Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

S-Ş'LERDE

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA VE FARKINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[ 12 May 2025 ]
itibariyle 10218 başlık/FaRk ile birlikte,
11647 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

(11/12)


- SÜNNÎ ile SUN(N)Î

( Mezhep. İLE Yapay. )


- SUNNÎ değil SÜNNÎ


- SÜNNÎLİK ile/> CAFERÎLİK


- SUNTA ile/ve/<> MDF ile/ve/<> AHŞAP

( )


- SUNTURLU KÜFÜR ile SİNKAF'LI KÜFÜR

( Çok kötü, berbat, ağza alınmaz küfür. İLE S.k/me sözcüğünün geçtiği küfürlerin, "S" ve "K" harflerinin Arapça okunuşuyla ifade edilmesi. )

( SUNTURLU: Yaman, adamakıllı, dehşetli. | Gösterişli, görkemli. )


- SUNTURLU = YAMAN/ADAMAKILLI | GÖSTERİŞLİ/GÖRKEMLİ


- ŞUNU ...:
"KONUŞACAĞIM" değil ANLATACAĞIM


- ŞUNU ...:
SÖYLER ile/ve/değil/||/<>/< SÖYLEMİŞ OLUR


- SUNUCU(SERVER):
TOWER ile/ve/değil/yerine/<> RACK ile/ve/değil/yerine/<> BLADE


- SUNUCU değil/yerine/= SUNUCU


- SUNUCU ile TEMSİLCİ


- SÜNÛH[Ar. çoğ. SÜNÛHÂT] ile SÜNÛH[Ar. çoğ. SÜNÛHÂT]

( Sağlam ve emin olma. | İyi bilme. | Diş yuvaları/çukurları. İLE Akla/hatıra gelme, içe doğma. | Çıkma, zuhûr etme. )


- SUNUM ile/ve DEĞER


- ŞUNUN DA İÇİNDE DAHİL OLDUĞU değil/yerine ŞUNUN DA İÇİNDE BULUNDUĞU


- SUNUŞ ile/ve ANLATMAK

( PRESENTATION vs./and TO TELL/TO EXPLAIN/TO DESCRIBE )


- SUNYA, SUNYATA[Sansk.](K'UNG[Çince]) ile ...

( Boşluk, Mahayana Budizmi'nde ikici karşıtlar düzlemi aşıldıktan sonra ortaya çıkan evrenin gerçek böylesiliği. )


- SUNYATA( ile/ve SU)'DA:
BOŞ ile/ve DOLU

( Olumsuz. İLE/VE Olumlu. )


- SUOMİ ile ...

( Finlandiya'nın Fince adı. )


- SUPAP/SİBOP değil/yerine/= KAPAÇ


- SUPAP/SUBAP[Fr.] ile SUPAP/SUBAP[Fr.]

( Bir yay yardımıyla gergin tutulan ve yatağın düzlemine dik olarak yaptığı gidip gelme hareketiyle bir akışkanın geçişini ayarlamaya yarayan kapak, sibop. İLE Bir devreye yerleştirildiğinde belirli koşullar altında, akımın yalnız bir yönde geçmesini sağlayan ve böylece, dalgalı akımları doğrultmaya yarayan düzenek. )

( SOUPAPE )


- SUPER AMOLED ile SUPER LCD

( Porselen yapmakta kullanılan bir tür ak ve gevrek kil, kaolin. )


- SÜPER EGO/SUPER EGO[İng.] değil/yerine/= ÜST BENLİK


- SÜPER EGO ile/değil ÜST BEN


- SÜPER İLETKEN ile/<> YALITKAN

( Elektrik direnci sıfır olan nesneler. İLE/<> Elektrik akımını iletmeyen nesneler. )


- SÜPERASİT ile/>< SÜPERBAZ

( Asidik gücü çok yüksek asit. İLE/>< Bazik gücü çok yüksek baz. )


- SÜPERENFEKSİYON/SUPERINFECTION[İng.] değil/yerine/= EKLENİK BULAŞ


- SUPERFICIAL (/EFFECT) vs. DEEP (/EFFECT)


- SÜPERFİSYEL/SUPERFICIAL[İng.] değil/yerine/= YÜZEYSEL, SIĞ


- SUPERIOR vs. BEYOND


- SÜPERIOR[İng.] değil/yerine/= ÜST, YUKARI


- SÜPERKRİTİK AKIŞKAN ile PLAZMA

( Hem sıvı, hem de gaz özellikleri gösteren nesne. İLE Yüksek enerjili iyonize gaz. )


- SÜPERKRİTİK AKIŞKAN ile SIVI

( Kritik sıcaklık ve basınç üzerinde bulunan nesne durumu. İLE Belirli bir oylumu ve biçimi olan nesne durumu. )


- SÜPERPOZİSYON/SUPERPOSITION[İng.] değil/yerine/= BİNİŞİM


- SÜPERVİZÖR/"SÜPERVAYZIR"[İng. < SUPERVISOR] değil/yerine/= GÖZETMEN


- SÜPERVİZÖR değil/yerine/= ÜST DENETÇİ


- ŞÜPHE ETMEK değil/yerine/= KUŞKU DUYMAK/KUŞKULANMAK


- ŞÜPHE[< TEŞBİH] ile/ve/||/<> REYB

( ... İLE/VE/||/<> Bilimsel, yöntemli kuşku. )


- ŞÜPHE[Ar.] ile KUŞKU


- ŞÜPHE/ŞÜBHE[Ar.] değil/yerine/= KUŞKU


- ŞÜPHE ile KÖTÜ/LÜK


- ŞÜPHE ve/< TASAVVUR

( Tasavvur olmadan şüphe oluşmaz/edilmez. )

( Kuşku söz konusu olduğunda sanığın lehine kullanılır. )


- ŞÜPHE ve/< TASAVVUR

( Tasavvur olmadan şüphe oluşmaz/edilmez. )


- ŞÜPHE ile/ve/değil/yerine TERK


- ŞÜPHELENDİRMEMEK ile/ve/<>/değil/yerine KARIŞMAMAK


- ŞÜPHELİ ile SANIK


- ŞÜPHELİNİN:
TAHLİYE TALEBİ ile/ve/değil/||/<>/< SERBEST BIRAKILMA TALEBİ

( Mahkeme aşamasında.[Koğuşturmanın mahkemece kabulünden sonra.] İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Soruşturma aşamasında. )


- SUPHİ PAŞA KONAĞI ile SUPHİ PAŞA YALISI

( Fatih'te, Saraçhane'de, Horhor yokuşundadır. İLE Beylerbeyi'ndedir. )

( 1854'te, Maarif Nâzırı Abdüllâtif Suphi Paşa tarafından. [Şu anda Rektörlük binası olarak kullanılmaktadır.] İLE Maarif Nâzırı Abdüllâtif Suphi Paşa tarafından. [Kıbrıs'lılar Yalısı olarak da bilinir.] )


- SUPIN/SUPINE[İng.] değil/yerine/= SIRT ÜSTÜ


- SUPINASYON/SUPINATION[İng.] değil/yerine/= DIŞA DÖNME


- SUPLEMAN[Fr.] değil/yerine/= EK

( Ek olarak yayımlanan yapıt. )


- SUPORTİF DOKU/SUPPORTIVE TISSUE[İng.] değil/yerine/= DESTEK DOKU


- supozituvar/supp./suppos.[Lat. < SUPPOSITORIUM] değil/yerine/= FİTİL,


- SUPPORT vs./and BACKGROUND


- SUPPORT vs./and ENCOURAGEMENT


- SUPPORT yerine DESTEK


- SUPRAMOLEKÜLER KİMYA ile/||/<> KOORDİNASYON KİMYASI

( Moleküller arası zayıf etkileşimleri inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Metal atomları ve ligandlar arasındaki koordinasyon bağlarını inceleyen bilim dalı. )


- SÜPRESAN/SUPPRESSANT, SUPPRESSIVE[İng.] değil/yerine/= BASKILAYICI


- SÜPRESYON/SUPPRESSION[İng.] değil/yerine/= BASKILAMA


- SÜPÜRGE ÇALISI/FUNDA = SÜPÜRGE OTU

( Fundagillerden, çiçekleri pembe, küçük bir çana benzeyen, işlenmemiş topraklar üzerinde yetişen; kökünden, ağızlık; dallarından, kaba süpürge yapılan, çalı görünüşünde bir bitki. )


- SÜPÜRGELİK ile SÜPÜRGELİK

( Süpürge yapmaya elverişli olan çalı, bitki vb. İLE Yapıların içinde, duvarların, döşemeyle birleştiği yerde, tabandan 10-15 santimetre yüksek, dışarıya çıkıntılı ağaç, mermer ya da mozaik kuşak. )


- SÛR-U İSRÂFİL ile/ve RÂDİFE

( "Başlangıç"ta. İLE/VE "Başlangıç"ta[kıyâmette]. )

( Sadâ. İLE İsfehan makamında olacak/mış.[Yassı namazının kameti de, İsfehan makamında okunur.] )


- SUR'A[Ar.] ile SURÂH[Ar.] ile SURÂH[Ar.]

( Güreşte, çoğunlukla ters dönmüş olan. İLE Çığlık, feryad. İLE Delik, gedik. )


- SÜR'AT[Ar.] ile ÂCELE["ACALE" değil!]


- SÛR[Ar. çoğ. ESVÂR, SÎRÂN] ile SÛR[Ar.] ile SU'R[Ar. çoğ. ES'ÂR] ile SÛR[Ar.]

( Şehrin etrafına çekilen yüksek duvar, kale, hisar. İLE Boynuzdan yapılmış büyük boru. | Kıyamette, Hz. İsrâfil'in üfleyeceği boru. İLE Artık.[yiyecek-içecek için] İLE Düğün. | Ziyafet. | Şenlik. )


- SUR[Ar.] ile SUR ile Sur

( Kale duvarı. İLE Uğur, alınyazısı. İLE Diyarbakır iline bağlı ilçelerden biri. )


- ŞÛR[Fars.] ile ...

( Tuzlu, kekremsi. )


- SÛR ile ...

( BOYNUZDAN YAPILMIŞ BÜYÜK BORU | KIYÂMETTE, HZ. İSRÂFİL'İN ÜFLEYECEĞİ BORU )


- SUR ile/ve BURÇ


- SUR ile/ve İÇ KALE


- SUR ile/değil SARNIÇ

( Kale duvarı. İLE/DEĞİL Yağmur suyu biriktirmeye yarayan, yeraltı su deposu. )


- ŞÛRA-YI DEVLET değil/yerine/= DANIŞTAY


- ŞURA ile ŞÛRA

( Şu yer. İLE Danışma kurulu. )


- SÜRAHİ ile İBRİK

( ... İLE Su ve sulu şeyler koymaya yarayan, kulplu, emzikli kap. )


- SÜRAHİ ile KARAFA/KARAFAKİ

( ... İLE Uzun boyunlu, kulpsuz küçük sürahi. )


- SÜRALGA/PİYASA[İt. < PIAZZA:Meydan.] ile KARABORSA[Tr.(KARA) + İt. < BORSA]

( Satıcıların mal satmak için bir araya geldiği yer, pazar. | Bir yol üzerinde gidip gelerek gezinme. | Alışveriş fiyatı, geçerli fiyat. | Arz ve talebin karşılaştığı alan. | Ortalık. İLE Piyasada olmayan bir malın gizlice yüksek fiyatla alınıp satılması işi. )


- SÜRAT[Ar.] değil/yerine/= HIZ

( Alınan yolun, harcanan zamana oranı. | Çabukluk. | Bir hareketten doğan güç, şiddet. )


- SURAT[Ar.] değil/yerine/= YÜZ


- SURAT/ÇEHRE değil/yerine/= YÜZ


- SURATSIZ ile "MEYMENETSİZ"


- SURATSIZ ile YÜZSÜZ


- SURDIŞI TEPELERİ ile/ve/değil SURİÇİ TEPELERİ


- SÜRDÜRMEK ile/ve YAŞAMAK

( TO CONTINUE vs./and TO LIVE )


- SÜRDÜRMEK ile/ve/değil/||/<> YÜRÜTMEK


- SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA HEDEFLERİ ile BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİN KORUNMASI

( 2030 yılına kadar ulaşılması gereken 17 küresel kalkınma hedefini içerir. İLE Bu hedeflerden biridir ve biyolojik çeşitliliğin kaybının önlenmesi için acil adımlar atılması gerektiğini vurgulamakta. )


- SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA ile ÇEVRE KORUMA

( Bugünkü gereksinimleri karşılamak için doğal kaynakları gelecek kuşaklar için de koruyarak kalkınmaktır. İLE Doğal çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi için yapılan çalışmalar. )


- SÜRDÜRÜLEBİLİR KILMALI!


- SÜRDÜRÜLEBİLİR/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YENİLENEBİLİR/LİK

( [not] SUSTAINABILITY vs./and/but/||/<>/> REGENERABILITY
REGENERABILITY instead of SUSTAINABILITY )


- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ve/||/<> AKILLANDIRMA ve/||/<> SÜRTÜNMESİZLİK


- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ile/ve/< GELENEK


- SURE vs. YES


- SÜRE/ÖMÜR ile/||/<> YARILANMA ÖMRÜ/HALF-LİFE


- SÛRE ile/ve ÂYET


- SÛRE ile MİZMÂR[Ar.]

( ... İLE Zebûr'un her bir sûresi. )


- SÜRE = MÜDDET, SAYRURE = DURATION[İng.] = DURÉE[Fr.] = DAUER[Alm.] = DURATIO[Lat.] = DURACIÓN[İsp.]


- SÜRE ile SÛRE

( Belirli bir zaman aralığı. İLE Kur'ân-ı Kerîm'in, 114 bölümünden her biri. )


- SÜRE ile SÜREÇ

( Sınırı/Dışı. İLE Hacmi/İçi. )

( TIME vs. PROCESS )


- SÜREÇ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- SÜREÇ İŞÇİLİĞİ ve/||/<> SÜREKLİLİK


- SÜREÇ/YOL:
SABIR İLE ve/||/<>/> NİYAZ İLE


- SÜREÇ ile/ve/<>/> (")SONUÇ(")

( Hiçbir nesne/kavram/olgu, taşıdığı/yansıttığı ada/olguya, kendine daha uygun bir ad/tanım bulunmasını olanaksızlaştıracak derecede bağlı değildir. )

( Süreci kavramadan, sonuçlar konuşulamaz!
Süreç düşünülmeden ve konuşulmadan, "sonuç"/lar konuşulamaz! )

( Sefer. İLE/VE/<>/> "Zafer". )

( Yargılama. İLE/VE/<>/> Yürütüm[infaz]. )

( Âlim ve âriflerin takibi, tutumu, ilgilendiği, odaklandığı, öncellediği. İLE/VE/<>/> Câhillerin, gençlerin, çocukların, toplumların, "güçlüler"in, yetersizlerin, eziklerin, kibirlilerin, kendini ya da başkalarını küçümseyenlerin, keyifçilerin, hazcıların, çıkarcıların, "avcı"ların, kozcuların, kumarbazların "tavrı", aradıkları, "öncelledikleri", saplandıkları, müşterisi ve bağımlısı oldukları. )

( Zihinleri/akılları devrede olanlar/tutanların ilgilendiği. İLE/VE/<>/> Duyguları ağır basanların duyarsızlığı/kayıtsızlığı. )

( Gerçekliklerle yüzleşebilenlerin ilgilendiği. İLE/VE/<>/> Beklenti(sin)de olanların uğraştığı/didiştiği. )


- SÜREÇ ile/ve AKIBET


- SÜREÇ ile/ve AKIŞ

( PROCESS vs./and FLOW )


- SÜREÇ ile/ve AŞAMA

( PROCESS vs./and PHASE/GRADE )


- SÜREÇ ile/ve/<> AŞAMALI BİRLİK


- SÜREÇ ile/ve/||/<>/< DAYANÇ/ÇIDAM/SABIR

( Ancak, anlayış, aydınlatır. )

( PROCESS vs./and PATIENCE )


- SÜREÇ ile/ve/||/<> DENEYİM ile/ve/||/<> DUYGU


- SÜREÇ ile/ve/<>/değil DÖNGÜ

( PROCESS vs./and/<> CYCLE )


- SÜREÇ ile/ve DÖNÜŞÜM

( Belirli bir seviyeye (olgunluğa/kemâle) ulaşmadan dönüşüm gerçekleşemez fakat dönüştürücü öğe/ler içeridedir. )

( PROCESS vs./and TRANSFORMATION )


- SÜREÇ ve/||/<> EYTİŞİM/DİYALEKTİK


- SÜREÇ ile FETRET[Ar.]

( ... İLE İki peygamber ya da sultan arasında peygambersiz/sultansız geçen süre. | İslâm'a göre, Hz. İsa ile Hz. Muhammed arasında geçen süre. | İki olay arasındaki süre. | Hükümet gücünün gevşediği bir yerde, düzenin yeniden kurulmasına kadar geçen süre. )


- SÜREÇ ile/ve/<> GELİŞİM


- SÜREÇ ile/ve İÇERİK

( PROCESS vs./and CONTENT )


- SÜREÇ ile/ve İZ

( PROCESS vs./and TRACK )


- SÜREÇ ile/ve MEKANİZMA

( PROCESS vs./and MECHANISM )


- SÜREÇ ile/ve/<> MÜCADELE


- SÜREÇ ile/ve OLUŞUM

( Taşı delen, suyun gücü değil damlaların sürekliliğidir. )

( PROCESS vs./and FORMATION/CONSTITUTION )


- SÜREÇ ile/ve/<> ÖZELLİK


- SÜREÇ ile PROSEDÜR

( PROCESS vs./and PROCEDURE )


- SÜREÇ ile/ve/||/<>/> SERENCÂM[Fars.] ile/ve/||/<>/> İNSİCÂM[Ar.]

( Aralarında birlik olan, belirli bir düzen ya da zaman içinde tekrarlanan, ilerleyen, gelişen olay ve hareketler dizisi. İLE/VE/||/<>/> Bir işin sonu. | Başına gelen. | Olay/vak'a. İLE/VE/||/<>/> Düzgünlük, tutarlık, bağdaşım. )


- SÜREÇ ile/ve/||/<> SİLSİLE


- SÜREÇ ile SONUÇ (Merkezlilik)

( Ağaç, meyvesinden tanınır. )


- SÜREÇ ile/ve SÖYLEYİŞ/BİÇEM/ÜSLÛP

( ... İLE/VE Konuşmacının, duygu, düşünce ve bilgilerini, ötekine iletme biçimi ya da yolu/yöntemi. )

( Yanlış üslûp, doğru sözün cellâdıdır. )


- SÜREÇ ile/ve SÜREÇ İÇİNDEKİ BAĞLAM

( PROCESS vs./and THE CONTEXT IN PROCESS )


- SÜREÇ ile SÜREGİDEN

( PROCESS vs. DURABLE )


- SÜREÇ ile/ve SÜREKLİLİK

( PROCESS vs./and CONTINUITY )


- SÜREÇ ile/ve/değil TANIM

( [not] PROCESS vs./and/but DEFINITION )


- SÜREÇ ile/ve/<> TARİHSELLİK


- SÜREÇ ile/ve TARÎK


- SÜREÇ ile/ve/||/<> TÜRÜM

( ... İLE/VE/||/<> Varolanların oluşumu. )


- SÜREÇ = VETİRE = PROCESS[İng.] = PROCESSUS[Fr.] = PROZESS[Alm.] = PROCESSUS[Lat.] = PROCESO[İsp.]


- SÜREÇ ile/ve YAPI

( PROCESS vs./and STRUCTURE )


- SÜREÇ ile/ve/<> YOL


- SÜRECE ile/ve/||/<>/> SÜRECE

( Sonuca değil "Süreç"e. İLE/ve/||/<>/> Belirli bir süre boyunca. )


- SÜREÇTE (OLMAK) ve/||/<> AKIŞTA (OLMAK)


- SÜREĞEN BÖBREK SAYRILIĞI ile/||/<> İVEĞEN BÖBREK YETMEZLİĞİ

( Böbrek fonksiyonlarının yavaş yavaş kaybı. İLE/||/<> Böbrek fonksiyonlarının ani kaybı. )


- SÜREĞEN BRONŞİT ile/||/<> İVEĞEN BRONŞİT

( Uzun süreli bronş yangısı. İLE/||/<> Kısa süreli bronş yangısı. )


- SÜREĞEN HEPATİT ile/||/<> İVEĞEN HEPATİT

( Uzun süreli karaciğer yangısı. İLE/||/<> Kısa süreli karaciğer yangısı. )


- SÜREĞEN MİGREN ile/||/<> EPİSODİK MİGREN

( Ayda 15 ya da daha fazla gün süren baş ağrıları. İLE/||/<> Ayda 14 ya da daha az gün süren baş ağrıları. )


- SÜREĞEN PANKREATİT ile/||/<> İVEĞEN PANKREATİT

( Pankreasın uzun süreli yangılanması ve kalıcı hasar. İLE/||/<> Pankreasın ani yangılanması ve kısa süreli belirtilarla ilişkili bir durum. )


- SÜREĞEN SİNÜZİT ile/||/<> İVEĞEN SİNÜZİT

( Uzun süreli sinüs yangısı. İLE/||/<> Kısa süreli sinüs yangısı. )


- SÜREĞEN YORGUNLUK BELİRGESİ/SENDROMU ile/||/<> UYKU APNESİ

( Sürekli yorgunluk ve enerji eksikliği. İLE/||/<> Uyku sırasında solunumun durması ve tekrar başlaması ile ilişkili bir uyku bozukluğu. )


- SÜREĞEN/KRONİK[Fr.] ile/||/<> İVEĞEN//AKUT[Fr./İng. < Lat.]

( Üzerinden zaman geçmiş sayrılık. İLE/||/<> İlerlemiş sayrılık. )

( Kısa süreli ve ani başlangıçlı sayrılıkları tanımlar. İLE/||/<> Uzun süreli ve yavaş ilerleyen sayrılıkları tanımlar. )

( MÜZMİN[< ZAMAN] ile/||/<> HAD )

( CHRONIQUE avec/||/<> ... )


- SÜREK:
NEŞE ve/<> MİZAC ve/<> MEŞREB


- SÜREKLİ "TESPİT" ile/||/<>/> YAKINMA


- Sürekli DİNLE!!!


- SÜREKLİ EKSİK ile/ve/<>/> "GEREKSİZ"


- SÜREKLİ EMEK ve/||/<>/= İNSANLIK


- SÜREKLİ İLİŞKİ ile/ve/değil/en azından DÜZENLİ İLİŞKİ

( Kur(a)mayabilirsin. İLE Kurabilirsin. )

( Düzen/siz. İLE Düzen-siz. )


- SÜREKLİ KAZANMAK ile/ve/||/<> HİÇ KAYBETMEMEK

( İkisi de olanaklı değildir! )


- SÜREKLİ NİCELİK ile/ve SÜREKSİZ NİCELİK

( Adet. İLE/VE Miktar. )

( Niceliğin parçaları/bölümleri arasında "birbirine değen ortak bir sınır" varsa. İLE Niceliğin parçaları/bölümleri arasında "birbirine değen ortak bir sınır" yoksa. )

( Sürekli olan deneyimlenemez, çünkü onun sınırları yoktur. )

( Çizgi. İLE/VE Nokta. )

( İndirgenemezlik ilişkisi vardır. )

( META BASES )

( Parçalararası komşuluk varsa. İLE/VE Parçalararası komşuluk yoksa. )

( Unit. VS./AND Quantity. )

( CONTINUAL QUANTITY vs./and DISCONTINUOUS/TRANSIENT QUANTITY )


- SÜREKLİ OLAMAYACAK OLANI, SÜREKLİ KILMAYA ÇALIŞMAK ile/değil/yerine SÜREKLİ OLABİLİR OLANI, SÜREKLİ KILMAYA ÇALIŞMAK

( Gövdesel. İLE/DEĞİL/YERİNE Zihinsel. )


- SÜREKLİ RÜZGÂRLAR ile/ve MEVSİMLİK RÜZGÂRLAR (MUSON) ile/ve YEREL RÜZGÂRLAR

( Tüm yıl boyunca birbirine ters yönde eserler ve okyanus akıntılarına neden olurlar. İLE/VE Muson yağmurlarında, yön değiştirdikleri Ocak ve Temmuz aylarında dev dalgalar olur. İLE/VE ... )


- SÜREKLİ RÜZGÂRLARDA[İng. TRADE-WIND]:
ALİZE[Fr.] RÜZGÂRLARI ile/ve BATI RÜZGÂRLARI ile/ve KUTUP RÜZGÂRLARI

( Tropikal bölgelerdeki denizlerde bütün yıl süresince düzenli esen rüzgâr. İLE ... İLE ... )


- SÜREKLİ:
"TOPLARSAK" ile/değil/yerine/>< PAYLAŞIRSAK

( Hiçkimseye yetmez. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Herkese yeter. )


- SÜREKLİ/DAİMA ile/ve/||/<> AŞIRI/LIK


- SÜREKLİ/HABİRE ile DURMADAN


- SÜREKLİ/LİK, DEVAM ile/ve TEKRAR

( Tekrarlama, soluğunuza istikrar kazandırır. )

( Tekrara neden olan arzudur. )

( Arzunun olmadığı yerde tekrarlamalar da olmaz. )

( Repetition will stabilise your breath.
It is desire that causes repetition.
There is no recurrence where desire is not. )

( CONTINUAL/CONTINUITY vs./and REPETITION )


- SÜREKLİ/LİK/LER ile/ve SÜREKSİZ/LİK/LER

( CONTINUITIES vs./and DISCONTINUITY )


- SÜREKLİ/LİK ile/ve DÜZENLİ/LİK

( İTTIRAT[Ar.]: Tekdüze olma durumu, düzenlilik. )

( CONTINUAL/CONTINUITY vs./and REGULAR/ORDERLINESS )


- SÜREKLİ/LİK ile/ve GELENEK/SEL

( CONTINUOUS vs./and TRADITIONAL )


- SÜREKLİ/LİK ile/ve İLERİYE DÖNÜK/LÜK

( CONTINUITY vs./and ... )


- SÜREKLİ/LİK ile/ve KALICI/LIK

( CONTINUOUS/NESS vs./and PERMANENT/NESS )


- SÜREKLİ/LİK ile SONSUZ/LUK

( Süreklilik sadece duyulardadır, gerçeklikte değildir. )

( CONTINUITY vs. ETERNITY )

( İSTİMRÂR ile ... )


- SÜREKLİ/LİK ile/ve SÜRDÜRÜLEBİLİR/LİK[SÜRDÜREBİLİR/LİK]

( CONTINUAL/CONTINUITY vs./and SUSTAINABILITY )


- SÜREKLİ/LİK ile ZORUNLU/LUK

( CONTINUITY vs. OBLIGATION
MOMIMON vs. ... )


- SÜREKLİ ile/ve/değil/yerine ARALIKSIZ

( [not] CONTINUOUS vs./and/but NONSTOP
NONSTOP instead of CONTINUOUS )


- SÜREKLİ ile/ve/değil ARKA ARKAYA


- SÜREKLİ ile/ve ÇOK

( Daha yukarıda olan daha aşağıda olana sürekli bir gibi görünür; daha aşağıdaki de daha yukarıdakine birçok gibi görünür. )

( CONTINUAL vs./and MUCH
The higher always appears as one to the lower and the lower as many to the higher. )


- SÜREKLİ ile/ve KESİKLİ

( Dalga. İLE/VE Parçacık. )


- SÜREKLİ = MÜTEMADİ = CONTINUOUS[İng.] = CONTINU[Fr.] = KONTINUIERLICH[Alm.] = CONTINUUM[Lat.]


- SÜREKLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SIK SIK


- SÜREKLİ ile SÜREKSİZ

( CONTINUAL vs. DISCONTINUOUS )

( MUNFASIL ile MUTTASIL )


- SÜREKLİ ile SÜREKSİZ

( MUNFASIL ile MUTTASIL )

( CONTINUAL vs. DISCONTINUOUS )


- SÜREKLİ ile/ve/değil/||/<> ÜST ÜSTE


- SÜREKLİLİĞİN:
"BOZULMASI" ile/ve/değil/||/<> KESİLMESİ


- Süreklilik için DİNLE!!!


- Süreklilik için SUS!!!


- SÜREKLİLİK:
KÜTLENİN KORUNUMU ve/||/<> MOMENTUMUN KORUNUMU ve/||/<> ENERJİNİN KORUNUMU


- SÜREKLİLİK ile/ve/<> AKTARIM


- SÜREKLİLİK ile BAĞIMLILIK

( CONTINUITY vs. DEPENDENCE )


- SÜREKLİLİK ile/ve/<> BELLEK

( CONTINUITY vs./and/<> MEMORY )


- SÜREKLİLİK ile/ve/<>/][ DEĞİŞİM


- SÜREKLİLİK ile/ve/değil DEVR/DEVİR


- SÜREKLİLİK ile/ve/<> DUYARLILIK(HASSASİYET)


- SÜREKLİLİK ile/ve GÜVEN

( Sürekliliği sağlayan, zihindir. )

( CONTINUITY vs./and TRUST/CONFIDENCE )


- SÜREKLİLİK ile/ve HIZ

( CONTINUITY vs./and SPEED )


- SÜREKLİLİK ile/ve/değil/||/<> İLERLEME


- SÜREKLİLİK ve İZLEM/STRATEJİ

( CONTINUITY and STRATEGY )


- SÜREKLİLİK ve KAZANÇ

( Kaybetmeyi ahlâksız kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. )

( Her dönem ve durum, bir kayıp, bir kazanım olarak ayrı ayrı değerlendirilmelidir. )

( CONTINUITY and PROFIT )


- SÜREKLİLİK ile/ve KORUNUM

( CONTINUITY vs./and PRESERVATION/CONSERVATION )


- SÜREKLİLİK ile/ve/<> ÖLÜMSÜZLÜK


- SÜREKLİLİK ve/<> ÖMÜR

( CONTINUITY and/<> LIFETIME )


- SÜREKLİLİK ile/ve/değil SÜREKSİZLİK

( Zaman. İLE/VE/DEĞİL AN. )


- SÜREKLİLİK ile/ve/||/<> TANELİLİK


- SÜREKLİLİK = TEMADİ = CONTINUITY[İng.] = CONTINUITÉ[Fr.] = KONTINUITÄT[Alm.] = CONTINUITAS[Lat.]


- SÜREKLİLİK ve UYGUNLUK/UYUŞMA/MUTABAKAT

( CONTINUITY and TO HARMONIZE )


- SÜREKLİLİK ile/ve/<> YAYGINLIK


- SÜREKLİLİK ile/ve ZORUNLULUK ile/ve KESİNLİK

( CONTINUITY vs./and COMPULSORY vs./and CERTAINTY )


- SÜREKSİZ ile/değil KESİKLİ

( [not] DISCONTINUOUS vs./but INTERMITTENT )


- SÜRELİ İCAP değil/yerine/= SÜRELİ ÖNERİ


- SÜRESİ ile/ve SÜRECİ


- SÜRESİNCE ile/ve/||/<>/> SÜRECİNCE


- SÜRESİZ İCAP değil/yerine/= SÜRESİZ ÖNERİ


- SÛRET-İ MÜMTAZE değil/yerine/= ÖNCELİKLİ


- SÛRET[Ar.] ile HEY'ET[Ar.]


- SÛRET[Ar.] ile SIBGA[Ar.]


- SURET ile GEOMETRİK BİÇİM


- SÛRET değil/yerine/= PAY


- SÛRET ile/ve/||/<> RUH

( Nesnede. İLE/VE/||/<> Organizmada. )


- SÛRET ile/ve/> SÎRET

( Sûret aynı olsa da, sîretler farklıdır. )

( Rahman. İLE/VE Rahim. )

( Biçim, görünüş, kılık. | Tarz, yol, gidiş. | Çare, çözüm. İLE Birinin iç durumu, tavrı, gidişi, ahlâkı. | Durum çevirisi, hal tercümesi, biyografi. | Yürüyüş, yaşam süreci. )

( Zihinde oluşan keyfiyet. İLE/VE/> ... )


- SÛRET ile/ve/<>/= SÛRE


- SÛRET ile/ve/> SÛVER

( ... İLE/VE/> Sûretlerin toplamı. )


- SURETA[Ar.] değil/yerine/= GÖRÜNÜŞE GÖRE, GÖRÜNÜŞTE | YALANDAN


- SURETİYLE[Ar.] değil/yerine/= YOLUYLA/KOŞULUYLA


- SÛRETLERİ KAVRAMADA:
ZİHİN/AKIL değil HAYAL


- SÜREYYA[Ar.]/PERVÎN[Fars.]/PLESIADES değil/yerine/= ÜLKER

( Boğa burcunda, yedi yıldızdan oluşan takım. | Kuzey yarımkürede, Boğa[Sevr] burcunun en parlak yıldızı olan Eddeberân'ın ilerisinde ve Feres-i A'zam yönünde görünen güzel bir yıldız kümesi. )


- SÜRFE/SURFE[Ar.] ile SÜRFE[Ar.]

( Kurtçuk. İLE Öksürük. )


- SÜRFİLE[Fr.] değil/yerine/= (SEYREK VE ÇAPRAZ) DİKİŞ


- SÜRGÜ/TIRKAZ ile SÜRGÜ

( Kapının kapanması için arkasına yatay olarak yerleştirilen, demir ya da ağaç kol, tırkaz, sürme. | Sıvayı bastırıp düzeltmek için kullanılan büyük mala. | Hastanın, büyük ve küçük abdestini yapabilmesi için altına sürülen kap. | Çoğu kez, bölümlere ayrılmış bir çubuk üzerinde ya bir cetvelin, bir kumpasın ortasına açılmış bir oluk içinde kayabilen, sivri uc ya da küçük lama. İLE Sürülmüş tarlayı bastırmak ve düzeltmek için kullanılan, taştan ya da ağaç kütüğünden tarım aracı, tapan. )


- SÜRGÜ ile TAPAN

( ... İLE Tarlaya atılan tohumu örtmek için gezdirilen, ağaçtan geniş araç, sürgü. )


- SÜRGÜN ETMEK değil SÜR(ÜL)MEK


- SÜRH ile/ve MADENÎ SÜRH

( Kırmızı, kızıl. Yazmaların bab ya da fasıl başlıklarının kırmızı mürekkep ile yazılması. İLE/VE Ateş renginde olanı. )


- SÛRÎ[Ar.] ile SÛRÎ[Ar.]

( Görünürde olan, hakiki ve içten olmayan. | Gösterişten ibaret olan, gösterişlik. İLE Düğüne ait, düğünle ilgili. )


- SÛRÎ/ŞEKLÎ[Ar.]/FORMEL[İng.] değil/yerine BİÇİMSEL


- SURİÇİ ile SURDIŞI


- SURİNAM(HOLLANDA GUYANASI) ile/ve/<> FRANSIZ GUYANASI ile/ve/<> İNGİLİZ GUYANASI


- SURİYE ile/ve/||/<>/>< IRAK (REKABETİ)


- SÜRMANŞET değil/yerine/= ÜSTBAŞLIK


- SÜRME ile SÜRME

( Araç kullanmak. | Kapı kanadını içeriden kapama, dolap kapağını yerinde tutma vb. işlere yarayan ve yuvası içinde ileri geri sürülebilen düzenek, sürgü. | Masa ve dolapta küçük çekmece. | Sürülerek kullanılan. İLE Kirpik diplerine sürülen, siyah boya, sürme, is. )


- SÜRMEK ile SIVAMAK

( TO SMEAR vs. TO PLASTER )


- SÜRMEK ile SÜRDÜRMEK


- SÜRMEK ile SÜRTMEK


- SURMISE vs. HALLUCINATION


- SURMISE vs./and ACCEPTANCE


- SURMISE vs./and CONDITIONING


- SURNÂME ve SURİYYE


- SÜRNATÜRALİST değil/yerine/= DOĞAÜSTÜCÜ


- SÜRNATÜRALİZM değil/yerine/= DOĞAÜSTÜCÜLÜK


- SURPRISE vs. UNEXPECTED PROGRESS


- SÜRPRİZ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- SÜRPRİZ[Fr./İng.] değil/yerine/= ŞAŞIRTI


- SÜRPRİZ ile/ve BEKLENMEDİK (OLUMLU) "GELİŞME"

( SURPRISE vs./and UNEXPECTED PROGRESS )


- SÜRPRİZ ile/ve ÜMİT/UMUT

( SURPRISE vs./and HOPE )


- SÜRREALİST değil/yerine/= GERÇEKÜSTÜCÜ


- SÜRREALİTE/SÜRREAL değil/yerine/= GERÇEKÜSTÜ


- SÜRREALİZM değil/yerine/= GERÇEKÜSTÜCÜLÜK


- SURRENDER vs. GIVEUP


- SÜRŞARJ[Fr., İng. SURCHARGE] değil/yerine/= YENİBASIM

( Bir sayının, sözcüğün yerine geçmek için üzerine başka bir sayı ya da sözcük basma işi. )


- SÜRT(ÜN)MEK ile DEĞMEK

( TEDELLÜK ile ... )

( RUB vs. TOUCH )


- ŞURTA ile SAHİBÜ'Ş-ŞURTA

( Önde gidip düşmanla savaşan asker. | Yelkene uygun rüzgâr. İLE Başkent ve öteki büyük merkezlerde, asayiş, şurta teşkilâtı tarafından sağlanırdı. Başlangıçta kadılık makamına bağlı olarak çalışan ve kadıların verdiği cezaları uygulayan bu teşkilât, bir süre sonra müstakil hale getirilmiştir. Görevi, suçluları takip ederek yakalamak olan şurta teşkilâtının başında, merkezde, genellikle nüfûzlu ailelerden seçilen bir görevli bulunurdu. Kentlerde, valilerin emrinde çalışan şurtanın görevi de asayişi korumak ve suçluların yakalanmasını sağlamaktı. )


- SÜRTME ile/<> SÜRTÜNME ile/<> SÜRTÜNÜŞ


- SÜRTMEK ile FİNK ATMAK


- SÜRTÜNME ve/||/<>/> ISI


- SÜRTÜŞ SÜRTÜŞME


- SÜRTÜŞME ile/ve/değil ÇEKİŞME


- SÜRTÜŞME ile/değil/yerine SÜRTÜNME


- SÜRÜ BAĞIŞIKLIĞI/HERD IMMUNITY[İng.] değil/yerine/= KİTLE BAĞIŞIKLIĞI


- ŞÜRÛ'[Ar.] ile ŞÜRÛH[Ar. < ŞERH]

( Başlama. İLE Açıklamalar, izahlar, şerhler. )


- SÜRÜ(N)MEK ile SÜRÜKLE(N)MEK


- SÜRÜ ile/ve/değil/||/<> KİTLE

( Hayvan için. İLE/VE/DEĞİL/||/<> İnsan için. )


- SÜRÜ ile NAHIR

( ... İLE Sığır sürüsü. )


- SÜRÜ ile/değil TOPLULUK/CEMAAT


- SÜRÜCÜ ARAÇ


- SÜRÜCÜ KARINCA ile/ve/||/<> ASKER SÜRÜCÜ KARINCA

( ... İLE/VE/||/<> Sürücü karıncaların, 3 katı büyüklüktelerdir. )


- SÜRÜCÜLER('İ)


- SÜRÜDEN:
AYRILAN ile/değil/yerine/>< AYRI OLAN

( Kurt kapar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kurtulur. )


- SÜRÜKLENME ile GECİKME


- SÜRÜM SÜRÜM (SÜRÜNMEK)


- SÜRÜNGEN/LER ile KELER/LER

( ZIBÂBİYYE-İ BERİYYE[: Kertenkele ve benzeri hayvanlar.] ile/ve ZIBÂBİYYE-i MÂİYYE[: Bu sınıfın suda yaşayanları.] )

( ZÂHİFE[çoğ. ZEVAHİF], ZIBÂBİYYE )

( REPTILE/S vs. LIZARD/S )


- SÜRÜNGEN/LER ile OMURGASIZLAR

( REPTILE/S vs. INVERTEBRATE/S )


- SÜRÜNGEN/LER ile SKINK/LER[Lat.]

( ... İLE Daha çok çöl bölgelerinde, kurak bölgelerde yaşayan üzerleri pullarla örtülü, küçük gövdeli sürüngenlerin oluşturduğu tür. )

( REPTILE/S vs. SKINK/S )

( ... cum SCINCUS )


- SÜRÜNGEN ile SÜRÜNGEN

( Sürünerek giden hayvan. İLE Yere, yatay olarak uzanan sap ya da kök. )


- SÜRÜNME ile SÜRTÜNME


- SÜRÜNME ile SÜRÜNME

( Yerde. İLE Koku. )


- SÜRÜNMEK ile ZORLANMAK


- SÜRÜNÜN PARÇASI OLMAK ile/değil/yerine/>< BÜTÜNÜN PARÇASI OLMAK


- SÜRÜP SÜRÜŞTÜRMEK


- SÜRÛR[Ar.] ile NEŞE/SEVİNÇ | TESKİN/TESELLİ


- SÜRÛRÎ[Ar.] ile Sürûrî[Ar.]

( Kurtçuk. İLE XVIII. yüzyılın ikinci yarısında yaşamış Osman adlı şair. Şiirden önce Hüznî, daha sonra Sürûrî takma adını kullanmıştır. Şiirleri hiciv ve mizah ağırlıklıdır. Şiirlerinde, ebced hesabıyla yaptığı tarihlendirmelerindeki başarılarıyla da öne çıkmıştır. [ö. 1813] )


- SÜRÛŞ ile ...

( MELEK | CEBRÂİL )


- SÜRVEY/SURVEY[İng.] değil/yerine/= ANKET, TARAMA


- SÜRVEYANS/SURVEİLLANCE[İng.] değil/yerine/= GÖZET-İZLE


- SÜRVİ ORANI/SURVİVAL RATE[İng.] değil/yerine/= SAĞ KALIM ORANI


- SÜRVİ/SURVİVAL[İng.] değil/yerine/= SAĞ KALIM


- SURVIVAL vs. CHALLENGE


- SÜRYANİ[Ar.]

( Samiler'in, Aramî kolunun doğu bölümünde olan bir Hristiyan topluluğu ve bu topluluktan olan kişi. )


- Sus artık! SUS!!!


- SÜS BİTKİLERİ = ZÎNET NEBÂTÂTI = PLANTES DE PARADE, PLANTES ORNEMENTALES


- Sus da SUS!!!


- Sus dedik ya! SUS!!!


- Sus dediysek SUS!!!


- Sus diyorlarsa SUS!!!


- Sus diyorsak SUS!!!


- Sus işte! SUS!!!


- Sus ki, SUS!!!


- Sus küçüğün, söz büyüğün! SUS!!!


- SUS-PUS (OLMAK[SESSİZLEŞMEK/KONUŞAMAMAK])


- SÜS-PÜS (SÜSLENMEK PÜSLENMEK)


- SUS! KONUŞ!!!


- SUS! SUS!!!


- SUS! ve DİNLE!!!


- SUS!!! "1-2-3 TIP!"


- SUS!!! İş yap!


- SUS!!! ve düşün!


- SUS!!!:
HAKARET değil UYARI/DESTEK


- SUS!!! ve/</>< DİNLE!!!


- SUS! ve/>/< DİNLE! ve/>/< KONUŞ! ve/>/< YAZ!!!

( bkz. www.FaRkLaR.net/SUS | www.FaRkLaR.net/Dinle | www.FaRkLaR.net/KONUS )


- SÛS[Ar.] ile SÛS[Ar.]

( Huy, tabiat.[TIYNET] | Meyan kökü. İLE Güve. | Kurtçuk. )


- ŞÜS[Fars.] ile/ve ŞÜŞ[Fars.]

( Akciğer. İLE/VE Karaciğer. )


- SUŞ/STRAIN[İng.] değil/yerine/= SOY


- SÜS ile/ve/değil/yerine/||/<> ESTETİK


- SÜS ile KENAR SUYU

( ... İLE Kenar süslemesi. )


- SÜS ile KUYUM

( Güzellik veren, güzelleştiren nesne. İLE Değerli metal ve taşlardan yapılan süs eşyası. )


- SÜS ile/ve/||/<> SATIRLARARASI SÜS[BEYN es-SÜTÛR]


- SÜS ile ŞEMSE[Ar.]

( ... İLE Yazma kitapların cildine, baş sayfalarının üst bölümüne ya da kumaşlara, kapı, pencere vb. yerlere işlenen ya da çizilen, güneş biçiminde süs. )


- SÜS ile/ve/||/<> SOS


- SÜS ile TUİGA[Samoa dilinde]

( ... İLE Baş süsü. )

( ... ile TUİGA )


- SÜS ile VOLAN[Fr.]

( ... İLE Bir devinimi, bir düzeneğe aktaran ya da makinelerde devinim hızını düzgün tutmaya yarayan tekerlek, düzenteker. | Kadın giysilerinin etek ucu, kol gibi yerlerine verev kesilmiş kumaştan yapılan süs. )


- Susabil ki, SUS!!!


- Susabildiğini aklında tut ve SUS!!!


- Susabilirsen SUS!!!


- Susabilirsin! SUS!!!


- Susabilme çalışması için SUS!!!


- Susabilmek için DİNLE!!!


- Susabilmek için SUS!!!


- SUSABİLMEK/SÜKÛT ve/||/<> PERHİZ/REJİM ve/||/<> NEŞE ve/||/<> COŞKU


- SUSABİLMEK ile/ve/||/<> ANLAŞMAK

( Susmak, anlaşmak değildir. Ancak, [gerektiğinde/gerektiği kadar] susabiliyor olmak, anlaşmayı sağla(tı)r. )


- SUSABİLMEK ve/||/<> GÜLÜMSEYEBİLMEK :)

( Tüm sorulara, en iyi yanıt. VE/||/<> Tüm durumlara, en iyi karşılık. )


- Susabilmeleri için DİNLE!!!


- Susabilmeleri için SUS!!!


- Susabilmemiz için DİNLE!!!


- Susabilmemiz için SUS!!!


- Susabilmen için DİNLE!!!


- Susabilmen için SUS!!!


- Susabilmeniz için DİNLE!!!


- Susabilmeniz için SUS!!!


- Susabilmesi için DİNLE!!!


- Susabilmesi için SUS!!!


- Susadıysan SUS!!!


- SUSAK ile SUSAK ile SUSAK

( Susamış olan, susayan. İLE Su kabağından yapılmış ya da ağaçtan oyulmuş maşrapa. İLE Salak, aptal. )


- SUSAM[Ar. < SİSAM] değil/yerine/= KÜNCÜK


- SUSAM/SİMSİM/KÜNCÜ[Fars. < KUNCUD] ile/değil ÜZERLİK

( ... İLE/DEĞİL Sedefotugillerden, yaprakları almaşık, çiçekleri beyaz renkte, susama benzeyen tohumları acı olan bir bitki. )

( SESAMUM INDICUM cum PEGANUM HARMALA )


- SUSAM ile SUSAM/SÜSEN

( Susamgillerden, sıcak bölgelerde yetişen küçük bir bitki. | Bu bitkinin yağ çıkarılan, öğütülerek tahin elde edilen ve simit vb.nin üzerine serpilen küçük sarımtırak tohumu. İLE Süsen bitkisi. )

( SESAMUM INDICUM cum ... )


- Susamadığın için DİNLE!!!


- Susamadığın için SUS!!!


- SUSAMURU ile AVRASYA SUSAMURU


- SUSAMURU ile DEV SUSAMURU/IRMAK KURDU

( ... İLE Amazon ormanlarında yaşarlar. )

( ... İLE Boyları, 2 m.'ye kadar uzunlukta olabilir. )


- SUSAMURU ile/<>/> GALAPAGOS DENİZ ASLANI

( LUTRA LUTRA cum ZALOPUS WOLLEBAEKI )


- SUSAMURU ile JAPON SUSAMURU


- SUSAN ile/değil/yerine SUSABİLEN


- Susarak konuşmak için SUS!!!


- Susarken SUS!!!


- SÜSEN[Fars.] ile/ve SARI SÜSEN

( Süsengillerden, yaprakları kılıç biçiminde, çiçekleri iri ve mor renkli, güzel görünüşlü ve kokulu, çok yıllık bir süs bitkisi, susam. İLE ... )

( IRIS vs./and YELLOW IRIS )

( IRIS cum/et IRIS XANTHOSPURIA )


- SÜSEN/SUSAM ile KARÇİÇEĞİ

( Süsengillerden, yaprakları kılıç biçiminde, çiçekleri iri ve mor renkli, güzel görünüşlü ve kokulu, çok yıllık bir süs bitkisi. İLE Süsengillerden, beyaz ve pembe çiçekler açan soğanlı bitki. )

( IRIS GERMANICA cum LEUCONIUM )


- SUSKUN KİTAP ile/ve KONUŞAN KİTAP


- SUSKUN/LUK ile/fakat/ne yazık ki "GEVEZE/LİK"

( [Her zaman] Bilgeliğin belirtisi değildir. İLE/FAKAT/NE YAZIK Kİ Aptallığın belirtisidir. )


- SUSKUN/LUK ile/ve/değil DURGUN/LUK


- SUSKUN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SUSAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SUSABİLEN


- SÜSLEME!:
"SAĞIRA" ve/||/<> "KÖRE"

( Sözünü. VE/||/<> Yüzünü. )

( Yorma dilini. VE/||/<> Süsleme sözlerini.
[Köre yormam dilimi, sağıra süslemem sözlerimi.] )


- SÜSLEME ile BEZEME

( HULLİYAT[Ar.]: Kadın süs eşyası, asım takım, takı. )

( DECORATION vs. ADORNMENT )


- SÜSLEME ve/||/<>/> İÇ KAPAK SÜSLEMESİ

( ... VE/||/<>/> XVI. ve XVII. yy.'da, sanatların zirvesiydi. )


- SÜSLEMEK ve/> TAÇLANDIRMAK


- SÜSLEYİP PÜSLEMEK


- SÜSLÜ/LÜK ile/değil/yerine/||/<>/< BAKIMLI/LIK

( SÜRRE DEVESİ GİBİ SÜSLENMEK )


- SÜSLÜ ile KIRNAK

( ... İLE Çalımlı, süslü kişi. | Güzel, titiz. | Cilveli, oynak. | Boylu boslu. | Çevik. | Cariye. )


- SÜSLÜ ile KOKET[Fr. < COQUETTE]

( ... İLE Güzel görünmeye çalışan, süse düşkün, kırıtan kadın. )


- SUSMA (OLANAĞI/HAKKI):
SORUŞTURMADA ile/ve/||/<>/> KOĞUŞTURMADA


- SUSMA HAKKI ve/||/<> ÂDİL YARGILANMA HAKKI ve/||/<> KENDİNE YÜKLENİLEN SUÇU ÖĞRENME HAKKI ve/||/<> SAVUNMA HAKKI ve/||/<> İFADE SERBESTLİĞİ ve/||/<> MASUMİYET GÖSTERGESİ ve/||/<> SİLAHLARIN EŞİTLİĞİ ve/||/<> AVUKAT YARDIMI ve/||/<> AYDINLATMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ ve/||/<> HUKUK DEVLETİ İLKESİ


- SUSMA HAKKI ve/||/<>/< ALEYHİNE KULLANMAMA

( Suç kuşkusu altında bulunan kişinin, hem soruşturma, hem de yargılama sırasında işlediği iddia edilen suçla ilgili olarak, kendine sorulan sorulara yanıt vermeye, bu yolda kanıt göstermeye zorlanamaması ve bu durumun, kişi aleyhine yorumlanamaması olarak ifade edilebilir. VE/||/<>/< ... )


- SUSMA HAKKI ile/ve/||/<> BAĞIŞIKLIK HAKKI


- SUSMA HAKKI ile/ve/||/<> SAVUNMA HAKKI


- SUSMA HAKKININ İSTİSNALARI:
KİMLİK BİLGİLERİNİ (DOĞRU) YANITLAMA ve/||/<> KENDİLİĞİNDEN YAPILAN AÇIKLAMALAR/İTİRAFLAR

( Ceza davası, ancak suçlu olduğundan şüphe edilen kişinin, belirli olması durumunda açılabilir. CMK'nın 170. maddesinde, iddianamede gösterilmesi gereken konular arasında, şüphelinin kimliği de sayılmıştır. CMK'nın 147. maddesinin, 1. fıkrasının, a bendinde, şüpheli ya da sanığın kimliğinin saptanacağını ve şüpheli ya da sanığın kimliğine ilişkin soruları doğru yanıtlandırmakla yükümlü olduğu belirtilmektedir. Şüphelinin, kimlik ve adresi ile ilgili bilgi vermekten kaçınması ya da gerçeğe aykırı beyanda bulunması dolayısıyla kimliğinin belirlenememesi durumunda, bu belirleme yapılıncaya kadar gözaltına alınması ve tutuklanması olanaklıdır. VE/||/<> Susma hakkının kapsamına girmeyen başka bir istisna, kendiliğinden yapılan açıklamalarla/itiraflarla ilgilidir. Örneğin, ... nedeni ile eşini öldürdükten sonra karakola giderek teslim olan kişinin, kendiliğinden yaptığı açıklamalardan önce susturulması, avukatın getirtilmesi söz konusu olamaz. Ayrıca, meşhut suç sırasında takip edilen kişinin söylediği sözler bakımından hukuka aykırı kanıt var sayılamaz. )


- SUSMA HAKKININ TARİHÇESİNDE, DÖNÜM NOKTALARI:
JOHN LILBURNE'NİN TUTUMU ve/||/<>/>/< MIRANDA UYARILARI

( 1637 yılında, İngiliz tarihinin en renkli, en dramatik kişilerinden biri olan John Lilburne’un, halkı yönetime karşı kışkırtan bir kitap yayımladığından dolayı tutuklanıp bu mahkeme önüne çıkarılması, susma hakkı konusunda bir dönüm noktası olmuştur. Lilburne, mahkemede, açıkça neyle suçlandığı hakkında bilgilendirilene kadar, sorulan sorulara yanıt vermeyi reddetti. Bu durum, ceza yargılaması açısından, tarihin bize taşıdığı, susma hakkının kullanılması ile ilgili ilk durumdur.

VE/||/<>/>/<

1. Sessiz kalma hakkınız vardır.
2. Söyleyeceğiniz her şey, mahkemede, aleyhinize kullanılabilir.
3. Herhangi bir soruya yanıt vermeden önce, avukat ile konuşma hakkınız vardır ve soruları yanıtlarken, avukatınız, yanınızda bulunabilir.
4. Eğer bir avukat tutamıyorsanız ve dilerseniz, size bir avukat belirlenecektir.
5. İfade sırasında, herhangi bir anda, soruların öncesinde ya da sonrasında, susma hakkınızı ve avukattan yararlanma hakkını kullanabilirsiniz. [1966 Arizona - ABD] )

( 1- You have the right to remain silent.
2- Anything you say can and will be used against you in a court of law.
3- You have the right to an attorney.
4- If you cannot afford an attorney, one will be appointed for you. )

( RIGHT TO REMAIN SILENT and/||/<>/>/< MIRANDA WARNING )


- Susma zamanı geldi! SUS!!!


- SUSMA:
TAM ile/ve/||/<> KISMÎ ile/ve/||/<> GEÇİCİ

( Şüpheli ya da sanığın, muhakemenin tüm aşamalarında, suçlamanın tümü bakımından susmasıdır. Tam susma, uygulamada çok sık rastlanılan bir susma çeşidi değildir. Şüpheli ya da sanığın, kendine yüklenen suç hakkında, hiçbir şey açıklamaması biçiminde ortaya çıkar. Ancak, şüpheli ya da sanığın, failliği hakkında tam bir inkârda bulunması, örneğin; "suçsuz olduğu"nu açıklaması ya da "olay yerinde bulunmadığı"nı söylemesi de, tam susma kapsamında değerlendirilmelidir. Şüpheli ya da sanığın, olaya ilişki herhangi bir açıklamada bulunmaksızın, kimliğine ve kişisel durumlarına ilişkin bilgileri vermesi durumunda da tam susma söz konusudur.

İLE/VE/||/<>

Şüpheli ya da sanığın, muhakemenin hangi aşamasında olursa olsun, kendine sorulan sorulardan bir kısmını yanıtlayıp, bir kısmını yanıtsız bırakması, kısmî susmadır. Örneğin; şüpheli ya da sanığın, cinayeti işlediğini kabul edip, neden işlediği ya da cinayet aracını nereye sakladığı konusundaki soruları yanıtsız bırakması gibi.

İLE/VE/||/<>

Şüpheli ya sanığın, muhakemenin bir aşamasında, olay hakkında konuşup, başka bir aşamasında susması, geçici susmadır. Örneğin, şüpheli ya da sanık, soruşturma evresinde konuşmuş fakat kovuşturma evresinde susmuşsa ya da soruşturma evresinde susup, kovuşturma evresinde konuşmuşsa, bu, geçici susmadır. )


- SUSMA ile/ve SUSUŞMA


- Susmadığın zaman SUS!!!


- Susmadıysan SUS!!!


- SUSMAK


- Susmak istemiyorsan SUS!!!


- Susmak istiyorsan SUS!!!


- SUSMAK:
"STRATEJİ" ile/ve/değil/||/<>/< HAK


- SUSMAK ile/ve/<>/değil/yerine DÜŞÜNMEKTE OLDUĞUNU BELİRTMEK


- SUSMAK ile/değil EBSEM OLMAK


- SUSMAK ile/ve/değil GEREKENİ YAPMAK


- SUSMAK ile/ve/değil/yerine SUSABİLMEK

( Kişi, susuyorsa; ya çok az şey biliyordur ya da çok fazla. )

( [not] TO BE SILENT vs./and ABLE TO BE SILENT
ABLE TO BE SILENT instead of TO BE SILENT )


- SUSMAK ile/ve TEFEKKÜR

( ... İLE/VE Gördüğü şey üzerinden fikrini derinleştirmek. )


- SUSMALI/SUSABİLMELİ!


- SUSmamayı Mecnun'dan, SUSmayı Leylâ'dan öğren! ve sen de SUS!!!


- Susman gerekiyorsa SUS!!!


- Susman gerektiği için SUS!!!


- Susman gerektiğinde susman gerektiği için SUS!!!


- Susmaya niyetin varsa SUS!!!


- Susmaya niyetin yoksa SUS!!!


- SUSMAYALIM! ve/||/<> BEKLEMEYELİM!

( Konuşabilme olanağımız varken. VE/||/<> Değiştirme olanağımız varken. )


- Susmuyorsan SUS!!!


- SÜSPANSİYON[Fr.] değil/yerine/= ASILTI


- SÜSPANSİYON/SUSPENSION[İng.] değil/yerine/= ASILTILI ÇÖZELTİ


- SÜSPANSİYON ile EMÜLSİYON

( Katı partiküllerin sıvı içinde askıda kaldığı karışım. İLE İki sıvının birbiri içinde dağılmasıyla oluşan karışım. )


- SUSPECT vs. ACCUSED


- SUSPICION vs. INTERROGATE

( INTERROGATE instead of SUSPICION )


- Sussan da SUS!, susmasan da SUS!!!


- SUSTA[İt. < SOSTA] ile SUSTA[Yun.]

( Köpeğin, arka ayakları üzerinde durması. İLE Emniyet yayı. )


- Sustuğunda SUS!!!


- Sustuğunda tamamen SUS!!!


- Sustuğunu anımsa ve SUS!!!


- Sustukça DİNLE!!!


- Sustukça SUS!!!


- Susturabilmek için SUS!!!


- Susturmak için SUS!!!


- Susturucu mu takarsın artık bilemem fakat SUS!!!


- Sustuysan SUS!!!


- Susulacak yerlerde SUS!!!


- Susuşabilmek için DİNLE!!!


- Susuşabilmek için SUS!!!


- Susuşmayı bil, öğren de SUS!!!


- SÜT DİŞLERİ ile/ve/> SÜREKLİ DİŞLER

( İS'ÂR/İSGAR[Ar.]["ga" uzun okunur]: Çocuğun diş çıkarması. )


- SÜT RENGİ MENİ ile/> ŞEFFAF MENİ

( Yetişkinlikte. İLE/> Boşaldıktan bir süre sonra. | Ergenliğin başladığı dönemden yetişkinliğe doğru ilk dönemlerdeki yapısı/rengi. [Birkaç yıla kadar sürebilir!] )

( Boşalmadaki rengi. İLE/> 10-15 dk. sonra su kıvamına ve rengine dönüşür. )


- SÜT VERMEDE, BEBEK VE ANNE İÇİN:
EMME ile/ve/||/<>/> DUYGU İLİŞKİSİ/AKTARIMI/PAYLAŞIMI

( İlk 3 dakika. İLE/VE/||/<>/> 3 dakikadan sonrası. )


- SÜT-LİMAN ile TOZ-PEMBE


- SUT[Fr. < SOUDE]

( Eskiden bazı bitkilerden, bugün sodyum klorürden elde edilen sodyum karbonatın ticaretteki adı. )


- SUT[Fr. SOUDE] ile ŞUT[İng. SHOOT]

( Eskiden bazı bitkilerden, bugün sodyum klorürden elde edilen sodyum karbonatın ticaretteki adı. İLE Futbolda, bir oyuncunun, topu, kaleye sokmak için ayağıyla yaptığı sert ve hızlı vuruş. )


- SÜT ile AĞIZ

( Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü. )


- SÜT ile/ve/<> ŞARAP

( İlim'i simgeler. İLE/VE/<> Aşk'ı simgeler. )


- SUTAŞI[Fr. < Mac.]

( Bazı giysilerin, yaka, kol, cep gibi yerlerini süslemekte kullanılan işlemeli şerit, suyolu. )


- SÜTLEĞEN ile TIGALA

( ... İLE Hekimlikte kullanılan, sütleğengillerden bir bitkinin verdiği zamk ve öz su. )


- SÜTLÜCE (< GALATAT[Yun.]) ile SÜTLÜCE

( Haliç'te, Hasköy'de, Halıcıoğlu'nun kuzeyindedir. İLE Beykoz'da, Yalıköy'de bulunan eski bir piknik yeri. )


- SÜTLÜCE = DÜĞÜNÇİÇEĞİ


- SÜTLÜOT ile SÜTOTU

( Çuhaçiçeğigillerden, yaprakları salata gibi yenilen bir bitki. İLE Sütotugillerden, Kuzey Amerika'da yetişen, kökleri tıpta kullanılan, otsu bir bitki. )

( GLAUX MARITIMA cum POLYGALA VULGARIS )


- SUTRA[Sansk.] ile ...

( Temel metinler. Buda'nın kendi gerçek öğretisinin bulunduğu cilt. Buda'nın öğretilerinden oluşan ve doğrudan Buda'nın sözlerini aktardığı varsayılan yazılara verilen ad. Tripitaka'nın bir kısmı. )


- SUTRATMA ile ...

( Tüm var olanlar arasındaki bağlantı halkası. Tezahür âlemlerini birarada tutan iplik, yani tüm var olanların destekleyicisi olan Saf Bilinç. )


- SÜTÛN[Fars.]/ÂSİYE[Ar.] ile/yerine DİREK

( PILLAR vs. POLE )


- SÜTUN[Fars.]/KOLON[Fr. ] = = DİKME

( Herhangi bir maddeden yapılan, zaman zaman üstünde çıkıntılı bir bölüm olan, genellikle bir altlığa, bazen doğrudan doğruya yere dayalı silindir biçiminde düşey destek. | Gazete, dergi, kitap vb. yazılı şeylerde, sayfanın yukarıdan aşağıya doğru ayrılmış olduğu dar bölümlerden her biri, kolon. | Alt alta sıralanmış şeyler dizisi. | Oldukça yükseğe çıkan ve silindire benzeyen şey. | [matematik] Bir tablo ya da grafikte düşey durumdaki yüzey. = Sütun. | Katlardaki döşemeleri birbirine bağlayan düşey boru. )

( Sütun Nedir ve Çeşitleri Nelerdir? )


- SÜTUN[Fars.] ile/ve/<> ANTE[Lat.]

( ... İLE/VE/<> Eski Yunan ve Roma mimarlıklarında, bir duvarın köşesinde ya da ucunda yer alan sütun ya da duvar ayağı. )


- SÜTUN[Fars.] ile/değil PARAÇOL/PARAŞOL[İt. < Yun.]

( ... İLE/DEĞİL Gemi çatmasında, eğri parça. | Cumba vb. altına destek olarak konulan eğri ağaç. )


- SÜTUN ile/||/<> SÜTUNÇE

( Genellikle mermerden, yekpare, taşıyıcı mimari öge. İLE/||/<> Küçük sütun.[Mihrap ve portal gibi yerlerde daha çok dekoratif amaçla kullanılır.] )


- SÜTÛR[Ar. çoğ. SİTR] ile SÜTÛR[Ar.]

( Perdeler, örtüler. İLE ... )


- SÜTÜR/SUTURE[İng.] değil/yerine/= DİKİŞ | KAFATASI KEMIK EKLEMI


- SUTYEN


- SUTYEN GİYMEK değil SUTYEN[Fr. < SOUTIEN-GORGE][SÜTYEN değil!] TAKMAK

( Fransızca'da "SOUTIEN-GORGE" olarak geçen, "SOUTIEN"[: Dayanak] anlamına gelen sözcüğün Türkçe'leştirilmişidir. Ayrıca İngilizce'de "SUIT"[: Takım elbise] sözcüğü ile ve yine İngilizce "-IAN"[taraflılık, tarafında olan, kaynaklanan] eki ile de bağlantılandırılabilir. Hareket noktası olan ve zamanla gövdeyi(memeleri ve de özellikle meme ucunu) kıyafete uygun hale getirmeye yarayan, "bunu sağlamanın aracı olan nesne" kullanımına dönüşmüştür. [ "Sütyen" kullanımı yanlıştır. Doğrusu U harfiyle "Sutyen"dir! ] )


- SUTYEN ile/değil BİKİNİ

( Görünmeyen. İLE/DEĞİL Görünen. )


- SUÛD[Ar.] ile SUÛD[Ar. < SA'D]

( Yukarı çıkma, yükselme. İLE Kutsal sayılan yıldızlar. )


- ŞÜUNAT-I GAYBİYE ile ŞÜUNAT-I MEVCUDİYE


- ŞUUR[Ar.] değil/yerine/= BİLİNÇ/US

( ŞUUR[Ar.]: Çatlak, sızıntı. = Kendi varoluşunun, sorumluluğu ve denetimi. | Anlama, anlayış, duyum/hissetme. )


- ŞUÛR[Ar.] ile ŞUÛR[Ar. < ŞA'R] ile ŞÜHÛR[Ar. < ŞEHR]

( Anlama, anlayış, duyumsama/hissetme. İLE Kıllar. İLE Aylar. )


- ŞUUR ile/ve HÜRMET

( Kur'an'î akıl ile furkanî aklın birliği. İLE/VE ... )


- ŞUUR ile İŞRAK(AYDINLANMA)

( EŞ'AR[< ŞUUR]: Sızıntı. )


- ŞUÛR ile/ve/||/<>/>/< NUR

( Anlama, anlayış, hissetme, duyma. İLE/VE/||/<>/>/< Işıma, aydınlık/aydınlanma, bilinçlenme. )


- ŞUUR ve/||/<>/< ŞİİR ve/||/<>/< EŞAR

( Sızıntı. )


- ŞUURSUZLUK değil/yerine/= BİLİNÇSİZLİK


- SUV[İng. < Sport Utility Vehicle] ile/||/<> JİP[İng. < JEEP]


- SÜVÂR[Fars.] ile ...

( BİNMEK, BİNİCİ )


- SÜVÂRİ[Fars. SEVÂRÎ] ile SÜVÂRİ[Fars. SEVÂRÎ]

( Atlı. | Atlı asker. İLE Ticaret gemilerinde kaptanlık yapan kişi. )


- SÜVE/SÖVE ile SÖVE[Fr. SEUIL]

( Kapı ve pencerenin yerleştiği kasa, çerçeve. | Avlu kapısının iki yanına konan uzun taşlar. İLE Pencere ve kapı kenarlarındaki süs kalıpları. )


- SÛVER-İ MÜSADDAKA değil/yerine/= ONAYLI/ONANMIŞ ÖRNEK


- SÜVETER[Fr./İng. < SWEATER] değil/yerine/= ÖRGÜ KAZAK

( Genellikle, altına gömlek giyilen, kolsuz kazak. )


- SUYA DAYANIKLILIK ile/ve/||/<> SU GEÇİRMEZ/LİK


- SUYA-SABUNA (DOKUNMA[MA]K)


- Suyu DİNLE!!!


- SUYU KULLANMAK:
MUSLUĞU AÇAR-AÇMAZ ile/yerine BİR MİKTAR SU AKITTIKTAN SONRA


- SUYU:
AYAKTA İÇMEK değil/yerine OTURARAK İÇMEK


- SUYU:
YEMEKTE İÇMEK değil/yerine YEMEKTEN 1 SAAT ÖNCE YA DA SONRA İÇMEK

( ÂB-HURDE: Su içen. )


- ŞÜYÛ'[Ar.] ile ŞÜYÛH[Ar. < ŞEYH]

( Herkesçe duyulma, bilinme, yayılma, dağılma. | Ortaklardan birinin, aralarındaki ortak malların her bir parçasının üzerine hisselerinin yayılmış olması. İLE Şeyhler. | Yaşlılar. )


- SUYUN ÜSTÜNDE YÜRÜMEK değil HAVADA KOŞMA/İLERLEME

( Yürünemez! DEĞİL Hız ile elde edilen ve yanılsama/çarpıtma ile "çıkarsanan"/indirgenen. )


- SUYUN, GÖVDEDEKİ VE ZİHİNDEKİ:
ARINDIRICILIĞI ve/<> DENGELEYİCİLİĞİ

( Çeşitli ve olası sıkıntı/yoğunluk durumlarında, banyo yapmanın, sıcak suyun ve ılık suyla tamamlamanın etkisinden/katkısından ve özelliğinden her zaman yararlanabilirsiniz... )


- SUYUN:
BUHARLAŞMASI ile/ve/||/<> BİTKİLERCE EMİLMESİ


- SUYUN:
"ŞARLAMASI" değil/< ŞIRILDAMASI


- SUYUNA GİTMEK ile/ve/<>/değil/yerine AYAK UYDURMAK


- SUYUNA GİTMEK ile/ve/<>/değil/yerine KÖPRÜDEN GEÇENE KADAR, AYIYA, DAYI DEMEK


- SÛZ[Ar.] ile -SÛZ[Ar.]

( Yanma, tutuşma, ateş, sıcaklık. | Dert, ıstırap, acı. İLE "Yakan, yakıcı" anlamlarına gelerek birleşik sözcükler yapar.[DİL-SÛZ: Gönül yakan/yakıcı. | VİCDAN-SÛZ: Vicdan yakan.] )


- SÛZEN-BÂL[Fars.]

( Kanadının tüyleri iğne gibi düz ve dik olan kuş. )


- SÜZEREN ile/ve/||/<> VASSAL ile/ve/||/<> UC BEYLERİ ile/ve/||/<> ULEMÂ AİLELERİ


- SÜZGEÇ ile/ve/değil EŞİK


- SÜZGEÇ ile/değil SÜNGER


- SÜZGÜ ile SÜZGEÇ

( Delikli çanak. | Fide sulamak için tenekeden yapılan, ucunda süzgeci olan kap. İLE Sıvıları süzmeye yarayan araç. | Bir akışkandaki yabancı maddeleri süzüp ayıran alet ya da aletlerden oluşan düzenek. | Sulama kovasının ucuna takılan, küçük delikli metal parça. )


- SUZİDİL[Fars. SÛZ-DİL] ile SUZİDİLÂRÂ[Fars. SÛZİ-DİLÂRÂ] ile SUZİNAK[Fars. SÛZNÂK]

( Klasik Türk müziğinde bir birleşik makam. İLE Klasik Türk müziğinde bir birleşik makam. İLE Klasik Türk müziğinde, basit bir makam. )


- SÜZMEK ile DAMITMAK


- SÜZMEK ile/ve ELEMEK

( Sıvılarda. İLE/VE Katılarda. )


- SÜZMEK ile/ve TARAMAK


- SÜZÜLEN GÜNEŞ LEKESİ ile/ve PATLAYAN GÜNEŞ LEKESİ


- SÜZÜLME ile/<> SÜZÜLME

( Bir kuşun, kanat vurmadan yaptığı uçuş. İLE Bir uçağın, motorunu boşa alarak ya da durdurarak yaptığı uçuş. )


- SÜZÜM SÜZÜM (SÜZÜLMEK)


- SVM/SUPPORT VECTOR MACHINES[İng.] değil/yerine/= DESTEK VEKTÖR MAKINELERİ


- SVO/SEREBROVASKÜLER OLAY CEREBROVASCULAR ACCIDENT[İng.] değil/yerine/= BEYİN-DAMAR OLAYI


- SWAP[İng.] değil/yerine/= TAKASLAMA


- SWARGA ile ...

( Semavi âlemler. )


- SWARUPA ile ...

( Bireyin kendi şekli, doğası, karakteri. )


- SWING vs. SHAKE OFF


- SWITCH VARIABLE[İng.] değil/yerine/= ANAHTARLAMA DEĞİŞKENİ


- SWITCH[İng.] değil/yerine/= ANAHTAR


- SWITCH ile BRIDGE


- SWOT:
STRENGTH ve/||/<> WEAKNESS ve/||/<> OPPORTUNITY ve/||/<> THREAT

( Güçlü yönler. VE/||/<> Zayıf yönler. VE/||/<> Fırsatlar. VE/||/<> Tehditler. )


- SYMBIOSIS değil/yerine/= YAŞAM ORTAKLIĞI


- SYMBOL vs. CONCEPT


- SYMPATHIZE vs. LIKE


- SYNCHRONICITY ile SIMULTANEISM


- SYNONYMES


- syr.[Lat. < SYRUPUS] değil/yerine/= ŞURUP


- SYSTEM vs./and CONCEPT


- SYSTEMATICS ile/ve TAXONOMY

( Bitkiler ve hayvanların sınıflandırma işleriyle uğraşan bilim dalı. İLE/VE Doğal bağlantılarına göre bitkileri ve hayvanları çeşitli sınıflara koymakla uğraşan bilim dalı. )


- TA'DÂD[Ar. < ADED] değil/yerine/= SAYMA; SAYI | BİRER BİRER SÖYLEME, SAYIP DÖKME; SAYIM

( SAYMA; SAYI | BİRER BİRER SÖYLEME, SAYIP DÖKME; SAYIM )


- TAACCÜB[Ar. < ACEB] değil/yerine/= ŞAŞMA/ŞAŞAKALMA

( [bkz. TAHAYYÜR] )


- TÂBİ ile SEVMEK

( İkisinin de, "Nasıl?"ı olmaz/sorulmaz. )

( Tâbi olan ve seven, herşeyini sunar, hiçbir şey beklemez/sakınmaz. )


- TABİP/TABİB/HEKİM/DOKTOR değil/yerine/= SAĞAN/SAĞALTMAN/SAGUN/ONULTMAN


- TABLDOT[Fr. TABLE D'HOTE] değil/yerine/= SEÇMESİZ YEMEK

( Seçmesiz yemek. | Birçok kişinin, erzak sağlayıp kendilerine yemek pişirtmek için kurdukları ortaklık. )


- TABLO ile ŞEMA[Fr.]

( CHART vs. SCHEME/SCHEMA[phil.] )


- TAC MAHAL ile SAFDAR JANG

( Agra - Hindistan [1631 - 1654] İLE Yeni Delhi - Hindistan [1754] )


- TAÇ ile STEFANUS


- TADINI ÇIKARMAK ile/ve SEFASINI SÜRMEK


- TAFRA[Ar.] değil/yerine/= SIÇRAMA

( Yukarıya sıçrama, atlama. | Yukarıdan atıp tutma. | İlimde, rütbe, derece alma. )


- TAHASSUN[Ar.] değil/yerine/= SIĞINMA

( Korunmak için bir yere çekilme. )


- TAHDİDAT[Ar.] değil/yerine/= SINIRLAMALAR


- TAHDİT[Ar.] değil/yerine/= SINIRLAMA, ÇEVRELEME


- TAHİR ve/ TAYYİB ve/ KUDDÜS ve/ SUBBUH

( Kirlerden. VE Ayıplardan. VE Kalpten. VE Nefsten. )

( SUBBUH: Yüzmek. )


- TAHKİK ETMEK değil/yerine/= SORUŞTURMAK


- TAHKİKAT değil/yerine/= SORUŞTURMA


- TAHLÎL ile ŞERH

( ANALYSIS vs. EXPLANATION )


- TAHLİYE (ETMEK) değil/yerine/= SALIVERİ (SALIVERMEK)


- TAHLİYE ile SERBEST BIRAKMA


- TAHT değil/yerine/= ŞIN


- TAHTA KAŞIK'TA:
ŞİMŞİR ile/ve/değil/yerine SANDAL AĞACINDAN


- TAHTA ile ŞENDERE

( Kaplamacılıkta kullanılan ince tahta. | Fıçı kaburgası. | Tekir cinsinden bir balık. )


- TAHTA ile SENİT, YASTAĞAÇ/YASDIĞAÇ

( ... İLE Ensiz ya da kaplamalık tahta. )


- TAHTA ile SUNTA


- TAHTÂNÎ ile/||/<> TAHTEL-ARZ ile/||/<> SATIH

( Binanın alt bölümü. İLE/||/<> Yer altı. İLE/||/<> Yüzey, bir nesnenin dış yüzü. )


- TAKDİR ETMEK ile/ve/<> SEVME(ME)K

( Sevmeyebilirsiniz fakat takdir edebilirsiniz![/etmelisinizdir!] )

( TO APPRECIATE vs./and/<> (NOT) TO LOVE )


- TAKILMAK ile/ve SATAŞMAK


- TAKILMAK ile/ve SENDELEMEK


- TAKINTI OBSESYON ile/ve/> SİNİRCE TAASSUB NEVROZ ile/ve/> ÇILDIRI/PSİKOZ


- TAKINTI ile/ve SAPLANTI

( Takıntı, var olmayan ikiliği her yerde görmekte direnen zihninizdedir. )

( MONOMANİ: Zihnin tek bir şeye takılıp kalması biçimindeki akıl dengesizliği. )

( The catch is in your mind, which insists on seeing duality where there is none. )

( CATCH vs./and OBSESSION )


- TAKİPÇİ ile SAVUNUCU

( PURSUER vs. DEFENCER )


- TAKLİT ile SADÂKAT


- TAKSÎM ile SAVAK

( Akarsuların ayrıldığı yer. İLE Değirmen suyunu başka yöne akıtmak için yapılan düzen. | Bir barajın fazla suyunu akıtmak için yapılan düzen. )


- TAKSİMETRE[Fr.] değil/yerine/= SAYAÇ

( Taksilerde, ödenecek ücreti gösteren sayaç. )


- TAKTİK ile STRATEJİ(K)


- TALEB[Ar.] ile SUÂL[Ar.]


- TALEBE ile SÂLİK


- TALENT[Yun. TALANTON] ile/ve/> STATER

( 26 kg. İLE/VE/> Para birimi Talent'ten üç mina daha ağır yapılarak, aradaki fark ağırlık talenti'nin birimlerine paylaştırılmıştır. Bu birim stater'dir. [873,2 gram] ve eski sikkeye yani 'Didrahmi'ye denk sayılacak bir ağırlık birimidir, ayrıca askatları vardır. )

( Atina'da alışverişte kullanılan Talent 36,39 kilogramdı. Para birimi olarak ağırlığı ise 25,92 kilogramdı. Talanton'un altmışta biri de mİna'ydı.[436,60 gram]. )


- TALEP ile/ve SUAL

( REQUEST vs./and TO ASK )


- TÂLİB ile/ve ŞÂRİ

( ... İLE/VE Bir ilme başlayan. )

( Mantık ilmini tasavvur etmezsen, mutlak belirsizin(mechûlün) tâlibi olursun! )


- TÂLİB ile/ve ŞÂRİ

( ... İLE/VE Bir ilme başlayan. )


- TALİH = FORTUNE[İng., Fr.] = SCHICKSAL[Alm.] = FORTUNA[Lat.]


- TÂLİK ile/ve/||/<> SÜLÜS(CELÎ) ile/ve/||/<> RİKÂ ile/ve/||/<> NESİH

( XIV. yy. sonlarında ve XV. yüzyıl başlarında, Anadolu'da. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> XIX. yüzyıl başlarında. İLE/VE/||/<> Kur'ân-ı Kerîm'de. )


- TÂLİM MÜRŞİDİ ve TARİKAT MÜRŞİDİ ile/ve/değil/yerine/> SOHBET MÜRŞİDİ

( Mürşit, mürşitten kurtulmak içindir. )


- TAMAMEN ile SADECE


- TAMAMEN ile SONUNA KADAR


- TAMAMLAMAK ile/ve/değil/<> SÜSLEMEK


- TAMİLLER ile/ve/<>/>< SEYLAN'LILAR

( Hindistan'ın güneyinden Sri Lanka'ya göç eden ilk Tamiller ve Seylan'lılar, yıllar boyunca birbiriyle savaşmışlar. Sri Lanka'nın tarihte yerini alması ise, III. yüzyılda, başkenti Anuradhapura'dan, Buda felsefesini yayan ve bütün adayı denetimi altına alan Kral Tissa ile gerçekleşmiştir. Tamiller ile girişilen çatışmalarda, Seylan'lılar galip gelmiştir. Monarşi, dinin yayılmasını kolaylaştırmış, ülkeyi geliştirmiş, anıtlar, tapınaklar ve sulama düzenekleri kurulmuştur.

XIII. yüzyıldan sonra, sulama düzeni kötüleştiği ve azınlıkta kalan Tamiller, gittikçe daha fazla baskı yaptığından dolayı, ada halkı, başkenti sürekli değiştirmiş ve adanın güneyine çekilmek zorunda kalmıştır.

Sri Lanka adası, tarihi boyunca işgalcilerin, Portekiz'li, Hollanda'lı ve İngilizler'in akınına uğramış. Uzun yıllar, İngiltere'ye bağlı bir sömürge olarak kalmış. XIX. yüzyılda alevlenen milliyetçilik hareketleri sonucu, Hindistan'ın paralelinde, 1947 yılında, herhangi bir çatışmaya girmeden bağımsız devlet olmuştur. )

( Sri Lanka'nın yakın tarihinde önemli bir yeri olan Dias Bandaranaike, 1951 yılında, "Sri Lanka Özgürlük Partisi"ni kurarak iktidara gelmiştir. Sinhali milliyetçiliğini ve Budizm'i savunan sosyalist çizgide bir siyaset süren Bandaranaike, ülkesinin resmî dilini, İngilizce'den Sinhali diline çevirmiştir.

[1959 yılında bir suikasta kurban gidince, dul eşi Sirimavo Bandaranaike, iktidarı devralmış ve eşinin siyasetini devam ettirmiştir. 1994 yılına kadar ve dünyanın ilk kadın önderi olarak Sri Lanka'yı yönetmiştir.] )


- TANBURÎ CEMİL BEY ile/ve/||/<> ŞERİF MUHİDDİN TARGAN


- TANGA KÜLOT ile SLIP KÜLOT ile G STRING


- TANI/TEŞHİS[Ar.] ile SAĞALTIM/ONDURMA/REHABİLİTASYON/REHABILITATION[İng.]


- TANIK/ŞAHİT ile/ve/değil GÖZLEMCİ


- TANIMADIĞINDAN KORKMAK ile/değil/yerine SENİ TANIMAYANDAN KORKMAK


- TANIMLAMA ile/ve/||/<>/> SINIFLAMA


- TANIMLAMA ile/ve/<> SINIRLAMA

( Sınırlama doğal olmalıdır. Durumun ve kişinin kendinin koyduğu kısıtlamalar fazla sıkı ya da fazla gevşek olduğu takdirde söz edilen doğallık duygusu hissedilemez. )

( TO DEFINE vs./and/<> LIMITING )


- TANIŞIKLIK ve/||/> İLİŞKİ:
YÜZ YÜZE ve/<> YAN YANA ve/<> SIRT SIRTA

( İlişkiler, yüz yüze başlar, yan yana gelerek pekiştirilir, sırt sırta vererek devam ettirilir. )


- TANRI ile SANRI


- TANZANİT ile/||/<> SAFİR

( Mavi ve mor tonlarında bir zoisit türü. İLE/||/<> Korund mineralinin mavi renkli çeşidi. )


- TAO-KIAO ile JU-KIAO ile ŞE-KIAO


- TAPINAKLARDA:
GÖBEKLİTEPE ve/||/<> NEVALİ-ÇORİ ve/||/<> JERF EL AHMAR ve/||/<> ARKAİM ve/||/<> GİLGAL ve/||/<> MALTA ADASI ve/||/<> CUICUILCO ve/||/<> KURGANLAR ve/||/<> SOLOVETSY ADALARI ve/||/<> STONEHENGE ve/||/<> AVEBURRY ve/||/<> CASTLERIGG ve/||/<> NEWGRANGE

( Urfa'da. VE/||/<> Urfa'da. VE/||/<> Suriye'de. VE/||/<> Rusya'da[Kazakistan'ın kuzeyinde]. VE/||/<> Golan tepelerinde.[İsrail'in doğusu] VE/||/<> Malta'da. VE/||/<> Meksika'da. VE/||/<> Altay Dağları'nda. VE/||/<> Rusya'da. VE/||/<> İngiltere'de VE/||/<> İngiltere'de VE/||/<> İngiltere'de VE/||/<> İrlanda'da. )


- TAR'DA:
KAFKAS ile/ve ŞİRAZ

( Gövdesi, dut ağacıdan ve tek parçadır. Sapı ceviz ağacındandır. İLE/VE ... )

( TAR )


- TAR'IN TELLERİNDE:
AĞ TEL ile/ve SARI TEL ile/ve KÖK TEL ile/ve BAM TELİ ile/ve 1. ÇİFT ZENG TELİ ile/ve 2. ÇİFT ZENG TELİ

( [orta oktav] Do İLE/VE [orta oktav] Sol İLE/VE [-1. oktav] Do İLE/VE [-2. oktav] Sol İLE/VE [+2. oktav] Sol İLE/VE [+2. oktav] Do )

( Suyu simgeler. [Su gibi akıcıdır.] İLE/VE Ateşi simgeler. [Ateş gibi yakıcıdır.] İLE/VE Toprağı simgeler. [Toprak gibi sabitleyicidir.] İLE/VE Kararlılık duygusu ve mutmainlik sağlar/sunar. İLE/VE 1. ve 2. çift zeng telleri, coşku, özgürlük ve rahatlama duygusu sağlar/sunar. )

( Sayın Nevcivan Özel'in Facebook sayfası için burayı tıklayınız...
[Katkıları için teşekkür eder, tüm çalışmalarında başarılarının devamını dileriz!]

)

( TAR )


- TARAK ile SAÇ FIRÇASI

( ŞÂNE ile ... )


- TARAMAK ile SÜPÜRMEK


- TARÇIN:
ÇİN ile/değil/yerine SEYLAN

(

)


- TARİH BİLİNCİ ve/<> SORUMLULUK

( HISTORY and/<> RESPONSIBILITY )


- TARİH ile ŞEHNÂME[Fars. ŞEH+NÂME]

( ... İLE Hükümdarların niteliklerini, üstün başarılarını anlatan, mesnevi biçiminde yazılmış manzume. | Manzum olarak yazılmış tarih. )


- TARİHİ DEĞER(İ OLAN) ile/ve/<> SANATSAL DEĞER(İ OLAN)


- TARİKAT ve/<> SOHBET

( Dıştan içe. VE/<> İçten dışa. )


- TARIM "ÇAĞI"(/TOPLUMU/EKONOMİSİ) ile/ve/yerine/> SANAYİ "ÇAĞI"(/TOPLUMU/EKONOMİSİ) ile/ve/yerine/> BİLGİ "ÇAĞI"(/TOPLUMU/EKONOMİSİ)

( AGRICULTURAL "AGE"(/SOCIETY) vs./and/> INDUSTRIAL "AGE"(/SOCIETY) vs./and/> INFORMATION "AGE"(/SOCIETY) )


- TARLA ile/>< SENGİSTAN[Fars.]

( ... İLE/>< Taşı çok olan, tarıma uygun olmayan arazi. )


- TARLA ile/ve ŞÛR

( ... İLE/VE Tuzlu ve kireçli toprak. | Ot bitmeyen tarla. )


- TAŞ ile SEYLANTAŞI/SEYLANİ

( ... İLE Yapısında, alüminyum ve demir bulunan bir granat türü. )


- TAŞ ile SÜNGERTAŞI/PONZA[İt.]

( ... İLE Bazı yüzeylerin temizlenmesinde, mermerlerin parlatılmasında, ovma işlerinde kullanılan, çok gözenekli, çok hafif kaya. | Metal parlatmakta kullanılan, çok gözenekli ve pürüzlü, ağırlığı az, sert bir yanardağ feldispatı. )


- TAŞA-BAŞA-YAŞA OTURMAK değil/>< SAĞLIĞA UYGUN ZEMİNLERDE OTURMAK

( Yanlışı. >< Doğrusu. )


- TASALLUT[< SALÂLET] ile SATAŞMA, BAŞINA EKŞİME, MUSALLAT OLMA


- TASALLUT değil/yerine/= SARKINTILIK


- TASAVVUF MANZÛMESİ ve MESNEVÎ-İ ŞERİF ve SU KASÎDESİ


- TASAVVUF ile/ve/<> SANAT

( TASAVVUF: SAKLAMBAÇ (OYUNU) )

( TASAVVUF: Dinin, sanatsal özü. )


- TASAVVUF ve/<> SAFLAŞMAK

( Saflaşmadıkça, insanda zevk ve safâ tecellî etmez. )


- TASAVVUF ve/<> SAYGI/HÜRMET

( TASAVVUF: Aşk ve muhabbetle çerçevesi çizilen, kişiyi, saygıya yönlendiren ilim. )


- TASAVVUF ve ŞİİRSEL FELSEFE


- TASFİYE[Ar.] değil/yerine/= SİLİĞLEM


- TASHİH ile SANSÜR


- TASIM = KIYAS/TASMİM[Ar.] = SYLLOGISM[İng.] = SYLLOGISME[Fr.] = SYLLOGISMUS[Alm.] = SYLLOGISMOS[Yun.] = SILOGISMO[İsp.]


- TAŞIMAK ile SAHİP OLMAK

( TO CARRY vs. TO HAVE )


- TASIMLAMA/KIYASLAMA ile/ve SÜREÇ-SONUÇ İLİŞKİSİ ile/ve EREĞE GÖRE

( Enine zaman. İLE/VE Boyuna zaman. İLE/VE Felsefe. )

( ARISTO ile/ve DESCARTES ile/ve ... )

( RATIO vs./and REASON vs./and INTELLECT/PHILOSOPHY )


- TAŞKIN ile/ve/değil/||/<>/< SEL


- TAŞKINLIK ile/ve/<> ŞAŞKINLIK


- TAŞMA ile SIZMA


- TAŞRA ile SAYFİYE


- TATLI/RAFİNE(BEYAZ) ŞEKER/FRUKTOZ(MEYVE ŞEKERİ) => ŞİŞMANLIK ile/ve/<> SÜREĞEN YORGUNLUK

( ["Gerekli"/gereksiz] Tüm [olağan/yoğun/fazla] şekerli ürünler, [tatlılar ve hatta çoğu şekerli meyve], insülin direnç eşiğinin yükselmesine ve hızlı iniş çıkışlar nedeniyle [daha fazla/hızlı yeme isteği, yorgunluk ve dinlenme gereksinimi] kısır döngüsüne sokan bir süreci tetiklemektedir. Dolayısıyla, doğada pek yeri ve yararı olmayan tatlıya (ve "tutkusu"na), ihtiyârımızla[Hayır! diyebilme bilgi ve becerimizle] karşı/uzak durmamızı sağlamak ve sürdürmek durumundayızdır!

Her zaman için anımsanmalı ki...
Yediğimizden "kâr", yemediğimizden yarar elde ederiz! )


- TAVAF ile/ve/<> SEMÂ

( Kâbe'nin etrafında/dışında. İLE/VE/<> Kâbe'nin içinde. )


- TAVLA ile SATRANÇ

( ... İLE Zar yoktur. )

( ... İLE Oynayanda kibir varolabilir. )


- TAVŞAN ADASI ile/ve SEDEF ADASI ile/ve BÜYÜKADA ile/ve HEYBELİADA ile/ve BURGAZADA ile/ve KINALIADA

( Vapur ve motor seferleri, Eminönü, Kabataş, Bakırköy, Kadıköy ve Bostancı'dan yapılmaktadır. )

( Sedef Adası'na belirli saatlerde sadece Bostancı'dan ulaşılmaktadır. Tavşan Adası'na ise yapılmamaktadır. )

( bkz. ADALAR SEFERLERİ )

( "Prens Adaları" ya da "Kızıl Adalar" adlarıyla da bilinirler. )

( Türkiye'nin ilk Sanatoryum'u[Fr. < Lat. Verem hastalarının iyileştirilmesi için kurulmuş hastahane] Heybeliada'da, 1924 yılında kurulmuştur. )

( İmparatorluk ailesi ile devlet ileri gelenlerinin sürgün yerleridir. )

( İmparator II. Justinus, 569 yılında Büyükada'da bir saray ile bir manastır yaptırmıştır. [Bugünkü Maden semtinde] )

( IV. Leon'un annesi Eirene, II. Justinus'un sarayının bulunduğu yere, 775-780 yıllarında kadın manastırı inşa ettirmiştir. [Manastırın duvarları ile bir sarnıcın kalıntısı günümüze ulaşmıştır.] )

( Heybeliada, adını adada işletilen bakır madeninden almıştır. )

( Kınalıada'ya Bizans devrinde iki manastır yaptırılmıştır. )

( 944'te, İmparator Romanos Lekapenos ile 1071'de Malazgirt'te Selçuklular'a yenildikten sonra, Konstantinopolis'e dönüşünde IV. Romanos Diogenes, Kınalıada'ya sürgün edilir. )

( Sedefadası'nda, VIII. yüzyılda bir erkekler manastırı inşa edilmiştir. [Günümüzdeki kalıntılar bu yapıya ait olabilir.] )

( Tarihi kaynaklarda, Tavşan Adası'nda bir manastır varolduğu kaydedilmiştir. )

( NEANDROS ile/ve TEREUINTHA, TEREBINTHOS/TEREBINTHODES/ANTEROVITHOS ile/ve PITYADES MEGALE[Plinius], PRİNKİPİ/PRINKIPO[Bizans Devri'nde] ile/ve HAKLİ (BAKIR), KHALKE, KHALKITIS ile/ve ANTİGONİ/ANTIGONEIA, [Antikçağ yazarları, Erebinthus, Bizanslı yazarlar ise Therebintos ya da Panormos adını vermişlerdir] ile/ve PROTİ/PROTA["Birincisi" anlamına gelir] )

( PRINCESS ISLANDS )

( Heybeliada'da, en önemli Bizans Devri yapısı Panagia Kamariotissa Kilisesi'dir. [XIII. ya da XIV. yüzyılda inşa edilmiş, yonca planlı, son dönemin mimari özelliklerini yansıtan önemli bir örnektir.] )

( )


- TAVSİYE değil/yerine/= SALIK VERME


- TAVUK ile SU TAVUĞU/KALİNİS

( ... İLE Su tavuğugillerden, gri, kızıl karışımı tonda, benekli ya da çizgili tüyleri olan bir kuş. )

( ... cum FULICA ATRA )


- TAY/TAYLAK ile SIPA[Abazaca < SPAU: Çocuk.]/KODOK/KURRAG[Fars.]

( At yavrusu. [Üç yaşına kadar] İLE Eşek yavrusu. )

( GULİN ile ... )

( MÜHR[çoğ. EMHÂR, MİHÂR] ile KÜRRE )

( KÜRRE ile KÜRRE-İ HAR )

( COLT/FOAL vs. DONKEY-FOAL )

( HIPPOMAN: Yeni doğan tayın alnındaki küçük siyah zar. )


- TAYFA[Ar.] ile SERDÜMEN[Fars. < İt.]

( ... İLE Dümen kullanmakla görevli, bilgili ve deneyimli tayfa. | Savaş gemilerinde, çavuştan daha yüksek bir aşamada bulunan er. )


- TAYIN değil/yerine/= SÜER AZIĞI/ER AZIĞI


- TAYŞ[Ar.] ile SEFEH[Ar.]


- TAZALLÜM[Ar.] değil/yerine/= SIZLANMA, YAKINMA


- TAZI[Fars.] ile SALUKİ, KOPOY[Macarca], BASERJİ

( Genellikle tavşan avında kullanılan, uzun bacaklı, çekik karınlı, çok çevik bir tür köpek. İLE Orta boylu, düşük kulaklı, tüyleri kısa bir tür köpek. )

( CANIS FAMILIARIS GRAJUS HIBERNICUS cum ... )


- TAZİP[Ar. TAZİB] değil/yerine/= SIKINTIYA SOKMA, ÜZME


- TAZİZ[Ar.] değil/yerine/= SEVGİ İLE ANMA


- TE'EKKEDENÎ'Ş-ŞEY'U[Ar.] ile ŞAKKA 'ALEYYE[Ar.]


- TECÂVÜZ[Ar.] değil/yerine/= SALDIRAŞ


- TECÂVÜZ[Ar.] değil/yerine/= SALDIRI

( Saldırı. | Namusuna saldırma, sarkıntılık. | Başkasının hakkına el uzatma. | Aşma, ötesine geçme. )


- TECELLİ ile SEZGİ

( Dışta. İLE İçte. )


- TECELLİ ile/ve SUDUR


- TECRİT[Ar.]/ABSTRAKSİYON[Fr./İng.] değil/yerine/= SOYUTLAMA


- TEDAVİ" BAKANLIĞI değil/yerine SAĞLIK BAKANLIĞI


- TEDAVİ/TREATMENT[İng.] ile SAĞALTIM/SAĞALTMAK ONULTUM/ONULTMAK


- TEFRÎK[Ar.] ile ŞA'B[Ar.]


- TEFRİKA[Ar.] değil/yerine/= SÜRMECE | İKİLİK

( Gazete ya da dergilerde çıkan, birbirini tamamlayan yazılardan oluşan dizi. | Bu biçimde yayımlanan. | İkilik. )


- TEFSİR ile/ve ŞERH

( Âyetler / Kur'an-ı Kerîm, tefsir edilir. İLE/VE Hadis, şerh edilir. )


- TEHÂCÜM[< HÜCÛM] değil/yerine/= SALDIRMA | ÜŞÜŞME, TOPLAŞMA


- TEK BAŞINA ile/değil/yerine SADECE


- TEK ÇOCUK ile/<> SON ÇOCUK


- TEK-ÇOK PARADOKSU ile/ve SONLU-SONSUZ PARADOKSU


- TEK ile/ve/değil SONSUZCA TEK


- TEK ile/ve/değil SONSUZCA TEK


- TEKBENCİLİK = ENEİYE = SOLIPSISM[İng.] = SOLIPSISME[Fr.] = SOLIPSISMUS[Alm.] = SOLUS:YALNIZ, TEK, IPSE:BEN[Lat.]


- TEKDÜZE ile/ve/değil SIRADAN


- TEKİL = MÜFRET = SINGULAR[İng., Alm., İsp.] = SINGULIER[Fr.] = SINGULARIS[Lat.]


- TEKNİK OLARAK ile/ve/<> SONUÇTA


- TEKNOLOJİ ve/<> FELSEFE ve/<> İDEOLOJİ ve/<> SANAT

( [Nesneleri ve olanakları] [Daha da] Yararlı kılar. VE/<> Açıklar. VE/<> Değiştirir. VE/<> Yeniden yaratır. )


- TEKRAR ile SIK TEKRAR

( REPETITION vs. FREQUENT REPETITION )


- TEKRAR ile/ve/<> SÜREKLİLİK

( REPETITION vs./and/<> CONTINUITY )


- TEL ile SIRMA

( ... İLE Altın yaldızlı ya da yaldızsız, ince gümüş tel. | Rütbe gösteren şerit. | Sırmadan yapılmış ya da sırma gibi olan. )


- TELÂFFUZ ETMEK değil/yerine/= SESLETİMLEMEK


- TELÂFFUZ[Ar.] değil/yerine/= SÖYLEN(/Y)İŞ


- TELEFON[Fr./İng.] değil/yerine/= SES İLETİR


- TELİF ile/ve ŞERH


- TELKİN değil/yerine/= SÖZGÜ


- TELLERİ(MİZİ) KARDEŞ EYLEMEK ve/||/<>/> SAZI(MIZI) DÜZENLEMEK


- TELMÎH ile/ve TENÂSÜB ile/ve SEBK-İ HİNDÎ

( ... İLE ... İLE XVII. yüzyılda, Divan şiirinde başlayan, karmaşık mazmunlara, imge oyunlarına, güç anlaşılır, alışılmadık benzetmelere dayanan, süslü bir anlatım biçimi. )


- TEMÂRUZ[Ar. < MARAZ] değil/yerine/= SAYRIMSAMA, KENDİNİ HASTA GİBİ GÖSTERME


- TEMARUZ/SIMULATION, MALINGERING[İng.] değil/yerine/= SAYRIMSAMA


- TEMBEL/LİK ve/<>/|| SEVGİSİZ/LİK


- TEMBEL ile SÜNEPE/SÜMSÜK/MENDEBUR[Fars.]

( ... İLE Kılıksız ve uyuşuk, sümsük. )


- TEMEL BİLİM = ESAS İLİM = SCIENCE FONDAMENTALE[Fr.] = GRUNDWISSENSCHAFT[Alm.]


- TEMEL BÜYÜKLÜKLER:
KÜTLE ile/ve/||/<> IŞIK ile/ve/||/<> SICAKLIK ile/ve/||/<> AKIM ile/ve/||/<>
MOL ile/ve/||/<> UZUNLUK ile/ve/||/<> ZAMAN


- TEMEL KABULLER/AKSİYOMLAR:
VAR OLUŞ ile/ve/||/<> BAĞIMSIZLIK ile/ve/||/<> DEĞİŞMEZLİK/BENZERLİK ile/ve/||/<> BİLİNEBİLİRLİK ile/ve/||/<> SÜREKLİLİK ile/ve/||/<> PAYLAŞILABİLİRLİK/ANLATILABİLİRLİK


- TEMENNÎ[Ar.] ile ŞEHVET[Ar.]


- TEMİN ETMEK değil/yerine/= SAĞLAMAK


- TEMİN/TEDARİK[Ar.] değil/yerine/= SAĞLAMA/ELDE ETME

( Araştırıp bulma, sağlama, elde etme. | Hazırlık. )


- TEMİZ değil/yerine/= SİLİĞ


- TEMİZLEME ile SOYUTLAMA


- TEMKİN/Lİ değil/yerine/= SAKINI/K


- TENÂTUH[Ar.] değil/yerine/= SÜSMEK

( Hayvanların boynuzlaşması. )


- TENEŞİR[Fars. < TENŞÜR] değil/yerine/= SALACAK

( Üstünde ölü yıkanılan mermer/kerevet. )


- TENKİT ile SAPTAMA/BELİRTME


- TENKİT ile/ve/<> ŞİKÂYET


- TENTENE/DANTEL[Fr. < DENTELLE] ile SUTAŞI


- TEPECİK, STIGMA = İSTİGMA = STIGMATE


- TEPEDEN İNME ile/ve/||/<> SONRADAN GÖRME


- TEPKİSELLİK ile/ve/değil/yerine SICAĞI SICAĞINA


- TEPKİSİZLİK ile/ve/değil/||/<>/< SİLAHSIZLANMA


- TEPSİ ile SİNİ


- ter.[Lat. < TERE] değil/yerine/= SÜR, OV


- TER/LEME ile SICAK/ATEŞ

( ARKAN ile ... )

( SWEAT/PERSPIRE/PERSPIRATION/TRANSPIRATION vs. HOT/FEWER )


- TERAPİ/THERAPY[İng.] değil/yerine/= SAĞALTIM


- TERAS/LAMA[Fr.] değil/yerine/= SEKİ/LEME


- TERBİYESİZ/LİK ile/ve "ŞEREFSİZ/LİK"


- TERBİYESİZ/LİK ile/ve SALAK/LIK, SALOZ[argo]


- TERE[Fars.] ile SU TERESİ

( Turpgillerden, yaprakları salata olarak yenen baharlı bir bitki. İLE Turpgillerden, su kenarlarında yetişen, tereye benzeyen, çok yıllık ve otsu bir bitki. )

( LEPIDIUM SATIVUM cum NASTURIUM OFFICINALE )


- TEREDDİ[Ar. < REDY] değil/yerine/= SOYSUZLAŞMA, YOZLAŞMA


- TERETTÜB[< RÜTÛB] değil/yerine/= SIRALANMA, SIRASINDA OLMA, SIRASI GELME | ÂİT OLMA, GEREKME | (BİR İŞİN ÜZERİNE) DÜŞME


- TERMAL/THERMAL[İng.] değil/yerine/= SICAK KAPLICA SUYU | ISIYLA İLGILİ)


- TERMINAL[İng.] değil/yerine/= SON


- TERMINASYON/TERMINATION[İng.] değil/yerine/= SONLANDIRMA


- TERMODİLÜSYON/THERMODİLUTION[İng.] değil/yerine/= SICAKLIK SEYRELTME


- TERMOMETRİ/THERMOMETRY[İng.] değil/yerine/= SICAKLIK ÖLÇÜMÜ


- TERMOREGÜLASYON/THERMOREGULATION[İng.] değil/yerine/= SICAKLIK DÜZENLENİM


- TERMOREGÜLATÖR/THERMOREGULATOR[İng.] değil/yerine/= SICAKLIKDÜZENLER


- TERMOTERAPİ/THERMOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= SICAKLA SAĞALTIM


- TERS ile/değil SANKİ


- TERSİNEMEZLİĞİN ARTIŞI ve/||/<>/> "SABİTLİK"


- TERTİP[Ar.] değil/yerine/= SIRA DÖNEM


- TESE'ÜL ile SUAL/İSTEK


- TEŞEKKÜR EDERİM/EYVALLAH değil/yerine/= SAĞOL


- TEŞEKKÜR[Ar.]/MERSİ[Fr.] değil/yerine/= SAĞ OL! / ALKIŞ


- TEŞEKKÜR ile/ve ŞÜKÜR

( Kişilere ve topluma teşekkür etmeyi bilmeyen, şükür etmeyi bilemez. )


- TEŞHİR (ETMEK) değil/yerine/= SERGİLEYİŞ/SERGİLENİŞ/SERGİLEMEK


- TESLÎF[Ar.] değil/yerine/= SABAH YEMEĞİ YEMEK


- TESLİMİYET ile/ve/||/<>/< SABIR

( Özellikle, Anthony Hopkins'in, "The Edge" ve "The Instinct" adlı filmlerini de izlemenizi salık veririz. )


- TESPİT değil/yerine/= SAPTAMA


- TESPİT değil/yerine/= SAPTAMA


- TESTİ ile/ve SENEK

( ... İLE/VE Çam ağacından yapılmış su testisi. )


- TETT ile/ve/||/<>/> STT/SKT

( Tavsiye Edilen Tüketim Tarihi İLE/VE/||/<>/> Son Tüketim Tarihi/Son Kullanım Tarihi )


- TEVAKKİ[Ar.] değil/yerine/= SAKINMA, KORUNMA, ÇEKİNME


- TEVÂTÜR ile ŞÂYİA

( ... İLE Yayılmış haber, yaygın olan, söylenti. )


- TEVÂZÛ ile SAFÂ'[Ar.]

( ... İLE Saflık, berraklık. | Kişinin kendine ve başkasına iltifat etmediği hali. )

( ... İLE Bazı kabullerde, ilim ve iltifat tecellinin tertemiz olmasına engeldir. Telvin[< LEVN Ar.(: renk verme, boyama)] bu ilim ve iltifattır. )


- TEVEKKÜL ve (SONRASINDA DEĞİL!)


- TEVEKKÜL ve/||/<>/> RIZÂ ve/||/<>/> SABIR

( Ulaşamadığına gösterdiğin. VE/||/<>/> Ulaştığına gösterdiğin. VE/||/<>/> Kaybettiğine gösterdiğin. )


- TEVEKKÜL ile SABIR


- TEVHİD ve SEVGİ

( AKLIM BENİ YANILTMADI KALBİM DE AKLIMI TEKZİP ETMEDİ )


- TEVHİD ve SÜKÛNET

( Tevhîd, sükûnettir. )


- TEVHİD ve/=/||/<> YOGA ve/=/||/<> SYMBOLON


- TEVİL ile/ve ŞİİR ile/ve METAFİZİK


- TEVKİÎ ile/||/<> SÜLÜS ile/||/<> RİK\'A ile/||/<> KÛFÎ ile/||/<> NESİH ile/||/<> MURAKKA ile/||/<> MÜSELSEL ile/||/<> DİVANÎ

( Sözcüklerin arası birleştirilerek yazılan bir yazı biçimi.[Resmî yazışmalarda kullanılan bir yazı çeşidiydi.][Sülüse benzeyen daha yumuşak hatlı ve hareketli büyük boy yazılar.] İLE/||/<> Yuvarlak karakterli, daha çok kitabelerde kullanılan, kitaplarda ise başlıklara mahsus büyük boy bir yazı üslûbu. İLE/||/<> Türklerin ortaya çıkardığı bir yazı çeşidi. "Mim"lerin gözü kapanmış, "Sin" ve benzeri harflerin dişleri kalkmış, noktalar çizgilere dönüşmüştür. Daha çok el yazısında kullanılır. İLE/||/<> Arap harflerinin düz ve köşeli olarak kullanılmasıyla oluşmuş erken dönem İslâm yazı türü ve bundan geliştirilmiş bir yazı türü. İLE/||/<> Metinlerin kopya edilerek çoğaltılmasında kullanılan yuvarlak karakterli bir yazı üslûbu. İLE/||/<> İstenilen kalınlığı sağlayacak kadar kâğıdın birinin suyunu ötekinin aksi yöne gelecek biçimde kola ile yapıştırılmasıyla elde edilen mukavvadan yapılan albüm. Üzerine hatların ayrı ayrı kâğıtlara yazılarak hatlar, minyatürler, varaklar v.s. yapıştırılır. İLE/||/<> Tüm yazaçları/harfleri ve sözcükleri birbirine bitişik olarak yazılan bir yazı biçimi. İLE/||/<> Türklere özgü hareketli ve girişik bir yazı üslûbudur. Harfler ve sözcükler, birbirine kaynaşmıştır. )


- TEYAKKUZ[Ar. < YAKAZA] değil/yerine/= SAKLIK/UYANIKLIK

( Uyanma, uykudan kalkma. | Uyanık olma, uyanıklık, açıkgözlülük. )


- TEYAKKUZ[Ar.] değil/yerine/= SAKLIK/ANIKLIK/UYANIKLIK


- TEZ ile SAV

( Ödev. İLE Mantıkça sıkı dokunmuş bir çıkarımlar dizisinin vargı'sıdır. )

( THESIS "AS HOMEWORK" vs. THESIS )


- TEZELZÜL[Ar.] değil/yerine/= SARSILMA, SALLANMA


- TEZHİB'DE:
ZÂHRİYE ile/ve/||/<> BAŞLIK ile/ve/||/<> SER LEVHA ile/ve/||/<> HÂTİME ile/ve/||/<> CETVEL ile/ve/||/<> HARİTA ile/ve/||/<> MİNYATÜR


- TEZYİNAT[Ar.] değil/yerine/= SÜSLER/BEZEKLER


- TIBBEN/TIBBÎ değil/yerine/= SAĞCA/SAGCIL


- TİBET BUDİZMİ'NDE:
KASİD ile/ve SAGYA ile/ve NINGMA ile/ve GELUGBA

( Beyaz Nilüfer Grubu. İLE/VE Çiçek Grubu. İLE/VE Kırmızı Grubu. İLE/VE Sarı Grubu. )


- TİCARET, BİLİM VS. ile SANAT ve FELSEFE

( Ortalama akıl, yeterlidir. İLE Ortalama akıl, yetmez. )


- TİDAL VOLÜM/TIDAL VOLUME[İng.] değil/yerine/= SOLUK OYLUMU/HACMİ


- TİK/TIC[İng./Fr.] değil/yerine/= SEĞİRCE/SEĞİRTİ


- TIKILIP KALMAK ile SIKIŞMAK


- TİLKİ ile SOLUKTİLKİ


- TİMSAH'IN:
ILIK YUMURTASI ile/ve SOĞUK YUMURTASI

( Eril timsah. İLE Dişil timsah. )


- TİMSAL[Ar.] değil/yerine/= SİMGE


- TİN:
| ÖZNEL ile/ve/||/<>/> NESNEL | ile/ve/||/<>/> SALTIK

( | Üretim. İLE/VE/||/<> Katılım. | İLE/VE/||/<>/> Zorunlu üretim. )

( | Bireysel. İLE/VE/||/<> Toplumsal. | İLE/VE/||/<>/> Tanrı/hakikat. ) )

( | Koşullu. İLE/VE/||/<> Koşullu. | İLE/VE/||/<>/> Koşulsuz. )

( | Özerklik. İLE/VE/||/<> Özerklik. | İLE/VE/||/<>/> Özgürlük. )


- TİN'İN DOYUMU:
SEVİLEREK değil SEVEREK


- TİN/AN = SPIRIT[İng.] = ESPRIT[Fr.] = GEIST[Alm.] = SPIRITUS[Lat.] = PNEUMA, NOUS[Yun.] = ALIENTO[İsp.]


- TİN ve/||/<>/< ŞAŞMA

( Şaşma, tin'in kapısıdır. )


- TINI değil/yerine/= SOLUK


- TIP/TABABET değil/yerine/= SAĞ/SAĞBİLGİ


- TIP ve/||/<> SANAT

( )


- TİRB[Ar.] ile/ve/||/<> ZEMÎL[Ar.] ile/ve/||/<> SEMÎR[Ar.] ile/ve/||/<> SAHİB[Ar.] ile/ve/||/<> REFÎK[Ar.] ile/ve/||/<> HİLL[Ar.] ile/ve/||/<> NECİY[Ar.]

( Bizimle aynı yaşta olan. İLE/VE/||/<> İş arkadaşımız. İLE/VE/||/<> Oturduğumuz yerde bize arkadaşlık eden. İLE/VE/||/<> Bizimle geceleri konuşan. İLE/VE/||/<> Uzun süre bizimle arkadaşlık eden. İLE/VE/||/<> Yolculuk arkadaşımız. İLE/VE/||/<> Bizi kalbine yerleştiren. İLE/VE/||/<> Sırdaş. )


- TIRTIL, KEDİCİK, AMENTUM = SEBEL-İ MÜZEKKER = CHATON


- TIRTIL ile SEMER SIRTLI TIRTIL

( )


- TİTREMEK/TİRİLDEMEK ile SAKIRDAMAK/SAKIRTI

( ... İLE Korkudan ya da soğuktan titremek. )


- TİTREMEK ile/ve/> SARSILMAK

( RA'ŞE ile/ve/> ... )

( SHIVE vs./and/> SHAKE )


- TÖHMET[Ar. < TUHMET] değil/yerine/= SUÇLAMA

( Birine yüklenen, işlenildiği sanılan fakat henüz aydınlanmamış olan suç, suçlama. )


- TOHUM ile ŞEYTANARABASI

( ... İLE Bazı bitkilerin havada uçuşan uzun ve ince tüylü tohumu. )


- TOHUMLA(N)MA ile/ve SPORLA(N)MA

( Çiçekliler/de. İLE/VE Çiçeksizler/de. )


- TOHUMLUK ile/ve SOFRALIK


- TOKAT = !ŞAMAR/BEŞKARDEŞ

( Açık elle yüze vurulan tokat. )


- TOKAT ile !ŞAPLAK

( ... İLE "Şap" diye ses çıkaran tokat. )


- TOKATLAMAK ile SÖĞÜŞLEMEK


- TÖKEZLEME ile/ve/değil/||/<>/< SÜRÇME


- TOKMAK ile SOKU

( ... İLE Taş dibek. | Dibekte, havanda, dövme işini yapan tokmak. )


- TOKONOMA ile/ve/||/<> SHOJİ ile/ve/||/<> FUSUMA ile/ve/||/<> DOMA ile/ve/||/<> AMADO ile/ve/||/<> RANMA

(

Tokonoma (床の間)

Tanım: Zaşiki odasında yer alan, süs eşyalarının ya da sanat yapıtlarının sergilendiği dekoratif niştir.

  • Rulo resim[kakejiku], ikebana[çiçek düzeni9 ya da kaligrafi yapıtları yer alır.
  • Konuklara saygının ve estetik anlayışın göstergesidir.
  • Odada genellikle en onurlu köşede yer alır.

Shoji (障子)

Tanım: Ahşap iskelet üzerine yerleştirilmiş yarı saydam kâğıttan oluşan sürgü kapı ya da pencere panelleridir.

  • Gün ışığını yumuşatarak içeri alır.
  • Odalar arasında ışık geçişini sağlar ama görüşü sınırlar.
  • Doğayla geçirgen bir sınır oluşturur; engava ve zaşiki ile sık ilişkilidir.

Fusuma (襖)

Tanım: Opak, kalın kâğıtla kaplı, ahşap çerçeveli sürgü kapılardır. Odaları birbirinden ayırmakta kullanılır.

  • Shoji'den farkı, ışık geçirmemesidir.
  • İç mekân esnekliğini sağlar; duvar yerine geçebilir.
  • Genellikle zarif manzara ya da motifli çizimlerle süslenir.

Doma (土間)

Tanım: Toprak ya da taş zeminli, ayakkabıyla girilebilen iç alan. Geleneksel evlerde mutfak ya da çalışma alanı olabilir.

  • Genkan'a bağlı olabilir ya da onun devamı sayılır.
  • Yarı iç mekân işlevi görür.
  • Kırsal evlerde sık görülür; bazen ocak[irori] ile bütünleşir.

Amado (雨戸)

Tanım: Ahşap ya da metalden yapılmış, genellikle pencere ya da sürgü kapıların dışına yerleştirilen koruyucu panjurlardır.

  • Gece kapatılarak güvenlik sağlar.
  • Fırtına, yel ve dış etkenlere karşı koruma sunar.
  • Engava çevresinde kullanımı yaygındır.

Ranma (欄間)

Tanım: Oda bölmeleri üzerinde yer alan dekoratif ve havalandırmaya izin veren ahşap oymalı panellerdir.

  • Işık ve hava geçişini sağlar.
  • Oymacılık sanatının ince örnekleriyle süslenebilir.
  • Zaşiki ya da öteki odalar arasında bulunur.
)


- TONMAYSTER değil/yerine/= SES UZMANI


- TOPARLA(N)MAK ile/ve/değil/yerine/||/<> SİLKELE(N)MEK


- TOPAZ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= SARIYAKUT

( Alüminyum silikatı ve flüorinden oluşan, kahverengi ya da soluk sarı renkte değerli bir taş. )


- TOPAZ ile/||/<> SPİNEL

( Çeşitli renklerde bulunabilir. İLE/||/<> Çeşitli renklerde bulunabilen bir mineral. )


- TOPLU" ile ŞİŞMAN


- TOPLUM = CEMİYET = SOCIETY[İng.] = SOCIÉTÉ[Fr.] = GESELLSCHAFT[Alm.] = SOCIETAS[Lat.] = SOCIEDAD[İsp.]


- TOPLUM ile/ve/||/<>/> SİYASET ile/ve/||/<>/> AHLÂK

( [kişinin] Başkası ile ilişkisi. İLE/VE/||/<>/> Kamusal alandaki yetki. İLE/VE/||/<>/> Kendi ile ilişkisi. )


- TOPLUMBİLİM = İÇTİMAİYAT = SOCIOLOGY[İng.] = SOCIOLOGIE[Fr.] = SOZIOLOGIE[Alm.] = SOCIOLOGIA[İsp.]


- TOPLUMLARI:
BİLGİNLER/AYDINLAR AYDINLAT("A")MAZSA ne yazık ki/> ŞARLATANLAR ALDATIR


- TOPLUMSAL ADÂLET'İN TANIMLARINDA:
GENEL ile/ve TOPLUMSAL ile/ve SİYASAL

( Toplum içinde ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal yönden yoksul, mahrum ve zayıfların doğrudan doğruya toplum tarafından korunmaları. İLE/VE Kişinin, insan onuruna uygun bir düzeye, sadece emeğinin karşılığı ile çıkabilmesinin sağlanması. İLE/VE Kişilerde, kültürel ve siyasal zayıflığı doğuran olumsuz etmenlerin toplum gücüyle kaldırılması. )


- TOPLUMSAL = SOCIAL[İng., Fr., İsp.] = GESELLSCHAFTLICH[Alm.] = SOCIALE[İt.]


- TOPRAK:
MİNERAL[Fr.] ve/||/<> ORGANİK NESNE ve/||/<> SU ve/||/<> BOŞLUK

( %45 ve/||/<> %5 ve/||/<> %25 ve/||/<> %25 )

( "Toprak ve Ekoloji" yazısı için burayı tıklayınız... )

( Normal sıcaklıkta, doğada, katı durumda birtakım maddelerle karışık ya da bileşik olarak bulunan ya da kimyasal yollarla elde edilen, inorganik madde. | İçinde inorganik maddeler bulunan. VE/||/<> ... VE/||/<> ... VE/||/<> ... )


- TOPRAK ile ŞEVL[çoğ. EŞVÂL]

( ... İLE Vazodaki su kalıntısı. | Geniş, ıssız, tenha toprak. )


- TOPRAK ile/ve/||/<>/> SINIR

( MERZ[Fars.]: Toprak, yer. | Sınır, hudut. | Parmak ucuyla çimdiklemek ve tırmalamak. )


- TOPRAKTA:
KÜÇÜK MEMELİ ve/||/<> TEK HÜCRELİ CANLILAR(PROTOZOA) ve/||/<> SOLUCAN ve/||/<> EKLEM BACAKLI ve/||/<> YOSUN ve/||/<> BOZGAN/BAKTERİ ve/||/<> MANTAR

( [Bir dönümde] 1 kg. VE/||/<> 15 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 100 kg. VE/||/<> 250 kg. VE/||/<> 300 kg. )

( Bir cm. toprak tabakasının oluşabilmesi için en az 300-1000 yıl geçmesi gerekir. )

( )


- TOPTAN ile SPOT


- TÖRE = ÖRF/ADÂT = CUSTOMS[İng.] = MOEURS[Fr.] = SITTE[Alm.] = MOS-MORES[Lat.] = ADUANA[İsp.]


- TÖREN/MERASİM[Ar.]/SEREMONİ[Fr. CEREMONIE] ile/ve ŞÖLEN[Moğolca]

( TOY, BÂR-İ ÂM: Genel ziyâfet. )

( LİTURYA: Din töreni. )

( Bir toplulukta, üyelerin, belirli bir olayı, kişiyi ya da değeri ayırt edip simgeleştirmesi, bunların anlam ve öneminin güçlendirilmesi amaçlarıyla düzenlenen hareket dizisi. | Anma, kutlama, nişan, evlenme, ölüm gibi nedenlerle yapılan toplantı. İLE Ziyafet. | Belirli bir amaçla düzenlenen eğlence. | Sanat gösterisi. | Din töreni niteliğinde yemek toplantısı. )


- TÖREN ile SAVİTRİ

( ... İLE Erginlenme töreni. )


- TORTİKOLİS ile/ve/||/<> SKOLYOZ

( Eğri boyunlu olma durumu. İLE/VE/||/<> Omurganın eğrilmesi ya da eğri olması. )


- TORTU[Fars. DURDÎ]/ÇÖKELTİ/KALINTI ile SÜZÜNTÜ

( Çökelti. | Bir şeyin bayağı, işe yaramaz duruma gelmiş olanı. | Bir topluluğun, kötüleşmiş üyeleri. | Kalıntı. İLE Bir sıvıyı süzerek elde edilen tortu. | Gövde suyunun dışarı atılması sırasında böbrekte kıvrımlı kanalcıklara geçen ve içinde çeşitli kimyasal maddeler bulunan sıvı. )


- TÖVBE ile/ve SIĞINMA


- TOX-/TOXİ-/-TOXİC/TOXİCO-/-TOXO- ile/||/<> VİR- ile/||/<> SEPSİS-/SEPT-/SEPTİ-/SEPTO-

( Zehir. İLE/||/<> Zehir. İLE/||/<> Zehirlenme, çürüme. )


- TÖZ = CEVHER = SUBSTANCE[İng., Fr.] = das WESEN, WESENHEIT, STAMMBEGRIFF, SUBSTANZ[Alm.] = SUBSTANTIA[Lat.] = HË UZIA, HYPOSTASIS, HYPOKEIMENON[Yun.] = SOSTANZA[İt.] = SUBSTANCIA[İsp.] = SUBSTANTIE[Fel.] = SUBSTANS[Dan.] = SUBSTANTSIYA[Rus.]


- TRAFİK IŞIĞI ile SEMAFOR[Fr. < Yun.]

( ... İLE Demiryollarında, gündüz mekanik olarak kırmızı bir kolla, gece kırmızı ışıkla işaret veren aygıt. | İki gemi ya da gemi ile kıyı istasyonu arasında haberleşmede kullanılan, üç kollu, işaret sütunu. )


- TRAFİK ile/ve/<> SIKIŞAN TRAFİK

( ... İLE/VE/<> TAPONES: Porto Riko'daki adı. )


- TRAFİKTE:
HIZ DÜŞÜRMEK ve/||/<>/< SEVDİKLERİMİZİ DÜŞÜNMEK


- TRAFİKTE:
"SİNİRLİ OLMAK" değil/yerine SORUMLU OLMAK

( www.plakanialdim.com )

( Facebook, KENDİNE GEL!!! sayfasına katılın, uyarın!

Kişi, kurum ve kuruluşların, "yaptığı" fakat yapmayabilecekleri yanlış(lık)ları göstererek anlatmak üzere kurulmuş bir uyarı sayfasıdır!

Sen de uyar! )

( Sivil Yaya Girişimi )

( Emniyet Şeridi İhlâli, Makas Atanlar, Yaya Geçidine park edenlere sinirlenip söyleneceğinize, fotoğraflayıp internetten İHBAR edin! Cezası, ilgiliye gitsin... )


- TRAGEDYA'DA:
ASKİLOS ile/ve/<> SOFOKLES ile/ve/<> EURUPIDES


- TRAKE[Fr. < TRACHEE] değil/yerine/= SOLUK BORUSU

( Soluk borusu. | Eklembacaklılarda bulunan özel solunum kanalları. )


- TRAKEİT/ŞEZEN[Ar.] değil/yerine/= SOLUK BORUSU YANGISI/İLTİHABI

( TRAKEİT )


- TRAKTÖR değil/yerine/= SÜRÇEKER


- TRAMPLEN[Fr. < TRAMPLIN] değil/yerine/= SIÇRAMA TAHTASI

( Yüzme sporunda, suya yüksekten atlamada kullanılan bir ucu sabit, öteki ucu esneyen sıçrama tahtası. | Kayakta, atlamayı yapan sporcuya gerekli hızı sağlayan, özel olarak düzenlenmiş eğik alan. )


- TRANS ile SİS

( İkili bağ etrafında atomların karşılıklı olduğu izomer. İLE İkili bağ etrafında atomların aynı tarafta olduğu izomer. )


- TRANSPARAN/TRANSPARENT[İng.] değil/yerine/= SAYDAM


- TRANSPARENCY/TRANSPARENCY[İng.] değil/yerine/= SAYDAMLIK


- TRANSPOZE ile ŞET

( ... İLE Türk musikîsinde bir makamı kendi perdelerinden daha tiz ya da pes perdelerde çalma. )


- TRAPEZ[Fr.] değil/yerine/= SALINCAK

( Alt uclarına bir çubuk bağlanmış bulunan iki düşey ipten yapılmış salıncağa benzer bir jimnastik aracı. | Trapezci. )


- TRİNKETA[İt. < TRINCHETTO] değil/yerine/= SEREN YELKENİ

( Yelkenli gemilerde pruva direğinin en altta bulunan ana sereni ve bu serene bağlanan yelken. )


- TRİPİTAKA:
VİNAYA PİTAKA ile SUTTA PİTAKA ile ABHİDHAMMA PİTAKA

( Üç sepet. Budist Metinlerin tümü. Budist öğretileri yazıldıkça, konularına göre farklı sepetlere konulduğu için bu adı almıştır. Bölümleri...
1. Vinaya pitaka: Ahlâkî İlkeler/Disiplin Kitabı.
2. Sutta pitaka: Öğreti Kitabı.(Dhammapada'yı içerir)
3. Abhidhamma pitaka: Felsefe ve Psikoloji Kitabı. )


- TROKOİT/TROCHOID[İng.] değil/yerine/= SİLINDIRİK


- TROPOSFER[İLK YUVAR] ile/ve/||/<>/> OZON KATMANI ile/ve/||/<>/> STRATOSFER[KATYUVARI] ile/ve/||/<>/> MEZOSFER[ORTA YUVAR] ile/ve/||/<>/> TERMOSFER[ISI YUVAR] ile/ve/||/<>/> EKZOSFER[DIŞ YUVAR] ile/ve/||/<>/> IYONOSFER ile/ve/||/<>/> MANYETOSFER

( 11 km. ilk katman. İLE/VE/||/<>/> 25 km. İLE 10-60 km. arası. İLE/VE/||/<>/> Ortayuvar. Stratosferin üzerindeki sıcaklığın azaldığı katman. | Yer havayuvarında, katyuvarının üzerinde, sıcaklığın azaldığı, yaklaşık olarak 60-80 km. arasındaki katman. İLE/VE/||/<>/> Isıyuvar. 100-300 km. arası. İLE/VE/||/<>/> Atmosferin basıncı en az olan yüksek tabakası. Atom ve moleküllerin çekim etkisinden kurtulabildiği ve gezegenler arası ortama kaçabildiği son tabakası. İLE/VE/||/<>/> Atmosferin atom ve moleküllerinin güneş ışınlarıyla iyonlaştığı 80-400 km. yükseklikler arasındaki katman. İLE/VE/||/<>/> Dünya üzerinde yer çapının birkaç katı yüksekliklere kadar uzanan, bulunuş nedeni yerin manyetik alanı olan bir bölge. )

( )

( TROPOSHERE vs./and/||/<>/> OZONE LAYER vs./and/||/<>/> STRATOSPHERE vs./and/||/<>/> MESOSPHERE vs./and/||/<>/> THERMOSPHERE vs./and/||/<>/> EXOSPHERE vs./and/||/<>/> IONOSPHERE vs./and/||/<>/> MAGNETOSPHERE )


- TÜFEK/TOP ile ŞİŞHANE[Fars. ŞEŞ+HANE]

( ... İLE Namlusu altı yivli tüfek ya da top. )


- TÜKETİM ve/ SIKILMA ve/ TÜKETİM


- TULÛ'[Ar.] ile BUZÛĞ[Ar.] ile ŞURÛK[Ar.]


- TÜMEL ile/ve SOYUT

( UNIVERSAL vs./and ABSTRACT )

( KÜLLÎ ile/ve MÜCERRED )


- TUPAMAROS ve/<> SOL DÜŞÜNCE

( 60'lı yıllarda, güç koşullarda yaşayan Uruguay'lı köylülerin, sendikalaşma hareketi olarak başlayıp, kentlerdeki sol düşünce ile birleşen örgüt. VE/<> ... )


- TÜR = NEVİ = SPECIES[İng., Lat.] = ESPÈCE[Fr.] = ART[Alm.] = EIDOS[Yun.] = ESPECIE[İsp.]


- TÜRKLER ile/ve/<> SAHALAR

( ... İLE/VE/<> Yakut Türkleri'nin kendilerine verdiği ad. )

( ... İLE/VE/<> Sahalar, kullandıkları dile, "Saha tıla"[Saha dili] diyorlar.[Saha dili için en kapsamlı araştırmayı, Eduard Karloviç Pekarskiy yapmış. Hazırladığı, "Saha Dili Sözlüğü"ne, 25.000 sözcük almış.]
[1907 - 1930 yılları arasında, 13 cilt olarak basılan bu sözlükte, sözcüklerin anlamlarının yanı sıra, sözlü gelenekte yaşayan folklora ait pek çok unsura da yer verilmiş. Atatürk'ümüz de, Saha Türkleri'nin dili ile ilgilenmiş ve bu 13 ciltlik sözlük, isteği üzerine, 1937 yılında kendine hediye edilmiş. Atatürk'ümüz de, dil devrimini hazırlarken, bu sözlükten çok yararlanmış.] )


- TÜRKÜ ile ŞANSONET

( ... İLE Tiyatro oyuncularından birinin mızıka eşliğinde söylediği türkü. )


- TÜRKÜLERDE:
OYUN HAVALARI ile/ve LİRİK ile/ve DOĞA(PASTORAL) ile/ve YERGİ(SATİRİK) KONULU ile/ve SİMGELİ/TEMSİLÎ ile/ve KAHRAMANLIK VE SERHAT HAVALARI ile/ve TÖRENSEL VE GİZEM İÇERİKLİ ile/ve SOSYAL İÇERİKLİ ile/ve GURBET VE HASRET ile/ve MİZAHÎ VE ALAN OYUN ile/ve ÂŞIKLAMALAR ile/ve AĞIT VE KIRAN DESTANLARI ile/ve KARŞILIKLI DEYİŞLEME VE ATIŞMALAR


- TURMALİN ile/||/<> SUGİLİT

( Birçok renkte bulunabilen bir taş. İLE/||/<> Mor renkli nadir bir mineral. )


- TURNA ve/||/<> DAĞ KEÇİSİ ve/||/<> SEPET ve/||/<> KARTAL

( İnsan. VE/||/<> Kutsallık. VE/||/<> Bilgelik. VE/||/<> Gök Tanrı/Tengri. )


- TURNA ile SİYAH BOYUNLU TURNA


- TURP ile ŞALGAM/ÇOMUR

( RADISH vs. TURNIP )

( RAPHANUS SATIVUS cum BRASSICA RAPA )


- TÜRÜM = SUDUR = EMANATION[İng., Alm.] = ÉMANATION[Fr.] = EMANATIO[Lat.]


- Tut şu çeneni! ve SUS!!!


- TUTARLILIK ile/ve/||/<>/< SAMİMİYET, İÇTENLİK, AÇIKLIK, ŞEFFAFLIK, SÜREKLİLİK, BÜTÜNLÜK


- TUTUM:
GELİŞMİŞ ile/ve/||/<> "ÖĞRENİLMİŞ" ile/ve/||/<> SİNMİŞ


- TUTUM ile/ve/||/<>/> SİYASET

( İnsanda. İLE/VE/||/<>/> Toplumda. )


- TUTYA[Ar. < TUTİYA] değil/yerine/= SÜRME

( Sürme. Göz ağrılarına iyi gelen, sürme gibi göze çekilen bir em. | Çinko. | Mor renkli, kokulu bir kır çiçeği. )


- TÜY ile SORGUÇ

( ... İLE Bazı kuşların tepelerinde bulunan, uzunca tüy. | Serpuşların ön tarafına takılan tüy ya da püskül biçimindeki süs. )

( ... ile OTÂGA )


- TUZ GÖLÜ ile LÛT GÖLÜ ile LA'NGA CO GÖLÜ ile SALT LAKE CITY

( Ankara ile Konya arasında bulunan göl. İLE Ürdün ile İsrail sınırındadır. [Normal denizlerden 10 kat daha tuzludur.] [24 farklı mineral içeren bu gölden, Potasyum minerali elde edilmektedir.] İLE Tibet'tedir. İLE Amerika'nın, Utah eyaletindedir.[Batı yarıküresinin en büyük tuzlu su kütlesi ve dünyadaki tuzluluk oranı en yüksek iç su kütlelerinden biridir.] [Tuz gölleri, balık ve bitkiden yoksundur.] )

( ... ile ... ile ile ... )


- TÜZE/HUKUK ve/||/<> SABIR

( Hukuku bilen(/ler), sabreder. )


- ÜÇ AYLAR/ŞÜHÛR-İ SELÂSE:
RECEP ve/> ŞABAN ve/> RAMAZAN


- ÜÇGEN ile/değil SİVRİ


- UÇMAK ile SÜZÜLMEK

( )


- UÇUK ile SAÇMA SAPAN


- UÇURUM ile ŞARAMPOL[Macarca < SOROMPO] ile

( ... İLE Kara yollarının kenarında, yol düzeyinden aşağıda kalan bölüm. )


- UD ile ŞEHRUD

( AVVÂD[Ar. < UD]: Ud çalan. )


- UDE ile/ve SELENGA

( Buryat ülkesine ve başkenti Ulan-Ude'ye akan iki önemli ırmak. Selenga, Baykal Gölü'ne dökülür.[200 km2'lik geniş bir delta oluşturur.][Aynı zamanda, önemli bir kuş cennetidir.] )


- ÜFLEÇ/KAMIŞ/PİPET[Fr.] ile ŞALÜMO

( Sıvıları solukla içine çekmeye yarayan yapay boru/lar. İLE Sıvıları solukla içine çekmeye yarayan, saman ya da saz çöpünden kullanılan kamış. )


- UGANDA BAYRAĞINDA:
SİYAH ile/ve SARI ile/ve KIRMIZI

( Siyah olan halkı simgeler. İLE/VE Ekvator güneşini simgeler. İLE/VE Tüm dünya ile olan "kan kardeşliği"ni simgeler. )


- UĞRAK ile/ve/değil/||/<>/< SÜREÇ


- UHREVÎ[< UHRÂ] = SONRAYA/ÂHİRETE AİT, SONRAYLA/ÂHİRETLE İLGİLİ


- UKALÂ/LIK ile/ve SAYGISIZ/LIK


- ÜLKE ADI KULLANMAK ile/yerine ŞEHİR/EYALET/BÖLGE ADI KULLANMAK


- ÜLSERATİF KOLİT TÜRLERİNDE:
ÜLSERATİF PROKTİT ile PROKTOSİGMOİDİT ile SOL TARAFLI KOLİT ile PANKOLİT ile AKUT ŞİDDETLİ ÜLSERATİF KOLİT

( Ülseratif kolitin en hafif biçimidir. Enflamasyon, anüse(rektum) en yakın bölgeyle sınırlıdır ve rektal kanama ile kendini gösterir. İLE Yalnızca kalın bağırsağın son bölümü(rektum ve sigmoid kolon) tutuludur. Belirtiler arasında, kanlı ishal, karın krampları, ağrı ve tuvalete çıkma gereksinimi duyulmasına karşın yapamama sayılabilir. İLE İltihaplanma, kalın bağırsağın dalağa kadar olan sol kısmına doğru uzanır. Kanlı ishal, kilo kaybı, abdominal kramp ve sol tarafta ağrı ile kendini gösterir. İLE Sıklıkla tüm kalın bağırsağı etkiler ve şiddetli olabilen kanlı ishal, karın krampları ve ağrı, yorgunluk ve önemli kilo kaybına neden olur. İLE Bu nadir kolit biçimi, tüm kolonu etkiler ve şiddetli ağrı ve ishal, kanama, ateş ve yemek yiyememeye neden olur. )

( )

( Ülseratif kolit, sindirim sisteminde uzun süreli iltihaplanma ve ülserlere (yaralara) neden olan bir bağırsak hastalığıdır. Kalın bağırsak (kolon) ve rektumun iç yüzünü döşeyen mukozayı etkiler. Gövdeyi güçsüz düşüren hatta ölüme neden olan komplikasyonlara neden olabilir. Belirtiler genellikle zamanla gelişir ve hastalığın tutulum yeri ve şiddetine göre değişir. )

( )


- ULTRASON/ULTRASOUND[İng.] değil/yerine/= SES ÖTESİ | SES ÖTESİ GÖREÇLEME


- ULTRASONİK/ULTRASONIC[İng.] değil/yerine/= SES ÖTESİYLE İLGILİ


- ULTRASONOGRAFİ/ULTRASONOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= SES ÖTESİ GÖREÇLEME


- UMERÂ ile/ve/||/<> ULEMÂ ile/ve/||/<> SUFERÂ

( Askerler/memurlar. İLE/VE/||/<> Bilginler/âlimler. İLE/VE/||/<> Elçiler/sefirler. )


- ÜMİT EDİLDİĞİ KADAR DÜŞÜK OLMAZ değil SANILDIĞI KADAR DÜŞÜK OLMAZ


- ÜMİTSİZLİK değil/yerine/>< SEVGİ


- ÜMMÎ SİNAN HZ. ile SİNAN ÜMMÎ HZ.

( Mezarı, Eyüp Sultan'dadır. İLE Mezarı, Elmalı-Antalya'dadır. )

( Halvetiye'nin, Sinanîye kolunun pîridir. İLE Niyazi Mısrî Hz.'nin mürşididir. )

( YUSUF-U SÜMBÜL SİNANİYE ile de karıştırmamak gerekir. [Halifesi ve Muslihiye kolunun pîri, Merkez Efendi'dir.] )


- ÜMMÎYÛN ile/ve SAFÎYÛN ile/ve ZÂTÎYÛN


- UMUT[Türkçe]/ÜMİT[Fars. < UMİD] = RECÂ[Ar.] = HOPE[İng.] = ESPOIR[Fr.] = HOFFNUNG[Alm.] = SPES[Lat.]


- UMUT ile/ve/<> İMAN ile/ve/<> SEVGİ

( HOPE vs./and/<> FAITH vs./and/<> LOVE )


- ÜN/ŞÂN[Ar.] ile ŞAN[Fr. CHANT]

( Ün. | Gösteriş, gösterişlilik. İLE İnsan gırtlağından makamla çıkan ve perde ayrımlarıyla çeşitli duyumlar uyandıran ses dizisi. )


- UNISEKS SEKS

( UNISEX
SEX )


- UNLARDA:
BUĞDAY ile/||/<> TAM BUĞDAY ile/||/<> KARABUĞDAY/GREÇKA ile/||/<> KIRMIZI BUĞDAY ile/||/<> KEPEKLİ ile/||/<> SİYEZ ile/||/<> KAVILCA ile/||/<> KUNDUR ile/||/<> YULAF ile/||/<> ÇAVDAR ile/||/<> ARPA ile/||/<> MISIR ile/||/<> KİNOA ile/||/<> TEFF ile/||/<> AMARANT ile/||/<> NOHUT ile/||/<> KESTANE ile/||/<> KEÇİBOYNUZU ile/||/<> BADEM ile/||/<> CEVİZ ile/||/<> FINDIK ile/||/<> ANTEPFISTIĞI ile/||/<> ARAROT ile/||/<> DİNKEL[Alm.]/FARRO[İt.]

( Kabuğundan ve kepeğinden ayrılarak kullanılan, işlenmiş buğday unundan [beyaz ekmek] yapılır. İLE/||/<> Buğday tanesinin kabuğuyla birlikte öğütülerek elde edilir. Besin değerleri, öteki rafine unlara göre daha yüksektir.[Glüten içerir.] İLE/||/<> ... İLE/||/<> Anadolu'nun, en eski çeşitlerindendir.[Genetiği bozulmamış, nitelikli bir undur.] Ekmek yapımına çok uygundur.[Kepeği ile öğütülmüş olanını yeğlenmelidir.][Glüteni düşüktür.] İLE/||/<> Kepeğinden ayrılmamış undur. İLE/||/<> Kastamonu bölgesinin unudur. Tüm unlarla karıştırılabilir. Aroması "keskin" gelebilir.[Genetiği bozulmamış, nitelikli bir undur.][Glüteni çok düşüktür. Çok sağlıklıdır.] İLE/||/<> Kars'ta yetişen bir buğdaydır. Kökeni, Kastamonu'dur. [Genetiği bozulmamış, nitelikli bir undur.][Her türlü iklime dayanıklı, güçlü bir yapısı olduğundan, kabuk bölümü kalındır. Kabuk bölümünün kalınlığı, tanelerinin ufak kalmasına ve glüten içeriğinin, öteki buğday türlerine göre daha olmasını sağlamıştır ve bu nedenle de glisemik indeksi düşüktür.] İLE/||/<> Güneydoğu Anadolu bölgesi buğdayıdır. İLE/||/<> Glüten alerjisi olanlar için iyi bir seçenektir. [Deri ve bağırsak sorunu olanların, yulaf ununu yeğleyebilir.][Yüksek besin değerine sahip ve glisemik indeksi düşüktür.] İLE/||/<> Bol proteinlidir.[Yüksek glüten içerir.][Soğuk iklime dayanıklıdır.] İLE/||/<> Çok eski bir buğday türüdür. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Güney Amerika'da, And Dağları'nda, doğal olarak yetişen, otumsu bir bitkinin, kurutulmuş tohumudur.[Unu da, tohumları gibi yüksek demir ve besin değerlerine sahiptir ve çok lezzetlidir.][Tek başına ya da tüm unlarla karıştırılabilir.] İLE/||/<> ... İLE/||/<> Amarant[horozibiği] bitkisinin tohumlarından elde edilir.[Tüm unlar içinde, en yüksek proteine sahiptir.][Glüten içermez ve glisemik indeksi düşüktür.][Tadı, ekşi ve keskin olduğundan, lezzeti görecelidir.] İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> Sıcak iklimlerde yetişen maranta adlı kamıştan ve başka bitkilerin kökünden çıkarılan un. [Çocuk maması yapılan un.] İLE/||/<> Siyez ile benzerlik taşır.[İçeriğindeki protein yapısı daha kırılgan ve çözünebilir olduğundan, tüm tahıl unları içinde, siyez kadar düşük glütene sahiptir.][Genetiği değişmemiş bir çeşittir.][Her türlü hamur işinde kullanılabilir.] )

( ... İLE/||/<> Glüten içerir. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüteni düşüktür. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüteni çok düşüktür. İLE/||/<> Glüteni düşüktür. İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüten alerjisi olanlar için iyi bir seçenektir. İLE/||/<> Yüksek glüten içerir. İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> Glüten içermez. İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> Düşük glütene sahiptir. )


- ÜNLÜ OLMAK İÇİN SOYUNMAK ile/ve/<> SANAT İÇİN SOYUNMAK


- UNUTULMA HAKKI'NDA:
ANALOG ile/ve/<> ÇEVRİMİÇİ ile/ve/<> SİLDİRME ile/ve/<> DİZİNDEN ÇIKARMA(DELISTING)

( Basılı. İLE/VE/<> Dijital. İLE/VE/<> Kişisel veriler. İLE/VE/<> ... )


- UNVAN[Ar.]/AYAG [divanlugatturk]/TITRE[Fr.] değil/yerine/= SAN


- UNVANLARI["ÜNVAN" değil!]:
ADLARIN BAŞINA YAZMAK değil/yerine SONUNA YA DA ALTINA (AYRAÇ İÇİNDE) YAZMAK

( "Prof./Dr. ... ..." DEĞİL/YERİNE "... ... (Prof./Dr.)" gibi. )

( Kişinin ve adının önüne gelebilecek -unvanı/sıfatı ne kadar önemli/değerli olursa olsun- hiçbir unvan/sıfat konulamaz/konulmamalıdır! )

( Belki algıda/tanımada kolaylık ve hız kazandıracağından hareketle bu biçimde uygulanıyorsa da bu tutumdan vazgeç(il)melidir! [Saygısızlık ya da hakaret olarak yorumlanmamalıdır!] )

( Türkçe'si varken...
* PROFESÖR yerine BİLMEN
* DOÇENT yerine BİLGEN
* YARDIMCI DOÇENT yerine BİLGER
* ASİSTAN yerine KÖMEK
* REKTÖR yerine BİLİMBEY
* DEKAN yerine YETİLBEY
* DOKTOR yerine ÖKE
* MASTER yerine UNGAN
* ÜNİVERSİTE yerine BİLİMTEY
* AKADEMİSYEN yerine BİLİMCİ
* BİLİM İNSANI yerine BİLİMCİ )


- US/ULTRASON/ULTRASONOGRAFİ ULTRASOUND[İng.] değil/yerine/= SES ÖTESİ, YANSILANIM


- US ve/||/<> SU


- USG/ULTRASONOGRAFİ ULTRASONOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= SES ÖTESİ YANSILANIM


- USLAMLAMA = REASONING[İng.] = RAISONNEMENT[Fr.] = SCHLUßVERFAHREN[Alm.] = RATIOCINATIO[Lat.]


- ÜSLÛP değil/yerine/= SÖYLEYİŞ/BİÇEM


- ÜŞNİYE[Ar.] değil/yerine/= SUYOSUNLARI


- USSAL BİLGİ ile/ve/<> SEZGİSEL BİLGİ

( İkinci türden bilgi. )

( Gerçeği yanlıştan ayırdeden bilgi. )

( Zorunlu olarak gerçektir. )

( RATIONAL KNOWLEDGE vs./and/<> INTUITIONAL KNOWLEDGE )

( COGNITIONEM SECUNDI GENERIS cum/et/<> SCIENTIA INTUITIVA )


- ÜST DUDAK = ŞEFE-İ ULYÂ = LÈVRE SUPÉRIEURE


- USTALIK:
USTANI GEÇMEK ve/||/<> SENİ GEÇECEK USTA YETİŞTİRMEK


- ÜSTE ÇIKMAYA ÇALIŞMAK ile/ve/değil/yerine SAVUNMA


- ÜSTÜNLÜK ile/değil/yerine/>< (SADECE) BİLMENİN (BELKİ/BİRAZCIK) FARKI


- ÜSTÜNLÜK değil/>< SEÇİLMİŞ/LİK


- ÜSTÜNÜZE ALMAYIN ile/ve/değil/||/<>/< SİZE YÖNELİK DEĞİL


- USÛL-Ü FIKIH'TA:
KİTAP ile/ve/||/<> SÜNNET ile/ve/||/<> İCMÂ ile/ve/||/<> KIYAS


- UTANÇ = SHAME[İng.] = HONTE[Fr.] = SHAM[Alm.] = PUDOR[Lat.]


- UYAK ÖRGÜSÜNDE:
DÜZ ile/ve/<> ÇAPRAZ ile/ve/<> SARMAL ile/ve/<> ÖRÜŞÜK ile/ve/<> MÂNİ

( )


- UYAK(KAFİYE) ile SECİ

( Şiirdeki uyum. İLE Düzyazıdaki uyum. )


- UYARI/DÜZELTME ile/ve/değil SUBHANALLAH


- UYARI ile SAVUNMA


- UYDU:
DÜNYA'NIN ile SATÜRN'ÜN

( 1 ile 82 )


- ÜYE ile/ve/değil/||/<>/< SEÇMEN


- UYGARLIK ve/<> SAYGI


- UYGULAMAYA YÖNELİK BİLGİ ile/ve SAF SOYUT BİLGİ

( PRACTICAL KNOWLEDGE vs./and PURE ABSTRACT KNOWLEDGE )


- UYGURLAR ile/ve/||/<>/> KARAHANLILAR ile/ve/||/<>/> SELÇUKLULAR ile/ve/||/<>/> OSMANLILAR ile/ve/||/<>/> TÜRKİYE

( 742 - 840 ile/ve/||/<>/> 840 - 1212 ile/ve/||/<>/> 1212 - 1299 ile/ve/||/<>/> 1299 - 1923 ile/ve/||/<>/> 1923 - ~ )


- UYKU/UYUMA "YÖNELİMİ/İSTEĞİ" ile/ve/değil/||/<>/< SOĞUKTA DONMAK


- UYUM ile/ve/||/<> SENTEZ


- UYUMSUZ/LUK ile/ve/değil/||/<>/>/< SUSKUN/LUK


- UZAK DURULMASI GEREKEN KİŞİLER:
"HEP HAKLILAR" ve/||/<> "HERŞEYE, SÜREKLİ İTİRAZ EDENLER" ve/||/<> "SADECE BEN" DİYENLER ve/||/<> BAŞKALARINI DEĞERSİZ GÖRENLER ve/||/<> ÇIKARCILAR ve/||/<> İSTEDİĞİ OLMADIĞINDA TUTUM DEĞİŞTİRENLER ve/||/<> ARAMADIĞIN SÜRECE ARAMAYANLAR ve/||/<> İŞİ DÜŞMEDİKÇE TANIMAYANLAR ve/||/<> İŞİ BİTTİĞİNDE, YANINDA DURMAYANLAR


- UZAK:
GÖSTERİŞ ile ŞİRK


- UZAMAK" ile "SIVIŞMAK"


- UZATMA ile/değil SARKITMA


- UZAY = MEKÂN = SPACE[İng.] = ESPACE[Fr.] = RAUM[Alm.] = SPATIUM[Lat.] = ESPACIO[İsp.]


- UZAY ile/ve/+/||/<> SIKIŞTIRMA UZAYI

( Dört boyut. İLE/VE/+/||/<> 6 boyut. )


- ÜZGÜN ile/ve/||/<>/> SÜZGÜN


- ÜZME TAHTASI ile/ve SNOWBOARD

( Meşe köyü - İkizdere - Rize'de. İLE/VE Dağlarda. )

( Çimende. İLE/VE Karda. )


- ÜZÜLME ile/ve/değil/||/<>/< ŞAŞIRMA


- ÜZÜLMEK ile/ve/||/<>/> SÜZÜLMEK


- ÜZÜM/ÇALI ile FRENKÜZÜMÜ

( ... İLE Taşkırangillerden bir çalı. | Bu bitkinin, daha çok, şurubu yapılan, uzun salkım biçiminde, taneleri ufak, kırmızı ve mayhoş yemişi. )

( ... cum RIBES RUBRUM | ... )

( ... cum RIBES RUBRUM )


- ÜZÜM ile ŞEKERCİBOYASI/AMERİKAN ÜZÜMÜ

( ... İLE Şekerciboyasıgillerden, kökü iç sürdürücü olarak kullanılan, 2-3 metre yüksekliğinde, üzümsü meyvesinden şarapları boyamak için kırmızı boya çıkarılan çok yıllık bir bitki, Amerikan üzümü (Phytolacca americana) )

( ... cum PHYTOLACCA AMERICANA )


- ÜZÜM ile/> ŞIRA/ŞÎRE[Fars.] ile/> ŞARAP ile/> SİRKE

( CEM ŞÎT: Şarabı bulan. )

( ... İLE Henüz mayalanmamış üzüm suyu. | Bazı meyve ve sebzelerin özü. İLE ... İLE ... )

( Annesi.[helâl] İLE ... İLE Kızı.[haram] İLE ... )


- UZUN SÜRE ile SABAHTAN BERİ


- UZUN SÜRME = SÜRERLİK


- UZUN/KISA) SÜRELİ/LİK (/ SOLUKLU/LUK) ile SÜREKLİ/LİK

( LONG PERIOD vs. CONTINUAL )


- ÜZÜNTÜ = KEDER = PAIN[İng.] = DOULEUR[Fr.] = SCHMERZ[Alm.] = DOLOR[Lat.]


- ÜZÜNTÜ ve SIKINTI ve KAYGI/ENDİŞE

( Geçmişe ait. VE Şimdide. VE Gelecek için. )


- ÜZÜNTÜNÜN PAYLAŞIMI ve/||/<> SEVİNCİN PAYLAŞIMI

( Üzüntüyü azaltır. VE/||/<> Sevinci çoğaltır. )


- VAAZ KÜRSÜSÜ ile/||/<> SON CEMAAT YERİ ile/||/<> SAKIF ile/||/<> HÜNKÂR MAHFİLİ

( Belirli gün ve saatlerde, imamın vaaz vermek için çıktığı, koltuk ya da küçük balkon biçimindeki bölüm. İLE/||/<> XIV. yüzyıldan itibaren cami ve mescitlerde yaygın olarak kullanılan, ana mekânın dışında yarı açık hazırlık bölümü. İLE/||/<> Camilerde son cemaat yerinin dışında ek bir bölüm. Özellikle iç avlusu olan yapılarda, cemaatin hava şartlarından korunması amacına yöneliktir. İLE/||/<> Camilerde hükümdara ayrılan bölüm.[Bazen galerinin bir bölümü, bazen ayrı bir daire biçimindedir.] )


- VÂDE FARKI değil/yerine/= SÜREV ARTISI


- VÂDE FARKSIZ değil/yerine/= SÜREV ARTISIZ


- VÂDELİ HESAP değil/yerine/= SÜREVLİ SAYANAK


- VÂDESİZ HESAP değil/yerine/= SÜREVSİZ SAYANAK


- VAHA değil/yerine/= SUVLA/YEŞERGE


- VAHŞİ ile/ve/değil SALDIRGAN


- VAK'A-NÜVİS[Ar., Fars.]/KRONOGRAF[Fr. < choronographe] değil/yerine/= SÜREYAZAR

( Zamanın/dönemin olaylarını saptamakla görevli kişi. | Osmanlı Devleti'nde zamanın olaylarını tespit etmek ve yazmakla görevli devlet tarihçisi. )


- VAKÂR[Ar.] ile SEMT[Ar.]


- VAKT[Ar.] ile SÂ'AT[Ar.]


- VALİ[EPARHOS]:
< LONCA ÖRGÜTÜ ile/ve/||/<> LAGATARIOS ile/ve/||/<> SIMPANOS

( Genel denetimi sağlayanlar. İLE/VE/||/<> Yabancı tüccarların denetimini sağlayanlar. İLE/VE/||/<> Esnaf localarını denetleyenler.[2 kişi] )


- VALS ile/değil/< SEMÂ


- VÂMIK[Ar.] değil/yerine/= SEVEN, ÂŞIK, SEVDÂLI


- VAR ETMEK ile/ve/<> SAHİP ÇIKMAK


- VAR OLUŞUMUZ:
"DÂVÂ" İÇİN ile/değil/yerine/>< SEVGİ/SEVİ İÇİN


- VAR ile/ve SABİT(/HAL)

( VAR(DIR): Çelişkiye düşmeksizin düşünülebilir olan. )


- VÂRİD ile SU BULMA GÖREVLİSİ


- VARLIK = MEVCUDİYET = BEING[İng.] = ÊTRE[Fr.] = SEIN, SEIENDE[Alm.] = ENS, ESSE[Lat.] = TO ON, EINAI[Yun.]


- VARLIK ile SAYI/SI

( EXISTENCE vs. QUANTITY OF EXISTENCE )


- VARLIK ile/ve SINIRLILIK

( EXISTENCE vs./and LIMITEDNESS )


- VARLIK ve/> SÜREKLİLİK

( EXISTENCE vs./> CONTINUITY )

( VÜCUD ve/> BEKÂ )


- VAROLAN'IN(MEVCUDUN) DÖRT NEDENİ:
MADDÎ ile SURÎ/BİÇİMSEL(FORMEL) ile FAİL/ETKER ile GÂÎ/SONSAL


- VAROLAN/LAR'DA:
BİRLİK ve ÖZDEŞLİK ve SÜREKLİLİK ve TÜRDEŞLİK

( ON EXISTENCE: UNITY and IDENTITY and CONTINUITY and HOMOGENEITY )


- VAROLAN ile/ve/değil ŞEKİLLENDİRİLMİŞ


- VAROLAN ile/ve/değil/<> SÖZ KONUSU OLAN

( Bulunuş. İLE/VE Buluş. )

( ... İLE Fiziğin konusu olanları/olabilecekleri konu kılmaz. )

( Varlık, metafiziğin söz konusudur. )

( EXISTENCE vs./> CONTINUITY )


- VAROLUŞ ve/||/<> ÖLÇÜ ve/||/<> FELSEFE ve/||/<> TÜZE ve/||/<> SANAT ve/||/<> SPOR ve/||/<> BÜTÜNLÜK ve/||/<> SUSABİLMEK ve/||/<> YOK/LUK

( Saygı gerek önce
Sonra ölçü
Sonra anlayış gerek
Sonra hak gözetmek
Özen ve duyarlılık gerek
Sürekli hareket gerek
Her an bütünlük
Çoğunlukla susabilmek
Herşeyin ölçütü yok(luk)

[En sonunda, Yaşam ve İnsan/Kişilik] )

( Üzerine düşünülebilecek ve konuşulabilecekler, düşünülmesi ve konuşulması gerekenler/öncelikliler... )


- VARSAYIM ile/değil "SENARYO"


- VARSAYIM = FARAZİYE = HYPOTHESIS[İng.] = HYPOTHÉSE[Fr.] = HYPOTHESE[Alm.] = SUPPOSITIO[Lat.] = HYPOTHESIS[Yun.]


- VARSAYISAL değil SAYISAL


- VARSIL/ZENGİN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SAYGIN

( Yüksek bir makamda bulunan namuslu biri, görev süresi sona erdiği zaman, varsıl değil saygın biri olmalıdır. )


- VATAN =/ya da SİLİSTRE

( Namık Kemal'in, 1872'de kaleme aldığı dört perdelik ilk tiyatro yapıtıdır. "Silistre" adlı oyununun, "Vatan" olarak da kullanılmasıyla "Vatan yahut Silistre" adıyla yaygınlaşmıştır. )


- VATANDAŞ ile SEÇMEN


- VAZGEÇİLİR/LİK ile/ve/||/<> SAMİMİYET/AÇIKLIK


- VAZGEÇMEK değil/yerine SIĞDIRMAK

( Âlimin tutumu. DEĞİL/YERİNE Ârifin tutumu. )


- VAZGEÇMEYELİM!:
GÜLÜMSEMEKTEN ile/ve/||/<> SEVMEKTEN ile/ve/||/<>
ÖĞRENMEKTEN ile/ve/||/<> HAYALLERİMİZDEN


- VAZO[İt. < VASO]/SÜRÂHÎ[Ar.] değil/yerine/= SULUK/DOLÇA

( ... İLE/DEĞİL İçecek koymaya yarar, cam, plastik vb.den yapılan kap. )


- VECD ile ŞEHVET


- VEDA'LARDA:
RIG ile/ve SAMA ile/ve YACUR ile/ve ATHARVA


- VEFÂ ile/ve/değil/<> SAYGI GÖSTERMEK


- VEFÂKÂR/LIK değil/yerine/= SEVİBAĞ/LI/K


- VEHİM ile/ve/||/<> SAFSATA


- VEHİM ve ŞEKK


- VEHİM ve ŞEKK


- VEHM ile/> ŞÜPHE/ZANN

( Zanaay. İLE/> Sanat. )

( 1-49 İLE/> 51-99 )


- VELED[Ar.] ile SIBT[Ar.]


- VENA:
AŞK ve/<> ŞARAP


- VENTILASYON/VENTILATION[İng.] değil/yerine/= SOLUTMA


- VERBAL/NON-VERBAL değil/yerine/= SÖZEL/SÖZEL OLMAYAN


- VERGİ ile ŞEREFİYE

( Belediyenin, yol yapmak/genişletmek gibi hizmetleri nedeniyle değeri artan mülk sahibinden, artan değerin üçte biri miktarı üzerinden alınan vergi. )


- VERİ/BİLGİ/HABER:
"HEVESİMİZİ KAÇIRMAK İÇİN" değil SÜRECİMİZİ KOLAYLAŞTIRSIN VE YOĞUNLAŞALIM DİYE


- VERİ ile/ve/> SPERMATA

( Bilgi nesnesi. İLE/VE/> Dönüştürücü/dölleyici bilgi. )


- VERMEK ile/ve/değil/yerine SUNMAK

( [not] TO GIVE vs./and/but TO OFFER
TO OFFER instead of TO GIVE )


- VERSİYON[Fr., İng. VERSION] değil/yerine/= SÜRÜM/UYARLAMA


- VERSİYON/VERSION[İng.] değil/yerine/= SÜRÜM


- VİLLA[İt.] ile/ve ŞALE/CHALET

( Yazlıkta ya da kent dışında, bahçeli ve güzel, müstakil ev. İLE/VE İsviçre'ye özgü villa tipi ev. )


- VIRTUAL DOM/VIRTUAL DOCUMENT OBJECT MODEL[İng.] değil/yerine/= SANAL BELGE NESNESİ MODELİ


- VİRTUAL REALITY TERAPİSİ/VIRTUAL REALITY THERAPY[İng.] değil/yerine/= SANAL GERÇEKLİK SAĞALTIMI


- VIRTUAL REALITY[İng.] değil/yerine/= SANAL GERÇEKLİK


- VIRTUAL[İng.] değil/yerine/= SANAL


- VIRTUALIZATION[İng.] değil/yerine/= SANALLAŞTIRMA


- VİRTÜÖZ ile/ve/> SANATÇI

( Aleti/ni unutan. İLE/VE/> Kendini unutan. )


- VİRÜLAN/VIRULENT[İng.] değil/yerine/= SAYRILANDIRAN


- VİRÜLANS/VIRULENCE[İng.] değil/yerine/= SAYRILANDIRMA YETISİ


- VİYAL/VIAL[İng.] değil/yerine/= SIVI İLAÇ ŞİŞESİ


- VOKAL KORT/VOCAL CORD[İng.] değil/yerine/= SES TELİ


- VOYVO[İsp.] değil/yerine/= SATAŞMA

( Alay ederek sataşmak için söylenir. )


- VR/VIRTUAL REALITY[İng.] değil/yerine/= SANAL GERÇEKLİK


- VRML/VIRTUAL REALITY MODELING LANGUAGE[İng.] değil/yerine/= SANAL GERÇEKLİK MODELLEME DİLİ


- WINDOWS 10:
SYSTEM32 ile SysWOW64

( İlgili FaRkLaR'ı okumak için burayı tıklayınız... )


- WOUND ile SCAR

( Yara. İLE Yara izi. )


- XD/EXPIRATION DATE[İng.] değil/yerine/= SON KULLANMA TARİHİ


- XSONOFENES:
FİLOZOF (OLAN) ile SOKRATES'İN ÖĞRENCİSİ


- XSS/CROSS SITE SCRIPTING[İng.] değil/yerine/= SİTELER ARASI KOMUT DOSYASI ÇALIŞTIRMA


- XYSTER SPATULA


- YABAN ARISI ile SARI PİZOZ

( ... İLE Avrupa yabanarılarının en büyüğüdür. )

( Arılar zehirlerini, ayı ve porsuk gibi ballarına saldıran omurgalılara karşı geliştirmiştir. Sarı Pizoz'un zehrinin hedefi ise avladığı omurgasızlardır. )

( ... cum VESPA CRABRO )


- YADSIMA ile/ve/değil/yerine SORGULAMA

( [not] TO DENY | REJECT vs./and/but TO INTERROGATE
TO INTERROGATE instead of TO DENY | REJECT )


- YAĞ ile/ve/değil SELÜLİT


- YAĞLARDA:
UÇUCU ile/ve SABİT

( Çiçek, yaprak, kokulu. [biberiye, nane] İLE/VE Meyve, tohum. [badem, ısırgan, z.yağı] )


- YAĞLI CİLT ile/ve/<> SİVİLCELİ CİLT

( Organik Yağlı ve Sivilceli Ciltler için özel kremler )


- YAĞMUR ile SÜMBÜLÎ[Fars. + Ar.]

( ... İLE Yağmur yağdırmayan, koyu renkli bulutlarla örtülü hava. )


- YAKIN/LIK ile SICAK/LIK

( CLOSENESS vs. WARMTH )


- YAKINLIK[< KURBİYET / KURBAN] BAYRAMIMIZ:
HAYVAN KESEREK / CAN ALARAK değil/yerine
SEVDİKLERİMİZİ, BİRBİRİMİZİ ANLAMAK VE
YAKINLAŞMAK[< KURBİYET / KURBAN] İÇİN BİR ŞEYLER(İN)DEN VAZGEÇEREK/VEREREK...


- YAKIŞIKLI/LIK ile/ve ŞIK/LIK


- YAKLAŞIK OLARAK ile/ve/||/<>/> SONSUZ İŞ/GÖREV

( Newton. İLE/VE/||/<>/> Kant. )

( QUAM PROXIME > INFINITE TASK )


- YALAKA/LIK ile/değil/yerine/>< SAYGI/LI


- YALAN:
DÜNYADA ve/||/<> SİYÂSETTE ve/||/<> TİCARETTE ve/||/<> FELSEFEDE ve/||/<> EDEBİYATTA ve/||/<> GAZETECİLİKTE ve/||/<> GENÇLİKTE

( Vefâ. VE/||/<> Vaad. VE/||/<> Reklam. VE/||/<> Safsata. VE/||/<> Mecaz. VE/||/<> Haber. VE/||/<> Aşk. )


- YALAN ile ŞAKA

( Dürûg-zen(yalancı) olursa bir evde, düzen olmaz o evde. )

( Zekâ, doğruluk Hürmüz'ün; cehalet, yalan ise Ehrimen'in sıfatlarıdır. )

( LIE vs. JOKE )


- YALAN ile/ve/değil/<> SANAL


- YALAN ile/ve/=/<>/< ŞİRK


- YALANCI yerine SAHTE


- YALÇIN ile SARP/DİK


- YALI ile/değil SAHİLHANE


- YALIN DÜŞÜNCE ve/||/<>/> SEZGİ ve/||/<>/> TASARIM ve/||/<>/> KAVRAM


- YALIN/LIK ile/ve/||/<>/>/< ŞIK/LIK


- YALITIM ile/ve SOYUTLAMA

( ISOLATION vs./and ABSTRACTION )


- YALITMA ile/ve/||/<> SOĞURMA


- YALITMA ile SOYUTLAMA


- YALNIZ ... ile SADECE ...

( ONLY ... vs. JUST ... )


- YALNIZ OLMAK/KALMAK/BIRAKILMAK ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> SENİ, YALNIZ HİSSETTİREN KİŞİLERLE BİRLİKTE OLMAK

( Daha kötü. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/> En kötüsü. )


- YALNIZLIK:
ZEKİLERDE ile/ve/||/<> ÇIKARSIZLARDA ile/ve/||/<> SAĞDUYULULARDA


- YALNIZLIK ile/ve SIKINTI


- YAMA ile/ve NIYAMA ile/ve ASANA ile/ve PRANAYAMA ile/ve PRATYAHARA ile/ve DHARANA ile/ve DHYANA ile/ve SAMADHI

( Eylem kontrolü. İLE/VE Kişisel eylem kontrolü. İLE/VE Duruşlar ve gövde çalıştırma teknikleri. İLE/VE Soluk ve enerji yönetimi. İLE/VE Çakra ve Kundalini teknikleri. İLE/VE Odaklanma teknikleri. İLE/VE Derin odaklanma teknikleri. İLE/VE Üstün odaklanma teknikleri. )


- YANAŞMAK ile YILIŞMAK ile SIRNAŞMAK


- YANDIM yerine SU ARATILDIM


- YANİ ile/ve SONUÇTA


- YANIKLARDA:
ISI ile/ve/||/<> ELEKTRİK ile/ve/||/<> IŞIN ile/ve/||/<> SÜRTÜNME ile/ve/||/<> KİMYASAL ile/ve/||/<> DONMA

( Yanık, derinliği, yaygınlığı ve oluştuğu bölgeye bağlı olarak örgen ve düzende işleyiş bozukluğuna yol açar. Ağrı ve sıvı kaybına bağlı olarak şok meydana gelir. Hastanın/yaralının kendi gövdesinde bulunan mikrop ve toksinlerle enfeksiyon oluşur. )

( [Isı ile oluşan yanıklarda ilk yardım]
- Kişi hâlâ yanıyorsa paniğe engel olunur, koşması engellenir.
- Hastanın/yaralının üzeri battaniye ya da bir örtü ile kapatılır ve yuvarlanması sağlanır.
- Yaşam belirtileri değerlendirilir.
- Solunum yolunun etkilenip etkilenmediği kontrol edilir.
- Yanık bölge, en az 20 dakika soğuk su altında tutulur.[yanık yüzeyi büyükse ısı kaybı çok olacağından dolayı önerilmez]
- Ödeme karşı, yüzük, bilezik, saat gibi eşyalar çıkarılır.
- Yanmış alandaki deriler kaldırılmadan giysiler çıkarılır.
- Takılan yerler varsa kesilir, temizliğe dikkat edilir.
- Su toplamış yerler patlatılmaz.
- Yanık üzerine ilaç ya da yanık merhemi gibi maddeler de sürülmemelidir.
- Yanık üzeri temiz bir bezle örtülür.
- Hasta/yaralı, battaniye ile örtülür.
- Yanık bölgeler birlikte bandaj yapılmamalıdır.
- Yanık geniş ve sağlık kuruluşu uzaksa hastanın/yaralının kusması yoksa bilinçliyse ağızdan sıvı[1 litre su - 1 çay kaşığı karbonat -1 çay kaşığı tuz karışımı] verilerek sıvı kaybı önlenir.
- Tıbbî yardım istenir[112]. )

( [Kimyasal yanıklarda ilk yardım]
- Deriyle temas eden kimyasal maddenin en kısa sürede deriyle teması kesilmelidir.
- Bölge, tazyiksiz ve bol suyla, en az 15-20 dakika yumuşak bir biçimde yıkanmalıdır.
- Giysiler çıkarılmalıdır.
- Hasta/yaralı, örtülmelidir.
- Tıbbî yardım istenmelidir[112]. )

( [Elektrik yanıklarında ilk yardım]
- Soğukkanlı ve sakin olunmalıdır.
- Hemen elektrik akımı kesilmelidir.
- Hastanın/yaralının, hava yolunun açık olup olmadığı, solunumu ve kan dolaşımı değerlendirilmelidir.
- Hastaya/yaralıya, kesinlikle su ile müdahale edilmemelidir.
- Hasta/yaralı, hareket ettirilmemelidir.
- Hasar gören bölgenin üzeri temiz bir bezle örtülmelidir.
- Tıbbî yardım istenmelidir[112]. )

( [Sıcak Çarpması Belirtileri]
Yüksek derece ısı ve nem sonucu gövde ısısının ayarlanamaması sonucu ortaya bazı bozukluklar çıkar.
- Kas krampları.
- Güçsüzlük, yorgunluk.
- Baş dönmesi.
- Davranış bozukluğu, sinirlilik.
- Solgun ve sıcak deri.
- Bol terleme.
- Mide krampları, kusma, bulantı.
- Bilinç kaybı, hayal görme.
- Hızlı nabız. )


- YANIT ile/ve SORU

( Soruyu bulana kadar yanıtı bildiğimiz de, bilmediğimiz de ortaya çıkmaz. )

( ANSWER vs./and QUESTION )


- YANITI OLAN ile/ve/değil/yerine SORUSU OLAN

( Yetişkin/ler. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Çocuk ve çocuksu yanını/zihnini sürdürebilen/ler. )

( [not] WHO HAS GOT ANSWER vs./and/but WHO HAS GOT QUESTION
WHO HAS GOT QUESTION instead of WHO HAS GOT ANSWER
[not] Adults. WITH/AND/BUT Children and who can continue to think childish.
Children and who can continue to think childish. INSTEAD OF Adults. )


- YANITLARI DİKKATE ALMAK ile/ve/değil/yerine SORULARI DİKKATE ALMAK


- YANKI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SELEN/SES

( AKSİSEDÂ, BİNT-ÜL-CEBEL[ )

( Yankı değil ses ol! )

( [not] ECHO vs./and/but/||/<>/< VOICE
VOICE instead of ECHO )


- YANLIŞ TANIMLAMA YOLUYLA HATA YAPMAYA BAĞIŞIKLIK'TA:
EYLEYENLİK DÜŞÜNCESİ ile/ve/||/<> SAHİPLİK DÜŞÜNCESİ ile/ve/||/<> TEKİLLİK DÜŞÜNCESİ ile/ve/||/<> ÖZELLİK DÜŞÜNCESİ


- YANSIMA ile/ve "SIRITMA"


- YAPAY ZEKÂ ve/||/<> SÜRÜ ZEKÂSI


- YAPAY/SUN-Î SİSTEM = CÜMLE-İ SINÂ'ÎYE = SYSTÈME ARTIFICIEL


- YAPILAN/SÜRDÜRÜLEN YANLIŞA:
KİMSE BİR ŞEY DİYEMEZ ile/ve/değil/||/<>/< KİMSE ENGELLEYEMEZ


- YAPISALCILIK = STRUCTURALISM[İng.] = STRUCTURALISME[Fr.] = STRUKTURALISMUS[Alm.] = STRUCTURA[Lat.]


- YAPIŞMAK ile SİNMEK


- YAPIŞMAK ile SİNMEK


- YAPITLAR/KÜLLİYELER:
SELÂTİN[< SULTAN] ile/ve/||/<>/> SADRAZAM ile/ve/||/<>/> TEKKE

( Sultanların adına yaptırılan ve birden çok minaresi bulunan büyük camilere ve yapıtlara verilen ad. İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> ... )



(11/12)

FaRkLaR'ın devamı için burayı tıklayınız...
( Click here to see further differences!... )




Bu sayfa 01 Ocak 2025 itibariyle 519 kez incelenmiş/okunmuştur.