Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

TIP'ta

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[03 May 2025]
itibariyle 7470 başlık/FaRk ile birlikte,
8100 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

(5/8)


- HAPŞIRIRKEN:
AÇIĞA/HAVAYA DOĞRU değil/yerine/>< ELİMİZLE/KOLUMUZLA AĞZIMIZI KAPATARAK


- HAPŞIRMA ile AKSIRMA

( MÜTEATTIS: Aksıran. )


- HAPŞIRMA ile IŞINSAL HAPŞIRMA YANSIMASI

( )

( SNEEZING/STERNUTATION vs. PHOTIC SNEEZE REFLEX(AUTOSOMAL-DOMINANT) COMPELLIN HELIO OPHTALMIC OUTBURSTS) )


- HAPŞIRMAK ile ÖKSÜRMEK

( NAHNAHA: Öksürük. | Hırıltılı soluma. )

( TO SNEEZE/STERNUTATION vs. TO COUGH )


- HAPTİK DISKRİMINASYON/HAPTIC DISCRIMINATION[İng.] değil/yerine/= DOKUNSAL AYIRT ETME


- HAPTİK/HAPTIC[İng.] değil/yerine/= DOKUNSAL


- HARDAL ile AKHARDAL

( Turpgillerden, deriyi yakıcı nitelikte olan ve tohumu, tıpta kullanılan, tadı acı bir bitki. | Bu tohumun toz durumuna getirilmiş ya da sirke ile karıştırarak yapılmış macunu. İLE Hekimlikte, iç sürdürücü olarak kullanılan hardal türlerinden biri. )

( BARASSICA ALBA cum SINAPIS ALBA )


- HARDAL[Ar.] ile HARDALA[Ar.]

( Sofrada kullanılan. İLE Hardal tanesi. )


- HAREKET DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> DOLAŞIM DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> SOLUNUM DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> SİNİR DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> SİNDİRİM DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> BOŞALTIM DÜZENİ/SİSTEMİ

( Kemikler, eklemler ve kaslar. İLE/VE/||/<> Kalp, damar, kan. İLE/VE/||/<> Solunum yolu ve akciğerler. İLE/VE/||/<>. İLE/VE/||/<> Beyin, beyincik, omurilik, omurilik soğanı. İLE/VE/||/<> Dil ve dişler, yemek borusu, mide, karaciğer, safra kesesi, pankreas, bağırsaklar. İLE/VE/||/<> Böbrek, sidik/idrar kesesi, sidik/idrar kanalları. )

( Zehirlenmelerde genel belirtiler:
Sindirim sistemi bozuklukları: Bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal.
Sinir sistemi bozuklukları: Bilinç kaybı, havale, rahatsızlık hissi, hareketlerde uyumsuzluk.
Solunum sistemi bozuklukları: Soluk darlığı, morarma, solunum durması.
Dolaşım sistemi bozuklukları: Nabız bozukluğu, kalp durması. )


- HARICEN/EXTERNAL[İng.] değil/yerine/= DIŞTAN


- HARICİYE/GENERAL SURGERY[İng.] değil/yerine/= GENEL CERRAHİ


- HARÎKA[Ar.] ile HÂRİKA[Ar. < HAVÂRIK] ile HÂRİKA[Ar.]

( Bulamaç, yulaf vs. lapası. | Acı, sızı. İLE Olanakların üstünde olup kişide hayret uyandıran. İLE Ateş, od. )


- HARVESTING[İng.] değil/yerine/= ELDE EDİM


- HASAR[Ar.]/DAMAGE[İng.] değil/yerine/= ZEDELENME


- HAŞEFE[Ar.]/GLANS[İng.] ile/ve/=/<>/hem de/ne de BIZIR/KLİTORİS[Yun.]

( GULFE[Ar.]: Haşefenin etrafında bulunan deri. )


- HASH FUNCTION[İng.] değil/yerine/= ÖZETLEME İŞLEVİ


- HASH[İng.] değil/yerine/= ÖZET DEĞER


- HASÎR[Ar.] ile HÂSİR[Ar. < HASRET] ile HÂSİR[Ar. < HASÂR | çoğ. HÂSİRÂN, HÂSİRÎN, HÂSİRÛN] ile HÂSÎR[Ar.]

( Feri gitmiş, donuklaşmış göz. | Hasret çeken. İLE Hasret çeken, merâmına nail olmayan. | Çıplak, silahsız, eliboş, savunmadan âciz. İLE Zarara, ziyana uğrayan. İLE Hasır. | Söyler ya da okurken dili tutulan. )


- HASTA NAKİL AMBULANSI değil SAYRI TAŞIMA ARACI, CANKURTARAN


- SAYRI/HASTA SAHİBİ ile/değil SAYRI/HASTA YAKINI


- HASTA ile/değil DANIŞAN


- HASTA ile/ve/değil/<> FARKLI


- HASTA ile/değil/yerine HAYRAN/LIK

( SNOBİZM: Moda olan herşeye, yapmacıklı ve budalaca hayranlık. )


- HASTA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SIKINTILI


- HASTA ile/ve/değil/||/<>/< YASTA


- HASTAHANE ve OKUL

( BÎMÂR-HÂNE, MÂR-İSTÂN[BÎMÂR-İSTÂN'dan bozmadır] ve ... )

( XENODOCHIUM )


- HASTAHANE değil/yerine ŞİFÂHANE


- Hastahanede SUS!!!


- Hastalarla KONUŞ!!!


- HASTALIĞI, ZİHİN/DÜŞÜNCE GÜCÜYLE:
"İYİLEŞTİRMEK" ile/ve/<>/değil/yerine İLERLEMESİNİ ENGELLEMEK


- HASTALIK GECİKTİRME ile/ve HASTALIK ÖNLEME


- HASTALIK:
KİŞİLERDE ile/ve/değil/||/<>/< İLİŞKİLERDE


- HASTALIK SONRASI SÜMÜK (TADI) ile BALGAM (TADI)


- HASTALIK TIBBI ile/ve/||/<>/< SAĞLIK TIBBI


- HASTALIK ile/ve/||/<> EN AĞIR HASTALIK

( Akılda ya da mantıkta/algıda/yorumda ise. [Çözüm/ü yoktur!] İLE/VE/||/<> Bunları hafife almaktır. )


- HASTA/LIK ile/değil FARKLI/LIK

( Özellikle Down Sendromu'nda. )


- HASTALIK ile/ve/değil/yerine HAL


- HASTALIK ile/ve/<> HASAR

( Daha çok, geçicidir. İLE/VE/<> Daha çok, kalıcıdır. )


- HASTALIK ile/ve/değil HASTA

( Hastalık yoktur, hasta vardır! [Her hastanın kendi özel/"karmaşık" durumu ve hastalığı vardır.] )


- HASTALIK ile KALITSAL/IRSÎ HASTALIK

( DISEASE vs. HEREDITARY DISEASE )


- HASTA/LIK değil/yerine/= SAYRI/LIK


- HASTALIKLARDA:
GEÇTİ ile DÜZELDİ ile İYİLEŞTİ


- HASTALIKLARI TEDAVİDE:
DURDURMA ile/ve/||/<>/>/< GERİLETME


- HASTAHANE[Fars.] değil/yerine/= SAĞALTAY


- HATA ile/ve/değil/||/<>/> (YÜKSEK) BEDEL


- HATÂT[Ar.] ile HATÂT[Ar.] ile HATTÂT[Ar.]

( Cilt yangısından/iltihabından meydana gelen kabukların soyularak iyi olanları. İLE Bağırma, çığırma. İLE El yazısı çok güzel olan sanatkâr. Hatt[güzel yazı] sanatçısı. )


- HATT ile HATT

( Çizgi. | Satır. | Yol. | Yazı. | Parmağın onikide biri olan bir ölçü. İLE Sevgilinin yüzündeki ayva tüyleri. | Gençlerin yüzünde yeni çıkan sakal ve bıyık, sarı tüyler. )

( Yazı/hatt, üstâdın öğretisinde gizlidir. Kıvamı, çok yazmaktadır; devamı, İslâm dini üzere olmaktır. )


- HAVA KESESİ ile AKCİĞERDEKİ HAVA KESECİĞİ

( AIR BLADDER vs. ALVEOLUS )


- HAVALE ile SARA

( Gövdenin kas yapısında kontrol edilemeyen kasılmalarıdır. Sinir merkezindeki bir tahriş yüzünden beyinde gerçekleşen elektriksel boşalmalar sonucu oluşur. İLE Herhangi bir hastalık sonucu gövde sıcaklığının 38 °C'nin üzerine çıkmasıyla oluşur. Genellikle 6 ay ve 6 yaş arasındaki çocuklarda rastlanır. )

( Beyinde yaralanma/enfeksiyon, yüksek ateş nedeniyle oluşan ve sara[epilepsi] olmak üzere ikiye ayrılır. )

( [Ateş nedeniyle oluşan havalelerde İlk Yardım]
- Öncelikle hasta ıslak havlu yada çarşafa sarılır.
- Ateş, bu yöntemle düşmüyorsa oda sıcaklığında bir küvete sokulur.
- Tıbbî yardım istenir[112].

[Sara krizinde İlk Yardım]
- Öncelikle, olayla ilgili güvenlik önlemleri alınır.
[Örneğin kişi yol ortasında kriz geçiriyorsa olay yerindeki trafik akışı kesilmelidir].
- Kriz, kendi sürecini tamamlamaya bırakılır.
- Hasta bağlanmaz, kilitlenmiş çene açılmaya çalışılmaz.
- Yabancı madde koklatılmaz, ağızdan yiyecek içecek verilmez.
- Başın altına, yumuşak bir malzeme konulur.
- Etrafın güvenliği sağlanır.
- Sıkan giysiler gevşetilir, kusmaya karşı tedbirli olunur.
- Yaralanma varsa gerekli işlemler yapılır.
- Tıbbî yardım istenir[112]. )


- HAVL = TÂKAT


- HAYA/HUSYE/BEYZE/BİLLUR/MEBİZ[Ar.]/TESTİS[Lat.] değil/yerine/= ERBEZİ/TAŞAK

( TESTICLE vs. SCROTUM )


- HAYA[Fars.] ile HAYÂ'[Ar.] ile AYA

( Erbezi, husye/husâ, testis. İLE Utanma, utanç. | Namus, edep. | Günahtan kaçınma. İLE Avuç içi. )


- HAYAT[Ar.] ile HAYAT

( Yaşam, dirim. | Doğumdan, ölüme kadar geçen süre, ömür. | Yaşam biçimi, içinde yaşanılan koşulların tümü, yaşantı. | Meslek ve durum. | Geçim koşullarının tümü. | Canlılığı gösteren hareket, kaynaşma. | Canlı varoluşu, yaşamayı sağlayan koşulların tümü. | Bir kişinin yaşamöyküsü. İLE Genellikle köy ve kasaba evlerinde, üstü kapalı, bir ya da birkaç yanı açık sofa. | Avlu. | Balkon. )


- HAYRÂT[< HAYR]: HAYIRLI İŞLER | HAYIR İÇİN KURULAN MÜESSESELER [ÇEŞME, HASTAHANE, AŞHÂNE]


- HAYVAN SOKMALARINDA:
ARI ile/ve/||/<> AKREP ile/ve/||/<> YILAN

( Solunum düzeni bozukluklarına neden olur. İLE/VE/||/<> Sinir düzeni bozukluklarına neden olur. İLE/VE/||/<> Sindirim ve solunum düzeni bozukluklarına neden olur. )

( Acı, şişme ve kızarıklık belirtileri olur. İLE/VE/||/<> Ağrı, ödem, iltihaplanma, kızarma, morarma, kas krampları, titreme, karıncalanma, huzursuzluk ve havale görülebilir. İLE/VE/||/<> Yerel ve genel belirtiler verir. Isırılma bölgesinde, acı, morluk, kanama, iltihaplanma[1–2 hafta sürer]. Kusma, karın arısı, ishal gibi sindirim sistemi bozuklukları, aşırı susuzluk, şok, kanama, psikolojik bozukluklar, kalpte ritm bozukluğu, baş ağrısı ve solunum düzensizliği görülebilir. )

( [İlk Yardım...]
Arının iğnesi çıkarılır. Yara yıkanır ve üzeri örtülür. Soğuk uygulama yapılır. Alerji açısından değerlendirilir. Ağız içinden soktuysa buz emmesi sağlanır. Alerjik durum varsa, çok sayıda arı tarafından sokulduysa 112 aranır.

İLE/VE/||/<>

Hasta hareket ettirilmez. Yaralı yatar pozisyonda tutulur. Soğuk uygulama yapılır. Kan dolaşımını engellemeyecek biçimde bandaj uygulanır. Yara üzerine herhangi bir müdahale yapılmaz.

İLE/VE/||/<>

Yara yıkanır. Yaralı bölge kalp seviyesinin altında tutulur. Soğuk uygulama yapılır. Hasta hareket ettirilmez. Yaraya yakın bölgede baskı yapan yüzük, bilezik vb. çıkarılır. Yara üzerine herhangi bir müdahale yapılmaz![emilmez!!!] 112 aranır. )

( Kedi-köpek gibi hayvan ısırmalarında ilkyardım:
- Yaşam bulguları değerlendirilir.
- Hafif yaralanmalarda, yara, 5 dk. sabun ve soğuk suyla yıkanır.
- Yaranın üstü, temiz bir bezle kapatılır. - Ciddi yaralanmalarda, yaraya temiz bir bezle basınç uygulanarak kanama durdurulmalıdır. - Derhal tıbbi yardım istenmelidir.[112]
- Hasta/yaralı, kuduz - tetanos aşısı için uyarılmalıdır. )

( NEŞEK: Yılan ısırığı. )


- HAYVAN SOKMALARINDA:
KARA CANLILARI ile/ve/||/<> DENİZ CANLILARI

( Soğuk uygulaması yapılır. İLE/VE/||/<> Sıcak uygulaması yapılır. )

( bkz. 52814 İLE/VE/||/<> Kızarma, şişme, iltihaplanma, sıkıntı, huzursuzluk, havale, baş ağrısı görülebilir.[İlk yardımı: Batan diken varsa görülüyorsa çıkarılır. Yaralı bölge hareket ettirilmez. Sıcak su ile yıkanır. Yara yerine herhangi bir müdahale yapılmaz, ovulmaz! 112 aranır.] )


- ALT ÇENE:
HAYVANDA ile/+/> İNSANDA

( İki yönde hareket eder. [Aşağı/yukarı./Açma-kapama. VE Sağa-sola.] İLE/+/> Üç yönde hareket edebilir.[Aşağı/yukarı./Açma-kapama. VE Sağa-sola. VE İleri-geri.] )

( Yakalama, ısırma. VE Çiğnemeyi sağla(tı)r. İLE/+/> Konuşmayı sağla(tı)r. )


- HAZ" ve "GÜÇ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAM ve DEĞER


- HAZIM değil/yerine/= SİNDİRİM/SİNDİRME


- HAZIMSIZLIK(DYSPEPSIA)


- HAZM[Ar.] ile HAZM[Ar.]

( Kesin karar, sebat, direnme. | Doğru ve sağlam oy ve karar. İLE Midedeki yiyecekleri eritme, sindirme. )


- HBOT/HYPERBARIC OXYGEN THERAPY[İng.] değil/yerine/= YÜKSEK BASINÇ OKSİJEN SAĞALTIMI, HİPERBARİK OKSİJEN TEDAVİSİ


- HBS/HOSPITAL INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= HASTANE BİLGİ DÜZENİ


- HBYS/HOSPITAL INFORMATION MANAGEMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= HASTANE BİLGİ YÖNETİM DÜZENİ


- HCI/HUMAN COMPUTER INTERACTION[İng.] değil/yerine/= INSAN BİLGİSAYAR ETKİLEŞİMİ


- HTK/HCT/HEMATOKRIT HEMATOCRIT[İng.] değil/yerine/= ALYUVAR YÜZDESİ


- HEART ile/ve/||/<> EARTH


- HECTO- ile/||/<> CENTİ-

( Yüz, yüz kat. İLE/||/<> Yüzde bir, yüz. )


- HEDONİ/HEDONIA[İng.] değil/yerine/= HAZ


- HEKİM/HEKİMLİK değil/yerine/= OTACI/OTACILIK

( OTACI: Saray hekimi. )


- HEKİM ile NİTÂSÎ[Ar.]

( ... İLE Anlayışlı hekim. )


- HEKSOZ ile PENTOZ

( Altı karbonlu monosakkaritler. İLE Beş karbonlu monosakkaritler. )


- HELİKS/HELIX[İng.] değil/yerine/= SARMAL


- HELYOTERAPİ/HELIOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= GÜNEŞLE SAĞALTIM


- HEMAFEREZ/HEMAPHERESIS[İng.] değil/yerine/= KAN AYIR-SEÇ (İŞLEMI)


- HEMAGLÜTİNASYON/HEMAGGLUTINATION[İng.] değil/yerine/= KAN KÜMELEŞMESİ


- HEMATEMEZ ile/||/<> MELENA

( Mide ya da yemek borusundan kan kusma. İLE/||/<> Sindirim düzeninden kanamalı dışkı. )


- HEMATİ[Fr. < Yun.] ile HEMATİT[Fr. < Yun.]

( Kanın, hemoglobinle renklenmiş kırmızı yuvarı. [Bir milimetreküp insan kanında, 5 milyon hemati vardır.] İLE Kırmızı ya da esmer renkte olan doğal demir oksidinden oluşan bir mineral [Fe2O3], kantaşı. )


- HEMATİT[Fr. < HÉMATITE] değil/yerine/= KAN TAŞI

( Kırmızı ya da esmer renkte olan doğal demir oksidinden oluşan, yaralardan akan kanı durdurmak için kullanılan bir mineral, hematit. )


- HEMATOLOJİ değil/yerine/= KAN BİLİMİ

( Kan üzerinde incelemeler yapan bilim. )


- HEM(AT)OPO(İ)ETİK ile HEM(AT)OPO(İ)EZ ile HEMAGLÜTİNASYON ile HEMATEMEZ ile HEMATOJEN ile HEMATOLOG ile HEMATOLOJİ ile HEMATOM ile HEMATÜRİ

( Kan yapıcı, kan oluşumu [ile ilgili]. İLE Kan yapımı, kan oluşumu. İLE Kan kümeleşimi. İLE Kan kusma. İLE Kan yapıcı, kan yoluyla. İLE Kanbilim uzmanı. İLE Kanbilim. İLE Kan toplağı. İLE Kan işeme. )


- HEMATÜRİ ile/||/<> PROTEİNÜRİ

( Sidikte kan bulunması. İLE/||/<> Sidikte protein bulunması. )


- HEMATÜRİ ile/||/<> PROTEİNÜRİ

( Sidikte kan bulunması. İLE/||/<> Sidikte protein bulunması. )


- HEMİANOPSİ ile HEMİPLEJİ ile HEMİSFER

( Yarım görmezlik. İLE Yarı inme. İLE Yarı küre. )


- HEMİNTH-/HEMİNTHO- ile/||/<> VERMİ-

( Kurt, solucan. İLE/||/<> Solucan. )


- HEMISFER/HEMISPHERE[İng.] değil/yerine/= YARI KÜRE


- HEMODİLÜSYON/HEMODILUTION[İng.] değil/yerine/= KAN SEYRELIM


- HEMODİNAMİ/HEMODYNAMICS[İng.] değil/yerine/= KAN DOLAŞIM DEVİNIMLİĞİ


- HEMODİYALİZ/HEMODIALYSIS[İng.] değil/yerine/= KAN ARITIM/SÜZDÜRÜM


- HEMODİYALİZ ile HEMOGRAM ile HEMOLİTİK ile HEMOLİTİK ANEMİ ile HEMOLİZ ile HEMOPTİZİ ile HEMORAJİ ile HEMORAJİK ile HEMOSİTOMETRE ile HEMOSTATİK ile HEMOSTAZ

( Kan süzüm. İLE Tam kan sayımı. İLE Kan yıkımlı, kan yıkıcı. İLE Yıkımlı kansızlık. İLE Kan yıkımı. İLE Kan tükürme. İLE Kanama. İLE Kanamalı, kanama[yla ilgili]. İLE Kan sayar. İLE Kanama durdurucu. İLE Kanama durması, kanın durması. )


- HEMOFİLTRASYON/HEMOFILTRATION[İng.] değil/yerine/= KAN SÜZDÜRÜM


- HEMOGRAM/HEMOGRAM[İng.] değil/yerine/= KAN GÖZE ÇİZGESİ


- HEMOLİZ/HEMOLYSIS[İng.] değil/yerine/= ALYUVAR YIKIMI


- HEMORAJİ/HEMORRHAGE, BLEEDING[İng.] değil/yerine/= KANAMA


- HEMORAJİK DİYATEZ/HEMORRHAGIC DIATHESIS[İng.] değil/yerine/= KANAMA EĞİLIMİ


- HEMOSTAZ/HEMOSTASIS[İng.] değil/yerine/= KANAMA DURDURMA


- HEMOVİJİLANS/HEMOVIGILANCE[İng.] değil/yerine/= KAN TAKİP DÜZENİ


- HEMŞİRE/ŞVESTER değil/yerine/= SAYRICI < KARDEŞ[KADIN]


- HEPA/FİLTRE HİGH-EFFICIENCY PARTICULATE AIR FILTER[İng.] değil/yerine/= YÜKSEK VERİMLİ PARÇACIKLI HAVA SÜZGECİ


- HEPATİK ile HEPATOLOJİ ile HEPATOMEGALİ ile HEPATOSİT ile HEPATOSPLENOMEGALİ ile HEPATOTOKSİK

( Karaciğer [ile ilgili]. İLE Karaciğerbilim. İLE Karaciğer büyümesi. İLE Karaciğer gözesi. İLE Karaciğer/dalak büyümesi. İLE Karaciğere zararlı. )


- HEPATİT A ile/||/<> HEPATİT B ile/||/<> HEPATİT C ile/||/<> HEPATİT D ile/||/<> HEPATİT E

( Hepatit A virüsünün neden olduğu, genellikle kirli su ya da yiyeceklerle bulaşan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit B virüsünün neden olduğu, kan ve vücut sıvıları yoluyla bulaşan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit C virüsünün neden olduğu, kan yoluyla bulaşan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit B virüsü ile birlikte bulaş oluşturan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit E virüsünün neden olduğu, genellikle kirli su ile bulaşan bir karaciğer bulaşı. )


- HEPAT/O- ile KRAN(İ)YO- ile M(İ)YEL(O)- ile FLEBO- ile PNEUM-/PNEUMO-/PNEUMATO- ile PİYO- ile NEKRO-

( Karaciğer [ön ek]. İLE Kafa-, kafatası. İLE Omurilik [ile ilgili]. İLE Toplardamar [ile ilgili]. İLE Hava-, gaz-, akciğer. İLE İrinli, irin .... İLE Ölü/nekro-. )


- HEPATOMEGALİ ile/||/<> SPLENOMEGALİ

( Karaciğerin olağandışı büyümesi. İLE/||/<> Dalağın olağandışı büyümesi. )


- HERBAL[İng.] değil/yerine/= OTSU BİTKİ


- HEREDİTE/HEREDITY[İng.] değil/yerine/= KALITIM, SOYA ÇEKİM


- HEREDİTE ile HEREDİTER ile HERİTABİLİTE

( Kalıtım, soyaçekim. İLE Kalıtsal. İLE Kalıtılabilirlik. )


- HEREDİTER/HEREDITARY[İng.] değil/yerine/= KALITIMSAL


- HERNİ/HERNIA[İng.] değil/yerine/= FITIK


- HERNİASYON/HERNIATION[İng.] değil/yerine/= FITIKLAŞMA


- HETEROGREFT/HETEROGRAFT[İng.] değil/yerine/= AYRI TÜR YAMASI


- HETEROJEN/HETEROGENOUS[İng.] değil/yerine/= AYRIŞIK


- HETEROJENİSITE/HETEROGENICITY[İng.] değil/yerine/= AYRI TÜRELLİLİK


- HETEROTOPİ/HETEROTOPY[İng.] değil/yerine/= KONUM DIŞILIK


- HEYBE[Ar. < AYBE] ile HEYBET[Ar.]

( Omuzda taşınan, içine öteberi koymaya yarayan, kilim ya da halıdan yapılmış iki gözlü torba. | Omuza geçirilebilen tek gözlü bir çanta türü. | Eril üreme örgeni.[Güney İkizdere -Rize'de] İLE Korku ve saygı uyandıran görünüş. )


- HEYECAN ile HELECAN

( ... İLE Yürek çarpıntısı, çarpıntı. )


- HI/HEALTH INFORMATICS[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK BİLİŞİMİ


- HİBERNASYON/HIBERNATION[İng.] değil/yerine/= KIŞ UYKUSU


- HİBRİDİZASYON/HYBRIDIZATION[İng.] değil/yerine/= MELEZLEME


- HİBRIT/HYBRID[İng.] değil/yerine/= KATIŞIK | KIRMA


- HIÇKIRIK

( Çok yemek yeme ya da sinirsel bir nedenle ya da istemsiz olarak diyafram kasının kasılmasıyla hava akciğerlere geçerken boğazdan çıkan ya da düzgün aralıklarla yinelenen ses. )


- HİDR-/HİDRO- ile/||/<> HYGR-/HYGRO-

( Ter. İLE/||/<> Islak, nemli. )


- HİDRASYON/HYDRATION[İng.] değil/yerine/= SIVIYLA BİRLEŞTİRME, SU EKLEME, SIVI DESTEĞİ


- HİDROFİL/HYDROPHIL[İng.] değil/yerine/= SUCUL, SU GEÇİMLİ, SUÇEKEN


- HİDROFİL/İK ile HİDROFOBİ ile HİDROFOBİK ile HİDROLİZ ile HİDROTERAPİ ile HİDRÖZ

( Su/nem çeken, su seven. İLE Su korkusu, su çekmezlik. İLE Sudan korkan, su çekmez. İLE Sudan korkan, su çekmez. İLE Suyla yıkım. İLE Su sağaltımı. İLE Sulu. )


- HİDROFOP/HYDROPHOBE[İng.] değil/yerine/= SU GEÇİMSİZ, SUÇEKMEZ


- HİDROJEN ile/ve/||/<>/> HİDROJEN PEROKSİT[OKSİJENLİ SU]

( H2O ile/ve/||/<>/> H202 )


- HİDROSEL/HYDROCELE[İng.] değil/yerine/= SULUTORBA


- HİDROSEL ile/ve/||/<> VARİKOSEL


- HİDROSTATİK BASINÇ/HYDROSTATIC PRESSURE[İng.] değil/yerine/= SU BASINCI


- HIE/HEALTH INFORMATION EXCHANGE[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK BİLGİSİ ALIŞVERİŞİ


- HIFZISSIHHA[Ar.]/SANİTASYON/SANITATION[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK KORUMA, SAĞLIKLAMA


- HİJYEN/HYGIENE[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK KORUMA BİLGİSİ


- HİJYEN ile/ve/||/<> STERİL

( Sağlıklı, temiz. İLE/VE/||/<> Mikropsuz, fazlalıktan arın(dırıl)mış. )


- HİJYENİK/HYGIENIC[İng.] değil/yerine/= SAĞLIKLI


- HİLUM[İng.] değil/yerine/= SAP


- HIMSS/HEALTHCARE INFORMATION AND MANAGEMENT SYSTEMS SOCIETY[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK BİLGİ VE YÖNETİM SİSTEMLERİ DERNEĞİ


- HİPER TANSİYON[İng./Fr. < TENSION] değil/yerine/= YÜKSEK KAN BASINCI


- HİPER- ile HİPO- ile EU-

( Aşırı, yüksek, ... üstünde. >< Altında, olağanın altında, alt, düşük. İLE Uygun, normal, gerçek. )


- HİPERAERASYON ile HİPERVENTİLASYON

( Aşırı havalanma. İLE Aşırı solu(t)ma, aşırı havalanma. )


- HİPERAKTİVİTE/HYPERACTIVITY[İng.] değil/yerine/= AŞIRI HAREKETLİLİK


- HİPERAKTİVİTE ile/||/<> DİKKAT EKSİKLİĞİ

( Aşırı devimlilik ve enerji. İLE/||/<> Odaklanma zorluğu ve dikkat süresinde zorluk, dikkati sürdürememe. )


- HİPERAKTİVİTE ile HİPERMOTİLİTE ile HİPERKİNEZİ

( Aşırı devinim. İLE Aşırı devinim. İLE Aşırı devinim. )


- HİPERAKUT/HYPERACUTE[İng.] değil/yerine/= AŞIRI IVEGEN


- HİPERALIMENTASYON/HYPERALIMENTATION[İng.] değil/yerine/= YOĞUN BESLEME


- HİPEREKSİTABİLİTE ile HİPERESTEZİ ile HİPERREFLEKSİ ile HİPERSENSİBİLİTE/HİPERSENSİTİVİTE

( Aşırı uyarılganlık. İLE Aşırı duyumsarlık. İLE Aşırı tepke. İLE Aşırı duyarlılık. )


- HİPEREMESİS ile/||/<> BULANTI

( Aşırı ve sürekli kusma. İLE/||/<> Mide bulantısı. )


- HİPEREMI/HYPEREMIA[İng.] değil/yerine/= AŞIRI KANLANMA


- HİPEREMİ ile HİPERTANSİYON

( Kızarıklık, kan artımı. İLE Yüksek kan basıncı. )


- HİPERGLİSEMI/HYPERGLYCEMIA[İng.] değil/yerine/= KAN ŞEKERİ YÜKSEKLİĞİ


- HİPERGLİSEMİ ile/||/<> HİPOGLİSEMİ

( Kanda yüksek seviyede glikoz bulunması. İLE/||/<> Kanda düşük seviyede glikoz bulunması. )


- HİPERHİDROZ ile/||/<> ANHİDROZ

( Aşırı terleme. İLE/||/<> Terleme yetersizliği ya da hiç terlememe. )


- HİPERHİDROZ ile/||/<> ANHİDROZ

( Aşırı terleme. İLE/||/<> Terleme yetersizliği ya da terleyememe. )


- HİPERHİDROZ ile/||/<> ANHİDROZ

( Aşırı terleme. İLE/||/<> Terleme yetersizliği ya da hiç terlememe. )


- HİPERİNTENS/HYPERINTENSE[İng.] değil/yerine/= AŞIRI YOĞUN


- HİPERKAPNİ ile AKAPNİ ile HİPOKAPNİ

( Kanda ve dokuda karbondioksit(CO2) artması. İLE Kanda ve dokuda karbondioksit(CO2) yokluğu. İLE Kanda ve dokuda karbondioksit(CO2) azalması. )


- HİPERKERATOZ ile/||/<> KERATİNİZASYON

( Deride aşırı keratin birikimi ile kalınlaşma. İLE/||/<> Deri gözelerinin keratin üretmesi ve sertleşmesi süreci. )


- HİPERLİPİDEMİ ile/||/<> HİPOGLİSEMİ

( Kanda yüksek seviyede lipid bulunması. İLE/||/<> Kan şekeri seviyesinin normalin altına düşmesi. )


- HİPERLİPİDEMİ ile/||/<> HİPOLİPİDEMİ

( Kanda yüksek seviyede lipid bulunması. İLE/||/<> Kanda düşük seviyede lipid bulunması. )


- HİPERMETROP(İ)[Fr. < Yun. HYPER: Aşırı. | METRON: Ölçü. | OPS: Göz.] ile/ve/||/<> MİYOP[Fr. < Yun. MYEIN: Kırpmak. | OPS: Göz.] ile/ve/||/<> ASTİGMATİZMA ile/ve/||/<> PRESBİTLİK[Fr. < Yun.: PRESBYTES: Yaşlı.]

( Nesnelerin görüntüleri, ağtabakanın gerisinde kaldığından dolayı, yakını net/iyi görememe. İLE/||/<> Nesnelerin görüntüleri, ağtabakanın ön tarafında kaldığından dolayı, uzağı net/iyi görememe. İLE/||/<> Gözün saydam tabakasında meridyenlerin eşitsizliği yüzünden duru görememe durumu. | Gözdeki kornea ya da lensin düzensiz eğriliği nedeniyle bulanık görme. İLE/||/<> Gözde uyum gücünün azalması yüzünden, yakındaki nesneleri net görememe durumu. )

( * Eksen,
* Kırıcılık,
* Gelıp Geçici Hipermetropi.

İLE

* Eksen,
* Kırıcılık,
* Gelİp Geçici Hipermetropi.

İLE

* Basit,
* Kompoze/Bileşik,
* Mikst

İLE

)

( ... ile/||/<> KASR-ÜL-BASAR ile/||/<> ... ile/||/<> ... )

( FARSIGHTEDNESS/HYPERMETROPIC vs. NEARSIGHTEDNESS/MYOPIC vs. ASTIGMATISM )

( ... avec MYOPIE avec ... )


- HİPERMETROPİ ile/||/<> PRESBİYOPİ

( Yakını net görememe ile ilişkili bir göz kusuru. İLE/||/<> Yaşlanma ile birlikte yakını görme yeteneğinin azalması. )


- HİPERPARATİROİDİZM ile/||/<> HİPOPARATİROİDİZM

( Paratiroid bezlerinin aşırı hormon üretimi. İLE/||/<> Paratiroid bezlerinin yetersiz hormon üretimi. )


- HİPERPİGMENTASYON ile/||/<> HİPOPİGMENTASYON ile/||/<> DEPİGMENTASYON

( Deride aşırı melanin birikimi ile koyu lekeler oluşması. İLE/||/<> Deride melanin eksikliği ile açık lekeler oluşması. İLE/||/<> Renk yitimi. )


- HİPERPLAZİ ile/||/<> ATROFİ

( Göze sayısının artmasıyla doku büyümesi. İLE/||/<> Göze sayısının azalması ya da gözelerin küçülmesiyle doku küçülmesi. )


- HİPERPROLAKTİNEMİ ile/||/<> HİPOPROLAKTİNEMİ

( Prolaktin hormonunun kanda yüksek seviyede bulunması. İLE/||/<> Prolaktin hormonunun kanda düşük seviyede bulunması. )


- HİPERSELÜLER/HYPERCELLULAR[İng.] değil/yerine/= ARTMIŞ GÖZELİ


- HİPERSENSITİVİTE/HYPERSENSITIVITY[İng.] değil/yerine/= AŞIRI DUYARLILIK


- HİPERTANSİYON ile/||/<> HİPOTANSİYON

( Kan basıncının normalden yüksek olması. İLE/||/<> Kan basıncının normalden düşük olması. )


- HT/HİPERTANSİYON HYPERTENSION[İng.] ile/||/<>/>< HİPOTANSİYON HYPOTENSION[İng.]

( Yüksek kan basıncı durumu. İLE/||/<>/>< Düşük kan basıncı durumu. )


- HİPERTERMİ/HYPERTHERMIA[İng.] değil/yerine/= KONTROLSÜZ SICAKLIK ARTIŞI


- HİPERTERMİ ile/||/<> HİPOTERMİ

( Gövde sıcaklığının normalin üzerine çıkması. İLE/||/<> Gövde sıcaklığının normalin altına düşmesi. )


- HİPERTİROİDİZM ile/||/<> HİPOTİROİDİZM

( Tiroid bezinin aşırı hormon üretimi ile metabolizmanın hızlanması. İLE/||/<> Tiroid bezinin yetersiz hormon üretimi ile metabolizmanın yavaşlaması. )


- HİPERTONİ/HYPERTONIA[İng.] değil/yerine/= AŞIRI GERİM | AŞIRI GEÇİŞİM


- HİPERTONİ ile HİPERTONİK ile HİPERTONİSİTE

( Aşırı gergi, aşırı yoğunluk. İLE Aşırı yoğun, aşırı gergin. İLE Aşırı yoğunluk. )


- HİPERTRİKOZ ile HİRŞUTİZM

( Aşırı kıllanma. İLE Kadında kıllanma. )


- HİPERTROFİ/HYPERTROPHY[İng.] değil/yerine/= İRİLEŞİM


- HİPERVENTILASYON/HYPERVENTILATION[İng.] değil/yerine/= HIZLI-DERİN SOLUMA


- HİPERVİJİLANS/HYPERVIGILANCE[İng.] değil/yerine/= AŞIRI UYARILMIŞLIK


- HİPERVİSKOZİTE/HYPERVISCOSITY[İng.] değil/yerine/= AĞDALILIK


- HİPERVOLEMI/HYPERVOLEMIA[İng.] değil/yerine/= OYLUM FAZLALIĞI


- HİPOAKTİVİTE/HYPOACTIVITY[İng.] değil/yerine/= ETKINLİK AZALMASI


- HİPOALBÜMİNEMİ ile/||/<> HİPERALBÜMİNEMİ

( Kanda düşük seviyede albümin bulunması. İLE/||/<> Kanda yüksek seviyede albümin bulunması. )


- HİPODENS/HYPODENSE[İng.] değil/yerine/= AZ YOĞUN


- HİPOFİZ BEZİ ile KALKANBEZİ/TİROİD BEZİ ile PARATİROİD BEZİ ile LENF BEZİ ile BÖBREK ÜSTÜ BEZİ ile PANKREAS BEZİ ile EŞEYSEL BEZ ile İÇ SALGI BEZLERİ ile GASTRİT SUYU BEZİ ile GÖĞÜS KEMİĞİ ARKASINDA BULUNAN İÇSALGI BEZİ/TİMUS

( PITUITARY GLAND vs. THYROID GLAND vs. PARATHYROID GLAND vs. ADENOID (GLAND) vs. ADRENAL (GLAND) vs. PANCREATIC GLAND vs. GONADIAL GLAND vs. ENDOCRINE GLANDS vs. PEPTIC GLAND vs. THYMUS )


- HİPOFOSFATEMİ ile/||/<> HİPERFOSFATEMİ

( Kanda düşük seviyede fosfat bulunması. İLE/||/<> Kanda yüksek seviyede fosfat bulunması. )


- HİPOGLİSEMI/HYPOGLYCEMIA[İng.] değil/yerine/= KAN ŞEKERİ DÜŞÜKLÜĞÜ


- HİPOKALEMİ ile/||/<> HİPERKALEMİ

( Kanda düşük seviyede potasyum bulunması. İLE/||/<> Kanda yüksek seviyede potasyum bulunması. )


- HİPOKALSEMİ ile/||/<> HİPERKALSEMİ

( Kanda düşük seviyede kalsiyum bulunması. İLE/||/<> Kanda yüksek seviyede kalsiyum bulunması. )


- HİPOKONDRİASİS ile HİPERKONDRİASİS

( Hastalık hastalığı/saplantısı. İLE Tıbbî yardım almama/istememe saplantısı. )


- HİPOKRAT ile/ve/||/<>/> GALEN ile/ve/||/<>/> İBN-İ SİNÂ


- HİPOKSEMİ ile HİPOKSİ

( Kanda oksijen azlığı. İLE Oksijen azlığı. )


- HİPOMAGNEZEMİ ile/||/<> HİPERMAGNEZEMİ

( Kanda düşük seviyede magnezyum bulunması. İLE/||/<> Kanda yüksek seviyede magnezyum bulunması. )


- HİPONATREMİ ile/||/<> HİPERNATREMİ

( Kanda düşük seviyede sodyum bulunması. İLE/||/<> Kanda yüksek seviyede sodyum bulunması. )


- HİPOPLASTİK/HİPOPLAZİK ile HİPOPLAZİ

( Az gelişmiş. İLE Az gelişmişlik. )


- HİPOPLAZİ/HYPOPLASIA[İng.] değil/yerine/= AZ GELİŞİM


- HİPOPNE ile/>< HİPERPNE

( Solunum derinliğinin azalması[yüzeysel solunum]. İLE/>< Solunum derinliğinin artması. )


- HİPOSELÜLER ile HİPERSELÜLER

( Seyrek gözeli. İLE Artmış gözeli, aşırı gözeli. )


- HİPOSTAZ/HYPOSTASIS[İng.] değil/yerine/= KAN GÖLLENİMİ


- HİPOSTENİ/HYPOSTENIA[İng.] değil/yerine/= GÜÇ DÜŞÜKLÜĞÜ


- HİPOTALAMUS ve/||/<> EPİFİZ ve/||/<> HİPOFİZ

( Hz. İbrahim. VE/||/<> Hz. İshak. VE/||/<> Hz. Yakub. )

( Beyinde, tek olanlar. )


- HİPOTANSİYON/HYPOTENSION[İng.] değil/yerine/= DÜŞÜK KAN BASINCI


- HİPOTANSİYON değil/yerine/= DÜŞÜK KAN BASINCI


- HİPOTERMİ/HYPOTHERMIA[İng.] değil/yerine/= DÜŞÜK SICAKLIK


- HİPOTEZ/HYPOTHESIS[İng.] değil/yerine/= VARSAYIM


- HİPOTONİ/HYPOTONIC[İng.] değil/yerine/= AZ GERİM | AZ GEÇİŞİM


- HİPOVENTİLASYON ile HİPERVENTİLASYON

( [1 dakikada] Akciğerlere giren hava miktarının azalması. İLE Akciğerlere giren hava miktarının artması. )


- HİPOVOLEMI/HYPOVOLEMIA[İng.] değil/yerine/= KAN HACMİ DÜŞÜKLÜĞÜ


- HİRSUTİZM ile/||/<> ALOPESİ

( Kadınlarda aşırı kıllanma. İLE/||/<> Saç dökülmesi ya da saç kaybı. )


- HİRSUTİZM ile/||/<> HİPERTRİKOZİS

( Kadınlarda aşırı kıllanma. İLE/||/<> gövdede aşırı kıllanma. )


- DUY(UMSA)MAK/HİS (ETMEK) ile/ve/değil/||/<>/> SEZMEK/SEZİNLEMEK/SEZGİ


- HİS (ETMEK) ile/değil/ne yazık ki ZANNETMEK


- HIS/HOSPITAL INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= HASTANE BİLGİ DÜZENİ


- HİS[Ar.] değil/yerine/= DUYU/DUYUM


- HİSSİYAT ile/ve HADSİYAT


- HİST-/HİSTİ-/HİSTİO-/HİSTO- ile/||/<> HOL-/HOLO- ile/||/<> PER-

( Doku ile ilgili, doku, ağ. İLE/||/<> Tam, bütün. İLE/||/<> Tam olarak, aşırı olarak, bütünü ile. )


- HİSTERİ/K["İSTERİK" değil!] ile EPİLEPSİ


- HİSTO-İNKOMPATİBİLİTE ile HİSTOKİMYA ile HİSTOKOMPATİBİLİTE ile HİSTOLOJİ ile HİSTOLOJİK ile HİSTOPATOLOJİ ile HİSTOPATOLOJİK

( Doku uyuşmazlığı. İLE Doku kimyası. İLE Doku uygunluğu. İLE Dokubilim. İLE Dokubilim [ile ilgili], dokusal. İLE Sayrılıklı doku bilimi. İLE Sayrılıklı doku bilimi [ile ilgili]. )


- HİSTOLOJİ/K/HISTOLOGY[İng.] değil/yerine/= DOKUBİLİM/SEL / DOKU/SAL


- HIT/HEALTH INFORMATION TECHNOLOGİES[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ


- HIV/HUMAN IMMUNODEFICIENCY VİRUS[İng.] değil/yerine/= INSAN BAĞIŞIKLIK YETERSİZLİĞİ VİRÜSÜ


- HIV ile/ve/||/<>/> TAT

( ... İLE/VE/||/<>/> HIV'in konakçı gözede çoğalmasını sağlayan çoğu dirimsel etmenin üretiminde ve organizasyonunda belirleyici durumdadır. )

( HUMAN IMMUNODEFICIENCY VIRUS vs./and/||/<>/> TRANS-ACTIVATOR OF TRANSCRIPTION )


- HKM/HEALTHCARE KNOWLEDGE MANAGEMENT[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK BİLGİ YÖNETİMİ


- HL7/HEALTH LEVEL SEVEN[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK SEVİYE 7 STANDARDI


- HLA/HUMAN LEUKOCYTE ANTIGEN[İng.] değil/yerine/= İNSAN LÖKOSIT ANTİJENİ, İNSAN AKYUVAR ANTİJENİ


- HOLDER[İng.] değil/yerine/= TUTAÇ


- HOLISTİK TIP/HOLISTIC MEDICINE[İng.] değil/yerine/= BÜTÜNCÜL TIP


- HOLİZM/HOLISM[İng.] değil/yerine/= BÜTÜNCÜLLÜK


- HOLOLENS[İng.] değil/yerine/= KARMA GERÇEKLİK GÖZLÜĞÜ


- HOMEOPATİ/HOMEOPATHY[İng.] değil/yerine/= BENZERİ BENZERLE SAĞALTIM


- DENGELENİM, İÇ ORTAM KARARLILIĞI/HOMEOSTAZ/HOMEOSTASIS[İng.] ile ÖZÜMLEME-YADIMLAMA/METABOLİZMA

( İç dengeyi koruma süreci. İLE Kimyasal tepkimelerin toplamı. )


- HOM-/HOMEO-/HOMO-/HOMOİ- ile/||/>< HETER-/HETERO-

( Benzer, eş, aynı. İLE/||/>< Değişik, alışılagelenden farklı. )


- HOMİSİT/HOMICİDE[İng.] değil/yerine/= ELKIYIM


- HOMOGREFT/HOMOGRAFT[İng.] değil/yerine/= TÜRDEŞ YAMA


- HOMOJEN/HOMOGENOUS[İng.] değil/yerine/= AYNI YAPIDA | BAĞDAŞIK


- HOMOJEN ile HOMOLOG

( Türdeş. İLE Kökteş. )


- HOMOJENİZATÖR/HOMOGENIZER[İng.] değil/yerine/= BAĞDAŞTIRICI


- HOMOLATERAL/HOMOLATERAL[İng.] değil/yerine/= AYNI YAN


- HOMOLOG/HOMOLOGUE[İng.] değil/yerine/= EŞDEŞ


- HOMOZİGOT/HOMOZYGOTE[İng.] değil/yerine/= EŞKALITIM/ÖZKALITIMLI


- HOMOZİGOT ile HETEROZİGOT

( Anne ve babadan gelen genler, birbirinin aynıdır. İLE Anneden ve babadan gelen genlerin birbirinden farklı olması durumu. )

( Aynı iki allel taşıyan organizma. İLE İki farklı allel taşıyan organizma. )


- HOMUNKULUS/HOMUNCULUS[İng.] değil/yerine/= INSANCIK


- hor. intermed.[Lat. < HORIS INTERMEDIIS] değil/yerine/= ARA SAATLERDE


- HORDEOLUM değil/yerine/= ARPACIK


- HORİZONTAL[İng.] değil/yerine/= YATAY, ÇEVREN


- HORLAMA ile HORLAMA


- HORLAMA <> ÜMİT

( Komadaki ya da ölüm döşeğindeki bir yakınınızla, bilinci açık olarak göz göze gelmenin, son bir kez konuşmanın -hele de onu affettiğinizi söylemenin/affedildiğinizi duymanın- ümidindeyseniz bakın nasıl da ninni gibi gelir o "horlamalar". )


- HORMON TİPLERİ ile HORMON ETKİSİ

( Kimyasal yapılarına göre peptit hormonlar, steroid hormonlar, amin hormonlar ve eikosanoidler gibi farklı gruplara ayrılır. İLE Hormonların hedef dokulardaki alıcılara bağlanarak ve gözesel sinyalleri aktive ederek gözesel işlevleri değiştirmesi. )


- HORMON değil/yerine/= İÇSALGI, SALGI


- HORMONLAR ile NÖROTRANSMİTERLER

( Endokrin bezler tarafından salgılanan ve gövdede çeşitli işlevleri düzenleyen kimyasallar. İLE Sinir gözeleri arasında iletim/aktarım yapan kimyasallar. )


- HORN[İng.] değil/yerine/= BOYNUZ


- HOSPİTALİZE ETMEK ile HOST ile HOSTİLİTE

( Hastaneye yatırmak. İLE Konak. İLE Düşmanlık. )


- HOST[İng.] değil/yerine/= KONAKÇI


- HOSTILITE/HOSTILITY[İng.] değil/yerine/= DÜŞMANLIK


- hs.[Lat. < HORA SOMNI] değil/yerine/= YATMA ZAMANI, YATARKEN


- HTBS/MAP BASED INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= HARİTA TABANLI BİLGİ DÜZENİ


- HTMS/PATIENT TRACKING INTERVENTION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= HASTA TAKİP MÜDAHALE DÜZENİ


- HTS/RAPID TREATMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= HIZLI TEDAVİ DÜZENİ


- HTTP/HYPERTEXT TRANSFER PROTOCOL[İng.] değil/yerine/= ÜST METİN AKTARIM PROTOKOLÜ


- HÜCRE[Ar.]/CELL[İng.] değil/yerine/= GÖZE


- HÜCRE:
ÖRGÜTLÜ ile/ve/||/<>/> ÖZGÜR

( Örgen. İLE/VE/||/<>/> Sperm. )


- HÜCRE[Ar.] değil/yerine/= YUVAR, GÖZE


- HÜCRE/BEYİN/ZİHİN ile/ve/||/<>/> GÖVDE


- GÖZELERİ SIKICA BİTİŞİK BİR KÜTLE = HACM-I MÜTELÂSIKA = MASSE COHÉRENTE


- HÜCRE/VÎ değil/yerine/= GÖZE/CİL


- HUDDÂM[Ar. < HÂDEM] ile HÜDÂM[Ar.]

( Hizmetçiler, hizmet edenler. İLE Deniz tutması. )


- HUDÛD[Ar. < HADD] ile HUDÛD[Ar. < HADD]

( Sınırlar, uclar, bucaklar. İLE Yanaklar. | Yer kazmalar, yeri yarmalar. )


- GEÇİŞME/GEÇİŞİM/ERİM/HULÛL[Ar.]/OZMOZ[< OSMOS]/OSMOSIS[İng.] ile GEÇİŞME/DİFÜZYON/DIFFUSION[İng.]

( Su moleküllerinin yarı geçirgen bir zardan geçişi. İLE Moleküllerin yüksek yoğunluktan düşük yoğunluğa geçişi. )


- HUM değil/yerine/= UĞULTU


- HUMAR[Ar.] ile/değil/yerine SERSEMLİK

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE İçki ya da uyku sersemliği. )


- HUMMA ile MALTAHUMMASI/KALAAZAR

( ... İLE Akdeniz ülkelerinde görülen, en çok keçi sütü ile bulaşan, ateşli bir hastalık. )


- HUMMA ile SARIHUMMA

( ... İLE Çoğunlukla sıcak ülkelerde görülen, bir cins sivrisinek aracılığı ile bulaşan, tene, sarı bir renk veren, ateşli bir sayrılık. )


- HUMOR/HÜMOR ile HUMORAL İMMÜNİTE

( Sıvı. İLE Sıvısal bağışıklık. )


- HÜMORAL/HUMORAL[İng.] değil/yerine/= SALGISAL


- HUN ile HUN ile HUN ile HUN[Fars.]

( Küçük parça, bölüm. İLE Hazine. İLE Ottan, çalı-çırpıdan yapılan kulübe. İLE Kan. )


- HÜNSÂ/AMPHOTERIC/HERMAPHRODITE[İng.]/MİZVÂCE

( HEM DİŞİLİK, HEM ERİLLİK ALÂMETİ BULUNAN (HÜNSÂ-Yİ RECÛLÎ/HÜNSÂ-Yİ NİSÂÎ) )


- HYAL-/HYALO- ile/||/<> HYL-/HYLE-/HYLO-

( Camsı, cam gibi. İLE/||/<> Nesne, odun. )


- HYGİ- ile/||/<> -İA ile/||/<> -İASİS/-ASİS/SİS- ile/||/<> -İATRİCS/-İATR/-İATRY ile/||/<> -İTİS ile/||/<> NOS-/NOSO-/NOSUS- ile/||/<> PATH-/-PATH/-PATHİA/-PATHİC/PATHO-/-PATHY ile/||/<> THERAP- ile/||/<> PHLOGO- ile/||/<> CAUST-

( Bir durumu, patolojik durumu anlatan son ek. İLE/||/<> Etki ve gelişim süreci, hastalık, patolojik durum. İLE/||/<> Sayrılığın sağaltımıyla ilgili, iyileşme. İLE/||/<> Sayrılık, özel bir bölümün yangısal durumu. İLE/||/<> Sayrılık, özel bir bölümün sayrılık durumu. İLE/||/<> Sağlık. İLE/||/<> Bir sayrılık ilgili, sayrılığa ait, sayrı. İLE/||/<> Sağaltım ile ilgili. İLE/||/<> Yangı ile ilgili. İLE/||/<> Yanma. )


- HYPN-/HYPNO- ile/||/<> NARCO-/NARE- ile/||/<> SOMN-/SOMNİ-/SOMO-/-SOMNİA

( Uyku. İLE/||/<> Uyku durumu; uyuşukluk, cansızlık, sersemlik. İLE/||/<> Uyku. )


- i. inf.[Lat. < INFUSUM] değil/yerine/= ENFÜZYON


- IABP/INTRAAORTIC BALLOON PUMP INTRAAORTIC[İng.] değil/yerine/= BALON POMPASI, AORT İÇİ BALON POMPASI, ANA ATARDAMAR İÇİ BALON POMPASI


- İBÂD[Ar. < ABD] ile İBÂD[Ar.] ile İB'ÂD[Ar. < BU'D]

( Kullar, abidler. | İbâdet edenler. | Çok bol, bereketli. | Müslümanlığın başlangıcından önce Irak'ta Hira devletine oturmuş bulunan Hristiyanlar. İLE Bacaklarda, diz ekleminin iç tarafındaki büyük damar. İLE Uzaklaştırma, uzaklaştırılma. | Kovma, tard etme. )


- İBE/HUMAN COMPUTER INTERACTION[İng.] değil/yerine/= INSAN BİLGİSAYAR ETKİLEŞİMİ


- İÇ DERİ ALTI ile/ve ÜST DERİ ALTI

( TAHT-I EDİMME-İ DÂHİLİYYE ile/ve TAHT-I BEŞEREVÎ )


- DİRSEK KEMİĞİ:
İÇ ile/ve/||/<> DIŞ

( [Ar.] ZEND[içteki]/KÛ'BERE[dıştaki] )

( CUBITUS )

( CUBITUS )


- IC/INSPIRATUVAR KAPASITE INSPIRATORY CAPACITY[İng.] değil/yerine/= SOLUK ALIM SIĞASI


- İÇ SALGI ile DIŞ SALGI

( ENDOCRINE vs. EXOCRINE )


- İÇ ile İÇ

( Bir nesnenin/yerin dışı olmayan. İLE Sıvıların ağız yoluyla mideye sokulması/indirilmesinin öneri/buyruk kipi. )


- IC50/YÜZDE ELLİ İNHİBİTÖR KONSANTRASYON HALF MAXIMAL[ İNHİBİTORY CONCENTRATION[İng.] değil/yerine/= YÜZDE ELLİ YOĞUNLUK ÖNLEYİCİ


- ICD/INTERNATIONAL CLASSIFICATION OF DISEASES | İMPLANTABLE CARDIOVERTER DEFİBRİLLATOR[İng.] değil/yerine/= ULUSLARARASI HASTALIK SINIFLANDIRMASI | YÜREK İÇİ DİZEMDÜZELTİR (AYGIT)


- ICD-O/INTERNATIONAL CLASSIFICATION OF DISEASES-ONCOLOGY[İng.] değil/yerine/= ULUSLARARASI HASTALIK SINIFLANDIRMASI-ONKOLOJİ


- İÇE ÇARPIK/LIK ile/||/<> DIŞA ÇARPIK/LIK

( VALGUS vs./||/>< VARUS )


- İÇEGÜ ile ÖRGEN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kaburga kemikleri tarafından çevrilen örgenlerin tümüne verilen ad. İLE ... )


- İÇGÜDÜ ile/ve GEN

( INSTINCT vs./and GENE )


- İÇİNDE BOŞALMAK ile DIŞARI BOŞALMAK


- İÇİNDE BOŞALMAK ile İÇİNE BOŞALMAK


- İÇKİYLE SARHOŞ/LUK ile/değil/yerine AŞK İLE SARHOŞ/LUK

( Biri, iki gösterir. İLE/DEĞİL/YERİNE İkiyi [çeşitliliği/herşeyi], bir gösterir. )


- ICT/INFORMATION AND COMMUNICATION TECHNOLOGY[İng.] değil/yerine/= BİLGİ VE İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ


- ICU/İNTENSIVE CARE UNİT[İng.] değil/yerine/= YOĞUN BAKIM ÜNİTESİ, YOĞUN BAKIM BİRİMİ


- İD değil/yerine/= ALTBENLİK


- İDANTİK/IDENTICAL[İng.] değil/yerine/= ÖZDEŞ


- İDEALİZASYON/IDEALIZATION[İng.] değil/yerine/= ÜLKÜLEŞTİRME


- IDENTIFIKASYON/IDENTIFICATION[İng.] değil/yerine/= TANIMLAMA | ÖZDEŞLEŞTİRME


- İDENTİFİKASYON ile İDENTİK ile İDENTİTE

( Kimliklendirme, tanımlama, özdeşleme. İLE Özdeş. İLE Kimlik, özdeşlik. )


- İDEO- ile/||/<> İDİO- ile/||/<> LOG-/-LOGİA/-LOGO-/-LOGY-/-OLOGY ile/||/<> AUT-/AUTO-

( Düşünce, fikir. İLE/||/<> Kendiliğinden oluşan, kendine özgü, ayrı, değişik. İLE/||/<> Düşünce, konuşma, sözcük, mantık, doktrin, öğreti, sav, bilim. İLE/||/<> Kendi, aynı, kendi kendine, kendine ait, öz [otoimmün: Bağışıklık sisteminin kendi gözelerine saldırması]. )


- İDEO- ile/||/<> İDİO- ile/||/<> LOG-/-LOGİA/-LOGO-/-LOGY-/-OLOGY ile/||/<> AUT-/AUTO-

( Düşünce, fikir. İLE/||/<> Kendiliğinden oluşan, kendine özgü, ayrı, değişik. İLE/||/<> Düşünce, konuşma, sözcük, mantık, doktrin, öğreti, sav, bilim. İLE/||/<> Kendi, aynı, kendi kendine, kendine ait, öz [otoimmün: Bağışıklık sisteminin kendi gözelerine saldırması]. )


- İDİYOPATİK/IDIOPATHIC[İng.] değil/yerine/= NEDENİ BİLİNMEYEN


- İD(İ)(Y)OPATİK ile İD(İ)(Y)OSENKRAZİ ile İDİ(Y)OT

( Nedeni bilinmeyen. İLE Özgün duyarlık. İLE Geri anlaklı/zekâlı. )


- İDİYOSENKRAZİ/IDIOSYNCRACY[İng.] değil/yerine/= ÖZGÜN DUYARLIK


- İDRAR YOLLARI HASTALIKLARI ile/ve/||/<> "İDRAK YOLLARI HASTALIKLARI"

( Gövdede. İLE/VE/||/<> Zihinde. )


- İDRÂR[Ar.] değil/yerine/= SİDİK

( OURON )


- IEEE/THE INSTITUTE OF ELECTRICAL AND ELECTRONICS ENGINEERS[İng.] değil/yerine/= ELEKTRİK VE ELEKTRONİK MÜHENDISLERİ ENSTİTÜSÜ


- IETF/INTERNET ENGINEERING TASK FORCE[İng.] değil/yerine/= INTERNET MÜHENDISLİĞİ GÖREV GRUBU


- IF-THEN LOOPS[İng.] değil/yerine/= EĞER-İSE DÖNGÜLERİ


- İFÂKAT[Ar. < FEVK]

( Hastalıktan kalkma, iyiliğe dönme. )


- İFLÂ[Ar.] ile İFLÂH[Ar.]

( Memeden ayırma, sütten kesme. İLE Kutlu, başarılı olma. | Kötü bir durumdan kurtulup iyi bir duruma girme, felâh bulma, selâmete çıkma. )


- İFRAĞ[Ar.] değil/yerine BOŞALTIM

( Bir şeyi, başka bir biçime çevirme. | Boşaltım. DEĞİL/YERİNE ... )


- IG/IMMÜNGLOBÜLIN IMMUNOGLOBULIN[İng.] değil/yerine/=


- İG ile İRİG/İDRİG[Argu] ile İRİG ile İRİG ile İRİG ile İRİNG ile İRİNÇÜ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Sayrılık. İLE Katı olan herhangi bir şey. İLE Çürümüş herhangi bir nesne. İLE Sadık ve becerikli. İLE Uyuz olmuş birinin kafası.[yara kabukları nedeniyle] İLE iririg. İrin, cerahat. İLE Günah. )


- IGNAZ SEMMELWEIS ile/ve/||/<> LOUIS PASTEUR

( 01 Temmuz 1818 - 13 Ağustos 1865 İLE/VE/||/<> 27 Aralık 1822 - 28 Eylül 1895 )

( )


- İĞNE ile/ve/||/<>/> AKUPUNKTUR[Fr./İng. < ACUPONCTURE/ACUPUNCTURE]

( ... İLE/VE/||/<>/> Gövdenin belirli noktalarına genellikle altın iğne batırılarak yapılan sağaltım. )


- IHE/INTEGRATING THE HEALTHCARE ENTERPRISE[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK GİRİŞİMCİLERİ BİRLİĞİ


- [Ar.] İHLÎL ile MEBÂL

( Penisin deliği, sidik yolu. İLE Sidiğin çıktığı yer. )


- İHTİLÂC[Ar.] değil/yerine/= ÇARPINTI | ÇIRPINMA | SEĞİRME


- İHTİYAT KAYDI İLE değil/yerine/= SAKINARAK/SAKINILARAK


- II. MAHMUT ve/||/<>/> ABDÜLAZİZ ve/||/<>/> FEYZİ PAŞA/FEYZULLAH İZMİDÎ

( )


- İKİ YAN ile/ve/||/<> İKİ UC


- İKİ YIL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALTMIŞ YIL

( Konuşabilmek için gerekli zaman. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Susabilmek ve susabilmeyi anlayabilmek için geçen [ya da bu kadar uzun sürmeyebilecek] zaman. )


- 2 GÖZ ile/ve/||/<> 3. GÖZ

( Dışa bakar. İLE/VE/||/<> İçe bakar. )

( Aklın gözüdür. İLE/VE/||/<> Anlayışın gözüdür. )

( Bilinenleri/bilinebilecekleri, anlaşılabilecekleri görür. İLE/VE/||/<> İki gözün anlayamadıklarını görür. )

( Gördüklerinden rahatsız olunabilir. İLE/VE/||/<> Şikâyet etmekten uzaklaştırır. )

( Lobsang Rampa'nın, "3. Göz" adlı kitabını da okumanızı salık veririz. )

( Kimileri, gözden içer şarabı. )


- IK/IQ ile HIÇKIRIK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Soğuk su içilip hemen sonrasında ekmek yenildiğinde ortaya çıkan hıçkırık. İLE ... )


- İKTER/JAUNDICE[İng.] değil/yerine/= SARILIK


- İKTER/US ile İKTERİK ile İKTERUS NEONATORUM

( Sarılık. İLE Sarılıklı. İLE Yenidoğan sarılığı. )


- İKTİZÂZ[Ar.] ile/ne yazık ki !İKTİZÂZ[Ar.]

( Cildin bozulması. İLE/NE YAZIK Kİ Irza geçme. )


- İLA/HUMAN LEUKOCYTE ANTIGEN[İng.] değil/yerine/= İNSAN AKYUVAR ANTİJENİ, İNSAN LÖKOSIT ANTİJENİ


- İLAÇ TOLERANSI/DRUG TOLERANCE[İng.] değil/yerine/= İLAÇ DOZ YETERSİZLİĞİ


- İLÂÇ[Ar.] ile/ve/değil/yerine/<>/< BESİN

( Besininiz, ilâcınız; ilâcınız, besininiz olsun! )


- İLÂÇ[Ar.] ile/ve/<> İNANÇ

( Bir yere kadar. İLE/VE/<> Her yere kadar. )


- İLAÇ ile/ve/||/<>/> KODEKS

( ... İLE/VE/||/<>/> Tedavi edici etkisi kesin olarak kabul edilen ilaçların formüllerini, fiziksel ve kimyasal özelliklerini, tanınma etkileşimlerini, saflık kontrollerini, ölçü belirlemelerini ve saklama koşullarını içeren resmî kuruluş tarafından onaylı başvuru kaynağı. )


- İLAÇ[Ar.] değil PASTİL[Fr.]

( ... DEĞİL Ağızda eritilmek üzere yapılmış şekerli ilaç tableti. )


- İLÂÇ/I YEMEK değil İLÂÇ/I YUTMAK


- İLÂCIN:
ETKİN DOZU ile/ve/<> DEVAM DOZU


- İLÂCIN ETKİSİ ile/ve/< HEKİMİN ETKİSİ

( Bazen [ya da çoğunlukla], ilâçtan çok hekimin iyileştirici etkisi/telkini daha fazladır. )


- İLAÇLARDA:
AĞRIYI/ETKİYİ/SORUNU ...
"ENGELLEMEK" ile/ve/değil/||/<>/< AZALTMAK


- İLİK ile İLİK ile ILIK

( Giysilerin, yorgan çarşaflarının, yastık kılıflarının vb.nin gereken belirli yerlerine, iplikle örülerek, parça geçirilerek ya da biye ile yapılan küçük yarık. İLE Kemiklerin boşluklarını dolduran yağlı madde. İLE Hem sıcak, hem de soğuk; ne sıcak, ne de soğuk olan. )


- İLİK/YİLİK[dvnlgttrk] ile/ve/<> KEMİKTE BULUNAN BOŞLUK

( BONE MARROW vs./and/<> LACUNA )


- İLİM SAHİBİ OLMAK ile/ve/<> YED-İ TÛL/TÛLÂ SAHİBİ OLMAK

( [bir konunun/alanın/şeyin] Öncesi ve sonrasını, içini ve dışını bilmek. | Terimlerini ve tarihçesini bilmek. İLE/VE/<> Bir alanda, tam ve çok geniş bilgi sahibi olmak. )


- İLİO- ile/||/<> İSCHİ-/İSCHİO-

( Böğür, yan tarafla ilgili. | Kalça kemiğinin üstteki geniş bölümü ile ilgili. İLE/||/<> Kalça. )


- İLİŞKİ ile/ve BAĞLANTI

( RELATION vs./and CONNECTION )


- İLK KOL ve RAHİM NAKLİ

( Akdeniz Üniversitesi'nde. )


- İLK YARDIMDA, AĞIZ/BOĞAZ DENETİMİ/KONTROLÜ:
ÇOCUKTA ile/ve/||/<> BEBEKTE

( İşaret parmağıyla. İLE/VE/||/<> Serçe parmağıyla. )


- İLK YARDIMDA ARAÇ ÖNLEM ARALIĞI:
KENT İÇİNDE ile/ve/||/<> TEM'DE

( 50 m. İLE/VE/||/<> 100 m. )


- İLK YARDIMDA "ABC":
HAVA YOLUNUN AÇIK TUTULMASI ve/||/<>/> SOLUNUMUN SAĞLANMASI ve/||/<>/> KAN DOLAŞIMININ DÜZENİ

( ABC
AIRWAY and/||/<>/> BREATHING and/||/<>/> CIRCULATION )


- İLK YARDIMDA ÖNCELİKLER:
HASTANIN DURUMU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLAY YERİ GÜVENLİĞİ

( Önce kendi güvenliğimiz, sonra çevrenin/trafiğin vs. güvenliği ve daha sonra hastanın güvenliği. )


- İLK YARDIMDA ÖNCELİKLİLER:
YETİŞKİNDE ile ÇOCUKTA/BEBEKTE

( Kalbin çalışmasını sağlamak.[Yetişkinde: Çift el ile. | Çocukta: Tek el ile.] İLE Solunumunu sağlamak. )


- İLK YARDIMDA [SIRASIYLA]:
HASTAYI HAREKET ETTİRMEMEK
ve/||/<>/>
YİYECEK-İÇECEK VERMEMEK
ve/||/<>/>
ÜSTÜNÜ ÖRTMEK
ve/||/<>/>
TIBBÎ YARDIM ÇAĞIRMA[112]
ve/||/<>/>
2-3 DAKİKADA BİR SOLUNUMU KONTROL ETMEK


- İLK YARDIMDA:
SOLUK VERME ve/||/<>/> KALP MASAJI

( İki kere. VE/||/<>/> Otuz kere.[Kalp çalışıncaya kadar, tıbbî yardım gelene kadar ve yalnızsak, yoruluncaya kadar] )


- İLK YARDIMIN TEMELİ(KBK):
KORUMA ile/ve/||/<>/> BİLDİRME ile/ve/||/<>/> KURTARMA


- ILL vs. SICK


- İLLET ile İLLET

( Sayrılık. | Sayrılık derecesine varan alışkanlık. | Bozukluk. | Kızdıran, sinirlendiren şey ya da kişi. İLE Neden. )


- İLLET-İ SEHER[Ar.]/ENSOMİ/INSOMNIA[İng.] ile ARIK[Ar.]

( Uykusuzluk hastalığı. İLE Uykusuzluk. )


- ILLNESS vs. SICKNESS vs. AILMENT vs. DISEASE vs. MALADY


- İLMİNE, İRFÂN (İSTEYEN/ARAYAN) ile/ve DERDİNE, DERMÂN (İSTEYEN/ARAYAN)


- ILR/İMPLANTABLE LOOP RECORDER[İng.] değil/yerine/= YÜREK İÇİ DÖNGÜ KAYDEDICİ


- İLTİHAP[Ar. değil/yerine/= YANGI


- İM/İNTRAMÜSKÜLER İNTRAMUSCULAR[İng.] değil/yerine/= KAS İÇİ


- IMAGO[İng.] değil/yerine/= BÜYÜKLER İMGESİ


- İMAJ/IMAGE[İng.] değil/yerine/= GÖRÜNTÜ | İMGE


- İMAJİNASYON/IMAGINATION[İng.] değil/yerine/= İMGELEM


- IMMATÜR/IMMATURE[İng.] değil/yerine/= OLGUNLAŞMAMIŞ


- IMMOBIL/IMMOBILE[İng.] değil/yerine/= HAREKETSİZ


- IMMOBİLİZASYON/IMMOBILIZATION[İng.] değil/yerine/= SABİTLEME


- IMMÜN/IMMUNE[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIK


- IMMUNE-MEDIATED/IMMUNE-MEDIATED[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK ARACILI


- IMMÜNİTE/IMMUNITY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK


- IMMÜNİZASYON/IMMUNIZATION[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLAMA


- IMMÜNOJENİK/IMMUNOGENIC[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLAŞTIRAN


- IMMÜNOJENİTE/IMMUNOGENICITY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLILIK YETISİ


- IMMÜNOLOJİ/IMMUNOLOGY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK BİLİMİ


- İMMÜNOLOJİ ile/||/<> MİKROBİYOLOJİ

( Bağışıklık düzenini ve işlevlerini inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Mikroorganizmaları inceleyen bilim dalı. )


- IMMÜNOMEDİYATÖR/IMMUNE-MEDIATED[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK ARACILI


- IMMÜNOMODÜLASYON/IMMUNOMODULATION[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK UYUMLAMASI


- IMMÜNOMODÜLATÖR/IMMUNOMODULATORY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK UYUMLAŞTIRICI


- IMMÜNOSÜPRESİF/IMMUNOSUPPRESSIVE[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK BASKILAYICI


- IMMÜNOTERAPİ/IMMUNOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= AŞI TEDAVİSİ, BAĞIŞIKLIK SAĞALTIMI


- IMMUTABLE[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞMEZ


- İMPAKSİYON/IMPACTION[İng.] değil/yerine/= TAKILMA


- İMPAKT/IMPACT[İng.] değil/yerine/= ETKİ


- İMPEDANS/IMPEDANCE[İng.] değil/yerine/= DİRENÇ


- İMPERMEABL/IMPERMEABLE[İng.] değil/yerine/= GEÇİRİMSİZ


- İMPETİGO ile/||/<> FOLİKÜLİT

( Deride kabarcıklar ve kabuklanma ile ilişkili bir bakteriyel bulaş. İLE/||/<> Kıl köklerinin yangılanması. )


- İMPETİGO ile/||/<> SELÜLİT

( Deride kabarcıklar ve kabuklanma ile ilişkili bir bakteriyel bulaş. İLE/||/<> Deri altı dokuların yangılanması ile ilişkili bir bakteriyel bulaş. )


- IMPLANT[İng.] değil/yerine/= EKİT, DOKU EKİMİ


- İMPLANTASYON/IMPLANTATION değil/yerine/= EKİM


- İMPLİSİT BİLGİ/IMPLICIT KNOWLEDGE[İng.] değil/yerine/= ÖRTÜK BİLGİ


- İMPLİSİT/IMPLICIT[İng.] değil/yerine/= ÖRTÜK


- İMPRESYON/IMPRESSION[İng.] değil/yerine/= İZLENİM | ÇÖKÜNTÜ, | BASI İZİ


- IMPRINTING[İng.] değil/yerine/= BASIMLAMA


- İMPULS/IMPULSE[İng.] değil/yerine/= UYARI | DÜRTÜ


- İMPULS[İng. < IMPULSE] değil/yerine/= UYARIM/UYARAN


- IMPULSE and/||/<>/> AFFECT and/||/<>/> COGNITIVE


- İMPULSİF/IMPULSIVE[İng.] değil/yerine/= DÜRTÜSEL


- in d[Lat. < IN DIES] değil/yerine/= HER GÜN


- IN SILICO[İng.] değil/yerine/= SANAL ORTAMDA


- IN SITU[İng.] değil/yerine/= YERİNDE


- IN VITRO[İng.] değil/yerine/= ORGANİZMA DIŞINDA


- İN VİVO DESENSITİZASYON/IN VIVO DESENSITIZATION[İng.] değil/yerine/= ORGANİZMADA DUYARSIZLAŞTIRMA


- IN VIVO EKSPOJUR[İng.] değil/yerine/= ORGANİZMADA KARŞI KARŞIYA GELME


- IN VIVO ile/ve/||/<>/>< IN VITRO

( Dirimlide/canlıda. İLE/VE/||/<>/>< Organizma dışında, canlı dışı, yapay ortamda. )

( Gövdeyi bütün olarak ele alır ve bu bağlamda araştırma gerçekleştirme olanağı sağlar. İLE/VE/||/<>/>< Gövdenin belirli parçalarını ele alan ve bu doğrultuda araştırma gerçekleştiren yapı. )


- İNAKTİF/İNACTIVE[İng.] değil/yerine/= EYLEMSİZ | ETKİSİZ


- İNAKTIVASYON/INACTIVATION[İng.] değil/yerine/= ETKINSİZLEŞME


- İNCE BAĞIRSAK ile/ve 12 PARMAK BAĞIRSAĞI

( SMALL INTESTINE vs./and DUODENUM )


- İNCE BAĞIRSAK ile/ve/> KALIN BAĞIRSAK

( EM'Â-İ RAKÎKA ile/ve/> EM'Â-İ GALÎZA )

( MİÂ'[Ar.], RÛDE[Fars.]: Bağırsak. )

( EMA: Bağırsaklar. )

( MASARİKA[Yun.]: Bağırsakları tutan karın iç zarı, bağırsak askısı. )

( Bağırsağın her boğumunda bir hazım vardır. Gelen maddeden, her boğumda bir gıda alınır. )

( ANTENİT: İncebağırsak yangısı. )

( TEGALLÜF-İ EM'Â: Bağırsak dolanması. )

( SMALL INTESTINE (/BOWEL) vs./and/> LARGE INTESTINE (/BOWEL), COLON )

( JUJENUM cum/et/> INTESTINUM CRASSUM )


- İNCE BAĞIRSAK ve/||/<> ZONULİN BAĞLARI


- İNCE DERİ, ZAR = ZAR = MEMBRANE


- İNCEAĞRI ile İNCESAYRILIK

( Verem. İLE Akciğer veremi. )


- İNCELEMEK ile/ve KURCALAMAK

( TO INVESTIGATE vs./and TO DELVE )


- İNCELMEK yerine SAĞLIK


- İNCİTMEK ile/ve ZEDELEMEK

( TO HURT/INJURE/STRAIN vs./and TO BRUISE )


- İNDEKS VAKA/INDEX CASE[İng.] değil/yerine/= İLK GÖSTERGE OLGU


- İNDEKS/LEME / ENDEKS/LEME / INDEX[İng.] değil/yerine/= DİZİNLEME | LİSTE | İŞARET | GÖSTERGE


- INDEPENDENT VARIABLE[İng.] değil/yerine/= BAĞIMSIZ DEĞİŞKEN


- İNDİFA[Ar.] değil/yerine/= PÜSKÜRME

( Yanardağlardaki püskürme. | Kızamık, kızıl vb. sayrılıklarda, gövdede kırmızı lekeler görülmesi. )


- INDIFERANSİYE/UNDIFFERENTIATED[İng.] değil/yerine/= FARKLILAŞMAMIŞ


- INDIKATÖR/INDICATOR[İng.] değil/yerine/= ENDİKATÖR


- INDIVIDUAL[İng.] değil/yerine/= BİREY


- İNDÜKSİYON/INDUCTION[İng.] değil/yerine/= UYARTIM


- İNE- ile/||/<> İNO-

( Fibröz doku ile ilgili. İLE/||/<> Fibröz doku ile ilgili. )


- INERT[İng.] değil/yerine/= ASAL


- INERVASYON/INNERVATION[İng.] değil/yerine/= SİNİR DONATISI


- INFANT[İng.] değil/yerine/= BEBEK


- INFANTILİZM/INFANTILISM[İng.] değil/yerine/= BEBEKSİLİK


- İNFER- ile/||/<> İNFRA-

( Düşük. İLE/||/<> Alt, altta, aşağıda, altında. )


- INFERANS/INFERENCE[İng.] değil/yerine/= ÇIKARSAMA


- INFERIOR[İng.] değil/yerine/= AŞAĞI


- INFERTILITE/INFERTILITY[İng.] değil/yerine/= KISIRLIK


- İNFİLÂK ile/değil/||/<> İNTİHAR

( Nesnelerde. İLE/DEĞİL/||/<> İnsanda. )


- INFİLTRASYON/INFILTRATION[İng.] değil/yerine/= İÇE SIZMA


- INFLAKS/INFLUX[İng.] değil/yerine/= İÇ AKIM


- İNFLAMATUAR BAĞIRSAK SAYRILIĞI ile/||/<> ÇÖLYAK

( Bağırsakların süreğen yangısı. İLE/||/<> Gluten tüketimi sonucu ince bağırsaklarda hasar ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. )


- INFLOW[İng.] değil/yerine/= İÇE AKIŞ | GİRİŞ


- GRİP/İNFLUENZA/ENFLUENZA ile/||/<> SOĞUK ALGINLIĞI, PAÇAVRA SAYRILIĞI

( Grip virüsünün neden olduğu ve ciddi belirtilerle süren bir sayrılık. İLE/||/<> Daha hafif belirtilerle süren ve genellikle rinovirüslerin neden olduğu bir sayrılık. )


- GRİP/İNFLUENZA/ENFLUENZA ile/||/<> KORONAVİRÜS

( İnfluenza virüslerinin neden olduğu, ani başlayan ateş, öksürük ve kas ağrıları ile ilişkili bir sayrılık. İLE/||/<> Koronavirüslerin neden olduğu, solunum yolu bulaşları ile ilişkili bir sayrılık. )


- İNFRA- ile İNTRO- ile İZO- [EŞ İZOKORİ] ile JUKSTA-

( Alt, altında, -ötesi. İLE İç, içine. İLE Eş büyüklük [gözbebeği]. İLE Bitişik. )


- INFRARED/INFRARUJ INFRARED[İng.] değil/yerine/= KIZILÖTESİ


- INFRARED RADYASYON/INFRARED RADIATION[İng.] değil/yerine/= KIZILÖTESİ IŞINIM


- İNFÜZE ETMEK ile İNFÜZYON

( Damar yoluyla vermek, deri altına vermek. İLE Damar yoluyla verme, deri altına verme. )


- INFÜZYON/INFUSION[İng.] değil/yerine/= DAMARDAN SIVI AKTARIMI


- İNGUİNAL ile İNGUİNAL HERNİ

( Kasık [ile ilgili]. İLE Kasık fıtığı. )


- inhal.[Lat. < INHALETUR] değil/yerine/= SOLUKLA İÇERİ ÇEK


- İNHALAN/INHALANT[İng.] değil/yerine/= UÇUCU MADDE


- İNHALASYON/INHALATION[İng.] değil/yerine/= SOLUKLA ALMA


- İNHALASYON ile İNHALE ETMEK ile İNHALER

( Soluma. İLE Solumak. İLE Solunan, ilaç solutucu [aygıt]. )


- İNHALER[İng.] değil/yerine/= SOLUMLATICI


- İNHİBE/INHIBITED[İng.] değil/yerine/= ENGELLENMİŞ


- İNHİBE ile İNHİBE ETMEK ile İNHİBİSYON ile İNHİBİTOR

( Baskılanmış, engellenmiş. İLE Baskılamak, engellemek. İLE Baskılama, engelleme. İLE Baskılayıcı, engelleyici, önleyici. )


- İNHİBİSYON/INHIBITION[İng.] değil/yerine/= ENGELLE(N)ME


- İNHİBİTÖR[İng.] değil/yerine/= ENGELLEYİCİ


- İNHİMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BAĞIMLILIK

( Bir şeye, aşırı düşkünlük gösterme, kapılma. İLE/VE/||/<>/> ... )


- İNHİMAK[Ar.] ile İPTİLÂ[Ar.]

( Bir şeye, aşırı düşkünlük gösterme, kapılma. İLE Düşkünlük, tiryakilik. )


- İNİM İNİM (İNLEMEK)


- İNİŞ >< ÇIKIŞ ile/ve/||/<> GİDİŞ >< GELİŞ


- İN'İSÂB[Ar.]/INNERVATION[İng./Fr.] değil/yerine/= SİNİRLERİ GÜÇLENDİRME | SİNİRLERİN GÖVDEDEKİ DAĞILIŞI


- inj./inject.[Lat. < INJECTIO, INJICIATUR] değil/yerine/= ENJEKSİYON, ENJEKTE EDİNİZ


- İNKLINASYON/INCLINATION[İng.] değil/yerine/= EĞİM


- İNKOMPATIBIL/INCOMPATIBLE[İng.] değil/yerine/= UYUŞMAZ, | GEÇİMSİZ


- İNKOMPLET/INCOMPLETE[İng.] değil/yerine/= TAM OLMAYAN | TAMAMLANMAMIŞ


- İNKONTİNANS ile/||/<> RETANSİYON

( Sidik ya da dışkı denetiminin kaybı. İLE/||/<> Sidik ya da dışkının tutulamaması. )


- İNKORPORASYON/INCORPORATION[İng.] değil/yerine/= İÇE KATIM


- İNLEME ile/değil/yerine/>< DİNLEME

( Bilgisizlikten, geç kalmış olmaktan dolayı inlemek istemiyorsan, (daha çok) dinlemelisin! )


- INLET[İng.] değil/yerine/= GİRİM


- İNME ile/||/<> GEÇİCİ İSKEMİK ATAK

( Beyne giden kan akışının kesilmesi ile kalıcı hasar oluşması. İLE/||/<> Beyne giden kan akışının geçici olarak kesilmesi. )


- İNME ile YARIMCA

( ... İLE Gövdenin yarısına gelen inme. )


- İNOKÜLASYON/INOCULATION[İng.] değil/yerine/= AŞILAMA


- İNOMINA/T / INNOMINATE[İng.] değil/yerine/= ADSIZ


- İNOP./INOPERABIL/INOPERABLE[İng.] değil/yerine/= AMELİYAT EDİLEMEZ


- İNOTROPİ/INOTROPY[İng.] değil/yerine/= KASILMA GÜCÜ


- İNOTROPİK/INOTROPIC[İng.] değil/yerine/= KASILIM ETKİLER


- İNOVASYON/INNOVATION[İng.] değil/yerine/= YENİLEŞİM


- İNOVATİF/INNOVATIVE[İng.] değil/yerine/= YENİLİKÇİ


- INPUT[İng.] değil/yerine/= GİRDİ


- INR/INTERNATIONAL NORMALIZED RATIO[İng.] değil/yerine/= ULUSLARARASI NORMALLEŞTİRİLMİŞ ORAN


- İNSAN BİLİMİ/ANTROPOLOJİ ile İNSANIN GELİŞMESİ BİLİMİ

( BEŞERİYYÂT ile ... )

( ANTHROPOLOGY vs. EUGENICS )


- İNSAN GELİŞİMİ KURAMCILARINDA:
MARGARET MAHLER ile/ve/||/<> JOHN BOWLBY ile/ve/||/<> SIGMUND FREUD ile/ve/||/<> ERIK ERIKSON ile/ve/||/<> JEAN PIAGET ile/ve/||/<> DANIEL STERN


- İNSAN GÖVDESİNDE BULUNAN:
DOĞAL ÖĞELER(ELEMENTLER) ile/ve/<> İZ ÖĞELER(ELEMENTLER)

( Öğe - Ağırlık Yüzdesi )

( % 0.01'den daha az oranda... * Bor[B], * Krom[Cr], Kobalt[Co], Bakır[Cu], Flor[F], İyot[I], Demir[Fe], Mangan[Mn], Molibden[Mo], Selenyum[Se], Silisyum[Si], Kalay[Sn], Vanadyum[V], Çinko[Zn] )

( İlgili videoyu izlemek için burayı tıklayınız... )

( )


- İNSAN GÖVDESİNDE, DOĞAL OLARAK BULUNAN NİKOTİN

( 2 nanogram [18 nanograma ulaşırsa kişi bayılır. Daha fazlası ise ölüme götürür.] )


- İNSAN GÖZÜNÜN DUYABİLME EŞİKLERİ VE ARALIĞI

( 400 - 800 tHz )


- İNSAN İÇİN EN ZEHİRLİ HAYVANLARI AVLAYAN

( KONİK SALYANGOZ )


- İNSAN KULAĞININ DUYABİLME EŞİKLERİ VE ARALIĞI:
16 - 20 Hz ile 16.000 - 20.000 Hz arasındaki sesleri duyabilir.


- İNSAN(/TOPLUM) ile/ve DOĞA

( Kişiler, başağa benzer. İçi boşken havadadır, doldukça eğrilir. )

( İnsan doğası, azalıp çoğalmaz. )

( Kişi, doğanın doğal devamıdır. )

( Düşünce rüzgâr, bilgi yelken, insanlık da kayığın kendidir. )

( İNSAN: Başkasına yararı olan. )

( Kişi, Havasız üç dakika, Susuz üç gün, Yemeksiz ancak üç hafta dayanır. )

( HUMAN(/SOCIETY) vs./and NATURE )


- İNSAN ile/ve/||/<>/< MAYMUN/SÜRÜNGEN/BALIK

(



)


- İNSANDA:
BAKTERİ SAYISI ile GÖZE(HÜCRE) SAYISI

( 40 milyon. İLE 30 milyon. )


- İNSANIN/KİŞİNİN:
TENSEL VAROLUŞ/U ile/ve/<> TİNSEL VAROLUŞ/U

( Belirlilik. İLE/VE<> Ereklilik. )

( Belirleyici olan, zemindir/koşullarındır. )


- İNSAN/LAR ile/değil/< KİŞİ/LER / BİREY/LER

( İnsan olmayanların[hayvan/bitki/nesne] bulunduğu yerde. İLE/DEĞİL/< Hayvan/bitki/nesnenin bulunmayıp sadece insanın bulunduğu ya da konu edildiği yerde. )

( Soyut, kümeleme ve kümenin "adı/etiketi/rengi". İLE/DEĞİL/< Kümenin öğeleri. )

( "İnsanlar" ve "kişiler" sözcükleri, birbirine benzer anlamları taşısa da önemli bir farkı gösterir. Genel olarak, "insan" ya da "insanlar" sözcüğü daha geniş bir kapsama sahiptir ve tüm insan kümesini, insan olmayanları yani tüm hayvan, bitki ve nesneleri dışarıda bırakacak biçimde tanımlar. "kişiler" sözcüğü daha özel bir anlam taşır ve "insan" kümesinin içinde bulunan bireyleri ya da çoğul olması durumunda belirli bir ya da birkaç topluluğu karşılar.

"İnsanlar doğayı kirletiyor." tümcesi, 8 milyarın tamamının doğayı kirlettiğini yansıtır ya da varsayarken,
"Kişiler, doğayı kirletiyor." tümcesi, belirli bireylerin ya da topluluğun doğayı kirlettiğini tam olarak ya da daha yetkin ve doygun tanımlar.

Bu nedenle, anlamın doğru biçimde aktarılabilmesi için nasıl kullanıldığına olabildiğince özen göstermek gerekir. )

( [not] HUMAN vs./but/< PERSON/PEOPLE )

( REN ile/değil/< MIN )


- INSEKTISIT/INSECTICIDE[İng.] değil/yerine/= BÖCEKKIRAN


- INSEMINASYON/INSEMINATION[İng.] değil/yerine/= TOHUMLAMA


- INSIDANS/INCIDENCE[İng.] değil/yerine/= GÖRÜLME SIKLIĞI


- INSİZYON/INCISION[İng.] değil/yerine/= KESİ


- İNSOMNİ/INSOMNIA[İng.] değil/yerine/= UYKUSUZLUK, UYUYAMA, UYKU YİTİMİ, UYKU ZORU


- INSPEKSİYON/INSPECTION[İng.] değil/yerine/= GÖZLE İZLEME


- INSPIRASYON/INSPIRATION[İng.] değil/yerine/= SOLUKALIM


- INSPIRATUVAR/INSPIRATORY[İng.] değil/yerine/= SOLUKALIM İLİŞKİLİ


- INSPIRYUM/INSPIRIUM[İng.] değil/yerine/= SOLUKALIM


- INSTABIL/INSTABLE[İng.] değil/yerine/= DENGESİZ


- INSTABILITE/INSTABILITY[İng.] değil/yerine/= DENGESİZLİK


- instill.[Lat. < INSTILLANDUS] değil/yerine/= DAMLA DAMLA AKITILSIN


- INSÜFLATÖR/INSUFFLATOR[İng.] değil/yerine/= GAZ ÜFLEYİCİ


- INSULA[İng.] değil/yerine/= ADACIK


- İNSÜLİN ile/ve/||/<> HOMA-IR


- int.[Lat. < INTERNUS] değil/yerine/= DAHİLÎ, İÇİLİR


- İNTÂ[Ar.] değil/yerine/= ÇOK TERLEMEK | KUSMAK


- İNTAKT/İNTACT[İng.] değil/yerine/= ETKİLENMEMIŞ


- İNTENSİF/İNTENSIVE[İng.] değil/yerine/= YOĞUN


- İNTER- ile İNTRA- ile DİA- ile SİN- ile SUB- ile -LEMMA

( -arası. İLE iç, içine. İLE İçinden, arasından. İLE Bitişik, yapışık, kaynaşık. İLE -altı. İLE ... zarı. )


- INTERAKSİYON/INTERACTION[İng.] değil/yerine/= ETKİLEŞİM


- INTERAKTİF/INTERACTIVE[İng.] değil/yerine/= ETKİLEŞİMLİ


- INTERFERANS/INTERFERENCE[İng.] değil/yerine/= PARAZİT | KARIŞMA


- INTERİKTAL/INTERICTAL[İng.] değil/yerine/= NÖBETLER ARASI


- INTERİYOR/INTERIOR[İng.] değil/yerine/= İÇ BÖLÜM


- INTERMEDİYER/INTERMEDIATE[İng.] değil/yerine/= ORTA, ARA


- INTERMITAN/INTERMİTTENT[İng.] değil/yerine/= ARALIKLARLA GELEN, ARALIKLI


- INTERNAL[İng.] değil/yerine/= İÇ | İÇERLİ


- INTERNALİZASYON/INTERNALIZATION[İng.] değil/yerine/= İÇSELLES¸TİRME


- INTEROPERABILITE/INTEROPERABILITY[İng.] değil/yerine/= BİRLİKTE ÇALIŞABİLİRLİK


- INTERPOZİSYON/INTERPOSITION[İng.] değil/yerine/= ARAYA KONUMLAMA


- INTERPRETASYON/INTERPRETATION[İng.] değil/yerine/= YORUM


- INTERSELÜLER/INTERCELLULAR[İng.] değil/yerine/= GÖZELERARASI


- INTERSTISYEL/INTERSTITIAL[İng.] değil/yerine/= DOKULAR ARASI


- İNTERSTİSYEL SİSTİT ile/||/<> ÜRİNER BULAŞ

( Mesane duvarında süreğen yangılanma ile ağrı ve sık işeme. İLE/||/<> Bakteriyel bulaş nedeniyle sidik yollarında ağrı ve yanma. )


- İNTERSTİSYEL SİSTİT ile/||/<> ÜRİNER BULAŞ

( Mesane duvarının süreğen yangısı. İLE/||/<> Bakterilerin neden olduğu mesane bulaşı. )


- İNTERSTİSYEL SİSTİT ile/||/<> ÜRİNER BULAŞ

( Mesane duvarının süreğen yangısı. İLE/||/<> Bakterilerin neden olduğu mesane bulaşı. )


- INTERSTISYUM/INTERSTITIAL[İng.] değil/yerine/= TISSUE ARA DOKU


- INTERVAL[İng.] değil/yerine/= ZAMAN ARALIĞI


- İNTİHÂL ile/ve/||/<>/> İNTİHÂR

( Alıntı. İLE/VE/||/<>/> Kendini öldürmek. )


- İNTİHAR/MÜNTEHİR[: İntihar eden.] ile/değil ÖTANAZİ["ÖTENAZİ" değil!]


- ÖZKIYIM/İNTİHAR[Ar.] ile/ve/değil/||/<> ÖLÜM ORUCU


- İNTİHAR[Ar.]["İNTAHAR" değil!]/SUİSİT[İng. < SUICIDE] değil/yerine/= ÖZKIYIM


- İNTRAAORTİK/INTRAAORTIC[İng.] değil/yerine/= ANA ATARDAMAR İÇİ, AORT İÇİ


- İNTRAARTERİYEL/İNTRAARTERIAL[İng.] değil/yerine/= ATARDAMAR İÇİ


- İNTRADERMAL[İng.] değil/yerine/= DERİ İÇİ


- İNTRAKARDİYAK/İNTRACARDİAC[İng.] değil/yerine/= KALP İÇİ, YÜREK İÇİ


- İNTRAKORPOREYAL/İNTRACORPOREAL[İng.] değil/yerine/= GÖVDE İÇİ


- İNTRAKRANİYAL/İNTRACRANIAL[İng.] değil/yerine/= KAFA İÇİ


- İNTRAMÜRAL/İNTRAMURAL[İng.] değil/yerine/= DUVAR İÇİ


- İNTRAMÜSKÜLER/İNTRAMUSCULAR[İng.] değil/yerine/= KAS İÇİ


- İNTRANÜKLEER/İNTRANUCLEAR[İng.] değil/yerine/= ÇEKİRDEK İÇİ


- İNTRAOPERATİF/İNTRAOPERATIVE[İng.] değil/yerine/= AMELİYAT SIRASINDA


- İNTRAVENÖZ/İNTRAVENOUS[İng.] değil/yerine/= TOPLARDAMAR İÇİ


- INTRODUCER[İng.] değil/yerine/= GİRGEÇ


- INTROITUS[İng.] değil/yerine/= GİRİM


- İNTROJEKSİYON/INTROJECTION[İng.] değil/yerine/= İÇE ATIM


- İNTROSPEKSİYON/INTROSPECTION[İng.] değil/yerine/= İÇE BAKIS¸


- İNTROVERSİYON/INTROVERSION[İng.] değil/yerine/= İÇE DÖNÜKLÜK


- INTROVERT[İng.] değil/yerine/= İÇE DÖNÜK BİREY/ÖRGEN


- İNVAJİNASYON/INVAGINATION[İng.] değil/yerine/= İÇ İÇE GEÇME


- İNVAZİV/INVASIVE[İng.] değil/yerine/= GİRİŞİMSEL | YAYILMACI


- İNVAZİV RADYOLOJİ/INTERVENTIONAL RADIOLOGY[İng.] değil/yerine/= GİRİŞİMSEL RADYOLOJİ


- İNVAZYON/İNVASION[İng.] değil/yerine/= YAYILMA


- İNVERSİYON/INVERSION[İng.] değil/yerine/= TERSINE DÖNME


- İNVOLÜSYON/İNVOLUTION[İng.] değil/yerine/= İÇE ÇEKİLME


- İNZÂL[Ar. < NEZR | çoğ. İNZÂLÂT] ile İNZÂR[Ar.] ile İNZÂR[Ar. < NEZF | çoğ. İNZÂRÂT] ile İNŞÂR[Ar.]

( İndirme/indirilme. | Tanrı buyruklarının peygamberlere inmesi. | Uykuda düş azması, meni boşalması. İLE Geciktirme, te'hîr etme. İLE Sonunun kötü olacağını haber vererek korkutma, uyarıda/ihtarda bulunma. İLE Ölüyü diriltme. )


- IOE/INTERNET OF EVERYTHING[İng.] değil/yerine/= HER ŞEYİN INTERNETİ


- IOM/INSTITUTE OF MEDICINE[İng.] değil/yerine/= TIP ENSTİTÜSÜ


- IOMT/INTERNET OF MEDICAL THINGS değil/yerine/= TIBBİ NESNELERİN INTERNETİ


- IOMT-SAF/INTERNET OF MEDICAL THINGS SECURITY ASSESSMENT FRAMEWORK[İng.] değil/yerine/= TIBBİ NESNELERİN INTERNETİ GÜVENLİK DEĞERLENDİRME ÇERÇEVESİ


- IOT/INTERNET OF THINGS[İng.] değil/yerine/= NESNELERİN INTERNETİ


- IP/INTERNET PROTOKOL[İng.] değil/yerine/= INTERNET PROTOKOLÜ


- IPL/INTENSE PULSE LIGHT[İng.] değil/yerine/= YOĞUN ATIMLI IŞIK


- İPSİLATERAL/IPSILATERAL[İng.] değil/yerine/= AYNI YAN


- IR/INFRARED[İng.] değil/yerine/= KIZILÖTESİ


- İRİGASYON/IRRIGATION[İng.] değil/yerine/= YIKAMA


- İRİGATÖR[İng.] değil/yerine/= YIKATIMLIK


- İRİN ile YANGI/İLTİHAP

( Tutankamon, dizinin iltihap kapması nedeniyle ölmüştür. [Kardeşi tarafından değil!] )

( CERAHAT, MİDDE, KAYH[çoğ. KUYÛH], KÎH ile ...
TAKAYYUH/TEKAYYUH: İrinlenme. | TEKAZZU': Çıbanın irinlenmesi. )

( ÇİRK, RÎM ile ... )


- İRITABILITE/IRRITABILITY[İng.] değil/yerine/= HUZURSUZLUK | TEPKİSELLİK


- İRITABL[İng.] değil/yerine/= BAĞIRSAK SENDROMU


- İRİTASYON/IRRITATION[İng.]/TAHRİŞ[Ar.] değil/yerine/= TIRMALAMA | YAKIŞ, KAŞINDIRMA


- İRİTE[Fr. < IRRITÉ] değil/yerine/= SİNİRLENDİRME, RAHATSIZ ETME | AŞINDIRMA(TAHRİŞ), KAŞINDIRMA


- IRRADYASYON/IRRADİATION[İng.] değil/yerine/= IŞINLANIM


- IRRASYONEL[İng. < IRRATIONAL] değil/yerine/= US DIŞI


- IRREGÜLER/IRREGULAR[İng.] değil/yerine/= DÜZENSİZ


- IRREVERSİBIL/IRREVERSIBLE[İng.] değil/yerine/= GERİ DÖNÜŞSÜZ


- İRRİTABL BAĞIRSAK BELİRGESİ/SENDROMU (IBS) ile/||/<> İNFLAMATUAR BAĞIRSAK SAYRILIĞI (IBD)

( Bağırsak devimlerinde düzensizlik ve karın ağrısı. İLE/||/<> Bağırsakların süreğen yangısı. )


- İRRİTABL BAĞIRSAK BELİRGESİ/SENDROMU ile/||/<> CROHN

( Bağırsak devimlerinde düzensizlik ve karın ağrısı ile ilişkili bir işlevsel bağırsak bozukluğu. İLE/||/<> Sindirim düzeninin herhangi bir bölümünü etkileyebilen, yangılı bağırsak hastalığı. )


- IRRITABLE BOWEL SYNDROME[İng.] değil/yerine/= HUZURSUZ BAĞIRSAK BELİRGESİ


- IRSİ/YET[Ar.] değil/yerine/= KALITIM/SAL


- İRTİKAS[Ar. < RAKS]["ka" uzun okunur] ile İRTİKÂS[Ar.] ile İRTİKAŞ["ka" uzun okunur] ile İRTİKÂZ[Ar. < REKZ] ile İRTİKÂZ[Ar.]

( Salıntı, salınım. İLE Başaşağı yuvarlanma. İLE Savaşta askerlerin birbirine karışması. İLE Saplanıp yerinde durma, dikilme. | Bağlanma. | Nabzın atması, seğirme. İLE Iztırap duyma. | Gebelikte çocuğun karında hareket etmesi. )


- İRVİ/İRWİ ile İRVİ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Hindistan'dan gelen bir ilaç. İLE Sivri, ince. )


- IRZA[Ar.] ile IRZÂ'[Ar.] ile IRZ'A GEÇMEK[Ar.]

( Otu çok olan yer, çayırlık. İLE Emzirmek, emzirilmek. İLE Tecavüz. )


- İŞ GÖREMEMEZLİK ile/ve/değil/yerine ENGELLİLİK ORANI


- İŞ, GÖREV = Fİ'L = FONCTION


- IS/INFORMATION SYSTEMS[İng.] değil/yerine/= BİLGİ DÜZENİ


- ÖNLEME:
İŞ KAZALARINDA ile/ve/||/<> MESLEK HASTALIKLARINDA

( [Gereken doğru/uygun koşulların sağlanmasıyla] %98 ile/ve/||/<> %100 )


- İŞ ile/ve/+/||/<> ARKADAŞ ile/ve/+/||/<> UYKU

( )


- ÎSÂR[Ar.] ile İS'ÂR[Ar.] ile ÎSÂR[Ar.] ile İS'ÂR/İSGAR["ga" uzun okunur] ile İ'SÂR[Ar.] ile İ'SÂR[Ar.] ile İ'SÂR[Ar.] ile İSÂR[Ar.]

( Bağ, sargı. | Esirlik. İLE Fiyat biçme, narh koyma. İLE İkram, bahşiş. | Cömertlikle verme. | Dökme, saçma, serpme. | Kendi muhtaç olduğu halde bahşiş verme. | Seçme. İLE Çocuğun diş çıkarması. İLE Sürçdürme, ayak kaydırma. | Birini, büyüklere kötüleme/zemmetme. İLE Güçleştirme. | Fakirleşme. İLE İkindi zamanında bulunma. | Gelin olma çağına gelme. | Kasırga. İLE Keçi memesine takılan kese/torba. )


- İŞARET PARMAĞI ile/ve/değil/||/<>/< ÖTEKİ ÜÇ PARMAK

( Bir yanlışın/eksiğin savunması olarak kendimizi hatasız/suçsuz göstermek için başka bir şeyi/kişiyi işaret ettiğimizde, işaret ettiğimiz parmağımız, işaret edilen şeyle ilgili olsa bile olayların/olguların kökenindekinin, kaynağının ve ağırlığın bizim "düşünce/davranış" ve "yorumumuz" olduğunu, öteki üç parmağımız bizi gösterir. )

( %25. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< %75. )

( İyi birini gördüğünüzde, onu taklit etmeye çalışın. Kötü birini gördüğünüzde, onun kusurlarını, kendinizde de arayın. )


- ISDS/INTERNATIONAL SOCIETY FOR DISEASE SURVEILLANCE[İng.] değil/yerine/= ULUSLARARASI HASTALIK GÖZETIM BİRLİĞİ


- İŞEMEK ile/ve BOŞALMAK


- İŞEMEK ile/ve SIÇMAK

( Değişim. İLE/VE Gelişim. )

( TO PEE/PISSING vs./and TO SHIT/DEFECATE/EGESTION/EXCRETION
Alteration. WITH/AND Development. )


- İSG/OCCUPATIONAL HEALTH AND SAFETY[İng.] değil/yerine/= İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ


- İSHAL ile/değil ISHAL


- ISHAL ile İZHÂR


- İSHAL[< SEHL]["isal" değil!]/AMEL/LİNET[Ar.]/DİARE[İng.] değil/yerine/= SÜRGÜN/SÜRÜK/ÖTÜRÜK

( DIARRHEA )


- IŞIĞIN:
YANSIMASI ile/ve/değil/||/<>/> KIRILMASI ile/ve/değil/||/<>/> SAÇILMASI

( Bir dalganın bir yüzeye çarparak geri dönmesi. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Bir dalganın bir ortamdan başka bir ortama geçerken yön değiştirmesi. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Işığın farklı yönlere dağılması. )

( REFLECTION vs./and/||/<>/> REFRACTION vs./and/||/<>/> SCATTERING :OF LIGHT )


- IŞIK ile/ve/değil/yerine/||/&gt;&lt;/< KARANLIK

( Görmek isteyenler için. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>


- IŞILKÜFLER ile IŞILKÜFLÜCE

( Çeşitli türleri, insan ve hayvanlarda, asalak yaşayan tatlıbitkiler takımı. İLE Evcil hayvanlarda, özellikle sığırlarda, ışılküflerden ileri gelen ve insana da bulaşabilen ilkel mantar sayrılığı. )


- ISIN/KALORİ[Fr.] ile KİLOKALORİ[Fr.]

( Normal atmosfer basıncında, ısınma ısısı 15 °C'lik suyunkine eşit olan bir cismin, bir gramının sıcaklığını 10 °C yükseltmek için gerekli ısı miktarına eşit olan ısı birimi. | Besinlerin, dokular içinde yanarak gövdenin ısı ve enerjisini sağlama değerlerini gösteren ölçü. İLE Büyük kalori. )


- İS-/İSO- ile/||/<> ANİS-/ANİSO-

( Eşit, benzer, aynı. İLE/||/<> Benzemeyen, eşit olmayan, farklı. [anisokori: Göz bebeklerinin farklı büyüklükte olması.] )


- İŞİTME KESESİ/OTOSİST[Fr. < Yun.] ile İŞİTME TAŞI/OTOLİT[Fr. < Yun.]

( Suda yaşayan bazı omurgasız hayvanlarda, işitme taşını içinde bulunduran, akışkan sıvılı örgen. İLE Omurgalılarda ve bazı omurgasızlarda, denge örgeni olan iç kulakta bulunan, kalker parçacıkları. )


- İŞİTMEK ile/ve DUYMAK/DİNLEMEK

( İşlevsel. İLE/VE Katılımcı. )

( TO HEAR vs./and TO LISTEN )


- İSKAT/ISKAT[< SUKUT | çoğ. ISKATÂT]["ka" uzun okunur] ile İSKÂT[< SÜKÛT]

( Düşürme/düşürülme. | Yok etme. | Hükümsüz bırakma. | Ölünün azapsız kalması için dağıtılan sadaka. İLE Susturma, sükût ettirme. | Tartışmada yanıt veremeyecek duruma getirme, ağzını kapattırma. | Kandırma, râzı etme. )

( ISKAT-I CENÎN: Çocuk düşürme. )


- İSKEMI/İSCHEMIA[İng.] değil/yerine/= YETERSİZ KANLANMA


- İSKEMİ ile/||/<> HİPOKSİ

( Dokulara yeterli kan akışının olmaması. İLE/||/<> Dokulara yeterli oksijenin ulaşmaması. )


- İSKEMİ ile/||/<> NEKROZ

( Dokulara yeterli kan akışının olmaması. İLE/||/<> Göze ya da dokuların ölümü. )


- İSKEMIK/İSCHEMIC[İng.] değil/yerine/= YETERSİZ KANLANAN


- İSKEMİK PERİYOT/ISCHEMIC PERIOD[İng.] değil/yerine/= YETERSİZ KANLANAN DÖNEM


- İSKORBÜT

( Dişeti hastalığı. )


- İSKORBÜT[Fr. < Lat. < Rus.] ile İSKORPİT[Yun.]

( C vitamini eksikliği nedeniyle, dermansızlık, zayıflık ve dişetlerinin yangısı gibi belirtilerle kendini gösteren hastalık. İLE İskopitgillerden, iri başlı, yüzgeçlerinde yakıcı dikenleri bulunan bir balık. )

( ... cum SCORPAENA ACROFA )


- ISLANMA ile SULANMA


- -İSM ile/||/<> -İST

( Durum, olay, koşul, yerleşim, yönelim. İLE/||/<> Bir konuyla ilgilenen kişi. )


- ISO/INTERNATIONAL ORGANIZATION FOR STANDARDIZATION[İng.] değil/yerine/= ULUSLARARASI STANDARTLAR ÖRGÜTÜ


- IST/IMMÜNOSÜPRESİF TEDAVİ/IMMUNOSUPPRESSIVE THERAPY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK BASKILAYICI SAĞALTIM


- İŞTAH[Ar.]/APETİT[Fr./İng.] ile/ve BESLENME

( APPETITE vs./and NUTRITION )


- İŞTAHSIZLIK ile/> GIDASIZLIK

( ANOREXIA vs./<> MALNUTRATION )


- İSTANBUL'DAKİ EN ÖLDÜRÜCÜ SALGIN HASTALIK

( JÜSTİNYEN VEBASI [ Başlangıç )


- İSTEK DIŞI/DOĞAL ÖLÜM ile/ve/değil/yerine/< İSTEYEREK ÖLÜM

( Kişinin ölümü. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/< Kişiliğin ölümü. )

( Ölmeden önce ölünüz. - MÛTÛ KABLE EN TE-MÛT )

( MEVT-İ TABİÎ ile/ve/değil/yerine/< MEVT-İ İRADÎ/İHTİYARÎ )


- İSTEMEDEN VERMEK ile/değil İSTENİLMEDEN VERMEK


- İSTEMEK ile/ve/||/<>/> KARAR VERMEK


- İSTENİLEN ile/ve/<>/değil/yerine GEREKSİNİM

( "Bilir/ler." İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Bil(e)mez/ler. )

( Gereksiniminiz olmayan şeyler alırsanız, çok yakın gelecekte, gereksinim duyduğunuz şeyleri satmak zorunda kalırsınız. )


- İSTİBRÂ'

( KÜÇÜK ABDESTEN SONRA AKINTIYI TAM ARITMA [bkz. İSTİBDÂ'] )


- İSTÎHÂLE[Ar. < HAVL | çoğ. İSTİHÂLÂT] ile İSTÎHÂRE[Ar. < HAYR]

( Olanaklı/mümkün olmayış, olanaksızlık/imkânsızlık, olamazlık. | Bir durumdan/halden başka bir duruma/hâle geçiş. [KEVN <> FESAD] | Başkalaşma. [İng. METAMORPHOSE, METAMORPHOSIS | Fr. MÉTAMORPHOSE] İLE Bir işin hayırlı olup olmayacağını öngörmek üzere abdest alıp dua edip uykuya yatma. | Hayırlı olmayı arzu etme.[Fr. ONIROMANCIE] )


- İSTÎRÂHAT[Ar. < RÂHAT] ile İSTÎRÂHÂT[Ar. < İSTÎRÂHAT]

( Rahat etme, dinlenme. İLE Dinlenmeler. )


- IT/INFORMATION TECHNOLOGIES[İng.] değil/yerine/= BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ


- İTGES/CONTENT-BASED İMAGE RETRİEVAL SYSTEM[İng.] değil/yerine/= İÇERİK TABANLI GÖRÜNTÜ ERİŞİM DÜZENİ


- İTS/PHARMACEUTICAL TRACKING SYSTEM[İng.] değil/yerine/= İLAÇ TAKİP DÜZENİ


- IU/INTERNATIONAL UNIT[İng.] değil/yerine/= ULUSLARARASI BİRİM


- İV/İNTRAVENÖZ/İNTRAVENOUS[İng.] değil/yerine/= TOPLARDAMAR İÇİ


- İVEĞEN LENFOBLASTİK LÖSEMİ ile/||/<> SÜREĞEN LENFOSİTİK LÖSEMİ

( Kemik iliğinde olağandışı lenfoblastların hızlı çoğalması ile ilişkili bir kanser türü. İLE/||/<> Olgun lenfositlerin yavaş birikimi ile ilişkili bir kanser türü. )


- İVEĞEN PANKREATİT ile/||/<> SÜREĞEN PANKREATİT

( Pankreasın ani yangılanması. İLE/||/<> Pankreasın uzun süreli yangılanması ve kalıcı hasar. )


- IVF ile/ve/||/<>/> IVG

( IN VITRO FERTILIZATION vs./and/||/<>/> IN VITRO GAMETOGENESIS )


- IVUS/İNTRAVASKÜLER ULTRASONOGRAFİ INTRAVASCULAR ULTRASONOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= DAMAR İÇİ ULTRASONOGRAFİ


- İVYS/RELATIONAL DATABASE SYSTEM[İng.] değil/yerine/= İLİŞKİSEL VERITABANI YÖNETİM DÜZENİ


- İYİ "ETMEK" ile/değil İYİLEŞTİRMEK


- İYİ HEKİM ile/ve/||/<>/> USTA HEKİM

( Hastalığı iyileştirir. İLE/VE/||/<>/> Hastayı iyileştirir. )


- İYİLEŞME ile/ve/değil/||/<>/< İLERLEME


- İYİLEŞMEK ile/ve/değil/||/<>/< (DAHA) İYİ HİSSETMEK

( Kişiler, çoğunlukla, psikoloğa/psikiyatriste, iyileşmeye değil "(daha) iyi hissetmek" üzere giderler. )


- İYİLEŞTİRİCİLER/DENGELEYİCİLER:
GÜNEŞ ile/ve/||/<> DİNLENME ile/ve/||/<> HAREKET/SPOR ile/ve/||/<> BESLENME ile/ve/||/<> ÖZGÜVEN ile/ve/||/<> ARKADAŞLAR


- İYON/ION[İng.] değil/yerine/= YÜKÜN


- İYONİZASYON/IONIZATION[İng.] değil/yerine/= YÜKÜNLEŞME


- İYONTOFOREZ/IONTOPHORESIS[İng.] değil/yerine/= YÜKÜN SAĞALTIMI


- İYS/CONTENT MANAGEMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= İÇERİK YÖNETİN DÜZENİ


- İZ ile YARA İZİ

( NEDBE[Ar.], SCAR[İng.] )


- İZÂM[Ar. < AZÎM] ile İ'ZÂM[Ar. < AZM] ile İ'ZÂM[Ar.]

( Büyükler, ulular. | Kemikler. İLE Büyütme/büyütülme. | Gereğinden fazla önem verme. İLE Yollama, gönderme. )


- İZ/EZ ile ÇİZİK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Topraktaki ya da herhangi bir uzunlamasına çizik. İLE ... )


- İZLENİLESİ:
ÖNCELİKLİLER ve/ya da/||/<> AYRICALIKLILAR

( ESARETİN BEDELİ (SHAWSHANK REDEMPTION) (1994)

CESUR YÜREK (BRAVEHEART) (1995)

YEŞİL YOL (GREEN MILE) (1999)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)

FARELER VE İNSANLAR (OF MICE AND MEN) (1992)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)

İYİLİK BUL, İYİLİK YAP (PAY IT FORWARD) (2000)

ÖLÜ OZANLAR DERNEĞİ (DEAD POETS SOCIETY) (1989)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)

YEDİ (SEVEN) (1995)

TİBET'TE YEDİ YIL (SEVEN YEARS IN TIBET) (1997)

YENİ YAŞAM (CAST AWAY) (2000)

TRUMAN SHOW (1998)

YÜKSELİŞ (ASCENSION) (dizi)(3 bölüm) (2014)

ŞEYTANIN AVUKATI (DEVIL'S ADVOCATE) (1997)

MALICE (1993)

İHANET (THE EDGE) (1996)

İÇİMDEKİ DENİZ (2004)

PLATFORM (2019)

KÖRLÜK (BLINDNESS) (2008)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)

JOKER (2019)

LORENZO'NUN YAĞI (LORENZO'S OIL) (1992)

CAN DOSTUM (THE INTOUCHABLES) (2011)

İÇGÜDÜ (INSTINCT) (1999)

FİL ADAM (THE ELEPHANT MAN) (1980)

NELL (1994)

BABAM VE OĞLUM (2005)

GÖNÜL YARASI (2005)

ABİM (2009)

BENİM DÜNYAM (2013) / < (BLACK) (2005)

RASHOMON (1950)

LEON (1994)

YİĞİT (HERO) (2002)

İLKBAHAR, YAZ, SONBAHAR, KIŞ VE İLKBAHAR (SPRING, SUMMER, FALL, WINTER AND SPRING) (2003)

DELİ VE DAHİ (THE PROFESSOR AND THE MAD MAN) (2019)

RÜZGÂRI Dİ(ZGİ)NLEYEN ÇOCUK (THE BOY WHO HARNESSED THE WIND) (2019)

BALİNANIN SIRTINDA (WHALE RIDER) (2002)

HÜCRE NO:7 MUCİZESİ (MIRACLE IN CELL NO:7) (2013)

KIYIM GECESİ (FRACTURE) (2007)

MAÇ SAYISI (MATCH POINT) (2005)

BİR DÜŞÜŞÜN ANATOMİSİ (ANATOMY OF A FALL) (2023)

BÜYÜK HESAPLAŞMA (HEAT) (1995)

KARDEŞ GİBİLERDİ (SLEEPERS) (1996)

GÜLÜN ADI (THE NAME OF THE ROSE) (1986)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)

YATAĞIMDAKİ DÜŞMAN (SLEEPING WITH THE ENEMY) (1991)

YETER (ENOUGH) (2002)

KÜP (CUBE) I, II, III (1997, 2002, 2004)

OYUN (THE GAME) (1997)

BUGÜN, DÜNDÜ (GROUNDHOG DAY) (1993) :)

BENDEN BU KADAR (AS GOOD AS IT GETS) (1997)

YEŞİL KILAVUZ (GREEN BOOK) (2018)

12 YILLIK TUTSAKLIK (12 YEARS A SLAVE) (2013)

ŞİMDİ YA DA ASLA (THE BUCKET LIST) (2007)

SOFİ'NİN SEÇİMİ (SOPHIE'S CHOICE) (1982)

ÇİZGİLİ PİJAMALI ÇOCUK (THE BOY IN THE STRIPED PAJAMAS) (2008)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)

SCHINDLER'İN DİZİNİ (SCHINDLER'S LIST) (1993)

PİYANİST (2002)

SALAK İLE AVANAK (DUMB AND DUMBER) (1994) :)

BAY EVET (YES MAN) (2008) :)

FORREST GUMP (1994) :)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)

TEHLİKELİ YÜRÜYÜŞ (THE WALK) (2015)
(İzlemeden önce "TO REACH THE CLOUDS" betiğini okumanızı salık veririz.)

LA CASA DE PAPALLE (dizi) (2017 - 2020)

THELMA VE LOUISE (1991)

MİLYONLUK BEBEK (MILLION DOLLAR BABY) (2004)

BÖKE(ŞAMPİYON) (THE CHAMP) (1979)

HERŞEYİN KURAMI (THE THEORY OF EVERYTHING) (2014)

YAĞMUR ADAM (RAIN MAN) (1988)

LION (2016)

TEMPLE GRANDIN (2010)

GİZLİ SAYILAR (HIDDEN FIGURES) (2016)

EŞKIYA (1996)

KABADAYI (2007)



AŞK, TESADÜFLERİ SEVER (2011)

TESADÜF (SERENDIPITY) (2001)

MELEKLER ŞEHRİ(CITY OF ANGELS) (1998)

AŞK MASALI (MAID IN MANHATTAN) (2002)

İKNA (PERSUASION) (2022)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)

AŞK VE YAŞAM (SENSE & SENSIBILITY) (1995)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)

GÜN DOĞMADAN > GÜN BATMADAN > GECE OLMADAN
(BEFORE SUNRISE > BEFORE SUNSET > BEFORE MIDNIGHT)
(1995, 2004, 2013)

BARFİ (2012)

CESARETİN VAR MI AŞKA? (JEUX D'ENFANTS) (2003)

ÖZEL BİR KADIN (PRETTY WOMAN) (1990)

KORUMA (THE BODYGUARD) (1992)

HAYALET (GHOST) (1990)

TITANIC (1997)

KESİŞME (INTERSECTION) (1994)

AHLÂKSIZ TEKLİF (INDECENT PROPOSAL) (1993)



BİRKAÇ İYİ ADAM (A FEW GOOD MEN) (1992)

TERMINAL (2004)

BİZ MELEK DEĞİLİZ (WE ARE NOT ANGELS) (1989)

BENİM 533 ÇOCUĞUM VAR (STARBUCK) (2011)

ÇAŞIT OYUNU (SPY GAME) (2001)

SON KALE (THE LAST CASTLE) (2001)

SON SAMURAY (THE LAST SAMURAI) (2003)

SÜREKLİ GENÇ (FOREVER YOUNG) (1992)

VATANSEVER (THE PATRIOT) (2000)

KURTLARLA DANS (DANCES WITH WOLVES) (1990)

DOKUNULMAZLAR (UNTOUCHABLES) (1987)

ZAFER VE GURUR (PRIDE AND GLORY) (2008)

ÖZGÜN KIYIMLAR (RIGHTEOUS KILL) (2008)

SÖZLEŞME (THE CONTRACT) (2006)

ŞANTAJ (STONE) (2010)

KÖPEKLERİN GÜNÜ (DOG DAY AFTERNOON) (1975)

CASINO (1995)

İÇERİDEKİ ADAM (INSIDE MAN) (2006)

RONIN (1998)

KIRILMA NOKTASI (POINT BREAK) (1991)

KURDA TUZAK (ENTRAPMENT) (1999)

GERİ DÖNEN (THE REVENANT) (2015)

KAYA (THE ROCK) (1996)



SIKI DOSTLAR (GOOD FELLAS) (1990)

GUGUK KUŞU (ONE FLEWS OVER THE CUCKOO'S NEST) (1975)

BÜLBÜLÜ ÖLDÜRMEK (1962)

RUANDA OTELİ (HOTEL RWANDA) (2004)

KUZULARIN SESSİZLİĞİ (THE SILENCE OF THE LAMBS) (1991)

UCUZ ROMAN (PULP FICTION) (1994)

TANGO VE CASH (1989)

DÖVÜŞ KULÜBÜ (FIGHT CLUB) (1999)

WHIPLASH (2014)

YABAN YAŞAMA DOĞRU (INTO THE WILD) (2007)

127 SAAT (127 HOURS) (2010)

96 SAAT (TAKEN) (2009)

KÖSTEBEK (2006)

21 (2008)

ENOLA HOLMES (2020) (B Niles <> 11-08-22)

AKLI HAVADA (UP IN THE AIR) (2009)

CEHENNEM SİLAHI (LETHAL WEAPON) II, III, IV (1989, 1992, 1998)



GELECEĞE DÖNÜŞ (BACK TO THE FUTURE) I, II, III (1985)

YAŞLI DELİKANLI (OLDBOY) (2003)

ŞARLO DİKTATÖR (1940)

ÇILGIN MAX (MAD MAX) I, II, III (1979, 1981, 1985)



İLK KORKU (PRIMAL FEAR) (1996)

KIRILAMAZ (UNBREAKABLE) (2000)

AYRIM (SPLIT) (2016)

CAM (GLASS) (2019)



DAĞCI (CLIFFHANGER) (1993)

ÇAKAL (JACKAL) (1997)

KAÇAK (FUGITIVE) (1993)

TUTUKLULAR (PRISONERS) (2013)

DENEY (THE EXPERIMENT) (2010)

AĞLATAN OYUN (THE CRYING GAME) (1992)

OMUZ OMUZA (JULIA ROBERTS) (1998)

AĞILI SARMAŞIK (POISON IVY) (1992)

OCEAN'S ELEVEN | TWELVE | THIRTEEN (2001, 2004, 2007)

HIZ TUZAĞI (SPEED) (1994)

DENİZDE İSYAN (CRIMSON TIDE) (1995)

AZINLIK RAPORU (MINORITY REPORT) (2002)

OLAĞAN ŞÜPHELİLER (USUAL SUSPECTS) (1995)

KÖSTEBEK (THE DEPARTED) (2006)

SIKIYSA YAKALA (CATCH ME IF YOU CAN) (2002)

CASUSLAR KÖPRÜSÜ (BRIDGE OF SPIES) (2015)

ZİNDAN ADASI (SHUTTER ISLAND) (2010)

YANILTICI (THE ILLUSIONIST) (2006)

SİHİRBAZLAR ÇETESİ (NOW YOU SEE ME) I, II (2013, 2016)

SOYGUN (HOLD UP) (1985)

DÜŞMAN (ENEMY) (2013)

AVUNTU (SOLACE) (2016)

JUMANJİ (1995)

ZOR ÖLÜM (DIE HARD) I, II, III (1988, 1990, 1995)

DEVLET DÜŞMANI (ENEMY OF THE STATE) (1998)

DENGESİZ (UNHINGED) (2020)

PARAZİT (PARASITE) (2019)

PERSON OF INTEREST (dizi) (2011)



MR. BEAN (1990)

EVDE TEK BAŞINA (HOME ALONE) I, II (1990)

DİKKAT KÖPEK VAR (TURNER&HOOCH) (1989)

SOSYETE POLİSİ (BEVERLY HILLS COP) I, II, III, IV (1984, 1987, 1994, 2016)

ÇIPLAK SİLAH (THE NAKED GUN) | 2.5 | 3.3 (1988, 1991, 1994)

POLİS AKADEMİSİ I, II, III (1984, 1985, 1986, 1987, 1988)

BANA GÖZ KULAK OL (SEE NO EVIL, HEAR NO EVIL) (1989)

ÇOK GİZLİ (TOP SECRET) (1984)



Güncellenme Tarihi > [karşıdaki sağ alt köşe --->] )


- İZOIMMÜNİZASYON/ISOIMMUNIZATION[İng.] değil/yerine/= EŞ BAĞIŞIKLAMA


- İZOKINETİK/ISOKINETIC[İng.] değil/yerine/= EŞ DEVİNIMLİ


- İZOLASYON/ISOLATION[İng./Fr.]/TECRİT[Ar.] değil/yerine/= YALITIM | AYIRMA | YALNIZLAŞTIRMA

( Elektrik akımının olumsuz etkilerini önlemek için, iletkeni kauçuk, lastik, porselen vb. ile kaplama, yalıtma. )


- İZOLE/ISOLATED[İng.] değil/yerine/= YALITIK | AYRI


- İZOMER/İSOMER[İng.] değil/yerine/= EŞİZ


- İZOMETRİK/ISOMETRIC değil/yerine/= EŞ ÖLÇÜLÜ


- İZOMORFİK/ISOMORPHİC[İng.] değil/yerine/= EŞ YAPILI


- İZOTONİK/ISOTONIC[İng.] değil/yerine/= EŞ GEÇİŞİMLİ


- İZOTONİK KASILMA ile/ve İZOMETRİK KASILMA

( Kasın, boyca kısalıp kuvveti sabit kalması. İLE/VE Kasın, kasılırken kasın boyu kısalmayıp, kuvvetin değişmesi. )


- İZOVELOSITE/ISOVELOCITY[İng.] değil/yerine/= EŞ HIZ


- İZOVOLÜMETRİK/ISOVOLUMETRIC[İng.] değil/yerine/= EŞ OYLUMLU


- JAMAIS VU[Fr./İng.] değil/yerine/= ASLA GÖRMEDİM SANISI


- JELATİN[Fr.] ile JELOZ[Fr.]/AGARAGAR[Malaya dilinden]

( Daha çok hekimlikte kullanılan, bitkisel yosunlardan elde edilmek üzere sınırlanması gereken, saydam, renksiz, kokusuz bir madde. İLE Deniz yosunlarından çıkarılan, beslenme endüstrisinde, hekimlikte ve bakteriyolojide kullanılan, bir tür jelatin. )


- JENERALİZE/GENERALIZED[İng.] değil/yerine/= YAYGIN


- JENERASYON/GENERATION[İng.] değil/yerine/= KUŞAK


- JENERATÖR/GENERATOR[İng.] değil/yerine/= ÜRETEÇ


- JET LAG[İng.] değil/yerine/= BOYLAM AŞMA SERSEMLİĞİ


- JİLET ile NEŞTER/BİSTURİ


- JİNEKOLOJİ/NİSAİYE[Ar.]

( Dişil organizmasını inceleyen bilim dalı, nisaiye. )


- JİNEKOMASTİ ile/||/<> MASTEKTOMİ

( Erkeklerde meme dokusunun olağandışı büyümesi. İLE/||/<> Meme dokusunun cerrahi olarak çıkarılması. )


- JIT/JUST-IN-TIME[İng.] değil/yerine/= TAM ZAMANINDA


- JOSEPH PULITZER ile GEORGES POLITZER

( 10 Nisan 1847 - 29 Ekim 1911 ile 03 Mayıs 1903 - 23 Mayıs 1942 )


- JPG/JPEG/JOINT PHOTOGRAPHİC EXPERTS GROUP[İng.] değil/yerine/= BİRLEŞMİŞ FOTOĞRAF UZMANLARI GRUBU (SAYISAL GÖRÜNTÜ KODLAMASI)


- JUDGEMENT ABILITY[İng.] değil/yerine/= YARGILAMA YETISİ/MUHAKEME BECERİSİ


- JÜL ile JÜLÎDE

( Büklüm, kıvrım. İLE Karmakarışık, dağınık saç. )


- JÜVENİL/JUVENILE[İng.] değil/yerine/= GENÇ


- KAB[Ar.] ile KÂ'B[Ar.]

( Uzaklık, mesafe. İLE Topuk kemiği, aşık kemiği. | Tavla zarı. | Sekiz köşeli, sekiz yüzlü nesne. | Küp. )


- KABAK ile İTHIYARI/ACIHIYAR/ACIELMA/EBUCEHİLKARPUZU

( ... İLE Kabakgillerden, elma büyüklüğündeki meyvesi çok acı ve iç sürdürücü bir bitki. )

( ... cum CITRULLUS COLOCYNTHIS )


- KABARCIK ile İSİLİK/ISIRGIN

( PUSTULE vs. PRICKLY HEAT )


- KABARTI ile KABARTMA

( Tümsek, çıkıntı, kabarmış yer. İLE Kabartma işi. | Bir biçimin ya da bir süslemenin düz yüzey üzerindeki çıkıntısı. | Kil, alçı, taş vb. işlenebilir gereçleri girintili çıkıntılı yüzeyler durumunda biçimlendirerek yapılan yapıt, rölyef. | Kabartılarak yapılan. )


- KABIZ[Ar. < KABZ]["ka" uzun okunur] ile KABIZA["ka" uzun okunur] ile KABZ[Ar.] ile KABZA[Ar.]

( Alan, tutan, kabzeden. | Peklik/kabızlık veren. | [anatomide] Sıkan, çeken. [KABZ >< BAST] İLE [anatomide] Büken.[: Oynak kemikler arasındaki açıları daraltan kasların genel adı.] İLE El ile tutma. | Avuç içine alma, kavrama. | Azrâil tarafından ruh teslim alınma, ölme. | Peklik, amelsizlik, kabız. İLE Tutacak/tutamak yeri, sap. )


- KABIZLIK/İNKIBAZ/KONSTİPASYON ile/||/<> SÜRGÜN/DİYARE/İSHAL

( Bağırsak devimlerinin yavaşlaması ve kabızlık. İLE/||/<> Sık ve sulu dışkılama. )


- KABIZLIK ve/ne yazık ki/||/<>/> ANAL ÇATLAK/YIRTIK

( CONSTIPATION and/unfortunately/||/<>/> ANAL FISSURE )


- KABIZLIKTA:
PRE-BİYOTİK ile/ve/<> PRO-BİYOTİK

( SEMBİYOTİK: İkisinin de biraradalığı. )


- KABUK ile BAĞA

( ... İLE Deniz kaplumbağasının kabuğu. | Kaplumbağa kabuğu. | Ur. )


- KABUK ile/ve/||/<>/> KABUKLU

( Bir şeyin üstünü kaplayan ve onu dış etkilere karşı koruyan, kendiliğinden oluşmuş sertçe bölüm, kışır/kışr. | Ekmeğin, pişme sırasında içinden daha çok sertleşen dış bölümü. | Bir sıvı ya da gazı dıştan saran, sert katman. | Deri üzerinde bir yaranın ya da sivilcenin kurumasıyla oluşan sertçe bölüm. | Bir hayvanı dıştan örten kitinli, kalkerli, silisli, kemiksi ya da boynuzsu örtü, kavkı. İLE/VE/||/<>/> Kabuğu olan. )


- KABURGA ile GEĞREK

( ... İLE Yumuşak kaburga kemikleri. | Kaburganın alt yanında bulunan boşluklardan her biri. )


- KABURGALAR ile/ve UCLARI SERBEST OLAN 11. 12. KABURGALAR

( ADLÂ'[< DIL]: Kaburgalar. | Geometrik şekillerin kenarları. İLE/VE ... )

( RIBS/BREAST BONES vs./and FLOATIN RIBS )


- KABZ ile KABZ

( AVUÇ İÇİNE ALMA, EL İLE TUTMA, KAVRAMA | GÖNLE GELEN SIKINTI | HAK VÂRİDÂTINDAN KESİLEN ile AZRAİL TARAFINDAN RUH TESLİM ALINMA, ÖLME )


- KABZ/KONSTİPASYON değil/yerine/= PEKLİK


- KADAVERİK/CADAVERIC[İng.] değil/yerine/= KADAVRA KAYNAKLI


- KADAVRA/CADAVER[İng.] değil/yerine/= ÖLÜ GÖVDE


- KADAVRA DONÖR/CADAVERIC DONOR[İng.] değil/yerine/= ÖLÜ GÖVDESİNİ BAĞIŞLAYAN


- KADIN DOĞUM değil KADIN, DOĞUM


- KADIN DOKTOR ile/ve/değil/||/<> KADIN DOKTORU


- KADIN/ERKEK GÖVDESİ/BEDENİ" değil/yerine/< DİŞİL/ERİL GÖVDE/BEDEN


- KADIN değil/yerine DİŞİ/L

( Erkek, dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde,
Hakkın yarattığı her şey yerli yerinde.
Nazarımızda kadın, erkek farkı yok.
Noksanlıkla senin görüşlerinde. )


- KADIN/LIK ile/ve/||/<>/> ANNE/LİK

( Bebek doğurabilme olanağı. | Kendini doğurabilme olanağı ve olasılığı. İLE/VE/||/<>/> Bebeği doğurup bakabilme, yetiştirebilme. | Bebeğinden ve kendinden doğabilme, kendini gerçekleştirme. )


- KADRAN/QUADRANT[İng.] değil/yerine/= DÖRTTE BİR


- KAF/CUFF[İng.] değil/yerine/= SARGAN


- KAFA/BAŞ ve/<> AYAK

( Serin tutulmalı. VE/<> Sıcak tutulmalı. )

( Kafa, tüm gövdenin 1/8'i oranındadır. [Altın Oran!] )

( Kopan bir kafanın bilincinin ne kadar süre yerinde kaldığını (kalıyorsa) sınamak olanaksızdır. En iyi tahminle 5 ila 13 saniye arasında olduğudur. )

( Akılsız başın cezasını, ayaklar çeker. )

( SEDİR AĞACI: Kafatası. )

( )


- KAFA SESİ ile/ve/||/<> FALSETTO[İt.]


- KAFA/KELLE[Fars.] değil/yerine/= BAŞ


- KAFANIN KARIŞMASI değil ZİHNİN BULANIKLAŞMASI


- KAFATASI/OMURGA YARALANMALARINDA:
SAÇLI DERİDE ile/ve/||/<> KAFATASI/BEYİN ile/ve/||/<> YÜZ ile/ve/||/<> OMURGA

( Saç derisi kafatası yüzeyi üzerinde kolaylıkla yer değiştirebilir ve herhangi bir darbe sonucu kolayca ayrılabilir. Bu durumda çok fazla miktarda kanama olur, bu nedenle öncelikle kanamanın durdurulması gereklidir. İLE/VE/||/<> Kafatası kırıklarında beyin zedelenmesi, kemiğin kırılmasından daha önemlidir. Bu nedenle, beyin hasarı bulguları değerlendirilmelidir. İLE/VE/||/<> Ağız ve burun yaralanmalarında solunum ciddi biçimde etkilenebilir ve duyu organları zarar görebilir. Bir yüz yaralanması sonucunda burun, çene kemiği kemiklerinde yaralanma görülebilir. İLE/VE/||/<> En çok zarar gören bölge bel ve boyun bölgesidir ve çok ağrılıdır. Kazalarda en çok boyun etkilenir. )

( [Kafatası ve omurga yaralanmalarının nedenlerinde]
- Yüksek bir yerden düşmek.
- Baş ve gövde yaralanması.
- Otomobil ya da motosiklet kazaları.
- Spor ve iş kazaları.
- Yıkıntı altında kalmak. )

( [Kafatası ve omurga yaralanmalarında belirtiler]
- Bilinç düzeyinde değişmeler, bellek değişiklikleri ya da bellek kaybı.
- Başta, boyunda ve sırtta ağrı.
- Elde ve parmaklarda karıncalanma ya da duyu kaybı.
- Gövdenin herhangi bir yerinde, tam ya da kısmî hareket kaybı.
- Baş ya da bel kemiğinde biçim bozukluğu.
- Burun ve kulaktan, beyin omurilik sıvısı ve kan gelmesi.
- Baş, boyun ve sırtta dış kanama.
- Sarsıntı.
- Denge kaybı.
- Kulak ve göz çevresinde morluk. )

( [Kafatası ve omurga yaralanmalarında ilkyardım]
- Bilinç kontrolü yapılır,yaşam bulguları değerlendirilir.
- Hemen tıbbî yardım istenir[112].
- Bilinci açıksa hareket etmemesi sağlanır.
- Tehlike söz konusu ise düz pozisyonda sürüklenir.
- Baş-boyun-gövde ekseni bozulmamalıdır.
- Sarsıntıya maruz kalmaması gerekir.
- Bilgiler kaydedilmeli ve gelen ekibe bildirilmelidir.
- Asla yalnız bırakılmamalıdır. )


- KAFATASI ile/ve/||/<>/> FRENOLOJİ

( ... İLE/VE/||/<>/> Kafatası bilimi. )


- KAFATASI = SCULL, CRANIUM[İng.] = LE CRÂNE[Fr.] = SCHÄDEL[Alm.] = TESCHIO[İt.] = CRANEO[İsp.] = CALVA[Lat.] = TO KRANION[Yun.] = CUMCUME(T)[Ar.] = KÂSEH-İ SER[Fars.] = SCHEDEL[Felm.]


- KAFATASI ile SÜTÜR/SUTURE[İng.]

( Kafatası kemiklerinin dikişe benzer ek yerleri. )


- KAFATASININ DIŞ ZARI ile KALP DIŞ ZARI

( PERICRANIUM vs. PERICARDIUM )


- KAFATASININ DIŞ ZARI ile KEMİK DIŞ ZARI

( PERICRANIUM vs. PERIOSTEUM )


- KAFKASLAR'DA YAŞLAR:
0-40 ile/ve 40-70 ile/ve 70-110 ile/ve 110 - >

( Çocuk. İLE/VE Delikanlı. İLE/VE Olgun. İLE/VE Yaşlı/ihtiyar. )

( Özellikle cirit oyunlarında uygulanır. )


- KAK ile KAK

( Elma, armut vb. meyvelerin kurutulmuşu. İLE Zayıf ve kuru olan kişi. )


- KÂKÜL[Fars.]["KAHKÜL" değil!] ile PERÇEM[Fars. :Bayrak.]

( Alna düşen, kısa kesilmiş saç. İLE Başlarını traş edenlerin, tepede bıraktığı saç tutamı. | Yele. | Kâkül. )


- KALBİMİZ ile/ve/<> KALBİMİZDEKİ


- KALÇA KEMİĞİ ile PALDIM KEMİĞİ

( HARKAFA ile ... )

( PELVIS vs. COCCYX )


- KALÇA/PELVİS ile KIÇ/BÜZÜK(GÖT[< GÖDEN]/DÜBÜR,DÜBR/VERÂ'/MAKAT/MÂBAD/ŞERC/ANÜS/REKTUM)

( TEDBİR[< DÜBÛR]: Bir şeyi te'min edecek ya da önleyecek yol, çare. | Kul iradesi. )

( HIP/HAUNCH/HUCKLE/NATES vs. BUTTOCK(/ASS/ARSE) )


- KALİBRASYON/CALİBRATION[İng.] değil/yerine/= ÖLÇÜMLEME. | ÇAP


- KALİBRATÖR/CALIBRATOR[İng.] değil/yerine/= ÖLÇÜMLEMECİ


- KALIN BAĞIRSAK ile/ve/>/> GÖDEN[< GÖD/GÖT]/REKTUM

( ... İLE/VE/> Kalınbağırsağın son bölümü. )

( MAYASIL/BÂSÛR[Ar.]/HEMAROİD/HÉMORROÏDES[Fr.]: Kalın bağırsakta ve makadın etrafındaki siyah kan damarlarının şişmesinden ve bazen yangılanmasından dolayı, makadın içinde ve dışında oluşan memeler yüzünden, makattan, kan ya da cerahat gelmesi. )


- KALIP ile/ve/<>/> KALP

( Görevi, aynıdır. İLE/VE/<>/> Görevleri, çeşitli ve farklıdır. )

( Kalbi değiştiren, eylemdir. )

( Kalıbımız, neye/kime benzerse, kalbimiz de ona benzer. )


- KALITATİF ARAŞTIRMA/QUALITATIVE RESEARCH[İng.] değil/yerine/= NİTEL ARAŞTIRMA


- KALITATİF/QUALITATIVE[İng.] değil/yerine/= NİTEL


- KALITIM/SOYAÇEKİM ile DOĞAL

( HEREDITY/HERITAGE vs. NATURAL )


- KALKÜL/CALCULUS[İng.] değil/yerine/= TAŞ


- KALLUS/CALLUS[İng.] değil/yerine/= KEMIK İYİLEŞİMİ | NASIR


- KALOMEL[Yun.] değil/yerine/= TATLISÜLÜMEN

( Civa bileşimlerinden, hekimlikte kullanılan, zehirli bir madde. )


- KALORİMETRE/CALORIMETER[İng.] değil/yerine/= KALORİÖLÇER


- KALP-DAMAR HASTALIKLARI ile/ve/||/<> BÖBREK HASTALIKLARI


- KALP HASTALIKLARININ NEDENİ:
KAN YAĞLARI değil İNSÜLİN DİRENCİ

( ahmetrasimkucukusta.com/2017/07/15/yazilar/tip-yazilari/kolesterol/kalp-krizi-ve-felclerin-sebebi-insulin-direncidir

www.haberx.com/post/301969/kalp-hastaliklarinin-sebebi-kan-yaglari-degil-insulin-direncidir )

( )


- KALP KRİZİ ile KANSER

( Kısmen ya da büyük oranda, elimizdedir. İLE Kanser olasılığını %45 azaltan üç şey vardır: 1- Hayvansal ürünlerden uzak durmak. | 2- Yeterli miktarda lifli yiyecekler, bakliyat, tam tahıllı ürünler, sebze ve meyve yemek. | 3- Hareket etmek.[Şişmanlamamak.] )


- KALP SPAZMI ile/||/<> KALP KRİZİ

( - Sıkıntı ya da soluk darlığı olur.
- Ağrı duyusu, boyuna, sırta ve çeneye doğru ilerler.
- Sıklıkla fiziksel hareket, fiziksel zorlanma, heyecan, üzüntü ya da fazla yemek yeme sonucu ortaya çıkar.
- Ağrı, yaklaşık 5-10 dakika kadar sürer.
- Ağrı, istirahat ile durur, istirahat halindeyken görülmesi ciddi bir durumu gösterir.
- Soluk alıp vermekle ağrının biçimi ve şiddeti değişmez.

İLE/||/<>

- Ölüm korkusu ve yoğun sıkıntı duyar, terleme, mide bulantısı, kusma.
- Ağrı, göğüs ya da mide boşluğunun herhangi bir yerinde, sıklıkla kravat bölgesinde görülür, omuzlara, boyuna, çeneye ve sol kola yayılır.
- Kalp spazmı ağrısına benzemekle birlikte daha şiddetli ve uzun sürelidir.
- En çok hazımsızlık, gaz sancısı ya da kas ağrısı biçiminde belirti verir ve bu nedenle bu tür rahatsızlıklarla karıştırılır.[Bu tür gaz ya da kas ağrıları, aksi ispat edilinceye kadar kalp krizi olarak düşünülmelidir].
- Soluk alıp vermekle ağrının biçimi ve şiddeti değişmez. )

( ANGINA PEKTORIS cum/||/<> MİYOKART ENFARKTÜS )


- KALP YETMEZLİĞİ ile/||/<> KALP KRİZİ

( Kalbin gövdeye yeterince kan pompalayamaması. İLE/||/<> Kalp kasına giden kan akışının tamamen kesilmesi sonucu oluşan kalp krizi. )


- KALP ZARI YANGISI ile/ve KARIN ZARI(PERİTON) YANGISI ile/ve BAĞIRSAK YANGISI ile/ve MESANE YANGISI

( İLTİHAB-I ŞEGAF ile/ve PERİTONİT ile/ve ENTERİT ile/ve ZATÜLMESANE )


- KALP ve/<> KABUL

( Kalp/b, kabul edendir. )

( Kalbi değiştiren eylemdir. )

( Mumyalamada kalp gövdenin içinde bırakılır. [Bok Böceği de, döngünün simgesi olarak kalbin üzerine konulur.] )

( BULUN, BUT-AĞI, OG, ALTIN KAZIK )

( Bir kişinin kalbi, günde yaklaşık 100 bin kez atar. )


- KALP ile KALP ile KALP

( Göğüs orta boşluğunda, iki akciğer arasında, gövdenin her yanından gelen kirli kanı akciğerlere ve oradan gelen temiz kanı da gövdeye dağıtan organ, yürek. | Kalp hastalığı. | Sevgi, gönül. | Bir ülkenin, bir kuruluşun işleyiş, yönetim ve varlığını sürdürme bakımından en önde gelen yeri. | Duygu, his. İLE Bir durumdan başka bir duruma çevirme, dönüştürme. İLE Düzme, sahte, geçmez para. | İşe yaramaz, tembel. | Yalancı, kendine güvenilmeyen. )


- KALP ve/||/<> KULAKÇIK/KULACIK

( ... VE/||/<> Kalbin üst bölümünde bulunan, sağdaki ana toplardamarlardan ve soldaki akciğer toplardamarlarından kanı alıp karıncıklara veren iki boşluğun adı. )


- KALP ile/<> MİTRAL[Fr.]

( ... İLE/<> Yürekte, sol kulakçık ile sol karıncık arasını kapayan. )


- KALP ve/+/<> OMURGA

( İhtiyâr. VE/+/<> İrâde. )

( [ebced] 66 VE/+/<> 33 )


- KALP[Ar.] değil/yerine/= YÜREK


- KALPTE:
KARINCIK ile/ve/||/<> KULAKÇIK

( İki. İLE/VE/||/<> İki. )


- KALSIFIKASYON/CALCIFICATION[İng.] değil/yerine/= KİREÇLENME


- KALSİNOZİS/CALCINOSIS[İng.] değil/yerine/= DOKU KALSİYUM BİRİKİMİ


- KALSİYUM / KALSEMİ

( ... İLE Kandaki kalsiyum miktarı. )


- KÂM[Fars.] ile/ve/değil/yerine/||/<> RÂM[Fars.]

( Ağzın üstü, damak. | Meram, arzu, emel, istek. | Lezzet, zevk. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Boyun eğen, kendini başkasının buyruğuna bırakan. )


- KAMARA/CHAMBER[İng.] değil/yerine/= ODACIK


- KAMBUR ile KAMBUR

( Bel ya da göğüs kemiğinin eğrilmesi, raşitizm sonucu, sırtta ve göğüste oluşan tümsek. | Bazı hayvanların sırtındaki çıkıntı. | Gövdesinde bu tümsek bulunan kişi. | Sıkıntı, dert. İLE Yapı ya da eşyada dışarıya doğru eğrilme. | Ütü yastığı. )


- KAMBURLAŞMA değil/yerine/>< DİK/DÜZGÜN DURMA/OTURMA/YÜRÜME


- KAMBURLUK/KİFOZ ile/ve/||/<> DOWAGER KAMBURLUĞU


- KAMÎS[Ar.]

( Dölyatağını kaplayan ince deri. )


- KAMPİMETRİ/CAMPİMETRY[İng.] değil/yerine/= GÖRME ALAN ÖLÇÜMÜ


- KAN ÖBEKLERİ(GRUPLARI): İNSANDA ile HAYVANDA

( Başlıca, 4 kan öbeği vardır. Bunlar (A), (B), (AB) ve (0)'dır. Bunlara ek olarak, bazı alt öbekler de vardır. Ayrıca, kanda, Rh etmenleri de bulunmaktadır.

Bunlar (Rh pozitif) ve (Rh negatif) olarak adlandırılırlar. Kan naklinde, verilecek kanın ve alacak kişinin kan öbeğinin bilinmesi çok önemlidir. Yanlış kan verilmesi, ölüme dahi yol açabilir.

Bazı durumlarda (0) öbeği kan, (A), (B) ve (AB) öbeklerine verebilir. Bu bakımdan (0) öbeğine, "genel kan verici" denilir. (AB) öbeği ise her öbekten kan alabileceğinden dolayı "genel kan alıcı" olarak adlandırılır. İLE
Domuzlarda 16, ineklerde 12, köpeklerde 7, kedilerde ise 2 kan öbeği vardır. )

( KAN VERMENİN YARARLARI

Kan vermenin hiçbir zararı ya da tehlikesi olmadığı gibi, tam aksine insan sağlığına yararı vardır.

18-65 yaş arası sağlıklı her kişi, 3 ayda bir kan verebilir. Gövdede, 300-400 ml. kan eksikliğinde, bünye bunu kapatmak için derhal çalışmaya başlar. Kemik iliği, kana döktüğü hücrelerin sayısını artırır. Bir yandan, taze kan, organlara oksijen taşınmasını kolaylaştırır. Kişi, canlılık kazanır. KAN VEREN, kendi sağlığına hizmet ederken, çok daha önemlisi YAŞAM KURTARIR. )

( SIKÇA SORULAN SORULAR

* Kimler kan bağışlayabilir?
18 - 65 yaş arası önemli bir sağlık sorunu olmayan, gövde ağırlığı 50 kg.'ın üzerinde olan kişiler.

* Ne sıklıkla kan verilebiilir?
Bağışlar arasında üç ay ara olacak biçimde yılda dört kez kan bağışlanabilir.

* Kan bağışlamaya gelirken yanımda neler getirmeliyim?
Resmi kimlik belgesi yeterlidir. (Yasal zorunluluk)

* Kan bağışı ne kadar zaman alır?
Kayıt, muayene, kan verme ve ikram işlemlerinin tamamı 30 - 35 dakika sürer.

* Acı hisseder miyim?
Evet çok az ama büyük acılar yaşamaktansa küçük acılara katlanmak gerekir.

* Her bağışımda formu doldurmam gerekli mi?
Evet. Formdaki sorulara vereceğiniz samimi ve doğru yanıtlar yapılacak tüm tarama testlerinden daha değerlidir.

* Gövdemizde ne kadar kan vardır?
Erişkin bir insanda, uygun kilonun %8'i kadar kan vardır. Yaklaşık olarak, 5.000 - 6.000 ml. olarak hesaplanmaktadır.

* Ne kadar kan alınıyor?
1 ünite. (450 ml. +/- 10 ml.)

* Sarılık geçirdim, kan bağışlayabilir miyim?
B ve C tipi geçirenler hiçbir zaman kan bağışı yapamazlar.

* Kan bağışlandıktan sonra herhangi bir değişiklik hisseder miyim?
Tavsiyelere uymuş iseniz yarım saat içinde günlük etkinliklerinize dönebilirsiniz. Ancak, aşırı dikkat gerektiren; uçak pilotu, iş makinesi operatörü, sürücülük gibi mesleklerde çalışanlar ve sporcuların kan bağışladıkları gün dinlenmeleri önerilir.

* Kanım kullanılmadan önce test ediliyor mu?
Mutlaka!
HIV[AIDS], HCV[C tipi sarılık], HBV[B tipi sarılık], Frengi[Sfilis] ve kan öbeği testi her bağışta yapılır. Lütfen (herhangi bir kuşkunuz nedeniyle) test sonucunuzu öğrenmek için kan bağışlıyorsanız, bunu yapmaktan vazgeçiniz.

* Test sonuçları pozitif (+) bulunmuşsa?
Paniğe kapılmayın, bu durumda doğrulama testleriniz yapılarak kan merkezi doktoru tarafından size bilgi verilecektir.

* Kansız kalır mıyım?
Hayır, bağış öncesi yapılan test sonucu kan düzeyi düşük [anemik] kişilerden kan alınamaz.

* Kilo alır mıyım / verir miyim?
Hayır. Kan bağışının bilimsel olarak kanıtlanmış bu tür yan etkileri yoktur.

* İlâç kullanıyorum, kan bağışlayabilir miyim?
Bazı ilâçlar kan bağışı için engel oluşturabilirler, bu durum tüm ilâçlar için geçerli değildir. Lütfen kullandığınız tüm ilâçları kan merkezi doktoruna bildiriniz.

* Kan bağışlamak alışkanlık ya da bağımlılık yapar mı?
Bilimsel olarak kan bağışının bağımlılık yaptığını gösteren bir çalışma yoktur.

* Kan bağışladığım zaman, AIDS ya da herhangi bir hastalık bulaşır mı?
Kan alım işlemlerinde kullanılan iğneler tek kullanımlık ve sterildir. Bu nedenle, AIDS gibi herhangi bir hastalığın bulaşma olasılığı yoktur. )

( )


- KAN:
ACİL GEREKSİNİM ile/ve/<>/değil SÜREKLİ GEREKSİNİM


- KAN BAĞIŞI ve ÖRGEN BAĞIŞI

( )

( )


- KAN NAKLİ değil/yerine/= KAN AKTARIMI


- KAN ÖBEKLERİNDE:
0- ile AB+

( Herkese[tüm kan öbeklerine] verebilir ve sadece kendi kan öbeğinden alabilir. İLE Herkesten[tüm kan öbeklerinden] alabilir ve sadece kendi kan öbeğine verebilir. )

( )


- KAN ÖBEKLERİNDE:
0 ile/değil BOMBAY

( ... İLE/DEĞİL 250 bin kişide bir görüldüğü tahmin edilmektedir. Beklenilenden farklı bir kan öbeğiyle olan doğumda, Bombay olabilir şüphesiyle yaklaşılabilir. Yani, çiftlerin her birinin kanı 0 öbeği olduğu durumda, çocuğun kan öbeğininin A ya da B olması pek beklenmez, ancak bu tarz bir durumda çiftlerden herhangi birinin kan öbeğinin Bombay olma olasılığı üzerinde durulabilir. )


- KAN ile DEM-İ NİFÂS[Ar.]

( ... İLE Doğum sırasında gelen kan. )


- KAN ile/ve İLİK

( BLOOD vs./and BONE MARROW )


- KAN ile KAN DOKU

( ... İLE Plazması ve taşıdığı yuvarlar bakımından bir doku gibi görünen kan. )


- KAN ile KİRLİ KAN

( ... İLE Toplardamarların kalbe götürdüğü kan. )


- KAN ile PIHTI/PIHTILAŞMA

( ... ile ALAK: Pıhtılaşmış kan. | ALAK-I DEM: Kan pıhtısı. )

( BLOOD vs. BLOOD CLOT/CLOTTING/COAGULATION )

( ... ile PUHTÎ )


- KAN ile PIHTILAŞMIŞ KAN(ALAK/ALEKA[Ar.])


- KAN ile/ve/<> PLAZMA[Yun.]

( ... İLE/VE/<> Kanda alyuvarla akyuvarların içinde bulunduğu sıvı. | Elektrik yükü yansız olan gaz moleküllerinden, pozitif iyonlardan ve negatif elektronlardan oluşan akışkan. )

( NEZF: Kanama. )

( HÛN ile/ve/<> ... )

( BLOOD vs./and/<> PLASMA )


- KAN ile/ve/||/<>/> TEMİZ KAN

( ... İLE/VE/||/<>/> Atardamarlarda dolaşan, akciğerlerden aldığı oksijeni taşıyarak gövdenin her yanına giden kan. )


- KANAMA:
YERLEŞME ile/ve/||/<> ÂDET

( Gebe kaldıktan yaklaşık 10 - 14 gün sonra oluşan az miktarda hafif lekelenme ya da kanama olarak tanımlanır. [Bu durum, gebelikte rahim duvarına yumurtanın yerleşmesi sırasında ortaya çıkar ve genellikle uzmanlar tarafından normal karşılanır.][Döllenmiş yumurtanın rahmin iç tabakasına yapışmasıyla oluştuğu düşünülen hafif bir kanama türüdür.][Genellikle kendi kendine durur ve özel bir tedavi gerektirmez.] İLE/VE/||/<> ... )


- KANAMALAR:
DIŞ ile/ve/||/<> İÇ ile/ve/||/<> DELİKLERDEN[doğal] ile/ve/||/<> ATAR DAMAR ile/ve/||/<> TOPLAR DAMAR ile/ve/||/<> KILCAL DAMAR

( [Burun Kanaması]
- Hasta/yaralı sakinleştirilir, oturtulur.
- Başı hafifçe öne eğilir.
- Burun kanatları, 5 dk. süre ile sıkılır.
- Uzman bir doktora gitmesi sağlanır.
)

( [Kulak Kanaması]
- Hasta/yaralı, sakinleştirilir.
- Kanama hafifse kulak, temiz bir bezle temizlenir.
- Kanama ciddi ise kulağı tıkamadan temiz bir bezle kapanır.
- Bilinci yerindeyse hareket ettirmeden sırtüstü yatırılır, bilinçsiz ise kanayan kulak üzerine yan yatırılır.
- Kulak kanaması, kan kusma, anüs, üreme organlarından gelen kanamalarda hasta/yaralı, kanama örnekleri ile uzman doktora sevk edilir.
)


- KANAMALARDA, BASI/TURNİKE UYGULAMA NOKTALARI:
BOYUN ile/ve/||/<> KÖPRÜCÜK KEMİĞİ ile/ve/||/<> KOLTUK ALTI ile/ve/||/<> PAZU ile/ve/||/<> KASIK ile/ve/||/<> UYLUK[BACAĞIN ÜST YARISI]

( [Turnike uygulamasında dikkat edilecekler...]
- Turnike uygulamasında kullanılacak malzemelerin genişliği en az 8 – 10 cm. olmalıdır.
- Turnike uygulamasında ip, tel gibi kesici malzemeler kullanılmamalıdır.
- Turnikeyi sıkmak için tahta parçası, kalem gibi malzemeler kullanılabilir.
- Turnike kanama duruncaya kadar sıkılır, kanama durduktan sonra daha fazla sıkılmaz.
- Turnike uygulanan bölgenin üzerine hiçbir şey örtülmez.
- Turnike uygulamasının yapıldığı saat bir kağıda yazılmalı ve yaralının üzerine asılmalıdır.
- Uzun süreli kanamalardaki turnike uygulamalarında, kanayan bölgeye göre 15-20 dakikada bir turnike gevşetilmelidir.
- Turnike uzvun koptuğu bölgeye en yakın olan ve deri bütünlüğünün bozulmamış olduğu bölgeye uygulanır.
- Turnike, kol ve uyluk gibi tek kemikli bölgelere uygulanır, ancak ön kol ve bacağa el ve ayağın beslenmesini bozabileceği için uygulanmaz. Uzuv kopması durumlarında, ön kol ve bacağa da turnike uygulanabilir. )

( [Boğucu Sargı (Turnike) Uygulama Tekniği]
- İlk yardımcı, eline, geniş, güçlü ve esnemeyen bir sargı alır.
- Şerit yarı uzunluğunda katlanır, uzuv, etrafına sarılır.
- Bir ucu halkadan geçirip çekilir ve iki ucu biraraya getirilir.
- Kanamayı tamamen durduracak yeterlikte sıkı bir bağ atılır.
- Sargının içinden sert nesne[kalem gibi] geçirilir ve uzva paralel konuma getirilir.
- Kanama durana kadar sert nesne döndürülür.
- Sert nesne, uzva dik konuma getirilerek sargı çözülmeyecek biçimde sabitlenir.
- Hastanın/yaralının giysisinin üzerine, adı ve turnikenin uygulandığı zaman[saat ve dakika] yazılı bir kart iğnelenir.
- Çok sayıda yaralı olduğunda, yaralının alnına rujla ya da sabit kalemle "turnike" ya da "T" harfi yazılır.
- Hasta/yaralı, pansuman ve turnikesi görülecek biçimde battaniye ile sarılır.
- Turnike, 15-20 dakika aralıklarla gevşetilir, sonra tekrar sıkılır.
)

( [Uzuv Kopması Varsa]
- Kopan parça, temiz, su geçirmez, ağzı kapalı bir plastik torbaya yerleştirilir.
- Kopan parçanın konduğu torba, buz içeren ikinci bir torbanın içine konulur.
- Kopmuş uzuv parçasının konduğu plastik torba, ağzı kapatıldıktan sonra içinde 1 ölçek suya 2 ölçek buz konulmuş ikinci bir torbaya ya da kovaya konulur. Bu biçimde, kopmuş uzuv parçasının buz ile doğrudan teması önlenmiş ve soğuk bir ortamda taşınması sağlanmış olur.
- Torba, hasta/yaralı ile aynı araca konulur, üzerine hastanın adı ve soyadı yazılır, en geç 6 saat içinde sağlık kuruluşuna gönderilir.
- Tıbbi birimler haberdar edilir[112].
)


- KANBUR değil KAMBUR


- KANSER[Fr./İng. CANCER] değil/yerine/= DOKUNMA BANA / İNCİTME BENİ

( Bir organ ya da dokudaki gözelerin kontrolsüz olarak bölünüp çoğalmasına bağlı olarak yakın dokulara yayılmasıyla ya da uzak dokulara sıçramasıyla beliren hastalık. )


- KANSER (GÖZELERİ) ile/||/<> KARSİNOM ile/||/<> SARKOM

( ... İLE/||/<> Kas, bağ doku, kemiklerde. İLE/||/<> ... )

( Bulaşma, sıçrama, yayılma olur/olabilir. İLE/||/<> Bulaşma/sıçrama olmaz fakat aynı yerde yoğunlaşması ve tekrarlaması oranındadır. İLE/||/<> ... )

( Kemoterapi, ışın terapisi ve cerrahi gibi çeşitli/çoklu tedavi yöntemleri uygulanır. İLE/||/<> Ameliyat gerektirir. İLE/||/<> ... )

( ... İLE/||/<> Deri bölgesinde de olabildiği gibi, daha çok, gövde boşluklarında ve derinliklerinde. İLE/||/<> ... )

( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )

( CANCER (CELL) vs./||/<> CARCINOME vs./||/<> SARCOME )


- KANSER ile GANSER (SENDROMU)


- KANSERDE:
BİRİNCİL TEDAVİ ile/ve/yerine/<> NEOADJUVAN TEDAVİ

( ... İLE Eğer hormon tedavisi, birincil tedavi öncesi verilirse buna Neoadjuvan Tedavi denir. Kanser hücrelerinin öldürülmesine ve birincil tedavinin etkili olmasına yardımcı olur. )

( http://kanserle-dans.blogspot.com )


- KANSEROJENİK/CANCEROGENIC[İng.] değil/yerine/= KANSER YAPAR


- KANSERÖZ/CANCEROUS[İng.] değil/yerine/= KANSERİMSİ


- KANSIZLIK/ANEMİ[Fr. < ANEMIE] ile AKDENİZ KANSIZLIĞI/ANEMİSİ(TALASEMİ[Fr.])

( [Ar., Fars.] FAKR-ÜD-DEM ile ... )

( Kansızlık hastalığı. İLE Akdeniz bölgesinde görülen ve genetik etmenlerle sonraki kuşaklara geçebilen bir tür kansızlık hastalığı. )

( ANAEMIA vs. THALASSEMIA[Lat.] )

( ANÉMIE avec ... )


- KANTARON ile KANTARON ile KIZIL KANTARON

( Kızılkantarongillerden, hekimlikte kullanılan, sarı çiçekli, acı köklü, küçük bir bitki İLE Birleşikgillerden, sarı, mavi, kırmızı çiçekli türleri bulunan otsu bir bitki. İLE Kızılkantarongillerin örnek bitkisi olan, 10-50 santimetre yüksekliğinde, kırmızı çiçekli, karşılıklı yapraklı, sap ve yaprakları tıpta kullanılan, iki yıllık otsu bir bitki. )

( GENTIANA LUTEA cum CENTAUREA cum ERYHRAEA CENTAURIUM )

( ST. JOHN'S WORT vs. ... vs. ... )


- KANTITATİF ARAŞTIRMA/QUANTITATIVE RESEARCH[İng.] değil/yerine/= NICEL ARAŞTIRMA


- KANTITATİF/QUANTITATIVE[İng.] değil/yerine/= NICEL


- KANTİYANE[Lat. < GENTIANA]

( Kızılkantarongillerden, hekimlikte iştah açıcı olarak kullanılan bir tür bitki. )


- KANÜL/CANNULA[İng.] değil/yerine/= BORUCUK


- KANÜLASYON/CANULATION[İng.] değil/yerine/= BORUCUK YERLEŞTİRİMİ


- KAP[Fr. < CAPE] ile KAP ile KÂP/KÂB[Ar.]

( Giysi. İLE Mahfaza. İLE Aşık kemiği. )

( Gövdeyi omuzların üstünden çepeçevre saracak biçimde yapılan bir tür üst giysisi. | Kadınların giydiği kolsuz üstlük. İLE İçi gaz, sıvı ya da katı herhangi bir nesneyi alabilen oyuk nesne. | Kap kacak. | Türlü şeylerin taşınması ya da saklanması için kullanılan torba, kılıf, çanta, sepet, sandık vb. | Kapak, cilt. İLE Aşık kemiği. )


- KAP ile KIRBA[Ar. < KİRBA]/KIRPA

( ... İLE İçinde su taşınılan, ağzı dar, altı geniş su kabı. | Çok su içen kişi. | Çocuklarda karın şişmesiyle beliren bir hastalık. )


- KAPACIK / KAPAKÇIK

( Küçük kapak. | Yürekte ve damarlarda kanın ya da başka sıvıların geri dönmesini önleyen supap durumunda küçük kapak. )


- KIRIKLARDA:
KAPALI ile/ve/||/<> AÇIK

( Kırık, kemik bütünlüğünün bozulmasıdır. Kırıklar, darbe sonucu ya da kendiliğinden oluşabilir. Yaşlılık ile birlikte kendiliğinden kırık oluşma riski de artar. )

( [Kırık belirtileri]
- Hareket ile artan ağrı.
- Biçim bozukluğu.
- Hareket kaybı.
- Ödem ve kanama nedeniyle morarma.
[Ağrılı bölgelerin tespiti için elle muayene gereklidir.] )

( [Kırığın Yol Açabileceği Olumsuz Durumlar]
- Kırık yakınındaki damar, sinir, kaslarda yaralanma ve sıkışma[Kırık bölgede nabız alınamaması, solukluk, soğukluk].
- Parçalı kırıklarda, kanamaya bağlı şok. )

( [Kırıklarda İlk Yardım]
- Yaşamı tehdit eden yaralanmalara öncelik verilir.
- Hasta/yaralı, hareket ettirilmez, sıcak tutulur.
- Kol etkilenmişse yüzük ve saat gibi nesneler çıkarılır. - Sabitleme ve sargı yapılırken, parmaklar görünecek biçimde açıkta bırakılır.
- Kırık kuşkusu bulunan bölge, ani hareketlerden kaçınılarak bir alt ve bir üst eklemleri de içine alacak biçimde sabitlenir.
- Açık kırıklarda, sabitlemeden önce yara temiz bir bezle kapatılmalıdır.
- Kırık bölgede sık aralıklarla nabız, derinin rengi ve ısısı gözlenir.
- Kol ve bacaklar yukarıda tutulur.
- Tıbbî yardım istenir[112]. )

( )


- KAPAMAK ile YUMMAK


- KAPASITANS/CAPACITANCE[İng.] değil/yerine/= YÜKLENİM


- KAPI ve/||/<>/> YAPI


- KAPİLER/CAPİLLARY[İng.] değil/yerine/= KILCAL | KILCAL DAMAR


- KAPLAMA ile KURON[Fr. < COURONNE]

( ... İLE Korumak için diş üzerine geçirilen metal kaplama. )


- KAPNOMETRİ/CAPNOMETRY[İng.] değil/yerine/= SOLUKTA KARBONDIOKSIT ÖLÇÜMÜ


- KAPORTA[İt. < BOCCAPORTA] ile/ve/||/<> KAROSER[Fr. < CARROSSERIE] ile/ve/||/<> TAMPON[Fr. < TAMPON]

( Otomobilde, kaput ya da ön kapak. | Motorlu taşıtları örten, genellikle sacdan yapılmış dış bölüm. | Gemi içinin aydınlanması ve hava alması amacıyla güvertede açılmış bulunan camekânlı yer. | Kişinin yüz, giysi, ayakkabı vb.nden oluşan dış görünümü. İLE/VE/||/<> Otomobilde, mekanizmayı oluşturan motor, makine, tekerlek, şasi vb. bölümlerin dışında kalan, görünen dış bölüm. İLE/VE/||/<> Bir deliği kapamaya yarayan, herhangi bir nesneden yapılmış büyük tıkaç. | Bir darbenin şiddetini azaltmaya yarayan, içi yumuşak nesneyle dolu şey. | Çarpışmaların etkisini azaltmak için vagonların, otomobillerin ön ve arkalarında bulunan donanım. | Kanı silmek, durdurmak için kullanılan gazlı bez yumağı ya da sterilize edilmiş pamuklu özel parça. | Bir darbenin, çatışmanın şiddetini azaltan etken. )


- KAPSÜL[Fr. < CAPSULE]

( Ateşli silahlarda, horozun ya da iğnenin çarpmasıyla ateş alan, bir tür özel barutla dolu, küçük, yuvarlak metal parça. | Bazı ilaçların, kolay yutulmak üzere içine konulduğu, ilacın yapısını etkilemeyen jelatinden kap. | Laboratuvarlarda kullanılan yarım küre biçimindeki kap. | Raflı mobilyalarda rafları taşımak için yan tablalara açılan deliklere çakılan ortası delik ve silindir biçimli metal ya da plastik araç.| Oturma mobilyalarının, masa, sehpa vb. eşyaların ayaklarının altına çakılan, genellikle üç tırnaklı ya da ortadan çivili, tepesi bombeli, kalın sacdan pres yapılarak elde edilen araç. | Bazı bitkilerde tohumları içinde taşıyan kuru kabuk. | Bir örgeni ya da yapıyı çevreleyen kese biçiminde zar. | Oyuncak tabancalarda kullanılan, şerit biçiminde iki kâğıt tabaka arasına konmuş patlayıcı madde. | Şişe kapağı. )


- KAPUT/HEAD[İng.] değil/yerine/= BAŞ


- KÂR[Fars.] ile/ve/||/<> KÂM[Fars.]

( Alışveriş işlerinin sağladığı para kazancı. | İş. | Yarar, fayda. | Üretim etmenlerinden biri olan girişimcinin üretimden aldığı pay. | Maliyet fiyatıyla satış fiyatı arasındaki fark. İLE/VE/||/<> Ağzın üstü, damak. | Meram, arzu, emel, istek. | Lezzet, zevk. )


- KAR' ile KAR' ile KA'R[çoğ. KUÛR] ile KÂR[Fars.] ile -KÂR[Fars.]

( Kapıyı çalma. İLE Hekimin, hastayı muayene ederken, ses almak üzere, bir örgene/uzva parmakla vurması. | Kapı çalma. | Su kabağı. İLE Çukur şeyin dibi, dip, son/nihayet. | Derinlik. İLE İş güç, iş. | Kazanç, temettü. | Meşguliyet; sanat. | İşleme, etki/te'sir. | Savaş. İLE "-li, -ci, eden, -edici" eklerinin karşılığıdır. Adları sıfat yapar.[HİLE-KÂR, İSYAN-KÂR, KANAAT-KÂR vb.] )


- KARABUĞDAY ile/||/<>/< KARABUĞDAYGİLLER

( ... İLE/||/<>/< Taçsız iki çeneklilerden, ravent, kuzukulağı, kurtpençesi, çobandeğneği ve karabuğday gibi sapları boğumlu, çiçekleri başak ya da salkım durumunda bazı türleri hekimlikte kullanılan bitkileri içinde toplayan bir aile. )


- KARACA ile KARACA ile KARACA

( Rengi karaya yakın olan, esmer. İLE Üst kol. İLE Geyikgillerden, boynuzları küçük ve çatallı bir hayvan. )


- KARACİĞER(BAĞIR/KIZILCİĞER/CİĞER) ve KALP ve DİMAĞ

( NEFS-İ NEBATİ ve NEFS-İ HAYVÂNİ ve NEFS-İ İNSÂNÎ )


- KARACİĞER ve/||/<> BAĞIRSAK

( %75'i olmadan yaşayabiliriz. VE/||/<> %80'i olmadan yaşayabiliriz. )


- KARAĞI ile KARAĞI

( Ateş karıştırmaya yarayan, eğri uçlu demir çubuk. İLE Gece körlüğü, tavukkarası. )


- KARAKAFES = EŞEKKULAĞI

( Sığırdiligillerden, çiçekleri beyaz ve menekşeye çalan kırmızı renkte, eczacılıkta kullanılan bir bitki. )


- KARAKTERİSTİK/CHARACTERISTIC[İng.] değil/yerine/= AYIRT EDİCİ


- KARANFİL[Ar. < KARANFUL] ile KARAMUK

( Karanfilgillerden, güzel renkli çiçekler açan bir süs bitkisi. | Mersingillerden, Molük Adaları'nda, Filipinler'de ve Hindistan'da yetişen ve yaprakları sürekli yeşil kalan bir ağaç.[Caryophyllus aromaticus] | Bu ağacın karanfil yağı elde edilen ve baharat olarak kullanılan, ağız kokusunu gideren, acımsı, koyu renkli, küçük çivi biçimindeki tomurcuğu. İLE Karanfilgillerden, ekin tarlalarında biten, yaprakları karşılıklı, çiçeği pembe mor renkte, zararlı bir bitki. | Gövdede, kara renkli kabarcıklara neden olan bir hastalık. | Koyunlarda görülen bir hastalık türü. )

( DIANTHUS CARYOPHYLLUS cum AGROSTEMMAGITHAGO )


- KARANFİL[Ar. < KARANFUL] ile KASIK OTU

( Karanfilgillerden, güzel renkli çiçekler açan bir süs bitkisi. | Mersingillerden, Molük Adaları'nda, Filipinler'de ve Hindistan'da yetişen ve yaprakları sürekli yeşil kalan bir ağaç.[Caryophyllus aromaticus] | Bu ağacın karanfil yağı elde edilen ve baharat olarak kullanılan, ağız kokusunu gideren, acımsı, koyu renkli, küçük çivi biçimindeki tomurcuğu. İLE Karanfilgillerden, saz biçiminde ince sapları olan, güzel çiçekler açan, kasık yaralarına yararlı sayılan bir bitki. )

( DIANTHUS CARYOPHYLLUS cum HERNIARIA HIRSUTA )


- KARANTİNA[İt. < QUARANTINA] ile/ve/=/||/<> YALITIM/AYIRMA/YALNIZLAŞTIRMA/TECRİT[Ar. < TECRÎD]

( Bulaşıcı bir hastalığın yayılmasını önlemek için belirli bir bölgenin ya da yerin denetim altında tutulup giriş çıkışların engellenmesi biçiminde uygulanan sağlık önlemi. | Hastahanelerde, yatacak hastaların kayıt ve kabul edildikleri yer. İLE/VE/=/||/<> Ayırma, ayrı bir tarafta tutma. | Soyutlama. | Yalıtım. | Mahkûmu, cezasını tek başına çekmesi için öteki hükümlülerden ayırma. )


- KARASU ile KARASULARI

( Ağır akan su. | Çoğunlukla gözün iç basıncının çoğalmasıyla kendini gösteren, körlüğe neden olabilen bir göz sayrılığı. İLE Bir devletin, deniz kıyıları boyunca egemenliği altında tuttuğu belirli genişlikte su şeridi. )


- KARBONDİOKSİT ile/ve/||/<> OKSİJEN

( Gözesolunum sonucu açığa çıkan gaz. İLE/VE/||/<> Fotosentez sonucu açığa çıkan gaz. )

( Hayvanda/n ve insanda/n. İLE/VE/||/<> Bitkide/n. )


- KARBONHİDRAT ile PROTEİN

( Karbon, hidrojen ve oksijenden oluşan organik bileşikler. İLE Karbon, hidrojen, oksijen ve azot içeren organik bileşikler. )


- KARDEŞ ile/ve/değil KARINDAŞ


- KARDİNAL/CARDİNAL[İng.] değil/yerine/= ANA


- KARDİYAK AREST/CARDİAC ARREST[İng.] değil/yerine/= KALP DURMASI


- KARDİYAK ARREST ile/||/<> KALP YETMEZLİĞİ

( Kalbin aniden durması. İLE/||/<> Kalbin gövdeye yeterli kan pompalayamaması. )


- KARDİYAK OUTPUT/CARDİAC OUTPUT[İng.] değil/yerine/= KALP DEBİSİ


- KARDİYOJENİK/CARDIOGENIC[İng.] değil/yerine/= KALP KAYNAKLI


- KARDİYOJENİK ŞOK ile/||/<> HİPOVOLEMİK ŞOK

( Kalbin yeterli kan pompalayamaması sonucu oluşan şok. İLE/||/<> Kan hacminin azalması sonucu oluşan şok. )


- KARDİYOLOJİ ile/||/<> PULMONOLOJİ

( Kalp ve dolaşım düzeni sayrılıklarını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Akciğer ve solunum düzeni sayrılıklarını inceleyen bilim dalı. )


- KARDİYOMEGALİ ile/||/<> KARDİYOMİYOPATİ

( Kalbin olağandışı büyümesi. İLE/||/<> Kalp kasının yapısal ya da işlevsel bozukluğu. )


- KARDİYOMİYOPATİ ile/||/<> PERİKARDİT

( Kalp kasının yapısal ya da işlevsel bozukluğu. İLE/||/<> Kalp zarının yangılanması. )


- KARDİYOPATİ ile/ve/||/<> KARDİYOSKLEROZ ile/ve/||/<> KARDİYOSKOP

( Kalp hastalıklarının genel adı. İLE/VE/||/<> Kalp dokusu sertleşmesi.[Bazen atardamar sertleşmesiyle birlikte görülür.] İLE/VE/||/<> Kalp hareketlerinin incelenmesine yarayan aygıt. )


- KARGA-TULUMBA (TAŞIMAK, GÖTÜRMEK)


- KARIK ile KARIK

( Kar yağmış bir alana bakma sonucu ortaya çıkan göz kamaşması. | Karlı bir alana bakma sonucu kamaşmış (göz). İLE Ark. | Arklar arasında kalan toprak parçası. | Sabanla açılan çizi. )


- KARIN KASLARIMIZI, YERÇEKİMİNE:
DİKEY değil YATAY

( Karın kasları, ayakta durduğumuz sürece, çeşitli mide/bağırsak "şişirme/şişkinliğinden" ve yerçekimine karşı koyamadığından dolayı, zamanla aşağı/yere doğru sarkma durumuna geçmektedir. Bu duruma, en etkili çare/çözüm/destek ise karnınızı, yere paralel olacak biçimde havada/boşlukta bırakmaktır. Karın duvarı/kasları, kendini çok hızlı toparlayacak ve sıkılaştıracaktır. [Her gün birkaç dakikalık mekik çekmeden ya da fazla zorlanmadan karın kaslarınızı sıkılaştırabilirsiniz.][Ellerinizin/dirseklerinizin üzerinde ya da bir koltuğun karşısına, karnınız havada/boşlukta kalacak biçimde, bir sandalye/koltuk/puf vs. üzerine yüzükoyun uzanarak da bunu sağlayabilirsiniz. Bu çok fazla zorlanmayacağınız uygulamayı her gün 2-3 dk. bile yapsanız etkisi/artısı büyük olacaktır. Tabii zamanla olabildiği kadar dayanmanızı ve süreyi artırmanızda yarar vardır. Belki daha sonra mekik çekmeye başlamak için güç ve güdülenme de sağlayacaktır.] )


- KARIN ZARI(PERİTON) ile KALP DIŞ ZARI

( Karın boşluğunun içini, bu boşluğun içinde bulunan bağırsakları, öbür örgenleri kaplayan ve tutan zar. İLE ... )

( GIŞÂ-İ MÜSTEBTIN-ÜL-BATN ile ... )

( PERITONEUM vs. PERICARDIUM )

( MASARİKA ile ... )


- KARIN ile GÖBEK

( BECRÂ'[Ar.]: Göbeği çıkık [kadın]. | Yüksek [yer, tepe]. )

( ... ile SÜRRE, SÜRR[: Yeni doğmuş bebeğin kesilmiş göbeği.], CE'BE[: Göbek bölgesi.] )

( ... ile NÂH, NÂF )

( ABDOMEN/PAUNCH vs. NAVEL )


- KARIN ile MİDE[Ar.]

( ... ile KURSAK[Halk dilinde] )

( KURSAK: Kuşların yemek borusu üzerinde bulunan, yiyeceklerin toplandığı torba biçiminde şişkin örgen. | Böceklerin ve solucanların sindirim kanallarında bulunan, kuşların kursağına benzeyen yapı. )

( İnsan ve hayvanlarda, gövdenin, kaburga kenarlarından kasıklara kadar olan ön bölgesi. | Dölyatağı. | Bazı şeylerde, şiş ve iç bölüm. | Mide. | [mecaz] İç, gönül, akıl, kafa. | Gelen ve yansımış dalgaların girişimiyle oluşan duraklı dalgalarda, en büyük genlikle titreşen noktalar. İLE Omurgalılarda, sindirim sisteminin, yemek borusu ile onikiparmak bağırsağı arasında, besinlerin, sindirime hazır duruma getirildiği, omurgasız hayvanlarda, sindirim kanalının bu bölgeye karşılık olan bölgesi. | [mecaz] Karın, karın bölgesi. | [mecaz] Yemek yeme isteği. )

( ... ile RÂC )

( ABDOMEN vs. STOMACH )

( BUK ile MAGE )


- KARINCIK ile KARINCIK

( Gövdenin çeşitli örgenleri içinde bulunan boşluk. İLE Kalbin alt bölümünde bulunan ve biri sağdaki akciğere kan pompalayan, öbürü soldaki akciğerden gövdeye pompalanacak kanı alıp gövdeye göndermeye yarayan iki boşluk. )


- KARİZMA/İMAJ ile/yerine SAĞLIK

( Dünyanın en büyük mülkü sağlık, en büyük hazinesi memnun olmasını bilme, en büyük dost kendine-güven, en büyük sevinç de aydınlanmaya ulaşmadır. )


- KARPAL TÜNEL BELİRGESİ/SENDROMU ile/||/<> DUPUYTREN KONTRAKTÜRÜ

( El bileğinde sinir sıkışması. İLE/||/<> Elin avuç içindeki dokunun kalınlaşması ve parmakların bükülmesi. )


- KARPAL TÜNEL BELİRGESİ/SENDROMU ile/||/<> TETİK PARMAK

( El bileğinde sinir sıkışması. İLE/||/<> Parmak tendonlarının yangılanması, bükülmesi sırasında takılma ya da parmağın kilitlenmesi. )


- KARŞI ile/ve/değil/yerine/></< TAMAMLAYICI


- KARSİNOGENEZ(İS)/CARCINOGENESIS[İng.] değil/yerine/= KANSERLEŞME


- KARSİNOİT/CARCINOID[İng.] değil/yerine/= KANSERİMSİ


- KARSİNOJEN/CARCINOGEN[İng.] değil/yerine/= KANSERLEŞTİRICİ


- KARSİNOM/CARCINOMA[İng.] değil/yerine/= KÖTÜCÜL EPİTEL URU


- KARSİNOMATÖZ/CARCINOMATOUS[İng.] değil/yerine/= KANSERSİ


- KARYOSIT/KARYOCYTE[İng.] değil/yerine/= ÇEKİRDEKLİ GÖZE


- KAS BELLEĞİ/HAFIZASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MYELİN BAĞLARI


- KAS BİLGİSİ/BİLİNCİ ve/||/<> KEMİK BİLGİSİ/BİLİNCİ

( [gövdemizdeki sayısı] 640 ve/||/<> 206 )

( )


- KAS KASILMASI ile KAS ÇEŞİTLERİ

( Kas liflerinin kısalması ve uzama yeteneği. İLE İstemli kaslar, istemsiz kaslar ve kalp kası gibi farklı tiplere ayrılır. )


- KAS YANGISI ile DERİ VE KAS YANGISI ile DERİ ALTINDAKİ KATILGAN DOKU YANGISI

( MİYOZİT ile DERMATOMİYOZİT ile FLEGMON )


- KAŞ ile/ve/||/<> BELCE

( ... İLE/VE/||/<> İki kaş arası. )


- KAS ile DELTAKASI

( Omuzbaşında bulunan, üçgen biçimindeki kas. )


- KAS ile/ve/değil GRUP KAS

( ... İLE/VE/DEĞİL Tek bir kas gibi görünen fakat birkaç kastan meydana gelen kas. )


- KAŞ ile KAŞ ile KAS

( Gözün üstünde ve alnın altında bulunan kıllar. İLE Kemerli ve çıkıntılı şey ya da yer. İLE Tellerden oluşan ve kasılarak gövde devimlerini sağlayan örgen ve bu örgenin telsi dokusu. )


- KAS ile KAZ


- KAŞ ile/ve KİRPİK

( Alın ile göz çukurunun arasında bulunan yoğun kıllar. İLE Göz kapaklarının ucunda bulunan seyrek kıllar. )

( Kaş ile göz, gerisi (kalanı, artanı, dahası) söz. )

( TAKATTUB[Ar.]: Buruşma. | Kaşların çatılması. )

( TAKTÎB[Ar.]: Kaş çatıp yüz ekşitme. )

( NEVK[Fars.]: Sivri uc. | Kuş gagası. | Kirpiğin ucu. )

( [Divân edebiyatında] Yay. İLE/VE Ok. )

( REVÂK-ÜL-AYN ile/ve HÜDB )

( EBRÛ ile/ve MÜJGÂN, MÜJE )

( EYE BROW vs./and EYE LASH/EYE WINKER )


- KAS ile SPINCHTER

( ... İLE Kasılıp-gevşeme suretiyle anüsün açılıp kapanmasını sağlayan kas halkası. )


- KAS ile/ve TENDON

( Hangi hareketle, hangisi? )

( MUSCLE vs./and TENDON )


- KAS ile YALIZ

( ... İLE Düz ve parlak kas. )


- KAŞEKSİ/CACHEXIA, CACHEXY[İng.] değil/yerine/= HASTALIKLI ZAYIFLIK


- KASIK YARIĞI/ÇATLAĞI ile KASIK BAĞI

( Kasık fıtığı. İLE Fıtığı içeride tutmak için kullanılan bağ. )


- KAŞIK değil/yerine/= DOĞUM KAŞIĞI/KAŞIK/KISKAÇ/FORSEPS


- KASILMA ile/ve TUTULMA


- KASINMA ile KASINÇ/KRAMP[Fr. < CRAMPE]

( Kasılıp kalmak. | Büyüklenmek, kibirlenmek, kendini beğenmek. İLE Bir ya da birkaç kasın istem dışı, ağrılı ve geçici olarak kasılması. )


- KAŞI(N)MAK ile DOKUNUYORMUŞ/SİLİYORMUŞ/KAŞIYORMUŞ/SADECE ELİNİ KOYMUŞ GİBİ YAPMAK


- KAŞINTI ile KARINCALANMA


- KASMAK ile "KASMAK"

( Kasları gergin duruma getirmek. | Kısaltmak. | Daraltmak. | Bölmek, ayırmak. İLE Baskısı altında tutmak. )


- KATABOLİZMA/CATABOLISM[İng.] değil/yerine/= YIKIMLAMA | YADIMLAMA


- KATALEPSİ/CATALEPSY[İng.] değil/yerine/= KASILAKALIM


- KATAPLEKSİ/CATAPLEXIA[İng.] değil/yerine/= GEVŞEYİKALIM


- KATARAKT[Fr. < CATARACTE]/ENÜÇ[dvnlgttrk] değil/yerine/= PERDE, AKBASMA, AKSU


- KATASTROFİK/CATASTROPHİC[İng.] değil/yerine/= DEHŞET VERICİ, ÜRKÜTÜCÜ


- KATASTROFİZASYON/CATASTROPHİZING[İng.] değil/yerine/= FELAKETLEŞTİRME


- KATATONİ/CATATONIA[İng.] değil/yerine/= TUTULAKALIM


- KATEKSİS/CATHEXIS[İng.] değil/yerine/= DUYGUSAL YATIRIM


- KATETER/CATHETER[İng.] değil/yerine/= DALGI


- KATETERİZASYON/CATHETERIZATION[İng.] değil/yerine/= DALGILAMA


- KATIRKUYRUĞU ile KATIRTIRNAĞI

( Baklagillerden, çiçekleri sarı ve şemsiye durumunda olan acı bir bitki. İLE Baklagillerden, dalları çok ince, çiçekleri sarı, bazı türleri hekimlikte idrar söktürücü olarak kullanılan bir bitki. )

( EUISETUM PASTUREL cum GENISTA SCOPARIA )


- KATRAN[Ar.] ile/ve/||/<> KREOZOT[Fr. < CREOSOTE]

( Organik nesnelerden kuru damıtma yoluyla elde edilen, sıvı yağ kıvamında, kara renkte, ağır, is kokulu, suda erimeyen bir nesne. İLE/VE/||/<> Çeşitli katranların damıtılmasından elde edilen ve hekimlikte kullanılan, keskin kokulu bir sıvı. )


- KATRANRUHU ile KATRANTAŞI ile KATRANYAĞI

( Kayın katranının damıtılmasıyla elde edilen ve hekimlikte kullanılan renksiz, keskin kokulu ve yakıcı bir sıvı. İLE Birleşimindeki su miktarı çok olan bir tür yanardağ camı. İLE Katrandan elde edilen ve hekimlikte ilaç olarak kullanılan sıvı. )


- KAUDA/CAUDA, TAIL[İng.] değil/yerine/= KUYRUK


- KAVERN/CAVERN[İng.] değil/yerine/= KOVUK


- KAVERNÖZ/CAVERNOUS[İng.] değil/yerine/= KOVUKSU


- KAVİS[Ar.]/KURVATÜR/CURVATURE[İng.] değil/yerine EĞMEÇ/YAY

( Yay ya da buna benzer şeylerin biçimi. | Bir eğrinin sınırlı bir bölümü. )


- KAVITASYON/CAVITATION[İng.] değil/yerine/= OYMA


- KAVİTE/CAVITY[İng.] değil/yerine/= BOŞLUK


- KAVUK ile KALLÂVÎ[Ar.]

( Pamuktan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığı. | İçi boş şey. | İdrar torbası. İLE Vezir ve sadrazamların giydikleri bir tür kavuk. | Çok iri, kocaman. )


- KAVUK ile/değil KOVUK

( Pamuktan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığı. | İçi boş şey. | İdrar torbası. İLE/DEĞİL Bir şeyin oyuk durumunda bulunan iç bölümü. )


- KAVUM/CAVUM[İng.] değil/yerine/= OYUK, BOŞLUK


- KAY ile KAY[Ar.]

( Yaz yağmuru. İLE Kusmak. )


- KAYBETMEK:
(")YENİLİNCE(") değil VAZGEÇİNCE


- ... KAYDIYLA ile/değil ... KOŞULUYLA


- KAYGI ile/||/<> PANİK ATAK

( Sürekli kaygı ve korku. İLE/||/<> Ani ve yoğun korku ya da rahatsızlık nöbetleri. )


- KAYGIDA:
MEME ve/||/<> DIŞKI


- KAYKILMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> UZANMAK


- KAYLÛLE[Ar.]/SİESTA[İsp.]/RİPOSO[İt.]/İNEMURİ[Jap.] değil/yerine/= ÖĞLE ARASI/UYKUSU/DİNLENMESİ


- KAYNAR ile KAYNAR ile KAYNAR ile KAYNAR ile KAYNAR

( Kaynamakta olan. İLE Çok sıcak. İLE Yeni doğum yapmış anneye ve konuklara sunulan tatlı içecek. İLE Kaynak, pınar. | Kaynarca. )


- KAZ AYAĞI ile KAZ AYAĞI ile KAZ AYAĞI ile KAZ AYAĞI ile KAZ AYAĞI

( Kumaş deseni. İLE Göz kenarlarındaki kırışıklık. İLE Ispanakgillerden, yaprakları kaz ayağına benzeyen bir bitki [Lat. CHENOPODIUM | Fr. ALISME | Ar. RİCL-ÜL-VEZZ]. İLE Çok kollu çengel. | Çaprazlama yapılan teyel, Hristo teyeli. | İki ayrı yolun birleşip tek yol hâline geldiği kavşak. | İki ucundan herhangi bir yere bağlanmış bir halatın, başka bir halatla ortasından terazilenmiş durumu. İLE Açık turuncu renk. | Bu renkte olan. )


- KAZ ile LÖKEŞE

( ... İLE Yaban kazı. Kazların en büyük türü. )

( Kazın yediği otlar insan için şifalıdır. )

( Hırsı simgeler. )

( İVEZZE ile ... )

( ... ile HARBAT )

( ANSER cum ANSER )


- KB/BLOOD PRESSURE[İng.] değil/yerine/= KAN BASINCI


- KBB/EAR-NOSE-THROAT[İng.] değil/yerine/= KULAK BURUN BOĞAZ


- KBRN/CHEMICAL, BIOLOGICAL, RADIOACTIVE, NUCLEAR[İng.] değil/yerine/= KİMYASAL, BİYOLOJİK, RADYOAKTİF, NÜKLEER


- KBTA/CORONARY COMPUTED TOMOGRAPHYANGIOGRAHY[İng.] değil/yerine/= KORONER BİLGİSAYARLI KESITÇEKİM DAMAR GÖRÜNTÜLEMESİ, KORONER BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİK ANJIOGRAFİ


- KBY/CHRONIC RENAL FAILURE | PERSONAL INFORMATION MANAGEMENT[İng.] değil/yerine/= KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ | KİŞİSEL BİLGİ YÖNETİMİ


- KBYS/PERSONAL INFORMATION MANAGEMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= KİŞİSEL BİLGİ YÖNETİMİ DÜZENİ


- KDS/DECİSION SUPPORT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= KARAR DESTEK DÜZENİ


- KEBED değil/yerine/= DİK DURMAK | MEŞEKKÂT


- ALERJİ:
"KEDİYE" değil KEDİ TÜYÜNE


- KEKİK ile İZMİR KEKİĞİ

( THYME cum OREGANO )


- KEKİK ile/ve/||/<>/> KEKİK YAĞI

( ... İLE/VE/||/<>/> Kekikten elde edilen ve genellikle geleneksel halk tedavisinde kullanılan kokulu yağ. )


- KEKÜŞ ile MERHEM
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- KEL/AYPANG[Çigil][< divanlugatturk] ile/ve/değil/||/<> KÖSE


- KEL/LİK ile/değil/yerine SAÇSIZ/LIK


- KEM ile KEM[Fars.]
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Sayrılık. İLE Kötü, eksik. )


- KEMER[Fars. :Bel.] ile/ve/değil KAMBERİYE


- KEMİK YANGISI ile/ve KIKIRDAK DOKUSU YANGISI ile/ve EKLEM YANGISI ile/ve EKLEM SIVISI İÇEREN KESELERİN YANGISI

( OSTEOMİYELİT ile/ve POLİKONDRİT ile/ve ARTRİT ile/ve BURŞİT )


- KEMİK ve/||/<> FREN ve/||/<> İNSAF


- KEMİK ile/ve/<> İLİK

( AZM ile/ve/<> MAĞZ/MUHH[çoğ. MİHÂH] )

( BONE vs./and/<> BONE MARROW )


- KEMİK ile KABURGA/GÖĞÜS KEMİĞİ

( EĞE KEMİĞİ(AZM-İ DIL'Î): (HZ. ADEM'İN) SOL KABURGA(SI) )

( ... ile BEVÂNÎ )

( BONE vs. RIB/STERNUM/BREAST BONE )


- KEMİK ile KALBUR KEMİĞİ

( ... İLE Alın kemiğinin arkasında, kalbur gibi küçük delikleri olan, kafatasının alt ve ön bölümünü oluşturan kemik. )


- KEMİK ile KEMİKÇİK

( ... İLE Küçük kemik. )


- KEMİK ile OMACA

( ... İLE Kesilen ağaç kökü, asma kütüğü. | İri kemik. )


- KEMİK ile PARMAK KEMİĞİ

( BONE vs. PHALANX )


- KEMİK ile SABANKEMİĞİ

( ... İLE Burun boşluklarını birbirinden ayıran çeperin arkasında bulunan, ince, uzun bir kemik. )


- KEMOLİZ/CHEMOLYSIS[İng.] değil/yerine/= KİMYASAL AYRIŞIM


- KEMOPREVANTİF/CHEMOPREVENTIVE[İng.] değil/yerine/= İLAÇLA ÖNLER


- KEMOPROFİLAKSİ/CHEMOPROPHYLAXIS[İng.] değil/yerine/= İLAÇLA KORUMA


- KEMOTAKSİ/CHEMOTAXIS[İng.] değil/yerine/= KİMYASAL YÖNELIM


- KEMOTAKTİK/CHEMOTACTIC[İng.] değil/yerine/= KİMYASAL YÖNELIMLİ


- KEMOTERAPİ/CHEMOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= İLAÇLA KANSER SAĞALTIMI | İLAÇLA SAĞALTIM


- KEMOTERAPİ değil/yerine/= KİMYASAL/KİMYEVÎ SAĞALTIM/TEDAVİ


- KEMOTERAPÖTİK/CHEMOTHERAPEUTIC[İng.] değil/yerine/= KANSER İLACI


- KENDİ KENDİNE KONUŞMAK ile SAYIKLAMAK

( Zihinsel bozukluklarda. İLE Uykuda ya da hastalıkta. )


- KENDİLİĞİN BÖLÜNMESİ(ŞİZOFRENİ) ile ÇOKLU KİŞİLİK BOZUKLUĞU

( Gerçeklerle olan ilişkilerin büyük ölçüde azalması, düşünce, duygu ve davranış alanlarında önemli bozulmaların ortaya çıkması vb. belirtiler gösteren bir akıl hastalığı. İLE ... )

( el-İNKİSÂM el-NEFSÎ ile ... )

( SCHIZOPHRENIE avec ... )


- KENDİLİK:
KAYITLARIMIZDA ile/ve/||/<>/< BELLEĞİMİZDE


- KENDİMİZİ:
DEV AYNASINDA GÖRMEK ile/değil/yerine/>< DEVÂ AYNASINDA GÖRMEK


- KENDİNİ GELİŞTİRMEK ile/ve/<>/> KENDİNİ YETKİNLEŞTİRMEK

( En güçlü zincirin gücü bile, zincirin en zayıf halkası kadardır. )

( MÜTEEHHİB: Kendi kendini yetiştirmiş kişi. Otodidakt. )

( TO DEVELOPE THE SELF vs./and TO PERFECT THE SELF )


- KEPÇIR[İng. < CAPTURE] değil/yerine/= YAKALAMA


- KEPEK ile KEPEK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Küçük. İLE Kepek[baş derisinde]. )


- KEPEK/DONRA ile KEPEK

( Saçlı derideki pulcuklar. İLE Elenen undan sonra kalan kabuk kırıntıları. )

( DANDRUFF/FURFUR vs. BRAN )


- KEPEK/KİR ile DONRA

( ... İLE Saç kepeği, baş konağı. | Kalınlaşmış, tabaka durumuna gelmiş kir. )


- KEPMEK = ÇÖKMEK/YIKILMAK


- KERATİN ile KREATİN

( Saç, deri ve tırnak gibi yapıları oluşturan lifli bir protein türüdür. [Bu yapıları korumak, güçlendirmek ve esneklik kazandırmak için önemlidir. Gövde tarafından üretilebildiği gibi dışarıdan besinler ya da kozmetik ürünler yoluyla da alınabilir.][İnsan saçı ve tırnağının yanı sıra, hayvanların pençe ve toynaklarında, kuşların tüylerinde, oklu kirpilerin dikenlerinde, armadillo ile kaplumbağaların kabuklarında bulunan proteindir.] İLE Gövdede doğal olarak üretilen ve kaslarda enerji sağlayan bir amino asittir. [Ağırlık çalışanlar, sporcular ve yaşlılar tarafından kas kütlesi, güç ve performansı artırmak için gıda desteği olarak kullanılmaktadır. Kreatin monohidrat, piyasada en yaygın ve bilinen kreatin biçimidir. Kreatin monohidrat, kreatin molekülüne bir su molekülü bağlanmış durumudur. Kreatin monohidrat, gövdeye alındığında kreatin fosfat adı verilen bir bileşiğe dönüşür ve kaslarda enerji üretimine katılır.] )


- KERATİT ile/||/<> KONJONKTİVİT

( Kornea yangısı. İLE/||/<> Gözün konjonktiva tabakasının yangılanması. )


- KERATİT ile/||/<> KONJONKTİVİT

( Kornea yangısı ile gözde kızarıklık ve ağrı. İLE/||/<> Gözün konjonktiva tabakasının yangılanması ile kızarıklık ve sulanma. )


- KERATOKONUS ile/||/<> ASTİGMATİZM

( Kornea biçiminin konik duruma gelmesi ile ilişkili bir göz sayrılığı. İLE/||/<> Gözdeki kornea ya da lensin düzensiz eğriliği nedeniyle bulanık görme. )


- KERATOKONUS ile/||/<> KATARAKT

( Kornea biçiminin konik duruma gelmesi ile ilişkili bir göz sayrılığı. | Kornea biçiminin bozulması ile görme kaybı. İLE/||/<> Göz merceğinin bulanıklaşması ile görme kaybı. )


- KERATOKONUS ile/||/<> PTERJİUM

( Kornea biçiminin konik duruma gelmesi ile ilişkili bir göz sayrılığı. İLE/||/<> Gözün beyaz bölümünde büyüyen ve korneaya doğru ilerleyen bir doku. )


- KESE[Fars. < KÎSE] ile TULUMCUK

( Organizmanın bazı boşlukları. İLE İç kulakta, yarım daire kanallarına bağlı küçük kese. | Bitkilerde yüzmeyi kolaylaştıran, tulum biçiminde küçük kese. )


- KESE[Fars. < KÎSE] ile KESE ile HAVA KESESİ

( Cepte taşınan, içine para, tütün vb. konulan, kumaştan ya da örgüden küçük torba. | Bu küçük torba miktarında olan. | Bazı şeylerin üzerine geçirilen, kumaştan çanta biçiminde kap. | Yıkanırken kir çıkartmak için ele geçirilen, gövdeyi ovmaya yarayan, bürümcükten, cep biçiminde bez. | Birinin mal varlığı. | Organizmanın bazı boşlukları. | Su bitkilerinde içi hava ile dolu olan ve bitkinin suda yüzer durumda kalmasını sağlayan şişkinlik. | Beş yüz kuruşluk para birimi. İLE Kısa, kestirme yol. İLE ... )

( POUCH vs. SAC vs. AIR SAC )


- KESE ile KESECİK

( Organizmanın bazı boşlukları. İLE Kulağın dolambacında bulunan ve lenf ile dolu olan küçük zarsı örgen. )


- KESİCİ DİŞLER ile/ve KÖPEK DİŞLERİ ile/ve ÖĞÜTÜCÜ DİŞLER (KÜÇÜK AZI DİŞLERİ ile/ve BÜYÜK AZI DİŞLERİ)

( ... ile/ve ... ile/ve TÂHİNE[çoğ. TAVÂHİN] (NÂB[çoğ. ENYÂB] ile/ve ÂZİME) )

( INCISORS vs./and CANINE vs./and (PREMOLARS vs./and MOLARS) )

( ... avec/et ... avec/et MOLAIRE )


- KEŞİF ile/ve/||/<>/> ORTAYA ÇIKARMA


- KESİK ile/ve/||/<> KÂĞIT KESİĞİ


- KESME ile KESME
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Demirden yapılmış, geniş bir uc/temren. İLE Perçem. )


- KESMEK ile/ve/||/<> LASER İLE YAKMAK


- KETOASİDOZ ile/||/<> LAKTİK ASİDOZ

( Kanda keton nesneciklerinin birikmesi. İLE/||/<> Kanda laktik asit birikmesi. )


- KETOZİS ile KETOJENİK BESLENME

( Aralıklı Oruç, Otofaji ve Ketojenik Beslenme Hakkında Bilinmesi Gerekenler ve FaRkLaR'ını, Suat Erus(Dr.)'tan, burayı tıklayarak dinleyebilirsiniz... )


- KEVİG/KEWİG ile KIKIRDAK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Burundaki kıkırdak. İLE ... )


- KEYLÜS/KİLÜS[Ar. < Yun.] değil/yerine/= AKKAN

( Bağırsaktan gelen, içinde yağ damlacıkları bulunan kan. )


- KEZİG ile KEZİG ile KEZİK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Dönüşümlü olarak yapılan bir işte sıra. İLE Cesaret. İLE Ateş ve titreme. )


- KİBAS/INCREASED İNTRACRANIAL PRESSURE SYNDROME[İng.] değil/yerine/= KAFA İÇİ BASINÇ ARTIŞI BELİRGESİ, KAFA İÇİ BASINÇ ARTIŞI SENDROMU


- KIBT/CONE BEAM COMPUTERIZED TOMOGRAPHY, CONE BEAM COMPUTED TOMOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= KONİK IŞINLI BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ


- KIÇ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BACAK

( MÂ-BA'D ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÂMİLE[< AMEL] )

( [not] BUTTOCK[ASS, ARSE] vs./and/but/||/<>/< LEG
LEG instead of BUTTOCK )


- KİÇİMEK ile/ve/||/<> KİÇİNMEK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kaşınmak. İLE/VE/||/<> Dayak. | Aşırı eşeysel istek. )


- KÎH[Ar.] ile KİH[Fars. çoğ. KİHÂN]

( İrin, cerahat. İLE Küçük. )


- KIKIRDAK/KAKIRDAK ile/ve KEMİK

( EŞVÂK[Ar. < ŞEVK]: Kemiklerin uzaması. )

( Kemik kadar sert olmayan, dayanıklı, esnek, bükülgen, damarsız bağ dokusu. | Sığır ve danada, hayvanın göğüs boşluğunun arka tarafının alt bölümünde bulunan parça. İLE/VE İnsanın ve omurgalı hayvanların çatısını oluşturan türlü biçimdeki sert örgenlerin genel adı. | Kemikten yapılmış olan. )

( )

( GUDRÛF ile/ve AZM[çoğ. İZÂM] )

( KÖZ ile/ve ESTEH, ÜSTÜHÂN/İSTİHÂN )

( GRISTLE/RING CARTILAGE vs./and BONE )


- KIKIRDAK ile KEMİRCİK

( ... İLE Burun, kulak vb.nde bulunan küçük kıkırdak. )


- KİL[Fars. < GİL] ile KİLERMENİ[Fars. GİL + ERMENİ]

( Islandığı zaman kolayca biçimlendirilebilen, yumuşak ve yağlı toprak. İLE Eczacılıkta kullanılmış olan kırmızı renkli kil. )


- KİLİT[Fars. < KELİD/KİLİD] ile/ve/||/<> PERİCİK

( Anahtar, düğme gibi takılıp çıkarılabilen bir parça yardımıyla çalışan kapatma aracı. | Bir yanı değirmi, öbür yanına demir çubuk geçirilmiş olan yarım halka. | Atların alnından alt çenesine uzanan beyazlık. İLE/VE/||/<> Kilit dili. | Perihastalığı.[Sara ve isteri gibi bazı hastalıklar için kullanılır.] )


- KILKIRAN = SAÇKIRAN

( Bir mantarın oluşturduğu, kılları döken bir deri sayrılığı. )


- KILLI (GÖVDE/YÜZ/YANAK/ÇENE/BURUN/KULAK/SIRT/GÖĞÜS/PENİS/YARDA/TESTİS/VAJİNA/PUBIC/LABIA MAJOR/KIÇ/BACAK) ile/yerine KILSIZ (GÖVDE/YÜZ/YANAK/ÇENE/BURUN/KULAK/SIRT/GÖĞÜS/PENİS/TESTİS/VAJİNA/PUBIC/LABIA MAJOR/KIÇ/BACAK)


- KİLO KAYBETMEK iel/değil/yerine/||/<> KİLO VERMEK


- KİLO- ile/||/<> MİLLİ-

( Bin. İLE/||/<> Bin, binde bir. )


- KINAKINA[isp. < QUINAQUINA] ile/ve/||/<>/> KİNİN[Fr. < QUININE]

( Kök boyasıgillerden, asıl yurdu Güney Amerika olan, Hindistan ve Endonezya'da da yetiştirilen, kabuğundan kinin çıkarılan bir ağaç. [Lat. CINCHONA] | Bu bitkiden yapılan içecek. İLE/VE/||/<>/> Kınakınadan elde edilen ve sıtmanın sağaltımında kullanılan beyaz alkaloit. )


- KINESTETİK HALÜSİNASYON/KINESTHESİC HALLUCINATION[İng.] değil/yerine/= DEVİNIMSEL VARSANI


- KINESTETİK KOMÜNİKASYON/KINAESTHETIC COMMUNICATION[İng.] değil/yerine/= DOKUNSAL İLETİŞİM


- KINK[İng.] değil/yerine/= BÜKÜM


- KİPE[Alm. < KIPPE]

( Hızla bükülen kalçanın sert ve birden gerilişiyle, gövdenin yatıştan ayaküstü duruşa ya da asılmadan dayanmaya geçmesi. )


- KİR ile PESEK

( ... İLE Diş kiri/pası. )


- KIRAN/ÖLET/AFET ile KIRAN

( Kırma işini yapan kişi. | Bir topluluğun ve özellikle hayvanların büyük bir bölümünü yok eden hastalık ya da başka neden. İLE Kıyı, kenar, çevre, uç. | Dağ sırtı, tepe, bayır. | Kıraç toprak. | Birbirine paralel olarak uzanan iki akarsu arasında kalmış dağ sırtı. )


- KIRBA[Ar. < KİRBA]/MATARA[Ar. < MİTHARE] ile KIRBA

( Sakaların içinde su taşıdıkları ağzı dar, altı geniş, deriden yapılmış kap, su kabı. İLE Çok su içen. | Çocuklarda karın şişmesiyle beliren bir hastalık. )


- KIRGIN/LIK ile/değil KIRIK/LIK


- KIRIK ile/ve/||/<> BÜKÜK ile/ve/||/<> EĞİK


- KIRIK ile ÇATLAK


- KIRIK ile KIRIK ile KIRIK

( Kırılmış olan. | Tam nota göre düşük olan not. | Saf renkten hafif uzaklaşmış. | Kırılmış bir şeyden ayrılan parça. | Kemiğin bir etki ile kırılması. | Bir şeyin kırılan yeri. | Kırıntı. | Melez. | Tavla oyununda oyun dışı bırakılan pul. | Gücenmiş, üzgün. İLE Dişilin ya da erilin, yasalara ve törelere aykırı olarak ilişki kurduğu eril ya da dişil. İLE Fay. )


- KIRIK/ÇI/SINIK/ÇI[yerel] ile/değil/yerine KEMİK HEKİMİ/ORTOPEDİST


- KIRILIP SERİLMEK


- KIRILMA/KIRIK ile/ve/||/<>/< ÇIKMA/ÇIKIK ile/ve/||/<>/< BURKULMA

( Kırık, kemik bütünlüğünün bozulmasıdır. Kırıklar, darbe sonucu ya da kendiliğinden oluşabilir. Yaşlılık ile birlikte kendiliğinden kırık oluşma riski de artar. İLE/VE/||/<>/< Eklem yüzeylerinin kalıcı olarak ayrılmasıdır. Kendiliğinden normal konumuna dönemez.[Yoğun ağrı, şişlik ve kızarıklık, işlev kaybı ve eklem bozukluğu gibi belirtileri vardır.] İLE/VE/||/<>/< Eklem yüzeylerinin anlık olarak ayrılmasıdır. Zorlamalar sonucu oluşur.[Burkulan bölgede ağrı, kızarma, şişlik, işlev kaybı gibi belirtileri vardır.] )

( [Kırıklarda İlk Yardım]
- Yaşamı tehdit eden yaralanmalara öncelik verilir.
- Hasta/yaralı, hareket ettirilmez, sıcak tutulur.
- Kol etkilenmişse yüzük ve saat gibi nesneler çıkarılır. - Sabitleme ve sargı yapılırken, parmaklar görünecek biçimde açıkta bırakılır.
- Kırık kuşkusu bulunan bölge, ani hareketlerden kaçınılarak bir alt ve bir üst eklemleri de içine alacak biçimde sabitlenir.
- Açık kırıklarda, sabitlemeden önce yara temiz bir bezle kapatılmalıdır.
- Kırık bölgede sık aralıklarla nabız, derinin rengi ve ısısı gözlenir.
- Kol ve bacaklar yukarıda tutulur.
- Tıbbî yardım istenir[112].

İLE/VE/||/<>/<

[Çıkıkta İlk Yardım]
- Eklem aynen bulunduğu biçimde sabitlenir.
- Çıkık yerine oturtulmaya çalışılmaz.
- Hastaya/yaralıya, ağızdan hiçbir şey verilmez.
- Bölgede nabız, deri rengi ve ısısı kontrol edilir. - Tıbbi yardım alınır.

İLE/VE/||/<>/<

[Burkulmada İlk Yardım]
- Sıkıştırıcı bir bandajla burkulan eklem sabitlenir.
- Şişliği azaltmak için bölge yukarı kaldırılır.
- Hareket ettirilmez.
- Tıbbî yardım alınır. )


- KIRIM ile KIRIM ile Kırım

( Savunmasız kişilerin ya da tutsakların toplu olarak öldürülmesi, katliam. İLE Hayvanların hastalık, soğuk gibi sebeplerle ölmesi. İLE ... )


- KIRIŞIK ile/ve/değil/yerine/||/<> KIVRIM

( Kırışmış olan. | Kırışmış yer, kırışıklık. | Deride esnekliğin kaybolmasından oluşan kıvrım. )


- YAŞ:
40 ile/ve/> 50

( Gençliğin, yaşlılığı. İLE/VE/> Yaşlılığın, gençliği. )


- 40'LI YAŞLAR ile/ve/||/<>/> 50'Lİ YAŞLAR

( Gençliğin yaşlılığı. İLE/VE/||/<>/> Yaşlılığın gençliği. )


- 43 YAŞINA KADAR ALKOL:
İÇMEYENİN BEYNİ ile/ne yazık ki/>< "İÇENİN" "BEYNİ"

( )

( Alkol, yüzeye yakın kan damarları genişleyerek "sıcaklık duyusu" verir fakat gerçek bir durum değildir. Gövde iç sıcaklığını düşürür. )


- KIRMIZI İLİK ile SARI İLİK

( Yassı kemik boşluklarını dolduran ilik. İLE Uzun kemiklerin orta kısımlarını 20 yaşından sonra dolduran kemik iliği. )

( RED MARROW vs. YELLOW MARROW )


- KIRMIZI ile YEŞİL


- KİROTERAPİ/CHIROTHERAPY[İng.] değil/yerine/= ELLE SAĞALTIM


- İNSÜLİN:
KISA SÜRE ETKİLİ ile/ve UZUN SÜRE ETKİLİ


- KISA SÜRELİ BELLEK ile/ve/<> UZUN SÜRELİ BELLEK

( Biyofizik bir süreçtir. İLE/VE/||/<> Biyokimyasal bir süreçtir. )

( Sessel kod önemlidir. İLE/VE/||/<> Anlamsal kod önemlidir. )

( 7 +/- 2 kapasitesi vardır. İLE/VE/||/<> Kapasitesi sınırsızdır. )

( Ara-bul-geriye getir hemen hemen hatasızdır. İLE/VE/||/<> Hata yapmaya son derece eğilimlidir. )

( Yeni öğrenilen davranış ya da bilgi, kısa süreli bellekte 30 saniye kadar kalır ve sonra uzun süreli belleğe aktarılır. )

( Hipokampüs, kısa süreli bellekle ilgili bir beyin bölgesidir. )

( Bir bilginin uzun süreli belleğe girmesi protein sentezi ile gerçekleşir. )

( Otuz saniye geçtikten sonra anımsanan her bilgi ya da olay uzun süreli bellekten çağrılır. )

( KÜMELEME: Uzun süreli bellekteki bilgileriniz aracılığıyla size verilen yeni birimleri anlamlı bir biçimde gruplama sürecine kümeleme[clustering] adı verilir. )


- KISA SÜRELİ BELLEK ile/ve/değil YANKISAL DEPO

( 10 - 30 saniye. İLE/VE/DEĞİL 250 milisaniye - 4 saniye. )


- KİŞİ/İNSAN, GÖVDENİN İÇİNDE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖVDE, KİŞİNİN DIŞINDA


- KİŞİLERİ, AYAKTA TUTAN:
İSKELET[Fr. < SQUELETTE] VE KASLARI ve/değil/||/<>/< İLKE VE İNANÇLARI


- KİŞİLİK ÖRGÜTLENMELERİ/BOZUKLUKLARI:
[PARANOİD ile ŞİZOİD ile ŞİZOTİPAL] ile [ANTİSOSYAL ile NARSİSİSTİK ile BORDERLINE ile HİSTRİONİK] ile [BAĞIMLI KİŞİLİK ile ÇEKİNGEN ile OBSESİF-KOMPULSİF] ile [PASİF AGRESİF ile KENDİNİ TEKRARLAYAN(SELF REPEATING)]


- KİŞİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> KENDİLİK

( Masterson'ın, Kendilik kuramı ve çalışmalarını okumanızı/incelemenizi salık veririz... )


- KISIRLIK ile/değil HİYÂL[Ar.]


- KISIR/LIK" ile "KABIZ/LIK"


- KISMÎ/PARSİYEL/PARTIAL[İng.] değil/yerine/= BÖLÜMSEL/BÖLÜMLÜ/BÖLÜNMÜŞ



(5/8)

FaRkLaR'ın devamı için burayı tıklayınız...
( Click here to see further differences!... )




Bu sayfa 01 Ocak 2025 itibariyle 2919 kez incelenmiş/okunmuştur.