
Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim
T'LERDE
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA VE FARKINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 7415 başlık/FaRk ile birlikte,
8267 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(3/9)
- GÖZLEMLEMEK ile TARAMAK
( TO OBSERVE vs. TO SCAN )
- GÖZLEMLEMEK ile/ve/||/<> "TARTMAK"
- GÖZÜTOK/LUK ile TUZUKURU/LUK
- GÖZYAŞI:
[ACI ile/ve TUZLU] ile/ve/değil/yerine/>< TATLI (ise)
( [ağlama] [ İstekler/in(nefs) içindir. İLE/VE Mal/mülk/çıkar içindir. ] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Hak/k ile... )
- GRANAT ile/||/<> TURMALİN
( Genellikle kırmızı tonlarda olan bir taş. İLE/||/<> Birçok renkte bulunabilen bir taş. )
- GRANÜL/GRANULE[İng.] değil/yerine/= TANECİK
- GRANÜLASYON/GRANULATION[İng.] değil/yerine/= TANECİKLENME
- GRANÜLER/GRANULAR[İng.] değil/yerine/= TANECİKLİ
- GUATR ile/||/<> TİROİD NODÜLÜ
( Tiroid bezinin büyümesi. İLE/||/<> Tiroid bezinde olağandışı doku büyümesi. )
- GUATR ile/||/<> TİROİDİT
( Tiroid bezinin büyümesi. İLE/||/<> Tiroid bezinin yangılanması. )
- GÜÇ ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> TEKELLEŞME
- GÜDÜ:
ZİHİNSEL ile/ve/||/<> FİZYOLOJİK ile/ve/||/<> TOPLUMSAL
- GÜFTÂR-I ŞİRİN[Fars.] değil/yerine/= "TATLI" SÖZ
- GÜL YAĞI:
BULGARİSTAN('DAN) ile/ve/değil/yerine TÜRKİYE/ISPARTA('DAN)
( [Dünyadaki değeri] İkinci/l konumdadır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Birinci/l değerdedir/konumdadır.
[Dünyada, her yıl, ancak toplam 3 ton gül yağı üretilebilmektedir.]
[1 kg. gül yağı = 9000 €][2012 itibariyle] )
- GÜLSÜ KOROLLA, GÜL ÇİÇEĞİNDEKİ GİBİ BİR KOROLLA = TÜVEYC-İ VERDÎ = COROLLE ROSACÉE
- GÜNAH ile/ve/değil TERSTEN İYİLİK
( MEKR-İ İLÂHİ )
- GÜNAYDIN ile/ve/||/<>/> TÜNAYDIN
( 12:00'ye kadar. İLE/VE/||/<>/> 12:00'den sonra. )
- GÜNEŞ:
GAZ ve/||/<> TOZ ve/||/<> BUZ
( Güneş sistemi, yaklaşık 4.6 x 109[milyar] yıl önce geniş bir gaz[çoğu hidrojen], toz ve buz bulutu olarak başladı. )
- GÜNEŞ/KARANLIK ile/ve/||/<>/< TAN/FECİR
( ... İLE/VE/||/<>/< Güneş doğmadan önceki alaca karanlık. )
- GÜNLÜK "AHLÂK" ile/ve TASAVVUF AHLÂKI
( DAILY MORALS vs./and MORALS OF SUFISM )
- GUSSA[Ar. çoğ. GUSAS] değil/yerine/= TASA, KAYGI, KEDER
- GÜVE ile/ve/<> TEMBEL HAYVAN GÜVESİ/BRADIPUS GÜVESİ
- GÜVENLİ ile/ve TEKİN
( ... İLE/VE Boş, içinde kimse bulunmayan. | Güvenilir (kişi, yer). | İçinde doğaüstü "varolanlar" bulunmadığına inanılan (yer). | Eski Türklerde bir babanın taşınmaz mallarının mirasçısı olan en küçük oğlu. )
- GÜVENLİK ile/ve TEDBİR
( ASPHALEIA ile/ve ... )
( SECCURITY vs./and PRECAUTION )
- HABERCİ "RÜYA" ile "TAMAMLAYICI RÜYA"
- HACC:
İFRÂD ile/ve/<> TEMETTÛ ile/ve/<> KIRÂN
- HACC:
NİYET ve/<> TERBİYE
- HAÇSI KOROLLA, HAÇ BİÇİMİNDE KOROLLA = TÜVEYC-İ SALÎBÎ = COROLLE CRUCIFORME
- HAD ile/ve/<> TERK
( LIMITING vs./and ABANDONMENT )
- HADİS ile TEFSİR
- HADİSTE:
TEDVİN DÖNEMİ ile/ve/||/<>/> TASHİH DÖNEMİ
- HAFİT/HAFÎD[Ar. çoğ. AHFÂD]/NEVE[Fars.] değil/yerine/= TORUN
( Eril torun. DEĞİL/YERİNE/= ... )
- HAK ve/||/<> TAŞ
( Yerini bulur. VE/||/<> Gediğini bulur. )
- HAKARET ile/değil TESPİT
- HAKİKAT >< HURÂFE ile/ve/<> TARİHÇİ
( Hakikat gibi, hurâfelerin de, tarihçinin işine geleni vardır, gelmeyeni de. )
- HAKİKAT ve/||/<>/= TAŞ/BİTKİ/HAYVAN
- HAKK:
DOĞA ve/<> TARİH
( HAKK: Doğa ile tarihin birliği. )
- HAKLARI:
TESİS ETMEK ve/||/<>/>/< TESLİM ETMEK
- HAL ve/> MAHAL ve/> TAHALLÜL
- HAL ile/ve/||/<> TAKAT
- HÂL ve/> TEMKİN ve/> SÜKÛN
- HALA ile/ve TEYZE
( Babayla kardeşlik bağlantısı olan dişil gövdeli kişi. İLE/VE Anneyle kardeşlik bağlantısı olan dişil gövdeli kişi. )
( BÎBÎ[: Sayın bayan, hanım, ev hanımı. | Hala.] ile/ve ... )
( AUNT[Father's sister]. vs./and AUNT[Mother's sister]. )
- HALÂVET[Ar.] ile TATLILIK, ŞİRİNLİK | ZEVK
( TATLILIK, ŞİRİNLİK | ZEVK )
- HALİL < TAHALLÜL
- HALK YÖNETİMİ ile/ve/||/<> ÜNİVERSİTE ile/ve/||/<> TİYATRO ile/ve/||/<> SPOR
( İyonya'lıların, insanlığın gelişimindeki önemli katkı eşikleri. )
- HALK ile/değil/yerine/= TOPLUM/KAMU
- HALK[Ar.] değil/yerine/= TUY
- HAMAMBÖCEĞİ ile TISLAYAN HAMAMBÖCEĞİ
- HÂMİL[Ar.] değil/yerine/= TAŞIYAN
- HAMİLİNE MUHARRER SENET değil/yerine/= TAŞIYANA YAZILI BELGİT
- HAMSİ ile TİRSİ[Yun.]
( Hamsigillerden, Akdeniz, Karadeniz ve Batı Avrupa kıyılarında yaşayan, 10-12 santimetre boyunda, ince uzun bir balık. İLE Hamsigillerden, yumurtalarını tatlı sulara bırakan bir tür balık. )
( ENGRAULIS ENCRASICHOLUS cum ALOSA ALOSA )
- HÂNE ile/||/<> MENZİL ile/||/<> RAB ile/||/<> MÜSTEGAL[ÇOĞ. MÜSTEGALLÂT] ile/||/<> TARÎK-İ HÂS
- HANIMELİ ile TÜRÜZ OTU
( Hanımeligillerden, tırmanıcı, korularda, çalılıklarda yetişen bir bitki. | Bu bitkinin güzel kokulu çiçeği. İLE Hanımeligillerden, sarı, kırmızı çiçekli, güzel kokulu ve tırmanıcı bir süs bitkisi. )
( Yaklaşık 180 türü vardır. 100 kadarı, Çin'dedir. Avrupa ve Kuzey Amerika'da 20'şer türü vardır. İLE ... )
( LONICERA CAPRIFOLIUM cum LEONICERA JAPONICA )
- HARCAMAK ile TÜKETMEK
( TO SPEND vs. TO CONSUME )
- HARCAMALARINDAN KALANI TASARRUF ETMEK değil/yerine TASARRUFLARINDAN KALANI HARCAMAK
- HAREKET ile/ve/<> TELÂŞ
- HAREKET ve/> TİN/PSİŞE ve/> ZEKÂ
( Değiştirir. VE/> Birleştirir. VE/> Dönüştürür. )
( Alterates. AND/> Combines. AND/> Tranforms. )
( MOVEMENT and/> PSYCHE and/> INTELLIGENCE )
- HARF ile/ve/<>/> HECE ile/ve/<>/> CÜZ ile/ve/<>/> TEFİLE ile/ve/<>/> VEZİN ile/ve/<>/> BAHRİ
- HARF[Ar.] değil/yerine/= TANIK, KIMSA
- HASAT ile TAHSİLAT
( Ürün kaldırma, ekin biçme işi. | Bu yolla elde edilen ürün. İLE Alacakların toplanması ya da süresi içinde ödenmeyenlerin yasal yollarla alınması. )
- HASBELKADER ile/ve/<> TESADÜFEN
( Rastlantı sonucu olarak. )
- HASILAT değil/yerine/= TÜM GELİR
- HAŞR Ü NEŞR[Ar.] değil/yerine/= TOPLANMA VE DAĞILMA
- HAŞR değil/yerine/= TOPLA(N)MA
- HATA ile TUTUM
( Aynı hatayı, iki kez yapamayız. Birincisi hataydı belki fakat ikincisi, artık bir yeğlemedir, yanlış bir tutumdur. )
( MISTAKE vs. ATTITUDE )
- HATALARI/NI ...:
KABUL ET! ve/||/<>/> DERS AL! ve/||/<>/> TEKRARLAMA!
- HATM[Ar.] ile TAB'[Ar.]
- HATT ile/||/<> TAHCÎR
( Çizgi, sınır çizgisi. İLE/||/<> Arazinin çevresinde başkaları tarafından el konulmaması için taş ve benzeri şeyler koymak. )
- HATT-I MÜBAS değil/yerine/= TEĞET
- HAVL = TÂKAT
- HAYAL ile/ve/değil TAHMİN
( [not] TO IMAGINE vs./and/but ESTIMATE/CONJECTURE )
- HAYAT ve/||/<>/> İLİM ve/||/<>/> SEMİ ve/||/<>/> BASAR ve/||/<>/>
KUDRET ve/||/<>/> İRÂDE ve/||/<>/> KELÂM ve/||/<>/> TEKVÎN
- HAYR ile/ve/||/<> TEVHÎD
- HAYRANLIK ile/ve/değil/yerine/||/<> TESLİMİYET
- HAYSÜ:
TALİL ile TAKYİD ile ITLAK
- HAYVAN ile TEK GÖZELİ/HÜCRELİ
( ... İLE Hayvanlardaki gibi beslenme tarzına sahip olan, besinleri yutarak sindiren tek hücreli organizmalar. )
( ANIMAL vs. PROTIST[A]/PROTOZOAN/PROTOZOA[plural] )
- HAYVAN ile TEKHÜCRELİ
- HAYVAN(CANLI) = BEHAİM = ANIMAL[İng., Fr., İsp.] = TIER[Alm.] = ANIMALE[İt.]
- HAYYİZ[Ar.] ile/ve/||/<>/> TAHAYYÜZ[Ar.]
( Mekân, mevki, sâha. İLE/VE/||/<>/> Yer tutma, önemli bir yeri olma, saygıya/hürmete, îtibâra nâil olma. | [nesneler için] Boşlukta bir yer tutma, yer işgal etme. )
- HAZIR OLMAK/OLAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TÂLİP OLMAK/OLAN
- HELÂ/HALÂ[Ar.]/KENEF[Ar. < KENİF]/KERİZ[Fars. < KARIZ]/AYAKYOLU/WC/TOILET[İng.]/00[Fr.]/TUVALET[Fr.] ile TUVALET
( Ayakyolu. İLE Gece giysisi. )
- HELÂL ile TAYYİP
- HELVA ile/ve TATLI
( Eskiden, tatlının genel adı, Helva idi. )
- HER ile TÜM
( EACH/EVERY vs. ALL )
- HERAKLEITOS AÇMAZI ile/ve/||/<> ÇOKLUK AÇMAZI ile/ve/||/<> THESEUS AÇMAZI
- HEREDOT ile/ve/değil TUKİDİDES
- HEREKE ile/ve KAYSERİ ile/ve BÜNYAN ile/ve YAHYALI ile/ve TAŞPINAR ile/ve SİVAS ile/ve KARS ile/ve BERGAMA ile/ve LADİK ile/ve MİLAS ile/ve ISPARTA
- HERHANGİ BİR ARKADAŞININ, SENİ, PARA İSTEMEK İÇİN ARAMASI ile TANIDIĞIN VE SEVDİĞİN BİR ARKADAŞININ, SENİ, PARA İSTEMEK İÇİN ARAMASI
- HERMES = İDRİS(Terzi) = ERMİŞ(Anadolu Türkçe'si) = HİRAMUS = HERMESE = HERMESÜ'L-HİRAMİSE(Araplarca) = THOT(Mısır'da) = HERMİS
( )
- HERŞEYDEN ÖNCE ... ile/değil/yerine TÜM BUNLARIN YANISIRA ...
- HESAP MAKİNESİ ile/ve/||/<>/><//> TELEFON
( )
- HEVES ile/ve/değil/yerine/<>/> TUTKU
- HEVESKÂR ile TALEBE
( İsteme[/eğilimli]. İLE Gayret eden, İsteyen[talep eden]. )
- HEVESKÂR ile/değil/yerine TALEPKÂR
( Tembel olur. İLE/DEĞİL/YERİNE Gereğini yerine getirebilecek kadar çalışkan olur. )
- HEYECAN:
TÜMELİN > TEKİLLEŞMESİ
- HEYECAN ile/ve/değil TELÂŞ
- HEYKEL ile/ve TORS
( ... İLE/VE Gövde heykeli. )
- HİÇ TARTIŞMASIZ/KATKISIZ/PEŞİNATSIZ ... değil TARTIŞMASIZ/KATKISIZ/PEŞİNATSIZ ...
- HİÇ VAR OLMAMAK değil/yerine "TELEF OLMAK"
- HİCRÎ ile/ve İSKENDERÎ ile/ve MİLÂDÎ ile/ve TÜRKÎ ile/ve FARSÎ/YEZDİGER ile/ve RAKAMLA ile/ve EBCED ile/ve LUĞAZ
- HİJYEN[Fr./İng. HYGIÈNE < Yun.]["HİİJEN" değil!] ile TEMİZLİK
( Sağlık bilgisi/koşulları. İLE Sağlıklı olmayı/kalmayı devam ettirmek üzere sağlanması ve sürdürülmesi gereken eylem/tutum. )
( Ameliyat ya da açık yara gibi bazı ileri durumlar ve yapılacak incelikli işler için koşulların/araçların temiz olması yeterli değildir. )
( ... ile NEZÂFET )
( HYGIENE vs. CLEANLINESS )
- HİKMET ve/<> TABİAT
( Ancak, hayvanlar hikmet aramaz. )
( WISDOM and/<> NATURE )
- HİKMET = TEMİZLİK
- HÎLE[Ar.] ile TEDBÎR[Ar.]
- HİMMET ile/ve TEŞVİK
- HİNDİ:
turkey ile/||/<> PERU ile/||/<> ETİYOPYA KUŞU ile/||/<> BUKALEMUN ile/||/<> FRANSIZ KIZI/ĞALOPÛLÂ ile/||/<> TACCHINO[: Kuş.]
( Türkçe'de
İngilizce'de. İLE/VE/||/<> Portekizce'de. İLE/VE/||/<> Arapça'da. İLE/VE/||/<> Farsça'da. İLE/VE/||/<> Yunanca'da. İLE/VE/||/<> İtalyanca'da. )
- HİNT ÖKÜZÜ ile TİBET ÖKÜZÜ
( ZEBU vs. YAK )
- HİPNOZ:
BİREYSEL ile/ve/||/<> ÖBEK(GRUP) ile/ve/||/<> KENDİ KENDİNE(AUTO) ile/ve/||/<> BAŞKASI ARACILIĞIYLA ile/ve/||/<> YOL ile/ve/||/<> TOPLUMSAL ile/ve/||/<> SİYASAL REKLÂM AMACIYLA
- HIRPALAMAK ile TARTAKLAMAK
( Örseleme. | Dövmek. | İtip kakmak, azarlamak ya da yıpratmak. İLE Çekerek ve iterek hırpalamak. )
- [ne yazık ki]
HIRS ile/ve/||/<>/>/< TEERRÜB
( Sonu gelmeyen istek, aşırı tutku. | Öfke, kızgınlık. İLE/VE/||/<>/>/< Kendini zeki göstermeye çalışma. )
- HİSSE SENEDİ ile TAHVÎL[< HAVL]
( Ortaklık. İLE Borç/Alacak Senedi. )
( Tüzel(Hukuki) Açıdan FaRkLaR
TAHVİLLER | HİSSE SENETLERİ | |
1 |
Tahvil, bir borç senedidir. |
Hisse senedi ise, bir mülkiyet senedididr. |
2 |
Tahvil sahibi, tahvil çıkaran kuruluşun uzun vadeli
alacaklısıdır. |
Hisse senedi sahibi, hisse senedini çıkaran kuruluşun ortağıdır. |
3 | Tahvil sahibinin bir şirkete sağladığı sermaye, yabancı sermayedir. | Hisse senedi sahibi, şirkete belirli bir oranda sahiptir. Kullandırdığı sermaye, özsermayedir. |
4 | Tahvil sahibi, şirketin aktifi üzerindeki alacağından başka hiçbir hakka sahip değildir. Şirketin yönetimine katılamaz. Buna karşılık, şirketin brüt kârından, önce tahvil sahiplerine faiz ödenir. Bundan sonra, bilanço kâr gösterirse, hisse senetlerine temettü ödenir. Tahvil sahipleri, alacaklarını aldıktan sonra, şirketin mal varlığı üzerinde hiçbir hak iddia edemezler. | Hisse senedi satın alarak şirketin ortağı olan hak sahipleri, kendilerine tanınan tüm ortaklık haklarından yararlanabilirler. |
5 | Tahvilde kesin bir vade vardır. Bu vade sonunda, tahvil sahibi ile şirket arasındaki hukuki ilişki sona erer. | Hisse senedinde vade olmadığı gibi, hisse senedi sahibi ile şirket arasındaki ilişki ebedidir, sadece hisse senedinin sahibi değişebilir. |
6 | Tahvilin getirisi belirli ve sabittir. (değişken faizli tahvillerde faiz oranları ancak iktisadi şartlar değiştiğinde mevzuat değişikliği ile değişebilir.) | Hisse senedinin getirisi, hisse senedi değerinde meydana gelen artış ve şirketin dağıtacağı kar payıdır. Ancak senet sahibinin hangi yıl ne kadar gelir elde edeceği, hatta gelir elde edip edemeyeceği, belirli değildir. |
7 | Tahviller, mevzuatta itibari değerinin altında bir değerle (iskontolu olarak) ihraç edilebilir. | Hisse senetleri, itibari değerin altında bir fiyatla satılamazlar. |
8 | Tahviller, şirketler dışında devlet ve belediyeler gibi tüzel kişiliğe sahip kamu kuruluşları tarafından da çıkarılabilir. | Birer katılma payını ifade eden hisse senetleri, anonim şirketler tarafından ihraç edilebilirler. (sermayesi paylara bölünmüş komandid şirketler de hisse senedi çıkarabilmekte, ancak bunlar, halka arz yoluyla satılamamaktadır.) |
9 | Tahviller, bir itfa planı dahilinde itfa edilir. | Hisse setlerinde, ilkesel olarak itfa söz konusu değildir. Ancak isteğe bağlı olarak, hisse senetlerinin bir bölümü itfa edilebilir ki, bunun anlamı sermaye azaltımıdır. Hisse senetlerinin tamamen itfası ise, şirketin tasfiyesi demektir. |
Ekonomik Açıdan FaRkLaR
Tahvil ile hisse senedi arasındaki en önemli ekonomik fark, risk konusudur. Tahvil sahibi, tahvil ihraç eden şirketin kâr-zarar riskine katılmaz. Tahvil sahibi için risk, ancak şirketin tahvil anapara ve faizlerini ödeyemeyecek duruma gelmesi halinde söz konusudur. Bu durumda da, hisse senedine karşı avantajlı dır. Tahvil bir borç senedi olduğuna göre, borcun anapara ve faizleri gereğinde yargı yollarına başvurmak suretiyle tahsil edilebilir. Şirketin iflası ya da tasfiyesi halinde de, tasfiyeden öncelikle borçlar ödeneceğinden dolayı, tahvil sahipleri hisse senedi sahibinden önce alacaklarını alır. Hisse senedi sahipleri ise, ancak şirketin mal varlığından tüm borçlar ödendikten ve tasfiye masrafları çıktıktan sonra, kalanı, hisseleri oranında paylaşırlar.
Yalnız, tahvil alacaklıları icra, iflas ve tasfiyede yeterince korunmuş değillerdir. TTK, tahvili kıymetli evrak saydığı halde, İcra İflas Kanunu tahvili bono, çek ve poliçe gibi mütalaa etmemiş, öncelik bakımından adi borç senedi gibi ticari senetlerin gerisinde bırakmıştır.
Türkiye'de, Kurul'ca kayda alınan, satışı yapılacak sermaye piyasası araçlarının ihraç değerinin binde üçü tutarında bir ücret Kurul nezdindeki bir "özel hesaba yatırılmaktadır. Bu oran, gerektiğinde Bakanlar Kurulu'nca azaltılabilir. Bu kapsamda, tahvil ihraçları için de bu ücret yatırılmaktadır. Özel hesap, Sermaye Piyasası Kurulu'nun giderlerini karşılamak amacıyla kurulmuştur. Batı ülkelerinde ise, kamu otoritesi tarafından oluşturulan fonlara/hesaplara, her tahvil ihracı dolayısıyla ihraç eden şirketlerce belirli bir oranda prim yatırılmakta, tahvil ihraç eden bir şirket tahvillerinin anapara ya da faizlerini ödeyemediği takdirde, tahvil sahiplerinin alacakları tamamen ya da belirli bir oranda bu sigorta fonundan ödenmektedir.
Hisse senedi sahipleri ise tamamen risk altındadır. Bu risklerden biri temettü alıp almama riskidir. Hisse senedi yatırımı tahvillere nazaran daha riskli bir yatırım konusudur.
Tahvil ve hisse senetlerinin önemli bir ekonomik farkı da, tahvillerin sabit gelirli, hisse senetlerinin de değişken gelirli olmasıdır. Tahvillerde faiz oranlarını devlet tayin eder. Faiz oranlarının enflasyonun altında tutulduğu çok görülmüştür. Bu durumda tahvilin gerçek geliri sıfır olabileceği gibi, 1978-1980 yılları arasındaki dönemde görüldüğü gibi negatif bir duruma da gelebilir. )
- HIV ile/ve/||/<>/> TAT
( ... İLE/VE/||/<>/> HIV'in konakçı gözede çoğalmasını sağlayan çoğu dirimsel etmenin üretiminde ve organizasyonunda belirleyici durumdadır. )
( HUMAN IMMUNODEFICIENCY VIRUS vs./and/||/<>/> TRANS-ACTIVATOR OF TRANSCRIPTION )
- HİYEROFANİ ile EPİFANİ ile TEOFANİ
( Kutsalın dışlaşması/tezahürü. İLE On ikinci gün bayramı. [İsa'nın doğumundan oniki gün sonra kutlanması] [İsa'nın, Üç Müneccim tarafından ziyaretini kutlayan bir Hristiyan bayramı] İLE Epifani bayramının Ortodoksluk'taki adı. )
- HİZMET:
MİNNETSİZ ve/<> KÜLFETSİZ ve/<> ÜCRETSİZ ve/<> TEŞEKKÜRSÜZ
- HİZMETÇİ ile/ve/değil/||/<> TABLAKÂR
- HOCALAR İÇİN YAZILAN METİN(KİTAP) ile TALEBELER/TEK BAŞINA OLANLAR İÇİN YAZILAN KİTAP
- HOLDER[İng.] değil/yerine/= TUTAÇ
- HOMOGREFT/HOMOGRAFT[İng.] değil/yerine/= TÜRDEŞ YAMA
- HOROZ ile/ve KAZ ile/ve KARGA ile/ve TAVUSKUŞU
( Şehveti simgeler. İLE/VE Hırsı simgeler. İLE/VE Tûle emeli simgeler. İLE/VE Kibri/makamı simgeler. )
( Dışarıdaki değil içteki kuşları kontrol etmek gerek. )
( Eşek de sadece açlık ve şehveti için anırır. )
- HOROZ ile/ve/<> TAVUK
( Şehveti simgeler. İLE/VE/<> ... )
( ... ile/ve/<> TOK[Tuna Bulgarları'na ait kitâbelerde] )
( ile/ve/<>
)
( )
( ... avec/et/<> CRÊTE )
( DÎK/DİYK[çoğ. DİYEKE, EDYÂK] ile/ve/<> DECÂC, DİCÂC/E, DÜCÂC/E[çoğ. DÜCÜC] | DÜCÂCİYYE[: Tavukgiller] )
( HURÛS ile/ve/<> MÂKİYÂN
HÛD-İ/HÛC-İ HURÛS, LÂLEK/Â: Horoz ibiği. )
( ROOSTER vs./and/<> CHICKEN )
( GALLUS cum/et/<> GALLIN/A/E )
( EL GALLO con/y/<> LA GALLINA )
- HOŞGÖRÜ/İYİGÖRÜ = MÜSAMAHA, TESAMUH = TOLERANS[İng. < TOLERANCE] = TOLÉRANCE[Fr.] = TOLERANZ[Alm.] = TALERANTIA < TOLERARE[Lat.]
- HOŞGÖRÜ ile/ve TAHAMMÜL
- HULÛL ile/değil TAHALLÜL
( Haramdır. İLE/DEĞİL Helâldir. )
( Hz. İbrahim, tahallül ve halildir. )
- HUMUS ile/<> TOPİK
( ... İLE/<> Nohut püresi. )
- HUNİ BİÇİMİNDE/HUNİMSİ KOROLLA = TÜVEYC-İ KAM'Î = COROLLE INFUNDIBULÉE, COROLLE INFUNDIBULIFORME
- HÜNNAP ile TOPALAK
( ... İLE Hünnapgillerden, yapraklarından yeşil boya çıkarılan bir bitki. )
- HURMA ile TEMR-İ HİNDÎ
( ... İLE Hind hurması, demirhindi. )
- HUY ile/ve/değil/yerine TUTUM
- HYGİ- ile/||/<> -İA ile/||/<> -İASİS/-ASİS/SİS- ile/||/<> -İATRİCS/-İATR/-İATRY ile/||/<> -İTİS ile/||/<> NOS-/NOSO-/NOSUS- ile/||/<> PATH-/-PATH/-PATHİA/-PATHİC/PATHO-/-PATHY ile/||/<> THERAP- ile/||/<> PHLOGO- ile/||/<> CAUST-
( Bir durumu, patolojik durumu anlatan son ek. İLE/||/<> Etki ve gelişim süreci, hastalık, patolojik durum. İLE/||/<> Sayrılığın sağaltımıyla ilgili, iyileşme. İLE/||/<> Sayrılık, özel bir bölümün yangısal durumu. İLE/||/<> Sayrılık, özel bir bölümün sayrılık durumu. İLE/||/<> Sağlık. İLE/||/<> Bir sayrılık ilgili, sayrılığa ait, sayrı. İLE/||/<> Sağaltım ile ilgili. İLE/||/<> Yangı ile ilgili. İLE/||/<> Yanma. )
- İADE ile/ve/||/<> TEÂKÜB ile/ve/||/<> TECEDDÜD
- İ'ADE[Ar.] ile TEKRÂR[Ar.]
- ŞİİRDE ÖLÇÜ:
İAMBİK ile/ve/||/<>/> TROKHAİK
( Şiirde, birincisi kısa ve ikincisi uzun olmak üzere iki heceli yapılar tarafından belirlenen ölçü/vezin. İLE Birincisi uzun ve ikinci kısa olduğunda. )
- İ'ÂNE[Ar.] ile TAKVİYE[Ar.]
- 'İBÂDET[Ar.] ile TÂ'AT[Ar.]
- İBÂDET ile/ve TAAT ile/ve İTAAT
( SAAT-İ VAHİDEDİR ÖMÜR CİHÂN SAAT-İ TAATE SARF EYLE HEMÂN )
( PUJA ile/ve ... ile/ve ... )
- İBÂDET ile/ve TAPINMA
- İBÂDET ve/<> TEVHİD
( Hizmet. VE/<> Birlik. )
- İBRÂM[Ar.] ile TE'RÎB[Ar.]
- İÇ BÜTÜNLÜK ile/ve TUTARLILIK
( INNER INTEGRITY vs./and CONSISTENCE )
- İCÂBET[Ar.] ile TÂ'AT[Ar.]
- İCÂZE ile/ve TEKBİRLEME
- İCÂZE ile/ve/||/<> TEVKÎ
- İÇERİK ve/||/<> BİÇİM ve/||/<> TEKNİK
- İÇERME = TAZAMMUN = IMPLICATION[İng., Fr.] = IMPLIKATION[Alm.] = IMPLICATIO[Lat.]
- İÇLEM = TAZAMMUN = COMPREHENSION[İng.] = COMPRÉHENSION[Fr.] = INHALT[Alm.] = COMPREHENSIO[Lat.]
- İCMÂ ile/ve/II TEVÂTÜR
( Fıkıh'ta. İLE/VE/II Hadis'te. )
- İCRA ile/ve TERENNÜM[Ar.]
( Seslendirilmek üzere belirlenmiş şarkıyı/şarkıları söylemek, icra etmek. İLE/VE Güzel ve alçak sesle şarkı söyleme. )
- İCTİHAD >< TAHKÎK
- İÇTİMA/İNİKAT değil/yerine/= TOPLANMA/TOPLANTI
( Toplanma, toplantı. | Askerlerin, silahlı ve donatılı olarak toplanmaları. | [gökbilim] Kavuşum. )
- İCTİMÂÎ/YYE[Ar.] değil/yerine/= TOPLUMSAL
- İDDİA (ETMEK) ile TAAHHÜT (ETMEK)
- IDENTIFIKASYON/IDENTIFICATION[İng.] değil/yerine/= TANIMLAMA | ÖZDEŞLEŞTİRME
- İDEOLOJİDE ile/ve/değil/yerine TİNDE
( Destek. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Zevk ediş. )
- İDİŞ[YAGMA/TUKSI/YEMEK/OĞUZ/ARGU] ile TAS
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kadeh. İLE Her türlü çanak, kap. )
- İDRAK ile/ve/= TASAVVUR
- İFDÂL[Ar.] ile TEFADDUL[Ar.]
- İFTİDA'[Ar. < FİDYE] ile/ve/||/<> TALAK[Ar.]
( [evliliğin sona ermesi] Kadının, kocasını boşaması. İLE/VE/||/<> Evliliğin sona ermesi. Erkeğin, karısını boşaması. )
- İFTİTÂH TEKBİRİ ile/ve/<> İSTİFTÂH TEKBİRİ ile/ve/<> TAHRİME TEKBİRİ ile/ve/<> TEŞRÎK TEKBİRİ
( Namaza başlarken alınan ilk tekbir. İLE/VE/<> Namaza başlarken alınan ilk tekbir. İLE/VE/<> İhrama girmek gibi yapılmaması gerekenlerin başladığı tekbir. İLE/VE/<> Arefe Günü, Sabah namazı ile başlayıp Kurban Bayramı'nın 4. günü ikindi namazına kadar, namazların farzını kılıp selâm verdikten sonra ara vermeden, yerinden kalkmadan, dünya kelâmı konuşmadan yerine getirilir ve vaciptir. )
( ... İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> Allah-u Ekber[Allah sözü farzdır, Ekber sözü vacib'tir. El kaldırıp kulağa götürmek ise sünnettir.] İLE/VE/<> Vaciptir. )
( "ALLAHÜ EKBER(ALLAH ULULARIN ULUSUDUR)", "ALLAHÜ EKBER, ALLAHÜ EKBER, LÂİLÂHE İLL'ALLAHÜ V'ALLAHÜ EKBER, ALLAHÜ EKBER VE Lİ-LLÂH-İL HAMD" )
- İĞNE ile TOPLU İĞNE
( NEEDLE vs. PIN )
( MİHYÂT ile ... )
( SÛZEN ile ... )
- IGO ile INGO ile PVO ile BINGO ile TGO ile HO
( INTERSTATE/INTERGOVERNMENT ORGANIZATIONS vs. INTERNATIONAL NONGOVERNMENTAL ORGANIZATIONS vs. PUBLIC VOLUNTARY ORGANIZATIONS vs. BUSINESS INTERNATIONAL NONGOVERNMENTAL ORGANIZATIONS vs. TRANSGOVERNMENTAL ORGANIZATIONS )
- İHBÂT[Ar.] ile TEKFÎR[Ar.]
- İHMAL ile TERK
( NEGLIGENCE vs. ABANDONMENT )
- İHTİBÂR[Ar.] ile TECRÎB[Ar.]
- İHTİLÂF[Ar.] ile TEFÂVÜT[Ar.]
- İHTİLÂF ile TEFRİKA
- İHTİRÂS değil/yerine/= TUTKU
- İHTİYÂR SAHİBİ (OLMAK/OLAN) ile/ve/<>/|| TASARRUF SAHİBİ (OLMAK/OLAN)
- İHTİYÂR ile/ve/||/<>/>/< TAKDİR
- İHTİYÂRÎ/TAHYİRÎ HÜKÜMLER:
CEVAZ ile/ve/||/<> İBÂHE/MUBAH ile/ve/||/<> NEDB ile/ve/||/<> İSTİHSAN ile/ve/||/<> TABİÎYET ile/ve/||/<> HELÂL
- İHTİYÂT ile TEMKİN
- İHTİZAZ[Ar.]/VİBRASYON[Fr./İng.]/REZONANS[Fr./İng. < RESONANCE] değil/yerine/= TİTREŞİM/SESELİM/TINLAŞIM
- İHVÂN[< ÂH] ile/ve/<> TÂLİB
( Sâdık, samimi, candan dostlar. | Tarîkat yoldaşları/arkadaşları. İLE/VE/<> İsteyen, istekli. )
( Amaçta bir olmak. İLE/VE/<> Aynı amacı arıyor/istiyor olmak. )
- İKDÂM[Ar.] ile TEKAHHUM[Ar.]
- İKİ TERAZİNİN KEFESİ GİBİ" değil "TERAZİNİN İKİ KEFESİ GİBİ"
- İKİ YUMURTAYI BİRDEN ALMAK ile/yerine/değil TEK YUMURTAYI ALMAK
- İKİCİLİK/DUALİZM ile TEKÇİLİK/MONİZM
( Gerçekliğin iki temel unsurdan [anlık/zihin ve özdek/madde] oluştuğunu savunan görüş. İLE Gerçekliğin tek bir temel unsurdan oluştuğunu savunan görüş. )
- İKİ/LEME ile TEKRAR/LAMA
- İKİNCİLLEŞTİRME ile/ve/<> TARİHSELLENDİRME
- İKİRCİK/TEREDDÜT[Ar. < REDD] ile TEMKÎN[Ar. < MEKÂNET]
( Kararsızlık. İLE Yerleşme, yer tutma, mekânlanma.| Ağırbaşlılık. | İhtiyat, tedbir. | Televvünden kurtulup huzur ve sükûna mazhar olmuş kişi, kendini yalnızca Hakk yoluna adamış olan kişi. )
- İKİRCİK ile/ve TARTIŞMA
- İKİŞER İKİŞER ile TEKRAR TEKRAR
- İKRAR ve TEKRİS
- İKTİBÂS ile/değil/yerine TAHSİL
- İKTİBÂS ile/ve/<> TAKLİT
- İKTİZÂ ile/ve/||/<> TAHYİR ile/ve/||/<> VAZI
- İLERLEME = TERAKKİ = PROGRESS[İng.] = PROGRÈS[Fr.] = FORTSCHRITT[Alm.] = PROGRESSUS < GRESSUS:YÜRÜME, ADIM. PRO:ÖNDE, İLERİYE[Lat.] = PROGRESO[İsp.]
- İLERLEME/TERAKKİ ve/||/<>/< TAKLİT
( Taklit, ilerlemenin/terakkinin motorudur. )
- İLETEÇ/KABLO[Fr. CABLEAU] ile TEL
( Elektrik akımı iletiminde kullanılan ve yalıtkan bir nesne ile sarılı bulunan metal tel. İLE Türlü metallerden yapılmış, kopmaya karşı bir direnç gösteren ince uzun nesne. | Bu nesneden yapılmış ya da bu nesne biçiminde olan. | Tencere, çaydanlık vb.ni ovarak temizlemek için kullanılan nesne. | İnsan saçını oluşturan ipçik. | Bazı organizmaların demet durumundaki oluşumunu meydana getiren ipçiklerin her biri, lif. )
( )
- İLETİM DOKUSU = NESC-İ Vİ'ÂÎ = TISSU CONDUCTEUR
- İLETİŞİM ile TEKELLÜM
- İLGİ ile/ve TEPKİ
( INTEREST vs./and REACTION )
- İLGİ ile/ve/<> TEVECCÜH
- İLGİNÇ ile TEZAD
( INTERESTING vs. OPPOSITION )
- İLGİNÇ ile TEZAT
( INTERESTING vs. OPPOSITION )
- İLİM ve/+/<> TASAVVUR
( ... VE/+/<> Bir şeyin sûretinin zihinde bulunması/oluşması. )
( Bir ilme başlamak, o ilmi tasavvur etmeye/etmeyi bağlıdır/gerektirir. )
( Bir şeyi, hiçbir yönünden bilmemek olanaksızdır. )
( Bir ilmi bilmek bile ucundan tutmaktır. )
- İLİM ile/ve/değil TEDRİS
- İLİM ile TEFEKKÜR
( İlâhî sıfat. İLE Tabiî sıfat. )
- ILIMAN İKLİM ile/ve/> BOREAL ile/ve/> TUNDRA ile/ve/> KUTUP
- ILIMLILIK = TEMPERANCE[İng.] = TEMPÉRANCE[Fr.] = MÄßIGHEIT[Alm.] = TEMPERANTIA[Lat.]
- İLİNEK/SEL ile/ve/değil/yerine TÖZ/SEL
- İLK TANIŞTIĞIMIZ GÜN değil TANIŞTIĞIMIZ GÜN
- İLK YARDIMDA ARAÇ ÖNLEM ARALIĞI:
KENT İÇİNDE ile/ve/||/<> TEM'DE
( 50 m. İLE/VE/||/<> 100 m. )
- İLK YARDIMDA [SIRASIYLA]:
HASTAYI HAREKET ETTİRMEMEK
ve/||/<>/>
YİYECEK-İÇECEK VERMEMEK
ve/||/<>/>
ÜSTÜNÜ ÖRTMEK
ve/||/<>/>
TIBBÎ YARDIM ÇAĞIRMA[112]
ve/||/<>/>
2-3 DAKİKADA BİR SOLUNUMU KONTROL ETMEK
- İLK ile/ve TEK
( FIRST vs./and UNIQUE )
- İLKE ile/ve/||/<> TROPLAR
( ... İLE Antik Çağ kuşkucularının varolanlar hakkında nesnel bilgi edinebilmenin olanaksızlığını kanıtlamak için kullandıkları ilkeler. )
- ILM/İLM[Ar.] ile TAKLÎD[Ar.]
- ILM/İLM[Ar.] ile TEBYÎN[Ar.]
- İLMEKLERDEN YAPILMIŞ DOKU = SIRÇALI NESC = TISSU DE MAILLES
- İLM-İ MUTLAK ve/= TASAVVUR-U MUTLAK
- İLTİFAT[Ar. < LÜTÛF[çoğ.] < LÂTİF(< L-T-F)(< LETÂFET)] ile/ve/||/<> TALTİF[Ar. < LÜTÛF < T-L-F]
( Sözel ya da duygusal bir övgü ve ilgi gösterme biçimi. | Birine güler yüz gösterme, hatırını sorma, tatlı davranma. | İlgi gösterme, rağbet etme. | Söz söylerken, daha çok etki sağlamak için beklenmedik bir anda sözü, konu ile çok yakından ilgili birine ya da bir şeye yöneltme. | Yüzünü çevirerek bakma. İLE/VE/||/<> Daha çok, somut bir ödül ya da onurlandırma anlamı taşır. | Birini ödüllendirmek, takdir etmek. Birine lütûf ve ikramda bulunmak. | Yumuşatma, güzelleştirme. | | İyi ve güzel davranarak gönül almak. | Birini nişan, madalya, aylık artırma vb. şeylerle ödüllendirme. )
( Kişiye/kişilere, (beklentisiz/karşılık beklemeksizin ve incelerek) gülümsemek/tebessüm, yüz/bakış, dans, müzik, ses, şiir, ince sözcük, selen/sedâ ve/ya da soluk/nefes(konuşma/yanıt) ikram etmek... )
- İLTİMAS ile ŞEFAAT ile İSAR ile TAFDİL[< FADL]
( Haksız yere, yasa ve kurallara uymaksızın kayırma, arka çıkma. | Birine herhangi bir konuda öncelik ve ayrıcalık tanıma. İLE Birinin suçunun bağışlanması ya da dileğinin yerine getirilmesi için o kişiyle Tanrı arasında, peygamberin yaptığı aracılık. İLE İkram; bahşiş. | Cömertlikle verme. | Dökme, saçma, serpme. | Kişinin, kendi, gereksinim duymasına karşın bahşiş vermesi. | Seçme. İLE Birini, ötekilerden üstün tutma. | En üstünlük. )
- İMAN ETMEK ile/ve TÂBİ OLMAK
( İnsan herşeye iman ederse, hiç canı sıkılmaz. )
- İMAN ETTİM ve/||/<>/> TESLİM OLDUM
( AMENNA ve/||/<>/> ESLEMNA )
- İMÂN ve/<> İLİM ve/<> TAKVÂ
( Gövde. VE/<> Koruyucu giysi. VE/<> En dış koruyucu giysi. )
- IMMORAL/ITY[Fr./İng.] değil/yerine/= TÖRETANIMAZ/LIK
( Daha üstün saydığı bir töre adına geçerli töreyi tanımayan. | Töre kurallarına aykırı olan. )
- İMPAKSİYON/IMPACTION[İng.] değil/yerine/= TAKILMA
- İMRENMEK ile/ve TELÂHHUZ[Ar.]
( ... İLE/VE İmrenerek ağzın sulanması. )
- İN'ÂM[Ar.] ile TEMETTU'[Ar.]
- İNANÇ ile TAKVÂ
- İNANÇ ile/ve TESLİMİYET
- İNANÇ ile/ve/değil/yerine TESPİT
( [not] BELIEF vs./and/but ESTABLISHING
ESTABLISHING instead of BELIEF )
- İNANÇLAR ile/ve/||/<> TEMEL İNANÇLAR
- İNANMAK ile/yerine TEMEL ALMAK
( TO BELIEVE vs. TO GET BASE
TO GET BASE instead of TO BELIEVE )
- İNEK ile/değil TAKİN/KEÇİ ANTİLOBU
( ... İLE/DEĞİL Başı keçiye, gövdesi ineğe benzeyen, 4500 metrenin üzerindeki yüksekliklerde, Himalayalar'da [Bhutan, Burma, Nepal ve Myanmar'da] yaşayabilen bir hayvandır.[25 Kasım 1985'te, Bhutan'ın ulusal hayvanı olarak kabul edilmiştir.] )
- İNGİLİZCE'Yİ:
İng.-TÜRKÇE SÖZLÜKTEN ÇALIŞMAK ile/ve/<>/||/değil/yerine TÜRKÇE-İng. SÖZLÜKTEN ÇALIŞMAK
- İNHİSÂR[Ar. < HASR]/MONOPOL[Fr.] değil/yerine/= TEKEL
( Bir malın yapımının yalnızca bir kuruluşun elinde bulunduğu durum. | Devletin herhangi bir üretim alanını elinde tutması, satışı tek elden yönetmesi ve fiyata hâkim olması durumu. | Bir kişi ya da kuruluşun herhangi bir alanda kazandığı büyük güç. )
- İNKOMPLET/INCOMPLETE[İng.] değil/yerine/= TAM OLMAYAN | TAMAMLANMAMIŞ
- İNSAN:
DİRİMSEL(BİYO) ve/||/<> ANLIKSAL/ZİHİNSEL(PSİKO) ve/||/<> TOPLUMSAL(SOSYAL) VAROLAN
- İNSAN:
DÜNYANIN ve/||/<> TOPRAĞIN TUZU
( )
- İNSAN:
"EN ŞEREFLİ" VAR OLAN değil TEK, ŞEREFLİ/ONURLU VAR OLAN
- İNSAN FELSEFESİNDE:
FİZİK ÖTESİ/METAFİZİK ve/<> VARLIKBİLİM/ONTOLOJİ ve/<> BİLGİBİLİM/EPİSTEMOLOJİ ve/<> ZİHİNBİLİM/PSİKOLOJİ ve/<> TOPLUMBİLİM/SOSYOLOJİ
- İNSAN:
İRÂDE SAHİBİ ile/ve/değil/||/<>/< (TEK) İHTİYÂR SAHİBİ
- İNSAN/KİŞİ:
DOĞA ve/<> TARİH
( Dirimsel[biyolojik] yanı, gövdesi itibariyle. VE/<> Zihni, bilgisi, deneyimleri, görgüsü, dili ve kültürü itibariyle. )
- İNSAN'IN/KİŞİNİN DÜŞÜNMESİ ile/ve TANRI'NIN DÜŞÜNMESİ
( [mâhiyetçe değil derece olarak!] Bilkuvve'den bilfiil'e doğru. İLE/VE Bilfiil. )
- İNSANIN/KİŞİNİN:
TENSEL VAROLUŞ/U ile/ve/<> TİNSEL VAROLUŞ/U
( Belirlilik. İLE/VE<> Ereklilik. )
( Belirleyici olan, zemindir/koşullarındır. )
- İNSANLIK OLARAK ile/ve/||/<> TOPLUMSAL OLARAK
- [ne yazık ki]
İNSANLIK SUÇLARI:
SOYKIRIM ile/ve/||/<> İŞKENCE/ŞİDDET ile/ve/||/<> TERÖR ile/ve/||/<> NEFRET/DÜŞMANLIK ile/ve/||/<> IRKÇILIK ile/ve/||/<> KÖLELEŞTİRME ile/ve/||/<> İNSAN KAÇAKÇILIĞI ile/ve/||/<> ORGAN TİCARETİ ile/ve/||/<> BAĞIMLILAŞTIRMA
( Bağımlılaştırma - İnsanlık Suçu İlişkisi - Muharrem Balcı )
( * Kasten öldürme
* Kasten yaralama
* İşkence, eziyet ya da köleleştirme
* Kişiyi, özgürlüğünden yoksun kılma
* Bilimsel deneylere tâbi kılma
* Eşeysel saldırıda bulunma, çocukların eşeysel istismarı
* Zorla gebe bırakma
* Zorla fuhşa sevketme )
( [unfortunately] HUMAN CRIMES: GENOCIDE and/||/<> TORTURE and/||/<> DISCRIMINATION and/||/<> HATRED and/||/<> TO PUSH ADDICTION (and/||/<> TO DISSAPOINT) )
- INSEMINASYON/INSEMINATION[İng.] değil/yerine/= TOHUMLAMA
- INTERSTISYUM/INTERSTITIAL[İng.] değil/yerine/= TISSUE ARA DOKU
- İNTİHÂL ile TEVÂRÜD
( Çalma. Edebiyatta birinin yazı ya da şiirini kendinin gibi göstermesi. İLE İki şairin birbirinden habersiz olarak aynı mısra ya da beyti söylemeleri. )
( Kasıt vardır. İLE Kasıt yoktur. )
- İNTİZÂR[Ar.] ile TERABBUS[Ar.]
- İNTİZÂR[Ar.] ile TERACCÎ[Ar.]
( Beklemek. İLE Ümit etmek. )
- İNTRAVENÖZ/İNTRAVENOUS[İng.] değil/yerine/= TOPLARDAMAR İÇİ
- İNVERSİYON/INVERSION[İng.] değil/yerine/= TERSINE DÖNME
- IOLİT ile/||/<> TURMALİN
( Mavi-mor renklerde bir kordiyerit türü. İLE/||/<> Birçok renkte bulunabilen bir taş. )
- IOM/INSTITUTE OF MEDICINE[İng.] değil/yerine/= TIP ENSTİTÜSÜ
- IOMT/INTERNET OF MEDICAL THINGS değil/yerine/= TIBBİ NESNELERİN INTERNETİ
- IOMT-SAF/INTERNET OF MEDICAL THINGS SECURITY ASSESSMENT FRAMEWORK[İng.] değil/yerine/= TIBBİ NESNELERİN INTERNETİ GÜVENLİK DEĞERLENDİRME ÇERÇEVESİ
- İP ile TARAZ/DARAZ
( ... İLE Taramak. | Düz ve parlak bir kumaşın üzerinde bulunan tel tel iplik. Dokumanın taraktan geçirilirken kopan ipliklerinden oluşan kabartılar. | (Saç için) Dağınık, biçim verilmemiş, kabarık. | Taraz sözcüğü Anadolu halk ağzında daraz biçiminde de söylenir. Bu sözcüğün kökünde daralmak, sıkılmak, dağılmak, kopmak, üşümekten tüyleri dikilmek vb. anlamlar vardır. )
- İP ile/ve TENEF/HAYTA
( ... İLE/VE Çadır ipi. )
- İPOTEK ile TAŞINMAZ YÜKÜ
( Bir borcun ödenmesini güvence altına almak için borç ödenince ortadan kaldırmak koşuluyla borçlu tarafından belirlenecek bir taşınmaz üzerine alacaklı lehine tapuya işlenen kayıt. İLE Söz konu taşınmaz sahibini başka bir kişiye yükümlü kılar.[Söz konusu olabilmesi için tapu kütüğüne tescil koşulu bulunmaktadır.] )
- İRÂDE ile/ve/<> ŞEHVET ile/ve/<> TAMAH
( Varoluş ve sürdürme isteği. İLE/VE/<> Dürtü ve/ya da "güdü"ler aracılığıyla isteme. İLE/VE/<> İstemenin aşırılıkları. Açgözlülük, hırs. )
( CONATUS cum/et/<> APETITUS cum/et/<> CUPIDITAS )
- İRÂDE[Ar.] ile TAHARRÎ[Ar.]
- İRÂDE[Ar.] ile TAVTÎNU'N-NEFS[Ar.]
- İRÂDE[Ar.] ile TEVAHHÎ[Ar.]
- IRAQUOIS(ALTI ULUS):
CAYUGA ve/||/<> MOHAWK ve/||/<> ONCIDA ve/||/<> ONONDAGA ve/||/<> SENECA ve/||/<> TUSCARORA
( New York eyaleti olarak bilinen toprakların gerçek sahipleri. )
- İRİTASYON/IRRITATION[İng.]/TAHRİŞ[Ar.] değil/yerine/= TIRMALAMA | YAKIŞ, KAŞINDIRMA
- İSABETLİLİK ile/ve TUTARLILIK
- ISI YALITIMINDA:
BETON ile/değil/yerine/< AHŞAP ile/değil/yerine/< KÜTÜK ile/değil/yerine/< TAŞ ile/değil/yerine/< KERPİÇ ile/değil/yerine/< SAMAN
( Daha/en düşük. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Daha/en yüksek. )
- ISIRMA GÜCÜ'NDE:
SIRTLAN ve TİMSAH TÜRÜ KAPLUMBAĞA
( 450 kg./1000 lbs.[Bir ısırıştaki uyguladığı çene gücü, aslanınkinden daha fazladır.] VE 453 kg./1004 lbs. )
( İnsan (rekor): 0.8 MPa = 81.6 ton-kuvvet/metrekare
Alman Kurdu: 1.6 - 5.5 MPa = 163-561 ton-kuvvet/metrekare
Pitbull: 1.6 MPa = 163 ton-kuvvet/metrekare
Leopar: 2.1 MPa = 214 ton-kuvvet/metrekare
Rottweiler: 2.3 - 2.4 MPa = 240 ton-kuvvet/metrekare
Beyaz Köpekbalığı: 4.13 MPa = 421 ton-kuvvet/metrekare
Aslan: 4.76 MPa = 485 ton-kuvvet/metrekare
Sivas Kangalı: 4.92 MPa = 502 ton-kuvvet/metrekare
Mürekkepbalığı: 6.89 MPa = 703 ton-kuvvet/metrekare
Sırtlan: 6.89 MPa = 703 ton-kuvvet/metrekare
Timsah: 17.2 - 34.47 MPa = 1754-3515 ton-kuvvet/metrekare )
- İŞKÜM ile TEPSİ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Hakan'ların önüne konan, büyük, çanak biçimindeki, ayakları bulunmayan tepsi. İLE ... )
- İSLÂM DÜŞÜNCESİ ile/ve TÜRK DÜŞÜNCESİ
- İŞLEM SIRASINDA:
ÜSLÜ ile/ve/<>/> PARANTEZ ile/ve/<>/> ÇARPMA-BÖLME ile/ve/<>/> TOPLAMA-ÇIKARMA
( 1. ile/ve/<>/> 2. ile/ve/<>/> 3. ile/ve/<>/> 4. )
- İŞLEV ile/ve TERETTÜB-ÜL ÂSÂR[Ar.]
( ... İLE/VE Varolanın içeriğine(mahiyetine) ilişkin niteliklerinin ortaya çıkması. )
- İSPAT değil/yerine/= TANITLAMA
- ISRAR ile/değil/yerine TEKLİF
( Teklif et fakat ısrar etme! )
( Yok. İLE/DEĞİL/YERİNE Var. )
( [not] INSISTENCE vs./but PROPOSAL/OFFER
PROPOSAL/OFFER instead of INSISTENCE )
- ISRAR ile/ve "TİTİZLİK"
- [ne yazık ki]
ISRARLI ile/ve/||/<> TAKINTILI
- İSTANBUL ve/<>/> TEBRİZ
( Türkçe'nin en çok konuşulduğu kent. VE/<>/> Türkçe'nin en çok konuşulduğu ikinci kent. )
- İSTANBUL ile/ve TÜRKİYE
( Eski İstanbul'un denizden yüksekliği 2 ile 12 metre arasındadır. )
( 1854/55: İstanbul Belediyesi'nin kuruluşu. )
( İSTANBUL'DA ... )
( İSTANBUL SÖZLÜĞÜ - M. ORHAN BAYRAK - TARİH DÜŞÜNCE KİTAPLIĞI )
( İSTANBUL'UN İLKLERİ VE ENLERİ - SÜLEYMAN FARUK GÖNCÜOĞLU - EP YAYINLARI )
- İSTATİSTİKSEL ANLAM/LILIK / YORUM ile/ve/<> TARİHSEL ANLAM/LILIK / YORUM
- İSTATİSTİKSEL HATA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
YETERSİZ ÖRNEK ile/ve/||/<> TEMSİL ETMEYEN ÖRNEK ile/ve/||/<> YANLIŞ BENZETME ile/ve/||/<> YOK SAYMA ile/ve/||/<> SÜMEN ALTI ile/ve/||/<> KUMARBAZ
( FALLACY OF INSUFFICIENT SAMPLE vs./and/||/<> UNREPRESENTATIVE SAMPLE vs./and/||/<> FALSE ANALOGY vs./and/||/<> SLOTHFUL INDUCTION vs./and/||/<> FALLACY OF SLANTING vs./and/||/<> GAMBLER'S FALLACY )
- İSTEK ile/ve/<> TERCİH
( REQUEST vs./and/<> PREFER )
- İSTEK ile/ve TESLİMİYET
- İSTEMEK ile/ve/<> TENEZZÜL
- İSTİ'ÂRE[Ar.] ile TEŞBÎH[Ar.]
- İSTİĞFÂR[Ar.] ile TEVBE[Ar.]
- İŞTİKÂK[Ar.] ile TÜREME | [Edebiyatta, aynı kökten türemiş olan sözcükleri bir arada bulundurma sanatı.]
- İSTİKRAR ve/||/<>/< TUTARLILIK
- ISTILAH[< SULH] değil/yerine/= TERİM, İLİM SÖZÜ, TÂBİR
- İSTİŞÂRE[< ŞÛRÂ | çoğ. İSTİŞÂRÂT] ile TEÂTÎ[< ATÂ]
- [ne yazık ki]
İSTİSMÂR ile/ve/||/<>/> TECÂVÜZ
- İSYAN/KÂR/LIK ile/ve/değil/yerine/<> TEPKİ/SEL/LİK
- İTAAT ile/ve/değil/yerine/<> "TAPMAK" ile/ve/değil/yerine/<> TESLİMİYET
( [not] OBEY vs./and "WORSHIP" vs./and/but/<> SUBMISSION
SUBMISSION instead of OBEY and "WORSHIP" )
- İTAAT ile/ve/değil/<> TESLİMİYET
- [ne yazık ki]
!İTEN ile/||/<> !TUTMAYAN
- [ne yazık ki]
İTEN ile/ve/değil/||/<>/< TUTMAYAN
- [ne yazık ki]
!İTHAM ile !TEKFÎR
( Çoğunlukla/bazen itham, küfürden daha ağırdır. )
( Suçlama. İLE Kâfir sayma. )
- İTİBAR ile/ve/||/<> TAHAMMÜL
- İTİRAF ve/> PİŞMANLIK ve/> HESAPLAŞMA ve/> TÖVBE
- İTİRAF ile/ve/değil/ne yazık ki TEHDİT
- İTİRAF ile/ve/||/<> TÖVBE
( Hristiyanlık'ta. İLE/VE/||/<> İslâm'da. )
- İTKİ ile/ve/||/<> TUTKU
- İTME ile/ve/||/<> DÜRTME ile/ve/||/<> TETİKLEME
- İTTİBÂ[Ar.] değil/yerine/= UYMA, ARDISIRA GİTME, TÂBÎ OLMA
- İV/İNTRAVENÖZ/İNTRAVENOUS[İng.] değil/yerine/= TOPLARDAMAR İÇİ
- İZLEM/STRATEJİ(K)[Fr. < Yun. STRATOS: Ordu. | AGO: Gütmek.] ile/ve/<> TAKTİK
( Üst kuram, kuram kurma kuramı. İLE/VE Stratejinin uygulanması. )
( STRATEGY vs./and TACTICS )
- İZLEME ile/ve/||/<> TARAMA
- İZLENİLESİ:
OYUNCULAR ve/||/<>/> TÜM FİLMLERİ
( CHARLIE CHAPLIN
ANTHONY HOPKINS
ROBERT DE NIRO
ŞENER ŞEN
KEMAL SUNAL
AL PACINO
MORGAN FREEMAN
TOM HANKS
JIM CARREY
EDDIE MURPHY
JACK NICHOLSON
MEL GIBSON
DENZEL WASHINGTON
STEVEN SEAGAL )
- İZLENİM ile TESPİT
( IMPRESSION vs. TO DETERMINE )
- İZMİR < TANTALİS
- JEAN-BAPTISTE LAMARCK ile/ve/||/<>/> CHARLES DARWIN ile/ve/||/<>/> THOMAS HENRY HUXLEY
( 01 Ağustos 1744 - 18 Aralık 1829 İLE/VE/||/<>/> 12 Şubat 1809 - 19 Nisan 1882 İLE/VE/||/<>/> 04 Mayıs 1825 - 29 Haziran 1895 )
- JENERİK değil/yerine/= TANITIMLIK
- JEOPOLİTİK ile/ve/||/<> JEOEKONOMİK ile/ve/||/<> TEOPOLİTİK ile/ve/||/<> TEOEKONOMİK
- JIT/JUST-IN-TIME[İng.] değil/yerine/= TAM ZAMANINDA
- KABUĞUN, FLOEM TABAKASI = TABAKA-İ KIŞR = LIBER
- KABUK ile TOPUR
( ... İLE Kestanenin dikenli olan dış kabuğu. | Fındığın dışındaki yeşil kabuk. )
- KABUL ETMEK ile/ve/değil/yerine TANIMAK
- KABUL ve/< TAHSÎN
( ACCEPTANCE and/< TO SEE NICE )
- KABUL ve TAHSİN
- KABUL ile TAYİN
- KABUL ile/değil/yerine TEMELLENDİRME
- KABZA değil/yerine/= TUTAK/SAP
- KAÇINMA ile/ve/||/<>/> HOŞGÖRÜ ile/ve/||/<>/> TOPARLANMA
- KADAYIF[Ar. < KATAİF] ile TEL KADAYIF ile KÜNEFE
( Undan yapılan, tatlı olarak tüketilen türlü biçimlerde yiyecek. )
- KADER[Ar.] ile TAKDÎR[Ar.]
- KADI ile/||/<> TAHT KADISI
( ... İLE/||/<> İstanbul'un sorunları ile ilgilenen, ticaret, sanat, iaşe denetimlerini yapan, aynı zamanda başkentin en büyük yargıcı olan ilmiye mensubu. )
- KADÎM MATEMATİK'TE, ÜÇ SORUNSAL:
TESLÎS-İ ZÂVİYE ile/ve TADÎF-İ MEZBAH ile/ve TERBİ'-İ DÂİRE
( * Dar açının çizimle/geometrik olarak üç eşit parçaya bölünmesi. İLE/VE * Küpün iki katının alınması. İLE/VE * Dairenin kareleştirilmesi. )
( Daha geniş bilgi için burayı tıklayınız... )
- KAFATASI = SCULL, CRANIUM[İng.] = LE CRÂNE[Fr.] = SCHÄDEL[Alm.] = TESCHIO[İt.] = CRANEO[İsp.] = CALVA[Lat.] = TO KRANION[Yun.] = CUMCUME(T)[Ar.] = KÂSEH-İ SER[Fars.] = SCHEDEL[Felm.]
- KÂFFE/Sİ[Ar.] değil/yerine/= TÜMÜ, HEPSİ, TAMAMI
- KÂFİLE[Ar.] değil/yerine/= TOPLULUK
- KÂGİR/KÂRGİR[Fars.] değil/yerine/= TAŞ YA DA TUĞLADAN YAPILAN YAPI
- KÂĞITTA:
TERBİYECİ ile/ve/||/<>/> AHERCİ ile/ve/||/<>/> BOYAYICI ile/ve/||/<>/> TAMİRCİ
( [bkz.]
Kâğıtlar ve Su Damgaları - Süheyl Ünver - Türk Tarih Kurumu, Belleten
XVIII. ve XIX. yy.'da, Türkiye'de Kâğıt - Osman Ersoy (Prof.) - Ankara, 1963 )
- KALDIRMAK/KALDIR(A)MAMAK ile TAŞIMAK/TAŞI(YA)MAMAK
- KALEM ile/||/<> TAŞÇI/OYMACI KALEMİ
( ... İLE/||/<> Yontma işlerinde kullanılan, ucu sivri/keskin araç. )
- KALİKS TÜBÜ = ÜNBÛBE-İ KE'S = TUBE DU CALICE
- KALKÜL/CALCULUS[İng.] değil/yerine/= TAŞ
- KALOMEL[Yun.] değil/yerine/= TATLISÜLÜMEN
( Civa bileşimlerinden, hekimlikte kullanılan, zehirli bir madde. )
- KALP ve/<> TEKALLÜB(DÖNÜŞÜM)
- KALSİYUM[Ca] ile TAMANİT[Fr. TAMANITE]
( Atom numarası 20, atom ağırlığı 40,80, yoğunluğu 1,55 olan, 845 °C'de eriyen, kireç ve alçının birleşimine giren, sarımtırak beyaz bir öğe. İLE Doğal kalsiyum ve demir fosfat. )
- KAMÇILAMAK değil/yerine TETİKLEMEK
- KAMET:
YASSI NAMAZININ KAMETİ ile/ve/<> TERAVİH NAMAZI VE CUMA GECESİ[PERŞEMBE AKŞAMI] KAMETİ
( İsfehan makamında okunur. İLE/VE/<> Hüseynî makamında [Cumhur Müezzinliği'nde] okunur. [HAYYE ALE'S-SALÂH'a kadar, [bir müezzin]; HAYYE ALE'S-SALÂH'ta da, [tüm müezzinler ayakta olmak üzere] cemaatle birlikte.] )
- KAMYON[Fr. CAMION] ile TANKER[Fr.]
( Motorlu, büyük yük taşıtı. | Bu taşıtın taşıyabildiği miktarda olan. İLE Petrol, benzin gibi akaryakıt ürünleriyle, sanayi ile ilgili yağ vb. sıvı maddeleri taşıyan gemi ya da kamyon. )
- KAN ile/ve/||/<>/> TEMİZ KAN
( ... İLE/VE/||/<>/> Atardamarlarda dolaşan, akciğerlerden aldığı oksijeni taşıyarak gövdenin her yanına giden kan. )
- KANAL ile/ve TÜNEL
- KANAMALAR:
DIŞ ile/ve/||/<> İÇ ile/ve/||/<> DELİKLERDEN[doğal] ile/ve/||/<> ATAR DAMAR ile/ve/||/<> TOPLAR DAMAR ile/ve/||/<> KILCAL DAMAR
( [Burun Kanaması]
- Hasta/yaralı sakinleştirilir, oturtulur.
- Başı hafifçe öne eğilir.
- Burun kanatları, 5 dk. süre ile sıkılır.
- Uzman bir doktora gitmesi sağlanır.
)
( [Kulak Kanaması]
- Hasta/yaralı, sakinleştirilir.
- Kanama hafifse kulak, temiz bir bezle temizlenir.
- Kanama ciddi ise kulağı tıkamadan temiz bir bezle kapanır.
- Bilinci yerindeyse hareket ettirmeden sırtüstü yatırılır, bilinçsiz ise kanayan kulak üzerine yan yatırılır.
- Kulak kanaması, kan kusma, anüs, üreme organlarından gelen kanamalarda hasta/yaralı, kanama örnekleri ile uzman doktora sevk edilir.
)
- KANAVA[İt. < CANOVACCIO] değil/yerine/= TASLAK
( Kaneviçe. | Bir şekil, resim, plan ya da eserin sonradan üzerinde işlenecek olan basit şekli, taslak. )
- KANIK = TOKGÖZLÜ/KANAATKÂR
- KANIKSAMA ile TAHAMMÜL
( TO BE INURED TO vs. ENDURANCE )
- KANIKSAMA ile/ve/> TÜKETMEK
( TO BE INURED TO vs./AND/> EXPEND )
- KANIT ile/ve/değil/||/<> TANIK
- KANITLAMAK ile/ve/değil/||/<>/< TEMELLENDİRMEK
- KANSA/KONSA = TAŞLIK
- KANTAR[Ar. < KİNTÂR]/BASKÜL[Fr. < BASCULE] değil/yerine/= TARTI (ARACI)
( Ağırlık sıfırken yatay duran bir kaldıraç koluna dik olarak tutturulmuş bir ibrenin sapmasıyla kütleleri tartan araç. | Tartılacak kütle alttaki çengele takıldığında sarmal bir yaya bağlı olan ve normal olarak sıfırı gösteren bir okun, yanlarda gösterilmiş ağırlık birimleri hizasına gelmesiyle kütle ağırlığını belirleyen bir tür tartı aracı, el kantarı. | 56,452 kilogram ağırlığında ya da kırk dört okkalık bir ağırlık ve sığa birimi. )
- KANT'TA, TEMEL AYRIMLAR:
A PRIORI | A POSTERIORI ile/ve/||/<> TEZÂHÜR | KENDİNDE ŞEY ile/ve/||/<> GÖRÜ | KAVRAM
( ... und ERSCHEINUNG | DING AN SICH und ANSCHAUUNG | BEGRIFF )
- KAPAK ile/değil/yerine/||/<> TABAK
- KAPI ile/ve/gibi/||/<>/> TAPU
- KAPİTALİZM ile/ve TÜKETİM TOPLUMU
( CAPITALISM vs./and CONSUMPTION SOCIETY )
- KAPLAN ile TAZMANYA KAPLANI/KURDU
( ... İLE Yeni Gine ve Avustralya anakarasına özgüdür.[Yaklaşık 4 milyon yıl önce evrilen, bilinen en büyük etçil keseli hayvanlardan biridir.][Avustralya'nın keşfinden sonra bilinen son Tazmanya kaplanı, 1936 yılında öldürülerek ne yazık ki soyu tüketilmiştir. :(] )
( ... cum THYLACINUS CYNOCEPHALUS )
( TIGER vs. THYLACINE )
- KAPLARDA:
POLİKARBON yerine TİRİTAN KO-POLYESTER
( ... YERİNE BPA içermezler. )
- KAPLUMBAĞA/TOSBAĞA ile TATLI SU KAPLUMBAĞASI
( REFŞ: Bir tür ırmak kaplumbağası.[Fırat ve Dicle'de bulunur.] )
( SÜLHAFİYYE[Ar.] | CHÉLONIENS[Fr.]: Kaplumbağalar. )
( ile ... )
( SÜLHAFÂ[çoğ. SELÂHİF] ile ATÛM )
( KEŞEF, BÂHE, SENG-PUŞT ile ... )
( TURTLE vs./and ... )
( TESTUDO GRAECA cum EMYS ORBICULARIS )
( LA TORTUGA con ... )
- KAPLUMBAĞA ile TİMSAH KAPAN KAPLUMBAĞASI
( ... ile )
- KAPLUMBAĞA ile TİMSAH TÜRÜ KAPLUMBAĞA
- KAPORTA[İt. < BOCCAPORTA] ile/ve/||/<> KAROSER[Fr. < CARROSSERIE] ile/ve/||/<> TAMPON[Fr. < TAMPON]
( Otomobilde, kaput ya da ön kapak. | Motorlu taşıtları örten, genellikle sacdan yapılmış dış bölüm. | Gemi içinin aydınlanması ve hava alması amacıyla güvertede açılmış bulunan camekânlı yer. | Kişinin yüz, giysi, ayakkabı vb.nden oluşan dış görünümü. İLE/VE/||/<> Otomobilde, mekanizmayı oluşturan motor, makine, tekerlek, şasi vb. bölümlerin dışında kalan, görünen dış bölüm. İLE/VE/||/<> Bir deliği kapamaya yarayan, herhangi bir nesneden yapılmış büyük tıkaç. | Bir darbenin şiddetini azaltmaya yarayan, içi yumuşak nesneyle dolu şey. | Çarpışmaların etkisini azaltmak için vagonların, otomobillerin ön ve arkalarında bulunan donanım. | Kanı silmek, durdurmak için kullanılan gazlı bez yumağı ya da sterilize edilmiş pamuklu özel parça. | Bir darbenin, çatışmanın şiddetini azaltan etken. )
- KAPÜŞONLU["KAPŞON" değil!] ile/değil TOGA["TOKA" değil!]
- KÂR ile/ve/> TEMETTU'
- KÂR TUTUMLU OLMAK
- KARA KAPLUMBAĞASI ile BATAKLIK KAPLUMBAĞASI ile TATLISU KAPLUMBAĞASI ile DENİZ KAPLUMBAĞASI
( Bilinen, 200'den fazla çeşidi bulunmaktadır. Türkiye'de, 10 kaplumbağa türü bulunmaktadır. )
( ... İLE ... İLE ... İLE Türkiye'deki yuvalama kumsalları: Türkiye'nin Akdeniz kıyılarında belirlenmiş ve resmî olarak kabul edilmiş 21 yuvalama kumsalı bulunuyor. Bu kumsallar, Batı'dan Doğu'ya şöyle sıralanmaktadır: Ekincik, Dalyan, Dalaman, Fethiye (Muğla), Patara, Kale, Kumluca, Çıralı, Tekirova, Belek, Kızılot, Demirtaş, Gazipaşa (Antalya), Anamur, Göksu Deltası, Alata, Kazanlı, Davultepe (Mersin), Akyatan, Yumurtalık (Adana) ve Samandağ (Hatay). )
( [yaşam alanları] Dağlık, ormanlık hatta çöl ortamlarında bile rastlanmaktadır. İLE ... İLE Karadan, su yaşamına geçen hayvanlardandır. Tropikal ve alt tropikal iklim bölgelerinde yaşarlar. İLE Hem karada, hem de suda yaşarlar. Dünyanın orta bölgelerinde, tropikal bölgelerine yakın denizlerinde, açık okyanuslarda, kıyı habitatları özellikle tropikal ve ılıman bölgelerde, Hint Okyanusu, Atlantik Okyanusu, Pasifik Okyanusu, Karayipler ve Akdeniz'de yaşarlar. )
( [yaşam süreleri] ... İLE ... İLE ... İLE 25-50 yıldır. )
( ... İLE ... İLE ... İLE Dünya denizlerinde yaşayan yedi deniz kaplumbağası türü:[Dermochelys coriacea, Eretmochelys imbricata, Lepidochelys kempii, Lepidochelys olivacea, Chelonia mydas, Caretta caretta, Natator depressus] )
( Ayaklarında, beş parmak bulunmaktadır. Çiftleşmeyi kolaylaştırabilmek için karın alt kabuğu, erillerde daha güçlü ve içe doğru çöküktür. Erillerin, ön bacak tırnaklarından biri, dişiyi çiftleşme sırasında kavrayabilmek üzere daha uzundur. İLE ... İLE Parmakları arasında yarım perde biçimlenmiştir. Ayakları ve sırt kabukları biraz daha küçülmüş, uzamış ve yüzmeye uygun bir duruma gelmiştir.[Fırat kaplumbağasında, kabuk, tam sertleşmemiş bir yapı gösterir.] İLE Ayakları, yüzmeye uygun palet benzeri biçim almıştır. Tırnaklardan bir ya da ikisi kalmıştır. Kabukları, kayık benzeri, uzun bir biçim almış, baş ve ön ayakların bulunduğu yerden, kabuk, daha geri çekilmiştir. )
( Kaplumbağalar, kıçlarından da soluk alabilirler. )
( SELÂHİF[< SULHAFÂT, SULAHFÂT ]: Kaplumbağalar. )
( TURTLE vs. TORTOISE vs. ... )
( SULHAFÂH | TURÂBİYYE ile ... ile ... )
( TESTUDO avec ... avec ... )
- KARABATAK ile TEPELİ KARABATAK ile KÜÇÜK KARABATAK
( )
- KARAFATMA ile HAMAMBÖCEĞİ/KAKALAK ile HANIMBÖCEĞİ/GELİNBÖCEĞİ ile TAHTAKURUSU
( Kınkanatlılardan, böcek, kurt ve sümüklüböceklerle beslenen, tarıma yararlı, parlak siyah renkli bir böcek. İLE Hamamböceğigillerden, temiz tutulmayan yerlerde üreyen, zararlı bir böcek. İLE Kınkanatlılardan, kara benekli, kırmızı renkte, kurtçukları yemesinden dolayı yararlı sayılan bir böcek. İLE Yarımkanatlılardan, uzunluğu 3-5 milimetre, gövdesi oval ve yassı, kanatları körelmiş, oturulan, yatılan yerlerde üreyerek insan kanıyla beslenen, pis kokulu böcek. )
( ORIENTAL COCKROACH/BLACK BEETLE vs. COCKROACH/TICK/ACARID vs. CHINCH )
( CARABUS cum BLATTA ORIENTALIS cum COCCINELLA cum CIMEX LECTULARIUS )
- KARANFİL[Ar. < KARANFUL] ile TARÇIN[Fars. < DÂRÇÎN < DÂRÛ-Yİ ÇİN/DÂR-I ÇİN: Çin darısı/ağacı.]
( ... İLE Tarçın bitkisinin kökeninin, Sri Lanka olarak da bilinen Seylan Adası olduğu söylenir. Ne var ki, biz bu bitkiyi Uzakdoğu'dan, Çin ve Malezya gibi ülkelerden almışız. Aslında, bitkinin dilimizdeki adı da, tarihi bu bağa ilişkin bir ipucu verir gibi. Farsça, "dâr" sözcüğü, ağaç anlamına geliyor.[Arapça'da ev anlamına gelen "dâr" sözcüğüyle karıştırılmamalı!] "Dâr-ı Çin" yani "Çin ağacı" sözcüğü, Farsça'dan dilimize girmiş ve başındaki sessiz harf sertleşerek tarçın biçiminde söylenir olmuş.
İngilizce gibi Batı dillerinde, tarçın sözcüğünün karşılığı, "cinnamon". Bu sözcük, Latince, tarçın demek olan "cinnamomum" sözcüğünden kaynaklanıyor. Ama sözcük, Latince'ye gelinceye kadar dilden dile dolaşmış. Tıpkı, İpek Yolu tüccarlarının, mallarını taşımaları gibi, sözcük de dilden dile taşınmış. Sözcük, Latince'ye, eski Yunanca "kinnamomon"dan geçmiş. Yunanlar'sa, bu sözcüğü, İbraniler'in, "kinamom" dedikleri sözcükten alıp dillerine uyarlamışlar. Aramca, "qunimun" olarak söylenilen sözcüğün kökeniyse, Malezya'da ve Endonezya'da konuşulan Malay dili. Bu dilde, "kayu manis" sözcüğü, "tatlı odun" anlamına geliyor. )
( CLOVE vs. CINNAMON )
- KARANFİLSİ KOROLLA, KARANFİL ÇİÇEĞİNDEKİ GİBİ BİR KOROLLA = TÜVEYC-İ KARANFİLÎ = COROLLE CARYOPHYLLÉE
- KARANTİNA[İt. < QUARANTINA] ile/ve/=/||/<> YALITIM/AYIRMA/YALNIZLAŞTIRMA/TECRİT[Ar. < TECRÎD]
( Bulaşıcı bir hastalığın yayılmasını önlemek için belirli bir bölgenin ya da yerin denetim altında tutulup giriş çıkışların engellenmesi biçiminde uygulanan sağlık önlemi. | Hastahanelerde, yatacak hastaların kayıt ve kabul edildikleri yer. İLE/VE/=/||/<> Ayırma, ayrı bir tarafta tutma. | Soyutlama. | Yalıtım. | Mahkûmu, cezasını tek başına çekmesi için öteki hükümlülerden ayırma. )
- KARARLI/LIK ve/||/<> TUTARLI/LIK
- KARATE KUŞAKLARINDA:
BEYAZ ile/ve/||/<>/> SARI ile/ve/||/<>/> TURUNCU ile/ve/||/<>/> YEŞİL ile/ve/||/<>/> MAVİ ile/ve/||/<>/> KAHVERENGİ(3. KYU) ile/ve/||/<>/> KAHVERENGİ(2. KYU) ile/ve/||/<>/> KAHVERENGİ(1. KYU) ile/ve/||/<>/> SİYAH (1. DAN) ile/ve/||/<>/> SİYAH (2. - 10. DAN)
- | KARATE[Jp.] ile/ve/||/<> TEKVANDO[Korece] ile/ve/||/<> JUDO[Fr. < JIUJITSU(Jp.)] ile/ve/||/<> KUNGFU |
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
AIKIDO
( Ayak ve yumruk vuruşları üzerine kurulu, Japon kökenli bir dövüş yöntemi. İLE/VE/||/<> El ve kol vuruşlarından çok, ayak ve tekme tekniklerine önem veren, Uzak Doğu'ya özgü dövüş sanatı. İLE/VE/||/<> Jiujitsudan gelişmiş, tutmalara, fırlatmalara, hareketsiz bırakmalara dayanan, Japon kökenli silahsız yapılan dövüş sporu. İLE/VE/||/<> Kendini savunma temeline dayalı Çin kökenli spor.
İLE/VE/||/<>
Anatomi ve fizyoloji bilgisiyle saldırganın hareketini ve enerjisini kendine yansıtarak ve etkisiz duruma getirerek savunma bilgisi, felsefesi ve sporu.[AI-KI-DO: Evrensel enerjiyle uyumlanma yöntemi.] )
- KARBON ALAŞIMLI ile/ve/değil/yerine TAMAMI KARBON
- KARGAŞA ile/ve TELÂŞ
( TUMULT/ANARCHY vs./and HURRY )
- KARİDES ile TAVUSKUŞU, PEYGAMBER DEVESİ KARİDESİ
( ... İLE Endonezya'da denizlerinde yaşarlar. )
( ... İLE En gelişmiş görüşe sahip hayvanlardandır. )
- KARÎHA[Ar.] ile TABÎ'AT[Ar.]
- KARINCAYİYEN ile TAMANDUA
( ... İLE Ağaçta yaşayan, karınca ve termitleri avlarlar. )
- KARIŞTIRMA ile/ve TOPARLAMA
( TO CONFUSE vs./and TO TIDY UP )
- KARIŞTIRMAK ile/ve TOKUŞTURMAK
- KARPAL TÜNEL BELİRGESİ/SENDROMU ile/||/<> TETİK PARMAK
( El bileğinde sinir sıkışması. İLE/||/<> Parmak tendonlarının yangılanması, bükülmesi sırasında takılma ya da parmağın kilitlenmesi. )
- KARŞI" (OLMAK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TEMKİNLİ (OLMAK)
- KARŞI ile/ve/değil/yerine/></< TAMAMLAYICI
- KARŞI ile TERS ile GERİ
- KARŞITLIK = TEZAT, ZIDDİYET = CONTRARIÉTÉ[Fr.] = GEGENSATZ[Alm.] = CONTRARIETAS[Lat.]
- KARŞIT/LIK ile/ve/||/<> TUTARSIZ/LIK
- KARTAL ile TEPELİ ATMACA KARTALI
( ... İLE Mandril maymunlarını avlarlar. [Kendinin 4 katı büyüklükteki bir antilobu bile öldürebilirler.] )
( ... cum HALIAEETUS PELAGICUS )
- KARTEZYEN İKİCİLİK ile TEKÇİLİK/MONİZM
( Zihin ve gövdenin birbirinden ayrı ve farklı olduğunu savunan görüş. İLE Gerçekliğin tek bir temel unsurdan oluştuğunu savunan görüş. )
- KARTUŞ[Fr. < CARTOUCHE] ile/ve/||/<>/> TONER[İng.]
( Sıvı mürekkebi ısıtarak püskürtme işlemiyle. İLE/||/<>/> Mürekkebi toz biçiminde baskıya hazırlayarak. )
- KARTVİZİT değil/yerine/= TANITMA KARTI
- KAS ile/ve TENDON
( MUSCLE vs./and TENDON )
- KASARA[İt. < CASSERO] ile/ve TAVLON
( Gemideki kısa güverte. İLE/VE Sintinenin üstündeki güverte. )
- KÂSE ile TABAK
- KÂSE[Fars.] değil/yerine/= TAS
( Cam, çini, toprak vb.nden yapılmış derince çanak. | Kalp. )
- KASILMA ile/ve TUTULMA
- KAŞIMAK ile/ve/||/<> KIŞKIRTMAK ile/ve/||/<> TETİKLEMEK
- KASIRGA ile TAYFUN[İng. TYPHOON][ŞİDDETLİ KASIRGA]
( Atlantik Okyanusu'nda ve dünyanın dönüş [saat] yönündedir. İLE Okyanuslarda, Çin Denizi ile Hint Denizi'nde görülen, dünyanın dönüş [saat] yönüne zıt olarak, Doğu'dan, Batı'ya doğru oluşan, güçlü kasırga. )
( BÂD-GERD ile BERJ/BEVJ )
( HURRICANE vs. TYPHOON )
- KASKO[İt. < CASCO] ile/ve/||/<>/> TRAFİK KORUNCU
( )
( Her araç için zorunludur. İLE/VE/||/<>/> Zorunlu değildir. )
( [amacı] Kaza durumunda, suçsuz olan tarafın hasarının, suçlu tarafın sigorta şirketinin ödemesini sağlamaktır.[Suçu olmayan kişiyi mağdur etmemek için alınan bir önlemdir.][Terör, sel, su baskını, yanma vb. olaylara güvence vermez.] İLE/VE/||/<>/> Kaza yapılan araçta oluşan tüm masrafları karşılamaktır.[Çarpmaya, çalınmaya, yanma, sel ve deprem gibi olaylar sonucunda da hasar görmüş aracın tamir masraflarını ya da tamamının ücretini karşılamaktadır.][Süresi 1 yıldır] )
- KASTETMEK ile/ve TEMELLENDİRMEK
- KATALİZ/ÖR[Fr. < CATALYSE/UR] değil/yerine/= TEZGEN
( Kimyasal tepkimenin olmasını ya da hızının değişmesini molekül yapısını değiştirmeden sağlayan, katalitik etkiye yol açan nesne. )
( KATALİZ: Bir nesnenin kimyasal bir tepkimede hiçbir değişmeye uğramadan tepkimenin olmasını ya da hızının değişmesini sağlayan etkisi. )
- KATATONİ/CATATONIA[İng.] değil/yerine/= TUTULAKALIM
- KATEGORİK/HARFÎ/DOKTRİNEL AHLÂK ile/yerine GNOSTİK/İRFAN/TEVHİD AHLÂKI
( Dış dinamikleriyle hareket. İLE/YERİNE İç dinamikleriyle hareket. )
- KÂTİP ile/ve TERZİ/HAYYAT/BAHYEZEN[Fars.]
- KATMANDU'DAKİ MEYDANLAR:
DURBAR ile/ve/||/<> HANUMAN DHOKA(MAYMUNLAR KRALI) ile/ve/||/<> TAUMADHI ile/ve/||/<> DATTATRAYA
- KAVGA ile/yerine TARTIŞMA
( Her kavganın temelinde, taraflardan birinin cahilliği yatar. )
( ARBEDE ile/yerine MÜNÂZARA )
( !FIGHT vs. ARGUE
ARGUE instead of !FIGHT )
- KAVGA ile/ve/değil/yerine TUTUM
( [not] !FIGHT vs./and/but ATTITUDE
ATTITUDE instead of !FIGHT )
- KAVRAM ile/ve/<> TAM AYIRD EDİCİ (BİLGİ)
( CONCEPT vs./and/<> DISTINGUISHED (INFORMATION) )
- KAVRAM ile/ve TARTIŞMA
- KAVRAM ile/ve/||/<>/>/< TERİM
( Genel/leştirir. İLE/VE/||/<>/>/< Özel/leştirir. )
( Kavramlar, felsefededir. İLE/VE/||/<>/>/< Öteki disiplinlerde terim adını alır, terime dönüşür. )
( Kavramlar, terimlerin aklıdır. )
( ISTILAH: BARIŞ/SULH )
( ... İLE/VE/<> Bir bilim, sanat, meslek dalıyla ya da bir konu ile ilgili özel ve belirli bir kavramı olan sözcük. | Geleneksel mantıkta, özne ya da yüklem. )
( Felsefenin ve terim(ler)in bilinci. İLE/VE/||/<>/>/< Nesnenin bilinci. )
( CONCEPT vs./and/||/<>/>/< TERM )
( VORSTELLUNG mit/und/||/<>/>/< AUSDRUCK )
( MEFHUM ile/ve/||/<>/>/< ISTILAH )
- KAVRAM ile TERİM
- KAVRAM ve/||/<>/> TİKEL SANAT
( KANT ve/||/<>/> HEGEL )
- KAVRAM ile/ve/||/<> TOPLUMSAL YAŞAM
- KAVRAM ile/ve TÜMEL
- KAVRAM ve/<> TUTARLILIK
( CONCEPT and/<> CONSISTENCY )
- KAVRAMLAR:
"TEŞBİH EDİLEN/LER" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TESBİH EDİLEN/LER
( Zihin ile bilinenler/bilinebilenler. İLE/VE/||/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Akıl ile bilinenler/bilinebilenler. )
- KAVRAMSALLAŞTIRMA ve TÜMEL/LER
- ADCILIK/NOMİNALİZM:
KAVRAMSAL/LIK ve/||/<> TERİMSEL/LİK
- KAVUK ile/ve/<> TÂC
( ... İLE/VE/<> Büyük kavuk. )
- KAVUN ile TOPATAN
( Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, iri meyveli bir bitki. | Bu bitkinin genellikle güzel kokulu, sulu ve etli meyvesi. İLE Güzel kokulu, sarı renkte, uzunca bir tür kavun. )
- KAYA ile TRİPOLİ[Fr.]
( ... İLE Ufalandığında toz, madenî eşya, taş, mermer, cam vb.ni temizlemeye ve parlatmaya yarayan silisli kaya. )
- KAYAÇLARDA:
MAGMA ile/ve/||/<> TORTUL ile/ve/||/<> BAŞKALAŞIM
( Başlangıçta erimiş durumdayken, daha sonra soğuyup kristalleşmiş nesnelerden oluşur. İLE/VE/||/<> Başka kayaçlardan, aşınma yoluyla kopmuş nesnelerin, rüzgâr ya da suyla taşınarak toprak üstünde ya da su altında birikmesiyle oluşur. İLE/VE/||/<> Magma ya da tortul kayaçların, kimyasal ya da yapısal değişikliğe uğrayacak ölçüde yüksek basınç ve sıcaklığa uğramasıyla oluşur. )
( Dünya üzerinde şimdiye kadar keşfedilen en eski kayaçlar, yaklaşık 3 milyar 800 milyon yıl öncesine tarihlenmektedir.[İlk 800 milyon yılı hakkında doğrudan bir kayıt bulunmamaktadır.] )
( Tüm kayaçlar, mineral karışımlarıdır. )
- KAYGI ile/ve TEDİRGİNLİK/PERTÜRBASYON
- KAYGI/ENDİŞE ile/ve/<> TELÂŞ
- KAYGI ile/ve TELAŞ/LANMA
- KAYGI ile TUTUM
( ANXCIETY vs. ATTITUDE )
- KAYGI/ANKSİYETE ile BUNALIM/DEPRESYON ile TAKINTI/OBSESYON ile KUŞKUCULUK/PARANOYA
( "Ya yanlış yaparsam?" İLE "Hep yanlış yaptım" İLE "Hiç yanlış yapmamalıyım!" İLE "Bana yanlış yapacaklar!" )
- KAYIK ile/ve TOMBAZ
( ... İLE/VE Irmaklarda işleyen, altı düz kayık. Üzerinde köprü kurulan, altı düz, kayık biçiminde duba. )
- KAYIP ile/||/<> TEHLİKE
( Öğrenip düşünmeyen kişiler. İLE/||/<> Düşünüp öğrenmeyen kişiler. )
- ...:
KAYNAK/LI/LIK ile/ve/||/<> ODAK/LI/LIK ile/ve/||/<> AMAÇ/LI/LIK ile/ve/||/<> HEDEF/Lİ/LİK ile/ve/||/<> TEMEL/Lİ/LİK
- KAZÂ ile/ve/<>/> TESÂDÜF ile/ve/<>/> İSTİKRAR
( 1 kere olursa. İLE/VE/<>/> 2 kere olursa. İLE/VE/<>/> 3. kez olursa. )
- KAZAN ile TENCERE
- KAZANMAK" ile/değil/yerine/>< TARTIŞMAK
( "Kazanmak için başlanılmış" tartışma, kaybetmenin ilk adımıdır. )
- KAZMA ile/ve TIRPIT
( ... İLE/VE Bir tür kazma. )
- KEÇİ ile/ve TEKE[Fars.]
( ... İLE/VE Eril keçi. )
- KEÇİ ile TİYÎS
( Kokan bir keçi hastalığı. )
- KEFF[Ar.] ile TERK[Ar.]
- KEKİK ile/ve TARHANA/EŞEK KEKİĞİ
( ... İLE/VE Daha serttir. )
- KELÂM ile/ve TASAVVUF
- KELÂM[Ar.] ile TEKLÎM[Ar.]
- KELEBEK BİÇİMİNDE/KELEBEKSİ KOROLLA = TÜVEYC-İ FERÂŞÎ = COROLLE PAPILIONACÉE
- KEMÂL[Ar.] ile TAMÂM[Ar.]
- KEMAL ile/ve/<> TÜMEL
- KEMAN'DA:
YAY ile/ve/değil TEL
( Eldeki. İLE/VE/DEĞİL Kemanın üzerindekiler. )
( At kuyruğundan. İLE/VE/DEĞİL Bağırsak, naylon ve çelik karışımından. )
( STRADIVARIUS: Meşhur keman yapımcısı tarafından yapılmış keman. [1643-1737] )
- KENDİ BAŞINA ile/ve/değil TEK BAŞINA
- KENDİLİĞİNDENLİK = TAVİYET = SPONTANEITY[İng.] = SPONTANÉITÉ[Fr.] = SPONTANEITÄT[Alm.] = SPONTANEUS[Lat.] = ESPONTANEIDAD[İsp.] = TZU-JAN[Çince]
- KENDİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<> TARİHSELLİK
- KENDİN TANIMAK
- KENDİNDE ŞEY = BİZATİHİ ŞEY = THING IN ITSELF[İng.] = CHOSE EN SOI[Fr.] = DING AN SICH[Alm.]
- KENDİNDE:
"TANRI'YI BULMAK" değil TANRISALLIĞI BULMAK
- KENDİNİ ... OLARAK:
TANIŞTIRMIŞ değil TANITMIŞ
- AT:
KENTTE değil/yerine TAŞRADA
- KEREM[Ar.] ile/ve/||/<>/> TEKRÎM[Ar. < KEREM]
( Vermek. | İyilik. | Cömertlik. | Verdiğinde gözü olmamak/kalmamak. İLE/VE/||/<>/> Saygı gösterme, ululama. | Cömertlik. )
- KEREVİZ ile TURP
( Yüksek tansiyon sorunu olanların pek kullanmaması salık verilmektedir. İLE ... )
( KEREFS ile ...
ECMÛD[bot.] ile ... )
( CELERY ROOT vs. RADISH )
( APIUM GRAVEOLENS cum RAPHANUS SATIVUS )
- KERPİÇ/HIŞT[Fars.] EV ile TORLUK
( ... İLE Toprak kulübe. )
- KERTENKELE ile TUXTLA GECE KERTENKELESİ
( ... cum LEPIDOPHYMA TYXTLAE )
- KESÂFET ile TEMERKUZ
- KESE[Fars. < KÎSE] ile TULUMCUK
( Organizmanın bazı boşlukları. İLE İç kulakta, yarım daire kanallarına bağlı küçük kese. | Bitkilerde yüzmeyi kolaylaştıran, tulum biçiminde küçük kese. )
- KESER" ya da "RENDE" GİBİ OLMAK değil/yerine "TESTERE" GİBİ OLMAK
( "Hep bana, hep bana." YA DA "Hep sana, hep sana." DEĞİL/YERİNE Hem sana, hem bana. )
( Olma! Keser gibi hep bana, hep bana
ya da rende gibi hep sana, hep sana/ona...
Ol! Testere gibi hem sana, hem bana... )
- KESİLMEK ile TIKANMAK
- ... KESİMİ ile/ve ... TAKIMI
- KESİN DÜŞÜNCE ile/değil/yerine TEMEL DÜŞÜNCE
- KESİNLİKLE" ile/ve/değil "TAMAMEN"
( KATİYEN ile/ve/değil KÜLLİYEN )
- KEVEN/GEVEN ve TEZEK
( Baklagillerden, çok yıllık, bazı türlerinden kitre denilen zamk çıkarılan, dikenli bir çalı. İLE Sıkışmış, kuru toprak parçası, kesek. )
- KEYFÎLİK ile/>< TUTARLILIK
( Keyfîlik, yaşam içermez. Yaşam, keyfî değildir. )
- KEYFİYET ile/değil/yerine TASARRUF
- KEYİF ile TEMBELLİK
( PLEASURE vs. INDOLENCE )
- KEZZAP[Fars. < TİZ+AB] ile TUZRUHU
( Nitrik asit. Organik nesneler üzerinde yakıcı ve sarartıcı bir etki gösteren, birleşiminde bir azot, üç oksijen ve bir hidrojen bulunan, yoğunluğu 1,52 olan, 86 °C'de kaynayan, sanayide kullanılan asit. İLE Hidroklorik asit. Hidrojen ve klordan oluşan, renksiz, havada beyaz dumanlar saçan, suda kolayca eriyen ve fosfor elde edilmesinde, çeliğin pasını gidermede kullanılan keskin kokulu bir gaz. )
- KİBAR değil/yerine/= TAYLAN
- KİBR[Ar.] ile TÎH[Ar.]
- KİLİM ile/ve TATAMİ
( ... İLE/VE Japon kilimi. )
- KİLİM ile TÜYLÜ
( ... İLE Uzun tüyleri olan kilim. )
- KİLO HESABI ile TANE HESABI
- KİMLİK ile/ve/değil/||/<>/< TARİH TORTULARI
- KINAMA ile TENKİD
- KİNÂYE ÇEŞİTLERİNDE [YAZINDA/EDEBİYATTA]:
MUGÂLATA-İ MANEVİYE ile TEVRİYE ile İSTİHDÂM ile TEVCÎH ile TA'RÎZ ile REMZ
( ... İLE Örtmek, merâmı gizlemek. | [edebiyatta] Nükte yapmak amacıyla birkaç anlamı olan bir sözcüğün, en uzak anlamını kastederek kullanma sanatı.[Anlam sanatlarındandır ve telvîn'in bir bölümüdür.] İLE Hizmet ettirme. | Birden fazla anlamı olan bir sözcüğün, her anlamını, anlama uygun düşecek biçimde kullanma sanatı. [Sözcüğün, mecâz ve gerçek anlamı, başka sözcüklerin etkisiyle kullanım alanına çıkar. Çoğu zaman, aynı sözcüğün yerine özne biçimi kullanılır. Sözcüğün iki anlamı da kendileriyle ilgili yönde ele alınır.] İLE ... İLE "Taş atma." Birini, küçük düşürmek ve onunla alay etmek amacıyla, söylenecek sözü, tam tersi olan bir söz ile nükte yaparak anlatma sanatı. | Zarif bir biçimde, ifadenin yönünü değiştirerek sitemde bulunmak. ["Ne kadar da cömert davranıyorsunuz..."] [Bu sanatta, söz söylenilen kişi, karşılık vermekten yoksun bırakılır.][Kinâye sözcüğe, ta'rîz ise anlama dayandırılır.] İLE ... )
- KİNÂYE[Ar.] ile TARİZ[Ar.]
( Düşünüleni dolaylı olarak anlatan söz. | Üstü kapalı, sitemli, dokunaklı söz. | Bir sözü, gerçek anlamının dışında kullanma sanatı. İLE Kapalı bir biçimde, dolaylı olarak söz söyleme, taşlama. )
- KİNÂYE ile TELVÎH
( ... İLE Gerekli şeylerden bahsederek yapılan kinâye. )
- KİNÂYE ile TENKİT
( ALLUSION vs. CRITICISM )
- KİNÂYE ile TENKİT
- KİNÂYE ile TEŞBİH
- KİPPA ve/<> TALLETH
( Dua takkesi. VE/<> Kutsal şal. )
- KIRAAT ile/ve/||/<> TEFEKKÜR ile/ve/||/<> HAYAT
( Dilin okuması. İLE/VE/||/<> Aklın okuması. İLE/VE/||/<> Kalbin okuması. )
- KIRIM ile/= TAURIS ile/= TAVRIA/TAVRIDA
( ... İLE/= Kırım'dan, ilk kez Antik Çağ'da, Heredotos söz etmiş ve bu adı vermiştir. İLE/= Roma'lılar da, bu adlarla anmıştır. )
- KIRKAYAK ile TIRTIL
( Taşların altında yaşar. | Kasıkbiti. İLE Kelebek kurtçuğunun yumurtadan çıktıktan sonra krizalit oluncaya kadarki durumu. )
( Tek sayılı ayak çiftine sahiptir. Ayak sayıları 15 - 191 çift arasında değişir. İLE ... )
( DIPLOPODA: Kırkayakları [binayakları] içeren hayvan sınıfı. )
( UNIRAMIA: Kırkayakların, çiyanların ve böceklerin yer aldığı şube. )
( ÜMMÜ ERBA', ERBAİN ile ... )
( HEZÂR-PÂ, PÜR-PÂYE ile ... )
( MILLIPEDE (/CENTIPEDE) vs. CATERPILLAR )
( JULUS TERRESTRIS, CENTIPEDA[Yüzayak] cum ... )
- KİRKİT ile TARAK
( Dokumacılıkta atkı ipliğini sıkıştırmak için kullanılan, demirden ya da ağaçtan yapılmış dişli araç. | Halı dokunurken kullanılan el tarağı. )
- KİRLİ ile/ve/değil/<> TOZLU
- KISA ZAMANDA ile TEZ ZAMANDA
- KİŞİ:
FARKLI ile/ve/değil/||/<>/>/< (TOPLAMININ) FAZLASI
- KİŞİ(İNSAN) HAKLARINDA:
BAŞKALARININ HAKKI ve/||/<>/> TOPLUMUN DÜZENİ
- KİŞİ İÇİN (OLAN) ile/ve TOPLUM İÇİN (OLAN)
( Giyinmek, öncelikle toplum (ve düzeni/sağlığı) için daha sonra kişi içindir. )
- KİŞİ/İNSAN ve/||/<> KÜLTÜR ve/||/<> TOPLUM ve/||/<> DİL
- KİŞİ(ŞAHIS) ORTAKLIĞI(ŞİRKETİ) ile TİCARİ ORTAKLIK(ŞİRKETİ) ile ANONİM ORTAKLIK(ŞİRKET)
- KİŞİ/KUL HAKKI ve/||/<> TUZ HAKKI
- KİŞİ ile/ve/||/<> TOPLUM
( [Kendini/zihnini/davranışını/adâletini] Kızdığında gösterir. İLE/VE/||/<> Savaşta gösterir. )
- KİŞİDE/İNSANDA ve/||/<>/>/< TOPLUM('DA)
( Akıl. VE/||/<>/>/< Üniversite. )
( Direnç[ihtiyâr] ve istenç[irâde]. VE/||/<>/>/< Siyâset. )
( Bulunç/vicdan. VE/||/<>/>/< Türe/adâlet. )
( Değişen. VE/||/<>/>/< Dönüşen. )
( Direnç[ihtiyâr: yapmama bilgisi/isteği] ve istenç[irâde: yapma "gücü/bilgisi/isteği"]. VE/||/<>/>/< Direnç[İhtiyâr]. )
( (Koşulsuz) Saygı ve sevgi. VE/||/<>/>/< Türe/adâlet. )
- KİŞİLERİ:
"DENEMEK" değil/yerine "TARTMAK"
- KİŞİLERİ TANIMAK:
TANIŞIRKEN ile/ve/değil/yerine/>< TARTIŞIRKEN
- KİŞİLERİ TANIMAK:
TANIŞIRKEN ile/ve/değil/||/<>/>/< TARTIŞIRKEN
- KİŞİLERİN:
HATASINDAN/YANLIŞINDAN/SUÇUNDAN/GÜNAHINDAN ve/fakat TÖVBESİNDEN
( Haberimiz olabilir. VE/FAKAT Haberimiz olmayabilir. [Dolayısıyla, kimseyi kınamamak gerek!] )
- KİŞİLEŞME ile/ve/> TOPLUMSALLAŞMA
- KİŞİLİK ile/değil TUTUM
( Kim olduğunla ilgili. İLE/DEĞİL Onun, "kim olduğu" ile ilgili. )
( [not] Who I am. VS./BUT Who you are. )
( [not] PERSONALITY vs./but ATTITUDE )
- KISIM ile TARAF
( PART vs. SIDE )
- KİŞİNİN/İNSANIN:
BİREYSELLİĞİ ile/ve/<> TOPLUMSALLIĞI
( INDIVIDUALISM OF HUMAN vs./and/<< SOCIALISM OF HUMAN )
- KİŞİNİN YÖNETİMİ ile/ve/<> TOPLUMUN YÖNETİMİ ile/ve/<> DEVLETİN YÖNETİMİ
( TO MANAGE THE SELF vs./and/<> TO MANAGE THE SOCIETY vs./and/<> TO MANAGE THE STATE )
- KİŞİYE ÖZEL ile/ve/değil TEKRAR EDİLEMEZLİK
- KISKANÇLIK ile/ve/değil TAKDİR ETMEMEK
- KIŞKIRTICI ile TAHRİK EDİCİ
- KIŞKIRTMA ile/ve/</değil/yerine TETİKLEME
- KİTAP ile/ve/değil TOMAR
- KİTAP ile TRETE[Fr.]
( ... İLE Bir bilim ya da sanatın ana kurallarının yazılı olduğu kitap. )
- KITIR ile TIKIR
( Minderin sertleşmesini sağlayan içindeki saman parçaları. | Yalan. | Patlamış mısır. İLE Tıkırdayan, birbirine vuran, çarpan şeylerin çıkardığı ses. | Para. )
- KİTLE değil/yerine/= TOPLULUK
- KITLIKTA:
AÇLIK değil TOKLUK
( Kıtlık zamanlarında, kişileri, açlık değil alışmış oldukları tokluk öldürür. )
- KIVÂM[Ar.] ile/<> TAV[Fars.]
( Koyuluk. | Bir şeyin, en uygun zaman ya da durumu. | Spor çalışmalarında başarılı olabilmek için, fizik ve moral yönünden istenilen iyi durum. İLE/<> İşlenecek bir nesnede bulunması gereken ısının, nemin yeterli olması durumu. | [hayvanlarda] Semizlik. | [mecaz] En uygun durum ve zaman. )
- KIYASLAMA ile "TOKUŞTURMA"
( TO COMPARE vs. "TO KNOCK" )
- KIYAS(LAMA)/TASMİM[Ar.] değil/yerine/= TASIM(LAMA)
- KIZDIRMAK İÇİN değil TERBİYESİZLİK/DENSİZLİK
- KIZGIN/LIK ile/ve TEPKİLİ/LİK
- KIZMAK ile/ve/<> "TAPASI ATMAK"
- KLİŞE ile TEK TİP
- KOBRA ile TÜKÜREN KOBRA
( ... İLE Mpzambik ve Botswana'nın Chobe Ulusal Parkı'nda görülebilmektedir. )
( ... İLE Saniyeler içinde, dişlerini geçirmelerine gerek kalmadan, kırk kezden fazla zehir fışkırtabilirler. )
- KÖK ile KÖK[Fars. < KÛK] ile TOHUM[Fars. < TUHM]["TOĞUM/TOUM" değil!]
( Bitkileri toprağa bağlayan, topraktaki besi maddelerini emmesine yarayan klorofilsiz bölüm. | Kök sap, kök. | Bazı şeylerde dip bölüm. | Sapıyla çıkarılan bitkilerde tane. | Dip, temel, esas. | Kaynak, köken. | Birini bir yere bağlayan manevi temel güçlerin bütünü. | Sözcüğün her türlü ek çıkarıldıktan sonra kalan anlamlı bölümü. | Olağan koşullarda çevresinden yalıtılamayan ancak çok çeşitli tepkimeyi nitelik değiştirmeden kalabilen atom kümesi. | Denklemde bilinmeyenin yerine konulduğunda uygun düşen gerçek ya da birleşik değer.
İLE
Sazı kurmaya yarayan burgu. | Sap.
İLE
Bitkilerde döllenme sonunda yumurtacıktan oluşan ve yeni bir bitki oluşmasını sağlayan tane. | Soy sop, döl, nesil, sülale. | Ortaya bir sonuç çıkaran, bir sonucun oluşmasına sebep olan şey. | Spermatozoit. )
( CEZİR ile ... ile BEZRA )
( ROOT vs. ... vs. SEED )
- KÖK ile TÜREMİŞ
( ROOT vs. DERIVE )
- KOKU ile/ve/||/<> TAD/AROMA
( Burundan gelen. İLE/VE/||/<> Damaktan gelen. )
( Ortonazal. İLE/VE/||/<> Retronazal. )
- KOLAYCILIK ile/ve/değil/<> TESLİMİYET
- KOLEKTÖR[Fr. < COLLECTEUR] değil/yerine/= TOPLAÇ
( Atık suların akmasını sağlayan boru. | Elektrik dinamolarında, hareketli bölümün üzerindeki iletken devrelerde oluşan akımı toplayıp tek bir devreye veren araç. )
- KÖLELEŞTİRENLER:
"SEVİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ" ve/||/<>/> "BEĞENİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ" ve/||/<>/> "TAKDİR EDİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ"
- KOLESTEROL ile TRİGLİSERİT
( Göze zarının yapısında bulunan lipid. İLE Enerji depolayan yağ molekülü. )
- KOLLOİDAL değil/yerine/= TUTKALSI
- KOMPLE değil/yerine TAMAMEN
- KOMPLET/COMPLETE[İng.] değil/yerine/= TAM
- KOMPLO TEORİSİ ile/değil/yerine TEORİ/KURAM
( [düşük/yüksek olasılıklı] Akıl hastalığı içinde. İLE/DEĞİL/YERİNE Akıl[felsefe/bilim/sanat] ile. )
- KÖMÜR ile/ve/değil/< TÜRBİYE
( ... İLE/VE/DEĞİL/< Kömür oluşumunun başlangıcı. )
( ... İLE/VE/DEĞİL/< Su oranı yüksek ve ısı değeri çok düşüktür. )
( ... İLE/VE/DEĞİL/< İrlanda arazilerinin %17'si türbiyelerle kaplıdır. )
( ... İLE/VE/DEĞİL/< İrlanda halkı, zamanında, türbiyelerden, buzdolabı olarak bile yararlanmış. )
- KONFÜÇYANİZM ile/ve TAOİZM
( Konfüçyanizm, toplumsal örgütlenişin, insan aklının ve pratik bilginin felsefesi. İLE/VE Taoizm, doğanın gözlemlenmesi yolu ile doğanın yolunu (Tao) keşfetmeye çalışmak. )
- KONJONKTÜR değil/yerine/= TOPLU DURUM/GEÇERLİ DURUM
- KONKASÖR değil/yerine/= TAŞKIRAN
- KONSÜLTASYON değil/yerine/= TANI GÖRÜŞÜMÜ
- KONTEYNER değil/yerine/= TAŞIMALIK
- KONU/KAVRAM/DURUM:
TARTIŞILABİLİR ile/ve/değil/yerine/< TARTIŞILMAYA DEĞER
- KONUKLUKTA ve/||/<> YEMEKTE ve/||/<> TOPLUMDA
( Gözümüze sahip çıkalım. VE/||/<> Elimize sahip çıkalım. VE/||/<> Dilimize sahip çıkalım. )
- KONUŞ ve/||/<>/> EĞLEN ve/||/<>/> TARTIŞ ve/||/<>/> KORU
( Arkadaş gibi. VE/||/<>/> Çocuk gibi. VE/||/<>/> Eş gibi. VE/||/<>/> Kardeş gibi. )
- KONUŞMA ile TARTIŞMA
( TALKING vs. ARGUE )
- KONVALESANS/CONVALESCENCE[İng.] değil/yerine/= TOPARLANMA
- KONVERJANS/CONVERGENCE[İng.] değil/yerine/= TOPLANMA, | YAKINSAMA
- KÖPEKBALIĞI ile TAŞIL(FOSİL) KÖPEKBALIĞI
( ... İLE 750 yıla kadar yaşayabilmelerinden dolayı. )
( ... ile )
- KÖPEKBALIĞI ile TEHLİKELİ/SALDIRGAN KÖPEKBALIĞI
( Koku alma ve işitme duyuları iyi gelişmiş olan köpek balıkları kan kokusunu 3 km. uzaktan alabilirler. )
( ile ... )
( Dünyada, 500'ün üzerinde, köpekbalığı türü bulunmaktadır. )
( )
( Köpekbalıkları, iki gözünü de kırpabilen tek balıktır. )
( ZÂT-ÜL-EFVÂH-İL-CENBİYYE: Köpekbalığı gibi ağzında güçlü ve keskin dişleri bulunan büyük, saldırıcı balıklar sınıfı.
KIRŞU ile ... )
( SHARK vs./and SHARKS IN PERIL )
( EL TIBURON con ... )
- KOPUZ ile/<> TEL BURGULARI
( Kopuzun, tel burguları biçimi açısından iki farklı türü bulunmaktadır. )
- KOPYA ile TAKLİT
( Nesnelerde. İLE İnsanda ve hayvanda. )
- KOPYA ile/değil TEKRAR
( ["not"] COPY vs./but REPETITION )
- KÖRGE ile/||/<> TABAK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Tahtadan yapılmış tabak. İLE/||/<> ... )
- KORKU ile/ve/değil/yerine TARİH BİLİNCİ
( Ulusların uygarlık seviyesini, tarih incelemelerindeki çaba ve becerilerine göre belirlemek olanaklıdır. )
- KORKU ile/ve/değil/yerine TEDBİR
( [not] FEAR vs./and/but PRECAUTION
PRECAUTION instead of FEAR )
- KORKU ve/||/<>/> TEMBELLİK
- KORKU ile/ve/değil TEPKİ
( [not] FEAR vs./and/but REFLEX )
- KÖRLÜK/SAĞIRLIK(IN NEDENİ) ile/ve/||/<> TIKANIKLIK('IN NEDENİ)
( Olanaklar/olanaklılık, rahatlık. İLE/VE/||/<> Yeti/yetenek, becerme, başarı. )
- KÖRLÜK ile TRAHOM[Fr.]
( ... İLE Göz kapaklarının altında bazı kabarcıkların belirmesiyle başlayan, tedavi edilmediğinde kirpiklerin içeriye kıvrılması, saydam tabakada yaralar çıkması nedeniyle körlükle sonuçlanabilen bulaşıcı hastalık. )
- [ne yazık ki]
KORNA:
"SELÂMLAMA/VEDÂLAŞMA" ile/ve/||/<> "TEPKİ GÖSTERME" ile/ve/||/<> "ADÂLET ARAMA/SAĞLAMA"
- KORTEJ[Fr. < CORTEGE]/MAİYET[Ar.] değil/yerine/= TÖREN ALAYI
( Bir devlet büyüğünün yanında bulunan kişiler. | Alay. )
- KÖTÜLEME ile/ve/değil/yerine TESPİT ETME
- KÖTÜRGÜ = TAŞIMA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- KOVULMA ile/ve TERK EDİLME
- KOVUŞTURMA değil/yerine/>< TAKİPSİZLİK
- KÖY ile/ve TOL
( ... İLE/VE Küçük köy. )
- KÖYLÜ ile TAŞRALI
- KOYUN ile/ve TARGEE
- KOYUN ile/ve TUJ
- KOZMOLOJİ ile/ve/<> TEOLOJİ ile/ve/<> İNSAN
( COSMOLOGY vs./and TEOLOGY vs./and/<> HUMAN )
- KREM FONDOTEN ile/yerine TOZ FONDOTEN
- KRİYOSKOPİ[Fr. < CRYOSCOPIE] değil/yerine/= TUZLU ERİYİK DONMASI BİLİMİ
( Tuzlu eriyiklerin donma yasalarını inceleyen fizik kolu. )
- KRİZOKOL ile/||/<> TURKUAZ
( Mavi-yeşil renkte bir bakır silikat minerali. İLE/||/<> Mavi-yeşil renkte bir fosfat. )
- KROKİ[Fr. < CROQUIS] değil/yerine/= TASLAK
- KRONOLOJİ/CHRONOLOGY[İng.] değil/yerine/= TARİH SIRASI
- KUDRET[Ar.] ile TÂKAT[Ar.]
- KUDRET ile TASARRUF
( CAPABLE vs. SAVING )
- KUĞU ile/ve/değil TURNA
( Anadolu'da, kuğuya turna denilir. )
( ... ile/ve/değil KÜLENG )
- KUKUMAV ile TAPERA
( ... İLE Bir tür küçük kukumav. )
- KULAK ve/<> TÜM ÖRGENLER
- KÜLLİYEN[Ar.] değil/yerine/= TAMAMEN, TÜMÜYLE
- KÜLT[Fr. < Lat.] değil/yerine/= TAPINÇ/TAPMA | DİN | DİNSEL TÖREN
- KÜLTÜR ile/ve TERBİYE
- KÜLTÜR ile/ve/değil/||/<>/< TOPLULUK
- KÜLTÜR ve/||/<> TUTKU/COŞKU
- KUM ÇÖLÜ ile/ve TAŞ ÇÖLÜ ile/ve KAYA ÇÖLÜ
- KUMAŞ ile TARAZLAMAK
( ... İLE Tezgâhtan çıkan kumaşın tarazlarını ayıklamak. )
- KUMAŞ ile TELES[Ar. TALLİS]
( ... İLE Yıpranmış, tel tel iplikleri çıkmış kumaş. )
- KUMAŞ ile TİRİZ
( Giysilerin yırtmacına ve eteğine eklenen ensiz kumaş parçası. | Ensiz tahta. | Çarpma ve sürtüşmelerden korunmak için güvertesiz teknelerin, direklerin ve dubaların dış kenarlarına takılan, tahtadan ya da halat örgüsüyle yapılmış çıkıntı. )
- KUMAŞ ile TOKUZ
( ... İLE Sık ve kalınca, tok kumaş. )
- KÜMBET ile TÜRBE
( Silindir ya da çokgen gövdeli, konik ya da piramit çatılı olanlar. İLE Dört duvarının üzeri kubbe ile örtülenler. )
- KÜMÜLATİF/CUMULATIVE[İng.] değil/yerine/= TOPLU
- KUNZİT ile/||/<> TANZANİT
( Pembe ila mor renkte bir spoddumen. İLE/||/<> Mavi ve mor tonlarında bir zoisit türü. )
- KÜR/CURE[İng.] değil/yerine/= TAM SAĞALTIM
- KURAM = NAZARİYE = FUAD = THEORY[İng.] = THEÉORIE[Fr.] = THEORIE[Alm.] = THEORIA, THEOREIN[Yun.] = TEORIA[İsp.]
- KURAM ile/ve/değil TEKLİF
- KURAM" ile/değil TEMENNİ
- KURAMSAL(TEORİK) BİLGİ ile TEKNİK BİLGİ
( Kuram, yanlışlanamadığı sürece geçerlidir. İLE Kullanımdaki/uygulamadaki başarılı yansıması oranında geçerlidir. )
- KURAMSAL = NAZARÎ = THEORETIC[İng.] = THÉORIQUE, THÉORETIQUE[Fr.] = THEORETISCH[Alm.] = THEORIKOS, THEORETIKOS[Yun.]
- KUR'ÂN'DA ÇEVİRİLER:
SATIRARASI ile/ve/||/<>/> TEFSİRLİ
- KURBACIK ile/ve/||/<> TUNÇ ile/ve/||/<> İĞ
( )
( Kaynak: "ANADOLU'DA KAYBOLMAKTA OLAN BİR MADDİ KÜLTÜR UNSURU: SU DEĞİRMENLERİ (BEYPAZARI ÖRNEĞİ)" - Reşide Gürses, E. Banu Karababa Taşkın )
- KURBAĞA ile TOROS KURBAĞASI
( ... İLE Dünyanın, vraklamayan tek kurbağa türü. [Bolkar Dağları'nda, Karagöl-Ulukışla-Niğde'de yaşar.] )
- KURD ile TENYA(SOLİTER SOLUCAN)/TENYA[Fr.]/DÎDÂN-I EM'A[Ar.]
( ... İLE Bağırsak kurdu. )
- ÖYKÜSEL KENDİLİK'TE:
KURGUSAL ile TÖZSEL
( [ÖYKÜSEL KENDİLİK: Zamana yayılmış, geçmiş ve geleceğe sahip kendilik.]
Öznenin ve ötekilerin özne hakkında anlattığı öykülerden oluşan "soyut" kendilik. İLE/VE/||/<> Öznenin ve ötekilerin özne hakkında anlattığı öykülerin toplamından oluşan "gerçek" kendilik. )
( DAVID HUME: "Kendilik, anlık izlenimler demetidir. Fakat bu izlenimler demetinin bir gerçekliği yoktur."
DANIEL DENNETT: "Kendimiz hakkında anlattığımı öyküler, bizi inşâ eder. Kendilik, bu öykülerin soyut bir kesişim noktasıdır. Fakat öykülerimizin inşâ ettiği kendilik, boş bir soyutlamadır."
ile/ve/||/<>
RICOEUR: "Öznenin, kendi hakkında anlattığı öykülerin toplamıdır. Bu öyküler, kendi aralarında çelişki, kararsızlık ve kendini aldatmayı içerse de bütünlüklü ve gerçek bir yaşamı oluşturur." )
- KURMACA AÇMAZI ile/ve/||/<> TRAJEDİ AÇMAZI
- KURNAZ ile/ve/||/<> TATLI SU KURNAZI
- KURT ile/ve/||/<> TEL KURDU
( ... İLE Ekin ve sebze köklerini kemirerek büyük zararlara yol açması nedeniyle tarım için çok zararlı tarla böceği kurtçuklarına verilen ad. )
- KURTARMAK ile TOPARLAMAK
- KURTULMAK ile TERK
- HURMA[Fars.] ile TRABZON HURMASI/ASYA/JAPON HURMASI/TAZE HURMA/CENNET ELMASI
( Hurma ağacı. | Palmiyegillerin eski çağlardan beri Kuzey Afrika'da kültürü yapılan, yemişlerinden yararlanılan, gövdesi uzun, yaprakları büyük ve dikenli bir ağaç. | Bu ağacın tatlı meyvesi. İLE Abanozgillerden, 15 metre kadar yükselebilen büyük bir ağaç. | Bu ağacın elma büyüklüğünde, turuncu renkte, hamken kekre olan, olgunlaştığında tatlılaşan meyvesi. )
( DATE vs. PERSIMMON )
( PHOENIX DACTYLIFERA cum DIOSPYROS KAKI )
- KURU MEYVE ile/ve TAZE MEYVE
( KAK: Meyve kurusu, dilimlenmeden kurutulmuş meyve. )
- KURU OT ile/ve/değil/||/<>/< TAZE OT
- KURU SARIMSAK ile/ve TAZE SARIMSAK
( ... İLE/VE Yedikten sonraki ağız kokusu daha fazla olabilir. )
- KURUCU/YAPICI SURETLER(ES-SUVERU'L-MUKAVVİME) ile TAMAMLAYICI SURETLER(ES-SUVERU'L-MUTEMMİME)
( Nutkiyet/düşünmenin kişinin faslı/ayrımı olması gibi. İLE ... )
- KURUM ve/<> TÖREN(MERÂSİM)
( Her kurum, törenleri ile yaşa(tılı)r. )
- KURYE[Fr. < COURRIER] değil/yerine/= TAŞIYICI
( Genellikle elçilik postasını yerine ulaştırmakla görevli kişi. | Posta, kargo, mektup vb. gönderileri alıcıya ulaştıran kişi. | Uçakla gönderilen mektup, koli ya da havale. | Düzenli olarak ticari bir hizmet gören taşıt. )
- KUŞ TÜYÜNÜN BİR KILI ile TÜY
( BARB vs. FEATHER, PLUME, PILE )
- KUŞ ile TARAGOZ KUŞU
( El Salvador'un simgesi olan yeşil-mavi kuyruklu bir kuş. )
- KUŞAK ile/||/=/<> TRABLUS/DARABULUS KUŞAĞI
- KUŞEVLERİNDE:
TAŞTAN OLANLAR ile/ve TUĞLADAN OLANLAR ile/ve CEPHE GİYDİRME OLANLAR
- KUŞKU/ŞÜPHE ile/ve/değil/yerine TERK
- KUŞLU ve/||/<>/> TAKVİM
( 2021 yılı Kuşlu Takvim için burayı tıklayınız... )
( )
- KUSURLU SORUMLULUK(/HİZMET ve GÖREV) ile/ve/||/<> KUSURSUZ SORUMLULUK ile/ve/||/<> TOPLUMSAL OLASILIK
- KUSURSUZ DİL ARAYIŞI ile TEK KÖKEN VARSAYIMI
( KUSURSUZ DİL ARAYIŞI (UMBERTO ECO - LİTERATÜR) kitabını okumanızı salık veririz. )
- KUTSAMA ile TANRISALLAŞTIRMA
- KUTSAMAK ve/<> TEMİZLEMEK
- KUTUPSUZ/LUK ile TEK KUTUPLU/LUK
- KUVANTUMDA:
KUVANTUMLANMA ile DALGA-PARÇACIK İKİLİĞİ ile TÜNELLEME ile SÜPERPOZİSYON ile KUVANTUM GİRİŞİMİ ile DOLAŞIKLIK
- KUYRUKLU YILDIZDA:
İYON KUYRUĞU ile/ve/||/<> TOZ KUYRUĞU
- KUYU ile TİLMA
( ... İLE İlk kuyunun başı. )
- KUYÛD ile/||/<> KUYÛD-I KADÎME ile/||/<> TERKÎN ile/||/<> TASDİKLİ YOKLAMA DEFTERİ
( Kayıtlar. İLE/||/<> Eski Kayıtlar. İLE/||/<> Silme, kayıttan düşürme. İLE/||/<> Tasdik edilmiş defter.[Yoklama memurları, ihtiyar heyetleri ve idare kurullarınca] | İl ve ilçe idare heyetlerinin tasdikinden geçmemiş, tahakkuk ettirilen tapu harçları tahsil yönüne gidilmemiş ve Defterhane'ye gönderilmemiş yoklama esas defterleridir. Hukuki kıymeti yoktur. Ancak isbat vesikası mahiyetindedir. )
- KYOTO ile/ve/||/<> TOKYO ile/ve/||/<> FUKUOKA ile/ve/||/<> HİROŞİMA ile/ve/||/<> İNOKAŞİRA ile/ve/||/<> GİNZA
( [Japonca'daki anlamı/karşılıkları]
Başkent. İLE/VE/||/<> Doğu başkenti. İLE/VE/||/<> Mutlu tepe. İLE/VE/||/<> Büyük ada. İLE/VE/||/<> Kuyubaşı. İLE/VE/||/<> Darphane. )
- LÂFIZ ile LÂF ile SÖZCÜK/KELİME ile KAVL ile TERİM/ISTILAH ile KELÂM
( Anlam taşıyıp taşımadığı dikkate alınmaksızın ağızdan çıkan sesler. İLE Hiçbir anlam taşımıyorsa. İLE Bir anlam taşıyorsa. İLE Tamlamaları kapsıyorsa. İLE Belirli bir öbek/grup/kesim tarafından özel olarak kullanılan sözcükler. İLE Tümceyi/cümleyi kapsıyorsa. )
- LAHİT ile/||/<> NEKROPOL ile/||/<> TÜMÜLÜS ile/||/<> SUNAK/ALTAR
( Tahta, taş (mermer), kurşun ya da pişmiş topraktan yapılan, içine ölünün yerleştirildiği özel sanduka. İLE/||/<> Antik Yunan ve Roma kentlerinde genellikle kentin dışında yer alan mezarlık alanı. İLE/||/<> Eski Yunan ve Roma'da bir yeraltı mezar odası ile bunun üzerine toprak ya da taş yığılmasıyla oluşturulan yapay tepeden oluşan mezar biçimi. İLE/||/<> Tapınağın içinde ya da yakınında bulunan, tanrılara sunulan adaklar için kullanılan, genellikle taştan yapılmış öğe. Küçük boyutlarda olduğu gibi, anıtsal yapı türünde olanları da vardır. )
- LÂKAP(/B) değil/yerine/= TAKMA AD | SAN/UNVAN["ÜNVAN" değil!]
- LÂLE ile/ve TERS LÂLE/DERVİŞ LÂLESİ/AĞLAYAN GELİN
( ... İLE/VE Dünyada yalnızca Hakkari Cilo Dağı'nda yetişen bu nadide çiceğe, Asur'lular, her sabah göbeğinden su damlattığı için "Ağlayan Lâle" adını verdiler ve kutsal saydılar. )
( ... İLE/VE Her dalında altı adet lâlenin ters büyüdüğü, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından koruma altına alınan Ters Lâle'nin; sarı, turuncu ve kırmızı renkleri bulunmaktadır. )
( ... İLE/VE Selimiye Camii'ndeki. )
( LÂLEZAR: Lâle bahçesi. )
( BAHÂ-PÎRÂ-Yİ İSMÂİL: Ünlü bir çeşit lâle. )
( Lâlezar Sergisi )
( Lâle, İstanbul'dan, Hollanda'ya, 1554'te gönderilmiştir. )
- LANSE ETME değil/yerine/= TANITMA
- LANSMAN[Fr. < LANCEMENT] yerine TANITIM/SUNUM
- LARİNGOMALAZİ ile/||/<> TRAKEOMALAZİ
( Gırtlak kıkırdaklarının yumuşak olması nedeniyle solunum güçlüğü. İLE/||/<> Soluk borusu kıkırdaklarının yumuşak olması nedeniyle solunum güçlüğü. )
- LÂTİF ve/<> TATLI
- LAV ile/ve/||/<>/> TÜF[Fr.]
( Yanardağların püskürme sırasında yeryüzüne çıkardıkları, dünyanın derinliklerinden gelen kızgın, erimiş nesneler, püskürtü. İLE/VE/||/<>/> Yanardağların püskürttüğü kül, kum ve lav parçacıklarından oluşan, çoğunlukla açık renkli, hafif gözenekli bir tür çökelti taşı. )
- enem.[Lat. < ENEMA]/LAVMAN[Fr.] ile TENKIYE[Ar. < NAKY]
( Kalınbağırsağı, anüs yoluyla su fışkırtarak yıkama. | Bu işlem için kullanılan aygıt ve sıvı. İLE Ayıklayıp temizleme. | Kalın bağırsağa su verme ve bu işlem için kullanılan alet. )
- LEĞEN[Fars.] ile TEŞT[Fars.]
( ... İLE Çamaşır leğeni. )
- LEMUR ile TAÇLI LEMUR [PROSIMIAE]
- LEOPAR ile TEKİR
( LEOPARD vs. OUNCE )
( ACINONYX JUBATUS cum PANTHERA PARDUS )
- LEOPOLD LÖWENHEIM ve/||/<> THORALF SKOLEM (KURAMI)
- LEVM[Ar.] ile TESRÎB[Ar.] ile TEFNÎD[Ar.]
- LEYLEK ile TURNA
( ... İLE Japon kültüründe, 1000 yıllık uzun bir yaşamı simgeler. )
( LAKLAK ile ... )
( LEGLEG ile BÂTİR )
( STORK vs. CRANE )
( CICONIA CICONIA cum GRUS GRUS )
- LEZZET[Ar.]/TAT ile TATMAK
( Lezzet yeterli miktarda kalarak oluşur. )
( Ağız yoluyla alınan tat. | Herhangi bir şey karşısında duyulan zevk, haz.[mecâz] İLE Canlıların besinlerdeki uçucu olmayan bileşikleri damak, boğaz ve dil yüzeyindeki mukoza noktaları aracılığıyla algıladığı duyum. )
( FLAVOR vs. TO TASTE )
( RASA ile ... )
- LİGER ile TİGON
( Eril aslanla dişil kaplanın yavrusu. İLE Eril kaplanla dişil aslanın yavrusu. )
( ile ... )
- LİBERALİZM ile/ve/||/<> TOPLUMSAL REFAH LİBERALİZMİ
- LİF değil/yerine/=/değil/yerine/= TELÇİK değil/yerine/=/değil/yerine/= KILCIK
- LİTOLOJİ[Fr., İng.] değil/yerine/= TAŞBİLİM
- LİTOSFER değil/yerine/= TAŞYUVARI/TAŞKÜRE
- LÜKS ile/değil/yerine TOKGÖZLÜLÜK
( Yapay yoksulluk. İLE/DEĞİL/YERİNE Doğal zenginlik. )
- LÛT GÖLÜ ile/ve/<> TABERYA GÖLLERİ
( Deniz seviyesinden 400 m. aşağıda olan Lût Gölü, Ürdün ile İsrail sınırındadır. İLE/VE/<> Dünyanın en alçak ırmağı olan Şeria Irmağı, Lût Gölü ile deniz seviyesinden 210 m. aşağıda bulunan Taberya Gölleri'ni birbirine bağlayan ırmaktır. )
- LUTF[Ar.] ile TEVFÎK[Ar.]
- MÂBED/MÂBET[Ar.] değil/yerine/= TAPINAK
- MAGNEZYUM ile TALK[Ar.]
( Atom numarası 12, atom ağırlığı 24,30, yoğunluğu 1,7 olan, gümüş renginde, parlak bir alevle yanan, çok hafif bir öğe. [simgesi Mg] İLE Genellikle açık yeşil, toz durumundayken yağlı bir görünümde, özgül ağırlığı 2,7, sertliği 1 olan, hidratlı doğal magnezyum. )
- MAHLAS ile/ve/||/<> TAPŞIRMA
( Şair ya da yazarların kullandığı takma ad. İLE/VE/||/<> Şairin adına son dörtlükte yer vermesi. )
- MÂIZ[Ar.] ile/ve TEYS[çoğ. ETYÂS, TİYESE, TÜYÛS]
( ... İLE/VE Eril keçi. )
( TEKE ile/ve BÜZ )
- MAKAM ile/ve TAHT
( ... ile/ve ERÂİK[< ERÎKE] )
- MAKAMDA BULUNMA:
MÂRİFET'TEN ile/ve/değil/||/<>/< TÂLİP ÇIKMAMIŞ OLMASINDAN DOLAYI
- MAKARA ile TURNO[İt. ]
( ... İLE Tek dilli, bir tekerlekli makara. )
- MALİ'DE:
CENNE ile/ve/<> TİMBUKTU ile/ve/<> BANDIAGARA FALEZİ ile/ve/<> ASKİA MEZARI
( Mali'nin, UNESCO Dünya Mirası dizininde bulunan, görülmeye değer dört önemli mekânı. )
- MANGA ile/ve/||/<>/> TAKIM ile/ve/||/<>/> BÖLÜK ile/ve/||/<>/> TABUR ile/ve/||/<>/> ALAY ile/ve/||/<>/> TUGAY/LİVA ile/ve/||/<>/> TÜMEN/FIRKA ile/ve/||/<>/> KOLORDU ile/ve/||/<>/> ORDU ile/ve/||/<>/> KUVVETLER ile/ve/||/<>/> GENEL KURMAY
( Onbaşı/çavuş/asteğmen/teğmen yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Üstteğmen yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Yüzbaşı yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Binbaşı/yarbay yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Albay yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Tuğgeneral yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Tümgeneral yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Korgeneral yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Orgeneral yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Orgeneraller yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Genel Kurmay Başkanı yönetiminde. )
( 10 er. İLE/VE/||/<>/> Birkaç[4/5] manga. İLE/VE/||/<>/> Birkaç takım. İLE/VE/||/<>/> Birkaç[dört] bölük. | Küme, yığın, grup. İLE/VE/||/<>/> Birkaç tabur. İLE/VE/||/<>/> Birkaç alay. İLE/VE/||/<>/> Birkaç tugay. İLE/VE/||/<>/> Birkaç tümen. İLE/VE/||/<>/> Birkaç kolordu. İLE/VE/||/<>/> Birkaç ordu. İLE/VE/||/<>/> Birkaç kuvvet. )
( [OSMANLI'da] Mülâzım-ı Sânî yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Mülâzım-ı Evvel yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Yüzbaşı yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Kolağası yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Binbaşı yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Kaymakam yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Miralay yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Mirliva yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Mirliva/Ferik yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Ferik yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Birinci Ferik yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Birinci Ferikler yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Genel Kurmay Başkanı yönetiminde. )
( SECOND LIEUTENANT vs./and/||/<>/> (FIRST) LIEUTENANT vs./and/||/<>/> CAPTAIN vs./and/||/<>/> MAJOR/COMMANDANT vs./and/||/<>/> LIEUTENANT COLONEL vs./and/||/<>/> COLONEL vs./and/||/<>/> BRIGADIER GENERAL vs./and/||/<>/> MAJOR GENERAL vs./and/||/<>/> LIEUTENANT GENERAL vs./and/||/<>/> GENERAL vs./an/||/<>/> GENERALS vs./and/||/<>/> HEAD OFFICER )
( II. Dünya Savaşı "WEHRMACHT", Kara Kuvvetleri (HEER), Deniz Kuvvetleri (KRIEGSMARINE), Hava Kuvvetleri (LUFTWAFFE) ve Özel "SS" Birlikler'inden oluşuyordu. )
( RİYALA[İt.]: Osmanlı donanmasında, Tümgeneral'e eş bir rütbe. )
- MANİK ATAK/MANIC EPISODE[İng.] değil/yerine/= TAŞKINLIK DÖNEMİ
- MANİK-DEPRESİF PSİKOZ değil/yerine/= TAŞKIN-ÇÖKÜMLÜ ÇILDIRI
- MANTAR[Azr.] = TIPA[Tr.]
- MANTIK, MANTIKLI/LIK ile/ve/<>/değil/yerine TUTARLI/LIK
( LOGIC, LOGICAL/NESS vs./and/<> CONSISTENCY
CONSISTENCY instead of LOGIC, LOGICAL/NESS )
- MANTIK ve TÜMDENGELİM
- MANTIK ile/ve TUTARLILIK
( İdrakin/düşüncenin kurallarını inceler. İLE/VE Vicdanın/duygunun kurallarını inceler. )
( LOGIC vs./and CONSISTENCY
LOGIC vs./and SHAPED LOGIC
LOGIC vs. INFERENCE )
- MANTIKİYAT ile/ve/> TABİİYAT ile/ve/> RİYÂZİYAT ile/ve/> İLÂHİYAT
- MANTIKSIZ" ile/değil/yerine TUHAF
- MANTIKTA:
TRANSANDANTAL ANALİTİK ile/ve/||/<> TRANSANDANTAL DİYALEKTİK
- MANTO[Fr. < MANTEAU] ile TRUVAKAR/TRUAKAR[Fr. < TROIS-QUARTS]
( Kadın paltosu. İLE Kısa manto. | Kol boyu dirsek ile bilek arasında olan kadın giysisi. )
- MARIN MERSENNE ve/||/<> THOMAS HOBBES ve/||/<> PIERRE GASSENDI
( 1588 - 1648 ile 1588 - 1679 ile 1592 - 1655 )
- MARTI ile (TEPELİ) KUTUP MARTISI / MAVİ-YEŞİL MARTI
( ... cum LARUS HYPERBOREUS )
- MARUZ KALMAK ile/değil/yerine TÂBÎ OLMAK
- MÂRUZ KALMAK ile/ve/<>/değil TÂBİ TUTULMAK
- MASAL ile TANDIRNÂME
( ... İLE Tandır başında oturulurken söylenen ya da okunan masal. | Bilgisiz kişilerin inandığı saçma düşünceler ve bu düşüncelerin yazıldığı sanılan kitap. )
- MASA'nın Var'ı. ile AĞAÇ'ın Var'ı. ile TANRI'nın Var'ı.
- MASTÜRBASYON:
EL/PARMAK İLE ile ARAÇ İLE ile [tazyikli] SU İLE
- MATBÛ ile/ve TAŞ BASKI/TAŞ BASMASI
- MATEMATİK/TIP TARİHİ ile/ve/||/<> TARİHTEKİ MATEMATİK/TIP
- MATEMATİK ile/ve/||/<>/> MÜHENDİSLİK ile/ve/||/<>/> TOPLUMSAL/SOSYAL BİLİMLER
( Çocuk bilimi. İLE/VE/||/<>/> Genç bilimi. İLE/VE/||/<>/> Yetişkin bilimleri. )
- MATİTE/MATITY[İng.] değil/yerine/= TOK SES
- MATRAH[Ar.] değil/yerine/= TEMEL ALINAN DEĞER
( Bir verginin miktarını belirtmek için temel olarak alınan değer. )
- MAVRİ MİRA ile/||/<> MEGALO İDEA ile/||/<> TAŞNAK SÜTYUN
( Kara Kader. İstanbul'da kurulan bir Rum örgütü. İstanbul'un ve Rumların yaşadığı bazı bölgelerin Yunanistan'a katılmasını öngören topluluk. İLE/||/<> Ege'nin iki yakasını Yunanistan'ın hakimiyetine sokma ideali. İLE/||/<> 1840'da kurulan, D. Anadolu'da bir Ermeni devleti kurmayı amaçlayan, Milli Mücadele'ye zararlı bir dernek. )
- MAYDANOZ ile/ve/<>/> TABULİ
( ... İLE/VE/<>/> İnce bulgurlu, maydanoz salatası. [Lübnan mutfağı mezelerinden] )
- MAYDANOZ/MAKEDONYA OTU/MAKEDONİSİ[Yun.]/BAHDENİZ ile/ve TERE
( MAYDANOZ[< MÎDE-NÜVÂZ:okşayan (mide rahatlatıcı)]'dan geldiği söylenilmekte fakat sözlükte Yunanca'dan geldiği belirtilmiştir. )
( [LAT.] PETROSELINUM SATIVUM/CRISPUM cum LEPIDIUM SATIVUM )
( BEKDUNES ile ... )
( PARSLEY vs. GARDEN CRESS )
- MAYMUN ile TİTİ
( ... İLE Güney Amerika'da yaşar. )
- MAZBATA[Ar.] değil/yerine/= TUTANAK
- MD/DOCTOR OF MEDICINE[İng.] değil/yerine/= TIP DOKTORU
- MEBLAĞ değil/yerine/= TUTAR
- MEBLAĞ[Ar.]["MEBLA" değil!] yerine TUTAR
- MECÂL[Ar.] ile TÂKAT[Ar. < TÂK]
( Güç, kuvet. | Fırsat, olanak. İLE Güç, dinçlik. | İktidar. )
- MEDENİYET ve/<> TEMEDDÜN
( Düşünülen ve konuşulanı içerir. VE/<> Aynı zamanda, yaşanılan ve yapılan süreci, sürekliliği içerir. )
( Olmuş, bitmiş örgü. VE/<> Sürekli örülmekte olan bir örüntü. )
- MEDH[Ar.] ile TAKRÎZ[Ar.]
- MEDİKAL ETİK/MEDICAL ETHİCS[İng.] değil/yerine/= TIP ETİĞİ
- MEDİKAL/MEDICAL[İng.] değil/yerine/= TIBBİ
- MEDİKAL ONTOLOJİ/MEDICAL ONTOLOGY[İng.] değil/yerine/= TIBBİ VARLIKBİLİM
- MEDİNE ve TİLLO
( Aydınlar Şehri. VE Siirt'te bulunan bu ilçe için de "Aydınlar Şehri" tnaımı geçmektedir. )
- MEDİTASYON ile/ve TERAPİ
( MEDITATION vs./and THERAPY )
- MEDRESE ile/ve/<> TEKKE
( Senin dışındakiler. İLE/VE/<> Sendekiler. )
- MEDRESE ve/ TEKKE(/TEKYE/TAKİYE) ve/ ZÂVİYE ve/ DERGÂH
( İlim. VE Simgesel anlatım. VE Açı. VE Sohbet, insan sevgisi. )
- MEDRESE ile/ve TETİMME(TAMAMLAMA/HAZIRLIK) MEDRESELERİ
- MEFHUM ile/ve TASAVVUR
( Mâhiyeti saf zihni olanlar. İLE/VE Dış dünyada kökü olanlar. )
( MEFHUM: Temsil edilen. | Temsil edilemeyen. )
( TASAVVUR: Resim + kavram. )
( ... İLE/VE Suret. )
( ... cum/et CONCEPT )
- MEFÛL[Ar.] değil/yerine/= TÜMLEÇ
( Yapılmış, işlenmiş. | Bir eylemin etkisinde olan. | Tümleç. )
- DUYULAR'DA:
MEKANİK ile/ve/<> KİMYASAL ile/ve/<> TERMAL ile/ve/<> ELEKTROMANYETİK
- ÇANDIR/MELEZ[Ar.]/METİS[Fr.] ile/ve TOPA
( ... İLE/VE Hindistan'daki melezler. )
- MELODİ ile TINI
- MEME KANSERİNDE:
İLERİ EVRE / ÖLÜM değil/yerine TARAMA
( Memedeki olası kanserleri hücrelerin, 2., 3., 4. evrelerde tespit edilmesi ya da ölümle sonuçlanabilecek çok geç evrelerde tanı koymak. DEĞİL/YERİNE Mamografinin, 40 yaşından sonra her yıl düzenli olarak yaptırılması ve elle takip edilmesiyle gecikmiş olmamak için tarama ve korunmanın önemi/farkı çok büyüktür. )
- MEMELİ/LER ile TEKDELİKLİ/LER
( ... İLE Kuşlar gibi yumurtlayarak üreyen, dışkılığı olan memeliler takımı. )
- MEMLEHA[Ar.] değil/yerine/= TUZLA
( Kıyılarda, tava denilen havuzlara deniz ya da göl suyu akıtıldıktan sonra kurutularak tuz çıkarılan yer. | Tuzlak. )
- MEMNUN (OLMAK) ile/ve/||/<> HOŞNUT (OLMAK) ile/ve/||/<> TATMİN (OLMAK)
- MENÂKIBNÂME[Ar.] ile/ve/||/<> TEZKİRE[Ar.]
( Önemli kişilerin övülecek özelliklerini anlatan yazılar. İLE/VE/||/<> Divan şairlerinin yaşamlarını ve şiirlerini genellikle öznel bir bakış açısıyla değerlendiren yapıt. )
- MENKUL değil/yerine/= TAŞINIR
- MENTEŞE[Fars. < BENDKEŞE] ile/ve/||/<> TOPUK DEMİRİ
( Kapı, pencere, mobilya kapakları vb. açılır kapanır nesnelerde kullanılan, bir mille birbirine tutturulmuş, biri sabit, öbürü hareketli iki parçadan oluşmuş metal parça. İLE/VE/||/<> Kapı menteşelerinin altta kalan eril bölümü. )
- MERAK ile TECESSÜS
- MERASİM[Ar.]/SERAMONİ/CEREMONY[İng.] değil/yerine/= TÖREN
- MERBÛT ile/||/<> MÜNÂKALE ile/||/<> TEDÂVÜL ile/||/<> LÂ-BÎ-ŞARTIN ile/||/<> MÜCEDDEDEN
( Bağlı. İLE/||/<> Bir taşınmazla ilgili yeni kayıtla eski kayıt arasında bağlantı kurma.[tedâvül] İLE/||/<> Tapu kayıtları oluşturulduktan sonra alım, satım, ifraz, intikal gibi nedenlerden dolayı kişiler arasında gelen değişiklikler. İLE/||/<> Koşula dayanmaksızın. İLE/||/<> Yeniden, zilyetlikten. )
- MERCİMEK ve/||/<> TARHUN[Ar.]
( ... VE/||/<> Birleşikgillerden, tıpta kullanılan, güzel kokulu bir bitki. )
( ... cum ARTEMISIA DRACUNCULUS )
- MERDEK/ADIG MERDEKİ = TORİGUZ MERDEKİ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Ayı yavrusu. = "Meme emen domuz". )
- MEREMMET/Çİ[Ar.] değil/yerine/= TAMİR/Cİ
- MERIT PTAH ve/||/<> ENHEDUANNA ve/||/<> AGANICE ve/||/<> TAPPUTI-BELATIKALLIM ve/||/<> SONDUK ve/||/<> THEANO ve/||/<> AGLAONIKE ve/||/<> ASPASIA ve/||/<> HIPPARCHIA ve/||/<> PAN CHAO ve/||/<> HYPATIA
( Merit Ptah bilindiği kadarıyla, tarihte kayıtlı en eski kadın hekim ve bilim tarihinde adı geçen ilk kadındır. Krallar Vadisi'ndeki bir Mısır mezarına resmi çizilidir. Burada Merit Ptah, oğlu olan yüksek bir rahip tarafından "başhekim" olarak tasvir edilmiştir.
VE/||/<>
Astronom, matematikçi ve şair. Ay Tanrısı Nanna'nın Ur Kenti'ndeki ana tapınağının başrahibesi Enheduanna, yıldızlar ve ayın döngülerini kaydetmek için gözlemciler görevlendiren ilk rahibedir. Döneminde, gökcisimlerinin hareketlerini gösteren haritalar yapılmıştır. Enheduanna,ilk dinsel takvimlerden biri olan ay takviminin oluşturulmasına katkıda bulunur. Bu takvim, günümüzde hâlâ Paskalya Yortusu, Hamursuz Bayramı gibi dinsel uygulamaları tarihlendirmek için kullanılır. Çalışmalarının ve ilahilerinin yanında, Enheduenna'nın 42 epik şiiri de tabletler üzerinde günümüze ulaşmıştır. Kayıtlı edebiyat tarihinde birinci tekil şahıs kullanarak yazan ilk kişidir.
Enheduanna'ya ait taştan bir disk ve iki mühür günümüze kadar ulaşmıştır. Disk üzerinde üç yardımcısıyla birlikte görülen Enheduenna'nın kabartması profildendir. Bu kabartmanın arkasında, Enheduanna, "Nanna'nın (Ay Tanrısı) karısı ve Sargon'un kızı" olarak tanımlanır.
VE/||/<>
Doğa filozofu. Aganice, gezegenlerin hareketlerini tahmin edebilmek için bir sistem geliştirmiştir.
VE/||/<>
Mezopotamyalı kimyager. Tapputi-Belatikallim, çeşitli kimyasallarla çalışmalar yaparak parfüm ve kozmetik malzemeler elde etmiştir. Tapputi Belatikallim'in adı, günümüze bir tablet üzerinde gelmiştir.
Parfüm üretimi Mezopotamya'da çok önemliydi. Çünkü aromatik maddeler, kozmetik dışında ilaç ve dinsel amaçlarla da kullanılırdı. Parfümcülük araçları ve tarifleri, aşçılıkta kullanılanlara benzerdi. Parfüm üretiminde kullanabilmek için, bitkilerin özütlerini çıkaracak farklı kimyasal teknikler geliştirilmişti.
VE/||/<>
Silla Krallığı'nın kraliçesi ve astronom. Sonduk, Uzakdoğu'da bilinen ilk gözlemevini inşa ettirmiştir. Hanedanındaki tüm erkeklerin ölmüş olması nedeniyle MÖ 634'de tahta oturan Kraliçe Sonduk, MÖ 647'ye kadar Silla Krallığı'nı (bugünkü Kore) yönetir. Bu krallığa yöneticilik yapacak üç kadından ilkidir. Savaşlarla geçen hükümranlığı sırasında, krallığını bir arada tutabilmeyi başarır ve Çin'le ilişkilerini geliştirir. Sonduk'un yaptırdığı, ay ve yıldızların kulesi (Ch'omsong-dae) adıyla anılan gözlemevi, eski Silla Başşehri Kyongju'da, günümüze kadar ulaşmıştır.
VE/||/<>
Pisagorcu, Antik Ege'li filozof. Pisagor'un yandaşı ve karısı olan Theano, Pisagor'dan sonra Pisagorcu topluluğu yönetmiştir. Onun döneminde Pisagor öğretisi, Antik Ege'nin tümüne ve Mısır'a dek yayılır. Theano, yaşadığı zamanda hastalık sağaltıcı özelliğiyle de tanınmaktadır.
Theano başlangıçta, Pisagor'un dinleyicisidir. Ciddi ve sert ahlaklı filozofu, erdemleri ve bilgiye susamışlığıyla etkiler, böylece evlenirler. Yerel yönetim üzerindeki etkileriyle tepki çeken Pisagor'cu topluluk, en sonunda düşmanlarının saldırısına uğrar. Pisagor'un bu saldırıdan sağ çıkıp çıkmadığı bilinmemektedir. Ama bu olaylardan sonra dağılan Pisagor'cu topluluğu tekrar toparlayan Theano olmuştur. Kızları Damo, Mya, Arignote birlikte topluluğu manevi olarak bir arada tutmaya çalışmıştır.
Theano'dan bize anlamlı, kısa sözler ve ahlak öğütlerinden oluşan toplu anlatılar kalmıştır. Bir yandan kendi düşüncelerini, ama öbür yandan Pisagor'un düşüncelerini yazmıştır.
VE/||/<>
Antik Egeli, astronom. Aglaonike, ay tutulmalarının zaman ve konumunu tahmin etme konusunda uzmanlaşmıştır. Teselya'da yaşadı. Zamanın yaşayan kişileri, Aglaonike'nin istediğinde ayı kaybedebildiğini sanmış; bu niteliğini cinsiyetinden ötürü, bilimsel birikiminden çok güçlü bir büyücü olmasına bağlamışlardır. Tarihin ilk kadın astronomlarından olan Aglaonike'nin adını Venüs gezegeninde bir krater yaşatıyor.
VE/||/<>
Antik Ege'de yaşamış, Milet'li filozof. Aspasia Antik Ege düşüncesinde, özellikle Sokrates üzerinde etkili olmuştur. Sokrates'in Aspasia ile felsefi konuşmalar yaptığı ve bu düşünce alışverişinden çok şeyler öğrendiği bilinir. Hatta Sokratik yöntem olarak bilinen yöntemin, gerçekte Aspasia'nın yöntemi olduğunu ve öğrencisi Sokrates'in bunu gençlik yıllarında ondan öğrendiği tahmin edilmektedir.
Aspasia, 20'li yaşlarında Atina'ya gider ve kendinden 30 yaş büyük devlet adamı Perikles'le evlenir. Aspaisa'nın Perikles'in politikaları üzerinde çok etkili olduğu bilinir. Hatta, Perikles'in bazı konuşmalarını Aspasia'nın yazdığına ilişkin kanıtlar vardır.
Aspasia Atina'da Anaxagoras, Archimedes, Sophokles ve Sokrates gibi birçok filozofun müdavimleri arasında olduğu, devlet adamları, sanatçılar ve iyi eğitim almış kadınların geldiği, tartışmaların yapıldığı bir salon açar. Böylelikle bir kadın, Atina düşünce yaşamını derinden etkileyen bir oluşumu gerçekleştirmiş olur.
Aspasia'nın salonu uzun yıllar açık kalır ve Aspasia "üst düzeyde diyalektik ve retorik hocası" olarak aranan bir kişi olmayı sürdürür. Bugün Aspasia'nın bir büstü, İzmir Arkeoloji Müzesi'nde de yer almaktadır.
VE/||/<>
Kinik okulundan, Antik Ege'li filozof. Hipparchia felsefesiyle, Sokrates'in öğrencisi Antisthenes'in kurduğu Kinik okulundan sayılır. Kadınların geleneksel rollerinden kurtulmaları için de mücadele etmiştir. Ailesi, soylu ve zengindir. Hipparchia erkek kardeşi aracılığıyla, Kinik filozoflardan Krates ile tanışır. Kinizm, gereksinimsizlik öğretisini temsil etmektedir. Bu öğreti, gereksinimlerin insanı toplumun kurallarına ve zorlamalarına bağladığını söylerdi. Hipparchia, Krates'in öğretisinden o kadar etkilenir ki ailesinin karşı çıkmasına rağmen onunla evlenir ve devamında onun yoksul, göçebe hayatına katılır.
VE/||/<>
Çin'li tarihçi ve yazar. Pan Chao, Çin İmparatorluğu'nun tarihini anlatan ve birkaç kuşak tarihçinin üzerinde çalıştığı Han'ın Kitabı'nı tamamlamıştır. Ayrıca 8 adet kronolojik tablo hazırlamış ve astronomi üzerine bir de tez yazmıştır. En ünlü yapıtı ise, Kadınlar İçin Dersler'dir (Nu Jie). Ahlaki öğütler içeren bu kitapta Chao, kadınların erkeklere "mutlak itaatini" önerir. Pan Chao, edebiyatçıların ürünleri üzerine yorumlar ve şiirler de yazmıştır.
VE/||/<>
İskenderiye'li filozof ve matematikçi. Hypatia, Antikçağ'ın son dönemlerinin en etkili ve önemli bilgini, Yeni Platoncu felsefenin temsilcisidir. Üniversitede felsefe, matematik ve astronomi dersleri vermiştir. Hypatia, İskenderiye Üniversitesi'nde matematik dersleri veren ve bu okulun yöneticiliğini de yapan babası Theon tarafından, "yetkin bir insan olması" amacıyla yetiştirilir. Hypatia daha genç yaşlarda, soru sormayı, araştırmayı ve kuşku duymayı öğrenir. Babası onun, el sanatları, şiir, felsefe, din, astronomi, astroloji ve matematik konularında eksiksiz bilgilenmesi için elinden geleni yapar.
Hypatia hitabet sanatında da gelişir; güzel ve etkili konuşmasını öğrenir. Hypatia biraz büyüdüğünde, dünyayı dolaşmaya çıkar. Roma'ya ve Atina'ya gider. Yeni Platoncu düşünür Plutarkhos'dan dersler alır. Kimi kaynağa göre 1 yıl, kimine göre 10 yıl sonra İskenderiye'ye döner. Aranan ve sevilen bir öğretmen olur. Avrupa, Asya ve Afrika'nın çeşitli bölgelerinden gelen öğrenciler, sınıfını ve evini doldurur. Hypatia, güzelliği, bilgisi ve zekâsıyla, saygı ve hayran lık uyandırmaktadır.
Hypatia matematik üzerine birçok yapıt yazmıştır. Ne yazık ki, çoğu ünlü İskenderiye yangınında zarar gören bu yapıtlardan günümüze parçalar ulaşmıştır. En önemli yapıtı, cebirin babası sayılan Diophantos'un Aritmetica'sına yaptığı 13 ciltlik yorumdur. Hypatia, Diophantos'un eşitliklerine alternatif çözümler üzerinde çalışmıştır. Bunlar sonradan, Diophantos'un yapıtları içine alınmıştır. Hypatia'nın Diophantos'un astronomi üzerine çalışmalarına katkıda bulunan bir yapıtı daha vardır. Yine, Pergeli Apollonius'un konikleri hakkında 8 ciltlik bir çalışma kaleme aldığı bilinmektedir. Bu yapıtında, Apollonius'un teorisini anlaşılır bir biçimde açıklamaya çalışmıştır. Bundan başka babasıyla birlikte, Öklit üzerine en az bir kitap yazdığı sanılmaktadır.
MS 4. yüzyılda İskenderiye yeni yeni gelişen Hıristiyanlık ve pagan dinlerin çatışmasına sahne olmaya başlamıştır. İskenderiye Patrikhanesi'nin başına, Kiril adında sofu bir Hıristiyan atanır. Hypatia da pagan olduğu için, Kiril tarafından kışkırtılmış kişilerin saldırısına uğrar. Saldırganlar üniversitenin önünde, arabasında yakaladıkları Hypatia'yı, önce soyar; sonra bedenini parçalara ayırıp, yakarlar.
Hypatia'nın ölümü, Roma'nın Hıristiyanlaştığını ve aynı zamanda antik bilimlerin gerilediğini de gösterir. Hypatia, bugün Antikçağ'ın en çok tanınan bilim kadınlarındandır. )
( M.Ö. 2700
VE/||/<>
M.Ö. 22354
VE/||/<>
M.Ö. 1878
VE/||/<>
M.Ö. 1200
VE/||/<>
M.Ö. 600'ler
VE/||/<>
M.Ö. 500'ler
VE/||/<>
M.Ö. 500'ler
VE/||/<>
M.Ö. 460-401
VE/||/<>
M.Ö. 360-280
VE/||/<>
M.Ö. 50-112
VE/||/<>
M.Ö. 370-415 )
- MERKEZ ile/ve TAHT
( CENTER vs./and THRONE )
- MERV ve/<> MERAGA ve/<> TEBRÎZ
- MESH/MEDICAL SUBJECT HEADING[İng.] değil/yerine/= TIBBİ KONU BAŞLIKLARI
- MEŞİYET ile/ve/||/<> TEVEKKÜL
( MEŞİYET: Sürekli istenç/irâde. | Belirleyicilik. )
- MEŞRÛ/İYET(GEÇERLİ/LİK) ile/ve/||/<> TUTARLI/LIK
- META ile TRANSANDANT
- METAANALİZ/META-ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= TOPLU ÇÖZÜMLEME
- METAFİZİK ile/ve TEOLOJİ
- METAFİZİKSEL GÖNDERME ile/ve/||/<> TEMELLENDİRİLEBİLME
- METAL KAŞIK ile/yerine TAHTA KAŞIK
- METALLERDE:
ALKALİ ile/ve/||/<> TOPRAK ALKALİ ile/ve/||/<> GEÇİŞ METALLERİ ile/ve/||/<> TOPRAK ile/ve/||/<> KARBON ile/ve/||/<> AZOT ile/ve/||/<> OKSİJEN ile/ve/||/<> HALOJENLER ile/ve/||/<> SOY GAZLAR
( )
- METRE[Fr./İng.] ile/ve/||/<>/> TELEMETRE[Fr./İng.]
( Yer meridyen çemberinin kırk milyonda biri olarak kabul edilen, 100 cm'lik temel uzunluk ölçüsü birimi. | Genellikle desimetre, santimetre, milimetrelere bölünmüş ölçü aracı. İLE/VE/||/<>/> İki nokta arasındaki uzaklığı ölçmeye yarayan gereç. | Uzaklık gösteren değerlerin aktarılmasına yarayan araç. | Fotoğraf makinelerinde, çekimi yapılacak nesneye olan uzaklığı belirterek bunun ayarını yapan düzen. )
- METRO/POLİTEN ile/<> TREN
( Bir devletin ya da bir ülkenin anakentine ilişkin. | Kentiçi yeraltı treni. İLE/<> ... )
- METRUK[Ar.] değil/yerine/= TERK EDİLMİŞ
- MEVÂD-ÜL AKLÎSE değil/yerine/= TASIMIN/KIYASIN NESNELERİ[MADDET-ÜL KIYAS]
- MEYDAN = TEVHİDHÂNE
- MEYHÂNE[Fars.] ile TAVERNA[İt.]
( ... İLE Çalgılı meyhane. )
- MEYİL[Ar.] ile/ve/||/<>/> TEAMÜL[Ar.]
( Eğim. İLE/VE/||/<>/> Tepki, tepkime. | Kılgı, kılgın, kılgılı. )
- MEYVELER ile TURUNÇGİLLER
( FRUITS vs. CITRUS FRUITS )
- MEZE ile TARATOR[Yun.]
( ... İLE Ceviz içi, sarımsak, tuz, ekmek içi ve tahinin, limon suyu ile çırpılmasından sonra kıyılmış maydanozla hazırlanan salça ya da sos. )
- MEZUN[Ar.]/GRADUATE[İng.] değil/yerine/= TÜLEK, BİTİRMİŞ
- MİDE ve/<> TÜM ÖRGENLER
- MİĞFER[Ar.]/KASK değil/yerine/= TOLGA/BAŞLIK
( Başı, dış darbelerden koruyan, demir, çelik vb.'den yapılmış başlık. )
- MİĞFER değil/yerine/= TULGA/TUĞULGA/TOLGA
- MİHNET ile/ve/<> TÂKAT
- MİKROSKOP ile/ve/||/<>/>< TELESKOP
( [Kişinin] Önemini/"büyüklüğünü" gösterir. İLE/VE/||/<>/>< Önemsizliğini/küçüklüğünü gösterir. )
( Kıskançlığın aracı. İLE/VE/||/<>/>< Sevginin aracı. )
- MİKTAR değil/yerine/= TUTAR
- MİMAR ve/ TERİM ve/ KURUM ve/ TEKKE/TARİKÂT
- MİMARLIKTA:
TASARIM ile/ve/||/<> MİMARLIK KURAMI ile/ve/||/<> MİMARLIK TARİHİ ile/ve/||/<> TEKNOLOJİ ile/ve/||/<> TOPLUMSAL VE EKİNSEL ÇALIŞMALAR
( )
( )
( )
( )
- MIMESIS ile TAKLİT/İMİTASYON/IMITATION
( Mimesis, sözlü sanatlarda etkindir. İLE ... )
- MİNKAR[Ar. | çoğ. MENÂKÎR] ile TOMŞUK
( Kuş gagası. | Yırtıcı kuşların gagaları. İLE Kırık gaga. )
- MİNYATÜR ile/yerine/< TASVİR
- MİNYATÜR ile/ve/<> TEZHİB
- MİRÂC ve/=/||/<> TÂLİM
- KALIT/MİRAS[Ar.] ile/ve/||/<> TEREKE/METRÛKÂT[Ar.]
( Ölen kişiden kalanlar. İLE/VE/||/<> Ölen birinin bıraktığı şeyler. )
- MİSTİK değil/yerine TANIMLANAMAYAN ÖĞELER
- MİT ile/ve TARİH ÖNCESİ
- MİTİK TANRI İNANCI ile/ve PSİKOLOJİK TANRI İNANCI ile/ve TEOLOJİK TANRI İNANCI
( Halkın. İLE/VE "Aydın"ların. İLE/VE Teslim olanların. )
( TAGALOA: Söylencelerindeki en yüce tanrı. )
- DİN:
MİTOLOJİK ile/ve/||/<> PSİKOLOJİK ile/ve/||/<> TEOLOJİK
( Alt seviyede. İLE/VE/||/<> Orta seviyede. İLE/VE/||/<> Üst/ileri seviyede. )
- MİTOZ BÖLÜNMEDE:
PROFAZ[BAŞLANGICI > PROFAZ SONU] ile/ve/<>/> METAFAZ ile/ve/<>/> ANAFAZ ile/ve/<>/> TELOFAZ
( )
- MMD/MEDICAL MONİTORING DEVICE[İng.] değil/yerine/= TIBBİ İZLEME AYGITLARI
- MNC ile TNC
- MOD/MODE[İng.] değil/yerine/= TARZ
- MODA ile TREND
- MODALITE/MODALITY[İng.] değil/yerine/= TARZ
- MODERN TÜRKÇE'MİZ değil TÜRKÇE'NİN, MODERN KULLANIMI
- MOĞOLLAR ve TUNGUZLAR ve TÜRKLER
( ... İLE Doğu Sibirya'da yaşayan, yarı göçebe bir topluluk. İLE ... )
- MOLA[İt.] ile TİRAMOLA[İt.]
( ... İLE Geminin rüzgârüstüne ya da rüzgâraltına dönmesi için yelkenlerin bazısını gevşetme, bazısını germe işlemi. | Makaraları birbirine kavuşan bir palangayı açıp uzatma işi. )
- MONAD[1] ile/ve/||/<> DIAD[2] ile/ve/||/<> TRIAD[3] ile/ve/||/<> TETRAD[4] ile/ve/||/<> PENTAD[5] ile/ve/||/<> HEKSAD[6] ile/ve/||/<> HEPTAD[7] ile/ve/||/<> OGDOAD[8] ile/ve/||/<> ENNEAD[9] ile/ve/||/<> DECAD[10]
- MONARŞİ[Fr. < Lat. < Yun.] değil/yerine/= TEKERKLİK
( Siyasal yetkenin, genellikle miras yolu ile bir kişinin üzerinde toplandığı devlet yönetimi. )
- MONİZM:
MATERYALİZM ile/<> İDEALİZM ile/<> TARAFSIZ MONİZM
- MONİZM > DUALİTE > TESLİS > TEVHİD
- MONOGAM/İ değil/yerine/= TEKEŞLİ/LİK
- MONOTERAPİ/MONOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= TEKLİ SAĞALTIM
- MONTEVIDEO ve/<> "TÜRK SOKAĞI"
( Uruguay'ın başkenti Montevideo'da, kentin bir bölgesindeki sokaklara, ülke adları verilmiş. Bunlardan biri de, "Türk Sokağı"dır. )
- MOUSE KULLANICISI ile/ve TOUCHPAD KULLANICISI
( Baylar.[El kullanımı yoğun olduğundan] İLE/VE Bayanlar.[Parmaklarını kullanımı yoğun olduğundan] )
- MQTT/MESSAGE QUEUING TELEMETRY TRANSPORT[İng.] değil/yerine/= TELEMETRİ MESAJLAŞMA PROTOKOLÜ
- MR ile/ve/||/<> BT/CT(TOMOGRAFİ)
( Gövdenin yapısal anormalliklerini tespit etmede kullanılan manyetik alanlı ve radyo dalgalı bir görüntüleme aracı.[Daha çok tendon yaralanmalarında, omurilik sorunlarında, beyin tümorlerinde ve yumuşak bağ doku tespitlerinde kullanılır.][Manyetik alan kullanılır.][X-ray ışınları ve radyasyon kullanılmaz.][İşlemi, yarım saat kadar sürebilir.] İLE/VE/||/<> Daha çok kemik yaralanmalarında, ciğer ve göğüs sorunlarında ve kanser tespitlerinde kullanılır.[Radyasyon kullanılır.][Daha çok acil servislerde kullanılır.][İşlemi, yaklaşık beş dakika sürer.] )
- mRNA ile/ve/<> miRNA ile/ve/<> tRNA ile/ve/<> rRNA
( Messenger RNA. İLE/VE/<> Transfer RNA. İLE/VE/<> Ribozomal RNA. )
- MUADDEL ile/||/<> MUNKALİB ile/||/<> TEBÂDÜL ile/||/<> TAHVÎL
( Değiştirilmiş, tâdil edilmiş. İLE/||/<> Değişen. İLE/||/<> Değişme. İLE/||/<> Değiştirme. )
- MUAMMA ile/ve TA'MİYE
( Kişi adı üzerine bilmece. İLE/VE Muamma yapmak. )
- MUAREFE[Ar.] değil/yerine/= TANIŞMA, TANIŞIKLIK
- MÜBÂGAME değil/yerine/= TATLI DİLLİLİK
- MÜBEZZİR[Ar. < BEZR] < TOHUM EKECEK ARAÇ
- MÜBEZZİR değil/yerine/= TEBZÎR EDEN, GEREKSİZ, YERSİZ HARCAYAN, İSRÂF EDEN
- MÜCERRED[< CERED] değil/yerine/= SOYULMUŞ, ÇIPLAK, TECRÎD EDİLMİŞ | TEK, YALNIZ | KARIŞIK VE KATIŞIK OLMAYAN | YALIN, SOYUT | KENDİ KENDİNE, BEKÂR, YALNIZ YAŞAYAN
- MÜCERRED[Ar.] ile TAAZZÜB[Ar. < AZEB] ile TE'EBBÜD[Ar.]
( Tek, yalnız. İLE Evlenmeyip bekâr kalma. İLE Ürküp çekinme. | Evlenmeme. )
- MUCİZE[Ar.] değil/yerine/= TANSIK
- MÜCMEL ile/ve/değil/yerine/<> TAFSİL
( Kısa ve öz sözle anlatılmış. İLE/VE/<> Etraflıca, uzun uzun anlatma/açıklama. )
- MÜDAHALE EDEMEMEK ile/değil TAHAMMÜL EDEMEMEK
- MÜFRED ile/ve TESNİYE ile/ve CEM'İ
( Tekil. İLE/VE İkili. İLE/VE Çoğul. )
- MÜFRET[Ar.] değil/yerine/= TEKİL
- MUGALEBE[< GALEBE]/TEGALÜB ile ...
( GALEBE ÇALMAYA, ÜSTÜN GELMEYE UĞRAŞMA | GALİP, ÜSTÜN )
- MUHABBETİN/AŞKIN DERECELERİ'NDE:
MEYL ile/||/<>/> ARZU ile/||/<>/> SAHÂBET ile/||/<>/> GARÂM ile/||/<>/> VEDÂD ile/||/<>/> ŞEGAF ile/||/<>/> TEFÎN ile/||/<>/> TEABBÜD ile/||/<>/> HULLET ile/||/<>/> IŞK
( Öteki dillerde bizim "muhabbet" gibi çok anlamlı bir sözcük var mıdır bilmem. Ama şu kadarını söyleyeyim... Bizi bilmek demek, biraz da bu sözcüğü tüm anlamlarıyla bilmek demek...
Muhabbeti; sevgi, aşk, sevdâ, dostluk, bağlılık, sohbet, yârenlik etmek anlamlarında kullanıyoruz. Birini sevdiğimizde ona muhabbet besleriz. Sevdiğimizle oturup konuştuğumuzda muhabbet etmiş oluruz. Bir erkek ile bir kadının birbirini tanımasına ve sevmesine vesile olanlara "muhabbet tellâlı" deriz. Ama konu tasavvuf olunca sözcük farklı anlamlar kazanmaya başlar.
Eskiler, muhabbeti, şiddetine göre on dereceye ayırmış. Öncesi ilgi duymak, sonrası muhabbetin şiddetiyle yok olmak olan muhabbet olmaz ise yolculuk da olmaz. Sırayla açıklayalım...
1. MEYL: Sözlükte bir yöne doğru yönelmek, eğilmek, eğik duruma gelmek anlamı verilmiş. Biz ise birine ya da bir şeye yönelmek, sevgi, ilgi göstermek, istek ve arzu duymak anlamlarında kullanıyoruz. Tasavvufta yolun en başındakilere muhib deriz. Muhib, ilgi duyan kişidir. Yolun başı ise ilgi duymaktır. O yüzden;
Âşık oldur kim kılar cânın fedâ cânânına
Meyl-i cânân itmesin her kim ki kıymaz cânına
(Fuzûlî)
İlgi duymaya başladığımız anda yolculuğumuz başlar. Çünkü meyl ile başlayan yolculuğun sonu bu uğurda canını vermektir.
2. ARZU: Meyl, irâdeye yükselirse arzu adını alır. İrâdeye yükselmesi ise yâri istemek ile olur. Ama bunun da bir bedeli vardır.
Cân la’lin eyler arzû yâr içmek ister kanımı
Yârâb ne vâdîdir bu kim cân teşne cânân teşnedir
(Bâkî)
3. SAHÂBET: Benimseyip koruma, kayırma suretiyle sâhiplenme, sâhip çıkma anlamlarında kullandığımız sözcük, Arapça olmasına karşın anlamını Türkçe'de kazanmış. Kişinin arzu ettiği kişiye karşı, gönlünden bir akış, bir eğilim peyda olması sonucunda da korumaya, sahiplenmeye başlar.
4. GARÂM: Olağanüstü sevgi, şiddetli arzu ve iştiyâk, büyük aşk anlamına gelen garâm, sevginin gönle âdeta yapışmasıdır.
Cenap Şehabeddin;
Uyan ey bister-i sînemde yatan tıfl-ı garâm
derken âşık olmaya başladığını ya da âşık olmak arzusunu dile getiriyordu.
5. VEDÂD: Sevgi, dostluk, muhabbet anlamlarına gelen vedâd, muhabbetin saf ve katıksız durumu. Gönülden öteki eşya ve kişilere olan ilginin atılması durumu. Aynı sözcükten türeyen vedûd ise “Kullarını çok seven, onları lûtfa, ihsâna gark eden; sevilmeye lâyık ve müstahak yalnız kendi olan” anlamında Allah’ın adlarındandır.
6. ŞEGAF: Sevginin kalbi istilâ etmesi, aşırı sevgi, mecnûnca, çılgınca sevme. Kalp, sevilen şey dışındakilerden temizlenince bu sefer sevgi coşmaya başlar, kalbin tamamını fetheder, istilâ eder.
7. TEFÎN: Örümcek ağı demek olan tefîn, aşkın bir üst derecesi. Kalbin her yanını istilâ eden sevgi, kalpten taşmaya başlar. Kalpten taşmaya başlaması ise kontrolün aşk sahibinin elinden çıkıp aşkın eline geçmeye başlamasıdır. Öyle ki aşk, örümceğin ördüğü ağ gibi kişinin her tarafını kapsar, örer, onu âdeta sıkı sıkı bağlar.
8. TEABBÜD: Kul köle olmak, tapınmak anlamındaki teabbüd, kişinin artık aşkın elinde oyuncak olduğu haldir. Bu durumdaki âşığı, Hayretî şöyle anlatır:
Gam yeriz kan yutarız kûşe-i mihnette müdâm
Sanma biz kevser-i cennât-ı naîmin kuluyuz
9. HULLET: Gerçek dostluk anlamındaki hullet, sevgiliden başka kimsenin kalmadığı durumu açıklamak için kullanılır. Hullette iki özellik bulunur. Biri sadâkât yani doğruluk, öteki de samimiyet. Aşkın sondan bir önceki durumudur. Artık aşkın gerçek olduğundan, heves ya da yanılsama olmadığından emin olunmuştur.
10. IŞK: Muhabbetin en son hali ve en aşırı derecesidir. Halkanın tamamlandığı son zincir. Zât, sıfata meylettiğinde, kalpte ortaya çıkarak tüm damarlarda akıp tüm organlara yayılan aşırı muhabbet. Hallâc’ın her tarafı kesildiğinde, kanının yerlere Allah Allah diyerek akmasının nedeni de Züleyha’nın kanının Yusuf diye diye akmasının nedeni de budur. Işk öyle bir durumdur ki kişinin nazarında, sevdiğinden başka bir şey olmaz ve tüm ilgisini sevdiğine gösterir. Sadece gözleriyle ve gönlüyle değil baştan ayağa tüm âzâsıyla sevdiğini müşâhede eyler.
Tasavvuf, meyl ile başlayıp ışk ile biten bir yolculuktur. O yüzden,
Muhabbet bir kef-i Dâvud’dur pûlâdı mûm eyler
(Suzî-i Prizrenî)
ve
Muhabbet öyle bir sırdır ki bin setr et nihân olmaz
(Îzzet Molla)
Işk sahipleri nerede olursa olsun hemen bilinir.
Son sözü de Fuzûlî söylesin:
Aşk imiş her ne vâr âlemde
Muhabbetiniz daim, aşkınız bâkî ve dâim olsun.
İsmail Güleç (Prof.Dr.) | www.ismailgulec.net
)
( Aşk Merdiveni [Diotima]
6. Basamak: Aşkın kendine duyulan aşktır. Kişi, güzelliği kendi biçiminde görür ve aşkın güzelliğini olduğu gibi sever. Her özel ve güzel olan, bu biçimle bağlantısı nedeniyle güzeldir.
5. Basamak: Genel olarak bilgiye duyulan aşktır.
4. Basamak: Yasalara ve kurumlara duyulan aşktır.
3. Basamak: Nefs sevgisidir. Bu, fiziksel özelliklerin bir kenara bırakıldığı, manevi ve ahlâkî güzelliğin sevgiyi tetiklediği aşamadır. Bu adımda, kişi, nitelikli zihinlere âşık olacaktır.
2. Basamak: Tüm güzel gövdelerin sevgisidir. Kişi, tüm gövdesindeki güzelliği görür ve farkları sevmeyi öğrenir.
1. Basamak: Tek bir gövdenin sevgisidir. Bu aşk, belirli bir gövdeye duyulur. Fiziksel özelliklere duyulan bir istektir. )
- MUHAFAZAKÂR[Ar., Fars.] değil/yerine/= TUTUCU
- MUHAFAZAKÂRLIK ile/ve/||/<> TEPKİSELLİK
- MUHÂL[Ar.] ile TENÂKUZ[Ar.]
- MUHAMMES[< HUMS] ile TARDİYE ile TAHMÎS[< HUMS] ile TAŞTÎR[< ŞATR]
( Aynı vezinde beşer mısralık bendlerden oluşan nazım biçimi. İLE Beş mısralık bendlerden oluşan ve az kullanılan musammat türü. İLE Bir gazelin her beyitinin başına aynı ölçüde üç mısra ekleyerek oluşturulan muhammes. | Beşinci mısrası birinci bendin dört mısrasıyla uyaklı olmayan muhammes. [Hüsn-ü Aşk - Şeyh Galip] İLE Gazelin her beyitinin arasına üç mısra eklenerek düzenlenen biçim. [bir gazeli taştir eden şair, mahlasını son beyitte söyler] )
- MUHARRER ile/||/<> TAHRÎR ile/||/<> TEVSÎK ile/||/<> MÜLÂHAZAT
( Yazılı. İLE/||/<> Yazma. İLE/||/<> Vesikalandırma, sağlamlaştırma, yazılı duruma getirme. İLE/||/<> Açıklamalar. )
- MÜHR-Ü HÜMÂYÛN ile/||/<> TUĞRA ile/||/<> SERİR
( Padişah mührü. İLE/||/<> Osmanlı padişahlarının imza yerine kullandıkları, özel bir biçime sahip simgeselleşmiş işaret. İLE/||/<> Padişahlarının makam koltuğuna verilen ad. )
- MUHTASAR ile TELHİS
( Elemeli. İLE Elemesiz. )
( ... İLE Özet, özetleme, kısaltma. | Sadrazamın bir sorunu kendi düşünceleriyle birlikte özet olarak yazıp sultana sunduğu kâğıt. )
- MUHTELİF[Ar.] değil/yerine/= TÜRLÜ, ÇEŞİT ÇEŞİT, ÇEŞİTLİ
( Zıt, birbirini tutmayan. | Türlü, çeşit çeşit, çeşitli. )
- MUKADDEM ile/ve/+ TÂLÎ
( Mantık ilmini tasavvur etmezsen İLE/VE/+ mutlak mechûlün tâlibi olursun! )
( Tâlî olan bâtılsa, mukaddem de bâtıldır! )
( Öncül. İLE/VE/+ Sonuç. )
- MUKADDES[< KUDS] ile TAKDÎS EDİLMİŞ, MÜBÂREK, KUTSAL, TEMİZ
- MÜKERRER[< KERR | çoğ. MÜKERRERÂT]/RECURSION/RECURSIVE değil/yerine/= TEKRARLI / YİNELEMELİ
- MUKTESİT[Ar.] değil/yerine/= TUTUMLU
- MÜLÂZIM[Ar.]/MÜLÂZIM-I SÂNÎ[Osm.] değil/yerine/= TEĞMEN
( Bir işe girmek için bir süre parasız olarak o işe devam eden. | Teğmen. )
- MÜLHİT[Ar.] değil/yerine/= TANRISIZ
- MUM DİBİNE IŞIK VERMEZ ile TERZİ KENDİ SÖKÜĞÜNÜ DİKEMEZ
- MUM ile TUB'ÂN
( ... İLE Mühür mumu. )
- MUMYALAMA ile/ve/<>/değil/yerine TAHNÎT
- MURABBA'[< RUB] ile ŞARKI ile TERBİ'
( Dörtlü, dört şeyden olma. İLE Divan şiirinde bestelenmeye uygun vezin kalıplarıyla yazılan nazım biçimi. İLE Bir gazelin beyitlerine, bir başka şair tarafından aynı vezinle ikişer mısra eklenerek yazılan murabba türü. )
- MÜRİT ve TİRİT[Fars. < TERİD] ve KÖR YİĞİT
( Üçünden de gerekli. )
( ... VE Yemek suyuna kızartılmış ya da bayat ekmek konularak yapılan yemek. | Yemeğin suyu. | Yaşlı ve zayıf kişi. VE ... )
- MÜŞÂHEDE ile/<> TEMÂŞÂ
- MÜSEDDES[< SÜDS] ile TESDÎS[< SÜDS] ile MÜSEMMEN[< SEMN] ile MUAŞŞER[< UŞR] ile TERKİB-İ BEND VE TERCİ-İ BEND
( Aynı vezinde altışar mısralık bendlerden oluşan nazım biçimi. | Altıgen. İLE Bir gazelin her beyitine dört mısra daha ekleyerek gazeli altılı bendler haline getirme. [tahmis türünde olduğu gibi genellikle eksik gazellere uygulanır] İLE Bendlerin mısra sayısı sekiz olan nazım biçimi. İLE Aynı ölçüde onar mısralık bendlerden oluşan nazım biçimi. İLE Uyakları nazım biçiminde düzenlenmiş "hane" adı verilen 5-10 beyitlik şiir parçalarının [genellikle 5-12 hane] "vasıta" denilen bir beyitle birbirine bağlanmasından oluşan nazım biçimi. )
- MÜŞRİK ile/değil/yerine TEVHÎD
( Huzur ve mutluluk bulamaz. İLE/DEĞİL/YERİNE Olgunlaşmadıkça erişilemez. )
- MÜSTEHLİK[Ar. < HELÂK] değil/yerine/= TÜKETİCİ | YİYİP İÇEREK TÜKETEN, BİTİREN
- MÜSVEDDE ile/ve SEVAD ile/ve RİSÂLE ile/ve FEVAİD ile/ve ŞUKKA ile/ve TAİRE ile/ve KÜLLİYET ile/ve MECMUA ile/ve SEFİNE ile/ve KEŞKÜL ile/ve CÖNK ile/ve DİVÂN ile/ve MURAKKA
- MÜSVEDDE ile TEBYİZ(BEYAZA ÇEKME)
- MUTÂBAKAT(Mantık) ile/ve TAZAMMUN ile/ve İLTİZAM
( Hakikat.(Dil) İLE Mecaz. İLE Kinâye. )
( Kuşatma. İLE/VE İçerme. )
( Kavramla nesnenin örtüşmesi. İLE/VE Bir kısmı dışarıda kalırsa. İLE/VE Bir anlamın bir kavrama bitiştirilmesi. )
( Mantık mutabakat üzerine yapılır. İLE/VE Tazammun ve iltizam ile edebiyat yapılır. )
( İnsan: Hayvan-ı Nâtık.(Kök) İLE İnsan: -Hayvan, -Nâtık.(Akıl) İLE Gerekli görme.(Çağrışım ile karıştırılmamalı) (İnsan: "İlim ve yazma kabiliyeti olandır.") )
( Vaz'i Lafzî Delâlet. )
( Vaz: Sesi anlama bitiştirme. )
- MUTATABBİB değil/yerine TABİB
( Hekimlik taslayan. DEĞİL/YERİNE Hekim. )
- MÜTEÂKİB ile/||/<> ZAHRİ ile/||/<> TEMÂDİ
( Sırayla, birbirinin arkasına gelen. İLE/||/<> Arkası, arkaya ait. İLE/||/<> Birbirinin devamı, devam etmek. )
- MÜTEFEKKİRE ve/<> TERTİB
- MÜTEFENNİN[Ar. < FENN] değil/yerine/= TEKNİK BİLGİ SAHİBİ, FEN BİLGİNİ
- MÜTEMMİM CÜZ[Arç] değil/yerine/= TAMAMLAYICI PARÇA
- MÜTEMMİM[Ar. < TEMÂM] ile TAMAMLAYICI
( Tümleç. Herhangi bir sözcüğün anlamını tamamlayan. | Bütün haline getiren. )
- MÜTEMMİM[Ar.] değil/yerine/= TÜMLEÇ
( COMPLEMENT )
( Tamamlayan, bütünleyen, bitiren. | [mat.] Bütünler. | Tümleç. )
- MÜTENEVVİ[Ar.] değil/yerine/= TÜRLÜ, ÇEŞİTLİ
- MÜTESELSİL ile/||/<> TESELSÜL
( Ard arda. İLE/||/<> Zincirleme. )
- MÜTEVÂZILIK değil TEVÂZÛ
- MÜTEVELLİ değil/yerine/= TURGUEGE
- MUTLAK EŞİK DEĞERLERİNDE:
GÖRME ile/ve İŞİTME ile/ve TAT ALMA ile/ve KOKU ALMA(ŞAMME[Ar.], ODORAT[Fr.], SMELL[İng.]) ile/ve DOKUNMA
( Karanlık bir gecede 50 km.'den bir mum ışığı. İLE/VE Sessiz bir ortamda 5 metreden bir kol saatinin işleyişi. İLE/VE Sekiz litrelik bir suda bir çay kaşığı şeker. İLE/VE Altı odalı büyük bir evde bir damla esans. İLE/VE Bir santimetre yükseklikten yüzüne düşen bir sineğin kanadı. )
- MUTLAK < TALÂK
( Itlak olunmuş, salıverilmiş, başıboş bırakılmış. | Kayıtsız, şartsız. | Yalnız, tek, şart. | Herhangi bir şeye ilişik olmayan. < Evliliğin sona ermesi; eşlerin birbirini boşaması. )
- MUTLU OLABİLMEK ile/ve "TAM OLABİLMEK"
- MUTLULUK ile/ve/değil/||/<>/< TATMİN OLMA
- MÜVECCİBE[Ar.] değil/yerine/= TALKIM
( Ana sapın bir çiçekle sonuçlandığı, büyümeyi yan sapların sürdürdüğü bir tür uzama biçimi. )
- MUZİP değil/yerine/= TAKILGAN
- MY-/MYO- ile/||/<> MİO-/MEİO- ile/||/<> -STALSİS ile/||/<> TEN-/TENDO-/TENO-/TENONT-/TENONTO- ile/||/<> SARC-/SARCO- ile/||/<> SPLANCHN-/SPLANCHO-
( Kas, kasla ilgili. İLE/||/<> Daha az, daha küçük, kasılmanın azalması. İLE/||/<> Kasılma. İLE/||/<> Tendon. İLE/||/<> Et, kas. İLE/||/<> İç örgenlerle ilgili. )
- MYOTIS ile ROUSETTUS ile TADARIDA
( Ufak, kahverengi yarasa. İLE Meyve Yarasası. İLE ... )
- NADİR ile/değil TEK
- NAHİV ve FIKIH USÛLÜ ve TEFSİR USÛLÜ
- NAKİL[Ar.]/TRANSPORT[Fr.] değil/yerine/= TAŞIMACILIK/AKTARIM
- NAKZ ile/ve/||/<> TAHSİS ile/ve/||/<> TAMİM ile/ve/||/<> İCMÂL ile/ve/||/<> TEFSİR
( ANNULATION avec LA RESTRICTION DU SENS OU DE LA PORTEE avec EXTENSION DU SENS OU DE LA PORTEE avec COLLECTIF avec ANNOTATION )
- NARBÜLBÜLÜ/ARDIÇKUŞU(TURDUS PILARIS[Lat.], ROBIN[İng.], Avrupa ve Asya ormanlarında yaşar.) ile/ve BAYIR KUŞU ile/ve ÇALI KUŞU ile/ve ÇAMURCUN ile/ve DALGIÇ KUŞU ile/ve DEVEKUŞU ile/ve FIRTINA KUŞU ile/ve GELİNKUŞU[Lat. OTOCORIS PENCILLATUS] ile/ve İNCİRKUŞU[Lat. ANTHUS TRIVIALIS] ile/ve İSHAK KUŞU/BATAKLIKBAYKUŞU[Fars. ŞEB-ÂVÎZ][ayağından asılarak başaşağı sarkar ve öter] ile/ve KARDİNALKUŞU ile/ve KARİYAMA(Güney Amerika'da) ile/ve KAŞIK GAGA ile/ve KAŞIKCI KUŞU ile/ve KEDİKUŞU ile/ve KELAYNAK[Sadece bu üç yerde: BİRECİK-URFA, FAS, PALMİRA ÇÖLLERİ-SURİYE][Lat. GERONTICUS EREMITA]17 Şubat, Birecik'te, Kelaynak Günü'dür! ile/ve KUYRUKKAKAN[Afrika ile/ve Asya'da][Lat. SAXICOLA] ile/ve MALURUS[Avustralya'da] ile/ve MAMO[Hawaii'de] ile/ve MANAKİN[Amerika'da] ile/ve MİNO[Asya'da] ile/ve MOA ile/ve MOHO ile/ve MUHABBET KUŞU ile/ve ÖRÜMCEK KUŞU[Lat. LANIUS] ile/ve TARLA KUŞU ile/ve YAĞMUR KUŞU ile/ve ALICI KUŞ ile/ve BOĞMAKLI KUŞ ile/ve MAKARALI KUŞ ile/ve SAKSAĞAN(AK'AK[Ar.], PÎSE[Fars.], PICA PICA[Lat.]) ile/ve SAKARMEKE ile/ve SIĞIRCIK(MÜRG-İ ZÎREK/ZÎREK-SÂR, LÂLESAR[Fars.], STURNUS VULGARIS[Lat.]) ile/ve İBİBİK, ÇAVUŞ KUŞU, HÜDHÜD[çoğ. HEDÂHİD][HÛC-I HÜDHÜD:
İbibik ibiği.](EBÜRREBÎ', UPUPA EPOPS[Lat.]) ile/ve ÖZKUŞU ile/ve PAPUÇGAGA[Afrika'da] ile/ve POTU(Güney Amerika'da) ile/ve POYRAZKUŞU ile/ve SUBAKALI ile/ve TORGU ile/ve TURAKO/MUZCUL(Afrika'da yaşar.) ile/ve UZUNBACAK ile/ve ÜVEYİK(TURTLE DOVE[İng.], STREPTOPELIA TURTUR[Lat.]) ile/ve YEŞİLBAŞ
( Kolombiya'da, dünyadaki tüm ülkelerdeki kuş türlerinden daha fazla kuş türü bulunur. )
- NARENCİYE[Ar.] değil/yerine/= TURUNÇGİLLER
- NASİHAT ile TEMBİH[Ar. < TENBİH]
( Öğüt. İLE Uyarı, uyarma, uyarım. )
- NASTİ ile/ve/||/<> TROPİZMA
- NAVLUN SÖZLEŞMESİNDE:
ISKARÇA ile/ve KIRKAMBAR ile/ve TRİPÇARTER
( Tam gemi kiralanması. İLE/VE Parça mal taşıma sözleşmesi. İLE/VE Yolculuk üzerine navlun. )
- NAZAR ile/ve/||/<>/> TÂMÎK-İ NAZAR
( Bakış. İLE/VE/||/<>/> Derinleş(tiril)miş bakış. )
- NAZAR[Ar.] ile TE'EMMÜL[Ar.]
- NAZIM BİÇİMLERİNDE:
TERKİB-İ BENT ile/<> TERCİ-İ BENT ile/<> TERBİ ile/<> TAHMİS ile/<> TAŞTIR ile/<> TESDİS ile/<> MUHAMMES ile/<> TARDİYE ile/<> MÜSEDDES ile/<> NAZİRE ile/<> TEHZİL
( 7-10 beyit. İLE 7-10 beyit. İLE Gazel + 2 beyit. | Dördün. | Dörtleme. İLE Gazel + 3 beyit. İLE Gazel + 3 beyit. İLE Gazel + 4 beyit. İLE 5 dizelik. İLE 5 dizelik.[Muhammes'in, özel bir biçimi.] İLE 6 dizelik.İLE Beğendiğine benzer. İLE Alay etmek üzere yazılan nazire. )
( )
- NAZİRE ile TEHZİL
( Karşılık olarak, benzetilerek yapılan davranış, söz. | Başka bir manzume örnek alınarak aynı ölçü ve aynı uyakla yazılan şiir. İLE Alaya alma. | Ciddi bir yapıtı alay tarzında nazire yazma, şakalı bir anlatıma çevirme. )
- NAZÎRE ile/ve TEKZİR
( Benzer şiir yazmak. İLE/VE ... )
- NEBZ[Ar.] ile TARH[Ar.]
- NECÂT[Ar.] ile TEHALLUS[Ar.]
- NEDEM[Ar.] ile TEVBE[Ar.]
- NEDEN ile TETİKLEYİCİ
( Her şey kendi kendinin nedenidir. )
( REASON vs. TRIGGER
Everything is its own cause. )
- NEFS:
ÖLMEZ["ÖLDÜRÜLMELİ" değil] ancak TERBİYE (EDİLİR)
- NEFS:
VAZGEÇMEK değil TERBİYE ETMEK
- NEFS'İ TERK ve/||/<> SABIR ve/||/<>
ZİKİR ve/||/<> TEFEKKÜR
- NEMEK[Fars.] ile TUZ
( TUZ )
- [ne yazık ki]
| NEPOTİZM[< NEPHEW] ile/ve/||/<> KRONİZM[< CRONY] |
ile/ve/||/<>
TRİBALİZM
( | Akraba/"yeğen" kayırmacılığı. İLE/VE/||/<> Uzun süren arkadaşlık, hemşehricilik kayırmacılığı. | İLE/VE/||/<> Aşiretçilik/kabilecilik. )
- NEŞ'ET ve/||/<>/> TEKVÎN ve/||/<>/> TAHDÎD ve/||/<>/> İNTİŞÂR ve/||/<>/> İSTİKRÂR
- NESNE ile/ve TANIM ile/ve KAVRAM
- NESNEL İLKE ile/ve TİNSEL İLKE
( OBJECTIVE PRINCIPLE vs./and SPIRITUAL PRINCIPLE )
- NESNEL ile/ve/||/<> TENSEL
- NESNENİN/ÜRÜNÜN/BESİNİN:
TARİHİ ile/ve/||/<> TARİFİ
- NESNENİN (T)ÖZÜ ve/||/<> İNSANIN (T)ÖZÜ ve/||/<> TİNİN (T)ÖZÜ
( Çekim, zorunluluk. VE/||/<> Özgürlük. VE/||/<> Eylem. )
- NEŞTER ile/ve/||/<> TEŞRİH
- NEŞVE ile/ve TEMÂYÜL
- NET ile TEMİZ
( CLEAR vs. CLEAN )
- NEZÂFET ile TEMİZLİK, PÂKLIK | TAM SAĞLIK VE SELÂMET
( TEMİZLİK, PÂKLIK | TAM SAĞLIK VE SELÂMET )
- NİFÂK ve/>< TEDBİRÂT
- ...NIN:
NE ANLAMA GELDİĞİ ile/ve/||/<> TANIMI/BELİRTİLİŞİ/İFADESİ
- NİRENGİ[Fars.] değil/yerine/= TEPE NOKTA
( Belirli sayıda noktanın konumunu, kesinlik içinde saptayabilmek için, bu noktaları, tepe olarak kabul ederek, bir alanı üçgenlere bölme. )
- NİŞASTA ile TAPYOKA[Fr. < TAPIOCA]
( ... İLE Manyok kökünden çıkarılan nişasta. )
- NİYET ve/<> TERCİH
- NİYETSİZ/LİK ile/ve TERBİYESİZ/LİK
- NİYET'TE:
SAMİMİYET, İÇTENLİK, YAKINLIK
ve
TUTUM'DA:
RESMİYET, MESAFE, CİDDİYET
( SINCERELY, SINCERITY, NEARNESS :ON INTENTION and SOLEMNITY, DISTANCE, SERIOUSNESS :ON ATTITUDE )
- NOMENKLATÜR/NOMENCLATURE[İng.] değil/yerine/= TERİMLENDİRME
- NOSTRATİK ile TURANIAN
- NÛK[Fars.] ile/ve TOMŞUK
( Kuş gagası. İLE/VE Kuşların kıvrık gagası. )
- OBJEKTİF ile/ve/||/<>/> TELEOBJEKTİF
( Fotoğraf makinesi, mikroskop, dürbün vb. optik araçlarda nesnelerden gelen ışınları alıp ekran üzerine aktaran mercek ya da mercek düzeni. İLE/VE/||/<>/> Çok uzağı gösteren mercek. )
- OBLITERASYON/OBLITERATION[İng.] değil/yerine/= TAM KAPANMA
- OBSESİF-KOMPÜLSİF BOZUKLUK/OBSESSIVE-COMPULSIVE DISORDER[İng.] değil/yerine/= TAKINTI-ZORLANTI BOZUKLUĞU
- OBSESİF değil/yerine/= TAKINTILI
- OBSESYON/OBSESSION[İng.] değil/yerine/= TAKINTI
- ÖBÜR/ÖTEKİ DİLLER ile/ve/<>/değil/yerine TÜRKÇE
( [not] OTHER LANGUAGES vs./and/<>/but TURKISH )
- OCAK ile KUCAK ile TUZAK
( ... ile ... ile DÂM )
- ODAK ile TEMEL
( FOCAL POINT vs. BASE )
- ODİTORYUM/AUDİTORIUM[İng.] değil/yerine/= TOPLANTI SALONU
- ODUN TABAKASI, KSİLEM = TABAKA-İ HAŞEBÎYE = BOIS
- ODUN ile TAHTA
- ÖFKE ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< "TEPKİ"
- ÖFKE ile/ve/||/<> TİKSİNME
- ÖGE/ÖĞE ile/ve/||/<>/> BİLEŞİK ile/ve/||/<>/> TEK GÖZELİ/HÜCRELİ ile/ve/||/<>/> CANLI ile/ve/||/<>/> ÇOK GÖZELİ/HÜCRELİ ile/ve/||/<>/> İNSAN
( Kimyasal olarak ayrıştırılamayan saf nesneler. İLE/VE/||/<>/> Bir ya da daha fazla ögenin kimyasal olarak birleşmesiyle oluşur. İLE/VE/||/<>/> Bir gözeden oluşan organizmalar. İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> Birden fazla gözeden oluşan organizmalar. İLE/VE/||/<>/> ... )
- ÖĞRENİLECEK OLAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TERK EDİLECEK OLAN
- [ÖĞRENİYORUZ/ANLIYORUZ]
OKUDUĞUMUZU ile/ve/<> DUYDUĞUMUZU ile/ve/<>
GÖRDÜĞÜMÜZÜ ile/ve/<>
HEM DUYUP, HEM GÖRDÜĞÜMÜZÜ ile/ve/<>
TARTIŞTIĞIMIZI ile/ve/<> DENEYİMLEDİĞİMİZİ ile/ve/<>
ANLATTIĞIMIZI/ÖĞRETTİĞİMİZİ
( %10 ile/ve/<> %20 ile/ve/<> %30 ile/ve/<> %50 ile/ve/<> %70 ile/ve/<> %80 ile/ve/<> %95 )
( [WE LEARN, WHAT WE]:
READ vs./and/<> HEAR vs./and/<> SEE vs./and/<> SEE & HEAR vs./and/<> DISCUSS vs./and/<> EXPERIENCE vs./and/<> TEACH )
- OJE[Fr. < ONGLÉ] değil/yerine/= TIRNAK PARLATICISI
- OK AÇMAZI ile/ve/||/<> KOŞU YOLU AÇMAZI ile/ve/||/<> UZAY GEMİSİ AÇMAZI ile/ve/||/<> TANRILAR AÇMAZI
- OK ve TUZ
( Delikanlılığı simgeler. VE Dostluğu simgeler. [Tuzun kolay kolay çürümemesi ve çürütmemesinden dolayı.] )
( Eskiden barış amacıyla kullanılırdı. )
- OKLÜZİV/OCCLUSIVE[İng.] değil/yerine/= TIKAYICI
- OKLÜZYON/OCCLUSION[İng.] değil/yerine/= TIKANMA
- OKSİTANYA ile/ve/> TOULOUSE
( XII. yüzyılda, Paris'teki kralın yasalarına uymayan baronlarının egemenliğinde yaşamış olan coğrafya. İLE/VE/> Oksitanya'nın merkezi ve Fransa'nın dördüncü büyük şehri olan Toulouse'nin bir başka adı da, "Pembe Kent"tir.[Bu kent, gün doğumunda pembe, öğlen kırmızı, gün batımında ise leylak rengi alırmış.]
[Oksitanya'da yaşayan halk, OC diye adlandırılıyor.]
[Kendilerine özgü, yine OC dili adına bir dil konuşuyorlar. Toulouse'da, tüm sokak adları hem Fransızca, hem de OC dilinde yazılıyor.]
Toulouse'a, 1460-1500 yılları arasında altın çağını yaşatan ve tekstil sanayisinde kullanılan mavi rengi sağlayan bitkinin adı "Pastel"dir.[Güney Amerika'dan gelen İndigo bitkisi, pastelin ününü sona erdirmiş.] )
- OKUL ile/ve TAPINAK
- ÖKÜZ ile TİBET ÖKÜZÜ/YAK
( ... cum BOS GRUNNIENS )
( OX vs. YAK )
- ... OLANAĞI ..:
SUNMAK ile/ve/||/<> TANIMAK
- OLASILIK ile/ve/||/<>/> TEDBİR
- OLAY ve/<> TASARIM
- ÖLÇMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TARTMAK
- ÖLÇÜ ve/||/<>/> TEKRAR ÜRETİM
- ... OLDUĞUNU:
"DÜŞÜNÜYORUM" ile/değil TAHMİN EDİYORUM
- OLGU/OLUŞ ile TESADÜF
( FACT/BEING vs. COINCIDENCE )
- OLGU/OLUŞ ile TESADÜF
- OLGUNLAŞMA(KEMÂLÂT) ve SABİTLİK ve TEKRAR
- OLİGARŞİ:
ARİSTOKRASİ ile TEOKRASİ ile MERİTOKRASİ ile TEKNOKRASİ ile TİMOKRASİ ile KRİTARŞİ ile CUNTA
- OLİGARŞİ[Fr. < Yun. OLIGOS: Az. | ARKHEIN: Buyurmak.] değil/yerine/= TAKIMERKİ
( Siyasal erkin, birkaç kişilik bir kümenin elinde bulunduğu yönetim. Aristokrasinin, daralmış biçimi. )
- OLİMPİYAT SONUÇLARI[2016]:
ÜLKELER ve/ne yazık ki/>< TÜRKİYE
( )
( Türkiye, 1 altın, 3 gümüş, 4 bronz olmak üzere toplam 8 madalyanın sahibi oldu. )
- OLMAZSA OLMAZLIK ile/ve/||/<> TERK EDİLEMEZLİK
- ÖLMEK ile TELEF OLMAK
( İnsanda. İLE Hayvanlarda. )
( Ölmekten değil, yaşayamamaktan kork! )
( MEVT, MEYYİT[: Ölü. < MEVT] ile ... )
( TO DIE vs. TO BE DESTROYED )
- ÖLÜM ile TAN TUN
( ... İLE "Öldürülmek ya da başı belaya uğramak" anlamına gelen tan tuna gitmek deyiminde geçen bir söz. )
- ÖLÜM ile/ve/||/<>/> TEMEVVÜT[Ar. < MEVT]
( ... İLE/VE/||/<> Bir örgenin çürüyüp ölü duruma geçmesi. )
- OLUMSUZ OLASILIK ile/ve TEHDİT
( NEGATIVE PROBABILITY vs./and THREAT )
- OLUMSUZLUK ile/ve/değil TARZ
( [not] NEGATIVENESS vs./and/but STYLE )
- OLUMSUZLUK ile/ve/değil TERCİH
( [not] NEGATIVENESS vs./and/but CHOICE )
- OLUŞ'TA(KEVN): SÜKÛN ve/||/<> HAREKET ve/||/<> ELVAN ve/||/<> ASVAT ve/||/<> TUUM(TADLAR) ve/||/<> REVAYİH(KOKULAR) ve/||/<> İTİMAT ve/||/<> HARARET ve/||/<> BÜRÛDET ve/||/<> RUTÛBET ve/||/<> YÜBÛSET(KURULUK) ve/||/<> TELİF ve/||/<> HAYAT ve/||/<> ELEM ve/||/<> KUDRET ve/||/<> İRADET ve/||/<> KERÂHET ve/||/<> ŞEHVET ve/||/<> NEFRET ve/||/<> İTİKAT ve/||/<> ZAN
( LA STABILITE et/||/<> LE MOUVEMENT et/||/<> LES COULEURES et/||/<> LES SONS et/||/<> LES GOUTA et/||/<> LES ODEURS et/||/<> L'APPUI et/||/<> LA CHALEUR et/||/<> LE FROID et/||/<> L'HUMIDITE et/||/<> LA SECHERESSE et/||/<> L'ACCORD et/||/<> LA VIE et/||/<> LA DOULEUR et/||/<> LA PUISSANCE et/||/<> LA VOLONTE et/||/<> LA REPUGNANCE et/||/<> LE DESIR SEXUEL et/||/<> L'AVERSION et/||/<> LA CONVICTION et/||/<> L'AVIS )
- OLUŞUM/TEŞEKKÜL[Ar.] ve/<> TEŞEKKÜR
- OLUŞUM = TEŞEKKÜL = FORMATION[İng., Fr.] = BILDUNG[Alm.] = FORMACIÓN[İsp.]
- OLUŞUM ile/ve/||/<> TÜRÜM
( ... İLE/VE/||/<> Varolanların oluşumu. )
- OMNİPOTANS/OMNİPOTENCY[İng.] değil/yerine/= TÜMGÜÇLÜLÜK
- ON BOOK:
TO FOLD UP HALF OF(/TIP OF) THE PAPER - > TO USE SEPARATOR
( KİTAPTA: YAPRAĞIN UCUNU/YARISINI KATLAMAK değil/yerine AYRAÇ KULLANMAK )
- ÖN ÖDEME ile TAKSİT
( ME'HÛZÂT: Alınan para. | Alınan paranın defterde yazıldığı hane. )
- ONAY ile/ve/değil TESPİT
( [not] APPROVAL vs./and/but ESTABLISHING )
- OKUMAK:
ÖNCELİKLE ile/ve TEKRAR TEKRAR
- ÖNE ÇIKARMA ile TEMEL/E ALMA
- ÖNERME ile/ve/||/<>/>< TERS EVİRME
( ... İLE/VE/||/<>/>< Olumlu ya da olumsuz olan bir önermenin konusunun tersini, yüklem ve yüklemin tersini konu yapma. )
- ONGUN/ARMA[İt.] ve TUĞRA
( Bir devletin, bir hanedanın ya da bir kentin simgesi olarak kabul edilmiş resim, harf ya da biçim. | Bir kuruluşun simgesi olarak kabul edilen simge. | Geminin yürümesine hizmet eden direk, seren, ip, halat ve yelken takımı. İLE Osmanlı sultanlarının imza yerine kullandıkları, özel bir biçimi olan simgeselleşmiş işaret. | Tura. )
- ONİKOFAJİ değil/yerine/= TIRNAK KEMİRME
- ÖNLEM ALMALI:
SEL ALMADAN ile/ve/||/<> YEL ALMADAN ile/ve/||/<> TOPRAK ALMADAN ile/ve/||/<> ALEV ALMADAN
- TIP/HEKİMLİK:
ÖNLEYİCİ ile/ve/||/<>/> KORUYUCU ile/ve/||/<>/> TEDAVİ
- ÖNLÜK ile/ve/değil/yerine/||/<> TULUM
- ÖNYARGI ile TESPİT
( PREJUDICE vs. TO DETERMINE )
- OP-/OPTO- ile/||/<> -OPSİS/OPHTHALM-/OPHTHALMO- ile/||/<> -OPİA ile/||/<> -OPSİA/-OPSİS/-OPSY ile/||/<> -OPY ile/||/<> CERAT-/CERATO-/KERA-/KERAT-/KERATO- ile/||/<> OCUL-/OCULİ-/OCULO- ile/||/<> CORE-/CORO-/-CORİA ile/||/<> PHAC-/PHACO- ile/||/<> ANİSOKORİ ile/||/<> DACRY-/DACRYO- ile/||/<> LACRİMO-/LACHRYMO- ile/||/<> CYCL-/CYCLO- ile/||/<> TARS-/TARSO- ile/||/<> İRİD-/İRİDO- ile/||/<> CANTH-/CANTHO- ile/||/<> BLEPHAR-/BLEPHARO-/-BLEPHARON ile/||/<> -SCOPE/-SCOPİC/-SCOPY ile/||/<> PHOR-/-PHORE/-PHORİA/PHORO-/-PHOROUS ile/||/<> ASTHENO-
( Görme, optik. İLE/||/<> Göz. İLE/||/<> Göz, göz kusuru ile ilgili. İLE/||/<> Özel görme ya da görünüm tipi ile ilgili. İLE/||/<> Boynuzsu doku | Kornea. İLE/||/<> Göz, gözle ilgili, göze ait. İLE/||/<> Lens ya da göz merceği ile ilgili. İLE/||/<> Göz bebekleri/Pupiller ile ilgili. İLE/||/<> Göz bebeklerinin farklı büyüklükte olması. İLE/||/<> Göz yaşları ile ilgili. İLE/||/<> Gözyaşı ve ilgili yapılarla ilgili. İLE/||/<> Devir, halka, daire, dairesel, gözün silier nesnesi ile ilgili. İLE/||/<> Göz kapaklarının kenarları ile ilgili, ayağın tarsal bölümü ile ilgili. İLE/||/<> İris. İLE/||/<> Gözün köşeleri ile ilgili, kontusla ilgili. İLE/||/<> Göz kapakları, kirpiklerle ilgili. | Göz kapağı hastalıkları ile ilgili. İLE/||/<> İnceleme için kullanılan araç, görmeyi sağlayan araç, görme, inceleme. İLE/||/<> Taşıyan, yüklenen, görme ekseninin dönmesi. İLE/||/<> Güçsüzlük, zayıflık [astenopi: Göz yorgunluğu]. )
- ORAK/KALIÇ / ORGAK/ORGAQ[dvnlgttrk] ile/ve/değil TIRPAN[Yun.]/BAŞTAR[< dvnlgttrk]
( Sapı kısa olan. İLE/VE/DEĞİL Sapı uzun olan. )
( Yarım çember biçiminde yassı, ensiz ve keskin metal bir bıçakla, buna bağlı bir saptan oluşan ekin, ot vb. biçme aracı. | Ekin biçme zamanı. | Ekin, ot vb. biçme işi. İLE/VE/DEĞİL Uzun bir sapın ucuna tutturulan, ot, ekin vb.ni biçmeye yarayan, hafifçe kıvrık, uzun çelik bıçak. | Güreşte devirmek amacıyla rakibin ayak bileklerine hızla ayak vurarak yapılan bir oyun. )
( DÂS, DÂSE ile/ve/değil ... )
- ORANGUTAN ile TAPANULİ ORANGUTANI
- ORANLAMA ile TAHMİN
- ORCA'LARDA:
RESIDENTS ile/ve TRANSIENTS ile/ve OFFSHORES
( 25 ya da daha kalabalık öbekler halinde yaşarlar. İLE/VE 3-5'inin birarada bulunduğu, geçici olarak oluşturukları öbekler halinde yaşarlar. İLE/VE ... )
( Başta Somon olmak üzere sadece balıklar ile beslenirler. İLE/VE Yunuslar ve foklar olmak üzere sadece memelilerle beslenirler. İLE/VE ... )
( Orca'lar denizlerdeki en hızlı memelidir. [Avlarına saldırırken 30 mil'e ulaşırlar.] )
( Vancouver Adası'yla anakara arasında yaşarlar. İLE/VE Çeşitli bölgelerde geçici öbekler halinde yaşarlar. İLE/VE Açık denizlerde yaşarlar. )
- ÖRF değil/yerine/= TÖRE/GELENEK
- ÖRGEN ile/ve/||/<> TAL[Fr. THALLE]
( ... İLE Kök, sap ve yaprak şeklinde farklılaşmamış bir bitkinin yaşama ve büyüme örgeni. )
- ORMAN ile/ve/||/<> TARIM/ZİRAAT
- ORMAN ile TAYGA
( ... İLE Doğu Sibirya ormanları. )
- ÖRSELEMEK ile TIRMALAMAK
- ORTAKLIK ile/ve/değil/yerine TOPLUMSAL ADÂLET
( [not] COMMUNISM vs./and/but SOCIAL JUSTICE
SOCIAL JUSTICE instead of COMMUNISM )
- ORTAYA ÇIKARMA ile/ve/||/<> TEMELLENDİRME
- ÖRTÜŞME ile/ve/||/<>/> TAMAMLAMA
- ÖRTÜŞME = TETABUK = COINCIDENCE[İng.] = COÏNCIDENCE[Fr.] = KOINZIDENZ[Alm.] = COINCIDENTIA[Lat.] = COINCIDIR[İsp.]
- ÖRTÜŞME ile/ve/değil/||/<>/< TUTARLILIK
- ORUÇ ile/ve/<> TEKNE ORUCU
( ... İLE/VE/<> Çocuklara, öğlene kadar tutturulan alıştırma orucu. )
- ORUÇ ile TEŞYÎ[< ŞİYÂ]
( ... İLE Uğurlama, selâmetleme. | Ramazan'dan sonra altı gün[Şevval'in 1'inden, 6'sına kadar] oruç tutma. )
- ÖRÜMCEK AĞI =/=/= TENE, KERÎ[Fars.] =/=/= BEYT-ÜL-ANKEBUT[Ar.] =/=/= COBWEB[İng.] )
- ÖRÜMCEK ile TAVUSKUŞU ÖRÜMCEĞİ
( )
- OSAS/OBSTRÜKTİF UYKU APNE SENDROMU OBSTRUCTIVE SLEEP APNEA SYNDROME[İng.] değil/yerine/= TIKAYICI UYKU-SOLUK DURMASI BELİRGESİ
- OSMANLICILIK ile/ve/||/<>/> İSLÂMCILIK ile/ve/||/<>/> TÜRKÇÜLÜK
- ÖSTROJEN ile/ve/||/<> TESTOSTERON
( Dişillerde birincil eşeysel hormon. İLE/VE/||/<> Erillerde birincil eşeysel hormon. )
- OT ile TARAKOTU
( ... İLE Tarakotugillerden, otsu bir bitki. )
( ... cum DIPSACUS )
- OTC/OVER-THE-COUNTER DRUGS[İng.] değil/yerine/= TEZGÂH ÜSTÜ İLAÇ, RAFÜSTÜ İLAÇ
- ÖTEKİ DİLLERDEN, TÜRKÇE'YE GİRMİŞ SÖZCÜKLER ile/ve/||/<>/< TÜRKÇE'DEN, ÖTEKİ DİLLERE GİRMİŞ SÖZCÜKLER
( ... ile/ve/||/<>/< )
- ÖTEKİLEŞTİRME ile/değil TANIYAMAMA
- [ne yazık ki]
ÖTEKİLEŞTİRME ile/ve/<> TEKTİPLEŞTİRME
- OTİZM ile/ve/<> BENCİLLİK ile/ve/<> TEKBENCİLİK
- [ne yazık ki]
OTORİTER/LEŞME ile/ve/<> TOTALİTER/LEŞME
- ÖTÜCÜ KUŞLAR ile/ve TAKLACI KUŞLAR
- ÖVMEK ile/değil/yerine TAKDİR
- ÖVMEK ile TAKDİR ETMEK
( Birini, gıyabında övmek, fitneye neden olur/olabilir. )
( MEDÂR-I İFTİHÂR: Övünme nedeni/vesilesi. )
- ÖVMEK ile/ve/değil/yerine TESBİH ETMEK
- OXY ile/||/<> ESTHE-/ESTHESİO- ile/||/<> TACHEO-/TACHO-/TACHY- ile/||/<> BRADY-
( Akut, şiddetle algılanan, keskin şiddetli, çabuk, hızlı. İLE/||/<> Duyma, hissetme, duyulanım, algılayıcı oluşumlarla ilgili. İLE/||/<> Hız, kayma, hızla ilgili, hızlı, çabuk. İLE/||/<> Yavaş, yavaşlama. )
- OXYMORON ile TEZAT
- ÖYKÜNME = TAKLİT = IMITATION[İng., Fr.] = NACHAHMUNG[Alm.] = IMITATIO[Lat.] = MIMESIS[Yun.] = IMITACIÓN[İsp.]
- OYUN VE OYUNCAKTA:
TAŞ ile/ve/||/<> TOPRAK ile/ve/||/<> TUĞLA
- OYUN VE OYUNCAKTA:
TON[RENK] ile/ve/||/<> TINI ile/ve/||/<> TANIŞ
- OYUN ile TAMZARA
( ... İLE Doğu Anadolu'da, toplu olarak oynanan bir halk oyunu. | Bu oyunun müziği. )
- OYUNA GELMEK ile/ve/||/<> TAKLAYA GELMEK
- OYUNDA:
SU ve/||/<> KUM ve/||/<> TAHTA
- ÖZ TÜRKÇE ile/ve/değil/yerine/||/<> TAM TÜRKÇE
- ÖZ ile TEMEL
( ESSENCE vs. BASE )
- ÖZ ile/ve/||/<>/>/< TÖZ
( Özgürlük. İLE/VE/||/<>/>/< Zorunluluk. )
( Mâhiyet. İLE/VE/||/<>/>/< Cevher. )
( Güneş nasıl karanlığı bilmezse, Öz de Öz Olmayan'ı bilmez. )
( Mutluluk, özünüzden (gerçek varlığınızdan) gelir ve ancak onda bulunabilir. )
( Benlik sevgisinin yerine Öz'ün sevgisini koyun, o zaman manzara değişir. )
( Var olan herşeyin özü ve cevherisiniz. )
( Töz, kendinde olan ve kavranandır. )
( Töz, bir çokluk olamaz. )
( ÖZ: CEVHER[filozoflarda] | MÂHİYET[mantıkçılarda] | ZÂT[kelâmcılarda] | LÜBB[sufilerde] | EGO/SELF/NOMEN[psikolojide] )
( As the sun knows not darkness, so does the self know not the non-self.
Happiness comes from the self and can be found in the self only.
Replace self-love by love of the Self and the picture changes.
Understand that you are both, the essence and the substance of all there is. )
( Tözün gerçekleşmesi. )
( ESSENCE vs./and/||/<>/>/< SUBSTANCE )
( SUBSTRATUM cum/et/||/<>/>/< SUBSTANTIA )
( OUSIA ile/ve/||/<>/>/< ... )
( XING ile/ve/||/<>/>/< ... )
- OZA ile TARİH
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Eski zamanlar. İLE ... )
- ÖZBEKÇE ile TÜRKÇE
( İÇKİ İŞLERİ BAKANLIĞI = İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
DÖNEK = BARDAK
AHMAK = DURAK
KERHANE = İŞYERİ
YAMAN = KÖTÜ, YARAMAZ )
- ÖZDEŞ/LİK ile/ve TÜRDEŞ/LİK ile/ve SÜREKLİ/LİK ile/ve KURALLI/LIK
( IDENTITY vs./and HOMOGENEITY vs./and CONTINUITY vs./and REGULAR/NESS )
- ÖZELLİKLE(BİLHASSA) ile TAM TERSİNE/AKSİNE(BİLAKİS)
- ÖZEN ile/ve/||/<>/>/< TUTARLILIK
- ÖZEN/ÖZENME ile/ve/||/<> TERESSÜL[< RESEL]
( ... İLE/VE/||/<> Yavaş yavaş, dikkatle görme. | Harflerin mahreçlerine ve kısaltılıp uzatılmalarına uyma. )
- ÖZET ile/ve TEKRAR
( SUMMARY vs./and REPETITION )
- ÖZETLEMEK ile/ve "TOPARLAMAK"
- ÖZGÜR ile TUTUKLU
( Kişi, kendi iradesiyle kendini sınırlarsa Özgür. İLE Başkasının iradesiyle sınırlanırsa tutuklu. )
( Rahat olduğunda sıkıl ki, sıkıldığında rahat et! )
- ÖZGÜVEN ile/ve/||/<>/> TOPLUMSAL GÜVEN
- ÖZLEM ve/ne yazık ki/||/<> SIKILMA ve/ne yazık ki/||/<> TUTULMA
( Geride bıraktıklarımızı. VE/NE YAZIK Kİ/||/<> Elimizin altındakinden. VE/NE YAZIK Kİ/||/<> Ulaşamadıklarımıza. )
- ÖZÜN ÖLÜMSÜZLÜĞÜ ile/ve/||/<> TANRI'NIN "VARLIĞI/YOKLUĞU"
- [ne yazık ki!]
ÖZÜR DİLEYEMEMEK/DİLEYEMEYEN ile/ve/<> TEŞEKKÜR EDEMEMEK/EDEMEYEN
- PADEL TOPU ile/||/<> TENİS TOPU
(
)
- PAGODA ile STUPA ile TEMPLE
( Mutlaka su kıyısında olan Manastır-Okul-Dinlenme alanları ve vaaz verilen yer içeren tapınak biçimi. İLE Sivri ucu yukarıda, çan şeklinde, su kıyısı olmayan küçük ibadet yerleri. İLE İçinde büyük Buda heykelinin olduğu en büyük eğitim ve tapınma yapısı. )
- PAK[Fars.] değil/yerine/= TEMİZ
- PALAMUT/BİNİYTÜ[Ar.]/PELAMYA SARDA[Lat.] ile TORİK/PİÇUTA
( ... İLE Palamut balığının iri bir türü. )