
Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim
T'LERDE
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA VE FARKINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 7415 başlık/FaRk ile birlikte,
8267 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(4/9)
- PAMUK ile TAHTAPAMUK
( ... İLE Döşemecilikte kullanılan bir dolgu ve örtü malzemesi. )
- PAMUK[Fars.] ile/||/<>/> TULUP
( Ebegümecigillerden, koza biçimindeki meyvesi üç, dört, beş dilimli olan, sıcak bölgelerde yetişen tarım bitkisi. | Bu bitkinin tohumlarının çevresinde oluşmuş ince, yumuşak tellerin adı. | Bu tellerin işlenmiş biçimi. | Bu bitkinin işlenmiş biçiminden yapılmış. | Halı, kilim vb. yaygıların üzerinde oluşan, uçuşabilen toz kümecikleri. İLE/||/<>/> Atılmış, eğrilmeye hazırlanmış, top biçiminde pamuk. )
- PANDİT ile TOYİN
( Brahma bilgini, din büyüğü. İLE Mani rahibi. )
- PANGRAM:
İNGİLİZCE'DE ile TÜRKÇE'DE
( Bir dildeki tüm harfleri içeren, kısa, gerçekçi olmayan tümcelerdir. )
( The quick brown fox jumps over the lazy dog. İLE Pijamalı hasta, yağız şoföre çabucak güvendi. )
- PARAMEDİKAL/PARAMEDICAL[İng.] değil/yerine/= TIPLA BAĞLANTILI
- PARAPLEJİ ile/ve TETRAPLEJİ
( İki bacakta da görülen felç. İLE/VE ... )
- PARÇA ve/||/<>/>/< TAMAMLAYICI/LIK
- PARÇA ile/ve TAVIR
( PIECE vs./and MANNER )
- PARENKİMA = NESC-İ HÜCREVÎ = TISSU CELLULAIRE
- PARFÜM (KOKUSU) ile/yerine TEMİZ TEN (KOKUSU)
- PARMAK İZİ ÖBEKLERİ(GRUPLARI):
ARCH ile/ve TENTARCH ile/ve LOOP ile/ve DOUBLE LOOP ile/ve POCKED LOOP ile/ve WHORL ile/ve MIXED
( DAKTİLOSKOPİ[< Yun. DAKTYLOS: Parmak. | SKOPEIN: Gözlemlemek.]: Parmak izine dayanarak kimlik belirleme yöntemi. )
( 8'er alt grupları daha vardır. )
( Parmak iziyle kimlik tespitinde binde 2.5 ilâ 3'lük bir hata payı olabilmektedir. )
( İlgili ayrıntıları okumak için burayı tıklayınız... )
- PATATES ile TATLI PATATES
( POTATO vs. YAM/SWEET POTATO )
( SOLANUM TUBEROSUM cum IPOMOEA BATATAS )
- [ne yazık ki]
PATAVATSIZLIK ile/ve/||/<> TOKSÖZLÜLÜK
( Sözlerinin nereye varacağını düşünmeden saygısızca konuşma, davranışlarına dikkat etmememe. İLE Hatır ve gönül dinlemeden, hiçbir şeyden "çekinmeden" konuşmak. )
- PATENT ile YARARLI/FAYDALI MODEL ile TASARIM
( )
- PATKA ile TEPELİ PATKA
- PATOGNOMİK/PATHOGNOMONIC[İng.] değil/yerine/= TANI KOYDURUCU
- PAZARLIK ile/değil/yerine TARTIŞMA
( [not] NEGOTIATION vs./but ARGUE
ARGUE instead of NEGOTIATION )
- PAZU[Fars. < BÂZÛ](BİSEPS) ile/ve TRİSEPS
( Kolun, omuz ile dirsek arasındaki bölümü. İLE/VE ... )
( BICEPS vs./and TRICEPS )
- PEFMETRE/PEAK FLOW METER[İng.] değil/yerine/= TEPE AKIM HIZIÖLÇER
- PEGASUS ve TRUVA ATI
- PENCERE ile TEMEK
( ... İLE Ahırdaki pisliği dışarı atmak için kullanılan kapaklı ya da kapaksız delik/pencere. )
- PENCERE ile/ve/||/<> TEPE CAMI
( ... İLE/VE/||/<> Tavanda ya da tavana yakın yerde, tepeye yakın bulunan pencere. )
- PERDE ile/ve TARABA
( ... İLE/VE Tahta perde. )
- PERDE ile TÛL
( ... İLE Uzunluk. [Tûl perde] | Zaman çokluğu, uzun süre. | Boylam. [TÛL DAİRESİ] )
- PERDE[Fars.] ile TÜL[Fr. < TULLE]
( Görüşü, ışığı engellemek, bir şeyi gizlemek için pencereye ya da bir açıklığın önüne gerilen örtü. | Üzerine bir nesnenin görüntüsü yansıtılan saydam olmayan yüzey. | İki yeri birbirinden ayıran bölme. | Seste pes perde. | Doğruyu görmeye engel olan şey. | Kaz, ördek, martı gibi hayvanların parmaklarını birbirine bitiştiren zar. | Bir müzik parçasını oluşturan seslerden her birinin kalınlık ya da incelik derecesi. | Bu ses derecelerini sağlamak için çalgılarda bulunup parmaklarla basılan yer. | Katarakt. | Bir sahne eserinin büyük bölümlerinin her biri. İLE Çok ince gözenekli pamuk ya da sentetik dokuma. | Bu dokumadan yapılmış olan. )
- PERİŞAN OLMAK ile/ve/||/<> TELEF OLMAK
- PERSEVERASYON/PERSEVERATION[İng.] değil/yerine/= TEKRARLI TAKILIM
- PES ile/ve/||/<>/> TİZ ile/ve/||/<>/> UYUM
( Hafif, yavaş sesle söylenen. | Yenilgiyi kabul ettiğini belirtmek için ya da birinin şaşkınlık veren davranışlarına karşılık olarak kullanılır. İLE/VE/||/<>/> İnce, keskin selen/sadâ. İLE/VE/||/<>/> ... )
- Pİ[Π][3.14] ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TAU[τ][6.28]
( Çemberin çevresini çapıyla ilişkilendirir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Bir çemberin çevresini yarıçapıyla ilişkilendirir. [Tam çemberin radyan cinsinden açı ölçüsü olarak daha kullanışlıdır.] )
- PİK/PEAK[İng.] değil/yerine/= TEPE | DORUK
- PİL-/PİLİ-/PİLO- ile/||/<> TRİCH-/TRİCHO-
( Kıl. İLE/||/<> Saç, saçların durumu ile ilgili, kıl. )
- PİLİÇ ile/ve TAVUK
( Dünyadaki tüm piliçlerin kökeni Kırmızı Orman Tavuğu denen Tayland'a özgü bir tür sülüne dayanmaktadır. )
( Amerika kıtasında 1500'lerden önce hiç piliç yoktu. Kıtaya pilici ilk götüren İspanyol'lar oldu. )
( Öteki dillerde GIT GIT GIDAK[Türkçe'de]: * GAK GAK[Almanya'da] * GOK GOK[Danimarka'da] * KOT KOT[Finlandiya ve Macaristan'da] * KOTKOTKODAT[Fransa'da] * TOK TOK[Hollanda'da] * GUK GUK[Tayland'da] )
( HURÛS-BEÇE ile/ve ... )
( PULLET vs./and CHICKEN )
- PİRAMİTLER:
[BOSNA ile GİZA ile TİKAL ile MAURITIUS ile KOHKER ile GUIMAK ile ENDONEZYA ile JİLİN ile BEYAZ ile KUKULKAN ile SUDAN ile SUALTI ile KÜBA ile YONAGUNİ ile BALİ ile MAYA ile JAVA ile KAMBOÇYA ile AVUSTRALYA ile GUATEMALA] ile
MODERN PİRAMİTLER
[MOSKOVA ile KANADA ile CEITUS ile MEMPHIS ile LAS VEGAS]
( [Bosna'da. İLE Mısır'da. İLE Guatemala'da. İLE Mauritius'ta. İLE Kamboçya'da. İLE Kanarya Adaları'nda. İLE Endonezya'da. İLE Kuzeydoğu Çin'de. İLE Çin'de. İLE Meksika'da. İLE Sudan'da. İLE Portekiz açıklarında. İLE Küba açıklarında. İLE Japonya'da. İLE Bali adalarında. İLE Güney Amerika'da. İLE Java adalarında. İLE Kamboçya'da. İLE Avustralya'da. İLE Guatemala'da.]
İLE
Modern:
[Rusya'da. İLE Kanada'da. İLE Roma(İtalya)'da. İLE Amerika'da. İLE Amerika'da.] )
( En çok piramitin bulunduğu ülke, Mısır değil Sudan'dır[220 piramit bulunmaktadır.] )
- PİSLİKTEN ile/değil TEMİZ OLMAYI (YETERİNCE/FAZLA) ÖNEMSEMEMEKTEN
( Tuvaletten daha pis 10 ürün ve eşya...
- Teneke kutu içeceklerin dış yüzeyi
- Hastane ve kamu binaları tırabzanları
- El kurutma makineleri
- Fast food ve çiğ köftecilerde verilen uzun süre bekletilmiş yeşil sebzeler
- Otobüs içindeki tutacaklar
- Havlu kullanılmayan spor salonlarındaki aletler
- Kağıt ve madeni paralar
- Restoran menü kitapçıkları
- Ortak kullanım alanlarındaki lamba düğmeleri
- Güzellik salonları ve kuaförlerdeki havlu ve aletler )
- PİŞMANLIK:
MERTEBE değil TEKALLÜB/DEVİNİM VE TÖVBE
- PİŞMANLIK[Fars. < PEŞÎMAN] ile/ve TÖVBE
( Pişmanlık, tövbedir. )
( Tövbede niyet, pişmanlıktır. )
( PİŞMAN < PEŞÎMÂN )
( PENITENCE/REGRET vs./and REPENTANCE )
( PAENITENTIA cum/et ... )
- PİYES[Fr.] ile/ve TİYATRO
( ... İLE/VE Tiyatro, sanatların mâbedidir. )
- PLAN[İng.] değil/yerine/= TASARI, TASAR
- PLASTİK[Fr.] ile TERMOFOR[Fr.] ile TERMOPLAST[Fr.]
( Isı ve basınç etkisiyle biçim verilen, organik ya da sentetik olarak yapılan nesne. | Bu maddeden yapılan. İLE Kauçuk vb. maddelerden yapılan, içi su ya da kimyasal bir madde ile doldurularak ısının aynı düzeyde kalmasını sağlayan kap. İLE Sıcakta biçim verilmeye elverişli, soğukta oldukça sert olan, kalıplandıktan sonra biçim değiştirmeyen yapı malzemesi. )
- PLAZMOLİTİK ile TURGORLUK
( Bitki gözelerinin su kaybederek büzülmesi. İLE Bitki gözelerinin su alarak şişmesi ve sertleşmesi. )
- POİKİLO- ile/||/<> -TROPE/-TROPİC/-TROPİSM/TROPO-/-TROPY
( Değişik, düzensiz. İLE/||/<> Dönme, döndürücü, dönme ya da değişme eğilimi. )
- POLEN, ÇİÇEK TOZU = TAL' = POLLEN
- [Yun.] POLİMNİA ile/<> MELPOMEN ile/<> KALYOPE ile/<> KİLYO ile/<> ÖTERP ile/<> TERPSİGOR ile/<> ERATO ile/<> TALİA
( DOKUZLUKLAR[Yun. ENNEADLAR]
[simgelerdi...]
Ruhların, metafizik ve kehanet bilimlerinin sanatını.
İLE/<>
Yüzünde taşıdığı trajik maske ile Yaşam ve Ölümü.
İLE/<>
Bilimin tekrar doğuş sürecini.
İLE/<>
Tıp bilimini.
İLE/<>
Maji bilimini.
İLE/<>
İnsan ve psikolojik yapısının bilimini.
İLE/<>
Taşlar bilimini.
İLE/<>
Bitkiler bilimini.
İLE/<>
Hayvanlar Bilimini. )
( )
- POMACEAE = TUFFÂHÎYE
- PONTON[Fr.] ile TOMBAZ
( Batmış gemileri askıya alma işinde kullanılan büyük duba. | Yat limanlarında yatların yanaşması için zincirle karaya bağlı sabit duba. İLE Irmaklarda işleyen, altı düz kayık. | Üzerinde köprü kurulan, altı düz kayık biçiminde duba, ponton. )
- POPÜLASYON ile TOPLULUK
( Aynı türün bireylerinin oluşturduğu öbek. İLE Farklı türlerin bireylerinin oluşturduğu öbek. )
- PORTABIL/PORTABLE[İng.] değil/yerine/= TAŞINABİLİR
- PORTAKAL[Portekizce] ile TURUNÇ[Fars.]
( ORANGE vs. BITTER/SEVILLE ORANGE )
( CITRUS SINENSIS/CITRUS AURANTIUM cum CITRUS AURANTIUM AMARA )
- PORTATİF/SEYYAR değil/yerine/= TAŞINABİLİR/TAŞINIR
- POST ile TAHT
- POSTNİŞİN ile/ve SERTARÎK ile/ve SERTABBÂH ile/ve SERZÂKİR ile/ve İMÂM ile/ve MEYDANCI ile/ve TÜRBEDÂR ile/ve ÂSÂDÂR ile/ve NAKÎB ile/ve PAZARCI ile/ve ÇERÂĞÎ ile/ve SÂKÎ ile/ve FERRÂŞ ile/ve KAPUCU
- PRESİPITAN/PRECIPITANT[İng.] değil/yerine/= TETİKLEYİCİ | HIZLANDIRICI | ÇÖKELTICİ
- PROFAZ ile TELOFAZ
( Mitoz ve mayoz bölünmenin ilk evresi. İLE Mitoz ve mayoz bölünmenin son evresi. )
- PROGNOSİS ile/||/<> TANI
( Sayrılığın olası seyri ve sonucu hakkında yapılan öngörü. İLE/||/<> Sayrılığın belirlenmesi ve adlandırılması işlemi. )
- PROGRAM ile/ve TASARIM
( PROGRAMME vs./and DESIGN )
- PROJE[İng. PROJECT] değil/yerine/= TASARI/İŞ
- PROMOSYON değil/yerine/= TANITIM
- PROSPEKTÜS/PACKAGE INSERT[İng.] değil/yerine/= TANITMALIK
- PROSPEKTÜS[Fr./İng. < PROSPECTUS] değil/yerine/= TANITMALIK
- PROSTAT BEZİ ile/||/<> TESTİS ile/||/<> VAZEKTOMİ/VASEKTOMİ
( Mesane tabanında olmak üzere sidik borusunu[üretra] kuşatan ve meni salgılayan eril üreme bezi.[Bu meni, erbezlerinde yapılan spermleri penise taşır. Yaşlılıkta prostatın iyi huylu olarak büyümesi, sık görülen bir durumdur ve mesanede sidik birikmesine neden olabilir. Yaşlılarda prostat kanseri de sık görülür. İki biçimde de sayrıya cerrahi girişim yararlı olur.] İLE/||/<> Hayvanda, sperm ve eril hormonları olan androjenleri üreten örgen.[İnsanda, testisler iki tanedir ve oval biçimindedir.[Penisin hemen arkasında ve anüsün önünde bulunan skrotal kesede bulunur.] İLE/||/<> Bir erilin spermini taşıyan tüpleri, gebeliği kalıcı olarak önlemek için kesmek ya da kapatmak amacıyla yapılan cerrahi işlem.[Genellikle lokal anestezi altında yapılır. İşlemin gerçekleşmesi yaklaşık olarak 15 dakika sürer.] )
- PROSTAT KANSERİ ile/||/<> TESTİS KANSERİ
( Prostat bezinde kanser gözelerinin büyümesi. İLE/||/<> Testislerde kanser gözelerinin büyümesi. )
- PROTEST (TUTUM/TAVIR) değil/yerine TEPKİCİ/TEPKİSEL (TUTUM/TAVIR)
- PROTEZ /PROSTHESIS[İng.] değil/yerine/= TAKMA
- PROTEZ[Fr. PROTHESE] değil/yerine/= TAKMA ...
( Eksik bir örgenin yerini tutmak, bir örgenin sakatlığını örtmek amacıyla yapılan yapay örgen ya da parça. | Bu amaçla yapılıp kullanılan örgen. | [dilb.] Öntüreme. )
- PSİKOLOJİDE/TÜZEDE KORUMA:
KENDİ İÇİN ve/||/<>/> YAKIN ÇEVRE İÇİN ve/||/<>/> TOPLUM İÇİN
- PSİKO-TOPLUMSAL BEN ile/ve/||/<> TEMSİLİ BEN ile/ve/||/<> EYLEYEN BEN
- PSYCH-/PSYCHO- ile/||/<> PSYCHRO- ile/||/<> CRY-/CRY-MO-/CRYO- ile/||/<> -THYMİA/THYMO- ile/||/<> -MANİA ile/||/<> PHREN-/-PHRENİA/PHRENO- ile/||/<> EROT-
( Zihin, zekâ ile ilgili, zihinsel olaylarla ilgili, psikolojik yöntemlerle ilgili, psikolojik. İLE/||/<> Soğuk. İLE/||/<> Soğuk, donma. İLE/||/<> Psişe, psişik durumla ilgili, timusla ilgili. İLE/||/<> Delilik, manik durum. İLE/||/<> Mental bozuklukla ilgili, diyaframla ilgili. İLE/||/<> Aşk. )
- PUDRA ile TAŞPUDRA
( ... İLE Süslenmek için kullanılan pudra ve krem karışımı katı madde. )
- pulv.[Lat. < PULVIS] değil/yerine/= TOZ, PUDRA
- PÜRÜZ/LÜ ile TIRTIK/LI
- PUŞKİN ve/||/<> GOGOL ve/||/<> GONÇAROV ve/||/<> DOSTOYEVSKİ ve/||/<> TURGENYEV ve/||/<> TOLSTOY ve/||/<> ÇEHOV ve/||/<> GORKİ ve/||/<> ZAMYATİN ve/||/<> BULGAKOV ve/||/<> PASTERNAK
( 1799 - 1837 ve/||/<> 1809 - 1852 ve/||/<> 1812 - 1891 ve/||/<> 1821 - 1881 ve/||/<> 1818 - 1883 ve/||/<> 1828 - 1910 ve/||/<> 1860 - 1904 ve/||/<> 1868 - 1936 ve/||/<> 1884 - 1937 ve/||/<> 1891 - 1940 ve/||/<> 1890 - 1960 )
( )
- PUT / ŞEYTAN ile TÂGUT["gu" uzun okunur][çoğ. TAVÂGÎ/T]
( ... İLE Kayıptan haber veren, büyücü. | Şeytan. | İslâm'dan önce, Mekke'deki Lât ve Uzzâ putları. )
- QAVAL[Azr.] = TEF[Tr.]
- QUADR-/QUADRİ- ile/||/<> TETR-/TETRA-
( Dört, dört kez, dört kat. İLE/||/<> Dört. )
- RAB ile/ve/<> TURAB
- RAHAT/LIK ile/ve/değil TERBİYESİZ/LİK
- RAKUN ile TANUKİ
( ... ile )
( ... cum NYCTEREUTES )
- RAMAZAN ve/||/<>/> TOPLUMSALLAŞMA
- RASTGELE ve TEVEKKÜL
- RASTGELELİK:
TANIMLAMADA ile TANIMLAMAMADA
- RASTGELELİK >< TANIM/LAMA
- RASTLANTI["RASLANTI" değil!] = TESADÜF = CHANCE, HAZARD[İng.] = HASARD[Fr.] = ZUFALL[Alm.]
- RASTLANTI değil/yerine TÜZE
- REAKSİYON/REACTION[İng.] değil/yerine/= TEPKİ | TEPKİME
- REAKSİYON ZAMANI/REACTION TIME[İng.] değil/yerine/= TEPKİ ZAMANI
- REAKSİYONER/REACTIONARY[İng.] değil/yerine/= TEPKİSEL
- REAKTAN/REACTANT[İng.] değil/yerine/= TEPKİMEYE KATILAN
- REAKTİF/REACTIVE[İng.] değil/yerine/= TEPKİLİ | AYIRAÇ
- REAKTİVİTE/REACTIVITY[İng.] değil/yerine/= TEPKİLİLİK
- RECÂ'[Ar.] ile TAMA'[Ar.]
- RED ile/değil/yerine TAMAMLAMAK
( Duruyorsan. İLE/DEĞİL/YERİNE Yürürsen/yürüyerek. )
- REFLEKS/REFLEX[İng.] değil/yerine/= TEPKE
( Dıştan gelen bir uyarım sonucu doğan hareket, salgı gibi iç tepkilere yol açan irade dışı sinir etkinliği, yansı. | Dıştan ya da içten gelen bir uyarım sonucunda organizmada tepkilere yol açan istemsiz sinir etkinliği. )
- REHBER[Ar.] ile/değil TUR ÖNDERİ
- REHİN[Ar. < REHN]/İPOTEK[Fr. < HYPOTHEQUE] değil/yerine/= TUTU
( Borcun ödeneceğine ilişkin borçlunun alacaklıya bir taşınmazı güvence olarak göstermesi. )
- REHİN/İPOTEK değil/yerine/= TUTU
- REKLAM[Fr. < RÉCLAME] değil/yerine/= TANITI
( Bir şeyi topluma tanıtmak, beğendirmek ve böylelikle sürümünü sağlamak için denenilen her türlü yol. | Bu amaç için kullanılan yazı, görsel, film vb. )
- REKOLTE[İt. < RACCOLTA] değil/yerine/= TOPLAM ÜRÜN
- REKOLTE değil/yerine/= TÜMÜRÜN
- RENK KATMAK ile/ve TAMAMLAMAK
( "TO GIVE COLOR" vs./and TO COMPLETE )
- RENK/LER ile/ve/değil/< RENK/LER ile/ve/değil/< TON/LARI
( MAVİ: İffeti ve ilmi simgeler. )
( [not] COLO(U)RS vs./and COLO(U)RS vs./and/but/< TONES )
- RENKLİ ile TEK RENKLİ
( ... İLE Tek rengi olan. | Yalnız basit bir renk veren (ışık). )
- rep./repet.[Lat. < REPETATUR] değil/yerine/= TEKRARLA, TEKRAR EDİLEREK
- REPLİKASYON ile TRANSLASYON
( DNA'nın, kendini kopyalaması süreci. İLE mRNA'nın, proteinlere çevrilmesi. )
- REPRINT[İng.] değil/yerine/= TIPKI BASIM
- RESİF ile TAHİTİ RESİFLERİ
( ... İLE Resiflerin ve balık çeşitliliğinin en etkileyicisidir. )
- RESİM ile/ve/değil/||/<>/> TARİHSEL RESİM
- REST/REPRESENTATIONAL STATE TRANSFER[İng.] değil/yerine/= TEMSİLİ DURUM AKTARIMI
- REUSABLE[İng.] değil/yerine/= TEKRAR KULLANILABİLİR
- REVERS GRUPLAMA/REVERSE TYPING[İng.] değil/yerine/= TERS ÖBEKLEME
- REVERS/REVERSE[İng.] değil/yerine/= TERS
- RİTM ile/ve TEKRAR
( RHYTHM vs./and REPEAT )
- RİTÜEL ve TÖRE[ÖRF] )
ile/ve/değil/yerine/<>/>
TÜZE(HUKUK)
( Köyde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/> Kentte. )
( [ Bilinçaltı. VE Bilinç dışı. ] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/> Bilinç. )
( Bir kültürün, ortalama kamusal bilgisinin belleği. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/> ... )
- RİTÜEL ile/ve/<> TİYATRO
( Seyirlik değildir, doğrudan katılımı gerektirir. İLE/VE/<> En azından, izleyici olarak katılımı gerektirir. )
- RİVÂYET KAYDI ile/ve TEMELLÜK KAYDI
( Nüshanın ya da bilgi’nin zinciri. İLE/VE Nüshanın, sahip olunma tarihçesini gösterir. )
- RİYBE[Ar.] ile TÖHMET[Ar.]
- RIZÂ ile/ve TESLİMİYET
( Teslim ol(a)mayan, teslim edemez. )
- ROKA ile TERE
( ROCKET vs. GARDEN CRESS )
( ERUCA SATIVA cum LEPIDIUM SATIVUM )
- ROL ile TASLAMAK
- RUBAİ[Ar.]/DÖRDÜL ile/<> TUYUĞ
( Divan Edebiyatı'nda, dört dizeden oluşan koşuk. İLE/<> Halk edebiyatındaki mani türüne benzeyen bir nazım birimi. [sadece Türk edebiyatında görülür] )
- RULO[Fr.] ile TOMAR[Yun.]
( Dürülerek boru biçimi verilmiş kâğıt tomar. İLE Dürülerek boru biçimi verilmiş kâğıt. | Çok. | Topun içini silmekte kullanılan, ucu fırçalı çubuk. )
- RÜSUP[Ar.] değil/yerine/= TORTU/TOPUT/SÜZÜNTÜ/ÇÖKELTİ
- YEL/RÜZGÂR ile TALAZ
( ... İLE Dalga, kasırga. )
- YEL/RÜZGÂR ile TİPİ/BORA/BURAN
( ... İLE/VE Şiddetli kar yağışı, kar fırtınası. )
( WIND vs. BLIZZARD )
- SABIR ile/ve TÂKAT
- SABIR ve/<> TAVIR/TUTUM
( Hiçbir şeyin yokken gösterdiğin. VE/<> Her şeyin varken sergilediğin. )
- SABIR ile/ve TEVEKKÜL
- SABİTFİKİR ile/ve/> TAKINTI ile/ve/> TAASSUB/NEVROZ
( Bir "düşüncenin", yerinden oynatılamazlığı. İLE/VE/> Sabitfikre, duygunun da katılması (ile). İLE/VE/> Sinirlilik/asabileşme ve çeşitli türlerde tepkisellikler. )
- SABİT[Ar.] değil/yerine/= TANITLI
- SABİT ile/ve TEK
( FIXED vs./and UNIQUE )
- SAÇ:
AT KUYRUK ile/ve TOPUZ
( [Daha çok] Günlük yaşamda. İLE/VE [Daha çok] Özel toplantılarda. )
( İkisi de alımlıdır/etkileyicidir. )
- SAÇ ile/ve/<> TIRNAK
( Saç ve tırnaklar ölümden sonra uzamazlar! [Ölümde gövde su kaybettiğinden dolayı deri sıkılaşır, bu da saç ve tırnağın uzadığı yanılgısına neden olur.] )
( "Saç, sefadan; tırnak, cefadan uzar." )
( Baş derisini kaplayan kıllar. İLE İnsanda ve çoğu omurgalı hayvanda parmak uclarının dış bölümünü örten boynuzsu tabaka. | Kanca gibi araçların kıvrık yeri. | Gemi demirinin ucundaki yassı parça. | Ciltçilikte tek yaprakları büküp cildi birleştirebilmek için bir yanında bırakılan şerit durumundaki kenar. | Heykel dökümünde, kalıp parçalarının birleştirilmesinde kolaylık sağlamak amacı ile yapılan dişlerin her biri. | Kanun çalmakta kullanılan mızrap. | Tenekecilerin delik açmak için kullandığı alet, keski. | Tırnak işareti. )
( ŞA'R ile/ve/<> ZIFR )
- SACHER-MASOCH ile/ve/||/<>/> RICHARD FREIER von KRAFT-EBING ile/ve/||/<>/> SIGMUND FREUD ile/ve/||/<>/> THEODOR REIK ile/ve/||/<>/> JACQUES LACAN ile/ve/||/<>/> GILLES DELUZE
( [Mazoşizm Üzerine Kitaplar/ı...]
1870'te. İLE/VE/||/<>/> 1886[Eşeyselliğin Psikopatolojisi] İLE/VE/||/<>/> 1905[Eşeysellik Kuramı Üzerine Üç Deneme], 1920[Haz İlkesinin Ötesinde], 1924[Mazoşizmin Ekonomik Sorunu] İLE/VE/||/<>/> 1957[konuşması], 1973[Aşk ve Şehvet Üzerine] İLE/VE/||/<>/> 1964[XI. Seminer] İLE/VE/||/<>/> 1967[Sacher-Masoch'un Sunumu] )
- SAÇLARIN BÜYÜME DÖNGÜSÜ AŞAMALARI:
ANAGEN ile/ve/<>/> CATAGEN ile/ve/<>/> TELOGEN
- SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR:
BİÇİMSİZ ile/ve/||/<> BELİRSİZLİK ile/ve/||/<> SALDIRI ile/ve/||/<> KONUNUN ÖZÜNÜ KAÇIRMA ile/ve/||/<> TARTIŞMALI NEDEN ile/ve/||/<> İSTATİSTİKSEL HATA ile/ve/||/<> ŞAŞIRTMA ile/ve/||/<> YETKEYE BAŞVURMA ile/ve/||/<> DUYGULARA BAŞVURMA ile/ve/||/<> KIYASLAMA HATALARI ile/ve/||/<> SINIFLANDIRMA HATALARI
( BİÇİMSİZ SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR ile/ve/||/<> SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR
( INFORMAL FALLACIES vs./and/||/<> FALLACIES )
BELİRSİZLİK SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: GÖNDERMELİ ile/ve/||/<> VURGULAMA ile/ve/||/<> ÇOK ANLAMLILIK
( FALLACY OF: EQUIVOCATION vs./and/||/<> ACCENT vs./and/||/<> AMPHIBOLY )
SALDIRI SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: KARALAMA ile/ve/||/<> NİTELİKSEL ile/ve/||/<> "SEN / SEN DE ..." ile/ve/||/<> DOLDURUŞA GETİRME
( ARGUMENT AGAINST THE MAN vs./and/||/<> CIRCUMSTANTIAL AD HOMINEM vs./and/||/<> FALLACY OF "YOU / YOU ALSO" vs./and/||/<> POISONING THE WELL )
KONUNUN ÖZÜNÜ KAÇIRMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: KISIR DÖNGÜ ile/ve/||/<> İLGİSİZ AMAÇ ile/ve/||/<> İLGİSİZ SONUÇ ile/ve/||/<> İDDİAYI ZAYIFLATMA ile/ve/||/<> KONUYU SAPTIRMA
( BEGGING THE QUESTION vs./and/||/<> FALLACY OF IRRELEVANT PURPOSE vs./and/||/<> IRRELEVANT CONCLUSION vs./and/||/<> FALLACY OF STRAW-MAN vs./and/||/<> FALLACY OF RED HERRING )
TARTIŞMALI NEDEN SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: YANLIŞ NEDEN ile/ve/||/<> ÖNCESİNDE ile/ve/||/<> ORTAK ETKİ ile/ve/||/<> GÖZDEN KAÇIRILABİLİR NEDEN ile/ve/||/<> YANLIŞ YÖN ile/ve/||/<> KARMAŞIK NEDENLER
( FALLACY OF FALSE CAUSE vs./and/||/<> FALLACY OF "PREVIOUS THIS" vs./and/||/<> JOINT EFFECT vs./and/||/<> GENUINE BUT INSIGNIFICANT CAUSE vs./and/||/<> WRONG DIRECTION vs./and/||/<> COMPLEX CAUSE )
İSTATİSTİKSEL HATA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: YETERSİZ ÖRNEK ile/ve/||/<> TEMSİL ETMEYEN ÖRNEK ile/ve/||/<> YANLIŞ BENZETME ile/ve/||/<> YOK SAYMA ile/ve/||/<> SÜMEN ALTI ile/ve/||/<> KUMARBAZ
( FALLACY OF INSUFFICIENT SAMPLE vs./and/||/<> UNREPRESENTATIVE SAMPLE vs./and/||/<> FALSE ANALOGY vs./and/||/<> SLOTHFUL INDUCTION vs./and/||/<> FALLACY OF SLANTING vs./and/||/<> GAMBLER'S FALLACY )
ŞAŞIRTMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: DEVEDE KULAK ile/ve/||/<> YA SİYAH, YA BEYAZ ile/ve/||/<> KANITLAMA ZORUNLULUĞU ile/ve/||/<> FELÂKET ÇIĞIRTKANLIĞI ile/ve/||/<> İMÂLI SORU ile/ve/||/<> ÇOK SORULU ile/ve/||/<> SINIRLI SEÇENEK
( FALLACY OF THE BEARD vs./and/||/<> BLACK OR WHITE FALLACY vs./and/||/<> ARGUMENT FROM IGNORANCE vs./and/||/<> FALLACY OF SLIPPERY SLOPE vs./and/||/<> COMPLEX QUESTION vs./and/||/<> FALLACY OF MANY QUESTIONS vs./and/||/<> FALLACY OF LIMITED CHOICES )
YETKEYE BAŞVURMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: BİR BİLENE SORMA ile/ve/||/<> YETERSİZ KAYNAK ile/ve/||/<> İNANCA BAŞVURMA ile/ve/||/<> ORTAK TUTUMA BAŞVURMA ile/ve/||/<> ÖBEK BASKISI ile/ve/||/<> YARARCI ile/ve/||/<> BEĞENDİRME ile/ve/||/<> DAYATMA ile/ve/||/<> İÇİNDEKİ DEĞİL DIŞINDAKİ(ZARF-MAZRUF) ile/ve/||/<> GENETİK
( ARGUMENT TO AUTHORITY vs./and/||/<> FALLACY OF UNQUALIFIED SOURCE vs./and/||/<> APPEAL TO BELIEF vs./and/||/<> APPEAL TO COMMON PRACTICE vs./and/||/<> BANDWAGON, PEER PRESSURE vs./and/||/<> PRAGMATIC FALLACY vs./and/||/<> APPEAL TO PERSONAL INTERESTS vs./and/||/<> FALLACY OF "IS" TO "OUGHT" vs./and/||/<> STYLE OVER SUBSTANCE vs./and/||/<> GENETIC FALLACY )
DUYGULARA BAŞVURMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: TEHDİT ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> ÖNYARGILI DİL ile/ve/||/<> MAZERET
( ARGUMENT FROM FORCE vs./and/||/<> ARGUMENT TO PITY vs./and/||/<> PREJUDICIAL LANGUAGE vs./and/||/<> FALLACY OF SPECIAL PLEADING )
SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR ile/ve/||/<> HATALAR
( FALLACIES vs./and/||/<> MISTAKES/WRONGS )
KIYASLAMA HATALARI: GENELLEŞTİRME ile/ve/||/<> ÖZELLEŞTİRME
( FALLACY OF CONVERSE ACCIDENT vs./and/||/<> FALLACY OF ACCIDENT )
SINIFLANDIRMA HATALARI: BÜTÜNLEME ile/ve/||/<> İNDİRGEME
( FALLACY OF COMPOSITION vs./and/||/<> FALLACY OF DIVISION ) )
- SADAK ile/ve TİRKEŞ
( Yaylık. İLE/VE Okluk. )
- SADECE ..., SADECE ..., SADECE ... (DEĞİL) değil/yerine/= TEK BİR ŞEY (DEĞİL)
- SADECE ŞAKAYDI ile/ve/||/<> BİLMİYORUM ile/ve/||/<> UMRUMDA DEĞİL ile/ve/||/<> TAMAM
( [Ardında, en azından, küçük bir ... ]
Gerçeklik yatar. İLE/VE/||/<> Bilgi yatar. İLE/VE/||/<> Düşünce ve/ya da duygu yatar. İLE/VE/||/<> Acı yatar. )
- ŞAFAK[Ar. < ŞEFAK] değil/yerine/= TAN
( Güneş doğmadan az önce beliren aydınlık. )
- SAFİR ile/||/<> TANZANİT
( Korund mineralinin mavi renkli çeşidi. İLE/||/<> Mavi ve mor tonlarında bir zoisit türü. )
- SAFİR ile/||/<> TURMALİN
( Korund mineralinin mavi renkli çeşidi. İLE/||/<> Birçok renkte bulunabilen bir taş. )
- SAFİYE ve/||/<>/> TASFİYE
- SAFLIK" ile/ve/değil/yerine/||/<> TESLİMİYET
- SAFSATA ile TOTOLOJİ
( Belirli bir niyet üzere uyarlanmışlık da vardır. İLE ... )
- SAHÂBE/ASHAB ile/ve/> TÂBİİN ile/ve/> TEBE-İ TÂBİÎN
( Hz. Muhammed'in döneminde yaşamış ve onu görmüş olanlar. İLE/VE/> Hz. Muhammed'i görmüş olanları görenler. İLE/VE/> Hz. Muhammed'i görmüş olanları görenleri görenler. )
- SAHAN[Ar.] değil/yerine/= TENCERE
- SAHİFE ile/ve TOMAR[Yun.] ile/ve KİTAP
( ... İLE/VE Dürülerek, boru biçimi verilmiş kâğıt. İLE/VE ... )
- SAHİP OLMAK ve/||/>/< TERK EDEBİLMEK
( Ancak, sahip olunabilen, terk edilebilir. )
( Önemli[öncelikli] olan, en çok şeye sahip olmak değil en az şeye gereksinim duymaktır. )
( Bir şeye sahip olmak istiyorsan, onu, zihninden, dilinden ve gönlünden çıkarmalısın! )
( İstediğiniz bazı şeylere sahip olamamak, mutluluğun bir parçasıdır. )
( OWNERSHIP and/> ABLE TO LEAVE )
- SAHİP OLMAK ve TERK EDEBİLMEK
( Ancak sahip olunabilen terk edilebilir. )
- SAHİP OLMAK ile/ve TÜKETMEK
( TO HAVE vs./and TO CONSUME )
- ŞAHIS ile/ve/||/<>/> TEŞAHHUS
( Kimse, kişi. | Bir insanın görünen biçimi. İLE/VE/||/<>/> Şahıs biçimine girme, cisimlenme. | Kendini belirli etme, ayrılarak belirme, ortaya çıkma. )
- ŞÂHİT/ŞÂHİD[Ar.]["ŞAİT" değil!] değil/yerine/= TANIK
- ŞAHS[Ar.] ile TALEL[Ar.]
- ŞAHSİYYE ile TABİYYE
- SAHTE KENDİLİK ile/ve/||/<> TAM NESNE-TAM KENDİLİK
- SAHTE ile/ve/||/<> TAKLİT
- SAKAT/ALÎL[Ar.] ile TOPAL
( ... İLE Yürürken, sağa sola bükülüp yuvarlanır gibi devinme nedeniyle verilen ad. )
( CRIPPLE/DISABLED vs. LAME )
- SAKSAĞAN ile TAYVAN MAVİ SAKSAĞANI
( )
- SALAMURA[İt.] değil/yerine/= TUZLU SUDA TUTULMUŞ
- [NE YAZIK Kİ]
SALDIRI ile/ve/değil/yerine TEPKİ
- SALON[Alm.] değil/yerine/= TÜNLÜK
- SALTIK/MUTLAK:
SONSUZ ile/ve/||/<> TÜKETİLEMEZ OLAN
- ŞALVAR değil/yerine/= TUMAN
- SALYA[Ar. < Yun.]/RÎK[Ar.] ile TÜKÜRÜK
( Ağızdan sızan tükürük. İLE Tükürük bezlerinin, ağza akan salgısı. )
( MEL'UB: Salyalı ağız. )
( SALIVA vs. SPITTLE )
- SANAT değil SANATÇI ve/<> TARİH değil TARİHÇİ
( Sanat diye bir şey yoktur, sadece sanatçı/lar vardır. VE/<> Gerçekleri incelemeye başlamadan önce tarihçiyi inceleyin! )
- SANAT YAPITINDA:
DUYUSAL/LIK ve/||/<> TİNSEL/LİK
( Tinselleşir. VE/||/<> Duyusallaşır. )
- SANAT = ART[İng., Fr.] = KUNST[Alm.] = ARS[Lat.] = TEKHNE[Yun.] = ARTE[İsp.]
- SANAT ve/< TARİH
( Görünür olanlar. VE/< Okunur/bilinir olanlar. )
- SANAT ile/ve/<> TASARIM
( Sanat kavramda olur, tasarımda değil. )
- SANAT ile/ve TASAVVUF SÜZGECİNDEN GEÇMİŞ SANAT
- SANATÇI ile/değil TASARIMCI
- SANATIN OLUŞMASINDA:
ÇOK KİŞİ ile/ve/değil TEK KİŞİ
- SANAT/SAL ve/||/<>/= TİN/SEL
( SANAT: Saltık tin alanı. )
- SANDAL ile TAHLİSİYE
( ... İLE Kurtarma, can kurtarma. | Kazaya uğrayan gemilerin, yolcularını ve gemi adamlarını kurtarma işi. | Kaza sırasında, kurtarma için kullanılan sandal. )
- SANİYE ile/ve/||/<> TOZ
- ŞANO[İt. SCENA] değil/yerine/= TİYATRO SAHNESİ
- SANSAR ile TAYRA SANSARI
- SAPASAĞLAM ile TAŞ GİBİ
- SAPLANTI ile/değil TİK[Fr.]
( ... İLE/DEĞİL Herhangi bir kas kümesinin, istençdışı devinmesi. | Alışkanlıkla sık sık yinelenen, gülünç, sıkıcı söz ya da el, kol, yüz devinmesi. )
- ŞARDON/LU değil/yerine/= TÜYLENDİRME/TÜYLENDİRİLMİŞ
- ŞARKI[< ŞARKÎ] ile/ve TÜRKÜ[< TÜRKÎ]
( Bestecisi bilinir. İLE/VE Bestecisi bilinmez. )
( YIR / IR: Ezgi, türkü, nağme. | Şiir. | Şarkı. )
- SARKOİDOZ ile/||/<> TÜBERKÜLOZ
( Gövdede küçük yangılı[granülom] göze kümelerinin oluşumu ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. İLE/||/<> Mycobacterium tuberculosis bakterisinin neden olduğu, akciğerlerde ve öteki organlarda bulaş ile ilişkili bir sayrılık. )
- SATÜRN ve/||/<> TİTAN
( ... VE/||/<> Satürn'ün en büyük uydusudur ve yoğun bir atmosferi olduğu bilinen tek doğal uydudur. Titan'daki büyük su kütleleri gibi görünen bu okyanusların, metan gazının sıvı durumu olduğu görülmüştür. Yüzey sıcaklığı, yaklaşık olarak -180 °C'dir. )
- SAV = MÜDDEA, TEZ = THESIS[İng.] = THÈSE[Fr.] = THESE, THESIS[Alm.] = THESIS[Yun.] = TESIS[İsp.]
- SAVAŞ ile/ve/değil/||/<>/< TUZAK
- SAVAŞ ya da KORSANLIK değil/yerine/>< TİCARET
- [ne yazık ki]
SAVAŞLARDA:
PARTİZAN ile/<> GERİLLA ile/<> TERÖR
- SAVAŞMA değil/yerine/<>/> TANIŞMA
- SAVUNMA ile/ve/değil "TUTMA"
- SAYGIN/LIK ile/ve TAKİP EDİLEBİLİR/LİK
- SAYI ile TAM SAYI ile ASAL SAYI
( Sayma, ölçme, tartma vb. işlerin sonunda bulunan birimlerin kaç olduğunu bildiren söz, adet. | Gazete, dergi vb. sürekli yayınların bir bütün oluşturan, değişik tarih, numara taşıyan baskılarından her biri, nüsha. | Bir spor karşılaşmasında, taraflardan her birinin başarı derecesini gösteren nicelik, skor. İLE Bir bütünü oluşturan tekler için kararlaşmış bulunan sayı, aded-i mürettep. | Kesirsiz sayı. )
- SAZ ile/ve/<> TOTORA
( ... İLE/VE/<> Bolivya'da bulunan Titicaca Gölü'nün Peru bölümünde bulunan Suriqui Adası'nda bulunan sazlara yerel dilde verilen ad. [Bu adada yaşayanlar, sazdan sandal yapma tekniğini dünyada en iyi uygulayan kişilerdir.] )
- SCANNER[İng.] değil/yerine/= TARAYICI
- SCANNING[İng.] değil/yerine/= TARAMA
- SEBİL ile/ve TARÎK ile/ve SIRAT
- SEBR ve TAKSÎM
- SEBZELER:
TOPRAK ALTINDAKİLER ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TOPRAK ÜSTÜNDEKİLER
( [beslenmemizin] %25'inde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< %75'inde. )
- SEBZEVÂT ile/ve "HAŞERÂT" ile/ve TEŞRİFÂT
( Çengelköy'de. İLE/VE Kuzguncuk'ta. İLE/VE Beylerbeyi'nde. )
( Eskiden vapur kaptanlarının daha fazla beklemek zorunda kaldıkları iskeleler ve nedenleri. )
- SECDE ve/||/<>/> TEVHÎD
( Kulluk/abdiyet makamındaki zirve hali. VE/||/<>/> Birliğe gelme. )
- SEÇİLMİŞLER ile/ve TUTSAKLAR ile/ve ÇAĞRILMIŞLAR
- -SECT ile/||/<> TME- ile/||/<> -TOME ile/||/<> -TOMY
( Kesmek. İLE/||/<> Kesmek. İLE/||/<> Kesici araç, kesilen bölüm, kesi. İLE/||/<> Kesme işlemi. )
- SEDİMENTASYON | SEDİMENTOLOJİ[Fr./İng./Alm.] ile TORTULAŞMA | TORTUBİLİM
( Tortu oluşması, çökelme. | Pıhtılaşması önlenmiş kanda, alyuvarların dibe çökme hızının ölçülmesiyle yapılan, bir tür kan gözlemi. | Tortulaşma. )
- SEĞİRME ile TİTREME
( İRTİKÂZ[< REKZ]: Nabzın atması, seğirme. )
( İHTİLÂC-I AYN: Göz seğirmesi. )
( * Başın üst kısmının seğrimesi iyi bir makam ve mevkiden haber verir.
* Başın yan tarafının seğrimesi sağı ve solu hayırlı eyler.
* Alnın seğrimesi sağda ise eğlence, solda ise habere işarettir.
* Kaşın seğrimesi sağ-sol her yer dostlukla dolar.
* Kaşın ortası seğrirse sağı zevk ve solu kederdir.
* Dil seğrirse sağı hüzün, solu coşkunluktur.
* Gözün dışı seğrirse sağda kötüleme, solda ziynettir.
* Gözbebeğinin seğrimesi sağ gözde olursa sıkıntı, solda sevinçtir.
* Göz kuyruğunun seğrimesinde sağ göz için sevinç, solda maldır.
* Gözün altı seğrirse, sağdaki iyiliğe, soldaki mevkiye alâmettir.
* Yanağın seğrimesi sağda olursa hayır, solda olursa mala işarettir.
* Burundaki seğrime sağ tarafta kahır, sol taraftaki mevkiye işarettir.
* Dudağın üst kısmındaki seğrime sağda olursa rızk, solda şenliktir.
* Dudağın uç kısmının seğrimesi sağda zarar, solda esenliktir.
* Dudak altının seğrimesi sağda ve solda sürekli güzellik alâmetidir.
* Seğriyen çene sağda eğlence, solda güzellik işaretidir.
* Kulağın seğrimesi sağda ve solda güzel habere işarettir.
* Boğazın seğrimesi sağda mala, solda üzüntüye delildir.
* Arka omuzların seğrimesi sağda olursa hüzün, solda olursa keder alâmetidir.
* Kol pazularının seğrimesi sağda olursa rızık, solda olursa mala çıkar.
* Bilek seğrirse sağda ve solda iyi habere işarettir.
* Kolların seğrimesi sağda kötüleme, solda ayıptır.
* Elin bilekleri seğrirse sağda mala, solda meşakkate delildir.
* Elin sırtı seğrirse sağdaki üzüntüye soldaki şerefe alâmettir.
* Avucun seğrimesi ikisinde de rızık ve mala işarettir.
* Başparmak seğrimesi sağda yük, solda üzüntüdür.
* Şehadet parmağı titreyip seğrirse sağ ve solda yeni sebeplere çıkar.
* Orta parmak seğrimesi sağda olursa üzüntü, solda olursa neşedir.
* Serçe parmak seğrimesi sağda makam ve solda gam işaretidir.
* Yüzük parmağının seğrimesi solda hayır, sağda mal işaretidir.
* Göğüs seğrimesi sağda hüzün, solda sevinç olur.
* Meme seğrimesi sağda makam, solda sevinç alâmetidir.
* Karnın seğrimesi sağda kavuşma, solda neşedir.
* Göbek seğrimesi sağda üzüntü, solda esenliktir.
* Böğür seğrimesi sağda mevki, solda rızık alâmetidir.
* Oyluğun seğrimesi sağda güzellik, solda oğul işaretidir.
* Kasık seğrimesi sağda olursa cima'(çiftleşme), solda yolculuktur.
* Husyelerin(testis) seğrimesi sağda çocuk doğumuna, solda kedere işarettir.
* Makatın seğrimesi solda yol, sağda mal işaretidir.
* Baldır seğrimesi sağda olursa eğlence, solda yolculuk işaretidir.
* Diz seğrimesi sağda üzüntü, solda sevinç alâmetidir.
* Bacak seğrimesinden sağda mal, solda mevki görünür.
* Sırtın ortasının seğrimesi sağda yol, solda erzak işaretidir.
* Karın arkasının seğrimesi sağda mal, solda ayrılık alâmetidir.
* Topuğun seğrimesi sağda mal ve solda yolculuk alâmetidir.
* Ayak arkasının seğrimesi sağda hüzün, solda esenliğe çıkar.
* Elin kemiğinin seğrimesi sağda yolculuk, solda mal demektir.
* Avuç seğrirse sağda yola, solda şeref kazanmaya delildir.
* Başparmak seğrimesi sağda mal, solda murada çıkar.
* İkinci parmak seğrimesi sağda ve solda iyi haberdir.
* Orta parmaklar seğrirse sağda ve solda çekişmeye sebep olur.
* Yüzük parmağı seğrirse sağda çekişme, solda sevinç vardır.
* Küçük parmak seğrirse sağda ve solda rızık ve mal demektir. )
- SEHER[Ar.] değil/yerine/= TAN AĞARTISI
( TAN YERİ AĞARMADAN BİRAZ ÖNCEKİ ZAMAN )
- SEHİM/SEHM ile/||/<> TEZYÎD
( Hisse, pay. İLE/||/<> Artırma. )
- ŞEHİR ile/ve/<>/< TANRI
- ŞEHRİYE:
ARPA ile/ve/||/<> TEL ile/ve/||/<> ÇİÇEK
- ŞEKK ile ZAN ile TASDİK
( %50 %50; ne - ne. İLE [Öteki ucu: İlim.] İLE Câzim, sâbit, vakıaya mutabık. )
- ŞEKK ile ZANN ile TAHYİL
( %50 %50; ne o - ne o. İLE [Zıttı İlim.] İLE Câzim değil, sabit değil, vakıaya mutabık değil.[Tasavvur][Tasdikatten değil!] )
- SEKMEK ile/ve/||/<> TEPMEK
- SEKÜLERLİK:
DİNDIŞILIK ile/ve/değil/||/<>/< TOPLUMSAL TÜZE(HUKUK)
- SEL[Ar.] ile SEYLÂP(/B)[Fars.]/FEYEZAN[Ar.] ile TUFAN[Ar.]
( Sürekli yağmurlardan ya da eriyen karlardan oluşan, geçtiği yerlere zarar veren taşkın su. | Hareket durumundaki büyük kalabalık. İLE Su baskını, taşma, taşkın. / Bereket. İLE Zorlu yağmur. )
( FLOOD vs. INUNDATION vs. DELUGE/TORRENTIAL RAIN )
- SELÂ[Ar. SALÂ] ile TEMCÎT[Ar. TEMCÎD < MECD]
( Müslümanları bayram ya da cuma namazına çağırmak, bazı yerlerde cenaze için kılınacak namazı haber vermek amacıyla minarelerde okunan dua. İLE Recep, Şaban ve Ramazan ayları süresince, sabah ezanından sonra minarelerden okunan ve Allah'ın ululuğunu belirten dua. )
- SELÂM[Ar.] ile TAHİYYE[Ar.]
- SELÂM[Ar.] ile TEMENNÂ[Ar. < MÜNYE]
( Biriyle karşılaşıldığında, birinin yanına gidildiğinde ya da yanından uzaklaşıldığında kendine söz ve işaretle bir nezket gösterme, esenleme. İLE Eli, başa götürerek verilen esenleme. )
- SELÂM ve/<> TEVHİD
- YAPITLAR/KÜLLİYELER:
SELÂTİN[< SULTAN] ile/ve/||/<>/> SADRAZAM ile/ve/||/<>/> TEKKE
( Sultanların adına yaptırılan ve birden çok minaresi bulunan büyük camilere ve yapıtlara verilen ad. İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> ... )
- SELLA TURSİKA/SELLA TURCICA[İng.] değil/yerine/= TÜRK EYERİ
- SELLA/CELLA ile/||/<> APSİS ile/||/<> TRANSEPT ile/||/<> ÇAN KULESİ ile/||/<> PİETA
( Eski Yunan ve Roma'da içinde kült heykelinin korunduğu, tapınağın en kutsal bölümü. İLE/||/<> Kiliselerde korunun arkasında bulunan ve camilerdeki mihrap bölümünün karşılığı olan, tonoz ya da kubbe ile örtülü bölüm. İLE/||/<> Örtü sisteminde nefleri dik açı ile kesen ve altyapıya da yansıyan birim. Kiliselerde apsisin önünde nefleri dik olarak kesen uzun mekân. Kilisenin planını bir haç biçimine sokan bu mekânda kral galerisi ve kilise orgu da yer alır. Bazı kiliselerde haç biçimli planın doğusunda da ek bir transept bulunur. İLE/||/<> Kilise çanının bulunduğu yapı. Başlı başına bir mimari yapı sayılabilecek örneklerine de rastlanır. İLE/||/<> İsa'nın betimleniş türlerinden biri.[Ölü İsa'nın gövdesi annesinin kucağında ya da kolları arasındadır.][Kökeni XIV. yüzyıl Almanya'sına dayanır. Daha çok resim sanatında rastlanır. Heykel alanında da bilinen örnekleri vardır.] )
- SEM/SCANNING ELECTRON MICROSCOPY[İng.] değil/yerine/= TARAMA ELEKTRON MİKROSKOBU
- SEMÂ/SİMÂ(İŞİTME) KAYDI'NDA:
KIRK AMBAR ile/ve/||/<> MURAKAAT ile/ve/||/<> TELİF
- SEMPATİ[İng.] ile EMPATİ ile APATİ ile ANTİPATİ ile TELEPATİ
( Duygudaşlık, yakınlık, sıcakkanlılık. İLE Duyumsama, kendini ötekinin yerine koyma çabası. İLE [hiçbir şey] Duyumsamama, duyumsuzluk, kayıtsızlık. | Sürekli cansızlık, gevşeklik. İLE Karşıduyum, soğukluk. İLE Uzaduyum. | Zihinsel, uzaktan [işaretsiz, yazısız, sözsüz] iletişim kurma (becerisi). )
( PATHOS[Yun.]: Duyum/samak, his/setmek. )
( SYMPATHY vs. EMPATHY vs. APATHY vs. ANTIPATHY vs. TELEPATHY )
- SEMPTOMATOLOJİ ile/ve/||/<> ETİYOLOJİ ile/ve/||/<> TERAPÖTİK
( Göstergelerin incelenmesi, belirtibilim. İLE/VE/||/<> İLE/VE/||/<> Nedenlerin araştırılması. İLE/VE/||/<> Tedavi/sağaltım yollarının araştırılması ve uygulanması. )
- ŞEMSE ile/||/<> SALBEK ile/||/<> TIĞ
( Süslemede kullanılan oval, dairesel biçimde dilimli ya da düz motifler. İLE/||/<> Şemsenin iki ucunda bulunan, tepelik biçimindeki uzantılar. İLE/||/<> Tezhipte, desenin bitiminde; ciltte, şemse ve köşebent kenarlarında kullanılan yardımcı süsleme motifi. )
- ŞEMSİYE ile TİMKAT
( ... İLE Kudüs'te kullanılan rengârenk şemsiyelere verilen ad. )
- SEPTİSEMİ[Fr. < Yun. SEPTİKOS: Çürümüş. | HAİMA: Kan.] ile TOKSEMİ
( "Kan zehirlenmesi", kan bozukluğu. İLE "Kan zehirlenmesi". [günlük dilde] )
( Bakterilerin kana geçerek yaygın enfeksiyona neden olmasıyla. İLE Herhangi bir zehirli maddenin ya da iltihabın kana geçmesiyle. )
( SEPTİSEMİ/SEPSIS/SIRS[: Systemic Inflammatory Response Syndrome] )
- ŞER:
METAFİZİK ile/ve/||/<> TABİÎ ile/ve/||/<> AHLÂKÎ
( Olgunluğun[kemâlin] bulunmaması. İLE/VE/||/<> Elem. İLE/VE/||/<> Günah. )
- SEREMONİ[Fr.] değil/yerine/= TÖREN
( Tören. | Genellikle, resmî yerlerde, resmî işlerde uyulması gereken kural, yol ve yöntemlerin tümü. )
- [METİN >]ŞERH:
HÂŞİYE ile/ve/||/<>/> TÂLİKÂT
( Büyük bölüm. İLE/VE/||/<>/> Küçük bölüm. )
- ŞERH[Ar.] ile TAFSÎL[Ar.]
- ŞERH ile TEFSİR
( Hadis şerh edilir. İLE/VE Ayetler / Kur'an-ı Kerîm, tefsir edilir. )
( Kur'ân-ı Kerîm'i tefsir etmeye kalkışmadan önce kendini tefsir etmelisin. )
- ŞERİA(T):
ANA IRMAK ve TÜZE(HUKUK)
- ŞERİAT ile/ve/<>/> TARİKAT ile/ve/<>/> HAKİKAT ile/ve/<>/> MÂRİFET
( Mal/mülk. İLE/VE/<>/> Ben/Benim. İLE/VE/<>/> Ahlâk. İLE/VE/<>/> Gönüllülük. )
( Fedâ. İLE/VE/<>/> Ferâgat. İLE/VE/<>/> Aşk. İLE/VE/<>/> Hizmet. )
( Kişinin elindedir. İLE/VE/<>/> Kişinin elindedir. İLE/VE/<>/> Kişinin elinde değildir. Ancak kişiye iner/nüzûl eder. İLE/VE/<>/> Kişinin gönlünde ve gönüllülüktedir. )
( Hz. Mûsa. İLE/VE/<>/> Hz. Davud. İLE/VE/<>/> Hz. Îsâ. İLE/VE/<>/> Hz. Muhammed. )
( Varoluş/varolanlar. İLE/VE/<>/> Benlik. İLE/VE/<>/> Varlık. İLE/VE/<>/> Oluş. )
( Sabır. İLE/VE/<>/> Rızâ. İLE/VE/<>/> Aşk. İLE/VE/<>/> Hizmet. )
( Şeriatı tut, hakikati yut! )
( Korur. İLE/VE/<>/> Yürütür, ulaştırır. İLE/VE/<>/> Öldürür. İLE/VE/<>/> Diriltir. )
- ŞERİAT ve/değil/=/<> TÜZE(HUKUK)/HAK/ADÂLET
- SÖZ:
SERT ile/ve/||/<> TERS ile/ve/||/<> KİTABIN ORTASINDAN
- SESLİ ile TEK SESLİ
( ... İLE Benzer seslerin kullanılmasıyla yapılan (müzik vb.). | Değişik düşünceler dile getirilemeyen (ortam, toplum). )
- ŞEŞPER[Fars.] değil/yerine/= TOPUZ
( Savaş araçlarından, altı dilimli topuz. İLE ... )
- SEVGİ-SAYGI ile/ve/<> TESLİMİYET
( LOVE-RESPECT vs./and/<> SUBMISSION )
- SEVGİ:
TESELLİ ile/ve/değil/||/<>/>/< TECELLİ
( Sevilince. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Sevince. )
- SEVGİ ile/ve/<> TAKDİR
( LOVE vs./and/<> TO APPRECIATE )
- SEVGİ >< TAKLİT
( Taklitte, sevgi ahlâkı tecellî etmez. )
- SEVGİ ile TUTKU
( LOVE vs. PASSION )
- SEVİŞME/DÜZÜŞME ile/ve TARTIŞMA/"KAVGA" SONRASI SEVİŞME/DÜZÜŞME
- SEVMEK:
"ÇİFTLEŞMEK" değil TEKLEŞMEK
- SEVMEK ve/<>/|| TANIMAK
- SEVMEK ile/ve "TUTMAK"
- SEVMEMEK ve/<>/|| TANIMAMAK
- ŞEY ve/||/<>/> İSTİMÂ[< SEM] ve/||/<>/> TÂAT
( ... VE/||/<>/> Dinleme/dinlenilme, duymalar/işitme. | Dinleyip kabul etme. | Kulak verip dinleme. VE/||/<>/> Allah'ın emirlerini yerine getirme, ibâdet. )
- ŞEY = THING[İng.] = CHOSE[Fr.] = DING[Alm.] = RES[Lat.] = ENS[Skolastik'te]
- SEZGİ ile TAHMİN
( INTUITION vs. TO GUESS/ESTIMATE )
- SEZGİ ile/ve TEVHİD
- SFEN ile/||/<> TURMALİN
( Sarı-yeşil renkte ve yüksek dispersiyona sahip bir mineral. İLE/||/<> Birçok renkte bulunabilen bir taş. )
- SİBİRYA'DA:
ÖZEL ARAÇ ile/ve/değil/<> TAKSİ
- SICAK/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<> TAZE/LİK
- SIÇAN ile GELENİ/TARLASIÇANI
- SİCİM KURAMI ile/ve/||/<> TÜM FİZİK KURAMLARI
- [ne yazık ki]
ŞİDDET ve/||/<> TERBİYESİZLİK
- SİDİK RENKLERİNDE:
MAVİ/YEŞİL ile KOYU SARI ile TURUNCU ile KAHVERENGİ ile SİYAH ile ŞEFFAF
( Kolera ya da tifüse yakalanılmıştır.[İkisi de ölümcüldür.] İLE Çok fazla protein alınmıştır. İLE Ateşlenilmiş ve terleyerek çok fazla su kaybediliyorsa. İLE Kötü bir tropikal hastalığa yakalanılmışsa. İLE Bir hayvandan kan nakli yapılmışsa. İLE Çok fazla sıvı alınmışsa. )
- SIDK ve/ EMÂNET ve/ FETÂNET ve/ TEBLİĞ ve/ İSMET
( Peygamberin olmazsa olmaz sıfatları. [ve ümmetinin de!] )
- ŞİFÂ ile/ve/<> TEDAVİ
( İçeriden. İLE/VE/<> Dışarıdan. )
- SİFAKA ile TAÇLI SİFAKA
- SIFAT[Ar.] ile TAHLİYE[Ar.]
- sig.[Lat. < SIGNA, SIGNETUR] değil/yerine/= TARİF ET, İLÂCIN KULLANILIŞINI ETİKETE YAZ
- SIĞIR ile TİBET SIĞIRI
- SİGORTA ile/ve/<> TEDBİR
- SİHR[Ar.] ile TEMVÎH[Ar.]
- ŞİKÂYET ile/ve/değil/yerine/||/<> TESPİT
- SİLİKAT[Fr. < SILICATE] ile/ve/||/<> TREMOLİT[Fr. < TREMOLITE]
( ... İLE/VE/||/<> İçinde magnezyum, kalsiyum, demir ve alüminyum bulunan, amfibol öbeğinden doğal silikat. )
- SİM[Azr.] = TEL[Tr.]
- SİMGELEMEK ile/ve TEMSİL ETMEK
( TO SYMBOLIZE vs./and TO REPRESENT )
- SİN[Türkçe]/KABİR/KABR[Ar.], MEZAR/GÛR[Fars.] ile TÜRBE/TOMB
( [kökeni/etimolojisi] MEZAR[< ZİYARET[Ar.]): Anadolu Türkçesi'ne anlam değiştirerek, ölünün gömüldüğü yer olarak geçmiştir. İLE Topraklanmış, toprak örtülmüş. )
( İşlerinizden sıkıldığınızda kabirleri/mezarlıkları, türbeleri ziyaret ediniz. )
- SINAÎ EMEK ile/ve/||/<> TİCARÎ EMEK
- SİNDİREMEMEK/HAZMEDEMEMEK ile/ve/<> TESLİM OLAMAMAK
- SİNEK ile TABUT SİNEĞİ
( ... İLE İnsan cesedinde yumurtlayarak/çoğalarak cesedi ayrıştıran sinek. [Yerin bir metre derinliğine kadar girerler.] )
( ... İLE Hantal uçuşu nedeniyle "Seğirten Sinek" olarak da bilinir. )
( ... ile [KAMBUR] PHORID [APOCEPHALUS adlı bir cinsi daha vardır] )
- SİNEMA ile/ve TİYATRO
( 2015 yılı Tiyatro ve Sinema İstatistikleri için burayı tıklayınız... )
( CINEMA vs./and THEATER )
- SİNGAPUR'DA RESMÎ DİL:
ÇİNCE ile/ve/<> MALAYCA ile/ve/<> TAMİLCE
- SINGREFT/SYNGRAFT[İng.] değil/yerine/= TIPKI İKİZ YAMASI
- SINIFLANDIRMA = TASNÎF = CLASSIFICATION
- SINIR ve/> SÜREKLİLİK ve/> TÜREV ve/> TÜMLEV(İNTEGRAL)
( ... VE/> ... VE/> Türev ve integral, birbirin ters işlemi olarak tanımlanabilir.[Toplama - çıkarma ya da çarpma - bölme gibi] [Sınır ve başlangıç koşulları işin içine girince ilişki biçimi de değişir.] )
( "Türev ve İntegral" açıklamaları için burayı tıklayınız... )
(
Türev ve İntegral
Türev Nedir?
Türev, bir şeyin değişim hızını ölçer.
Örnek:
- Arabayla giderken hız göstergesine bakıyoruz. O anki hızın, türevin bir örneğidir.
- Gittiğimiz yolun uzunluğu zamanla değişiyorsa türev, bu değişimin "ne kadar hızlı" olduğunu gösterir.
Daha yalın bir anlatımla...
Bir eğri[grafik] üzerinde bir noktaya bakıyoruz. Bu noktadaki eğimin ne olduğunu türevle buluruz.
Matematiksel olarak...
Eğer y = f(x)
gibi bir işlev varsa türev f'(x)
ya da \( \frac{dy}{dx} \)
ile gösterilir ve işlevin "x'e göre değişim hızını" tanımlar.
Günlük yaşam örnekleri...
Örnek | Açıklama |
---|---|
Hız | Türev, konumun zamana göre türevi olarak hızı verir. (Örneğin: v = \frac{dx}{dt} ) |
Fiyat Değişimi | Bir malın fiyatının zamana göre değişim hızını türevle buluruz. |
İntegral Nedir?
İntegral, bir şeyin toplamını ya da birikimini ölçer.
Örnek:
- Bir arabayla gidiyoruz ve hızını biliyoruz. Bu hızla ne kadar yol kat ettiğini bulmak istersek, integral kullanırız.
- Eğer bir grafik varsa o grafiğin altında kalan alanı hesaplamak için integral kullanılır.
Daha yalın bir anlatımla...
İntegral, parçaları birleştirerek bir bütünü bulur. Türev, bir şeyin "parçalarına" odaklanırken; integral; "parçaları toplayarak" aslına ulaşır.
Matematiksel olarak...
Eğer f(x)
bir işlevse integrali \( \int f(x) dx \)
ile gösterilir ve işlevin altında kalan alanı tanımlar.
Günlük yaşam örnekleri...
Örnek | Açıklama |
---|---|
Toplam yol | Eğer hızını biliyorsak, bu hızla ne kadar yol kat ettiğini integral ile hesaplayabiliriz. |
Toplam kazanç | Eğer saatlik gelirini biliyorsak, bir gün içinde toplam ne kadar kazandığını bulmak için integral kullanırız. |
Türev ve İntegralin ilişkisi
Türev ve integral, birbirinin tersidir:
- Türev: Bir şeyi parçalarına ayırır ve değişim hızını bulur.
- İntegral: O parçaları birleştirerek ilk durumunu bulur.
Örnek:
- Eğer bir arabanın hızını (türev) biliyorsak, bu hızdan toplam yolunu [integral] hesaplayabiliriz.
- Eğer toplam yolun nasıl değiştiğini biliyorsak, bu değişimden, hızını bulabiliriz.
Gündelik benzetmeler:
Kavram | Benzetme |
---|---|
Türev | Bir filmin her saniyesini çözümlüyoruz. Hangi saniyede, ne oldu? Hızlı mı, yavaş mı değişti? |
İntegral | Filmin tamamını izliyoruz ve genel olarak ne anlatıldığını öğreniyoruz. |
- SINIR ve TAŞIYICI
- SINIRLANDIRMADA:
YASALILIK ve/||/<> GEÇERLİLİK(MEŞRÛİYET) ve/||/<> TOPLUMSAL GEREKLİLİK
- SİNİR/Lİ ile/ve/değil TELAŞ/LI
- SINIRLILIK ile/ve TEKRAR
( RESTRICTEDNESS vs./and REPETITION )
- SİNİRLİ/LİK ile/ve/değil/<> TEPKİSEL/LİK
- SİNOPSİS ile/ve/<> TRETMAN
( İmge'nin ele alınış biçimi. İSE/VE/<> İmgenin, simgeselliğini ele alış biçimidir. )
- SIRF ile/ve/> TÜMEL/KÜLLÎ
( ONLY/MERE/SHEER vs./and/> UNIVERSAL )
- SIRIK ile/ve TERAZİ
( Değnekten uzun ve kalınca ağaç. İLE/VE İp cambazlarının kullandığı uzun sırık. )
- ŞİRİN[Azr.] = TATLI[Tr.]
- SİRİYOLOJİK HİYEROGLİF ile/ve TROPOLOJİK HİYEROGLİF
( Bütünü göstermek üzere parça yazılır. İLE/VE Benzerlik ölçütlerine göre bir şey bir başkasının yerine konur. )
- ŞİRK/ZINDIKLIK ile/ve/değil/yerine TEVHİD
( Herşeyi hem birbirinden ayrı, hem de birbirinin aynısı görmek. )
( O'nu bilen, başka ne bilir ki, şirk'e düşe? )
- ŞİŞ ile/ve TIĞ
- ŞİŞMAN/MÜLAHHAM[Ar.] ile/değil/yerine TOPLUCA
( Deri altında fazla yağ toplanması nedeniyle gövdenin her yanı şişkin görünen kişi. İLE/DEĞİL/YERİNE Gövdece biraz dolgun. | Toplu olarak, beraber. )
- ŞİŞMAN ile/||/<> TUMBADIZ
( ... İLE/||/<> Kısa boylu ve şişman. )
- [ne yazık ki]
ŞİŞMANLIK:
F ve/||/<> A ve/||/<> T
( Sıklık. VE/||/<> Oran. VE/||/<> Çeşit. )
( Frequency. AND/||/<> Amount. AND/||/<> Type. )
- SİSTEMATİK ile TARİHSEL (AÇI/YÖN/DOĞRULTU/BOYUT/AÇILIM)
- SITMA'DA:
ERKEN TEŞHİS ve/<> TEDAVİ
( Afrika ülkelerine gitmiş olanların, döndüklerinde, kendileri ya da hekimlerin, Türkiye'de de pek karşılaşılmadığından dolayı, yakalandıkları sıtma hastalığını "grip" olarak değerlendirdikleri görülebilmektedir. Eğer teşhis ve tedavi için geç kalınmazsa sıtma (fazla) tehlikeli olmaz/olmayabilir. )
- SITUS İNVERSUS[İng.] değil/yerine/= TERS KONUM
- SİVRİSİNEK ile/ve TATARCIK/ANOFEL[Yun.]["ANAFEL" değil!]
( ... İLE/VE Sayrılık, sıtma mikrobu bulaştıran sivrisinek. )
( CULEX PIPIENS cum/et ANOPHELES MACULIPENNIS )
- SİVRİSİNEK ile/değil TİPULA
- SİYASET ve/||/<> DİYANET ve/||/<> TABÂBET
( [ne yazık ki]
Bilgisizlerin en iyi ya da en çok "bildiği" ve [bol bol, boş boş ve ağırlıklı/öncelikli olarak] konuştuğu[nu varsaydığı] konular. )
- SİYÂSET[Ar.] ile TEDBÎR[Ar.]
- SİYÂSET ile TİCÂRET ile İBÂDET
( "Üsttekiler"in "yaptığı". İLE Ortadakilerin yaptığı. İLE Alttakilerin yaptığı. )
- SİYASİ/DİPLOMATİK/ASKERİ TARİH ile/> TARİH
( POLITICAL/DIPLOMATIC/MILITARY HISTORY vs./<> HISTORY )
- SİYER/SİRE[< SÎRET] ile TERCEME (NEFSEHU/Lİ-NEFSEHİ)
( AHLÂK VE YÜKSEK VASIFLAR | HZ. MUHAMMED'İN YAŞAMINDAN BAHSEDEN KİTAP )
- SIZAN ile TAŞAN
- SIZLANMA ile/ve/değil TESPİT
( [not] TO GROUCH vs./and/but TO DETERMINE )
- SKYPE ile/ve/||/<> WHATSAPP ile/ve/||/<> TELEGRAM
- | SODYUM ve/<> KLORÜR | ile/ve/||/<>/> TUZ
- ŞOFBEN[Fr. CHAUFFE-BAIN] ile TERMOSİFON[Fr. THERMOSIPHON]
( Gaz ya da elektrikle çalışarak, hızlıca sıcak su sağlayan araç. İLE Sıcak su elde edilen, bir kazan ve içindeki borulardan oluşmuş araç. )
- SOĞUKTA/SERİNLİKTE GİYİNMEK:
GEREKSİNİM ile/ve/değil/||/<>/< TEDBİR
- SÖĞÜT ile/değil TAVULGA
( ... İLE/DEĞİL Kabuğu kırmızı ya da erguvan renginde olan bir tür söğüt. )
- SOHBET ile/ve/değil/yerine TENHA SOHBETİ
- ŞÖHRET ile TANINMIŞ
( FAMOUS vs. KNOWN )
- SOLITER/SOLITARY[İng.] değil/yerine/= TEK
- SOLUCAN ile TÜP SOLUCANI
- SÖMÜRÜ ve/||/<>/< TAHRİK
- SONDAN BAŞA ile TÜMDEN GELiM
- SONSUZLUK ile/ve/||/<>/> AN ile/ve/||/<>/> TERSİNEMEZLİK(ENTROPİ) ile/ve/||/<>/> HEM, HEM DE | NE, NE DE ile/ve/||/<>/> BİLE DEĞİL (<> / > / < BİLE DEĞİL) (<> / > / < BİLE DEĞİL) ... ∞
- SONUÇ ile TEPKİ
- SONUÇ ile/ve TESELLİ
( REALITY vs./and CONSOLATION )
- SONUÇ ile TOPLAM
( RESULT/CONSEQUENCE vs. TOTAL )
( PAYAN ile ... )
- SONUÇ ile/ve/değil TÜMDENGELİM
- [ne yazık ki]
"SONUÇ ODAKLILIK/MERKEZLİLİK" ile/ve/||/<>/>/< TERBİYESİZLİK
- ŞORT[İng. SHORT] ile TAYT[İng. TIGHT]
( Paçaları, dizlerin yukarısında olan kısa pantolon. İLE Bacakları sıkı saran özel kumaştan yapılmış bir pantolon türü. | Sızmaz, su geçirmez bir kumaştan yapılmış şort giysi. )
- SORUMLULUK:
TEK ile/ve/||/<> TOPLU
- SOSYAL[İng. < SOCIAL < SOCIETY] değil/yerine/= TOPLUMSAL
- SOSYALİZASYON/SOCIALIZATION[İng.] değil/yerine/= TOPLUMSALLAŞMA
- SOSYOMETRİ/SOCIOMETRY[İng.] değil/yerine/= TOPLUMSAL DAVRANIŞ ÖLÇÜMÜ
- ŞÖVALYELER'DE:
TAPINAK ŞÖVALYELERİ ile/ve TÖTON ŞÖVALYELERİ ile/ve ST. JEAN/HOSPİTALER ŞÖVALYELERİ
( KÜRESEL MEDENİYET - TEOMAN DURALI - DERGÂH YAY. )
- SOYMAK ile/ve/<> AYIKLAMAK ile/ve/<> TEMİZLEMEK
- SOYUT DİL ile/ve/<> TOPLUMSAL DİL
- SOYUT ile/ve TÜMEL
- SÖZ ile/ve/<> TALÂKAT
( ... İLE Kolayca, düzgün söz söyleme durumu. )
- SÖZ ve/> TÂLÎK
( ... VE/> Güleryüzlü. :) | Düzgün söz söyleyen. )
- SÖZ ile TERÂNE[Fars.]
( ... İLE Çok yinelendiğinden usanç verici bir durum alan söz. | Ezgi, nağme, makam. | Dört dizeden oluşan ve birinci, ikinci ve dördüncü dizeleri birbiriyle uyaklı olan şiir, dörtlük. )
- SÖZCELEME ile/||/<> SÖZ UZATIMI ile/||/<> EĞRETİLEME ile/||/<> TOPLULUK ADI
( İki susku arasında yer alan söz zinciri parçasını -yani sözceyi- belirli bir bağlam ve durum içinde gerçekleştirme. İLE/||/<> Değişik gösterenler aracılığıyla aynı gösterileni aynı sözcede yineleme. İLE/||/<> Düz değişmeceye karşıt olarak, dizisel bağıntılar düzleminde ortak anlambirimcikler kapsadığından aralarında eşdeğerlik ilişkisi kurulan anlamlı öğelerden birini öbürü yerine ve karşılaştırma yapılmasının sağlayan sözcükleri kaldırarak kullanma sonucu oluşan değişmece. İLE/||/<> Birçok öğeden oluşmakla birlikte bütünlük gösteren, birlik sunan bir topluluğa verilen tekil ad. )
- SÖZCÜK VURGUSU ile/ve/||/<> TÜMCE VURGUSU
- SÖZCÜK ile/ve TERİM
( VERBUM ile/ve ... )
- SÖZCÜK/KAVRAM ile " " İÇİNDE SÖZCÜK/KAVRAM
( ... ile SÖZÜMONA/GÜYA/ONA GÖRE )
- SÖZCÜKLER ile TÜMCE İÇİNDE KULLANILIŞLARI/ANLAMLARI
( Sözün tamamı, anlamayana söylenilir. )
- SÖZ(CÜK)LERİ/Nİ ve/||/<> TUTUMU/NU DEĞİŞTİR...
DÜNYA/N DEĞİŞSİN!
- SÖZE TÂBİ OLMAK ile/ve/<> TEDAVİYE TÂBİ OLMAK
- SÖZLERİN ALTINDA KALMAK ile/<> TÜKÜRDÜĞÜNÜ YALAMAK ZORUNDA KALMAK
- SÖZLÜK ile/ve/||/<> TÜRK YAZINI BAĞLAMLI DİZİN VE İŞLEVSEL SÖZLÜK(TEBDİZ)
( TEBDİZ Sözlüğü için burayı tıklayınız... )
- SÖZ/SAB ile/ve TATLI SÖZ
( Güftâr. İLE/VE Güftâr-ı şirin. )
( "Bir sözü(sırrı) söylediğimde o bana malik olur, ben ona malik olamam". )
( "Sözünde doğru, işinde dakik olmalısın. Sözünde doğru olan kimsenin değeri artar, işinde dakik olan kimsenin de işi neticeye bağlanır". )
( Söz taşıyanların(su'ât) getirdiklerini kabul etmek büyük bir zulümdür. )
( Sözlerin öfkesini gözleyin, ağızdan çıkan sözleri kulaklarınız duysun. Sözlerle hiç kimseye zarar vermeyin. )
( En kolay olmayan şey: Söz Söylemek ve Söz Anlamak. )
( Balcının var bal tası, oduncunun var baltası. )
( Tatlı dil, yılanı bile deliğinden çıkarır. )
( Taşa geçer, kendime geçmez sözüm. )
( Huzur veren tek bir söz, yararı olmayan binlerce sözden daha yeğdir. )
( Bu sözler/şiirler, "Onlar benim!" diyenindir. )
( Sözden suret doğup ölür, dalga kendini tekrar denize götürür. )
( DEKLAMASYON: Sözü güzel söyleme, süslü sözlerle söyleme. )
( Âb-ı Hayat, kulakla içilir. )
( Âb-ı Hayat, su değil, Kâmil'in sözleridir. )
( WORD vs./and SWEET WORD )
- SPECT/TEK FOTON EMISYON BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ/SINGLE PHOTON EMISSION COMPUTERIZED TOMOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= TEK FOTON SAÇILIMLI BİLGİSAYARLI KESITÇEKİM
- SPEKÜLATİF[İng.] değil/yerine/= TARTIŞILIR
- SPHEROID değil/yerine/= TOPAR, DÖNME SÖBÜSÜ
- SPORADİK/SPORADIC[İng.] değil/yerine/= TEK TÜK
- SSH ile TELNET
( Bağlantının tüm içeriğini ağ üzerinden gerçekleştirilebilecek tüm saldırılara karşı güçlü bir şifreleme yöntemiyle şifreler. İLE Şifreleme yoktur ve iletişim açık bir biçimde gerçekleştirilir. )
( Sunucu üzerindeki bazı ortamsal değişkenler üzerindeki ayarların değiştirilebilmesine olanak sağlar. İLE Sunucu üzerindeki ayarları sunucuya komut gönderilerek değiştirilebilir. SSH ve bazı modern Telnet sunucuları bunu desteklemez. [Bu durumun en önemli nedeni ise sunucu üzerindeki bazı ayarların değiştirilmesinin güvenlik problemlerine neden olabilmesidir.] )
( Bağlanılmak istenilen sunucuya şifre girme zorunluluğu yoktur. İLE ... )
( Sunucuya bağlanmanızı ve otomatik olarak komut göndermenizi sağlar. Bu biçimde gönderilen komut sunucu tarafında işletildikten sonra bağlantı kesilir. İLE ... )
- STAPLER[İng.] değil/yerine/= TEL ZIMBA, BASARDİKER
- STATÜ[Fr.] değil/yerine/= TÜZÜK
- STETH-/STETHO- ile/||/<> THEL-/THELO- ile/||/<> THORAC-/THORACO- ile/||/<> MAST-/-MASTİA/MASTO-
( Meme ya da göğüs. İLE/||/<> Meme ucu. İLE/||/<> Meme ile ilgili, meme yapıları ile ilgili. İLE/||/<> Göğüs, toraksla ilgili. )
- STHENO- ile/||/<> -TONİA/TONO-/-TONY
( Güç. İLE/||/<> Tonus ya da basınçla ilgili. )
- STİL ile TİP
( STYLE vs. TYPE )
- STİL/LER BİLGİSİ ile/ve TİP/LER BİLGİSİ
- STÖKİYOMETRİ ile TERMOKİMYA
( Kimyasal tepkimelerde nesne miktarlarını inceleyen alan. İLE Kimyasal tepkimelerde enerji değişimlerini inceleyen alan. )
- STRES ile/değil/yerine/>< TUTKU
( İstemediğin bir şey için çok çalışmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sevdiğin bir şey için çok çalışmak. )
- STRES ile/değil/yerine/>< TUTKU
( İnanmadığımız bir iş üzerine çok çalışmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İnandığımız bir iş üzerine çok çalışmak. )
- STRICT LIABILITY vs. MATERIAL MISTAKE vs. TORT
( Kusursuz sorumluluk. İLE Esaslı hata. İLE Haksız fiil. )
- SU SIĞIRI yerine TONBAY
- ŞU, ŞUNA/ŞUNUNLA:
"TERS ORANTILI" ile/değil "TERS"
- SUBBUH ile/ve TENZİH ile/ve KUDDÜS
- SUBHA[< SADR] ile TOZ
( BİNEFSİHİ ÂŞİKÂR VAROLMAYAN FAKAT EŞYANIN SURETİ İLE AÇIKLIK KAZANDIĞI İÇİN HEYULA DENİLEN [HEBÂ] GÜNEŞİN IŞIĞINDA GÖRÜLEN İNCE TOZ )
- SUBTOTAL[İng.] değil/yerine/= TAM OLMAYAN
- SUÇLAMA ile/değil/yerine TESPİT
( [not] ACCUSATION/BLAME vs./but TO DETERMINE
TO DETERMINE instead of ACCUSATION/BLAME )
- SUDUR ile TAHAVVÜL
- SUDÛR ile TECELLÎ
( Taşma. İLE Görünme, belirme. )
( İnsanda. İLE Doğada. )
- SUDUR[Ar.] değil/yerine/= TÜRÜM
( Varolanların oluşumu. )
- SUGİLİT ile/||/<> TANZANİT
( Mor renkli nadir bir mineral. İLE/||/<> Mavi ve mor tonlarında bir zoisit türü. )
- SÜJESTIBİLİTE/SUGGESTIBILITY[İng.] değil/yerine/= TELKINE YATKINLIK
- ŞUKKA ile/ve TAİRE
( Küçük kağıt parçalarına yazılan kitaba ilişkin notlar. İLE/VE Küçük kağıt parçalarına yazılan notlar. )
- SULU ÇÖZELTİ ile TANITLI/SABİT ÇÖZELTİ
( Çözücüsü su olan çözelti. İLE Çözeltide tanıtlı evrenin/fazın bulunduğu çözelti. )
- SÜLÜN ile TEPELİ TAVUK/HOATZİN["watsin" olarak okunur]
( Sülüngillerden, kuyruğu çok uzun bir kuş. İLE Kursağı(ön mide), midesinden 50 kat büyüktür. [Toplam gövde ağırlıklarının 1/3'ünü oluşturur.][Bir öğünü sindirmeleri 2 gün sürer.][Ağaçlara tırmanırlar.][Güney Amerika'da yaşarlar.] )
( ... İLE Kursağı, uçma kaslarını çalıştırmak için gereksinim duyduğu alanı kısıtladığından dolayı kötü uçuculardır. )
( ... İLE Dengelerini sağlamak için kursağının alt tarafında kayışımsı bir çıkıntı bulunur. [Bir dal üzerine tünediğinde buna yaslanır.] )
( ... İLE En ağır hareket eden kuş türüdür. )
( ... İLE "Pis kokulu kuş" olarak da bilinirler. [Yağ asitlerinin kursakta mayalanmasına bağlı olarak.] )
( ... İLE Hiç durmadan homurdanır, hırıltılar çıkarır ve ıslık çalarlar. )
( OPISTHOCOMIFORMES )
( [Astek dilinde] ... ile UAZIN [Sülün demektir] )
( ... ile )
( ... İLE Yavrularının, kuşların atası olarak kabul edilen Archaeopteryx fosiliyle paylaştığı ortak bir özelliği vardır. [Kanadın ilk iki "parmağı" iki pençe şeklinde biçimlenir.] )
( TEDRUC ile ... )
( BÛR/TEZERV ile ... )
( ... vs. HOATZIN )
( PHASIANUS COLCHICUS cum OPISTHOCOMUS HOAZIN )
- SÜLÜN ile TRAGOPAN SÜLÜNÜ
( )
( Anavatanları kuzeydoğu Hindistan, Burma, kuzey Vietnam ve orta Çin'e kadar geniş yayılım alanı gösterir. )
- SÜLÜN ile TURAÇ/DÜRRÂC/ÇİL KUŞU
( Sülün, tavuksular takımında bulunan büyük bir kuş grubundaki kuşlara verilen genel addır. 11 cinsi ve 35 türü bulunan sülünlerin erilleri ve dişileri birbirine benzemez. Eril sülünlerin daha parlak renkli tüyleri ve uzun kuyrukları vardır. İLE Sülüngillerden, uzunluğu 34 santimetre olan, soyu azalmış bir tür kuş. )
( )
( ... cum TETRAO FRANCOLINUS / FRANCOLINUS FRANCOLINUS )
( TEDRUC ile DÜRRÂC/E )
( MÜRG-İ ZERRÎN, HURÛS-İ SAHRÂİ ile ... )
( PHEASANT vs. ... )
- ŞUMUL ile TAZAMMUN
( Kaplam. İLE İçlem. )
- SUNUCU ile TEMSİLCİ
- ŞÜPHE ve/< TASAVVUR
( Tasavvur olmadan şüphe oluşmaz/edilmez. )
( Kuşku söz konusu olduğunda sanığın lehine kullanılır. )
- ŞÜPHE ve/< TASAVVUR
( Tasavvur olmadan şüphe oluşmaz/edilmez. )
- ŞÜPHE ile/ve/değil/yerine TERK
- SÜREÇ ile/ve/değil TANIM
( [not] PROCESS vs./and/but DEFINITION )
- SÜREÇ ile/ve/<> TARİHSELLİK
- SÜREÇ ile/ve TARÎK
- SÜREÇ ile/ve/||/<> TÜRÜM
( ... İLE/VE/||/<> Varolanların oluşumu. )
- SÜREKLİ/LİK, DEVAM ile/ve TEKRAR
( Tekrarlama, soluğunuza istikrar kazandırır. )
( Tekrara neden olan arzudur. )
( Arzunun olmadığı yerde tekrarlamalar da olmaz. )
( Repetition will stabilise your breath.
It is desire that causes repetition.
There is no recurrence where desire is not. )
( CONTINUAL/CONTINUITY vs./and REPETITION )
- SÜREKLİLİK ile/ve/||/<> TANELİLİK
- SÜREKLİLİK = TEMADİ = CONTINUITY[İng.] = CONTINUITÉ[Fr.] = KONTINUITÄT[Alm.] = CONTINUITAS[Lat.]
- ZAMAN = TIME[İng.] = TEMPS[Fr.] = ZEIT[Alm.] = TEMPUS[Lat.] = KHRONOS[Yun.] = TIEMPO[İsp.]
- SÜRGÜ ile TAPAN
( ... İLE Tarlaya atılan tohumu örtmek için gezdirilen, ağaçtan geniş araç, sürgü. )
- SÜRÜ ile/değil TOPLULUK/CEMAAT
- SÜS ile TUİGA[Samoa dilinde]
( ... İLE Baş süsü. )
( ... ile TUİGA )
- SÜSLEMEK ve/> TAÇLANDIRMAK
- SUSMAK ile/ve TEFEKKÜR
( ... İLE/VE Gördüğü şey üzerinden fikrini derinleştirmek. )
- SÜT-LİMAN ile TOZ-PEMBE
- SÜTLEĞEN ile TIGALA
( ... İLE Hekimlikte kullanılan, sütleğengillerden bir bitkinin verdiği zamk ve öz su. )
- SÜZMEK ile/ve TARAMAK
- SWAP[İng.] değil/yerine/= TAKASLAMA
- SWOT:
STRENGTH ve/||/<> WEAKNESS ve/||/<> OPPORTUNITY ve/||/<> THREAT
( Güçlü yönler. VE/||/<> Zayıf yönler. VE/||/<> Fırsatlar. VE/||/<> Tehditler. )
- SYSTEMATICS ile/ve TAXONOMY
( Bitkiler ve hayvanların sınıflandırma işleriyle uğraşan bilim dalı. İLE/VE Doğal bağlantılarına göre bitkileri ve hayvanları çeşitli sınıflara koymakla uğraşan bilim dalı. )
- t "ZAMANI" değil t DEĞERİ/DEĞİŞKENİ
- T.I.D./TER IN DIE[İng.] değil/yerine/= GÜNDE ÜÇ KEZ
- T ile ...
( DEĞİŞİMDE DEĞİŞMEDEN KALAN | EN YÜKSEK VE TANIMLANAMAZ GERÇEKLİK | TEO, TAO, TE, THE, [Ar.]el- )
- T ile D
- T ile T
( Türk abecesinin yirmidördüncü harfi. İLE Trityum'un simgesi. )
- T ile Tb ile Tc ile TC
( Trityum'un simgesi. İLE Terbiyum'un simgesi. İLE Teknetyum'un simgesi. İLE Türkiye Cumhuriyeti'nin kısaltması. )
- TA PHYSICA
ile/ve/||/<>
TA POIOUMENA
ile/ve/||/<>
TA CHREMATA ile/ve/||/<>TA PRAGMATA
ile/ve/||/<>/<
TA MATHEMATA
- TÂ[Ar.] ile TÂ'[Ar.] ile TÂ[Ar.] ile TÂ[Ar.] ile TI[Ar.]
( Eski Türkçe'deki "te" ve "tı" harflerinin Arapça'daki adı. İLE "tı" harfinin bir adı. İLE Kat, büklüm. İLE Kadar, dek, değin. İLE Osmanlı abecesinin 19. harfi olup ebced hesabında, 9 sayısının karşılığıdır. T harfini karşılar. )
- TA ile Ta ile Th ile Ti ile Tl ile Tm/Tu ile TU/TÜ/TÜH
( Dek, değin, kadar ya da beri gibi ilgeçlerle birlikte kullanılarak, bir eylemin, bir hareketin, bir yerin, bir şeyin başladığı ya da sona erdiği noktayı, zaman ve uzaklık bakımından abartmalı bir biçimde anlatır. İLE Tantal'ın simgesi. İLE Toryum'un simgesi. İLE Bir tören sırasında, askerleri biraraya toplamak, törenin başladığını bildirmek vb. amaçlarla çalınan borazanın çıkardığı ses. İLE Talyum'un simgesi. İLE Tulyum'un simgesi. İLE "Yazıklar olsun" anlamında kullanılır. )
- TAAB ile TAB' ile TÂB[Fars.] ile -TÂB[Fars.]
( Yorgunluk. | Sıkıntı, zahmet, eziyet, meşakkat. | Sinirlerin zayıflığından dolayı kaslarda ve çeşitli yerlerde duyulan şiddetli sancı. | Tabiat, huy. | Damga, mühür basma. | Kitap basma. İLE Güç, kuvvet, tâkat. | Işık, parlaklık. | Harâret. | Tazelik. | Kıvrım, büklüm. | Sıkıntı, eziyet. | Öfke. | Kılıcın keskinliği. İLE "parlayan, parlatan, aydınlatan" anlamlarına gelerek birleşik sözcükler yapar. [ÂLEM-TÂB: Dünyayı aydınlatan.] )
- TAABBÜD[< ABD] ile İBÂDET ETME, KULLUK ETME; TAPMA, TAPINMA
- TAABBÜD ile/ve TEFEKKÜR ile/ve TEVEKKÜL
- TAABBÜS[Ar.] ile TAABBÜS[Ar. çoğ. TAABBÜSÂT]
( Sayıklama ya da havadaki bir şeyi tutmaya çalışır gibi ellerini sallayarak hareket ettirme. İLE Yüz ekşitme, surat asma. )
- TAACCÜB[Ar. < ACEB] değil/yerine/= ŞAŞMA/ŞAŞAKALMA
( [bkz. TAHAYYÜR] )
- TAADDÜD[Ar.] ile TAAHHÜD[Ar. < AHD | çoğ. TAAHHÜDÂT]
( Birden çok olma, çoğalma, sayısı artma. İLE Üzerine alma, yapılması için söz verme. | Bir işin yapılması için resmî olarak sözleşme. | Postaya verilen bir şeyin yerine ulaşmasını sağlama. )
- TAADDÜT[Ar.] değil/yerine/= ÇOĞALMA, SAYININ ARTMASI
- TAAFFÜN[< UFÛNET] değil/yerine/= ÇÜRÜYÜP KOKMA, KOKUŞMA | YANGI/İLTİHAP
- TAAHHÜT ile/ve/||/<>/> TEMÎNÂT
- TAAHHÜT değil/yerine/= ÜSTENME
- TAALÎ/TEÂLÎ[Ar. < ULÜVV] ile TAALLÎ/TEÂLLÎ[Ar. < ULÜVV | çoğ. TEALLÜYÂT]
( Yükselme, ululanma. İLE Yükselme, yüksek olma. )
- TAALLUK[< ALAK] ile ...
( ASILI OLMA, ASILMA | İLİŞKİN, İLİŞİĞİ OLMA | SEVME | ÂİT OLMA | [tas.] DÜNYA İLGİSİ )
- TAALLÜM[< İLM] ile/ve/<> İLİM
( Öğrenme, öğrenilme, okuyarak, ders alarak öğrenme, elde etme. İLE/VE/<> ... )
( Gerekli fakat yeterli değildir. İLE/VE/<> ... )
- TAAM" değil TAMAM
- TAÂM[< ET'İME] ile YEMEK, AŞ
( YEMEK, AŞ )
- TAAMMÜD[Ar. < AMD] ile TAANNÜD[Ar. < İNÂD | çoğ. TAANNÜDÂT]
( Bir işi bilerek ve isteyerek yapma. İLE İnad etme, direnme, ayak direme. )
- TAAMMÜDEN[Ar.] değil/yerine/= KASTEN
- TAAMMÜDEN değil/yerine/= TASARLAYIP/TASARLICA
- TAAMMÜM]Ar.} değil/yerine/= YAYILMA, GENELLEŞME
- TAAMMÜT[Ar.] ile/<> TAAMMÜDEN
( Bir işi ya da suçu bile bile, tasarlayarak yapma. | İşlenecek bir suçun, daha önceden tasarlanması. İLE/<> Kasten. )
- TAAMMÜT değil/yerine/= TASARLAMA
- TAANNÜT[Ar.] değil/yerine/= DİRENME, DİRENİM
- TAARRUS/TAARRÜS[Ar. çoğ. TAARRUSÂT] ile TAARRUZ[Ar. çoğ. TAARRUZÂT] ile TAÂRUZ/TEÂRUZ[Ar. < ARAZ | çoğ. TEÂRUZÂT]
( Kocanın, karısına sevgi göstermesi. İLE İlişme, sataşma, takılma. | Düşmana saldırma. İLE Birbirine zıt olma. )
- TAARRUZ ile/ve/<>/değil/yerine TEYAKKUZ
- TAARÜF ile TEARRÜF
( BİRBİRİNİ BİLMEK, TANIMAK )
- TAASSÎ[Ar. < İSYÂN] ile TAAŞŞÎ[Ar.]
( Ayaklanma, boyun eğmeme, isyân etme. İLE Akşam yemeği yeme. )
- TAASSUB ile AKIL TUTULMASI
- TAASSUB ile/ve/değil BİLGİ/DENEYİM EKSİKLİĞİ
- TAASSUB ile/değil/yerine GELENEKSEL DEĞER/LER
- TAASSUB[Ar.] ile/değil/yerine ÖNCELİK
- TAASSUB ile TASALLUT
( Taassub, tasalluta dönüşmemelidir! )
- TAASSUB değil/yerine/>/>< TASAVVUF
( TASAVVUF: Taassubu yok eden neyse, o! )
- TAASSUB ile TUTUCULUK
- TAASSUP[Ar.]/BIGOTRY[İng.] değil/yerine/= BAĞNAZLIK
- TÂ'AT[Ar.] ile HİDMET/HİZMET[Ar.]
- TÂ'AT[Ar.] ile KABÛL[Ar.]
- TÂ'AT[Ar.] ile MUVÂFAKATU'L-İRÂDE[Ar.]
- TÂAT[Ar.] ile TÂÂT[Ar. < TÂAT]
( Allah'ın emirlerini yerine getirme, ibâdet. İLE İbâdetler. )
- TAATTUL[Ar.] ile TAATTUR[Ar. < ITR]
( İşsiz kalma, işlemez olma. İLE Güzel kokular sürünme. )
- TAAYYÜN[< AYN] ile ...
( MEYDANA ÇIKMA, ÂŞİKÂR OLMA | BELİRLİ OLMA | BELİRME | ŞEKİL | ÂYAN SIRASINA GİRME, ÎTİBARLANMA, BELİRLİ BAŞLI ADAM OLMA )
- TAAYYÜN ve/> TEŞEKKÜL
- TAAYYÜN-Ü SÂNİ ile ANASIR-I ERBAA ile MEVALİD-İ SELÂSE
- TAAYYÜŞ[Ar.] değil/yerine/= YAŞAMA, GEÇİNME
- TAAZZÜL[Ar. < AZL] ile TAAZZÜR[Ar. < ÖZR]
( Bir tarafa çekilme. | İşten çekilme. | Ehl-i sünnet'ten Vâsıl b. Atâ'nın kurduğu mu'tezile mezhebi. | Takımdan ayrılma. İLE Özür bildirme. | Güçleşme, güç olma, olanak bulunmama. )
- TAAZZUM[< AZÂMET] ile BÜYÜKLÜK SATMA, KİBİRLENME | KEMİKLEŞME
- tab.[Lat. < TABELLA, TABLETTA] değil/yerine/= TABLET
- TABAK ile ÇANAK
- KATMAN/TABAKA[Ar.] ile BÖLÜM
- TABAKA[Ar.] ile/ve/||/<> KATMAN
- TABAN TABANA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TAMAMEN
- TAB'AN[Ar. < TAB] ile TÂBÂN[Fars.] ile TABAN[Tr.][>< TAVAN}[Ar.]
( Doğal/tabiî olarak, kendiliğinden. İLE Işıklı, parlak. İLE Ayağın alt yüzü, aya. | Üstü kapalı bir yerin gezinilen, ayakla basılan yüzü, tavan karşıtı. | Ayakkabının alt bölümü. | Kaide. | Bir şeyin en alt bölümü. | Değerlendirmede en alt derece. | Bir toplumu, bir kuruluşu oluşturan, yönetime katılmadan etkili olan kitle. | Temel. | Bir ırmağın en derin olan orta yeri. | Dikey duran direk, çubuk, seren vb.nin alt bölümü. | Bir cismin ya da bir biçimin yüksekliğini ölçmek için aşağıdan yukarıya doğru başlama noktası olarak alınan yüzey ya da çizgi, kaide. | Üslü sayılarda kuvveti alınan sayı. | Tarlanın düz ve verimli kesimi. | Kılıç vb. yapımında kullanılan iyi cins demir. )
( AS NATURE vs. BRIGHT vs. BASE )
- TABAN/LI ile TEMEL/Lİ
( BASE/D vs. FUNDAMENTAL )
- TABASBUS[Ar. < BASBASA]/MÜTEBASBIS değil/yerine/= YALTAKLANMA/YALTAK
( Birine hoş görünmek için onursuzca davranmak. )
- TÂBA'TU ZEYDEN[Ar.] ile VÂFAKTUHÛ[Ar.]
- TÂBE[Ar. < TAYYİB] ile TÂBE[Fars.] ile TÂ-BE[Fars.]
( "İyi ve temiz olsun" anlamınadır. İLE "-e kadar" anlamına gelerek sözcüklerin başına getirilir. [TÂ-BE-SABAH: Sabaha kadar. | TÂ-BE-KEY: Ne zamana kadar, niceye dek.] İLE Tava. | Geniş, düz yüzlü tuğla. )
- TABELA[İt. < TABELLA] ile URANLIK/PANKART[Fr. < PANCARTE]
( Üzerinde tanıtıcı, belirtici bir yazı, açıklama, işaret ya da resim bulunan, tahta ya da sac parçası, levha. | Hastahane, yatılı okul, askerî birlik gibi toplu yemek verilen yerlerde, günlük yemek için çıkarılan erzakın türünü, miktarını gösteren çizelge. | Hastahanelerde, her hastanın, gündelik yemek ve ilâcının yazıldığı kâğıt. İLE Toplantı ve gösterilerde taşınan, üzerinde benimsenen amacın birkaç sözle gösterildiği karton ya da bezden levha. )
( ... ile LAFİTE )
- TAB-HÂNE[Ar., Fars.] ile TABH-HÂNE[Ar., Fars.] ile TÂB-HÂNE[Ar.]
( Matbaa. İLE Mutfak. | Lokanta. İLE Ocak ya da soba ile ısıtılan kışlık yer, çiçek sobası. | Nekahethâne.[DÂR-ÜŞ-ŞİFÂ] )
- TAB-I MÜSTAKÎM ve/||/<> AKL-I SELÎM
- TÂBİ'[Ar. < TEB | çoğ. TÂBİÎN, TÂBİÛN, TEBEA, TEVÂBİ'] ile TÂBİ'[Ar. < TAB] ile TABÎÎ[Ar.] ile TABHÎ[Ar.]
( Birinin ardı sıra giden, ona uyan. | Boyun eğen, bağlı kalan, birinin emri altında bulunan. | [Ar. dilb.] Kendinden önceki sözcüğe göre hareke alan sözcük. | Hz. Muhammed'i görmüş olanları(eshâbı) görüp kendinden hadîs dinlemiş olan. İLE Kitap basan/bastıran. | Matbaacı, düzenleyici(editör). İLE Doğayla/tabîatle ilgili. | Doğa gereği/îcâbı olan. | Olağan, alışılmış, her zamanki gibi. İLE Pişirmekle/pişirilmekle ilgili. )
- TÂBİ ile MAHKUM
- TÂBİ ile/değil MARUZ
- TÂBİ ile SEVMEK
( İkisinin de, "Nasıl?"ı olmaz/sorulmaz. )
( Tâbi olan ve seven, herşeyini sunar, hiçbir şey beklemez/sakınmaz. )
- TÂBİ'[< TEB] ile TÂBİ'[< TAB]
( Birinin arkası sıra giden, ona uyan; Boyun eğen, bağlı kalan; birinin emri altında bulunan. İLE Kitap basan/bastıran; Matbaacı. )
- TÂBİ ile/değil TABİÎ
- TÂBİ'[Ar.] ile TÂLÎ[Ar.]
- TÂBİ ile/ve/değil/yerine UYUMLU
- TABİAT/NATÜR değil/yerine/= DOĞA [DAMGALANMIŞ/MÜHÜRLENMİŞ]
- TABİAT ile/ve/||/<> İTİMAT
- TABİATIYLA değil/yerine/= DOĞAL OLARAK / KENDİLİĞİNDEN
- TABİB ile/ve/<>/< ÂLİM
( Âlim olmadan, tabib olamazsınız(olunmaz/dı da).
[Osmanlı dönemindeki öğrenim ve eğitimde geçerliydi. Bugün de, Osmanlı bilgi ve deneyimini önemseyen, derinlikli/kapsamlı tutumunu devam ettiren Amerika'da, tıp ve hukuk bölümünden önce, üniversitede bir bölüm tamamlamış olma gerekliliği/zorunluluğu bulunmaktadır.]
[Umarız, bir gün, bizim öğrenim/eğitim düzenimiz/bilincimiz de aynı çizgiye yüksel(til)ecektir!] )
( İster tabip/hekim, ister hakim/avukat ya da herhangi bir alanda ilerlemek/yürümek ve derinleşmek için, önce, düşünme nedir?, nasıl düşünülür?, kavramlar nasıl tanımlanır, nasıl birbirine eklemlenir? önermeler nasıl kurulur? gibi temel, mantık ve usûl ile ilgili altyapı ve bilgi/ler oluşturulmalıdır ki, daha sonra, esasa ve ayrıntılara geçilebilsin. )
- TABİP/TABİB[Ar.] ile/ve/değil ALYENİST[Fr.]
( Hekim. İLE/VE/DEĞİL Deliler hekimi. )
- TABİB ve HABİB
- TABİB ile/ve/değil KEHAL
( Hekim. İLE/VE/DEĞİL Göz hekimi. )
- TABÎB-İ MANEVİ ile ...
( ŞEYH, MÜRŞİD )
- TABİÎ ÂFET[Ar.] değil/yerine/= DOĞAL KIRAN
- TABİÎ Kİ DE değil TABİÎ Kİ
- TABİÎ Kİ DE" ile "TABİÎ Kİ" DE ...
( Buradaki "de", fazla/yanlış. İLE Buradaki "de", bağlaç olarak başka bir konuya geçiş olarak kullanılmaktadır. )
- Tabiî ki, gerektiğinde SUSMA! fakat sen yine de SUS!!!
- Tabiî ki, yeri geldiğinde DİNLEME! fakat sen yine de DİNLE!!!
- TABİÎ Kİ ... ile/ve/<> (...) HALİYLE (...)
- TABİÎ Kİ ile/ve/değil/yerine/||/<> KENDİLİĞİNDEN
- TABİÎ Kİ ile/ve/<> KESİNLİKLE
- TABİÎ Kİ ile/ve KUŞKUSUZ
- TABİÎ Kİ ile/ve/değil/||/<>/< MUHAKKAK
- TABİÎ Kİ ile/ve/<> MUTLAKA
- NEFS:
TABİÎ ile/ve/<> NEBÂTÎ
( Cismin parçalarını muhafaza edip, birbirinden ayrılmasından koruyan bir kuvvet. İLE/VE/<> Cismi, uzunluk, genişlik, derinlikte uzatıp, büyütüp, cismini büyüten kuvvet. )
( NEBATÎ NEFS'ler:
* CÂZİBE(ÇEKME)
* MÂSİKE(TUTMA)
* HÂZİME(SİNDİRME)
* MÜMEYYİZE(AYIRMA)
* DAFİA(DIŞARI ATMA)
* MÜLEDE(ÜREME)
* MUSAVVİRE(ŞEKİL VERİCİ)
* GÂDİYE
* NÂMİYE )
- TABÎ'Î ile AKLÎ ile MANTIKÎ
( Küllîlerin çokluk öncesinde Tabî'î. İLE Çokluk halinde Aklî. İLE Çokluktan sonra da Mantıkî. )
- TABÎÎ değil/yerine/= DOĞAL/OLAĞAN
- TABİÎ ile EVET
( SURE vs. YES )
- TABİÎ ile/ve MANTIKSAL ile/ve AKLÎ
- TABİİ ile TÂBİ
- TABİ(İ) ile TÂBİ ile TÂBİ
( Elbette; Doğal(/doğal olarak). İLE Bağımlı. İLE Basıcı. | Yayımcı. )
- TABİÎYYUN ile/ve TALİMÎYYUN
( Aristotelesciler. İLE/VE Platoncular. )
- TABİL[Ar. | çoğ. TEVÂBİL] ile ...
( Nane, biber, tarçın, karanfil gibi baharatlar. )
- TABİL[Ar. çoğ. TEVÂBİL] ile TA'BÎR[Ar. < UBUR | çoğ. TA'BÎRÂT]
( Nane, biber, tarçın, karanfil gibi baharatlar. İLE Anlatma, ifade. | Bir anlamı olan söz. | Deyim. | Terim. | Rüya yorma. [HÜSN-İ TABÎR: Edep ve terbiye içinde anlatma.] )
- TABİP FİLOZOFLAR ile/ve/||/<> FİLOZOF TABİPLER
- TABİP/TABİB/HEKİM/DOKTOR değil/yerine/= SAĞAN/SAĞALTMAN/SAGUN/ONULTMAN
- TABİP[Ar.] = HEKİM/DOKTOR
- TA'BÎR CAİZSE değil/yerine/= DEYİM YERİNDEYSE/DEYİŞ UYGUNSA
- TABİR ETMEK değil/yerine/= DEMEK
- TA'BÎR[< UBÛR] ile ...
( İFÂDE, ANLATMA | BİR ANLAMI OLAN SÖZ | DEYİM | TERİM | RÜYA YORMA )
- TABİR[Ar.] değil/yerine/= DEYİM
- TABİR/İTİBAR ile İBÂRE
- TÂBİR ile/ve TEVİL
- TABİR-İ CAİZSE değil/yerine/= DEYİM YERİNDEYSE
- TÂBİYET ile/değil/yerine DEĞİM/LİYÂKÂT
( İkisi de, sadece/ancak ve ancak ilmedir. )
- TABLA[Ar.] ile LEVİ
( Satıcı vb.nin kullandığı tahtadan tepsi. | Soba, mangal vb. şeylerin altına konulan metalden ya da tahtadan yapılan tepsiye benzer altlık. | Bir şeyin düz ve geniş bölümü. | Ağaçtan ya da ağaç ürünlerinden hazırlanmış, büyük yüzeyli düzgün parça. | Genellikle Hindistan, Pakistan'da kullanılan, darbukaya benzer bir çalgı türü. | Denizcilikte, makaraların yüzlerini oluşturan dış bölümleri. İLE Etiyopya'da, kadınların, dudaklarına yerleştirdikleri tablalar.[Toplumsal konum, zenginlik, güç göstergesidir ve gurur kaynağıdır.] )
- TABLA ile/<> TABLAKÂR
( Satıcı vb.nin kullandığı tahtadan tepsi. | Soba, mangal vb. şeylerin altına konulan metalden ya da tahtadan yapılan tepsiye benzer altlık. | Bir şeyin düz ve geniş bölümü. | Ağaçtan ya da ağaç ürünlerinden hazırlanmış, büyük yüzeyli düzgün parça. | Genellikle Hindistan, Pakistan'da kullanılan, darbukaya benzer bir çalgı türü. | Denizcilikte, makaraların yüzlerini oluşturan dış bölümleri. İLE/<> Tablacı. | Büyük konaklarda mutfaktan yemek tablalarını götürüp getiren görevli. )
- TABLDOT[Fr. TABLE D'HOTE] değil/yerine/= SEÇMESİZ YEMEK
( Seçmesiz yemek. | Birçok kişinin, erzak sağlayıp kendilerine yemek pişirtmek için kurdukları ortaklık. )
- TABLET[Fr. TABLETTE] değil/yerine/= BELGE
( Düz ve yassı biçimli, çiğnenecek ya da yutulacak madde. | Eski uygarlıklardan kalma, pişmiş ya da güneşte kurutulmuş kilden yapılmış, üzerinde çivi yazısı ile metin yazılı belge. )
- TABLO[Fr. TABLEAU] değil/yerine/= DİZELGE
( Bez, tahta, kâğıt vb. maddeler üzerine yapılmış yağlı boya, sulu boya, pastel ya da kara kalem resim. | Birbiriyle olan ilgilerine göre düzenlenerek yazılmış şeylerin hepsi. | Yaşanan, var olan olay ve olguların hepsinin genel görünüşü, manzara. | [tiyatro] Bir perdenin, dekor değişikliğiyle belirlenen alt bölümü. )
- TABLO değil/yerine/= GÖRNÜK
- TABLO ile ŞEMA[Fr.]
( CHART vs. SCHEME/SCHEMA[phil.] )
- TÂB-NÜMÂ[Fars.] ile ...
( Güç/kuvvet ölçer. )
- TABSIRA ve/||/<> MÜNTEHA ve/||/<> MURAHHAS
( Kutbuddin Şirâzi, Sivas'ta Meraga çizgisini devam ettirerek, İslâm tarihinin bu üç en önemli yapıtını çalışmış ve çok önemli kitaplar yayımlamıştır. )
- TABU[Fr. TABOU] ile FETİŞ[Fr. FETICHE]
( Kutsal sayılan bazı kişilere, hayvanlara, nesnelere dokunulmasını, kullanılmasını yasaklayan, aksi yapıldığında zararı dokunacağı düşünülen dinî inanç. | Tekinsiz. | Yasaklanarak korunan (nesne, sözcük, davranış). İLE Put. | Uğurlu sayılan şey. | Tapınırcasına sevilen şey ya da kişi. | Saplantılı bir biçimde eşeysel coşku uyandıran öteki cinse ait giysi, ayakkabı vb. eşya. )
- TABU ile/ve/<> DOGMA
- TABU ile/değil GELENEK
- TABU[Fr. < TABOU] ile/ve/<> TAPU
( Kutsal sayılan bazı insanlara, hayvanlara, nesnelere dokunulmasını, kullanılmasını yasaklayan, aksi yapıldığında zararı dokunacağı düşünülen dinî inanç. | Tekinsiz. | Yasaklanarak korunan [nesne, sözcük, davranış] İLE Bir taşınmazın üstündeki mülkiyet hakkını gösteren belge. | Tapu işlerinin yürütüldüğü kuruluş. )
- TABU[Fr. TABOU < Polinezya dilinden] ile/ve TOTEM
- TABU ile/değil YASAK
- TABULA RASA[İng.] değil/yerine/= BOŞ LEVHA
- TABULA RASA ile ...
( BOŞ LEVHA )
- TABUR ile/||/<> ORTA
( ... İLE/||/<> Yeniçeri ocağında tabur. )
- TABURE[Fr. TABOURET] değil/yerine/= OTURAK/İSKEMLE
( Sırt ve kol dayayacak yeri olmayan iskemle. )
- TABUT ile LAHİT[Ar.]
( Ölünün, mezarlığa götürülürken, içine konulduğu sandık. İLE Kenarları kâgir, üstü kapak taşlarıyla örtülü mezar. | Taş ya da mermerden oyma mezar. )
( COFFIN vs. FUNERARY )
- TABYA[Ar.] ile/<> DONANMA
( Bir bölgeyi savunmak için yapılan ve silahlarla güçlendirilen yapı. İLE/<> ... )
( Karada. İLE/<> Denizde. )
- TAÇ KAPI ile/ve ÖTEKİ KAPILAR
( Sadece Sultan'ların kullandığı kapı. İLE/VE ... )
( )
- TAC KAPI değil TÂK(ZAFER) KAPI
( ... DEĞİL Bayram gibi özel kutlamalarda kullanılan kapı. Orta kapı. Devlet erkânının kullandığı kapı. )
- TAÇ KAPI/LAR ile/ve İMPARATOR KAPISI / ALTIN KAPI
( ... İLE/VE Yedikule'nin iç tarafındadır. )
- TAÇ KAPI/PORTAL ile/||/<> TAK/ZAFER TAKI
( Bezemeli ana kapı. İLE/||/<> Eski Roma'da zafer kazanan komutan ve imparatorlar adına inşâ edilen anıtsal yapı. )
- TAÇ, KOROLLA = TÜVEYC = COROLLE
- TAC MAHAL ile SAFDAR JANG
( Agra - Hindistan [1631 - 1654] İLE Yeni Delhi - Hindistan [1754] )
- TAÇ YAPRAKLAR, PETALLER = EVRÂK-I TÜVEYCÎYE = PÉTALES
- TÂC ile/ve HIRKA
- TÂC ile/değil İSTEFAN
- TAÇ ile/ve KALAK
( ... İLE/VE Gelin tacı. )
- TÂC ile/ve KERREMNÂ TÂCI
- TAÇ ile STEFANUS
- TAÇ[Ar. < TÂC] ile TAÇ[İng. TOUCH]
( Soyluluk, iktidar, güç ya da hükümdarlık simgesi olarak başa giyilen, değerli taşlarla süslü başlık. | Gelinlerin başlarına takılan süs. | Genellikle göz düzeyinden yüksek mobilyaların üstlerindeki kabartmalı, oymalı, süslü bölüm. | Çiçeğin dıştan ikinci halkasında bulunan yaprakların hepsi. | Bazı tarikatlarda, şeyhlerin giydikleri başlık. İLE [futbol] Yan, dokunma. )
- TÂC ile TÂC-I ŞERÎF
( Meşâyihin giydikleri. Kavuk. İLE TERK-İ DÜNYA > TERK-İ UKBÂ > TERK-İ HESTÎ > TERK-İ TERK )
- TAÇ ile/ve/<> TAÇYAPRAĞI
( ... İLE/VE/<> Tâcı oluşturan yaprakçıklardan her biri. )
- TAC- ile/||/<> -TAXİS/-TAXY ile/||/<> COSM-
( Düzenleme, sıra. İLE/||/<> Sıra, düzenlenme, etki. İLE/||/<> Kozmetik, güzellik, düzenli. )
- TAÇ[Ar. < TÂC]/EFSER[Fars.] ile TIKSÂR[Ar.]
( ... İLE Halka biçiminde taç. )
- TÂCİL ile TÂCİR
( Hızlandırma, çabuklaştırma, tezleştirme. İLE Ticaretle uğraşan kişi. )
- TÂCİR[Ar. < TCR] ile TÜCCAR[Ar.]
( TAKÎ + CESUR + RAUF )
- TÂCİZ ile/değil TAVIR
- TÂCİZ[Ar.] değil/yerine/= USANDIRI, USANÇ
- TAÇLI VİRÜS ile/ve/||/<>/< TAÇSIZ VİRÜS/LER
( Covid 19 İLE/VE/||/<>/< Yaşamımızdaki ve zihnimizdeki çoğu (olası) "sorun". )
- TAD [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- TAD [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- TAD [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- TAD ile/ve/<>/değil KIVAM
- TADACCU'[Ar.] ile TADACCU[Ar. < DUCRET]
( Üşenme, gevşek davranma. İLE İç sıkılması, sıkıntı. )
- TA'DÂD[Ar. < ADED] değil/yerine/= SAYMA; SAYI | BİRER BİRER SÖYLEME, SAYIP DÖKME; SAYIM
( SAYMA; SAYI | BİRER BİRER SÖYLEME, SAYIP DÖKME; SAYIM )
- TA'DÂD[Ar. < ADET] (ETMEK)[Ar.] ile/ve/||/<> İHYÂ'[Ar. < HAYÂT] (ETMEK)[Ar.]
( Sayma, sayı. | Birer birer söyleme, sayıp dökme, sayım. İLE/VE/||/<> Diriltme, diriltilme, canlandırma. | Can verircesine iyilik etme, lütfetme. | Yeniden güçlendirme. | Uyandırma, canlandırma, tazelik verme. )
- TADA'DU'[< Dİ'DA] değil/yerine/= ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK GÖSTERME | HOR OLMA | VÎRÂN OLMA | "AKLINI KAYBETME"
- TADARRUS[Ar.] değil/yerine/= DİŞ KAMAŞMASI
- TÂDÂT ETMEK ile BENİMSEMEK
- TADI:
ASİT OLAN MEYVELER ile/ve HAFİF ASİT OLAN MEYVELER
( * Portakal - Alkali
* Mandalina - Alkali
* Klementin - Alkali
* Greyfurt - Alkali
* Limon - Alkali
* Nar - Alkali
* Ananas - Alkali
İLE/VE
* Çilek - Alkali
* Domates - Alkali
* Elma - Alkali
* Armut - Alkali
* Şeftali - Alkali
* Üzüm - Alkali
* Kiraz - Alkali
* Kayısı - Asit
* Erik - Asit )
- TADI TATLI OLANLAR
* Hurma - Alkali
* İncir - Alkali
* Tatlı üzüm - Alkali
* Tatlı elma - Alkali
* Muz - Alkali
- YANSIZ MEYVELER
* Karpuz - Alkali
* Kavun - Alkali
- KURUTULMUŞ MEYVELER
* Erik - Asit
* Kayısı - Asit
* Armut - Alkali
* Elma - Alkali
* İncir - Alkali
* Muz (olgunsa) - Alkali
)
- TADI-TUZU (OLMAMAK/KALMAMAK)
- TADİL TEKLİFİ değil/yerine/= DEĞİŞTİRGE
- TÂDİLAT ile/ve DEKORASYON
- TÂDİLAT ile/ve TAMİRAT
- TADINI BİLMEK ile TADINI YAŞAMAK
( Deneyimlemiş olmak. İLE Deneyimin, zaman, zemin ve dengesini/dozunu doğru belirleyerek sürdürebilmek. )
- TADINI ÇIKARMAK ile/ve SEFASINI SÜRMEK
- TADLANDIRMA/K ve/<> TAÇLANDIRMA/K
- TADPOLE değil/yerine/= İRİBAŞ
( Kurbağanın yumurtadan yeni çıkmış kurtçuğu. )
- TAD-TUZ
- TAFRA[Ar.] değil/yerine/= SIÇRAMA
( Yukarıya sıçrama, atlama. | Yukarıdan atıp tutma. | İlimde, rütbe, derece alma. )
- TAFSİL ile/ve İCMÂL
- TAFSÎL[Ar.] ile TAKSÎM[Ar.]
- TAFSİL ile TASNİF
- TAFSÎLÂT[Ar. < TAFSÎL < FASL] ile/ve/< AÇIKLAMA
( ... İLE/VE Etraflıca, uzun uzun açıklamalar. )
- TAFZİH[Ar.] değil/yerine/= REZİL ETME
( Birinin kötü yanlarını ortaya çıkarma. )
- [ne yazık ki]
TAGALLÜP[Ar.] değil/yerine/= ZORBALIK
- TAGAMGUM[< Ar. GAMGAMA] değil/yerine/= ANLAŞILMAZ SÖZ
- TAGAYYÜR[Ar. < GAYR] değil/yerine/= DEĞİŞME, BAŞKALAŞMA
- TAGŞÎŞ[Ar.] değil/yerine/= KARIŞTIRMA
( Bir şeyin içine başka bir madde karıştırma, katıştırma. )
- TAGVİYE[<> İGVÂ, çoğ. GAVÂYE] ile/değil TAKVİYE[< KUVVET]
( Baştan çıkarma, azdırma. İLE/DEĞİL Güçlendir(il)me. )
- TAĞYİR[Ar.] değil/yerine/= DEĞİŞTİRME, BAŞKALAŞTIRMA | BOZMA
- TAH/TOTAL ARTIFICIAL HEART TOTAL[İng.] değil/yerine/= YAPAY KALP
- TAHADDÜS[Ar. < HADS/HUDÛS] ile TAHADDÜŞ[Ar.]
( Sezgi. | Yok iken ortaya/meydana çıkma. İLE Tırmalanma. | Üzüntü duyma. )
- TAHÂDU'[Ar. < HUD'A] ile TAHADDU'/TAHAZZU'[Ar. < HUDÛ'/HUZÛ'] ile TAHADDUR[Ar. < HIDR/HIZR] ile TAHAZZUR[Ar. < HÂZIR] ile TAHADDÜR[Ar. < HADER] ile TAHADDÜR[Ar. < HADR] ile TAHAZZÜR[Ar. < HAZER] ile TAHATTUR[Ar. çoğ. TAHATTURÂT]
( Aldanmış gibi görünme. İLE Alçakgönüllülük gösterme. İLE Yeşilleşme, yeşil renk bağlama. İLE Hazır olma/bulunma. İLE Örtünmek, tesettür. | Uyuşma, uyuşturulma. İLE Yokuş aşağı inme. | Yukarıdan aşağı akıp gitme. İLE Sakınma, korunma, çekinme. İLE Anımsama, hatıra getirme/getirilme, unutulduktan sonra anımsanan şey. )
- TAHAFFUZ[Ar.] değil/yerine/= BARINMA, KORUNMA
- TAHAKKUK[< HAKK] ile GERÇEKLEŞME, YERİNE GELME
( HAKÎKAT OLARAK MEYDANA ÇIKMA, GERÇEKLİĞİ ANLAŞILMA )
- TAHAKKUK ile/ve İLKE
( REALIZATION vs./and PRINCIPLE )
- TAHAKKUK ve/||/<> RUBÛBİYET
- TAHAKKÜM[Ar.] değil/yerine/= BASKI, ZORLAMA
- TAHALLÎ[Ar. < HÂLÂVET/HULVÂN | çoğ. TAHALLİYÂT] ile TAHALLÎ[Ar. < HALÂ]
( Kendi kendini donatma, süsleme. İLE Boşalma, boş kalma. | Tenhaya çekilme, yalnız kalma. )
- TAHALLÜF[< HİLÂF] değil/yerine/= GERİDE KALMA, ARKADA BIRAKILMA | UYGUN GELMEME
- TAHALLÜL ile/ve/> TAHAKKUK
- TAHALLÜL[< HALEL | çoğ. TAHALLÜLÂT] ile/değil/< TAHALLÜL[< HALL | çoğ. TAHALLÜLÂT]
( Bozulma, halel bulma. | Ekşime, sirkeleşme. | Araya girme. İLE Hallolma, parçaları birbirinden ayrılma. | [kimya] Ayrışma. )
( [ile] TAHALHUL[< HALHAL]: Ayağa bilezik/halhal takma. | Hava cereyânı olması. | Bir nesnenin, hacminin kabarıp şişmesi. )
- TAHAMMÜL EDEMEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ALIŞAMAMAK
- TAHAMMÜL ETMEK ile/ve/değil MÜSAMAHA GÖSTERMEK
- TAHAMMÜL[Ar.] değil/yerine/= DAYANMA, KATLANMA
( Nesnenin, güçlü, zorlayıcı dış etkenlere karşı koyabilmesi, dayanması. | Kişinin kötü, güç durumlara karşı koyabilme gücü, kaldırma, katlanma. )
( ... ile TITIKSHA )
- TAHAMMÜL ile/ve/değil/yerine/||/<> DİRENÇ/İHTİYÂR
( [not] ENDURANCE vs./and/but/||/<> RESISTANCE
RESISTANCE instead of ENDURANCE )
- TAHAMMÜL[Ar. < HAML | çoğ. TAHAMMÜLÂT] ile TAHAMMÜR[Ar. < HAMR | çoğ. TAHAMMÜRÂT]
( Yüklenme, bir yükü üstüne alma. | Dayanma, katlanma. | Kaldırma. İLE Mayalanma, ekşime. )
- TAHAMMÜL ile TÂVİZ
- TAHAMMÜL ile/ve/<> TESLİMİYET
- TAHAMMÜLFERSA[Ar. + Fars.] değil/yerine/= DAYANILMAZ
- TAHAMMÜL/SÜZLÜK ile/değil/yerine/>< HOŞGÖRÜ
- TAHAMMÜLÜN/ÜN:
"DÜŞÜKLÜĞÜ" ile/ve/<>/değil YETERSİZLİĞİ
- TAHAMMUS[Ar.] ile TAHAMMUZ[Ar. < HAZM | çoğ. TAHAMMUZÂT]
( Büzülme, büzülüp buruşma. İLE Ekşime, oksitlenme. )
- TAHAMMUZ[Ar.] değil/yerine/= EKŞİME
- TAHÂNET[Ar.] ile TAHÂRET[Ar.]
( Değirmencilik. İLE Temizlik. | Temizlenme. )
- TAHÂRET[Ar.]/TAHİR ile/ve/||/<>/>/< NEZÂFET[Ar.]/NAZİF
( Fiziksel/gövdesel temizlik. İLE/VE/||/<>/>/< Davranış ve tutumlardaki temizlik, ahlâkî temizlik. )
- TAHÂRET[Ar.] değil/yerine/= TEMİZLENME | TEMİZLİK
- TAHARRÜS[Ar.] ile TAHARRÜZ[Ar.] ile TAHARRÜŞ[Ar. çoğ. TAHARRÜŞÂT]
( Çekinme, sakınma.[maddiyatta kullanılır] İLE Çekinme, sakınma.[maneviyatta kullanılır] İLE Tırmalanma, örselenme. )
- TAHARRÜŞ[Ar.] değil/yerine/= TIRMALANMA, KURCALANMA, AZDIRILMA
- TAHAŞŞU'[Ar. < HUŞÛ] ile TAHAŞŞUB[Ar.]
( Alçakgönüllülük. İLE Odunlaşma. )
- TAHASSUN[Ar.] değil/yerine/= SIĞINMA
( Korunmak için bir yere çekilme. )
- TAHASSÜR[Ar. < HASRET] değil/yerine/= ÖZLEM
( HASRET ÇEKME | ÇOK İSTENİLEN VE ELE GEÇİRİLEMEYEN ŞEYE ÜZÜLME )
- TAHASSÜR[Ar.] ile TAHASSÜR[Ar. < HASRET | çoğ. TAHASSÜRÂT] ile TAHASSUL[Ar. < HUSÛL]
( Kanın pıhtılaşması.[TAHASSÜR-İ DEM] İLE Hasret çekme. | Çok istenilen ve ele geçirilemeyen şeye üzülme. İLE Sonuç olarak çıkma, hâsıl olma. | Ürüme, üretme. )
- TAHASSUS[< HUSUS]:
HUSUSİ VE MAHSUS OLMAK, BİR KİŞİYE MAHSUS KILINMAK
- TAHASSÜSÂT[< TAHASSÜS < HİSS] değil/yerine/= DUYGULANMA/DUYGULANIM
( DUYGULANMALAR, HİSLENMELER | KALPLE İSTEMEK )
- TAHAŞŞÜT[Ar.] değil/yerine/= YIĞINAK
- TAHATTÜM[Ar. < HATM] ile TAHAŞŞUB[Ar. < HATEM]
( Gerekme, gerekli olma. İLE Yüzük takınma, hatem. | Âriflerin gönüllerine Allah'ın koyduğu işaret. )
- TAHAVVÜL[Ar. < HÂL] ile/ve/<> TAGAYYÜR[Ar. < GAYR]
( [değişim] Biçimde/sıfatta. İLE/VE/<> Öz'de/zât'ta. )
- TAHAVVÜL[Ar.] değil/yerine/= DEĞİŞME, DÖNÜŞÜM
( Bir durumdan, başka bir duruma geçme, değişme, değişkenlik, dönüşme, dönüşüm )
- TAHAVVÜL ile/ve TAHVÎL[< HAVL]
( Değişim. | Niteliksel hareket. İLE/VE Değiştirme, değiştirilme, çevirme, döndürme. | Borç senedi, aksiyon. )
- TAHAYYÜL[Ar. < HAYAL] (ETMEK) değil/yerine/= İMGELEM (İMGELEMEK)
- TAHAYYÜL ETMEK ile/ve KIYISINDAN GEÇMEK
- TAHAYYÜL[Ar. < HAYAL | çoğ. TAHAYYÜLÂT] ile TAHAYYÜR[Ar. < HAYRET | çoğ. TAHAYYÜRÂT]
( Hayale getirme, hayale dalma, hayalde canlandırma. İLE Hayran olma, hayrete düşme, şaşakalma, şaşırma. )
- TAHAYYÜL[Ar.] değil/yerine/= HAYALDE CANLANDIRMA
- TAHAYYÜL ile TEŞEKKÜL
( Ortadan kalkmaz. İLE Ortadan/görünümden kalkabilir. )
- TAHAYYÜL[Ar.] ile TEVEHHÜM[Ar.]
( Hayalde canlandırma. İLE Kuruntuya düşme. )
( "KAYGI değil/yerine SAYGI" yazısı için burayı tıklayınız... )
- TAHAYYÜR[< HAYRET] ile ...
( HAYRÂN OLMA, HAYRETE DÜŞME, ŞAŞAKALMA, ŞAŞIRMA )
- TAHDÎB/TAHZÎB[Ar. < HİDAB] ile TAHDİB[Ar. < HADEB]
( Saç/sakal boyama. İLE Kamburlaştırma, kamburlaştırılma, kubbelendirme. )
- TAHDÎD[Ar. < HADD | çoğ. TAHDÎDÂT] ile TAHTÎT[Ar. < HATT]
( Sınırlama, sınır çizme. İLE Çizme, çizilme, çizgi ile belirli kılma. | Çizgi. )
- TAHDİDAT[Ar.] değil/yerine/= SINIRLAMALAR
- TAHDÎR[Ar. < HADER] ile TAHDÎR/TAHZÎR[Ar.]
( Örtülendirme, örtülü bulundurma. İLE Hazırlama. | İlâç hazırlama. | Yeşillendirme, yeşil renk verme. )
- TAHDİT ETMEK değil/yerine/= ÇEVRELEMEK/BUÇLAMAK
- TAHDİT değil/yerine/= ÇEVRELEME/BUÇLAMA
- TAHDİT[Ar.] değil/yerine/= SINIRLAMA, ÇEVRELEME
- TAHFÎF[Ar. < HİFFET] ile/ve TEŞDÎD[Ar. < ŞİDDET] ile/değil/yerine/>< TAKDÎR[Ar.]
( Hafifletme, yükünü azaltma. İLE/VE Şiddetlendirme, güç verme. | Şeddeleme. | Bir harfi çift okunan ve şedde işaretinin adı. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Beğenme, değer biçme, değer verme/verilme. | Değerini/önemini anlama. )
- TAHFİF ile/ve/||/<>/> TAHRİF
( Hafifletme. İLE/VE/||/<>/> Bir şeyin aslını bozma; değiştirme. | Bir sözcük ya da tümceyi değiştirip bozma, üzerinde oynayarak anlamı değiştirme. )
- TAHFİF değil/yerine/>< TÂZİM
- TAHIL ile ALAZA
( .... İLE Dökülen tohumlarla ertesi yıl çıkan tahıl. )
- TAHIL ile/ve ALAZA
( ... İLE/VE Dökülen tohumlarla ertesi yıl çıkan tahıl. )
- TAHIL ile BAKLAGİLLER
( CEREAL vs. PULSE/LEGUMINOUS PLANTS )
( ... cum LEGUMINOSAE )
( HUBUBAT ile ... )
- TAHIL ile FİRİK
( .... İLE Olgunlaşmak üzere olan tahıl. | Çerez olarak yenilen tahıl kavurgası. )
- TAHIL ile FİRİK
( ... İLE Olgunlaşmak üzere olan tahıl. | Çerez olarak yenilen tahıl kavurgası. )
- TAHIL ile/ve/<> GLÜTEN[Lat.]
( ... İLE/VE/<> Katı cisimlerin parçalarını birbirine yapıştıran madde. | Tahıl unlarından, nişasta çıkarıldıktan sonra geri kalan, albüminli madde. )
- TAHIL ile MALAMA
( .... İLE Samanla karışık tahıl. )
- TAHIL[Ar.] ile TÂHIL[Ar.]
( Buğday, arpa, mısır, yulaf, çavdar, pirinç vb. hasat edilen ürünler ile tohumlarının genel adı, hububat. İLE Bayat su, bekleyerek bozulmuş su. )
- TAHIL[Ar. DAHL] ile TÂHIL
( Buğday, arpa, mısır, yulaf, çavdar, pirinç vb. hasat edilen ürünler ile tohumlarının genel adı, hububat. İLE Bayat su, bekleyerek bozulmuş su. )
- TAHIL ile YARMA
( .... İLE İri, gelişigüzel kırılmış tahıl. )
- TAHIL ile/ve YARMA
( ... İLE/VE İri, gelişigüzel kırılmış tahıl. )
- TAHİN[Ar. < TAHÎN]
( TAHN: Öğütme, öğütülme, öğütülmüş tahıl anlamından hareketle, daha çok pekmezle karıştırılarak ya da helvası yapılarak kullanılan "öğütülmüş susam" olarak yerleşmiş gıda ürünü. )
- TAHİN ile/ve/<> PEKMEZ
( ... İLE/VE/<> GÛŞÂB/GÛŞÂN )
- TAHİR ve/= CATHERINE[< CATHARSIS]
- TAHİR ile MEVÂRİ / ACEM
- TÂHİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/</> TAYYİB
( Temiz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> İyi, güzel, hoş. )
- TAHİR ve/ TAYYİB ve/ KUDDÜS ve/ SUBBUH
( Kirlerden. VE Ayıplardan. VE Kalpten. VE Nefsten. )
( SUBBUH: Yüzmek. )
- TÂHİR[Ar.] ile/ve/||/<> TEZKİYE[Ar.]
( Temiz. İLE/VE/||/<> Temize çıkarma, aklama. | Birinin iyi bir insan olduğunu kendini tanıyanlardan soruşturarak ortaya çıkarma. )
- TAHİYYÂT[< HAYY] ile ...
( SELÂMLAR, HAYIRLI DUALAR | NAMAZIN KA'DELERİNDE OKUNAN "ETTEHİYYÂTÜ" DUASI )
- TAHİYYE[< HAYY] ile ...
( HAYAT DUASI ("ALLAH ÖMÜR VERSİN!") | SELÂM VERME, HAYIR DUA ETME | MÜLK, MÂLİKİYYET )
- TAHKİK ETMEK değil/yerine/= SORUŞTURMAK
- TAHKİK[< HAKK] ile ...
( DOĞRU OLUP OLMADIĞINI ARAŞTIRMA | DOĞRU OLUP OLMADIĞINI MEYDANA ÇIKARMA | DOĞRU, GERÇEK )
- TAHKİK ile/ve/||/<>/> TAHRİK
- TAHKİK[< HAKK] ile/ve/<>/> TAHRİR ile/ve/<>/> TAKRİR ile/ve/<>/> TAKRİB ile/ve/<>/> TÂLİM ile/ve/<>/> TEDKİK
( Doğru olup olmadığını araştırma. | Kanıt ile bilmek. [Mantıksal ve felsefi alan.] İLE/VE/<>/> İlgisi olmayanları bilmek. İLE/VE/<>/> Kanıtların iç tutarlılığı araştırma. İLE/VE/<>/> Kanıt ile sonuç arasındaki tutarlılığı araştırma. İLE/VE/<>/> Öğrenme. İLE/VE/<>/> Kanıtlamayı bilmek. )
- TAHKİK ile/ve/||/<> TETKİK
( Soruşturma. İLE/VE/||/<> İnceleme. | Araştırma. )
- TAHKİKAT değil/yerine/= SORUŞTURMA
- TAHKİKTE:
VİCDANÎ KANAAT değil YASAL KANIT
- TAHKİM[Ar.] değil/yerine/= GÜÇLENDİRME, BERKİTMEK
( Güçlendirme, sağlamlaştırma. | Antlaşmazlıkların, hakem yoluyla çözülmesi yöntemi. )
- TAHKİR ile/ve/> TAHRİK
( Aşağılama, onur kırma, onuruna dokunma. İLE/VE/> Eşeysel isteği, duyguları uyandırma, artırma. | Bir kişiyi, kötü bir iş yapması için harekete geçirme, kışkırtma. | Yola çıkarma, hareket ettirme, kımıldatma. )
- [ne]
!TAHKİR ile/ya da/ne de/||/<>/>< TAKDİS
- TAHKİR ile/değil/yerine TENKİT/TENKİD
( Bir kaçıştır.[kendinden, utancından, küçüklüğünden] İLE/DEĞİL/YERİNE Bilmeyi zorunlu kılar. )
- TAHKİR ile/ve/||/<> TEZYÎF[< ZEYF]
( Aşağılama, onur kırma, onuruna dokunma. İLE/VE/||/> Değersiz gösterme. | Alay etme. )
- TAHKİYE[Ar. < HİKÂYE] değil/yerine/= ÖYKÜLEME, ANLATI, HİKÂYE ETME, ANLATMA
- TAHLÎF[< HALEF] ile TAHLÎF[< HALF]
( Birini kendi yerine bırakma. İLE Yemin ettirme. | Yargıcın, taraflardan birine yemin ettirmesi. )
- TAHLÎF[Ar. < HALEF] ile TAHLÎF[Ar. < HALF | çoğ. TAHLÎFÂT]
( Birini kendi yerine bırakma. İLE Yemin ettirme, yemin verme, andiçme/andiçirilme.[RESM*İ TAHLÎF: Andiçme töreni.] )
- TAHLÎL ile ŞERH
( ANALYSIS vs. EXPLANATION )
- TAHLÎL[Ar. < HALL] ile TAHLÎL[Ar. < HALL | çoğ. TAHLÎLÂT]
( Ekşitme, sirkeleştirme. İLE Çözümleme, analiz. Bütünleşik/birleşik(mürekkep) bir nesneyi belirlemek üzere bölümlere ayırma. )
- TAHLİL ile TÂ'LİL
( Kavramların, tanımı/tahlili yapılır. İLE Olguların, tâlili(tümdengelimi) yapılır, nedenleri gösterilir. )
( ANALYSIS vs. EXPLANATION )
- TAHLİL ile/ve TERKİB
- TAHLİL ile TESPİT
- TAHLİL ile YORUM
( ANALYSIS vs. INTERPRETATION/COMMENT )
- TAHLİYE (ETMEK) değil/yerine/= SALIVERİ (SALIVERMEK)
- TAHLİYE ile/ve/||/<> BERAAT
- TAHLİYE[Ar.] ile ITLÂK[Ar.]
- TAHLİYE ile SERBEST BIRAKMA
- TAHLİYE[Ar. < HALY] ile TAHLİYE[Ar. < HALÂ, HALVET, HALV]
( Süsleme, donatma, bezeme. | Bir madde içine, özelliğini ya da kokusunu değiştirmek üzere şeker, baharat vb. gibi şeyler katma. İLE Boşaltma, boş bırakma. | Serbest bırakma, salıverme. )
- TAHMÎL[< HAML] ile ...
( YÜKLEME, YÜKLETME, YÜKLETİLME | BİR İŞİ, BİRİNİN ÜZERİNE BIRAKMA )
- TAHMİN[Ar.] ETMEK değil/yerine/= ÖNDEYİLEMEK
- TAHMİN ile/ve/değil/yerine GÖRÜŞ
( [not] TO GUESS vs./and/but OPINION
OPINION instead of TO GUESS )
- TAHMİN ile KANAAT
- TAHMİN değil/yerine/= KESTİRMEK/KESTİRİM
- TAHMİN değil/yerine/= ÖNDEYİ
- TAHMİN ile/ve/değil/yerine ÖNGÖRÜ
( [not] TO GUESS vs./and/but FORSIGHT
FORSIGHT instead of TO GUESS )
- TAHMİN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TAHAMMÜL
- TAHMİN ile/ve/değil TEMENNİ/DİLEK
- TAHMİN ile/değil YAKIŞTIRMA
- TAHMİN ile/ve/değil ZAN
( [not] TO GUESS/ESTIMATE vs./and/but SUPPOSITION/TO SURMISE )
- TAHMİNEN değil/yerine/= ÖNDEYİCE
- TAHMÎNEN[Ar.] ile TAHMÎNÎ[Ar.]
( Aşağı yukarı. İLE Tahmine ait, tahminle ilgili, aşağı yukarı hesaplanan. )
- TAHMİNİ değil/yerine/= ÖNDEYİSEL
- TAHMİNİ ile TAKRİBİ
- TAHMÎR[Ar. < HAMR | çoğ. TAHMÎRÂT] ile TAHMÎR[Ar. < HİMÂR | çoğ. TAHMÎRÂT] ile TAMİR[Ar.]
( Yuğurma, yuğrulma. | Mayalandırma. İLE Birine "eşek" deme. İLE Onarım. | Yapılan bir yanlışı, kusuru düzeltmeye çalışma. )
- TAHMÎS[Ar. < HUMS | çoğ. TAHMÎSÂT] ile TAHMÎS[Ar. < HAMS] ile TAHMÎS[Ar.] ile TAHMÎZ[Ar.]
( Bir şeyi beş kat ya da beş köşeli yapma. | Bir şiirin her beytinin üstüne üçer mısrâ katarak her beyti beşer mısrâya çıkarma.[bkz. TEŞTÎR] İLE Ateşte kızdırıp kavurma. İLE Beşte bir cezâ. İLE Humuzlandırma, oksitlendirme. )
- TAHRÎM[< HIRMAN]: < HARAM KILMA, KILINMA
- TAHRİBAT[Ar.] değil/yerine/= YIKIP BOZMA
- TAHRÎC[< HURÛC] ile TA'LÎL
( Çıkarma. | Diploma verme. | Hz. Peygamber'in sözünü ilk rivâyet edeni ortaya çıkarma. İLE Tümdengelim. | Neden, bahane gösterme/gösterilme. )
- TAHRÎF[Ar. < HAREF] ile TAHRÎF[Ar. < HARF | çoğ. TAHRÎFÂT]
( Genç birine bunaklık isnâd etme. İLE Harflerin yerini değiştirme, bozma, kalem oynatma, değiştirme. | Bir tanımın anlamını değiştirme. )
- [ne yazık ki]
!TAHRİF[< HARF] ile/ve/<>/> !TAHRİB[< HARÂB]
( [ne yazık ki] Harflerin yerini değiştirme, bozma, kalem oynatma, değiştirme. | Bir tanımın anlamını değiştirme. İLE/VE/<>/> Yıkıp bozma. )
- TAHRİFAT[Ar.] değil/yerine/= DEĞİŞTİRİ
- TAHRİK OLMAK ile AZMAK
( EXCITATION vs. TO EXCITE )
- TAHRİK[Ar.]/PROVOKASYON[Fr.] / PROVOCATION/PROVOKE[İng.]["PROVAKE" değil!] değil/yerine/= KIŞKIRTMA/KIŞKIRTI
( INCITEMENT / PROVOKE )
- TAHRÎK[Ar. < HAREF] ile TAHRÎK[Ar. < HARK] ile TAHRÎK[Ar. < HAREKET | çoğ. TAHRÎKÂT]
( Yırtma, yırtılma, yarma, yarılma. İLE Çok yakma/yakılma. | Susatma/susatılma. İLE Kımıldatma, oynatma. | Kışkırtma, azdırma. | Yola çıkarma. | Uyandırma. | Meczum(cezimli) bir harfi hareke ile okuma.[İLM sözcüğünü İLİM olarak okuma.] )
- TAHRİK ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> TAHRİP
- TAHRİL[Ar. < TAHRİR] değil/yerine/= ÇİZGİ
- TAHRÎME ile ...
( NAMAZA BAŞLARKEN "ALLAHÜ EKBER" SÖZÜYLE İKİ ELİN BAŞ PARMAKLARINI KULAK MEMELERİNE DOĞRU KALDIRARAK TEKBİR ALMA )
- TAHRİP ile TAHRİŞ
- TAHRİP ile/değil/yerine TENKİT/TENKİD
( Yıkma, kırıp dökme, harap etme, bozma. İLE/DEĞİL/YERİNE Bir konuya özgü yazıyı ya da yapıtı, değer bakımından gözden geçirme, eleştirme. )
- TAHRİR DEFTER(LER)İ ile/ve/<> TEMETTUAT DEFTER(LER)İ
- TAHRÎR ile TAKRÎR
( Yazma, kitabet, kompozisyon. İLE Yerleştirme, yerleştirilme. | Anlatma, ders verme. | Önerge. | Tapu dairesinde taşınmaz malını başkasına sattığını ya da ipotek ettiğini söyleme. )
( Bilginin tarihselleştirilmesi. İLE ... )
- TAHRİR[Ar.] ile YAZMA, KİTABET, KOMPOZİSYON
( Sahife dört kenarına çekilen çizgiye denir. )
- TAHRİRAT ile TAHRİREN
( Resmî bir daire tarafından yazılan yazılar ve mektuplar. İLE Yazıyla, yazılı olarak. )
- TAHRÎREN[Ar.] ile TAHRÎRÎ[Ar.]
( Yazı ile, yazarak. İLE Yazı ile, yazı ile ilgili. )
- TAHRÎS[Ar.] ile TAHRÎS[Ar. < HIRS | çoğ. TAHRÎSÂT] ile TAHRÎZ[Ar. < HIRZ | çoğ. TAHRÎZÂT] ile TAHRÎŞ[Ar. çoğ. TAHRÎŞÂT]
( İçinde bir şey saklanılan nesne. Ambar. İLE Hırslandırma/hırslandırılma. İLE Kışkırtma, kışkırtılma. İLE Tırmalama, tırmalanma. | Yakış kaşındırma, azdırma. )
- TAHSİL ve MEŞK
( Bu ilim, tahsil olunmakla tahsil edilir. )
( Zâhiri tahsil, kişiyi, övünce götürür. Övünç de gurura düşürür. )
( Asıl tahsil, düşmekten kurtulmaktır. )
( Kişi, öyle bir şey tahsil etmeli ki, onu tebdîle, kimsenin gücü yetmesin. )
- TAHSİLDAR ile/ve/||/<> KUL OĞLANI
( ... İLE/VE/||/<> Vergi toplayan belediye tahsildarı. )
- TAHSÎN[< HÜSN] ile TAHSÎN[< HISN]
( Güzel bulup takdir etme, beğenip alkışlama. | Güzelleştirme, güzel kılma. İLE Kale gibi sağlamlaştırma. )
- TAHSÎN[Ar. < HÜSN | çoğ. TAHSÎNÂT] ile TAHSÎN[Ar. < HISN] ile TAHZİN[Ar.]
( Güzel bulup takdir etme, beğenip alkışlama. | Güzelleştirme, güzel kılma. İLE Kale gibi sağlamlaştırma. İLE ... )
- TAHSÎN[Ar.] ile TASHÎN[Ar. < SAHN]
( ... İLE Sahneye koyma, sahnede oynanacak şekle koyma. )
- TAHSÎR[Ar. < HASRET] ile TAHSÎR[Ar. < HASÂR] ile TAHZÎR[Ar.]
( Özlem duyma, duydurma. İLE Zarara uğratma. İLE ... )
- TAHSİS (ETMEK) ile/ve/değil/<> TESİS (ETMEK)
- TAHSÎS[Ar.] ile NESH[Ar.]
- TAHŞİYE[Ar. < HAŞY] ile TAHŞİYE[Ar. < HAŞYET]
( Hâşiye yazma. | Dipnot yazma, çıkma yapma. İLE Ürperme, ürpertilme. )
- TAHT EL BAHİR değil/yerine/= DENİZALTI
- TAHT değil BAHT
- TAHT değil/yerine/= ŞIN
- TAHT ile/ve/değil/||/<>/< TABUT
- TAHT ile TAHT[Fars.] ile TAHT[Fars.]
( Alt, aşağı. [>< FEVK] İLE Hükümdarların oturduğu büyük koltuk. | Hükümdarlık makamı. İLE Yağma, çapul, soygun, talan. )
- TAHTA ile/<> ABANOZ[Lat.]
( ... İLE/<> Sıcak iklimlerde yetişen bir ağaç türünden elde edilen sert koyu renkli tahta. )
- TAHTA[Fars.] ile AHŞAP[Ar.]
( Çeşitli işlerde kullanılmak üzere düz, enlice, uzun ve az kalın biçimde işlenmiş ağaç parçası. | Bu ağaçtan yapılmış olan. | Bu malzemeden oluşmuş yüzey, döşeme, ağaç. | Sebze bahçelerinde ayrılan küçük yer. | Kara tahta. | Çimlenen tohumlar için bahçede hazırlanan uzun tarh. İLE Ağaçtan, tahtadan yapılmış. | Ağaçtan, tahtadan yapılmış nesne. )
- TAHTA ile BÂLÂR[Fars.]/PEDAVRA[Yun.]
( ... İLE Köknar ve ladin ağaçlarından elde edilen, çatı örtüsü olarak kullanılan ince tahta. )
- TAHTA ile BİNİT
( ... İLE Hamur durumundaki ekmeklerin, fırına atılmadan önce, içine konulduğu oyuk gözlü tahta. )
- TAHTA ile BORGATA
( ... İLE Halat kalınlığını ölçen delikli tahta. )
- TAHTA ile BUL
( ... İLE Sadece iki yüzeyi testere ile düzeltilmiş tahta. )
- TAHTA ile HARTA
( ... İLE Kiremit altına konulan ince tahta. )
- TAHTA ile KAPAK
( ... İLE Biçilen ağaç kütüklerinin iki yanından çıkan tahta. )
- TAHTA ile LATA
( ... İLE Kalın ve dar tahta. )
- TAHTA ile MİRA[İt.]
( ... İLE Arazi üzerinde seçilmiş bir işaret noktasının düşeyini (çekül doğrultusunu) gösteren, yön belirtmek için uzaktan gözlenen, geometrik biçimli tahta lata. )
- TAHTA ile OKTANT
( ... İLE Yükseklik tahtası. )
- TAHTA ile PADAVRA[Yun.]
( ... İLE Köknar ve ladin ağaçlarından elde edilen, çatı örtüsü olarak kullanılan ince tahta. )
- TAHTA ile PLANÇETA
( ... İLE Ölçme tahtası. )
- TAHTA ile ŞENDERE
( Kaplamacılıkta kullanılan ince tahta. | Fıçı kaburgası. | Tekir cinsinden bir balık. )
- TAHTA ile SENİT, YASTAĞAÇ/YASDIĞAÇ
( ... İLE Ensiz ya da kaplamalık tahta. )
- TAHTA ile SUNTA
- TAHTA ile TALAZLIK
( ... İLE Dalga serpintilerini önlemek için kayıkların küpeştesine, baştan kıça doğru yerleştirilen tahta. )
- TAHTA ile TIRIZ
( ... İLE Ensiz ya da kaplamalık tahta. )
- TAHTA ile TOYAKA
( ... İLE Bükerek germek için iki kat edilmiş bir ipin ucuna geçirilen tahta parçası. )
- TAHTABOŞ[Fars. < TAHTEPÛŞ] = TARAÇA[İt. < TERRAZZA] = TERAS[Fr. < TERRASSE]
( Teras. = Teras. | Toprak ya da başka malzemeyle elde edilen, bir duvarla desteklenen yüksek düzlük. | Seki. = Bir yapının damında, çevresi, üstü açık yer, ayazlık, taraça. | Damın, genellikle çamaşır sermeye yarayan ve üstü çinko ile döşeli bulunan düz bölümü, tahtaboş. | Seki. )
- TAHTACI ile TAHTACI
( Orman işletmelerinin izni doğrultusunda ağaçları işleyen, budayan, doğrayan kişi. İLE Özellikle Toroslarda yaşayan Aleviler'e verilen ad. )
- TAHTAKALE[Ar. < TAHT el-KALÂ] ile ...
( Kalenin/surun altı. )
- TAHTAKURDU ile TAHTAKURUSU
( Tahtadan yapılma eşyayı kemirerek delik deşik eden kın kanatlı böcek. İLE Yarım kanatlılardan, uzunluğu 3-5 milimetre, vücudu oval ve yassı, kanatları körelmiş, oturulan, yatılan yerlerde üreyen, kan emerek beslenen, pis kokulu böcek, tahta biti. )
( ANOBIUM PUNCTATUM cum CIMEX LECTULARIUS )
- TAHTAKURUSU ile TAHTA BÖCEĞİ/ANOBİUM[Lat.]
( Yarımkanatlılardan, uzunluğu 3-5 milimetre, gövdesi oval ve yassı, kanatları körelmiş, oturulan, yatılan yerlerde üreyerek insan kanıyla beslenen, pis kokulu böcek. İLE Değişik türleri olan anabium, kesik ya da ölmüş ağaçta yaşar ve çürümeye yol açar. "ANOBIUM STRIATUM", ahşap mobilyada, yuvarlak delikler açar. "XESTOBIUM RUFOVILOLSUM", tahtaya başıyla vurarak ahşap evlerde duyulan karakteristik bir ses çıkarır. )
- TAHTÂNÎ ile/||/<> TAHTEL-ARZ ile/||/<> SATIH
( Binanın alt bölümü. İLE/||/<> Yer altı. İLE/||/<> Yüzey, bir nesnenin dış yüzü. )
- TAHTE ile TAHTE[Fars.] ile TAHTE[Fars.]
( Alt, altta, altında. İLE Tahta. İLE Yağmalanmış, talanlanmış. )
- TAHTEREVALLİ[Ar.]/ÇÖĞÜNCEK değil/yerine/= TAHTIREVAN[Fars.]
( İki ucuna, birer kişi oturup karşılıklı olarak havada yükselip inerek eğlenmeyi sağlayan, ortasından bir yere dayalı tahta ya da metal araç. İLE Omuzda götürülen, üstü örtülü, insan taşınan araç. )
- TAHTEŞŞUUR[Ar.] değil/yerine/= BİLİNÇALTI
- TAHVÎF[Ar.] ile İNZÂR[Ar.]
- TAHVİL ETMEK değil/yerine/= DÖNÜŞTÜRMEK
- TAHVİL[Ar.] değil/yerine/= ÇEVRİL
- TAHVÎL[Ar.] ile TEMVÎL[Ar.]
- TAHYÎL[Ar. < HAYÂL | çoğ. TAHYÎLÂT] ile TAHYÎR[Ar. < HAYR | çoğ. TAHYÎRÂT]
( Akla/fikre getirme/getirilme. İLE Birini, iki şey arasından birini tercih etmek durumunda bırakma, istediğini tercih etmeyi teklif etme. )
- TAHYİL ile YAKÎN
( Câzim değil, sabit değil, vakıaya mutabık değil. İLE Câzim, sâbit, vakıaya mutabık. )
- TAHZÎB[Ar. < HİZB] ile TAHZÎB[Ar. < HİZAB]
( Takım takım toplama. İLE Saç/sakal boyama. )
- TAHZÎL[Ar.] ile TAHSÎL[Ar. < HUSÛL] ile TAHZÎR[Ar.]
( Alçaltma, bayağılaştırma. İLE Ele geçme/geçirilme, hâsıl etme. | Vergi toplama. | İlim öğrenme. İLE ... )
- TAHZÎN[Ar. < HÜZN] ile TAHZÎN[Ar.] ile TAHSÎN[Ar.]
( Kederlendirme, tasalandırma. | Hazin hazin Kur'an-ı Kerîm okuma. İLE Hazinede saklama. İLE ... )
- TAHZÎR[Ar.] ile TAHZÎR[Ar.] ile TAHZÎR[Ar. < HAZER | çoğ. TAHZÎRÂT]
( Hazırlama. | İlâç hazırlama. | Yeşillendirme, yeşil renk verme. İLE Önleme, men etme. İLE Sakındırma. | Men etme. )
- TÂÎ[Ar.] ile Tâî[Ar.]
( T harfine ait, T ile ilgili. İLE Tayy boyundan olan, Tayy boyuna ait, onunla ilgili. )
- TÂİB[Ar. < TEVBE] ile TAYYİB/E[Ar.]
( Tövbe eden. | XVIII. yüzyılda, Lâle Devri'nde, şairlerin önderi sayılan şair. İLE İyi, güzel, hoş. | Hz. Muhammed'in, annesi Âmine'ye verdiği bir ad. )
- TÂİF[E][< TAVÂF] ile ...
( BÖLÜK, TAKIM, GÜRUH, FIRKA | TAVÂF EDEN, ETRAFINI DOLAŞAN, DÖNEN | TAYFA, GEMİ İŞÇİSİ | KAVİM, KABÎLE | ARABİSTAN'DA MEKKE YAKININDA BİR ŞEHİR )
- TAIL[İng.] ile ...
( Kuyruk. )
- TÂİL[Ar.] ile TÂİR[Ar. < TAYERÂN]
( Yarar. İLE Uçucu, uçan. | Kuş. )
- TÂİR[< TAYERÂN]:
Uçucu, uçan. | Kuş.
- TAK TAK (VURMAK)
- TAK TUK (GÜRÜLTÜ YAPMAK)
- TAK ile TAK
( Tahta vb. bir şeye vurulduğunda ya da silah patlayınca çıkan tok ve sert ses. İLE Millî bayramlarda ya da önemli bir olayı anmak için düzenlenen şenliklerde, geçit yapılacak caddelere geçici olarak kurulan, yazılar ve çiçeklerle süslenen kemer. )
- TÂK[Ar. çoğ. TÂKAT, ETVÂK, TÎKAN] ile TÂK[Ar.]
( Bina kemeri. | Yarım daire şeklinde kapı ve pencere üstü. | Kubbe, künbet. İLE Asma, üzüm kütüğü. )
- TÂK ile/||/<> VETR ile/||/<> KAVS
( Kemer. İLE/||/<> Kiriş. İLE/||/<> Yay. )
- TAKA-TUKA değil/yerine/= GÜRÜLTÜ-PATIRTI
( Gürültü patırtı. | Basımevlerinde, kurşun dökülmüş, satır olarak dizilmiş harfleri iyice yerleştirmek için üzerlerine vurmaya yarar takoz. )
- TÂKA[Ar.] ile TÂKA/TÂKAT[Ar. < TÂK] ile TAKA[Ar.]
( Kubbeli mahfe. | Pencere. İLE Güç, kuvvet. | Taklar. | Güçler, tâkatler. İLE Duvarın içindeki kapaksız dolap. | Doğu Karadeniz bölgesine özgü yelkenli bir tür kıyı teknesi. | Bozuk, zor çalışan ya da eski kara taşıtları için kullanılan bir söz. )
- TÂKA ile/ve VASİSTAS[Alm.]
( Tavana yakın ufak pencere. İLE/VE Pencere ya da kapının üst yanında bulunan ve havanın değişimine yarayan, üstten açılır kapanır bölüm. )
- TAKADDÜM[Ar.] değil/yerine/= ÖNCELİK
- TAKALLÜB[< KALB] ile ...
( DÖNME, BİR YANDAN BİR YANA ÇEVRİLME | DEĞİŞME, BAŞKA KALIBA GİRME )
- TAKALLÜS (ETMEK) değil/yerine/= KASILMA/KASILIŞ
- TAKALLÜS[Ar.] değil/yerine/= KASILMA
- TAKANAK değil/yerine/= ALACAK/BORÇ | İLİŞKİ
- TAKARRÜP[Ar.] değil/yerine/= YAKINLAŞMA/YAKLAŞMA/YANAŞMA
- TAKARRÜR[Ar.] değil/yerine/= KARAR VERME
( Bir yerde karar kılma, yerleşme. | Karar verilme. )
- TAKAS[Ar.]/CLEARING[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞTOKUŞ/DEĞİŞİM
- TAKAŞŞU'/TEKAŞŞU'[Ar. < KAŞ] ile TAKAŞŞUR[Ar. < KIŞR]
( Balgam çıkarma. İLE Kabuklanma, kabuk atma. )
- TÂKAT değil/yerine/= GÜÇ
- TAKATTUR[Ar. < KATR, KUTÛR, KATARAN] ile TAKATUR/TEKATUR[Ar. < KATRE]["ka" uzun okunur]
( Damlama, damla damla akma. İLE ... )
- TAKAV ile AT NALI | NALBANT
- TAKAYYÜD[< KAYD] ile TEKAÜD[< KUUD]
( Bağlanma, bağlı olma; Çalışma, çabalama, uğraşma, üstüne düşme; Dikkatli davranma. İLE Karşılıklı oturma; Emekliye ayrılma, emeklilik. )
- TAKAYYUH/TEKAYYUH[Ar. < KAYH] ile TAKAYYÜ'[Ar.]
( İrinlenme. İLE Kusar gibi olup kusamama. )
- TAKAYYÜT[Ar.] değil/yerine/= BAĞLI OLMA
( Bağlı olma, bağlanma. | Üstüne düşme, özen gösterme. )
- TAKBİH[Ar.] değil/yerine/= KINAMA
( Çirkin görme, beğenmeme. | Kınama. )
- TÂK-DÂNE[Fars.] ile ...
( Üzüm çekirdeği. )
- TAKDİM-TEHİR[Ar.]/METATEZ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= GÖÇÜŞME
( Bir sözcük ya da rakamlar içinde, birbirini izleyen iki sesbirimin/rakamın yer değiştirmesi. [Türkçe'de, daha çok, r ya da l ünsüzünün bulunduğu sözcüklerde, birinci hecenin başındaki ses, birbirinin yerine geçer. Kibrit > kirbit, çömlek > çölmek] )
- TAKDİM-TEHİR değil/yerine/= ÖNCELEME-SONRALAMA
- TAKDİM[Ar.] değil/yerine/= TANITMA
( Bir şeyi, karşılıksız olarak birine verme, sunma. | Tanıtma, tanıştırma. | Öne alma, önceye alma. )
- TAKDİR EDİLMEK ile/ve/<>/değil/yerine ANLAŞILMAK
- TAKDİR ETMEK ile/ve/<> SEVME(ME)K
( Sevmeyebilirsiniz fakat takdir edebilirsiniz![/etmelisinizdir!] )
( TO APPRECIATE vs./and/<> (NOT) TO LOVE )
- TAKDİR (HAKKI) değil/yerine/= DEĞERLEM (ÜLEVİ/DEĞERLEM YETKİSİ)
- TAKDİR ile/ve DEĞERLENDİRME
( APPRECIATION vs./and EVALUATION )
- TAKDİR ile/ve DESTEK
( APPRECIATION vs./and SUPPORT )
- TAKDİR[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GERİBİLDİRİM
- TAKDİR ile/ve KUDRET ile/ve MAKDUR ile/ve KADER
- [önce] TAKDİR[Ar.] ve/sonra/||/<>/> TAKDİM[Ar.]
- BAŞARI GÖSTERGESİ:
TAKDİR (İLE) ile/ve/değil/yerine/< TAKLİT (İLE)
- TAKDİR ile/ve/<> TALTİF
- TAKDİR ile/ve/||/<> TASARRUF
- TAKDİR ile/ve TAYİN
- TAKDİR ile/ve/||/<> TEBRİK ile/ve/||/<> TALTİF
- TAKDİR ile/ve/değil/< TEDBİR[< DÜBÛR/DÜBR]
( Tedbir, takdirin parçasıdır. )
- TAKDİR ile/ve/<> TEŞHİS
- TAKDİRE ŞÂYÂN değil/yerine/= ÖVGÜYE DEĞER
- TAKDİR-İ İLÂHÎ ile/değil/ne yazık ki TAKDİR-İ "İDÂRÎ/SİYÂSÎ"
- TAKDÎR-İ SEMEN ile/ve/||/<> TAYÎN-İ SEMEN
( Değer biçme. İLE/VE/||/<> Değerini belirtme. )
- TAKDİS[Ar.] değil/yerine/= KUTSAMAK
- TAHKİR >< TAKDİS ile/değil/yerine/<>/< TAKDİR
( ... >< Sadece, Allah içindir. İLE/DEĞİL/YERİNE/<>/< ... )
- TAKE vs. GET
- TAKEOMETRE[Fr. < Yun.]
( Düzenlenmiş arazinin yüz ölçümünü bulup planını yapmaya yarayan alet. )
- TAKEOMETRE ile ...
( Harita alma işinde kullanılan ölçü aleti. )
- TAKI:
SAHTE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GERÇEK
( Varsıl taksa bile "gerçek". İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yoksul taksa bile "sahte". )
- TAKÎ değil/yerine/= DOĞRULUK İLKESİ
- TAKÎ[Ar.] ile MUTTAKÎ[Ar.] ile MÜ'MİN[Ar.]
- TAKI ile PANDANTİF[Fr.]
( ... İLE İnce bir zincirle boyna takılan değerli takı. )
- TAKI ile TAKI
( Çoğunlukla evlenen ya da nişanlanan birine armağan olarak verilen küpe, bilezik, yüzük, zincir gibi şeylerin tümü. | Kadınların ziynet eşyası, asım takım. İLE Adın, başka bir sözcük ile ilgi kurmak üzere aldığı durum eki. | Tümceler ile sözcükler arasında ilişki kurmaya yarayan sözcükler. )
- TAKİBAT değil/yerine/= KOVUŞTURMA
- TAKİFİLAKSİ/TACHYPHYLAXIS[İng.] değil/yerine/= DİRENÇ GELİŞİMİ
- TAKIK ile/değil/yerine ÂŞIK
- TAKILI ile ÇAKILI
- TAKILMA ile/ve TIKANMA ile/ve TUTUKLUK | ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İKİLEM
- TAKILMA ile/ve/||/<> BÜYÜTME
( )
- TAKILMA ile/ve/||/<> KAFAYI BOZMA
- TAKILMA ile/değil/yerine YOĞUNLAŞMA
- TAKILMAK ile/ve/değil/yerine BAĞLANMAK
- TAKILMAK" ile "KİLİTLENMEK"
- TAKILMAK ile/ve SATAŞMAK
- TAKILMAK ile/ve SENDELEMEK
- TAKILMAK ile UNUTMAK
- TAKILMAK ile/değil/yerine ÜSTÜNDE DURMAK/ÖNEMSEMEK
( Takılmayan[bilen], "takılma" demez; ancak ve ne yazık ki takılan[bilmeyen], "takılma" der. )
- TAKIM, ORDO = FIRKA = ORDRE
- TAKIM TAKIM
- TAKIM-TAKLAVAT
( Anlamını, bilenler bilir. )
- TAKIM ile EKİP ile TİM
- TAKİM[Ar.] ile TAKİMETRE[Fr. TACHYMETRE]
( Verimsiz duruma getirme, sonuçsuz bırakma, kısırlaştırma. | Mikrobundan arıtma. İLE Hareket durumundaki bir nesnenin hızını ölçmeye yarayan aygıt. )
- TAKIM ile/değil TULUM
- TAKIMERKİ = OLIGARCHY[İng.] = OLIGARCHIE[Fr., Alm.] = OLIGARKHIA < OLIGOI:BİRKAÇ KİŞİ, ARKHEIN:EGEMEN OLMA[Yun.]
- TAKIMYILDIZI:
GÜNEY ile/ve/||/<> KUZEY
- TAKIMYILDIZI ile/<> GÜNEYBALIĞI
( ... İLE/<> Güney yarımkürede, bir takımyıldızı adı. )
- TAKİN/KEÇİ ANTİLOBU ile ALTIN TAKİN
(
)
( Afrika antilobunun boynuzlarına, Mus geyiğinin burnuna, ayının kuyruğuna ve bir bizonun gövdesine sahip iri, kaslı, toynaklı hayvan, keçi ve antiloba benzeyen özelliklerinden dolayı yer yer "keçi antilobu" olarak da adlandırılır. )
- TAKINILDI ile/değil TAKILINDI
- TAKINTI ile/değil/yerine ALERJİ
- TAKINTI ile/ve/değil BÂTIL İNANÇ
- TAKINTI ile/ve/<> BEKLENTİ
- TAKINTI ile/ve/değil/yerine BİLGİ
- TAKINTI ile/değil/yerine ÇALIŞMA VE ÜRETME (GEREKLİLİĞİ)
- TAKINTI ile/değil DONANIM
- TAKINTI ile/ve/değil/yerine DÜŞKÜNLÜK
- TAKINTI ile/değil/yerine GEREKENİ/GEREĞİNİ YAPMAK
- TAKINTI ile/değil/yerine İLKELİLİK
- TAKINTI ile/değil RAHATLIK
- TAKINTI ile/ve SAPLANTI
( Takıntı, var olmayan ikiliği her yerde görmekte direnen zihninizdedir. )
( MONOMANİ: Zihnin tek bir şeye takılıp kalması biçimindeki akıl dengesizliği. )
( The catch is in your mind, which insists on seeing duality where there is none. )
( CATCH vs./and OBSESSION )
- TAKINTI ile TAKINAK
( Bir durum ve sorunla ilişkisi olan başka durum ya da sorun. | Bütünlemeye kalınan ders. | Küçük, önemsiz borç. | Bir şeye hastalık derecesinde düşkünlük. | İlişki kurulan kişi. İLE Bilince takılarak korku ve bunalım yaratan, kişinin çabalarına karşın kurtulamadığı düşünce. )
- TAKINTI" ile/değil/yerine TUTARLI OLMA (ÇABASI)
- TAKINTI ile TUTKU
( Geçmişin büyük kişileri, sadece yolu gösterir. Çaba göstermesi ve bu yolda yürümesi gereken kişi, kendimiziz. Derin derin düşünelim ve bu yolu izleyerek, tutkulardan ve yanılgılardan kurtulalım. )
- TAKINTI ile/değil YETKİNLİK
- TAKINTILI TUTKU ile/değil/yerine UYUMLU TUTKU
- TAKINTI OBSESYON ile/ve/> SİNİRCE TAASSUB NEVROZ ile/ve/> ÇILDIRI/PSİKOZ
- TAKİP ETMEK ile DENETLEMEK
- TAKİP ETMEK ile DEVAM ETMEK
- TAKİP ETMEK ile/yerine/değil İÇİNDE (PARÇASI) OLMAK
- TAKİP ETMEK değil/yerine/= İZLEMLEMEK
- TAKIP TAKIŞTIRMAK
- TAKİP ile BASIMLAMA
( ... İLE Bazı kuşların yumurtadan ilk çıktığı anda çevresinde hareket eden ilk nesneye bağlanıp sürekli o nesneyi izlemelerine verilen ad. )
- TAKİP değil/yerine/= İZLEM
- TAKİP değil/yerine/= İZLEM
- TAKİPÇİ ile SAVUNUCU
( PURSUER vs. DEFENCER )
- TAKİPÇİ ile/ve TAKLİTÇİ
- TAKIPNE ile BRADIPNE
( Solunum sayısının artması. İLE Solunum sayısının azalması. )
- TAKİPSİZLİK ile/ve/||/<>/> BERAAT
- TAKIR TAKIR (BOŞ/DEVRİLMEK/SAYDIRMAK)
( Yoklukta. )
- TAKIR TUKUR
- TAKIR-TUKUR
- TAKİR ile ...
( Çöldeki sert kil tabakası. )
- TAKIRTI ile PATIRTI
( Bir şeyin çıkardığı, kuru ve sert ses. İLE Pat pat çıkan sesin adı. | Herhangi bir biçimde ya da ayakları yere kuvvetle basarak yürüme sonucu çıkan gürültü. | Gürültülü çatışma, arbede. )
- TAKİYYE ile/değil RİYÂ
- TAKIYYE[Ar.] ile TAKIYYE[Ar.]
( Sakınma, çekinme. | Birinin, bağlı olduğu mezhebi gizlemesi. İLE Takke. )
- Takılmadan KONUŞ!!!
- TAKKADAK değil/yerine/= ÇABUCAK
- TAKKE ile KİPPA
( İslâm'da. İLE Yahudi takkesi. )
- TAKLA = CUMBALAK
( ... İLE Halk dilinde. )
- TAKLA/K ile/ve/||/<> PERENDE[Fars.]
( Elleri yere koyduktan sonra ayakları kaldırıp gövdeyi üstten aşırtarak öne ya da arkaya yapılan dönme hareketi. | Otomobil, kamyon vb. devrilip yuvarlanma. | Uçak, güvercin vb.nin uzunlamasına ya da yanlamasına dönme hareketi. İLE/VE/||/<> Havada çark gibi dönerek atılan takla. )
- TAKLAMAKAN
( "GİDERSİN AMA ASLA DÖNEMEZSİN" [Uygur dilinde] )
- TAKLAYA GELMEK ile TUFAYA DÜŞMEK
- TAKLÎD[Ar.] ile TENHÎT[Ar.]
- TAKLÎD[Ar.] ile ZANN[Ar.]
- TAKLÎDEN[Ar.] ile TAKLÎDÎ[Ar.]
( Tıpkısını, benzerini yaparak. | Gülünç tarafını belirterek. İLE Taklitle yapılan.[SAVT-İ TAKLÎDÎ | Fr. ONOMATOPÉE] )
- TAKLİDÎ "İMAN" ile/değil/yerine TAHKİKÎ İMAN
- TAKLİP[Ar.] değil/yerine/= DÖNDÜRME, ÇEVİRME
( Döndürme, çevirme. | Bir şeyin biçim ve kalıbını değiştirme. )
- TAKLİT ETMEK ile/ve/değil/yerine DEVAM ETTİRMEK
( COPYING vs. TO MAINTAIN/SUSTAIN
TO TAKE INTO CONSIDERATION instead of COPYING )
- TAKLİT ETMEK ile/yerine DİKKATE ALMAK
( COPYING vs. TO TAKE INTO CONSIDERATION
TO TAKE INTO CONSIDERATION instead of COPYING )
- TAKLİT ETMEK ile/ve/değil/yerine/<> ÖRNEK ALMAK
- TAKLİT ETMEK değil/yerine/= ÖYKÜNMEK
- Taklit etmemek için DİNLE!!!
- Taklit etmemek için SUS!!!
- SANAT:
TAKLİT (İLE) ile/ve/||/<> TEMSİL (İLE)
- TAKLİT:
(SADECE/BİR) DAVRANIŞ ile/ve/değil/||/<>/< KİMLİĞİNİ BULMA (ÇABASI)
- TAKLİT ile ÂDET
( COPYING vs. CUSTOM/HABIT )
- TAKLİT ile/ve/||/<> AKTARIM ile/ve/||/<> KALIT/MİRAS
- TAKLİT[Ar. < TAKLİD] ile/değil/yerine/>< ASIL[Ar. < ASL]
( Bir şeyin en ileri zıddı, taklididir. )
( Belirli bir örneğe benzemeye ya da benzetmeye çalışma, öykünme. | Birinin davranışlarını, konuşmasını tekrarlayarak eğlenme. | Benzetilerek yapılmış şey, imitasyon. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bir şeyin kendi, örnek, kopya karşıtı. | Kök, köken, kaynak. | Gerçeklik. | Soy, nesep. | Gerçek, esas. | Bir şeyin temelini oluşturan, ana. | Aranılan nitelikleri en çok kendinde toplamış olan. | Bir görevde sürekli bulunan, yedek karşıtı. | Gerçekten, gerçek olarak. )
- TAKLİT ile/ve/değil/yerine/||/<>/> AYNALAMA
- TAKLİT ile/yerine HAKÂ
- TAKLİT ile/değil/yerine HAYRANLIK
- TAKLİT ile/ve/<> İTAAT
- TAKLİT ile ÖZDEŞLEŞME
( COPYING vs. TO INDENTIFY )
- TAKLİT ile SADÂKAT
- TAKLİT[Ar.] ile/ve/<> TAGŞÎŞ[Ar.]
- TAKLİT ile/ve/değil TAKİP
( [not] COPYING vs./and/but FOLLOW-UP )
- TAKLİT ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TEKRAR
- TAKLİT ile TEVÂCÜD
- TAKLİT ve/<>/= TEZAD
- TAKLİT ile/yerine YARATIM
( COPYING vs. CREATION
CREATION instead of COPYING )
- TAKMA AD/MAHLAS/MÜSTEÂR[Ar. < ÂRİYYET]/NICK NAME[İng.] ile/ve AYANÎ
( ... İLE/VE Divan Şiiri'nde takma ad. )
- TAKMA KAFANA! ile/değil/yerine HIZLI GEÇ!
- TAKMAMALI!
- TAKNÎ[Ar.]/KODİFİKASYON[İng. < CODIFICATION] değil/yerine/= YASALAŞTIRMA
- TAKOZ ile/değil BAT
( ... İLE/DEĞİL Kurşun boruların ağzını açmakta kullanılan, şimşirden, ucu sivri, bir çeşit takoz. )
- TAKOZ[Yun.]/KISKI ile KAMA
( QUOIN vs. WEDGE/DAGGER/DIRK )
- TAKRÎBEN ile TAKRÎBÎ
( Aşağı yukarı, yaklaşık olarak. İLE Yaklaşık. )
- TAKRİBÎ/TAKRÎBEN değil/yerine/= YAKLAŞIK
- TAKRÎBÎ ile/değil/yerine/>< TAHKÎKÎ
- TAKRİR değil/yerine/= ÖNERGE
- TAKRÎZ[Ar. < KARZ] ile TAKRÎZ[Ar.]
( Ödünç verme. | Bir kitabın başına konulmak üzere tanınmış bir kişiden istenilen takdim ve takdir yazısı. İLE Bir kitabı tenkid etme. )
- TAKSA[Lat.] değil/yerine/= ÜCRET
( Pulu yapıştırılmadan ya da eksik yapıştırılarak gönderilen mektup için alıcının cezalı olarak ödediği posta ücreti. )
- TAKSİ ALDIM değil/yerine/= BİNİTE BİNDİM
- TAKSİ[Fr. TAXI] ile TAKSİ[Fr. < Yun. TAXIE]
( Belirli bir ücret karşılığı yolcu taşıyan, taksimetresi olan otomobil. İLE Göçüm. )
- taksîm[< kısm] ile/ve/değil/<> Taksim
( [mat.] Bölme, parçalara ayırma. | Bölüm. | Bölü. İLE/VE/DEĞİL/<> İstanbul'un ve Gezi Parkı'mızın merkezi, değerlerimizin simgesi. [Her yer Taksim! Her yer diriliş!] )
- TAKSİM ile/ve BEYOĞLU
- TAKSİM değil/yerine/= BÖLME
- TAKSÎM ile SAVAK
( Akarsuların ayrıldığı yer. İLE Değirmen suyunu başka yöne akıtmak için yapılan düzen. | Bir barajın fazla suyunu akıtmak için yapılan düzen. )
- TAKSÎM ile/ve/||/<>/> TAKSİT
- TAKSİM ile/ve/||/<>/> TASNİF ile/ve/||/<>/> TAKDİM
( Böl[ümle]mek. İLE/VE/||/<>/> Sınıflandırmak. İLE/VE/||/<>/> Sunmak. )
- TAKSİM ile/ve/||/<>/> TASNİF ile/ve/||/<>/> TERTİP
( Tüm tasnifler, aklîdir. Çünkü, doğada, tasnif[sınıflandırma] diye bir şey yoktur/olmaz. )
- TAKSÎM'DE:
AKLÎ ile/ve İSTİKRAÎ
- TAKSİMETRE[Fr.] değil/yerine/= SAYAÇ
( Taksilerde, ödenecek ücreti gösteren sayaç. )
- TAKSİMETRE değil/yerine/= YOLSAYAÇ
- TAKSİR[Ar.] değil/yerine/= HATA
( Kısaltma, kısma. | Kusurda bulunma. | Dikkatsizlik, tedbirsizlik, meslekte acemilik ya da düzene, buyruklara ve talimata uymazlıktan doğan kusurlu olma durumu. )
- TAKSİRAT[Ar.] değil/yerine/= HATALAR
- TAKSONOMİ/TAXONOMY[İng.] değil/yerine/= BÖLÜMLEME, SINIFLANDIRMA, SINIFLANDIRMA KURALLARI
- TAKT[Fr. < TACT] değil/yerine/= YERİNDE KONUŞMA/DAVRANMA
- TAKTİK ile STRATEJİ(K)
- TAKTİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAKLAŞIM
- TAKTİK ile "YOL"
- TAKTİK ile YÖNTEM
( TACTICS vs. METHOD )
- TAKTIL AGNOZİ/TACTILE AGNOSIA[İng.] değil/yerine/= DOKUNMA TANIMAZLIĞI
- TAKTİL AGNOZİ ile ODITUAR AGNOZİ
- TAKTÎR[Ar. < KAT, KUTUR, KATARÂN | çoğ. TAKTÎRÂT] ile/değil/< TAKDÎR[Ar. < KADER | çoğ. TAKDÎRÂT]
( Damla damla akıtma, dökülme, damlama. | Damıtma, inbikten çekme. İLE Beğenme, değer biçme, değer verme/verilme. | Değerini/önemini anlama. | Ezelde Allah'ın olmasını istediği şeyler. )
- TAKTİR ile TAKDİR
- TAKUNYA[Yun. TAKOUNI] ile/ve NALIN[Ar.]
( Tahta terlik. İLE/VE Takunyanın yüksek olanı. )
( [kökeni/etimolojisi] Tiyatrolarda giyilen üstten bağlı tahta ayakkabı. Anadolu Türkçesi'ne, Anadolu'da konuşulan, Rumca'dan halk söyleyişiyle geçmiştir. )
( SANDALE DE BOIS avec/et ... )
( HOLZPANTOFFEL(ağaç terlik) mit/und ... )
( SOCCULUS(< SOCCUS) cum/et ... )
( ZOCCOLO con/e ... )
- TAKVÂ[Ar. < VİKAYE] ile/ve VERA'[Ar.] ile/ve ZÜHD
( Sakınma - Korunma - Ümit. İLE/VE Şüpheliyi uzakta tutmak. İLE/VE Şüpheli olma olasılığı ile mübâhların çoğunu terk etmek. )
( Haramlardan sakınma/ittikâ. İLE/VE Şüphelilerden sakınma/ittikâ. İLE/VE Mübâhları terk. )
( Tevâzû. İLE/VE Mahviyet. İLE/VE ... )
( Dinin yasak ettiği şeylerden kaçınma. | Belirli olan şeyin yanından geçmemek. | Günahlara direnç kazanmak. İLE Haramdan kaçınma. )
( TAKVA: Yolculuk azığı. )
- TAKVÂ ile HURÂFE
- TAKVÎM[< KAVM, KIYÂM] ile ...
( EĞRİYİ DOĞRULTMA, BİÇİME KOYMA )
- TAKVİM YAŞI/KRONOLOJİK YAŞ/CHRONOLOGICAL AGE[İng.] değil/yerine/= TAKVİM YAŞI
- TAKVİM ile ETİYOPYA TAKVİMİ
( ... İLE Tüm dünyanın kullandığından farklı takvim kullanmaktalardır. [2003 = 1996] )
( Etiyopya'ya, Haziran ile Eylül arasındaki aylarda, yoğun yağmurlar nedeniyle gitmemek daha uygun olur. )
- TAKVİM[Ar.] değil/yerine/= ÖYDEM
- TAKVİM/LER('İ)
( )
- TAKVİYE (ETMEK) değil/yerine/= PEKİŞTİRİ/SAĞLAMLAŞTIRMA/GÜÇLENDİRME/DESTEKLEME/BERKİTME
- TAKVİYE[< KUVVET]:
KUVVETLENDİRME, KUVVETLENDİRİLME
- TAKYECİ CAMİSİ / MEŞELİ MESCİD ile TAKYECİ/TAKKECİ CAMİSİ
( Kocamustafapaşa'dadır. İLE Topkapı dışında, Eski Edirne yolu üzerindedir. )
( XVI. yüzyılda, Arakiyeci(Takkeci) Ahmed Çelebi tarafından Mimar Sinan'a yaptırılmıştır. İLE 1591'de, Arakiyeci İbrahim Çavuş tarafından. )
- TAKYON ile/ve/<> FOTON
( TAKYOFOTON )
- TAL[Fr. THALLE] ile TÂL[Ar.]
( Kök, sap ve yaprak şeklinde farklılaşmamış bir bitkinin, yaşama ve büyüme örgeni. | Çiçeklerin üreme örgeni olan sarı toz. İLE Zil.[parmaklara takılan] | Gümüş ya da bakır tepsi. )
- TALAK:
1 ile/ve/||/<>/> 2 ile/ve/||/<>/> 3
- TALAN[Fars.]/İHTİKÂR[Ar.]/ÇAPUL/PLAÇKA[< Arnavutça] değil/yerine/= YAĞMA/VURGUN
- TALAŞ ile/ve REZE
( Testere ile biçilen ya da rende, matkap, törpü vb. araçlarla işlenen bir şeyden dökülen odun kırıntıları. İLE/VE İnce talaş. )
- TALEB[Ar.] ile BAHS[Ar.]
- TALEB[Ar.] ile İKTİZÂ'[Ar.]
- TALEB[Ar.] ile İLTİMÂS[Ar.]
- TALEB[Ar.] ile MUHÂVELE[Ar.]
- TALEB[Ar.] ile RAVM[Ar.]
- TALEB[Ar.] ile SUÂL[Ar.]
- TALEB[Ar.] ile TALÂB[Ar.]
( İsteme/istenme, dileme. | İstek. İLE Göl, büyük havuz. )