zaman.
Üşüme: Yaygın.
Kas Ağrısı: Yaygın ve bazen ağır.
Boğaz Ağrısı: Acı verici ve daha inatçı.
Öksürme: Yaygın.
İshal: Yaygın değil.
Kusma: Genellikle görülmez.
Zatürree: Meydana gelebilir.
Tedavi: A... ya da R...
Önlem: Elleri dikkatle yıkamak. | Grip aşısı. )
( )
( )
( )
( )
( NEVÂZİL, SÜTÂ', ZÜKÂM ile ... ile ... )
- NEZLE ile/||/<> SAMAN NEZLESİ/HAY FEVER
- NHS/NATIONAL HEALTH SERVICE[İng.] değil/yerine/= ULUSAL SAĞLIK SERVİSİ (INGILTERE)
- NICOTIANA RUSTICA ile NICOTIANA TABAKUM
( Rusya ve Hindistan'da yetişir. İLE Dünyanın çoğu bölgesinde bulunanın adıdır. )
- NİDUS[İng.] değil/yerine/= YUVA
- NIH/NATIONAL INSTİTUTES OF HEALTH[İng.] değil/yerine/= ULUSAL SAĞLIK ENSTİTÜLERİ (ABD)
- NİHÂYET-İ AZM[Ar.] değil/yerine/= KEMİK UCU
( Kemik ucu. )
- NİKRİS/NİKRÎS[Ar. < NEKARÎS] ile NÎKRÎZ/NÎRÎZ[Fars.]
( Ayak parmaklarında, topuklarda ve eklemlerde meydana gelen ağrılı hastalık. [Fr. GOUTTE] İLE Türk müziğinin en eski bileşik makamlarından. )
- NIM/NONİNVAZİV MONİTORİZASYON NONİNVASIVE MONİTORING[İng.] değil/yerine/= GİRİŞİMSEL OLMAYAN İZLEÇLEME
- NIMV/NONİNVAZİV MEKANİK VENTILASYON NONİNVASIVE MECHANICAL VENTILATION[İng.] değil/yerine/= GİRİŞİMSEL OLMAYAN MEKANİK SOLUTMA
- ...NIN "DOKUNMA/SI" ile/ve/yerine ...NIN ETKİ ETME/Sİ
- NIRS/NEAR INFRARED SPECTROSCOPY[İng.] değil/yerine/= YAKIN KIZILÖTESİ İZGESEL GÖRÜNTÜLEME
- NİŞ/NICHE[İng.] değil/yerine/= OYUK
- NİSAİYE/JİNEKOLOJİ değil/yerine/= KADIN-DOĞUM SAYRILIKLARI
- NISF ile/ve/||/<> CERH
( Yarım. İLE/VE/||/<> Yarmak. )
- NİTRİK ASİT ile/değil NİTRİK OKSİT
- NİTRİK ASİT ile/ve/<>/> PİKRİK ASİT[Fr. < Yun.]
( ... İLE/VE/<>/> Nitrik asidin, anilin, ipek vb. maddelere etkimesiyle elde edilen asit.[OH-C6H2 (NO2)3 [Boyacılıkta, patlayıcı maddeler yapımında ve tıpta kullanılır.] )
- NİTROJEN/NİTROGEN[İng.] değil/yerine/= AZOT
- NİV/NONİNVAZİV VENTILASYON NONİNVASIVE VENTILATION[İng.] değil/yerine/= GİRİŞİMSEL OLMAYAN SOLUTMA
- NK/NATURAL KİLLER CELLS[İng.] değil/yerine/= DOĞAL ÖLDÜRÜCÜ GÖZELER
- NLP/NATUREL LANGUAGE PROCESS[İng.] değil/yerine/= DOĞAL DİL İŞLEME
- NMES/NÖROMÜSKÜLER ELEKTRİKSEL STIMÜLASYON NEUROMUSCULAR ELECTRICAL STIMULATION[İng.] değil/yerine/= SİNİRKAS ELEKTRİKSEL UYARIMI
- NMR/NUCLEAR MAGNETIC RESONANCE[İng.] değil/yerine/= NÜKLEER MANYETİK REZONANS
- NMR/NUCLEAR MAGNETIC RESONANCE[İng.] değil/yerine/= NÜKLEER MANYETİK REZONANS
- no.[Lat. < NUMERO] değil/yerine/= SAYI, ADET
- noct. maneq.[Lat. < NOCTE MANEQUE] değil/yerine/= GECE VE SABAH
- noct.[Lat. < NOCTE] değil/yerine/= GECELEYİN, GECE VAKTİ
- NOD/NODE[İng.] değil/yerine/= DÜĞÜM
- NODÜL/NODULE[İng.] değil/yerine/= DÜĞÜMCÜK
- NODÜL ile KİST
( İçi dolu kitle. İLE İçi boş kitle. )
( ŞÂMİHA: Beyinde, kemikte ve gövdenin çeşitli yerlerinde doğal olarak görülen çıkıntılar. )
- NOEZİS/NOESIS[İng.] değil/yerine/= DÜŞÜNME
- NOKTÜRNAL/NOCTURNAL[İng.] değil/yerine/= GECEYE İLİŞKIN
- NOMENKLATÜR/NOMENCLATURE[İng.] değil/yerine/= TERİMLENDİRME
- NOMINA/ANATOMICA NOMINA ANATOMICA[İng.] değil/yerine/= ANATOMİ TERİMLERİ
- NON-REM UYKU/NON-REM SLEEP[İng.] değil/yerine/= REM DIŞI UYKU
- non rep./non repetat.[Lat. < NON REPETATUR] değil/yerine/= YİNELENMESİN, TEKRAR EDİLMESİN
- NON- ile DİS-
( ... olmayan, ... dışı. İLE Bozuk, kötü, güç. )
- NONİNVAZİV MONİTÖRİZASYON /GİRİŞİMSEL OLMAYAN MONİTÖRİZASYON/NONİNVASIVE MONİTORING[İng.] değil/yerine/= GİRİŞİMSEL OLMAYAN İZLEME
- NONİNVAZİV/NONİNVASIVE[İng.] değil/yerine/= GİRİŞİMSEL OLMAYAN
- NONİNVAZİV VENTILASYON/NONİNVASIVE VENTILATION[İng.] değil/yerine/= GİRİŞİMSEL OLMAYAN SOLUTMA
- NONKOMÜNİKAN/NONCOMMUNICATING[İng.] değil/yerine/= BAĞLANTISIZ
- NON-PAROUS vs. NON-POROUS
- NONSPESIFIK/NONSPECİFIC[İng.] değil/yerine/= ÖZGÜL OLMAYAN
- NONVERBAL İLETİŞİM/NONVERBAL COMMUNICATION[İng.] değil/yerine/= SÖZSÜZ İLETİŞİM
- NONWOVEN[İng.] değil/yerine/= DOKUNMAMIŞ
- NÖRAL/NEURAL[İng.] değil/yerine/= SİNİRSEL
- NORM[İng.]/NORME[Fr.] değil/yerine/= DÜZE/DÜZGÜ
- NORMOAKTİF/NORMOACTIVE[İng.] değil/yerine/= OLAĞAN ETKINLİKTE
- NORMOSELÜLER/NORMOCELLULAR[İng.] değil/yerine/= OLAĞAN GÖZELİ
- NORMOTANSİF/NORMOTENSIVE[İng.] değil/yerine/= NORMAL KAN BASINCI (İLİŞKİLİ)
- NORMOTONİK/NORMOTONIC[İng.] değil/yerine/= OLAĞAN DERİŞİMLİ | OLAĞAN GERGILİ
- NÖROGENEZ/NEUROGENESIS[İng.] değil/yerine/= SİNİR GÖZE GELİŞİMİ
- NÖROGERİBİLDİRİM/NEUROFEEDBACK[İng.] değil/yerine/= SİNİR GERİBİLDİRİMİ
- NÖROJENİK/NEUROGENIC[İng.] değil/yerine/= SİNİR KAYNAKLI
- NÖROKONDÜKSİYON/NEURAL CONDUCTION[İng.] değil/yerine/= SİNİR İLETİ
- NÖRONAL/NEURONAL[İng.] değil/yerine/= SİNİR GÖZESEL
- NÖRON/LAR ile/ve AYNA NÖRON/LAR
( GIACOMO RIZZOLATTI )
( )
- NÖRON/LAR ile/ve/<> GÖKADA/LAR
- NÖRONLARDA:
DOĞUMDA ile İKİ AYLIKKEN ile ALTI YAŞINDA ile 14 - 60 YAŞ ARASINDA
- NÖROPATİ/NEUROPATHY[İng.] değil/yerine/= SİNİR SAYRILIĞI
- NÖROPLASTISITE/NEUROPLASTICITY[İng.] değil/yerine/= BEYİN UYARLANMASI
- NÖROPRAKSİ/NEUROPRAXIA[İng.] değil/yerine/= GEÇİCİ SİNİR İLETİ KESİNTISİ
- NÖROTRANSMİSYON/NEUROTRANSMİSSION[İng.] değil/yerine/= AŞIRTMALI SİNİR İLETİ
- NÖROTRANSMİTER/NEUROTRANSMİTTER[İng.] değil/yerine/= KİMYASAL SİNİR ULAĞI
- NÖROTRANSMİTERLER ile SİNAPTİK İLETİM
( Sinir gözeleri arasında bilgi iletimini sağlayan kimyasal haberciler. İLE Sinir gözeleri arasında sinyallerin nasıl iletildiğini gösteren süreç. )
- NOSİSEPTÖR/NOCICEPTOR[İng.] değil/yerine/= AĞRI ALMACI
- NOSQL/NOT ONLY STRUCTURED QUERY LANGUAGE[İng.] değil/yerine/= YAPILANDIRILMAMIŞ SORGU DİLİ
- NÖTR/NEUTER[İng.] değil/yerine/= ETKİSİZ | YÜKSÜZ | YANSIZ
- NÖTRALİZASYON[İng. < NEUTRALIZATION] değil/yerine/= ETKİSİZLEŞTİRME/YANSIZLAŞTIRMA
- NÖTRALİZASYON/NEUTRALIZATION[İng.] değil/yerine/= YÜKSÜZLEŞTİRME | ETKİSİZLEŞTİRME
- NOZOKOMİYAL/NOSOCOMIAL[İng.] değil/yerine/= HASTANE KAYNAKLI
- NOZOLOJİ/NOSOLOGY[İng.] değil/yerine/= SAYRILIK SINIFLANDIRMA BİLİMİ
- n.p.o.[Lat. < NULLA PER OS] değil/yerine/= AĞIZDAN HİÇBİR ŞEY ALINMAYACAK
- NÜKLEİK ASIT/NUCLEİC ACİD[İng.] değil/yerine/= ÇEKİRDEK ASIDİ
- NÜKLEOL/NUCLEOL[İng.] değil/yerine/= ÇEKİRDEKÇİK
- NÜKLEOPLAZMA değil/yerine/= ÇEKİRDEK SIVISI
- NÜKLEOTİT/NUCLEOTİDE[İng.] değil/yerine/= ÇEKİRDEK YAPI TAŞI
- NÜKLEUS/NÜVE/NUCLEUS[İng.] değil/yerine/= ÇEKİRDEK
- NÜKS/RECURRENCE[İng.] değil/yerine/= YINELENME
- NÜMÜLER/NUMMULAR[İng.] değil/yerine/= PARA BÜYÜKLÜĞÜNDE VE BİÇİMINDE
- NUMUNE/SAMPLE[İng.] değil/yerine/= ÖRNEK
- NUTFE ile/ve/<>/> ALAKA ile/ve/<>/> MUDĞA
- NÜTRİSYON/NUTRITION[İng.] değil/yerine/= BESLENME
- NÜZÛL[Ar.] ile İNME
- NYHA/NEW YORK HEART ASSOCİATION[İng.] değil/yerine/= NEW YORK KALP DERNEĞİ
- O DELİK DEĞİL ile/değil O, DELİK DEĞİL
- O-EMRAM/OUTPATIENT ELECTRONIC MEDICAL RECORD ADOPTION MODEL[İng.] değil/yerine/= AYAKTAN HASTA ELEKTRONİK TIBBİ KAYIT BENIMSEME MODELİ
- O.D./OCULUS DEXTER[İng.] değil/yerine/= SAĞ GÖZE
- O.S./OCULUS SİNISTER[İng.] değil/yerine/= SOL GÖZE
- OAA/EVENT TREE ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= OLAY AĞACI ÇÖZÜMLEMESİ
- obduc.[Lat. < OBDUCE, OBDUCATUR] değil/yerine/= SÜRÜLSÜN
- ÖBEK ile GÖBEK
- OBEZ/OBESE[İng.] değil/yerine/= ŞİŞMAN
- OBEZİTE/OBESITY[İng.] değil/yerine/= ŞİŞMANLIK
- OBEZİTE ile/||/<> KAŞEKSİ
( Aşırı gövde yağı birikimi. İLE/||/<> Aşırı kilo kaybı ve kas erimesi. )
- OBEZİTE ile/||/<> METABOLİK BELİRGE/SENDROM
( Aşırı gövde yağı birikimi. İLE/||/<> Birlikte görülen yüksek tansiyon, yüksek kan şekeri ve olağandışı kolesterol seviyeleri. )
- OBJEKTİF/OBJECTIVE[İng.] değil/yerine/= NESNEL | MERCEK DÜZENEĞİ
- OBLITERASYON/OBLITERATION[İng.] değil/yerine/= TAM KAPANMA
- OBLITERE/OBLITERATED[İng.] değil/yerine/= KAPANMIŞ
- OBO/OPEN BIOLOGICAL AND BIOMEDICAL ONTOLOGY[İng.] değil/yerine/= AÇIK BİYOLOJİK VE BİYOMEDİKAL ONTOLOJİ
- OBSERVER BİAS değil/yerine/= GÖZLEMCİ YANLILIĞI
- OBSESİF-KOMPÜLSİF BOZUKLUK/OBSESSIVE-COMPULSIVE DISORDER[İng.] değil/yerine/= TAKINTI-ZORLANTI BOZUKLUĞU
- OBSESİF değil/yerine/= TAKINTILI
- OBSESYON/OBSESSION[İng.] değil/yerine/= TAKINTI
- OBZERVASYON/OBSERVATION[İng.] değil/yerine/= GÖZLEM
- OCCUPATIONAL DISEASE[İng.] değil/yerine/= MESLEK HASTALIĞI
- OCT/OKT/OPTİK KOHERENS TOMOGRAFİ OPTIC COHERENCE TOMOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= GÖRME EŞEVRELİ KESITÇEKİM
- ÖD/SAFRA KESESİ ile SİDİK/İDRAR KESESİ
( ... ile MESÂNE )
( ... ile ÂB-DÂN )
( GALL BLADDER vs. URINARY BLADDER )
- ÖD ve/||/<> KOLEDOK[Fr. < CHOLEDOQUE]
( Safra. VE/||/<> Safra kanalı, öd kanalı. )
- ÖD ile ÖD ile ÖT
( Safra. İLE Hz. Muhammed'in ruhaniyetine işarettir. İLE Kuşların ötmesi. | [argo] Konuşmak/konuşturmak, itiraf etmek/ettirmek[ötmek/öttürmek]. )
- OR/ODDS RATIO[İng.] değil/yerine/= GÖRELİ ORAN
- ÖDEM/EDEMA[İng.] değil/yerine/= ŞİŞLİK
- ÖDEM[Fr. < Yun.] ile BEZE
( Bazı hastalıklarda yüzde, ellerde ve ayaklarda görülen yangısız şiş. İLE Yara ya da çıban nedeniyle gövdenin herhangi bir yerinde oluşan şişkinlik. )
( ... ile GUDDE )
- ODİT/AUDIT ile/||/<> ODİTÖR/AUDITOR
( Dinleyiciler. İLE/||/<> İşitsel. )
- ODİTORYUM/AUDİTORIUM[İng.] değil/yerine/= TOPLANTI SALONU
- ODON-/ODONT-/ODONTİA- ile/||/<> GİNGİV-/GİNGİVO- ile/||/<> ULE-/ULO- ile/||/<> CEMENTO-
( Diş, dişli. Diş biçiminde, diş tedavisi, dişin durumu. İLE/||/<> Diş etleri ile ilgili. İLE/||/<> Diş etleri ile ilgili, skarla ilgili. İLE/||/<> Diş sementumu ile ilgili. )
- ODONTOLOJİ ile DİŞ/ÇİLİK BİLİMİ
( Anatominin dişleri konu alan bölümü. )
- ODSS/ORGANIZATIONAL DECİSION SUPPORT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= ÖRGÜTSEL KARAR DESTEK DÜZENİ
- ÖDÜL ile/ve/değil/||/<>/< UYARAN
- ODYOGRAM/AUDIOGRAM[İng.] değil/yerine/= İŞİTME ÇİZGESİ
- OEDIPUS KARMAŞIKLIĞI/KOMPLEKSİ ve/||/<> ELEKTRA KARMAŞIKLIĞI/KOMPLEKSİ
( Eril çocuklarda. VE/||/<> Dişil çocuklarda. )
- OFF-PUMP CERRAHİ/OFF-PUMP SURGERY[İng.] değil/yerine/= ATAN KALPTE CERRAHİ
- OFİDİZM ile ...
( Yılan ısırması sonucu zehirlenme. )
- ÖFKE(> ADRENALİN >) ve/> KALP KRİZİ
( Keskin sirke, küpüne zarar. )
- ÖFKE ile/ve/||/<> KEDER ile/ve/||/<> ÜZÜNTÜ ile/ve/||/<> STRES ile/ve/||/<> KORKU
( Karaciğeri yorar ve hasta eder. İLE/VE/||/<> Akciğeri yorar ve hasta eder. İLE/VE/||/<> Mideyi yorar ve hasta eder. İLE/VE/||/<> Kalbi ve beyni yorar ve hasta eder. İLE/VE/||/<> Böbrekleri yorar ve hasta eder. )
- ÖFORİ/EUPHORIA[İng.] değil/yerine/= COŞU
- OFTALMİ ile/||/<> OTİT
( Göz yangısı. İLE/||/<> Kulak yangısı. )
- OFTALMİK/OPHTHALMIC[İng.] değil/yerine/= GÖZ (İLİŞKİLİ)
- OFTALMOLOG değil/yerine/= GÖZBİLİMCİ
- OFTALMOLOJİ/K değil/yerine/= GÖZBİLİM/SEL
- OFTALMOSKOP/OPHTALMOSCOPE[İng.] değil/yerine/= GÖZ İÇİ GÖRECİ
- OG ile/||/<> ÖG
( Ovmak. İLE Öğütmek. )
- OGRUG ile OGRUG ile OGRUG/OVRUG/OWRUG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( İlk.[OGRUG SÜNGÜBİ: Boyundaki ilk omur.] İLE Vadinin kıvrımı. İLE Kenar, sivri çıkıntı. )
- OGTT/ORAL GLİKOZ TOLERANS TESTİ ORAL GLUCOSE TOLERANCE TEST[İng.] değil/yerine/= ŞEKER YÜKLEME TESTİ
- OGULÇUK/OGULÇUQ ile OGULMUK/OGULMUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Rahim. İLE Fasulyenin etrafına sarıldığı, destekleyici düz çubuk, sırık. )
- OHCA/OUT OF HOSPITAL CARDİAC ARREST[İng.] değil/yerine/= HASTAHANE DIŞI KALP DURMASI
- ÖKARYOT/EUKARYOTE[İng.] değil/yerine/= ÇEKİRDEKLİ
- OKB ile/<> OKKB
( Obsesif-Kompulsif Bozukluk İLE Obsesif-Kompulsif Kişilik Bozukluğu )
( Kaygı bozukluğu biçimi. İLE/<> Kişilik bozukluğu biçimi. )
( Belirtilerin şiddeti, zamanla değişir. İLE/<> Belirtiler, aynı kalmaya eğilimlidir. )
( Kolaylıkla tespit edilebilir. İLE/<> Kolaylıkla tanımlanamaz. )
- OKDS/ORGANIZATIONAL DECİSION SUPPORT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= ÖRGÜTSEL KARAR DESTEK DÜZENİ
- OKIMAK/OQIMAQ ile OKIMAK/OQIMAQ ile OKIMAK/OQIMAQ/OGIMAK ile OKUT/OQUT
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Çağırmak. İLE Okumak. İLE Kusmak. İLE Bir yemeğe katılmaya ya da beyin huzuruna çıkmak üzere alınan çağrı/davet. )
- OKLÜDER/OCCLUDER[İng.] değil/yerine/= YAPAY TIKAÇ
- OKLÜZİV/OCCLUSIVE[İng.] değil/yerine/= TIKAYICI
- OKLÜZYON/OCCLUSION[İng.] değil/yerine/= TIKANMA
- OKSALAT < KALSİYUM OKSALAT[Fr. < Yun.]
( Billurları sidikte bulunabilen ve sidik yollarında taş yapan kalsiyum oksalatın kısa biçimi. < ... )
- OKSİDAN/OXIDANT[İng.] değil/yerine/= OKSİTLEYİCİ
- OKSİDASYON/OKSİTLE(N)ME/OXIDATION[İng.] değil/yerine/= YÜKSELTGE(N)ME
- OKSİDATİF/OXIDATIVE[İng.] değil/yerine/= OKSITLEYEN
- OKSİJEN[Fr. < Yun. OKSYS: Ekşi. | GENNAN: Doğurmak.] ile OZON[Yun.]
( Hidrojenle birleşerek suyu oluşturan, atom ağırlığı 16, rengi, kokusu ve tadı olmayan, havada, %20 oranında bulunan bir gaz.[Sıvı ve katı hallerinde soluk mavi renk ile görünür.] [Simgesi: O] İLE Molekülünde üç atom bulunan oksijenden oluşan, ağır kokulu, gaz durumundaki basit öğe.[Simgesi: O3] )
- OKSİJEN ile/ve/||/<>/ KOKU
( "Oksijeni bilmem ama kokun şart!" )
- OKSİJENATÖR/OXYGENATOR[İng.] değil/yerine/= OKSİJENLENDİRICİ
- OKSİJENİZASYON/OXYGENATION[İng.] değil/yerine/= OKSİJENLENME
- OKSİJENLİ SOLUNUM ile FERMANTASYON
( Oksijen varlığında enerji üretimi. İLE Oksijensiz enerji üretimi. )
- OKSİMETRİ/OXIMETRY[İng.] değil/yerine/= OKSİJEN ÖLÇÜMÜ
- OKSİTOSİN ile/ve/||/<> VAZOPRESİN
( Annelik içgüdüsü. Doğumla başlayan annelerde salgılanan hormon. İLE/VE/||/<> Babalık içgüdüsü. Doğumla başlayan babalarda salgılanan hormon. )
( Doğum ve emzirme süreçlerinde rol oynayan hormon. İLE/VE/||/<> Su dengesini ve kan basıncını düzenleyen hormon. )
( Sosyal bağları ve güven duygusunu artırır. İLE/VE/||/<> Stres tepkilerini ve saldırganlığı etkiler. )
( İkisi de peptid hormondur ve dokuz amino asitten oluşur. [Hipotalamustan salgılanır ve arka hipofizden salınır.] )
- OKSİYÜR değil/yerine/= SİVRİKUYRUK
( 3-12 mm. uzunluğunda, insanın, özellikle çocukların bağırsaklarında yaşayan, küçük bir solucan. )
- ÖKSÜRÜK ile KURU ÖKSÜRÜK
- OKUMA:
EKRANDAN ile/değil/yerine KÂĞITTA
( Ekrandan okuma, kâğıt üzerinden okumaya göre %25 daha yavaştır. )
- OKYANUSU AŞMAK ve/ne yazık ki/||/<>/> DEREDE BOĞULMAK
- OLABİLDİĞİNCE ...:
KÜÇÜLTELİM!/AZALTALIM! ve/||/<> ARTIRALIM!
( Lokmalarımızdaki oranı. VE/||/<> Çiğneme sayımızı. )
- OLABİLECEKLER ile/ve/||/<>/>/< OLMASI GEREKENLER
- OLAĞAN GERİBİLDİRİM(REFLEKS) ile/ve/değil BEYİN TRAVMASI
( [Bilinci kapalı bir hastanın, (olası/çeşitli) fiziksel tepkilerinin anlamı için ayağın tabanı gıdıklanınca, ayak parmakları...] İleri doğru kasılıyorsa. İLE/VE/DEĞİL Geriye doğru kasılıyorsa. )
- OLAĞANDIŞI ile/||/<> ANOMALİ
( Olağandışı. İLE/||/<> Bozukluk. )
- OLAN ile/ve/<>/değil/yerine OLABİLEN
( Evren/dekiler. İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE İnsan... )
- OLAN ile/ve/||/<> ORAN
- OLAP/ON-LINE ANALYTICAL PROCESSING[İng.] değil/yerine/= ÇEVRİMİÇİ ÇÖZÜMLEYİCİ İŞLEME
- OLAY YERİNDE PARK ETME:
"ARACIN ARKASI" değil/yerine/>< ARACIN ÖNÜ
- ÖLÇEKLER/MİKYÂS[< KIYÂS:
Ölçü aleti, kıyas edecek alet. | Uzunluk ölçeği.]
( BAHÂR[Ar.]: Ölçek. )
( * MİKYÂS-I AMEL/ERGOGRAF: Kas gücünü ölçmekte kullanılan âlet.
* MİKYÂS-I AMÛDÎ: İki nokta arasındaki dikey[şâkulî] mesafeyi belirlemeye yarayan âlet.
* MİKYÂS-I GAZ/MANOMETRE: Gaz ölçmekte kullanılan âlet.
* MİKYÂS-I HACM: Hacim ölçüleri.
* MİKYÂS-I HAMZ: Asit ölçmekte kullanılan âlet.
* MİKYÂS-I HİSS: Duyumölçer.
* MİKYÂS-I HURDEBÎNÎ: Mikrometre.
* MİKYÂS-I İNHİNÂ/MEYL: Eğimölçer.
* MİKYÂS-I İRTİFÂ'/ALTIMETRE: Yükseklikölçer.
* MİKYÂS-I KALEVÎ: Alkol derecesini ölçmekte kullanılan âlet.
* MİKYÂS-I KESÂFET/DENSIMETRE: Yoğunlukölçer.
* MİKYÂS-I KLOR: Klorölçer, klorimetre.
* MİKYÂS-I KUVVET: Kuvvetölçer, dinamometre.
* MİKYÂS-I KÜRE: Küreölçer.
* MİKYÂS-I KÜÛL: Alkollü bir sıvıda alkol yüzdesini gösteren âlet.
* MİKYÂS-I MÂ: Hidrometre.
* MİKYÂS-I MÂYİÂT: Sıvıölçer, areometre.
* MİKYÂS-I MEYL: Eğim ölçüsü.
* MİKYÂS-I NÂR: Ateşölçer, pirametre.
* MİKYÂS-I RİYÂH: Yelölçer, anemometre.
* MİKYÂS-I RÜTÛBET: Havanın rütûbet derecesini ölçen âlet.
* MİKYÂS-I SAFFET-İ HEVÂ: Odyometre.
* MİKYÂS-I SEDÂ: Sedânın[insan sesinin] uyumunu ve şiddetini ölçmeye yarayan âlet.
* MİKYÂS-I ZELÂZİL: Yer sarsıntısının şiddetini ve yönünü gösteren âletler, sismograf.
* MİKYÂS-ÜL-GAZÂT: Gazölçer, manometre.
* MİKYÂS-ÜL-HARÂRE: Termometre.
* MİKYÂS-ÜL-LEVN: Renkölçer, kolorimetre.
* MİKYÂS-ÜL-MATAR: Bir yılda yağan yağmur mikdarını gösteren âlet, pluviometre. )
- OLDRUM ile OLDUK/OLDUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sakatlanmış kişi. İLE Nalsız. )
- OLGUNLAŞMANIN SAĞLADIKLARI:
"KALPTE" ile/ve/||/<>/> ANLIK'TA(ZİHİNDE) ile/ve/||/<>/> YAŞAMDA
( Duyarlılık kazandırır. VE/||/<>/> İşleklik ve işlevsellik sağlar. VE/||/<>/> Huzur sağlar/sunar. )
- OLGUN/LUK ile YAŞLI/LIK
( Olgun kişi, herşeyin iyisi için çabalar. )
- OLİGOFRENİ
( Akıl ve zekâ geriliği. )
- ÖLMEK ile/ve/değil/yerine OLMAK
- ÖLMEK ile TELEF OLMAK
( İnsanda. İLE Hayvanlarda. )
( Ölmekten değil, yaşayamamaktan kork! )
( MEVT, MEYYİT[: Ölü. < MEVT] ile ... )
( TO DIE vs. TO BE DESTROYED )
- ÖLMEK/ÜŞÜMEK ile BUYMAK
( ... İLE Soğuktan, donarak ölmek. | Çok üşümek. )
- OLTP/ON-LINE TRANSACTION PROCESSING[İng.] değil/yerine/= ÇEVRİMİÇİ KAYIT İŞLEME
- ÖLÜ/CESED[Ar. çoğ. ECSÂD], MEYYİT[Ar. < MEVT çoğ. EMVÂT][İt. MORTO] ile/değil/yerine NA'Ş/NAAŞ
- ÖLÜ SERTLİĞİ ile/ve/||/<> ÖLÜ MORLUĞU ile/ve/||/<> ÖLÜ SOĞUMASI
( RIGOR MORTIS cum/et/||/<> LIVOR MORTIS cum/et/||/<> ARGOR MORTIS )